review of health and social policy saĞlik...review of health and social policy saĞlik ve sosyal...

126
REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY ISSN: 2459-1068 1/ 2017-2 SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ Deniz TUGAY Aziz SÖĞÜTLÜ Arş. Gör. Fedayi YAĞAR Arş. Gör. Pınar ÖKE Arş. Gör. Hüseyin DEMİR Arş. Gör. Cuma ÇAKMAK Fatma Leyla ÇEZİK Evde Bakımda Yeni Bir Dönem: Teknolojik Evde Bakım Çocuk Refahı Alanında Çalışan Personelin Sevgi Evleri Modeline Yönelik Değerlendirmeleri Kişisel Özelliklerin Hasta Aktifliği Düzeyi Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi Halk Sağlığı Problemi Olarak İntiharlar: Türkiye Örneği Sağlık Sigortacılığının Avantaj ve Dezavantajları İle Türkiye Genel Sağlık Sigortası Primleri İlişkisi Hakemli Dergi - Süreli Yayın SAĞLIK-SEN STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ [email protected] www.sasam.org.tr

Upload: others

Post on 14-Jul-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY

SAĞ

LIK V

E SOSY

AL PO

LİTİKA

LARA

BA

KIŞ • H

akemli D

ergi-Süreli Yayın

ISSN: 2

459-

1068

1/ 2

017-

2

SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA BAKIŞ

Deniz TUGAY

Aziz SÖĞÜTLÜ

Arş. Gör. Fedayi YAĞARArş. Gör. Pınar ÖKE

Arş. Gör. Hüseyin DEMİRArş. Gör. Cuma ÇAKMAK

Fatma Leyla ÇEZİK

Evde Bakımda Yeni Bir Dönem: Teknolojik Evde Bakım

Çocuk Refahı Alanında Çalışan Personelin Sevgi Evleri Modeline

Yönelik Değerlendirmeleri

Kişisel Özelliklerin Hasta Aktifliği Düzeyi Üzerindeki

Etkisinin İncelenmesi

Halk Sağlığı Problemi Olarak İntiharlar: Türkiye Örneği

Sağlık Sigortacılığının Avantaj ve Dezavantajları İle Türkiye Genel Sağlık Sigortası Primleri İlişkisi

Hakemli Dergi - Süreli Yayın

SAĞLIK-SEN STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ[email protected] • www.sasam.org.tr

2017/2

• 2459-1

068

2

Page 2: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

ISSN: 2459-10681/ 2017-2

Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi Enstitüsü

Hakemli Dergi - Süreli Yayın

SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA BAKIŞ

Page 3: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

SAĞLIK-SEN Adınaİmtiyaz SahibiMetin MEMİŞGenel Başkan

Genel Yayın YönetmeniMustafa ÖRNEK

EditörlerProf. Dr. Mustafa Necmi İLHAN

Doç. Dr. Mehmet Merve ÖZAYDIN Dr. Özcan KARS Mehmet GÖZLÜ

Yayın KuruluMetin MEMİŞ, Semih DURMUŞ, Kemal ÇIRAK, Himmet BAYAR,

İdris BAYKAN, Abdülaziz ASLAN, Fatih SEYRAN, Mehmet ATASEVER, Hasan GÜLER, Zafer KARACA,

Tarkan ZENGİN, Fatma AKAY, Nihan READY, Onur Burak BARKAN, Defne DEMET

TasarımSedat ALTUĞ

BaskıSemih Ofset Matbaacılık

Büyük Sanayi 1. Cad. No: 74/1 İstiktler/ Ankara0312 341 40 75

İletişimSAĞLIK-SEN GENEL MERKEZİGMK Bulvarı Özveren Sok. No:23

Demirtepe - ÇANKAYA /ANKARATel: 444 1995 Faks: 03122308365

www.sagliksen.org.tr • www.sasam.org.tr

Page 4: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi Enstitüsü’nün ücretsiz yayın organıdır. Yılda iki kez yayımlanır. Yazıların sorumluluğu

yazarlarına aittir. 6 ayda bir ücretsiz dağıtılır. 1500 adet basılmıştır.

Free publication of Saglık-Sen Strategic Research Center. Published twice a year. Authors are responsible for the content of their articles. Journal, will be distributed every six months and printed 1500 copies.

SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ DERGİSİREVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY

GÜZ 2017 • CİLT:1 • SAYI:2

ISSN 2459-1068

BU SAYIDAKİ HAKEMLERİMİZ(Alfabetik Sıraya Göre)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet KAR Kırıkkale Üniversitesi Prof. Dr. Aytül KASAPOĞLU Ankara Üniversitesi Doç. Dr. Ercüment ERBAY Hacettepe Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet Merve ÖZAYDIN Gazi ÜniversitesiYrd. Doç. Dr. Meltem SAYGILI Kırıkkale Üniversitesi Doç. Dr. Muhammet Güzel KURTOĞLU Sağlık Bilimleri ÜniversitesiProf. Dr. Mustafa TAŞDEMİR İstanbul Medeniyet Üniversitesi Dr. Özcan KARS SASAM Sosyal Politikalar Direktörü Yrd. Doç. Dr. Ümit ÇIRAKLI Bozok Üniversitesi Prof. Dr. Vedat IŞIKHAN Hacettepe Üniversitesi

Page 5: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

4 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

BİLİMSEL DANIŞMA KURULU(Alfabetik Sıraya Göre)

Prof. Dr. Çiğdem ARIKAN Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiProf. Dr. Efsun KARABUDAK Gazi ÜniversitesiDoç. Dr. Ercüment ERBAY Hacettepe ÜniversitesiDoç. Dr. Fatma Deniz SAYINER Eskişehir Osmangazi ÜniversitesiProf. Dr. Fevzi ALTUNTAŞ Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiProf. Dr. Haydar SUR Üsküdar ÜniversitesiProf. Dr. Hilmi ÜNSAL Gazi ÜniversitesiProf. Dr. İbrahim AYDINLI YÖKProf. Dr. İsmet ŞAHİN Hacettepe ÜniversitesiProf. Dr. Merdiye ŞENDİR Sağlık Bilimleri ÜniversitesiDoç. Dr. Mustafa SAĞSAN Yakın Doğu ÜniversitesiProf. Dr. Mustafa ORCAN Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiDoç. Dr. Mücahit AVCİL Adnan Menderes ÜniversitesiDoç. Dr. Naile BİLGİLİ Gazi ÜniversitesiProf. Dr. Necdet SAĞLAM Anadolu ÜniversitesiProf. Dr. Nevin Atalay GÜZEL Gazi ÜniversitesiProf. Dr. Nilgün SARP Üsküdar ÜniversitesiDoç. Dr. Osman ŞİMŞEK Gazi ÜniversitesiProf. Dr. Özkan ÜNAL Atatürk EAHDoç. Dr. Rıza GÖKLER Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiDoç. Dr. Selahattin KAYNAK 19 Mayıs ÜniversitesiProf. Dr. Sibel Erkal İLHAN Ankara ÜniversitesiProf. Dr. Süleyman ÖZDEMİR İstanbul ÜniversitesiDoç. Dr. Tarık TUNCAY Hacettepe ÜniversitesiProf. Dr. Tevfik Şükrü YAPRAKLI Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Vedat IŞIKHAN Hacettepe ÜniversitesiProf. Dr. Yavuz SANİSİOĞLU Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiDr. Zeki KARATAŞ Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi

Page 6: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

5Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

İÇİNDEKİLER

Evde Bakımda Yeni Bir Dönem: Teknolojik Evde Bakım ............. 8A New Period In Home Care: Technological Home CareDeniz TUGAY

Çocuk Refahı Alanında Çalışan Personelin Sevgi Evleri Modeline Yönelik Değerlendirmeleri ........................................... 40Assessment of the Child Welfare Employee Towards Emotional Homes ModelAziz SÖĞÜTLÜ

Sağlık Sigortacılığının Avantaj ve Dezavantajları İle Türkiye Genel Sağlık Sigortası Primleri İlişkisi ........................... 62Advantages And Disadvantages Of Health Insurance and Relation Of General Health Insurance Premiums In TurkeyFatma Leyla ÇEZİK

Kişisel Özelliklerin Hasta Aktifliği Düzeyi Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi .................................................................... 80Examining The Impact Of Personal Characteristics On Patient Activation LevelFedayi YAĞAR Pınar ÖKE

Halk Sağlığı Problemi Olarak İntiharlar: Türkiye Örneği ............ 94Suicide As A Public Health Problem: The Case Of TurkeyHüseyin DEMİRCuma ÇAKMAK

Page 7: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

6 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Page 8: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

7Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Kıymetli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları,

SASAM, Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası’nın politika ve uygulamalarının akademik altyapısını oluşturmayı amaçlayan, sağlık, sosyal politika ve işgücü politikalarına ilişkin küresel ölçekte ve Türkiye ölçeğinde kanıta dayalı bilgi üreten, kaynağı çalışanların alın teri olan, alanında ilk ve tek strateji kuruluşudur.

Sağlık, sosyal ve işgücü politikalarını bilimsel çalışmalar ışığında çağdaş standartlara kavuşturacak akılcı çözümler üretmek sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının haklarını geliştirmeyi hedefleyen politikalar üretmek, SASAM’ın öncelikli amaçları arasındadır.

SASAM bilimsellik, bağımsızlık, güvenilirlik, tarafsızlık, değerlere bağlılık, paydaşlık ve katılımcılık ile çözüm odaklılığı kendine ilke edinmiştir.

Bakış Dergimizin bu sayısında, Teknolojik Evde Bakımdan, Çocuk Refahı Alanında Çalışan Personelin Sevgi Evleri Modeline, Sağlık Sigortacılığının Avantaj ve Dezavantajlarından, Kişisel Özelliklerin Hasta Aktifliği Düzeyi Üzerindeki Etkisine ve Halk Sağlığı Problemlerini Sağlık ve Sosyal Hizmet alanlarında oldukça zengin ve doyurucu içeriğimizle sizlere ulaşıyoruz. Dergimize bilimsel katkılarınızın artarak sürmesini bekliyoruz.

Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhanEditör

Page 9: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

8 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Evde Bakımda Yeni Bir Dönem: Teknolojik Evde Bakım A New Period In Home Care: Technological Home Care

Deniz TUGAY*

* T.C. Sağlık Bakanlığı, Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü, Ankara

ÖZETKronik hastalıkların artması, demografik ve sosyal değişimler, epidemiyolojik değişiklikler, tutum ve beklentilerdeki değişim, politik öncelik ve tercihlerde-ki değişim, sağlık hizmet sunumundaki maliyetlerin artması; temelde bireye daha sonra da hastaya sunulan hizmetlerin yapısında değişimin gerekliliğini gündeme getirmiştir. Bu noktada, bilim ve teknoloji alanında yaşanan geliş-meler, evde bakım hizmet sunumunun gelişmesine katkı sağlamış, özellikle mobil sağlık uygulamaları, giyilebilir teknolojiler ve teletıp gibi hizmet su-numları, geleneksel sağlık hizmetlerinin yetişemediği birçok yerde tamamla-yıcı olmuş, hatta çözüm odağı halini almıştır.

Ayrıca günümüzdeki bu yenilikler ve kullanıcı dostu teknolojiler bir taraftan sağlık bakım hizmetlerine yaklaşımları değiştirip kişi merkezli bakımı des-teklemekte, diğer taraftan bakımın sürekliliğinin sağlanmasına ve sağlık ekibi üyeleri arasında etkili iletişim, veri akışı ve güvenilir veri kayıtlarının tutul-masına imkân tanıyarak geleneksel evde bakım hizmetlerini desteklemekte ve tamamlamaktadır. Bu makale ile dünyada teknolojinin evde bakım hizmet-lerinde nasıl kullanıldığı ve Türkiye’deki mevcut durum değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Teknolojik Evde Bakım, Evde Bakım, Evde Sağlık Hiz-metleri.

Page 10: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

9Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

ABSTRACTIncreases in chronic diseases, demographic and social changes, epidemiolo-gical changes, changes in attitudes and expectations, changes in political pri-orities and preferences, increased costs of health care delivery; it has brought about the necessity of changing the structure of the services which are basi-cally individual and then presented to the patient. At this point, developments in the field of science and technology have contributed to the development of home care service delivery, especially mobile health applications, wearable technologies and services as telemedicine have been complementary and even solution centers in many places where traditional health services can not grow up.

In addition, today these innovations and user-friendly technologies are chan-ging the approach to healthcare services from one side to supporting person-centered care, from the other side support and complete traditional home care services by providing continuity of care and enabling effective communica-tion among healthcare team members, data flow and reliable data records. In this article, how the technology is used in home care services in the world and the current situation in Turkey is assessed.

Key Words: Technological Home Care, Home Care, Home Health Care Ser-vices.

GİRİŞ

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)1 2015 yılında dünya genelinde 56.4 milyon ölüm gerçekleştiğini ve ölümlerin % 54’ünün ilk 10 ölüm nedenine bağlı olduğunu belirtmiştir. Bu ölüm nedenleri arasında ilk iki sırayı alan iskemik kalp hastalığı ve inme, 2015 yılında 15 mil-yon kişinin ölümüne neden olmuştur (WHO, 2017). Dünya ülkeleri ve Avrupa Birliği ülkelerinde gerçekleşen ölümler incelendiğinde, düşük gelirli ülkeler dâhil olmak üzere bulaşıcı olmayan hastalık-ların ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer aldığı görülmektedir (WHO, 2015; OECD, 2016). Bu sonuçlar dünyada ölüm nedenleri-nin değiştiğini ve bulaşıcı hastalıklar nedeni ile gerçekleşen ölümle-rin yerine, kronik hastalıklara bağlı ölümlerin ilk sıralarda yer alığını göstermektedir.

1- World Health Organization (WHO)

Page 11: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

10 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Türkiye’de 2013 yılında gerçekleştirilen Ulusal Hastalık Yükü çalışmasında, bulaşıcı olmayan hastalıklar grubunun en önemli gru-bu teşkil ettiği ve ilk 25 Engelliliğe Ayarlanmış Yaşam Yılı2 nede-nindeki değişim sıralamasında birinci sırada iskemik kalp hastalığı-nın yer aldığı belirlenmiştir (Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2016). TÜİK tarafından açıklanan 2016 yılı ölüm nedeni istatistiklerinde ise dolaşım sistemi hastalıkları (% 39,8), iyi ve kötü huylu tümörler (% 19,7) ve solunum sistemi hastalıkları (% 11,9) ilk üç ölüm nedeni arasında yer almıştır (Türkiye İstatistik Kurumu, 2017).

Hastalık yapısında yaşanan bu değişimlerin yanı sıra demografik ve sosyal değişimler, epidemiyolojik değişiklikler, tutum ve beklenti-lerdeki değişim, politik öncelik ve tercihlerdeki değişim; temelde bi-reye daha sonra da hastaya sunulan hizmetlerin yapısında değişimin gerekliliğini gündeme getirmiştir (European Observatory On Health Systems and Policies, 2012). Özellikle hastalıkların kronik bir süreç kazanması, yaşlı nüfus oranındaki artış, artan sağlık harcamaları, kronik süreçteki hastalara ailelerinin gerekli bakımı sağlama konusundaki yetersizliği gibi nedenler ile yaşlıların, engellilerin ve kronik hastalıklarla yüz yüze kalan hasta ve yakınlarına ait ihtiyaçların karşılanması için farklı bir bakım modeline gereksinim ihtiyacı doğmuştur. Bu noktada kişilerin evlerinde ihtiyaç duydukla-rı sosyal ve sağlığa yönelik desteğin, profesyonel ya da profesyonel olmayan bakıcılar aracılığı ile daha maliyet etkili ve kaliteli şekilde sunumu olarak tanımlanan evde bakım hizmet modeli ortaya çık-mıştır.

Diğer taraftan bilim ve teknoloji alanında yaşanan gelişmeler, evde bakım hizmet sunumunun gelişmesine katkı sağlamış, evde ba-kım hizmet sunumundaki arz ve talebi etkilemiştir. Özellikle mobil sağlık uygulamaları, giyilebilir teknolojiler ve teletıp gibi teknolojik hizmet sunumları, günümüz sağlık hizmetleri sunumunda tamamla-yıcı bir rol üstlenmiştir. Bu alandaki gelişmeler ve sağladığı avantaj-lar günümüzde bir hizmet sunum modeli olan evde bakım hizmetle-rine önemli katkılar sağlamış ve sunulan hizmetlerin etkililiğini ve verimliliğini arttırmıştır. Ayrıca teknolojinin gelişmesi ve teknolojik yenilikler, evlerinde kalmak isteyen nüfus gruplarına pek çok fırsat ve çözüm sunarak geleneksel evde bakım hizmetlerini desteklemiş ve tamamlamıştır.

2- Disability Adjusted Life Year (DALY)

Page 12: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

11Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

EVDE BAKIM HİZMETLERİ

1. Tanım

Dünyada evde bakım hizmetlerinin farklı kapsamlarda değer-lendirildiği ve bu çerçevede farklı evde bakım hizmetlerini içerdiği görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2012 yılında yayım-lanmış raporda evde bakım tanımının ülkeler ve sektörler arasında farklı karşılıkları olduğu ve “Ev” kavramına yüklenen anlamların çeşitlilik gösteren bir yapıya sahip olduğu belirtilmiştir. Ayrıca bu alandaki birçok çalışmada, evde bakım kapsamında yer alan faali-yetlerin, hedeflerin ve hatta hedef grupların tanımlanmasında fark-lılıkların olduğu vurgulanmıştır (European Observatory On Health Systems and Policies, 2012).

Avrupa’da profesyonel evde bakım hizmetlerinin haritalandırıl-dığı EURHOMAP çalışmasında evde bakım; hizmet talep edenlerin kendi evlerinde profesyonel bakıcılar tarafından almış oldukları ba-kım olarak tanımlamıştır. Dünya Sağlık Örgütü’nün paydaşlarından biri olan Sağlık Politikaları ve Sistemleri Üzerine Avrupa Gözlemevi tarafından yayımlanan Home Care Across Europe raporunda ise OECD’nin yapmış olduğu tanımdan yola çıkılarak evde bakım; sa-dece kısa dönemli bakım olarak değil evde sunulan uzun dönemli bakım olarak tanımlanmıştır. Tanım çerçevesinde evde bakım hiz-metinin kapsamında akut, önleyici, rehabilite edici ve palyatif bakım benzeri hizmetlerin yer aldığı, bu nedenle evde bakımın hedef kitle-sinin sadece yaşlı bireyler değil aynı zamanda hastane yatışı sonra-sı evde bakıma ihtiyaç duyan hastalar ve yetişkin engelli kişiler de olduğu belirtilmiştir (European Observatory On Health Systems and Policies, 2012).

Amerikan Tıp Derneği 3 evde bakımı, “maksimum konfor düze-yini, fonksiyonu ve sağlığı korumak ve iyileştirmek amacıyla evde-ki hastaya ekipman ve hizmet sağlanması” olarak tanımlamaktadır (American Medical Association and American Academy of Home Care Physicians, 2007).

Daha geniş kapsamda tanımlandığında ise evde bakım hizmeti; bireyin sağlığını korumak, yükseltmek ya da yeniden sağlığına ka-vuşturmak amacıyla ihtiyaca özgü sağlık ve sosyal yardımın bireyin kendini güvende hissettiği, yaşadığı ev ortamında formel, enformel

3 - American Medical Association (AMA)

Page 13: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

12 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

bakıcılar veya aile bireyleri aracılığıyla gerektiğinde teknolojiden yararlanarak, dengeli ve düşük maliyetli bir bakım süreci içerisinde karşılanmasıdır (Yılmaz, Sametoğlu, Akmeşe, Tak, Yağbasan, Gök-çay, Sağlam, Doğanyılmaz ve Erdem, 2010; European Observatory On Health Systems and Policies, 2012).

Bu tanımlardan yola çıkıldığında evde bakım hizmetlerinde amaç ihtiyaç duyulan bakım ya da sağlık hizmetlerinin, bireyin otonomi-sini en üst düzeyde koruyacak ve en kaliteli, etkin hizmeti sunacak şekilde gerçekleştirilmesidir.

Türkiye’de T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen evde ba-kım hizmetleri ise, evde sağlık hizmetleri kapsamında değerlendi-rilmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan yönetmelikte evde sunulan sağlık hizmetleri “İhtiyacı olan bireylerin muayene, tetkik, tahlil, tedavi, tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinin ev-lerinde ve aile ortamlarında yapılması, bu kişilere ve aile bireylerine sosyal ve psikolojik destek hizmetlerinin bir bütün olarak birlikte verilmesi” şeklinde tanımlanmış ve bu çerçevede hizmetin kapsa-mı; hastaya konulmuş olan tanı ve planlanan tedavi çerçevesinde ve kişinin bulunduğu ev ortamında; muayene, tetkik, tahlil, tedavi, tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinin verilmesi, ilacın reçete edilmesindeki özel düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla uzun süreli kullanımı sağlık raporu ile belgelendirilen ilaçların reçete edilmesi, tıbbi cihaz ve malzeme kullanımına ilişkin raporların çıkarılması-na yardımcı olunması, hastanın ve ailesinin evde bakım sürecinde üstlenebilecekleri görevler, hastalık ve bakım süreçleri ile ilgili bil-gilendirilmesi ve hastalıkla alakalı evde kullanımı gerektiren tıbbi cihaz ve ekipmanların doğru ve uygun koşullarda kullanılması ko-nusunda eğitim ve danışmanlık gibi hizmetlerin verilmesi olarak be-lirlenmiştir (T.C. Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Tarafından Evde Sağlık Hizmetlerinin Sunulmasına Dair Yönetmelik, 2015). Ayrıca bu yönetmelik doğrultusunda evde sağlık hizmetleri, sağlık profesyonelleri tarafından sunulan hizmetler olarak tanımlanmıştır.

Ancak yukarıda yer alan tanımlar incelendiğinde evde bakım hizmetleri ve evde bakım kavramlarına yüklenen tanımların farklı kapsamlarda değerlendirildiği ya da bu kavramların birbirinin yerine kullanıldığı görülmektedir (Özer ve Şantaş, 2012). Dünyadaki uygu-lamalar incelendiğinde ise bu iki kavramın ülkemizde olduğu gibi birbirinden ayrıldığı ve tıbbi bakım ya da tedaviyi içeren evde sağ-

Page 14: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

13Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

lık hizmetlerinin sağlık profesyonelleri tarafından sunulduğu buna karşın evde bakım hizmetlerinin aile, profesyonel ya da profesyo-nel olmayan kişiler tarafından sunulabilen, ileri yaştaki bireylerin günlük yaşantılarına destek olacak hizmetleri de kapsayan bakım faaliyetlerini içerdiği belirtilmiştir (Homewatch Caregivers, 2017; DailyCaring, 2017).

Bu makalede teknolojik evde bakım süreci hem evde bakım hiz-metleri hem de evde sağlık hizmetleri ayrımı yapılmaksızın ele alı-nacaktır.

2. Tarihçe

Dünyada ve Türkiye’de evde bakım hizmetinin tarihsel gelişi-mi incelendiğinde, ilk adımlarının doğumun evde mi yoksa hasta-nede mi olması gerektiğine ilişkin konuşmaların yapıldığı döneme dayandığı görülmektedir. Tarihte dini kuruluşlar dışında evde hasta bakım hizmeti 1859 yılına kadar yapılamamıştır. Bu tarihte gerçek anlamda hemşirelik hizmeti Willam Rathbone’un evinde eşine bir hemşire tarafından verilen hizmetten etkilenerek fakir hastalar için gönüllü bir hemşire servis hizmeti oluşturması ile başlamıştır. Mary Robinson, Liverpool’da evde hemşirelik hizmeti veren ve aile üye-lerine hasta bakımı hakkında eğitim veren ilk hemşiredir. Evde ba-kım hizmetlerinin öncülerinden olan Florance Nightingale ise hasta bireylerin bakımını üstlenecek olan kadınların özel olarak eğitilmesi gerektiğini savunmuştur (Yılmaz ve diğerleri, 2010). İngiltere’de bu gelişmeler devam ederken Amerika Birleşik Devletleri’nde 1877’de ilk kez Newyork Şehri Kadınlar Komisyonu, evde bakım için bir mezun hemşireyi işe almıştır. 1940’lı yıllarda ise evde bakım kro-nik hastaların uzun süre hastane yataklarını işgal etmesi ile birlikte üzerinde durulan en önemli konulardan biri olmuştur. 1947 yılında tıbbi, hemşirelik ve sosyal hizmetler sunulması amacı ile Montefio-re Hastanesi Evde Bakım Programı ilk hastane destekli evde bakım programı olmuştur (Taşdelen ve Ateş, 2012).

Türkiye’de evde bakım hizmetlerinin geçmişi incelendiğinde, 15. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde gezici hekimlik hizmetinin sunulduğu görülmektedir. Sonrasında küçük hemşirelik ajansları, özel hemşire-ler ve evde hasta bakan hasta bakıcılar ile evde bakım hizmetleri de-vam etmiştir (Işık, Kandemir, Erişen ve Fidan, 2016). 1930 yılında

Page 15: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

14 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

yayımlanan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve 1961 tarihinde yayım-lanan 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun ile evde bakım hizmetlerinin sunumu ve bu amaca yönelik örgütlerin oluşturulmasının gerekliliği konularına değinilmiştir. 1998 yılında ise 1.Ulusal Evde Bakım Kongresi’nde evde bakım hizmetlerinin gerekliliği ortaya konmuş ve bu hizmetlerin kurum-sallaştırılmasına yönelik “Kongre Sonuç Raporu” yayımlanmıştır (Işık ve diğerleri, 2016).

2002 yılından sonra Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık ala-nında önemli gelişmeler yaşanmış bu anlamda evde bakım hizmet-leri ile ilgili de köklü çalışmalar başlamıştır. İlk olarak T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından “Evde Bakım Hizmetleri Sunumu Hakkında Yönetmelik” 10.03.2005 tarih ve 25751 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanarak “Evde Sağlık Hizmeti” ile ilgili yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. İlgili mevzuat ile evde bakım ve tedavi hizme-ti veren özel kuruluşların Sağlık Bakanlığı’ndan uygunluk belgesi alması zorunluluğu getirilmiştir. 01.02.2010 tarihinde ise “Sağlık Bakanlığınca Sunulan Evde Sağlık Hizmetlerinin Uygulanma Usul ve Esasları Hakkında Yönerge” yayımlanmış ve evde sağlık hizmet-leri kamu hastaneleri ile aile sağlığı merkezlerince verilmeye baş-lanmıştır (Sağlık Bakanlığınca Sunulan Evde Sağlık Hizmetlerinin Uygulanma Usul ve Esasları Hakkında Makam Onayı, 2010). 02.08.2010 tarihinde T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından, özellikle yatağa bağımlı bireylerin tespit edilmesi bu grup hastalar içerisinde evde sağlık hizmeti almaya ihtiyacı bulunanlara öncelikle hizmet verilmesi, takip ve tedavilerinin yapılması amacı ile A, B ve C gru-bu hastaneler ile belirlenmiş dal hastanelerinde yönerge hükümleri-ne uygun olarak Evde Sağlık Hizmet Birimi kurulmasına ilişkin 81 il Valiliğine resmi yazı iletilmiştir (Cingil, 2013). 2015 yılında ise evde sağlık hizmet sunumuna ilişkin yayımlanmış olan yönetmelik-te değişiklik yapılarak 27 Şubat 2015 tarih ve 29280 sayılı Resmi Gazete’de “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları tarafından Evde Sağlık Hizmetlerinin Sunulmasına Dair Yönetmelik” yayımlanmış-tır.

Evde sağlık hizmetlerinin sunumu ile ilgili yapılan son değişiklik ise bu kapsamda yürütülen iş ve işlemlerin koordinasyonunun kim-de olacağı ile ilgilidir. Evde bakım hizmetlerinin sunumunda koordi-

Page 16: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

15Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

nasyon görevi ilgi sayılı Bakan Onayı ile 2017 yılında Türkiye Halk Sağlığı Kurumundan4 Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna5 devre-dilmiştir (Evde Bakım Hizmetlerine İlişkin Makam Onayı, 2017). Bu kapsamda ihtiyacı olan bireylerin muayene, tetkik, tedavi, tıbbi bakım ve rehabilitasyonlarının evinde ve aile ortamında yapılması, bu kişilere ve aile bireylerine sosyal ve psikolojik destek hizmetleri-nin bir bütün olarak birlikte verilmesi için evde sağlık hizmetlerine ilişkin çalışmalar devam etmektedir.

3. Evde Bakım Hizmetlerinde Hedef Gruplar

Evde bakım hizmetinden faydalanmak üzere kapsama alınan hedef gruplar, Türkiye’de ve dünyada farklı şekilde tanımlanmak-tadır. Evde bakım hizmetlerinin yöneldiği hedef gruplar ağırlıklı olarak; 65 yaş ve üzerindeki kronik uzun süreli bakımı gerektiren yaşlı hastalar ve kronik hastalığa sahip her yaş grubu bebek, çocuk ve erişkinlerdir (Demir ve Ünsar, 2008). Bu kapsamda evde bakım hizmetleri, ameliyat sonrası bakım gereksinimi olanlardan sağlık problemleri yaşayan ve profesyonel bir bakıcı yardımı ile evlerin-de bağımsızlıklarını sürdürmek isteyen yaşlılara, yeni doğum yapan annelerden tedavisi evde de sürdürülebilecek hastalara, hemipleji (felçli), onkoloji, diyabet ve nörolojik hastalıklar gibi kronik has-talığa sahip bireylerden yara bakımı, enjeksiyon, infüzyon ve diğer kısa süreli hemşirelik hizmetlerine ihtiyaç duyanlara, tıbbi ekipman kullanımı ve/veya ilaç izleme gerektiren karmaşık tedavilere sahip hastalardan aşılama ve laboratuvar tetkikleri gibi hizmetleri evinde veya işyerinde almak isteyenlere kadar çok geniş bir yelpazede ihti-yaç sahiplerine ulaştırılmaktadır (Özer ve Şantaş, 2012).

Türkiye’de evde bakım hizmetleri ise evde takibi zorunlu engelli, yaşlı, yatalak ve benzeri durumda olan hastalar ile evde sağlık hiz-meti alması gerektiği yayımlanmış olan “Evde Sağlık Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönerge”de belirtilen usul ve esaslara göre tespit edilen kişilere yönelik sunulmaktadır (Sağlık Bakanlığınca Sunulan Evde Sağlık Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönerge, 2011).

4- 694 Sayılı KHK ile Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü olarak teşkilat yapısı değişmiştir. 5- 694 Sayılı KHK ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü olarak teşkilat yapısı değişmiştir.

Page 17: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

16 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

4. Evde Bakım Hizmetlerinin Avantajları

Evde bakım hizmetleri hem yeni hem de kurumsal bakıma alter-natif bir sağlık hizmeti türü olarak birçok avantajlara sahiptir. Bu avantajlar aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir (Karabağ, 2007; Instıtute of Medicine and National Research Council of The Nati-onal Academies, 2015; Landers, Madigan, Leff, Rosati, McCann, Hornbake, MacMillan, Jones, Bowles, Dowding, Lee, Moorhead, Rodriguez and Breese, 2016; AARP, 2010; The Dartmouth Atlas of Health Care, 2014).

•Evde bakım, kurumsal hasta bakımına alternatif bir sağlık hiz-meti sağlayarak, hasta ve ihtiyacı olan kişiye daha özgür ve kendi otonomisinde olma şansı verir.

•Ailenin ve tanıdık çevrenin varlığı, evde bakım hizmetini hasta için cazip kılar.

•Evde bakım hizmetleri sayesinde hem ailenin hem de sağlık ça-lışanlarının iş yükü azalır.

•Bireylerin kendi kurallarına değer verilir bu sayede bireylerin kendi kimlikleri hastane ortamına göre evlerinde daha iyi ko-runmuş olur. Ayrıca bireyin toplumdan izole hale gelmesini ön-ler.

•Evde bakım enfeksiyon riskini azaltır.

•Hastaların evde bakım maliyetleri, kısa ve uzun süreli bakımla-rında hastanede kalış maliyetlerine göre çok daha düşüktür. Bu nedenle ülke genelinde kişi başına düşen sağlık harcama mali-yetlerinin azalmasına katkıda bulunur. Bu durum hem hastalar hem de ödeyiciler için önemli bir durumdur.

•Evde bakım hizmetleri yaşam kalitesi ve hasta memnuniyetini arttırır. 2010 yılında Amerika Emekli Bireyler Birliği6 tarafın-dan gerçekleştirilen çalışmada araştırmaya katılan 45 yaş üstü grubun yaklaşık dörtte üçünün mümkün olduğunca uzun süre ikamet adresinde kalarak hizmet almak istedikleri, Dartmouth Atlas araştırmacıları tarafından yapılan çalışmada ise hastaların % 80’den fazlasının yaşamlarının son evresinde hastaneye ya da yoğun bakıma yatarak hizmet almaktan kaçınma konusunda istekli oldukları saptanmıştır.

6- American Association of Retired Persons (AARP)

Page 18: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

17Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

•Evde bakım bazı bireylere ulaşmanın tek yoludur.

•Evde bakım hizmetleri gereksiz hastane kullanımını önemli ölçüde azaltır. Ayrıca evde bakım hizmetleri ile yeniden ya-tışların önüne geçilmekte ve bu sayede sağlık harcamaları da azalmaktadır.

• İleri teknolojiye sahip, kullanım kolaylığı olan emniyetli aletler evde verilen hizmetlerin çeşitlenmesini sağlar. Bu tür yüksek teknolojinin kullanımı sayesinde hastaların daha erken taburcu olarak tedavilerinin devamı sağlanabilir. Ayrıca daha etkin ve hızlı iletişim kurma, evde bakım alan kişiye ait verilerin daha kolay toplanması ve depolanması sağlanır.

Yukarıda yer alan avantajlar incelendiğinde ve teknolojik ilerle-melerin hız kazandığı dünyamız düşünüldüğünde, teknolojik yeni-liklerin evde bakım hizmetleri alanında kullanımı, bakımın etkili-liğini ve verimliliğini arttırmakta, dolayısı ile evde bakım hizmet sunumuna farklı bir boyut kazandırmaktadır. Özellikle hizmet su-nucular açısından maliyetlerin düşmesi ve sağlık personelinin etkin kullanımı verimliliği arttırırken, hizmet alan grubun bağımsızlığa ulaşmaları, erişilebilirliğin arttırılması, yaşam kalitelerinin ve mem-nuniyetlerinin yükselmesi evde bakım hizmet sunumunun etkililik boyutundaki değerli çıktılardandır. Bu nedenle evde hizmet sunu-muna farklı bir bakış açısı kazandıran teknolojik evde bakımı daha detaylı incelemek, elde edilen fayda ve sonuçların incelenmesi ve değerlendirilmesi açısından oldukça önemlidir.

TEKNOLOJİK EVDE BAKIM

1.Tarihçe

Yaşadığımız dünya üzerinde her geçen gün hızlı bir değişim söz konusudur. Özellikle teknolojik alanda yaşanan gelişmeler sosyal, kültürel, ekonomik birçok alanı etkilediği gibi sağlık alanında da etkili olmaktadır. Son yıllardaki teknoloji alanında yaşanan bu iler-lemeler, bakım hizmetlerinin sunumuna yönelikte yeni seçenekler yaratmıştır. Daha önceki yıllarda herhangi bir sağlık problemi yaşa-dığımızda belirli bir yol kat ederek ulaştığımız sağlık hizmeti, bugün evimize kadar gelmekte hatta coğrafi mesafeler köprülenerek uzak-tan görüntülü görüşülebilmekte, akıllı gözlük veya cep telefonu ile

Page 19: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

18 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

çekilebilecek lezyon görüntüsü, bir uygulama aracılığı ile hekime iletilebilmekte, videofon teknolojisi yardımı ile monitörize edilmiş hastanın hemşire tarafından izlenebilmesi olanaklı kılınmaktadır (Can ve Ünal, 2008; Wurm, Hoffmann-Wellenhof, Wurm and Soyer, 2008; Institute of Medicine and National Research Council of The National Academies, 2015).

Ayrıca günümüzdeki bu yenilikler ve kullanıcı dostu teknolojiler bir taraftan sağlık bakım hizmetlerine yaklaşımları değiştirip, bakı-mın kişi merkezli ve etkili olması yönünü desteklemekte diğer taraf-tan hastaları uzaktan değerlendirme, tedaviyi düzenleme, fizyolojik parametreleri izleme gibi bakımın sürekliliğinin sağlanmasına ve sağlık ekibi üyeleri arasında etkili, zamanında iletişim, veri akışı ve güvenilir veri kayıtlarının tutulmasına imkân tanımaktadır (Canadi-an Home Care Association, 2015; Can ve Ünal, 2008).

Yaşanan teknolojik gelişmelerin yanı sıra dünyadaki birçok ülke-de tedavi olanaklarının artması, hastalık yapısının değişmesi gibi ne-denler ile “epidemiyolojik geçiş” olarak karakterize edilen nüfusun daha uzun süre yaşaması sonucu yaşlanması ve buna bağlı kronik hastalıklarda artış meydana gelmektedir. Bu durum bakım ihtiyacı-nın artması ile birlikte evde bakıma ilişkin gerekliliği ve önemi orta-ya koymaktadır. Bu alanda çalışanlar, birçok araştırmacı ve hükümet yetkilileri; bütün bu dengeler ve yaşanan gelişmeleri göz önüne ala-rak yeni bilişim teknolojilerinin, kişilerin sağlıkları üzerinde olumlu etkilere sahip olduğu, daha etkili bakım hizmetinin sunumuna imkân tanıdığı ve sağlık bakım maliyetlerini azalttığı yönünde fikir beyan etmektedir. Bunların yanı sıra yeni bilişim teknolojilerinin izlem, tanı ve teröpatik sistemleri entegre ettiği, hizmet sunucular, aileler ve bakım alan bireyler arasında gerçek zamanlı verileri/bilgiyi des-teklediği ve karşılık verdiği, bireylere ve ailelere sağlık bakımları üzerinden eğitimsel katkı sağladığı ve birey odaklı bakım hizmet-lerinin gelişmesine katkıda bulunduğu belirtilmektedir (Canadian Home Care Association, 2015).

Bu kapsamda sağlıkta teknolojik uygulamaların kullanılabileceği 1920’lere dayanmış ve dünyada ilk mobil sağlık cihazı 1975 yılında Biosing Cihazlarında Gregory Lektman ve çalışma ekibi tarafından icat edilmiştir. 1977 yılında ise ilk kablosuz kalp hızı monitörü ta-nıtılmıştır (Kratzman, 2013). Bilim ve teknoloji alanında meydana

Page 20: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

19Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

gelen gelişmeler ile hız kazanan sağlık alanındaki bu yenilikler, önceleri sadece hastanede yapılması mümkün olan uygulamaların artık evde de yapılabilir hale gelmesine imkân tanımıştır. Özellikle ücret ve zaman etkili hizmet verimi, artan yaşlı nüfusu, hükümet girişimleri, uzaktan hizmet veriminin uygun hale getirilmesi ve kronik hastalıkların görülmesindeki artışlar teknolojik bakım destekleri piyasasının gelişimini zorunlu kılmış ve bu doğrultuda biyomedikal, farmakolojik ve teknolojik yenilikler hastalar için hastane yerine evde bakılmayı olanaklı hale getirmiştir (Selek Öz, 2017). Ayrıca taşınabilir aletlerin otomasyonu ve daha küçük hale getirilmesi, telefon ve kablosuz dijital iletim sistemleri gibi teknolo-jik gelişmeler evde tanı ve tedavi imkânını arttırmıştır (Can ve Ünal, 2008).

2000’li yıllara gelindiğinde teknolojik gelişmeler evde bakım hizmetlerinin gelişmesine katkıda bulunmaya ve kolaylaştırmaya devam etmiş bu kapsamda intravenöz infüzyon teknolojileri, rad-yografi, ultrason, besleme pompaları, ventilatörler, nabız oksimetre-leri, elde taşınabilir kan analiz cihazları ve diğer gelişmiş teknolojik cihazlar sadece hastanelerde değil evlerde de kullanılmaya başlamış-tır. Bu sayede evde bakımın kapasitesi ve evde bakım kapsamında çalışan sağlık personelinin beceri düzeyi artmış sonuç olarak da su-nulan hizmetin kalitesi yükselmiştir (Leff and Burton, 2001). Diğer taraftan teknolojik yenilikler sadece evde bakım personelinin bilgi ve becerilerini geliştirmekle ve iş yüklerinde azalma sağlamakla kal-mamış, evde bakım sırasında yapılan trakeostomi bakımı gibi bazı girişimlerin aile üyeleri ya da sağlık personeli dışındaki diğer bakıcı-lar tarafından da uygulanabilir hale gelmesinde büyük rol oynamıştır (Düzkaya ve Bozkurt, 2012). Hatta bazı durumlarda tedavi, hastanın kendisi tarafından bile uygulanabilecek duruma gelmiş ve kişilerin bu sürece daha fazla katılım sağlamaları desteklenmiştir.

Sonuç olarak bilişim dünyasında yaşanan gelişmeler sağlık alanın-da önemli katkılar sağlamakla birlikte evde bakım hizmetlerinde de önemli gelişmelere yol açmıştır. Bu gelişmeler ışığında evde bakım hizmetlerinde kullanılan teknolojilerin, her geçen gün hız kazanarak yaygınlaştırılması söz konusudur. Önceleri taşınabilir bilgisayarlar-daki teknolojik gelişmeler ile birlikte ev ziyaretleri sırasında gerekli olan sayısız formların ve dosyaların daha kolay kayıt altına alınması sağlanıp hastalar ile yapılan görüşmelerin ses ve görüntü dosyaları

Page 21: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

20 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

olarak kayıt edilmesine olanak tanınırken (Benson, Michelman and Radjenovic, 1996) bugün kullanılan akıllı telefonlar, tabletler, vücut dışında elbise, kemer, aksesuar, saat, gözlük şeklinde giyilebilir ve sensörler ile donatılmış ya da vücut içine yerleştirilebilen cihazlar kullanılarak hastanın veya hasta yakınının sağlık çalışanı ile sesli ve görüntülü iletişim kurması ve bu kişilerin gerçek zamanlı izlenmesi mümkün hale gelmiştir (Çiflikli, Tuncer, Özşahin ve Yesbek, 2008).

2. Dünya’da Teknolojik Evde Bakım

Evde bakım hizmetlerinde teknolojinin nasıl kullanıldığı incelen-diğinde pek çok farklı örnekler, her amaca yönelik farklı cihaz veya sistemler mevcuttur. Ancak temel olarak üç farklı uygulamadan söz etmek doğru olacaktır ve bu uygulamalar video teknoloji, kısa mesaj ve uzaktan izlem şeklinde sıralanabilmektedir. Bu uygulamalar bir-leştirilerek hem video teknoloji hem izlem şeklinde olabileceği gibi üç farklı uygulama tek bir teknolojik cihazda ya da sistemde birleş-tirilebilmektedir. Bu sayede evde bakım hastalarının hasta-hemşire, hasta-diğer sağlık personeli, aile üyeleri-diğer sağlık personeli ve diğer sağlık personellerinin birbirleri ile anlık ve hızlı bir şekilde ile-tişim kurabilmeleri sağlanmaktadır (Lindberg, Nilsson, Zotterman, Söderberg, and SkärUsing, 2013). Burada amaç elektronik olarak uzak bir yere bağlanarak evde bakıma ihtiyacı olan gruplara bakım hizmetlerinin ya da sağlıklarına yönelik rehberlik hizmetlerinin bili-şim teknolojileri kullanılarak sunulması olarak özetlenebilmektedir (Kamei, 2013). Yapılan bir araştırmada evde bakım hizmetlerinde kullanılan bilişim teknolojilerinin 13 farklı şekilde ifade edildiği belirlenmiştir. Bunlardan en sık kullanılan terminoloji tele sağlık (telehealth) olarak tanımlanırken diğer sıklıkla kullanılan termino-lojiler teletıp (telemedicine), teknoloji, tele bakım (telecare), bilişim teknolojisi, tele takip (telemonitoring), tele hemşirelik (telenursing), e-sağlık (e-health), telesağlık bakımı (telehealthcare) şeklinde sıra-lanmaktadır (Lindberg ve diğerleri, 2013).

Evde bakım amacı ile kullanılan teknolojiler bu alanda çalışan Demiris (2015) tarafından aktif ve pasif olarak nitelendirilmektedir. Aktif ve pasif teknoloji ayrımı ise kullanıcının eğitime ihtiyacı olup olmadığına göre ayırt edilmektedir. Pasif teknolojiler, bireyin veya başka birinin bunları çalıştırmasına gerek duymadan izlenebilmesi-

Page 22: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

21Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

ni sağlayan teknolojiler olarak tanımlanmaktadır. Pasif teknolojilere örnek olarak konut altyapısına yerleştirilen kameralar, uyku esna-sında huzursuzluk, uyku kesintilerini takip eden yatak sensörleri, halıya gömülebilir ve düşmeleri veya düşme yerlerini tespit eden cihazlar, ziyaretçi sayısını, evin içinde ve dışında harcanan zaman ve hareketsiz davranışları izleyen sensörler, yemek hazırlama gibi ev işlerinde ısıyı ayırt etmek için kullanılan ısı algılayıcıları, yangın, su basmasına karşı kullanılan cihazlar sayılabilir. Aktif teknolojiler ise evde bakım hizmeti alan bireyin yaşamsal bulgularını, ağırlıkla-rını veya semptomlarını takip eden ve uzaktaki bir hizmet sunucuya ya da sağlık kurumuna ileten teknolojiler olarak ifade edilmektedir. Kişinin giyebileceği ve düştüğünde yardım çağırmak için düğmeye basmasına izin veren kişisel acil müdahale sistemleri, ilaç kullanım zamanı gibi kişiye sağlık uygulamalarını bildiren uyarılar ve hatır-latıcılar, kişinin hayati bulgularını ölçerek gerçek zamanlı hasta ve-rilerini sağlık personeline ileten sistemler aktif teknolojilere örnek olarak verilebilir (Institute of Medicine and National Research Co-uncil of The National Academies, 2015).

Günümüzde aktif teknolojilerin temelinde “Kablosuz Vücut Alan Ağı Teknolojileri (KVAA)” ile uzaktan hastaların izlenmesi yer almaktadır. KVAA içerisine yerleştirilen hareket, vücut ısısı, Elekt-rokardiyogram (ECG), Elektromiyogram (EMG) ve Elektroensefe-logram (EEG) gibi bilgileri ölçebilen fizyolojik sensörler ile bakım hizmeti alan hasta hakkında toplanan hayati veriler, yine kablosuz olarak evde taşınabilir veya sabit bir depolama birimine iletilebil-mektedir. Depolama birimine gelen bu veriler, gerçek zamanlı olarak telefon hatları (PSTN) ya da uydu, hücresel (GSM/GPRS, UMTH, CDMA) ve farklı frekanslarda çalışan diğer kablosuz (WAN, WI-MAX) sistemler kullanılarak istenen hastane, klinik veya belirlenen birime gönderilebilmektedir (Çiflikli, Tuncer, Özşahin ve Yesbek, 2008). Gerektiğinde kulaklık, kamera, mikrofon gibi cihazların da kullanıldığı kablosuz vücut alan ağı teknolojileri oluşturmak amacı ile kullanılan en önemli erişim teknolojilerinden bazıları ise WLAN (kablosuz lokal alan ağı), ZigBee (kısa mesafe kablosuz ağ standar-dı), Bluetooth, RFID (radyo frekansı ile tanımlama) ve Ultra Wide Band-UWB (aşırı geniş bantlı iletişim) olarak sıralanabilmektedir (Çiflikli, Tuncer, Özşahin ve Yesbek, 2008).

Page 23: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

22 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Evde bakım hizmetlerine yönelik kullanılan teknolojilere ilişkin dünya örnekleri incelendiğinde bu teknolojilerin çok karmaşık ve sofistike olmayan bir yapıdan, yapay zeka ürünlerinin kullanıldığı kompleks teknolojilere kadar geniş bir yelpazeye sahip olduğu gö-rülmektedir.

İsviçre’de, şeker hastalığı, kalp yetmezliği ve hipertoni gibi kronik hastalıkları olan hastaların yönetiminde telebiometri kullanan ve bu hastalara ait tansiyon, kilo, kan şekeri ve elektrokardiyografi (EKG) gibi yaşamsal belirtileri, giyilebilir biyosensörler aracılığı ile ölçerek mobil kablosuz bir ağ üzerinden merkezi bir sunucuya iletebilen yerel bir şirket ilk örnek olarak verilebilir. Güney Asya’da bulunan Bangladeş’te mobil teknolojiyi kullanarak entegre bir program oluşturan özel bir şirket, bluetooth tanımlı glikometreler, telefon yardım hatları ve çevrimiçi çalışan portal aracılığı ile evde bakım alan diyabet hastalarının uzaktan görsel olarak değerlendirilebilmelerini ve gerekli sözlü iletişimin kurulmasını sağlamışlardır. Ayrıca diyabet hastalarına yönelik uygulanan bu programın hipertansif, kardiyak ve astım hastaları için de etkin olacağı belirtilmiştir (WHO, 2011).

Amerika’nın Minnesota eyaletinde konjestif kalp yetmezliği, kronik obstüriktif akciğer hastalığı olan hastalar ile yara bakımı ya da gelişmiş hemşirelik bakımına ihtiyacı olan kişilerle haftada bir kez yüz yüze görüntülü görüşmeler yapılarak hastaların değerlen-dirildiği uygulama ise teknolojik evde bakım hizmetlerine yönelik başka bir örnektir. Bu uygulamanın sonunda yapılan değerlendirme-de hastane ya da hemşirelik bakım merkezlerine yatışların azaldığı, direk ev ziyaretlerine göre maliyetlerin düştüğü saptanmıştır. (Fin-kelstein, Speedie and Potthoff, 2006). Japonya’da yapılan rando-mize kontrollü deneysel çalışmada ileri kronik obstüriktif akciğer hastalarının telenursing uygulamaları sonrası akut alevlenmelerin-de % 32.9 oranında azalma görülmüştür. (Kamei, Yamamoto, Kajii, Nakayama and Kamei, 2011). Başka bir örnekte İtalya’da kronik solunum sistemi hastalığına sahip bireyler için perkutan arteriyel oksijen saturasyonu (SpO2), kalp atış hızı, dispne derecesi ve öksü-rük gibi durumları kayıt altına alan ve daha sonra hemşireye ileten bir sistem geliştirilmiştir (Vittaca, Bianchi, Guerra, Fracchia, Spane-vello, Balbi, and Scalvini, 2009). Lewis ve diğerleri tarafından ger-çekleştirilen randomize kontrollü çalışmada ise orta ileri derece sta-bil kronik obstüriktif akciğer hastalığı olan ve en az 12 kez ayaktan

Page 24: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

23Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

pulmoner rehabilitasyon almış bireylerin evlerine yerleştirilen mo-nitörler aracılığı ile 26 hafta boyunca gözlem yapılmış, çalışmanın sonunda birinci basamağa başvuru oranlarında azalma saptanmıştır (Lewis, Annandale, Warm, Rees, Hurlin, Blyth, Syed, Lewis, 2010). Almanya’da hemşireler tarafından kronik hastalık bakım yönetim programı kapsamında telefon aracılığı ile verilen destekler sonucu hastane başvurularının % 6.2 oranında düştüğü tespit edilmiştir (Ha-mar, Wells, Gandy, Haaf, Coberley, Pope and Rula, 2010).

Yapay zekâ ürünü olmayan teknolojik evde bakım örneklerinden bir diğeri de astımlı hastalar için geliştirilmiş olan evde astımlı hasta-lara yönelik “telemonitör” sistemidir. Sistem günlük astım yönetimi-ni sağlayarak normal olmayan bir durumda sağlık hizmet sunucula-rına uyarı göndermektedir. Uygulama içerisinde yer alan spirometre ölçümleri ile akciğer kapasitesi değerlendirilmekte ve spirometre okuyucusu aracılığı ile elde edilen veriler sağlık hizmet sunucuları-na ulaştırılmaktadır (Finkelstein, O’Connor and Friedmann, 2001). Evde bakım ihtiyacı olan özellikli grup içerisinde yer alan kanser hastaları için ise hastaların semptomlarını kendi bilgisayarlarından raporlayabilecekleri ve hizmet sunucuların görebileceği web tabanlı bir raporlama sistemi geliştirmiş ve bu sistem aracılığı ile hastalarda oluşabilecek yan etkilerin gözlenmesi ve gerekli müdahalenin yapıl-ması sağlanmıştır (Basch, Artz, Dulko, Scher, Sabbatini, Hensley, Mitra, Speakman, McCabe and Schrag, 2005).

Başka bir örnek AB fonu destekli MobiGuide Projesi’dir. Projede kronik hastalara rehberlik eden akıllı bir mobil sistem geliştirmiştir. Özellikle kalp hastaları (atrial fibrilasyonu olan hastalar) ve hami-lelik süresince sorun yaşayan (yüksek tansiyon ve diyabet) kadınlar üzerine odaklanan projede hastaların, biyosinyallerini (mesela kalp hızı, tansiyon) izleyebilen sensörler giymesi ve bu sinyalleri akıllı telefona göndererek, buradan güçlü bir veri tabanına iletilmesi sağ-lanmıştır. Veri tabanında toplanan veriler MobiGuide karar destek cihazı tarafından hastanın klinik veri hikâyesine uygun olarak analiz edilmiş ve daha sonra cihaz, hastaya yapması gerekenler hakkında gerektiğinde ek bilgiler sorarak yönlendirmiştir. Sistem daha son-ra yaşam biçiminde yapılması gereken değişimlerle ilgili önerilerde bulunacak veya bakım sorumluları ile temasa geçecek şekilde tasar-lanmıştır (Tezcan, 2016).

Page 25: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

24 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Evde bakım hizmet sunumuna yönelik başka bir örnek ise üç te-mel modülden oluşan Mobil Devre Dolaşım Yaşlı Bakım Yönetim Sistemi’dir. Sistemi oluşturan modüllerden ilki hastaları, bulunduk-ları lokasyona göre ve almaları gereken hizmetlere göre belli bir algoritma kullanarak sınıflandıran, iş takvimlerini yapan ve bakım etkinlikleri oluşturan kısaca İş Takvimi Modülü, bir diğeri Google Map üzerinden en hızlı şekilde sağlık hizmet sunucusunun eve ulaş-masını sağlayan, laptop ve tabletler aracılığı ile bakımı yöneten ve sunulan hizmetlerin log kayıtlarını tutan Bakım Hizmetleri Modülü ve son modül ise yeni hasta kaydı yapılan hastanın sağlık durumu-nun değerlendirildiği ve hizmet memnuniyetinin kayıt altına alındığı Hasta Yönetim Modülüdür. Sistemin etkinliği ve maliyet etkililiği değerlendirildiğinde; yaşlı bakım yönetim uygulamasının iş yükünü azalttığı, gereksiz zaman kullanımının önüne geçtiği, sağlık çalışanı-nın hasta hakkında hızlı bir şekilde bilgiye ulaştığı, evde yapılan hiz-metlerin düzenli bir şekilde kayıt altına alındığı, sunulan hizmetin kalitesinin arttığı, hastaların hizmetten memnun olup olmadığının değerlendirilip kayıt altına alındığı ve elde edilen bu veriler aracılığı ile gerekli düzeltici faaliyetlerin hızlı bir şekilde sağlandığı, önemli bakım hizmetlerinin (beklenmeyen durumlar, spesifik vakalar, ça-lışma deneyimleri ve diğer bilgiler) kayıt altına alındığı, sistemin akıllı telefonlar ile konuşabildiği ve bu sayede hastanın bulunduğu lokasyona hızlı bir şekilde ulaşılabildiği belirlenmiştir (Kuoa, Wang and Chen, 2016).

Buna benzer örnekleri arttırmak mümkün olmakla beraber günü-müzde taşınabilir ve giyilebilir tıbbi cihazlara karşı ilginin her geçen gün artmasına bir örnek de Qualcomm firmasının 2012 senesinde duyurduğu ‘Tricorder’ icat yarışmasıdır. Nisan 2017 tarihinde yarış-mayı kazanan bilim adamları, geliştirdikleri çoklu tıbbi veri ölçümü yapabilen cihazı tanıtmışlardır (tricorder.xprize.org/).

Evde bakım hizmet sunumuna farklı bir boyut kazandıran tek-nolojik uygulamalardan biri de akıllı ev teknolojileridir. Akıllı ev teknolojileri her geçen gün evde bakım amacına yönelik olarak kul-lanımı artan teknolojilerdendir. Bu teknolojiler özellikle zamanın neredeyse tamamını evde geçiren yaşlı hastaların ev içerisindeki hareketlerinin izlenmesine olanak tanımaktadır. Yaşlı hastaların bu-lundukları odalara kızıl ötesi sensörlerin yerleştirilmesini içeren bu teknolojiler sayesinde demans ya da diğer engellilikleri bulunan ve

Page 26: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

25Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

yalnız yaşayan bireylerin yaşam kalitelerinin arttırılması ve kendi kendilerine yetebilme durumlarının desteklenmesi sağlanabilmekte-dir (Dewsbury, Clarke, Rouncefield, Sommerville, Taylor and Edge, 2003). Akıllı ev teknolojileri, fiziksel bağımsızlığın desteklenmesi ve yaşam kalitesinin arttırılmasının yanı sıra bakım hizmeti sunan profesyonellerin iş yüklerinin azaltılması konusunda da oldukça önem kazanmıştır (Frisardi and Lmbimbo, 2011). Ayrıca akıllı ev teknolojileri aracılığı ile uyku kalitesi, huzursuzluk, sedanter dav-ranışlar, hijyen alışkanlıkları, yemek yeme düzeni ve buna benzer bilgiler hakkında daha güvenilir veriler elde edilmektedir (Institute of Medicine and National Research Council of The National Acade-mies, 2015). Aldrich 2003 yılında akıllı ev teknolojilerini beş düzey-de tanımlamıştır. Bunlar; (i) otomatik açılıp kapanan pencereler gibi çevresel kontrol sistemleri (ii) kablolu ya da kablosuz ağlar aracılığı ile bilgi değişimi (iii) “bağlı evler” denilen ev içinden ya da dışından hizmetlere erişimi sağlayan interaktif sistemler (iv) “öğrenen evler” denilen bir bireyin hareketlerine bağlı olarak ihtiyaçları kontrol eden ya da önceden öngören sistemler (v) “izleyici evler” olarak bilinen GPS verileri ve aktivite kalıplarına bağlı olarak kişinin ihtiyaçlarını takip eden sistemlerdir (aktaran Kamei, 2013).

İsveç’te 2015 yılında evde bakım uygulamalarına yönelik yetkili kişi ile yapılan görüşmelerden elde edilen verilerle hazırlanmış ra-porda evde bakımda kullanılan farklı sistemler incelenmiştir. Rapor-da temel düzeyde kullanılan sistemlerden biri olan Artic Touch’ın hareketli görüntüye ve Skype’dan daha basit özelliklere sahip ol-duğu belirtilmiştir. Programın iki yönlü iletişime olanak tanıyacak şekilde düzenlendiği ve kullanıcı dostu bir ekran aracılığı ile görün-tülü iletişimin başlatılabileceği ifade edilmiştir (ACCESS Health In-ternational, 2015).

Raporda, kullanılan ikinci ürün olarak Giraffe adı verilen cihaz-dan bahsedilmiştir. Haraketli olan Giraffe, sağlık personeli evde bakım alan kişi ile görüşmek istediğinde otomatik olarak açılacak şekilde tasarlanmıştır. Bu nedenle birey herhangi bir işlem yapma-dan sağlık çalışanı ile görüntülü olarak görüşme yapabilmektedir. Hatta ev içerisinde hareket etme yeteneğine sahip Giraffe örneğin düşmüş ve hareket edemeyen bir evde bakım hastasının sağlık çalı-şanı tarafından görülerek acil yardım gönderilmesini desteklemekte-dir. Kullanılan üçüncü ürün olarak evde bakım hizmeti alan bireyle-

Page 27: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

26 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

rin yatak odalarına ya da gerekli görülen diğer odalara yerleştirilen kameralardan bahsedilmektedir. Bir web kamerası aracılığıyla evde bakım hizmeti sunulan kişilerin izlemlerinin yapılabildiği ve yapı-lan planlar üzerinden hizmet sunucunun kamerayı başlatarak gerekli kontrolleri sağlayabildiği vurgulanmıştır. Raporda ayrıca teknolojik evde bakım hizmetlerinin sunumu için geniş bant bağlantı kullanı-mı, güvenlik alarm sistemleri ve ev içinde bu amaca yönelik kulla-nılan sensörler, evde bakım hizmet sunumunda sabit telefon hattı kullanımı gibi konuların da üzerinde durulmuştur (ACCESS Health International, 2015). Günümüze teknolojinin her alanda olduğu gibi sağlık alanında da büyük yenilikleri beraberinde getirmesi, evde su-nulan bakım ve sağlık hizmetlerinde kullanılan sistem ve cihazlarda da evrimleşmelere neden olmuştur.

Evde bakım hizmet sunumunda kullanılan teknolojilere ilişkin ör-nekler arttırılabilirken yaşadığımız yüzyılda her alandaki hızlı ilerle-yiş bu alandaki hizmet sunumunda kullanılan teknolojiye de farklı bir boyut kazandırmış ve kullanılan cihazlar daha karmaşık bir yapıda dizayn edilmeye başlanmıştır. Önceleri daha basit sistem ve cihazlar ile evde sunulan bakım hizmetleri teknolojinin hızlı ilerleyişinden etkilenmiş ve bunun sonucunda evde bakım hizmetlerinde daha etkili, kaliteli, verimli hizmet sunumu için teknolojiden daha fazla nasıl faydalanacağına ilişkin arayışlara başlanmıştır. Bu arayış ro-botların sağlık hizmetlerinde kullanılmaya başlaması ile birlikte evde bakım hizmetlerinde de robotik teknolojinin kullanılabileceği fikrinin doğması ile yön değiştirmiş ve evde bakım hizmetlerinde robotik teknoloji hızlı bir yükselişe geçmiştir.

Robotların yaşlı insanların günlük hayatlarında çeşitli etkinlik-lerde bulunmalarına yardım ederek onlara rehberlik etmesi ve diğer ihtiyaç duyulan hizmetleri sunarak çevresel yardımlı bir yaşam sa-hası yaratması evde bakım hizmetleri alanında önemli bir avantaj olarak kabul edilmektedir. Robotlar, yaşlı ve bakıma muhtaç bireyle-rin daha bağımsız yaşamalarının desteklenmesi ayrıca vücut alan ağı oluşturarak bu bireyler için hayati önem taşıyan klinik ve yaşamsal bulgu ve semptomların izlenmesini temel alan teknolojik evde ba-kıma daha kapsamlı çözümler getirmektedir (Torbjørn and Boulos, 2013).

Yapılan birçok çalışmada robotların sağlık ve sosyal bakım için kullanımına dair deneyimler mevcuttur. Evde bakım hizmetleri ile

Page 28: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

27Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

ilgili olarak ise özellikle yaşlılar ve çocuklar üzerinde farklı araştır-macılar tarafından gerçekleştirilmiş farklı deneysel çalışmalar, ro-botların sağlık ve sosyal bakım anlamında bizlere sağlamış oldukları kazanımların oldukça fazla olduğunu belirtmektedir. Özellikle ba-kım hizmetleri sırasında sağladığı koçluk, yaşlıların algılarında ya-rattıkları farklılıklar, çocukların bağlılık duygularını geliştirmeleri, uzun dönem bakım gibi faydaları bu kazanımlar arasında sıralanabi-lir (Torbjørn and Boulos, 2013).

Evde bakım hizmetlerinde kullanılan robot teknolojisinin, yapısal olarak temel aldığı teknolojiye göre kullanım sınırları belirlenmekte-dir. Genellikle hayvan, insansı görünüm, mobil ekran, mobil kol gibi tasarlanan robotlar tasarım özellikleri, kullanılan yazılım dili ve At-heon TUG, Anybots, RoboCourier, RP-Vita, Giraff, Riser, Cyclops, Tamer, PerMMA gibi bazı ticari örneklerine göre evde bakım hiz-met sunumunda farklı amaçlara özgü kullanılmaktadır. Örneğin GiraffPlus ve RP-VITA doktor-hasta etkileşimini desteklemek için video konferans yapabilme kapasitesine sahip mobil platformlar olup bunlar aynı zamanda hastanın bazı hayati bulgularının ölçü-lerek sağlık profesyonellerine aktarılmasını sağlayan robotlardır. Bunlardan GiraffPlus çevredeki mobil video konferans platformla-rına entegre olarak çalışmaktadır ve telehealth sensörleri, monitör ve alarm sistemlerini de bünyesinde bulundurmaktadır. Bu sayede evde bakım hastasının sağlık durumunda meydana gelecek herhangi bir bozulmada, durumun erken tespit edilme olasılığı artmaktadır. RP-VITA ise cerrahi yoğun bakım ünitesindeki sistemlere benzer görüntülerin çalışmasına odaklanmıştır. Ayrıca her iki robot teknolo-jisi, amaçlanan ortamda kullanılmış ve test edilmiştir (Torbjørn and Boulos, 2013).

Kompai, Fransa’da Robosotf firması tarafından yaşlı kadınlar için açık sözlü kişisel yardımcı olarak geliştirilen bir robottur. Gerekli durumlarda kullanıcıya ilaçlarını almasını ya da yardım için görüşme yapmasını hatırlatan Kompai, aynı zamanda kişi kendini iyi hisset-mediğini belirttiğinde neresinin ağrıdığını sorarak hekimine e-posta gönderecek şekilde dizayn edilmiştir. Ayrıca Kompai günlük yaşam aktivitelerine yönelik olarak alışveriş listesini kaydedebilme, bireyin hekimi ile yapacağı görüntülü görüşmeleri ayarlayabilme ve gerekti-ğinde acil yardım servisini arayabilme özelliklerine de sahiptir.

Page 29: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

28 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Japonya’da Fiziksel ve Kimyasal Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen Riba, hastaları yataklarından ya da tekerlekli sandalyele-rinden kaldırarak hemşirelere yardımcı olması amacıyla tasarlanmış bir robottur. 61 kiloya kadar olan insanları rahatlıkla kaldırabilme ve belirli sözlü emirleri yerine getirebilme özelliğine sahip robot evde yatağa bağımlı hastaların hareket ettirilebilmesi gerektiğinde bakımı sağlayan kişilere büyük kolaylık tanımaktadır (populerdergi.com/2010/08/03/en-yararli-robotlar/).

Paro ise evde bakıma muhtaç bireylerin bakımında kullanılan be-lirli aralıklarda uyuyan, yüksek sese doğru bakmak gibi basit davra-nışlar sergileyen ve yumuşak tüyler ile kaplı basit bir robottur. Wada ve Shibata (2007), Paro’nun demans ya da alzehimer gibi hastalık-lara sahip yaşlı bireylerin sosyal etkileşimini arttırdığını ve yaşlı bireylerin bulundukları ortamda bulunmalarının bireylerin hayati organlarına ait durumlar (kan basıncı, nabız vb.) üzerindeki stresi azalttığını tespit etmiştir (Wada and Shibata, 2007).

Yamazaki ve diğerleri (2012) tarafından ev-asistan robotları, evde yaşlı bireylere yardımcı olmak ve yaşlanan bir toplumda yaş-lı bireylerin yaşam kalitelerinin arttırılması amacına yönelik olarak geliştirilmiştir. Robotlar evde bakım hastalarına koçluk yapmak ve özellikle bireylerin sağlıklı beslenmeleri, diyet ve egzersiz yapmala-rı konusunda motivasyonlarını arttırmak gibi özelliklere de sahiptir (Yamazaki, Ueda, Nozawa, Kojima, Okada, Matsumoto, Ishikawa, Shimoyama and Inaba, 2012). Kidd ve Breazeal (2008) tarafından yapılan çalışmada mini robot kullanan (Autom) bireylerin diyetle-rinde kalori tüketimlerine iki kat daha fazla dikkat ettikleri gözlen-miş ve bu durumun Autom robotu ile olan güçlü kişisel ilişkiden kaynaklandığına işaret edilmiştir (Kidd and Breazeal, 2008).

Bu tarz robotlar evde bakım hastalarının yanı sıra özel ihtiyacı olan çocukların iletişim yeteneklerini geliştirmek, onları eğlendir-mek ve eğitimlerine katkıda bulunmak için de kullanılabilmektedir. Bu robotlardan biri olan NAO, 2007 yılında piyasaya sürülen ro-botlar arasındadır (Csala, Nemeth and Zainko, 2012; Belpaeme ve diğerleri, 2012).

İngiliz araştırmacılar tarafından başlatılan yeni bir çalışmada ise yaşlı bakım hizmetlerinde bakıcılar yerine konuşabilen, akıllı ve insansı robotlar kullanılması amaçlanmaktadır. Günümüzde ça-

Page 30: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

29Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

lışmaları devam eden projenin yaklaşık 2,5 milyon dolar civarında bütçesinin bulunduğu belirtilmektedir. Konuşma ve jestler yoluyla iletişim kuracak olan bu robotların, yaşlıların rahatsızlığını ya da ağ-rılarını algılayabileceği, yardım ettikleri kişiye uygun olarak prog-ramlanabileceği, ilaç alımı gibi gündelik işlerin yanı sıra kişilere arkadaşlık da edebilecekleri belirtilmiştir. Üç yıl içinde bitmesi bek-lenen projenin, hastaneler ve bakım evlerinin üzerindeki yükü azalt-masının yanı sıra evde bakım hizmetlerinin geliştirilmesi ve yaşlıla-rın bağımsız bir yaşam sürdürebilmelerini desteklenmesi yönünde büyük katkı sağlayacağı ifade edilmiştir (www.teknogundem.net).

Robotların gelecekte evde bakım hizmetlerinde kullanımının yaygınlaşmasının bazı konuları da beraberinde getireceği unutul-mamalıdır. Bu konulardan biri kullanıcı kabulü ve etik konulardır. Özellikle evde bakım hizmetlerinde yaşlıları daha bağımsız yaşama yönünde destekleyecek olan robotların kullanıcıların sosyodemog-rafik özelliklerini göz önünde bulunduran ve bireysel ihtiyaçlarını karşılayacak özelliklere sahip olması beklenmektedir. Sharkey and Sharkey (2012), yaşlı bireylerin bakımında kullanılacak olan robot-larda bazı etik konuları listelemiş ve yaşlı bireyin insanla iletişim kurma potansiyelindeki azalış şeklindeki algısı, sosyal izolasyon, aldatılma, değer kaybı ve bebek muamelesi görme hissi, nesneleş-me, denetim kaybı ve kişisel özgürlüğünü kaybetme duygularındaki artış ve kendini izleyen bir robotun varlığından dolayı kişisel ve ev mahremiyetini kaybetme konularında dikkatli olunması gerektiğini vurgulamıştır.

Bir diğer üzerinde durulması gereken konu; evde bakım teknoloji-lerini kullananların, özellikle yaşlı evde bakım hastalarının teknolo-jik cihazları nasıl kullanacağı ile ilgilidir. Bu cihazların kullanımın-da kullanıcıların istek ve ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması oldukça önem arz etmektedir. Özellikle kullanıcıların fonksiyonel, işitsel, görsel ya da zihinsel kısıtlılıkları dikkate alınarak evde bakım cihazlarının tasarlanması oldukça önemlidir (Institute of Medicine and National Research Council of The National Academies, 2015). Örneğin görme engelli ve konjestif kalp yetmezliği bulunan bir evde bakım hastasının tansiyon takibi sırasında kullandığı cihazın bireyin ihtiyacına ve kısıtlılığına uygun olarak tasarlanmış olması ve ciha-za sesli olarak yönlendirilen soruya cevap verebilir özelliğe sahip olması beklenmektedir. Ayrıca cihazlar üzerinde bu düzenlemeler

Page 31: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

30 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

yapılırken öncesinde kullanıma yönelik gerekli araştırmaların yapıl-mış olması da gerekmektedir. Çünkü bir grup evde bakım hastası ve ailesi için kolay gelebilecek ve tercih edilen kullanım özelliğine sahip teknoloji aynı kısıtlılığa sahip başka bir grup tarafından tercih edilmeyebilmektedir. Bu nedenle bu teknolojileri geliştiren ve kulla-nıma sunan hizmet sunucuların dikkatli olması gerekmektedir.

Ayrıca kullanılacak olan ev teknolojilerinin bazı özelliklere sahip olması gerekmektedir. Bu özellikler (Institute of Medicine and Nati-onal Research Council, 2015);

•Kullanılacak teknoloji yüz yüze ziyaret sayısını azaltacak mı?

•Teknolojinin kullanıcının benlik kavramına ve yoğun bakıma çevrilmiş ev ortamının kişi üzerindeki etkisi

•Teknolojinin bireylerin günlük rutinleri üzerindeki etkisi

•Olumlu davranış değişiklikleri sürdürülebilir mi?

• Araştırma çalışmaları ve teknolojinin kullanımındaki ekono-miklik durumu olarak sıralanmaktadır.

Mobil teknolojiler ya da diğer tele sağlık uygulamalarını kapsayan teknolojik evde bakım uygulamalarında elde edilen büyük bir veri ambarının yani “big data”nın akıllı bir şekilde yönetilmesi gereklili-ği ise bir diğer üzerinde durulması gereken konulardandır. Yüzlerce ya da binlerce kişinin uzaktan gözlemlendiği ve sağlık durumları ile ilgili verilerinin internet ağları üzerinden sistemlere aktarıldığı bir ortamda ciddi sorumlulukların alınması, sistemlerin güvenlikleri ve sürdürülebilirlikleri ile ilgili konularda dikkatli olunması gerektiği unutulmamalıdır. Ayrıca bu sistemlerin ve yazılımların güvenilirlik-leri yani doğru veriyi üretmeleri, doğru uyarıda bulunmaları, yanlış pozitif ya da yanlış negatif sonuçlar vermemeleri de oldukça önem-lidir (Torbjørn and Boulos, 2013).

Robotların ilerleyen yıllarda yaygın kullanımı ile ilgili oldukça önemli bir konu ise maliyetler ve işgücü kayıplarıdır. Evde bakım hizmeti sunumu için kullanılacak olan herhangi bir robot teknoloji-sinin getirdiği ev ortamında kurulum, bakım maliyetleri, geniş bant internet bağlantısı maliyetleri (uzaktan kumandalı robotlar için), güç tüketimi (elektrik, lityum piller vb.), amortisman, geri dönüşüm, değiştirme ya da model yükseltme maliyetleri, teknik personel ma-

Page 32: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

31Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

liyeti (birçok robotik işletim sistemi ve/veya bakım için robot plat-formu maliyeti vb.) gibi maliyetlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Örneğin evde bakımda kullanılan robotlardan biri olan Giraff’ın ortalama maliyeti £4,000.00 GBP iken RP-VITA’nın £200,000.00 GBP olarak verilmiştir. Elbette burada bu maliyet-lerin etkililiğinin değerlendirilmesi önemlidir. Hastane yatışları, acil başvurular, hasta memnuniyeti ve yaşam kalitesi gibi birçok faktör göz önüne alındığında ileri teknolojik ürünlerin kullanımın getirmiş olduğu maliyetlerin göz ardı edilebileceği düşünülmektedir (Torbjørn and Boulos, 2013).

Diğer taraftan robotların evde bakım hizmetleri dâhil sağlık ala-nında yaygın kullanımının kalifiye olmayan işlerde işten çıkarmaları ve işsizliği arttıracağı ifade edilmekte ve bu durumun sorun yarata-cağı belirtilmektedir. Ancak diğer bir bakış açısı ile düşünüldüğünde, robot teknolojisinin yaygın kullanımı ile birlikte farklı meslek grup-larına ihtiyaç duyulacağı (robotların kurulumu, bakımı vb.) ve bu şekilde farklı alanlarda istihdam açıklarının ortaya çıkacağı vurgu-lanmaktadır (Torbjørn and Boulos, 2013). Burada önemli olan işten ayrılmalar, tazminat ödeme, kalifiye çalışan bulma gibi farklı bakış açıları ile değerlendirildiğinde evde bakım hizmetinin nasıl daha et-kin ve daha düşük maliyetler ile gerçekleştirileceğidir.

Nihai olarak robot teknolojisi her geçen gün gelişmekte ve sağ-lık alanında kullanımı yaygınlaşmaktadır. Bu kapsamda evde bakım hizmetlerinde kullanılan robot teknolojisinin de hızlı bir ilerleme gösterdiği ve gelecekte insanlar ile etkileşim kuran yapay zekâya sahip robotların hem sağlık hizmet sunucularının hem de yaşlı ve ba-kıma ihtiyacı olan bireylerin yaşamını büyük ölçüde kolaylaştıracağı kesin görülmektedir (Torbjørn and Boulos, 2013).

3. Türkiye’de Teknolojik Evde BakımTürkiye’de teknolojinin evde bakım hizmetlerine entegrasyonu

ile ilgili çalışmalar çok eski tarihlere dayanmamaktadır. Bununla birlikte Türkiye’de T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından konu ile ilgili gerçekleştirilen faaliyetler evde sağlık hizmetleri kapsamında yü-rütülmektedir. Evde sağlık hizmetleri kapsamında en önemli geliş-melerden biri; Bakanlığın yayımladığı “Stratejik Plan 2013–2017” dokümanında; 2.3.2 ‘Birinci basamak sağlık hizmetlerine erişimi

Page 33: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

32 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

artırmak’ başlığı altında ‘Mobil sağlık hizmetlerini geliştirerek sür-dürmek’ ibaresi 2.11.5 ‘Sağlık hizmetine erişimi, hizmet sunumu-nun kalitesini ve etkinliğini artırmak için sağlık bilgi sistemlerinin Sağlık.NET ile entegre çalışmasını sağlamak ve yaygınlaştırmak’ başlığı altında ‘Teletıp ve Tele-Sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak’ ve ‘Evde sağlık hizmetlerini mobil teknolojiler ile desteklemek’ ibareleri ile mobil sağlığa, Hedef 3.1 ‘Bireyin kendi sağlığı ile ilgili kararlara aktif katılımını sağlamak için rolünü güçlendirmek’ başlığı ile sağlığın kişiselleşmesine verilen önemin vurgulanmasıdır. Bu kapsamda özellikle evde sağlık hizmetlerinde gelecek yıllarda ulaşılması arzu edilen hedeflerin başlangıcı yapılmıştır (T.C. Sağlık Bakanlığı, 2013).

Teletıp uygulamaları ile ilgili ise Türkiye’de 2000’li yıllarda çalışmalara başlanmıştır. Acil Eylem Planı çerçevesinde Devlet Planlama Teşkilatı’nın başlattığı “e-Dönüşüm Türkiye Projesi” kap-samında e-Sağlık Çalışma Grubu’nun koordinasyonunu T.C. Sağlık Bakanlığı üstlenmiş, 2006’da bir Eylem Planı hazırlanarak yürür-lüğe konmuştur. Bu planda e-sağlıkla ilgili dört eylem yer almış ve bu eylemlerden birisi tıbbi görüntüleme alanında yeterli sayıda uz-man hekimin olmaması, karmaşık vakalarda konsültasyon ihtiyacı-nın giderilmesi, hasta memnuniyetinin artırılması amacıyla teletıp sistemlerinin hayata geçirilmesi olarak tanımlanmıştır (Kalender ve Özdemir, 2013). 2017 yılı itibari ile ilgili kuruluşlar arasındaki bilgi alışverişine ve iş birliğine ivme kazandıracak Teletıp projesinde hız kazanılmıştır. Günümüzde hekim hasta dosyalarına güvenli bir şe-kilde erişim için GUID mekanizması kullanarak sisteme giriş yapa-bilmekte ve hastasının diğer hastanelerdeki görüntü ve tetkiklerine erişebilmektedir. Ayrıca Hastane Bilgi Yönetim Sistemleri ile HL7 v2.3.1 entegrasyonu, Görüntü Arşivleme ve İletişim Sistemleri ile DICOM entegrasyonu gerçekleştirilebilen teletıp sistemi ile (www.teletip.saglik.gov.tr) A hastanesinde gerçekleştirilen görüntüleme so-nucu aynı il içinde farklı bir hastanede çalışan hekime konsültasyon için iletilebilmektedir. Teletıp ve Teleradyoloji kapsamında farklı illerdeki hekimlerin de konsültasyon yapabilmesi için mevzuat ça-lışmaları devam etmekte olup gelecek yıllarda teletıp uygulamaları ile uzaktaki bir hasta ile hekim arasındaki iletişimin elektronik ortam üzerine taşınması, pek çok sağlık hizmetinin teknoloji vasıtası ile erişimi kısıtlı bireylerin ayağına götürülmesi ve nihai olarak hastaya verilen hizmet kalitesinin en üst düzeye çıkarılması amaçlanmaktadır.

Page 34: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

33Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Türkiye’de teknolojik evde sağlık hizmetleri kapsamında gerçek-leştirilen çalışmaların, Teletıp-Teleradyoloji Sistemi Entegrasyonu kadar hızlı ilerleme kaydetmediği düşünülmektedir. Teknolojik evde bakım kapsamında hastaların başvuru ve randevu işlemlerinin koor-dine edilmesi, evde sağlık hizmetlerine yönelik çalışma raporlarının oluşturulması gibi kullanım alanlarına sahip sağlık alanında hizmet sunan bazı yazılım üreticilerinin geliştirdiği web tabanlı yazılımlar mevcut olmakla birlikte, elektronik ortam ya da robot teknoloji-si kullanılarak bakım, izlem ve muayene gibi hizmetlerin uzaktan sunumu söz konusu değildir. Günümüzde evde bakım hizmetlerine yönelik kullanılan uygulamalar, evde sağlık hizmet sunumu kapsa-mında evde sağlık ekiplerine, taşınabilir tabletler aracılığı ile hiz-meti sunulan hastalara ve yapılan işlemlere ait verileri kayıt altına alma ve Evde Sağlık Yönetim Sistemi (ESYS) (www.evdesaglik.saglik.gov.tr) adı verilen uygulamalar aracılığı ile merkeze aktararak depolanmasını sağlama imkânı tanımaktadır. T.C Sağlık Bakanlığı bu sayede bakanlık tarafından evde sağlık hizmetleri kapsamında yürütülen tüm süreçlere ait veri/bilgi yönetiminin sistem üzerinden takip edilmesini amaçlamaktadır. T.C Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen ve evde sağlık hizmetine ihtiyacı olan hastalar için ya-pılan işlemlerin kayıt altına alınmasının amaçlandığı Evde Sağlık Yönetim Sistemi projesi kapsamındaki ESYS hedef kullanıcılar; Çağrı Merkezi, ADSM, ASM, Entegre İlçe Hastane, Hastane, Hasta-ne Evde Sağlık Birimi Koordinatörü, İl Koordinatörü, Koordinasyon Merkezi, Koordinasyon Merkezi İl Koordinatörü ve Koordinasyon Merkezi Koordinatörleridir (www.saglikaktuel.com). Evde sağlık hizmetlerinden faydalanmak isteyen bireyler ise Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) bünyesinde bulunan ve evde sağlık hiz-metleri kapsamında hizmet sunan çağrı merkezi görevlilerini ara-yarak hizmet talebinde bulunabilmektedir. Çağrı merkezi tarafından alınan talepler çağrı sonrası 81 ilde bulunan evde sağlık hizmetleri koordinasyon merkezlerine aktarılmaktadır (www.asm.gov.tr). T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından evde sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi-ne yönelik faaliyetler ve evde sağlık yönetim sistemlerinin kullanımı ile ilgili çalışmalar halen devam etmektedir.

SONUÇ ve ÖNERİLERDünya’daki ve Türkiye’deki evde bakım ya da sağlık hizmet

sunumu alanındaki teknolojik gelişmeler değerlendirildiğinde bazı

Page 35: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

34 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

ülkelerde teknolojinin, evde bakım hizmetlerinde daha yaygın kul-lanıldığı buna karşın bazı ülkelerde ise daha az/basit ya da hiç kul-lanımının olmadığı görülmektedir. Günümüzde evde bakım hizmet-lerinde teknoloji İngiltere, Japonya, Fransa gibi ülkelerde insansı robotların evde bakıma aktif katılımı ya da evde bakım hastasının uzaktan izlemi şeklinde kullanılırken, Türkiye’de teknolojinin evde sağlık hizmetleri kapsamında kullanımı, sunulan hizmetin daha hızlı kayıt altına alınması, verilerin depolanması ve hizmetin yönetiminin kolaylaştırılması boyutunda kalmaktadır. Bu nedenle Türkiye’de su-nulan evde sağlık hizmetlerinin gelişimi ve teknolojiye ayak uydur-ması açısından politika yapıcıların, fon sağlayıcıların ve evde bakım/sağlık alanında öncü kurum ve kuruluşların rolünün büyük olduğuna inanılmaktadır. Ayrıca evde sağlık hizmetleri kapsamını genişlet-mek ve teknolojik çözümlere öncelik vermek üzere öncü kurum ve kuruluşların iş birliğinin ve mali yatırımların önceliklendirilmesinin gerekli olduğu düşünülmektedir. Diğer taraftan tüketici tabanlı tek-nolojilerin kullanılmasını sağlayan projelerin desteklenmesi, yeterli teknik altyapı ve donanım ile birlikte evde sağlık/bakım hizmetlerin-de teknolojinin kullanımı konusunda itici güç oluşturulması ve sağ-lık hizmet sunumu ile evde bakım/sağlık sistemleri arasında teknolo-jik entegrasyonun sağlanması Türkiye adına atılacak önemli adımlar olarak değerlendirilmektedir.

Sonuç olarak evde bakım hizmetinin temel dayanak noktası has-taların yaşam kalitelerinin arttırılmasıdır. Değişen dünya ve sağlık hizmeti maliyetlerindeki artış göz önüne alındığında önümüzde-ki yıllarda evde bakımın öneminin giderek artması kaçınılmazdır. Özellikle bu gelişmelere teknolojik gelişmeler de eklendiğinde ve sağlık hizmetlerinin hızlı bir evrim geçirmesine neden olduğu düşü-nüldüğünde, teknolojik gelişmelerin kullanımı ile evde bakım gibi hizmetlerde etkililiğin ve verimliliğin artacağı söylenebilir. Gelece-ğin dünyasında hasta katılımını ve bakımın sürekliliğini sağlamak, sağlığı geliştirmek ve maliyetleri azaltmaya yardım etmek için evde bakımın hızla gelişen mobil teknolojiler, web tabanlı yazılımlar, gi-yilebilir teknolojiler, yapay zekâ uygulamaları gibi teknolojilerden faydalanılarak sunumu hem hizmet sağlayıcıların, hem de hastaların güçlenmelerini sağlayacaktır.

TEŞEKKÜR

Bu derlemenin gerçekleştirilmesindeki desteklerinden dolayı Sa-yın Esra MUŞ’a teşekkürlerimi sunarım.

Page 36: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

35Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

KAYNAKÇA • AARP. (2010). Home And Community Preferences Of The 45+ Populati-

on. https://assets.aarp.org/rgcenter/general/home-community-services-10.pdf Erişim Tarihi: 19.09.2017.

• ACCESS Health International. (2015). eHomecare: How Technology is Revolutionizing Homecare in Sweden: Interview With Åsa Löwing. New York: ACCESS Health International.

• American Medical Association and American Academy of Home Care Physicians. (2007). Medical Management Home Care Patient, Guidelines for Physicians. (3th ed.). United States.

• Basch, E., Artz, D., Dulko, D., Scher, K., Sabbatini, P., Hensley, M., Mit-ra, N., Speakman, J., McCabe, M. and Schrag, D. (2005). Patient Online Self-Reporting Of Toxicity Symptoms During Chemotherapy. Journal of Clinical Oncology. 23(15): 552-561.

• Belpaeme, T., Baxter, P., Read, R., Wood, R., Cuayáhuitl, H., Kiefer, B., Racioppa, S., Kruijff-Korbayová, I., Athanasopoulos, G., Enescu, V., Lo-oije, R., Neerincx, M., Demiris, Y., Ros-Espinoza, R., Beck, A., Caname-ro, L., Hiolle, A., Lewis, M., Baroni, I., Nalin, M., Cosi, P., Paci, G., Tes-ser, F., Sommavilla, G. and Humbert, r. (2012). Multimodal Child-Robot İnteraction: Building Social Bonds. Journal of Human-Robot Interaction. 1(2):33-53.

• Benson, A. J., Michelman, E. J. and Radjenovic, D. (1996). Using Infor-mation Technology Strategically İn Home Care. Home Healthcare Nurse. 14(12): 977-983.

• Can, Ö. S. ve Ünal, N. (2008). Evde Bakım ve Tedavi. Türk Yoğun Bakım Derneği Dergisi. 6(4): 6-13.

• Canadian Home Care Association. (2015). Technology-Enabled Home Care: Supporting Independence And Improving Health Outcomes in The Home Setting. http://www.cdnhomecare.ca/content.php?doc=172 Erişim Tarihi: 18.08.2017.

• Cingil, D. (2013). Bağımlı Yaşlısına Bakım Veren Aile Üyelerine Sunuş Yolu İle Verilen Eğitimin Bakım Verme Yeterliliği Ve Yaşlı Bakımı Bilgi Düzeyine Etkisi. Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi, Erzurum.

• Csala, E., Nemeth, G. and Zainko, C. (2012). Application of the NAO Humanoid Robot in the Treatment of Marrow-Transplanted Children. In Proceedings of the 2012 IEEE 3rd International Conference on Cogniti-ve Infocommunications (CogInfoCom), Kosice, Slovakia, 2–5 December. 655-659.

• Çiflikli, C., Tuncer, A. T., Özşahin, A. T. ve Yesbek, S. M. (2008). Uzaktan Bakım Hizmeti Verilmesinde Yeni Kablosuz İletişim ve Bilişsel Radyo Teknolojisinin Önemi. http://www.emo.org.tr/ekler/1dc98ae4f86684b_ek.pdf Erişim Tarihi: 03.09.2017.

Page 37: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

36 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

• DailyCaring. (2017). Home Health Care Vs In-Home Care: What’s the Difference?, http://dailycaring.com/home-health-care-vs-in-home-care-difference/ Erişim Tarihi: 15.09.2017.

• Demir, M. ve Ünsar, S. (2008). Kalp Yetmezliği ve Evde Bakım. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi. 3(8): 119-130.

• Dewsbury, G., Clarke, K., Rouncefield, M., Sommerville, I., Taylor, B. and Edge, M. (2003). Designing Acceptable “Smart” Home Technology to Support People in the Home. Technology and Disability. 15(3): 191-201.

• Düzkaya, S. D. ve Bozkurt, G. (2013). Yoğun Bakım Hastasının Evde Ba-kımı. Yoğun Bakım Hemşireliği Dergisi. 16(1): 21-28.

• European Observatory On Health Systems and Policies. (2012). Home Care across Europe. Current Structure and Future Challenges. Genet, N., Boerma, W., Kroneman, M., Hutchinson, A. and Saltman, R. B. (Ed.). United Kingdom.

• Evde Bakım Hizmetlerine İlişkin Makam Onayı. (2017). T. C. Sağlık Ba-kanlığı, 49644233-020-435, 25 Nisan 2017.

• Evde Bakım Hizmetleri Hakkında Yönetmelik. (2005). T.C. Resmi Gaze-te, 25751, 10 Mart 2005.

• Finkelstein, S. M., Speedie, S. M. and Potthoff, S. (2006). Home Tele-health Improves Clinical Outcomes at Lower Cost for Home Healthcare. Telemedicine and E-Health, 12(2):128-136.

• Finkelstein, J., O’Connor, G., and Friedmann, R. H. (2001). Development and Implementation of the Home Asthma Telemonitoring (HAT) System to Facilitate Asthma Self-Care. Studies in Health Technology and Informa-tics. 84 (1): 810-814.

• Frisardi, V. and Lmbimbo, B. P. (2011). Gerontechnology for Demented Patients: Smart Homes for Smart Aging. Journal of Alzheimer’s Disease. 23(1): 143-146.

• Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü. (2016). Ulusal Hastalık Yükü Çalışması 2013, http://www.hips.hacettepe.edu.tr/UHYCSunu-mu_06122016.pdf Erişim Tarihi: 12.05.2017.

• Hamar, B.,Wells, A., Gandy,W., Haaf, A., Coberley, C., Pope, J. E. and Rula, E. Y. (2010). The Impact of A Proactive Chronic Care Management Program on Hospital Admission Rates in A German Health Insurance So-ciety. Population Health Management. 13(6), 339-345.

• Homewatch Caregivers. (2017). What is Home Care?, https://www.home-watchcaregivers.com/what-is-home-care Erişim Tarihi: 15.09.2017.

• http://www.asm.gov.tr/haberdetay/5526.rdx, Erişim Tarihi: 28.10.2017.• https://evdesaglik.saglik.gov.tr/Account/Login?ReturnUrl=http%3A%2F

%2Fevdesaglik.saglik.gov.tr%3A83%2F, Erişim Tarihi: 28.10.2017.• http://populerdergi.com/2010/08/03/en-yararli-robotlar/, Erişim Tarihi:

Page 38: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

37Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

03.10.2017.• http://www.teknogundem.net/haber/yasli-bakim-hizmeti-icin-insansi-ro-

bot-projesi-136298.html, Erişim Tarihi: 03.10.2017.• https://tricorder.xprize.org/, Erişim Tarihi: 03.09.2017.• http://www.saglikaktuel.com/haber/evde-saglik-hizmetleri-yonetim-siste-

mi-guncel-kullanim-kilavuzu-59132.htm, Erişim Tarihi: 28.10.2017.• http://sbsgm.saglik.gov.tr/TR,1519/teletip--teleradyoloji-sistemi-

entegrasyonu.html• Institute of Medicine and National Research Council of The National Aca-

demies. (2015). The Future of Home Health Care: Workshop Summary. Washington: The National Academies Press.

• Işık, O., Kandemir, A., Erişen, A. M. ve Fidan, C. (2016). Evde Sağlık Hizmeti Alan Hastaların Profili ve Sunulan Hizmetin Değerlendirilmesi. Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi. 19(2): 171-186.

• Kamei, T. (2013). Information and Communication Technology For Home Care in the Future. Japan Journal of Nursing Science. 10, 154-161.

• Kamei, T., Yamamoto, Y., Kajii, F., Nakayama, Y. and Kamei, N. (2011). Preventing Acute Respiratory Exacerbation And Reduction of Chronic Obstructive Pulmonary Disease (COPD) Patients With Home Oxygen Therapy: Evaluation of Home –Monitoring Based Telenursing Practice by A Randomized- Controlled Trial. Journal of Japan Academy Of Nursing Science. 31(2): 24-33.

• Kalender, N. ve Özdemir, L. (2013). Yaşlılarda Sağlık Hizmetlerinin Sunu-munda Tele-Tıp Kullanımı. dergipark.gov.tr/download/article-file/29672.

• Karabağ, H. (2007). Evde Sağlık Bakım Hizmetlerinin Türkiye’de Uygu-lanabilirliğine İlişkin Hekimlerin Görüşleri ve Kardiyoloji Hastaları için Hastane Destekli Evde Bakım Hizmetleri Model Önerisi. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara.

• Kidd, C. D. and Breazeal, C. (2008). Robots at Home: Understanding Long-Term Human-Robot Interaction. In Proceedings of the IEEE/RSJ International Conference on Intelligent Robots and Systems (IROS’08), Nice, France, 22-26 September 2008. 3230-3235.

• Kratzman, V. (2013). Where Did Mobile Health Come From?. http://www.finland.org/Public/default.aspx?contentid=269582&culture=en-US Eri-şim Tarihi: 18.08.2017.

• Kuoa, M.-L., S.-L. Wang and Chen, W. (2016). Using Information and Mobile Technology Improved Elderly Home Care Services. Health Policy and Technology. 5, 131-142.

• Landers, S., Madigan, E., Leff, B., Rosati, R. J., McCann, B. A., Horn-

Page 39: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

38 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

bake, R., MacMillan, R., Jones, K., Bowles, K., Dowding, D., Lee, T., Moorhead, T., Rodriguez, S. and Breese, E. (2016). The Future of Home Health Care A Strategic Framework for Optimizing Value. Home Health Care Management & Practice. 28(4): 262-278.

• Leff, B. and Burton, J. R. (2001). The Future History of Home Care and Physician House Calls in the United States. Journal of Gerontology. 56(10): 603-608.

• Lewis, K. E., Annandale, J. A.,Warm, D. L., Rees, S. E., Hurlin, C., Blyth, H. Syed, Y. and Lewis, L. (2010). Does Home Telemonitoring after Pulmo-nary Rehabilitation Reduce Healthcare Use in Optimized COPD? A Pilot Randomized Trial. Journal of Chronic Obstructive Pulmonary Disease. 7, 44-50.

• Lindberg, B., Nilsson, C., Zotterman, D., Söderberg, S. and SkärUsing, L. (2013). Using Information and Communication Technology in Home Care For Communication Between Patients, Family Members, And Healthcare Professionals: A Systematic Review. International Journal of Telemedici-ne and Applications. http://dx.doi.org/10.1155/2013/461829 Erişim Tarihi: 03.09.2017.

• Organisation for Economic Co-operation and Development (OECD), (2016). Health at a Glance: Europe 2016. Paris: OECD Publishing.

• Özer, Ö. ve Şantaş, F. (2012). Kamunun Sunduğu Evde Bakım Hizmetleri ve Finansmanı. Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi. 3(2): 96-103.

• Sağlık Bakanlığınca Sunulan Evde Sağlık Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Makam Onayı, T.C. Sağlık Bakanlığı, 3895, 1 Şubat 2010.

• Sağlık Bakanlığınca Sunulan Evde Sağlık Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönerge, 2011.

• Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Tarafından Evde Sağlık Hizmetleri-nin Sunulmasına Dair Yönetmelik. (2015). Resmi Gazete, 29280, 27 Şubat 2015.

• Selek Öz, C. (2017). Evde Bakım Hizmetleri. http://webcache.googleuser-content.com/search?q=cache:ePyKB9LmE08J:content.lms.sabis.sakar-ya.edu.tr/Uploads/50992/27349/ue-sos.hiz._8__evde_bak Erişim Tarihi: 18.08.2017.

• Sharkey, A. and Sharkey, N. (2012). Granny and the Robots: Ethical Issues in Robot Care for the Elderly. Ethics and Information Technology. 14(1): 27-40.

• T.C. Sağlık Bakanlığı. (2013). Sağlık Bakanlığı Stratejik Planı 2013-2017. https://sgb.saglik.gov.tr. Erişim Tarihi: 03.09.2017.

Page 40: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

39Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

• Taşdelen, P. ve Ateş, M. (2012). Evde Bakım Gerektiren Hastaların Bakım Gereksinimleri İle Bakım Verenlerin Yükünün Değerlendirilmesi. Hemşi-relikte Eğitim ve Araştırma Dergisi. 9(3): 22-29.

• Tezcan, C. (2016). Sağlığa Yenilikçi Bir Bakış Açısı: Mobil Sağlık. İstan-bul: Sis Matbaacılık Prom. Tanıtım Hiz. Tic. Ltd. Şti.

• The Dartmouth Atlas of Health Care. (2014). Inpatient Days Per Decedent During the Last Six Months of Life, By Gender and Level of Care Inten-sity. http://www.dartmouthatlas.org/data/topic/topic.aspx?cat=18 Erişim Tarihi: 19.09.2017.

• Torbjørn, S. D. and Boulos, K. M. (2013). Robots in Health and Social Care: A Complementary Technology to Home Care and Telehealthcare?. Robotics. 3(1): 1-21.

• Türkiye İstatistik Kurumu. (2017). Ölüm Nedeni İstatistikleri 2016. http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=24572 Erişim Tarihi: 15.08.2017.

• Vittaca, M., Bianchi, L., Guerra, A., Fracchia, C., Spanevello, A., Balbi, B. and Scalvini, S. (2009). Tele-Assistance in Chronic Respiratory Failure Patients: A Randomized Clinical Trial. European Respiratory Journal. 33, 411-418.

• Wada, K. and Shibata, T. (2007). Living with Seal Robots-Its Sociopsy-chological and Physiological Influences on the Elderly at a Care House. IEEE Transactions on Robotics 23(5): 972-980.

• World Health Organization (WHO). (2011). mHealth: New Horizons for Health Through Mobile Technologies. Switzerland: WHO Press.

• World Health Organization (WHO). (2015). World Health Statistics 2015. Luxembourg: WHO Press.

• World Health Organization (WHO). (2017). The Top 10 Causes of De-ath, http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs310/en/ Erişim Tarihi: 10/09/2017.

• Wurm, E. M., Hoffmann-Wellenhof, R., Wurm, R. and Soyer, H. P. (2008). Telemedicine and Teledermatology: Past, Present and Future. Journal Dtsch Dermatol Ges. 6(2):106-112.

• Yamazaki, K., Ueda, R., Nozawa, S., Kojima, M., Okada, K., Matsumoto, K., Ishikawa, M., Shimoyama, I. and Inaba, M. (2012). Home-Assistant Robot for an Aging Society. Proceedings of the IEEE. 100(8): 2429–2441.

• Yılmaz, M., Sametoğlu, F., Akmeşe, G., Tak, A., Yağbasan, B., Gökçay, S., Sağlam, M., Doğanyılmaz, D. ve Erdem, S. (2010). Sağlık Hizmetinin Alternatif Bir Sunum Şekli Olarak Evde Hasta Bakımı. İstanbul Tıp Der-gisi. 11(3):125-132.

Page 41: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

40 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Çocuk Refahı Alanında Çalışan Personelin Sevgi Evleri Modeline Yönelik Değerlendirmeleri

Aziz SÖĞÜTLÜ*

ÖZETAilenin, çocuğun bakım ve koruma görevini yerini getiremediği durumlarda ülkelerin çocuk koruma politikaları bu işlevi üstlenmektedir. Bu bağlamda, sevgi evleri, çocuk evleri, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları çeşitli neden-lerle kendi aileleri dışında yaşamak durumunda kalan çocukların bakılıp ko-runduğu kuruluşlardır.

Bu araştırmanın amacı, çocuk refahı alanında çalışan personelin, 2004 yılında Türkiye’de uygulanmaya başlanılan sevgi evleri modeline yönelik değerlen-dirmelerini belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda Ankara İlinde çocuk koruma alanında ve sevgi evlerinde görev yapan meslek elemanlarının tamamı araştır-ma kapsamına dahil edilerek tam sayım yöntemiyle veriler toplanmıştır. Top-lam 108 personelden görüşme formu aracılığı ile konuya yönelik değerlendir-meleri alınmış ve elde edilen veriler SPSS 20,0 versiyonu ile analiz edilmiştir.

Araştırmaya katılan personelin büyük bir çoğunluğu, sevgi evleri modelini kış-la tipi bakıma bir alternatif olarak görmektedirler. Sevgi evlerini fiziki yapı olarak yeterli bulmakla birlikte çocuk evlerinin çocukların sağlıklı gelişimleri için daha uygun bir model olarak değerlendirmektedirler. Zira sevgi evleri mo-delinin, çocukların kuruluşa uyumlarını kolaylaştırdığı, okul ve arkadaş ilişki-lerini olumlu yönde etkilediği, bunun yanında sosyal gelişimleri ile toplumsal hayata uyumlarını kısmen olumlu etkilediği saptanmıştır. Yaşanılan en temel sorunun sevgi evlerinin şehir merkezine uzak olması ve kapasite fazlalığı ol-duğu belirtilmiştir.

* Bakanlık Müşaviri, ASPB, [email protected]

Assessment of the Child Welfare Employee Towards Emotional Homes Model

Page 42: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

41Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Bu araştırma, sevgi evleri hizmet modelinin, şehir merkezlerine yakın ve daha küçük kapasiteli olarak planlanmalarının gerekli olduğunu; hizmet sunumun-da fiziki mekândan çok nitelikli, eğitimli, kurum işleyişini bilen, sosyal be-cerileri ve iletişim kabiliyeti yüksek personelin istihdamının sağlanmasının gerekli olduğunu önermektedir.

Anahtar Sözcükler:Çocuk refahı, çocuk koruma sistemi, korunma ihtiyacı olan çocuk, sevgi ev-leri, sosyal hizmet, sosyal hizmet uzmanı, meslek elemanı.

ABSTRACTChild protection policies of the countries assume responsibility when family is unable to meet its duty to protect and care children. Emotional homes, children's homes, kindergartens and orphanages are the institutions that pro-tect the children who live outside of their family for various reasons.

The purpose of this research is to detect the assessment of the personnel wor-king in the area of child welfare towards the emotional homes model that launched in 2004 in Turkey. For this purpose, all professionals working in children protection area and in the emotional homes in Ankara are included in the study and data are collected on a full count method. Assessments of the 108 staff in total for the issue collected through survey forms via interviews and were analyzed with SPSS version 20.0.

Majority of professionals surveyed see emotional homes as an alternative to the barracks type of care model. While they see physical structure of emotio-nal homes adequate, they stated children's homes as more appropriate model for the healthy development of children. Emotional homes model was found to positively affect children's relations with their school friends and facilitate compliance to institutions, but partially effects their social development and the integration of them to the social life. Distance to the city centers and over capacity are the most fundamental problems that are stated for the emotional homes model.

This study suggests that emotional homes must be located close to the city centers and established with smaller capacity like a regular family home. Employees must be composed of the qualified, educated, and familiar with the functions of institutions and people with high social and communication skills.

Keywords:Child welfare, child protection system, children in need of protection, love home, social services, social workers, professional staff.

Page 43: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

42 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

GİRİŞ

Çocuk refahı alanı, sosyal hizmetin en temel alanlarından biridir. Alan, çocukların fiziksel ve psiko-sosyal yönden sağlıklı gelişebilmeleri ve de bireysel yeteneklerini en iyi şekilde geliştirmeleri için gerekli olan hizmetleri içermektedir. Çocuk refahı alanına yönelik çalışmaların ana gayesi, çocukların mutlu bir yaşam sürmelerine katkıda bulunmaktır. Zira çocukların mutluluğu son tahlilde toplumun mutluluğunu oluşturacaktır.

Korunma ihtiyacı olan çocuklar için koğuş tipi kurumlarda verilen bakım üzerine yapılan araştırma ve çalışmalar, bu sistemin çocukların gelişimleri üzerinde olumsuz etkileri olduğu yönündedir. Yapılan alan yazın taramasında doksanlı yıllardan sonra çocukların aile yanında ayni-nakdi yardımla desteklenmesi ve daha küçük fiziki yapıya sahip binalarda hizmet alması yönünde çabaların olduğu görülmektedir. 2015 yılı itibari ile 11.000’e yakın çocuk kuruluşlardan aileye döndürülmüş ve 57.000 çocuk kurum bakımına alınmadan aile yanında nakdi yardım ile desteklenmektedir.

Bursa Sırameşeler Çocuk Yuvası, İstanbul Bahçelievler Çocuk Yuvası ve Kocaeli Gölcük Saraylı Çocuk Köyü (Saraylı Sevgi Evleri) bu çalışmada ele alınan sevgi evlerinin ilk denemeleridir. Yine özel bir vakıf ile 2004 yılına kadar hizmet veren İzmir Barbaros Çocuk Köyü de ev tipi bakımın ilk örnekleridir.

Kurum bakımında yetişen çocukların toplum içinde kendine yeterli olup olmadığının görülebilmesi için bakım modelleri ile ilgili araştırmalara ihtiyaç vardır. Kurumlarda bakılan çocuklara verilen hizmet neticelerinin sürekli olarak değerlendirilmesi önemlidir. Değerlendirmelerin sonucuna göre, kurumlarda verilen hizmetlerin ihtiyaca göre yeniden düzenlenmesi olanaklı hale gelebilecektir. Böylece kurumlarda hizmet alan çocukların, sağlıklı gelişimlerine katkı sağlanabilecektir.

Çocuk Koruma Sistemleri son 10-15 yılda Amerika, Kanada, İngiltere, İsveç, Finlandiya, Danimarka, Norveç, Almanya, Belçika ve Hollanda da değişim geçirmektedir. Bütün bu ülkeler kendi çocuk koruma sistemlerini gerek alan bakımından gerekse harcama bakımından genişletmişlerdir (Gilbert, Parton & Skivenes, 2011, p.176).

Page 44: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

43Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Yapılan literatür taramasında Türkiye’de de son on yıl içerisinde çocuk koruma sisteminde önemli gelişmeler yaşandığı görülmektedir. Bu gelişmelerin temel amacı çocukların refahını artırmaktır. Sevgi evleri modeli de korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik son on yılda geliştirilen alternatif bir bakım yöntemidir. Başlangıcında sevgi evleri olarak tanımlanan modelin adı, 2014 yılında ‘çocuk evleri sitesi’ olarak değişmiş ise de sevgi evleri olarak anılmaya devam etmektedir.

Sevgi evleri hizmeti, temelde bir kurum bakımı modelidir. Ancak, sevgi evleri modelinin amacı koğuş tipi bakım modellerinden farklı olarak çocukların ev tipi ortamlarda ve daha az personel ile aileye benzer bir etkileşim süreci içinde yetişmeleridir. Mekânların, insan psikolojisi üzerindeki etkisi dikkate alındığında, büyük binalarda ve kalabalık bir grupla bir arada olmanın, insanda aidiyet duygusunu zayıflatacağı gerçeğinden hareketle ev tipi hizmet modeli ile küçük mekânların çocukların gelişimine olumlu katkı sağlaması hedeflenmiştir.

•KURUM BAKIMI HİZMETLERİ

Türkiye’de korunma ihtiyacı olan çocuklara uzunca bir dönem kurum bakımı yöntemi ile bakım hizmeti sağlanmıştır. Uluğtekin’e göre Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) aileyi ve çocuğu odak alan yaygın bir politikaya sahip değildir. Kurumun aile ve çocuğu birlikte değerlendiren örgütlenme anlayışı yetersizdir. Korunma ihtiyacı olan çocuklar için çoğunlukla yuva ve yurtların ağırlıkta olduğu bir hizmet anlayışı yaygın olmuştur.

Çocuk koruma politikalarında farklı modeller 2000’li yıllardan sonra uygulanmaya başlanmıştır. Özellikle 2004 yılından sonra çocuk koruma sistemindeki değişimin hızla devam ettiği ve çocuk yuvası, yetiştirme yurdu sayılarında azalma, çocuk evi ve sevgi evi sayısında artış olduğu görülmektedir. Bu anlamda, çocuklara ver-ilen hizmetin kışla tipi bakımdan daha özel bakıma geçiş olduğu, bu sayede çocukların daha modern ortamlarda bakımlarının yapılmaya çalışıldığı söylenebilir. Bu çerçevede ev tipi kurumlar aşağıda açıklanmıştır.

Page 45: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

44 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

• EV TİPİ KURUMLAR

Ev tipi kurumlar daha çok 2004 yılından itibaren SHÇEK tarafından yeni uygulamaya konulan çocuk evleri ve sevgi evleri hizmet modelleridir. Bursa Sırameşeler Çocuk Yuvası ve Kocaeli Gölcük Saraylı Çocuk Köyü (Saraylı Çocuk Yuvası), ev tipi kuruluşun ilk örnekleridir. 2015 yılı itibari ile ev tipi kuruluş olarak 1015 çocuk evi ve 75 sevgi evi ile hizmet verilmektedir. Sevgi evleri hizmeti öncesi ev tipi kurumlarda bakım anlayışı ile hizmet sunan kuruluşlar aşağıda açıklanmıştır.

Ev tipi kuruluş ilk olarak “ÇESAV Gençlik Evi” Ankara İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet vermek üzere Çevre Eğitim Sağlık Sosyal Yardımlaşma Vakfı (ÇESAV) ile SHÇEK Genel Müdürlüğü arasında yapılan işbirliği protokolü kapsamında 2000 yılında 15- 18 yaş grubu kız çocuklarına hizmet vermek üzere açılmıştır. Yine Ankara İlinde 2002 yılında erkek çocuklara yöne-lik bir uygulama gerçekleştirilmiştir. Bu hizmet şekli “Grup Evi” şeklinde tanımlanmıştır.

İstanbul Bolluca Çocuk Köyü de ev tipi kuruluşa örnek teşkil ede-bilecek bir yapıdadır. Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı, dünya çapında yaptığı araştırmalar sonucunda, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Danışma Kurulu Üyesi, SOS Kinderdorf International’ın (Uluslararası SOS Çocuk Köyleri Birliği) çocuk köyü modelini örnek alarak 1992 yılında, İstanbul Bolluca’da 52 dönüm arazi üzerinde, Bolluca Çocuk Köyünü hizmete açmıştır. Vakıf ile SHÇEK arasında 1996 yılında yapılan işbirliği protokolü çerçevesinde işletilmektedir.

• SEVGİ EVLERİ

Sevgi evleri; 10- 12 çocuğun barınıp yaşamlarını sürdürebileceği, temel gereksinimlerinin karşılanabileceği, toplu yaşamın getirdiği olumsuzlukları yaşamadan yetiştirilebilecekleri, aile ortamına benzer yapılar ve ilişki sistemi içinde çocukların yetişebileceği yatılı sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Sevgi evleri kuruluş bakımı yerine daha küçük birimlerde, aile ortamına benzer yapılar ve ilişki sistemi içerisinde çocukların yetiştirilebileceği küçük müstakil binalardan oluşturulan yapılardır.

Page 46: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

45Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Ev ortamı şeklinde düzenlenmiş olan sevgi evlerinde, yeterli sayıda personel ile sürekli ve standardı düşmeyen hizmetin sunulması ve çocuklarda temel güven duygusunun kazandırılması ve geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Sevgi evleri hizmet modeli ile sağlam ve tutarlı davranış özelliği ile olası kişilik ve davranış bozukluklarını en aza indirmek hedeflenmektedir.

Sevgi evleri bakım modeline yakın grup evi bakım modeli ilk defa Avusturya’nın küçük bir kentinde kurulmuştur. Kışla tipi bakımın olumsuzluklarına karşı geliştirilen bu model, birçok araştırmacı tarafından da desteklenmiştir. J. H. Wichern çocukların kışla tipi kurumlarda barındırılmalarını doğru bulmamış ve aile kümelerinden oluşan küçük bir köy kurmuştur. Her aile değişik yaşlarda 12- 14 çocuklar ile onlarla birlikte kalan bir ağabey ve abladan oluşuyordu. Dr. Gmeiner tarafından daha sonra kurulan çocuk köyleri bu il-kelere göre kurulmuştur. Çocuk köyü 15- 20 evden oluşmakta ve her evde bakıcı anne ile değişik yaşlarda çocuklar kalmaktadır. Bakıcı anneler genellikle bu evlerde sürekli kalmaya uygun özel-likte kadınlardır (Yörükoğlu, 1983, akt; Gökçearslan, 2003, s. 22). İzmir İlinde bir dönem hizmet veren Urla Barbaros Çocuk Köyü ve hizmet vermeye devam eden İstanbul’da bulunan Bolluca çocuk köyü yukarıda değinilen modele yönelik örneklerdir. Sevgi evleri modeli ise toplumsal yapıya özgü tasarlanmış bir koruma modeli olarak değerlendirilmektedir.

İngiltere’de 1974 yılında Maria Colwell, Cleveland’ta yaşa-nan cinsel istismar vakasının ve İskoçya’da 1980’li yıllardaki Orkney vakası gibi istismar vakalarının medya tarafından ortaya çıkarılmasının Çocuk Koruma Sisteminin şekillenmesinde önemli bir rolü söz konusu olmuştur (Stafford, Parton, Vincent & Smith, 2012, p.28).

Ülkemiz’de de Malatya çocuk yuvasında yaşanılan sorun yeni çözüm arayışlarını ortaya çıkarmıştır. Uzunca bir dönem yaygın bir şekilde uygulanan kurum bakımı yönteminin, zaman içerisinde hem maliyetli oluşu hem de birçok olumsuz yönü ortaya çıkmıştır. Bu olumsuz yönler ve maliyetler dikkate alınarak yeni bakım politikaları geliştirilmiştir. Bu bakım politiklarının başında sevgi evleri gelmek-tedir. Sevgi evleri ile çocukların aile ortamına benzer yapı ve ilişki içerisinde sağlıklı ve kendine güvenen bireyler olarak büyümeleri ve topluma kazandırılmaları hedeflenmiştir.

Page 47: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

46 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Sevgi evlerinin fiziksel şartları ev tipi bakıma en yakın mo-deller arasındadır. Bu modelde çocukların kendilerine ait odaları, mutfakları, dinlenme alanları ve ders çalışma ortamları bulunmaktadır. Çocuklar bir kuruluşun kapısından içeri değil, bir evin kapısından içeri girmektedir. Korunma ihtiyacı olan çocuklar sevgi evleri bakım modeli ile aile sisteminden yine aile sistemine yakın bir ortama gelmektedirler.

I. Sosyal Hizmet Şurasında küçük kapasiteli kuruluşlara ilişkin öneriler şu şekildedir:

“Her ilde kurum bakımına alınmaları zorunlu olan 0- 18 yaş ara-sı çocukların kardeşleri ile birlikte hizmet alabilmeleri sağlanmalı, çocukların çok sayıda çocuk yuvası ve yetiştirme yurdu değiştirmeleri engellenmeli, özellikle yuvalarda sık personel değişiminden kaçınılmalı ve ülkemizde çok az sayıda örneği olan küçük kapasiteli kuruluşlar yaygınlaştırılmalıdır.”

Sevgi evleri hizmet modelini bu öneri doğrultusunda değer-lendirdiğimizde, kuruluş kapasitelerinin yüksek olmadığını, genellikle 0- 18 yaş aralığına hizmet verecek şekilde planlandığını ve kardeş çocukların kısmen de olsa ayrılmalarının önüne geçildiği görülmektedir.

Son yıllarda korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik, kışla tipi kurum bakımından uzaklaşılarak, daha küçük, ev ortamına yakın kuruluşlarda çocukların bakımını amaçlayan ‘çocuk evleri’ ve ‘sevgi evleri’ hizmet modelleri hayata geçirilmeye başlanılmıştır. Bu da belirtilmesi gereken güzel bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu gelişmelerin problemlerin halledilmesi manasına gelmediğini ve bu konuda toplumsal hassasiyetlerin daha çok gayrete getirilmesi gerçeği de unutulmamalıdır.

Çocuk koruma sisteminde yaşanılan gelişmelerden bir diğeri ise alternatif bakım modellerinde yaşanan iyileştirmeler olmuştur. Son yıllarda gerçekleştirilen çalışmalar ile kurum bakımı hizmetinde önemli ölçüde iyileşme sağlanmış ve alternatif bakım hizmetlerinin geliştirilmesi yönündeki çalışmalar hız kazanmıştır. Örneğin, sevgi evleri projesi ile kışla tipi kurum bakımı hizmeti dönüştürülmeye başlanmış ve çocuk evleri hizmetinin yaygınlaşması ile kurum bakımına alternatif olacak aile temelli bir yapılanma ön plana çıkmaktadır.

Page 48: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

47Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Sevgi evleri hizmet modeli, yeni bir bakım modeli olmakla bir-likte kısa sürede yaygınlaşmış ve bu gün korunma altında bulunan çocukların yaklaşık yüzde 40’ı bu hizmet modelinden yararlanmaya başlamıştır. Ancak literatüre bakıldığında bu modelin gelişmiş ülkelerde uygulandığı ve bu model üzerine kısa süreli bakıma yönelik aile merkezli uygulamalara geçildiği görülmektedir.

Çocuk evleri ve sevgi evleri modelini karşılaştırdığımızda çocuk evleri modelinin toplumsal yapıya daha yakın bir durumda olduğu söylenebilecektir. Çocuk evlerinin her bölgede normal koşullardaki bir apartman dairesinde olması ulaşılabilirliği artırırken sevgi evleri modelinin şehir merkezine uzaklığı bir sorun olarak değerlendirilebilir.

•ÇOCUK KORUMA SİSTEMİNDE EV TİPİ KURULUŞ OLUŞTURULMASININ HEDEFLERİ

Aile merkezli ve ev temelli bakım modelleri dünyada uzun süredir çocuk koruma alanında uygulanan modellerdir. Frankel tarafından aile merkezli ve ev temelli koruma sistemleri üzerine yapılan araştırmalar 1988 yılında incelenmiş ve bu modellerin uzun yıllardır kullanıldığı vurgulanmıştır.

Korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik bakım modellerine yönelik yapılan çalışmalara bakıldığında, önemli bir kısmında fiziki yapıların çocukların gelişimlerine uygun, ev tipi hizmet binaları, çocukların kendilerine ait mekânların oluşturulması yönünde olduğu görülmektedir.

Kışla tipi bakım modelinde çocuklara tek kişi tarafından sürekli bir bakım imkânı bulunmamaktadır. Kurum bakımında olan çocukların sayısının fazla olması ve çocuklardan sorumlu bakım personelinin vardiya ya da görev değişikliği gibi nedenlerle belli aralıklarla değişmesi çocukların aile ortamında ebeveynleri ile kurdukları bağlanma ilişkisine benzer bir ilişkinin oluşmasını engellemektedir.

SHÇEK Genel Müdürlüğünün, yatırım programlarındaki çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarının ortalama kapasitelerine bakıldı-ğında, 1985 ve 1990’lı yıllarda kuruluş kapasitelerinin ortalama 200 kişilik, 1995 ve 2005 yılları arasında ortalama 150 kişilik olduğu söylenebilir. 2005 ve 2010 yılları arasında kuruluş başına düşen ka-

Page 49: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

48 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

pasitede önemli bir düşüş sağlandığı görülmektedir. 2010 yılı ya-tırım programındaki çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarının sevgi evi modelinde (villa tipi) inşa edilmesi ile kuruluş başına ortalama kapasite yaklaşık 60’a düşmüştür (Çetin, 2011).

Sevgi evleri hizmet modeli ile temel hedef hiç şüphesiz çocukların sosyal ve akademik gelişimlerinin, kışla tipi modellere göre daha iyi olacağı beklentisidir. Yeni hizmet modeli sevgi evlerinde çocukların, bağımsız 8- 10 binada barındırılması, arkadaşlık ilişkileri bakımından kendi akranları ya da kardeşleri ile aynı ortamda barınma imkânını sağlamaktadır. Bu model ile çocukların arkadaş ilişkilerinin yuva ve yurt ortamına göre daha iyi şekillenmesi ve toplumsallaşmalarının daha sağlıklı olması beklenmektedir.

Shapiro’ya göre, çocuğun bireysel arkadaşlıkları öğrenmesi, kendi cinsinden bir akran grubunda yer alma ve faaliyetlere katılma becerisi, çocuğun sağlam sosyal ilişkiler kurmasına önemli bir dayanak noktası oluşturmaktadır.

Newman’a göre toplumsallaşma bir öğrenme süreci olarak toplumun ihtiyaçlarının bireylerin ihtiyaçları haline dönüştürülme sürecidir. Koruma altındaki çocukların yaşadıkları toplumla uygun ortam ve araçlar ile etkileşime girmeleri onların toplumla bağlarını güçlendirip uyumlarını kolaylaştırmaktadır.

Literatürde, çocuğun özgüveninin gelişiminde genellikle ailenin önemli bir yeri olduğu kabul edilmektedir. Aile bakımından yoksun çocuklarda ailenin yerine kuruluşta çalışan personel geçmektedir. Burada hiç kuşkusuz meslek elemanları başat bir rol oynamaktadırlar.

Grossman çocuklarda kendine güven duygusunun bir inşa sü-reci neticesinde oluştuğunu, bunun özellikle üç yaşından itibaren çocukların kendi başına iş yapma becerilerinin gelişmesiyle ilgili olduğunu söyler. Bu bağlamda çocukların yetişme ortamlarının onları seçme çeşitliliği sunmasının önemli olduğunu vurgulamaktadır.

Korunma ihtiyacı olan çocukların bağımsız davranma ve üreticilikte bireyselleşmeleri, öncelikle çocukların kendilerine özgü bir mekânın olmasına bağlıdır. Çocukların mekânsal olarak dışlanmalarını engelleyecek bir yapının oluşturulması için değişik projelerin geliştirilmesi bilimsel ve akademik kamuoyunda

Page 50: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

49Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

tartışmaya açılmalı, kışla tipi olmayan mekânların ağırlık kazanması teşvik edilmelidir.

Bu doğrultuda, korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik politikaların temel amacı çocukların kendilerine güvenen bireyler olarak yetişmeleridir. Çocuk eksenli yeni hizmet modeli olan sevgi evlerinde yukarıda belirtilen hedeflerin gerçekleştirilmesi beklenilmektedir.

• ARAŞTIRMANIN PROBLEMİ

2004 yılından itibaren çocukların gelişiminin daha sağlıklı olacağı düşünülerek, çocuk evi, sevgi evi ve aile yanında destek hizmet modelleri sunulmaya başlanmıştır. Sevgi evleri ve çocuk evlerinin açılması ve korunma ihtiyacı olan çocukların bu kuruluşlardan faydalanmaları yoluna gidilmiştir. Her iki bakım modelinde temel amaç çocuğun yüksek yararını sağlamaktır. Sevgi evleri bakım mod-elinde çocukların beklentilerinin ne ölçüde karşılandığı ve bu mode-lin geliştirilmesi için neler yapılması gerektiği bu araştırmanın temel sorununu oluşturmaktadır.

Yatılı sosyal hizmet kuruluşlarının çocuklar üzerindeki örseleyici etkileri birçok bilimsel araştırma ile ortaya konulmuş bir gerçektir. Buradan hareketle kışla tipi kurum bakımına bir alternatif olarak sevgi evleri hizmet modeline geçilmiştir. Ancak bugüne kadar bu geçiş sürecinin ve yeni modelin alanda çalışan personel tarafından nasıl değerlendirildiğine ilişkin araştırma yok denecek kadar azdır. Bu nedenle sevgi evinde kalmayla ilgili olarak çocuk refahı alanında çalışan personelin bu hizmetleri değerlendirmelerini içeren araştırmaların bulunmaması hizmetin geliştirilmesinin önünde de bir engel teşkil edebileceği düşünülmektedir. Bu alanda çalışan personelin sevgi evleri modeli ile çocuklara sunulan hizmeti nasıl değerlendirdiği, bu modelde yaşanılan sorunlar ve çözüm öner-ilerine yönelik değerlendirmeleri, bu modelin geliştirilmesine ışık tutacaktır.

Korunma ihtiyacı olan çocukların topluma sağlıklı bir şekilde katılımlarının sağlanması temel haklarıdır. Sevgi evleri modelinin, çocukların psiko-sosyal ve akademik gelişimlerine yönelik ihtiyaçlarının ne ölçüde karşılandığı, bu alanda çalışan personel

Page 51: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

50 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

tarafından nasıl değerlendirildiği merak edilmiştir.

Bu doğrultuda, çocuk refahı alanında çalışan personelin sevgi evleri modelinin; çocukların akademik ve sosyal gelişimine katkıları, arkadaş ilişkileri, toplumsal kurallara uyma durumları, bağımsız bir iş yapabilme becerileri, kendine güvenleri, uygulamada karşılaşılan sorunlar ve hizmetin geliştirilmesine yönelik düşünceleri merak edilmiş ve araştırma bu temel doğrultusunda kurgulanmaya çalışılmıştır.

• ARAŞTIRMANIN AMAÇLARI

Bu çalışmanın amacı, çocuk refahı alanında çalışan personelin, korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik kışla tipi bakım modeline alternatif olarak geliştirilen sevgi evleri hizmet modeline yönelik değerlendirmelerinin belirlenmesidir.

Araştırmanın amaçları soru cümleleriyle aşağıdaki gibi ifade edilmiştir:

•Personelin sosyo-demografik özellikleri nelerdir ve sevgi evleri modeli ile diğer bakım modellerini nasıl değerlendirmektedir?

•Personel sevgi evleri bakım modelinin çocukların sosyal ve akademik gelişimlerine etkisini nasıl değerlendirmektedir?

•Personel sevgi evleri bakım modelinin çocukların arkadaş ilişkilerine ve toplumsallaşmalarına etkisini nasıl değerlendirmektedir?

•Personel sevgi evleri bakım modelinin çocukların kendine güvenlerine, bağımsız bir iş yapabilme durumlarına ve mesleki çalışmalarını gerçekleştirebilme durumlarına etkisini nasıl değerlendirmektedir?

•Personel sevgi evleri modelinin olumlu-olumsuz yönlerini nasıl değerlendirmekte ayrıca korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik çağdaş anlamda bakım modeline yönelik önerileri nelerdir?

•YÖNTEM

Araştırmada tarama modeli kullanılarak, Ankara Aile ve Sosyal Politikalar (ASP) İl Müdürlüğü ve bağlı sosyal hizmet merkezleri ile sevgi evlerinde görevli personelin sevgi evleri modeline yönelik

Page 52: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

51Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

değerlendirmeleri saptanmaya çalışılmıştır. Bu araştırma, 2015 yılında Türkiye’deki tüm sevgi evleri hizmet modeli alanında çalışan personel ile yapılmak istenmiştir. Ancak maliyet, zaman ve ulaşım güçlükleri nedeniyle, araştırma kapsamına Ankara ASP İl Müdürlüğü ve sevgi evleri ile sosyal hizmet merkezlerinde görev yapan person-elden; sosyal hizmet uzmanı, psikolog, çocuk gelişimcisi, öğretmen, sosyolog gibi meslek elemanları alınmıştır. ASPB Personel Dairesi Başkanlığı’ndan alınan verilere göre, çalışma evrenindeki personelin sayısının 120 olduğu öğrenilmiştir. Söz konusu personelin tamamı ele alındığından araştırmada örneklemeye gerek duyulmamıştır. 120 personelin tümüne ulaşılmaya çalışılmış, ancak 5 personelin iş yoğunluğu nedeni ile gönüllü katılımı kabul etmemesi, 7 person-elin ise raporlu ve görevli olması nedeniyle 108 kişiye ulaşılmıştır. Bu araştırmada veriler araştırmacı tarafından yapılandırılmış ve araştırmanın genel amacına uygun olarak hazırlanmış görüşme for-mu aracılığıyla toplanmıştır.

Görüşme formlarının personele uygulanmasından sonra elde edilen bilgiler SPSS 20.0 paket programına işlenmiş ve analiz edil-miştir. Elde edilen bulgular sayı, yüzde ortalama ve iki kategorik değişken arasındaki anlamlılığın test edilmesinde kullanılan X2 ile yorumlanmıştır.

•BULGULAR

Tablo 1. Sosyo-Demografik Veriler

Sayı(108)

%(100)

Cinsiyet

Kadın 65 60,2

Erkek 43 39,8

Medeni Durum

Evli 87 80,6

Bekâr 18 16,7

Boşanmış-Eşi Vefat Etmiş 3 2,8

Eğitim Durumu

Lisans Mezunu 92 85,2

Yüksek Lisans 16 14,8

Page 53: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

52 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Meslek

Sosyal Hizmet Uzmanı 49 45,4

Öğretmen 30 27,8

Psikolog 15 13,9

Çocuk Gelişimcisi 12 11,1

Sosyolog 2 1,9

Görev Yaptığı Kurum/Kuruluş

Sosyal Hizmet Merkezi 43 39,8

İl Müdürlüğü 38 35,2

Sevgi Evleri 27 25,0

Yaş

Minimum 24Ortalama: 40.10

Maksimum 60

Personelin, yaş ortalamasının 40 olduğu, kadınların erkeklerden daha fazla olduğu ve çoğunluğu evlidir (%80,6). Personelin büyük çoğunluğu lisans mezunu olup ve bu personelin %45,4’ü sosyal so-syal hizmet uzmanlarından oluşmaktadır. Tablodaki bulgulardan da görüldüğü üzere (%39,8) en fazla personelin sosyal hizmet merke-zlerinde olduğu saptanmıştır.

Tablo 2. Personelin Sevgi Evlerine Yönelik Değerlendirmeleri

Sayı

(108)

%

(100)

Çocuk Koruma Alanında Çalışmaktan Memnuniyeti

Evet 96 88,9

Hayır 12 11,1

Personelin Öncelikli Bakım Modeli Tercihleri

Çocuk Evleri 65 60,2

Sevgi Evleri 38 35,2

Yuva/ Yurt 5 4,6

Kışla Tipi Bakıma Alternatif Olarak Değerlendirme

Evet 86 79,6

Hayır 22 20,4

Çocuk Refahı Alanında Çalışan Personelin Değerlendirmeleri

(Birden fazla yanıt verilmiştir)

Page 54: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

53Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Çocuk Evi Hizmeti Çocukların Sağlıklı Gelişimi İçin En Uygun Modeldir

81 54,3

Sevgi Evi Hizmeti Çocukların Sağlıklı Gelişimi İçin En Uygun Modeldir

58 38,9

Çocuk Yuvası-Yetiştirme Yurdu Çocukların Sağlıklı Gelişimi İçin En Uygun Modeldir

10 6,8

Sevgi Evlerinin Fiziksel Olarak Değerlendirme

Oldukça Yeterli 29 26,9

Yeterli 46 42,6

Kısmen Yeterli 23 21,3

Yetersiz 6 5,6

Kararsız 4 3,7

Araştırmaya katılan personelin %88,9’u çocuk koruma alanından çalışmaktan memnun olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Personel, korunma ihtiyacı olan çocuklar için öncelikle çocuk evleri (%60,2) modelini, çocuk evlerinden sonra sevgi evleri (%35,2) modelini ter-cih ettikleri bulgusuna ulaşılmıştır.

Personelin büyük bir çoğunluğu (4/5) sevgi evleri hizmet modeli-ni kışla tipi bakım modeline karşı başarılı bir alternatif olarak değer-lendirdiği, ¼’ü sevgi evlerindeki fiziki koşulları yani mimari yapı, tefrişat ve bina planlarını oldukça yeterli, %42,6’sı ise yeterli olarak değerlendirmişlerdir.

Tablo 3. Personelin Sevgi Evleri Modelinin Çocukların Sosyal ve Akademik Gelişimle-rine Etkilerine Yönelik Bulgular

Sayı

(108)

%

(100)

Sevgi Evlerinin Çocukların Sosyal Gelişimlerine Uygunluğu

Kısmen Uygun 62 57,4

Uygun 34 31,5

Uygun Değil 12 11,1

Sosyal Gelişimi Etkileme Durumu

Olumlu 83 76,9

Olumsuz 25 23,1

Çocukların Kuruluşa Uyumunu Etkileme Durumu

Olumlu Etkilemiştir 84 77,8

Page 55: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

54 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Etkilememiştir 16 14,8

Olumsuz Etkilemiştir 8 7,4

Sevgi Evleri Çocukları Hayata Hazırlamada Yeterlimi

Kısmen Yeterlidir 81 75,0

Yeterlidir 14 13,0

Yetersizdir 13 12,0

Okulla İlişkilerini Etkileme Durumu

Olumlu Etkilemiştir 90 83,3

Olumsuz Etkilemiştir 18 16,7

Sevgi Evleri Ders Çalışma Fırsatı

Yaratıyor 102 94,4

Yaratmıyor 6 5,6

Akademik Başarıyı Etkileme Durumu

Olumlu Etkilemiştir 90 83,3

Olumsuz Etkilemiştir 18 16,7

Arkadaş İlişkilerini Nasıl Etkilediği

Olumlu 93 86,1

Olumsuz 15 13,9

Akran Baskısını Azaltma Durumu

Evet 82 75,9

Hayır 26 24,1

Sosyal Çevre İlişkilerini Etkileme Durumu

Olumlu etkilemektedir 63 58,3

Etkilememektedir 23 21,3

Olumsuz etkilemektedir 22 20,4

Personelin yarısından çoğunun (%57,4) sevgi evlerindeki bakım şartlarının çocukların sosyal gelişimi için kısmen uygun olduğunu, %31,5’inin uygun olduğunu değerlendirmektedir. Sevgi evleri modelinin çocukların sosyal gelişimlerini nasıl etkilediğine bakıldığında personelin %76,9’u olumlu %23,1’i ise olumsuz etkilediği görüşündedir. Çocukların akademik başarılarının bu model aracılığı ile olumlu etkilendiği (% 83,3), olumsuz olduğunu düşünenler ise sevgi evlerinin okullara uzak olmasını, nitelik-li personel eksikliği ve çocukların ders çalışma alışkanlıklarının bulunmamasını belirtmişlerdir.

Page 56: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

55Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Personelin önemli bir oranı (%86,1) sevgi evleri modelinin çocukların arkadaş ilişkilerini olumlu etkilediği görüşündedir.

Akran baskısı sorunun, sevgi evleri modeli aracılığı ile önemli bir oranda azaldığı (%75,9) yönünde bir bulguya ulaşılmıştır.

Tablo 4. Personelin Sevgi Evleri Modelinin Çocukların Toplumsallaşmalarına, Kendine Güvenlerine ve Bağımsız İş Yapabilmeye Etkisine Yönelik Bulgular

Sayı(108)

%(100)

Toplumsal Hayata Uyumlarını Etkileme

Evet kolaylaştırıyor 22 20,4

Kısmen Kolaylaştırıyor 74 68,5

Hayır Kolaylaştırmıyor 12 11,1

Bakım Modellerinin Sahiplenme Duygusu Yaratma Durumu

Çocuk Evleri 74 68,5

Sevgi Evleri 30 27,8

Yuva/ Yurt 4 3,7

Toplumsal Kurallara Uyum Sağlama

Evet 79 73,1

Hayır 29 26,9

Toplumsal Dışlanmanın Önüne Geçilme

Kısmen 70 64,8

Evet 17 15,7

Hayır 21 19,4

Kendine Güven Artışı

Evet 92 85,2

Hayır 16 14,8

Güven Gelişimi

Kısmen 69 63,9

Evet 26 24,1

Hayır 13 12,0

Bağımsız İş Yapabilmek İçin Fiziki Koşullar

Evet Uygundur 66 61,1

Kısmen Uygundur 39 36,1

Uygun Değildir 3 2,8

Bağımsız İş Yapabilme Becerilerine Etkisi

Evet 88 81,5

Hayır 20 18,5

Page 57: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

56 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Çocukların toplumsal hayata uyumlarının kısmen sağlandığı (%68,5) sonucuna ulaşılmıştır. Bu model aracılığı ile çocukların toplumsal kurallara uyumlarının olumlu etkilendiği (%73,1) ancak toplumsal dışlanmanın önüne tam olarak geçilemediği ortaya çıkmaktadır.

Sevgi evleri modeli ile çocukların kendine güvenlerinin kışla tipi kuruluşlara göre daha iyi düzeyde olduğu (%85,2) ancak çocukların kendine güven duygularının istenilen düzeyde gelişme durumunun ise kısmen olduğu (%63,9) görülmektedir. Sevgi evlerinin çocukların bağımsız iş yapabilme becerilerini geliştirdiğini düşünenlerin oranı %81,5 iken bu soruya hayır yanıtı verenlerin oranı %18,5 olmuştur. Sevgi evleri modeli ile çocukların bağımsız iş yapabilme yeteneklerinin geliştiği sonucuna ulaşılabilecektir.

Tablo 5. Sevgi Evleri Modelinde Personelin Mesleki Çalışmalarını Gerçekleştirebilme Durumları ve Genel Değerlendirmeler

Sayı(108)

%(100)

Fiziki İmkânlar

Evet 87 80,6

Hayır 21 19,4

Personelin Çocuklarla İletişim

Olumlu Etkilemiştir 84 77,8

Etkilememiştir 20 18,5

Olumsuz Etkilemiştir 4 3,7

Sevgi Evleri Modeline Yönelik Değerlendirmeler

(Birden fazla yanıt verilmiştir)

Çocukların Kuruluşa Uyumlarını Kolaylaştırır 72 28,9

Çocukların Ders Başarılarını Olumlu Etkiler 62 24,8

Çocuklarda Aidiyet ve Mülkiyet Duygularını Oluştu 57 22,9

Çocuklar Sosyal Gelişimlerini Sağlıklı Tamamlar 49 19,7

Bir Fark Olduğunu Düşünmü-yorum 9 3,6

Page 58: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

57Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Sevgi Evlerinin Yetersizlikleri

(Birden fazla yanıt verilmiştir)

Personel 68 27,5

Uzaklık 64 25,9

Kapasite Fazlalığı 55 22,3

Yönetimsel 45 18,3

Fiziki Mekân 15 6,0

Modelin Hedefe Ulaşmada Başarı Durumu

Kısmen Başarılı 72 66,7

Başarılı 23 21,3

Başarısız 13 12,0

Sevgi Evleri Modeli Çocuklar İçin Yeterlimi

Oldukça Yeterli 10 9,3

Yeterli 33 30,6

Kısmen Yeterli 49 45,4

Kararsızım 8 7,4

Yetersiz 8 7,4

Sevgi Evleri Modeli Yaygınlaştırılmalımı

Evet 61 56,5

Hayır 47 43,5

Sevgi evleri modelinde mesleki çalışmaları gerçekleştirmek için fiziki imkânların yeterli olduğu (%80,6) ve sevgi evleri modeli ile meslek elemanlarının çocuklarla iletişiminin olumlu etkilendiği saptanmıştır. Sevgi evleri modeli ile diğer kurum bakım modelleri arasındaki temel farkın ise çocukların kuruluşa uyumlarını kolaylaştırdığı ve ders başarılarını olumlu etkilediğidir.

Sevgi evleri modelinin uygulanması sırasında yaşanılan sorunlar ise kuruluşun şehir merkezine uzaklığı, personelin niteliği ve niceli-ğinden kaynaklı sorunlar ile birlikte kapasite fazlalığından kaynaklı eksiklikler olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.

•SONUÇ ve ÖNERİLER

Her ülkede, sağlıklı bir aile ortamına sahip olamayan çocuklar bulunmaktadır. Bu durumdaki çocuklara, kendi öz ailesi kadar ol-

Page 59: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

58 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

masa da, çocuğun doğasına en uygun bakım politikaları olarak değerlendirilen, başta koruyucu aile ve evlat edinme olmak üzere çocuk koruma politikaları geliştirmek bir zorunluluktur. Korunma ihtiyacı olan çocukların önemli bir kısmı çocuk koruma sistemine yetersiz de olsa bir aile sisteminden gelmektedir.

Bir aile sisteminden gelen çocuğu çok katlı, kalabalık koğuşlarda, toplu bakımın olduğu bir kuruluşta bakmak çocuğun doğasına aykırı bir durum oluşturmaktadır. Ülkemizde korunma ihtiyacı olan çocuklara Cumhuriyet dönemi sonrası uzunca bir dönem kışla tipi kuruluşlarda hizmet sunulmuştur. Bu hizmet şeklinin çocukların psiko-sosyal gelişimlerini olumsuz etkilediği yönünde birçok çalışma bulunmaktadır.

Çocukların korunmaya muhtaç hale gelmeden koruyucu ve önleyici politikaların geliştirilmesi zorunlu olarak değerlendirilmektedir.

SHÇEK Genel Müdürlüğü tarafından, 2005 yılında başlatılan çocukların aile yanında desteklenmesi politikasının geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Araştırmaya katılan personelin önerilerinde de belirtildiği gibi çocuklara ekonomik desteğin yanında mesleki çalışmalar ile izlem ve takiplerinin de yapılması öngörülmektedir. Ayrıca araştırmaya katılanlar tarafından da önerilen, koruyucu aile yanındaki bakımın profesyonel hale getirilmesi önerilmektedir.

Çocuğun iyilik hali ve yüksek yararı için çocukların korunma altına alınmaksızın ailesi yanında desteklenmesi öncelikli uygulama olması gerekmektedir. Halihazırda korunma altında bulunan ve kurum bakımı hizmetinden yararlandırılan çocukların biran önce ailelerine döndürülmesi ve kurum bakımının kısa süreli bakım şekline dönüştürülmesi gerekmektedir. Kurum bakımının sürekli bir bakım anlayışından çıkarılması gerekmektedir. Kurum bakımı ev tipi kurumlarda da olsa çok acil durumlarda çocukların kısa süreli bakım ve korunmalarının sağlandığı yapıya dönüştürülmelidir.

Sağlıklı bir toplum oluşturabilmek için özellikle korunma ihtiyacı olan çocukların psiko-sosyal ihtiyaçlarını bir bütün olarak değerlendiren politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkelerin çocuk

Page 60: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

59Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

koruma politikaları gelişmişlik düzeyleri ile doğru orantılıdır. Bu çerçevede geliştirilen sevgi evleri modelinin kurumda görev yapan ana aktör olan personel tarafından olumlu bir gelişme olarak değerlendirildiği ancak bazı yönlerinin yeniden tasarlanması gerektiği ortaya çıkmıştır.

Yaşama dezavantajlı konumda başlayan bu çocuklar için geliştirilen sevgi evleri modelinin daha az kapasiteli ve şehir merkezine daha yakın planlanması sağlanmalıdır. Araştırmaya katılan personelin de belirttiği gibi çocukların şehirlerin merkezinde yer alan sevgi evlerine alınmaları yerine, daha küçük kapasiteli sevgi evleri ilçe merkezlerine kadar yaygınlaştırılmalıdır.

Çocukların sosyalleşmeleri ve toplumsal hayata uyumlarını artırmak için sosyal çevre ile etkileşimi geliştirilmelidir.

Beklenilen amaçlar doğrultusunda sevgi evleri modelinde, ev tipi hizmet anlayışının geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Ev tipi kuruluş hizmet modeli amaçlı oluşturulan sevgi evlerinin, kışla tipi anlayıştan çıkarılarak işletilmesinin/hizmet sunumunun çocukların yararına olacağı anlayışı geliştirilmelidir. Bu çerçevede de bakım personelinin hizmet içi eğitimine öncelik verilerek ev tipi hizmet anlayışı geliştirilmelidir.

Sevgi evleri modeli ile çocukların aynı mutfakta belirli saatler-de pişen yemeği yemek yerine kendilerinin de bu hizmete katılabil-meleri, kendi odalarını düzenleyebilmeleri ve işlere katılabilmeleri hayata hazırlanmaları için gerekli bir durumdur.

Ülkemizde yatılı kurum bakımı yöntemiyle çocuklara yönelik koruma ve bakım hizmetleri, tarihsel süreç içerisinde artarak devam etmiş olup ancak son yıllarda alternatif bakım modelleri geliştirilmeye başlanılmıştır. Bu hizmetlerin yürütülmesinde sosyal devlet gerekleriyle çağdaş yaşam standartlarının bütüncül bir yapı oluşturması yönünde sevgi evleri çocuk evleri gibi modeller ile yeni mesafeler kat edilmiştir. Ancak çocuk koruma alanı, çocukların ken-di yaşam alanında ve yapay olmayan ortamlarda destek ve sosyal güvenliğe dayanan yeni bir paradigmaya ihtiyaç duymaktadır.

Page 61: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

60 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

KAYNAKÇA

• ASPB. (2015). 2014 Yılı Faaliyet Raporu. Ankara: ASPB Strateji Baş-kanlığı.

• ASPB. (2015). Çocuk Hizmetleri-İstatistikler. ASPB: http://cocukhiz-metleri.aile.gov.tr/istatistikler adresinden alındı

• Cılga, İ. (1984). Yetiştirme Yurtlarında Toplumsallaşma. Sosyal Hizmet Dergisi, 2(1-3), 83-113.

• Cılga, İ. (1989). Korunmaya Muhtaç Gençlerin Sorunları ve Yetistirme Yurtları. Ankara: T.C. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Daire Başkanlığı.

• Çetin, H. (2011). Çocuk Hakları Açısından Kurum Bakımında Mekansal Dönüşüm. Türkiye 1. Çocuk Hakları Kongresi. İstanbul.

• Frankel, H. (1988). Family-Centered, Home-Based Services in Child Protection: A Review of the Research. Social Service Review, 62(1), 137-157.

• Gilbert, N., Parton, N & Skiveness, M. (2011). Review of Child Protecti-on Systems: International Trends and Orientations. Journal of Sociology and Social Welfare. Vol:38 (4), 176-178.

• Gökçearslan, E. (2003). Çocuk Yuvalarında Kışla bakım Modeli ile Grupevi Bakım Modelinin Hizmet Kalitesi Açısından Karşılaştırılmasına Yönelik Bir Değerlendirme Araştırması. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

• Grossman, S. (2008). Offering Children Choices: Encouraging Auto-nomy and Learning While Minimizing Conflicts. Earlychildhood News: http://www.earlychildhoodnews.com/earlychildhood/article_view.aspx?ArticleID=607 adresinden alındı

• I. Sosyal Hizmetler Şurası. (2004). I. Sosyal Hizmetler Şurası. Ankara: SHÇEK.

• Kalaycı, H. (2007). Yetiştirme Yurtlarındaki Çocuklarda Sosyal Dışlanma Riski. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilim-ler Enstitüsü.

• Newman, D. (2013). Sosyoloıi (3 b.). (A. Arslan, Çev.) Ankara: Nobel Yayınevi.

Page 62: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

61Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

• Shapiro, L. E. (2002). Yüksek EQ’lu Bir Çocuk Yetiştirmek (6 b.). İstan-bul: Varlık Yayınları.

• Sosyal Hizmetler Kanunu. (1983). Resmi Gazete, 18059, 27 Mayıs 1983.

• Stafford, A., Parton, N., Vincent, S. & Smith, C. (2012). Child Protection Systems in the United Kingdom: A Comparative Analysis. (electronic version). London: Jessica Kingsley Publishers.

• T. C. Kalkınma Bakanlığı. (2014). X. Beş Yıllık Kalkınma Planı Çocuk Özel İhtisas Komisyonu (2014-2018). Ankara: Kalkınma Bakanlığı.

• Uluğtekin, S. (2001). Yirminci Yüzyılda Türkiye’nin Çocukları: Sorunlar ve Beklentiler. Sosyal Hizmette Yeni Yaklaşımlar ve Sorun Alanları, Prof Dr. Nihal Turan’a Armağan. içinde Ankara: H. Ü. Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Yayını.

• Williamson, J. (2004). A Dıscussıon Of The Need For Famıly Care For Chıldren Impacted By Hıv/Aıds. Washington: Social Scientific Systems, Inc.

• Waldfogel, J. (2009). UniversityPrevention and the Child Protection System. The Future of Children, 19(2), 195-210.

Page 63: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

62 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Sağlık Sigortacılığının Avantaj ve Dezavantajları İle Türkiye Genel Sağlık Sigortası Primleri İlişkisiAdvantages And Disadvantages Of Health Insurance And Relation Of General Health Insurance Premiums In Turkey

Fatma Leyla ÇEZİK*

ÖZETİnsanlar var olduğu andan itibaren, hayatları boyunca doğabilecek tehditlere karşı kendisini ve ailesini korumaya ve temin etmeye ihtiyaç duymuştur. Ni-tekim bugününden ve geleceğinden emin olmanın, insanoğlunun doğasından kaynaklanması gerekliliği de birtakım koruma yöntemlerinin geliştirilmesine yol açmıştır. Yoksulluk, hastalık ve yaşlılık gibi hayatı zorlaştıran durumlara karşı aile yardımı, dini yardım, yardım planları ve yardım fonları kullanılmaya başlanmıştır. Bununla birlikte, 19. ve 20. yüzyıllarda, sanayileşme ile ortaya çıkan toplumsal sorunlar, geleneksel insan müdahaleleri ile kabul edilemez hale gelmiş ve çağdaş sosyal güvenlik sistemlerinin oluşmasına yol açmıştır. Başka bir deyişle, şimdiki durumdan ve gelecekten emin olarak yaşamak ola-rak özetlenebilen bu düşünce biçimi, sosyal güvenliğin, sanayileşme ile bir-likte insanlığın temel gerekliliklerinden biri haline gelmesine neden olmuştur. Bu makale, sosyal sigorta kavramını, ülkelerdeki farklı uygulamaları, avantaj ve dezavantajları ile değerlendirirken, sağlık hizmetlerinin sosyal güvenlik sistemini tamamlayıcı nitelikte olduğunu ve bu bağlamda sosyal güvenlik uy-gulamalarının önemini açıklamayı amaçlanmıştır.

Anahtar sözcükler: Sağlık Sigortası, Genel Sağlık Sigortası, Avantaj, Deza-vantaj, Sigorta Primi

* Adana Şehir Hastanesi, Sağlık Teknikeri, (Sağlık Yönetim Uzmanı), [email protected]

Page 64: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

63Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

ABSTRACTFrom the moment that mankind has existed, he needed to protect and provide for himself and his family against the threats that could be born throughout their lives. As a matter of fact, the necessity of being sure of the present and the future, the necessity of origin of mankind has also led to the development of some protection methods. Family assistance, religious aid, aid schemes and charity funds have begun to be used against life-threatening situations such as poverty, illness and old age. Nevertheless, in the 19th and 20th centuries, social problems emerging with industrialization have become unacceptable with traditional human interventions and the creation of contemporary social security systems. In other words, this form of thought, which can be summa-rized as living in the present and in the future for sure, social security has be-come one of the basic requirements of mankind with industrialization. While this article assesses the concept of social insurance with different practices, advantages and disadvantages in the countries, it is aimed to explain that he-alth services are complementary to the social security system and that social security applications are important in this context.

Key words: Health Insurance, General Health Insurance, Advantage, Disad-vantage, Insurance Premium,

GİRİŞ

Bir sosyal risk varlığı nedeniyle çalışamayan ya da çalışma gü-cünün bir parçasını kaybetmesi nedeniyle gelir kaybına uğrayan in-sanlar için asgari gelir garantisini, sosyal güvenlik biçiminde tanım-lamak mümkündür. Sosyal güvenlik konusu, gelir artışı veya kişinin gelirinde artışa neden olan toplumsal riskler yaratmaktadır. 1952 yı-lında Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından “Sosyal Güven-lik için Asgari Standartlar” kapsamında dokuz sosyal risk sayılmış-tır. Bunlar toplumsal riskler olup; meslek kazası, meslek hastalığı, hastalık, maluliyet, doğum, ölüm, işsizlik ve aile yükü olarak sayıl-maktadır. 102 sayılı ILO Sözleşmesinde yer alan hastalık riski, ki-şinin geçici olarak çalışma gücünü kaybetmesine neden olmaktadır. Bu risklerle karşılaşılması sonucunda tedavinin maliyeti nedeniyle kişinin geliri içinde sağlık masraflarının artışı ortaya çıkmaktadır. Hastalık olgusunun sosyal güvenlik sisteminde kısa vadeli bir risk

Page 65: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

64 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

olarak, bireylerin gelirlerinin azalmasına ve giderlerin artmasına sebebiyet vermesinden maruz kalınabilecek risk göz önüne alındı-ğında, hastalık riski temel olarak sosyal bir risk oluşturmaktadır. Bu nedenle ülkeler, sağlık sistemlerini hastalık riskine karşı daha etkin ve etkili kılmaya yönelik politikalar geliştirmelidirler.

Sağlık sistemlerini daha verimli ve üretken hale getirmek için ülkeler tarafından geliştirilen bu politikaların, sosyal güvenlik sis-teminden bağımsız olması düşünülemez. Sağlık hizmetlerini içeren etkili bir sosyal güvenlik sisteminin kurulmasıyla sosyal kayıpların azaltılması veya ortadan kaldırılması mümkündür. Bu gibi durum-larda bireylerin gelirlerinin azalması ve / veya gelirlerinin artması söz konusudur. Bu konu ile ilgili olarak, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetlerinin ayrı ayrı ele alınamayacağı ve sağlık hizmetlerinin sosyal güvenlik sistemini tamamlayıcı nitelikte olduğu söylenebilir.

KAVRAMSAL ÇERÇEVE1. SAĞLIK SİGORTASININ AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI1.1. GENEL AVANTAJLAR

Sağlık sigortası modeli, sağlık altyapısını ve teknolojisini kısa sürede iyileştirmek ve daha sonra ulusal sağlık sistemine geçmek için gelişmekte olan ülkelerde düşünüldüğünde politik avantaja sa-hip bir yöntem olabilir (Adak, 2002: 28).

Koruyucu sağlık bakımında işverenin rolü de artabilir; çalışanla-rın sigorta primleri ve sağlık harcamalarının tamamı veya bir kısmı işveren tarafından verilirse, işverenleri koruyucu sağlık hizmetleri-ne odaklanmaya zorlamak açısından avantajlı olabilir (Akçay, 2011: 31).

Genel Sağlık Sigortası (GSS) sistemi için toplanacak primler, ayrı bir yerde birikir ve yalnızca sağlık hizmetlerine harcanır. Sigor-ta sistemi ile vatandaştan prim toplamak aslında bir tür vergi topla-maktır; ancak toplananlar yalnızca sağlık için harcandığından diğer sektörlerin bu vergiden pay alması engellenecektir (Akdur, 2003: 32).

Page 66: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

65Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

1.2. KAPSADIĞI NÜFUS YÖNÜNDEN AVANTAJLAR

Mevcut sosyal sağlık sigortalısı dışındaki kişi sayısı ülkemizde oldukça fazladır. Bu kişilerin çoğunun sağlık hizmetlerine erişmele-rinde büyük zorlukları vardır. Kırsal alanda yaşayan çiftçiler ve köy-lüler, sağlık hizmeti alamayan işsizler, herhangi bir işte sigortasız çalışmakta olanlar bu grubu oluşturmaktadır (Akpınar, 2009: 12).

Ülkemizdeki sağlık sisteminin en büyük eksikliği, nüfusun ta-mamının hizmetten yararlanması GSS ile gerçekleştirilmiştir. Bu te-melde, devlet tüm vatandaşlara sağlık hizmeti vermeye başlamış ve hiç kimse sağlık sigortası kapsamı haricinde sayılmamıştır (Alper, 2005: 40).

Sağlık hizmetlerinin tüm nüfusa erişimi toplumsal devletin şar-tıdır. Bu aynı zamanda sağlığın en acil insan haklarından olduğu anlamındadır. Kanun tasarılarının ve yürütülen araştırmaların gerek-çesi, hizmetin tüm nüfusu kapsam dâhilinde bulundurmasıdır. Sağ-lık sigortalısı sayısı da çalışmaların ana yönü olarak belirtilmiştir. Bununla birlikte, insanların hayatlarını sağlıklı olarak yaşamaları ve gerektiğinde sağlık hizmetlerine kolayca erişmeleri ve bunlardan fayda sağlamaları en doğal haklarıdır. Sağlık sigortalısı sayısı aynı zamanda uygarlık ve gelişimin bir işaretidir.

1.3. FİNANSMAN AÇISINDAN AVANTAJLAR

Sağlık sigortası modeli, devleti sağlık hizmetlerinden çekmeyi hedeflemektedir. Devletin hizmet sunması ve maliyeden çekilmesi durumunda, devlet bütçesinden daha az pay, sağlığa tahsis edilebi-leceği ileri sürülmüştür. Sağlık finansmanının bütçeden çekilmesi, savunma, eğitim, sanayi, tarım vb. gibi iktidar açısından politik bir avantaja dönüşecektir (Alper, 2003: 3).

1.4. HİZMET MALİYETİNİ DÜŞÜRME VE İSRAFI ÖNLEME AVANTAJI

Kişilerin sağlık hizmeti için ödedikleri primler, gereksiz harca-maları önleyecektir. Sigortacılık, geriatrik yaş grupları için daha faz-la sağlık harcaması gerektirdiğinden özellikle Türkiye gibi nüfusun genç olduğu ülkelerde harcamalar açısından daha avantajlı olacaktır (Annard, 2011: 22).

Page 67: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

66 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

1.5. TEK ELDEN HİZMET SUNUMU AVANTAJI

Sağlık hizmeti ülkemizde birden fazla kurum tarafından ve farklı standartlarda sunulmaktadır. Bu, yararlananlar açısından farklı uy-gulamalar doğmasına yol açmakta ve sağlık hizmetlerinde kargaşaya sebep olmaktadır. GSS modeli ile tüm kurum ve uygulamalar tek elde ve aynı standartta toplanmış ve hizmet farklılıkları ortadan kal-dırılmıştır (Büyüksavaş, 2010: 13).

Sağlık hizmeti konusunda hazırlanan kanun ile mevcut kurumlar birleştirilmiş, yeni kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu vasıtasıyla, uy-gulamalar ve hizmet sunumları standart bir hale getirilmiştir.

1.6. GENEL DEZAVANTAJLAR

Sağlık güvencesi oluşturmanın ve bütün insanları teminat altına almanın tek yöntemi mutlaka sağlık sigortası kurmak değildir. Si-gorta, sağlık teminatı sağlamanın yalnızca bir yöntemidir. “Sağlık güvenliği sağlanması” kavramı ile “sağlık sigortası sistemi” kavra-mının sinonim iki kavram gibi ele alınması ve güvenlik denildiğinde sigortadan başka bir yol yokmuş gibi, reform çalışmalarında sigor-tanın tartışılması ve alternatifsiz olarak takdim edilmesi kusurlu bir davranıştır (Pekten, 2006: 8).

Sağlık hizmetleri talep sistemleri içinde bulunması zorunlu olan en güçlü finansal kaynakların, bütçe esaslı kaynaklar olduğu görülmek-tedir. Türkiye’nin planlı döneme geçtiği 30 yıldır çıkarılan 8 adet beş yıllık planın hepsinde genel sağlık güvenliği ve sigortasının kurulması hedefinden söz edilmiştir. Sigorta kavramı genellikle şahısların hizmet karşılığında prim ödemelerine dayanan sistemin adıdır ve daha geniş kavram olan “güvenlik” uygulama-sının özel bir finansman tipidir. Kalkınma planlarının ifadelerinde, hedefin “primli” yani sigortacılık esaslı bir finansman yapısı olduğu anlaşılmaktadır. Primli sağlık sigortası genel sisteminin kurulmuş olması, ülke gerçeklerine uyduğunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Sağlık sektörü talep sistemleri ve talep finansman sistem-leri primli sigortacılık türleridir. Prim esasıyla çalışmış olan SSK ve Bağ-Kur uygulamalarının doğruluğu ve olumlu sonuçları görülmüş-tür. Prim yoluyla yeni, sağlam ve sürekli gelir sağlandığı, mevcut uygulamaların sonuçlarının analizinden anlaşılmaktadır (Turanlı, 2011: 4).

Page 68: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

67Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

1.7. FİNANSMAN BAKIMINDAN DEZAVANTAJLAR

Bu sistem, sağlık sistemimizde bir finans kaynağı yaratma-yı amaçlamaktadır. Oysa ülkemizde sağlık alanındaki temel sorun finansman sorununun yanında örgütlenme sorunudur. Sağlık hizmet-leri “serbest piyasa” kurallarının ötesinde adeta “başıboş piyasa” ku-rallarına terk edilmiş durumdadır. GSS, sağlık sistemi yönünden bir maddi kaynak sağlama modelidir. Bu sistem sayesinde, sağlık siste-mimizde bir finans kaynağı yaratılmıştır. Ülkemizde sağlık alanında-ki finansman ve örgütlenme sorunu aşılmaya çalışılmaktadır. Sağlık hizmetleri “serbest piyasa” kuralları çerçevesinde yürütülmektedir (Uşan, 2010: 41).

Sosyal Güvenlik Kurumu kurulması yoluyla yeni ve sağlam bir mali kaynak yaratılmış ve sonuçta büyük gelişmeler oluşmuştur. Ül-kemizde sağlık güvencesi olmayan nüfusun prim ödeyebilecek du-rumda olan büyük bölümü kırsal kesimdedir. Kırsal alandan prim toplamaksa zor ve masraflı olmaktadır. Bu alanda vergi toplama işi dahi aksamaktadır. Kişilerden GSS için stopaj yolu uygulanmakta olup, gelir vergisi kaçırmaya kadar uzanabilecek mahsurların hepsi GSS primi toplamak için geçerlidir (Yılmaz, 2004: 42).

Prime dayalı sistemle kurulmuş olan GSS; bütçe üzerindeki yükü çok büyük ölçüde azaltmış, belki de dünden çok daha fazla bir yükü bütçe üzerinden almıştır. Bütçeye sürekli bir prim akışı sağlanmış-tır. Sağlık Bakanlığı Reform Koordinatörlüğünün hesapları ve Dev-let Planlama Teşkilatı’nın (DPT) hesaplamaları, bütçenin büyük bir yükten kurtulduğunu göstermektedir (Adak, 2002: 29).

Türkiye GSS’nın uygulamalarında yapmış olduğu harcamaları, bir başlangıç olarak Gayri Safi Milli Hasıla’nın (GSMH) %6-7 ora-nına yükseltmiş ve herkese sağlık hizmeti sunmuştur. Halen bir sos-yal güvenlik kurumuna dâhil olmayan sigortasızlar için öngörülen primin nasıl toplanacağı ve ne kadar katkı sağlanacağı belirlenmiştir. Kamu memurları ve emeklilerin GSS kapsamına alınmasıyla topla-nan prim yeni bir vergileme teşkil etmemektedir. Emeklilerin gelir düzeyi dikkate alındığında, bu kesimden prim toplamanın zorluğu daha net görülmektedir (Akçay, 2011: 32). Aile hekimleri yönünden yapılan ödemeler, finansman konusunda zorluk oluşturmamaktadır (Akdur, 2003: 33).

Page 69: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

68 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

GSS sayesinde devletin üzerinden kalkan yükler aşağıda belirtil-miştir:

• GSS’nın masrafları için bütçeden ödenek ayrılmakta, işletil-mesi sırasında ortaya çıkan finansal sıkıntıların bütçe yardımı olmadan aşılması, prim gelirlerinin %10’luk bölümünün ve ek kaynakların sağlık sigortası giderleri için harcanıyor olması devlet bütçesine yük getirmemiştir.

• Reform çalışmalarında sağlık güvenliği için prim ödemeyen devlet memurlarından bu amaçla % 10-11 oranında prim ke-silmiştir. Bu prim memurlardan doğrudan doğruya kesilmeye başlanmış; maaşlar prim miktarı kadar arttırıldıktan sonra bu artış prim olarak kesilmiştir (Akpınar, 2009: 13).

• Prim hesaplamaları yapılırken kriter olarak, fertlerin sağlık hiz-metlerine bir yıl içinde ortalama başvuru sayısı alınmaktadır (Alper, 2005: 46).

Sigorta kapsamı yaygın hale geldikçe, hizmet kapsamı genişleme gösterdikçe yeter düzeyde sağlık hizmeti sağlandığı sürece sağlık hizmetleri talebi ve başvuru sayısı normalin üzerinde artış göster-mektedir. Bu durumda sunulan hizmet paketi, kaçınılmaz olarak da-raltılacak ve ek prim gündeme getirilecektir. Dünyanın çok zengin olanları da dâhil olmak üzere, GSS uygulayan ülkelerde, sağlık hiz-metleri belirlenen bir “sağlık hizmet paketi” kapsamında verilmek-tedir. Bu paket çeşitli kapsamlar içerebilir, fakat gelir-gider dengesi mecburiyeti dolayısıyla daima sınırlı olmak zorundadır. Bu sınırı aşan hizmetler sigorta kapsamında verilmemekte ve ücreti ödenme-mektedir. Bu sağlık hizmet paketinin “kapsam sınırı” zaman içinde sürekli olarak daraltılmıştır. Bu da sağlık sigortasının önemli bir so-runudur (Alper, 2003: 4).

Bunlara ilaveten sigorta ve özelleştirme durumunun meydana getireceği büyük maliyet artışları da ikinci bir engeldir. Belirtilen sebeplerle, gerçekleşmiş olmasına rağmen GSS’nın sağlık hizmet paketi, dünyadaki örnekleri gibi dar bir kapsama çekilmemiştir. Sağlık sigortası hizmet paketinde kısıtlamalar uygulamaya konul-mayarak “Ek Prim” konusu gündeme getirilmemiştir. Ödeme gücü olanlar ekstra prim ödeyerek daha kapsamlı paketler satın almakta-dır. Buna imkân verilmediğinde özel sigortacılık yoluyla ek hizmet

Page 70: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

69Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

veya ekstra ödeme imkânları aranmaya başlanmakta; ancak böyle bir ödemeye gücü olmayanlar için eksik hizmet ve sıkıntı söz konusu olmaktadır. (Annard, 2011: 23).

1.8. DİĞER YÖNLERDEN

Sigorta sisteminin üstün olduğu tarafın “Sağlık Sigortası prim gelirlerinin ayrı toplanması sebebiyle tam olarak belli bulunduğu ve bunların başka amaçlar için kullanılamayacağı, böylece bu gelirlere dayanılarak daha sağlıklı planlama, bütçeleme, harcama yapılabile-ceği” düşüncesidir; ancak sayılan bu konular bir sistem tercihini tek başına tespit edecek önem düzeyinde ve özellikte yeterli faktörler olamayabilir. Bu üstünlük iddialarından hiçbiri, bir başka sistemde temin edilemeyecek unsurlar değildir. (Büyüksavaş, 2010: 14).

Öte yandan SSK ve Bağ-Kur örneklerinde sadece hizmet vermek için kurulmuş müesseseler, siyasi iktidarların yapılarına müdahalesi ile bozulmuş, bu kurumların prim gelirleri başka amaçlarla harcana-rak iflasın eşiğine getirilmişlerdir. Benzer şekilde bütün özel sigor-ta şirketleri de prim gelirlerini kapitalizasyon adıyla başka yatırım alanlarında kullanmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nca oluşturulan sistem, koruyucu sağlık hizmetlerini de kapsamına alması nedeniyle “sağlık sigortası” vasfı kazanmıştır. Bu yolla pahalı olan tedavi hizmetlerin-den tasarruf sağlanıp, çok az para ile “sağlıklı olma hali” korunur, insanlar, sistem ve toplum kazançlı çıkmaktadır (Pekten, 2006: 9).

GSS ülke sathında herkese ve eşit şekilde sağlık hizmeti vermeye çalışmaktadır. Hekim ve hasta yatağı sayısının ülke genelinde dağı-lımının dengeli hale gelmesi, bu sistemin kurulmasında ne derece isabetli karar verildiğini ortaya koymaktadır (Turanlı, 2011: 5).

Herkese aynı kalitede sağlık hizmeti vermek gibi bir ilkeyle yola çıkmakta ve “herkese sağlık hizmeti” götüreceğini iddia etmekte-dir. Bu durumda sağlık hizmetlerinde var olan kalite uçurumunun ne olacağı sorusu cevapsız kalmaktadır (Uşan, 2010: 42).

Sosyal Güvenlik Kurumu genel havuzdan hizmetin bedelini ödemektedir. Bedel, insanlardan toplanan vergi ya da primler dev-letin sol cebinde toplanıp oradan “sigorta şirketleri aracılığı” ile hiz-meti verecek birimlere ulaştırmasıyla ödenecektir. Burada asıl he-deflenen sigorta şirketlerine “komisyonculuk” sayesinde bir miktar

Page 71: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

70 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

sermaye aktarımı sağlanmasının önüne geçmektir (Yılmaz, 2004: 43).

Kanun tasarılarında, döner sermaye uygulamasına devam edile-ceği belirtilmiştir. Sağlık hizmet sunumu talebinde bulunanlardan sağlık hizmetlerini finanse etmek için vergi toplanmakta, hem kap-samında hizmeti sunmak için prim alınmakta (Ek paketler için ek primin gündeme gelmesi söz konusu olabilir.), hem de sağlık ku-rumlarında aynı hizmet için döner sermaye kapsamında ücret ke-silmektedir. Aile Hekimliği uygulaması yaygınlaştırılarak gelişimi sağlanmıştır (Adak, 2002: 30).

Aile Hekimliği uygulamasının özel bir işbölümü ve disiplinle yürütülmesi birinci basamak sağlık hizmetleri için yeterli olmakta-dır. Koruyucu sağlık hizmetlerinde önemli görevler verilmekte olan aile hekimi bu hizmetin sağlanmasını da gerçekleştirmektedir. Aile hekiminin sevk zincirindeki rolü ve yeri belirli hale gelmiştir. Bu kanun sayesinde, ülkemizde aile hekimliği yapabilecek doktorların bulunduğunun ortaya konulması sağlanmıştır. GSS modelinin en alt kademesini oluşturan aile hekimi sayısının istenilen düzeyde olması bu sistemin uygulanmasını kolaylaştırmaktadır. Aile hekimlerinin sağlık hizmet sunumları için gerekli olan yüksek maliyetli donanım talepleri gerçekleştirilmiştir. Kanunda aile hekimliği uygulamasının kentsel kesimde, kırsal kesimlerde ise sağlık ocağı yapısında sürdü-rülmesi belirlenmiştir. Böyle bir ayırımın bilimsel tarafları bulun-makta ve ikili bir uygulama gerçekleşmektedir (Akçay, 2011: 33).

Genel Sağlık Sigortası Kurumunun satın aldığı sağlık hizmetleri-nin idari, mali ve tıbbi denetimini yapan mekanizmanın altyapısı ve uygulama esaslarına dair düzenleme bulunmaktadır (Akdur, 2003: 34). Genel Sağlık Sigortası Kurumunun satın aldığı sağlık hizmet-lerine karşılık yaptığı ödemelere esas olan maliyet ve fiyat denetimi mekanizması, en az primlerin hesabı ve tahsili ve hizmetlerin de-netimi kadar önemlidir. Aksi takdirde hastanelerin fiyatı bilinemez, hastaneler de sistemi gerçek dışı fiyatları ödemeye zorlar (Akpınar, 2009: 14).

Sadece sağlık primine dayalı sistemlerin, finansman sıkıntısına düşeceğine dair iddialar olmuştur. Ülkemizde mevcut sosyal sigorta kuruluşları sağlık dâhil birkaç risk alanında birden faaliyet göster-mektedir. Böylece hem yönetim giderleri azalmakta hem de prim

Page 72: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

71Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

aksamalarında ve finans darboğazlarında ortaya çıkan nakit akışı tıkanmaları önlenmektedir (Alper, 2005: 47).

Sosyal Güvenlik Kurumu ise tek bir risk alanında hizmet ver-mektedir Daha önce 1968 yılında Başbakanlık tarafından oluşturu-lan Bakanlıklar arası komisyon çalışmaları sonucunda hazırlanan raporda ise, prime dayalı ve sadece sağlık alanında hizmet verecek bir “sigorta” sisteminin finansmanının imkânının bulunmadığını, bu sebeple yaşlılık vb. risklerle birlikte uygulanmasının gerektiği, sade-ce sağlık sigortası kurulmasının ülke şartları sebebiyle uygun bulun-madığını bildirmiştir (Annard, 2011: 24).

2. GENEL SAĞLIK SİGORTASI PRİMLERİ

GSS primli bir rejimdir. SGK tarafından bireylerden, işverenler-den ve devletten alınan primler, temel finansman kaynağını oluştur-maktadır. GSS için prim ödemesi yapacak ilgili tarafların bu sigortaya katkı oranları ile prime ilişkin diğer hususlar aşağıda incelenmiştir:

2.1. PRİM ALMA ZORUNLULUĞU

Sosyal sigortalarda (kısa ve uzun vadeli sigortalar) olduğu gibi GSS’ında da kanunda öngörülen her türlü ödemeler ile yönetim gi-derlerini karşılamak üzere SGK prim almak, ilgililer de prim öde-mek zorundadır. SGK tarafından tahsili sağlanan GSS primleri, tah-sil edilmesinin ardından doğrudan Kurum bütçesinin GSS fonuna aktarılırlar (m.79). 5510 sayılı kanunda GSS kapsamındaki hizmet-lerin finansmanı için, primli sistemin gereği olarak sigortalı, işve-ren ve devlet açısından prim ödeme zorunludur. Finansmana devlet tarafından katkı yapılması sosyal devlet ve sosyal güvenlik sistemi açısından olumlu bir gelişmedir (Gönencan, 2005: 41).

2.2. PRİM MATRAHI VE PRİME ESAS KAZANÇ KAVRAMI

GSS kapsamına giren kişilerin, bu sigorta kapsamındaki sağlık hizmetlerinden faydalanabilmeleri için ödemeleri gereken “Genel Sağlık Sigortası Primi”nin hesabında “Prime Esas Kazanç” kavramı esas alınmaktadır. Genel sağlık sigortalısının ödeyeceği GSS primi-nin hesabında sigortalının belli çalışmalarından elde ettiği kazançlar dikkate alınmaktadır. Sigortalının GSS priminin hesabına kaynak

Page 73: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

72 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

teşkil edecek kazançları toplamını ifade eden bütüne “Prime Esas Kazanç” adı verilmektedir. 5510 sayılı kanun ile sosyal güvenlik kapsamına alınan tüm sigortalılara GSS dâhil tüm sigorta kolların-dan tahakkuk ettirilecek prim oranları 81. m.de açıklanmıştır. GSS kapsamında olan “ücretli kesim” için prime esas kazanç kavramı, çalışan kişinin bir aylık süre içinde elde ettiği çeşitli nitelikteki brüt ücretlerin toplamından oluşmaktadır.

Prime esas kazanca ilişkin taban ve tavan rakamları Kanunun 82. m.sinde açıklanmıştır. Bu maddede alt ve üst sınırlar, “prime esas günlük kazanç” şeklinde ifade edilmiş, alınacak primlerin hesabına esas tutulacak günlük kazancın alt sınırı asgari ücretin otuzda biri, üst sınırı ise günlük kazanç alt sınırının 6,5 katıdır. Kanunda belirtilen ve tablo 1’in sağ kolonunda belirtilen istisnalar dışında, her ne ad altında yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime esas kazan-ca tabi tutulmaktadır. Diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar, bu kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz (m.80/f.1/c bendi).

Tablo 1:Prime Esas Kazançlar Tablosu

Prime Esas Kazanca Dâhil edilecek Ücretler

Prime Esas Kazanca Dâhil Edilmeye-cek Ücretler

Hak edilen ücretler Ayni yardımlarPrim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü istihkak

Ölüm, doğum, evlenme yardımları

İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıda sayılan kazançlar niteliğinde yapılan ödemeler

Görev yollukları, seyyar görev tazmi-natı

İşverenler tarafından özel sağlık sigortaları ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarlar

Kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödemeler

“Prime esas kazanca dâhil edilmeye-cek ücretler” dışında kalan ve adı ne olursa olsun yapılan her türlü ödeme

Keşif ücreti

Ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler

İhbar ve kasa tazminatları

Yemek, çocuk ve aile zamları

Kaynak: 5510 S.K.nun 80. m.sine dayanarak hazırlanmıştır.

Page 74: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

73Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

2.3. GENEL SAĞLIK SİGORTALILARININ PRİME ESAS KAZANÇLARI

GSS kapsamına giren grupların prime esas kazançları 5510 sayılı kanunun 80. maddesine göre belirlenmektedir. Genel sağlık sigorta-lı sayılanlara ilişkin prime esas kazançlar, 80. maddeye göre Tablo 2’ te oluşturulmuştur:

Tablo 2: Genel Sağlık Sigortalılarının Prime Esas Kazanç Tutarları Tablosu

GSS Kapsamı Elde Edilen Gelir Prime Esas Kazancı4a ve 4c kapsamında sigor-talı olarak çalışanlar

Tablo 4’e göre prime esas kazanca dâhil ka-lemler dikkate alınıyor.

Prime esas günlük kazanç, sigortalının bir ay içinde pri-me esas kazanca dâhil olan kalemlerden elde ettiği gelirin otuzda biridir.

4b kapsamında kendi nam ve hesabına çalışanlar

Kişinin kendi çalışma-larından elde ettiği gelir dikkate alınır.

Aylık prime esas kazanç, ken-dileri tarafından beyan edilen günlük kazancın otuz katıdır

İsteğe bağlı sigortalılar Dikkate alınmıyor. Prime esas kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında olmak koşuluyla sigortalının kendisi tarafından belirlenir.

Aile içindeki fert başına geliri brüt asgari ücretin 1/3’ünden az olanlar (Baş-vuruda bulunanlar için gelir durumlarına bakılır)

Asgari ücretin üçte birinden, asgari ücrete kadar ise

Prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının üçte biridir.

Asgari ücretten, asgari ücretin iki katına kadar ise

Prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarıdır.

Asgari ücretin iki katın-dan fazla ise

Prime esas günlük kazanç alt sınırının iki katının otuz gün-lük tutarıdır.

Sığınmacı ve vatansızlar Dikkate alınmıyor. Prime esas kazanç asgari üc-rettir.

Yabancı ülke vatandaşları Dikkate alınmıyor. Prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının iki katıdır.

İşsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden faydalanan kişiler

Dikkate alınmıyor. Prime esas kazanç alt sınırıdır

Özelleştirme sonucunda iş kaybı tazminatı alanlar

İş kaybı tazminatına göre belirleniyor.

Prime esas aylık kazanç, iş kaybı tazminatının aylık tu-tarıdır.

Kapsamda sayılan hiçbir kategoriye girmeyen diğer genel sağlık sigortalılar

Dikkate alınmıyor. Prime esas günlük kazanç alt sınırının iki katının otuz gün-lük tutarıdır.

Kaynak: 5510 S.K.nun 80. m.sine dayanarak hazırlanmıştır.

Page 75: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

74 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tabi tutulurlar. Diğer ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın kazancına dâhil edilir ve ücret dışındaki bu ödemelerin üst sınırı aşan kıs-mı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak on iki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayın prime esas kazançlarına ilave edilir. Toplu iş sözleşmelerine tabi işyerleri iş-verenlerince veya kamu idareleri veya yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki ödemelerin iş sözleşmesinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenmesi durumunda, prime esas kazancın tabi olduğu en son ayın kazancına dâhil edilir. Bu durumlarda sigorta primlerinin, kamu idareleri veya yargı mercilerince verilen kararların kesinleşme ta-rihini izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi halinde, gecikme ceza-sı ve gecikme zammı alınmaz ve idari para cezasına hükmedilmez (5510 sayılı kanunun madde 80/f.1/d bendi).Saatlik, günlük, hafta-lık veya aylık olarak belirli bir ücrete dayanmayıp komisyon ücreti ve kâra katılma gibi belirsiz bir zaman ve tutar üzerinden ücret alan sigortalıların prim ve ödeneklerinin hesabında esas tutulacak günlük kazançları, kanunda belirlenen alt sınırdır. Bir işverene tabi olarak çalışan sigortalının aldığı belli bir ücretin dışında önceki cümlede lafzedilen nitelikte ayrıca ücret elde etmesi durumda, prime esas günlük kazancı bunların toplamından oluşur (5510 sayılı kanunun madde 80/f.1/e ve f bendi).

Sigortalıların günlük kazançlarının hesabında esas tutulan gün sayıları, aynı zamanda, onların prim ödeme gün sayılarını gös-termektedir. Ancak, işveren ve sigortalı arasında kısmi süreli iş sözleşmesinin yazılı olarak yapılmış olması kaydıyla, ay içerisinde günün bazı saatlerinde çalışan ve çalıştığı saat karşılığında ücret alan sigortalının ay içindeki prim ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saati süresinin 4857 sayılı kanuna göre belirlenen haftalık çalışma süresine göre hesaplanan günlük çalışma saatine bölünmesi suretiyle bulunmaktadır. Bu hesaplamada gün kesirleri bir gün ola-rak kabul edilmektedir (5510 sayılı kanunun madde 80/f.1/g ve h bendi)

İşveren ve sigortalı arasında çağrı üzerine çalışmaya dayalı yazılı iş sözleşmesinde taraflar arasında çalışma süresi gün, hafta veya ay olarak belirlenmemiş ise sigortalının ay içindeki prim ödeme gün sayısı haftalık çalışma süresi en az yirmi saat kararlaştırılmış olarak

Page 76: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

75Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

yukarıda açıklanan bent hükmüne göre hesaplanmaktadır (5510 sa-yılı kanunun madde 80/f.1/ı bendi).

Yukarıda açıklanan bentlere göre ay içerisinde 30 günden az sos-yal sigorta prim ödeme gün sayısının söz konusu olması durumunda ay içinde kalan günlere ilişkin GSS primleri, eksik çalışma süreleri dikkate alınmak suretiyle hesaplanmaktadır (5510 sayılı kanunun madde 80/f.1/i bendi).

İsteğe bağlı sigortalılar, primi devlet tarafından ödenenler, ülke-mizde ikamet eden yabancı ülke vatandaşları ile 60. maddede sayılan tüm bentler dışında kalmak suretiyle genel sağlık sigortalı sayılan kişiler her ay otuz tam gün prim ödemek zorundadırlar. İsteğe bağlı sigortalının aynı ay içinde zorunlu sigorta kapsamında prim ödeme gün sayısı bulunması durumunda, ayın geri kalan günleri için isteğe bağlı sigorta gün sayısı kadar GSS primi ödenmektedir (5510 sayılı kanunun madde 88/3).

Hizmet akdi ile bir ya da birden fazla işveren tarafından çalış-tırılan sigortalılardan kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar ile ev hizmetlerinde ay içinde otuz günden az çalışan sigortalılar için eksik günlere ait GSS primlerinin otuz güne tamamlanması koşulu-na hükmedilerek GSS primini tam ödeme zorunluluğu getirilmiştir. Otuz güne tamamlayıcı nitelikteki primlerin ödenmesi fert başına düşen gelire göre devlet tarafından ya da kişilerin kendisi tarafından ödenir (5510 sayılı kanunun madde 88/f.4). Kamu idarelerine ait işyerlerinde çalışan sigortalıların iş sözleşmelerinin askıda kaldığı aylara ait GSS primi, prime esas günlü kazanç alt sınırı üzerinden ilgili kamu idarelerince ödenmektedir (5510 sayılı kanunun madde 88/f.4).

2.4. GENEL SAĞLIK SİGORTASI PRİM ORANLARI VE PRİM ÖDEME YÜKÜMLÜLÜKLERİ

GSS kapsamında verilen sağlık hizmetlerinden faydalanabilmek için, bu kapsama giren sigortalılardan belli kesimlerin prim ödeme zorunluluğu vardır. GSS için ödenecek primlerin oranları 5510 sa-yılı kanunun madde 81 ile GSS ile ilgili yönetmelik madde 13’de açıklanmıştır. GSS hizmetlerinden faydalanmak için ödenecek prim oranlarında “Prime Esas Kazanç” kavramı temel alınmıştır. GSS primi ödeyecekler için bu kişilerin prim oranları ve prim ödeme yü-kümlüleri Tablo 3’de gösterilmiştir:

Page 77: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

76 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Tablo 3: GSS Prim Oranları ve Prim Ödeme Yükümlüleri.

GSS Kapsamı Prim Oranı (% olarak)

Prim Ödeme Yü-kümlüsü

4a, 4b ve 4c sigortalıları ile yurt dışında çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri

12,5 İşverenleri tarafından ödenir (%5’i sigortalı, %7,5’i işveren hissesidir).

2022, 1005, 3292, 2330, 2828, 442, 3713, 2913 S.K. kapsa-mındakiler

12 İlgili kamu idareleri tarafından ödenir.

İsteğe bağlı sigortalılar 12 Kendileri tarafından ödenir.

Yabancı ülke vatandaşları ile kapsamda sayılan hiçbir kate-goriye girmeyen genel sağlık sigortalılar

12 Kendileri tarafından ödenir.

Özelleştirme nedeniyle iş kaybı tazminatı alanlar ile işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden faydalananlar

12 Türkiye İş Kurumu tarafından ödenir.

Kaynak: 5510 S.K. 81. m. ile GSSİY 13-14. maddelere göre hazırlanmıştır.

Kanunun 81. Maddesinin 2. fıkrasında devletin, Sosyal Güven-lik Kurumu’ nun her ay itibarıyla tahsil ettiği malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları yanında GSS priminin de dörtte biri oranında kuru-ma katkı yapacağı düzenlenmiştir. Devlet katkısı olarak hesaplana-cak bu tutar, talep edilen tarihi müteakiben 15 gün içinde Hazinece Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenecektir. Sosyal sigortalar ve GSS sisteminin finansmanına devletin zorunlu katkısı, sistemden kaçan-lar üzerinde psikolojik olarak olumlu bir etki yapacaktır. İşverenler, işçiler ve kendi adına bağımsız çalışanlar ile kapsam içindeki diğer kesimler, devleti yanında hissettiklerinden gönüllü olarak prim öde-mek isteyeceklerdir (Tezel, 2004: 31; Bostancı, 2007: 261).

Bununla birlikte, devletin sosyal güvenlik sistemine katkısının düzeyi belirlenirken, gelişmekte olan ülkeler için önemli olan ulusal tasarrufu zedelemeyecek oranda olması ve diğer sosyal devlet uygu-lamalarına da kaynak ayıracak şekilde olmasına dikkat edilmelidir (Bostancı, 2007: 261).

Page 78: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

77Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

SONUÇ VE ÖNERİLER

İnsan var olduğu andan itibaren, hayatı boyunca doğabilecek tehditlere karşı kendisini ve ailesini korumaya ihtiyaç duymuştur. Nitekim bugün insanlığın yaratılışından gelen emin olma ihtiyacı, birtakım koruma yöntemlerinin geliştirilmesine yol açmıştır. Bu-gün ve gelecek için özetlenen düşünce; sosyal güvenlik unsurunu, özellikle sanayileşme ile insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından biri haline getirmiştir. Sosyal güvenlik, sosyal refah ve sosyal tazminat programları hem ülkemizde hem de diğer ülkelerde sosyal güvenli-ğin sağlanmasında önem kazanmıştır.

Topluluğun barış ve refahını bozan çeşitli sosyal tehlike bulun-maktadır. Bu sosyal tehlikelerin en önemlisi hastalık riskidir. Has-talık, herkesin hayatında her an karşılaşabileceği bir olgudur. Başka bir deyişle, hastalık, hastalığın teşhisi, tedavisi ve ilaç ihtiyacı nede-niyle kişinin gelirinin düşmesine neden olmasının yanı sıra kişinin çalışmaktan geçici ya da kalıcı olarak uzaklaşmasına ve giderlerinde artışa neden olmaktadır. Hastalık riski bireysel bir risk gibi görünse de, sağlıklı bir toplum yaratma katma değeri göz önüne alındığında sosyal bir risktir. Doğal bir sonuç olarak, ülkeler, sağlık sistemlerini hastalık riskine karşı daha etkin ve etkili kılmaya yönelik politikalar geliştirmektedirler.

Ülkeler ekonomik, sosyal ve siyasi tercihlerine göre sağlık yararları içeren bir sosyal güvenlik modelini benimsemişlerdir. Uyumlaştırılmış sosyal güvenlik modelinin ana belirleyicisi olan sosyal sağlık sigortası sistemleri dört ana grupta değerlendirilmekte-dir. Bunlar sosyal sağlık sigortası sistemi (Bismack Modeli), ulusal sağlık sistemi (Beveridge Modeli), kamu yardım sistemi, karma ve yerel kuruluşların sistemidir. Sağlık sistemleri dört kategoride de-ğerlendirilmesine rağmen, sağlık sistemi dinamik bir yapıya sahip olduğundan hızlı değişim ve dönüşüm yaşamaktadır. Bu nedenle, ülkeler aynı anda birden fazla sağlık sistemi uygulayabilir.

Literatürde Bismarck Modeli olarak da adlandırılan sosyal sağlık sigortası sistemi, liberal ekonomi sistemini benimsememiş ülkeler tarafından uygulanmaktadır. Bir başka deyişle, bu modelde yer alan kişiler, hastalığına ödenen primlerle bağlantılı olmadan hastalık ön-cesi kazançlarına göre kendilerine bakmak zorunda oldukları sigorta primlerini ya aile üyeleri ödemekte ya da buna göre daha düşük bir

Page 79: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

78 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

ücret ödemektedirler İnsanlar ihtiyaç duydukları sağlık bakım hiz-metlerini almaktadırlar. Bismarck Modelini uygulayabilecek ülke-ler arasında Almanya, Fransa, Hollanda, Lüksemburg, İsviçre yer almaktadır.

Sosyalleştirme veya Beveridge Modeli olarak da bilinen Ulusal Sağlık Hizmeti Sisteminde, ülkede yaşayan tüm vatandaşların ihti-yaç duyduğu sağlık sistemi ücretsiz sağlanmaktadır. Kamu gelirle-rinin finansman kaynağı olduğu Ulusal Sağlık Hizmeti Sisteminde sağlık hizmetleri tek bir ortak çatı altında yürütülmektedir. İngiltere, İrlanda, İsveç, Danimarka, İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan, Ulusal Sağlık Hizmeti Sistemini kabul eden ülkelerdir. Ekonomile-rin tarım temelli olduğu ve kırsal nüfusun yoğunlaştığı Kamu Yar-dım sisteminde, ihtiyaç duydukları sağlık hizmetleri için yeterli mali güce sahip olmayan insanlardan herhangi bir ücret alınmamaktadır. Düşük gelir grubu olan vatandaşlar, zorunlu veya gönüllü sigorta yoluyla sağlık sigortası kapsamındadır. Karma ve Yerel Kuruluşlar Sistemi’nde, devlet sağlık kurumlarının vergilendirilmesinin yanı sıra hastalık öncesi insanlar tarafından sağlık finansmanı hizmeti alanlara prim ödenen paylar da vardır. Birleşik Devletler ve Kanada tarafından uygulanan bu modelde, nüfusun küçük bir kısmı sosyal sigorta kapsamındadır, ancak model esas olarak kişinin prim ödeme-sine dayanmaktadır.

KAYNAKLAR

• ADAK ÖZÇELİK, N. (2002). Sağlık Sosyolojisi, Kadın ve Kentleşme. İstanbul: Birey Yayınları.

• AKÇAY, M. (2011). Türkiye’de Özel Hastanelerin Sunmuş Olduğu Hiz-metlere Pazarlama Bakış Açısı, Stratejik Pazarlama ve Marka Yönetimi Yüksek Lisans Programı Uzmanlık Projesi, T.C. Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

• AKDUR, R. (2003). Sağlık Sektörü Temel Kavramlar: Türkiye ve Av-rupa Birliğinde Durum ve Türkiye’nin Birliğe Uyumu. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.

• AKPINAR, T. (2009). Avrupa Birliği Ekseninde Türkiye’de Tarım Sek-töründe Sosyal Güvenlik ve Sorunları. Tekirdağ: Namık Kemal Üniver-sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınları.

Page 80: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

79Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

• ALPER, E. (2005) Emeklilik Reformları: Dünya Bankası, Avrupa Birliği ve Türkiye (Sosyal Politika Forumu Araştırma Raporu). İstanbul: Boğa-ziçi Üniversitesi Yayınları.

• ALPER, Y. (2003). Türkiye’de Sosyal Güvenlik ve Sosyal Sigortalar. 4. Baskı. Bursa: Ekin Kitapevi.

• ANNARD, W. (2011). Sağlık Harcamalarının Yönetimi ve Azaltılmasına Yönelik Yeni Yaklaşımlar, Hollanda Örneği, II. Uluslararası Sosyal Gü-venlik Sempozyumu, (17-18 Mayıs 2011) Ankara: SGK Yayınları.

• BOSTANCI, Y. (2007). Sosyal Güvenlik Hukukunda Genel Sağlık Si-gortası, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya.

• BÜYÜKSAVAŞ, A. (2010). Kamu Hizmeti Sunan Özel Hastanelerin So-runları ve Çözüm Önerileri: Isparta ve Antalya Örneği, Süleyman De-mirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Isparta.

• GÖNENCAN, Z. (2005). Sosyal Güvenlik Sistemimizde Reform Arayış-ları, TİSK İşveren Dergisi, 44(2).

• PEKTEN, A. (2006). Genel Sağlık Sigortası Sistemi ve Getirdiği Yenilik-ler, Sayıştay Dergisi, 61: 119-138.

• T.C. SGK, (2009). Sağlıkta Dönüşüm, Sosyal Güvenlik Dergisi, 1(3): 13-14.

• TEZEL, A. (2004). Sosyal Güvenlik Reformuna Nereden Başlanmalı, Türk Harb-İş, TURANLI, M. ve BAŞAR, Ö.D. (2011). Sağlıkta Dönü-şüm Uygulaması Sonrası Hastane Tercihlerindeki Değişimin İncelenme-si, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 13(1): 95-105.

• UŞAN, F. (2010). Sosyal Güvenliğin Kapsamı, I. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu, 14-15 Mayıs 2010 – Ankara.

• YILMAZ, A. (2004). Tahsis Mevzuatı ve İşlemleri. Ankara: SSK Yayın-ları.

Page 81: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

80 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Kişisel Özelliklerin Hasta Aktifliği Düzeyi Üzerindeki Etkisinin İncelenmesiExamining The Impact Of Personal Characteristics On Patient Activation Level

Fedayi YAĞAR*Pınar ÖKE**

ÖZETBu çalışmada hastaların aktiflik düzeyini değerlendirmek ve hasta aktifliği düzeyinin bazı kişisel özelliklere göre anlamlı bir farklılık gösterip gösterme-diğini belirlemek amaçlanmıştır. Araştırma evrenini 01.12.2016-01.02.2017 tarihlerinde özel hastaneye başvuran hastalar oluşturmuştur. Araştırma kap-samında 266 hastaya ulaşılmıştır. Araştırmada Hibbard ve diğerleri (2005) geliştirilen, Hasta Aktifliği Ölçeği kullanılmıştır. Veriler bilgisayar ortamın-da SPSS 20.0 programı aracılığı ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonucun-da hasta aktifliği düzeyi 3,74 olarak belirlenmiştir. Çalışmada hasta aktifliği düzeyinin eğitim durumu, medeni durum ve gelir durumuna göre anlamlı farklılıklar gösterdiği gözlemlenmiştir.

Anahtar Sözcükler: Hasta, hasta aktifliği, kişisel özellikler

*Arş. Gör., Marmara Üniversitesi SBF Sağlık Yönetimi Bölümü., [email protected] ** Arş. Gör., Kırıkkale Üniversitesi SBF Sağlık Yönetimi Böl., pı[email protected]

Page 82: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

81Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

ABSTRACTThe purpose of this study is to determine the levels of patient activation and to find out whether the perceptions of patient activation change depending on certain personal characteristics. The universe of the study was composed of patients make a application to private hospital on 01.12.2016-01.02.2017. Within the scope of the study, 266 patients were reached. The Patient Activa-tion Scale developed by Hibbard et al. (2005) was used. The data were eva-luated in a computer environment via the SPSS 20.0 program. The results of the study demonstrate an patient activation level at 3.74. It is observed in the study that patient activation level shows significant differences according to educational background, marital status and income status. Key Words: Patient, patient activation, personal characteristics

GİRİŞ

Hastaların sağlıklarını ve bakımlarını yürütmek amacıyla gerekli bilgiye, yeteneğe ve güvene sahip olmasına ve bu süreçte anlaşıla-bilir bir rol üstlenmelerine hasta aktifliği denir (Hibbard ve Greene, 2012). Hasta aktifliği dört aşamadan oluşmaktadır. Bunlar; aktif ro-lün önemine inanma, aktif olma için bilgi ve güven, eyleme geçme ve stres altında iken rutini koruyabilmedir (Hibbard vd., 2005). Has-ta aktifliği düzeyini artırabilmek için kişinin yeteneğinin, bilgisinin, inancının ve motivasyonunun, yani kendine güveninin iyi seviye olması gerekmektedir (Hibbard vd., 2004). Yetenek, bireyin egzer-siz yapma, iyi beslenme ve tansiyon izlemi gibi konurda öz yönetim davranışı becerilerini göstermesidir. Bilgi, kişinin ne zaman sağlık personeline gidileceği, tedavisinin ne olduğu ve nasıl müdahale edi-leceği gibi konularda yeterli bilgi düzeyine sahip olmasıdır. İnanç, bireyin kendini birinci sorumlu olarak görmesi ve öz yönetim dav-ranışı becerilerini sergilediğinde iyi sonuçlar alacağını bilmesidir. Motivasyon, kişinin bu statüsünü sürdürmede istekli olması, günlük yaşamında ve stresli durumlarda bile kendine güveninin olmasıdır (Koşar, 2015). Örneğin Hibbard ve diğerleri (2007) tarafından ya-

Page 83: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

82 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

pılan çalışmada hasta aktifliği ile öz yönetim davranışları arasındaki ilişki incelenmiştir. 479 katılımcı üzerinde yapılan çalışmada bu iki alan arasında bir ilişki olduğu belirlenmiş ve aktiflik arttığı zaman öz yönetim davranışlarının da gelişebileceğine vurgu yapılmıştır.

Hibbard ve diğerleri (2005) tarafından yapılan çalışmada kronik bir hastalığa sahip olan bireylerin karmaşık tedavi yöntemlerini daha iyi takip edebileceğine, durumlarını gözlemleyebileceğine, yaşam biçimini değiştirebileceğine ve gerektiğinde profesyonel bir şekilde kararlar alabileceğine vurgu yapılmıştır. Ayrıca bunları yapabilmek için iyi düzeyde bilginin, yeteneğin ve kendine güvenin olması ge-rektiği de belirtilmiştir. Benzer bir şekilde yapılan diğer birçok çalış-mada da kronik hastalığa sahip olan kişilerin hasta aktifliği düzeyle-rinin daha iyi olduğu gözlemlenmiştir (Mosen vd., 2007; Greene ve Hibbard, 2011; Rogvi vd., 2012). Ayrıca aktif olan hastaların daha az aktif olanlara göre sağlık sonuçlarının ve bakımlarının daha iyi düzeyde olduğu bilinmektedir (Hibbard ve Greene, 2012). Literatüre bakıldığında ise genel olarak hasta aktifliği düzeyinin sağlık sonuç-ları üzerindeki etkilerinin incelendiği görülmüştür. Örneğin Greene ve Hibbard (2011) tarafından 25,047 yetişkin hasta üzerinde yapılan çalışmada hasta aktifliği düzeyinin sağlık çıktılarını etkileyip etki-lemediği araştırılmıştır. Araştırma sonucunda bu iki alan arasında kuvvetli bir ilişki olduğuna ve hasta aktifliği düzeyinin artırılması ile birlikte sağlık çıktılarının geliştirilmesi için büyük bir potansiye-le sahip olunacağına vurgu yapılmıştır. Alegria ve diğerleri (2008) tarafından 231 katılımcı üzerinde yapılan çalışmada hasta aktifliği-nin kişilerin ruh sağlığı üzerindeki etkisi araştırılmış ve olumlu etki yapabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Parchman ve diğerleri (2010) tarafından yapılan 236 katılımcı üzerinde yapılan çalışmada hasta aktifliğinin diyabet üzerindeki etkisi araştırılmış ve hasta aktifliğinin artırılması ile birlikte istenilen olumlu sonuçların alındığı gözlem-lenmiştir. Sacks ve diğerleri (2014) tarafından 5253 kişi üzerinde yapılan çalışmada hasta aktifliğinin depresyon üzerindeki etkisi in-celenmiş ve hasta aktiflik düzeyi yüksek olan hastaların depresyon seviyelerinin daha düşük olduğu belirlenmiştir. Sheikh ve diğerleri (2016) tarafından 140 hasta üzerinde yapılan çalışmada hasta aktif-liğinin acil sağlık hizmetleri üzerindeki etkisi araştırılmış ve düşük seviyede hasta aktifliğine sahip olan kişilerin acil sağlık hizmetlerini daha çok tercih ettiği gözlemlenmiştir. Rask ve diğerleri (2009) ta-

Page 84: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

83Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

rafından 287 hasta üzerinde yapılan çalışmada hasta aktifliğinin di-yabet yönetimi üzerindeki etkisi araştırılmış ve hasta aktiflik düzeyi yüksek olanların daha kolay diyabeti yönettiği görülmüştür. Mosen ve diğerleri (2007) tarafından 4108 kişi üzerinde yapılan bir çalış-mada ve Remmers ve diğerleri (2009) tarafından 1180 kişi üzerinde yapılan çalışmalarda da hasta aktifliği ile sağlık çıktıları arasında bir ilişki olduğu gözlemlenmiştir.

YÖNTEM

Araştırmada anket esasına dayalı alan araştırması yöntemi kulla-nılmıştır.

Amaç

Bu çalışmanın amacı hastaların hastalık yönetimindeki aktif-lik düzeyini belirlemek ve bu düzeyin bazı kişisel özelliklere göre farklılık gösterip göstermediğini incelemektir. Çalışmanın bu amacı doğrultusunda aşağıda verilen soruların cevapları belirlenmeye çalışılmıştır:

•Hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeyi ve bu düzeyin aşamaları ne seviyededir?

•Hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeyi bazı demogra-fik özelliklere (yaş, cinsiyet, eğitim durumu, medeni durum ve gelir durumu) göre farklılık göstermekte midir?

Evren ve Örneklem

Araştırma evrenini İstanbul’da bulunan bir özel hastaneye po-liklinik hizmeti almak için başvuran hastalar oluşturmaktadır. Araş-tırma 01.12.2016-01.02.2017 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmada kolayda örnekleme yöntemi tercih edilmiştir. Araştırma kapsamında 270 kişiye anket uygulanmış ve 4 tane anket uygun bu-lunmadığı için analize dâhil edilmemiştir. Analize dâhil edilen anket sayısı 266’dır.

Veri Toplama Aracı

Çalışmada geçerlilik ve güvenirliliği Hibbard ve diğerleri (2005)

Page 85: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

84 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

tarafından yapılan “Hasta Aktifliği Ölçeği” kullanılmıştır. 13 ifade-den oluşan ölçek 5’li Likert tipinde (1-en düşük düzey, 5-en yüksek düzey) tasarlanmıştır. Ölçeğin; aktif rolün önemine inanma, aktif olma için bilgi ve güven, eyleme geçme ve stres altındayken rutini koruyabilme olmak üzere dört aşaması vardır. Aktif rolün önemine inanma aşamasının güvenilirlik katsayısı 0,77; aktif olma için bil-gi ve güven aşamasının katsayısı 0,88; eyleme geçme aşamasının katsayısı 0,84 ve stres altındayken rutini koruyabilme aşamasının katsayısı 0,68 olarak bulunmuştur. Ayrıca genel olarak hasta aktifliği ölçeğinin güvenilirlik katsayısı 0,93 olarak belirlenmiştir. Bu verilerden hareketle hem aşamaların hem de genel olarak ölçeğin güvenilirlik seviyelerinin iyi düzeyde olduğu söylenebilir.

Veri Analizi

Uygulamada, çarpıklık ve basıklık değerlerinin -2 ile +2 arasında değerler alması durumunda, verilerin normal dağılım gösterdiği ka-bul edilmektedir (Kanten, 2012). Hesaplanan veri setinin çarpıklık değeri - 0,790; basıklık değeri ise 0,974 olarak bulunmuş ve çalışma-nın normal dağılım gösterdiği tespit edilmiştir. Çalışmada hastaların genel aktiflik düzeyi ile çeşitli kişisel verilerin karşılaştırılmasında bağımsızlık örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizi kullanıl-mıştır. Elde edilen veriler SPSS 20.0 programı kullanılarak bilgisa-yar ortamında değerlendirilmiştir.

BULGULAR

Bu kısımda çalışma ile ilgili temel bulgular ve sonuçlar tablolar aracılığı ile açıklanmaya çalışılmıştır. Hastalara ilişkin bazı kişisel özellikler aşağıda verilen Tablo 1’de gösterilmiştir. Katılımcıların %72,2’sinin 30 yaşın altında olduğu, %54,1’,inin kadın olduğu, %53,8’inin en lisans mezunu olduğu, %76,7’sinin en az 2 kez sağlık kuruluşuna başvuru yaptığı ve %63,5’inin ise 2000 TL ve altı gelire sahip olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca bu kişilerin %66,54’ünün be-kar olduğu da tespit edilmiştir.

Page 86: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

85Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Tablo 1. Hastalara İlişkin Kişisel Özellikler

Özellik Sayı Yüzde Özellik Sayı YüzdeYaş

30 >

30 ≤

192

74

72,2

27,8

Cinsiyet

Kadın

Erkek

144

122

54,1

45,9Öğrenim Durumu

Lisans >

Lisans ≤

123

143

46,2

53,8

Aylık Gelir Durumu

0-1000 TL

1001-2000

2001 ve üstü

70

99

97

26,3

37,2

36,5

Medeni Durum

Bekar

Evli

177

89

66.54

33,46Toplam 266 100,0 Toplam 266 100,0

Hasta aktifliği aşamaları ve genel hasta aktifliği düzeylerine ilişkin minimum, maksimum, ortalama ve standart sapma değerleri aşağıda verilen Tablo 2›de gösterilmiştir. Katılımcıların genel ola-rak hasta aktifliği düzeyinin (3,74±0,82) iyi seviyede olduğu görül-müştür. Aşamalar açısından bakıldığında da ortalama skorların iyi düzeyde olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca hasta aktifliği aşamaları düzeylerine ait puanların standart sapmalarının ise 0,84 ile 1,07 ara-sında değiştiği belirlenmiştir.

Tablo 2.Hasta Aktifliği Düzeyine İlişkin Tanımlayıcı İstatistikler

Hasta Aktifliği ve Aşamaları N Min Mak. Ort. Ss.

Hasta Aktifliği Aşamaları

Aktif Rolün Önemine İnanma 266 1 5 3,98 0,84

Aktif Olma İçin Bilgi ve Güven 266 1 5 3,75 0,88

Eyleme Geçme 266 1 5 3,67 1,00

Stres Altındayken Rutini Koruyabilme 266 1 5 3,59 1,07

Hasta Aktifliği Düzeyi (Genel) 266 1 5 3,74 0,82

Page 87: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

86 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Çalışmada hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeyi-nin yaşlarına ve cinsiyetlerine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir (Tablo 3). Yapılan analiz sonucunda hastaların aktiflik düzeyinin yaşlarına (p=0,495; p>0,05) ve cinsi-yetlerine (p=0,754; p>0,05) göre anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı gözlemlenmiştir.

Çalışmada hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeyinin eğitim durumlarına göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir (Tablo 3). Yapılan analiz sonucunda en düşük lisans seviyesinde eğitim düzeyine sahip olan hastalar ile lisans seviyesi altında eğitim düzeyine sahip olan hastaların hastalık yönetiminde-ki aktiflik düzeylerinin farklılık gösterdiği belirlenmiştir (p=0,042; p<0,05). Ortalama skorlar açısından bakıldığında en az lisans düze-yinde eğitim seviyesine sahip olan hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeylerinin (3,65±0,81) lisans seviyesi altında eğitim dü-zeyine sahip hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeylerine (3,85±0,83) göre daha düşük olduğu tespit edilmiştir.

Tablo 3. Hasta Aktifliği Düzeyinin Bazı Kişisel Özelliklere Göre Karşılaştırılması (T Testi)

Değişkenler

N

Hasta Aktifliği Düzeyi

Ort. Ss. T P

Yaş30 >

30 ≤

192

74

3,76

3,69

0,80

0,900,683 0,495

CinsiyetErkek

Kadın

122

144

3,73

3,76

0,92

0,730,313 0,754

Eğitim DurumuLisans >

Lisans ≤

123

143

3,85

3,65

0,83

0,812,042 0,042

Medeni DurumBekar

Evli

177

89

3,83

3,58

0,73

0,972,127 0,035

Çalışmada hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeyinin medeni durumlarına göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir (Tablo 3). Yapılan analiz sonucunda bekar olan hastalar ile evli olan hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeylerinin farklılık gösterdiği belirlenmiştir (p=0,035; p<0,05).

Page 88: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

87Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Ortalama skorlar açısından bakıldığında bekar olan hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeylerinin (3,82±0,73) evli olan hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeylerine (3,58±0,97) göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Tablo 4. Hasta Aktifliği Düzeyinin Gelir Durumuna Göre Karşılaştırılması (Anova Testi)

Değişkenler

N

Hasta Aktifliği Düzeyi

Ort. Ss. F P

Gelir Durumu

0-1000

1001-2000

2001 ve üstü

70

99

97

3,95

3,76

3,58

0,76

0,78

0,894,097 0,018

Çalışmada hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeyinin gelir durumlarına göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir (Tablo 4). Yapılan analiz sonucunda hastaların gelir durumlarına hastalık yönetimindeki aktiflik düzeylerinin değiştiği gözlemlenmiştir (p=0,018; p<0,05). Farklılığa neden olan alt boyut-ları tespit etmek için post-hoc testlerine başvurulmuş ve homojenlik varsayımını sağladığı için (p=0,733; p>0,05) tukey testi kullanıl-mıştır. Yapılan analizde «0-1000” ile “2001 ve üstü” gelir durum-ları arasında farklılık olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca ortalamalara bakıldığında “0-1000” arasında gelire sahip olan hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeyinin diğerlerine göre daha yüksek oldu-ğu görülmüştür.

TARTIŞMA

Hasta aktifliği düzeyinin birçok sağlık sonucu üzerinde olumlu etkisinin olduğu bilinmektedir. Örneğin Alegria ve diğerleri (2008) tarafından yapılan çalışmada hasta aktifliği düzeyi ile ruh sağlığı arasında; Rask ve diğerleri (2009) ve Parchman ve diğerleri (2010) tarafından yapılan çalışmalarda hasta aktifliği düzeyi ile diyabet yönetimi arasında ve Sacks ve diğerleri (2014) tarafından yapılan çalışmada ise hasta aktifliği düzeyi ve depresyon arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Bu çalışmada ise kişilerin sağlık ve bakımları üzerinde çok etkili olduğu görülen hasta aktifliği düzeyleri belirlen-

Page 89: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

88 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

meye çalışılmıştır. Yapılan analizler sonucunda hasta aktifliği düzeyi 3,74 olarak belirlenmiştir. Ortalama skor açısından bakıldığında bu değerin ortalamanın üzerinde olduğu söylenebilir.

Hibbard ve diğerleri (2004) tarafından hasta aktifliği ile ilgili yapılan çalışmada hasta aktifliği düzeyinin yüksek olabilmesi için kişilerin kendilerine olan inançlarının yüksek olması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Bu kapsamda Hibbard ve diğerleri (2005) tara-fından geliştirilen “Hasta Aktifliği Ölçeği” dört aşamalı olarak dü-şünülmüştür. Bunlar; aktif rolün önemine inanma, aktif olma için bilgi ve güven, eyleme geçme ve stres altında rutini koruyabilmedir. Bu araştırmada ilk aşama olan aktif rolün önemine inanma aşama-sının ortalaması 3,98 olarak bulunmuştur. İkinci aşama olan aktif olma için bilgi ve güven aşamasının ortalaması 3,75; üçüncü aşama olan eyleme geçme aşamasının ortalaması 3,67 ve son aşama olan stres altındayken rutini koruyabilme aşamasının ortalaması ise 3,59 olarak belirlenmiştir. Araştırmada aşamalar ilerledikçe ortalamala-rın düştüğü gözlemlenmiştir. Bu veriler ışığında hastaların aktif role inandıkları fakat stres altındayken rutini koruyabilmek adına daha pasif oldukları söylenebilir.

Bu çalışmada kişisel özelliklerin hasta aktifliği üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla hastaların yaşları, cinsiyetleri, eğitim durumla-rı, medeni durumları ve gelir durumları ile hastalık yönetimindeki aktiflik düzeyleri karşılaştırılmıştır. Hastaların hastalık yönetiminde-ki aktiflik düzeylerinin yaşlarına (p=0,495; p>0,05) ve cinsiyetlerine (p=0,754; p>0,05) göre anlamlı bir farklılık göstermediği belirlen-miştir. Literatür incelendiğinde bu sonuçları destekler nitelikte ça-lışmalar olduğu görülmüştür. Magnezi ve Glasser (2014) tarafından 203 kişi üzerinde yapılan çalışmada; Alegria ve diğerleri (2009) ta-rafından 1067 kişi üzerinde yapılan çalışmada ve Stepleman ve di-ğerleri (2010) tarafından 199 kişi üzerinde yapılan çalışmada hasta aktiflik düzeylerinin bireylerin yaşlarına göre anlamlı bir farklılık göstermediği gözlemlenmiştir. Aynı şekilde Sheik ve diğerleri (2016) tarafından 140 kişi üzerinde yapılan çalışmada; Hendriks ve diğerle-ri (2016) tarafından 1615 kişi üzerinde yapılan çalışmada ve Smith ve diğerleri (2013) tarafından 697 kişi üzerinde yapılan çalışmada kişilerin cinsiyetleri ile hasta aktifliği düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.

Page 90: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

89Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Çalışmada hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeyle-rinin eğitim durumlarına (p=0,042; p<0,05), medeni durumlarına (p=0,035; p<0,05) ve gelir durumlarına (p=0,018; p<0,05) göre an-lamlı bir farklılık gösterdiği gözlemlenmiştir. Literatür incelendiğin-de bu sonuçları destekler nitelikte çalışmalar olduğu görülmüştür. Eğitim durumu açısından bakıldığında Gleason ve diğerleri (2016) tarafından 277 kişi üzerinde yapılan çalışmada; Nijman ve diğerleri (2014) tarafından 1432 kişi üzerinde yapılan çalışmada ve Lubetkin ve diğerleri (2010) tarafından 527 kişi üzerinde yapılan çalışmada hasta aktifliği düzeyleri ile eğitim durumu arasında anlamlı bir fark-lılık bulunmuştur. Medeni durum açısından bakıldığında Fowles ve diğerleri (2009) tarafından 625 kişi üzerinde yapılan çalışmada ki-şilerin hasta aktifliği düzeyinin medeni durumlarına göre farklılık gösterdiği vurgulanmıştır. Gelir durumu açısından bakıldığında ise Ryvicker ve diğerleri (2013) tarafından 587 kişi üzerinde yapılan çalışmada; Skolasky ve diğerleri (2008) tarafından 65 kişi üzerin-de yapılan çalışmada ve Nijman ve diğerleri (2014) tarafından 1432 kişi üzerinde yapılan çalışmada hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeylerinin gelir durumlarına göre farklılık gösterdiği göz-lemlenmiştir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Çalışmada hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeyinin orta seviyede olduğu belirlenmiştir. Aşamalar açısından bakıldığında en yüksek ortalamaya sahip aşamanın aktif rolün önemine inanma aşaması, en düşük ortalamaya sahip aşamanın ise stres altındayken rutini koruyabilme aşaması olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca çalışmada hastaların hastalık yönetimindeki aktiflik düzeylerinin eğitim, medeni ve gelir durumuna göre farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalarda da görüldüğü üzere, hasta aktiflik düzeyinin yüksek olmasının sağlık çıktıları (depresyonu azaltmak veya diyabet yönetimini kolaylaştırmak gibi) üzerindeki etkisi bü-yüktür. Bu noktada hasta aktifliği düzeyinin artırılmasında bilgilen-dirme faktörüne önem verilmesi gerektiği düşünülmüştür. Örneğin Solomon ve diğerleri (2012) tarafından yapılan çalışmada web ta-banlı bilgilendirmeler ile hasta aktiflik düzeyinin artırılabileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda internet üzerinden merkezi sistem ile randevu alınan sayfalarda hastalıklar ile ilgili bilgilendirmelerin ya-

Page 91: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

90 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

pıldığı yeni sekmeler oluşturulabilir. Özel sektör ise kurumun web sitesinde gerekli bilgiler verilebilir. Ayrıca hem kamu kuruluşların-da (aile hekimlikleri de dahil) ve özel sağlık kuruluşlarında hasta-lıklar ile ilgili dikkat çeken broşürler oluşturulabilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, hasta aktifliği düzeyinin kamu yararına ya-pabileceği katkıdır. Örneğin Sheikh ve diğerleri (2016) tarafından yapılan çalışmalarda hasta aktiflik düzeyi yüksek olan kişilerin daha az acil sağlık hizmetlerini tercih ettikleri görülmüştür. Bu anlam-da bilgilendirme amaçlı televizyonlarda, internette veya radyo gibi yayın organlarında yapılan kamu spotlarının artırılması gerektiğine vurgu yapılmıştır.

Türkiye’deki literatür incelendiğinde hastaların hastalık yöneti-mindeki aktiflik düzeyini değerlendiren ve bu düzeyin bazı kişisel özelliklere göre farklılık gösterip göstermediğini inceleyen bir ça-lışmanın olmadığı görülmektedir. Bu bakımdan çalışmanın Türkçe literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Araştırma bir özel has-taneye başvuran hastalar üzerinde yapılmıştır ve bu yüzden ilgili hastaneye başvuran tüm hastalara ya da Türkiye’deki diğer hastalara genellenememesi çalışmanın sınırlılığıdır. Daha sonraki çalışmalar için örneklemin genişletilmesi ve araştırmanın bölgesel olarak daha kapsamı bir şekilde yapılması önerilmiştir.

KAYNAKÇA

• Alegria, M., Polo, A., Gao, S., Santana, L., Rothstein, D., Jimenez, A., Hunter, M.L., Mendieta, F., Oddo, V. and Normand, S.L. (2008). Evaluation of a Patient Activation and Empowerment Intervention in Mental Health Care, Medical Care, 46(3):247-256.

• Alegria, M., Sribney, W., Perez, D., Laderman, M. and Keefe, K. (2009). The Role of Patient Activation on Patient–Provider Communi-cation and Quality of Care for US and Foreign Born Latino Patients, J. Gen. Intern. Med., 24(3):534-541.

• Fowles, J.B., Terry, P., Xi, M., Hibbard, J., Bloom, C.T. and Harvey, L. (2009). Measuring Self-Management of Patients’ and Employees’ Health: Further Validation of The Patient Activation Measure (pam) Based on Its Relation to Employee Characteristics, Patient Educa-tion and Counseling, 77(1):116-122.

Page 92: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

91Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

• Gleason, K.T., Tanner, E.K., Boyd, C.M., Saczynski, J.S. and Szan-ton, S.L. (2016). Factors Associated with Patient Activation in a Older Adult Population with Functional Difficulties, Patient Education and Counseling, 99: 1421-1426.

• Greene, J. and Hibbard, J.H. (2011). Why Does Patient Activation Mat-ter? An Examination of the Relationships Between Patient Activation and Health-Related Outcomes, J Gen Intern. Med., 27(5):520–526.

• Hendriks, S.H., Hartog, L.C., Groenier, K.H., Maas, A.H., Hateren, K.J., Kleefstra, N. and Bilo, H.J. (2016). Patient Activation in Type 2 Diabetes: Does It Differ Between Men and Women?, Journal of Dia-betes Research, 1-8.

• Hibbard, J.H., Stockard, J., Mahoney, E.R. and Tusler, M. (2004). De-velopment of The Patient Activation Measure: Conceptualizng and Measuring Activation in Patients and Consumer, Health Services Re-search, 39(4): 1005-1026.

• Hibbard, J. H., Mahoney, E. R., Stockard, J. and Tusler, M. (2005). Development and Testing of A Short Form of The Patient Activation Measure, Health Research and Educational Trust, 40(6):1918-1930.

• Hibbard, J.H., Mahoney, E.R., Stock, R. and Tusler, M. (2007). Do In-creases in Patient Activation Result in Improved Self Management Behaviors?, Health Research and Educational Trust, 42(4):1443-1463.

• Hibbard, J.H. and Greene, J. (2012). What The Evidence Shows About Patient Activation: Better Health Outcomes and Care Experiences; Fewer Data on Costs, Health Affairs, 32(2):207-214.

• Kanten, S. (2012). Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği: Geçerlilik Ve Güvenilirlik Çalışması, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilim-ler Enstitü Dergisi, 2(16):191-205.

• Koşar, C. (2015). Hasta Aktiflik Düzeyi Ölçüm Aracı’nın Türkçe’ye Uyarlanması: Geçerlilik Ve Güvenilirlik Çalışması, Yüksek Lisans Tezi, DEÜ Sağlık Bil. Enst., İzmir.

• Lubetkin, E.I., Lu, W.H. and Gold, M.R. (2010). Levels and Correlates of Patient Activation in Health Center Settings: Building Strategies for Improving Health Outcomes, Journal of Health Care for the Poor and Underserved, 21:796-808.

• Magnezi, R. and Glasser, S. (2014). Psychometric Properties of The Hebrew Translation of The Patient Activation Measure (PAM-13). PLoS ONE, 9(11):e113391.

Page 93: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

92 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

• Mosen, D.M., Schmittdiel, J., Hibbard, J., Sobel, D., Remmers, C. and Bellows, J. (2007). Is Patient Activation Associated With Outcomes of Care For Adults With Chronic Conditions?, J. Ambul Care Manage., 30(1):21-29.

• Nijman, J., Hendriks, M., Brabers, A., Jong, J. and Rademakers, J. (2014). Patient Activation and Health Literacy As Predictors of Health Information Use in A General Sample Of Dutch Health Care Consum-ers, Journal of Health Communication: International Perspec-tives, 19(8):955-969.

• Parchman, M.L., Zeber, J.E. and Palmer, R.F. (2010). Participatory De-cision Making, Patient Activation, Medication Adherence, and Interme-diate Clinical Outcomes in Type 2 Diabetes: A Starnet Study, Annals of Family Medicine, 8(5):410-417.

• Rask, K.J., Ziemer, D.C., Kohler, S.A., Hawley, J.N., Arinde, F.J. and Barnes, C.S. (2009). Patient Activation Is Associated With Healthy Be-haviors and Ease in Managing Diabetes in An İndigent Population, The Diabetes Educator, 35(4):622-630.

• Remmers, C., Hibbard, J., Mosen, D., Wagenfield, M., Hoye, R. and Jones, C. (2009). Is Patient Activation Associated With Future Health Outcomes and Healthcare Utilization Among Patients With Diabetes?, Journal of Ambulatory Care Management, 32(4):320-327.

• Rogvi, S., Tapager, I., Almdal, T.P., Schiotz, M.L. and Willaing, I. (2012). Patient Factors and Glycaemic Control-Associations and Ex-planatory Power, Diabetic Medicine, 382-389.

• Ryvicker, M., Feldman, P.H., Chiu, Y.L. and Gerber, L.M. (2013). The Role of Patient Activation in Improving Blood Pressure Outcomes in Black Patients Receiving Home Care, Medical Care Research and Review, 70(6):636-652.

• Sacks, R.M., Greene, J., Hibbard, J.H. and Overton, V. (2014). How Well Do Patient Activation Scores Predict Depression Outcomes One Year Later?, Journal of Affective Disorders, 169:1-6.

• Skolasky, R.L., Mackenzie, E.J., Wegener, S.T. and Riley, L.H. (2008). Patient Activation And Adherence to Physical Therapy in Persons Undergoing Spine Surgery, SPINE, 33(2):784-791.

• Sheikh, S., Hendry, P., Kaynych, C., Owensby, B., Johnson, J., Krae-mer, D.F. and Carden, D. (2016). Assessing Patient Activation and Health Literacy in The ED, American Journal of Emergency Medicine, 34:93-96.

Page 94: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

93Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

• Smith, SG., Curtis, LM., Wardle, J., von Wagner, C., and Wolf, MS. (2013). Skill Set or Mind Set? Associations Between Health Literacy, Patient Activation and Health. PLoS ONE 8(9):e74373.

• Solomon, M., Wagner, S.L. and Goes, J. (2012). Effects of A Web-Based Intervention For Adults With Chronic Conditions on Patient Activation: Online Randomized Controlled Trial, Journal of Medical Internet Research, 14(1):e32.

• Stepleman, L., Rutter, M.C., Hibbard, J., Johns, L., Wright, D. and Hughes, M. (2010) Validation of The Patient Activation Measure in A Multiple Sclerosis Clinic Sample and Implications For Care, Disability and Rehabilitation, 32(19):1558-1567.

Page 95: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

94 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Halk Sağlığı Problemi Olarak İntiharlar: Türkiye ÖrneğiSuicide As A Public Health Problem: The Case Of Turkey

Hüseyin DEMİR*Cuma ÇAKMAK**

ÖZETAmaç: İntiharlar küresel öneme sahip bir halk sağlığı problemi olup dün-yada olduğu gibi Türkiye’de de artış göstermektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye’de 2002-2015 yılları arasında gerçekleşen intiharları incelemektir. Araştırmada kullanılan veriler Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) veritaba-nından elde edilmiş olup SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) 20.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Veri analizinde Mann Whitney U, Kruskal Wallis ve Tamhane’s T2 testleri kullanılmıştır. Erkekler kadınlara göre daha fazla intihar ederken genç ve orta yaşlı (20-34 yaş) kişiler diğer yaş gruplarına göre daha fazla intihar etmektedir. Hastalık en önemli intihar nedeni olarak ön plana çıkarken aile geçimsizliği ve geçim zorluğu da önemli intihar nedenlerin arasındadır. Kişiler en çok kendilerini asarak ve ateşli silah kullanarak intihar etmişlerdir. Türkiye’de halk sağlığı otoritelerinin daha aktif olması (intihar girişiminde bulunanların sürekli olarak izlenmesi, sistematik veri toplama yolu ile kanıta dayalı uygulamalar geliştirme ve hayata geçirme vb.) intiharların önlenmesinde oldukça etkili olabilecektir.

Anahtar Sözcükler: Halk Sağlığı, İntihar Davranışı, İntihar Girişimi, İntihar-lar, Türkiye

* Arş. Gör. Hacettepe Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Sağlık Yönetimi, huseyindemir@ hacettepe.edu.tr (Sorumlu Yazar)** Arş. Gör. Hacettepe Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Sağlık Yönetimi, [email protected]

Page 96: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

95Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

ABSTRACTAim: With global importance, suicides are a public health problem and it is increasing in Turkey as well as in the world. Examining suicides in Turkey between 2002 and 2015 consists the aim of this study. The data used in the research was obtained from the Turkish Statistical Institute (TSI) database and subjected to various analyzes using the SPSS (Statistical Package for the Soci-al Sciences) 20.0 program. Mann Whitney U, Kruskal Wallis, and Tamhane's T2 tests were used in the data analysis. While males suicided more than fe-males, young and middle-aged people (20-34 years) suicided more than other age groups. While the disease was the most important cause of suicide, family incompetence and livelihood were also important causes of suicide. People mostly committed suicide by hanging themselves and using firearms. More active public health authorities in Turkey (continuous monitoring of individu-als who attempted suicide, development of evidence-based interventions thro-ugh systematic data collection, etc.) may be effective in preventing suicides.

Key Words: Public Health, Suicidal Behaviour, Suicidal Attempt, Suicides, Turkey

1. GİRİŞ

İntihar, Dünyada önde gelen ölüm nedenlerinden biridir.World Health Organization, 2002

Harari, Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi adlı kitabında ev-rendeki herşeyin bize insan yaşamının evrendeki en kıymetli şey ol-duğunu hatırlattığını ifade ederek yaşama hakkının insanlığın en te-mel değeri olduğunu ileri sürmüştür (Harari, 2016, s.33). Ekonomik Kalkınma adlı kitaplarında Todaro ve Smith mutluluğun insan refa-hının bir parçası olduğunu dile getirerek sağlığı, mutluluğu etkileyen önemli faktörlerden biri olarak ifade etmişlerdir (Todaro ve Smith, 2012, s.19). İnsan sağlığını etkileyen çok sayıda faktör bulunmakta-dır. Çeşitli faktörlerce kötü etkilendiğinde kişinin sağlık durumunda kötüleşme meydana gelebilmekte olup kötüye giden sağlık durumu da insan hayatında bazı olumsuz durumlara neden olabilmektedir. Söz konusu olumsuz durumlardan biri de intiharlardır. Kişinin fiziksel, ruhsal veya sosyal yönden sağlığının kötüye gitmesi sonu-cunda kişi intihar edebilecek duruma gelebilmektedir.

Page 97: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

96 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

İntiharlar toplumsal yaşam içerisinde insanların çeşitli nedenler-le hayatlarına son verme amacıyla çeşitli girişimlerde bulunmaları sonucu yaşanmaktadır (World Health Organization, 2014, s.9). Böy-lesine önemli bir konu halk sağlığı profesyonellerince çok uzun bir süre boyunca sürekli olarak ihmal edilmiş olup gerçek anlamda bir halk sağlığı problemi olarak tartışılması 1960’lı yıllara dayanmak-tadır. John Hopkins Üniversitesi çalışanlarından Dr. Crocetti 1960 yılında intiharların halk sağlığı yönlerini ortaya koymaya çalışmıştır (Dublin, 1965, s.12). Küresel çapta önemli bir halk sağlığı sorunu olan intiharlar (Gorton, 2015, s.1; Turecki ve Brent, 2016) son yıl-larda sağlık sistemlerinin mücadele ettikleri öncelikli alanlardan biri haline gelmiştir (Patel ve diğerleri, 2007; Fond ve diğerleri, 2015; WHO, 2014). Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) son verilerine göre her yıl dünyada yaklaşık olarak 800.000 insan intihardan dolayı hayatını kaybetmekte olup çok daha fazlası ise intihar girişimin-de bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) her yıl yaklaşık 44.193 kişi intihardan dolayı ölmektedir ve intiharlar ülke-deki ölüm nedenleri arasında onuncu sırada gelmektedir1. Fransa’da her yıl yaklaşık 220.000 insan intihar girişiminde bulunmakta olup bunların 10.000’i yaşamını yitirmektedir2. En yüksek intihar oranı-na sahip ülke Litvanya olup her yıl 100.000 kişinin 30.8’i intihar etmektedir. Bunu sırasıyla 28.5 ve 24.2 intihar oranları ile Güney Kore ve Suriname izlemektedir. Japonya’da da intihar oranı ol-dukça yüksek olup 100.000’de 19.5’tir. Bu oran Almanya’da 12.6, Kanada’da 11.3, Britanya’da 7.5 ve İtalya’da 7.2’dir3. Dünya gene-linde intiharlarda artış yaşanmaktayken Türkiye’de de insanlar çok farklı nedenlerle ya intihar etmektedir ya da intihar girişiminde bu-lunmaktadır ve intiharlar artış eğilimi göstermektedir. Türkiye İsta-tistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2015 yılında Türkiye’de kaba intihar hızı 4.11 olup 2014 yılına göre % 1.3’lük bir artış göstermiştir ve hemen hemen tüm yaş gruplarında intiharlar önceki yıllara göre önemli ölçüde artmıştır. Yakar ve diğerleri (2017) de, çalışmalarında Türkiye’de kaba intihar hızının 1975 yılında 100.000 kişi başına 1.6, 2013 yılında ise 4.2 olduğunu ileri sürmüştür. DSÖ istatistiklerine göre ise Türkiye’de 2015 yılında her yüz bin kişinin 8.7’si intihar et-

1- https://afsp.org/about-suicide/suicide-statistics/ adlı internet adresinden ulaşılmıştır.2- https://www.thelocal.fr/20130910/why-france-has-such-a-high-suicide-rate adlı internet adresinden erişilmiştir.3- https://www.japantimes.co.jp/news/2017/05/30/national/social-issues/preventive-efforts-seen-helping-2016- saw-another-decline-suicides-japan-21897/#.WbEFgrJJaUk adlı adresten erişim sağlanmıştır.

Page 98: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

97Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

miştir4. Genel olarak değerlendirildiğinde, Türkiye’de yaşanan inti-harların artış eğiliminde olduğu söylenebilir. Dolayısıyla Türkiye’de son yıllarda artan intiharlara dikkat çekmek ve konunun önemini vurgulamak oldukça önemli görünmektedir. Buradan hareketle plan-lanan bu çalışmada Türkiye’de 2002-2015 yılları aralığında yaşanan intiharların incelenmesi amaçlanmıştır.

2. İNTİHARLAR

2.1. İntihar Kavramının Tanımı ve Halk Sağlığı Problemi Olarak İntiharlar

Biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları ile karmaşık bir fenomen olan intiharlar insanlık tarihi boyunca varlığını sürdüren bir olgu-dur. Buna karşın intihar kavramının ortaya çıkışı ise oldukça yeni sayılır. Psikolog ve psikiyatristler tarafından çok farklı şekillerde ta-nımlanan intihar kavramı Latince’de “ben” ve “öldürmek” anlamına gelen “sui” ve “cedere” kelimelerinin biraraya gelerek oluşturduğu “suicedere” (kendini öldürmek) kelimesinden İngilizce’ye 1662 yı-lında “suicide” (kendini öldürme) olarak geçmiştir. İntihar kavramı Arapça’da “kurban” anlamına gelen “nahr” kelimesinden meydana gelmiş olup Türkçe’ye ise Tanzimat Dönemi’nde girmiştir5. İntihar kavramı ile ilgili literatürde çok farklı tanımlamalara rastlamak mümkündür. Turecki ve Brent (2016), intiharı, kişinin hayatına son vermek niyeti ile kendisini ölümcül bir şekilde yaralaması; intihar davranışını ise, kişinin hayatına son vermek niyeti ile gerçekleştir-diği potansiyel yaralanma davranışı olarak ifade etmiştir. Türk Dil Kurumu (TDK) intiharı “bir kimsenin toplumsal ve ruhsal neden-lerin etkisi ile kendi hayatına son vermesi” şeklinde tanımlamıştır6. Oxford Dictionary intiharı kişinin kendisini kasıtlı olarak öldürmesi olayı şeklinde ifade ederken7 Cambridge Dictionary ise intiharı, bir kişinin kendisini kasıtlı bir şekilde öldürmesi ve buna yönelik giri-şimde bulunması olarak tanımlamıştır8.

Ekonomik ve insan maliyetini ortaya çıkarması bakımından inti-hara yönelik davranışlar kişiler, aileler, gruplar ve toplum üzerinde 4- http://www.who.int/gho/publications/world_health_statistics/2017/EN_WHS2017_AnnexA. pdf?ua=1&ua=1. 5- http://www.intihar.de/nedir.htm 6- http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&kelime=%C4%B0NT%C4%B0HAR internet adresinden ulaşılmıştır.7- https://en.oxforddictionaries.com/definition/suicide adlı internet adresinden erişilmiştir.8- http://dictionary.cambridge.org/dictionary/english/suicide adlı adresten erişilmiştir.

Page 99: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

98 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

oluşturmuş olduğu yük bakımından bir halk sağlığı problemi olarak ele alınmaktadır (Dublin, 1965; Knox ve diğerleri, 2004). İntiharlar dünya çapında tüm ölümlerin % 1.4’ünden sorumludur9. Halk sağlı-ğı alanında önemli bir problem haline gelen intiharlar çoğu Avrupa ülkelerinde büyük bir risk oluşturmakta olup ilk ve ikinci basamak sağlık hizmetlerinde dikkate değer kaynak israfına neden olmakta-dır (Platt vd., 1992). Bu nedenle DSÖ’nün herkes için sağlık sloganı ile ortaya koyduğu 12 temel hedeften biri de git gide artış gösteren intihar ve intihar girişimi trendini düşürmektir (WHO, 1992). DSÖ 2014 yılı raporunda dünya genelinde intihardan kaynaklı çok sayı-da insanın hayatını kaybettiğini ifade etmiştir (WHO, 2014). Diğer yandan 1999 yılında DSÖ’nün intiharlar ile ilgili yayınladığı rapor oldukça dikkat çekicidir. Raporda yapılan tahminlere göre 2020 yı-lında yaklaşık olarak 1.53 milyon insanın intihardan dolayı öleceği belirtilmiştir. Bu durum oldukça önemlidir ki Dublin (1965, s.13), ister tamamlanmış olsun isterse de girişim olarak kişiye zarar ver-miş olsun intihara yönelik davranışların önlenebilir bir halk sağlığı problemi olduğunu ileri sürmüştür.

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) intiharlar, gençler ara-sında en önemli ölüm sebeplerinin başında gelmekte olup 15-24 yaş arası grupta üçüncü; 25-34 yaş grubunda ise ikinci ölüm sebebidir3. DSÖ’ye göre intiharlar kişinin yaşamı boyunca gerçekleşebilmek-tedir ve küresel olarak 15-29 yaş aralığındaki kişiler için ikinci ölüm sebebini oluşturmaktadır. Türkiye’de benzer durumun geçerli olduğu söylenebilir6. Zira Türkiye’de 2015 yılında en çok intihar edenler 20-24 yaş grubundaki kişiler olup söz konusu yaş grubun-daki toplam intihar sayısı ise 411’dir10.

2.2. Kişileri İntihara Yönelten Sebepler

“İnsanlar niçin kendilerini öldürmektedir?” sorusuna tek bir ce-vap vermek mümkün değildir. Bu durum intiharın çok boyutlu do-ğasından kaynaklanmaktadır (Yakar ve diğerleri, 2017, s.124). Do-layısıyla kişilerin intihar etme nedenini basit bir şekilde açıklamak oldukça zordur. Çünkü kişiler çok farklı nedenlerin kombinasyonu ile intihar girşiminde bulunabilmektedir (WHO, 2014, s.9). İntiharı

9- http://www.who.int/mental_health/suicide-prevention/en/ adlı internet adresinden elde edilmiştir.10- http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21516 adlı adresten erişim sağlanmıştır.

Page 100: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

99Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

açıklayan teorik yaklaşımlar bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Biyolojik, psikolojik ve sosyal yaklaşımlar olarak üç dala ayrılan bu yaklaşımlar intiharın oldukça karmaşık bir doğasının bulundu-ğunu göstermektedir (Yakar ve diğerleri, 2017, s.124). İntiharların etyolojisini ele alması bakımından Freud’un (1936) psikodinamik kuramı bilinçaltı öfkenin etkisini; Beck’in (1987) bilişsel kuramı negatif bakış açısını, Durkheim’in (1951) toplumbilimsel kuramı toplumsal bakış açısını; Lester’in (1987) sosyal öğrenme kuramı öğrenilmiş bir tepkiyi; biyolojik kuramları ortaya atanlar ise intihar nedeni olarak genetik ve biyokimyasal nedenleri ileri sürmektedir (Ercan, 1998’den aktaran Tatlılıoğlu, 2012, s.134). Kişileri intihara yönelten çok sayıda risk faktörü bulunmakla beraber intihar girişim-lerinin kendisi de bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. İntihar ve intihara yönelik girişimler psikiyatrik bir bozukluğun varlığı ha-linde gerçekleşmektedir. Zira mental hastalığı bulunan kişilerde in-tihar etme eğilimi önemli ölçüde (% 65,6) daha yüksektir (Ünlü ve diğerleri, 2014). Öyekçin ve diğerleri (2017), üniversite öğrencileri üzerine yaptığı çalışmada mental semptomların şiddetinin fiziksel ve mental sağlıkta kötüleşme ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Liu ve diğerleri (2017, s.179) çalışmasında mental bozukluğun inti-har girişiminde bağımsız bir risk faktörü olduğunu ortaya koymuş-tur. Bipolar bozukluğu11 bulunan kişiler bulunmayan kişilere göre daha fazla intihar girişiminde bulunmaktadır (Gorton, 2015, s.1-2). Bazı fiziksel hastalıklar da yüksek intihar riski ile ilişkilendirilmek-tedir (Webb ve diğerleri, 2012; Singhal ve diğerleri, 2014) ve birden fazla hastalığı bulunan kişiler daha fazla intihar etmektedir (Webb ve diğerleri, 2012). Güvendeğer ve diğerleri (2017) ise madde kullanı-mının kişilerin intihar etmelerinde önemli bir risk faktörü olduğu so-nucuna ulaşmışlardır. Dublin (1965, s.14) kapsamlı olarak ele aldığı çalışmasında özellikle metropol şehirlerde mental sağlık merkezleri-nin önemi üzerinde durmuştur. Bu durum insanları intihara yönelten sebeplerin kaynağı hakkında oldukça fikir vermektedir.

Kişileri intihara yönelten risk faktörleri iki farklı bakış açısı ile ele alınmaktadır. Toplumsal olarak değerlendirildiğinde, yaşanan kültü-rel çatışmalar, ırkçı davranışlar, doğal afet ve savaşlar kişileri intiha-

11- Manik Depresif Bozukluk veya Manik Depresyon adıyla da bilinen Bipolar Bozukluk, riskli davranışlar nedeniyle ilişkilere ve kariyere zarar veren, tedavi edilmediği takdirde intihar yoluyla ölüme yol açabilen, ciddi bir psikiyatrik hastalıktır. Bakınız (http://www.npistanbul.com/tr/sayfa/bipolar-bozuk luk-manik-depresif-hastalik-iki-uclu-bozukluk).

Page 101: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

100 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

ra sürükleyebilmektedir. Zira Durkheim’in (1951) toplumbilimsel kuramı bu durumu açıkça ortaya koymakta olup kurama göre ya-şanan intiharlar bireyin yaşadığı toplum ile çok yakından ilişkilidir. Birey bazında değerlendirildiğinde ise kişilerin mental bozukluğu bulunması, zararlı düzeyde alkol kullanımı, finansal kayba uğrama, kronik ağrı ve ailenin geçmişi vb. faktörler de oldukça önemli risk faktörleridir (WHO, 2014, s.10).

İntihar oranları ve yöntemleri topluma, yaşa ve cinsiyete göre değişmektedir (Mann ve diğerleri, 2005; Shirazi ve diğerleri, 2012; WHO, 2014). Bu yönüyle intiharlar çok farklı gruplarda görülebil-mektedir. Mental hastalıkları olmasının yanı sıra depresyondan etki-lenen kişilerin intihar girişiminde bulunma riski diğer kişilere göre % 50 daha fazladır. Çalışmalar, intihar sonucu ölen kişilerin bir veya birden fazla mental bozukluğu olduğunu ortaya koymuştur. Erkek-ler kadınlara göre intihar nedeniyle dört kat daha fazla ölmektedir. Buna karşın, kadınlar erkeklere göre üç kat daha fazla intihar giri-şiminde bulunmaktadır. Diğer yandan intiharlar genç yaştaki kişiler arasında yaygın olup ve 60’lı yaşlarda olan kişilerde risk artmak-tadır. WHO’ya (2014, s.9) göre dünya genelinde kişiler kimyasal ilaç yutma, kendini asma ve ateşli silah kullanımı yoluyla intihar etmektedir.

2.3. İntiharı Önleme Yolları

Gorton (2015) çalışmasında intiharı önlemede kişisel, sosyal ve tıbbi açıdan insanların iyileştirilmesi gerektiğini belirtmek-te olup bu hususta herkese görev düştüğünü önermektedir. Aynı çalışmada, intiharların önlenmesinde halk sağlığı yaklaşımının ele alınmasının oldukça önemli olduğu belirtilmiştir. İlk olarak, halk sağlığı otoritelerince popülasyon yaklaşımı kullanılarak geniş bir ölçekte kişiler intihardan korunur. İkinci olarak, intihara yönelik davranışların, risk ve koruyucu faktörlerin saptanması böylece kişilerin intihardan korunması sağlanmaktadır. Üçüncü olarak, halk sağlığı problemi olarak ele alınması, problemin ciddiyetini gözler önüne sermekte olup buna yönelik çeşitli işbirliklerinin ve kalıcı çözümlerin hayata geçirilmesi sağlanabilmektedir.

İntihar etmeyi önleme çabaları içerisinde intihar araçlarına ulaşmayı kısıtlama önemli bir anahtar görevi görebilir. Buna ek

Page 102: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

101Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

olarak, kişilerin gerekli sağlık hizmetlerine (psikolojik yardım vb.) erişim sağlaması önündeki engellerin kaldırılması ve intihar etme psikolojisi içerisinde bulunan kişilere gerekli sağlık yardımının ve-rilmesi sağlanmalıdır (WHO, 2014,s.10). WHO’nun (2014) intihar-ları önlemede önerdiği halk sağlığı modeli oldukça önemli olup aşa-ğıda Şekil 1’de gösterilmiştir.

Şekil 1. İntiharları Önlemeye Yönelik Halk Sağlığı ModeliKaynak: World Health Organization (2014). Preventing Suicide:

A Global Imperative. s. 19.

Şekil 1’de gösterilen modele göre, intiharları önlemenin ilk adımı gözetim ile başlamaktadır ve problemin tanımlanması ve anlaşıl-ması esasına dayanmaktadır. Etkili uygulamaların geliştirilmesinin yanı sıra risk ve koruyucu faktörlerin tanımlanması ise ikinci adımı oluşturmaktadır. Risk ve koruyucu faktörler belirlendikten sonra uy-gulamaların geliştirilmesi ve değerlendirilmesi ve bunların hayata geçirilmesine yönelik politikalar geliştirme ise üçüncü ve dördüncü adımları oluşturmaktadır (WHO, 2014, s.18-19).

3. YÖNTEM

3.1. Amaç ve Önem

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de 2002-2015 yılları arasında or-taya çıkan intiharları incelemektir. Önemli bir halk sağlığı problemi haline gelen intiharların detaylı olarak ele alınması, tanımlayıcı ve

7

içerisinde bulunan kişilere gerekli sağlık yardımının verilmesi sağlanmalıdır (WHO,

2014,s.10). WHO’nun (2014) intiharları önlemede önerdiği halk sağlığı modeli oldukça

önemli olup aşağıda Şekil 1’de gösterilmiştir.

Şekil 1. İntiharları Önlemeye Yönelik Halk Sağlığı Modeli

Kaynak: World Health Organization (2014). Preventing Suicide: A Global Imperative. s. 19.

Şekil 1’de gösterilen modele göre, intiharları önlemenin ilk adımı gözetim ile

başlamaktadır ve problemin tanımlanması ve anlaşılması esasına dayanmaktadır. Etkili

uygulamaların geliştirilmesinin yanı sıra risk ve koruyucu faktörlerin tanımlanması ise ikinci

adımı oluşturmaktadır. Risk ve koruyucu faktörler belirlendikten sonra uygulamaların

geliştirilmesi ve değerlendirilmesi ve bunların hayata geçirilmesine yönelik politikalar

geliştirme ise üçüncü ve dördüncü adımları oluşturmaktadır (WHO, 2014, s.18-19).

3. YÖNTEM 3.1. Amaç ve Önem Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de 2002-2015 yılları arasında ortaya çıkan intiharları

incelemektir. Önemli bir halk sağlığı problemi haline gelen intiharların detaylı olarak ele

alınması, tanımlayıcı ve analitik bir yaklaşımla konuya dikkat çekmek ve konunun önemini

vurgulamak çalışmanın önemli yönünü oluşturmaktadır.

3.2. Hipotezler

Araştırmada literatüre dayalı olarak ileri sürülen hipotezler aşağıda sıralanmıştır.

H1: İntihar sayısı cinsiyete göre anlamlı farklılık gösterir.

H2: İntihar sayısı yaşa göre anlamlı farklılık gösterir.

• Uygulamaları tasarlamak, uygulamak ve değerledirip neyin çalıştığını izlemek

• Etkili politika ve programları arttırmak

• İntihar davranışının neden ortaya çıktığını ve kimleri etkilediğini saptamak için araştırmalar yürütmek

• Sistematik veri toplama yoluyla intihar davranışı problemini tanımlamak

1. Gözetim 2. Risk ve Koruyucu

Faktörlerin Belirlenmesi

3. Uygulaları Geliştirme ve

Değerlendirme 4. Uygulama

Page 103: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

102 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

analitik bir yaklaşımla konuya dikkat çekmek ve konunun önemini vurgulamak çalışmanın önemli yönünü oluşturmaktadır.

3.2. Hipotezler

Araştırmada literatüre dayalı olarak ileri sürülen hipotezler aşa-ğıda sıralanmıştır.

H1: İntihar sayısı cinsiyete göre anlamlı farklılık gösterir.

H2: İntihar sayısı yaşa göre anlamlı farklılık gösterir.

H3: İntihar sayısı intihar nedenine göre anlamlı farklılık gösterir.

H4: İntihar sayısı intihar şekline göre anlamlı farklılık gösterir.

3.3. Teknik ve Yöntem

Araştırmada ilk olarak detaylı bir literatür araştırması yapılmıştır. Konunun hangi yaklaşımlar ile ele alındığı incelenmiş ve özellikle de intiharları bir halk sağlığı problemi olarak ele alan çalışmalara ağırlık verilmiştir ki bu durum çalışmanın odak noktasını oluştur-maktadır. Literatür taraması neticesinde TÜİK veritabanından araş-tırma konusuna uygun veri setleri seçilmiş ve bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Veriler bilgisayar ortamında gerekli düzenlemelere tabi tutulduktan sonra SPSS 20.0 programı kullanılarak uygun testlerle analiz edilmiştir.

3.4. Veri Kaynağı

Araştırmada kullanılan veriler TÜİK veri tabanından elde edil-miştir. TÜİK çok farklı konular ile ilgili verileri veritabanına dahil etmekte ve bunları düzenli olarak ücretsiz yayınlamaktadır. Zengin içeriğe sahip olması nedeniyle söz konusu veritabanı bir çok çalış-mada etkin bir şekilde kullanılmaktadır.

3.5. Verilerin Analizi

Verilerin analizinde SPSS 20.0 paket programı kullanılmıştır. İn-tiharların yıllara göre dağılımının incelenmesinde SPSS 20.0 progra-mı kullanılarak çizgi grafiği oluşturulmuştur. İntiharların belirlenen

Page 104: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

103Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

yıllar aralığında cinsiyete göre değişim gösterip göstermediği Mann Whitney U testi ile araştırılmıştır. İntihar nedenlerini özetlemede tanımlayıcı istatistiklerden (aritmetik ortalama, standart sapma vb.) faydalanılırken analizin bir bütün olarak anlamlı olup olmadığı Anova analizi ile incelenmiştir. Varyansların homojenliği Levene istatistiği ile araştırılırken intihar nedenlerine ilişkin ortaya çıkan farklılığın hangi nedenlerden kaynaklandığı Tamhane’s T2 testi ile incelenmiştir. İntihar sayısının intihar şekline göre anlamlı farklılık gösterip göstermediği Kruskal Wallis testi ile incelenmiştir. Analiz-lerde non-parametrik (parametrik olmayan) testler kullanılmıştır. Bunun nedeni, verilerin normal olmayan bir dağılım göstermesi, ve-ride aşırı değerler bulunması ve varyansların homojen olmamasıdır. Varyansların homojenliği koşulu sağlanmadığı için çoklu karşılaştır-malarda Tamhane’s T2 testinden yararlanılmıştır.

4. BULGULAR

Türkiye’de intihar sayısının yıllara göre dağılımı Grafik 1’de gösterilmiştir.

Grafik 1. İntihar Sayısının Yıllara Göre Dağılımı (2002-2015)Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak SPSS 20.0 programı ile oluşturulmuştur.

Grafik 1, intihar sayısını yıllara göre dağılımını göstermektedir. Başlangıç olarak 2002 yılına bakıldığında, intiharların günümüze göre oldukça daha az olduğu ve yıllar geçtikçe intihar sayısında bir artışın ortaya çıktığı görülebilmektedir. Bunun yanı sıra, 2010 yılın-dan 2011 yılına kadar keskin bir düşüşün olduğu izlenebilmektedir. Sadece söz konusu yılda net bir düşüş yaşanmasına rağmen 2011 yılından itibaren de intiharların yükselme eğilimi gösterdiği söyle-

Page 105: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

104 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

nebilir. Zira 2002 yılında 2000 civarında seyreden intihar sayısı, 2015 yılına gelindiğinde yaklaşık olarak 3000’i bulmaktadır ki bu durum intihar sayısında yaklaşık olarak 1,5 kat artış yaşandığını or-taya koymaktadır.

İncelenen yıllar aralığında, intihar sayısının cinsiyete göre farklı-lık gösterip göstermediği aşağıda Tablo 1’de gösterilmiştir.

Tablo 1. İntihar Sayısı ve Cinsiyet Arasındaki İlişki

Cinsiyet Sıra Ort. U Z p

İntihar SayısıErkek 133,47

3923,500 -4,843 .000Kadın 91,53

Cinsiyete göre intihar sayısına ilişkin istatistikler Tablo 1’de gösterilmiştir. Erkek ve kadınların sıra ortalamaları incelendiğinde erkeklerin intihar ortalamasının 133,47; kadınların ise 91,53 oldu-ğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla erkeklerin kadınlardan daha faz-la intihar ettiği söylenebilir. Bu ilişkinin anlamlı olup olmadığını araştırmak üzere yapılan test sonucunda ortaya çıkan farkın istatis-tiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (U=3923,500; Z=-4,843; p= .000<0.05). Dolayısıyla H1 hipotezi kabul edilmiştir. İntihar sayısının yaşa göre anlamlı farklılık gösterip göstermediği aşağıda Tablo 2’de gösterilmiştir.

Page 106: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

105Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Tablo 2. İntihar Sayısı ve Yaş Arasındaki İlişki

Yaş Sıra Ort. SD χ2 p15 yaş altı 109,55

13 16,185 .239

15-19 154,9020-24 163,6325-29 159,1330-34 173,2535-39 153,5540-44 143,6545-49 150,3850-54 138,2855-59 134,9060-64 128,8865-69 121,9870-74 108,58

75 ve üzeri 126,38Toplam 1967,04

İntihar sayısının yaşa göre dağılımına bakıldığında, intiharların yaklaşık olarak % 25’inin 20 ile 34 yaş aralığında olduğu anlaşıl-maktadır. İntiharların en fazla gerçekleştiği yaş grubu 30-34 yaş gru-budur. İkinci olarak en fazla intihar edenler 20-24 ve üçüncü olarak en fazla intihar edenler ise 25-29 yaş grubudur. Genel olarak değer-lendirildiğinde Türkiye’de genç yaştaki bireylerin daha fazla intihar ettikleri söylenebilir.

İntihar sayılarının yaşa göre anlamlı farklılık gösterip göstermediği Kruskal Wallis testi ile incelenmiştir ve sonuçlar Tablo 2’de sunulmuştur. İstatistiksel olarak değerlendirildiğinde, intihar sayısı yaşa göre anlamlı farklılık göstermemektedir (χ2=16,185; df=13; p= .239>0.05). Dolayısıyla H2 hipotezi reddedilmiştir. Yaşa göre inti-har sayısındaki farklılık anlamlı bulunmamıştır. Her ne kadar yaşa göre intihar sayısında anlamlı bir fark bulunmasa da yaş grupları arasında en küçük bir değişimin dahi önemli olduğu düşünülmüştür. Dolayısıyla ortalamalar incelendiğinde, yaş grupları arasında intihar sayısındaki farklılık bu çalışmaya göre anlamlı olduğu kabul edil-miştir. İntihar nedenine ilişkin tanımlayıcı istatistikler aşağıda gös-terilmiştir.

Page 107: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

106 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Tablo 3. İntihar Nedenine İlişkin İstatistikler

Ort. S.Sapma S.Hata 95% Güven Aralığı Min. Max.Alt Sınır Üst

Sınır

Hastalık 316,79 130,331 24,630 266,25 367,32 142 649

Aile Geçimsizliği 176,25 60,585 11,449 152,76 199,74 77 327

Geçim Zorluğu 133,18 115,188 21,768 88,51 177,84 12 330

Ticari Başarısızlık 35,18 39,294 7,426 19,94 50,42 0 134

Hissi İlişki ve İstedi-ği İle Evlenememe 77,00 35,572 6,722 63,21 90,79 18 145

Öğrenim Başarısızlığı 17,07 14,309 2,704 11,52 22,62 3 50

Diğer 81,64 51,090 9,655 61,83 101,45 6 179

Bilinmeyen 601,50 373,109 70,511 456,82 746,18 0 1269

Total 179,83 234,714 15,682 148,92 210,73 0 1269

İntihar nedenine ilişkin istatistikler incelendiğinde, bilinmeyen nedenlerle intihar edenler göz ardı edilirse hastalığın en önemli intihar nedeni ve söz konusu ortalamanın yaklaşık olarak 316 olduğu anlaşılmaktadır. Bilinmeyen nedenlerle intihar eden kişi sayısı da oldukça fazladır. Aile geçimsizliği nedeniyle intihar edenler en çok intihar edenler arasında ikinci sırada gelmektedir. Diğer yandan, ge-çim zorluğu nedeniyle intihar eden kişi sayısı son derece fazladır. Yapılan analizin anlamlı olup olmadığına ilişkin Anova analizi bul-guları aşağıda özetlenmiştir.

Tablo 4. Anova Analizine İlişkin Bulgular

Kareler toplamı df Kare Ort. F p

Gruplar arası 7458660,746 7 1065522,964

47,685 .000Gruplar içi 4826515,464 216 22344,979Toplam 12285176,210 223

Yapılan analiz sonucunda anova tablosunun anlamlı olduğu an-laşılmıştır (F=47,685; df=7; p= .000<0.05). Ortaya çıkan anlamlı sonuç, intiharların nedenleri arasında farklılık olduğunu göstermek-tedir. Anova analizinin yapılabilmesi için temel varsayımlardan biri

Page 108: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

107Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

olan varyansların homojenliği sağlanmalıdır (Alpar, 2016, s.298). Varyansların homojen olup olmadığına ilişkin Levene istatistiği bul-guları Tablo 5’te belirtilmiştir.

Tablo 5. Varyansların Homojenliğine İlişkin Test

Levene İstatistiği df1 df2 p

37,873 7 216 .000

Varyanslar homojen olmadığı için (p= .000<0.05) intihar sayısın-da intihar nedenine ilişkin ortaya çıkan anlamlı farklılık Tamhane’s T2 testi ile incelenmiştir ve sonuçlar aşağıda Tablo 6’da özetlenmiş-tir.

Tablo 6. İntihar Sayısı ve İntihar Nedenleri Arasındaki İlişkiler

İntihar Nedeni İntihar Nedeni

Ort.

FarkıS. Hata p

% 95 Güven Aralığı

Alt Sınır

Üst Sınır

Hastalık

Aile Geçimsizliği 140,536* 27,161 .000 49,54 231,53

Geçim Zorluğu 183,607* 32,871 .000 75,76 291,45

Ticari Başarısızlık 281,607* 25,725 .000 194,15 369,07

Hissi İlişki ve İstediği İle Evlenememe 239,786* 25,531 .000 152,77 326,80

Öğrenim Başarısızlığı 299,714* 24,778 .000 214,30 385,12

Diğer 235,143* 26,455 .000 145,94 324,34

Bilinmeyen -284,714* 74,689 .016 -537,53 -31,89

Aile Geçimsizliği

Hastalık -140,536* 27,161 .000 -231,53 -49,54

Ticari Başarısızlık 141,071* 13,647 .000 95,95 186,20

Hissi İlişki ve İstediği İle Evlenememe 99,250* 13,277 .000 55,18 143,32

Öğrenim Başarısızlığı 159,179* 11,764 .000 118,96 199,40

Diğer 94,607* 14,977 .000 45,44 143,78

Bilinmeyen -425,250* 71,435 .000 -670,78 -179,72

Geçim Zorluğu

Hastalık -183,607* 32,871 .000 -291,45 -75,76

Ticari Başarısızlık 98,000* 23,000 .004 20,09 175,91

Öğrenim Başarısızlığı 116,107* 21,936 .000 40,55 191,67

Bilinmeyen -468,321* 73,795 .000 -719,04 -217,60

Page 109: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

108 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Ticari Başarısızlık

Hastalık -281,607* 25,725 ,000 -369,07 -194,15

Aile Geçimsizliği -141,071* 13,647 .000 -186,20 -95,95

Geçim Zorluğu -98,000* 23,000 .004 -175,91 -20,09

Hissi İlişki ve İstediği İle Evlenememe -41,821* 10,017 .003 -74,68 -8,97

Diğer -46,464* 12,181 .010 -86,53 -6,40

Bilinmeyen -566,321* 70,901 .000 -810,76 -321,88

Hissi İlişki ve İstediği İle Evlenememe

Hastalık -239,786* 25,531 ,000 -326,80 -152,77

Aile Geçimsizliği -99,250* 13,277 .000 -143,32 -55,18

Ticari Başarısızlık 41,821* 10,017 .003 8,97 74,68

Öğrenim Başarısızlığı 59,929* 7,246 .000 35,52 84,34

Bilinmeyen -524,500* 70,831 .000 -768,80 -280,20

Öğrenim Başarısızlığı

Hastalık -299,714* 24,778 .000 -385,12 -214,30

Aile Geçimsizliği -159,179* 11,764 .000 -199,40 -118,96

Geçim Zorluğu -116,107* 21,936 .000 -191,67 -40,55

Hissi İlişki ve İstediği İle Evlenememe -59,929* 7,246 .000 -84,34 -35,52

Diğer -64,571* 10,027 .000 -98,72 -30,42

Bilinmeyen -584,429* 70,563 .000 -828,20 -340,66

Diğer

Hastalık -235,143* 26,455 .000 -324,34 -145,94

Aile Geçimsizliği -94,607* 14,977 .000 -143,78 -45,44

Ticari Başarısızlık 46,464* 12,181 .010 6,40 86,53

Öğrenim Başarısızlığı 64,571* 10,027 .000 30,42 98,72

Bilinmeyen -519,857* 71,169 .000 -764,84 -274,87

Bilinmeyen

Hastalık 284,714* 74,689 .016 31,89 537,53

Aile Geçimsizliği 425,250* 71,435 .000 179,72 670,78

Geçim Zorluğu 468,321* 73,795 .000 217,60 719,04

Ticari Başarısızlık 566,321* 70,901 .000 321,88 810,76

Hissi İlişki ve İstediği İle Evlenememe 524,500* 70,831 .000 280,20 768,80

Öğrenim Başarısızlığı 584,429* 70,563 .000 340,66 828,20

Diğer 519,857* 71,169 .000 274,87 764,84*. Ortalama farkı 0,05 yanılma düzeyinde anlamlıdır.

**. Karşılaştırmalar ortalama farkı anlamlı olan ikililer ile sınırlandırılmıştır.

İntihar nedenlerine ilişkin test sonuçları incelendiğinde, bilinmeyen nedenlerle intihar edenlerin ortalaması oldukça yüksek olup her karşılaştırmada anlamlı bulunmuştur. Ortalamalara bakıldı-ğında, bilinmeyen nedenlerle intihar eden kişilerin ortalamalarının diğer intihar etme nedenlerine ilişkin kişi ortalamalarına göre olduk-

Page 110: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

109Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

ça yüksek olduğu anlaşılabilecektir. Diğer yandan bilinmeyen ne-denlerle intihar edenler göz ardı edildiğinde, intiharların en önemli nedeninin hastalık olduğu söylenebilir. Yapılan tüm ikili karşılaştır-malarda hastalık nedeniyle intihar eden kişi ortalamalarının diğer ortalamalara göre yüksek olduğu ve ortalamalar arasındaki farkın anlamlı bulunduğu saptanmıştır. Diğer bir deyişle, hastalık nedeniy-le intihar eden kişi sayısının diğer intihar nedenleriyle intihar eden-lere göre yüksek olması istatistiksel olarak anlamlıdır. En önemli diğer intihar nedenleri ise aile geçimsizliği ve geçim zorluğudur. Benzer şekilde ortalamalar arasındaki fark incelendiğinde, aile ge-çimsizliğinin diğer intihar nedenlerine göre daha fazla intihara se-bep olduğu ve söz konusu farkın anlamlı olduğu görülebilmektedir. Geçim zorluğu da bir diğer önemli intihar nedeni olarak ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle H3 hipotezi desteklenmiştir.

İntihar şekline ilişkin istatistikler ve test sonuçları Tablo 7’de gösterilmiştir.

Tablo 7. İntihar Sayısı ve İntihar Şekli Arasındaki İlişki

İntihar Şekli Sıra Ort. SD χ2 p

İntihar Sayısı

Asarak 260,16

9 243,416 .000

Kimyevi Madde Kullanarak 200,29Yüksekten Atlayarak 204,59Suya Atlayarak 131,20Ateşli Silah Kullanarak 231,57Kendini Yakarak 47,96Kesici Bir Alet Kullanarak 104,05Doğalgaz, Tüpgaz vb. Kul-lanarak 40,16

Tren veya başka motorlu bir araç altına atlayarak 60,63

Diğer 124,39

İncelenen yıllar aralığında, ortalamalardan da görülebileceği üzere intiharlar en çok kişilerin kendilerini asmaları ve ateşli silah kullanmaları ile kendilerine zarar verme sonucunda ortaya çıkmak-tadır. Diğer yandan, yüksekten atlayarak ve kimyevi madde kulla-narak intihar eden kişi sayısı da oldukça yüksektir. Doğalgaz, Tüp-

Page 111: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

110 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

gaz vb. malzemeler kullanarak, kişilerin kendilerini yakarak intihar etmeleri kısmen de olsa intihar etmede daha düşük paya sahiptir. Yapılan test neticesinde intihar sayısının intihar şekline göre anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıştır. Diğer bir anlatımla, farklı yollar/araçlar kullanarak intihar eden kişi sayısında istatistiksel olarak an-lamlı bir fark vardır (χ2=243,416; df=9; p= .000<0.05). Dolayısıyla H4 hipotezi kabul edilmiştir.

5. TARTIŞMA VE SONUÇ

İntiharlar, küresel öneme sahip karmaşık, önlenebilir bir halk sağlığı problemidir (WHO, 2014, s.13). Turecki ve Brent’in 2016 yılında Lancet dergisinde yayımlanan çalışmalarında da intiha-rın önlenebilir olduğu ileri sürülmüştür. Son yıllarda halk sağlığı-nın dikkatini fazlaca çekmekte olan intiharlar sağlık sistemlerinin üzerinde önemli bir yük oluşturmaktadır. Halk sağlığı otoritelerini yakından ilgilendirmesinin yanı sıra intiharlar sağlık kurumlarını da oldukça önemli düzeyde ilgilendirmektedir. Çünkü intihar girişi-minde bulunan kişilere ilk müdahale ya 112 acil sağlık hizmetleri ya da hastanelerin acil servisleri tarafından yapılmaktadır. İnsan ha-yatını kötü etkilemesi ve sağlık sistemleri üzerinde önemli bir yük oluşturması bakımından intiharlar oldukça hayati öneme sahiptir.

Bu çalışmada Türkiye’de 2002-2015 yılları arasında ortaya çıkan intiharlar incelenmiştir. Çalışma sonuçlarına göre, erkekler kadın-lardan daha fazla intihar etmektedir ancak kadınların intihar etme sayıları önemsenecek düzeydedir. Genç yaş grubundan kişiler di-ğer yaş gruplarında yer alan kişilere göre daha fazla intihar etmiştir. İntiharların en önemli nedenleri sırasıyla hastalık, aile geçimsizli-ği ve geçim zorluğu olarak ortaya çıkmaktadır. Kişiler sırasıyla en çok kendilerini asarak, ateşli silah kullanarak, yüksekten atlayarak ve kimyevi madde kullanarak intihar etmişlerdir. Bilinmeyen inti-har nedenlerinden sonra en önemli intihar nedeninin hastalık olması bu çalışma açısından oldukça önemlidir. Bu hastalıkların hangileri/neler olduğu, kişilerin hastalığın hangi evresinde intihar ettiği, söz konusu kişilerin tıbbi/psikolojik yardım alıp almadığının belirlen-mesine yönelik yapılacak retrospektif nitelikte çalışmalar proble-min çözümüne daha fazla katkı sağlayabilecektir. Çeşitli hastalıklar nedeniyle yaşamlarına son veren kişilerin bu derece fazla olmasının önemsenmesi gerektiği söylenebilir. Bu durum karar vericilerce

Page 112: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

111Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

değerlendirilmelidir. Diğer yandan, bilinmeyen nedenlerle intihar eden kişi sayısı oldukça fazladır. Bu bulgu çalışma açısından ay-rıca önem arz etmektedir. Yetkili kişilerce kayıtların tutulmaması, kayıtların tutulmasında yaşanan koordinasyon problemleri ve kayıt-lar tutulurken gerekli özenin gösterilmemesinin bu durumda etkili olduğu düşünülmektedir. İntiharların önlenmesinde veri kalitesinin son derece önemli olduğu gerçeği bu konuda daha fazla hassasiyet ve işbirliği geliştirmenin gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır.

Yapılan çalışmalar intiharların erkeklerde daha fazla görüldüğünü (Hoven ve diğerleri, 2010; Harmancı, 2015) ve Türkiye’de yaşanan intiharların en temel sebebinin hastalık, ikinci ve üçüncü sebeplerinin ise aile geçimsizliği ve geçim zorluğu olduğunu ortaya koymuştur (Harmancı, 2015). İntihar edenlerin çoğunluğunun erkek olduğu ve evli olmadıkları da saptanmıştır. Lee ve diğerleri (2017) ve Yakar ve diğerleri (2017), çalışmalarında erkeklerin daha fazla intihar ettikle-rini ortaya koymuştur. Devrimci-Özgüven ve Sayıl (2004), intihar-ların daha çok kadınlar arasında yaygın olduğu ve daha çok kişilerin kendini zehirlemesi şeklinde ortaya çıktığı sonucuna ulaşmışlardır. Atay ve diğerleri (2012) de kadınlarda ölüm düşüncesi ve intihar gi-rişimlerinin daha sık olduğunu saptamıştır. Bu çalışmadan elde edi-len bulgular Devrimci-Özgüven ve Sayıl (2004), Atay ve diğerleri (2012) ve Deveci ve diğerleri (2005)’nin çalışmaları ile elde edilen bulgular itibariyle farklışlaşmakta olup belirtilen diğer çalışmalar ile paralellik göstermektedir. Goodman ve diğerleri (2017), özellik-le genç yaştaki bireylerin diğer yaş gruplarındaki kişilere göre daha fazla intihar etme eğilimi taşıdığını ortaya koymuşlardır. Diğer yan-dan, Karbeyaz ve diğerleri (2017) Eskişehir’de yaptıkları çalışmada yaşlıların özellikle de 80-84 yaş grubunun daha fazla intihar ettiğini saptamıştır. Çalışmamızda ise özellikle genç yaştaki kişilerin intihar ettikleri saptanmıştır. İl bazında yapılan çalışmalarda elde edilen bulgular farklılık gösterebilir ki Karbeyaz ve diğerleri’nin (2017) çalışmaları bu duruma örnek gösterilebilir. Dolayısıyla çalışmamız-dan elde edilen bulguların literatüre paralel olduğu ifade edilebi-lir. Ahmedani ve diğerleri (2017), fiziksel sağlık koşulları kötüye giden, depresyonlu, finansal açıdan sıkıntı çekenlerin, psikiyatrik açıdan problem yaşayan kişilerin daha çok intihar ettiklerini sap-tanmıştır. Song ve diğerleri (2017), tedavi süreci boyunca bazı has-taların intihar ettiklerini, doğru tedavi yöntemi kullanmanın intiharı

Page 113: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

112 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

önlemede oldukça önemli olduğunu belirtmiştir. Glenn ve diğerleri (2017), kişinin intihar etme düşüncesi ile intihar etmesi arasında geçen 6-12 aylık sürenin son derece önemli olduğunu ve bu süre içerisinde kişiye yardım verilmesi yolu ile müdahale edilmesi ge-rektiğini önermişlerdir. Bu çalışmada da hastalık ve geçim zorluğu önemli intihar nedenleri olarak saptanmıştır. Dolayısıyla elde edilen bulgular literatür ile benzerlik göstermektedir. WHO (2014), dünya genelinde kişilerin kimyasal ilaç yutma, kendini asma ve ateşli si-lah kullanımı yoluyla intihar ettiklerini ifade etmiştir. Karbeyaz ve diğerleri (2017), kişilerin en çok kendilerini asma yolu ile intihar ettiklerini saptamıştır. Bu çalışmada elde edilen bulgular söz konusu çalışmalardan elde edilen bulgular ile benzerdir.

Sağlık sistemleri, klinik uygulamalarda intiharları önceden tes-pit edebilecek herhangi bir algoritmaya sahip olmamasına rağmen klinik, psikolojik, sosyolojik ve biyolojik faktörlerin anlaşılması ve iyice tanınması kişilerin intihar etmelerini önlemeye yardımcı bir araç olabilir. İntihar davranışını gerçekleştirmiş kişilerin yetkili otoritelerce (mental sağlık merkezleri vb.) düzenli olarak izlenmesi gelecekte ortaya çıkma ihtimali bulunan intihar davranışlarının önlenmesinde anahtar bir rol oynayabilir. Diğer yandan D’orio ve Garlow (2004), intiharların önlenmesinde ulusal tabanlı intiha-rı önleme programının gerekliliği üzerinde durmuşlardır. Avrupa Birliği’ne bağlı ülkelerin çoğunda ulusal intiharı önleme stratejileri bulunurken Uluslararası İntihar Önleme Birliği her yıl 10 Eylül’de Dünya İntihar Önleme gününü dünya çapında organize etmektedir (WHO, 2014). Bu bağlamda, Türkiye’nin kendisine özgü ulusal intiharı önleme stratejisine sahip olmasının yetkili mercilerce de-ğerlendirilmesi ve ülke genelinde farkındalığın oluşturulması ama-cıyla etkinliklerin düzenlenmesi gerektiği önerilebilir. Buna yönelik olarak, toplum ruh sağlığı merkezlerinin oluşturulması ve sürecin devam ediyor olması Türkiye açısından önemli bir gelişme ola-rak değerlendirilebilir. İntihar girişimleri üzerine resmi kayıtların yetersizliğine ek olarak toplum tabanlı alan araştırmaları ve uzun süreli çalışmaların olmayışı önemli bir eksiklik olarak görülmelidir (Devrimci-Özgüven ve Sayıl, 2003, s.325). DSÖ, intiharları ve buna yönelik girişimleri önlemede etkili ve kanıta dayalı uygulamaların popülasyon, popülasyon altı ve birey düzeyinde geliştirilebileceğini önermektedir12. Bunun yanı sıra, intiharları önlemede gerekli veri-

12- http://www.who.int/mental_health/suicide-prevention/en/ adlı internet adresinden elde edilmiştir.

Page 114: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

113Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

nin kalitesinin geliştirilmesi ve kayıtların bulunabilir olması, hasta-ne tabanlı sistemler ve alan araştırmaları da oldukça önemli bir role sahiptir (WHO, 2014, s.10).

Bu çalışmanın sonucunda Illinois Department of Public Health’in intiharı önlemeye yönelik ileri sürdüğü koruyucu faktörler uyarla-narak aşağıda Türkiye’de intihar ile mücadele edilmesine yönelik öneri olarak belirtilmiştir.13

Tıbbi ve zihinsel sağlık hizmetleri yoluyla kişilere destek sağ-lanmalıdır.

Kişiler çeşitli klinik hizmetlere kolay erişim sağlamalıdır.

Zihinsel, fiziksel ve madde kullanımı bozukluğuna yönelik et-kili klinik hizmet sunumu yapılmalıdır.

Kişilere problem çözme yeteneği kazandırılmalıdır, çatışmala-rın çözümü ve problemlerin ele alınmasında şiddet içermeyen yolların seçilmesi önerilmelidir.

İntihar girişiminde kullanılan oldukça öldürücü olan araçlara erişimin kısıtlanması gerekmektedir. Buna yönelik politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir.

İnsanların intihar etme yolunda cesaretlerini kıran kültürel ve dini inanışların etkili olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Aile bağlarının güçlendirilmesi ve toplum desteğinin sağlanma-sı gerekmektedir.

13- www.idph.state.il.us adlı internet adresinden elde edilmiştir.

Page 115: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

114 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

KAYNAKLAR

• Ahmedani, B.K., Peterson, E. L., Hu, Y., Rossom, R.C., Lynch, F., Lu, C.Y., Waitzfelder, B.E., Owen-Smith, A. A., Hubley, S., Prabhakar, D., Williams, L. K., Zeld, N., Mutter, E., Beck, A., Tolsma, D., Simon, G. E. (2017). Major Physical Health Conditions and Risk of Suicide. Ameri-can Journal of Preventive Medicine. 53(3): 308–315.

• Alpar, R. (2016). Spor, Sağlık ve Eğitim Bilimlerinden Örneklerle Uy-gulamalı İstatistik ve Geçerlik-Güvenirlik (4. Baskı). Ankara: Detay Ya-yıncılık.

• Atay, İ.M., Eren, İ., Gündoğar, D. (2012). Isparta İl Merkezinde İntihar Girişimi, Ölüm Düşünceleri Yaygınlığı ve Risk Faktörleri. Türk Psiki-yatri Dergisi. 23(2):89-98.

• Deveci, A., Taşkın, E.O.,Dündar, P.E., Demet, M.M., Kaya, E., Özmen, E., Dinç, G. (2005). Manisa İli Kent Merkezinde İntihar Düşüncesi ve Girişimi Yaygınlığı. Türk Psikiyatri Dergisi. 6(3): 170-178.

• Devrimci-Ozguven, H., Sayıl, I. (2004). Suicide Attempts in Turkey: Re-sults of The Who–Euro Multicentre Study on Suicidal Behaviour. Can J Psychiatry. 48(5):324-29.

• D’orio B., Garlow S.J. (2004). Suicide Prevention: A Vital National Pub-lic Health Issue. 27(2): 123-41.

• Dublin, L.I. (1965). Suicide: A Public Health Problem. A.J.P.H. 55(1): 12-15.

• Ercan, E.S. (1998). İntihar Girişiminde Bulunan Ergenlerde Sosyo Demografik, Psikiyatrik Ve Ailesel Özelliklerin Araştırılması. Uzman-lık Tezi. İzmir, Ege Üniversitesi Tıp Fakultesi. Aktaran: Tatlılıoğlu, K. (2012). Sosyal Bir Gerçeklik Olarak İntihar Olgusu: Sosyal Psikolojik Bir Değerlendirme. AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 12(2): 133-155.

• Fond, G., Guillaume, S., Jaussent, I., Beziat, S., Macgregor, A., Bernard, P., Courtet, P., Bailly, D.,Quantin, X. (2015). Prevalence and Smoking Behavior Characteristics of Nonselected Smokers with Childhood and/or Adult Self-Reported Adhd Symptoms in A Smoking Cessation Prog-ram: A Cross-Sectional Study. J. Attent. Disord. 19(4):293–300. http://dx.doi.org/10.1177/1087054713497396.

• Glenn, C.R., Lanzillo, E.C., Esposito, E.C., Santee, A.C., Nock, M.K., Auerbach, R.P. (2017). Examining The Course of Suicidal And Nonsui-cidal Self-Injurious Thoughts And Behaviors in Outpatient and Inpatient Adolescents. J Abnorm Child Psychol. 45, p: 971-983, DOI 10.1007/s10802-016-0214-0.

• Goodman, M., Tomas, I.A., Temes, C.M., Fitzmaurice, G.M., Aguirre,

Page 116: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

115Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

B.A., Zanarini, M.C. (2017). Special Issue Article Suicide Attempts and Self-Injurious Behaviours in Adolescent and Adult Patients with Border-line Personality Disorder. Personality and Mental Health. 11: 157-63.

• Gorton, H. (2015). Suicide: An Unspoken Public Health Problem. The Pharmaceucital Journal, http://www.pharmaceutical-journal.com/opini-on/blogs/suicide-an-unspoken-public-health problem/20069127.blog. Erişim Tarihi: 1.8.2017.

• Guvendeger D.N., Zahmacioglu, O., Ciftci, D.A., Kocaman, G.M., Erdo-gan, A. (2017). Association of Suicide Attempts And Non-Suicidal Self-Injury Behaviors with Substance Use and Family Characteristics among Children and Adolescents Seeking Treatment for Substance Use Disor-der. Substance Use and Misuse. 52(5): 604-613.

• Harari, Y. N. (2016). Homo Deus. Yarının Kısa Bir Tarihi. Taneli, P. N. (Çeviren), İstanbul: Kolektif Kitap.

• Harmancı, P. (2015). Dünya’daki ve Türkiye’deki İntihar Vakalarının Sosyo-demografik Özellikler Açısından İncelenmesi. Hacettepe Univer-sity Faculty of Health Science Journal. 1(1).

• Hoven, C.W., Mandell, D.J., Bertolote, J.M. (2010). Prevention of Men-tal Ill-Health and Suicide: Public Health Perspectives. European Psychi-atry. 25: 252–256.

• Illinois Department Of Public Health, Preventing Suicide: A Preventable Public Health Issue www.idph.state.il.us, Erişim Tarihi: 17.8.2017.

• Karbeyaz, K., Çelikel, A., Emiral, E., Emiral, G. Öztürk (2017). Elderly Suicide in Eskisehir, Turkey. Journal of Forensic and Legal Medicine. 52: 12-15.

• Knox, K.L., Conwell, Y., Caine, E.D. (2004). If Suicide Is A Public He-alth Problem, What Are We Doing To Prevent It?. American Journal of Public Health. 94(1): 37-46.

• Lee, S.U., Oh, I.H., Jeon, H.J., Roh, S. (2017). Suicide Rates Across In-come Levels: Retrospective Cohort Data on 1 Million Participants Col-lected between 2003 and 2013 In South Korea. Journal of Epidemiology. 27: 258-264.

• Liu, B.P., Wang, X.T., Jia, C.X. (2017). Suicide Attempters with High and Low Suicide Intent: Different Populations in Rural China. Psychiatry Research. 251: 176–181.

• Mann J.J., Apter, A., Bertolote, J., Et Al. (2005). Suicide Prevention Stra-tegies: A Systematic Review. JAMA. 294: 2064-2074.

• Oyekcin, G.D., Sahin, E.M., Aldemir, E. (2017). Mental Health, Suicida-

Page 117: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

116 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

lity and Hopelessness among University Students In Turkey. Asian Jour-nal of Psychiatry. 29: 185-189.

• Patel,V., Flisher, A.J., Hetrick, S., Mcgorry, P. (2007). Mental Health of Young People: A Global Public-Health Challenge. Lancet. 369: 1302–1313.

• Platt, S., Bille-Brahe, U., Kerkhof, A., Schmidtke, A., Bjerke, T., Crepet, P.,et al. (1992). Parasuicide in Europe: The Who/Euro Multicentre Study on Parasuicide. I. Introduction and Preliminary Analysis for 1989. Acta Psychiatr Scand. 85: 97-104.

• Shirazi H.R., Hosseini, M., Zoladl, M., et al. (2012). Suicide in The Is-lamic Republic of Iran: An Integrated Analysis from 1981 To 2007. East Mediterr Health J. 18: 607-613.

• Singhal, A., Ross, J., Seminog, O., et al. (2014). Risk of Self-Harm and Suicide in People with Specific Psychiatric and Physical Disorders: Comparisons Between Disorders Using English National Record Linka-ge. J R Soc Med. 107: 194-204.

• Song, J., Sjölander, A., Joas, E., Landén, M., Lichtenstein, P. (2017). Suicidal Behavior during Lithium and Valproate Treatment: A Within-Individual 8-Year Prospective Study of 50,000 Patients with Bipolar Di-sorder. American Journal of Psychiatry. 174(8): 795-802.

• Todaro, M. P., Smith, Stephen, C. (2012). Economic Development (11. Baskı). Boston: Pearson Yayınları.

• Turecki, G., Brent, D. A. (2016). Suicide and Suicidal Behaviour. Lan-cet. 387: 1227-39.

• Ünlü, G., Aksoy, Z., Ersan, E.E. (2014). İntihar Girişiminde Bulunan Çocuk ve Ergenlerin Değerlendirilmesi. Pamukkale Tıp Dergisi. 7(3): 176-183.

• Webb, R.T., Kontopantelis E., Doran, T., et al. (2012). Suicide Risk in Primary Care Patients with Major Physical Diseases. Arch Gen Psychi-atry. 69: 256-64.

• World Health Organization (1992). Health-for-All Targets. The Health Policy for Europe. Summary of the Updated Edition. September 1991. Copenhagen.

• World Health Organization (1999). Figures and Facts about Suicide.

• World Health Organization (2002). First Ever Global Report on Violence and Health Released, Switzerland, October 3.

• World Health Organızatıon (2014). Preventing Suicide: A Global Impe-rative. http://www.who.int/mental_health/suicide-prevention/world_re-port_2014/en/. Erişim Tarihi: 1.8.2017.

Page 118: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

117Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

• Yakar, M., Temurçin, K., Kervankıran, I. (2017). Suicide in Turkey: Its Changes and Regional Differences. Bulletin of Geography. 35(35), p: 123-143.

• İnternet Kaynakları

• http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21516, Erişim Tarihi: 1.8.2017

• http://www.haberankara.com/, Erişim Tarihi: 1.8.2017

• http://www.sabah.com.tr/, Erişim Tarihi: 1.8.2017

• https://afsp.org/about-suicide/suicide-statistics/, Erişim Tarihi: 1.8.2017

• https://www.thelocal.fr/20130910/why-france-has-such-a-high-suicide-rate, Erişim Tarihi: 1.8.2017

• https://www.japantimes.co.jp/news/2017/05/30/national/social-issues/preventive-efforts-seen-helping-2016-saw-another-decline-suicides-japan-21897/#.WbEFgrJJaUk, Erişim Tarihi: 2.8.2017

• http://www.who.int/gho/publications/world_health_statistics/2017/EN_WHS2017_AnnexA.pdf?ua=1&ua=1, Erişim Tarihi: 2.8.2017

• http://www.who.int/mental_health/suicide-prevention/en/, Erişim Tarihi: 2.8.2017

• http://www.npistanbul.com/tr/sayfa/bipolar-bozukluk-manik-depresif-hastalik-iki-uclu-bozukluk, Erişim Tarihi: 2.8.2017

• http://www.who.int/mental_health/suicide-prevention/en/, Erişim Tarihi: 2.8.2017

• www.idph.state.il.us, Erişim Tarihi: 2.8.2017

• h t t p : / / w w w . t d k . g o v . t r / i n d e x . p h p ? o p t i o n = c o m _gts&kelime=%C4%B0NT%C4%B0HAR, Erişim Tarihi: 15.8.2017.

• http://dictionary.cambridge.org/dictionary/english/suicide, Erişim Tarihi: 15.8.2017.

• https://en.oxforddictionaries.com/definition/suicide, Erişim Tarihi: 15.8.2017.

• http://www.intihar.de/nedir.htm, Erişim Tarihi: 16.8.2017.

Page 119: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

118 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Page 120: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

119Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

ISSN: 2459-1068

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Dergi Yayın Kuralları

1. BAKIŞ: Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış (ISSN: 2459-1068) Dergisi, sağlık politikaları, sosyal politika ve işgücü politikaları ve sendikal haklar konularında bilimsel bilginin üretilmesi ve paylaşılması amacıyla yılda iki kez yayımlanan (Bahar ve Güz) uluslararası ve hakemli bir dergidir.

2. Dergiye gönderilen yazıların daha önceden yayınlanmamış / yayınlanmak üzere herhangi bir dergiye gönderilmemiş olma-sı gerekmektedir. Daha önce poster, sözlü bildiri, rapor, kitap, kitap bölümü, görüş vb. biçimde başka bir yerde yayımlanan / sunulan çalışmaların makalenin gönderilme aşamasında bu durumu belirtilmelidir.

3. BAKIŞ: Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış dergisinde Türk-çe ve İngilizce dillerinde hazırlanan yazılar yayımlanmakta-dır. Makalenin üst kapak sayfasında en fazla 200’er kelimeden oluşacak İngilizce ve Türkçe özet, en az üç en fazla beş Türk-çe ve İngilizce anahtar sözcüklerle birlikte, makalenin başlığı, yazar ismi, unvanı, kurumu ve e-posta adresi belirtilmelidir. Birden fazla yazarlı makalelerde sorumlu yazar belirtilmelidir. Makaleler en fazla 30 sayfa olmalıdır.

4. Dergiye gönderilen yazılar öncelikle intihal, içerik ve dergi ya-zım kurallarına göre editörler kurulu tarafından değerlendirilir. Ardından isimsiz olarak yeniden düzenlenen makaleler makale değerlendirme formu ile birlikte alanında uzman en az iki ha-keme iletilir. Hakemler tarafından 30 (otuz) gün içerisinde geri gönderilen değerlendirme formlarına göre yazıların doğrudan veya düzeltme yapılarak yayımlanmasına ya da reddedilme-sine karar verilmektedir. Bu süreçlerde yazarlar düzenli ola-rak bilgilendirilir. Düzeltme istenilen yazılara ait düzenleme işlemleri en geç 30 gün içerisinde yapılmalıdır. Yayın kurulu, gerek duyulması halinde ek hakem görüşlerine müracaat ede-bilir. Körleme ilkesi gereği hakemlerin ve yazarların isimleri gizli tutulmaktadır. Dergiye gönderilen makaleler yayımlansın veya yayımlanmasın geri gönderilmez.

Page 121: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

120 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

5. Süreli yayınlarımızda yayınlanan makaleler için yayın kurulu-nun belirlediği tutarlar çerçevesinde telif ücreti ödenmektedir. Yayınlanması kabul edilen makalelerin telif haklarının devre-dilmesi için yazarlara “Telif Hakkı Devir Formu” gönderilir. Yazarlar tarafından onaylanan devir formları belirtilen iletişim kanalları vasıtasıyla dergi yayın kuruluna ulaştırılmalıdır. Ma-kalelerin yayımlanması için devir formunun eksiksiz düzen-lenmesi gerekmektedir.

6. Yayımlanan yazıların sorumluluğu tümüyle yazarlara ait ol-makla birlikte Sağlık-Sen, basılı ve elektronik ortamda yazı-larla ilgili tüm yayım haklarına sahiptir. Yayımlanan makale-lerden bilimsel kurallara uygun olarak alıntı yapılabilir.

7. Dergimiz açık erişim ilkelerine göre yayım yaptığından dergi-mize elektronik ortamda ulaşılabilir. İlgili sayıda yazısı çıkan yazarlara (5 Adet) ve e-posta adresimize dergiyi basılı olarak almak istediğini belirten kişilere dergimiz basılı olarak iletile-cektir.

8. Dergiye gönderilecek makaleler aşağıdaki şartlara uygun ola-rak hazırlanmalıdır:

• Derginin sayfa ölçüleri üstten ve alttan 3 cm, soldan 3 cm ve sağdan 2 cm, kenardan uzaklıkları üstbilgi 1,5 cm, altbilgi 1,8 cm boşluk verilerek ayarlanmalıdır.

• Yazı karakteri Times New Roman yazı stilinde makale-nin Türkçe (İngilizce) başlığı 18 punto, koyu ve hepsi bü-yük harfle ve orta hizada, makalenin İngilizce (Türkçe) başlığı ise koyu, 12 punto ve sola yaslı,

• Türkçe başlığın hemen altında sağa hizalı olarak yazar-ların isimlerinin belirtilmesi, * işareti ile yazarların sıra-sıyla unvanları, çalıştıkları kurumlar ve e-posta adresleri belirtilmelidir. Ayrıca bu kısımda sorumlu yazar belirtil-melidir.

• Özet, Anahtar Sözcükler, Abstract, Keywords başlıkları koyu ve 10 punto, metin kısımları ise italik ve 10 punto yazılmalıdır.

• Ana başlıklar 12 punto, koyu ve büyük harf ve sola yaslı,

● İkinci başlıklar 12 punto, koyu ve küçük harf ve sola yaslı,

Page 122: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

121Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

● Üçüncü ve diğer başlıklar 12 punto, koyu ve küçük harf ve sola yaslı,

● Metinde satır aralığı 1,5, paragraf girintisi 1 cm, paragraf-lardan sonra boşluk 6 nk,

• Makaleler en fazla 30 sayfa olacak şekilde düzenlenme-lidir.

● Metin içerisinde yer alan tablolara ve şekillere başlık ve sıra numarası verilmeli ve başlıklar koyu olmalıdır. Denk-lemlere de ayrıca sıra numarası verilmeli ve sıra numarası parantez içinde sayfanın sağ tarafında yer almalıdır.

● Kaynakça 12 punto ve sola yaslı olarak düzenlenmelidir. Kaynaklar makalenin sonunda ayrı bir sayfada “KAYNAK-ÇA” başlığı altında yazar soyadlarına göre alfabetik sıraya dizilmelidir. Aynı soyadı olması durumunda kronolojik sıra-ya göre düzenlenmelidir. Atıf yapılmayan kaynaklar kaynak-çada belirtilmemelidir.

Yararlanılan ve gönderme yapılan kaynaklar, aşağıda örnekleri sunulan APA Referanslama Yöntemi ile yazılmalıdır.

-Metin içindeki atıflar, yazarın adı cümle içinde geçiyorsa; Rawls (1971, s.125) Yazarın adı cümle içinde geçmiyorsa; (Rawls, 1971, s.125) şeklinde yazılmalıdır.

İki Yazarlı kaynaklarda,

(Yılmaz ve Akça, 2011, s.77) şeklinde yazılmalıdır. -Metin içinde ikiden fazla yazarlı çalışmalara atıfta bulu-nurken ilk seferinde bütün isimler kullanılmalı; aynı yayına daha sonra yapılan atıflarda sadece birinci isim yazılmalı, diğer yazarlar için “ve diğerleri” (İngilizce yayınlanan kay-naklar için “et al”) ibaresi kullanılmalıdır. Yılmaz ve diğerleri (2013)

Grigss et al (2010)

Page 123: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

122 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Kaynakça listesinde bütün yazarların isimleri yer almalıdır. -Kitaplar kaynakça listesinde aşağıdaki şekilde yer almalı-dır: Yazar, BAŞ HARFLERİ. (Yıl). Başlık. Baskı. Basıldığı Yer: Basımevinin İsmi

Tokol, A. ve Alper, Y. (2015). Sosyal Politika. (6.bs.). Bur-sa: Dora Yayıncılık. -Makaleler kaynakça listesinde aşağıdaki şekilde yer alma-lıdır: Yazar, BAŞ HARFLERİ. (Yıl). Makalenin Başlığı. Derginin İsmi. Cilt Numarası, İlk ve Son Sayfa Numaraları

Starfield, B. and Shi, L. (2002). Policy Relevant Determi-nants of Health: An International Perspective. Health Policy. 63(3): 201-2018. -İnternetten alınan dokümanlara erişim tarihleri belirtilmeli ve kaynakça listesinde aşağıdaki şekilde yer almalıdır: WHO, (2015). The Economic and Health Benefits of Tobac-co Taxation,

http://apps.who.int/iris/bitstream/10665/179423/1/WHO_NMH_PND_15.6_eng.pdf?ua=1&ua=1 Erişim Tarihi: 13/07/2016.

http://www.who.int/en/ Erişim Tarihi: 13/07/2016.

Kapsos, S. and Bourmpoula, E. (2013). Employment and Economic Class in the Developing World. ILO Research Paper No:6, 1-65.

Page 124: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

123Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

BAKIŞ: SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ DERGİSİ YAYIM SÜRECİ

ÇALIŞMANIN GÖNDERİLMESİ

Çalışmalar dergi web sayfasında belirtildiği gibi çevrimiçi olarak yazı işlerine iletilir.

EDİTÖRLER KURULU ÖN DEĞERLENDİRME

Çalışma intihal, dergi içeriği ve yazım kurallarına uygunluk açılarından değerlendirilir.

UYGUN MU? EVET HAYIR

İADE HAKEM SÜRECİ

Bu aşamada körleme ilkesi göz önünde bulundurularak konu hakkında uzman olan en az iki hakem belirlenir. Hakemlere çalışmayı değerlendirmeleri için 30 gün süre verilir ve sorumlu yazar konu hakkında bilgilendirilir.

HAKEM SÜRECİ

DÜZELTİLMESİ HALİNDE YAYIMLANABİLİR

Bu kısımda hakemlerin belirlediği eksikliklerin giderilmesi ve yapılan

düzenlemelerin belirtilmesi için yazarlara

30 gün süre tanınır.

YAYIMLANABİLİR

Yazara çalışmanın yayımlanmak üzere kabul

edildiği bildirilir.

YAYIMLANAMAZ

Yayımlamak için yeterli görülmeyen çalışmalar hakem

raporları da eklenerek yazarlara

iade edilir.

ÇALIŞMANIN YENİDEN HAKEME GÖNDERİLMESİ

Çalışmada belirtilen eksiklikler giderilmişse yayım sürecine başlanır. Eksikliklerin

giderilmemesi ve yayımlamak için hala yetersiz olması durumunda çalışma hakem

raporlarıyla birlikte yazara iade edilir.

YAYIM SÜRECİ

İDARİ İŞLEMLER

Yazarlarla devir hakkı telif formu imzalanır. Çalışmanın tasarımı tamamlanır. Yayıma uygun hale getirilir ve sıradaki sayıda yayımlanır. Yazarlara bilgi verilir.

Page 125: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

124 Sayı:02 • Güz 2017

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi, Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (SAĞLIK-SEN)’na bağlı Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi Enstitüsü (SASAM) tarafından yılda iki kez (Bahar ve Güz) yayınlanacak olan ulusal ve hakemli bir dergidir.

Yayın dili Türkçe ve İngilizce olan Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi ile sağlık, sosyal ve iş gücü politikalarını çağdaş standartlara kavuşturacak akılcı çözümler üretmek, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının haklarını geliştirmeyi hedefleyen politikalar üretmek, küresel ölçekte sağlık sosyal ve iş gücü politikalarına katkıda bulunmak amaçlanmaktadır.

Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi’ne aşağıda sunulan konularla sınırlı kalmayacak şekilde ulusal ve uluslararası sağlık, sosyal ve iş gücü politikaları ile ilişkilendirilebilecek konularda yazı gönderilebilir.

Makalelerinizi (sasam.org.tr) sayfamızdan “MAKALE GÖNDER” sekmesinden ya da “[email protected]” adresinden gönderebilirsiniz.

Sağlık Politikaları Sağlık Yönetimi, Koruyucu ve Önleyici Sağlık Hizmetleri, Sağlık Eğitimi, Sağlık İletişimi ve Sağlığı Geliştirme, Sağlık Hukuku, Sağlık Ekonomisi, Sağlık Endüstrisi, Sağlık Turizmi, Sağlık Okuryazarlığı, Çok Paydaşlı Sağlık Sorumluluğunu Geliştirme, Küresel Sağlık, Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon, Sağlıkta Performans Uygulamaları, Sosyal Politika Sosyal Güvenlik, Sosyal Yardım,

Sosyal Hizmetler, Ailenin Korunması, Çocuk, Genç ve Kadına Yönelik Politikalar, Engelli ve Yaşlı Politikaları, İşgücü Politikaları ve Sendikal Haklar İşgücü Planlaması, İstihdam, Eğitim ve Kariyer Geliştirme, Ücret Politikaları, Performans, Çalışma Süreleri, İş Sağlığı ve Güvenliği, Sosyal Haklar, Örgütlenme, Toplu Sözleşme, Uluslararası Sözleşmeler, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku

Page 126: REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK...REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY SAĞLIK VE SOSYAL POLİTİKALARA BAKIŞ • Hakemli Dergi-Süreli Yayın 8-2 SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA

REVIEW OF HEALTH AND SOCIAL POLICY

SAĞ

LIK V

E SOSY

AL PO

LİTİKA

LARA

BA

KIŞ • H

akemli D

ergi-Süreli Yayın

ISSN: 2

459-

1068

1/ 2

017-

2

SAĞLIK VE SOSYALPOLİTİKALARA BAKIŞ

Deniz TUGAY

Aziz SÖĞÜTLÜ

Arş. Gör. Fedayi YAĞARArş. Gör. Pınar ÖKE

Arş. Gör. Hüseyin DEMİRArş. Gör. Cuma ÇAKMAK

Fatma Leyla ÇEZİK

Evde Bakımda Yeni Bir Dönem: Teknolojik Evde Bakım

Çocuk Refahı Alanında Çalışan Personelin Sevgi Evleri Modeline

Yönelik Değerlendirmeleri

Kişisel Özelliklerin Hasta Aktifliği Düzeyi Üzerindeki

Etkisinin İncelenmesi

Halk Sağlığı Problemi Olarak İntiharlar: Türkiye Örneği

Sağlık Sigortacılığının Avantaj ve Dezavantajları İle Türkiye Genel Sağlık Sigortası Primleri İlişkisi

Hakemli Dergi - Süreli Yayın

SAĞLIK-SEN STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ[email protected] • www.sasam.org.tr

2017/2

• 2459-1

068

2