turkish studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › d03262 › 2016_5 ›...

18
Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 11/5 Winter 2016, p. 99-116 DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.9303 ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY Article Info/Makale Bilgisi Received/Geliş: 15.02.2016 Accepted/Kabul: 01.04.2016 Referees/Hakemler: Doç. Dr. Ali ÇOLAK – Doç. Dr. Kadir PAKSOY This article was checked by iThenticate. DÂVÛD-İ KARSÎ (1169/1756)’NİN “ŞERH ALÂ USÛLİ’L- HADÎS” İSİMLİ ESERİNİN METODU VE KAYNAKLARI ÜZERİNE Osman BİLGEN * ÖZET Osmanlı Devleti’nin ilim ve fikir bakımından zirvede olduğu bir dönemde yetişen âlimlerden birisi de Dâvûd-i Karsî (1169/1756)’dir. Karsî, farklı ilim dallarındaki telif çalışmalarının yanı sıra, dönemin karakteristik özelliği olan şerh edebiyatına dair eserler de kaleme almıştır. Bunlardan bir tanesi de XVI. Yüzyıl meşhur Osmanlı âlimlerinden Birgivî (981/1573)’nin Usûlü’l-hadîs’i üzerine yapmış olduğu Şerh alâ usûli’l-hadîs isimli eseridir. Karsî şerhinde, hadis usulünün ana kaynakları başta olmak üzere tefsir, fıkıh, tasavvuf, kelam, mantık ve Arapça dilbilgisine dair toplam otuz sekiz kaynak kullanmıştır. Bu kaynaklar onun, naklî ilimlerdeki birikimini gösterdiği gibi özellikle fıkıh ve dil sahasındaki derinliğini da ortaya koymaktadır. Şerhte lafzi hadis ve ayetlere yer veren Karsî, naklin yanında aklı da ihmal etmeyerek kelam ve mantık ilimlerinden bazı külli kaide ve esaslara da yer vermiştir. Karsî, hadis usulü kaynaklarını kullanmada çok titiz davranmıştır. Aynı hassasiyetini lafzi rivayetlerde göstermemesi, hadis rivayet tekniklerini pek önemsemediği ve rivayetlerin sıhhatine dikkat etmediği şeklinde yorumlanmıştır. Şerhte zayıf ve uydurma rivayetlerin, sahih rivayetlerden daha çok olması bunun bir göstergesidir. Hadis usulü kaynakları içerisinde muteahhirûn âlimlerin görüşlerine daha çok yer veren Karsî, kavram tariflerinde ise cumhurun ittifak ettiği görüşlere yer vermiştir. Bu çalışmada, Dâvûd-i Karsî’nin Şerh alâ usûli’l-hadîs isimli eserinin metodu ve kaynakları üzerinde durulacaktır. Böylece onun, ilmî kişiliği yanında hadis şerh edebiyatına katmış olduğu zenginlik de ortaya konulacaktır. Anahtar Kelimeler: Dâvûd-i Karsî, Şerh alâ usûli’l-hadîs, metod, kaynak, şerh * Yrd. Doç. Dr. Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis, El-mek: [email protected]

Upload: others

Post on 29-Jun-2020

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

Turkish Studies

International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 11/5 Winter 2016, p. 99-116

DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.9303

ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY

Article Info/Makale Bilgisi

Received/Geliş: 15.02.2016 Accepted/Kabul: 01.04.2016

Referees/Hakemler: Doç. Dr. Ali ÇOLAK –

Doç. Dr. Kadir PAKSOY

This article was checked by iThenticate.

DÂVÛD-İ KARSÎ (1169/1756)’NİN “ŞERH ALÂ USÛLİ’L-HADÎS” İSİMLİ ESERİNİN METODU VE KAYNAKLARI

ÜZERİNE

Osman BİLGEN*

ÖZET

Osmanlı Devleti’nin ilim ve fikir bakımından zirvede olduğu bir

dönemde yetişen âlimlerden birisi de Dâvûd-i Karsî (1169/1756)’dir. Karsî, farklı ilim dallarındaki telif çalışmalarının yanı sıra, dönemin

karakteristik özelliği olan şerh edebiyatına dair eserler de kaleme

almıştır. Bunlardan bir tanesi de XVI. Yüzyıl meşhur Osmanlı âlimlerinden Birgivî (981/1573)’nin Usûlü’l-hadîs’i üzerine yapmış

olduğu Şerh alâ usûli’l-hadîs isimli eseridir.

Karsî şerhinde, hadis usulünün ana kaynakları başta olmak üzere

tefsir, fıkıh, tasavvuf, kelam, mantık ve Arapça dilbilgisine dair toplam otuz sekiz kaynak kullanmıştır. Bu kaynaklar onun, naklî ilimlerdeki

birikimini gösterdiği gibi özellikle fıkıh ve dil sahasındaki derinliğini da

ortaya koymaktadır. Şerhte lafzi hadis ve ayetlere yer veren Karsî,

naklin yanında aklı da ihmal etmeyerek kelam ve mantık ilimlerinden

bazı külli kaide ve esaslara da yer vermiştir.

Karsî, hadis usulü kaynaklarını kullanmada çok titiz

davranmıştır. Aynı hassasiyetini lafzi rivayetlerde göstermemesi, hadis

rivayet tekniklerini pek önemsemediği ve rivayetlerin sıhhatine dikkat

etmediği şeklinde yorumlanmıştır. Şerhte zayıf ve uydurma rivayetlerin,

sahih rivayetlerden daha çok olması bunun bir göstergesidir. Hadis

usulü kaynakları içerisinde muteahhirûn âlimlerin görüşlerine daha çok yer veren Karsî, kavram tariflerinde ise cumhurun ittifak ettiği

görüşlere yer vermiştir.

Bu çalışmada, Dâvûd-i Karsî’nin Şerh alâ usûli’l-hadîs isimli

eserinin metodu ve kaynakları üzerinde durulacaktır. Böylece onun,

ilmî kişiliği yanında hadis şerh edebiyatına katmış olduğu zenginlik de

ortaya konulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Dâvûd-i Karsî, Şerh alâ usûli’l-hadîs, metod,

kaynak, şerh

* Yrd. Doç. Dr. Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis, El-mek: [email protected]

Page 2: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

100 Osman BİLGEN

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

THE METHOD AND RESOURCES OF THE WORK NAMED “SHARH ALA USUL AL-HADITH” OF DAWUD AL-KARSI

(1169/1756)

ABSTRACT

One of the scholars that have been trained in the period of Ottoman Empire’s peak in terms of knowledge and ideas is Dawud al-

Karsi (1169/1756). Al-Karsi, aside from the compilation works for

several knowledge branches also have written works of the annotation

literature that have been characteristic attribute of the period. One of them is the work titled “Sharh ala Usul al-Hadith”regarding the work of

Usul al-Hadith that have been written by the al-Birgivi (981/1573), one

of the most famous scholars of Ottoman Empire of the XVIth Century.

Al-Karsi in his annotation, used a total of thirty eight different

sources on the subjects of Arabic grammar, logic, remark, Islamic Sufism, Islamic jurisprudence and interpretation, while the prophet

Muhammad’s sayings/deeds are being at the main source. These

sources states that his experience on the transfer knowledge and also

clearly indicates his depth on Islamic jurisprudence (fiqh) and language

areas. Al-Karsi includes hadiths and verses of the Koran in his annotation and does not become negligent for mind while writing

transfer and also includes total rules of terms of various remarks and

logic Knowledge.

Al-Karsi was extremely meticulous on the usage of the hadith resources. His lack of same sensibility on literal narrative has been

interpreted as he did not attached importance on literal narrative and

did not paid attention to correctness of literal narrative. Having more weak and fabricated narrative on the annotation instead of the precise

narrative is an indicator for this situation. Al-Karsi, included more of

the mutaakhkhirun (after sixth century) scholars within the sources of

literal narrative. Also, in conception descriptions, al-Karsi included

opinions confederated by the public.

In this study; the aim is to dwell up on the method and Sources of the Dawud al-Karsi titled “Sharh ala Usul al-Hadith”. By this way, in

addition to his scientific personality, his enrichment of the hadith annotation literature shall be revealed.

STRUCTURED ABSTRACT

After having received his basic madrasah training in his

hometown Kars, Dawud al-Karsi went to Istanbul to complete his training. Dawud al-Karsi went to Egypt after completing his training.

Then, respectively he has continued his scientific activities in Istanbul,

Birgi, Cyprus and Larende (Karaman). After a while Dawud al-Karsi

settled in Birgi where it was hometown of Muhyiddin Muhammad b. Pir

Ali al-Birgivi (981/1573) whom he embraces a philosophy for himself in both the life sciences and philosophy, and he made the honorary

professorship at Birgi Ulu Mosque Madrasah. Dawud al-Karsi who

spent his late fifteen years in Birgi died in this town in 1169/1756 in

August. Dawud al-Karsi has given lectures in many areas such as

Page 3: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

Dâvûd-i Karsî (1169/1756)’nin “Şerh Alâ Usûli’l-Hadîs” İsimli Eserinin Metodu… 101

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

Arabic language and literature, exegesis, hadith, kalam in Birgi Grand Mosque Madrasah.

“Sharh ala Usul al-Hadith” which was compiled by Dawud al-Karsi in Egypt in 1151/1738 is the commentary of Birgivi’s Arabic epistle in relation to the topic. There are 27 separate manuscript copies of the

work in 11 different libraries with different names. The work has been

published in many places particularly in Istanbul and Bulak. Also, the

work has the Turkish translation which was translated by Babakalite Abdulaziz Ahmed Efendi with the name of “Muqarrib at-Talibin” and two

footnotes which was formed by Yusuf Shukri al-Harputi.

Al-Karsi has adopted a method in his commentary that imitates

the previous commentators allows the continuation of traditional line. Commentary has been considered to express the previous sentence of

scholars with difference sentences and to add some captured with into

the commentary. The work could be called a classic product of

Commentary and Compilation Era in this aspect.

Al-Karsi, who collected “Sharh ala Usul al-Hadith” under three

main headings gave the term and dictionary meaning of the word that

he intended to focus on the meaning and he deemed necessary. Later,

he revealed the diversity of views between the scholars about them if any. He has not been neglected to address the rule of procedures and

some general principles while these were performed.

Verses and hadith included in the text were given in the commentary. The names of Prophet Muhammad or companions of

Prophet Muhammad have been seen rarely in the hadiths. In the work

that sources were not referenced, the authenticity of reports was not

dwelled on, the assessment of the script and text were not made.

Al-Karsi referred their opinions with the main sources of the topic

and sometimes with the author’s name or nickname and sometimes with the name of the work.

Al-Karsi who has great respect for the follower without fail, is a tireless advocate of the Followers of Sunnah particularly in theological

issues. He has also made a long explanation that will constitute

response to some warped ideas of the period on the issues such as

making a good deed with a weak hadith which is the main subject of the

hadith procedure. He used as a reference work Birgivi’s, who was also known with his uncompromising stance, work named as“at-Tariqat al-Muhammadiyya”.

Al-Karsi touched on the subjects in his work were mostly agreed upon. It is also observed that al-Karsi addressed some controversial

issues. In these issues, after giving the views of the previous authors, he has narrated his statement after “I say that” or “In my opinion”.

Sometimes he referred to the point in which the topic is mentioned firstly as saying that “As we point out”.

Al-Karsi has used thirty-eight sources in different branches particularly in hadith procedure, hadith, Islamic jurisprudence, Islamic

mysticism, Arabic, logic, reading belonging to thirty-three author in his commentary. The total number of references in the work is one hundred

and sixty-nine. Approximately five footnotes fall to each page

considering the work consists of thirty six pages. This situation is

Page 4: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

102 Osman BİLGEN

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

important in terms of the work being a figment of the scientific and research study.

Thirty eight sources that al-Karsi, has used in his commentary has evidenced the accumulation of knowledge such as hadith procedure

as well as revealed the success of especially in jurisprudence and

linguistics. For this reason, it has been seen that he has made

understanding axis study for the jurisprudence topics in his

commentary. Al-Karsi who uses the grammatical hadith and verses in

this study, has included some rules and information from Kalam and Logic sciences by not neglecting mind.

Al-Karsi has frequently used in his commentary the works named Nawawi’s (676/1277) “at-Taqrib”, Ibn Hajar al-Askalani’s (852/1448)

“Nuhbat al-Fikar”, Suyuti’s (911/1505) “Tadrib ar-Rawi” and Ali al-

Qari’s (1014/1606) “Sharh Nuhbat al-Fikar”.

Another hadith works that al-Karsi used in the commentary as the source are as follows:

1. Hakim an-Nisaburi (405/1014), Ma’rifat Ulum al-Hadith,

2. Hatib el-Baghdadi (463/1071), “al-Kifaya fi Ilm ar-Riwaya”,

3. Ibn Abdilbarr an-Namari (463/1071), Jami’ Bayan al-Ilm wa Fadlih w ama Yanbaghi fi Riwayatih wa Hamlih,

4. Qadi Iyad (544/1149), Ilma’ ila Ma’rifat Usul ar-Riwaya wa Taqyid as-Sama’’,

5. Ibn Salah Shahrazuri (643/1245), “Ulum al-Hadith”,

6. Iraqi (806/1404), Alfiyyat al-Hadith,

7. Ibn Hajar al-Askalani (852/1449), Sharh an-Nuhba Nuzhat an-Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar,

8. Sahawi (902/1497), Fath al-Mughith bi-Sharh Alfiyyat al-hadith li al-Iraqi,

Although it is a commentary, Sharh ala Usul al-Hadith includes in

seventeen literal hadiths such as “Basmala is the key to every book. When you write a book, write it to the beginning of it.”, “Everything from fish in the sea to ant in the nest prays for forgiveness for the learned man.”, “Do not pin a piece of jewelry onto the necks of pork.”, “My

companions are like stars. You see the light which one you follow.”, The scholars of my community are like the prophets of the Children of Israel.”, “I was born just at a time of Khusraw.”, “Love of cats is part of the faith” and “Imams are from the Quraysh.” It has been seen that al-Karsi acted

very meticulously in the use of hadith procedure, but hardly paid

attention to the techniques of hadith narration and seemed not to pay

attention the correctness of narrations. As a result of such approach he

has seen no harm in giving place ten weak and made up narrations in

the work. Al-Karsi, who addressed to the views of scholars especially

mutaakhkhirun (after sixth century) in the terms of hadith procedure has also used the definitions of scribe and mutaqaddimun (before sixth

century). But the issues that he has drawn attention are the points that “the public” agreed upon it.

Keywords: Dawud al-Karsi, Sharh ala Usul al-Hadith, method, source, annotation

Page 5: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

Dâvûd-i Karsî (1169/1756)’nin “Şerh Alâ Usûli’l-Hadîs” İsimli Eserinin Metodu… 103

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

Giriş

İnsanın yetişmesi ve şahsiyetinin oluşmasında, içinde yaşamış olduğu devrin siyasî, sosyal,

ilmî ve fikrî yapısının büyük bir etkisi bulunmaktadır. Dâvûd-i Karsî (1169/1756)’nin ilmî kişiliği

ve şerh metodunun ortaya konulması için de onun yaşadığı dönemin ilmî ve fikrî yapısının

bilinmesi önem arz etmektedir.

Dâvûd-i Karsî’nin yaşamış olduğu XVIII. Yüzyıl, hadis tarihinde tasnif devri eserlerine

dayalı hadis edebiyatı içerisinde değerlendirilen Şerh ve Derlemecilik Dönemi olarak

bilinmektedir. Bu dönemin genel karakteristik özelliği; önceki eserlerin yeniden şerh edilmesi,

şerhlerin üzerine haşiyeler yazılması ve az da olsa yeni yorumlarla müstakil eserlerin kaleme

alınmasıdır. (Türcan, 2011; Yardım; 1984: 99-117; Çakan, 2009: 180-189) Bu dönemde bazı

âlimlerin ilmî tenkit metodunu bir tarafa bırakarak taklit kolaycılığına kapıldığı ve yine bazı

âlimlerin fikirler yerine lafızlarla meşgul olduğu söylense de bunun bütün âlimler için geçerli

olmadığı açıktır. Klasik Osmanlı âlimi özelliklerini şahsında toplamayı büyük oranda başarabilen

âlimlerden birisi de Dâvûd-i Karsî’dir. (Öztürk, 2014: 79-80) Onun, başta tasavvuf, kelam, tefsir,

hadis, mantık ve Arap dili gibi farklı alanlarda eserlerinin olması da çok yönlü bir âlim olduğunun

göstergelerinden birisidir.

Karsî’nin “Şerh alâ usûli’l-hadîs” isimli eserinin metodu ve kaynaklarına geçmeden önce

onun hayatı hakkında kısaca bilgi vermek yerinde olacaktır.

1. Hayatı

Dâvûd-i Karsî, aslen Karslı olup doğum tarihi ve ailesi hakkında bilgi bulunmamaktadır.

Eserlerinin mukaddimesinde kendisini Davud b. Muhammed el-Karsî el-Hanefî şeklinde tanıtan

Dâvûd-i Karsî, temel medrese eğitimini Kars’ta, yörenin tanınmış zâhid ve âlimi Çolak Abdullah

Efendi’den almıştır. Daha sonra İstanbul’a giderek tahsilini burada tamamlamıştır. Dönemin önde

gelen ilim otoritelerinden Akkirmânî Mehmed Efendî (1174/1761)’nin de mümeyyiz olarak

bulunduğu ruûs imtihanında başarılı olmuştur. Osmanlı ilmiye geleneğine göre ruûs imtihanında

başarılı olanlar taşra medreselerinden birine müderris olarak tayin edilirlerse de kaynaklarda

Dâvûd-i Karsî hakkında bu hususla ilgili bir bilginin bulunmamasından ve resmî makamlardan

uzak kalarak zâhidâne bir hayat yaşamış olmasından hareketle onun böyle bir tayine yanaşmadığı

anlaşılmaktadır. Kaynakların çoğuna göre onun mülâzemetini tamamladıktan sonra İzmir’in

Ödemiş ilçesine bağlı Birgi kasabasına gittiği kaydediliyorsa da eserlerinin yazıldığı yerler ve

tarihleri incelendiğinde Dâvûd-i Karsî’nin tahsilini tamamladıktan sonra Mısır’a gittiği

anlaşılmaktadır. Daha sonra sırasıyla İstanbul, Birgi, Kıbrıs ve Larende (Karaman) de ilmi

faaliyetlerini devam ettirdiği görülmektedir. Dâvud-i Karsî bir süre sonra kendisine hayran olduğu

Birgivî (981/1573)’nin memleketi olan Birgi’ye giderek oraya yerleşmiş ve Birgi Ulu Camii

Medresesi’nde fahrî müderrislik yapmıştır. Hayatının son on beş yılını Birgi’de geçiren Dâvûd-i

Karsî, Ağustos 1169/1756’da bu kasabada vefat etmiştir. Dâvûd-i Karsî, Birgi Ulu Camii

Medresesi’nde Arap dili ve edebiyatı, tefsir, hadis, kelâm, mantık, âdâbü’l-münâzara ve ilm-i mîkât

(İbadet vakitlerini tesbit ve tayin etme ilmi) gibi pek çok alanda ders vermiştir. Bir yandan

öğrencilerini sağlam bir öğretim metoduyla yetiştirmeye çalışırken diğer taraftan da adı geçen ilim

dallarında Türkçe ve Arapça pek çok eser telif etmiştir. (Akpınar, 1994: 29) Ayrıca kendisine

nispet edilip de kütüphane ve kataloglarda nüshaları bulunamayan bazı eserlerinden de

bahsedilmektedir. (Bkz. Âkifzâde el-Amâsî, vr. 138; Silleli Osman Hamdi, 1312: 11; Hacı Halife,

1994: 2/1063; Bağdatlı İsmail Paşa, 1951: 2/331; Bursalı Mehmed Tahir, 1333: I/399)

Dâvûd-i Karsî tarafından 1151/1738 yılında Mısır’da telif edilen (Karsî, 1321: 41) “Şerh

alâ usûli’l-hadîs”, Muhyiddin Muhammed b. Pir Ali el-Birgivî’nin (981/1573) konuyla ilgili

Arapça risalesinin şerhidir. Eserin “Şerhü usûli’l-Hadîs” (Bkz. 37 Hk 74/1; 26 Hk 232; 19 Hk

Page 6: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

104 Osman BİLGEN

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

3657; 32 Ulu 361/7; 15 Hk 1638/1; 26 Hk 866; 28 Hk 3579/19; 37 Hk 101/5; 32 Ulu 113/2; 32 Ulu

93/1; 06 Mil Yz A 7786/2; 06 Mil Yz A 4810; 43 Ze 48; 43 Ze 709/1), “Şerh alâ usûli’l-Hadîs”

(06 Mil Yz A 7288/1), “Şerhü risâle fî usûli’l-hadîs” (06 Mil Yz A 4951/1; 37 Hk 339/1; 67 Saf

243/1; 37 Hk 4059/3; 45 Ak Ze 156/5; 06 Hk 2214/2; 37 Hk 519/4; 42 Kon 215/2; 06 Mil Yz A

7474/4) ve “Şerh alâ usûli’l-hadîs li’l-Birgivî” (34 Atf Ek 1339; 34 Ae Arabi 268/1; 34 Ae Arabi

269) gibi isimlerle 11 farklı kütüphanede 27 ayrı el yazması nüshası bulunmaktadır. Ayrıca Şerhü

usûli’l-hadîs’in 1272, 1275, 1288, 1293, 1298, 1312, 1314, 1326 yıllarında İstanbul’da ve 1303’de

de Bulak’ta olmak üzere birçok defa baskısı yapılmıştır. Eser, hem ilim erbabının hem de

öğrencilerin ilgisini çekmiştir. Bundan dolayı birçok defa tercümesi yapılmış ve üzerine haşiyeler

yazılmıştır. Bunlardan Galata kadılarından Babakaleli Abdülaziz Ahmed Efendi’nin “Mukarribü’t-

tâlibîn” adıyla yaptığı Türkçe tercümesi 1290 yılında İstanbul’da yayımlanmıştır. (Hacı Mahmud

Efendi, nr. 750). Baskısı için bkz: Karsî, 1290) İstanbullu Şevket Mustafa Efendi’nin haşiyesi

İstanbul’da 1298, 1321 ve 1326 tarihlerinde; eser üzerine Medine Mahmudiye Medresesi

müderrislerinden Yûsuf Şükrî el-Harpûtî tarafından yazılan haşiye ise “Şerh li-Dâvûd el-Karsî alâ

metni usûli’l-hadîs li’l-Birgivî” ismiyle 1293’te yine İstanbul’da basılmıştır. (Bursalı Mehmed

Tahir, 1333: I/399) Eser, günümüzde de halen bazı akademik çalışmalara konu olmaya devam

etmektedir. (Şen, 1998; Yalçın, 2006)

Karsî’nin şerhteki metoduna geçmeden önce Usûlü’l-hadîs isimli eserin müellifi İmam

Birgivî (981/1573) hakkında kısaca bilgi vermek yerinde olacaktır.

Karsî’nin eserinin girişinde; “el-İmâmu’l-allâme, el-fâdılu’l-kerâme, vahîdu asrihî fi’t-

tahkîk ve ferîdu dehrihî fi’t-tedkîk” ifadeleriyle övdüğü Birgivî, (Karsî, 1314: 4) XVI. Yüzyıl

meşhur Osmanlı âlimlerindendir. Dönemin en önemli ilim merkezlerinde eğitim görmüştür.

İlimdeki derinliği yanı sıra ihlas ve samimiyetiyle de öne çıkmıştır. Dönemindeki çoğu âlimin şerh,

hâşiye ve ta’lik türünden eserler yazmasına rağmen o, birkaç eseri dışında yeni telifler ortaya

koymuştur. Eserlerinde, muhataplarının anlayabileceği kısa ve açık ifadeler kullanmış ve dönemin

problemlerine çözüm olabilecek farklı fikirler ortaya koymuştur. Bundan dolayı da Birgivî’nin

eserleri günümüze kadar uzanan haklı bir şöhrete kavuşmuştur. (Arslan, 1994: ss.16-23, s. 20;

Martı, 2008: 58)

Birgivî, Dâvûd-i Karsî’nin kendisi için hem hayat felsefesinde hem de ilimde rehber

edindiği bir âlimdir. Bundan dolayı hayatının son senelerini onun manevi huzurunda geçirmiş ve

onun yanına gömülmeyi vasiyet etmiştir. Karsî, Birgivî’nin “ed-Dürrü’l-yetîm”, “el-Avâmil”,

“İzhâru’l-esrâr” ve “Usûlü’l-hadîs” isimli eserlerini şerh ederek bu bağlılığını tescil etmiştir.

2. Metodu

Hadis edebiyatında hadislerin şerh edilmesi, Hz. Peygamber döneminde hadisleri

“anlamaya” dayalı olan bir çabanın, hadislerin metinleşmesi ile beraber “yorumlama” aşamasına

geçmesi ve hadislerin tedvin ve tasnif edilip belirli eserlerin otorite kazanmasıyla da hicri dördüncü

asırda teknik anlamda şerh edebiyatının ortaya çıkmasını doğurmuştur. (Türcan, 2009/1: ss. 101-

134, s. 130) Hadis edebiyatının bir bölümünü oluşturan hadis usulü ile ilgili ilk eserin hicri

dördüncü asrın ikinci yarısında yazılmış olması, konu ile ilgili meydana getirilen ilk eserlerin

otorite kazanma sürecini beşinci asrın ortalarına kadar uzatmıştır. Bu sebepten dolayı da hadis

usulü kitaplarının ilk şerhlerinin yazılması hicri dokuzuncu asrı bulmuştur.1 İlk meşhur örneklerini

1 Konuyla ilgili meşhur ilk eserlerden birisi İbn Hacer el-Askalânî (852/1448)’nin İbnü’s-Salâh’ın “Ulûmü’l-hadîs”inin

ihtisarı olan “Nuhbetü’l-fiker fî mustalahı ehli’l-eser” isimli eserinin “Nüzhetü’n-nazar fî tavdîhi Nuhbeti’l-fiker” adlı

şerhidir. Bir başka eser ise; Zeynüddîn el-Irâkî (806-1403)’nin yine İbnü’s-Salâh’ın “Ulûmü’l-hadîs”ini bin iki beyitte

şiir halinde ihtisar etmiş olduğu “Elfiyye” isimli eserinin Sehâvî (902/1496) tarafından “Fethu’l-muğîs” adıyla yapılmış

olan şerhidir. Üçüncü olarak; Celalüddîn es-Suyûtî (911/1505-6)’nin İmam Nevevî (676/1277)’nin “et-Takrîb ve’t

Page 7: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

Dâvûd-i Karsî (1169/1756)’nin “Şerh Alâ Usûli’l-Hadîs” İsimli Eserinin Metodu… 105

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

İbn Hacer el-Askalânî (852/1448), Sehâvî (902/1496) ve Celalüddîn es-Suyûtî (911/1505-6) gibi

müelliflerin ortaya koyduğu bu faaliyet, Şerh ve Derlemecilik Dönemi’nde artarak devam etmiştir.

Son dönem Osmanlı müellif ve şarihlerinden olan Karsî de bu geleneğin önemli

temsilcilerinden birisidir.

Medrese kültürü içerisinde yetişen Karsî, şerhinde, kendisinden önceki şarihleri taklit

ederek geleneksel çizginin devamını sağlayan bir yaklaşım sergilemektedir. Yer yer kendi devriyle

ilgili bazı detaylara girse de (Karsî, 1314: 6, 10, 21, 26, 27, 28, 29) genel manada şerh, önceki

âlimlerin sözlerinin farklı cümlelerle ifade edilmesi ve yakalanan bazı nüktelerin ilave

edilmesinden ibaret görülmektedir. Yine eserde, şarihlerin sıklıkla kullandığı; metinle şerhi

birbirinden ayırmak için metnin üstüne bir çizgi çekilerek meydana getirilen “memzûc” şerh

tekniğinin uygulandığı görülmektedir. Bu yönleriyle esere Şerh ve Derlemecilik Dönemi’nin klasik

bir ürünü nazarıyla bakılabilir.

“Şerh alâ usûli’l-hadîs”i kırk üç ana başlık altında toplayan Dâvûd-i Karsî, öncelikle

açıklamayı gerekli gördüğü ve manalarının üzerinde durmayı düşündüğü kelimelerin lügat ve

ıstılah anlamlarını vermiştir. Daha sonra varsa bunlar hakkında âlimler arasındaki görüş

farklılıklarını ortaya koymuştur. Bunlar yapılırken yeri geldikçe usûl kâidelerine ve bazı külli

esaslara değinmeyi de ihmal etmemiştir. (Karsî, 1314: 10, 11)

Şerh geleneğinin bir özelliği olarak bazen metinlerin gramer tahlillerine ve i’rab

açıklamalarına girerek ilk dönem dilbilimcilerden İbn Faris (395/1004)’in “Mücmelü’l-luga” ve

Ebu Bekr b. Abdilkadir Râzî (666/1268)’nin “Muhtârü’s-sıhah / Mu’cemü’r-Razi” gibi eserlerine

atıfta bulunmaktadır. (Karsî, 1314: 14, 15, 17, 22, 36 vd.) Bu açıklamaların bazen metnin akışını

bozduğu görülse de konunun daha iyi anlaşılması açısından gerekli olduğu da inkar edilemez bir

gerçektir.

Karsî’nin konuların tahlilinde, önemine binaen bazı başlıklara daha geniş yer verdiği de

dikkat çeken hususlardan bir tanesidir. (Karsî, 1314: 11-13, 15, 20-21, 22-23, 25)

Eserde, dönemin klasik anlayışının bir yansıması olarak metin içerisinde geçen ayet ve

hadisler senetsiz olarak verilmiştir. Hadislerde nadiren de olsa Hz. Peygamber veya sahabe ravinin

isminin yer aldığı görülmektedir. (Karsî, 1314: 4, 5, 6, 17, 25, 26, 25, 29, 32, 34, 37, 38) Genellikle

kaynakların belirtilmediği eserde, rivayetlerin sahihliği üzerinde hiç durulmamakta, senet ve metin

değerlendirmelerine ise girilmemektedir.

Karsî, konunun ana kaynaklarına bazen müellif ismi veya lakabıyla bazen de eser

isimleriyle atıfta bulunarak onların görüşlerine yer vermektedir. Önceki müelliflerin görüşlerini

bazen peş peşe sıraladığı bazen de bu görüşleri özetlediği olmaktadır. (Karsî, 1314: 7, 9, 10, 13, 16,

19, 22, 30, 32)

Eserde, selefe saygı da kusur etmeyen Karsî, (Karsî, 1314: 22, 36) özellikle itikadi

konularda Ehli Sünnetin yılmaz bir müdafiidir. Hadis usulünün temel konularından zayıf hadis ile

amel etme, ravinin bidat ehli olması gibi hususlarda dönemin bazı çarpık düşüncelerine de cevap

teşkil edecek uzun açıklamalar yaptığı görülmektedir. Bu açıklamalarında, kendisi gibi tavizsiz

duruşuyla bilinen manevi üstadı Birgivî’nin “et-Tarikatü’l-Muhammediyye” isimli eserini referans

olarak kullanmaktadır. (Karsî, 1314: 25, 27, 33) Bu referanslarında yer yer müellifin görüşlerini

yorumladığı, bazen de eleştirdiği görülmektedir. (Karsî, 1314: 7, 21, 25, 26, 27, 29)

Karsî, eserinde çoğunlukla üzerinde ittifak edilen hususlara yer vermektedir. Bundan dolayı

teysîr li-ehâdîsi’l-beşîr ve’n-nezîr” isimli eserini, “Tedrîbü’r-râvî fî şerhi Takrîbi’n Nevevî” adıyla yapmış olduğu

şerhidir.

Page 8: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

106 Osman BİLGEN

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

“cumhûr”, “cumhûru’l-muhaddisîn”, “cumhûru’l-usûliyyîn”, “cumhûru’l-muhakkikîn”, “ittifâku’l-

ulemâ”, “icmâu’l-müslimîn” gibi bu ittifakı ortaya koyan kavramları sıklıkla kullanmaktadır.

(Karsî, 1314: 10, 12, 13, 14, 20, 21, 24, 25, 26, 32) Bunun yanı sıra Karsî’nin bazı tartışmalı

konulara değindiği de görülmektedir. Bu konularda, daha önceki müelliflerin görüşlerini verdikten

sonra, kendi değerlendirmelerini “ أقول = Ben de derim ki” veya “عندي = Bana göre” ifadelerinden

sonra aktarmaktadır. (Karsî, 1314: 9, 16, 17, 25, 26, 27, 33) Bazen de “işaret ettiğimiz gibi” diyerek

konunun ilk geçtiği yere atıflar yapmaktadır. (Karsî, 1314: 17)

Karsî, Birgivî’nin “Usûlü’l-hadîs”ini hazırlarken istifade ettiğini belirttiği “muteber hadis

kaynakları” ifadesini: “Takrîb, Tedrîb, Elfiyye, Nuhbe ve diğerleridir” şeklinde yorumlamaktadır.

Kendisinin şerhte en fazla adı geçen eserleri kullanması, bu hususta da Birgivî’yi takip ettiği

şeklinde yorumlanabilir.

Netice itibariyle Şerh alâ usûli’l-hadîs, kısa ve anlaşılır olması sebebiyle Usûlü hadîs

alanında okunacak ilk kaynaklar arasında görülebilir.

3. Kaynakları

Eserde, otuz üç müellife ait otuz sekiz kaynak kullanılmıştır. Ali el-Kârî (1014/1606)’ye ait

üç, Sehâvî (902/1497) ve Birgivî (981/1573)’ye ait iki farklı eser kullanılmıştır. (Bkz. Karsî, 1314:

6, 7, 8, 25, 27, 33, 37) Eserde referansların toplam sayısı yüz altmış dokuzdur. Eserin otuz altı

sahifeden meydana geldiği göz önünde bulundurulduğunda yaklaşık her sayfaya beş dipnot

düşmektedir. Bu durum eserin ilmî ve bir araştırma mahsulü olduğunu ortaya koyması açısından

önemlidir.

Eserde, hadis usulü başta olmak üzere hadis (furu’), fıkıh, tasavvuf, Arapça, mantık, kıraat

gibi farklı ilimlere ait kitaplar referans olarak kullanılmıştır.

Şimdi bu kaynakların ilim dallarına göre kategorize edilmesine ve değerlendirmesine

geçebiliriz.

a. Usûlü Hadîs

Karsî, Şerh alâ usûli’l-hadîs’de sıklıkla müteahhirûn dönemine ait Nevevî’nin (676/1277)

“et-Takrîb ve’t-teysîr li-ma’rifeti süneni’l-beşîri’n-nezîr” (30 defa), İbn Hacer el-Askalânî’nin

(852/1448) “Nuhbetü’l-fiker fî mustalahı ehli’l-eser” (29 defa), Suyûtî’nin (911/1505) “Tedrîbü’r-

râvî fî şerhi Takrîbi’n Nevevî” (32 defa) ve Ali el-Kârî (1014/1606)’nin “Şerhu Nuhbeti’l-fiker fî

mustalahati ehli’l-eser” (22 defa) isimli eserlerini kullanmıştır. (Karsî, 1314: 8, 9, 10, 11,12 vd.)

Bu dört eserin referans sayısının bütün kitaba oranı % 65.68’tir. Bu oran, yukarıda Birgivî’nin

“Usûlü’l-hadîs”ini hazırlarken istifade ettiğini belirttiği “muteber hadis kaynakları” ifadesini

Karsî’nin, “Takrîb, Tedrîb, Elfiyye, Nuhbe ve diğerleridir” şeklindeki açıklamasıyla da

örtüşmektedir.

Karsî’nin şerhinde kaynak olarak kullanmış olduğu diğer hadis usulü eserleri şunlardır:

9. Hâkim en-Nisâbûrî (405/1014), Ma’rifetu ulûmi’l-hadîs,

10. Hatîb el-Bağdâdî (463/1071), “el-Kifâye fi ilmi’r-rivâye”,

11. İbn Abdülberr en-Nemerî (463/1071), Câmiu beyâni’l-ilm ve fazlihi vema yenbagî fî

rivâyetihî ve hamlihî,

12. Kâdi İyâz (544/1149), İlmâ’ ilâ ma’rifeti usûli’r-rivâye ve takyîdi’s-semâ’,

13. İbnü’s-Salâh Şehrezûrî (643/1245), “Ulûmü’l-hadîs”,

14. İbn Cemâa (733/1333), el-Menhelü’r-revî fî muhtasar ulûmi’l-hadîsi’n-nebevî,

Page 9: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

Dâvûd-i Karsî (1169/1756)’nin “Şerh Alâ Usûli’l-Hadîs” İsimli Eserinin Metodu… 107

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

15. Tîbî (743/1342), el-Hulâsa fî usûli’l-hadîs,

16. Irâkî (806/1404), Elfiyyetü’l-hadîs,

17. İbn Hacer Askalânî (852/1449), Şerhü’n-nuhbe nüzhetü’n-nazar fî tavzihi nuhbeti’l-

fiker fî mustalahi’l-ehli’l-eser,

18. Sehâvî (902/1497), Fethü’l-mugîs bi-şerhi Elfiyyeti’l-hadis li’l-Irâkî,

19. Zekeriyyâ Ensârî (926/1520), Fethü’l-bâkî bi-şerhi Elfiyyeti’l-Irâkî,

Karsî, yukarıdaki eserlere ek olarak cerh ve ta’dil açışından ravilerin değerlendirilmesi ve

rivayetlerin sıhhati hakkında bilgi veren bazı hadis kaynaklarına da yer vermiştir. Bunlar:

1. el-Berdicî (301/914), Tabakâtü’l-esmâi’l-müfrede mine’s-sahâbe ve’t-tabiîn ve ashâb,

2. İbn Hibbân (354/965), Kitâbü’s-sikât,

3. Ahmed Halîlî (446/1054), el-İrşâd fî ma’rifeti ulemâi’l-hadîs,

4. İbn Kayyim el-Cevziyye (751/1350), “el-Menârü’l-münîf fi’s-sahîh ve’d-daîf” 2,

5. Sehâvî (902/1497), el-Makâsıdü’l-hasene fî beyâni kesîrin mine’l-ehâdîsi’l-müştehire

[ale’l-elsine],

6. Ali el-Kârî (1014/1606), el-Masnu’ fî ma’rifeti’l-hadîsi’l-mevzu’.

b. Hadis

Şerh alâ usûli’l-hadîs’de kaynak olarak verilen hadis kitapları ve şerhlerinin isimleri

şunlardır:

1. Mâlik b. Enes (179/795), el-Muvatta’3,

2. Buhârî (256/870), Sahîh-i Buhârî,

3. Müslim b. el-Haccac (261/875), Sahîh-i Müslim,

4. Tirmizî (279/892), Câmiü’s-Sahîh,

5. Kastallânî (923/1517), İrşâdü’s-sâri li-şerhi Sahîhi’l-Buhârî,

6. Akkirmânî Mehmed Efendi (1174/1760) vd., Şerhü’l-ehâdîsi’l-erbaîn.

c. Fıkıh

Karsî, eserinde sık sık hadis usulü ve hadis kaynaklarını kullanmıştır. Bunun yanı sıra

gerektiğinde konunun fıkhi boyutlarına değinmiş ve ilgili fıkıh kitaplarını referans olarak vermiştir.

Karsî’nin, Hanefî olduğu için fıkhî referanslarında Hanefi fıkhının önde gelen eserlerini kaynak

olarak kullandığı görülmektedir. Refere ettiği fıkhî kaynakları şu şekilde sıralayabiliriz:

2 Eser, senedi incelenmeksizin bir hadisin mevzû olduğunun anlaşılıp anlaşılmayacağına dair olup muhakkik Abdülfettâh

Ebû Gudde, adı geçen eserin İbnü’l-Cevzî (597/1201)’nin “el-Mevzûât”ının muhtasarı olduğunu ileri sürmektedir. İbn

Kayyim (751/1350), İbnü’l-Cevzî’nin değişik bâblar altında zikrettiği hadislerden hareketle bu bâblarda kaydedilen

hadislerin mevzû olup olmadığına delâlet eden birtakım genel kurallara ulaşmaya çalışmıştır. (Bkz. İbn Kayyim el-

Cevziyye, 1983: 12 (Naşirin girişi) 3 Şerh alâ usûli’l-hadîs’in otuz dördüncü sayfasında geçen ve İmam Mâlik’e izafe edilen “رواية الفاسق مردودة” “Fasık’ın

rivayeti reddedilir.” ifadesinin, yaptığımız araştırma neticesinde İmâmü’l-Haremeyn Ebü’l-Meâlî Rüknüddîn

Abdülmelik b. Abdullâh b. Yûsuf Cüveynî (478/1085)’nin “el-Burhân fî usûli’l-fıkh” isimli eserinde geçtiğini tespit

ettik. (Bkz. Cüveynî, 1978: 1/235)

Page 10: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

108 Osman BİLGEN

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

1. İbnü’l-Hâcib (646/1249), Muhtasaru Münteha’s-sul ve’l-emel fi ilmiyyi’l-usûl ve’l-

cedel,

2. Muhammed ez-Zebîdî Haddâd (800/1397), el-Cevheretü’n-neyyire şerhu Muhtasari’l-

Kudûrî fi’l-furui’l-Hanefiyye,

3. İbn Nüceym (970/1563), el-Bahrü’r-râik şerhu Kenzi’d-dekâik.

d. Tasavvuf, Arap Dili, Mantık, Kıraat ve Akaid/Kelam

Karsî’nin kaynak olarak kullanmış olduğu tasavvuf, Arap dili, mantık, kıraat ve

akaid/kelam gibi ilimlere ait eserleri de şöyle verebiliriz:

1. Cübbâî (303/915), Tefsiru Ebî Ali el-Cübbâî, (Tefsir)

2. Ebû Bekr b. Abdilkâdir en-Râzî (666/1268), Muhtârü’s-Sıhah = Mu’cemü’r-Râzî,

(Arap dili) Eser, Cevherî (400/1009)’nin “Tâcü’l-luga ve sıhâhü’l-Arabiyye” adlı

sözlüğünün muhtasarıdır.

3. Beyzâvî (685/1286), Tefsirü’l-Kâdi el-Beyzâvî = Envârü’t-tenzîl ve esrârü’t-te’vîl,

(Tefsir)

4. İbnü’l-Hümâm (861/1457), el-Müsâyere fi ilmi’l-kelâm ve’l-akâidi’t-tevhidiyyeti’l-

münciyye fi’l-âhire, (Akaid/Kelam)

5. Birgivî (981/1573), et-Tarîkâtü’l-Muhammediyye, (Tasavvuf)

6. Karsî (1169/1756), el-Mu’cezu şerhu Tehzîbi’l-Mantık. (Mantık) Eser, Teftâzânî

(792/1390)’ye ait “Tehzîbu’l-Mantık ve’l-Kelâm” isimli eserin birinci kısmının

şerhidir.

7. Ali el-Kârî (1014/1606), el-Minahü’l-fikriyye bi-şerhi’l-Mukaddimeti’l-Cezeriyye,

(Kıraat)

Listeden de anlaşılacağı üzere kitapların çoğu dönemin Osmanlı medreselerinde okutulan

eserlerden meydana gelmektedir. (Ergün, 1996: 28-33) Bu da Karsî’nin çok iyi bir eğitim aldığını

göstermesi yanında farklı alanlara ilgisini ve vukûfiyetini de göstermektedir. Ansiklopedik bir âlim

olan Karsî’nin farklı alanlarda eser yazmasının da ancak bu alt yapıyla meydana geldiği

söylenebilir.

4. Lafzî Hadis Kaynakları

Şerh alâ usûli’l-hadîs, bir hadis usulü şerhi olmasına rağmen içerisinde on yedi tane lafzi

hadis de bulunmaktadır. Hadislerin bir kısmı girişte; hadis ilminin öneminden bahsedilen bölümde

verilirken diğer bir kısmı da usul konularının şerhinde geçmektedir. Hadislerin diğer bir kısmı ise

müellifin, eserin konusunun dışına çıkarak yaşadığı dönemdeki bir takım sosyal hadiselerden

bahsederken kullanılmıştır. Eserin genelinde, kullanılan hadislerin bâb ve ana bölümleri (kitap)

belirtilmezken birkaç yerde hadisin bulunduğu eserin müellif isminin zikredildiği görülmektedir.

Yukarıda, Şerh alâ usûli’l-hadîs’in metodu üzerinde durulurken ifade edildiği gibi,

rivayetlerin sıhhati üzerinde durulmamış, senet ve metin tenkitlerine girilmemiştir. Bu nedenle de

bu bölümde rivayetlerin sıhhat değerlendirmeleri üzerinde durularak Karsî’nin konuya yaklaşımları

ortaya konulmaya çalışılacaktır. Ancak Karsî, rivayetlerde senet zincirlerinin tamamını vermemiş

olduğundan dolayı da cerh ve ta’dil açısından ravilerin değerlendirmelerine girilemeyecektir.

Page 11: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

Dâvûd-i Karsî (1169/1756)’nin “Şerh Alâ Usûli’l-Hadîs” İsimli Eserinin Metodu… 109

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

Birinci Hadis:

حيم حمن الر له فاذا كتبتم ك مفتاح كل كتاب بسم هللا الر تابا فاكتبوه في أو

“Besmele her kitabın anahtarıdır. Bir kitap yazdığınızda en başına onu yazınız.” (Karsî,

1314: 4)

Hz. Peygamber’e atfedilen bu rivayet hakkında, Buhârî şarihlerinden Sefîrî (956/1549) ve

Ali el-Muttakî (975/1567) rivayetin başındaki “Besmele her kitabın anahtarıdır.” kısmının Ebu

Ca’ferden gelen “Mu’dal” bir rivayet olduğunu belirtmektedirler. (Sefîrî, 2004/1425: 1/63; Ali el-

Muttakî, 1409/1989: 1/555) Suyûtî (911/1505)’nin “el-Câmiu’s-sağîr”inin şarihlerinden Münâvî

(1031/1622) de aynı bilgiyi paylaştıktan sonra Suyûtî’ye göre rivayetin zayıf olduğunu

nakletmektedir. (Münâvî, 1938: 3/191) Rivayet hakkında Elbânî (1914/1999) de “daîfun cidden”

değerlendirmesini yapmaktadır. (Elbânî, 1996/1417: 280 (2332))

Hadisin ikinci kısmı olan, “Bir kitap yazdığınızda en başına onu yazınız.” bölümü ise;

küçük değişikliklerle Dimyâtî (1302/1884)’nin “Hâşiyetu İânetü’t-tâlibîn” isimli eserinde uzun bir

rivayetin içerisinde:

وهي فاذا كتبتم كتابا فاكتبوها أوله) بسم هللا الرحمن الرحيم ( كتب القلم روي عن النبي صلي هللا عليه وسلم أنه قال : اول ما

متك فمرهم ا اليدعوها في ئ من امورهم جبريل عليه السالم اعادها ثالثا وقال هي لك وال مفتاح كل كتاب أنزل ولما نزل بها

فاني لم ادعها طرفة عين منذ نزلت علي ابيك آدم عليه السالم وكذلك المالئكة

lafızlarıyla geçmektedir. (Dimyâtî, (2014/1435: 1/16). Yalnız burada da eserin muhakkiki

Abdurrezzak Şuhûd en-Necm’in hadisin bu lafızlarla bulunmadığını belirtmesi ve Suyûtî’nin “el-

Câmiu’s-sağîr” ile Ali el-Muttakî’nin “Kenzu’l-Ummâl” isimli eserlerine yönlendirmesi, Karsî’nin

kullandığı metnin muteber hadis kaynaklarında bulunmadığı ve Elbânî’ninde belirttiği gibi

rivayetin “zayıf” olduğu kanaatini kuvvetlendirmektedir.

İkinci Hadis:

طالب العلم يستغفر له كل ئيء حتى الحيتا في البحار و حتى النملة فى حجرها

“İlim talebeden kimseye, denizlerdeki balıklardan yuvasındaki karıncaya kadar her şey

istiğfar eder.” (Karsî, 1314: 5)

Hadisin ilk kısmı aynı kelimeler ve “ev sâhibu’l-hayr” ilavesiyle İbn Hacer (852/1449)’in

“Metâlibu’l-âliye” isimli eserinde geçmektedir. Taberânî (360/971)’nin “Mu’cemu’l-evsat”ı ve

Heysemî’nin “Mecmeu’z-zevâid”in de ise hadisin ilk kelimesi olan “Tâlibu’l-ilm” yerine

“Muallimu’l-hayr” ifadesi kullanılarak hadisin ikinci kısmı aynen rivayet edilmektedir. (Taberânî,

1995/1415: 6/214 (9126); Heysemî, 1967: 1/124 (512). Ayrıca bkz. İbn Ebî Şeybe, 2006/1427:

5/284 (26113); Dârimî, 2007/1428: 1/104-105 (349)) Bu rivayetlerde bulunmayan hadisin üçüncü

kısmı ise; Tirmizî’nin Câmii’nde (Tirmizî, “İlm”, 19) şu ifadelerle geçmektedir:

ر ي خ ال اس الن م ل ع ي ن ى م ل ع و ل ص ي ل وت ح ى ال ت ح و اه ر ج ى ح ف ة ل م ى الن ت ح ض ر ال و ت موا الس ل ه أ و ه ت ك ئ ال م و هللا إ

Bu bilgiler ışığında, Karsî’nin vermiş olduğu metnin, -bazı kısımları sahih olsa bile- birkaç

farklı rivayetin birleştirilmesiyle oluşturulmuş, mana itibariyle doğru fakat metnen Hz.

Peygamber’e izafe edilemeyecek düzmece bir metin, dolayısıyla “mevzu” olduğu söylenebilir.

Üçüncü Hadis:

فضل العالم على العابد، كفضلي على أدناكم

“Âlimin abide üstünlüğü, benim sizin en aşağı derecede olanınıza üstünlüğüm gibidir.”

(Karsî, 1314: 6)

Hadis, Dârimî’nin Sünen’i ve Tirmizî’nin Câmii’nde geçen “sahih” bir rivayettir. (Dârimî,

Page 12: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

110 Osman BİLGEN

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

2007/1428: 1/334 (297); Tirmizî, “İlim”, 19)

Dördüncü Hadis:

موا الجواهر في أعناق الخنازير ال تقد

“Mücevherleri domuzların boyunlarına takmayınız.” (Karsî, 1314: 6)

Bu metinle Hz. Peygamber’e izafe edilen bir rivayete rastlanmamıştır. Yalnız, ilk dönem

sûfilerinden Ebû Tâlib el-Mekkî (386/996)’nin “Kûtu’l-kulûb” ve Gazzâlî (505/1111)’nin “İhyau

ulûmi’d-din” gibi klasik tasavvuf eserlerinde Hz. Îsâ’ya atfen, ال تعلقوا الجوهر/الجواهر في أعناق الخنازير

sözünün kullanıldığı görülmektedir. (Ebû Tâlib el-Mekkî, 1996/1416: 1/267; Gazzâlî, 1992/1412:

1/57) İbn Ca’d (230/845)’ın “Müsned”i ve İbn Abdülber (463/1071)’in “Câmiu beyani’l-ilm”

isimli eserlerinde ise; tabiîn döneminin büyük hadis imamlarından Süleyman b. Mihrân A’meş

(148/765)’in Şu’be (160/ 777)’ye: /اللؤلؤ في أعناق الخنازير ر ويحك أو ويلك يا ئعبة، ال تعلق الد dediği

nakledilmektedir. (Ali b. Ca’d, 1985: 1/229; İbn Abdülber, 1994: 1/446) Bu kaynaklarda verilen

bilgiler ışığında yukarıda verilen rivayetin manası her ne kadar doğru olsa da Hz. Peygambere izafe

edilemeyeceği âşikardır. Bu haliyle rivayet “mevzu”dur. Bununla birlikte bu rivayete manası

itibariyle yakın zayıf hadisler de bulunmaktadır. İbn Mace’de bulunan şu rivayet bunun

misallerindendir: وواضع العلم عند غير أهله كمقلد الخنازي ، ذهب ر الجوهر واللؤلؤ والطلب العلم فريضة على كل مسلم

(İbn Mace, “Mukaddime”, 17)

Beşinci Hadis:

أئد الناس عذابا يوم القيامة عالم لم ينفعه علمه

“Kıyamet günü en şiddetli azap görecek kimse, ilmi kendisine fayda vermeyen âlimdir.”

(Karsî, 1314: 6)

Hadis, Taberânî (360/971)’nin “Mu’cemu’s-sagir” ve Beyhakî (458/1066)’nin “Şuabu’l-

İman” isimli eserlerinde rivayet edilmektedir. (Taberânî, 1983: 3/273, Beyhakî, 1990: 1/305)

Rivayetin sıhhati hakkında değerlendirmeler yapan Münâvî, Münzirî (656/1258)’nin rivayeti

“zayıf” gördüğünü, İbn Hacer’in ise metin ve sened bakımından “garib” dediğini belirttikten sonra

Zeynüddin Irâkî’nin ise; rivayetin senedinin kesinlikle zayıf olduğu görüşünde olduğunu

nakletmektedir. (Münâvî, 1938: 3/518) Son dönem hadis münekkitlerinden Elbânî’nin de

Münâvî’nin değerlendirmelerine paralel olarak rivayet hakkında “daîfun cidden”

değerlendirmesini yaptığı görülmektedir. (Elbânî, 1977: 392 (868)) Bu değerlendirmeler

neticesinde rivayetin “zayıf” olduğu anlaşılmaktadır.

Altıncı Hadis:

غ أوعى من سامع رب مبل

“Kendisine bilgi ulaştırılan nice insan vardır ki o bilgiyi, bizzat işiten kimseden daha iyi

anlar ve korur.” (Karsî, 1314: 17)

Rivayet, farklı tarik ve küçük lafız farklılıklarıyla muteber hadis kitaplarında geçen

“sahih” bir hadistir. (Bkz. Buhârî, “İlim”, 9; Tirmizî, “İlim”, 7)

Yedinci Hadis:

ال يدخل الجنة سي الملكة

“Kötü huylu kimse cennete giremez.” (Karsî, 1314: 25)

Bu rivayet de farklı tarik ve küçük lafız farklılıklarıyla muteber hadis kitaplarında geçen

“sahih” bir hadistir. (Tirmizî, “Birr ve’s-sıle”, 29; İbn Mâce, “Edeb”, 10; Ahmed b. Hanbel, 1/209)

Page 13: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

Dâvûd-i Karsî (1169/1756)’nin “Şerh Alâ Usûli’l-Hadîs” İsimli Eserinin Metodu… 111

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

Sekizinci Hadis:

صرار، وال كبيرة مع االستغفار ال صغيرة مع ال

“Israrla işlenen küçük günah küçük olarak kalmaz. İstiğfarla da büyük günah yerinde

durmaz.” (Karsî, 1314: 26)

İbn Receb (795/1393), “Câmi’u’l-ulûm ve’l-hikem” isimli eserinde, rivayetin İbn

Abbâs’tan “mevkuf” olarak nakledildiğini fakat bazı zayıf tariklerle de “merfu” olarak geldiğini

belirtmektedir. (İbn Receb, 1999/1419: 1/449, 2/534) Ali el-Kârî (1014/1606) ise, rivayetin

“mevkuf” veya “merfu” olmasına bakmaksızın “bir hadiste nakledildiğine göre” diyerek

nakletmektedir. (Ali el-Kârî, 2002/1412: 4/1622) Bu durumda rivayetin Hz. Peygambere izafe

edilmesi tartışmalı görülmektedir. (Bkz. Deylemî, 1986: 5/199; Kudâî, 1985/1405: 2/44)

Dokuzuncu Hadis:

ال يبلغ العبد أ يكو من المتقين حتى يدع ما ال بأس به حذرا لما به البأس.

“Kul, haram olabilecek şeye düşmekten uzak durarak sakıncalı olmayan şeyi bile terk

etmedikçe takvalı kimseler seviyesine yükselemez.” (Karsî, 1314: 26)

Tirmizî, rivayetin “garip” olduğunu belirttikten sonra; “sadece bu şekliyle bilmekteyiz”

ilavesini yapmaktadır. (Tirmizî, “Sıfetü’l-Kıyâme”, 19; İbn Mâce, “Zühd”, 24) Bu açıklamaya göre

hadisin “hasen” veya “sahih” seviyesinde olmadığı anlaşılmaktadır söylenebilir.

Onuncu Hadis:

أ مقعده من النار دا، فليتبو من كذب علي متعم

“Kim bana, bilerek yalan isnat ederse cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Karsî, 1314: 29,

38)

Buhârî ve Müslim’in ittifakla naklettikleri bu rivayet, çok az sayıdaki “lafzen mütevatir”

hadislerden birisidir. (Buhârî, İlim, 38; Müslim, Mukaddime, 2, Zühd ve Rekâik, 17)

On Birinci Hadis:

ث عني بحديث يرى أنه كذب فهو أحد الكاذبين من حد

“Kim benden, yalan olduğunu bildiği halde bir hadis naklederse yalancılardan birisidir.”

(Karsî, 1314: 29)

Muteber hadis kitaplarında geçen bu rivayet, “sahih”tir. (Müslim, Mukaddime, 1; Tirmizî,

İlim, 9; İbn Mâce, Mukaddime, 5)

On İkinci Hadis:

أصحابي كالنجوم بأيهم اقتديتم اهتديتم

“Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayete erersiniz.” (Karsî, 1314: 32)

Rivayetin senedinde bulunan Sellâm b. Süleym, İbn Hibbân’ın uydurma sözler nakleden

birisidir şeklinde tavsif ettiği yalancı bir ravidir. Yine senette ismi geçen Hâris b. Gusayn ise

meçhul bir ravidir. Bu bilgilere göre rivayetin sıhhat şartlarını taşımadığı anlaşılmaktadır.

(Beyhakî, ty: 164; İbn Abdülberr, 1994: 2/923; Aclûnî, ty: 1/132)

On Üçüncü Hadis:

من أحدث في أمرنا هذا ما ليس فيه، فهو رد

“Her kim, şu işimizde (sünnetimizde) olmayan bir şey ortaya koyarsa, o ret olunur.” (Karsî,

Page 14: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

112 Osman BİLGEN

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

1314: 34)

Bu hadis, Buhârî ve Müslim’in ittifakla naklettikleri “sahih” bir rivayettir. (Buhârî, “Sulh”,

5; Müslim, “Akdiye”, 8.)

On Dördüncü Hadis:

يل ئ را س ي إ ن ب ء يا ب ن أ ي ك ت م أ ء ما ل ع

“Benim ümmetimin âlimleri Benî İsrâîl´in peygamberleri gibidir.” (Karsî, 1314: 37)

Münâvî, rivayetin hafız Irâkî’ye sorulduğunu ve herhangi bir aslının olmadığını belirttiğini

nakleder. (Münâvî, 1938: 4/384) “Keşfu’l-hafa” isimli eserinde daha detaylı bilgiler veren Aclûnî

ise Suyûtî, İbn Hacer, ed-Demîrî (808/1405) ve Zerkeşî (794/1392)’nin de rivayetin aslının

olmadığını belirttiklerini söylemektedir. (Aclûnî, ty: 2/83). Ayrıca bkz. Sefîrî, 2004/1425: 2/275)

Bu değerlendirmelere göre rivayetin “mevzu” olduğu söylenebilir.

On Beşinci Hadis:

ير س ك ل د عا ال ك ل م ال ن م ي ز ف ت د ل و

“Ben, adil melik Kisrâ zamanında doğdum.” (Karsî, 1314: 37)

Rivayet, Beyhakî ve Aclûnî’nin değerlendirmelerine göre; isnadından dolayı sahih değildir.

İsnadında bir problem olmadığı kabul edilse bile mana itibariyle de doğru değildir. (Beyhakî, 1990:

4/305 (5195); Aclûnî, ty: 2/454-455 (2927)) Rivayet hakkında değerlendirme yapan Sağânî

(650/1252) mevzu olduğunu, Sehâvî (902/1496) ve Şevkânî (1250/1834) ise aslının bulunmadığını

belirtmişlerdir. (Sehâvî, 1985: 454; Şevkânî, 1960: 1/327) Bu açıklamalar ışığında rivayetin

“mevzu” olduğu söylenebilir.

On Altıncı Hadis:

يما ة من ال حب الهر

“Kedi sevmek imandandır.” (Karsî, 1314: 37)

Ali el-Kârî, rivayetin Sağânî (650/1252) gibi konunun uzmanı birçok âlime göre “mevzu”

olduğunu belirtmiştir. Aclûnî de aynı görüştedir. (Ali el-Kârî, 2002/1412: 2/456; Aclûnî, ty:1/347

(1104))

On Yedinci Hadis:

ة من قريش ا لئم

“İmamlar Kureyş’tendir.” (Karsî, 1314: 38)

Rivayet tam metin olarak Ahmed b. Hanbel’in Müsned’in de geçmektedir. (Ahmed b.

Hanbel, Müsned, 3/129; 4/421) Muteber hadis kitaplarında farklı lafızlarla aynı mananın ifade

edildiği birçok rivayet bulunmaktadır. (Bkz. Buharî, “Menâkıb”, 2, “Ahkâm”, 2, “Enbiya”, 1;

Müslim, “İmâret”, 1-3 (1818, 1819, 1820)) Bu bilgiler ışığında rivayetin “sahih” olduğu

söylenebilir. (Geniş bilgi için bkz. Hatiboğlu, 2011)

Yukarıdaki rivayet değerlendirmelerine bakıldığında Karsî’nin, her hangi bir sıhhat

anlayışına bağlı kalmadığı görülecektir. Bundan dolayı yukarıdaki on yedi rivayetten sadece bir

tanesi mütevatir, altı tanesi de sahihtir. Geriye kalan on rivayetin dördü zayıf, altı tanesi de

mevzudur. Eserdeki zayıf ve mevzu rivayetlerin sahihlere oranı % 58.82’dir. Bu sonuçta, eserin

talebeye ders kitabı olarak kaleme alınmış olması veya dönemin ilmi geleneğinin bir yansıması

olarak metinlerin sıhhatinden ziyade manaya önem verilmesinin etkili olduğu düşünülebilir.

Page 15: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

Dâvûd-i Karsî (1169/1756)’nin “Şerh Alâ Usûli’l-Hadîs” İsimli Eserinin Metodu… 113

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

Sonuç

Osmanlının Lale Devri gibi müreffeh, ilim ve fikir bakımından da zirvede olduğu bir

dönemde yetişen ilim adamlarından birisi de Dâvûd-i Karsî’dir. Karsî’nin, farklı ilim dallarındaki

telif çalışmalarının yanı sıra dönemin karakteristik özelliği olan şerh edebiyatına dair eserler de

kaleme aldığı bilinmektedir. Bunlardan bir tanesi de XVI. Yüzyıl meşhur Osmanlı âlimlerinden

Birgivî’nin Usûli’l-hadîs’i üzerine yapmış olduğu Şerh alâ usûli’l-hadîs isimli eseridir. Bu çalışma,

dönemin medreselerinde okutulan bir eserin şerhi olması ve dönemin gündelik hayatında cereyan

eden bazı tartışmalara cevap vermesi açısından da ayrıca önemlidir.

Karsî’nin şerhte kullanmış olduğu otuz sekiz kaynak, onun hadis usulü gibi naklî

ilimlerdeki birikimini gösterdiği gibi özellikle fıkıh ve dil bilimindeki başarısını da ortaya

koymaktadır. Bu sebepten dolayı şerhte bazen fıkhi konulara girilip anlama eksenli bir çalışma

yapıldığı görülmektedir. Bu çalışmalarında lafzi hadis ve ayetler kullanan Karsî, naklin yanında

aklı da ihmal etmeyerek Kelam ve Mantık ilimlerinden bazı kaide ve bilgilere de yer vermiştir.

Hadis usulü kaynaklarını kullanmada çok titiz davranan Karsî’nin, lafzi rivayetlerde ise;

hadis rivayet tekniklerini pek önemsemediği ve rivayetlerin sıhhatine dikkat etmediği

görülmektedir. Bunun bir sonucu olarak da eserde on tane zayıf ve uydurma rivayete yer vermekte

bir sakınca görmemiştir. Hadis usulü terimlerinin tariflerinde özellikle muteahhirûn âlimlerin

görüşlerine yer veren Karsî, yer yer mütekaddimûn ve fakihlerin tanımlarını da kullanmıştır. Fakat

tariflerde dikkat çektiği husus “cumhûrun” ittifak ettiği meselelerdir.

KAYNAKÇA

Abdulkadir er-Râzî, (1311). Muhtârü’s-Sıhah = Mu’cemü’r-Râzî, Kahire: Matbaatü’l-âmireti’l-

Osmaniyye.

Aclûnî, (t.y.). Keşfü’l-hafa ve müzilü’l-ilbâs: amma iştehere mine’l-ehâdîs ala elsineti’n-nâs, thk.

Ahmed Kalaş, Haleb: Mektebetü’t-Türasi’l-İslâmî.

Akkirmânî, Birgivî, Teftezânî, (1323). Şerhü’l-ehâdîsi’l-erbain, Dersaâdet: İkdam Matbaası.

Âkifzâde el-Amâsî, el-Mecmû’ fi'l-meşhûd ve'l-mesmû’, Millet Ktp., Ali Emîrî, nr. 2527, vr. 138.

Akpınar, Cemil (1994). “Dâvûd-i Karsî”, DİA, İstanbul, IX, ss. 29-32.

Ali b. Ca’d (1985). Müsnedu İbn Ca’d, thk. Abdülmehdi b. Abdulkâdir İbn Abdülhadi, Kuveyt:

Mektebetü’l-Felah.

Ali el-Kârî, (1984). el-Masnu’ fî ma’rifeti’l-hadîsi’l-mevzu’, thk. Abdülfettah Ebû Gudde, Kahire:

Mektebetü’l-Matbuati’l-İslamiyye.

…………, (1419). el-Minahü’l-fikriyye bi-şerhi’l-Mukaddimeti’l-Cezeriyye, thk. Abdülkavi

Abdülmecid, y.y.

…………, (t.y.). Şerhu Nuhbeti’l-fiker fî mustalahati ehli’l-eser, thk. Heysem Nizar Temim,

Muhammed Nizar Temim, Beyrut: Dârü’l-Erkam b. Ebi’l-Erkam.

…………, (2002/1412). Mirkâtü’l-mefâtîh şerhi Mişkâti’l-Mesâbîh, Beyrut: Dârü’l-fikr.

Ali el-Muttakî, (1409/1989). Kenzü’l-Ummâl, Beyrut: Müessesetu’r-Risâle.

Arslan, A. Turan (1994). “İmam Birgivî’nin Hayatı, Şahsiyeti Ve Eserleri”, Yayına Haz. Mehmet

Şeker, İmam Birgivî Sempozyumu, Ankara: TDV Yayınları, ss. 16-23.

Bağdatlı İsmail Paşa, (1951). Hediyyetü’l-Ârifîn-Esmâu’l-Müellifîn ve Âsâri’l-Musannifîn, tsh.

Kilisli Rıfat Bilge-Mahmut Kemal İmge, İstanbul: MEB Yayınları.

Berdicî, (1987). Tabakâtü’l-esmâi’l-müfrede mine’s-sahâbe ve’t-tabiîn ve ashab, Dımaşk: Dâru

Tallas.

Page 16: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

114 Osman BİLGEN

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

Beyhakî, (1990). Şuabü’l-îmân, thk. Ebû Hacer Muhammed Zaglul, Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-

İlmiyye.

…………, (t.y.). el-Medhal ile’s-Süneni’l-kübrâ, thk. Muhammed Ziyaurrahman A’zami, Kuveyt:

Dârü’l-Hulefa li’l-Kitâbi’l-İslamiyye.

Beyzâvî, (1314). Tefsîrü’l-Kâdi el-Beyzâvî = Envârü’t-tenzîl ve esrârü’t-te’vîl, Dersaâdet: Matbaa-i

Osmaniye.

Birgivî, (1270). et-Tarikatü’l-Muhammediyye, İstanbul: Dârü’t-tıbâati’l-âmire.

Buhârî, (1315). Sahih-i Buhârî, İstanbul: Dârü’t-tıbâati’l-âmire.

Bursalı Mehmed Tahir, (1333). Osmanlı Müellifleri, İstanbul: Matba-yı Amire.

Çakan, İ. Lütfi (2009). Hadis Edebiyatı, İstanbul: İFAV Yayınları.

Cübbâî, (2007). Tefsîru Ebî Ali el-Cübbâî, thk. Rıdvan es-Seyyid, Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye.

Cüveynî, (1978). “el-Burhân fî usûli'l-fıkh”, thk. Abdülazim ed-Dib, Devha: Câmiatu Katar.

Dârimî, (2007/1428). Sünenü’d-Dârimî, thk. Mustafa Dib el-Buga, Dımaşk: Darü’l-Mustafa.

Deylemî, (1986). el-Firdevs bi-me’sûr el-hitâb: el-firdevsü’l-ahbâr, thk. Saîd b. Besyûnî Zaglul,

Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye.

Dimyâtî, (2014/1435) [Hâşiyetu] İânetü’t-tâlibin alâ halli elfâzi Fethü’l-muîn bi-şerhi “Kurretü’l-

ayn bi-mühimmâti’d-dîn” = Hâşiyetü’ş-Şeyh el-Bekrî, Dımaşk: Dârü’l-feyha – Dârü’l-

menhel naşirûn.

Ebû Talib el-Mekkî, (1996/1416). Kûtü’l-kulûb fî muâmeleti’l-mahbûb ve vasfu tarîki’l-mürîd ilâ

makâmi’t-tevhîd, thk. Abdülmün’im el-Hıfni, Kahire: Dârü’r-Reşâd.

Elbânî, (1996/1417). Silsiletü’l-ehâdîsi’z-zaîfe ve’l-mevzûa ve eseruha’s-seyyi’ fî’l-ümme, Riyad:

Mektebetü’l-Maârif.

…………, (1977). Silsiletü’l-ehâdîsi’z-zaîfe ve’l-mevzûa, Beyrut: el-Mektebü’l-İslâmî.

Ergün, Mustafa (1996). “Ders Programlan ve Ders Kitapları Tarihi I” (Medreselerde Okutulan

Dersler ve Ders Kitapları), Afyon: Anadolu Dil-Tarih ve Kültür Araştırmaları Dergisi.

Gazzâlî, (1992/1412). İhyâu ulûmi’d-dîn, Beyrut: Dâru Kuteybe.

Hacı Halife, (1994). Keşfü’z-zunûn an-esâmi’l-kütüb ve’l-funûn, Beyrut: Dârü’l-Fikr.

Hakim en-Nisaburi, (1977). Ma’rifetu ulûmi’l-hadîs, thk. Muazzam Hüseyin, Medine: y.y.

Halîlî, (1989). el-İrşâd fî ma’rifeti ulemâi’l-hadîs, thk. Muhammed Saîd b. Amr İdris, Riyad:

Mektebetü’r-Rüşd.

Hatîb el-Bağdadi, (2003/1423). el-Kifâye fî ma’rifeti usûlu ilmi’r-rivâye, thk. Ebû İshak İbrâhim b.

Mustafa Al-i Bahbah Dimyâtî, y.y., Dârü’l-Hüda.

Hatiboğlu, Mehmed Said (2011). Hilafetin Kureyşliliği, Ankara: Otto.

Heysemî, (1967). Mecmaü’z-zevâid ve menbaü’l-fevâid, Beyrut: Dârü’l-Kitâbi’l-Arabi.

Irâkî (1988). Elfiyyetü’l-hadîs, thk. Ahmed Muhammed Şakir, Beyrut: Âlemü’l-Kütüb.

İbn Abdülberr, (1994). Câmiu beyâni’l-ilm ve fazlihî vema yenbagî fî rivâyetihî ve hamlihî, thk.

Ebü’l-Eşbal ez-Züheyri, Demmâm: Dâru İbni’l-Cevzi.

İbn Ebî Şeybe, (2006/1427). el-Musannef, thk. Muhammed Avvame, Cidde: Darü’l-Kıble.

İbn Cemâa, (1986).4 el-Menhelü’r-revî fî muhtasar ulûmi’l-hadîsi’n-nebevî; thk. Muhyiddin

Abdurrahman Ramazan, Dımaşk: Dârü’l-Fikr.

4 Eserin yazma ve baskı nüshalarında İbn Cemra (ابن جمرة) veya İbn Hamze (ابن حمزة) şeklinde yazılan bu isim, Harputi

tarafından yapılan haşiyede İbn Cemaa (ابن جماعة) olarak düzeltilmiştir.

Page 17: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

Dâvûd-i Karsî (1169/1756)’nin “Şerh Alâ Usûli’l-Hadîs” İsimli Eserinin Metodu… 115

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

İbn Faris, (1994/1414). Mücmelü’l-luga, thk. Şihabeddin Ebû Amr, Beyrut: Dârü’l-Fikr.

İbnü’l-Hacib, (2006/1427). Muhtasaru Münteha’s-sul ve’l-emel fi ilmiyyi’l-usûl ve’l-cedel, dirase

ve thk. Nezir Hamadu, Cezâir: Şeriketü’l-Cezairiyyeti’l-Lübnaniyye, Beyrut: Daru İbn

Hazm.

İbn Hacer, (1288). Nuhbetü’l-fiker fi mustalahi’l-ehli’l-eser, İstanbul: Matbaa-i Amire.

…………, (1993). Şerhü’n-nuhbe nüzhetü’n-nazar fî tavzihi nuhbeti’l-fiker fî mustalahi’l-ehli’l-

eser, thk. Nureddin Itr, Beyrut: Dârü’l-Hayr.

…………, (t.y.). el-Metâlibü’l-âliye bi-zevâidi’l-mesânidi’ş-semâniye, thk. Habiburrahman

A’zami, Kuveyt: el-Matbaatü’l-Mısriyye.

İbn Hibban, (1973). Kitâbü’s-sikât, Haydarabad: Dâiretü’l-Maârifi’l-Osmaniyye.

İbnü’l-Hümâm, (t.y.). el-Müsâyere fi ilmi’l-kelâm ve’l-akâidi’t-tevhîdiyyeti’l-münciyye fi’l-âhire,

Kahire: Matbaatü’l-Mahmûdiyye et-Ticariyye.

İbn Kayyim el-Cevziyye, (1993). el-Menârü’l-münîf fi’s-sahîh ve’d-daîf, thk. Abdülfettah Ebû

Gudde, Beyrut: Mektebetü’l-Matbuati’l-İslâmî.

İbn Nüceym, (1997/1418). el-Bahrü’r-râik şerhu Kenzi’d-dekâik, thr. Zekeriyyâ Umeyrat, Beyrut:

Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye.

İbn Receb, (1999/1419). Câmi’u’l-ulûm ve’l-hikem, thk. Şuayb el-Arnaut, İbrâhim Bacis, Riyad: el-

Emânetü’l-Âmme li’l-İhtifal bi-Murûru Miete Âm alâ Te’sisi’l-Memleke.

İbnü’s-Salâh, (2011/1432). Ulûmü’l-hadîs, thk. Ebû Mu’âz Târık b. İvazullâh b. Muhammed,

Kahire: Dâru İbn Affan, Riyad: Dâru İbni’l-Kayyim.

Kadi İyaz, (1970/1389). İlmâ’ ilâ ma’rifeti usûli’r-rivâye ve takyîdi’s-semâ’, thk. es-Seyyid Ahmed

Abbas Sakr, Kahire: Dârü’t-Türas, Tunus: el-Mektebetü’l-Atika.

Karsî, (1912/1330). el-Mu’cezu şerhu Tehzîbi’l-Mantık, Köprülü Kütüphanesi, III. kısım, nr. 325.

…………, Şerhu usûli’l-hadîs, Mahmud Bey Mat. İstanbul, 1321, s. 41.

…………, (1290). Mukarribü’t-tâlibîn, çev. Babakaleli Ahmed Abdülaziz, İstanbul: Matbaa-i

Âmire.

Kastallani, (t.y.). İrşâdü’s-sâri li-şerhi Sahîhi’l-Buhârî, Beyrut: Dâru İhyaü’l-Türasi’l-Arabi.

Kudâî, (1985/1405). Müsnedü’ş-şihâb, thk. Hamdi Abdülmecid Selefi, Beyrut: Müessesetü’r-

Risâle.

Malik b. Enes, (1994). el-Muvatta’, thk. Abdülmecid Türki, Beyrut: Dârü’l-Garbi’l-İslâmî.

Martı, Huriye (2008). Birgivî Mehmed Efendi, Ankara: TDV Yayınları.

Münâvî, (1938). Feyzü’l-kadîr şerhi’l-Câmii’s-sagîr, Beyrut: Dârü’l-Ma’rife.

Müslim b. el-Haccac, (1955/1374-1956/1375). Sahîh-i Müslim, Nşr. Muhammed Fuâd Abdülbâkî,

Kahire: Dâru İhyai’l-Kütübi’l-Arabiyye.

Nevevi, (1986). et-Takrîb ve’t-teysîr li-ma’rifeti süneni’l-beşîri’n-nezîr fî usûli’l-hadîs, racaahu

Abdullah Ömer Barudi, Beyrut: Dârü’l-Cinan.

Öztürk, Resul (2014). “Dâvud-i Karsî (1169/1756): Kelâmî Görüşleri ve Kaynakları”, Erzurum,

Atatük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 41, ss. 77-99.

Sefîrî, (2004/1425). el-Mecâlisü’l-va’ziyye fî şerhi ehâdîsi hayri’l-beriyye min sahîhi’l-İmâm el-

Buhârî, hakkakahu ve harace ehâdîse Ahmed Fethi Abdurrahman, Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-

İlmiyye.

Sehâvî, (2003/1424). Fethü’l-mugîs bi-şerhi Elfiyyeti’l-hadîs li’l-Irâkî, thk ve talik. Ali Hüseyin

Ali, Kahire: Mektebetü’s-Sünne.

Page 18: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org › pdfdrg › D03262 › 2016_5 › 2016_5_BILGENO.pdf · Nazar fi Tawzih Nuhbat al-Fikar fi Mustalah al-Ahl al-Athar, 8. Sahawi (902/1497),

116 Osman BİLGEN

Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 11/5 Winter 2016

…………, (1985). el-Makâsıdü’l-hasene fî beyâni kesîrin mine’l-ehâdîsi’l-müştehire [ale’l-elsine],

thk. Muhammed Osman el-Huşt, Beyrut: Dârü’l-Kitâbi’l-Arabi.

Silleli Osman Hamdi, (1312). “Terceme-i Müellif" (Dâvüd-i Karsî, Risale fi beyânı mes’eleti’l-

ihtiyârâti’l-cüz’îyye ve’l-id-râkâti’l-kalbiyye içinde), İstanbul.

Suyûtî, (1979/1399). Tedrîbü’r-râvî fî şerhi Takrîbi’n-Nevevî, hakkaka ve racea usulih.

Abdülvehhab Abdüllatif, Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî.

Şen, Lokman (1998). Davud-i Karsi ve Hadisçiliği, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Van Yüzüncü

Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Şevkânî, (1960). el-Fevâidü’l-mecmûa fi’l-ehâdîsi’l-mevzûa, thk. Abdurrahman b. Yahyâ el-

Yemani, Kahire: Mektebetü’s-Sünneti’l-Muhammed.

Taberânî, (1995/1415). el-Mu’cemü’l-evsat, thk. Mahmûd b. Ahmed et-Tahhân, Riyad:

Mektebetü’l-Maârif.

…………, (1983). el-Mu’cemü’s-sagîr li’t-Taberânî, Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye.

Tîbî, (1985). el-Hulâsa fî usûli’l-hadîs, thk. Subhi Samerrai, Beyrut: Âlemü’l-Kütüb.

Tirmizî, (t.y.). el-Câmiü’s-sahîh, thk. Ahmed Muhammed Şakir, y.y., el-Mektebetü’l-İslâmiyye.

Türcan, Zişan (2011). Hadis Şerh Geleneği –Doğuşu Gelişimi ve Dönüşümü–, Ankara: Türkiye

Diyanet Vakfı Yayınları.

…………, Zişan (2009/1). “Hadis Şerhçiliğinin Doğuşu Ve Gelişimi”, Hitit Üniversitesi İlahiyat

Fakültesi Dergisi, c. 8, sayı: 15, ss. 101-134.

Yalçın, Abdussamed (2006). Usûlü’l-Hadîs Şerhi (Hadis Usulü), İstanbul: Dua Yayıncılık.

Yardım, Ali (1984). Hadis II, İzmir: Acargil Matbaası.

ez-Zebidi Haddâd, (2006/1427). el-Cevheretü’n-neyyire şerhu Muhtasari’l-Kudûrî fi’l-furui’l-

Hanefiyye, thk. İlyas Kaplan, Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye.

Zekeriyyâ Ensârî, (1999/1420). Fethü’l-bâkî bi-şerhi Elfiyyeti’l-Irâkî, thk. ve talik. Senaullah ez-

Zahidi, Beyrut: Dâru İbn Hazm.

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Arşiv Belge Numaraları

37 Hk 74/1, 26 Hk 232, 19 Hk 3657, 32 Ulu 361/7, 15 Hk 1638/1, 26 Hk 866, 28 Hk 3579/19, 37

Hk 101/5, 32 Ulu 113/2, 32 Ulu 93/1, 06 Mil Yz A 7786/2, 06 Mil Yz A 4810, 43 Ze 48,

43 Ze 709/1, 06 Mil Yz A 7288/1, 06 Mil Yz A 4951/1, 37 Hk 339/1, 67 Saf 243/1, 37 Hk

4059/3, 45 Ak Ze 156/5, 06 Hk 2214/2, 37 Hk 519/4, 42 Kon 215/2, 06 Mil Yz A 7474/4,

34 Atf Ek 1339, 34 Ae Arabi 268/1, 34 Ae Arabi 269.

Citation Information/Kaynakça Bilgisi

Bilgen, O., (2016). “Dâvûd-i Karsî (1169/1756)’nin “Şerh Alâ Usûli’l-Hadîs” İsimli Eserinin

Metodu ve Kaynakları Üzerine / The Method And Resources Of The Work Named “Sharh

Ala Usul Al-Hadith” Of Dawud Al-Karsı (1169/1756)”, TURKISH STUDIES -

International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic-,

ISSN: 1308-2140, Volume 11/5 Winter 2016, ANKARA/TURKEY,

www.turkishstudies.net, DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.9303, p.

99-116.