anahtar kelimeler: the threat of biological terrorism on a global … · 2016. 4. 22. · de...

32
Savunma Bilimleri Dergisi The Journal of Defense Sciences Kasım/November 2014, Cilt/Volume 13, Sayı/Issue 2, 27-58. ISSN (Basılı) : 1303-6831 ISSN (Online): 2148-1776 Makalenin geliş tarihi: 07.04.2014 Kabul tarihi: 25.06.2014 Küresel Boyutta Biyolojik Terör Tehdidi İ lker K İ REM İ T Çİ 1 Öz “Uzun süren savaşları kısaltmak için” gibi, farklı bir söylemin arkasına saklansa da Kitle İmha Silahları, devletler için günümüzdeki en önemli caydırıcılık unsurudur. Ve bu da doğal olarak güç demektir. Nükleer, kimyasal, biyolojik ve radyolojik adı altında dört değişik formatı olan bu silahlardan biyolojik silahların – henüz ilk ikisi kadar sık telaffuz edilmese de uluslararası toplum tarafından önemi her geçen gün daha fazla anlaşılmaya başlanmıştır. Gerek Eylül 2001 tarihinde gerçekleştirilen şarbonlu mektup eylemleri, gerekse El-Kaide ve Aum Shinrikyo terör örgütlerinin girişimleri uluslararası toplumların dikkatini bu yeni ama aslında bir o kadar da eski olan terör çeşidine yöneltmiştir. Diğer bir deyişle, biyolojik silahlar artık terör örgütleri tarafından da caydırıcı bir unsur olarak algılanmaya başlamıştır. O halde biyolojik silahlar, terör amaçlı kullanıldıklarında ya da kullanılma tehdidinde bulunulduğunda toplumlar ya da devletler üzerinde ne çeşit bir etki yaratır? Bu etkinin ağır ve uzun süreli olacağı, panik duygusu ile karışık çok ciddi psikolojik stres oluşturacağı varılan sonuçlardan en önemlisidir. Dahası, teröristler açısından cezbedici olan bu hususun, biyolojik silahların kullanım alanlarının genişliği ile de birleştiğinde terör örgütlerine yeni ufuklar açması, ülkelerin güvenlik politikalarında dikkate alınması gereken bir önceliktir. Anahtar Kelimeler: Biyolojik Terörizm, Kitle İmha Silahları, Uluslararası Terörizm, Biyoterör. The Threat of Biological Terrorism On a Global Scale Abstract Although they have hidden back to a different discourse such as to shorten the long-lasting wars’, the Weapons of Mass Destruction (WMD) are currently the most important element of deterrence for states. And, this naturally means power. Out of these weapons, which have four different formats under the name of nuclear, chemical, biological and radiological, the biological weaponsimportance have began to be understood by the international community more with each passing day, although they are not yet to be pronounced as often as the first two. Either the anthrax letter attacks which were held in September 2001 or the initiatives by Al-Qaeda and Aum Shinrikyo terrorist organizations have led the attention of international community to this type of terrorism, which is new but at the same time old as well. In other words, biological weapons have also begun to be perceived now by the terrorist organizations as a deterrent. Then, what sort of impact do the biological weapons create on society or on states when they are used or threatened to be used? That this effect will be severe and prolonged, create a serious psychological stress when mixed with the sense of panic is the most important conclusion reached. Moreover, that this consideration, which is attractant to terrorists, opens up new horizons to the terrorist organizations when it is coupled with the extent of the field of the use of biological weapons is a priority that the countries should take into account in their security policies. Keywords: Biological Terrorism, Weapons of Mass Destruction, International Terrorism, Bioterror. 1 Yazışma Adresi: Kara Harp Okulu, Savunma Bilimleri Enstitüsü, [email protected].

Upload: others

Post on 25-Aug-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi

The Journal of Defense Sciences Kasım/November 2014, Cilt/Volume 13, Sayı/Issue 2, 27-58.

ISSN (Basılı) : 1303-6831 ISSN (Online): 2148-1776

Makalenin geliş tarihi: 07.04.2014 Kabul tarihi: 25.06.2014

Küresel Boyutta Biyolojik Terör Tehdidi

İİ ll kk ee rr KK İİRR EE MM İİTT ÇÇ İİ11

Öz

“Uzun süren savaşları kısaltmak için” gibi, farklı bir söylemin arkasına saklansa da Kitle İmha

Silahları, devletler için günümüzdeki en önemli caydırıcılık unsurudur. Ve bu da doğal olarak güç

demektir. Nükleer, kimyasal, biyolojik ve radyolojik adı altında dört değişik formatı olan bu

silahlardan biyolojik silahların – henüz ilk ikisi kadar sık telaffuz edilmese de – uluslararası toplum

tarafından önemi her geçen gün daha fazla anlaşılmaya başlanmıştır. Gerek Eylül 2001 tarihinde

gerçekleştirilen şarbonlu mektup eylemleri, gerekse El-Kaide ve Aum Shinrikyo terör örgütlerinin

girişimleri uluslararası toplumların dikkatini bu yeni ama aslında bir o kadar da eski olan terör

çeşidine yöneltmiştir. Diğer bir deyişle, biyolojik silahlar artık terör örgütleri tarafından da caydırıcı

bir unsur olarak algılanmaya başlamıştır. O halde biyolojik silahlar, terör amaçlı kullanıldıklarında ya

da kullanılma tehdidinde bulunulduğunda toplumlar ya da devletler üzerinde ne çeşit bir etki yaratır?

Bu etkinin ağır ve uzun süreli olacağı, panik duygusu ile karışık çok ciddi psikolojik stres

oluşturacağı varılan sonuçlardan en önemlisidir. Dahası, teröristler açısından cezbedici olan bu

hususun, biyolojik silahların kullanım alanlarının genişliği ile de birleştiğinde terör örgütlerine yeni

ufuklar açması, ülkelerin güvenlik politikalarında dikkate alınması gereken bir önceliktir.

Anahtar Kelimeler: Biyolojik Terörizm, Kitle İmha Silahları, Uluslararası Terörizm, Biyoterör.

The Threat of Biological Terrorism

On a Global Scale

Abstract

Although they have hidden back to a different discourse such as ‘to shorten the long-lasting wars’, the

Weapons of Mass Destruction (WMD) are currently the most important element of deterrence for

states. And, this naturally means power. Out of these weapons, which have four different formats

under the name of nuclear, chemical, biological and radiological, the biological weapons’ importance

have began to be understood by the international community more with each passing day, although

they are not yet to be pronounced as often as the first two. Either the anthrax letter attacks which were

held in September 2001 or the initiatives by Al-Qaeda and Aum Shinrikyo terrorist organizations

have led the attention of international community to this type of terrorism, which is new but at the

same time old as well. In other words, biological weapons have also begun to be perceived now by

the terrorist organizations as a deterrent. Then, what sort of impact do the biological weapons create

on society or on states when they are used or threatened to be used? That this effect will be severe and

prolonged, create a serious psychological stress when mixed with the sense of panic is the most

important conclusion reached. Moreover, that this consideration, which is attractant to terrorists,

opens up new horizons to the terrorist organizations when it is coupled with the extent of the field of

the use of biological weapons is a priority that the countries should take into account in their security

policies.

Keywords: Biological Terrorism, Weapons of Mass Destruction, International Terrorism, Bioterror.

1 Yazışma Adresi: Kara Harp Okulu, Savunma Bilimleri Enstitüsü, [email protected].

Page 2: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

28 | Kiremitçi

Giriş

2009 yılının ikinci yarısında hayatımıza giren önemli konulardan

birisi de influenza A virüsünün alt türlerinden biri olan H1N1 virüsü ya da

halk arasındaki adıyla “Domuz Gribi Virüsü” oldu.1 Hepimizi bir telaş aldı.

Panikledik. Her öksürdüğümüzde ya da çocuğumuzun her ateşi çıktığında

doktora gittik. Acaba domuz gribi miyiz diye. Aşı yaptırıp yaptırmama

konusunda bile kararsız kaldık. Vücudumuza bilmediğimiz bir mikrobun

enjekte edilmesinin endişesini yaşadık. Korktuk.

Telaş, panik, endişe ve korku; terör ve terörizm ile ne kadar da

yakından ilgili kavramlar, değil mi?

Öte yandan, içimizde hiç kimse yoktur ki, tanıdığı bir doktora,

hemşire bir arkadaşına ya da bir sağlık çalışanına konu ile ilgili fikir

sormamış olsun. Çünkü bahse konu aşının biyolojik silah olduğu yönündeki

iddialar artmıştı. Düşünün bir kere, bir mikrop bu kadar büyük bir

güvensizlik ortamı yaratabiliyorsa, insanlar bunun gibi 43 adet daha ajanın

[şimdilik], bundan daha fazla terör etkisi yaratabileceğini bilseler ne

yaparlardı? Nasıl bir etki altında kalırlardı?

“Uzun süren savaşları kısaltmak için” gibi kullananların bahanesi

olan farklı bir söylemin arkasına saklansa da Kitle İmha Silahları (KİS),

günümüzde en önemli caydırıcılık unsurudur. Bu da doğal olarak güç

demektir. Nükleer, kimyasal, biyolojik ve radyolojik adı altında dört değişik

formatı olan bu silahlardan biyolojik silahlar, henüz ilk ikisi kadar sık

telaffuz edilmese ve dünya üzerinde bilindik olayları çok fazla olmasa da

ileride olmayacağı ve tehdidinin göz ardı edilmesi gerektiği anlamına

gelmez. Zira nükleer, kimyasal ve radyolojik silahlar gibi geniş kitlelere her

türlü zararı verebilme kapasitesine sahip olan bu silahlar; kolay ve ucuza

elde edilmeleri, etkilerinin artıcı ve kalıcı olması, kullanım kolaylıkları ve

kullanıldıklarının geç farkına varılması gibi özellikleri nedeniyle diğer

üçünden çok daha etkili özgünlükler sergilemektedir (Özgür, 2006).

Bu çerçevede makale, biyolojik terörizmi toplum üzerindeki etkileri

bağlamında inceleyecektir. Biyolojik silahların terörizm algısı içindeki yeri

makalenin ana gövdesini, söz konusu silahların terör amaçlı

kullanıldıklarında ya da kullanılma tehdidinde bulunulduğunda toplumlar

üzerinde ağır ve uzun süreli bir etki yarattığı ve bu etkiyle birlikte kullanım

alanlarının genişliğinin terör örgütlerine yeni ufuklar açtığı hususu da tezini

oluşturacaktır. Bu tezin sınanmasında da ağırlıklı olarak konuyla ilgili

yapılmış uluslararası anketlerden yararlanılacaktır.

Page 3: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 29

Tümden Gelim yönteminin kullanılacağı bu çerçevede, ilk olarak

literatürde “Süper Terörizm” olarak da bilinen “KİS ile Terörizm” konusu

ele alınacaktır. Zira Soğuk Savaş döneminin en önemli caydırıcılık ve güç

unsurunu bünyesinde barındıran bu silahlar, SSCB’nin dağılmasından sonra

terör örgütlerinin önemli ilgi alanlarından biri olmuştur. Bunlardan biri olan

biyolojik silahlar, her yönüyle makalenin ikinci kısmında ele alınmaya

çalışılacaktır. Özelliklerinin terör örgütlerini cezbetmesi nedeniyle,

biyolojik silahlara yönelen eğilimin sebepleri diğer kısımda geniş olarak

vurgulanacaktır. Değinilen tüm argümanları desteklemek adına, biyolojik

silahların kullanıldıklarında ya da kullanılma tehdidinde bulunulduğunda

toplum üzerinde nasıl bir etki yaratacağına dair tespitler bir sonraki kısımda

uluslararası yapılmış anketlerden yararlanılarak ifade edilecektir. Sonuç

kısmında ise, ülkelerin güvenlik politikalarında daha kapsamlı bir biyo-

güvenlik tedbirlerinin alınması gerektiğinin altı çizilecektir.

Kitle İmha Silahlarıyla Terörizm (Süper Terörizm)

Tarih sahnesine girişi çok daha eskilere dayanan, inanılmaz

gelişmesini II. Dünya Savaşı ve sonrasındaki Soğuk Savaş döneminde

gerçekleştiren, beklenen sonuç bölümü ise belki de hiç gelmeyecekmiş gibi

gözüken KİS; Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) adı

altında dört değişik formatı olan - ama konvansiyonel olmayan - silahlar

veya onları taşımak ve fırlatmak için kullanılan her türlü ekipman (balistik

füzeler2, uçaklar, uzun menzilli toplar, mektup zarfları, vs.) için kullanılan

ortak bir terimdir. Gerek tahribat potansiyelleri, gerekse de bu özelliğinden

kaynaklanan caydırıcılık niteliğiyle konvansiyonel silahlardan kesin bir

şekilde ayrılan KİS, her ne kadar aynı üst başlık altında toplansalar da

birbirlerinden oldukça farklıdır. Daha çok muhteviyatlarında, yapım

teçhizatlarında ve kullanım metotlarında kendini gösteren bu farklılığın, söz

konusu silahların etkileri yönünden de benzer nitelikte olduğu

görülmektedir (Tablo 1).

Tablo 1. Kitle İmha Silahlarının Genel Özelliklerinin Karşılaştırılması

(Kitle İmha Silahları Raporu, 2006)

ÖZELLİK NÜKLEER SLH. KİMYASAL SLH. BİYOLOJİK SLH.

Ağırlık 1 Megaton 15 ton 10 ton

Etki Alanı 300 km2

60 km2

100 bin km2

Tahribat % 90 ölüm % 50 ölüm % 75 ölüm ya da

% 50 ağır hasta

Maliyeti 800$ / km2

600$ / km2

11$ / km2

Page 4: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

30 | Kiremitçi

Rusya Federal Güvenlik Komitesi (FSB) Başkanı Aleksandr

Bortnikov, 2009 yılında İrkutsk şehrindeki Uluslararası Güvenlik

Toplantısında yaptığı bir açıklamada; son dönemde uluslararası terör

örgütlerinin daha aktif hale geldiklerini ve eylemlerinde KİS kullanmayı

hedeflediklerini, bu amaçla KİS’e sahip olmak için çalışmalar yaptığını

belirtmiştir (Rusya Online, 2009). Böyle bir açıklamanın, uluslararası

kamuoyunca KİS’in yayılmasından birinci derecede sorumlu tutulan

SSCB’nin halefi olan bir ülkeden gelmesi ilginçtir. Zira KİS’in terör

örgütlerinin eline geçme endişesinin sebebi ya da diğer bir ifadeyle KİS’in

devletlerin kontrolü dışında da kullanılabilir olmasından kaynaklanan

güvenlik sorununun başlangıcı, SSCB’nin dağılması ve geride kontrolsüzce

bıraktığı muazzam ama envanteri belli olmayan stoğudur3 (Kibaroğlu,

2006).

Rusya Federasyonu (RF)’nun Atom Enerji Eski Bakanı, Viktor

Mikhailov’un; SSCB’nin halefi olan RF’nin elinde 30.000 - artı eksi 5.000 -

adet nükleer başlık olduğu şeklinde açıklamalar yapması bu belirsizliğin bir

diğer ifadesidir (Kibaroğlu, 2003.) 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra

ABD’de kurulan Kitle İmha Silahları Terörizmi ve Yayılmanın Önlenmesi

Komisyonu; “2014 yılı sonunda dünyanın herhangi bir yerinde nükleer veya

biyolojik bir terör saldırısının meydana gelmesi ihtimali her zamankinden

çok daha fazladır” şeklinde bir çıkarımda bulunarak Bortnikov’u

destekleyen daha spesifik bir öngörü ortaya koymuştur (Allison, 2010: 18).

Bu olumsuz çıkarımlara, bir de SSCB’nden ayrılan devletlerin kendi

iç yapılanmalarını oluşturamamaları, dolayısıyla bu tür maddelerin gerek

ithali gerekse de ihracatı ile ilgili gümrük kontrol sistemlerini tesis

edememiş olmaları eklenince, terör örgütlerinin kontrolsüz kalan söz konusu

tehlikeli silahlar için gerekli olan maddeleri elde etmeleri günümüzde çok

daha kolaylaşmıştır. Sektördeki tecrübeli bilim adamlarının da bu kapsamda

terör örgütlerinin veya mafyanın bünyesinde yer almasının ortamı

doğmuştur. Örneğin, Çin 1991 ve 1993 yılları arasında 3.000 Rus bilim

adamı ve mühendise teklifte bulunmuş, bunlardan 1000’i (300’ü uzun vadeli

kalmak üzere) teklifi kabul etmiştir (Chandler, 1998).

Bu bağlamda ve günümüze kadar gerçekleşen gelişmeler ışığında

Uzak Doğu, Orta Doğu, Güney Asya, Basra Körfezi ve Kuzey Afrika’nın

tehdit riski yüksek olan bölgeler olarak değerlendirilmesi kaçınılmazdır.

Zira aralarında İran, Irak, Libya ve Kuzey Kore’nin bulunduğu bir takım

ülkeler, SSCB’nin dağılmasından sonra onun elinde bulunan KİS’e ve

yapımında kullanılan malzeme, teknoloji ve bilgiye sahip olmak amacıyla

girişimlerde bulunmuştur (Kibaroğlu, 2006). Devletlerin bile sahip olmak

Page 5: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 31

için yararlandığı bu otorite boşluğundan, terör örgütlerinin yararlanmaması

için hiçbir sebep yoktur. Bu noktadan hareketle kitle imha terörü kısaca;

“Terör örgütlerinin siyasi ve/veya diğer amaçları uğruna, kitle imha

silahlarını, insanları toplu şekilde öldürmek, ekolojik zarar vermek,

psikolojik etkileşim yaratmak için kullanması veya kullanma tehdidi içeren

eylemleri gerçekleştirmesidir” şeklinde Demirci’nin (2009) nükleer

terörizm” tanımı genişletilerek ifade edilebilir.

Yukarıda ifade edilmeye çalışılan ve SSCB’nin dağılmasından

kaynaklanan büyük tehlikenin farkında olan ABD, söz konusu güvenlik

açığını kapatmak için harekete geçmiştir. Geniş çapta bir şeylerin

yapılmasının gerekliliğine inanan ABD’nin iki senatörü, Sam Nunn ve

Richard Lugar, 1992 yılında destekledikleri bir kanunla ‘Ortak Tehdit

Azaltma Programı’nın hayata geçmesini sağlamışlardır. Eski SSCB

devletlerinden Rusya, Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan, Belarus, Özbekistan

ve Kazakistanda mevcut KİS’i ve onlarla ilişkili olan her türlü alt yapıyı

güvenlik altına almak ve gerekirse yok etmek amacında olan söz konusu

programa (Nunn-Lugar programı), o dönem için 10 milyar dolar bütçe

ayrılmıştır. SSCB’deki kontrolsüz ve güvensiz KİS’in silah tüccarlarının ve

de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endişenin bir

tezahürü olan bu programın dört ana hedefi vardır:

Eski SSCB’nin KİS ve ilişkili tüm alt yapıyı yok etmek,

KİS ve ilgili teknoloji ve materyali emniyet altına almak,

Şeffaflığı artırmak ve yönetimde standartlığı teşvik etmek,

KİS’in yayılmasını önlemek amacıyla savunma ve askerî iş

birliğini desteklemek,

Şekil 1’de Nunn-Lugar Programının 31 Mayıs 2013 tarihine kadar

gerçekleştirdiği işlemler yer almaktadır. Hedeflerinden çoğunda % 50’yi

geçen program, 2018 yılına kadar adı geçen ülkelerdeki tüm KİS’i ve

altyapısını kontrol altına almayı ya da pasif hale getirmeyi amaçlamaktadır.

Ancak, görüldüğü gibi bu başarılardan en düşük seviyede (% 58,5)

olanlardan birisi, “Biyolojik Laboratuarların Güvenliği” konusudur.

KİS’in yayılması sorunu sadece devletlerle ilgili değil, ele

geçirmeleri ve/veya kullanmaları durumunda terör örgütleri tarafından çok

ciddi ve içeriği bilinenden farklı bir terörizm tehdidi yaratabilecek ortamın

hâlihazırda oluşması nedeniyle de önemlidir. Çünkü tahmin edilen

senaryoların gerçekleşmesi durumunda, bugüne kadar yaşanan acılar ve

karşılaşılan zararlardan çok daha korkunçlarının yaşanması olasıdır. Bu

Page 6: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

32 | Kiremitçi

hususun ciddiye alınmamasının, olasılığının çok düşük görülmesinin ve

ihmal edilmesinin de tehdidin boyutlarını artırdığı kesindir.

Şekil 1. Nunn-Lugar Programının Skor Tabelası

(Nunn-Lubar CTR Scorecard)

1970-2011 yılları arasında yaklaşık 245 KBRN olayı rapor

edilmiştir. Nükleer terör olayının hiç kaydedilmediği bu dönemde4; 200

olayla kimyasal silahlarla gerçekleştirilen eylemler, 32 biyolojik ve 12

olayla da radyolojik silahlarla yapılan terör hareketleri yer almaktadır.

Azımsanamayacak miktarda olan bu saldırılar, en çok 2001 yılında

görülmüş olup 1000’nin üzerinde ölüme ve çok daha fazla insanın da

yaralanmasına sebep olmuştur (Global Terrorism Database, 2013). Şekil-

2’de KİS ile gerçekleştirilen eylemlerin yıllara göre dağılımı sunulmuştur.

Bununla birlikte, 2013 yılının başına kadar ‘Ulaşım ve Kalkınma

Politikası Enstitüsü’ne kayıtlı 120 ülke, nükleer ve diğer radyoaktif

maddelerle ilgili 2331 olayı rapor etmiştir. Bu sayıdan 419’u izinsiz

bulundurma ve ilgili suç faaliyetleri, 615’i çalıntı veya kayıp, 1244’ü diğer

yetkisiz faaliyetler ve olaylar, 69’u ise kategorisi belli olmayan vaka olarak

bildirilmiştir (IAEA Incident and Trafficking Database, 2013). Kontrol dışı

gerekleşen bu olayların sayısı gerçekten ürkütücüdür. Altı adet nükleer

Page 7: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 33

silahın ise hâlen bulunamamış olması bu vahameti daha da artırmaktadır

(Broken Arrows: Nuclear Weapons Accidents).

Şekil 2. Yıllara Göre KİS Eylemleri (Global Terrorism Database, 2013)

Sonuç olarak; endişe duyulması gereken konu, devlet destekli

terörizm kavramı içinde KİS’in kullanılması değil, terör örgütlerinin bu

silahları bir şekilde elde etmeleri, hatta üretmeleri ve en nihayetinde de

kullanmalarına dayanan ürkütücü terör senaryolarıdır. Sonunda hangi güdü

(dinsel, ideolojik, psikolojik) ya da çıkar unsuruyla hareket ederlerse

etsinler, terör örgütlerinin KİS ile gerçekleştirecekleri her eylemin – fırsatın

bir kere ele geçmesiyle bile – masum pek çok insanın ölümüne yol açacağı

kesindir.7 Şekil 3’de çatışma ortamının geleceğinde, terörizmin kullanılması

ve KİS’e sahip olma eğilimleri ifade edilmeye çalışılmıştır. Görüldüğü gibi

yakın gelecekte KİS’in terör amaçlı kullanılması öngörülmektedir. Bu

amaçtaki beklentiler ise; toplu ölüm ve yaralanmalar, acil yardım

sistemlerine (hastane ve benzeri sağlık kuruluşları) aşırı yüklenmeler,

normal yaşamın alt üst olması, panik ve şaşkınlık, önemli tesislerin

kapatılması, hükümete ve devlete güvenin kaybolması olarak özetlenebilir.

Page 8: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

34 | Kiremitçi

Şekil 3. Çatışma ve Terörizm Ortamında KİS’e Sahip Olma (Chandler, 1998)

Biyolojik Silahların Tanımı, Özellikleri ve Tarihi

İki farklı kelimeden oluşan ‘Biyolojik Silah’ kavramını

açıklayabilmek için öncelikle her iki kelimenin ayrı ayrı ele alınması

gereklidir. Bu bağlamda Latince bios (yaşam) kökünden türeyen biyoloji;

“Yaşamı ve yaşayan canlıların yapısını, işlevini, gelişimini, kökenini,

evrimini, yayılımını ve sınıflandırılmasını inceleyen bilim dalı”dır. Silah

ise; “Kullanıldığında uzaktan veya yakından canlıları öldürebilen,

yaralayan, etkisiz hale getiren, canlı organizmaları hasta eden, cansız

varlıkları parçalayan ve ortadan kaldıran ve yok eden araçların tümü” olarak

tanımlanmaktadır (Biyolojik Silah Nedir?). Bu noktadan hareketle, Eylül

2001 tarihinde ABD’de şarbonlu mektup saldırıları ile dünya kamuoyunun

dikkatinin yöneldiği biyolojik silahlar; “Canlılar üzerinde zararlı etkiler

bırakmak amacıyla kullanılan ve milyonlarca kez üretilebilen

mikroorganizmalar, toksinler, arakonak hayvanlar, bitki öldürücüler, zararlı

haşarat ve hayvanlar, vb. ajanlar” olarak tanımlanabilir (Kenar, 2002).

Bu çerçevede, henüz nükleer ve kimyasal silahlar kadar sık telaffuz

edilmese ve dünya üzerinde bilindik olayları çok fazla olmasa da geniş

kitlelere zarar veren ve öldürücü nitelikte olan biyolojik silahlar; “kolay ve

ucuza elde edilmeleri, etkilerinin artıcı ve kalıcı olması, kullanım

kolaylıkları ve kullanıldıklarının geç farkına varılması gibi özellikleri

nedeniyle”, diğer KİS’lerden bariz bir şekilde ayrılmaktadır (Özgür, 2006).

Zira başka bir bakış açısıyla biyolojik silahlar; ‘Fakir Ülkelerin Kitle İmha

Silahı”6 olarak da nitelendirilmektedir. Birleşmiş Milletler (BM), Dünya

Page 9: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 35

Sağlık Örgütü, NATO gibi uluslararası kuruluşlar ve Biyolojik Silahlar

Konvansiyonunun belirlemelerine göre, insanlara karşı biyolojik silah haline

getirilebilme özelliğine sahip 43 adet mikroorganizma (15 bakteri, 24 virüs,

2 mantar ve 2 parazit) mevcuttur.7 Bu silahların öldürücülük gücü o kadar

artmıştır ki alanın önde gelen bilim adamlarından ve SSCB’nin biyolojik

silah uzmanı olan Alıbek, “Dünya üzerinde nükleer silahların yarattığı

ölümcül etkilerden kat ve kat daha güçlü biyolojik silahlar üretilmiş

durumdadır” diyerek bu konunun ehemmiyetine dikkat çekmektedir

(Alıbek’ten aktaran Özgür, 2006). Yine kendisinin ifadesine göre, büyük

ihtimalle bu silahlar RF ve SSCB’nin eski cumhuriyetlerinin sınırlarının

dışına çoktan çıkmıştır (Arda, 2009).

Söz konusu mikroorganizmaların atılması, yayılması ve

dağıtılmasında uçak, insansız hava aracı, roket, füze, top, bomba, mayın,

jeneratör vb. araçlar ile posta/kargo ya da haşarat/böcek ile yayma,

havalandırma sistemine enjekte veya yiyecek/içeceklere sabotaj yöntemleri

kullanılabilir. Diğer KİS’lerden çok daha önceleri tarih sahnesinde yerini

alan bu silahlarla yapılan en yakın dikkat çekici eylem, 11 Eylül 2001 tarihli

saldırıların hemen sonrasında Amerika’da, mektuplu şarbonlar nedeniyle 17

kişinin hastalanması ve 5 kişinin de hayatını kaybetmesidir. Tablo 2’de

KİS’in öldürücü etkileri bakımından bir diğer karşılaştırma sunulmuştur.

Tablo 2. Kitle İmha Silahlarının Öldürücü Etkilerinin Karşılaştırılması (Lele, 2008)

Biyolojik – Kimyasal Biyolojik – Nükleer

10 gram şarbon veya 1000 kg. sarin 3000–

8000 ölüme neden olmaktadır.

100 kg. şarbon 1,5–3 milyon ölüme yol

açmaktadır. Bir hidrojen bombası ise;

0,9–1,9 milyon ölüme neden olmaktadır.

Duyularla varlıkları anlaşılmayan ve açık alanda belirlenmeleri

oldukça zor ve zaman alıcı olan biyolojik silahlar; uygun ortamlarda hızla

çoğalabilir, kalıcı hale gelebilir ve tüm koruyucu önlemleri etkisiz hale

getirebilecek şekilde ortama uyum sağlayabilirler. En ufak miktarı bile

öldürücü olabilen biyolojik silahlar, canlılara zarar veren en büyük ve

tehlikeli silahların başında gelmektedir. Örneğin, botulinum toksini

kimyasal bir sinir ajanı olan sarinden 100.000 kat daha zehirlidir

(Karayılanoğlu, 2009). Bununla beraber kimyasal silahlar, dağıldıklarında

ya da sulandırıldıklarında daha az öldürücüdürler.

Page 10: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

36 | Kiremitçi

Biyolojik maddeler kokusuz, tatsız ve aerosol bulutu halinde hedef

kitle üzerine atılabilirler. O zaman boyutları 1 ile 5 mikrometre veya mikron

olabilir (Özgür, 2006). Doğal olarak, bu son derece küçük partiküller insan

gözüyle görülemez. Bu da pek çok alanda kullanışlı olan bir özelliktir.

Örneğin: askerî harekâtta ciddi bir etki yaratmak adına yüz binlerce ton

kimyasal ajanın kullanılması gerekirken aynı derecedeki olumsuz etkiyi

yaratabilmek için birkaç kilogram biyolojik madde yeterli olabilmektedir.

Bazı biyolojik silah ajanlarının ortaya çıktıklarındaki ölüm oranı Tablo 3’de

sunulmuştur. Bu tabloda, söz konusu etkilerin ölçülebilir bir değerle

vurgulanması açısından 50 kg. toz şarbon, veba ve tularemi ajanlarının

500.000 kişilik bir yerleşim merkezinde 2 km2’lik alana atılmasının

muhtemel sonuçları da gösterilmiştir.

Günümüzden 25.000 yıl öncesinde dahi varlığı bilinen biyolojik

silahların kullanımı çok eski tarihlere dayanmaktadır.8 Örneğin, ilk çağda

insanlar, bitki ve kendilerinden elde ettikleri toksin bulaştırılmış okları

kullanmışlar, dışkılardan elde ettikleri zehirli maddeleri su kaynaklarına

bulaştırarak düşmanlarını öldürmeye çalışmışlardır (Introduction to

Biological Weapons, 2013). 1346’da Tatar savaşçıları, Kırım Savaşı’nda

Cenevizlileri mağlup etmek amacıyla, vebalı cesetleri mancınıklarla Kaffa

(O dönemde Cenevizlilerin Karadeniz’i kontrol etmek için kullandıkları

şehir, bugünkü Ukrayna'da Feodossia) şehrinin surlarından içeri atarak

salgın oluşturmaya çalışmıştır (Croddy, 2001). 16’ncı yüzyılın sonlarına

doğru, Amerikan yerlilerinden kurtulmak için yine biyolojik silah olarak

tanımlanabilecek çiçek ve kızamık virüsleri bulaştırılmış battaniyeler ‘iyi

niyet gösterisi!’ olarak dağıtılmıştır.9 Daha sonra bu yöntemi, 1763 yılındaki

‘Pontiac Ayaklanması’ esnasında İngilizler General Jeffrey Amherst

komutasında Amerikan yerlilerine karşı bir kez daha kullanmışlardır

(Christopher vd, 1997).

Japonya’nın, “Ünite 731” ile başlayan biyolojik silah programı10

,

Mançurya’da binlerce Çinlinin ölmesine sebep olmuş; İngilizler, İskoçya

açıklarındaki Gruinard Adası’nda11

şarbonla pek çok deneme yapmıştır

(Hüşan, 2010). ABD, 1942 yılında kendi biyolojik silah programını

başlatmış, silahlanmasını 1969 yılında tamamlamış, ancak müteakiben

Başkan Nixon yaptığı açıklamada biyolojik silahların her türlü yöntemle

kullanılmasından şartsız olarak vazgeçtiklerini duyurmuştur (Özgür, 2006).

SSCB, biyolojik silah programı alanındaki girişimleri için 60.000

çalışanı ile dünyada en fazla sayıdaki biyolojik silah araştırmacısı ve bilim

adamını barındırmış olan Sverdlovsk Üretim Merkezi’ni kurmuştur

(Karayılanoğlu vd, 2006).12

Öte yandan Vietnam ve müttefikleri de 1981

Page 11: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 37

yılında, Laos ve Kamboçya'da, “sarı yağmur (yellow rain)” denilen mikro

toksinleri biyolojik silah olarak kullanmışlardır (Tucker, 2001). Benzer

şekilde BM, Körfez Savaşı döneminde Irak’ta, şarbon ve botulinum içeren

biyolojik silah temelli projelere ulaşmıştır (UN Compendium: The

Biological Weapons Programme).

Tablo 3. Bazı Biyolojik Silah Etkenlerinin Ortaya Çıktıklarındaki Ölüm Oranı (Dizer, 2009

ve Leblebicioğlu, 2011)

ETKEN DİRENÇ ÖLÜM ORANI

Şarbon

>>20 km Çok stabil

Yüksek

(ölüm:95.000

etkilenen:125.000)

Çiçek Çok stabil Yüksek

Veba

(yayılım 10 km) Canlı dokuda 270 gün

24 saat içinde tedavi

edilmezse yüksek

(ölüm:55.000

etkilenen:100.000)

Tularemi

>20 km. Nemli toprakta birkaç ay

Tedavisiz olgularda orta

(ölüm:30.000

etkilenen:125.000)

Q ateşi Toprakta aylarca Çok düşük

Kolera Temiz su ve aerosolde stabil değil Tedavisiz olgularda yüksek

Ruam Çok stabil >%50

Botulismus Su ve yiyecekte haftalarca Solunum desteksiz yüksek

Ricin toksini Stabil Yüksek

Terör Örgütlerinin Biyolojik Silahlara Eğilimlerinin Sebepleri

Terör örgütleri, zaman zaman KİS’e sahip olmak niyetlerini açıkça

ifade etmişlerdir. Örneğin, ABD’nin 2 Mayıs 2011 tarihinde sınır ötesi bir

operasyonla öldürdüğü El Kaide terör örgütü eski lideri Useme Bin Ladin,

1999 yılında yaptığı bir bildiride; “Müslümanların, kafirlerin Müslümanlara

zarar verilmesini engelleyecek silahları denememelerinin onlar için bir

günah olabileceğini” belirtmiştir (Yusufzai, 1999). Bu motivasyona paralel

Page 12: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

38 | Kiremitçi

olarak Afganistan’da El Kaide tarafından desteklenen eğitim kamplarında

terör örgütü üyelerine; internetten, bilimsel ve teknolojik kaynaklardan ve

konferanslardan yararlanılarak KİS ile ilgili bilgiler verilmiştir. El Kaide’nin

Afganistan’daki bürosunda bulunan belgelerinde, nükleer silah üretimi için

sanılandan daha ciddi projeleri olduğu belirlenmiş ve bu maksatla örgüt

üyeleri birçok kez nükleer silah üretiminde kullanılan maddelere ulaşmak

için girişimlerde bulunmuştur. Örneğin Rusya İstihbarat Servisi, 1998

yılında Bin Ladin’in yönettiği Pakistan kaynaklı terör örgütüne, nükleer silah

üretiminde kullanılan belirlenemeyen miktarda uranyum satmaya çalışan bir

grup teröristin yakalandığını belirtmiştir (Rustemova, 2006). El Kaide’nin de

benzer şekilde tehlikeli kimyasal madde ve toksinler elde etmek için

girişimlerde bulunduğu bilinmektedir.

Aynı şekilde, El Kaide’nin Irak liderlerinden Abu Ayyub al-Masri de,

2006 yılının Eylül ayında yaptığı açıklamada; “Nükleer uzmanlar ve

patlayıcı mühendisleri gibi seçkin özellikleri olan üst düzey uzmanların”

kendileriyle birlikte çalışmasını önermiştir (Rising, 2006). Bu son

açıklamanın dayanak noktası olarak; 2003 yılında verilmiş bir Fetva’nın

olduğunu vurgulamak konunun bir diğer boyutuna dikkat çekecektir:

“Düşmanı yenmek adına KİS kullanımı, Kur’ana uygundur ve kabul

edilebilir” (Roberts, 2009). Buradan hareketle El Kaide’nin Sözcüsü Ebu

Ghait; “4 milyon Amerikalıyı öldürme hakkımız var”

demesi, terör

örgütlerinin mümkün olan en fazla sayıda insan öldürmek niyetinde

olduğunun da göstergesidir (Allison, 2010).

Örgüt, 1990’lı yılların sonuna doğru, çok güçlü etkisi olduğunu

keşfettiği şarbon üretimine yönelmiştir. 1999 yılında bu maksatla, daha önce

Pakistan Bilim ve Endüstri Araştırma Konseyi’nde çalışan gıda patologu ve

veteriner Rauf Ahmed’i kiralamıştır. Ahmed, Khandahar’da küçük bir

laboratuar kurmuş ve öldürücü keskinlikte şarbon üretimine başlamıştır.

2001 yılının ilk aylarında ise örgüt, Yazid Sufaat adında bir başka bilim

adamını işe almıştır. Sufaat, daha önce Malezya Ordusu’nda görev yapmış

ve Kaliforniya Devlet Üniversitesinde biyoloji eğitimi almıştır (Larssen,

2010). Bunlara ilave olarak El Kaide, zirai ilaçlama uçaklarının, ürettiği

biyolojik silahları nüfusu kalabalık yerlere yaymak amacıyla kullanışlı

olduğu kanaatine varmış ve bu maksatla da girişimlerde bulunmuştur.

Örneğin, ABD’de yaşayan ve örgüt üyesi olan Zacarias Moussaoui,

Minnesota’daki ilaçlama uçakları için pilot eğitimi veren bir kursta ehliyet

almak üzereyken yakalanmıştır (Tucker, 2009).

Moussaoui’nin yakalanması akıllara El Kaide’nin bu tür uçakları

kullanarak şarbonu insanlar üzerine yayacağı fikrini getirmektedir. Ancak,

Page 13: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 39

gerek Sufaat’ın 2001 yılında Malezya’ya girme teşebbüsünde bulunurken

gerekse Ahmed’in Pakistan yetkilileri tarafından yakalanması, El Kaide’nin

bu tarz çalışmalara ara vermesine sebep olmuştur. Fakat 11 Eylül 2001

saldırılarının tam da bu yıla denk gelmesi ve arkasından şarbonlu

mektuplarla biyolojik terör saldırıları gerçekleştirilmesi düşündürücüdür.

Öte yandan, küreselleşmenin etkileri neticesinde terör örgütlerinin

mali gücünün artması ve devlet destekli terörizmin de yaygın bir mücadele

stratejisi haline gelmesi terör örgütlerine yeni ufuklar açabilmektedir. Bu

nedenle, elinde tehlikeli kimyasal silahlar, bulaşıcı hastalık taşıyan

bakteriler veya binlerce insanın ölümüne yol açabilecek etkiye sahip nükleer

bomba bulunan teröristlerin olabileceği, artık kabul edilmesi gereken bir

gerçektir. Bu noktada asıl vurgulanmak istenen teröristleri biyolojik silah

kullanmaya motive eden unsurlardan ziyade, terör amaçlı biyolojik silah

kullanımının toplum üzerinde oluşturacağı ve terör örgütleri için cezbedici

olan psikolojik etkisidir. Ancak yine de terör örgütlerinin biyolojik silahlara

eğilim göstermelerine neden olan sebepleri özetle ifade etmek gerekirse:

Biyolojik silahlarla gerçekleştirilen terör eylemlerinde, küçük

miktarlarda kullanılan ajanlarla büyük kitleler, gerek fiziksel gerekse de

ruhsal olarak etkilenebilir. Zira bu eylemlerde amaç, kitle imhasından daha

ziyade kitle paniğidir. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde gerçekleşmesi

muhtemel bir biyolojik terör saldırısının da bu yönde olabileceği yargısına

varılabilir ki bu çıkarım bir sonraki kısımda anketlerle desteklenmiştir.

Biyolojik silahlar, üretilmesi ve elde edilmesi en kolay KİS’dir.

Teröristlerin kullanım amaçları için ufak ev tipi veya 25-50 m2’lik küçük

laboratuarlarda büyük miktarda biyolojik silah maddesi üretilebilir (Kenar,

2002).13

Maliyeti en düşük KİS, biyolojik silahlardır. Bu özelliğinden

dolayı söz konusu silahlara ‘fakir ülkelerin atom bombası’ da denir.

Biyolojik silahların kuluçka dönemine sahip olması teröristlerin

tespit edilmeden kaçmalarına imkân tanır.

Biyolojik silahlar sadece canlı varlıklarda hastalık ve ölüm

meydana getirmektedirler. Diğer KİS gibi tahribat etkileri yoktur. Bu özellik

de kullanana açığa çıkmama imkânı sağlamakta ve suçlunun bulunmasını

son derece zor duruma sokmaktadır ki devletlerin ve terör örgütlerinin en

gözde tercih sebebi de aslında budur (Özgür, 2006).

İlave olarak küreselleşme, başta teknolojik etkileri olmak üzere, terör

örgütlerine hem bu tür silahların nasıl bir şey olduğunu, ne gibi etkileri

Page 14: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

40 | Kiremitçi

olduğunu, nerelerde hangi şartlar altında kullanılmasının çok daha büyük

tesir yapacağı konusunda gerekli girdileri sağlamakta ve algı oluşturmakta,

hem de bu tür silahların – nükleer olanları da dâhil – nasıl yapılabildiğini

şematik olarak adım adım göstermektedir. Diğer bir ifadeyle, KİS’in nasıl

yapılacağına dair bilgileri sağlamada internet büyük bir faktör olmuştur.

Arama motorlarından herhangi birine girilerek kimyasal ve biyolojik silah

yapmak için gerekli bilgiler elde edilebilir. Ayrıca, bu konuda basılmış el

kitapları da bulunmaktadır.14

Bu özelliği ile küreselleşme, terör örgütlerinin

kapasiteleri üzerinde bir kuvvet çarpanı etkisi yapmıştır.

Sonuç olarak, son yıllarda biyolojik silahların askerî ve sivil

topluluklar üzerinde oluşturabileceği etkiler, yukarıda belirtilen teknolojik

gelişmeler ışığında, inanılmaz derecede tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bunda

küreselleşmenin de büyük etkisi olmuştur. Zira anlaşılamayan fakat yaygın

olan bir duyguyu belirttiği15

de iddia edilen küreselleşme; erişim, ulaşım,

iletişim ve hıza karşılık gelen teknolojik boyutu ile biyolojik maddelerin

terör amaçlı kullanılabilmesine yönelik bilgiler ve ortam sağlamaktadır. Bu

nedenle de uluslararası terörizmin en önemli kırılma noktalarından birisi hiç

şüphesiz küreselleşmedir. Teknolojik boyutunun yanı sıra; ekonomik,

askerî, sosyal, kültürel ve siyasi boyutlarıyla devasa bir değişim ve gelişim

süreci sergileyen küreselleşme; uluslara ait politik ve fiziki sınırların

anlamını yitirmesine sebep olmuş ve bu negatif etkisiyle biyolojik

maddelerin olağanüstü bir hızla yer değiştirmesine, diğer bir ifadeyle

transferine ortam sağlamıştır. Buna bağlı olarak çok uluslu terör örgütleri

ortaya çıkmış, terörizm küreselleşmiş ve terör eylemleri dünyanın

egemenlik ilişkilerini hedef almaya başlamıştır.

Biyolojik Terörün Toplum Üzerindeki Etkisi

Yukarıda belirtilen ifadeleri bir tanımda birleştirecek olursak;

“Biyolojik terörizm (biyo-terör), toplumda normal yaşamı durdurmak veya

ideolojik bir avantaj kazanmak amacı ile biyolojik etkenlerin şahıslara,

gruplara veya daha geniş nüfusa karşı korku yaratmak, hastalık oluşturmak

veya hastalık oluşturma korkusu yaratmak amacıyla kullanılmasıdır”

(Yenen ve Doğanay, 2008). Yeni bir disiplinlerarası bilim konusu olarak

öne çıkmaya başlayan biyo-terörde hedef; toplumlar, amaç yani istenen etki;

korku yaratmaktır ve terörizmin birinci hedeflerinden olan korku yaratmak

hususu bu terör çeşidinde de ön plandadır. Hal böyle olunca, terör örgütleri

adlarını ve güçlerini geniş kitlelere duyurma imkânı bulmakta, politik

hedeflerinin ve ideolojilerinin yayılmasını sağlamakta ve böylelikle

isteklerine ulaşmaları için pazarlık yapabilme kabiliyetine kavuşmaktadırlar

(Yenen ve Doğanay, 2008).

Page 15: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 41

Devletler tarafından başta caydırıcılık olmak üzere çeşitli amaçlarla

geliştirilip üretilen biyolojik silahlar, bazen bir savaş bazen de bir terör aracı

olarak hemen her dönemde kullanılmıştır. Makalenin odak

noktası olan terörizm açısından bu kullanım dikkate alındığında; günümüze

kadar gerçekleşen bir takım terör olaylarında, biyolojik silah özelliği

kazandırılmış etkenlerin/mikroorganizmaların kullanıldığı görülmektedir.

Çünkü biyolojik silahlar ile en basit terör eylemlerini bile artık

gerçekleştirebilecek bilgi ortamı oluşmuştur ve biyolojik silahlar bu tür

eylemlerin başlıca aracı olabilmektedir. Örneğin bazı yazarlar ve bilim

adamları tarafından ‘bugüne kadar gerçekleştirilmiş en etkili biyolojik terör

olayı’ olarak nitelendirilen ve ABD’de 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra

gerçekleştirilen “şarbon (anthrax) terörü” bunlardan biridir.16

ABD’de 2001 yılında meydana gelen mektuplu şarbon eylemleri, 11

Eylül 2001 saldırılarından bir hafta sonra, 18 Eylül 2001 tarihinde başlamış

ve birkaç hafta sürmüştür. FBI tarafından soruşturma kapsamında

“Amerithrax” olarak da nitelendirilen söz konusu saldırılar sonucunda 5 kişi

yaşamını yitirmiş ve 17 kişi de şarbondan etkilenmiştir. Bahse konu olay,

sadece ABD’yi değil, aynı zamanda bütün dünyayı da sarsmıştır. Ancak,

sadece tıbbi olarak rakamlandırılan bu etkilenmelerin aslında psikolojik

olarak çok ama çok daha fazla olduğunu aşağıdaki “Harvard Halk Sağlığı

Okulu” anketi belirtmektedir. Çünkü söz konusu saldırılarla birlikte (şarbon

sporlarıyla kirletilmiş mektup ve posta paketleri) ABD’de, biyoterörizm

kaynaklı ciddi bir anlayış hâkim olmaya başlamıştır. Zira anılan

saldırılardan sonra ABD, 1997 yılında 137 milyon dolar olan biyolojik

savunma bütçesini yaklaşık 6 milyar dolara çıkarmıştır (Hall, 2010).

Söz konusu anket, biyo-terörün rapor edildiği üç şehirdeki17

şarbon

olaylarının, anılan şehirlerde yaşayan insanların endişelerini ve

davranışlarındaki değişiklikleri istatistikî olarak ortaya koymaktadır. 29

Kasım–3 Aralık 2001 tarihleri arasında yapılan ve ilk defa 17 Aralık 2001

tarihinde –11 Eylül saldırılarından yaklaşık üç ay sonra– yayınlanan bahse

konu anketin en önemli bulgusu; anılan üç metropoldeki insanların, söz

konusu saldırılardan doğrudan ya da dolaylı olarak etkilendiğidir. İşte bu

nokta, biyolojik bir maddeyi silah olarak kullananın, devletlerden birisinin

değil de terörist güçlerin olması nedeniyle farklı anlamlar ifade etmektedir.

Anketin diğer bulguları aşağıda sıralanmıştır (Blendon ve diğerleri, 2001):

1. Şarbona maruz kalma, bu sebeple teste tabi tutulma veya şarbon

ya da şüpheli şarbon nedeniyle iş yerinin kapatılması durumu:

a. Washington’da: % 21; b. Trenton/Princeton’da: % 19

Page 16: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

42 | Kiremitçi

2. Şarbondan etkilenenler arasında, eve veya işyerine gelen bir

mektubu açarak şarbona maruz kalacağına dair duyulan endişe durumu:

a. Washington’da: % 43 b. Trenton/Princeton’da: % 51

3. Kendisinin ya da yakın aile bireylerinden birinin, sonraki 12 ay

içinde herhangi bir zamanda şarbona maruz kalabileceği korkusu:

a. Washington’da: % 26 b. Trenton/Princeton’da: % 35

4. Mektup açarken birtakım önlemler almak (elleri yıkamak,

eldiven giymek ya da hiç açmamak):

a. Washington’da: % 47 b. Trenton/Princeton’da: % 58

Makalenin tezini destekler nitelikteki bir başka çalışma; 25 Ekim–15

Kasım 2006 tarihleri arasında, 52 üst düzey ABD hükümet yetkilileri ve

milletvekilleri, eski üst düzey yetkililer ve sivil toplum uzmanları arasında

“Biyolojik Silah Tehdidi ve Silahsızlanma Seçenekleri” üzerine düzenlenen

ankettir. Bu anketin önemli bulguları ve şemaları aşağıdadır (Csis Report,

2006):

a. Biyolojik silahlar, kimyasal silahlardan daha büyük, artan ve

çok önemli bir tehdittir. Küçük bir kesime göre de nükleer silah tehdidinden

daha büyük ya da en azından ona eşit bir tehdittir (Şekil 4, 5 ve 6).

0

10

20

30

40

Büyük Tehdit Küçük Tehdit

Kat

ılım

cıla

rın

Say

ısı

* Katılımcılara ‘Fikrim Yok’ seçeneği de sunulmuştur ama hiçbiri bu seçeneği seçmemiştir.

Şekil 4. Biyolojik Silah Tehdidinin Değerlendirilmesi

%73

%27

Page 17: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 43

0% 50% 100%

Kimyasal SilahlarlaKarşılaştırma

Nükleer SilahlarlaKarşılaştırma

Daha Az Tehdit

Aynı Seviye Tehdit

Daha Büyük Tehdit

* Katılımcılara ‘Fikrim Yok’ seçeneği de sunulmuştur ama hiçbiri bu seçeneği seçmemiştir.

Şekil 5. KİS Tehdidinin Karşılaştırılması

0

5

10

15

20

25

30

Aynı SeviyedekiTehdit

Oldukça ArtanTehdit

Önemli DerecedeArtan Tehdit

%17

%58

%25

Kat

ılım

cıla

rın

Say

ısı

* Katılımcılara ‘Oldukça Azalan Tehdit’, ‘Önemli Derecede Azalan Tehdit’ ve ‘Fikrim Yok’

seçenekleri de sunulmuştur ama hiç biri bu seçenekleri seçmemiştir.

Şekil 6. Biyolojik Silah Tehdidinin Durumu

%35 %17

%17 %9 %74

%48

Page 18: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

44 | Kiremitçi

b. On yıl içinde önemli bir biyolojik terör saldırısının gerçekleşme

ihtimali büyük bir olasılıktır (Şekil 7).

0

5

10

15

20

25

30

10 Yıl İçinde

%0

%17

%54

%27

%2

Kat

ılım

cı S

ayıs

ı İhtimal Dışı

Kısmen İhtimal Dışı

İhtimal

Büyük İhtimal

Kesin

* Katılımcılara ‘Fikrim Yok’ seçeneği de sunulmuştur ama hiçbiri bu seçeneği seçmemiştir.

Şekil 7. On Yıl İçinde Bir Biyolojik Terör Saldırısı İhtimali

c. Biyolojik silahların yayılmasının önlenmesine yönelik en faydalı

olduğuna inanılan politika seçenekleri; çok yanlı biyo-güvenlik ve biyo-

emniyet önlemleridir. Katılımcılar % 100’e yakın bir oranda bu tarz sert

güvenlik önlemlerine destek vermiştir.

ç. Biyolojik silahların kullanılmasına dair en olası senaryoların

başında, hükümete olan kamu güvenini zayıflatmak için devletler ya da

teröristler tarafından aralıklı olarak gerçekleştirilecek küçük ölçekli

biyolojik saldırılar gelmektedir (Tablo 4).

Page 19: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 45

Tablo 4. Biyolojik Silahların Kullanılmasına Dair Olası Senaryolar

İhtimali En Yüksek Olarak Görülen Senaryolar Yüzde

Yerel, devlet ya da milli iktidarlara olan kamu güvenini zayıflatmak için devlet

ya da teröristler tarafından aralıklı olarak küçük ölçekli biyolojik saldırılar

gerçekleştirilmesi

%75

Bazı aktörlerin ya da bireylerin biyolojik silahlar üretmesi ve kullanması %71

İkinci Sırada Yer Alan Senaryolar Yüzde

Teröristlerin sıfırdan biyolojik silah edinimi %60

Klasik biyolojik silahların devlet düzeyinde edinimi (örneğin; şarbon, botulinum

toksini, vs.) %58

Malzeme veya teknik bilgi ile ilgili devlet yardımı alındıktan sonra biyolojik

silahların teröristlerce edinimi %54

Üçüncü Sırada Yer Alan Senaryolar Yüzde

Mümkün olduğunca çok insanı öldürmek için sivil topluma yönelik devlet ya da

terörist saldırıları %48

Tarıma ve/veya hayvancılığa yönelik ağır zayiatlar vermek amacıyla devlet veya

teröristlerce gerçekleştirilen saldırılar %42

Gelişmiş teknolojileri kullanarak hastalıkları, mevcut tedavilere karşı daha

dirençli, öldürücü ve bulaşıcı hale getirmek için yeni biyolojik ajanların devlet

düzeyinde edinimi

%38

* Katılımcılara ‘Fikrim Yok’ ve ‘Yukarıdakilerin Hiçbiri’ seçenekleri de sunulmuştur ama hiçbiri bu

seçenekleri seçmemiştir.

Biyolojik terörün toplum üzerindeki etkisini vurgulamak açısından

Aum Shinrikyo (Kıyamet Günü) adlı Japon bir dini örgütün (yeni adı

‘Aleph’) faaliyetlerinden de bahsetmek destekleyici olacaktır. Söz konusu

örgüt, 1991 ile 1994 yılları arasında Tokyo’da, biyolojik terör eylemleri

gerçekleştirmeye çalışmıştır. Örgüt, en dikkat çekici olayını ise, 1993

yılında aerosol haldeki binlerce litre şarbonu Tokyo şehir merkezinde 9

farklı yerdeki binaların çatılarından serbest bırakarak gerçekleştirmiştir

(Smithson, 2000). Amaçları on binlerce insanı öldürmek ve böylece dünyayı

kurtarmak olan grup, 1992 yılında 40 kadar doktor ve hemşire üyesi ile

‘Ebola’ kurbanlarına yardım etmek için Afrika/Zaire’ye gitmiştir. Asıl

hedefleri ebola virüsünü elde etmek ve onu kendi amaçları için kullanmak

olan grup, öldürücü biyolojik ajanları elde edemeyeceğini anlayınca Sarin

gazını üretmeye ve kullanmaya başlamıştır (Clinehens, 2000). Üç biyolojik

ve üç kimyasal olmak üzere toplam altı öne çıkan saldırı gerçekleştiren

Page 20: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

46 | Kiremitçi

örgüt, 27 Haziran 1994’te Motsumoto’da ve 20 Mart 1995’te Tokyo

Metrosu’nda beş değişik noktada gerçekleştirdiği kimyasal saldırılarla halk

arasında korku ve paniğe yol açmıştır. Anılan saldırılarda; 19 kişi ölmüş,

1.000’in üzerinde kişi gaza maruz kalmış ve yaklaşık 4.500 kişi de

psikolojik olarak etkilenmiştir (Chronology of Aum Shinrikyo’s CBW

Activities, 2001).

Saldırılardan hemen sonra 9 Nisan 1995 tarihinden yapılan

seçimlerde Tokyo ve Osaka Belediye Başkanlığını “Bağımsızlar”

kazanmıştır. Bu seçimlerde oy kullanan seçmenlerin düşüncelerinde,

Sosyalist Başbakan Murayama’ya siyasi bir yargılama göndermek yattığı

değerlendirilmektedir. Söz konusu saldırıyla ilgili olarak çeşitli

kaynaklardan derlenen anketlerin ve istatistikî çalışmaların sonuçları

aşağıda sunulmuştur:

a. 17 Mayıs 1995 tarihinde Japon halkının görüşüne yönelik

yapılan ankette; o dönemki Murayama Hükümeti’nin oylarında, Mart ayında

yapılan ankete göre % 4,6 düşüş olduğu saptanmıştır. Buna karşılık

hükümeti onaylamayanların oranı % 4,2 artarak % 50 gibi bir rakama

ulaşmıştır ki bu, Japonya’daki Koalisyonun Haziran 1994’te kurulduğundan

beri en yüksek rakamdır (Purver, 1995).

b. Söz konusu 4.500 kişinin tamamı, kendilerini gaza maruz kalmış

gibi düşündükleri için psikolojik travma geçirmişlerdir (Beaton ve Murphy,

2002).

c. Associated Press’in 1998 yılındaki raporuna göre, söz konusu

grubun % 50’si – aradan 3 yıl geçmiş olmasına rağmen – kendilerini hala

psikolojik ve mental olarak maluliyet durumunda hissetmektedir (Beaton ve

Murphy, 2002).

ç. Japonya Milli Polis Teşkilatının 1999 yılında 1.247 mağdurdan

topladığı anket bilgilerine göre 1) Mağdurların % 72’si sinirlerini

yatıştırmak için uyku ilacı ya da alkol kullanmakta, % 57’si saldırıyı ve

korkuyu tekrar yaşıyormuşçasına geriye dönüş (flashback)’ler görmekte

(Eifried, 2001),

d. Tokyo’daki St. Luke’s Hastanesinde olayla ilgili tedavi gören

610 hastadan altı ay sonra toplanan anket bilgilerinde (Zalman, 2010);

% 32’si korktuğunu, % 29’u uyuyamadığını, % 16’sı depresyonda

olduğunu, %16’sı kızgın olduğunu, bir diğer % 16’sı sürekli kabuslar

(büyük canavarlar ve üzerine düşen büyük kayalar) gördüğünü ve % 10’u da

metro sistemini kullanmaktan korktuğunu beyan etmiştir.

Page 21: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 47

e. Saldırıdan sonraki gün metrodaki yolcu sayısı % 30 azalmıştır.

Metro yetkilileri 11,1 milyon dolar harcayarak 150 istasyona yeni güvenlik

kameraları yerleştirmiştir (Purver, 1995).

Söz konusu anketlerden çıkarılacak sonuç; konvansiyonel olmayan

ve toplum tarafından çok da bilinmeyen biyolojik ve kimyasal silahların

kullanılmasının toplum üzerindeki psikolojik etkisinin ağır ve uzun süreli

olacağı ve bunun panik duygusunun hızla yayılmasına sebep olacağıdır.

Böylelikle yerel otoritelerin kapasitelerinin tükendiğini görmek ve

hükümete karşı olan güveni sarsmak bu tür silahları kullanma eğiliminde

olan teröristler açısından çok daha cezbedici olarak algılanacaktır. Bu

nedenle devletler, biyolojik terör konusunu her zamankinden çok daha fazla

önemsemeli ve güvenlik politikalarında ciddi bir şekilde yer vermelidir.

Sonuç

Makalenin bölümlerinde vurgulandığı gibi yeterli maddi imkânlara

sahip terör örgütleri biyolojik silahları kolaylıkla elde edebilir. Bunları,

gerek kendileri üreterek gerekse ve daha büyük olasılıkla hâlihazırda

üretilmişleri satın alarak temin edebilirler. Terör örgütlerinin bu isteklerinin

arkasında biyolojik silahların onlara sağladığı önemli avantajlar

yatmaktadır. Etkilerini belirli bir zaman geçtikten sonra göstermesi ve terör

amaçlı kullanımının zamanında fark edilememesi biyolojik silahların terörist

örgütlere sunduğu avantajlardan bazılarıdır.

Ancak günümüze kadar gerçekleştirilen terör eylemlerinde biyolojik

silahların etkin ve yaygın bir şekilde kullanıldığı iddia edilemez. Fakat bu

ileride büyük psikolojik etkiler yaratacak şekilde kullanılmayacağı ya da

kullanılma tehdidinde bulunulmayacağı anlamına da gelmez. Zira yukarıda

belirtilen özellikleri, sağladığı avantajları ve kullanım alanlarının genişliği

sayesinde kendilerine yeni ufuklar açtığının daha fazla farkına varacak olan

terör örgütleri bunları kullanma cihetine gidebilecektir. İşte bu noktada

devletlerin hazırlıklı olması ve öncesinde gerekli tedbirleri alması çok

önemlidir. Çünkü yıllardan beri bu silahlar, bir tehdit ve caydırıcılık unsuru

olarak sürekli gündemde tutulmuştur. Daha geniş bir ifadeyle biyolojik

silahlar, özellikle II. Dünya Savaşı ve sonrasındaki Soğuk Savaş döneminde

diğer ülkelere karşı güç ve güven gösterisi, konvansiyonel silahları

dengeleme unsuru ve bir şantaj silahı olarak üretilmeye, geliştirilmeye ve

stoklanmaya devam edilmiştir.

Bu sürecin nihai sonucu olarak da biyolojik silahlar dünya için

önemli bir tehlike arz etmektedir. Yapılan değerlendirme göstermiştir ki

biyolojik silahların en büyük tehlikesi, ölümcül olmalarının yanında, elde

edilmelerinin nükleer ve kimyasal silahlardan daha ucuz olmasıdır. Haliyle

Page 22: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

48 | Kiremitçi

bu durum da az gelişmiş ülkeleri, güçlü devletlerle eşit koşullarda mücadele

edebilmek için en ucuz yol olan biyolojik silah üretimine sevk etmektedir.

Bu sebeple, yirmi birinci yüzyılda nükleer yayılmadan daha çok biyolojik

silahların üretiminin ve yaygınlaşmasının gündemde olması da beklenebilir.

Bu durumda şöyle bir soru akla gelebilir: biyolojik silah maddeleri

tamamen yasaklanabilir mi? Bu mümkün değildir. Çünkü bu tür maddelerin

aynı zamanda barışçıl amaçlara hizmet eden kullanım alanları da oldukça

fazladır. Bu yüzden dünya kamuoyu, bundan sonra meydana gelen her

salgın hastalığın arkasında, bilerek ve planlı olarak hazırlanmış terör niyetli

hareketlerin olabileceğini düşünmeden edemeyecektir. Böyle bir durumda

da suçlunun bulunması, özellikle de devlet bazında, neredeyse imkânsızdır.

Sonuç olarak ülkeler, biyolojik silahlardan korunmanın yollarını

aramalıdır. Çünkü bu tür silahları kontrol etme ve yönetme yetisine sahip

devletlerin veya terör örgütlerinin, tabir-i caizse içinde bulunduğumuz

yüzyılın silahını ellerinde tuttukları söylenebilir. Diğer bir yaklaşımla,

günün birinde, anılan silah veya maddelerin hayatımıza terör örgütleri

tarafından hiç beklemediğimiz anlarda sokulması muhtemeldir. O yüzden de

acaba, biyolojik terör olur mu olmaz mı tartışmalarından ziyade, ne zaman

olacağı konusu üzerine yoğunlaşmak daha akılcı olacaktır. Unutulmamalıdır

ki yirminci yüzyılda icat edilen tüm silahlar eninde sonunda kullanılmıştır.

Kaynakça

Allison, G. (2010). İçinde K. Koçak (Ed.), Küresel Terörizm ve Uluslararası İş

Birliği Sempozyumu. Ankara: Genelkurmay Basımevi.

Arda, C. (2009). How credible is the threat of chemical and biological weapons?.

İçinde O. Aytaç ve M. Kibaroğlu (Ed.). Defence against weapons of mass

destruction terrorism (s. 63-67). Amsterdam: IOS Press.

Aytaç, O. ve M. Kibaroğlu (Ed.). (2009). Defence against weapons of mass

destruction terrorism. Amsterdam: IOS Press.

Beaton, R. ve Murphy, S. (2002). Psychosocial responses to biological and

chemical terrorist threats and events. Official Journal of the American

Association of Occupational Health Nurses, 50 (4), 182-189.

Biyolojik Silah Nedir? (2014). 19 Ocak 2014’te http://www.polisiye.com/devam.

asp?yazid=688 adresinden alınmıştır.

Blendon, R.J., Benson, J.M., Desroches, C.M. ve Herrmann, M.J. (2001). The

impact of anthrax incidents in three metropolitan areas. Boston: Harward

School of Public Health.

Broken Arrows: Nuclear Weapons Accidents. 20 Eylül 2013’te, http://www.

atomicarchive.com/Almanac/Brokenarrows adresinden alınmıştır.

Page 23: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 49

Chandler, R.W. (1998). The new face of war: Weapons of mass destruction & the

revitalization of America's transoceanic military strategy. McLean, VA:

Amcoda Press.

Christopher, G.W., Cieslak, T.J., Pavlin, J.A. ve Eitzen, E.M. (1997). Biological

warfare a historical perspective. JAMA, 278 (5), 412-417. 15 Ocak 2014’te

http://jama.ama-assn.org adresinden alınmıştır.

Chronology of Aum Shinrikyo’s CBW Activities. (2001). http://cns.miis.edu/

reports/pdfs/aum_chrn.pdf adresinden alınmıştır.

Clinehens, N. A. (2000). Aum Shinrikyo and weapons of mass destruction: A case

study. Araştırma Raporu, Alabama: Hava Komuta ve Kurmay Koleji.

Cooperative Threat Reduction Program. 18 Ocak 2014’de http://web.archive.org/

web/20070927215354/http://www.dtra.mil/oe/ctr/programs/ adresinden

alınmıştır.

Croddy, E. (2001). Chemical and biological warfare. New York: Copernicus.

Çankaya, S. ve M. Kibaroğlu (Ed.).(2010). Bioterrorism: Threats and deterrent,

Ankara: Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi.

Demirci, S.R. (2009). Nükleer terörizm tehdidi. 29 Ocak 2014’te http://www.

tasam.org/tr-TR/Icerik/1014/nukleer_terorizm_tehdidi adresinden

alınmıştır.

Dizer, U. (2009). Biyolojik savaş etkenlerinin kliniği, tedavi ve korunma yolları.

İçinde T. Karayılanoğlu (Ed.), Kimyasal ve Biyolojik Terörizm (ss. 55-69).

Ankara: GATA Basımevi.

Eifried, G. (2001). Psychological effects of chemical and biological (CB)

terrorism: Lessons from the past. Defence Technical Information Center,

01 Şubat 2014’te http://www.dtic.mil/get-tr-doc/pdf?AD=ADP013457

adresinden alınmıştır.

Global Terrorism Database. (2013). 18 Kasım 2013’te http://www.start.umd.edu/

gtd/search/Results.aspx?chart=weapon&casualties_type adresinden

alınmıştır.

Hall, K. E. (2010). The Dangerous Decline in the US Military’s Infectious-Disease

Vaccine Program. http:/www.au.af.mil/au/awc/awcgate/awc/2010_hall. pdf

adresinden alınmıştır.

Hüşan, U. H. (2010). Biyolojik terör riskine karşı tıbbi müdahalenin etkinliğinin

irdelenmesi ve yerel yanıtın geliştirilmesi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi).

Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale.

IAEA Incident and Trafficking Database (ITDB). (2013). 20 Eylül 2013’te http://

www-ns.iaea.org/downloads/security/itdb-fact-sheet.pdf adresinden

alınmıştır.

Page 24: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

50 | Kiremitçi

Introduction to Biological Weapons. (2013). 18 Mart 2013’te http://www.fas.org/

biosecurity/ resource/bioweapons.htm adresinden alınmıştır.

Karayılanoğlu, T., Kenar, K., Ortatatlı, M. ve Öztuna, A. (2006). Şarbon şüpheli

pakete NBC laboratuarlarının yaklaşımı: Olgu sunumu. Türk Hijyen ve

Deneysel Biyoloji Dergisi NBC Özel Sayısı, LXIII (1, 2, 3), 165-169.

Karayılanoğlu, T. Kimyasal ve Biyolojik Tehdit. (2009). İçinde T.Karayılanoğlu

(Ed.), Kimyasal ve biyolojik terörizm (ss. 1-9). Ankara: GATA Basımevi.

Kenar, L. (2002). Bir NBC atağı karşısında ülkemiz için ulusal NBC savunma ve

ilk yardım sisteminin oluşturulması. (Yayınlanmamış Doktora Tezi).

Gülhane Askerî Tıp Akademisi, Ankara.

Kibaroğlu, M. (2006). Kitle imha silahlarıyla terör: Kıyametin yeni eşiği mi?.

Avrasya Dosyası, 12 (3), 119-137.

Kibaroğlu, M. (2003-2004). Yeniden yapılanan orta doğu ve kitle imha silahları.

Avrasya Dosyası Orta Doğu Özel Sayısı, 9 (4) 107-125.

Kitle İmha Silahları Raporu. (2013). 22 Ekim 2013’te http://www.netpano.com/

kitle-imha-silahlari-raporu/ adresinden alınmıştır.

Larssen, R. M. (2010). Al QaedaWeapons of mass destruction threat: Hype or

reality?. Belfer Uluslararası İlişkiler ve Bilim Merkezi, Harvard Koleji

Yayını.

Leblebicioğlu, H. (2006). Türkiye’de ve dünyada ortaya çıkan biyolojik tehlikeler.

3 Ocak 2013’te http://www.toraks.org.tr/mesleki_semp/H_LEBLEBiCi

OGLU.PPT adresinden alınmıştır.

Lele, A. (2008). An approach for a biological threat analysis. İçinde S.Çankaya ve

M. Kibaroğlu (Ed.), Bioterrorism: Threats and deterrent (ss. 59-65).

Ankara: Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi.

Mayer, T.N. (1995). The biological weapon: A poor nation's weapon of mass

destruction. Battlefield of the Future, 21st Century Warfare Issues, 3,

http://www.airpower.maxwell.af.mil/airchronicles/battle/chp8.html

adresinden alınmıştır.

Nunn-Lubar CTR Scorecard. (2013). 21 Şubat 2013’te http://cms.dtra.mil/docs/sys

tem-documents/20130501_fy13_ctr-scorecard_slides_may13.pdf

adresinden alınmıştır.

Özgür, S. (2006). Geleceğe yönelen tehdit kitle imha silahları. İstanbul: IQ

Yayıncılık.

Purver, R. (1995). The Tokyo subway attack. Strategic Analyst, Canadian Security

Intelligence Service, 25 Ocak 2014’te https://www.csis-scrs.gc.ca/pblctns/

thr/cbtrrrsm06-eng.asp#tab34 adresinden alınmıştır.

Page 25: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 51

Rising, D. (2006). Al Qaeda in Iraq beckons nuclear scientists. http://www.

boston.com/news/world/articles/2006/09/29/al_qaeda_in_iraq_beckons_nu

clear_scientists adresinden alınmıştır.

Roberts, G. (2009). Preventing weapons of mass destruction terrorism: Building

international partnership to meet the challenge. İçinde O. Aytaç ve M.

Kibaroğlu (Ed.), Defence against weapons of mass destruction terrorism

(ss. 9-28). Amsterdam: IOS Press.

Rustemova, S. (2006). Küresel terörizm. (Yayımlanmamış Doktora Tezi). Ankara

Üniversitesi, Ankara.

Rusya Online. Terör Örgütleri Kitle İmha Silahlarına Sahip Olmak İstiyor. (2009).

http://www.rusya.ru/Content/13333Ter%C3%B6r+%C3%B6rg%C3%BCtl

eri+ kitle+imha+silahlar%C4%B1na+sahip+olmak+ istiyor adresinden

alınmıştır.

Smithson, A. E. (2000). Rethinking the lessons of Tokyo. İçinde Smithson A.E. ve

Leslie-Anne Levy (Ed.), Ataxia: The chemical and biological terrorism

threat and US response Nu.:35 (ss. 71-111). Washington: Henry L.

Stimson Center.

The Biological Weapons Threat and Nonproliferation Options. (2006). Csis Report,

15Ocak2014’de http://csis.org/files/media/csis/pubs/061129_biosurvey.pdf

adresinden alınmıştır.

Tucker, J. B. (2001). The yellow rain controversy: Lessons for arms control

compliance. The Nonproliferation Review, Monterey, 25-42.

Tucker, J. B. (2009). Chemical-biological terrorism: Threats and responses. İçinde

O. Aytaç ve M. Kibaroğlu (Ed.), Defence against weapons of mass

destruction terrorism (ss. 147-159). Amsterdam: IOS Pres BV.

UN Compendium: The Biological Weapons Programme (Iraq), United Nations

Monitoring, Verification And Inspection Commission (Unmovic). 16

Nisan 2014’de http://www.unmovic.org adresinden alınmıştır.

Yenen, O.Ş. ve Doğanay, M. (2008). Biyoterörizm. Ankem Dergisi, XXII, 2, 95-

116.

Yusufzai, R. Conversation With Terror. (1999). http://content.time.com/time/

magazine/article/0,9171,17676,00.html adresinden alınmıştır.

Zalman, A. (2010). The social and psychological effects of bioterrorism. İçinde

Çankaya, S. ve Kibaroğlu, M. (Ed.), Bioterrorism: Threats and deterrents

(ss. 1-11). Ankara: Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi.

Page 26: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

52 | Kiremitçi

1.Sağlık Bakanlığı; 14 Aralık 2009 tarihli açıklamasında, domuz gribinden hayatını kaybedenlerin

sayısını 415 olarak açıklamıştır. Domuz Gribinden 62 Kişi Daha Öldü. (2009). 12 Haziran 2011

tarihinde Hürriyet gazetesinin 14 Aralık 2009 tarihli

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13200383.asp? gid=229 adresinden alınmıştır.

2.Örneğin, Cruise füzeleri çok alçaktan düşük hızlarda uçabilmektedir. Bu özellikleri onları, kimyasal

ve biyolojik maddelerin kullanılması için çok etkili bir araç yapmaktadır.

3.Soğuk Savaş döneminde SSCB’nin ve ABD’nin ürettiği toplam nükleer silah sayısı 126.000’e

ulaşmıştır. Kullanılabilir durumda SSCB’nin elinde 40.000’in üzerinde, ABD ve NATO’da ise

30.000’in üzerinde nükleer başlık mevcut olmuştur. Söz konusu nükleer başlıklardan 15-20.000’inin

10.000 km.lik menzile sahip füzelerden atılabileceği değerlendirilecek olursa – ki bu SSCB’den

ABD’yi, ABD’den de SSCB’ni vurabilecek mesafedir – ‘dehşet’in dengesi daha iyi anlaşılabilir.

4.Öte yandan Sayın Rustemova, 23 Kasım 1995’te Rusya’da Çeçen ayrılıkçıların gerçekleştirdiği

eylemi (Moskova İzmaylovskiy Parkı’na radyoaktif izotop Cs-137 ve dinamit içeren atom bombası

yerleştirerek şehri bombalamak) bugüne kadar kayda geçen tek nükleer terörizm girişimi olarak

değerlendirmektedir. Bomba, eylemciler tarafından patlatılmadan yerli televizyon kanalına

bildirilmiştir. Bu eylem, Rusya’daki Çeçen ayrılıkçıların nükleer silahlara ulaşabildiklerinin ve onları

eylemlerinde kullanabileceklerinin somut bir göstergesidir.

5.El Kaide terör örgütünün temsilcisi Suleyman Abu Gait, örgütün Müslümanların ölümüne sebep

olan İsrail ve Amerika’ya karşı bir cevap olarak 4 milyon Amerikalıyı, onların içinden de 2 milyon

çocuğu öldürme hakkı olduğunu açıklamıştır.

6.Terim ilk kez, Amerikan ordusunda Yarbay rütbesine sahip Terry N. Mayer tarafından “The

Biological Weapon: A Poor Nation's Weapon of Mass Destruction” isimli makalenin başlığında

kullanılmıştır. Makalenin İngilizce orijinal metnine ulaşmak için bkz. Terry N. Mayer. (1995). The

Biological Weapon: A Poor Nation's Weapon of Mass Destruction. Battlefield of the Future, 21st

Century Warfare Issues, 3, http://www. airpower.maxwell.af. mil/airchronicles/battle/chp8.html

7.Söz konusu biyolojik silah maddelerinden birkaçı şunlardır: Bacillus Anthracis (Şarbon),

Francisella Tularensis (Tularemi, Fare Humması), Coxiella Burnetii (Q Humması), Brucella Grubu

(Dalgalı Humma), Yersinia Pestis (Veba), Tuberculosis Mycobacterium (Verem), Salmonella

Enteritidis (Salmonella), Vibrio Cholerae (Kolera), Variola (Çiçek), Sığır Vebası, Brucella Malitensis

(Bruselloz), Aphtovirus (Şap), Ebola, Corynobacterium Diphtheriae (Difteri), Salmonella Typhosa

(Tifo), Ricketsia Prowezeki (Tifüs), Ricketsia Mooseri (Tifüs), Ricketsia Ricketsii (Lekeli Humma),

Venezüella Enfasolamiası. Bunlar içinde en büyük tehdit unsuru olarak; şarbon, çiçek, veba hastalığı

etkenleri ve botulinum toksini gösterilmektedir.

8.M.Ö. 6’ncı yüzyılda Asurların düşman kuyularını çavdarmahmuzuyla, Antik Yunan Uygarlığının

Yedi Bilgesinden biri kabul edilen Atinalı Salon’un da kuşattığı Krissa kentinin su kaynaklarını ishal

yapıcı bir bitki olan helledor ile zehirledikleri bilinmektedir (Hüşan, 2010).

9.19’uncu yüzyılın ortalarına kadar, Amerikan yerli nüfusunu azaltmanın en masrafsız yolu bu

olmuştur.

10.Japonya bu faaliyetinde toplam 3.000 bilim adamı ve teknisyen, 150 bina ve 5 uydu kamp

kullanmıştır.

11.İngiltere, ada topraklarını 36 yıl boyunca şarbonla kirletmiştir. Adanın şarbondan arındırılmasına

1979 yılında başlanmış ve ancak 280 ton formaldehit, 2.000 ton su ve 50 milyon pound kullanıldıktan

sonra, 1987 yılında tam anlamıyla temizlenebilmiştir.

12.1979 yılında, söz konusu merkeze ait 19 numaralı Sovyet Askerî Birliğinde ölümcül bir kaza

meydana gelmiştir. Şarbon sporlarının bulunduğu laboratuardan aerosol yoluyla yanlışlıkla atılan

bakteriler, rüzgârın etkisiyle yayılmış ve binlerce sivilin akciğer şarbonuna yakalanmasına yol

açmıştır. Şimdiye dek bilinen en büyük akciğer şarbonu salgını olan bu biyolojik kazada ölü sayısının

200 ile 1.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir.

13.En basit halde; 15.000 TL, 20 m2’lik bir laboratuar, bira mayası, protein temelli kültür, plastik

Page 27: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 53

giysiler ve gaz maskesi biyolojik silah üretimi için yeterlidir. Ayrıca, ABD Savunma Bakanlığı

yetkilileri, şarbon mikrobu içeren 85 kiloluk bir silahın uçaktan atılması sonucunda, Washington'da 3

milyon insanin ölebileceğini açıklamışlardır. Bahsedilen küçük laboratuarda 85 kilo şarbon elde

etmenin çok kısa sürede mümkün olabileceği açıktır.

14.Bu el kitaplarından biri, “Bacteriological Warfare-A Major Threat to North America

(Bakteriyolojik Savaş: Kuzey Amerika’ya Karşı Büyük Bir Tehdit)”, internette biyolojik silah

saldırısında hayatta kalmalarına yardımcı bir kitap olarak tanıtılmaktadır. Kitap aynı zamanda,

biyolojik maddelerin üretimini anlatmakta ve “Teröristin Kullanabileceği Bakteriler” konusunda bir

bölümü de içermektedir. Kitabın orijinal metni için bkz. Bacteriological Warfare-A Major Threat to

North America, http://www.101rl.com/ survivalfiles/files/chem/bacteriological%20 warfare.pdf.

15.Keohane ve Nye benzer bir nitelemeyi 1970’lerde “Interdependence (Karşılıklı Bağımlılık)” terimi

için de yapmışlardır.

16.1 gr. Antrax 100 milyon ölümcül doz içerir ve birkaç kilosu Hiroşima’da ölen insan sayısı kadar

ölümlere sebep olabilir.

17.Aslında anket üç şehir kapsamında yapılmıştır. Ancak, Boca Raton’da etkilenenlerin sayısı (% 9)

analiz için çok az olduğu için burada belirtilmemiştir.

Page 28: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

54 | Kiremitçi

Extended Summary

The Threat of Biological Terrorism

On a Global Scale

Introduction

Although they have hidden back to a different rhetorical discourse

such as ‘to shorten the long-lasting wars’, which is in fact the pretext of the

users, the Weapons of Mass Destruction (WMD) are currently the most

important element of deterrence for states. And, this naturally means

power. Out of these weapons, which have four different formats under the

name of nuclear, chemical, biological and radiological, the biological

weapons’ importance began to be understood by the international

community more with each passing day, although they are not yet to be

pronounced as often as the first two and don’t have many well-known

events throughout the world. But, this doesn’t mean that the threat of

biological weapons should be overlooked. Because biological weapons,

under the group of damaging to a wide audience, lethal or disabling

weapons such as chemical, radiological and nuclear weapons, are strictly

separated from other WMD owing to their characteristics of being obtained

easily and cheaply, and having permanent and increasing effects, ease of use

and late awareness of usage. Then, what sort of impact do the biological

weapons create on society or on states when they are used or threatened to

be used?

Terrorism with Weapons of Mass Destruction (Super

Terrorism)

WMD is the common term used for the unconventional weapons

which have four different formats under the name of nuclear, chemical,

biological and radiological and for all kinds of equipment to carry and throw

them. WMD, although they seem the same headings in top, are also quite

different from each other. This difference, which manifests itself more in

their content, production equipment and methods of use, is also similar in

terms of the effects of the said weapons.

Mass Destruction Terrorism for the sake of political and/or other

objectives is to use the WMD or to execute actions involving the threat of

use of the WMD by terrorist organizations in order to kill people on a

massive scale, harm ecologically or create psychological interaction.

Page 29: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 55

The cause of the concern of the WMD’s falling into the hands of

terrorist organizations or, in other words, the beginning of the security

problem resulting from the WMD’s being used outside the control of the

states is the disintegration of the USSR and its massive but not certain stock

inventory, which it left behind uncontrolled.

In addition, when the states separated from USSR couldn’t create

their own internal constructs and hence couldn’t establish their customs

control systems regarding both the import and export of these materials

deteriorated this situation. It is much easier nowadays that the terrorist

organizations can obtain the necessary substances which are left

uncontrolled by the former Soviet states.

Definition, Characteristics and History of Biological Weapons

The biological weapons can be defined as the agents, such as

microorganisms, toxins, herbicides, insect pests, animals, and etc., used for

the purpose of harmful effects [such as death and illness] on living beings

and can be produced million times.

The biological weapons, from another perspective, are also

characterized as “Poor Countries’ Weapons of Mass Destruction.” There are

43 microorganisms (15 bacteria, 24 viruses, 2 funguses and 2 parasites),

which are capable of being used as biological weapons against the human

beings according to the acts of some international foundations such as the

United Nations, World Health Organization, NATO and Biological

Weapons Convention.

The use of biological weapons of which their existence presences

was even known 25,000 years ago is based on a very ancient history. It is

known that Japan, UK, U.S., USSR, Vietnam, South Africa and Iraq have

recently carried out various projects based on biological weapons.

The Reasons for the Trends of the Terrorist Organizations to

the Biological Weapons

Terrorist organizations, now and then, have openly stated their

intention to have WMDs. For example, the former Al Qaeda leader Osama

bin Laden, in his statement made in 1999, indicated that “it would be a sin

for Muslims not to try to possess the weapons that would prevent the infidels

from inflicting harm on Muslims.” In parallel with this motivation,

information regarding WMD is given to the members of the terrorist

organization in the training camps supported by al-Qaeda in Afghanistan by

making use of the internet, scientific and technological resources and

Page 30: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

56 | Kiremitçi

conferences. The organization, towards the end of the 1990s, headed towards

the production of anthrax, which it had discovered its very strong effect.

On the other hand, the increase of the financial power of the terrorist

organizations as a result of the impacts of the globalization and also

becoming of the state-sponsored terrorism a common strategy to combat

could open new horizons to the terrorist organizations. Therefore, it should

be considered as a reality that there might be terrorists who have dangerous

chemical weapons, bacteria carrying contagious diseases and nuclear bombs

that can cause the death of thousands of people in their hands.

The reasons for the trends of the terrorist organizations to the

biological weapons are summarized as follows;

In the terrorist actions carried out with the biological weapons,

large masses can be affected both physically and spiritually by the agents

used in small amounts. Because the purpose of these actions is mass panic

rather than mass destruction.

Biological weapons are the easiest WMD to produce and obtain.

The lowest cost WMD is the biological weapons.

That the biological weapons have the incubation period pave the

ways for the terrorists to escape from the detection without recognize.

Biological weapons only bring disease and death on the living

beings. They don’t have any destruction effects as do other WMD. This

feature provides the users not to reveal and puts in an extremely difficult

situation to find out the guilty. In fact, it is the most popular reason for the

states and terrorist organizations to prefer.

Effects of Biological Terrorism on Society

Biological terrorism [bio-terror] is “the use of biological agents

against individuals, groups or wider population in order to create fear,

produce disease or generate fear of creating illness with the aim of stopping

the normal life in the society or gaining an ideological advantage.” In bio-

terror, the objective is the societies and the aim is to create fear. And, to

create fear, which is one of the first aims of the terrorism, is also at the

forefront of this kind of terror.

The anthrax terror, which was conducted after the 11 September

2001 attacks in the US and was described by some writers and scientists as

the most effective biological terrorism incident that has been fulfilled so far,

started on 18 September 2001, after a full week of 11 September 2001

Page 31: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

Savunma Bilimleri Dergisi, Kasım 2014, 13 (2), 27-58. | 57

attacks, and took a couple of weeks. As a result of the attacks, which was

also characterized “Amerithrax” within the scope of the investigation

conducted by the FBI, 5 people were killed and 17 people were affected by

anthrax. The event did shake not only the US but also the whole world.

However, “The Harvard School of Public Health Survey” states that these

influences that are quantified only medically but are in fact much more

psychologically. That the people in the three metropoles, where the attacks

were realized, were directly or indirectly affected too much from the attacks

is the most important finding of the survey, which was held between

November 29 to December 3, 2001 and published for the first time on 17

December 2001-approximately three months after the September 11 attacks.

Another study that supports the thesis of the article is the survey

which was held on the “Biological Weapons Threat and Disarmament

Options.” That the biological weapons are increasing, very significant and

bigger threat than chemical weapons and the probability of a considerable

biological terrorist attack within ten years is a great possibility are the most

important findings of the survey, which was held between October 25 to

November 15, 2006, among 52 senior U.S. government officials and

congressmen, former senior officials and experts from civil society.

Japanese religious organization, Aum Shinrikyo (Judgment Day),

used the sarin gas in June 27, 1994, in Motsumoto and March 20, 1995 in

Tokyo Subway and caused the death of 13 people. Over 1000 people were

exposed to the gas and 4500 people were affected psychologically as well.

Conclusion to be drawn from these surveys is that the psychological

impact of the use of the biological weapons on society, which are

unconventional and not so much known by the society, will be severe and

long-lasting and it would lead to the rapid spread of panic. Thus, to see the

capacity of the local authorities exhausted and to undermine the confidence

against the government will be perceived as much more attractive by the

terrorist tend to use such weapons.

Conclusion

The biological weapons, whose biggest danger, besides being

deadly, is to get them cheaper than the nuclear and chemical weapons, can

easily be obtained by terrorist organizations. They can procure them either

by producing themselves or, more likely, by purchasing the already

produced ones. Behind the desires of the terrorist groups lie the important

advantages that the biological weapons provide them.

Page 32: Anahtar Kelimeler: The Threat of Biological Terrorism On a Global … · 2016. 4. 22. · de dolayısıyla terör örgütlerinin eline geçmesinden duyulan endienin bir tezahürü

58 | Kiremitçi

However, it can’t be claimed that the biological weapons have

already been used affectively and widely in the terrorist acts having been

realized so far. But, this doesn’t mean that they will not use or threaten to be

used in the future as to create great psychological effects.

As a result, countries should seek the ways of protection against

biological weapons. Because, it can be inferred that the states and the

terrorist organizations, which have the ability of managing and controlling

these weapons, hold this century’s weapon in their hands, so to speak. So, it

would be wiser to concentrate on the issue of when it will occur rather than

to debate whether a biological terror will be or not. It must be noted that all

the weapons invented in the 20th

century have been used eventually and

unfortunately!