geylani - tdv İslam ansiklopedisi
TRANSCRIPT
Şattanüfl, Behcetü'l·esrar ue ma 'dinü 'l·enuar tr menakıbl 's-sadetl'l·al]yar mlne 'l·meşayll]i 'l·
ebrar, Kah i re 1304; ibn Teymiyye, MecmQ 'u fetava (nşr. Abdurrahman b. Muhammed). Ri· yad 1381·86, VIII, 369; X, 488, 516 ; a.mlf.. Cam i'u 'r·resa'il, Cidde 1984, 1, 71 , 189 ; a.mlf .. Mecma 'atü'r·resa' il (nşr. M. ReşTd Rıza), Beyrut 1403/ 1983, 1, 173; Muhammed AIT-yi TebrTzT, Reyfıanetü'l·edeb, Tahran 1328· 33 hş . , lll , 441 ; ZehebT, A'lamü'n·nübela', XX, 439·451; ibnü'J-Verdi, Tetlmmetü'l·muhtasar tr aiJ.bari 'l·beşer (n şr. Ahmed Rif'at e i -Bed~avT), Kahire 1285 - Beyrut 1389 / 1970, ll , 107 ; Kütübi. Feuatü'l·Vefeyat (nşr. ih san Abbas), Beyrut 1973·74, ll , 373; Yafii, Mir'atü'l·cinan, Haydarabad 1334·39, ll , 450; lll , 350 ; ibn KesTr, elBldaye, Kahire 1351 ·58/ 1932·39 -Beyrut 1401 / 1981, XII, 252; ibn Receb. Ki· tabü'?·?-eyl 'ala Tabakati 'l·Hanabile, Kahire 1372/1952·53- Beyrut, ts . (Darü 'I-Ma'rife). 1, 290; ibn TağrTberdi. en·l'lücQmü'z·zahlre, Ka· hire 1956 - 1383/1963, V, 371; Hansari, Rauiatü'l·cennat, Tebriz 1306 hş., lll , 441; Cami. l'le{ahatü 'l·üns (nş r . Mehdi-yi TevhTdT Pür), Tahran 1337 hş . , s. 507; Tazefl, ~ala' idü'l-ceuahlr {i menakıbl 'Abdll~adlr el· Cilanr, Kahire 133 1 ; Şa'rani, et·Taba~atü'l·
kübra, Kah i re 13731 1954, 1, 126 ; Münavi, el· Keuakibil 'd·dürrlyye (nşr. Mahmüd Hasan RebT'), Kahire 1357 / 1938, ll , 88 ; imam RabbanT, el·Mektabat, istanbul 1963, 1, 349; Da ra Şiküh . Se{fnetü 'l-euliya', Leknev 1872, s. 43·58 ; ibnü'J-imad. Şe;?eratü'?·?eheb, Kahire 1350·51 - Beyrut, ts. (Daru ihyai't-tü rasi'I-ArabTJ . IV, 198; XII , 251; Muhammed b. Muhammed eiEndelüsi, el·Hulelü 's·sündüslyye fi 'l·a iJ.barl't· TQnlslyye (nşr. Muhammed ei-HabTb el-Heyle), Beyrut 1985, lll , 34, 43 ; Muhammed b. Tayyib ei-Kadiri, 1'/eşrü 'l·mesanf li·ehli 'l·karnl 'l· fıadr 'aşer ue 'ş·şanr (nşr. Ahmed Tevfik - Muhammed HiccTI. Rabat 1397 / 1977, 1, 307-343; Dilai, 1'/etfcetü't·tahklk, Fas 1309 ; Yusuf enNebhanT, Cami 'u . ·k~ramati 'l·eu llya', Kahire 1329, ll, 89; Hocazade Ahmed Hilmi, Ha· dikata 'l·euliya 'dan Silsile-i Meşaylh· t Kadlrly · y e, istanbul 1318 ; Seyyid Muhammed Ebü'JHüda es-Sayyadi, el·Keukebü 'z·zahlr tr me· nakıbl 'l·gaus 'Abdilkadlr, istanbul 1313; Sadık Vicdani, Tomar·Kadlrlyye, s. 39·67; Ma'sum Ali Şah, Tarayıku 'l·hakayı~. Tahran 1339 hş ., ll , 362; Aini Mehmed Ali, Un Grand Saint de L'lslam, Abdu/kadir Guilanl, Paris 1938; Brockelmann. GAL, ll , 264; Suppl. , ll, 283; Abdülkadir Mahmud. el.Pelse{etü 's·şü{lyye fi'l·İs· lam, Kahire 1966, s. 283; Abdünnebi .Kevkeb, Şah·! Olan, Lahor 1971 ; Taha Ebu Verde, el· Minehu 'l·ilah lyye {i'l·mi' şe re ue'l e{karl'l·Kadl· rlyye, Kah i re 1973; Ebü'I-Hasan en-NedvT, el· İmam 'Abdül~adir el·Geylanr, Kahire 197 4; A. Schimmel. Tasauuu{un Boyutlan (tre. Ender · Gürol), istanbul 1981 , s. 216 ; Abdülhay el-Kadiri, ez·Zaulyetü'l-~dlrlyye 'abre't-tarfiJ. ue'l· 'uşar, Tetuan 1407 / 1986, s. 126 vd.; Hasan CM, "eş-Şeyi]. 'Abdülkadir el-Kilani", ed-Di· rasatü '1-islamiyye, sy. XIII 12, islamabad 1978, s. 7-37; Jacqueline Chabbi, "'Abd al-~adir alDjilani personnage historique", St/, XXXVlll ( 19731. s. 75)06; Reşid Rıza. "'AbdülJı:adir", DM, Xl, 621-624 ; D. S. Margoliouth. "Abdülkadir", İA, 1, 80 ; a.mlf .. "Kadiriye", İA, VI, 50-54 ; W. Braune. "'Abd al-Kadir al-Q.iilani", E/2
(ing), 1, 69-70; a.mlf.-Abdünnebi Kevkeb. "'Abdülkadir el-Ciylani", UDMİ, XII, 924-934; B. Lawrence. "'Abd-al -Qader Jilani ", Elr., ı , 132-133.
~ SüLEYMAN ULUDAG
L
ABDÜLKADiR-i GEYlANI KÜLLİYESİ .
Bağdat'ta Babüşşeyh mahallesinde bulunan külliye.
_j
Külliyenin yerinde daha önce Hanbeli fakihi EbQ Said el-Muharrimi'nin ders verdiği bir medrese bulunmaktaydı.
Muharrimi'nin talebesi ve halefi olan Abdülkadir-i Geylani medreseyi genişleterek bir tekke ilave etmiş, 561 'de ( 1165-66) ölümü üzerine de buraya defnedilerek adına bir türbe yapılmıştır. Bağdat'taki diğer örnekler gibi mukarnas kubbeli olduğu sanılan ilk türbe, Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle 1 534'te yenilenerek yanıbaşına bir cami, etrafına da imaret, medrese ve tekke hücreleri yaptırılmıştır. Planlarını Mimar Sinan'ın hazırladığı külliye, 1 574'te Bağdat Valisi Elvendzade Ali Paşa zamanında tamamlanmıştır. Daha sonra 1638'de IV. Murad, 1674'te Silahtar Hüseyin Paşa, 1708'de lll. Ahmed. 1865'te Abdülaziz. 1900-1904 yılları
arasında ll. Abdülhamid ve 1970-197 4 yılları arasında da mütevellileri tarafından tamir ettirilmiştir.
Etrafı yüksek duvarlarla çevrili geniş bir avlu içinde yer alan külliyeye, doğu ve batı tarafından iki taçkapıyla girilmektedir. Cephe duvarlarını aşan kademeli. sivri kemerli taçkapılarla süslemeleri. Selçuklu üslübu taklit edilerek 197 4'te yenilen miş, külliyenin güneyindeki hazire ile bahçe duvarı ise modern mimari anlayışıyla düzenlenmiştir. Gü-
Abdülkadir-i Geylani
Kü lliyesi'nin planı
(Irak
Müzesi
Arşivi ~
Bagdat)
ABDÜLKADiR- i GEYLANI KÜ LLiYES i
neyde bulunan türbe ile cami birlikte ele alınmış ve caminin planı. daha eski olan türbeye uydurulduğu için de genel planda bir çarpıklık meydana gelmiştir. Cami ve türbe, üç taraftan çifte revakla çevrelenmiştir ; revaklar siyah mermer sütunların taşıdığı otuz sekiz küçük kubbeyle örtülüdür. Kubbelerin cami ve türbeye açılan bölüm üzerindeki dördü mukarnas dolgulu, diğerleri sadedir. Külliyenin çekirdeğini teşkil eden türbe kare planlı olup üzeri, köşe kubbelerine yaslanan kubbeyle örtülüdür. Önünde dört eyvanlı Selçuklu yapılarını hatırla
tan küçük bir geçiş mekanı bulunmaktadır. Üç kapıyla girilen türbenin içi son tamirde altta mermer. üstte kristal camlarla. miğfer şeklindeki dış kubbe ise kasnaktan itibaren halı desenli çini lerle kaplanmıştır. Çeşitli hatlarla ve motiflerle süslü sanduka Osmanlı eseridir ve gümüş bir kafesle muhafaza edilmektedir.
Caminin harim kısmı sekiz destekli, köşe kubbeleriyle geçilen 18.5 m. çapında büyük bir kubbeyle örtülüdür. Üç yanda ikişer katlı mahfiller bulunmakta, mihrap eyvan şeklinde kubbeye kadar yükselmektedir. Sıcak iklim sebebiyle az sayıda pencere açıldığından caminin içi loştur. Camiyi süsleyen Osmanlı dönemine ait çiniler sökülerek yerine mermer kaplanmıştır. Yeni minber basit ve sadedir. Harim kubbesi, Irak'taki camilerden çok istanbul kubbelerini hatırlatır. Geylani Camii. planıyla Silivrikapı Hadım İbrahim Paşa, iç düzenlemesiyle de Fatih Bali Paşa camilerine ben-
239
ABDÜLKADiR-i GEYLANI KÜLLiYESi
zemektedir. Külliyenin diğer yapıları avlu etrafında sıralanmıştır. Doğu taçkapısı yanındaki üç türbe, Geylani'nin ahfadına aittir. Ortadaki Şeyh Abdurrahman Türbesi'nde, Kanüni ile IV. Murad'a ait inşa ve tamir kitabeleri bulunmaktadır. Avlunun kuzeybatısını çeviren iki katlı yapılar medrese, tekke ve imaret hücreleriyle türbelere kadar uzanan kütüphaneyi oluşturmaktadır. Zemin kat hücreleri iki bölümlüdür ; geniş sivri kemerli girişten sonra esas mekana geçilmektedir. Yatakhane olarak planlanan üst kat odalarının önünde, mukarnas başlıklı ahşap sütunların taşıdığı düz örtülü revaklar yer almaktadır.
Cami ile kuzey revaklar arasında , çarpık dikdörtgen planlı bir namazgah bulunmaktadır. Külliyenin güneydoğu köşesinde, Selçuklu devrindeki yapılardan kalan minare yer almaktadır. Minarenin kalın gövdesinin birinci şerefeye kadar alt kısmı on köşeli , üst tarafı yuvarlaktır ve peteği daha küçük çaplıdır. Batı taçkapısı üstünden yükselen yine tuğladan örülmüş, mozaik çini süslemeli diğer minare ile güneybatı köşesindeki XIX. yüzyıla ait üç katlı saat kulesi Osmanlı eseridir.
BİBLİYOGRAFYA:
Evliya Çelebi. Seyahatname, IV, 1405 ; Abbas ei-Azzavi, Tarfl]·i ' Irak beyne 'l-ihtilaleyn, Bağdad 1938, IV, 33, 119; İbrahim ed-Derübi. ei-Bazü ' 1-eşheb, Bağdad 1955 ; Beşir Fransis. Bagdad, Tarfl]uha ve aşaruha, Bağdad 1959, s. 16; Nakkaş Sai Mustafa Çelebi. Tezkiretü '1-ebniye (nş r. R ı fkı Melü l Meriç, Mimar Sinan Hayatı, Eseri, 1. Mimar Sinan'ın Hayatına,
Eserlerine Dair, Metinler) ; Ankara 1965, s. 24; V. İbrahim es-Samerrai. Tarfl]u mesacidi Bagdadi'l·f:ıadfşe, Bağdad 1977, s. 278; Abdüsselam Uluçam. Irak 'ta Türk Mimari Eserlerinin Gelişmesi (doktora tezi, 1 983). Atatürk Ünv. İla· hiyat Fak. , s. 46-53 ; Aptullah Kuran, "Mimar Sinan 'ın Onardığı Camiler" , Boğaziçi Üniversitesi' Dergisi ( 1 980-8 1 ), İsta nbul 1983, s. 196.
Iii! ABDÜSSELAM U LUÇAM
L
ABDÜLKADiR HAMIDI ÇELEBİ
(ö. 955 / 1548)
Osmanlı şeyhülislamı. _j
Hamid sancağına bağlı Isparta'dan Mehmed Efendi'nin oğludur. Buraya nisbetle Hamidi veya Isparta Çelebisi diye tanınmıştır. Çeşitli hocalardan okudu ; Kara Seyyidi Efendi'den mülazım oldu. Zeyrekzade Rükneddin Efendi'ye intisap ederek Bursa Sultan Medresesi 'nde onun yardımcılığında bulundu.
240
Bir müddet sonra Kanüni Sultan Süleyman'ın yakınlarından Mustafa Ağa'ya
özel dersler verdi. Onun teşvik ve yardımıyla istanbul'da Hacı Hasanzade, Bursa'da Sultan ve istanbul'da Sahn- ı Seman medreselerinde müderrislik yaptı. Daha sonra kadılık mesleğine geçerek Bursa ve istanbul kadısı , 1 523'te Anadolu kazaskeri oldu.
On dört yıl kadar süren kazaskerliği döneminde dürüstlüğü ile tanınan Abdülkadir Efendi birçok hadisenin içerisinde bulundu. Bunlar arasında, Rumeli Kazaskeri Fenarizade ile birlikte Molla Kabız'ı Divan - ı Hümayun'da yargılamadaki başarısıziiğı ve bu yüzden hükümdar tarafından azarlanması bilhassa belirtilmeye değer bir olaydır. ilmi yetersizlik iddiası ve bazı siyasi meselelerden dolayı 1 537'de kendisine 1 SO akçe yevmiye bağlanarak kazaskerlikten azledildi (bk. AtiiT. s. 186). Bu arada hac farizasını ifa ederek istanbul'a döndü. Kasım 1 542'de Çivizade Muhyiddin Efendi 'nin yerine şeyhülislamlığa tayin edildi. Üç ay kadar -bu görevde kaldıktan sonra hastalığı sebebiyle Ocak 1 543'te ayrılmak zorunda kaldı. Bu defa da kendisine günlük 200 akçe üzerinden maaş bağlandı. Bundan sonraki hayatını Bursa'da geçiren Hamidi Çelebi. burada bir cami ile bir medrese yaptırdı. Öldükten sonra kendi yaptırdığı caminin avlusuna defnedildi.
Devrinin şuara tezkirelerinde Türkçe ve Arapça nazım ve nesirdeki kabiliyetinden bahsedilmekte ve şiirlerinden
bazı örnekler verilmektedir. Şiirlerinde Kadiri mahlasını kullanmıştır.
şeyhül i s lam Abdülkadir Hamidi Çelebi'nin bir fetvası
( ilmiyye Saln8mesi. s. 365 l
BİBLİYOGRAFYA: Sehi. Tezkire (nş r . Mehmed Şükrü). İstanbul
1325, s. 30; Celalzade. Tabak'atü 'l-memalik (nşr . P. Kappert). Wiesbaden 1981, vr. 173', 201 ' ; Aşık Çelebi. Meşairü 'ş-ş uara' (nşr. G. M_ Meredith Owens). London 1971, vr. 222 b. 223' ; Latifi, Tezkire, s. 272-273; Mecdi. Şakaik Tercümesi, İstanbul 1269, s. 441-443; Atai. Zeyl- i Şakaik, İstanbul 1268, s. 186; Devhatü'l-meşayih maa zeyl, s . 21-22; İlmiyye Salnamesi, s. 364-367; Sicill-i Osman[, lll, 345 ; Cahid Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medrese/eri, İstanbul 1976, s. 265-266 ; R. C. Repp. The Mu{ti of Istanbul, Oxford 1986, s. 256-263. r;ı;ı -
li'!'ill MEHMET IPŞİRLİ
1 ABDÜLKADiR el-KEVKEBANI
ı
( .)l:S .fll _;JWI~ )
es-Seyyid Abdülkadir b. Ahmed b. Abdilkadir b. Ncisır
el-Haseni ei-Kevkebanl ( ö. 1207 1 ı 792)
L Yemenli Zeydi alimi. _j
Soyu Hz. Hasan'a ulaşan Yemen Zeydi imamlarından Mehdi-Lidiniilah Ahmed b. Yahya ' nın (ö 850 / 1446) nesiinden gelen Abdülkadir. Zilkade 1135'te (Ağustos 1723) Yemen'in Kevkeban şehrinde doğdu . İlk tahsilini burada yaptıktan sonra San'a'ya gitti. Orada Muhammed b. İsmail el-Emir es-San'ani, Haşim b. Yahya gibi alimierin derslerine devam etti. Ayrıca Yemen'in hemen hemen bütün şehirlerini dolaşa
rak buralarda görüştüğü alimierin ders ve sohbetlerinde bulundu. Daha sonra Mekke'ye ve Medine'ye gitti. İki yıl kaldığı Haremeyn'de çok sayıda alimle tanışarak onlardan faydalandı. Bir müddet sonra Kevkeban'a dönerek kendisini öğretim faaliyetlerine verdi. Birçok ta le be yetiştiren Kevkebani, hoca sı Emir es-San'ani'nin vefatından sonra Yemen bölgesinde onun yerini dolduran en büyük alim olarak meşhur oldu.
Kevkebani, Kevkeban emiri ile arasının açılması üzerine San·a·ya taşın
dı . Orada Kasım b. Yahya ei-Havlani, Ali b. Abdullah el-Celal, hacası Emir esSan'ani'nin oğlu Abdullah ve daha birçokları kendisinden ilim tahsil ettiler. Ayrıca seçkin talebelerinden biri olan Muhammed b. Ali eş-Şevkani de hadis, fıkıh. kelam ve lugat ilimlerinin temel eserlerini ondan okudu. Hatta Kevkebani, ona bütün rivayetlerini nakletmek üzere umumi icazet verm iş ve onu Neylü'l-evtôr'ı yazmaya teşvik etmiştir.
Kendisine ilk formaları gösterince ayrıntılara fazla yer vermemesini tavsiye