antalya dergisi 16. sayı

156
KÜLTÜR v e TURİZM DERGİSİ / CULTURE & TOURISM MAGAZIN E Y ıl / Y ea r: 3 S ayı / I ss u e :16 Mart - Nisan / March - April 2013 www.antalya.gov.tr - antalyakulturturizm.gov.tr KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ / CULTURE & TOURISM MAGAZINE Yıl / Year: 3 Sayı / Issue:16 Mart - Nisan / March - April 2013 www.antalya.gov.tr - antalyakulturturizm.gov.tr KEPEZ Antalya’nın terası The terrace of Antalya XANTHOS Likya’nın anıtlar şehri The city of monuments KEPEZ Antalya’nın terası The terrace of Antalya XANTHOS Likya’nın anıtlar şehri The city of monuments

Upload: rkrenklikalem-medyagrubu

Post on 07-Mar-2016

302 views

Category:

Documents


12 download

DESCRIPTION

Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Dergisi 16. Sayısı

TRANSCRIPT

Page 1: Antalya Dergisi 16. Sayı

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ / CULTURE & TOURISM MAGAZINEYıl / Year: 3 Sayı / Issue:16 Mart - Nisan / March - April 2013www.antalya.gov.tr - antalyakulturturizm.gov.tr

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ / CULTURE & TOURISM MAGAZINEYıl / Year: 3 Sayı / Issue:16 Mart - Nisan / March - April 2013www.antalya.gov.tr - antalyakulturturizm.gov.tr

KEPEZAntalya’nın terası

The terrace of Antalya

XANTHOS Likya’nın anıtlar şehriThe city of monuments

KEPEZAntalya’nın terası

The terrace of Antalya

XANTHOS Likya’nın anıtlar şehriThe city of monuments

Page 2: Antalya Dergisi 16. Sayı
Page 3: Antalya Dergisi 16. Sayı

1ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 4: Antalya Dergisi 16. Sayı

Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adınaİmtiyaz Sahibi / Genel Yayın Yönetmeni Publisher / Executive Editor

İbrahim ACAR İl Kültür ve Turizm Müdürü Provincial Director of culture and Tourism

Yayın Editörü ve Yayın Kurulu Başkanı Publication Editor and Chairman of Editorial BoardSerdal KURTİl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Assistant Director of Culture and Tourism

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / Managing EditorBirsen ÇEÇEN İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Departmental Director of Provincial Culture and Tourism Directorate

DANIŞMA KURULU / CONSULTATIVE BOARDİlknur SELÇUK KÖKER İl Kültür ve Turizm Müdür YardımcısıAssistant Director of Culture and Tourism

Prof.Dr.Burhan VARKIVANÇ Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Akdeniz University, Faculty of Literature

Prof.Dr.Nevzat ÇEVİK Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Akdeniz University, Faculty of Archeology

Yrd. Doç. Dr. Cemali SARIAkdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Akdeniz University, Faculty of Education

Osman AYIK TÜROFED Başkanı Chairman of Türofed

Sururi ÇORABATIR AKTOB Başkanı Chairman of AKTOB

Hüseyin ÇİMRİNKent Tarihçisi, Araştırmacı ve YazarUrban Historian, Researcher and Author

YAYIN KURULU / EDITORIAL BOARDMelike GÜL Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürü Director of Regional Committee of Cultural

Emine TUĞRUL İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Departmental Director of Provincial Culture and Tourism Directorate

Mesut ÖZEN İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Departmental Director of Provincial Culture and Tourism Directorate

Aysun ÇOBANOĞLU İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Departmental Director of Provincial Culture and Tourism Directorate

Mustafa DEMİREL Antalya Müze MüdürüDeputy Director of Antalya Museum

Selvihan KÖLEOĞLU Kültür ve Turizm Uzm./Mimar(Ant.Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü)Culture and Tourism Spe./ Architect-(Mon.Rel. and Monuments Dir.)

S.Hakan SEVEN İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Enformasyon Memuru Inf. Officer of Provincial Culture and Tourism Directorate

Serel ALPAY İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Mütercimi Translator of Provincial Culture and Tourism Directorate

ISSN: 977-1309-890X

www.antalya.gov.tr - antalyakulturturizm.gov.tr

Ajans Başkanı / ChairmanÖzer KESTANE

Yayın Koordinatörü Editorial CoordinatorDerya ŞAHİN

Haber Merkezi / InterviewerÖzgür ÖNDER Elif Işıl BAŞKAYAOnur ŞAN

Grafik Tasarım / Graphic DesignRahşan AKSOYNeslihan EDİZ

Çeviri / TranslationRoxanne Yurchak

REKLAM / ADVERTISING

Reklam Koordinatörü Advertising CoordinatorDerya ÇOLAK

Reklam Direktörü / Advertising DirectorGüliz İLGEN

Müşteri Temsilcileri Customer Represantativesİrfan IŞIKYonca ANAR SAVAŞIRSelen SAĞSÖZ

Renkli Kalem Medya Grubu Antalya Temsilciliği

Elmalı Mahallesi Hükümet Caddesi Sıdıka İş Merkezi Kat:2 No:18 Muratpaşa / ANTALYA0242.242 03 05www.renklikalem.com.tr e-posta:[email protected]

Yayın Türü: Süreli Yerel

Baskı Yeri / Printing : Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San. Tic. Ltd. Şti. Tel: 0 232 433 33 55

Baskı Tarihi / Printing Date:

ANTALYA KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİANTALYA CULTURE & TOURISM MAGAZINE

YAPIM / PRODUCTION

İÇİNDEKİLER / CONTENTS

Beydağları’nda macera dolu bir keşif yolculuğuAn exciting expedition in Beydagları

106

2 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 5: Antalya Dergisi 16. Sayı

14

86

42

20

72

80

24

94

112

119

128

58

122Heyecanın ve özlemin yansıdığı duvarlar

Walls that reflect excitement and yearning

46Works of art from stone Taştan şaheserler

Kepez: the terrace of Antalya Antalya’nın terası KEPEZ

Büyük hedefte tarih öne çekildi The renovated Alanya Museum awaits its visitors

Gıda sektörü Antalya’da görücüye çıktıThe food sector’s showcase in Antalya

Lübnan’da Antalya dönemiTime for Antalya in Lebanon

Yakın tarihin tanıkları bu müzedeThe witnesses of the recent past are in this museum

Taş döşeli yollara adanan 30 yıl30 years dedicated to stone covered roads

Antalya’nın doğa harikası: Alakır VadisiThe wonder of nature of Antalya: Alakır Valley

Xanthos: Likya’nın anıtlar şehri Xanthus: The city of monuments

Dara düşenin umut kapısı:Hıdrellez MağarasıA gateway to hope for the fallen: Hıdrellez Cave

Spor turizmi zamanıIt’s time for sports tourism

Hristiyanlığın mimarı Aziz Paul’un izindeFollowing the footsteps of Saint Paul

Arabadan in bisiklete binGet out of the car and ride your bike!

3ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 6: Antalya Dergisi 16. Sayı

Panoramic AntalyaThe blue waters of the Mediterranean beat the cliffs as waves. The flatness that begins after the cliffs continue for kilometers like the vast blues. Another cliff rises at the entrance of Döşemealtı Plain and provides a pan-oramic view of Antalya. Those who watch Antalya from the cliffs dream just like Attalos, the king of Bergama, did centuries ago. The road that winds up to the Taurus Mountains between pine trees carries nomad tribes to the plateaus. Cisterns built over resources on stone covered roads quench the thirst of travelers like a mirage in the desert. Sources form streams, and the streams form Düden Creek, which flows into the Mediterranean with sheer force. The creek, which gives life to every-thing on its path, turns into an amazing waterfall that flows from 20 meters. In this geography, where fruitful lands are covered with colorful flowers, Lyrbo-tonkome, a village of Perge, stands the test of time with its olive oil workshops, monumental tombs and protected structure inside a pit. Kepez awaits its visitors with its unseen natural beauties, historical structures and new facilities shaped by social life.

Our magazine, which aims to advertise Antalya’s historical heritage, natural beauties, museum and assets that are waiting to return to their previous glory, has now reached issue 16. In this issue, we introduced the borough of Kepez. We looked at Kepez, a borough that had some problems with urban planning after receiving dense im-migrations, from a different point of view. We saw that Kepez, with its City Forest, cisterns that were built during the Seljuk period, antique city, modern facilities in health tourism, malls that shape social life, cultural center, Düden Waterfall and many other assets to many to mention here, wasn’t any different from other boroughs in Antalya in terms

if richness We decided that everyone should visit Kepez, a borough that improves with each day and dubbed the terrace of Antalya.

Also in this issue, we visited the his-torical city of Xanthus, located on the Aegean border of Antalya and took a journey back in time. We couldn’t help but daydream under the shadow of the monuments in this city of proud people who preferred death over a life of servi-tude. We wandered around the halls of the newly renovated Alanya Museum and inspected the ship graffiti on the walls of the small Seljuk mosque. In order to prove that tourism in Kemer wasn’t limited to sea, sand and sun, we did off-road driving with the Ke-mer Adventure Team who organizes various activities in Beydağları. We passed through valleys and streams with 4X4 vehicles all day and tried to rescue team members who got stuck in the mud. We spoke to Giray Ercenk about the antique roads of Antalya which are waiting to be dis-covered. Summer is approaching and spring is almost here. We need to watch what we are eating during hot summer days. That is why we learned how to make a traditional dish called domates cive. This issue includes more topics that we couldn’t fit in the editorial.

As we advertise our city’s cultural and touristic potential to the world as the Antalya Culture and Tourism Maga-zine, we will continue to open our pages to opinion leaders in order to create awareness for urban planning. We would like to thank our contribu-tors and supporters. As you are read-ing the magazine, we have already begun working on our next issue. Who knows, maybe we will meet in the depths of the Taurus Mountains or in an antique city. Goodbye…

EDIT

OR

IAL

4 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 7: Antalya Dergisi 16. Sayı

Kuş bakışı AntalyaAkdeniz’in mavi suları kırılarak dalgalar halinde falezleri dövüyor. Falezlerin ar-dından başlayan düzlük, engin mavilikler gibi kilometreler boyunca uzanıp gidiyor. Döşemealtı Ovası’nın başladığı noktada ikinci bir falez yükseliyor ve Antalya’yı kuş bakışı gözler önüne seriyor. Falezler-den Antalya’yı izleyenler, Bergama Kralı Attalos gibi farklı hayallere dalıyor. Çam ağaçlarının arasından kıvrıla kıvrıla Toros-lara giden yol, Yörük aşiretlerini yaylalara taşıyor. Taş döşeli yollardaki kaynakların üzerine kurulu sarnıçlar, çöldeki vaha misali yaylacıların susuzluğunu gideriyor. Kaynaklar dereleri, dereler de büyük bir coşkuyla Akdeniz’e akan Düden Çayı’nı oluşturuyor. Geçtiği her noktaya hayat veren Düden Çayı, 20 metreden döküle-rek, tabiat harikası bir şelaleye dönüşü-yor. Verimli toprakların rengârenk çiçek-lerle kaplandığı bu coğrafyada, Perge’nin köyü Lyrbotonkome, zeytinyağı işlikle-riyle, anıt mezarlarıyla, çukurun içindeki korunaklı yapısıyla zamana meydan okuyor. Kepez, görünenin aksine doğal güzellikleri, tarihi yapıları, sosyal yaşamın şekillendiği tesisleri ile kuş bakışı Antalya için ziyaretçilerini bekliyor.

Antalya’nın tarihi ve kültürel mirasının, doğal güzelliklerinin, müzelerinin yanı sıra bir köşede yeniden eski günlerine dönmeyi bekleyen değerlerini de ta-nıtmayı kendisine misyon edinen der-gimiz 16.sayısına ulaştı. Bu sayıda ilçe tanıtımı bölümünde Kepez’e yer verdik. Yoğun göç sonrası bir dönem şehirci-lik anlamında sıkıntılar yaşayan Kepez’i farklı bir gözle inceledik. Kepez’in Kent Ormanı’yla, tarihi Selçuklu dönemine kadar uzanan sarnıçlarıyla, antik kentiyle, sağlık turizmine hizmet eden modern tesisleriyle, sosyal yaşamın şekillendiği alışveriş merkezleriyle, sanatın kalbinin attığı kültür merkezleriyle, doğa harikası Düden Şelalesi ve satırlarımıza sığdırama-dığımız nice değeri ile Antalya’nın diğer ilçeleri kadar farklı ve zengin olduğunu

gördük. Her geçen gün daha da gelişen ve değişen Antalya’nın terası Kepez’i, kent halkının yanı sıra yerli ve yabancı misafirlerimizin de mutlaka ziyaret etmesi gerektiği kanısına vardık.

Bu sayımızda ayrıca Antalya’nın Ege sını-rında yer alan antik kenti Xanthos’u ziya-ret edip, zamanda yolculuğa çıktık. Esaret altında yaşamaktansa ölmeyi tercih eden bu gururlu insanların kentindeki anıtların gölgesinde hayallere dalmaktan kendimi-zi alamadık. Yenilendikten sonra yeni-den ziyarete açılan Alanya Müzesi’nin salonlarında dolaşıp, kalede bulunan Selçuklu mescidinin duvarlarını kapla-yan gemi graffitilerini sizler için araştır-dık. Kemer’in turizm arenasında sadece deniz-güneş-kumdan ibaret olmadığını dünyaya anlatmak için, Beydağları’nda sayısız etkinlik düzenleyen Kemer Adven-ture Team ile birlikte off-road yaptık. 4X4 araçlarla gün boyu vadiler aştık, dereler geçtik, çamura saplanan ekip üyeleri-ni kurtarmaya çalıştık. Giray Ercenk ile Antalya’nın keşfedilmeyi beklenen antik yolları üzerine keyifli bir söyleşi yaptık. Malum yaz yaklaşıyor, bahar kendini iyiden iyiye hissettirdi. Sıcak yaz gün-lerinde beslenmemize dikkat etmemiz gerekiyor. Bu nedenle Antalya’nın sıcak yaz günlerinde keyifle yenecek domates cive yemeğinin hazırlanışını 7 Mehmet’in ustalarından dinledik. Bu satırlara sığdıra-madığımız daha birçok konuyu sayfaları-mızda bulabilirsiniz.

Antalya Kültür ve Turizm Dergisi olarak şehrimizin kültür ve turizm potansiyelini dünya kamuoyuna tanıtırken, kentlilik bilinci oluşturma yönünde sayfalarımızı Antalya kanaat önderlerine açmaya de-vam edeceğiz. Katkı ve destek verenlere teşekkür ediyoruz. Siz dergimizi keyifle okurken, biz yeni sayının çalışmalarına başladık. Kim bilir belki Torosların derin-liklerinde ya da bir antik kentte karşılaşa-biliriz. Hoşçakalın…

EDİT

ÖR

DEN

5ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 8: Antalya Dergisi 16. Sayı

ATSO’dan kültür sanat merkezi

A culture and art center from ATSO

Antalya Ticaret ve Sa-nayi Odası’nın (ATSO) kent merkezinde yer alan hizmet binası, yerine kültür sanat merkezi yapılması için yıkıldı. Binanın yıkımı, temel atma tö-renlerinde olduğu gibi ATSO Yönetim Kurulu, Meclis Üye-leri, Meslek Komitesi Üyeleri ve esnafın katıldığı sembolik bir törenle yapıldı. Binanın yerle bir edilmesinin ardından yerine yapılacak ATSO Antal-ya Kültür Sanat Merkezi’nin 2014 yılında tamamlanması ve hizmete açılması bekleniyor. ATSO Antalya Kültür Sanat Merkezi içerisinde müze, cep tiyatrosu ve sergi salonu olacak. Kültür sanat merkezi hizmete açıldıktan sonra Suna

İnan Kıraç Vakfı işbirliğiyle Pera Müzesi’nde sergilenen eserler, daha sonra Antalya’ya getirilecek. Bugüne kadar Antalya’ya gelmemiş önemli eserlerin kültür sanat mer-kezinde sergilenmesi, kentin prestijini daha da artıracak. Kültür sanat merkezinin her gün on binlerce misafirin gez-

diği Kalekapısı’na yakın olması ayrı bir avantaj.

The service building of the Antalya Chamber of Com-merce and Industry (ATSO) located in the center of the city was torn down for the con-struction of a new culture-art center. A symbolic ceremony

as organized before the demo-lition of the building that was attended by the ATSO Execu-tive Board, members, members of the professions committee and local vendors. The ATSO Antalya Culture and Art Center which will be built instead, will be finished and opened in 2014. The center will include a museum, small theatre and an exhibition hall. After the center is opened, the artworks that are on display at the Per Museum will be transferred to Antalya. The exhibition of new items that have never been brought to Antalya will increase the prestige of the city. Another advantage is the closeness of the center to Kalekapısı, an area visited by thousands of tourists.

Kardelenler açıyor

Snowdrops are blossoming

Mart ayının gelmesiyle birlikte beyaza bürünen Akse-ki ve İbradı dağlarında karlar erimeye, kardelenler de boy göstermeye başladı. Akseki ilçe merkezindeki bahçelerde dikili olan kardelenler kısa

süre önce açtı. Dağlardaki doğal kardelenlerin ise hava-ların ısınması ve karların iyice erimesiyle mart ayı sonuna doğru açacağı kaydedildi. Akseki’nin Çimi, Geyran ve Çanakpınarı yaylaları ile

İbradı’nın Sülek Yaylası, kardelenlerin görsel şöleninin izlenebileceği noktalar olarak biliniyor. Kardelenler, Torosla-rın zirvesine yakın noktalarda, yaklaşık olarak bir ay çiçekle-rini sergileyecek. Öte yandan nisan ayının ilk günlerinde, İbradı ilçesinde her yıl olduğu gibi yine kardelen festivali düzenlenecek. Bilim insanları, öğrenciler, doğa tutkunları, ilçe halkı ve Türkiye’nin dört bir yanından İbradılıların katıldığı festival, renkli görün-tülere sahne olacak. Festivalde düzenlenecek törenle elek altı olarak tabir edilen kardelenle-rin dikimi yapılacak.

‘With the arrival of March, snow on the mountains in Akseki and İbradı is melting and snowdrops have begun to show themselves. Snowdrops, which have been planted in

the gardens in Akseki borough center, have just blossomed. It was announced that the snow-drops on the mountains will bloom at the end of March, after all the snow has melted. The plateaus of Çimi, Geyran and Çanakpınarı in Akseki and the Sülek Plateau in İbradı are the best places to see the visual festival of snowdrops. Snow-drops will be in bloom for approximately one month near the peaks of the Taurus Moun-tains. On the other hand, a snow drop festival will be orga-nized in İbradı in the first days of April. The festival, which will be attended by scientists, students, nature enthusiasts, locals and people from İbradı who live outside the borough, will include colorful events. Snowdrops will be planted with a ceremony during the festival.

6 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 9: Antalya Dergisi 16. Sayı

7ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 10: Antalya Dergisi 16. Sayı

Düden Çayı raftingcileri bekliyor

Düden Stream awaits rafters

Antalya’nın simgele-rinden olan, tabiat harikası Düden Çayı, mayıs ayından itibaren Antalya’nın spor turizmine de hizmet etmeye başlayacak. Yıl boyu 17-18 derece su sıcaklığı ve sakin bir debiye sahip olan Düden Çayı, Antalya Valiliği’nin verdiği özel izinle spor turiz-mi çerçevesinde raftingcilere ev sahipliği yapacak. Cırnık Köprüsü’nden başlayıp, şelalenin denize döküldüğü noktaya kadar olan 6,5 kilo-metrelik parkurdan, rafting-cilerin yanı sıra profesyonel kanocular da yararlanabi-lecek. Suyun sakince aktığı Düden Çayı’nda, rapit olarak adlandırılan çalkantılı noktalar

sayesinde sporcular heyecan dolu anlar yaşayacak. Düden Çayı, şehir merkezinde olma-sı nedeniyle yıl boyu, rafting sporunu profesyonel olarak yapmak isteyenlere olanak sağlıyor. Ulaşımın kolaylığı, riskin yok denecek kadar az olması, suyun kış ayları dahil sıcak olması ve debinin fazla olmaması Düden Çayı rafting parkurunun bir diğer avantajları.

Düden Stream, which is one of the symbols of Antalya, will be serving Antalya in sports tourism beginning of May. The stream, which has a water temperature of 17-18 degrees all year long and a

calm flow rate, will be hosting rafters in sports tourism with a special permit given by the Governorship of Antalya. Pro-fessional canoe riders will also be able to use the 6, 5 kilome-ter course that starts at Cırnık Bridge and ends at the spot where the waterfall flows to the sea. Thanks to shaky parts called rapids on the relatively calm stream, sportsmen will experience exciting moments. Düden Stream is available for professional sports activities throughout the year because of its located in the center of the city. Easy access, minimum risk and the warm tempera-ture of the water are other advantages.

Antalya koştu

Antalya ran

‘Öger Tur tarafından, bu yıl sekizincisi düzenle-nen Runtalya Maratonu, profesyonel sporcuların yanı sıra Antalyalıların ve kentte tatil yapan misafirlerin de katılımıyla gerçekleşti. 7’den 70’e toplumun her kesiminin katıldığı Halk Koşusu’nda, çocukların mücadele ettiği Minik Adımlar ve kadınların hünerlerini sergilediği Yüksek Topuklar koşusu renkli görüntülere sahne oldu. 4 kilometrelik Halk Koşusu’na katılanlara günün anısına hediyeler verildi. Maraton, yarı maraton ve 10 kilometre kategorilerinde ise profesyonel atletler kıyasıya mücadele etti. Maratoncular, spor aracılığıy-la kentin tanıtımına da katkı sağladı. Runtalya için yurt dışından koşmaya gelenlerin de olması dikkat çekti.

‘The Runtalya Marathon, organized for the 8th time by Öger Tur, took place with the participation of locals and guests vacationing in Antalya. During the Public Run, which included people from all ages and walks of life, Small Steps, where children competed and the High Heels run, where women showed their talents, were colorful events during the organization. Those who participated in the 4 kilome-ter Public Run received gift to commemorate the event. On the other hand, profes-sional athletes competed in the marathon, half marathon and 10 kilometer categories. Marathon runners who passed though high points contributed to the advertising of the city. People also came from abroad to participate in the race.

8 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 11: Antalya Dergisi 16. Sayı

9ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 12: Antalya Dergisi 16. Sayı

Kalkan’ın sesi

The voice of Kalkan

Matbaanın icadı sonra-sında kurulmaya başlayan ga-zeteler, insanların yaşadıkları bölgelerde olup bitenlerden haberdar olmasını sağladı. Kültürel anlamda aydınlan-maya da katkı sağlayan gaze-teler, yayın yaptığı bölgenin sesi oldu. Bugün Antalya’da çok sayıda gazete kent halkı-na yaşanan gelişmeleri sıcağı sıcağına aktarıyor. Antalya’nın turistik özelliği ve il gene-linde çok sayıda yabancının yaşaması, farklı dillerde yayın yapan gazeteleri de kaçınıl-maz kılıyor. Bu çerçevede Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Kalkan beldesinde yayın yapan Kalkan Times, 10 yıldır yörede yaşayan yabancıların gözü kulağı oluyor. Türkçe-nin yanı sıra İngilizce olarak da yayın yapan Kalkan Times, yörede yaşanan gelişmeleri

okuyucularına aktardığı gibi, özel çalışmalarıyla bölgede yaşayan yabancılara Antalya hakkında bilgi de veriyor. Yö-renin tarihi ve doğal güzellik-lerini okuyucularına aktaran, kültürü hakkında bilgi veren gazete, bu yanıyla kentin ve ilçenin tanıtımına da destek oluyor. Gazete öte yandan aynı isimdeki internet sitesi ile sanal alemden de gelişme-leri aktarıyor.

Newspapers, which began to be established after the invention of the printing machine, enabled people to know what was happening in their regions. Newspa-pers, which also contributed to cultural enlightenment, became the voice of the region they were printed in. Today, many newspapers in Antalya

inform locals about current events. The fact that many foreigners live and vacation in Anta-lya, makes it necessary to publish multilingual newspapers. Kalkan Times, which is being published within this context, has been the eyes and ears of foreign-ers living in Kalkan for the past 10 years. The newspaper, which is be-ing published in Turkish and English, cites the developments in the region while publishing special reports about Antalya for the benefit of its foreign residents. The paper, which publishes articles about the history, culture and scenic beauties of the region, also contrib-

utes to the advertising of the borough with these articles. In the meantime, the newspaper continues to inform its readers through its website.

Altın Portakal’da şiirli günler

Poetry time at Altın Portakal

Geçtiğimiz yıl Altın Por-takal Şiir Ödülü’ne değer gö-rülen Mahmut Temizyürek’in ‘Yalangezen’ adlı eseri, 23 Mart günü gerçekleşecek olan sempozyumda konu-şulacak. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı işbirliğiyle düzen-lenen program çerçevesinde kentin farklı noktalarında Türk ve dünya şiirinin ele alınacağı etkinlikler de ger-çekleştirilecek. Bu etkinlikler-de Türkiye’nin önde gelen şair, yazar ve eleştirmenleri şiir severlerle buluşacak. Öte yandan edebiyat dünyamızın önde gelen çok sayıda ismi sempozyumda bildiriler de sunacak. Bu yılın Altın Por-takallı şairini belirleyecek jüri ise 21 Mart günü bir araya gelerek, geçen yıl basılan şiir kitapları arasından ödüle layık görülen şiiri belirle-yecek. Ödüle layık görülen şiir, sempozyumda Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı

ve Antalya Kültür Sanat Vakfı Şeref Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Akaydın tarafından açıklanacak. Jüriye bu yıl da Doğan Hızlan başkanlık yapacak.

The winner of last year’s Altın Portakal Poetry Award Mahmut Temizyürek’s new work called ‘Yalangezen’ will be discussed at a symposium

on March 23, 2013. During the event, sponsored by the Antalya Metropolitan Munici-pality and the Antalya Culture and Art Foundation, activities regarding Turkish and world poetry will be organized in different parts of the city. During these activities, famous poets, authors and critics will be meeting with poetry lovers. In the meantime, prominent literary figures from Turkey will read declarations dur-ing the symposium. The jury which will decide the winner of this year will convene on march 21 and select the award winning poem. The poem will be announced during the symposium by Antalya Metropolitan Chief Magistrate and the honorary member of the Antalya Culture and Art Foundation Prof. Dr. Mustafa Akaydın. This year, the jury will again be presided by Doğan Hızlan.

10 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 13: Antalya Dergisi 16. Sayı

11ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 14: Antalya Dergisi 16. Sayı

Kongre turizmi gelişiyor

Congress tourism is improving

Antalya’da düzenlenen ulusal ve uluslararası katılımlı kongrelerin sayısı her geçen yıl artıyor. Özellikle dünyanın dört bir yanından katılım-la gerçekleşen uluslararası kongrelerde artış yaşanıyor. Antalya Kongre Bürosu (ACB) verilerine göre, 2012 yılında uluslararası kong-relerin sayısında bir önceki yıla oranla yüzde 25 artış gerçekleşti. İstatistiklere göre 2011 yılında Antalya’da 56’sı uluslararası, 100’ü ulusal olmak üzere toplam 156 kongre düzenlendi. Bu rakam 2012 yılında 69’u uluslarara-sı, 96’sı ulusal olmak üzere toplam 165 kongreydi. Geçen yıl düzenlenen kongrelere 68 binin üzerinde delege katılır-ken, organizasyonların en çok Eylül ve Nisan ayında ve tıp alanında gerçekleştiği görül-

dü. Antalya Kongre Bürosu tarafından yapılan araştırma-da rakamlara bayi toplantıları, seminerler, incentive amaçlı toplantılar dâhil edilmedi. 2013 yılında bu rakamların daha da artması bekleniyor.

The number of national and international congresses organized in Antalya is increasing each year. The in-crease is especially recorded in international congresses which are attended by people from all over the world. According to information received from the Antalya Congress Bureau (ACB), the number of inter-national congresses increased by 25% in 2012 compared to 2011. According to statistics, a total of 156 congresses- 56 international and 100 national-were organized in Antalya in

2011. This number increased to 165 in total- 69 interna-tional and 96 national- in 2012. While over 68 thousand dele-gates attended the conferences last year, September and April was the busiest months and the majority of the congresses

were organized in the field of medicine. The report of ACB didn’t include franchise meet-ings, seminars and incentive meetings. The numbers are expected to increase further in 2013.

Türkiye’nin ilk Soba Müzesi Antalya’da açıldı

Turkey’s first Stove Museum opened in Antalya

19’uncu yüzyıldan sonra yaygın gale gelen sobalar, Antalya Büyükşehir Beledi-yesi tarafından Demirciler İçi’nde hizmete açılan Soba

Müzesi’nde sergilenmeye başladı. Soba Müzesi, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Vali Yar-dımcısı Recep Yüksel, davetli-ler ve vatandaşların katılımıyla

açıldı. Hikâyesel bir anlatımla sergilenen sobaların yanı sıra müzenin son katındaki çocuk bölümünde oyuncak sobalar yer alıyor. Soba Müzesi’nin yer aldığı Demirciler İçi’nde geçen ay Fikret Otyam Sanat Galerisi de hizmete açılmıştı. İsmet İnönü Kentsel Yaşam Alanı’nın da tamamlanma-sıyla, bölge Antalya’nın yeni cazibe merkezleri arasında yer alacak. Vali Yardımcısı Recep Yüksel açılışta yaptığı konuş-mada bu tarz cazibe mer-kezlerinin çoğalması halinde kente gelen turistlerin buraları gezmek için otellerden dışarı çıkacağına değindi.

Stoves, which began to be used in homes after the 19th century, are being displayed at the Stove Museum which was built by the Antalya Metropoli-

tan Municipality in the district of Demirciler İçi. The museum was opened with the atten-dance of Antalya Metropolitan Municipality Chief Magistrate Mustafa Akaydın, Deputy Governor Recep Yüksel, invited guests and locals. In addition to stoves, which are displayed with their stories, there are toy stoves at the children’s sec-tion on the upper floor of the museum. The Fikret Otyam Art Gallery had also opened in the same district last month. The district will be one of the new attraction points in Antalya with the completion of the İsmet İnönü Urban Living Area. Vali Deputy Governor Recep Yüksel, who spoke at the open-ing, said that tourists would be more likely to leave their hotels if there were more attraction points like these.

12 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 15: Antalya Dergisi 16. Sayı

13ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 16: Antalya Dergisi 16. Sayı

Göreve getirildikten kısa süre sonra Antalya’ya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, kentin ülke sınırlarını aşan turizm markasının daha da gelişmesi için çalışacaklarını kaydetti. Bakan Çelik, Türkiye’nin 50 milyar dolarlık turizm geliri hedefine 2023 yılından önce ulaşmak istediklerini ifade etti.

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, göreve

atandıktan kısa süre sonra Antalya’ya gelerek, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletme-ciler Birliği (AKTOB) tarafın-dan düzenlenen toplantıda turizm sektörünün temsilcile-riyle bir araya geldi. Antalya Valisi Ahmet Altıparmak’ın da katıldığı toplantıda Ba-kan Çelik’e Antalya Millet-vekilleri Menderes Türel ve Mevlüt Çavuşoğlu da eşlik etti. Toplantıda Vali Yardım-cısı Recep Yüksel, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Acar ile birlikte protokol üyeleri de yer aldı. Bakan Çelik, toplantıda yaptığı konuşmada Antalya’nın tu-rizm açısından Türkiye’nin sınırlarını aşan bir marka olduğunu vurguladı. Bakan Çelik, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu markanın daha da gelişmesi için çabalayacağını ve Kültür ve Turizm Bakanı olarak paralel makamının Antalya olacağını kaydetti.

Hedef 2023’ten önce 50 milyar dolar gelirMilli gelirin oluşmasında ve Türkiye’nin ekonomik standartlarının yükseltilme-sinde turizmin öncü sektör

T h e new Minister of Culture and Tourism

Ömer Çelik, who came to Antalya shortly after his appointment, attended a sector meeting and met with tourism professionals organ-ized by the Mediterranean Touristic Hotels and Facilities Association. The meeting also included the Governor of Antalya Ahmet Altıparmak, and the minister was ac-companied by Antalya MPs

Menderes Türel and Mevlüt Çavuşoğlu. Deputy Governor Recep Yüksel, City Culture and Tourism Director İbrahim Acar and protocol members also attended the meeting. Minister Çelik, who spoke at the meeting, said that Antalya was a brand that transcended the borders of Turkey in tourism. The Minis-ter said that he was going to work to improve this brand and that his parallel office

was going to be Antalya as the Minister of Culture and Tourism.

The target: 50 billiondollars of revenue before 2023 Minister Çelik, who stated that tourism was a major sector in forming national revenue and raising the eco-nomic standards of Turkey, said, “Tourism has become a strategic sector in the

Büyük hedefte tarih öne çekildi

14 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 17: Antalya Dergisi 16. Sayı

Time of the bigtarget has been backdated

The new Minister of Culture and Tourism Ömer Çelik, who came to Antalya shortly after his

appointment, said that they will be working to improving the touristic brand of the city which

is now known all over the world. Minister Çelik said that they wanted to achieve the 50

billion dollar tourism revenue goal before 2023.

olmanın ötesine geçtiğini kaydeden Bakan Çelik, “Turizm Türkiye’nin gelece-ğinin stratejik sektörü hali-ne gelmiştir” dedi. Bu çer-çevede 50 milyar dolarlık turizm geliri hedefine 2023 yılından önce ulaşmak istediklerini vurgulayan Bakan Çelik, “Vizyonumuzu ortaya koyup, paylaşacağız ve önceliklerimizi belirle-yeceğiz. Artık Kartaca’yı savunma zamanı bitti. Şim-di hep beraber Roma’ya saldıracağız” diye konuştu. Vali Dr. Ahmet Altıparmak ise konuşmasına Bakan Çelik’e ‘Hayırlı olsun’ diye-rek başladı. Turizmde alkışı hak eden önemli bir başa-

rıya imza atıldığını kayde-den Vali Dr. Altıparmak, bu başarının sürdürülebilirliği için yasal düzenlemelerin de yapılması gerektiğine dikkat çekti.

Gerekli hususlara dikkat çektiGayrimenkul vergilerinden aktarılan paylarla oluştu-rulan fonun tescilli tarihi eserlerin restorasyonunda kullanıldığını ve bunun bir devrim yarattığını söyle-yen Vali Dr. Altıparmak, yıkılmak üzere olan tescilli tarihi eserlerin mülkiyet sorununun yasal düzen-lemelerle giderilmesini beklediklerini ifade etti. Vali

future of Turkey.” Minister Çelik, who added that they wanted to reach the goal of 50 billion dollars of revenue before 2023, said, “We will

put our vision out there, share it and prioritize. The time for defending Carthage is over. Now is the time to attack Rome.” Governor Dr.

Vali Dr. Altıparmak, Antalya’nın bu yıl 11 milyon,

2020 yılında ise 20 milyon turist ağırlamayı

hedeflediğini açıkladı.

Governor Dr. Altıparmak announced that Antalya

was targeting 11 million tourists this year and 20

million in 2020.

15ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 18: Antalya Dergisi 16. Sayı

Dr. Altıparmak, turizm alt yapı birliklerinin, içerisinde ağırlıklı olarak turizmcile-rin bulunduğu bir yapıya dönüşmesi için revizyo-na ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Antalya’nın bu yıl 11 milyon, 2020 yılında ise 20 milyon turist ağırlamayı hedeflediğini açıklayan Vali Dr. Altıparmak, bu nedenle potansiyelin Anadolu’nun diğer bölgelerine kaydırıl-masını sağlayacak demir-yolu projesinin biran önce hayata geçirilmesini bek-lediklerini söyledi. AKTOB Başkanı Sururi Çorabatur ise ülkemizin turizm ala-nında ilk 6’ya yükseldiğini belirterek, Antalya’nın turizm gelirinden aldığı payın da yüzde 35 civarında oldu-ğunu kaydetti. Çorabatur, Antalya’nın Türkiye turizmin-de önemli bir yeri bulundu-ğunu da söyledi.

Altıparmak began his speech by wishing the minister good luck on his new posting. Governor Dr. Altıparmak, who said that the achieve-ments in tourism were very important, pointed out to the need of legal regulations for the continuity of this suc-cess.

Pointed out to the important events Governor Dr. Altıparmak, who stated that the fund es-tablished with money taken

from property taxes were used in the renovation of historical structures and that this was a revolution, added that the ownership prob-lem of collapsed structures needed to be solved with le-gal regulations. Governor Dr. Altıparmak also added that tourism infrastructure teams needed to be reorganized and include more tourism professionals. Governor Dr. Altıparmak, who said that Antalya was targeting 11 million tourists this year and

20 million in 2020, added that they were waiting for the railway project that would transfer this potential to other cities in Anatolia to be concluded quickly. AKTOB President Sururi Çorabatur, who pointed out that Turkey was in the top 6 in tourism, said that turkey received 35% of tourism revenues. Çorabatur also said that Antalya was a very important city in Turkish tourism.

Bakan Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı olarak paralel makamının Antalya

olacağını söyledi.

Minister Çelik said that his parallel office was going to be Antalya as the

Minister of Culture and Tourism.

16 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 19: Antalya Dergisi 16. Sayı

17ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 20: Antalya Dergisi 16. Sayı

Avrupa’nın en iyisi Sea To Sky Sea To Sky is Europe’s best

Geçen yıl Ekim ayında dü-zenlenen ve Kemer sahille-rinden başlayıp, ormanda devam eden, 2 bin 365 metre rakımlı Tahtalı Dağı’nın zir-vesinde sona eren Red Bull Sea To Sky enduru yarışları, adından söz ettirmeye devam ediyor. Oldukça kırıcı bir parkurun yanı sıra etkileyi-ci doğal güzelliklere sahip ortamlarda da gerçekleşen yarış, Red Bull tarafından dünya genelinde düzen-lenen 800’e yakın etkinlik arasında Avrupa’nın en iyisi seçildi. Sea To Sky, dünya geneli değerlendirmede de ilk 20 etkinlik arasına girme-yi başardı. Yarışın üçüncü yılında adından bu kadar sık söz ettirmesi ve Avrupa’nın en iyi organizasyonu olması, etkinliğin oluşmasında büyük emeği olan Kemer Enduru Kulübü’nde sevinç yarattı.Plaj yarışı, orman yarışı ve dağ yarışı olarak 3 etapta 2 gün süren Sea To Sky, ilk kez 2010 yılında Kemer Enduru

Kulübü tarafından düzenlendi. Kemerli sporcuların yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanından gelen endurucuların katıldığı yarış 2011 ve 2012 yıllarında Red Bull sponsorluğunda yapıldı. Red Bull’un sponsor olmasıyla birlikte dünyanın en iyi endurucuları da yarışa katılmış ve Kemer sahillerin-den Beydağları’na kıyasıya bir mücadele gerçekleşmişti. Geçen yıl Ekim ayında yarışa 86’sı yabancı 138 sporcu katıldı. Kemer Enduru Kulübü Başkanı Semih Özdemir, “Temelini kulübümüzün attığı yarışın Avrupa’nın en iyi orga-nizasyonu seçilmesi bizi çok mutlu etti. Etapların zorluğu, parkurların doğal güzellikleri, işaretleme çalışmasındaki ba-şarı, yarışın sahilden başlayıp dağın zirvesinde sona ermesi elde edilen başarıda önemli etkenler oldu. Disiplinden ta-viz vermeyerek aynı başarıyı sürdüreceğiz. Kemer’in adını spor ile de dünyaya duyura-cağız” dedi.

Red Bull Sea To Sky En-duro Races, which were organized last October and started from the beaches of Kemer and ended at the peak of the 2365 meter high Tahtalı Mountain, are still the talk of the town. The race, which took place at a tough but beauti-ful course, was named the best European event among Red Bull’s 800 activities around the world. Sea to Sky managed to place in the top 20 among all the events. The Ke-mer Enduro Club, which contributed greatly to the organization, was very happy with the result.

The 2-day Sea to Sky race, which includes three stages: beach race, forest race and mountain race, was first organized by the club in 2010. The race, which included sportsmen from Kemer and all around

Turkey, was sponsored by Red Bull in 2011 and 2012. With the sponsorship of Red Bull, many famous enduro racers attended the race last year which witness a relentless com-petition from the beaches of Kemer all the way to Beydağları. 138 sports-men, 86 of them foreign, participated in the race last October. The President of the Kemer Enduro Club Semih Özdemir said, “We were very happy to hear that the event we started was named the best event in Europe. The toughness of the stages, the scenic beauties of the courses, success in marking and the fact that the race began on the beach and ended at the mountains were the main factors that led to this success. We will continue with the same discipline and advertise Kemer to the world with sports”

18 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 21: Antalya Dergisi 16. Sayı

19ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 22: Antalya Dergisi 16. Sayı

Gıda sektörü

Antalya’da görücüye çıktı20. Uluslararası ANFAŞ Food Product Gıda İhtisas Fuarı ve eş zamanlı olarak düzenlenen Bevex İçecek İhtisas Fuarı, 20-23 Şubat tarihleri arasında gerçekleşti. Gıda ve içecek sektörünün kalbinin 4 gün boyunca Antalya’da atmasını sağlayan fuar, 38 ülkeden 45 bine yakın profesyonel tarafından ziyaret edildi.

Antalya EXPO Center’de 20-23 Şubat tarihleri

arasında bu yıl yirmincisi düzenlenen Uluslararası ANFAŞ Food Product Gıda İhtisas Fuarı, eş zamanlı olarak düzenlenen Bevex İçecek İhtisas Fuarı ile birlikte Türkiye’nin yanı sıra Avrupa ve Asya’dan gelen sektör temsilcilerinin katılı-mıyla büyük bir buluşmaya dönüştü. Fuarın açılışı; Antalya Vali Yardımcısı Re-cep Yüksel, Hakkı Loğoğlu, Makedonya’nın Ankara Büyükelçisi Goran Taskovs-ki, ATSO Başkan Yardımcısı Güray Parlak, Tüm Gastro-nomi Yöneticileri Derneği Başkanı Aydın Özdemir ve Anfaş Fuarcılık Yönetim Ku-rulu Başkanı Mustafa Çalık tarafından yapıldı. Fuarı 38 ülkeden 45 bine yakın sektör temsilcisi ziyaret ederken, aralarında dünyaca tanınan şirketlerinde olduğu 350 fir-ma, gıda ve içecek alanında 3 binin üzerinde markasını tanıttı. Fuarda; bakliyattan yağa, deniz ürünlerinden süte, etten ambalaja, alkollü içeceklerden meyve sula-rına, kokteyllerden soslara

The food sector’s showcase in Antalya

The 20th International ANFAŞ Food Product Fair and the Bevex

Beverage Fair took place on February 20-23, 2013. The fair, which

was the meeting place of the food and beverage sector, was visited

by 45 thousand sector professionals from 38 countries.

20 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 23: Antalya Dergisi 16. Sayı

kadar bütün ürün grupları görücüye çıktı.

Büyük zincir marketlerin toptan satış bölümleri ilk kez fuara toplu olarak katılırken, gıda toptancıları da Food Product ve Bevex’e büyük ilgi gösterdi. Sektör tem-silcilerini bir araya getirip gıda ve içecek alanındaki son gelişmelerin yakından takip edilmesini sağlayan fuar, renkli organizasyonla-ra da ev sahipliği yaptı. Bu çerçevede Tüm Gastronomi Yöneticileri Derneği, kokteyl yapımı ve şov üzerine ‘Türkiye Yaratıcı Barmenler Yarışması’ düzenledi. Öte yandan özel dekorasyonlu ‘Şarap Sokağı’ ve ‘Profes-yonel Tadım Günleri’ fuara renk kattı.

Bu yıl fuarın konuk ülkesi Makedonya oldu. Fuara, Makedonya’dan 50 kişinin üzerinde bir alım heyeti katıldı. Bu yıl fuara Ja-pon firmalarının büyük ilgi göstermesi de dikkat çekti. Japon gıda sektörünün öncü firmaları Antalya’ya gelerek,

T h e 20th International ANFAŞ Food Product

Fair and the Bevex Bever-age Fair, which took place simultaneously on February 20-23, 2013 at the Antalya EXPO Center, turned into a giant gathering with the participation of sector repre-sentatives from Europe and Asia. The opening of the fair was realized by Antalya Deputy Governor Recep Yüksel, Hakkı Loğoğlu, Macedonia’s Ambassador to Ankara Goran Taskovski, ATSO Vice President Güray Parlak, the President of the Tüm Gastronomy Managers Association and Anfaş Fairs Chairman Mustafa Çalık. The fair, which was the meeting place of the food and bever-age sector, was visited by 45 thousand sector profession-als from 38 countries and 350 companies advertised over 3000 food and bever-age brands. Products rang-ing from dried beans to oils, sea products to milk, meat to alcoholic drinks and fruit juices and from cocktails to sauces were advertised at the fair.

Bevex İçecek İhtisas Fuarı, bu yıl 20’ncisi

düzenlenen Uluslararası ANFAŞ Food Product

Gıda İhtisas Fuarı ile eş zamanlı olarak gerçekleşti.

The Bevex Beverage Fair Bevex was

simultaneously organized with The 20th

International ANFAŞ Food Product Fair.

21ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 24: Antalya Dergisi 16. Sayı

fuar çerçevesinde görüş-meler gerçekleştirdi. Japon heyetin özellikle; atıştır-malık, şekerleme, baharat, dondurulmuş ve kurutulmuş gıdalar, şarap, bal, fındık, zeytinyağı gibi ürünlerle ya-kından ilgilendikleri görüldü. Gıda ve içecek fuarını ge-ride bırakan Antalya EXPO Center, 17-19 Nisan tarihleri arasında dördüncüsü ger-çekleşecek, ANFAŞ City EXPO Uluslararası Şehircilik ve Teknolojileri Fuarı’na ha-zırlanmaya başladı.

While the wholesale de-partments of large chain supermarkets attended the fair together for the first time, food wholesalers also were present at the fair. The fair, which enabled sector representatives to catch up on the latest develop-ments in the sector, also hosted colorful events. One of these events was the “Turkish Creative Bartend-ers Competition” organized by the Tüm Gastronomy Managers Association. In

the meantime, the specially decorated Wine Street and Professional Tasting Days were also colorful attrac-tions at the fair. Macedonia was the special guest of the fair this year. A purchasing team of more than 50 people came to the fair from Macedonia. Japa-nese firms also attended the fair in large numbers this year. The prominent firms of the Japanese food industry came to Antalya and held various meetings at the

fair. The Japanese board was especially interested in snacks, candies, spices, frozen and dried goods, wine, honey, hazelnuts and olive oil. Antalya Expo Center, which did an excel-lent job of hosting the food and beverage fair, is now getting ready to host the 4th ANFAŞ City Expo Interna-tional Urban Development and Technologies Fair on April 17-19, 2013.

Gıda ve içecek fuarından yüzünün akıyla çıkan Antalya Expo Center, bu yıl 17-19 Nisan tarihleri

arasında dördüncüsü düzenlenecek olan ANFAŞ City Expo Uluslararası Şehircilik ve Teknolojileri

fuarına hazırlanmaya başladı.

Antalya Expo Center, which did an excellent job of hosting the food and beverage fair, is

now getting ready to host the 4th ANFAŞ City Expo International Urban Development and

Technologies Fair on April 17-19, 2013.

22 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 25: Antalya Dergisi 16. Sayı

23ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

CELEBI_22x28cm_RV.fh11 1/15/13 11:55 AM Page 1

Composite

C M Y CM MY CY CMY K

Page 26: Antalya Dergisi 16. Sayı

Time for Antalya in Lebanon

Lübnanlı seyahat acentelerinin üst düzey yetkilileri Vali Dr. Altıparmak’ı ziyaret etti ve tur

operatörlerinin Antalya’yı kataloglarında ilk sıraya koyacaklarını açıkladı.

Lübnan’da Antalya dönemi

The managers of Lebanese travel agencies visited Governor Dr. Altıparmak and said that

they were going to put Antalya first in the catalogues of tour operators.

24 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 27: Antalya Dergisi 16. Sayı

Lübnan Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı (ATTAL) Jean

Abboud ve Lübnanlı seyahat acentelerinin üst düzey 18 yetkilisinden oluşan heyet, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) organizasyonu ile Antalya’ya geldi. Konyaaltı Otelciler ve Turistik Tesisler Birliği Derneği (KOTEB) ile Türk Hava Yolları’nın da Antalya’ya gelmesine destek verdiği heyet, kentte ilk olarak Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak’ı ziyaret etti. Heyetin ziyaretinde Vali Yardımcısı Recep Yüksel, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Acar, BAKA Antalya Ya-tırım Destek Ofisi Koordinatörü Alaattin Özyürek de bulundu. Heyetin oldukça sıcak bir ortamda karşılanması ve yakın ilgi görmesi Lübnanlı turizmci-leri oldukça mutlu etti.

Vali Dr. Altıparmak, 3 yıldır Antalya’da görev yaptığını hatırlatarak, ilk kez Lübnanlı ve bu kadar kalabalık bir heyeti kabul ettiğini açıkladı. Kültürel yakınlığa rağmen turizm ve ticaret alanında ilişkilerin zayıf

göründüğünü ifade eden Vali Dr. Altıparmak, “Umuyorum bu ziyaretten sonra bir takım gelişmeler olur. Her alanda olduğu gibi turizm alanında da temel önceliğimiz kalite ve gü-ven. Misafirlerimiz bir sıkıntı yaşadıklarında Alo 179 hattını arayarak, yardım isteyebilirler. Antalya’da 112 Acil Çağrı Mer-kezi var. Misafirlerimiz sağlık problemleri olduğunda da bu numarayı arayabilirler” dedi.

Sıcak karşılama ve yakın ilgiden dolayı çok mutlu olduklarını ifade eden ATTAL Başkanı Jean Abboud, son 5 yıldır ülkesindeki tur operatör-lerinin Antalya’yı hedeflediğini belirterek, gerçekleştirecek-leri geziler sonrasında daha iyi gelişmelerin yaşanaca-ğına inandıklarını söyledi. Lübnan’ın önde gelen seyahat acentelerinin bundan sonra Antalya’yı broşürlerinde ilk sıraya koymaya başlayacaklarını ifade eden Abboud, “Antalya’ya yılda 3 bin Lübnanlı turist geli-yor. Lübnanlı turistler kruvaziyer turizmi yoluyla Hatay ve Mersin

T h e President of the Lebanese Travel Agen-

cies Association (ATTAL) Jean Abboud and managers of Lebanese travel agencies were invited to Antalya by the Western Mediterranean Development Agency. The committee, which was also sponsored by the Konyaaltı Hotels and Touristic Fa-cilities Association (KOTEB) and Turkish Airlines, first visited Governor Dr. Ahmet Altıparmak. The meeting was also attended by Deputy Governor Recep Yüksel, City Culture and Tourism Director İbrahim Acar, and BAKA Antalya Investment Office Coordinator Alaattin Özyürek. The warm welcome and friendly environment made the Lebanese commit-tee very happy.

Governor Dr. Altıparmak, who stated that he was stationed in Antalya for the past three years, said that this was the first time he was welcoming such a

crowded Lebanese commit-tee. Governor Dr. Altıparmak, who pointed out to the lack of relationships between the two societies despite cultural closeness, said, “I hope there will be some develop-ments after this meeting. Our basic priority is quality and safety then it comes to tourism. When our guests encounter a problem, they can call the 112 emergency help line and receive as-sistance. They can also call this line for medical emer-gencies.” ATTAL President Jean Abboud, who said that they were very happy about the warm welcome and close attention, stated that his country’s tour operators were targeting Antalya for the past 5 years and added that he was hoping for better developments after the meeting. Abboud, who stated that they were going to put Antalya first in the catalogues of tour operators, continued, “3000 Leba-nese tourists visit Antalya

Vali Dr. Altıparmak, iki toplumun kültürel

yakınlığına dikkat çekerek, turizm ve ticaret

alanında ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini

ifade etti.

Governor Dr. Altıparmak, who pointed out

the cultural closeness of the two societies,

said that relationships in tourism and trade

between the countries needed to be

improved.

25ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 28: Antalya Dergisi 16. Sayı

üzerinden Antalya’ya kolayca gelebilirler. Antalya çok iyi bir turizm destinasyonu ve biz de bunu değerlendirmek istiyoruz” diye konuştu. Ziyaret sırasında her yıl 2 mil-yon Lübnanlının ülkeleri dışında seyahate çıktığı ve kişi başı 2 bin dolarla toplamda 4 milyar

dolar harcama yaptıkları ifade edildi.

every year. Lebanese tour-ists can come to Antalya easily with cruise ships over Hatay and Mersin. Antalya is a great touristic destination and we want to take advantage of this.” During the meeting, it was stated that 2 million Leba-

nese people went abroad every year for vacation and spent 2 dollars per per-son and 4 billion dollars in total.

ATTAL Başkanı Jean Abboud, Antalya’nın

çok iyi bir turizm destinasyonu olduğunu,

bunu değerlendirmek istediklerini söyledi.

ATTAL President Jean Abboud said that

Antalya was a great touristic destination and

that they wanted to take advantage of this.

26 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 29: Antalya Dergisi 16. Sayı

27ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 30: Antalya Dergisi 16. Sayı

Kitap fuarına 98 bin 241 ziyaretçi

Antalya 2’nci Kitap Fuarı, TÜYAP tarafından Türki-

ye Yayıncılar Birliği işbirliği, Antalya Valiliği, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve An-talya Ticaret ve Sanayi Odası katkılarıyla düzenlendi. 13 - 17 Şubat tarihleri arasında Cam Piramit Sakıp Sabancı Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuara Antalya-lıların ilgisi büyük oldu ve fuarı 5 gün boyunca 98 bin 241 kitap tutkunu ziyaret etti. Ziyaretçi sayısı geçen yıla oranla yüzde 20’ye yakın bir oranda artarken, 77 yayın evi ve kurumun katıldığı fuarda söyleşi, panel, şiir dinletisi ve imza günleri gibi etkinlikler de gerçekleşti. Antalyalı kitapse-verler Cam Piramit’e sığmaz-ken, alan darlığı fuara daha fazla yayınevinin gelmesini, etkinlikleri daha fazla ziyaret-çinin takip etmesini sınırladı. Bu nedenle fuara destek veren Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Osman Budak, daha büyük organizasyonlara ev sahipliği yapacak 5-10 bin kişilik bir fuar ve kongre merkezine ihtiyaç duyulduğunu bildirdi.

Tematik güzelsanatlar kütüphanesi projelendiriliyorAntalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Vali Yardımcısı Re-cep Yüksel, ATSO Başkanı Çetin Osman Budak, yazar Doğan Hızlan, TÜYAP Kültür Fuarları Genel Koordinatö-

rü Deniz Kavukçuoğlu ve davetlilerle birlikte fuarın açılışına katıldı. Vali Dr. Altıparmak, burada yaptığı konuşmada Antalya’nın kültür ve sanat alanında ye-terince ön planda olmadığını ifade etti. Avrupa kentlerinin merkezlerinde kütüphaneler, büyük kitapevleri görüldüğü-nü belirten Vali Dr. Altıpar-mak, aynı durumun Antalya için söz konusu olmadığını söyledi. Antalya’da daha modern sanat galerileri, yeni kütüphaneler planlanması ve projelerinin hazırlanması gerektiğini ifade eden Vali Dr. Altıparmak, bu noktada en kısa zamanda Etnograf-ya Müzesi’nin açılacağını, tematik bir güzel sanatlar kütüphanesinin ise proje-lendirildiğini açıkladı. Vali Dr. Altıparmak, Antalya’da ilköğretim okulu öğrencile-rinin kitap okuma oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğuna da dikkat çekti.

The book fair visited by 98, 241 visitors

T he 2nd Antalya Book Fair was organized

by TÜYAP and sponsored by the Turkish Publishers Association, the Governor-ship of Antalya, Antalya Metropolitan Municiaplity and the Antalya Chamber of Commerce and Industry. The people of Antalya swarmed the fair which took place on February 13 - 17 at the Cam Piramit Sakıp Sabancı Fair and Congress Center and the fair was visited by 98, 241 visitors in 5 days. While visitor numbers increased by 20% compared to last year, panels, poetry readings and books signings were organized during the fair which was attended by 77 publishing houses and liter-ary institutions. While visitors couldn’t fit into the venue, insufficient space limited participants and visitors. The president of the Antalya Chamber of Commerce and Industry Çetin Osman Budak

said that the city needed a bigger fair and congress center.

A project for the themed fine art library is being designed The Governor of Antalya Dr. Ahmet Altıparmak attended the opening of the fair with Metropolitan Municipality Chief Magistrate Mustafa Akaydın, Deputy Governor Recep Yüksel, ATSO presi-dent Çetin Osman Budak, author Doğan Hızlan, TÜYAP Cultural fairs General Coor-dinator Deniz Kavukçuoğlu and invited guests. During his speech, Governor Dr. Altıparmak said that Antalya wasn’t in the forefront when it came to culture and the arts. Governor Dr. Altıparmak, who stated that he had seen librar-ies and big bookstores in European cities, added that the same couldn’t be said about Antalya. Governor Dr. Altıparmak, who pointed out that Antalya needed more modern art galleries, new libraries and new projects, said that the Ethnography Museum would be opened soon and a project for the themed fine art library was being designed. Governor Dr. Altıparmak also added that the book reading ratio of elementary school students were higher than Turkish average.

28 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 31: Antalya Dergisi 16. Sayı

Kitap fuarına 98 bin 241 ziyaretçi

29ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 32: Antalya Dergisi 16. Sayı

The most ambitious production of the season

ADOB, Şubat ayında gerçekleşen üç prömiyerin ardından bu kez sezonun en

iddialı yapıtı olan ‘Macbeth’i sahneliyor. İktidar hırsının neden olduğu ihaneti işleyen,

Shakespeare’in 1606 yılında kaleme aldığı eserin prömiyeri 14 Mart Perşembe günü.

Sezonun en iddialı yapıtı

ADOB, after the three premiers staged in February, is performing Macbeth,

the season’s most ambitious production. The premier of the play, written

By Shakespeare in 1606, will take place on March 14, Thursday.

MACBETH

30 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 33: Antalya Dergisi 16. Sayı

Şubat ayında bir dün-ya, bir Türkiye, bir de

Antalya prömiyeri gerçek-leştirerek, birbirinden önemli eserleri sahneleyen Antalya Devlet Opera ve Balesi (ADOB), Mart ayında da birbirinden önemli eserlerin prömiyerini gerçekleştire-rek, sahneye koymaya de-vam ediyor. Lale Çıldınlığı operasının dünya prömiye-rini, Umut balesinin Türkiye prömiyerini, çocuk oyunu Uyuyan Güzel’in de Antalya prömiyerini gerçekleştiren ADOB, bu kez William Shakespeare’in ölümsüz eseri Verdi’nin notalarıyla opera sahnesine aktarılan ‘Macbeth’i sahneliyor. İkti-dar hırsının neden olduğu ihaneti işleyen eserin prö-miyeri, 14 Mart Perşembe günü, saat 20.00’de Haşim İşçan Kültür Merkezi Opera Sahnesi’nde gerçekleşecek. Eser, prömiyerin ardından yine Antalya seyircisiyle buluşmaya devam edecek.

Shakespeare 1606 yılında yazdıShakespeare’in 1606 yılında kaleme aldığı yapıt, Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin bu sezon sahne-leyeceği en iddialı yapıtlar arasında yer alıyor. Eserin rejisi, Macbeth’i 2006 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde, 2010 yılında da Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde sahneye koyan Yekta Kara imzası taşıyor. Gaetano Soliman, eserde orkestrayı yönetirken, Mac-beth rolünde Çetin Kıran-bay, Serhat Konukman ve Tamer Peker, Lady Macbeth rolünde Seda Ortaç ve Fer-yal Türkoğlu, Banco rolünde ise Erdem Baydar ve Engin Suna sahne alıyor. Eserde; Dama’yı Serap Çiftçi ve

Bilge Yılmaz, Macduff’u Koray Damcıoğlu ve Gök-say Yaran, Malcolm’u Oben Bostancı ve Özhan Gümüş dönüşümlü olarak canlan-dırıyor. Alaaddin Ataseven, Mukhtar Malikov, Emre Aytekin, Yalçın Ünsal, Onur Alpaslan, Taner Ölçen, Si-nem S. Baddal ve Heyecan G. Ceylan Yakan da başlıca rollerde yer alıyor.

The Antalya State Opera and Ballet,

which organized a world, a Turkish and an Antalya premier in February, continues the tradition with yet another mas-terpiece in March. The Antalya State Opera and Ballet, which performed the world premier of the Lale Çılgınlığı opera, the

Turkish premier of Umut ballet and the Antalya premier of the children’s play Sleeping Beauty, is now getting ready to per-form the Macbeth opera, based on William Shake-speare’s famous play. The premier of the opera, which is about the be-trayals caused by political ambitions, will take place on March 14, Thursday at 20:00 at the Haşim İşcan Cultural Center. The opera will continue to be staged after the premier.

Written by Shakespeare in 1606 The play, written By Shakespeare in 1606, is one of the most ambi-tious productions if the season. The stage director of the opera is Yekta Kara, who also directed Macbeth in 2006 in Istanbul and in Ankara in 2010. While Gaetano Soliman will be conducting the orchestra, Macbeth will be played by Çetin Kıranbay, Serhat Konukman and Tamer Peker, Lady Macbeth by Seda Ortaç and Feryal Türkoğlu, and Banco by Erdem Baydar and Engin Suna. Dama will be portrayed by Serap Çiftçi and Bilge Yılmaz, Macduff by Koray Damcıoğlu and Göksay Yaran, and Mal-colm by Oben Bostancı and Özhan Gümüş. Other artists in the opera are Alaaddin Ataseven, Mukhtar Malikov, Emre Aytekin, Yalçın Ünsal, Onur Alpaslan, Taner Ölçen, Sinem S. Baddal and Heyecan G. Ceylan Yakan.

William Shakespeare’in 1606 yılında

yazdığı ünlü eseri Macbeth operası,

Antalya seyircisi ile buluşuyor.

William Shakespeare’s famous play

Macbeth is coming to Antalya in the form

of an opera.

31ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 34: Antalya Dergisi 16. Sayı

Antalya’da gitar tınısı

Sounds of guitars in Antalya

Birbirinden önemli sanatçıların katıldığı 2’nci Uluslararası Antalya Gitar Festivali, konserlerin yanı

sıra konferanslar, paneller, söyleşiler ve gençlere yönelik workshop çalışmaları ile gerçekleşti.

Antalyalıların büyük ilgi gösterdiği festival, Antalya Kültür Merkezi’nin yanı sıra kentin farklı

noktalarındaki salonlarda da sanatseverlerle buluştu.

The 2nd Antalya International Guitar Festival took place with

concerts, conferences, panels and workshops geared towards

youngsters. The festival, which attracted a lot of attention from art

lovers, took place in various spots across the city.

Yazı / Article: Özgür Önder - Fotoğraf / Photograph: Antalya Büyükşehir Belediyesi

32 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 35: Antalya Dergisi 16. Sayı

Antalya Büyükşehir Bele-diyesi tarafından düzen-

lenen 2. Uluslararası Antalya Gitar Festivali sona erdi. Bu yıl 12-16 Şubat tarihleri ara-sında düzenlenen festivale Anna Likhacheva, Johann Parlier, Ignacio Rodes, Özcan Dal, Soner Egesel, Eren Süalp, Bekir Küçükay, Kamil Çağatay Azat ve Prof. Dr. Ahmet Kanneci gibi birbirinden önemli sanat-çılar katıldı. Antalya Kültür Merkezi’nin (AKM) yanı sıra Yenimahalle Kültür Merke-zi, Akdeniz Üniversitesi ve Muratpaşa Belediyesi Kültür Salonu’nda gerçekleşen fes-tival, sanatseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Festival çerçevesinde konferans, söyleşi, panel ve gençlere yönelik workshop da gerçek-leştirildi.

Açılış KonseriIgnacio Rodes’ten2. Uluslararası Antalya Gitar Festivali, İspanyol müziği-nin önemli gitaristlerinden Ignacio Rodes’in konseriyle başladı. Konser öncesinde AKM fuayesinde ‘Gitar, Tarihsel Gelişimi, Türk Gitar Yapımcılarının Tanıtım’ adlı bir de sergi açıldı. Sergide eski gitarların yanı sıra ünlü gitaristlerin fotoğrafları da sergilendi. Festival çerçe-

vesinde Bekir Küçükay, AKM’de hayranlarıyla buluştu. Sevilen eserlerini resitalde seslendiren Bekir Küçükay, yaklaşık 1,5 saat süren performansında dinleyicilerden tam not aldı. Festivalin kentin değişik noktalarına taşınması amacı çerçevesinde genç sanatçı Eren Süalp, Kepez ilçe-sinde Yenimahalle Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluştu. Genç gitaristin çal-dığı eserler salonu dolduran sanatseverlerden büyük alkış aldı.

Konser sonu öğrencilerle sohbetKlasik gitarın Türkiye’deki duayenlerinden biri olarak gösterilen Soner Egesel ise Akdeniz Üniversitesi’nde öğrencilerle buluştu. Klasik gitarıyla öğrencilere unutul-maz bir konser veren Soner

T h e 2nd Antalya Inter-national Guitar Festival,

organized by the Antalya Metropolitan Municipality, ended. Important guitarist such as Anna Likhacheva, Johann Parlier, Ignacio Rodes, Özcan Dal, Soner Egesel, Eren Süalp, Bekir Küçükay, Kamil Çağatay Azat and Prof. Dr. Ah-met Kanneci performed at the festival which took place on 12-16 February, 2013. The festival, which took place at the Antalya Cultural Center (AKM), Yenimahalle Cultural Center, Akdeniz University and Muratpaşa Municipal-ity’s Cultural Hall, attracted a lot of attention from art enthusiasts. Conferences, panels and workshops geared towards youngsters were also organized during the festival.

The opening concert from Ignacio RodesThe festival began with a concert by Spanish guitarist Ignacio Rodes. An exhibition called “Guitar: Its historical development and introduc-ing Turkish guitar makers’ was also opened before the concert. The exhibition included old guitars and photographs of famous guitar players. Bekir Küçükay gave a concert at AKM. The guitar player performed for 1, 5 hours. Young guitarist Eren Süalp gave a concert in the borough of Kepez, at the Yenimahalle Cultural Center. The young artist received a standing ovation after his performance.

Talking to students after the concert Soner Egesel, who is con-sidered one of Turkey’s most important classical guitarists, met with students at Akdeniz University. Soner Egesel, who gave a memorable performance, enchanted the students. He then had a great talk with the stu-dents who came to see him perform. The festival, just like the previous year, ended with a concert by Turkish classical guitarist Prof. Dr. Ahmet Kanneci, who per-

2’nci Uluslararası Antalya Gitar Festivali’nde, birbirinden

önemli sanatçılar 5 gün boyunca sanatseverlere

müzik ziyafeti sundu.

During the festival, world famous guitar players

performed concerts for 5 days.

33ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 36: Antalya Dergisi 16. Sayı

Egesel, performansıyla büyüledi. Konser sonrasında sanatçı ile öğrenciler keyifli bir sohbetin içine daldı. Fes-tival, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Türk klasik gitar sanatçısı Prof. Dr. Ahmet Kanneci’nin konseri ile sona erdi. Ağırlıklı olarak popüler ezgiler seslendiren Prof. Dr. Ahmet Kanneci’ye gitarıyla Özcan Dal da eşlik etti. Kanneci, kon-serinde müzik yaşamında ilk kez bir caz eserini de yorumladı. Ahmet Kanneci, konser sonunda seyircile-rin yoğun alkışı üzerine iki kez bis yaptı.

formed popular songs ac-companied by Özcan Dal on guitar. Kanneci also played a jazz song for the first time in his musical career. Ahmet Kanneci returned to the stage twice after popular demand.

Concert from the winners On the final night of the festi-val, the winners of the young guitar players competition were announced. Çavgın Çınkıt was announced as the winner and awarded with a classic guitar made by Arif Türker Gündoğdu, the most famous guitar manufac-turer in Turkey. İmge Ceren Aydeniz became second, and third place was shared by Orçun Terzioğlu and Umut Sümeroğlu. Young-sters who placed during the competition that was organ-ized within the context of the festival gave a mini concert for the audience. At the end of the night, all artists took to the stage and saluted the audience.

Festival çerçevesinde

düzenlenen yarışmada

dereceye giren

gençler, dinleyicilere

minik birer resital de

sundu.

Youngsters who

placed during the

competition that was

organized within the

context of the festival

gave a mini concert for

the audience.

Dereceye girdilerresitali verdilerKapanış gecesinde genç gitaristler arasında düzen-lenen yarışmanın sonuç-ları da açıklandı. Çavgın Çınkıt adlı genç gitarist, yarışmanın birincisi se-çildi ve Türkiye’nin ünlü gitar imalatçısı Arif Türker Gündoğdu tarafından özel olarak yapılan klasik gitar ile ödüllendirildi. Yarışma-da ikinciliği İmge Ceren Aydeniz elde ederken, üçüncülüğü ise Orçun Terzioğlu ve Umut Sü-meroğlu paylaştı. Derece alan gitaristler gecede küçük resitaller de verdiler. Festival, sanatçıların hep birlikte salonu dolduran sanatseverleri selamlama-sıyla son buldu.

34 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 37: Antalya Dergisi 16. Sayı

35ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 38: Antalya Dergisi 16. Sayı

Korolar için festival zamanıAntalya Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen Uluslararası Koro Festivali,

3-6 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek. Festivale Türkiye, Almanya, Belarus, Makedonya,

Bulgaristan ve Sırbistan’dan 350 korist katılacak.

Festival time for choirs The International Choir Festival, organized for the fifth time this year by

the Antalya Metropolitan Municipality, will take place on April 3-2, 2013.

350 singers from Turkey, Germany, Belarus, Macedonia, Bulgaria and

Serbia will the participating in the festival.

36 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 39: Antalya Dergisi 16. Sayı

Yılın her ayı farklı kültür sanat etkinliklerin

gerçekleştiği Antalya’da festivallerin biri bitip, diğeri başlıyor. Gitar festivalinin ardından bu kez de yine An-talya Büyükşehir Belediyesi tarafından organize edilen Koro Festivali başlıyor. Bu yıl beşincisi düzenlenecek olan festival 3 Nisan günü başlayacak ve 4 gün boyun-ca farklı koroların seslendi-receği eserlerle son bulacak. Festival öncesi hazırlıklar tüm hızıyla sürerken, ulusla-rarası etkinlik çerçevesinde geleneksel hale gelen kortej, koro üyelerinin katılımıy-la Büyükşehir Belediyesi önünden başlayıp, Atatürk ve Cumhuriyet Caddeleri’nin geçilmesiyle Cumhuriyet Meydanı’nda son bulacak. Festivalin son gününde bütün koroların hünerlerini sergileyeceği bir de yarışma düzenlenecek.

350 korist katılıyorBeşinci Uluslararası Koro Festivali’ne Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Belarus, Makedonya, Bulgaristan ve Sırbistan’dan toplam 350 koristli koro katılacak. Fes-tivalde Türkiye’yi, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası,

Boğaziçi Üniversitesi Çok Sesli Korosu, Boğaziçi Üni-versitesi Kadınlar Korosu, Kültür Üniversitesi Çok Sesli Korosu, Antalya Büyükşehir Belediyesi İsmail Baha Sü-relsan Konservatuvarı Çok Sesli Korosu, TED Antalya Koleji Çok Sesli Korosu, Antalya Amadeus Müzik Okulu Çok Sesli Korosu temsil edecek. Festival çer-çevesinde Türkiye, Almanya, Sırbistan, Bulgaristan koro-larının katılımıyla Carmina Burana Konseri verilecek. Farklı ülkelerden gelen koro üyelerinin vereceği konserin renkli görüntülere sahne olması bekleniyor.

Renkli programAntalya Kültür Merkezi’nde-

I n Antalya, where various cultural events take place

each month of the year, a festival ends and another begins. After the Guitar Fes-tival, the city is getting ready to host the Choir Festival, organized by the Antalya Metropolitan Municipality. The festival, which is being organized for the 5th time this year, will begin on April 3 and end after concerts by different choirs for four days. The traditional parade, which will include dignitaries and attendees of the festival, will start in front of the Mu-nicipality Building and end at Cumhuriyet Square. A com-petition will be organized on the last day of the festival.

350 choir members will participateA total of 350 choir mem-bers will be participating in the festival, including singers from Turkey, Ger-many, Belarus, Macedonia, Bulgaria and Serbia. During the festival, Turkey will be represented by the Bospo-rus University Polyphonic Choir, the Bosporus Univer-sity Women’s Choir, Kültür University Polyphonic Choir, Antalya Metropolitan Munici-pality’s İsmail Baha Sürelsan Conservatory Polyphonic Choir, TED Antalya High School Polyphonic Choir, and the Antalya Amadeus Music School Polyphonic Choir. All the choirs that will participate in the festival will perform Carmina Burana together. The concert, which will be given by choir mem-bers from different countries, is expected to be a very colorful event.

A colorful scheduleOn the first day of the fes-tival, which will begin with a cocktail at Antalya Cul-tural Center, İstanbul Kültür University Polyphonic Choir, Antalya TED High School Children’s Choir, Bosporus

Farklı ülkelerden gelen koro üyelerinin

vereceği konserin renkli görüntülere sahne

olması bekleniyor.

The concert, which will be given by choir

members from different countries, is

expected to be a very colorful event.

37ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 40: Antalya Dergisi 16. Sayı

ki kokteylle başlayacak olan festivalin ilk gününde İstanbul Kültür Üniversitesi Korosu, Antalya TED Koleji Çocuk Korosu, Boğaziçi Ka-dınlar Korosu, Makedonya Stiv Naumov Karma Korosu ve Belarus Dabrevesk Kültür Sanat Üniversitesi sahneye çıkacak. Festivalin ikinci gününde ise, sahne Koro Boschorus, İstanbul Boğa-ziçi Üniversitesi Korosu, Antalya Amedeus Müzik Okulu Çocuk Korosu, Sırbis-tan Obilic Akademi Korosu, Bulgaristan Angel Manolov Korosu ve Alamya Limbur-ger Domsingknaben Gençlik Korosu’nun olacak. Festiva-lin üçüncü gününde korolar Carmina Burana Konseri verecek. Konserde Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Sanatçıları da sahneye çıkacak. 5 Nisan akşamı Antalya Kültür Merkezi’ndeki

konserde Vladimir Altschuler şefliğindeki koro C. Orff’un eserlerini seslendirecek. Soprano Feryal Türkoğlu, Tenor Murat Karahani, Bas Tuncay Kurtoğlu konserde solist olarak sahneye çıka-cak. Uluslararası festival, koroların yarışması ve dereceye girenlerin ödülle-rini alması ile son bulacak. Konserlerin tümü AKM’de verilecek.

University Women’s Choir, the Macedonian Stiv Nau-mov Mixed Choir and the Belarus Dabrevesk Culture-Art University will take to the stage. On the second day of the festival, Choir Boscho-rus, the Bosporus University Polyphonic Choir, Antalya Music School Polyphonic Children’s Choir, Serbia’s Obilic Academy choir, Bul-garia’s Angel Manolov Choir

and Germany’s Limburger Domsingknaben Youth Choir will perform. On the third day of the festival, an ensemble will perform Carmina Burana. During the concert, the musicians of the Antalya State Symphony Orchestra will also perform. The choir, conducted Vladimir Alts-chuler, will perform pieces by C. Orff on April 5 at the by 5 Antalya Kültür Cultural Cent-er. Soprano Feryal Türkoğlu, Tenor Murat Karahani, and Bassist Tuncay Kurtoğlu will perform.The international festival will come to an end after teams that have placed in the competition receive their awards. All the con-certs will take place at AKM.

38 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 41: Antalya Dergisi 16. Sayı

39ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 42: Antalya Dergisi 16. Sayı

Minik izleyicilerini unutmayan ADT, Türkiye’nin içinde bulunduğu deprem gerçeğini öğretici ve eğitici bir

yaklaşımla anlatan ‘Tıngır Mıngır Ülke’ adlı çocuk oyununu sahnelemeye başladı.

The Antalya State Theatre (ADT), who didn’t forget its younger audience, started staging a

new play called ‘Tıngır Mıngır Ülke’ about the effect of earthquakes..

Perde çocuklar için açıldı

The curtains opened for the kids

Antalya Devlet Tiyatrosu (ADT), geride kalan

onca sezonda olduğu gibi bu sezon da çocukları unutma-dı. ADT, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu deprem gerçeğini eğlenceli ve öğ-retici bir yaklaşımla anlatan ‘Tıngır Mıngır Ülke’ adlı çocuk oyununu sahneledi. Prömiyeri 29 Ocak tarihinde gerçekleşen oyun, çocuklar-dan ve ailelerinden büyük ilgi gördü. Tıngır Mıngır Ülke’nin ilk temsillerinde biletler günler öncesinden tükendi ve çok sayıda çocuk seyirci kapıdan geri dönmek

zorunda kaldı. ADT, Tıngır Mıngır Ülke’ye olan ilgiden dolayı memnun kalırken, oyunun Mart ayı sonuna kadar sahneleneceği açık-landı. Tahtını kaybetmek is-temeyen bir kralın bilgisizliği ve korkularının gülünçlüğü üstüne kurgulanan oyunda, ülkemizin deprem gerçeği de anlatılıyor. Oyunda kralın yaşadıklarının yanı sıra, depremden korunmanın yolları, depremle yaşamaya alışmanın yöntemleri, ço-cukların algı düzeyi gözeti-lerek ortaya konmakta.

The Antalya State Thea-tre (ADT), didn’t forget

about its younger audience, just like in previous seasons. ADT staged a play called Tıngır Mıngır Ülke, which is about the threat and realties of earthquakes commonly experienced in Turkey. The play, which was premiered on January 29, attracted a lot attention from children and families. Tickets for the premier were sold out days in advance and many people had to be turned away. ADT, which was happy about the attention received by the

play, announced that the play was going to be staged until the end of March. The play, which aims to educate the kids about the truth about earthquakes, is about an ignorant king who is afraid of losing his throne. The play also deals about ways of prevention from earthquakes and how to live with earthquakes.

40 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 43: Antalya Dergisi 16. Sayı

41ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 44: Antalya Dergisi 16. Sayı

bu müzedeAntalya Gazeteciler Cemiyeti’nin Kaleiçi’ndeki cemiyet binasında açılan Basın Müzesi,

gazetecilerin emektar ekipmanlarıyla ziyaretçilerini nostaljik bir yolculuğa çıkarırken aynı zamanda

‘gazetecilik zor zanaat’ deyimine de açıklık getiriyor.

Yakın tarihin tanıkları

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

42 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 45: Antalya Dergisi 16. Sayı

Gazeteler, matbaanın icadıyla birlikte tarihe

yazılı olarak not düştü. Oku-yucularına yeryüzünde olup bitenleri günü gününe aktardı. Matbaanın yanı sıra fotoğraf makineleri, daktilolar, filmler, gazetelerin tarihe düştüğü her notta önemli rol oynadı. Değişen zamanla birlikte hayatın her alanında olduğu gibi gazetecilerin kullandığı ekipmanlar da gelişti. Daktilo-nun yerini dizüstü bilgisayarlar, filmli fotoğraf makinelerinin yerini dijital fotoğraf makineleri aldı. Gazetelerin kullandığı tüm araç ve gereçler meslek erbaplarının belleğinde birer nostalji olarak kaldı. Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) de gazetecilik mesleğinin

mihenk taşı bu ekipmanların zaman içindeki gelişimini ve gazetecilerin zorlu çalışma koşullarını gelecek nesillere göstermek, belki biraz da nostalji yapmak için ‘Basın Müzesi’ni kurdu. Müzede zamana meydan okuyan ve tarihe şahit olan araç ve gereçler sergileniyor.

Bir asırdır kullanılan emektar objelerAGC’nin Kaleiçi’ndeki bina-sının giriş katında bulunan Basın Müzesi’nde, gazeteci-lerin 100 yıla yakın zamandır kullandığı araç ve gereçler bulunuyor. Bilgisayarın icat olmadığı dönemde, muhabir-lerin yazılarını kaleme aldığı daktilolar ve filmle çalışan

N ewspaper became important historical

objects with the invention of printing. They have been informing their readers for years, day by day. Besides printing machines, cam-eras, typewriters and films became important elements in writing history. In time, with the changing world, the equipments used by journal-ists changed. Typewriters were replaced by laptops; cameras were replaced with digital cameras. All these old tools became nostalgic object for veteran journal-ists. The Antalya Journalists (AGC) built the Press Mu-seum in order to show these keystone elements and hard

working conditions to future generations and maybe for a little nostalgia. Equipments that defy time and have witnessed history are being displayed at the museum.

Veteran objects that have been used for a century Equipments used by journal-ists for nearly 100 years are displayed at the ground level of the association’s building located in Kaleiçi. Typewrit-ers and old style cameras which were used in the past before electronic inven-tions are the most attractive objects inside the museum. Another equipment that at-tracts as much attention as those is the historical print-

The witnesses of the recent past are in this museum

The Press Museum, which opened inside the club building of the Antalya Journalists

Association in Kaleiçi, both takes its visitors to a journey to the past with veteran journalism

equipments and gives a clear meaning to the phrase ‘journalism is hard’.

43ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 46: Antalya Dergisi 16. Sayı

fotoğraf makineleri müzenin en dikkat çekici objelerinden. Onlar kadar ilgi çeken bir diğer unsur ise binanın girişinde sergilenen tarihi matbaa maki-nesi. AGC Basın Müzesi’ndeki objeler sadece fotoğraf maki-neleri ve daktilolardan ibaret değil. Müzede flaşlar, mikro-fonlar, kameralar, radyolar, or-tamın ışığını ölçmeye yarayan aletler, telefonlar, başka bir noktadan gazete merkezine fotoğraf geçmeyi sağlayan araçlar, onlarca yıl öncesinin önemli olaylarını aktaran gazete sayfaları da bulunu-yor. Müzenin duvarlarını ise Antalyalı gazetecilerin çektiği önemli fotoğraflar süslüyor.

Milli Mücadeledönemine ışık tutuyor Basın Müzesi’ndeki araç ve gereçlerin en eskisi, binanın önünde yer alan Haidelberg marka matbaa makinesi. 1883

yılında üretilen bu makine, Antalya’nın basın tarihi kadar milli mücadele yılları açısından da önem taşıyor. Fabrikanın imal ettiği ikinci makine olan bu matbaa makinesi, İzmir’in işgal edilmesinden sonra gemiyle gizlice Antalya’ya getirilmiş, daha doğrusu kaçırılmış. Tekneyle matbaa makinesini Antalya’ya getiren Haydar Rüştü Bey, kentin ilk gazetesi olan Anadolu’yu kurmuş. Makine, 9 Eylül 1922 yılında kurulan Antalya Gazetesi’ne geçmiş ve 1978 yılına kadar bu gazetenin basılmasında kullanılmış. İleri teknoloji matbaa makinelerinin kullanılmaya başlamasıyla birlikte, aynı zamanda milli mü-cadelenin sesi de olan matbaa makinesi emekli edilmiş. Basın Müzesi’nde bu makinenin yanında kesme makinesi ile birlikte tipo dizgi sistemi de sergileniyor.

ing machine. There are other objects displayed at the mu-seum besides cameras and typewriter such as flashes, microphones, cameras, ra-dios, tools that measure the light in the room, telephones, tools that enable selecting photos from another source for the headquarters of the newspaper and pages of newspapers that depict important historical events. The walls of the museum are adorned with important photos taken by journalists from Antalya.

Sheds light on thenational revolution period One of the oldest equip-ments inside the Press Museum is the Heidelberg brand printing machine. This machine, which was manu-factured in 1883, is impor-tant for the press history of

Antalya as well as the na-tional revolution period. The machine, which was only the second machine manufac-tured by the company, was brought secretly by ship to Antalya after the invasion of Izmir; in fact it was smug-gled. Haydar Rüştü Bey, who brought the machine to Antalya via his boat, estab-lished the city’s first news-paper called Anadolu. The machine was then passed on to Antalya Newspaper which was established on Septem-ber 9, 1922 and was used in the printing of this paper until 1978. After the use of high technology printing ma-chines, this tool that was the voice of the national revolu-tion was retired. A cutting machine and a typo compo-sition system is also being displayed near this machine in the museum.

44 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 47: Antalya Dergisi 16. Sayı

45ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 48: Antalya Dergisi 16. Sayı

Eski dünyanın en zengin ve güzel şehrini kuran Pergeliler, mimaride ve heykel sanatında

üstünlüklerini kanıtlamıştı. Taşa şekil vermedeki becerileri sadece heykellerle sınırlı kalmadı.

Cenazelerini defnettikleri lahitlerde de ustalıklarını gösterdiler.

Taştan şaheserler

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

46 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 49: Antalya Dergisi 16. Sayı

Works of art from stone

Aksu Ovası’nın be-reketli topraklarını

ikiye bölerek, salına salına Akdeniz’e akan nehrin yanı başına kuruldu Perge şehri. Anıt çeşmeden akan suların sütunlu caddeden kanal boyunca ilerlediği bu şehir, stadyumu, tiyatrosu, kuleleri ve agorasıyla dönemin en güzel kentlerinden birisi ola-rak gösterildi. Perge, önemli ticaret yolları ve verimli top-raklar üzerinde bulunması nedeniyle hızla gelişti ve çok önemli mimarlar, heykeltı-raşlar yetiştirdi. Mermere şekil vermedeki ustalıkları bugün Antalya Müzesi’ndeki heykellerden de net olarak

görülen Pergeliler, aynı maharetlerini lahitlerde de gösterdi. Yaptıkları heykel-lerle şaheserler oluşturan Pergeliler, dönemin gele-neklerine göre cenazelerin defnedildiği lahitleri de paha biçilemez sanat eserlerine dönüştürdü. Pergelilerin taşa şekil vermede ne denli usta olduklarını gösteren lahitlere verilecek en önemli örnek şüphesiz Herakles Lahdi’dir.

Antalya Müzesi’nde sergileniyorHerakles lahitleri Antalya Müzesi’nde lahitler salonun-da sergileniyor. Herakles la-hitleri diyoruz çünkü Antalya

T he city of Perge is lo-cated near a river which

divides the fruitful lands of Aksu Plain into two. This city, where the waters from the monumental fountain continue along the columned avenue via a canal, was one of the most beautiful cities of its period with its stadium, theatre, towers and agora. Because it was on important trade routes and fruitful lands, Perge devel-oped quickly and educated many important architects and sculptors. The artists of Perge, whose talents in shaping marble are evident from the statues in Antalya

Museum, showed the same talent when making sar-cophagi. These artists, who created magnificent pieces with their sculptures, turned sarcophagi into priceless art works. The Sarcophagus of Heracles is one of the most important examples of stone workmanship of the people of Perge.

On display at the Antalya MuseumThe sarcophagi of Heracles are displayed in the sar-cophagi hall in the Antalya Museum. There are two sarcophagi of Heracles in the Antalya Museum. One of them was unearthed during the excavations in Perge and is being displayed in the mu-seum since 1962. The other was found during illegal digs in 1974. The lid, base and small parts of the sarcopha-gus, which was being smug-gled in seven pieces and was intercepted by the po-lice, were found during the dig site. The broken pieces were taken to the museum in 1980 and reassembled. After the reassembly, it was discovered that more pieces were missing. One piece was retrieved from the Paul Getty Museum in 1983 and two other pieces from the Schwarzkopf collection. However, the fourth scene, a panel and the heads of three

Taştan şaheserler

The people of Perge, who built the richest and most beautiful city of the old world, had

proven their talents in architecture and sculpturing. Their talents were not only limited to

making sculptures; they also showed their talents in sarcophagi.

Herakles Lahdi,

Pergelilerin taşa

şekil vermedeki

ustalıklarının en önemli

örneklerinden biridir.

The Sarcophagus

of Heracles is one of

the most important

examples of stone

workmanship of the

people of Perge.

47ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 50: Antalya Dergisi 16. Sayı

Müzesi’nde iki adet Herakles Lahdi bulunuyor. Bu lahitler-den birisi Perge’de yapılan kazılar sonucu gün yüzüne çıkartılmış ve 1962 yılından bu yana Antalya Müzesi’nde sergileniyor. Diğer lahit ise 1974 yılında yine Perge’de yapılan kaçak kazılar sıra-sında bulunmuş. 7 parça halinde yurt dışına kaçırılmak istenirken güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen lah-din kapağı, taban kısmı ve küçük kırık parçaları, kaçak kazı yapılan alanda gerçek-leşen çalışmada bulunmuş. Kırık parçalar 1980 yılında Antalya Müzesi’ne getiril-miş ve birleştirilmiş. Lahit teknesinin iki dar yanında ve bir uzun yanında eksik parçalar olduğu görülmüş. Uzun yan taraftaki parça 1983 yılında ABD Paul Getty

Müzesi’nden, dar yanlara ait olan iki parça da Schwart-koph koleksiyonundan geri alınmış. Ancak lahdin bir panosu, Herakles’in dördün-cü sahnesi ve figürlerden üçünün başları eksik.

Yaşlanan Herakles tasvir-lerde görülebiliyorHer iki Herakles lahdi de ‘Kü-çük Asya Sütunlu Lahitleri’ grubundandır. Kapağı üçgen alınlıklı çatı biçiminde olan lahitlerin alınlıklarında, meza-rı koruyan birer Medusa başı bulunur. Tepe ve köşe akro-terleri palmet şeklinde olan lahitlerin kapaklarının üzeri yassı kiremitlerle süslüdür. Kiremitlerin uçlarında ise, aslan başlı antefiksler vardır. Lahdin teknesi üzerindeki yüksek kabartmalı figürler, lahdi dolanan burmalı sü-

figurines are still missing.

Heracles getting old Both sarcophagi belong to the Asia Minor Columned Sarcophagi group. There is a Medusa head on the pediments of the sarcophagi which have triangular pedi-ments as lids that protect the tomb. The top part of the lids, which have pal-metto style top and side acroters, are decorated with flat tiles. There are lion headed antefixes at the tips of the tiles. There are bas re-lief figures between twisting columns that surround the sarcophagus on the basin of the sarcophagus. One side of the sarcophagus depicts the door the underworld and the guards and the other three sides depict the 12

works of Heracles as told in mythology. Heracles physi-ologically changes from the beginning of the first scene. As the works are depicted in chronological order, Hera-cles as seen as an old man towards the end. According to legend, Heracles is the son of Zeus and Alcmene, a mortal. Hera is upset that her husband has cheated on her with a mortal and hates Alcmene and Heracles. That is why she makes Heracles crazy, which in return; he slaughters his wife and chil-dren. When Heracles realizes what he has done, he wants to be purged of his sins. The Oracle of Apollo tells him to serve King Eurystheus so that he can get rid of his sins and become immortal. The king, who has sworn

48 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 51: Antalya Dergisi 16. Sayı

tunlar arasında yer alır. Her iki lahdin kısa yüzünde yer altı dünyasına açılan kapı ve muhafızları, diğer üç tarafın-da ise Herakles’in mitolojide anlatılan 12 işi betimlenir. Herakles’in 12 işinin sırayla anlatıldığı lahitte, Herakles ilk sahneden itibaren fizyolojik olarak da değişim gösterir. İşler sırayla dikkatli olarak incelendiğinde, son işlere doğru Herakles’in yaşlandığı görülür. İnanışa göre He-rakles, Tanrı Zeus ile ölümlü Alkmene’nin oğludur. Baş tanrıça Hera, kocasının bir ölümlüyle kendisine ihanet etmesini içine sindiremez. Hera, Zeus ile Alkmene’nin oğlu Herakles’ten nefret eder. Bu nedenle Herakles’e cinnet geçirtip karısını ve çocuklarını öldürtür. Herak-les kendine geldiğinde bu

günahlarından arınmak ister. Apollon Kâhini, Herakles’in Kral Eurystheus’un hizme-tine girerek günahlarından kurtulacağını ve ölümsüz olacağını söyler. Hera’nın yandaşı olan kral, Herakles’e birbirinden zor 12 iş buyurur.

Herakles’in 12 işi1- Herakles’in, postuna ok ve mızrak işlemeyen Nemea Aslanı’nı elleriyle boğarak öldürmesini tasvir eder. Asla-nın postunu yüzerek kendine zırh yapan Herakles daha birçok heykelde de bu postla gösterilir.2- Herakles’i, Lerna batak-lığında yaşayan, başı insan biçimli Hydria adlı ejderin saçlarını kavrayıp kafasını ko-parmaya hazırlanırken tasvir eder. Efsaneye göre Herak-les, ejderin kestikçe çoğalan kafalarını tek tek koparır, ölümsüz olan başını da bir kayanın altına gömer.3- Herakles’i, Eurymanthos Dağı’nda yaşayan, korkunç yaban domuzunu omzuna almış götürürken tasvir eder. Herakles canavarı bir ağ ile yakaladıktan sonra Kral Eurystheus’a götürür.4- Herakles’i, Tanrıça Artemis’e ait altın boynuzlu, tunç ayakkabılı geyiği diziyle bastırarak 4 ayağı üzerine çöktürmüş olarak tasvir eder. Geyiği ok ile yaralayan Herakles ardından onu krala götürür. Kaçak kazılarda bulu-nan lahitte bu bölüm yoktur. Ama diğer lahitte net olarak görülebilir.5- Herakles’i, Gaga ve pençe-leri tunçtan olan, insan etiyle beslenen Stymphalos Gölü kuşlarını oklarla öldürürken tasvir eder. Öldürdüğü kuşlar yerde, ayaklarının dibindedir. Bu canavar kuşları Athena’nın verdiği zille ürkütüp, okuyla öldürür. Kaçırılan lahitteki bu bölüm ABD Paul Getty Müzesi’nden iade edilmiştir.6- Herakles’i, bir ejderin

his allegiance to Hera, gives Heracles 12 difficult tasks.

The 12 tasksof Heracles1- Depicts Heracles killing the Nemea Lion, who has a skin that doesn’t penetrate arrows, with his bare hands. Heracles, who skins the lion and makes a shield for himself, is depicted wear-ing this shield in many other statues.2- Depicts Heracles as he is about to sever the head of Hydria, a dragon that lives in Lerna swamp. According to legend, Heracles severs every head that pops out once he cuts one, and bur-ies the immortal head under a rock. 3- Depicts Heracles carrying a horrible wild boar that lives on Mount Erymanthos in his shoulder. After Hera-cles captures the creature with a net, he takes it to the king.4- Depicts Heracles as he subdues a deer with golden horns and bronze feet belonging to Artemis. Heracles, who wounds the deer with an arrow, takes it to the king. This depic-tion isn’t included in the sarcophagus found during the illegal excavation but it is clearly visible on the other sarcophagus. 5- Depicts Heracles killing the birds at Stymphalos Lake, creatures with beaks and claws made from bronze, with arrows. The birds that he has killed are laid beneath his feet. He scares the monsters with a bell given to him by Athena and kills them with his arrow. This section was re-turned from the Paul Getty Museum in the US.6- Depicts Heracles as stealing the golden apples from the garden of Hespe-

rus, an enchanted garden protected by a dragon. He takes the apples by deceiv-ing Atlas, the being that carried the earth on his shoulders and then gives the apples to Athena.7- Depicts Heracles as he is changing the course of Al-pheisos and Peneisos rivers with a shovel. In this scene, the rivers are symbolized by the water in the hands of the River of Gods. The King of Elis, Augios, commands him to clean the dirty sta-bles in order to humiliate him. He cleans the stables by changing the course of the rivers. When he doesn’t receive the flock he was promised for finishing the task, he kills the king and his children. 8- Depicts Heracles as he subdues Minotaur. The bull, which belonged to King Minos of Crete and enraged by Poseidon, damages the crops and the island faces starvation. Heracles takes the bull by his horns and takes it to Greece.9- Depicts Heracles killing Diomedes, who is on his knees. Heracles, who fights the king, the ruler of a can-nibal tribe that owns wild horses, kills the king and feeds him to the horses. Horses which are tamed after eating the king’s flesh are depicted in the upper hand corner. 10- Depicts Heracles as he is about to kill Hippolyte, the Queen of the Amazons. His victory is symbolized with the quiver he steps on and the helmet on the ground. Admete, the daughter of Eurystheus, wants the enchanted belt that was given to the queen by Ares. Heracles kills the queen and takes the belt.11- Depicts Heracles as he is about to kill the three

Antalya Müzesinde iki

adet Herakles Lahdi

var. Her iki Herakles

Lahdi de ‘Küçük

Asya Sütunlu Lahitleri’

grubundandır.

There are two

sarcophagi of

Heracles in the

Antalya Museum

and they both

belong to the Asia

Minor Columned

Sarcophagi group.

49ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 52: Antalya Dergisi 16. Sayı

koruduğu büyülü meyvelerin bulunduğu Hesperidler’in bahçesinden altın elmaları çalarken tasvir eder. Bu elmaları dünyayı sırtında ta-şıyan Atlas’ı kandırarak elde eder ve daha sonra tanrıça Athena’ya verir.7- Herakles’i, Alpheisos ve Peneisos ırmaklarının yönü-nü bir kazmayla değiştirirken tasvir eder. Bu sahnede ırmaklar, sağ üst bölümde uzanmış olan ırmak tanrı-sının elindeki kantharostan akan su ile sembolize edilir. Elis Kralı Augios, Herakles’i küçük düşürmek için ona uzun yıllardır temizlenmemiş ahırları temizlemesini buyu-rur. Herakles, ahırları suyun yönünü değiştirerek temizler. Bunun karşılığında vaat edi-len sürüyü alamayınca kralı ve oğullarını öldürür. 8- Herakles’i, sağ diziyle sır-tına basarak Minotaurus adlı azgın boğaya diz çöktürmüş olarak tasvir eder. Girit Kralı Minos’a ait olan ve Posei-

don tarafından kudurtulan boğa, ekinlere zarar vererek, adayı açlık tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. Herakles, azgın boğayı boynuzlarından tutarak, Yunanistan’a götürür.9- Herakles’i, diz çökmüş olan Diomedes’i öldürür-ken tasvir eder. İnsan eti yiyen yabani atların sahibi Trakya Kralı Diomedes ile çarpışan Herakles, kralı öldürüp, etlerini atlara yedirir. Diomedes’in ölümünden sonra ehlileşen atlar, sağ üst kısımda sembolize edilir.10- Herakles’i, atın üze-rindeki Amazonlar Krali-çesi Hyppolite’yi öldürmek üzereyken tasvir eder. Herakles’in zaferi, ayağıyla bastığı sadak ve yerdeki miğfer ile sembolize edilir. Eurystheus’un kızı Admete, Ares’in Amazonlar Kraliçesi Hyppolite’ye armağanı bü-yülü kemeri ister. Herakles, kraliçeyi öldürüp, kemeri alır. 11- Herakles’i, diz çöktürdü-ğü 3 başlı devin başından

tutmuş öldürmek üzereyken tasvir eder. Kral Eurysthe-us, dünyanın batı ucunda bulunan Okeiasos Irmağı’nın bir adasında yaşayan dev Geryoneus’un büyük sığır sürülerini getirmesini ister. Herakles, sığırları almak için Cebelitarık Boğazı’nı geçer. Daha sonra Okeia-sos Irmağı’nı geçer ve devi öldürür. Ardından sığırları alarak krala götürür. Sığırlar sahnesi sağ üst kısmında sembolize edilir.12- Herakles’i, 3 başlı köpek biçimindeki Kerberos’u başından tutarak oturtmuş olarak tasvir eder. Bu 12 işin en zorudur. Hermes ve Athena’nın yardımıyla Herakles, yer altı dünyasına iner. Orada bağlı bulunan Theseus’u kurtarır ve üçbaşlı Kerberos Köpeğini yeryüzü-ne çıkartır. Kral Eurystheus, bu köpeği görünce korkar. Herakles de, Kerberos’u Hades’e geri götürür.

headed monster, which is kneeling before him. King Eurystheus asks Heracles to bring him the giant flocks of cattle belonging to the giant Geryoneus that live on an island on Okeiasos River. Heracles crosses the Gibraltar Strait to take the cattle, which he then deliv-ers to the king. The cattle are symbolized in the right hand corner. 12- Depicts Heracles as he holds the head of the three headed dog Kerberos. This is the most difficult task he is facing. With the help of Hermes and Athena, Heracles goes to the under-world. He saves Theseus, who is being held prisoner and brings the three headed dog to the world. King Eu-rystheus gets scared when he sees the dog so Hera-cles sends the dog back to Hades.

Herakles’in 12 işinin

sırayla anlatıldığı lahitte,

Herakles ilk sahneden

itibaren fizyolojik olarak

da değişim gösterir.

On the sarcophagus

which depicts the 12

works of Heracles

in chronological

order, Heracles

physiologically

changes from the

beginning of the first

scene

50 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 53: Antalya Dergisi 16. Sayı

51ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 54: Antalya Dergisi 16. Sayı

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

İlk çağdan günümüze sayısız medeniyete ev sahipliği yapan Alanya’nın tarihinin derin izlerini

yansıtan Alanya Arkeoloji Müzesi; onarım, teşhir ve tanzim çalışmalarının ardından kapılarını

yeniden ziyaretçilerine açtı. Müzenin yeni bölümleri ve ilk kez sergilenmeye başlayan eserleri

tarih ve kültür meraklılarından yoğun ilgi görüyor.

Alanya Müzesi yeni yüzüyle

ziyaretçilerini bekliyor

52 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 55: Antalya Dergisi 16. Sayı

The renovated Alanya Museum awaits its visitors

Antik çağda Pamfilya ile Kilikya arasında

yer alan Alanya, tarihin her döneminde medeniyetlere ev sahipliği yaptı. Mavi ile yeşilin kucaklaştığı toprak-lar ve bu manzaranın en iyi seyredildiği kale, tarihin derin izleriyle kaplandı; Kızıl Kule’den Tersane’ye, Leartes’ten Syedra’ya, Hamaxia’dan Iotape’ye...

Görenleri büyüleyen bu köklü tarihi yansıtan nadide parçalar, ilk gün oldu-ğu gibi bugün de Alanya Müzesi’nde sergileniyor. Çamlıca Köyü’nde 1967 yılında gerçekleşen ka-çak kazıda bulunan 51,5 santimetre boyundaki bronz Herakles Heykeli’nin ele geçirilmesi vesilesiyle kurulan Alanya Müzesi, o

A lanya, which was locat-ed between Pamphylia

and Cilicia in the antique age, was home to different civilizations throughout his-tory. These lands where the blue meets the green and the castle which is the best place to view this amazing panorama were covered with the profound traces of histo-ry from Kızıl Kule to Tersane, from Leartes to Syedra, from

Hamaxia to Iotape. Today, rare artifacts from this amaz-ing geography are exhibited in the Alanya Museum. The museum, which was established after the 51, 5 centimeter bronze Heracles statue was unearthed dur-ing an illegal dig at Çamlıca village in 1967, then opened its door to its visitors after the addition of hundreds of artifacts that were stored away and artifacts from oth-er museums. The museum, which reflects Alanya’s his-tory from the antique ages to the present, closed its door for renovations in June 2011 after 44 years. The museum, which was renovated from top to bottom during works which lasted until October, now attracts attention from domestic and international tourists with its new face.

The ship and nautical wing is worth seeing As soon as you step into the museum, you can feel the profound change from the newly displayed arti-facts. During the renovation, ethnographical objects were

Alanya Archeology Museum, which displays Alanya’s profound history, reopened its door after

undergoing an extensive renovation. The new halls of the museum and the historical objects that

are being exhibited for the first time are attracting a lot attention from the visitors.

Alanya Müzesi, 2011 Haziran’ından 2012 Ekim’ine kadar süren

onarım, teşhir ve tanzim çalışmaları ile

baştan aşağı yenilendi.

Alanya Museum was completely renovated during the works that

began in June 11 and ended in October

2012.

53ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 56: Antalya Dergisi 16. Sayı

güne kadar depolarda duran eserlerin yanı sıra Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve İslam Eserleri Müzesi’nden gelen onlarca eserlerle, tarih ve kültür meraklıla-rıyla buluştu. Antik çağdan günümüze Alanya’nın köklü tarihini yansıtan müze, ara-dan geçen 44 yılın ardından 2011 yılının Haziran ayında onarım, teşhir ve tanzim çalışmaları için kapılarını ziyaretçilerine kapadı. 2012 yılı Ekim ayına kadar devam eden çalışmalar sonucunda kelimenin tam anlamıyla

yenilenen müze, şimdilerde değişen çehresiyle yerli ve yabancı turistlerden yoğun ilgi görüyor.

Gemi ve denizcilik bölümü görülmeye değerMüzenin kapısından adım atılır atılmaz göze çarpan ve daha önce sergilenmeyen yeni eserlerle değişim his-sediliyor. Onarım, teşhir ve tanzim çalışmaları sırasında etnoğrafik eserler Atatürk Evi Müzesi’ne gönderilmiş. Müzede şu anda sadece ar-keolojik eserler sergileniyor.

sent to the Atatürk House Museum. Only archeologi-cal artifacts are displayed in the museum at the moment. Alanya’s identity as a port city throughout history is being displayed in the new ship and nautical wing. In this wing, where the crashing of the waves on the beach is reflected though a projec-tion device, there is also a frame of a ship that includes amphorae. Fishing hooks, the Pegasus statue taken from s ship, stone ship weights, a fresco that depicts a ship, a mosaic that depicts two Eros figures fishing and a cannon from the Ottoman period are also exhibited in this section.

‘Love is always there’After you exit the nautical wing, you will come to the grand hall which includes a themed exhibition. This hall includes rare artifacts which hold exhibitions with themes such as religion, mythology,

Tarih boyu bir liman kenti olan Alanya’nın bu

yönü, Alanya Müzesi’ne yeni eklenen gemi ve

denizcilik seksiyonu ile işleniyor.

Alanya’s identity as a port city throughout history

is being displayed in the new ship and nautical

wing.

54 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 57: Antalya Dergisi 16. Sayı

Müzeye yeni eklenen bölümlerden biri

olan Alanya Kalesi ile ilgili bölümde,

kalede gerçekleştirilen kazılarda gün

yüzüne çıkan parçalar sergileniyor.

In the new Alanya Castle section,

artifacts that were unearthed during

the excavations in the castle are on

display.

55ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 58: Antalya Dergisi 16. Sayı

Tarih boyu bir liman kenti olan Alanya’nın bu yönü, müzeye yeni eklenen gemi ve denizcilik seksiyonu ile işlenmiş. Dalgaların sahile vurduğu anın projeksiyon cihazı ile perdeye yansıtıldı-ğı denizcilik seksiyonunda, içerisinde amforaların yer aldığı bir de gemi iskeleti yer alıyor. Olta kancaları, gemi aksamı olan Pegasus hey-keli, taştan yapılmış gemi ağırlıkları, üzerinde gemi tasvirinin bulunduğu filiz, iki Eros’un balık tutuşunu tasvir eden mozaik ve Osmanlı döneminden kalma top, mü-zede ilk kez sergilenen diğer eserler arasında yer alıyor.

‘Sevgi hep vardır’Gemi ve denizcilik salonun-dan çıkıldığında temalı ser-ginin yer aldığı büyük salona geçiliyor. Antik dönemde din ve mitoloji, ticaret, spor ve sağlık, kandiller, figüranlar ile takı temalarının işlendiği salonda bu yönde nadide eserler bulunuyor. Siteller,

sunaklar ve ölünün yakıldık-tan sonra içerisine külleri-nin konduğu ostotekler de büyük salonda sergileniyor. Müzenin yeniliklerinden birisi de Alanya Kalesi’ne ayrılan bölüm. Kalede gerçekleşti-rilen kazılarda gün yüzüne çıkan parçalar, bu bölümde sergileniyor. Alanya’nın çev-resindeki antik kentlerden ve kaleden çıkan sikkeler de özel bir bölümde ziyaretçi-lerle buluşuyor. ‘Sevgi hep vardır’, Alanya Müzesi’nin mesajı. Bu mesaj, sevgiyi ifade eden bir kabartmanın bulunduğu kül kutusu ile tüm ziyaretçilere aktarılıyor. Büyük salonda Karamanlı-ca yazıtlar da sergileniyor. Rengârenk kuyruklara sahip tavus kuşlarının dolaştığı müzenin bahçesinde de teşhir yapılıyor. Bahçedeki galeride kül kutularının yanı sıra yazıtlar, mezar taşları, küpler, lahit ve sütun başlık-ları yer alıyor.

trade, sports and health in the antique age, candelabrum, figurines and jewelry. Steles, altars and urns are also ex-hibited in the grand hall. One of the new additions to the museum is the Alanya Castle wing. In the new Alanya Castle section, artifacts that were unearthed during the excavations in the castle are on display. Coins which were unearthed during the excavations in antique cities around Alanya are displayed in a private section. ‘Love is always there’ is the museum’s message. This message is relayed to all the visitors with an ash box that has a bas relief depicting love. There are also epigraphs in the grand hall written in the Karaman language. Exhibition is also possible in the garden where colorful peacocks roam freely. Besides ash boxes, there are epigraphs, tomb stones, jars, sarcophagi and columns heads are exhibited in the gal-lery in the garden.

56 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 59: Antalya Dergisi 16. Sayı

57ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

ANTALYA_KULTUR_VE_TURIZM_DERGISI_H_LINE.indd 1 11.03.2013 14:02

Page 60: Antalya Dergisi 16. Sayı

Antik çağdan günümüze her daim yağamın hüküm sürdüğü toprakları, ziyaretçilerini zaman yolculuğuna çıkaran binlerce yıllık zeytinyağı iğlikleri, anıt mezarları ve Selçuklu sarnıçları,

tabiat harikası Düden ğelalesi, rengarenk çiçekleri, oksijen deposu kent ormanı ve büyüleyici bir manzara sunan seyir

terası ile Kepez, Antalya’nın yeni cazibe merkezi...

KEPEZAntalya’nın terası

58 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

Page 61: Antalya Dergisi 16. Sayı

Kepez: the terrace of Antalya

Dalgaların dövdüğü falezlerin kilometre-

lerce gerisinde ikinci bir falez daha yükseliyor. Çam ağaçlarıyla kaplı doğal seyir terasının altında, engin maviliklerin yerine bu kez Kepez uzanıyor. Antalya’nın terası Kepez, sayısız mede-niyete ev sahipliği yapmış kente tepeden bakıyor. Antik çağdan günümüze her daim yaşamın hüküm sürdüğü bu topraklar, hızla gelişiyor ve değişiyor. Modern alışveriş merkezleri ilçenin sosyal

yaşamını da şekillendirirken, sanatın kalbi, temalı kültür merkezinde atıyor. Bunların yanı sıra hafta sonları kentin dört bir yanından insanın akın ettiği kent ormanıyla Kepez, Antalya’nın yeni ca-zibe merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Du-acı Köyü’ndeki Türkiye’nin sağlık turizmine yönelik ilk oteli, ilçenin adını farklı bir yönde dünyaya duyururken, Altınova’yı beyaza bürüyen seralarda yetişen rengarenk çiçekler, önemli günlerde

A second cliff rises behind the cliffs that are hit by

waves. Kepez lies under the natural observation terrace covered with pine trees instead of vast blues. Kepez, the terrace of Antalya, over-looks the city that has been home to many civilizations. These lands, which have been settled on continuously since the antique age, are constantly changing and developing. While modern shopping malls are shap-ing the social life of the

city, the heart of art beats in themed cultural centers. Kepez, on the other hand, is becoming the new attrac-tion center of Antalya with its city forest. While Turkey’s first hotel built solely for health tourism in the village of Duacı advertises the town in a new manner, colorful flowers that are grown in the greenhouses of Altınova transforms into thousands of feelings on special days. The town, which undertakes 25% of the entire cut flower production in Turkey, adver-tises its name around the globe with companies that operate internationally. Cis-terns, which are located on immigration routes, take you on a journey from the time of the Seljuk Empire to the present and Lyrbotonkome, a village of Perge during the antique age, is waiting to be discovered with its monu-mental tombs and historical olive oil mills. The waters of Düden Waterfall, which fall from a 20 meter height, call visitors to Kepez.

Water resources along immigration roads: CisternsThe entire town of Kepez, which is located along

Kepez is the new attraction center of Antalya with its lands that have been

inhabited since the antique age, historical olive oil mills, monumental tombs, Seljuk

cisterns, the wonderful Düden Waterfall, colorful flowers, city forest filled with

oxygen and an observation deck that presents an amazing view.

Düden Şelalesi, kentin en güzel piknik ve mesire alanlarındandır.

Düden Waterfall is one of the

most beautiful picnic and

excursion sites in town.

59ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 62: Antalya Dergisi 16. Sayı

binbir duyguya tercüman oluyor. Türkiye’nin kesme çiçek üretiminin yüzde 25’ini karşılayan Kepez, uluslara-rası arenada faaliyet gös-teren firmaları ile adını bu yönde de dünyaya duyuru-yor. Atılan her adımda karşı-nıza çıkan ve göç yollarının üzerinde bulunan sarnıçlar Selçuklu’dan günümüze za-manda bir yolculuk yaptırır-ken, antik çağda Perge’nin bir köyü olan Lyrbotonkome, binlerce yıllık zeytinyağı işlikleri ve anıt mezarlarıyla

keşfedilmeyi bekliyor. Kentin içinde eşsiz bir tabiat hari-kası olarak karşımıza çıkan Düden Şelalesi’nin 20 metre yükseklikten dökülen suları, çağlayarak misafirlerini Kepez’e çağırıyor.

Göç yolları üzerindeki su kaynağı: SarnıçlarPamfilya’dan Likya’ya, Kaleiçi’ndeki antik limandan Pisidya’ya, göç yollarının üzerinde yer alan Kepez’in dört bir yanı sarnıçlarla kaplıdır. Yolcuların yanı

immigration roads from Pamphylia to Lycia and the antique port in Kaleiçi to Pisidia, is covered with cis-terns. These cisterns, which were built to cater to the water needs of locals and animals, are the witnesses of history. There are a total 80 cisterns still standing in Kepez. The cisterns, which began to be built during the last years of the Seljuk Empire, continued to be constructed during the Ot-toman and Republic periods until the 1950’s. Some of the cisterns were restored by the Municipality of Kepez and opened to visitors so that the historical richness of Antalya could be observed from a different view. There are three types of cisterns in Kepez. The first type only gathers rain water. The second has water resources beneath and the third type

has wells below. Each cistern includes a square or rectangular pool. These pools are covered with either domes made from rubble stone or vaults. The cisterns along the immigration road are usually type two cisterns while the cisterns in the villages are type three. The cisterns in Duacı, Varsak, Sütçüler, Habibler and Ferrochrome factory have been restored and are worth seeing.

Lyrbotonkome: A town that is waiting to be discovered Lyrbotonkome, which is located 15 kilometers north to the Antalya city center in Varsak, is a village in Perge. Lyrbotonkome was built on the edge of the second terrace on a pitted area and it is surrounded by a natural wall made from cliffs. The

Hacı Mestan Sarnıcı

Zeytinli Sarnıcı

Antalya Valiliği’nin verdiği destekle Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca emlak vergi-lerinden aktarılan katkı paylarıyla Kepez Belediyesi tarafından restore edilen sarnıçlar.

The cisterns that were restored by the Municipality of Kepez with support from the Governorship of Antalya and with the fund transferred from property taxes in accordance with the Protection of Cultural and Natural Assets Law.

Odabaşı Oğlu Sarnıcı

60 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 63: Antalya Dergisi 16. Sayı

sıra yerleşik halkın ve hayvanlarının su ihtiya-cını karşılaması için inşa edilen sarnıçlar, Kepez’de zamanın canlı tanıklarıdır. Antalya’nın terası Kepez’de hala ayakta olan 80 civarın-da sarnıç bulunur. Selçuklu İmparatorluğu’nun son dönemlerinde inşa edilmeye başlayan sarnıçların yapımı Osmanlı İmparatorluğu’nun yanı sıra Cumhuriyet döne-minde 1950’li yıllara kadar sürdü. Bugün bu sarnıçların bir kısmı Kepez Belediyesi tarafından restore edilerek, Antalya’nın tarihi zenginliği-nin farklı bir açıdan göz-lemlenebilmesi için ziyarete açılmıştır. Kepez’de 3 tür sarnıç bulunmaktadır. Bu sarnıç türlerinden birincisi sadece yağmur suyu toplar. İkincisinin altında su kayna-ğı vardır. Üçüncü tür sarnıç tipi ise altında su kuyusu bulunandır. Sarnıçlarda kare

ya da dikdörtgen planlı bir havuz bulunur. Bu havuzun üzeri moloz taşlarla kubbe ya da tonozla örtülüdür. Göç yolları üzerindeki sarnıçlar, genellikle su kaynaklıdır ancak köylerdeki sarnıçlar ağırlıklı olarak kuyuludur. Kepez’de, Duacı, Varsak, Sütçüler, Habibler ve Ferrok-rom Fabrikası’nın bulunduğu noktadaki sarnıçlar, restore edilmiş haliyle görülmeye değerdir.

Keşfedilmeyi bekleyen kent: LyrbotonkomeAntalya kent merkezinin 15 kilometre kuzeyinde, Varsak’ta bulunan Lyrboton-kome, antik çağda Perge’ye bağlı bir köydür. Lyrboton-kome, kentin ikinci terası-nın kenarında, çukurca bir alana kurulmuştur ve etrafı kayalardan oluşan doğal bir surla çevrilmiştir. Kentin ana girişi, yapı kalıntılarının

main entrance of the town is via the pit in the south-east of the ruins. It is hard to tour the town because the entire area is covered in shrubbery but still, it is worth discovering. A tower built in the first centuries

of Roman Empire, two churches that are thought to have been built in the 5th century and tombs that date back to 2nd century A.D. are the important remains in town. The churches, which were used for a long

Lyrbotonkome’nin önemli bir zeytinyağı

üretim merkezi olduğu, kentteki

kalıntılardan kolaylıkla anlaşılabilir.

It is clear from the evidence in the town that Lyrbotonkome was an important olive oil production

center.

Lyrbotonkome

61ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 64: Antalya Dergisi 16. Sayı

güneydoğusundaki çökün-tüdedir. Günümüzde kentin her yerini çalılar kapladı-ğı için Lyrbotonkome’yi dolaşmak biraz yorucudur ama kent yine de görülmeye değerdir. Kentin görüle-cek önemli eserleri; Roma İmparatorluğu’nun ilk yüz-yıllarına ait bir kule, beşinci yüzyılda yapıldığı öngörü-len iki kilise ve M.S. 2’nci yüzyıla kadar tarihlendirilen mezarlardır. Uzun süre kullanılan kiliseler zaman içinde değişiklikler geçirmiş-tir. Kilisenin birincisi 3 nefli bir bazilikadır ve semerdam

şeklinde bir çatı ile örtülüdür. İkinci kilisenin de 3 nefli bir bazilika olduğu anlaşılmak-tadır. Kilisenin avlusunda direkli galeri kalıntıları göze çarpar. Lyrbotonkome’deki önemli bir eser de kapa-ğında kör bir karı-kocayı tasvir eden mezar anıtıdır. Kentteki mezarların köşeleri akroterli, kapakları semer-dam şeklinde ve sanduka kısmı kayalardan oyul-muştur. Lyrbotonkome’de Düden Çayı iki defa ortaya çıkar. Yukarı Düden’e kaya-lara oyulmuş basamaklarla, Aşağı Düden’e ise rampa

period, underwent changes in time. The first church is a basilica with three naves and is covered with a gable roof. The second church is also a basilica with three naves. The columned gallery ruins in the courtyard of this church attract attention. The most important relic in Lyrbotonkome is the monu-mental tomb that depicts a blind couple on the lid. The sides of the tombs in the town have acroters, their lids are in the shape of gable roof and the burial boxes are made from stone.

Düden Stream appears in two spots in Lyrbotonkome. Access to Upper Düden is via steps carved into rocks and Lower Düden is via a ramp. Deep carvings made by cars traveling on this ramp are clearly visible. Water from the village was

provided from this stream, as it is the case today. It is clear from the evidence in the town that Lyrbotonkome was an important olive oil production center. The mill stone used to crush olives is still there.

The center of healthy living Turkey’s first healthy living hotel, Ayka Vital Park, is located behind the second terrace, inside a forest that stretches for kilometers. The environmentally friendly hotel, which is located in the village of Duacı in Kepez, is equipped with units and partitions that can cater to all the needs of its guests. The facility, which is 14 kilometers from the town center, has 35% less humid-ity compared to the center. The hotel, which has a total of 172 rooms, is an oasis of

Ayka Vital Park

Ayka Vital Park

62 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 65: Antalya Dergisi 16. Sayı

calmness with its SPA and health center, rehabilita-tion pool and gyms. In the facility, cardiology, physi-cal therapy and rehabilita-tion, dieting, psychological support, physiotherapy and exercise is provided by expert teams. Healthy living programs, healthy nutrition, diet programs, rehabilitation, geriatric rehabilitation, bal-ance coordination exercises, rehabilitation after injury, quitting smoking therapy and many other programs are available at the facility. If you want to start living healthily in an environment surround-ed by nature, you should visit Ayka Vital Park.

The new meeting place of locals Many big shopping malls were built in Kepez recently. New mall are being built in different spots in Kepez.

Malls, which sell everything from textiles to shoes, from cosmetics to electronics, from food to DIY products, are also the new address of social life in town. Malls, which attract all kinds of people who want to just browse the shops, eat, play bowling and see a movie, are also popular with people that come from other towns. Shopping malls, who receive over ten thousand visi-tors during the weekends, became a great addition of social life by hosting women’s events. Malls are quickly becoming the art and cultural center of the town with their exhibitions.

The heart of culture and art beats here Erdem Beyazıt Cultural Center is one of the mile-stones in making Kepez the new attraction point of

ile inilir. Bu rampa üzerinde araba tekerleklerinin bıraktı-ğı derin oyuntular hala görü-lebilir. Bugün olduğu gibi ilk çağlarda da köyün suyu bu düdenlerden sağlanmıştır. Lyrbotonkome’nin önemli bir zeytinyağı üretim merkezi olduğu kentteki kalıntılardan kolaylıkla anlaşılabilir. Zeytin sıkmaya yarayan değirmen taşı hala görülmektedir.

Sağlıklı yaşam merkezi Akdeniz’in doyasıya izlendiği falezlerin arkasında, bu kez Antalya’nın derinlemesine izlendiği ikinci terasın geri-sinde, kilometrelerce uzanan ormanın içinde Türkiye’nin ilk sağlıklı yaşam oteli Ayka Vital Park yer alıyor. Türkiye’nin sağlık turizmine yönelik kapsamlı çalışması öncesinde Kepez’in Duacı Köyü’nde kurulan doğa ile uyumlu yapı, konaklayan-ların her türlü ihtiyacını

karşılayabilecek birim ve ünitelerle donatılmış. Kent merkezine 14 kilometre uzaklıkta bulunan tesis, konumu itibariyle şehir mer-kezinden yüzde 35 oranında daha düşük neme sahip. Toplam 172 odası bulunan Ayka Vital Park; SPA ve sağ-lık merkezi, rehabilitasyon havuzu, spor salonlarıyla dinçleşmek, sakinleşmek, sağlığın, ahengin, tam den-genin keyfini ve mutluluğunu keşfetmek için yaratılmış bir huzur vahası adeta. Orman içindeki tesiste kardiyoloji, fizik tedavi ve rehabilitas-yon, diyet, psikolojik destek, fizyoterapi, spor ve egzersiz hizmetleri uzman ekiplerce veriliyor. Sağlıklı yaşam programı, sağlıklı beslenme eğitimi, diyet programları, rehabilitasyon, geriatrik rehabilitasyon, denge koordinasyon egzersizleri, yaralanma sonrası rehabili-

63ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 66: Antalya Dergisi 16. Sayı

“Antalya’nın yeni cazibe merkezi Kepez”

“Kepez: The new attraction center of Antalya”

“Kepez, dünyayı güneş gibi aydınlatan Antalya’mızın 435 bin nüfuslu, 60 mahal-le ve 6 köylü, nüfusunun yüzde 20’si tarımla uğra-şan güzel bir ilçesidir.

Antalya, ülkemizin kesme

çiçek üretiminde önemli bir yere sahiptir. Çiçek ihracatı ülkemize döviz kazandır-dığı gibi ilçe nüfusunun da yaklaşık yüzde 20’sinin geçimini sağlamaktadır. Çiçek yetiştiriciliğinde çalışan insanların ilçemize yeni geldiği göz önüne alınırsa sektörün faydası daha iyi değerlendirilebilir. Çiçek, Türk Milleti’nin gü-zel yüzüdür, sıcaklığımızın, sevgimizin, misafirperver-liğimizin göstergesidir. Bu nedenle 2016 yılında Çiçek ve Çocuk temalı EXPO Antalya’da düzenlene-cektir. Bu sayede Antalya ve Kepez’in tanıtımının yanı sıra misafirlerimize geleneklerimiz, görenekle-rimiz, sevgi ve şefkatimiz daha yakından gösterile-rek onlarla kaynaşılacak ve daha kalıcı dostluklar kurulacaktır.

Kepez, turizmin hizmet sektöründe çalışanla-

rın yerleşim yeri olması nedeniyle turizm sektö-rünün merkezinde yer almaktadır. Dünyanın en güzel şelalelerinden birisi olan Düden Şelalesi, Kepez’de yer almaktadır. Şelale, ilçe halkının yanı sıra her yıl milyonlarca yerli ve yabancı misafiri ağırlamaktadır. Doğa ha-rikası şelale kent merke-zine sadece 7 kilometre uzaklıktadır. Kepez’in çok sayıda yerli ve yabancı misafiri ağırlayan yeni cazibe merkezlerinden birisi de 140 dönüm alana sahip Kent Ormanı’dır. Kent Ormanı’nda Antalya şehri ve Akdeniz kuşbakışı izlenebilmektedir. Antal-yalılar ve misafirlerimiz, cennetten bir köşe olan Kent Ormanı’nın muhte-şem manzarası eşliğinde kahvelerini yudumlarken, doğayla baş başa bir or-tamda dinlenmenin keyfini yaşamaktadırlar.

İlçemiz her alanda olduğu gibi eğitim alanında da hız-lı bir gelişim süreci yaşa-maktadır. Akademik alanda başarının yükselmesi, ilçe halkının okuryazar ora-nının yüzde 100 olması, meslek sahibi olmayanla-rın meslek edinmesi için yoğun çalışmalar sürmek-tedir.

Sağlık turizmine yönelik çok sayıda tesis, ilçemiz-de hizmet vermektedir. İhtiyaçların giderildiği, sosyal hayatın şekillen-diği çok sayıda alışveriş merkezi de ilçemizde bulunmaktadır. Perge’nin bir köyü olan ve zey-tinyağı işlikleriyle, anıt mezarlarıyla dikkat çeken Lyrbonkome, ilçemizin görülmeye değer zengin-liklerindendir.

Kepez Kaymakamlığı ola-rak, değerli misafirlerimizi Kepez’e bekliyoruz.”

“Kepez is a beautiful bor-ough in Antalya which has a population of 435 thousand, 60 neighborhoods and 6 vil-lages. 20% of the population works in agriculture.

Antalya has an important place in our country’s cut flower production. Not only flower export brings our country foreign currency, but it also provides for 20% of our borough’s population. Flowers are the smiling faces of the Turkish nation and the token of our loves, warmth and hospitality. That is why the Flower and Children

themed EXPO will be organ-ized in Antalya in 2016. While this organization will contrib-ute greatly to the advertis-ing of Antalya and Kepez, we will be able to show our guests our traditions, love and compassion and we will be able to make long lasting friendships.

Kepez is the settlement area of those living in the tourism service sector so it is located in the center of the tour-ism sector. Düden Waterfall, one of the most beautiful waterfalls in the world, is lo-cated in Kepez. The waterfall

welcomes locals in addition to millions of domestic and international tourists. The wonder of nature is only 7 kilometers from the borough center. One of the new attraction spots in Kepez which welcomes many local and foreign tourists is the 140 acre City Forest. You can overlook the entire city and the Mediterranean from the forest. While our guests our enjoying their coffee in the forest, they enjoy a quiet day in nature.

Our borough is also improv-ing in terms of education, just

as it is developing in all areas. We are working very hard to increase academic achieve-ments, increase the ratio of literacy to 100% and employ people without professions. There are many facilities in our borough devoted to health tourism. There are also many shopping malls where social life is shaped. Lyrbonkome, which is a village in Perge, is worth seeing with its olive oil workshops and monumental tombs.

As the Office of the District Governor, we await our guests to discover Kepez.”

Mehmet Ali Özyiğit Kepez Kaymakamı District Governor of Kepez

64 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 67: Antalya Dergisi 16. Sayı

tasyon, sigara bırakma tera-pisi ve daha bir çok program merkezde sunulan hizmetler arasında yer alıyor. Siz de şehrin yanıbaşında doğa ile baş başa bir ortamda sağlıklı yaşama adım atmak istiyorsanız Ayka Vital Park’ı ziyaret edin.

Kepezlinin yeni buluşma noktasıAntalya’nın değişen yüzü Kepez’de son dönemde önemli alışveriş merkezleri inşa edildi. Kepez’in alışve-riş merkezleri zincirine yeni-lerini ekleyecek projeler de, ilçenin farklı noktalarında hız kazandı. Halkın tekstilden

ayakkabıya, kozmetikten elektroniğe, gıdadan yapı malzemelerine kadar her türlü ihtiyacını karşıladığı alışveriş merkezleri aynı zamanda sosyal yaşamın da yeni adresi oldu. Gezmek, yeni ürünleri görmek, yemek içmek, bowling oynamak, çocuklarını oyun parkında eğlendirmek ve sinemaya gitmek isteyen ilçe halkının tercihi olan alışveriş merkez-leri ayrıca dışarıdan gelen-lerin de uğrak noktalarından biri. Hafta sonları on binin üzerinde ziyaretçi kabul eden alışveriş merkezleri, özellikle Dokuma Semti’nde ev hanımlarının buluşmaları-

Antalya. The center, which was built by the Municipality of Kepez at Yeni Mahalle on Sakarya Boulevard, attracts attention not only as the place where the heart of culture and art beats, but with its unique Seljuk style architecture. Entrance to the building is provided through an eight pointed star and the windows are also in the shape of eight pointed stars. As you can see, the center was built with the 8 pointed Seljuk Star theme. The eight pointed star was the emblem of the Seljuk state, aling with the double headed eagle. The double headed

eagle symbolized power, while the star symbolizes justice. The eight pointed star also symbolizes the eight doors of heaven.

The center, which is built on a 10 thousand square meter land, has a 500 capacity conference hall, a foyer and classrooms. Cultural and art activities, conferences and panels are being organized at the center which has Antalya’s biggest stage with 256 square meters. The Er-dem Beyazıt Cultural Center, which acts as the cultural and art center of Kepez, also serves as an education

Erdem Beyazıt Kültür Merkezi, Selçuklu mimarisini yansıtan

özgün yapısıyla dikkat çekiyor.

Erdem Beyazıt Cultural Center

attracts attention with its unique Seljuk style

architecture.

65ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 68: Antalya Dergisi 16. Sayı

“Antalya kent kültürü Kepez ile gelişiyor”

“Antalya’s urban culture is improving with Kepez”

“Antalya, dünyanın sayılı müstesna bir tarih ve kültür şehridir. İnsanoğluna belki de ilk ninniyi Antalya söyle-miştir. Günümüzden 500 bin yıl önce Karain Mağarası ve civarında hayat izlerinin bulunduğu, üzerinde pek çok uygarlığın yaşadığı güzel Antalya’nın bir parçası olarak Kepez; bu kültürel

harmanın içinde yerini almıştır.

Bıçakla kesilmişçesine, Akdeniz’den 40 metre yükselerek eski Antalya yerleşimini meydana getiren traverten doğal düzlük; bir kat daha yükselerek Döşe-mealtı Ovası’nı oluştururken, Kepez her iki noktaya hakim konumuyla, şehrin kuzeyini boydan boya sarmalamak-tadır.

Kepez Belediyesi olarak, ilçenin imarlı geniş caddele-ri, yolları, kaldırımları, yeşil dokusu, parkları, spor tesis-leri, çocuk oyun alanları ve modern yapılarının yanında; kültür ve sanat alanında da kendini ortaya koyabilmesi için yoğun bir çaba içeri-sindeyiz. Bunun için önce mekânlar oluşturmak, sonra da bu mekânlarda sanatsal ve kültürel etkinlikleri hayata geçirmek gerektiği bilinciyle planladığımız mekânları arka arkaya inşa ederek hiz-mete açtık. Bu mekânlarda

düzenlediğimiz, sanatsal ve kültürel etkinliklerimize halkımızın her geçen gün ilgisinin ve katılımının arta-rak devam etmesi, attığımız adımların doğruluğunun en büyük göstergesi…

Sakarya Bulvarı üzerinde bulunan Erdem Beyazıt Kültür Merkezi, bu plan-lama içinde yaptığımız en kıymetli yatırımlarımızdan bir tanesi. Selçuklu Yıldızı tarzında estetik dış cephe görüntülü Erdem Bayazıt Kültür Merkezi’miz; sergiye elverişli fuayesi, 500 kişiyi aşkın kapasiteli çok amaçlı (konser, konferans ve tiyat-ro) salonu, tam donanımlı sahnesi, çalışma odaları ile binlerce kişiye ev sahipliği yapıyor.

Kültürel ve sanatsal etkin-liklerimizi, Erdem Bayazıt Kültür Merkezi(EBKM)’nin yanı sıra, Ahmet Hamdi Tanpınar Kütür Merkezi, Osman Gazi Semt Konağı, Orhan Gazi Semt Konağı,

Bilgi Evi ve 5 ayrı bölgede bulunan AKMEK merkezle-rimiz ile Kepez Kent Ormanı Kanuni Otağı olmak üzere ilçenin dört bir yanında düzenliyoruz. Bu mekânların hepsi, Kepezli ve Antalyalı sanatseverlere daha kaliteli etkinlikler sunmaya yönelik çalışmalarımızın ürünleri. Yaptığımız binalar, sadece iç hacim ve kapasitesi ile değil, aynı zamanda özgün Selçuklu-Osmanlı mimarisi ve eski konak kültürümüze uygun tarzda dış cephe özelliklerine sahip. Gerçek-leştirdiğimiz bu örneklerin, bölgemizde konak ve ev mimarimizin eski özgün çizgisine oturmasına model teşkil ederek, yeni yapılan inşaat ve konutlarda kullanıl-ması en büyük dileğimizdir. Bu taktirde yeni gelişmekte olan Kepez bölgemiz, Antal-ya kent kültürüne de yeni bir kazanım getirmiş olacaktır.

Bu duygularla sizlere kültür ve sanat dolu huzurlu günler diliyor, saygılar sunuyorum.”

“Antalya is a city of history and culture. Probably, the first lullaby was sung in Antalya. Kepez, a part of Antalya, where many civilizations lived throughout history, has taken its place inside this cultural mix. The natural travertine plain, which forms the old set-tlement of Antalya 40 meters above the Mediterranean, forms the Döşemealtı Plain with a second elevation while Kepez engulfs the northern part of the city and overlooks both spots. As the Municipal-ity of Kepez, we are building wide avenues, sidewalks, green areas, parks, sports

facilities, playgrounds and modern buildings in addition to cultural and art centers to realize the full potential of Kepez. In order to do that, we have built necessary struc-tures which were planned to host cultural and art events. We are happy to see that our people are attending these events and coming to these venues.

The Erdem Beyazıt Cultural Center, which is located on Sakarya Boulevard, is one of our most precious invest-ments. The center, which was built with the Seljuk star style,

hosts thousands of people with its large foyer also avail-able for exhibitions, multifunc-tional 500 people capacity hall, fully equipped stage and offices.

We are organizing our cultural activities at the Ahmet Hamdi Tanpınar cultural Center, Os-man Gazi District Mansion, Orhan Gazi District Mansion, Bilgi Evi, AKMEK centers that are located in 5 different regions and the Kanuni Tent inside the Kepez City Forest in addition to the Erdem Bayazıt Cultural Center. All these venues are the fruits of our

labor to present art lovers with high quality events. All the buildings we have construct-ed attract attention not only with their capacity and interior volumes but with their Seljuk-Ottoman style architecture and exteriors built with our traditional mansion culture. We hope that this architec-tural style will be used in all the new structures that will be built. If this happens, Kepez will have contributed to the urban culture of Antalya.

With this sentiment, I wish you days filled with peace and art. With my warmest regards...”

Hakan TütüncüKepez Belediye BaşkanıKepez Chief Magistrate

66 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 69: Antalya Dergisi 16. Sayı

na, günlerine de ev sahipliği yaparak sosyal yaşamın farklı bir yönüyle ön plana çıktı. Alışveriş merkezleri, fuayesinde açılan sergiler ile kültür ve sanatın da merkezi olma yönünde ilerliyor.

Kültür ve sanatın kalbi burada atıyor Kepez’in Antalya’da yeni cazibe merkezi olma yo-lunda en önemli kilometre taşlarından biri de Erdem Beyazıt Kültür Merkezi. Kepez Belediyesi tarafından Yeni Mahalle’de, Sakarya Bulvarı üzerine yapılan merkez, ilçede kültür ve sa-natının kalbinin attığı nokta olmanın yanı sıra Selçuklu mimarisini yansıtan özgün yapısıyla da dikkat çekiyor. Binaya giriş 8 köşeli bir yıl-dızın içerisinden yapılırken, pencereler de 8 köşeli yıldız şeklindedir. Erdem Beyazıt Kültür Merkezi, anlaşıldığı gibi 8 köşeli Selçuklu Yıldızı temasıyla yapılmıştır. Bunun

nedeni ise Antalya’nın Türk-leştikten sonra Selçuklu’nun önemli bir merkezi olmasıdır. 8 köşeli yıldız Selçuklu’nun çift başlı kartal ile birlikte kullandığı devlet armasıdır. Çift başlı kartal gücü, kudre-ti, 8 köşeli yıldız ise adaleti temsil eder. 8 köşeli yıldız aynı zamanda cennetin 8 kapısını simgeler. Toplam 10 bin metrekare alan üzerine kurulan Erdem Beyazıt Kültür Merkezi, 500 kişilik bir salona, fuaye-ye ve sınıflara sahip. 256 metrekare ile Antalya’nın en büyük sahnesine de sahip olan Erdem Beyazıt Kültür Merkezi’nde, kültür sanat ekinliklerinin yanı sıra konferanslar ve paneller de düzenleniyor. Kepez’in kültür sanat yaşamının merkezi olan Erdem Beyazıt Kültür Merkezi, aynı zamanda belediye tarafından açılan kurslarla ilçe halkının eğitil-diği ve sosyalleştiği önemli bir noktadır.

center during workshops opened by the municipality.

Düden Waterfall: The therapy center of Antalya Düden Waterfall is like an oasis hidden inside the hustle and bustle of the town of Kepez. The waterfall is an ideal place for some coolness for the locals and those just visiting, dur-ing hot summer days. It is located 10 kilometers to the northeast of the town center. The main source of the waterfall is Kırkgöz Lake in Döşemealtı and its source is the Kepez Hydroelectric Plant. Waters that pass through the plant flow from a 20 meter height. These waters give life to many liv-ing creatures.

The waterfall is also a therapy center with its greenery, birds and the sounds of water. It is also one of the most beautiful

picnic and excursion sites in town. People, who flock to the waterfall during the weekends early in the morn-ing, get to spend an enjoy-able day in nature. Düden waterfall is also known as İskender waterfall. It is believed that Alexander the Great passed through the region before conquering Pamphylia and watered his horses here. There is anoth-er waterfall in Lara, Antalya with the same name.

The colorful flowers of Kepez When summer ends and it is time for autumn, activ-ity begins at the green-houses in Kepez, Altınova. Flower seedlings unite with soil after careful works. And these seedlings are grown with the same care a mother’s unleashes on her child. When November comes, these seedlings have already turned into

67ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 70: Antalya Dergisi 16. Sayı

Kepez’in yeni yaşam merkezi olma iddiasıyla başlayan Kepezpark projesinde sona yaklaşılırken heyecan daha da artıyor. Varsak’ta eski stadyumun bulunduğu 46 dönümlük alanda uygulama-ya konulan proje hızla ta-mamlanıyor. Haziran ayında hizmete girmesi planlanan Kepezpark; spor, dinlenme, eğlence ve piknik alanlarını içeriyor. Proje çerçevesinde 46 dönümlük alanda 10 kul-varlı 25X50 metre boyutların-da bir olimpik kapalı yüzme havuzu ile 16X16 metre boyutlarında, güneşlenme te-

rasları da bulunan açık yüz-me havuzu yer alıyor. Masal kahramanları temalı 5 bin metrekarelik Masal Park’ın da yer alacağı proje, 4 adet sinema salonu, dinlenme ve piknik alanları ile Kepez’in yeni yaşam alanı, Antalya’nın ise yeni cazibe merkezi olma yolunda oldukça iddialı. Antalyalıların sporla iç içe olmasını amaçlayan proje kapsamında TFF’nin kriterle-rine uygun 704 kişi kapasi-teli tribüne sahip 2 adet halı saha ile TBF standartlarına uygun 3 adet basketbol sahası da yapılıyor.

Yaşam merkezi: Kepezpark A life center: Kepezpark

Excitement increases as the Kepezpark Project, which aims to be the new life center of Kepez, draws to a close. The project, which is being applied on a 46-acre land where the old stadium was located in Varsak, is almost complete. Kepezpark, which is scheduled to open in June, includes sports, entertainment and recreational areas. There is also an Olympic sized indoor pool and a 16X16 meter outdoor

pool with sunbathing decks. The project, which also includes a 5000 square meter theme park called Story Park, will be the new attraction point of Kepez with its four movie thea-tres and picnic areas. 2 miniature soccer fields with bleachers that can accommodate 704 people and 3 basketball courts are also being built within the project that aims for more locals to engage in sports activities.

68 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 71: Antalya Dergisi 16. Sayı

Antalya’nın terapi merkezi Düden ŞelalesiKepez ilçesinin içerisine, kentin kalabalığı arasına gizlenmiş bir vaha gibidir Düden Şelalesi. Antalya-lının ve yolu Antalya’ya düşenlerin sıcak yaz günlerinde nefes alabileceği noktalardan biri olan Düden Şelalesi, kent merkezinin 10 kilometre kuzeydoğusunda bulunur. Düden Şelalesi’nin ana kaynağı Döşemealtı’nda bulunan Kırkgöz Göleti, kay-nağı ise Kepez Hidroelektrik Santrali’dir. Elektrik santra-linden geçen sular şelalede 20 metre yükseklikten dökü-lür. Yıl boyu çağlayan sular, şelalede çok sayıda canlıya hayat verir.

Düden Şelalesi, yemyeşil bir ortamda kuş cıvıltılarının şenlendirdiği suyun gürülde-yen sesi ile aynı zamanda bir terapi merkezidir. Bunun yanı sıra kentin en güzel piknik ve mesire alanların-dandır. Özellikle hafta son-ları, sabah erken saatlerden itibaren Düden Şelalesi’ne gelen ziyaretçiler, gün boyu bu tabiat harikasının keyfini

çıkarır. Düden Şelalesi, İskender Şelalesi olarak da adlandırılır. İskender’in Pamphylia’yı fethi öncesi bölgeden geçtiği ve atlarını şelalenin suyuyla sulattığı söylenmektedir. Antalya Lara’da da aynı isimle, kay-nağını Düden Çayı’nın ikiye ayrılan kolundan alan ve falezlerden denize dökülen bir şelale vardır.

Kepez’in rengarenk çiçekleri Sıcak yaz günleri sona erip de sonbahar kendini iyiden iyiye hissettirdiğinde, Kepez Altınova’daki seralarda bir hareketlilik başlar. Çiçek fideleri günlerce süren titiz çalışmalar sonrasında top-rakla buluşur. Ve bu fideler, çocuğunu üzerine titreyerek büyüten bir annenin titizli-ğinde yetiştirilir. Takvimler ekim sonu, kasım ayının ilk günlerini gösterdiğinde fideler çoktan büyümüş ve rengarenk çiçeklere dönüş-müştür. Antalya’da üretilen kesme çiçeğin yüzde 75’i Kepez’de yetiştirilir. İlçe tek başına Türkiye’nin kesme çiçek üretiminin ise yüzde

25’ini karşılar. Sonbaharda başlayıp, yazın ilk günlerine kadar süren sezon içerisinde yaklaşık 4 bin dekar alanda, 400 milyon dal kesme çiçek yetiştirilir. Rengarenk kesme çiçekler Türkiye’nin dört bir tarafına gönderilmesinin yanı sıra Avrupa ve Asya’nın bir çok ülkesine de ihraç edilir. Kepez’de yetiştirilen kesme çiçekler İngiltere, Rusya, Uk-rayna, Romanya, Hollanda, Almanya başta olmak üzere Balkan ve Doğu Avrupa ülkelerinde de alıcı bulur. Karanfil, gerbera, gypsop-hilla, solidago, gül, frezya, krizantem, anemon, gladiol, lilium, lisiantus ve ronan-kulus Kepez’de yetiştirilen çiçeklerdendir. Son dönemde başlayan lale yetiştiriciliği de, kesme çiçek üretiminde şimdiden önemli pay almıştır. Kesme çiçek üretiminden yılda 50 milyon lira kazanç elde eden ilçede, yaklaşık 25 bin kişi sektörden geçimini sağlar. Özellikle sevgililer günü, kadınlar günü, anneler günü, babalar günü ve yeni yılda Kepez’den ihraç edilen çiçekler sevginin göstergesi olarak yakınlara sunulur.

full blown colorful flow-ers. 75% of the cut flowers produced in Antalya are grown in Kepez. The town undertakes 25% of the entire cut flower production in Turkey. 400 million branch cut flowers are produced on a 4000 decares of land in one season. These color-ful flowers are sent all over Turkey and also exported many countries in Europe and Asia. Those flowers are also sold to Britain, Russia, Ukraine, Romania, Nether-lands and Germany. Carna-tion, gerbera, gypsophilla, solidago, rose, freesia, mum, anemone, gladiola, lilies, lisiantus and ranuncu-lus are some of the flowers grown in Kepez. Lately, tu-lips have been added to the roster. In the town where cut flower production brings in 50 million liras a year, 25 thousand people make their living from this sector. Flow-ers grown in Kepez are sent to loved ones during special days like Valentine’s Day, Mother’s Day and New Year.

In the town but far from it When you leave the hustle and bustle of the town be-hind and reach the second terrace of the city by follow-ing the winding road from Kepez detour, a road lies to the right, inside pine trees. When you turn to that road and go another 500 meters, the city forest filled with high pine trees greets it visitors. The city forest is frequented by those who want to spend time in nature and stock up on oxygen. The pathway inside the forest is ideal for walkers and joggers. The Ottoman Fountain inside the forest, built by the Mu-nicipality of Kepez, amazes everyone with its architec-ture and grandeur. As you head further south, you will

69ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 72: Antalya Dergisi 16. Sayı

Kentin içinde kentten uzak Şehrin kalabalığını geride bırakıp, Kepez varyantından çıkan dolambaçlı yol takip edilerek şehrin ikinci tera-sına ulaşılınca, sağa doğru çam ağaçlarının arasında bir yol uzanıyor. O yola sapılıp 500 metre ilerlendiğinde ise, gökyüzünü görünmez kılan upuzun çam ağaçla-rıyla kent ormanı karşılıyor misafirlerini. Kent ormanı, hafta sonu doğa ile baş başa vakit geçirmek, kentin içinde ama kentten uzak bir noktada oksijen depolamak isteyenlerin uğrak yeri. Çam ağaçlarının arasında uzanıp giden patika ise yürüyüş yapıp, koşmak isteyenler için Antalya’nın ideal nok-talarından. Kent ormanında ilerledikçe karşılaşılan ve Kepez Belediyesi tarafından

yaptırılan Osmanlı Çeşmesi, mimarisi ile ziyaretçilerini büyülerken, görkemi ile de görenleri etkiliyor. Çam ağaçlarının arasından güne-ye doğru ilerlendiğinde, bu kez seyir terası ile öne çıkı-yor kent ormanı. Akdeniz’in dalgalarıyla dövdüğü falez-lerden sonra, kentin terası olan ikinci falezler, göz alabildiğince Antalya man-zarası sunuyor. Seyir te-rasının üzerinde ise yapay şelalenin suları çağlıyor. Çocuklar için oyun alanla-rının, adrenalin tutkunları için macera parkurunun, manzara meraklıları için ise seyir kulelerinin yer aldığı

kent ormanında Kanuni Otağı da yer alıyor. Kanuni Sultan Süleyman’ın ota-ğından esinlenerek yapılan çadır, Kepez Belediyesi’nin düzenlediği önemli kültürel etkinliklere, tanınmış isim-lerin katıldığı söyleşilere ev sahipliği yapıyor. Kent ormanının alt tarafında ise meşe kapısı yer alıyor. İçerisinde anfi tiyatronun da bulunduğu meşe kapısı Kepez’in piknik ve mesire alanları arasında yer alıyor. Dileyenin piknik yapabile-ceği meşe kapısı, dileyenin de spor yapabileceği bir nokta.

see an observation deck. These secondary rocky cliffs offer an amazing panorama of Antalya. Waters of the artificial waterfall cascade over the deck. There is a Ka-nuni Tent in the forest which includes playgrounds, an ad-venture course for adrenalin junkies and observation towers for those who want to see the view. The tent, which was modeled after the tent of Suleiman the Mag-nificent, is home to cultural activities organized by the municipality. The oak door is located in the underside of the forest. The door, which includes an amphitheatre, is one of the picnic areas of Kepez. Some people enjoy their picnic while other train in this excursion site.

Kent ormanı, hafta sonu doğa ile baş başa bir gün geçirmek, kentin içinde ama kentten uzak

bir noktada oksijen depolamak isteyenlerin uğrak yeri.

The city forest is where the town’s people gather during the weekends for some

fresh air.

70 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 73: Antalya Dergisi 16. Sayı

71ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 74: Antalya Dergisi 16. Sayı

Taş döşeli yollara

adananÖmrünün otuz yılını, Antalya’nın dört bir yanındaki taş döşeli antik yolları

bulmaya adayan Giray Ercenk, Gazipaşa’dan Kaş’a, Finike’den Elmalı’ya

kadar, bin kilometreden fazla, 10’un üzerinde ana yol tespit etmiş.

Pamfilya’dan Likya’ya ve Pisidya’ya kadar uzanan

taşla örülü yollar; akarsular üzerine kurulu mühendislik harikası köprüler; dönemin üstün mimari anlayışının yansıması antik kentlerin yanı başında süren göçebe yaşam… Giray Ercenk’inki de o göçebe yaşamın izlerini taşıyan coğrafyaya adanmış bir ömür. Ortaokul öğrencisi iken sınava yetişme telaşıyla Kemer’den Antalya’ya yürür-ken karşılaşmış taş döşeli yollarla. Kıvrıla kıvrıla giden yollar, Ercenk’i o kadar çok etkilemiş ki hiç aklından çık-mamış. Eğitimini tamamla-yıp iş hayatına atılınca, tarihi yollar üzerine araştırmalara başlamış. Tarihi yolların izini sürerek Antalya’nın dağını taşını dolaşmış. Gördükleri hakkında makaleler yazmış. Bu araştırmaların meyvesi olarak ‘Dünden Bugüne Döşemealtı’ kitabını kaleme almış. Antalya Kültür Turizm Dergisi olarak ömrünün 30 yılını taş döşeli yollara ada-yan Giray Ercenk ile keyifli

S tone braided roads from Pamphylia to Lycia and

to Pisidia, bridges on rivers and migratory lives that continue right beside antique cities that reflect the period’s superior architecture… Giray Ercenk’s life is a one dedi-cated to this geography that carried the traces of this migratory life. The first time he saw these stone covered roads, he was trying to get to a test in Antalya from Ke-mer while in middle school. He was so impressed with these winding roads he never forgot them. Upon finishing his education and started working, he began research-ing these historical roads. He toured all over Antalya while tracing these antique roads. He wrote articles about his research and published a book called Döşemealtı: From past to present’. As the Antalya Culture and Tour-ism Magazine, we spoke to Giray Ercenk who dedicated 30 years of his life to stone covered roads. We learned

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

30yıl30 years dedicated to stone covered roads

Giray Ercenk, who has dedicated 30 years of his life to finding the stone

covered antique roads in Antalya, has discovered more than 10 main roads

over 1000 kilometers from Gazipaşa to Ka, from Finike to Elmalı.

Giray Ercenk

72 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 75: Antalya Dergisi 16. Sayı

bir söyleşi gerçekleştirdik. Antalya’daki antik yol siste-minin sadece Likya ve San Paul yolu ile sınırlı olmadı-ğını öğrendik. Biz dinledikçe çok keyif aldık; umarız sizler de okurken keyif alırsınız.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?Ercenk: Memur bir aile-nin beş çocuğunun en büyüğüyüm. 50 yılı aşkın süredir Antalya’da yaşıyo-rum. Eskişehir’de yüksek öğrenimimi tamamladıktan sonra Portekiz’de banka-cılık stajı yaptım. Ardından Türkiye’ye döndüm ve askerlik görevimi de ta-mamlayıp bugünkü Akdeniz Üniversitesi’nin çekirdeğini oluşturan Antalya Meslek Yüksek Okulu’nda turizm ve turizm işletmeciliği alanında ders vermeye başladım. Bu dersler daha sonra kültür ağırlıklı derslere döndü. 1978-2008 arası üniversite-de ders verdim. O günden bu güne Antalya’yı yaşama-ya devam ediyorum.

Mitoloji ve Anadolu uy-garlıkları alanında dersler verdiniz. Antalya’nın dört bir yanını dolaştınız, ince-lemeler yaptınız. Sizi en çok etkileyen ne oldu?Ercenk: 1961 yılı idi, ortaokul öğrencisiydim. Bir sınava girmek için Finike’den Antalya’ya yola çıktım. Kemer’e kadar araçla geldim. Şimdiki tüneller, çift şeritli tek yön yollar o tarihte yoktu. Sınava yetişmek için Kemer’den Antalya’ya yürümek zorunda kaldık. O yolculuk sırasında en çok dikkatimi çeken, yol açma çalışmaları sırasında gördüğüm taş döşeli tarihi yollar oldu. Taş döşeli yollar zikzaklar çizerek ilerliyor, bazı noktalarda açılan yolu kesiyordu. Bu yollar çok ama çok ilgimi çekti, beni çok et-kiledi. Hatta o taş döşeli eski yollar bende fikri sabit oldu. İş hayatına atılıp, ekonomik özgürlüğümü elde edince Antalya’nın tarihi yollarını araştırmaya başladım. Tam 30 yılımı buna adadım.

that the antique road system Antalya wasn’t just limited to Lycia and Saint Paul road. I hope you will enjoy this inter-view as much as we did.

Can you tell us about yourself?Ercenk: I am the oldest of a middle class family of five children. I have been living in Antalya for over 50 years. After finishing college in Eskişehir, I did my intern-ship in Portugal on banking. After returning to Turkey and finishing my military service, I started teaching at the Antalya Vocational College for tourism and tourism management. I taught at the university between 1978 and 2008. I have been living in Antalya ever since.

You taught course on mythology and Anatolian civilizations. You visited the entire city and did researches. What im-pressed you most?Ercenk: It was the year

1961 and I was in middle school. I set out from Finike to go to a test in Antalya. I made it to Kemer with a car. Back in the day, there weren’t tunnels and double roads. I had to walk from Kemer to Antalya to make it to the test. During my trip, what attracted me most were the stone covered roads. These stone covered roads continued with zigzags and sometimes cut the road in certain places. This attracted me a lot; they impressed me. They even became an obses-sion. When I started working and gained financial inde-pendence I started research-ing Antalya’s historical roads. I dedicated 30 years to this.

So what did you do during these 30 years? Which roads did you discover?Ercenk: I discovered more than 10 main roads over 1000 kilometers from Gazipaşa to Ka, from Finike to Elmalı. These stone cov-

Döşeme Yolu

73ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 76: Antalya Dergisi 16. Sayı

Peki, neler yaptınız bu 30 yılda, hangi yolları tespit ettiniz?Ercenk: Antalya’nın dört bir yanında, Gazipaşa’dan Kaş’a, Finike’den Elmalı’ya kadar, bin kilometreden fazla, 10’un üzerinde ana yol tespit ettim. Taş döşeli olan bu antik yollar Antalya’da hayatın canlılığını gösteriyor. İnsanlar rahatça gidip gelsinler diye özenle taş döşenen bu yollar 2 bin sene-dir korunabildiği ölçüde var-lıklarını sürdürüyor. Bu yollar bulunduğu alana adlarını da vermişler. Adını taş döşeli yolun altından alan Döşeme-altı bunun en iyi örneği.

Antalya’da 10’un üzerinde tarihi ana yol olduğunu söylediniz. Hepsini gördü-nüz mü?Ercenk: Evet. Bütün yolları gördüm. Görmediğim yolu yazmadım. Bu yollarla ilgili kaleme aldığım 20 sayfalık makalem Türk Tarih

Kurumu’nun yayın organın-da yayınlandı.

Günümüzde en popüler yol Likya Yolu. Bunun dışında başka hangi yollar var?Ercenk: Döşemealtı’ndan Korkuteli’ne giden Yenicebo-ğazı yolu bunlardan biridir. Termessos Kavşağı’nı ge-çince kale duvarları ve yapı kalıntıları görülür. İleride boğaza girerken dikkatlice bakıldığında o yol görünür. Oradan derenin içerisine gi-rer ve ilerler. Döşemeboğazı, Aziz Paulos, Kesik Beli, Mur-tiçi, Alara Ali Köprüsü, Alara Kemerköprü, Kuş Yuvası, Karaman Beli, Samas Beli, İlengüme, Finike-Elmalı, Ra-diapolis yolları, Antalya’nın diğer tarihi ana yollarıdır.

Bu yolların Antalya’nın çevresindeki kentlerle bağı var mıydı?Ercenk: Elbette vardı.

ered antique roads show the vividness of life in Antalya. These roads, which were covered with stone so that people could make easy journeys, have been partly preserved for the past 2000 years. Stone covered roads, in addition to witnessing life in Antalya, also named the region they passed through and Döşemealtı is the best example of this.

You said that you spotted 10 historical main roads in Antalya. Have you seen all of them? Ercenk: Yes, I have seen all. I didn’t write about a road I didn’t see. My 20 page ar-ticle about these roads was published in magazine of the Turkish Historical Institution.

Today, the most popular road is the Lycia Road. Are these any others?Ercenk: Yeniceboğazı road

that runs from Döşemealtı to Korkuteli is one. You can see the castle walls and remains of structures after you pass the Termessos intersection. If you look closely while heading to the strait you can see the road. It enters the stream from there and con-tinues. Döşemeboğazı, Aziz Paulos, Kesik Beli, Murtiçi, Alara Ali Bridge, Alara Kemerköprü, Kuş Yuvası, and Karaman Beli are the other main antique roads of Antalya.

Were these roads con-nected to neighboring cities?Ercenk: Of course they were connected. For ex-ample, the Samas Beli road between Ürkütlü-Aziziye leads to Karamanlı and goes to Ephesus. The Karaman Beli road on the other hand goes to Elmalı while pass-ing through Baltası Gedik.

Taş döşeli yollar Antalya’daki yaşama tanıklık ettiği gibi bulunduğu alanı

isimlendirmiş de. Döşemealtı bunun en iyi örneği.

Stone covered roads, in addition to witnessing life in Antalya, also

named the region they passed through and Döşemealtı is the best

example of this.

Ariassos

74 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 77: Antalya Dergisi 16. Sayı

Örneğin Ürkütlü-Aziziye arasındaki Samas Beli yolu Karamanlı’ya çı-kar, oradan Efes’e gider. Karaman Beli yolu ise, Baltası Gedik üzerinden Elmalı’ya çıkar. Elmalı’nın Bayındır köyü üzerinden geçen bu yol da İzmir’e gider. Finike-Elmalı yolu da Avlan Gölü’nden geçer. Likya’nın en önemli üretim merkezidir Elmalı. Bu yollar kentler arasındaki ticaretin canlılığını ve siya-seti gösteriyor. Bu canlılık beraberinde gelişmeyi de sağlıyor. Yine Radiapolis yolunda Kumluca’nın Salur ile Finike’nin İncirağacı Köyü arasında 300 metre uzunluğunda bir Roma köprüsü vardır. Alakır Çayı üzerindeki bu köprünün yarısı yıkıktır. Geriye kalan yani ayakta kalan kısmı 300 metredir. Söylediğim gibi bu yollar yaşamı ve yaşamın arkasındaki can-

lılığı gösterir. Yük olmayan yerde yola ne gerek var ki?

Anlattıklarınızdan yolların medeniyetin gelişmesine sağladığı katkı daha net bir biçimde ortaya çıkıyor.Ercenk: Evet. Üretilen ürün-leri taşımak için yola ihtiyaç duyuluyor. Yol üzerinde ise akarsu sorunuyla karşıla-şılınca bu engel mühen-disliği ve inşaat tekniklerini geliştiriyor. Üretim olmasa, yol yapılmayacak; yol üze-rinde akarsu olmasa inşaat teknikleri gelişmeyecek. Bu zincirleme şekilde birbirini etkileyen bir süreç.

Salur-İncirağacı köyleri arasındaki köprü dışında mühendislik harikası tarihi köprülere verebileceğiniz başka örnek var mı?Ercenk: Aspendos Tiyatrosu’nun aşağısın-da bulunan Aspendos Köprüsü’nü de buna örnek

This road, which passes from Bayındır village, goes to Izmir. The Finike-Elmalı road passes from Avlan Lake. Elmalı is the most important production center of ancient Lycia. These roads demon-strate the vividness of trade and political activity between cities. This activity in return brings development. Again, there is a 300 meter long bridge between Salur village in Kumluca and İncirağacı village in Finike on the Radiapolis road. Half of this bridge on Alakır Stream has been demolished. The rest is 300 meters long. As I said before, these roads show the life and the vividness be-hind this life. You don’t build a road if you don’t have anything to carry.

When you put it like that, we can more clearly un-

derstand the importance of these roads in the im-provement of civilizations Ercenk: Yes, you need roads to transport products. If you encounter a stream along the way you need to build a bridge so that leads to advancement in engineer-ing. If there is no production you don’t need the road and engineering won’t advance. This is a process which af-fects all the elements of the cycle.

Are there any more bridges besides the one between the villages of Salur and İncirağacı that you can call a wonder of engineering?Ercenk: We can say the same about the Aspendos Bridge below Aspendos Theatre. This bridge, which is from the Roman period,

Kırkgöz Han

Döşemealtı

75ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 78: Antalya Dergisi 16. Sayı

olarak verebiliriz. Roma döneminden kalma olan bu köprüde başka bir köprü-nün ayağı vardır. Köprünün 1 metre kuzeyinde kalan bu ayak diğer köprünün 2 metre üzerindedir. Gemilerin direk kırmadan geçmesi için yüksektedir. Az ilerisin-de, tiyatronun aşağısında gemi bağlama yerleri vardır. Bakıldığı zaman devasa bir köprü ortaya çıkıyor. Siyaset ve üretim bunu gerektirdiği için bu devasa köprü yapıl-mıştır.

Bütün bu yolların içinde sizi en çok etkileyen han-gisiydi?Ercenk: Coğrafya ile insanın özdeşleşmesi, insanın yaşadığı coğrafyaya el koyması beni çok etkiledi. İnsanoğlu, bu coğrafyaya el koyuyor ama sahiplenmesi için inanç temelinde mane-vi bağ kurması da lazım.

Bunun için büyük kayaları, akarsuları, dağları kutsal sayıyor. Düldül Uçtu Kayası mesela. Yöre halkı o bölgede Hazreti Ali’nin savaştığı ve o savaştan zaferle çıktığına inanıyor. Aslında böyle bir şey olmamasına rağmen, yöre halkı bu olayı kendi hayallerinde yaşatıyor ve o kayayı kendisi için kutsal sayıyor. Bu duruma bir diğer örnek de Antalya çevresinde-ki pek çok dağın adının Eren Dağı olmasıdır. Antalya coğ-rafyasına baktığımızda temel karakter yaylacılıktır. Yaz aylarında dağlarda ot olduğu için dağa çıkan yaylacılar dağ ile aralarında manevi bir bağ kurar.

Biraz da kitabınız-dan, ‘Dünden Bugüne Döşemealtı’ndan bahse-delim.Ercenk: Çok garipsemiştim. Yanı başında 2 bin yıllık

has a leg from another bridge. This leg, which is located 1 meter north of the bridge, is two meters higher than the other leg. It is higher so that the ships can pass under it without having to lower their masts. There are places to tie the ships a little ahead. When you look at the entire thing, you will see a giant bridge. A bridge this big was constructed because of political and financial reasons.

Which road impressed you the most? Ercenk: I was mostly impressed by the identifica-tion between geography and people while researching stone covered antique roads. People take control of this geography but in order for to identify with the land, they need spiritual connection. That is why they regard large

rocks, creeks and mountains sacred. Düldül Uçtu rock for example...The people in the region believe that the prophet Ali fought there and was victorious. Even though nothing like that happened they keep the legend alive and think that the rock is sacred. Another example for this kind of situation is that most of the mountains around Antalya are called Eren (saint) Mountain. If we look at the general geography of Antalya, the basic charac-ter is plateau life. Because there are plants and herbs in mountains during the sum-mer, plateau people go up to the mountains in the summer establish a spiritual connec-tion with the mountain.

Let us talk about your book, ‘Döşemealtı: From past to present’Ercenk: I always found it

76 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 79: Antalya Dergisi 16. Sayı

mimarisi, konutları, limanı, sanayisi olan bir kent varken insan neden göçebe yaşar; ev yerine neden çadırda yaşamını sürdürür. Ve dö-şeme yolunu da hep merak ettim. 1985 yılında gördüm ilk defa. Hayat doluydu ama eski canlılığı kalmamıştı. Bu yolun beslediği coğrafyanın özelliği nedir diye çıktım yola ve çalışmalarımı başlattım. 25 yıl süren çalışmaların sonucunda kitabımı yazdım. 2010 yılında yayımlanan bu kitapta Döşemealtı’nın yollarını, halkını, kültürünü ve suyunu ele aldım. Araştır-malarım sırasında inanılmaz verilere ulaştım.

Bu verileri bizimle de pay-laşır mısınız?Ercenk: Bir tarafta düzgün mimari ile kurulu bir kent, diğer tarafta göçebe yaşa-yan, hayvancılıkla uğraşan başka bir kültür var. Kırsal,

kentlerden doğar. Çünkü kent, kendi yiyeceğini üre-temeyen yaşam yerleridir. Yaptığım inceleme ve araş-tırmalarda Döşemealtı’nı hayvancılığa, göçebeliğe kentin ittiğini gördüm. Çünkü Antalya o zaman dericilikle uğraşıyordu. İbni Battuta’nın da yazdığı gibi Antalya’da deri endüstrisi hayli gelişmişti. Ama 70 sene önce bu tablo değiş-meye başladı. Antalya’da dericilik yok oldu, Döşe-mealtı da yerleşik ha-yata geçmeye başladı. Antalya’nın tüm ihtiyaçlarını Döşemealtı karşılamıştır. Döşemealtı’nın çadırdan çıkması çok yenidir. Döşe-mealtı tarih boyunca hep gözde olmuştur. Bu nedenle bölgede 40 tane ören yeri vardır. Karain Mağarası da Döşemealtı’nda her daim yaşam olduğunun en önemli göstergesidir.

strange that people chose to live a migratory life while they had a city right beside them which had a 2000 year old architecture, houses, port and industry. And I always wondered about the Döşeme road. I saw for the first time in 1985. It was full of life but lacking its past glory. I set out to find out about the char-acteristics of the geography and started researching. I wrote the book based on 25 years of research. I wrote about the roads, people, cul-ture and water of Döşemealtı in the book which was pub-lished in 2010. I came across amazing information during my research.

Can you share this infor-mation with us? Ercenk: On one hand we have a city established organized architecture and on the other hand we have

another culture that lives a migratory life and engages in live stock breeding. Rural is born from cities because a city cannot produce its own food. During my research I found out that the city had pushed Döşemealtı to live stock breeding and a migra-tory life. At that time Antalya was engaged in leather production. As İbni Bat-tuta wrote, leather produc-tion was very advanced in Antalya but this changed 70 years ago. Making leather vanished in Antalya and Döşemealtı began set-tled life. Döşemealtı pro-vided all of Antalya’s needs. Döşemealtı has just aban-doned tents. Döşemealtı has been popular through-out history and that is why it has 40 ruin sites. Karain Cave clearly proves that there was life in Döşemealtı continuously.

Giray Ercenk,

‘Dünden Bugüne

Döşemealtı’ kitabında

Döşemealtı’nın

yollarını, halkını,

kültürünü ve suyunu

anlatıyor

Giray Ercenk talks

about the roads,

people, culture and

water of Döşemealtı

in his book

‘Döşemealtı: From

past to present’

77ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 80: Antalya Dergisi 16. Sayı

Kırkgöz Antalya’nın doğal güzelliklerinden birisi. Araştırmalarınızda bu bölgeye ilişkin tespitleriniz oldu mu?Ercenk: M.Ö. 400’ler-de Kırkgözden, Yukarı Karaman’a kanal ile su taşınırmış. Yaklaşık 13 kilometre olduğu düşünülen bu kanal zamanla kapan-mış. 1930’lu yıllarda Hacı Osman Ağa arazisine su taşımak için kanal açarken, M.Ö. 400’de açılmış kanalı bulmuş. Buradan arazisine su getirmiş. Bölgenin önemi su gelince yeniden artmış. O tarihten önce Kırkgöz birkaç kilometre büyüklüğünde bir gölmüş, şimdi ise suyu azaldı.

Eskiden dağın içerisinde bulunan şimdi ise kuruyan Kestel Gölü’nden Kırkgöz’e balık akarmış. Üstelik balı-

ğın yumurtası değil ta kendi-si. Kestel Gölü’ndeki bir ya-rıktan giren su Kırkgöz’den çıkarmış. İnsanlar çuval çuval balık toplar, eşekle-rine yükleyip, yöre halkına satarmış. Bu olay her zaman değil, armut ağaçları çiçek açtığında olurmuş. Şimdi ne yazık ki bu ilginç doğa olayı gerçekleşmiyor. Kestel Gölü de kurudu.

Kitabınızın ortaya çıkması-na neden olan döşeme yol ne durumda?Ercenk: 9 kilometrelik bu yol Dağbeli kasabasına kadar gidiyor. Pamfilya ile Pisidya’nın bağlantı yolu. Yolun geçiş noktası, sarnıç-ları hala ayakta. İnanılmaz bir manzarası var; özellikle Döşemealtı’na inerken. Antalyalıların ve kentin mi-safirlerinin mutlaka bu yolda yürümesini isterim.

Kırkgöz is one of the sce-nic beauties in Antalya. Did you make any obser-vations about the area during your research? Ercenk: In 400 B.C., water was carried from Kırkgöz to Upper Karaman via a chan-nel. This channel, which is thought to have been 13 kilometers, closed in time. In the 1930’s when Hacı Osman Ağa was opening a canal to carry water to his land, he found this old channel. This is how he gets the water from his land. The importance of the land increased after the arrival of water. Before that, Kırkgöz was just a big large but now its water has lessened.

In the past, fish flowed from Kestel Lake, which has dried up, to Kırkgöz and these were not just fish

eggs, the fish themselves. People would catch the fish by the loads and sold them to the people in the region. But this only happened when pear trees blossomed. Unfortunately this odd natu-ral occurrence doesn’t hap-pen anymore. And Kestel Lake has dried up.

I am curious, what hap-pened to the stone cov-ered road that gave way to your book?Ercenk: This 9 kilometer road goes all the way to the town of Dağbeli. It is the connecting road between Pamphylia and Pisidia. Its passage point and cisterns still stand. It has an amaz-ing view; especially as you head down to Döşemealtı. I would like to see locals and tourists walk on this amaz-ing road.

Giray Ercenk, taş döşeli antik yolları araştırırken coğrafya ile insanın

özdeşleşmesinin kendisini çok etkilediğini söylüyor.

Giray Ercenk says that he was impressed by the identification between

geography and people while researching stone covered antique roads.

Kırkgöz Han

78 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 81: Antalya Dergisi 16. Sayı

79ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 82: Antalya Dergisi 16. Sayı

Antalya’nın doğa harikası

Alakır VadisiDağı bir bıçak gibi ikiye ayıran Alakır Vadisi, Beydağları’nın doruklardan

Akdeniz sahillerine kadar kilometreler boyunca uzanıp gidiyor. Pınarlardan

kaynayan sular ise kısa süre sonra gürüldeyen bir çaya dönüşüp, geçtiği

her noktaya hayat vererek akıyor. Alakır Vadisi, şehrin kalabalığından

sıkılanlara sunduğu alternatiflerle doğa ile baş başa bir tatil vaad ediyor.

80 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 83: Antalya Dergisi 16. Sayı

Alakır Valley, which cuts the mountain into two like a knife, stretches from

the peaks of Beydağları all the way to the shores of the Mediterranean.

Waters that boil from hot springs turn into a gurggling stream and give

life to everything around them. Alakır Valley offers a vacation in nature for

those who are tired of the hustle and bustle of the city.

W e head out to Alakır Valley as the sun

comes out after rain that has countinued for weeks. The val-ley, which stretches 80 kilometers inside Finike Bay, was in our dreams with its geographical structure, antique settle-ments, stream, forests and colorful wild flow-ers. We quickly leave the town center and pass Çakırlar marketplace. Before Çandır Valley we first reach Çitdibi, then Yarbaşçandır after a steep incline. We con-tinue our journey after making a stop at one of the cafes here. As we pass by Muarbaşı region, where water is abun-dant, we think about the flowing waters of Alakır Stream. When we reach İncebel region, the road divides intro three and

Antalya’nın doğa harikasıThe wonder of

nature of Antalya: Alakır Valley

Haftalardır aralıklarla devam eden yağ-

murun yerini güneşli bir Antalya sabahına bı-rakmasını fırsat bilerek, Alakır Vadisi’ne gitmek için yola çıkıyoruz. Finike Körfezi’nden yaklaşık 80 kilomete kadar iç kesim-lere sokulan Alakır Vadisi, kıyıdan sıradağlarla ayrı-lan yapısı, antik yerleşim merkezleri, vadinin orta-sından akan çayı, orman-ları ve rengarenk kırçi-çekleri ile uzun zamandır hayallerimizi süslüyordu. Kent merkezinden kısa sürede uzaklaşıp Çakırlar pazar yerini geride bırakı-yoruz. Çandır Vadisi’nden önce Çitdibi’ne, sonra da zorlu bir yokuşu çıkarak Yarbaşçandır’a varıyoruz. Buradaki kahvede kısa bir çay molası verdik-ten sonra yeniden yola koyuluyoruz. Yol üzerin-de kaynak suyunun bol

olduğu Muarbaşı mevkiini geçerken, Alakır Çayı’nın gürüldeyerek akışı geliyor aklımıza. İncebel mevki-ine geldiğimizde yol üçe ayrılıyor ve biz Alakır Vadisi’ne ulaşacağımız Büyükalan Köyü yolunu takip etmeye başlıyoruz. Bir müddet sonra Alakır Çayı sularının toplandı-ğı Karaağaç Mevkii’ne, dolayısıyla vadinin baş tarafına da ulaşmış oluyo-ruz. Burada gördüğümüz manzara, yolun ilerisinde karşılaşacağımız manza-ranın habercisi ateda. Bir müddet daha yol aldıktan sonra Alakır Vadisi’nde buluyoruz kendimizi.

Yaban hayatıoldukça zenginVadinin her iki yakası-na serpilmiş köyler ve antik yerleşim noktaları ilk çağlardan beri Alakır Vadisi’nin insanoğluna

81ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 84: Antalya Dergisi 16. Sayı

ev sahipliği yaptığının göstergesi. Kızılçam, sedir, göknar, ardıç meşe ağaçlarının oluşturdu-ğu orman, zengin bitki örtüsüyle doyumsuz bir manzaraya sahip. Kıyı Beydağları ile Merkez Beydağları arasında uzanan vadinin yaban ha-yatı açısından da oldukça zengin bir yapıya sahip olduğunu biliyoruz. Ancak tüm meraklı bakışlarımıza rağmen alageyik, yaban keçisi, tilki ve yaban domuzu gibi hayvanları göremiyoruz. İstesek de yabani hayvanları ilk ba-kışta göremeyeceğimizin farkındayız; yine de şehir yaşamından kilometreler-ce uzakta, doğayla baş başa bir ortamda umutla çevremize bakınıyoruz. Vadi boyunca akıp giden çayın gürüldeyen sesi ve

we follow the Büyükalan village road which will take us to the valley. A while later, we arrive at Karaağaç region, which is the start of the valley. The view here is the harbinger of the amazing panorama we are about to witness. After a short while, we find ourselves at Alakır Valley.

Rich in wild life The villages and antique settlements prove scat-tered on both sides of the valley prove that the valley was inhabited since the first ages. The forest, which consists of Turk-ish red pine, cedar, fir, juniper and oak trees has an amazing view with its rich flora. We know that

the valley, which stretches between Kıyı Beydağları and Merkez Beydağları, is also rich in terms of wild life. But look as we may, we cannot see any deer, wild goat, fox or boars. We know that we will never be able to spot them but we still hope. The sounds of the water from the stream and the rich flora shows us how beautiful the valley is. The valley, which is covered in only green during spring, is also the home of many endemic plants.

The right address for alternative tourism The short trip we have taken to Alakır Valley have shown us that the region is the ideal place for na-ture sports and ecotour-ism in Antalya. The valley

Vadinin her iki yakasına serpilmiş köyler

ve antik yerleşim noktaları, Alakır Vadisi’nin

ilk çağlardan beri insanoğluna ev sahipliği

yaptığının göstergesi.

The villages and antique settlements prove

scattered on both sides of the valley prove

that the valley was inhabited since the first

ages.

82 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 85: Antalya Dergisi 16. Sayı

zengin bitki örtüsü Alakır Vadisi’nin ne derece eşsiz bir yer olduğunu göste-riyor. Baharda sadece yeşilin hakim olduğu vadi, aynı zamanda rengarenk açan endemik bitkilerin de yaşam alanı.

Alternatifturizmin doğru adresi Alakır Vadisi’ne sınırlı bir zaman içerisinde yaptığımız gezi, bize bölgenin doğa sporları ve ekolojik turizm için Antalya’nın en önemli noktalarından birisi olduğu-nu gösteriyor. Vadi ve çay kenarı doğa yürüyüşleri, dağ bisikleti, safari, rafting, kamp ve dağcılık için oldukça elverişli. Bunların yanı sıra endemik bitki keşfi, kuş göz-lemi ve foto safari de Alakır Vadisi’nin ziyaretçilerine sunduğu alternatifler arasın-da yer alıyor. Vadide uzun süreli kamp alanlarının yanı sıra günü birlikçiler için de piknik alanları da bulunuyor. Bu coğrafya, doğal ortamda pek çok alternatifi barındır-dığı gibi kültürel anlamda da sayısız keşfe imkan tanıyor. Alakır Vadisi’nin çevresinde-ki Kuzca, Büyükalan ve De-reköy köylerinde konaklana-rak, yöre insanının gelenek ve görenekleri de tanınabilir. Onların gündelik yaşamları-na şahit olarak kültürlerine tanıklık edilebileceği gibi, lezzetli yöresel yemeklerinin tadına bakarak, farklı damak tadları keşfedilebilir.

Yeniden Alakır Mevsimin kış olması ve güneşin çabuk bat-ması nedeniyle, Alakır Vadisi’ne doyamadan, bölgenin güzellikleri-ne ucundan kıyısından şahit olarak dönüş yoluna geçiyoruz. Dönüş yolun-da Alakır Vadisi ile ilgili

83ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 86: Antalya Dergisi 16. Sayı

hafızalarımıza kazınan en belirgin manzara, suyun geçtiği her noktanın hayat verdiği eşsiz güzellikler oluyor. Kilometreler bo-yunca uzanan çay, geçtiği noktaları tarifi imkansız bir coğrafyaya dönüştürü-yor. Çay kenarında balık avlayan bir köylü, yanın-dan geçerken dikkatli bir şekilde onu izlediğimizi görünce, beynimizi oku-

muşçasına bize tuttuğu balıkları gösteriyor. Kısa süren bu gezimi-zin sonunda, en yakın zamanda yeniden Alakır Vadisi’nde buluşmak üze-re sözleşiyoruz. Bu kez daha erken yola revan olmaya ve Alakır Vadi-si’ndeki köylerde konak-lamaya karar veriyoruz. Şimdi dört gözle o günü bekliyoruz...

and the banks of the stream are ideal for nature walks, mountain biking, safari, rafting, camping and mountain climb-ing. Also, endemic plant discovery, bird watching and phot safari are other aletrnatives that the val-ley offers. There are long term camping sites along with picnic areas for daily visitors at the valley. This geography, in addition to harboring many alterna-tives in anture, is also rich in cultural assets. You can stay at the villages of Kuzca, Büyükalan and Dereköy located near the valley and discover the traditions of locals and sample the regional dishes.

Alakır, again We start heading back

since it is winter and the sun sets early, but we still haven’t had enough of the beautiful valley. The most important memory engraved in our brains on the return journey is the amazing natural beauties that came to life thanks to the waters. The stream, which runs for many kilometers, turns this geography into something undescribable. A villager, who is fishing near the stream, shows us his catch as when he sees us watching. At the end of our journey, we prom-ise to come back to the valley in the near future. The next time, we decide to set out earlier and stay in one of the villages in the valley. And now, this is all that we are looking forward to…

Alakır Vadisi, doğa sporları ve ekolojik turizm

için Antalya’nın en önemli noktalarından biri.

Alakır Valley is also an improtant spot in

Antalya for nature sports and ecotourism.

84 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

KUNDU TURİZM YATIRIMCILARI BİRLİĞİKUNDU TOURISM INVESTORS ASSOCIATION

KUYAB Kundu Turizm Yatırımcıları BirliğiYalıçam Mevkii Kundu Köyü Lara Posta Dağıtım Müdürlüğü Pk.5 Aksu/AntalyaTel:0242 431 24 24 - 431 24 71 Faks:0242 431 24 74www.kuyab.com

Green Palace

Page 87: Antalya Dergisi 16. Sayı

85ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

KUNDU TURİZM YATIRIMCILARI BİRLİĞİKUNDU TOURISM INVESTORS ASSOCIATION

KUYAB Kundu Turizm Yatırımcıları BirliğiYalıçam Mevkii Kundu Köyü Lara Posta Dağıtım Müdürlüğü Pk.5 Aksu/AntalyaTel:0242 431 24 24 - 431 24 71 Faks:0242 431 24 74www.kuyab.com

Green Palace

Page 88: Antalya Dergisi 16. Sayı

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

Likya’nın anıtlar şehri Xanthos

Homeros’a göre, Troia Savaşına da katılan Xanthos’un tarihi M.Ö. 1200 yılına kadar uzanır; ancak

eldeki verilerden kentin M.Ö. 1000’de kurulmaya başlandığı anlaşılır. Eşen Çayı’nın kenarındaki sarp

kayalık ve tepe üzerine kurulan Xanthos, çok sayıdaki anıtı ile diğer Likya şehirlerinden farklı olduğunu

gösterir. Günümüze ulaşan kalıntılar arasında dikkati çeken yerel gelenekteki çok sayıda kaya mezarı,

lahit mezarlar ve dikme anıt mezarlar, kentin 1988 yılından itibaren UNESCO tarafından Dünya Kültür

Mirası Listesi’ne alınmasında etken olmuştur.

86 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 89: Antalya Dergisi 16. Sayı

Xanthos: The city of monuments

Aziz Nikolas’ın doğduğu topraklardan, Antalya’yı

Akdeniz’den ayıran Eşen Çayı’na kadar uzanıyor Patara Sahili. Dalgaların dövdüğü sahilin hemen ar-dından başlayan altın sarısı incecik kumsal, biraz geride yerini kurumuş göl yata-ğındaki verimli topraklara bırakıyor. Akdağ’ın zirve-sinden akıp gelen coşkun

suların bereket kattığı ova-nın arkasında ise rengârenk endemik çiçeklerin açtığı, zeytin ağaçlarıyla kaplı kayalık tepe yükseliyor. Ak-deniz ile Ege’yi birbirinden ayıran Eşen Çayı’nın yanı başındaki bu tepede ise, Likya Birliği’nin en önemli kentlerinden birisi olan Xanthos yükseliyor; diğer Likya kentlerinde görülme-

P atara Beach stretches all the way from the

lands where Saint Nicholas was born to Eşen stream, which separates Antalya from the Mediterranean. The clean beach which starts right behind the shore, gives way to fruitful lands on the dried lake bed that starts a little further. Right behind the fruitful plain that is blessed with flowing waters from the

peak of Akdağ Mountain, there is rocky hill covered with olive trees where color-ful endemic flowers blos-som. Xanthos, one of the most important cities of the Lycian federation rises atop this hill with hundreds of monuments worth seeing. Homer tells that the soldiers of Xanthos commanded by Sarpedon participated in the war of Troy in 1200 B.C. During the Hittite period, Xanthos is mentioned in written documents. Although no scientific evidance sup-porting this theory has been found in archeological exca-vations so far, it is believed that settlements began in the city as late as 1000 B.C. Xanthos, which is a Lycian city, is neither near the city nor on the mountain, unlike other cities in the federa-tion. The city is located atop a hill, behind the plain and across the sea.

One of the most beautiful monuments of the Classic Age Access to the city, a well protected city thanks to cliffs

According to Homer, the history of Xanthos, which also participated in the Troy War,

dates all the way back to 1200 B.C., but data suggests that the city was built in

1000’s B.C. the city, which is built on cliff and a hill near Eşen stream, differentiates

itself from other Lycian cities with the many monuments it harbors. Many rock tombs,

sarcophagi and monumental tombs made with traditional architecture, were crucial in

adding the city to UNESCO’s World Heritage List in 1988.

Likya kenti olan Xanthos, birliğin

diğer kentleri gibi ne deniz kenarında ne

de dağdadır.

Xanthus, which is a Lycian city, is neither near the city nor on the mountain, unlike

other cities in the federation.

87ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 90: Antalya Dergisi 16. Sayı

yen çok sayıda anıtıyla. Homeros, M.Ö. 1200 yılında Sarpedon komutasındaki Xanthos askerlerinin, Troia ordusuyla birlikte Troia Savaşı’na katıldığını anlatır. Yazılı kaynaklarda ise Hitit-ler döneminde Xanthos’tan bahsedilir. Kentte gerçek-leşen arkeolojik kazılarda bu yönde bulgulara henüz rastlanmazken, en geç M.Ö. 1000 yılında kentte iskânın başladığı görülür. Xanthos’u diğer kentlerden ayıran bir diğer özellik de, kentin ne deniz kenarında ne de dağlık alanda kurulmasıdır. Kent, bir tepenin üzerinde, ovanın gerisinde, denize karşıdır.

Klasik çağınen güzel anıtlarından İki tarafı sarp kayalık oldu-ğu için korunaklı bir yapıya sahip olan Xanthos Antik

Kenti’ne kemerli bir yapıdan girilir. Kentin girişindeki Helenistik Kapı’nın ilerisin-de Nereidler Anıtı bulunur. Nereidler Anıtı, klasik çağın en güzel anıtlarından biri-sidir. Ancak bugün yerinde sadece anıta ait birkaç blok durmaktadır. Anıtın heykel-tıraşlık eserlerini; kabart-malar, akroterler, aslan başlı çörtenler ve Nereid heykelleri oluşturur. Kaide üzerindeki frizlerde; savaş sahneleri, şehir kuşatması, sıra halinde askerler, kline üzerinde uzananlar, vergi getirenler ve prens etra-fında toplanan şehrin ileri gelenleri gibi çeşitli konu-lar tasvir edilmiştir. Doğu alınlıkta; olasılıkla mezarın sahibi, eşiyle birlikte taht üzerinde karşılıklı oturmak-tadır. M.Ö. 380 civarına tarihlendirilen anıtın, kesin olmamakla birlikte M.Ö.

surrounding both sides, is via an arched structure. A little further from the Hel-lenistic door at the entrance of the city is the Nereidler Monument. The Nereidler Monument is one of the most beautiful monuments of the Classic Age. Unfortu-nately, only a few blocks of the monument have survived to this date. The architec-tural elements of the monu-ment consist of bas reliefs, acroters, gargoyles with lion heads and Nereid statues. War scenes, sieges, rows of soldiers, people presenting taxes and important people gathered around the prince have been depicted on the friezes of the pedestal. On the eastern pediment; probably the owner of the tomb, is sitting on a throne accompanied by his wife. The monument, which is

believed to be built around 380 B.C., is believed to be the tomb of Arbinas, the king of Xanthos at the start of 4th century B.C.

The shadow of Harpy Monument falls on the steps of the theatre The Lycian Acropolis sur-rounded by walls is lo-cated on the cliff near Eşen stream and to the north of the acropolis is the 2200 capacity theatre which was built in the Hellenistic period and renovated during the Roman period. Originally, the bleachers of the theatre were higher but they were taken out during Arab invasions and a wall was built instead. There are two monuments to the west of the theatre bleachers. The first of these monuments is the Harpy Monument which

88 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 91: Antalya Dergisi 16. Sayı

4’üncü yüzyıl başlarında hüküm süren Xanthos hü-kümdarı Arbinas’ın mezarı olabileceği söylenmektedir.

Harpy Anıtı’nın gölgesi tiyatronun basamaklarındaEşen Çayı kenarındaki kayalık üzerinde, etrafı sur-larla çevrili Likya Akropolü, kuzeyinde ise Helenistik dönemde yapılan ve Roma döneminde yenilenen 2 bin 200 kişilik tiyatro yer alır. Tiyatronun oturma sıraları daha yüksek iken, Arap akınları sırasında sökülmüş ve yerlerine sur duvarı yapılmıştır. Tiyatro sıralarının hemen batısında iki anıt yükselir. Bu anıtlar-dan ilki yüksek dikdörtgen kaide üzerindeki ölü ailesi ile yanındaki kadın gövde-li, kuşkanatlı yaratıklar ve ölülerin ruhlarını gökyüzü-

ne taşıdıklarına inanılan Harpy kabartmalarına sahip olan Harpy Anıtıdır. Top-lam yüksekliği 8,87 metre olan anıttaki mezarın, M.Ö. 479’da Salamis Savaşı’nda ölen Kybernis’in mezarı olduğu sanılmaktadır. Anıtın kaçırılan kabart-malarında doğu, batı ve güney yüzlerde, oturan figürlere ayakta duranların ellerindekini takdim etmek isteyişleri, kuzey yüzde ise, koltuğunda oturan yaşlı bir kimseden, bir gencin miğfer alışı tasvir edilmiştir. Kuzey ve güney taraflara ait kabartmala-rın kenarlarında, Siren denilen, kuş vücutlu, kadın başlı, kanatlı yaratıklar yer almıştır. Ruhları bugünkü dünyadan diğerine taşıyan bu kadın başlı, kuş vücutlu Harpyler, ruhu simgeleyen çocuk taşımaktadırlar.

has the Harpy bas reliefs that consists of the fam-ily of the dead and winged creatures with female bodies that were thought to take the souls of the dead to heaven. The tomb in the 8, 87 meter high monument is believed to be the tomb of Kybernis, who died in 479 B.C. during the Salamis War. On the east, west and southern sides of the bas reliefs of the monument, figures sitting down and figures presenting them presents are depicted while on the north, a young man is receiving a helmet from an older man. On the sides of the reliefs on the north and south are sirens, winged creatures with fe-male heads and bird bodies. These Harpys, which have bodies like birds and heads like a female and carry sould from this world to the next,

are carrying children that symbolize souls.

Epigraphs on all sides The square planned wide area next to the theatre is the agora, surrounded on three sides with columns. At the top of the agora is where the monument with epigraphs is situated. There are epigraphs on all sides of the monument written in Greek and Lycian. This is what it says on the ep-igraph in the northern side in Greek; “Since the sea parted Europe and Asia, he couldn’t erect an immortal monu-ment that depicts victories, resembling the stele of the 12 Gods. Here, Gergis, the son of Harpagos, defeated all the young Lycians, took control of many acropolises with the help of Athena oğlu and divided his kingdom among his family. And in return, the immortals gave him the award he deserved. He, the same day, killed seven hop-lites from Arcadia. He was the only one who erected this many victory monuments to honor Zeus and crowned the Karikas clan with successes.” Xanthos, unlike other Lycia cities, has many monuments. The other monument around the acropolis is the Lycia Tomb Monument, east of the theatre.

The columned avenue leads to the other agoras The columned avenue is located to the east of the main square that greets its current visitors. At the end of the avenue, you can see the remaining legs of the arch. There are two other agoras at the end of the avenue. A church was built to the east of these agoras during the Byzantine period. The mosa-ics inside the church are still glamorous despite the de-

Likya birliğinin en önemli kentlerinden birisi olan Xanthos, birliğe başkentlik de yapmıştır. Önemli bir inanç merkezi de olan Xanthos,

aynı zamanda anıtlar kentidir.

Xanthos, which was one of the most

important cities of the Lycian federation, was also the capital for a time. Xanthos,

which is an important religious center, is also the city of

monuments.

89ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 92: Antalya Dergisi 16. Sayı

struction of time. There are cisterns and areas covered with mosaics in the south of the avenue. There are many structures from the Lycian period in the southeast of the avenue even though they are obstructed by plants and trees. While there are no shops around the agora in the west of the town, shops are located in the north of the agora that overlooks the theatre. The city’s acropolis, which was built during the Roman period, is located on a hill right across the theatre. There are many ruins in the

hill covered with olive trees. People used to live here from the time the town was built until it was completely deserted. As you head north from the acropolis, monumental tombs become visible again. It is interesting that the tombs and houses are intertwined. There are walls a little further away from these monumental tombs. Some tombs are located outside the walls.

Monuments were taken to Britain In Xanthos, where there are five monuments around the agora and the entrance of the city, these monuments also introduce the dramatic side of the city.

The town, which was built on 1000 B.C., became very important in time. The town, which has three votes in the Lycian federation, was the capital of the federation in 2nd century B.C. the fact that there are four churches in the city proves that the town was an important religious center. The town lost its importance in 7th century A.D. because of Arab invasions. Even though it remained a permanent settlement, it never went back to its glorious days. The town was completely forgotten when Anatolia be-came a Turkish region, until the 1800’s. Xanthos awoke from a long sleep after a Brit named Charles Fellows discovered the town in1838. However, this discovery, in-stead of revitalizing the town, started a period of pillaging. During this period, the Harpy and Nereidler monuments, the Lion Tomb, and the sarcophagi of Payava and Merehi were taken to Britain. The monuments that were taken by Charles Fellows

Dört bir yanında yazıt varTiyatronun bitişiğinde bulu-nan kare şeklindeki geniş alan ise, 3 yanı sütunlu galerilerle çevrili agoradır. Agoranın bittiği üst noktada, bu kez yazıtlı anıt yükselir. Grekçe ve Lykia yazısı ile yazılmış 250 satırlık anıtın dört bir yanında yazıt bu-lunmaktadır. Kuzey cep-hesinde yer alan Yunanca yazıtta; “Deniz, Avrupa’yı Asya’dan ayıralı beri, ago-ranın surlarına On İki Tanrı steline benzer, zaferlerini dile getiren ölümsüz bir anıt dikemedi. İşte Harpagos oğlu Gergis, bilek gücüyle, zamanının genç Lyk’lerin hepsine üstün geldi, kentleri kuşatan Athena’nın yar-dımıyla birçok akropolü ele geçirdi ve yakınlarına krallığından pay dağıttı. Bütün bunların üzerine, ölümsüzler, ona hak ettiği ödülü verdiler. O, aynı gün içinde yedi Arkadialı hopliti öldürdü. O, bütün ölümlüler arasında sadece o, Zeus adına en çok sayıda zafer abidesi dikti ve Karikas kavmini parlak başarılarla

taçlandırdı” denilmektedir. Likya’nın birçok kentinin aksine çok sayıda anıtın olduğu Xanthos, bu yönüyle ziyaretçilerine farklılığını gösterir. Likya Akropolü’nün çevresindeki bir diğer anıt ise, tiyatronun doğusundaki Likya Mezar Anıtı’dır.

Sütunlu cadde diğer agoralara uzanıyorXanthos’un bugün ziyaretçi-lerini karşılayan meydanının doğusunda, sütunlu cadde yer alır. Sütunlu caddenin sonunda, iki gözlü takdan geriye kalan ayaklar görülür.

90 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 93: Antalya Dergisi 16. Sayı

Caddenin sonunda iki agora daha bulunur. Bu agoraların doğusuna, Bizans dönemin-de kilise yapılmıştır. Kilise-nin içerisindeki mozaikler, aradan geçen onca zamana rağmen, bugün bile hala ih-tişamını korumaktadır. Cad-denin güneyinde sarnıçlar ve mozaikli alanlar da bu-lunur. Bitki örtüsünden net olarak görülmese de cad-denin güneydoğusunda çok sayıda Likya döneminden kalma konut görülür. Kentin batısında bulunan agoranın etrafında dükkânlar bulun-mazken, dükkânlar tiyatroya bakan agoranın kuzeyinde yer alır. Kentin Roma döne-minden kalma akropolü ise, tiyatronun tam karşısında yükselen tepenin üzerinde-dir. Bugün zeytin ağaçlarıyla kaplı, eğimli alanda çok sa-yıda yapı kalıntısı yükselir. Kentin kurulduğu günden terk edildiği döneme kadar, halk burada yaşamıştır. Akropolden kuzey doğuya doğru gidildikçe, yine anıt mezarlar görülür. Mezarlarla evlerin iç içe olması ilginçtir. Bu anıt mezarların hemen ilerisinde surlar bulunur. Bazı mezarlar surların dışı-na taşmıştır.

Anıtlarİngiltere’ye götürüldüAgoranın çevresinde ve kentin girişinde beş anıtın bulunduğu Xanthos’ta, bu yapılar kentin drama-tik bir yönünü de ortaya koymaktadır. M.Ö. 1000 yılında kurulan kent, zaman içerisinde çok parlak bir konuma yükselmiştir. Likya birliğinde üç oyu bulunan kent, M.Ö. ikinci yüzyılda birliğin başkentliğini de yap-mıştır. Kentte dört kilisenin bulunması, Xanthos’un dini bakımından da bir dönem merkez olduğunu göste-rir. M.S. yedinci yüzyılda

Anadolu’ya Arap akınlarının başlamasıyla, kent eski gü-cünü, ihtişamını kaybetmiş-tir. Sonrasında ufak tefek yerleşimler olsa da, Bizans dönemindeki eski günlerine bir daha geri dönememiştir. Anadolu’nun Türkleşmesiyle kent tamamen unutulmuş-tur, ta ki 1800’lü yıllara kadar. 1838 yılında İngiliz Charles Fellows’un kenti keşfetmesiyle, Xanthos

asırlar süren uykusundan uyanmıştır. Ancak bu uyku kenti yeniden ihtişamlı günlerine götürmekten ziyade, yağmalama dönemi-ne taşımıştır. Bu dönemde Harpy Anıtı ve Nereidler Anıtı, Aslanlı Mezar, Pa-yava ve Merehi lahitlerinin kaidelerinden geriye kalan kısmı İngiltere’ye götürül-müştür. Charles Fellows tarafından İngiltere’ye

are displayed at the British Museum.

They died instead of surrendering Another tragedy that befell upon Xanthos occurred during the Persian invasion. Persian commander Har-pagos besieges the town between the years 545-546 B.C. The warriors of Xanthos, who realized that

91ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 94: Antalya Dergisi 16. Sayı

götürülen anıtlar, bugün British Museum’da sergilen-mektedir.

Teslimolmamak için öldülerXanthos’un yaşadığı başka bir trajik olay ise Pers işgali sırasında yaşanmıştır. Pers komutanı Harpagos, M.Ö. 545-546 yıllarında Xanthos’u kuşatır. Diren-melerine rağmen kenti Pers işgalinden koruyamayacak-larını gören Xanthos savaş-çıları, kadın, çocuk, yaşlı tüm yakınlarını akropolde toplar. Ardından yakınlarını öldürerek, kenti ateşe verir-ler; kendileri de savaşarak ölürler. Persliler yerle bir olmuş ve içerisinde bir tek insanın olmadığı kenti ele geçirirler. Xanthos, erken Roma döneminde de büyük bir yangın felaketi ile karşı karşıya kalmıştır.

Kazı ekibi değiştiSavaşlarda yerle bir olan, yakın dönemde talan edilen Xanthos’un, bugün yeniden eski ihtişamlı günlerine dönebilmesi için

kazı çalışmaları aralık-sız sürdürülmekte. Antik kentte 1950’li yıllarda Fransız bir ekip tarafından başlatılan kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tasarrufları ile 2011 yılında Akdeniz Üniversitesi’ne verildi ve kazı başkanlı-ğına Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Varkıvanç getirildi. Çalışmalarını sürdüren ekip kenti kültürel ve tarihsel açıdan ziyade ziyaretçilerine kenti yansı-tacak, kenti algılatacak bir çalışma gerçekleştiriyor. İlk etapta ziyaretçilerin karşılandığı alanın başka bir noktaya taşınarak, bu alanın altında kalan yolun gün yüzüne çıkartılması ve ayrı bir bölümmüş gibi al-gılanan tiyatro ve agorayla birleştirilmesi planlanıyor. Hazırlanan restorasyon projelerinin ise 2013 yılın-dan itibaren aşamalı ola-rak uygulamaya geçmesi bekleniyor.

they couldn’t protect the city against Persian inva-sion, gathered the women, children and elderly in the acropolis and killed them. Then they set the city on fire and fought until the last man was down. The Persians take over a destroyed city with no one alive. Xanthos was also plagued by a great fire during the early Roman period.

The excavation team changed Excavations continue inces-santly to return Xanthos to its former glory. Excavations, which began in the 1950’s by a French team, were giv-en over to Akdeniz University in 2011 with the order of the Ministry of Culture and Tour-ism and Academy Memeber Prof. Dr. Burhan Varkıvanç from Akdeniz Unviersity’s Ar-cheological Department was named head of the excava-tion. The restoration projects that have been completed will be applied in 2013.

1800’lü yıllarda

yeniden keşfedilen

Xanthos, bugün

Akdeniz Üniversitesi

tarafından yürütülen

kazılarla eski

ihtişamlı günlerine

döndürülmeye

çalışılıyor.

Xanthos, which

was rediscovered

in the 1800’s, will

be returned to its

glorious days thanks

to excavations

by the Akdeniz

University.

92 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 95: Antalya Dergisi 16. Sayı

93ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 96: Antalya Dergisi 16. Sayı

Hıdrellez MağarasıDara düşenin umut kapısı

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

A gateway to hope for the fallen:

Hıdrellez CaveIn the amazingly beautiful Limanağzı Bay, a pathway surrounded by wild flowers

leads people to a secret cave nestled between olive trees. The 80 meter deep

cave carried traces of life from the early Christianity period.

Büyüleyici güzelliğe sahip Limanağzı Koyu’nda, kır çiçekleri ile çevrili patika ziyaretçilerini zeytin

ağaçlarının arasında, kimsenin bilmediği bir mağaraya götürür. Dikey yönde ilerleyen 80 metre

derinliğindeki mağara erken Hıristiyanlık döneminden günümüze yaşamın izlerini taşır.

94 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 97: Antalya Dergisi 16. Sayı

Zeytin ağaçları ve pıynar-ların yeşile bürüdüğü ya-

maçlar, kayalıkların hemen ardında yerini engin mavi-liklere bırakıyor. Tepenin üzerindeki Phellos akropolü, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan bu toprakların tüm güzelliğini cömertçe sergiliyor. İrili ufaklı koyların, adacıkların, anakaradan Akdeniz’e uzanan yarıma-danın çarpıcı güzelliği, bu manzarayı tuvaline yan-sıtmayı hayal edemeyen ressamları kıskandırıyor. Tepenin üzerinden Kaş’ın büyüleyici manzarasını izlerken, turistik ilçenin sol tarafında bulunan Lima-nağzı Koyu, bütün güzel-liklerin içerisinde ‘Ben de buradayım’ diye haykırıyor. Bahardan kalma bir günde, suyu yararak ilerleyen tekne Limanağzı Koyu’na yaklaş-tıkça, Likya döneminden kal-ma patika dışında karadan ulaşımın olmadığı bu koyun güzellikleri daha da belirgin-leşiyor. Denize dik yükselen kayalıktaki Likya mezarı, bardaktaki suyu aratmayan berraklıktaki sahili ile Lima-nağzı Koyu, daha ilk adımda ziyaretçilerini büyülüyor. Rıhtımdan hemen sonra başlayan ve yaban lalele-riyle, çiğdemlerle, sütleğen-lerle bezeli patika, başka bir dünyaya götürüyor ziyaret-çilerini. Zeytin ağaçlarının arasına gizlenmiş, sadece varlığından haberdar olan-ların yerini bildiği Hıdrellez Mağarası’na…

S lopes that are become green with olive trees

and streams give way to a vast blueness right be-hind the cliffs. The Phallus acropolis which was home to many civilizations displays all the scenic beauties in this geography. The beauty of bays, islets and the peninsu-la that stretches all the way to the Mediterranean makes even the painters who want to transfer this panorama to their canvases jealous. While you watch the amazing pan-orama of Kaş from a hilltop, Limanağzı Bay on the left side of the borough screams as if to say I am here! As our boat floats along the water on a clear day reminiscent of spring, the beauty of the bay becomes clearer as we near Limanağzı, which is only ac-cessible by land via a path-way from the Lycian period. The bay amazes its visitors from the start with Lycian tombs on the cliffs that are vertical to the sea and clear beach. The pathway that begins right after the pier, adorned with wild tulips and sunflowers, takes its visitors to another world; to Hıdrellez Cave hidden between olive trees…

It is said that the cave takes its name from the people of Bayındır village who visited the cave on May 6th, the day of Hıdrellez. According to legend, the people in the region would go to the cave

95ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 98: Antalya Dergisi 16. Sayı

Mağaranın adını 6 Mayıs günü yani Hıdrellez’de, Kaş ve Limanağzı Koyu’nun üst kısmında bulunan Bayındır köyü halkının mağarayı ziyaret etmesinden aldığı söyleniyor. Rivayete göre yöre halkı Hıdrellez günü

teknelerle ya da patikada yürüyerek mağaraya gider, mağaranın içerisinden bir taş parçası alıp, suya metal para atarak dilekte bulu-nurmuş. Genelde mağarayı en çok çocuğu olmayanlar ya da sıkıntılı günlerden

by boats or on foot on May 6th and throw coins into the water to make their wishes come true. Usually, the cave was visited by those who couldn’t have children or those who were facing tough times but this tradition

hasn’t survived to this date. The paintings from the early Christianity period that were in the cave are no longer vis-ible. In the 1950’s, the cave was used by the people liv-ing in Limanağzı. Back in the day, women used to wash their clothes with the water from the cave and people used to store their goods like cheese and butter in the summer because the cave was cool even in summer.

A striking beauty ormed by water drops Hıdrellez Cave, contrary to the other caves in Antalya, is an 80 meter deep vertical cave. Access to the cave is via a staircase carved into the rocks that begin from the 20 meter diameter mouth of the cave. It is believed that the steps were built by people who lived in the cave during early Christianity. After descending 50 meters from the stairs, you will come to a large hall. Traces

Rivayete göre

yöre halkı Hıdrellez

günü mağaraya

gider, suya metal

para atarak dilekte

bulunurmuş.

96 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 99: Antalya Dergisi 16. Sayı

of life are clear in this 500 square meter area. Remains of some structures still stand inside the cave. The round shape inside the wall that is approximately 1 meter higher than the structure attracts attention. There are

no columns, stalactites or stalagmites inside the hall, which is 50 meters deep. There is a second hall that goes another 30 meters deep at the south corner of the main hall. Stalactites star at 10 meters of depth. At

kurtulmak isteyenler ziyaret edermiş. Ancak bu gelenek günümüze kadar ulaşama-mış. Mağarada var olduğu bilinen erken Hristiyanlık döneminden kalma duvar resimleri de bugün görüle-miyor. 1950’li yıllarda ise mağara Limanağzı’nda ya-şayanlar tarafından kullanıl-mış. O dönemlerde kadınlar çamaşırlarını kaynaktan çıkan suyla yıkar, mağaranın yaz günlerinde bile serin olması nedeniyle peynir, tereyağı ve süt gibi gıda maddeleri bozulmaması için burada saklanırmış.

Su damlalarının yarattığı çarpıcı güzellikHıdrellez Mağarası, Antal-ya’daki birçok mağaranın aksine yaklaşık 80 metre derinliğinde dikey bir mağa-ra. Mağaraya, yaklaşık 20 metre çapındaki ağzından kayalara oyulmuş merdiven basamaklarından inerek giriliyor. Merdiven basamak-larının erken Hristiyanlık

döneminde mağarada yaşa-yanlar tarafından yapıldığı sanılıyor. Kayalara oyulmuş merdiven basamaklarından 50 metre inerek geniş bir salona varılıyor. Yaklaşık 500 metrekare genişliğindeki bu alanda yaşam izleri net

According to legend,

people in the region

used to go to the

cave on May 6th

and made wishes by

tossing metal coins

into the water.

97ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 100: Antalya Dergisi 16. Sayı

1950’li yıllarda, yöre halkı gıda

maddelerini serin olması dolayısıyla

mağarada saklarmış.

In the 1950’s, people used to store their

food inside the cave because the cave

was cool.

olarak görülüyor. Mağaranın içerisindeki yapı kalıntıları az da olsa hala ayakta. Ya-pıdan kalan yaklaşık 1 metre yüksekliğindeki duvarın içerisindeki yuvarlak şekil ilgi uyandırıyor. Mağaranın 50 metre derinliğindeki ana salonunda sarkıt, dikit ve sütun oluşumu yok. Ana salonun güney ucunda 30 metre derine doğru giden ikinci bir bölüm bulunuyor. 10 metre ilerlendiğinde de sarkıt oluşumları başlıyor. Bu noktada, mağaranın ta-vanından damlayan suların düştüğü yerde görülmeye değer bir doğa oluşumu bulunuyor. Damlayan suların binlerce yılda kayayı oyduğu düşünülüyor. İçi su dolu bir bardağı anımsatan bu yapı, mağaranın en çarpıcı noktalarından birisi. Tam bu noktada batıya doğru bir

bölüm daha uzanıyor. Bu noktada da sarkıtlar bulu-nuyor. Ancak ortam karanlık olduğu için aydınlatma aracı olmadan bu güzelliklere şahit olunamıyor. Buranın 20 metre aşağısına inildiğinde, nereye kadar uzandığı bilin-meyen bir yer altı deresi ile karşılaşılıyor. Günümüzde bu su kaynağından borular ve dinamo aracılığıyla Li-manağzı Koyu’ndaki turistik tesislere temizlik amaçlı su temin ediliyor.

Hıdırellez Mağarası’na iki şekilde ulaşılabiliyor; birinci seçenek denizden tekne ile ulaşımı sağlamak iken ikinci seçenek ise Büyükçakıl Plajı’ndan başlayan Likya Yolu’nda yürümek.

this point, there is a wonder of nature that was formed by the drops falling from the ceiling. It is believed that the drops carved the rock through millions of years. This struc-ture, which resembles a glass full of water, is the most excit-ing part of the cave. Right at this point, another part stretches towards the west. There are also stalactites at this point but since there is no lighting you cannot see these

beauties. When descending another 20 meters from this point, there is an underground stream and its destination is unknown. Today, cleaning water is provided for touristic facilities in the bay via pipes.

There are two ways to reach Hıdrellez cave; the first is by boat and the other is walking along the Lycian Road that starts at Büyükçakıl Beach.

98 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 101: Antalya Dergisi 16. Sayı

99ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 102: Antalya Dergisi 16. Sayı

Yazı / Article: Yrd. Doç. Dr. Cemali Sarı / Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi - Fotoğraf / Photograph: İlhami Yetkin

Sıcak yaz günlerinde Alanya halkının rahat bir nefes aldığı yaylalar, doğal güzellikleri ve kültürel

değerleri ile alternatif turizminin de parlayan yıldızı. Alanya ve beldelerinde yaşayan halkın yaz aylarında

göç edip, sonbahara kadar konakladığı yaylalar, son dönemde jeep safariler ve doğa yürüyüşleriyle

ilçede tatil yapan yerli ve yabancı misafirlerin de uğrak noktası.

Alanya yaylalarıAlternatif turizmin parlayan yıldızı

100 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 103: Antalya Dergisi 16. Sayı

The shining star of alternative tourism: The Plateaus of Alanya

Doğal güzellikleri, ge-lenek ve görenekleri, ta-

rihi ve kültürüyle Türkiye’nin önemli bir turizm merkezidir Alanya. Alanya bölgesinin turizm potansiyeli sadece deniz-güneş-kum olarak algılansa da kıyının gerisin-de, tepelik alanın içerisinde de sektöre önemli katkılar sunacak alanlar mevcuttur. Dağlar, vadiler, platolar, tepeler alternatif turizme önemli katkılar sağlayacak potansiyele sahiptir. Turizm olgusundaki anlayışın değiş-meye başlaması, günümüz turistinin sadece deniz değil, karada da çeşitli etkinlik-lerde bulunması alternatif turizme doğru yönelişi gös-terir. Binlerce yıllık tarihe, sayısız doğal güzelliğe sahip Alanya, bu beklentiye cevap verecek önemli kaynaklara sahiptir. Alanya kıyılarını çevreleyen dağlık alanlar, oldukça belirgin eğim kırık-lığıyla hızla yükselir ve kısa sürede deniz seviyesinden bin metrenin üzerine çıkılır. Torosların devamı olan bu dağların geniş yer kapla-ması Alanya’da yaylacılığı, yayla turizmini de önemli kılar. Alanya’nın alternatif turizm çerçevesinde önemli yaylaları Çinoğlu Yaylası,

Dereköy Yaylası, Pınarbaşı Yaylası, Gedevet Yaylası, Mahmutseydi Yaylası ve Türktaş Yaylası’dır.

Yaylalar misafirlerinsafari noktasıAlanya’nın kuzeyinde, ilçe merkezine 20 kilometre uzaklıkta 600 metre yük-sekliğe sahiptir Çinoğlu Yaylası. Konaklı Belde halkı ile Alanya’nın Bektaş ve Şahap Mahallesi sakinleri Çinoğlu Yaylası’na çıkar. Aynı zamanda Alanya’nın sayfiye yeri olan ve günü-birlik geziler için de tercih edilen Çinoğlu Yaylası, yazın bunaltıcı sıcaklarından kaçıp nefes almak, rahat bir gün geçirmek isteyen ilçe halkı tarafından da kullanılır. Diğer yaylalara ulaşımda ilk durak olan Çinoğlu Yaylası, safaricilerin de ilk durağı-dır. Alanyalıların büyük ilgi gösterdiği yaylaların bir diğeri de Dereköy, diğer adıyla Türbelinas Yaylası’dır. Yine ilçenin kuzeyinde, bin metre yükseklikte bulunan yayla, yamaçlara serpilmiş küçük yerleşim birimle-rinden oluşur. Yaylaya 30 kilometrelik bir yol geçilerek ulaşılır. Yaylanın nüfusu yaz aylarında oldukça yükselir.

A lanya is one of Turkey’s most important tourism

centers with its scenic beau-ties, traditions, history and culture. Even though Alanya is known for its potential in sea, sun and beach tourism, there are important areas inside the hills that are valu-able to tourism. Mountains, valleys, plateaus and hills have enough potential that can contribute to alterna-tive tourism. The notion of tourism has changed and more people are looking for alternatives in tourism. Alanya, which harbors thou-sands of years of history and countless scenic beauties, has important resources that could cater to these needs. Mountainous regions that surround the shores of Alanya rise quickly with an evident slope trajectory and reach 1000 meters above sea level in no time. This makes plateau tourism im-portant for Alanya. The most important plateaus in Alanya in this regard are Çinoğlu, Dereköy, Pınarbaşı, Gedevet, Mahmutseydi and Türktaş.

Plateaus mean safari for guestsÇinoğlu Plateau is located

Plateaus where the locals of Antalya can breathe some fresh air during the summer are the

shining star of alternative tourism with their natural beauties and cultural assets. These plateaus

where the people living in around Alanya immigrate during the summer and stay until fall attract

attention from local and foreign tourists who are in jeep safaris and hiking.

101ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 104: Antalya Dergisi 16. Sayı

Kargı çayının aktığı vadinin güney yamacında, çam ormanları içinde bulunan yayla, yerli ve yabancı turistlerin de ilgi odağıdır. Yaz aylarında, yaylaya ya-bancı turistleri taşıyan jeep safarileri düzenlenir. Yaylaya gelen turistler, buradaki kahvede yaylacılarla sohbet eder. Yöresel yiyeceklerin tadına da bakma imkanının bulunduğu yaylada, turistler en çok yaylacıların kültürünü yansıtan el sanatı ürünlerine ilgi gösterir.

Gövdesi oyulu çınarda tıraş Dereköy Yaylası’ndan dağların içine doğru devam eden yol takip edildiğinde, Pınarbaşı Yaylası’na ulaşılır. Dereköy sınırları içerisinde

to the north of Alanya, 20 kilometers from the borough center and has a height of 600 meters. People living in Konaklı town and Bektaş and Şahap Quarters go up to this plateau. The pla-teau, which is also regarded as a summer resort and frequented for daily trips, is used by locals who just want to get some fresh air during the summer. The plateau, which is the first stop when reaching the other plateaus, is also the first stop of safari enthusiasts. Another plateau frequented by the people of Alanya is Dereköy, also known as Türbelinas Plateau. The plateau, which is also located to the north of the borough at 1000 meters height, consists of

small settlements scattered on outskirts. Access to the plateau is via a 30 kilometer road. Population increases dramatically during the sum-mer. The plateau, situated on the southern slope of the valley where Kargı stream flows into, attracts atten-tion from both domestic and foreign tourists. During the summer, jeep safaris are or-ganized for foreign tourists. Tourists who come here talk to the locals at the coun-try café and sample local dishes. Tourists also pay a lot of attention to traditional handcrafted items.

Shaving under the carved oak tree When you follow the road from Dereköy into the

Alanya, kıyı

şeridinin hemen

ardında yükselen

Toroslar, aynı

zamanda önemli

bir yayla diyarıdır.

The Taurus

Mountains which

rise behind

the shore are

important plateau

regions.

102 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 105: Antalya Dergisi 16. Sayı

yer alan yayla, 900 metre rakıma sahiptir. Alanya ilçe merkezinde oturan halkın çoğunluğu yaz aylarında bu yaylaya göç eder. Yaz aylarında cıvıl cıvıl olan Pınarbaşı Yaylası’nda halk, çınar ağaçlarının gölgesin-de, çardaklarda gün boyu oturur, sohbet eder. Dokuz oluğundan akan buz gibi kaynak suyu, ziyaretçileri kendine hayran bırakır. Bin 50 metre yükseklikteki Gedevet, Alanya’nın en popüler yaylalarındandır. İlçe halkının ikinci konutları buradadır. Oba, Konaklı ve Çitçili beldelerinden de gelenlerin olduğu yayla, sayfiye amaçlı olarak da kullanılır. Yaylacılar, 6 ay boyunca burada konaklarlar. Yaylanın merkezindeki çınar ağaçları görülmeye değerdir. Bir çınar ağacı vardır ki yay-

layı ziyaret eden herkesin ilgisini çeker. Çok yaşlandığı için içi boşalan ve büyük bir kovuk haline dönüşen çınar ağacının bu bölümü, berberlerin tıraş salonu olarak kullanılmaktadır. Bu tablo, özellikle yaylaya gelen yabancı turistlerin ilgisini çeker. Yaylada, çınarların gölgesindeki çardaklarda zaman geçirilirken, çinilerle süslü Gedevet Çeşmesi, buz gibi suyuyla görülmeye değerdir.

Çardakta sohbet keyfiAlanyalıların yaz aylarını geçirdiği en güzel yayladır Mahmutseydi. İlçe merke-zine 25 kilometre uzaklıkta bulunan 750 metre yüksek-liğe sahip yayla, kızılçam ağaçlarının içerisindedir. Alanya ve çevresinden gelen yaylacılar, sıcak yaz

depths of the mountains, you will reach Pınarbaşı Plateau. The plateau, which is located within the borders of Dereköy, is 900 meters above sea level. Most of the people who live in the borough center spend their summers here. People who come to the plateau, which is bustles with activity during the summer, sit under oak trees and gazebos all day long and enjoy their day. The cold springs attract a lot attention from the visitors. Gedevet at 1050 meters is one of the most popular plateaus in Alanya. The secondary homes of the locals are located here. The plateau, which receives visitors from the towns of Oba, Konaklı and Çitçili, is also used as a summer resort. People live here for

6 months. The oak trees in the center of the plateau are worth seeing. There is one oak tree that attracts atten-tion from everyone. A part of the tree, which is now completely hollow and has turned into a large cove, is used as the shaving saloon of barbers. This especially seems interesting to foreign tourists. While people enjoy their day in gazebos under the trees, Gedevet Fountain, decorated with Turkish tiles, is another attraction.

Conversing in gazebos Mahmutseydi is the most beautiful plateau in Alanya. The plateau, which is 25 kilometers from the bor-ough center and is at 750 meters height, is nestled inside Turkish red pine trees. Locals who come from

103ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 106: Antalya Dergisi 16. Sayı

günlerini Selçuklu dönemin-den kalma tarihi caminin çevresinde geçirir. Tekkeönü mevkiindeki meydanda bulu-nan çardaklar, çeşmelerden akan buz gibi sularla keyifli sohbetlere sahne olur. Serin bir ortamda buz gibi kaynak suyu içen yaylacılar, bu şe-kilde yaylanın tadını çıkartır.

Selçuklular tarafından 1252 yılında inşa edilen cami, oyma ahşap minberi ile görülmeye değerdir. Yayla yolu üzerinde çok sayıda lezzetli et yemekleri yapan lokantalar da bulunur. Alan-ya halkının ilgi gösterdiği bir diğer yayla da ilçeye 29 kilometre uzaklıkta bulunan Türktaş Yaylası’dır. Yaylada zanaatkarların hünerlerini sergilediği dükkanlar za-mana direnmektedir. Suyun

bol olduğu yayla, zeytini ve bademleri ile meşhurdur. Alternatif turizm kaynakları içerisinde akla gelen ilk yaylalar bunlardır. Yerli ve yabancı misafirlerin büyük ilgi gösterdiği doğa yürüyüşü ve safari turları bu yayla-larda gerçekleşir. Ancak Alanya’da daha birçok yayla vardır. Yaylada yaşayanla-rın hayat tarzlarını izlemek, onlarla yemek yiyip, sohbet etmek, bu turlara katılan-lar için önemlidir. Böylece bir taraftan yerli kültürü tanımaya çalışırken, diğer yandan genellikle ormanlık alanlardan geçen yollarda karşılaştıkları doğal güzellik-ler, dere kenarlarında verilen çay molası, karşılaştıkları bir yabani hayvan, misafirlere unutulmaz anlar yaşatmak-tadır.

Alanya spend hot summer days around the histori-cal mosque that was built during the Seljuk period. Gazebos in the square in Tekkeönü region, accompa-nied by fountains, are great places for conversations.

The mosque, which was built by the Seljuk in 1252, is worth seeing with its carved wooden pulpit. There are many great restaurants that serve meat along the plateau road. Another popular plateau is Türktaş, 29 kilometers from the borough center. Small shops manufacturing handi-crafts still stand the test of time in the plateau. Water is abundant and the plateau is famous for its olives and almonds.

These are the first pla-teaus that come to mind in terms of alternative tourism resources. Jeep safaris and nature walks preferred by local and foreign tourists are organized in these plateaus. But there are many more plateaus in Alanya. Observ-ing the lifestyles of people living in plateaus and sharing a meal with them is impor-tant for tourists. This enables them to get to know local culture as well as scenic beauties with many surprises along the way.

104 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013 w w w.t h e m a x i m h o te l s . c o m

The Maxim Resort HotelAtatürk Bulvarı 07980 No:31 Kemer / ANTALYA

Tel: +90 242 814 70 00(pbx) Fax: +90 242 814 70 70e-mail: [email protected]

Kalite ve kusursuz hizmet...

Page 107: Antalya Dergisi 16. Sayı

105ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013w w w.t h e m a x i m h o te l s . c o m

The Maxim Resort HotelAtatürk Bulvarı 07980 No:31 Kemer / ANTALYA

Tel: +90 242 814 70 00(pbx) Fax: +90 242 814 70 70e-mail: [email protected]

Kalite ve kusursuz hizmet...

Page 108: Antalya Dergisi 16. Sayı

bir keşif yolculuğuKemer’de bir araya gelen off-road tutkunları her ayın ilk hafta sonu, Beydağları’nın zor yollarında

macera dolu bir yolculuğa çıkıyor. Çamurlu yolları, dereleri, vadileri ve zirveleri aşan off-

road tutkunları, bir yandan doğayla ve doğal koşullarla mücadele ederken diğer yandan da

Antalya’nın eşsiz güzelliklerini doyasıya yaşama imkânı buluyor.

Beydağları’nda macera dolu

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

106 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 109: Antalya Dergisi 16. Sayı

Çam ağaçlarının arasın-dan kıvrıla kıvrıla giden

orman yolları, yalnızca ardıç ağaçlarının hüküm sürdüğü karlı dağlar, zirveye düşen her su damlasının türlü en-gelleri aşarak engin mavilik-lere kavuşmak için oluş-turduğu dereler ve yağmur suyu ile çamura bulanmış yollar… Şehrin kalabalı-ğından kaçıp doğayla baş başa kalmak, macera dolu bir parkurda adrenalini en üst seviyeye çıkarmak, arazi araçları ile zorlu engelleri aşmak ve off-road tutkusu-nu sonuna kadar yaşamak. ‘Peki, nerede?’ sorusuna verilecek en doğru cevap ise mavinin yeşil ile kucaklaştı-ğı, doğanın bütün güzellik-lerini cömertçe sergilediği ‘Antalya’dır. Beydağları, Antalya’da bütün doğa spor-ları gibi off-road yapmaya da olanak tanır.

Derelerden zirvelere Beydağları’nın doğa sporları için en ideal yerlerden birisi olduğunu iyi bilen Kemerli macera tutkunları bir araya gelerek 2013 yılının ilk günlerinde Kemer Off-Road Grubu’nu kurdu. Sayıları hızla artan grup üyeleri et-kinlik günü olarak belirledik-leri her ayın ilk hafta sonunu Beydağları’nın derinliklerine direksiyon kırıyor. Sabah er-ken saatlerde yola çıkan Ke-

F orest roads that wind down between pine

trees, snow covered moun-tains where juniper trees rule, streams formed by raindrops that are eager to meet up with the vast sea and mud covered roads… escaping the city and being alone in nature, raising your adrenalin on an exciting course, tackling obstacles with off road vehicles and living the experience to the fullest…And the best place to experience all of this is possible in Antalya where the blue meets the green and makes up an incred-ible scenery. Beydağları is an ideal spot for all nature sports, including off road.

From streams to peaks Adrenaline junkies in Kemer, who knew very well that Beydağları were the most ideal place for nature sports, got together in the early days of 2013 and estab-lished the Kemer Off Road Group. Group members meet and drive towards the depths of these moun-tains the first week of each month. Off road enthusiasts from Kemer who set out early in the morning pass through valleys, streams, muddy roads and peaks and get to spend an exciting day filled with adrenaline. Group

An exciting expedition in Beydağları Off-road enthusiasts who meet in Kemer the first week of each month go on an adventurous journey

on the rough roads of Beydağları. While they compete against each other passing though muddy

roads, streams and canyons, they also get to see the amazing scenic beauties of Antalya.

107ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 110: Antalya Dergisi 16. Sayı

members who enjoy off road activities in rough roads also get to discover the amazing beauties of Beydağları.

They passed through impassable roads Kemer Off-Road Group members competed on the Gedelme-Ovacık-Ağlar-Gölcük-Altınyaka-Çaltı-Üçoluk-Beycik route. Group members who set out from Kemer borough center first

rode towards the village of Gedelme. The group who first entered the forest road by turning left from the historical bridge inside the canyon then rode towards the peak of Beydağları. The group, which continued along the stabilized road be-tween pine trees for a while came across the first hurdle at Dutağacı Stream. The stream, which was overflow-ing due to heavy rain, was a tough challenge for the off roaders but the experience group managed to cross the stream.

Cars that were stuck in mud were rescued by cranes The group then continued their journey through the mountains and after a while they encountered another problem in the village of

merli off-road tutkunları gün boyu vadilerden, derelerden, çamurlu yollardan, zirveler-den geçerek macera dolu, adrenalinin en üst seviyeye ulaştığı dakikalar yaşıyor. Etkinlik sırasında zor yollar-da off-road yapmanın tadına varan grup üyeleri, aynı zamanda Beydağları’nın muhteşem güzelliklerini de keşfediyor.

Geçit vermez yollar aşıldıKemer Off-Road Grubu üyeleri, son olarak Gedel-me-Ovacık-Ağlar-Gölcük-Al-tınyaka-Çalrı-Üçoluk-Beycik güzergâhında off-road yaptı. Kemer ilçe merkezinden yola çıkan grup üyeleri ilk olarak Gedelme Köyü’ne doğru yol aldı. Kanyonun içerisindeki tarihi köprünün solundan orman yoluna gi-ren off-road tutkunları, önce Beydağları’nın zirvesine

doğru tırmandı. Stabilize yol-da çam ağaçlarının arasında uzun süre yol alan grup üyeleri, ilk zorluğu Sumak-seniri Mevkii’nde bulunan Dutağacı Deresi’nde yaşadı. Günlerdir yağan yağmur nedeniyle coşan dere, off-road tutkunlarına zor anlar yaşattı. Ancak zorlu yollarda araç kullanmakta profes-yonelleşen grup üyeleri, coş-kuyla akan dereyi geçmeyi başardı.

Geçtiğimiz günlerde kurulan Kemer Off-Road

Grubu, Antalya’nın tüm ilçelerinden off-road

tutkunlarını bekliyor.

The Kemer Off-Road Group, which was

established recently, await all off-road

enthusiasts from all the boroughs in Antalya.

108 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 111: Antalya Dergisi 16. Sayı

Çamura saplananaraçlar vinçle kurtarıldıDere geçişinin ardından dağların arasında yol almaya devam eden grup, günlerdir yağan yağmurun çamurla kapladığı Gölcük Köyü’nde bir başka büyük zorlukla karşılaştı. Bura-da bazı araçlar derinliği yarım metreyi bulan çamura saplandı. Tüm uğraşlara rağmen sürücüler aracını çamurdan çıkaramayınca devreye diğer araçlar girdi. Ön tamponunda vinç olan araçlar, çakılan araçları çekerek yollarına devam etti. Zirvelerden Akdeniz’e gürül gürül çağlayan Alakır Çayı’ndan da geçen grup üyeleri öğle saatinde Gödene Yaylası’nda yani Altınyaka’da mola verdi. Bu-rada buz gibi sularda yetişen alabalıklarla öğle yemeğini yiyen grup üyeleri yorgunluk

Gölcük which was covered with mud because of the constant rain. Some vehicles got stuck in the mud which was half meters deep at some places. When all else failed, the vehicles were rescued by other vehicles which had cranes on their front bumpers. The group which passed through Alakır waterfall stopped for lunch at Gödene Plateau’s Altınyaka. The group had trout that was abundant in the cold waters and headed out again after finishing lunch with a cup of tea.

Beydağları from the peakVehicles which passed through muddy roads and streams also made it to the peak which houses the fire observation tower at 1500 meters. Sportsmen who made it to the peak after a

109ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 112: Antalya Dergisi 16. Sayı

tough journey took photos of the amazing panorama, immortalizing the day. The magnificent panorama all around the tower in Altınyaka amazed the drivers. Bitumen trees that were as high as the clouds, the vast forest, the snow covered peaks and the canyons showed that the mountains of Kemer were as beautiful as its beaches. Sportsmen who took in all these beautiful sights continued their journey after a while. Olympus, which became visible between the pine trees at Beycik vil-

lage, was another cause for celebration. Members who traveled for 100 kilometers for 7 hours came down from Beycik and headed for the borough center.

The group is open for all off road enthusiasts from the other borough in Antalya and they can’t wait for the next event.

çaylarını da içtikten sonra yola devam etti.

Zirveden Beydağları Çamurlu yolları, dereleri aşarak yola devam eden araçlar, Altınyaka’da yaklaşık bin 500 metre yüksekliğe kurulu yangın gözetleme kulesinin bulunduğu zirveye çıkmayı da ihmal etmedi. Zorlu bir yolu aşarak zirve-ye ulaşan sporcular, eşsiz manzara karşısında bol bol hatıra fotoğrafı çekerek, günü ölümsüzleştirdi. Altınyaka’daki yangın gözetleme kulesinin dört bir yanındaki manzara görenleri büyüledi. Bulutlarla yarışan katran ağaçları, göz alabildiğince uzanan yemyeşil orman, dağların karlı zirveleri, vadiler Kemer’in sahilleri ka-dar dağlarının da muhteşem olduğunu gözler önüne serdi. Eşsiz manzarayı doyasıya iz-leyen off-roadcular bir müddet

sonra yeniden yola koyuldu. Beycik Köyü’ne gelindiğinde çam ağaçlarının arasından görünen Olympos, mutluluğu bir kat daha artırdı. 7 saat boyunca 100 kilometre yol alan grup üyeleri, yorucu bir etkinliğin ardından Beycik’ten inerek ana yola indi ve ilçe merkezine ulaştı.

Kemer’in yanı sıra Antalya’nın tüm ilçelerinden off-road tutkunlarına kapı-larını açan grup üyeleri, bir sonraki etkinliği iple çekme-ye başladı.

Off-road tutkunları, her ayın ilk hafta sonu Beydağları’nın

derinliklerine direksiyon kırıyor.

Off-road enthusiasts drive towards the depths Beydağları during

the first week of each month.

110 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 113: Antalya Dergisi 16. Sayı

111ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 114: Antalya Dergisi 16. Sayı

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

Spor turizmi zamanı

Şamil Yaşacan, is one of the first names that comes to mind when it comes to

sports tourism in Antalya. Yaşacan, who has pioneered sports tourism in the city,

says that more and more teams will come to Antalya if there are more tournaments

and facilities and points out to the importance of government support.

It’s time for sports tourism

Şamil Yaşacan, Antalya’da spor turizmi denilince ilk akla gelen isimlerden biri. Kentte

spor turizmine öncülük eden Yaşacan, tesis eksikliğinin giderilmesi ve daha fazla turnuva

düzenlenmesiyle, her türlü branşta spor kulübünün hazırlıklarını yapmak için Antalya’yı tercih

edeceğini belirterek, bu konuda devlet desteğinin önemine dikkat çekiyor.

112 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 115: Antalya Dergisi 16. Sayı

Sporun insan haya-tı üzerindeki önemi

tartışılmaz; spor kulüplerinin de kitleler üzerindeki etkisi. Antalyalılar son yıllarda özellikle kış aylarında, kentin caddelerinde gezen yabancı futbol takımlarının oyuncularını görmeye alıştı. Yıllar önce bir elin parmak-larını geçmeyecek kadar az sayıda futbol takımı ile başlayan spor turizmi, bugün kabına sığmaz hale geldi. Biz de Antalya’da spor turizmi alanında önemli ilklere imza atan Enda Tur Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Yaşacan ile keyifli bir söyleşi yaptık. Spor turizmi alanında 17 yıldır faaliyet gösteren Şamil Yaşacan’dan sektörün gelişimi ve çıtayı yükselterek yoluna devam etmesi yönünde önemli bilgiler aldık. Şamil Yaşacan, spor turizminde tesisin ve turnuvanın önemine değindi. Antalya’nın bütün sporlar için uygun bir kent olduğuna dikkat çeken Yaşacan, farklı branşlarda binlerce spor kulübünün kamp dönemlerin-de kente gelmesi için tesise ihtiyaç olduğunu belirtti. Bü-yük takımların katıldığı ödüllü turnuvaların ise Antalya’nın tanıtımı ve yeni takımların kente çekilmesi noktasında adeta sihirli bir değnek oldu-ğunu ifade etti.

Antalya’da spor turizmi denilince ilk akla gelen kişisiniz. Bu alanda çalış-maya ne zaman ve nasıl başladınız? Yaşacan: 1996 yılında Antalyaspor, İnter Toto Kupası’nda Rusya’nın Volda Grad şehrinin Rotor takımı ile eşleşti. Antalya’nın sahası bakımda olduğu için maç Isparta’ya alındı. Rotor bizimle irtibata geçip, onların tüm ihtiyaçlarını karşılamamızı istedi; biz de kabul ettik. Takım başkanı

ile aynı araçta Isparta’ya gittik. Başkan bana Rus futbol takımlarının devre arasında kamp yapmak için Kıbrıs Rum Kesimi’ne gitti-ğini, Antalya’nın güzel iklimi, kaliteli otelleri ile lige verilen arada çalışmak için en uygun yer olduğunu söyledi. O güne kadar böyle bir olay-dan haberimiz bile yoktu; klasik acentecilik yapıyor-duk. Başkanın anlattıkları kafamıza yattı. Araştırma-larımızı ve hazırlıklarımızı yaptık ve bir sonraki sene takımlarla iletişime geçerek spor turizmine başladık. 2000-2001 yılına kadar 10-15 takım getirdik. Ne zamanki Kıbrıs Rum Kesimi Avrupa Birliği’ne girdi ve takımlar için vize problemi başladı, ibre Antalya’ya dön-dü. Sonuç olarak Antalya’da bu işi başlatan kişi benim diyebilirim.

S port is important in a person’s life; just as

the effect of sports clubs for masses. The people of Antalya are now accus-tomed to see foreign football players in the city during the winter. Sports, tourism, which began years ago only with a handful of teams, is now an immensely big at-traction. We spoke to Enda Tur Chairman Şamil Yaşacan about this type of tourism. We received important infor-mation from him regarding the growth of the sector and the activities of his company. Şamil Yaşacan, pointed out to the importance of sports facilities and tournaments. Yaşacan, who stated that Antalya was suitable for all types of sports, said that new facilities were needed to accommodate thousands of sports club who partici-pated in different categories.

He added that tournaments were crucial in luring in new teams to Antalya.

You are the first person that comes to mind when sports tourism in Antalya is concerned. When and how did you start working in this field? Yaşacan: In 1996, Antalyaspor was drawn against Rotor in the Inter Toto Cup. When Antalya’s stadium was closed for renovations, the match was played in Isparta. Rotor contacted us and asked us to do all the organiza-tion for them. We went to Isparta with the president of the football club. He told me that Russian teams were going to Cyprus to train during the break and that Antalya would be a better place to train because of its climate and nice hotels. We didn’t even know about such a thing until that day; we were just classic travel agents. What he said made sense. We did our research and preparations and we began contacting teams. This is how we started sport tourism. Until 2000-2001, we brought in 10-15 teams. When Cyprus became a part of the EU and teams needed visas, Antalya became a hot spot. So, I could say that I was the one who started sports tourism in Antalya.

We are in a sports tour-ism season now. How many teams have come to Antalya so far?Yaşacan: We will see the exact number in March but I can say that we have lost some foreign teams. Some big teams prefer Cyprus.

What is the difference between a tourist that comes here for sports

Şamil Yaşacan

113ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 116: Antalya Dergisi 16. Sayı

Yine bir spor turizmi sezonundayız. Şimdiye kadar kaç takım geldi Antalya’ya?Yaşacan: Net rakamı sezon bitiminde yani mart ayının sonunda göreceğiz. Şimdilik bu senenin önceki seneler gibi olmadığını söyleye-bilirim. Yerli takımlardan yana sıkıntımız yok ancak yabancı takım sayısında kayıplarımız var. Aralarında büyük takımların da oldu-ğu kulüpleri Kıbrıs Rum Kesimi’ne kaptırıyoruz.

Spor turizmi çerçevesinde gelen turist ile yaz ayların-da gelen turist arasında ne fark var?Yaşacan: Adı turizm ama farklı bir durum söz konusu. Kamp organizasyonu diğer operasyonlara benzemez. Takımlar buraya tatile değil çalışmaya geliyor. Takım iyi bir hazırlık dönemi geçirecek ki ligde de iyi performans göstersin. Bu nedenle oteldeki konaklama hizme-tinden transfere, antrenman sahasından hazırlık maçı yapacak ekibe kadar çok iyi çalışma ortamı sunmalıyız. Bundesliga’da oynayan takı-ma hazırlık maçı yapsın diye üçüncü lig takımı öneremeyiz. Güçlerini görmek istedikleri için denk takımlarla maç yap-mak istiyorlar. Para kazan-mak tabii ki önemli ama bu işi yapanların kazançtan çok takım memnuniyetini düşün-mesi lazım. Takım en küçük aksaklıkta, bir sonraki sene gelmek istemiyor. Yıllarca kamp için Antalya’ya gelmesi-ne rağmen artık gelmeyenler de var. Bu nedenle sektör çok sıkı denetlenmeli.

tourism and a tourist that comes during the sum-mer? Yaşacan: They are both here in terms of tourism but the situation is differ-ent. Camp organizations differ from other operations. Teams come here to work, not to vacation. Teams need to be well prepared for the rest of the season so we need to provide them with great accommodation, transfer, fields and teams to play against. We cannot recommend a team from the 3rd division to a team playing the Bundesliga. They want teams as strong as they are. Of course mak-ing money is important but satisfying the needs of the team is even more impor-tant. If there is even a small glitch, teams don’t want to return for the next season. Some teams that have been camping in Antalya are no longer coming. The sector needs to be under constant inspection.

Who are Antalya’s rivals in sports tourism?Yaşacan: Cyprus, Spain and Dubai, are Antalya’s biggest rivals in sports tour-ism. Actually, a couple of years ago we were better than them but when these countries began organizing big tournaments things changed. There were very important tournaments in Spain and Dubai. Cyprus invited many national teams to the country during the winter break. So now they are doing better than u.

Tournaments are very im-portant in sports tourism, aren’t they? Yaşacan: Yes, they are because teams that train during the winter break want to test their strength against strong teams like them-selves. That is why they go to countries that organize big tournaments. The more the tournaments, the more teams will come. We also organized tournaments but the most important one was cancelled due to some rea-

Turnuvaların spor

turizmindeki önemi

çok büyük. Bir kentte

ne kadar çok turnuva

olursa, o kadar çok

takım geliyor.

Tournaments

are vital in sports

tourism. The more

the tournaments,

the more teams will

come to that city.

114 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 117: Antalya Dergisi 16. Sayı

Antalya’nın spor turizmi alanında rakipleri kimler?Yaşacan: Kıbrıs Rum Kesimi, İspanya ve Dubai, spor turizminde Antalya’nın en büyük rakipleri. Aslında birkaç yıl öncesine kadar biz onlardan öndeydik. Ama bu ülkeler büyük turnuvalar dü-zenlemeye başlayınca tablo değişti. Özellikle İspanya ve Dubai’de çok büyük turnu-valar gerçekleştirildi. Kıbrıs Rum Kesimi, devre arasın-da çok sayıda milli takımı davetlisi olarak ülkesine getirdi. Dolayısıyla şu an bizden ilerideler.

Turnuvalar spor turizmin-de büyük öneme sahip, öyle değil mi?Yaşacan: Evet, turnuvanın spor turizmindeki önemi çok büyük. Çünkü dev-re arasında hazırlıklarını sürdüren takım, gücünü kendi gücündeki takımlarla sınamak istiyor. Bu nedenle büyük turnuvaların olduğu yerlere gidiyorlar. Ne kadar çok turnuva olursa, o kadar çok takım geliyor. Biz de turnuvalar düzenledik; ancak

en önemli organizasyon bazı nedenlerden dolayı iptal oldu. Bu bize pahalıya patladı. Şu an Saran Grubu turnuva düzenliyor ama daha fazlası olmalı.

Rakiplerde turnuvalarla ilgili durum nedir?Yaşacan: Rusya Futbol Federasyonu, Kıbrıs Rum Kesimi’nde turnuva düzen-ledi. Yıllardır Antalya’ya gelen Anji bu sene Kıbrıs Rum Kesimi’ne gitti. CSKA Moskova’da Antalya’dan başka yerde düzenlenmez-di ama bu sene gelmedi. Almanya’nın birçok takımı da başka yerlere gitti. İspan-ya, Baltık ülkelerinin fede-rasyonlarıyla işbirliği yapıp para ödüllü 5 önemli turnuva düzenledi. Dubai çok büyük ödüllü turnuvalar ile dünyaca ünlü kulüpleri ağırladı. Bizim de önemli takımların geldiği büyük ödüllü turnuvalar düzenlememiz lazım.

Turnuvanın ve büyük ödü-lün altını kalın çizgilerle çiziyorsunuz. Bu yönde talebiniz olduğu ortada.

sons. And this cost us a lot. The Saran Group is organ-izing a tournament now but we need more.

What is the state of the rivals in terms of tourna-ments?Yaşacan: The Russian Football Federation organ-ized a tournament in Cyprus. Anji, which was training in Antalya for some years, went to Cyprus. CSKA Moscow preferred Antalya but they didn’t come this year. Spain cooperated with the foot-ball federations of Baltic countries and organized 5 important cash prize tourna-ments. Dubai organized big tournaments with high cash prizes and welcomed the world’s top clubs. We need to organize similar tourna-ments.

You repeatedly stress on the importance of tourna-ments and big prizes. You seem to have a request about this.Yaşacan: Yes, we want the

government to support us on this because we can only do so much on our own.

What do tournaments bring in terms of advertis-ing?Yaşacan: Tournaments are crucial for advertising. The games are aired on impor-tant sports channels and on televisions of those coun-tries. The channel shows footage from that city before the game begins. You can achieve a priceless advertising campaign with a 250 thousand dollar award tournament. Everyone that watches the game, not just the players and supporters, learns the name of the city. Our rivals have opened a gap by organizing tourna-ments. In order to close the gap, we need to be able to organize big tournaments.

Do we have the right con-ditions to organize such tournaments? Yaşacan: There are 130 soccer fields from one edge of Antalya to the

115ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 118: Antalya Dergisi 16. Sayı

Yaşacan: Evet. Devletimiz-den, bakanlığımızdan büyük turnuvaların düzenlenmesi ve ödül verilmesi yönünde destek bekliyoruz. Çünkü tek başımıza yapabilecekle-rimiz ortada.

Turnuvaların kentin tanı-tımına sağladığı katkı ne boyutta?Yaşacan: Turnuvanın en bü-yük katkısı bence tanıtımdır. Maçlar önemli spor kanal-larında, takımın ülkesinde canlı olarak yayınlanıyor. Yayıncı kuruluş turnuva öncesinde maçın oynandığı kentin görüntülerini yayın-lıyor. 250 bin dolar ödüllü turnuva ile milyonlarca liraya yapamayacağınız tanıtım yapılıyor. Futbol takımları ve taraftarların yanı sıra o maçı izleyenlerin beynine kentin ismini kazıyorsunuz. Rakiplerimiz turnuvalar-la atağa geçti. Bizim kan kaybetmememiz için onlara büyük turnuvalarla cevap vermemiz lazım.

Turnuva düzenlemek için gerekli şartlara sahip mi-yiz peki?Yaşacan: Alanya’dan

Kemer’e yani Antalya’nın bir ucundan bir ucuna, 130 ant-renman sahası var. Mardan gibi, Akdeniz Üniversitesi Stadı gibi modern statlarımız var. Yani turnuva düzen-lemek için eksiğimiz yok. Tek ihtiyacımız devletimizin turnuva düzenlenmesi için destek olması ve federas-yonumuz ile hakem komi-tesinin maçlarla yakından ilgilenip, hakem ataması yapması.

Futbolun biraz dışına çıkalım. Antalya’ya futbol dışında başka branşlarda spor kulüpleri de getirile-bilir mi?Yaşacan: Tesis ve turnuva olduğu sürece her türlü branşta spor kulübü hazırlık-larını yapmak için Antalya’ya gelir. Çünkü Allah bu coğraf-yaya her şeyi vermiş. Deniz, dağ, doğa, güneş, uygun iklim, aklınıza ne geliyorsa Antalya’da var. Zaten biz ragbi ve beyzbol takımlarını da kente getiriyoruz. Onlara uygun saha yaptık. Şu an Antalya’da 5 rugbi takımı kamp yapıyor. Avrupa ve Rusya’dan gelmek isteyen çok sayıda

takım var. Ama en büyük sıkıntımız tesis.

Anlattıklarınızdan tesis eksikliğinin spor turizmin-de Antalya’nın önündeki engellerden biri olduğu anlaşılıyor.Yaşacan: Kanarya Adaları’nda içerisinde tam 37 spor dalının yapılabilece-ği tesisi barındıran sadece spor üzerine kurulu bir otel var. Futbol sahalarından spor salonlarına, olimpik yüzme havuzlarından tenis kortlarına, boks ringlerinden golf sahalarına aklınıza ne gelirse otelde mevcut. Spor oteli olduğu için farklı etkin-likler düzenliyorlar. Örneğin dünyanın en önemli aerobik hocasını belirli bir tarihlerde otele getiriyorlar. 300-500 kişi o tarihte dünyaca ünlü hocayla aerobik yapabilmek için otele gidiyor. Bizim de sadece spor temalı otelle-rimizin olması lazım. İddia ediyorum Antalya’da bu tarz oteller olsun, 12 ayın bir ayı boş kalmaz.

other. We have modern stadiums like Mardan and the Akdeniz University Sta-dium. We have everything we need to organize a big tournament. All we need is support from the gov-ernment and the Turkish Football Federation.

Let us set football aside for now. Can other sport teams be brought to Antalya for training? Yaşacan: As long as there are facilities and tourna-ments, clubs who deal in all kinds of sports will come to Antalya because God has blessed Antalya with everything; sea, nature, mountains, sun and a great climate. We also bring rugby and baseball teams to Antalya. We have built suf-ficient fields for them. Today, 5 rugby teams are training in Antalya as we speak.

Many teams from Europe and Russia want to come here but we have limited facilities.

From the things you have mentioned, it is clear that lack of facilities is a big negative for Antalya in this matter.Yaşacan: There is a sports hotel that hosts facilities that can accommodate 37 different sports branches in the Canary Islands. It has everything from football fields to Olympic size pools, from tennis courts to boxing rings and golf courses. They organize different events be-cause they are a sports ho-tel. For example, they invite the world’s leading aerobics teacher. 300-500 people go to the hotel to work out with that teacher. We need sports themed hotels. If that happens, they will be full throughout the year.

116 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 119: Antalya Dergisi 16. Sayı

117ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 120: Antalya Dergisi 16. Sayı

Aziz Paul’un izindeHristiyanlığın mimarı

Yazı / Article: Özgür Önder

Ömrünü Hristiyanlığı yaymaya adadı ve gece gündüz demeden binlerce kilometre yol katetti Aziz

Paul. Bu yolculukların ilkinde Antalya’ya geldi. Gemiden indiğinde doğruca Perge’ye geçti. Ardından

da 500 kilometrelik yolu aşarak Yalvaç’a ulaştı. Aziz Paul’un ayak izlerini takip eden yol, bugün 500

kilometre ile Türkiye’nin işaretlenmiş en uzun yürüyüş yolu...

118 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 121: Antalya Dergisi 16. Sayı

M.S. 8 yılında dünyaya gelen Aziz Paul, Aziz

Pierre ile birlikte Hristiyanlığı yayan isimlerin en ünlüsü ve en etkilisidir. Hristiyanlı-ğın Kudüs’ten Anadolu’ya, Anadolu’dan da Avrupa’nın içlerine kadar yayılmasın-da büyük rol oynar. Bunun için Hazreti İsa’nın öğreti-lerini gece gündüz deme-den korkusuzca anlatır, Roma’nın aşırı tepkisine ve öldürüleceğini bilmesine rağmen yolundan vazgeç-mez. Zorluklarla dolu uzun yolculukları boyunca, başta Anadolu olmak üzere Akde-niz çevresinde Hristiyan top-lulukları oluşturmayı başarır. Aziz Paul, M.S. 46 yılında, yolculukların dördüncüsüne yani sonuncusuna idamı için çıkar. Kudüs’te Roma askerleri tarafından tutuk-lanan Aziz Paul, yargılama sonrasında Roma’ya götü-rülür. Roma’da hapse atılan Aziz Paul, M.S. 64 veya 67 yılında idam edilir.

İlk yolculuğunda Perge’ye geldiAziz Paul, Hristiyanlığı yay-mak için çıktığı yolculukların ilkinde Antalya’ya da uğrar. M.S. 46 yılında Antakya’dan yola çıkan Aziz Paul, liman kenti Samandağ’a gelerek, buradan gemiyle Kıbrıs Adası’na geçer. Kıbrıs’ta, Salamis ve Paphus’u ziyaret

eden Aziz Paul, ardından Antalya’ya gelir. Antalya Limanı’nda karaya ayak basan Aziz Paul, kara yolu ile dönemin en önemli kentlerinden Perge’ye ulaşır. Perge’den Aksu Vadisi’ni geçerek, Pisidia kenti olan Antiokheia’ya yani Yalvaç’a gelir. Yolculuğuna devam eden Aziz Paul, Yalvaç’tan Konya’ya kadar gider. Daha sonra aynı güzergahları

S aint Paul, who was born on 8 A.D., was the most

important person, along with Saint Pierre, in the spread-ing of Christianity. Saint Paul was crucial in spreading Christianity from Jerusalem to Anatolia and from Anatolia to Europe. He spread the wisdom of Christ relent-lessly although he knew he would be executed by Rome. During his difficult trip, he

succeeds in forming Christian tribes in Anatolia and around the Mediterranean. He takes his last trip on 46 A.D., to his own execution. Saint Paul, who is captured by Roman soldiers in Jerusalem, is tak-en to Rome after his trial. He is imprisoned in Rome and executed in 64 or 67 A.D.

First trip was to Perge Saint Paul takes his first journey to spread Christianity to Antalya. Paul, who takes off from Antakya in 46 A.D., arrives at the port city of Samandağ and boards a ship to Cyprus. Saint Paul, who visits Salamis and Paphus in Cyprus, then goes to Antalya. After setting foot on the port of Antalya, he travels to Perge by road. After passing the Aksu Valley, he reaches Antiokheia, today known as Yalvaç. He continues his journey and reaches Konya. He then heads back following the same routes. 500 kilometers from Perge to Yalvaç During his trip, which in-cludes boats and terrestrial roads, Saint Paul comes to Perge twice. Today, Saint Paul’s Road which starts in Perge and ends in Yalvaç is Turkey’s longest marked walking road. The 500 kilo-meter road, which starts in

Following the footsteps of Saint Paul Saint Paul dedicated his life to spreading Christianity and walked thousands of miles to

do so. He first came to Antalya. As soon as he got off the ship, he went to Perge. And

after that, he went another 500 kilometers to reach Yalvaç. The road, which follows in the

footsteps of Saint Paul, is Turkey’s longest marked walking track with 500 kilometers.

119ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 122: Antalya Dergisi 16. Sayı

Perge and runs through Aksu Stream, mountains and val-leys, starts at sea level and reaches 2200 meters above sea level at the peak of the Taurus Mountains. There are two more peaks, both 2800 meters above sea level, on the route. Saint Paul’s Road consists of old Roman roads, pathways inside mountains and forest roads.

Autumn is the best time to walk along Saint Paul’s Road. There are also courses along the road for mountain bikers. The 500 kilometer road can be walked in 30 days. Those

who want to walk the course in two different periods can reach Eğirdir from Perge in two weeks. Hikers can walks during the day and set up camp or stay in one of the houses along the road at nights.

Cedar trees behind wild flowers The route, which starts in Perge and ends in Yalvaç, is a beautiful geography blessed by nature. When spring comes, colorful wild flowers bloom along the road and birds celebrate the arrival of spring by chirping noisily. As you leave Antalya behind and head towards the depths of the Taurus Mountains, you realize that you are stepping into a whole new geography. Stone houses, the magnifi-cent view of Yazılı Canyon, antique roads, well preserved antique cities, cedar trees that rise behind wild flowers, great waterfalls, streams, a turquoise colored lake and aqueducts are some of the things you will see on Saint Paul’s Road.

takip ederek geri döner. Yalvaç ve Aksu Vadisi üzerinden yeniden Perge’ye gelen Aziz Paul, Antalya Limanı’ndan bindiği gemi ile önce Kıbrıs’a ardında da Antakya’ya ulaşarak yolculu-ğunu tamamlar.

Perge’den Yalvaç’a 500 kilometreGemilerle denizleri, yürü-yerek dağları aşan Aziz Paul’un yolculukları bo-yunca, gidişi ve dönüşü sırasında iki kez Perge’ye geldiği görülür. Günümüz-de Perge’den başlayıp Yalvaç’ta sona eren Aziz Paul yolu, aynı zamanda Türkiye’nin işaretlenmiş en uzun yürüyüş yollarındandır. Perge’den başlayıp, Aksu Çayı’nı geçerek, dağlardan, vadilerden geçen toplam 500 kilometrelik yol, de-niz seviyesinden başlar, Torosların zirvesinde 2 bin 200 metre rakıma kadar ulaşır. Güzergah üzerinde 2 bin 800 metre rakımlı iki zirve de bulunur. Aziz Paul Yolu, eski Roma yollarından, dağlardaki patikalardan ve orman yollarından oluşur.

Doğanın uyandığı ilkba-har ve zorlu kış şartları-nın henüz hissedilmediği sonbahar, Aziz Paul Yolu’nu yürümek isteyenler için en doğru zamandır. Aziz Paul Yolu’nda dağ bisikletçileri için de uygun parkurlar bulu-nur. Toplam 500 kilometrelik yol, yaklaşık 30 günde yürü-nebilir. İki ayrı dönemde yolu yürümek isteyenler ise iki haftada Perge’den Eğirdir’e ulaşabilir. Gündüzleri yürü-yerek yol alanlar geceleri doğada kamp kurabilir ya da güzergah üzerindeki evlerde konaklayabilir.

Kırçiçeklerinin arkasında yükselen sedir ağaçlarıAziz Paul’un Hristiyanlı-

ğı yaymak için zorluklara katlanarak geçtiği bu yol, aynı zamanda doğanın tüm güzelliklerini bahşettiği bir coğrafyadır. Aziz Paul Yolu’nda bahar geldiğinde rengarenk kır çiçekleri açar, kuşlar doğanın yenilen-mesini cıvıldayarak kutlar. Antalya’yı geride bırakıp, Toroslar’ın derinliklerine doğru ilerledikçe, farklı bir ortama ayak bastığınızı da anlarsınız. Taştan yapılı evler, Yazılı Kanyon’un muhteşem manzarası, antik yollar, aradan geçen onca asra rağmen iyi korunmuş kentler, kır çiçeklerinin ardında yükselen sedir ağaçları, onlarca metre yüksekten çağlayarak dökü-len şelaleler ve gürül gürül akan çay, tekneyle geçilen Turkuaz renkli göl ve su kemerleri, Aziz Paul Yolu’nu yürüyeceklerin karşılaşaca-ğı manzaralardır.

Doğanın uyandığı

ilkbahar ve zorlu

kış şartlarının daha

hissedilmediği sonbahar,

Aziz Paul Yolu’nu

yürümek isteyenler için

en doğru zamandır.

Autumn is the best

time to walk along Saint

Paul’s Road.

120 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 123: Antalya Dergisi 16. Sayı

121ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 124: Antalya Dergisi 16. Sayı

yansıdığı duvarlarGemili Mescit’in dışarıdan bakıldığında Selçuklu dönemindeki benzerlerinden

hiç farkı yoktur. Ancak kapıdan içeriye girdiğinizde sizi bir sürpriz karşılar. Küçük

yapının duvarlarındaki sıvanın üzerinde çok sayıda gemi graffitisi yer alır. Kimi direk

gözünüze çarpar, kimi ise dikkatli bir inceleme sonrası gizlendiği yerden çıkar.

Heyecanın ve özlemin

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

122 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 125: Antalya Dergisi 16. Sayı

Dalgaların dövdüğü sahilde Kızıl Kule’yi ve

Tersane’yi geride bırakıp Alanya Kalesi’nin içine doğ-ru ilerledikçe Selçuklunun izleri daha da belirginleşir. Kıvrıla kıvrıla tepeye çıkan yol üzerinde, o dönemi yansıtan sarnıçlar, mescit-ler, cami, mezarlık, bugün ayakta olmayan yapı kalın-tıları karşılar sizi. Hisariçi Mahallesi’ne geldiğinizde, caddenin sağında kare plan-lı, tek kubbeli ama kubbesi yükseltildiği için dışarıdan

As you head towards Alanya Castle by leav-

ing Kızıl Kule and Tersane behind, traces of the Seljuk culture becomes clearer. Cisterns, small mosques, mosques, cemeteries and ruins greet you on the wind-ing road. When you reach Hisariçi Quarter, a square planned, single domed small structure with a tile covered roof attracts attention on the right hand of the street. This is a small mescit that was commonly used in the

Seljuk period. The interior and exterior of this structure, which is also visible from Antalya, Kaleiçi, is quite sim-ple. But what differentiates this mescit from the others are the ship graffiti on the plastered walls. There are graffiti on the plasters of this small mosque which depict ships.

From the 13th century Because this structure doesn’t have an epigraph its name is unknown and

Walls that reflect excitement and yearning

When viewed from the outside, Gemili Mescit (small mosque) looks

like a typical Seljuk period structure but when you step inside a

surprise awaits you. On the plaster of the walls of the small structure,

there are many ship graffiti. Sometimes you will see a mast and some

reveal themselves if you only look closer.

123ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 126: Antalya Dergisi 16. Sayı

fark edilmeyen, tuğla ile örülü, çatısı kiremitli, küçük ve mütevazı bir yapı dikkat çeker. İlk örneği Karahanlılar döneminde görülen, Sel-çuklularda da yaygın olarak kullanılan küçük bir mescittir bu yapı. Alanya Kalesi’nin yanı sıra Antalya Kaleiçi’nde de görülen bu yapının dış ve iç cephesi oldukça

sadedir. Ancak bu mescidi diğer mescitlerden ayıran en büyük özellik, kireç ve kum ile sıvalı duvarlarındaki gemi graffitileridir. Küçücük mescidin içerisinde, dökülen sıvaların üzerinde, zamana meydan okurcasına hala varlığını koruyan ve dö-nemin gemilerini yansıtan graffitiler bulunur.

since it hasn’t been used for nearly 100, even the oldest residents of Alanya Castle don’t know its name. This structure, which was once used as an armory, was named Gemili Mescit because of the ship graffiti on the walls during resto-ration. It is believed that the square planned, single

domed structure which has two windows on the east and western exteriors was built in the 13th century. The structure, which is a typical Seljuk style build-ing with its single dome above the cubic harim, was built with bricks and rub-ble stone. The body walls create a cubic mass in the mescit which was built with the masonry technique. Transition to the half circle dome with a 520 centimeter diameter is achieved by 4 squinches in the corner. The weight of the dome and roof are transferred to the body walls with squinches. Bricks were used in the corners and above and below the clearings of the building and the rest are stone.

A seal between the dolphins The first plaster of the structure, which has wood as original floorings, was mortar made with brick dust, sand and lime. The walls were plastered a second time with mortar made with lime and sand.

Bu mescidi

diğerlerinden ayıran

en belirgin özellik,

duvarlarındaki gemi

graffitileridir.

What differentiates

this mescit from the

others are the ship

graffiti on the walls.

124 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 127: Antalya Dergisi 16. Sayı

13’üncü yüzyıldan kalmaKitabesi olmadığı için özgün adı bilinmeyen bu mescit, 100 yıla yakın bir zamandır kullanılmadığı için Alanya Kalesi’nin en yaşlı sakin-leri bile mescidin ismini bilmez. Bir ara cephanelik olarak kullanılan bu yapı, restorasyon projesi sıra-sında içerisindeki graffitiler nedeniyle gemili mescit olarak adlandırılmıştır. Kare planlı, tek kubbeli, dört köşesi tromplu, doğu ve batı cephelerinde ikişer pence-resi bulunan mescidin diğer örneklerden yola çıkarak, 13’üncü yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Kübik harimi üzerinde tek kubbesi ile tipik bir Selçuklu mescidi olan yapı, tuğla ve moloz taştan yapılmıştır. Yığma yapım tekniğiyle inşa edilen mescit-te, beden duvarları kübik bir hacim oluşturur. Köşedeki 4 tromp ile yarım küre şeklinde ve 520 santimetre çapındaki kubbeye geçiş yapılır. Kubbe ve çatının yükü tromplarla beden duvarına aktarılır. Tuğla, yapının köşelerinde ve açıklıkların altında ve üstünde kullanılırken, geriye kalan kısımlar taştır.

Yunusların arasında bir fok Özgün döşemesi ahşap olan mescidin, ilk sıvası kiremit tozu, kum ve kireç ağırlıklı harçtandır. Daha sonra iç duvarlar ikinci kez, bu defa sadece kireç ve kum karışı-mı bir harçla yeniden sıvan-mıştır. Mescidin duvarların-daki gemi graffitileri de ikinci sıvanın üzerindedir. Mesci-din güney duvarındaki mih-rabın içinde siyah kök boya ile yazılmış ‘Allah-u Ekber’ yazısı bulunur. Mihrabın sa-ğında ise iki yunus balığı, bir köpek balığı ve bir fok balığı kompozisyonunun olduğu graffiti ilgi çekicidir. Gemili Mescit’te yapılan inceleme-

lerde, kimi ilk bakışta belli olan, kimi de sıva dikkatlice incelendiğinde görülebilen ve kopan sıva parçaları ile sadece bir parçası kalmış 170 adet graffiti bulunur. Mescidin içerisindeki gemi graffitilerini kimin, ne zaman ve hangi amaçla çizdiği hakkında net bir bilgi yoktur. Ancak Alanya’nın önemli bir

The ship graffiti on the walls are over the second plastering. ‘Allah-u Ekber’ has been written with black madder inside the altar on the south wall of the mescit. Dolphin, shark and seal compositions to the right of the altar at-tract attention. There are a total of 170 graffiti in the

mescit. It is unclear when and why these graffiti were drawn and by whom. It is believed that these were made because Alanya was a port city and sea trade was very much alive in the city back in the day. The date of the graffiti will be clearer once the period of the ships is determined.

125ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 128: Antalya Dergisi 16. Sayı

liman kenti olması, sürekli ticaret ve askeri gemilerin kente gelmesi ve şehirde denizciliğin canlı olması nedeniyle bu graffitilerin çizildiği düşünülmektedir. Graffitilerin çizildiği tarihin, duvardaki gemi modellerinin kullanıldığı dönemin tespit edilmesinden sonra belir-lenmesi planlanıyor.

Gemilerin tüm detayları resmedilmişKüçük mescidin duvarların-da yapılacak dikkatli bir in-celeme sonrasında bu graf-fitiler net olarak görülebilir. Mescidin kuzey duvarındaki 8 gemi tasviri arasında, ana direkleri üzerinde bir babafingo cunda, gabya ve tirinket yelkenleri ile baş ıst-ralyasındaki flokları belirgin olarak çizilmiş, ayrıca kıç tarafındaki randa yelken-leri işlenmiş fırkateynler, yuvarlak karinalı, borda-sı ve borda kuşakları ile lumbozları, kıç tarafındaki kaptan kamarası resmedil-miş 3 direkli gemi bulunur. Doğu duvarındaki 11 graffiti arasında pruva, grandi ve mizani direkleri, serenleri ve yelkenleri detaylı işlenmiş; baş kısmında civadraya bağlı ıstralyası ve mizanaya ek olarak basılmış randa yelkeni ile bir brig tasviri dikkat çekicidir. Duvarlar-da, kalyonlar, karaveller, fırkateyn tasvirlerine çok rastlanır. Bazı gemi tasvir-lerinde bayrak ve flamalar, bazılarının bir köşesinde ise yazılar bulunur. Ancak bu yazılar ve bayraklarla flamalar nem nedeniyle bo-zulmuştur ve okunup, anlam çıkartılamaz.

Yitip giden zamanın şahitleriAsırlarca ticaret gemilerinin ve askeri gemilerin uğrak li-manı olan bu kentteki küçük mescidin duvarlarına tasvir

edilen gemi graffitilerinin, kimler tarafından, ne zaman ve hangi amaçla yapıldığı bilinmezliğini korumakta. Graffitilerle ilgili bugün için yapılan tek yorum ise uzaklardan gelen gemilerin heyecanını, keşfedilmek istenen uzakların hayalini, kimi zaman da yitip gitmiş zamanı yeniden bulmaktır.

Ships were depicted in detail These graffiti can be seen clearly after a careful inspec-tion of the walls of the small mosque. Among the 8 ship depictions on the northern wall of the mescit, there are three frigates that were drawn in great details show-ing their topmast extensions, peak, topsail, trinket sails,

jibs and spanker sails at the back and three masted ships that were depicted as having round hulls, ports, port belts and captain’s quarters at the back. Among the 11 graffiti on the east wall, there is brig showing its various masts and sails and jib. There are multiple depictions of gal-leons, caravels and frigates. Some drawings include flags and pennons and some have writing in the corner but these have been distorted and cannot be read.

Witnesses to the past It still remains a mystery who painted these graffiti and why on the walls of a small mosque in a town that was a popular sea trade port for centuries. The only theory is that the people who drew these figures were probably expressing their excitement to be sailing to faraway lands.

Hisariçi

Mahallesi’nde

Kale Caddesi’nin

sağında bulunan

mescidin ne

zaman yapıldığı

hakkında detaylı

bilgi yoktur.

The construction

date of the mescit

located in Hisariçi

Quarter, on the

right side of Kale

Street it unknown.

126 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 129: Antalya Dergisi 16. Sayı

127ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 130: Antalya Dergisi 16. Sayı

bisiklete bin!Antalya’da perşembe akşamı aracınızla seyrederken karşınıza birden onlarca bisikletçi

çıkarsa ve ‘Arabadan in bisiklete bin’ sloganlarıyla yanınızdan geçip giderlerse şaşırmayın.

Onlar Perşembe Akşamı Bisikletçileri. Çağrılarına kulak verin ve aracınızdan inip bisiklete

binin. Sağlıklı bir yaşam ve doğayla baş başa kalacağınız yeni keşifler için…

Arabadan in

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

128 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 131: Antalya Dergisi 16. Sayı

Hafta sonu yaklaştıkça heyecanı kat ve kat

artar Perşembe Akşamı Bisikletçileri’nin (PAB). Çün-kü hafta sonu demek özgür-lük demektir onlar için. Her pedalda Antalya’nın güzellik-lerini doyasıya yaşarlar. Bu nedenle perşembe gününü iple çekerler. Beklenen gün geldiğinde mesaisi sona eren PAB üyesi hızla evinin yolunu tutar. Bisikletini aldığı gibi doğruca Atatürk Parkı’ndaki buluşma nok-tasına gider. Grup üyeleri tarafından belirlenen tur liderinin seçtiği güzergâhta, yaklaşık 1,5 saat boyunca kent caddelerinde pedallar çevrilir. Çevrilen her pedal-da da bisikletin bir ulaşım aracı olduğuna ve trafikte bisikletlilerin varlığına dik-kat çekilerek, şehrin araç yükünü hafifletmek ve sağ-lıklı bir yaşam sürmek için bisiklete binilmesi gerektiği haykırılır. Yaklaşık 1,5 saat süren 20 kilometrelik turun bitiminde, akıllarında hafta sonu turu, evlerinin yolunu tutarlar. Şimdi 2 günü daha geride bırakmaları lazımdır. Çünkü pazar günleri ‘Keyfe Pedal’ etkinliğinde onları daha büyük bir macera beklemektedir.

Doğayla baş başa bir günPerşembe akşamları kent caddelerini turlayarak bisiklete dikkat çeken PAB üyeleri, pazar günleri ‘Key-fe Pedal’ etkinliği çerçeve-sinde Antalya’nın dört bir yanını dolaşır. Pazar günü nereye gidileceğine de yine grup üyeleri karar verir. Sosyal medya üzerinden gelen öneriler doğrultusun-da oylama yapılır ve nereye gidileceği kararlaştırılır.

Bazen antik bir kenttir rotaları, bazen gürül gürül çağlayan bir şelale. Bazen de Beydağları’nın gizemli güzellikleri. Gün boyunca 100–120 kilometre pedal çevirir PAB üyeleri. Yol üze-rinde gördükleri bir kır kah-vesinde durup, keyifle kah-velerini yudumlar, karşılarına çıkan ilk kaynaktan sularını doldururlar. Doğanın tüm güzelliklerini cömertçe ser-gilediği noktalarda, bisiklet-lerinden inerek, bu güzelliği doyasıya yaşarlar. Bazen Perge’de çıkarlar karşınıza, bazen Termesos’ta. Aracı-nızla gitmek için bile uzak bulduğunuz bir noktada on-ları görebilirsiniz. ‘Arabadan in, bisiklete bin’ nidalarıyla haykırırlar size.

As the weekend nears, Thursday Night Bik-

ers (TNB) start growing more excited because the weekend means freedom for them. With each cycle, they are immersed in the beauties of Antalya. That is why they look forward to Thursday. When that day comes, members who get off from work quickly head home and upon picking up their bicycles, go to the meeting point in Atatürk Park. They ride through the streets in accordance with the route picked out by the team leader for 1, 5 hours. With each pedal, they try to remind people that bicycles are transportation vehicles and the existence of bikes in traffic and shout out that cycling is needed for good health and lessening traffic jams. After an approximately 20 kilometer tour, they head back home, thinking about the weekend. Now they only have two more days to go because on Sunday, even better adventures await them during the joy ride.

A day alone in nature Group members, who ride through the streets

Get out of the car and ride your bike!

Don’t be surprised if a pack of cyclists pass by you while you are riding in a car

with the slogan ‘get out of your car and ride a bike’ on a Thursday evening. They

are the Thursday Night Bikers. Listen to their call and get out of your car and get

on a bike for a healthier life and new discoveries in nature…

129ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 132: Antalya Dergisi 16. Sayı

Tatil demek kamp demek Uzun süreli tatil ise PAB üyeleri için ‘Kampa Pedal’ demektir. Etkinliğin adın-dan da anlaşılacağı gibi PAB üyeleri, uzun süreli tatillerde, kamp eşyalarını çantaların koydukları gibi başlar pedal çevirmeye. Yılda iki kez düzenlenen bu etkinlikte, önceden belirlenen bir doğal güzel-liğe pedal çevrilir. Kamp noktasına çadırlar kurulur ve çevre yine bisiklet turları ile keşfedilir. 3-4 gün süren bu etkinlikte yaklaşık 400 kilometre yol katedilir. Tatil boyunca kamp kurup do-ğayla baş başa kalan grup üyeleri, tatil sona erince yine bisikletleriyle evlerinin yolunu tutar. Salda Gölü, Karacaören Barajı ve Çıralı PAB üyelerinin kamp için tercih ettiği yerlerin başında gelir. Uzun soluklu bisiklet turları ile sağlıklı bir yaşam süren PAB üyeleri bu et-kinliklerle sosyalleşir, yeni yerler keşfeder ve doğal yaşama destek verir. Bu satırları okuduktan sonra eğer siz de PAB üyeleri ile

pedal çevirmek istiyorsanız onların facebook üzerindeki sayfasını beğenmeniz ve etkinliklerini takip etme-niz yeterli. PAB üyelerinin arasına katılmanız için ise kask, eldiven ve bisiklet ay-dınlatmasına sahip olmanız şart.

on Thursdays to increase awareness on bicycles, take a trip through the entire city as part of their ‘joy ride’ activity. The members of the group decide where to go on Sundays. They vote for the topic on social media and decide where to ride to. Sometimes they ride to an

antique city and sometimes to a waterfall. And some-times they discover the hid-den beauties of Beydağları. They ride for 100-120 kilometers throughout the day. They stop at a country café for some coffee and fill their bottles with water from streams. They stop at points where nature is beautiful and take in the scenery. You will some-times see them in Perge or Termessos. You can see them in far away spots, even to get to by car, screaming out ‘get out of the car and get on a bike’

Vacation means campingLong vacation for group members means pedal-ing to camps. As the name suggests, members pack their camping gear and ride to camp sites. During this activity, which is organ-ized twice a year, they start pedaling towards a naturally beautiful site that has been decided on beforehand. They set up their tents at the camp site and discover the area on their bicycles. Approximately 400 kilom-eters of ground is covered during this activity that lasts 3-4 days. After being alone in nature during the vacation, they ride back to their homes. Salda Lake, Karacaören Dam and Çıralı are their preferred camp sites. Members, who lead a healthy life by riding their bikes, socialize during this trip, discover new places and support natural life. If you want to ride with them, all you have to do is like their facebook page and fol-low their activities. In order to become a member of the group you need to have a helmet, gloves and lighting on your bicycle.

130 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 133: Antalya Dergisi 16. Sayı

131ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 134: Antalya Dergisi 16. Sayı

Bey Dağları’na baharın gelmesiyle başlar Yörük Ali’nin atalarından miras kalan ve asırlardır devam eden

yolculuğu. Tekirova Cumayeri mevkiinden başlayan yolculuğun ilk durağı Kızılalan mevkiidir. Kızılalan’ın yeni

yeşermiş otlarında yaydığı keçileri tek tek kırkan Yörük Ali’nin obası, doğa, kültür ve geleneği bir arada

sunan ekotorizm açısından Antalya’daki en doğru adrestir..

Asırlardır süren bir geleneğin

son temsilcileri

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

132 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 135: Antalya Dergisi 16. Sayı

Çam ağaçlarının arasın-da, Akdeniz’in mavisiyle

Beydağları’nın yeşilinin kucaklaştığı noktada, döne döne ilerliyor Antalya-Kemer yolu. Yolun aşağısındaki sahil boyunca uzanan oteller, misafirlerine unutulmaz bir tatil sunarken, yolun yuka-rısındaki ormanın derinlik-lerinde asırlardır süre gelen bir yaşam sessizce devam ediyor. Kendisine Antalya ve çevresini yurt edinen Kara-koyunlu aşiretinin hayvancı-lıkla uğraşan, göçer hayatını sürdüren son temsilcileri, Beydağları’nda geleneklerini yaşatıyor hala... Son Yörük-ler; dağların karla kaplandığı, zirvelerde sıcaklığın sıfırın altına düştüğü kış aylarını Kemer’de, rengârenk kır çiçeklerinin açtığı, pınarların çağladığı, kuş seslerinin yankılandığı yaz aylarını ise doruklarda geçiriyor.

Bahar yolculuğun habercisiKış aylarını, sürüsü ile birlikte Tekirova’nın çam ağaç-ları arasındaki Cumayeri mevkiinde geçiren ‘Yörük Ali’ lakaplı Ali Karakoyunlu’nun asırlardır devam eden yolculuğu, baharın gelişiyle tekrar başlıyor. Ocak ayında doğmaya başlayan kuzular sütten kesilip sürüye katı-lırken, mayıs ayında dağlar yeşillenmeye başlıyor. Haf-talardır gözü dağlarda olan

Yörük Ali, yayla yolculuğunu alışkanlık edinen keçilerinin de huysuzlanmaya başlama-sıyla bir sabah yola koyu-luyor. Babası, dedesi hatta dedesinin dedesinin geçtiği patikalardan Tahtalı Dağı’nın eteğindeki Kızılalan mevkiine ulaşıyor. Daha yukarıdaki ot-lağın yeşereceği güne kadar yaklaşık 1 ay boyunca bu kez Kızılalan’ı kendine yurt belliyor Yörük Ali.Keçilerini onlarla konuşarak kırkıyorYörük Ali’nin Honamlı ırkından gelen keçileri, Kızılalan’ın düzlüklerinde yayılarak, yeşeren otlarla besleniyor. Yörük Ali ise keçi-lerinin uzayan kıllarını kırklık adı verilen makasla ustaca kesmeye başlıyor. Önlerinde-ki yol uzun ve yol üzerindeki sarmaşıklar, çalılar, tıraş edil-meyen keçilere geçit vermi-yor. Bu yüzden keçilerin uza-yan kıllarının kesilmesi şart. Bir ay boyunca bir berber titizliğinde keçilerinin kıllarını düzgün bir şekilde kesiyor Yörük Ali. Bir yakını ayakta duran keçinin başını tutuyor; Yörük Ali ise yanında sanki bir arkadaşı varmış gibi hem keçisiyle konuşuyor hem de onu tıraş ediyor. Kırkıldığı günden bir ay sonra bile Yörük keçilerin kılları düzgün bir şekilde görülüyor. Bu da Yörük Ali’nin bu işte ne kadar usta olduğunu kanıtlıyor. Keçilerin kırkılmasıyla geçen

The journey that was left from the forefathers of Yörük Ali begins when spring arrives on Bey Dağları.

The first stop of this journey, which begins at Tekirova, Cumayeri region, is the Kızılalan site. The life

of Yörük Ali, who sheered the goats one by one in the pastures of Kızılalan, is the right address in

Antalya in terms of ecotourism which offers nature, culture and tradition all together.

The Antalya-Kemer road proceeds in a winding

state along pine trees on the spot where the blue of the Mediterranean meets the green of Beydağları. While the hotels on the beach offer amazing vacations to guests, a quiet life continues for centuries in the depths of the forest above the road. The last representatives of the Karako-yunlu clan, who have settled in and around Antalya and work in live stock breeding, continue to keep their traditions alive. The last nomads spend win-ters in Kemer as the moun-tains are covered in snow and summers on peaks that are covered in wild flowers.

Spring is the harbinger of the journey Ali Karakoyunlu, known as ‘Yörük Ali, who spends his winters in Cumayeri region in Tekirova with his herd, begins his journey with the arrival of spring. Sheep that were born in January are added to the herd while the mountains begin to be covered in green in May. Yörük Ali, who has had his eyes on the mountain for weeks, sets out in the morn-ing when his goats become restless. He reaches Kızılalan site by following the paths his father, even his grandfather, has passed. He stays there for a month until the pasture sooths forth.

He talks to his goatswhile he trims them The goats of Yörük Ali, who come from the Honamlı breed, feed in the pastures of Kızılalan. In the meantime, Yörük Ali starts trimming the goats with special scissors called kırklık. They have a long way to go and the shrubbery along the way makes it hard for untrimmed goats to pass. That is why they have to be trimmed. He trims them care-fully for a month, as if he is a barber shaving a customer. A friend of his holds the goat’s head while Yörük Ali talks to the goat the whole time he trims the goat. Even a month after the trimming, the hair on the goat looks great and this proves how good he is at his job. When June comes, they continue their journey.

Belen Plateau doesn’t withhold its generosity At the end of the very long road, the Altınyaka Belen Plateau greets them with all its generosity. Plants that have come to leaf and waters that burble from springs, give life to the Yörük Ali and his herd. Yörük Ali, who sets up his bristle tent, takes his herd to the peaks of the mountains to feed them after he fixes his pen which he had built in pre-vious years. Yörük Ali adds a billygoat to his flock in August for the birth of new lambs.

The last representatives of a long standing tradition

133ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 136: Antalya Dergisi 16. Sayı

günlerin sonunda, takvimler haziran ayını gösterdiğinde yeniden yola koyulma vakti gelip çatıyor.

Belen Yaylası cömertliği-ni hiç esirgemiyorKilometrelerce yürünen yolun sonundaki Altınyaka Belen Yaylası her yıl olduğu gibi yine tüm cömertliği ile karşılar onları. Diz boyu yeşeren otlar, pınarlar-dan çağlayan sular Belen Yaylası’nda Yörük Ali ve sürüsüne hayat verir. Kıl ça-dırını kuran Yörük Ali, geç-miş yıllardan yaptığı ağılını onardıktan sonra keçilerini Bey Dağları’nın zirvesinde özgürce otlatır. Ağustos ayında sürüsüne teke sokar Yörük Ali, yeni kuzular doğsun diye. Havalar soğu-maya, yayla durulmaz hale geldiğinde yeniden yola koyulma zamanı, yolculu-ğunun başladığı noktaya dönme zamanı gelmiştir. Önce Kızılalan’a inen Yörük Ali, oranında soğumasıyla birlikte Cumayeri’ne gelir.

Kıl çadır herkese açıkTeknoloji ne kadar geli-şirse gelişsin, Yörük Ali ve onun gibiler asırlardır süre gelen, atalarından miras geleneklerini terk etmiyor. O da tıpkı baba-

sı ve dedesi gibi, çocuğu bellediği keçileriyle yayla yayla dolaşıp, yılın belirli dönemlerinde, yurt bildikleri dağlarda konaklıyor.Bugün sayıları yok denecek kadar az olan ve hayvancılıkla uğraşan göçebe Yörüklerin yaşantısı, ekolojik turizmde Antalya’nın önemli değer-lerinden biri; Yörük Ali’nin obası da, unutulmaz bir tatil için en doğru adres. Siz de farklı bir tatil geçirmek için Yörük Ali’nin obası-na giderseniz, bir lokma ekmeğini paylaşmaktan çekinmeyen sıcakkanlı Yörükler ile keyifli günler geçirebilirsiniz. Yörük Ali keçisini kırkarken siz keçi-nin başını tutabilir, sürüye koç katmasına yardımcı olabilir, tertemiz bir havada kuş seslerinin yankılandığı çayırlarda onun asırlar-dır süre gelen yaşamını gözlemleyebilirsiniz. Ayrıca Beydağları’nda sürü otlatarak, farklı bir doğa yürüyüşüne imza atabilir, günün yorgunluğunu ise yıldızlar altına kurulu kıl çadırda, derin bir uyku çe-kerek atabilirsiniz. Yörük Ali’nin kıl çadırı onu ziyaret edip, kültürünü yakından tanımak isteyen herkese açık…

When the weather starts get-ting cold and the plateau is unbearable, it is time for them to head back. Yörük Ali first goes to Kızılalan and then to Cumayeri.

His tent is open to everyone No matter how advanced technology has become, Yörük Ali and others like him don’t abandon the traditions passed on to them by their forefathers. He, just like his father and grandfathers, takes his goats from plateau to pla-teau and stays in mountains in specific times of the year.

The life of these nomads, who work in live stock breeding, is one of Antalya’s most im-portant assets in ecotourism;

and the tent of Yörük Ali is the right address for an unforget-table vacation. If you choose to go to his tent for a different vocational experience, you can spend and enjoyable day with hospitable nomads who will share their brad with you. You can hold the goat’s head while Yörük Ali is trimming the goat, help him get a ram for his herd and observe his life that has been going on for centuries. In addition, you can participate in a different kind of nature walk while grazing the herd and sleep in a tent under the stars. His tent is open to everyone who wishes to meet him and get to learn about his culture.

134 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 137: Antalya Dergisi 16. Sayı

135ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 138: Antalya Dergisi 16. Sayı

toprağı gibi cömertTıpkı toprağı gibi denizi de bereketli olan Antalya’da olta balıkçılığı, kent halkının

önemli hobileri arasında yer alır. Sabah erken saatlerde denize açılan Antalyalılar,

gün boyu rengârenk balıklar tutar. Denize bırakılan her olta keyifli bir gün

geçirmeye yeterken, akşam da ev halkına sunulacak ziyafetin habercisidir.

Antalya’nın denizi de

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

Line fishing in Antalya, which has fruitful seas

as well as fruitful lands, is one of the most

popular hobbies of the locals. The people of

Antalya, who set sail in the early hours of the

morning, catch colorful fish. Every line that is

cast to the sea is enough for an enjoyable

day and the harbinger of a great meal that

will be brought home for the evening.

Antalya’s sea is as generous as its land

136 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 139: Antalya Dergisi 16. Sayı

Kaş’tan Gazipaşa’ya ka-dar mavinin her tonuyla

göz alabildiğince uzanıp giden deniz, Antalya’nın görünümünü eşsiz kıldığı kadar, sayısız canlıya da ev sahipliği yapar. Akvaryumu aratmayan koyları, derinlere uzanan longozları, kayalık alanları ve mil tabakası onlarca balık türünün, deniz kabuklularının, mercanların ve süngerlerin daimi evidir. Antalya’nın turkuaz mavisi sularında daimi balık tür-lerinin yanı sıra yılın belirli dönemlerinde görünen göçmen balık türleri de ya-şar. Toprağı kadar denizi de bereketli olan coğrafyada, olta balıkçılığı kent halkının önemli hobileri arasında yer alır. Falezlerin kıyısındaki kayalıklardan, kumsallar-dan, akarsuların denizle buluştuğu noktalardan ya da teknelerden oltalarını engin maviliklerin derinlikle-rine bırakan balıkçılar, hem keyifli bir gün geçirir hem de akşam yemeğinde aile-

sine ziyafet çeker. Sabah erken saatlerde başlayan ve akşam saatlerine kadar devam eden maceranın so-nunda arkadaşlara anlatıla-cak sayısız anı ile dingin ve mutlu bir şekilde bir sonraki balık avının hayali kurulur.

Adeta akvaryumAntalya’nın denizlerinde barbunya, mercan, izmarit, lokum, mırmır, sokar, kara-göz, sargoz, kefal, girida, hannoz, levrek, milanür gibi sürekli bu sularda yaşayan balıkların yanı sıra pala-mut, torik, lambuka gibi göç balıkları, kuzu gibi boyu 1 metreye kadar ulaşan ge-zici balıklar da bulunur. Bu balıklar ve daha fazlası, kı-yılardan ya da teknelerden farklı teknikler kullanılarak yakalanabilir. Usta balıkçılar hangi dönemde, nerede, ne tür balık olacağını adları gibi bilirken, ilk defa balığa çıkanlar yanlarındaki diğer balıkçıları takip ederek ya da işin püf noktalarını

Vast blues which stretch all the way from Kaş to

Gazipaşa not only provide this geography with an amazing view but they also host countless sea crea-tures. Its bays that resemble aquariums, deep spots, rocky areas and shaft layer are the permanent homes of hundreds of species of fish, corals and sponges. Immi-grant fish also live in the blue waters of Antalya in specific periods during the year. Line fishing in Antalya, which has fruitful seas as well as fruitful lands, is one of the most popular hobbies of the locals. Fishermen, who cast their lines from rocks near the cliffs, beaches, streams or boats, both enjoy their outing and bring home something for dinner. At the end the adventure that start early in the morning and ends with sundown, they start dreaming about their next fishing trip.

Resembles and aquarium Permanent residents such as red mullet, coral, pickerel, striped seabream, bream, white sea bream, gray mullet, and sea bass can be found in the seas along with immigrant fish such as skipjack tuna, bonito, and mahi-mahi and traveling fish such as leer. These types of fish and many more can be caught from the shore or from boats by using dif-ferent techniques. While master fishers know where to find particular types of fish in particular spots and seasons, amateurs quickly learn the tricks of the trade

by following expert fishers. You can also catch fish from a boat with various fishing techniques. With the deep cast line technique, you can catch striped beam between October and May, bream in the spring, mahi-mahi and lokum after a storm in the winter. You can catch the fish with thorns called sokar can be caught from the cliffs. But you need to be careful when handling this fish because of the thorns. Don’t worry, it is not poison-ous. Many fishermen have tasted the pain from these thorns before becoming some experts to no mat-ter what you do you will be stung once.

Plenty of bonito in August During the summer, espe-cially in August, pickerel and striped seabream start coming to Antalya. Line fishers, who are looking forward to this time, set out to sea in the wee hours of the morning. The time right before the sun comes out and the sea is a little shaky, is the ideal time to catch striped seabream. When the boat is slowly cruising, the line is cast for 50 meters between the foams made up by the engine. The bait is hopped on the sea surface to attract the fish. If you are lucky and near a seabream pack, exciting times begin. The fish are caught one by one or sometimes in groups. Nearly 50 fish were caught in a short period during seabream season. The shores of Gazipaşa, Side, Boğazkent, Kundu, Mavi-

137ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 140: Antalya Dergisi 16. Sayı

öğrenerek, kısa sürede ace-miliklerini atarlar ve hayal ettikleri balıkları yakalayabi-lirler. Antalya’da oltayı dibe salma, sırtı çekmek olarak adlandırılan seyir halindeki tekneden oltayı yüzeyde çekmeyle, dip sırtısı yön-temiyle balık yakalanabilir. Dibe salınan oltayla özel-likle ekim-mayıs aylarında mercan ve barbunya, bahar aylarında izmarit, kışın fır-tına sonrasında ise mırmır ve lokum yakalanabilir. Falezlerin kıyısındaki kaya-lıklardan atılan oltayla ise Antalya sahillerinin dikenli balığı olan sokar yakalana-bilir. Bu balığa dokunurken dikkatli olmak gerekir zira balığın sırtındaki dikenler elinize batabilir. Ancak kork-manıza gerek yoktur, balık zehirsizdir. Antalya’daki olta balıkçıları işin püf noktasını öğreninceye kadar mutlaka sokarın iğnesinin acısını yaşamışlardır. Bu nedenle ne yaparsanız yapın ilk dönemde yakaladığınız bu balık sizi sokacaktır.

Ağustos’ta palamut akını varYaz mevsiminde, özellikle takvimler ağustos ayını gösterdiğinde, Antalya’ya palamut ve lambuka gibi göçmen balıkların akını başlar. Bu dönemi iple çe-ken olta balıkçıları, sabahın erken saatlerinde teknelerle denize açılır. Denizin hafif çalkantılı olduğu, güneşin henüz doğmadığı saat-ler, palamut avı için ideal zamanlardır. Tekne ağır bir hızla denizde turlarken, misinanın ucuna bağlanan rapala ya da çapari, moto-run oluşturduğu köpüklerin arasına yaklaşık 50 metre bırakılır. Kamış sürekli ileri doğru çekip bırakılarak oltanın ucundaki rapala ya da çaparinin suyun üzerin-de zıplaması sağlanır. Eğer şanslı bir gününüzde ve palamut sürüsünün yakın-larındaysanız heyecan dolu dakikalar başlar. Pala-mutlar, bazen tekli, bazen gruplar halinde oltaya takılır. Palamut dönemin-de kısa süre içinde 50’ye

yakın balığın yakalandığı çok görülmüştür. Gazipaşa, Side, Boğazkent, Kundu, Mavikent, Kaş ve Kemer sa-hilleri önemli balık avlama noktalarıdır.

Olta balıkçılarının hayallerini kuzu süslüyorAntalya sahillerine olta atan her avcının hayalinde ağırlığı 25 kiloya, boyu 1 metreye varan kuzu balığını yakalamak vardır. Kuzu balı-ğı denince de akla mavi ile yeşilin kucaklaştığı, birbirin-den güzel koyların bulundu-ğu Adrasan gelir. Adrasan’da devasa kuzu balıklarının yanı sıra, mevsime göre orfoz, sinarit, orkinos, torik, palamut, barakuda, levrek ve zargana da yakalanır. 5 ila 40 kilo arasında değişen ağırlıkları ile kuzu balıkları, yakalayana çekerken ina-nılmaz bir yorgunluğun yanı sıra adrenalin patlaması ya-şatacaktır. Adrasan’da kuzu avlamak için mutlaka denizin dibini, kıyıdan evine giden yol kadar iyi bilen tekne sahipleri ile denize açılmak

kent, Kaş and Kemer are important fishing sites.

Mahi-mahi is the most important Every fisherman in the shores of Antalya dreams about catching mahi-mahi, which can weigh up to 25 kilos and be as big as 1 meter. Adrasan is the place to catch mahi-mahi. In addition to mahi-mahi, grouper, porgy, tuna, bonito, seabream, barracuda, sea bass and garfish can also be found in Adrasan depending on the season. Mahi-mahi, which range between 5 and 40 kilos, will make the fisher experience an adrenaline rush in addition to great tiredness. In order to catch mahi-mahi, you need to set out to sea with expert boat-men because you need a special technique since the bottom of the sea is rocky. If your line is caught in one of the rocks, not only you will not be able to catch fish but it will break and you will re-turn home without any gear.

Antalya’nın

denizlerinde palamut,

torik, lambuka gibi

göç balıkları ile boyu

1 metreye ulaşan

kuzu balığı gibi gezici

balıklar da bulunur.

There are immigrant

fish in the seas of

Antalya such as

skipjack tuna, bonito,

and mahi-mahi and

traveling fish such as

leer.

138 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 141: Antalya Dergisi 16. Sayı

lazımdır. Çünkü Adrasan’da deniz dibinin kayalık olması nedeniyle dip sırtısı yöntemi uygulamak gerekir. Dibin yapısı bilinmezse olta ta-kımlarınız kayalara takılarak kopar ve balık yakalamak bir yana malzemesiz kalıp evinizin yolunu tutmak zo-runda kalırsınız. Bu nedenle Adrasan’da kuzu balığı ya-kalamak için internet arama motorlarına ‘Adrasan balık avı’ yazmanız yeterlidir. Karşınıza çıkacak sayfada sizi keyifli bir balık avına götürecek ismi bulabilirsiniz.

Ustasından kuzu yakalama teknikleriEmekli olduktan sonra Adrasan’a yerleşen ve her fırsatta kuzu balığı avına çıkan Menderes Yahşi’den işin inceliklerini dinledik.

Jigging, rapala ile dip sırtı-sı ve yemli olta ile dip sır-tısını kullanarak avlandık-larını söyleyen Menderes Yahşi, “Yemli akya oltası ile dip sırtısı yönteminde önce palamut ya da zargana ya-kalarız. Çünkü bu balıklar kuzu yakalayabilmek için yem olarak kullanılacaktır. Palamut ya da zarganayı oltaya takıp, yaklaşık 40-60 metre derinliklerde dip sırtısı yaparız. Yani oltayı denizin dibinde çekeriz. Bu yöntemle yüzde 90 oranında kuzu yakalanır. Çoğu zaman bu yöntemle avlanırken sinarit, fangri, trança, barakuda, lam-buka, wahoo gibi başka büyük balıklar da gelebilir. Derinliğin 10 ila 30 metre arasında değiştiği noktalar-da ise rapala ile dip sırtısı

That is why it is enough if you input ‘Adrasan fishing’ in you search engine before coming here. You will find the right name to take you to your dream fishing trip.

How to catch mahi-mahi We asked Menderes Yahşi, an expert on catching mahi-mahi who settled in Adrasan after retiring, the tricks to catching mahi-mahi. Menderes Yahşi, who stated that they were hunting with jigging, crank bait and the deep shouldering tech-nique, said “First we catch seabream and garfish with bait using the deep shoul-dering technique because we use these as bait for the mahi-mahi. We place the seabream or garfish on the line and cast the line to

Antalya’da olta

balıkçılarının

yakalamaktan en

zevk aldığı balık türü

şüphesiz kuzudur.

Kuzu denince de

akla Adrasan gelir.

No doubt the most

sought out fish

in Antalya is leer.

And Adrasan is the

place to catch leer

fish.

139ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 142: Antalya Dergisi 16. Sayı

yöntemini kullanırız. Bu yöntemle genellikle sinarit ve lagos yakalarız. Yem-lik balıklar azaldığında, yemlik balık yakalayamadı-ğımız dönemde bu yöntemi kullanırız. Hava sert ve akıntı jigging yapmaya müsait olmadığı dönemde de bu yöntem kullanılır. Bu av yöntemiyle yüzde 95 oranında sinarit ve lagos yakalanır. Son av yöntemi-miz ise jigging yöntemidir. 100 metre ve üzeri derin-likte bu yöntem kullanılır ama havanın düzgün olması gerekir. Olta bu yöntemde dibe gönderilir-ken, kamış yukarı doğru kaldırılarak misina sarılır. Bu nedenle yorucu bir yöntemdir. Ama hava gü-zel ise sonuç verir. Dev balık yakalamak istiyor-sanız Adrasan en doğru adrestir” diye anlatıyor kuzu balığı yakalamanın tekniklerini...

40-60 meter depths us-ing other weights. There is a 90% chance of catching mahi-mahi with this tech-nique. Usually, we can catch bigger fish with this method. When the depth of the sea is between 10 and 30 meters, we use this method with crank bait. We usually catch porgy and grouper with this method. We use this method when we are low on fish for bait. We also use this method when the weather and current is rough and the jigging method cannot be used. Porgy and grouper are caught at a rate of 95% with this technique. Our last technique is jigging. This method is used for 100 me-ter or more depths but the weather must be clear. As the line is sent to the depth, the rod is elevated and the line is reeled in. That is why it is a tiresome job. It works if the weather is good. If you want to catch giant fish, Adrasan is the place.”

Kaş’tan Gazipaşa’ya

kadar uzanan

engin mavilikler, bu

coğrafyaya muhteşem

bir görünüm

kazandırdığı gibi sayısız

canlıya da ev sahipliği

yapar.

Vast blues which stretch all the way

from Kaş to Gazipaşa not only provide this geography with an

amazing view but they also host countless

sea creatures.

140 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 143: Antalya Dergisi 16. Sayı

141ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 144: Antalya Dergisi 16. Sayı

The only thing that Kezban Kan

wanted when she began making

Turkish waffles called gözleme

on the side of the road was

to support her family. But her

products became so popular that

this small stall made her a boss.

Her success was an example for

other villagers. In the end, Antalya

attained a ‘Gözleme Republic’ that

became known all over Turkey

and the world.

From a stall to an empire Aunt Kezban

142 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 145: Antalya Dergisi 16. Sayı

Yol kenarında gözleme yapıp satmaya başladığında Kezban Kan’ın tek isteği ev ekonomisine destek

olmaktı. Ancak gözlemeleri öylesine beğenildi ki, bir küçük tezgah onu ev hanımlığından patronluğa taşıdı.

Kan’ın bu başarısı diğer köylülere de örnek oldu. Sonuçta Antalya, ünü kent sınırlarını aşıp Türkiye’nin hatta

dünyanın dört bir yanına ulaşan ‘Gözleme Cumhuriyeti’ne kavuştu.

Yarbaşçandır Köyü’nde fakir bir ailenin dördün-

cü çocuğu olarak, 1967 yı-lında dünyaya geldi Kezban Kan, namı değer ‘Kezban Yenge’. İlkokul öğrencisi iken okula oluşmak için her gün dört saat boyunca orman içindeki patikalardan yürüdü. İlkokulu bitirdikten birkaç yıl sonra, henüz 16 yaşındanken evlendi ve öğretmen eşi Ömer Kan ile birlikte Anadolu’nun birçok kentini dolaştı. Eşinin son görev yeri Antalya olunca yıllar sonra memleketine geri döndü. Boş boş durmak yerine ev ekonomisine kat-kıda bulunmak için ailesin-den kalan, az miktardaki araziyi ekip biçerek, sebze meyve yetiştirmeye baş-ladı. Yetiştirdiği çilekleri, limonları, doğadan topladığı ısırgan otlarını, ebegümeç-lerini, Hayıtlıgül mevkiinde bir tezgâha koydu. Kendisi tarlada çalışmaya devam ederken, ilkokul dördüncü sınıf öğrencisi oğlundan da bu ürünleri satmasını istedi. Feslikan Yaylası’na,

Çağlarca’ya gidip gelenlerin doğal köy ürünlerine büyük ilgi gösterdiğini görünce de, meyve ve sebzeleri, doğal otları sattığı Hayıtlıgül mevkiinde gözleme yapıp satmaya karar verdi.

Yoldan geçenlere gözleme ikram etti1997 yılında bulutlu bir bahar günü erkenden uyanan Kezban Yenge, zaman kaybetmeden hamur yoğurdu. Ardından okla-vasını, senidini ve hamur leğenini alarak yola ko-yuldu. Köydeki komşuları nereye gittiğini öğrenince onu durdurmak, engellemek istedi; bir kadının böyle bir girişimde bulunmasının köyde hoş karşılanmaya-cağını anlattı. Ama Kezban Yenge kafasına koymuştu bir defa; çilekleri, doğadan topladığı otlar nasıl satıl-dıysa, Hayıtlıgül mevkiinde birkaç saat sonra yapacağı gözlemeler de ilgi görecekti. Bundan adı gibi emindi. Feslikan Yaylası’na giden araçların güzergahı üzerin-

Kezban Kan, also known as aunt Kezban, was

born in 1967 in the village of Yarbaşçandır as the fourth child of a poor family. She walked through the forest for four hours to get to her elementary school. She got married at the young age of 16 and lived all over Anatolia with her husband who was a teacher. When his last posting was Antalya, she returned to her home-town many years later. To support her family, she began to plant vegetables in her family’s land. She sold strawberries, lemons and various herbs at a stall in Hayıtlıgül region. When she worked in the field, she asked her son to sell her products. When she saw that there was a lot of need for organic products, she decided to make gözleme and sell them in the same spot.

Offered her products to people passing by In 1997, after awaking to

a cloudy sky on a spring morning, she began mak-ing her dough. Then she gathered her tools and headed for the road. Her neighbors stopped her to say that what she was doing was dangerous and unheard of but she was determined; her waffles would attract attention as much as her vegetables and herbs. She was sure. Aunt Kezban, who set up shop on route to Feslikan Plateau, started making the waffles. She stooped the cars on the road and offered them waffles. They said that they would buy these waffles if she was a permanent fixture along the road. That was what she was waiting to hear.

Hayıtlıgül became Çakırlar MarketKezban woke up the next Sunday with excitement and headed to Hayıtlıgül region. She set up shop in the same spot and began

Bir tezgahtan ‘Gözleme Cumhuriyeti’ne

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

Kezban Yenge

143ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 146: Antalya Dergisi 16. Sayı

de bir noktaya senidini ko-yan Kezban Yenge, başladı gözleme yapmaya. Yoldan geçen araçları durdurdu ve gözlemelerinden ikram etti. Yaylaya gidenler, yayladan dönenler Kezban Yenge’nin gözlemelerini afiyetle yediler. Kendisinin sürekli burada gözleme yapması halinde ürünlerinden satın alabileceklerini söylediler. Kezban Yenge’nin duymak istediği de buydu.

Hayıtlıgül oldu Çakırlar PazarıBir sonraki hafta pazar günü heyecanla uyanan Kezban Yenge, erkenden Hayıtlıgül mevkiine gitti. Bir önceki hafta gözleme yaptığı yere yerleşti ve beklemeye baş-ladı. Buradan yarım saatte, bazen saate bir araçlarıyla geçenler Kezban Yenge’nin yol kenarında gözleme yaptığını görünce durdular. Gözlemelerinden afiyetle yediler. Kezban Yenge’nin

sıcakkanlı tavırları, güler yüzü, cana yakınlığı ve girişkenliği müşterilerinin de hoşuna gitti. Her müşteri, yeni müşterilerin önünü açtı. Bu arada Kezban Yenge’nin gözleme tezgahının yanına iki tezgah daha eklenmiş, Antalyalılar hafta sonları köy kahvaltısı yapılan bu nokta-ya daha çok ilgi göstermeye başlamıştı. 3 yıl böyle geldi geçti. Takvimler 2000 yılını gösterdiğinde Hayıtlıgül’e olan ilgi daha da arttı; hem işletme hem de müşteri sayısı arttı. Hayıtlıgül’ün ismi de kendiliğinden Çakır-lar Pazarı oldu. Küçük bir tezgahla yola çıkan Kezban Yenge, büyük bir işletme sahibi oldu. Çakırlar Paza-rı’ndaki gözlemeci sayısı 120, pazar tezgahı sayısı ise 300’e ulaştı. Sadece Pazar günleri 10 bine yakın kent sakini kahvaltı yapıp, köy ürünleri satın almak için Çakırlar Pazarı’nın yolunu tutar oldu.

İsmi müşteriler bulduKezban Kan’ın işletmesine gelenler, her fırsatta meka-nın bir ismi olması gerekti-ğini dile getirdiler. Kezban Kan isim konusunda bir türlü karar veremeyince müdavimi olan müşterileri mekan için aranan ismi buldu ‘Kezban Yenge.’ Müşteriler, Kezban Yenge türküsünün bilinirliği ve köy halkının ona bu şekilde hitap etmesi nedeniyle işletmeye en uygun ismin bu olacağını söyleyince, Kezban Kan’da bunu kabul etti. Zaman hızla aktı ve küçük bir tezgahtan büyük bir işletmeye ulaşan Kez-ban Yenge, bir zamanlar çilek yetiştirdiği araziye de yoğun talep nedeniyle gözlemeci açtı. Geyikbayı-rı’ndaki arazisine ise kaya tırmanışı için gelen dağcı-ların konaklama ihtiyacını karşılamak için bungalovlar yaptı. Gözlemede Antalya çapında bir marka haline gelen Kezban Yenge’nin ünü, Geyikbayırı’na tırman-maya gelenler sayesinde Avrupa’ya kadar ulaştı. Yabancı müşterilerinin de olduğunu gören Kezban Yenge, daha fazla zaman kaybetmeden İngilizce öğrendi.

waiting. Cars that saw that she was there stopped and ate their waffles. Custom-ers were very happy about her warmth and smil-ing face. Each customer brought in new custom-ers. In the meantime, she had added two more stalls and the people of Antalya were paying more atten-tion to her. 3 years passed. In 2000, Hayıtlıgül became more popular and customers increased. Hayıtlıgül became Çakırlar Market. Kezban, who began with a small stall, became the owner of a big establishment. The number of people selling waffles in the market increased to 120 and the total number of vendors to 300. Nearly 10 thousand people went to the market to have breakfast and shop on Sundays.

The name came from her customers Those who came to her es-tablishment insisted that she needed a name. When she couldn’t decide, the decision was made by the customer, who called the place Aunt Kezban. When her custom-ers said that the name made sense because the villagers were already calling her by

144 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 147: Antalya Dergisi 16. Sayı

Açılan her iş yeri en çok onu mutlu ediyorEv ekonomisine katkıda bulunmak için küçük bir tezgahla çıktığı yolda ev hanımlığından patronlu-ğa ulaşan Kezban Kan, köylülerin kendisini örnek alıp işyeri sahibi olmasından büyük mutluluk duyduğunu söylüyor. Kezban Yenge, “Köylülerimin, komşularımın da gözlemeci dükkanları oldu, yanımda çalışanlar kendilerine iş yeri açtı. Onları ilk önce ben destek-ledim. İyi ki 16 yıl önce yol kenarına senidimi koyup gözleme yapmışım ve gelip geçenlere ikram etmişim. Bu sayede köyümdeki herkes iş sahibi oldu. Yoksa ekonomik açıdan çok sıkıntı çekecektik. Ama şimdi du-rumumuz çok iyi. En büyük isteğim buraların hep böyle yeşil kalması. Çünkü bura-ya betondan kaçıp, doğayla baş başa kalmak isteyenler geliyor. Öğrencilere destek olmayı da çok seviyorum.

Bu nedenle hafta sonları üniversite öğrencileri bura-ya çalışmaya gelir. İki gün bana yardım eder ve gider-ler. Onlara destek olmak da beni mutlu ediyor. Herkesi köy kahvaltısı yapmaya, gözleme, bazlama yemeye, çayımızı içmeye bekliyo-rum” diyor.

Kezban Yenge’nin dave-tine kulak verip Gözleme Cumhuriyeti’ne gitmek isteyenler için küçük bir uyarımız var. Bölgeye toplu taşıma araçları gitmiyor. Antalya merkezinden bu bölgeye ulaşmak için tek yol var. İller Bankası Kavşağı’ndan Çakırlar Yolu’na sapıp, yolu takip etmelisiniz. Saklıkent Kayak Merkezi’ne giden yola ka-dar, sağlı sollu kendin pişir kendin ye tarzı restoranlar bulunuyor. Cumhuriyet Meydanı’ndan 15 kilometre kadar gittikten sonra karşı-nıza ’Gözleme Cumhuriyeti’ çıkacaktır.

that name, she accepted. After some time passed, she opened a waffle restaurant to cater to increasing demand. She built bungalows for the mountain climbers on her land in Geyikbayırı. Her fame reached Europe thanks to the climbers that came to Geyikbayırı. When she found out that she had foreign cus-tomers, she began learning English.

Each new establishment makes her happy Kezban Kan, who became her own boss by starting out with a single stall, says that she is very happy to have become an example for the people in the village. Aunt Kezban says, “My friends and neighbors, even the people who used to work for me have opened shops, I supported them first. I am glad that I set up my stall 16 years earlier and gave waf-fles for free. Thanks to this, everyone in my village now has a job. We would have

been economically pressed otherwise. My biggest wish is for these lands to remain green because people who want to get away from the city come here to be alone in nature. I love supporting students. That is why college students come here to work during the weekends. They help me during the weekend and then leave. I await eve-ryone to have a country style breakfast, eat waffles and drink our tea.”

We have a small warning for those who wish to answer her call. There is no public trans-portation to the region. There is only one way to get to the region from Antalya center; you must turn to Çakırlar Road from the İller Bankası Intersection. There are res-taurant on both sides of the road until Saklıkent Skiing Center. After 15 kilometres from Cumhuriyet Square, you will see ’Gözleme Re-public’

Kendi başarısından çok, köylülerinin işsahibi

olmasına sevinen Kezban Kan, sıcak kanlı

tavırları ve güler yüzü ile Çakırlar’ın Kezban

Yengesi.

Kezban Kan, who was happier to have

provided work for many than her own success, is the aunt Kezban of Çakırlar village, with

her warm attitude and smiling face.

145ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 148: Antalya Dergisi 16. Sayı

A light and quickdish for the summer

Malzemeler• Domates (1 kilogram)• Biber (5 Adet)• Pirinç (2 yemek kaşığı)• Sarımsak (10 diş)• Zeytinyağı (yarım çay bardağı)• Fesleğen (bir tutam)• Tuz (isteğe göre)• Şeker (isteğe göre)

HazırlanışıTavaya konan zeytinyağı ısınınca sarımsak ilave edilir. Sarımsakla-rın kokusunun gitmemesi için fazla kavrulmamasına özen gösterilir. Yaklaşık 1 dakika süren kavurma işleminin ardından biberler de tavaya eklenir, 1-2 dakika karıştırılır. Ardından iri doğranmış domatesler tavaya ilave edilir. Sarımsak, biber ve domates iyice karıştırıldıktan sonra tava-ya ılık suda ıslatılmış pirinç eklenir. Yemeğe tuz ve şeker de katıldıktan sonra, tavanın kapağı kapatılıp biber, pirinç ve domatesin pişmesi için 3-5 dakika karıştırılarak beklenir. Bu esnada ocağın kısık ateşte olması-na özen gösterilir. Bu süre dolduktan sonra civeye fesleğenler de ilave edilir ve yemek tabağa alınarak servis edilir. Domates cive, Antalya sofralarında sıcak olduğu gibi soğuk da tüketilir. Hafif bir yemek olması nedeniyle sabah kahvaltısında bile yenilebilir.

Ingredients• Tomatoes (1 kilogram)• Pepper (5)• Uncooked Rice (2 tablespoons)• Garlic (10 cloves)• Olive oil (half a tea glass)• Basil (a pinch)• Salt (optional)• Sugar (optional)

RecipeAdd garlic to a pot after hating some olive oil. Don’t brown the garlic too much. After a minute, add the peppers and mix for a couple of minutes. Then add the roughly diced toma-toes. After they are well incorporated, add the rice that has been soaked in warm water. After adding salt and sugar, put the lid on and wait for 5 minutes for the pepper, rice and toma-toes to cook. Make sure the gas is on low. After this, add the basil and serve. Domates cive can also be served cold and eaten during breakfast.

Domates cive is the lightest dish that

decorates tables in Antalya during hot summer

days. It is a popular dish because it is quick

to make and can be eaten cold. This dish,

usually prepared with tomato and pepper, can

be made with eggplant.

Antalya’nın kavurucu yaz sıcakları başladığında sofraları süsleyen en hafif yemektir

domates cive. Hafif olmasının yanı sıra kısa sürede hazırlanması ve soğuk da

yenebilmesi nedeniyle yaz aylarının vazgeçilmezidir. Genellikle domates ve biber ile

hazırlanan bu lezzet, isteğe göre patlıcanla da yapılabilir.

Sıcak yaz günlerinin hafif ve hızlı yemeği

Domates Cive

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

146 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Lezzet te E saslı Marka

Akdeniz Organize Sanayi Bölgesi Akdeniz Bulvarı No:2 AntalyaTel: +90 242 258 18 80 - Fax: +90 242 258 18 85 - www.esasligrup.com.tr

Ürünlerimiz Türk Gıda Kodeksi Et ve Et ürünleri Tebliği, uyarınca tekniğine uygun olarak, hijyenik koşullarda üretilmektedir.

Türkiye’de ve dünyada referans noktası olacak bir marka yaratmayı hedefleyen Esaslı Gıda, sürekli gelişen kalite anlayışı ile sizlere en lezzetli ürünleri sunuyor.

Kalite, gıda güvenliği ve hijyen konusundaki titizliği ulusal ve uluslararası belgelerle tescil edilen Esaslı Gıda, sofralarda yerini alıyor.

Page 149: Antalya Dergisi 16. Sayı

147ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Lezzet te E saslı Marka

Akdeniz Organize Sanayi Bölgesi Akdeniz Bulvarı No:2 AntalyaTel: +90 242 258 18 80 - Fax: +90 242 258 18 85 - www.esasligrup.com.tr

Ürünlerimiz Türk Gıda Kodeksi Et ve Et ürünleri Tebliği, uyarınca tekniğine uygun olarak, hijyenik koşullarda üretilmektedir.

Türkiye’de ve dünyada referans noktası olacak bir marka yaratmayı hedefleyen Esaslı Gıda, sürekli gelişen kalite anlayışı ile sizlere en lezzetli ürünleri sunuyor.

Kalite, gıda güvenliği ve hijyen konusundaki titizliği ulusal ve uluslararası belgelerle tescil edilen Esaslı Gıda, sofralarda yerini alıyor.

Page 150: Antalya Dergisi 16. Sayı

Antalya Devlet Senfoni Orkestrası -Antalya State Symphony OrchestraTarih - Date Oyun - Play Saat - Time Gösterim Yeri - Location15.03.2013 Periyodik Konser 20.00 AKM Şef: Vakhtang Matchavariani Solist: Dag Jensen22.03.2013 Periyodik Konser 20.00 AKM Şef: Orhan Şallıer Solist: Domenico Nordio29.03.2013 Periyodik Konser 20.00 AKM Şef: Charles Olivieri-Munroe 20.00 AKM Solist: Ruşen Güneş-Aydal Sargutan İşgören05.04.2013 Uluslar arası Koro Festivali 20.00 AKM Ortak Konseri12.04.2013 Periyodik Konser 20.00 AKM Şef: Vladimir Altschuller Solist: Rahşan Apay19.04.2013 Periyodik Konser 20.00 AKM Şef: Wojciech Rodek Solist: Stefan Milenkovish23.04.2013 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve 20.00 AKM Çocuk Bayramı Konseri26.04.2013 Ertuğrul Karamenderes’i Anma Konseri 20.00 AKM Antalya Devlet Tiyatrosu - Antalya State TheatreTarih - Date Oyun - Play Saat - Time Gösterim Yeri - Location13.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi14.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi15.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi16.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 15.00- 20.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi19.03.2013 Şahmeran Hikayesi 11.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi20.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi21.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi22.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi23.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 15.00-20.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi24.03.2013 Tıngır Mıngır Ülke 14.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi26.03.2013 Tıngır Mıngır Ülke 14.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi27.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi28.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi29.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi30.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 15.00-20.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi31.03.2013 Tıngır Mıngır Ülke 14.00 Haşim İşçan Kültür Merkezi (Çocuk Oyunu) ABT Sahnesi

Antalya Devlet Opera ve Balesi - Antalya State Oprta And BalletTarih - Date Oyun - Play Saat - Time Gösterim Yeri - Location14.03.2013 Macbeth (Opera) 20.00 Opera Sahnesi15.03.2013 Haydi Çocuklar Operaya 14.00 Opera Sahnesi (Çocuk Oyunu)16.03.2013 Macbeth (Opera) 16.00 Opera Sahnesi18.03.2013 Şehitleri Anma Konseri 20.00 Opera Sahnesi19.03.2013 Don Kişot (Bale) 20.00 Opera Sahnesi20.03.2013 Uyuyan Güzel (Çocuk Oyunu) 14.00 Opera Sahnesi21.03.2013 Lale Çılgınlığı (Opera) 20.00 Opera Sahnesi

Kültür Sanat Bülteni - Culture – Art Bulletın

148 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 151: Antalya Dergisi 16. Sayı

23.03.2013 Verdi Gecesi (Konser) 20.00 Opera Sahnesi28.03.2013 Umut (Bale) 20.00 Opera Sahnesi30.03.2013 La Traviata (Opera) 16.00 Opera Sahnesi03.04.2013 Uyuyan Güzel (Çocuk Oyunu) 14.00 Opera Sahnesi04.04.2013 Lale Çılgınlığı (Opera) 20.00 Opera Sahnesi06.04.2013 Türküyem (Müzikal) 20.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Sahnesi09.04.2013 Macbeth (Opera) 16.00 Opera Sahnesi13.03.2013 Figaro’nun Düğünü (Opera) 16.00 Opera Sahnesi14.04.2013 Çocuk Korosu ve Orkestrası 18.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Sahnesi20.04.2013 Umut (Bale) 16.00 Opera Sahnesi22.04.2013 Piyanolu Konser 20.00 Konser25.04.2013 Hercules (Opera) 20.00 Opera Sahnesi26.03.2013 Haydi Çocuklar Operaya 14.00 Opera Sahnesi (Çocuk Oyunu)27.04.2013 Hercules (Opera) 20.00 Opera Sahnesi29.04.2013 Bir Yaz Gecesi Rüyası (Bale) 20.00 Opera Sahnesi30.04.2013 Türküyem (Müzikal) 20.00 Opera Sahnesi

Kepez Belediye Tiyatrosu - Kepez Munıcıpalıty TheatreTarih - Date Oyun - Play Saat - Time Gösterim Yeri - Location13.03.2013 Nasrettin Hoca Barışa Maya 13.30 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi15.03.2013 Aspendos Güzeli 20.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi16.03.2013 Nasrettin Hoca Barışa Maya 11.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi16.03.2013 Aspendos Güzeli 20.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi22.03.2013 Buzlar Çözülmeden 20.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi23.03.2013 Nasrettin Hoca Barışa Maya 11.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi23.03.2013 Hacıyatmaz 20.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi27.03.2013 Aspendos Güzeli 20.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi29.03.2013 Yunus Emre Aşk Ateşi 20.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi30.03.2013 Nasrettin Hoca Barışa Maya 11.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi30.03.2013 Hacıyatmaz 20.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi

Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu - Antalya Metropolitan Municipality TheatreTarih - Date Oyun - Play Saat - Time Gösterim Yeri - Location13.03.2013 Savaş ve Yoksulluk Günlerinde 20.00 ABT Sahnesi Bir ‘Tebeşir Dairesi Öyküsü’15.03.2013 Fehim Paşa Konağı 20.00 ABT Sahnesi16.03.2013 Sihirli Oyun (Çocuk Oyunu) 14.00 ABT Sahnesi16.03.2013 Heccav Yahut Şair Eşref’in 20.00 ABT Sahnesi Esrarengiz Macerası21.03.2013 Vatan Kurtaran Şaban 20.00 ABT Sahnesi22.03.2013 Fehim Paşa Konağı 20.00 ABT Sahnesi23.03.2013 Sihirli Oyun (Çocuk Oyunu) 14.00 ABT Sahnesi23.03.2013 Heccav Yahut Şair Eşref’in 20.00 ABT Sahnesi Esrarengiz Macerası27.03.2013 Sihirli Oyun (Çocuk Oyunu) 14.00 ABT Sahnesi27.03.2013 Heccav Yahut Şair Eşref’in 20.00 ABT Sahnesi Esrarengiz Macerası29.03. 2013 İnadına Yaşamak 20.00 ABT Sahnesi30.03.2013 Sihirli Oyun (Çocuk Oyunu) 14.00 ABT Sahnesi30.03.2013 Heccav Yahut Şair Eşref’in 20.00 ABT Sahnesi Esrarengiz Macerası

Film Gösterimi - Film Showings Tarih - Date Oyun - Play Saat - Time Gösterim Yeri - Location14.03.2013 Çocuk Filmleri Gösterimi 09.30 Erdem Beyazıt Kültür MerkeziKonser - ConcertsDate Activity Time Location11.03.2013 Antalya Türküleri Konseri 20.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi31.03.2013 Kepez Çocuk Senfoni 18.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Orkestrası KonseriSergi - ExhıbıtıonDate Activity 12.03.2013 - 19.03.2013 Piri Reis Haritaları Sergisi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi05.03.2013 – 14.03.2013 Deri Mozaik Sergisi Yeni Mahalle Semt Evi

Konferans - ConferenceDate Activit Location 18.03.2013 Bir Destandır Çanakkale Konferansı Erdem Beyazıt Kültür Merkezi

149ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 152: Antalya Dergisi 16. Sayı

INFOİtfaiye / Fire Department 110Acil Servis / Medical Emergency Service 112Trafik / Traffic 154Polis İmdat / Police Department 155Jandarma / Gendarmerie 156Orman Yangını / Forest Fires 177

ANTALYA MERKEZ / CENTERValilik / Governorship (242) 243 97 91Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı / Deputy Governor for Tourism (242) 243 97 98İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü / Provincial Culture & Tourism Directorate (242) 247 76 60Antalya Büyükşehir Belediyesi / Antalya Metropolitan Municipality (242) 249 50 00İl Emniyet Müdürlüğü / Provincial Security Directorate (242) 345 41 00İl Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şubesi / Provincial Security Directorate - Passport Department (242) 227 96 00Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi / Antalya Training And Research Hospital (242) 249 44 00Akdeniz Turistik Otelciler Birliği (AKTOB) / Mediterranean Association of Touristic Hoteliers (242) 321 59 26DHMİ Santral / Central (242) 330 30 30

AKSEKİKaymakamlık / District Governorship (242) 678 10 21Belediye / Municipality (242) 678 10 08İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 678 22 28 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 678 10 25Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 678 10 29

AKSUKaymakamlık / District Governorship (242) 426 30 52Belediye / Municipality (242) 426 30 49İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 426 26 77 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 426 30 32

ALANYA Kaymakamlık / District Governorship (242) 512 57 17 Belediye / Municipality (242) 513 21 11 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 511 23 12İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 513 10 09 Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 513 48 41

Turizm Danışma / Tourism Information (242) 513 12 40Liman Başkanlığı / Port Authority (242) 511 94 98Alanya Turistik İşletmeciler Derneği ALTİD / Alanya Touristic Hoteliers Association (242) 514 34 74

DEMREKaymakamlık / District Governorship (242) 871 53 53 Jandarma / Gendarmerie (242) 871 51 89Sahil Güvenlik / Coast Guard (242) 874 42 28Emniyet Amirliği / Security Chief Office (242) 871 42 21Belediye / Municipality (242) 871 50 51Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 872 16 10

DÖŞEMEALTIKaymakamlık / District Governorship (242) 421 44 41Belediye / Municipality (242) 421 30 55İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 421 27 56İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 421 30 07

ELMALIKaymakamlık / District Governorship (242) 618 10 08 Belediye / Municipality (242) 618 67 01 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 618 62 51İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 618 63 01Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 618 83 00

FİNİKEKaymakamlık / District Governorship (242) 855 10 05Belediye / Municipality (242) 855 13 92İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 855 10 21 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 855 10 07Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 855 20 00

GAZİPAŞAKaymakamlık / District Governorship (242) 572 28 84 Belediye / Municipality (242) 572 10 13 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 572 50 14İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 572 10 15 Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 572 15 62

GÜNDOĞMUŞ Kaymakamlık / District Governorship (242) 781 20 06Belediye / Municipality (242) 781 20 11 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 781 21 88İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 781 20 14

150 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 153: Antalya Dergisi 16. Sayı

İBRADIKaymakamlık / District Governorship (242) 691 22 94 Belediye / Municipality (242) 691 20 04 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 691 23 01İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 691 20 15

KAŞKaymakamlık / District Governorship (242) 836 10 04Belediye / Municipality (242) 836 10 99İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 836 10 24İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 871 51 89Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 836 32 15Kaş Turizm Danışma (242) 836 12 38

KEMERKaymakamlık / District Governorship (242) 814 44 81Belediye / Municipality (242) 814 15 03İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 814 15 46İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 814 10 16Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 814 15 50Liman Başkanlığı / Port Authority (242) 814 52 62Turizm Danışma / Tourism Information (242) 814 11 12

KEPEZKaymakamlık / District Governorship (242) 335 41 11Belediye / Municipality (242) 310 58 58İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 344 44 75İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 221 28 02

KONYAALTIKaymakamlık / District Governorship (242) 229 94 90Belediye / Municipality (242) 245 55 00 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 229 63 81İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 238 22 07

KORKUTELİKaymakamlık / District Governorship (242) 643 60 01 Belediye / Municipality (242) 643 60 11 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 643 22 38 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 643 62 60 Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 643 64 44

KUMLUCAKaymakamlık / District Governorship (242) 887 10 01 Belediye / Municipality (242) 887 27 00 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 887 73 00 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 887 10 05 Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 887 14 80

MANAVGATKaymakamlık / District Governorship (242) 746 10 04 Belediye / Municipality (242) 746 10 82 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 746 30 44 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 746 10 06 Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 746 44 80Turizm Danışma / Tourism Information (242) 753 12 65

MURATPAŞAKaymakamlık / District Governorship (242) 244 75 50Belediye / Municipality (242) 324 46 46İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 243 90 68

SERİKKaymakamlık / District Governorship (242) 722 10 04 Belediye / Municipality (242) 722 19 70 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 722 10 88 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 722 10 08 Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 722 13 40

SANAT GALERİLERİ / ART GALLERIES Devlet Güzel Sanatlar Galerisi / State Fine Arts Gallery (242) 248 70 76Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kültür ve Sanat Evi – Kütüphane / Metropolitan Municipality Atatürk Culture and Art House– Library (242) 243 15 43Muratpaşa Belediyesi Aydın Kanza Sanat Galerisi / Muratpaşa Municipality Aydın Kanza Art Gallery (242) 248 48 93AKM Sanat Galerisi / AKM Art Gallery (242) 238 54 44Büyükşehir Belediyesi Karikatür Sokağı - Sanat Galerisi / Metropolitan Municipality Comics Street - Art Gallery (242) 249 54 00Olbia Sanat Galerisi / Olbia Art Gallery (242) 310 21 92ANSAN Sanat Galerisi / ANSAN Art Gallery (242) 248 00 08Orkun - Ozan Sanat Galerisi / Orkun - Ozan Art Gallery (242) 248 38 52Salih Yön Sanat Galerisi / Salih Yön Art Gallery (242) 313 19 132000 Plaza Sanat Galerisi/2000 Plaza Art Gallery (242) 312 48 69Haşim İşcan Kültür Merkezi Sergi Salonu / Haşim İşcan Cultural Centre Exhibition Hall (242) 247 87 27Büyükşehir Belediyesi Yenimahalle Semt Evi Sergi Salonu / Metropolitan Municipality Yenimahalle District House Exhibition Hall (242) 325 91 31Antalya Müzesi Sergi Salonu / Antalya Museum Exhibition Hall (242) 238 56 88AHK Sanat Galerisi / AHK Art Gallery (242) 316 53 00 Desti Sanat Galerisi / Desti Art Gallery (242) 311 40 82Sezen Sanat Merkezi / Sezen Art Center (242) 322 77 23Mimarlar Odası Sanat Galerisi / Chamber of Architects Art Gallery (242) 237 86 94Fırçakeş Sanat Evi / Fırçakeş Art House (242) 247 62 37Lara Sanatevi / Lara Art House (242) 248 87 70Fuat Ali Koç Atölyesi / Fuat Ali Koç Workshop (242) 244 37 26Tömer Sanat Galerisi / Tömer Art Gallery (242) 312 50 14Bohem Sanat Galerisi / Bohemia Art Gallery (242) 243 84 77

MÜZELER VE ÖNERİLEN DİĞER GEZİ MEKANLARIAntalya Müzesi / Antalya Museum (242) 238 56 88Alanya Müzesi / Alanya Museum (242) 513 12 28Side Müzesi / Side Museum (242) 753 10 06Atatürk Evi Müzesi / Museum of Atatürk’s House (242) 241 15 27Suna İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi / Suna Inan Kıraç Kaleiçi Museum (242) 243 42 74Minicity (242) 230 46 30Elmalı Müzesi (242) 618 44 42Alanya Atatürk Evi (242) 513 32 54 Oyuncak Müzesi (242) 248 49 33-34Antalya Akvaryum (0242) 245 65 65 Kum Heykeller (Mayıs - Ekim Dönemi) / Sand Sculptures (May - October)

151ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 154: Antalya Dergisi 16. Sayı

ANTALYA GUIDE

OLYMPOS TELEFERİK Fajos A.Ş.Tahtalı 2365 m. Pk.96 Tekirova - Kemer 07995 ANTALYATel: +90 242 242 22 52www.olymposteleferik.com

BEST WESTERN KHAN HOTELElmalı Mah. Kazım Özalp Cad. No: 55 ANTALYATel: +90 242 248 38 70Faks: +90 242 248 42 [email protected]

SEVGİ HASTANESİAntalta Cd. Eski Side KavşağıManavgat - ANTALYATel: +90 242 746 55 99Fax: +90 242 742 83 [email protected]

KEMER RESORT HOTELAtatürk BulvarıKemer - ANTALYATel: +90 242 814 31 00 Faks: +90 242 814 55 [email protected]

ANTALYA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİAntalya-Burdur Karayolu 26. Km Tel: +90 242 258 11 00 Pbx Faks: +90 242 258 11 04 [email protected]

ADOPENOrganize Sanayi Bölgesi2. Etap ANTALYATel: 444 24 24Fab. Tel: +90 242 258 18 00www.adopen.com

ÖZEL MEMORIAL HASTANESİZafer Mahallesi Beyazıt Cd. No.91 Kepez / ANTALYATel: +90 242 444 7 888www.memorial.com.tr

MIRACLE RESORT HOTELGüzeloba Mevkii Tesisler Cad. No:174 Lara / ANTALYATel:+90 242 352 21 21Faks:+90 242 352 21 [email protected]

KAYI ŞİRKETLER GRUBUKayı Plaza Güzeloba Mah. Ay-1 Sok.No: 1 Lara / ANTALYA Tel: +90 0242 310 88 00Fax: +90 0242 310 88 24info@kayıgroup.com.trwww.kayıgroup.com.tr

ÖZDİLEK ALIŞVERİŞ MERKEZİFabrikalar Mah. Fikri Erten Cd.No:2 Kepez - ANTALYATel : +90 242 334 33 99 Fax : +90 242 34 33 60www.ozdilekpark.com

TÜRKİZ KEMER Yalı Cd. No:3Kemer - ANTALYATel:+90 242 814 41 00Faks:+ 90 242 814 28 [email protected]

ANTALYA KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !

1 YILLIK ABONELİK 90 TLYURTDIŞI ABONELİK 270 TL

AD,I SOYADI

Tarih: / / 20..........ADIMA FATURA EDİNİZŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

ADRESİ

ŞEHİR

E-MAIL

ABONE TELEFON (0232) 463 75 40 ABONE FAX (0232) 421 92 24 E-MAİL [email protected]

.........Yıllık abonelik bedeli olan............................TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod. 0731 Hesap No.10260253RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Tic. Ltd. Şti. hesabına havale ettim.Not : Lütfen havale dekontunuzu doldurduğunuz abone formu ile birlikte aşağıdaki faks numarasına gönderiniz.

VERGİ DAİRESİ VERGİ NO

ÜLKE POSTA KODU TELEFON FAX

KURUMU GÖREVİ

Antalya ilinde Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yazları sıcak ve kurak geçer. Yazın öğle-den sonra meltem rüzgarı ile sahiller biraz serinler. Kış bol yağışlı geçer. Dağlara kar yağar. Antalya, sahilinde denize girilirken, dağlarında kayak yapılan dünyanın sayılı şehirlerinden biridir. Sıcaklığı -4.3°C ile 43.4°C arasında değişir. Kışın 10 dereceden aşağı soğuk çok nadirdir. Yağış ortalaması metrekareye 1070 milimetredir.

Antalya’nın topraklarının % 60’ı ormanlıktır. Ormanı en çok olan illerimizden biridir. Çam ağaçları çoğunluktadır (Kızılçam ve kara-çam). Kaş ve Elmalı arasında sedir ağaçları bulunur. 500 m aşağılarda makiler vardır. Makilerle çam ormanları arasında meşe ağaçları bulunur. Maki bölgesinde sarma-şık, defne, yemiş, sarıağaç, mersin ağacı, çitlembike çok rastlanır. Ayrıca lavanta, kekik, nane ve veronika gibi bitkiler bulunur. Ovalarda her türlü Akdeniz ürünleri yetişir.

Antalya’da İklim

152 ANTALYA Mart / Nisan - March / April 2013

Page 155: Antalya Dergisi 16. Sayı

Coming soon...www.delphinhotel.com

Page 156: Antalya Dergisi 16. Sayı