uluslararası afedliina sempozyıımu...

16
1 AfeDliina Bildirileri

Upload: donga

Post on 07-Mar-2019

221 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

1 Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileri

Page 2: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

Birleşmiş Milletler 2007 Eğitim, Bilim ve Kültür Mevlana Celaleddin Rümi

Kurumu 800. D~um Yıl Oönümü

United Nations Educational, Scientific: and 800:ıı Anniversaıy of

Culturaı Organization the Birth of Rumi

Sempozyum tertip heyeti Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç (Bşk.) Celil Güngör Ekrem Işın Nuri Şimşekler Tugrul İnançer

Bu kitap, 8- ı 2 Mayıs 2007 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlıgı himayesinde ve Başbakanlık Tanıtma Fonu'nun katkılanyla İstanbul ve Konya'da düzenlenen illuslararası Mevlana Sempozyıımu bildirilerini içermektedir.

Yazılann bilimsel sorunılulugu yazarianna aittir.

Cilt: ı

Motto Project yayını

İstanbul, Haziran 2010

ISBN 978-605-61104-0-5

Editörler Mahmut Erol Kılıç Celil Güngör Mustafa Çiçekler

Katkıda bulunanlar Bülent Katkak Muttalip Görgülü Berrin Öztürk Nazan Özer Ayla İlker Mustafa İsmet Saraç Asude Alkaylı Turgut Nadir Aksu Gillay Öztürk Kipmen YusufKot Furkan Katkak Berat Yıldız Yücel Daglı

Kitap tasanmı Ersu Pekln

Baskıya hazırlayan

Kemal Kara

Yayıniayan

Motto Project Mtt İletişim ve Reklam Hizmetleri Şehit Muhtar Cad. Tan Apt. No: ı3 /13 Taksim 1 İstanbul Tel: (212) 250 ı2 02 Fax: (212) 250 12 64 www.mottoproject.com [email protected]

Baskı

Mas Matbaacılık A.Ş. Hamidiye Mahallesi, Soguksu Caddesi, No. 3 Kagıthane - İstanbul

. Tel. 0212 294 10 oo

Page 3: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

Mevlana'nın Mesnevi'sinde psikolojik yaklaşımlar

Süleyman Derin 1 Türkiye

BUGÜNKÜ anladığımız şekli ile modern bir bilim olarak psikoloji il­

mi 19. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkmıştır. Ne var ki psikolojinin konusu

olan insanın ruhsal hayatı ve davranışlannı anlamaya yönelik çabaların tarihi in­

sanlık kadar eskidir. İnsan ruhu ve psikolojisi konusunda bir diğer önemli kaynak

ise beşeri olmayıp ilah! olanlardır. Hemen bütün dinlerin ilah! kitapları da insan

psikolojisini ele almakta, insanın özünü yine insana anlatmaya çalışmaktadır. Bu

tutumdan Kur'an-ı Kerim de bir istisna değildir. O da işlediği pek çok konular ara­

sında insan ruhunu ve psikolojisini ve diğer psikolojik olaylara ilgisiz kalmaz. 1

Peki, psikoloji ile dinler arasındaki bu yakınlık psikoloji tarafından nasıl kar­

şılanmaktadır? İlginçtir ki modern psikoloji din e pek de sıcak bakmamaktadır. Bu­

gün psikoloji haia 19. yüzyılda ortaya çıkan materyalist modele dayanmaktadır.

Başlangıçta psikoloji sadece sinir hastalıklannı tedaviye yönelmiş ise de daha son­

raları psikoloji, dinin sahasına girmeye başlamış, insanın existansiyel problemle­

rine ve çektiği acılara kendince cevap aramaya çalışmıştır. Fakat bunu başarması

için psikolojinin insanın sadece bir bedenden ibaret olmadığını, insanın beden ve

beyin ikilisinden daha fazla bir şey olduğunu kabul etmesi gerekmektedir. Mane­

viyatın yer almadığı bir psikolojik yaklaşım hiçbir zaman insanlığın problemleri­

ne sağlıklı çözümler üretemeyecektir. Ruhu inkar eden bir bilim dalı nasıl olur da

ruhl bunalımlara çareler üretebilir? Bundan dolayı bugün insanlar manevi buh­

ranlannı uyuşturucu ve alkol ile çözümlerneye çalışmaktadırlar. İnsanlar yüzyılı-

1 Hayati Hökelekli, "islam geleneğinde Psikoloji Kültürü", islômi Araştirmalar, sy.3, 2006, s. 409

Page 4: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

346 mızın mateıyalizminden kurtulmak ve farklı şuur durumlarına ulaşmak için alkol­

den medet umar h:lle gelmişlerdir. Maneviyatın tamamen inkar edildiği Rusya ve

eski sosyalist ülkelerdeki eşi benzeri görülmemiş alkolizm bağımlılığı aslında bu

maneviyat açlığının yanlış yerlerde tatmin edilmesinin doğal bir sonucudur.

İlginçtir ki özellikle mateıyalist ve komünist ülkelerde afyon olarak tanıtılan

din neredeyse afyon türü uyuşturucuların yegane çözümüdür. Son zamanlarda ba­

tı dünyasında yapılan araştırmalar tefekkür, zikir gibi dini-manevi uygulamaların

uyuşturucu ve alkol bağımlılığını azalttığını ispat etmiştir. Bu tür manevi uygula­

malara katılanların uyuşturucuya hatta sigaraya olan bağımlılıklan azalmaktadır.2

İslami ilimler arasında psikoloji ile en çok ilgilenen ilim tasavvuftıır. Zira

tasavvuf nefs, benlik, kişilik gelişimi, arzulann kontrolü, niyetierin tahlili gibi

psikolojinin de ortak konulan ile yakında ilgilenmektedir. Kur'ani kavramlan

psikolojik bir üslup ile ilk defa ele alan kişinin Haris el-Muhasibi olması (ö.

243/857), başka bir deyişle tasavvufun önde gelen teorisyenlerinden birisinin

psikolojik değere sahip bilgi ve yöntemleri eserlerinde kullanması bu açıdan

önemlidir. Muhasibi'nin bu özelliği oıyantalistlerin de dikkatinden kaçmamış,

Massignon er-Riiiye li Hukukilialı adlı eseri insanın iç hayatına dair bir müslü­

manın yazdığı en güzel kitap olarak sınıflandırmıştır. Dini hak.ikatlerle uyumlu

bir hayat tarzı için kişinin kendisini iç açıdan anlamaya çalışmasını ısrarla vıır­

gulaması, iç gözleme dayalı bir bilgisel etkinliğin yolunu açmıştır. Bununla bir­

likte pek çok çağdaş araştırınacıya göre İslam psikolojisinin esaslannı gerçek an­

lamda ortaya koyan Gaz:lli'dir. İlıya adlı eserinde sistemli iç gözlem, davranış

tahlilleri gibi psikolojik açısından değere sahip metotlar kullanmıştır. Dini ve ah­

laki konulan ele alırken psikolojik yaklaşım ve analizlere onun kadar yer veren

müelliflerin sayısı pek fazla değildir.3

Yukanda verilen örneklerden anlaşılacağı üzere psikoloji ilmine Müslüman

ilim adamlannın ve özellikle de sufilerin katkılan azımsanamayacak düzeydedir.

Aynı katkı günümüz içinde devam etmektedir. Bugün spiritual psychology (ma­

nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye alter­

natif yeni akımlar tasavvuf kültüründen geniş ölçüde güç almaktadır.

2 Shafıi, Mohammad, Freedam from the Self. Sufism, Meditation and Psychothrerapy, New York, 1988, s.116 3 Hayati Hökelekli, "islam geleneğinde Psikoloji Kültürü", islümi Araştirmalar, sy. 3, 2006, s. 414

Süleyman Derin Mev1liııli'mıı Mesııevi'siııde psikolojik yaklaşımlar

Page 5: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

Psikoloji ve tasavvufun yapısal farkhhklan

Hem tasavvuf hem de psikoloji ilimlerinin en başta gelen konusu ruh olduğu için

İslami ilimler arasında psikolojiye en yakın ilim tasavvuftur. Bununla birlikte her

iki ilim dalını aynileştirmek gibi bir düşünce yanlış olur. Zira her iki ilim dalı bir­

çok yönlerden farklıdır. Başlıca farklılıklan şu şekilde sıralamak mümkündür.

En az 12 yüzyıllık bir tarihe sahip olan tasawufa karşılık modern psikoloji nere­

deyse bir asırlık bir ömre sahiptir. Bu sebeple tasawuf psikolojiyi pek çok sahada aşar.

Psikolojirıirı hedefi irısan davranışlarını incelemek ve bunları öngörerek kontrol

etmektir. Halbuki tasawuf irısana önce kendirıi tanımayı ve bu vasıta ile Allah'a

ulaşmayı öğretmektedir. Psikoloji daha çok niceldir ve şahsi değildir. Halbuki tasav­

vuf hem şahsi, hem de nitelikseldir. Psikolojirıirı amaa irısanırı akıl sağlığını koru­

mak, inanın kendirıi gerçekleştirmesine yardıma olmaktır. Halbuki tasawuf ruhun

sağlığını ve onun Sevgili ile birleşmesini amaçlamaktadır. Psikoterapi'nin metodu

hasta ile psikologun diyalogu etrafında dönerken tasavvuf da ise bir ilahi tecrübe söz

konusudur. Bu sebeple tasavvufun sağladığı değişim çok derin ve daimidir.

Psikolojinin merkezinde insan vardır. Bu sebeple psikoloji ilmi zaman zaman

insanın mutluluğu adına tasavvufi prensipiere ters düşecek pek çok prensibi ka­

bul etmiştir. Bilhassa kişisel gelişiiDe ait psikoloji kitaplarında insanın benliği ve

başansı putlaştırılmakta, insanın her şeyi başarahileceği savunulmaktadır. İnsanın

kendini gerçekleştirmesi ve tam kapasitesine ulaştırması psikolojinin en üst hede­

fidir. Bu tür eserler tamamen başanya odaklandığı için başansızlık durumunda ta­

raftarlanna sunabilecekleri pek fazla bir şey de yoktur. Halbuki tasavvuf her du­

rumda insanın yalnız olmad~ğırıı, başan ve başarısızlıktan çok insanın bu iki du­

rumdaki halinin önemli olduğunu ön plana çıkarır. Aynca tasavvuf insanın ken­

dini gerçekleştirmesinin ötesinde kendisini aşması gerektiğini öne sürer.

Psikoloji ile tasavvuf arasındaki diğer önemli bir fark ise bu ikisinin dine

olan yaklaşımı dır. Tasavvuf İslam dini içinden çıktığı için doğal olarak din e ilgi­

sini her zaman sürdürmüştür. Halbuki Modem psikoloji neredeyse din ve mane­

viyatı tamamen denklem dışına çıkarmıştır. İnsan hayatının manevi konulannı

bile madde ve rasyonellik seviyesine indirgeyen psikoloji karşısırıda tasavvuf in­

sanın problemlerini çözmeye daha elverişli görünmektedir. Bu tür gözlemleri biz­

zat psikologlarırı ağzından duymak da mümkündür. Mesela kendisi Bakırköy akıl

ve sinir hastalıklan mütehassısı olan Dr. Mehmet Tevfik din ile insan sağlığı ko­

nusunda şu fikre sahiptir: "Şunu da söylemek isteriz ki sinir ve ruh hastalıklan

Page 6: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

348 ve hatta daha başlangıç devreleri ruhi davranış bozukluklan hllilerinde, ruhi te­

davi için, zaruri ilaçlar yanında yapılacak tek şey manevi psikoterapidir."4 Hatta

Tevfik daha da ileri giderek din ile insanın ruh sağlığı arasında direkt bir ilişki

olduğunu söylemiş, "insanın dirıden uzaklaştıkça psiko-somatik hastalıklannın

da artacağını" öne sürmüştür.5

Aynı şekilde nefsirı dürtülerin ve arzulann kontrolü hususunda da tasavvuf

ve psikoloji çok derirı görüş aynlıklanna sahiptir. Psikoloji sadece bu dünya ile sı­

nırlı kalırken tasavvuf psikolojisi irısanı abiret hayatı ile buluşturur. Başka bir de­

yişle psikoloji madde ve fani dünya ile sınırlı iken tasavvuf sonsuz bir aıemle in­

sanı ilişkilendirir. Yani psikolojik olarak kendini gerçekleştiren insan ile tasavvu­

fi olarak kemale eren insan aynı kimseler değildir. Hatta tasavvufun kemal olarak

ileri sürdüğü hasletler psikolojide hastalık olarak bile ele alınabilmektedir. Mese­

la tasavvufun önem verdiği ilham psikoloji de bir tür hastalık olarak ele alınır.6

Tasavvuf her zaman fedakarlığı ve neftsen kurtulmayı tavsiye ederken mo­

dem psikoloji insanın bencilliğirıi artıran bir yapıya sahiptir. Değim yerindeyse

modem psikoloji bencilliği bir dirı haline getirmektedir. Psychology as Religion

adlı kitapta Paul Vitz "selfism" (bencilliğin) ve popüler psikolojirıin Amerikalar

arasında hakim din haline geldiğirıi söyler.7 Özellikle eğitim seviyesi yüksek ve

zengin sınıflar arasında bu tür mistik hareketlere karşı ilgi fazladır.

Ruh sağhğı beden sağlığı ilişkisi

İnsanın ruh sağlığının fiziki sağlığını da etkilediği görülmektedir. Levin ve Van­

derpool adlı araştırmacılara göre dini huzurun fiziki sağlığı yakından etkilediği

görülmüştür.8 Tasavvuf insanın kendini aşması içirı bir dengenirı olmasını savu-

4 Mehmet Tevfik, Ruhi Bunaltmlarve islam Rühiyatt, istanbul, 1975, s.33 5 Age, s. 22 6 Gity Baxter-Tabriztchi, Faridud-Din Attar's The canference af the Birds /(Mantiq ai-Tayr}: A Study in sufi Psychology and spirituolity, Argosy University, Ph D thesis, 2003, s.197 7 Bilal Sambur, "Din ve Psikoloji ilişkisini Yeniden Düşünmek", isliimi Aroşttrmalor, 2006, no:3, s. 438 8 (Levin, J 8: Vanderpool, H. (1991). Religious factors in physical health and the prevention of illness. Prevention in Human services, 9, 41-64)

Süleyman Derin Mevliiııii'ııııı Mesııevi'siııde psikolojik yaklaşımlar

Page 7: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

nur. Başka bir deyişle ferdin fiziki ve akli melekelen uyum içinde bulunmalıdır.

Bu denge ise genelde konsantrasyon ve meditasyon ile sağlanır.9 Yakın zaman­

da yapılan çalışmalar meditasyonun hem kronik hem de kısa süre gelen şiddetli

kaygılan azalttığını göstermiştir. Tasavvufi tefekkür veya meditasyon uzun süre

yapılırsa insanda bir denge hılli yarattığı teorisini ileri sürer. Bu teori günümüz­

de yapılan araştırmalarda da ispat edilmiş belli bir noktaya yönlendirilmiş olan

farkındalığın vücutta rahatlamaya sebep olduğu görülmüştür. 10 Yine aynı şekil­

de meditasyon yapan insanlarda uyuşturucu bağınılılığımn azaldığı ispat edil­

miştir. Bütün bunlar beden sağlığımn ruh sağlığından geçtiğini gösteren önenıli

verilerdir. Bu sebeple insan vücudu biyolojik bir makine gibi algılanmamalı, ru­

hun ihtiyaçlan da giderilmelidir.

Modem ilimler insam maalesef küçük parçacıklara ayırarak incelemiş ve

insanın madde ve mana bütünlüğünü ihmal etmiştir. Halbuki huzur insamn bö­

lünüp parçalanmasında değil, bütünleşip topaflanmasında yatmaktadır. Aslında

İslam'ın biriemek manasma gelen tevhid inancım tasavvuf insana da uygula­

makta ve onun dağınık halini birleştirmeye çalışmaktadır. Tasavvuf metoduna

göre kendisini birlemeyen, kemale erdirmeyen bir insanın bu dağınık hılli ile tev­

hidi anlaması/yaşaması pek mümkün görünmemektedir.

Tasavvuf psikolojine göre kendini birleyen insan sadece Allah'a odaklan­

mıştır. Onun için fani insanlarm övgü ve yergileri birdir. Zira insanlar aslında

var gibi olan yoklardır. Hıllbuki Allah ise yok gibi görünen vardır. İnsan dikka­

tini fanilere ayırıp böldüğü sürece bir türlü gerçek kulluğa erişemez. Bu hakikate

ermek için suffier psikolojik eğitim metotlaruıı da kullanmaktan geri kalmanıış­

lardır. Bayezid-i Bistami ile gerçek irfana ermek isteyen bir sofu arasındaki şu hi­

kaye bu durumu en güzel şekilde ifade eder:

Bayezid-i Bistami'nin aşk, şevk ve manevi tecrübe dolu konuşmalanın din­

leyen bir ham sofu "Otuz yıldır oruç tutarını ama senin bahsettiğin manevi zevk­

lerin hiç birini tadamadım!" der.

Bayezid ise adamın derununa nazar ederek, "Otuz değil, üç yüz sene de oruç

tutsan sen bu manevi hılllere ulaşamazsın." cevabım verir. Adam, "Bu nasıl

9 Cheryl Ann Crumpler, Sufi Practices, Emotional Stote and DNA Repair: lmplicotians for Breast Cancer, Yüksek Lisans Tezi, University of California, Davis, 1989, s. 29) 10 Age, s. 35, 40

Page 8: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

350 olur?" diye sorunca, Bayezid: "Senin egon ve bencilliğin Allah ile senin aranda

bir perde olmaktadır." cevabını verir. Adam bu manevi hastalığın çaresini sorun­

ca, Bayezid: "Bunun çaresi var ama sen bunu yapmaya güç yetiremezsin.", der.

Adam biraz daha ısrar edince, Bayezid: "En yakın herbere git, başını tamamen

kazıt, bir don hariç elbiselerini çıkanp at, boynuna da bir heybe dolusu ceviz as

ve pazara giderek, kim enseme bir tokat atarsa ona bir ceviz vereceğim de! Böy­

lece bütün pazan dolaş!", dedi.

"Sofu ben bunu yapamam, başka bir çare söyle.", deyince, Bayezid; "Se­

nin hastalığının tek çaresi budur, ben sana bunu yapamayacağını baştan söy­

lemiştim.", diyerek adamın egosunun ne kadar şiştiğini bizlere göstermekte­

dir. 11 Bayezid ve diğer pek çok sufi insaniann bu tür narsist tutumlannı kırmak

için buna benzer eğitim metotlan uygulamışlardır. Aziz Mahmud Hüdayi'nin,

· şeyhi Üftade tarafından tuvalet temizliği ile görevlendirilmesi, Yunus Emre'nin

mürşidi Taptuk Emre tarafından dağdan odun getirmekle görevlendirilmesi ve

daha buna benzer pek çok hadise aslında psiko terapinin manevi cephesi değil

midir? Tasavvufta narsizm başta olmak üzere bugün modem psikolojinin teda­

vi etmeye çalıştığı pek çok problem üzerinde ciddi pratik ve teorik malzeme

vardır. Bütün bunlar hem psikologlar hem de sufi araştırmacılar tarafından or­

taya çıkanlmalıdır.

İnsan çok boyutlu bir varlıktır ve pek çok katmanlardan oluşur. Pek çok in­

san kendilerine yüce yaratıcı tarafından verilen büyük bir konağın bodrumunda

ışıktan uzak olarak yaşamakta, yukan katlan ise neredeyse inkar etmektedir. İş­

te suffier insana bu gerçeği fark ettirmeye çalışmaktadırlar.

Hz. Mevlana ve psikoloji

Tasavvuf ile psikoji ilmi arasında genel olarak bakıldığında yakın bir ilişki oldu­

ğu görülmektedir. Özel olarak suffiere bakılınca bu ilişki en güçlü şekilde kendi­

ni Mevlana'nın eserlerinde göstermektedir. Bu tebliğimizde Mevlana'nın eserle­

rinde ve özellikle de Mesnevf'sinde kullandığı psikolojik tahliller ve yorumlar in­

celenecek ve onun bu sahadaki başansı ortaya konmaya çalışılacaktır.

11 Fadiman 8: Frager, Essential Sufism, San Francisco, 1999, s.175

Süleyman Derin Mevltiıui 'ımı Mesııevi'siııde psikolojik yaklaşımlar

Page 9: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

Biz bu tebliğimizde tranpersonal psikoloji açısından Hz. Mevlana'nın eser­

lerine dikkat çekmek istiyoruz. Dünyanın hemen her yerinde Mevlana'nın eser­

lerini anlaşılır ve popüler kılan en önemli özelliği onun insan psikolojisini iyi ta­

nıması ve eserlerinde bunu kullanmasıdır. Mevlana insanın kaygılarını elemleri­

ni, sevgi ve nefretlerini, kendini gerçekleştirme ve kendini aşma gayretlerini dai­

ma gündemde tutar. Narsizm, egoizm, çeşitli rollere girerek insanlan aldatma gi­

bi pek çok psikolojik rahatsızlıklara dikkat çeker. Bu sebeple hangi milletten

olursa olsun okuyucular onun eserlerinde kendi kaygı, sevgi ve heyecanlarını

bulmaktadırlar. Çoğu zaman ilginç hikayeler ile bezediği bu tahliller onu sufiler

arasında farklı kılan önemli bir özelliktir. Mevlana bu manada iyi bir gözlemci

hatta çağına göre çok başarılı bir psikologdur.

Özellikle padişah ve cariye hikayesinde ortaya koyduğu psikolojik tahliller

onun bu sahadaki yetkinliğinin en güzel delilidir. Psikanalizin kurucusu Fre­

ud'dan (1939) uzunca bir süre önce yaşamasına rağmen bu sahadaki başansı

muhtemelen Batılı araştırmacılara ilham kaynağı olmuştur. Ne var ki Mevla­

na'nın hem beşeri hem de dini ilimlerdeki üstün başansı araştırmacıların dikka­

tini onun psikoloji sahasındaki dehasını ihmal etmesine sebep olmuştur.

Bununla birlikte bütün dünyada ve ülkemizde de tasavvufun ve Mevla­

na'nın psikolojik zenginlikleri araştınımaya başlanmıştır. Dr. Faik Özdengül'ün

Rumi ve Aşkın Terapi Mevlana'nın psikolojik yaklaşımlannı akıcı bir dille or­

taya koyan önemli bir eserdir. Yine psikolog Mustafa Merter'in Dokuz Yüz Kat­

lı İnsan adlı eseri Mesnevi'den pek çok alıntılar yapmaktadır. Her ne kadar Öz­

dengül gibi direkt olarak Mesnevi'yi ele almamış ise de Merter çalışmasının

başlığını Mesnevf'den almış ve yeri geldikçe psikolojik tahlillerini Mesnevi be­

yitleri ile açıklamıştır. Aynca şunu da belirtmek gerekir ki başta Amerika Bir­

leşik Devletleri olmak üzere pek çok Batı ülkesinde Mevlana'nın eserleri psiko­

terapilerde kullanılmaktadır. Bu psikologlarla telefon ile yaptığım millakatlar­

da onlann insan ruhuna direkt olarak hitap ettiği için Mevlana'dan istifade et­

tiklerini söylemişlerdir.

Hz. Mevlana bilhassa cariye ve padişah hikayesinde özellikle psiko-analiz

yaparak cariyellin hastalığını teşhis etmektedir. Gönül hastalığına tutulan cari­

yenin maddi ilaçlarla iyi olamayacağını söyler. Böylece insanın sadece maddi ya­

pısı ile sınırlı olmadığını, ruhi problemlerlu tedavisinin maddi olanlardan tama­

men farklı olduğunu ifade eder. Mesnevf'nin birinci cildinde yer alan hikayenin

önemli bölümlerini yakından inceleyelim:

Page 10: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

352 Padişah ve hasta cariye

Çok eski zamanlarda bir padişah vardı. Bu padişah, maddi yönden de, ma­

nevi yönden de çok üstün bir durumda idi.

Bu padişah, bir gün atına bindi. Kendine yakın olan bazı saraylılarla bera­

ber ava çıktı.

Yolda giderken, bir cfuiye gördü. O cfuiyenin kulu, kölesi oldu.

Bir kuş kafeste nasıl çırpınırsa, padişahın da rı1hu, beden kafesinde öylece

çırpınınaya başladı. Bu sebeple para verdi, o cfuiyeyi satın aldı.

Onu alıp arzusuna kavuştuğu için mutlu oldu. Fakat ilahi takdir neticesi ca­riye hastalandı.

Padişah sağdan, soldan, her taraftan hekinıler topladı. Onlara dedi ki: "Her

ikimizin hayatı da sizin elinizdedir.

Benim hayatıının önemi yoktur. Benim hayatıının canı odur. Ben, dertliyim,

hastayım, benim ilacım, benim dermanım odur.

Kim, benim canıma derman ederse, her şeyimi, inci ve mercan hazinemi

ona vereceğim."

Hekimlerin hepsi de dediler ki: "Bu uğurda canımızı feda edercesine çalışa­

lım. Zekamızı, tecrübemizi, hünerimizi bir araya getirelim, beraberce düşü­

nüp, beraberce tedavi· edelim.

Her birimiz hasta tedavisinde, zamanın İsa'sıyız, elimizde her derdin deva­

sı, her hastalığın ila cı vardır."

Hekimler, gurura, benliğe kapıldılar da, her şeyi kendi ellerinde sandılar. İnşaallah

(=Allah İstersel iyi ederiz, demediler. Bu yüzden Cenab-ı Hakk onlara, insanların

acizliğini, Allah'ın izni olmadan insanların bir şey yapamadıklarını gösterdi.

Hekinıler ilaçtan ne verdilerse, tedaviden ne yaptılarsa, beklenen şifa elde

edilemedi. Hastalık arttı. (Mesnevi, I, 36-49)

Mevlana her zaman ki gibi anlatınılarında pek çok manaları iç içe giydir­

miştir. Bir yandan hekinılerin kendilerini beğenmelerini eleştirirken öte yandan

padişahın içine düştüğü çaresizliği en güzel şekilde ifade etmektedir. Padişah

uzun araştırmalar sonucunda gönül hastalıklanndan anlayan ilahi bir hekime

kavuşur. Bu ilahi hekim sanki modem manada bugünün psikologu gibidir. Uy­

guladığı teknikler gerçekten ilginçtir.

Hastanın ve hastalığın durumunu anlattıktan sonra onu, hasta cfuiyenin

karşısına oturttu.

Süleyman Derin Mevlana 'ııııı Mesııevi'siııde psikolojik yaklaşımlar

Page 11: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

Hekim, hastanın yüzünü, benzini görüp, nabzını saydı. İdranm muayene et­

ti. Hastalığın alametlerini, sebeplerini dinledi.

Dedi ki: "Öbür hekimlerin çeşitli tedavileri yararlı ve şifalı bir tedavi olma­

mış, iyi edecek yerde, hastayı harap etmişler ve zayıf düşürmüşler."

Hekim hastalığı anladı. Gizli hastalık ona belli oldu. Fakat anladığını, bil­

diğini gizledi, padişaha söylemedi.

Hüznünün, melalinin çokluğundan canyellin gönül hastası olduğunu anladı.

Çünkü onun vücudu sağlamdı, fakat gönlü yaralı ve vurgundu. (Mesnevf, I,

102-108)

Hekim dedi ki: "Akrabayı da, yalıaneıyı da uzaklaştırmak sı1retiyle, sarayı

boşalt, içerde kimsecikler kalmasın.

Ben bu hasta earlyeden bir şeyler soracağım, koridorlarda, köşe bucakta

kimse bulunup da bizi dinlemesin ... "

Ev boşaltıldı. İçinde hekim ile hastadan başka kimse kalmadı. (Mesnevf, I, 144-45)

Mevlana bu sözlerle psikolojik tedavilerde hekim ile hasta arasındaki güven

duygusunun tesisini vurgulamaktadır. Zira hasta ancak güvendiği bir doktora yi­

ne güvenli bir ortamda sırrını açacaktır. Psikolog hasta hakianna riayet etmeli

hastasının sırlannı başkalanna kesinlikle anlatmamalıdır.

Hekim, tatlılıkla, yumuşak bir sesle, hastaya; "Nerelisin?" diye sordu. Her

memleket halkının ilacı başka başkadır.

"O şehirde akrabandan kimler var? Kime yakınsın? Bağlı olduğun, özlem

duyduğun arkadaşıann var ını?"

Elini cariyenin nabzına koydu. Feleğin cevr ü cefasını, başına gelen dertle­

ri, belalan birer birer sordu. (Mesnevf, I, 147-49)

Yukandaki beytlerden anlaşıldığına göre nılı hekinıi hastasına şefkat ve

muhabbetle davranmalıdır. Hz. Mevlana psikolojik hastalıklann tedavisinin son

derece zor olduğunu ve bu hastalıklan herkesin teşhis edemeyeceğini şu edebi

sözlerle ne kadar güzel anlatmaktadır.

Bir kimsenin ayağına diken batınca, ayağını dizinin üstüne kor.

Önce, iğne ucu ile dikenin başını arar, bulamazsa, diken batan yeri tükürü­

ğüyle ıslatır.

Ayağa batan diken böyle güç bulunursa, gönüle batan diken nasıl bulunur?

Cevabını sen ver.

Eğer gönüllere batan dikenleri herkes görebilseydi, insanlara gamlar, keder­

ler gelebilir mi idi? (Mesnevf, I, 150-53)

Page 12: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

354 Gönüllere batanmanevi dikenleri çıkaracak o hekim, çok mahirdi, çok üs­

taddı. Cmyenin üstünde elini gezdiriyor, onu dikkatle muayene ediyordu.

(Mesnevf, I, 157)

Mevlana cariyenin şuuraltını ortaya çıkarmak için hekimin takib ettiği yo-

lu şöyle anlatır:

Laf olsun diye, hikaye yolu ile cariyeden, dostlarının, arkadaşlannın halini,

ne iş yaptıklarını sordu.

Cmye, evine, meınleketine, efendilerine, hemşehrilerine ait bazı vak'alan

açıkça hikaye etti.

Hekim bir taraftan cmyenin anlattıklarını dinliyor, bir taraftan da, nabzı­

na ve nabzının atışma dikkat ediyordu.

Hastanın nabzı, hangi isim söylendiği zaman hızlanırsa, dünyada canının o

kişiyi istediği anlaşılacaktı.

Cmye, meınleketini, dostlarını saydıktan sonra, başka bir şehir isıni söyledi.

Hekim; "Kendi meınleketinden nasıl çıktın? Daha evvel hangi şehirde idin?"

diye sordu.

Cariye, bir şehir adı söyledi ve geçti. Yüzünün rengi ile nabzının atışında

bir değişiklik olmadı.

Efendilerini ve şehirde bulunanlan birer birer anlattı. Oturup tuz ekmek ye­

diği yerleri söyledi.

Şehir şehir, ev ev anlatıp durduğu, hikaye ettiği halde cmyenin ne nabzı

hızlandı, ne de yüzü sarardı.

Hekim çok hoş bir şehir olan Semerkand'dan soruncaya kadar, cmyenin

nabzı, sağlıklı bir insanın nabzı gibi, normal bir halde atıyordu.

Fakat Semerkand adı geçince, nabzın atışı arttı. Yüzü kızardı, sarardı. Çün­

kü o, Semarkand'lı bir kuyumcudan ayrı düşmüştü.

O hekim hastadan bu sırrı öğrenince, onu yatağa düşüren derdin, belanın

aslını, sebebini bulmuş oldu.

Ondan kuyumcunun şehrin hangi semtinde, hangi mahallesinde oturduğu­

nu sordu. Cariye; "Köprü başında, Gatfer mahallesinde oturur." cevabını

verdi.

Hekim, cmyeye; "Senin hastalığının ne olduğunu şimdi anladım, seni bu

hastalıktan kurtarmak için elimden geleni yapacağım ve Allah'ın inayeti ile

seni kurtaracağım." dedi. (Mesnevf, I, 158-171)

Hekim cariyenin önceki efendisi olan bir kuyumcuya aşık olduğunu ustaca

Süleyman Derin M evliina 'nın Mesnevi 'sinde psikolojik yaklaşımlar

Page 13: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

bir şekilde anlamış ve bundan sonra yine kendine has metotlarla cariyenin has­

talığını tedavi etmiştir. Her ne kadar Mevlana bu hikayeleri ile derin tasavvufi

manalan ifade etmeye çalışmış ise psikoloji ilmi açısından bakıldığında uygula­

nan teknikler son derece ileri bir seviyeyi göstermektedir.

Korku ve stres

Korku, kaygı ve stres modern insanın en önde gelen sorunlannı oluşturmaktadır.

Psikologlar insanın bitmez tükenmez kaygılarını ve fobilerini yok etmek için el­

den gelen gayreti gösterse de bu problemler artmaya devam etmektedir. lanne­

dildiği gibi bunun sebebi fakirlik ve yoksulluk değildir. Aksine insaniann refah

durumu arttıkça kaygılan da artmaktadır. Hz. Mevlfma insanın kaygılanm yok

etmek için öncelikle pozitif düşünmeye öncelik verir. Olayların ve hatta başa ge­

len musibetlerin iyi yaruna bakmak, onlann insana verdiği acıyı azaltmaktadır.

Psikologlara göre insanlara zarar veren şey olaylardan çok insanın o olayı algı­

lamasıdır. Kötümser bakış açısı olaylan olduğundan da kötü gösterir. Bu sebep­

le Nonnan Vincent Peale "hiçbir zaman korkulanmza damşmayın" diyerek in­

sanlan bu durumdan sakındınr. 12

Ansızın hiç beklenmeyen kötü bir iş, bir bela gelip çatınca aklım başına al

da, yeise düşme, paniğe kapılma, cesur ol, iyi zanda bulun, iyiye yonnaya çalış.

Başkalannın o belalı işin korkusundan benizleri sararsa bile, sen kar zama­

mnda da, zarar zamanında da gül gibi gül, tebessüm et.

Dikkatle bak, gör ki: Gi,ilün yapraklannı bir bir koparsan da, o yine gülme­

yi bırakmaz, yapraklannın da rengi solmaz.

Gül sana der ki; "Dikenle beraber bulunduğum için, neden gama düşeyim?

Kendimi kedere salayım? Zaten gülmeyi, o kötü huylu dikenin arkadaşlığına kat­

landığım için kazandım, onun yüzünden elde ettim." (Mesnevi, m, 3256-59)

Mevlana'ya göre kaygılar, korkular ve zor durumlar üstesinden gelinebilir­

se bizim için bir avantaja çevrilebilir. İnsan korkunun kodlannı kırabilir ve onu

aşmayı başarabilirse hayatta başarılı olacaktır. Bunun da en önemli yollarında

12 Norman Vincent Peale, Olumlu Düşünmenin Büyüsü;çev. Şahin Cüceloğlu. istanbul: Sistem Yayıncılık, 1997, s.18

Page 14: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

356 biri insanın manevi gelişimini tamamlamış olmasıdır. Bununla birlikte insan ha­

yal gücünü hep müspet şekilde işletıneli ve olaylan hayra ve iyiliğe yormalıdır.

Mevlana müspet ve menfi telkinlerin insan üzerinde psiko-somatik etkileri ol­

duğuna inanır. Mevlana'nın çok önceleri söylediği bu hakikati bugün modern hekim­

lik de kabul etmekte, insan ruhunun olumsuz etkilerinin vücudu hasta yaptığı genel

kabul görmektedir. Yapılan araştırmalara göre halsizlik, tansiyon ve buna benzer pek

çok hastalığın sebebi iç huzursuzluktur. 13 Halbuki bu tür telkinlerin gücünü Mevla­

na 'nın aşağıdaki hikayesi son derece ilginç bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bir okulun çocuklan, öğretmenden eziyet çekmişler, çalışmaktan bıkmışlar,

usanmışlardı.

Öğretmeni zor durumda bırakmak ve okula gitmemek için birbirleri ile da­

nışıp görüştüler.

"Öğretmene bir hastalık gelmiyor ki bir kaç gün okuldan uzaklaşsın da,

Biz de okulda hapsolup kalmaktan, daralmaktan ve derse çalışmaktan kur­

tulalım. Hoca m ermer kaya gibi yerinde durmaktadır."

İçlerinden en zekileri şuna karar verdi: "Hoca, neden böyle sarannışsın?"

diyecekti.

"Hayrola, betin benzin yerinde değil. Bu hal ya soğuk algınlığından, Yahut

sıtmadan.

Benim bu sözlerimden hoca birazcık vehme kapılır." dedi."Sen de bu sılret­

le bana yardım edersin kardeşim ..

Okulun kapısından girince; 'Hayrola üstad!' de 'Bu haliniz ne?'

Benim sözlerimden kapıldığı vehim azıcık daha artar. Vehme kapılan akıllı

kişi bile deli gibi olur.

Bizden sonra üçüncü, dördüncü, beşinci çocuk da bu çeşit sözlerle hocanın

hastalığından üzüntü duyduğunu, gamlandığını söyler.

Otuz çocuk bu haberi verirse, otuzu da aynı sözleri söylerse hastalık ger­

çekleşir." (Mesnevf, ID, 1522-1530)

Çocuklar ağız birliği yaparak hocalannın hasta olduğunu iddia etmişler ön­

celeri buna inanmak istemeyen hoca ise talebelerlu telkini karşısında yenilmiş ve

yatağa düşmüştür. Mevlana bu hikaye ile hastalıklann psikosomatik yönüne dik­

kat çekmektedir.

13 Age, s. 48

Süleyman Derin Mevltiııti 'ımı Mesııevi'siııde psikolojik yaklaşımlar

Page 15: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

Kardeş sen ancak o düşünceden, o ruhtan ibaretsin, mütebaki varlığın ba­

kımındansa kemik ve deriden başka bir şey değilsin.

Düşüncen, manevi varlığın gülse, gül bahçesisin; dikense külhana layıksın:

(Mesnevf, II, 277-278)

Ruh beslenirse sıkıntılar bile birer zevk haline dönüşür halbuki ceset mad­

di zevklerden bile yorulur;

İnsan neyi düşünürse sanki güçlü bir mıknatıs gibi düşündüğü şeyi iyi olsun

kötü olsun kendine çeker. Hasta olduğunu düşünen kendine hastalığı, başansız ol­

duğunu düşünen başansızlığı, parasız olduğunu düşünen fakirliği kendine çeker.

Ayru konu üzerinde ne kadar fazla düşünürseniz o kadar fazlasım kendinize çe­

kersiniz. Bu durumun farkına varan insan istemediklerini değil de arzu ettiklerini

düşünmeye başlar yani başka bir değişle pozitif düşünmeye başlar. Düşünceler

kontrol altına alınmaz ise insana zarar verirler. 14 Bu sebeple Mevlfma insamn ön­

celikle düşüncelerine ve duygulanna hakim olmasını tavsiye ederek şöyle der:

Düşüneeni doğrult, iyi bak. Çünkü düşüncen de o incinin pırıltılanndandır.

(Mesnevf, II, 856)

Hz. Mevlana insana daima özgüvene sahip olmasını tavsiye eder. Birçok su­

fi mütefekkirin zıddına o insandaki ilahi nüveyi görerek onu öne çıkarmayı ve

insana özgüven vermeyi arzular. Ona göre insanın öz vatanı padişahın yani yü­

ce Rabbin yanıdır.

Bir doğan yolunu şaşırdı, bir yıkık yere vardı. Orada baykuşlar arasına düştü.

O doğan ilahi nza nfuu ile tamamıyla nılr olmuştu. Etrafinı pek iyi görürdü. Fa­

kat kaza ve kader çavuşu onun gözünü kör etmiş, görmez bir hale getirmişti.

Kader çavuşu onun gözüne toprak serpti de yolunu şaşırttı. Onu bir hara­

beye, baykuşlar arasına düşürdü.

Harabede bulunan baykuşlar, onun başına vuruyorlar, nazlı kanatlannı yo­

luyorlardı.

Baykuşlann içine bir gürültüdür düştü; "Doğan geldi, bizim yerimizi ala­

cak." diye bağnşmaya başladılar.

Öfkeli korkunç köy köpekleri gibi, o garibin hırkasım çekiştirmeye başladılar.

Doğan diyordu ki: "Benim baykuşlada ne ilgim var? Bu yıkık yerde benim

14 Özdengül, Faik, Rumi ve Aşkın Terapi, Konya, 2005, s.203

Page 16: Uluslararası AfeDliina Sempozyıımu Bildirileriisamveri.org/pdfdrg/D128227/2010_c1/2010_c1_DERINS.pdf · nevi psikoloji), transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi pozitivist psikolojiye

358 baykuşlada ne işim var? Ben burada nasıl yaşayabilirim? Ben böyle yüzler­

ce viraneyi baykuşlara feda ederim.

Ben burada kalmak istemem, ben padişahlar padişahına dönüp gideceğim.

Ey baykuşları Fazla telaşa kapılmayın, kendinizi meraktan öldürmeyin; ben

burada, bu viranede kalacaklardan değilim. Ben vatanıma gideceğim.

Bu yıkık yer size hoş görünüyor. Benim nazlandığım yerse padişahın kolu­

dur, bileğidir " (Mesnevi, II, ı 132-114 1}

Bununla birlikte doğanlığı kabul etmeyip baykuşluğa razı olan bazı kullar

da yok değildir. Bunlar Allah'ın kendisinden istediği gibi yaşamayarak zulmeden

kimselerdir. Mevlfma'ya göre insanın başkasına yaptığı zulümler onun iç dünya­

sını ve psikolojisini rahatsız eder. Başkalanna yapılan kötülükler bir şekilde sa­

hibinin psikolojisini etkiler ve o insanı huzursuz eder.

Hırsız, insanların mallarını çalıp götürünce, bir sıkıntı, bir darlık gönlünü

tırmalamaya başlar.

Hırsız da; "Bu iç sıkıntısı, bu darlık nedir?" der. Ne olacak, senin şerrin­

deıı ağlayan mazlihnun iç sıkıntısı, onun gözyaşlarının tesiri.

Bu iç sıkıntısına, bu darlığa pek o kadar aldırmazsa, onun hırsızlıktaki ıs­

ran rüzgarı, onun ateşini üfler, alevlendirir. Onu daha fazla yakar.

Gönül sıkıntısı, gönül darlığı, polislerin sıkıştınnası hdline gelir. Onun 1ıır­

sızlığı mdnd halinde, gizli iken, duygu aleminde belirir, bayrak açmış gibi

meydana çıkar.

Dert ve iç sıkıntısı, suçlu için zindan olur, çarmıh olur. Aslında, dert bir

köktür. Kök dal budak verir. Çoğaldıkça çoğalır, arttıkça artar. (Mesnevi, III, 355-59)

Bu sebeple mutlu olmak isteyen insan başkalannın ahım almamalıdır. Ken­

di bütünlüğünü korumak isteyen başkalanna maddi ve manevi olarak zarar ver­

memelidir. İlişkileri savaş haline getirmek doğru değildir.

Hz. Mevlana'nın insan psikolojisine dair sahip olduğu bilgiler günümüz

ilim adanılannı hayrete düşürecek seviyede yüksektir. Bilhassa psikoloji ilmi ile

ilgilenen bilim adanılannın Mevlana'yı bu açıdan da incelemelerinde büyük fay­

dalar olacaktır. Şu anda gerek Batı'da ve gerekse Amerika'da bu tür çalışmalar

yapılmaktadır. Türk araştırmacılannın da bu konuda gayret göstermesi son dere­

ce yerinde olacaktır.

Süleyman Derin Mevliiııii 'mn Mesııevi'siııde psikolojik yaklaşımlar