this pageboard honorary presidents prof. dr. erkan İbİŞ (rektör) ankara ünİversİtesİ...

ULUSLARARASI MESLEKİ BİLİMLER SEMPOZYUMU

INTERNATIONAL VOCATIONAL SCIENCE SYMPOSIUM

“Mesleki ve Teknik Eğitimde Küresel Gelişmeler”

“The Global Development in Vocational and Technical Education”

ÖZET KİTAPÇIĞI

ABSTRACT BOOK

2017

ANTALYA – TURKEY

BOARD

HONORARY PRESIDENTS

PROF. DR. ERKAN İBİŞ (REKTÖR) ANKARA ÜNİVERSİTESİ

PROF. DR. SEZER ŞENER KOMŞUOĞLU (YÖK AKADEMİDE KADIN Ç. ve S.K. BAŞKANI) YÜKSEKÖĞRETİM KURULU

SYMPOSIUM CHAIRMEN

PROF. DR. RAMË VATAJ, (REKTÖR) PRİZREN ÜNİVERSİTESİ

PROF. DR. TİMUR GÜLTEKİN, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

ORGANIZATION COMMITTEE

YRD. DOÇ. DR. MURAT KADEMLİ, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

DR. ERTAN YESARİ HASTÜRK, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

ÖĞR. GÖR. SERDAN KERVAN, PRİZREN ÜNİVERSİTESİ

ÖĞR. GÖR. LUAN VARDARİ, PRİZREN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. NEHİR VAROL, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SCIENTIFIC BOARD

PROF. DR. TİMUR GÜLTEKİN, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

PROF. DR. CİHAN KARATAŞ, KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

PROF. DR. ADNAN AKKURT, GAZİ ÜNİVERSİTESİ

PROF. DR. İLKER USTA, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

PROF. DR. İBRAHİM YOKAŞ MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

PROF. DR. HÜSEYİN ÜNVER, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

PROF.DR. SEYHAN AHISKA ANKARA ÜNİVERSİTESİ

PROF. DR. BAHADIR GÖNENÇ, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

PROF. DR. İBRAHİM ÖZER ELİBÜYÜK, ANKARA ÜNİVERSİTESİ

PROF. DR. GÜVEN GÖRK, MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

PROF. DR. MEHMET ÖZASLAN GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ

PROF. DR. KIYMET ÇALIYURT, TRAKYA ÜNİVERSİTESİ

DOÇ. DR. SUZANA CANHASİ PRİŞTİNA ÜNİVERSİTESİ

DOÇ. DR. ARİF RIZA PRİZREN ÜNİVERSİTESİ

DOÇ. DR. SVETLANA STANAREVIC, BELGRAD ÜNİVERSİTESİ

DOÇ. DR. AYHAN AYTAÇ TRAKYA ÜNİVERSİTESİ

DOÇ. DR. ÖZGE ÇAPTUĞ ÖZDEMİR CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ

DOÇ. DR. NAMIK ATAKAN AYDOĞAN HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

DOÇ. DR. SEMRA GÜNDÜÇ ANKARA ÜNİVERSİTESİ

DOÇ. DR. YILDIRAY KIZGIN MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

DOÇ. DR. ENGİN DEMİREL, TRAKYA ÜNİVERSİTESİ

DR. ERTAN YESARİ HASTÜRK, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

DR. BLAŽ KOMAC, SLOVENIA ANTON MELIK GEOGRAPHICAL INSTITUTE

YRD. DOÇ. DR. MURAT KADEMLİ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. NEHİR VAROL ANKARA ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. SONER YILDIRIM PRİZREN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. HALİL KUKAJ PRİZREN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. EVA TAFİLİ TİRAN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. HALİM BAJRAKTARİ PRİZREN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. VEDAT BAJRAMİ PRİZREN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. BEKİM BERİSHA PRİZREN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. İSUF LUSHİ PRİZREN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. ELSEV BRİNA LOPAR PRİZREN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. HYSNİ TERZİU PRİZREN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. NURAN MUHAXHERİ PRİŞTİNA ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ.DR. MUSTAFA HATİPLER TRAKYA ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. BERKAN ULU İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. İSMAİL OVALI PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. ŞENER KARABULUT HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. KÜBRA KARAOSMANOĞLU MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. GÜLAY HIZ MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. ASLI KARATAŞ MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. TAHİR BENLİ KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ.DR. ORHAN KANDEMİR, KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. TÜRKER ŞİMŞEK, TOKAT GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. EMRE ASLAN, TOKAT GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ

YRD. DOÇ. DR. METİN KILIÇ, KARABÜK ÜNİVERSİTESİ

DR. AHMET MAVİ GAZİ ÜNİVERSİTESİ

DR. MURAT UZEL HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

DR. İLKER AY HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

DR. AHMET ÇOŞKUN AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ

M. Sc. MIHA PAVŠEK, SLOVENIA ANTON MELIK GEOGRAPHICAL INSTITUTE

IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, SAYFA (PAGES): 1 – 2

ARDUINO KULLANILARAK ODB II ÜZERİNDEN ARAÇ VERİLERİNİN WEB

TABANLI TAKİBi

ÖZET

1970 yılında EPA (Environmental Protection Agency) tarafından temiz hava yasası getirildi. Bunun ile

beraber araçlardaki emisyon ve çevre kirliliğini minimizi etmek için ECU (electronic control unit) ve sensörler kullanılmaya başlandı.

OBD (Onboard Diagnostic), 1988 yılında SAE (Society of Automotive Engineers) tarafından araçların

sensörlerin veri akışını harici kaynaklardan izlemek için kullanılan standarttır. OBD, 1990 yılında OBD

II standardı olarak değiştirilmiştir. Günümüzde araçlardaki sensör verile rin akışının izlenmesi OBD-II

standardı üzerinden yapılmaktadır. Tüm araçlarda kullanılması zorunlu olan OBD-II bağlantısı ile arıza

durumunda oluşan hata kodlarına müdahale edilmektedir. Ayrıca araçta bakım yapılması gereken donanımın izlenmesi de sağlamaktadır.

Bu uygulama çalışmasında, Wifi bağlantılı ODB II soketi üzerinden alınan verilerin Arduino Uno

geliştirme kartı aracılığı ile web ortamına aktarılması gerçekleştirildi. Aracın yolculuk esnasında ürettiği

hata kodları ve hız-yakıt bilgileri wifi modüllü arduino ile anlık olarak web ortamındaki yazılıma

aktarılmaktadır. ASP.NET ile geliştirilen yazılım gelen hata kodlarını anlamlı metinlere çevirmektedir.

Böylece sürüş esnasında karşılaşılan arıza durumlarında ilk müdahalenin uzmanlar tarafından

yapılmasına imkân sağlanmıştır. Sistemin çalışması için gerekli internet, sürücünün mobil cihazının kişisel erişim noktası paylaşımı ile sağlanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Arduino, ODB II, Araç Takip, Web Tabanlı

ABSTRACT

EPA (Environmental Protection Agency) introduced a clean air law in 1970. Along with this, electronic

control units (ECUs) and sensors are being used to minimize emissions and environmental pollution in vehicles.

OBD (Onboard Diagnostic) is the standard used by the Society of Automotive Engineers (SAE) in 1988

to monitor the data stream of vehicle sensors from external sources. The OBD was changed to the OBD

II standard in 1990. At present, monitoring of the flow of sensor data in vehicles is carried out through

the OBD-II standard. The OBD-II connection, which must be used in all vehicles, interferes with error

Ahmet Ali SÜZEN

Süleyman Demirel Üniversitesi

Uluborlu Selahattin Karasoy

MYO, Isparta-Türkiye,

[email protected]

Emre ARABACI

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi

Emin Gülmez Teknik Bilimler


[email protected]

Osman CEYLAN




[email protected]

mailto:[email protected]



codes that occur in case of malfunction. It also monitors the equipment that needs to be serviced in

the vehicle.

In this application study, data received via ODB II socket with wi-fi connection was transferred to on

web via Arduino Uno development card. The error codes and speed-fuel information generated by the

vehicle during the journey are instantly transferred to the web environment via wi -fi modular arduino.

Developed with ASP.NET, the software translates error codes into meaningful text. This makes it

possible for the first intervention to be carried out by specialists in the event of a failure during driving.

The internet required for the operation of the system is provided by sharing the personal access point

of the mobile device of the drive.

Key Words: Arduino, ODB II, Vehicle Tracking, Web Based

IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, SAYFA (PAGE): 3

MESLEK YÜKSEKOKULLARINDA MATEMATİK DERSLERİNİN DGS

SINAVINA ETKİLERİ ÜZERİNE İNCELEME: ULUBORLU SELAHATTİN

KARASOY M.Y.O ÖRNEĞİ

THE EFFECTS OF DGS ON THE REVIEW OF MATHEMATICS IN VOCATIONAL SCHOOLS: THE CASE OF

ULUBORLU SELAHATTİN KARASOY M.Y.O

ÖZET

Dikey Geçiş Sınavı (DGS); ÖSYM tarafından düzenlenen ve ön lisans eğitimi veren meslek yüksekokulu mezunlarının veya mezun olabilecek durumda olan öğrencilerin, alanları ile ilgili lisans eğitimine geçmeye imkân sağlayan bir sınavdır.

Bu çalışmada, Uluborlu Selahattin Karasoy MYO ‘dan mezun ve DGS sınavına giren öğrencilerin ön lisans eğitiminde aldıkları Matematik dersinin sınava etkileri üzerine bir inceleme gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın evreni, son üç yıl içinde mezun olup DGS sınavına giren 100 aday ile belirlenmiştir. Çalışma grubunu Bilgisayar Teknolojileri, Elektronik ve Otomasyon ve Mimarlık ve Şehir Planlama bölümü mezunları oluşturmaktadır. Çalışmada inceleme ve analiz için ön lisans Matematik eğitimi sonunda aldıkları geçme notu ile DGS sınavında aldıkları Matematik doğru / yanlış verileri kullanılmıştır. Elde edilen verilerin frekans ve yüzde olarak analizi yapılarak çözüm önerileri getirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: DGS, Matematik, Ön Lisans, Öğrenci Başarısı

ABSTRACT

Vertical Transfer Exam (DGS); organized by ÖSYM undergraduate or graduate students who are graduates of vocational school education and able to study a degree related to the field that allows you to test. In this study, Uluborlu Selahattin Karasoy Vocational School graduates and for undergraduate students in the education DGS conducted a study on the effects of the math test they took. The population of study if graduated within the last three years, the DGS has been identified with in 100 candidates. Workgroup Computer technologies, electronics and automation and is a graduate of the Department of architecture and Urban Planning. Review and analysis of study for undergraduate mathematics education they received at the end of the math grade they receive from the DGS with correct / incorrect data were used. The data obtained by the analysis of solution proposals have been introduced as frequency and percentage. Key Words: DGS, Matematik, Assocıate's Degree, Achievement of Student

Ahmet Ali SÜZEN Süleyman Demirel Üniversitesi Uluborlu Selahattin Karasoy MYO, Isparta-Türkiye, [email protected]

Osman CEYLAN Süleyman Demirel Üniversitesi Uluborlu Selahattin Karasoy MYO, Isparta-Türkiye, [email protected]

Semih DOĞRUKOL Süleyman Demirel Üniversitesi Uluborlu Selahattin Karasoy MYO, Isparta-Türkiye, [email protected]


Farklı Sentez Sürelerine Sahip Kuantum Noktaların Karakterizasyonunda

Radyolüminesans Sistemi

Radioluminescence System in the Characterization of

Quantum Dots with Different Synthesis Times

ÖZET

Kuantum noktalar, eşsiz elektronik ve optik özellikleri sayesinde birçok farklı uygulama alanında kullanılmaktadır. Güçlü emisyona, yüksek soğurma özelliklerine ve kontrol edilebilir nano boyutlara sahip olmalarından ötürü yarıiletken teknolojisinde sıklıkla tercih edilmektedirler.

Genel olarak kuantum noktaların boyutlarındaki büyüme kontrolü, sentez sırasında belli sürelerde ortamdan alınan numunelerin floresans spektrumlarından yapılmaktadır. Kuantum noktaların floresans spektrumlarından malzemenin yüzey özellikleri hakkında da bilgi sahibi olunabilmektedir Bu çalışmada farklı sentez sürelerinde parçacık büyümesi sağlanmış olan oleik asit (OA) kaplı CdSeS kuantum noktaların optik ve yapısal özellikleri incelenmiştir. Örneklerin lüminesans özellikleri, floresans spektroskopisinin yanı sıra radyolüminesans (RL) sistemi ile de incelenmiştir. RL sistemi, numunenin her türlü fiziksel halinden hacimsel olarak lüminesans spektrumunun alınabilmesini sağlamaktadır.

CdSeS kuantum noktaların boyutları, sentez süresindeki artış ile büyümüştür. Buna bağlı olarak RL şiddetleri de artış göstermiştir. Kuantum noktalarda yeterli büyümenin sağlanması ve yüzey bozukluklarının kontrolü için RL sisteminin kullanışlı olduğu görülmektedir. CdSeS örneklerin RL spektrumlarında, 535 nm civarında bir ana pik ve 720 nm civarında geniş bir emisyon piki gözlenmiştir. Örneklerin yüzey özelliklerinin iyileşmesi ile, spektrumlar daha keskin ve gürültüsüz hale gelmiştir. CdSeS’e ait lüminesans analizleri, optik soğurma spektrumları, XRD ve TEM analizleri

Ahmet ÇETİN1.yazar İlker Çetin KESKİN2.yazar Murat TÜREMİŞ3.yazar

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Manisa Celal Bayar Üniversitesi Manisa Celal Bayar Üniversitesi

Fen Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü Fen Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü Fen Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü

Manisa- Türkiye Manisa- Türkiye Manisa -Türkiye

[email protected] i [email protected] [email protected]

Mehmet İsmail KATI4.yazar Yasemin TUNCER5.yazar Rana KİBAR6.yazar

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Manisa Celal Bayar Üniversitesi Manisa Celal Bayar Üniver sitesi

Deneysel Fen Bilimleri Uygulama Ve Fen Edebiyat Fakültesi Fen Edebiyat Fakültesi

Araştırma Merkezi Fizik Bölümü Fizik Bölümü

Manisa-Türkiye Manisa -Türkiye Manisa-Türkiye

[email protected] [email protected] [email protected]





yapılmıştır. Sonuçlar kuantum noktalarda sentez süresine bağlı olarak meydana gelen etkileri desteklemektedir.

Anahtar Kelimeler: Kuantum nokta, Radyolüninesans (TL), Optik oğurma, XRD, TEM

ABSTRACT

Quantum dots (QDs) are used in many different applications with their unique electronic and optical

properties. They are often preferred in semiconductor technology due to their strong emission, high

absorption characteristics and controllable nano sizes

Generally, growth control of quantum dot sizes is performed from fluorescence spectra of samples

taken at certain times during synthesis. Fluorescence spectra of quantum dots also give information

about surface properties of material. In this study, the optical and structural properties of oleic acid

(OA) capped CdSeS quantum dots, which provided particle growth during different synthesis times,

were investigated. The luminescence properties of the samples were investigated by the

radioluminescence (RL) system as well as the fluorescence spectroscopy. The RL system ensures that the luminescence spectrum can be obtained volumetrically from any physical state of the sample.

The sizes of the CdSeS QDs were grown with the increase in synthesis time. Accordingly, RL intensities

were also increased. It has been shown that the RL system is useful for ensuring adequate growth in

QDs and for controlling surface defects. In the RL spectra of the CdSeS samples, a main peak at about

535 nm and a broad emission peak at about 720 nm were observed. By improving the surface

properties of the samples, the spectra became sharper and noiseless. The luminescence analyzes,

optical absorption spectra, XRD and TEM analyzes of CdSeS were carried out. The results support effects that occcur depending on the duration of synthesis in quantum dots.

Keywords: Quantum dot (QD), Radioluniescence (RL), Optical absorption, XRD,TEM


Ametist Mineralinin Farklı Lüminesans Teknikleri ile İncelenmesi

Investigation of Amethyst Mineral with Different Luminescence Techniques

ÖZET

Hem doğal hem de çeşitli iyonlarla aşılanmış yapay minerallerin lüminesans ve optik ölçümleri bilimsel

olarak kullanılmasının yanı sıra endüstriyel ve ticari anlamda da büyük bir önem taşımaktadır. X -ışını

veya elektron demeti gibi radyasyona maruz kaldığında genellikle saf halde bulunmayan bu

minerallerde örgüsel kusurlar meydana gelebilir. Yapıdaki bu değişiklikler lüminesans teknikleri ile

belirlenmektedir. Bu çalışmada Manisa’dan çıkarılan ametist mineralinin üç farklı lüminesans tekniği

ile (katodolüminesans (CL), radyolüminesans (RL) ve termolüminesans (TL)) lüminesans spektrumu

alınmıştır. RL spektrumunda 635 nm de geniş bir lüminesans bandı gözlenirken, CL spektrumunda 600

nm deki pikin Fe safsızlıklarından kaynaklandığı düşünülmektedir. X-ışınına maruz bırakılan mineralin

TL spektrumunda ise 130 ve 200 oC de pikler elde edilmiştir. Bunların dışında ametist mineralinin incelenmesinde XRD, FT-IR teknikleri kullanılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Ametist, Katodolüminesans (CL) Radyolüminesans (RL), Termolüminesans (TL)

ABSTRACT

Luminescence and optical measurements of artificial minerals implanted with both natural and various

ions have a great importance both industrially and commercially in addition to being used scientifically.

When exposed to radiation such as X-rays or electron beams, these minerals, which are not usually in

the pure state, may occur lattice defects. These changes in the structure are determined by

Ahmet ÇETİN1.yazar İlker Çetin KESKİN2.yazar Murat TÜREMİŞ3.yazar

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Manisa Celal Bayar Üniversitesi Manisa Celal Bayar Üniversitesi

Fen Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü Fen Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü Fen Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü

Manisa- Türkiye Manisa- Türkiye Manisa -Türkiye

[email protected] i [email protected] [email protected]

Mehmet İsmail KATI4.yazar Yasemin TUNCER5.yazar Rana KİBAR6.yazar

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Manisa Celal Bayar Üniversitesi Manisa Celal Bayar Üniver sitesi

Deneysel Fen Bilimleri Uygulama Ve Fen Edebiyat Fakültesi Fen Edebiyat Fakültesi

Araştırma Merkezi Fizik Bölümü Fizik Bölümü

Manisa-Türkiye Manisa -Türkiye Manisa -Türkiye






luminescence techniques. In this study, the luminescence spectrum of amethyst mineral extracted

from Manisa was taken with three different luminescence techniques (cathodoluminescence (CL),

radioluminescence (RL) and thermoluminescence (TL)). A broad luminescence band at 635 nm was

observed in the RL spectrum. It is believed that the peak at 600 nm in CL spectra originates from Fe

impurities. In the TL spectrum of the X-ray exposed minerals, peaks were obtained at 130 and 200 oC. Apart from these, XRD and FT-IR techniques were used in the study of amethyst mineral.

Keywords: Amethyst, Cathodoluminescence (CL) Radioluminescence (RL), Thermoluminescence (TL)


Bir Buz Makinasında, Enerjinin Verimliğin Artırılması İçin Örnek Bir

Araştırma

(Akdeniz Üniversitesi Örneği)

A Case Study For Increasing Energy Efficiency In A Ice Machine

(Akdeniz University Sample)

ÖZET

İnsanlar için yaz aylarında ve kış aylarında konfor iklimlendirmesi gereklidir. Diğer taraftan da insanların

gıda ihtiyacı için, besinlerin ve gıdalarında soğutulması hatta soğukta saklanması da gerekmektedir. Bir

maddenin onu çevreleyen hacmin sıcaklığının altına düşürülmesi olayına kısaca soğutma

denilmektedir. Yediğimiz besinler kadar içtiğimiz meşrubatların, suyun da yaz aylarında soğutulması gerekmektedir. Örneğin suyu biz soğuttuğumuz gibi, buz haline getirerek de kullanmaktayız.

Bu çalışmada Akdeniz Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu L06 nolu laboratuvardan

bulunan bir buz makinasının, buz yapımı sonrasında dışarı atılan soğuk suyun (soğutulmuş suyun) bir

paslanmaz çelikten yapılan depoda toplanması sağlanarak, ilave bir pompa vasıtası ile buz makinasının

giriş suyuna, gönderilmiştir. Bu teknik işlem sonucunda buz yapımındaki suyun soğutma süresi azaldığı

tespit edilmiştir. Diğer taraftan dışarı atılan soğuk suyun, drenaja atılması bu çalışma ile önlenmiştir.

Çalışma ile enerjinin verimli kullanılmasının sağlandığı tespit edilmiştir. Bu çalışma ülkemizde değişik

makinelerden dışarı atılan enerjinin (ısıtma yada soğutma ısısının ve suyunun) çok basit uygu lamalar ile enerjinin, verimli olarak kullanılması için örnek olacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Buz makinası, soğutma, Enerji verimliliği

ABSTRACT

For people, comfort climate conditioning is required during the summer months and winter months.

On the other hand, it is also necessary for humans to be in need of food, in food and in food, or even

in the cold. The cooling of a material to below its surrounding temperature is called cooling. We drink

as much beverages as we eat, and the water needs to be cooled in the summer months. For example, we use the water by making it ice, as if we had cooled it.

In this study, Akdeniz University Vocational School of Technical Sciences L06 sent an ice machine from

the laboratory to the inlet water of the ice machine with an additional pump, ensuring that the cold

water (cooled water) discharged after ice making was collected from a stainless steel tank. As a result

of this technical operation, it has been determined that the cooling time of the ice -making water

decreases. The cold water drained from the other side is prevented from being drained by this work.

It has been found that efficient use of energy is provided by the study. This work is considered to be

Ahmet ÇOŞGUN Arzu BODUR ER Akdeniz Üniversitesi Antalya-Türkiye Akdeniz Üniversitesi Antalya-Türkiye [email protected] [email protected]

an example of energy efficient use of energy from different machines in our country (heating and

cooling heat of water and water) with very simple applications.


Cami, Kur’an Kursu Ve Yatılı Yurt İnşaatlarının İlgili Mevzuatlar Çerçevesinde Denetlenme Silsilesi Örnek Yangın Olayı İncelemesi

Range Of Control In The Relevant Legıslatıons Of Mosque, Kur'an Course And Board

Dormıtory Constructıons Examınatıon Of Fıre Events

ÖZET

İnsanoğlu var olduğundan bu yana en temel ihtiyaçlardan birisi barınmadır. Zamanla gelişen teknoloji

sayesinde barınmaya ait beklentilerin boyutları ve öncelikleri değişse de, yaşanan doğa olayları bize

aslında barınmanın en önemli değişkeninin güvenli yapılar olduğunu öğretmiştir.

Yapılarda can ve mal güvenliğini sağlamak, ekonomik ve sosyal kayıpları azaltmak, yapı kalitesini

arttırmak, yapıların kullanım ömrünü uzatmak, doğal olaylara dayanıklı ve çağdaş standartlarda yapı

üretmek, yapıların imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun olarak yapılmasını

temin etmek amacıyla 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu ve bu kanuna dayalı Yapı Denetimi Uygulama

ve Esasları Yönetmeliği,13 Temmuz 2001 tarihli resmi gazetede yayınlanarak 19 Pilot i lde, 01.01.2011

tarihi itibari ile de tüm Türkiye genelinde uygulanmaya başlanılmıştır. Ancak 3194 sayılı İmar

Kanununun 26. maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile 27. maddesinde belirtilen ruhsata

tabi olmayan yapılar Yapı Denetim Kanunu’nun uygulama alanı dışında tutulmuştur.

Bu çalışmada kamuya ait yapılardan olan, cami, Kur’an kursu ve yatılı yurt inşaatlarının ilgili mevzuatlar

çerçevesinde hangi kurum veya kuruluşlar tarafından ve hangi aşamalarla denetlenip hizmete açılması

gerektiği araştırılmış ve işleyişteki aksaklıkların nelere mal olabileceğinin bir göstergesi olarak yaşanmış

elim bir yangın olayı irdelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kamu yapıları, denetim, yangın

ABSTRACT

One of the most basic needs since mankind has existed is the shelter. Though the dimensions and

priorities of the shelter have changed due to the technology that develops over time, the events of the

living nature tell us that the most important variable of the shelter is the safe structures.

In order to ensure the safety of life and property on the buildings, to decrease the economic and social

losses, to increase the quality of the buildings, to extend the life span of the buildings, to produce the

structures resistant to natural phenomena and to the contemporary standards, to ensure that the

buildings are constructed in accordance with the standards of construction, science, and the

Regulation on Implementation and Principles of Building Inspection based on this Law were published

Arzu BODUR ER Akdeniz Üniversitesi, Antalya-Türkiye

[email protected]

Ahmet ÇOŞGUN Akdeniz Üniversitesi, Antalya-Türkiye

[email protected]



in the official gazette dated July 13, 2001 and started to be applied on 19 Pilot Turkey, as of 01.01.2011.

However, public buildings and facilities mentioned in Article 26 of the Construction Law No. 3194 and

those that are not subject to the spirit of Article 27 are excluded from the scope of the Building Audit

Act.

In this study, it was researched which institutions or establishments in the framework of the relevant

legislation, which are the publicly owned structures, the mosque, the Qur'an course and the residential

dormitories, should be inspected and opened to service, and an elimination fire incident which was

experienced as a demonstration of what the malfunctions in the operation might cost.

Keywords: Public building, control, fire

IVSS’17 – 18.19.20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, SAYFA (PAGES): 11 – 12

Meslek Yüksekokullarında Yenilikçi Okuryazarlık Oranının Arttırılmasına Yönelik Bir Model Önerisi

Model Suggestıon For Increasıng The Innovatıve Rıghts Of Vocatıonal Hıgh School

ÖZET

Ekonomik güç denilen küresel işletme dünyasında yenileşimci çalışmaların (inovasyon) önemi giderek

artmaktadır. Yaşanılan çağda değişmeyen ve yenilikçi olmayan ülkelerin rekabet etme gücünün

olmadığı görülmektedir. Ülkemizin kalkınma gündeminde yeni yeni oluşmaya başlayan ancak

ekonomimizin ve toplumsal refah seviyemizin gelişmesini yakından ilgilendiren “Eğitimde Ulusal ve

Uluslararası İnovasyon” kavramı sektöre eleman hazırlayan yüksek öğretim kurumlarının yakından

takip etmeleri gereken önemli bir konudur. İnovasyon yapmanın yolu araştırma geliştirme

çalışmalarından geçmektedir. Eğitimde arge’nin rolu ise bilgiye dayalı analiz ve karar verme yeteneğine

sahip bilgi takipçisi işçilerinden oluşan genç işgücünü yetiştirmekle ilişkidir.

Sektör için nitelikli ara eleman yetiştiren kalkınma politikaları içinde de önemli bir misyon üstlenen

meslek yüksek okullarının, öğrencilerin yetiştirilmesinde rolü tartışmasızdır. İhtiyaç olunan insan

kaynağını yetiştiren öğretim politikaları; bilim ve teknolojiye dayalı yenilikçi, üretici ve bunu endüstriyel faydaya dönüştürücü olmalıdır.

Bu araştırmada Hereke Ö.İ.U Meslek Yüksekokul’unda 2015-2016 Bahar Döneminde okul ortak dersi

kapsamında yeralan Ar-Ge ve Proje Yönetimi dersinde öğrencilerin ve öğretim politikalarının

yenileşime (inovasyona) ve yaratımcı birey olmaya katkısı incelenerek “eğitiminovasyon-ar-ge ihtiyacı”

kavramının meslekyüksekokullarında farklı uygulamalar yapılmasına dair önerileri ve buna bağlı bir

model önerisi sunulmuştur. Veriler araştırmacı gözlem formu ve ders içi değerlendirmeler sonucu elde

edilmiştir. Araştırma sonucunda yazar Asiye Yüksel tarafından “yenilikçi okuryazarlık anketi” adlı bir çalışma oluşturulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Yenileşim (İnovasyon), Yenilikçi Okuryazarlık, Ar-Ge, Meslekyüksekokulları, Eğitim

Asiye YÜKSEL Güler YANIK

Kocaeli Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi

Hereke Ö.İ. U. MYO İ.İ.B. Fakültesi

[email protected] [email protected]

Nurcan GÜNCE

Kocaeli Üniversitesi

Hereke Ö.İ. U. MYO

[email protected]




ABSTRACT

In the global business world that called economic power, innovation is becoming increasingly

important. It seems that there is not a competition power of the countries which are unchangeable

and innovative in the times. The concept of "National and International Innovation in Education",

which is closely related to the development of our economy and our social welfare, which has just

begun to develop on the development agenda of our country, is an important issue that should be

closely monitored by the higher education institutions that prepare the sector employees. The way to

innovate is through research and development. The role of R & D in education is related to educating

the young workforce, which is made up of knowledge-based workers with knowledge-based analysis

and decision-making ability. The role of vocational schools undertaking important missions in the

development of qualified students for the sector is not debatable. Instructional policies that provide

the human resources needed; Based on science and technology, must be the manufacturer, and transform it into industrial benefit.

In this research, the contribution of students and teaching policies to innovations and creative

individuals in the R & D and Project Management courses which are included in the scope of the joint

course of the school during the 2015-2016 Spring Semester in Hereke Ö.İ.U Vocational School,

Geothermal "needs of different schools in vocational schools and a model proposal based on them.

The data were obtained from the researcher observation form and in-class evaluations. As a result of

the research, a study called "innovative literacy questionnaire" was created by the author Asiye Yüksel.

Key words: Innovation, Innovative Literacy, R & D, Vocational Schools, Education


Kosgeb Uygulamalı Girişimcilik Eğitimlerinin, Destek Ve Teşviklerinin Kadın

Girişimciler Açısından Bilinirlilik Düzeyini Saptamaya Yönelik Bir Değerlendirme: Muğla İli Örneği

An Evaluatıon On Determınıng Recognıtıon Level Of Entrepreneurshıp Traınıng, Support And

Incentıves By Kosgeb In Terms Of Female Entrepreneurs: Muğla Example

ÖZET

Girişimcilik faaliyetleri, toplumun yapısında bir lokomotif etkisi yaratarak değişimi başlatır ve geliştirir.

Bu değişim üretimi arttırır, ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı hızlandırır. Girişimcinin özellikleri içinde,

cinsiyet faktörü de önemli bir değişken olarak ortaya çıkmaktadır. Kadın girişimcilerin artması cinsiyet

temeline dayalı eşitsizliği azaltmak, aile içinde refahın artması, toplum içindeki konumlarının iyileşmesi,

ülkede bireysel iş kurma potansiyelinin artması, işsizlik ve yoksulluğun azalması konularında etkin bir

faktördür. Bu bağlamda, kadın girişimciliğinin ekonomik ve toplumsal hayata önemli yarar ve fırsatlar sunduğu bir gerçektir.

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), Türkiye’de

girişimciliği destekleme ve teşvik etme amacına hizmet etmek için kurulmuş bir kamu kuruluşudur.

Yaptığı çalışmalar, amaç ve misyonu itibariyle ekonomik ve sosyal kalkınma amacına hizmet eden

KOSGEB, ekonomik ve sosyal kalkınmanın gerçekleşmesi ve ivme kazanması için önemli unsurlardan

biri olan kadın girişimcileri de ayrıcalıklı olarak programları ile desteklemektedir. Ancak, bu desteklerin

beklenen çıktıları sağlayabilmesi için her şeyden önce hedef kitlesi olan kadın girişimciler tarafından bilinirliliğinin sağlanması gerekmektedir.

Bu çalışmada, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası ve KOSGEB işbirliği ile düzenlenen uygulamalı girişimcilik

eğitimine katılan kursiyerlerle anket çalışması yapılarak, kadın girişimcilere özel KOSGEB uygulamalı

girişimcilik eğitimlerinin, destek ve teşviklerinin kadın girişimciler açısından bilinirlilik düzeyi analiz edilmiş ve elde edilen bulgular ortaya konulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, Kadın Girişimciler, KOSGEB, Ekonomik Kalkınma

ABSTRACT

Entrepreneurial activities start and develop change by creating a leading effect on the structure of

society. This change increases production and speeds up economic growth and development. Gender

factor shows up as an important variable among the characteristics of entrepreneur. The increasing

Aslı KARATAŞ Elvan KOCAGÖZ

Muğla sıtkı Koçman Üniversitesi Muğla Ticaret ve Sanayi Odası

Muğla-Türkiye Muğla-Türkiye




number of women entrepreneurs is an important and effective factor with regard to reducing

inequality based on gender, increasing welfare within the family, ameliorating their position in the

society, increasing the potential of individual business establishment in the country, and reducing

unemployment and poverty. Within in this context, it is true that women entrepreneurship offers

important benefits and opportunities to economic and social life.

The General Directorate of Small and Medium Enterprises Development Organization is a public

organization founded to support and to promote entrepreneurship in Turkey. KOSGEB which

contributes to economic and social development with its work, purpose and mission also supports the

women entrepreneurs, one of the important factors to realize and accelerate economic and social

development, with its programs by granting them privileges. However, first of all, the awareness of

female entrepreneurs, the target group, must be raised and then these supports can provide the

anticipated outcomes.

A questionnaire was administered with the trainees attending applied entrepreneurship training

organized in cooperation with Muğla Chamber of Commerce and Industry and KOSGEB in this study.

The recognition level of applied entrepreneurship training, support and incentives applied by KOSGEB

specific to women was analyzed with regard to female entrepreneurs and the findings were presented.

Key Words: Entrepreneurship, Female Entrepreneurs , KOSGEB, Economic Development


Türkiye’de Muhasebede Etik Kavramının Gelişimi Ve Muhasebe

Eğitimindeki Yeri

The Development And Place Of Accountable Ethıcs Concept In Accountıng Educatıon In Turkey

ÖZET

Etik en genel anlamda ahlaki açıdan doğru - yanlış ya da iyi - kötü ile ilgilidir. Bu noktadan hareketle

etik kavramı genel olarak, yarar, iyi, kötü, doğru ve yanlış gibi kavramları inceleyen, bireysel ve grupsal

davranış ilişkilerinde neyin iyi neyin kötü olduğunu belirleyen ahlaki ilkeler, değerler ve standartlar

sistemi olarak tanımlanmaktadır (Hatcher, 2004: 358). Meslek etiği, belirli bir meslek grubuna ilişkin

ortaya konmuş ve o mesleği yerine getirenlerin uyguladığı veya uygulamaya zorlandığı kurallar

bütünüdür (Daştan, 2009: 284). Ayrıca, mesleki faaliyetle ilgili neyin doğru, neyin yanlış olduğu

hususlarında değerlere dayalı kuralları ortaya koyar (Selimoğlu, 2001: 5).

Etikle yakından ilgilenen bir disiplin de muhasebe ve muhasebe eğitimidir (Kiracı ve Elitaş, 2009: 66).

Bu yüzden muhasebe mesleğini yapacak kişilerin bilgi, beceri ve deneyimlerini kullanma yanında

meslek etiğinin gerektirdiği gibi davranması gereklidir (Gül ve Ergün, 2004: 57). Çünkü muhasebe

meslek mensuplarının meslek etiğine uymaları veya uymamaları toplumun geniş kesimlere önemli

etkiler yapmaktadır (Aymankuy ve Sarıoğlan, 2005: 43). Muhasebe meslek etiği, muhasebecilerin iş

dünyasındaki ilişkilerini düzenleyen ilke ve kuralların bütünüdür (Azaltun ve Kaya, 2006: 107).

Muhasebe meslek etiğine yönelik dolaylı olarak Türkiye de yapılan düzenlemeleri özet olarak aşağıdaki

başlıklar altında sıralayabiliriz:

Anahtar Kelimeler: Muhasebe, Etik, Eğitim, Gelişme

ABSTRACT

Ethics, in the most general sense, is about morally right, wrong or good, bad. From this point of view,

the concept of ethics is generally defined as a system of ethical principles, values and standards that

examine concepts such as utility, good, bad, right and wrong and that determine what is good and bad

in individual and group behavioral relationships (Hatcher, 2004: 358). Professional ethics is a set of

rules that practitioners practice or practitioners are forced to implement, and being introduced for a

specific profession (Daştan, 2009: 284). It also sets out rules based on values in what is true and what

is wrong about professional activity (Selimoğlu, 2001: 5).

Aysel Güney

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu

[email protected]

A discipline that is closely related to ethics is accounting and accounting education (Kiracı ve Elitaş,

2009: 66). It is necessary for the persons who will make the accounting profession to use their

knowledge, skills and experience and to behave as required by the profession ethics (Gül ve Ergün,

2004: 57). Because accounting professionals do not obey or comply with professional ethics has a

significant impact on large segments of society (Aymankuy ve Sarıoğlan, 2005: 43). The accounting

profession ethic is the whole of the principles and rules governing accountants' business relationships

(Azaltun ve Kaya, 2006: 107).

We can summarize indirectly the arrangements made in Turkey for accounting profession ethics in the

following headings:

Today, besides the sufficiency of ethical infrastructure in accounting education, it is a necessity for

ethics education to be provided from a lower level employee to the head of the company's top

management board in a company and to be supported by ethical mechanisms in order to increase

ethical courage. The goal in accounting education is to place students in the accounting language and

transaction technique in diagnosing, describing, recording and presenting the financial event in the

current and future professional life in the student. The goal in accounting ethics education is to make

the students achieve the accounting goals in the correct way and also to help them to solve the

conflicts and dilemmas. Accounting ethics education continues in the professional process either in

academic process, such as undergraduate and graduate, or after any stage of the academic process.

Therefore, the aim of this study is to present the concept of ethics and its place in the accounting

profession and accounting education.

Keywords: Accounting, Ethics, Education, Development


Kritik Nokta Üzeri Çalışan Karbondioksitli Tek Kademeli Buhar Sıkıştırmalı

Soğutma Çevriminin Performans Analizi

Performance Analysis of Transcritical CO2 One-Stage Vapor Compression Cycle

ÖZET

Bu çalışmada, kritik nokta üzeri çalışan karbondioksitli tek kademeli buhar sıkıştırmalı soğutma çevriminin performans analizi yapılmıştır. Analizler için gerekli termodinamik değerler CollPack programından alınmıştır. Çevrimin farklı çalışma şartları için soğutma performans katsayıları incelenmiştir. Tüm çalışma şartları arasında en yüksek soğutma performans katsayısı değeri 0 oC evaporator sıcaklığı, 30 oC gaz soğutucu sıcaklığı için 3.524 olarak bulunmuştur. Elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır.

Anahtar Kelimeler: CO2, performans analizi, COP, buhar sıkıştırmalı çevrim, kritik nokta üzeri.

ABSTRACT

In this study, performance analysis of transcritical CO2 one-stage vapor compression cycle was carried

out. The necessary thermodynamic values for analysis were obtained by CoolPack program. The

coefficient of performance (COP) of the cycle in the different operating conditions were investigated.

The highest COP value of cycle for among all the working condition is found as 3.524 for 0 oC evaporator

temperature, 30 oC gas cooler temperature. Obtained results were compared.

Keywords: CO2, performance analysis, COP, vapor compression cycle, transcritical

Bayram KILIÇ Emre ARABACI

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi

Bucak Emin Gülmez T.B.M.Y.O. Bucak Emin Gülmez T.B.M.Y.O.

Otomotiv Teknolojisi Bölümü Otomotiv Teknolojisi Bölümü

Burdur-Türkiye Burdur-Türkiye





Plakalı Isı Eşanjörlerinin Isıtma Uygulamaları İçin Çalışma Şartlarının

Araştırılması

Investigation of Optimum Operating Conditions of Plate Heat Exchanger for

Heating Applications

ÖZET

Bu çalışmada, ısıtma sistemlerinde kullanılan plakalı ısı değiştiricilerinin ısı transfer miktarları deneysel

olarak incelenmiştir. Bu amaçla plakalı ısı değiştirici kullanılan bir ısıtma sistemi tasarlanmış ve imal

edilmiştir. Deneysel sistemde kullanılan plakalı ısı değiştiricinin termodinamik analizleri yapılmıştır.

Deneysel sistemde kullanılan plakalı ısı değiştiricideki ısı transfer miktarı hesaplanmıştır. Yapılan

analizlerde, debi değerinin 0,95 m3/h olduğu çalışma şartının plakalı ısı değiştiricinin en uygun çalışma

şartı olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma şartı için en yüksek toplam ısı transfer miktarı 2950 W olarak belirlenmiştir. Elde edilen deneysel sonuçlar grafiksel olarak sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: plakalı ısı eşanjörü, ısı transferi, ısıtma, termodinamik analiz.

ABSTRACT

In this study, heat transfer rate of the plate heat exchangers using heating applications were

investigated experimentally. For this purpose, experimentally heating system used plate heat

exchanger was designed and constructed. Thermodynamic analysis of the plate heat exchangers using

experimental system were carried out. The heat transfer rates are calculated. According to the

analysis, the optimum operating conditions of plate heat exchanger are determined as 0,95 m 3/h of

flow rate. The high total heat transfer rate are determined as 2950 W for this working conditions.

Obtained experimental results were graphically presented.

Keywords: plate heat exchanger, heat transfer, heating, thermodynamic analysis.

Bayram KILIÇ Reşat SELBAŞ

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Süleyman Demirel Üniversitesi

Bucak Emin Gülmez T.B.M.Y.O. Teknoloji Fakültesi

Otomotiv Teknolojisi Bölümü Enerji Sistemleri Mühendisliği

Burdur-Türkiye Isparta-Türkiye




Tekstil İşletmelerindeki Boya Laboratuvar Çalışma Alanlarının

Uygunluğunun İncelenmesi

Investigation Of The Eligibility Of Paint Laboratory In Textile Business Workspace

ÖZET

Günümüz rekabetçi piyasa şartlarında her sektörde üretimde verimlik ve kalite göz ardı edilemez bir

öneme sahiptir. Üretim de ham madde, teknoloji, insan gücü ve sistem tasarımı verimlik ve kaliteyi

doğrudan etkiler. Bu noktaların her biri ayrı ayrı öneme sahiptir ve dikkatle çalışılmalıdır.

Çalışma koşulları doğrudan insan gücüne etkiyen bir faktördür. İnsanın yapılan işe uyum sağlamasında

etken çalışma alnının insana hitap etmesi gerekmektedir. Çalışan insanın iş ile uyumlu hale gelmesinde

ergonomi bilimi tam olarak kullanılmalı ve çıktılarının işte kalite ve verimliliğe etkisi incelenmelidir.

İnsan - makina sistemlerinden yüksek verim almak için; işi insana uydurmak, insanı doğal yetenekleri

içinde en uygun işe yerleştirmek, çalışma ortamını insan biyolojisine uygun dizayn etmek ve ideal

çalışma ortamını oluşturmak gerekir. İşletmelerde performans artışının sağlanması ve bunun

sürekliliğinin korunması bir takım çağdaş işletmecilik tekniklerinin uygulanması ile mümkündür. Yapılan

işin zorluğu çalışma koşullarının ergonomik anlamda oluşturulması ile insana olan etkisi az olmakla beraber performansı arttırmaktadır.

Çalışma; Denizli Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren 44 tekstil işletmesinde uygulanmıştır.

İşletmelerde terbiye laboratuvarında çalışan 132 kişiye iki aşamalı anket yapılmıştır. Anketin birinci

aşamasında demografik özellikleri tespit edilmeye çalışılmış, ikinci aşamada ise çalışanların gözü ile

çalışma alanlarının yeterlilikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada 25 soruluk çoktan seçmeli anket

uygulanmıştır. Elde edilen veriler istatistiksel çözümlemeleri yapılarak bulgular yorumlanmıştır.

Analizin temel amacı; Tekstil işlemesi bünyesinde bulunan boya laboratuvarlarının durumu, çalışma şartları ve çalışanların teknik özelliklerinin belirlenmesidir.

Araştırma sonucunda işletmelerden alınan veriler sonucunda terbiye laboratuvarlarının %73,6’sı

gerekli laboratuvar çalışma alanı koşullarını sağladığı tespit edilmiştir. Terbiye laboratuvar çalışanları

üzerinden alınan veriler sonucunda ise terbiye laboratuvarlarının % 65,2’sinin gerekli laboratuvar çalışma alanı koşullarını sağladığı, % 34,1’inin de uygun olmadığı tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Boya Laboratuvarı, Çalışma Alanları, Ergonomik Özellikler, Verimlilik Artışı

Bekir YİTİK Erkan ATALAY Yrd. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Öğr.Gör. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi


Soner TOKGÖZ Öğr.Gör. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Burdur

[email protected]




ABSTRACT

Productivity and quality are inevitable in every sector production in competitive market conditions.

Production also directly affects the productivity and quality of raw materials, technology, human power and system design. Each of these points has a discretion and sould be studied with caution.

Working conditions are a factor directly affecting human power. When adapting to the work done by

the person, the active work should be addressed to the person. Ergonomics knowledge must be fully

utilized in order for the working person to be in harmony with the work and the impact of the output

on the quality and productivity at work. To obtain high efficiency from human - machine systems; It is

necessary to adapt the work to human beings, to place the human being in the most suitable work in

his natural talents, to design the working environment in accordance with human biology and to create

an ideal working environment. Increasing performance in enterprises and maintaining this continuity

is possible by applying a number of modern business techniques. Due to the ergonomic nature of the

working conditions that are difficult to achieve, the human effect increases with little effect.

Working; It has been applied in 44 textile operations operating in Denizli Organize Sanayi Bölgesi. A

two-stage survey was conducted on 132 employees working in the training laboratory. Surveys have

tried to determine the demographic characteristics of the first step, the ability of the workspace and

the eyes of the second stage working is tried to be detected.25 questionnaires were applied to the

questionnaire. The obtained data were interpreted by making statistical solutions. The main purpose

of the analysis is to determine the conditions of the dye laboratories and the working conditions of the

textile processing and the technical characteristics of the workers.

As a result of the survey, it was determined that 73.6% of the finishing laboratories provided the

required laboratory workspace conditions as a result of the data obtained from the enterprises. The

finishing laboratory personnel as a result of data received over the finishing laboratory that provides

the conditions necessary laboratory work area of 65.2%, it has been found to be appropriate of 34.1%.

Keywords: Paint Laboratory, Workspaces, Ergonomics, Efficiency Increase


Meslek Yüksekokulu Moda Tasarımı Programında Öğrenim Gören

Öğrencilerin Kariyer Hedeflerinin Tespit Edilmesi

Determining The Career Targets Of The Students Who Have Studied In Fashion Design Program Of

Vocational School

ÖZET

Bilginin sürekli ve katlanarak çoğaldığı günümüzüz de bireyler bilginin kendilerine öğretilmesini

beklemek yerine hızla gereksinim duydukları bilgilere ulaşmayı öğrenmelidirler. Bu ise; öğrenmeyi

öğrenme ile mümkün olabilir. Gelecekte bireyin iyi bir yerlere gelebilmesi, kariyer yapabilmesi için

sürekli öğrenen birey olmaları gereklidir. Gelişen ve değişen teknolojiye ayak uydurabilmek ve

teknolojinin gelişip değişmesini sağlamak için en önemli araç insan beyin gücüdür. İnsanın bu gücünü

kullanabilmesi için en önemli ve gerekli şart ise eğitimdir. Alınan eğitimde en üst nokta edinilmiş iyi bir

kariyerdir. Kariyerin ortaya çıkmasında en büyük etken başta aile, çevre ve eğitim olduğu

görülebilmektedir. Bireye çocukluk yaşlarından itibaren uygun bir eğitim ortamı sağlandığında kişinin

gelecekle ilgili kariyer hedeflerinin sağlam temeller üzerine kurulması sağlanabilir.

Çalışma; Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Bucak Emin Gülmez Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Moda

Tasarımı Programı’nda okuyan öğrencilere uygulanan 22 soruluk anket ile oluşturulmuştur. Ankette

kullanılan sorular çoktan seçmeli sorudan oluşturulmuştur. Elde edilen veriler istatistiksel

çözümlemeleri yapılarak bulgular yorumlanmıştır. Çalışmanın temel amacı; okula yeni gelen ve mezun

durumunda olan öğrencilerin Kariyer hedeflerini belirlemektir.

Araştırmanın sonucunda öğrencilerin %65’i bölüme kayıt yaptırdıkları gün hedeflerini belirledikleri ve

bu yönde çalışmalarına yön verdikleri tespit edilmiştir. Mezun olacak öğrencilerde %78 mesleki

yeterlilikleri ve kariyerlerini hem çalışıp hem okuduğu bölümü devam edeceklerini, %86’sı hedefleri

doğrultusunda seminer ve kurslara katılacaklarını belirtmişlerdir.

Anahtar Kelimeler: Moda Tasarım, Kariyer Gelişimi, Mesleki Yeterlilik Hedefleri

ABSTRACT

Today, as information is constantly and multiply exponentially, rather than waiting for individuals to

be taught their knowledge, they should quickly learn to reach the information they need. This can be

done with learning the learning. In the future, it is necessary for the individual to be able to come to a

good place, to be an individual who is constantly learning to be able to make a career. The most

important tool for developing and changing technology and improving technology is human brain

Bekir YİTİK Erkan ATALAY Yrd. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Burdur Öğr.Gör. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi,


Soner TOKGÖZ Öğr.Gör. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Burdur

[email protected]




power. The most important and necessary condition for human being to use this power is education.

Acceptance is a good career acquired at the top of education. It can be seen that the most important

factor in career emergence is family, environment and education. Providing an appropriate

educational environment from the childhood to the childhood age, it is possible to establish one's

career goals for the future on solid foundations.

Work; Mehmet Akif Ersoy University Bucak Emin Gülmez was created with a questionnaire of 22

questions applied to the students studying in Fashion Design Program of Technical Sciences Vocational

School. The questions used in the questionnaire were formed by multiple choice questions. The

obtained data were interpreted by the statistical analysis of the findings. The main aim of the study is; To determine the career goals of the students who are new to the school and graduated.

As a result of the research, it was determined that 65% of the students set the day goals for the

compulsory registration and directed their studies in this direction. In the students who will graduate,

78% stated that they will continue their vocational qualifications and the part they have studied and

studied in their careers, and 86% stated that they will attend seminars and courses in line with their goals.

Keywords: Fashion Design, Career Development, Vocational Qualification Objectives


Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Bilgisayar ve İnternet Kullanımına

Yönelik Tutumları

Attitudes Of Vocational School Students Towards Computer And Internet Usage

ÖZET

Son yıllarda bilgisayar ve internet kullanımı dünyada hızla artış göstermektedir. Günümüzde bireyler

teknolojideki değişimlerden faydalanarak, yapmak istedikleri araştırma, inceleme, alış veriş, paylaşma,

elektronik haberleşme gibi işlemleri kolaylıkla sağlamaktadır. Bilgisayar ve internet kullanımı öncelikle

genç neslin kullanım alanı olarak düşünülürken, meslek yüksekokullarda bulunan öğrenci nüfusu yok

sayılamaz. Meslek Yüksekokul öğrencileri bu alanda ki becerilerini arttırdıkları takdirde, mezuniyet

sonrası bilgi teknolojilerini kullanma konusunda daha avantajlı konuma geçmektedirler.

Çalışma: Araştırma evrenini 2014-2015 bahar yarıyılında Mehmet Akif Ersoy üniversitesi Gölhisar

sağlık hizmetleri meslek yüksekokulu tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik, çocuk gelişimi ve eczane

hizmetleri programında ki 1. Ve 2. sınıftaki 450 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmamızda Köse ve

arkadaşlarının bilgisayar ve internet kullanımına yönelik tutumları ölçen toplam 30 maddelik 4’lü

derecelemeli likert ölçeği kullanılmıştır. Bilgisayar kullanımına yönelik tutumları ölçen alt boyut 20 maddeden internet kullanımına yönelik tutumları ölçen alt boyut 10 maddeden oluşmaktadır.

Araştırma sonucunda öğrencilerin büyük bir bölümü bilgisayar kullanmanın eğlenceli olduğunu,

katılımcıların %78’i bilgisayarı bir eğitim aracı olarak nasıl kullanmaları gerektiğini bildiklerini, %83’ü

merak ettikleri her şeyi internetten öğrenebildiklerini, %85’i bir eğitim aracı olarak internetten yararlanmanın gelecekte kaçınılmaz olacağını belirtmişlerdir.

Anahtar Kelimeler: Bilgisayar, İnternet Kullanımı, Modern Teknoloji .

ABSTRACT

In recent years, the use of computers and the internet has increased rapidly in the world.

Nowadays, individuals benefit from the changes in technology and they can easily do the researches

such as researching, shopping, sharing, electronic communication.

While the use of computers and the internet is primarily considered as a field of younger generation,

the student population in vocational high schools can not be ignored. Vocational high schools students

are becoming more advantageous in using post-graduate information technology if they improve their

skills in the field.

Bekir YİTİK Soner TOKGÖZ Yrd. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Burdur Öğr.Gör.Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Burdur [email protected] [email protected]

Erkan ATALAY Öğr.Gör. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Burdur [email protected]




Study: The research population consists of 450 students in 1st and 2nd class in the program of Mehmet

Akif Ersoy University Golhisar Health Services Vocational School, Medical Documentation and

Secretarial, Child Development and Pharmacy Services in spring semester 2014-2015.In our study, a

total of 30 items with a 4-point scale likert scale were used to measure attitudes towards computer

and internet use by Köse and his friends.

The sub-dimension that measures the attitudes towards computer use consists of 20 items and the

sub-dimension which measures the attitudes towards internet usage is composed of 10 items.

As a result of the research, it was found that most of the students had fun using the computer, 78% of

the participants knew how to use the computer as an educational tool, 83% said they could learn

everything they wondered from the internet, 85% said that using the internet as an educational tool

would be unavoidable in the future stated.

Keywords: Computer, Internet Usage, Modern Technology


Meslek Yüksekokulu Mezun Öğrencilerinin İstihdam Durumları ve Mesleki

Eğitime İlişkin Görüşler(Uludağ Üniversitesi İnegöl MYO Örneği)

The Employment Sıtuatıon Of The Students Graduated From Vocatıonal Schools And Theır

Opınıons About Vocatıonal Educatıon :An Example Of Uludağ Unıversıty İnegöl Vocatıonal

School

ÖZET

Meslek yüksekokulları, mesleki eğitim sürecinde ülkenin ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücünün

yetiştirilmesinde önemli bir role sahiptir. Meslek yüksekokullarında verilen mesleki eğitimin başarısı, iş

dünyasının beklentilerine uygun nitelikte işgücünün yetiştirilmesi ve mezun olan öğrencilerin eğitim

aldıkları alanlarda istihdam edilebilirliğine bağlıdır. Günümüzde mesleki eğitim ile istihdam arasındaki

bu ilişkinin etkin olarak kurulamaması nedeniyle, iş dünyası aradığı nitelikte eleman bulamamakta,

mezun olan öğrenciler ise alanlarında istihdam edilememekte ve/veya işsiz kalmaktadırlar. Mesleki

eğitim ile istihdam arasındaki bu ilişkinin etkin bir biçimde kurulabilmesi; değişen koşul ve ihtiyaçlara

uygun olarak, hem iş dünyasının hem de mezun öğrencilerin görüş ve beklentileri doğrultusunda, mesleki eğitimin yeniden planlanması ve kalitesinin arttırılmasına bağlıdır.

Bu bağlamda, araştırmanın amacı, İnegöl Meslek Yüksekokulu mezun öğrencilerinin isti hdam

durumlarını (sektör ve alanları) ve aldıkları mesleki eğitime ilişkin görüşlerini saptayarak, mesleki

eğitimin kalitesinin arttırılmasına ilişkin çözüm önerileri getirmektir. Araştırmada, Uludağ Üniversitesi

İnegöl Meslek Yüksekokulu kapsamında 10 programdan mezun olan 241 öğrenciye “Mezun İzleme

Anketi” uygulanmıştır. Elde edilen veriler, cinsiyet ve program bazında analiz edilmiştir. Verilere göre;

mezun öğrencilerin çoğunluğu, özel sektörde, kız ve çocuk gelişimi öğrencilerinin ise kamu sektöründe

çalıştıkları belirlenmiştir. Çalışan öğrencilerin çoğunluğu alanı ile ilgili bir işte çalıştığını belirtirken,

sadece pazarlama programı öğrencilerinin alan dışı işte çalışma oranının fazla olduğu saptanmıştır.

Öğrencilerin yarıdan fazlası MYO’da aldıkları eğitimin mesleki bilgi ve beceri kazandırmada katkı

sağladığı görüşüne sahip iken, pazarlama ve elektrik programı öğrencilerinde bu oranın daha düşük

olduğu belirlenmiştir. İşyeri eğitimi ve staj faaliyetlerinin katkısı, öğrenimlerine devam etme

konusunda, cinsiyet ve program bazında sonuçlar benzer niteliktedir. Sonuç olarak, bu araştırma

verileri doğrultusunda meslek yüksekokullarının mesleki eğitimin planlanması ve kalitesinin

arttırılmasına yönelik öneriler ortaya konulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Meslek yüksekokulu, mezun öğrenciler, istihdam durumu

ABSTRACT

Vocational schools have an important place in educating the qualified workforce necessary for a

country during the process of vocational education. The success of vocational education given at

vocational schools depends on the training of workforce suitable to the expectations of the busines

world and employability of the graduate students in their related fields. Today, since the relation

Beyhan YAZÇAYIR Zafer YILDIZ Uludağ Üniversitesi Uludağ Üniversitesi

İnegöl Meslek Yüksekokulu, Bursa İnegöl Meslek Yüksekokulu, Bursa [email protected] [email protected]

between the vocational education and the employment cannot be formed effectively, the business

world have the diffculty to find the qualified employees according to their needs, the graduate

students cannont be eployed in their related fields and/or they become unemployed. The fact that

the relation between the vocational education and employment can be formed effectively depends on

the designing and the quality improvment of the vocational education again according to the changing

conditions and needs, and in accordance with the opinions and expectations of the graduate students and the business world.

In this regard, the aim of this study is to determine the employment situation of the students graduated

from İnegöl Vocational School (sectors and fields) and their opinions about the vocational education and to present some solution suggestions about improving the educational quality.

In the study, a ‘graduate tracking survey’ was applied to 241 students graduated from 10 programmes

at Uludağ University İnegöl Vocational School. The obtained data were analysed according to the

gender and programmes. According to the results, most of the graduate students have been working

in private sector and the female students from child development programme have been working in

public sector. Most of the employed students have been working in their related field. Only the

marketing department students have been working in an unrelated field. More than half of the

students think that the education at their vocational school helped to get the professional skills and

knowledge but the students from the marketing and electrics departments don’t think so. There is a

slight difference between the gender and programmes with regard to the workplace education and contribution of internship experience.

In summary, according the this survey data, the suggestions about the planning of vocational education at vocational schools and improving the quality were presented.

Key words: Vocational schol, graduate students, employment situation


Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin (İnegöl) Kent İmajına İlişkin Algı

Düzeyleri ve Bakış Açıları

Perceptıon Levels And Poınt Of Vıews Of Vocatıonal School Students On The Cıty (İnegöl)

Image

ÖZET

Üniversitelerin, öğrenciler tarafından tercih edilmesinde, kentin sosyal olanaklarının ve yaşam kalitesinin etkisi bir gerçektir. Eğitim kalitesi, şehrin sosyo-kültürel olanakları ile desteklendiği takdirde üniversiteler işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirebilir. Bu araştırmada, Uludağ Üniversitesi’ne bağlı İnegöl Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin (İnegöl) kent imajına ilişkin algı düzeylerini ve bakış açılarını belirlemek amacıyla 2104-2015 Bahar eğitim ve öğretim döneminde 1. ve 2. Sınıf öğrencilerinden 983 kişiye “ Kent İmajı Anketi” uygulanmıştır. Anket üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm öğrencilerin demografik özelliklerinin belirlenmesine, ikinci bölüm ise öğrencilerin kentin avantajlarına ilişkin algılarının tespitine, üçüncü bölüm ise öğrencilerin İnegöl halkına yönelik bakış açılarının belirlenmesine yöneliktir. Öğrencilerin 3/4’ü Bursa merkez ve ilçe leri ile diğer illerden gelmiştir. Elde edilen verilere göre; öğrencilerin yaklaşık 1/3’ü İnegöl denilince ilk akla gelenin “köfte” olduğunu belirtmiştir. Öğrencilerin yarıdan fazlası, İnegöl’ün doğal güzellikleri ve tarihi açıdan zengin olduğunu ama yeterince tanıtılmadığını düşünmektedir. Yaklaşık on öğrenciden yedisi, İnegöl ilçesinin sakin ve güvenli bir kent olmadığını, bu ilçede öğrenci olmaktan memnun olmadıklarını, öğrenimlerini tamamladıktan sonra kentte yaşamak ve çalışmak istemediklerini belirtmişlerdir. Elde edilen veriler ışığında meslek yüksekokulu öğrencilerinin kente yönelik algı düzeylerinin ve bakış

açılarının olumlu yönde değişimine ilişkin, üniversite ve kent yönetiminin bir araya gelerek, işbirliği

içerisinde eylem planı hazırlamaları gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kent imajı, Meslek Yüksekokulu, Kente bakış

ABSTRACT

The fact that the motive to prefer a university by students depends on the social facilities and the life

quality of the city is a fact. Universities are able to function properly in case of the quality of education

is supported by the socio-cultural facilities of the city. In this study, a ‘Survey of City Image’ was given

to the first and second year spring term students in 2014-2015 Academic Year at Uludağ University

İnegöl Vocational School in order to determine their level of perception and the point of view related

to the city image (İnegöl). The survey consists of three parts. The first part is related to the

determination of the students’ demographic characteristics, the second part is about the

determination of the students’ perception about the advantages of the city and the third part is about

the students’ point of view about the people living in İnegöl. The ¾ of the students come from Bursa

and other districts of Bursa. According to the obtained data, the 1/3 of the students think about the

‘meatball’ first when they hear the name of İnegöl. More than half of the students think that İnegöl

Beyhan YAZÇAYIR

“Uludağ Üniversitesi İnegöl Meslek Yüksekokulu”, Bursa-Türkiye

[email protected]

isrich with its natural beauty and historical places but it’s not publicised enough. Nearly seven of ten

students think that İnegöl is not a safe and quiet city and they don’t want to live and work in this city when they finish their education.

In the light of these obtained data, we can say that, it is necessary that the university and city

administrations come together and prepare an action plan in order that the students may change their

level of perception and point of view related to the city.

Key words: City image, , Vocational School, Point of view about the city


Plakali Isi Değiştirici Performanslarinin Deneysel Analizi

Experimental Analysis Of Plate Heat Exchanger Performance

ÖZET

Sanayinin bir çok alanında kullanılan sıvı ve gaz, proses tamamlandıktan sonra yüksek miktarda enerji barındırmasına rağmen atıl duruma gelmektedir. Çoğu durumda bu atıl enerji ısı değiştirici gibi ekipmanlar kullanılarak geri kazanılabilir niteliktedir. Bu çalışmada, alüminyum, polimer ve selülozik olmak üzere üç farklı malzemeden imal edilmiş plakalı ısı değiştirici, havadan havaya ısı geçişine imkan veren bir ısı geri kazanım cihazına sırayla yerleştirilmiştir. Ortama, değişen hız ve sıcaklıklarda hava verilerek hava çıkış sıcaklıkları temin edilmiş ve elde edilen bu veriler kullanılarak hesaplanan ortalama logaritmik sıcaklık farkları birbirleriyle karşılaştırılmıştır. Deneyler sonucunda; aynı hava hızı, aynı taze hava ve egzoz havası giriş sıcaklıklarında, selülozik ısı değiştiricisi kullanıldığında çok daha düşük ortalama logaritmik sıcaklık farkına ulaşıldığı gözlenmiştir. Daha sonra sırasıyla polimer ve alüminyum ısı değiştirici gelmektedir. Anahtar Kelimeler: Plakalı Isı Değiştirici, Alüminyum, Polimer, Selülozik, Atık Isı Geri Kazanımı

ABSTRACT

After Sthe process is completed, liquid and gas used in many areas of the industry are inactive even

though they contain a high amount of energy. In most cases, this waste energy can be recovered using

equipment such as heat exchangers. In this study, a plate heat exchanger made of three different

materials; aluminum, polymer and cellulosic, was placed in sequence on a heat recovery device

allowing air to air heat transfer. Average logarithmic temperature differences are calculated using

fresh air outlet temperatures obtained by air at varying speeds and temperatures and are compared

with each other. As a result of experiments; it has been observed that at the same air velocity, same

fresh air and exhaust air inlet temperatures, the lowest average logarithmic temperature differences

are achieved when cellulosic heat exchanger is used. Then the polymer and aluminum heat exchanger

come in order.

Keywords: Plate Heat Exchanger, Aluminum, Polymer, Cellulosic, Waste Heat Recovery

Ceyda KOCABAŞ Ahmet F. SAVAŞ

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi





Çocuk Eğitiminde Kullanılan Interactive Müzik Araçları Üzerine İnceleme

Analysis Of Interactive Music Devices Which Are Used In Children’s Education

ÖZET

Günümüzde teknolojinin geçirdiği hızlı değişim çocuk eğitimine de aynı oranda yansımaktadır. Formal

eğitime anaokulu çağında başlayabilen çocuklar, aldıkları farklı bilgilerle dünyayı çok yönlü keşfetmeye

başlarlar. 3-6 yaş aralığındaki çocuklar aldıkları genel eğitimlerin yanısıra, yabancı dil, sanat, spor ve

benzeri dallara dair küçük bilgiler edinirler. Müzik bu dallar içerisinde vazgeçilmez bir yere sahiptir.

Bireyin zihinsel, dilsel ve motor gelişimini olumlu yönde etkileyen müzik tüm bu gelişimsel etkileriyle

birlikte bireyin sosyalleşme sürecini de olumlu yönde etkiler. Bu çalışmada, çocuk eğitimini dilsel ve

motor gelişimini olumlu yönde etkileyen interaktivite müzik araçları ile çocukların sosyalleşme sürecini de olumlu yönde katkı sağlayan interaktiv müzik araçları örnek uygulamaları incelenmiştir.

Bu amaçla söz konusu çerçevede çocukların interaktivite müzik araçları kullanım sıklıkları ve müzik

aleti kullanırken çocukların müzik gelişimine katkı sağlayan uygulamalar ile yardımcı destek olan

uygulamalar araştırılmış ve aradaki farklar ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Araştırma internet üzerinde

bulunan çocuk eğitiminde kullanılan interaktivite müzik araçları üzerinde yapılmıştır. Çocuk eğitiminde

kullanılan interaktivite müzik araçları alanlarına, şekillerine, uygulama seçilmişlerdir. Veriler

karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiş, örnekler üzerinden çocuk eğitiminde kullanılan interaktivite

müzik araçları yapıları teknikleri belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, evde, okulda, bilgisayarda, mekanlarda kullanım sıklıkları ve uygulamaları arasında önemli farklar olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Sözcükler: Müzik, interaktif, Okul Öncesi Dönem, interaktivite Müzik Araçları, Çocuk.

ABSTRACT

Today, the rapid change in technology is reflected in the same way in children's education. Formal

education Children who can start in the age of kindergarten begin to explore the world in a versatile

way with different information they receive. Children in the age group of 3-6 acquire a small amount

of information about foreign language, art, sports, and so on, as well as general education they receive.

Music has an indispensable place in these branches. Music, which affects the mental, linguistic and

motor development of the individual positively, affects the socialization process of the individual

positively with all these developmental effects. In this study, interactivity musical instruments affecting

children's education, linguistic and motor development positively and sample applications of

interactive music instruments contributing positively to the socialization process of children are examined.

Ceylan ÜNAL AKBULUT Çağatay BİLSEL

Yıldız Teknik Üniversitesi Yıldız Teknik Üniversitesi

İstanbul-Türkiye İstanbul-Türkiye



For this purpose, the usage of interactivity music instruments and the applications that contribute to

the children 's music development and the applications that helped the children while using the

musical instruments were investigated and the differences were tried to be revealed. The research was

carried out on the interactive tools used in children's education on the internet. The i nteractivity used

in children's education was selected in the areas of music instruments, forms, and practice. The data

were evaluated comparatively and the techniques of constructing interactive instruments of musical

instruments used in children 's education were determined through examples. As a result of the

research, it has been determined that there are significant differences between usage frequency and applications in home, school, computer, and places.

Key Words: Music, interactive, Preschool Period, interactivity Music Tools, Children


EFTA Ülkelerinde Demokrasi Ve Ekonomi Büyüme Arasındaki Nedensellik

Analizi

Causality Analysis BetweenDemocracy and Economy Growth in EFTA Countries

ÖZET Demokrasi kelimesi eski Yunan İmparatorluğu’ndatoplum, halk topluluğu veya insan topluluğu anlamına gelen “demos” ve hakim olmak, iktidarda söz sahibi olmak veya kendi kendini yönetmek anlamına gelen “kratein” kelimelerinin birleşiminden gelmektedir. Demokrasinin iktisadi açısından önemi ile iktisadın demokrasi açısından önemi ve bunlar arasındaki bağlantı ve etkileşimler demokratikleşmenin tanımlanması açısından önem arz etmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda politikacılar ve ekonomistler demokrasiyi, iktisadi açıdan kalkınmaya kıyasla ikincil bir problem olarak düşünmüşlerdir. Bu yıllarda hakim olan görüş, demokrasinin iktisadi büyümenin bir sonucu olduğu yönündedir. Demokrasi belirli bir ekonomik genişlemeden sonra ancak mümkün olabilmektedir. Bu yüzden kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hasılanın yüksek olduğu ülkelerde demokrasinin sürdürülebilirliği söz konusu olur. Geliri düşük toplumlarda demokrasi yerini o ligarşi ya da diktatörlüğe bırakır. 1960’lı ve 1970’li yıllarda az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler demokrasiye yeterince önem verilmemişti. Bu ülkelerde ana hedef ekonomik açıdan büyümeyi sağlamaktı. Ekonomik büyüme ile birlikte sonraki dönemlerde demokrasi beraberinde gelecekti. Batı ülkelerinde 1980’lerden günümüzde kadar yükselen liberalizm akımı ile beraber, bu defa serbest piyasa ekonomisinin bir kurumu olarak nitelendirilen demokrasinin, büyüme için birincil koşul olduğu öne sürülmeye başlandı. Bu bağlamda demokrasinin ekonomik büyüme için bir öncelik olup olmadığının incelenmesi gerekir. Çalışmada EIU- Economist IntelligenceUnit’e göre dünyada demokrasi açısından üst sıralarda yer alan verisine ulaşılamayan Lihtenştayn dışındaki EFTA ülkeleri (Norveç, İsviçre ve İzlanda) analiz edilmiştir. Analizde EIU veritabanından demokrasi indeksi ve Dünya Bankası veritabanından da yıllık GSYİH büyüme oranları değişken olarak kullanılmıştır. Çalışmada demokrasinin ekonomik büyüme üzerinde olumlu bir etkisi olduğu fakat demokrasi ile ekonomik büyüme arasında Granger nedenselliğin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler:Ekonomik Büyüme, Demokrasi İndeksi, Granger Nedensellik Analizi

Cihan USTA Türker ŞİMŞEK Gaziosmanpaşa Üniversitesi Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat ABD. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü




ABSTRACT

Theworddemocracycomesfromthecombination of the "demos" in theformerGreekEmpire,

whichmeanssociety, thepeople'scommunityorthepeople'scommunity, and thewords "kratein",

whichmeansdomination in power, or self-rule. Theimportance of democracy in terms of economy and

theimportance of economics in terms of democracy and theconnections and

interactionsbetweenthemareimportant in terms of definingdemocratization. Intheyearsfollowingthe

Second World War, politicalscientists and economistsvieweddemocracy as a secondary problem,

accordingtoeconomicdevelopment. Theprevailingviewtheseyears is thatdemocracy is a result of

economicgrowth. Democracy is onlypossibleafter a certaineconomicexpansion. Thus, in

countrieswherepercapitagrossdomesticproduct is high, thesustainability of democracybecomes a

matter of concern. Inlow-incomesocieties, democracy is lefttooligarchyordictatorship. Inthe 1960s and

1970s, underdeveloped and developingcountriesdid not pay enoughattentiontodemocracy.

Inthesecountries, the main objectivewastogroweconomically. Along with economic growth,

democracy will come along with it in later periods. Along with the liberalism movement that has been

rising in the western countries since the 1980s, it has started to be claimed that the democracy, which

is now regarded as an institution of free market economics, is the prime

conditionforgrowth.Inthiscontext, it is necessarytoexaminewhetherdemocracy is a

priorityforeconomicgrowth. Accordingtothe EIU-Economist IntelligenceUnit, EFTA countriesoutside of

Liechtenstein (Norway, Switzerland and Iceland), which can not accessthe top

rankeddatafordemocracy in theworld, havebeenanalyzed. Intheanalysis,

thedemographicindexfromthe EIU database and theannual GDP growthratesfromthe World Bank

databasewereused as variables. Democracy in work has a positiveeffect on economicgrowth, but it is theresult of theabsence of Grangercausalitybetweendemocracy and economicgrowth.

KeyWords:EconomicGrowth, Democracy Index, GrangerCausality Analysis


Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Önlisans Programı Öğrenci ve

Mezunlarında İşsizlik Kaygısı

Unemployment Anxiety on Students and Graduates of Medical Documentation and Secreterial

Associate Program

ÖZET

Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Önlisans Programı ile sağlık hizmetleri alanındaki kaliteyi artırmak

amacıyla, teknolojiyi etkin şekilde kullanarak tıbbi bilimsel bulgu ve belgeleri derleyen, düzenleyen ve

kullanıcıların hizmetine sunan, tıbbi terminolojiye hakim, iyi düzeyde tıbbi sekreterlik bilgisi olan

bireyler yetiştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu programdan mezun olan tıbbi sekreter adayları sağlık

sektöründeki kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşlarında istihdam olanağına sahip olmaktadır. Bu

araştırmanın amacı, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Önlisans Programında öğrenim gören tüm

öğrencilerin işsizlik kaygı düzeylerinin belirlenmesidir. Araştırmanın çalışma grubunu 2014-2017 yılları

arasında Hitit Üniversitesi Osmancık Ömer Derindere Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve

Sekreterlik Önlisans Programında halen öğrenim gören ve mezun olan 100 tıbbi sekreter adayı

oluşturmaktadır.

Araştırmada veri toplama aracı olarak kişisel bilgi formu ile tıbbi sekreter adaylarının işsizliğe ilişkin

kaygılarının belirlenebilmesi için işsizlik kaygı ölçeği kullanılmıştır. Verilerin toplanması anket formu ile

yapılmıştır. Anket formu ile toplanan veriler SPSS 21.0 istatistik programı ile hesaplanmış ve sonuçlar

değerlendirilmiştir.

Elde edilen verilerin SPSS 21.0 istatistik programı ile hesaplanması sonucunda tıbbi sekreter adaylarının

akademik anlamda mesleki yeterlilik konusunda ve kamuda istihdamları konusunda kaygı duydukları

belirlenmiştir. Üniversitemiz Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Önlisans Programında öğrenim gören

ve mezun olan tıbbi sekreter adaylarının büyük bölümünün bayan öğrencilerden oluşması nedeniyle cinsiyet bakımından bir karşılaştırma yapılamamıştır.

Elde edilen veriler ışığında tıbbi sekreter adaylarının akademik anlamda yeterli donanıma sahip

olmadıkları düşüncesini taşıdıkları belirlenmiştir. Ayrıca kamuya yeterince tıbbi sekreter alınmaması ve

bu ihtiyacın kalifiye olmayan personeller tarafından gideri lmesi tıbbi sekreter adaylarının istihdam konusundaki kaygılarının nedenini ortaya koymaktadır.

Anahtar Kelimeler: Meslek yüksekokulu, İşsizlik kaygısı, Tıbbi sekreter adayları

Demet TATAR Havva TARAKÇI

Hitit Üniversitesi Hitit Üniversitesi

Osmancık Ömer Derindere Meslek Yüksekokulu Osmancık Ömer Derindere Meslek Yüksekokulu

Çorum-Türkiye Çorum-Türkiye



ABSTRACT

Graduates of medical documentation and secreterial associate program who have a good command

of the medical terminology will be supporting both the academicians and health specialists with their

effective clerical skills in the organization of the medical documentation. Occupational competence of

medical secretary candidates affects level of unemployment anxiety. The program graduates have

employment in public and private institutions and organizations in the health sector. The aim of this

study is to determine unemployment anxiety levels on students and graduates of medical

documentation and secreterial associate program. The study group consisted of 100 students and

graduates at Hitit University Osmancık Ömer Derindere vocational school medical documentation and secreterial associate program.

The Unemployment Anxiety Scale were used as the data collection tools. Data collection was done by

survey form. The data collected with the survey form were calculated with SPSS 21.0 statistical

program and the results were evaluated.

As a result of the calculation of the data obtained with the SPSS 21.0 statistical program, it was

determined that medical secretary candidates were concerned about occupational competence

academically and public employment. There is no gender comparison because most of the medical

secretary candidates who are students and graduates of medical documentation and secreterial associate program of Hitit University are composed of female students.

The idea that they are not adequately equipped in the academic sense in light of data obtained from

medical secretary candidates have been identified. In addition, the lack of adequate medical

secretaries in the public sector and the elimination of this need by non-qualified staff reveals the reasons for employment concerns of medical secretary candidates.

Keywords: Vocational school, Unemployment anxiety, Medical secretary candidates


Biyogaz Üretimi için Eğitim Amaçlı Reaktör Geliştirilmesi

Development of Reactor for Biogas Production for Educational Purposes

Durmuş TEMİZ Kazım KUMAŞ


Bucak EGTBMYO Bucak EGTBMYO

Elektrik ve Enerji Bölümü Elektrik ve Enerji Bölümü

Burdur- Türkiye Burdur-Türkiye


Onur İNAN Ragıp YILDIRIM



Elektronik ve Otomasyon Bölümü Elektrik ve Enerji Bölümü



Fatih YOLDAŞ Ali AKYÜZ

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi,

Bucak EGTBMYO Bucak EGTBMYO Elektrik ve Enerji Bölümü Elektronik ve Otomasyon Bölümü

Burdur -Türkiye Burdur- Türkiye


Mustafa AYAN

Elektrik Mühendisleri Odası

Antalya-Türkiye

[email protected]







ÖZET

Son yıllarda enerji maliyetlerinin artması, çevre problemleri ve iklim değişikliklerinin olumsuz etkileri

biyogaz üretiminin gelişmesine ve bu tip alternatif enerji kaynaklarına olan ilgiyi arttırmıştır. Üretilen

biyogaz sayesinde toprak, su ve hava kirliliğinin önüne geçilerek doğal denge korunur. Bununla birlikte

biyogaz üretimi sonucu oluşan organik atıklar tarımda verimli bir şekilde değerlendirilir. Uygulamalı

eğitim meslek yüksekokullarında motivasyon ve kalıcı öğrenmeyi arttırmaktadır. Bu çalışmada elektrik

ve enerji, elektronik ve otomasyon bölümü öğrencilerinin uygulamalı eğitimi için taşınabi lir bir biyogaz

sisteminin tasarımı yapılmıştır. Biyogaz reaktörü, 107 cm3 yatay ve 283 cm3 dikey iki biyogaz tankı, 70

cm3 sıcak su tankı, 40 cm3 gaz depolama tankı, 3 faz 200 W karıştırıcı motorlar, 100 W devir-daim

pompası, gerekli olan sıcaklığın sağlanması için 1500 W’lık rezistans ve bağlantı elemanlarından

oluşmaktadır. Tasarımı gerçekleştirilen biyogaz sisteminin sıcaklık, basınç, motor, rezistans ve pompa

kontrolü DVP-14552 PLC ile sağlanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Biyogaz, Reaktör Tasarımı, Uygulamalı Eğitim

ABSTRACT

In recent years, increasing energy costs, environmental problems and adverse effects of climate

change have increased the biogas production and interest in such alternative energy sources. Thanks

to the produced biogas, natural balance is maintained by avoiding soil, water and air pollution. At the

same time, the organic wastes obtained in biogas production are evaluated efficiently in agriculture.

Applied education increases motivation and permanent learning at vocational school s. In this study, a

portable biogas system was designed for practical training of students of electricity and energy,

electronics and automation department. Biogas reactor consists of 107 cm3 horizontal and 283 cm3

vertical biogas tanks, 70 cm3 hot water tank, 40 cm3 gas storage tank, 3 phase 200 W mixer motors,

100 W cycle pump, 1500 W resistance for required temperature and connection elements. The

temperature, pressure, motor, resistance and pump control of the designed biogas system is provided by DVP-14552 PLC.

Key words: Biogas, Reactor Design, Applied Education


Elektrik ve Enerji Bölümleri için Eğitim Amaçlı Hibrit Araç Tasarımı

Design of Educational Hybrid Vehicle for Electrical and Energy Departments

Durmuş TEMİZ Kazım KUMAŞ



Elektrik ve Enerji Bölümü Elektrik ve Enerji Bölümü



Onur İNAN Ragıp YILDIRIM



Elektronik ve Otomasyon Bölümü Elektrik ve Enerji Bölümü



Fatih YOLDAŞ Ali AKYÜZ

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Bucak EGTBMYO

Bucak EGTBMYO Elektronik ve Otomasyon Bölümü

Elektrik ve Enerji Bölümü Burdur -Türkiye

Burdur- Türkiye [email protected]

[email protected]

Mustafa AYAN

Elektrik Mühendisleri Odası

Antalya-Türkiye

[email protected]





ÖZET

Hibrit araçlar günümüzde en fazla ilgi çeken teknolojilerden birisi olmuştur. Dünya genelinde enerji

problemi ve karbondioksit gibi zararlı gaz salınımı hibrit teknolojisine verilen önemi arttırmaktadır. Bir

hibrit araç iki ya da daha fazla enerji kaynağı kullanır. Meslek yüksekokullarının teknik bölümlerini

bitiren öğrencilerin iş hayatlarında başarılı olmaları, eğitim sürecinde teorik derslerin yanı sıra

uygulama derslerinin etkin olarak verilmesine bağlıdır. Bu çalışmada elektrik ve enerji bölümlerinin

uygulamalı eğitimi amacıyla hibrit araç tasarımı yapılmıştır. Aracın tasarımı aşamalı olarak uygulamalı

eğitimle gerçekleştirilmiştir. Hem benzin hem de elektrik gücüyle çalışan araçta 97 cc dört zamanlı bir

motor, 2 adet 40mAh 12V’luk akü ve toplamda 140W’lık güneş paneli kullanılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Hibrit Araçlar, Elektrik ve Enerji, Uygulamalı Eğitim

ABSTRACT

Hybrid vehicles have become one of the most attention technologies nowadays. The worldwide energy

problem and the release of harmful gases such as carbon dioxide increase the importance given to

hybrid technology. A hybrid vehicle uses two or more energy sources. The success of the students who

complete the technical departments of the vocational schools in business life depends on the fact that

the theoretical courses as well as the practical courses are given effectively in the education process.

In this study, a hybrid vehicle was designed for practical training of electricity and energy departments.

The design of the vehicle was progressively implemented. The vehicle which is powered by gasoline and electricity has a 97 cc four-stroke engine, 40 mAh batteries and 140 W solar panels.

Key Words: Hybrid Vehicles, Electric and Energy, Practical Education


Kantaron Yağı İçeren Hidrojel Yara Örtü Malzemesinin Hazırlanması,

Karakterizasyonu Ve Kantaron Yağı’nın Kontrollü Salımı

Preparatıon And Characterızatıon Of Wound Dresses Contaınıng Kantaron Oıl, And Controlled

Release Of Kantaron Oıl

Ebru KONDOLOT SOLAK

Gazi University

Technical Sciences Vocational School

Chemical and Chemical Processing Technologies

Ankara-Turkey

[email protected]

Seçil AKGÜL

Gazi University


Ankara-Turkey

[email protected]

Saliha ÇETİNYOKUŞ


Chemical and Chemical Processing Technologies Ankara-Turkey

[email protected]

Ş. Şermin AYDIN

Gazi University


Material and Material Processing Technologies

Ankara-Türkiye

[email protected]

S. Mithat MUHAMMET

Gazi University

Technical Sciences Vocational School Material and Material Processing Technologies

[email protected]






ÖZET

Bu çalışmada, kantaron yağının salımı amacıyla sodyum aljinat (NaAlg) kitosan ile karışım oluşturularak

polimer filmler hazırlanmış ve kalsiyum klorür (CaCl2) ile çapraz bağlanmıştır. Polimer çözeltileri distile

suda ısıtılarak hazırlanmıştır. Farklı miktarlarda kantaron yağı polimer karışımına eklenerek

karıştırılmıştır. Kantaron yağı içeren polimer filmler döküm yöntemi ile hazırlanmıştır. Hazırlanan

polimer filmler Fourier Transform Infrared Spectroscopy (FTIR), Diferansiyel taramalı kalorimetri (DSC)

veTaramalı Elektron Mikroskobu (SEM) ile karakterize edilmiştir. Kantaron yağı içeren filmler yara örtü

malzemesi olarak kullanılmış ve in vitro salım çalışmaları pH 5,5’te yapılmıştır. Kantaron yağı salımı

üzerine NaAlg/kitosan (m/m) oranı, ilaç/polimer (m/m) oranı ve çapraz bağlayıcı süresinin etkisi 37 0C’ta 6 saat süresince incelenmiştir. Belirli zaman aralıklarında numune alınarak UV spektrofotometresi

kullanılarak kantaron yağı içeriği tespit edilmiştir. Analizi yapılan çözelti sabit hacim sağlamak amacıyla

salım ortamına geri dökülmüştür. Elde edilen absorbans değerlerinden toplam salım hesaplanmıştır.

Olabilecek hataların önüne geçmek için tüm deneyler üç kez tekrarlanmıştır. Grafik çizimleri ortalama

değerler kullanılarak oluşturulmuştur. Kantaron yağı salımının artan NaAlg/kitosan (m/m) oranı ve

ilaç/polimer oranı ile azaldığı tespit edilmiştir. Deneysel çalışmalarda kullanılan mono ve di bazik

sodyum fosfatlar, sağlık açısından düşük tehlike sınıfındadır ancak, mono bazik sodium fosfat

ısıtıldığında fosfor ve sodium oksit toksiktir.; mono bazik sodyum fosfat, asit ve alkaliler ile reaksiyona

girerek olumsuz sağlık etkisini ciddi seviyelere getirmektedir. Sodyum fosfat miktarı yetişkinlerde önerilen günlük 700 mg miktarı geçmediği için insan sağlığına herhangi bir zararı mevcut değildir.

ABSTRACT

In this study polymeric films of sodium alginate (NaAlg) and its blend with chitosan were prepared by

crosslinking with Calcium chloride (CaCl2) for the release of kantaron oil. The polymer solutions were

dissolved in distilled water by heating. Different amounts of kantaron oil were added and mixed using

a magnetic stirrer. Mupirocin containing films were prepared by solvent casting method and dried

completely in oven at 40 0C. The prepared films was characterized using Fourier transform infrared

spectroscopy (FTIR), differential scanning calorimetry (DSC), and scanning electron microscopy (SEM).

Kantaron oil containing films were used as wound dress material and controlled release studies were

investigated at pH 5.5, at in vitro conditions. The effects of the preparation conditions as

NaAlg/chitosan (w/w) ratio, drug/polymer (w/w) ratio and time of exposure to crosslinker on the

release of kantaron oil were investigated for 6 hours at 37 0C. At specific time intervals, the kantaron

oil content was determined using UV spectrophotometer. Analyzed solution was added back to the

dissolution media to maintain a constant volume. From the absorbance values the cumulative released

amount percentage was determined. All experiments were performed in triplicate to minimize the

variation error. The average values were used for further data treatment and plotting. It was seen that

the release of kantaron oil decreased with increasing NaAlg/chitosan (w/w) ratio and drug/polymer

ratio. The mono- and di-basic sodium phosphates used in the experimental studies are in a low-hazard

state for health, but when heated to monobasic sodium phosphate, phosphorus and sodium oxide

form is toxic. Monobasic sodium phosphate reacts with acids and alkalines, resulting in serious adverse

health effects. The amount of sodium phosphate is not more than 700 mg per day, which is recommended in adults, there is no harm to human health


Tio2 İçeren Poli (Vinil Alkol) Esaslı Matris Membranların Hazırlanması Ve

Karakterizasyonu

Preperatıon And Characterızatıon Of Poly(Vınyl Alcohol) Based Matrıx Membranes Contaınıng Tio2

Ebru KONDOLOT SOLAK

Gazi University



Ankara-Turkey

[email protected]

Seçil AKGÜL

Gazi University


Ankara-Turkey

[email protected]

S. Mithat MUHAMMET

Gazi University


[email protected]




Ankara-Turkey

[email protected]

Ş. Şermin AYDIN

Gazi University



Ankara-Türkiye

[email protected]






ÖZET

Poli (vinil alkol) (PVA) iyi bir kimyasal dirence ve biyolojik olarak bozunabilir doğaya sahiptir ve

membran hazırlamak için uygun bir polimerik malzemedir. Ayrıca mükemmel bir film oluşturucu

özelliğe sahiptir. PVA membranlar kuru halde iyi mekanik mukavemete sahiptirler, fakat sulu

çözeltilerde zayıf kararlılık gösterirler. Bu sorunun üstesinden gelmek ve mekanik mukavemeti

arttırmak için polimerik malzemeler mikro ve nano boyutlu katkı malzemeleri ile karıştırılmıştır. Bu

amaçla, çalışmamızda polimerik matrise TiO2 parçacıklarını ekledik. PVA (% 8 m/m) çözeltisi destile

suda ısıtılarak hazırlandı. Farklı oranlarda TiO2 içeren kütlece 8 (w/w) PVA membranlar petri kaplarında

döküm tekniği ile hazırlanmış ve 40 °C'de etüvde tam kuruluğa kadar bekletilerek, karakterize edildi.

Tam kuruluğa kadar etüvde kurutulan membranlar magnetit oluşumu için KOH banyosuna maruz

bırakıldı. Hazırlanan membranlar diferansiyel tarama kalorimetresi (DSC), Fourier transform infrared

spektroskopi (FTIR) ve taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile karakterize edildi. Deneysel çalışmalarda

ve deneysel koşulların belirlenmesinde kullanılacak kimyasal ların seçiminde kimyasalların tehlike

özelliklerini bilmek çok önemlidir. Hafif sağlık etkisi olan TiO2 yanıcı değildir, ancak yüksek sıcaklıklarda

metallerle (Al, Ca, Mg, K, Na, Zn, Li) şiddetli ve akkor reaksiyon gösterebilir. TiO2 kalıcı bir malzemedir

ve vücutta parçalanmaz. Bu nedenle, soluma önlenmeli ve maske kullanımına dikkat edilmelidir. Bu problem, deney sırasında laboratuvar ortamının havalandırma sistemini güçlendirerek çözülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Membran, titanyum dioksit, karakterizasyon.

ABSRACT

Poly(vinylalcohol) (PVA) has a good chemical resistance and biodegradable nature, suitable polymeric

material for the membrane preparation since it has an excellent film forming property. PVA

membranes has good mechanical strength in dry state, but they have poor stability in aqueous

solutions. To overcome this problem, polymeric materials were filled with micro and nanosized fillers

to increase the mechanical strength. For this purpose we used the TiO2 particles in polymeric matrix.

PVA solution (8% w/w) was prepared with distile water by heating. 8 (w / w) PVA membranes

containing TiO2 in different ratios were prepared by solvent casting method in petri dishes and were

characterized by standing at 40 °C until the complete body of the material was re ached. Membranes

dried to full capacity were exposed to KOH blanket for magnetite formation. Prepared membranes

characterizated by differential scanning calorimetry (DSC), Fourier transform infrared spectroscopy

(FTIR) and scanning electron microscopy (SEM). It is very important to know the hazard properties of

the chemicals in the selection of the chemicals to be used in the experimental studies and in the

determination of the experimental conditions. TiO2, which has mild healt effects, is not flammable, but

may react violently and incandescently with metals (Al, Ca, Mg, K, Na, Zn, Li) at high temperatures. TiO2

is a permanent material and does not disintegrate in the body. Therefore, inhalation should be avoided

and attention should be paid to the use of the mask. This problem was solved by strengthening the ventilation system of the laboratory environment during the experiment.

Keywords: Membrane, titanium dioxide, characterization


Erzurum Kenti Örneğinde, Üniversite Öğrencileri ve Kent Halkının

Rekreasyonel Eğilim Farklılıklarının Belirlenmesi

Determination Of Recreational Tendency Differences Of University Students And Urban

People İn The Case Of Erzurum City

ÖZET

Erzurum kenti Doğu Anadolu Bölgesinin en büyük ve gelişim potansiyeli yüksek olan önemli

kentlerinden birisidir. Kentin ekonomisi daha çok tarım, hayvancılık, kış turizmi, hizmetler sektörü ve

üniversitelere dayanmaktadır. Kentte iki adet üniversite bulunmaktadır. Bu üniversitelerdeki toplam

öğrenci sayısı 100.000’i geçmektedir. Bu durum yaklaşık 400.000 olan kent nüfusu için önemli bir

sayıdır. Üniversiteler kent ekonomisine çok büyük katkılar sağlarken, üniversite öğrencilerinin kentteki

memnuniyetlerinin sağlanması önemli bir konudur. Kışın uzun zamanlarını kapalı ortamlarda ve ders

çalışarak geçiren öğrencilerin diğer kendilerine kalan serbest zamanlarını kullanma tercihleri onların

rekreasyon faaliyetlerini oluşturmaktadır. Serbest vakitlerini olumlu bi r şekilde geçiren bireylerin

çalışma ya da eğitim faaliyetlerinde daha başarılı ve üretken olduğu bilinmektedir. Ancak değişiklik

gösteren yaş, ekonomik imkân, eğitim gibi şartlarda olan kent halkı ile bu şartlarda oldukça benzerlik

gösteren öğrencilerin rekreasyon istekleri arasında önemli farklılıklar olmaktadır. Özellikle eğitim ve

bilime yönelik mekânlar olan üniversite yerleşkelerinde öğrenci ve çalışanların verimini artıracak yönde

etkili rekreasyon planlamaları olmalıdır. Kent halkının rekreasyonel seçimlerinin kentin değişik

yerlerinde olması tercih edilirken, üniversite öğrencilerinin ki daha çok yerleşke ve yakın çevresinde

olması tercih nedeni olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında rekreasyonel tercihlerin kent halkı ile

üniversite öğrencileri arasında farklılıklar olacağı açıkça görülmektedir. Bu çalışmada kent halkı ile

üniversite öğrencilerinin rekreasyonel tercih farklılıkları belirlenmiştir. Bu doğrultuda kişiyi tanımlayan,

rekreasyonel tercihi etkileyen faktörler ile rekreasyonel tercihlerini ortaya çıkaran sorular yüz yüze

görüşmeler yapılarak belirlenmiştir. Çıkan sonuçlar doğrultusunda planlama çalışmalarında üniversite

yerleşkesi ve yakın çevresinde yapılacak rekreasyonel planlamalar ile kent genelinde neler

yapılabileceği tartışılarak önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar kelimeler: Rekreasyon, üniversite, anket, kent halkı, Erzurum

Elif ÖNAL Serkan ÖZER

Atatürk Üniversitesi Atatürk Üniversitesi Tortum Meslek Yüksekokul Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Park ve Bahçe Bitkileri Bölümü Peyzaj Mimarlığı Bölümü

Erzurum – Türkiye Erzurum – Türkiye [email protected] [email protected]


ABSTRACT

Erzurum city is one of the most important cities of the Eastern Anatolia Region with high development

potential. The urban economy is mainly based on agriculture, animal husbandry, winter tourism, the

services sector and universities. There are two universities in the city. The total number of students in

these universities exceeds 100,000. This is an important number for the city population of about

400,000. While universities make great contributions to the urban economy, ensuring university

students' satisfaction in the city is an important issue. The preferences of students who spend long

winter in closed environments and studying by themselves to use their remaining free time constitute

their recreational activities. It is known that individuals who spend their free time positively are more

successful and productive in their work or training activities. However, despite of having common

similarities such as: age groups, economic conditions and educational attainment, there is a significant

difference in recreational preference of the citizenry and the university students. In particular, in

educational environment there should be effectual recreational plans in order to enhance the

performance of the students and the staff. While the recreational places prepared for the citizenry are

spread over the whole city, for the students the campus and its surrounding area is usually preferred.

In this context, recreational preferences will differ between urban people and university students. In

this study, recreational preference differences of urban people and university students will be

determined. In this direction, questions defining the person, factors affecting the recreational

preference and recreational preferences will be determined by face to face interviews. Following the

results achieved from the research, what can be done to the recreational planning of the university

campus and its surrounding area and the city is discussed and decision making solutions is given.

Key words: Recreation, university, survey, urban people, Erzurum


Elektrik Frenli Motor Dinamometresi İçin Basit Bir Hız Karakteristiği

Otomasyonu

A Sımple Speed Characterıstıcs Automatıon For Electrıc

Brake Engıne Dynamometer

ÖZET

Motor dinamometreleri, motor performans testleri için kullanılan özel tasarlanmış makinelerdir.

Çalışma kapsamında yalnızca yük ölçümü (kuvvet, tork veya güç) için bir sistem tasarımı bulunmaktadır.

Bu sistem tasarımının yönetimi mikrodenetleyicili bir elektronik kart ile yapılmıştır. Bir motor testi için

yakıt tüketimi, hava tüketimi, egzoz emisyonları, çeşitli sıcaklıklar gibi ölçümler, yanma analizi vb

ölçümler bu çalışma için kapsam dışıdır. Bu çalışma, elektromanyetik tozlu fren mekanizmasının

bulunduğu bir dinamometre için yapılmıştır. Bu nedenle, sabit hızda değişken yük ayarı, sabit yükte

değişken hız ayarı veya manuel ayar yapabilecek nitelikte basit bir elektronik devre ve yazılım

tasarlanmıştır. Çalışma kapsamında akım baskılı tozlu manyetik frenleme sistemi istenilen torklarda

yükleme yapılabilmesi için kullanılması planlanmıştır. Fren sistemi 0-24 VDC aralığında çalışmaktadır.

Bu fren sisteminde bobin stator (gövde) üzerinde sabit durumdadır. Sürekli gerilim uygulandığında aşırı

ısınma ve yanma gibi durumların olmaması için bu gerilimi ayarlamak yerine gerilimi darbeli olarak

iletmek daha yararlı bir yöntemdir. Dinamometrede yük ve hız ölçümü dinamik hassas tork sensörü ile

yapılmaktadır. Çalışma için öncelikle akış diyagram oluşturulmuştur. Elektronik devre için ATmega328P

mikro denetleyicili bir devre olan Arduino UNO kullanılmıştır. Hazırlanan blok diyagrama göre yazılım

oluşturulmuştur. Elektromanyetik tozlu frenin kontrolü için yazılımda PWM kullanılmıştır. PWM ile

L298N entegreli bir motor sürücü devre tetiklenmiştir. Yapılan ölçümler direkt olarak bilgisayara

aktarılabilmektedir. Yapılan çalışma ile manyetik tozlu fren ve dinamik hassas tork sensörünün

bulunduğu basit bir dinamometre elde edilmiş olup bu dinamometrenin öncelikli olarak manuel

Bayram KILIÇ Emre ARABACI


Bucak Emin Gülmez T.B.M.Y.O. Bucak Emin Gülmez T.B.M.Y.O.

Otomotiv Teknolojisi Bölümü Otomotiv Teknolojisi Bölümü

Burdur-Türkiye Burdur-Türkiye


Ali Özhan AKYÜZ


Bucak Emin Gülmez TBMYO.

Burdur, Türkiye

[email protected]



kullanımı sağlanmış daha sonra hız karakteristiği için sabit yükte istenilen motor hızınının otomatik

olarak ayarlanabildiği bir akış diyagramı modeli oluşturulmuştur. Çalışmada siste m güvenliğinin

sağlanabilmesi için sürekli geri bildirimler oluşturulmuştur. Mevcut çalışma için teorik çalışma

tamamlanmış olup deneysel çalışmalar için sistem kurulumu ve program yazılımı devam etmektedir.

Bu çalışma Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin 0364-NAP-16 numaralı projesi ile desteklenmiştir.

Anahtar Kelimeler: elektromanyetik tozlu fren, dinamometre, değişken hız, değişken yük

ABSTRACT

Engine dynamometers are specially designed machines for engine performance testing.

Within the scope of the study, there is a system design for load measurement (force, torque or power)

only. The management of this system design was made with a microcontroller electronic card.

Measurements such as fuel consumption, air consumption, exhaust emissions, various temperatures,

combustion analysis, etc. for an engine test are not included in this study.This paper was done for a

dynamometer with a electromagnetic particle brake mechanism. For this reason, a simple electronic

circuit and software is designed which can make variable load setting at constant speed, variable speed

setting at fixed load or manual adjustment. In the scope of the study, it is planned to use the current-

activated particle magnetic braking system so that it can be loaded at the desired torque. The brake

system is operating in the 0-24 VDC range. In this brake system, the coil is stationary on the stator

(body). In order to avoid overheating and burning when continuous voltage is applied, it is more useful

to transmit the voltage in pulses instead of adjusting this voltage. The dynamometer is equipped with

dynamic precision torque sensor for load and speed measurement. Firstly, a flow diagram was created

for the study. An ATmega328P microcontroller circuit is used for the electronic circuit. Software was

created according to the prepared block diagram. PWM is used in the software to control the

electromagnetic particle brake. A motor driver circuit with L298N integrated with PWM is triggered.

Measurements can be transferred directly to the computer. A simple dynamometer with a magnetic

particle brake and a dynamic precision torque sensor has been achieved with manual operation, and

then a flow diagram model was created to automatically adjust the desired motor speed to constant

load for speed characteristics. Continuous feedback is provided to ensure system safety in operation.

The theoretical work has been completed for the present study, and the system setup and program

software for the experimental work is ongoing.This study was supported by Mehmet Aki f Ersoy

University Scientific Research Projects Coordination Unit project number 0364-NAP-16.

Key Words: electromagnetic particle brake , dynamometer, variable speed, variable load

IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI , SAYFA (PAGES): 48 – 49

Hemşire Nöbet Çizelgelemesi İçin

0-1 Tamsayılı Matematiksel Model Önerisi

A Bınary Integer Mathematıcal Model For Nurse Scheduling Problem

ÖZET

Hastanelerde hemşire ihtiyacını belirlemek ve günlük vardiyalara atamalarını yapmak, günlük ve

haftalık çalışma saati sınırlamaları, izinler, yoğunluğu az olan servislerden çok olan servislere hemşire

kaydırılması gibi faktörler de dikkate alındığında zor bir problemdir. Çoğu hastanede, başhemşirenin ve servisteki sorumlu hemşirenin tecrübelerine dayanarak bir çalışma çizelgesi el ile yapılmaktadır.

Bu çalışmada bir üniversite hastanesindeki çok sayıda servis esas alınarak, hemşire ihtiyacını

belirleyecek bir 0-1 tam sayılı doğrusal programlama modeli oluşturulmuştur. Modelde günlük ve

haftalık çalışma saatleri, vardiyalar arası süre, haftada iki gün izinli olma, ayda bir iznin hafta sonu

olması ve vardiyaların dengeli dağılması kısıtları dikkate alınmıştır. Her vardiyada her servisin ihtiyacı

olan hemşire sayısını sağlayarak; toplam görevlendirilecek hemşire sayısını minimize etmek

amaçlanmıştır. Model servislerin her vardiyadaki hemşire ihtiyacını dikkate alarak belirtilen kısıtlarla

hemşire sayısını minimize ederken çalışma saati kısıtlarını ve izinleri de dikkate alarak her hemşirenin kendi servisine veya başka servise atamasını yapmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Hemşire çizelgeleme, 0-1 tam sayılı doğrusal programlama, yataklı sağlık hizmeti

ABSTRACT

Determining nurse requirement and assigning the nurses to daily shifts considering factors like daily

and weekly working hour limitations, off days, dispatching nurses from less intense to more intense

services is a complex problem. In most hospitals, a schedule is generated manually according to the experiments of the head nurse and responsible nurse of the service.

In this study for determining nurse requirement, a binary integer linear programming model is

developed regarding several services in a university hospital. Daily and weekly working hour

limitations, time between shifts, two consecutive off days in a week, one weekend off in a month and

balance between shifts constraints are considered in the model. Providing the service’s requirement

of nurse in every shift, the objective is to minimize the total number of nurses hired. While the model

minimizing the number of nurses regarding the need for nurse in each service and stated constraints,

Emre ASLAN Selim ÇAM

Gaziosmanpasa Universitesi Cumhuriyet Universitesi

Tokat – Turkey Tokat-Türkiye




it makes the assignments each nurse to the their service or other service regarning the off days and

wrking hour limitations.

Key words: Binary integer linear programming, nurse scheduling, inpatient health care


Su Ürünleri Perakende Satış Yerlerinde Çalışanların Sosyo-Ekonomik

Analizi: Rize İli Örneği

Socıal-Economıc Analysıs Of Employees In Fısh Retail Places: A Case Study Of Rize Provınce

ÖZET

Türkiye’de su ürünleri avcılığının büyük bir bölümünü oluşturan Karadeniz bölgesi, ayrıca su ürünlerin

tüketiminin yoğun olduğu bir bölgedir. Bu bakımdan bölgede su ürünleri perakende satış yerleri önemli

bir potansiyele sahiptir. Doğu Karadeniz bölgesinin su ürünleri açısından önemli bir şehri olan Rize

ilinde yürütülen bu çalışmada su ürünleri perakende satış yerlerinde çalışan personellerin sosyo-

ekonomik verileri araştırılmıştır. Toplam 38 işletmede 60 birey ile 28 soruluk anket çalışması

yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre yaş dağılımı % 41.67 ile en yüksek 46-55 yaşları arasında

bulunmuştur. Eğitim durumlarında en yüksek değer % 38.3 ile lise gurubunda belirlenmiştir.

Çalışanların % 73’lük kesiminin bir sivil toplum örgütüne üye olduğu tespit edilmiştir. Tüm çalışanlarda

kitap ve gazete okuma sıklığının düşük olduğu görülmüştür. Ayrıca eğitim ve kültürel harcamalar için

ayrılan ekonomik bütçenin yeterli olmadığı gözlenmiştir. Ev sahipliği oranının % 76.67 ile oldukça

yüksek olduğu belirlenmiştir. Su ürünleri perakende satış yerleri çalışanlarının çeşitli verilerinin ortaya

koyulduğu bu araştırmada önemli sosyo-ekonomik veriler elde edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Rize, Su Ürünleri Perakende Satış Yerleri, Sosyo-ekonomik, Çalışanlar

ABSTRACT

The Black Sea region, which constitutes a large part of fishing in Turkey, is also a region where aquatic

products are extensively consumed. In this regard, the retail outlets selling aquatic products in the

region have an important potential. In this study carried out in Rize, which is an important city of the

Eastern Black Sea region in terms of aquaculture, socio-economic data of the personnel working in the

retail outlets selling aquatic products were researched. A questionnaire with 28 items w as conducted

among 60 individuals in 38 businesses. According to the obtained results, age distribution was found

to be the highest among the ages of 46-55 with 41.67%. The highest value in education was determined

Emre ÇAĞLAK Barış KARSLI Aydın Aytaç GÜRDAL

RTE Üniversitesi RTE Üniversitesi RTE Üniversitesi

Su Ürünleri Fakültesi 53100 Su Ürünleri Fakültesi 53100 Su Ürünleri Fakültesi 53100

Rize-Türkiye Rize-Türkiye Rize-Türkiye


Büşra KARA

Su Ürünleri Fakültesi 53100

Rize-Türkiye

[email protected]





in the high school group with 38.3%. It was determined that 73% of the employees are members of a

civil society organization. The frequency of reading books and newspapers was found to be low in all

employees. It was also observed that the economic budget allocated for education and cultural

expenditures is not sufficient. It was determined that the rate of homeowners is very high with 76.67%.

In this study which reveals various data related to the employees of retail outlets selling aquatic products, some significant socio-economic data were obtained.

Key Words: Rize, Fish Retail Places, Social-economic, Employees


Karadeniz Bölgesi Su Ürünleri İşleme Sanayisi Çalışanlarının Sosyo-

Ekonomik Yönden İncelenmesi

The Socio-Economic Examination Of The Working In Seafood Processing Industry In The Black Sea

ÖZET

Türkiye Karadeniz bölgesi 1700 km’lik bir kıyı uzunluğuna sahiptir. Karadeniz sahili balıkçılık ve su

ürünleri işleme sanayisi açısından önemli bir potansiyele sahiptir. 11 ilin sahil şeridine sahip olan bu

bölgede toplam 28 adet su ürünleri işleme tesisi bulunmaktadır. Karadeniz bölgesindeki su ürünleri

işleme tesislerinde çalışan personellerin toplumsal ve ekonomik açıdan gerçek verilerle sosyo-

ekonomik analizinin incelendiği bu çalışmada 28 işletmede toplam 532 birey ile 24 soruluk anket

çalışması yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre çalışanların eğitim durumlarında % 38.91 ile en yüksek

değer ortaöğretim-lise grubunda belirlenmiştir. Çalışanların yaş gruplarında 31-40 yaş arası % 36.79

oranıyla en yüksek oranı oluşturmuştur. Çalışan kadınların % 99.62’lik kısmının sosyal güvencesinin

bulunduğu; bunun tamamın SSK kapsamında olduğu belirlenmiştir. Maaşlarının yeterliliğinde evet ve

idare eder cevaplarını veren toplam % 68.36’lik kesimin olduğu tespit edilmiştir. Kitap ve gazete okuma

sıklıklarının oldukça düşük olduğu görülmüştür. Su ürünleri işleme sanayisi çalışanlarının çeşitli

verilerinin ortaya koyulduğu bu çalışmada önemli sosyo-ekonomik tespitlerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Karadeniz, Su Ürünleri İşleme Sanayisi, Sosyo-ekonomik, Çalışanlar

ABSTRACT

The coastline of the Black Sea region of Turkey is 1700 km. There are 11 provinces in this coastline and

28 seafood processing facilities. For this study, which examines the socio-economic analysis of the

working in seafood processing facilities in the Black Sea region with true data, a survey of 24 questions

was executed in 28 facilities on 532 workers. According to the obtained data, the highest portion

regarding the educational level of the workers is high school with 38.91%. The highest proportion

(36.79%) of the working age are between 31 and 40 years old. Also, 99.62% of the workers have social

security by Social Security Institution. 68.36% of the workers think that their salary is adequate to get

by. It was noted that the rate of the workers who have a habit of reading book or newspaper is quite

low. In the study, various data with regard to the working in seafood processing industry are provided

and significant socio-economic findings is determined.

Keywords: Black sea, Seafood industry, Socio-echonomic, Workers

Emre ÇAĞLAK Barış KARSLI Muhammed Ali ALTUN

RTE Üniversitesi RTE Üniversitesi Gıda,Tarım ve

Su Ürünleri Fakültesi 53100 Su Ürünleri Fakültesi 53100 Hayvancılık Müdürlüğü

Rize-Türkiye Rize-Türkiye Trabzon-Türkiye






2015 Ösym Verilerine Göre Ormancilik Ve Orman Ürünleri Programlarina

Yerleşen Öğrencilerin Yükseköğretim Girdi Göstergelerinin Karşilaştirilmasi

COMPARISON OF HIGHER EDUCATION INPUT INDICATORS OF STUDENTS SETTLED IN

FORESTRY AND FOREST PRODUCTS PROGRAMS BY 2015 OSYM DATA

ÖZET

Bu çalışmanın konusu ülkemiz ormancılığının sorunlarından biri olan günümüz şartlarına uygun teknik

yardımcı personel eğitimini veren meslek yüksekokulları ormancılık bölümlerine sınavsız geçiş ve 2015

YGS sınavı sonucu yerleşen öğrencilerin yükseköğretim girdi göstergelerinin karşılaştırılmasını konu

almaktadır. Araştırmanın materyali olarak ülkemizdeki devlet üniversiteleri meslek yüksekokullarında

ormancılık ve orman ürünleri eğitimi veren 41 programın 2015 ÖSYM yükseköğretim girdi göstergeleri

bulunmaktadır. 41 programın verilerine dayandırılarak araştırma bulguları elde edilecektir. Bu

sonuçlara göre muhtemel sonuçlar arasında şunlar bulunabilir: (1) Sınavsız geçiş ve LGS puanı ile tercih

eden ve yerleşen öğrencilerin yerleştirme türü ve puanları, öğrenci dağılımları, memleketleri, mezun

oldukları okul, cinsiyet, tercih eğilimleri, tercih edilen diğer bölümler, en son yerleşen öğrencilerin

profilleri vb. gibi yaklaşık 25 adet gösterge karşılaştırılacak ve olumlu ve olumsuz etkileri ortaya

konulacaktır. (2) “Yeterli fiziki şartlara ve öğretim elemanına sahip olmayan üniversitelerde ormancılığa

yönelik uygulayıcı teknik personel yetiştirme amacıyla açılan programlar hem eğitim kalitesini

düşürmekte mi hem de var olan istihdam sorunlarını arttırmakta mı?” sorularına yanıt bulunacaktır.

(3) Bu programları tercih eden öğrencilerin sosyal, ekonomik, kültürel, öğrenim durumu, meslekten beklentileri hakkında bilgi sahibi olunacaktır.

Anahtar Kelimeler: Ormancılık ve Orman Ürünleri Programı, 2015 ÖSYM Girdi Göstergeleri, YÖK

Program Atlası

Engin GÜVENDİ Halit BÜYÜKSAKALLI Selim KARAHAN

Gümüşhane Üniversitesi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Gümüşhane Üniversitesi

Kürtün MYO Köyceğiz MYO Kürtün MYO

Gümüşhane-Türkiye Muğla-Türkiye Gümüşhane-Türkiye


Nuray KAHYAOĞLU

Gümüşhane Üniversitesi

Kürtün MYO

Gümüşhane-Türkiye

[email protected]




ABSTRACT

The subject of this study is the transition of the forestry departments of the vocational schools

providing technical assistant personnel training suited to today's conditions which is one of the

problems of the country's forestry, and the comparison of the entrance signs of higher education in

2015 YGS examinations. As the material of the research, 41 programs that provide education on

forestry and forest products in the vocational schools of state universities in our country have 2015

ÖSYM higher education input indicators. Based on the data of 41 programs, research findings will be

obtained. Possible outcomes according to these results are as follows: (1) Placement type and scores

of students who prefer and settled with non-exams and LGS points, student distributions, country of

origin, school they graduated, sex, preference trends, preferred departments, Students' profiles etc.

Will be compared and approximately 25 positive and negative effects will be revealed. (2) "Are the

programs opened for the training of practical technical personnel for forestry in the universities which

do not have adequate physical conditions and teaching staff decrease both the quality of education

and increase the existing employment problems?" (3) Students who prefer these programs will be

informed about their social, economic, cultural, educational status, and career expectations.

Keywords: Forestry and Forestry Products Program, 2015 OSYM Input Indicators, YÖK Program Atlas


Yerli Ekolojik Ürün Ambalajlarının Grafik Tasarım Açısından Normal Ürün

Ambalajları Ve Yabancı Ekolojik Ürün Ambalajları İle Mukayeseli Analizi

Natıve Ecologıcal Product Packagıng Product Packagıng Product Packagıng Graphıc Desıgn And

Foreıgn Comparatıve Analysıs In Terms Of Normal Ecologıcal

ÖZET

2000’li yıllardan sonra medya ve enformasyon teknolojilerinin gelişmesi ve toplumun tüm

katmanlarına yaygınlaşması ile sağlıklı yaşam konusu da gündemin en önemli bir maddesini

oluşturmaya başladı.

Özellikle son yıllarda sağlıklı beslenme ilk sırayı almakta. Yediğimiz gıdaların zararları ve sağlıklı

beslenme medyada ve sosyal alanda yoğun bir şekilde tartışılmakta. Sağlıklı beslenme ön plana çıkınca ekolojik diğer ifadeyle organik ürünler toplumun her kesiminde önem kazanmaya başladı.

Organik ürün üretimi her geçen gün yaygınlık kazanmaya başladı ve daha da yaygınlık kazanacağı

kaçınılmaz bir gerçek. Talebin oluşması ile ekolojik ürün ticareti kurumsallaşmaya başladı. Ekolojik ürünler artık kendi kategorisinde diğer ürünler gibi tüketiciye sunulmaya başladı.

Bugün ekolojik ürün tercihinde bulunan tüketiciler ambalajı çok dikkate almadan, ürün bazlı tercihleri

olsa da ilerleyen yıllarda rekabetin artması ve seçeneklerin artması ile ambalaj tasarımının önem

kazanacağı kanaatindeyiz. Bugün ülkemizde üretilen özellikle gıda ve temizlik alanındaki ekolojik

ürünlerinden rastgele seçim yapılarak grafik tasarım yönünden benzer yerli normal ürünlerin ambalajları ve yabancı ekolojik ürünlerin ambalajları ile mukayeseli analizi yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Ekolojik, Ambalaj, Ürün, Grafik, Tasarım

ABSTRACT

After years of the 2000s, media and the development of Information Technology spread to all layers

of society and also began creating the most important item on the agenda with the topic of healthy

living

healthy eating especially in recent years holds the first place. The loss of the best diet and the foods

we eat has been discussed intensively in the media and in the social field. When it comes to the

Engin UĞUR Samed Ayhan ÖZSOY Burçin TUNCAY

İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi

Teknik Bilimler MYO Teknik Bilimler MYO Teknik Bilimler MYO

İstanbul –Türkiye İstanbul –Türkiye İstanbul –Türkiye





forefront of healthy nutrition, ecological in other words, organic products in all segments of society

began to gain importance.

The production of organic products began to gain prevalence prevalence every day and more and more

will gain it's an inevitable truth. The demand for ecological products trade began to be institutionalized. Other products in category of their own ecological products now began to be offered to consumers.

Today, consumers in the choice of ecological products without taking much notice of the packaging,

the product-based preferences, though in later years, with the increase of competition and the

increasing importance of packaging design options we believe that you will gain. Food and cleaning

ecological products produced in our country today especially in the field of graphic design by random

selection of domestic and foreign similar products in terms of packaging normal packaging of organic products with a comparative analysis has been made.

Key Words: Ecological, Packaging, Product, Graphic, Design


Haftalık Yat Seyahati (Mavi Yolculuk) Tercihinde Aile Bireylerinin Etkisi

The Impact Of Family Members On A Weekly Yacht Travel

(Blue Cruise) Preference

ÖZET

Ülkemizde haftalık tekne seyahati olarak adlandırılan mavi yolculuk Ege ve Akdeniz Bölgeleri’nde koylar

ve marinalar arasında gerçekleştirilen bir yat seyahatidir. Bu seyahate olan talep her geçen gün

yükselmekte ve yat işletmeleri arasındaki rekabet de artmaktadır. Bu rekabet yat işletmelerini pazarı

analiz etmeye itmektedir. Bu araştırmanın amacı haftalık tekne seyahatine katılan turistlerin bu

seyahati tercih etmelerinde aile bireylerinin etkisinin belirlenmesidir. Bu araştırma sonuçlarının yat

işletmelerine pazarı analiz etmelerinde ipuçları vereceği düşünülmektedir. Bu amaçla 2017 yaz

sezonunda bu seyahate katılan turistlere anket uygulanacak ve aile bireylerinin bu seyahati te rcih

etmelerinde aile bireylerinin etkisi tespit edilmeye çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: mavi yolculuk, yat turizmi, aile bireyleri

ABSTRACT

The blue cruise, which is called as weekly boat trip in our country, is a yacht travel between Aegean

and Mediterranean Regions, between coastal and marinas. The demand for this trip is increasing day

by day and the competition between yacht operators is also increasing. This competition is pushing

the yacht enterprises to analyze the market. The purpose of this study is to determine the effect of

family members on tourists who participate in weekly boat trips. It is thought that the results of this

research will give hints to the yacht operators to analyze the market. For this purpose, a questionnaire

will be applied to the tourists participating in this trip during the summer season of 2017, and it will

try to determine the effect of the family members when they choose this trip

Keywords: blue cruise, family members, yacht tourism

Erdal ARLI


Karamürsel MYO Deniz ve Liman İşletmeciliği, Kocaeli -TÜRKİYE

[email protected]



Deniz Turizm İşletmelerinin Kriz Dönemlerinde Uyguladıkları Pazarlama

Stratejileri-Yat İşletmeleri Üzerine Bir Çalışma

Marketıng Strategies Of Marine Tourism Enterprises In Crisis Periods- A Study On Yacht Management

ÖZET

Her sektörde olduğu turizm sektöründe de işletmeler kriz dönemlerini dikkate almalı ve bu dönemde

belirli stratejiler belirlemek zorundadırlar. Yat turizm işletmeleri de deniz turizm alanında faaliyet

gösteren işletmeleridir. Yat turizm işletmeleri de turizmin krizden etkilenmesi durumunda doğrudan

etkilenen işletmelerdir. Bu araştırmanın amacı yat turizm işletmelerinin kriz döneminde uyguladıkları

stratejilerin neler olduğunun belirlenmesidir. Bu araştırma sonuçlarının yat işletmeleri yöneticilerine

kriz döneminde uygulanan stratejiler konusunda ipuçları vereceği düşünülmektedir. Bu amaçla 2017

yaz sezonunda yat turizm alanında faaliyet gösteren işletmelere kriz dönemlerinde uygulayacakları stratejilerin belirlenmesi için anket uygulanacaktır.

Anahtar Kelimeler: kriz, pazarlama stratejileri, yat turizmi

ABSTRACT

As every sector, in the tourism sector businesses should take crisis periods into account and determine

certain strategies in this period. Yacht tourism enterprises are also enterprises operating in the field of

marine tourism. Yacht tourism enterprises are also directly affected by the tourism crisis. The aim of

this research is to determine what the strategies of yacht tourism enterprises are in the crisis period.

It is thought that the results of this research will provide clues to yacht management managers about

the strategies applied during the crisis period. For this purpose, a questionnaire will be applied to the

enterprises operating in the yacht tourism field during the summer season of 2017 in order to

determine the strategies to be implemented during crisis periods.

Keywords: crisis, marketing strategies, yacht tourism

Erdal ARLI



[email protected]


IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, SAYFA (PAGES): 59 - 60

Deniz Ve Liman İşletmeciliği Eğitimi Gören Öğrencilerin Deniz Turizm

Dersine Yönelik Tutumlarının Belirlenmesi Üzerine Araştırma

Research On The Determination Of The Attitudes Towards Marİne Tourism Course Of Students Who

Have Training In Maritime And Port Management

ÖZET

Deniz ve Liman İşletmeciliği eğitimi gören öğrencilerin mezun olduktan sonra en önemli çalışma

alanlarından birisi de deniz turizm alanıdır. Deniz turizmi kendi içerisinde yat işletmeciliği, marina

işletmeciliği, sualtı ve su üstü sporları işletmeciliği, su altı arkeolojisi, yat kaptanlığı gibi alt bölümlere

ayrılmaktadır. Özellikle bu alanlarda eğitim görmüş kalifiye elemanlara ihtiyaç da günden güne

artmaktadır. Dolayısıyla deniz ve liman işletmeciliği programında eğitim gören öğrenciler için deniz

turizmi dersi bu sektörü tanımaları açısından önemlidir. Bu araştırmanın amacı deniz ve liman

işletmeciliği programında eğitim gören öğrencilerin deniz turizm dersine yönelik tutumlarının

belirlenmesidir. Bu amacı gerçekleştirmek üzere Kocaeli Üniversitesi Karamürsel Meslek Yüksekokulu

Deniz ve Liman İşletmeciliği Programı’nda eğitim gören öğrencilere anket uygulanmıştır. Anket

sonuçlarına göre cevaplayıcıların deniz turizm dersinin öneminin farkında oldukları ve bu dersin sektörel anlamda kendilerine önemli bilgiler kattığını düşündükleri anlaşılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: deniz ve liman işletmeciliği, deniz turizm dersi, tutum

ABSTRACT

One of the most important fields of study after graduating from the maritime and port management

education is the marine tourism area. Marine tourism is divided into sub-sections such as yacht

management, marina management, underwater and underwater sports management, underwater

archeology, yacht captain. In particular, the need for qualified staff trained in these areas is increasing

day by day. Therefore, marine tourism courses for students who are studying in the maritime and port

management program are important in terms of defining this sector. The aim of this research is to

determine the attitudes of students who are studying in maritime and port management program

towards marine tourism course. In order to realize this aim, a questionnaire was applied to the

students who were educated in Kocaeli University Karamürsel Vocational High School Maritime and

Port Management Program. According to the survey results, it is understood that the respondents are

Erdal ARLI



[email protected]


aware of the importance of the sea tourism course and that this course has important information

about them in the sectoral sense.

Keywords: attitude, maritime and port management, marine tourism


Meslek Yüksekokulu Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Programı İle

Bilgisayar Programcılığı Programı Öğrencilerinin Vergi Bilinci Düzeylerinin Karşılaştırılması: Ünye MYO Örneği

Comparing Tax Awareness Levels Of The Students Of Accounting And Tax Applications

Program And Students Of Computer Programming Program: Example Of Unye Vocational School

ÖZET

Devlet anayasal bir görev olarak vatandaşlarına hizmet sunmalı; aynı şekilde vatandaşlar da anayasal

bir yükümlülük olarak devletin sunduğu kamu hizmetlerinin finansmanına katılmalıdır. Devleti

oluşturan her bir bireyin devletin masraflarına katılmalarını sağlayan; devlete özgü olan finansman

yöntemine vergi; mükelleflerin bu görevi yerine getirme isteklerine ise vergi bilinci adı verilmektedir.

Çalışmada 2016-2017 Bahar yarıyılında eğitimine devam eden Ünye Meslek Yüksekokulu Muhasebe ve

Vergi Uygulamaları Programı öğrencileri ile gelecekteki müşterisi konumunda yer alan Bilgisayar

Programcılığı Programı öğrencileri üzerinde bir anket çalışması yapılmıştır. Muhasebe ve Vergi

Uygulamaları Programı öğrencilerinin vergi bilincine sahip olmaları ve bu bilinç se viyesini mükellefleri

ile paylaşmaları, hatta mükelleflerini devlete düzgün vergi akışı sağlamak adına yönlendirmeleri

beklenmektedir. Bilgisayar Programcılığı Programı öğrencileri ise potansiyel vergi mükellefi olarak kabul edildiğinden vergi bilincine yeteri kadar sahip olmadıkları beklenmektedir.

Çalışma sonucunda ankete katılan Bilgisayar Programcılığı Programı öğrencilerinin vergi bilinci

düzeylerinin beklenenin üzerinde olduğu ancak vergi ile ilgili temel bilgilere sahip olmadıkları

görülmüştür. Bilgisayar Programcılığı Programı öğrencilerinin %31,9’u “Devletin daha iyi hizmet

sunabilmesi için vergimizi tam ve eksiksiz vermemiz gerekir” düşüncesine, %32,8’i “Ödenen vergilerin

gelirler ile orantılı olacağı” düşüncesine katılmadıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca çalışmada, Muhasebe

ve Vergi Uygulamaları Programı öğrencilerinin %24,4’ünün; Bilgisayar Programcılığı Programı

öğrencilerinin ise %48,7’sinin vergi bilincinin artırılması ile ilgili önerilerden “ağır cezai yaptırımlar vergi

bilincini artırır” düşüncesine katılmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Vergi, Vergi bilinci, Vergi ahlakı

Erdinç ALP

Ordu Üniversitesi Ünye MYO

Ordu-Türkiye

[email protected]


ABSTRACT

The state should serve its citizens as a constitutional duty; similarly, citizens should participate in the

financing of public services provided by the state as a constitutional obligation. Which allows each

individual constituting the State to participate in the costs of the State, State -specific financial

management is called tax; willing of the taxpayers to fulfill this duty is called tax consciousness. In the

study, a questionnaire study was carried out on the students of Accounting and Taxation Program of

Ünye Vocational School and the students of Computer Program programming which is in the position

of the future customer, who continue their education in spring semester 2016-2017. The Accounting

and Taxation Program students are expected to have tax awareness and to share this level of

consciousness with the taxpayers and even to direct taxpayers to ensure a smooth tax flow to the

state. Students of Computer Programming Program are expected to have not enough tax awareness

because they are accepted as potential taxpayers.

As a result of the study, it has been seen that tax awareness levels of Computer Program students who

participated in the survey were higher than expected but they did not have basic tax information.

31,9% of the students of the Computer Programming Program stated that they did not agree the

thought of "We need to give our taxation fully and completely so that the state can prov ide better

service." and 32,8% of the respondents indicated that they did not agree with the idea that “the tax

paid would be proportional to the income". In addition, 24,4% of the students in the Accounting and

Taxation Program and 48,7% of the students in the Computer Programming Program have reached the

conclusion that they do not agree with the proposed "severe penal sanctions increase tax awareness" in the study.

Keywords: Tax, Tax Consciousness, Tax Compliance


Uludağ Üniversitesi Yenişehir İbrahim Orhan Meslek Yüksekokulu

Öğrencilerinin Okul, İlçe Olanakları ve Gelecek Planları ile İlgili Görüşleri

The Opinions Of Uludag University Yenısehır Ibrahim Orhan Vocational School Students About

School, District Opportunities and Their Future Plans

ÖZET

Küreselleşen dünyada hızla gelişen teknoloji, rekabet ortamı ve işletmelerin içinde bulundukları

değişim süreci, işverenleri iyi yetişmiş, kalifiye ara elemanlar bulmaya yöneltmektedir. Bu noktada

Meslek Yüksek Okulları; teorik bilgiyi pratik bilgiyle harmanlayabilen, eğitimli, ara kademe elemanların

yetiştirilmesinde ve bu ihtiyacın karşılanmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Türkiye genelinde

meslek yüksekokulları çoğunlukla kampüsten ziyade taşra olarak nitelendirilen şehir merkezine uzak

ilçelerde konumlandırılmıştır. Bu çalışmanın amacı, meslek yüksekokulu öğrencilerinin demografik

özelliklerini, okul, ilçe ve geleceklerine yönelik düşüncelerini belirlemektir. Bu amaçla literatürden

yararlanarak 2 açık uçlu olmak üzere 30 soruluk bir anket uygulanmıştır. Araştırmanın evrenini, Uludağ

Üniversitesi Yenişehir İbrahim Orhan Meslek Yüksekokuluna 2016-2017 Eğitim Öğretim yılında kayıt

yaptıran Bilgisayar Programcılığı, Çocuk Gelişimi, Makine, İklimlendirme ve Soğutma Teknolojisi,

Laborantlık ve Veteriner Sağlık, Muhasebe ve Vergi Uygulamaları, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği ve

Dış Ticaret Programları öğrencileri oluşturmaktadır. Ankete katılım öğrencilerin isteğine bağlı olarak

gerçekleştirilmiştir. Anketin değerlendirilmesinde yüzde ve frekans dağılımları kullanılmıştır. Elde

edilen bulgulara göre; bu programları seçen öğrencilerin büyük miktarının orta ve az gelirli ailelere

sahip olduğu, isteyerek bu programları seçtikleri ve birçoğunun ortaöğretimden sınavsız geçiş ile geldiği

belirlenmiştir. Katılımcıların büyük çoğunluğu sahip oldukları yetenek ve becerilerin okudukları alana

yatkın ve aldıkları eğitimle yeni yetenek ve fikirler kazanacakları düşüncesindedirler. Ayrıca, öğrenciler

okullarının donanım (Laboratuar, Atölye, vb.), öğretim elemanı, verilen eğitim, sosyal ve kültürel

etkinlikler açısından yetersiz olduğunu ifade etmişlerdir.

Anahtar Kelimeler: Meslek Yüksekokulları, eğitim, sosyal imkanlar, öğrencilerin geleceğe bakışı

Fatma NALBANT Esra ÖZDEMİR

Çoruh Üniversitesi Uludağ Üniversitesi

Yusufeli Meslek Yüksekokulu Yenişehir İbrahim Orhan Meslek Yüksekokulu

Artvin-Türkiye Bursa-Türkiye




ABSTRACT

Rapidly evolving technology, competition and process of change in firms, in the globalizing world,

directs the employers to find well trained and qualified employees. At this point, vocational schools

have an important role about integrating the practical information with theoretical knowledge,

training of intermediate staff and solving the problem of technicians. Vocational schools are generally

located in countries that are described as “taşra” which are away from city centers. The aim of this

study is that, to determine the demographics of vocational school students, their thoughts on school,

district and future. For this purpose, a questionnaire of 30 questions including 2 open-ended questions

was applied by using the literature. The population of survey consists of students who were enrolled

in Computer Programming, Child Development, Machinery, Air Conditioning and Refrigeration

technology, Laboratories and Veterinary Health, Accounting and Tax Applications, Civil Aviation

Management and Foreign Trade Programs of Uludag University Yenisehir Ibrahim Orhan Vocational

School in the 2016-2017 academic year. Participation in the survey depends on the requests of the

students. Percentage and frequency distributions were used in the evaluation of the questionnaire.

According to findings, most of the students, who choose these programs, have medium and low-

income families, prefer these programs willingly and came to our school without examination. The vast

majority of participants think that their talents and ski lls are predisposed to the students' department

and they will acquire new skills and ideas through the training. Also, the students states that their

school is inadequate in terms of equipment (laboratory, workshop, etc), teaching staff, training and social and cultural activities.

Key words: Vocational schools, education, social facilities, future views of students

IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, Sayfa (Pages): 65 - 66

Yerçekimi İle Zenginleştirme Metotlarında Şekil Faktörünün Önemi

The Importance of Shape Factor in Gravity Concentration Methods

Yrd.Doç.Dr. Murat KADEMLİ

Hacettepe Üniverstesii

Hacettepe ASO 1. OSB Meslek Yüksekokulu

[email protected]

Özet

Yerçekimi ile zenginleştirme yöntemleri uzun yıllardır bilinen ve çok yaygın olarak kullanılan değerli

cevher ile değersiz yantaşın birbirinden yoğunluk farkı ile ayrılması prensibine dayanır. Bu tür

zenginleştirme yöntemleri genellikle cevherlerde 100 – 0,1 mm arası, kömürlerde ise 300 -0,1 mm arasında geniş bir aralıkta değişik ekipmanlar kullanılarak uygulanabilmektedir.

Son yıllarda merkezkaç kuvvetlerini kullanan çeşitli zenginleştirme ekipmanlarının geliştirilmesi ile 0,1

mm altı cevherlerinde yüksek verimlerle kazanılması gündeme gelmiştir. Yerçekimi ile zenginleştirme yöntemlerinde referans olarak alınan Konsantrasyon kriteri taggart tarafından

K.K= (Γa-Γs)/(Γh-Γs) olarak tanımlanmıştır. (1)

K.K : Konsantrasyon kriteri

Γa: ağır mineral youğunlu

Γs: sıvı yoğunluğu

Γh: hafif mineral yoğunluğu

Burada, K.K. oranı 2,5 üstü için ayrım çok kolay ve 1,25 altı için ise ekonomik olarak mümkün olmadığı

tanımlanmıştır. Ancak, şekil olarak taneler arasında çok farklı bir yapı söz konusu ise bu oran 1 civarı dahi olsa ayrım mümkün olabilmektedir.

Bu çalışmada farklı şekle sahip minerallerin tabaka şeklinde akan akışkandaki hareket karakteristiği

incelenmiş ve davranış farklılıklarının yerçekimi ile cevher zenginleştirme yöntemlerine etkisi tartışılmıştır.

Sonuç olarak, farklı şekil karakteristiklerine sahip tanelerin, birbirlerine göre yoğunluk farkları

bulunmasa bile akışkan içerisinde hidrodinamik kuvvetlerin farklı etkileri sayesinde yüksek verimle

ayrılabildiği gösterilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Şekil Faktörü, Cevher Hazırlama, Yerçekimi zenginleştirmesi


Abstract

Gravity concentration is known for long years and it is common method of mineral processing and uses

the differences in density between minerals to separate them. This kind of concentration methods

usually can apply a huge range by using many different equipment from 100 mm to 0,1 mm for ores and from 300 mm to 0,1 mm for coals.

In recent years, the concentration devices were developed which uses centrifugal force and it makes

the high recovery concentration of under 0,1 mm ores possible. The Concentration criterion is a reference for gravity concentration which was described by Taggart as;

C.C= (Γh-Γf)/(Γl-Γf)

C.C : Concentration Criterion

Γh: density of heavy mineral

Γf: density of fluid

Γl: density of light mineral

In order to concentration criterion if the ratio is above the 2,5 then the separation is very easy. On the

other hand, if the ratio is under 1,25 then the separation cannot be applied in economically. However,

the shape difference can change everything about separation. If there is an important shape difference between minerals, then the separation can take place even the ratio of concentration criterion is 1.

In present study, the separation characteristics of minerals which have different shapes in laminar

flows and particle behaviours effects on gravity concentration methods in mineral processing were

investigated and argued.

As a result, the particles which have different shape characteristics can be separated by hydrodynamic

forces where affecting in different in order to their shapes even there is no density difference between them. The details are indicated in presentation.

Keywords: Shape Factor, Mineral Processing, Gravity Concentration


Bilgi Ekonomisi Kasırgasında Alabora Olan

İktisat Bilimi ve Eğitimi

Economy Science and Education

That Is Capsized In the Hurricane of the Information Economy

ÖZET

21. Yüzyılda çok tartışılan ve konuşulan siyasi, ekonomik, kültürel, sosyolojik ve teknolojik boyutuyla

devletleri, toplumları ve örgütleri etkileyen küreselleşme olgusu, yeni bir ekonomik anlayışı da

beraberinde getirmiştir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen değişimler, bir yandan

küreselleşmeyi meydana getirirken; diğer yandan üretim yapısını, ekonomik ilişkileri, piyasa yapılarını,

maliyetleri doğrudan değiştirerek, yeni bir ekonominin ortaya çıkmasına neden olmuştur. İktisat bilimi

de, yaşanan bu köklü değişimlerden etkilenmiştir. Değişen ekonomik yapıda; bilgi üretim faktörü olarak

kullanırken; üretimde azalan verimler kanunu yerine artan verimler kanunu geçerli olmaktadır. Yeni

ekonomi ile geleneksel üretim daha verimli kılınırken; yeni ekonomi, sayısal mal ve hizmet üretimi

gerçekleştirilerek, üretim kavramının kapsamı genişlemektedir. Yeni ekonomide sayısal mal ve

hizmetler hızla tüketim kalıbı içinde yerini alırken, on-line tüketici davranışları oluşmaya başlamıştır.

Yeni ekonomide bilgi ve iletişim teknolojileri, piyasaların yapısını değiştiren bir güç olarak ortaya

çıkmaktadır. Piyasaya giriş ve çıkışın önündeki engeller azalırken; bilgiye sahip olabilme kolaylığı

rekabeti arttırmaktadır. Monopolist eğilimler, teknoloji merkezli sektörlere yoğunlaşmaktadır. Bu

piyasa koşullarında faaliyet gösteren firmalar, değişen üretim koşullarına bağlı olarak üretim

dengelerini belirlemektedirler. Değişen bu yeni ekonomik yapı; ağ ekonomisi, e -ekonomi, dijital

ekonomi veya yeni ekonomi olarak da adlandırılan, bilgi ekonomisini ortaya çıkarmıştır. Tüm bu

yaşanan gelişmeler, Dünya’da ve Türkiye’de iktisat biliminin eğitiminde yaygın olarak kullanılan;

neoklasik iktisat kuramının temellerini sarsmıştır. Dolayısıyla neoklasik iktisat kuramını iktisat

kuramıyla özdeş saymak, bilgi ekonomisi açısından, daha da sakıncalı hale gelmiştir. Neoklasik iktisat

kuramının tekeli devam ettikçe, ekonominin yeniden biçimlenmesi ne yazık ki açıklanamaz hale

gelmektedir. Neoklasik paradigma, iktisat araştırma yöntemlerinin sınırlarını çizmekte ve tüm

iktisatçılar bu sınırlar içinde kalmaya zorlanmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, küreselleşme

bağlamında bilginin nasıl bir ekonomik güç haline geldiği, bilgi ekonomisinin ortaya çıkmasına neden

olan etmenlerin ve 21. Yüzyılda bilgi ekonomisinin iktisat bilimi üzerindeki etkisini ortaya koymaktır.

Ayrıca, çalışmada iktisat eğitiminde, tartışılmaz bilimsel bir gerçek olarak okutulan Neoklasik teorinin,

Fahriye GÖZGÜ

Adnan Menderes Üniversitesi

Yenipazar Meslek Yüksekokulu

Aydın – Türkiye

[email protected]

[email protected]



bilgi ekonomisi karşısında acizliğini ortaya koyarak, bilgi ekonomisinde iktisat eğitiminin ne şekilde

verilmesi gerektiğine dair genel öneriler vermektir. Bu çalışmada literatür taraması yapılacaktır.

Materyal, literatür taraması tekniğiyle elde edildikten sonra, hipotez-gözlem-sınıflama-sınama sıra düzeninde tümdengelim (dedüksiyon) yöntemi kullanılarak analiz edilecektir.

Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, Bilgi, Bilgi Ekonomisi, İktisat Bilimi, İktisat Eğitimi

ABSTRACT

The phenomenon of globalization, which affects governments, societies and organizations through the

political, economic, cultural, sociological and technological dimension that has been discussed and

discussed in the 21st century, has brought with it a new economic understanding. While the changes

that took place in information and communication technologies brought globalization to the stage, on

the other hand, has led to the emergence of a new economy by directly changing production structure,

economic relations, market structures, costs. Economics has also been influenced by these radical

changes. In the changing economic structure; information production factor; the law on increased

efficiency is in force instead of the law on decreasing efficiency in production. While the new economy

and traditional production are made more efficient, new economy, production of digital goods and

services, the scope of production concept is expanding. While digital goods and services in the new

economy quickly took its place within the consumption pattern, on-line consumer behaviors began to

emerge. Information and communication technologies in the new economy are emerging as a force

that changes the structure of markets. When the obstacle in front of the entrance and exit to the

market is decreasing; the ease of having knowledge increases competition. Monopolistic tendencies

are concentrated in technology-centric sectors. Companies operating in these market conditions

determine production balances depending on changing production conditions. This changing new

economic structure has created a knowledge economy, also called network economy, e -economy,

digital economy or new economy. All these living developments have shaken the foundations of the

neoclassical economic theory that is widely used in the education of economics in the world and in

Turkey. Therefore, to regard neoclassical economic theory as identical to economic theory has become

even more problematic in terms of information economy. As the monolithic theory of ne oclassical

economics continues, the reconstruction of the economy is unfortunately inexplicable. The

neoclassical paradigm draws the boundaries of economic research methods and forces all economists

to remain within these boundaries. The main aim of this study is to reveal how information becomes

an economic power in the context of globalization, the factors that cause the emergence of the

information economy and the effect of the information economy on the economics of the 21st century.

It is also to make general suggestions about how economic education in the information economy

should be given by revealing the inability of neoclassical theory, which is taught as an indisputable

scientific fact in the study of economics, to the knowledge economy. Literature search will be done in

this study. The material will be analyzed using the deduction method in the hypothesis-observation-classification-test sequence after it is obtained by literature search technique.

Keywords: Globalization, Knowledge, Knowledge Economy, Economics Science, Economics Education


Eğitim Amaçlı Güneş Enerjisi Santrali Tasarımı

Solar Energy Plant Design for Education

ÖZET

Son on beş yıl içinde yenilenebilir enerji ile ilgili çıkan yönetmelik ve düzenlemeler neticesinde

Türkiye’de güneş enerjisi araştırmalarına yapılan yatırımlar gözle görülür derecede artmıştır. Bu ivmeli

artış bu alanda kalifiye araştırmacı ve personel açığını gözler önüne sermiştir. Enerji üretimi sektöründe

sistem tasarımı ile birlikte iş sağlığı ve güvenliği aşamalarında kalifiye iş gücünü yerli olarak

sağlayamadığımız her gün yabancı iş gücü olarak ülkemize yansıyacaktır. Bu açığı mühendislik

fakültelerinde ve meslek yüksekokullarında kapatabilecek potansiyelimiz vardır. Yenilenebilir enerji

için sistem konfigürasyonu, uyumlu ekipman ve optimizasyon gereklidir. Fizibilite raporunda arazi

şartları, bölgenin güneş radyasyonu ve enerji nakil hattına olan uzaklığı göz önünde bulundurulur.

Fatih YOLDAŞ Durmuş TEMİZ Kazım KUMAŞ

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi

Bucak EGTBMYO Bucak EGTBMYO Bucak EGTBMYO

Elektrik ve Enerji Bölümü Elektrik ve Enerji Bölümü Elektrik ve Enerji Bölümü

Burdur- Türkiye Burdur- Türkiye Burdur- Türkiye


Ragıp YILDIRIM Onur İNAN Mustafa AYAN

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Elektrik Mühendisleri Odası

Bucak EGTBMYO Bucak EGTBMYO Antalya-Türkiye

Elektrik ve Enerji Bölümü Elektrik ve Otomasyon Bölümü [email protected]

Burdur- Türkiye Burdur- Türkiye [email protected] [email protected]

Ali AKYÜZ


Bucak EGTBMYO

Elektronik ve Otomasyon Bölümü

Burdur- Türkiye

[email protected]







Amortisman hesabında, planlanan yatırım yıllar itibarıyla hesaplanır. Bu çalışmada, güneş enerjisi

santrali kurulumu için sistem konfigürasyonu, fizibilite ve amortisman raporlarının hazırlanmasıyla mesleki eğitime motivasyon sağlanması amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Güneş Enerjisi Santrali, Fizibilite Çalışması, Amortisman Hesabı

ABSTRACT

In the last fifteen years, investments in the solar energy research have visibly increased in Turkey as a

result of regulations and legal procedures related to renewable energy. This accelerated increase

reveals the deficiency of qualified researcher and staff in this field. In the energy production sector,

everyday where we could not provide domestic workforce for system design along with occupational

health and safety stages would reflect to us as a foreign workforce. We have potential to resolve this

deficiency in engineering and vocational schools. System configuration, compatible equipment and

optimization are needed for renewable energy. The feasibility report considers the land conditions,

the solar radiation of the zone and the distance to the energy transmission line. In the amortization

account, the planned investment is calculated over the years. In this study, it is aimed to motivate

vocational training by preparing system configuration, feasibility and amortization reports for solar energy plant installation.

Key words: Solar Energy Plant, Feasibility Study, Amortization Account


Üniversite Öğrencilerinin Sosyo-Demografik Özelliklerinin Bireysel

Yaratıcılıkları Üzerine Etkileri: Gaziantep İlinde Bir Araştırma

The Effects Of Socio-demographic Characteristics Of College Students On Individual Creativity:

A Case Study In Gaziantep

ÖZET

Örgütlerde yaratıcılığın rolü, hem uygulayıcılar hem de araştırmacılar tarafından gün geçtikçe önemli

hale gelmektedir. Uygulayıcılar yaratıcılığı hızla değişen teknoloji ve ekonomi karşısında hayatta

kalmayı teşvik etmek için bir araç olarak görmektedirler. Araştırmacılar ise örgütsel ortamda inovasyon

sürecini incelemek için yaratıcılık ve yenilik modelleri geliştirerek alana katkı sağlamışlardır. Bireyler,

yaratıcılığın özü olan yeni fikirlerin gelişimi için kaynak olduğundan, bu çalışmaların çoğu bireysel

yaratıcılığı mümkün kılan faktörlere odaklanmıştır. Bu araştırmanın amacı; öğrencilerin sosyo-

demografik özelliklerinin bireysel yaratıcılıkları açısından anlamlı bir fark yaratıp yaratmadığının tespit

edilmesidir. Araştırma anketi istenilen verilerin elde edilebilmesi amacıyla iki bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin bireysel yaratıcılık düzeylerini belirlemek

amacıyla “Bireysel Yaratıcılık Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçek tek boyuttan ve 16 sorudan oluşmaktadır.

Bireysel yaratıcılık ile ilgili sorular 5’li likert tipi ile değerlendirilmiştir. Anketin ikinci bölümünde

katılımcıların sosyo-demografik özelliklerini belirlemeye yönelik 9 soru yer almaktadır. Bu sorular

çoktan seçmeli ve açık uçlu sorulardan oluşmaktadır. Gaziantep Üniversitesi’nde iki haftada 228 anket

öğrencilere yüz yüze uygulanmıştır. Araştırmada üniversite öğrencilerinin sosyo-demografik özellikleri

itibariyle bireysel yaratıcılıklarına ilişkin hipotezler oluşturulmuştur. Bu hipotezleri test e tmek için

bağımsız örneklem T Testi ve Tek Yönlü ANOVA (One -Way ANOVA) yapılmıştır. Araştırmadan elde

edilen sonuçlara göre, üniversite öğrencilerinin sosyo-demografik özelliklerinden sadece kulüp ya da

topluluk üyeliğinin öğrencilerin bireysel yaratıcılığı üzerinde anlamlı bir farklılık oluşturduğu

saptanmıştır. Bu bağlamda, üniversite öğrencilerinin bireysel yaratıcılıklarını arttırmak adına kulüp ya

da topluluklara üye olmaları konusunda öğrencilere destek verilmelidir.

Anahtar Kelimeler: Yaratıcılık, Bireysel Yaratıcılık, İnovasyon.

ABSTRACT

The role of creativity in organizations is becoming increasingly important both by practitioners and

researchers. Practitioners view creativity as a means to encourage survival against rapidly changing

Fatma ARSLAN Özlem YAŞAR UĞURLU

Gaziantep Üniversitesi Gaziantep Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi

Gaziantep-Türkiye Gaziantep-Türkiye




technology and the economy. Researchers have contributed to the field by developing creavitiy and

innovation models to examine the innovation process in the organizational environment. Since

individuals are the source for the development of new ideas that are the essence of creativity, most of

these studies are focused on the factors that make individual creativity possible. The purpose of this

research; is to determine whether the socio-demographic characteristics of the students create a

meaningful difference in terms of individual creativity. The research questionnaire consists of two

parts in order to obtain the desired data. In the first part, "Individual Creativity Scale" was used to

determine the individual creativity levels of university students participating in the research. The scale

consists of one dimension and 16 questions. The questions about individual creativity were evaluated

with the 5-point likert type. In the second part of the questionnaire, there are 9 questions about

determining the socio-demographic characteristics of the participants. These questions are composed

of multiple choice and open ended questions. At Gaziantep University, a total of 228 questionnaires

were administered in two weeks. Hypotheses related to individual creativity in terms of socio-

demographic characteristics of university students were formed in the research. Independent sample

T-test and One-Way ANOVA were performed to test these hypotheses. According to the results

obtained from the research, it was determined that only the membership of the club or the community

in the socio-demographic characteristics of the university students made a meaningful difference on

the individual creativity of the students. In this context, university students should be supported to be members of clubs or communities in order to increase their individual creativity.

Keywords: Creativity, Individual Creativity, Innovation.


Muhasebe Meslek Mensuplarının Demografik Özelliklerinin Etik Karar

Alma Davranışı Üzerine Etkileri: Gaziantep İlinde Bir Araştırma

The Effects Of Demographic Characteristics Of Accounting

Professionals On Their Ethical Decision Making Behaviors: A Case Study In Gaziantep

ÖZET

Muhasebe meslek mensuplarının topluma karşı olan sorumlulukları, diğer meslek mensuplarına oranla

daha fazladır. Bu nedenle de çok sayıda kurum ve kuruluş, etik ile ilgili standartlar yayınlamaktadırlar

veya üyelerine bu konuda tavsiyeler vermektedirler. Muhasebecilerin etik davranış ortaya koyması

mesleklerinin güvenilirliği için oldukça önemlidir. Ayrıca muhasebe meslek mensuplarının etiğe bakış

açıları meslek ortamında karşılaşılaştıkları etik ikilemlerde karar verme aşamasını etkilemektedir. Bu

çalışmada, MMM’nin etik karar alma davranışları ile demografik özellikleri arasındaki ilişkilerin

araştırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda Gaziantep ilinde faaliyet gösteren muhasebe meslek

mensuplarına online anket uygulanmıştır. Anket formu iki bölümden oluşmaktadır. Anket formunun

birinci bölümde beş temel meslek etiği kavramına (tarafsızlık, doğruluk-dürüstlük, gizlilik ve mesleki

davranış ilkeleri, mesleki yeterlilik) yönelik olarak geliştirilen 10 adet senaryo bulunmaktadır. Anketin

ikinci bölümünde ise demografik özellikler yer almaktadır. Muhasebe meslek mensuplarının meslek

etiği ile alakalı görüşleri 5’li likert tipi ile değerlendirilmiştir. Bir aylık süre içerisinde 104 online anket

cevaplanmıştır. Araştırmada muhasebe meslek mensuplarının demografik özellikleri ile etik

davranışlara yönelik oluşturulan senaryolara verdikleri cevapların bir farklılık gösterip göstermediğinin

bulunması için hipotezler oluşturulmuştur. Bu hipotezleri test etmek için bağımsız örneklem T Testi ve

Tek Yönlü ANOVA (One-Way ANOVA) yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, meslek

mensuplarının yaşları ve iş deneyimleri ile etik karar almaları arasında anlamlı bir farklılık olduğu tespit

edilmiştir. Literatürden farklı olarak muhasebe meslek mensuplarının iş deneyimi ile etik karar almaları

arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Bu sonuç dikkat çekicidir. Bunun nedenlerinin irdelenmesi

ve derinlemesine bilgi edinmek adına gelecekte nitel bir araştırma yapılmasının literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Etik, meslek etiği, muhasebe meslek etiği.

Fatma ARSLAN

Gaziantep Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü

Gaziantep-Türkiye

[email protected]


ABSTRACT

Accountants' responsibilities towards collecting are greater than those of other professionals. For this

reason, a large number of institutions and organizations publish standards on ethics or give their

members advice on this issue. Accountants' ethical behavior is very important for the credibility of

their profession. In addition, ethical perspectives of accounting professionals influence the decision-

making process in the ethical dilemmas they face in the professional environment. In this study, it is

aimed to investigate the relationship between ethical decision making behavior and demographic

characteristics of professional accountants. In this context, an online questionnaire was applied to the

accounting professions operating in the province of Gaziantep. The questionnaire consists of two parts.

In the first part of the questionnaire, there are 10 scenarios developed for the five basic concepts of

ethics (impartiality, honesty, honesty, privacy and professional conduct principles, professional

competence). The second part of the questionnaire contains demographic characteristics. The

opinions of professional accountants related to professional ethics were evaluated with the 5-point

likert type. During the one month period, 104 online surveys were answe red. In the study, hypotheses

were formed to find out whether the answers given by the professional members of the accounting

profession to the scenario formed for the ethical behaviors and the demographic characteristics are

different. Independent sample T-test and One-Way ANOVA were performed to test these hypotheses.

According to the results obtained from the research, it was determined that there is a meningful

difference between the ages of the professionals and the work experience and ethical decisions.

Differing from the literature, there was a meaningful difference between the work experience of

accounting professions and ethical decisions. These results are remarkable. It is thought that the

qualitative research in the future will contribute to the literature in order to investigate the causes and to obtain in-depth knowledge.

Keywords: Ethics, professional ethics, accounting profession ethics.


Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Tercih Nedenleri ve Kariyer

Planlamaları Üzerine Bir İnceleme: Yusufeli Meslek Yüksekokulu Örneği

An Examination on the Preference Reasons and Career Planning of Vocational School Students: The

Sample of Yusufeli Vocational School

ÖZET

İnsanın geleceğini şekillendiren en önemli kararlardan birinin meslek seçimi olduğu ifade edilebilir.

Çünkü birey mesleğini seçerken bir bakıma gelecekteki yaşamını da belirlemektedir. Bu anlamda

bireyin sevdiği ve istediği mesleği seçmesi büyük önem arz etmektedir. Bu araştırma ile Artvin Çoruh

Üniversitesi Yusufeli Meslek Yüksekokulu bünyesinde bulunan Yerel Yönetimler ve Maliye

programlarında öğrenim gören öğrencilerin demografik yapıları, bu programları tercih etme nedenleri,

okulda sosyalleşme olanakları, kariyer planları ve meslek seçimleri hakkındaki görüşlerinin ortaya

konması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda 80 öğrenciye 4 açık uçlu olmak üzere 35 soruluk bir

anket uygulanmıştır. Ankete katılım öğrencilerin isteğine bağlı olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma

verileri 2017 yılı mayıs ayında toplanmış ve verilerin değerlendirilmesinde yüzde ve frekans dağılımları

kullanılmıştır. Elde edilen verilere göre; bu programları seçen öğrencilerin çoğunluğunun orta ve az

gelirli ailelere sahip olduğu, bu programları istemeyerek seçtikleri ve dikey geçiş sınavı ile 4 yıllık

üniversiteye geçme hedeflerinin bulunduğu belirlenmiştir. Ayrıca, şehir merkezine uzak yerde

konumlandırılan okullarında sosyalleşme imkanlarının bulunmadığını ifade etmişlerdir.

Anahtar Kelimeler: Meslek Yüksekokulları, sosyalleşme imkanları, meslek seçimi

ABSTRACT

It can be said that one of the most significant decisions that shapes the future of man is the choice of

profession. Because, when an individual chooses his occupation, also determines his future life. In this

sense, the individual prefers the profession he likes and desires is important. With his research, it was

aimed that to reveal the demographical structures, the reasons for choosing these programs, the

socialization opportunities, career plans and the choice of profession of the students in the Local

Administrations and Finance programs within the framework of Artvin Coruh University Yusufeli

Vocational school. For this purpose, a questionnaire of 35 questions including 4 open-ended questions

was applied to students. Participation in the survey depends on the requests of the students. The

Esra ÖZDEMİR Fatma NALBANT Uludağ Üniversitesi Çoruh Üniversitesi

Yenişehir İbrahim Orhan Meslek Yüksekokulu Yusufeli Meslek Yüksekokulu

Bursa-Türkiye Artvin-Türkiye




research data were collected in May of 2017 and the percentage and frequency distributions were

used in the evaluation of the data. According to findings, most of the students, who choose these

programs, have medium and low-income families, prefer these programs involuntary. It has been

determined that the students target transition to the 4-year university with vertical transfer

examination. Also, the students stated that there are no social facilities in school which is located far away from the city center.

Key words: Vocational schools, social facilities, choice of profession


Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Sosyal Medya Bağımlılık Düzeylerinin

Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi: Kırıkhan MYO Örneği

Investigation of Social Media Addiction of Vocational High School Students in Terms of Various

Variables: The Sample of Kırıkhan Vocational High School

ÖZET

Sosyal medya siteleri bireylerin birbirleriyle bağlantı kurduğu, ortak beğenilerini paylaştıkları mecralar

olarak son yıllarda oldukça popüler hale gelmişlerdir. Bu nedenle gençler arasında kullanım oranı

oldukça yüksek olmakla birlikte çevrimiçi kalma sürelerindeki artış bağımlılık oluşturma düzeyine

ulaşarak bireyleri olumsuz etkilemektedir. Bu çalışmada, meslek yüksekokulu öğrencilerinin sosyal

medya bağımlılık düzeyleri belirlenerek çeşitli değişkenler (cinsiyet, anne ve babanın eğitim düzeyleri,

meslekleri vs.) göre farklılaşıp farklılaşmadığı araştırılmıştır. Çalışmanın örneklemini 2016-2017 öğretim

yılı Kırıkhan Meslek Yüksekokulu’nda öğrenimine devam eden çeşitli bölümlerdeki 215 öğrenci

oluşturmaktadır. Çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada veriler; ilk bölümde demografik

bilgiler, ikinci bölümde ise veriler Sosyal Medya Bağımlılık Ölçeği (SMBÖ) ile öğrencilerden gönüllülük

esasına göre toplanmıştır. Ölçek 41 madde ve 4 boyuttan (meşguliyet, duygu durum düzenleme,

tekrarlama ve çatışma) oluşmaktadır. Veriler SPSS v.21 programıyla analiz edilmiştir. Çalışmadan elde

edilen verilerin güvenirlik katsayısı ,965 olarak hesaplanmıştır. Verilerin analizinde ortalama, frekans

değerleri hesaplanmış ve sosyal medya bağımlılıklarının bağımsız değişkenlere göre farklılaşmanın olup

olmadığını analiz etmek amacıyla bağımsız grup t- testi, tek yönlü ANOVA ve Kruskal Wallis-H

kullanılmıştır. Analizler sonucunda; Meslek yüksekokulu öğrencilerinin sosyal medya bağımlılığı

ölçeğinden elde edilen ortalama puanları 82,90 olarak bulunmuştur. Aynı zamanda meslek

yüksekokulu öğrencilerinin sosyal medya bağımlılık ve alt boyutlarının cinsiyete göre, babanın eğitim

düzeyine, ailenin ve öğrencinin ikamet ettiği yere, ailenin gelir düzeyine göre istatistiksel olarak

farklılaşmadığı (p>,05) bulunmuştur. Sosyal medya bağımlılığının anne eğitim düzeyine göre

tekrarlama, duygu durum düzenleme ve meşguliyet boyutlarına göre istatistiksel olarak farklılaşmadığı

(p>,05), çatışma boyutunda ise istatistiksel olarak anlamlı olarak farklılaştığı (p<,05) bulunmuştur.

Sonuçlar; Meslek yüksekokulu öğrencilerinin aldıkları ortalama puana (( �̅�=82,90) göre sosyal medyaya

“az bağımlı” olduklarını göstermiştir. Meşguliyet boyutundan aldıkları ortalama puanın 29,45, duygu

durum düzenlemede 12,00, tekrarlama boyutunda 9,11 olması bu alt boyutlardaki bağımlılıklarının “az

bağımlılık seviyesinde” olduğunu göstermiştir. Buna karşın çatışma boyutundan elde edilen ortalama

puanın 32,33 olarak bulunması öğrencilerin çatışmaya yönelik bağımlılıklarının olmadığını göstermiştir.

Ölçeğin geneline ve alt boyutlarına göre sosyal medya bağımlılığının cinsiyete, babanın eğitim

düzeyine, ailenin ve öğrencinin ikamet ettiği yere, ailenin gelir düzeyine göre istatistiksel olarak anlamlı

düzeyde farklılaşmadığı ortaya çıkmıştır. Çatışma boyutunda ise annesi okur-yazar olmayanların ilkokul

Fidan HAKKARİ

Mustafa Kemal Üniversitesi Kırıkhan Meslek Yüksekokulu

Hatay-Türkiye

[email protected]

mezunu olanlar ve ortaokul mezunu olanlara göre sosyal medya ile daha fazla çatışma halinde oldukları

bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: meslek yüksekokulu öğrencileri, sosyal medya, bağımlılık

ABSTRACT

Social media sites have become a trend among the youngsters in recent years as a tool for individuals

to connect with one another and share common feelings. For this reason, the increasing of its usage

frequency and staying online period among vocational high school students lead to addiction and

affect them unfavorable. In this study, social media addiction levels of students were investigated with

differential variables (such as gender, education level of mothers and fathers ect.). The subject of this

study consists of 215 students from various departments at the begining of spring semester of 2016-

2017 academic year, in Kırıkhan Vocational High School. The study was conducted by survey method.

Demographic information of students were collected in the first part. Social Media Addiction Scale is

used as data collecting tool in the second part. The scale consists of 41 items and 4 factors (Occupation,

Mood modification, Relapse and Conflict). The data were analyzed by SPSS v.21 program. In order to

test research hypothesis mean, frequency values, independent group t-test, one-way ANOVA and

Kruskal Wallis-H were used. The findings revealed that the mean score of social media addiction scale

was 82,90. At the same time, social media addiction scale and its sub-scales were not statistically

different according to sex, education level of parents, place of residence of family and students, income

level of family (p>,05). Social media addiction was not statistically different according to the level of

mother education at occupation, mood modification and relapse sub-scales (p>,05), but statistically

different in conflict sub-scale (p <,05). Results show that the vocational high school students are "less

addicted" on social media (�̅� = 82,90). The mean of occupation sub-scale score was 29,45, the mood

modification sub-scale score was 12,00, and the relapse was 9,11. These scores indicate that these

sub-scales had a "low addiction level". On the other hand, the mean score obtained from conflict sub-

scale was 32,33 and it indicates that the students had no conflict addiction. According to the social

media addiction and sub-scales, social media addiction level did not differ statistically according to the

sex, the education level of the parents, the place where the family and the student reside and the

family income level. According to conflict sub-scale scores, students’ whom mothers were non-literate

were found to have more conflict with social media than which were graduates from primary school and junior high school.

Key words: vocational high school students, social media, addiction


Aşçılık ve Turizm ve Otel İşletmeciliği Eğitimi Alan Öğrencilerin Sektöre

Yönelik Tutumlarının Belirlenmesi ve Demografik Değişkenlere Göre Değişiminin İncelenmesi: Meslek Yüksekokullarına Yönelik Bir Araştırma

Determination of the Attitudes Towards the Sector of the Students Who are Cooking,Tourism and Hotel Management

Education and Examination of the Change According to Demographic Variables: A Research for Vocational Schools

ÖZET

Turizm sektörünün yapısal özeliği rekabette sürdürülebilirliğin sağlanmasında çalışanların önemini

artırmaktadır. Sektörün ihtiyaç duyduğu niteliklere sahip personel yetiştirilmesi ve bu kişilerin sektörde

yer alması kaliteyi artıracağı gibi turizm sektörünün devamlılığı açısından son derece önemlidir. Mesleki

eğitimden beklenen değişime adaptasyonu sağlayan nitelikli personel yetiştirmenin ötesinde sektöre

yönelik olumlu tutumlara sahip ve bu sektörde çalışabilecek mezunlar yetiştirmektir. Bu yönde

hazırlanan bu çalışmanın amacı, önlisans düzeyinde aşçılık programı ve turizm ve otel işletmeciliği

programlarında eğitim gören ve turizm sektörünün ara eleman ihtiyacını karşılayan öğrencilerin

sektöre yönelik tutumlarını ortaya koymaktadır. Çalışma çerçevesinde öncelikle ikincil veriler

araştırılmış ve anket doğrultusunda birincil verilere ulaşılmıştır. Çalışmanın örneklemini Akdeniz

Üniversitesinin 2016-2017 Eğitim-Öğretim gören 122 öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmanın ikincil

amacı ise aşçılık ve turizm ve otel işletmeciliği programlarında öğrenim gören öğrencilerin tutumlarının

bazı demografik değişkenlere göre değişimi incelemektir. Araştırma doğrultusunda toplam 122

öğrenciden elde edilen veriler Sosyal Bilimler İstatistik Programı (SPSS- Social Science of Statistical

Program) ile analiz edilmiştir. Çalışmada analiz yöntemleri olarak, Frekans Analizi, Faktör Analizi,

ANOVA ve t Testi Analizleri kullanılmıştır. Faktör analizi ile öğrencilerin turizm sektörüne karşı tutumları

belirli faktör grupları altında incelenmiştir. ANOVA ve t testi Analizleri sonucunda, belirlenen faktör

grupları ile öğrencilerin demografik özellikleri arasında anlamlı farklılıkların olduğu görülmüştür. Elde

edilen sonuçların önemli ölçüde sektöre ve eğitime yön vermesi çalışmanın önemi ni artırmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Turizm ve Otel İşletmeciliği Eğitimi, Aşçılık Eğitimi, Tutum

ABSTRACT

The structural nature of the tourism sector is increasing the importance of employees in ensuring

sustainable sustainability. It is extremely important for the sustainability of the tourism sector, such as

the training of personnel with the qualities needed by the sector and the increase in the quality of their

Filiz ARSLAN

Akdeniz Üniversitesi Göynük Mutfak Sanatları Meslek Yüksekokulu

Antalya-Türkiye

[email protected]


participation in the sector. Beyond the training of skilled personnel who provide the e xpected change

adaptation from vocational education, it is to train graduates who have positive attitudes towards the

sector and can work in this sector. The purpose of this study, which is prepared in this direction, is to

show the attitudes of the students who are educated in associate degree cooking program and tourism

and hotel management programs and who meet the needs of the tourism sector's intermediary staff.

In the framework of the study, the secondary data were searched firstly and reached to the primary

data in the survey line. The sample of the study is composed of 122 students who were educated in

the 2016-2017 education period of Akdeniz University. The secondary purpose of the study is to

examine the changes in the attitudes of the students who are studying in the programs of cookery and

tourism and hotel management according to some demographic variables. The data obtained from a

total of 122 students in the research direction were analyzed with the Social Sciences Statistics

Program (SPSS- Social Science of Statistical Program). Frequency analysis, factor analysis, ANOVA and

t test analyzes were used as the analysis methods in the study. Through factor analysis, students'

attitudes towards the tourism sector were examined under specific factor groups. ANOVA and t-test

analyzes showed that there were significant differences between the determined factor groups and

the demographic characteristics of the students. Significantly increasing sector and training direction

of the results obtained increases the importance of studying.

Keywords: Tourism and Hotel Management Education, Cooking Education, Attitude


Avrupa Birliği’nde Kırsal Turizmin Tanımı, Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma İle

İlişkisi ve Türkiye İçin Çıkarılacak Sonuçlar

Definition of Rural Tourism in the European Union, Relation to Sustainable Rural Development and

Results to be Existed for Turkey

ÖZET

Küreselleşmenin ve ülkelerin kontrolsüz ekonomik büyüme isteğinin geri dönüşü çok zor ya da imkansız

olan sonuçlarından biri de çevre üzerine olan olumsuz etkileridir. Üretim ve tüketim hızla arttıkça alıcı

ortam olarak da işlev gören çevre bozulmaya ve doğal kaynaklar tükenmeye başlamıştır. Oysa ki şimdiki

kuşakların ihtiyaçlarının karşılanmasının gelecek kuşakların yaşam haklarından çalmadan yapılması yani

sürdürülebilirlik kavramı; çevre, ekonomi ve insan üçlüsünün küresel ölçekte birbirinden yararlanırken

birbirlerini yok etmemesi ve farklı bileşenlerle beslemesi kavramını beraberinde getirmektedir.

Sürdürülebilirlik kavramının bir ülkenin kalkınmasının en önemli bileşenlerinden olan kırsal

kalkınmadaki iz düşümü ise kalkınma faaliyetlerinin devamlılığının korunurken, kırsal hayatın

doğallığının bozulmamasıdır. Bu çalışmanın başlıca amacı kavram olarak sürdürülebilir kırsal

kalkınmanın tanımını yapmak ve kırsal kalkınmanın önemli bir aracı olan kırsal turizmin önemini ortaya

koymaktır. Ayrıca son dönemde önemi giderek artan ve doğal hayatla iç içe yapılan bir faaliyet

olmasından dolayı talebi gittikçe yükselen kırsal turizm kavramı AB’nin de geliştirdiği politikalarla

kontrol altında tuttuğu bir konudur. Bu açıdan çalışmada kırsal turizm faaliyetinin AB açısından önemi

de ortaya koyulacak ve yapılan araştırmalardan Türkiye kırsal turizmi için çıkarımlar yapılacaktır. Bu

çalışma yürütülürken izlenecek yöntem öncelikle konu ile ilişkili yapılan akademik çalışmaların

incelenmesi olacaktır. Yapılan literatür taraması ile elde edilecek veriler özellikle OECD ve AB’nin konu

ile ilgili yaptığı tanımlardan faydalanılarak sentezlenecek ve yapılan sentezler Türkiye’de geliştirilecek olan kırsal turizm faaliyetleri için yorumlanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği, sürdürülebilir kırsal kalkınma, kırsal turizm

ABSTRACT

One of the consequences of globalization and countries' desperate or impossible return to

uncontrolled economic growth is the negative impact on the environment. As production and

consumption increase rapidly, the environment, which also functions as the receiving environment, is

deteriorating and natural resources are starting to run out. Yet the fact that the ne eds of the present

Filiz Ç. KARAFAKI

Ankara Üniversitesi

Beypazarı Meslek Yüksek Okulu

Ankara,Türkiye

[email protected]

generations are met without stealing the life of future generations, that is, the concept of

sustainability; The environment, economy and human trio do not destroy each other while benefiting from each other on a global scale and bring together the concept of feeding with different components.

One of the most important components of the sustainability concept of the development of an

country, rural development, is the decline in the naturalness of rural life while maintaining the

continuity of development activities. The main objective of this study is to define sustainable rural

development as a concept and to emphasize the importance of rural tourism, an important tool of

rural development. In addition, the concept of rural tourism, which is increasingly demanding due to

the fact that it is an activity that has been increasing in importance in recent years and which is

intertwined with natural life, is a subject that is under control with the policies developed by the EU.

From this point of view, the importance of rural tourism activities in terms of EU will be revealed in the

study and conclusions will be made for rural tourism in Turkey. The method to be followed in the

course of this study will first be to examine the academic studies related to the subject. The method

to be followed in the course of this study will first be to examine the academic studies related to the

subject. The data obtained by literature search will be synthesized by using the definitions of OECD

and EU related to the subject and the syntheses will be interpreted for the rural tourism activities to be developed in Turkey.

Key Words: European Union, sustainable rural development, rural tourism


Turizm ve Otel İşletmeciliği Programlarında İnanç Turizmi Odaklı Bir Eğitim

Modeli Önerisi: Efes Meslek Yüksekokulu (Selçuk-İzmir) Örneği

A Faith Tourism-Oriented Education Model Proposal in Tourism and Hotel Management Programmes: Efes Vocational School (Selçuk-İzmir) Sample

ÖZET

Dünya genelinde yaşanan küreselleşme süreci birçok endüstriyi etkilediği gibi turizm endüstrisini de

etkileyerek bu endüstrinin yapısını değiştirmiştir. Bu doğrultuda değişen tüketici taleplerini göz önünde

bulundurarak alternatif turizm türlerine yönelme ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla turizm ve otelcilik

alanındaki eğitim çıktılarının özellikle alternatif turizm çeşitleri arasında önemli bir yere sahip olan

inanç turizmine yönelik oluşturulması gerekmektedir. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC)

verilerine göre, turizm sektörü, 2015 yılında dünya genelinde doğrudan ve dolaylı olarak 7,2 milyon

kişiye istihdam yaratmıştır. Diğer bir taraftan, 2026 yılına kadar turizm ve seyahat sektöründe işgören

sayısının 370 milyona ulaşması, her 9 istihdamdan 1'inin sektörden olması öngörülmektedir. Bu

nedenledir ki Turizm ve Otel İşletmeciliği programları meslek yüksekokulları arasında en çok tercih

edilen programlar arasındadır. Bunun altında yatan gerçek, mezunların diğer meslek dallarına göre çok

daha kolay istihdam edilebileceği inancıdır. Ancak dünya genelinde turizm alanında yaşanan değişimler

dikkate alındığında, Türkiye’nin de mevcut potansiyelden yararlanılabilmesi için sektörde uygulanan

eğitim müfredatının güncel ihtiyaçlar doğrultusunda revize edilmesi yararlı olacaktır. Bu farkındalıkla

yola çıkarak vizyonu ve misyonunu inanç turizmi odaklı oluşturan Efes Meslek Yüksekokulu’nun Turizm

ve Otel İşletmeciliği programı, bu alandaki ihtisaslaşmaya örnek bir model teşkil etmektedir. Efes

Meslek Yüksekokulu, sahip olduğu kültürel varlıklar ile UNESCO Dünya Miras listesinde bulunan

İzmir’in Selçuk ilçesinde kurulmuştur. Efes Meslek Yüksekokulu Turizm ve Otel İşletmeciliği programı,

diğer turizm ve otel işletmeciliği programları ile aynı isme sahip olsa da, de rs müfredatı, bağlı

bulunduğu yörenin avantajlı ve değerlendirmeye müsait potansiyeli göz önüne alınarak

oluşturulmuştur. Bu bakımdan çalışmanın ana amacı, turizm alanında eğitim-öğretim veren meslek

Gamze ÖZOĞUL Eda AVCI İrfan YILDIZ

Dokuz Eylül Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi

Efes Meslek Yüksekokulu Efes Meslek Yüksekokulu Efes Meslek Yüksekokulu

Selçuk/İzmir – Türkiye Selçuk/İzmir – Türkiye Selçuk/İzmir – Türkiye


Murat HATİPOĞLU

Dokuz Eylül Üniversitesi

Efes Meslek Yüksekokulu

Selçuk/İzmir – Türkiye

[email protected]





yüksekokullarındaki ders müfredatının, kurulu bulunduğu bölgenin inanç turizmi potansiyeline sahip

olması durumunda, bu turizm potansiyelinin öne çıkarılarak ihtisaslaşmaya yönelik oluşturulmasına

vurgu yapılmasıdır. Turizm ve Otel İşletmeciliği programlarında yer alan ders içeriklerinin inanç turizmi

çerçevesinde değerlendirilmesi ve mevcut durumun ortaya konması bakımından bu çalışma betimsel

bir çalışmadır. Bu doğrultuda, inanç turizmine sahip bölgelerdeki Turizm ve Otel İşletmeciliği

programlarında verilen eğitimin mevcut durumu incelenmiş ve inanç turizmi yönünde verilen eğitimin

yetersiz olduğu bulgulanmıştır. Diğer yandan Türkiye’nin coğrafi konumu nedeni ile sahip olduğu inanç

turizmi potansiyelinin yeterince kullanılmadığı göz önüne alınarak çalışmanın sonuç kısmında öneriler geliştirilmiştir.

Anahtar kelimeler: Efes Meslek Yüksekokulu, eğitim modeli, inanç turizmi, alternatif turizm

ABSTRACT

Globalization process that is experienced worldwide has influenced tourism industry and changed the

structure of this industry, just as it has influenced many industries. In line with this situation, the

necessity of moving to alternative tourism types has emerged considering the changing consumer

demands. Therefore, it is essential to build the education outputs in the field of tourism and hotel

management directed specifically for faith tourism, which has a significant place among the types of

alternative tourism. According to the data of World Travel and Tourism Council (WTTC), tourism sector

created labour for 7.2 millions of people worldwide in 2015, both directly and indirectly. On the other

hand, the number of employees in tourism and travel sector is estimated to have reached 370 million

by 2026, with 1 out of every 9 employees from the sector. That is why, Tourism and Hotel Management

programmes are among the most preferred programmes in the vocational schools of universities. The

reality lying beneath this is the belief that the graduates can be much more easily employed when

compared to other professions. However, considering the changes in tourism around the world, it will

be useful to revise the education curriculum applied in the sector in accordance with the current needs

so that Turkey can benefit from the present potential . Setting off with this awareness, Tourism and

Hotel Management programme in Efes Vocational School, which forms its vision and mission with the

focus on faith tourism, constitutes an example model for the specialization in this field. Efes Vocational

School was founded in Selçuk district of İzmir city, which is in the World Heritage list of UNESCO with

its cultural assets. Although Tourism and Hotel Management programme in Efes Vocational School has

the same name with other tourism and hotel management programmes, its academic curriculum was

formed by taking into consideration the advantageous and appraisable potential of the region. In this

regard, the main aim of this study was to emphasize the formation of the curriculum in the vocational

schools that offer tourism education and training in order to be specialized by putting forth the tourism

potential of the region, on the condition that these regions where the vocational schools are

established have the potential of faith tourism. This study is a descriptive study in terms of evaluating

the course contents of tourism and hotel management programmes within the framework of faith

tourism and revealing the current situation. In this respect, the present situation of the education

offered in tourism and hotel management programmes in the regions with faith tourism was analyzed

and it was resulted that the education given in terms of faith tourism was insufficient. On the other

hand, taking into account the fact that faith tourism potential that Turkey owns due to its geographical

location is not being used adequately, suggestions have been developed in the conclusion section of

the study.

Key words: Efes Vocational School, education model, faith tourism, alternative tourism.


İstihdam Politikaları Çerçevesinde Girişimcilik Eğitimleri, Girişimcilik

Eğilimleri ve Girişimciliği Etkileyen Faktörler: Muğla Örneği

Entrepreneurship Training in the Framework of Employment Policies, Entrepreneurship Disposition

and Factors Effecting Entrepreneurship: Muğla Case

ÖZET

Global değişimlerin etkisiyle dönüşen üretim sistemine bağlı olarak girişimciler küresel ölçekte

etkinliklerini arttırmışlardır. Bireylerin kendi iç motivasyonlarını yapacakları işe yansıtma kapasitesinin

üretim gücüne dönüştüğü küçük ve orta ölçekteki işletmelerin sayısının artmasının, istihdam yaratma

ve ekonomik büyüme için oldukça etkili olduğu varsayımı ile kamu otoriteleri de büyüme ve kalkınma

stratejilerinde küçük ve orta ölçekteki işletmelerin kurulması yönündeki desteklerini

çeşitlendirmişlerdir. Hatta kurulan işletmelerin istihdama yapacakları katkıyı desteklemek amacıyla da farklı uygulamaları hayata geçirmişlerdir.

Ekonomik kalkınmada ve istihdama katkı sağlamada önemli bir rol üstlenen girişimciler, günümüzde

kamunun aktif istihdam politikaları çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu politikaları desteklemek amacıyla

Türkiye İş Kurumu, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ve

çeşitli sivil toplum kuruluşları paydaşlığında yürütülen Uygulamalı Girişimcilik Eğitimleri yapılmaktadır.

Girişimcilik eğitimi alanların, iş fikirlerini geliştirmeleri ve başarılı bir işletme kurabilmeleri için, iş kurma

ve yürütme bilgi ve becerilerini kazandırma ve rekabet güçlerini geliştirmelerine yönelik katkı sağlamak

amaçlanmaktadır.

Girişimcilik eğitimlerinin, katılımcılara sağladığı faydanın ölçülmesi ve sonuçların aktif istihdam

politikalarının geliştirilmesinde kullanılması ülke ekonomisi için oldukça önemlidir. Yapılan bu çalışma

ile Muğla'da girişimcilik eğitimi alanların girişimcilik eğilimi düzeyleri ile girişimcilik eğilimi faktörlerinin

belirlenmesi ve demografik özelliklere göre farklılıklarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç

doğrultusunda hazırlanan anket formları Muğla Ticaret Odası eğitimlerine katılanlara uygulanmıştır.

Uygulanan anketler ile elde edilen veriler SPSS programı ile değerlendirilerek t testi ve anova testi ile

analiz edilmiştir.

Anahtar Kelimeler:Ekonomik Kalkınma, İstihdam ve Girişimcilik Eğilimleri.

ABSTRACT

Based on the production system transforming with the effect of global changes, entrepreneurs are

becoming more important in the global scale. The increasing number of small and medium-sized

Gülay ÖRMECİ

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

Muğla-Türkiye

[email protected]


enterprises, where the capability of reflecting one’s inner motivation to production power, is very

effective for creating additional jobs and economic growth. Depending on this assumption, public

authorities have diversified the methods to support the establishment of small and medium-sized

enterprises as nation’s growth and development strategies. They even utilized diversified practices in

order the new established enterprises to contribute to increase the employment.

The entrepreneurs, having important role in economic growth and contributing to employment, are

approached by the public authorities on the basis of active employment policies. With the aim of

supporting these policies, Practical Entrepreneurship Trainings are executed with the cooperation of

Turkish Employment Agency, The Institution for the Support of Small and Medium size Enterprises and

some non-governmental organizations. In order the entrepreneurship trainees to improve the

business ideas and establish a successful enterprise, the goal of the programs is offering the business

establishment and execution knowledge and skills and improving competition advantage.

Evaluation of the contribution of entrepreneurship trainings and the use of the results in order to

improve active employment policies is critical for our country’s economy. In the study, these are

aimed: The determination of the entrepreneurship disposition of the trainees in Muğla and the

entrepreneurship disposition factors, examination of the differences based on demographic

properties. The survey forms, prepared with this aim, are given to the trainees who attended to the

trainings of Mugla Chamber of Commerce and Industry. The data obtained with filled survey forms is

evaluated via SPSS software program and analyzed by Anova test.

Key Words: Economic Development, Employment and Entrepreneurship Dispositions


POZİTİF PSİKOLOJİK SERMAYE ÖRGÜTSEL GÜVEN VE DUYGUSAL BAĞLILIK

İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA

ÖZET

Araştırmanın amacı pozitif psikolojik sermaye ile örgütsel güven ve duygusal bağlılık arasındaki ilişkileri

incelemektir. Çalışanların olumlu iş tutum ve davranışları ve örgüt performansı üzerindeki etkilerine

ilişkin çok sayıda alan araştırması mevcuttur. Pozitif psikolojinin odağının bireyi mutlu kılan nedenlere

yönelmesi pozitif psikolojik sermayenin doğmasına bu yönde çalışmalar yapılmasına yol açmıştır.

Örgütsel güven çalışanın bulunduğu iş ortamında kendisine herhangi bir zarar gelmeyeceği, kötü niyetli

bir davranışa maruz kalmayacağı inancıyla savunmasız kalma isteği olarak yorumlanmaktadır. Duygusal

bağlılık ise, çalışanların çalıştıkları işletmeleri sevmesi içten ve isteyerek işletmelerine bağlı o lmasını

ifade etmektedir. Pozitif psikolojik sermayenin örgütsel güven ve duygusal bağlılık değişkenlerini

olumlu yönde etkileyeceği beklentisi ile araştırma yapılmak istenmiştir. Çalışmada kavramsal çerçeve

verilmiş ve uygulama Doğu Karadeniz bölgesinde bulunan Çaykur işletmesi çalışanları üzerinde

yapılmıştır. Bu kapsamda hazırlanan anket formu 180 çalışan üzerinde uygulanmıştır. Verilerin

analizinde IBM SPSS STATISTİCS 20 paket programı kullanılmış ve değişkenler arasındaki ilişkileri

belirlemek için, korelasyon ve çoklu regresyon analizlerinden yararlanılmıştır. Analiz sonuçları pozitif

psikolojik sermaye ile çalışanların olumlu iş tutum ve davranışları arasında anlamlı bir korelasyon

olduğu yönündedir. Pozitif psikolojik sermayenin örgütsel güven ve duygusal bağlılık üzerinde olumlu etkilerinin bulunduğu saptanmıştır. Sonuçlar alanda yapılan diğer çalışmaları destekler niteliktedir.

Anahtar Kelimeler: Pozitif psikolojik sermaye, örgütsel güven, duygusal bağlılık

ABSTRACT

The aim of the research is to examine the relationship between positive psychological capital and

organizational trust and emotional attachment. There are numerous field surveys of employees'

positive work attitudes and behaviors and their effects on organizational performance. Positive

psychological capital explores the causes of individual happiness. Organizational trust is interpreted as

a desire to remain vulnerable in the business environment in which the employee is not believed to be

exposed to harm or malicious behavior. Emotional commitment refers to the fact that employees are

willing and willing to operate businesses that they work with. This research is based on the expectation

that positive psychological capital will positively affect the variables of organizational trust and

emotional commitment. A conceptual framework was given in the study and the implementation was

Güler Dinçel YANIK

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi

Rize-Türkiye

[email protected]

carried out on Çaykur management employees in the Eastern Black Sea region. The survey form

prepared in this context was applied on 180 employees. In the analysi s of the data, the IBM SPSS

STATISTICS 20 package program was used and correlation and multiple regression analyzes were used

to determine the relationships between the variables. Analysis results indicate that there is a

significant correlation between positive psychological capital and positive job attitudes and behaviors

of employees. Positive psychological capital has positive effects on organizational trust and emotional attachment. The results support other work done in the field.

Key words: Positive psychological capital, organizational trust, emotional commitment


Konya Ve Karaman Merkez Ve Bağlı İlçeleri İç Göç Analizi

The Analysıs Of Immıgratıon In Konya And Karaman Centre And Theır Dıstrıcts

ÖZET

Türkiye’de dış göçlerin yanısıra, iç göçler de gelecek açısından önemli problemlere işaret etmektedir.

Özellikle kırsaldan kente göçlerin durdurulabilmesi için, her bölge özelinde incelemelerin yapılmasına

ihtiyaç vardır. Çünkü bir bölgedeki iç göçün nedeni itici nedenler veya bunlardan birkaçı, başka bir

bölgedeki iç göçün nedeni çekici nedenler veya bunlardan birkaçı olabilir. Yerel düzeyde politikalara

yön verecek, bu sayede kaynakların doğru şekilde kullanımına katkı sağlayacak ve stratejik girişimlerin

niteliğini belirleyecek tespitler, yerel idareler için yüksek düzeyde önem taşımaktadır. Bu kaygıdan yola

çıkarak bu araştırmanın amacı, TR52 Düzey 2 Bölgesi olan Konya ve Karaman’daki iç göçün yapısını

ortaya koymaktır. Araştırmanın evrenini, son 3 yıl içerisinde net göç hızı pozitif olan (başka bir deyişle

göç almış) Konya’nın 9 ve Karaman’ın 2 ilçesinde yaşayan ve son 5 yıl içerisinde en az 1 yıl süreyle

buraya göç etmiş olan kişiler (N=33.486) oluşturmaktadır. Araştırmada tesadüfi örnekleme ve tesadüfi

olmayan örnekleme yöntemleri aynı anda kullanılmıştır. Bu bağlamda araştırmanın örneklemini ise,

evren içinden kota örnekleme ve basit tesadüfi örnekleme yöntemleri kullanılarak seçilen 500 kişi

oluşturmaktadır (n=500). Araştırmada kağıda basılı anket kullanılmış olup, yüzyüze görüşme

yöntemiyle bu anketler göçerlere uygulanmıştır. Anketlerden elde edilen veriler SPSS 21.0

programında çözümlenerek, Konya ve Karaman bölgesindeki iç göçün yapısı incelenmiştir. Bu

değerlendirmelerde merkezi eğilim ölçüleri ve çeşitli istatistiksel analiz yöntemleri kullanılmıştır.

Araştırma kapsamında izlenen metot, farklı bölgelerde uygulanarak, bölgeler arası iç göç nedenleri ile

ilgili karşılaştırma imkanı verebilir. Araştırmadan elde edilen bulgular, bölgedeki merkezi ve yerel

yönetimlerin yönetim kademelerine ve bu alanda çalışan akademisyenlere önemli sonuçlar

sunmaktadır. Ayrıca araştırmanın konuyla ilgili yazına, ampirik açıdan önemli katkılar sunacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Göç, iç göç, Konya, Karaman, itici nedenler, çekici nedenler.

ABSTRACT

In Turkey, immigration also point to significant problems for the future as well as external migration.

Especially for the rural to urban migration can be stopped there is a need to determine of each specific

region. Because pushing factors can be cause by immigration in a region, in another region pulling

Hakkı M. AY Ali ERBAŞI

Selçuk Üniversitesi Selçuk Üniversitesi

Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu

Konya/Türkiye Konya/Türkiye




factors can be. Determinations directed to the local level, so that will contribute to the proper use of

resources and to determine the nature of the strategic initiatives have important for a high level of

local authorities. Based on this concern, the purpose of this research is to analysis the structure of

immigration especially from the countryside to the city in Konya and Karaman in TR52 Level 2. The

population is formed people who live in 9 districts in Konya and 2 districts in Karaman and in the last

5 years at least for 1 year have moved here (N= 38.853). In this research, random sampling and non-

random sampling methods are used together. In this context, the sample of the research is formed 500

people who selected through quota sampling and simple random sampling method in population (n=

500). In this research printed on paper survey methods will be used and these questionnaires will be

applied to immigrant used by face to face interviews. The data obtained from the survey will be

analyzing using SPSS 21.0 program and will be determining pushing and pulling factors of immigration

in Konya and Karaman region. In this assessment, central tendency measures and variety statistical

analysis methods will be used. The method followed under study can give a show possibility of inter-

regional immigration causes by applied in different regions. Findings from research offers significant

results to the central and local levels of management, administration in the region and academicians

working in this area. Also it is expected to provide significant empirical contributions to related this

subject area.

Keywords: Migration, immigration, Konya, Karaman, pushing reasons, pulling reasons.


Elektrik Dağıtım Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği

Occupational Health and Safety in Electricity Distribution Sector

ÖZET

Bu çalışmada Elektrik Dağıtım Sektöründe iş kazaları ve meslek hastalıklarının meydana gelmesinin asıl

nedenlerinin incelenip iş hayatının ve sosyal yaşamın daha güvenli ve daha sağlıklı hale getirilmesi amaçlanmıştır.

Elektrik Dağıtım Sektöründe meydana gelen sorunlar üzerine çalışmalar yapılmış olup standartlara

uygun olmayan malzemeler ve mevzuat dışı uygulamalar belirlenmeye çalışılmıştır. İş kazalarının ve

meslek hastalıklarının daha az rastlandığı kurumlarla karşılaştırmalar yapılarak standartlara uygun

olmayan malzemeler ve mevzuat dışı uygulamalar saptanmıştır. Ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği

Kanununun ve bu kanunla ilişkili yürürlükte bulunan mevzuatın yetersiz olduğu, uygulamaların eksik,

cezai yaptırımların yeterince bağlayıcı olmadığı ve ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği kültürünün yeterince oluşmaması nedeniyle iş kazaları ve meslek hastalıklarının meydana geldiği anlaşılmıştır.

Elde edilen veriler sonucunda çalışanlarımızın daha sağlıklı, işletmelerimizin daha güvenli hale

getirilebileceği tespit edilmiştir. Bu yüzden mevzuat kapsamında çalışanların ve işletmelerin korunması

için ortamın, ortamda kullanılan malzemelerin ve kullanılan kişisel koruyucu donanımların en etkin hale getirilmesinin gerekliliği ortaya konulmuştur.

Anahtar Kelimeler : Elektrik-İşçi Sağlığı-İş Güvenliği-İş Kazası-Meslek Hastalığı

ABSTRACT

In this study, it is aimed to make business life and social life safer and healthier by investigating the

main reasons of occupational accidents and occupational diseases in electricity distribution sector.

It is tried to determine materials which don’t comply with the standards and non -legislative

implementations with researches about occurring problems in Electricity distribution sector. Non-

standard materials and non-legislative implementations are detected by making comparisons with

Halil İbrahim ŞAHİN Ahmet Fevzi SAVAŞ

Yunak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi

İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi

Konya – Türkiye Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü

[email protected] Bilecik – Türkiye

[email protected]


institutions encountering less occupational accidents and occupational diseases. Due to inadequacies

in occupational health and safety law and in the legislations relevant with this law in our country, l ack

of implementations and not having a binding force in penal sanctions, and not developing the culture

of occupational health and safety enough in our country; it is understood that occupational accidents

and occupational diseases occur.

As a result of the obtained data it is identified that our employees could be healthier and our

businesses could be safer. Therefore in order to protect the employees and the businesses within the

scope of legislations, it is presented the necessity of maximizing the usage of setting, materials used in

the environment and personal protective gear or equipment.

Keywords : Electricity-occupational health-occupational safety-occupational accident-occupational disease

IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, Sayfa (Pages): 93 - 94

Artırılmış Gerçeklik ile Mesleki Eğitim Planlaması

Vocational Education Planning with Augmented Reality

Yrd.Doç.Dr. Murat KADEMLİ



[email protected]

Dr. Ertan Yesari HASTÜRK



[email protected]

Özet

Bu çalışmada, artırılmış gerçeklik ve mesleki eğitim alanına uygulanabilirliği tartışılmıştır. Artırılmış

gerçeklik, gerçek dünyadaki çevrenin ve içindekilerin bilgisayar tarafından üretilen ses, görüntü, grafik

ve konum sensörleri verileriyle zenginleştirilmesi ile gerçek dünya ve sanal görüntülerin bir araya

getirildiği fiziksel görünümdür. Diğer bir değişle Artırılmış gerçeklik, gerçeklik algısının bilgisayar

tarafından değiştirilmesi ve artırılmasıdır.

Teknoloji kişinin gerçekliğini zenginleştirme işlevini görür. Buna karşın sanal gerçeklikte ise gerçek

dünya yerine tasarlanıp canlandırılmış tümüyle bilgisayar ile üretilmiş bir dünya vardır.

Gerçek dünya görünümü ile harmanlanarak kolaylıkla içerik hazırlanabilmesi ve günlük hayatta

rahatlıkla kullanılabilmesi dolayısıyla arttırılmış gerçekliğin uygulama alanları (eğitim, sağlık, tasarım,

üretim, gösterim, simülasyon, oyun, analiz, vb.) sanal gerçekliğe göre çok daha fazladır. 2020 yılına

kadar arttırılmış gerçekliğin çok yoğun şekilde her sektörde kullanılmaya başlanacağını

değerlendirmektedir.

Özellikle mesleki eğitim uygulamalarında, çok pahalı, tehlikeli, üretilmesi ve/veya montaj edilmesi,

sökülmesi takılması saatler hatta günler alan tamir bakım ve/veya üretim işlerinin çok kısa sürede,

güvenli bol tekrar edilerek ve sadece laboratuvar, atölye veya sanayi yerine basit bir dijital ekipman ile

sağlanabilecek olması, mesleki eğitimde yaşanan uygulama eksikliğine çare olmasının yanında

kazandırdığı, zaman ve maliyetlerde sağlanacak azalma sayesinde mesleki eğitim ile çok daha nitelikli

ve kendini geliştirebilen teknolojiyi yakından takip etme konusunda yetenekli nesiller yetiştirmekte son

derece önemli bir yer tutacaktır. Bu konuda öncü olan kurum ve işletmeler ise gelecek on yıllarda

endüstriye yön veren önemli bir konuma ulaşacaklardır.

Anahtar Kelimeler : Mesleki Eğitim, Artırılmış Gerçeklik, Endüstri Uygulaması

Abstract

In present study, the augmented reality and applicability to vocational education are argued.

Augmented reality is a kind of physical vision which the all sensing signals in environment in real world

by sensors such as voice, movement, vision, location and virtual graphical data by producing computer

brings together. In other words, the real signals are changed, developed and augmented by computers.



In virtual world, all visions are created by computer unlike augmented reality. The augmented reality

has unlimited applicable sector such as education, medical sciences, design, production, simulation,

game producing etc.. Because of its easy content preparation by using real data and easy usage of daily

life comparing to virtual application. It will gain more importance in every part of life till 2020.

Especially, in vocational education practises are very expensive, dangerous and taking too much time

of montage, production and/or plug-in plug-out of materials which studies on it. However, the usage

of augmented reality application will help to raised qualified person for industry who have an ability

about following and using new technologies. The vocational education will go out from laboratory,

atelier or industry to simple digital equipment that can be studied in anywhere and it will supply to

gain time and money, it will also supply safety in practical education.

The institute and companies who have noticed about the real potential of augmented reality

application will be directed all the industry in next years and they have very important statue.

Keywords: Vocational Education, Augmented Reality, Industry Application


Öğrencilerin Gevaş ve Başkale Meslek Yüksekokulları Bitkisel ve Hayvansal

Üretim Bölümlerini Tercih Nedenlerinin Belirlenmesine İlişkin Bir Çalışma

A Study on Determining the Causes of Preference of Students in Department of Plant and Animal

Production of Gevaş and Başkale Vocational Schools

ÖZET

Bu çalışmanın amacı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Gevaş ve Başkale Meslek Yüksekokulları Bitkisel ve

Hayvansal Üretim bölümlerinde okuyan öğrencilerin tercih nedenlerini ortaya koymak ve mesleki

eğitim ile ilgili olarak yapılacak planlamalara ışık tutmaktır. Anket çalışması 2017 yılı içinde 178 öğrenci

üzerinde (Başkale Meslek Yüksekokulu’ndan 50 öğrenci, Gevaş Meslek Yüksekokulu’ndan 128 Öğrenci)

“gözlem altında anket” yöntemiyle yürütülmüştür. Sonuçlar incelendiğinde, ankete katılan öğrencilerin

%24.16’sı ilgili programlara “ilgi duyduğu için”, %13.48’i ise “dikey geçişle fakülte okumak için”

okuduğu programı tercih ettiği anlaşılmaktadır. Öğrencilerin okuduğu programdan mezuniyetleri

sonrasında hedefleri arasında %49.44 ile “dikey geçişle fakülte okumak” birinci sırada yer alırken bunu,

%17.98 oranında “kendi işini kurmak” ve %16.29 oranında da “mesleği ile ilgili bir devlet kurumunda

çalışma” hedefleri izlemektedir. Okulu bitirdikten sonraki hedef değişkenleri arasında kızlar genellikle

“dikey geçişle fakülte okumak” isterken, erkeklerde ise mezuniyet sonrası “beklentinin yüksek

olmadığı” saptanmıştır (p<0.05). Ki-kare analizi sonucunda cinsiyet ile öğrencilerin okudukları programı

tercih nedenleri arasındaki ilişki istatistik olarak önemli bulunmuştur (p<0.01). Öğrencilerin yarıya

yakınının tercih ve hedef olarak “dikey geçiş sınavıyla fakülte okumak” şeklinde bir düşüncelerinin

olması, meslek yüksekokulları mesleki eğitim hedefleri bakımından değerlendirilmesi gereken dikkat

çekici bir bulgudur.

Anahtar Kelimeler: Bitkisel ve Hayvansal Üretim, İş Olanakları, Tercih, Uyum Analizi, Lojistik Regresyon

ABSTRACT

The aim of this study is to reveal the reasons of preference of the students who study in Plant and

Animal Production departments at Gevaş and Başkale Vocational High Schools, Yüzüncü Yıl University

and to be a light on the plans to be made in relation to vocational education. The questionnaire survey

was conducted with the method of "under observation" on 178 (50 students from Başkale Vocational

High School, 128 students from Gevaş Vocational High School) students in 2017. According to the

results, it is understood that 24.16% of the students who participated in the survey has preferred the

Hasan ÇELİKYÜREK Özdal GÖKDAL Haydar BALCI

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adnan Menderes Üniversitesi Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Gevaş Meslek Yüksekokulu Çine Meslek Yüksekokulu Gevaş Meslek Yüksekokulu

Van – Türkiye Aydın – Türkiye Van – Türkiye





program because they are interested in the related programs. 13.48% of them have aimed the faculty

departments by transit exam. After the graduation, 49.44% and 17.98% of the students have aimed

"studying a faculty department” and "establishing their own business", respectively. Following these,

16.29% of the students have stated the aim of "working in a governmental institution related to their

profession". Among the target variables after graduation from the school, girls generally have wanted

to study faculty departments, while boys have not had a high expectation after graduation (p <0.05).

As a result of Chi-square analysis, the relationship between gender of the students and the reasons for

preference of the program was found statistically significant (p <0.01). According to the results, a

significant amount of the students is targeted to continue their studies in faculty departments. This situation should be questioned in terms of training objectives of vocational schools.

Key words: Plant and Animal Production, Job Opportunities, Preference, Compliance Analysis, Logistic

Regression


21. Yüzyıl Yetkinlikleri Çerçevesinde Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin

Akademik Performansını Arttıracak Öneriler

Suggestions To Increase The Academic Performance of Vocational Students In The 21st Century

Competence Framework

ÖZET

Ülkemizde ortaöğretimden sonra meslek yüksekokulları, mesleki ve teknik eğitimi tamamlayan ve

sektörün ihtiyacı olan kalifiye ara elemanı yetiştiren en değerli kurumlardır. Ticari, sanayi ve hizmet

sektörlerindeki gelişme, ülkelerin gelişmesini beraberinde getirir. Bu nedenle çağın gerektirdiği

donanımlara sahip ara eleman olan teknikerlerin başarısı sektörleri ve dolayısıyla ülke ekonomisini etkileyen büyük bir faktördür.

Çağımızın sosyal ve ekonomik kalkınma açısından en değerli gücü yetiştirilmiş, nitelikli insan gücüdür.

Bu nitelikler sadece meslekle ilgili bilgi ve beceriler değil; çağın gereği olan teknolojik gelişmelere uyum

sağlayabilme, başta ana dilde olmak üzere diğer bir dilde iletişimde yetkin olma, bilgi okur-yazarlığı,

kültürel farkındalığa sahip olma, kendini tanıma ve ifade edebilme, öğrenmeyi öğrenme gibi temel

yetkinliklerdir. Fakat MYO öğrenci profiline bakıldığı zaman genel olarak öğrencilerin bu bilgi ve

becerilere sahip olmadığı görülür. Üstelik akademik açıdan da başarısız olmaları durumu vahim bir hâle getirmektedir.

Çalışmamızda 21. Yüzyıl yetkinlikleri çerçevesinde MYO öğrencilerinde akademik performansı olumlu yönde etkileyecek öneriler sunulmuştur.

Anahtar sözcükler: Mesleki ve teknik eğitim, MYO öğrencilerinin başarısızlığı, 21. yy. yetkinlikleri

ABSTRACT

After secondary education in our country, vocational colleges are the most valuable institutions that

have completed vocational and technical education and have produced the intermediate qualification

that the sector needs. The development in the commercial, industrial and service sectors brings with

it the development of the countries. For this reason, the success of technicians as intermediaries with

the equipment required by the times is a major factor affecting the sectors and therefore the economy of the country.

Qualified human power are the most valuable power of in terms of social and economic development

of our age who has been cultivated. These qualifications are not just knowledge and skills related to

İlker AY Ertan Yesari HASTÜRK

Hacettepe Üniversitesi Hacettepe Üniversitesi

Hacettepe ASO 1. OSB MYO Hacettepe ASO 1. OSB MYO




the profession; To be able to adapt to the technological developments required by the age, to be

competent in communication on the other side, especially on the main level, knowledge literacy,

cultural awareness, self-recognition and expression, learning to learn. However, when looking at the

Vocational Student Profile, it is generally seen that the students do not have this knowledge and skills.

Moreover, they have to fail academically, which brings a terrible situation.

In our study, the 21st Century competencies within the framework of the academic performance of students in Vocational School were presented proposals that impact positively.

Key words: Vocational and technical education, failure of vocational school students, Competencies of 21st century


Ahşap Üzerine Betimlemeler: Kültürlerarası Etkileşim Aracı Olan Ahşabın

“Değerli Bir Nesne” Olarak Kabul Edilip Özümsenmesi (Ahşap İle Yaratıcılıkta Sınır Yoktur)

Depictions On Wood: Acceptation And Internalization Of Wood, Which Is An Intercultural

Interaction Tool, As “A Valuable Object” (There Is No End To The Creativity With Wood)

ÖZET

Kültürlerarası etkileşimde “Değerli Bir Nesne” olarak kabul edilip özümsenen ahşap, hayat boyu

öğrenme yaklaşımıyla gerçekleşen yenilikçilik ve yaratıcılık faaliyetlerinde özellikle ve öncelikle öne

çıkan bir doğal malzeme olduğu için, “Ahşap ile Yaratıcıl ıkta Sınır Yoktur” zemininde öznel mantalite

öngörüsüyle hazırlanan bu yazıda, 3 adet orijinal betimleme nezdinde, mümkün olduğunca değişik

tarzda ve yapıda oluşturulan özgün kompozisyonlarla ahşap hakkında betimlemeler yapılmıştır. Söz

konusu bu betimlemeler; Bologna Süreci kapsamında güncellenen Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği

müfredatı kapsamında, Hacettepe Üniversitesi lisans öğrencilerinin tümü için (Seçmeli Dersler Birimi

Koordinatörlüğü nezdinde) açılan yeni bir seçmeli ders olan “Kültürlerarası Etkileşimde Ahşabın

Önemi” dersi kapsamında yapılmıştır. Ahşapsever bakış açısıyla ülkemizde ilk kez tasarlanmış olan bu

dersle; doğal bir malzeme olan ahşap hakkında farkındalığa varılmasını sağlamak üzere, kültürlerarası

etkileşim kavramı perspektifinde ahşabın kültürlerarası etkileşimdeki yeri/önemi hususunda bilgi

verilmesi ve değişik kültürlerdeki olgusal kurgulanış biçiminin tasvir yordamıyla tanıtılarak ahşabın

kültürlerarası etkileşimdeki rolünün örneklenmesi amaçlanmıştır. Betimlemelere esas teşkil e den

çıkarımlar, mesleki/teknik bilgi temelinde içselleştirilmiş olup ahşapsever yaklaşımla yapılan bu örnek

betimlemelerde, (kültürlerarası etkileşimde seçkin bir doğal malzeme olarak benimsenen) ahşabı

tanıtmaya yönelik genel tasvirler ve ahşabın farkındalığını pekiştirici kuramsal açıklamalar yapılmıştır.

Mevcut her betimlemenin içeriği kendine özgü bir kurguda olup tasviri teşkil eden ayrıntı,

betimlemenin ilk satırında vurgulanmıştır. Buna göre; her betimlemenin ilk cümlesi, söz konusu

betimlemenin hem bir ön başlığıdır hem de giriş cümlesidir.

Anahtar Kelimeler: Ahşap, Kültürlerarası Etkileşim, Hayat Boyu Öğrenme, Yaratıcılık

İlker USTA

Hacettepe Üniversitesi

Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği

Beytepe, Ankara – Türkiye

[email protected]

ABSTRACT

As it is accepted and internalized as a valuable material within intercultural interaction, wood, which

is a natural material that stands out primarily with in innovation and creativity activities realized with

lifelong learning approach, has been depicted in this article in the following 3 original depictions with

distinctive compositions constructed with styles and structures as different as possible with a mentality

foresight upon the basis of “There is no end to the Creativity with Wood”. These sample descriptions

have been made for the course named “Importance of Wood in Intercultural Interaction”, a new

elective course for all undergraduate students of Hacettepe University, within the framework of the

curriculum of Wood Products Industrial Engineering, which has been updated within the scope of

Bologna Process. The implications forming a basis for these depictions were internalized with

professional/technical knowledge and in these depictions that were made with a woodlover approach;

certain theoretical explanations to strengthen wood awareness and general depictions to introduce

wood (considered as an exquisite natural material in intercultural interaction) were made. The content

of each presented depiction has its unique construct and the detail forming the depiction is

emphasized in the first line of the depiction. In accordance, the first sentence is both the pre-title and the introductory sentence of the depiction.

Key Words: Wood, Intercultural Interaction, Lifelong Learning, Creativity


Alkali Silika Reaksiyonuna Maruz Harçlarda Uçucu Kül Kullanımının Yapay

Sinir Ağları İle Modellenmesi

Modeling Flying Ash Usage With Artificial Neural Networks on Mortars That are Exposed to Alkali

Silica Reaction

ÖZET

Beton elamanlarda dayanıklılık açısından en büyük tehlike sebebi olan Alkali-Silika Reaksiyonu (ASR)

ortaya çıktığı ilk günden beri devletlerin bütçelerini aşırı derecede zorlamakta olup, Alkali -Silika

Reaksiyonu (ASR) Azaltılması yönündeki çalışmalar ülkelerin başlıca amaçları arasındadır.Halen birçok

ülke uygun beton karışımları deneyerek ASR’nin azaltılması hatta yok edilmesi için çalışmalar yapmaktadır.

Bu çalışma kapsamında Sakarya nehrinden alınan bölgemiz agregalarında ASTM-C 227 standardına

uygun ürettiğimiz numuneleri, ASTM-C 1260 standart koşularına uygun deney ortamına tabii tuttuk.

Elde edilen verilere göre hızlandırılmış harç çubuğu yönteminde kullanılan uçucu külün %25 ve üzeri çimento ile yer değiştirilmesi sonucu ASR’yi azalttığı tespit edilmiştir.

Bu aşamada elde edilen verileri yapay sinir ağlarında modelleyerek yeni oluşum sonuçlarına ulaştık.

Buna göre yapay sinir ağları modellemesi sonucu göre bulunan değerler, hızlandırılmış harç çubuğu

değerleri ile % 97 oranında denk düşerek sonuçlar bazında uygunluk sağlanmıştır.

Deney sistemlerinin uzun surely olması, kısa zamanda etkili sonuçlar göstermesi açısından yapay sinir ağlarının kullanılabilirliğini ortaya koymuştur.

Anahtar Kelimeler:Alkali Agrega Reaksiyonu, Yapay Sinir Ağları, Uçucu Kül, Harç, Hızlandırılmış Harç Metodu

ABSTRACT

Alkali-Silica Reaction ( ASR ), which causes the greatest danger in terms of durability on concrete

elements, excessively strains the countries budget since the emergence of the first day and that is why

Reduction Efforts of Alkali-Silica Reaction ( ASR ) are among the main objectives of the countries. Many countries are still trying to reduce ASR and even to destruct by experimenting mixtures of concrete.

In this study we put our samples, which we produced from aggregates that we got in accordance with

ASTM-C 227 standards from Sakarya river, in appropriate test environment in accodance with ASTM-

Korkmaz YILDIRIM Mensur SÜMER Yüksel Furkan YILDIRIM

Adnan Menderes Üniversitesi Sakarya Üniversitesi Sakarya Üniversitesi

Aydın MYO Mühendislik Fakültesi Mühendislik Fakültesi Efeler/Aydın Türkiye. İnşaat Mühendisliği İnşaat Mühendisliği [email protected] Serdivan/Sakarya Serdivan/Sakarya


C 1260 standard conditions. According to data obtained, after replacing 25 % of fly ash that is used in

accelerated mortar bar method with cement, ASR reduction has been found.

At this stage we have achieved results of new formation by modeling the obtained data to artificial

neural networks. Accordingly, the values that are found as a result of modeling the artifici al neural

networks, a 97 % conformity has obtained on the basis of the results by applying accelerated mortar

bar values.

While the experimental systems have long term and show effective results in a short time, it revealed tha availability of artificial neural networks.

Keywords:Alkali-Silica Reaction ( ASR ); Artificial Neural Networks (ANN); Fly Ash; Mortar; Accelerated Mortar Bar Method.


Nefritin Optik ve Termolüminesans Özelliklerinin İncelenmesi

Investigation of Nephritic Optical and Thermoluminescence Properties

ÖZET

Nefrit; aktinolit mineralinin bir çeşididir. Yeşim taşı olarak bilinen değerli taşın iki türünden biri olan

nefrit Ca2(Mg,Fe)5Si8O22(OH)2 kimyasal formülüne sahiptir. X-ışını ve beta ışınına karşı yüksek

termolüminesans (TL) cevabı vermektedir. Bu çalışmada Manisa’dan çıkarılan Nerfit mineralinin TL ve

optik özellikleri incelenmiştir. Bu amaçla mineralin 50-400 oC aralığında TL ölçümleri alınmıştır. Alınan

ölçümlerde 144 oC deki ana pikin yanında 100 oC civarında da bir TL piki görülmektedir. Nefritin optiksel

davranışını belirlemek amacıyla elektromanyetik spektrumun 400-800 nm aralığında soğurma

spektrumu incelenmiştir. Elde edilen spektrumda mineralin 625 nm civarında güçlü bir soğurma

bandına sahip olduğu görülmüştür. XRD ve element analiz sonuçları örnek içerisinde Pb ve Li başta

olmak üzere çeşitli safsızlıkların olduğunu göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: Nefrit, Termolüninesans (TL), Optik soğurma, XRD

ABSTRACT

Mehmet İsmail KATI

Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Deneysel Fen Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi,

Manisa-Türkiye, [email protected]

Murat TÜREMİŞ

Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, Manisa- Türkiye,

[email protected]

İlker Çetin KESKİN


[email protected]

Yasemin TUNCER


[email protected]

Ahmet ÇETİN


[email protected]

Rana KİBAR


[email protected]







Nephrit is a kind of actinolite mineral. Nephrite Ca2(Mg,Fe)5Si8O22(OH)2 one of the two types of precious

stone known as Yeşim stone, has yhe chemical formula. It gives high thermoluminescence (TL)

response against X-ray and beta radiation. In this study, TL and optical properties of Nephrite mineral

extracted from Manisa were investigated. For this purpose, TL measurements were taken at 50-400 oC

range of mineral. In the measurements; in addition to the main peak for Nephrite at 144oC, there is

also a pronounced TL peak at around 100oC. The absorption spectrum has been investigated that in

order to achieve optical behavior of nephrit at 400-800 nm of the electromagnetic spectrum. It has

been found that the obtained spectrum has a strong absorption band around 625 nm for mineral. The

XRD and elemental analysis of the sample showed that the sample includes several impurities particularly Pb and Li.

Keywords: Nephrite, Thermoluniescence (TL), Optical absorption, XRD


Alüminyum Kompozit Malzemelerin Otomobil Parçalarında Kullanımı

Availability of Aluminum Composite Materials in Automobile Parts

ÖZET

Alüminyum matrisli kompozit malzemelerin otomotiv sektöründe kullanımı giderek artmaktadır. Bu

kompozitler düşük yoğunluk, termal şok direnci, yüksek mukavemet/ağırlık oranı - aşınma ve korozyon

direnci, sertlik - yorulma mukavemeti vb. özellikleri nedeniyle tercih edilmektedirler. Bu çalışmada,

otomobil parçalarında kullanılabilecek Al2O3 ve TiB2 takviye elemanları içeren alüminyum matrisli

kompozitlerin üretimi ve mekanik özelliklerinden bahsedilmektedir. Üretim, "yerinde reaksiyonlar-

sıcak presleme" yöntemi ile gerçekleştirilmiş ve kompozitlerin sertlik-aşınma dirençleri ölçülmüştür.

Üretimde uygulanan 'ısıtma-soğutma hızı' parametresinin sertliği 3 kata, aşınma direncini ise 4 kata kadar artırdığı gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: otomobil, yerinde reaksiyonlar, sıcak presleme, sertlik, aşınma direnci

ABSTRACT

The use of aluminum matrix composite materials in automotive sector is progressively increasing.

These composites are preferred because of their lower density, thermal shock resistance, high strength

to weight ratio - wear and corrosion resistance - hardness - fatigue strength etc. properties. In this

study, production and mechanical properties of aluminum matrix composites with Al 2O3 and TiB2

reinforcing elements are mentioned which can be used in automobile structures. The production was

carried out by ‘in situ-hot pressing’ method and hardness - wear resistance were measured of

composites. It was observed that applied on production 'heating-cooling rate' parameter increased the hardness by 3 times and the wear resistance by 4 times.

Keywords: automobile, in situ, hot pressing, hardness, wear resistance

Metin ÖNAL Mehmet GAVGALI

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Erciş Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Meslek Yüksekokulu Van – Türkiye Erzurum – Türkiye [email protected] [email protected]




Göksu Nehri’nin Akarsu Taşımacılığı Yönünden İncelenmesi

Investigating The Navigation Of Göksu River

ÖZET

Gemi taşımacılığında birim taşıma fiyatlarının diğer taşıma sistemlerine göre daha ucuz olması

nedeniyle, başta Rusya, A.B.D. ve birçok Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkede iç su yolu

taşımacılığı gelişmiş, on binlerce km.’lik iç su yolları inşası yapılmıştır. Gemi taşımacılığının

geliştirilmesindeki esas amaç, ağır yükler için ucuz bir taşımacılığın sağlanmasıdır. Ülkemizde de

özellikle iç su yolu taşımacılığında henüz ciddi modern anlamda çalışmalar yapılmamış olması mevcut

su ulaşım potansiyelimizi gerektiği gibi değerlendirmediğimizi gösteriyor. Göksu nehri ülkemizin

Akdeniz Bölgesinde bu konuda çalışma yapılabilecek bölgelerden biri olarak görülüyor. Bu amaçla

Göksu Nehri üzerinde yer alan E17A014 Karahacılı ve D17A053 Kargıcak Akım Gözlem İstasyonları aylık

ortalama akım verileri ele alınmış, debi süreklilik ve debi zaman grafikleri çizilerek durum analizi

yapılmıştır. Kargıcak AGİ ortalama debisinin 64,73 m3/sn, tüm zamanın % 90’nında ise 36 m3/sn’den

büyük bir debinin geçtiği, Karahacılı AGİ ortalama debisinin ise 101,18 m3/sn, tüm zamanın % 90’ında

ise 50 m3/sn’den büyük bir debinin geçtiği belirlenmiştir. Nehrin akarsu taşımacılığı açısından

değerlendirilirken önce hidrolojisi ve topografyası incelenmiş gerek büyük debi değişimleri, gerek

düzensiz yatak şekilleri dolayısıyla azalan su derinliklerinin taşımacılık açısından olumsuz faktörler

oluşturduğu görülmüştür. Ancak çalışma alanı olarak belirlediğimiz Silifke ve Akdeniz arasının nehir

düzenlemesi metodu adı altında dip taramaları ile alçak akım derinliklerinin artırılması veya nehirdeki

suyun beslenerek düzenli bir debi elde edilmesi sayesinde akarsu taşımacılığının yapılabi leceği

kanaatine varılmıştır. Ayrıca nehir üzerinde seri bağlamalar yaparak düzenli bir akım rejiminin

oluşturulması ve sabit bir su yolu derinliğinin sağlanması şeklinde nehrin kanalize edilebileceği de

öngörülmüştür. Böyle bir projenin Taşucu Limanı ile bağlantısının da sağlanarak hataya geçmesi

özellikle Silifke İlçesi ve yakın bölgelerini doğrudan etkileyerek ekonomik olarak gelişmesine sebep

olacaktır. Ayrıca Silifke’den Taşucu limanına kadar düzenlenmiş bir su yolu büyük tonajlı gemilerin çok

rahat bir şekilde hem yük hem de yolcu taşıyabileceği, bu bölgenin bir cazibe merkezi haline gelmesi

ve gelişmesinde önemli bir rol oynayacağı kanaatine varılmıştır.

Anahtar Kelime: Akarsu Taşımacılığı, Su yolu, Göksu Nehri, Silifke

Metin SARIGÖL

Erzincan Üniversitesi Erzincan Meslek Yüksekokulu

Erzincan-Türkiye

[email protected]

ABSTRACT

In navigation, because of unit transport prices are cheaper than other transport systems, especially in

Russia, U.S.A. and in many European countries, waterway transport has been developed and more

than ten thousand kilometres internal waterways have been built. The main purpose of the

development of ship transport is to provide a cheap transport for heavy loads. In our country,

especially in internal waterway transportation has not yet been done in a serious modern sense shows

that we do not assess our current water transportation potential as necessary. The Göksu River is seen

as one of the regions where the study can be done in the Mediterranean Region. For this purpose,

monthly average flow data of E17A014 Karahacılı and D17A053 Kargicak River Observation Stations on

the Göksu River were taken into consideration and flow analysis was done by plotting flow continuity

and flow time graphic. Kargicak River Observation Station average flow rate is 64,73 m3 / s, 90% of the

time is over 36 m3 / s, Karahacılı River Observation Station average flow rate is 101,18 m3 / s and 90%

of the time is 50 m3 /s was determined that a large flow. When the river is evaluated in terms of river

transportation, firstly the hydrology and topography are investigated and it has been seen that the

large water flow changes and the decreasing water depths due to irregular bed formations are negative

factors in terms of transportation. However, it has been concluded that river transport can be achieved

by increasing the bottom depths and lower stream depths by means of the river regulation method

between Silifke and Mediterranean, which we have determined as the study area, or by obtaining a

regular flow rate by feeding the river water. It is also proposed that the river can be channeled in the

form of a series of flow regimes and a steady flow of water. The passage of such a project with the

connection to Taşucu Port will lead to economic development by directly affecting Silifke District and

nearby regions. Moreover, a waterway arranged from Silifke to Taşucu port has come to the conclusion

that large-tonnage vessels can carry both load and passengers very comfortably and play an important

role in the development and development of this region as an attraction center.

Key Word: Navigation, Waterway, Göksu river, Silifke


Akım Halkaları İle Biot-Savart Yasası Doğrulaması İçin Deneysel Kurulum Ve

Sonlu Elemanlar Simulasyonu

Experimental Installation And Final Elements Simulation For Confirming The Biot-Savart Law With

Current Rings

ÖZET

Bu çalışmada Biot-Savart yasasının bir doğrulaması olarak üzerinden akım geçiren halkaların içinden

geçen manyetik alan şiddetinin analitik, deneysel ve sonlu elamanlar simülasyonu yapılarak

sonuçlarının karşılaştırılmıştır. Çalışmada 3 farklı sarım sayısına sahip özdeş halkalar kullanılmıştır.

Yapılan deneylerde 2, 3 ve 4 Amper akım değerlerinde çemberlerden geçen akım değerleri tek tek

kaydedilerek analitik hesaplama ve deneysel çalışmanın sonlu elemanlar simülasyon değerlerine ne

derece uyum sağladığı tablolar ile analiz edilmiştir. Sonuç olarak Magnet programı ile deneysel çalışma

ve analitik hesaplamalar birbirlerine yakın çıkmış ve sonuçlar grafiklere dökülerek analizler tamamlanmıştır.

ABSTRACT

In this study, as a confirmation of the Biot-Savart law, the magnetic field strength passing through the

current-passing rings was simulated with analytical, experimental and finite element simulations and

the results were compared. Identical rings with 3 different number of turns were used in the study. In

the experiments, current values passing through the circles at 2, 3 and 4 ampere current values were

recorded one by one and analytical calculations and tables were analyzed to determine the extent to

which the experimental work agrees with the simulation results of the end elements. As a result,

experimental study and analytical calculations were close to each other with Magnet program and the results were showed into graphs and analyzes were completed.

Murat CANER Ünal KAYA

Afyon Kocatepe Üniversitesi Kastamonu Üniversitesi

Teknoloji Fakültesi Cide Rıfat Ilgaz Meslek Yüksekokulu

Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Elektronik ve Otomasyon Bölümü

Kadir KAYA

Afyonkarahisar Orman ve Su İşleri Bakanlığı

5. Bölge Müdürlüğü


Sıcak Haddeleme ile Üretilen Çelik Profillerin Soğuma Davranışlarının Simülasyon Programı Yardımıyla Analiz Edilmesi

Analysis of Cooling Behavior of Steel Profiles Produced by Hot Rolling with the Simulation Tool

ÖZET

Sıcak haddeleme ile üretilen ürünlerin proses sırasındaki soğuma davranışları ve verimleri büyük bir

öneme sahiptir. Soğuma davranışları, malzemelerin mekanik özelliklerini etkilemekle birlikte üretim

verimliliğinin ve üretim sürekliliğinin sağlanması noktasında kritik bir üretim aşaması olarak

görülmektedir. Soğuma esnasında yaşanan termal etkiler çelik profiller üzerinde bükülme gibi olumsuz

deformasyonlara sebep olabilmektedir. Soğutmanın hangi şartlar altında, ne kadar sürede, ne hızda gerçekleştiği gibi önemli parametrelerin optimum şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Bu çalışma ile sıcak haddelemede üretilen çelik profillere ait birbirinden farklı geometri ve kalınlıklar

için soğutma şartları oluşturulmuştur. Hesaplamalar sonucu elde edilen soğutma ortamları ANSYS

simülasyon programında girdi olarak kullanılmıştır. Birbirinden farklı geometrik şekillere sahip St 37-2

kalite yapı çeliği malzemelerin; son hadde tezgâhından çıktıktan sonraki sıcaklığından ortam sıcaklığına

kadar olan soğuması, birbirinden farklı soğuma şartları sağlanarak ANSYS programı ile analiz edilmiştir.

Çelik profil ürünlerin, hadde çıkışında sahip olduğu 900 °C sıcaklık ile termal etkilerin alt seviyeye

gerilediği sıcaklık olan 70 °C' ye kadar soğuması sürecindeki yorulma değerleri de program yardımıyla

analiz edilebilmektedir. Kontrollü şekilde yapılan soğutma işlemleri sonucunda farklı ebat ve

geometrilere sahip ürünler için yapılan analizlerin sonuçları, mukayese edilebilmek amacıyla bir araya

getirilmiştir. Yapılan çalışma ile elde edilen veriler sıcak haddeleme tesislerinin soğutma sisteminin efektif olarak çalıştırılmasında ve ürün kalitesinin devamlı şekilde sağlanmasında etkili olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yapı Çelikleri, Sıcak Haddeleme, Sonlu Elemanlar Analizi(FEA), Simülasyon, Termal Etkiler

ABSTRACT

Cooling behaviors and yields of products produced by hot rolling in the process line have a great

importance. Cooling behaviors are seen as a critical stage of production at the point of ensuring

production efficiency and production continuity while affecting the mechanical properties of materials.

The thermal effects experienced during cooling may cause negative deformations such as bending on

steel profiles. Important parameters such as the conditions under which the cooling is carried out, the

time and the speed at which the cooling takes place need to be optimized. In this study, cooling

Necati ŞAHAN Aytaç BAŞSÜLLÜ

Kocaer Haddecilik AR-GE Merkezi Kocaer Haddecilik AR-GE Merkezi

İzmir-Türkiye İzmir-Türkiye




conditions for different geometries and thicknesses of steel profiles produced in hot rolled steel were

created. The resulting cooling media were used as inputs to the ANSYS simulation program. St 37-2

quality building steel materials with different geometric shapes; The cooling from the temperature

after the last rolling stand to the ambient temperature was analyzed by ANSYS program by providing

different cooling conditions. Fatigue values of the steel profile products at 900 ° C to 70 ° C can be

analyzed by means of a program. The results of the analyzes made for products with different sizes

and geometries as a result of controlled cooling processes have been combined for compar ison

purposes. The data obtained by this study will be effective for the effective operation of the cooling system of the hot rolling mills and for ensuring the continuous quality of the product.

Keywords: Structural Steels, Hot Rolling, Finite Element Analysis (FEA), Simulation, Thermal Effects


Cumhuriyet Meslek ve Sivas Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Ekonomi

Okuryazarlık Düzeylerinin Karşılaştırılması Örneği

The Case Study Of Comparing Literacy Levels Of Economy Of The Students İn Cumhuriyet And Sivas

Vocational Schools

ÖZET

Ekonomik gelişmeleri anlama ve söz konusu bu gelişmelerin etkilerini yorumlayabilme yeteneği

ekonomi okuryazarlığı olarak tanımlanmaktadır. Ekonomik gelişmelerin hızlı, karmaşık ve daha riskli

olduğu günümüz dünyasında finansal ürünlerde görülen artış ile ekonomi okuryazarlığının önemi

giderek artmaktadır. Bireylerin günlük hayatta karşılaştıkları ekonomik olayları anlayıp

yorumlayabilmesi aldığı kararları daha rasyonel alabilmesi ancak ekonomi okuryazarlığı ile mümkün

görülmektedir. Ekonomi okuryazarlığı bireylerin paranın kullanımı ve değerlendirilmesini, tasarruflarını

yatırımlara dönüştürürken doğru kararlar alınmasını sağlayacak bilgi ve becerilerini artırma çalışmaları olmakla beraber ekonomik refahı artırma çabasıdır.

Bu doğrultuda çalışmamızın temel amacı önlisans öğrencileri için ekonomi okuryazarlığı konusunu

teorik olarak incelemek ve Cumhuriyet Meslek Yüksekokulu ile Sivas Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin

iktisadi bilgi, beceri, tutum ve davranışlarını ölçerek karşılaştırmasını yapmaktır. Bu kapsamda

Cumhuriyet Meslek Yüksekokulu’nda öğrenim gören 3037 öğrenci ve Sivas Meslek Yüksekokulu’nda öğrenim gören 4554 öğrenciye anket uygulanacaktır.

Araştırmada veri aracı olarak Gerek ve Kurt(2011) tarafından geliştirilen ekonomi okuryazarlığı

ölçeklerinden faydalanılarak oluşturulan anket kullanılarak veriler yüz yüze anket yöntemi le

toplanmıştır. Cumhuriyet Meslek Yüksekokulu ve Sivas Meslek Yüksekokulu’nda öğrenim gören birinci

ve ikinci sınıf öğrencileri bu araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. Araştırmada halen bu okullarda

öğrenim gören 500 öğrenci üzerinde yapılmış ve bu anketlerin 492 tanesi değerlendirilmiştir. Tabakalı

rastgele örnekleme yönteminin kullanıldığı araştırmada 3 Nisan ile 21 Nisan 2017 tarihleri arasında

öğrencilere anket yapılmıştır. Anketlerden elde edilen veriler SPSS 21 paket programı kullanılarak

frekans, faktör, ki – kare uygunluk testlerine tabi tutulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Cumhuriyet Üniversitesi, Önlisans, Ekonomi Okuryazarlığı

Nevzat BALIKÇIOĞLU Dilek ÇINAR ÖZ

Cumhuriyet Üniversitesi Cumhuriyet Üniversitesi

Cumhuriyet Meslek Yüksekokulu Şarkışla Aşık Veysel Meslek Yüksekokulu

Dış Ticaret Bölümü Finans Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü

Sivas – Türkiye Sivas – Türkiye




ABSTRACT

Aim: Economic literacy is defined as the ability to understand economic developments and in particular

to interpret the effects of these developments. In our world in which economic developments are fast,

complex and more risky, the importance of economic literacy increases together with the proliferation

of financial products. It is only possible for individuals to be able to understand and interpret the

economic events they meet in everyday life by making economic decisions more rational by means of

economic literacy. Economic literacy is an effort to increase economic welfare as well as to increase

the knowledge and skills that will enable individuals to make use of and evaluate money, and make

the right decisions to turn their savings into investments.

The aim of this study is to examine economics literacy for associate degree students theoretically and

to measure and compare the economic knowledge, skills, attitudes and behaviors of the students of

Cumhuriyet and Sivas Vocational Schools. Within this scope, 3037 students studying at Cumhuriyet

Vocational School and 4554 students at Sivas Vocational School will be conducted a survey.

Method: In this study, data were collected through a face-to-face questionnaire which was formed

making use of economic literacy scales developed by Gerek and Kurt (2011) and used data collecting

tool. The first and second year students studying at Cumhuriyet Vocational School and Sivas Vocational

School constitute the universe of this research. The survey was conducted on 500 students currently

studying in these schools and 492 of these questionnaires were evaluated. A survey using layered

random sampling was conducted between April 3 and April 21, 2017. The data obtained from

questionnaires were subjected to frequency, factor, chi - square fitness tests using SPSS 21 packet program.

Jel Kodu: A20, A29,D03

Keywords: Cumhuriyet University, Associate degree, Economic Literacy


Grafik Tasarım Programlarında Verilen Bilgisayar Destekli Tasarım

Eğitimlerinin Sektördeki Yeterliliği

Efficiency of Computer Aided Design Trainings Given in Design Programs of the Sector

ÖZET

İçinde bulunduğumuz yüzyılda grafik tasarım alanında hayal gücünün sınırlarını kaldıran, özgün

tasarımların aktarımını kolaylaştıran, işlerin zaman açısından daha hızlı bitmesine olanak sağlayan ve

daha birçok önemli işlevi olan bilgisayar destekli çizim programları sektörün bel kemiği haline gelmiştir.

Sektörde, çalışmalardaki görsellerin ve metinlerin iki veya üç boyutlu düzlemde görülebilir ve

algılanabilir olarak organize edilmesine olanak sağlayan bu programların bilinmesi özellikle

istenmektedir. Bu açıdan nitelikli ara iş gücü elemanlarının yani grafik teknikerlerinin bu programlara

hâkim olması gerekmektedir. Teknikerler eğitim gördükleri mesleki okullarda bu programların

bazılarını öğrenmektedirler. Farklı ders başlıkları adı altında dersin içeriğine uygun olarak pek çok

tasarım programı bilgisayar laboratuvarlarında öğrencilere öğretilmekte ve ödev bazlı olarak ta

öğrencilerden geri dönüş alınmaktadır. Ders içerikleri ve uygulama konuları öngörülen müfredat dahilinde belirlenmektedir.

Bu çalışmada mesleki okullardaki grafik tasarım programlarında verilen bilgisayar destekli tasarım

programlarının sektördeki yeterliliği araştırılmıştır. Ülkemizde devlet ve vakıf üniversitelerindeki grafik

tasarım programlarının ders müfredatları incelenerek bilgisayar ortamında verilen tasarım dersleri

seçilmiştir. Şu an sektörde aktif olarak kullanılan çizim programları da ayrıca incelenmiş ve kullanım

yoğunluklarına göre sınıflandırılması yapılmıştır. Çalışmanın amacı doğrultusunda eğitim sistemindeki

program eğitimlerinin sektördeki yeterliliği ele alınmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda tasarım

eğitimi verilen okullarda öğrencilerin sektörde başarılı olabilmeleri için çağın gereksinimlerine uygun

eğitim ortamları oluşturulması ve buna yönelik program becerilerinin geliştirilmesi gerekliliği ortaya konulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Grafik tasarım, eğitim, program, sektör

ABSTRACT

İn the century, in the field of graphic design, we can say that computer-aided drawing programs

become the backbone of the sector, which remove the boundaries of imagination, facilitate the

transfer of original designs, allow the work to finish faster in terms of time, and many other important

Nurhan AKBULUT

Atatürk Üniversitesi

Tortum Meslek Yüksekokulu

Tasarım Bölümü

Erzurum –Türkiye

[email protected]

functions. İt is especially desirable to know these programs in the design sector that allow the visuals

and texts of the works to be organized in a two- or three-dimensional plane to be visible and

perceptible. İn this respect, intermediary qualified work members, ie graphic technicians, must have

comprehensive knowledge of these programs. Technicians learn some of these programs at

proffesional schools where they are trained. Many design programs are taught to the students in the

computer laboratories according to the content of the course under the di fferent course titles. Course contents and implementation subjects are determined within the prescribed curriculum.

İn this study, computer-aided design programs given in graphic design programs in professional schools

have been investigated in the sector.the curriculums of the design programs in the state and

foundation universities in our country were examined and design courses given using computer were

selected. At present, the computer drawing programs which are actively used in the sector have been

also examined and classified according to usage density. the program education in the education

system in the education of the worker has been administered in the sector.in the schools where design

education is given in the direction of the obtained data, it has been revealed that it is necessary for the

students to establish educational environments suitable for the needs of the age and to develop the program skills in order to be successful in the sector.

Key words: Graphic design, education, program, sector


Seralarda Sıcak Havanın Toprak Altına Transferi ve Akıllı Sera Otomasyonu

ile Optimum Ortam Koşullarının Sağlanması

The Transfer of the Hot Air into the Soil and the Supply of Optimum Environmental Conditions with

Smart Greenhouse Automation

ÖZET

Seralar, bitkilerin yetişmesine en uygun ortam şartlarının sağlanması amacı ile çevre koşullarını kontrol

edilebilen, cam, plastik, fiberglas gibi ışığı geçirebilen materyallerle örtülü yapılardır. Seralarda, mikro

iklim şartlarının sağlanabilmesi için otomasyon sistemlerinin kullanılması oldukça önemlidir.

Otomasyon sistemleri, yetiştirilmek istenilen ürünlerin gereksinimlerine ve ortam değerlerine bağlı olarak sulama, havalandırma, gübreleme, soğutma ya da ısıtma işlemlerini gerçekleştirirler.

Seralarda üretim maliyetini artıran en önemli etmen, sera içerisinde bitki gelişmesi için optimum

sıcaklığı sağlamada kullanılan yakıt ile ısıtma sisteminin işletme giderleridir. Klasik seralarda genellikle

merkezi ısıtma sistemleri kullanılmaktadır. Bu sistemlerde bir kalorifer kazanı ve buna bağlı boru ağları

ile önce hava ısıtılmaya çalışılır ve bu arada enerjinin büyük kısmı sera tavanından atmosfere transfer

olur. Son yıllarda seraların alttan ısıtılması ile ısıtma verimliliği artırılmaya çalışılmaktadır. Kök ısıtılması

bitkilerde önemli oranda ürün artışı sağlamaktadır. Bu amaçla borulu yerden ısıtma ve elektrikli kablolu

kök ısıtma sistemleri kullanılmaktadır. Ancak bu sistemlerde de genellikle sera tabanına yerleştirilen borularda değişik yöntemlerle ısıtılmış sıcak su dolaştırılmaktadır.

Bu çalışmada yeni bir yaklaşımla sera içerisinde ısınarak yükselen hava emilerek toprak altına

yerleştirilen borulara verilmektedir. Böylelikle seradan ısı kaybı azaltılmakta, kök ısıtma ile daha verimli ve ekonomik bir üretim gerçekleştirilmektedir.

Araştırma, İskenderun Teknik Üniversitesi, İskenderun Meslek Yüksekokulu, Elektronik ve Otomasyon

Bölümü bünyesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada “Arduino Platformu” kullanılarak akıllı sera

Oktay SÖYLER Hakan KALPAKÇIOĞLU Ebru ÇAKIR

İSTE, İskenderun MYO İSTE, İskenderun MYO İSTE, İskenderun MYO

İskenderun,Türkiye İskenderun,Türkiye İskenderun,Türkiye


Mustafa ÇAKIR Selçuk UĞURLUAY Ömer EREN

İSTE, İskenderun MYO MKÜ, Ziraat Fakültesi MKÜ, Ziraat Fakültesi

İskenderun,Türkiye Biyosistem Mühendisliği Biyosistem Mühendisliği

[email protected] Antakya,Türkiye Antakya ,Türkiye


https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87evre

https://tr.wikipedia.org/wiki/Cam

https://tr.wikipedia.org/wiki/Plastik

https://tr.wikipedia.org/wiki/Fiberglas

https://tr.wikipedia.org/wiki/Materyal







otomasyonu tasarlanmış olup sera içerisinde daha verimli ve etkin bir otomatik kontrol sistemi ile

optimum bitki yetiştirme şartları sağlanmıştır. Yetiştirilecek bitkilerin cinsine göre toprak nemini

ölçerek otomatik sulama yapabilen, ortam sıcaklığını ve nemini bitki türüne göre ayarlayabilen bir sistem geliştirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Sera, Sıcak Havanın Toprak Altına Transferi, Akıllı Sera Otomasyonu

ABSTRACT

Greenhouses are structures that are covered by transparent materials such as glasses, plastics and

fiber glasses with the aim of maintaining the best appropriate environmental conditions that are

controlled to grow plants. The use of automation systems to maintain micro climate conditions is quite

important. The automation systems perform irrigation, ventilation, fertilization, cooling or heating

depending on the requirements of the crops desired and the environmental values.

At the greenhouses, the most important factor that increase the production cost is the fuels and

running cost of the heating systems. Generally the classical heating systems are used in greenhouses.

In these systems, first the air is tried to be heated by a boiler and the integrated network of pipes and

meanwhile the greater part of energy is transferred to the atmosphere from the roof of greenhouse.

In last years the heating efficiency is tried to increase by heating the greenhouses under the ground.

Root heating provides significant crop growth in plants. For this purpose underground piped heating

and electric cabled root heating systems are in use. But, in these systems, hot water heated by various methods is circulated to the pipes which are placed in the greenhouse base.

In this study hot air that raised upwards in the greenhouses is transferred to the pipe network

embedded into the soil by absorption of the heat. In this way the heat lost from the greenhouse is

decrease, have efficient and economic production is realized by root heating.

The research is realized in Iskenderun Technical University, Iskenderun Vocational College, Electronic

and Automation Department. In the research smart greenhouse automation was designed by using

"Arduino Platform" and the optimum plant growing conditions were maintained with a more efficient

and effective automatic control system used in the greenhouse. A system which was able to make

automatic irrigation by measuring the humidity according to the plants to be grown and arranging the environmental hotness according to the kinds of plants has been devel oped.

Keywords: Greenhouse, Transfer of Hot Air to Underground, Smart Greenhouse Automation


Teknoversite Vizyonu ve Mesleki Yükseköğretim Sistemine Getirdiği Yeni

Yaklaşımlar

The Vision of Technoversity and the New Approaches That Have Been Brought to the Vocational

Higher Education System

ÖZET

Teknoversite, Teknoloji ve Üniversite kelimelerinin birleşiminden oluşan ve Endüstri 4.0 olarak da ifade

edilen “Üniversite, Endüstri, Kamu, Toplum” işbirliğini önceleyen dörtlü sarmalı rehber edinen, yeni bir

yükseköğretim modelini ifade etmektedir. Bu modelde, inovasyonu ve teknolojiyi sadece konuşan değil, üreten, yaşayan ve yaşatan özgün bir üniversite anlayışı hâkimdir.

Teknoversite vizyonu; girişimci ve yenilikçi (inovatör yani inovasyon yapan), teknoloji geliştiren ve

geliştirdiği teknolojiyi de birer entegratör olarak iş dünyasına entegre edebilen, icat yapan (teknovasyon yapan) öğrencilerin yetiştirilmesini amaçlar.

Bu çalışmada, inovasyon ve teknolojinin hep ön planda olduğu, ama insan odaklı teknoversite

vizyonunun genel özellikleri ile Mesleki Yükseköğretim Sistemimize getirdiği yenilikler incelenmiştir.

Araştırma, bu vizyonu literatürümüze kazandıran ve ilk kez uygulayan, İskenderun Teknik

Üniversitesinde yürütülmüştür. Üniversitede bu vizyon kapsamında yapılan ve yapılması planlanan

çalışmalar arasında, İDE (İş Dünyası ile Entegrasyon), Teknopark, TTO (Teknoloji Transfer Ofisi) ve

Teknoversite günleri, otomasyon sistemiyle kontrol edilen insansız kütüphane sistemi, gibi

uygulamalar öne çıkmaktadır. Bu çalışmalardan sonuçları elde edilebilenler değerlendirilmiş ve mevcut klasik sistemlerle karşılaştırılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Teknoversite Vizyonu, Mesleki Yükseköğretim, Endüstri 4.0





Mustafa ÇAKIR

İSTE, İskenderun MYO

İskenderun,Türkiye

[email protected]




ABSTRACT

Technoversity expresses a new higher education model, which is a combination of Technology and

University words, which acquires a quadruple spiral guidance that emphasizes "University, Industry,

Public, Society" cooperation as expressed in Industry 4.0. In this model, innovation and technology is not only speaking, but producing, living and sustaining a unique understanding of the University.

Technoversity vision aims to educate students who are entrepreneur and innovator and who develop

technology and can integrate into the world of business as technologists. In this study, innovation and

technology are all front-line, but the general characteristics of the human-focused technoversity vision and innovations brought to our Vocational Higher Education System have been examined.

The research was carried out in Iskenderun Technical University, which gave this vision to the literature

and applied it for the first time. In the University with the respect of this vision there are the studies

which are executed and planned to execute namely, IDE (Integration with the business world), Techno

park, TTO (Technology transfer office), Technoversity days, bookstore controlled with unmanned

automation system are on the foreground. The results obtained from these studies were evaluated and compared with existing classical systems.

Keywords: Technoversity Vision, Vocational Higher Education, Industry 4.0


Mesleki Yükseköğretimde Teknoloji Okuryazarlığı Düzeyinin Belirlenmesi

Üzerine Bir Araştırma; İSTE İskenderun MYO Örneği

A Research on the Determination of the Level of the Literacy of Technology at Vocational Higher

Education; The Case of ISTE Iskenderun Vocational College

ÖZET

Teknolojinin 21.yüzyılda inanılmaz bir hızla ilerlemesiyle, günümüz insanının, bu hıza uyum sağlayabilmesinin ön koşulu, teknoloji kullanma becerisi olmuştur. Günlük yaşantıdaki hayal gücünü

zorlayan gelişmeler yaşam şekillerini değiştirmektedir. Teknolojinin gelişmesi ve teknolojik ürünlerin

ucuzlaması sonucu yeni teknolojiler her yaştan bireyin kullanımına sunulmaktadır. Artık telefonu,

televizyonu, uydu sistemlerini, çamaşır makinesi ve buzdolabı gibi elektronik eşyaları etkili ve verimli bir şekilde kullanabilmek için yeterli teknik bilgiye sahip olmak gereklidir.

Teknoloji okuryazarlığında amaç, bireye teknolojinin daha geniş toplumsal sistemle olan ilişkisini

göstermek ve teknolojik sistemlerin kendilerini şekillendiren politik, kültürel ve ekonomik sistemlerden

ayrı düşünülemeyeceği bilincini vermektir.

Bu araştırma, Mesleki Yükseköğretimde öğrenim gören öğrencilerin teknoloji okuryazarlık düzeylerini

belirlemek, bu konuda yaşanılan sorunları ve eksiklikleri ortaya çıkarmak ve çözüm önerileri getirebilmek amacıyla gerçekleştirilmiştir.

Çalışma, İskenderun Teknik Üniversitesi, İskenderun Meslek Yüksekokulunda yürütülmüştür. Farklı

sosyal ve teknik programlarda öğrenim gören öğrenciler ile teknoloji okuryazarlığı anketi yapılmış ve sonuçlar istatistiki olarak değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Mesleki Yükseköğretim, Teknoloji Okuryazarlığı, İskenderun Meslek Yüksekokulu





Mustafa ÇAKIR Okan ORAL

İSTE, İskenderun MYO Akdeniz Üniversitesi

İskenderun,Türkiye Mühendislik Fakültesi

[email protected] Antalya, Türkiye

[email protected]






ABSTRACT

With technological advances at an incredible speed in the 21st century, technology has become a pre-

requisite for modern people to adapt to this pace. Developments that force imagination in everyday

life change the way of life. New technologies that are the result of technological development and

technological products becoming cheaper are presented to the use of individual s of all ages. It requires

that you have enough technical knowledge to use electronic goods such as telephone, television, satellite systems, washing machine and refrigerator effectively and efficiently.

In technology literacy, the aim is to show that the individual is related to the broader social system and

that technological systems cannot be considered apart from the political, cultural and economic

systems that shape them.

This research is realized to determine the level of the technology literacy of the students of Vocational

Higher Education to trace the deficiencies and problems on this issue and to offer resolution suggestions.

The study was executed at Iskenderun Vocational College of Iskenderun Technical University. The

technology literacy survey was conducted with the students who were trained in different social and technical programs and the results were evaluated statistically.

Keywords: Vocational Higher Education, Technology Literacy, Iskenderun Vocational College


Kariyer Değerleri ve Kişilik Özelliklerinin Mesleki Sonuç Beklentisi

Üzerindeki Etkileri

The Effects of Career Anchors and Personality Traits on Vocational Outcome Expectations

ÖZET

Amaç: Mesleki sonuç beklentisi, kişilerin kariyerleriyle ilgili faaliyetlerinin sonuçlarına ilişkin inançlarını

ve beklentilerini ifade eder (Vela, Lenz, Sparrow, Gonzalez ve Hinojosa, 2015). Bireyin başarı, statü,

saygınlığı, kazanç gibi beklentilerinin gerçekleşme olasılığı; vereceği kariyer kararlarının yetenekleri ve

kabiliyetleri ile temel değerlerine ilişkin algılamalarıyla ve kişilik özellikleriyle uyumlu olduğu ölçüde

artacaktır (Igbaria, Kassicieh ve Silver, 1999; Rogers, Creed ve Glendon,2008). Bu çalışmanın amacı

turizm öğrencilerinin mesleki sonuç beklentileri üzerinde, kariyer değerleri ile kişilik özelliklerinin etkilerini belirlemektir.

Yöntem Örneklem: Çalışmaya 103'ü kadın (%53,9) ve 88'i erkek (%46,1) olmak üzere 191 turizm

önlisans öğrencisi katılmıştır. Yaş ortalaması 20.67'dir. % 44.5'inin mesleki geleceklerine ilişkin beklenti

düzeyi düşük, %55.5'inün ise yüksektir. Kullanılan Ölçme Araçları: Mesleki Sonuç Beklentisi Ölçeği

(McWhirter, Rasheed ve Crothers, 2000), Kariyer Değerleri Ölçeği (Schein, 1990) ve Beş Faktör Kişilik

Özellikleri Ölçeği (Benet-Martinez ve John, 1998) kullanılarak veri toplanmıştır. Bulgular ve Sonuç:

Kişilik özellikleri ve kariyer değerleri alt boyutlarından alınan puanların cinsiyet (2) X mesleki sonuç

beklenti düzeyi (2) deney desenine uygun çok değişkenli varyans çözümlemesi yapılmıştır. Analiz

sonuçları, cinsiyet (F14,174 = 2.22; p <.05) ve mesleki sonuç beklenti düzeyi (F14,174 = 4.68; p <.05)

temel etkilerinin anlamlı olduğunu göstermiştir. Buna göre cinsiyet temel etkisi özerklik-bağımsızlık ve

yönetimsel kariyer değerleri ile özdisiplin kişilik özelliği üzerinde etkilidir (sırasıyla F1,187 = 7.74; p<.05;

F1,187 = 11.82; p<.05 ve F1,187 = 4.92; p<.05). Mesleki sonuç beklenti düzeyi temel etkisi de teknik-

fonksiyonel, güvenlikistikrar, girişimci, meydan okuyucu, kendini adama ve kariyer memnuniyeti

kariyer değerleri üzerinde etkilidir (sırasıyla F1,187 = 5.33; p<.05; F1,187 = 6.06; p<.05; F1,187 = 19.41;

p<.05; F1,187 = 8.18; p<.05; F1,187 = 11.32; p<.05 ve F1,187 = 20.65; p<.05). Dışadönüklük, deneyime

açıklık, uzlaşılabilirlik ve özdisiplin kişilik özellikleri üzerinde de mesleki sonuç beklentisi temel etkisi

anlamlı bulunmuştur (sırasıyla F1,187 = 17.62; p<.05; F1,187 = 29.93; p<.05; F1,187 = 10.88; p<.05 ve

F1,187 = 8.24; p<.05). Mesleki sonuç beklentisini yordayan değişkenleri belirlemek amacıyla aşamalı

doğrusal regresyon çözümlemesi uygulanmıştır. Sonuçlar, girişimcilik, kariyer memnuniyeti kariyer

değerleri alt boyutlarının ve deneyime açıklık ve dışadönüklük kişilik özelliklerinin mesleki sonuç

beklentisini yordadığını göstermiştir. Mesleki sonuç beklentisi ile kariyer değerleri ve kişilik özellikleri

arasında .18 ile .35 arasında değişen pozitif yönde anlamlı ilişkiler belirlenmiştir. Bu çalışma kariyer

Özgür GÜLDÜ

Ankara University Beypazarı Vocational School

Ankara-Turkey

[email protected]

değerleri ve kişilik özelliklerinin, bireylerin kariyer seçimlerinde ve mesleki yaşamlarında başarıya

ulaşmalarındaki etkilerini belirlemeye yönelik kapsamlı bir analiz ve perspektif sunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Mesleki sonuç beklentisi, kariyer değerleri, kişilik özellikleri, üniversite öğrencileri

ABSTRACT

Problem: Vocational outcome expectations refers to beliefs regarding consequences of actions related

to career development (Vela, Lenz, Sparrow, Gonzalez ve Hinojosa, 2015). The possi bility realization

of an individual’s expectations of achievement, status and income as well as the individual's future

career decisions will be abilities, capabilities, values and personality traits to the extent that compatible

with increase (Igbaria, Kassicieh ve Silver, 1999; Rogers, Creed ve Glendon,2008). The aim of this study

is to examine the effect of career anchors and personality traits on tourism students' vocational

outcome expectations. Method Participants: Data were collected from 191 tourism students. 53.9%

of them were females, whereas 46.1% of them were males. The mean age of the participants was

20.67. Amongst them, 44.5% low level of vocational outcome expectations whilst 55.5% high level.

Measurement Instruments: Three instruments were used for this study: Vocational Outcome

Expectations Scale - VOE (McWhirter, Rasheed and Crothers, 2000), The Career Anchors Scale (Schein,

1990) and Big Five Personality Inventory (Benet-Martinez and John, 1998). Findings and Results:

According to the research results, there was a significant difference between the groups in terms of

the main effects of sex (F14,174 = 2.22; p <.05) and vocational outcome expectations level (F14,174 =

4.68; p <.05). In terms of “autonomy-independence”, “general management” and “conscientiousness”,

there were significant differences between the groups in terms of the main effect of sex (respectively,

F1,187 = 7.74; p<.05; F1,187 = 11.82; p<.05 ve F1,187 = 4.92; p<.05). Also, in terms of “tehnical-

functional”, “security-stability”, “entrepreneurial creativity”, “pure challenge”, “service -dedication”

and “career satisfaction”, there were significant differences between the groups in terms of the main

effect of vocational outcome expectations level (respectively, F1,187 = 5.33; p<.05; F1,187 = 6.06;

p<.05; F1,187 = 19.41; p<.05; F1,187 = 8.18; p<.05; F1,187 = 11.32; p<.05 ve F1,187 = 20.65; p<.05).

With respect to “extraversion”, “openness to experience”, “agreeableness” and “conscientiousness”

personality traits, there was a significant difference between the groups in term of vocational outcome

expectations level ( respectively, F1,187 = 17.62; p<.05; F1,187 = 29.93; p<.05; F1,187 = 10.88; p<.05

ve F1,187 = 8.24; p<.05). The results of hierarchical regression analyses revealed that vocational

outcome expectations were positively predicted by “entrepreneurial creativity”, “career satisfaction”,

“openness to experience” and “extraversion”. Correlations between vocational outcome expectations, career anchors and personality traits are ranging from .18 to .35.

Key words: Vocational outcome expectation, career anchors, personality traits and university

students


Uygulamalı Bir Meslek Alanı Olarak İçmimarlık Eğitiminde Araştırma ve

Kuram Altyapısının Önemi

The Importance of Research and Theory Infrastructure in Interior Architecture Education as an

Applied Professional Field

ÖZET

Türkiye’de tasarım alanındaki bölümlerde lisans eğitimi ilk yıl Bauhaus tasarım ilkelerinin ağırlıklı

olduğu bir temel tasarım/sanat eğitimiyle başlamaktadır. Bunu izleyen ikinci yıl genellikle proje ağırlıklı

derslerle devam etmekte, mesleki beceriler bu dersler ile kazandırılmaya çalışılmaktadır. Uygulamalı

bir meslek alanı olan İçmimarlık lisans eğitiminde genellikle ikinci sınıftan (dördüncü yarıyıldan) itibaren

öğrenciler proje içerikli stüdyo derslerine başlamaktadır. Stüdyo dersleri, özel uygulama al anı olan

içmimarlık mesleğini kazandırmanın amaç edinildiği bölümlerde birincil düzeyde öneme sahiptir. Diğer

teknik, estetik, kültür ağırlıklı derslerin tümünde kazanılan becerilerin bir araya getirilerek

kullanılmasının gerekli olduğu dersler stüdyo dersleridir. Dört yıllık eğitimi başarıyla tamamlayarak

içmimar ünvanı alan tasarımcının uygulama alanı, var olan kültür, görgü, beceri ve bilgi birikimiyle ürettiği eseridir.

Bu çalışmada özgün ve tek olma özelliği taşıyan içmimarlık eserinin ve eserin ortaya çıkış süreci olan

tasarım sürecinin lisans eğitiminde öğrenciye kazandırılmasında, öğrencinin başvurduğu ve beslendiği

kaynaklar belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada İçmimarlık lisans öğrencilerine yönelik hazırlanan

anket yöntemiyle, tasarım verisi toplamada öğrenci eğilimleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu aşamada

stüdyo derslerinde ders yürütücüsü/ danışman öğretim elemanı birincil düzeyde etkili olduğu

görülmüştür. Öğrenciler genel olarak, lisans eğitiminin ilk yılında kazandığı temel tasarım/sanat

bilgilerine başvurmaktadır. Bilgi ve becerileri ölçüsünde eskiz yöntemi ile düşünme de tasarım verisi

toplama aşamasında içmimarlık lisans öğrencilerin kullandıkları bir yoldur. Bununyanında internet

ortamı ve kütüphanenin de çoğu öğrenci için kaynak niteliğinde olduğu saptanmıştır. Ancak bir

uygulamalı meslek alanı olarak İçmimarlık alanında, hem tasarıma başlangıcında veri toplamada, hem

de çıktıların alındığı ve uygulama odaklı stüdyo derslerinin sonuç aşamasında bir araştırma yöntemi ve

kuramsal çerçeve eksikliği göze çarpmaktadır. Stüdyo ders çıktılarını çizim, modelleme, görselleştirme

tekniklerine dayanan sonuç ürünler oluşturmaktadır. Bunların yanında ürünün düşünsel ve bilimsel

yönünü anlatan araştırma kısmı genellikle olmamakta ya da çok kısıtlı olarak sunulmaktadır. Oysa ki bu

çalışmanın bulguları arasında görülmüştür ki İçmimarlığın lisansüstü çalışmalarının bilimsel olma

niteliği kazanması için bu alanda araştırma ve kuram alt yapısına gereksinimi vardır. Tasarım alanı,

akademik araştırma düzeyinde fen bilimleri ya da sosyal bilimler gibi sağlam bir kuramsal çerçeveye

Özlem KURT B. Burak KAPTAN

Anadolu Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım F. Anadolu Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım F.

İçmimarlık Bölümü İçmimarlık Bölümü

Eskişehir-Türkiye Eskişehir-Türkiye

[email protected]


oturmalıdır. Sonuç olarak tasarım alanında amaçlanan doğru bilgiye ulaşma ve bilgiyi sınıflandırma

gereksinimi, özgün tasarım bilgisinin üretilmesiyle, lisansüstü düzeyde tasarım bilimleri adı altında özelleşmesi gerekliliği vurgulanmıştır.

ABSTRACT

In the design field in Turkey, undergraduate education starts with a basic design / art education in

which the first year Bauhaus design principles are predominant. The second year following this is

usually continued with project-oriented courses and vocational skills are tried to be gained with these

courses. In the undergraduate education of Interior Architecture, which is an applied vocational field,

students start to project-oriented studio courses from the second semester (from the fourth

semester). Studio courses have a primary level of emphasis in the areas where it is aimed to gain the

interior architecture profession, which is a special field of practice. Other lessons are studio courses

where it is necessary to bring together the skills gained in all of the other technical, aesthetic, and

cultural courses. The field of application of the designer who has successfully completed four years of

education and has been awarded the interior design title is the work he has produced with the existing culture, manners, skills and knowledge.

In this study, it was attempted to determine the resources that the student applied and nurtured in

getting the students in the undergraduate education of the interior design work which is unique and

the design process which is the emergence period of the work. In this study, by means of the

questionnaire prepared for the undergraduate students of Interior Architecture, it was tried to

determine the student tendencies in the design data in total. At this stage, the course instructor in

studio courses was found to be effective at the primary level. Students generally refer to basic design

/ art knowledge gained during the first year of undergraduate education. Sketching is a method used

by undergraduate students in the process of collecting design data in terms of knowledge and skills.

Besides, the internet and the library are determined to be the source for most students. However, as

a field of applied profession, there is a lack of research methodology and theoretical framework in the

field of Interior Architecture, data both at the beginning of the design, and in the outcome stage of the

practice-oriented studio courses where the outputs are taken. The studio creates final output products

based on drawing, modeling, visualization techniques. Besides these, the research part which explains

the intellectual and scientific direction of the product is usually not present or very limited. However,

the findings of this study show that the graduate studies of the field of Interior Architecture require

the theory sub-structure in order to gain scientific qualification. The field of design should be based on

a solid theoretical framework, such as science or social sciences, at the level of academic research. As

a result, it has been emphasized that the right information to achieve in the field of design and the

need for classification of information, and the production of original design knowledge, should be specialized under the name of design sciences at the graduate level.


Doğal Lepidolitin Karakterizasyonu ve Lüminesans Özelliklerinin

İncelenmesi

Characterization and Investigation of Luminescence Properties of Natural Lepidolite

ÖZET

Li mineralleri iyi bilinen birçok uygulama alanına (dozimetreler, piller, cam ve seramik imalatı gibi)

sahiptir. İyi bir lityum kaynağı olan lepidolit K(Li,Al)3(Si,Al)4O10(F,OH)2 formülüne sahiptir. Bu çalışmada

Rana KİBAR*


[email protected]

Gülbert Dudu AKÇAM


Murat TÜREMİŞ


[email protected]



[email protected]

Mehmet İsmail KATI


Manisa-Türkiye,

[email protected]

Yasemin TUNCER


[email protected]

Ahmet ÇETİN


[email protected]

doğal lepidolit minerali kullanılmıştır. Çeşitli karakterizasyon teknikleri ile (X-ışını kırınımı (XRD), Fourier

dönüşümü ızılötesi spektroskopisi (FT-IR), taramalı elektron mikroskobu (SEM)) numunenin kristal

yapısı tayin edilmiş, ayrıca kimyasal yapısı belirlenmiştir. Doğal lepidolitin radyolüminesans (RL) ve

termolüminesans (TL) teknikleri ile lüminesans özellikleri incelenmiştir. RL spektrumunda 500 nm ve

700 nm de lüminesans pikleri gözlenmiştir. Bu emisyon bandlarının yapısal kusurlar ve Mn ve Fe

safsızlıkları gibi noktasal kusurlardan kaynaklandığı düşünülmektedir. X-ışınına maruz bırakılan

lepidolitin 50-400 oC aralığında alınan TL spektrumunda ise dört farklı TL piki elde edilmiştir. Ana TL piki

120 oC de gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Lepidolit, Radyolüminesans (RL), Termolüminesans (TL)

ABSTRACT

Li minerals have many well known applications (such as dosimeters, batteries, in the manufacture of

glass and ceramics, etc). The lepidolite that has K(Li,Al)3(Si,Al)4O10(F,OH)2 chemical formula is a good

lithium source. In this study, natural lepidolite mineral was used. With the help of various

characterization techniques (such as X-ray diffraction (XRD) and fourier transform infrared

spectroscopy (FT-IR), scanning electron microscopy (SEM)) the quality of the samples were tested and

also, the chemical composition were analyzed. Luminescence properties of natural lepidolite were

investigated by radioluminescence (RL) and thermoluminescence (TL) techniques. Such emission bands

could be due to structural defects and the presence of point defects associated with Mn and Fe. In the

TL spectrum of lepidolite exposed to X-ray in the range of 50-400 oC, four different TL peaks were

obtained. The main TL peak is observed at 120 oC.

Keywords: Lepidolite, Radioluminescence (RL), Thermoluminescence (TL)

https://en.wikipedia.org/wiki/Fourier_transform_infrared_spectroscopy

https://en.wikipedia.org/wiki/Fourier_transform_infrared_spectroscopy


ZnO ile İyileştirilmiş LDPE’ nin Optik ve Yapısal Özelliklerindeki Değişim

Change in Optical and Structral Properties of ZnO-Enhanced LDPE

ÖZET

Plastik türü olan polimerler, kolay elde edilebilirliği ve düşük maliyetli malzemeler olması nedeniyle,

oldukça karmaşık ve pahalı mikro ve nanoelektronik yarıiletkenlerine kıyasla en umut verici alternatif

malzemelerdir.

Bu çalışmada, Alçak Yoğunluklu Polietilen (AYPE) ürünler, UV stabilizör özelliğine sahip nanoboyutlu

Çinko Oksit (ZnO) ile farklı oranlarda katkılandırılmıştır. Bu yeni polimerlerde (nanokompozitlerde)

meydana gelen optik ve yapısal değişiklikler detaylı olarak incelenmiştir. Bu amaçla, XRD spektrumları

ve SEM görüntüleri karakterize edilmiştir. Ayrıca, lüminesent özellikler gösteren ZnO katkılı örnekler radyolüminesans (RL) ve soğurma özellikleri bakımından da incelenmiştir.

ZnO içeren nanokompozitlerin hepsi, çinko oksitin karakteristik piklerini göstermektedir. 390 nm

(eksiton) ve 530 nm (ana pik) deki bu karakteristik RL piklerinin şiddeti, ZnO miktarı arttıkça

Rana KİBAR


[email protected]

Murat TÜREMİŞ


[email protected]



[email protected]

Mehmet İsmail KATI



Yasemin TUNCER


[email protected]

Ahmet ÇETİN


[email protected]







yükselmektedir. PE ye katılan ZnO miktarına bağlı olarak UV bölgeyi soğurma aralığının ve şiddetinin

keskin bir şekilde yükseldiği görülmektedir. XRD grafiklerinde nanokompozitlerdeki ZnO oranı arttıkça

ZnO nun karakteristik piklerinin daha çok belirginleştiği açıktır. Bu incelemeler sonucunda en verimli

sonuçlar, ZnO katkı oranının en yüksek olduğu numuneden elde edilmiştir ve SEM görüntüleri de bu

durumu desteklemektedir.

Anahtar Kelimeler: Polimer nanokompozit, Alçak Yoğunluklu Polietilen (AYPE), Radyolüminesans (RL), optik soğurma, mekanik özellikler, ZnO, BP-3

ABSTRACT

Polymers which are plastic type are the most promising alternative materials as compared to quite

complex and expensive semiconductor of micro and nanoelectronics because of their availability and

being low-cost materials.

In this study, low-density polyethylene (LDPE) products were doped in different ratios with zinc oxide

(ZnO) which has UV stabilizer properties and nanosized. The optical and structural changes that are

occured in these new polymers (nanocomposites) were studied in detail. For this purpose, in order to

find out the optical and structural changes, the new polymer nanocomposites were characterized by

XRD spectra and SEM images. Furthermore, the samples with ZnO which show luminescent properties

were examined in terms of radioluminescence (RL) and absorption properties. All of the

nanocomposites including ZnO indicates the characteristic peaks of zinc oxide. The intensity of the

characteristic RL peaks at 390 nm (exciton peak) and 530 nm (mean peak) increased by increasing rates

of nanopowder zinc oxide. By depending on the amount of ZnO in PE, It is seen the range and intensity

of absorbed UV region sharply increased.The characteristic peaks for ZnO have been more apparent

with the raising ratio of ZnO in the nanocomposites in XRD graphs. The most efficient results in

consequence of these examinations are obtained from the sample where the ZnO additive ratio is the highest and SEM images also support this situation.

Keywords: Polymer nanocomposite, Low Density Polyethylene (LDPE), Radioluminescence (RL), optical

absorption, mechanical properties, ZnO, BP-3


Türkiye'de Enerji Verimliliği ve TS EN ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi:

Mevcut Durum Ve Öneriler

Energy Efficiency in Turkey and TS EN ISO 50001 Energy Management System: Current Situation And

Recommendations

ÖZET

İhtiyaçlar hiyerarşisinde mevcut olan tüm unsurların layıkıyla karşılanması mal ve hizmetlerin akıcı ve

kaliteli üretimiyle mümkündür. Günümüzde, endüstriyel alanda seri üretimi yakalayan işletmeler aynı

zamanda kalite yönetim sistemlerinin de gereğini yerine getirmektedir. Üretimde kalite sorunsalını

gideren işletmeler endüstriyel gelişimin gerektirdiği atılımı gerçekleştirme peşindedir. İş gücünden

ziyade dijitalleşme teknolojisinin öne çıktığı bu süreçte enerjinin temini ve kullanımındaki verimliğin

yanı sıra yönetimi, güvenliği, kalitesi, miktarı ve çevresel etkileri de oldukça önemlidir. İşletmeler, enerji

kaynaklı masraflarını kontrol altına almaları, enerji verimliliklerini arttırmaları, enerji üretiminde

çevreye olan olumsuz etkileri en aza indirmeleri, sahip oldukları enerji bilinci ile performanslarını

ölçerek yasal mevzuatlar çerçevesinde enerji yönetimini en etkin şekilde yürütmeleri koşuluyla sanayi

devriminin gerektirdiği niteliklere sahip olmalıdır. Bu çalışmada, Türkiye’de enerji verimliliği kavramını

oluşturan yasal mevzuatlar ile işletmelerin uluslararası standartlar kapsamında uygulamak zorunda

olduğu enerji yönetim sistemi konularında mevcut durum ele alınmış, işletmelerin adaptasyonu ile ilgili

önerilerden bahsedilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Enerji verimliliği, enerji yönetim sistemi, kalite yönetim sistemleri

Energy Efficiency in Turkey and TS EN ISO 50001 Energy Management System: Current Situation And Recommendations

ABSTRACT

All the elements available in the hierarchy of needs can be properly met by the smooth and quality

production of goods and services. Nowadays, businesses that catch mass production on the industrial

field also fulfill the requirements of quality management systems. Enterprises that have removed the

quality problem in production are in pursuit of the breakthrough required by industrial development.

Recep O. UZUN Süleyman ÜSTÜN

Celal Bayar Üniversitesi Celal Bayar Üniversitesi

Hasan Ferdi Turgutlu Teknoloji Fakültesi Akhisar Meslek Yüksekokulu

Makine ve İmalat Mühendisliği Otomotiv Teknolojisi

Manisa-Türkiye Manisa-Türkiye


In this process, which is more important than the work force, the management, safety, quality,

quantity and environmental effects are very important as well as effi ciency in the usage and usage of

energy. Businesses should have the qualifications required by the industrial revolution, provided that

they control their energy costs, increase their energy efficiency, reduce the negative effects on the

environment in energy production, measure their energy awareness and performances, and execute

energy management in the most efficient manner within the framework of legislation. In this study,

the current situation is discussed in the energy management system issues, which are the legal

regulations that constitute the concept of energy efficiency in Turkey and the companies have to

implement within the scope of international standards, and the suggestions about the adaptation of the enterprises are mentioned.

Keywords: Energy efficiency, energy management system, quality management systems


Amonyak Konsantrasyonunun Fiziksel (Toksik, Yangın, Patlama) Etki

Mesafeleri Üzerine Etkisi

Effect of Ammonia Concentration on Physical (Toxic, Fire, Explosive) Effect Distances


Gazi University



Ankara-Turkey

[email protected]

S. Mithat MUHAMMET

Gazi University


Ankara-Turkey

[email protected]

Ş. Şermin AYDIN

Gazi University



Ankara-Türkiye

[email protected]

Ebru KONDOLOT SOLAK

Gazi University



Ankara-Turkey

[email protected]





ÖZET

Amonyak, sağlık açısından son derece tehlikelidir ve sanayide yaygın olarak kullanılan önemli bir

kimyasaldır. Gübre, nitrik asit, ilaç, boya, naylon ve plastik üretim malzemelerinin ham maddesi olarak

amonyak kullanılmaktadır. Amonyak, ortam şartlarına bağlı olarak toksik etki, yanma, patlama etkileri

göstermektedir ve yanma tehlikesi, toksik tehlikeye kıyasla daha düşük seviyededir. Çalışmada, farklı

konsantrasyonlardaki sulu amonyak çözeltisi ve saf amonyağın patlama, yangın ve toksik etkilerinin

belirlenmesi amaçlanmıştır. Kapalı ortamda, beton zemindeki 1m2’ lik alanda 100m3 hacmindeki gölet

senaryosu ALOHA yazılımı kullanılarak modellenmiştir. Konsantrasyon arttıkça etki mesafelerinin

arttığı belirlenmiş, %25’ lik amonyak konsantrasyonundan sonra ancak toksik bölge alan görüntüleri

sağlanabilmiştir. Amonyağın en geniş etki mesafeleri toksik bölgede elde edilmiştir. Tüm

konsantrasyonlarda ve saf (%100) amonyak için buharlaşan gölet ve yanan gölet (havuz yangını)

senaryolarına ait yanma etkileri <10m olarak gözlenmiş patlama etkileri ise hiç gözlenmemiştir. Sıvı

halde ortam sıcaklığında depolanan amonyağın (%100) aynı miktar üzerinden doğrudan kaynak-anlık

boşalma senaryosu için modelleme çalışmaları yürütüldüğünde toksik, yanma ve patlama etkileri bir

arada gözlenmiştir. Patlama etkileri alev/kıvılcım ve detonasyon kaynaklı olmak üzere iki ayrı şekilde

modellenmiş; en geniş etki mesafesi değerlerine detonasyon kaynaklı patlamada ulaşılmıştır.

Detonasyon kaynaklı patlamada kırmızı: 407m (>8psi, binaların yıkımı), turuncu: 526m (>3,5psi, ciddi

yaralanma olasılığı), sarı: 981m (>1,0psi, cam kırılması) olarak etki mesafeleri belirlenmiştir. Karışımlar

doğrudan kaynak-anlık boşalma senaryosuna göre modellenememektedir, sulu amonyak çözeltileri

için yalnızca toksik etki varlığının olduğu düşünülebilir. Bu çalışmanın, kimyasallara yönelik senaryo

özelinde yürütülecek çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Amonyak, fiziksel etki mesafesi, ALOHA yazıl ımı.

ABSTRACT

Ammonia is extremely hazardous for health and is an important chemical widely used in the industry.

Ammonia is used as raw material of fertilizer, nitric acid, medicine, paint, nylon and plastic production

materials. Ammonia shows toxic, flammable, explosive effects depending on environmental conditions

and its flammability hazard is lower than its toxic hazard. In the study, it was aimed to determine the

explosion, fire and toxic effects of aqueous ammonia solution at different concentrations and pure

(100%) ammonia. A volume of 100 m3 puddle scenario in an enclosed environment and in the 1 m2

inland area of the concrete ground was modeled using the ALOHA Software. As the concentration

increased, the effect distances were determined to be increased, and after 25% of ammonia

concentration, toxic zone images were provided. The largest effect distances of ammonia were

obtained in the toxic zone. Fire effects were observed at <10m and no explosion effects were observed

for all concentrations and pure ammonia (100%) of the evaporating puddle and burning puddle (pool

fire) scenarios. Toxic, fire and explosion effects were observed with together when modeling studies

were carried out for the direct source-instantaneous release scenario on the same amount of pure

ammonia (100%) stored at ambient temperature in liquid form. Explosion effects were modeled in two

different ways, one being caused by flame / spark and the other from detonation and the largest effect

distance values were reached in detonation-induced explosion. Effect distances were determined as

red: 407m (> 8psi, destruction of buildings), orange: 526m (> 3.5psi, serious injury likely), yellow: 981m

(> 1.0psi, shatters glass) in detonation-induced explosion. Mixtures can not be modeled according to

the direct source-instantaneous release scenario, toxic effects can only be considered for aqueous

ammonia solutions. It is thought that this work will contribute to the studies that will be carried out in the context of the scenario towards chemicals.

Key Words: Ammonia, physical effect distance, ALOHA Software


Mupirosin İçeren Yara Örtü Malzemesinin Hazırlanması Ve

Karakterizasyonu

Preparatıon And Characterızatıon Of Wound Dresses Contaınıng Mupırocın

Seçil AKGÜL

Gazi University


Ankara-Turkey

[email protected]

Ebru KONDOLOT SOLAK

Gazi University



Ankara-Turkey

[email protected]




Ankara-Turkey

[email protected]

Ş. Şermin AYDIN

Gazi University



Ankara-Türkiye

[email protected]

S. Mithat MUHAMMET

Gazi University


[email protected]






ÖZET

Son yıllarda kontrollü salım teknolojisi, tıp ve sağlık alanlarında önemli bir potansiyele sahip olmuştur.

İlaç salım sistemlerinde özellikle doğal ve biyobozunur polimer materyaller kullanılmaktadır. Bu

materyaller düşük maliyetleri, kolay ulaşılabilir olmaları, toksik olmamaları ve biyouyumlu olmaları

sebebiyle sentetik polimerlere tercih edilirler. Bu çalışmada; polimer filmlerden, Bactroban’ın etken

maddesi olan Mupirosin’in kontrollü salımı çalışılmıştır. Mupirosin özellikle hastane enfeksiyonlarına

karşı kullanılmaktadır. Polimer olarak kontrollü salım uygulamalarında sıklıkla kullanılan biyobozunur,

biyouyumlu ve düşük maliyetli Sodyum Aljinat (NaAlg) kullanılmıştır. NaAlg (% 2 m/v) çözeltisi saf suda

ısıtılarak hazırlanmıştır. Mupirosin polimer çözeltisine eklenerek manyetik karıştırıcı kullanılarak

karıştırılmıştır. Mupirosin içeren NaAlg polimer filmler döküm tekniği ile hazırlanarak 40 0C’de etüvde

kurutulmuştur. Daha sonra kalsiyum klorür (CaCl2) ile çapraz bağlanmıştır. Hazırlanan polimer filmler

Fourier Transform Infrared Spectroscopy (FTIR), Diferansiyel taramalı kalorimetri (DSC) ve Taramalı

Elektron Mikroskobu (SEM) ile karakterize edilmiştir. CaCl 2, sağlık ve reaktivite açısından tehlikelidir.

CaCl2, su ile reaksiyona girdiğinde ısı açığa çıkarmakta, metil vinil eter ile kullanıldığında ise şiddetli

polimerizasyon verip ısı oluşturmaktadır. NaAlg düşük yanma etkilerine (alev/kıvılcım kaynaklı)

sahiptir, oksitleyici maddeler ile reaksiyon verir, asit ve alkali ile kullanımından kaçınılmalıdır. Deneyde

kullanılan bu kimyasalların tehlike özellikleri dikkate alınarak deneysel çalışmalar titizlikle

gerçekleştirilmiştir. Sodyum aljinat düşük miktarlarda gıda maddelerinde dahi kullanılmaktadır. Büyük

miktarda alınması sadece sindirimi zorlaştırır. Kalsiyum klorürden gözleri korumak için deney süresince gözlük kullanılmıştır

ABSTRACT

In recent years controlled release technology has important potential in the fields of medicine and

pharmacy. Natural biodegradable polymeric materials have been used in drug delivery systems. These

polymers are preferred to synthetic polymers because of their low cost, free availability, nontoxic and

biodegradability characteristics. In this study, the controlled release of Mupirosin, the active ingredient

of Bactroban, from polymeric films was studied. Mupirosin, is particularly used as hospital infections.

In this study, Sodium Alginate (NaAlg) was preferred as polymer material, which is biodegradable,

biocompatible and low cost polymer that has been widely used in controlled release applications.

NaAlg (2 %, w/v) solution in distilled water was prepared by heating. Mupirocin was added in polymer

solution and mixed using a magnetic stirrer. Mupirocin containing NaAlg films were prepared by

solvent casting method and dried completely in oven at 40 0C. Then these films were crosslinked with

calcium chloride (CaCl2) for the release of mupirocin. The prepared films has been characterized using

Fourier transform infrared spectroscopy (FTIR), differential scanning calorimetry (DSC), and scanning

electron microscopy (SEM). CaCl2 is dangerous in terms of health and reactivity. CaCl 2 produce heat

with water and it gives severe polymerization and generates heat when used with methyl vinyl ether.

NaAlg has low burning effects (flame / spark weld), so react with oxidizing substances, acid and alkali

should be avoided. Experimental studies have been carried out meticulously by considering the hazard

properties of these chemicals used in the experiment. NaAlg is used even in foodstuf fs in low

quantities. Taking large quantities makes digestion difficult. To protect the eyes from CaCl 2 contact, glasses has been used during the experiments.


Kamu-Özel Sektör Ortaklığı Ve Matriks Yönetim Tekniği

Public-Private Partnership and Matrix Management Technique

ÖZET

Kamu Özel Sektör Ortaklığının net bir tanımlaması yoktur. Ancak kamu özel sektör ortaklığı , devletin

ve özel sektörün büyük finansman gerektiren projeleri yapmak için ortaklık kurmaları olarak

tanımlanabilir. Kamu özel sektör işbirliği, projeye dayanan uzun süreli bir sözleşmedir. Devlet bütçe

yetersizliği, teknoloji yetersizliği, riskin dağıtılması vb gibi nedenlerle yapamadığı işleri yapabilmek için

özel sektör ile ortaklık kurar. Bu ortaklıklar altyapı yatırımları, enerji, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi yüksek

sermaye isteyen sektörlerde yapılır.Matriks yönetim tekniği de ağır sanayi, sağlık, bankacılık, inşaat

sektörü, üniversiteler, sigortacılık vb gibi büyük organizasyonlar tarafından kullanılmaktadır. Matriks

yönetim tekniği, sosyo-teknik sistemlerin ihtiyaçlarını karşılar. Bu nedenle; yüksek teknolojilerin

kullanıldığı organizasyonların kullandıkları matriks yönetim kamu özel sektör işbirliği ile yapılan yüksek

finansman ve teknoloji gerektiren projeler için uygundur.Matriks yönetim tekniğinde iki yapı vardır.

Birinci yapı fonksiyonel yapıdır. İkinci yapı ise projeler ile ilgili yapıdır. Fonksiyonel yönetici, kaynak

dağıtımı, teknik işler, teknoloji üretme ve kullanmadan sorumludur. Proje yöneticisi ise, projenin

zamanında bitirilmesinden ve bütçe vb işlerden sorumludur. Matriks yönetim tekniği detaylı ve

koordineli bir çalışma ile başarıya ulaşır. Bu çalışmada, kamu özel sektör işbirliği ve matriks yönetim

tekniği kavramları incelenecektir. Ayrıca kamu özel sektör ortaklığı ile oluşturulan projelerin

yönetilmesinde matriks yönetim tekniğinin kullanılmasının avantaj ve dezavantajları açıklanmaya çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kamu-Özel Sektör Yapısı, Matriks Yönetim, Kamu Özel Sektör Ortaklığı, Proje,

Yönetim.

ABSTRACT

Public Private Sector Partnership does not have a clear definition. However, the public private

partnership can be defined as establishing partnerships with the state and the private sector to make

projects that require great funding. Public private sector cooperation is a long-term contract based on

the project. The government establishes partnerships with the private sector in order to do business

that can not be done due to reasons such as inadequacy of the budget, inadequacy of technology,

These partnerships are made in sectors that require high capital such as infrastructure investments,

Senem DEMİRKIRAN

Trakya Üniversitesi

İpsala MYO Pazarlama ve Dış Ticaret Programı

Edirne-Türkiye

[email protected]

energy, health, education and transport. Matrix management techniques are also used by large

organizations such as heavy industry, healthcare, banking, construction industry, universities,

insurance and so on. The matrix management technique meets the needs of socio-technical systems.

Therefore; Matrix management used by organizations where high technology is used is a project that

requires high financing and technology made by public private sector cooperation. There are two

structures in the matrix management technique. The first structure is the functional structure. The

second structure is related to the projects. The functional manager is responsible for resource

distribution, technical work, technology creation and use. The project manager is responsible for the

completion of the project and the budget etc in time. The matrix management technique is successful

with a detailed and coordinated study. In this study, concepts of public private partnership and matrix

management technique will be examined. In addition, the advantages and disadvantages of using the

matrix management technique will be tried to be explained in the management of the projects established with the public private partnership.

Key Words: Public Private Sector Construction, Matrix Management, Public Private Sector Partnership,

Project, Management


Sınır Ötesi İşbirliği İle İşbirlikçi Kamu Yönetimi: Edirne İli Örneği

Cross-Border Cooperation and Collaborative Public Administration: Edirne

Province Case

ÖZET

İşbirlikçi kamu yönetimi, yerel yönetim birimi tarafından çözülemeyen ya da çözülmesi uzun süren

sorunları kısa sürede ve kalıcı olarak çözmek için ortaklık kurma sürecini tanımlayan bir kavramdır.

Çoğunlukla sınır ötesi birlikte çalışma ile ortak hedeflerin gerçekleştirilmesi anlamına gelir. Yerel

yönetim birimlerinin sınır ötesi birlikte çalışmasının amacı, sınır bölgelerinde ekonomik ve sosyal

kalkınmaya yönelik işbirliğini desteklemektir. İşbirliği devlet, STK, Kamu kurumları, Üniversiteler ve özel

sektör arasında farklı amaçlarla gerçekleşebilir. Sınır ötesi işbirliği faaliyetleri AB’nin bütünleşme

stratejisinin bir parçasıdır. Bu nedenle; Sınır ötesi işbirliği programları, AB ülkelerinin ortak sınır

bölgelerinde, AB üyesi ülkelerle sınırları bulunan üçüncü ülkelerin sınır bölgeleri arasında ve Birliğin

kendi içindeki bölgeleri arasında dengeli bir kalkınma için işbirliğini ifade eder. Sınır ötesi işbirliği

programlarında; AB üyesi ülkeler Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (ERDF) tarafından finanse edilir.

AB’nin dış sınırlarında yer alan aday ve potansiyel aday ülkeler ile AB üyesi olmayan üçüncü ülkeler ise;

Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) ile Avrupa Komşuluk ve Ortaklık Aracı (ENPI) fonları tarafından finanse

edilir. Türkiye’de Bulgaristan-Türkiye IPA Sınır Ötesi İşbirliği Programı ile ENPI Karadeniz Havzasında

Sınır Ötesi İşbirliği Programı olmak üzere iki program tarafından finanse edilmektedir.Bu çalışmanın

amacı işbirlikçi kamu yönetimi ve sınır ötesi işbirliği programlarının ekonomik ve sosyal kalkınma

içindeki yerinin incelenmesidir. Bu nedenle bu çalışmada; işbirlikçi kamu yönetimi, sınır ötesi işbirliği

kavramları tanımlanacak, Edirne ilinde Bulgaristan-Türkiye IPA Sınır Ötesi İşbirliği Programı kapsamında yürütülen sınır ötesi işbirliği projeleri incelenecektir.

Anahtar Kelimeler: İşbirlikçi Kamu Yönetimi, Sınır Ötesi İşbirliği, IPA, Edirne.

ABSTRACT

Collaborative public administration is a concept that defines the process of establishing partnerships

to solve problems that are not resolved or solved by the local government unit in a short time and

permanently. It often means the realization of common goals with cross-border cooperation. The

purpose of cross-border co-operation of local government units is to promote co-operation in

economic and social development in border regions. Cooperation can be realized for different

purposes between the government, NGOs, public institutions, universities and the private sector.

Cross-border cooperation activities are part of the EU's integration strategy. Therefore; Cross-border

Senem DEMİRKIRAN

Trakya Üniversitesi

İpsala MYO Pazarlama ve Dış Ticaret Programı

Edirne-Türkiye

[email protected]

co-operation programs express cooperation for balanced development between the border regions of

the EU countries in the common border regions, the border regions of the third countries with EU

member countries borders, and the territories within the Union itself. In cross-border cooperation

programs; EU member countries are financed by the European Regional Development Fund (ERDF).

Candidate and potential candidate countries on the external borders of the EU and third non -EU

countries; It is financed by the Instrument for Pre-Accession Assistance (IPA) and the European

Neighborhood and Partnership Instrument (ENPI) funds. In Turkey, the Bulgaria-Turkey IPA Cross-

Border Cooperation Program and the ENPI Cross-border Cooperation Program in the Black Sea Basin

are financed by two programs.The aim of this study is to examine the role of collaborative public

administration and cross-border cooperation programs in economic and social development. For this

reason, in this study; Cross-border co-operation projects under the Bulgaria-Turkey IPA Cross-Border Cooperation Program in Edirne will be examined.

Key words: Collaborative Public Administration, Cross-Border Cooperation, IPA, Edirne.

IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, SAYFA (PAGES): 139

Hibrit Araçlar İçin Serbest Pistonlu Doğrusal Jeneratör Çeşitlerinin

İncelenmesi

Investigation Of The Free Piston Linear Generator Type For Hybrid Vehicles

ÖZET

Bu çalışmada, içten yanmalı motorun serbest pistonlu kullanımı değerlendirilmiştir. Literatürde verilen

serbest piston uygulamaları araştırılmıştır. Serbest piston sistemi, avantaj ve dezavantajlarının yanısıra

piston mekanizmalarına değinilmiştir. Serbest piston uygulamalarında kullanılan jeneratör çeşitleri

hakkında bilgi verilmiş, avantaj ve dezavantajları bakımından değerlendirilmiştir. Bu derleme , serbest

piston sistemlerine güncel bir bakış sunmasının yanısıra elektrik enerjisi üretebilmek için uygun

doğrusal jeneratör tasarımlarını da incelemektedir.

Anahtar kelimeler: Serbest piston motor, generatör, doğrusal alternatör, hibrit araç

ABSTRACT

In this study, the use of free pistons in internal combustion engines has been evaluated. Free piston

applications have been investigated in the literature. Free-piston system has been discussed as well as

the advantages and disadvantages of the piston mechanism. It is given information about the types

used in free-piston engine/generator applications. It is evaluated for their advantages and

disadvantages. This review presents a current perspective on free piston systems, as well as examining suitable linear generator designs for generating electrical energy.

Keywords: Free piston engine, generator, linear alternator, hybrit vehicle

Serdal ARSLAN

Harran Üniversitesi Birecik Meslek Yüksekokulu

Şanlıurfa, Türkiye

[email protected]


Arduıno İle Öğrenciler İçin Hızlı Geçiş Sistemi

Rapıd Transıt System For Students Wıth Arduıno

ÖZET

Bu uygulama odaklı çalışmada, Arduino geliştirme kartı ve RFID teknolojisi ile öğrencilerin öğrenci

kimlik kartlarını kullanarak durmaksızın geçişlerini sağlayan Hızlı Geçiş S istemi (HGS)

gerçekleştirilmiştir. Uygulama, öğrencilerin kimlik kartları okuyabilen mifare ve proximity kart destekli

kart okuyucu ve C# programlama dili ile geliştirilmiş arayüz uygulamasından oluşmaktadır.

Gerçekleştirilen çalışmanın mevcut sistemlerden farkı, öğrencilerin giriş-çıkış için harici bir kart kullanmadan mevcut öğrenci kartlarını kullanabilmesidir.

Öğrenciler, güvenlik girişine yerleştirilen bu sisteme kartları okutarak giriş yapabilmektedir. Kuruma ait

öğrenci kartlarında tanımlı benzersiz ID’ler sistem ile eşleştirilerek ekranda öğrencinin adı, soyadı,

bölümü, sınıfı ve resmi gibi verileri göstermektedir. Aynı zamanda Böylece kurum girişlerinde güvenlik

denetimine girmeden hızlı bir şekilde giriş yapılmaktadır. Ayrıca gerçekleştirilen çalışma mevcut olarak

Süleyman Demirel Üniversitesi Uluborlu Selahattin Karasoy MYO.’da uygulanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Arduino, Hızlı Geçiş Sistemi, RFID, Güvenlik

ABSTRACT

This application-oriented study of the Arduino development card and RFID technology, without

stopping by using their student ID cards that enable students to pass a rapid transit system (HGS) was

carried out. The application consists of proximity card and MIFARE card reader read ID cards of

students supported the application and the C# programming language enhanced.The difference

between the work done and the existing systems is that students can use existing student cards without using an external card for entry-exit.

Students are able to log in by inserting cards into this system which is placed in security entrance.

Unique IDs defined in the student cards of the institution are matched with the system and show

information such as the student's name, surname, department, class and picture on the screen. In this

way, it is possible to enter the premises quickly without entering security. In addition, the present

study is currently being carried out at Uluborlu Selahattin Karasoy MYO of Süleyman Demirel University.

Key Words: Arduino, Rapid Transit System, RFID, Security

Ahmet Ali SÜZEN Süleyman Demirel Üni.

Uluborlu Selahattin Karasoy MYO, Isparta-Türkiye, [email protected]

Emre ARABACI

Mehmet Akif Ersoy Üni. Emin Gülmez Teknik Bilimler

MYO, Isparta-Türkiye, [email protected]

Osman CEYLAN Süleyman Demirel Üni.

Uluborlu Selahattin Karasoy MYO, Isparta-Türkiye, [email protected]





Asitlerin (HCl, HF, HNO3, oleum) Toksik Etkileri Üzerine Konsantrasyon ve

Senaryo Seçiminin Etkisinin Araştırılması

Investigation of the Effects of Concentration and Scenario Selection on Toxic Effects of Acids (HCl, HF,

HNO3, oleum)

ÖZET

Hidroklorik asit (HCl), hidroflorik asit (HF), nitrik asit (HNO3) ve oleum (dumanlı sülfürik asit) sanayide

yaygın olarak kullanılan ve geri dönüşü olmayan toksik etkilere sahip kimyasallardır. Demir çelik ve gıda

sektöründen tekstil ve boya endüstrisine kadar pek çok alanda karşılaşılan bu kimyasalların zararlı

etkilerinin önceden bilinmesi ve buna göre tedbirlerin alınması son derece önemlidir. Bu çalışmada,




Ankara-Turkey

[email protected]

Ebru KONDOLOT SOLAK

Gazi University



Ankara-Turkey

[email protected]

Ş. Şermin AYDIN

Gazi University



Ankara-Türkiye

[email protected]

S. Mithat MUHAMMET

Gazi University


[email protected]





insan sağlığı için çok tehlikeli bu kimyasalların toksik etkilerinin ALOHA yazılımı kullanılarak belirlenmesi

amaçlanmıştır. Her bir kimyasalın saf olduğu durum ve farklı konsantrasyonlardaki karışımları için

toksik etki mesafeleri hesaplanmıştır. Yazılımda, modelleme çalışmaları kapalı ortam, 100m3 kimyasal

gölet varlığı üzerinden yürütülmüştür. Her bir kimyasalın saf (%100) hali bir de doğrudan kaynak - anlık

boşalma senaryosu üzerinden değerlendirilmiştir. Tüm kimyasallar için en geniş toksik etki mesafeleri

doğrudan kaynak-anlık boşalma senaryosunda elde edilmiş, dumanlı sülfürik asit için toksik tehlike

bölgelerine ait etki mesafeleri kırmızı: 7,1km (160 mg/m3, AEGL-3 [60dk]), turuncu: >10km (8,7 mg/m3,

AEGL-3 [60dk]) ve sarı: >10km (0,2mg/m3, AEGL-3 [60dk]) olarak belirlenmiştir. Her bir kimyasalın

konsantrasyon değeri arttıkça toksik etki mesafesi değerlerinin arttığı tespit edilmiştir. HCl

konsantrasyonunun %40’ dan %41’ e artırıldığı çok küçük bir değişimde dahi etki mesafeleri %50 artış

göstermiştir. Yazılımda, HCl için %35, HF için %58, HNO3 için %77 ve oleum için %31 konsantrasyon

içeriğinden itibaren ancak toksik etki alanı görüntülerinin sağlanabildiği belirlenmiştir. Senaryo seçimi,

kimyasal türü ve kimyasalın konsantrasyonuna göre toksik bölge etki mesafelerinin değişim gösterdiği

tespit edilmiştir. Özellikle tehlikeli kimyasal bulunduran, kullanan, depolayan sanayi kuruluşlarında

senaryo bazında etki analizi yapılarak sonuçların acil durum planlarına ya da konu ile ilgili diğer mevzuat

çalışmalarına yansıtılmasının, kazaların önlenmesi ve etkilerinin azaltılması açısından daha etkili olacağı

ön görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Asit, toksik etki mesafesi, ALOHA yazılımı.

ABSTRACT

Hydrochloric acid (HCl), hydrofluoric acid (HF), nitric acid (HNO3) and oleum (fumed sulfuric acid) are

chemicals commonly used in the industry and have irreversible toxic effects. It is extremely important

to know the harmful effects of these chemicals encountered in many areas from the iron and steel

sector to the textile and paint industry in advance and to take precautions accordingly. In this study, it

was aimed to determine the toxic effects of these chemicals, which are very hazardous for human

health, by using ALOHA Software. The toxic effect distances were calculated for the conditions in which

each chemical was pure and for different concentrations of the mixtures. In the Software, modeling

studies were carried out in closed environment, a 100m3 volume of chemical puddle presence. Pure

(100%) state of each chemical was assessed by a direct source- instantaneous release scenario. The

largest toxic effect distances for all chemicals were obtained in the direct source-instantaneous release

scenario and it was determined that the effect distances of toxic hazard zones for oleum were red:

7.1km (160mg / m3, AEGL-3 [60min]), orange:> 10km (8,7 mg / m3, AEGL-3 [60 min]) and yellow:> 10

km (0.2 mg / m3, AEGL-3 [60 min]). It was determined that as the concentration of each chemical

increased, the toxic effect distance increased. The effect distances increased by 50% even with a very

small change in the HCl concentration from 40% to 41%. In the Software, it was determined that toxic

zone images could only be obtained from the concentration content of 35% for HCl, 58% for HF, 77%

for HNO3 and 31% for oleum. It was shown that the toxic zone effect distance changed according to

scenario selection, the chemical type and the concentration of the chemical mixture. Especially, it is

expected that reflecting the results of consequence analysis on scenario basis in industrial

establishments containing, storing and using hazardous chemicals in the emergency plans or other related legislative studies will be more effective in preventing accidents and reducing their effects.

Key Words: Acid, toxic effect distance, ALOHA Software.


Fosil Yakıtlı Araçlarda Emisyon Azaltıcı Sistemler ve Özellikleri

Emission Reducing Systems And Features in Fossil Fuel Vehicles

ÖZET

Günümüzde fosil yakıtlı araçlar, geçmiş yıllara göre kıyaslandığında çok hızlı bir artış göstermiş ve bu

araçlarda kullanılan fosil yakıtların çevreye bırakmış oldukları emisyon salınımlarının da her geçen yıl

sürekli olarak arttığı literatür kaynaklarından anlaşılmaktadır. Bu durum ülkel eri gittikçe

endişelendirmekte ve bir takım kontrol tedbirleri almalarını ulusal ve uluslararası mevzuat gereği

zorunlu hale getirmektedir. Bir çok ülke Kyoto protokolü çerçevesinde emisyon değerlerini azaltmayı

taahhüt etmişlerdir. Fosil yakıtlı araçların kirletici emisyonları insan sağlığını ciddi olarak tehdit

etmekte, CO2 salınımları ile küresel ısınmayı tetiklemekte ve bu durum ise emisyon kontrolünü

kaçınılmaz hale getirmektedir. Fosil yakıtlı araç üreticileri, ulusal ve uluslararası yayımlanan standartlar

dâhilinde üretim yapma zorunlulukları kendilerini bir takım yeni araştırmalara yönelterek standart

değerler dâhilinde üretim çalışmalarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Bu çalışmada benzinli ve dizel

motorlu araçların emisyon azaltıcı sistemleri (Katalitik konvertör, egzoz gazları resirkülasyonu (EGR),

dizel partikül filtresi vb.) incelenmiş, sistemlerin olumlu ve olumsuz yönleri, yakıt emisyonuna, çalışma performansına olan etkileri literatür araştırma sonuçları ile ortaya konulmuş ve irdelenmiştir .

Anahtar Kelimeler: Emisyon kontrol, Fosil Yakıtlar, EGR, Dizel Partikül Filtresi

ABSTRACT

Today, fossil-fueled vehicles have shown a rapid increase in comparison with previous years, and the

literature sources indicate that emission releases from the fossil fuels used in these vehicles have been

increasing steadily every year. This situation is becoming increasingly worrying for countries and it is

imperative for national and international legislation to take a number of control measures. Many

countries are committed to reducing emission values within the framework of the Kyoto protocol.







Pollutant emissions of fossil-fueled vehicles are a serious threat to human health, triggering global

warming by CO2 emissions, which in turn makes emissions control inevitable. Manufacturers of fossil-

fueled vehicles are trying to maintain their production activities within the standard values by directing

themselves to a number of new researches on the necessity of producing in accordance with nationally

and internationally published standards. In this study, the emission reduction systems of gasoline and

diesel engines (catalytic converter, exhaust gas recirculation (EGR), diesel particulate filter etc.) were

investigated and the effects of the systems on the positive and negative aspects, fuel emissions and

operating performance were discussed and examined.

Keywords: Emission control, Fossil fuels, EGR, Diesel Particulate Filter


Elektrik Sektörünün Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinden Beklentileri

Expectation Of The Electrical Sector From Vocational Schools' Students

ÖZET

Bu çalışmanın amacı, kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren kuruluşların, elektrik bölümü mezunu

öğrencilere verilen eğitimden beklentilerinin belirlenmesidir. Bu kapsamda ülkemizde bulunan özel

sektördeki işverenler ve kamudaki yetkili kişiler ile görüşülmüştür ve anket çalışması yapılarak meslek

yüksekokullarından beklentilerin ne olduğu belirlenmiştir. Toplam 15 sorudan oluşan anket 3’lü likert

ölçeğine göre hazırlanmış ve istatistiksel analizleri yapılmıştır. Ankete 150 kişi katılmıştır. Çalışmada

meslek yüksekokulu elektrik bölümü eğitimi ile ilgili bilgiler verilmiş ve yapılan araştırmanın amacı, yöntemi ve hipotezleri ortaya konularak sonuca ulaşılmıştır.

Çalışma sonrasında kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren kuruluşların meslek yüksekokulu elektrik

bölümü mezunlarından beklentilerinin neler olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre mezun

öğrencilerin eğitim döneminde aldıkları mesleki uygulama derslerinin sektörün istediğini yeteri kadar karşıladığı ortaya çıkmıştır. Bulgular doğrultusunda sonuçlar tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Meslek Yüksekokulu, Elektrik Programı, Sektör

ABSTRACT

The aim of this study is to determine the expectations of the organizations, operating at the public and

private sector, from the training offered to students who are graduated from electrical department. In

this context, the province of our country employers in the private sector and authorized persons were

interviewed and it was determined that what they expected from the vocational schools by making

survey. The survey consists of 15 questions prepared by the Likert scale 3s and statistical analyses were

performed. 150 people participated in the survey. The study provides information’s about the training

of electrical department at vocational school and the results of the research has been reached by revealing the purpose, methods and hypotheses.

Tarkan KOCA Erkan BAHÇE

İnönü Üniversitesi İnönü Üniversitesi

Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği

Malatya – Türkiye Malatya – Türkiye



After the study, it was determined what the expectations of the organizations, operating in the public

and private sector, from the graduates of electrical department. The most important result found in

the survey is that the graduate students ‘practice and information during their training is enough for the sector.

Key Words: Vocational School, Electrical program, Sector


ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMI ÖNLİSANS PROGRAMLARININ PROBLEMLERİ

INDUSTRİAL PRODUCT DESIGN EDUCATION PROBLEMS IN ASSOCIATE DEGREE

ÖZET

Çalışma kapsamında, meslek yüksekokullarının “endüstri ürünleri tasarımı” programlarında görev

yapan idari ve akademik personel ile programda okuyan öğrenciler üzerinde araştırma yapılmıştır.

Çalışma Türkiye’de ki dört farklı endüstri ürünü tasarımı programında çalışan bazı akademisyenlerden

görüş alınarak yürütülmüştür. Araştırmada idari görevi bulunan akademik personel ile idari sorunlar

tartışılmış, diğer akademik personel ile eğitimde karşılaşılan zorluklar ve bunların çözümü konusunda

röportajlar gerçekleştirilmiştir. Endüstri ürünleri tasarımı programında okuyan öğrenciler için de

sorunlar ortaya konulmaya çalışılmıştır. Öğrencilerle yapılan çalışma birebir yapılmış değildir ve sadece

gözleme dayanmaktadır. Çalışma sonunda önlisans düzeyinde eğitim veren endüstri ürünleri tasarımı

programlarının kendilerine özgü sorunlarının olduğu görülmüştür. Sorunların daha detaylı ve öğrenci

odaklı olarak ortaya konması için daha detaylı çalışmaların yapılması gerekliliği bu çalışmanın en önemli

sonucu olarak ortaya konulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Endüstri Ürünleri Tasarımı, Problemler, Önlisans Eğitimi

ABSTRACT

Within the scope of the study, the administrative and academic personnel working in the "industrial

product design" programs of the vocational higher schools and the students studying in the program

have been researched. The study was conducted in four different industrial products in Turkey by

taking some views of academics working in the design of the program. Administrative issues were

discussed with academic staff who had administrative duties in the research, and interviews were

conducted with other academic staff about the difficulties encountered in education and their

solutions. Problems have also been raised for students studying in the industrial product design

program. The work done by the students is not individualized and is based solely on observation. At

the end of the study, it was seen that there were unique problems of industrial product design

programs that provided associate degree education. The necessity of conducting more detailed studies

Ertan Yesari HASTÜRK İlker AY

Hacettepe Üniversitesi Hacettepe Üniversitesi

Hacettepe ASO 1. OSB MYO Hacettepe ASO 1. OSB MYO




in order to make the questions more detailed and student oriented has been presented as the most

important result of this study.

Keywords: Industrial Product Design, Problems, Associate Degree Training


Otomotiv Sektörünün Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinden Beklentileri

Expectation Of The Automotive Sector From Vocatıonal Schools' Students

ÖZET

Bu çalışmanın amacı, kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren kuruluşların otomotiv bölümü mezunu





meslek yüksekokulu otomotiv bölümü eğitimi ile ilgili bilgiler verilmiş ve yapılan araştırmanın amacı, yöntemi ve hipotezleri ortaya konularak sonuca ulaşılmıştır.

Çalışma sonrasında kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren kuruluşların meslek yüksekokulu otomotiv


öğrencilerin eğitim döneminde aldıkları mesleki uygulama derslerinin sektörün istediğini yeteri kadar

karşılamadığı ortaya çıkmıştır. Bulgular doğrultusunda sonuçlar tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Meslek Yüksekokulu, Otomotiv, Sektör

ABSTRACT


private sector, from the training offered to students who are graduated from automotive department.

In this context, the province of our country employers in the private sector and authorized persons

were interviewed and it was determined that what they expected from the vocational schools by

making survey. The survey consists of 15 questions prepared by the Likert scale 3s and statistical

analyses were performed. 120 people participated in the survey. The study provides information’s

about the training of automotive department at vocational school and the result of the research has been reached by revealing the purpose, methods and hypotheses.

Tarkan KOCA

İnönü Üniversitesi

Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği

Malatya – Türkiye

[email protected]



and private sector, from the graduates of automotive department. The most important result found in

the survey is that the graduate students’ practice and information during their training is not enough for the sector.

Key Words: Vocational School, Finance, Sector


Doğalgaz Sektörünün Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinden Beklentileri;

İnönü Üniversitesi Arapgir Meslek Yüksekokulu Örneği

Expectation Of The Natural Gas Sector From Vocatıonal Schools' Students ;İnönü University, Example

Of Arapgir Vocational School

ÖZET

Bu çalışmanın amacı, kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren kuruluşların, doğalgaz tesisatı ve

teknolojisi bölümü mezunu öğrencilere verilen eğitimden beklentilerinin belirlenmesidir. Bu kapsamda

ülkemizde bulunan özel sektördeki işverenler ve kamudaki yetkili kişiler ile görüşülmüştür ve anket

çalışması yapılarak meslek yüksekokullarından beklentilerin ne olduğu belirlenmiştir. Toplam 12

sorudan oluşan anket 3’lü likert ölçeğine göre hazırlanmış ve istatistiksel analizleri yapılmıştır. Ankete

200 kişi katılmıştır. Çalışmada meslek yüksekokulu doğalgaz tesisatı ve teknolojisi bölümü eğitimi ile

ilgili bilgiler verilmiş ve yapılan araştırmanın amacı, yöntemi ve hipotezleri ortaya konularak sonuca ulaşılmıştır.

Çalışma sonrasında kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren kuruluşların meslek yüksekokulu doğalgaz

tesisatı ve teknolojisi bölümü mezunlarından beklentilerinin neler olduğu belirlenmiştir. Araştırma

sonuçlarına göre mezun öğrencilerin eğitim döneminde aldıkları mesleki uygulama derslerinin

sektörün istediğini yeteri kadar karşılamadığı ortaya çıkmıştır. Bulgular doğrultusunda sonuçlar tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Meslek Yüksekokulu, Doğalgaz, Sektör

ABSTRACT


private sector, from the training offered to students who are graduated from natural gas and plumbing

technology department. In this context, the province of our country employers in the private sector

and authorized persons were interviewed and it was determined that what they expected from the

vocational schools by making survey. The survey consists of 12 questions prepared by the Likert scale

3s and statistical analyses were performed. 200 people participated in the survey. The study provides

information’s about the training of natural gas and plumbing technology department at vocational

Tarkan KOCA


Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği


[email protected]


school and the result of the research has been reached by revealing the purpose, methods and

hypotheses.


and private sector, from the graduates of natural gas and plumbing technology department. The most

important result found in the survey is that the graduate students’ practice and information during

their training is not enough for the sector.

Key Words: Vocational School, Natural Gas, Sector


Doğalgaz Tüketimi ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişki: Türkiye Örneği

The Relationship Between Natural Gas Consumption and Economic Growth: The Case of

Turkey

ÖZET

Günümüzde gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler odun, kömür ve diğer geleneksel türdeki enerji

kaynaklarından doğalgaza ve çeşitli fosil yakıtlara yönelerek enerji ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar.

Enerji üretimi, üretim kaynaklarına bağlı olarak çevre üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Bunun

yanında enerji, sermaye ve emek gibi ülkenin ekonomik açıdan niteliğini doğrudan etkileyebilecek bir

üretim faktörü olarak da görülebilir. Genellikle kişibaşı gayrisafi yurtiçi hasıla düzeyi düşük olan ülkeler

kömürü doğalgaza nazaran daha çok kullanırken, kişibaşı gayrisafi yurtiçi hasıla düzeyi yüksek olan

ülkelerde durum tam tersidir. Kömüre göre düşük karbon yoğunluğu, düşük sermaye maliyeti ve yüksek

yakıt verimliliğine sahip olan doğalgaz birçok ülkede sanayi sektörü için önemli bir yenilenemeyen

enerji kaynağıdır. Makroekonomik politikalar ve enerji politikaları birbirlerini etkileyebilen ve

koordineli bir şekilde sürdürülebilmesi gereken politikalardır. Enerji politika karar vericileri, doğalgaz

tüketimindeki değişikliklere karşı hassas olmalıdırlar. Çünkü bu değişikliğin makroekonomik

değişkenler üzerindeki etkisi ciddi olabilir. Çalışmada doğalgaz tüketimi, gayri safi sabit sermaye

oluşumu ve reel gayrisafi yurtiçi hasıla arasındaki etkileşim VAR yöntemi ile analiz edilmeye çalışılmıştır.

Reel GSYİH ve sabit sermaye oluşumu verileri Dünya Bankası’nın Dünya Kalkınma Göstergeleri veri

tabanından; doğalgaz tüketiminin verileri ise BP Dünya Enerji İstatistikleri İnceleme raporlarından elde

edilmiştir. 2002-2015 dönemini içeren veriler yıllık ve logaritması alınmış bir halde analize dahil

edilmiştir. Veriler bir dönem gecikmesi alınarak durağan hale getirilmiştir. Analiz sonucunda doğalgaz

tüketiminin reel gayri safi yurtiçi hasıla üzerindeki etkisi kısa dönemde sabit sermaye oluşumundan

daha yüksek düzeyde bulunmuştur. Kısa dönemde etkisi çok olmayan doğalgaz tüketiminin uzun

dönemde reel gayrisafi yurtiçi hasıla üzerindeki etkisi giderek artmaktadır. Politika karar vericilerin

çalışma sonucunda elde edilen bu bilgileri göz önünde bulundurarak enerji ve büyüme politikalarına şekil vermeleri ekonomide etkinliğin sağlanması açısından önem arzetmektedir.

Anahtar Kelimeler: Doğalgaz Tüketimi, Ekonomik Büyüme, VAR Analizi

Türker ŞİMŞEK

Gaziosmanpaşa Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

İktisat Bölümü

Tokat- Türkiye,

[email protected]


ABSTRACT

Today, developed or developing countries are meeting their energy needs from wood, coal and other

traditional energy sources to natural gas and various fossil fuels. Energy production may have a

negative impact on the environment, depending on the sources of production. Energy can also be

seen as a factor of production which can directly affect the economical aspect of the country such as

capital and labor. Countries with low gross domestic product generally use coal more than natural gas,

but in countries with high gross domestic product, the situation is exactly the opposite. Natural gas,

which has low carbon intensity, low capital cost and high fuel efficiency compared to the corn, is an

important non-renewable energy source for the industrial sector in many countries. Macroeconomic

policies and energy policies are policies that can influence each other and must be maintained in a

coordinated manner. Energy policy decision makers should be sensitive to changes in natural gas

consumption. Because the impact of this change on macroeconomic variables can be serious. In the

study, the interaction between natural gas consumption, gross fixed capital formation and real gross

domestic product was tried to be analyzed by the VAR method. Real GDP and gross fixed capital

formation data are derived from the World Bank's World Development Indicators database; and the

consumption of natural gas was obtained from BP World Energy Statistics Review reports. The data

containing the period 2002-2015 has been included in the analysis in a yearly and logarithmic manner.

The data were made stationary with a lag of one period. As a result of the analysis, the effect of natural

gas consumption on real gross domestic product was found to be higher than that of gross fixed capital

formation in the short run. In the short term, the consumption of natural gas, which is not so much

affected, has a long-term effect on real gross domestic product. The energy and growth policies to be

followed in the light of the information obtained as a result of this work are important for increasing the efficiency in the economy.

Key Words: Natural Gas Consumption, Economic Growth, VAR Analysis


Yapay Sinir Ağları (YSA) ve Çoklu Adaptif Bulanık Sinir Ağları (ANFIS) ile

Enerji Tüketimi Değerlendirmesi

Assessment of Energy Consumption by Artificial Neural Networks (ANN) and Multiple Adaptive Fuzzy

Neural Networks (ANFIS)

ÖZET

Bu çalışmada Kastamonu’nun Cide ilçesinin enerji tüketimi Yapay sinir ağları (YSA) ve çoklu adaptif

Bulanık Sinir ağları (ANFIS) ile tahmin edilmiştir. Cide ilçesinin yaz mevsiminde artan nüfusunun enerji

tüketimine etkisi değerlendirilmek istenmiştir. Buna göre Cide’nin enerji tüketim değerleri ilgili

kurumlardan alınarak Matlab ile YSA VE ANFIS’ e işlenmiş ve geleceğe yönelik tahminler yapılmıştır. Bu tahmin sonuçlarına göre enerji planlanması yapılmak istenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Yapay sinir ağları, ANFİS, Enerji Tüketimi

ABSTRACT

In this study, the energy consumption of Kastamonu 's Cide district is estimated by Artificial Neural

Networks (NNP) and Multiple Adaptive Fuzzy Neural Networks (ANFIS). It is desired to evaluate the

effect of the Cide district on the energy consumption of the growing population during the summer

season. Accordingly, Cide's energy consumption values were taken from related institutions and

processed to Matlab, YSA and ANFIS and forecasts were made for the future. According to these estimation results, energy planning is desired.

Key words: artificial neural networks, ANFIS, Energy consumption

Ünal Kaya Yüksel Oğuz

Kastamonu Üniversitesi Afyon Kocatepe Üniversitesi

Cide Rıfat Ilgaz Meslek Yüksekokulu Teknoloji Fakültesi

Elektronik ve Otomasyon Bölümü Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü

Hacı Güzel Güleç

Kastamonu Üniversitesi

Cide Rıfat Ilgaz Meslek Yüksekokulu

Elektronik ve Otomasyon Bölümü


Bulanık Mantık ve Arduino Kullanarak Enerji Akış Kontrolü

Energy Flow Control Using Fuzzy Logic and Arduino

ÖZET

Bu çalışmada güç üretim sistemlerinden biri olan PV panellerin kullanımı Bulanık mantık teknolojisi ile

birleştirilmiştir. Bulanık mantık teknolojileri piyasada çoğunlukla simülasyon ve modelleme gibi işlerde

kullanıldığı görülmektedir. Ancak bu teknolojiyi gerçek zamana entegre etmek daha kullanışlı olacağı

düşünülmektedir. Bu sebeple bulanık mantık teknolojilerini gerçek zamana uyarlamak için Arduino Uno

karta ihtiyaç duyulmaktadır. Arduino ile PV panellerin şebekeye entegrasyonu ve batarya kontrolleri

yapılarak enerji uygulamaları daha kullanışlı hale gelebilir. Bulanık mantığın geniş kural tablosu ile

Arduino birleştirilmek istenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Arduino, Real time, Bulanık mantık,Enerji akış kontrol

ABSTARCT

In this study, the use of PV panels, one of the power generation systems, is combined with Fuzzy Logic

technology. Fuzzy logic technologies seem to be used in the market mostly for such things as simulation

and modeling. However, integrating this technology into real time is thought to be more useful. For

this reason, Arduino Uno card is needed to adapt fuzzy logic technologies to real time. Energy

applications may become more useful by integrating the Arduino and PV panels into the grid and controlling the battery. It is desired to combine Arduino with a large rule table of fuzzy logic.

Key Words: Arduino, Real time, Fuzzy logic, energy flow control

Ünal Kaya Yüksel Oğuz

Kastamonu Üniversitesi Afyon Kocatepe Üniversitesi

Cide Rıfat Ilgaz Meslek Yüksekokulu Teknoloji Fakültesi

Elektronik ve Otomasyon Bölümü Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü


Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Kopya Çekmeye

İlişkin Tutumları:

Nazilli Meslek Yüksekokulu Örneği

ÖZET

Kopya çekmek eğilimi eğitim sisteminin en büyük sorunlarından biridir. Emek harcamadan okul başarı

sıralamasında değişikliğe neden olabilecek bir davranış biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Üniversite

eğitimi içinde ve özelliklede meslek yüksekokullarında bu olumsuz durum sık sık görülmektedir. Bu

çalışma ön lisans öğrencilerinin kopya çekmeye ilişkin tutumlarının belirlenmesini ölçmeye yöneliktir.

Araştırmaya Adnan Menderes Üniversitesi’nde eğitim gören 320 Nazilli MYO üniversite öğrencisi

katılmıştır. Verilerin analizinde SPSS, istatistiksel farklılık-ilişkilerin analizinde t-test, korelasyon ve

ANOVA testleri kullanılmıştır. Çalışmada kopya çekmeye ilişkin tutumları belirlemek için Adnan

Menderes Üniversitesi Nazilli Meslek Yüksekokulunda okuyan öğrencilere bir anket uygulanmıştır.

Öğrencilerin kopya çekmeye ilişkin tutumlarının tespit edilerek sonuçlarının değerlendirilmesi bu

çalışmanın temel amaçları arasında yer almaktadır.

Anahtar Kelimeler: Kopya, Tutum, Meslek Yüksekokulu, Sınav

ABSTRACT

The tendency to copy is one of the biggest problems of the education system. As a form of behavior

that can lead to change in the order of success without spending labor, it is shown up. This negative

situation is frequently seen in university education and especially in vocational schools. This study is

aimed to measure the determination of the attitudes of the undergraduate students towards the

copying. 320 students of Nazilli Vocational School training in Adnan Menderes University participated

in the research. In the analysis of the data, SPSS, t-test, correlation and ANOVA tests were used in the

analysis of statistical difference-relations. In this study, a questionnaire was applied to the students

who were admitted to Adnan Menderes University Nazilli Vocational School in order to determine their

attitudes about making copies. The main aim of this study is to determine the attitudes of the students

towards the copying and to evaluate the results.

Key Words: Copy, Attitude, Vocational School, Exam

Yasemin COŞKUN Mümin ESER

Adnan Menderes Üniversitesi Aydın Türkiye Adnan Menderes Üniversitesi Aydın Türkiye


Zehra BURDUR

Adnan Menderes Üniversitesi Aydın Türkiye

[email protected]





Tb İmplantasyonunun ZnO nun Lüminesansı Üzerindeki Etkisi

ÖZET

Geniş band aralığına sahip ZnO [0001] tek kristali, 400 keV enerjili Tb+ nadir toprak iyonlarıyla farklı

dozlarda implante edilmiştir. İmplantasyon sonrası örnekte oluşan değişimleri inceleyebilmek için

radyolüminesans, katodolüminesans ve optik soğurma spektroskopisinden faydalanılmıştır. 24 keV

enerjili elektronlarla bombardıman edilen saf ZnO örneklerinin katodolüminesans spektrumunda 390

nm, 570 nm ve 685 nm dalgaboylarında lüminesans piki gözlenmiştir. Tb implantasyonu sonrası, 589

nm de görülen geniş lüminesans bandının şiddeti doz miktarı ile artmaktadır. Farklı dozlarda implante

edilmiş örneklerde implantasyon sonrası yüzeylerdeki fiziksel değişim AFM ile resmedilmiştir. İyon

Yasemin TUNCER


[email protected]

Murat TÜREMİŞ


[email protected]



[email protected]

Mehmet İsmail KATI



Ahmet ÇETİN


[email protected]

Rana KİBAR


[email protected]







implantasyonu kristal yapıyı amorflaştırmakta ve buna bağlı olarak ta lüminesans verimini

değiştirmektedir

Anahtar Kelimeler: ZnO, implantasyon, lüminesans, AFM

ABSTRACT

ZnO [0001] single crystal, which has a wide band gap, was implanted at different doses with 400 keV

energized Tb+ rare earth ions. Radioluminescence, cathodoluminescence and optical absorption

spectroscopy were used to examine changes in the sample after ion-implantation, The luminescence

peaks at 390 nm, 570 nm 685 nm are observed in the cathodoluminescence spectrum of pure ZnO

samples, which were bombarded with 24 KeV electrons, After Tb+ ion implantation, the intensity of

wide luminescence band at 589 nm is increased as the dose amount increased. After the implantation,

physical changes at the surfaces were depicted with AFM in the implanted samples at different doses. Ion implantation crystallizes amorphous and consequently changes luminescence efficiency.

Keywords: ZnO, Implantation, Luminescence, AFM

IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, SAYFA (PAGES): 160 -161

Kocaeli Meslek Yüksekokulu Metroloji Programları

Metrology Programs at Kocaeli Vocational School

ÖZET

Metroloji, ölçme tekniklerini ve süreçlerini kapsayan, ölçüm bilimi ve uygulaması olarak

tanımlanmaktadır. Dünya ekonomisi, uluslararası düzeyde güvenilir ölçümlere ve testlere bağlı olup

ülkeler arası ticaretin teknik engellere takılmaması için ön koşul metroloji alt yapısıdır. Bu konuda

gerekli alt yapıyı, bilimsel metrolojiyle ilgili olarak TUBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME),

endüstriyel metrolojiyle ilgili olarak TSE ve yasal metroloji alanında görev yapan Bilim, Sanayi ve

Teknoloji Bakanlığının Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü oluşturmaktadır. Bu kurumların

görevlerini en iyi şekilde yapabilmesi için, metroloji alanında eğitim almış personele ihtiyaçları vardır.

Türkiye’de ölçme ve kalibrasyon alanında eğitim veren bir kurum bulunmamaktadır. Yurtdışında ise 2

yıllık ön lisans düzeyinde eğitim veren kurumlar mevcuttur. Bu eksikliğin giderilmesi için, bahsedilen

kurumlar ile işbirliği yapılarak Kocaeli Üniversitesi Kocaeli Meslek Yüksekokulu bünyesinde metroloji

eğitimi veren 2 adet program açılması hedeflenmektedir. Bu programların Kimya ve Kimyasal İşleme

Teknolojileri Bölümü altında Kimyasal ve Medikal Metroloji Programı ve Elektronik ve Otomasyon

Bölümü altında Endüstriyel Metroloji Programı olması öngörülmektedir. Bu çalışmada, 2 programın

ders ve eğitim planları sunulmaktadır. Öngörülen eğitim planlarının tartışmaya açılarak geliştirilmesi

amaçlanmaktadır. Eğitim, metroloji ve endüstri alanlarından uzmanların öngörülen eğitim planları hakkındaki görüşleri, sağlıklı bir eğitim altyapısının kurulması için büyük önem taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: metroloji eğitimi, ön lisans programları, mesleki eğitim

ABSTRACT

Metrology is defined as the science of measurement, embracing both experimental and theoretical

determinations at any level of uncertainty in any field of science and technology, World economy is

dependent upon reliable and trustworthy metrology infrastructure. In Turkey, TUBITAK National

Metrology Institute, Turkish Standards Institution and General Directorate of Metrology and

Standardization are responsible for implementing and enhancing metrology related activities. Well

educated personnel is required for successfull operation of these institutions. Unfortunately, no

metrology education is currently offered in Turkey. However, some 2 year vocational schools offer

Zafer DÜLGER


Kocaeli Meslek Yüksekokulu

Kocaeli-Türkiye

[email protected]

metrology degrees in Europe and USA. In order to fill the gap in metrology education, Kocaeli

University Kocaeli Vocational School intends to accept students in two programs in collaboration with

above mentioned institutions. These are: Chemical and Medical Metrology Program in Chemistry and

Chemical Processes Technologies Department and Industrial Metrology Program in Electronics and

Automation Department. These programs will be the first and only in Metrology education in Turkey.

In this study, the tentative curriculum of these planned programs are presented. It is intended that the

tentative nature of the curriculum will be finalized after productive comments by experts in the fields

of education, metrology and industry.

Keywords: metrology education, 2 year programs, vocational education.

IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, SAYFA (PAGE):162

Finans Sektörünün Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinden Beklentileri

Expectation Of The Finance Sector From Vocational Schools' Students

ÖZET

Bu çalışmanın amacı, kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren kuruluşların finans bölümü mezunu





meslek yüksekokulu finans bölümü eğitimi ile ilgili bilgiler verilmiş ve yapılan araştırmanın amacı,

yöntemi ve hipotezleri ortaya konularak sonuca ulaşılmıştır.

Çalışma sonrasında kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren kuruluşların meslek yüksekokulu finans


öğrencilerin eğitim döneminde aldıkları mesleki uygulama derslerinin sektörün istediğini yeteri kadar

karşıladığı ortaya çıkmıştır. Bulgular doğrultusunda sonuçlar tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Meslek Yüksekokulu, Finans, Sektör

ABSTRACT


private sector, from the training offered to students who are graduated from finance department. In

this context, the province of our country employers in the private sector and authorized persons were

interviewed and it was determined that what they expected from the vocational schools by making

survey. The survey consists of 11 questions prepared by the Likert scale 3s and statistical analyses were

performed. 100 people participated in the survey. The study provides information’s about the training

of finance department at vocational school and the results of the research has been reached by revealing the purpose, methods and hypotheses.


and private sector, from the graduates of finance department. The most important result found in the

survey is that the graduate students ‘practice and information during their training is enough for the sector.

Key Words: Vocational School, Finance, Sector

Zeliha KOCA


Arapgir MeslekYüksekokulu

Bankacılık ve Sigortacılık Programı


[email protected]

IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, SAYFA (PAGES): 163-164

Bankacılık Eğitiminin Meslek Hayatındaki Yeterlilik Düzeyinin Araştırılması;

İnönü Üniversitesi Arapgir Meslek Yüksekokulu Örneği

The Investigation Of Proficiency Level In Professional Life Of Banking Education (İnönü University,

Example Of Arapgir Vocational School

ÖZET

Bankalarda çok farklı meslek gruplarından insanlar görev yapmaktadırlar. Farklı meslek gruplarından

mezun olan kişilerin bankacılık bilgilerinin olmamasından dolayı işe adaptasyon süreleri oldukça

uzamaktadır. Meslek Yüksekokullarının bankacılık ve sigortacılık programlarından mezun olan

öğrenciler göreve başladıklarında alan dışı bölüm mezunlarına oranla bilgi ve işe uyum açısından daha

öndedirler. Buna rağmen bankacılık eğitimi alan kişilerin de sektörde çalışırken karşılaştığı sorunları

çözüme ulaştırma konusunda sıkıntıları olmaktadır. Bazen alınan eğitimle bankaların uyguladığı sistemler arasındaki farklılıklar önemli problem teşkil etmektedir.

Yapılan bu çalışmada mezun olup farklı bankalarda işe başlayan 40 öğrenciye 15 soruluk anket

uygulanmıştır. Öğrencilere ye 5’li Likert ölçeğine göre hazırlanmış bir anket uygulanmış ve istatistiksel

analizlerin güvenilirliği tekrar test tekrar yöntemine göre yapılmıştır. SPSS programı ile analiz edilmiştir.

Anket sonucunda bankacılık eğitiminde uygulanan stajların sayı ve sürelerinin artırılması gerektiği görülmüştür. Ayrıca eğitim müfredatları da güncellenmelidir.

Anahtar Kelimeler: Yeterlilik, Adaptasyon, Bankacılık, Alınan Eğitim

ABSTRACT

People from very different professional groups work in banks. Adaptation period to work extends due

to the lack of banking information of the person who graduated from different occupational groups.

Students who graduate from the Banking and İnsurance programs of Vocational School are more

advanced compared different branch graduates. Despite banking educations of people while working

in the sector the problems facing is the shortage of transport solutions. Difference between systems

applied by banks and received training constitutes a major problem.

In this study 15-item questionnaire was applied to 40 students who are graduates working in different

banks. A questionnaire, prepared by the Fivefold Likert scale, had been applied to the students and

the reliability of the statistical analysis was performed according to the method retest again .It was

Zeliha KOCA





[email protected]

analyzed with SPSS. In result of questionnaire was seen that necessary of increase the number and

duration of apprenticeship applied in banking education. In addition, educational curriculum must be updated.

Key Words: Proficiency, Adaptation, Banking, Received Training

IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, SAYFA (PAGES): 165-166

Muhasebe Sektörünün Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinden Beklentileri

Expectation Of The Accounting Sector From Vocational Schools' Students

ÖZET

Bu çalışmanın amacı, kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren kuruluşların muhasebe bölümü mezunu





meslek yüksekokulu muhasebe bölümü eğitimi ile ilgili bilgiler verilmiş ve yapılan araştırmanın amacı, yöntemi ve hipotezleri ortaya konularak sonuca ulaşılmıştır.

Çalışma sonrasında kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren kuruluşların meslek yüksekokulu

muhasebe bölümü mezunlarından beklentilerinin neler olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına

göre mezun öğrencilerin eğitim döneminde aldıkları mesleki uygulama derslerinin sektörün istediğini

yeteri kadar karşılamadığı ortaya çıkmıştır. Bulgular doğrultusunda sonuçlar tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Meslek Yüksekokulu, Muhasebe, Sektör

ABSTRACT


private sector, from the training offered to students who are graduated from accounting department.

In this context, the province of our country employers in the private sector and authorized persons

were interviewed and it was determined that what they expected from the vocational schools by

making survey. The survey consists of 11 questions prepared by the Likert scale 3s and statistical

analyses were performed. 250 people participated in the survey. The study provides information’s

about the training of accounting department at vocational school and the results of the research has

been reached by revealing the purpose, methods and hypotheses.

Zeliha KOCA





[email protected]


and private sector, from the graduates of accounting department. The most important result found in

the survey is that the graduate students’ practice and information during their training is not enough for the sector.

Key Words: Vocational School, Accounting, Sector


Elektrik Dağıtım Hatları Aktif Ve Reaktif Güç Kayıplarının Azaltılmasında

Kullanılan Optimizasyon Teknikleri: Bir Literatür Taraması

Optımızatıon Technıques Used To Reduce Actıve And Reactıve Power Losses In Electrıcıty

Dıstrıbutıon Lınes: A Literature Review

ÖZET

Elektrik dağıtım şebekelerinde kayıplarının ve hataların büyük bir bölümü, kayıplar nedeniyle gerilim

kararlılığının sağlanamaması sonucu ortaya çıkmaktadır. Dağıtım hatlarında gerilim kararsızlığı ile

ortaya çıkan olumsuz gelişmeler sonrası etkilenebilecek olan kritik baralar farklı tekniklerle

belirlenebilmektedir. Gerilim kararsızlığı sorunlarının önlenmesinde öncelikle dağıtık üretimin yeniden

planlanması, elektrik santrallerinin bağlantı noktası optimizasyonu, kapasitör gücü ve konumunun

tespiti için sayısal analiz yöntemlerinden faydalanılmaktadır. Ancak son yıllarda sayısal analiz

yöntemlerinin yerini ileri/geri arama algoritmaları ve nesne odaklı programlama tekniklerine bıraktığı

belirlenmiştir. Bu çalışmada gerilim kararlılığının tanımlanması, kullanılan optimizasyon parametreleri

ve teknikleri ve objective (amaç) ve fittness (uygunluk) fonsiyonlarının belirlenmesi, meta -sezgisel algoritmaların kullanımı konularında geniş bir literatür taraması yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Dağıtım hatları, optimizasyon, meta-sezgisel algoritmalar.

ABSTRACT

A large part of the losses and faults in the electricity distribution networks result in the failure of

voltage stability due to losses. Critical buses that can be affected after negative developments due to

voltage uncertainty in distribution lines can be determined with different techniques. Prevention of

voltage stability problems is firstly made possible by re -planning of distributed generation,

optimization of connection points of power plants, numerical analysis methods for determining

capacitor power and location. However, in recent years it has been determined that numerical analysis

methods are replaced by forward / backward sweep algorithms and object oriented programming

techniques. In this study, a wide range of literature searches have been made on the definition of

voltage stability, various optimization parameters and techniques, determination of objective and

fittness functions, use of meta-heuristic algorithms.

Keywords: Distribution lines, optimization, meta-heuristic algorithms

Serkan İŞCAN Orhan KAPLAN

Sinop Üniversitesi, Sinop-Türkiye Gazi Üniversitesi, Ankara-Türkiye


IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, SAYFA (PAGES):168-170

Fizyoterapistlerde kadro durumu iş doyumunu etkiler mi?

Does The Situation Of Physiotherapists İn The Workforce Affect Job Satisfaction?

ÖZET

İş doyumu, bir çalışanın yaptığı işin, işten elde ettiklerinin ihtiyaçlarıyla ve kişisel değer yargılarıyla

örtüştüğünü veya örtüşmesine olanak sağladığını fark etmesi sonucu yaşadığı bir duygudur. Çalışmaya

39 gönüllü fizyoterapist alındı. Çalışma kapsamında fizyoterapistlerin demografik ve mesleki bilgileri

alınmış, iş doyum düzeyleri ise Minnesota İş Doyum Ölçeği (MİDÖ) ile değerlendirilmiştir. Kadro

durumu ile MİDÖ ölçeği puanları arasında anlamlı fark bulundu. Kadro durumlarına göre MİDÖ puanı

ise devlete bağlı kurumlarda çalışanlarda 35,0±13,6, özel kurum ve rehabilitasyon merkezlerinde

çalışanlarda 56,8±12,9 ve akademisyen olarak çalışanlarda 62,5±6,8 olduğu görüldü. Çalışmamızdaki

fizyoterapistlerin büyük çoğunluğu düşük ve normal iş doyumuna sahip olmalarına rağmen, iş doyumu düşük olan fizyoterapistler, azımsanamayacak düzeydedir.

İş doyumu, bir çalışanın yaptığı işin, işten elde ettiklerinin ihtiyaçlarıyla ve kişisel değer yargılarıyla

örtüştüğünü veya örtüşmesine olanak sağladığını fark etmesi sonucu yaşadığı bir duygudur. İş

doyumunu olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen birçok değişken vardır. Bu çalışmada yaş, cinsiyet ve kadro durumunun iş doyumunu etkileyip etkilemediği araştırıldı.

Çalışmaya devlete bağlı kurumlarda, özel rehabilitasyon merkezlerinde, özel dal merkezlerinde çalışan

ve akademisyen olarak görev yapan 39 gönüllü fizyoterapist katılmıştır. Çalışma kapsamında

fizyoterapistlerin demografik ve mesleki bilgileri alınmış, iş doyum düzeyleri ise Minnesota İş Doyum

Ölçeği (MİDÖ) ile değerlendirilmiştir. İstatiksel analizlerde SPSS 20.0 programı kullanıldı. Devamlı

Zeynal YASACI Rüstem MUSTAFAOĞLU

Harran Üniversitesi İstanbul Üniversitesi

Sağlık Bilimleri Fakültesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Böl.

İstanbul-Türkiye Nöro. Fizy. ve Rehab. ABD

[email protected] İstanbul-Türkiye

[email protected]

Emrah ZİREK

İstanbul Üniversitesi

Sağlık Bilimleri Fakültesi

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon ABD ,İstanbul

[email protected]




değişkenler “ortalama değer ± standart sapma” olarak; kategorik değişkenler ise yüzde (%) ve kişi sayısı

(n) olarak ifade edildi. 0.05’in altındaki P değerleri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Çalışmaya katılan fizyoterapistlerin, %53,1’i kadın ve yaş ortalamaları 29,7±7,2 yıl idi. Fizyoterapistlerin

% 46,2’si devlete bağlı kurumlarda, %30,8’i özel kurum ve rehabilitasyon merkezlerinde ve %23,1’i

akademisyen olarak görev yapmaktaydı. Katılımcıların MİDÖ puanı ortalama değeri 39,2±15,3 idi.

Kadro durumu ile MİDÖ ölçeği puanları arasında anlamlı fark bulundu(p<0,05). Kadro durumlarına göre

MİDÖ puanı ise devlete bağlı kurumlarda çalışanlarda 35,0±13,6, özel kurum ve rehabilitasyon

merkezlerinde çalışanlarda 56,8±12,9 ve akademisyen olarak çalışanlarda 62,5±6,8 olduğu görüldü. Yaş

ve cinsiyet ile MİDÖ puanları arasından anlamlı farklılık bulunmadı(p>0,05).

Çalışmamızdaki fizyoterapistlerin büyük çoğunluğu düşük ve normal iş doyumuna sahip olmalarına

rağmen, iş doyumu düşük olan fizyoterapistler, azımsanamayacak düzeydedir. Bu durum iş doyumuna

etki eden faktörlerin iyileştirilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. İş doyumuna en çok etki eden

parametrelerin işverenlerin tutumu ile ilgili olduğu görülmektedir. Bu durum işverenlerin bu konuda bilgilendirilmesinin gerekliliğini ön plana çıkarmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Fizyoterapist, akademisyen, devlet memuru, iş doyumu

ABSTRACT

Job satisfaction is the feeling that an employee has finally realized that he or she is able to overlap or

overlap with the needs of his or her job, the needs of the work, and personal value judgments. . 39

volunteer physiotherapists have participated in the study. Demographic and occupational

information of the physiotherapists were taken in the study and the level of job satisfaction was

assessed with the Minnesota Job Satisfaction Scale (MJSS). There was a statistically significant

difference between the staff status and the scores of the MJSS scale (p <0,05). According to the

positions of the staff, the MJSS score was found to be 35,0 ± 13,6 in the state -run institutions, 56,8 ±

12,9 in the private institutions and rehabilitation centers, and 62,5 ± 6,8 in the academicians. Despite

the fact that the majority of physiotherapists in our study have low and normal job satisfaction,

physiotherapists with low job satisfaction are unavoidable. This situation suggests the necessity of improving the factors affecting job satisfaction

Job satisfaction is the feeling that an employee has finally real ized that he or she is able to overlap or

overlap with the needs of his or her job, the needs of the work, and personal value judgments. There

are many variables that affect job satisfaction either positively or negatively. In this study, it was investigated whether age, gender and cadre status affect job satisfaction.

39 volunteer physiotherapists who work in private rehabilitation centers, private branch offices and

serve as academicians have participated in the study in state-affiliated institutions. Demographic and

occupational information of the physiotherapists were taken in the study and the level of job

satisfaction was assessed with the Minnesota Job Satisfaction Scale (MJSS). SPSS 20.0 program was

used for statistical analysis. Continuous variables are expressed as "mean value ± standard deviation";

Categorical variables were expressed as percentage (%) and number of people (n). P values below 0.05 were considered statistically significant.

53.1% of the physiotherapists participating in the study were female and the average age was 29.7 ±

7.2 years. 46.2% of physiotherapists were in state-affiliated institutions, 30.8% were in private

institutions and rehabilitation centers and 23.1% were academicians. The mean value of the MJSS

score of the participants was 39.2 ± 15.3. There was a statistically significant difference between the

staff status and the scores of the MJSS scale (p <0,05). According to the positions of the staff, the MJSS

score was found to be 35,0 ± 13,6 in the state-run institutions, 56,8 ± 12,9 in the private institutions

and rehabilitation centers, and 62,5 ± 6,8 in the academicians. No significant difference was found between age and gender and MJSS scores (p> 0,05).

Despite the fact that the majority of physiotherapists in our study have low and normal job

satisfaction, physiotherapists with low job satisfaction are unavoidable. This situation suggests the

necessity of improving the factors affecting job satisfaction. It is seen that the parameters that have

the most effect on job satisfaction are related to the attitude of the employers. This situation

requires the employers to be informed about this issue.

Keywords: Physiotherapist, academician, government officer, job satisfaction


Küresel Lüks Tüketim Ve Ekonomik Kalkınma Arasındaki İronik İlişki

The Ironic Relationship Of Global Luxury Consumption And Development

ÖZET

İnsanoğlunun dünden bugüne tüketim olgusuna yaklaşımı oldukça farklılık göstermiştir. Fizyolojik

ihtiyaçların karşılanmasının çok ötesine geçen tüketim kendi alanını her geçen gün genişletmiştir.

Tüketimin insan ihtiyaçlarını karşılama yönüyle çok boyutlu oluşu, üretilen mal ve hizmetlerin de

kendilerine pazar yaratma telaşını küresel boyutlara taşımasına neden olmuştur. Bu durum 21.

yüzyılda, halen kalkınma sorunu ile mücadele eden az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri yeni yaklaşımlar arayışına çaresizce itmiştir.

Gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunlarının başında kalkınma ve az gelişmişlik yer almaktadır. Bu

sorunu aşmanın yollarından birisi de bu ülkelerin kalkınma için kaynaklarını etkin ve verimli ku llanma

amacına sadık kalmalarıdır. Bu bağlamda, kalkınmanın sürdürülebilir olması önem taşımaktadır.

Ekonomik kalkınma, ekonomik büyüme gibi çoğunlukla salt nicel özellikleri barındırmadığı için, asıl nitel

özellikleriyle toplumsal unsurları kapsamaktadır. Bu anlamda bir toplumun özellikle lüks tüketim

kalıpları ile ekonomik kalkınma düzeyleri arasındaki ilişki dikkat çekici hale gelmektedir. Küreselleşme

olgusunun hız kazanmasıyla birlikte lüks tüketim kalıpları da küreselleşmeden payına düşeni almıştır.

Lüks tüketim pazarının son yıllarda büyümesi ile ortaya çıkan büyük resim, kalkınmanın unsurları ve sürdürülebilirliğine yeni soru işaretleri eklemiştir.

Tüketilen mal ve hizmetlerin hangi tür ihtiyaçları karşıladığı, kaynakların neden sürdürülemez bir

şekilde hızla tüketildiği, gelişmekte olan ülkelerin lüks tüketim pazarlarının büyümesi nedeniyle, bu

ülkelerde büyüme ve kalkınma önceliğinin eksen değiştirmesinin ardında yatan gerçekler bu çalışmanın

temelini oluşturmaktadır. Çalışmada lüks tüketim kalıpları ile ekonomik kalkınma düzeylerinin ironik

ilişkisi teorik bir çerçevede ve ülke örnekleri bağlamında ele alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: Ekonomik Kalkınma, Lüks Tüketim, Gelişmekte Olan Ülkeler

ABSTRACT

Human being’s approach to consumption has been showing significant differences since past.

Consumption that went well beyond meeting only the physiological needs, has enlarged its own field

every single day. Consumption’s having multiple dimensions for meeting human needs, caused the

Aslı KARATAŞ Gülay ÖRMECİ

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

Muğla-Türkiye Muğla-Türkiye




urge for creation of new markets for commodities and services, to shift to global scale. Even in the

21st century, this fact is pushing the under developed and the developing countries, still struggling with the development problem, to search for new solutions desperately.

Economic development and under development issues are the priority problems for the developing

countries. One of the ways to overcome this issue is to be devoted to effective and efficient use of

resources for development. In this context, it is very important that economic growth should be

sustainable. Economic development does not only contain quantitative aspects such as economic

growth but it mostly includes qualitative social components. In this sense, the relationship, in

particular, between one nation’s luxury consumption pattern and the level of economic development

becomes so attractive. With the increasing speed of globalization fact, luxury consumption patterns

have got their share from globalization. With the big picture that appears by the growth of the luxury

consumption markets, new question marks are added to aspects of development and its sustainability.

This study is based on the following issues: Which needs are met with the consumption of goods and

services, the unsustainable situation that resources are being consumed very fast, the facts underlying

the change of axis at the priority of growth and economic development because of the growth of luxury

consumption markets in the developing countries. In this study, the ironic relationship between the

luxury consumption patterns and economical development is evaluated in a theoretical frame including country examples.

Key Words: Economic Growth, Luxury Consumption, Developing Countries.


Sürekli Mıknatıslı Senkron Generatörün

Modellenmesi Ve Simülasyonu

Modelıng And Sımulatıon Of Permanent Magnet Synchronous Generator

ÖZET

Günümüzde sürekli mıknatıslı senkron generatörler enerji üretiminde yüksek güç ve verimlilikte

çalışmalarından dolayı özellikle rüzgar türbinlerinde tercih edilmektedir. Sürekli mıknatıslı senkron

generatörlerin (SMSG) üretim maliyetlerinin yüksek olmaları nedeniyle tasarım öncesi çalışma

koşullarının izlenmesi önem arz etmektedir. Ayrıca yenilenebilir enerji üretimi uygulamalarında da

sistemin kurulumu öncesinde simülasyonunun gerçekleştirilmesi tasarımda faydalı önbilgiler

sunmaktadır. Bu nedenle benzetim programları ile farklı parametrelerde çalışmalar sırasında elde

edilen veriler ışığında tasarım gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmada SMSG’nin matematik modelinden

faydalanılarak MATLAB / Simulink tabanlı bir benzetim çalışması gerçekleştirilmiştir. Benzetim

çalışmasının tasarım, eğitim ve rüzgar türbini tasarım uygulamalarında etkin bir araç olarak kullanılması

öngörülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Sürekli mıknatıslı, senkron, generatör, modelleme.

ABSTRACT

Nowadays, permanent magnet synchronous generators are preferred especially in wind turbines due

to their high power and efficiency in energy production. It is important to monitor pre -design working

conditions due to the high production costs of permanent magnet synchronous generators (PMSG).

Furthermore, in the case of renewable energy generation applications, the realization of the simulation

before the installation of the system provides useful information in the design. For this reason, the

design of the data obtained during the simulations with different parameters is performed. In this

study, MATLAB / Simulink based simulations were carried out using the mathematical model of PMSG.

It is envisaged that the simulation will be used as an effective tool in design, training and wind turbine design applications.

Keywords: Permanent, magnet, synchronous, generator, modeling

Serkan İŞCAN

Sinop Üniversitesi, Sinop-Türkiye

[email protected]



Ankara’da Şehirleşmenin Yağış Üzerine Etkisi

Effects of Urbanization on Precipitation in Ankara

ÖZET

“Dünya üzerinde sürdürülen bir yaşam ancak geleceğe yönelik alınacak doğru kararlarla mümkündür.”

Gelişen ve değişen yaşam koşulları beraberinde şehirleşmeyi de getirdi. Özellikle Türkiye gibi

gelişmekte olan ülkelerde, hızlı nüfus artısı ve köyden kente göç, şehirlerin plansızca ve aniden

büyümelerine sebep olmaktadır. Şehirlerde; trafik, sanayi, konut sayısı ve nüfus arttıkça insan kaynaklı

ısılar ve havaya karısan kirleticiler de artmaktadır. Bunlar ve şehrin değişen yüzeyi şehirde iklimi

değiştirmektedir. “Ankara’da şehirleşmenin yağış üzerine etkisi” konulu bu çalışmada şehirleşmenin

insan yaşamında en etkili iklim elemanlarından biri olan yağış üzerindeki olası etkilerini araştırılmıştır.

Yağışlardaki eğilimlerin iklimsel mi yoksa yerel etkilere mi bağlı olduğunu ortaya koymak için şehir ve

kırsal karakterli iki istasyon incelenmiştir. Bunlar şehir karakterli Emek Meteoroloji İstasyonu (EMİ) ve

kırsal karakterli Yenikent Meteoroloji İstasyonu’dur (YMİ). İnceleme sonucunda hem şehir hem de

kırsal istasyonda yağışlı gün ve hafif yağışlı gün sınıflarında bir artış gözlenmiştir. Şehir karakterli

istasyonda şiddetli yağışlı gün sayılarında artış eğilimi saptanması, ancak bu sınıftaki eğilimin kırsal

karakterli istasyonda azalma yönünde olması EMİ’ de görülen artışın şehirleşmeyle ilgili olduğunu

kanıtlamaktadır. Yine şehirleşme sonucunda şiddetli yağışlı gün sayılarında kırsal alanlara göre %50

artış saptanmıştır. Bu artış, orta enlemlerde daha önce yapılan çalışmalarla bir uygunluk

göstermektedir.

Sıcaklık verileri Ankara ili, Emek (şehirsel alan) ve Yenikent (kırsal alan) istasyonlarından, 2001- 2010 yılları arası veriler alınarak incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Ankara, Şehirleşme, Yağış, Yağış Eğilimi

ABSTRACT

If you want to go on to live on the world, you must take the correct decisions for your future.

Developing and changing living conditions brought the urbanization together. Especially in developing

countries such as Turkey leads to rapid population growth and rural -urban migration, and suddenly

unplanned growth of cities. In the cities; traffic, industry, housing and population increase, human-

induced heat and air pollutant mixtures are also increasing. All of these and this changing surface of

the city is changing the climate in the city. " Effect of urbanization on precipitation in Ankara titled" In

this study was investigated the urbanization in human life which is one of the most effective climate

Sadi UYMAZ


BEMYO Acil Durum ve Afet Yönetimi Bölümü

Ankara – Türkiye

[email protected]


possible effects on precipitation. Two stations one with urban and the other with rural characters were

used to understand whether the trends in precipitation are climatologically or local. These are Emek

Meteorology Station (EMİ) with urban character and Yenikent Meteorology Station (YMİ) with rural character.

An increase was observed in the precipitation days and light precipitation days at both urban and rural

stations. An increase in trend of the number of heavy precipitation days has been observed at the

station with urban character but that this trend in this class has decreased at the station with rural

character. This proves the fact that the increase in the heavy precipitation days at AMİ is caused by the

urbanization. Moreover, an increase of 50% has been observed in the number of heavy precipitation

days as a result of urbanization in comparison with that of the rural areas. This increase is consistent with the researches done previously in the mid-latitudes.

Temperature and precipitation data were examined in Ankara, Emek (urban area) and Yenikent (rural

area) stations, from data of the years between 2001 and 2010.

Keywords: Ankara, Precipitation, Precipitation Trend, Urbanization


Muhasebe Meslek Adayı Öğrencilerin Muhasebe Mesleğinden

Uzaklaşmalarında Etkili Olan Faktörlerin Lojistik Regresyon Modeli İle Analizi

Analysis of the Factors Affecting the Accounting Profession Students' Withdrawal from

Accounting Profession by Logistic Regression Model

ÖZET

Muhasebe meslek adayı olan öğrenciler, işletmelerin doğrudan ya da dolaylı olarak eleman ihtiyacını

karşılamaya yönelik, muhasebe derslerinin ağırlıkta olduğu bir eğitim almaktadırlar. Muhasebeci

yetiştirmeye yönelik mezun veren bölümler arasında yer alan Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu

Muhasebe ve Finansal Yönetim Bölümü, Meslek Yüksekokulu Muhasebe ve Vergi Uygulamaları

Programı ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri’nin İşletme Bölümü öğrencilerinin muhasebe

mesleğinden uzaklaşmalarında yani mesleği tercih etmemelerinde etkili olan faktörlerin neler olduğu

ve bu faktörlerin etki derecesinde meydana gelen değişmelere muhasebe meslek adayı olan

öğrencilerin algı olarak nasıl tepki verdiklerinin araştırılması çalışmanın amacını oluşturmaktadır.

Çalışmanın bu amacı doğrultusunda Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi özelinde, bahsedilen

bölümlerindeki öğrencilere anket uygulanmıştır. Anketten elde edilen veriler SPSS 20.0 programında

lojistik regresyon modeli ile analiz edilmiştir. Lojistik regresyon modeli uygulaması sonucunda likert

ölçekli anket sorularından muhasebe mesleğine eleman yetiştiren bölümlerde öğrenim gören ancak

muhasebe mesleğini tercih etmeyecek olan öğrencilerin meslekten uzaklaşmalarına neden olan bazı

faktörlere yönelik 9 adet hipotez test edilmiştir. Hipotezlerden 6 adedi kabul, 3 adedi ise red edilmiştir.

Kabul edilen hipotezlerden, en baskın şekilde kabul edileni, öğrencilerin muhasebe mesleğini çok stresli

bir meslek olarak algılamalarıdır. Araştırma sonucunda kabul edilen diğer hipotezlere göre elde edilen

diğer faktörler modele göre en tepki verilenden itibaren sıralandığında, muhasebe mesleğinin

monoton oluşu algısı, muhasebe mesleğinde kendilerini ispat edemeyecekleri algısı, SMMM olarak

piyasada kendilerini kabul ettirinceye kadar geçen yıllardaki gelirlerinin ya da muhasebeci olarak işe

başladıkları işletmedeki maaşlarının ilk yıllarda düşük olacağı algısı, mesleki açıdan yükselmelerinin zor

olacağı algısı, muhasebe mesleğinin iş yükünün çok olması algısıdır. Bu algısal faktörler öğrencileri

meslekten uzaklaştıran faktörlerdir. Red edilen hipotezlere göre, muhasebe mesleği için kendilerinin

yeterince yetenekli olmadığı algısı, muhasebe mesleğinin sürekli insanlarla iletişim halinde olması algısı

ve toplumda yeterince saygınlığının olmadığı algısı muhasebe meslek adayı öğrencilerin mesleği icra etmemelerinde yani meslekten uzaklaşmalarında etkili değildir.

Anahtar Kelimeler: Muhasebe Meslek Adayı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Lojistik Regresyon Modeli, Muhasebe Eğitimi.

Ali APALI


Burdur-Türkiye

[email protected]

ABSTRACT

Students who are candidates for accounting are educated in accounting courses, which directly or

indirectly meet the needs of businesses. The purpose of the study is to investigate; students’, who are

educated among the departments for accountants such as Department of Accounting and Financial

Management, School of Applied Sciences, Vocational School of Accounting and Tax Applications

Program, and Business Administration Department of Faculty of Economics and Administrative

Sciences, factors that are effective in alienating from the accounting profession, that is not choosing

the profession and how students, who are the candidates of accounting profession, react to the

changes that occur in the degree of influence of these factors. In li ne with this aim of the study, a

questionnaire was applied to the students in the mentioned departments of Mehmet Akif Ersoy

University, in particular. The data obtained from the questionnaire were analyzed by logistic regression

model in SPSS 20.0 program. As a result of the application of the logistic regression model, 9

hypotheses have been tested from the likert scale questionnaire for some of the factors that cause

students to move away from the profession who are studying in the departments that are e ducated in

the accounting profession, but who are not going to choose accounting profession. Six of the

hypotheses were accepted, and 3 of them were rejected. Among the accepted hypotheses, the most

accepted one is that students perceive the accounting profession as a very stressful profession. When

the other factors, which are obtained according to other hypotheses accepted as the result of the

research, are listed from the most reacted to the least as follows; the sense of monotony of the

accounting profession, the perception that they cannot prove themselves in accounting profession,

the perception that as public accountant, their incomes will be low until they are accepted on the

market or that the salaries of those who started to work as accountants would be low in the first years,

the perception that professional upgrades will be difficult and that the perception that the accounting

profession has a lot of workload. These perceptual factors are factors that alienate students from the

profession. According to the rejected hypothesis, the perception that they are not sufficiently talented

for the accounting profession, the perception that the accounting profession requires constant

communication with people and the perception that there is not enough respect in society are not

effective in not practicing the profession that is in alienating the students from the profession.

Keywords: Accounting Profession Candidate, Mehmet Akif Ersoy University, Logistic Regression Model, Accounting Educating.


Ygs Puanlı Ve Sınavsız Gelen Öğrencilerin Matematik Başarı Değerlendirmesi: Uludağ Üniversitesi Örneği

Mathematıcal Success Evaluatıon Of Ygs Scores And No Examıned Students: Sample Of Uludağ

Unıversıty

ÖZET

Bu araştırmanın amacı; YGS puanı ve sınavsız ile gelen öğrencilerin matematik dersindeki başarıları

arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu çalışmada, Uludağ Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu,

Bilgisayar Programcılığı, Elektronik Teknolojisi, Gıda Teknolojisi, Et ve Ürünleri Teknolojisi, Süt ve

Ürünleri Teknolojisi programlarının 2016 yılındaki sınavsız gelen öğrenciler ile YGS 1, YGS 2, YGS 6

puanları ile gelen öğrencilerin matematik dersindeki başarı puanlarına bakılarak başarı düzeyleri

arasında bir farklılık olup olmadığı araştırılmıştır.

Bu araştırmada kullanılan veriler; Mesleki Matematik dersini alan ve YGS 1 puanı ile gelen Bilgisayar

Programcılığı, Elektronik Teknolojisi programları, Temel Matematik dersini alan ve YGS 2 puanı ile gelen

Gıda Teknolojisi programı ve Temel Matematik dersini alan YGS 6 puanı ile gelen Et ve Ürünleri

Teknolojisi, Süt ve Ürünleri Teknolojisi programlarındaki öğrencileri ile bu beş programa sınavsız gelen

öğrencilerin dönem sonundaki genel başarı notlarıdır. Verilerin toplanması amacıyla beş programdaki

toplam 435 öğrencinin 2016 yılı eğitim öğretim yarıyılı güz dönemindeki Temel ve Mesleki Matematik

derslerindeki sayısal ve harf notları değerlendirmeye alınmıştır. Araştırmada veriler normal dağılım göstermesi nedeniyle t-testi kullanılmıştır.

Hülya BOZYOKUŞ Rıdvan EZENTAŞ

Uludağ Üniversitesi Uludağ Üniversitesi

Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Eğitim Fakültesi, Matematik ve Fen Bilimleri Bölümü

Bursa –Türkiye Bursa-Türkiye


Filiz YAĞCI

Uludağ Üniversitesi

Fen Edebiyat Fakültesi

Matematik Bölümü

Bursa –Türkiye

[email protected]


Araştırmadan elde edilen verilerin değerlendirilmesinde istatistik paketi SPSS 23.0 (Statistical Packages

for the Social Sciences)’den yararlanılmıştır. Analizin sonucunda, sınavsız ve YGS puanıyla gelen

öğrencilerin matematik başarıları arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür. Beş program arasında

sadece Gıda Teknolojisi programına sınavsız ve YGS ile gelen öğrencilerin matematik başarıları arasında

anlamlı fark olduğu belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Temel ve Mesleki Matematik, Matematik Başarısı, YGS Sonuçları.

ABSTRACT

The purpose of this research is to investigate the relationship between achievements in the

mathematics course of the students with YGS scores and without examination. In this study, it was

researched whether there is any difference between success levels of the students who came without

examination and the achievement scores of YGS 1, YGS 2, YGS 6 in 2016 in the mathematics course for

the Uludağ University Vocational School of Technical Sciences , Computer Programming, Electronic Technology, Food Technology, Meat and Products Technology, Milk and Products Technology.

The data used in this study; It is the general success grades at the end of the semester of the students

who came to the programs of Computer Programming and Electronic Technology that take Vocational

Mathematics course and received YGS 1 score, Food Technology that take Basic Mathematics course

and received YGS 2 score and Meat and Products Technology, Milk and Products Technology that take

Basic Mathematics course and received YGS 2 score and those who did not take the examinations in

these departments. In order to collect the data, the numerical and letter grades in the Basic and

Vocational Mathematics courses of the fall semester in the 2016 academic year of 435 students in five

programs were evaluated. The t-test was used because the data were normal distribution in this research.

The statistical package SPSS 23.0 (Statistical Packages for the Social Sciences) was used to evaluate the

data obtained from this research. As a result of the analysis, it was seen that there was no meaningful

difference between the mathematics achievements of the students with YGS scores and without

examination. Among the five programs, it was determined that there was a significant difference

between mathematical achievements of the students who came to the YGS and those who did not take the exam only in the Food Technology program.

Key Words: Basic and Vocational Mathematics, Mathematical Success, YGS Scores.


Soğutucu Akışkan Seçimi Ve Yeni Nesil Soğutucu Akışkanlar

Refrigerant Selection and New Generation Refrigerants

ÖZET

Bir soğutma çevriminde ısının bir ortamdan alınıp başka bir ortama aktarılmasında ara madde olarak

yararlanılan soğutucu akışkanlar ısı alış verişini genellikle sıvı halden buhar haline ve buhar halden sıvı

hale dönüşümü sağlar. Soğutucu akışkanlar, soğutma, iklimlendirme ve ısı pompası sistemlerinin en önemli çalışma akışkanlarıdır. Bu yüzden seçimi oldukça önemlidir.

Aynı zamanda soğutucu akışkanların ozon tabakası üzerinde oluşturdukları etkilerde dikkate alınarak

soğutucu akışkan seçimi yapılmalıdır. Soğutucu akışkanların Ozon tabakasının oluşumu, delinmesi ve

bunun sonucunda dünyanın fiziki şartlarında ve canlılar üzerinde meydana getirebileceği olası

değişiklikler ortaya konmalıdır. Ozon krizi, soğutma ve iklimlendirme endüstrisinde karışıklığa yol açmış ve kullanılan soğutucu akışkanların ozon tabakasına zarar verdikleri fark edilmiştir.

Soğutucu akışkanların sistemde soğutma görevini yerine getirebilmesi için bazı fiziksel ve kimyasal

özelliklere sahip olmaları gerekmektedir. Soğutucu akışkanda olması gereken özellikler sistemin

buhar sıkıştırmalı sistem, büyük ölçekli ticari sektör sistemi, küçük ticari sektör ve ev içi soğutma

sistemi, büyük kapasitedeki su soğutuculu bina iklimlendirme sistemi gibi sistemler için farklılık

gösterir.

Buket Turgut Necdet ALTUNTOP

Erciyes Üniversitesi Erciyes Üniversitesi

Mühendislik Fakültesi Mühendislik Fakültesi

Makine Mühendisliği Bölümü Makine Mühendisliği Bölümü

Kayseri,Türkiye Kayseri-Türkiye


Sibel GÜNEŞ

Erciyes Üniversitesi

Mühendislik Fakültesi

Makine Mühendisliği Bölümü

Kayseri, Türkiye

[email protected]




Bu çalışmada, soğutma ve ya ısıtma sistemlerinde kullanılan soğutucu akışkanların fiziksel ve

termodinamik özellikleri dikkate alınmıştır. Yeni nesil soğutucu akışkanlarla önceki soğutucu akışkanlar arasında mukayese yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Soğutucu akışkanlar, Soğutma sistemleri, Soğutucu akışkan karışımları

ABSTRACT

Refrigerants, which are utilized as an intermediate in the transfer of heat from one medium to another

in a cooling cycle, convert the heat exchange into a liquid state from a vapour state and into a vapour

state from a liquid state. Refrigerants are the most important working fluids of cooling, air conditioning and heat pump systems. Thus, the selection is highly important.

At the same time, the selection of refrigerant should be made taking into consideration the effects

that the refrigerants create on the ozone layer. The possible changes that refrigerants may impose on

formation and depletion of the ozone and the resulting changes in the physical conditions of the world

and on the living things should be revealed. The ozone crisis has led to confusion in the cooling and air conditioning industry and it has been noticed that the used refrigerants damage the ozone layer.

Refrigerants must have some physical and chemical properties in order to be able to perform the

cooling function in the system. Features that must be in the refrigerants differ depending on the

systems such as steam compression system, large-scale commercial sector system, small-scale

commercial sector and in-house cooling system and large-capacity water-cooled building air

conditioning system.

In this study, the physical and thermodynamic properties of refrigerants used in cooling or heating

systems have been taken into consideration. Comparisons have been made between the new generation refrigerants and the previous refrigerants.

Keywords: Refrigerants, Cooling systems, Refrigerant mixtures


Farklı Plaka Yüzey Açısına Sahip Plakalı Isı Eşanjörlerinde Basınç Kaybı

Analizinin Deneysel Olarak İncelenmesi

Experimental Investigation of Pressure Loss Analysis in Plate Heat Exchangers Having Different Plate

Surface Angles

ÖZET

Bu çalışmada, plakalı ısı eşanjörlerinde plaka yüzey açısının basınç kaybına olan etkileri deneysel olarak

araştırılmıştır. Bu amaçla, plakalı ısı değiştirici kullanılan bir ısıtma sistemi dizayn edilmiş ve

oluşturulmuştur. Farklı plaka yüzey açılarına sahip plakalı ısı değiştiricinin termodinamik analizi

yapılmıştır. Plakalı ısı değiştiricinin plaka yüzey açıları β=30o ve β= 60o olarak seçilmiştir. Plakalı ısı

değiştiricinin basınç kaybı değerleri hesaplanmıştır. Deneysel sonuçlar, plaka yüzey açısı β=60o olan

plakalı ısı değiştiricinin diğer açıya göre daha yüksek basınç kaybı değerlerine sahip olduğunu göstermiştir. Elde edilen deneysel sonuçlar grafiksel olarak sunulmuştur.

Anahtar kelimeler: Plakalı ısı değiştirici, basınç kaybı, plaka yüzey açısı.

ABSTRACT

In this study, effects to pressure loss of plate surface geometry in the plate heat exchangers were

investigated experimentally. For this purpose, experimentally heating system used plate heat

exchanger was designed and constructed. Thermodynamic analysis of plate heat exchangers having

different plate surface angles were carried out. Plate surface angle of plate heat exchangers have been

chosen as β=30o and β=60o. The pressure loss values of the plate heat exchanger are calculated. The

experimental results show that pressure loss values values for β=60o is higher than that of the other.

Obtained experimental results were graphically presented.

Keywords: Plate heat exchangers, pressure loss, plate surface angles.

Bayram KILIÇ Osman İPEK

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Süleyman Demirel Üniversitesi

Bucak Emin Gülmez T.B.M.Y.O Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği

Otomotiv Teknolojisi Bölümü Isparta-Türkiye

Burdur-Türkiye [email protected]

[email protected]



Mobil Cihaz Üzerinden Görsel Efekti Kontrol Edilebilen Elektronik Takıların

Tasarımı

Design of Electronic Jewelry with Visual Effect Control from a Mobile Device

ÖZET

Elektronik dünyasındaki gelişmeler her alanda olduğu gibi, giyilebilir teknolojiler alanında da yenilikleri

beraberinde getirmektedir. Giyilebilir teknolojiler denildiğinde akla ilk gelen ürünler; akıllı saatler, akıllı

bileklikler, akıllı gözlükler ve akıllı şapkalar olmaktadır. Bu teknolojik ürünler sayesinde aktivite

kontrolü, hatırlatma, navigasyon ve hatta mobil uygulamalara erişim sağlanabilmektedir. Akıllı telefon

ile giyilebilir teknolojik ürün arasında kablosuz bağlantı yapılarak gerekli bilgilerin aktarımları iki yönlü

sağlanabilmekte ve inovatif ürünler ortaya çıkmaktadır.

Giyilebilir teknolojilerin insan hayatını kolaylaştırmasının yanı sıra şık ve dikkat çekici olması da

önemlidir. Özellikle de bayanların tamamlayıcı aksesuar olarak kullandıkları, küpe ve kolye gibi takıların

dikkat çekici olması tercih edilen bir durumdur. Bu çalışmada amaç küpe ve kolye gibi takıların

elektronik olarak kontrol edilebilir hale getirilerek istenilen renk ve etkide ışık saçmalarını sağlamaktır. Böylece takı daha dikkat çekici olabilmektedir.

İnovatif yaklaşımlar sayesinde giyilebilir teknolojilerde; durum değişikliğinin tespiti, yeni komutların

anlaşılabilmesi, uygun çıkışların verilebilmesi gibi elektronik giriş/çıkış kontrollerinin sağlanmasında,

mikrodenetleyici platformları tercih edilmektedir. Bunun nedenlerinin başında amaca uygun olarak programlanabilmeleri ve düşük güç tüketimleri gelmektedir.

Mikrodenetleyici platformları arasında günümüzün en popüler olanlarından bir tanesi Arduino

platformudur. Arduino platformu, açık kaynak bir donanım olup geliştiriciye esneklik sağlaması ve

küçük boyutlara sahip olmasından dolayı giyilebilir teknolojilerlerde rahatça kullanılabilmektedir.

Arduino platformlarından giyilebilir teknolojiler için tasarlanmış modeli, Arduino Lilypad kartıdır.

Düğme biçimli tasarımı sayesinde kıyafet ya da kumaşa kolay bir şekilde dikilebilmekte veya takı

tasarımı için ideal olabilmektedir.

Bu çalışmada, Arduino Lilypad ile Neopixel Led teknolojisi bir araya getirilerek, takının kontrol edilebilir

renkte ışık yayması sağlanmıştır. Batarya desteği ile enerjisi sağlanan elektronik takının, mobil cihaz ile

kablosuz iletişimi için HM-10 bluetooth modülü kullanılmıştır. Kullanıcı tarafından tercih edilen renk ve etkinin sağlanabilmesi için de mobil cihaz ortamında çalışan bir kontrol ara yüzü kullanılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Arduino, Lilypad, Neopixel LED, Bluetooth, Elektronik Takı

Mustafa ÇAKIR Ebru ÇAKIR

İskenderun Teknik Üni. İskenderun Teknik Üni.

İskenderun MYO İskenderun MYO

İskenderun-Türkiye İskenderun-Türkiye




ABSTRACT

The developments in the electronics world bring innovations in the field of wearable technologies as

well as in every field. Products that come to mind in wearable technologies are smart watches, smart

wristbands, smart glasses and intelligent hats. Thanks to these technological products, activity

control, reminders, navigation and even access to mobile applications are available. By providing a

wireless connection between smartphone and wearable technological product, the necessary information can be transferred in two ways.

It is also important that wearable technologies not only facilitate human life, but also be stylish and

remarkable. Especially, it is preferred that the ladies use accessories as complementary accessories,

such as earrings and necklaces. The purpose of this study is to make jewelry such as earrings and

necklaces electronically controllable and to emit desired color and effective light. Thus, jewelry can be more striking.

In wearable technologies thanks to innovative approaches; Microcontroller platforms are preferred

in providing electronic input/output controls such as determining the status change, understanding

the new commands, and issuing appropriate outputs. The main reason for choosing microcontroller is programming easy and low power consumption of that.

One of today's most popular microcontroller platforms is the Arduino platform. The Arduino platform

is an open-source hardware that can be used comfortably in wearable technology due to its flexibility

and small dimensions. The Arduino Lilypad card is designed for wearable technologies from Arduino

platforms. The button-shaped design makes it easy to sew clothing or fabric or is ideal for jewelry

design.

In this study, Arduino Lilypad and Neopixel Led technology were combined to provide light emission

in a controllable color. The battery-powered electronic jewelry uses the HM-10 bluetooth module for

wireless communication with the mobile device. A control interface that runs on the mobile

environment is used to provide user-preferred color and effect.

Keywords: Arduino, Lilypad, Neopixel LED, Bluetooth, Electronic Jewelry


Muhasebe Bölümü Öğrencilerinin Muhasebe Mesleği İle İlgili Etik Dışı

Davranışlara İlişkin Algı Analizi: Balıkesir Üniversitesi Örneği

Perceptual analysis of Student Of Accounting Department On Unethical Behaviours Related With The

Profession Of Accountin; Example of Balikesir Province

ÖZET

Muhasebe Meslek mensuplarının, işletmelerdeki mali olayları kaydetmesi bunlarla ilgili doğru ve

güvenilir finansal raporlar hazırlaması gerekmektedir. Muhasebe meslek mensuplarının hazırladığı bu

raporlar gerek yatırımcı, gerek kamuoyu gerekse kredi veren kurumlar açısından önem arz etmektedir.

Günümüzde özellikle muhasebe ve denetim alanında yaşanan bazı olumsuzluklar finansal verilen doğru

ve güvenilir hazırlanıp hazırlanmadığı konusunda kuşkular uyandırmaktadır. Bilginin güvenli ve doğru

bir şekilde hazırlanmaması mesleğe olan güveni azaltmaktadır. Ayrıca bilginin doğru ve güvenilir

olmaması mali sistem içerisinde sağlıklı kararların alınmasına engel oluşturacak, bu da muhasebe

felsefesinden beklenen faydayı sağlamayacaktır. Bu çalışmada, Balıkesir Üniversitesine bağlı Meslek

Yüksekokulları Muhasebe Programında okuyan öğrencilerin Muhasebe mesleği ile ilgili etik dışı

davranışlara ilişkin Algı analizini ölçmektedir. Bu amaçla anket tekniğinden yararlanılmıştır. Söz konusu

anket yoluyla ilgili yapılmış araştırmalar (Engle ve Smith,1990; Shenas,1994; Aydın,2002; El ve Bowen,2002; Kurnaz ve Gümüş,2010) geliştirilmiş ölçeklerden yararlanılmıştır.

Anahtar kelimeler: Etik, Meslek Etiği, Muhasebe Mesleği, Muhasebe ve Meslek Etiği, Meslek

Yüksekokulu

ABSTRACT

Accountants have to record financial issues and prepare reliable and accurate financial reports. The

reports which are prepared by the accountants are of great importance both for the investors, public

and the institutions which provide loan. Today some problems in audit field and accounting have

caused doubts whether financial data has been prepared accurately or not. The data which is not

prepared accurately decreases the trust to the profession of accounting and prevents to make sound

decisions in the financial system which may not provide expected benefit from the philosophy of

accounting. The aim of this study is to find out the perceptual analysis of students of accounting

department in vocational schools of Balıkesir University on unethical behaviors rel ated with the

profession of accounting. A scale which was previously used by the researchers (Engle and Smith, 1990;

Aydın,2002; El and Bowen,2002; Kurnaz and Gümüş.2010)was conducted for the data collection instrument.

Keywords : Ethic, Profession ethic, Profession of Accounting , Accounting and profession ethic, Vocational school.

Bülent DUMAN

Balıkesir Üniversitesi

[email protected]



Prosesin Farklı Bölgelerinden Alınan Sıcak Haddelenmiş Mikroalaşımlı Çelik

Profilin Darbe Direnci Ve Mikroyapısal Özelliklerinin Karşılaştırılması

Comparison Of Impact Resistance And Microstructural Properties Taken From Different Regions Of

Rolling Production Line Of Hot Rolled Microalloyed Steel Profile

ÖZET

Sıcak profil haddeleme belirli bir sıcaklığa kadar tavlanmış çelik kütüğün üzerinde kalibreler açılmış iki

döner merdane arasından geçirilerek plastik şekil verilmesi işlemine denir. Sıcak profil haddeleme

prosesinde testere kesiminden sonra son ürün kesitine ulaşılmaktadır. Testere kesim sonrası ürün

soğutma platformuna 900oC sıcaklıkta aktarılır. Soğutma platformuna aktarılan çelik profiller önce

havada yaklaşık 350oC gibi bir sıcaklığa kadar soğutulur ardından yağmurlama sisteminde çelik profil

üzerine su verilerek tamamen soğutulduktan sonra doğrultulur.

Bu çalışma suyun mikroalaşımlı çelik profil üzerinde etkisi olup olmadığını incelemek için yapılmıştır.

Bu amaç doğrultusunda soğutma platformunun farklı bölgelerinden parçalar alınmıştır. İlk parça

soğutma platformuna aktarılan profilden alınmış ve havada oda sıcaklığına kadar soğumaya maruz

bırakılmıştır. İkinci parça ise doğrultmadan çıkan profilden alınmıştır. Suyun etkisini incelemek için

alınan parçalara darbe testi uygulanmış, mikroyapısal özellikleri incelenmiş ve sonuçlar karşılaştırılmıştır.

Deneysel çalışmalar sıcak haddelenmiş S355J-2 kalite mikroalaşımlı çelik profiller üzerine yapılmıştır.

Çalışma kapsamında farklı soğuma yöntemleri uygulanan mikroalaşımlı çelik profillerden alınan

numunelere -20 oC sıcaklıkta darbe testi uygulanmış ve sonuçlar karşılaştırılmıştır. Numunelerin kırılma

yüzeyleri incelenmiş, metalografik özelliklerini gözlemlemek ve tane boyutunu araştırmak adına da mikroyapı analizi yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Mikroalaşımlı Çelikler, Sıcak Haddeleme, Darbe Tokluğu, Mikroyapı

Mustafa Erkin ERÇİN Hürrem AYDIN Aytaç BAŞSÜLLÜ

Kocaer Haddecilik AR-GE Merkezi Kocaer Haddecilik Kocaer Haddecilik

İzmir-Türkiye İzmir-Türkiye İzmir-Türkiye


Hakan USTA Ezgi SEVGİ

Kocaer Haddecilik Kocaer Haddecilik

İzmir-Türkiye İzmir-Türkiye





ABSTRACT

The hot profile rolling is characterized by plastic deformation by pressing a steel billet annealed a

certain temperature between two rolling rolls. In the hot profile rolling process, the end product cross

section is reached after sawing and this product is transferred to the cooling bed at a temperature of

approximately 900 ° C. The profiles transferred to the cooling bed are first cooled in the air until

temperature about 350°C then the steel profile is straightened after it has completely cooled by watering on the sprinkler system.

This study was carried out to investigate the effect of water on microalloyed steel profile. For this

purpose, parts were taken from different regions of the cooling platform. The first part was taken from

the steel profile transferred to the cooling platform and cooled until room temperature in the air

environment. The second part was taken from the steel profile in the straightening machine. Impact

test was applied to the samples to examine the water effect, microstructural properties were

investigated and the results were compared.

Tests were carried out on hot rolled S355J2 quality of microalloyed steel profiles. In the scope of the

study, impact test was applied to samples taken from microalloyed steel profiles subjected to different

cooling methods at a temperature of -20 oC the results were compared. The fracture surfaces of the

specimens were examined and microstructure analysis was performed to observe the metallographic properties and measure the grain size.

Keywords: Microalloying Steel, Hot Rolling, Impact Toughness, Microstructure


İklimlendirme Sistemlerinin İnsan Konforu Üzerindeki Etkileri

The Effects of Air Conditioning Systems on Human Comfort

ÖZET

İnsanoğlu doğası gereği kendini rahatta hissetmek ister. Ne çok soğuk ne çok sıcak, ne çok kuru ne de

çok nemli olan ortamda yaşamak istemezler. Isıl konforun bir insan için uygun olması, vücudunda

ürettiği ısı enerjisini, vücut denge sıcaklığını koruyarak kendi çevresine verebilmesi halinin söz konusu

olmasıdır. Ancak insan vücudunun rahat edebileceği koşullarla, iklim koşulları genellikle birbiriyle

uyuşmaz. Dolayısıyla konfor koşullarını sağlamak gerekir. İnsan vücudunun rahat edebileceği ortamın

sağlanması için yüksek ya da düşük sıcaklık ve ya nem gibi faktörlerin uygun miktarda olması gerekir.

İnsan veya imalat kontrolü için ortam sıcaklığı konfor veya tasarım şartlarını sağlamalıdır. Bu şartlar insan konforu için 18-27 0C arasında değişmektedir.

Dolayısıyla insan vücudunun gereksinimlerini sağlamak için iklimlendirme sistemleri tasarlanır. Hava

hareketi vücut çevresinde biriken ılık ve nemli havayı uzaklaştırarak yerini nispeten serin ve nemi

düşük havanın doldurulmasını sağlar. Özellikle, iç ortamda, yüksek hava hızları ve düşük hava

sıcaklıklarında terin etkisinin olduğu ve deri yüzey sıcaklıklarında keskin düşüşlere sebep olduğu,

ayrıca terin daha soğuk bir ısıl konfor duyumuna sebep olur.Bu çalışmada ısıl konfor parametrelerinin

incelenmesi amaçlanmıştır. Vücutla çevre arasında olan ısıl etkileşimlerin ısıl konfora etkileri araştırılmıştır. Hava kalitesinin çalışma ortamındaki verim üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: İklimlendirme, ısıl konfor, ortam sıcaklığı


Erciyes ÜniversitesiMühendislik Fakültesi Erciyes Üniversitesi

Makine Mühendisliği Bölümü Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü

Kayseri- Türkiye Kayseri-Türkiye


Sibel GÜNEŞ

Erciyes Üniversitesi


Makine Mühendisliği Bölümü

Kayseri- Türkiye

[email protected]




ABSTRACT

Human beings want to feel comfortable by nature. They do not want to live in very cold, very hot,

very dry or very humid environment. Suitability of thermal comfort for a person means the heat

energy produced by the body can be given to the environment by protecting the body's equilibrium

temperature. However, the climate conditions generally do not correspond with the conditions that

the human body can be comfortable. Therefore, it is necessary to ensure comfort conditions. Factors

such as high or low temperature or humidity must be appropriate to provide the environment in

which the human body can be comfortable. Ambient temperature comfort or design conditions must

be provided for human and manufacturing control. These conditions change between 18-27 degrees for the human comfort.

Accordingly, the climate systems are designed to provide the human body requirements. Air

movement removes the warm and moist air that accumulates around the body and allows relatively

cool and low-humidity air to fill the space. The sweat has effects at high air speed and low

temperatures and cause sharp drops on the skin surface heats and also causes the need for colder thermal comfort.

This study aims to examine the thermal comfort parameters. The effect of thermal interaction

between the body and the environment on thermal comfort has been researched The effects of air quality on the efficiency of the work environment has been evaluated.

Keywords: Air conditioning , Thermal comfort, Ambient temperature.


Yatay Mantolu Sıcak Su Tanklarında Tank Tasarımının Tankın Isıl

Performansı Üzerinde Etkisinin Manto ile İç Tank Arasındaki Isı Transferi Yüzey Alanı Sabit Olacak Şekilde İncelenmesi

Effect of The Tank Design on Thermal Performance in Horizontal Mantled Hot Water Tanks

by Considering Constant Heat Transfer Surface Area

ÖZET

Yatay mantolu sıcak su tankları, güneş enerjili sıcak su sistemlerinde gittikçe artan oranda

kullanılmaktadır. Bu artışa iki temel sebep neden olmaktadır. Bunlardan ilki yatay sıcak su tanklarının

görsel açıdan daha iyi bir görünüşe sahip olmasıdır. İkincisi ise vakum tüplü güneş kolektörlerinin

ülkemizde ve dünyada gün geçtikçe yaygın bir şekilde kullanılmasıdır. Vakum tüplü güneş enerjili su

ısıtma sistemlerinde, vakum tüpler, direk olarak tanka yan yana gelecek şekilde monte edildiğinden;

düşey sıcak su tanklarını vakum tüplü güneş enerjili su ısıtma sistemlerinde kullanmak mümkün

değildir. Artan kullanım oranına karşın, yatay sıcak su tankları, düşey sıcak su tanklarına göre daha

düşük ısıl performans göstermektedir. Buna ek olarak, literatürde düşey sıcak su tankları ile alakalı

çok sayıda çalışma olmasına rağmen, yatay sıcak su tankları ile alakalı az sayıda çalışma bulunmaktadır.

Bu çalışmada, yatay sıcak su tanklarında en önemli tasarım parametresi olan tank çapının ( D), tankın

boyuna (L) oranının (D/L) ısıl performans üzerindeki etkisi araştırılacaktır. Literatürde D/L oranının

tank performansı üzerindeki etkisini, farklı D/L oranları için tank hacmini sabit düşünerek

gerçekleştiren çalışma bulunmaktadır. Ancak sadece tank hacmini sabit düşünmek yeterli değildir.

Çünkü tankın hacminin sabit olduğu durumlarda, iç tank ile manto arasındaki ısı geçişi yüzey alanı da


Erciyes ÜniversitesiMühendislik Fakültesi Erciyes Üniversitesi

Makine Mühendisliği Bölümü Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü

Kayseri- Türkiye Kayseri-Türkiye


Sibel GÜNEŞ Doğan DEMİR

Erciyes Üniversitesi Erciyes Üniversitesi

Mühendislik Fakültesi Mühendislik Fakültesi

Makine Mühendisliği Bölümü Makine Mühendisliği Bölümü

Kayseri- Türkiye Kayseri- Türkiye






değişmektedir. Isı geçiş yüzey alanı ise sistem performansı üzerinde önemli etkiye sahiptir. Bu

yüzden, bu çalışmada, yatay mantolu sıcak su tanklarında, D/L oranının tankın ısıl performansı

üzerindeki etkisi ısı geçiş yüzey alanı sabit olacak şekilde sayısal olarak incelenecektir. Bu çalışmadan

elde edilecek sonuçlar daha önce sabit hacim için yapılmış olan çalışmanın sonuçları ile

kıyaslayacaktır. Böylece yatay mantolu sıcak su tanklarında D/L oranının tankın ısıl performansı üzerindeki etkisi hem sabit hacimde hem de sabit ısı transferi yüzey alanında belirlenmiş olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yatay mantolu sıcak su tankı, güneş enerjili sıcak su ısıtma sistemi, duyulur ısıl enerji depolama

ABSTRACT

Horizontal mantled hot water tanks are being used increasingly in solar hot water systems. There are

two main reasons for this increase. First, horizontal hot water tanks have a better visual appearance.

The second is that vacuum tube solar collectors are used increasingly in our country and in the world.

In vacuum tube solar water heating systems, vacuum tubes are mounted directly to the tank; It is not

possible to use vertical hot water tanks in vacuum tube solar water heating systems. Despite

increased use, horizontal hot water tanks show lower thermal performance than vertical hot water

tanks. In addition, although there are a number of studies related to vertical hot water tanks in the

literature, there are few studies related to horizontal hot water tanks.

In this study, the effect of the tank diameter (D) to the tank length (L) ratio (D/L) on the thermal

performance, which is the most important design parameter in horizontal hot water tanks, will be

investigated numerically. In the literature, the effect of the D/L ratio on the tank performance is

found to be realized by considering the tank volume constant for different D/L ratios. However, it is

not enough to consider constant tank volume. Because, when the volume of the tank is constant, the

surface area of heat transfer between the inner tank and the mantle also changes. The heat transfer

surface area has a significant effect on system performance. Therefore, in this study, the effect of the

D / L ratio on the thermal performance of the tank will be investigated numerically in horizontal

mantle hot water tanks, where the heat transfer surface area is fixed. The results obtained from this

study will be compared to the results of the previous work done for the fixed volume. Thus, the

effect of the D / L ratio in horizontal mantle hot water tanks on the thermal performance of the tank will be determined both in fixed volume and constant heat transfer surface area.

Keywords: Horizontal mantled hot water tank, solar domestic hot water heating systems, sensible thermal energy storage


3d Yazıcılar İçin Wpf Tabanlı Dilimleme Aracının Geliştirilmesi: Dijital

Ressam

The Development Of Wpf-Based Slıcıng Tool For 3d Prınters: Dıgıtal Paınter

ÖZET

3D yazıcılar, mürekkep püskürtmeli yazıcı mantığında çalışan ve çizilen 3D nesneleri kat kat malzeme

ekleyerek imalatını yapabilen bir sistemdir. Hiçbir kesme, delme ya da zımparalama işlemine

başvurulmadan üretim yapan 3D yazıcılar özellikle bilim dünyasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu

tür yazıcılar, tasarlanan 3D modellerin dilimleme araçları ile koordinatsal verilere dönüştürülmüş Gcode’ları ile çalışmaktadır.

Gerçekleştirilen çalışmada, 3D yazıcılar için kullanılacak Dijital Ressam isimli bir dilimleme aracı

geliştirilmiştir. Uygulama ile kullanıcı tasarlanmış 3D nesnelerinin üzerinden ölçüsel ve düzlemsel

değişiklikler yaparak Gcode çıktılarını alabilecektir. Ayrıca uygulama tüm 3D yazıcıları ile uyumlu

çalışmaktadır. Dijital Ressam uygulaması Visual Studio üzerinden WPF (Windows Presentation

Foundation) teknolojisi ile geliştirilmiştir. Dilimleme aracı olarak geçen uygulamanın benzer çalışmaları yurtdışında olsa da WPF teknolojisi ile geliştirilmesinin örneği bulunmamaktadır.

Uygulamanın tamamlanması ile beraber Kinect ile gerçek ortamda bulunan nesnelerin 3D

modellenmesini sağlayan eklentinin geliştirilmesine geçilmiştir. Gelecek çalışmada Dijital Ressam

uygulaması ile gerçek nesneleri anlık olarak 3D yazıcılara gönderilmesi planlanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: 3D Yazıcı, WPF, Dilimleme Araçları, Dijital Ressam.

ABSTRACT

3D printers, ink-jet printer manufacture 3D objects by adding material in layers and drawn in logic

that is capable of running the system. 3D printers that manufacture without any cutting, punching or

sanding process are widely used especially in the science world. Such printers work with Gcode,

which has been transformed into coordinate data by means of slicing tools of the designed 3D models.

Ahmet Ali SÜZEN




[email protected]

Emre ARABACI

Mehmet Akif Ersoy

Üniversitesi

Emin Gülmez Teknik Bilimler


[email protected]

Osman CEYLAN




[email protected]




In this study, a slicer named Digital Painter, which will be used for 3D printers, has been developed.

Over dimensional and planar 3D objects designed with the application user will be able to get the

output by making changes to the Gcode. In addition, the application is compatible with all 3D

printers. The Digital Painter application was developed with Windows Presentation Foundation

(WPF) technology via Visual Studio. Even though the similar application works as a slicing tool abroad, it is similar to the WPF technology used.

With the completion of the application, Kinect has been upgraded to enable 3D modeling of objects

in real environment. In future work, it is planned to send real objects to 3D printer instantly with

Digital Painter application.

Key Words: 3D Printer, WPF, Slicing Tools, Digital Painter.


Sincap Kafesli Asenkron Motorlarda Optimum Güç ve Tork Noktasının

Bulunmasına Örnek Bir Çalışma

An Example Study of the Finding Optimum Power and Torque Point in the Squirrel Cage

Asynchronous Motors

ÖZET

Elektrik motorları sanayimizde en yaygın kullanılan ve de en çok elektrik tüketen aygıtların başında

gelmektedir. Özellikle de sincap kafesli asenkron motorların sanayideki kullanım oranın %80’lere

vardığını düşünürsek, bu alandaki düzenlemelerin verimliliğe ne denli büyük bir katkı yapacağı

tartışmasızdır. Ancak verimlilik esas alınırken çıktıların da maksimum seviyede olması temel bir mühendislik problemidir.

Asenkron motorlarda da tüm diğer motorlarda olduğu gibi tork ve gücün en yüksek değerde olması

istenir. Bu çalışmada bir sincap kafesli asenkron motor olan Marmaray Cer motoru kullanılmıştır. Bu

motorda yapılan test sonuçlarından yararlanılarak maksimum tork ve güç değerleri bulunmuştur.

Ancak bu iki değer birbiriyle ters orantılı olduğu hatırlanacak olursa, motorun optimum çalıştığı noktayı

bulabilmek için dört farklı frekans değerinde yapılan bazı normalizasyon işlemlerinden sonra grafikler

elde edilmiştir. Bulunan sonuçlarda 55 hz çalışma noktasının deneyi yapılan bu motor için optimum çalışma noktası olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Asenkron Motorlar, Sincap Kafesli Asenkron Motorlar, Enerji Verimlili ği, Cer motoru, Raylı Sistemler

ABSTRACT

Electric motors are the most widely used and came at the beginning which consumed the most electric

in our industry. Especially if we consider that squirrel cage asynchronous motors have 80% utilization

rate in the industry, it is indisputable that the regulations in this area will make a big contribution to

the productivity. However, while efficiency is the basis problem also the outputs have to be maximum levels according to engineering philosophy.

Asynchronous motors are required to have the highest value of torque and power, as well as in all

other motors. In this study, a Marmaray Cer motor, which is a squirrel cage asynchronous motor is

Mine SERTSÖZ Mehmet KURBAN

Anadolu Üniversitesi Ulaştırma MYO Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi

Eskişehir-Turkey Mühendislik Fakültesi

[email protected] Bilecik-Turkey

[email protected]


used. Maximum torque and power values are found by using the test results of this motor. However,

if it is remembered that these two values are inversely proportional to each other, to find the point

which motor runs optimally, the graphs are obtained after some normalization operations according to four different frequency values.

The results show that the 55 hz operating point is the optimum operating point for this tested engine.

Keywords: Asynchronous Motors, Squirrel Cage Asynchronous Motors, Energy Efficiency, Induction Motor, Railway Systems.


Meslek Yüksekokullarında Uygulamalı Eğitim Modeli (Uyem)

Applıed Educatıon Model In Vocatıonal Hıgh School (Aem)

ÖZET

Meslek yüksekokullarındaki öğrencilerin staj döneminde iş prensipleri edinme, iş hayatını tanıma,

tecrübe kazanma, okulda öğrendikleri teorik bilgileri uygulama alanında göstermeleri beklenmektedir.

Bu çalışmada meslek yüksekokullarındaki öğrenciler için uygulanan staj eğitiminin daha verimli hale gelmesi için uygulamalı eğitim modeline (UYEM) geçilmesi amaçlanmıştır.

Çalışmada meslek yüksekokullarının staj eğitimi ve süreleri göz önünde tutulmuştur. dikkate alınmıştır.

Bu süreler kullanılarak çeşitli örneklerle hesaplamalar yapılmıştır. Örneklerden yola çıkarak bazı

modellerin planları hazırlanmıştır.

Meslek yüksekokullarında uygulanan staj yönergeleri incelenmiştir. Yaz staj uygulamalarında

öğrencilerin 30 ile 60 gün arasında staj yaptırılmaktadır. Toplam uygulama saati ve kredi sistemi üzerine

modelimiz kurulmuştur. Öğrenimin dördüncü döneminde staj saatleri haftalar bazında uygulamaya

dağıtılmıştır. Öğrenci 15 hafta süresince haftada 2 gün veya 10 hafta süresince haftada 3 gün olmak üzere toplamda dönem içi 30 gün staj süresini tamamlamaktadır.

Meslek yüksekokullarındaki staj uygulamaları yaz döneminde olduğu bilinmektedir. Öğrenciler yaz

dönemi stajlarında staj süresince okula geri bildirim sağlayamadıkları için stajın kalitesi düşmektedir.

Staj uygulamasının veriminin artırılması için bu çalışmada uygulamalı eğitim modeli önerilmektedir. Bu

uygulama ile öğrenci ders döneminde uygulamalı eğitim fırsatı bulmaktadır. Böylece öğrenci

öğrendiklerini anında uygulayacaktır. Bununla birlikte öğrenci stajı zorunlu bir faaliyet olarak

görmeyecek ve meslek bilincini daha erken edinecektir. Bunlara ek olarak önerilen UYEM ile üniversite sanayi işbirliğinin gelişmesi de hedeflenmektedir.

Taner DİNDAR1. yazar Engin HÜNER3. yazar

Ankara Üniversitesi Nallıhan MYO Kırklareli Üniversitesi Teknoloji Fakültesi

Elektronik ve Otomasyon Bölümü Enerji Sistemleri Mühendisliği

Ankara-Türkiye Kırklareli-Türkiye


Süleyman Emre EYİMAYA2. yazar Ali Samet SARKIN4. yazar

Ankara Üniversitesi Nallıhan MYO Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi

Elektronik ve Otomasyon Bölümü Kadirli MYO Elektrik Bölümü

Ankara-Türkiye Osmaniye-Türkiye






Anahtar kelimeler: Meslek Yüksek Okulu, Eğitim, Staj

ABSTRACT

It is expected that students of vocational high schools in internship period will acquire work principles,

recognition of work life, gain experience and theoretical knowledge learned at school to demonstrate

in practice. In this study, it was aimed to pass applied education model (AEM) for more efficient of internship training for students of vocational high schools.

Internship training and duration of the vocational high schools are considered in the study. Calculations

were made with various examples using these periods. The plans of some models have been prepared from the examples.

Internship guidelines applied at vocational high schools have been examined. During the summer

internship, students are given internship between 30 and 60 days. Our model has been established on

total application time and credit system. During the fourth semester of training, internship hours were

distributed on a weekly basis. The student completes a total of 30 days internship period during the 2 days for 15 weeks or 3 days for 10 weeks.

It is known that internship practices at vocational high schools are in the summer term. The quality of

the internship is reduced because the students can not provide feedback during their summer term

internship. In order to increase the efficiency of the internship application, an applied education model

(AEM) is proposed in this paper. With this application, students are given practical training during the

semester. So the students will apply what they learn immediately. However, the student will not see

the internship as a mandatory activity and to have vocational awareness earliest. In addition to these, with the proposed AEM is aimed at the development of university industry cooperation.

Keywords: Vocational High Schools, Education, Internship


Hacettepe Üniversitesi’nde Bologna Süreci Kapsamındaki Ortak Zorunlu

Derslerin Başarı oranlarının Farklı Bölümlerdeki Meslek Yüksekokulu ve Lisans Öğrencileri Seviyesinde Karşılaştırılması ve Değerlendirilmesi

Evaluation and Comparison of Students Success Rates on Common Compulsory Cources

Under The Bologna Process Tought in Different Vocational High School and Undergraduate Programs of Hacettepe

University

ÖZET

Ülkemizde okutulan ortak zorunlu derslerde (Türk Dili, İngilizce, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi)

öğrencilerin bu derslere ilgileri, derslere devamları ve elde ettikleri başarı oranları uzun süredir

tartışılan bir konudur. Ortak zorunlu dersler özellikle tarih bilincinin oluşmasında, lisanın etkin olarak

kullanılmasında ve yabancı dilin öğrenilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle öğrencilerin

bu derslerdeki başarı oranları bu derslerdeki verimliliğin arttırılması ve öğrencilerin motivasyonlarının

arttırılması noktasında büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, Hacettepe Üniversitesi Polatlı Teknik

Bilimler Meslek Yüksekokulu(PTBMYO) bünyesinde bulunan, İnşaat Teknolojisi, Harita ve Kadastro

Programı, Bilgisayar Programcılığı, Gaz ve Tesisatı Teknolojisi Programı öğrencilerinin ortak zorunlu

derslerdeki başarı durumları, motivasyonları yapılan bir anket çalışması ile değerlendirilmiştir. Elde

edilen veriler, ilgili yazılımlarla değerlendirilmiş ve araştırma hipotezinin geçerliliği test edilmiştir.

PTBMYO’da belirlenen başarı durumları, aynı anket çalışması ile belirlenen Hacettepe Üniversitesi

Mühendislik Fakültesi Geomatik Mühendisliği bölümü ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ndeki

Maliye Bölümü öğrencilerinin başarı durumları ile karşılaştırılmıştır. Analiz sonuçlarına göre başarı

oranlarının derslere ilgi, eğitim durumu, motivasyon ve beklenen fayda gibi benzeri kriterler düzeyinde

farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Ortak zorunlu dersler,motivasyon, bologna.

ABSTRACT

Student’s interests, attendance and success in common compulsory courses (Turkish, English, Ataturk’s

Principles and History of Turkish Revolution) in our country are a long term matter of debate. Common

compulsory courses play an important role especiallyin the formation ofhistorical consciousness, using

language effectively and learning foreign language. Therefore, success rate of students on these

Cevdet Coşkun AYDIN Murat KORKMAZ

Hacettepe Üniversitesi, Ankara, Türkiye Hacettepe Üniversitesi, Ankara, Türkiye


Ayhan DOĞAN Mehmet DOĞRULUK

Hacettepe Üniversitesi, Ankara, Türkiye Hacettepe Üniversitesi, Ankara, Türkiye


courses are important for increasing the productivity and motivation. In this study, student’s success

levels and motivations were evaluated with a survey on common compulsory courses of Construction

Technology Program, Map and Cadastre Program, Computer Programming, Gas and Plumbing

Technology Program thought in Hacettepe University Polatlı Technical Sciences Vocational School.

Results were evaluated with related software and the validity of research hypotheses was tested.

Success rates determined in Hacettepe University Polatlı Technical Sciences Vocational School were

compared with Geomatics Engineering Program of Engineering Faculty and Public Finance Program of

Economics and Administrative Sciences Faculty of Hacettepe University with the same survey.

According to the results, it can be concluded that success rates in these courses differs by interest, educational status, motivation and expected benefits.

Keywords: Compulsory courses, motivation, bologna.


Farmasötik Preparatlarda Flurbiprofenin Yüksek Performans Sıvı

Kromatografisi Yöntemi ile Tayin

Determination of Flurbiprofen in Pharmaceutical Preparations by High Performance Liquid

Chromatography Method

ÖZET

Flurbiprofen romatoid artrit, dejeneratif eklem hastalığı, osteoartrit, ankilozan spondilit, akut kas

iskelet sistemi rahatsızlıkları, bel ağrısı ve benzer durumların tedavisinde kullanılır. Moleküler

yapısında, benzer ilaçlara kıyasla daha düşük bir terapötik dozda, daha az yan etki ve daha iyi etkiler

oluşturan bir florin atomu içerir. Ticari tabletlerde flurbiprofen'in nitel ve nicel tayini için basit, hızlı,

hassas, doğru ve spesifik yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) yöntemi geliştirildi ve valide

edildi.

HPLC analizi, yöntem geliştirme ve validasyon çalışmaları için Agilent 1260 serisi HPLC sistemi

kullanılarak gerçekleştirildi. Sistemin kontrolü ve veri işleme OpenLAB ChemStation tarafından

gerçekleştirildi. HPLC mobil fazı, fosforik asit ile pH 3.5'e ayarlanmış asetonitril -0.05 M potasyum

dihidrojen fosfat çözeltisinden (60:40, v / v) oluşmaktadır. Ayırma, 1.0 mL / dakika akış hızı ile bir Ace

C18 kolonu (5 um, 4.6 x 250 mm i.d.) kullanılarak gerçekleştirildi. Eluent, UV dedektör ile 254 nm'de gözlemlendi.

HPLC yönteminin doğrusallığını belirlemek için, flurbiprofenin standart çözeltileri asetonitril içinde hazırlandı.

Doğrusal aralıklar, 0.10-5.0 μg / mL olarak bulundu. Tayin ve teşhis alt limitleri sırasıyla 0.10 μg / mL ve

0.03 μg / mL idi. Bağıl standart sapma olarak ifade edilen gün içi ve günler arası kesinlik değerleri % 4.47'den küçük, doğruluk (göreceli hata) değerleri ise % 3.67'den daha iyi olarak bulundu.

Geliştirilen yöntem, farmasötik preparatların analizine uygulandı. Ortalama analitik geri kazanımın %

99.8 olduğu bulundu. Belirlenen deney koşullarında tablet katkı maddelerinin hiçbir girişimi

gözükmedi. Bu çalışmada geliştirilen yöntemin doğru, hassas ve farmasötik preparat olarak Majezik ve Frolix tabletlerine kolayca uygulanabilirliği gösterildi.

Anahtar Kelimeler: Flurbiprofen, HPLC, Farmasötik Preparat, Validasyon

Bilal YILMAZ Mevlut ALBAYRAK

Atatürk Üniversitesi Atatürk Üniversitesi

Eczacılık Fakültesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu

Analitik Kimya Anabilim Dalı Tıbbi Laboratuvar Teknikleri Bölümü

Erzurum-Türkiye Erzurum-Türkiye




ABSTRACT

Flurbiprofen is used for the treatment of rheumamatoid arthri tis, degenerative joint disease,

osteoarthritis, ankylosing spondylitis, acute musculoskeletal disorders, low back pain and allied

conditions. It contains a fluorine atom in its molecular structure, producing better effects at a lower

therapeutic dose and with less adverse effects compared with similar drugs. A simple, rapid, precise,

accurate and specific high performance liquid chromatography (HPLC) method has been developed and validated for the qualitative and quantitative determination of flurbiprofen in commercial tablets.

HPLC analysis was carried out on an Agilent 1260 series HPLC system was used for the method

development and validation studies. The control of the system and data processing were performed

by OpenLAB ChemStation. The HPLC mobile phase was composed of acetonitrile-0.05 M potassium

dihydrogen phosphate solution (60:40, v/v) adjusted to pH 3.5 with phosphoric acid. Separation was

achieved using an Ace C18 column (5 µm, 4.6×250 mm i.d.) with flow rate of 1.0 mL/min. The eluent

was monitored by UV detection at 254 nm.

To determine the linearity of HPLC method, standard solutions of flurbiprofen were prepared in

acetonitrile. The linear ranges were found to be 0.10-5.0 µg/mL. The limits of quantitation and

detection were 0.10 µg/mL and 0.03 µg/mL, respectively. Intra- and inter-day precision, expressed as

the relative standard deviation was less than 4.47 %, and accuracy (relative error) was better than 3.67%.

The developed method was applied to the analysis of the pharmaceutical preparations. The mean

percent analytical recovery was found to be 99.8 % No interference was found from tablet excipients

at the selected assay conditions. Developed method in this study is accurate, precise and can be easily applied to Majezik and Frolix tablets as pharmaceutical preparation.

Keywords: Flurbiprofen, HPLC, Pharmaceutical preparation, Validation.


Adıyaman Organize Sanayi Bölgesinde Faaliyet Gösteren İşletmelerin

Önlisans Muhasebe Eğitiminden Beklentileri

Expectatıons From Accountıng Educatıon Of Enterprıses Operatıng In The Adıyaman Organızed

Industrıal Zone

ÖZET

Muhasebe, mali nitelikli olayları, kaydeden, sınıflandıran, özetleyerek raporlayan ve sonuçları analiz

ederek yorumlayan ve elde edilen bilgileri çıkar gruplarına sunan bir bilgi sistemi olarak

tanımlanmaktadır. Muhasebe bilgi sisteminin başarısı; muhasebe meslek mensuplarının sahip oldukları

niteliklere ve sunulan bilgilerin kaliteli, zamanlı, doğru ve güvenilir olmasına bağlıdır. Muhasebe

eğitiminin kalitesi mesleğin kalitesini de belirlemektedir. Araştırmanın amacı, Adıyaman Organize

Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren işletmelerin meslek yüksekokulu muhasebe programı

mezunlarında aradıkları nitelikleri ve öğrencilerin piyasa ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte

yetiştirilebilmeleri için önerilen değişiklikleri tespit etmek ve böylece meslek yüksekokullarında, iş

piyasasının beklentilerini karşılayabilecek özelliklere sahip meslek elemanı yetiştirilmesine katkıda

bulunmaktır. Çalışmada, Adıyaman Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren işletmelerin

muhasebe müdürlerine anket yöntemi ile çeşitli sorular yöneltilmiş ve elde edilen yanıtlar SPSS

istatistik programı ile analiz edilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre Adıyaman Organize

Sanayi bölgesinde faaliyet gösteren işletmelerin muhasebe müdürlerinin önlisans muhasebe eğitiminden beklentileri ortaya konulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Muhasebe, Muhasebe Mesleği, MYO Muhasebe Eğitimi

ABSTRACT

Accounting is defined as an information system that records, classifies, summarizes and reports

financial incidents, and analyzes and interprets the results to provide interest information to interest

groups. The success of the accounting information system; The quality of the professional members of

the accounting profession and the quality of the information presented is timely, accurate and reliable.

The quality of accounting education also determines the quality of the profession. The aim of the

research is to identify the changes that the companies operating in the Adıyaman Organized Industrial

Zone are looking for in the graduates of the vocational school accounting program and in order to

educate the students to meet the market needs and thus contribute to the training of vocational

colleagues in vocational schools with the characteristics that can meet the expectations of the labor

market. In the study, the accounting managers of the companies operating in the Adıyaman Organized

Ahmet KARAHAN

Adıyaman Üniversitesi, Adıyaman-Türkiye

[email protected]


Industrial Zone were asked various questions by questionnaire and their responses were analyzed by

SPSS statistical program. According to the results obtained from the surve y, the accounting managers

of the companies operating in the Adıyaman Organize Sanayi region had anticipated from the associate accounting education.

Keywords: Accounting, Accounting Profession, Vocational School Education


Meslek Yüksekokullarında Okutulan İletişim Dersleri Üzerine Bir İnceleme:

Ankara Üniversitesi Örneği

Study on the Communication Courses in Vocational Schools: The Case of Ankara University

ÖZET

İletişim insanlığın var oluşundan beri toplumun temel yapı taşı olmuştur. Hiç kuşkusuz bireylerin

yaşamını ve toplumun gelişimini sürdürmesi bireyler ve kitleler arasında sağlanan iletişimle mümkün

olmaktadır. Zira insanlar sosyal varlıklar olarak yaşamlarının her döneminde birbirleri ve çevre ile

iletişim kurmak durumundadır. Öyle ki toplumlar da gelişim sağlamak ve çağdaş medeniyetler

seviyesinde ilerlemek için dış çevre ile sürekli iletişim halinde olmalı dış çevreye kapalı olmamalıdır.

Bu noktada iletişimsiz bir birey, iletişimsiz bir toplum ve iletişimsiz bir dünya düşünmek pek de mümkün

değildir. Küreselleşme ve teknolojik gelişmelerin etkisi ile iletişimin önemi giderek artmaktadır. Konu

ile alakalı olarak meslek yüksekokulundan mezun olan bireyler ara eleman olarak pek çok alanda ve

çeşitli kuruluşlarda çalışabilmektedir. Çalışma alanı bu kadar geniş olan birimlerde alan derslerine

ilaveten muhakkak temel iletişim dersleri de verilmelidir. Zira adaylar teknik olarak donanımlı olsalar

bile etkin iletişim kurma becerisine sahip değilse sektörde rağbet görmemektedir. Bu noktadan

hareketle bu çalışma meslek yüksekokullarında okutulması gereken temel iletişim dersleri için gerekli

hassasiyet gösteriliyor mu sorunsalından yola çıkarak hazırlanmış olup içerik analizi yöntemi ile

tamamlanmıştır. Başkentimizde yer alması ve köklü bir geçmişe sahip olması nedeniyle çalışmanın

kapsamı Ankara Üniversitesi bünyesinde yer alan meslek yüksekokulları ile sınırlandırılmış Ankara

Üniversitesine bağlı meslek yüksekokullarında yer alan bütün bölümlerin ders programları

incelenmiştir. Yapılan araştırma sonucunda genel olarak bölümlerde iletişim derslerinin yeterli

düzeyde okutulmadığı tespit edilmiştir. İletişimin hayati derecede önem arz ettiği günümüzde

Hikmet YAZICI Saniye YÜCEL

Bülent Ecevit Üniversitesi Bülent Ecevit Üniversitesi

Çaycuma Meslek Yüksekokulu Çaycuma Meslek Yüksekokulu

Malzeme ve Malzeme İşletme Teknolojileri Bölümü Ulaştırma Hizmetleri Bölümü

Zonguldak-Türkiye Zonguldak-Türkiye


Gülcan DEMİRAL

Bülent Ecevit Üniversitesi

Çaycuma Meslek Yüksekokulu

Çağrı Merkezi Hizmetleri Pr.

Zonguldak-Türkiye

[email protected]




toplumun ve öğrencilerin gelişimine katkı sağlamak adına bütün bölümlere temel iletişim ve alakalı

dersler koyulmalıdır.

Anahtar Kelimeler: İletişim, İletişim Dersleri, Meslek Yüksekokulu.

ABSTRACT

Communication has been a fundamental building block of society since mankind has existed.

Undoubtedly, it is possible to maintain the lives of individuals and the development of society through

communication between individuals and masses. As the social entities, people have to communicate

with each other and with the environment at every period of their lives. So that societies should not

be closed to the external environment which is in constant communication with the external

environment in order to provide development and advance at the level of contemporary civilizations.

At this point, it is not possible to think of a person, a society and a world without communication.

Communication with the impact of globalization and technological developments is increasingly

important. Individuals graduated from vocational college related to the subject can work as an

intermediate member in many fields and various organizations. In areas with such a wide field of study,

basic communication courses should be given in addition to field course s. Because even if the

candidates are technically equipped, they are not popular in the sector unless they have the ability to

communicate effectively. From this point of view, this study has been prepared by showing the

sensitivity for the basic communication courses that should be taught in vocational colleges and by

means of content analysis method. Scope of study due to being in our capital and having a long history

the curriculum of all departments in vocational colleges affiliated to Ankara University, which is limited

to the vocational colleges in Ankara University, has been examined. As a result of this research, it has

been determined that communication lessons in the departments are not taught adequately. Today,

when communication is vitally important, basic communication and relevant lessons should be put into all departments in order to contribute to the development of society and students.

Key Words: Communication, Communication Courses, Vocational School


Karadeniz Bölgesinde Kültürü Yapılan Levrek (Dicentrarchus labrax, L.

1758) Balıklarında Görülen Vibrio Enfeksiyonları Ve Tedavisi

Vıbrio Infections and Treatment Showing in Cultured Sea Bass (Dicentrarchus labrax, L. 1758) in the

Black Sea Region

ÖZET

Bu çalışmada, Kradenizde kültürü yapılan levrek balıklarındaki (Dicentrarchus labrax L., 1758)

bakteriyel enfeksiyonlardan izole edilen vibrio türlerinin tanımlanması için konvensiyonel metotlar ve

APİ 20E test kitleri kullanılarak gerçekleştirildi. Bütün izolatlar bakterilerin spesifik 16S rRNA genleri

kullanılarak PZR yöntemiyle doğrulandı. İzole edilen bakteriler biyokimyasal ve PZR test sonuçlarına

göre Vibrio anguillarum, V. vulnificus, V. parahaemolyticus ve V. harveyi olarak tespit edildi. Vibrio

anguillarum için APİ 20E profili genellikle 3207526 olarak belirlendi. Sekensa gönderilen iki izolat hariç

tüm izolatlar GenBank’da farklı kabul numarası kayıtlı Vibrio türlerine % 98-100 oranında benzer olduğu

belirlendi. Buna ilaveten vibriozis tedavisinde en etkin ajanların saptanması amaçlanmıştır.

Antibiyotiklere hassasiyet test sonuçlarına göre % 94,23 ampisilin, % 42,31 streptomisin, % 13,46

oksitetrasiklin ve % 3,85 eritromisin dirençli olduğu fakat sulfametoksazol,

trimetoprim+sulfametoksazol, oksolinik asit, enrofloksasin ve florfenikol hassas olduğu tespit edildi.

Duyarlılık testi sonuçlarına göre, trimetoprim-sulfametoksazol, florfenikol ve enrofloksasin, vibrioz

tedavisi için en etkili kemoterapötikler olarak önerildi.

Anahtar Kelimeler: Vibriozis, Levrek, Teşhis, Biyokimyasal testler, PZR, Tedavi

ABSTRACT

In this study, identification of Vibrio species isolated from bacterial infections in cultured sea bass

(Dicentrarchus labrax L., 1758) in the Black Sea was performed by using conventional methods, and

API 20E test kits. All isolates were confirmed by PCR assays specific to the 16S rRNA gene of bacterium.

According to the result of biochemical and PCR tests isolated bacteria determined as V. anguillarum,

V. vulnificus, V. parahaemolyticus and V. harveyi. API 20E profile for V. anguillarum isolates was usually

determined as 3207526. The sequenced all isolates except for two were found to be similar to Vibrio

species at the rate of 98-100% in GenBank under different accession numbers. In addition, in the

treatment for vibriosis, it was intended to detect the most effective agents. Results of the testing

susceptibility to antibiotics showed that Vibrio isolates were resistant to 94,23 % ampicillin, 42,31 %

streptomycin, 13,46 % oxytetracycline and 3,85 % erythromycin, but all strains except two were found

susceptible to sulphamethoxazole, trimethoprim-sulfamethoxazole, oxolinic acid, enrofloxacin and

florfenicol. According to the results of the susceptibility test, trimethoprim-sulfamethoxazole,

Fikri BALTA Hasret YILMAZ Zeynep Dengiz BALTA

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Rize-Turkiye


http://blast.ncbi.nlm.nih.gov/Blast.cgi#alnHdr_959479409






florfenicol and enrofloxacin were suggested as the most effective chemotherapeutics for vibriosis

treatment.

Keywords: Vibriosis, Sea bass, Diagnose, Biochemical tests, PCR, Treatment.


İçmimarlık Lisans ve Lisansüstü Eğitimindeki Güncel Değişkenlik Sorunları

ve Alanın Tanımlanması Yönünde Olası Çözümler

The Current Problems about Variability at The Bachelor and Postgraduate Education of Interior

Architecture and The Possible Solutions Towards Defining the Field

ÖZET

İçmimarlık alanının güncel lisans ve lisansüstü eğitim yapılanması incelendiğinde bölüme seçilmesi

amaçlanan öğrencinin kriterlerinden başlayarak, lisans, lisansüstü eğitimi ve devamında akademik

yükselme kriterlerine kadar uzanan değişkenlikler ve buna bağlı olarak bir tanım sorununa

rastlanmaktadır. Sözü edilen değişkenlikler belli başlıklar altında toplandığında; lisans eğitimine kabul

edilen öğrencilerin seçmeleri gereken puan türleri ve buna bağlı olarak bölüm isiml eri, bölümlerin

bulundukları fakültelerin isimleri, alana ait lisansüstü programlarının isimleri ile ait oldukları bilim

dalları, bunların bağlı oldukları enstitü isimleri ve her üniversiteye ait akademik yükselme kriterleri

şeklinde sıralanabilir. Bu çalışmanın amacı; alanın lisans-lisansüstü eğitimi ve devamında

akademisyenliğe adım atan bütün bireyleri ilgilendiren akademik yükselme kriterlerindeki bu

değişkenlik sorunlarını ortaya koyarak, alanın tanımlanması yönünde bir çözüm önerisi getirmektir.

Çalışma kapsamında giriş sınavı, bölüm, fakülte, lisansüstü programlar ve bağlı oldukları enstitüler ile

akademik yükselme kriterleri bazındaki değişkenler tablolarla ortaya konularak içmimarlık alanından

ne beklenildiği ve çalışmaların niteliğinin ne olması gerektiği sorularına cevaplar aranacaktır. Çalışmada

ortaya konulan veriler Yükseköğretim Kurulu (YÖK)’e bağlı devlet ve vakıf üniversitelerinden alınarak

sınırlandırılmıştır. Çalışmada kullanılan yöntem nicel araştırma yöntemleri kapsamında üniversiteler ve

YÖK’ün web sayfalarından alınan güncel bilgilerin tekil tarama modeliyle taranması ve nedensel

karşılaştırmalı model ile değişkenlerin nedenselliğinin araştırılmasıdır. Web sayfalarından ulaşılamayan

bilgilerin ise yetkili kişilerle birebir telefondan görüşme yoluyla elde edilmiştir. Çalışmada ortaya

konulan bilgilerin bir kısmı ise “İçmimarlık Akademik İlerleme Ölçütleri İnceleme Grubu” çalışması

sonuç raporu verileri ile elde edilmiştir. Bu çalışma aynı zamanda Anadolu Üniversitesi İçmimarlık

Sanatta Yeterlik programı kapsamındaki Tasarım Atölyesi dersinde yapılan araştırmalar ve çalışmalar

sonucunda ortaya çıkmış olup, çalışmanın gelecekte içmimarlık eğitimi alanındaki bilimsel çalışmalarda bir altlık olarak kullanılabilmesi amaçlanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: içmimarlık, tasarım eğitimi, lisans, lisansüstü, akademik yükselme

Enes Can KILIÇ B. Burak KAPTAN

Anadolu Üniversitesi Anadolu Üniversitesi

Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi


Eskişehir – Türkiye Eskişehir – Türkiye




ABSTRACT

The problem of defining the interior architecture field and various variabilities by extension are being

realized easily when it is analyzed the current bachelor and postgraduate educational structure of the

field. There are many categorizes when these variabilities are put on the list. First of all, the score type

(numerical, equal weight or special ability) at the university entrance exam(LYS) varies from each other

for bachelor education. Secondly, the name of the interior architecture departments changes

depending on this score type. Another variation is the name of the faculties that include interior

architecture departments. It is the same for the name of the postgraduate programs and the science

field that these programs belong to. So does the name of institutions. Last but not least, these

variabilities are not limited for only educational structure. It can be also varied by university about the

criteria for academic promotions. The aim of this work is to find a possible solution towards defining

the field by revealing these variabilities with the help of scientific research methods. Within the context

of this work, the variabilities that is mentioned above will be analyzed and explained by charts. With

the help of these analyzes and charts, the answers to some specific questions about the expectations

from interior architecture field and the qualifications of studies will be sought. The data, that will be

used for this work, is limited with the state and private universities that are engaged to Higher

Education Council (YÖK). The method of this work is to collect the current data from the website of

YÖK and universities by the help of singular scan method which belongs to the quantitative research

methods. In addition, causative comparison method is used for searching the reasons of these

variabilities. Some data which could not be found has been gained by reaching the authorities on the

phone. With the help of this work, it is aimed to support the scientific studies and researches about the field of interior architecture education in the future.

Keywords: interior architecture, design education, bachelor, postgraduate, academic promotion


Bir Mesleki Yükseköğretim Modelinin İstihdama Katkısının Mezun

Öğrencilerin Perspektifinden Değerlendirilmesi

Evaluation of the Contribution to the Employment of a Vocational Higher Education Model From the

Perspective of Graduates

ÖZET

Sakarya Üniversitesi (SAÜ), Meslek Yüksekokullarında (MYO) öğrenim gören öğrencilerini istihdama

yönelik olarak yetiştirmek ve ilgili sektörlere yeterli bilgi, beceriyle donanmış nitelikli ara elemanları

sağlamak amacıyla 3+1 Eğitim Modelini geliştirmiş ve altı yıldır uygulamaktadır. Uygulama becerisine

sahip nitelikli insan kaynağı (İK)’nı iş dünyası ile birlikte yetiştirmeyi öngören Modele göre öğrenci

teorik ve uygulamalı derslerini üç dönem okul ortamında, dördüncü dönem mesleki uygulama dersini,

Mesleki Uygulamalar Yönergesine göre 16 hafta ve tam zamanlı olarak işletmelerde yapmaktadır.

Model, işverenler açısından, potansiyel işgücü sağlayan geniş bir İK havuzu, öğrenciler açısından ise,

mezuniyet öncesi alanlarıyla ilgili iş deneyimi kazandıran uzun süreli bir işbaşı eğitim fırsatıdır. Bu

bağlamda çalışmanın iki amacı vardır; İlki, modelin nasıl uygulandığını örnek olay yöntemiyle

tanıtmaktır. İkincisi, model kapsamında çalıştıkları işletmelerde işe alınan mezun öğrencilerin 3+1

sürecinde yaşadıkları deneyimi, sorunları ve çözüm önerilerini analiz etmek ve istihdam için nasıl bir eğitim-öğretim gerektiğini onların perspektifinden değerlendirmektir.

Veriler ve yöntem: Bu çalışma, tanımlayıcı ve açıklayıcı nitel bir çalışma olup, araştırma yöntemi olarak

örnek olay yöntemi kullanılmaktadır. Çalışmanın birinci örnek inceleme konusu, 3+1 modelinin

dokumanlar eşliğinde ve modeli uygulayan yazarların gözlemlerine dayanarak detaylı tanıtılmasıdır.

İkinci örnek inceleme konusu ise model kapsamında çalıştıkları işletmelerde işe yerleşen mezun

öğrencilerin perspektifinden modelin istihdama nasıl bir katkısı olduğunun sorgulanmasıdır. Çalışmanın

bu kısmının örneklemini, kolayda örnekleme ile mezun bilgi sisteminden belirlenen Sapanca MYO

Bankacılık ve Sigortacılık Programından mezun öğrenciler oluşturmaktadır (N= 30). Modele ilişkin

veriler, yazarların gözlem ve doküman analizine dayanmaktadır. Öğrencilerden sağlanan veriler ise; 3+1

İşyeri Uygulaması memnuniyet anketlerine dayanarak hazırlanan ve içeriğindeki farklı soru tipleriyle

çok boyutlu veriyi (triangulation) hedefleyen anket formu ile sağlanmaktadır. Çalışmada cevapları aranan araştırma soruları şöyledir;

- Sakarya Üniversitesi’nde 3+1 Modeli nasıl uygulanmaktadır?

- 3+1 Modeli, öğrencilerin mesleki bilgi-beceri kazanma, pekiştirme ve teorik bilgiyi pratiğe

uyarlama konularındaki beklentilerini yüzde kaç karşılamıştır?

- Öğrenciler, 3+1 mesleki uygulama sürecinde hangi görevleri ve sorumlulukları üstlenmiştir? Bu görevlerin ifasında hangi bilgi-beceri-uyum sorunları yaşanmıştır?

Hatice SARIALTIN Demet ÖRGÜT Esra ÇELİK

SAÜ Sapanca MYO SAÜ Sapanca MYO SAÜ Sapanca MYO





- Öğrencilerin hangi bireysel ve mesleki yeterlilikleri (bilgi-beceri-yetkinlikleri) iş teklifi almaları

ve istihdama katılmalarında etkili olmuştur?

- Mesleki uygulama sürecindeki daha fazla öğrencinin istihdama hazırlanması için kazandırılması gereken (olmazsa olmaz) temel bilgi ve uygulama becerisi ne olmalıdır?

- 3+1 süreci öğrencilere alanlarıyla ilgili yeni bilgi, beceri olarak ne kazandırmıştır? Çalıştıkları pozisyonların kritik performans göstergeleri nedir?

Veri toplama süreci devam eden çalışmanın sonunda, veriler betimsel ve çok yönlü analiz yaklaşımıyla

analiz edilerek; mesleki yükseköğretim-mezun işbirliğinin istihdama yönelik olarak nasıl tesis edileceğine katkı sağlayacak pratik sonuçlara ulaşılması beklenmektedir.

Anahtar kelimeler: Mesleki Yükseköğretim Modeli, İstihdam, Mezun Öğrenci, Sakarya Üniversitesi

ABSTRACT

Sakarya University has developed and been implementing 3+1 Model to train its vocational higher

education students for employment and to provide qualified middle level staff who are equipped with

adequate knowledge and skills related to their sectors. According to the model, students take the basic

theoretical and applied courses for three semester at their schools. After that, the students take the

4th semester’s vocational courses in the companies in which they have placed within the framework

of the 3+1 model for 16 weeks as a full time employees. The model is considered as a broad human

resource (HR) pool providing potential intermediate personnel for employers, while it is a long term

pre-graduation on the job training and employment opportunity. In this context, this study has two

purposes. First one is to introduce how 3+1 model has been implemented for six years; second one is

to analyze the experience, suggestions and problems faced by students who are hired by the

companies they worked for in the 3+1 period, and evaluate what kind of training is needed for

employment from their perspective.

This study is a descriptive and explanatory qualitative study in nature, and case study is used as a

research method. First case for the study is to present 3+1 model in detail on the basis of observations

of the autors who have involved in the implementation of the model since 2011 and the model’s

documents. Second case for the study is to question how the 3+1 model contribute to employment

from the perspective of graduate students who have been recruited in their workplaces within the

model framework. Sample of this part of the study is 30 graduated students determined from alumni

information system via easy sampling from Banking and Insurance Program of Vocational Higher

School of Sapanca. Data revealing implementation of the model has been provided through autors’

observations and model documents. Data on the perspective of graduates has been obtained by a

questionnaire which is prepared based on the 3+1 satisfaction surveys aiming at multiple data analysis

(triangulation). The research questions are as follows;

- How has the 3+1 Model been implemented at Sakarya University?

- What percentage the model has met the students’ expectations on gaining and strengthening vocational knowledge and skills and adapting theoretical knowledge into practice?

- What tasks and responsibilities the students take in the 3+1 training period, and what knowledge, skills and udjustment problems experienced during the execution of these tasks?

- Which qualifications (knowledge, skills and competences) of students have been effective in

getting a job offer and participation in employment?

- What is the basic (necessarily) knowledge and skills that should be given to the students to be ready for 3+1 training?

- What has 3+1 process brought to students as a new knowledge and skills related to their field? And, what are critical performans indicators of the current positions they work?

By descriptive and multiple data analysis, it is expected to reach some practical results that would

contribute to vocational tertiary education and graduate cooperation and how this cooperation will be established as for employment.

Key words:Vocational Higher Education Model, Employment, Graduates, Sakarya University


Sanat ve Tasarım Kavramları Bağlamında İçmimarlığın Yeri

Place of Interior design in Context of Art and Design Concepts

ÖZET

“Sanat ve tasarım nedir?” sorularına, Klasisizm akımının sanat anlayışından başlayarak romantizm’e ve

içinde yaşadığımız Postmodern toplum yapısının özelliklerine bakarak farklı cevaplar verebilmektedir.

Ortaçağda, günümüz güzel sanatlar alanlarını oluşturan, resim, heykel ve seramik gibi sanatların, el

emeği ve ustalık becerileri gerektiren meslek alanlarından ayrılması sanat ve zanaat kavramlarının

oluşmasına neden olmuştur. Sanatçı ve sanat uğraşı neredeyse tanrısallık boyutunda yaratıcılık

eylemleri olarak algılanırken, zanaat ve zanaatçilik kavramları, bir işi ustaca yapabilmek ya da bir işte

usta olmak şeklinde nitelendirilmiştir. 21. Yüzyıla kadar geçen süreçte özellikle zanaatçilik kavramı

sanayi devrimi sonrasında makine üretiminin olanakları ve değişen toplum yapısının ihtiyaçları

sebebiyle yerini giderek makine üretimine bırakmaya başlamıştır. Bunun sonucu olarak endüstride

estetik biçimlemeye ihtiyaç duyulmuş, ve toplumun gereksinimlerini karşılamak üzere Bauh aus

merkezli “sanat ve zanaat” arasında ayrım gözetmeyen ve yaratıcılığı, estetik üretimi ön plana çıkaran

tasarım kavramı oluşmuştur. Mimariden endüstriyel tasarıma, grafikten sahne dekoruna kadar geniş

bir yayılım gösteren tasarım kavramı, içmimarlık disiplininin de merkezinde yer almıştır. İçmimarlık hem

sanat hem zanaat hem de tasarım olgularını biraraya getiren, çağcıl bir meslek alanı olarak gelişmiştir. Sektörel alanda bu üç olguyu da etkin bir biçimde kullanmaktadır.

Bu çalışma kapsamında, sanat nesnesi ve tasarım nesnesi arasındaki güçlü bağlantılar analiz edilecek,

sanat ve tasarım eylemlerindeki ortak noktaların belirlenmesi, içmimarlık mesleğinin sanat mı? tasarım

mı? Olduğu, mesleğin zanaatı nasıl hangi boyutlarıyla ele aldığı? sorularına veri toplama, karşılaştırma ve örnekleme yöntemleri kullanılarak cevap aranacaktır.

Anahtar Kelimeler: sanat, zanaat, tasarım, içmimarlık

ABSTRACT

We can give different answers to the questions of "What is art and design?" By looking at the artistic

understanding of the Classicalism movement, romanticism, and the characteristics of postmodern

society structure we live in. In the Middle Ages, areas such as painting, sculpture and ceramics, which

Gökhan ULUSOY B. Burak KAPTAN




Eskişehir – Türkiye Eskişehir – Türkiye




make up today's fine arts fields, have been separated from the ski lls of hand and craftsmanship. And

It has caused the separation of art from craft. While the artist and artwork are almost perceived as acts

of creativity in the dimension of divinity, the concepts of craft and craftsmanship are described as

skillfully doing or mastering a job. Up to the 21st century, especially the concept of craftsmanship has

begun to turned to machinery production after the industrial revolution due to the possibilities of

machine production and the needs of the changing society. As a re sult, the aesthetic form of the

industry was needed, and the concept of design was created that did not distinguish between Bauhaus-

based "arts and crafts" and the creativity, aesthetic production foreground to meet the needs of

society. The concept of design, which has spread widely from architect to industrial design, from

graphic to stage decor, has been at the center of interior design discipline. Interior architecture has

evolved into a contemporary profession, bringing together art, craft and design. The sectoral area also uses these three facts effectively.

In this study, it will be aimed to determine the common points in art and design actions and the strong

links between art object and design object. The interior architecture profession is art or de sign? and in

what dimensions is the profession associated with crafts? Questions will be answered by using data collection and comparison and sampling methods.

Keywords: art, craft, design, interior design


MÜZİKLE KESİRLERİ ÖĞRENMEDE ÖĞRENCİLERİN HAYAL GÜCÜNÜN ETKİSİ

THE INFLUENCE OF IMAGINATION ON LEARNING FRACTIONS WITH MUSIC

ÖZET

Kesir problemlerinin sınıfta öğrenciler tarafından daha iyi anlaşılması için kesirlerde toplama, çıkarma,

çarpma, bölme işlemlerini kolaylaştırmak amacıyla öğrenciler; ağaç diyagramı, pramit, elma, kesirler

köyü, güneş saati vb materyalleri müzikle ve hayal gücüyle birleştirerek kesirleri öğrenmeyi kolay hale getirmeyi başarmışlardır.

Bu araştırmanın amacı, ortaokul matematik öğrencilerine kural öğretmek, ezberletmek yerine, gerçek

yaşamdan örnekleri kullanmalarını, materyal, müzik ve hayal güçlerini de kullanarak bir modele

uygulayabildiklerini görmek ve incelemektir. Bu kapsamda, çalışmada kesirlerin öğrenilmesi ve

kalıcılığının sağlanması için öğrencilere malzemeler verilerek günlük hayata uygulamaları istenmiş buna uygun öneriler sunulmuştur.

Yapılan birçok çalışmada, öğrencilerin kesirlerle ilgili işlemlerde, zorlandıkları görülmektedir.

Öğrencilerin özellikle payda eşitleme, genişletme, sadeleştirme, sıralama, pay ve paydayı karıştırma

gibi konularda hata yaptıkları görülmektedir. Öğrencilerin kesirler konusunu daha iyi anlamada ve

kesirlerle ilgili işlemleri yapabilme becerilerini kazanmalarında müzik ve materyallerle yaptıkları

etkinlikler öğrenmelerinde farkındalık kazanmalarında etkili olmuştur. Bu durum kesirlerle günlük

hayatı ilişkilendirmelerinde fayda sağlamıştır. Bu çalışma sayesinde ortaokul matematik öğrencilerin kesirleri ezberden uzak, doğru algılayarak ve görerek kavramalarını sağlanmıştır.

Bu amaçla, araştırmanın katılımcılarını Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ortaokul 5.sın ıf

öğrencileri oluşturmaktadır. Bu doğrultuda çalışmada nitel araştırma yaklaşımına dayalı betimleyici nitel çalışma yöntemi kullanılmıştır.

Çalışmada veriler, görüşme tekniği ile öğrencilerden elden toplanmıştır. Verilerin analizinde, içerik

analizi tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışma sonunda, öğrencilerin materyallerle birlikte hayal güçlerini

müzik aracılığıyla birleştirerek kesirleri öğrenmede daha kalıcı ve etkin öğrenmeye sahip oldukları görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Kesir, Kesirlerin Öğretimi, Kesirlerde Materyal Kullanımı.

Hülya BOZYOKUŞ Aytül DURMAZ

Uludağ Üniversitesi Uludağ Üniversitesi

Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Devlet Konservatuvarı Eğitim Birimleri

Bursa –Türkiye Bursa –Türkiye




ABSTRACT

The aim of this research is to see and examine the fact that instead of teaching and memorizing rules to secondary school mathematics students, they can use real life examples and apply a model using materials, music and imagination. In this context, in order to learn and maintain the fractions in the study, materials were given to the students and daily life practices were requested and appropriate suggestions were presented.

In order to facilitate the collection, subtraction, multiplication and division of fractions in order to better understand the students' problems in the class, tree diagrams, pyramids, apples, villages of fractions, sundials, etc. with music and imagination to make it easier to learn fractions, they have made it easier to learn fractions by combining them with imagination.

In many studies, it seems that students have difficulty in handling fractions. It is seen that students have made mistakes especially in denominator equalization, expansion, simplification, sorting, mixing of shares and payday. The activities that the students have done with music and materials in acquiring the ability to make fractions and to deal with fractions in a better way have been influential in their awareness of their learning. This has benefited the daily life associations with fractions. Thanks to this work, secondary school mathematics students are provided with the concept of distant, correct perception and sighting of fractions.

For this purpose, participants of the research are been Uludağ University State Conservatory, middle school 5th grade students. In this direction, descriptive qualitative study method based on qualitative research approach was used.

In the study, the data were collected from the students through the interview technique. In the analysis of the data, the content analysis technique was used. At the end of the study, it has been seen that students have more permanent and effective learning by combining fragments with materials through music and learning fractions.

Keywords: Fraction, Teaching Fractions, Material Usage in Fractions.


Rising Motivation Through Creative Methods In Esl Classroom

ABSTRACT

This research paper treats how creativity in teaching helps students get motivated and achieve results

in a fast and enjoyable way. Questionnaires, interviews, observation, analyses of methods used by

teachers and textbooks are the main source of information in composing this research paper. It is

obvious that students feel more comfortable, interested and motivated in such classes. We believe

that creativity in class is crucial in motivating students and organizing successful teaching hours.

Keywords: creative teaching, teaching methods, motivation of students, interactive classes

Jasmin Jusufi

PHD candidate at New Bulgarian University

Sofia, Bulgaria


Mutfakta Dijital Devrim: Dijital Gastronomi Ve Ticari (Endüstriyel)

Mutfaklara Olası Etkileri

Digital Revoluation in Kitchens: Digital Gastronomi and Its Effects on Industrial Kitchens

ÖZET

Bu araştırmada teknoloji alanında yaşanan gelişmelerin gastronomi uygulamalarına etkileri tarihsel

süreç içerisinde ele alınmıştır. Teknoloji ve beslenme arasındaki karşılıklı ilişki yaklaşık 2.5 milyon yıl

önce insanın avlanma amacıyla alet kullanması ile başlamış ve günümüze kadar insanoğlunun yaşam

şeklini büyük ölçüde belirlemiştir. Beslenme zaman içerisinde fizyolojik bir ihtiyaç olmanın ötesinde

sosyal, kültürel, ekonomik boyutlar kazanarak pek çok farklı disiplin tarafından ele alınan bir alan haline

geliştir. 1980’li yılların sonunda moleküler gastronominin bağımsız bir disiplin olarak ortaya çıkması

mutfağı başlı başına bir bilimsel çalışma konusu haline getirmiş, bunun sonucu olarak teknolojinin

özellikle endüstriyel mutfaklarda kullanımı önemli bir ivme kazanmıştır. Tüm dünyayı köklü bir şekilde

değiştiren dijital teknoloji devrimi gastronomi alanında da etkilerini göstermiş ve günümüzde yepyeni

bir kavramı ortaya çıkarmıştır: Dijital gastronomi. Dijital gastronomi alanında yapılan çalışmaların

sonuçları göstermektedir ki yakın bir gelecekte sektörde çalışan işgücünün nicelik ve niteliklerinin

önemli ölçüde değişmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle bu alandaki mesleki eğitimin de sektörün ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandırılması bir zorun luluk haline gelecektir.

Anahtar Kelimeler: Gastronomi, Dijital Gastronomi, Mesleki Eğitim

ABSTRACT

In this research, the effects of the developments in technology on the gastronomic applications have

been discussed in the historical process. The inter relationship between technology and nutrition

Mustafa AKSOY Emir Hilmi ÜNER

Gazi Üniversitesi Turizm Fakültesi Ankara Üniversitesi

Ankara – Türkiye Beypazarı Meslek Yüksekokulu

[email protected] Ankara – Türkiye

[email protected]

Gül Seçil TAHMAZ


Beypazarı Meslek Yüksekokulu

Ankara – Türkiye

[email protected]




began about 2.5 million years ago when humans used tools for hunting and largely determined the

lifestyle of human being. nutrition, beyond being a physiological need, developed into an area that is

addressed by many different disciplines, gaining social, cultural and economic dimensions over time.

At the end of the 1980s, the emergence of molecular gastronomy as an independent discipline has

made the cuisine a subject of scientific work in its own right, and as a result, the use of technology,

especially in industrial kitchens, has gained momentum. The digital technology revolution, which

radically changed the whole world, has also been influential in the field of gastronomy and today it

introduces a new concept: digital gastronomy. The results of studies in the field of digital gastronomy

show that in the near future it will be inevitable that the quantity and quality of the workforce in the

sector will change significantly. For this reason, vocational education in this area will also need to be

restructured in line with the needs of the sector.

Key Words: Gastronomy, Digital Gastronomy, Occupational Education


Doğalgaz Tesisat Problemleri ve Çözüm Önerileri: Van İli Örneği

Natural Gas Installation Problems and Solution Suggestions: Van Province Example

ÖZET

Doğalgaz renksiz, kokusuz ve havadan daha hafiftir. En önemli özelliği zehirsiz bir gaz olmasıdır.

Doğalgazın solunması halinde zehirleyici ve öldürücü bir etkisi yoktur. Ancak ortamda çok fazla

birikmişse teneffüs edecek oksijen azaldığından dolayı boğulma tehlikesi vardır. Doğalgaz hava ile çok

iyi bir karışım sağlayarak yanma verimliliği en yüksek yakıtlardan birini oluşturmaktadır. Bu çalışmada

Van ilindeki yetkili doğalgaz firmalarının iç tesisat yapım aşamasında karşılaştıkları problemler analiz

edilmiş ve çözüm önerileri geliştirilmiştir. Binalara ait iç tesisat yapım aşamaları; kolon tesisatı, daire içi

gaz tesisatı, cihaz montajı ve dönüşümü, yangına ve korozyona karşı koruma başlıklarında

incelenmiştir. Yetkili firmaların sıklıkla karşılaştıkları problemlerin daire içi tesisatta sızdırmazlık ve ocak dönüşümü, kolon tesisatında ise topraklama olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: doğalgaz, iç tesisat, problemler

ABSTRACT

Natural gas is colorless, odorless and lighter than air. Most important feature is that it is a non-toxic

gas. In case of inhalation of natural gas, there is no poisonous and lethal effect. However, if there is

too much accumulation in the environment, there is a danger of suffocation due to the decrease of

oxygen to breathe. Natural gas is one of the highest combustion efficiency fuels by providing a very

good mixture with air. In this study, problems encountered in internal installation construction phase

of authorized gas companies in Van province were analyzed and solution proposal was developed.

The internal installation construction stages of buildings were examined under the titles of column

installations, apartment gas installation, device installation and conversion, protection against fire

and corrosion. It has been determined that the problems most frequently encountered by authorized

Metin ÖNAL Altuğ KARABEY

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yüzüncü Yıl Üniversitesi Erciş Meslek Yüksekokulu Erciş Meslek Yüksekokulu

Van – Türkiye Van – Türkiye


Rıdvan YAKUT Kafkas Üniversitesi


Kars – Türkiye

[email protected]




firms are impermeability and oven conversion in the installation of the apartment and grounding in

the column installation.

Keywords: natural gas, internal installation, problems


Alternatif Enerji Kaynağı Olarak Biyodizel Üretim ve Kullanım Olanaklarının Türkiye Tarımı ve AB Uyum Süreci Açısından Değerlendirilmesi

Evaluating the Potentials of Biodiesel Production and Usage as an Alternative Energy Source

from the Aspect of Turkish Agriculture and EU Adaptation Period

ÖZET

Fosil kökenli kaynaklar; petrol, kömür, doğal gaz vb. gibi dünya üzerinde sınırlı rezervlere sahip enerji

kaynaklarıdır. Yenilenebilir enerji kaynakları ise; klasik enerji kaynaklarına alternatif olarak sunulan

enerji kaynaklarıdır. Dünyada ve ülkemizde alternatif enerji kaynaklarında yaşanan olumlu gelişmelerle

birlikte önemi artan yenilenebilir enerji kaynaklarından birisi de, biyokütle enerji kaynaklarıdır.

Biyokütle kökenli, en önemli dizel motoru alternatif yakıtı biyodizeldir. Biyodizel üretimi için TSE

tarafından belirlenen TS EN 14214 standardının kabul edilmesi ve bu standardın hammadde olarak

kolza bitkisini dikkate alması nedeniyle, çalışmada kolza üretimini gerçekleştiren işletmeler dikkate

alınmıştır. Araştırma alanında, kolza üretim maliyetinin belirlenebilmesi, işletmelerin üretim

maliyetlerinin ortaya konulması, kolza üretimine ilişkin masraf unsurlarının çıkarılması, üreticilerin

kolza üretimini etkileyen faktörlerin belirlenmesi, kolza üretiminin sorunları ve kolza üreticilerinin

biyodizele ilişkin görüşlerinin belirlenebilmesi amacıyla gerekli materyallerin önemli bölümü,

üreticilerle kişisel görüşmeler yoluyla elde edilen verilerden sağlanmıştır. Önceden hazırlanan anket

formları, araştırma bölgelerindeki işletme sahipleriyle görüşmeler yapılarak doldurulmuştur. Çalışmada

ayrıca biyodizel üretimi yapan firmalarla da görüşülerek, sektör genelinde değerlendirme yapılabilmesi

amaçlanmıştır. Araştırma, kolza ve biyodizel üreten işletmelerden elde edilen birincil verilerin yanı sıra,

konuyla ilgili ikincil verilerle de desteklenmiştir. Bu amaçla Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarım İl ve İlçe

Müdürlükleri, Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye İstatistik Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu,

European Biodiesel Board (EBB) ve FAO verilerinden yararlanılmıştır ve çözüm öner ilerinde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Yenilenebilir enerji, Biodizel, , Anket

ABSTRACT

Fossil based resources are the energy sources that have limited reserves such as petrol, coal, natural

gas etc. Another renewable energy resource is the biomass energy resources which have gained more

importance with the improvements of the alternative energy resources in the world and our country.

Muhammed Mustafa UYAR


Arapgir MYO

Malatya-Türkiye

[email protected]

Biomass based, the most important diesel engine alternative fuel is biodiesel. In the study, companies

which produces “colza” has been considered because of the approval of TS EN 14214 standard which

was confirmed by TSE, and in this standard colza plant was approved as a row material. In the resource

field; defining the colza production cost, presenting the production costs of the businesses, defining the

cost elements related with colza production, detecting the factors which effect the production of colza,

problems of colza production and the ideas of colza producers about colza production has been gained

by the personal meetings with the producers. Survey forms which were prepared in advance have been

filled in by the business owners at the resource fields. In the study the purpose was also making a

general evaluation in the sector by meeting with firms which producers biodiesel. This research has

been supported with secondary data related with the subject alongside with the primary data which

was gained by the colza and biodiesel producer companies. With this goal, the data was taken from

the Ministry of Agriculture and Village Affairs, Provincial and District Directorate of Agriculture, State

Planning Organization, Turkish Statistical Institute and Energy Market Regulation Organization and

also some solutions have been suggested.

Keywords: Renewable energy, Biodiesel, Survey.


Kalkınma Ajansları Tarafından Sağlanan Mali Desteklerin İşletmelerce

Muhasebeleştirilmesinde Belirlenen Hatalar ve Olası Sonuçları

Accounting Errors Determined In Acoounting Process Of Financial Supports Provided By The

Development Agencies And Possible Consequences

ÖZET

Kalkınma Ajansları, kendilerine mali bir kaynak tahsis edilmiş, zengin nitelikli personellerden oluşan,

kurulduğu bölgedeki kamu ve sivil toplum paydaşlarının ajansın çeşitli organlarında danışma, karar

alma veya uygulama alanlarında görev aldığı, bölgelere dayalı ve bölgenin kalkınması için çalışan bir

yapılanmadır. 5449 sayılı kanunda belirtildiği üzere kalkınma ajanslarının “kamu kesimi, özel kesim ve

sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkin kullanımını

sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek suretiyle, ulusal kalkınma planı ve programlarda

öngörülen ilke ve politikalarla uyumlu olarak bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini

sağlamak, bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak” amacı ile kurulmuştur. Kalkınma

ajansları bu amaçlarına ulaşırken Mali ve Teknik Destekler” olmak üzere iki türlü destek sağlamaktadır.

Bu araştırma; Kalkınma Ajansları tarafından sağlanan mali desteklerin muhasebeleştirilmesinde

yararlanıcıların hatalı işlemlerini belirlemek ve çözüm önerileri sunmak amacı ile gerçekleştirilmiştir.

Araştırma kapsamında; kalkınma ajansı desteğinden yararlanan iki yararlanıcıya ait muhasebe kayıtları

mevzuat açısından uygunluğu karşılaştırılarak hatalar tespit edilmiştir. Bu hatalar muhasebe kaydı

yapılması gerekirken yapılmayan kayıtlar ile hatalı yapılan muhasebe kayıtları şeklinde iki grupta

sınıflandırılmıştır. Bu hatalarının olası sonuçları mükellefler açısından değerlendirilmiştir. Çalışma elde

edilen sonuca göre kalkınma ajansları tarafından sağlanan mali desteklerin kâr amacı güden işletmeler

tarafından muhasebeleştirilmesinde birçok hata yapılmaktadır. Bu hatalar finansal tabloların

güvenirliğinin azalması yanında destek kullanıcılarını hatalı karar almalarına ve onların itibar

kaybetmelerine yol açabilmekte, ayrıca devlet açısından da vergi kaybı oluştururken, bu hataların resmi makamlarca tespit edilmesi mükelleflere vergi cezası olarak ek bir mali yük getirebilmektedir.

Anahtar kelimeler: Kalkınma ajansları, mali destekler, muhasebe hataları

Erdem TERZİOĞLU Metin KILIÇ

Karabük Üniversitesi Karabük Üniversitesi

SBE Yüksek Lisans Öğrencisi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü

Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Karabük –Türkiye

Muhasebe Müdürü [email protected]

[email protected]



ABSTRACT

Development Agencies are organizations which have own allocated budget, high qualified personnel.

Public and civil-society partners work at various departments of agencies as advisement, decision-

making and implementation duties. The development agencies are based on their regions and works

for development of the region. As stated in Law No. 5449, the Development Agencies which shall be

organized for the purpose of “accelerating regional development, ensuring sustainability and reducing

inter-regional and intra-regional development disparities in accordance with the principles and

policies set in the National Development Plan and Programmes through enhancing the cooperation

among public sector, private sector and non-governmental organizations, ensuring the efficient and

appropriate utilization of resources and stimulating local potential”. While to achieve these purposes,

the development agencies provide two types support which are financial support and tech nical

support. The purpose of this study is to determine accounting errors which are made by beneficiaries

while recording financial supports supported by the Development Agencies and propose solutions. In

the scope of the study, accounting records of two beneficiaries are compared and determined the

accounting errors. These errors are classified into two groups as missing records and errored records.

The possible consequences are evaluated in terms of the beneficiaries. According the results of this

study, profit-oriented businesses make a lot of errors while recording financial supports which

provided by the Development Agencies. These errors prompt some consequences such as reducing

reliability of financial statements, making wrong decisions and losing of reputation of firms. Besides,

in terms of government these errors reduce tax revenue. If these errors determined by official

authorities, firms get fine and this bring additional financial burden to the firms.

Keywords: Development Agencies, Financial Supports, Accounting Errors


Döner Şablon Kaplama İşlem Parametrelerinin Denim Kumaşların Konfor

Özelliklerine Etkisi

Effects Of Rotary Screen Coatıng Process On The Comfort Propertıes Of Denım Fabrıcs

ÖZET

Farklı yaş grupları ve sosyal çevrelerden insanların tercih ettiği denim kumaşlar, sınırlı bir desen

raporuna sahip olmalarına rağmen her geçen gün farklı görsel efektler ve özelliklerle karşımıza

çıkmaktadırlar. Denim kumaşların üretiminde, tüketicinin ihtiyaçlarını karşılamak ve değişen

taleplerine cevap verebilmek için yenilikçi yaklaşımlara gidilmektedir. Denim kumaş üreticilerine, yenilik ve çeşitlilik açısından geniş imkânlar sunan işlemlerden bir tanesi de kaplama işlemidir.

Kaplama, kumaşa normal terbiye prosesleriyle kazandırılamayan özel efektler için uygulanan bir

işlemdir. Kaplama işlemiyle denim kumaşa çeşitli estetik ve fonksiyonel özellikler kazandırılabilmekte,

inovatif ve özgün denim kumaşlar elde edilebilmektedir. Uygulanan kaplama işleminin, kumaşa

kazandırdıklarının yanında, kumaşın kullanım açısından konfor özelliklerinin ne şekilde etkilediğinin

bilinmesi, tasarımcılar açısından hayati öneme sahiptir.

Bu çalışmada, döner şablon kaplama işlem parametrelerinin (viskozite yoğunluğu, kumaş geçiş hızı,

rakle ve şablon silindirleri arasındaki basınç, kurutma sıcaklığı ve şablon silindiri üzerindeki gözenek

sayısı) denim kumaşların konfor özellikleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışmada, seçilen bir

denim kumaşa, döner şablon kaplama makinesinin proses parametreleri kontrollü olarak değiştirilerek

kaplama işlemi uygulanmış, ardından kaplamalı denim kumaşların hava geçirgenliği, su buharı

geçirgenliği ve ısıl direnç özellikleri incelenerek, kaplama proses parametrelerinin denim kumaş konfor

özellikleri üzerindeki etkileri ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Çalışma sonucunda üretilen denim kumaşların hava ve su buharı geçirgenliği özellikleri üzerinde,

incelenen tüm kaplama proses parametrelerinin istatistikî olarak anlamlı etkiye sahip olduğu

görülmüştür. Ayrıca kaplama parametrelerinden basınç, sıcaklık ve gözenek sayısının, denim

kumaşların ısıl direnç özellikleri üzerinde istatistikî olarak önemli etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Denim, Kaplama, Termal Konfor, Hava geçirgenliği.

Hüseyin Gazi TÜRKSOY Sümeyye ÜSTÜNTAĞ

Erciyes Üniversitesi, Kayseri-Türkiye Erciyes Üniversitesi, Kayseri -Türkiye


Şeyma KILINÇKAYA Münevver Ertek AVCI

Erciyes Üniversitesi, Kayseri-Türkiye Çalık Denim Tekstil San. ve Tic. A.Ş., Malatya


ABSTRACT

The denim fabrics preferred by people of different age groups and social circles come up with different

visual effects and properties although they have a limited pattern report, every day. In the production

of denim fabrics, innovative approaches are needed to meet the needs of the consumer and respond

to changing demands. One of the processes that provide wide range of possibilities in terms of

innovation and diversity to denim fabric manufacturers is the coating process.

Coating is a process applied to special effects that cannot be given to the fabric by normal finishing

processes. By coating process, denim fabric can be given various aesthetic and functional properties,

and innovative and original denim fabrics can be obtained. It is vital for designers to know how well

the coating process affects the comfort of the fabric as well as the properties gained to fabric.

In this study, the effects of the rotary screen coating process parameters (viscosity density, fabric

passing speed, pressure between blade and screen rollers, drying temperature and number of pores

on the screen) on the comfort properties of denim fabrics were investigated. The coating process was

applied to a selected denim fabric by changing the production parameters in a controlled way in the

rotary screen coating machine, in this study. Then, air permeability, water vapor permeability and

thermal resistance properties of coated denim fabrics have been tested and the effects of coating

process parameters on the comfort properties of fabrics have been examined.

As a result of the study, it has been found that all of the examined coating process parameters have

statistically significant effect on the air permeability and water vapor permeability properties of the

denim fabric. In addition, it has been determined that the pressure, temperature and number of pores

parameters have a statistically significant effect on the thermal resistance properties of the denim fabrics.

Key words: Denim, Coating, Thermal Comfort, Air permeability.


Yetkili Doğalgaz İç Tesisat Firmalarının Problemleri ve Çözüm Önerileri: Van

İli Örneği

Problems of Authorized Natural Gas Internal Installation Firms and Solution Suggestions: Van

Province Example

ÖZET

İç tesisat yetki belgesi; ülke ve toplum yararları doğrultusunda kaliteli, sağlıklı, konforlu, güvenli ve

ekonomik yapıların gerçekleştirilmesi amacıyla, mekanik tesisat konularından Doğalgaz İç Tesisatı

hizmetlerinin üretilmesinde ve denetlenmesinde görev alacak makine mühendislerinin bilgi

birikimlerinin geliştirilmesine katkıda bulunmak ve belgelendirilmelerini sağlamaktadır. Bu belgeye

sahip makine mühendislerinin çalıştığı firmalar ilgili ilin Gaz Dağıtım Firması’ndan aldıkları yetki

belgeleri ile binaların doğalgaz iç tesisatlarını yapmaktadırlar. Bu çalışmada Van ilindeki yetkili iç tesisat

firmalarının karşılaştıkları problemler analiz edilmiş ve çözüm önerileri geliştirilmiştir. Firmaların

karşılaştıkları problemler; tüketici ve bilinçlendirme, teknik personel durumu, projelendirme aşaması,

iç tesisat yapımı, gaz dağıtım firması ile yaşanan problemler başlıklarında incelenmiştir. Yetkili iç tesisat

firmalarının teknik personel eksikliği yaşadıkları, tüketicinin daha bilinçli olması gerektiği ve özellikle

yaz aylarında iç tesisat yapımının artması nedeniyle malzeme temini ve gaz dağıtım firmasında projelendirme aşamasıyla ilgili iş akışında aksamaların yaşandığı tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: iç tesisat, doğalgaz, yetkili firmalar

ABSTRACT

Internal installation authorization document contributes to development of knowledge of mechanical

engineers who will take part in production and supervision of natural gas internal installation services

from mechanical installations in order to realize quality, healthy, comfortable, safe and economical

Metin ÖNAL Altuğ KARABEY

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yüzüncü Yıl Üniversitesi Erciş Meslek Yüksekokulu Erciş Meslek Yüksekokulu

Van – Türkiye Van – Türkiye


Rıdvan YAKUT Kafkas Üniversitesi


Kars – Türkiye

[email protected]




structures in direction of country and community benefits. Companies that the engineers with this

certificate work with are carrying out the internal installations of buildings with authorization

documents obtained from relevant gas distribution company. In this study, problems faced by

authorized domestic installation companies in Van province were analyzed and solution proposals were

developed. Problems faced by the companies buildings were examined under titles of consumer and

consciousness, technical personnel situation, projecting stage, internal installation construction,

problems experienced with gas distribution company. It has been determined that the authorized

internal installation companies are experiencing a lack of technical personnel, that consumer should be

more conscious and that there is an interruption in workflow related to the material supply and gas

distribution company, especially due to increase in construction of interior installations during summer

months.

Keywords: internal installation, natural gas, authorized firms


Dikey Geçiş Sınavının (DGS) Mesleki Eğitim Üzerine Etkileri:

'Doğaltaş Sektörü Örneği'

The Effects of License Completion Exam (LCE) on Vocational Education:

'Natural Stone Sector Example'

ÖZET

Eğitim ve ülke ekonomisinin gelişiminde önemli bir yeri olan meslek yüksekokullarının temel amacı,

mezun olan öğrencilerin ilişkili olduğu sektörde istihdamını sağlamak ve böylelikle ara eleman ihtiyacını

karşılamaktır. Mesleki eğitim alanında, 2000 yılında lisans programlarına geçiş yapma imkanı sağlayan

DGS uygulaması başlamıştır. Bu sınav ile meslek yüksekokullarında okuyan öğrenciler dört yıllık

fakültelere geçiş yapma olanağına kavuşmuştur. Günümüzde üniversite ve lisans programlarının

sayılarının artması ile bu sınav, mezun teknik elemanlar tarafından yaygın olarak tercih edilmektedir.

Bu durum, mesleki eğitimin temel amacı ve sonuçları üzerine olumsuz etkiler yaratmaktadır.

Çalışmamızda, DGS uygulamasının mevcut etkileri ve sonuçlarını değerlendirmek için doğaltaş

sektörüne ara eleman yetiştirmek üzere eğitim veren Dokuz Eylül Üniversitesi Torbalı Meslek

Yüksekokulu Doğal Yapı Taşları Teknolojisi (DYTT) programı öğrencilerinin durumları analiz edilmiştir.

250 program öğrencisinin DGS ile ilgili uygulamaları anket metodu kullanılarak saptanmıştır. Ek olarak,

süreç içerisinde takip edilen mezun öğrencilerin istatistiksel olarak hangi oranda sektörde istihdam

olduğu ve bu durumun DGS ile ilişkisi araştırılmıştır. DYTT programından bu sınav ile üniversitelerin

mimarlık, iç mimarlık bölümlerine ve jeoloji, maden, jeofizik mühendislikleri bölümlerine geçiş

yapılabilmektedir. Anket sonuçlarına göre, DYTT programına yeni kayıt yaptıran öğrencilerin % 95’in

hedefi DGS ile ilgili lisans bölümlerine geçmektir. Ayrıca programdan mezun olan öğrencilerin % 100’ü

DGS' ye girmektedir. Bu sınava giren mezun öğrencilerin %80-%90’ı lisans programlarına

yerleşmektedir. Toplam mezun öğrencilerin ancak %5-10’u sektörde ara eleman olarak çalışmaktadır.

Sonuç olarak DGS, önlisans mesleki eğitiminin yönelimini belirleyen temel bir parametre durumuna

gelmiştir. Öğrencilerin önlisans mesleki eğitimini basamak olarak görmelerine neden olmakta ve lisans

tamamlama programlarına yöneltmektedir. Diğer taraftan, lisans bölümleri yasal o larak

kontenjanlarının en az %10’unu DGS ‘ için ayırmaktadır. DYTT programından mezun olan öğrencilerin

tercih edebilecekleri ilgili lisans bölümlerinin % 10’luk kontejyan sayısı toplamı, DYTT programından

mezun olan öğrencilerin sayısından fazladır.”

Bu durum Sektöre ara aleman yetiştirmeyi amaçlayan meslek yüksek okul(u)ları için tamamen bir

dezavantaj oluşturmaktadır. Çünkü tekniker olarak yetiştirilen öğrenciler sektörde çalışmadıkları için

Ramazan HACIMUSTAFAOĞLU


Torbalı MYO

İzmir /Türkiye

[email protected]

Hakan ELÇİ


Torbalı MYO

İzmir /Türkiye

[email protected]

Murat ŞENTÜRK


Jeoloji Mühendisliği

Isparta/Türkiye [email protected]




sektörün ara eleman ihtiyacını karşılayamamakta bu da her geçen gün sektörde ara eleman açığını

artırmaktadır. DGS uygulama sürecinden elde edilen sonuçlara baktığımızda bu sınav sistemin acil olarak tekrar gözden geçirilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Dikey Geçiş Sınavı(DGS), Mesleki Eğitim, Ara eleman, Doğaltaş Sektörü

ABSTRACT

The main objective of vocational colleges, which have an important place in the development of

education and the economy of the country, is to provide employment in the sector to which the

graduated students are related and thus to meet the need for thecnicians. In the field of vocational

education, the application of the vertical transition exam (VTE), which allows the transition to

undergraduate programs in 2000, has begun. With this test, students studying at vocational colleges

have been able to switch to four-year faculties. With the increasing number of university and

undergraduate programs today, this exam is widely preferred by graduated technicians. This has

important implications for the primary purpose and results of vocational education. In our work, the

situation of the students of DEÜ Torbalı Vocational School of Natural Stone Technology program which

trained to train intermediate workers in the natural stone sector to evaluate the current effects and

results of VTE application has been analyzed. 250 program students' DGS related applications were

determined using the questionnaire method. At the same time, it was investigated in which sector the

graduate students who were followed in the process statistically employed in the sector and this

situation was related to the VTE. With this examination from natural building stones technology

program, universities can be transferred to architecture, interior architecture, geology, mining,

geophysical engineering departments. 95% of the trainees initially enrolled in the VTE targeted

program. 100% of the students stated that they will take the Vertical Migration Examination. 80% -

90% of the graduates entering this examination are placed in undergraduate programs. Only 5-10% of

the total graduated students work as intermediate workers in the sector. As a result, the vertical

transition examination has become a basic parameter that determines the orientation of the associate

vocational education. It leads students to see the associate vocational education as a step and directs

them to undergraduate completion programs. On the other hand, license departments legally reserve

at least 10% of the quota for VTE This number is more than the number of associate degree graduates.

This is a total disadvantage for vocational high schools. Because the students who are educated as

technicians do not work in the sector, they can not meet the needs of the intermediaries of the sector

and this increases the number of intermediary personnel in the sector day by day. When we look at

the results obtained from the VTE implementation process, it turns out that the system should be

urgently re-audited.

Keywords: Vertical Transfer Exam (VTE), Vocational Education, Technicians, Natural Stone Sector


Taşkın Yönetiminde Uzaktan Algılama Entegrasyonun Önemi

The Importance of Integration of Remote Sensing in Flood Management

ÖZET

Dünya genelinde birçok uluslararası birliğin (WMO, FEMA, BM) yanı sıra birçok akademik çalışma son

30-40 yılda değişen iklim koşullarının etkisiyle, diğer doğa kaynaklı afetler gibi taşkınların da meydana

gelme sıklığı ve şiddetinin arttığını ifade etmektedir. Özellikle yağış karakterinin değişmesiyle dünya

genelinde taşkın afeti nedeniyle oluşan kayıplar oldukça fazladır. Uluslararası afet veri tabanı (EM-DAT)

1900 yılından günümüze kadar dünya genelinde yaşanmış taşkın kaynaklı kayıplar ile ilgili araştırması sonucunda 1980 yılından sonra yaşanan kayıpların giderek arttığını göstermiştir.

İklim olaylarının müdahale edilemez ancak önceden tahmin edilebilme özelliği, taşkın afetine yönelik

zarar azaltıcı önlemler ile can ve mal kayıplarının minimuma indirgeme imkânı vermektedir. Ancak

burada tek başına iklim koşullarındaki değişimin tahmini birçok literatür çalışmasında da belirtildiği gibi

yeterli değildir. İklim olaylarının büyüklüğüne ve meydana gelme olasılığına göre yapılmış çeşitli

simülasyon ve senaryolara göre; afetin büyüklüğünün, etki alanının ve etki altındaki unsurların göz

önüne alındığı sürdürülebilir taşkın yönetiminin benimsenmesi gerekliliği kabul edilmiştir. Taşkın

yönetimi yaklaşımı arazinin yüksek doğruluklu topografik özellikleri i le birlikte, toprak kullanımı ve arazi

üstündeki varlıkların güncel ve detaylı olarak bilinmesini gerektirmektedir. Böyle bir çalışmanın yersel

ölçme yöntemleri ile yapılması zaman ve maliyet açısından dezavantajlı olmakla birlikte arazi

örtüsünün görselleştirilmesine de imkan vermemektedir. Bu nedenle arazi hakkında detaylı bilginin

(arazi kullanımı, şekli, havzanın büyüklüğü, akarsu ağı vb.) güncel, hızlı ve yüksek doğrulukla elde

edilmesine imkan veren Uzaktan Algılama (UA) yöntemlerinin tercih edilmesi oldukça avantajlıdır.

Ayrıca uzaktan algılama ile bir, iki ve üç boyutlu görselleştirme yaklaşımları ile sınıflandırma yöntemleri

havza analizinde kolaylık sağlanmaktadır.

Taşkın yönetiminde taşkın öncesi planlama çalışmalarının yanı sıra taşkın süresince taşkının izlenmesi

ve taşkın sonucunda oluşan zararların şiddetinin ve büyüklüğünün belirlenmesinde de uzaktan algılama

teknikleri kullanılmaktadır. Uzaktan algılama teknikleri ile elde edilmiş veriler; afet öncesi zarar

azaltmaya yönelik olarak, tehlike ve risk haritalaması, planlama ve afet senaryolarının hazırlanması;

afet anında, erken hasar tespiti, kriz yönetimi, lojistik destek, kurtarma çalışmaları için alternatiflerin

belirlenmesi, mevcut tehlikenin izlenmesi ve haritalanması; afet sonrasında ise hasar tespiti, yeni

yerleşim yerlerinin belirlenmesi ve tehlikenin izlenmesiyle sivil savunma ekiplerine destek

Leyla DERİN Çağla Melisa KAYA

Ankara Üniversitesi İzmir Katip Çelebi Üniversitesi

BEMYO Acil Durum ve Afet Yönetimi Bölümü Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi

Ankara – Türkiye Harita Mühendisliği Bölümü

[email protected] İzmir – Türkiye

[email protected]



çalışmalarında kullanılmaktadır. Bu nedenle özellikle son 20 yılda taşkın yönetiminde UA tekniklerinin

kullanılması büyük ilgi görmüş ve UA taşkın yönetimin bütün aşamaları için çok güçlü ve önemli bir araçtır.

Anahtar Kelimeler: Taşkın, Taşkın Yönetimi, Uzaktan Algılama (UA)

ABSTRACT

Many academic studies and international associations (WMO, FEMA, UN), have pointed out that the

frequency and severity of floods such as other natural disasters have increased due to the changing

climate conditions in the last several decades. Especially with the change of the characteristic of

rainfall, the losses caused by flood disasters in the world are quite high. As result of research of flood-

related losses worldwide from 1900 to the present day, the international disaster database (EM-DAT)

has shown that losses after 1980 have increased steadily.

Climate events cannot be interfered, but their predictable characteristic allows for the reduction of life

and property losses to a minimum with flood damage reduction measures. However, as has been

pointed out in many studies, only estimating changes in climate conditions is not sufficient. According

to various simulations and scenarios made to the magnitude and probability of climate events, it has

been accepted that sustainable flood management should be adopted in consideration of the size of

the disaster, impact of the disaster, and the features under influence of disaster. The flood

management approach requires high spatial resolution and detailed knowledge of land use in the

floodplain. Making such a study with terrestrial geodetic data is disadvantageous in terms of time and

cost also it does not allow visualizations of different dimensional of land cover. Therefore, using

Remote Sensing (RS) methods which enable detailed information about land (land use, land shape, size

of the basin, river network, etc.) have quite competitive advantages with ensuring current, fast and

high accuracy. Moreover, one, two, and three-dimensional visualization approaches and classification

methods with remote sensing provide convenience in basin analysis.

As well as pre-flood planning studies in flood management techniques, remote sensing are used to

determine flood monitoring during floods and the severity and magnitude of the damage caused by

floods. Data obtained by remote sensing techniques are used at different stages of d isaster

management: (i) pre-disaster to mitigate losses; producing hazard and risk mapping, planning and

preparation of disaster scenarios, (ii) during disaster; crisis management, logistical support,

determination of alternatives for rescue operations, monitoring and mapping of existing danger; (iii)

after disaster; damage detection, determination of new settlements, support for civil defense teams

by monitoring danger. Therefore, the use of RS techniques in flood management has attracted great

interest, especially in the last 20 years, and RS is a very powerful and important tool for all stages of flood management.

Keywords: Flood, Flood Management, Remote Sensing (RS)

http://tureng.com/tr/turkce-ingilizce/only

http://tureng.com/tr/turkce-ingilizce/determination


Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğrencilerinde Tükenmişlik Düzeyi

ile Yorgunluk, Depresyon ve Anksiyete İlişkisi

The Relationship Between The Level of Burnout and Fatigue, Depression, Anxiety in Physiotherapy

and Rehabilitation Students

ÖZET

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencilerinde tükenmişlik düzeyinin yorgunluk, depresyon ve anksiyete ile ilişkili olup olmadığını incelemekti.

Çalışmaya 18-24 yaş aralığında 70 Fizyoterapi ve Rehabilitasyon lisans öğrencisi (28 kadın ve 42 erkek)

katıldı. Katılımcıların kişisel bilgileri, eğitim ve genel sağlık durumu ile ilgili bilgiler Sosyodemografik Veri

Toplama Formu ile sorgulandı. Duygusal tükenmişlik, duyarsızlaşma ve kişisel başarı alt boyutlarını

içeren Maslach Tükenmişlik Ölçeği (MTÖ) kullanılarak öğrencilerin tükenmişlik düzeyleri belirlendi.

Yorgunluk Şiddeti Ölçeği (YŞÖ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ)

kullanılarak sırasıyla katılımcıların yorgunluk, depresyon ve anksiyete şiddeti sorgulandı. Veriler

bilgisayar ortamında SPSS programı kullanılarak değerlendirildi. Bağımsız değişkenler arasındaki ilişki

Pearson korelasyon testi kullanılarak analiz edildi ve tüm analizlerde p < 0,05 istatistiksel olarak anlamlı

kabul edildi.

Katılımcıların yaş ortalamaları 21,97±2,83 idi. MTÖ ortalama skoru; duygusal tükenmişlik alt boyutu

için 9,61±8,04, duyarsızlaşma alt boyutu için 6,37±4,13 ve kişisel başarı alt boyutu için 7,07±2,74 olarak

bulundu. Katılımcıların YŞÖ, BDÖ ve BAÖ ortalama sonuç skorlarının sırasıyla 3,87±1,51, 9,61±8,04 ve

9,94±8,87 olduğu saptandı. MTÖ duygusal tükenmişlik alt boyutu ile yorgunluk (r=0,43, p<0,001),

depresyon (r=0,57, p<0,001) ve anksiyete (r=0,46, p<0,001) ilişkili bulundu. Duyarsızlaşma alt boyu ile

Saliha Gürdal İpek Yeldan

İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi

Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sağlık Bilimleri Fakültesi

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

İstanbul – Türkiye İstanbul – Türkiye


Tansu Birinci

İstanbul Üniversitesi

Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

İstanbul – Türkiye

[email protected]




yalnızca depresyon şiddeti arasında istatistiksel anlamlı bir ilişki vardı (r=0,40, p<0,001). Kişisel başarı

alt boyu ile depresyon ve anksiyete şiddeti ilişkili bulundu (r=0,44, p<0,001).

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencilerinde, duyarsızlaşma yalnızca depresyon ile ilişki li

bulunmuştur ve bu ilişkiye göre öğrencilerde depresyon şiddeti arttıkça duyarsızlaşma da artmaktadır.

Depresyon, tükenmişlik düzeyinin tüm alt boyutları ile ilişkiliyken anksiyete duygusal tükenmişlik ve

kişisel başarı ile ilişkilidir. Yorgunluk şiddeti arttıkça duygusal olarak tükenmişliğinde arttığı

görülmüştür. Kendini yeterli ve başarılı hissetme durumunun depresyon ve anksiyete ile orta derecede

ilişkili olduğu saptanmıştır. Benzer şekilde, depresyon ve anksiyete şiddeti arttıkça duygusal

tükenmişlik düzeyi de artış göstermektedir. Sonuç olarak; tükenmişlik düzeyi, yorgunluk, depresyon ve

anksiyete karşılıklı etkileşim içindedir. Yorgunluk düzeyini azaltacak ve psikolojik iyilik halini

destekleyecek düzenli spor ve egzersiz yapma alışkanlığının kazandırılması gibi girişimlerde

bulunulması tükenmişlik düzeyinin azaltılmasına ve öğrencilerin daha iyi hissetmesine yardımcı olabilir.

Anahtar Kelimeler: tükenmişlik, yorgunluk, depresyon, anksiyete

ABSTRACT

Purpose: The purpose of this study was to determine whether the burnout level was related to fatigue, depression and anxiety in the Physiotherapy and Rehabilitation students or not.

Methods: Seventy physiotherapy and rehabilitation undergraduate students aged between 18-24

years (28 females and 42 males) participated in this study. Personal, educational and general health

status information of participants were questioned with the Sociodemographic Data Collection Form.

The burnout levels of students were assessed using with the Maslach Burnout Inve ntory (MBI), which

included emotional exhaustion, depersonalization, and personal accomplishment subscales. Fatigue,

depression and anxiety severity of participants were questioned using by Fatigue Severity Scale (FSS),

Beck Depression Inventory (BDI) and Beck Anxiety Inventory (BAI), respectively. The data was

evaluated using the SPSS program in a computer environment. The relationship between the

independent variables was analyzed using the Pearson correlation test and the level of statistical

significance was set as p <0.05 in all analyzes.

Results: The mean age of participants was 21.97±2.83 years. Mean score of MBI was found 9.61±8.04

for the emotional exhaustion subscale, 6.37±4.13 for the depersonalization subscale, and 7.07±2.74

for the personal accomplishment subscale. The mean scores of FSS, BDI and BAI were 3.87±1.51,

9.61±8.04 and 9.94±8.87, respectively. Emotional exhaustion subscale of MBI were found to be related

to fatigue (r=0.43, p<0.001), depression (r=0.57, p<0.001) and anxiety (r=0.46, p<0.001). There was a

statistically significant relationship between depersonalization subscale and severity of depression

(r=0.40, p<0.001). Depression and anxiety severity were associated with the subscale of personal accomplishment (r=0.44, p<0.001).

Conclusion: In Physiotherapy and Rehabilitation students, depersonalization was found to be related

only to depression. According to this relationship, as the severity of depression increased in students,

depersonalization also increased. Depression was related to all subscales of burnout level, whereas

anxiety was related to emotional exhaustion and personal accomplishment subscales. As the severity

of fatigue increased, emotional exhausted increased. It has been determined that self -sufficient and

successful feelings were moderately related to depression and anxiety. Similarly, as the severity of

depression and anxiety increased, the level of emotional exhaustion also increased. As a result;

burnout level, fatigue, depression and anxiety are in interaction. Attempting interventions such as

gaining the habit of exercising or doing sports regularly that may support the psychological well-being

and reduce the level of fatigue, can help reduce the burnout level and make the students feel better.

Key Words: burnout, fatigue, depression, anxiety


Niteliksel Bir İç Mekan Öğesi Olarak “İç Mekan Tekstil Ürünleri”

"Interior Textile Products" as a Qualitative Interior Element

ÖZET

İçmimarlık meslek disiplini, mekan-kullanıcı-işlev kurgusu bağlamında ilerleyen bir tasarım sürecini

kapsamaktadır. İçmimarların ana görevi mekanları kullanıcıların beğeni ve isteği doğrultusunda işlevi

de göz önünde bulundurularak yaşanılabilecek bir atmosfere sahip hale getirmektir. İç mekanlar yapısal

ve niteliksel olmak üzere iki öğeden oluşmaktadır. Yapısal öğeler mekanı oluşturan duvar, zemin, tavan

ya da diğer sınırlayıcı öğelerdir. Niteliksel öğeler ise, duvar/tavan ya da zeminden oluşan yapısal

mekanın kullanıcı ile ilişkisini duyusal olarak kuran ve destekleyen malzeme, renk, doku, desen,

mobilya, aydınlatma, ışık ve aksesuarlardır. Malzeme sınıfında konumlandırılabilecek tekstil ürünleri,

kullanıcı duyularını (görme, koklama, dokunma, duyma) doğrudan etkilediğinden dolayı iç mekan

atmosferinin oluşumunda önemli derecede etkiye sahiptir. İç mekan tekstil ürünleri mobilyalarda

kullanılan döşemelik kaplamaları (kumaşları), genellikle pencere çözümlemesi olarak kullanılan perdeleri ve zeminde kullanılan halı ve kilimleri kapsamaktadır.

Bu çalışmanın amacı tekstil ile ilgili genel bilgilere sahip olunarak bu bilgilerle döşemelik kumaşların,

perdelerin ve halı-kilimlerin tasarım sürecindeki seçim ölçütlerini belirlemektir. Çalışma literatür

taraması, verilerin özgün bir biçimde ve sistematik olarak derlenmesi ile gerçekleştirilecektir. Bu

doğrultuda, mekanın yapısal ve niteliksel öğeleri, tekstil ürünlerinin hammaddesinden kullanıma uygun

hale getirilene kadar süreçte uygulanan işlemler ve sahip oldukları özellikler (lif, iplik, tekstil yüzeyi,

terbiye işlemleri) tanımlanacak ve iç mekan tekstil ürünlerinin sınıflandırılması, sahip oldukları

özellikler, temizlik ve bakımı ve bu tekstil ürünlerinin tasarım sürecindeki seçim ölçütleri ortaya

konmaya çalışılacaktır. Sonuç olarak, ortaya çıkarılan seçim ölçütleri bir tabloda listelenecek ve mekan-

kullanıcı-işlev kurgusu ile bağlantısı kurularak, içmimarların bu ölçütleri neden ve nasıl kullanması gerektiği açıklanacaktır.

Anahtar Kelimeler: İçmimarlık, İç Mekan, Tekstil, İç Mekan Tekstil Ürünleri

Tuğba LEVENT Burak KAPTAN


Mimarlık Ve Tasarım Fakültesi İçmimarlık Mimarlık Ve Tasarım Fakültesi İçmimarlık

Eskişehir-Türkiye Eskişehir-Türkiye




ABSTRACT

The profession of Interior Architecture/Design includes a design process that progresses in the context

of space-user-function design. The main duty of the interior Architects/Designer i s to make the spaces

have a livable atmosphere by considering the functionality in the direction of the likings and the desires

of the users. The interiors consist of structural and qualitative elements. Structural elements are walls,

floors, ceilings, or other localized items that make up the space. Qualitative elements are materials,

colors, textures, patterns, furniture, lighting, lights and accessories that make and support the

sensorial connection between the structural space of the wall / ceiling or f loor and the users of this

space. Textile products that can be positioned in the material class have a significant influence on

creating interior atmosphere because of affecting directly the users’ senses (sight, smell, touch,

hearing). Interior textile products include upholstery linings (fabrics) used in furnishings, the curtains

usually used as window solutions and carpets and rugs used on floors.

The aim of this study is to determine the selection criteria of the upholstery fabrics, curtains and

carpet-rugs in the design process by having general information about the textile. The research will be

carried out by literature search and compiling the data systematically and originally. It will be

accordingly identified that the structural and qualitative items of spaces, the applied treatments from

fiber to fabric in the process until the usage of the them and the properties they possess (fiber, yarn,

textile surface, finishing operations), and classification of interior textile products, the properties they

have, maintenance and the selection criteria in design process of them will tried to be revealed.

Consequently, the selection criteria will be listed at a table and it will be explained why and how

interior architects/designers should use these criteria by making a connection with the context of

space-user-function.

Key Words: Interior Architecture/Design, Interior, Textile, Interior Textile Products


Taşkın Risk Yönetiminde açık Kaynak Kodlu CBS Yazılımlarının Önemi

The Importance of Open Source GIS Software in Flood Risk Management

ÖZET

Avrupa Taşkın Direktifinde (European Flood Directive-EFD) taşkın riski; taşkının meydana gelme olasılığı

ile insan sağlığı, çevre ve ekonomik aktivitelere vereceği olumsuz sonuçların kombinasyonu olarak

tanımlanmıştır. Son zamanlara kadar dünya genelinde birçok yetkili kurum ve kişi taşkın riskinden

korunmanın, yeterince yüksek ve güçlü yapılan taşkın koruma duvarlarıyla mümkün olacağını kabul

etmekteydi ancak, son 30-40 yılda artan taşkın olaylarıyla, tek başına alınan fiziksel koruma

önlemlerinin, taşkın hasarlarından korunmak için yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Federal Afet Yönetim

Ajansı (Federal Emergency Management Agency, (FEMA)), Dünya Meteoroloji Örgütü ve Global Su

Ortaklığı (World Meteorological Organization and Global Word Partnership, WMO/GWP); taşkından

bütünüyle kaçınılmasının mümkün olmadığını ve taşkından doğacak zararların en aza indirilmesi için

taşkın risk yönetiminin zorunlu olduğunu belirtmiştir. Taşkın risk yönetimi taşkın risklerinin hidrolojik,

jeolojik, meteorolojik, topografik, demografik ve ekonomik kriterlerin tamamı dikkate alınarak

taşkından korunma plan ve stratejilerinin en etkili biçimde oluşturulmasını ve uygulanmasını ifade

etmektedir. Böylesine çok yönlü bir çalışma havzanın hidrolojik yapısının modellenmesi, konumsal ve

öznitelik bilgilerin depolanması, değerlendirilmesi, işlenmesi, analizi, yorumlanması ve güncellenmesi

için gerekli güçlü bir ortama ihtiyaç duymaktadır. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) konumsal ve konumsal

olmayan veriyi bir arada depolama, analiz, güncelleme ve yönetim olanakları ile taşkın yönetimi için

oldukça önemli ve kritik bir araçtır. Böylesine önemli bir aracın özellikle son yıllarda açık kaynak kodlu

olarak sayılarının artması kullanıcılar için önemli avantajlar sağlamaktadır. Bu yazılımlardan önemli

bazıları; Quantum GIS; konumsal analiz, coğrafi ve geometrik işlemler, veri yönetimi vb., GRASS

(Geographic Resource Analysis Support System) ; farklı bilimsel çalışmalar için kullanılmaya olanaklı

şekilde hazırlanmıştır, uDig (User-friendly Desktop Internet GI); web haritalama teknolojilerinin

entegrasyonunda oldukça güçlüdür, gvSIG ; güçlü, esnek ve hızlı grafiksel arayüz sağlamakla birlikte

bazı kullanıcılar tarafından önemli bir coğrafi bilgi sistemi yazılımı olan ESRI ArcMap’in yerini alacağına

inanılmaktadır, KOSMO; kullanıcılar için geniş kapsamlı bir arayüz sunmaktadır. Bunların dışında, SAGA

GIS, JUMP GIS/OpenJUMP, Mapnik, GeoServer, MapGuide Open Source, MapServer önemli açık

kaynak kodlu yazılımlardandır.

Leyla DERİN Çağla Melisa KAYA

Ankara Üniversitesi İzmir Katip Çelebi Üniversitesi

BEMYO Acil Durum ve Afet Yönetimi Bölümü Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi

Ankara – Türkiye Harita Mühendisliği Bölümü

[email protected] İzmir – Türkiye

[email protected]



Anahtar Kelimeler: Açık Kaynak Kodlu CBS Yazılımları, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), Taşkın, Taşkın Risk

Yönetimi

ABSTRACT

The flood risk in the European Flood Directive (EFD) is de fined as “the combination of the probability

of a flood event and of the potential adverse consequences for human health, the environment,

cultural heritage and economic activity (. . . )” Until recently, many authorities and institutions around

the world have accepted that it is possible to protect against flood risks with sufficiently high and

strong flood barriers and flood walls, but, with increasing flood disasters in the last several decades, it

has been understood that only physical protection measures are not sufficient to protect against flood

damage. It is hardly possible to avoid the impacts of a flood completely, but its effects can be reduced

with structural and non-structural measures. The Federal Disaster Management Agency (FEMA), the

World Meteorological Organization and the Global Water Partnership (WMO/GWP) have emphasized

that flood risk management is compulsory to minimize the damage caused by floods.

Flood risk management refers to the development and implementation of flood mitigation p lans and

strategies in the most effective way, considering all hydrological, geological, meteorological,

topographical, demographic and economic criteria of flood risks. Such a multi -faceted work requires a

strong model for the modeling of the hydrological structure of the basin, the storage, evaluation,

processing, analysis, interpretation and updating of spatial and attribute information. Geographic

Information Systems (GIS) is a very important and critical tool for flood management with spatial and

non-spatial data storage, analysis, updating and management facilities. The increase in numbers of

such an important tool, especially open source in recent years, provides important advantages for

users. Some of these software; Quantum GIS; useful GIS tools in spatial analysis, geoprocessing,

geometry, and data management tasks, GRASS (Geographic Resource Analysis Support System); has

been used for different needs of scientific research, uDig (User-friendly Desktop Internet GI); ensures

strong capabilities to integrate Web mapping Technologies, gvSIG; it is well known for its flexible GIS

data input format and the software is being considered becoming close to replacing ESRI ArcMap

software by the some users and KOSMO; providing a friendly and comprehensive GIS p ackage for

desktop computers. Also, some others open sources GIS software; SagaGIS, JUMP GIS/OpenJUMP, Mapnik, GeoServer, MapGuide Open Source, MapServer

Key words: Flood, Flood Risk Management, Geographic Information Systems (GIS), Open Source GIS

Software

IVSS’17 – 18,19,20 EKİM 2017 ÖZET KİTAPÇIĞI, SAYFA (PAGES):242

Elektrik Dağıtım Hatlarında Yük Akışı Analizi Tekniklerinin

Değerlendirilmesi: Bir Uygulama

ÖZET

Elektrik dağıtım şebekelerine sonradan dahil edilen yükler ve dağıtık üretim santrallerinin hızlı ve

güvenilir bir güç akışı analizi sonrasında şebekeye uygun konumdan dahil edilmesi dağıtım şebekesinin

güvenilirliği akımından çok önemlidir. Gerilim kararsızlığı sorunlarının önlenmesinde öncelikle iyi bir

sayısal analiz tekniği ile öngörü sağlanmalıdır. Dağıtım hatları güç akışı problemlerinin

değerlendirilmesinde kullanılan Newton Raphson, Gauss Seidel, İleri ve Geri arama algoritmaları baz

alınmıştır. Ayrıca dağıtık üretim (DG), dengeli / dengesiz, radyal / zayıf olarak örgülü / kafesli dağıtım

şebekelerinin kısa bir değerlendirmesi yapılmıştır. Bu çalışmada klasik yük akışı tekniği ile IEEE 5 baralı

sistemin yük akış analizi Matlab ve PowerWorld yazılımı üzerinde gerçekleştirilerek literatürdeki çalışmalarla karşılaştırması yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Dağıtım hatları, yük akışı, analizi.

ABSTRACT

The incorporation of subsequently incorporated loads into electricity distribution networks and the

inclusion of them in the network after a fast and reliable power flow analysis of the distributed

generation plants is crucial to the reliability of the distribution network. Prevention of voltage stability

problems should first be predicted by a good numerical analysis technique. Newton Raphson, Gauss

Seidel, Forward and Backward search algorithms are used to evaluate power flow problems in

distribution lines. In addition, a short evaluation of distribution networks (DG), balanced / unbalanced,

radial / weakly braided / caged distribution networks has been made. In this study, the classical load

flow technique based load flow analysis of the IEEE 5 bus system was performed on Matlab and

PowerWorld software and compared with the literature studies.

Keywords: Distribution lines, load flow, analysis.

Serkan İŞCAN Orhan KAPLAN

Sinop Üniversitesi, Sinop-Türkiye Gazi Üniversitesi, Ankara-Türkiye



Polislik Mesleği ve Profesyonellik: Türkiye’de Polis Ne Kadar Profesyonel?

Policing and Professionalism: To What Level Turkish police is Professional?

ÖZET

Profesyonel mesleklerin varlığı modern toplumların temel özelliklerinden birisidir. Sanayi devrimi

sonucu ortaya çıkan ve çeşitlenen profesyonel meslekler modern toplumsal yaşamın düzenlenmesinde

önemli işlevler üstlenmektedir. Diğer bir deyişle, modern toplum profesyonel meslekler toplumudur.

İlk önce hekimlik, hukuk ve ilahiyat mesleği klasik üç profesyonel meslek olarak genel kabul görmüş,

daha sonra da profesyonel meslek gruplarının sayıları ve çeşitleri 20. yüzyılda çok büyük bir artış

göstermiştir. Bu yüzyılda her meslek kendini “profesyonel” olarak tanımlama ve “profesyonel meslek” statüsü kazanma çabası içinde olmuştur. Polislik mesleği de bunlardan birisidir.

Polis, kişi hak ve özgürlüklerini koruma, kamu düzenini sağlama, yasaları uygulama, suçla mücadele ve

yardıma muhtaç olanlara yardım gibi toplumsal yaşam için çok önemli işlevleri yerine getirmekle

görevlidir. Bu amaçla polise yasalarla zor kullanma dahil geniş yetkiler tanınmıştır. Görüldüğü üzere

polisin görev alanı ve sahip olduğu yetkiler çok geniştir ve polisin görevini yerine getirme biçimi günlük

yaşamda vatandaşlar üzerinde önemli sonuçlar doğurabilmektedir. Bu nedenle poliste

profesyonelleşme konusu her zaman önceliğini korumuştur.

Bu bildiri üç ana bölümden oluşmaktadır. İlk olarak, profesyonellik ve profesyonelleşme kavramları

açıklanacaktır. Profesyonellikle ilgili çalışmaların bir bölümü, profesyonel meslekleri diğer

mesleklerden farklı kılan karakteristik özellikler üzerinde yoğunlaşmıştır. Diğer deyişle,

profesyonellerin vasıflarını belirleme üzerine odaklanmıştır. Burada, çalışmanın amacı doğrultusunda,

özellikle bir mesleğin “profesyonel meslek” statüsü kazanmasının koşulları (kriterleri) üzerinde

durulacaktır. Bildirinin ikinci bölümünde polislik mesleğinde profesyonellik ve prof esyonelleşme

konuları ele alınacak; son bölümde de Türkiye’de polislik mesleğinin profesyonellik düzeyi profesyonellik ölçütleri çerçevesinde değerlendirilecektir.

Bu çalışmanın temel amacı, ilgili literatür çalışmalarında ortaya konulan profesyonelliğin temel

unsurları (sistematik mesleki bilgi ve mesleki eğitim, profesyonel özerklik, topluma hizmet ideali,

profesyonel etik kodlar, meslek örgütü) bağlamında Türkiye’deki polislik mesleğinin profesyonellik

düzeyi üzerine değerlendirmelerde bulunmaktır. Bu kapsamda, profesyonelliğin önündeki engeller tespit edilmeye çalışılacaktır.

Anahtar Kelime: Profesyonellik, profesyonel meslek, polislik, Türk polisi

Süleyman SÖZEN

Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi

Eskişehir-Türkiye

[email protected]


ABSTRACT

The process of professionalization has been a major development in modern societies. Professional

occupations, which have emerged as a result of the industrial revolution, play an important role in

modern social life. In other words, modern society is a society of professional occupations. The

professions of medicine, law and theology were generally accepted as the first three classical

professions. Later, the number and variety of professional occupation groups greatly increased in the

20th century. In this century, every occupation has been trying to define itself as "professional" and gain "professional status". Policing is one of them.

Police are responsible for performing very important functions for social life, such as protecting

people's rights and freedoms, providing public order, enforcing laws, fighting crime and helping people

in need. For this purpose, wide range of powers, including using force, were granted to the police by

the law. As can be seen, the authority and powers of the police are very broad and the manner in which

the police perform their duties can have important consequences for the daily life of citizens. For this reason, police professionalism has always been a priority.

This paper consists of three main sections. First, the concepts of professionalism and

professionalization will be explained. Some of the relevant studies re garding professionalism have

focused on the defining characteristics of professions differing from other occupations. In other words,

it focuses on determining the qualities of the professions. In this study, the focus especially will be on

the conditions (criteria) for achieving the "professional status” for an occupation. In the second part

of the paper, professionalism and professionalization in policing will be dealt with. In the last part, the

level of professionalism of policing profession in Turkey will be evaluated in terms of professionalism criteria.

The main aim of this study is to evaluate the professionalism level of the policing profession in Turkey

in the context of the basic elements of professionalism (systematic professional knowledge and

professional training, professional autonomy, ideal of public service, professional ethics codes and

professional organization). In this context, the impediments to professionalism will be tried to be identified.

Key Words: Professionalism, Professional occupation, policing, Turkish Police.


İçmimarlıkta Etik Ve Mesleki Davranış İlkeleri

Code Of Ethics And Professional Conduct İn İnterior Design/Architecture

ÖZET

Meslek doğanın nesnel yasalarının bilgisi temelinde oluşan, kişinin yoğun bir eğitim aldığı, temel çalışma alanı edindiği ve ondan geçimini sağladığı sürekli işin ve uğraşın genel adıdır.

Her bir meslek için tanımı, görev alanları, meslek eğitimi, mesleğin getirdiği özellikler, çalışma ortamı ve koşulları farklılık göstermektedir.

Bilim ve teknolojik gelişmeler tıp, mühendislik, mimarlık gibi geniş kapsamlı meslek alanlarının

uzmanlaşmasına, çeşitli bilim dallarına göre sınıflandırılmasına sebep olmuş ve yeni meslek alanların ortaya çıkmasına zemin oluşturmuştur.

Bu yüzden birçok meslek alanında o mesleğin etik değerlerini, ilkelerini, lisanslanmasını ve diğer

insanlar tarafından kabul görmesini sağlayabilen profesyonel kuruluşlar ya da meslek örgütleri

oluşturulmuştur.

İçmimarlık mesleği de 20. yüzyılın başlarında hem sektör hem de eğitim açısından kurumsal bir meslek olarak kabul görmüştür.

Türkiye’de de bu meslek henüz kabul görmeye başlamıştır.

Bu süreç içerisinde ulusal ve uluslararası alanda çeşitl i örgüt ve kuruluşlar içmimarlık mesleğinin

gelişimine önemli katkılar sağlayarak mesleğinin küresel ölçekte tanınmasına ve bu mesleği icra

edenlerin haklarının korunmasına destek olmuşlardır.

Bu bağlamda uluslararası alanda içmimari kuruluşlar ( IIDA, IFI, ASID vb.) kendi üyeleri için etik kodlara gereksinim olduğunu düşünerek çeşitli ilke ve kurallar geliştirmişler ya da geliştirmeye çalışmışlardır.

Bu çalışmanın amacı içmimarlığın kendi meslek alanına özgü yeni bir ahlak anlayışı getirme, ahlaki

önermelerde bulunma ya da başka bir etik kategoriler yaratma anlayışı değil, mevcut uluslararası

ölçekte farklı örgütlerin geliştirdiği ve benimsediği içmimarlık mesleği için ortaya konulmuş mesleki

Ümmü ERTUĞRUL B. Burak KAPTAN



İç Mimarlık Bölümü İç Mimarlık Bölümü

Eskişehir- Türkiye Eskişehir- Türkiye




ilkeler ve sorumlulukları, meslek etiği ve mesleki davranış ilkelerini sistematik bir derlemeyle analiz

etmektir.

Bu analizlerin sonucunda bir içmimarın kendine, mesleğine, fiziksel çevre ve kullanıcıya karşı sorumlulukları üzerine bir vurgu getirilmeye çalışılmıştır.

Anahtar kelimeler: Etik, Meslek Etiği, İçmimarlık, İçmimarların Sorumlulukları, Mesleki Davranış İlkeleri.

ABSTRACT

The profession is the general name of the continuing work and occupation based on the knowledge of

the objective laws of nature, in which one receives intensive training, a basic field of study and

livelihood. For each profession, it differs from definition, fields of duty , vocational training,

characteristics of the occupation, working environment to conditions. Science and technological

developments have led to the specialization of a wide range of professions like medicine, engineering

and architecture, have led to the classification according to various branches of science and have

provided a basis for the emergence of new professions.Therefore the camper of profession or

professional organizations, which can provide to be formed ethics, principles, licensing and familiar

among other people, have been established in many professions.The interior deisgn/architecture

profession was also recognized as an institutional profession both in terms of sector and education at

the beginning of the 20th century.In Turkey, this profession has just begun to be accepted. Throughout

this process, various organizations and organizations in the national and international arena have

provided important contributions to the development of the interior design/architecture profession,

helping to recognize the profession on a global scale and to protect the rights of those who practice it.

In this context, international underground interior design/architectural organizations (IIDA, IFI, ASID

etc.) have tried to develop various principles and rules by thinking that ethical codes are necessary for

their members.The intention of this study is not the understanding of interior design/architecture to

introduce a new moral understanding, ethical propositions, or other ethical categories that are specific

to their profession. The aim of this study is to systematically compile professional principles and

responsibilities, professional ethics and professional conduct principles set out for the interior

design/architecture profession, which has been developed and adopted by different organizations at

the current international scale. As a result of these analyzes, it has been tried to emphasize on the

responsibilities of an interior designer/architect to him, his profession, the physical environment and

the user.

Key words: Ethics, Occupation Ethics, Interior Deisgn/Architecture, Responsibilities of Interior Deign/ Architecture, Principles of Professional Conduct.


Enerji Tüketimi Ve Verimliliğinde Karbon Ayak İzinin Önemi

The Importance of Carbon Footprint in Energy Consumption and Efficiency

ÖZET

Gelişen ve gelişmekte olan ülkelerde sanayi üretiminin insanlara getirdiği en büyük sorunlardan biri

çevre kirliliğidir. İnsan ihtiyaçlarının karşılanmasında büyük çaba sarf eden işletmelerin özellikle

endüstriyel bazda yaptıkları üretim, enerjinin kullanımı neticesinde ortaya çıkan karbon kirliliğini de

beraberinde getirmektedir. Bunun yanı sıra, kişisel faaliyetlerden bağımsız olarak her bireyin atmış

olduğu adım sera gazı salınımı, küresel ısınma ve çevre kirliliği yönünden birçok olumsuzluklara

sebebiyet vermektedir. Bireysel ve kurumsal anlamda karşılaşılan bu problemin ana kaynağını enerji ve

yakıt temelli çalışan kurum ve kuruluşlar oluşturmaktadır. Dünya’daki hızlı nüfus artışı ve buna bağlı

olarak artan tüketim hızı, hızla gelişen sanayiyi karbon yönetimini ciddiye almaya zorlamaktadır.

Otomotiv sektörü başta olmak üzere diğer tüm imalat sektörleri enerjinin tüketimi sonrasında ortaya

çıkan sera gazlarının çevreye olan olumsuz etkilerini en aza indirmelidir. Genel olarak, tarım, sanayi ve

ticaret alanlarında yapılan tüm işlerin karbon yönetimi açısından hukuki boyut ve mevzuatlara uygun

olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra, ülke kirliliklerinin sınırlandırılması ve gelişmekte olan ülkelerin

sınırsız enerji tüketimi neticesinde tehdit altında olan çevresel güvenlik karbon piyasa ve pazarlarının

oluşmasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla, yeryüzünde kullanılan tüm ürün, cihaz ve makineler ile enerji

tüketerek insanların kullanımında olan tüm maddi varlıklar için karbon takibinin yapılması ve tüm

verilerin kayıt altına alınması gerekmektedir. Bu çalışmada, enerji tüketimi ve verimliliğinde etkin bir

gösterge olan karbon ayak izinin endüstriyel alanda yeri ve önemi ele alınarak mevcut uygulamalar ve yaşanan son gelişmeler değerlendirilmiştir.

Anahtar kelimeler: Enerji tüketimi, enerji verimliliği, karbon ayak izi, ekolojik ayak izi.









ABSTRACT

One of the biggest problems that industrial production brings to people in developing and developing

countries is environmental pollution. The businesses that make great efforts in meeting human needs,

especially the industrial production, are accompanied by carbon pollution resulting from the use of

energy. Apart from this, regardless of personal activities, the step that each individual has taken has

caused many negative aspects in terms of greenhouse gas emissions, global warming and

environmental pollution. The main source of this problem encountered in individual and institutional

sense is energy and fuel based institutions and organizations. Rapid population growth in the world

and the resulting increase in consumption pose a serious challenge to carbon management in rapidly

developing industries. All other manufacturing sectors, especially the automotive sector, should

minimize the negative effects of greenhouse gases on the environment after consumption of energy.

In general, all work done in the fields of agriculture, industry and trade must be in accordance with

legal aspects and legislation in terms of carbon management. Besides, environmental security, which

is threatened by the limitation of country pollution and unlimited energy consumption of developing

countries, causes carbon markets and markets to develop. Therefore, it is necessary to make carbon

follow-up and record all data for all tangible assets that people use by consuming energy with all the

products, devices and machines used on the earth. In this study, the current applications and recent

developments are evaluated by taking into account the carbon footprint and industrial location and prominence that is an effective indicator of energy consumption and productivity.

Keywords: Energy consumption, energy efficiency, carbon footprint, ecological footprint.


Türkiyede Görülen Jeolojik Afetler Ve Afet Risk Yönetimi Kapsamında

Alınacak Önlemler

Geological Disasters in Turkey and Measures to be Taken in the Scope of Disaster Risk Management

ÖZET

Afet; ani gelişen, oluştuğu zaman sosyal hayatı durduran veya kesintiye uğratan can ve mal kaybına yol

açan olaylar olarak tanımlanmaktadır. Afetler kökenlerine göre farklı türde sınıflandırılmaktadır.

Jeolojik afetler de; afet türlerinden bir tanesidir. Depremler, heyelan gibi kütle hareketleri, tsunamiler

ve volkanik aktiviteler jeolojik tehlikelerdir. Risk karşısında önlem alınmadığı takdirde, kapasite ve müdahale yetersiz kaldığında bu doğal tehlikeler afete dönüşürler.

Türkiye de; jeolojik ve jeomorfolojik yapısı nedeniyle birçok afet türüne ve jeolojik afetlere sık sık maruz

kalmaktadır. AİGM verilerine göre; 1950-2008 yılları arasında, yerleşim birimlerinde en çok meydana

gelen afetler %45’lik oranla heyelanlar, %18’lik oranla depremler, %14’lük oranla sel ve su baskınlarıdır.

Son yüzyılda ülkemizde, doğa kökenli afetlerden dolayı hayatını kaybedenlerin sayısı 120 binden

fazladır. Bu kayıpların, %65’i depremlerden, %15’i ise heyelanlardan kaynaklanmıştır. Veriler

incelendiğinde ülkemizin jelojik afetlerden oldukça zarar gördüğü açıktır. Doğa olaylarının önlenmesi

mümkün olmayacağına göre; bu olayların afete dönüşmesinin engellenmesi ya da en az zararla

atlatılması konusunda çalışmalar yapılması gerekmektedir. Afet risk yönetimi, afetlerin önlenmesi ve

zararlarının minimuma indirgenmesi için afet öncesi, sırası ve sonrasında yapılan çalışmaları ve planları kapsamaktadır.

Bu çalışmada; Türkiye’de görülen jeolojik afetler irdelenerek, Afet Risk Yönetim Sistemi içerisinde

alınabilecek önlemlere ilişkin öneriler tartışılmıştır.

Anahtar kelimler : jeolojik afetler, afet risk yönetimi, zarar azaltma

ABSTRACT

Disaster; suddenly develops and is a phenomenon that leads to the loss of life and property which stop

or interrupt social life when it occurs. Disasters are classified into different types according to their

origins. Geological disasters; is one of the disaster type. Earthquakes, mass movements such as

landslides, tsunamis and volcanic activities are geological hazards. If no measures are taken against the risk, these natural hazards will turn into a disaster when capacity and intervention are inadequate.

Nehir VAROL

Ankara Üniversitesi Beypazarı MYO

Acil Durum ve Afet Yönetimi Bölüm Başkanı

[email protected]


In Turkey; because of its geological and geomorphological structure, it is frequently exposed to many

disasters and specially geological disasters. According to AIGM data; between 1950 and 2008, the most

frequent disasters in settlements were landslides with 45%, earthquakes with 18%, and floods with

14%. Over the last century, our country has lost more than 120.000 lives due to natural disasters. Of

these losses, 65% originate from earthquakes and 15% from landslides. When examining the data, it is

obvious that our country is suffering from geologic disasters. According to the fact that the prevention

of nature events will not be possible; It is necessary to work on the prevention of these events from

turning into disaster or the least damage. Disaster risk management covers activities and plans made before, during and after a disaster in order to prevent disasters and minimize their damages.

In this study; geological disasters in Turkey are discussed and proposals for measures to be taken within the Disaster Risk Management System are discussed.

Keywords: geological disasters, disaster risk management, risk reduction


İşitme Engellilerin Mesleki Eğitimi İçin Bir Bakış: Engelliler Entegre

Yüksekokulu Örneği

An Approach for Vocational Education of Hearing-Impaired: The School for the Handicapped as an

Example

ÖZET

Eğitim bireye kazandırılan beceri, deneyim ve bilgi birikimleridir. Mesleki eğitim ise bireye mesleğin

gerektirdiği davranışları ve bilgiyi kazandırma sürecidir. Mesleki eğitim yaşam boyu süren bir süreci

tanımlamaktadır. Yükseköğretim mesleki eğitimin önemli aşamalarından biridir. Mesleki eğitim süreci

engelli olsun olmasın tüm bireylerin hakkıdır. Engelli bireylerin mesleki eğitim süreci; bireyin engel

durumuna ve engelinin özelliklerine göre farklılık göstermekle birlikte, uygun destekler sağlanarak

yapıldığında etkili olur.

Engelli bireylerin içinde işitme engelli bireyler, özellikle iletişim ve okuma-yazma konusunda desteğe

ihtiyaç duymakta ve bu durum normal işitenlere göre düzenlenmiş mesleki eğitim programları açısından önemli bir problem olarak ortaya çıkmaktadır.

Mesleki eğitim programlarının işitme engelli öğrenciler için etkili ve verimli olabilmesi için mesleki

terminoloji ve mesleğin gerektirdiği uygulama becerilerini kazandırmaya yönelik etkinliklerin işitme

engelli öğrencilerin ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenerek ve iletişim becerilerini artırmaya yönelik sunulması gereklidir.

Türkiye’de işitme engelli bireylere yükseköğretim kademesinde mesleki eğitim fırsatı tanıyan tek

kurum Anadolu Üniversitesi Engelliler Entegre Yüksekokuludur (EEYO). EEYO’daki mevcut mesleki

eğitim programları, diğer programlardan farklı olarak, dil dersleriyle desteklenmiştir ve işitme engelli

öğrencilerin dil destek ihtiyaçlarının karşılanması hedeflenmiştir. Araştırmada işitme engelli

öğrencilere mesleki bilgi kazandırmak amacıyla EEYO’da yer alan lisans ve önlisans düzeyindeki dört

programda yürütülen eğitimin temel prensipleri temalar çerçevesinde anlatılacaktır. Önerilen

araştırmanın verileri EEYO’da yer alan programların arşiv kayıtları, belgeler, araştırmacı günlüğü,

gözlem ve görüşmeler yoluyla toplanmıştır. Araştırmada EEYO’nun mesleki eğitim modeli nedir?

EEYO’daki eğitim modelinin bileşenleri nelerdir? ve EEYO’da uygulanan mesleki eğitim modelinin

programlardaki işleyişi nasıldır? Sorularına yanıt aranmıştır. Verilerin, araştırma soruları ışığında, analizi

sonucunda EEYO’da uygulanan mesleki eğitim modelinin genel çerçevesi ve temel bileşenleri hakkında

bilgi verilecektir. Araştırma sonuçlarının normal işiten ve işitme engellilerin mesleki eğiti mlerini

Zehranur KAYA

Anadolu Üniversitesi

Engelliler Entegre Yüksekokulu

Eskişehir-Türkiye

[email protected]


yürüten tüm eğitim-öğretim kurumlarına bakış açısı sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca işitme

engellilerin mesleki eğitimleri ile ilgili alan yazına önemli bir katkı sağlayacağı umulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: işitme engelliler, mesleki eğitimin prensipleri, işitme engelli üniversite öğrencileri, Engelliler Entegre Yüksekokulu

ABSTRACT

Education is the accumulation of knowledge, skills, and experience that gained by the individual.

Vocational education, on the other hand, is the process of providing required knowledge and attitudes

to the individual by the profession. Vocational education is a lifelong process. Higher education is one

of the important steps of vocational education and it is the right of all individuals, including disabled.

Although it shows differences in relation to the level and characteristics of disability, vocational

education process of disabled individuals is an effective when it is organized with proper support.

Hearing-impaired individuals among disabled people require support particularly for communication

and literacy, which cause problems considering vocational education programs for normal hearing

individuals. For the effectiveness and efficiency of vocational education programs of hearing-impaired,

it is required that activities to provide vocational terminology and application skills should be organized

in relation to the needs of hearing-impaired students and aimed to increase communication skills of

students.

Anadolu University, the School for the Handicapped (SFH) is the only higher education institution that

provide vocational education for hearing-impaired. As different from conventional programs, existing

vocational education programs of SFH are supported by language courses in order to meet the

language needs of hearing-impaired students. In this research, to provide professional knowledge to

hearing-impaired students, main principles of vocational education conducted in four bachelor and

associate degree programs of SFH are described in relation to the themes. The data of suggested case

study are collected through the documents and archive records of SFH programs, researcher diary,

observation, and interviews. In the research, the answers searched for the questions; what is the

educational model of SFH? What are the main components of this model? And how this model works

in the programs? In the light of data analysis in relation to the research questions, information about

the framework of vocational education model, conducted at SFH and its components are provided.

The results of the research are expected to provide a meaningful perspective to vocational education

institutions for both normal hearing and hearing-impaired students. Also, it is hoped that it will make

an important contribution to the vocational education literature.

Keywords Hearing-impaired, The Principles of Vocational Education, Hearing-impaired University Students, The School for the Handicapped.


Güneş Enerjisi Potansiyelinin İncelenmesi ve PV Güç Sistemi Modellenmesi

INVESTIGATION OF SOLAR ENERGY POTENTIAL AND PV POWER SYSTEM MODELING

ÖZET

Bu çalışma Nallıhan Meslek Yüksekokulu elektrik enerjisi tüketimini karşılayabilecek düzeyde bir güneş

paneli sistemi tasarlanması ve yenilenebilir enerjiden faydalanarak temiz enerji elde edinmesi amaçlanmıştır.

Yapılmak istenen çalışmada Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü güneş enerjisi potansiyel atlasındaki

Nallıhan ilçesi güneşlenme süreleri, güneşlenme ışınımları, sıcaklık verileri alınmıştır. Alınan veriler ile

güneş paneli sistemi örnek olarak MATLAB’da modellenmiş ve simüle edilerek gerekli hesaplamalar yapılmıştır. Modellenen sistemle üretilebilecek elektrik enerjisi miktarı verileri kaydedilmiştir.

Güneş panelinin matlab simulink modeli kurulmuştur. Bu modellemede Nallıhan ilçesine ait her ayın

sıcaklık ve güneş ışınım değerleri modelleme sistemine aktarılmıştır ve elde edilen simülasyon sonuçlarında panelin çıkış gerilimi, akımı ve güç değerleri bulunmuştur.

Nallıhan Meslek Yüksekokulu’nun tükettiği elektrik enerjisini karşılayabilecek, STP270S-24_VB güneş

paneli sistemi MATLAB/SİMULİNK ‘te modellenmiştir. Bu modelde 270 watt gücündeki tek PV panel ve

96 adet PV panel grubunu kullanarak elektrik enerjisi üretim değerleri hesaplanmıştır. 96 adet PV panel

modeli çıkış değerleri aylara göre incelendiğinde sonuçlar elde edilmiş olup toplamda üretilen elektrik

enerjisinin 27001,291 kW olduğu hesaplanmıştır. Bu değeri Nallıhan Meslek Yüksekokulu’nun bir yılda

tükettiği elektrik enerjisi olan 25262 Kw ile kıyasladığımızda, güneş panelleri ile üretilen elektrik

enerjisinin yapılan tüketim için yeterli olacağı saptanmıştır. Bu sistem Nallıhan Meslek Yüksekokulu’na

Süleyman Emre EYİMAYA1.yazar Taner DİNDAR2.yazar

Ankara Üniversitesi Nallıhan MYO Ankara Üniversitesi Nallıhan MYO

Elektronik ve Otomasyon Bölümü Elektronik ve Otomasyon Bölümü

Ankara-Türkiye Ankara-Türkiye


Ali Samet SARKIN3.yazar Engin HÜNER4.yazar

Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Kırklareli Üniversitesi Teknoloji Fakültesi

Kadirli MYO Elektrik Bölümü Enerji Sistemleri Mühendisliği

Osmaniye-Türkiye Kırklareli-Türkiye





temiz yenilenebilir elektrik enerjisi temin etmenin yanı sıra, okulda öğrenim gören Elektronik ve

Otomasyon bölümü öğrencileri içinde örnek bir uygulama ve proje alanı oluşturacaktır.

Anahtar kelimeler: güneş, enerji, matlab

ABSTRACT

This study aimed at designing a solar panel system that can meet electricity consumption of Nallıhan Vocational School and to obtain clean energy by making use of renewable energy.

In the study to be done, the Nallıhan county sunshine times, solar radiation, temperature data were

taken from the Renewable Energy General Department's potential solar energy potential table. The

solar panel and solar panel system are modeled and simulated in MATLAB with datas. The amount of electric energy that can be generated by the modeled system is recorded.

The matlab simulink model of the solar panel was modeled. In this model, temperature and solar

radiation values of each month belonging to Nallıhan district are transferred to the modeling system

and the output voltage, current and power values of the panel are found in the obtained simulation results.

STP270S-24_VB solar panel system which is able to meet electrical energy consumed by Nallıhan

Vocational School is modeled in MATLAB / SİMULINK. In this model, electric energy production values

are calculated by using the single PV panel and 96 PV panel group in 270 watts power. When the output

values of 96 PV panel models are examined according to the months, the results are obtained and it is

calculated that the total generated electricity energy is 27001,291 kW. When we compare this value

with 25262 Kw which is the electricity energy consumed by Nallıhan Vocational School in a year, it is

determined that the electricity generated by the solar panels will be sufficient for the consumption

done. In addition to providing clean renewable electricity to Nallıhan Vocational School, this system

will create an exemplary application and project area within the students of the Electronics and Automation department who are studying at the school.

Keywords: Sun, Energy, Matlab


Doğru Akım Punta Kaynak Kalitesini Arttırmaya Yönelik Harici Manyetik

Alan Etkisinin İncelenmesi

Investigation Of The Effect Of External Magnetic Field Related To Increasing Quality Of Dc Resistance

Spot Welding

ÖZET

Punta kaynağı parça birleştirmede endüstrinin birçok alanında vazgeçilmez yöntemlerinden biridir.

Kaliteli kaynak bağlantısı oluşturabilmek için elektrod geometrisi ve kullanılan materyal çeşidinin

belirlenmesi hem alternatif akımlı punta kaynak sistemleri için hemde doğru akımlı punta kaynak

sistemleri için önemlidir. Ayrıca punta kaynak makinalarının elektrod karakteristiğinin belirlenmesi kaynak kalitesi ve kaynağın nüfuziyeti için gereklidir.

Bu çalışma, kaynak elektrotuna mıknatıs yerleştirilerek punta kaynak kalitesini arttırmaya yönelik bir

araştırmadır. Tasarlanan blok mıknatıs yapısının değişimlerinin manyetik akı yoğunluğu değerleri ve

akım yoğunluğu değişimleri incelenmektedir. Doğru akım punta kaynak sistemleri için E-Nose elektrod

geometrisine yerleştirilen mıknatısların sürekli hal analizleri sonlu elemanlar yöntemi kullanılarak

gerçekleştirilmiştir. Farklı kaynak akımları için x ekseni boyunca manyetik alan ve akım yoğunluğu

değerleri hesaplatılmıştır. Bu analizler mıknatıssız durumdaki kaynak boyunca akım yoğunluğu ve

manyetik akı yoğunluğu bakımından karşılaştırılmıştır. Harici manyetik alan kaynaklı doğru akım punta kaynak sistemleri için kaynak kalitesini arttıracağı nümerik çalışma ile gösterilmiştir.

Anahtar kelimeler: Punta kaynağı, kaynak elektrodu, harici manyetik alan

ABSTRACT

Spot welding is one of the indispensable joining methods in many areas of the industry combining

parts. Various spot welding (Alternating Current, Direct Current) systems are used. The determination

of the electrode geometry and the type of material used to create high quality weld connections is

important for both direct current spot welding systems for alternating current spot welding systems.

In addition, determining the electrode characteristics of the spot welding machines is an important factor for the penetration of both welding quality and welding.

This study is a study to increase the quality of spot welding by adding permanent magnet to the welding

electrode. The magnetic flux density values and the force variations of the designed block magnet

structure changes were investigated. For DC spot welding systems, Magnetostatic analysis of the E-

Nose electrode geometry was performed using the finite element method. The magnetic field value

Serdal ARSLAN

Harran Üniversitesi Birecik Meslek Yüksekokulu

Şanlıurfa, Türkiye

[email protected]

along the x-axis is calculated for different source currents. These analyzes were compared i n terms of

current density and magnetic flux density along the welding without magnet. Direct current spot

welding systems with an external magnetic field source are shown in numerical work to increase the welding quality.

Keywords: spot welding, welding electrode, external magnetic field,


Türkiye'de Ayakkabı Tasarım ve Üretim Alanında Eğitim Veren Kurumların

Eğitim Modellerinin İncelenmesi, İstihdama Katkısının Değerlendirilmesi

Investigation of Education Models In Turkey about Fotwear Design and Production Programme of

Universities, Evaluation of Their Contribution to Employment

ÖZET

Türkiye'de ayakkabı imalat sektörü Ekonomi Bakanlığı’nın raporlarına göre 1950 yıllarından itibaren

sanayileşmeye başlamış olup, günümüzde çok büyük bir sektör haline gelmiştir (Ekonomi,2016). Doğu

Akdeniz kalkınma ajansının hazırlamış olduğu raporda 2014 verilerine göre 300.000 kişi istihdam

edilmekte olduğu belirtilmiştir (Dogaka, 2014). Bu açıdan değerlendirildiğinde sektörde kalifiye eleman

ihtiyacının açık ve net olduğu görülmektedir. Üniversite düzeyinde ayakkabı tasarım ve üretim alanında

eğitim 2005-2011 yıllarında başlamış olup şu an özel ve devlet olmak üzere yedi üniversitede devam

etmektedir. Bu çalışmada, üniversite düzeyinde eğitim veren kuruluşların eğitim modellerinin

incelenmesi ve istihdama katkısı değerlendirilmiştir. Değerlendirme; ayakkabı imalat sektörünün

tasarımdan satışa kadar olan prosesleri, proses süreleri çalışan oranları, eğitim kurumlarının ders

müfredatlarının içeriği ile karşılaştırılarak yapılmıştır. Değerlendirme sonucunda trimester e ğitim

modeli uygulayan kurumun veya kurumların istihdama katkısının daha faydalı olduğu sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Ayakkabı Tasarım ve Üretim Programı, Eğitim Modeli, İstihdam

ABSTRACT

According to the reports of the Turkey Ministry of Economy, footwear manufacturing in Turkey have

been started as a industry since 1950. Nowadays footwear manufacturing have been huge sector in

Turkey. The report prepared by the Eastern Mediterranean Development Agency is stated that

approximately 300.000 people are employed by 2014 data. From this point of view, it is seen that the

need for qualified personnel in the sector is clear and definite. Footwear design and production

education in Turkey started between 2005 and 2011 as an Associate's Degree Programme. Now,

education have been gone on at seven state and foundation universities. In this study, education models

Ömer UÇTU Sabire TIRPAN

Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep


Özgür ŞAŞTIM

Osmangazi Üniversitesi

Eskişehir-Türkiye

[email protected]




of universities are investigated and employment benefit are evaluated. Evaluation; The processes of

the footwear manufacturing sector from design to sales, process times, employee ratios were made by

comparing the course contents of universities. As a result, trimester education model applied by university is more benefical than the others.

Keywords: Footwear Design and Production Programme, Education Model, Employment


Toz Metalurjisi Yöntemiyle Üretilmiş Fe-Mg Alaşımının Karakterizasyonu

Characterızatıon Of Powder Metallurgy-Produced Fe-Mg Alloy

ÖZET

Toz metalurjisi (TM), farklı boyutlardaki tozların karıştırılarak pres vasıtasıyla şekillendirilip, uygun

atmosfer ortamında belli sıcaklık aralığında sinterlenerek üretilen malzeme üretim yöntemidir.

Gerçekleştirilen çalışmada, ağırlıkça 5 ve 10 Mg ile Fe tozları karıştırılıp 610-620 °C sıcaklık aralıklarında

sinterlenmişlerdir. Sinterlenen numunelere sertlik, gözeneklilik ve yoğunluk gibi testler uygulanmıştır.

Elde edilen numunelerin yüzeyleri B4C ile kaplanarak aşınma testine tabi tutulmuştur. Aşınan

bölgelerdeki kaplama kalınlıkları ölçülmüştür. Kaplanmış numunelere en son metalografik analiz olarak

SEM ve EDX çalışmaları yapılmış ve kaplama bölgesindeki yapılar tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Toz metalurjisi, sinterleme, kaplama

ABSTRACT

Powder metallurgy (TM) is a method of producing materials produced by mixing powders of different

sizes, shaping them by pressing and sintering at a certain temperature range in a suitable atmosphere.

In the work carried out, 5 and 10 Mg and Fe powders were weighed and sintered at 610-620 °C. Tests

such as hardness, porosity and density were applied to the sintered samples. The surfaces of the

obtained samples were coated with B4C and subjected to wear test. Coating thicknesses in the worn

areas were measured. SEM and EDX studies were performed on the coated samples as the last

metallographic analysis and structures in the coating area were determined.

Keywords: Powder Metallurgy, sintering, coating

İsmail YILDIZ İbrahim GÜNEŞ

Afyon Kocatepe Üniversitesi Afyon Kocatepe Üniversitesi

İscehisar Meslek Yüksekokulu Teknoloji Fakültesi

Makine ve Metal Teknolojileri Bölümü Metalurji ve Malzeme Bilimi Mühendisliği

03200 Afyonkarahisar-Türkiye 03200, Afyonkarahisar-Türkiye





Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Rekreasyon Eğilimlerinin Belirlenmesi:

Tortum Meslek Yüksekokulu Örneği

Determination of Recreation Trends of Vocational Students: Tortum Vocational School Example

ÖZET

Boş zaman değerlendirme biçimleri kişilerin rekreasyonel faaliyetlerini belirlemektedir. Eğlence ya da

dinlence gibi rekreasyon faaliyetleri kişinin yıpranan, yorulan ruhsal ve fiziksel yapısının yenilenmesini

ve geleceğe ait çalışmalar için hazırlanmasını sağlar. Özellikle üniversite yıllarında sosyal aktivitelerle

beslenen öğrenciler için rekreasyonun doğru ve planlı olması düzenli ve verimli bir eğitim dönemi

geçirmelerinde etkilidir. Boş zamanını etkin geçiren öğrenciler ruhsal doyum sağlayarak mutlu ol ur.

Mutlu ve moral değerleri yüksek olan öğrenciler derslerinde başarılı olacağı gibi, toplumsal ilişkileri de

sağlıklı olur. Ruhsal sağlığı gelişmiş toplumların oluşması ile suç oranı minimuma iner. Bu nedenle

eğitim öğretim ortamlarında öğrencilerin verimini artıracak yönde rekreasyon planlamaları olmalıdır.

Bu planlamaların sağlıklı bir şekilde yapılması için öğrencilerin rekreasyon eğilimlerinin, beklentilerinin ve bulundukları ortamların mevcut durumlarının analiz edilmesi gerekmektedir.

Bu çalışmada Tortum Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin rekreasyon eğilimlerinin neler olduğu, hangi

faaliyete ne kadar vakit ayırdıkları, bulundukları ortamların rekreasyon tercihlerine yeterliliği gibi

faktörlerin araştırması yapılmıştır. Araştırmada öğrencilerin rekreasyonel tercihlerini ortaya çıkaran

anket soruları hazırlanarak öğrencilerle yüz yüze görüşülerek cevapları alınmıştır. Öğrencilerin okul

ortamında boş zamanlarını ne kadar verimli kullandıkları analiz sonuçlarına göre tartışılmıştır. Çıkan

sonuçlar doğrultusunda yüksekokul yerleşkesi içerisinde rekreasyonel planlamaların nasıl olabileceği yönünde öneriler sunulmuştur.

Anahtar kelimeler: Boş zaman, rekreasyon, sosyal aktivite, meslek yüksekokulu

ABSTRACT

Forms of leisure time determine the recreational activities of the persons. Recreational activities, such

as entertainment or rest times, provide for the renewal of the weary, tired spiritual and physical

structure of the person and preparation for future work. Especially for students who are fed up with

social activities during university years, recreation is effective when it has a regular and productive

Elif ÖNAL

Atatürk Üniversitesi

Tortum Meslek Yüksekokulu

Park ve Bahçe Bitkileri Bölümü

Erzurum – Türkiye

[email protected]


education period. Students who spend their leisure time effectively are happy by providing spiritual

satisfaction. Students with high happiness and morale values will be successful in their lessons, and

their social relations will be healthy. With the formation of societies with mental health, the crime rate

goes down to a minimum. For this reason, it should be effective recreation planning in order to i ncrease

the efficiency of the students in education and training environments. For these plans to be healthy,

recreational trends, expectations of the students and the current situation of the environments they are in need to be analyzed.

In this study, the factors such as what the recreation tendencies of Tortum Vocational High School

students are, what time they spend, how good their environments are for their recreation preferences

are investigated. In the research, questionnaires that reveal the recreational preferences of the

students were prepared and answers were obtained by interviewing the students face to face. The

extent to which students use their leisure time in the school environment is discussed according to the

results of the analysis. The efficiency of the students' leisure time in the school environment is

discussed according to the analysis results. In line with the results, suggestions on how recreational

planning will be done in the university campus are presented.

Key words: Leisure time, recreation, social activity, vocational school


Kaynak İmalatlarının İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri

The Effects Of Resource Products On Human Health

ÖZET

Kaynak, iki veya daha çok parçanın, ısı veya basınç uygulayarak, birbirine temas eden yüzeylerinin

birleştirilmesidir. Bazı kaynak yöntemlerinde birleştirmeyi gerçekleştirmek için dolgu malzemesi

kullanılır. İmalat sürecinde ise, kaynaklı imalatın bir takım dezavantajları bulunmaktadır. Bunları en

önemlileri, işçilik maliyetlerinin yüksek olması, kaynak yöntemlerinde ortaya çıkan gaz, duman ve tozlar

ile ortaya çıkan gürültü, çevreye yayılan ışınlar çalışanlarda sağlık sorunları oluşturabilir. Ülkemizde

sanayide kullanılan kaynak çeşitleri; elektrik ark kaynakları, lazer kaynağı ve oksijen-gaz kaynaklarıdır.

Kaynaklı imalat atölyelerinde çalışanların maruz kaldıkları sağlık risklerini; kaynak dumanı, tozu ve

gazlarının etkileri, kaynak ısınlarının etkileri, kaynak gürültüsünün etkileri, akım üreteçlerinin etkileri şeklinde gruplayabiliriz.

Kaynak dumanı, tozu ve gazları: Kaynak imalatı esnasında elektrot ve metal parçalarının ergime ve

katılaşması esnasında çevreye insan sağlığına zararlı gazlar, metal buharı, duman ve toz parçacıkları

yayılmaktadır. Bu oluşan gaz, duman ve toz miktar ve bileşimi, kaynak yapılacak metalin yapısına,

doldurulan malzemenin bileşimine, akım ve ark süresine bağlıdır. Kaynak dumanın %90 ‘ı elektrot kaynaklıdır.

Sağlığa etkileri : Çalışanlarda akciğer hastalığı, cilt hastalıkları, alerjik rahatsızlıklar, sistemik tosik etkiler ve kanserlere neden olabilir.

Akut etkiler: Üst solunum yolu irritasyonu, öksürük, broş daralması, akciğer ödemi, metal dumanı ateşi,

astım alevlenmeleri, solunum yolları enfeksiyonları gibi etkilerdir.

Kronik etkiler: Aylar, yıllar sonra ortaya çıkabilen hastalıklardır. Astım, kronik bronşit, amfizem, Koah

(Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı), kronik hipersensivite pnömonileri, pnömokonyozlar, akciğer ve plevra kanserleridir.

Kaynak Işınları: Genel olarak kaynak ve kesme işlemleri sırasında oluşan ışınlardır. Ortaya çıkan bu

ışınlar çalışanların en çok gözlerini, daha sonra açıkta kalmış deri kısımlarını etkiler. Bu ışınlardan da en

tehlikelisi morötesi ışınlardır. Kısa süre bile morötesi ışına maruz kalma gözün saydam tabakasında (kornea) yanıklara, katarak hastalığına ve körlüğe neden olan hasarlara neden olabilir.

Kaynak Gürültüsü: Kaynak türüne göre gürültü düzeyi değişmektedir. Ortalama olarak 85-105 dB

düzeyinde gürültü oluşmaktadır. Uzun süreli yüksek seviyede gürültüye, örneğin 90 dB üzerindeki

gürültü seviyesinde seslere maruz kalan çalışanlarda geçici veya daha sonra iyileşebilen işitme kayıplarına yol açabilmektedir.

Cem YILDIRIM Mustafa YAĞIMLI

Okan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul – Türkiye, [email protected]

Kaynak Akım Üreteçleri: Kaynak makinasının elektrik akımı üretmesinden kaynaklanır. Kaynakçıyı

elektrik çarpması olarak etkiler. Kaynak yapılırken ark gerilimi 20 ile 30 volt arasındadır. Makinanın

boşta çalışması sırasında 65-100 volta çıkabilir. Elektrik çarpmaları da kaynak makinalarının boşta çalışması esnasında yaşanır

Kaynak imalatında ortaya çıkan zararlı çevresel etkilerde korunmak için kapalı alanlarda biriken gaz

miktarlarının ölçülmesi, çalışanlarım kişisel korucu donanımlar (KKD) kullanması önem arz etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kaynak imalatının sağlığa etkileri, Zararlı gazlar, zararlı ışınlar, gürültü, elektrik çarpması

ABSTRACT

Welding, the two or more parts by applying heat or pressure, is to merge the surface in contact with

each other. Some methods to perform the merge fill material is used. Is in the process of

manufacturing, welded industrial waste has a number of disadvantages. The most important of them,

high labour costs, resulting in gas welding methods, the resulting noise, smoke and dust spreading rays

in the environment can create health problems. Types of resources used in the industry in our country;

electric arc welding, laser welding and oxygen-gas resources. Welded manufacturing workshops of

employees exposed to health risks; the effects of welding fumes, dust and gas, the effects of overheating source, source noise effects, effects of shape we can group the current generator.

Welding fumes, dust and gases: Welding electrode and metal fragments during the manufacture of

melting and solidification of gases harmful to human health, to the environment during the metal

vapor, smoke and dust particles. This consists of gas, smoke and dust quantity and composition, the metal to be welded to the structure is populated depends on the combination of the material.

Health effects: Employees can cause lung disease, skin diseases, allergic disorders, systemic toxic

effects and cancers.

Acute effects: Upper respiratory tract irritation, coughing, bronchi constriction, pulmonary edema, metal fume fever, asthma exacerbations, the effects such as respiratory tract infections.

Chronic effects: Months are diseases that can occur years later. Asthma, chronic bronchitis,

emphysema, Coah (Chronic Obstructive Pulmonary Disease), chronic hypersensitivity pneumonia, pneumoconiosis, lung and pleural cancers.

Welding Rays: In general, the rays generated during welding and cutting. These emerging rays affect

most of the employees' eyes, then affect exposed skin parts. The most dangerous of these rays is

ultraviolet rays. Even for a short time, exposure to ultraviolet light can cause damage to the transparent layer of the eye (cornea), burns, soreness and blindness.

Welding Noise: The noise level varies according to the source type. There is an average noise level of

85-105 dB. Noise above 90 dB can lead to health problems.

Welding Current Generators: It is caused by welding machine generating electric curren. It affects the welder as an electric shock. Electrical shocks also occur during idle operation of welding machines.

The amount of gas that accumulates in enclosed spaces must be measured in order to protect against

harmful environmental effects arising in welding manufacture, It is important for employees to use

personal protective equipment (PPE).

Keywords: Welding health effects, Harmful gases, Harmful rays, noise, electric shock.


Kaynak İşlerinde Risk Değerlendirmesi Ve İş Sağlığı Ve Güvenliğinie Etki

Eden Faktörlerin Araştırılması

Rısk Assessment In Resource Works And The Investıgatıon Of The Factors Affectıng Busıness Health

And Safety

ÖZET

Yeni iş sağlığı ve güvenliği kanunu, iş yerlerinde ‘risk’ kavramının yerleşmesini ve işverenin ‘risk

değerlendirmesi’ yapmasını zorunlu hale getirmektedir. Risk değerlendirmesinin temel amacı; iş kazası

ve meslek hastalığı oluşumunun önlenmesidir. Bunun da, proaktif bir yaklaşımla kazalara ve meslek

hastalıklarına sebep olabilecek tehlikeleri oluşmadan tahmin etmek ve gerekli önlemleri almaya çalışmaktır.

Ülkemizde kaynak imalatı, küçük, orta ve büyük boy işletmelerde kullanılmaktadır. Çalışanlar imalat

esnasında, sağlığa zararlı çeşitli kimyasal madde, toz ve ışınlara maruz kalmakta ve solunum yolları

hastalıkları başta olmak üzere cilt hastalıkları, duyma kaybı, göz hastalıkları, sinir hastalıkları, omurga hastalıkları ve kanser gibi hastalıklara yol açabilmektedir.

İşletmede risk değerlendirmesi yaparak, olası risk etmenlerini saptamak, belirlenen risk etmenlerinin

çalışanların iş sağlığı ve güvenliğine yapacağı etkileri incelemek, risk değerlendirmesi sonucu, sağlıklı ve

güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak için öneriler geliştirmek, işletmenin iş kazası nedeniyle yaşanan

maddi ve manevi kaybını önlemek, işletmenin verimliliğini ve çalışan memnuniyetini arttırmak olarak sıralanabilir.

Bu araştırma Antalya ve İstanbul/Gebze organize sanayii bölgesi ve İstanbul üçüncü hava limanı

şantiyelerinde yapılmıştır. İşyerlerinde bir ön değerlendirme yapılmış ve anket formu hazırlanıp

çalışanlara uygulanmıştır. Anket üç bölümden oluşmaktadır. Sırasıyla, çalışanı tanımaya yönelik

sorular, risk değerlendirmesi yapıldıktan sonraki durum ile ilgili sorular son bölümde ise iş kazaları ile

ilgili toplam 42 soru bulunmaktadır. 162 çalışan üzerinde anket uygulanmıştır. Güve nilirlik seviyesi,

toplam hata payı ve anket sorularına verilen cevapların tahmini standart sapma değerleri

belirlenmiştir. Anket çalışması verileri analizlerinde istatistik paket programı IBM SPSS kullanılmıştır.

Ankette değişkenler arasındaki ilişki Ki-Kare Testine göre Person (p) katsayısına göre belirlenmiştir.

p≤0.05 ise anlamlı bir ilişki, eğer p≥0.05 ise değişkenler arasında anlamlı bir ilişki olmadığı kabul

edilmiştir. Orta boy bir işletmede genelde L tipi matris yöntemiyle risk analizi yapıdığı görülmüş olup,

yapılan bu çalışmada ise Fine- Kinney tipi risk analizi yapılmıştır.

Ankette ilk bölümde, çalışanların yaş aralığı en çok 26-35 arasında olduğu, eğitim durumunun büyük

ölçüde orta-okul mezunlarından oluştuğu, çoğunluğun sigara kullandığı, iş ye rindeki tecrübe

durumunun 0-2 yıl olduğu görülmüştür. Yapılan anket büyük çoğunluğunun kaynak işçisi olduğu, günde

9-11 saat kaynak yaptıkları ve en çok gaz altı kaynak çeşidini kullandıkları, kullandıkları metal çeşidi

Cem YILDIRIM Mustafa YAĞIMLI

Okan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul – Türkiye, [email protected]

olarak demir ve çelik olduğu yaptıkları anketler sonucunda elde edilmiştir. Son bölümdeki sorularda

ise, en çok maruz kalınan iş kazalarının, sıcak parça sıçraması sonucu yanık ve kesik, kaynak gazından

etkilenme ve yüksekten parça düşmesi şeklinde olduğudur. Ciddi yaralanma ve ölümlü vakalar daha

çok yüksekten metal parça düşmesi şeklinde olmaktadır..Yine bu çalışmada, kaynak süresi ile iş kazası

arasında bağlantı olduğu, iş kazalarının hafta içi öğleden sonra meydana geldiğine, işi hızlı yapma,

bitirme kaygısı, yorgunluk ve iş yerindeki düzensizliklerin iş kazalarını arttırdığı gözlemlenmiştir. Anket

sonuçlarında, işçilerin iş sağlığı ve güvenliği (İSG) eğitimi aldıklarını görülmektedir. Fakat istatistik analiz

sonucunda eğitim almanın iş kazalarını önlemede etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Çalışanlara verilen

eğitimlerin belirli zamanlarda, mevzuata göre hazırlanmış olması, içerik, süre, pratiklik açısından

yetersiz geldiğini göstermektedir. Burada İş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin konusunda uzman kişiler

tarafından uygulamalı olarak verilmesi, işverenin de bunu desteklemesi gerekmektedir. İSG

eğitimlerinin ilköğretimden itibaren müfredata konması, meslek liselerinde İSG ile kaynakçılık

eğitiminin birlikte verilmesi bilinçli ve tecrübeli kaynakçılar yetiştirilmesi açısından önem arz

etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kaynak işleri, risk analizi, Kinney tipi risk analizi, iş sağlığı ve güvenliği

ABSTRACT

The new law on occupational health and safety obliges employers to adopt the 'risk' concept and 'risk

assessment' at the workplace. The main purpose of risk assessment is to prevent occupational

accidents and occupational diseases. It is to proactively try to estimate and take necessary precautions

without the danger that may cause accidents and occupational diseases. In our country, welding

production is used in small, medium and big size enterprises. Employees are exposed to various

chemicals, dust and rays harmful to health during manufacturing and can lead to diseases such as skin

diseases, hearing loss, eye diseases, nerve diseases, spine diseases and cancer, especially respiratory diseases.

The aim of this study is to examine the possible risk factors of the employees by examining the effects

of the identified risk factors on the health and safety of the employees, to develop proposals to create

a healthy and safe working environment as a result of the risk assessment and to prevent the financial

and moral loss , Increasing the productivity of the business and increasing employee satisfaction.

This research was carried out in Antalya and İstanbul / Gebze organize industrial zone and 3 th Istanbul

airports building site. A preliminary assessment was made at the workplace and a questionnaire was

prepared and applied to the employees. The questionnaire consists of three parts. Respectively,

questions related to the identification of employees, risk assessment has been made and the next state

finally has a total of 42 questions related to the work-related accidents. A survey was conducted on

162 employees. Estimated standard deviation values of reliability level, total error margin and

responses to questionnaire were determined. Statistical package program IBM SPSS was used in the

questionnaire data analysis. The relationship between the variables in the questionnaire was

determined by the Person (p) coefficient according to the Chi-Square test. P≤0.05, it is accepted that

there is no significant relationship between variables if p≥0.05. We have done a risk analysis on a

medium-sized business, usually using the L-type matrix method, and we conducted a Kinney type risk analysis in this study.

In the first part of the questionnaire, it is observed that the employees have a maximum age range of

18-25, the education level is largely primary school graduates, the majority use cigarettes, the work

experience experience is 3-5 years, they spend 7 hours a day for welding, most of them were made of

steel and iron cutting and welding surveys.In the questions in the last section, the most exposed

occupational accidents are hot spatter, eventual burns and cuts, weld gas contamination and high

dropping. In the case of serious injury and death, it is mostly in the form of high metal drop.

Again, in this study, it was observed that there is a connection between the resource duration and the

work accident, the job accidents after the weekday lunch, the work fast, the finishing anxiety, the

fatigue and the irregularities at work increased the job accidents.The results of the survey show that

they are receiving occupational health and safety (OHS) training. However, as a result of statistical

analysis, it was determined that training had no effect on the prevention of job accidents. The fact that

the trainings given to employees are prepared according to legislation at certain times shows that they

are inadequate in terms of content, duration and practicality. It is necessary for the employer to

support this in the practical application of occupational health and safety trainings by experts. The

issue of OHS trainings from primary education to curricula and the provision of OHS and Welding

training together in vocational high schools are important in terms of educating conscious and experienced welders.

Keywords: Welding work, risk analysis, Kinney type risk analysis, occupational health and safety


Farklı Kompozisyonlardaki Fe-Mg Alaşımların Mekanik Özelliklerinin

İncelenmesi

Investıgatıon Of Mechanıcal Propertıes Of Fe-Mg Alloys In Dıfferent Composıtıons

ÖZET

Toz metalurjisi, çok küçük boyutlu partikülleri birbirine bağlayarak karışık şekilli parçaların üretimini

sağlayan bir yöntemdir. Bu çalışmada, Fe-Mg toz karışımları homojen bir şekilde toz karıştırıcıda 24

saat süreyle karıştırılmıştır. Elde edilen tozlar tek eksenli preste 300 bar basınç altında soğuk olarak

preslendikten sonra Ar atmosfer ortamında 620 °C sıcaklıkta sinterleme işlemine tabi tutulmuşlardır.

Sinterlenerek üretilen numunelere sırasıyla sertlik, yoğunluk ve gözeneklilik testleri uygulanmıştır.

Metalografik analiz olarak SEM ve XRD çalışmaları da yapılmıştır. SEM analizinde %10 Mg ve %5 Mg

kompozisyonuna sahip numunelerde benzer yapılar ortaya çıkmıştır. XRD analiz sonucu olarak Fe 2Mg, FeMg, MgH2 ve MgO faz değerleri bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Toz metalurjisi, sinterleme, analiz

ABSTRACT

Powder metallurgy is a method of producing mixed shaped parts by connecting very small sized

particles together. In this work, Fe-Mg powder mixtures were homogeneously mixed in the powder

mixer for 24 hours. The powders obtained were cold pressed under a uniaxial prestressing pressure of

300 bar and then subjected to sintering at 620 °C in Ar atmosphere. Hardness, density and porosity

tests were applied to the samples produced by sintering, respectively. SEM and XRD studies were also

performed as metallographic analysis. SEM analysis revealed similar structures in samples with 10%

Mg and 5% Mg composition. As a result of XRD analysis, Fe 2Mg, FeMg, MgH2 and MgO phase values

were found.

Keywords: Powder Metallurgy, sintering, analysis

İsmail YILDIZ İbrahim GÜNEŞ

Afyon Kocatepe Üniversitesi Afyon Kocatepe Üniversitesi

İscehisar Meslek Yüksekokulu Teknoloji Fakültesi

Makine ve Metal Teknolojileri Bölümü Metalurji ve Malzeme Bilimi Mühendisliği

03200 Afyonkarahisar-Türkiye 03200, Afyonkarahisar-Türkiye





Süreç Sanatı Ve Yeryüzü Sanatı Arasındaki İlişkiler

ÖZET

1960’lı yıllar sanatsal anlamda önemli kırılmaların olduğu yıllardır. Farklı birçok sanatsal hareketin

temsilcisi sanatçıların sanat kavramına sanat yapıtına felsefi sorgulamaları yaptığı yıllardır. Sanatsal

üretim pratiklerinin geleneksel sanat üretimlerine göre ters yüz edilmiştir. İzleyici galeri ve müze mekânlarında orijinal eserlerin yerine yapıtın fotoğraf ve video gibi imajlarla yetinmesi gerekmektedir.

Yeryüzü sanatı, süreç sanatı, fakir sanat, kavramsal sanat ve happening gibi isimlerle ifadelenen 1960

sonrası sanat hareketleri; farklı anlatım dillerine ve sanatın yeni sorgulamaları ile dikkati çeker.

Land art, arazi sanatı, toprak sanatı olarak adlandırılan yeryüzü sanatı çöllere denizlere devasa

ölçeklerde doğaya uygulanır. Süreç sanatı zaman içinde biçim değiştirerek bulunduğu zamana ve

mekâna göre yeniden şekillenir. Yeryüzü sanatı ile süreç sanatı bu anlamda birbirleri ile yakından

ilişkilidir. Doğada uygulanan bazı işler doğal olaylarla yağmur kar fırtına vb. gibi etkenlerle şekil

değiştirip yok olurken yani doğal süreçlerle bozulup yok olmaktadırlar. Andy Goldsworthy’nin işleri

doğadan topladığı yaprak, dal, ağaç vb. malzemelerle gerçekleştirdiği işler zaman içinde çürüyüp

doğaya karışmaktadır. Bazıları da kazıma, delme, çukurlar açma gibi yöntemlerle doğada kalıcı

olabilmektedir. Robert Simitson!ın Dalgakıran, Michel Heizer!ın Double Negative işle ri kalıcı olan

yeryüzü sanatı işleridir. Süreç sanatından gelen geçicilik yeryüzü sanatından gelen kalıcılık sanat yapıtının temel sorunlarından birini tartışmaya açmıştır.

Bu bildiride yeryüzü sanatı ve süreç sanatı uygulamalarının nedensellikleri ve sanatçıların işlerinin

sanatsal, toplumsal ve felsefi bağlamları ortaya konulacaktır.

Anahtar Kelimeler: 1960 sonrası sanat, Yeryüzü Sanatı, Süreç Sanatı Robert Simitson, Michael Heizer, Andy Goldsworthy

Doç. Ayşegül Türk

Gazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi

Görsel Sanatlar Bölümü

[email protected]

http://www.goldsworthy.cc.gla.ac.uk/

http://www.goldsworthy.cc.gla.ac.uk/



Sanat, Hayvan ve Yapıt üçlemesi

ÖZET

1960’lı yıllar sanatsal anlamda büyük değişimlerin ve kırılmaların olduğu yıllardır. Sanatçı, yapıt ve

izleyici kavramları yeniden şekillenmiş geleneksel kodların neredeyse tamamı kırılmıştır. Galeri ve müze

kavramları sorgulanma başlanmış, sanatın alınır satılır bir meta olmadığı görüşü yapıtların içeriğine ve

kavramsal yapısına yansımıştır. Yerinden edilen yapıt bağlamından kopan yapıt izleyicinin de geleneksel

rollerini terk etmesi ile sonuçlanmıştır. Bilindik durumlar ters yüz edilerek sanatsal anlamda eski ve kutsal sanat imgesi yaşamla iç içe izleyicinin de dahil olabileceği yeni süreçlere girmiştir.

Jannis Kounellis 1969 yılında galeriye canlı 11 atı bağlamış ve izleyiciye sunmuştur. Sanatçı canlı atları

galeriye getirerek hayvan resmedilmesi geleneği yerle bir etmiş; hayvanın yani canlı bir varlığın kendi

kendisini temsil etmesini sağlamıştır. Yerinden birçok kavramın sökümüne yol açan bu tavır galeri yapıt ve izleyici kavramlarını sorgulamaya açmıştır.

Damien Hirst 1990 yılında ölmüş köpek balığını 1994 yılında ölmüş kuzuyu cam fanus içinde formaldehit

isimli bir koruyucunun içinde sergilemesi ile hem ölü bir varlığın sanatsal anlamda temsili hem de

hayvana bakışı tartışmaya açmıştır. Öte yandan da izleyiciyi sanat yapıtının ne olup ne olmadığı ile ilgili

sorunlarla yeniden yüzleştirmiştir. Bağlamından kopan sanat yapıtı ve nesnesi artık yeni sorgulamalara açık bir hale gelmiştir.

Bu bildiride 1960’lı yıllardan günümüze gelene kadar hayvanın sanat nesnesine ölü ya da diri olarak girişi sanat yapıtı sanat bağlamı ve izleyici üzerinden incelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Jannis Kounellis, Damien Hirst 1960 sonrası Sanat.

Doç. Ayşegül TÜRK

Gazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi

Görsel Sanatlar Bölümü Ankara Türkiye

[email protected]



Ayakkabı Tasarım Ve Üretim Eğitiminin Uygulanmasında Yurtdışındaki

Programlar İle Karşılaştırılması

Comparison With Programs Abroad In The Application Of Shoe Design And Manufacturing Education

ÖZET

Meslek Yüksekokulları ülke sanayisinin ara elaman ihtiyacının karşılanmasında büyük önem arz

etmektedir. Meslek Yüksekokullarında eğitimi verilen programların başarısı, sanayi için gerekli ara

eleman ihtiyacının ne düzeyde sanayi ile uyumlu, güncel ve nitelikli karşılandığına bağlı olmaktadır.

Eğitim programlarının hem yurt içinde hem de yurt dışında teknolojileri, gelişmeleri ve yenilikleri takip

etmesi ve buna bağlı olarak da müfredatını güncellenmesi gerekmektedir. Müfredatın güncellenmesi

gelişme ve teknolojilerin sanayi ile uyum içinde olacak şekilde, içeriğin zenginleştirilmesi, uygulama ve proje derslerinin etkin olması ve sanayi ile iş birliği içerecek şekilde yapılanmasına bağlı olabilmektedir.

Ayakkabı Tasarım ve Üretim programlarının mevcut müfredatının etkin ve güncel kalabilmesi moda ile

iç içe olan bu alandaki sanayi için çok büyük önem taşımaktadır. Bu programın yeni teknolojiyi,

metotları, trendleri ve modayı takip etmesi gerekmektedir. Ülkemizde yer alan bu programların,

ayakkabı imalat ve tasarım sektörüne daha fazla fayda sağlayabilmesi için yurtdışında mevcut olan

eğitim programları ile rekabet edebilmeli ve üstünlük sağlayabilmelidir. Bu kapsamda yurtdışında yer

alan eğitim programları incelenmiştir. Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda Naci Topçuoğlu MYO Ayakkabı ve Tasarım programının mevcut ders müfredatını geliştirebilecek öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Ayakkabı Tasarım ve Üretimi, Mesleki Eğitim, Eğitim Programı, Karşılaştırma

ABSTRACT

Vocational Schools are of great importance in meeting the need for intermediate manpower of the

country's industry. The success of the programs that are trained in Vocational Schools depends on the

Özgür ŞAŞTIM Sabire TIRPAN

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Gaziantep Üniversitesi

Eskişehir-Türkiye Gaziantep-Türkiye


Ömer UÇTU

Gaziantep Üniversitesi

Gaziantep-Türkiye

[email protected]




level of industry needs, the current and qualified needs of the intermediate staff needed for the

industry. Training programs need to follow developments and innovations both in the country and

abroad, and accordingly, the curriculum should be updated. The updating of the curriculum can

depend on the enrichment of the content, the effective implementation of the project courses, and

the structuring of the industry with business cooperation, in a way that is consistent with the development and technology of the industry.

The fact that the existing curriculum of the Shoe Design and Production programs remains effective

and up-to-date is of great importance for the industry in this area, which is intertwined with fashion.

This program needs to follow new technology, methods, trends and fashion. These programs, which

are located in our country, should be able to compete with and superior to the training programs that

are available abroad so that they can provide more benefits to the shoe manufacturing and design

sector. Within this scope, training programs located abroad are examined. As a result of the

examinations and evaluations made, proposals that can improve the current curriculum of Naci Topçuoğlu Vocational School Shoe and Design program were presented.

Keywords: Footwear Design and Production, Vocational Education, Education Program, Comparison


Meslek Yüksekokullarında İyileştirme Sürecine Bakış: Rektörlerle Nitel Bir

Çalışma

A Glance at the Improvement Process of Vocational Higher Schools

(A Qualitative Study With Rectors)

ÖZET

Türkiye’de ve tüm dünyada meslek yüksekokullarından (MYO) mezun olan nitelikli meslek

elemanlarına olan talep sürekli artmaktadır. Dolayısıyla MYO’ların herkesin bildiği kronik sorunları

giderilerek, hızla ve mutlaka iyileştirilmeli, hak ettiği yere getirilmelidir. Çalışmanın amacı, MYO

sorunlarının nasıl bir iyileştirme ve yeniden yapılanmayla kalıcı olarak çözümlenebilece ği konusunda

rektörlerin yaklaşım ve değerlendirmelerini ortaya koymak ve MYO’ların geleceğini tartışmaya

açmaktır. Nitel bir yöntemle yürütülen çalışmada, amaçlı örnekleme ile tespit edilen yirmibeş rektörün

değerlendirme ve önerileri incelenmektedir. Çalışmanın standart bir formatta yürütülebilmesi için açık

uçlu bir soru formu hazırlanmış olup, veriler katılım teyidi veren rektörlerle bu form üzerinden e.mail

ve telefon görüşmeleriyle ile sağlanmaktadır. Verilerin betimsel ve içerik analizleri sonucunda ortaya konacak olan bulguların aşağıdaki sorulara cevap vermesi beklenmektedir;

- MYO’ların staj, uygulamalı eğitim, sektör işbirliği, müfredat, mezun kalitesi, akreditasyon ve öğretim elemanı problemleri nasıl bir iyileştirme ve/ya yeniden yapılanmayla çözümlenebilir?

- Bugün sayıları 1000’e yaklaşan ve her ilçede, beldede açılan standart programlar olarak devam edemeyeceklerine göre, bu okulların geleceğini nasıl planlamalıyız?

- Yeni bir mesleki yükseköğretim sistemi tasarlamalı mıyız? Nasıl?

Anahtar Kelimeler: Meslek Yüksekokulu, İyileştirme, Rektörler, Nitel çalışma

ABSTRACT

The demand for qualified staff who have graduated from vocational higher school (VHS) is constantly

increasing in Turkey and all over the world. Thus, the VHS rapidly and must be improved by eliminating

their chronic problems and, they should be brought to the place they deserve. The purpose of the

study is to reveal the approaches and evaluations of the rectors on how a permanent improvement

and/or restructuring could solve VHS’s problems and open a discussion to the future of these schools.

Using qualitative techniques, in this study the evaluations and recommendations of twentyfive rectors,

chosen by intent sampling, have been examined. To ensure standardization, an open -ended

questionnaire has been prepared and after approval of the participants,the data is being provided by

Hatice SARIALTIN

Sakarya Üniversitesi Sapanca MYO

[email protected]


emails and telephone interviews. The findings, will be emerged as a result of descriptive and content

analysis are expected to respond to the following research questions;

- What kind of improvement an/or restructuring could be solved VHS’s internship, sector partnerships, curriculum, graduate quality, accreditation and lecturer problems?

- Approximately thousands of VHS we have almost in every district, and these schools will not continue as existing standard programs, How should the future of vocational schools planned?

- Should we design a new vocational higher education system? and How?

Keywords: Vocational Higher School, Improvement, Rectors, Qualitative study.


Farmasötik Preparatlarda Diferansiyel Puls Voltametri Yöntemi ile

Olanzapin Tayini

Determination of Olanzapine in Pharmaceutical Preparations by Differential Pulse Voltammetric

Method

ÖZET

Olanzapin, şizofreni tedavisinde kullanılan yeni nesil nöroleptik ilaçlara aittir. Bu yeni ilaçlar atipiktir,

çünkü klasik ilaçlara göre bu sınıfa ekstrapiramidal yan etki olmaksızın yeterli klinik yanıt elde etme

olasılığı daha yüksektir. Tipik nöroleptik ilaçlar, psikozun pozitif semptomlarını (halüsinasyonlar,

paranoi ve sanrılar) tedavi eder ancak olumsuz belirtilerin çoğunun (düşük ilgi seviyeleri, motivasyon

eksikliği, sosyal çekilme ve konuşmanın yoksulluğu) tedavisinde büyük oranda etkisizdir. Ticari olarak

piyasaya arzulanan en yeni atipik antipsikotik ilaç olanzapindir. Bu çok aktif ve çok düşük dozlarda

alınan bir ilaçtır. Bu çalışmanın amacı, farmasötik preparatlarda olanzapinin doğrudan tayini için yeni

diferansiyel puls voltametrik yöntemin geliştirilmesiydi. Ayrıca yöntem, ticari bir olanzapin tablet

formunun kalite kontrolü için ilacın miktarının belirlenmesi ve formülasyon içeriğinin tekdüzeliğinin

kontrol edilmesi için başarıyla uygulanmıştır.

Elektrokimyasal deneyler, PHE 200 ve PV 220 yazılımıyla kontrol edilen bir Gamry Potansiyostat Arayüz

1000 ile gerçekleştirildi. Tüm ölçümler, standart bir üç elektrodlu düzenleme ile bir tek bölmeli

elektrokimyasal hücrede yapıldı. Diferansiyel puls voltametrik yöntemin doğrusallığını belirlemek için,

olanzapinin standart solüsyonları pH 1.65 de 0.04 M Britton-Robinson tamponu içinde hazırlandı.

Doğrusal aralık 0.5-7 μg / mL olarak bulundu. En küçük kareler regresyonu ile elde edilen regresyon

denklemi y = 35.291x + 7.7081 (y ve x, sırasıyla ortalama tepe akım ve konsantrasyon, r = 0.9901).

Teşhis ve tayin alt limitleri sırasıyla 0.45 μg / mL ve 0.15 μg / mL idi. Bağıl standart sapma olarak gün içi

ve gün içi hassaslık % 5.21'den azdı ve doğruluk (göreceli hata) % 4.33'den daha iyi idi.

Yöntem, farmasötik ara maddelerden herhangi bir etkilenme olmaksızın olanzapin farmasötik

tabletinin analiz edilmesinde etkin ve verimli bir şekilde uygulanmıştır. Ollafax tabletinde analitik geri

kazanım değeri % 99.7 olarak bulunmuştur. 1 dakikalık voltametrik çalışma süresi, kısa sürede çok

sayıda numunenin analiz edilmesini sağlamaktadır. Bu nedenle yöntem, olanzapinin saf formunda ve formülasyonlarında rutin analiz için herhangi bir ayırma işlemi olmaksızın etkili bir şekilde uygulanabilir.

Keywords: Olanzapin, Diferansiyel Puls Voltametri, Validasyon

Mevlut ALBAYRAK Bilal YILMAZ

Atatürk Üniversitesi Atatürk Üniversitesi

Sağlık Hizmetleri Meslek YüksekOkulu Eczacılık Fakültesi

Tıbbi Laboratuvar Teknikleri Bölümü Analitik Kimya Anabilim Dalı

Erzurum-Türkiye Erzurum-Türkiye



ABSTRACT

Olanzapine belongs to the new generation of neuroleptic drugs used in the treatment of schizophrenia.

These new drugs are atypical because there is a better possibility of obtaining a sufficient clinical

response without extrapyramidale side-effect with this class than the conventional drugs. Typical

neuroleptic drugs treat the positive symptoms of psychosis (hallucinations, paranoi, and delusions) but

are largely ineffective in treating many of the negative symptoms (low levels of interest, lack of

motivation, social withdrawal, and poverty of speech). The most recent atypical antipsychotic drug to

become commercially available is olanzapine. This is a very active drug and is administered at very low

dosages.

The goal of this work was the development of new differential pulse voltammetric method for the

direct determination of olanzapine in pharmaceutical preparations. Besides, the method was

successfully applied for the quality control of a commercial olanzapine tablet form to quantify the drug

and to check the formulation content uniformity. Electrochemical experiments were performed on a

Gamry Potentiostat Interface 1000 controlled with software PHE 200 and PV 220. All measurements

were carried out in a single-compartment electrochemical cell with a standard three-electrode

arrangement.

To determine the linearity of differential pulse voltammetric mthod, standard solutions of olanzapine

were prepared in 0.04 M Britton-Robinson buffer of pH 1.65. The linear range was found to be 0.5-

7 µg/mL. The regression equation obtained by least square regression was y=35.291x+7.7081 (y and x

are mean peak current and concentration, respectively, r =0.9901). The limits of quantitation and

detection were 0.45 µg/mL and 0.15 µg/mL, respectively. Intra- and inter-day precision as the relative standard deviation was less than 5.21 %, and accuracy (relative error) was better than 4.33 %.

The method has been effectively and efficiently used to analyze olanzapine pharmaceutical tablet

without any interference from the pharmaceutical excipients. The percent analytical recovery value

was found to be 99.7 % in Ollafax tablet. The voltammetric run time of 1 min allows the analysis of a

large number of samples in a short period of time. Therefore, the method can be used effectively without separation for routine analysis of olanzapine in pure form and its formulations.

Keywords: Olanzapin, Diferansiyel Puls Voltametri, Validasyon


1950 – 1960 Dönemi Makro Ekonomik Gelişmeler ve Dış Ticarete Etkisi

Macroeconomic Developments in 1950-1960 Period and its influence on External Trade

ÖZET

Planlı dönem öncesi olarak bilinen 1950-1960 sürecinde Türkiye’nin ekonomik ve siyasi yapısı 2. Dünya

Savaşının galibi olan ABD’nin dünya ekonomisi ve siyaseti üzerindeki ağırlığından etkilenmiştir. Çok

partili sistem ve liberal ekonomi bu dönemin iki temel unsuru haline gelmiştir. Ekonomideki dönüşüm

ekonomideki dinamikler yerine dünya konjonktüründeki gelişmeler ve siyasi kararlar sonucunda

oluşturulmaya çalışılmış devletin ekonomideki rolünü azaltılıp, özel sektöre ağırlık veren liberal

ekonomi politikaları uygulanmaya konulmuştur. 1944 yılında düzenlenen Bretton Woods ilkeleri ve

1946 devalüasyonu neticesinde Liberal dış ticaret yapısı gündeme gelmiş ve yeni kambiyo anlayışına

geçiş sistemi hâkim olmaya başlamıştır. Devletçi iktisat politikalarının ürünü olan kambiyo kontrolü,

ikili ticaret anlaşmaları ve ithalat üzerinde fiziki kısıtlamalar terk edilerek liberal dış ticaret politikalarına

geçilmiştir. Dış ticaret politikasının başlıca amacının dış ticaret açıklarından kaçınma ve ülke içerisinde

üretilen malların ithalatının yasaklanması prensiplerine dayanan devletçi dış ticaret politikalarının

uygulandığı 1930-1950 dönemi ile Liberal dış ticaret politikalarının uygulandığı 1950-1960 döneminin

karşılaştırmalı analizini yapmak ve sonuçlarını incelemek amacını taşıyan bu çalışmada, inceleme gerçekleştirilirken her iki dönemin dış ticaret verilerinden yararlanılmıştır.

1930 – 1950 döneminin dış ticaret politikasının 1950 – 1960 döneminde uygulanan dış ticaret politikası ile karşılaştırmalı analizi yapılarak her bir dönemin kendi içerisinde swot analizi yapılacaktır.

Korumacı dış ticaret politikalarının uygulandığı dönemde hem ihracat hem de ithalat düşük düzeylerde

kalmıştır özellikle 1940 yılına kadar ihracat 1928’deki 93,6 milyon dolarlık seviyesini ancak 1936’da

yakalayabilmiştir. Ithalat ise 1943 yılında 155,3 milyon dolarlık düzeyi ile 1929 yılındaki miktarı aşmakla

birlikte diğer yıllarda daima bu seviyenin altında kalmıştır. Bunu sonucu olarak da, dış ticaret dengesi

bu dönem boyunca 1938 yılı hariç fazla vermiştir. 1950-1960 döneminde İhracat ise, 1950’li yılların

başında 300 milyon dolar düzeyinde dalgalanmalar gösterirmiştir. dönem başında 400 milyon dolar

düzeyindeki ithalat 1950’li yılların sonuna doğru azalmaya başlamış ve dış ticaret bilançosu açıkları

kronikleşmiştir.

Devletçi dış ticaret politikalarının uygulandığı dönemde dış ticaret dengesi sürekli fazla verirken dış

ticaretin liberalleştirilmesine yönelik önemli adımların atıldığı 1950-1960 döneminin ilk yarısında

Nevzat BALIKÇIOĞLU Dilek ÇINAR ÖZ

Cumhuriyet Üniversitesi Cumhuriyet Üniversitesi

Cumhuriyet Meslek Yüksekokulu Şarkışla Aşık Veysel Meslek Yüksekokulu

Dış Ticaret Bölümü Finans Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü

Sivas – Türkiye Sivas – Türkiye




ihracatta ve ithalatta kayda değer artışlar görülse bile sonraki dönemde bu gelişme konjonktürün de

etkisiyle devam ettirilememiştir. Dönemin ikinci yarısı itibariyle dış ticaret bilançosundaki dengesizlikler

süreklilik arz edince ithalat, gümrük tarifeleri ve miktar kısıtlamalarıyla kontrol altına alınmaya çalışılmış ve liberal dış ticaret politikaları terk edilmeye başlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Dış Ticaret Politikası, İthalat, İhracat

ABSTRACT

The economic and political structure of Turkey in the 1950-1960 period, known as the pre-planned

period, was influenced by the weight of the USA, the winner of World War II, on the world economy

and politics. Multiparty system and liberal economy became two basic components of this period. The

transformation in the economy was tried to be realized as a result of developments in the world

conjuncture and political decisions instead of the dynamics of economy and the role of the state in the economy was reduced and economic policies which gave special sector attention were put in place.

As a result of the Bretton Woods principles which were organized in 1944 and the devaluation of 1946,

Liberal foreign trade structure came into the agenda and the system of transition to the new foreign

exchange concept started to become dominant. Liberal foreign trade policies were introduced by

abandoning foreign exchange control, bilateral trade agreements and physical restrictions on imports, which were the products of the state economic policies.

In this study, which aims to make a comparative analysis of 1930-1950 period in which statist foreign

trade policies based on the principles of avoiding foreign trade deficits and the prohibition of

importation of goods produced in the country were applied, and the 1950-1960 period in which Liberal

foreign policy was applied, and which also aims to evaluate the data obtained, foreign trade data of

the both periods have been used.

The foreign trade policy of 1930 - 1950 period will be compared with the foreign trade policy applied in the 1950-1960 period and swot analysis will be carried out within each period.

In the period when protective foreign trade policies were applied, both exports and imports remained

low. Especially the exports until 1940 could reach the $ 93.6 million level of 1928 only in 1936. Imports,

on the other hand, with the level of $ 155.3 million in 1943 exceeded the amount in 1929 but it always

remained under this level in the other years. As a result, foreign trade balance had surplus during this

period except for 1938. In the 1950-1960 period, exports showed fluctuations at the level of 300 million

dollars at the beginning of the 1950s. The import which was in the level of $ 400 million at the

beginning of the period began to decline towards the end of the 1950s, and foreign trade balance deficits became chronic.

In the period when the foreign policy of the state was applied, the balance of foreign trade constantly

had surplus. Though there were significant increases in exports and imports in the first half of the 1950-

1960 period, when significant steps were taken to liberalize foreign trade, but this development could

not be continued with the effect of the conjuncture. As of the second half of the year, when imbalances

in foreign trade balance persisted, imports, customs tariffs and quantitative restrictions were tried to

be controlled and liberal foreign trade policies started to be abandoned.

Keywords: Foreign Trade Policy, Import, Export


Tüketicilerin Hedonik Satın Alma Davranışlarının Sosyo Ekonomik

Faktörlere Göre Karşılaştırılması

Comparıson Of Hedonıc Buyıng Attıtudes Of Consumers’ Wıth Respect To Socıo-Economıc Factors

ÖZET

Günümüz küresel dünyasının vazgeçilmezi bireyin koşulsuz olan istek ve ihtiyaçlarını karşılamasıdır.

Yaşamın en temel davranışı da bu istek ve ihtiyaçların karşılanması eylemidir ki bu tüketici davranışı

olarakta adlandırılabilir. Tüketici davranışları konusunda pazarlama alanında, farklı ya da benzer

koşullar altındaki bireylerin tüketim kararlarını etkileyen faktörlerin nedenlerinin belirlenmesi ile

etkilerinin incelemesini içeren bir çok araştırma yapılmaktadır. Bu araştırmalarda, tüketim eylemini

gerçekleştiren tüketicilerin özellikleri bakımından benzerlikleri ve farklılıkları da ele alınmaktadır.

Çalışmaların sonuçları irdelendiğinde, tüketim eyleminin, o eylemi gerçekleştiren tüketicinin erişmek istediği rasyonel ya da duyusal tatminlerde farklılaştığı görülmektedir.

Hedonik tüketim, tüketim olgusunun fonksiyonel boyutu kadar duyusal tatmin boyutunu da ele alan

ve her satın almanın haz ve mutluluk veren bir eylem olarak kabul gördüğü bir tüketim şeklidir. Tüketici

her zaman büyük mal ve hizmet satın alımlarında değil, bazen de anlık satın almalar yardımıyla

duygularını harekete geçirmektedir. Hazcı tüketim olarak ta ifade edilen hedonik tüketim, alternatif

ürün ve marka sayısının her gün artış gösterdiği günümüz pazar koşullarında tüketicinin hem satın alma

eylemine yüklediği anlam açısından hem de sahip olmak istediği markaya biçtiği değer yönüyle farklı

görünüme erişmiş durumdadır. Çalışmanın amacı, tüketicilerin hedonik satın alma davranışı

boyutlarını belirleyerek, sosyo ekonomik faktörlerin hedonik satın alma davranışı boyutlarına göre

farklılıklarını ortaya koymaktır. Bu amaçla hazırlanacak bir anket formu internet üzerinden e -mail ve

sosyal medya aracılığı ile ulaşılacak tüketiciler arasından kolayda örnekleme yöntemi ile seçilecek 400

katılımcı üzerinde uygulanacak ve elde edilen veriler SPSS paket programı ile değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler : Hedonik, Hazcı, Hedonizm, Hedonik Tüketim, Satın Alma, Satın Alma

Karar Süreci

ABSTRACT

Meeting the unconditional desires and needs of individuals is indispensable in today’s global world.

This, too, is the most fundamental behavior of life, which can be called as consumer attitude. There

Kübra KARAOSMANOĞLU Özlem TAŞ

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Kastamonu Üniversitesi

Muğla Meslek Yüksekokulu Sosyal Bilimler Enstitüsü

Pazarlama ve Reklamcılık Bölümü İşletme Anabilim Dalı

Muğla-TÜRKİYE Kastamonu-TÜRKİYE




are many types of research in consumer behavior and marketing to identify the causes that determine

the consumption decisions of individuals under different or similar conditions and to study their

effects. These studies look into similar and different traits of consumers who actually perform the act

of consumption. The findings reveal that consumer behavior differs in rational and emotional

satisfaction that the consumer wants to attain.

Hedonic consumption is a way of consuming which deals with not only functional but also emotional

satisfaction aspect of the notion of consumption and regards each purchase as an action resulting in

pleasure and happiness. The consumer’s emotions are made active by both large purchases of product

and service and spontaneous ones. Also known as pleasure -seeking consumption, hedonic

consumption has transformed significantly in today’s market conditions where the number of

alternative items and brands is rising day by day in respect of the meaning the consumer imposes on

the act of buying and the value s/he adheres to the desired brand. This study aims, by identifying the

hedonic buying attitudes of consumers, to demonstrate the differences in socio-economic factors with

respect to hedonic buying attitudes. To this end, a survey will be created, carried out on 400

respondents to be chosen with convenience sample method by e-mail or social media, and the findings will be assessed on SPSS software.

Keywords : Hedonic, Hedonist, Hedonism, Hedonic Consumption, Purchase, Purchase Decision Process


Meslek Yüksekokullarında Kız Öğrencilerin Yaşadıkları Sorunlar

PROBLEMS OF THE FEMALE STUDENTS AT THE VOCATIONAL HIGHSCHOOLS

ÖZET

Ülkemizde yükseköğretim kurumuna bağlı yaklaşık 940 Meslek Yüksekokulu bulunmaktadır. Bu Meslek

Yüksekokullarına gün geçtikçe yenileri eklenmekte ve programların kontenjanları da artmaktadır.

Meslek Yüksekokulları öğrencilerin teknik ve mesleki yetkinlik ile sosyal kültürel açıdan kendilerini

geliştirmeleri açısından önemlidir. Ülkelerin sağlıklı bir büyüme ve kalkınmaları için Meslek

Yüksekokulları ve buralarda yetişen kalifiye elemanlar vazgeçilmezdir. Ülkemizde de yetişmiş ara

eleman ihtiyacına olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Bu ara eleman ihtiyacını karşılamak için de

Meslek Yüksekokullarının çağımızın ihtiyaçları doğrultusunda bir eğitim vermeleri beklenmektedir. Bu

çalışmanın amacı, Meslek Yüksekokulu kız öğrencilerinin eğitimleri süresince karşılaştıkları sorunlar ve

bu sorunlara çözümler oluşturmaktır. Ülkemizde Meslek Yüksekokulları genelde ilçelerde açılmaktadır.

Bu nedenle ilçelerdeki kız öğrencilerin temel sorunları; sosyal kültürel, ulaşım, staj, ekonomik, verilen

eğitimin yetersizliği, cinsiyet ayrımcılığı, baskı gibi başlıklar atında toplayabiliriz. Bu ve buna benzer

sorunların çözümünde ivedi adımların atılması gerekir. Bu adımlar atılmadığı takdirde ülkemizin ihtiyaç

duyduğu kalifiye eleman ihtiyacının karşılanması mümkün bulunmamaktadır. Mesleki rehberlik ve

kariyer gelişimi, Mesleki eğitimde devlet desteğinin - sektörün - sivil toplum kuruluşlarının da

desteklerini arttırmalı ve kız öğrencilere de bu konularda pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Meslek

Yüksekokullarında okuyan kız öğrencilerin İstihdam açısından da desteklenmeleri gerekmektedir.

Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki veriler; kadınların işgücüne dolayısıyla ekonomiye kazandırılmasının,

ülkelerin kalkınma süreçlerine önemli katkılar sağladığını göstermektedir. Kadınların ekonomik yaşama

daha fazla katılmaları Ülkelerin kalkınmasının ve gelişmişliğinin bir göstergesi olduğunu unutmamak gerekir. Kadınları işgücüne katılmasının yolu eğitimden geçer.

ABSTRACT

There are about 940 Vocational High Schools linked to the higher education institute at our country.

New ones are being added to these Vocational High Schools day by day and quotas of the programs

also increasing. Vocational High Schools are important as technical and occupational efficiency and

social and cultural aspect. Vocational High Schools and qualified staff trained at these institutes are

Prof.Dr. Timur Gültekin


Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü


Beypazarı Meslek Yüksekokulu Müdürü

email: [email protected]

indispensible for a balanced growth and development of the countries. Need for the grown

intermediate personnel is increasing day by day also at our country. For meeting this need of

intermediate personnel, Vocational High Schools are expected to give education in the direction of

needs of our time for meeting this need of intermediate personnel. Purpose of this study is showing

the problems of the female students that they face at the Vocational High Schools during their

education period and forming solutions to these problems. In general, Vocational High Schools are

opened at the districts at our country. Therefore, we can classify the basic problems of the female

students at the districts under; social – cultural, transport, training, economy, deficiency of the

education, sex discrimination, and pressure titles. Urgent progresses must be taken at the solution of

these and similar problems. In case of failing to take these progresses, it’s impossible to meet the need

of our country for intermediate personnel. Government – sector – civil public organizations must

increase their support on occupational guidance and carrier development, occupational education and

positive discrimination must be done for the female students on this matter. Female students at the

Vocational High Schools must also be supported for employment. Data of the developed countries

show that; gain of the women to the labor and consequently to the economy have provided important

support to the development processes of the countries. We shouldn’t forget that participation of

women more to the economic life is the indicator of recovery and development of the countries. Way of participation of women to the labor passes from the way of education.


Ünye Meslek Yüksekokulu ve Akkuş Meslek Yüksekokulu’nun

Elektromanyetik Kirlilik Seviyelerinin Ölçülüp Karşılaştırılması

Measurement and Comparison of Electromagnetic Pollution Levels of Ünye Vocational School and

Akkuş Vocational School

ÖZET

Teknolojik gelişmeler gündelik yaşamda her bir bireyin sürekli olarak ilişki içerisinde olduğu bir unsur

haline gelmişken, aynı zamanda teknolojinin milli eğitime bağlı okullarda ve yükseköğretim

kurumlarında bir eğitim materyali olarak kullanımı da gün geçtikçe artmıştır. Bu teknolojik gelişmeler

ve beraberinde getirdiği kullanım yoğunluğundaki artış, literatürümüze girişi çok da eski bir tarihe dayanmayan elektromanyetik kirlilik kavramına olan ilgimizi de artırmıştır.

Bu çalışmada Ordu üniversitesi bünyesinde olan Ünye Meslek Yüksekokulu ve Akkuş Meslek

Yüksekokulu birimlerinde elektromanyetik kirlilik ölçümlerinin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Bu

ölçümler hakkında daha sağlıklı bir yorum yapılabilmesi için; Meslek Yüksekokulu bünyesindeki her bir

bina içerisinde ve her bir katta ayrı ayrı anlık ölçümler alınması ve ayrıca her bir birimde önceden belirlenecek bir noktada 24 saatlik ölçümler alınması hedeflenmiştir.

Çalışmanın yapılacağı meslek yüksekokullarının farklı personel ve öğrenci sayılarına sahip olması ve

bulundukları ilçelerdeki nüfus yoğunluğu gibi faktörler göz önünde bulundurularak çalışma sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilip karşılaştırılması hedeflenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Elektromanyetik kirlilik, Ünye, Akkuş, meslek yüksekokulu

ABSTRACT

Technological developments have become an element in everyday life where each individual is

constantly in contact. Same time the use of technology as a training material in national schools and

higher education institutions has also increased day by day. These technological developments and the accompanying increase in the intensity of use, caused us not to meet electromagnetic pollution

In this study, it was aimed to carry out measurements of electromagnetic pollution in units of Ünye

Vocational School and Akkuş Vocational School which are in Ordu University. For a healthier

interpretation of these measurements, taking instant measurements separately within each building

and each floor within the Vocational School and it is aimed to take 24-hour measurements at a predetermined point in each unit.

Murat Cem BOZKURT Yeliz ŞENKAYA

Ordu Üniversitesi Ordu Üniversitesi

Ünye Meslek Yüksekokulu Akkuş Meslek Yüksekokulu

Ordu-Türkiye Ordu-Türkiye




Vocational schools to be measured have different staff and student numbers and population density

in the districts they are in are different. So It was aimed to evaluate and compare the data obtained from the study

Keywords: Electromagnetic pollution, Ünye, Akkuş, vocational school


Arazi Yönetimi Kapsamında Koruma Anlayışı ve Sit Alanı Mülkiyetindeki

Veri Yetersizliği

Protectıon Concept In Land Management And Lack Of Data On Protected Area Of Tenure

ABSTRACT

Land is a country's treasure. A real treasure of a country is the most efficient usage of its own soil in

both rural and urban areas so that adoption of an effective way of land management is necessary. In

order for land management in our country to reach the dynamic patterns, it necessitates not only the

the creation of the grading map but also the possession of soils (rural, urban, natural, cultural

protected area, environmental factors) within the borders of our country. In Turkey, a country which

has carried out most of the annual cadaster, the uncertainty in protected areas continues st ill. Maybe

this uncertainty can affect possible second and third cadasters or land reforms. Suggestions and solutions are must to prevent this.

Keywords: Land Management, Protected Area, Cadastre, Land Reform

Lütfi YALÇIN Ayhan GÖKTEPE

Asil Harita Selçuk University

32000, Isparta-Türkiye Technical Sciences College

[email protected] Konya-Türkiye

[email protected]




Elazığ İlinin Uluova Bölgesinin Arazi Kullanım Uygunluk Analizi

Uluova Regıon Of Elazığ Cıty Land Usage Relevance Analysıs

ABSTRACT

Today, increasing population has caused increasing of urbanization and that caused the misuse of

lands. Those land changes, caused by the misuse of lands, causes the decrease of agricultural lands

and the loss of their characteristics. This requires some works to be done to ensure that agricultural

land is valued and has a sustainable structure. In order to acquire a sustainable structure, it is necessary

to analyze land suitability by taking certain criteria into consideration. This study will examine the

geometric structure, water availability, proximity to water resources, quality of land in the region,

population density, cadastral status, settlement, geographical location of the region and finiallay its influence on agricultural areas.

Key words: Geographic information system, Land use, Land use suitabil ity analysis

Mehmet Hadi ASLAN Ayhan Göktepe

Munzur University Selcuk University

Vocational High School Vocational Science Technology

Tunceli-Türkiye Konya-Türkiye





MESLEK YÜKSEKOKULUNDA GÖREV YAPAN ÖĞRETİM ELEMANLARININ ÖRGÜTSEL STRES DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİNE YÖNELİK BİR ÇALIŞMA

A STUDY ON DETERMINATION OF THE ORGANIZATION STRESS LEVEL OF ACADEMICIAN

STAFFS WORKING IN VOCATIONAL SCHOOL

ÖZET Stres günümüz toplumunda insanların yaşamını etkileyen olguların başında gelmektedir. Günlük hayatta olduğu gibi, çalışma yaşamında da stresin etkisi büyüktür. Bu durum örgütün başarısını da olumsuz olarak etkilemektedir. Stresin artması sonucunda çalışanlar olumsuz etkilenecek, stresin azalması sonucunda ise olumlu etkileneceklerdir. Bu çalışma öğretim elemanlarının örgütsel stres düzeylerini belirlemeye yöneliktir. Araştırmaya Adnan Menderes Üniversitesinde görev yapan akademisyenler katılmıştır. Verilerin analizinde SPSS, istatiksel farklılık-ilişkilerin analizinde t-test, korelasyon ve ANOVA testleri kullanılmıştır. Çalışmada öğretim elemanlarının örgütsel stres düzeylerini belirlemek için Adnan Menderes Üniversitesinde görev yapan akademisyenlere bir anket uygulanmıştır. Örgütsel stresin öğretim elemanları nasıl etkilediği tespit edilerek sonuçların değerlendirilmesi bu çalışmanın amaçları arasında yer almaktadır. Anahtar Kelimeler: Stres , Örgüt, Örgütsel Stres, Performans

ABSTRACT Stress is at the forefront of events affecting people's lives in today's society. Just like in daily life, effects of stress is also big in working life. This situation negatively affects the success of the organization. As a result of the increase in stress, there will be a decline in the performance of employees. Aim of this study is to determine of the organization stress level of the instructors in vacational school. Academic staff working at Adnan Menderes University participated in the research. In the analysis of the data, SPSS, t-test, correlation and ANOVA tests were used in the analysis of statistical difference-relations. A questionnaire was applied to the academicians working at Adnan Menderes University to determine of the organization stress level. The purpose of this study is to determine how organizational stress affects the instructors and to evaluate the results. KeyWords: Stress, Organization, Organizational Stress, Performance

Mümin ESER Yasemin COŞKUN



Şebnem Nalan AKAROĞLU Ebru Emine YILMAZ








Dış Ticaret Programı Öğrencilerinin Staj Eğitimi İle İlgili Görüşlerinin

İncelenmesi (Uludağ Üniversitesi Yenişehir İbrahim Orhan Meslek Yüksekokulu Örneği)

Investıgatıon On Opınıons Of Foreıgn Trade Program Students Related To Internshıp

Traınıng (Uludağ Unıversıty Yenişehir İbrahim Orhan Vocatıonal School Sample)

ÖZET

Meslek Yüksekokulları çeşitli sektörlerin önemli ihtiyacı olan ara elemanları yetiştirmektedir. Mevcut

programlar içinde mezunları en fazla rağbet gören programlardan birisi Dış Ticaret Programıdır. İki yıllık

eğitim sürecinde okulda görülen derslerin dışında uygulamaya dönük Yaz Stajı öğrencilerin meslekte

yetişmeleri için çok önemlidir. Bu araştırmanın amacı Meslek Yüksekokulu Dış Ticaret Programında

okuyan öğrencilerin yaz döneminde almış oldukları staj eğitimi ile ilgili görüşlerinin incelenmesidir.

Araştırma 2016-2017 eğitim öğretim yılı Bahar Döneminde Uludağ Üniversitesi Yenişehir İbrahim

Orhan Meslek Yüksekokulu Dış Ticaret Programı öğrencilerine uygulanmıştır. Araştırmaya 33 Bayan

(%76.6) ve 10 (%23.3) Erkek toplam 43 öğrenci gönüllü olarak katılmıştır. Verileri Toplamak için

uzmanlar tarafından oluşturulan 24 soruluk anket kullanıldı. Anketin ilk bölümünde öğrencilerinin dış

ticaret programı tercih etme nedenleri, ikamet ettikleri yerler, staj yerini kimin belirlediği, ikinci

bölümde iste stajın verimliliği ve katkısı ile ilgili sorular içermektedir. Elde edilen verilerin

değerlendirilmesi için SPSS for Windows 23 paket programında Ki -Kare testi ile yapıldı. Ayrıca sorulara

verilen cevapların frekans ve yüzdelik değerleri alındı. Anlamlılık düzeyi p˂0.05 olarak kabul edildi.

Elde edilen bulgulara göre Dış ticaret programına en fazla Ticaret Meslek Lisesi Mezunları gelmektedir

(%60.5, p˂0.001). Öğrenciler dış ticaret programını daha çok ilk tercihte (%65.1, p˃0.05) ve isteyerek

seçtiklerini (%76.7, p˂0.001) belirtmişlerdir. Öğrencilerinin % 79.1’i Staj eğitiminin yararlı olduğuna

inanıyor (p˂0.001), %83.7’si İş yeri eğitimine girmek istedikleri çünkü uygulamayı görmek istiyorlar,

%53.5’i İşyeri eğitiminde yeterli bilgi aldıklarını (p˂0.001), %76.7’si tecrübe kazandıklarını ve %69.8’i kariyerinde bir başlangıç olduğunu inanıyor (p˂0.001).

Sonuç olarak, staj eğitiminin Meslek yüksekokulu öğrencilerinin mesleki eğitimlerinde önemli olduğu,

sadece bilgi kazanımı açısından değil başarılı bir meslek kariyeri başlangıcı için de önemli beceriler kazandırdığı söylenebilir.

Anahtar kelimeler: dış ticaret, meslek eğitimi, staj

Nurşen ARABACI

Uludag Üniversity

Yenişehir İbrahim Orhan Vocational School

Bursa-TURKEY

[email protected]

ABSTRACT

Vocational schools are training intermediate workers who are in need of various business sectors. One

of the most popular programs among the current programs is Foreign Trade Program. Apart from the

lessons in the school during the two-year training period, summer internship training is very important

for the students to grow up in the profession. The aim of present study was to investigate opinions

related to ınternshıp traınıng of foreign trade program students.

The study was applied to Uludag University Yenişehir İbrahim Orhan Vocational School Foreign Trade

Program students in 2016-2017 academic year Spring semester. Total of 43 students (female n= 33,

76.6% and male n=10, 23.4%) volunteered. Data have been collected by survey (included 24 question)

created by experts and lecturers. In the first part of the survey there are questions for the reasons why

students choose foreign trade program, where they reside, who determines the place of internship. In

the second part there are questions about the productivity and contribution of the internship. SPSS for

Windows 23 package program Chi-square test was used to assessment the obtained data. In addition,

frequency and percentage values of the answers given to the questions were taken. Significance level was accepted as p˂0.05.

According to the findings, most of the students of foreign trade program come from Trade Vocational

High School Graduates (60.5%, p˂0.001). Students indicated that foreign trade program was mostly in

the first choice (65.1%, p˃0.05) and voluntarily (76.7%, p˂0.001). 79.1% of the students believed that

internship training was useful (p˂0.001), 83.7% wanted to enter the workplace training because they

wanted to see the application, 53.5% had sufficient information in the workplace training (p˂0.001), 76.7% believe that gain experience and 69.8% believe it is a start in their career (p˂0.001).

As a result, it can be said that internship training is important in vocational education of vocational

high school students, not only in terms of information acquisition but also in the beginning of a

successful career.

Key words: foreign trade, vocational education, internship


İŞLETMELER İÇİN TÜKETCİLERDEN BİLGİ TOPLAMA ve ANALİZ YÖNTEMİ

OLARAK: NÖROPAZARLAMA ve ARAÇLARI

Consumer Information Collection And A nalysis Method For Operations: Neuropazaring And Tools

ÖZET

Günümüzde işletmelerin verimliliği açısından tüketici memnuniyetinin sağlanması en önemli

noktalardan biridir. Sunulan hizmette veya üründe, tüketicinin beklentisi ve tecrübe sonrası algısının

hangi oranda olduğu ölçümlemek ve tüketicinin tatminini öğrenebilmek işletmeler için oldukça zorlu

bir süreçtir. Bunun yanı sıra tüketiciyi çekebilmek amacıyla yapılan reklam ve pazarlama çalışmalarının

tüketici üzerindeki beklenen etkiyi yaratması yani başarılı olabilmesi de birçok belirsizlik üzerine

kuruludur. Geleneksel pazarlamada bu durum anket, odak grup, gözlem, deney gibi veri toplama

araçları kullanılarak elde edilen veriler üzerinden ve analiz edilmeye çalışılmıştır. Fakat kullanılan bu

metotlarda gözlenmiştir ki etik, kültür, toplumdaki konum gibi birçok etmen tüketicinin seçim, satın

alma kararı ve davranışını doğru yansıtmamaktadır. Bundan dolayı tıp, işletme, elektronik ve bilgisayar

bilimlerinden faydalanılarak tüketicinin fizyolojik(deri terlemesi, yüz kasları, nabız, göz ve göz bebeği

hareketleri gibi) ve sinirsel(beyinsel) tepkilerinin verileri analiz edildiğinde daha doğru sonuçlara

ulaşıldığı görülmüştür. Bu yeni pazarlama kavramına akademik literatürde “Nöropazarlama (neuromarketing)” adı verilmiştir.

Yapılan çalışmada tüketiciden veri toplamak için mevcut olarak kullanılan nöropazarlama araçları ve

yapılmış nöropazarlama araştırmaları hakkında bilgi verilecektir. Nöropazarlama bilimi daha emekleme

aşamasında olan bebek olarak düşünülmektedir. Fakat gelecek için işletmelere ve kurumlara sadece

pazarlama alanında değil birçok konuda yön verici ve verimliliği artırıcı etkilerinin yükseleceği düşünülmektedir. Bundan dolayı nöropazarlamanın her geçen gün önemi giderek artmaktadır.

Anahtar Kelimeler: nöropazarlama, nöropazarlama araçları, tüketici,veri toplama teknikleri

ABSTRACT

At present, providing the consumer satisfaction in terms of productivity of the enterprises is one of the

most important points. It is a very challenging process for businesses to measure the frequency of the

consumer's expectation and experience in the presented service or in the market, and to learn the

satisfaction of the consumer. Besides, the fact that the advertising and marketing activities aimed at

attracting the consumers can create the expected effect on the consumers, that is to say the success,

is based on many uncertainties. In traditional marketing, this situation has been tried to be analyzed

Gökhan Alper FİGEN Murat Cem BOZKURT


Akkuş Meslek Yüksekokulu, Ünye Meslek Yüksekokulu,

Ordu-Türkiye, Ordu-Türkiye,




and analyzed through data obtained using data collection tools such as questionnaire, focus group,

observation, experiment. However, it has been observed in these methods that many factors such as

ethics, culture, position in the society do not accurately reflect the choice, purchase decision and

behavior of consumers. Therefore, it has been seen that more accurate results have been obtained

when analyzing the consumer's physiological data (such as skin peeling, facial muscles, pulse, eye and

eye movements) and neural (cerebral) responses by using medicine, business, electronics and computer science. This new marketing concept is called "neuromarketing" in the academic literature.

Information will be provided on neuropsarial tools and neuropsurgical research that are currently

being used to collect data from the consumer. Neuropsychiatry is thought to be a baby in the crawl

stage. But for the future, it is thought that business and institutional influences will increase not only

in the field of marketing, but also in many ways. Therefore, the prognosis of neuromarketing is

increasing day by day.

Keywords: neuromarketing, neuromarketing tools, consumer, data techniques


Bilgisayar Sınıflarında Kullanım Esnasında Var Olan Elektromanyetik Kirlilik

Seviyelerinin Ölçülmesi ve Değerlendirilmesi

Measurement and Evaluation of Electromagnetic Pollution Levels

in Computer Classrooms

ÖZET

Teknoloji endüstriyel ve gündelik yaşantımıza nüfuz etiği gibi aynı zamanda eğitim hayatımızın

da vazgeçilmez bir yardımcısı olmuştur. Bu sebeple gerek devlet destekli özel projeler gerekse

de okul yönetimlerinin kendi teminleri doğrultusunda okullarda birçok teknolojik cihaz

kullanılmaya başlanmıştır. Bu teknolojik cihazların tamamı aynı zamanda birer elektromanyetik

radyasyon kaynağı olarak davranmaktadır.

Bu çalışmada pilot olarak seçilmiş Ordu Üniversitesi Ünye Meslek Yüksekokulu’nda var olan 2

adet bilgisayar sınıfında elektromanyetik kirlilik ölçümleri alınması hedeflenmektedir. Bu

ölçümler sınıfların kullanılmadığı durumda birer kez ve kulanım esnasında birer kez olmak

koşuluyla 4 farklı ölçüm şeklinde olup bu ölçümler arasındaki farklar değerlendirilecektir. Bu

değerlendirme sonucunda bilgisayar sınıflarında var olan bilgisayarların kullanım durumunda

ortamdaki elektromanyetik kirlilik seviyelerine ne kadar katkıda bulunacağının hesaplanması

hedeflenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Elektromanyetik radyasyon, ölçüm, öğrenci, okul, bilgisayar

ABSTRACT

Technology has become an indispensable assistant to our life as well as industrial and everyday life penetration. For this reason, many state-of-the-art projects have been started to be used by the schools in the schools in accordance with their own projects. All of these technological devices act as electromagnetic radiation sources at the same time. In this study, it is aimed to take measurements of electromagnetic pollution in two computer

classes which are present in Ordu University Unye Vocational School which is selected as

pilot. These measurements will be in the form of 4 different measurements, once in the

absence of classes and once in use, and the differences between these measurements will be

assessed. As a result of this evaluation, it is aimed to calculate how much contribution of

computers existing in computer classes to the levels of electromagnetic pollution in the

environment of use.

Keywords: Electromagnetic radiation, measurement, student, vocational school ,computer

Murat Cem BOZKURT Gökhan Alper FİGEN


Ünye Meslek Yüksekokulu, Akkuş Meslek Yüksekokulu,

Ordu-Türkiye, Ordu-Türkiye,





Fizyoterapistlerin Çalıştıkları Kurumlarındaki Diğer Sağlık Çalışanları İle İletişim

Sorunlarının Araştırılması

Investigation of Communication Problems with Other Healthcare Workers in Physiotherapists' Work

Institutions

ÖZET

Bu çalışmanın amacı, rehabilitasyon ekibi içerisinde yer alan meslek grupları ile fizyoterapistler

arasındaki iletişim sorunlarını araştırmaktı. Çalışmaya İstanbul’daki eğitim araştırma, üniversite

hastanesi, özel hastane ve özel eğitim merkezlerinde çalışan 39 fizyoterapist katıldı. Verilerin

toplanmasında, oluşturduğumuz ‘Fizyoterapistlerin Diğer Sağlık Çalışanlarıyla İletişim Sorunlarını

Belirleme Anketi’ kullanıldı. Çalışmaya katılan fizyoterapistlerin %56,4’nün diğer sağlık çalışanlarıyla

iletişim problemlerinin olduğunu bulundu. Sağlık merkezlerinde hastalara etkili, kaliteli bir

rehabilitasyon ve sağlık hizmeti sunulması için belirlenen bu iletişim sorunların aşılması önem

arzetmektedir.

Anahtar Kelimeler: Fizyoterapist, rehabilitasyon ekibi, ekip çalışması, iletişim kurma

ABSTRACT

The aim of this study was to investigate the communication problems between occupational groups

and physiotherapists in the rehabilitation team. 39 physiotherapists working in educational research,

university hospital, private hospital and special education centers in Istanbul participated in the study.

In the gathering of the data, we used the 'Questionnaire of Physiotherapists to Determine

Communication Problems with Other Healthcare Workers'. 56.4% of the physiotherapists who

participated in the study found that they had communication problems with other health workers. It

is important to overcome these communication problems that are determined to provide quality

rehabilitation and health care services in health centers.

Keywords: Physiotherapist, rehabilitation team, team work, communication

Zeynal YASACI Rüstem MUSTAFAOĞLU Derya ÇELİK

Harran Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi,

Sağlık Bilimleri Fakültesi, Sağlık Bil. Fak., Fiz. ve Reh. B. Sağlık Bilimleri Fakültesi,

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon B., Nöro. Fizyoterapi ve Reh. ABD., Fizyoterapi ve Rehabilitasyon B.,

İSTANBUL ŞANLIURFA İSTANBUL






Salıpazarı İlçesinde Doğal Olarak Yayılış Gösteren Bazı Yenilebilir Bitkilerin

Karakteristik Özelliklerinin İncelenmesi Üzerine Araştırma

Research on the Investigation of Characteristic Features of Some Edible Plants Naturally

Spreading in Salıpazarı District, Samsun

ÖZET

İnsan kaynaklı pek çok çevre problemi küresel ısınma olgusu beraberinde biyolojik çeşitlilik kavramının

önem kazanmasına sebep olmuştur. Günümüzde hızlı nüfus artışı, beraberinde sürekli artış gösteren

şehirleşmeyi ve biyolojik kaynaklar üzerindeki baskıyı ortaya çıkarmaktadır. Bu baskı bitki gen

kaynaklarının azalmasına ve hızla kaybolmasına sebep olmaktadır. Yabani bitkilerle ilgili sahip

olduğumuz kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için, tür ve çeşitlerimizin

kayıt altına alınması oldukça önemli bir konudur.

Eylül 2015 - Ağustos 2016 dönemini kapsayan bu çalışma, Samsun Salıpazarı ilçesinde doğal olarak

yetişen ve halk tarafından sebze olarak tüketilen Stellaria media subsp. media L., Alcea apterocarpa

BOISS., Rumex crispus L., Taraxacum buttleri VAN SOEST, Urtica dioica L., Trachystemon orientalis L.,

Oenanthe pimpinelloides L., Smilax excelsa L., Capsella bursa-pastoris L., Aegopodium podagraria L.,

Arum italicum MILLER, Ornithogalum sigmoideum FREYN ET. SINT. ve Amaranthus retroflexus L.

türlerinin taksonomik isimleri, yerel isimleri, kullanım şekilleri, toplandığı lokasyonların koordinatları

ve yükseklikleri kaydedildi. Daha sonra bu türlerin karakterizasyonları için yaprak uzunluğu (cm),

yaprak eni (cm), yaprak şekil indeksi (uzunluk/en), yaprak kalınlığı (mm), yaprak sap uzunluğu (cm) ve

yaprak sap kalınlığı (mm), yaprak damarlanma şekli, yaprak şekli, çiçek rengi, tohum şekli, eni, boyu ve

oranı belirlenmiştir.

Yürütmüş olduğumuz bu çalışmada elde edilen veriler bölgenin ekolojik şartlarına uygun ekojik isteğe

sahip türlerin geliştirmiş oldukları adaptasyon süreçlerinde edinmiş oldukları karakteristik özellikler

belirlenerek literatüre katkı sağlanmıştır. Yine aynı şekilde Salıpazarı ilçesinde yapılan ilk çalışma olması

nedeniyle ilçede bulunan yenilebilir otlarların karekterizasyonu ve özelliklerinin belirlenmesi ile bir

envanter oluşturmasının yanında yenilebilir yabani bitki türleri ile ilgili yapılacak ıslah ve kültüre alınma

çalışmaları için veri tabanı oluşturmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Biyolojik çeşitlilik, Salıpazarı, yabani sebze.

ABSTRACT

Many human related environmental problems cause global warming, which in turn causes the concept

of biodiversity to become more important. At the present time, rapid popul ation growth finds out

Esra DEMİR Arş. Gör. Ondokuz Mayıs

Üniversitesi,

Türkiye

esra-aslı[email protected]

Harun ÖZER

Assoc. Prof. Ondokuz

Mayıs Üniversitesi,

Türkiye

[email protected]

Hakan YILMAZ Assoc. Prof. Ordu

Üniversitesi,

Türkiye

[email protected]

Hamdi Güray KUTBAY

Prof. Ondokuz Mayıs

Üniversitesi,

Türkiye

[email protected]

http://tureng.com/tr/turkce-ingilizce/district

mailto:esra-aslı[email protected]




urbanization and the pressure on biological resources. This pressure causes plant gene sources to

decrease and disappear rapidly. The registration of our species and varieties is a very important issue

so that the cultural heritage we have about wild plants can be preserved and transferred to future

generations.

In the present study recorded characteristcs as taxonomic names, local names, usage, coordinates and

altitudes collected locations of naturally spread and consumed vegetables species as Stellaria media

subsp. media L., Alcea apterocarpa BOISS., Rumex crispus L., Taraxacum buttleri VAN SOEST, Urtica

dioica L., Trachystemon orientalis L., Oenanthe pimpinelloides L., Smilax excelsa L., Capsella bursa-

pastoris L., Aegopodium podagraria L., Arum italicum MILLER, Ornithogalum sigmoideum FREYN ET.

SINT. ve Amaranthus retroflexus L. during September 2015 to August 2016 in Samsun Salıpazarı. Then

leaf length (cm), leaf width (cm), leaf shape index (length / width), leaf thickness (mm), leaf stem length

(cm) and leaf stem thickness (mm) , Leaf shape, flower color, seed shape, width, height and ratio were

determined.

In this study, we have identified the characteristic features of the adaptation process of the species

that have ecological needs in accordance with the ecological conditions of the data region and

contributed to the literature. Due to the fact that it is the first study in Salıpazarı district, it creates an

inventory with the characterization and feature of the edible wild plants in the district, as well as a

database for improvement and cultivation studies on edible wild plant species.

Keywords: Biodiversity, Salipazari, wild vegetable


Tahrip edilmemiş ve Pinus pinaster Ait. plantasyonu yapılmış ormanlarda

simpatrik yayılış gösteren Arbutus unedo L. ve Rhododendron ponticum L.

türlerinin yaprak rezorbsiyon kullanım verimliliklerinin incelenmesi

Investigation of the leaf resorption use efficiencies of Arbutus unedo L. and Rhododendron ponticum L. species showing

sympatric distribution in undisturbed and Pinus pinaster Ait. planted forests

ÖZET

Farklı fitocoğrafik bölgelere ait bitkiler, tarihsel ve evrimsel nedenlere bağlı olarak simpatrik olarak yayılış gösterebilir. Orta Karadeniz Bölgesinde Sirkumboreal ve Akdeniz kökenli çok sayıda tür karışık olarak bulunmaktadır. Pek çok orman ekosistemi azot ve fosfor gibi büyüme sınırlayıcı makro besin elementleri içeren topraklarla karakterize edilmektedir. Yaprak besin içerikleri, ağaç bireylerinin, meşcerelerin ve plantasyonların besin durumunun belirlenmesinde potansiyel olarak kullanılan bir indikatördür. Rezorbsiyon (geri emilim), ağaç ve çalıların yapraklarının senesense uğramadan önce besin elementlerinin önemli bir kısmını dayanıklı dokulara transfer etmesi olayına denir. Yapraklardan besin rezorbsiyonu, besin elementlerinin yaprak dökülmesiyle kaybolmasını engelleyerek yeniden kullanılmasını sağlar. Bu mekanizma ile bitkiler, depo besin elementlerini verimsiz koşullarda da kullanarak gelişimlerini devam ettirebilirler. Besin ekonomisi, bitki performansının önemli bir belirleyicisidir. Besin maddesi kullanım verimliliği, türlerin kaynak kullanımı ve bu türlerin toprak besin elementi içeriğine bağlılığındaki varyasyonları tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Besin elementlerinin rezorbsiyonu, hem tür ve hem de populasyon düzeyinde önemli bir koruma mekanizmasıdır.

Bu çalışmada, Orta Karadeniz bölgesinde yer alan ve yükseklik, yön ve anakaya bakımından birbirine oldukça benzer, P. Pinaster Ait. plantasyonu yapılmış çam ormanı ve süksesyon aşamasında tahrip edilmeden doğal olarak yetişmiş orman olmak üzere iki farklı lokalite seçilmiştir. Her iki lokalitede de simpatrik olarak yayılış gösteren Sirkumboreal kökenli Rhododendron ponticum L. ve Akdeniz kökenli Arbutus unedo L. herdem yeşil çalı türleri seçilmiştir. Bu türlerin 2011 yılı sürgünlerinden yaprak örneklemeleri yapılarak N ve P rezorbsiyon kullanım verimlilikleri hesaplanmıştır. Her iki lokalitede türler karşılaştırıldığında tahrip edilmiş P.pinaster plantasyonu yapılmış ormanda türler arasında önemli Rezorbsiyon kullanım verimliliği yönünden önemli fark bulunmuştur. Doğal ormanda bulunan türlerin N ve P rezorbsiyon kullanım verimlilikleri P.pinaster ormanına göre daha yüksek bulunmuştur. Lokalitelere göre karşılaştırıldığında ise Doğal ve P.pinaster plantasyonu yapılmış ormanda bulunan A.unedo bireyleri arasında, N ve P rezorbsiyon kullanım verimliliği yönünden önemli fark bulunmuşken R.ponticum’da ise N ve P rezorbsiyon kullanım verimliliği yönünden önemli fark bulunmuştur. A.unedo’nun doğal ormandaki N rezorbsiyon kullanım verimliliği %68.11, P. pinaster ormanında %60.21 bulunmuşken R.ponticum’un doğal ormandaki rezorbsiyon kullanım verimliliği değeri %63.93, P.pinaster ormanında %59.96 bulunmuştur.

Hakan YILMAZ Yrd.Doç.Dr Ordu Üniversitesi,

Türkiye

[email protected]

Hamdi Güray KUTBAY

Prof.Dr. Ondokuz Mayıs

Üniversitesi,

Türkiye

[email protected]

Burak SÜRMEN

Arş.Gör. Karamanoğlu Mehmetbey

Üniversitesi,

Türkiye

[email protected]




Çalışmamızda ele alınan türler arasında rezorbsiyon kullanım verimliliği yönünden istatistiksel yönden önemli farklar bulunmuştur. Bu farklılıklar, plantasyon uygulamalarının bitkilerin besin kullanım stratejilerini önemli derecede etkileyebileceğini göstermektedir. Rezorbsiyon kullanım verimliliği yönünden aynı alanda bulunan türler arasında farklılıklar olduğu ve türlerin farklı rezorbsiyon

stratejileri geliştirdiği görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Rezorbsiyon, Tahribat, Besin elementi, Arbutus unedo, Rhododendron ponticum

ABSTARCT

Plants from different phytogeographic regions may show sympathetic distribution depending on

historical and evolutionary reasons. In Central BlackSea, there are many mixed species of CircumBoreal

and Mediterranean origin. Many forest ecosystems are characterized by soils containing growth

limiting macro nutrients such as nitrogen and phosphorus. Leaf nutrient content is an indicator

potentially used in determining the nutritional status of tree individuals, stands, and plantations.

Resorption is the transfer of a significant portion of the nutrients to permanent tissues before the aging

of trees and foliage leaves. The nutrient resorption from the leaves allows the nutrients to be reused,

preventing them from being lost by leaf shedding. The nutrient economy is an important determinant

of plant performance. The use of nutrients is a concept used to describe variations in use efficiency,

resource use of species and their dependence on soil nutrient content. Resorption of nutrients is an important protection mechanism at both species and population level.

In this study, two different localities were selected in the Central BlackSea, which are quite similar to

each other: Pinus pinaster Ait. planted forest and undisturbed forest. As sympatrically distributed

Rhododendron ponticum L. of CircumBoreal origin and Arbutus unedo L. of Mediterranean origin

evergreen shrub species were selected in both localities. Leaf samples were taken from 2011 shoots

of these species and N and P resorption use efficiencies (RE) were calculated. Compared to the species

in both localities, there was a significant difference in terms of RE between the species in the P.pinaster

forest that was disturbed. NRE and PRE of undisturbed forest species are higher than P.pinaster forest.

When compared to localities, there was a significant difference between NRE and PRE between

A.unedo individuals in undisturbed and P.pinaster forest and R.ponticum in NRE and PRE. NRE of

A.unedo in undisturbed forest was determined as 68.11%, 60.21% in P.pinaster forest. RE of

R.ponticum was determined as 63.33% in undisturbed forest and 59.96% in P.pinaster forest.

Significant differences were found statistically in terms of RE between the species studied in this paper.

These differences indicate that plantation applications can significantly effect the nutrient use

strategies of plants. It has been determined that there are differences between resident species in

terms of RE and that species develop different resorption strategies. It has been determined that there

are differences between sympatric species in terms of RE and that species develop different resorption strategies.

Keywords: Resorption, Disturbance, Nutrient element, Arbutus unedo, Rhododendron ponticum


Eskişehir’in Yeniden Yapılanma Sürecinde Bir Restorasyon Örneği: Porsuk Otel

A Restoration Example during Reconstruction Process of Eskisehir : Porsuk Hotel

ÖZET

Eskişehir`de (Doryleaum) ilk yerleşim M.Ö.3500 yıllarına dayanır. Şehir Hititlerin, Friglerin, Perslerin,

Romalıların, Bizanslıların, Selçukluların ve Osmanlıların hâkimiyetine geçmiştir. Milli Mücadelede

önemli bir yere sahip olan il, Kurtuluş Savaşının ardından önemli gelişmeler yaşamıştır. Berlin-Bağdat

Demiryolunun Eskişehir’den geçmesi, sanayi alanında yapılan yatırımlar, bu gelişmelerden bazılarıdır.

1925 yılında il ve ardından 1993 yılında Büyükşehir olarak gelişmiştir (1). Frig, Hitit, Roma, Bizans,

Germiyanlı, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait tarihsel bölge ve anıtlara ek olarak çeşitli

rekreasyon alanlarını da barındırmaktadır. 2012 yılında UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi’nde

yer alan Odun Pazarı Tarihi Kent Merkezi, kentin cazibe merkezi olmasında etkin rol oynamıştır. İlde kurulan Anadolu Üniversitesi ile OsmanGazi Üniversitesi kenti yepyeni bir kimliğe büründürmüştür.

Eskişehir’de sanayi ve sanat alanlarında yapılan gelişmelere paralel olarak şehre gelenlerin konaklama ihtiyacını karşılamak üzere 1930 yılında Porsuk Çayı kıyısında “Büyük Porsuk Otel”i kullanıma açılmıştır. Yapıldığı dönemde lüks sayılan bu otel pek çok devlet adamını, iş adamını, yazar ve sanatçı ağırlanmıştır (2). Daha sonra “Porsuk Turing Klöp Otel” olarak adlandırılan Otel 1940 yılında Eskişehir Belediyesi’ne devredilmiştir. Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi Yapıları arasında değerlendirilen bina 1996 yılında Tepebaşı Belediyesine hizmet vermeye başlamıştır. 2011 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca özüne uygun olarak restore edilmiş ve 1 Eylül 2015 tarihinde “Porsuk Thermal Boutique Hotel” adıyla ve 32 odası ile hizmet vermeye başlamıştır.

Eskişehir’de yer alan Porsuk Thermal Boutique Hoteli yapımından günümüze değin geçirdiği değişiklikleri incelemek ve günümüzdeki kullanımı ile ilgili yaşanan sorunlarını belirleyerek çözüm önerilerinde bulunmaktır.

Bu çalışmada, Eskişehir’in turizm tarihine katkı sağlamış olan Porsuk Oteli, kurum tarihi açısından incelenmiştir.

Araştırmada, birincil ve ikincil kaynaklardan yararlanılarak nitel bir çalışma gerçekleştirilmiştir.

Cumhuriyet’in ilk yıllarına şahitlik eden ve yıl lar geçmesine rağmen halen ayakta kalan Porsuk Oteli

özüne dönünceye değin farklı amaçlarla kullanılmıştır. Belediye Binası olarak yıllarca Eskişehir halkına

hizmet etmiştir. Artan şehir nüfusu, şehrin değişen demografik özellikleri ile yaşayanların şehirden

beklentilerine göre yeni bir kimliğe bürünen Eskişehir’de geçmiş tarihi yaşatma düşüncesini de

hedefleyerek yeniden otel haline dönüştürülmüştür. Geçmişi günümüze taşıyan bu yapının restorasyon

çalışmaları özüne uygun olarak yapılması mutluluk ve heyecan vericidir. Ancak, kentteki nüfus artışı ve

büyükşehir olmanın getirdiği yeni düzenlemeler sonucunda otelin bulunduğu bölgede yoğun bir araç

Nalan KALKAN Hacettepe Üniversitesi

Başkent OSB Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Ankara-Türkiye,

[email protected]


trafiği yaşanmaktadır. Fiziki konumu nedeni ile otelde kapalı otopark olmaması ve açık otopark alanının

çok sınırlı olması nedeni ile otel müşterileri otopark konusunda sıkıntılar yaşanmakta ve bunun sonucunda fazlaca tercih edilmemektedir.

Eskişehir’de Cumhuriyet Döneminin izlerini yaşatan ve şehrin simgelerinden sayılan Porsuk Thermal

Boutique Hotel’n otopark sorunu acil olarak çözülmelidir.

Anahtar kelimeler: Eskişehir’in yeniden yapılandırılması, Eskişehir Porsuk Otel, restorasyon,

ABSTRACT

The first habitants of Eskisehir (Doryleaum) inhabited the area in 3500 BC. The city was ruled by Hitites,

Phrygians, Persians, Romans, Byzantines, Seljuks and Ottomans. Being one of the most important

provinces of National Struggle, it has undergone many important progressions after the National War

of Independence. A few examples of this progress include investments on industry, the crossing of

Berlin-Baghdad railway from Eskisehir. Eskisehir became a city in 1925 and after that it became

metropolis in 1993(1). The city harbors historical areas and monuments that belong to Phrygians,

Hitites, Romans, Byzantines, Germiyans, Seljuks, Ottomans early republican period as well as a variety

of recreation areas. In 2012 the Odunpazari Ancient City Center which is in the UNESCO’s World

Heritage List played a major role of the city’s becoming centre of attraction. Foundations of Anadolu

University and Osman Gazi University made the city even more powerful.

After advancements in industry and art in Eskisehir which arouse interest to city, The Grand Porsuk

Hotel near Porsuk River came into service in order to meet the accomodation needs of the comers and

visitors in 1930. The hotel was considered to be luxury for its time it hosted many politicians,

businessmen, authors and artists (2). It was renamed as “Porsuk Turing Club Hotel” and it was handed

over to Eskisehir Municipality. The building which is one of the First National Architecture Structures

started to serve as municipality building for Tepebasi Municipality in 1996. In 2011 it was restored by

Ministry of Tourism without altering its original appearance and in September 2015 it again started to serve as hotel under the name “Porsuk Thermal Boutique Hotel” with 32 rooms.

The aim of the study is to examine the changes that the Porsuk Thermal Boutieque Hotel has undergone since its establishment and to make suggestions by specifying the problems it has.

In this study the Porsuk Hotel which contributed greatly in Eskisehir’s tourism history is excamined historically. A qualitative approach is implemented by using primary and secondary sources.

The Porsuk Hotel which endured many years from first years of republic to today served many different

purposes during that period. It has served as a municipality building to residents of Eskisehir for

decades. In order to relive the history and perfectly blend in with the changing demographi c changes

in Eskisehir , it is restored to serve as a hotel again. The restoration of such an important historical

building that brings the past to present is pleasing and exciting. However, there is intense car traffic

near the hotel due to increase in population and new regulations that being a metropolis brings.

Because of its physcial location there is no parking garage near hotel and the area offers a very limited

amount of parking space which causes problems to its customers. As a result the hotel is not preferred by visitors as it used to be.

The parking problem of the Porsuk Thermal Boutique Hotel which is a living history and one of the symbols of the city needs to be solved as soon as possible.

Keywords: Reconstruction of Eskisehir, Eskisehir Porsuk Hotel, Restoration


Afetler Sonrası Oluşturulan Geçici Yerleşimlerin Ergonomik Özellikleri

Ergonomic Features of Temporary Shelters Built After Disasters

ÖZET İnsanoğlu geçmişten günümüze kadar, hayatta kalabilmek ve az zarar görmek amacı ile hertürlü afetle,

sürekli bir mücadele halindedir. Bu nedenle korunma, önlem ve iyileştirme amaçlı teknolojiler

üretmektedir. Tabiki; ürettiği, tasarladığı her türlü alet ve donanımın insanın boyutlarına, psikolojisine,

kültürüne, bilişsel özellik ve kapasitesine uygun olması gerekir. Yapılan bir işin insanlaştırılmasında

ergonominin yadsınamaz bir önemi vardır. Geçmişten günümüze Anadolu’da birçok afet meydana

gelmiştir. İnsanlar, bu afetler sonucu, büyük can kayıpları, göçler, salgın hastalıklar ve benzeri olumsuz

durumlarla karşı karşıya kalmışlardır. Afetlerin etkilerini azaltmak ve en aza indirgemek için ise; büyük

çabalar harcamıştır. Afet yönetim döngüsü içerisinde, afet sonrası afetzedelerin ivedilikle eski sosyal

hayatlarına kavuşabilmeleri için, iyileştirme çalışmalarının efektif ve hızlı birşekilde yapılması

gerekmektedir. Kalıcı yerleşim alanlarına geçişten önce, geçici yerleşimin sağlanması gerekmektedir.

Bu tür yeleşim yerleri için çadır alanları ve konteynırlar da bir seçenektir. Çadır ve konteynırların

tasarımı ve üretimi gerek teknolojik gerekse sosyolojik açıdan önemli bir uzmanlık gerektirmektedir.

Aksi takdir de bu geçici yaşam alanları ikincil bir afete sebebiyet verebilir. Ergonomik tasarımlar insanın

olası rahatsızlık ve kazalara maruz kalmasını minimize eder.

Bu araştırmanın amacı, afetler sonucu oluşturulan bu yaşam alanlarının ergonomik özelliklerinin neler

olması gerektiğini ortaya koymaktır.

Anahtar kelimeler: afet sonrası geçici barınma, ergonomik tasarım, afet risk azaltma

ABSTRACT Humans are in constant struggle with all kinds of disasters with the purpose of being able to survive

and suffer little from past to present. For this reason, human produces technologies for protection,

prevention and recovery. Of course; all the tools and equipment that it produces and designs must

conform to the dimensions of man, psychology, culture, cognitive property and capacity. Ergonomics

Timur GÜLTEKİN Nehir VAROL

Ankara Üniversitesi, Ankara Üniversitesi,

Prof. Dr., Antropoloji Bölümü, Yrd. Doç. Dr., Beypazarı MYO, Acil Durum ve Afet Yön. B.,




is an undeniable preoccupation in humanizing a work. Many disasters have been happening in Anatolia

from day to day. People have been faced with such disasters as life and economic loss, migration,

epidemics, and so on. Humans spend alot of efforts, in order to make disaster risk reduction and reduce

the effects of disasters. In the disaster management cycle, it is necessary to carry out the rehabilitation

works effectively and quickly so that the disaster victims can get their previous social lives immediately.

Temporary shelters must be provided before moving to permanent settlement areas. Tent sites and

containers are also an option for temporary settlements. The design and ergonomy of tents and

containers requires both technological and sociological considerations. Otherwise, these temporary

shelters can cause a secondary disasters. Ergonomic designs minimize human exposure to accidents

and accidents.

The purpose of this study is to show what should be the ergonomic features of temporary shelters

built after disasters.

Keywords: Temporary shelters, ergonomic design, disaster risk reduction reduction


ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOKKÜLTÜRLÜLÜK VE ÇOKKÜLTÜRLÜ EĞİTİME

YÖNELİK ALGILARININ İNCELENMESİ

INVESTIGATION OF THE RELATIONSHIP BETWEEN TEACHER'S CANDIDATES AND THE MULTIPLEXITY AND MULTI-CULTURAL EDUCATION

ÖZET

Bu çalışmada, sınıf öğretmenliği ve okul öncesi öğretmenliği okuyan öğretmen adaylarının çok

kültürlülük ve çok kültürlü eğitime yönelik tutumlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Günümüzde

önemli konu başlıklarından biri olan çokkültürlülükle ilgili araştırmaların önemli olduğu vurgulanırken

çokkültürlü toplumlarda çokkültürlü eğitimin de önemliliği üzerinde durulmaktadır. Bu açıdan

programlarda yer alan bu kavramların eğitim öğretime aktarılmasında önemli rol oynayan

öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının tutumlarının incelenmesi önem arz etmektedir.

Araştırma nitel araştırma yöntemi çerçevesinde, durum çalışması deseni kullanılarak planlanmıştır.

Araştırma, Prizren Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği ve Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü’nde okuyan

20’si bayan, 6’sı erkek olmak üzere 26 öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırma verileri görüşme tekniği

kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmadan elde edilen veriler içerik analizi yapılarak belirli kod ve

temalar altında toplanmıştır. Verilerin analizi sonucunda ise öğretmen adaylarının çokkültürlülük ve

çokkültürlü eğitim kavramlarıyla ilgili doğru öğrenmelere sahip oldukları, çok az bir kısmının yanlış

öğrenmelere sahip olduğu gözlenmiştir. Ayrıca çokkültürlülükle ilgili tutumlarının hem olumlu hem de

olumsuz olduğu tespit edilmiştir. Bu doğrultuda öğretmen adaylarının çokkültürlülük ve çokkültürlü

eğitim ile ilgili mesleki eğitim sürecinde bir eğitim almalarının faydalı olabileceği düşünülmektedir.

Çokkültürlülük ve çokkültürlü eğitim uygulamalarına yönelik planlanacak çalışmaların daha geniş bir

öğrenci kitlesi ile anket uygulanarak yapılması, farklı değişkenlerin de eklenerek gerçekleştirilmesi

konunun farklı açılardan değerlendirilebilmesine imkân sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca bu gibi

araştırmaların konuyla ilgili literatürün zenginleşmesi açısından da fayda sağlayacağı öngörülmektedir.

Anahtar Kelimeler: çokkültürlülük, çokkültürlü eğitim, tutum, öğretmen adayı.

ABSTRACT

In this study, it is aimed to examine the attitudes of multiculturalism and multicultural education to

teacher candidates who read classroom teacher and preschool teacher. While emphasizing the

Serdan KERVAN Ertan Yesari HASTÜRK Prizren Üniversitesi Hacettepe Üniversitesi Dr., Dr., Hacettepe ASO 1. OSB MYO



importance of research on multiculturalism, which is one of the important topics today, emphasizing

the importance of multicultural education in multicultural societies is emphasized. In this respect, it is

important to examine the attitudes of teachers and prospective teachers who play an important role

in transferring these concepts to the teaching and learning of the programs. Research is planned

within the framework of qualitative research methodology, using case study design. The research was

conducted with 26 students, 20 female students and 6 male students, who attended Prizren University

Classroom Teaching and Preschool Teaching Department. The research data were obtained using the

interview technique. The data obtained from the research were collected under specific codes and

themes by analyzing the content. As a result of the analysis of the data, it has been observed that the

teacher candidates have the correct learning about the concepts of multiculturalism and multicultural

education, and very few have the wrong learning. In addition, it has been determined that attitudes

towards multiculturalism are both positive and negative. In this respect, it is thought that it is beneficial

for the prospective teachers to receive training in the vocational education process relate d to

multiculturalism and multicultural education. It is thought that the studies to be planned for

multiculturalism and multicultural education applications will be made by applying a wider student

population and questionnaires, allowing different variables to be added and evaluated from different

angles. It is also envisaged that such research will also benefit from the enrichment of the relevant

literature.

Keywords: multiculturalism, multicultural education, attitude, teacher candidate.


CORRELATION RELATIONSHIP BETWEEN THE INTEREST RATE AND FOREIGN CURRENCY

Abstract

In this study, correlations between exchange rate and interest rate are discussed. Relations between the exchange rate and the interest rate in the European Union using the 20002016 period data were analysed by the VAR method. According to the findings of the study, the variables are affected both by their own values and by the shocks that occur in other variables. But exchange rates are more extrinsic than interest rates. The effect of exchange rate changes on interest rate is high. For this reason, in order to stabilize the interest rates, dry stability is one of the important factors. Moreover, the effect of increased risk premium due to public borrowing on interest rates is also seen.

Keywords: Exchange Rate, Interest Rate, Public Deficits, Vector Autoregressive Model, Panel Data.

Luan VARDARI Dena ARAPI Prizren “UKSHIN HOTI”Üniversity USAID, Faculty of Economics, Prizren General Court,





Acrida anatolica ve Parapholidoptera spinulosa (ORTHOPTERA) TÜRLERİNDE SİNDİRİM SİSTEMİ’NİN ANATOMİK VE HİSTOLOJİK YAPISININ

IŞIK MİKROSKOBUNDA KARŞILAŞTIRMALI OLARAK ARAŞTIRILMASI COMPARATIVE INVESTIGATION OF ANATOMICAL AND HISTOLOGICAL STRUCTURE

OF DIGESTIVE SYSTEMS OF Acrida anatolica AND Parapholidoptera spinulosa (ORTHOPTERA) IN LIGHT MICROSCOPY

ÖZET

Acrida anatolica ve Parapholidoptera spinulosa, aynı familyada iki farklı tür olan göçücü çekirgeler olup tarım zararlısıdırlar. Geniş alanlara sürüler halinde yayılıp ya da göç ederek zarara neden olmaktadırlar. Acrida anatolica’nın kuvvetli, çiğneyici ağız parçaları temel böcek ağız tipi olarak kabu l edilmekte olup, bitki ile beslendiğinden dolayı mandibul iyi gelişmiştir, otçul bir tür olarak tanımlanmaktadır. Etçil bir tür olarak Parapholidoptera spinulosa’nın kuvvetli çiğneyici midesi bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı farklı besin kaynakları kullanan bu türlerin sindirim kanallarının yapılarının karşılaştırmalı olarak incelenerek, ışık mikroskobu ile değerlendirilmesidir. Sindirim kanalı ön bağırsak, orta bağırsak, son bağırsak olmak üzere üç kısma ayrılmaktadır. Ön bağırsak sindirim kanalının en kısa bölümünü oluşturur, dışta halkasal ve boyuna kaslar, bağ doku ve içeride prizmatik epitel ve granüler yapılar ve peritrofik membranı da barındırmaktadır. Kör barsak da bu bölümde bulunur. Son bağırsak ileum, kolon ve rektumdan oluşmaktadır. Materyal üniversite kampüs alanından toplanmıştır. Hazırlanan uygun ortamlarda buğday, ayrık otu, taze çimlerle ve diğer böceklerle beslenme sağlanmıştır. Diseksiyon işlemi sırasında sindirim kanalı çıkarılarak tamponlanmış nötral formalin çözeltisinde 24 saat bekletilerek tespit işlemi tamamlanmıştır. Histolojik takip işlemlerinden sonra, kesitler periyodik asit Schiff (PAS), hematoksilen-eosin (H-E) ve Masson’un üçlü boyaması ile boyama yapılarak sindirim kanalı karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Ön bağırsak, orta bağırsak ve son bağırsak, peritrofik membran, epitel doku, hücre boyutu, çekirdek büyüklüğü, halkasal ve uzun kaslar, bağ doku, rejeneratif hücreler (kök hücre) ve hücresel çeşitlilik yönünden değerlendirilmiştir. Çekirge histolojisi ve embriyolojisinin bilinmesinin, çekirgeler ile daha etkili mücadelenin sağlanmasına, mücadelede kullanılacak tarım ilaçlarının geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.

Anahtar Kelimeler: Çekirge; Sindirim kanalı; Histoloji; Beslenme özellikleri; Kök hücre.

ABSTRACT

Acrida anatolica and Parapholidoptera spinulosa are two different species of migratory caterpiller in the same family and both are threats to agriculture. They cause harm by migrating and by spreading

Banu EREN Fatih BAŞAR Sevcan MERCAN

Ondokuz Mayis University Ondokuz Mayis University Ondokuz Mayis University *Burcu DEMİREL YILMAZ Dilek SAĞIR Zafer EREN

Ordu University Sinop University Ondokuz Mayis University

*Corresponding Author: [email protected]


wide areas. Acrida anatolica is herbivorous, the strong chewy mouth part, mandibula, is considered to be the basic insect mouth type. As a carnivorous species, Parapholidoptera spinulosa has a strong chewing gut. The purpose of this study is to compare the structures of the digestive tracts of these species by light microscopy. The digestive tract is divided into three parts, the foregut, midgut, and the hindgut. The foregut is the shortest part, which also contains the external circular and longitudinal muscles, connective tissue, prismatic epithelium, granular structures and peritrophic membrane. The caeceum is also found in this portion. The material was collected from the university campus and special environments were prepared and they were fed with wheat, couch grass, fresh grass and with different insects. During the dissection process, the digestive tract was removed and tissues were fixed with 10% buffered neutral formalin solution for 24 hours. After routine histological prosedures, the sections were stained with periodic acid Schiff (PAS), hematoxylen-eosin (H-E) and Masson’s triple staining. Foregut, midgut and hindgut were comparatively examined in terms of peritrophic membrane, epithelial tissue, cell size, nucleus size, circular and longitudinal muscles, connective tissue, regenerative cells (stem cells) and cellular diversity. The knowledge of grasshopper histology and embryology will contribute to the development of more efficient fighting with grasshopers and the development of agricultural plant protection products.

Keywords: Grasshoppers; Digestive tract; Histology; Nutrient sources; Stem cells.


EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK ÜZERE BİR CNC ROUTER TEZGAHI TASARIMI

VE İMALATI

CNC ROUTER MACHINE DESIGN AND MANUFACTURING FOR EDUCATIONAL PURPOSES

ÖZET

Bilgisayar destekli sayısal kontrol anlamına gelen CNC (Computer Numerical Control) tezgahları, üzerine montaj edilmiş bir bilgisayar aracılığı ile programlanarak otomatik olarak işleme yapan makinelerdir. Endüstride farklı işlemler için kullanılan CNC Torna, CNC Freze, CNC Matkap, CNC Pres, CNC taşlama …vb gibi bir çok tezgah vardır. İmalat sektöründe çok önemli bir yeri olan bu tezgahları günümüzde etkin bir şekilde kullanabilecek operatörlere ihtiyaç vardır. Üniversitelerin meslek yüksekokullarının ve fakültelerinin makine bölümlerindeki imalat işlemleri ve imal usulleri gibi derslerinde tezgahın programlanması ve kullanımı ile ilgili uygulamalı eğitim verilmesi gerekmektedir. Fakat bir çok okul bu tip tezgahları, gerek yüksek maliyetlerden gerekse de atölyelerin fiziki alanlarının yetersizliğinden dolayı satın alamamaktadır. Bu çalışmada, üniversitelerin makine bölümlerinde eğitim amaçlı kullanılmak üzere kompakt ve taşınabilir bir CNC router tezgahı tasarlanmış ve imalatı gerçekleştirilmiştir. Değişik geometriye sahip farklı türdeki parçalar hem CNC router tezgahında hem de endüstriyel tipte bir CNC dik işleme tezgahında işlenmiştir. Her iki tezgahtan elde edilen iş parçalarının ölçüleri kontrol edilerek CNC router tezgahının hassasiyet kontrolleri yapılmıştır. Ve böylece öğrencilere 3 eksenli işleme mantığının güvenilir bir şekilde ve düşük maliyetli bir eğitim materyali ile anlatılabilmesi sağlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: CNC router, Dik işleme merkezi, Üç eksenli doğrusal hareket

ABSTRACT

CNC (Computer Numerical Control) machines, which means computer aided numerical control, are machines that are programmed and processed automatically by means of a computer installed on it.

Cem BOĞA Mahir C. KAÇAR

Yrd. Doç. Dr., Öğr. Gör.,

Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Çukurova Üniversitesi Adana M.Y.O.

Mühendislik Fakültesi Makine Müh. Elektronik ve Otomasyon Böl.

[email protected] Elektronik Haberleşme Teknolojisi Programı,

[email protected]

Z. Hakan AKPOLAT Kerimcan ZEREYALP

Prof. Dr., Yüksek Lisans Öğr.,

Fırat Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi

Mekatronik Mühendisliği Bölümü, Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü,






There are many machines such as CNC Lathe, CNC Milling, CNC Drill, CNC Press, CNC Grinding ... etc which are used for different operations in the industry. There is a need for operators who can use these machines, which have a very important place in the manufacturing sector, effectively today. Applied training about the programming and use of the machine is required in the courses such as manufacturing operations and manufacturing methods of the vocational schools and faculties of the universities. However, many schools can not buy these types of machines because of the high costs, but due to the lack of physical areas of the workshops. In this study, a compact and portable CNC router machine was designed and manufactured for training purposes in the mechanical departments of the universities. Different types of parts with different geometries are machined both on the CNC router machine and on an industrial type CNC vertical machining center. The accuracy of the CNC router machine was checked by controlling the measurements of the workpieces obtained from both machines. And so it is ensured that students can be told about the 3-axis machining logic reliably and with low cost training material.

Keywords: CNC router, Vertical machining center, Three-axis linear movement


Siyah-beyaz Bir Görüntüde Çember veya Yarı Çemberleri Bulmak İçin Bir Yaklaşım

An approach to finding circles or semicircles in a binary image

ÖZET

Bu çalışmada MATLAB kullanarak, bir binary görüntüdeki çember veya yarı çemberleri bulmak için bir yöntem sunulmaktadır. Bunu yapmak için,siyah arka plan (sıfır matrisi ) üzerine belirli yarıçaplı yapay çemberler çizilmiş; başka bir deyişle yapay kenar haritaları oluşturulmuştur. Bu çemberler siyah arka planda soldan sağa ve yukarıdan aşağıya doğru kaydırılmaktadır. Bu yapay kenar haritaları original binary görüntünün kenar haritası iel kıyaslanmaktadır. Eğerorijinal kenar haritası ile yapay olanın benzerlik derecesi belli bir kriterden büyük ise, belirli yarıçaplı ve merkezli bir çember bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: siyah beyaz görüntü, çember bulma, yapay kenar haritası

ABSTRACT

In this study, it is presented a method for finding circles or semicircles in a binary image using MATLAB. To do this, some artificial circles of certain diameters are drawn on a black background (zero matrix) binary image. That is, the artificial edge maps are made up. These circles are slid along the black background from left to right and top to bottom. These are compared with the edge map of the original binary image. If the rate of correspondance between the original image edge map and artificial one is greater than a criteria, a circle with certain diameter and center is found.

Keywords: Binary image, circle detection, artificial edge map

İ. Celalettin Tığlı Balıkesir Üniversitesi MYO

Elektronik ve Otomasyon Bl. {tigli}@balikesir.edu.tr

mailto:%7btigli%[email protected]


CNC MAKİNELERDE ÇALIŞAN İŞÇİLERİN OWAS YÖNTEMİ İLE DURUŞ ANALİZİ

THE POSTURE ANALYSIS OF WORKERS WHO ARE WORKING IN CNC MACHINE BY

OWAS METHODS

ÖZET

Bu çalışma ile CNC makinelerde çalışan işçilerin makine başında duruşların, hareket anında vücudun

çeşitli noktalarında oluşan stresin ve sürekli hareket noktalarnın tespit edilerek hareket analizlerinin

ortaya konması hedeflenmiştir. Makine başında alınan çalışma duruşlarına ilişkin veriler, OWAS (Ovako

Working Postures Analyzing System) yöntemi yardımı ile ortaya konmuştur. Veriler video kayıtları ile

alınmış ve analizi ayrıca istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Analizler sonunda işçinin vücudunda

zorlanmaya ve aşırı yüke maruz kalan sürekli hareket noktaları ortaya konulmuş ve bu noktalarda ki

fiziksel yükün ve zorlanmanın azaltılması için yeni duruş ve çalışma hareketleri önerileri

oluşturulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Ergonomi, Çalışma Duruşları, İş Sağlığı ve Güvenliği, OWAS, Eklemler

ABSTRACT

In this study, it was aimed to determine the posture of the workers working at CNC machines, the

stresses which occur at various points of the body at the moment of movement and the continuous

motion points and to reveal the motion analysis. The data about the work stoppages taken at the

beginning of the machine are shown with the help of the OWAS (Ovako Working Postures Analyzing

System) method. The data were taken with video recordings and the analysis was also evaluated

statistically. At the end of the analyzes, the worker's body has been exposed to the constant movement

points of being subjected to overload and overload, and new standstill and work movements have

been proposed to reduce the physical burden and difficulty in these points.

Keywords: Ergonomics, Working Stances, Occupational Health and Safety, OWAS, Joints

Ertan Yesari HASTÜRK

Dr., Hacettepe ASO 1. OSB MYO

Hacettepe Üniversitesi

[email protected]



DOĞALGAZ SEKTÖRÜNÜN MESLEK YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNDEN BEKLENTİLERİ

EXPECTATION OF THE NATURAL GAS SECTOR FROM VOCATIONAL SCHOOLS' STUDENTS

ÖZET Bu çalışmanın amacı, kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren kuruluşların, doğalgaz tesisatı ve teknolojisi bölümü mezunu öğrencilere verilen eğitimden beklentilerinin belirlenmesidir. Bu kapsamda ülkemizde bulunan özel sektördeki işverenler ve kamudaki yetkili kişiler ile görüşülmüştür ve anket çalışması yapılarak meslek yüksekokullarından beklentilerin ne olduğu belirlenmiştir. Toplam 12 sorudan oluşan anket 3’lü likert ölçeğine göre hazırlanmış ve istatistiksel analizleri yapılmıştır. Ankete 200 kişi katılmıştır. Çalışmada meslek yüksekokulu doğalgaz tesisatı ve teknolojisi bölümü eğitimi ile ilgili bilgiler verilmiş ve yapılan araştırmanın amacı, yöntemi ve hipotezleri ortaya konularak sonuca ulaşılmıştır. Çalışma sonrasında kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren kuruluşların meslek yüksekokulu doğalgaz tesisatı ve teknolojisi bölümü mezunlarından beklentilerinin neler olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre mezun öğrencilerin eğitim döneminde aldıkları mesleki uygulama derslerinin sektörün istediğini yeteri kadar karşılamadığı ortaya çıkmıştır. Bulgular doğrultusunda sonuçlar tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Meslek Yüksekokulu, Doğalgaz Programı, Sektör

ABSTRACT The aim of this study is to determine the expectations of the organizations, operating at the public and private sector, from the training offered to students who are graduated from natural gas and plumbing technology department. In this context, the province of our country employers in the private sector and authorized persons were interviewed and it was determined that what they expected from the vocational schools by making survey. The survey consists of 12 questions prepared by the Likert scale 3s and statistical analyses were performed. 200 people participated in the survey. The study provides information’s about the training of natural gas and plumbing technology department at vocational school and the result of the research has been reached by revealing the purpose, methods and hypotheses. After the study, it was determined what the expectations of the organizations, operating in the public and private sector, from the graduates of natural gas and plumbing technology department. The most important result found in the survey is that the graduate students’ practice and information during their training is not enough for the sector Key Words: Vocational School, Natural gas , Sector

Tarkan KOCA Muhammed M. UYAR

Yard.Doç.Dr., Ögr. Grv.,

İnönü üniversitesi İnönü Üniversitesi

Mühendislik Fakültesi Arapgir Meslek Yüksekokulu





Aşçılık Mesleğinde Yeni Trend: Kobe Bifteği ve Sous Vide

New Trend In Cookery Profession Kobe Steak and Sous Vide

ÖZET

Günümüzde endüstriyel ölçekte gerçekleştirilen et pişirme işlemleri genellikle geleneksel pişirme

yöntemlerine dayanmaktadır. Turizm sektöründe yeni yeni tanınan ve yüksek ücretler karşılığında lüks

işletmelerde ikram edilen “kobe bifteği” beraberinde sous vide pişirme yöntemini de sektöre

tanıtmıştır. Sous vide pişirme yöntemi homojen ve hızlı ısıtma sağlamanın yanında, maliyeti düşük ve

atık potansiyeli az, minimal işleme yöntemi olarak son yıllarda tüm dünyada önem kazanmış

durumdadır. Etteki tekstürel ve besinsel kaybı en aza indiren sous vide yöntemi ette istenen dış

kabuklaşmayı oluşturamadığından her ne kadar et kalitesi açısından olumlu sonuçlar verse de, duyusal

açıdan tüketicinin taleplerini karşılayamamaktadır. Bu nedenle sektörde geleneksel yönte mlerle

birlikte kullanımı yaygındır.

Anahtar kelimeler: Et kalitesi, Sous vide, Kobe bifteği, Pişirme Yöntemleri .

ABSTRACT

In today’s world, meat cooking medthods performed on industrial scale are generally based on

traditional cooking methods. Kobe beef, which is recently known in tourism sector and served in luxury

businesses with high prices has introduced Sous Vide cooking method to tourism sector. Sous vide

cooking method is becoming more and more importance as it has lower cost, less waste potential and

minimal process. As the sous vide method, which causes less texturel and nutritional lost, doesn’t

manage to form the desired external crust on meat, it cannot satisfy the customer’s needs in

organoleptic respect even if this method provides positive result in terms of meat quality. For this

reason, it is very common to use sous vide method together with traditional methods in tourism sector.

Keywords: Meat quality, Sous vide, Kobe Beef, Cooking methods

Tarih Eren BABÜR Ümit GÜRBÜZ Fethiye Ali Sıtkı Mefharet Koçman MYO Selçuk Üniversitesi, Veteriner Fakültesi

Otel, Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü

Fethiye/MUĞLA Selçuklu/KONYA





EKOLOJİK TEMELLİ KENTSEL PEYZAJ TASARIMINA AHŞAP MALZEME KULLANIMI

USE OF WOODEN MATERİALS IN ECOLOGY-BASED URBAN LANDSCAPE DESİGN

ÖZET

Günümüz kentlerinde yaşanan en önemli sorun hızlı kentleşmenin beraberinde getirdiği ekolojik

bozulmalardır. Özellikle son yıllarda gelişen teknoloji ile beraber bu bozulmaların önüne geçebilecek

tasarımlar ile malzeme arayışları hız kazanmış doğal malzemelere verilen önem artmıştır. Doğal

malzemelerin en önemlilerinden olan ahşap; elde edilme kolaylığı, kolay işlenebilirliği, doğal görüntüsü

ve enerji tasarrufu sağlayan bir malzeme olması nedeni ile ekolojik temelli tasarımlarda öncelikli olarak

tercih edilen malzemeler arasındadır. Bu çalışma ile ekolojik temelli tasarım kavramı incelenecek ve

kentsel peyzaj tasarımında ahşap malzeme kullanımının getirdiği avantajlar ortaya konulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Ahşap, Kentsel Peyzaj Tasarımı, Ekoloji

ABSTRACT

The greatest problem in cities of today is ecological disturbances brought about by rapid urbanization.

Particularly with the advancing technology in recent years, the search for materials and designs that

can prevent such disturbances has gained momentum, and the use of natural materials have increased

in importance. One of the most important natural materials, wood is among the materials that are

primarily preferred in ecology-based designs due to its ease of availability, easy workability, natural

appearance and its being a material that achieves energy conservation. The concept of ecology-based

design will be investigated in this study and the advantages brought by the use of wooden materials in

urban landscape design will be put forward.

Keywords: Wood, Urban Landscape Design, Ecology

* This study has been prepared by using the master thesis named’ Usage Of Wooden Materials In

Urban Landscape Design’.

Filiz ÇETİNKAYA KARAFAKI

Hitit Üniversitesi

Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi

Peyzaj Mimarlığı Bölümü

Çorum

[email protected]



Resilience Of Alpine Regions To Natural Hazards

ABSTRACT

Natural hazards endanger mountainous regions such as the Alps. Alpine regions are extremely

important in Europe from the perspective of traffic connections and economy, such as winter

and summer tourism. As one of the main challenges in the region is how to reduce the financial

losses related to natural hazards we applied the concept of resilience thinking based on the

complexity of landscape as a natural-human system to address this issue. Based on a

quantitative definition of time- (past and recent events) and space-related data we used

geographic information systems to analyse resilience of Julian Alps, western Sloveni a. A

resilience model was established and the resilience index was calculated on settlement level

using selected indicators, including social factors, relief, distance to dangerous and safe areas,

and road density. The following natural hazards were considered: floods, mass movements, and

earthquakes in the neighbouring Soča and Sava Valleys.

Blaž KOMAC

Ph.D. in geography, Research advisor Head of the Department of natural hazards, Anton Melik Geographical Institute, Research Centre

of the Slovenian Academy of Sciences and Arts Chief Editor: Acta geographica Slovenica

[email protected]



ALÜMİNYUM ALAŞIMLARINDA KULLANILAN KAYNAK YÖNTEMLERİ

ÖZET

Havacılık ve otomotiv sektörü hafif fakat mukavemeti yüksek malzemelerin üzerinde çalışmaktadır.

Yakıt tasarrufunda önemli bir potansiyele sahip olan alüminyum ve alaşımları, iyi ısı ve elektrik

iletkenliği, yüksek korozyon dayanımı, kolay soğuk işlenme kabiliyeti ve hafiflik gibi özelliklerinden

dolayı pek çok sektörde kullanılmaktadır. Kaynak yöntemleri kullanılarak birleştirilmiş alüminyum

alaşımından hazırlanmış gövde yapıları çeliğe göre ağırlığı önemli ölçüde azaltmaktadır. Fakat

alüminyum alaşımlarının kaynak ile birleştirilmesinde bazı problemlerle karşılaşılmaktadır. Bundan

dolayı alüminyum alaşımlarının birleştirilmesinde alaşımların özelliklerine göre yeni kaynak yöntemler

ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, alüminyum alaşımlarının kaynak ile birleştirilmesinin önemi üzerinde

durulmuş ve kullanılan kaynak yöntemlerinin gelişimi ile ilgili bugüne kadar yapılan çalışmalar

incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Alüminyum ve alaşımları, kaynak yöntemleri, mekanik özellikler.

ABSTRACT

The aerospace and automotive sector is working on light but high-strength materials. Aluminum and

its alloys, which have a significant potential in fuel economy, are used in many industries due to their

good heat and electric conductivity, high corrosion resistance, easy cold workability and lightness.

Body assemblies made of aluminum alloy using welding methods significantly reduce weight compared

to aluminum. However, some problems are encountered when joining aluminum alloys with welding

methods. Therefore, when aluminum alloys are combined, new welding methods have emerged

according to the properties of the alloys. In this article, the importance of combining aluminum alloys

with welding has been emphasized and a review study has been prepared by examining the work done

so far on the development of the welding methods used.

Keywords: Aluminum and its alloys, welding methods, mechanical properties.

Hülya DURMUŞ1, Recep Onur Uzun2, Nilay ÇÖMEZ1

1Manisa Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü, Manisa – Türkiye, [email protected], [email protected]

2 Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Hasan Ferdi Turgutlu Teknoloji Fakültesi, Makine ve İmalat Mühendisliği Bölümü, Manisa – Türkiye, [email protected]




this pageboard honorary presidents prof. dr. erkan İbİŞ (rektör) ankara ünİversİtesİ...

Documents