sulu Örneklerde eser teknİĞİ İle ÖnderİŞtİrİlmesİ

103

Upload: others

Post on 01-Nov-2021

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ
Page 2: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

SULU ÖRNEKLERDE ESER DÜZEYDEKİ AĞIR METAL

İYONLARININ ALEVLİ ATOMİK ABSORPSİYON

SPEKTROMETRESİ İLE TAYİNİ İÇİN KATILAŞTIRILMIŞ

YÜZEN ORGANİK DAMLA MİKROEKSTRAKSİYON

TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

DETERMINATION OF TRACE HEAVY METAL IONS IN

AQEOUS SAMPLES BY FLAME ATOMIC ABSORPTION

SPECTROMETRY AFTER PRECONCENTRATION WITH

SOLIDIFIED FLOATING ORGANIC DROP

MICROEXRACTION TECHNIQUE

BURCU KAYA DALCI

Prof. Dr. FİRUZE SEMA BEKTAŞ

Tez Danışmanı

Hacettepe Üniversitesi Lisansüstü

Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinin

KİMYA Anabilim Dalı için Öngördüğü

YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak hazırlanmıştır.

2014

Page 3: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

BURCU KAYA DALCI’ nın hazırladığı “Sulu Örneklerde Eser Düzeydeki Ağır

Metal İyonlarının Alevli Atomik Absorpsiyon Spektrometresi ile Tayini için

Katılaştırılmış Yüzen Organik Damla Mikroekstraksiyon Tekniği ile

Önderiştirilmesi” adlı bu çalışma aşağıdaki jüri tarafından KİMYA ANABİLİM

DALI’ nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Kadir Pekmez

Üye (Başkan) : ................................................

Prof. Dr. F. Sema Bektaş

Üye (Danışman) : ………………………………….

Prof. Dr. Nuray Öğün Şatıroğlu

Üye : ................................................

Doç. Dr. Uğur Tamer

Üye : ………………………………….

Doç. Dr. Çiğdem Arpa Şahin

Üye : ……………………………………

ONAY

Bu tez Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü tarafından YÜKSEK LİSANS

TEZİ olarak onaylanmıştır.

Prof. Dr. Fatma SEVİN DÜZ

Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü

Page 4: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

Canım Ailem ve Biricik Hayat Arkadasım’a

Page 5: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

ETİK

Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, tez yazım kurallarına uygun olarak

hazırladığım bu tez çalışmasında,

tez içindeki bütün bilgi ve belgeleri akademik kurallar çerçevesinde elde ettiğimi,

görsel, işitsel ve yazılı tüm bilgi ve sonuçları bilimsel ahlak kurallarına uygun

olarak sunduğumu,

başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda ilgili eserlere bilimsel

normlara uygun olarak atıfta bulunduğumu,

atıfta bulunduğum eserlerin tümünü kaynak olarak gösterdiğimi,

kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapmadığımı,

ve bu tezin herhangi bir bölümünü bu üniversitede veya başka bir üniversitede

başka bir tez çalışması olarak sunmadığımı

beyan ederim.

BURCU KAYA DALCI

Page 6: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

i

ÖZET

SULU ÖRNEKLERDE ESER DÜZEYDEKİ AĞIR METAL İYONLARININ ALEVLİ ATOMİK ABSORPSİYON

SPEKTROMETRESİ İLE TAYİNİ İÇİN KATILAŞTIRILMIŞ YÜZEN ORGANİK DAMLA MİKROEKSTRAKSİYON TEKNİĞİ İLE

ÖNDERİŞTİRİLMESİ

Burcu KAYA DALCI

Yüksek Lisans, Kimya Bölümü

Tez Danışmanı: Prof. Dr. F. Sema Bektaş

Şubat 2014, 84 sayfa

Günümüzde civanın gerek metalik formunun ve gerekse bileşiklerinin çok düşük düzeyde kullanımının dahi flora ve fauna için oldukça zehirli olmasından dolayı bu metalin çevresel örneklerdeki miktarının tayini gerekmektedir. Bu sebeple, su örneklerinde eser miktarda civa tayini için çevre dostu olan düşük maliyetli, seçici ve basit bir yöntem geliştirmek önemlidir.

Ağır metallerin tayini işleminde zararlı kimyasalların ve organik çözücülerin yüksek miktarlarda kullanımı çevre kirliliğine, laboratuvar personelinde sağlık risklerine, atık arıtma ve ilave işletme maliyetlerine neden olur. Bu olumsuzlukları aşmak adına bu konudaki yeni eğilim organik çözücü tüketimini en aza indirerek, örnek hazırlama basamağını basitleştirme ve küçültme şeklindedir. Bu nedenle mikroekstraksiyon yöntemlerine ilgi önemli ölçüde artmıştır.

Bu çalışmada, su örneklerinde eser miktardaki civa iyonlarının tayini için yeni bir yöntem olan katılaştırılmış yüzen organik damla mikroekstraksiyon (SFODME) yöntemi kullanılmış ve alevli atomik absorpsiyon spektrometresi (FAAS) ile civa iyonu tayin edilmiştir.

Page 7: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

ii

Hg(II) iyonları, uygun pH, sıcaklık ve karıştırma hızının sağlandığı ortamda KI’den gelen [I]- iyonu ile [HgI4]

2- kompleksini oluşturarak crystal violet (CV) içeren 1-dodekanol içerisine ekstrakte edilmiş, bu organik çözücü katılaştırmak amacıyla buzdolabına konulmuş ve daha sonra katılaştırılmış olan damla metanol ile seyreltilmiştir. Seyreltilmiş çözeltideki analit miktarı ise FAAS yardımıyla tayin edilmiştir.

Bu çalışmada optimum koşullar; pH 4, sıcaklık 26 ± 3 oC, ekstraksiyon süresi 45 dakika, karıştırma hızı 750 rpm, KI derişimi 0,2 mol L-1, CV miktarı %0,2 (w/v), ekstraksiyon çözücü miktarı 100 µL, örnek hacmi 100 mL, seyreltilen hacim ise 300 µL olarak bulunmuştur. Bu optimum koşullar altında bulunan zenginleştirme faktörü ise 73’tür. Bununla birlikte gözlenebilme sınırı 0,027 mg L-1, tayin edilebilecek en düşük derişim 0,089 mg L-1,, %RSD (0,5 mg L-1, n=10) ise 2,4 olarak bulunmuştur.

Katılaştırılmış yüzen organik damla mikroekstraksiyon yönteminin doğruluğunu ve uygulanabilirliğini tespit etmek amacıyla bu yöntem sertifikalı su ve gerçek su örneklerine de uygulanmıştır.

Anahtar kelimeler: civa, katılaştırılmış yüzen organik damla mikroekstraksiyonu, alevli atomik absorpsiyon spektrometresi

Page 8: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

iii

ABSTRACT

DETERMINATION OF TRACE HEAVY METAL IONS IN AQEOUS SAMPLES BY FLAME ATOMIC ABSORPTION SPECTROMETRY

AFTER PRECONCENTRATION WITH SOLIDIFIED FLOATING ORGANIC DROP MICROEXRACTION TECHNIQUE

Burcu KAYA DALCI

Master of Science, Department of Chemistry

Supervisor: Prof. Dr. F. Sema BEKTAŞ

February 2014, 84 pages

Nowadays the determination of mercury in environmental sample is important due to it’s toxicity either in metallic form or compounds both flora and fauna even at low levels. For this reason, developing eco-friendly, low-cost, selective and simple method is important to analyze the trace amounts of mercury in water.

For the determination of such heavy metals, the use of noxious chemicals and organic solvents at high levels causes health risks in laboratory personnel, waste treatment cost and additional operating cost. The new trend is simplification and reduction of the sample preparation by decreasing consumption of organic solvents. Therefore interest in microextraction methods is recently increased considerably.

In this study, solidified floating organic drop microextraction (SFODME) method is used to analyze trace amount of mercury ions in water samples and these ions are identified by flame atomic absorption spectrometry (FAAS). At suitable pH and temperature and stirring speed, Hg(II) ions form [HgI4]

2- complex with [I]- ions from KI and this complex is extracted in 1-dodecanol containing crystal violet (CV) and this organic solvent is put in refrigerator for solidification and then solidified drop is diluted by methanol. The quantity of analyte in diluted solution is determined by FAAS.

Page 9: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

iv

In this study, optimized values were obtained as pH 4, extraction temperature 26 ±3 oC, stirring rate 750 rpm, KI concentration 0.2 mol L-1

, CV concentration %0.2 (w/v), amounts of extraction solvent 100 µL, sample volume 100 mL, extracted phase volume 300 µL. Under the optimal conditions, enrichment factor is found as 73. In addition, detection limit, limit of quantification and RSD% (0.5 mg L-1, n=10) are found as 0.027 mg L-1, 0.089 mg L-1 and 2.4, respectively.

Solidified floating organic drop microextraction method is applied to real and certified water samples to determine the accuracy and the applicability of the method.

Key words: mercury, solidified floating organic drop micro extraction method, flame atomic atomic absorption spectroscopy

Page 10: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

v

TEŞEKKÜR

Bu tez çalışmam süresince bana yol gösteren, destekleyen ve çalışmalarım

boyunca bana hep anlayışla yaklaşan ve öğrencisi olmaktan mutluluk duyduğum

tez danışmanım ve çok değerli hocam Prof. Dr. Firuze Sema BEKTAŞ’ a verdiği

değerli emekten dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Laboratuvar çalışmalarım sırasında yardımlarını esirgemeyen yorum ve önerileri

ile tez çalışmama katkıda bulunan sevgili hocalarım Doç. Dr. Çiğdem ARPA

ŞAHİN’ e ve Dr. İlknur DURUKAN’ a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Bu tez çalışması sırasında bana her türlü desteği gösteren sevgili T.C. Şeker

Kurumu çalışma arkadaşlarıma ve sevgili Özge KENANOĞLU’ na teşekkürü bir

borç bilirim.

Beni emekleriyle bugünlere getiren, girdiğim her yolda her zaman benimle birlikte

olan, yolumu aydınlatan, biricik aileme, özellikle canım anne ve babama tüm

kalbimle teşekkür ederim.

Manevi desteğini hiç bir zaman esirgemeyen, bu yolda benimle birlikte yürüyen

hayat arkadaşım, biricik eşim Merday DALCI’ ya tüm kalbimle teşekkür ederim.

Page 11: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

vi

İÇİNDEKİLER

Sayfa

1. GİRİŞ ................................................................................................................1

2. GENEL BİLGİLER ............................................................................................3

2.1. Metal İyonlarının Ekstraksiyonu ve Önderiştirilmesi…………………………..... 5

2.2. Mikroekstraksiyon……………………………………………………………….. .... 7

2.2.1. Katı Faz Mikroekstraksiyon (SPME) ............................................................. 8

2.2.2. Manyetik Karıştırma Çubuğu ile Ekstraksiyon (SBSE) ................................. 9

2.2.3. Sıvı Faz Mikroekstraksiyon (LPME) ........................................................... 10

2.2.3.1.Tek Damla Mikroekstraksiyonu (SDME) ................................................... 14

2.2.3.2. Dağıtıcı Sıvı-Sıvı Mikroekstraksiyonu (DLLME) ....................................... 15

2.2.3.3. Oyuk Fiber Sıvı Faz Mikroekstraksiyonu (HF-LPME) .............................. 16

2.2.3.4. Bulutlanma Noktası Ekstraksiyonu (CPE) ............................................... 18

2.2.3.5. Katılaştırılmış Yüzen Organik Damla Mikroekstraksiyonu (SFODME) ...... 19

2.3. Katılaştırılmış Yüzen Organik Damla Mikroekstraksiyonu Verimine Etki Eden

Faktörler………………………………………………………………………………. ... 24

2.3.1. Ekstraksiyon Çözücüsü Seçimi ve Hacmi................................................... 24

2.3.2. pH Etkisi ..................................................................................................... 25

2.3.3. Sulu Örnek Hacmi ...................................................................................... 25

2.3.4. Ekstraksiyon Süresi .................................................................................... 25

2.3.5. Tepkime Sıcaklığı ....................................................................................... 25

2.3.6. Karıştırma Hızı ........................................................................................... 26

2.3.7. İyonik Kuvvetin Etkisi .................................................................................. 26

2.4. Atomik Absorpsiyon Spektrometresi (AAS)………………………………….. ... 26

2.4.1. Işık Kaynakları ............................................................................................ 29

2.4.1.1. Oyuk Katot Lambaları .............................................................................. 29

2.4.1.2. Elektrotsuz Boşalım Lambaları ................................................................ 31

2.4.2. Atomlaştırıcı ............................................................................................... 32

2.4.2.1. Alevli Atomlaştırıcılar ............................................................................... 32

2.4.2.2. Elektrotermal Atomlaştırıcılar .................................................................. 37

2.4.2.3. Özel Atomlaştırma Teknikleri ................................................................... 38

2.4.3. Dedektörler ................................................................................................. 39

2.4.4. Monokromatörler (Dalgaboyu seçicileri) ..................................................... 40

2.4.5. Tek-Işık Yollu Spektrofotometreler ............................................................. 40

Page 12: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

vii

2.4.6. Çift-Işık Yollu Spektrofotometreler .............................................................. 41

2.4.7. Atomik Absorpsiyon Spektroskopisinde Girişimler ..................................... 42

2.4.7.1. Spektral Girişimler ................................................................................... 42

2.4.7.2. Kimyasal Girişimler .................................................................................. 48

2.4.7.3. İyonlaşma Girişimi ................................................................................... 49

2.4.8. Atomik Absorpsiyon Spektroskopisinin Uygulamaları ................................. 49

3. DENEYSEL ÇALIŞMALAR ............................................................................. 51

3.1. Reaktifler…………………………………………………………………………. .. 51

3.2. Kullanılan Cihazlar………………………………………………………………. .. 52

3.3. Deneyin Yapılışı…………………………………………………………………… 52

4. DENEYSEL SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR ................................................ 55

4.1. Hg İyonlarının SFODME Tekniği ile Önderişrilmesi…………………………… 55

4.1.1. Ekstraksiyon Çözücüsünün Seçimi ............................................................ 55

4.1.2. pH Etkisi ..................................................................................................... 55

4.1.3. CV Derişiminin Etkisi .................................................................................. 56

4.1.4. Ekstraksiyon Çözücü Hacminin Etkisi ........................................................ 57

4.1.5. Ekstraksiyon Süresinin Etkisi ...................................................................... 59

4.1.6. Karıştırma Hızının Etkisi ............................................................................. 60

4.1.7. KI Derişiminin Etkisi .................................................................................... 61

4.1.8. Sıcaklık Etkisi ............................................................................................. 62

4.1.9. Örnek Hacmi Etkisi ..................................................................................... 63

4.1.10. Organik Faz Son Hacminin Etkisi ............................................................. 63

4.1.11. Diğer İyonların Etkisi................................................................................. 65

4.2. Analitik Performans…………………………………………………………… ..... 66

4.3. SFODME Yönteminin Hg(II) için Analitik Performans Özellikleri………….. ... 67

4.3. Yöntemin Doğruluğu……………………………………………………………. ... 69

4.4. Musluk Suyunda Hg(II) Analizi………………………………………………. ..... 72

5.SONUÇLAR ....................................................................................................... 73

6. KAYNAKLAR………………………………………………………………………… 76

Page 13: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

viii

ÇİZELGELER

Sayfa

Çizelge 2.1. Sıvı faz mikroekstraksiyon teknikleri, avantaj ve dezavantajları ....... 11

Çizelge 2.2. SFODME tekniğinin uygulamaları..................................................... 22

Çizelge 2.3. Organik damla mikroekstraksiyon tekniğinde yaygın olarak kullanılan

organik çözücüler ................................................................................................. 24

Çizelge 2.4. Alevlerin özellikleri ............................................................................ 35

Çizelge 4.1. 500 µg L-1 Hg(II) tayininde diğer iyon etkisi ....................................... 65

Çizelge 4.2. Hg(II) iyonu için SFODME yöntemi sonucu elde edilen optimum

deneysel koşullar .................................................................................................. 67

Çizelge 4.3. Yöntemin analitik performans özellikleri ........................................... 68

Çizelge 4.4. Sertifikalı toprak örneği NIST-2710A ................................................ 69

Çizelge 4.5. Önderiştirme işlemi uygulanmış sertifikalı referans örneğinde Hg(II)

tayin sonuçları ...................................................................................................... 70

Çizelge 4.6. Sertifikalı su örneği TMDA-61.2 ........................................................ 71

Çizelge 4.7. Hg(II) eklenmiş önderiştirme işlemi uygulanmış sertifikalı su örneğinde

Hg(II) tayin sonucu ............................................................................................... 72

Çizelge 4.8. Musluk suyunda Hg(II) tayin sonuçları .............................................. 72

Çizelge 5.1. Farklı önderiştirme yöntemlerini kullanarak Hg(II) tayinin uygulamaları

………………………. ............................................................................................ 74

Page 14: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

ix

ŞEKİLLER

Sayfa

Şekil 2.1. Katı faz mikroekstraksiyon (SPME) enjektörü ve sistemi ........................ 8

Şekil 2.2. Manyetik karıştırma çubuğu ile ekstraksiyon sistemi ............................ 10

Şekil 2.3. SDME tekniğine ait sistem bileşenleri ................................................... 14

Şekil 2.4. DLLME tekniğinin sistematik bileşenleri ................................................ 16

Şekil 2.5. Oyuk fiber sıvı faz mikroekstraksiyonu sistemi ..................................... 17

Şekil 2.6. Bulutlanma noktası ekstraksiyonu yönteminin şematik gösterimi ......... 18

Şekil 2.7. SFODME tekniğinin sistem bileşenleri .................................................. 21

Şekil 2.8. AAS’nin bileşenleri ................................................................................ 28

Şekil 2.9. Oyuk katot lambası ............................................................................... 31

Şekil 2.10. Elektrotsuz boşalım lambası ............................................................... 32

Şekil 2.11. Ön-karıştırmalı yakıcı .......................................................................... 34

Şekil 2.12. Bir alevin bölgeleri .............................................................................. 36

Şekil 2.13. Bir grafit fırının kesiti ........................................................................... 37

Şekil 2.14. Tek - ışık yollu spektrofotometre ......................................................... 41

Şekil 2.15. Çift - ışık yollu spektrofotometre ......................................................... 42

Şekil 2.4. Zemin değerinin düzeltilmesi için sürekli ışık kaynağı kullanımı ........... 45

Şekil 2.17. Normal Zeeman etkisi ......................................................................... 46

Şekil 2.18. Zeemann etkisinin zemin engellemelerinin giderilmesinde kullanımı .. 47

Şekil 3.1.1-dodekanolün yapısı ............................................................................ 51

Şekil 3.2. Crystal violet (CV - Metil Violet) ............................................................ 51

Şekil 3.3. Deneysel çalışma aşaması ................................................................... 53

Şekil 3.4. SFODME yönteminin uygulanışı ........................................................... 54

Şekil 4.1. Ortam pH’ının Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi ........................ 56

Şekil 4.2. CV derişiminin Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi ....................... 57

Şekil 4.3. Dodekanol hacminin Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi .............. 58

Şekil 4.4. Ekstraksiyon süresinin Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi. .......... 59

Şekil 4.5. Karıştırma hızının Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi .................. 60

Şekil 4.6. KI varlığının Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi ........................... 61

Şekil 4.7. Sıcaklığın Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi............................... 62

Şekil 4.8. Örnek hacminin Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi ..................... 63

Şekil 4.9. Son hacminin Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi ......................... 64

Page 15: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

x

Şekil 4.10. Önderiştirme yöntemi uygulanmamış Hg(II) iyonları ile elde edilen sulu

çözeltilerin kalibrasyon doğrusu ........................................................................... 66

Şekil 4.11. Hg(II) iyonlarının önderiştirilmesi ile elde edilen kalibrasyon doğrusu. 67

Page 16: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

xi

SİMGELER VE KISALTMALAR

Simgeler

v Parçacık Hacmi

λ Dalgaboyu

π Elektronik Geçiş Türüne Göre Yarılma Şekli

σ Elektronik Geçiş Türüne Göre Yarılma Şekli

Kısaltmalar

AALLME Hava Destekli Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon

AAS Atomik Absorpsiyon Spektrometresi

ACN Asetonitril

AHs Aromatik Hidrokarbonlar

CFME Sürekli - Akış Mikroekstraksiyon

CIAME Soğuk İçerikli Birleştirilmiş Mikroekstraksiyon

CPE Bulutlanma Noktası Ekstraksiyonu

CV Crystal Violet

CV - AAS Soğuk Buhar Atomik Absorpsiyon Spektrometresi

DI - SDME Doğrudan Daldırma - Tek Damla Mikroekstraksiyon

DLLME Dağıtıcı Sıvı-Sıvı Mikroekstraksiyonu

DLPNE Dinamik LPME, Dinamik Sıvı Faz Nanoekstraksiyonu

DSDME Doğrudan Askıya Alınmış Damla Mikroekstraksiyonu

DSSBME Çift Çözücülü Karıştırma Çubukları Mikroekstraksiyonu

EME Elektro Membran Ekstraksiyon

EMI Elektro Membran İzolasyon

ETAAS Elektro Termal Atomik Absorpsiyon Spektrometresi

ETV - ICP-MS Elektro Termal Buharlaşmalı - İndüktif Eşleşmiş Plazma

- Kütle Spektrometresi

FAAS Alevli Atomik Absorpsiyon Spektrometresi

GC Gaz Kromatografi

GC - ECD Gaz Kromatografisi - Elektron Yakalama Dedektörü

Page 17: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

xii

GC - FID Gaz Kramatografisi - Alev İyonlaştırma Dedektörü

GC - MS Gaz Kramatografisi - Kütle Spektrometresi

GFAAS Grafit Fırın Atomik Absorpsiyon Spektrometresi

HF - LLME Oyuk Fiber Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon

HF - LPME Oyuk Fiber Sıvı Faz Mikroekstraksiyonu

HF - SLPME Oyuk Fiber Katı Sıvı Faz Mikroekstraksiyon

HFM - LLLME Oyuk Fiber Membran Sıvı - Sıvı - Sıvı

Mikroekstraksiyon

HOCs Halojenli Organik Bileşik

HPLC Yüksek Basınç Sıvı Kromatografi

HPLC - DAD Yüksek Basınç Sıvı Kromatografi - Diyot Array

Dedektörü

HPLC - PAD Yüksek Basınç Sıvı Kromatografi - Fotodiyot Array

Dedektörü

HPLC - VWD Yüksek Basınç Sıvı Kromatografi - Değişken Dalgaboyu

Dedektörü

HS - SDME Tepede - Tek Damla Mikroekstraksiyon

ICP - AES İndüktif Eşleşmiş Plazma - Atomik Emisyon

Spektrometresi

ICP - OES İndüktif Eşleşmiş Plazma - Optik Emisyon

Spektrometresi

IL - DMME İyonik Sıvı Bağlantılı Çift Manyetik Mikroekstraksiyon

IP - SAME İyon Eşleşme Esaslı Yüzey Aktif Destekli

Mikroekstraksiyon

ISFME Yerinde Çözücü Oluşumlu Mikroekstraksiyon

LED - CCD Işık Yayan Diyot - Şarj Bağlantılı Alet

LPME Sıvı Faz Mikroekstraksiyon

MeOH Metanol

NP - LLME Nanopartikül - Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon

OCPs Organokloro Pestisit

OPPs Organofosfat Pestisit

PAH Polisiklik Aromatik Hidrokarbon

PCBs Polikloro Bifenil

PDMS Polidimetilsiloksan

Page 18: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

xiii

SBSE Manyetik Karıştırma Çubuğu ile Ekstraksiyon

SBME Çözücü Karıştırma Mikroekstraksiyonu

SC - DHF - HS - LPME Çözücü Soğutma Yardımlı Dinamik Oyuk Fiber Destekli

Başlıklı LPME

SDCME Tek Damla Koaservat Mikroekstraksiyonu

SDME Tek Damla Mikroekstraksiyon

SFODME Katılaştırılmış Yüzen Organik Damla

Mikroekstraksiyonu

SFVCDME Katılaşmış Yüzen Vesikülar Koaservat Damla

Mikroekstraksiyonu

SHs Steroid Hormonlar

SM - DLLME Çok Molekül Esaslı Ayırıcılı Sıvı - Sıvı

Mikroekstraksiyon

SM - DLLME Çok Molekül Esaslı Ayırıcılı Sıvı - Sıvı Mikro

ekstraksiyon

SPME Katı Faz Mikroekstraksiyon Teknikleri

SPMTE Katı Faz Membran Uç Ekstraksiyon

SS - BVMME Çok Molekül Esaslı Girdap Karışımlı Mikroekstraksiyon

SUSMME Çok Molekül Çözücü Esaslı Mikroekstraksiyon

TEME Tamamı Organik Çözücülü Emülsiyonlaştırmasız

Mikroekstraksiyon

TILDLME Sıcaklık Kontrollü İyonik Sıvı Ayırıcılı Sıvı Faz

Mikroekstraksiyon

TP - SDME Üçlü Faz - Tek Damla Mikroekstraksiyon

TSIL - USA - DLLME Belirli İyonik Sıvı Bazlı - Ultrasonik Destekli Dağıtıcı Sıvı

- Sıvı Mikroekstraksiyon

VALLME Girdap Destekli Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon

VSLLME Girdap Destekli Yüzey Aktifleri İle Geliştirilmiş

Emülsiyonlaştırma Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon

UASEME Ultrasonik Destekli Yüzey Aktifleri İle Geliştirilmiş

Emülsiyon Mikroekstraksiyon

USAEME Ultrasonik Destekli Emülsiyonlaştırmalı

Mikroekstraksiyon

US - DLLME Ultrasonik Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon

Page 19: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

0

Page 20: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

1

1. GİRİŞ

Son yıllarda nüfusta ve endüstrileşmede yaşanan hızlı artışla birlikte, doğal

kaynaklarımız tüketilmekte, üretim ve tüketim artıklarıyla da çevre kirletilmektedir.

Çevre kirliliği insan geleceğini tehdit eden, günümüzün en önemi problemlerinden

biridir ve hızlı endüstrileşmenin doğal sonucu olan ağır metal kirliliği ise insan

sağlığını tehdit eden çevre kirliliğinin başında gelmektedir [1].

Günümüzde toprak, su ve hava gibi ortamlarda yaygın bir şekilde birikmeye

başlayan ağır metaller, dünya yüzeyindeki tüm organizmaların yaşamını tehdit

etmeye başlamıştır. Ağır metallerin çevreye yayılmasına neden olan etmenlerin

başında bahsedildiği gibi endüstriyel faaliyetler, motorlu taşıtların egzozları, maden

yatakları ve işletmeleri, volkanik faaliyetler, tarımda kullanılan gübre ve ilaçlar ile

kentsel atıklar gelmektedir [2].

Ağır metaller metabolik zehir ve enzim inhibitörleridir. Bunlar, solunum, beslenme,

deri emilimi yoluyla insan vücuduna girerek dokularda birikir ve zaman içinde

toksik değerlere ulaşırlar. Bu nedenle ağır metaller çeşitli zihinsel bozukluklara ve

kalıcı beyin hasarlarına yol açabilirler. Organik kirleticiler biyolojik bozunma ile

zararsız hale gelebilir, ancak ağır metallerde böyle bir durum söz konusu değildir

[3]. Özellikle bu etkilerinden dolayı içme sularında, atık sularda, göl ve deniz

sularında bulunan ağır metallerin tayini ve toksik sınırlara ulaşıp ulaşılmadığının

belirlenmesi çok önemlidir.

Civa, yüksek toksiteye sahip ağır metallerden biridir ve faydalı biyolojik bir

fonksiyonu yoktur [4]. Civa, özellikle vücuda metilciva olarak girdiğinde yüksek

toksiteye neden olmaktadır. Bu durum ölümcül dahi olabilir. Solunum yoluyla

vücuda alınan civa buharının %80’i kan aracılığıyla ciğerlerde absorplanır. Civa,

ciğerlere verdiği zararın dışında sinir sistemine, sindirim sistemine, bağışıklık

sistemine zarar verebilir [5].

Page 21: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

2

TS 266 standartına göre ülkemiz içme sularında civanın maksimum sınırı 1 µg L-1,

Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansına göre içme suyunda civanın

maksimum sınırı 2 µg L-1’dir [6]. Civanın bu toksik etkileri sebebiyle içme sularında

musluk sularında tayini büyük önem taşımaktadır.

Sularda metal iyonlarının tayini, birçok analitik yöntem kullanılarak yapılır. Ancak

suda eser düzeyde bulunan metal iyonlarının doğrudan tayinlerinde, gerek iyon

derişimlerinin düşük olması gerekse matriks girişimleri nedeniyle sınırlamalar

vardır. Bu sebeple kullanılan yöntemlerden sadece birkaçı düşük miktardaki analit

ölçümü için kullanılır. Bu yöntemlerden bazıları alevli atomik absorpsiyon

spektrometresi (FAAS), elektrotermal atomik absorpsiyon spektrometresi

(ETAAS), indüktif eşleşmiş plazma-optik emisyon spektrometresi (ICP - AES) dir

[7].

Bu çalışmada ekstraksiyon çözeltisi olarak 1-dodekanol kullanılarak çeşitli su

örneklerindeki civa iyonunun basit, hızlı, yüksek doğruluk ve kesinliğe sahip, düşük

maliyetli bir yöntem olan katılaştırılmış yüzen organik damla mikroekstraksiyonu

(SFODME) ile önderiştirilmesi ve alevli atomik absorpsiyon spektroskopisi (FAAS)

ile tayini gerçekleştirilmiştir. Yöntemde, Hg(II) iyonları, uygun pH, sıcaklık ve

karıştırma hızının sağlandığı ortamda KI’den gelen [I]- iyonu ile [HgI4]2- kompleksini

oluşturarak CV içeren 1-dodekanol içerisine ekstrakte olmuş, bu organik çözücü

katılaştırmak amacıyla buzdolabına konulmuş ve daha sonra katılaştırılmış olan

damla metanol ile seyreltilerek FAAS’de tayin edilmiştir. Bunlara ilave olarak

yöntemimiz gerçek ve sertifikalı su örneklerine de uygulamıştır.

Page 22: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

3

2. GENEL BİLGİLER

Gerçekte ağır metal tanımı fiziksel özellikleri açısından yoğunluğu 5 g cm-3’ten

daha büyük olan metaller için kullanılır. Bu tanım içerisinde yer alan kurşun,

kadmiyum, krom, demir, kobalt, bakır, nikel, civa ve çinko başta olmak üzere

altmıştan fazla metal doğaları gereği, yerkürede genellikle karbonat, oksit, silikat

ve sülfür halinde kararlı bileşik olarak veya silikatlar içinde bulunurlar [4].

Ağır metallerin ekolojik sistemdeki yayınımları, doğal çevrimlerden çok insanın

neden olduğu etkiler nedeniyle olmaktadır. Ayrıca kazalar sonucu da ağır

metallerin çevreye yayınımı önemli miktarlara ulaşabilmektedir. Metaller çevrede

jeolojik ve biyolojik döngülerle dağılıma uğrarlar. Dağılım ve taşınma sonucu

metallerin emisyona uğradıkları yerlerden çok uzaklarda da birikerek çevredeki

konsantrasyonları artar. Bunlara ek olarak da doğal kaynaklar veya teknoloji

nedeniyle metaller ile kirlenen toprakta yetişen bitkilerde metal birikimi olabilir.

Metaller, teknolojik nedenlerle insanlar tarafından veya antrapojenik olarak hava,

su, toprak ve besinlere; çevresel taşınım sonucu da besinler ve içme suları ile

organizmaya girebilirler.

Periyodik tablodaki 118 elementin yaklaşık 80’ini metaller oluşturur. Birçok metal,

insan ve hayvanlar için gereklidir. Gerekli olanlar, eksikliklerinde olduğu gibi fazla

miktarlarda alındıklarında da vücut yapısını bozarak toksik etki oluşturabilirler. 30

civarında metalin insanlarda toksisite oluşturduğu bilinmektedir.

Metalleri diğer toksik maddelerden ayıran en önemli özellikleri, insanlar tarafından

ne oluşturulabilir ne de yok edilebilir olmalarıdır. Ağır metaller derişim sınırını

aştıkları zaman toksik olarak etki gösterirler. Bu nedenle özellikle düzenli olarak

tüketildiğinden dolayı içme sularının ve yiyeceklerin içerebileceği maksimum

derişim sınır değerleri saptanmıştır ve bu değerler yasal kuruluşlar tarafından

düzenli olarak kontrol edilmektedir.

Page 23: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

4

Ağır metaller canlı bünyelerde yalnızca konsantrasyonlarına bağlı olarak etki

göstermezler, etkileri ayrıca canlı türüne ve metal iyonunun yapısına da bağlıdır

(çözünürlüğü, kimyasal yapısı, redoks ve kompleks oluşturma yeteneği, vücuda

alınış biçimi, çevrede bulunma sıklığı, lokal pH değeri vb.).

Çok eski çağlardan beri insanlığın bildiği bir metal olan civa oda sıcaklığında sıvı

durumda (Terime: -38,89 oC) bulunan metallerden bir tanesidir. 13,6 g cm-3

yoğunluğu ile ağır metaller grubunun bir üyesi olan civa periyodik cetvelin 2B

grubunda bulunan bir geçiş elementidir.

Yerkabuğunda ortalama 0,08 mg L-1 oranında bulunan civa deniz suyunda 3 x 10-5

mg L-1 civarında bulunmaktadır. Doğal civa içeriği havada 0,005 - 0,06 ng m-3,

bitkilerde 0,001 - 0,3 µg g-1 (genelde < 0,01 µg g-1) seviyelerindedir. Civa,

endüstride gerek metalik olarak gerekse organik ve inorganik civa bileşikleri

olarak, termometrelerde, bazı metallerin üretim proseslerinde, ilaç sanayinde

dolgu malzemesi olarak, diş tedavilerinde, laboratuvar uygulamalarında, boya

sanayinde ve kâğıt sanayinde kullanılmaktadır. Ancak günümüzde civa kullanımı

gerek metalik formunun ve gerekse bileşiklerinin flora ve fauna için çok zehirli

olmasından dolayı azaltılmaktadır ve bazı endüstri kollarında kullanımı

yasaklanmıştır [8].

Civa ve bileşiklerinin insan sağlığına etkilerini gözlemlemek amacıyla yapılan

çalışmalarda civa ve bileşiklerinin solunuma verdiği zararlar, oral yollarla ve deri

teması ile vücuda alınması durumunda insanlar üzerinde meydana getirdiği

tahribatlar tespit edilmiştir. Solunum yoluyla vücuda alınan civanın ilk etkileri ise

sinir sisteminde görülür.

Metalik ve organik civa bileşiklerinin buharının 1 - 1,5 mg kg-1 miktarında 3 - 4 ay

solunmasının ani kalp durması, kalp krizi ve kan basıncının ani yükselmesine bağlı

ölüm gibi durumlara yol açabileceği tespit edilmiştir. Hayvanlar üzerinde yapılan

deneylerde ise genellikle kısa sürelerde hayvanların ölümü ile sonuçlanmıştır.

Page 24: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

5

Civa buharının solunması insanların kas yapılarında, sindirim sisteminde,

böbreklerde, deride ağrıların ve hastalıkların ortaya çıkmasını tetikler. Oral yolla

civa alınması durumunda ise (civa, civa klorür ve metil civa) 10 - 60 mg kg-1 arası

oranlar insanlar için ölümcül olmaktadır [9].

Civa kirliliği yüksek yiyeceklerin aşırı tüketimi durumunda tansiyon problemleri,

kalp krizi ve taşikardi gibi kalp ile ilgili rahatsızlıklara rastlanmaktadır. Civa içeren

ilaçların ya da insanlar üzerinde olumlu etkisi olduğu düşünülen civa içeren

kimyasalların deriye sürekli sürülmesi durumunda ise birkaç ay içerisinde ölümle

sonuçlanacak etkiler ortaya çıkabilir. Elbette ki deriden civa alınması durumunda

ağır deri ve cilt hastalıkları meydana gelmektedir [9].

2.1. Metal İyonlarının Ekstraksiyonu ve Önderiştirilmesi

Biyolojik, çevresel ürünler ile eczacılık ve gıda ürünlerindeki eser miktardaki ağır

metallerin kalitatif ve kantitatif analizlerinin hassas, doğru, hızlı ve ekonomik bir

şekilde yapılması önemli bir konudur. Ancak bu ürünlerinin analizinde yüksek

hassasiyetli analitik cihazlar geliştirilmesine rağmen, analitik cihaz çoğunlukla

matriks ortamında eser elementlerin tayininde başarısız olmaktadır [10]. Bu

sebeple, çoğu zaman eser elementlerin bu matriks ortamından analitik cihazlar ile

tayini için ortamdan alınması (ayırma) ve önderiştirilmesi (zenginleştirme)

gerekmektedir.

Ayırma ve önderiştirme yöntemleri arasında buharlaştırma, birlikte çöktürme,

bulutlanma noktası ekstraksiyonu, katı faz ekstraksiyonu, sıvı-sıvı ekstraksiyon

gibi yöntemler vardır [7]. Ancak bu yöntemler son yıllarda yerlerini organik çözücü

tüketimini en aza indiren, örnek hazırlama basamağını basitleştiren, yüksek

önderiştirme oranı sağlayan ve otomasyona uygun mikroekstraksiyon

yöntemlerine terk etmeye başlamışlardır.

Buharlaştırma, önderiştirme yöntemlerinden en basitidir. Ancak bu aşama

esnasında istenilen elementle birlikte diğer elementlerde önderiştirme işlemine tabi

olabilir. Bu sebeple seçiciliğinin az olması sebebiyle bu yöntem çok ilgi

görmemiştir.

Page 25: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

6

Çöktürme, ayırma ve önderiştirme amacıyla çok kullanılan bir yöntem olmakla

birlikte, çökelek çözünürlüğünün az olması veya çok az miktarda çökelek oluşması

gibi dezavantajları vardır. Bulutlanma noktası ekstraksiyonu, ayırma ve

önderiştirme amacıyla yüzey aktif maddelerin varlığında, misel ortamında

gerçekleştirilen bir yöntemdir. Yöntemin avantajlarının yanında yüzey aktif

maddece zengin fazın viskozitesinin fazla olmasından dolayı organik veya sulu bir

çözücü ile seyreltilerek cihaza verilmesi gerekir ki bu durumda önderiştirme

faktörünü etkiler. Katı faz ekstraksiyonu, sıvı - sıvı ekstraksiyonun yerine kullanılan

analitik bir süreçtir [11]. Bu yöntemdeki çözücüler bir taşıyıcı matriks ve buna bağlı

fonksiyonel gruplardan oluşur. Matriks materyal olarak ilk uygulamalarda silika,

alumina ve cam gibi inorganik taşıyıcılar kullanılmıştır [12].

Sıvı - sıvı ekstraksiyon ise analitik kimyada bilinen en eski ekstraksiyon

yöntemlerinden olup ayırma ve önderiştirme amacıyla en çok kullanılan yöntemdir

[13]. Ayrıca çözücü ekstraksiyonu olarak da bilinen bu yöntem geleneksel olarak

organik faz ve çözelti fazı olan iki fazlı sistem içerisinde fazlardan biri için

çözünürlüklerinin farklı olmasına dayalı kimyasal oluşumları ayırmak için kullanılan

bir yöntemdir [14]. Basitliği, geniş ve hızlı uygulanabilirliği sebebiyle önemli bir yere

sahip olan bu yöntem, özellikle çözelti analizlerinin yapıldığı atomik absorpsiyon

spektrometresi (AAS) ile tayinlerde kullanılır [15]. Çevre örneklerindeki eser

miktardaki metallerin tayin edilebilmesi için, sinyalin detektörün ölçülebilir dinamik

aralığı içerisinde olması gerekir. Bu nedenle sıvı - sıvı ekstraksiyonu hem matriks

etkilerini elimine eden hem de analiti deriştirmek için etkili bir önderiştirme

yöntemidir. Bu yöntemin birçok maddeye uygulanabilen klasik bir örnek hazırlama

tekniği vardır. Ancak, uygulama olarak uzun zaman alması, genellikle pahalı

olması, yüksek miktarda toksik organik çözücü kullanımı gerektiren bir teknik

olması, bunlara ek olarak, teknik anlamda emülsiyon oluşumuna yatkın olması bu

tekniğin dezavantajlarındandır [13]. Ayrıca sıvı - sıvı ekstraksiyonu zaman alıcı,

yorucu ve çok kademeli bir işlemdir. Bu yüzden son yıllarda araştırmalar sıvı - sıvı

ekstraksiyonunun minyatürleştirilmesi yönündedir. Bunun temelindeki fikir

ekstraksiyon fazlarının hacim oranlarının büyük ölçüde azaltılmasıdır. Buna

dayanarak 1996 ’da sıvı faz mikroekstraksiyonu sunulmuştur [14].

Page 26: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

7

2.2. Mikroekstraksiyon

Karmaşık örneklere uygulanan ayırma ve önderiştirme işlemleri ile örnek, analiz

için istenilen özelliklere getirilir. Ancak klasik örnek hazırlama tekniklerinden sıvı -

sıvı ekstraksiyon, katı - sıvı ekstraksiyon ve katı faz ekstraksiyonu gibi yöntemlerin

otomasyon zorluğu, örnek ve organik sıvının büyük miktarda kullanılması,

karmaşık ve zaman alıcı olması gibi dezavantajları vardır [16]. Zararlı

kimyasalların ve organik çözücülerin büyük miktarlarda kullanılması çevre

kirliliğine, laboratuvar personelinde sağlık risklerine, atık arıtma ve ilave işletme

maliyetlerine sebep olur. Ancak ideal örnek hazırlama tekniklerinin ise hızlı,

kullanımı kolay, ucuz ve birçok analitik cihaza uygulanabilir olmalıdır.

Bu konudaki yeni eğilim organik çözücü tüketimini en aza indirmek, örnek

hazırlama basamağını basitleştirme ve küçültme şeklindedir [17]. Bu nedenle

mikroekstraksiyon yöntemlerine ilgi önemli ölçüde artmıştır.

Mikroekstraksiyon yöntemleri;

Klasik sıvı - sıvı ekstraksiyon ve sıvı - katı ekstraksiyonlarda kullanılan

toksik ve pahalı ekstraksiyon sıvılarının kullanımını mikrolitre seviyelerine

indirmeleri,

Buharlaştırma, saflaştırma gibi işlemlere gerek duyulmaması,

Yüksek önderiştirme oranı,

Ekstraksiyon ve önderiştirmenin yanı sıra ayırma işleminin de yapılabilmesi,

Ekstraksiyon sonrasında alınan örneğin doğrudan gaz kromatografi (GC)

veya yüksek basınç sıvı kromatografi (HPLC)’ye enjekte edilebilmesine

olanak sağlaması,

Otomasyonun yapılabilmesi

gibi avantajlarından dolayı son zamanlarda klasik sıvı - sıvı, katı - sıvı ve katı faz

ekstraksiyon yöntemlerinin yerlerini almaya başlamışlardır.

Page 27: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

8

2.2.1. Katı Faz Mikroekstraksiyon (SPME)

Katı faz mikroekstraksiyonu (SPME), bir adsorpsiyon ve desorpsiyon tekniği olup,

adsorbentin (tutucunun) sabit faz olarak kullanıldığı basit bir kromatografik süreç

olarak düşünülebilir. Özellikle sularda uçucu organik bileşiklerin [18], biyolojik

olarak aktif maddelerin [19], fenollerin [20], pestisitlerin [21] ve poliaromatik

hidrokarbonların [22] tayininde kullanılmıştır.

Şekil 2.1’de SPME enjektörü ve sistemi görülmektedir. Polimerik adsorban ile

kaplanmış ergitilmiş silika SPME enjektörünün içine yerleştirilir.

SPME enjektörü analiz edilecek örnek çözeltisine yerleştirildikten sonra piston

aşağı doğru ittirilerek fiberin iğne ucundan çıkması sağlanır. Ekstraksiyon işlemi

tamamlandıktan sonra fiber tekrar geri çekilir. SPME enjektör desorpsiyon işlemi

için GC’nin enjeksiyon bölmesine veya HPLC’de ara faza yerleştirildikten sonra

fiber, iğneden tekrar çıkarılarak desorpsiyon işlemi yapılır. SPME fiberden

maddelerin desorpsiyonu, bir çözücü ile (metanol, asetonitril gibi) veya GC

enjeksiyon bölmesinde yapılan termal desorpsiyon işlemi ile yapılmaktadır [23].

Şekil 2.1. Katı faz mikroekstraksiyon (SPME) enjektörü ve sistemi

Page 28: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

9

Klasik örnek hazırlama yöntemleri ile karşılaştırıldığında SPME’nin önemli

avantajları vardır. Maddelerin ekstraksiyonu için hızlı, basit ve çözücü kullanmayan

hassas yöntemlerdir.

Analitler, matriks ortamdan ekstrakte edilirken aynı zamanda önderiştirilir.

Adsorpsiyon ve desorpsiyon tekniği etkili ve basittir. Analitleri ayırma ve tayin

etmede, HPLC ile kullanıma uygundur.

SPME fiberler giderek artan oranda kullanılmalarına rağmen bazı önemli

dezavantajlara da sahiptirler. Termal desorpsiyonda (GC) nispeten düşük sıcaklık

aralığında çalışılması (genellikle 240 - 280 oC) gerekir. Fiberlerin organik çözücü

ile temasta kararsızlıkları ve şişmeleri (büyük ölçüde HPLC ile kullanımına

sınırlama), kırılması, kaplamasının sıyrılması, iğnesinin eğilmesi, pahalı oluşu,

kullanım sayısındaki sınırlama [24], polarite derecesi düşük ticari sabit faz türünün

sınırlı olması, düşük tekrarlanabilirlik ve seçiciliğinin az olması gibi dezavantajlar

sayılabilir. Ancak bu dezavantajlara rağmen SPME teknolojisi biyoanalitik, çevre

ve gıda gibi birçok alanda kullanılmaktadır.

2.2.2. Manyetik Karıştırma Çubuğu ile Ekstraksiyon (SBSE)

1999 yılında SBSE, Baltusen ve ark. tarafından yeni bir ekstraksiyon tekniği olarak

tanıtılmıştır. Manyetik karıştırma çubuğu ile ekstraksiyon (SBSE) olarak

isimlendirilen bu ekstraksiyon tekniği, cam üzerine 50 - 300 μL (0,5 - 1,0 mm

kalınlık) polidimetilsiloksan (PDMS) kaplanmış manyetik karıştırıcının ekstraksiyon

ortamına konulması ile kullanılır [25]. Manyetik çubuk yaklaşık 1,5 cm

uzunluğunda, 0,5 cm çapındadır. SBSE’de maddeler Şekil 2.2’de görüldüğü gibi

örneği karıştırmak için kullanılan manyetik çubuk üzerindeki PDMS tarafından

adsorbe edilir.

Page 29: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

10

Şekil 2.2. Manyetik karıştırma çubuğu ile ekstraksiyon sistemi

Manyetik çubuktan maddelerin alınması iki şekilde olabilir. Ya manyetik çubuktaki

maddeler termal desorpsiyon cihazında buharlaştırılarak GC ile tayin edilir, ya da

manyetik çubuk metanol (MeOH), asetonitril (ACN) gibi çözücülere daldırılıp

karıştırma ile maddeler geri alınarak HPLC veya GC ile analiz edilir [26].

SBSE’nin ekstraksiyon mekanizması ve avantajları SPME’ye benzerdir. Ancak

önderiştirme faktörü ekstraksiyon fazının miktarı ile doğru orantılı olduğundan,

SPME’ye göre çok daha fazladır. Genel olarak daha karmaşık matrikslerde eser

miktarda madde tayinlerinde kesinlik ve duyarlık açısından SBSE’nin SPME’ye

göre daha iyi olduğu düşünülmektedir [27]. SPME’de olduğu gibi SBSE de

çevresel, gıda ve biyolojik örneklerdeki uçucu ve yarı uçucu maddelerin tayininde

kullanılır. SBSE sıvılarda ve yarı katı matriks ortamlarda kullanılabilir. Sulu

örneklerde polisiklik aromatik hidrokarbon (PAH) analizlerinde, sebze ve

meyvelerdeki pestisit kalıntılarının belirlenmesinde de kullanılabilir.

2.2.3. Sıvı Faz Mikroekstraksiyon (LPME)

Sıvı faz mikroekstraksiyon tekniği yeni ve az miktarda çözücü kullanılan bir

tekniktir. Hızlıdır, ucuzdur ve az miktarda toksik organik çözücünün kullanıldığı bir

yöntemdir. Sıvı faz mikroekstraksiyonun (LPME) klasik sıvı - sıvı ekstraksiyondan

en önemli farkı ekstraksiyon sıvısının mikrolitre düzeylere indirilmesidir. Böylece

önderiştirme yapılırken, hem çözücü kaybı önlenir hem de buharlaştırma işlemine

gerek kalmaz.

Page 30: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

11

LPME ile ekstraksiyonda maddeler genellikle sulu bir örnek (verici faz)

içerisindedir. Su ile karışmayan organik çözücü ise alıcı faz olarak kullanılır. Sıvı

faz mikroekstraksiyon yöntemi aşağıdaki şekillerde uygulanır;

Tek Damla Mikroekstraksiyon (SDME)

Dağıtıcı Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon (DLLME)

Oyuk (Hollow) Fiber Sıvı Faz Mikroekstraksiyon (HF - LPME)

Bulutlanma noktası ekstraksiyonu (CPE)

Yüzen Katılaştırılmış Organik Damla Mikroekstraksiyon (SFODME)

Çizelge 2.1’de sıvı faz mikroekstraksiyon yöntemlerinin avantaj, dezavantaj ve

çeşitleri gösterilmiştir.

Çizelge 2.1. Sıvı faz mikroekstraksiyon teknikleri, avantaj ve dezavantajları [28]

TEKNİK AVANTAJLAR DEZAVANTAJLAR

SDME

Ucuz, hızlı, basit bir yöntem olup,

neredeyse çözücü kullanılmaz.

Özel bir donanım gerektirmez.

Analiti birçok teknikle analiz

edebiliriz. İşlemler kolaydır. Çok

yönlüdür(çok sayıda çözücü

kullanılabilir).

Türlendirme veya kompleks

oluşturma mümkündür.

Ekstraksiyon yöntemi çeşitlidir.

Yüksek önderiştirme faktörü

bulunabilir.

Damlanın kararsızlığı,

ekstraksiyon çözücüsü

seçiminin getirdiği kısıtlamalar,

mikro damlanın hareketinin kolay

olması, organik hacim sınırı,

örnek çözeltinin karıştırma

hızının sınırlı olması, ortalama

hassasiyet, damlanın sınırlı

yüzey hacmi, özel ekipman

gereksinimi yöntemin

dezavantajları arasındadır.

Page 31: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

12

1 Çizelge 2.1.’in devamı

1

SDME

Geliştirilen

Teknikleri

Alıcı faz olarak iyonik sıvıların ve koaservatın (çeşitli organik

moleküllerin suyun içinde hidrofobik eğilimleri sebebiyle

kümelenmeleriyle oluşan küçük kabarcıklar) uygulaması SDME

tekniğine modifikasyonlar:

Dinamik LPME, Dinamik Sıvı Faz Nanoekstraksiyonu (DLPNE),

Damlacık - Membran - Damlacık LPME, Doğrudan Askıya Alınmış

Damla Mikroekstraksiyonu (DSDME), Katılaştırılmış Yüzen Organik

Damla Mikroekstraksiyonu (SFOD/SFOME), Tek Damla Koaservat

Mikroekstraksiyonu (SDCME), Katılaştırılmış Yüzen Vesikülar

Koaservat Damla Mikroekstraksyonu (SFVCDME)

TEKNİK AVANTAJLAR DEZAVANTAJLAR

HF - LPME

Ucuz, kolay, temiz bir yöntemdir.

Zar gözenekleri üzerine çözücü

destekleri, otomasyon ve

minyatürizasyon olanağı, analitin

birçok yöntemle tespitine olanak

sağlama, yüksek çeşitlilik ve

seçicilik ve türlendirmeyi mümkün

kılması yöntemin avantajları

arasındadır.

Tekrar kullanılan membranın

hafıza etkisi, membranın ön

havalandırması, ortalama

tahminin manuel olarak

gerçekleştirilmesi, çok sayıda

çalışmanın statik olarak

gerçekleştirilmesi, uzun

örnekleme zamanı ve SDME’ye

kıyasla sıcaklık (düşük

buharlaşma oranı) yöntemin

dezavantajları arasındadır].

HF - LPME

Geliştirilen

Teknikleri

Oyuk Fiber Membran Sıvı - Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon (HFM -

LLLME), Oyuk Fiber Katı Sıvı Faz Mikroekstraksiyon (HF - SLPME),

Katı Faz Membran Uç Ekstraksiyon (SPMTE), Çözücü Karıştırma

Mikroekstraksiyonu (SBME), Çift Çözücülü Karıştırma Çubukları

Mikroekstraksiyonu (DSSBME), Çözücü Soğutma Yardımlı Dinamik

Oyuk Fiber Destekli Başlıklı LPME (SC - DHF - HS - LPME), Dinamik -

HF - LPME, Elektro Membran İzolasyon (EMI), Elektro Membran

Ekstraksiyon (EME), Çip üzerine EME.

Page 32: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

13

1 Çizelge 2.1.’in devamı

TEKNİK AVANTAJLAR DEZAVANTAJLAR

1

DLLME

Pahalı olmayan, basit ve hızlı bir

yöntemdir. Kolayca uygulanabilir,

otomasyon yapılabilir, alıcı faz ve

örnek arasında çok geniş temas

alanı vardır. Analiti birçok teknikle

analiz edebiliriz. Hızlı ekstraksiyon

kinetiği, yüksek önderiştirme

faktörü bulunabilir.

Üç çözücü gerektirir ve

ekstraksiyon çözücü seçiminde

kısıtlamalar vardır.

Santrifüj/dondurma/yardımcı

çözücü/emülsiyon çözücü

uygulamaları gerektirir.

DLLME

Geliştirilen

Teknikleri

DLLME modifikasyon teknikleri:

Ultrasonik Destekli Emülsiyonlaştırmalı Mikroekstraksiyon (USAEME),

Ultrasonik Dağıtıcı Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon (US -DLLME), Girdap

Destekli Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon (VALLME), Şırıngalı DLLME,

Yüzey Aktif Destekli DLLME, İyon Eşleşme Esaslı Yüzey Aktif Destekli

Mikroekstraksiyon (IP - SAME), Ultrasonik Destekli Yüzey Aktifleri ile

Geliştirilmiş Emülsiyonlaştırmalı Mikroekstraksiyon (UASEME), Girdap

Destekli Yüzey Aktifleri İle Geliştirilmiş Emülsiyonlaştırmalı Sıvı - Sıvı

Mikroekstraksiyon (VSLLME), Çözücüsü Sonlandırılmış DLLME,

Emülsiyonlaşma Engellemeli DLLME, Ardışık Enjeksiyonlu DLLME,

Çok Molekül Esaslı Dağıtıcı Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon (SM -

DLLME), Hava Destekli Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon (AALLME), SFO

ile çeşitlendirilmiş DLLME, Soğuk İndüktiflenmiş Birikmeli

Mikroekstraksiyon (CIAME), Yerinde Çözücü Oluşumlu

Mikroekstraksiyon (ISFME), Sıcaklık Kontrollü İyonik Sıvı Ayırıcılı Sıvı

Faz Mikroekstraksiyon (TILDLME), Tamamı Organik Çözücülü

Emülsiyonlaştırmasız Mikroekstraksiyon (TEME), İyonik Sıvı Bağlantılı

Çift Manyetik Mikroekstraksiyon (IL - DMME), Çok Molekül Esaslı

Ayırıcılı Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyon (SM - DLLME), Çok Molekül

Esaslı Girdap Karışımlı Mikroekstraksiyon (SS - BVMME), Çok Molekül

Çözücü Esaslı Mikroekstraksiyon (SUSMME) ve Mikrodalga Destekli

DLLME (MADLLME).

Page 33: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

14

2.2.3.1. Tek Damla Mikroekstraksiyonu (SDME)

Şekil 2.3. SDME tekniğine ait sistem bileşenleri

SDME son dönemlerde kullanılan bir çözücü ekstraksiyon tekniğidir. Bu teknikte,

gaz veya sıvı örnek içerisinde karışmayan ekstraksiyon çözücü damlası (1 - 10

μL), enjektör ucunda asılı durur ve optimize edilmiş koşullar altında damla analit

çözeltisi ile etkileştirilir. Belirli bir zaman yapılan ekstraksiyon işlemi sonrasında

maddeler sulu örnekten pasif difüzyon ile asılı damla içerisine alınır ve ile analiz

edilir [29]. Şekil 2.3’te SDME tekniğinin sistem bileşenleri gösterilmiştir.

Ayrıca bu tekniğin popüler olmasının nedeni, herhangi bir karmaşık donanıma

ihtiyaç duyulmaması, ucuz ve uygulamasının kolay olması, neredeyse çözücü

kullanılmaması sayılabilir. Yöntemin dezavantajları arasında ise damla yüzeyinin

sınırlı olması, damlanın enjektör ucunda kararsız olması ve ekstraksiyon

kinetiğinin yavaş olması sayılabilir [30].

Page 34: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

15

SDME yönteminin çeşitli uygulamaları arasında

Tepede - Tek Damla Mikroekstraksiyon (HS - SDME),

Doğrudan Daldırma - Tek Damla Mikroekstraksiyon (DI - SDME),

Üçlü Faz - Tek Damla Mikroekstraksiyon (TP - SDME)

Sürekli - Akış Mikroekstraksiyon (CFME)

sayılabilir.

2.2.3.2. Dağıtıcı Sıvı - Sıvı Mikroekstraksiyonu (DLLME)

Dağıtıcı sıvı - sıvı mikroekstraksiyonu basit ve hızlı bir mikroekstraksiyon

tekniğidir. DLLME tekniği başlangıçta PAH’lar, organofosforlu pestisitler ve

klorobenzenler gibi organik bileşiklerin tayininde kullanılmıştır. Ancak son

zamanlarda bu uygulamalar inorganik tayinler için de genişletilmiştir. Şekil 2.4’te

DLLME tekniğinin sistematik bileşenleri gösterilmiştir.

DLLME, ekstraksiyon faz oranları oldukça küçültülerek modifiye edilmiş bir çözücü

ekstraksiyon yöntemidir. Ekstraksiyon çözücüsü olarak yoğunluğu sudan ağır ve

su ile karışmayan klorobenzen, karbon tetraklorür ve tetrakloroetilen gibi çözücüler

kullanılırken dağıtıcı çözücü olarak aseton, etanol, MeOH ve ACN gibi su ile

karışan polar çözücüler kullanılır [31].

Page 35: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

16

Şekil 2.4. DLLME tekniğinin sistematik bileşenleri

Dağıtıcı sıvı - sıvı mikroekstraksiyonunun en önemli avantajları arasında basitliği,

hızlılığı, düşük maliyeti, düşük örnek hacmi ve yüksek önderiştirme faktörü gibi

parametreler vardır. Dezavantajlarından birkaçı ise üç çözücüye ihtiyaç duyulması

ve uygun yoğunluktaki çözücülerin sınırlı olmasıdır. Su örneklerinin analizinde

sıklıkla kullanılmaktadır.

2.2.3.3. Oyuk Fiber Sıvı Faz Mikroekstraksiyonu (HF - LPME)

Sıvı - sıvı mikroekstraksiyon tekniklerine bir alternatif olarak düşük maliyetli

gözenekli, tek kullanımlık oyuk fiber kullanımına dayalı bir yöntem geliştirilmiştir.

Şekil 2.5’te görüldüğü gibi sulu çözelti içerisindeki hedef maddeler gözenekli

polipropilen oyuk (hollow) fiberin duvarlarına emdirilmiş organik çözücü yardımıyla

fiberin içerisindeki alıcı faza ekstrakte edilir.

Page 36: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

17

Deney düzeneğinde oyuk fiber, ya çubuk şeklinde bir ucu kapalı diğer ucu mikro

enjektöre takılı ya da her iki ucu mikro enjektör ile bağlantılı “U” şeklinde

hazırlanarak kullanılır [32]. Ekstraksiyonu hızlandırmak amacıyla örnek çalkalanır

ya da karıştırılır. Ekstraksiyon çözeltisi oyuk fiber ile uygun etkileşime sahip

olmalıdır yani, oyuk fiberin gözeneklerine tamamen dolabilmelidir.

Şekil 2.5. Oyuk fiber sıvı faz mikroekstraksiyonu sistemi

HF - LPME basit, hızlı, ucuz ve yüksek oranda seçici ve yüksek önderiştirme

faktörüne sahip bir yöntemdir. Fiber, alıcı fazın örnek çözelti ile direkt irtibatını

kestiğinden dolayı şiddetli karıştırma hızlarında ekstraksiyon çözücüsü kaybını en

az düzeylere indirir. Polipropilen fiber çok ucuz bir maliyete sahiptir. Bu nedenden

dolayı her analizde bir kez kullanılır. Fiberin her analizde bir kez kullanılması

önceki analizlerden kirlilik gelmesini engeller.

Polipropilen fiber küçük gözeneklere sahip olduğu için matriks ortamdaki büyük

molekül ağırlıklı kirliliklerin alıcı faza girmesini engelleyerek iyi bir ön temizleme

işlemi yapar [33].

Page 37: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

18

Yöntem alıcı faz ile verici faz arasındaki membran bariyerin ekstraksiyon etkinliğini

azaltması ve ekstraksiyon süresini uzatması, fiberin yüzeyinde hava

kabarcıklarının oluşması ile ekstraksiyon etkinliği ve tekrarlanabilirliğin azaltması,

gerçek örnek analizlerinde matriksin (kan, plazma, atık su) fiber üzerindeki

gözenekleri tıkayabilmesi gibi dezavantajlara sahiptir [34].

2.2.3.4. Bulutlanma Noktası Ekstraksiyonu (CPE)

Şekil 2.6. Bulutlanma noktası ekstraksiyonu yönteminin şematik gösterimi

Ayırma ve önderiştirme amacıyla yüzey aktif maddelerin varlığında, misel

ortamında gerçekleştirilen bulutlanma noktası ekstraksiyonu ilk olarak organik

kirleticilerin önderiştirilmesi ve analizi için kullanılmıştır.

Bulutlanma noktası ekstraksiyonları diğer tekniklere göre daha basit, ucuz

maliyetli, sıvı - sıvı ekstraksiyonunda kullanılan organik çözücülere nazaran daha

az toksik, kısa süreli, pratik ve oldukça etkili bir ayırma ve önderiştirme yöntemidir

[35]. Bulutlanma noktası ekstraksiyonu, bulutlanma noktası denilen ve yüzey aktif

maddelerin sulu çözeltilerinin bulanık hale geçtiği başlangıç safhası ile başlar.

Çözeltinin küçük hacimli ve tamamen yüzey aktif maddeden oluşan zengin faz ile

seyreltik sulu faz olarak iki kısmın oluşmasıyla devam eder. Bu iki kısmın

birbirinden ayrılmasıyla bir ayırma ve önderiştirme yöntemi gerçekleştirilmiş olur.

Page 38: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

19

Misellerle etkileşebilen türler, doğrudan veya bir ligand bağlandıktan sonra,

sıcaklığın artması sonucu oluşan yüzey aktif maddece zengin faz içerisine kolayca

deriştirilebilirler [36]. Şekil 2.6’da bulutlanma noktası ekstraksiyonu yönteminin

basitçe şeması gösterilmiştir. Misel ortamında gerçekleştirilen ayırma ve

önderiştirme diğer ayırma yöntemlerine göre birçok avantaja sahiptir. Yöntem,

birçok biyolojik ve gıda örneklerine de uygulanabilir. Yöntemin birçok avantajı

olmakla beraber bazı dezavantajları veya sınırlamaları da mevcuttur. Örneğin,

yüzey aktif maddece zengin fazın viskozitesinin fazla olmasından dolayı organik

veya sulu bir çözücü ile seyreltilerek cihaza verilmesi gerekir ve bu da önderiştirme

faktörünün düşmesine neden olur [37].

2.2.3.5. Katılaştırılmış Yüzen Organik Damla Mikroekstraksiyonu (SFODME)

Statik mikro damla temelli sıvı faz mikroekstraksiyon yönteminde bazı

dezavantajlar vardır. İlk olarak yerçekimi, kayma kuvveti ve girdap yüzünden mikro

damla kopabilir. Ayrıca karıştırma hızı sınırlı olduğu için ekstraksiyon verimi ve

önderiştirme faktörleri azalır. Mikro damla hacmi sınırlı olduğu için büyük

enjeksiyon hacmi gerektiren enstrümantal cihazlar ile kullanılamazlar [31].

Lu ve ark. doğrudan askıda damla mikroekstraksiyon (DSDME) olarak

isimlendirdikleri yeni bir mikroekstraksiyon yöntemi geliştirmiştir [38]. Bu

yöntemde, bir manyetik karıştırıcı sulu örnek içeren kabın dibine yerleştirilerek

girdaplı bir karıştırma sağlanır. Eğer suyla karışmayan organik damla, sulu örneğin

yüzeyine yerleştirilse damla girdaba yakın veya merkezine yerleştirilmiş olur.

Böylelikle kütle transferi olurken damla da sulu fazın yüzeyinde kendi etrafında

döner. Bu yöntem diğer LPME sistemleri ile karşılaştırıldığında, işlemsel

parametrelerin seçiminde, özellikle organik çözücü miktarında ve karıştırma hızı

parametrelerinde daha esneklik sağlar.

Yöntem, çok basittir ve hızlı bir şekilde dengeye ulaşılır. Ayrıca destek materyali

gerektirmez. Ancak yöntemin en büyük dezavantajı örnek içerisinde askıda duran

mikro damlanın çıkarılmasıdır.

Page 39: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

20

Mikro enjektör kullanarak organik damlayı örnek içerisinde tam olarak almak

imkânsızdır. Organik damla alınırken enjektör içerisine bir miktar su alınması da

kaçınılmazdır ve bu da GC - ECD gibi enstrümantal sistemlerde problem

oluşturmaktadır [31]. Bu problemin üstesinden gelmek için Khalili Zanjani ve ark.

yüzen katılaştırılmış organik damla mikroekstraksiyon (SFODME) isimli yeni bir

yöntem geliştirmişlerdir [38]. Bu yöntemde oda sıcaklığına yakın bir sıcaklıkta

erime noktasına sahip organik çözücünün (10 - 30 oC) küçük miktarı örnek

çözeltisi yüzeyinde yüzdürülür. Çözelti belirli bir süre karıştırıldıktan sonra buz

banyosuna yerleştirilir. Donan organik çözücü, küçük konik bir kaba alınır. Organik

çözücü eridikten sonra maddelerin tayini için kullanılır [39]. Bu yöntemle ilk

çalışma, su örneklerinden PAH’ların GC - FID ile tayininin yapılması ile olmuştur

[34].

SFODME’nin organik bileşenlerin ekstraksiyonu için tanıtılmasından 1 yıl sonra,

SFODME'nin ETAAS ile birlikte kullanılarak da uygulanmasının mümkün

olabileceği düşünülmüştür ve adı geçen yöntem kurşunun ultra eser tayini için

geliştirilmiştir. Dadfarnia yöntemin ilk aşamasında kurşun ditizon

kompleksleştiricisi içeren 20 µL 1-undekanole kantitatif olarak ekstrakte edilmiştir.

Daha sonra ekstraksiyon fazı dondurularak erimenin hemen gerçekleşeceği konik

bir tüp içine aktarılmıştır ve Grafit Fırın Atomik Absorpsiyon Spektrometresi

(GFAAS) ile tayin edilmiştir. 5 dakika ekstraksiyon süresi ile önderiştirme faktörü

500 olarak elde edilmiştir [40].

Leong ve Huang SFODME’da yeni bir uygulama geliştirmişlerdir. Örnek içerisinde

bir damla yerine dağıtıcı ve ekstraksiyon çözücü karışımının enjeksiyonu ile örnek

içerisinde küçük damlacıklar oluşturmuşlardır. Bu uygulama, örnek ve ekstraksiyon

çözücüsü arasında daha fazla etkileşim sağlar. Böylece daha iyi ekstraksiyon

zamanı ve hızlı kütle transferine neden olur [41].

Page 40: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

21

Bu yöntem, sıvı - sıvı ekstraksiyonuyla karşılaştırıldığında, yüksek miktarda toksik

organik çözücü kullanımını gerektirmemektedir. Buna ek olarak, klasik tek damla

mikroekstraksiyonunda önemli bir dezavantaj olan mikrodamlacığın kararsızlığı

problemin bu teknikle ortadan kalkmaktadır. Bu tekniğin diğer avantajları arasında

operasyonun basitliği ve düşük maliyetli olması vardır [43].

Örnek hazırlama süresinin biraz uzun olması ise bir dezavantaj olarak sayılabilir.

Ancak birçok örneğin aynı anda hazırlanması fikri, bu dezavantajı ortadan

kaldırmaya yöneliktir [44].

SFODME'nin uygulamaları arasında ağır metal iyonlarının analizine dair çok

sayıda çalışma bulunmaktadır.

Şekil 2.7. SFODME tekniğinin sistem bileşenleri

Şekil 2.7’de sistem bileşenleri görülen SFODME tekniğinde kullanılan organik

ekstraksiyon çözücüsünün erime noktasının oda sıcaklığına yakın (10 - 30 oC

aralığında) ve yoğunluğunun sudan düşük olması gerekir. Düşük sıcaklıklarda

kolayca katılaşabilir olmalı ve damlacık kolay toplanabilmelidir. SFODME sadece

yüksek veya orta derecede hidrofobik özelliğe sahip analitler için uygulanabilirdir.

Yüksek hidrofilik özelliğe sahip analitler için geçerli değildir.

Page 41: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

22

Pratik çalışmada hedeflenen analit için uygun ekstraksiyon koşullarının seçimi

önderiştirme faktörünü ve ekstraksiyon geri kazanımını arttırarak yöntemin

duyarlılığını ve doğruluğunu arttırır.

Önderiştirme faktörü ve geri kazanım ise aşağıdaki gibi hesaplanır.

F= Corg/Caq

F önderiştirme faktörü, Corg organik çözücüdeki analit derişimi, Caq sulu örnekteki

analitin başlangıç derişimidir.

Geri kazanım (%R) ise,

%R = (CorgVorg)/(CaqVaq) x 100

R (ekstraksiyon geri kazanımı), Vorg organik fazın hacmi ve Vaq sulu fazın hacmini

ifade eder [42].

Aşağıda verilen Çizelge 2.2’de sulu örneklerdeki farklı organik ve inorganik türlerin

SFODME yöntemi ile önderiştirilmesine ait çeşitli analitik verileri sunmaktadır.

Çizelge 2.2. SFODME tekniğinin uygulamaları

Analit Yöntem Ekstraksiyon

Çözücüsü Seyrelten Çözücü

Doğrusal Derişim Aralığı

Gözlenebilme Sınırı

Ref.

HOCs

GC- ECD 2-Dodekanol,

10 mL

Aseton,

0,5 mL

0,01 - 500 μg L−1

0,005 - 0,05

μg L−1 [45]

GC-MS 0,02 - 500

μg L−1

0,005 - 0,047 μg L−1

PAHs HPLC-VWD

1-Dodekanol,

100 μL

Metanol,

0,2 mL

0,1 - 500 ng L−1

0,045 - 1,1 ng mL−1

[46]

Page 42: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

23

21

Çizelge 2.2.’nin devamı

2Analit Yöntem

Ekstraksiyon Çözücüsü

Seyrelten Çözücü

Doğrusal Derişim Aralığı

Gözlenebilme Sınırı

Ref.

1

OCPs

GC -ECD

Hekzadekan,

10 μL

Asetonitril, 0,2 mL

0,025 - 20 μg L−1

0,011 - 0,11 μg L−1

[47]

AHs GC-FID 1-Undekanol,

20 μL

Aseton, 0,48 mL

>10 μg mL−1

0,10 - 0,35 μg L−1

[48]

SHs HPLC-PDA

1-Undekanol, 10 μL

Metanol, 0,2 mL

5 - 1000

μg L−1

0,8 - 3,1

μg L−1 [49]

OPPs HPLC-DAD

1-Dodekanol, 15 μL

Metanol, 0,2 mL

1 - 200 ng mL−1

0,1 - 0,3

ng mL−1 [50]

PCBs GC-ECD

1-Undekanol, 8 μL

Asetonitril, 1 mL

5 - 2500 ng L−1

3,3 - 5,4

ng L−1 [51]

Dinitro

Benzenler

GC-ECD

1-Dodekanol, 8 μL

Metanol, 0,2 mL

0,025 - 10 μg L−1

0,019 - 0,079 μg L−1

[52]

Mn, Cr, Co, Cu

ICP-OES

1-Undekanol, 140 μL

Aseton,

2 mL

0,5 - 250 μg L−1

0,1 - 0,3

μg L−1 [53]

Al(III)

ICP-OES

1-Undekanol 132 μL

Aseton,

2 mL

1 - 250

μg L−1 0,8 μg L−1 [54]

V(V) ETAAS 1-Undekanol,

80 μL Aseton, 0,2 mL

20 - 1000 ng L−1

7 ng L−1 [55]

Cd FAAS 1-Dodekanol Metanol 1 - 50

ng mL−1 0,3 ng mL−1 [56]

Ag(I) GFAAS 1-Undekanol,

30 μL -

0,10 - 10 ng mL−1

0,056 ng mL−1 [57]

Ni(II)

Co(II)

Pb (II)

Cr(III)

GFAAS 1-Undekanol Ethanol 1,5 mL

5,0-40

ng L-1 1,3 ng L−1

[58]

5,0 - 55

ng L−1 1,3 ng L−1

5,0 - 50 ng L−1

1,3 ng L−1

1,0 - 25 ng L−1

0,2 ng L−1

Cu FAAS 1-Dodekanol,

150 μL Metanol, 1,25 mL

0,5 - 500 ng mL−1

0,1 ng mL−1 [59]

Ni(II) FAAS 1-Dodekanol,

80 μL Etanol, 0,75 mL

4,23 - 250 μg L−1

1,27 μg L−1 [60]

Page 43: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

24

2.3. Katılaştırılmış Yüzen Organik Damla Mikroekstraksiyonu Verimine Etki Eden Faktörler

Ekstraksiyon çözeltisi ile sulu çözelti arasındaki analit transferi ekstraksiyon

çözücüsünün seçimi ve hacmi, pH, sulu örneğin hacmi, ekstraksiyon süresi,

sıcaklık, karıştırma hızı ve tuz eklenmesi gibi çeşitli parametrelerden etkilenir.

2.3.1. Ekstraksiyon Çözücüsü Seçimi ve Hacmi

SFODME tekniğinin optimizasyonun da uygun ekstraksiyon çözücüsünün seçimi

oldukça önemli parametrelerden biridir. Bu ekstraksiyon çözücüsünün belirli

özelliklere sahip olması gerekir. Öncelikli olarak su ile karışmamalıdır ayrıca düşük

uçuculukta, düşük yoğunlukta ve istenen analiti ekstrakte edebilir olmalıdır. Oda

sıcaklığına yakın bir erime noktasına sahip olmalıdır (10 - 30 oC aralığında ) [34].

Bu değerlendirmelere göre kullanılabilecek ekstraksiyon çözücüleri Çizelge 2.3'te

gösterilmiştir.

Organik çözücüsünün hacmi ise analitin ektraksiyon verimini ve önderiştirme

katsayısını etkileyen faktörlerden biridir.

Çizelge 2.3. Organik damla mikroekstraksiyon tekniğinde yaygın olarak kullanılan

organik çözücüler

Organik Çözücü Erime Noktası (oC)

1-Undekanol 13 - 15

1-Dodekanol 22 - 24

2-Dodekanol 17 - 18

1-Bromohekzadekan 18

n-Hekzadekan 18

1-Klorooktadekan 20 - 23

1,10-Diklorodekan 14 - 16

Page 44: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

25

2.3.2. pH Etkisi

SFODME tekniği ile metal iyonlarının ekstraksiyonu ve önderiştirilmesi, organik

faza geçebilecek hidrofobik bir kompleks oluşumuna bağlıdır. Sonuç olarak

ekstraksiyon yönteminde pH oldukça önemli bir rol oynayıp metal - şelat

oluşumunda ekstraksiyonu etkilemektedir [7].

2.3.3. Sulu Örnek Hacmi

Sulu örneğin hacmi ekstraksiyon verimini etkileyen parametrelerden bir diğeridir.

Sulu örnek hacmi, belirli bir ekstraksiyon süresi içinde taşınım verimini ve

ekstraksiyon verimini etkileyebilir. Sulu örnek hacminin artışı önderiştirmeyi

artırabilirken belirli bir zaman içindeki ekstraksiyon verimliliğini azaltabilir [7].

2.3.4. Ekstraksiyon Süresi

Ekstraksiyon süresi ekstraksiyonun verimini, duyarlığını ve tekrarlanabilirliğini

etkileyen önemli bir parametredir. Sulu faz ve organik faz arasındaki dengeyi

sağlayabilmek ve maksimum analit ekstraksiyonu için uygun bir ekstraksiyon

süresi seçmek gereklidir.

2.3.5. Tepkime Sıcaklığı

Genellikle, sıvı fazlı mikroekstraksiyon işlemlerinde sıcaklık artışı yüksek bir

önderiştirme katsayı sağlarken, örnek çözelti sıcaklığının artışıyla organik damla

viskozitesi azalır. Sonuç olarak, oldukça kritik bir tepkime kinetiği olan örnek

çözeltiden organik damla yığını içine analitin kütle transferi artar ve dolayısıyla

ekstraksiyonun etkinliği artar [43]. Fakat, yüksek sıcaklık organik damlanın

çözünürlüğünü artırırken kompleks oluşumunu bozabilir [44].

Page 45: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

26

2.3.6. Karıştırma Hızı

Bütün yöntemlerde çözeltinin ve organik fazın etkin bir şekilde karıştırılması,

çözünen maddenin kütle transferinin nüfus etme teorisine dayanmaktadır. Çözelti

faz transfer katsayısı artan karıştırma hızı ile birlikte artar [44]. Ancak çok yüksek

karıştırma hızlarında ise organik damla dağılabilir. Bu sebeple etkili bir karıştırma

hızı belirlemek süreç için önemlidir.

2.3.7. İyonik Kuvvetin Etkisi

Örnek çözeltisine tuz eklenmesi bazen ekstraksiyon verimliliğini arttırabilir. Ancak

yüksek derişimlerde tuz varlığı ekstraksiyon filminin fiziksel özelliklerini

değiştirebileceğinden organik faz içine analitin difüzlenme oranı azalabilir. Bu

nedenle tuz eklenmesi optimize edilmelidir [42].

2.4. Atomik Absorpsiyon Spektrometresi (AAS)

AAS, ışığın gaz halindeki atomlar tarafından absorpsiyonunun ölçülmesi ilkesine

dayanır. Işığı absorplayan atomlar, temel enerji düzeyinden kararsız uyarılmış

enerji düzeylerine geçerler ve absorpsiyon miktarı, temel düzeydeki atom sayısına

bağlıdır.

AAS ile nicel analiz ise Beer - Lambert yasasına dayanır ve bu yasaya göre,

ortama gelen ışık şiddetinin, I0, ortamdan çıkan ışık şiddetine, I, oranının

logaritması olarak tanımlanan absorbans, A, ilgilenilen elementin derişimiyle doğru

orantılıdır [61].

Page 46: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

27

A= log I0/I = k.c.d

Burada;

A : Absorbans

I0 : Gelen ışığın şiddeti

I : Çıkan ışığın şiddeti

k : Absorpsiyon katsayısı

d : Absorpsiyon tabakasının kalınlığı

c : Derişimi

gösterir.

Atomik türlerin spektroskopik tayini, ancak tek atomların veya element iyonlarının

birbirlerinden iyice ayrılmış bulunduğu gaz ortamında yapılabilir. Dolayısıyla, tüm

atomik spektroskopik işlemler için ilk basamak atomlaştırmadır. Bu süreç sırasında

numune, atomik bir gaz oluşturacak şekilde buharlaştırılır ve parçalanır ve bu

sebeple yöntemin duyarlılık, kesinlik ve doğruluk gibi nitelikleri, büyük ölçüde

atomlaştırma basamağının verimliliği ve tekrarlanabilirliğine bağımlıdır; dolayısıyla

atomlaştırma, atomik spektroskopide en önemli basamaktır [62].

AAS’nin bileşenleri, analiz edilecek elementin absorplayacağı ışığı yayan ışık

kaynağı, örnek çözeltisinin atomik buhar haline getirildiği atomlaştırıcı, çalışılan

dalga boyunu diğer dalga boylarından ayrıştırılmasına yarayan monokromatör ve

ışık şiddetinin ölçüldüğü dedektördür [63].

Page 47: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

28

Şekil 2.8. AAS’nin bileşenleri

Bir atomlaştırıcıda uyarılmış ve uyarılmamış atomik türlerin sayıları arasındaki

oran, sıcaklığa bağlıdır.

Bu etkinin büyüklüğü,

Nj/N0 = Pj/P0 exp (-Ej / kT)

şeklinde ifade edilen Boltzmann eşitliği ile verilir. Burada Nj ve N0 sırasıyla

uyarılmış haldeki ve temel haldeki atomların sayısı, k Boltzmann sabiti, T Kelvin

olarak sıcaklık ve Ej ise uyarılmış hal ve temel hal arasındaki joule cinsinden enerji

farkıdır. Pj ve P0 büyüklükleri ise her bir kuantum seviyesindeki eşit enerjili hallerin

sayısı ile belirlenen istatistiksel faktörlerdir.

IŞIN

KAYNAĞI

ÖRNEK

GİRİŞİ

ATOMLAŞTIRICI

OKUYUCU

DALGA BOYU

TAYİN ALETİ

DEDEKTÖR

Page 48: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

29

2.4.1. Işık Kaynakları

Atomik absorpsiyon ölçümlerinde emisyon çizgi genişliğinin, absorpsiyon çizgi

genişliğinden dar olması önemlidir. Aksi takdirde düşük absorbans değerleri

hassasiyette azalmalara neden olacaktır [64]. Diğer taraftan, hat genişliklerinin çok

az olması moleküler absorpsiyonda karşılaşılmayan ölçme sorunları yaratır. Bir

atomik absorpsiyon hattının genişliği (0,002 - 0,005 nm) kadar ışın bandı

verebilecek bir monokromatör yoktur. Bu durumda sürekli bir kaynak

kullanıldığında monokromatörden bir dalga boyunda gelen ışının çok az bir

bölümü absorplanır; çıkan bandın şiddeti, gerçekte o bandı oluşturan ışının

şiddetine göre küçüktür. Bu koşullarda Beer kanunu uygulanamaz ve yöntemin

hassasiyeti de önemli derecede düşer. Bu sorun, absorpsiyon analizinde kullanılan

dalga boyu (bir tane) ile aynı dalga boyunda bir hat yayan ışın kaynağı kullanılarak

çözülebilir. Örneğin, sodyumun absorpsiyon analizinde 589,6 nm'deki hat ile

çalışıldığında kaynak olarak bir Na buharı lambası kullanılır. Gaz Na atomları

lamba içinde elektrik boşalması ile uyarılırlar; uyarılan atomlar düşük enerji

seviyelerine dönerlerken ışın yayarlar (emisyon). Çıkan ışın rezonans absorpsiyon

hattı ile aynı dalga boyundadır.

Özel olarak dizayn edilen bir kaynak ile band genişlikleri absorpsiyon band

genişliklerinden daha dar olan emisyon hatları elde edilebilir. Ayrıca absorpsiyon

ölçmelerinde çıkan emisyon bandını yok eden bir monokromatörle sadece

absorpsiyon spektrumu elde edilebilir. Böylece, analizde kullanılan ışın,

absorpsiyon pikinin band genişliğini ölçebilecek şekilde sınırlandırılmış olur. Bu

koşullarda Beer kanununa uygunluk ve hassasiyet daha yüksektir [61].

2.4.1.1. Oyuk Katot Lambaları

Atomik absorpsiyon ölçmelerinde kullanılan en uygun kaynak oyuk katot

lambalarıdır. Bunlarda kapalı bir cam tüp içinde tungsten bir anot ile silindirik bir

katot bulunur. Cam tüp 1 - 5 torr basınçta neon veya argon gazı ile doldurulmuştur

ve katot, spektrumu alınacak metalden yapılmıştır.

Page 49: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

30

Elektrotlar arasına bir potansiyel uygulandığında gaz iyonlaşır ve iyonların

elektrotlara doğru hareket etmesiyle 5 - 10 mA dolaylarında bir akım doğar. Eğer

potansiyel yeteri kadar büyükse gaz halindeki katyonların kinetik enerjisi katot

yüzeyinden bazı metal atomlarını çıkarabilecek ve bir atomik bulut yaratabilecek

seviyededir; bu işleme "püskürtme" denir. Püskürtülen metal atomlarının bir kısmı

uyarılmış haldedirler ve bilinen şekilde kendi karakteristik ışınını yayarlar. Sonunda

metal atomları katot yüzeyine veya tüpün cam duvarlarına geri difüzlenir.

Katodun silindirik yapısı ışını tüpün belirli bir bölgesinde yoğunlaştırır; bu tasarım

geri dönen metal atomlarının cam duvarlar yerine katoda yönelmelerini de sağlar.

Oyuk katot lambanın verimi geometrisine ve çalışma potansiyeline bağlıdır.

Yüksek potansiyeller, dolayısıyla yüksek akımlar daha büyük şiddette ışın

yaratırlar. Bu avantaj, emisyon hatlarında Doppler genişlemesi etkisinin artışı

nedeniyle kısmen azalır. Ayrıca, yüksek akımlar atom bulutundaki uyarılmamış

atomların sayısını da artırır; bunlar ise uyarılmış atomlardan çıkan ışını

absorplama yeteneğindedirler. Bu kendini absorplama, özellikle emisyon bandının

merkezinde, ışının şiddetini düşürür.

Oyuk katot tüpleri çeşitli şekillerde üretilir. Bazılarının katotları bir kaç metal

karışımından hazırlanır; bu tip lambalarla bir elementten daha fazla elementin

analizi yapılabilir [61]. AAS’nin dezavantajı her element için ayrı bir oyuk katot

lambası gerektirmesidir.

Bu sebeple, birden fazla elementi aynı anda tayin edebilmek için incelenecek

elementlerin alaşımlarını içeren lambalar tasarlanmıştır. Ancak bunlarda lambanın

emisyon şiddetinin azalması ve bunun sonucunda da gözlenebilme sınırı artar.

Oyuk katot lambasına uygulanan gerilim dolayısıyla yüksek akım daha şiddetli

ışımaya yol açar. Bu avantaja karşın lambadan oluşan hatların Doppler

genişlemesi artar [64].

Page 50: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

31

Şekil 2.9. Oyuk katot lambası

2.4.1.2. Elektrotsuz Boşalım Lambaları

Elektrotsuz boşalım lambaları, As, Se, Sb, Hg gibi uçucu ve düşük dalga

boylarında absorpsiyon ve emisyon yapabilen elementler için geliştirilmiştir.

Bu lambalar, oyuk katot lambalarından daha şiddetlidir ama bir miktar düşük

kararlılıktadır. Bu lambalar, ilgilenilen metalin küçük bir miktarını içerir ve birkaç

torr basınçta argon gibi inert bir gazı içeren kapalı kuvars tüpten yapılmıştır. Bu

lambalar elektrot içermez; onun yerine, şiddetli bir radyo frekansı veya mikro dalga

ışınının sağladığı alanla atomlar uyarılır. Önce argon atomları iyonlaşır; bu iyonlar,

uygulanan alanın yüksek frekans bileşeni tarafından hızlandırılır. Hızlı iyonlar,

spektrumu istenen atomlara çarpıp onları uyarırlar.

Elektrotsuz boşalım lambaları 15 veya daha fazla element için ticari olarak

mevcuttur. Bu lambalar oyuk katot lambalarından tipik olarak 5 ila 100 kere daha

şiddetlidir, 100 KHz’den 100 MHz bölgesinde ve oda sıcaklığında çalışmaktadırlar.

Ayrıca, bu lambalar AAS seçiciliğini geliştirmede oyuk katot lambalarının üzerine

iki veya üç kat iyileşme sağlar ama daha pahalıdırlar.

hollow (oyuk katot)

Page 51: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

32

Şekil 2.10. Elektrotsuz boşalım lambası

2.4.2. Atomlaştırıcı

Absorpsiyon hücresi olarak da adlandırılan atomlaştırıcının görevi, analizi

yapılacak elementin temel düzeydeki atom buharını oluşturmaktır. AAS tekniğinin

başarısı, atomlaştırmanın etkinliğine bağlı olduğundan, düzeneğin en önemli

bileşeni atomlaştırıcıdır. Atomik spektroskopi cihazlarında iki tip atomlaştırıcı

bulunur.

Bunlar, atomik emisyon, absorpsiyon ve fluoresans ölçmelerinde kullanılan alevli

atomlaştırıcılar ve sadece atomik absorpsiyon ile fluoresans ölçmelerinde

kullanılan alevsiz atomlaştırıcılardır.

2.4.2.1. Alevli Atomlaştırıcılar

Alevli atomlaşma sisteminin amacı serbest analit atomlarının üretilerek,

karakteristik dalga boyu üreten ışık kaynağı altında uyarılmış hale getirmektir.

Sistem bir nebulizer (sisleştirici), bir sprey odası, bir burner (alevleştirici) ve bir

alevden oluşur.

Page 52: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

33

Alev atomlaşmasındaki işlem sırasıyla şöyledir; nebulizer numune çözeltisini

emerek sprey odasına gönderir. Burada iyi bir şekilde aerosol haline getirilerek

aleve gönderilir. Alevde yüksek sıcaklıkta çözücü buharlaştırılarak, oyuk katot

lambadan gelen ışık ile alevdeki atomlar uyarılır ve absorplanmış ışık miktarı

ölçülür [65]. Alev içinde, analiz elementinin atomlarından başka CO2, CO, C, H2O,

O2, H2, H, OH, NO, N2 gibi birçok yanma ürünleri de oluşur.

Eğer atomlaşma sürecini KCl(k)=K+(aq) + Cl-(aq) eşitliğini göz önüne alarak

çıkartacak olursak, çözelti 2000 - 3000 K’de aleve girdikten sonra;

İlk önce çözücü hızlı bir şekilde buharlaşıp, katı bir aerosol oluşur,

K+(aq) + Cl-(aq)=KCl (k)

Katı parçalar erir ve buharlaşır,

KCl(k)=KCl(g)

Molekül veya moleküllerden ayrı teşekkül buhar tek atomlara dönüşür,

KCl(g)=K(g)+Cl(g)

Tek atomlar çarpışma ile enerji absorplar, uyarılmış hale gelir ve iyonize

olurlar,

K(g) K*(g) veya K(g) K+(g)+e-

Serbest atomlar ışık kaynağından gelen enerjiyi absorplar.

K(g)+hv=K*(g) şeklinde olur.

FAAS’de alevin oluşturulduğu iki tür burner (yakıcı) kullanılır. Birincisi; örnek

çözeltisinin yanıcı ve yakıcı gazların birbiriyle temas etmeden ayrı ayrı taşınarak

yakıcı başlığın hemen çıkışında karşılaştıkları ön - karıştırmasız (turbulent)

yakıcılardır.

Page 53: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

34

İkincisi ise; nebulizerin olduğu örnek çözeltisinin yakıcı gaz akımı ile boşluğa

taşınıp, burada karıştırılarak uygun boyuttaki aerosola dönüştürülüp uygun

damlacıklar halinde aleve gönderilen ön - karıştırmalı (premiks burner) yakıcılardır.

[65]

Şekil 2.11’de ön - karıştırmalı yakıcı gösterilmektedir.

Şekil 2.11. Ön - karıştırmalı yakıcı

Çizelge 2.4’te en çok kullanılan alev türleri ve bunların maksimum sıcaklıkları

verilmiştir. Yükseltgen olarak hava kullanıldığında, çeşitli yanıcılarla 1700 oC -

2400 oC sıcaklıklar elde edilebilir. Bu sıcaklıklarda, sadece kolaylıkla bozunan

örnekler atomlaştırılır. Daha refrakter örnekler için, oksijen veya nitröz oksit

yükseltgen olarak kullanılmalıdır. Yaygın olarak kullanılan bu yanıcılar, bu

yükseltgenle 2500 oC - 3100 oC arasında sıcaklık oluşturur.

Gaz akış hızı yanma hızını aşmazsa, alev bek içinde kendi kendine geriye ilerler.

Akış hızı arttıkça, akış ve yanma hızlarının eşit olduğu bir noktaya ulaşıncaya

kadar alev yükselir. Bu bölge alevin kararlı olduğu yerdir. Yüksek akış hızlarında,

alev yükselir ve sonunda bekin söndüğü noktaya ulaşır. Bu faktörler, yanıcı/yakıcı

karışımının akış hızını kontrol etmenin önemini gösterir.

Page 54: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

35

Çizelge 2.4. Alevlerin özellikleri

Yanıcı gazlar

Yakıcı gazlar

Sıcaklık

(oC)

Maksimum Yanma Hızı

(cm s-1)

Doğal gaz Hava 1700 - 1900 39 - 43

Doğal gaz Oksijen 2700 - 2800 370 - 390

Hidrojen Hava 2000 - 2100 300 - 440

Hidrojen Oksijen 2550 - 2700 900 - 1400

Asetilen Hava 2100 - 2400 158 - 266

Asetilen Oksijen 3050 - 3150 1100 - 2480

Asetilen Nitröz Oksit 2600 - 2800 285

Bir alevdeki önemli bölgeler, alttan üste doğru taban, iç koni, reaksiyon bölgesi ve

dış ceket şeklinde tanımlanır. Bu bölgelerin görünümü ve bağıl büyüklüğü

yanıcı/yakıcı gaz oranına olduğu kadar, yanıcı ve yakıcı yükseltgenin tipine de

bağlıdır. Örnek aleve küçük damlacıklar halinde tabandan girer. Bu bölgede

örnekteki su buharlaşır; bazı örnekler iç koniye katı tanecikler halinde girerler.

İç konide buharlaşma ve parçalanma ile atomik haller oluşur; uyarılma ve

absorpsiyon işlemlerinin olduğu yer de bu bölgedir. Reaksiyon bölgesinde atomlar

oksitlerine dönüşürler, dış ceket kısmına geçerler ve alevden dışarı atılırlar.

Aleve püskürtülen örneğin her damlacığı bu sırayı izlemez; taneciklerin büyüklüğü

ve püskürtülme hızına göre örneğin önemli bir kısmı alevden değişmemiş olarak

çıkar gider.

Şekil 2.12’de alevin bölgeleri görülmektedir.

Page 55: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

36

Şekil 2.12. Bir alevin bölgeleri

Atomlaştırıcı ünitesinin kısımları

Nebulizer (Sisleştirici)

Atomik spektrometri analizlerinde, numuneler genelde sulu ortamda çözülür ve

sonra bu sıvının ince sise veya aerosola dönüştürüldüğü bir sisleştirici vasıtasıyla

atomlaştırıcıya verilir. En genel sisleştirici tipi, bir kapiler borunun ucu etrafında

akan gazın yüksek basınçlı akıntısı ile sıvı numunenin bu kapiler içine emildiği

(Bernaulli etkisi), eş merkezli borulu pnömatik tipte bir sisleştiricidir. Bu sıvı taşıma

işlemine püskürtme denir. Yüksek hızlı gaz, sıvı numuneyi çeşitli boyutlarda ince

damlacıklara parçalar ve sonra bunları atomlaştırıcıya taşır.

Alev başlığı

Alevin etkisiyle atom buharlarının oluştuğu ve bunların ışın kaynağından gelen ışığı

absorbe ettikleri yerdir. Yakıt gaz, alev başlığına düzgün bir şekilde akar ve yaprak

şeklinde düzgün bir alev meydana gelir.

Page 56: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

37

Burada en önemli nokta alev sıcaklığıdır. Alev sıcaklığı iyonlaşmaya yol

açamayacak kadar düşük, atom buharlarını oluşturabilecek kadar yüksek olmalıdır.

Yüksek absorbans değerleri elde etmek için alev başlığı ayarı da önemli bir

faktördür. Bu nedenle alev başlığının optik yola göre konumunun çok iyi

ayarlanması gerekir.

2.4.2.2. Elektrotermal Atomlaştırıcılar

Alev atomik absorpsiyonu basit, tekrarlanabilir ve iyi sonuçlar elde edilen bir

yöntemdir. Fakat sınırlandırılmış bir seçiciliği vardır.

Birçok sayıda element için fırın teknikleri, alev tekniklerinden daha hassastır ve

alev tekniği ile ölçümü mümkün olmayan 100 kat daha küçük derişimlerin ölçümü

mümkündür [66].

AAS’de atomlaştırıcı olarak alev dışında sistemler de geliştirilmiştir. Bunların biri,

elektrotermal atomlaştırıcı olarak da adlandırılan grafit fırınlardır. Elektrotermal

atomlaştırıcılar, ısıtılmaları için ayrı bir güç kaynağı gerektirirler ve daha pahalı

sistemlerdir. Fakat aleve oranla birçok üstünlüğe sahiplerdir. Bu tür

atomlaştırıcılar, çok küçük örnek hacimleri (5 - 50 µL) gerektirirler; bunların

kullanımı ile aleve püskürtülmesi zor olan viskozitesi yüksek sıvılarla da

çalışılabilir. Atomik buharın ışık yolunda kalma süresinin daha fazla olması

nedeniyle bunlarda duyarlılık aleve oranla çok daha fazladır. Ayrıca rezonans

hatları vakum ultraviyole bölgeye düşen elementlerin analizleri, oksijenin bu dalga

boylarındaki şiddetli absorpsiyonu nedeniyle alevde mümkün değilken, asal gaz

atmosferinde çalışan elektrotermal atomlaştırıcıların kullanılması ile

gerçekleştirilebilir. Şekil 2.13’te grafit fırın kesiti görülmektedir.

.

Şekil 2.13. Bir grafit fırının kesiti

Monokromatör Işık

demeti

Numune

Page 57: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

38

AAS’de, elektrotermal atomlaştırıcılara örnek çözeltisi, küçük bir delikten enjekte

edilir ve uygulanan ısıtma programları ile örneğin atomlaşması sağlanır. Bu ısıtma

programında, kurutma basamağı adı verilen birinci basamakta, çözücü

buharlaştırılır.

Bunun için fırın, 30 saniye süreyle çözücünün kaynama noktasının biraz üstündeki

bir sıcaklıkta tutulur. Sulu çözeltiler için bu sıcaklık genellikle 110 oC olarak seçilir.

Külleme basamağı denilen ikinci basamakta ise, çözeltide bulunan tüm uçucu

bileşenler ve organik maddeler buharlaştırılır. Özellikle uçuculuğu fazla olan

elementlerin analizinde bu basamak çok kritiktir. Çünkü sıcaklığın fazla arttırılması,

ilgilenilen elementin de atomlaşma öncesi ortamdan uzaklaşmasına yol açar.

Örnek çözeltisinin özelliklerine göre bu sıcaklık, 350 - 1200 oC arasında seçilir ve

fırın 45 s süreyle bu sıcaklıkta tutulur. Üçüncü basamakta, yani atomlaşma

basamağında fırın, ilgilenilen elementin gaz halinde atomlarının elde edildiği

sıcaklığa ısıtılır. Analizi yapılacak elemente göre fırın bu basamakta, 2000 - 3000

oC arasında bir sıcaklıkta tutulur. Örnekteki elementin absorpladığı ışık bu

basamakta ölçülür.

Sinyaller genellikle bir yazıcı kullanılarak alınır ve değerlendirme için pik yüksekliği

veya pik alanları ölçülür. Son basamak olan temizleme basamağında sıcaklık,

maksimum değerine çıkarılarak grafit fırın içindeki tüm atıkların uzaklaşması

sağlanır.

2.4.2.3. Özel Atomlaştırma Teknikleri

Atomik absorpsiyon tekniklerinde halen en yaygın numune verilme teknikleri,

alevler ve elektrotermal atomlaştırıcılardır. Fakat başka atomlaştırma yöntemleri

de vardır.

Hidrür Yöntemi

Hidrür Sistemli AAS çok düşük miktarlardaki Hg, Se, Sb, Bi, Ge, Te, Sn ve Pb gibi

elementlerinin belirlenmesinde oldukça hassas bir yöntemdir.

Page 58: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

39

Hidrür buharı oluşturma yöntemine dayanan bu yöntem ile bu elementler hidrat

formlarına dönüştürülür.

Örneğin; sodyum bor hidrür reaktifi (NaBH4) asit çözeltisi içerisinde As ve Se ile

birleştiğinde bu elementler uçucu hidrürlerine dönüşür. Hidrür buharları yanma

başlığı üzerine yerleştirilmiş özel kuvartz cam hücre içerisine gönderilir.

Monokromatörden gelen bir ışık demeti grafit tüp içerisine yönlendirilir ve

atomlarına ayrılmış olan element tarafından absorbe edilen ışık miktarı dedektör

tarafından ölçülür. Her element için karakteristik olan dalga boyunda absorbe

edilen enerjinin miktarı numune içerisindeki elementin derişimi ile orantılıdır [67].

Soğuk Buhar Yöntemi

Civanın buhar basıncı düşük ve difüzyon hızı yüksektir. Gözlenebilme sınırını

düşürmek ve moleküler absorpsiyon, saçılma gibi en önemli engellemelerin önüne

geçmek için soğuk buhar yöntemi uygulanmaktadır.

Burada çözeltide bulunan Hg(II) asitli ortamda SnCl2 veya NaBH4 çözeltisi ile

elementel civaya dönüşür ve oluşan elementel civa atomları hava, argon gibi

taşıyıcı gazla absorpsiyon hücresine gönderilir. Atomların absorpsiyon ortamında

daha uzun süre kalmasını temin için grafit fırın veya alev yerine 10 - 15 cm

uzunluğunda özel kuvarz hücreler kullanılmaktadır.

Bu yöntemle 1 µg L-1 miktarındaki civayı kolayca tayin edebilmek mümkündür.

Ayrıca matriks engellemelerinin de önüne geçilmiş olur.

2.4.3. Dedektörler

AAS’de ışık sinyalinin elektrik sinyaline dönüştürülmesi için dedektörler kullanılır.

Bu dedektörlerde fotokatot yüzeyinde foton çarpması ile fırlatılan elektronlar diot

denilen yüzeylere doğru elektriksel alanda hızlandırılır ve dioda çarpan her bir

elektron, diot yüzeyinden birkaç elektron daha koparır. Böylece sayıları giderek

artan elektronlar en sonunda bir anotta toplanarak elektrik akımına çevrilir.

Page 59: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

40

Bir dedektörün ışığa karşı duyarlı olması, ışık şiddeti ile doğru orantılı bir sinyal

üretmesi, üzerine düşen ışığa cevap verme, yani sinyal üretme süresinin kısa

olması, kararlı olması ve üretilen elektriksel sinyalin yardımcı devrelerle

çoğaltılması istenir [63]. Ultraviyole ve görünür bölgenin tümünde yeterli duyarlılığa

sahip bir dedektör bulmak zordur. Bu nedenle ultraviyole bölge ile görünür bölgenin

kısa dalga boylarında Cs, Sb gibi görünür bölgenin daha uzun dalga boylarında ise

Se katotlu tüpler kullanılır.

2.4.4. Monokromatörler (Dalgaboyu seçicileri)

Polikromatik ışıktan monokromatik ışık elde edilmesini gerçekleştiren düzeneğe

monokromatör adı verilir. Monokromatör iki slitten (bir giriş, bir çıkış) ve dağıtıcı

bileşenden (bir prizma ve karşılayıcı) oluşur. Monokromatörün ana görevi, oyuk

katot lambasının yaydığı, incelenen elementin rezonans hattını diğer hatlardan

ayırmaktır. Ayırma prizmanın veya karşılayıcının büyüklüğüne ve dağılım

karakterine bağlıdır ayrıca spektrometrenin optik sistemiyle ve monokromatörün

slit genişliğiyle de yakından ilgilidir. Bir monokromatörün ayırım gücü ise onun

yakın absorpsiyon bandlarının veya yakın iki spektral bandın ayırım yeteneğine

bağlıdır. Bir cihazın kalitesi spektrometrik tekniklerde (UV - Visible veya Plazma -

AES gibi) büyük ölçüde monokromatörün niteliğine veya onun spektral band

genişliğine bağlıdır. Ama atomik spektroskopide rutin analizler için küçük slit

aralığının kullanılmasına gerek yoktur [64].

2.4.5. Tek - Işık Yollu Spektrofotometreler

En basit bir spektrofotometre de kaynaktan çıkan ışık, bir mercek ile toplanarak

monokromatöre gönderilir ve dalga boyu seçiminden sonra bir aralıktan geçirilerek

örnek üzerine düşürülür. Örneğin ışığı absorplama miktarı uygun bir dedektörle

ölçülür, bu sinyal elektronik olarak çoğaltılır ve bir galvanometrede okunur. Bu

bileşenlerin tümünün aynı ışık yoluna yerleştirildiği böyle bir spektrofotometreye

tek ışın yollu spektrofotometre adı verilir.

Page 60: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

41

Bu cihazlarda tek bir ışın demeti kullanılır. Sıfır ayarı ve ölçüm işlemleri ayrı ayrı

yapılır. Bu tip cihazların tasarım şekli ve çalışma prensibi Şekil 2.14’te verilmiştir.

Şekil 2.14. Tek - ışık yollu spektrofotometre

Tek ışık yollu spektrofotometrelerin basit ve ucuz olmalarının yanında hassas

ölçüm yapabilmeleri nedeniyle de tercih edilir. Kantitatif analizler için oldukça

uygun cihazlardır.

2.4.6. Çift - Işık Yollu Spektrofotometreler

Her dalga boyunda “sıfır” ve özellikle “yüz” ayarlarının yapılması, oldukça zaman

alıcı bir işlemdir. Spektrofotometrede, monokromatörden çıkan ışığın eşit şiddette

iki demete bölünerek birinin örneğe, diğerinin ise sadece çözücünün bulunduğu

kaba gönderilmesi ile bu işleme gerek kalmaz. Böylece örnekteki geçirgenlik

değeri sürekli olarak çözücününki ile karşılaştırılmış olur. İkiye ayrılan ışık, iki ayrı

dedektörle algılanır ve dedektörlerde oluşan sinyallerin oranı ölçülür.

Bu tür aletlere çift ışık yollu spektrofotometreler denir. Burada iki dedektörün tam

uyumlu olması, yani eşit şiddetteki ışık ile aynı sinyali oluşturması gerekir. Çift ışık

yollu cihazlar, tek ışık yollu cihazlara göre hem optik hem de elektronik yönden

daha karışıktır. Çift ışık demetli cihazların en önemli avantajı zaman

kazandırmamaları ve voltaj değişikliklerinden etkilenmemeleridir. Tek ışın

demetlilere göre hassasiyetleri daha düşüktür. Şekil 2.15’te çift - ışık yollu

spektrofotometre görülmektedir.

Page 61: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

42

Şekil 2.15. Çift - ışık yollu spektrofotometre

2.4.7. Atomik Absorpsiyon Spektroskopisinde Girişimler

Bir element ya da molekülün başka bir elementin tayinini engellemesine girişim

denir. Atomik absorpsiyon spektroskopisinde, analiz yapılacak elementin

özelliklerine göre girişimlere rastlanabilir. Girişimler hem kesinliği hem de

doğruluğu etkileyebilir. Spektrokimyasal analizlerde girişimler birçok niteliğe göre

sınıflandırılabilir.

Bu girişimleri, spektral, kimyasal, iyonlaşma girişimleri olarak sınıflandırmak

mümkündür.

2.4.7.1. Spektral Girişimler

Atomlaşma sonucu oluşan bazı katı parçacıkların kaynak ışığını saçması veya

girişim yapan bir türün analitik sinyal ile çakışan bir dalga boyunda ışın

absorplaması spektral girişim oluşturur [62].

Oyuk katot kaynaklarının emisyon çizgilerinin çok dar olması nedeniyle, çizgilerin

örtüşmesinden ileri gelen girişim az görülür.

Böyle bir girişimin oluşması için iki çizgi arasında 0,1 Ǻ’dan daha az fark olması

gerekir.

Page 62: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

43

Spektral girişimler atomik spektroskopide aşağıdaki nedenlerden dolayı meydana

gelir:

1. Analitik çizginin başka bir elementin absorpsiyon çizgisi ile çakışması,

2. Gaz halindeki moleküllerin analit ışığını absorplaması,

3. Numune hacmindeki diğer kısımların ışık saçılmasına neden olması,

Moleküler absorpsiyon ve partiküller tarafından ışığın saçılmasıyla oluşan spektral

girişimlerin yok edilmesi için değişik yöntemler önerilmiştir.

Zemin Absorpsiyonu

Örnek çözeltisinde bulunan çok atomlu türlerin (moleküler ya da radikaller) ışığı

absorplaması analizinde çok ciddi sorunlara yol açar. Bu tür engellemeler, zemin

engellemesi olarak adlandırılır. Zemin absorpsiyonu adı da verilen bu engelleme

atomik absorpsiyon spektroskopisi yönteminde en önemli hata kaynağıdır. Zemin

engellemesine küçük parçacıkların ışığı saçmasının da katkısı vardır. Oyuk katot

lambasının yaydığı ışımanın atomlaştırıcı ortamındaki tanecikler tarafından

saçılması Rayleigh yasasına uyar ve saçılmanın şiddeti;

eşitliği ile verilir.

Burada r saçılan ışığın şiddeti, N birim hacimdeki tanecik sayısı, v parçacık hacmi,

λ ise dalga boyudur. Görüldüğü gibi saçılma ile kaybedilen ışık şiddeti kullanılan

dalga boyu ile ters orantılıdır.

Absorpsiyon hücresinde bulunan molekül ya da radikallerin ışığı absorplaması,

alevli ve özellikle grafit fırınlı atomlaştırıcılarda, önüne geçilmesi için özel

yöntemler gerektiren bir engellemedir.

Page 63: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

44

Atomlaşma sıcaklığı düşük bir elementin alevli atomlaştırıcıda analizi sırasında

alevde oluşan oksit, hidroksit, siyanür türü kararlı bileşikler, elementin atomlaşma

sıcaklığında bile bozunmayarak oyuk katot lambasının yaydığı ışımaya

absorplarlar.

Zemin engellemelerinin düzeltilmesi için çeşitli yöntemler önerildiğinden

bahsedilmiştir. Bu yöntemler çift - hat yöntemi, sürekli ışık kaynağı kullanımı

yöntemi, Zeeman etkisi yöntemi ve Smith - Hieftje yöntemleridir.

Bu yöntemler detaylandırılacak olursa;

Çift - hat yöntemi, absorbansın, iki farklı dalga boyunda iki kez ölçülmesi ilkesine

dayanır. Birinci ölçüm analizi yapılan elementin ışığı absorpladığı karakteristik

dalga boyunda yapılır. Elde edilen absorbans, analizi yapılan elementin

atomlarının absorbansı ile zemin engellemesine neden olan diğer türlerin

absorbanslarının toplamına eşittir. İkinci ölçüm ise, analizi yapılan elementin

atomlarının absorpsiyon yapamayacağı fakat birinci dalga boyuna çok yakın bir

dalga boyunda yapılır. Bu dalga boyu bir asal gaz veya başka bir elementin oyuk

katot lambasından elde edilen bir hat olabilir. İkinci dalga boyundan ölçülen

absorbans, sadece zemin engellemesine neden olan türlerin neden olduğu

absorbanstır. İki ölçüm arasındaki fark, örneğe ait gerçek absorbans değerini verir.

Bu yöntem iki ayrı ölçümün art arda yapılmasını gerektirdiği için çok zaman alıcı

bir yöntemdir.

Fakat son yıllarda gerektirdiği çift ışık yollu AAS ile bu sorun ortadan kaldırılabilir.

Birinci ışık yolunun önüne konulan bir monokromatör analiz elementinin

absorpsiyon hattına ayarlanırken, ikinci ışık yoluna konulan ikinci bir

monokromatör zemin etkilerinin düzeltilmesi için seçilen dalga boyuna ayarlanır.

Burada iki monokromatör çıkış aralık genişliklerinin aynı olmasına özen

gösterilmelidir.

Page 64: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

45

Zemin engellemelerinin düzeltilmesi için sürekli ışık kaynağı kullanımı yönteminde,

spektrofotometreye oyuk katot lambasına ek olarak, döteryum veya halojen

lambası gibi geniş bir dalga boyu aralığında ısıma yapabilen bir ışık kaynağı

yerleştirilir.

Bu iki kaynağın yaydığı ışımalar, Şekil 2.16’da görüldüğü gibi, bir ışık bölücü

yardımıyla atomlaştırıcıya art arda ulaştırılır. Oyuk katot lambasının yaydığı ışık,

atomlaştırıcıda bulunan analiz elementin atomları ve zemin engellemesine neden

olan türler tarafından absorplanır. Sürekli ışık kaynağının yaydığı ışığın analiz

elementinin atomları ışığın şiddetine oranla ihmal edilebilecek kadar azdır.

Böylece, sürekli ışık kaynağının yaydığı ışımanın sadece zemin engellemelerine

neden olan moleküler ve diğer türler tarafından absorplandığı kabul edilebilir.

Şekil 2.16. Zemin değerinin düzeltilmesi için sürekli ışık kaynağı kullanımı

Zemin engellemelerinin düzeltilmesi için en yaygın olarak kullanılan bu yöntemde,

uygun elektronik sistemlerde bu iki sinyalin farkı ölçülür. İki sinyal arasındaki fark,

örneğin gerçek absorbans değerini verir.

Son yıllarda geliştirilen bir başka yöntemde ise kuvvetli bir manyetik alanda bir

atomun elektronik enerji düzeylerinin yarılması ilkesinden yararlanılır. Zeeman

etkisi adı verilen bu olayda her bir elektronik geçiş için birçok absorpsiyon hattı

oluşur ve bu hatların dalga boyları birbirlerinden 0,01 nm kadar farklıdır.

Page 65: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

46

Absorpsiyon olayındaki elektronik geçiş türüne göre çeşitli yarılma şekilleri

oluşabilir. En basit yarılma, singlet düzeyler arasında gözlenen ve enerji düzeyinin

merkezi bir π hattı ile bu hattın iki yanında eşit aralıklarla gözlenen σ hatlarından

oluşan yarılmadır. Normal Zeeman etkisi adı verilen bu olay Şekil 2.17’de

görülmektedir.

Şekil 2.17. Normal Zeeman etkisi

Bu üç bileşenin absorbanslarının toplamı, orijinal hattın absorbansına eşittir. Kural

dışı Zeeman etkisi adı verilen yarılmalarda ise oluşan π ve σ hatları kendi

aralarında tekrar yarılırlar.

Zeeman etkisinin AAS yönteminde zemin etkilerinin giderilmesi amacı ile

kullanılmasında ise manyetik alanın atomlaştırıcıya veya oyuk katot lambasına

uygulanır.

Manyetik alanın atomlaştırıcıya uygulanması tekniğinde, analiz elementi

atomlarının π ve σ bileşenlerinin polarize ışıkla etkileştikleri zaman farklı

davranmalarından yararlanılır.

Şekil 2.18’de görüldüğü gibi, oyuk katot lambasından çıkan ışıma dönen bir

polarizörden geçecek birbirine dik iki bileşene ayrılmaktadır. Bu bileşenlerden biri

uygulanan manyetik alana paralel iken diğeri diktir.

Page 66: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

47

Uygulanan manyetik alan ile oluşan analiz elementinin karakteristik dalga boyu ile

aynı değerde olan π bileşeni, manyetik alana paralel polarize ışığı absorplarken, σ

hatları dik polarize ışığı absorplar. π bileşeninin yaptığı absorpsiyon analiz

elementinin atomik absorpsiyonu ile ortamda bulunan ve engellemeye neden olan

türlerin absorpsiyonunu içerir. Dedektöre peş peşe düşen bu iki sinyal uygun

elektronik devrelerle birbirinden çıkarılarak kaydediciye ulaşır. Böylece analiz

elementinin atomlarına ait absorbans değeri elde edilmiş olur.

Şekil 2.18. Zeemann etkisinin zemin engellemelerinin giderilmesinde kullanımı

Zemin etkilerinin düzeltilmesi amacı ile kullanılan bir diğer yöntem ise Smith -

Hieftje yöntemi olarak bilinen ve yüksek akım değerlerinde çalıştırıldıklarında oyuk

katot lambasının yaydığı ışımanın öz absorpsiyonu ilkesine dayanan bir yöntemdir.

Yüksek akım değerlerinde çalıştıklarında oyuk katot lambasının atomlaşması,

lamba içinde temel enerji düzeyinde bir atom bulutunun oluşmasına neden olur.

Uyarılmış enerji düzeyine çıkan atomların temel enerji düzeyine dönerken

yaydıkları ışıma, bu atom bulutu tarafından absorplanır ve bu olaya öz

absorpsiyon adı verilir. Lambanın yüksek akımda çalıştırılmasının bir diğer etkisi

ise uyarılmış türlerin emisyon bantlarını genişletmesidir.

Bu iki olayın net sonucu oyuk katot lambasının yaydığı ışımanın, kesikli çizgilerle

gösterilen analiz elementinin absorpsiyon hattı dalga boyunda şiddeti azalmakta

ve bu emisyon hattı atomların absorplayamayacağı kadar genişlemektedir.

Page 67: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

48

Bu olaya zemin düzeltme yönteminde, oyuk katot lambası, önce düşük akımda ve

hemen peşinden yüksek akımda çalışacak şekilde programlanır.

Lambanın düşük akımda çalışması sırasında elde edilen absorbans değeri hem

analiz elementi atomlarının absorbansını hem de ortamda bulunan engelleyici

türlerin absorbansını içerir. Lambanın yüksek akımda çalıştırılması ile elde edilen

sinyal ise sadece engelleyici türlerin absorbansı olduğundan iki değer arasındaki

fark düzeltilmiş absorbans değeridir.

2.4.7.2. Kimyasal Girişimler

Kimyasal girişimlerle spektral girişimlere göre daha çok karşılaşılır. Uygun

koşulların seçilmesiyle bu gibi etkiler en düşük düzeye indirilebilirler. Kimyasal

engellemeler, atomlaştırıcılarda oluşan kimyasal tepkimelerin sonucudur. Özellikle

alevli atomlaştırıcılarda, analizi yapılacak elementin oksijenle tepkimeye girerek

kararlı bileşikler oluşturması atom derişiminin azalmasına, dolayısıyla absorbans

değerinin gerekenden daha küçük elde edilmesine neden olur. Kararlı oksitler,

atomlaştırıcı sıcaklığında bozunmayan bileşiklerdir.

Alüminyum ve demir, düşük sıcaklıklardaki alevlerde kararlı Al2O3 ve Fe2O3 türü

oksitler oluşturur. Ayrıca bor, titan, tungsten, uranyum, vanadyum ve zirkonyum da

bu tür oksitler oluşturur. Oksit oluşumu, alevdeki oksijen miktarının azaltılması ile

önlenebilir. Örneğin hava asetilen alevi yerine N2O - C2H2 alevi kullanılarak

ortamdaki oksijen derişimi azaltılabilir.

Kimyasal engellemeleri gidermenin bir başka yolu da spektroskopik tampon

maddeler kullanmaktır. Spektroskopik tampon, kimyasal engellemeye neden olan

bileşenlerden birisi ile tepkimeye girerek kararlı bileşiklerin oluşmasının önüne

geçer. Örneğin fosfat varlığında kalsiyum analizi yapılırken ortama lantan tuzu

eklenir. Böylece, lantan iyonu fosfat ile tepkimeye girerek kalsiyum fosfatın

oluşmasını engeller.

Page 68: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

49

2.4.7.3. İyonlaşma Girişimi

Alevlerde atom iyon dengesinin bulunması, alev spektroskopisinde pek çok önemli

sonuç doğurur. Örneğin, alkali metallerin (özellikle potasyum, rubidyum ve

sezyum) atomik emisyon veya absorpsiyon hatlarının şiddetleri sıcaklıktan

karmaşık bir biçimde etkilenir. Artan sıcaklıklar, Boltzmann denklemine göre

uyarılmış atomların artmasına neden olur; bu etkiye karşın, Me Me+ + e-

dengesi sonucu iyonizasyonla oluşan atomların derişimi azalır.

Böylece, bazı koşullarda daha yüksek alevlerde emisyon veya absorpsiyonda

azalma gözlenir. Alkali metallerin analizlerinde düşük uyarılma sıcaklıklarının

kullanılması bu nedenledir. İyonizasyon denklemlerindeki kaymalar bir

"iyonizasyon durdurucu" ile önlenebilir. Bu tür bir madde aleve yüksek derişimde

elektronlar verir ve analitin iyonlaşmasını engeller.

2.4.8. Atomik Absorpsiyon Spektroskopisinin Uygulamaları

Atomik absorpsiyon spektroskopisi ile nicel analiz, moleküllerin ışığı

absorpsiyonun da olduğu gibi, Beer - Lambert yasasına dayanır, yani ortama

gelen ışıma şiddetinin, I0, ortamdan çıkan ışıma şiddetine, I, oranının logaritması

olarak tanımlanan absorbans, A, ilgilenilen elementin derişimiyle doğru orantılıdır.

AAS, özellikle eser miktarlardaki metallerin nicel analizleri için çok yaygın olarak

kullanılan bir yöntemdir. Beer - Lambert yasasına göre ölçülen absorbans,

absorpsiyon hücresindeki atom derişimiyle doğru orantılıdır.

Analizi yapılacak element için, bilinen derişimde çözeltiler kullanılarak, kalibrasyon

doğrusu veya standart ekleme doğrusu oluşturulur ve örnek çözeltisindeki derişim

saptanır.

Çevre sağlığı ve kalite kontrol amacıyla içme, kaynak, nehir, göl, deniz ve fabrika

atık sularında eser element analizleri için en yaygın olarak kullanılan spektroskopik

yöntem atomik absorpsiyon spektroskopisi yöntemidir. Bu sulardaki Ca ve Mg

analizleri hava - asetilen alevi ile gerçekleştirilebilir.

Page 69: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

50

Derişimi daha düşük elementler için grafit fırın kullanılır. Deniz suyu gibi aşırı tuz

içeren örneklerde, oluşacak engellemelerin önüne geçmek için özel yöntemler

geliştirilmiştir. NaCl bileşiğinin etkisinin giderilebilmesi için ortama NH4NO3 eklenir

ve külleme basamağının sıcaklığı 500 oC civarında tutulur. Eklenen NH4NO3,

kaynama sıcaklığı 1400 oC olan NaCl ile tepkimeye girerek, 500 oC’nin altında

bozunan NaNO3 ve NH4Cl bileşiklerini oluşturur ve NaCl bileşiğinin atomlaşmaya

etkisi engellenir. Böyle örneklerde, zemin engellemelerinin düzeltilmesi için

uygulanan yöntemlere başvurmak gerekir. Su örneklerinde Hg analizi için soğuk

buhar yöntemi, As, Bi, Sn ve Se analizleri için ise hidrür oluşturma yöntemi

uygulanabilmektedir

Jeolojik örneklerdeki eser element analizlerinde karşılaşılan en önemli sorun, tüm

kayaçlar için geçerli bir çözme işleminin olmayışıdır. En çok uygulanan yöntem

eritiş yöntemidir. Bu durumda standart çözeltiler de %1 LiBO2 içerecek şekilde

hazırlanır. HF, HCl, HClO4, HNO3 ve H2S04 asitleri yalnız başına veya uygun

oranlarda karıştırılarak teflon bombalarda kayaç, filiz, kil gibi zor çözünen

örneklerin çözünmeleri sağlanabilir. Si, Al, Ti, Ca, Mg, Sr, Fe, Mn gibi elementler

için N2O - asetilen alevinin kullanılması önerilmektedir. Hidrür yönteminin

uygulandığı elementlerin dışındaki elementlerin analizlerinde zemin

engellemelerinin düzeltilmesi gereklidir.

İnsan vücudunda eser miktarda bulunan elementlerin tümünün fonksiyonları henüz

tam olarak belirlenmemekle beraber, bazılarının gerekli olduğu, bazılarının ise

belirli bir miktarın üzerinde toksik etkiler gösterdiği kanıtlanmıştır.

Hastalık teşhisi ve tedavisi amacıyla kan ve serum örneklerinde Cu, Zn, Se. Co,

Cd, Mn, Mo ve V analizleri çok yaygın olarak yapılmaktadır. Bu örneklerde de

karşılaşılan en önemli sorun, aşırı tuz içeriği nedeniyle zemin absorpsiyonudur.

Bunun önüne geçebilmek için yapılan seyreltme, analizi yapılacak elementin

gözlenebilme sınırının altına düşülmesine neden olabileceği için, zemin

absorpsiyonunun düzeltilmesi için uygulanan yöntemlerden birisi kullanılmalıdır.

Atomik absorpsiyon spektroskopisi ayrıca gıda endüstrisi, demir ve çelik endüstrisi

cam ve seramik endüstrisi ve çimento endüstrisinde kalite kontrol amacı ile çok

yaygın olarak uygulanmaktadır.

Page 70: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

51

3. DENEYSEL ÇALIŞMALAR

3.1. Reaktifler

Hg(II) stok çözeltisi (1000 mg L-1), HgCl2 (Fluka Chemica) tuzunun uygun

miktarının deiyonize suda çözünmesi ile hazırlanmıştır. Standart civa çözeltileri ise

stok çözeltilerinin uygun oranda deiyonize su ile seyreltilmesi sonucu

hazırlanmıştır. Deneyde kullanılan ekstraksiyon çözücüsü ise, 1-dodekanol

(Merck), molekül formülü C12H26O, yoğunluğu 0,8309 g mL-1, erime noktası 24 °C

olan şeffaf görünümlü sıvı bir maddedir. Kimyasal formülü Şekil 3.1’de

gösterilmiştir.

Şekil 3.1.1-dodekanolün yapısı

İyon çifti kompleksi oluşturmak için %0,2 (w/v) crystal violet (CV - metil violet)

kullanılmıştır. Bazik bir boya olan CV’nin IUPAC ismi tris (4 - (dimetilamino) fenil)

metilyum klorür’dür. Molekül formülü ise C25N3H30Cl’dir. Fiziksel özellikleri

bakımından molekül kütlesi 407,979 ve erime noktası 205 ºC olan suda

çözünmeyen bir maddedir. Kimyasal formülü Şekil 3.2’de verildiği gibidir.

Şekil 3.2. Crystal violet (CV - Metil Violet)

Page 71: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

52

pH 4 tampon çözeltisi uygun oranlarda asetik asit (Sigma Aldrich) ve sodyum

asetat (Merck) çözeltileri kullanılarak hazırlanmıştır. Seyreltme ve yıkama işlemleri

için metanol (Sigma Aldrich) kullanılmıştır.

Tuz olarak civa iyonları ile negatif yüklü bileşik oluşturmak üzere katı formda 0,2

mol L-1 KI (Sigma Aldrich) kullanılmıştır. Fiziksel özellikleri bakımından molekül

kütlesi 166,0028 g mol-1 ve yoğunluğu 3,123 g cm-3 tür.

Yöntemin doğruluğunu ve gerçek örneklere uygulanabilirliğinin test etmek

amacıyla da sertifikalı su örneği olan (fortified) TMDA-61.2, sertifikalı toprak örneği

NIST-2710A (Montana I Soil) ve musluk suyu kullanılmıştır.

3.2. Kullanılan Cihazlar

Çözeltilerin hazırlanmasında kullanılan deiyonize su Barnstead Nanopure

Diamond model deiyonize su cihazıyla sağlanmıştır. Çözeltilerin pH’larının

ayarlanmasında Fisher Scientific Accumet 15 model pH metre, karıştırılmasında

ise Young Lın Tec marka Hot Plate 8 manyetik ısıtıcılı karıştırıcı, Variomag

Telesystem, Komet marka manyetik karıştırıcı ve Ika marka KS260 control model

vorteks karıştırıcı kullanılmıştır. Önderiştirme işleminden sonra organik fazda

bulunan Hg(II) analizlerinde, Perkin - Elmer AAnalyst 800 FAAS kullanılmıştır. Işık

kaynağı olarak kullanılan Hg elektroksuz boşalım lambasının optimum akımı 185

mA de sabit tutulmuş, dalga boyu 253,7 nm, slit aralığı 0,7 nm olarak

ayarlanmıştır. Hava/asetilen akış hızı 17/2,3 L dak-1 dır. Sertifikalı toprak örneğinin

bozundurma işlemi ve civa iyonlarının özütlenmesi (leaching) için CEM marka One

Touch Technology Mars model mikrodalga cihazı kullanılmıştır. Örneklere

uygulanan çözme gücü 800 W’dır

3.3. Deneyin Yapılışı

SFODME kullanılarak yapılan civa ekstraksiyonu deneylerinde, pH, sıcaklık,

kompleksleştirici yüzdesi, tuz etkisi, ekstraksiyon süresi, karıştırma hızı, toplam

hacim ve son hacmin ekstraksiyon verimi üzerine etkileri incelenmiştir.

Page 72: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

53

Bu amaçla analitin 100 mL'lik standart ya da örnek çözeltisi manyetik karıştırıcı

bulunan 100 mL'lik behere aktarılmıştır. pH ayarlaması için Hg(II) içeren çözeltilere

2 mL pH 4 asetik asit/sodyum asetat tampon çözeltisi ve 0,2 mol L-1 KI tuzu

eklenmiştir. Daha sonra karıştırıcı hızı Hg(II) için 750 rpm’e ayarlanarak, 26 ± 3

oC’de, %0,2 (w/v) CV içeren 100 μL 1-dodekanol çözeltisi örnek çözeltilerin

üzerine damlatılmıştır (Şekil 3.3).

Şekil 3.3. Deneysel çalışma aşaması

Uygun karıştırma koşulları altında damla halindeki organik çözücü sudan daha

düşük yoğunluğu nedeniyle sulu çözeltilerin yüzeyinde yüzmektedir (Şekil 3.4).

Karıştırma sırasında Hg(II) iyonları, KI’den gelen [I]- iyonu ile [HgI4]2- kompleks

iyonunu oluşturarak CV içeren 1-dodekanol içerisine ekstrakte edilmektedir [68].

Uygun ekstraksiyon süresi sonunda (45 dakika) organik çözücüyü katılaştırmak

amacıyla beher buzdolabına konulmuş ve daha sonra katılaşmış damla bir

mikrospatül yardımıyla konik bir tüpe konarak metanol ile 300 μL ye seyreltilmiştir.

Seyreltilmiş çözeltideki analit miktarı FAAS yardımıyla tayin edilmiştir. FAAS’de

kalibrasyon doğrularının oluşturulmasında kullanılan Hg(II) çözeltilerinin her biri

uygun miktarlarda ana stoktan seyreltilerek hazırlanmıştır.

Bunlara ilave olarak yöntemin doğruluğunu test etme aşamasında kullanılan NIST-

2710A (Montana I Soil) isimli sertifikalı toprak örneği mikrodalgada bozundurma

işlemine tabi tutulmuş ve civa iyonları özütlenmiştir (leaching). 0,4968 gr ve 0,4971

gr toprak örnekleri üzerine HPLC saflığında 10 mL derişik nitrik asit eklenmiştir.

Page 73: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

54

Bu aşamadan sonra oda sıcaklığındaki örnekler 5,5 dakikada doğrusal bir artışla

175 oC’ye çıkmış ardından 4,5 dakika bu sıcaklıkta kalmıştır. Bu aşamadan sonra

ise örnekler tekrar oda sıcaklığına dönene kadar cihazda bekletilmiş ve örnekler

cihazdan oda sıcaklığına indiğinde alınmıştır. US EPA 3051 standardıyla yapılan

bu işlem sonrasında oldukça asidik olan bu toprak örnekleri deiyonize suyla

yıkandıktan sonra sodyum hidroksit kullanarak uygun pH’a getirilmiştir. Bu

aşamadan sonra ise daha önce anlatılan SFODME yöntemi aynen uygulanmıştır.

SFODME yöntemin doğruluğunu ve uygulanabilirliğini tespit etmek amacıyla

gerçek su örneklerine de uygulanmıştır.

Şekil 3.4. SFODME yönteminin uygulanışı

Page 74: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

55

4. DENEYSEL SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR

4.1. Hg İyonlarının SFODME Tekniği ile Önderişrilmesi

4.1.1. Ekstraksiyon Çözücüsünün Seçimi

SFODME'de kullanılan ekstraksiyon çözücüsünün suda çözünürlüğü az, sudan

daha düşük yoğunlukta düşük uçuculukta ve oda sıcaklığına yakın bir erime

noktası olmalıdır. Bu değerlendirmeler ışığında 1-undekanol, 1-dodekanol, 2-

dodekanol, 1-bromoheksadekan, n-heksadekan, 1,10-diklorodekan ve 1-

klorooktadekan gibi bileşikler kullanılabilirdi. Ancak yapılan çalışmalarda 1-

dodekanol ile elde edilen ekstraksiyon veriminin %99 dolayında olduğu

görülmüştür. Bu değer ve uygun fiyatı göz önünde bulundurularak ekstraksiyon

çözücüsü olarak 1-dodekanol seçilmiştir.

4.1.2. pH Etkisi

Metal - şelat oluşumunda ve ardından yapılacak ekstraksiyonda ortam pH’ı çok

ciddi bir rol oynamaktadır. Metal iyonlarının SFODME yöntemi ile ayrılması, bu

iyonların oluşturduğu hidrofobik özellikteki kompleksin küçük hacimdeki bir

ekstraksiyon çözücüsüne ekstraksiyonu temeline dayanır. Kompleks oluşumunu

ve dolayısıyla ekstraksiyon verimini doğrudan etkileyen pH değerinin saptanması

önemlidir. Bu sebeple Hg(II) çözeltilerinin pH’ı 3 ila 8 arasında değiştirilerek en

uygun çalışma pH’ı bulunmuştur. Elde edilen sonuçlar Şekil 4.1’de verilmiştir.

Page 75: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

56

Şekil 4.1. Ortam pH’ının Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi

Hg(II) Derişimi 0,5 mg L-1, Örnek Hacmi 100 mL, Ekstraksiyon Çözücüsü Hacmi

100 µL, CV %0,2 (w/v), KI Derişimi 0,2 mol L-1, Karıştırma Hızı 750 rpm, Sıcaklık

26 ± 3 oC, Ekstraksiyon Süresi 45 dak.

Şekil 4.1’de görüldüğü gibi, 500 µg L-1 Hg(II) çözeltisi kullanılarak yapılan çalışma

sonucunda, maksimum absorbans değeri pH 4 civarında gözlenmiştir. Daha düşük

ve daha yüksek pH değerlerinde ise elde edilen absorbans değerlerinin düşük

olduğu belirlenmiştir. Buna göre daha sonraki Hg(II) çalışmaları için uygun pH 4

(asetik asit/sodyum asetat tamponu) olarak seçilmiştir.

4.1.3. CV Derişiminin Etkisi

Bu çalışmada iyon çifti kompleksi oluşturmak için CV kullanılmıştır. pH’ı 4

civarında ayarlanmış 0,5 mg L-1 Hg(II) çözeltisine %0,01 ile %1 arasında CV içeren

100 µL 1-dodekanol çözeltisi eklenmiştir. Elde edilen sonuçlar Şekil 4.2’de

sunulmuştur.

0,00

0,01

0,02

0,03

0,04

0,05

2 3 4 5 6 7 8

Ab

so

rban

s

pH

Page 76: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

57

Şekil 4.2. CV derişiminin Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi

Hg(II) Derişimi 0,5 mg L-1, Ekstraksiyon Çözücüsü Hacmi 100 µL, pH 4, KI

Derişimi 0,2 mol L-1, Karıştırma Hızı 750 rpm, Sıcaklık 26 ± 3oC, Ekstraksiyon

Süresi 45 dak.

Şekil 4.2’de de görüldüğü gibi, 500 µg L-1 Hg(II) çözeltisi kullanılarak yapılan

çalışma sonucunda, CV yüzdesi arttıkça Hg(II)’ye ait absorbans değeri artmakta

ve %0,2 ile %1 (w/v) arasında neredeyse sabit kalmaktadır. Bu durumun nedeni

ise başlangıçta örnekte bulunan CV yüzdesi metal iyonlarının tümüne yetmemiştir

ardından ise organik faz doymuş ve metal iyonlarının tamamı ekstraksiyon fazına

geçmiştir.Bu sonuçlar doğrultusunda daha sonraki deneylerde %0,2 (w/v) derişimi

optimum değer olarak seçilmiştir.

4.1.4. Ekstraksiyon Çözücü Hacminin Etkisi

Bütün ekstraksiyon tekniklerinde ekstraksiyon çözücü hacmi, verimi etkileyen

önemli faktörlerden biridir. Mikrodamla içine analitin taşınma oranı, sulu faz ile

ekstraksiyon fazı arasındaki ara yüzey alanı ile doğru ilişkilidir.

0,00

0,01

0,02

0,03

0,04

0,05

0 0,2 0,4 0,6 0,8 1

Ab

so

rban

s

Dodekanol içerisinde CV % (w/v)

Page 77: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

58

Bu yüzden damla hacmi arttığında, ekstraksiyon ara yüzeyi ve ekstraksiyon verimi

artar. Damla hacminin daha da artmasıyla, çözücü hacminin etkisi üstün gelir ve

ekstraksiyon verimi düşer [69]. Dolayısıyla optimum hacim saptanmalıdır. Tez

çalışmalarının bu aşamasında ekstraksiyon çözücüsü hacmini incelemek için 50 -

175 µL arasında değişen hacimlerde 1-dodekanol kullanılarak ekstraksiyon işlemi

tekrarlanmıştır. Elde edilen sonuçlar Şekil 4.3’te verilmiştir.

Şekil 4.3. Dodekanol hacminin Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi

Hg(II) Derişimi 0,5 mg L-1, Örnek Hacmi 100 mL, pH 4, CV %0,2 (w/v), KI Derişimi

0,2 mol L-1, Karıştırma Hızı 750 rpm, Sıcaklık 26 ± 3oC, Ekstraksiyon Süresi 45

dak.

Şekil 4.3’de görüldüğü gibi, Hg(II)’e ait absorbans değeri 50 - 100 µL 1-dodekanol

hacmi aralığında artmakta daha sonra 100 - 175 µL aralığında sabit kalmaktadır.

Ancak 125 µL de ekstraksiyon verimi damlanın metanolde tam olarak

çözülememesi ve cihazı tıkayıp tam ölçüm alınamaması sebebiyle düşmektedir.

Bu sebeple 100 µL 1-dodekanol hacmi optimum değer olarak seçilmiştir.

0,01

0,02

0,03

0,04

0,05

25 50 75 100 125 150 175

Ab

so

rban

s

Eklenen dodekanol hacmi (μL)

Page 78: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

59

4.1.5. Ekstraksiyon Süresinin Etkisi

Ekstraksiyonun tekrarlanabilirliğini arttırmak için sulu ve organik faz arasında

denge kurulması amacıyla uygun ekstraksiyon süresinin seçilmesi gereklidir. Bu

sebeple ekstraksiyon süresi de ekstraksiyon verimini etkileyen parametrelerden

biridir. Dengeye ulaşmak için geçen süre, mikrodamlaya ekstrakte olan analit

miktarını belirlemektedir. Ekstraksiyon veriminin ekstraksiyon süresine bağlılığı 5

ile 140 dakika arasında diğer deneysel koşullar sabit tutularak çalışılmıştır. Elde

edilen sonuçlar Şekil 4.4’te verilmiştir.

Şekil 4.4. Ekstraksiyon süresinin Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi.

Hg(II) Derişimi 0,5 mg L-1, Örnek Hacmi 100 mL, pH 4, Ekstraksiyon Çözücüsü

Hacmi 100 µL, CV %0,2 (w/v), KI Derişimi 0,2 mol L-1,Karıştırma Hızı 750 rpm,

Sıcaklık 26 ± 3oC

Şekil 4.4’te görüldüğü gibi yapılan çalışmalar sonucunda 45 dakikaya kadar

absorbansın arttığı ve daha sonra ekstraksiyon işleminin dengeye ulaşmasıyla

sabit kaldığı gözlemlenmiştir. Bu sebeple 45 dakika ekstraksiyon süresi için

optimum seçilmiştir.

0,00

0,01

0,02

0,03

0,04

0,05

0 20 40 60 80 100 120 140

Ab

so

rban

s

Ekstraksiyon süresi (dakika)

Page 79: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

60

4.1.6. Karıştırma Hızının Etkisi

Tüm sıvı faz mikroekstraksiyon tekniklerinde, karıştırmanın sulu faz ile

ekstraksiyon çözücüsü arasındaki transferini arttırmada etkili bir yol olduğu iyi

bilinmektedir. Örneği karıştırma, analitin organik faza olan dağılımını arttırarak

örnek çözeltisi ile damla arasındaki denge için gerekli zamanının azalması sağlar.

Öte yandan çok yüksek karıştırma hızları organik damlanın dağılmasına ve

bozulmasına sebep olacağı için ekstraksiyon veriminde azalmaya neden olabilirler.

Bu amaçla uygun bir karıştırma hızı seçimi önemlidir. Tez çalışmasının bu

aşamasında deneyler karıştırma hızı 0 - 1000 rpm arasında değiştirilerek

tekrarlanmıştır. Elde edilen sonuçlar Şekil 4.5’te verilmiştir.

Şekil 4.5. Karıştırma hızının Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi

Hg(II) Derişimi 0,5 mg L-1, Örnek Hacmi 100 mL, pH 4, Ekstraksiyon Çözücüsü

Hacmi 100 µL, CV %0,2 (w/v), KI Derişimi 0,2 mol L-1, sıcaklık 26 ± 3oC,

Ekstraksiyon Süresi 45 dak.

0

0,01

0,02

0,03

0,04

0 200 400 600 800 1000

Ab

so

rban

s

Karıştırma hızı (rpm)

Page 80: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

61

Şekil 4.5’te de görülebileceği gibi, analitik sinyal 0 - 750 rpm aralığında artan

karıştırma hızı ile birlikte belirgin şekilde artmakta daha sonra 750 rpm den büyük

karıştırma hızlarında ise damlanın dağılmasını ve bozulması sebebiyle absorbans

değerinde düşüş gözlenmektedir. 900 rpm ve üzeri değerlerde ise damla formunu

kaybettiğinden, damlanın tamamıyla toplanması ve uygun absorbans ölçümünün

alınamaması sebebiyle grafikte verileri yer almamıştır. Bu nedenle 750 rpm

civarında bir karıştırma hızı optimum olarak seçilmiştir.

4.1.7. KI Derişiminin Etkisi

Ortamda bulunan Hg(II) iyonlarının [HgI4]2- kompleksi oluşturması için gerekli KI

miktarının tespit edilmesi, ekstraksiyon verimi için taranması gereken bir

parametre olarak düşünülmüştür.

Şekil 4.6. KI varlığının Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi

Hg(II) Derişimi 0,5 mg L-1, pH 4, Örnek Hacmi 100 mL, Ekstraksiyon Çözücüsü

Hacmi 100 µL, CV %0,2 (w/v), Karıştırma Hızı 750 rpm, Sıcaklık 26 ± 3oC,

Ekstraksiyon Süresi 45 dak.

0

0,01

0,02

0,03

0,04

0,05

0 0,1 0,2 0,3 0,4 0,5

Ab

so

rban

s

KI derişimi (mol L-1)

Page 81: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

62

Şekil 4.6’da da görülebileceği gibi, KI derişimi 0 - 0,2 mol L-1 aralığında artmakta

ardından 0,2 - 0,5 mol L-1aralığında ise yönteme olan etkisinde sabit bir seyir

izlemektedir. Bu nedenle 0,2 mol L-1optimum KI derişimi olarak seçilmiştir

4.1.8. Sıcaklık Etkisi

Hg(II) iyonlarının SFODME tekniği ile ekstraksiyonuna sıcaklığın etkisini belirlemek

amacıyla, deneyler farklı sıcaklıklarda (25 oC - 70 oC) gerçekleştirilmiştir. Şekil

4.7’de görüldüğü gibi sıcaklık 25 oC - 40 oC arasında neredeyse absorbans aynı

düzeydedir ve en yüksek absorbans burada gözlemlenmiştir. Sıcaklık daha fazla

arttırıldığında organik fazın çözünürlüğünün artması sebebiyle analitik sinyalde bir

düşüş gözlenmektedir. Bu yüzden deneysel çalışmalar 26 oC’de (oda sıcaklığı)

gerçekleştirilmiştir.

Şekil 4.7. Sıcaklığın Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi

Hg(II) Derişimi 0,5 mg L-1, pH 4, Örnek Hacmi 100 mL, Ekstraksiyon Çözücüsü

Hacmi 100 µL, CV %0,2 (w/v), Karıştırma Hızı 750 rpm, KI Derişimi 0,2 mol L-1,

Ekstraksiyon Süresi 45 dak.

0,00

0,01

0,02

0,03

0,04

0,05

25 35 45 55 65 75

Ab

so

rban

s

Sıcaklık (°C)

Page 82: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

63

4.1.9. Örnek Hacmi Etkisi

Hg(II) iyonlarının SFODME tekniği ile ekstraksiyonuna örnek hacminin etkisini

belirlemek amacıyla, deneyler farklı hacimlere sahip beherlerde (25 mL - 200 mL)

gerçekleştirilmiştir. Şekil 4.8’de de görüldüğü gibi en yüksek absorbans 100 mL’lik

örnek hacminde gözlemlenmiştir. Bu yüzden deneysel çalışmalar 100 mL’lik

deneylerde gerçekleştirilmiştir.

Şekil 4.8. Örnek hacminin Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi

Hg(II) Derişimi 0,5 mg L-1, pH 4, Ekstraksiyon Çözücüsü Hacmi 100 µL, CV %0,2

(w/v), Karıştırma Hızı 750 rpm, KI Derişimi 0,2 mol L-1, Sıcaklık 26 ± 3oC,

Ekstraksiyon Süresi 45 dak.

4.1.10. Organik Faz Son Hacminin Etkisi

Hg(II) iyonlarının SFODME tekniği ile ekstraksiyonuna damlaların etanol/metanol

ile seyreltilmesi işlemindeki son hacmin etkisini belirlemek amacıyla, deneyler

farklı hacimlere sahip ependorflarda farklı son hacimlere (300 μL - 1500 μL)

seyreltme işlemi yaparak gerçekleştirilmiştir.

0,01

0,02

0,03

0,04

0 50 100 150 200

Ab

so

rban

s

Örnek Hacmi (mL)

Page 83: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

64

Örneklerin 300 μL’den daha düşük hacimlere seyreltilmesi durumunda örnek

viskozitesinin oldukça yüksek kalması dolayısıyla örneklerin cihaza transferi

güçleştiğinden bu düzeyin altında tarama yapılmamıştır.

Şekil 4.9. Son hacminin Hg(II) iyonlarının ekstraksiyonuna etkisi

Hg(II) Derişimi 0,5 mg L-1, pH 4, Örnek Hacmi 100 mL, Ekstraksiyon Çözücüsü

Hacmi 100 µL, CV %0,2 (w/v), Karıştırma Hızı 750 rpm, KI Derişimi 0,2 mol L-1,

Sıcaklık 26 ± 3oC, Ekstraksiyon Süresi 45 dak.

Şekil 4.9’da da görüldüğü gibi en yüksek absorbans 300 μL’de gözlemlenmiş ve

daha sonrasında absorbans değeri sürekli azalmıştır. Bu yüzden deneysel

çalışmalar 300 μL’lik ependorflarda gerçekleştirilmiştir.

0

0,01

0,02

0,03

0,04

0 300 600 900 1200 1500

Ab

so

rban

s

Son hacim (μL)

Page 84: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

65

4.1.11. Diğer İyonların Etkisi

Yöntemin seçiciliğini test etmek amacıyla, çözelti ortamındaki analiz edilecek analit

iyonuna diğer iyonların etkisi incelenmiştir. Analiz edilecek 500 µg L-1 civa iyonu

içeren 100 mL’lik çözeltilere farklı derişimlerde metal iyonları eklendikten sonra

katılaşmış organik damla mikroekstraksiyonu yöntemi uygulanmış ve diğer

iyonların etkisi incelenmiştir. Kabul edilebilen sınır ± %5’den daha düşük bağıl

hataya sebep olan eklenmiş iyon derişimi olarak tanımlanmıştır.

Çizelge 4.1’de de görüleceği gibi en ciddi düzeyde engelleme kurşun iyonunda,

ardından bakır ve krom iyonlarında gözlemlenmiştir. Ancak gerçek su örneklerinde

engelleme yapabilecek düzeyde kurşun, bakır ve krom derişimi bulunmamaktadır.

Önerilen sistem, sulu ortamdaki eser miktardaki civanın ciddi bir engellemeye

maruz kalmaksızın tayinine olanak sağlamaktadır.

Çizelge 4.1. 500 µg L-1 Hg(II) tayininde diğer iyon etkisi

(Tolerans limiti ± %5)

İyon [Hg(II)]/

[Engelleyici

İyon]

Eklenen

Bileşikler

İyon [Hg(II]/

[Engelleyici

İyon]

Eklenen

Bileşikler

K+ >1/5000 KCl Al

3+ >1/100 Al(NO3)3.9H2O

Na+ >1/100 NaCl Fe

3+ 1/100 Fe(NO3)3.9H2O

Zn2+

1/100 Zn(NO3)2.6H2O

Cr3+

>1/25 Cr(NO3)3.9H2O

Ca2+

>1/100 CaCO3 Co2+

1/500 Co(NO3)2

Cd2+

1/100 Cd(NO3)2.4H2O As3+

1/1000 As2O3

Pb2+

>1/10 Pb(NO3)2 SCN- 1/1000 KSCN

Mn2+

>1/1000 MnCl2 Cl- >1/5000 NaCl

Ni2+

1/100 (NiNO3)2.6H2O CO32-

1/100 Na2CO3

Mg2+

1/100 Mg(NO3)2.6H2O SO42-

1/2500 MgSO4

Cu2+

>1/25 Cu(NO3)2. 3.H2O CH3COO- 1/1000 NH4CH3COO

Page 85: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

66

4.2. Analitik Performans

Önderiştirme yapmadan doğrudan Hg(II) iyonlarının sulu çözeltileri ile FAAS’de

elde edilen kalibrasyon doğrusunun denklemi A = 0,000835 C + 0,0000212 (R2 =

0,99) olarak bulunmuştur. Denklemde A, absorbans; C ise civa çözeltisinin mg L-1

cinsinden derişimini ifade eder.

Doğrusal bir grafik elde etmek için kullanılan Hg(II) çözeltisi derişim aralığı 10 -

200 mg L-1 ’dir. Şekil 4.10’da sulu kalibrasyon grafiği gösterilmiştir.

Şekil 4.10. Önderiştirme yöntemi uygulanmamış Hg(II) iyonları ile elde edilen sulu

çözeltilerin kalibrasyon doğrusu

SFODME tekniğinin en uygun deneysel koşullarda uygulanmasıyla elde edilen

doğrusal derişim aralığı 100 - 2000 µg L-1dir. Bu çözeltiler ile elde edilen

kalibrasyon doğrusu Şekil 4.11’de verilmiş olup, bu doğruya ait denklem A =

0,0607 C + 0,0055 (R2 = 0,99) olarak bulunmuştur.

y = 0,000835x - 0,000212 R² = 0,999976

0

0,02

0,04

0,06

0,08

0,1

0,12

0,14

0,16

0,18

0 50 100 150 200 250

Ab

so

rban

s

Derişim (mg L-1 )

Page 86: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

67

Şekil 4.11. Hg(II) iyonlarının önderiştirilmesi ile elde edilen kalibrasyon doğrusu

Zenginleştirme faktörü, Hg(II) iyonlarının önderiştirilme işleminden sonra elde

edilen doğrunun eğiminin, sulu kalibrasyon doğrusunun eğimine oranından

hesaplanmıştır. Bu çalışmada Hg(II) iyonlarının zenginleştirme faktörü 73 olarak

hesaplanmıştır.

Hg(II) için yapılan deneysel çalışmalar sonucunda SFODME yöntemiyle bulunan

optimum koşular Çizelge 4.2’de verilmiştir.

Çizelge 4.2. Hg(II) iyonu için SFODME yöntemi sonucu elde edilen optimum

deneysel koşullar

y = 0,0607x + 0,0055 R² = 0,9973

0,00

0,02

0,04

0,06

0,08

0,10

0,12

0,14

0 0,5 1 1,5 2 2,5

Ab

so

rban

s

Derişim (mg L-1 )

Hg(II) Değerler Hg(II) Değerler

Ekstraksiyon Çözücüsü

1-dodekanol Ekstraksiyon Sıcaklığı (

oC)

Oda Sıcaklığı (26

oC)

Ekstraksiyon Çözücü Hacmi (µL)

100 Ekstraksiyon

Süresi (dakika) 45

Organik Faz Hacmi 300 µL (metanol) Karıştırma Hızı

(rpm) 750

pH 4 Örnek Hacmi

(mL) 100

CV Derişimi (%, w/v) 0,2 KI Derişimi

(mol L-1

) 0,2

Page 87: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

68

4.3. SFODME Yönteminin Hg(II) için Analitik Performans Özellikleri

Önderiştirme işleminden sonra FAAS ile tayin edilebilecek en düşük derişimler

(LOQ-Limit of Quantitation) kör (blank) çözeltisinin standart sapmasının 10 katı,

gözlenebilme sınırı ise (LOD - Limit of Detection) 3 katı olarak hesaplanmıştır.

Yapılan deneysel çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre önerilen yönteme ait

elde edilen zenginleştirme faktörü, gözlenebilme sınırı, tayin sınırı, kesinlik ve

çalışma aralığı gibi analitik performans özellikleri Çizelge 4.3’de listelenmiştir.

Çizelge 4.3. Yöntemin analitik performans özellikleri

Parametre Analitik Özellikleri

Hg(II)

Zenginleştirme Faktörü 73

Örnek Hacmi (mL) 100

Gözlenebilme Sınırı (LOD) (mg L-1) 0,027

Tayin Sınırı (LOQ) (mg L-1) 0,089

Kesinlik (RSD) (500 ng mL-1, n = 10) (%) 2,4

Doğrusal derişim aralığı (mg L-1) 0,1 - 2,0

Page 88: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

69

4.3. Yöntemin Doğruluğu

Deneyimizde, yöntemin doğruluğunu ve uygulanabilirliğini tespit etmek amacıyla

Hg içeren sertifikalı toprak örneği NIST-2710A (Montana I Soil) kullanılmıştır.

Sertifikalı örnek içeriği Çizelge 4.4’de verilmiştir. Sertifikalı örnek mikrodalga

bozundurma sistemiyle özütleme (leaching) işlemine tabi tutulmuştur. Bu işlem

0,4968 gr ve 0,4971 gr örnekler üzerine ayrı ayrı 10 mL derişik nitrik asit eklemek

suretiyle mikrodalgada gerçekleştirilmiştir. Örnek 150 mL olacak şekilde çözelti

haline getirildikten sonra optimum koşullarda SFODME önderiştirme tekniği

uygulanmış, Hg(II) iyonlarının derişimi FAAS ile analiz edilmiştir.

Çizelge 4.4. Sertifikalı toprak örneği NIST-2710A

Element Sertifika değeri Element Sertifika değeri

Al 5,95 ± %0,05

Na 0,894 %0,019

As 0,154 ± %0,010

5

Mg 0,734 ± %0,038

Ba 792 ± 36 mg kg-1 Mn 0,214 ± %0,006

Ca 0,964 ± %0,045 P 0,105 ± %0,004

Cd 12,3 ± 0,3 mg kg-1 Pb 0,552 ± %0,003

Co 5,99 ± 0,14 mg kg-1 Sb 52,5 ± 1,6 mg kg-1

Cu 0,342 ± %0,005 Si 31,1 ± %0,4

Fe 4,32 ± %0,08 Sr 255 ± 7 mg kg-1

Hg 9,88 ± 0,21 mg kg-1 Ti 0,311 ± %0,007

K 2,17 ± %0,13 U 9,11 ± 0,30 mg kg-1

La 30,6 ± 1,2 mg kg-1 Zn 0,418 ± %0,015

Page 89: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

70

Çizelge 4.5’de görüleceği üzere sertifikalı toprak örneğimiz olan NIST-2710A

(Montana I Soil)’nın geri kazanım değeri %74 olarak bulunmuştur.

Elde edilen bu düşük geri kazanım değerinin sebepleri şöyle özetlenebilir;

yöntemimizin doğrusal olarak çalıştığı Hg2+ iyon derişim aralığında civa içeren

sertifikalı su örneği temini mümkün olmamıştır. Bununla birlikte, doğrusal aralığın

altında kalan bir derişimde sertifikalı toprak örneği temini mümkün olmuştur. Bu

örneğin mikrodalga ile bozundurarak ve özütleme (leaching) yaparak çözelti haline

getirilmesi aşamasında Hg2+ iyonlarının tam olarak bu çözelti fazına geçememesi

ve buna ek olarak örnek içerisinde yüksek miktarda bulunan kurşun ve bakır

iyonlarının engelleme yapması gibi durumlar muhtemel sebepler olarak

düşünülmektedir.

Çizelge 4.5. Önderiştirme işlemi uygulanmış sertifikalı referans örneğinde Hg(II)

tayin sonuçları

Örnek

Sertifika değeri

(µg L-1)

Bulunan

(µg L-1)

% Geri Kazanım

NIST-2710A 65,4 48,3 ± 1,2 74

Yöntemimizin doğrusal olarak çalıştığı Hg2+ iyon derişimde civa içeren sertifikalı su

örneği temini mümkün olmadığından, uygun miktarda yabancı iyon içeren bir

sertifikalı su örneğine civa iyonu ekleme deneyinin yapılması öngörülmüş ve

deney bu koşullarda gerçekleştirilmiştir. Bu sebeple yöntemin doğruluğunu ve

uygulanabilirliğini tespit etmek amacıyla sertifikalı örnek olan (fortified water)

TMDA-61.2 örneğine 1 mg L-1 Hg(II) iyonu eklenmiş (spike) ve ardından SFODME

tekniği uygulanarak Hg(II) iyonlarının geri kazanımı hesaplanmıştır. Sertifikalı su

örneği içeriği Çizelge 4.6’da verilmiştir.

Page 90: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

71

Çizelge 4.6. Sertifikalı su örneği TMDA-61.2

Çizelge 4.7’de görülen yüksek kazanım değerinden, civa iyonlarının gerçek su

örneklerinde SFODME tekniği ile önderiştirilmesinin ve FAAS ile analizinin

mümkün olduğunu yorumu yapılabilir.

Element Sertifika değeri, µg L-1 Element Sertifika değeri, µg L-1

Al 57,9 Ni 57,5

As 34,4 Pb 61,4

B 79 Sb 33,6

Ba 62,7 Se 39,3

Be 36,3 Sr 113

Bi 22,7 Ti 37,2

Cd 58 Tl 36,8

Co 63 U 36,8

Cr 67,2 V 71,1

Cu 63,5 Zn 71,3

Fe 79,7

Li 33,4

Mn 75,7

Page 91: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

72

Çizelge 4.7. Hg(II) eklenmiş önderiştirme işlemi uygulanmış sertifikalı su

örneğinde Hg(II) tayin sonucu

Örnek

Eklenen Değer

(µg L-1)

Bulunan

(µg L-1)

% Geri Kazanım

TMDA-61.2 1000 928±9 93

4.4. Musluk Suyunda Hg(II) Analizi

Gerçek su örneklerine önerdiğimiz tekniğin uygunluğunu test etmek amacıyla 100

mL musluk suyu alınarak Hg iyonlarından belirtilen derişimlerde ekleme yapılmış

ve SFODME yöntemi uygulanmıştır. Musluk suyunda Hg(II) için yapılan analiz

sonuçları Çizelge 4.8’de listelenmiştir.

Çizelge 4.8. Musluk suyunda Hg(II) tayin sonuçları

T.E: Tayin Edilemedi

Örnek Eklenen

(µg L-1)

Bulunan

(µg L-1)

% Geri

kazanım

Musluk suyu 0 T.E. -

Musluk suyu 500 538 ± 2 107

Musluk suyu 1000 927 ± 9 93

Page 92: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

73

5. SONUÇLAR

SFODME, son yıllarda kullanımı oldukça artmış önemli ekstraksiyon

yöntemlerinden biridir. Yöntemin basit ve ucuz oluşu, doğruluğu, hassasiyeti, basit

araç gereç kullanımı, çok az düzeyde organik çözücü tüketimi bu tekniğin

avantajları arasında sayılabilir. Ayrıca bu yöntemle yüksek önderiştirme faktörü

değerlerine ulaşılabilir. Bu çalışmada çeşitli su örneklerindeki civa iyonunu

SFODME ile önderiştirilmesi ve FAAS ile tayini gerçekleştirilmiştir.

Çevresel sularda ağır metal iyonlarının tayininde metal iyonları ile kompleks

oluşturacak kompleksleştiriciler kullanılır. Bu çalışmada, KI eklenen ortamda Hg(II)

iyon çifti kompleksi oluşturmak üzere CV bileşiği kullanılmıştır.

Metal iyonlarının, kompleks oluşturmadan önce ortamın pH’ının ayarlanması en

önemli basamaktır. Bu sebeple başarılı bir ekstraksiyon işlemi için uygun pH’ın

belirlenmesi gerekmektedir. Hg(II) iyonu içeren çözeltinin pH’ı 3 - 8 arasında

değiştirilerek, Hg(II) iyonu için en uygun çalışma pH’nın 4 civarında olduğu

saptanmıştır. Ekstraksiyon verimine etki eden faktörlerden biri de kompleksleştirici

derişimidir. Bu amaçla yapılan deneylerde CV derişimi %0,01 - 1 (w/v) arasında

değiştirilmiş ve Hg(II) iyonu için optimum CV oranın %0,2 olduğu belirlenmiştir.

Hg(II) iyonu için yapılan diğer çalışmalarda ise optimum değerler sıcaklık için 26

oC, ekstraksiyon çözücü hacmi için 100 µL, ekstraksiyon süresi için 45 dakika,

karıştırma hızı için ise 750 rpm olarak belirlenmiştir. KI tuzunun ekstraksiyon

verimi üzerinde etkili olduğu ve KI için optimum değer 0,2 mol L-1 olarak

bulunmuştur.

Bunlara ek olarak, uygulanan yöntemin derişim aralığını belirlemek için farklı

derişimlerde metal iyonu çözeltilerine katılaşmış organik damla mikroekstraksiyonu

uygulanmıştır.

Page 93: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

74

Hg(II) için zenginleştirme faktörü 73 kat, gözlenebilme sınırı 0,027 mg L-1 tayin

sınırı ise 0,089 mg L-1 olarak hesaplanmıştır. Yöntemin doğruluğu test etmek için

Hg(II) içeren sertifikalı toprak örneğine SFODME yönteminin optimize edilmiş

koşulları uygulanmıştır. Bu toprak örneğindeki Hg(II) için geri kazanım değerinin

ise engellemeler, derişimin doğrusal aralığın altında kalması gibi problemlerden

dolayı %74 olduğu saptanmıştır. Ayrıca ekleme (spike) yöntemi ile 1 mg L-1 Hg(II)

eklenen sertifikalı su örneğine SFODME yönteminin optimize edilmiş tüm deney

koşulları uygulanmış ve geri kazanım değerinin %93 olduğu bulunmuştur. Son

olarak yöntem musluk suyu örneklerine uygulanmıştır. Geri kazanım değerlerinin

%93 ile %107 arasında olduğu görülmüştür.

Çizelge 5.1. Farklı önderiştirme yöntemlerini kullanarak Hg tayinin uygulamaları

Analitik

teknik

Tayin tekniği LOD

(ng mL-1)

RSD

(%)

E.F Süre

(dak.)

Ref.

TSIL-USA-DLLME

CV-AAS 0,03 6 310 2 [70]

PD-HS-SDME

ETV-ICP-MS 0,8 8,7 72 - [71]

SPE CV-AAS 0,01 1,7 300 - [72]

NP-LLME ETAAS 0,0075 4,1 95 3 [73]

HF-LPME ETAAS 0,06 3,2 270 15 [74]

HF-LPME HPLC-ICP-MS 0,1 11 48 20 [75]

SPME LED-CCD 0,2 4,9 69 15 [76]

SFODME FAAS 27 2,4 73 45 Bu Çalışma

Farklı mikroekstraksiyon teknikleri ile Hg(II) ekstraksiyonu ve tayini için yapılan

diğer çalışmalar Çizelge 5.1'de verilmiştir.

Page 94: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

75

Sunulan bu çalışma diğer çalışmalarla karşılaştırıldığında, bazı farklıkların olduğu

görülmektedir. Hg(II) iyonlarının soğuk buhar, grafit fırın gibi AAS’nin diğer

yöntemleriyle daha hassas ölçümü sağlanabilir. Ancak FAAS’nin kullanım

kolaylığı, hızlı ölçüm alma olanağı, diğer cihazlara oranla daha ekonomik oluşu,

başka laboratuarlarda da yöntemlerin kolayca uygulanabilmesi gibi avantajları

sebebiyle FAAS diğer tayin yöntemlerine göre tercih sebebi olmuştur.

Ekstraksiyon süresi ise diğer yöntemlere kıyasla nispeten uzun olsa da çoklu

karıştırıcı yardımıyla çok sayıda örnek aynı anda ekstrakte edilebilmektedir.

Tüm bu anlatılanlar ışığında mevcut yöntem flora ve fauna için oldukça toksik olan

Hg(II) iyonlarını 73 kat önderiştirerek hızlı bir şekilde gerçek sularda FAAS

yardımıyla tayinine imkanına sağlamıştır.

Page 95: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

76

KAYNAKLAR

[1] Gündüz, T.,Çevre Kimyası, 1. Baskı, Gazi Kitabevi Tic. Ltd. Şti., Ankara, 2008.

[2] Stresty, T.V.S. and Madhava Rao, K.V., Ultrastructural alterations in response to zinc and nickel stress in the root cell of pigeonpea, Environmental and Experimental Botany, India, 11, 3-13, 1999.

[3] Reed, B.E., Matsumoto, M. R., Separation Science and Technology, 28, 2179, 1993.

[4] Oehmen, A., Vergel, D., Fradinho, J., Mercury Removal from water streams trough the ion Exchange Membrane Bioreactor Concept, Journal of Hazardous Materials, Portugal, 264, 65-70, 2013.

[5] World Health Organization, Mercury in Health Care, Policy Paper, Switzerland, 2005.

[6] World Healt Organization, Mercury in Drinking Water,http: //www.who.int/water_sanitation_health/dwq/chemicals/mercuryfinal.pdf (Eylül, 2013).

[7] M. R. Moghadam, S. Dadfarnia, and A. M. H. Shabani, Speciation and determination of ultra trace amounts of chromium by solidified floating organic drop microextraction (SFODME) and graphite furnace atomic absorption spectrometry, Journal Hazardous Materials, 186, 169-74, 2011.

[8] Bingham, Eula., Cohrssen, Barbara., Powell, Charles H., Toxicological Issues Related to Metals, Patty's Toxicology, 5th Edition, John Wiley & Sons, 2001.

[9] ATSDR, Toxicological Profiles for Mercury, 1999.

[10] M. R. Moghadam, S. Dadfarnia, and A. M. H. Shabani, Speciation and determination of ultra trace amounts of chromium by solidified floating organic drop microextraction (SFODME) and graphite furnace atomic absorption spectrometry., Journal Hazardous Materials, 186, 169-74, 2011.

Page 96: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

77

[11] M. E. Salinas-Vargas and M. P. Cañizares-Macías, On-line solid-phase extraction using a C18 minicolumn coupled to a flow injection system for determination of caffeine in green and roasted coffee beans, Food Chemistry, 147, 182-188, 2014.

[12] Kantipuly, C.J., Westland, A.D., 1988, Review of methods for the determination of lanthanides in geological samples, Talanta, 35, 1-13, 1988.

[13] S. Goyal, A. V. Desai, R. W. Lewis, D. R. Ranganathan, H. Li, D. Zeng, D. E. Reichert, P. J. a. Kenis, Thiolene and SIFEL-based microfluidic platforms for liquid-liquid extraction,Sensors Actuators B Chemistry, vol. 190, pp. 634-644, Jan. 2014.

[14] Alver. E., Demirci. A., Özcimder. M., Microextraction Methods, Sigma, 30, 75-90, 2012.

[15] S. G. Dmitrienko, N. A. Pasekova, E. D. Slyusareva, A. A Fonnanovskii, Chemistry, 2. Baskı, Moskov University, 1990.

[16] Sahin, C. A., & Tokgöz, I., A novel solidified floating organic drop microextraction method for preconcentration and determination of copper ions by flow injection flame atomic absorption spectrometry,Analytica Chimica Acta, 667, 83-7. 2010.

[17] Sarafraz-Yazdi, A., Amiri, A., Liquid-phase microextraction, Trends in Analitical Chemistry, 1, 1-14, 2010.

[18] Nakamura, S., Daishima, S., Simultaneous determination of 22 volatile organic compounds, methyl-tert-butyl ether, 1, 4-dioxane, 2-methylisoborneol and geosmin in water by headspace solid phase microextraction-gas chromatography-mass spectrometry, Analytica Chimica Acta, 548, 79-85, 2005.

[19] Moder, M., Schrader, S., Winkler, M., Popp, P., Solid-phase microextraction-gas chromatography mass spectrometry of biologically active substances in water samples, Journal Chromatography A, 873, 95-106, 2000.

[20] Simões, N.G., Cardoso, V.V., Ferreira, E., Benoliel, M.J., Almeida, C.M.M., Experimental and statistical validation of SPME-GC-MS analysis of phenol and chlorophenols in raw and treated water, Chemosphere, 68, 501-10, 2007.

Page 97: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

78

[21] Filho, A.M., dos Santos, F.N., Pereira, P.A.P., Development, validation and application of a method based on DI-SPME and GC-MS for determination of pesticides of different chemical groups in surface and groundwater samples,Microchemical Journal, 96, 139-145, 2010.

[22] King, A.J., Readman, J.W., Zhou, J.L., Determination of polycyclic aromatic hydrocarbons in water by solid-phase microextraction-gas chromatography-mass spectrometry, Analytica Chimica Acta, 523, 259-267, 2004.

[23] Rodriguez, R., Manes, J., Pico, Y., Off-line solid phase microextraction and capillary electrophoresis mass spectrometry to determine acidic pesticides in fruits, Analytical Chemistry, 75, 452-459, 2003.

[24] Psillakis, E., Kalogerakis, N., Solid-phase microextraction versus single-drop microextraction for the analysis of nitroaromatic explosives in water samples, Journal Chromatography A, 938, 113-120, 2001.

[25] Olariu, R-I., Vione, D., Grinberg, N., Arsene, C., Sample preparation for trace analysis by chromatographic methods, Journal of Liquid Chromatography & Related Technologies, 33, 1174-1207, 2010.

[26] Kawaguchi, M., Ito, R., Saito, K., Nakazawa, H., Novel stir bar sorptive extraction methods for environmental and biomedical analysis, Journal Pharma and Biomedical Analysis, 40, 500-508, 2006.

[27] Dietz, C., Sanz, J., C´amara C., “Recent developments in solid-phase microextraction coatings and related techniques”, Journal Chromatogrphy A, 1103, 183-192, 2006.

[28] A. Spietelun, Ł. Marcinkowski, M. de la Guardia, and J. Namieśnik, Green aspects, developments and perspectives of liquid phase microextraction techniques, Talanta,119, 34-45, 2014.

[29] Pedersen-Bjergaard, S., Rasmussen, K.E., Liquid-phase microextraction with porous hollow fibers, a miniaturized and highly flexible format for liquid-liquid extraction, Journal Chromatogrphy A, 1184, 132-142, 2008.

[30] Dadfarnia, S., Shabani, A.M.H., Recent development in liquid phase microextraction for determination of trace level concentration of metals-A review, Analytica Chimica Acta, 658, 107-119, 2010.

[31] Sarafraz-Yazdi, A., Amiri, A., Liquid-phase microextraction, Trends in Analytical Chemistry, 29, 1-14, 2010.

Page 98: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

79

[32] De Jager, L.S., Andrews, A.R.J., Preliminary studies of a fast screening method for cocaine and cocaine metabolites in urine using hollow fibre membrane solvent microextraction (HFMSME), Analyst, 126, 1298-1303, 2001.

[33] Pedersen-Bjergaard, S., Rasmussen, K.E., Liquid-phase microextraction with porous hollow fibers, a miniaturized and highly flexible format for liquid-liquid extraction, Journal Chromatogrphy A, 1184, 132-142, 2008.

[34] Khalili Zanjani, M.R., Yamini, Y., Shariati, S., Jonsson, J.A., A new liquid-phase microextraction method based on solidification of floating organic drop, Analytica Chimica Acta, 585, 286-293, 2007.

[35] Durukan, İ., Analysis of atmospheric samples by spectroscopic methods, Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2012.

[36] Şatıroğlu, N., & Tokgöz, İ., Cloud point extraction of aluminum (III) in water samples and determination by electrothermal atomic absorption spectrometry, flame atomic absorption spectrometry and UV-visible spectrophotometry, International Journal of Environmental Analytical Chemistry, 90, 560-572, 2010.

[37] Farajzadeh, M.A., Fallahi, M.R., Simultaneous cloud point extraction of nine cations from water samples and their determination by flame atomic absorption spectrometry, Analytica Sciences, 22, 635-639, 2006.

[38] Lu, Y., Lin, Q., Luo, G., Dai, Y., Directly suspended droplet microextraction, Analytica Chimica Acta, 566, 259-264, 2006.

[39] Ma, M.H., Cantwell, F.F., Solvent microextraction with simultaneous back-extraction for sample cleanup and preconcentration: Preconcentration into a single microdrop, Analytical Chemistry, 71, 388-393, 1999.

[40] Dadfarnia, S., Salmanzadeh, A.M., Haji Shabani, A.M., A novel separation/preconcentration system based on solidification of floating organic drop microextraction for determination of lead by graphite furnace atomic absorption spectrometry, Analytica Chimica Acta, 633, 163-167, 2008.

[41] Leong, M.I., Huang, S.D., Dispersive liquid-liquid microextraction method based on solidification of floating organic drop combined with gas chromatography with electron-capture or mass spectrometry detection, Journal Chromatogrphy A, 1211, 8-12, 2008.

Page 99: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

80

[42] Y.-Y. Wang, G.-Y. Zhao, Q.-Y. Chang, X.-H. Zang, C. Wang, and Z. Wang, Developments in Liquid-phase Microextraction Method Based on Solidification of Floating Organic Drop, Chinese of Journal Analytical Chemistry, 38, 1517-1522, 2010.

[43] H. R. Sobhi, Y. Yamini, A. Esrafili, and M. Adib, Extraction and determination of 2-pyrazoline derivatives using liquid phase microextraction based on solidification of floating organic drop., Journal Pharmaceutical Biomedical Analysis, 48, 1059-63, 2008.

[44] M. S. Bidabadi, S. Dadfarnia, and A. M. H. Shabani, Solidified floating organic drop microextraction (SFODME) for simultaneous separation/preconcentration and determination of cobalt and nickel by graphite furnace atomic absorption spectrometry (GFAAS)., Journal of Hazardous Materials, 166, 291-6, 2009.

[45] M.-I. Leong, S.-D. Huang, Dispersive liquid-liquid microextraction method based on solidification of floating organic drop combined with gas chromatography with electron-capture or mass spectrometry detection, Journal Chromatogrphy A, 1211, 8-12, 2008.

[46] H. Xu, Z. Ding, L. Lv, D. Song, Y.-Q. Feng, A novel dispersive liquid-liquid microextraction based on solidification of floating organic droplet method for determination of polycyclic aromatic hydrocarbons in aqueous samples, Analytica Chimica Acta, 636, 28-33, 2009.

[47] M.-I. Leong, S.-D. Huang, Dispersive liquid-liquid microextraction method based on solidification of floating organic drop for extraction of organochlorine pesticides in water samples, Journal Chromatogrphy A, 1216, 7645-7650, 2009.

[48] V. Vickackaite, E. Pusvaskiene, Dispersion-solidification liquid-liquid microextraction for volatile aromatic hydrocarbons determination: Comparison with liquid phase microextraction based on the solidification of a floating drop, Journal of Seperation Science, 32, 3512-3520, 2009.

[49] Ch.-C.h. Chang, S.-D. Huang, Determination of the steroid hormone levels in water samples by dispersive liquid-liquid microextraction with solidification of a floating organic drop followed by high-performance liquid chromatography, Analytica Chimica Acta, 662, 39-43 2010.

Page 100: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

81

[50] Ch. Wu, H. Liu, W. Liu, Q. Wu, C.H. Wang, Z. Wang, Determination of organophosphoruspesticides in environmental water samples by dispersive liquid-liquid microextraction with solidification of floating organic droplet followed by highperformance liquid chromatography, Analytical and Bioanalytical Chemistry, 397, 2543-2549, 2010.

[51] L. Dai, J. Cheng, G. Matsadiq, L. Liu, J.-K. Li, Dispersive liquid-liquid microextraction based on the solidification of floating organic droplet for the determination of polychlorinated biphenyls in aqueous samples, Analytica Chimica Acta, 674, 201-205, 2010.

[52] Y. Wu, L. Dai, J. Cheng, F. Guo, J. Li, Application of DLLME based on the solidification of floating organic droplets for the determination of dinitrobenzenes in aqueous samples, Chromatographia, 72, 695-699, 2010.

[53] Y. Yamini, M. Rezaee, A. Khanchi, M. Faraji, A. Saleh, Dispersive liquid-liquid microextraction based on the solidification of floating organic drop followed by inductively coupled plasma-optical emission spectrometry as a fast technique for the simultaneous determination of heavy metals, Journal Chromatogrphy A, 1217, 2358-2364, 2010.

[54] M. Rezaee, Y. Yamini, A. Khanchi, M. Faraji, A. Saleh, A simple and rapid new dispersive liquid-liquid microextraction based on solidification of floating organic drop combined with inductively coupled plasma-optical emission spectrometry for preconcentration and determination of aluminium in water samples, Journal Hazardous Materials, 178, 766-770, 2010.

[55] T. Asadollahi, S. Dadfarnia, A.M.H. Shabani, Separation/preconcentration and determination of vanadium with dispersive liquid-liquid microextraction based on solidification of floating organic drop (DLLME-SFO) and electrothermal atomic absorption spectrometry, Talanta, 82, 208-212, 2010.

[56] Q. Wu, C. Wu, C. Wang, X. Lu, X. Li, Z. Wang, Sensitive determination of cadmium in water, beverage and cereal samples by a novel liquid-phase microextraction coupled with flame atomic absorption spectrometry, Analytical Methods, 3, 210-216, 2011.

[57] D. Afzali, A.R. Mohadesi, B.B. Jahromi, M. Falahnejad, Separation of trace amount of silver using dispersive liquid-liquid based on solidification of floating organic drop microextraction, Analytica Chimica Acta, 684, 54-58, 2011.

Page 101: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

82

[58] M. Mirzaei, M. Behzadi, N.M. Abadi, A. Beizaei, Simultaneous separation/preconcentration of ultra trace heavy metals in industrial wastewaters by dispersive liquid-liquid microextraction based on solidification of floating organic drop prior to determination by graphite furnace atomic absorption spectrometry, Journal Hazardous Materials, 186, 1739-1743, 2011.

[59] Ch.X. Wu, Q.H. Wu, Ch. Wang, Z. Wang, A novel method for the determina.tion of trace copper in cereals by dispersive liquid-liquid microextraction based on solidification of floating organic drop coupled with flame atomic absorption spectrometry, Chinese Chemical Letters, 22, 473-476, 2011.

[60] Y.Wang, J. Zhang, B. Zhao, X. Du, J. Ma, J. Li, Development of dispersive liquid-liquid microextraction based on solidification of floating organic drop for the determination of trace nickel, Biological Trace Element Research, 144, 1381-1393, 2011.

[61] Skoog, D.A., Holler, F. J., Nieman, T.A., Enstrümental Analiz İlkeleri,5. Baskı, Bilim Yayınları, 1997.

[62] Skoog, D.A., West, D., Holler, F. J., Analitik Kimya, 2. Baskı, Bilim Yayınları, 1999.

[63] Welz, B., Atomic Absorption Spectrometry, 3. Baskı , Wiley-Vch, Weinheim, 103-410, 1999.

[64] Lauri H.J. Lajunen, Spectrochemical Analysis by Atomik Absorption and Emission, Royal Society of Chemistry, 1992.

[65] Yıldız, A., Genç, Ö., Bektaş, S., Enstrümantal Analiz Yöntemleri, 2. Baskı, 85-111, 1997.

[66] Alfassi, Zeev B., Determination of Trace Elements, VCH, 1994.

[67] Clesceri, L. S., Greenberg, A. E., Eaton, A. D., Standard Methods for the Examination of Water and Wastewater, 20th Edition, 1998.

[68] Kothny, E. L., Trace determination of mercury, thallium and gold with crystal violet, Analyst, 94, 198-203, 1969.

Page 102: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

83

[69] Arpa Şahin, C., & Durukan, I., Ligandless-solidified floating organic drop microextraction method for the preconcentration of trace amount of cadmium in water samples,Talanta, 85, 657-61. 2011.

[70] Stanisz, E., Werner, J., & Matusiewicz, H., Mercury species determination by task specific ionic liquid-based Ultrasonik-assisted dispersive liquid-liquid microextraction combined with cold vapour generation atomic absorption spectrometry,Microchemical Journal, 110, 28-35, 2013.

[71] Gil, S., M.T.C. de Loos-Vollebregt, Bendicho C., Optimization of a single-drop microextraction method for multielemental determination by electrothermal vaporization inductively coupled plasma mass spectrometry following in situ vapor generation, Spectrochimica Acta Part B, 64, 208-214,2009.

[72] Ghaedi, M., Fathi, M.R., Shokrollahi, A., Shajarat, F., Highly selective and sensitivepreconcentration of mercury ion and determination by cold vapor atomic absorptionspectroscopy, Analytical Letters, 39, 1171-1185, 2006.

[73] Martinis, E. M., Escudero, L. B., Salvarezza, R., Calderón, M. F., Ibañez, F. J., & Wuilloud, R. G. (2013), Liquid-liquid microextraction based on a dispersion of Pd nanoparticles combined with ETAAS for sensitive Hg determination in water samples,Talanta, 108, 46-52.2013.

[74] López-García, I., Rivas, R. E., & Hernández-Córdoba, M., Hollow fiber based liquid-phase microextraction for the determination of mercury traces in water samples by electrothermal atomic absorption spectrometry,Analytica Chimica Acta, 743, 69-74. 2012.

[75] Moreno, F., García-Barrera, T., & Gómez-Ariza, J. L., Simultaneous speciation and preconcentration of ultra trace concentrations of mercury and selenium species in environmental and biological samples by hollow fiber liquid phase microextraction prior to high performance liquid chromatography coupled to inductively coupled plasma mass spectrometry. Journal of chromatography A, 1300, 43-50, 2013.

[76] Yang, F., Liu, R., Tan, Z., Wen, X., Zheng, C., & Lv, Y., Sensitive determination of mercury by a miniaturized spectrophotometer after in situ single-drop microextraction,Journal of hazardous materials, 183, 549-53, 2010.

Page 103: SULU ÖRNEKLERDE ESER TEKNİĞİ İLE ÖNDERİŞTİRİLMESİ

84

ÖZGEÇMİŞ

Kimlik Bilgileri

Adı Soyadı : Burcu Kaya DALCI

Doğum Yeri : Altındağ

Medeni Hali : Evli

E-posta : [email protected]

Adresi : Aşık Veysel Mah. 323.Sok. No:5/12 Mamak/ANKARA

Eğitim

Lise : Kurtuluş Yabancı Dil Ağırlıklı Lisesi

Lisans : Eskişehir Osmangazi Üniveristesi Kimya Bölümü - Çift Anadal Kimya

Mühendisliği

Yabancı Dil ve Düzeyi: İngilizce - İyi

İş Deneyimi: T.C. Şeker Kurumu/Uzman Yardımcısı

Deneyim Alanları: -

Tezden Üretilmiş Projeler ve Bütçesi: -

Tezden Üretilmiş Yayınlar: -

Tezden Üretilmiş Tebliğ ve/veya Poster Sunumu ile Katıldığı Toplantılar: -