the journal of social sciences institute sayfa page:...

10
The Journal of Social Sciences Institute Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, The Journal of Social Sciences Institute Sayfa 1 Page: ll -20 ISSN: 1302-6879 V AN/TURKEY Makale Bilgisi 1 Article Info 7 Kabul/Accepted: 7 VE BÜYÜSÜ: THE MAGIC OF HISTORY AND FANTASTIC: Öz Prof. Dr. Zeki Van Yüzüncü Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Bölümü [email protected] Gerçek dünyada yer almayan gizemli ve olaylar içeren fantastik roman, Türk edebiyatmda özellikle 1980 ilgi görmeye Eray, Latife Tekin, OktayAnar ve bu dönemde fantastik roman kaleme alan yazarlardan ilk akla gelenlerdir. Perg Efsaneleri dört kitaptan fantastik kurgunun ilk serilerinden birini kaleme alarak ilgi 2012'de tarihle fantastik kurguyu anya, kartala, ahtapota, file, ve görünmez olan insanlarm çift ve fantastik kurgunun sürükleyici ve yönlerine dikkat çeker. olaylar, kurgu daha da ilgi çekici bir hiil Romanda olaylar, kapsayan bir zaman dilimini içerir. Biz bu fantastik edebiyata ve bu türün ile Türk ilk örneklerine sonra tarih-fantastik çerçevesinde Anahtar Kelimeler: Tarih, edebiyat, roman, fantastik, kurgu, Abstract The fantasy novel, which contains mysterious and unusual events that do not take place in the real world, starts to become popular in Turkish literatüre especially after 1980. in this period ,some of he fantastic novelist in

Upload: others

Post on 01-Jan-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: The Journal of Social Sciences Institute Sayfa Page: …isamveri.org/pdfdrg/D01732/2018_38/2017_38_TASTANZ.pdfBir başka açıklama ise Berna M oran tarafından yapılmıştır. M

The Journal of Social Sciences Institute ı ı

Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, The Journal of Social Sciences Institute Sayı/Issue:38- Sayfa 1 Page: ll -20 ISSN: 1302-6879 V AN/TURKEY

Makale Bilgisi 1 Article Info Geliş/Received: 23.ı0.20ı 7 Kabul/Accepted: 07.ı2.20ı 7

TARİH VE FANTASTİGİN BÜYÜSÜ: ŞAMANLARDİYARI

THE MAGIC OF HISTORY AND FANTASTIC: ŞAMANLAR DİYARI

Öz

Prof. Dr. Zeki TAŞTAN Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

[email protected]

Gerçek dünyada yer almayan gizemli ve olağandışı olaylar içeren fantastik roman, Türk edebiyatmda özellikle 1980 sonrasında ilgi görmeye başlar. Nazlı Eray, Latife Tekin, İhsan OktayAnar ve Barış Müstecaplıoğlu bu dönemde fantastik roman kaleme alan yazarlardan ilk akla gelenlerdir. Perg Efsaneleri adıyla dört kitaptan oluşan fantastik kurgunun ilk serilerinden birini kaleme alarak ilgi uyandıran Barış Müstecaplıoğlu,

2012'de Şamanlar Diyarı'nı yayımiayarak tarihle fantastik kurguyu zenginleştirir.

Şamanlar Diyarı; anya, kartala, ahtapota, file, yaratığa dönüşen ve görünmez olan insanlarm yanında; çift başlı yaratıklar ve olağanüstü

olaylarıyla fantastik kurgunun sürükleyici ve şaşırtıcı yönlerine dikkat çeker. Olağanüstü olaylar, geçmişle birleşince kurgu daha da ilgi çekici bir hiil alır. Romanda olaylar, yüzyılları kapsayan geniş bir zaman dilimini içerir.

Biz bu çalışmamızda, fantastik edebiyata ve bu türün Batı edebiyatı ile Türk edebiyatındaki ilk örneklerine değindikten sonra Şamanlar Diyarı'nı tarih-fantastik ilişkisi çerçevesinde değerlendireceğiz.

Anahtar Kelimeler: Tarih, edebiyat, roman, fantastik, kurgu, Şaman.

Abstract The fantasy novel, which contains mysterious and unusual events that

do not take place in the real world, starts to become popular in Turkish literatüre especially after 1980. in this period ,some of he fantastic novelist in

Page 2: The Journal of Social Sciences Institute Sayfa Page: …isamveri.org/pdfdrg/D01732/2018_38/2017_38_TASTANZ.pdfBir başka açıklama ise Berna M oran tarafından yapılmıştır. M

12 Van Yürüncü Yıl Oniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

the Turkish literature are Nazli Eray, Latife Tekin, İhsan Oktay Anar, Barış Müstecaplıoglu. Barış Müstecaplıoglu who known for his fantastic novel series called Perg Efsane/eri, has published the Şamanlar Diyarı in 2012 and has enriched the fantastic tiction with history.

The Şamanlar Diyarı takes attention to the fascinating and astonishing aspects of fantastic tiction with double-headed creatures and extraordinary events, alongside people who are inhabited to bee, eagle, octopus, net, ereatar and invisible. Extraordinary events make tiction even more intriguing that combined with the past. Events in this novel include a wide range of time spans of centuries ..

In this article, we will evaluate the fantastic literature in the context of the history-fantasy relationship, after referring to the first examples in the West and in our history.

Keywords: History, literature, novel, fantasy, fiction, shaman.

Giriş

Tarihten, masallardan, destanlardan, mitolojik öykülerden kayna~mı alan; kurgusunda perilerin, canavarlarm, büyücülerin, devierin ve cücelerin, cadılarm ve nice esrarengiz varlı~ yer aldı~ı; gerçekle hayali olanın iç içe geçtiği aniatılara fantastik denmektedir. Kelime itibariyle "gerçekte var olmayan, hayal ürünü, hayali'' (TDK,2005:679) olan fantastik, "Latince bir sıfat olan 'fantasticum'dan Yunanca 'phantasein' görünür kılmak, gibi görünmek, olağanüstü olaylar söz konusu olduğu zaman kendini göstermek" (Özlük,20 1 ı: ı 8) fiiline uzanmaktadır.

Gerçek dünyada yer almayan, gizemli ve olağan dışı olaylar içeren hemen hemen her edebi ürünü fantastik edebiyat bağlammda değerlendirebiliriz. Genel olarak bakıldığında bu türe dahil edebileceğimiz Binbir Gece Masalları'ndan Mantıku't Tayr'a Cazotte'nin Aşık Şeytan'ından K.a:tka'nm Şato'suna, Tolkien'in Yüzük/erin Efendisi serisinden Rowling'in Harry Potter serisine kadar birçok örnek sayılabilir.

Fantastik, edebi bir tür olarak kabul edilmiş ancak ortak bir tanımı yapılamamıştır. Yazarlar, bilim adamları fantastik üzerine yazılar yazmış çeşitli tezler öne sürüp kendilerine göre fantasti~i

tanımlamışlardır. Bu tanımlarda hemfikir olunan tek konu fantastiğin olağanüstülüğü anlatmasıdır.

Pierre-Georges Castex, Nodier'den Maupassant'a Fransa'da Fantastik Öykü adlı çalışmasmda fantasti~ tanırnma yer vermiştir. Castex, fantastiğin "gerçek yaşam çerçevesine gizemin zorla dahil edilmesiyle" (Steinmetz, ı990: ı6) oluştupu belirtir. Bir başka tanım ise Todorov tarafından yapılmıştır. Fantastiğe yapısalcı bir tutumla yaklaşan Todorov, onu özgül bir tür olarak ele almış ve Fantastik adlı

Page 3: The Journal of Social Sciences Institute Sayfa Page: …isamveri.org/pdfdrg/D01732/2018_38/2017_38_TASTANZ.pdfBir başka açıklama ise Berna M oran tarafından yapılmıştır. M

The Journal of Social Sciences Institute ı 1 3

kitabında "Kendi doğal yasalanndan başka yasa tanımayan bir öznenin görünüşte doğaüstü bir olay karşısında yaşadığı

kararsızlıktır." (Todorov, 2004:31) diye tanımlamıştır. Bu tanımdan hareketle Todorov'un fantastiği kendi içerisinde yasaları olan bir tür olarak ele aldığı ve onu gerçekle gerçek dışı arasındaki kararsızlık ürünü olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Rosemary Jackson ise fantastikle ilgili şu tespiti yapar:

"Fantastik edebiyat, hayata dair metafizik bilmeeeleri ve sosyal kuralları kuralsız biçimde çözmeye çalışır. Karakterleri genelevden, mezarlıktan, hapishaneden, diğer dünyadan olabilir. Bu türün deli, ölü, erotik veya suçtan korkusu yoktur." (Rosamary,1981:22)

Fantastik Edebiyat adlı kitabında fantastik ürünleri uluslarına ve tarihlerine göre sıraya koyup inceleyen Jean-Luc Steinmez, fantastiği "Her şeyden önce imgelemle ve bu yetinin fazlaca bulunmasıyla ilgili bir varoluş tarzıdır. Mantığın karşıtıdır ve bu yönüyle hayal, yanılsama ve hatta delilikten sayılabilir."

Steintmetz,l990:16) şeklinde tanımlamıştır. Bir başka açıklama ise Berna M oran tarafından yapılmıştır. M oran, Türk Rnmanına Eleştirel Bir Bakış III adlı kitabının 'Türk Romanmda Fantastiğin Serüveni' adlı bölümünde fantastiği; "Gerçekliğin mekfuı, zaman, karakter kavramlarını, canlı cansız ayırımını tanımayan ve bildik dünyamızın ötesinde alternatif bir dünyayı işin içine katan aniatılann tümüne verilen bir ad." (Moran 1997:60) olarak açıklar.

Fantastik romanın sınırsız dünyasına zenginlik katan diğer bir unsur ise mazidir. Birçok fantastik roman, geçmiş zamanı arkaik bir fon olarak kullanarak kurguyu daha da zenginleştirir. "Fantastik türdeki bir anlatının, bu anlamda özellikle ilk anlatılarla kan bağı vardır. Mitoloji ve destanlar hayret verici olay ve kahramanları, coğrafi tuhaflıkları, doğaüstünü anlatması ve dünyanın oluşumuna dair anlattıkları büyülü öyküler le fantastiğin atası olarak kabul edilmiştir. Periler, canavarlar, hortlaklar, büyücüler, dev yılanlar ve cinlerin içinde bol bol göründüğü doğaüstünü içeren masal gibi olağanüstü aniatılar da fantastiğin şekillenmesinde önemli katkılarda bulunmuştur." (Jackson (Aktaran; Ayar) 2015:27) Yaratık

kahramanları, ölümsüz insanları, hayaletleri, denizaltı şehirleri ve daha birçok şaşırtıcı ve büyüleyici unsuru bünyesinde barındıran atmosferiyle fantastik romanlar, geçmişin zengin muhtevasını da kullanarak kendi içinde zengin bir dünya yaratmışlardır.

Fantastik, roman ve öykü türlerinde ilk örneklerini 18.yy'm sonlarında batıda vermeye başlamıştır. Tanzimat'ın ilk yıllarında toplum için sanatı önemseyen ve romanlarında halkı aydınlatmayı amaçlayan sanatçılarımız ise fantastik eserler oluşturmaktan uzak

Page 4: The Journal of Social Sciences Institute Sayfa Page: …isamveri.org/pdfdrg/D01732/2018_38/2017_38_TASTANZ.pdfBir başka açıklama ise Berna M oran tarafından yapılmıştır. M

ı 4 Van Yürüncü Yıl O niversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

dunırlar. Bu dönemde birkaç ürün dışında fantastik neredeyse yok gibidir. Sanatçılar halkı aydınlatmayı amaç edinen, toplumsal o lgulara öncelik tanıyan ve hakikati önemseyen eseriere ağırlık vermiştir.

Türk edebiyatında Muhayyelat-ı Aziz Efendi bu türe giriş yapan ilk anlatılardan biridir. Nesir türünde yazılan eser, yazarın 'Hayal' adını verdiği üç büyük hikayeden meydana gelir. Birinci bölümde, Asıl ve Nesil adlı iki şehzadenin olağanüstü varlıklar arasında

başlanndan geçen olaylar anlatılır (Okay:333-334). Çengi (ı877) ile Muhayyelat'ı eleştİren Ahmet Midhat Efendi, ı885'te Cinli Han'la hayalden kurtulamayacağını gösterir (Jackson (Aktaran;Ayar) 83-ıoo). Filibeli Ahmet Hilmi, ı9ıo yılında Raci ve Aynalı Dede'nin imgesel ögelerle dolu mistik, fantastik yolculuklarını anlatan Amak-ı Hayal'ini kaleme almıştır. Yine aynı yıllarda Hüseyin Rahmi'nin GuZyabani adlı eserinden de söz edilebiliriz. Eserde Muhsine Hanım' ın bir köşkte karşılaştığı, cinlerin ve perllerin geçtiği olaylar anlatılır. Ancak eserin sonunda, yaşananlar, bir mantık zeminine oturtulınaya çalışılır.

Türk edebiyatında fantastik kurgunun sayı ve nitelik bakımından büyük bir artış göstermesi ı980'1i yıllara rastlar. Bu tarihe kadar gerçekçi biz zemin üzerine oturtulmaya çalışılan Türk roman ve öykücülüğünde bu tarihten sonra hakikatİn dışına çıkılır. Nazlı Eray, Latife Tekin, İhsan Oktay, Barış Müstecaplıoğlu gibi yazarlar fantastiğe yönelir ve kendilerinden sonra gelecek olan yazarları da etkilerneyi başarırlar.

ŞAMANLARDİYARI ı 980 sonrası fantastik kurgu deyince akla ilk gelen isimlerden

biri olan Barış Müstecaplıoğlu 2012 yılında yayımladığı Şamanlar Diyarı (Müstecaplıoğlu,2015:304) adlı romanıyla geçmişin gizemli dünyasından yararlanan yazarlarımızdan biridir. Kitap, Delkarııa'da yaşayan ırkların birbirleriyle çatışmaları üzerine kuruludur. Ülkesinde barış ve adaleti savunan Koledion'un yönetimi, yerine geçen oğlu Arterus'un bencilliği ve acımasızlığıyla birlikte değişmeye başlar.

Baskı, zulüm ve ayrımcılığa dayanamayan Hernanlar, daha huzurlu ve barış içinde yaşayabilecekleri toprakları aramaya başlarlar. Dalkarlarla birlikte hareket edip Hamanlar'ın acılarını görmezden gelen Nasralar ise bir müddet sonra hile ve desiselerle benzer bir ayrımcılıkla yüzleşirler. Böylece Şamanlar Diyarı'nda geçmiş, gerçekiolağanüstü olaylarla birlikte; muhteva, kişiler, ve mekan unsurları bakımından sürekli olarak merkezde durur.

Roman, Şaman Darok'un Delkarııa Sultanlık Sarayı'ndan çok önemli bir parşömeni çalmasıyla başlar. Tam yakalanacağı anda

Page 5: The Journal of Social Sciences Institute Sayfa Page: …isamveri.org/pdfdrg/D01732/2018_38/2017_38_TASTANZ.pdfBir başka açıklama ise Berna M oran tarafından yapılmıştır. M

The Journal of Social Sciences Institute ı 1 5

kendisini boşluğa bırakan Darok, kartala dönüşerek gemiye doğru hızla uçar. Sultan, hiddet içindedir. Büyücü Derian bu işi bir Şaman'ın yaptığını keşfeder. Tüm Şamanların öldürü.ldüğünü düşünen Sultan, bu işi üstlenmiş olan gizli servis başkanı Olien'i suçlar. Derhal bu işin temizlenmesini ve parşömenin geri getirilmesini emreder. Olien ve Derian'ın başında bulunduğu 30 kişilik bir grup parşömenin peşine düşer.

Darok. Kaptan Gura'nın gemisindedir. Amacı, Haynanlar' ın yaşadıkları gizli ülkeyi keşfetmek ve gemide bulunan insanlarla birlikte orada huzurlu bir şekilde yaşamaktır. Ancak kendilerine bu yolu gösterecek olan Zargo adındaki dev yaratık, insanlara güvenınediği için konuşmaz. Çünkü ırkları, Nasra ve Deklarlar'ın bir olup yok ettikleri bir kavimdir. Katliamdan kurtulan bir grup, gizli bir yer keşfedip orada yeni bir hayat kurmuştur. Melkara zamanında birçok Haynanlar'm hayatını kurtarmış ve adı onlar arasmda efsaneleşmiş bir Şaman olan Zargo ise sadece Melkara'ya konuşacağını söyler.

Kafile, Kaplan Adası'nda yarım adam boyunda sivri dişli

Oranekler'in saldırısına uğrar. Kendilerini, yürüyüşüyle toprağı

titreten fi1 görününılü, dev bir yaratık kurtarır. Bu yaratık ise Şaman Melkara'dan başkası değildir. Asırlardır yaşayan Melkara, Zargo'yla konuşup onu ikna eder. Hep birlikte Haynanlarm ülkesini bulmak için yola çıkarlar.

Kaplan Adası'ndan ayrıldıktan sonra Heynanlar'm ülkesini bulmayı başarırlar. Heynanlar, hem Zorgo ve hem de Melkara'nın gelmesinden oldukça memnundurlar. Bazı huzursuzluklara rağmen, gemideki insanlarm ayrı bir mahallede yaşarnalarına izin verilir. Ancak tam bu sırada Sultarım küçük bir donanınası denizde belirir. Daha önce önlemlerini alan Heynanlar, denizaltıların da yardımıyla hepsini yok etmeyi başarırlar. Melkara, son anda azılı düşmanları Olein'i kurtarır. Bu arada Olein'in gerçek öyküsü öğrenilir.

Sultanlık Sarayı'na küçük yaşlarda giren ve yetenekleri sayesinde Sultan'ın güvenini kazanarak baş batiyeliğe kadar yükselen Olein, aslında barış ve huzur adına kimliğini gizlemiş biridir. Anlaşma sonucunda Olein, KAşif Oregtom tarafından çizilen parşömeni alarak oradan ayrılır. Roman, Darok ve kardeşinin başında bulundukları bir grubun, parşömende çizilen Perg ülkesini bulmak için yola çıkmalarıyla sona erer.

Romanın zaman dilimine göz attığımızda, takvimsel olarak herhangi bir tarihin kaydedilmediğini görürüz. Yani olayların hangi çağda veya tarihte geçtiğine dair net bir ifade bulunmamaktadır.

Ancak romanın konusu, kişileri, mekan ve diğer bazı olgulardan

Page 6: The Journal of Social Sciences Institute Sayfa Page: …isamveri.org/pdfdrg/D01732/2018_38/2017_38_TASTANZ.pdfBir başka açıklama ise Berna M oran tarafından yapılmıştır. M

ı 6 Van Yürüncü Yıl O niversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

hareket ettiğimizde olayların geçmişte geniş bir zaman dilimine yayıldığı anlaşılmaktadır. Sadece Melkara'nın hayatı bile asırlada

ölçülebilen uzun bir süreyi kapsamaktadır. Ancak Darok'un, parşömeni çalması ve Heynanlar ülkesine varılması arasında geçen süre, fiili olarak bir yıla yakın bir zaman dilimini kapsamaktadır. Bu zaman dilimi de; " ... asırlar asırları kovaladı." ( s. 176 }; "Günler günleri kovaladı, Kılıçbalığı dalgalarla boğuşarak açık denizde haftalarca yol aldı." (s. 23 ı} veya "haftalarca süren yolculuktan sonra .. " (s. 253} gibi ifadelerle ilerler. Bununla birlikte romanda zamanın işleyişiyle ilgili günümüzün ölçüleri de kullanılır:

"Darok da uzun boru şeklindeki dürbününü kaldırdı, gözüne götürdü. Yirmi dakika mesafedeki üç gemiyi bir bir inceledi." (s. ı90}

Romanın, tarihi bir döneme ait olduğunu belirleyen en önemli işaret ise Sultanlık Sarayı etrafında yaşanan mücadeleler ve mek!na dair unsurlardır. Özellikle Şamanlar'ın varlığı ve Ata Şaman Melkara'nın asırlardır süren yaşantısı olağanüstü bir zaman dilimine işaret etmektedir.

Şamanlar Diyarı'nda mekan, olağanüstü özellikleri olan yerlerden ziyade somut özelliklere sahiptir. Sultanlık Sarayı, limanlar, ülkeler çok tasvir edilmeseler de tarihi bir mek!nı andırır:

"Sultanlık Sarayı, hiç kuşkusuz Delkarna'nın en görkemli yapısı değildi... Akarel Daları'ndaki İkiz Tanrılar Tapınağı, saraydan neredeyse iki misli büyüktü. Ama şu an bir harabeden ibaret olan o tapınağa nazaran, Sultanlık Sarayı bembeyaz; pürüzsüz surları, detaylarındaki ince işçilik ve kıvrılarak birbirine sarılmış iki yılanı andıran ana kulesinin ihtişamıyla çok daha göz alıcı bir yerdi." (s. 45}

Şamanlar Diyarı'nda mazinin zengin içeriği yanında kişilere ve olaylara gelince fantastik kurgu en yoğun özelliğini burada gösterir. Görünmez olan, arıya, kartala, ahtapota, file, yaratığa dönüşen insanlar yanında çift başlı yaratıklar ve olağanüstü olaylar, fantastik romanın sürükleyici ve şaşırtıcı yönlerini destekleyen unsurlar olarak dikkat çeker.

Gücün Gücü (Baskı ve Zulüm) Şamanlar Diyarı'nın tarihle ilgili önemli yönü geçmişten

günümüze yönelik mesajları aktarmasıdır. En önemli mesajlardan biri, hangi zaman dilimi olursa olsun güçlü olanın zayıfı yok etme, ezme iradesi veya zulmüdür. Gücü elinde tutan ve daha çok kazanmak isteyen tüccarlar, yöneticileri ve asileri birbirlerine düşürerek

kazançlarını daha da arttırmak isterler. Parayı önemseyen, insanları birbirine düşüren, fesat tüccarlardan biri Herio'dur. Delkarna Sultanı'nın ekonomiden sorumlu başdanışmanı olan ve ülkenin mali

Page 7: The Journal of Social Sciences Institute Sayfa Page: …isamveri.org/pdfdrg/D01732/2018_38/2017_38_TASTANZ.pdfBir başka açıklama ise Berna M oran tarafından yapılmıştır. M

The Journal of Social Sciences Institute ı 1 7

politikalarını belirleyen Herio, hem sarayla hem de asilerle çok yakın bir dostluk kurmayı başarmış, her iki tarafı kandırarak ülkedeki kaosu körüklemeyi bilıniştir. Sultan'ın ve asilerin en yakın dostu olacak derecede sinsi bir güç elde eden Herio, insanları birbirine düşürüp sahipsiz topraklara el koymayı ve daha da zenginleşmeyi başarmıştır. Bu açıdan baktığımızda Herio'nun modern zamanlarda yaşayan ve çıkarı söz konusu oldu~da insanları birbirine düşünmekten

çekinmeyen para babalarını temsil ettiği açık bir şekilde görülmektedir.

Herio dışında, fıtne ve fesadı kim körüklerse körüklesin değişmeyen gerçek, insanlardaki yok etme dürtüsünün tarihin her döneminde var olduğu ve bu duygunun sürekli olarak insanları savaşa sürüklediği gerçeğidir. Roman da bu gerçeğe vurgu yapar. Çıkarcı kişi veya kesimler, gücü devam ettirmek ve daha da büyürnek adına fırsatı, zaman ve zeminini yakaladıklarında kendinden olmayanı ezmek ve yok etmek için didinip dururlar. Gücü elde etmek için fırsat kollarlar. Derkarlar, Nasralar, Nasretiler, Ulakalar önce adeta bir yaratık büyüklüğünde olan Hemanlara karşı birlik olup onları yok etmişler, zaman içinde de birbirleriyle savaşmışlardır.

Sultan bütün bu sindirme ve yok etme eylemlerini, ülkesinde barış ve huzuru sağlamak adına yaptığını iddia eder. Bu nedenle ülkeyi içten içe karıştırdığına inandığı isyancı N asralara sıcak bakmaz. Ona göre; "Nasralar bu topraklardan sürüldüiden sonra Delkarna'ya barış gelecek. .. "tir. (s. 54) Ancak Nasralar'ı yok etmeyi tasarlarken hemen de harekete geçmez. Nasralar'ın halkın gözünde daha çok itibar kaybetmelerini ve ondan sonra harekete geçmeyi tasarlar. Bunun için iç savaşın çıkmasına göz yumar. Zaten bir grup Nasralı da yok edilmek istendiklerini bahane ederek dağa çıkmışlardır. Onların

hayali, bağımsız bir Nasra Devleti'dir. Her iki tarafın mücadelesi zamanla toplum nazarında akis bulacak ve her iki taraf birbirlerinden nefret edeceklerdir.

Asimilasyon Naretiler ve makalar çok kayıp verdikten sonra Delkarların

hakimiyetini kabul ederler. Delkar dilini konuşmaya ve çocuklarını bir Delkar gibi yetiştirmeye, yavaş yavaş kendi dillerini ve kültürlerini unutınaya başlarlar. Nasralar uzun süre bu değişime dirense de onlar da sonunda bu konuda diğerlerini izlerler. Köklerinden, dillerinden bütünüyle vazgeçmeseler de Delkarlar'ın yönetiminde yaşamaya, onların dillerini öğrenip kurallarına uymaya boyun eğerler. Delkarlar, güvenlik amaçlı onları, ülkenin farklı bölgelerine dağıtırlar. Sarayda ve orduda görev almalarını yasaklarlar. Ancak bazı Nasralar buna

Page 8: The Journal of Social Sciences Institute Sayfa Page: …isamveri.org/pdfdrg/D01732/2018_38/2017_38_TASTANZ.pdfBir başka açıklama ise Berna M oran tarafından yapılmıştır. M

1 8 Van Yürüncü Yıl O niversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

uyınayarak çeteler oluştururlar. Romanın zamanında da bu çetelerin zaman zaman Delkar köylerine veya insaniarına saldırdıkları ve bu nedenle iki ırk arasında başlayan huzursuzluğun gittikçe arttığı anlatılmaktadır. Bunlardan birinde de Nasralı çetelere yardım ve yataklık ettikleri için bir N asralı köy baştanbaşa yakılıp yıkılmış ve insanlar yaşlı, çoluk, çocuk demeden katledilmişlerdir.

Irkçdık Romanda Delkar yönetiminin Nasralar'ın kimliklerini tespit

yöntemi ise en dikkat çekici ırkçılık yöntemini hatırlatır. Nasralar, toplum içinde beyaz gözlü olmalarıyla tanınırlar. Delkarların gözü ise siyahtır. Bazı Nasralar, ülkede rahat yaşamak adına büyücüler vasıtasıyla gözlerinin rengini değiştirmişlerdir. Bunlar içinde Saray'a sızma endişesi, Sultanlık vasıtasıyla çok sert bir engellemenin uygulanmasına vesile olur. Saray, bunun önüne geçmek için bütün N asraların kaşlarının üstüne minik bir çiçek dövmesi yaptınlmasını emreder. Askerler bu vesileyle köy köy şehir şehir dolaşarak Nasraları tespit etmeye başlarlar.

Y anlı Eğitim Sistemi Her iki milletin birbirlerinden uzaklaşmalarında uygulamaya

konulan eğitim sisteminin de ayrı bir yeri vardır. Derkar Eğitim Sistemi, özellikle de tarih felsefeleri, çocuklarda milli bilinci uyandırmaktan ziyade ırkçılık temeli üzerine oturtulmuştur. Devrin tarih anlayışı barıştan ziyade savaşı körükler tarzdadır. Tarih hocaları, Delkarlar ile asırlarca savaşan ve bugün yenik durumda olan Nasralar'ı anlatırken onların ne kadar tehlikeli olduklarına vurgu yaparlar. Hatta bazı Delkarlı çocuklar, bu atmosferden etkilenerek Nasralar'ın kuyruklu olduklarına inanırlar.

Banş, Adalet, Eşitlik ve Kardeşliğin Sembolü: Şamanlar Y azar-anlatıcı, geçmışın koridorlarında gunumuze

göndermelerde bulunurken 'barış' taraftarı olan kişileri de unutmaz. Hatta ortaya konulan kaos ortamı gerçekte barış'ın önemi ve değerini daha iyi idrak etmek adına tasvir edilir. Tarihin her döneminde insanlar, kendi çıkarları, hırs ve istekleri uğruna kendilerinden olmayanları yok etmeye çalışmışlardır. Ancak önemli olan barış,

huzur ve kardeşliktir. Nasralar'ın önemli bir kısmı, barışı, birlik ve beraberlik

ortamını destekler. Onların zihinleri bağımsızlık taraftarı çeteciler tarafindan karıştırılır. Sultan'ın küçük oğlu Torin de her ne olursa olsun her iki ırk arasında barışın olacağına inanmaktadır.

Page 9: The Journal of Social Sciences Institute Sayfa Page: …isamveri.org/pdfdrg/D01732/2018_38/2017_38_TASTANZ.pdfBir başka açıklama ise Berna M oran tarafından yapılmıştır. M

The Journal of Social Sciences Institute ı ı 9

Şamanlar1 ise romanda "barış ve kardeşlik" felsefesini en çok savunan ve hatta bu anlamların yüklendiği en önemli topluluktur. İyi bir eğitim devresinden sonra Ata Melkara gibi oldukça yetenekli, asırlarca yaşayabilen, gerektiğinde görünmez olan veya arı, kartal, ayı, ahtapot gibi birçok güçlü hayvaniara dönüşebilen, insanlan dirlitebilen Şamanlar, bir ırkı degil manevi bir topluluğu ifade eder. Şamanları kendileri için en büyük tehlike olarak gören ve yok edilmeleri için her türlü tedbiri alan Sultan Arterus, bunun gerekçelerini ise şöyle açıklar:

"Şamanlar bu topraklarda nefes aldığı, kulaklara Kadir Diyar'la ilgili masallar fısıldadığı sürece hiçbir zaman halkın tümünü kazanamayız. Orada herkes eşit hatta aynrymış. Nasra ya da Delkar olmak arasında hiçbir fark yokmuş. Kadim Güçler'in gözünde herkes birmiş. Bu halkıma da Kadim Güçlere de ne büyük küfür!" (s. sı)

Şamanlar, herkesi bir tutan, kardeşlik ve barış felsefesini savunan insanlardır. Şamanların yaşayan en büyük atası Melkara da asırlardır bu uğurda mücadele etmiş bir liderdir. Kendi deyimiyle "asırlar boyunca her savaşta zayıf olanı, saldırıya uğrayanı korumaya" çalışan ve bu Hemanlara yardım ederek onların tarih sahnesinde yok olmalarını engelleyen Melkara, Şamanların tek ideali olduğuna inanır:

"Herkesin mümkün oldugunca az acı çekmesi ve mümkün oldugunca çok mutlu olması için çabalamak" ( s. ı 77)

Melkara'dan başka romanın diger iki önemli ismi Darok ve kız kardeşi Kaye de barış taraftarıdır. Şaman Kaye, yıllardır Nasralar ve Delkarlar arasında süren milliyet kavgasından nefret eder:

"Delkarlarla Nasralar arasındaki bu kan davası, bu bitmek bilmeyen nefret, beni deli ediyor. Hepsinden tiksiniyorum." (s. ı06)

Sonuç Şamanlar Diyarı, fantastigin büyülü dünyası yanında mazinin

çekici özelliğinden de faydalanan dikkat çekici bir kurgudur. Özellikle günümüze dair mesajlarıyla fantastik kurgunun tarihle zenginleştiğini göstermiştir. Tarihi kurgu, burada sadece arkaik bir fon olarak değil aynı zamanda onu yorumlayan ve en önemlisi günümüze mesajlar veren yönüyle dikkat çeker. Burada geçmiş, sosyal yaşantısı ve kültürel degerieriyle de kendisini sezdirir. Hatta olağandışı hadiselerin dışında günlük yaşam adeta bugünle kıyaslanamayacak derecede normal ilerler. Madenierin işletilmesi, alınan vergiler, köy ihtiyar heyeti, yemek, kalıvaltı kültürü, kız isteme, evlenme, kadının statüsü,

1 Şamanlar ve Şamanizm hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Celal Beydili, Türk Mito/ojisi Ansiklopedik Sözlük, çev. Eren Ercan. Yurt Kitap Yayınları, Ankara, Şubat 2005, s.509-526; Harun Güngör, Şamanizm, IDV islam Ansiklopedisi, c.38, s.325-328

Page 10: The Journal of Social Sciences Institute Sayfa Page: …isamveri.org/pdfdrg/D01732/2018_38/2017_38_TASTANZ.pdfBir başka açıklama ise Berna M oran tarafından yapılmıştır. M

20 Van Yürüncü Yıl Oniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

vs... Örneğin; Delkarlardalarda evlenıne gelenekleri, gunuınuze benzer. Torukan Köyü'nde genç kızların uzun süre evlenınemeleri ayıp sayılır. Eymar da köyün en güzel kızı olmasına rağmen, henüz evlenmeyen ancak bunun da endişesini taşıyan biridir. Görücü usulüyle kendisini çok isteyen olmuşsa da evlenmek istememiştir. Kardeşi Natensi'yle yaptıkları kahvaltıda; yumurta, ekmek, peyııir, domates ve çay vardır. Köyün sorunları, ihtiyar heyeti tarafından tartışılır ve karara bağlanır.

Yazar, geçmişi kullanınakla birlikte yeni bir tarih, devletler ve milletler tarihi kurgulamış ve bu atmosfer, birçok yönüyle günümüze de benzemiş ve göndermelerde bulunmuştur. Tarihin hangi döneminde olursa olsun gücü elinde bulunduran ve bunu devam ettinnek isteyen çıkarcı ve kötü niyetli yöneticiler, ayakta kalmak adına başkalanna baskı ve zulüm uygulamış, iktidarını sürdürmek için ırkçılığı,

asimilasyon u, yanlı eğitimi; barış için savaşı önemsemiştir. Tüm bunlara rağmen Şamanlar gibi barışı, huzuru, kardeşliği, eşitliği,

paylaşmayı ve sevginin gücünü önemseyenterin varlığını da unutmamıştır.

Kaynakça Ayar, Pelin Aslan, Fantastik Roman (ı876-ı960), İletişim

Yayınları, İstanbul, 20ı5, s. 27 BEYDİLİ, Celal, Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Çev.:

Eren Ercan, Yurt Kitap Yayınları Ankara, Şubat 2005. GÜNGÖR, Harun, Şamanizm, TDV İslam Ansiklopedisi,

c.:38. MORAN, Berna, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış llL

İletişim Yayınları, İstanbul, ı 997. MÜSTECAPLIOGLU, Barış, Şamanlar Diyarı, İthaki

Yayınları, İstanbul, 2015, 304 s. Okay, Orhan, "Aziz Ali Efendi", TDV İslam Ansiklopedisi, c.

04, s. 333-334 ÖZLÜK, Nuran, Türk Edebiyatında Fantastik Roman,

İstanbul, 201 ı. ROSEMARY, Jackson, Fantasy: The Literature Of

Subversion, London and New York, ı 98 ı. STEINMETZ, Jean Luc, Fantastik Edebiyat, Çev. Hasan F.

Nemli, Dost Kitabevi, Ankara,l990. TODOROV, Tzvetan, Fantastik, Çev.: Nedret Öztokat, Metis

Yayınları, İstanbul, 2004. Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, TDK Yayınları, Ankara,

2005.