iii. selİm ve dÖnemİ selİm iii and his era...7 İ ç i n d e k i l e r / c o n t e n t s ÖnsÖz...

112
Nizâm-ı Kadîm’den Nizâm-ı Cedîd’e III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA from Ancien Régime to New Order Edtör SEYFİ KENAN

Upload: others

Post on 23-Aug-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

Nizâm-ı Kadîm’den Nizâm-ı Cedîd’e

III. SELİM ve DÖNEMİ

SELİM III and HIS ERA

from Ancien Régime to New Order

Edtör

SEYFİ KENAN

Page 2: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM)

İcadiye Bağlarbaşı caddesi 40

Üsküdar 34662 İstanbul

Tel. (0216) 474 08 50 Faks (0216) 474 08 74

www.isam.org.tr

Kapak: III. Selim odasında (Kostantin Kapıdağlı, 1803; TSM, nr. 17/30)

Bu kitap;

Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti’nin

31.10.2008 tarih ve 2008 / 31 sayılı kararıyla basılmıştır.

Baskı: TDV Yayın Matbaacılık ve Ticaret İşletmesi, Ankara

© Her hakkı mahfuzdur.

İstanbul, Aralık 2010

Kenan, Seyfi (ed.)Nizâm-ı Kadîm’den Nizâm-ı Cedîd’e III. Selim ve dönemi = Selim III and

his Era from Ancien Régime to New Order / Seyfi Kenan (ed.) – İstanbul : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM), 2010.

752 s. ; 24 cm. – (İSAM Yayınları ; 88. Akademik Araştırmalar Dizisi ; 7)

Dizin var.ISBN 978-605-5586-27-0

Page 3: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

Geldim şu âlemi ıslah edeyimÖzümü meydanda gördüm sonradanZaman mahlûkuna meylimi verdimSermayemden zarar gördüm sonradan

Anonim Türk Ezgisi Kaynak kişi: Feyzullah Çınar

Page 4: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms
Page 5: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

7

İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s

ÖNSÖZ / PREFACE · 9

GİRİŞ / INTRODUCTION · 13

III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms ∙ 25

Kemal Beydilli, III. Selim: Aydınlanmış Hükümdar ∙ 27

Mehmet Öz, Kānûn-i Kadîm: Osmanlı Gelenekçi Söyleminin Dayanağı mı, Islahat Girişimlerinin Meşrulaştırma Aracı mı? ∙ 59

Muzaffer Doğan, III. Selim Döneminde Devlet Teşkilâtına Dair Bazı Düzenlemeler ∙ 79

İlhami Yurdakul, III. Selim’in İlmiye Islahatı Programı ve Tatbikatı ∙ 105

Seyfi Kenan, III. Selim Dönemi Eğitim Anlayışında Arayışlar ∙ 129

İktisat ve Teknoloji / Economy and Technology ∙ 165

Suraiya Faroqhi, In Quest of their Daily Bread: Artisans of Istanbul under Selim III ∙ 167

Cengiz Kırlı, Devlet ve İstatistik: Esnaf Kefalet Defterleri Işığında III. Selim İktidarı ∙ 183

Tuncay Zorlu, III. Selim Dönemi Osmanlı Teknolojisi ∙ 213

Siyaset ve Diplomasi / Politics and Diplomacy ∙ 253

Kahraman Şakul, Osmanlılar Fransız İhtilâli’ne Karşı: Adriyatik ve İtalya Sularında Osmanlı Donanması ∙ 255

Güneş Işıksel, II. Selim’den III. Selim’e Osmanlı Diplomasisi: Birkaç Saptama ∙ 315

Enes Kabakcı, Napoléon Bonaparte’ın Mısır Seferi (1798-1801) ∙ 339

Yüksel Çelik, III. Selim Devrinde Mısır’da Osmanlı-İngiliz Rekabeti (1798–1807) ∙ 351

Page 6: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

8

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Mustafa Aydın, III. Selim Zamanında Kafkasya ∙ 367

Fatih Yeşil, İstanbul Önlerinde Bir İngiliz Filosu: Uluslararası Bir Krizin Siyasî ve Askerî Anatomisi ∙ 391

Yeniçeriler ve Nizâm-ı Cedîd / Janisarries and Nizâm-ı Cedîd ∙ 495

Mehmet Mert Sunar, Ocak-ı Âmire’den Ocak-ı Mülgâ’ya Doğru: Nizâm-ı Cedîd Reformları Karşısında Yeniçeriler ∙ 497

Aysel Yıldız, Şeyhülislam Şerifzâde Mehmet Atâullah Efendi, III. Selim ve Vak‘a-yı Selîmiyye ∙ 529

Yüksel Çelik, Nizâm-ı Cedîd’in Niteliği ve III. Selim ile II. Mahmud Devri Askeri Reformlarına Dair Tespitler (1789-1839) ∙ 565

Sultanın İlk Daimî Sefirleri / The Sultan’s First Permanent Envoys ∙ 591

Alaaddin Yalçınkaya, III. Selim Döneminde Dış Temsilciliklerin Kurulması ∙ 593

Abdullah Uçman, III. Selim’in Viyana Elçisi: Ebûbekir Râtib Efendi’nin Nemçe Sefâretnâmesi ∙ 625

Sanat ve Müzik / Art and Music ∙ 639

Günsel Renda, Sultan III. Selim ve Resim Sanatı ∙ 641

Şehvar Beşiroğlu, Sultan III. Selim ve Besteleri ∙ 653

Sonuç Yerine: Dönemin Sonu ve Sened-i İttifak / In Lieu of Conclusion: The End of Era and the Deed of Alliance ∙ 665

Ali Yaycıoğlu, Sened-i İttifak (1808): Osmanlı İmparatorluğu’nda Bir Ortaklık ve Entegrasyon Denemesi ∙ 667

EK 1 / Appendix 1 ∙ 711

EK 2 / Appendix 2 ∙ 725

Dizin / Index ∙ 729

Page 7: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

9

ÖNSÖZ / PREFACE

Viyana’ya orta elçi tayin edilen Ebûbekir Râtıb Efendi, heyetiyle birlikte görev yerine giderken Macaristan’da yol üstünde bulunan Izsák köyüne uğradığında tarih Ocak 1792’yi gösteriyordu. Kasabayı andıran büyük-lükte olan bu köyden Mihal Nayed adında bir Macar beyzâdesi elindeki IV. Mehmed’in tuğrasını taşıyan bir ferman ile ağa mektubu ve mübâyaa tezkeresi gibi Osmanlı döneminden kalma bazı belgeleri gösterdiğinde, Ebûbekir Râtıb Efendi, “Şimdiden sonra bunlar neye lâzımdır, bunları ihrāk etmelidir!” demiş ve Macar beyzâdesi de “Elbette Âl-i Osman bir ulu devlettir, ‘grand seigneur’dür; bir devletin bu ismi alması kolay bir iş değildir. Yine geri gelecektir, dolayısıyla elimizde bu sened bulunsun; zamanla lazım olur!” şeklinde cevap vermişti.

Bu konuşmadan yaklaşık bir ay önce ise devletin başlıca simalarından oluşan bir heyet 27 Aralık 1791 günü şeyhülislamın evinde bir araya gele-rek güncel siyasî meselelerin dışında yaşanan gelişmeler için imparatorlu-ğun nasıl bir strateji izlemesi gerektiğini görüşmüş ve Yaş Antlaşması’na yol açacak mükâlemelerin yapıldığı ve içlerinde Nizâm-ı Cedîd ıslâhatıyla ilgili lâyiha verenlerin de yer aldığı bu toplantıda, Rus tarafının talepleri tartışı-lırken heyettekilerden bazıları, “Bu antlaşma Osmanlı İmparatorluğu’na üç beş yılı geçmeyen uzunlukta nefeslenecek bir vakit kazandırabilir; ancak daha sonra Ruslar tekrar saldıracaklardır. Dolayısıyla bu zaman zarfında, askerî teşkilât ve eğitim düzeninden iktisadî alana kadar ciddi bir yapılan-ma ve yenilenme sürecine girilmediği takdirde ‘…nefeslenecek vakit’ dedi-ğimiz vaktin Anadolu yakasına hicret ve intikal vaktimiz olacağı güneş gibi zâhirdir” sonucuna varmışlardı.

Osmanlı İmparatorluğu’nun içeriden ve dışarıdan iki farklı görünümünü dile getiren bu satırları okurken, 18. yüzyılın önde gelen entelektüellerinden

Page 8: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

10

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Ragıp Paşa’nın, – bugünün diliyle – “uzaktan bakıldığında bu devlet hey-betli bir aslan gibi gözükür; ama yanına yaklaştığınızda bu aslanın yelesinin dökülmüş, dişlerinin sökülmüş ve pençelerinin tırnaksız olduğunu görür-sünüz” şeklindeki sözlerini hatırlamamak mümkün değildir.

Osmanlılar’ın sosyal hayattan siyasî yapıya, askerî düzenden eğitim ve düşünce dünyasına kadar değişen çeşitli alanlarda yaşadıkları açısından çok önemli evrelerden birini oluşturan; birbirleriyle uyumlu veya uyumsuz iniş çıkışların, tartışmaların, önemli gelişmelerin, hatta sıçramaların yanında derin hayal kırıklıklarının da yaşandığı bir aşama olan ve III. Selim’in taht-ta oturduğu bir zamanla buluşan bu dönem hakkında bir çalışma yapma fikri, açıkçası 2006’da İSAM’da gerçekleştirdiğimiz “150. Yılında Islahat Fer-manı” konulu konferanstan sonra aklımıza düşmüştü. Konferansı veren Ke-mal Beydilli hocamızla bir sohbet esnasında, III. Selim’in katledilişinin 200. yılına rastlayan 2008’de hem bu hükümdarı ve yaptıklarını anmak, hem de askerî alandan okullaşmaya varıncaya kadar bu döneme damgasını vuran çeşitli gelişmeleri veya olguları tartışmak düşüncesi doğdu ve bu düşünce kısa zamanda olgunlaşarak İSAM’ın desteğiyle küçük bir projeye dönüştü. Aralık 2008’de yurt içi ve yurt dışından gelen çeşitli araştırmacıların katı-lımıyla “Nizâm-ı Kadîm’den Nizâm-ı Cedîd’e: Ölümünün 200. Yılında III. Selim ve Dönemi” başlıklı iki gün süren bir sempozyum gerçekleşti.

Mütevazı bir bütçeyle yapılan bu sempozyuma davet edemediğimiz; fa-kat sempozyum esnasında bu konu üzerinde çalışmakta olan ve doktora tezlerini bitiren bazı arkadaşlarımız oldu. Sunulan bildirileri makaleye dö-nüştürme aşamasına geçtiğimizde, birkaç kişi haricinde herkes makalesini gönderdi; ancak sempozyum programında yer veremediğimiz Günsel Ren-da hocamızdan ve tezlerini bitiren diğer arkadaşlarımızdan da kitap çalış-masına katkıda bulunmalarını istedik. Onlar da bizi kırmadılar ve böylece beş çalışmanın daha bu projeye dahil olma imkânı doğdu.

Bu kitap çalışmasında asıl hedef, ölümünün 200. yılında III.Selim’i ve dönemini çeşitli açılardan değerlendirmek, “nizâm-ı kadîm”den “nizâm-ı cedîd”e, başka bir ifadeyle klasik yönetim sisteminden yeni düzene geçiş çabasını ve sonuçlarını özgün araştırmalarla ve disiplinlerarası bir çalışma yöntemiyle tartışmaktır. Tabi ki herhangi bir çalışmanın, başkalarının des-tek ve yardımı olmadan arzulanan yetkinliğe ulaşması mümkün değildir.

Page 9: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

11

Ö N S Ö Z

Bu çalışmanın hazırlık sürecinde fikirlerinden istifade ettiğim ve daima teklifsiz yardımlarını gördüğüm, araştırmalarında genellikle III. Selim ve dönemi üzerinde yoğunlaşan Kemal Beydilli hocamıza özel bir teşekkür borçluyum. III. Selim deyince hemen akla bu dönem hakkında kapsayıcı ilk ciddî çalışmayı yapan Stanford Shaw ismi de geliyor doğal olarak ve içi-mizden, keşke o da hayatta olsaydı da uzun yıllar bu döneme emek vermiş birisi olarak ondan da son bir yazı alabilseydik; ancak programımız ona yetişemedi. Ama yine de Shaw’un III. Selim üzerine yapmış olduğu, bence Edward Said’in oryantalizm tanımlamasının epey uzağına düşen çalışma-larını burada bir kez daha anmak isterim.

Bu çalışmanın farklı aşamalarında yardımlarını esirgemeyen Suraiya Faroqhi, İdris Bostan, Feridun Emecen, Ali Akyıldız’a ve kitabın son şeklini almasında yaptığı son dakika katkısından dolayı –son dakikada kurulmuş veya yazılmış bir makale değil kesinlikle, zira doktora tezinden çıkardı– Ali Yaycıoğlu’na teşekkürü bir borç bilirim. Sempozyumun gerçekleşmesin-den kitaba dönüşmesine kadar ihtiyaç duyulan desteği ve imkânı sağlayan İSAM çalışanlarına, özellikle kitaplaşma sürecinde özverili ilgi ve yardım-larını gördüğüm tashih, dizgi ve tasarım bölümündeki arkadaşlara ayrı ayrı teşekkür ederim. Altı yıldır İSAM Yayınları başkanlığını yürütürken her kitapta olduğu gibi bu çalışmada da yardımlarını gördüğüm ve yayınların hummalı trafiğini yetkinlikle takip eden Sema Doğan’a, bu sürede çıkan her kitap yazarı gibi ben de teşekkürlerimi ifade etmeliyim.

Niyazi Berkes’in Türk çağdaşlaşma tarihinin “ikinci aşaması” olarak ad-landırdığı III. Selim dönemindeki askerî yapıdan dış siyasete, sanattan eğiti-me kadar yayılan çeşitli alanlarda yaşanmış gelişmelerde, yenileşme çabaları konusunda “ne olduğunu” ortaya koymaktan veya olanın göz alıcı bir şekil-de “fotoğrafını çekmek”ten ziyade, “niçin olduğunu” inceleyen araştırma-lardan oluşan bu çalışmanın Türk siyaset, kültür ve çağdaşlaşma düşüncesi tarihine mütevazı bir katkı sağlamasını ümit ederim.

Seyfi KenanKadıköy, Ekim 2010

Page 10: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

391

İstanbul Önlerinde Bir İngiliz Filosu: Uluslararası Bir Krizin Siyasî ve Askerî Anatomisi*

FAT İH YEŞİL**

Napoléon Bonaparte, Moniteur gazetesinde yayımlanmak üzere Fran-sa Dışişleri Bakanı Talleyrand’a gönderdiği 30 Aralık 1806 tarihli bir yazıda, Londra’nın çıkarlarına hizmet ettiğini düşündüğü Rusya’nın, Osmanlı Devleti’ne karşı uyguladığı siyaseti değerlendirmekteydi. Ön-celikle Pazvantoğlu Osman ve Alemdar Mustafa paşaların Rus ordusu-na karşı verdikleri mücadeleyi öven Napoléon, makalenin devamında Bâbıâli’ye gözdağı vermek amacıyla Marmara’da bulunan dört İngiliz savaş gemisinden bahsetmektedir. Fransa kamuoyunu, devam eden sa-vaşın haklılığına ikna ve gerekli mobilizasyonu sağlamak için kaleme alındığı her halinden belli olan makalede, Osmanlılar’ın birkaç savaş gemisiyle korkutulamayacağı vurgulanmakta ve bu şekilde İngiltere’nin, Osmanlı başkentinde en fazla birkaç bina yağmalamakla yetineceğinin altı çizilmekteydi. Nitekim Napoléon’a göre bu harekât ve Rusya’nın İran

Bu çalışmanın araştırma ve yazıya geçirilme sürecinde Prof. Dr. Kemal Beydilli’nin sağladığı lojistik ve verdiği sınırsız destek karşısında yazarın duy-duğu minnettarlığı ifade etmekte her türden şükran cümlesi âciz kalmaktadır. Yazar, makaleyi zenginleştiren görsel malzemeleri yayına hazırlayan Serhat Küçük’e ve değerli katkılarda bulunan Kahraman Şakul’a minnettardır. Yazar, ayrıca Hazel H. Heugan Educational Trust’ın sağladığı maddî imkânlarla ça-lışma fırsatı bulduğu National Archive (Londra) ve Scottish National Library (Edinburgh) çalışanlarına teşekkürü bir borç bilir. Dr., Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi.

Page 11: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

392

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

siyaseti1 sadece “bütün müslümanları ortak bir davada ve vatanlarının en değerli çıkarları etrafında toplamakla” kalmayacak, fakat bunun yanı sıra İngiltere’nin Ortadoğu’daki siyasî ve ekonomik çıkarlarına büyük bir darbe indirecekti.2 Bu bağlamda 1798-1799 senelerinde Fransa’ya kar-şı aynı ittifak antlaşmasına imza koyan üç devletten Osmanlı İmparator-luğu, 1806’ya gelindiğinde her geçen gün Londra ve St. Petersburg’dan uzaklaşırken, Paris’e bir adım daha yaklaşıyordu. Çanakkale ve İstanbul limanlarında bulunan dört İngiliz savaş gemisinin ve birkaç ay sonra Bozcaada açıklarında bunlara katılacak olan diğer İngiliz gemilerinin görevi, söz konusu süreci tersine çevirerek Bâbıâli’yi yeniden Fransa’ya karşı kurulması planlanan koalisyona katılmaya ikna etmekti. Zira bu sı-rada Osmanlı Devleti ile Rusya arasında savaş başlamış, İngiltere’nin İs-tanbul elçisinin ise Bâbıâli nezdinde neredeyse hiçbir hükmü kalmamıştı.

Osmanlı Devleti’nin, müttefiklerinden kopuşunda 1806 senesi bir dö-nüm noktası teşkil etmektedir. Nüfusu gün geçtikçe artan Nizâm-ı Ce-dîd ordusunun finansmanı için gerekli maddî imkânların sağlanabilmesi amacıyla korumacı bir iktisat politikası izlemeye başlayan Bâbıâli, be-ratlı tüccarlar sebebiyle yaşadığı malî kaybı azaltacak tedbirler almaya çalışmaktaydı. Zira Avrupa devletlerinin vatandaşlarına, antlaşmalar ile verilmiş olan haklara sahip olabilmek için gayrimüslim Osmanlı tüccar-ları uzun süredir söz konusu devletlerin konsolosluklarından berat al-maktaydı. Osmanlı ticaretinde önemli bir yere sahip olan Rumlar ise St. Petersburg’un yükselişine ve elde ettiği ticarî ayrıcalıklara nazaran daha çok Rusya’yı tercih etmekteydi.3 Bu bağlamda Rusya’ya yapılan bir se-yahatin ardından, kıyafet değiştiren Rum tüccarlar ve Rus bandırası ile Osmanlı limanlarında ticaret ve taşımacılık yapan gemi kaptanları, hiçbir

1 Rusya’nın Dağıstan ve Gürcistan’ı işgalinden Bâbıâli’nin ve İran’ın duyduğu rahatsızlık konusunda bkz. Ahmed Cevdet, Târih, İstanbul 1309, VIII, 51; Ar-mand Gosu, “The Third Anti-Napoleonic Coalition and the Sublime Porte”, International Journal of Turkish Studies, 9 (2006), s. 228-230.

2 I. de Testa, Recueil des Traités de la Porte Ottomane, Paris 1865, II, 288-289. Ya-zar, Fransızca kaynakları Doç. Dr. Yunus Koç ve Doç. Dr. Gümeç Karamuk’un yardımıyla kullanabilmektedir.

3 Osmanlı Devleti, bu sırada İngiltere’den yapılan ithalâta da sınırlama getirme-ye çalışmaktaydı (Câbî Ömer Efendi, Târih, [haz. Mehmet Ali Beyhan], Ankara 2003, I, 102).

Page 12: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

393

F A T İH Y E Ş İ L

Osmanlı reâyâsının sahip olmadığı haklardan ve gümrük muafiyetlerin-den faydalanmaktaydı.4 Zamanla yabancı misyonlar açısından da önemli bir gelir kaynağına dönüşen beratların, bilhassa Rus konsoloslar tarafın-dan kanunsuz bir şekilde verildiğini ve beratlı tüccarların, elçiler tarafın-dan siyasî amaçlar için kullanıldığını öne süren Bâbıâli, 1806 Mayısın-dan itibaren bu konuda oldukça sert tedbirler almaya başlayacaktı.5 Bu bağlamda Reîsülküttab Vâsıf Efendi, Rusya’nın İstanbul elçisi Italinsky’e, artık Osmanlı tebaasından hiç kimsenin Rus bandırası taşımasına izin verilmeyeceğini bildiren bir nota verdi. Mayıs ayı başlarında başkent dı-şındaki bütün Rus temsilciliklerine ulaştırılan söz konusu notada Bâbıâli, elçiliklerden aldıkları beratlarla tâbiyet değiştiren Rumlar’ın, sekiz gün içerisinde berat aldıkları konsolosluklardaki görev yerlerine dönmelerini talep etmekte ve buna uymayan bütün beratlı tüccarların, tüm mallarının müsadere edileceğini bildirmekteydi. Buna karşılık durumdan oldukça rahatsız olan Italinsky, Rusya’da üç sene ikamet etmeyen hiç kimseye be-rat verilmediğini bildiren bir takriri Bâbıâli’ye göndermekle yetindi.6

İngiltere’nin İstanbul elçisi Charles Arbuthnot’un Bâbıâli’nin aldığı karara tepkisi, Rus elçiden çok daha sertti. Zira derhal elçilik tercüma-nı Berto Pisani’yi, Bâbıâli’ye gönderen Arbuthnot, Osmanlı Devleti’nin talebinin, Italisnky’nin İstanbul’dan ayrılması ile sonuçlanabileceğini

4 Aslında “patente, bayrak ve tercümanlar” 1799 Osmanlı-Rus ittifakının yeni-lenmesi için yürütülen müzakerelerde tartışma konusu olan temel meselelerden biriydi. Zira Bâbıâli delegasyonu, Rusya’nın Osmanlı reâyâsına “göz koymasın-dan” hiç de hoşnut olmadığını müzakereler sırasında açıkça dile getirmişti (bu konuda bkz. II. Mahmud ve III. Selim Devrine Ait Avrupa Devletleri Sefirleriyle Yapılan Mükâlemelerin Mazbatası: Bükreş Muahedesine Tekaddüm Eden Devir-lerde Siyasî Meselelere Dair Yazılar, TTK Kütüphanesi, Y/524, vr.174b-182b).

5 Ancak alınan tedbirler problemi çözmekte yetersiz kalacaktır. Zira II. Mahmud devrine gelindiğinde artık sadece tüccarlar değil, Balkanlar’da ahaliye zulme-den paralı askerler de, bilhassa Rus konsolosluklarından berat almaya başla-mıştır (bu konuda bkz. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Hatt-ı Hümâyun Tasnifi (HAT), 45558).

6 Bu konuda Arbuthnot’un, İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na, 6 Haziran 1806 tari-hiyle gönderdiği “On Russian Affairs” adlı rapora bakılabilir. The National Ar-chive (NA), Foreign Office Papers (FO) 78, nr. 50, s. 87 vd.; ayrıca bkz. Ahmed Cevdet, Târih, s. 73, Johann Wilhelm Zinkeisen, Geschichte des osmanischen Reiches im Europa, Gotha 1863, VII, 397-398; Vernon Puryear, Napoleon and the Dardanelles, Berkeley, 1951, s. 100.

Page 13: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

394

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

belirttikten sonra, Rusya ve İngiltere arasındaki ittifaka referans vererek, muhtemel bir “Osmanlı-Rus harbinin, İngiltere ile savaşı kaçınılmaz kıla-cağını” bildirmiştir.7 Bununla da yetinmeyen büyükelçi, İngiltere’nin Ak-deniz Donanma Komutanlığı’na, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında sa-vaşın her an başlayabileceğini rapor etmekte ve Fransa ile yakınlaşmakta olan Bâbıâli’ye gözdağı vermek için daha önce talep ettiği filonun derhal yola çıkmasını istemekteydi. Zaman içerisinde üslûbunu gittikçe sertleş-tirecek olan Arbuthnot, örtülü bir şekilde Bâbıâli’yi ilk defa savaşla teh-dit ederken, diğer taraftan da Osmanlı Devleti’ne komşu olan Fransa’nın muhtemel bir saldırısı halinde koruma önermekteydi.8 Ancak Prusya’nın durumunu yakından izleyen Osmanlı hükümeti ne Fransa ile ne de Rusya ve İngiltere ile savaşmayı planlamaktaydı. Çünkü bu sırada Osmanlı dış politikasına yön veren Nizâm-ı Cedîd ekibi, Rusya’nın Fransa ile savaştığı sürece batı sınırlarının güvence altında olduğunu, Fransa’nın müdahalesi durumunda ise müttefikleri İngiltere ve Rusya’nın buna izin vermeyece-ğini düşünüyordu. Ancak Bâbıâli’nin dış ilişkiler konusundaki bu rahatlığı fazla uzun sürmeyecektir.9 Zira İngiltere elçisinin her an gerçekleşmesini beklediği saldırı, Fransa’nın Dalmaçya’da bulunan ordusu tarafından değil, Arbuthnot’un Malta’daki donanma komutanlığına rapor ettiği gibi Rusya tarafından gelecekti. Nitekim Italinsky 10 Temmuz 1806 tarihi itibariyle İngiltere elçisine, “Bâbıâli’nin düşmanca tavrı devam ederse Osmanlı sını-rında bekleyen ordulara işgal emri verildiğini” bildirmişti.10

7 NA (FO 78/50), s. 89.8 İngiltere’nin İstanbul büyükelçisinin hazırladığı “Secret Remarks upon the

Present Conduct of the Porte” başlıklı rapor için bkz. NA (FO 78/50), s. 23 vd. 9 Bu sırada bütün devlet erkânının ülke sınırlarından emin olduğu söylenemez.

Nitekim daha henüz 1805 gibi erken bir tarihte Ömer Fâik Efendi, Avrupa’daki siyasî zeminin değişkenliğini vurguladıktan sonra Nizâm-ı Cedîd ekibine şöyle seslenmekteydi; “Zira ber-muktezâ-yı vakt [ü] hâl Françeli’nin Rusya ve İngiltere üzerine izhâr-ı adâveti ve Devlet-i Aliyye ile ziyade dostluk ve ittifak muamelesi beher hâl Rusyalu ve İngiltereli ile mühâsamayı mûcip olunacağını cezmetdim. Binâenaleyh evvel emirde serhadâd nizâmı ve vüzerâ-yi i‘zâmın intizâm-ı hâllerini ve Karadeniz ve Akdeniz boğazlarının takviyeti ehem maslahat mülâhaza olunub …” ( Ömer Fâik Efendi’nin birkaç sene içerisin-de doğrulanacak olan kehâneti için bkz. Ahmet Sarıkaya, Ömer Fâik Efendi Nizâm’ül-Atik [mezuniyet tezi, 1979], İstanbul Üniversitesi, s. 5).

10 10 Temmuz 1806 tarihli söz konusu rapor için bkz. NA (FO 78/50), s. 203. Eylül 1806 ortasına gelindiğinde Arbuthnot üzerinde ciddi bir baskı kurmuş olan

Page 14: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

395

F A T İH Y E Ş İ L

Bu sırada İstanbul’daki siyasî atmosfer de en az Rusya ve İngiltere ile Bâbıâli arasındaki ilişkiler kadar gergindi. 19 Haziran 1806’da Kadı Ab-durrahman Paşa’nın Osmanlı başkentine ulaşmasının ardından Nizâm-ı Cedîd taraftarları ile yeniçeriler arasında tırmanan gerginlik yaklaşık bir ay sonra çıkacak olan Edirne İsyanı ile (Vakası) zirveye ulaşacaktı.11 Baş-kente yürüyerek, genel bir isyanla III. Selim’i tahttan indirmeyi planla-yan Edirne yeniçerileri ve Tirsinikli çevresinde toplanan Balkan âyanının izleyeceği yol Nizâm-ı Cedîd ekibinin de kaderini belirleyecekti.12 Zira Osmanlı donanması, başkentten ayrılmış olmasına rağmen İstanbul’da kalan dört geminin sultanı, kendi kapı halkından korumak için Saray-burnu önlerinde demirlediği konuşuluyordu.13 Her ne kadar Nizâm-ı Ce-dîd ekibi ve muhalefet arasındaki ilişkiler tırmanmakta olsa da gerilimin tek sebebi bu değildi. Nitekim 1806 senesi ortalarından itibaren impara-torluk taşrasına kadar yayılan savaş söylentileri, İngiliz ve Rus konsolos-luklarına küçük çaplı saldırıları tetiklemekteydi.14

Napoléon’un, ülke içindeki ve dışındaki hayatî problemlere çözüm ara-yan İstanbul’a yeni bir büyükelçi göndermesi sorunları daha da içinden çıkılmaz bir hale getirecekti.15 Zira Prusya Kralı III. Friedrich Wilhelm’in

Italinsky, İstanbul’da artan Fransız nüfuzu sebebiyle Rus ordularının Dinyester üzerinden saldırıya geçmesi gerektiğini belirtmekteydi (NA [FO 78/51], s. 115). 6 Nisan 1807’de ise Arbuthnot, Osmanlı-Rus ittifakının yenilendiği tarihlerde St. Petersburg’un Balkanlar’ı işgal etmek için “büyük bir heves duyduğundan” haberdar olduğunu kabul edecekti (NA [FO 78/55], s. 243-244).

11 İngiliz elçinin Edirne Vakası ile ilgili olarak gönderdiği tahriratlar için bkz. NA (FO 78/50), s. 148, 150, 199, 225 vd. (bu konuda ayrıca bkz. Mütercim Âsım Efendi, Târih, İstanbul 1293, I, 363 vd.; Ahmed Cevdet, Târih, s. 60 vd.; Ottokar Schlechta-Wssehrd, Die Revolutionen in Constantinople in den Jahren 1807 und 1808, Viyana 1882, s. 60).

12 NA (FO 78/50), s. 239 vd.13 26 Haziran 1806 tarihli İngiltere büyükelçisinin raporu için bkz. NA (FO 78/50),

s. 147, 152.14 İzmir’deki İngiliz maslahatgüzârının, savaş şaiyaları sebebiyle bölgedeki ya-

bancı temsilciliklerin saldırıya uğraması konusunda İngiltere’nin İstanbul bü-yükelçisine gönderdiği, 2 Haziran 1806 tarihli tahrirat için bkz. NA (FO 78/50), s. 131.

15 Yeni elçinin birinci sekreteri Lablanche 25 Haziran 1806 tarihinde İstanbul’a gelerek gerekli düzenlemeleri yapmaya başlamıştı (NA [FO 78/50], s. 152).

Page 15: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

396

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

de altını çizdiği üzere “ General Sébastiani16, makamına geçmek üze-re yola çıktığına göre kriz anı yakındı ve onun İstanbul’a gelişi yeni bir dönemin başlangıcı” olacaktı.17 Fransa’nın İstanbul’daki nüfuzunu art-tırmak ve İran ile Osmanlı İmparatorluğu’nu, Paris’in müttefiki olarak aynı ittifak antlaşmasında bir araya getirebilmek için Bâbıâli nezdine atanan Sébastiani, görev yerine kendisi açısından daha elverişli bir za-manda ulaşamazdı.18 Nitekim Fransa’nın yeni büyükelçisi 9 Ağustos 1806 tarihinde İstanbul’a geldiğinde hem Avrupa genelinde hem de Osmanlı İmparatorluğu özelinde bütün şartlar Fransa’dan yanaydı. 20 Temmuz’da Fransa, Rusya ile Osmanlı toprak bütünlüğünü teyit eden Clarke-d’Obrill Antlaşması’nı imzalamış, Prusya ve Polonya’daki ordularını, ikmal yol-larını keserek hareketsiz bırakabilecek Avusturya’yı baskı altına almıştı. Rusya ise tam da bu sırada Viyana’yı, Eflak ve Boğdan’ı işgal etmek gibi bir düşüncesinin olmadığına ikna etmeye çalışmaktaydı.

Avrupa’daki diplomatik dengelerin yanında Napoléon’a karşı yeni bir koalisyonu oluşturmayı planlayan İngiltere ve Rusya’nın İstanbul’da izle-dikleri siyaset de Sébastiani’nin, Bâbıâli nezdindeki etkisini arttırmaktay-dı. Beratlı tüccarlara yeni bir “nizam” verilmeye çalışılmasıyla müttefikler arasında başlayan problemler, devam eden Sırp İsyanı’na destek verdiği düşünülen Eflak ve Boğdan voyvodalarının azliyle yeni bir boyut kaza-nacaktı. Nitekim daha 20 Haziran’da Napoléon, III. Selim’e gönderdiği bir mektupta19 Rumlar’ın, Rusya bandırası ile seyrüsefer yapmasının en-gellenmesini ve Boğazlar’ın Rus gemilerine kapatılmasını istiyordu. Aynı mektupta söz konusu isteklerin bir adım ötesine geçen Napoléon, gö-revdeki voyvodaları, tıpkı beratlı tüccarlar gibi Rus ajanı olarak nitele-mekteydi. Dalmaçya’daki Fransız ordularının Rusya üzerine yapacakları muhtemel bir yürüyüş açısından büyük bir önem arzeden Balkanlar’da, nüfuz alanını genişletmeye çalışan Fransa ile bölgedeki mevcut ağırlığını

16 İstanbul büyükelçiliğine atandığında henüz otuz beş yaşında olan Horace-François-Bastien Comte Sébastiani’nin biyografisi için bkz. Jean-Louis Bacqué-grammont v.dğr., Représentants Permanents de la France en Turquie (1536-1991) et de la Turquie en France (1797-1991), İstanbul 1991, s. 48-49.

17 Zinkeisen, Geschichte des osmanischen Reiches im Europa, s. 400. 18 Sébastiani’nin İstanbul’a gelişi konusunda bkz. BOA, HAT, 15034, 15096,

15096/A.19 Testa, Recueil des Traités de la Porte Ottomane, s. 277-278.

Page 16: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

397

F A T İH Y E Ş İ L

kaybetmek istemeyen Rusya arasında bir antlaşma imzalandığı haberi bu sırada, 14 Ağustos 1806 tarihinde İstanbul’a ulaştı. Mevcut şartları değer-lendiren ve artık toprak bütünlüğünün, tehditkâr iki komşusu tarafından onaylandığını düşünen Osmanlı idaresi, Sébastiani’nin telkinlerine de uyarak söz konusu haberden sadece on gün sonra Rusya taraftarı olarak gördüğü Eflak ve Boğdan voyvodalarını azlederek yerlerine Fransa’ya daha yakın duran Alexander Suzzo ve Charles Callimachi’yi atadı.20 Bu bağlamda Italinsky’nin azillere verdiği tepki, birkaç ay önce Bâbıâli’nin beratlı tüccarlar konusunda aldığı önlemlere verdiğinden çok daha sertti. Zira Reîsülküttab Vâsıf Efendi’ye gönderdiği notada Italinsky, kanunsuz gümrük oranları ve ticarette çıkartılan zorluklardan, Balkan âyanlarının, bilhassa Yanyalı Ali Paşa’nın, kontrol altında tutulmamasından şikâyet et-mekte, Sébastiani’nin İstanbul’a gelişiyle birlikte artan Fransız nüfuzuy-la doğru orantılı olarak Boğazlar’ın Rus gemilerine kapatılacağına dair söylentilerden duyduğu rahatsızlığı resmen dile getirmekte ve nihayet voyvodaların azliyle Osmanlılar’ın mevcut antlaşma ve konvansiyonları hiçe saydığını öne sürerek derhal yeniden göreve atanmalarını istemek-teydi.21 St. Petersburg’a, azillerin gerçekleşmesi halinde sınırda bekleyen Rus kuvvetlerinin Eflak ve Boğdan’a girmesini tavsiye eden Italinsky ve ona destek veren Arbuthnot’un sert tutumundan ve Avrupa’daki mevcut güç dengesinden destek alan Sébastiani derhal devreye girerek, Osman-lı, İran ve Fransa arasında saldırı ve savunma ittifakının kurulması için

20 Aslında bu durum Balkanlar’da, Avusturya ve Rusya arasında devam eden nüfuz mücadelesine sonradan dahil olan Fransa’nın 1790’ların ikinci yarısın-dan itibaren izlediği siyasetin bir sonucuydu. Zira Mısır’a saldırmadan hemen önce Fransa, Eflak ve Boğdan’a konsolos atayabilmek için Bâbıâli nezdinde ilk girişimlerini yapmıştı. Mısır harbi esnasında akamete uğrayan bu girişim savaş sonrası dönemde sonuç verecekti. Napoléon’un Kıta Avrupası’nda kazandığı zaferlere koşut olarak genişleyen bölgedeki Fransız nüfuzu, Sébastiani’nin ça-balarıyla atanan voyvodalarla birlikte zirveye çıkacaktı (Fransa’nın Eflak ve Boğdan’da konsolosluk açmak için yaptığı girişimler konusunda bkz. Sultan Selim-i Sâlis Devrine Aid Muhâberât-ı Siyâsiyye, İÜ Kütüphanesi, nr. TY 886, vr.10 vd.).

21 Italinsky’nin notası ve aynı gün Arbuthnot’un, voyvodaların azlini protesto ederek Rusya elçisine destek vermek için Bâbıâli’ye verdiği nota için bkz. Fehmi İsmail, The Diplomatic Relations of the Ottoman Empire and the Great European Powers from 1806 to 1821 (doktora tezi, 1975), University of London, s. 65.

Page 17: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

398

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Bâbıâli’ye tekliflerde bulunmaya başlamıştı. Zira henüz resmen III. Selim tarafından kabul edilmeden22 St. Petersburg’a yakın duran ve Sırp isyan-cılara destek veren Konstantin İpsilanti ve Aleksander Mouruzi’nin23 az-ledilmesi Sébastiani’nin İstanbul’da kazandığı ilk diplomatik zaferdi.24

Bâbıâli’nin, Avrupa devletlerinin elçilerine uyguladığı teşrifattan fark-lı olarak Sébastiani’yi “sıra dışı bir şekilde onurlandırması”25 bir tarafa, voyvodaları Rusya’nın onayı olmaksızın görevden alması gerçekten de Rusya açısından bardağı taşıran son damlalardan biriydi. Nitekim 15 Şu-bat 1799 tarihli ittifakın26 yenilenmesi sırasında, saldırıya uğrayan dev-lete yardıma giden müttefik devlet askerlerine verilecek tayınat miktarı ve Boğazlar meselesiyle birlikte en sert müzakerelere sahne olan Eflak ve Boğdan voyvodalarının statüsü27 1802 tarihli konvansiyon ile güvence altına alınmıştı. Buna istinaden voyvodalar yedi seneliğine atanacak ve görev süreleri tamamlanmadan, ancak St. Petersburg’un görüşü alına-rak azledilebilecekti. Balkanlar’da derhal etkisini gösteren voyvodaların azlinden28 hemen sonra müttefikler ve Fransa arasındaki nüfuz müca-

22 Sébastiani’nin İstanbul’da resmen kabulü konusunda bkz. BOA, HAT, 14558.23 Franz Ottanfels, Beiträge zur Politik Metternichs im griechischen Freiheitskamp-

fe, 1822-1832 (haz. J. Krauter), Salzburg 1913, s. 15; Selim Aslantaş, Osmanlıda Sırp İsyanları, 19. Yüzyılın Şafağında Balkanlar, İstanbul 2007, s. 96.

24 23 Ağustos 1806 tarihinde gerçekleşen Eflak ve Boğdan voyvodalarının azlin-den beş gün sonra Sébastiani huzura kabul edilecekti. Sébastiani’nin huzura silâhlarıyla birlikte kabul edilmesi ve daha sonra Napoléon’un doğum günü münasebetiyle verilen hediyeler, devrin diplomatik mahfillerinde en fazla tar-tışılan konularıydı (Drilaut, Selim-i Sâlis ve Napolyon [trc. Köprülüzâde Meh-med Fuad], İstanbul 1329, s. 70-72; Sébastiani’nin kabulden sonraki günlerde de padişahla şahsen yaptığı görüşmeler ve III. Selim’in Fransa elçisine “resm ve âdetten hariç muâmele eylenmesi” hususunda kaleme aldığı hatt-ı hümâyun için bkz. BOA, HAT, 5551).

25 NA (FO 78/52), s. 230.26 ittifak metni için bkz. BOA, HAT, 46234; Mecmua-i Muâhedât, IV, (Ankara

2008), s. 14 vd.; Halil Nuri, Târih, Süleymaniye Ktp., Âşir Efendi, nr. 239, vr. 458a vd.

27 II. Mahmud ve III. Selim Devrine Ait Avrupa Devletleri Sefirleriyle Yapılan Mükâlemelerin Mazbatası, vr. 202b-203a.

28 Azillerden hemen sonra Pazvantoğlu’nun Eflak işgali konusunda bkz. Drilaut, Selim-i Sâlis ve Napolyon, s. 72.

Page 18: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

399

F A T İH Y E Ş İ L

delesine29 sahne olan Bâbıâli, eski dostlarının ısrarlarına ve tehditleri-ne dayanamayarak 17 Ekim 1806’da mâzul voyvodaları yeniden göreve getirmek zorunda kalacaktır. Nitekim Fransa ve Rusya arasında imza-lanan Clarke-d’Obrill Antlaşması’nın St. Petersburg tarafından onaylan-madığı haberinin İstanbul’a ulaşmasının ardından30 Osmanlılar’ın, voy-vodaları Rusya’nın görüşünü almaksızın azletmelerinin hiçbir hukukî dayanağı kalmamıştı. Diğer taraftan Sébastiani’nin, Boğazlar’ın mevcut savunmasını oldukça zayıf bulması ve Rusya’nın savaş tehditleri ile St. Petersburg’a destek veren İngiltere karşısında Osmanlı ordusunun güven telkin etmemesi de voyvodaların yeniden atanmasında büyük bir öneme sahiptir. Ancak voyvodaların iadesi ne İngiltere ne de Rusya açısından yeterliydi. Zira müttefikler, Fransa’nın Osmanlı İmparatorluğu üzerin-deki nüfuzunu tamamen bertaraf etmeyi amaçlamaktaydı. Bu bağlamda voyvodaların azlini yakından takip eden ve 1798 ittifakının yenilenmesi konusunda Bâbıâli tarafından sürekli oyalanan Arbuthnot’un iadeden sonra dahi İstanbul önlerine gelecek bir filo talep etmesi doğaldı. Nite-kim Fransa’nın, İstanbul ve genel olarak Osmanlı İmparatorluğu üzerin-de kazanacağı nüfuz, doğrudan İngiltere’nin genel olarak Asya’ya yönelik siyasetini ve özel olarak Hindistan egemenliğini tehdit etmekteydi.31 Ita-linsky ise İstanbul’da kurmaya çalıştığı diplomatik baskıyı destekleyecek, Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan sınırlarında her an savaşa hazır bir şekilde bekleyen bir orduya sahipti ve Rusya bu orduyu çok geçmeden kullanacaktı. Rusya’ya yakın duran voyvodaların azledilmesi müttefikler tarafından Osmanlı İmparatorluğu’nun taraf değiştirdiğinin açık bir ka-

29 Söz konusu nüfuz mücadelesi Osmanlı idarecilerine de yansımaktaydı. Nite-kim Rusya’ya derhal savaş ilân edilmesi için üzerinde baskı kurulan Sâlihzâde Ahmed Esad Efendi “iki zimmînin azl ve nasbı maddesiçün ilân-ı sefere cevâz-ı şer‘i olmadığını ve bir vechile fetva verilemeyeceğini” beyan etmekteydi. Bu bağlamda Esad Efendi’nin 14 Eylül 1806’da azledilmesi ve yerine savaş taraftarı Mehmed Atâullah Efendi’nin getirilmesi siyasî açıdan Fransa’nın kazandığı bir üstünlük olarak görülebilir (Esad Efendi’nin, voyvoda azilleri karşısında takındığı tavır için bkz. BOA, HAT, 15627).

30 Ahmed Cevdet, Târih, s. 74; William Deans, History of the Ottoman Empire from the Earliest Period to the Present Time, Edinburgh 1854, s. 189.

31 Fransa’nın yeniden Mısır’a saldıracağına dair, bu sırada İstanbul’da dolaşan söylentilerin İngiliz elçisini endişelendirmesi konusunda bkz. BOA, HAT, 14682.

Page 19: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

400

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

nıtı olarak algılanmakta ve birkaç sene evvel verilmiş olan sözlerin unu-tulması anlamına gelmekteydi.32

Eflak ve Boğdan’a Fransa’ya yakın voyvodaların atanması Napoléon açısından ne kadar önemliyse Boğazlar’ın Rus gemilerine kapatılması da en az o kadar önemliydi. Nitekim bu şekilde sadece Yedi Ada’da konuş-lanmış olan Rus birliklerinin en kısa ikmal rotası bloke edilmekle kalma-yacak, fakat aynı zamanda İngiltere, Akdeniz’de Rusya’nın desteğinden mahrum kalacaktı.33 Bu bağlamda Sébastiani, bilhassa Clarke-d’Obrill Antlaşması’nın St. Petersburg tarafından tasdik edilmediği haberinin 1806 Eylülünde Osmanlı başkentine ulaşmasının ardından, Bâbıâli nezdinde bu konuda yaptığı girişimleri yoğunlaştırdı.34 Nitekim Bâbıâli’yi İstanbul’u terketmekle tehdit eden Fransız elçinin de altını çizdiği üzere Bâbıâli tam

32 Mevcut ittifakın tecdidi ile ilgili olarak Rusya’nın İstanbul elçiliği ile Bâ-bıâli arasında yürütülen müzakereler esnasında Rus delegasyonu, Osmanlı İmparatorluğu’nu Fransa’ya karşı kurulacak geniş bir koalisyona dahil etmeye çabalamakta ve bunun için ittifak metninin gizli tutulacak ekine bu konuyla ilgili bir madde ilâve etmeye çalışmaktaydı. Nitekim Rus tem-silciler sürekli Fransa’da uygulanan cedîd nizamdan bahsediyor ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Napoléon tarafında yer alması durumunda eninde sonun-da nizam değiştirerek bir cumhuriyete dönüşeceğini öne sürüyordu. Rusya’nın, Fransa’dan soğutmaya çalıştığı Osmanlılar ise Avrupa’da Napoléon’a karşı oluşturulacak geniş katılımlı bir koalisyona girmeye hiç de sıcak bakmıyor-du. Görüşmeler esnasında Rus delegasyonunu çeşitli bahanelerle bu konudan uzaklaştırmaya çalışan Reîsülküttab Mahmud Râif Efendi, zaman içerisinde Osmanlı Devleti’nin “tebdil-i meslek” edeceğinden şüphelenen Italinsky’e şun-ları söylemekteydi: “Fransalu ile ittifâkdan Devlet-i Aliyye’ye ne faide olabilür ki Rusya ve İngilterelü gibi müttefikini Devlet-i Aliyye terkeyleye bunu bir akl tecviz ider mi?” 6 Rebîülâhir 1220 (4 Temmuz 1805) tarihinde gerçekleşen mükâlemenin mazbatası için bkz. II. Mahmud ve III. Selim Devrine Ait Avrupa Devletleri Sefirleriyle Yapılan Mükâlemelerin Mazbatası, vr. 116b-122a; Gosu,

“The Third Anti-Napoleonic Coalition and the Sublime Porte”, s. 206 vd.33 Fransa’nın Malta ve Mısır’dan çekilmesi üzerine kurulu olan İngiltere’nin Ak-

deniz politikasında Rusya’nın Boğazlar’dan serbestçe geçişi önemli bir yer işgal etmekteydi (J. C. Hurewitz, “The Background of Russia’s Claims to the Turkish Straits”, Belleten, 28 [1964], s. 481).

34 Sébastiani, antlaşmanın Rusya tarafından onaylanmadığını 16 Eylül 1806 tarihinde III. Selim’e bildirmişti. Bu konuda bkz. Puryear, Napoleon and the Dardanelles, s. 104; bu gelişmenin İstanbul’da yarattığı etki konusunda ayrıca bkz. NA (FO 78/52), s. 168.

Page 20: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

401

F A T İH Y E Ş İ L

bir tarafsızlığı, Fransa ordularına saldıracağı kesin olan Rus savaş gemile-rinin Boğazlar’dan geçişini engelleyerek sağlayabilirdi. Zira Bâbıâli, Press-burg Antlaşması ile Dalmaçya’ya yerleşen Fransız ordularının, Balkanlar üzerinden Rusya’ya yürümesine izin vermiyordu.35 Fakat Sébastiani’nin ve Fransa’ya meyleden Osmanlı üst düzey idarecilerinin burada görmezden geldikleri en önemli nokta Bâbıâli’nin, Rusya’nın aksine, Fransa ile arasında herhangi bir ittifak antlaşmasının bulunmamasıydı. Nitekim Boğazlar me-selesi de tıpkı mevcut voyvodaların değiştirilmesi gibi Osmanlı Devleti ve Rusya arasındaki antlaşmalar ile güvence altına alınmıştı. Ancak Avrupa’da devam eden ve Osmanlı İmparatorluğu’nu hiçbir şekilde ilgilendirmediği düşünülen çatışma karşısında tarafsızlığını, muhataplarına ispata çalışan Bâbıâli, mevcut ittifakın yenilenmesi için 1805’te yapılan görüşmelerden beri, Rus gemilerinin Boğazlar’dan geçişini sınırlamaya çalışmaktaydı.36 Bu bağlamda görev emirleri arasında Boğazlar’ın bütün Rus gemilerine ka-patılmasının da bulunduğu Sébastiani, İstanbul’da Napoléon’un isteklerini kabul ettirebileceği kâtiplerle muhatap olmaktaydı.

16 Eylül 1806’da divan üyelerinin neredeyse tamamıyla değiştirilme-si ve göreve yeni atananların Fransa’ya yakın kişiler arasından seçilmesi Sébastiani’nin işini daha da kolaylaştıracaktı.37 Bu süreçte Rusya her ne

35 Napoléon her ne kadar Fransız orduları için Viyana’dan, Avusturya toprakları-nı kullanarak Dalmaçya’ya geçiş izni aldıysa da bu rota Rusya üzerine giderken Fransa’ya hiçbir avantaj sağlamamaktaydı. Zira Napoléon, söz konusu rota üzerinden Rusya’ya saldırması durumunda sadece İtalya’daki ikmal depola-rından uzaklaşmakla kalmayıp aynı zamanda askerî yürüyüşe coğrafî açıdan uygun olmayan bir hattı takip etmek zorunda kalacaktı (bu konuda bkz. Piers Mackesy, The War in the Mediterranean, 1803-1810, Londra 1957, s. 156). Bâbıâli aslında Fransız ordularının Osmanlı toprakları üzerinden Rusya’ya sevkedil-mesine sıcak bakmaktaydı. Ancak birkaç ay evvel çıkan Edirne’deki isyanın verdiği dersle Bâbıâli, Fransız birliklerinin bilhassa Bosna’dan geçişi esnasında, İstanbul’un kontrolü dışındaki sekbanlar ve yeniçeriler tarafından saldırıya uğramasının yeni bir isyanı tetiklemesinden çekinmekteydi (Ahmed Cevdet, Târih, s. 75; İsmail, The Diplomatic Relations of the Ottoman Empire, s. 95).

36 Zira Paris sefiri Münib Efendi’ye bu sırada gönderilen tahriratlara nazaran Bâbıâli, Boğazlar’ı uzun vadede bütün gemi geçişine kapatmayı planlamaktaydı (İsmail, The Diplomatic Relations of the Ottoman Empire, s. 73).

37 NA (FO 78/51) s. 123. Divanda yapılan değişikliklerden sadece birkaç gün sonra Sébastiani’nin Boğazlar’ın Rus gemilerine kapatılması, Dalmaçya’daki Fransız birliklerine Dinyester’e geçiş izni verilmesi ve Napoléon’un kardeşinin Napoli

Page 21: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

402

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

kadar 1800 tarihli Boğazlar’la ilgili konvansiyona referans veriyor olsa da 1805 tarihli Osmanlı-Rus İttifak Antlaşması’nın Boğazlar’la ilgili madde-sindeki38 bir boşluk Sébastiani’ye görevini yerine getirmekte yardımcı ola-caktır. Zira Osmanlılar, ancak ortak bir düşman karşısında Boğazlar’ı Rus savaş gemilerine açık tutmakla yükümlüydü. Oysaki hâlihazırda Paris ve İstanbul arasında hiçbir husumet bulunmamaktaydı. Bu bağlamda voyvo-daların azliyle gerilen Osmanlı-Rus ilişkileri, Boğazlar’ın Rus gemilerine kapatılacağına dair söylentilerin kulaktan kulağa yayıldığı 1806 Ekim’ine gelindiğinde artık kopma noktasına gelmişti. Osmanlı İmparatorluğu’nu hiçbir şekilde kaybetmek istemeyen ve muhtemel bir çatışma durumun-da Rusya’nın, Orta ve Kuzey Avrupa’da bulunan birliklerini Balkanlar’a kaydırmasından çekinen Londra ve İstanbul elçisi Arbuthnot bu süreçte bir taraftan Bâbıâli’ye, Italinsky’i destekleyen notalar verirken diğer taraf-tan da iki ülke arasında ara buluculuk yapmaya çalışmaktaydı. Nitekim 5 Ekim 1806’da İsmet Bey, Reîsülküttab Galip Efendi ve İbrâhim Nesim Efendi ile Arbuthnot arasında gerçekleşen mükâlemede, Sébastiani’nin İstanbul’da elde ettiği nüfuz bir tarafa İngilt ere ile ittifakın yenilenmesi, Rus gemilerinin Boğazlar’dan serbestçe geçmesi ve voyvodaların azli en temel tartışma konularıydı. İngiltere elçisi bu üç konuda kesin cevaplar beklemekteydi. Osmanlı tarafı ise her ne kadar İngiltere ile 1798 ittifakını tecdit etmek istiyorsa da Arbuthnot’a açıkça ifade edildiği üzere Fransa ile çıkacak bir savaştan çekinmekteydi. Boğazlar konusunda da Bâbıâli yapıcı bir tavır sergilemekte ve Rus gemi geçişlerine izin vermeye devam edeceği izlenimi uyandırmaktaydı. Voyvodalar meselesinde ise Bâbıâli diğer prob-lemlerden daha farklı bir tavır sergilemekteydi. Zira Galip Efendi, mâzul voyvodaların geri atanmasının III. Selim’in iktidarına zarar vereceğini, yeniçerilerin ve ahalinin bunu bir zayıflık olarak göreceğini düşünmek-teydi. Dolayısıyla Nizâm-ı Cedîd ekibi nasıl ki İngiltere ile Sarayburnu önlerinde yaşanacak bir çatışmadansa, Balkanlar’da Fransa ile savaşma-yı tercih ediyorsa39, voyvodaların geri atanması konusunda da doğrudan

kralı olarak tanınması için Bâbıâli’ye başvurması dikkat çekicidir (Testa, Recu-eil des Traités de la Porte Ottomane, s. 279-281).

38 Mecmua-i Muâhedât, s. 35 vd.; söz konusu antlaşmanın Boğazlar’la ilgili mad-desi ve gizli maddeleri için bkz. a.g.e., s. 37, 41vd.

39 23 Kasım 1806 tarihinde Arbuthnot’un Thomas Louis’e gönderdiği tahrirat NA (FO 78/52), s. 107-108.

Page 22: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

403

F A T İH Y E Ş İ L

saray iktidarını tehdit edecek bir iç savaştan ya da isyandan ziyade, Rusya ile savaşmayı yeğliyordu. Bâbıâli’nin bu problem için ürettiği çözüm ise voyvodaların azlinde tamamıyla mâzul Reîsülküttab Vâsıf Efendi ve Sadrâzam Hâfız İsmâil Paşa’yı sorumlu tutmaktı.40 Bu şekilde saray ta-mamıyla konunun dışında bırakılarak III. Selim’in “şerefine halel” getiril-meyecekti. Bu bağlamda Arbuthnot, Italinsky’den ısrarla İstanbul’u terke-derek “meydanı ortak düşmanlarına [Sébastiani]” bırakmamasını istiyor-du.41 Her ne kadar 1806 Ekim ayı ortalarına kadar Arbuthnot İstanbul’da yaptığı temasların sonucunda Bâbıâli’yi bütün talepleri kabul etme nokta-sına getirdiyse42 de çabalarının kalıcı bir sonuç vermesi pek de mümkün

40 BOA, HAT, 15295.41 Arbuthnot’un 6 Ekim 1806 tarihiyle Italinsky’e gönderdiği tahrirat için bkz.

NA (FO 78/51), s. 199-211. Arburhnot’un ara buluculuğu için bkz. BOA (HAT, 7633) ve TSMA, E. 3206. III. Selim’in İngiltere kralına 30 Ekim 1806 tarihiyle gönderdiği ve Londra hükümetinin Rusya ile Osmanlı İmparatorluğu arasın-da ara buluculuk yapmasını talep ettiği nâmesi için bkz. NA (FO 78/52), s. 67. Arbuthnot’un, rahatsızlığı sebebiyle ekim ayı ortalarında Büyükdere’de isti-rahate çekildiği dönemde de İngiliz elçiliğinin Bâbıâli nezdindeki girişimleri devam etmiştir. Nitekim elçilik tercümanı Pisani 12 Ekim’de Bâbıâli tercümanı Hançerlizâde ile görüşürken, bundan birkaç gün sonra İngiltere elçiliği birinci kâtibi William Wellesley Pole, Bâbıâli’de geniş katılımlı bir mükâlemeye iştirak etmiştir. Cebelitârık, Sicilya ve Malta’da hazırlanan İngiltere ordusundan ve donanmasından bahisle Bâbıâli’yi örtülü bir biçimde tehdit eden Pole, voy-vodaların derhal göreve iadesini talep etmekteydi. Mükâleme ile ilgili olarak Arbuthnot’a verdiği raporda Pole, hâlihazırda Bâbıâli tercümanı olarak görev yapan Hançerlizâde’nin kardeşinin, mâzul voyvodalar yerine atanan yeni voyvodalardan biri olmasını büyük bir şanssızlık olarak gösterir. Zira Han-çerlizâde ailesi, mâzul voyvodaların göreve iade edilmemesi için Bâbıâli’deki bütün bağlantılarını kullanmaktadır. Gerek St. Deny, gerek seyahatnâmesinde İngiliz filosunun İstanbul’a gelişine müstakil bir bölüm ayıran John Hobhou-se, Pole’un Bâbıâli’deki girişimlerinin ve “kaba, cesur ve tehditkâr” tavrının filonun İstanbul’a gelişinde ve Osmanlı Devleti’nin taraf değiştirmesinde bir dönüm noktası teşkil ettiğini öne sürmektedir. Ancak görüşmelerin oldukça dostane bir havada geçtiği ve mükâleme sonrası Pole’un reis efendinin davetiy-le yemeğe kaldığı yeri gelmişken belirtilmelidir (bu konuda bkz. NA [FO 78/51], s. 226-238; krş. Juchereau de St. Deny, Révolutions de Constantinople en 1807 et 1808, Paris 1819), II, 40 vd.; John Hobhouse, Journey through Albania, and Other Provinces of Turkey in Europea, and Asia, to Constantinople during the Years 1809 and 1810, Londra 1813, s. 1025-1027).

42 Nitekim 20 Ekim 1806’da kaleme aldığı tahriratta Arbuthnot, Bâbıâli’nin Rusya’nın bütün taleplerini kabul ettiğini ve eylül ayı başlarından beri

Page 23: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

404

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

gözükmüyordu. Zira Rusya’nın tavrı belliydi ve Italinsky daha 28 Eylül 1806 tarihli notayla voyvodaların yeniden atanmaması ve Boğazlar’la ilgi-li söylentilerin önünün alınmaması durumunda İstanbul’u terkedeceğini Bâbıâli’ye bildirmişti. Yeniçerilerin başını çektiği İstanbul’daki kamuoyu ise derhal Rusya’ya savaş ilân edilmesini istemekteydi. Bu bağlamda aslın-da Osmanlı Devleti’nin ve ordusunun yeni bir savaşı kaldıramayacağının farkında olan Nizâm-ı Cedîd ekibi bir taraftan Italinsky’nin, diğer taraftan da İstanbul ahalisinin arasında kalmıştı.43

Bâbıâli ve Fransa, Boğazlar’ı Rus gemilerine kapatmak için gereken fırsatı, voyvodaların azlinden birkaç ay sonra 28 Ekim 1806’da General Michelson komutasındaki Rus birliklerinin üç koldan Osmanlı sınırları-nı aşmasıyla elde edecektir.44 Nitekim mâzul voyvodaların makamlarına atanmış olmasına rağmen Rusya’nın, savaş ilânına gerek duymaksızın saldırması sadece İstanbul’daki değil, Avrupa’daki diplomatik dengeleri de sarsacak gelişmeleri beraberinde getirecekti. Zira söz konusu saldırı ile Rusya, Avrupa’daki birliklerinin bir kısmını Balkanlar’a kaydırmak zo-runda kalmış ve daha da önemlisi Avusturya, Fransa tarafına geçmese de Balkanlar’daki nüfuzunu tehdit eden Rusya ve dolayısıyla İngiltere safla-rından uzaklaşmaya başlamıştır.45 İstanbul’da ise Rus saldırısı ile birlikte esen rüzgârı Sébastiani arkasına almıştı. Bu sırada Napoléon’un Avrupa’da

İstanbul’a gönderilmesini istediği filonun Osmanlı başkentine gelmesine gerek kalmadığını belirtmekteydi. Ancak Arbuthnot’a göre Osmanlı başkenti için hazırlanacak olan gemilerden sadece birinin, İngiltere’nin tavrını belli etmesi için İstanbul’a gelmesi şarttı (NA [FO 78/52]), s. 95).

43 Arbuthnot’un bu konuda kaleme aldığı 26 Aralık 1806 tarihli ayrıntılı rapor için bkz. NA (FO 78/52), s. 188 vd.

44 Ahmed Cevdet, Târih, s. 97 vd.; Mütercim Âsım Efendi, Târih, İstanbul 1293, I, 177, 190 vd. Nitekim Clarke-d’Obril Antlaşması’nın, St. Petersburg tarafından onaylanmamasının hemen ardından Kronstadt’da demirli Rus deniz filosun-dan altı saff-ı harb gemisi Akdeniz’e doğru yelken açmıştı (bu konuda ayrıca bkz. Mackesy, The War in the Mediterranean, 1803-1810, s. 159).

45 İngiltere’nin Viyana büyükelçisi Robert Adair’in, uzun süredir sınır ihlâli ya-pan Rusya’nın Osmanlı saldırısını ve bu yeni durumun Avusturya’nın Avrupa güç dengeleri dahilindeki pozisyonunu nasıl etkileyebileceğini tartıştığı rapor-lar için bkz. Robert Adair, A Mission to the Court of Vienna in 1806, Londra 1844, s. 143-146 (24 ve 28 Ekim 1806 tarihli yazışmalar), s. 344-346 (2 Kasım 1806 tarihli yazışma) ve s. 351-352 (6 Aralık 1806 tarihli yazışma).

Page 24: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

405

F A T İH Y E Ş İ L

kazandığı parlak zaferlerin ve hemen ardından Pressburg Antlaşması’na dair haberlerin İstanbul’da yankılanması46, Sébastiani’nin İstanbul’daki siyasî ağırlığını arttırmaktaydı.47 Bu bağlamda Napoléon’un İngiltere’ye karşı kıta ablukası ilânının hemen ardından Bâbıâli’nin, Boğazlar’ı ya-bancı bandralı gemi geçişlerine kapatması Fransa’nın askerî başarıları-nın diplomatik alandaki yansımalarından biri, belki de en önemlisiydi.48 Diplomatik alandaki gelişmelerin yanı sıra Napoléon’un, Bâbıâli’nin askerî yardım taleplerine olumlu cevap vermesi ve Dalmaçya’da Ge-neral Marmont kumandasındaki birliklerden İstanbul’a top ve askerî mühendis göndermesi49 de Fransa imparatorunun III. Selim nezdinde-

46 Nitekim bu süreçte 26 Eylül 1806’da Metz’e ulaşan Napoléon, 14 Ekim’deki Jena zaferinin ardından 25 Ekim’de Potsdam’a ve 27 Ekim’de Berlin’e girmişti. Avrupa’daki siyasî ve askerî gelişmeleri dikkate alan Bâbıâli’nin takip ettiği dış politikaya yön veren Napoléon’un Avrupa’da kazandığı zaferlerden en büyük etkiye sahip olanı ise hiç şüphesiz Fransız ordularının Prusya’daki hızlı ilerle-yişi ve Frederisyen Prusya’nın son bulmasıyla sonuçlanacak olan Jena zaferiydi. Bu bağlamda Sébastiani, bilhassa Jena’daki zafer haberinin 14 Ekim 1806’da İstanbul’a ulaşmasının ardından Osmanlı başkentinde sürekli Napoléon’un za-ferlerinden bahsederek taraftar toplamaya çalışmakta, imparatorun III. Selim’e yazdığı nâmeleri şahsen padişaha takdim etmekteydi. Sébastiani’nin bu sırada yaptığı propaganda, III. Selim’in şahsen Napoléon’a yazdığı kutlama mesajları ve Napoléon’un, III. Selim’i Rusya ve İngiltere’ye karşı cesaretlendirmenin öte-sinde kışkırttığı nâmeleri için bkz. Testa, Recueil des Traités de la Porte Ottoma-ne, s. 282-284; Puryear, Napoleon and the Dardanelles, s. 114-115. Napoléon’un Berlin yürüyüşü için ayrıca bkz. M. A. Thiers, History of the Consulate and the Empire of Napoleon, Londra 1850, II, 148 vd.

47 Napoléon’un zafer haberlerinin devam etmesi ve buna bağlı olarak Fransa’nın siyasî ağırlığının artmasıyla Sébastiani, Bâbıâli’yi Boğazlar konusunda baskı altına almaya ve tehdit etmeye başlayacaktı. Nitekim Osmanlı idaresi İngiliz donanmasından çekindiği kadar Balkan topraklarının Fransız işgaline uğra-masından da endişe duymaktaydı. Zira Boğazlar’dan Rus savaş gemilerinin geçmesini “vesvese üzere” olan Fransa’nın “hazmetmesi” mümkün değildi (BOA, HAT, 7754, TSMA, E. 3206; NA [FO 78/52], s. 84, 87, 89, 96; 1806 senesi öncesinde Fransa’nın “Nemçelü ile müttefikân Devlet-i Aliyye memâlikine varub muharebe itmek kasdında” olduğuna dair Hâlet Efendi aldığı duyumlar konusunda ayrıca bkz. BOA, HAT, 15152).

48 Cemal Tukin, Osmanlı İmparatorluğu Devrinde Boğazlar Meselesi, İstanbul 1947, s. 109 vd.

49 Tıpkı İran’da olduğu gibi Osmanlı İmparatorluğu’nda da askerî uzmanlar aracılığı ile siyasî üstünlük sağlamaya çalışan Fransa, Bâbıâli’nin herhangi bir talebi olmaksızın askerî yardım önerisinde bulunmaktaydı. Rusya ile savaşın

Page 25: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

406

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

ki saygınlığını günden güne arttırmaktaydı. Zira III. Selim artık, dostu Napoléon’un, imparator elkabıyla kaleme aldığı nâmeleri kabul etmekte ve Fransa’nın yükselişine paralel olarak Napoléon’un kardeşlerini Napoli ve Hollanda kralları olarak tanımaktaydı. Vâhid Efendi’nin, İran elçisi50 ile birlikte Fransa Dışişleri bakanıyla ittifak müzakerelerinde bulunmak üzere İstanbul’dan ayrılması51, göreve iade edilen mâzul voyvodaların ye-

başlamasıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğu’nun artan askerî ihtiyaçlarına binaen Bâbıâli, Fransa’nın yardım önerilerine olumlu cevaplar vermeye baş-layacaktı. Nitekim Taleyrand’ın Sébastiani’ye gönderdiği tahriratlara nazaran General Marmont, Dalmaçya’ya komşu Osmanlı paşalarına yardım etmeye hazırdı ve talep edildiği takdirde 25.000 kişilik bir askerî gücü Tuna cephesi-ne ve altı gemiden oluşan bir filoyu Karadeniz’e gönderebilecek güce sahipti. Zira bu şekilde sadece Sırp İsyanı bastırılmakla kalmaz “Mora reâyâsının dahi akılları başlarına” getirilebilirdi. Ancak Bâbıâli, Mısır harbi esnasında olduğu gibi doğrudan askerî birliklerin gönderilmesi şeklinde yapılacak bir yardım-dan ziyade sadece Osmanlı tahkimatlarını yenileyecek ve yeni top teknoloji-sinin transferinde ve modern topların kullanımında yardım edebilecek askerî mühendislerin istihdamından yanaydı. Bu konudaki yazışmalar ve İstanbul’a gönderilen Fransız mühendisler için bkz. Testa, Recueil des Traités de la Porte Ottomane, s. 208-209, 277-278, 288-293, BOA, HAT, 15751; C. E. Black, “Sobier’s Mission to Constantinople: 1807”, Journal of Modern History, 16 (1944), s. 22-23.

50 Fransız diplomat Amédée Jaubert’in Tahran’da yaptığı müzakerelerin ardın-dan 21 Ekim’de İstanbul’a gelen İran elçisi Mirza Rızâ, Fransa ile imzalanacak ittifak antlaşması için Sébastiani ile görüşmelere başlamıştı. Aralık ayı sonla-rında Talleyand ile görüşmek üzere Vâhid Efendi ile birlikte İstanbul’dan ay-rılan İran elçisi ve faaliyetleri için bkz. Puryear, Napoleon and the Dardanelles, s. 112. İngiltere’nin bu duruma tepkisi ve devrin İngiliz-İran ilişkilerinin iyi bir analizi için bkz. Edward Ingram, “An Aspiring Buffer State: Anglo-Persian Relations in the Third Coalition, 1804-1807”, The Historical Journal, 16 (1973), s. 509-533.

51 27 Aralık 1806’da İstanbul’dan ayrılan Vâhid Efendi ile Talleyrand arasındaki ittifak müzakerelerinde ön plana çıkan noktalardan en önemlisi, saldırıya uğ-rayan müttefik devlete yardıma giden askerî birliklerin iâşe ve ibâtesinin yar-dım edilen devlet tarafından karşılanmasıydı. Yardıma giden birliklerin nak-liye masraflarının da saldırıya uğrayan devlet tarafından ödenmesini öngören Fransız önerisine göre İran’a gönderilecek Fransız birlikleri Osmanlı toprakları üzerinden nakledilecekti. Askerlerinin can ve mal güvenliğinin garanti edil-mesini isteyen Fransa, ittifak antlaşmasının yanı sıra yeni bir ticaret antlaşması da imzalamak istiyor ve bununla birlikte Mısır harbi sırasındaki ticarî kayıp-larının karşılanmasını talep ediyordu. Antlaşma görüşmelerini çıkmaza sokan Fransa’nın önerisinde ayrıca Boğazlar’ın İngiltere ve Rusya’ya kapatılması da önemli bir yere sahipti. Bütün bunlara karşılık Fransa’nın sadece Osmanlı

Page 26: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

407

F A T İH Y E Ş İ L

niden azli ve Arbuthnot’un bütün çabasına rağmen Bâbıâli’nin 23 Aralık 1806 tarihinde Rusya’ya savaş ilânı52 bu atmosferde gerçekleşir.53

Avrupa’da ve İstanbul’da az önce ana hatlarıyla tasvir edilmeye çalı-şılan gelişmeler yaşanırken Londra’da da William Pitt tarih sahnesinden çekilmiş ve iktidara Napoléon’a karşı çok daha sert tedbirlerin alınmasını

toprak bütünlüğünü garanti etmesi ve savaş esnasında yeniden Osmanlı sınır-larına dahil olması muhtemel olan Kırım’ın da bu garantiye eklenmesi ittifak görüşmelerini kesintiye uğratmaktaydı. Nitekim Vâhid Efendi, görüşmeler esnasında sözü sürekli Kırım’a getiren Talleyrand’a, İngiltere ile muhtemel olan bir deniz savaşında Osmanlı İmparatorluğu’na hiçbir koruma sağlama-yan böylesi bir antlaşmayı imzalamaya mezun olmadığını bildirecekti. Bu bağlamda Napoléon’un Friedland’daki başarısızlığının ardından Talleyrand’ın beklentilerini düşürerek, Bâbıâli’nin İngiltere’ye savaş ilânı karşılığında diğer bütün taleplerinden vazgeçeceğini bildirmesi de bir sonuç vermeyecekti (bu konuda bkz. Puryear, Napoleon and the Dardanelles, s. 159, 171-172, İsmail, The Diplomatic Relations of the Otoman Empire, s. 95 vd.).

52 Bu süreçte Arbuthnot’un girişimleri sadece Bâbıâli’nin savaş ilânını gecik-tirmekle kalmamış, fakat aynı zamanda savaş ilânından sonra Italinsky’e ve Osmanlı sınırları dahilinde yaşayan Rus tebaaya oldukça yumuşak davranıl-masını da sağlamıştır. Nitekim savaş ilânından sonra Italinsky, Yedikule’ye hapsedilmemiş ve Ruslar’ın malları müsadere edilmemiştir. Zira savaş ilânını takiben Bâbıâli Italinsky’nin üç gün içerisinde, Rus tüccarların ise on gün içerisinde Osmanlı topraklarını terketmesini isterken, Arbuthnot yaptığı gi-rişimlerle Italinsky’e fazladan iki gün ve Rus tüccarlara da yedi gün kazandır-mıştı. Rusya beratına sahip olan Osmanlı tüccarları ise savaş ilânı sonrasında resmen İngiltere’nin himayesine geçmiştir. Bu bağlamda büyük çoğunluğunu Rumlar’ın oluşturduğu beratlı tüccarların Italinsky’nin ayrılmasından hemen sonra üç renkli devrim kokartları takarak Fransız himayesine geçmesi zikre değer bir ayrıntıdır (bu konuda bkz. BOA, HAT, 7005, NA [FO 78/52], s. 193-194 ve Mütercim Âsım Efendi, Târih, s. 216-218). Arbuthnot’un savaş ilânını gecik-tirmek için Bâbıâli’ye verdiği notaya, başta Şeyhülislâm Atâullah Efendi olmak üzere ulemânın verdiği sert tepki ve “ulemâ ile ricâl ve kibârın beynlerinde nifâk ve nefsâniyyet hâsıl” olması konusunda ayrıca bkz. Ebûbekir Efendi, Vak‘a-i Cedîd, İstanbul 1332, s. 14-15.

53 Müttefikler açısından asıl amacın Sébastiani’nin nüfuzunun kırılması olduğu göz önüne alındığında Rusya’nın Balkan harekâtının hiçbir işe yaramadığı hatta Fransız elçinin İstanbul’daki ağırlığını arttırdığı söylenebilir. Zira savaş ilânından sonra Sébastiani Bâbıâli’ye daha sık gitmeye ve elindeki haritalarla, Osmanlı idarecilerine harekât planları hazırlamaya başlamıştı (BOA, HAT, 15751 ve Haus –Hof und –Staats Archive [HHSA] Türkei VII, Baron Strümer’in 24 Ocak 1807 tarihli raporu).

Page 27: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

408

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

isteyen “yetenekliler kabinesi” gelmişti.54 Fransa ile süregiden çatışma-da tarafsız kalmayı tercih eden ülkelerde Napoléon’un nüfuz kazanma-sını önlemek, yeni kabinenin dış politikasında en önemli hedeflerden biriydi.55 Diplomatik girişimlerini destekleyebileceği ve gerektiğinde çekinmeden kullanabileceği askerî gücü bulunmayan Arbuthnot ise Ey-lül 1806 başlarından itibaren Fransa’nın İstanbul’daki artan nüfuzundan ve Bâbıâli’nin Napoléon saflarına katılmak üzere olduğundan şikâyet eden raporlar göndermekteydi. Bu bağlamda İngiliz elçi, İngiliz-Osman-lı ittifakının yenilenmesi için yaptığı girişimlerin başarısız olmasını ve Bâbıâli’nin kendisini 1805 senesi sonlarından beri sürekli oyalamasını, Rus-Osmanlı ittifakını bir sene evvel tecdit eden Italinsky gibi askerî bir güce sahip olmamasına bağlamaktaydı.56 Nitekim 27 Eylül 1806 tarihiyle İngiltere’nin Akdeniz Donanma Komutanlığı’nda bulunan Sidney Smith’e gönderdiği mektupta İngiliz elçi, ailesiyle birlikte İstanbul’da ikamet et-mesinin artık imkânsız hale geldiğini belirtmekte57 ve 3 Eylül’de talep ettiği filonun derhal gönderilmesini istemekteydi. Zira İngiltere büyü-kelçisine göre Osmanlılar Birleşik Krallık donanmasından, Fransa’nın Dalmaçya’daki ordularından çok daha fazla çekinmekteydi ve birkaç İn-giliz savaş gemisinin İstanbul’da görünmesinin, Fransa’nın Bâbıâli üze-rindeki nüfuzunu tamamıyla kıracağını düşünmekteydi. Daha da önem-

54 İngiltere’de yaşanan kabine değişikliğinin ve politik çekişmelerin Avrupa’da devam eden savaşa etkisi konusunda bkz. Steven Watson, The Oxford History of England, The Reign of George III (1760-1815), Oxford 1985, s. 451 vd.; Keith Feiling, A History of England, Londra 1966, s. 769, 770.

55 Nitekim İstanbul’a yönelik harekâtı takiben İngiltere, Fransa’nın Kuzey Avru-pa ülkeleriyle ittifak kurarak, koalisyon güçlerine karşı “Kuzey Konfederasyo-nu” oluşturma düşüncesini bertaraf etmek ve Danimarka’nın Fransa saflarına geçmesini önlemek amacıyla denizden Kopenhag’ı bombalayacaktı. Osmanlı başkentine düzenlenenin aksine siyasî ve askerî sonuçları açısından başarılı olan Kopenhag harekâtı için bkz. Holland Rose, “The Contest with Napoléon, 1802-1812”, The Cambridge History of British Foreign Policy, 1783-1919 (ed. W. Ward-P. Gooch), Cambridge 1922, I, 362vd.

56 Bâbıâli’nin çeşitli bahanelerle İngiliz elçiyi oyalaması ve Arbuthnot’un bu ko-nuya dair görüşleri için bkz. Zinkeisen, Geschichte des osmanischen Reiches im Europa, s. 392.

57 Nitekim Arbuthnot daha 5 Ekim 1806’da Italinsky’nin İstanbul’dan ayrılması durumunda, çocuklarını daha güvenli bir yer olan Malta’ya göndereceğini Bâbıâli’ye bildirmişti (NA [FO 78/51], s. 201).

Page 28: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

409

F A T İH Y E Ş İ L

lisi Arbuthnot’a göre “İngiltere en azından bunu (İstanbul harekâtını) Rusya’ya borçluydu.”58

Arbuthnot’un uzun süredir tekrarladığı fakat Londra’da pek de bir etki uyandırmayan İstanbul’a bir filo gönderilmesi konusundaki tav-siyesine, İngiliz Dışişleri Bakanlığı’nda yaşanan değişiklikle birlikte çok daha farklı bakılmaya başlanacaktı. Bu bağlamda 1 Kasım 1806’da Amiral Sidney Smith’in, Arbuthnot’dan gelen mektubu donanma ku-mandanı Amiral Collingwood’a iletmesiyle birlikte derhal küçük bir filo hazırlanmaya başlanır. Nitekim doğrudan Amiral Collingwood’un emirleri doğrultusunda üç saff-ı harb gemisi ve iki daha küçük gemi-den oluşan filo 8 Aralık 1806 günü Amiral Thomas Louis kumandasın-da Malta’nın Valetta Limanı’ndan demir almış ve 21 Aralık’ta Bozcaada açıklarına ulaşmıştır.59 Çanakkale Boğazı dışında gemilerin ve deniz-cilerin ihtiyaçlarını karşılamak için altı günlük bekleyişin ardından 27 Aralık 1806 gece saat 3:00’da İngiliz filosu Boğaz’dan geçmek üzere de-mir alarak hareket etmiştir. Gün aydınlandıktan sonra kaleleri selâm-layan filoda bulunan iki saff-ı harb gemisi Çanakkale’de demirlemiştir. Osmanlı başkentine doğru yola devam eden Canopus ve Standard’ın 28 Aralık 1806’da İstanbul Limanı’na demirlemesiyle Osmanlı baş-kentindeki İngiliz savaş gemilerinin sayısı üçe çıkmıştır.60 Ancak bu

58 En kısa sürede Osmanlı başkentinden ayrılmak istediği mektubun her satırın-dan anlaşılan Arbuthnot’un söz konusu tahriratı için bkz. Life and Correspon-dance of Admiral Sidney Smith, Londra 1848, II, 209 vd.

59 Çanakkale’ye doğru ilerleyen İngiliz filosuna Amiral Thomas Louis kumanda etmekteydi. Filo şu gemilerden oluşmaktaydı: Kaptan Thomas Louis komu-tasındaki Canopus (80 toplu), Kaptan Thomas George Shortland komutasın-daki Thunderer (74 toplu), Kaptan John Talbot komutasındaki Standard (64 toplu). Kaptan Thomas Harvey komutasında İstanbul’da bulunan Endymion da (40 toplu fırkateyn) söz konusu filoya katılacaktır. İstanbul harekâtının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından 15 Şubat 1808’de Avam Kamarası’nda yapılan görüşmelerde, İngiltere Deniz Kuvvetleri Komutanı Thomas Grenville, filo komutanı Thomas Louis’nin görev emrini aldıktan sonra yola çıkmakta ağır davrandığını belirtmekte ve başarısızlıkta bu gecikmenin önemli bir yeri olduğunu öne sürmekteydi (W. M. James, The Naval History of Great Britain, During the French Revolutionary and Napoleonic Wars [ed. A. Lambert], Londra 2002 [1822 tarihli birinci baskıdan tıpkıbasım], IV, 296-297).

60 Nitekim 13 Kasım 1806’da Malta’dan ayrılmış olan Endymion 21 Kasım 1806’dan beri İstanbul Limanı’ndaydı. 21 Kasım 1806’da Arbuthnot’un Thomas Louis’ye

Page 29: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

410

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

süre içerisinde Osmanlı İmparatorluğu, Rusya’ya çoktan savaş ilân et-miş ve Adriyatik’te bulunan Rus birliklerinin ikmalini sağlamak üze-re İstanbul’a gelen Rusya bandıralı gemiye el koymuştur.61 Ancak bu küçük İngiliz filosunun Çanakkale’ye gelmesi İstanbul’daki diploma-tik dengelerde büyük bir değişimi gündeme getirmeyecekti. Nitekim bilhassa Rus gemilerinin Boğazlar’dan geçişi hususunda hassas olan Sébastiani, Bâbıâli’yi İstanbul’u terketmekle tehdit etmekteydi. Rusya ile savaşın resmen başlaması ise Arbuthnot açısından durumu içinden çıkılmaz bir hale getirmişti. Napoléon’un, kazandığı başarılar sayesin-de Avrupa devletlerini siyaseten yanına aldığı ölçüde, İstanbul’daki ağırlığını kaybeden Arbuthnot, diplomatik çabalarını desteklemek için İstanbul’a gelen Standard ile Italinsky’nin Osmanlı başkentinden ayrıl-masıyla62 tamamen yalnız kalır.63 Bu bağlamda büyük bir ümitsizliğe kapılan Arbuthnot, Çanakkale’de demirleyen İngiliz filosunun hiçbir şart altında bölgeyi terketmesini istememekteydi.64

ve Thomas Louis’nin 22 Kasım 1806’da Arbuthnot’a gönderdiği tahriratlar için bkz. NA (FO 78/52), s. 103, 110. Amiral Louis Ocak 1807 başında Çanakkale’ye geri dönecektir.

61 Holland Rose, “Admiral Duckwoth’s Failure at Constantinople in 1807”, The Indecisiveness of Modern War and Other Essays, Londra 1927, s. 158-159. Rus gemisinin mürettebatının, Arbuthnot’un girişimleriyle serbest bırakılması konusunda ayrıca bkz. NA (FO 78/52), s. 194.

62 NA (FO 78/52), s. 194 ve BOA, HAT, 6988. Italinsky’nin ardından, Rus konsolos-ların da Osmanlı İmparatorluğu’nu terketmelerinin istenmesi konusunda bkz. NA (FO 78/58), s. 3-6.

63 Arbuthnot’un 1 Aralık 1806 tarihiyle Dışişleri Bakanı Lord Howick’e gönderdiği rapor konusunda bkz. NA (FO 78/52), s. 83-93. Nitekim Avusturya’nın İstanbul elçisi Strümer, her ne kadar gönlü müttefiklerden yana olsa da ülkesinin taraf-sızlığı sebebiyle İstanbul’daki diplomatik çatışmalardan uzak durmaya çalışı-yor, Prusya elçisi Baron Bielfeld ise Jena sonrası süreçte Osmanlı başkentinde hiçbir etkinlik gösteremiyordu. Bir diplomattan ziyade tüccar olan Danimarka elçisi Hübsch, herhangi bir siyasî etkinlik göstermiyor, İspanya ve Hollanda temsilcileri ise ülkelerinin durumu gereği Sébastiani’nin yanında yer alıyordu. Bu sırada Arbuthnot’u İstanbul’da destekleyecek tek elçi olan Napoli temsilcisi Ludolf ’ün ise ülkesi Fransa tarafından işgal edilmişti (bu konuda ayrıca bkz. St. Deny, Révolutions de Constantinople en 1807 et 1808, s. 50-51).

64 Arbuthnot’un bu konuda Amiral Thomas Louis ve Dışişleri Bakanı Lord Howick’e gönderilmek üzere kaleme aldığı sayısız tahrirattan birkaçı için bkz. NA (FO 78/52), s. 107, 150, 198.

Page 30: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

411

F A T İH Y E Ş İ L

Rus elçinin İstanbul’dan ayrılması ve küçük de olsa bir İngiliz filosu-nun Çanakkale’ye gelişiyle birlikte Bâbıâli savaş hazırlıklarını hızlandı-racaktı. Nitekim Balkan cephesine yönelik hazırlıkların65 yanı sıra Ça-nakkale Boğazı’nda zaten devam etmekte olan inşa faaliyeti66 artık eski-sinden çok daha büyük bir önem arzediyordu. Aslında Osmanlı idaresi XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren Boğazlar’ın tahkim edilmesine özel bir önem atfetmeye başlamıştı. Nitekim 1768-1774 Osmanlı-Rus Harbi esnasında, Mora’daki isyanın da etkisiyle, IV. Mehmed zamanında Ve-nedik saldırılarına karşı inşa edilmiş olan Çanakkale Boğazı’ndaki tah-kimatlar, Baron de Tott’un67 nezaretinde tamir edilerek mevcut toplara yenileri eklenmişti. Ancak Çanakkale tahkimatlarında gereken bakımın ve yenilemenin uzun süredir yapılmaması Boğaz’ın savunulmasını ne-redeyse imkânsız hale getirmekteydi. Zira eski tahkimatlar inşa edil-dikleri devrin gemi ve top teknolojisi dikkate alınarak düzenlenmişti. Kalelerde bulunan topların büyüklüğü ve yere raptedilmiş olması se-

65 Bâbıâli, orduyu kurban bayramından hemen sonra rûz-ı hızırda Balkanlar’a sevketmeyi düşünmekteydi. Ancak savaş hazırlıklarının hızlandırılmasını isteyen Sébastiani, Osmanlı ordusunun bir an önce yola çıkması yönünde Bâbıâli’ye baskı yapıyordu. Zira Fransız elçiye göre Rusya, Osmanlı ordusunun yola çıkışını bekleyeceğine dair bir taahhütte bulunmamıştı. Sébastiani’nin de belirttiği üzere ordunun baharda sevkedilmesine dönük bu âdetin hiçbir geçerliliği yoktu. Kaldı ki, “ Fâtih Sultan Mehmed Han hazretleri kış içinde bunca memâlik zabteylediği” Fransızlar’ın dahi bildiği bir gerçekti (BOA, HAT, 15751; Osmanlı ordusunun, savaş ilânından yaklaşık üç ay sonra, 12 Mart 1807’de Dâvud Paşa sahrasından hareketi için bkz. BOA Bâbıâli Evrak Odası [BEO], Sadâret Defterleri Kataloğu Teşrifat Defterleri [A.TŞF] 357, s. 33).

66 1806 Haziran başında kaleme alınmış olan Çanakkale Boğazı’ndaki tabya inşa faaliyetiyle ilgili bir rapor için bkz. BOA, HAT, 14991/B.

67 Nitekim 1807 başlarında yenilenen tahkimatlar Baron de Tott’un Çanakkale’de inşa ettiği tahkimatlardı. Zira söz konusu kaleler ve istihkamlar “mürûr-ı ez-mine ile harâb” olmuştu. Öyle ki, yapılan incelemelerde bazı kale kapılarının kırık olduğu bazılarında da top ve mühimmat bulunmadığı ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda de Tott’un inşa ettiği kalelere ve tahkimatlara toplam 106 top ko-nulması düşünülmekte ve Seddülbahir Kalesi civarına yeni bir tabya inşa edil-mesi planlanmaktaydı (bu konuda bkz. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi [TSMA], nr. E. 3666; Çanakkale tahkimatlarının herhangi bir saldırıya karşı koyamaya-cak kadar zayıf oluşu konusunda Baron de Tott’un gözlemleri ve tahkimatlarda yaptığı düzenlemeler konusunda ayrıca bkz. Baron de Tott, Memoirs of Baron de Tott, Londra 1785, II, 37-40, 45 vd.).

Page 31: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

412

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

bebiyle topçular, top namluları ile düşman gemilerini hizalayarak ateş etme imkânına sahipti. Nitekim ikinci bir atış için yeniden nişan almak amacıyla topların yerinden oynatılamaması bir tarafa toplar, kalibre-lerinin büyüklüğü sebebiyle ilk atışta fazla ısınıp şişiyordu. Boğaz’ın iki yakasında bulunan on dört adet büyük topun su yüzeyine yakın yerleştirilmiş olması, diğer bataryalarınsa denize uzak Boğaz sırtlarında bulunması Boğaz’dan geçen gemilere nişan alınmasını engelleyen diğer önemli faktörlerdi.68 Bu sebeple seyahatnâme müelliflerinin ve askerî uzmanların da belirttiği üzere akıntıyı yenebilecek güçteki rüzgârı ar-kasına alan bir düşman filosu, Çanakkale Boğazı’nı kayıp vermeksizin rahatlıkla geçebilirdi.

Çanakkale Boğazı’nın yanı sıra İstanbul’daki tahkimatlar hakkında da Bâbıâli’ye görüş bildiren Baron de Tott’tan69 sonra, Yaş Antlaşması’nı ta-kiben İstanbul Boğazı’ndaki kaleler yeniden yapılandırılmaya çalışılacaktı. Kaynarca Antlaşması’nın yarattığı travma bir tarafa II. Catherina’nın ge-liştirdiği Grek Projesi’nin70 Avrupa’da kulaktan kulağa yayılmasıyla bir-likte artan Rus fobisi İstanbul Boğazı’ndaki kalelerin ve neferatın yeniden

68 XVIII. yüzyıl başlarında Çanakkale Boğazı’ndaki tahkimatları gezen Tourne-fort, izlenimlerini seyahatnâmesinde şu şekilde dile getirmekteydi: “Boğaz’ı zorlamak isteyecek bir ordu büyük bir tehlikeye atılmış olmaz çünkü bu is-tihkâmlar arasındaki uzaklık 4 milden fazladır; Türk topçusu iyi bir rüzgârı arkasına alarak geçecek gemileri pek rahatsız edemeyecektir … Bugüne ka-dar gördüğüm en büyük toplar olan bu toplarda ne kundak ne de geri tepme özelliği bulunduğundan her biri birden çok defa ateş edemeyecektir. Kademeli olmayan istihkâm duvarlarını bir anda yerle bir edebilecek ve topları da top-çuları da yıkıntılar altında bırakabilecek borda topları bulunan savaş gemileri geldiğinde, tabyalardaki bu topları doldurmaya hangi yiğit cesaret edebilir ki, altı gülle bütün bu istihkâmları yerle bir edebilir …” (bu konuda bkz. Joseph de Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi [ed. S. Yerasimos, çev. A. Berktay], İstanbul 2005, II, 9-10; Tournefort’tan sonra Çanakkale’yi gören, fakat onunla neredeyse aynı görüşleri dile getiren de Tott ve Eton’ın gözlemleri için ayrıca bkz. Tott, Memoirs of Baron de Tott, s. 32; W. Eton, A Survey of the Turkish Empire, Londra 1799, s. 94-95).

69 Tott, Memoirs of Baron de Tott, I, 234.* Murad Hatip, Bahriye Şehri Kala-i Sultaniye, Ankara 2009, s. 21. Bu gravürü

kullanmama izin veren sayın Murad Hatip’e teşekkür ederim.70 bu konuda bkz. D. S. Margoliouth, “Turkish Diplomacy in the Eighteenth Cen-

tury”, The Muslim World, 7(1917), s. 36-54.

Page 32: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

413

F A T İH Y E Ş İ L

düzenlenmesinde büyük bir öneme sahiptir. Nitekim Rusya’nın Osmanlı başkentini er ya da geç işgal ederek müslümanlardan cizye toplamaya başlayacağına dair inanç, Bâbıâli ve daha da önemlisi imparatorluk aha-lisinde günden güne güçlenmekteydi. Balkanlar’da stratejik bölge ve li-manların kaybı, Rus donanmasının Karadeniz’deki etkinliği ve nihayet Avrupa başkentlerine gönderilen Osmanlı elçilerinin raporları söz konu-su fobiyi besleyen faktörlerdi. Bu bağlamda İstanbul’a yapılacak bir sal-dırının Karadeniz’den geleceğini düşünen I. Abdülhamid, 1788’de Rusya ve Avusturya ile savaşın başlamasıyla İstanbul Boğazı’nı yeniden tahkim etmeye başlamıştı.71 Yaş Antlaşması ile Rusya seferinin son bulması ise İstanbul Boğazı’nın güçlendirilmesinde yeni bir döneme girildiğine işa-ret etmekteydi. Nitekim Boğaz’a yeni eklenen tahkimatlarla kale sayısının dokuza çıkartılması ve kale neferatına yeniden nizam verilmesi bu döne-me rastlamaktadır.72 İstanbul Boğaz kalelerinde görevli yamaklara tâlim

71 I. Abdülhamid’in Boğaz tahkimatlarında yeniden yapılanmayı öngören nizam-nâmesi için bkz. Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3391, vr. 2b-3a; bu konuda ayrıca bkz. Nûri Efendi, Târih, vr. 4b-5a.

72 bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Kaynarca Mu-ahedesinden Sonraki Durum İcabı Karadeniz Boğazı’nın Tahkimi”, Belleten, XLIV (1980), s. 513 vd.

Nara Kalesi’nde kullanılan büyük toplar (Abdülaziz dönemi)*

Page 33: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

414

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

yaptırılmaya başlanmasının73, eski tabyaların elden geçirilerek mevcutlara yenilerinin eklenmesinin74 ardından, 1798 senesinde başlayan Osmanlı-Fransız harbi esnasında Bâbıâli boğaz tahkimatlarına özel bir önem atfe-decektir.75 Rusya ile savaşın başlaması ve Arbuthnot’un tehditkâr tavrı ise başta Anadolu tarafındaki kaleler olmak üzere İstanbul Boğazı’ndaki tah-kimatlara Nizâm-ı Cedîd neferlerinin tayin edilmesini gündeme getire-cekti.76 Bu bağlamda muhtemel bir Rus saldırısı göz önünde bulunduru-larak, Boğaz’ın Karadeniz girişinde yer alan bölgelerin takviyesinin büyük bir önem arzettiğinin farkında olan Osmanlı idaresi, tayin edilen mühen-disler eliyle tahkimatların yenilenmesine başlamıştı. Ancak Bâbıâli’ye göre Karadeniz’den İstanbul’a yapılacak bir saldırıda donanma esas savunma hattını teşkil edecekti. Mevcut gemilerin ikmallerinin tamamlanması ve donanmaya nefer yazılmasının yanı sıra bu süreçte Boğaz nâzırına mîr-i mîranlık verilerek dairesi 200 kişiye, maaşı da senelik 5000 kuruşa yük-

73 Nûri Efendi, Târih, vr. 270a-274b.74 1796 baharında Karadeniz Boğazı’nda Garipçe, Anadolufeneri ve Büyük Liman

tabyalarında inşa faaliyetine başlanmak üzereydi (bu konuda bkz. BOA, Cev-det-Askeriye [C. Askeriye], 7798; söz konusu inşa faaliyetinin 1797 sonbaha-rında da devam etmesi konusunda ayrıca bkz. BOA, C. Askeriye, 1338, 11447). Napoléon’un Mısır saldırısı öncesinde Karadeniz Boğazı tahkimatlarının Fran-sız mühendislerin nezaretinde tahkim edildiği bu bağlamda zikre değer bir ayrıntıdır. Ancak cumhuriyetçi ve mutlakiyet taraftarı olarak ikiye bölünmüş olan Fransız uzmanların arasındaki çekişmeler yapılan işin verimini düşür-mekteydi (Fransız mühendislerinin Boğaz tahkimatlarının güçlendirilmesinde oynadıkları rol konusunda bkz. BOA, HAT, 8138, 10374).

75 Bu dönemde Boğazlar’ın müttefik İngiliz mühendislerce tahkim edilmesiyle İngiliz ordusu, İstanbul ve Çanakkale boğazlarının askerî durumu ve savun-ması hakkında birinci elden bilgilere sahip olmuştur (bu konuda bkz. NA [FO 78/26], s. 121, 133, 137 ve 145; ayrıca bkz. William Wittman, Travels in Turkey, Asia-Minor, Syria and Across the Desert into Egypt during the Years 1799, 1800 and 1801, Londra 1803, s. 56; BOA, Kamil Kepeci, 2388, s. 11-12; Ahmed Vâsıf Efendi, Târih, İÜ Ktp., TY, nr. 6012, vr. 43b-44a).

76 BOA, C. Askeriye 21389 (10 Zilkade 1221). Üsküdar Ocağı’ndan Karadeniz Feneri’ne gönderilen neferattan hiç de hoşnut olmayan kale yamakları ile Nizâm-ı Cedîd askerleri arasında çıkabilecek bir çatışmayı önleyebilmek için, Üsküdar Ocağı sağ kol ağası İçelli Vezir Ahmed Paşa’nın kumandasındaki birliklerin Domuzderesi tarafında savaşa hazır bir halde bekletildiği yeri gel-mişken belirtilmelidir (Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 101).

Page 34: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

415

F A T İH Y E Ş İ L

seltilmiştir.77 Kale-i Seba’da mevcut bulunan 1500 nefere, 500 nefer ilâve edilmesi ve kalelerdeki top, kundak ve yuvarlakların yenilenmesi de bu sırada alınan önlemler cümlesindendi. Fakat İstanbul Boğazı’nın en za-yıf noktası, nâzır ve mühendisin de vurguladığı üzere “Boğaz haricinde olan sevâhilden asker çıkarılması mümkün olan mahaller”di. Söz konusu mahallerin tahkim edilmesi ve bölgeye 250 adet “tâlimci tüfengci” (yeni-çeriler) yerleştirilmesi görevi Hâcegân’dan Hüseyin Şâkir Bey’e verilmiştir. Boğaz’ın geri kalan bölümünde inşa edilmesi düşünülen tahkimatlardan-sa Ârif ve Kâmî efendiler sorumluydu. Boğaz’ın kuzey bölümünde bulu-nan Istıranca tarafındaki köylerde genellikle yeniçerilerin ikamet ediyor oluşu da Boğaz’ın tahkim edilmesinin önünde duran bir diğer engeldi. Nitekim bölgeye Nizâm-ı Cedîd neferlerinin yerleştirilmesi önemli so-runlara yol açacağından Bekârhisarı, Terkos ve Kırklareli’nden aylık 5’er kuruş maaş ile yazılacak 500 nefer sekbanın burada istihdam edilmesi planlanmaktaydı. Boğaz’ın kuzeyinde bulunan iskeleleri koruma görevi Kapıcıbaşı Emin Ağa’nın kumandasında bulunacak, Yeniçeri Ocağı’nın avcılar ortasına ihale edilmekteydi. İstanbul Boğazı’nın, Karadeniz giri-şinden Varna’ya kadar uzanan bölümünün savunulması için de “Sevâhil-i Bâhr-i Siyâh Başbuğluğu” ismiyle yeni bir makam ihdas edilerek yaz ve kış burada bir bölüğün görev başında bulunması sağlanmaya çalışılıyor-du. Bölge âyanının ve yeniçerilerin kontrolü altında bulunan İstanbul Boğazı’nın Anadolu tarafı ise “vesveseli olub ekser mahalline asker ihrâ-cı nâ-kābil”di. Bu bağlamda Şile âyanı Uzun Hasan’ın nezaretine havale edilen bölgede, Hasan Ağa’nın onayladığı yerlere tabyalar inşa edilmeye başlanmıştı. Ancak inşa edilen yeni tahkimatlara ve askerî düzenlemelere rağmen İstanbul Boğazı’nın savunulmasında78, Boğaz akıntıları ve rüz-gârlar, Osmanlı ordusundan çok daha önemliydi.79

77 Yemenicizâde Vezir Mustafa Paşa’nın Boğaz nâzırı olarak atanması konusunda bkz. Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 101.

78 III. Selim devrinde İstanbul Boğazı’nın takviyesi ve Boğaz kalelerinde görevli neferatın yeniden düzenlenmesi konusunda genel olarak bkz. Ahmet Özcan, Kethüda Said Tarihi (yüksek lisans tezi, 1999), Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 84; Mahmud Râif Efendi ve Nizâm-ı Cedîde Dâir Eseri (nşr. Kemal Beydilli-İlhan Şahin), Ankara 2001, s. 79-81.

79 W. Eton tarafından kaleme alınan “A Plan for Attacking the Turkish Fleet in the Porte of Constantinople” başlıklı rapor da İstanbul boğaz savunmasının

Page 35: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

416

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

İstanbul Boğazı’ndaki tahkimatların elden geçirilmesinde ve nefera-tın yeniden düzenlenmesinde Rusya fobisi ne kadar etkiliyse Çanakkale Boğazı’ndaki tahkimatların yenilenmesinde Arbuthnot’un tehditleri80 ve Rusya’nın Adriyatik’teki etkinliği o kadar etkilidir. Nitekim Italinsky’nin İstanbul’u terketmesiyle harekete geçen Bâbıâli, St. Deny’i81 derhal Çanakkale’ye göndererek Boğaz savunması hakkında bir rapor kaleme almasını istemişti. Her ne kadar “Bahr-i Sefid Boğazı’nda sefâin mürû-rundan korkulmaz idüği erbâb-ı vukufdan işidilmekte”yse82 de Fransız uzmanın verdiği rapor Osmanlı Devleti açısından hiç de iç açıcı değildi. Zira devrin en büyük savaş gemileri olan saff-ı harb gemilerinden oluşan ve usta bir subayın komuta ettiği filonun Osmanlı topçusuyla çatışmaya girmeksizin ilerlemesi durumunda, rüzgârın da yardımıyla, Boğaz’ın en önemli savunma hatları olan Kilitbahir ve Sultaniye kalelerinden rahat-lıkla geçebileceğini bildiren St. Deny, Naraburnu, Kilitbahir ve Sultani-ye kalelerinin Boğaz’ın en stratejik noktası olduğunu belirtmekte ve bu bölgeye büyük bataryalar inşa edilmesini önermekteydi. Tournefort gibi Boğaz girişinin kuzey ve güneyinde bulunan bataryaların birbirinden ol-dukça uzak bölgelere inşa edilmiş olduğunu tespit eden St. Deny, Boğaz

bütün zayıf noktalarını ortaya koymaktadır (bu konuda ayrıca bkz. Eton, A Survey of the Turkish Empire, s. 520 vd.).

80 Arbuthnot’un tehditlerini ciddiye alan III. Selim bu konuda kaleme aldığı bir hatt-ı hümâyunda âcilen önlem alınmasını istemekteydi. Nitekim “Elçi kâfiri yazub Malta ve Korfu tarafından donanmasını Boğaz’a getürtmek ihtimaldir… [dolayısıyla] …İktiza ederse Boğaz’a gemi batırub Boğaz’ı kapamalıdır ateş ka-yıkları dahi lâzımdır ya maazallah içerü külliyetlü bir donanma gelürse fena şeydir…” (Enver Ziya Karal, Selim III’ün Hatt-ı Hümayunları [Ankara 1999], s. 98). Nitekim Bâbıâli İngiliz donanmasının Ege denizindeki bütün manevra-larını yakından takip ediyor ve bölgeden İstanbul’a gelen ticaret gemilerinin kaptanlarından bilgi alıyordu. 27 Aralık 1806’da İzmir’den İstanbul’a gelen Avusturya tüccar sefinesinin kaptanının, yolda rastladığı İngiliz savaş gemileri hakkında verdiği bilgiler konusunda bkz. TSMA, nr. E 5244. Akdeniz’de seyrü-sefer yapmakta olan tüccar gemilerinden İngiliz ve Rus donanmaları hakkında bilgi edinilmesi konusunda ayrıca bkz. Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 101.

81 1792’de babasının idamından sonra Fransa’yı terkeden St. Deny 1793’te İngilte-re hizmetine girmişti. İngiliz ordusunda top ve istihkâm subayı olarak görev yapan St. Deny, 1805 yılında Osmanlı hizmetine girdi (St. Deny, Révolutions de Constantinople en 1807 et 1808, s. 53-54).

82 BOA, HAT, 14376.

Page 36: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

417

F A T İH Y E Ş İ L

kıyılarının birbirine yaklaştığı Naraburnu’na83, Osmanlılar’ın düşündüğü gibi bir zincir çekilmesinin ya da yangın salları konmasının saff-ı harb gemilerinin geçişini engelleyemeyeceğini öne sürmekteydi. Bu bağlam-da Boğaz’ın en dar bölgesine dama tahtası nizamıyla yerleştirilecek on iki saff-ı harb gemisinden oluşan bir Osmanlı filosu savunma açısın-dan hayatî bir öneme sahipti. Nitekim düşman filosu coğrafî şartların gerektirdiği şekilde Osmanlı gemilerine yaklaşmak zorunda kalacak ve kıyı bataryalarının desteklediği Osmanlı filosu ateş üstünlüğüne sahip olacaktı.84

St. Deny’in raporuna istinaden Çanakkale Boğazı’nın güçlendirilmesi görevi 1806 sonlarında Boğaz nâzırı olarak atanan sâbık Îrâd-ı Cedîd Defterdarı Feyzullah Efendi’ye verilmişti.85 Her ne kadar 1806 Eylülün-den beri Çanakkale Boğazı’na top ve mühimmat86 gönderiliyor olsa da

83 Naraburnu’nun karşısında yer alan Güllük Boğazı’nın sağ tarafı arasındaki genişlik 2 mil ve Kale-i Sultâniye ile Kilitbahir arasındaki mesafe 3,5 mil olarak hesaplanmıştı (BOA, HAT, 7598/F).

84 St. Deny’e göre Osmanlı başşehrine denizden saldırmak da düşman kuvvetleri açısından ölümcül sonuçlar doğuracak bir harekâttı. Böylesi bir harekâtta İstan-bul Boğazı’na girmek zorunda kalacak olan düşman filosu, öncelikle akıntı ile mücadele edecekti. Boğaz’ın iki kıyısının belirli bölgelerde birbirine yaklaşması ve doğrudan İstanbul Boğazı’nı gören tepelere, gemilerden daha yüksek batar-yalar yerleştirebilme kolaylığı, Osmanlı ordusuna avantaj sağlayan en önemli unsurlardı (söz konusu rapor için bkz. St. Deny, Révolutions de Constantinople en 1807 et 1808, s. 54 vd.). 1807 başlarında Bâbıâli nezdindeki nüfuzu iyiden iyiye artan Sébastiani de Osmanlı idaresine, St. Deny’le aynı yönde raporlar vermek-teydi. Fransız elçiye göre bir deniz gücü olan İngiltere’nin Osmanlı başşehrini istilâ etmesi mümkün değildi. Zira İstanbul “Boğaz boyuna yedi sekiz bin kara askerî ta‘bî eyledikden sonra Yedikule ve Kızkulesi ve Üsküdar’a toblar vaz‘ıyla istihkâm virildikde kızgın gülle ile her gûne müdâfaa olunur ve İngilterelü’nün yüz gemisi gelse bir şey idemeyüb bu bâbda Devlet-i Aliyye her vechle havfdan mâsundur”. Bu bağlamda “İngilterelü’nün merâmı idhâl-i sefine ile Devlet-i Aliyye’nin donanmasını ma‘zallah-ı teâlâ yakmakdır kara askerî olmamağla gayr-ı gûne bir şey idemez”di (Sébastiani’nin Osmanlı idarecilerini, Rusya ve İngiltere aleyhine cesaretlendirerek kışkırttığı 7 Ocak 1807 tarihli mükâleme-nin mazbatası için bkz. BOA, HAT, 15751).

85 bu atama ve Feyzullah Efendi’nin Boğaz nâzırlığı konusunda bkz. Makāle-i İstibsâr-ı Âmir der-Beyân-ı Amden İngiliz, İÜ Ktp., TY, nr. 1638, vr. 4a.

86 1806 Eylül ortalarında Çanakkale Boğazı’na yapılan ilk büyük mühimmat sev-kiyatında bölgeye 1645 kantar barut, 27.000 fişenk, seren direklerini yıkmak için

Page 37: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

418

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Feyzullah Efendi’nin Çanakkale’ye gelişinin kale ve tahkimatların güç-lendirilmesiyle ilgili faaliyetleri hızlandıracağı ve daha organize bir şe-kilde yürütülmesini sağlayacağı düşünülmekteydi. Nitekim denizde İngi-liz donanmasına mukavemetin mümkün olmadığını düşünen III. Selim, Çanakkale Boğazı’nın coğrafî şartların sağladığı avantajlarla kolayca sa-vunulabileceğini düşünüyordu.87 Bu bağlamda görünürde Boğaz kale-lerini ve istihkâmlarını güçlendirmeye çalışan Feyzullah Efendi, bir ta-raftan aralarında husumet bulunan Biga mütesellimi Hadımzâde Osman ile Anadolu valisi ve Boğaz seraskeri Ebûbekir Paşa’yı88 uzlaştırmaya ve eşgüdümü sağlamaya çalışırken diğer taraftan da bölgeye gönderilmesi planlanan neferlerin89 intikalinin hızlandırılması için çaba harcıyordu.90 Zira Boğaz’ın önemli bölgelerinde karakollar inşa edilerek tayin olunan neferlerin devriye gezmesi savunma açısından büyük bir öneme sahipti.91 Daha sonra Sekbân-ı Cedîd Ocağı ağalığı da yapacak olan devrin Nizâm-ı Cedîd Ocağı kethüdâsı (dönme) Süleyman Ağa kumandasındaki tâlim-li askerler, Tekirdağ’da isyancılarla başa çıkamayan Aziz Efendi’nin sek-banlarıyla birlikte Çanakkale Boğazı’na sevkedilmekteydi.92 Çanakkale Boğazı’nın yanı sıra Feyzullah Efendi’nin altını çizdiği üzere stratejik bir bölgede bulunan Bozcaada Kalesi en kısa zamanda onarılarak bölgeye

1650 zincirli gülle, 86 demir, 32 tunç top, 125 humbara, 2625 top hartucu, 101 top arabası ve 404 tekerlek gönderilmişti (bu konuda bkz. TSMA, nr. E. 3790/7; daha sonra yapılan sevkiyatlar için ayrıca bkz. TSMA, nr. E 3790/6; BOA, HAT, 14376).

87 TSMA, nr. E. 1065/1.88 BOA, 14376/B.89 Çanakkale Boğazı’na bu sırada Nizâm-ı Cedîd neferatı da gönderilmesi plan-

lanmaktaydı. Ancak kazalardan toplanan askerlerle, muallem neferat arasında husumet çıkamasından endişelenen Nizâm-ı Cedîd ekibi bu konuya oldukça ihtiyatlı yaklaşmaktaydı. Bu bağlamda Anadolu’daki Nizâm-ı Cedîd kışlaların-da bulunan neferat İstanbul Boğazı kalelerinde görevlendirilmek ve gerekirse Çanakkale’ye gönderilmek üzere başkente çağırılmıştır (BOA, HAT, 15334).

90 Zira bu sırada Biga, Karasi ve Hüdâvendigâr sancaklarındaki mevcut neferatın, Malkara âyanı Ahmed Ağa tarafından toplanarak Çanakkale’ye gönderilmesi istenmekteydi (BOA, HAT, 6350, 14376, 14376/B).

91 İngilizler’in karaya asker çıkartmasına karşı bir önlem olarak Biga ve çevre-sindeki kazaların neferatı Hadımzâde maiyetinde sahillerde görevlendirilmişti. Yine aynı sebeple İstanbul’dan 300 topçu tüfenkçisi de Çanakkale’ye doğru yola çıkmıştı (bu konuda bkz. BOA, HAT, 14376).

92 Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 101; BOA, HAT, 15085.

Page 38: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

419

F A T İH Y E Ş İ L

destek birlikler gönderilmeliydi. Tehdit altında bulunan ve nefere ihti-yaç duyan bir başka ada da Limni idi. Boğaz nâzırı bu adaya da en kısa zamanda nefer yollanmasını talep etmekteydi. Başkentten gönderilmesi planlanan top ve mühimmatın yanı sıra Sultaniye, Kilitbahir, Sultanhisarı ve Seddülbahir kalelerinde mevcut neferata tâlim yaptırmak üzere Topçu Ocağı’ndan top ustaları ve yirmi beşinci cemaatin topçuları da bölgeye ulaşmıştı.93 Kalelerdeki top kundaklarını yenilemek üzere gedikli ustala-rın bölgeye gelmesi ise top tamir işlerini hızlandırmaya yetmeyecekti.94 Çünkü kundaklık ağaç bulunamaması, ustaların esas görevlerini yerine getirmesini geciktirmekte ve gedikliler ilk anda demir işleriyle ilgilen-mekteydi. St. Deny’nin bölgeyi gezdikten sonra derhal İstanbul’a dönme-si de bir diğer problemdi. Zira tabyaların yapımına bir mühendisin neza-ret etmesi şarttı. Bu bağlamda şimdilik Baron de Tott’un inşa ettiği, fakat bakımsızlıktan harap olmuş tabyaların yerine yeni tabyalar yapılmaya çalışılmaktaydı. Bu bağlamda mevcut tabya ve kaleleri dolaşan Boğaz nâ-zırı istenilen top ve mühimmatın âcilen bölgeye intikal ettirilmesini talep etmekteydi.95 Ancak mevcut tahkimatların tamir edilerek güçlendirilme-si ve gerekli görülen noktalara yeni tabyaların inşa edilerek bölgeye ne-ferat sevkedilmesi konularında yapılan çalışmalar Feyzullah Efendi’nin de İstanbul’a gönderdiği raporlarda96 tasvir ettiğinin aksine eksiksiz ve sorunsuz bir şekilde ilerlemiyordu. Daha sonra görüleceği üzere Kapta-

93 Söz konusu kalelerde topçu neferatı bulunmasına rağmen bunların “tob atmakta maharetlerinin bulunmaması” büyük bir sorun teşkil etmekteydi. Bunun yanı sıra defterlerde ismi mevcut fakat kalelerde cismi nâmevcut neferatın yerine de âcilen asker yazılması gerekmekteydi. Feyzullah Efendi, ihtiyaç duyulan nefer-lerin bölgeden yazılabileceğini belirttikten sonra askere alınacak köylülerin bir anda deneyimli topçu neferlerine dönüştürülemeyeceğinin altını çizmekteydi. Bu sebeple neferata tâlim yaptıracak daha fazla top ustasına ihtiyaç vardı (BOA, HAT, 6350).

94 BOA, HAT, 6988, 7089, 14376.95 En çok 9 ve 11 kıyyelik balyemez toplarına ihtiyaç duyulduğunu belirten Fey-

zullah Efendi’nin raporu için bkz. BOA, HAT, 6350.96 Nitekim Feyzullah Efendi, bu sırada İstanbul’a gönderdiği takrirlerde sürekli

işlerin yolunda gittiğinden, tahkimatların eksiksiz bir biçimde en kısa zamanda bitirileceğinden ve “Boğaz muhafazasına dikkat olunmak niyet-i hâlisânesiyle Bayramiç’te olan konak ve sair eşyasını terk ile kale-i Sultâniyye’de tavattun” etmek zorunda kalması sebebiyle çektiği sıkıntılardan bahsediyordu (bu konu-da iyi bir örnek olması açısından bkz. BOA, HAT, 14376/B);

Page 39: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

420

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

nıderyâ Sâlih Paşa’nın sadrazama gönderdiği tahriratlarda da altını çiz-diği üzere Boğaz savunmasında çok ciddi eksiklikler vardı97 ve bunların kısa sürede tamamlanması pek de mümkün görünmüyordu.

Boğaz kalelerinin güçlendirilmesi için gerekli insan gücünü ve top ve mühimmatları bir araya getirmekte güçlük çektiği anlaşılan Feyzullah Efendi, İngiliz savaş gemilerinin Kepez Limanı’nda demirlemiş olma-sından da oldukça mustaripti. III. Selim’in de “dostane” bir şekilde “de-fedilmesini” istediği98 filoya komuta eden Amiral Thomas Louis ise Arbuthnot’dan gelen emirler doğrultusunda Çanakkale’den ayrılmak istemiyor ve havaların kötülüğünü, gemilerin ikmal durumunu ve ihti-yaçlarını satın alacak maddî imkânlardan yoksun bulunmalarını baha-ne ederek hareketini olabildiğince geciktirmeye çalışıyordu.99 Feyzullah

97 Bu eksiklikleri III. Selim, ancak İngiliz donanmasını Topkapı Sarayı’nın pen-ceresinden gördüğünde farkedecekti. Nitekim İngiliz filosunun başkente kadar girmesini Çanakkale Boğazı’na tabya yapılmamasına bağlayan III. Selim, iki ay boyunca Naraburnu ve Kepezburnu “deyü feryad” etmişti. Padişah kaleme aldığı bir hatt-ı hümâyunda feryadını şu şekilde dile getirmekteydi: “…İki yüz sene evvel Venedik çektirilerini ihâfe içün vazeyledikleri taş havanlarına gü-venüb [Evliya Çelebi’nin söylediği gibi] ‘tehey Boğaz kal‘alarında toplar vardır ki içinde terzi dikiş diker’ deyü iftihar ettiniz. Doğrusu içinizde tob ve tüfenge ve harbe dair bir şey bilür olmadığından başka öğrenmeye dahi heves eder yok. Karşu karşu kal‘alardan sefine alabandasına taş atmakla sefineye zarar olmaya-cağını [bile bilmiyorsunuz] … Boğaz’ın her hâlini vükelâ niçün elif gibi bilmez. Henüz Sultaniye’de kaç tob olduğunu adanın mürûrundan sonra kendülerinin tutulan kâğıtlarından öğrendim. Bu lâyık mıdır ki kendi tobumuzun adedini adadan tashih eyleyelim. Hâlâ ne suretle mürûr û ubur eylediğini bilmezsiniz. Bekleyelim ki iftihâren gazetelere bassunlar ve tevârîh-i harb yazsun da biz de öğrenelim. Bunu idare eyleyenlere ibtida Gelibolu’dan Seddülbahr’e varınca ne mikdar sahildir ve tabyalar hangi mahaldedir ve kaçar topu vardır ve topçu neferatı kaçtır ve isimleri nedir ve toplar kaç karıştır ve çapları ne kadardır ve kaçar dane vardır bilmek ve sahih defterler elinde olmak lâzımdır. Bunların birisinden haberiniz yoktur” (Karal, Selim III’ün Hatt-ı Hümayunları, s. 106).

98 BOA, HAT, 1533499 Osmanlı arşiv belgelerinin çizdiği tablodan farklı olarak aslında Amiral

Thomas Louis de bir an önce Çanakkale’yi terketmek istemekteydi. Nitekim Londra’nın Osmanlı İmparatorluğu ile savaşa girerek yeni bir cephe açma niyetinde olmadığını Arbuthnot’a ileten amiral, 11 Ocak 1807 tarihiyle İngiliz elçiliğine gönderdiği tahriratında Endymion’u İstanbul’da bırakarak bölgeden çekilmek istediğini açıkça ifade etmekteydi (NA [FO 78/55], s. 94-95). Tho-mas Louis’nin, Arbuthnot’un isteğiyle Bozcaada’ya çekilmekten vazgeçtiğini,

Page 40: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

421

F A T İH Y E Ş İ L

Efendi’nin havanın poyraz estiği günlerde filonun ihtiyaç duyduğu pa-rayı tedarik ettiğini Amiral Thomas Louis’ye iletmesi ve poliçe karşılığı derhal ödemenin yapılarak ihtiyaçlarının en kısa sürede sağlanacağını bildirmesi boşunaydı.100 Zira durum öyle bir hal almıştı ki, bölgedeki Osmanlı neferlerinin iâşelerinin sağlanamamasıyla sonuçlanabilecek olsa da Feyzullah Efendi gemilerin bütün gereksinimlerini karşılamaya hazırdı.101 Nitekim İngilizler’in, et, tavuk ve sair ihtiyaçlarını bölgeden satın alarak karşılaması sadece fiyatları yükseltmekle kalmayıp aynı za-manda Osmanlı neferleri için gerekli iâşenin tedarikini zorlaştırıyordu. Bu durumda Osmanlı ordusu zahire tedariki hususunda, XVIII. yüzyı-lın ikinci yarısından itibaren neredeyse bütün savaşlarda gözlemlendiği üzere, bölge âyanının insafına kalıyordu. Kepez’de demirli İngiliz gemi-lerinin Boğaz dışına çıkartılması için Arbuthnot nezdinde de gerekli gi-rişimlerin yapılmaya başlandığı102 sırada kriz, Italinsky’i Malta’ya götür-mek üzere Boğaz’ı terkeden İngiliz korvetinin geri dönmeye çalışmasıyla çok farklı bir boyuta taşınacaktı. Zira 24 Ocak 1807’de lodosla birlikte Boğaz’dan içeri girmeye çalışan Kaptan Harvey komutasındaki Standard isimli İngiliz korveti, kalelerden yapılan uyarıyı dikkate almayacak ve

İngiliz sefaretine bildirdiği 26 Ocak 1807 tarihli mektubu için ayrıca bkz. NA (FO 78/55), s. 263.

100 BOA, HAT, 7089.101 Feyzullah Efendi’nin İngiliz filosuna peksimet göndermesi konusunda bkz.

Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 101.102 İngiltere büyükelçisi, Bâbıâli’nin bu konudaki notasına verdiği cevapta, voy-

voda atamaları ile ilgili soruna ve Bâbıâli’nin Fransa ile ittifak kurması teh-likesine karşı bir önlem olarak elçi ve İngiltere vatandaşlarını İstanbul’dan güvenli bir şekilde tahliye etmek amacıyla söz konusu filonun bekletildiğini belirtmekteydi. Nitekim bu konular şimdilik kapandıysa da Arbuthnot’a göre İstanbul’a gelmek üzere Tulon’dan ayrılan Fransız donanması hem İngiliz hem de Osmanlı çıkarlarını tehdit etmekteydi. Bu bağlamda bu küçük filo sadece İngiliz vatandaşlarını değil, Osmanlı başkentini de korumaktaydı. Ancak Bâbıâli, Osmanlı donanmasının birkaç hafta içerisinde Çanakkale’ye doğru yola çıkacağını belirterek aynı bölgede iki filonun bulunmasının gerginliği arttıracağını belirtmekteydi. Bu bağlamda Osmanlı yönetiminin, Çanakkale Boğazı’ndan geçen her gemiye İngiliz filosunun sandal gönder-mesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, Fransa’nın Osmanlı Devleti’nin değil, İngiltere’nin düşmanı olduğunu belirtiyor ve İngiliz filosunun derhal Çanakkale’yi terketmesini istiyordu (Bâbıâli’nin Arbuthnot’a verdiği nota için bkz. BOA, HAT, 15334).

Page 41: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

422

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

tahkimatlardan açılan top ateşine mâruz kalacaktı. İsabet alan korvetin diğer üç İngiliz savaş gemisinin yanında demirlemesiyle sonuçlanacak bu küçük çatışma Thomas Louis’ye henüz tamamlanmamış Osmanlı tahkimatlarını inceleme fırsatı vermişti. Nitekim İngilizler artık Osmanlı tahkimatlarının, rüzgârı arkasına alan tek bir korveti bile durdurmak-tan âciz olduğunu birinci elden görmüşlerdi.103 İngiliz amiralin durumu protesto etmesine Feyzullah Efendi’nin tepkisi ise oldukça sertti. Nitekim bundan sonra gelen bütün gemilerin Boğaz girişindeki kalelerde dur-masını isteyen Feyzullah Efendi, Thomas Louis’den ayrıca bunu garanti eden bir belge de alacaktı.104

Muhtemel bir harekât öncesinde Boğaz tahkimatlarının durumunu in-celemek105 ve Arbuthnot’un diplomatik çabalarını desteklemek amacıy-la yola çıkan bu küçük filo Çanakkale’ye ulaşmadan önce Arbuthnot’un tavsiyeleri nihayet Londra’da beklediği etkiyi uyandırmaya başlamıştı. Zira İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Howick’in, büyükelçiyi, İstanbul ve İzmir’deki İngiliz manifaktürlerinde çalışan işçileri korumakla görevli daha büyük bir filo oluşturulması için kaleme aldığı tahrirat 21 Kasım 1806’da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na postalanmıştı.106 Bu bağlamda Thomas Louis’nin emrinde Çanakkale’de bulunan filonun da katılacağı Amiral John Duckworth komutasındaki altı saff-ı harb gemisinden mü-teşekkil107 daha büyük bir donanma İngiltere’den Kadiz Limanı’na doğru

103 Kaptan Thomas Louis’in 26 Ocak 1807 tarihiyle olayı bütün ayrıntısıyla tasvir ettiği raporu için bkz. NA (FO 78/55), s. 261-262.

104 Kepez Limanı’nda demirli Canopus, Standard, Thunderer ve bunlara nazaran daha küçük savaş gemileri olan Active ve Nautilus’dan oluşan İngiliz filosu konusunda bkz. BOA, HAT, 6350, 7089, 15334, 15350; James, The Naval History of Great Britain, s. 298.

105 Paul Shupp, The European Powers and the Near Eastern Question, 1806-1807, New York 1966, s. 359.

106 Yaklaşık iki ay sonra Amiral Duckworth’a verilecek olan görev emrinin bir özeti olan Dışişleri Bakanı Lord Howick’in, Donanma Komutanlığı’na gönder-diği tahrirat için bkz. NA (FO 78/52), s. 292 vd.

107 Amiral Duckworth komutasındaki filo Royal George (100 toplu), Windsor Castle (98 toplu), Repulse (74 toplu), Ajax (74 toplu), Pompée (74 toplu), Lucifer ve Meteor isimli bomba gemilerinden oluşmaktaydı. James, The Naval History of Great Britain, s. 299; R. C. Anderson, Naval Wars in the Levant (1559-1853), Liverpool 1952, s. 440.

Page 42: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

423

F A T İH Y E Ş İ L

ilerlemekteydi. İngiltere’nin Akdeniz donanması komutanı Amiral Col-lingwood ise bu sırada İstanbul’a yapılacak harekâta Adriyatik’teki Rus fi-losunu da dahil etmek için çaba sarfediyordu.108 Nitekim 12 Ocak 1807’de Amiral Duckworth ve filosu Kadiz Limanı’na yanaştığında Collingwood, Amiral Seniavin’e ortak harekât için bir mektup kaleme almakla meş-guldü.109 Zira San Domingo harekâtının sonuçlanmasını takiben Aralık 1806’dan beri İngiltere, Akdeniz donanmasını takviye etmekteydi. Ancak Dalmaçya’da bulunan Fransız ordularının Akdeniz’deki en önemli üsler-den biri olan Sicilya’yı tehdit altında tutması sebebiyle İngiliz donanma karargâhı Adriyatik’te bulunan savaş gemilerinin bölgeden ayrılmasını onaylamıyor ve dolayısıyla İstanbul’a daha büyük bir filo göndermeyi göze alamıyordu.110

108 Collingwood’un yanı sıra Amiral Duckworth da Amiral Seniavin’i, İstanbul harekâtına katkıda bulunması için iknaya çalışmaktaydı. Zira bu sırada hiç-bir savaş hazırlığı olmayan ve elinde kısıtlı sayıda savaş gemisi bulunan Rus amiralden, İngiltere’nin Akdeniz Donanma Komutanlığı, Sicilya’yı savunmak için iki gemi istemekte, Amiral Duckworth ise aynı günlerde İstanbul harekâtı için dört saff-ı harb gemisi talep etmekteydi (Rus donanmasının Akdeniz’deki faaliyetleri konusunda bkz. Anderson, Naval Wars in the Levant [1559-1853], s. 439).

109 Bâbıâli’nin savaş ilânını takiben St. Petersburg’dan Amiral Seniavin’e gönderi-len tahriratlarda İyon adaları açıklarında bulunan amiralin, Balkan ordularına komuta eden General Michelson ile ortak hareket ederek İstanbul’un Mısır’la, Fransa’nın da Asya ile bağlantısını kesmek üzere Kuzey Ege’ye doğru harekete geçmesi istenmekteydi. Fakat söz konusu emirlerin Seniavin’e oldukça geç ulaşması sebebiyle Rus amiral ancak 10 Şubat 1807’de yola çıkacaktı. Çanak-kale Boğazı önlerine geldiğinde ise Amiral Duckworth ve filosu İstanbul’dan geri dönmekteydi (bu konuda bkz. Alexander Mikhailovsky-Danilevsky, Rus-so-Turkish War of 1806-1812 [ed. A. Mikaberidze], West Chester 2002, s. 66; Rusya’nın 1807 senesinde Adriyatik’te bulunan savaş gücü konusunda ayrıca bkz. Fedotoff White, “The Russian Navy in Trieste during the Wars of Revo-lution and the Empire”, American Slavic and East European Review, 6 [1947], bilhassa s. 33-34). Bâbıâli de bölgedeki Rus ve İngiliz donanmalarının ve bil-hassa muhtemel bir çıkartma harekâtında kullanılabilecek piyade askerlerinin hareketliliğini Rusya ile mevcut ittifakın yenilendiği dönemde bile yakından takip etmekteydi (Korfu’da bulunan Riyâle Seyyid Hüseyin’in bu konuda ka-leme aldığı rapor için ayrıca bkz. BOA, HAT, 6240).

110 Nitekim Ocak 1807’de İngiltere donanmasının Akdeniz filosu yirmi yedi saff-ı harb gemisi, daha küçük çapta yirmi iki savaş gemisi, yirmi şalapo olmak üze-

Page 43: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

424

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

İstanbul gibi iç denizde bulunan bir başkente başarılı bir askerî harekât yapabilecek güçten ve donanımdan yoksun bir filoya komuta eden Ami-ral Duckworth’a 13 Ocak 1806 tarihinde verilen görev emrinde, harekâtın amaçlarına öncelikle diplomatik yollardan ulaşılması istenmekteydi. Zira Arbuthnot kaleme aldığı tahriratlarda, her ne kadar Boğaz tahkimatla-rının ve Osmanlı ordusunun zayıflığından bahsetse111 de filoda yeterli sayıda piyadenin bulunmaması harekâtın başarılı olabilmesinin önünde duran en önemli engeldi. Bu bağlamda İngiliz kurmay heyeti ve Dışişleri Bakanlığı askerî güçten ziyade filonun Osmanlı başkentinde görünme-siyle birlikte Bâbıâli’de yaşanacak şaşkınlık ve dehşete güvenmekteydi. Nitekim Kadiz Limanı’ndan dört aylık su ve provizyon alacak olan gemi-lerin İstanbul’a vardıklarında derhal şehri tehdit edebilecek bir konum alması istenmekteydi. Amiral Duckworth’un, İngiltere elçisiyle görüştük-ten sonra harekâta yön vermesinin istendiği emirlerde, şehre yapılacak saldırı İngiliz elçinin inisiyatifine bırakılmaktaydı. Filo İstanbul’a ulaştı-ğında İngiliz elçi Yedikule’de gözaltında tutuluyorsa, Amiral Duckworth öncelikle Arbuthnot’un ve diğer İngiliz vatandaşlarının serbest bırakıl-masını talep edecekti. Söz konusu talep yerine getirilmediği takdirde filo komutanı Osmanlı başkentini topa tutmakla yükümlüydü. Zira İngiliz elçiliğinin güvenlik altına alınması, saldırı öncesinde filonun yerine ge-tirmesi gereken öncelikli hedeflerden biriydi. Diplomatik temasların so-nuç vermemesi durumunda ise Osmanlı donanmasının bütün provizyon

re toplam altmış dokuz parça gemi ve 25.705 gemiciden oluşuyordu (Mackesy, The War in the Mediterranean, 1803-1810, s. 163, 398).

111 Örneğin 29 Eylül 1806 tarihli tahriratında Arbuthnot, Osmanlı donanmasının güvenli bir limana çekilemeyecek bir yerde demirli olduğunu ve İstanbul’da İngiliz filosuna karşı koyabilecek güçte hiçbir tahkimatın bulunmadığını bil-dirmekteydi. Nitekim Adalar önüne demirleyecek İngiliz gemilerine zarar ve-rebilecek hiçbir hazırlığın bulunmadığını ve söz konusu filonun, Edirne Vakası sebebiyle Balkanlar’la ilişki kuramayan İstanbul’un Asya ile de bağlantısının keseceğini rapor eden İngiliz elçi bu şekilde Bâbıâli’ye istenilen her şeyin ka-bul ettirilebileceğini düşünüyordu. Arbuthnot’a göre harekâtın önünde duran tek engel, hâlihazırda çok kötü bir durumda olan Çanakkale tahkimatlarıydı. Zira bunların Fransız topçu ve mühendislerince güçlendirilmesi İngiliz filosu için bir problem yaratabilirdi. Fakat rüzgârı arkasına alan gemiler, söz konusu tahkimatların önünden kolaylıkla geçebilirdi (bu konuda bkz. NA [FO 78/51], s. 170-171).

Page 44: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

425

F A T İH Y E Ş İ L

ve cephanesiyle birlikte teslim alınması büyük bir önemi haizdi. Nitekim İngiliz filosunun selâmeti ve İstanbul’un topa tutulması, öncelikle Os-manlı donanmasının etkisiz kılınmasına bağlıydı. İstanbul’da sıcak çatış-manın başlaması durumunda Amiral Duckworth, destek birliklerin gön-derilmesi için derhal İzmir Limanı’nda, bölgedeki İngiliz vatandaşlarını tahliye için bekleyen Amiral Leccombe komutasındaki Gallaton fırkatey-nini haberdar edecekti. Bu bağlamda İstanbul’un, İngiliz taleplerini red-detmesi durumunda General Fox, İskenderiye’nin işgali için 5000 kişilik bir kuvvetle Sicilya’dan yola çıkacaktı. Görev emrinin sonunda Amiral Collingwood, Arbuthnot’un hazırlayacağı İngiliz tekliflerini Bâbıâli’nin müzakere etmek istemesi durumunda Osmanlılar’a yarım saatten fazla süre verilmemesini tavsiye etmekteydi. Zira Collingwood’a göre kabul ya da reddin dışında Bâbıâli’nin şartları müzakere etmek için talep edeceği süre, aslında şehirdeki direnişin hazırlanmasına ya da Osmanlı donan-masının güvenli bir bölgeye çekilmesine hizmet edecekti.112

Görev emrini aldıktan ve gemilerinin ikmali sağlandıktan hemen sonra, 15 Ocak 1807’de, Kadiz Limanı’ndan ayrılan Amiral Duckworth, 30 Ocak 1807’de Malta kıyılarına ulaşmıştır. Burada Sicilyateyn’deki Birleşik Krallık elçisinin, Osmanlı İmparatorluğu’nun, Rusya’ya karşı savaş ilân etmiş olabileceğini haber veren mektubunu alan Amiral Duckworth’un belki de ilk defa harekâtın başarısı konusunda şüphe duymaya başladığı düşünülebilir. Zira Amiral Duckworth, muhtemel bir savaş durumunda, Fransa’nın Mısır’daki nüfuzunu kırmak için hazır tutulan 5000 kişilik kuvvetin derhal Kahire’ye gönderilmesi için General Fox’u uyarmaktaydı. Ancak Malta’da Italinsky, Amiral Duckworth ve General Fox’un kurmay subayı John Moore arasında yapılan görüşmeler sonucunda İskenderiye işgalinin tehirine karar verilecekti. Nitekim ne İngiltere ne de Osmanlı İmparatorluğu tarafından henüz savaş ilân edilmişti.113

112 Amiral Duckworth’a verilen görev emri için bkz. Life and Correspondance of Admiral Sidney Smith, s. 217-222.

113 Amiral Duckworth, Bozcaada açıklarında Arbuthnot ile yaptığı ilk görüşme-nin ardından, İstanbul’daki gelişmelerden General Fox’u haberdar edecek ve İskenderiye üzerine gönderilecek, General Hallowel kumandasındaki birlik-lerin derhal yola çıkarılmasını isteyecekti (“Admiral Duckwoth’s Failure at Constantinople in 1807”, s. 161).

Page 45: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

426

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

İngiliz filosu Osmanlı başkentine doğru yol alırken, Arbuthnot’un Bâbıâli nezdindeki diplomatik girişimleri de devam etmekteydi. Osmanlı-Rus savaşının resmen başlamasıyla Arbuthnot’un çabaları hız kazanarak daha da yoğunlaşacaktı. Bu sırada İngiliz savaş gemilerinin Çanakkale Boğazı’nda bulunmasından rahatsız olan Bâbıâli’yi yatıştırmak için sürek-li filonun Osmanlı başkentini, Fransızlar’dan korumak için Çanakkale’de bulunduğu114 yönünde notalar veren Arbuthnot, tavrını her gün biraz daha sertleştirecektir. 26 Ocak 1807 tarihinde Bâbıâli’de, Reîsülküttâb Galib Efendi, İbrâhim Nesim Efendi, İsmet Beyefendi ve Kethüdâ Bey’in katıldığı mükâleme ise İngiliz elçi ve Nizâm -ı Cedîd ekibi arasındaki çatışmada bir dönüm noktası teşkil etmektedir. Oldukça gergin bir or-tamda geçen mükâlemenin hemen başında Arbuthnot, İngiliz-Osmanlı ittifakının yenilenmesi için yaptığı girişimlerin, Bâbıâli’nin türlü bahane-ler öne sürerek sonuçsuz bırakılmasından rahatsız olduğunu belirtmiş-tir.115 Zira İngiliz elçi, Nizâm -ı Cedîd ekibinin, Sébastiani’ye “âdetten zi-yade ikram ve iltifat” etmesinden116, Fransa elçisine tahsis edilen yalıdan, Napoléon’un doğum gününde hediye edilen atlardan, daha da önemlisi Napoléon’un imparator olarak kabul edilmesinden şikâyet etmekteydi. Müttefik bir devletin elçisi olarak kendisinin dışlanmasını117 ve İngiltere

114 Rus ordularının Balkanlar’daki ilerleyişi sırasında da Italinsky benzer bir söylem kullanmaktaydı. Nitekim Rusya’nın Hotin ve Bender’i işgal ederek Yaş ve Belgrad’a doğru ilerlediği sırada -22 Aralık 1806- Italinsky, Rus ordu-larının Osmanlı İmparatorluğu’nu, Napoléon’un tecavüzünden korumak için Balkanlar’ı işgal etmekte olduğunu öne sürmekteydi (bu konuda bkz. NA [FO 78/52], s. 167).

115 İngiltere ile ittifakın yenilenmesiyle ilgili olarak Arbuthnot’un girişimlerinden şüphelenen III. Selim, bir an önce “sebeb-i tâcil”in öğrenilmesini istemekteydi. Zira Bâbıâli Fransa ile muharip değildi ve dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin İngiltere’ye, devam eden savaşta bir faydası yoktu. Bu bağlamda, “Kimsenin aleyhine olmayarak tedâfüî ittifak ne zaman olsa olur, tâcil iktiza eylemez”di (BOA, HAT, 1774).

116 Daha öncede belirtildiği üzere Arbuthnot, Bâbıâli’nin Sébastiani’ye gösterdiği ilgiden ve kendisine verilen nişandan, Fransız elçinin Bâbıâli’ye danışmanlık yapmasından, Fransız uzmanların istihdamından duyduğu rahatsızlığı sık sık dile getirmekteydi (örneğin bkz. BOA, HAT, 15295; NA [FO 78/55], s. 135).

117 Bu sırada Sébastiani ile yapılan mükâlemelere nazaran, Osmanlı yönetimi bilinçli bir şekilde Arbuthnot’a soğuk davranmaktaydı (bu davranışlar sebebiyle İngiliz elçinin diplomatik girişimlerine ara vermesi konusunda bkz. BOA, HAT, 15751).

Page 46: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

427

F A T İH Y E Ş İ L

korumasındaki beratlı tüccarlara yapılan haksızlıkları da dile getiren Arbuthnot, Fransız elçinin, Balkan topraklarından Fransız ordusuna geçiş imkânı sağlanması, Boğazlar’ın Rus gemilerine kapatılması ve Osmanlı Devleti’nin İngiltere safından ayrılması konusunda kaleme aldığı nota üzerine derhal istenmeyen adam (persona nongrata) ilân edilmesi gerek-tiğini belirtmekteydi.118 Sébastiani’nin, mâzul Reîsülküttâb Vâsıf Efendi tarafından İngiltere büyükelçisine iletilen notası bir tarafa Arbuthnot’a göre İngiltere’nin düşmanı olan bir devlet, Bâbıâli tarafından da düşman olarak kabul edilmeli ve Sébastiani İstanbul’a hiç gelmemeliydi. Bu bağ-lamda Rusya ile devam eden savaşın derhal durdurulmasını ve İngiliz ittifakının yenilenmesini talep eden Arbuthnot aksi takdirde, Osmanlı sınırları dahilinde bulunan İngiliz vatandaşlarından bir an önce ülkeyi terketmelerini isteyeceğini ve kendisinin de İstanbul’a ortak harekât dü-zenleyecek olan İngiliz ve Rus donanmalarını beklemeye başlayacağını söylemekteydi. Zira İngiltere ve Rusya, Fransa’nın İstanbul’daki nüfuzu-nu kırmak için karadan ve denizden gerekli her tür harekâtı yapma kara-rındaydı. Böyle bir durumda Rus elçi Italinsky’e yapılan “kötü muamele”, kendisine karşı tekrarlanırsa İstanbul’dan ayrılacağı tehdidini savuran Arbuthnot, ikinci bir filonun İstanbul’a doğru yola çıkacağını haber ve-ren 23 Aralık 1806 tarihli tâlimatnâmeyi Osmanlı heyetine gösterir.119 Mükâleme metninden İngiliz elçinin tavrından oldukça rahatsız olduğu anlaşılan Osmanlı heyeti, St. Petersburg ile mevcut ittifakın, Napoléon’un Rusya’ya doğru ilerlediği sırada tecdit edildiğini belirtmekte, İngiltere it-tifakının yenilenememesini de antlaşma görüşmeleri için gerekli ruhsat-nâmenin Arbuthnot’un elinde bulunmamasına bağlamaktaydı. Devlet-i Aliyye’nin, Sébastiani’nin verdiği notalarla idare edilmediğini dile getiren Osmanlı heyeti, Fransa elçisine tahsis edilen yalının da Osmanlı elçisi Muhib Efendi’ye yapılan ikrama karşılık olarak verildiğini öne sürmek-

118 Nitekim Arbuthnot, Sébastiani’nin İstanbul’dan gönderilmesi için ilk notayı 1806 Eylül sonlarında vermişti (NA [FO 78/519], s. 168).

119 Söz konusu tâlimatnâmeye göre İngiltere idaresinde bulunan limanlara “Ten-bihler irsâl olunub elçi-yi mumâileyhin [Arbuthnot] ma‘rûzât ve ifâdâtına [nazaran] ilâve kuvvet ve akıbetü’l-emr ledelhâce atabe-i seniyye hakkında vesile-i zecr ve mecburiyet olmak üzere Akdeniz’de vâki İngiltere kuvvet-i bahriyesi müdîri Lord Kolnord [Collingwood] sergerdenin maiyetine bir ikin-ci donanma ta‘yin olunduğu” yazılıydı (BOA, HAT, 6971).

Page 47: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

428

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

teydi. Napoléon’un imparator olarak tanınması ise tamamıyla Fransa’nın, Rusya ve Avusturya’ya karşı, Austerlitz Muharebesi’yle (Üç İmparator Savaşı) sonuçlanan zaferlerinin bir sonucuydu. Kaldı ki, savaşın hemen başında tarafsızlığını ilân eden Bâbıâli, Fransa’nın Dalmaçya ordularına Balkanlar’dan geçiş izni vermemiş, fakat müttefik Rusya, savaş ilânına ka-dar Boğazlar’ı kullanmaya devam etmişti. Buna mukabil Osmanlı heyeti, Rusya’nın, ittifak sebebiyle tahkim edilmemiş ve “dostlukdan gayri bir gûne tâlimatları olmayan”120 Osmanlı kalelerini işgale başladığını ve “Rumili’yi ifsâd içün beyannâmeler neşrettiğini”121 belirtmekteydi. Osmanlı tarafı-nın öne sürdüğü argümanlara karşılık Arbuthnot, Rusya’nın aslında ba-rışçıl amaçlarla Balkanlar’da ilerlediğini söyleyerek, Bâbıâli’nin sebepsiz savaş ilân etmesinden ve savaş ilânı öncesinde kendisinin Rusya’nın Balkan orduları komutanı General Michelson’a, gerginliği önlemek için yazdığı mektupların Alemdar Mustafa Paşa tarafından Rusçuk’ta alıko-nulmasından yakınmaktaydı. Bâbıâli’yi açıkça kendi müttefikiyle savaş başlatmakla suçlayan Arbuthnot’un, “Bu suretde İngilterelü dahi Devlet-i Aliyye mülküne dostâne geldikde böyle mi dinilecek peşin haber vire-yim ki İngiltere donanması Sarayburnu’na gelecekdir” sözleri Osmanlı heyeti açısından mükâlemenin sona ermesi anlamına gelmekteydi. Zira Korfu’da bulunan Amiral Seniavin’in Rus donanması ile Bozcaada ön-lerinde, İngiltere donanması ile birleşerek İstanbul’a karşı ortak bir ha-rekâta girişmesi planlandıysa, diplomatik görüşmelerin artık hiçbir an-lamı kalmamıştı. Osmanlı tarafının bu kati cevabına karşılık Arbuthnot, son defa taleplerini tekrarlayacaktır. Nitekim İngiliz elçi, Sébastiani’nin derhal İstanbul’dan gönderilmesini, İngiltere ile ittifakın yenilenmesi-ni, Rusya ile savaşın durdurulmasını, Rusya’nın korumasındaki beratlı tüccarlara taarruz olunmamasını, Yedi Ada Cumhuriyeti’nin Yanyalı Ali Paşa’nın “cevr ü taaddisinden vâreste” kılınmasını ve nihayet Bâbıâli’nin “tebdil-i meslek” ile taraf değiştirmemesini istemekteydi.122 Bu bağlamda

120 Nitekim 1806 Mart ayı sonlarında Pisani ile yapılan mükâlemede Osmanlı Devleti’nin “Rusya Devleti’nden vücuhla emin bulunulduğundan hududların takviyesine lüzum görülmediği” açık bir dille ifade edilmişti (BOA, HAT, 1774).

121 bu konuda ayrıca bkz. Zinkeisen, Geschichte des osmanischen Reiches im Euro-pa, s. 419.

122 Arbuthnot bu talepleri yazılı olarak da Bâbıâli’ye vermiş ve yine yazılı bir cevap talep etmişti (26 Ocak 1807 tarihinde Bâbıâli’ye İngiliz elçisinin verdiği

Page 48: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

429

F A T İH Y E Ş İ L

Arbuthnot’un taleplerinin kabulü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Fransa’ya savaş ilânı anlamına gelmekteydi. Ancak taleplerini ardı ardına sırala-yan Arbuthnot, Osmanlı temsilcilerinin de belirttiği üzere Dalmaçya’da önemli bir gücü bulunan ve Polonya’daki ordularının bir kısmını güneye kaydıran Fransa tehdidine karşı Bâbıâli’ye hiçbir güvence vermemektey-di. Buna mukabil Arbuthnot, İngiliz ve Rus savaş gemilerinden oluşan bir filonun Çanakkale’den girmesi durumunda Bâbıâli’nin tavrını öğrenme-ye çalışmaktaydı. Osmanlı heyeti ise savaş dolayısıyla Rus gemilerinin ge-çişine hiçbir şekilde izin verilmeyeceğini, İngiliz gemilerinin ise Boğaz’da dostane durdurularak durumun Çanakkale’deki görevlilerce İstanbul’a yazılacağını ve daha sonra alınacak karara nazaran hareket edileceğini belirtmişti.123 Bu cevap karşısında daha üst perdeden konuşmaya baş-layan İngiliz elçi, bir çatışmanın çıkacağını haber vermekte ve Osmanlı temsilcilerini “…bu sözlerim kinâyeye haml olunmasun… Gelen İngiliz donanmasını Boğaz’da batırdılar ne güzel batmayub [İstanbul’a] gelür ise [Çanakkale] Boğazı’ndan tob endâhtıyla men‘ olunduğuçün bu ta-rafda [İstanbul’da] ideceğini itmek lâzım gelmez mi… Boğaz ne kadar kuvvetli ise İngiliz gemilerine yine güçlük yokdur mürûr iderler” diyerek tehdit etmekteydi. Bu bağlamda Arbuthnot’un da açıkça ifade ettiği üze-re İngiltere ve Osmanlı İmparatorluğu “İşte bugünkü gün nim-muhârib olmuştu.”124

İngiltere elçisi ile yapılan mükâlemenin sonuçlanmasının ardından, durumun vahametine vâkıf olan Osmanlı idaresi Çanakkale’de sürdürül-mekte olan tahkimat inşasını ve bölgeye asker sevkini hızlandırmaya ça-lışmaktaydı. Nitekim St. Deny’nin raporuna istinaden Osmanlı donanma-

nota için bkz. NA [FO 78/55], s. 110 vd.; söz konusu notanın bir kopyasının Sébastiani’ye verilmesi ve bu durumdan Napoléon’u haberdar eden bir tahri-ratın reîsülküttâb tarafından kaleme alınarak, Fransa’ya postalanması konu-sunda ayrıca bkz. BOA, HAT, 7754).

123 İngiltere elçisinin İstanbul’dan ayrılmasının hemen ardından Çanakkale Boğazı’nın gemi geçişlerine kapatılarak, “bir kayık dahi geçmemesine dikkat ve ihtimam olunduğu” yeri gelmişken belirtilmelidir (bu konuda bkz. BOA, HAT, 2007).

124 Osmanlı-İngiliz ilişkileri açısından bir dönüm noktası teşkil eden bu uzun mükâlemenin mazbatası için bkz. BOA, HAT, 6971.

Page 49: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

430

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

sı hazırlanmış125 ve Kaptanıderyâ Sâlih Paşa komutasında Çanakkale’ye doğru yola çıkmıştı.126 Ancak geçen süre içerisinde Feyzullah Efendi’nin nezaretinde sürdürülen Boğaz tahkimatlarını yenilemesinde büyük bir ilerleme kaydedilmemişti. Nitekim Çanakkale’ye ulaşır ulaşmaz Kale-i Sultâniyye’yi teftiş eden Sâlih Paşa inşa faaliyetini hızlandırmak için böl-ge ahalisinin seferber edildiğini rapor etmekteydi. Kalelerdeki mevcut topların durumu ise çok kötüydü. Büyük kalibreli topların “menzili öğ-renilmek” ve mermer gülleleri test etmek için yapılan atışlarda, güllelerin

“ekserisi menziline varamayub tob ağzından çıktığı gibi pâre pâre olduğu” görülmekteydi. Bu bağlamda Sâlih Paşa, Marmara adasında hazırlanan bir kantarlık 500 mermer gülle büyük toplarda kullanılamayacağından ve kalelere âcilen yeni top sevkiyatı yapılamayacağından, büyük kalib-reli toplar için derhal mermer gülle imal edilerek gönderilmesini talep ediyordu.127

125 İngiltere elçisi ile 26 Ocak’ta gerçekleşen mükâlemeden hemen önce bölgenin güvenlik altına alınması amacıyla Osmanlı donanması Çanakkale’ye doğru yola çıkmıştı. Bu bağlamda Kepez Limanı’nda demirli İngiliz filosundan ol-dukça rahatsız olan III. Selim, artık “Ne mikdar olursa olsun ve nasıl bayrak çekerse çeksin fîmâ ba‘d sagīr ü kebîr harb gemilerinin” Boğaz’dan geçirilme-mesini ve gerekirse Boğaz’ın daraldığı bölgeye bir geminin batırılarak Çanak-kale Boğazı’nın kapatılmasını istiyordu (BOA, HAT, 15350).

126 15 Ocak 1807 tarihli raporunda Arbuthnot, yedi saff-ı harb ve beş daha küçük savaş gemisinden oluşan Osmanlı filosunun Çanakkale’ye gitmek üzere hazır-landığından bahsetmekteydi. Savaş gemilerine Küçük Hüseyin Paşa’dan beri gerekli bakımın yapılmaması sebebiyle Osmanlı donanmasının Mısır har-bindeki gücünden çok şey kaybettiğini bildiren İngiliz elçi, kaptanıderyânın, gemilerde istihdam etmek üzere adam bulmakta sıkıntı çektiğini belirtmek-teydi. Nitekim ocak ayı sonlarında İstanbul’da demirli bulunan Endymion’un kaptanı Cappel’in verdiği rapora göre Osmanlılar’ın, İstanbul’da sekiz saff-ı harb gemisi, on iki firkateyn, sekiz korvet ve Çanakkale’de bir saff-ı harb ve ikişer tane fırkateyn ve korveti bulunmaktaydı (bu konuda bkz. NA [FO 78/55], s. 31, 120, 122; Tuncay Zorlu, Innovation and Empire in Turkey, Sultan Selim III and the Modernisation of the Otoman Navy, Londra 2008, s. 119-120; Sâlih Paşa’nın, Boğaz Seraskerî Ebûbekir Paşa ve Boğaz Nâzırı Feyzullah Efendi’nin güçlendirme faaliyetini kontrol etmek üzere Çanakkale’de görevlendirilmesi için ayrıca bkz. Mustafa Necib Efendi, Mustafa Necib Efendi Tarihi, İstanbul 1280, s. 16; Ubeydullah Kuşmânî Ebûbekir Efendi, Asiler ve Gaziler, Kabakçı Mustafa Risalesi [haz. A. D. Yıldız], İstanbul 2007, s. 99) .

127 BOA, HAT, 7632

Page 50: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

431

F A T İH Y E Ş İ L

İstanbul önlerinde görünecek bir filo ile diplomatik sorunların bir anda çözüleceğine inanan Arbuthnot, İngiliz donanmasının bir an önce gelmesi için girişimlerini yoğunlaştırmaktaydı. Nitekim Boğaz tahkimat-larını güçlendirmek üzere Fransız mühendisler çoktan Çanakkale’ye gön-derilmişti ve filonun kaybettiği her gün Bâbıâli’ye Çanakkale Boğazı’nı güçlendirmek için zaman kazandırmaktaydı.128 Ancak diğer taraftan Arbuthnot, yapılan hazırlıklara rağmen krizin başlangıcından itibaren kaleme aldığı neredeyse bütün raporlarda Osmanlı donanmasının ve ordusunun savaş gücünün yetersizliğinden, Rus ordularının istedikleri zaman İstanbul’a kadar yürüyebileceklerinden, Çanakkale tahkimatları-nın değil İngiliz filosunu, rüzgârı arkasına alan hiçbir gemiyi durdura-mayacağından, hatta filonun İstanbul’a gelmesinin Osmanlı başkentinde herhangi bir direnişle karşılaşmayacağından bahsetmekteydi.129 İngiliz hükümetini, İstanbul’a yapılacak bir harekât için cesaretlendiren Arbut-hnot, bu sırada iplerin tamamen Sébastiani’ye geçtiği Osmanlı başken-tinde diplomatik açıdan tamamen yalnız kalmıştı. Nitekim 26 Ocak 1807 sonrasında Bâbıâli’nin tavrını daha da sertleştirmesiyle derinleşecek olan siyasî yalnızlığına, eşinin ölümünün ve geçirdiği rahatsızlıkların eklen-mesi Arbuthnot’un kendisini ve çocuklarını yabancı bir ülkede, güvenlik-ten yoksun, kuşatılmış bir durumda hissetmesine sebep olacaktı.130 Uzun süredir Londra’dan herhangi bir tâlimat alamamaktan mustarip İngilte-re büyükelçisinin, Çanakkale’de demirli İngiliz filosu ile haberleşmesi-nin engellenmesi ise Arbuthnot’a İstanbul’dan ayrılmak için gerekli ve kendince yeterli fırsatı verecekti. Nitekim mükâlemeden bir gün sonra elçilik tercümanı Pisani’nin Bâbıâli’ye, Çanakkale’ye gönderilecek kurye için yaptığı başvuruların birinde bölgeye bir “ ofiçyal” gönderilmesi için yol emri talep etmesi, zaten tedirgin olan Osmanlı idaresinin endişelerini

128 Nitekim Arbuthnot daha 15 Eylül 1806 tarihli raporunda bu konuyu dile getir-mişti (NA [FO 78/51], s. 155).

129 bu konuda iyi bir örnek teşkil etmesi bakımından bkz. NA (FO 78/55), s. 29-31.130 6 Haziran 1807 tarihinde Arbuthnot’un, İngiliz Dışişleri Bakanı George

Canning’e başarısızlık konusunda günah çıkardığı yirmi varaklık uzun sa-vunmasında söz konusu tedirginlik bütün çıplaklığıyla görünmektedir (bu konuda bkz. NA [FO 78/55], s. 334). 14 Şubat 1807 tarihiyle Lord Howick’e gön-derdiği tahriratta da Arbuthnot, dört çocuğunun güvenliği için İstanbul’dan ayrıldığını belirtmekteydi (NA [FO 78/55], s. 174).

Page 51: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

432

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

arttıracak ve kurye için belgenin verilmesi bilinçli olarak geciktirilecek-ti.131 Gönderdiği kuryelerin Tuna’nın öte yakasına geçmesine izin verilme-yen132, Bâbıâli’de yaptığı bütün gizli görüşmeler bir şekilde Sébastiani’ye iletilen133 Arbuthnot artık Londra’nın yanı sıra Çanakkale’de bulunan İngiliz donanmasıyla da iletişim kuramayacağını düşünmekteydi. Dola-yısıyla Arbuthnot’a göre bütün haberleşme kanalları bir şekilde tıkanan bir elçinin, görev yerini terkederek elçiliğini, ülkesiyle daha rahat iletişim kurabileceği bir bölgeye taşımasından tabii bir şey olamazdı.

Arbuthnot, 29 Ocak 1807 günü İstanbul Limanı’nda demirli Endymi-on’da, elçilik personeline ve İngiliz tüccarlarına verdiği akşam yemeği

131 Nitekim iki günlük görüşmelerin sonunda reis efendi, Arbuthnot’un Çanak-kale’de bulunan İngiliz filosuyla haberleşmesinin, iki devlet arasında sıcak ça-tışmanın başlamasına sebep olabileceğinden kuşkulanıldığı için engellendiği-ni açık bir dille belirtmişti. Zira son mükâlemede İngiltere elçisinin, ısrarla St. Petersburg ve Londra arasındaki ittifakın altını çizmesi, “aher niyeti” olduğu anlaşılan Arbuthnot için bazı önlemlerin alınmasını zorunlu hale getirmişti. Pisani’nin, Arbuthnot’u durumdan haberdar etmesinin ardından haberleşme-sine izin verilmediği takdirde İstanbul’u terkedeceğini ve kurye göndermekten muradının İngiliz donanmasını İstanbul’a davet etmek olmadığını, fakat son gelişmeleri ve mükâlemede konuşulanları Londra’ya rapor etmek istediğini Bâbıâli’ye bildiren İngiliz elçi, Kaptan Cappel’den, tahriratlarını Çanakkale’ye ulaştırması için gece karanlıkta İstanbul’dan ayrılacak bir kişiyi görevlen-dirmesini ister. İstanbul’daki diplomatik mahfillerde dolaşan dedikoduların etkisinde kaldığı anlaşılan Arbuthnot, 22 Aralık 1806’daki Rus saldırısının ardından Bâbıâli’nin, İstanbul Limanı’nda bulunan Endymion’a el koymayı ve İngiliz manifaktüründe çalışanları hapsederek İngiliz hükümetine bütün isteklerini kabul ettirmeyi düşündüğünü rapor etmekteydi (bu konuda bkz. NA [FO 78/55], s. 131-134; Arbuthnot’un, İngiliz elçiliğini koruyan yeniçerileri kurye olarak istihdam etmeye çalışması için ayrıca bkz. NA [FO 78/55], s. 173; Pisani’nin Bâbıâli’de birkaç gün “süründürülmesi” ve Çanakkale’ye gönderi-lecek kuryer/ofiçyale yol emri verilmemesi konusunda ayrıca bkz. BOA, HAT, 7023).

132 NA (FO 78/55), s. 84133 Aslında bu dönemde Bâbıâli’de elçilerle yapılan görüşmeler ve elçilerin verdik-

leri notalar bir şekilde dışarı sızdırılmaktaydı. Zira Arbuthnot’un da belirttiği üzere Sébastiani’nin verdiği notalar kendisine ulaştırılmaktaydı (bu bağlam-da 26 Ocak’taki mükaleme sonrası, Sébastiani’nin İbrâhim Nesim Efendi ile yaptığı durum değerlendirmesi için bkz. BOA, HAT, 15245. Arbuthnot’un Bâbıâli’ye verdiği notaların Fransa’da, Moniteur gazetesinde yayımlanması konusunda ayrıca bkz. NA [FO 78 /55], s. 252).

Page 52: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

433

F A T İH Y E Ş İ L

sırasında, bütün Avrupa ülkeleri içerisinde en çok casusun bulunduğu başkent olarak tanımladığı İstanbul’dan gizlice ayrılmayı planlamaktaydı. Gizliliği bozmamak için Kaptan Cappel’den gemiye binenlerin tekrar ka-raya çıkmasının engellenmesini isteyen Arbuthnot134, İstanbul’daki bütün tüccarların Endymion’a bindiğinden emin olduktan sonra gemiye gele-rek zoraki yolcuları durum hakkında bilgilendirmişti. Yaptığı konuşmada Rusya’nın Polonya’daki yenilgisinin ardından, Osmanlı dış politikasının ta-mamen değiştiğinin altını çizen Arbuthnot, artık İngilizler’in Osmanlı top-raklarında can güvenliğinin olmadığını belirtmekteydi. İşlerini ve bütün mallarını olduğu gibi bırakmak zorunda kalan tüccarların, kendisiyle aynı fikirde olduğunu Londra’ya rapor eden Arbuthnot’un bu tutumuna sadece, İngiliz sefâretinin tavsiyesiyle Osmanlı hizmetine girmiş olan St. Deny kar-şı çıkmaktaydı. Zira Korsikalı yüzbaşının aldığı bilgilere göre Bâbıâli aynı gün Endymion’a el koymayı planlamaktaydı. Osmanlı Devleti’nin yapacağı böylesi bir eyleme karşı koyulması durumunda donanmanın ve İstanbul Boğazı’ndaki sahil bataryalarının harekete geçeceğini belirten St. Deny, Endymion gibi bir gemi ile Çanakkale’den çıkmanın da imkânsız olduğu konusunda Arbuthnot’u uyarmaktaydı. Harita üzerinde, Çanakkale’de inşa edilen yeni tabyaların yerleri konusunda Kaptan Cappel’i bilgilendiren St. Deny, yol emrini göstermeksizin hiçbir gemiye Çanakkale Boğazı’ndan geçiş izni verilmediğini belirtmekteydi. İstanbul’daki durumu yakın-dan izleyen Kaptan Cappel ise tamamıyla elçinin yanında durmakta ve

“İstanbul’da kalmanın, yakalanmaktan daha kötü” sonuçları olabileceğini öne sürmekteydi. Dolayısıyla Kaptan Cappel’i ve Arbuthnot’u “kaçmanın delilik olduğuna ikna etmeye çalışan” St. Deny’nin bütün çabası boşunaydı. İstanbul’dan ayrılmak için bütün hazırlıkları tamamlamış olan Arbuthnot, elçilik çalışanlarından birini Pera’daki İngiliz Sefârethânesi’nde bırakmış ve ertesi gün resîülküttaba verilmek üzere kaleme aldığı bir notayı Danimarka elçisine iletmişti.135 Bu bağlamda St. Deny’nin, gemiyi terketmesinin ar-dından, Endymion İstanbul Limanı’ndan Çanakkale’ye doğru yelken

134 Pisani’nin, gemiden inmek istemesine rağmen kendisine izin verilmemesi ve arkasında bıraktığı ailesi için duyduğu endişe için bkz. BOA, HAT, 1451.

135 Arbuthnot’un İstanbul’dan ayrılmasının ardından sefârethâne ve elçiliğin günlük rutin işleriyle ile Baron Hübsch’ün ilgilenmesi konusunda bkz. NA (FO 78/55), s. 272.

Page 53: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

434

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

açmıştır. İki gün sonra, 31 Ocak sabahı, Kaptanıderyâ Sâlih Paşa’nın san-cağını selâmlayan Endymion136, aynı gün Çanakkale’de demirli Thomas Louis’nin filosuna katılacaktı. Kıyıya yanaşır yanaşmaz elçilik tercümanı Pisani’yi kaptanıderyâya gönderen İngiltere elçisi, Sâlih Paşa’ya İstanbul’dan ayrılmasının sadece bir önlem olduğuna dair garanti vererek, 26 Ocak’ta verdiği notaya olumlu cevap verildiği137 takdirde derhal İstanbul’a döne-ceğini bildirmişti.138 Kaptanıderyâ Sâlih Paşa’dan “çok medenî” bir cevap alan Arbuthnot139, herhangi bir çatışmaya girmek istemeyen filo komutanı Thomas Louis’nin de ısrarıyla gemilerin Çanakkale Boğazı’ndan dışarı çı-karak Bozcaada önlerinde demirlemesine müsaade etmiştir.140 İzmir’deki

136 BOA, HAT, 7094.137 Bâbıâli, Arbuthnot’un on üç varak uzunluğundaki notasının cevaplandırılma-

sında yaşanan gecikmeye, tahriratın İngilizce’den Türkçe’ye üç gün süresince tercüme edilememesinin sebep olduğunu öne sürmekteydi.

138 Pisani ile Sâlih Paşa arasında yapılan bu ilk görüşmede durum hakkında bilgi al-maya çalışan kaptanıderyâ, elçinin hapsedilme korkusuyla İstanbul’dan ayrıldı-ğını öğrenmişti. Buna mukabil Sâlih Paşa ne İngiltere, ne de Osmanlı tarafından harp ilânına dair en küçük bir işaret yokken elçinin İstanbul’dan ayrılmasına bir anlam veremediğini belirterek, Rusya elçisinin bile savaş ilânından sonra

“sırf elçi beyin [Arbuthnot] hatırı için” hapsedilmediğini belirtmekle yetinmiştir. Görüşme esnasında kaptan paşadan ara buluculuk yapmasını talep eden Pisani ise Arbuthnot’un “kemâl-i vesvesesinden bu işe acele kalkışmış” olduğunu ka-bul etmişti. Pisani, bu hareketin savaş ilânı anlamına gelmediğini, Sébastiani’ye nişan verilmesinden rahatsız olan elçinin Bozcaada açıklarında bulunmasıyla İstanbul’da ikamet etmesi arasında bir fark bulunmadığını belirterek, filonun güvenle Boğaz’dan geçmesine ve elçinin Bozcaada’da bulunduğu sürece filonun yiyecek almasına izin verilmesini talep etmekteydi (BOA, HAT, 1451, 7094).

139 Feyzullah Efendi’nin şukkasına göre Arbuthnot “dostluk arzusuyla ba‘zı tek-lifât da olmak mülabesesiyle Devlet-i Aliyye cânibinden dahi hu su met gösteril-meyüb”, filonun Boğaz dışına çıkışına izin verilmişti. Feyzullah Efendi’nin bölgede yapılan güçlendirme çalışmalarının büyük bir hızla devam ettiğine, İngiliz filosuna rahatlıkla karşı konulabileceğine ve Arbuthnot’un filo ile be-raber, Pisani’yi Kale-i Sultâniyye’de bırakarak Çanakkale Boğazı’ndan dışarı çıktığına dair tahriratı için bkz. BOA, HAT, 14991/A. Feyzullah Efendi’nin, İngiliz filosu hakkındaki görüşlerine rağmen III. Selim, “elçinin bu mülâyim hareketine kat‘a i‘tibâr olunmamasını” İngiliz filosunun “Boğaz’dan içerü hücum ideceklerini bilüb ânâ göre tedarik görülmesini” istiyordu (BOA, HAT, 7094).

140 Filoya Çanakkale’den dışarı çıkarken, Osmanlı tebaasından bir kılavuz kapta-nın eşlik etmesi konusunda bkz. NA (FO 78/55), s. 273.

Page 54: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

435

F A T İH Y E Ş İ L

İngiliz manifaktüründe çalışanların da bir an önce limanda demirli Glatton fırkateyni ile tahliye edilmesini talep eden Arbuthnot artık, kendi ifadesiyle

“diplomatik olaylara yön verebilmek için” 8 Şubat’ta Bozcaada’ya ulaşacak olan Amiral Duckworth komutasındaki takviye filoyu beklemekteydi.141

İngiltere büyükelçisinin İstanbul’u âni bir kararla terketmesi Bâbıâli’de büyük bir şaşkınlıkla karşılanmıştır. Nitekim elçinin Çanakkale’ye doğru yelken açmasından bir hafta sonra Bâbıâli’nin yayımladığı deklerasyonda elçinin 26 Ocak mükâlemesi sırasında takındığı tehditkâr tutum tasvir edilmekte ve süreç içerisinde Osmanlı idaresinin Napoléon’un taleplerini savaşı göze alarak geri çevirmesinin altı çizilmekteydi. III. Selim’in, İngil-tere kralına mahremâne yazdığı nâmelere ve cevaplarına dikkati çeken Bâbıâli, mevcut durumun yegâne sorumlusu olarak Arbuthnot’u ve yap-tığı “uygunsuz teklifleri” göstermekteydi.142 Osmanlı idaresi ayrıca, İngi-liz elçinin Rusya’nın Osmanlı topraklarını işgale başlamasıyla suskunluğa gömülerek St. Petersburg’un yaptığı haksızlığa göz yumduğunu belirt-mekteydi. Yayımladığı beyannâmede, Arbuthnot’un Danimarka masla-hatgüzarına bıraktığı notayı da referans veren Bâbıâli, İngiliz elçinin em-niyeti için İstanbul’dan ayrıldığını iddia etmekte olduğunu açıklamaktay-dı. Bâbıâli’nin, buna karşı geliştirdiği argüman ise elçinin verdiği notanın cevabını bile beklememiş olmasıydı. Söz konusu deklarasyonda Osmanlı idaresi, İngiliz kurye için talep edilen yol emri konusunda da haklılığını ortaya koymaya çalışmaktaydı. Nitekim Bâbıâli hiçbir zaman, kuryeye izin verilmeyeceğini bildirmemişti. Tam aksine mükâleme esnasında İn-giliz elçinin “Boğaz’dan cebren ve harben donanma imrârını tasrîh et-mesi” sebebiyle durum açıklığa kavuşturulana kadar İngiliz kurye bekle-tilmeye çalışılmıştı. Bu bağlamda Arbuthnot, “ İngiltere teb‘ası hakkında insilâb-ı emniyeti mûcib olacak cüz’i ve küllî bir hâlet vukua gelmiş değil iken” İstanbul’u terketmişti. Ancak bütün bunlara rağmen Bâbıâli “İngil-tere Devleti’ni müsâlih bilüb tarafından icrâ-yı husumet olunmadıkça

141 Arbuthnot’un İstanbul’dan ayrılışını bütün ayrıntısıyla tasvir ettiği 3 Şubat 1807 tarihli tahriratı için bkz. NA (FO 78/55), s. 136-142; bu konuda ayrıca bkz. St. Deny, Révolutions de Constantinople en 1807 et 1808, s. 59-61.

142 Nitekim Sâlih Paşa’nın da daha sonra belirteceği üzere, “Mecnûn-ı merkum İngiliz elçisinin [bu hareketiyle] icrâ-yı merâma vesile aramakda olduğu âşikârdı” (BOA, HAT, 7094)

Page 55: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

436

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

saltanat-ı seniyye adâvet izhârından ictinâb edeceğini” ilân ederek, Os-manlı sınırları dahilinde bulunan İngiliz tebaasının, III. Selim’in koruma-sı altında olduğunu bildirmekteydi.143 Amiral Duckworth komutasındaki takviye filonun Bozcaada açıklarına ulaşmasından sadece bir gün sonra ise Osmanlı idaresi krizin artık kontrolden çıktığını farkederek, dört gün önce kendisini savunmak için yayımladığı deklarasyonun bir benzerini İstanbul’daki sefârethânelere gönderme ihtiyacı duyacaktı.144

Bâbıâli tarafından artık bir “mecnun” olarak görülen Arbuthnot’un İngiltere ve Osmanlı devletlerini “nim-muhârib” ilân ederek İstanbul’dan ayrılması, padişahın ve Nizâm -ı Cedîd ekibinin dikkatlerini bir defa daha her iki Boğaz’ın güçlendirilmesi için yapılan çalışmalara yöneltecekti.145 Nitekim III. Selim’in de belirttiği üzere “şimdi maslahat Boğaz’ın kema-liyle takviyeti”ydi.146 III. Selim, Çanakkale Boğazı’na gönderilmesi plan-lanan neferatın âcilen bölgeye sevkedilmesini, düşman gemilerine sahil bataryalarından yapılacak müdahalelerde en önemli rolü üstlenecek olan kızgın gülle toplarının ve ocaklarının âcilen Çanakkale’ye sevkedilmesini ve nihayet İngiliz filosunun karanlıkta yapacağı bir harekâta karşı meh-tapların bölgeye ulaştırılmasını emretmekteydi.147 Zira “Boğaz’ın mevkii cihetiyle [savunmaya] gayet uygun olması” sebebiyle “münâsib burunla-ra tabyalar ve toblar” konularak Çanakkale rahatlıkla savunulabilirdi.148

143 5 Şubat 1807 tarihli deklarasyon için bkz. BOA, HAT, 7022; metnin İngilizce tercümesi için ayrıca bkz. NA (FO 78/55), s. 176-179.

144 Zira III. Selim, İngiltere’ye olan “kemâl-i hürmetinin” ve “nakz-i ahde dair ictinâbının bu tarafda dahi herkese i‘lân olunmasını” istiyordu (BOA, HAT, 7094). İstanbul’daki sefâretlere 9 Şubat tarihiyle gönderilen sirküler için bkz. BOA, Cevdet-Hariciye, 7435; metnin İngilizce tercümesi için ayrıca bkz. NA (FO 78/55), s. 182-184.

145 Arbuthnot’un İstanbul’dan ayrılmasının hemen ardından III. Selim’in Ça-nakkale Boğazı’ndaki tahkimatların bir an önce tamamlanması ve İstanbul’da yapılması planlanan tabyaların inşasına derhal başlanması için bir hatt-ı hümâyun kaleme almıştı (BOA, HAT, 7006).

146 BOA, HAT, 7023.147 BOA, HAT, 2007, 7023.148 III. Selim tarafından hazırlanan planlara göre toplar, Boğaz’dan geçen gemi-

lerin alabandalarına karşı değil, Boğaz akıntıları dikkate alınarak gemilerin başına ve kıçına nişan alabilecek şekilde, siperlerin arkasına gizlenerek yerleş-tirilmeliydi. Sahilde karakol gezecek olan neferat ise İngilizler’in yapacağı bir kara harekâtını önleyebilmeliydi (bu konuda bkz. TSMA, E 1065/1).

Page 56: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

437

F A T İH Y E Ş İ L

Bu bağlamda III. Selim’in de belirttiği üzere “mâzallah u teâlâ [İngiliz-ler] geçerlerse ancak gaflet ve tekâsülden” Boğaz’dan kayıp vermeden Marmara’ya girebilirdi.149

“İstihkâmâta ve asâkire dair ne tedbir hatıra gelür ise icrâ olunmasını” isteyen III. Selim’in kaleme aldığı hatt-ı hümâyunlar üzerine bölgede-ki bütün kale ve tahkimatları yanındaki müslüman ve yabancı mühen-disler150 ile birlikte teftiş eden Sâlih Paşa, bir taraftan sürekli kendisiyle görüşme talebinde bulunan Pisani’yi oyalıyor, diğer taraftan da tabyalar-daki eksiklikleri tamamlamaya çalışıyordu.151 Bu bağlamda bölgede “ka-laycı amelesinin” bulunmaması topların tamirini geciktirmekteydi. Daha önce Feyzullah Efendi’nin kaleme aldığı raporlarda da sıkça vurgulanan mühimmat sevkiyatı konusundaki problemlere de henüz bir çözüm üre-tilememişti. Sâlih Paşa’nın bizzat teftiş ettiği, Boğaz’ın hemen girişinde bulunan Kumkale’de mevcut topların bakımı her ne kadar Fransa Harbi (1798) esnasında yapılmış olsa da buradaki tabyalar hâlihazırda İngiliz gemilerine karşı koyabilecek durumda değildi.152 Boğaz’da bulunan kale ve tahkimatlardaki topların teknolojik açıdan eskiliği153 bir tarafa bölge-

149 III. Selim’in bu yorumu için bkz. TSMA. E 1065/2.150 28 Ocak itibariyle Arbuthnot ile yapılan müzakerelerden haberdar olan Sé-

bastiani, emir subayı Lascours’u ve mühendis Jerome Mechain’i Çanakkale’ye göndererek mevcut tahkimatların takviye edilmesine katkıda bulunmaya çalışmaktaydı. Askerî hazırlıklara verdiği desteğin yanı sıra bu süreçte Fran-sız elçi, metropolitlerle de sürekli irtibat halinde kalarak, imparatorluğun hıristiyan tebaasının, müttefikler tarafından ayaklandırılmasını önlemeye çalışıyordu (Drilaut, Selim-i Sâlis ve Napolyon, s. 98; Puryear, Napoleon and the Dardanelles, s. 137; St. Deny, Révolutions de Constantinople en 1807 et 1808, s. 63-64).

151 Nitekim zaman ilerledikçe durumun ciddiyetinin farkına varan Sâlih Paşa, “aman efendim şu şalapo ve ateş kayıkları ve mühimmat-ı lâzımeyi dakîka-yı vâhide fevt itmeksizin taraf-ı çâkeriye yetişdirilmesi” için III. Selim’in devreye girmesini isteyecekti (BOA, HAT, 15483).

152 III. Mustafa devrinde Kumburnu’nda Baron de Tott’a yaptırılan dört toplu tabyanın yeniden inşa edilmesi konusunda bkz. BOA, HAT, 2007.

153 III. Selim’in de belirttiği üzere “Kaptan paşa üç beş kantar gülle atar toblar ile uğraşıyor. Aman o toblar bir işe yaramaz çok tecrübe eyledik, vaktiyle [IV. Mehmed zamanında] şöhret için yapılmıştır. On sekiz vukıyye kızgın gülle istimâl olunmak lâzımdır. Niçün mühendislerden ve erbâbından tahkik olunmuyor?” (BOA, HAT, 7094). Feyzullah Efendi’nin genellikle eski topların

Page 57: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

438

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

de bulunan topçu neferlerinin isimleri defterlerde mevcut, fakat cisimleri nâ-mevcuttu.154 Kalelerde hazır bekleyen askerlerin, topların ateşlenme-si konusunda kulaktan dolma bilgilere sahip olması ise gerekli top ve mühimmat zamanında sevkedilse dahi Boğaz’ın gerektiği biçimde sa-vunulamayacağı anlamına gelmekteydi.155 Mühimmat ve neferatla ilgili problemlerin yanı sıra Çanakkale Boğazı’nın savunulmasında en strate-jik bölgeler olan Naraburnu ve Kepez’deki tabyaların inşası halen devam etmekteydi. Hadımzâde Osman Ağa’nın kethüdâsına havale edilen Nara ve Kepez’deki tabyalar gibi Osman Ağa’nın oğlu tarafından yenilenen Sultanhisarı Kalesi civarındaki tahkimatlar da henüz tamamlanmamış-tı. Nitekim mühendislerin çizdiği plan çerçevesinde, Sultanhisarı’nın yan tarafından denize dökülen nehrin yönünün değiştirilmesi için civar köylerden toplanan 2000 kişi, İngiliz filosunun harekete geçmesinden önce inşaatı bitirmeye çalışmaktaydı.156 Bölgeye gönderilen askerler için zahirenin tedarik edilememesi ise uzun süredir çözülemeyen bir diğer önemli sorundu.157 Zira XVIII. yüzyılın bilhassa ikinci yarısından itiba-ren bütün savaşlarda gözlemlenen nefer iâşesinin düzenli sağlanamaması,

bulunduğu tahkimatlara sadece elli dört yeni top yerleştirdiği yeri gelmişken belirtilmelidir (Ahmed Cevdet, Târih, s. 110).

154 Çanakkale dizdarının 16 Mayıs 1807 tarihiyle Çanakkale tahkimatları hak-kında kaleme aldığı rapor durumu bütün açıklığı ile gözler önüne sermek-tedir. Nitekim İngiliz filosu Marmara’ya hücum etmeden önce Kumkale dizdarının ihtiyarlığı sebebiyle yerine bir vekil gönderilmişti. Ancak kaledeki topçu ve yerli neferatın yaşlarının ilerlemiş olması konusunda hiçbir önlem alınmamıştı. İngiliz filosunun hücumu sırasında dizdar vekilinin “neferat-ı merkuma nüfuzunun tesiri olmadığından ve tobları idareye mükemmel nefer bulamadığından” bazı toplar sadece bir defa ateşlenebilecekti. Kaptanıderyâ Küçük Hüseyin Paşa’nın iltimasıyla Seddülbahir dizdarlığına ve kalenin top-çubaşılığına getirilen kişinin ise savaş deneyimi yoktu. Bu bağlamda İngiliz filosunun saldırısı esnasında ancak bir defa ateşlenebilen toplardan atılan güllelerin filoya ulaşmadan suya düşmesi ya da Boğaz’ı geçerek karşı kıyıyı vurması gayet doğaldı (TSMA, E 1449).

155 Kaptanıderyâ Sâlih Paşa’nın raporlarından kalelerde bulunan topçu nefe-ratının, ateş etmek için toplara kaç kıyye barut konulması gerektiğini dahi bilmedikleri anlaşılmaktadır. Nitekim yapılan tatbikatlarda balyemezlere ve otuz altı çapındaki toplara fazla barut konulması sebebiyle “mermer gülleler tahammül idemeyüb paralanmaktaydı” (BOA, HAT, 2007).

156 BOA, HAT, 2007/A.157 BOA, HAT, 7635.

Page 58: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

439

F A T İH Y E Ş İ L

savaş alanına sevkedilen sekbanların civar köylerde yaşayan ahaliyi tâciz etmesiyle sonuçlanmaktaydı. Ahalinin bulunduğu köylerden göç etmesi-ne sebep olan bu yapısal sorun Çanakkale tahkimatları bağlamında tabya inşasında çalışacak iş gücünün kaybı anlamına gelmekteydi. Boğaz sa-vunması açısından büyük bir önem arzeden Bozcaada Kalesi’nin ve kale neferatının durumu da Çanakkale’deki tahkimatlardan farklı değildi.158 Zira kalede hazır bulunması gereken top, mühimmat ve topçulardan eser yoktu.

Bütün bu sorunların birkaç gün içerisinde çözüme kavuşturulması-nın mümkün olmadığını aslında Çanakkale Boğazı’nda bulunan yüksek rütbeli Osmanlı idarecileri de kabul etmekteydi. Bu bağlamda İngiliz filosunun, İstanbul’a yelken açmak üzere harekete geçmesinden sadece altı gün önce Sâlih Paşa, Sadrazam İbrâhim Hilmi Paşa’ya gönderdiği bir tahriratta, padişahın İngiliz filosunun Çanakkale’den ancak Osmanlı yönetiminin gafleti sebebiyle geçebileceğine dair hatt-ı hümâyununa şu şekilde cevap vermekteydi:

… Gerçi memurların ikdâmıçün bu te’kid lâzımdır ancak hakikat-i hâlde bu mütâlaa var ise emr-i müşkîldir zira bir iki üç sefine olsa avn-i hâkla mutlaka geçirilmez dinilebilür lâkin otuz kırk pâre İngiltere sefinesi tara-feyne ateş saçarak şedîd lodos havasıyla duhul sevdâsında olur ise kıl‘a ve tabyalardan [açılan ateşle gemilerden] birazı gark ve telef olduğu hâlde

birazı geçebilür mütâlaası hatıra gelür …159

Nitekim elinde “mütefennin tobcu” bulunmayan, bölgedeki askerlere tâlim yaptırmak üzere İstanbul’dan gönderilen topçular da dahil olmak üzere, modern taktik formasyonu bilen ve çağdaş teknolojinin ürünü

158 Bozcaada Kalesi’nin kötü durumu sebebiyle kaledeki topçubaşının cezalandı-rılması ya da azledilmesi Hadımzâde Osman Ağa tarafından engellenmektey-di. Dolayısıyla Sâlih Paşa, söz konusu kaledeki neferata tâlim yaptırmak için âcilen iki top ustasının bölgeye gönderilmesini istemekte ve Kösedağ voyvoda-sının sevkedeceği 200 neferi de Bozcaada’da istihdam edeceğini bildirmektey-di (Bozcaada’ya yapılan asker sevkiyatı ve sahilin Hadımzâde Osman Ağa’nın oğlu tarafından savunulması için bkz. BOA, HAT, 2007).

159 TSMA, E. 1065/2.

Page 59: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

440

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

olan topları kullanabilen, savaş görmüş çok az askerî bulunan, talep etti-ği top ve mühimmat zamanında eline ulaşmayan, müteaddit uyarılarına rağmen sahillerde devriye gezmek üzere Hudâvendigâr ve Karesi sancak-larından talep ettiği neferler bir türlü sevkedilmeyen, elde bulunan asker-lerin tayınatı için gerekli paraya sahip olmayan Sâlih Paşa gerçekten de büyük bir çaresizlik içerisindeydi.160 Zira İngiliz filosu kapıya dayanmış, saldırı için uygun rüzgârı beklemekteydi.

İngiliz filosunun Çanakkale Boğazı’ndan içeri girmesi halinde Mar-mara kıyılarında bulunan sahil tabyalarının hiçbir işe yaramayacağının farkında olan III. Selim, Boğaz’ın tahkimine özel bir önem atfetmektey-di. Ancak filonun Çanakkale’yi geçmesi halinde ikinci ve son savun-ma noktası Osmanlı başkentinde inşa olunacak tabyalardı. Dolayısıyla Arbuthnot’un İstanbul’dan ayrılmasının ardından Çanakkale’deki inşa faaliyetinin bir benzerini İstanbul’da da görmek mümkündür. İstanbul Boğazı’ndaki kalelerin güçlendirilmesi ve yeni tabyaların inşa edilme-sinde General Sébastiani başrolü oynamaktaydı. Nitekim III. Selim’le birlikte Tersane ve Tophane’de yapılan hazırlıklara nezaret eden Fransa elçisi, kendisiyle yapılan mükâlemelerde İstanbul savunması için önemli gördüğü bölgelere tabya inşa edilmesini öneriyordu. Mühendis Ali Bey, İspanya elçisi Marki d’Alménara ve önceden İngiliz hizmetinde olup hâ-lihazırda Fransa hizmetinde çalışan mühendis Antuan ile birlikte İstan-bul Boğazı’nın Tophane ile Yenikapı arasında kalan bölümünü muayene eden Sébastiani, Kızkulesi’nin yıkılarak yerine tabya inşa edilmesini161 ve

160 Kaptanıderyâ Sâlih Paşa, sadrazamı Çanakkale tahkimatlarının gerçek durumu hakkında bilgilendirmesine rağmen, aynı gün III. Selim’e sunul-mak üzere gönderdiği arizasında, tahkimat işlerinin, gerekli malzeme ve mühimmat sevkedildiği sürece sorunsuz ilerlemekte olduğunu “ikdam ve ihtimamda hiç kusur edilmediğini” belirtmekteydi. Bu bağlamda Sâlih Paşa, III. Selim’in hatt-ı hümâyununa cevaben İstanbul’a gönderdiği arizasında

“vücud-ı hümâyuna telaşı mucib olur mütâlaasıyla” hiçbir problemden bah-setmediğini, sadrazam için kaleme aldığı tahriratta açıkça ifade etmiştir (TSMA, E. 1065/1-2).

161 Mühendis Ali Bey, “Kızkulesi kadîm binâ olduğundan hedmiyle yerine tabya inşasının münasib olmadığı” konusunda Bâbıâli’ye karşı bir rapor sunmuştu. Buna nazaran Kızkulesi’nin, mazgallar açılarak olabildiğince tahkim edilme-sinde Osmanlı idaresi açısından bir sakınca yoktu. İngiliz filosu, İstanbul’a gelmeden önce yeni tabyaların inşasıyla ilgili yapılan incelemelerin sonucunda

Page 60: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

441

F A T İH Y E Ş İ L

Harem İskelesi’nin denize yakın olan bölümünün tahkim edilmesini tav-siye ediyordu. Bunların yanı sıra Bâbıâli’de yapılan görüşmelerin ardın-dan İncili Köşk altında bulunan bölgelerin tahkim edilmesi ve top kon-maya müsait olan iskelelere de tabyalar yapılması karara bağlanmıştır.162 Osmanlı idaresi, İstanbul Boğazı’nı tahkim etmenin yanı sıra mevcut neferatın tâlim yapmasının da savunma açısından önemini kavramıştı. Zira III. Selim, Tophane’de mevcut bulunan kızgın gülle ocaklarına ilâ-veten yenilerinin imal edilmesini ve İstanbul Boğazı’nda muhtemel bir çatışmanın yaşanacağı Kızkulesi ve Sarayburnu arasındaki bölgeye yer-leştirilecek eski bir gemiye Tophane’den kızgın gülle atılarak tatbikat ya-pılmasını istiyordu.163

Çanakkale ve İstanbul’daki askerî hazırlıklar devam ederken, İngilte-re elçisi de, kendi tabiriyle “barışı yeniden tesis etmek için” girişimleri-ni yoğunlaştırmıştı. Amiral Duckworth’un takviye gemilerle, Bozcaada açıklarında bekleyen Thomas Louis komutasındaki İngiliz filosuna katıl-masıyla164 Arbuthnot, siyasî ağırlığının arttığını düşünmekteydi. Taleple-rini Bâbıâli’ye kabul ettirebilmek için gerekli askerî güce sahip olduğunu düşünen İngiliz elçi, bir taraftan Çanakkale Boğazı’nda sürdürülmekte

“Âsitâne burclarının ve bazı konakların hedmiyle seğirdim mahalli açılarak” istihkâm yapılmasına da kesin bir dille karşı çıkan Osmanlı idaresi, İngiliz saldırısı ile birlikte tabya inşası için bazı evlerin yıkılmasına izin verecekti (Boğaz’da inşa edilmesi planlanan tabyalar ve Ali Bey’in çizdiği planlar için bkz. BOA, HAT, 31964; Boğaziçi’nde inşa edilen bataryaların önünü kapatan evlerin yıkılması konusunda bkz. Deny, Révolutions de Constantinople en 1807 et 1808, s. 71). 1814 senesinde İstanbul’a gelen Edward Raczynski de tıpkı Sébas-tiani gibi Osmanlı Devleti’nin Kızkulesi’nin bulunduğu yere, ilk defa Fransız mühendis Montalembert tarafından inşa edilen tarzda bir tabya yerleştirme-sinin İstanbul savunması açısından hayatî öneme sahip olduğunu belirtmek-teydi. Nitekim buraya yerleştirilecek bir top, Tophane’deki bataryaların da yardımıyla Boğaz’ın büyük bir kısmını ateş altında tutabilecekti (bu konuda ayrıca bkz. Edward Raczynski, 1814’de İstanbul ve Çanakkale’ye Seyahat [trc. Kemal Turan], İstanbul 1980, s. 50).

162 BOA, HAT, 31964.163 BOA, HAT, 15866.164 İngiliz filosu artık sekiz saff-ı harb gemisi, iki fırkateyn ve iki bomba gemisin-

den oluşmaktaydı (Charles Ekins, The Naval Battles of Great Britain, Londra 1828, s. 318).

Page 61: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

442

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

olan inşa faaliyetlerini engellemeye çalışıyor165, diğer taraftan da ace-leyle ayrıldığı İstanbul’da kalan eşyalarının kendisine gönderilmesi için taleplerde bulunuyordu.166 Marmara’dan dışarı çıkarken Çanakkale’de bulunan Pisani aracılığıyla, bölgedeki en yüksek rütbeli Osmanlı idare-cisi olan kaptanıderyâya gönderdiği tahriratlarda, tehditkâr bir dil be-nimseyen Arbuthnot, hava şartlarının şahsen Sâlih Paşa ile görüşmesini

165 Kaptanıderyâ Sâlih Paşa’nın, Feyzullah Efendi, Hadımzâde Osman Ağa ve 100 nefer muallem tüfengendaz neferat ile Bozcaada’ya çıkması ada açıklarında bekleyen İngiliz filosunu hareketlendirmişti. Pisani’yi derhal adaya gönderen Arbuthnot, kalelerin hangi sebeple tahkim edildiğini öğrenmeye çalışmak-taydı. Bu incelemenin rutin bir teftiş olduğunu belirten Sâlih Paşa, Osmanlı Devleti’nin Rusya ile savaşta olduğunu, kıyı bataryalarının bu sebeple güçlen-dirilerek, sahillere asker kaydırıldığını belirtmiştir. Pisani’nin, çocuklarıyla birlikte filoda bulunan elçinin tahkimat inşasından “rahatsız olması” sebe-biyle adaya asker çıkarılmamasını “rica etmesi” ise kaptan paşanın sabrını zorlayacaktı. Elçilik tercümanının sözlerine bir anlam veremeyen Sâlih Paşa,

“Bir devlet kendi memleketinde olan kılâına asker ve mühimmat ile takviyet virdikde benim hatırım içün terk [edin] dimek ne şekil olur?” sorusuyla mu-kabele etmişti. Mükâleme esnasında yeniden söz alan Pisani, İstanbul’a gitmek üzere bekleyen İngiliz filosunun iâşe ve ikmalini sağladığı Bozcaada’ya asker sevkiyatı devam ederse ve kale ve tabyaların tahkim edilmesine devam edilirse elçinin, bir an önce müdahale etmek isteyen amirallere hâkim olamayacağını belirtmekteydi. Sâlih Paşa ise Pisani’ye, bu faaliyetlerle Bâbıâli’nin İngiltere’ye savaş ilân etme amacında olmadığına dair garanti vermeye çalışmaktaydı. Ni-tekim mükâleme esnasında Bozcaada’ya sevkedilecek takviye birlikler konu-sunda pazarlığa başlayan kaptanıderyâ, adaya şimdilik 200 nefer göndermeyi, bir süre sonra Çanakkale’ye ulaşması beklenen neferatı ise İngiltere elçisinin 26 Ocak tarihli notasına cevap verilene kadar bekletmeyi önermekteydi. Sâlih Paşa’ya göre Bâbıâli’yi savaş ilân etmiş gibi algılayan İngiltere elçisinin bu tav-rı iki farklı sebebe bağlanabilirdi. Kaptanıderyânın mülâhazasına göre zaten

“vesvese üzerine” İstanbul’u terkeden Arbuthnot, Sâlih Paşa’yı Çanakkale’de görünce “vehme kapılmış” olabilirdi. İkinci şık ise filo, muhtemel bir savaş durumunda stratejik bir yer olan Bozcaada’yı işgale hazırlanmaktaydı ki, kap-tanıderyâya göre İngiliz filosunun, mevcut gücüyle böyle bir işgale kalkışması pek de mümkün değildi. Ancak buna rağmen kaptanıderyâ geceleri, gizlice Kumkale’den Bozcaada’ya asker sevketmeye devam edeceğini İstanbul’a bil-dirmekteydi (bu ilginç mükaleme için bkz. BOA, HAT, 2007; İngiliz filosunun Bozcaada’dan kereste, un ve sair ihtiyaçlarını karşılaması konusunda ayrıca bkz. NA [FO 78/59], s. 73).

166 elçi ve oğlunun, İstanbul’da kalan “bazı malzeme-i zaruriyelerinin [Kaptanı-deryâ Sâlih Paşa tarafından] tedârik” edilmesi hakkında bkz. BOA, HAT, 1451.

Page 62: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

443

F A T İH Y E Ş İ L

engellediğini belirtiyordu. Duckworth’un gelişiyle beraber filonun daha da güçlendiğinin altını çizen İngiliz elçi, filonun İstanbul’a gitmesine ge-rek kalmaksızın Bâbıâli’nin derhal ateşkes ilân ederek Rusya ile devam eden savaşı bitirmesini ve mevcut ittifak antlaşmasını yeniden yürür-lüğe koymasını talep etmekteydi. Rusya ve Osmanlı devletleri arasında ara buluculuk yapmayı öneren Arbuthnot, barış görüşmeleri sırasında Bâbıâli’nin saygınlığına gölge düşürecek ya da toprak bütünlüğünü tehdit edecek hiçbir talepte bulunulmayacağına dair garanti vermekteydi. Bu şartlar yerine getirildiğinde, bir başka ifadeyle Bâbıâli, Fransız nüfuzu al-tında hareket etmediğini ispatladığında İngiltere, bütün gücüyle Osmanlı İmparatorluğu’na destek vermeye başlayacaktı. Bozcaada önlerinde bu-lunan İngiliz filosunun ve “her an gelmesi beklenen kara birliklerinin” sultanın çıkarlarını korumak üzere Bozcaada açıklarında beklediğinin altını çizen Arbuthnot, Çanakkale’den herhangi bir çatışmaya girmeden İstanbul’a gidebilmek için izin istemekteydi. Aksi takdirde İstanbul’da çok daha ağır şartlar öne sürecekleri tehdidini savuran İngiliz elçi, tah-kimatlardaki faaliyetin derhal durdurulmasını ve Fransız mühendislerin geri çekilmesini istiyordu.167

Aynı mektupta Sâlih Paşa ile Bozcaada’da bizzat görüşmek istedi-ğini belirten Arbuthnot’un bu talebi, kaptanıderyâ tarafından geri çevrildikten sonra İngiliz elçi, 11 Şubat’ta Çanakkale’de yapılacak bir mükâleme için bir başvuruda daha bulunur. Ancak olumsuz hava şartları ve İngiliz elçiyi taşıyan Endymion’a kalelerden ateş açılma-sı sebebiyle bu görüşme bir defa daha ertelenir.168 İki gün sonra, 13 Şubat’ta ise filo Bozcaada açıklarından demir alarak Boğaz’a yaklaşarak Yenişehirburnu’nda demirlerken aynı gün İngiliz elçi, Osmanlı heye-ti ile görüşmek üzere bir defa daha Çanakkale’ye doğru yola çıkmış-tır.169 Kumkale’de Arbuthnot, Pisani, Feyzullah Efendi ve Sâlih Paşa’nın

167 Bozcaada açıklarında demirli Canopus’dan Sâlih Paşa’ya gönderilmek üzere Arbuthnot’un 8 Şubat tarihiyle kaleme aldığı mektup için bkz. NA (FO 78/55), s. 156-158; mektubun Türkçe tercümesi için ayrıca bkz. BOA, HAT, 1577/A.

168 NA (FO 78/55), s. 162.169 Arbuthnot’un Kaptan Paşa ile görüşmeye giderken hava durumu sebebiyle

yaşadığı sorunlar için bkz. NA Admirality (Adm) 51/1642 (Captains’ Logs, The Log of Royal George).

Page 63: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

444

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

katılımıyla yapılan müzakerelerde kaptanıderyâ, İngiltere elçisinin Endymion ile İstanbul’a giderek görüşmelere orada devam etmesini, filonun geri kalanının Bozcaada açıklarında beklemesini isteyecek-ti. Sâlih Paşa’nın önerisini uygulamak bir tarafa, filo komutanı Ami-ral Duckworth’a dahi söyleyemeyeceğini belirten Arbuthnot, bu teklife karşı filonun yeniden Kepez Limanı’nda demirlemesi ve tahkimat ya-pımının durdurularak Çanakkale’de bulunan dört kaleye nezaret etmek üzere dört İngiliz subayının görevlendirilmesi önerisiyle mukabele et-miştir. Nitekim bu öneri kabul gördüğü takdirde İngiliz elçi, zaman ka-zanmak için Endymion ile değil, bir Osmanlı teknesiyle bile İstanbul’a geri dönmeye razı olduğunu belirtmekteydi. Arbuthnot’un tekliflerine olumlu ya da olumsuz cevap verme yetkisi olmayan Sâlih Paşa, Rus-ya ile savaşın durdurulması ve ittifakın yeniden yürürlüğe konulması hususunda da temkinli konuşmaktaydı. Zira General Michelson’un ka-rargâhına bir Osmanlı yetkilisiyle birlikte ara buluculuk yapmak üzere gitmeyi öneren Arbuthnot, Fransız tehdidini dile getiren Sâlih Paşa’ya, muğlak cümlelerle destek sözü vermekle yetiniyordu.170 Mükâleme mazbatalarından Arbuthnot’u oyalamaya çalıştığı anlaşılan Sâlih Paşa, mükâleme konusunda İstanbul’a gönderdiği tahriratta, “mesfurların teklifleri bir vechle kabul olunur teklif olmadığı zâhir ve bunların bu kâğıdları virmeleri her ne kadar ayak patırdısı olduğu bâhir ise de ci-billiyetleri inad ve ısrar üzre olduğundan” filonun harekete geçmesinin muhtemel olduğunu bildirmekteydi.171

Her ne kadar Arbuthnot mükâlemenin bitmesinden hemen önce, filodaki amirallerle yapılacak değerlendirme toplantısının ardından kararın Kaptan Paşa’ya iletileceğini bildirmiş olsa da filoda yapılan toplantıda derhal İstanbul’a yelken açılması kararı çıkmıştı. Zira eğer Arbuthnot’un tavsiyesiyle er ya da geç İstanbul’a gidilecekse, tahkimat-lar daha fazla takviye edilmeden harekâtın bir an önce başlaması askerî açıdan büyük bir öneme sahipti. Çanakkale’de kalan Pisani’yi durumdan

170 söz konusu mükâlemenin mazbatası için bkz. NA (FO 78/55), s. 201-209; mükâ-leme ile ilgili olarak Arbuthnot’un, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Howick’e gönderdiği, 14 ve 17 Şubat tarihli raporlar için bkz. NA (FO 78/55), s. 162 vd.; 198 vd., (FO 78/59), s. 102 vd.

171 BOA, HAT, 7025.

Page 64: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

445

F A T İH Y E Ş İ L

haberdar eden Arbuthnot ise Kaptan Paşa’ya görüşmelerin, barış için gittikleri İstanbul’da devam edeceğini bildirmekle yetinmekteydi. Nite-kim savaş kararı alınmasından sonra kaleme aldığı raporlarda, krizin başlangıcından beri ilk defa harekâtla ilgili şüphelerini ortaya koyan Arbuthnot, Osmanlı idaresinin Rusya’ya savaş ilânını takiben kale ve tahkimatlarını güçlendirmesinden, yeni bataryalar inşa etmesinden ve donanmasını Haliç’ten dışarı çıkarmasından bahsetmekteydi.172 14 Şu-bat gecesi belirlenemeyen bir sebeple yanmaya başlayan ve ertesi sabah saat 9.30’da havaya uçan Ajax’ın mürettebatının durumunu Londra’ya rapor etmek için kaleme aldığı tahriratta173 ise İngiltere elçisi, önceki yazışmalarında belirttiği kadar kolay bir şekilde Osmanlı donanması-nın ele geçirilemeyeceğini, süreç içerisinde Boğaz bataryalarının Fran-sız mühendisler eliyle tahkim edilerek Osmanlı savunmasının güçlen-dirildiğini belirtmekteydi. Nitekim sadece Bâbıâli’nin değil artık bütün İstanbullular’ın beklediği174 İngiliz donanmasının başşehire ulaşmasına, ahalinin vereceği tepki konusunda da Arbuthnot’un ciddi şüpheleri var-dı.175 Bu bağlamda Osmanlı-Rus harbini sona erdirmek için elinden ge-len her şeyi yaptığını belirten Arbuthnot, nihayet “bu amaca ulaşmak için muhtemelen majestelerinin onaylayacağından daha ileri gittiğini” kabul etmekteydi.176

172 NA (FO 78/55), s. 165-166.173 647 mürettebatın bulunduğu Ajax 266 İngiliz denizciye ve birkaç İngiliz

tüccara mezar olmuştu. 20 dakika içerisinde alevlerin bütün gemiyi sarma-sıyla birlikte Ajax’ın hemen yanı başında bulunan Royal George, Pompée, Thunderer, Active ve Endymion zincirlerini kırarak Bozcaada’ya doğru sü-rüklenmeye başlamıştı. Tahliye sandallarının gönderilmesini geciktiren bu karışıklığın ardından, aralarında Kaptan Blackwood’un da bulunduğu 381 de-nizci Canopus’dan gönderilen sandalların yardımıyla denizden toplanmıştır (Ajax’ta yaşanan patlama için bkz. NA [FO 78/55], s. 186 vd.; James, The Naval History of Great Britain, s. 300). Kumkale’den de görülen Ajax’taki yangını ve patlamayı İstanbul’a bildiren tahrirata III. Selim’in sevindiği anlaşılmaktadır. Nitekim padişah tahrirata “cenâb-ı Allah azîm, inşallah her tarafta perişân eylesin, elhâmdülillâh” hatt-ı hümâyunuyla mukabele etmiştir (BOA, HAT, 7025).

174 HHSA Türkei VII, Baron Strümer’in 1 Şubat 1807 tarihli raporu.175 NA (FO 78/55), s. 200.176 NA (FO 78/55), s. 189-190.

Page 65: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

446

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Uzun süredir Çanakkale’de beklemekte olan Amiral Thomas Louis’nin tahriratlarına177 nazaran, elindeki yetersiz filoyla imkânsız bir göreve git-tiğinin bilincinde olan Amiral Duckworth’un da harekâtla ilgili ciddi en-dişeleri vardı. Nitekim 14 Şubat’ta Amiral Collingwood’a gönderdiği tah-riratta, Amiral Louis ile benzer kaygıları dile getiren Amiral Duckworth, elçinin İstanbul’u terketmesinin üzerinden on dört gün geçtiğini ve bu sürede Fransız mühendislerin yardımıyla Boğaz tahkimatlarının takviye edildiğini, dolayısıyla kendisine verilen görevin mahiyetinin tamamıy-la değiştiğini belirtmekteydi. Zira dört bir tarafı düşmanla çevrili bir iç denize girmenin tehlikelerinin altını çizen Amiral Duckworth’a göre en önemli problem harekât sırasında yara alacak gemilerin yeniden yüzer duruma getirilmesi için gerekli malzemenin sağlanabileceği bir lima-nın bulunmamasıydı. Filonun İstanbul’da bulunduğu sırada, Çanakkale Boğazı’ndaki güçlendirme çalışmalarına devam edilmesi ise dönüş yo-lunun kapanmasına ve İngiliz gemilerinin iç denizde sıkışmasına sebep olacaktı.178

Başarısızlığa uğrama ihtimalini göz ardı etmeyen Amiral Duckworth, bütün imkânsızlıklara rağmen, görev emrinde açıkça belirtildiği üzere kendisinden bir üst makamda bulunan Arbuthnot’un179 tavsiyelerine uyarak 18 Şubat Çarşamba günü rüzgârın değişmesiyle birlikte, harekât

177 Nitekim takviye filonun âcilen Çanakkale’ye ulaşması için bütün gücüyle çalışan Thomas Louis, tahkimatlar tamamlanmadan bir an evvel Osmanlı başkentine doğru yelken açılması gerektiğini bildirmekteydi. Zira Amiral Louis böyle bir harekât için, ikisi üç anbarlı olmak üzere en az on saff-ı harb gemisine ve çok sayıda fırkateyne ve bomba gemisine ihtiyaç duyulacağını, tahkimatların şubat ayı başındaki durumuna bakarak rapor etmekteydi (kıyı tahkimatlarının saf dışı bırakılması için piyade birliği talep eden Thomas Louis’nin 5 Şubat tarihli tahriratı için bkz. NA [FO 78/59], s. 70-73).

178 James, The Naval History of Great Britain, s. 300. Amiral Duckworth’un, Çanakkale’ye ulaştıktan hemen sonra 8 Şubat tarihiyle Boğaz’ın askerî duru-munu tasvir ettiği tahriratı ve Boğaz tahkimatlarını gösteren kroki için ayrıca bkz. NA (FO 78/55), s. 211-216.

179 Yapılacak saldırının zamanı gibi askerî kararlarda Arbuthnot’a, Amiral Duckworth’un üstünde yetki verilmiş olması, İstanbul harekâtı üzerine ka-leme alınan neredeyse bütün İngiliz kaynakları tarafından büyük bir zafiyet göstergesi olarak takdim edilmektedir (örneğin bkz. James, The Naval History of Great Britain, s. 299).

Page 66: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

447

F A T İH Y E Ş İ L

hazırlıklarına başlanması için gereken emri başta Amiral Sidney Smith ve Amiral Thomas Louis olmak üzere gemi kaptanlarına iletir. Buna göre hazırlıklar tamamlandıktan sonra, ilk uygun rüzgârla harekete geçecek olan filo Osmanlı tahkimatlarından ateş açılana kadar düşmanlığı ima eden hiçbir harekette bulunmayacaktı.180 Harekât planına göre İngiliz filosunun Boğaz’dan içeri girdiği esnada, Osmanlı savaş gemilerinden ateş açıldığı takdirde, Amiral Sidney Smith komutasındaki Pompée, Stan-dard, Thunderer ve Active gemileri filodan ayrılarak Osmanlı gemileri ile çatışmaya girecekti.181 Zira İngiliz filosunda bulunan diğer gemilerin olabildiğince hızlı bir şekilde tahkimatların önünden geçerek Marma-ra denizine açılmaları güvenlik açısından en önemli unsurlardan biriydi. Her ne kadar Çanakkale Boğazı’nın girişinden yaklaşık 1 mil yukarıda bulunan ve dış hisarlar olarak isimlendirilen bölümde, Boğaz yaklaşık 2 mil genişliğinde olsa da kuzeye doğru gidildikçe daralan Çanakkale Bo-ğazı, Naraburnu mevkiinde yaklaşık üç çeyrek mil genişliğe düşmekteydi. Osmanlı donanması, kıyı bataryalarının sağlayacağı ateş üstünlüğünü ar-kasına alabilmek için tam da bu noktada konuşlanmıştı.

Boğaz tahkimatları daha fazla takviye edilmeden İstanbul’a doğru yel-ken açmayı isteyen Amiral Duckworth’un182 13 Şubat’tan beri beklediği rüzgâr nihayet 18 Şubat 1807’de güney-güney/doğudan esmeye başlamış ve ertesi gün daha da güçlenerek devam etmiştir.183 Sabah saat 7.15’te Ami-ral Duckworth’dan harekât emrini alan filo Çanakkale Boğazı’na girmek üzere demir aldı. Savaş nizamı alan İngiliz donanmasına, Boğaz’ı tanıyan Amiral Thomas Louis’nin komuta ettiği Canopus kılavuzluk yapmak-taydı. Hareketten yaklaşık 45 dakika sonra Boğaz’daki ilk tahkimatların önünden geçen Canopus’un arkasında ise Repulse, Amiral Duckworth’un sancağını taşıyan Royal George, Windsor Castle ve bombalarıyla bunla-

180 NA (FO 78/55), s. 225.181 Amiral Duckworth tarafından Sidney Smith’e verilen görev emri ve harekât

planı için bkz. Memoirs of Admiral Sidney Smith, Londra 1839, II, 20-21.182 Nitekim İngiltere elçisinin kaleme aldığı tahriratlara nazaran 17 Şubat 1807 iti-

bariyle Boğaz tahkimatlarındaki inşa faaliyeti daha da hızlandırılmıştı (Rose, “Admiral Duckworth’s Failure at Constantinople in 1807”, s. 169).

183 Rüzgâr uzun süredir, filonun Boğaz akıntılarını geçmesine izin vermeyecek şekilde esmekteydi (kuzey-kuzey/doğudan esen rüzgârlar ve hava durumu konusunda bkz. NA [Adm 50/46], nr. 7; NA [Adm 51/1642]).

Page 67: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

448

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

ra eşlik eden Meteor ve Standard bulunmaktaydı. Çanakkale’de bulunan Osmanlı donanmasını ve tahkimatları etkisiz hale getirmekle görevli Si-dney Smith’in komutasındaki Pompée, yedeğinde Lucifer’in bulunduğu Thunderer ve nihayet Active ve Endymion en son Çanakkale Boğazı’na giren İngiliz gemileriydi. Sekizi sekiz geçe Boğaz’daki ilk tahkimatlar olan dış hisarlara ulaşan İngiliz filosuna önce Asya sonra Avrupa tarafındaki tabyalardan ateş açılmasıyla birlikte İngiltere ve Osmanlı devletleri artık resmen ilân edilmemiş bir savaşa girmişti. Ancak tahkimatlardan ateş-lenen toplar o kadar zayıf ve isabetsizdi ki, Amiral Duckworth bunlara cevap vermeden yoluna devam etmeyi tercih etti.184 Barış için İstanbul’a gittiklerini göstermeye çalışan İngiliz filosu, 9.30’da Boğaz’ın en dar yeri olan Naraburnu’na ulaşmıştır. Kanalın bu bölümünde, harekât planına uygun olarak ikiye ayrılan konvoyun önünde yer alan yedi İngiliz savaş gemisi Marmara denizine doğru yola devam ederken Pompée, Standard, Active ve Thunderer, sahil bataryalarını ve Osmanlı donanmasını yok et-mek üzere geride kaldı. Osmanlı filosunu bordalayan İngiliz savaş gemi-lerinden ilk anda ateşlenen tüfekler, gemilerde bulunan az sayıdaki Os-manlı denizcisini Boğaz’ın Asya tarafına doğru kaçmaya zorlamaktaydı. Zira Sidney Smith’e verilen emirler çerçevesinde amiral, elinden geldiğin-ce Osmanlı denizcilerinin karaya çıkmasına izin vermekteydi. Sahildeki tepelerde görünen Osmanlı piyade ve süvarileri ise Pompée’nin toplarına hedef olmakta ve sahile yaklaşmalarına izin verilmemekteydi. Bu sırada Teğmen Oates komutasında bir grup İngiliz deniz piyadesi karaya çıkma-ya çalışırken, Osmanlı filosunu bordalayan Standard limanda demirli sa-vaş gemilerini topa tutmaktaydı. Osmanlı donanması Standard’dan atılan güllelere mâruz kaldığı sırada, Osmanlı fırkateynlerini yok etmek üzere Thunderer mürettebatından bir grup İngiliz denizci, Active’in ateş deste-ği altında yola çıkmıştı. Standard’ın yanı sıra Thunderer ve Pompée’nin top ateşine hedef olan Osmanlı gemileri, kuzeybatıya doğru kaçmaya çalışırken Thunderer’ın destek ateşi altında Pompée’den yola çıkan bir başka grup, Osmanlı donanmasının en büyük saff-ı harb gemisini ele geçirmiştir. Geminin birinci ve ikinci kaptanları, esir alınarak Sidney

184 Devrin kaynaklarından sadece M. James, filoda bulunan iki bomba gemisinin, Lucifer ve Meteor, açılan ilk ateşe cevap verdiğini yazmaktadır (James, The Naval History of Great Britain, s. 302).

Page 68: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

449

F A T İH Y E Ş İ L

Smith’e getirilirken, Thunderer mürettebatından seçilen teğmenlerin komuta ettiği İngiliz denizcileri Osmanlı donanmasını ateşe vermekle meşguldü. Kaçmaya çalışan Osmanlı gemileri ise Active tarafından ta-kip edilmekteydi. Çatışma sırasında gemileri terkederek karaya çıkmayı başaran Osmanlı askerlerini takip eden teğmenler Fenmore ve Boileau ise Naraburnu’ndaki Osmanlı tahkimatlarında bulunan toplam otuz bir topu çivileyerek, derhal gemilerine geri dönmüştür. Nitekim ateşe verilen saff-ı harb gemisinin berhava olması beklendiğinden İngiliz gemilerinin bir an evvel sahilden uzaklaşması gerekmekteydi. Bu bağlamda Osmanlı donanmasına öldürücü darbeyi, İngiliz denizcilerinin kıyıdan ayrılma-sının hemen ardından Standard’ın topları indirecekti.185 Yaklaşık dört saat içerisinde bölgedeki Osmanlı savaş gemilerinin neredeyse tamamı-nın batırılmasıyla sonuçlanan muharebe esnasında İngiliz filosu bir Os-manlı korvetini ve bir şalapoyu ele geçirmiştir. Yaklaşık 370 kg. (800 Ib) ağırlığında gülleler fırlatan Osmanlı toplarına hedef olan İngiliz donan-masında Royal George, Canopus ve Standard çatışmayı küçük yaralarla

185 19 Şubat 1807’de Naraburnu’nda yaşanan deniz savaşına katılan İngiliz savaş gücü;

Pompée. . . . . . . . . . . . .80 top Thunderer . . . . . . . . . .74 top Standard. . . . . . . . . . . .64 top Active . . . . . . . . . . . . . .38 top Toplam . . . . . . . . . . . . .256 top

İngiliz donanmasıyla çatışmaya giren Osmanlı savaş gücü;

Sahil tabyaları . . . . . . .31 top (sadece çivilenenler) 1 saff-ı harb gemisi . . .64 top 1 fırkateyn . . . . . . . . . .40 top 2 fırkateyn . . . . . . . . . .36’şar top 1 fırkateyn . . . . . . . . . .32 top 1 korvet . . . . . . . . . . . . .22 top 1 korvet . . . . . . . . . . . . .18 top 2 korvet. . . . . . . . . . . . .10’ar top 1 brik. . . . . . . . . . . . . . .8 top 2 hücumbot . . . . . . . . .1’er top Toplam . . . . . . . . . . . . .309 top

Page 69: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

450

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

atlatan gemilerdi.186 Bu bağlamda İngiliz filosunda görevli beşi astsubay olmak üzere, yetmiş yedi denizci ve deniz piyadesinin yaralandığı mu-harebelerde, İngiltere sadece on denizci ve deniz piyadesini kaybetmişti. Kurban bayramına denk gelen İngiliz filosunun saldırısı esnasında, li-manda demirli Osmanlı gemilerinde çok az sayıda askerin bulunması, henüz inşası devam eden sahil bataryalarındaki askerlerin ise daha önce savaş deneyimi olmayan köylülerden ve bölge âyanının sekbanlarından oluşması hiç şüphesiz Amiral Sidney Smith’in işini kolaylaştırmıştı. Ni-tekim Standard’ın sahil bataryalarını topa tutmaya başlamasıyla beraber, Kaptanıderyâ Sâlih Paşa’nın bizzat komuta ettiği neferatın firar etmesi, bölgedeki Osmanlı askerî gücünün zayıflığını ve Çanakkale Boğazı gibi coğrafî açıdan savunmaya elverişli bir bölgeyi dahi müdafaa edebilecek kabiliyetten uzak olduğunu ortaya koymaktadır.187

Çatışmanın, İngiliz filosunun lehine sonuçlanmasının ardından Ami-ral Sidney Smith komutasındaki muzaffer188 dört savaş gemisi ve esir alı-nan Osmanlı şalaposu saat 17.15’te Naraburnu’nun kuzeyinde bekleyen Amiral Duckworth’un komutasındaki gemilere katılmak üzere yeniden yola koyulmuştu. Marmara denizine girmeden evvel hasar tespiti ve al-

186 Naraburnu’nda yaşanan çatışmayı bütün ayrıntısıyla tasvir eden Amiral Si-dney Smith’in, filo kumandanı Amiral John Duckworth’a sunduğu rapor ve Amiral Duckworth’un, filonun Marmara denizine girişini anlattığı 21 Şubat tarihinde Amiral Collingwood’a gönderdiği rapor için bkz. Life and Corres-pondance of Admiral Sidney Smith, s. 222-230; muharebeye giren Standard’ın kaptanı Thomas Harvey ve Active kaptanı R. M. Moubray’in, Amiral Sidney Smith’e sundukları raporlar için ayrıca bkz. Memoirs of Admiral Sidney Smith, s. 21-24; çatışma konusunda ayrıca bkz. BOA, HAT, 7633.

187 Muharebe esnasında sahil bataryalarında bulunan neferatın ve Kaptanıderyâ Sâlih Paşa’nın firarı konusunda bkz. Ubeydullah Kuşmânî Ebûbekir Efendi, Asiler ve Gaziler, Kabakçı Mustafa Risalesi, s. 100 vd.; Mustafa Necib Efendi, Mustafa Necib Efendi Tarihi, İstanbul 1280, s. 17. Çanakkale’de bulunan Fransız konsolosu M. Méchain’in İngiliz filosunun Boğaz’dan geçişini Sébastiani’ye bildirdiği tahriratı için ayrıca bkz. St. Deny, Révolutions de Constantinople en 1807 et 1808, s. 66 vd.; bu konuda ayrıca bkz. Makāle-i İstibsâr-ı Âmir der-Beyân-ı Amden İngiliz, vr. 5a vd.

188 Başarılı kariyerine bir zafer daha ekleyen Amiral Sidney Smith, çatışmadan sonra İngiliz Donanma Komutanlığı’nca onurlandırılacaktı (Amiral Smith’in oldukça parlak sicil kaydı için bkz. Joseph Haydn, The Book of Dignities, Rolls of the Official Personages of the British Empire, Londra 1851, s. 294).

Page 70: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

451

F A T İH Y E Ş İ L

dıkları yaraların tamiri için Çanakkale Boğazı’nda bir süre daha kalan İn-giliz filosu aynı gün saat 20.15’te İstanbul’a doğru yelken açmıştır.189 İngi-liz savaş gemileri her ne kadar İstanbul’a güçlü güney rüzgârını arkasına alarak oldukça hızlı bir şekilde ilerlemekteyse de filo, Osmanlı başken-tine yaklaşırken rüzgâr mûcizevî bir şekilde hızını keserek İngilizler’in İstanbul’u tehdit edebilecek mesafeye yaklaşmasına engel olacaktır. An-cak İngiliz savaş gemilerinden önce Çanakkale’deki muharebenin habe-ri, yapımı planlanmış hiçbir tabyanın henüz tamamlanmadığı İstanbul’a ulaşmıştı.190 Üstelik Kaptanıderyâ Sâlih Paşa’nın muharebe üzerine gön-derdiği tahriratlarda kıyı bataryalarının İngiliz filosu üzerinde etkisinin olmadığı, dolayısıyla çatışmaya girmekten kaçınılması tavsiye edilmek-teydi.191 Bu bağlamda İstanbul Boğazı’nın takviyesi için gerekli çalışma-ları başlatan III. Selim öncelikle İncili Köşk’ün altında bulunan bölgenin

189 İngiliz filosunun çatışma sırasında aldığı yaraları, İstanbul’a doğru yola çık-madan tamir etmesi konusunda bkz. Âsım Efendi, Târih, s. 225.

190 İngiliz filosunun Çanakkale Boğazı’na girdiği sırada Naraburnu’nda demirli bir mektup gemisi haberi İstanbul’a götürmek için derhal demir alarak yola çıkmıştı. 20 Şubat sabaha karşı İstanbul’a gelen geminin kaptanı Küçük Tönbekzâde’nin, durumu Tersane eminine bildirmesinin ardından, sadra-zama gönderilmişti. Sadrazam ise reis efendi ve kethüdâ beyi yataklarından kaldırmayı uygun bulmayarak sabahı beklemeyi tercih etmiştir (Ubeydullah Kuşmânî Ebûbekir Efendi, Asiler ve Gaziler, Kabakçı Mustafa Risalesi, s. 102).

191 Sâlih Paşa’nın muharebe sırasında kaleme alındığı anlaşılan arzuhale na-zaran İngiltere donanmasına Kumkale ve Seddülbahir’den atılan toplar işe yaramamış ve İngilizler “Çanakkalesi ve Kilidbahir pişgâhına geldiklerinde iki kaleden vahid toblar atılarak müdahale olunmakda kusur olunmayub kendüsi dahi iki tarafa ateş saçarak gecüb Naraburnu’nda” demirli Osmanlı donanması ile muharebeye başlamıştı. Sâlih Paşa, 22 Şubat tarihiyle İstanbul’a gönderdiği tahriratta ise bütün müdahalelere rağmen filonun geçişine engel olunamadığı bildirilmekteydi. Kaleme aldığı metnin her satırında şaşkınlığı okunan kaptanıderyâ, filonun Kızıladalar açığında demir atması durumunda karşı kıyıda bulunan Haydarpaşa ve buraya yakın bölgelerde inşa edilen tab-yalardan top atılmamasını tavsiye etmekteydi. Zira aksi takdirde İngilizler’in

“Beşiktaş pişgâhında olan Donanma-yı Hümâyun’u ihrâk ideceği bî-iştibâhdır … evvel ve ahîr kelîmâtda bizim tarafımızdan tob atılmadıkça kendüsi atma-yacağını beyân itmişdi ve fi’l-hakika öyle hareket eyledi Allah aşkına ve resû-lullah aşkına kendüsi tob atmadıkça tob atılmamasına himmet [edin]… zira karadan atılan tobun faidesi yoktur … ol tarafa vâsıl oluncaya değin mümâ-naat kaydında olunmasun çok söyleyeceğim sohbet vardır aman efendim olta urmasına bakmayub yapılan tabyalardan tob atılmak lazım gelür ise karadan

Page 71: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

452

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

takviye edilmesini istemekteydi. İhtiyaç duyulacak top ve mühimmatın hazırlanması için de Râgıb Efendi Baruthane’ye, Çelebi Mustafa Reşid Efendi Tophane’ye gönderilmişti. Ayrıca filonun başkente gelmesi du-rumunda İstanbul kapılarının her birine “birer daire ağası ve birer orta yeniçeri” tayin edilmesinin, yeniçeri ağasından “usûl-i münâsible” talep edilmesi planlanmaktaydı.192 Ertesi gün Ayasofya’da “yalâb şab” cuma na-mazını eda eden devlet ricâlinin193, yapılan çalışmaları ve Çanakkale’de yaşananları ahaliden gizlemeye çalışması ise boşunaydı. Zira aynı gece saat 22.00’da Amiral Duckworth komutasındaki gemiler, filo açısından en korunaklı bölge olan Kınalıada önünde demir attığında194 İstanbullu-lar, kapılarına dayanan düşmanı kendi gözleriyle görecekti.195

İngiliz filosunun Adalar açıklarında demirlemesinin hemen ardın-dan, husumetin sonlandırılması için bir “proje” kaleme almaya başlayan Arbuth not, Osmanlı-İngiliz ittifakının derhal yenilenmesini talep etmek-teydi. Osmanlı Devleti ve Rusya arasında devam eden savaşın sona er-dirilmesi için ara buluculuk yapmayı öneren İngiliz elçi, savaş sonrası dönemde St. Petersburg ve İstanbul’un aynı ittifak antlaşmasına imza koymasını istemekteydi. İmzalanacak antlaşmalarda Osmanlı toprak bütünlüğünün korunacağına ve “ Bâbıâli’nin onurunu kıracak hiçbir ta-lepte” bulunulmayacağına, İngiltere hükümeti adına söz veren Arbuth-not, antlaşmalar sonucunda meydana gelebilecek bir Fransa saldırısına, müttefiklerin en sert şekilde cevap vererek Osmanlı Devleti’ne yardım edeceğini vaat etmekteydi. Amiral Duckworth ise aynı tarihte hazırladı-ğı ültimatomda, Arbuthnot’un talepleri karşılandığı ve Osmanlı Devleti

atılan tobun faidesi olmayub Beşiktaş pişgâhında olan Donanma-yı Hümâyun muhterik olur” (bu konuda bkz. TSMA, E. 3196, 3790/1).

192 BOA, HAT, 15820.193 Ubeydullah Kuşmânî Ebûbekir Efendi, Asiler ve Gaziler, Kabakçı Mustafa

Risalesi, s. 102.194 Adalar önünde bulunan filodan sadece Endymion, Bâbıâli ile haberleşmeyi

sağlayabilmek için İstanbul’a daha yakın bir pozisyonda demir atmıştı.195 İngiliz filosunun Çekmece açıklarında görünmesiyle beraber “Yedikule bîça-

resi kendüyü Cezâir ve yahud Kandiye kal‘aları gibi bir metin kal‘a zannıyla bir tob ile uzakdan merhaba edüb lâkin İngiliz, Boğaz kal‘alarını henüz kal‘a idâdından saymadığından tob-ı mezkûra ip takmayub ve hârtasına bıyık tut-mamıştı” (Ubeydullah Kuşmânî Ebûbekir Efendi, Asiler ve Gaziler, Kabakçı Mustafa Risalesi, s. 102-103).

Page 72: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

453

F A T İH Y E Ş İ L

çatışmadan vazgeçtiği takdirde filonun Çanakkale Boğazı’nın dışına çe-kileceğini belirtmekteydi. Bu bağlamda tahkimatlardaki inşa faaliyetinin durdurulması amiralin tek talebiydi.196 İstanbul harekâtının siyasî ve as-kerî hedeflerini özetleyen bu iki ültimatom, filonun Osmanlı başkentine gelişinin ertesi günü (21 Şubat 1807) görüşme talebiyle filoya gönderilen İshak Bey197 tarafından sözlü olarak Bâbıâli’ye iletilmiştir. İshak Bey’in İngiltere’nin taleplerini sormak için Arbuthnot’a verdiği mektubu ise İn-giliz elçi, filoda tercüman bulunmaması sebebiyle okuyamayacaktı. Buna mukabil Arbuthnot, Bâbıâli’ye aynı gün gönderdiği ikinci bir tahriratta,

“Dostluğun şimdiye kadar ve her zaman için hükümdarımın ve onun emir-lerini yerine getirmekle görevli olanların hedefi olduğu ve hep olacağını tekrarlamaktaydı.”198 Nitekim yapılan görüşmede İshak Bey, barışın tesisi için İngiliz filosunun yeniden, daha önce Amiral Thomas Louis’in ko-mutasındaki savaş gemilerinin demirlediği Kepez Limanı’na çekilmesini istemekteydi. Rusya’nın hâlihazırda Osmanlı topraklarını işgal eden bir ülke olduğunu belirten İshak Bey’e göre Sébastiani’nin İstanbul’dan gön-derilmesi ancak İngiliz filosunun geri çekilmesi ile mümkün olabilecekti.

Arbuthnot’a ancak ertesi gün cevap verilebileceğini bildirerek filodan ayrılan İshak Bey, Bâbıâli’ye giderek mevcut durumu değerlendirmek ve ilk anda yapılacaklara karar vermek amacıyla Nesim Efendi ve Resîülküttap

196 Söz konusu “Project” için bkz. NA (FO 78/55), s. 230 vd.197 Yukarıda adı geçen, şehzade elçisi olarak da bilinen İshak Bey, daha önce III.

Selim ve XVI. Louis arasındaki mektuplaşmada rol almıştı. Fransa’dan dön-dükten sonra Kaptanıderyâ Küçük Hüseyin Paşa’ya intisap eden İshak Bey, Napoléon’un Mısır işgali esnasında orduda önemli görevlerde bulunmuştur. Şubat 1807’de henüz Mühendishâne’de bir öğrenci olan Başhoca İshak Efendi ile ilişkisi olmayan Safiyesultanzâde İshak Bey’in, Prof. Dr. Kemal Beydilli’nin yaklaşık on sene evvel bu konuda yayımlanan makalesine rağmen, son yapılan araştırmalarda dahi halen karıştırılması dikkat çekicidir (bu konuda bkz. Ke-mal Beydilli, “Şehzâde Elçisi Safiyesultanzâde İshâk Bey”, İslâm Araştırmaları Dergisi, 3 (1998), s. 73-81; Thomas Walsh, Jounal of the Later Campaign in Egypt, Londra 1803, s. 148; Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 105; G. Douin-E. Fawtier-Jones, L’Angleterre et L’Egypt, La Politique Mameluke (1801-1803), Kahire 1929, s. XCVI-XCIX. İshak Bey’in “vakur ve ciddi görünümüyle yaşlı bir centilmen oluşu” konusunda ayrıca bkz. Rose, “Admiral Duckwoth’s Failure at Constantinople in 1807”, s. 195).

198 İngiltere elçisinin Fransızca kaleme aldığı nota için bkz. TSMA, E. 6697.

Page 73: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

454

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Saldırı öncesi Boğaz tahkimatlarının durumu. NA (FO 78/55)

Galib Efendi ile görüşmüştü. İshak Bey’le yapılan değerlendirmenin ar-dından toplanan, İbrâhim Nesim Efendi, Defterdar Osman Efendi, Hacı İbrâhim Efendi, Mustafa Reşid Efendi ve Galib Efendi’nin katıldığı meşve-retten, İshak Bey’in derhal Sébastiani’ye gönderilmesi, Rusya’nın işgal et-tiği topraklardan çekilmesi karşılığında seferin durdurulması ve ittifakın tecdidi konularını görüşmek üzere ertesi gün (22 Şubat) Bâbıâli’de daha geniş katılımlı bir meşveret toplanması kararı çıkmıştı.

Page 74: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

455

F A T İH Y E Ş İ L

Bâbıâli’nin cevaplarını filoya iletmek üzere gönderilecek Dîvân-ı Hümâyun tercümanının, tıpkı İshak Bey gibi, Arbuthnot’a İstanbullular’ın silâhlandığını bildirmesi de aynı meşverette alınan kararlar arasındaydı. İngiliz filosu ve silâhlanan İstanbul ahalisi sebebiyle kapıldıkları büyük endişe, meşverette konuşulanlardan ve III. Selim’in bu konudaki hatt-ı hümâyunundan anlaşılan Nizâm-ı Cedîd ekibi bir taraftan filonun barış-çı yollarla defedilmesi için çaba sarfederken, diğer taraftan da Osmanlı donanmasının hazırlanması için gerekli çalışmaların başlatılmasını iste-mekteydi. Filonun gönderilmesinin yazılı olmayan ön şartı ise şüphesiz Sébastiani’nin İstanbul’dan ayrılmasıydı.199 Meşveretin bitmesinin ardın-da derhal Fransa sefâretine gönderilen İshak Bey, Osmanlı Devleti’nin

“kendisini savunamayacak durumda olduğunu ve İngiltere’nin Fransız elçiyi, Osmanlı-Rus savaşının müsebbibi olarak gördüğünü” bildirmiş-ti. Buna mukabil Fransa imparatoru tarafından İstanbul’a atandığını ve ancak yine onun emriyle görevi bırakabileceğini dile getiren Sébastiani, Bâbıâli’nin, Arbuthnot’un teklif ettiği antlaşmayı imzalaması durumunda “ Napoléon’un hışmını üzerine çekeceğinin” altını çizmekteydi. Konuşma-ya şahit olan elçilik tercümanı Pierre Ruffin ise hava durumu sebebiyle filonun Adalar önünde uzun süre kalamayacağını belirterek İshak Bey’i ve temsil ettiği Osmanlı ricâlini, tıpkı Sébastiani gibi cesaretlendirmeye çalışmaktaydı.200

İshak Bey’in ardından Sadrazam İbrâhim Hilmi Paşa ile görüşen Sé-bastiani bir taraftan Osmanlı üst düzey idarecilerinde “artık var olmayan bir cesareti uyandırmaya” çalışırken diğer taraftan da devam etmekte olan tabya inşaatının hızlandırılması için alınması gereken önlemleri devlet ricâline bildirmekteydi. Her ne kadar Osmanlı yönetimiyle yaptığı görüş-melerde heyecanını gizlemeye çalışsa da Paris’e gönderdiği tahriratlardan,

199 Meşverette tartışılan konuların arzedildiği III. Selim, “i‘lân-ı seferde harbin Sarayburnu’nda farz” olacağını belirtmekte ve her ihtimale karşı “kuvveti yirmi kat ziyade yani sekiz yüz top”u bulunan düşmanın gücüyle boy ölçü-şecek bir savunma planı hazırlanmasını istemekteydi (BOA, HAT, 7975). İn-giliz filosunda bulunan gemilerde toplam 642 top bulunduğu yeri gelmişken belirtilmelidir.

200 Görüşmeye bizzat şahit olan Ruffin, anılarında bu konuya özel bir yer ayır-mıştır (Henri Deherain, La vie de Pierre Ruffin, Orientaliste et Diplomate, 1742-1824, Paris 1930, II, 84-85).

Page 75: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

456

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

filoda kara harekâtı yapabilecek kadar piyadenin bulunduğunu düşü-nen201 III. Selim ve Nizâm-ı Cedîd ekibi kadar endişeli olduğu anlaşılan Sébastiani202 ilk anda, tıpkı Osmanlı ricâli gibi İstanbul kapılarının her birine, birer tabya inşa edilerek Boğaz’ın takviye edilmesini önermektey-di.203 Krizin başlangıcından beri, Âsım Efendi’nin tabiriyle “fettân-ı za-man halef-i şeytan Sebastiyan”ın204 tavsiyeleriyle hareket eden Osmanlı idaresi, tahkimi planlanan her bir kapıya derhal bir nâzır atamıştı.205 Beş

201 Arbuthnot’un, Sâlih Paşa ile yaptığı görüşmeler esnasında kara askeri konu-sunda savurduğu tehditler ve Çanakkale’deki muharebe esnasında İngiliz filosunun karaya asker çıkartması sebebiyle III. Selim ve Nizâm-ı Cedîd ekibi İngiliz donanmasında İstanbul’u işgal edebilecek kadar çok sayıda piyade birliğinin bulunduğunu düşünmekteydi. Ancak Sébastiani’nin altını çizdiği üzere “on bir kıt‘a İngiliz gemisinden korkulub da izhâr-ı muvâfakat ve mağ-lubâne tanzîm-i mukāvele olunur ise pek büyük nâkısayi ve saltanat-ı seniyye-nin kesr-i nâmusunu müstelzim” olacaktı. Bu bağlamda III. Selim’in belirttiği üzere “Bizim havfımız gerüde kara askeri vardır deyû idi şimdi anlaşıldı ki inşâllâh bu donanmadan gayrı yok inâyet-i hâkla inşâllâh İstanbul’a avn-i hâkla bir şey idemez” (bu konuda bkz. Mustafa Nûri Paşa, Netâyicü’l-vukū‘at, İstanbul 1327, IV, 45; TSMA, nr. E 1065/1; BOA, HAT, 1437).

202 Sébastiani’nin tedirginliği 20 Şubat 1807 tarihiyle Fransa Dışişleri Bakanı Talleyrand’a gönderdiği tahriratta açık bir şekilde görülmektedir (Testa, Re-cueil des Traités de la Porte Ottomane, s. 298; bu konuda ayrıca bkz. Zinkeisen, Geschichte des osmanischen Reiches im Europa, s. 439; Ottanfels, Beiträge zur Politik Metternichs im griechischen Freiheitskampfe, 1822-1832, s. 16).

203 Modern taktik organizasyon konusunda bilgi sahibi olan kişilerle görüşülerek savunma planının hazırlanmasını isteyen III. Selim bu önerinin uygulamaya konulmasını onaylamıştı. Zira Sébastiani’nin endişelerinin bertaraf edilmesi konusunda sadrazamı uyaran Osmanlı padişahı devlet ricâline şöyle seslen-mekteydi: “…kapılara kaleler güzel lâkin cem‘-i zamanda söz ile iş görmek mümkün iken akl-ı harbî [bunu tecviz] eylemez hususan düşman kavîdir dik-kat olunsun ve harb bilür ashâb-ı tecrübe ile istişâre olunsun sonra düşman hem galib olur ve hem bunu [İstanbul’u] yakar ve yıkar pek mülâhaza olunsun” (BOA, HAT, 7178).

204 Âsım Efendi, Târih, s. 232.205 Bu bağlamda tabya inşaatlarına nezaret etmek üzere Reîsülküttab Galib Efen-

di Ahırkapı’ya, Defterdar Osman Efendi Çatladıkapı’ya, Kethüdâ-i Sadr-ı Ali İbrâhim Nesim Efendi Kumkapı’ya, Râmiz Efendi Yenikapı’ya, Ahmed Aziz Efendi Dâvud Paşa İskelesi’ne, sâbık Defterdar Hasan Tahsin Efendi Samatya Kapısı’na, Hububat Nâzırı Elhac Mustafa Efendi Yedikule’ye, Baruthaneler Nâzırı Râgıb Efendi ve vezaretle Ordu çarhacısı tayin olunan Ali Paşa barut-hanelere ve sâbık Defterdar Mustafa Reşid Efendi Harem İskelesi, Kadıköy ve

Page 76: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

457

F A T İH Y E Ş İ L

gün boyunca devam edecek olan tabyaların yapımına başlanmasının he-men ardından ilk şoku atlatan Fransız elçi ve Nizâm- ı Cedîd ekibi daha ayrıntılı bir savunma planının hazırlanması için çalışmaya başlamıştır. Bu bağlamda Sébastiani’nin “tertîb-i harbe dair takdim eylediği lâyiha”ya göre İngiliz donanmasının şehre yaklaşmasını ya da en azından İstanbul Boğazı’nda şehri bombalayabilecek bir pozisyon almasını engellemek, İs-tanbul Limanı’nda demirli Osmanlı donanmasına saldırmasını önlemek için Haliç’i koruma altına almak ve nihayet filonun şehri topa tutması durumunda Osmanlı donanmasına destek sağlamak, hazırlanacak sa-vunmanın temel unsurlarıydı. Dolayısıyla Üsküdar ve Rumeli sahillerin-de inşa edilecek tahkimatlar birbirlerini hizalayacak şekilde konumlan-dırılmalıydı. Zira İstanbul’u topa tutabilmek için filonun, Boğaz’dan içeri girmesi ve İngiliz savaş gemilerinin Yedikule’den Sarayburnu’na kadar tek sıra halinde dizilmesi gerekmekteydi ki, bu bölgeye yerleştirilecek tabya topları ve humbaralar sebebiyle Amiral Duckworth’un böyle bir karar alması pek de mümkün gözükmemekteydi. Topkapı Sarayı, Top-hane, İstanbul Limanı’nın iç tarafı ve Üsküdar bölgesindeki tabyalar206 diğerlerine göre daha güçlü olacağından İngilizler’in limana girmesi de imkân dahilinde değildi. Ancak alınan önlemlerin, bir başka ifadeyle İs-tanbul sahillerinin tahkimatlarla donatılmasının savunma için tek başına yeterli olmayacağını belirten Sébastiani, “cemî‘-i tertibâtın merkezî me-sabesinde olacak bir müdîr-i mutlakın” görevlendirilmesini istemekteydi. Bu görevli, “Tabya askerinin cins ve mikdarı ve her birinin zâbiti kimdir ve zâbit-i mümâileyh ne mahalde duracaktır ve hangi tarafları gözedüb

Fenerbahçe’ye tayin olunmuştu. Ancak daha sonra rikâb kaymakamı olarak İstanbul’a çağırılan Mûsâ Paşa’nın Anadolu tarafına intikal etmesiyle birlikte Mustafa Reşid Efendi’nin görev yeri değiştirilerek Topkapı Sarayı sahillinde inşa olunacak tabyalara nezaret etmekle görevlendirilecekti (Mustafa Necib, Mustafa Necib Efendi Tarihi, s. 18; Ubeydullah Kuşmânî Ebûbekir Efendi, Asi-ler ve Gaziler, Kabakçı Mustafa Risalesi, s. 102).

206 İnşa edilen tabyalara gönderilen mühimmat ve inşaat malzemesi dikkate alın-dığında ve sürdürülen inşa faaliyetinden anlaşıldığı kadarıyla bu bölgenin en ağır şekilde tahkim edildiği görülmektedir. Topkapı, İncili Köşk, Yalı Köşkü, Ahırkapı, Çatladıkapı, Kumkapı, Yenikapı, Samatya, Dâvud Paşa İskelesi, Ka-dıköy, Kızkulesi, Baruthâne-i Âmire ve Bostancıbaşı Köprüsü’nde inşa olunan tabyalar için verilen mühimmat ve inşaat malzemeleri için bkz. BOA, Maliye-den Müdevver Defter Tasnifi (MAD), 10442, s. 155-156.

Page 77: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

458

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

muhâfaza edecektir ve bi’l-cümle tabyalar ne mikdardır ve isimleri ne-dir ve her birinin topu ne kadardır ve gülle ve hartuç ve mühimmâtları ism ü resimleriyle kaçardır” bilmeliydi. Çatışma esnasında sahilde baş-layacak bir yangının önlenmesi için tulumbacıların da istihdam edildi-ği tabyalara atanan nâzırlar da “kendü neferlerini ve neferât zâbitlerini tanıyacak” ve “her gün öğle vaktinde, yirmi dört saat içinde her ne vâki olmuş ise” sadrazama bildirmekle yükümlü kılınacaktı.207 Muhtemel bir muharebe esnasında “telâş ve şamatanın”208 yol açabileceği sorunları dile getiren Fransız elçi, tabyaların tamamlanmasının ardından topçuların günde dörder saat tâlim yapmasını, neferatın tayınatlarının zamanında dağıtılmasını ve geceleri tabyalarda görevli askerlerin kontrol edilmesini önermekteydi. Nâzırlar ve kolluklar nasıl tabyalardaki askerleri gözetim altında tutuyorsa, tabyaların başladığı noktadan bittiği noktaya kadar

207 Tabyalara atanan nâzırlar gerçekten de komutaları altında bulunan neferatı ve zâbitlerini tanıyor ve sadrazama düzenli rapor gönderiyordu. Örneğin Za-hire Nâzırı Mustafa Efendi’nin nezaretinde bulunan “Yedikule tabyasındaki mevcud zâbitan ve neferat ve sairenin defteridir ki ber vech-i âti zikr û beyân olunur.”

Yeniçeriyân-ı Dergâh-ı Âli 2. Bölük yeniçeri: Turnacı ağa 1, odabaşı 1, aşçı usta 1, neferat 60, saka 3 Yekün 66 79. Cemaat: Odabaşı 1, aşçı usta 1, alemdar 1, neferat 80, saka ve karakullukcu 19 Yekün 102 Bölük-i Acemiyân: Çorbacıyan 1, neferat 5 Yekün 6 Turnacı ağa etbaları: 6 Tobcuyân-ı Dergâh-ı Âli 29. Cemaat: Çorbacı ağa 1, vekilharç 1, alemdar 1, aşçı usta 1, karakullukcu 1,

tob ustası 6, top neferi 60, saka ve karakullukcu 9 Yekün 80 Tulumbacıyan 4 Mühendis 1 Ceman Yekün 265 (BOA, HAT, 14979/C). Oldukça benzer bir organizasyon formuna sahip 395

mevcutlu Samatya tabyası, 276 mevcutlu Çatladıkapı tabyası, 228 mevcutlu Dâvud Paşa İskelesi tabyası, 302 mevcutlu Ahırkapı İskelesi tabyası için sıra-sıyla bkz. BOA, HAT, 14979, 14979/A, 14979/B, 15189/A.

208 Tıpkı Sébastiani gibi III. Selim de Sadrazam İbrâhim Hilmi Paşa’dan, “telâş ve ızdırab eylemeyüb akilâne hareket eylemesini” istemekteydi (BOA, HAT, 15820).

Page 78: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

459

F A T İH Y E Ş İ L

100’er adım fâsıla ile yerleştirilecek nöbetçiler de Boğaz’ı yirmi dört saat kontrol altında tutmalıydı. İngiliz filosunun saldırısına açık bir halde Dolmabahçe önünde bulunan Osmanlı donanmasının, tabyaların ko-ruması altında bulunan Bahçekapı mevkiine çekilerek, merdiven misali sıralanmasını tavsiye209 eden Sébastiani, ayrıca “karanlık gecelerde ince donanma kürek ile İngiliz sefineleri üzerine varub ızdırab vermesini” de önermekteydi. Filonun, tâcizde bulunan Osmanlı kayıklarını takip etme-si durumundaysa, bölgeye çok yakın olan Kadıköy’deki tabyalar harekete geçerek İngiliz gemilerine esas darbeyi vurabilirdi.210

Nizâm- ı Cedîd ordusunun bütçeye getirdiği malî yük sebebiyle zaten kriz içerisinde bulunan Osmanlı ekonomisi, Fransız elçinin tavsiyeleri dikkate alınarak yeniden düzenlenen tahkimatların inşaat masraflarını III. Selim devrindeki bütün savaşlarda ve ordu finansmanında kullanı-lan malî enstrümanlar ile karşılamaktaydı.211 Tabyaların inşası için fi-nansman sıkıntısını elindeki mevcut kaynaklarla aşmaya çalışan Bâbıâli, tahkimat inşaatlarına nezaret edecek mühendisleri de kısa bir süre içe-risinde bulacaktı. Zira 22 Şubat 1807’de daha önce Fransa’nın Dalmaçya ordusundan telep edilen askerî mühendislerin İstanbul’a ulaşması tahki-mat inşasını hızlandıran en önemli faktörlerden biriydi.212 Ancak Fransız mühendisler İstanbul’a geldiklerinde, yine Fransız uzmanlar tarafından takviye edilen Tophane dışında hiçbir bölgenin tam mânasıyla tahkim edilmediğini görmüşlerdi. Boğaziçi’nde Fransız bayrağını taşıyan filika-sıyla aşağı yukarı gidip gelen ancak bilhassa Sarayburnu’nun takviyesiyle

209 İstanbul dışında bulunan savaş gemilerinin başkente çağırılmasının ardından Tersane’de bulunan on beş kalyon derhal techiz edilerek Beşiktaş’a gönderil-mişti (Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 203).

210 Harekât esnasında Osmanlı ordusunun izleyeceği savunma stratejisini her yönüyle özetleyen Sébastiani’nin lâyihası için bkz. TSMA, E 3790/2.

211 İngiliz filosunun Osmanlı başkentine gelişinden hemen sonra, tahkimat inşası için Zahire Hazinesi’nden 500, Havass-ı Aliyye’den 648, vakıf gelirlerinden ihsân-ı hümâyun olarak 2000, satışa çıkartılacak esham muacelelerinden 2000 ve müceddeden tanzim olunacak Selânik eshamı muacelâtından 3500 kese ayrılmıştı. Bunlara bir de Rusya ile savaşın başladığı esnada Boğaz is-tihkâmlarının güçlendirilmesi için hazineden verilen 4000 kese eklendiğinde, İstanbul Boğazı’nda tabya yapımı için ayrılan bütçe 12.648 keseye (6.324.000 kuruş) ulaşmaktadır (BOA, HAT, 15189/B).

212 BOA, HAT, 7633

Page 79: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

460

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

ilgilenen Sébastiani’nin yanı sıra Fransız elçilik sekreteri La Blanche ve Latour-Maubourg, Sébastiani’nin maiyet subayları Fleuranges ve Gérar-de, Dalmaçya ordusundan gelen yüzbaşılar Boutin, Leclerc ve Coutail-lut, daha önce Alemdar Mustafa Paşa’ya hizmet etmiş olan Sébastiani’nin yaveri Coigny ve bu sırada İstanbul’da bulunan Kont de Pontécoulant Osmanlı başkentinin tahkimi için çalışan Fransızlar’dı. En az Fransızlar kadar saldırının sonuçlarından etkilenecek olan İspanya elçisi ve mai-yeti de takviye çalışmalarına katılmaktaydı.213 Fransız mühendislerin İstanbul’a gelişi kadar, Napoléon’un 20 Ocak 1807 tarihli nâmesinin III. Selim’e sunulması da savaş hazırlıklarının seyrini değiştiren önemli geliş-meler arasındadır. Nitekim Fransa’nın verdiği siyasî desteği arkasına alan III. Selim, topların Boğaz’da nerelere konuşlandırıldığına ve harekât pla-nına dair yapılan arzlar ile yetinmiyor, bizzat tahkimat inşaatları gezerek teftiş ediyor ve elindeki dürbünle İngiliz filosunun hareketini yakından takip ederek214 savaş hazırlıklarına tıpkı Nizâm- ı Cedîd ekibi gibi destek vermeye çalışıyordu. Öyle ki genel olarak “ten-perver ve sefâya mestnâ-zende çelebiler (Nizâm- ı Cedîd ekibi)… bir garib vaz‘ u hâletle müteşek-kil olmuşlardı ki resm ü ta‘biri gayr-ı kabildi.”215

Başkente kadar gelmiş olan düşmana karşı yürütülen savaş ha-zırlıklarına kadim ocaklar216 ve İstanbullular da büyük bir destek

213 İstanbul Boğazı’nın tahkimi için çalışan yabancılar için bkz. Deny, Révoluti-ons de Constantinople en 1807 et 1808, s. 76-77; Ubeydullah Kuşmânî Ebûbekir Efendi, Asiler ve Gaziler, Kabakçı Mustafa Risalesi, s. 102. İspanya elçisinin çıkacak muhtemel bir çatışmada görev almak üzere Osmanlı başkentinde bulunan İspanyollar’dan bir topçu takımı kurması konusunda ayrıca bkz. Drilaut, Selim-i Sâlis ve Napolyon, s. 109.

214 Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 104; III. Selim’in bizzat savaşa katılma isteği konu-sunda bkz. HHSA Türkei VI/1; BOA, HAT, 15685.

215 Âsım Efendi, Târih, s. 232.216 İngiliz filosunun İstanbul önlerinde görünmesinin ardından kadim ocakla-

rın sergiledikleri tavırdan duyduğu memnuniyeti III. Selim kaleme aldığı bir hatt-ı hümâyunda şöyle dile getirmekteydi: “Bu kadar ocaklarım zâbitânı ve neferat kullarım doğrusu güzel gayret eyleyüb gazaya can atıyorlar, cümle-sinin iki cihanda yüzleri ak ve kılıçları düşman kanları ile berrak olsun ve nân u nimet cümlesine helâl olsun.” “İngiliz donanması Sarây-ı Hümâyun pîşgâhında lengerendâz olduğu esnâda şerefyafte-i sudûr olan hatt-ı hümâyun sureti” için bkz. HHSA Türkei VI/1.

Page 80: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

461

F A T İH Y E Ş İ L

vermekteydi.217 İngiliz filosunun gelişiyle birlikte dehşete kapılan ahali, bir taraftan İstanbul’un dört bir tarafındaki inşaatlarda çalışıyor diğer taraftan da silâhlanarak muhtemel bir savaşa hazırlanıyordu.218 Zira ge-leneksel olarak savaşın ve savaş hazırlıklarının dışında tutulmaya çalışı-lan gayrimüslim tebaa bile ruhanî önderlerinin liderliğinde Boğaz’a akın

217 “Mecmû‘ ahâli-i İslâmbul’un dahi silâhlanub asker olması” ve hatta “nisvân makulesinin bile hidmete âmâde” olması konusunda bkz. BOA, HAT, 5929.

218 Özellikle Kırım’ın kaybından beri, İstanbul’un hıristiyanlar tarafından işgal edileceğine dair yayılan efsane ve söylentilerin, ahalinin kısa sürede seferber olmasını sağladığı düşünülebilir (Osmanlı başşehrindeki Rusya fobisi konu-sunda bkz. Fatih Yeşil, III. Selim Döneminde Bir Osmanlı Bürokratı: Ebûbekir Ratib Efendi, [yüksek lisans tezi, 2002], Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 146-150; Kahraman Şakul, “ Nizâm-ı Cedîd Düşüncesinde Batı-lılaşma ve İslâmî Modernleşme”, Divan. İlmî Araştırmalar, 19 [2005], s. 133; Wittman, Travels in Turkey, Asia-Minor, Syria and Across the Desert into Egypt During the Years 1799, 1800 and 1801, s. 233-234; Georg Wilhelm Valentini, Mili-tary Reflections on Turkey, Londra 1828, s. 20).

İngiliz filosu karşısında kalan sahillerin tahkimi çalışmalarına katılan III. Selim ve General Sébastiani ( Melling).

Page 81: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

462

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

ederek tabya inşasına destek vermekteydi.219 Ahalinin sadece birkaç gün içerisinde seferber olması ise İstanbul’da dolaşan dedikoduların ve söy-lentinin gücünü yansıtmaktadır. Nitekim genel olarak yeniçerilerin kon-trolünde bulunan kahvehanelerde yapılan sohbetlerin en önemli konusu İngilizler’in karaya çıkarak kızların ırzına geçeceği ve dükkânların zarar göreceğine dair etrafta dolaşan dedikodulardı. İstanbullular’dan bir kıs-mının İngiliz saldırısını kıyamet alâmeti olarak yorumlaması ve “mehdî hurûcunun derkâr” olduğuna inanması da hiç şüphesiz ahalinin seferber edilmesinde rol oynayan en önemli unsurlardan biriydi.220 Ancak Rusya üzerine gönderilecek olan ordunun İstanbul’da bulunmasının yanı sıra talebelerin ve yeniçerilerin önderliğinde ahalinin silâhlanması221 başken-ti, krizin müsebbibi olarak görülen Nizâm-ı Cedîd ekibi açısından tehli-keli bir hale getirmekteydi.222 Kabakçı İsyanı’na giden yoldaki duraklar-dan belki de en önemlisi olan İngiliz filosunun gelişiyle birlikte, iktidara hükmeden hegemonyal kâtipler grubunun iradesi dışında bulunan ordu-nun kadim sınıfları tamamıyla kontrolden çıkacaktı. Zira İstanbul’daki mülksüz göçmenlerin, İngiliz filosuna karşı kullanılmak üzere yeniçeriler

219 Gayrimüslim tebaanın savaş hazırlıklarına verdiği destek o kadar büyüktü ki, 8 Mart 1807’de Rum ve Ermeni patrikleri kethüdâ beyin huzurunda samur kürk ile taltif edileceklerdi (bu konuda bkz. BOA, BEO A.TŞF nr. 357, s. 28; ay-rıca bkz. BOA, HAT, 7633; Georg Oğlukyan, Ruzname, III. Selim, IV. Mustafa, II. Mahmut ve Alemdar Mustafa Paşa (çev. H. Andreasyan), İstanbul 1972, s. 2; Ottanfels, Beiträge zur Politik Metternichs im griechischen Freiheitskampfe, 1822-1832, s. 18). Devrin önemli kaynakları arasında yer alan Ubeydullah Kuş-mânî tarafından kaleme alınan risâlede yeniçeri ve cebecilerin reâyâyı zorla tabya yapımında çalıştırdıklarını belirtilmektedir (Ubeydullah Kuşmânî Ebû-bekir Efendi, Asiler ve Gaziler, Kabakçı Mustafa Risalesi, s. 102).

220 Âsım Efendi, Târih, s. 227.221 Yeniçeri Ağası Pehlivan Ağa’nın İstanbullular’ı “pürsilâh itmesi” konusunda

bkz. Makāle-i İstibsâr-ı Âmir der-Beyân-ı Amden İngiliz, vr.7a; Ebûbekir Efendi, Vak‘a-i Cedîd, s. 15.

222 Nitekim Kumkapı tabyası nâzırı ve Nizâm-ı Cedîd ekibinin önde gelen üye-lerinden Kethüdâ-i Sadr-ı Ali İbrâhim Efendi, görev yerine gitmek üzere Boğaz’dan kayıkla geçerken Balıkhane’nin üst tarafında Sarayburnu’nda yedek yerine geldiğinde “diyanet ashabından bir kavî-himmet sıdk-ı niyetin” suikast girişimine mâruz kalacaktı. İbrâhim Efendi, atılan kurşunun hizmetkârla-rından birine isabet etmesiyle kurtulacaktı (Ubeydullah Kuşmânî Ebûbekir Efendi, Asiler ve Gaziler, Kabakçı Mustafa Risalesi, s. 104).

Page 82: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

463

F A T İH Y E Ş İ L

tarafından dalkılıç olarak yazılması223 ve bu şekilde taşıdıkları silâhların meşrulaşması, Osmanlı donanması için seferber edilmeye çalışılan yeni-çerilerin çıkardığı huzursuzlukla224 birlikte birkaç ay sonra başlayacak is-yana zemin hazırlamaktaydı. Bu bağlamda filonun Osmanlı başkentinde görülmesiyle birlikte oluşan savaş durumu esnasında, aslında uzun süre-dir Osmanlı ordusunda gözlemlenen emre itaatsizlik ya da tayinatla ilgili problemler artık İstanbul’da da yaşanmaya başlanacaktı. İstanbul’un cep-he haline gelişiyle birlikte ordunun yanı sıra silâh kontrolü konusunda da problemler çıkmaya başlayacaktır. Zira bu sırada başkent savunması için

223 Yeniçeri ağası, yirmi beş-otuz adet dalkılıç ağası ve alemdar tayin ederek bir günde yaklaşık 6000 nefer dalkılıç yazılabileceğini tahmin etmekteydi. Zira yeniçeriler, ek gelir ve yeni yoldaşların ocağa katılması anlamına gelen dalkılıç yazılması talebini büyük bir sevinçle karşılamışlardı (BOA, HAT, 14459; İstanbul güvenliği için büyük bir tehdit olan talebeler, mülksüzler ve yeniçerilerden 12’şer akçe yevmiye ile her bir bayrağı elli nefer olmak üzere 150 bayrak altında 7500 nefer dalkılıç yazılması konusunda bkz. Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 105; Mustafa Necib, Mustafa Necib Efendi Tarihi, s. 19; Ubeydullah Kuşmânî ve devrin diğer bir önemli kaynağının verdiği farklı rakamlar için ayrıca bkz. Âsım Efendi, Târih, s. 232; Ubeydullah Kuşmânî Ebûbekir Efendi, Asiler ve Gaziler, Kabakçı Mustafa Risalesi, s. 103; Kemal Beydilli, Osmanlı Döneminde İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü, İstanbul 2001, s. 171).

224 Bu sırada hazırlanmakta olan Osmanlı donanması için gereken neferat ön-celikle yeniçeriler arasından toplanmaya çalışılacaktı. Ancak yeniçerilerin denizci olmadıklarını öne sürerek gemilere binmek istememeleri binenlerin ise tayınatı beğenmeyerek ve top atmayı reddederek huzursuzluk çıkartma-ları Osmanlı idarecilerini yeni bir çözüm bulmaya itecekti. Nitekim savaş konusunda Nizâm-ı Cedîd ekibine nazaran çok daha istekli oldukları an-laşılan yeniçeriler derhal donanma ile İngiliz filosunun üstüne gidilmesini talep etmekteydi. Buna mukabil araya giren Yeniçeri Ağası Pehlivan Hüseyin Ağa, ordunun nefere sıkıştığı her durumda geleneksel olarak yapıldığı gibi Unkapanı hamallarının başını çektiği mülksüz göçmenleri serdengeçti olarak askere almaya başlayacaktı. Bunun yanı sıra Şile âyanı Uzun Hasan’ın 1000 civarında neferle İstanbul’a gelmesi ve 50 kuruş bahşişle gönüllü toplanması donanmadaki nefer sıkıntısının büyük ölçüde giderilmesini sağlayacaktır (yeniçerilerin çıkardıkları huzursuzluklar ve her akşam donanmaya yazılan yeniçerilere, tayınatın dışında zerde pilav verilmesi konusunda bkz. Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 104-106; Fahri Derin, “Yayla İmamı Risâlesi”, Tarih Enstitüsü Dergisi, sy. 3 [1972], s. 221; bu sırada yazılan gönüllüler için bkz. BOA, MAD, 10442, s. 269).

Page 83: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

464

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Cebehâne-i Âmire’den tabyalara dağıtılan silâh ve mühimmat adım adım siyasete hükmeden idarî heyetin tasarrufundan225 çıkmaktaydı.

Nizâm-ı Cedîd siyasetine karşı oluşan muhalefeti hem idelojik hem de askerî açıdan daha da güçlendiren savaş durumu Bâbıâli’yi, Arbuthnot’un raporlarında sıkça altını çizdiği komplolara karşı savunmasız bırakmak-taydı.226 Yabancı temsilcilikler ve hatta çıkarları sarsılan Fenerli aileler ta-

225 Tabyaların yanlarında inşa edilen cephaneliklere dağıtılan silâh ve mühimma-tın saldırı sonrası dönemde geri toplanmasında, Nizâm-ı Cedîd ekibi büyük bir sıkıntı çekecekti. Bu konuda Bâbıâli’den yazılan müteaddit emirlere cevaben neferlere tevzi olunan silâh ve mühimmatın “girü istirdâdı mümkün olma-dığı” ifade edilmekteydi. Nitekim tabyalara dağıtılan silâhlardan görmezden gelinemeyecek kadar büyük miktarı Cebehâne-i Âmire’ye teslim edilmemişti (İstanbul’a herhangi bir zarar vermeyen İngiliz filosunun ayrılmasından sonra Galata, Eyüp, Üsküdar ve Âsitâne’de “erâzil makūlesinden silâhı çıkartmanın dahi bir iş” olması konusunda bkz. Ömer Efendi, Târih, s. 110; başta silâh ve mühimmat olmak üzere inşaat malzemeleri ve muhtemel bir çatışmada yarala-nacak neferlerin tedavisinde kullanılacak tıbbî malzemenin iadesi konusunda bkz. BOA, MAD, 10442, s. 157, 165; MAD, 8596, s. 261; BOA, C. Askeriye, 7554, 7555).

226 Mevcut savaş durumunun ideolojik ayırımları ilzam ettiği bir dönemde İs-tanbul, casusların psikolojik savaş operasyonlarına açık bir haldeydi. Nizâm-ı

Toıpkapı Sarayı önünde İngiliz filosu ve şehri savunma hazırlıkları (Melling).

Page 84: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

465

F A T İH Y E Ş İ L

rafından çıkartılan söylentiler, kahvehanelere ya da berber dükkânlarına devam eden İstanbullular ve bekâr odalarında yeniçeri olmayı bekleyen mülksüzler, bir cümle ile cedîd nizamın kaybedenleri üzerinde özellikle etkiliydi. İstanbullular’ı bir taraftan ortak düşmana karşı diğer taraftan da sürdürdükleri gösterişli hayat tarzı ve rüşvet dedikodularıyla ön plana çıkan Nizâm-ı Cedîd ekibine karşı birleştiren de bu etkiydi. Bu bağlam-da Nizâm-ı Cedîd siyaseti sebebiyle konumları sarsılan yeniçerilerin ve onların kontrolü altında bulunan mülksüz göçmenlerin227 ( pırpırîler) nazarında İngiliz filosunun İstanbul’a gelişi, ekonomik kriz ve kadimin ayaklar altına alınması pahasına uygulanan siyasetin bir sonucuydu.228

Cedîd’e karşı yürütülen örtülü operasyonların farkında olan III. Selim, İstanbullular’ın silâhlanmasından pek de memnun değildi. Nitekim padişa-ha göre “Ahâli-i İstanbul’un cümlesi silâhlandığı ve dellâllar nidâsıyla halkı ayaklandırdıklarını işidiyorum. Donanmaya mukabele inşallah gine donan-ma ile olur bir de tobla olur ahalinin işinden kalub silâhla serseri gezmesi münasib değildir.” Zira “düşman casusları” savaş halini vesile bilerek “dürlü dürlü erâcif” çıkartmakta ve ahali de “bir alay casus sözüne inanub cemiyetle hilâf-ı rızâ-yı şahâne” hareket etmekteydi. Casuslarla mücadele etmesi için sekbanbaşıyı görevlendiren III. Selim, “mâzallah böyle vakitlere nâ-münasib bir şey zuhuruyla dine ihânet ve düşmana iânet” edilmesinden çekinmekteydi. Bu bağlamda İstanbul’da kulaktan kulağa yayılan söylentilerin, Rusya yanlısı İpsilanti ailesi tarafından çıkarılmış olmasından şüphelenilmekteydi (BOA, HAT, 1437, 7522; Karal, Selim III’ün Hatt-ı Hümayunları, s. 109). Her ne kadar İstanbullular’ın topyekün silâhlanmasının taktik açıdan bir faydası bulunmasa da dört bir tarafı düşmanla çevrili bir bölgede sıkışan İngiliz filosunun morali üzerinde büyük bir etkisi olduğu açıktır. Zira İngiliz filosu, kıyıdaki 10.000 kişilik gücün “hıristiyan köpekleri ve gemilerini” yok etmek üzere beklediği söylentisiyle çalkalanıyordu (Royal George’da görevli bir asteğmen tarafından kaleme alınan ve filonun psikolojik durumunu bütün ayrıntısıyla tasvir eden bir yazı için bkz. “Forcing the Dardanelles, Passages in the Life of a Sailor”, The United Service Journal and Naval and Military Magazine, XIV [Ocak 1842], s. 88).

227 Cemal Kafadar, “Janissaries and Other Riffraff of Ottoman İstanbul: Rebels without a Cause”, International Journal of Turkish Studies, 13 (2007), s. 113-134.

228 Mısır harbi sonrası dönemde Bâbıâli’nin takip ettiği dış politikanın da ortaya koyduğu üzere Nizâm-ı Cedîd ekibi, Osmanlı Devleti’ni ihtilâl savaşlarından mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışmaktaydı. Ancak İngiliz filosunun İstanbul’a gelişi ne Fransa’yı ne de koalisyon güçlerini karşısına almak iste-meyen Bâbıâli’nin tarafsızlık üzerine kurulu diplomasisinin bir sonucuydu. Nitekim Âsım Efendi’nin de belirttiği üzere Bâbıâli, “Bu sırada ne yârdan ne serden geçebiliyordu; bu iki tarafı [Fransa ve koalisyon devletleri] ol vaktde

Page 85: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

466

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Zira İngiliz donanmasının, Nizâm-ı Cedîd ekibinin çağrısıyla İstanbul’a gelmiş olduğunu ve “bu vesile ile Âsitâne’de müctemi‘ olub birden Yeni-çeri Ocağı’nı kaldırub kışlalara Nizâm-ı Cedîd askerini” yerleştireceğini düşünenlerin sayısı hiç de az değildi.

İngiliz filosunun İstanbul’a gelişinin ardından başkentte yapılan tahkimat çalışmalarının benzerine Çanakkale’de de rastlamak müm-kündür. Nitekim tıpkı saldırı üzerine İstanbul’a davet edilen âyan-lar gibi229, Çanakkale’ye de Karamürsel âyanı İznikli Osman Bey ve

birden ele almak fi’l-hakîka cem‘-i beyne’l-zıddeyn yahud iki karpuzu bir koltuğa sığışdırmak kabilindendi.” Her ne kadar İngiliz filosunun İstanbul’a gelişi Nizâm-ı Cedîd ekibinin takip ettiği dış politikanın bir sonucu olsa da filo ve Osmanlı siyasetini belirleyenler arasında organik bir ilişki kurulamaz. Ancak yeniçerilerin önderlik ettiği devrin İstanbullular’ı çok daha farklı düşünmekteydi. Örneğin Pehlivan Ağa’nın dalkılıç mahallerini gezerken yaptığı propaganda, Kabakçı Mustafa’nın önderlik ettiği hareketin gelişimi ve ideolojik temelleri konusunda önemli bilgiler ihtiva etmektedir. Zira ye-niçeri ağası, “Alenen İngilizlü ve Moskovlu bizim içimizde imiş şevketlü pa-dişahımız beyhude telâş ve ızdıraba düşdü acaba bunlar İstanbul’u düşmana virdikde zahir kendüleri kral olacaklardır” demekteydi. Âsım Efendi’ye göre İngiliz amiraller de davetle İstanbul’a geldiklerini ve Karadeniz tarafından da Rusya’nın İstanbul’a saldıracağını ifade etmekteydi. Bu bağlamda Kabakçı Mustafa İsyanı esnasında İbrâhim Efendi’nin evinden alınarak öldürülmek üzere Sultanahmet Meydanı’na götürülmesi sırasında isyancılardan su isteyen sabık Îrâd-ı Cedîd nâzırına, “Sana güzel bir İngiliz testisi yaraşırdı” denmesi dikkat çekicidir (Georg Oğlukyan, Rûznâme, s. 9; Âsım Efendi’nin yorumları ve saldırı esnasında Nizâm-ı Cedîd’in önemli isimlerinden biri olan İbrâhim kethüdânın rahatlığı ve adamlarına İngiliz filosunu istediği zaman istediği yere gönderebileceğine dair yaptığı konuşma için bkz. Âsım Efendi, Târih, s. 236-238; İstanbullular’ın, “İngilize gel dediler geldi ve git dediler gitdi bunda bir madde vardır” diyerek Nizâm-ı Cedîd ekibi ile saldırı arasında bağlantı kurması konusunda ayrıca bkz. Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 110; Schlechta-Wssehrd, Die Revolutionen in Constantinopel in den Jahren 1807 und 1808, s. 71; Mısır harbi sonrasında Osmanlı Devleti’nin takip ettiği dışpolitika konusunda ayrıca bkz. Yasemin Saner Gönen, The Integration of the Ottoman Empire into the European State System during the Reign of Sultan Selim III [yüksek lisans tezi, 1991], Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

229 İngiliz filosunun İstanbul önlerinde görünmesinin ardından Şile serdarı Uzun Hasan, İznik âyanı Mustafa Bey, Adapazarı âyanı Kara Osman ve Gebze âyanı Semerci Osman, sekbanlarıyla birlikte İstanbul’a davet edilmişti. Uzun Hasan sekbanlarıyla birlikte Osmanlı donanmasında istihdam edilirken, diğer âyan-

Page 86: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

467

F A T İH Y E Ş İ L

Bergos âyanı Kadri Ağa sekbanlarıyla230 birlikte gönderilmişti. Baş-kentte, İngiliz filosunun Çanakkale’yi kolayca geçmesinde rol oynayan önemli bir aktör olarak görülen Hadımzâde Osman Ağa’nın, bölgede-ki nüfuzu sebebiyle idamının ertelenmesi231 ve donanmanın Marma-ra denizini terkederken yaşanacak muhtemel bir çatışmada kendisine görev verilmesi ise Osmanlı ordu organizasyonunda İstanbul ve taşra arasındaki hassas dengenin önemine işaret etmekteydi. Ancak Bâbıâli bu sefer tek bir nâzıra güvenmek yerine Dâvud Paşa tahkimatından sorumlu Aziz Efendi’yi boğaz nâzırlığına ve Çarhacı Ali Paşa’yı Bo-ğaz seraskerliğine atayarak, Çanakkale’deki önemli kalelerin her bi-rine birer nâzır gönderecekti.232 Aziz Efendi Çanakkale’ye ulaşması-nın ardından, derhal Feyzullah Efendi ve Ebûbekir Paşa ile görüşerek, İngiliz filosunun Boğaz’dan nasıl geçtiğini ve Boğaz’daki eksiklikleri öğrenmeye çalışmıştı. Bölgedeki en önemli tahkimat olan Naraburnu

lar Fenerbahçe, Gaziköy ve Harem İskelesi’ne tayin edilmiştir (Mustafa Necib, Mustafa Necib Efendi Târihi, s. 20; Ahmed Cevdet, Târih, s. 116).

230 Kadri Ağa’nın beraberinde getirdiği sekbanların bölgede ciddi bir huzursuz-luğa yol açtığı görülmektedir. Kadri Ağa kumandasındaki 1000 nefer süvari ve piyade “dağlı askerî kangı karyeye uğrar ise karye ahâlisi” firar etmekteydi. Bu bağlamda Ali Paşa’nın isteği ve ahaliye verdiği garanti ile Güllük tabyasın-da istihdam edilen sekbanlar bu bölgedeki köyleri de huzursuz edecekti. Öyle ki, Kadri Ağa, “Rızâ-yı aliyyede bulunmak ister ancak askeri bir acayib kavim bir dürlü söz kâr etmez” (BOA, HAT, 7598/G). Aziz Efendi, zaman içerisinde sekbanlarına sahip olmayı başaramayan Kadri Ağa’nın yerine, Çanakkale Boğazı’nın savunmasını muktedir âyanlara havale edilmesini talep edecektir. Nitekim İngiliz filosunun Çanakkale’yi terketmesinden sonra Sirozlu İsmâil Bey Boğaz’ın Rumeli tarafını, Karaosmanoğlu Ömer Ağa ise Anadolu tarafını korumakla görevlendirilecekti (BOA, HAT, 2016/B).

231 Çarhacı Ali Paşa’nın görev yerine intikaline kadar Boğaz seraskeri olarak kalan Ebûbekir Paşa ile Hadımzâde ailesi arasında zaten var olan husumet Çanakkale’deki tahkimat çalışmalarını geciktiren en önemli problemlerden biriydi. Hadımzâde’nin idamının ertelenmesi ve Ebûbekir Paşa ile arasındaki husumet konusunda bkz. BOA, HAT, 7607, 7598/E, G.

232 Aziz Efendi’nin Çanakkale’ye doğru yola çıkmasının ardından Dâvud Paşa İskelesi’ndeki tabyanın nâzırlığına Selim Sâbit Efendi getirilecekti. Çanakkale savunması açısından önem arzeden kalelere nâzır olarak atanan Emtia Güm-rüğü Emini Hasan Ağa, Başbakikulu Şirinzâde Esad Bey ve Yeniçeri Kâtibi Reşid Efendi, Aziz Efendi ile birlikte bölgeye hareket etmişti (Mustafa Necib, Mustafa Necib Efendi Târihi, s. 19; Âsım Efendi, Târih, s. 231; Ahmed Cevdet, Târih, s. 116).

Page 87: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

468

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

tabyalarını dolaşarak Feyzullah Efendi’nin yaptığı çalışmalar hakkında İstanbul’a bilgi veren Aziz Efendi bu sırada bölgeye ulaşan Eğriboz Valisi Ali Paşa’nın, beraberindeki neferatla birlikte Güllük tabyasında istihdam edildiğini rapor etmekteydi.233 Ancak Aziz Efendi de bir ön-ceki Boğaz Nâzırı Feyzullah Efendi’nin çektiği sıkıntıları aynen yaşa-maktaydı. Zira bölgede halen yeterli zahire bulunamamakta234 ve gün-den güne sayısı artan askerî birliklere tayınat verilememekteydi. Asker sayısının artmasına mukabil, askerlerin kalitesinde bir yükselme de görülmemekteydi. Nitekim bölgeye Karesi ve Hudâvendigâr sancakla-rından intikal eden askerlerin “birinde tüfeng yoktu ve cümlesi çoban makulesi”ydi.235 Diğer taraftan kalelerde mevcut top ve mühimmatın da eksiklikleri Aziz Efendi’nin çabasıyla tamamlanmaya çalışılmaktay-dı.236 Ancak bütün bu olumsuzluklara rağmen III. Selim’in şedit hatt-ı hümâyunları237 ve daha da önemlisi İstanbul’a kadar gelmiş olan İn-giliz filosunun korkusuyla Çanakkale tahkimatlarının, yine mühen-dislerin çizdiği planlar çerçevesinde takviyesi daha hızlı bir şekilde ilerlemekteydi. İstanbul’dan ve Rumeli’den tecrübeli topçu neferlerinin bölgeye gönderilmesi ve Naraburnu ve Güllük körfezinin özel olarak

233 BOA, HAT, 7598/H.234 Çanakkale’de bulunan ordunun iâşe ile ilgili problemi, İngiliz filosu Marmara

denizini terkettikten sonra da çözülemeyecekti (BOA, HAT, 7598/B).235 BOA, HAT, 7615/B.236 BOA, HAT, 7598/D.237 Nitekim İngiliz filosunun İstanbul’a gelişinden birkaç gün sonra kaleme aldığı

bir hatt-ı hümâyunda III. Selim “İstanbul’a bu düşmanın hücumu ve bu kadar piç û tâbe sebeb ancak (Çanakkale) Boğaz’a tabya yapılmamasından” kay-naklandığını belirtmekteydi. Zira Allah’ın “inâyât ve keremiyle bu düşman göze kesdirilür lâkin verâsı beni bî-şuur eyliyor bu gayret ve celâdet ile iki günde İstanbul havalisine bu kadar istihkâm virildi iki mahda (Çanakkale) Boğaz’a iki tabya yapılamadı bu nasıl olacak Boğaz memurları itâb havfıyla şimdi ne işe yararlar kapudan paşa da (Sâlih Paşa) burada Allah aşkına buna tiz çare bulunsun heriflerin (İngilizler’in) istimâletlerinden başka Naraburnu ve Kepezburnu tabyaları evvel be-evvel tekmil” olunmalıydı. III. Selim’in gerekli top ve mühimmatın en kısa zamanda Çanakkale’ye gönderilmesini, gerekli neferatın intikalini emrettiği ve “şu İstanbul’a olunan ihtimâm gibi (Çanakkale’ye) ihtimam gösterilmesini” istediği hatt-ı hümâyunlar için bkz. BOA, HAT, 2016, 7598 ve 14470.

Page 88: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

469

F A T İH Y E Ş İ L

tahkim edilmesiyle Çanakkale savunması eskisine nazaran çok daha güçlü bir hale getirilmişti.238

Çanakkale’de sürdürülen takviye çalışmalarından habersiz bir şekil-de İstanbul Boğazı’ndaki tahkimat inşasını ve savaş hazırlıklarını Ada-lar açıklarında demirli gemilerden takip etmekte olan İngiliz filosu, 22 Şubat’ta havanın düzelmesiyle birlikte Amiral Duckworth’dan harekâta başlama emri almıştı.239 Ancak tam da bu sırada beyaz bayrak ile İshak Bey’in çıkagelmesi filodaki savaş hazırlıklarının sona ermesine sebep olacaktı. Fakat İshak Bey, bir önceki günden farklı olarak bu sefer dost bir devletin temsilcisi gibi filo tarafından selâmlanmayacak ve kendisine bu durum açık bir dille ifade edilecekti. Sıcak çatışmaya girmeden si-yasî hedeflere ulaşmaya çalışan Arbuthnot ile görüşen İshak Bey, İngiliz elçinin son şeklini verdiği “proje”yi teslim alır. Ancak söz konusu pro-jenin çevirisinin zaman alacağını öne süren Osmanlı temsilcisi, iki gün daha müsaade edilirse antlaşma metninin hazırlanarak elçiye sunulaca-ğını belirtmekteydi. İshak Bey’in tekliflerini derhal Amiral Duckworth ile görüşen Arbuthnot, savaş hazırlıklarına başlamış olan filonun şehre yaklaşacağını bildirerek, verdiği notaya aynı gün Dîvân-ı Hümâyun ter-cümanı tarafından cevap verilmesi, Osmanlı donanmasının konumunu koruması ve tahkimat inşaatının durdurularak Fransa elçisinin tahki-matlardan uzaklaştırılması halinde Bâbıâli’ye yirmi dört saat daha verile-ceğini bildirmişti. İshak Bey ise filoyu mümkün olduğunca şehirden uzak tutmaya çalışmaktaydı. Nitekim Nizâm-ı Cedîd siyasetini, uzun süredir devam eden kıtlıkların ve enflasyon baskısının müsebbibi olarak gören

238 Aziz Efendi’nin nezaretinde Çanakkale Boğazı’na yapılan takviye çalışma-larında, Boğaz’ın Asya tarafında Kale-i Sultâniyye ve Naraburnu arasındaki bölüm ile Avrupa tarafında Kepezburnu’nun hemen karşısında yer alan Kilitbahir mevkii en yoğun şekilde tahkim edilen bölgelerdi. Bu bağlamda Aziz Efendi’nin yaptığı takviye çalışmaları esnasında Çanakkale Boğazı’nın Anadolu tarafında beş havan ve 163 top, Avrupa tarafına ise beş havan ve 264 top yerleştirilmesi planlanmaktaydı. Zira İngiliz filosu Çanakkale Boğazı’nı terkettikten on üç gün sonra bile III. Selim, tahkimat inşaatlarının on-on beş gün içerisinde tamamlanması için hatt-ı hümâyunlar kaleme almaktaydı (bu konuda bkz. TSMA, nr. E 3790/9; Aziz Efendi’nin 13 Mart 1807 tarihiyle kaleme aldığı ayrıntılı rapor için ayrıca bkz. BOA, HAT, 7598).

239 Arbuthnot’un Tersâne-i Âmire’ye yapılması planlanan saldırıya bizzat katılma isteği konusunda bkz. NA (FO 78/55), s. 324.

Page 89: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

470

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

silâhlanmış İstanbullular’ın çıkartacağı bir isyandan çekinen Osman-lı idaresi, tıpkı Arbuthnot gibi çatışmaya girmeden bu krizi atlatmaya çalışmaktaydı.240 Bu bağlamda İshak Bey’in gelişiyle kesintiye uğrayan filodaki savaş hazırlıkları, görüşme esnasında rüzgâr hızının azalmasıyla tamamen duracaktı.241

240 İshak Bey’le yapılan bu görüşmede Arbuthnot ve Amiral Duckworth, III. Selim’in, problemin barışçıl yollardan halledilmesi için çalıştığına ancak İstanbullular’ın “sulhe adem-i meyyal olduklarına” dair bir izlenim edinmişti (TSMA, nr. E 11971).

241 Sadece birkaç saat saldırıya elverişli bir şekilde esen rüzgârın kesilmesi filonun harekâta başlamasının önündeki en büyük engeldi. İstanbul’dan hiç eksik ol-mayan güney-batı istikametinde esen rüzgârın kesilmesi, en az İshak Bey’in

Aziz Efendi’nin Çanakkale Boğazı’nda yaptığı takviye çalışmaları (TSMA, nr. E 3790/9).

Page 90: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

471

F A T İH Y E Ş İ L

Boğaz akıntılarını gösteren bir plan (NA [FO 78/59])

görüşmelerde oynadığı rol kadar, belki de ondan daha fazla Bâbıâli’ye zaman kazandırmaktaydı. Zira bundan sonra filonun İstanbul’a yaklaşmasına imkân tanıyacak rüzgâr bir türlü esmeyecekti. Öyle ki, 2-2,5 nat hıza ulaşan Boğaz akıntısı sebebiyle İstanbul’a daha yakın bir bölgede demirli olan Endymion zaman zaman geri çekilmek zorunda kalacaktı (NA [Adm 51/1642]). Arbuth-not, 22 Şubat görüşmesiyle ilgili olarak kaleme aldığı ilk tahriratta rüzgârın sa-dece altı saat saldırıya elverişli bir şekilde estiğini belirtmekteyse de 6 Haziran

Page 91: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

472

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

İshak Bey’in filodan ayrılmasının ardından amiraller ve Arbuthnot, hava durumunun elverişsizliği sebebiyle harekâttan vazgeçilerek görüş-melere devam etme kararı almıştır. Zira filonun ilk harekâtta başarısız olması durumunda, İstanbul’daki panik havasının dağılacağını filodaki herkes biliyordu. Dolayısıyla komuta heyetinin Royal George’da toplan-masının hemen ardından aynı gün saat 17.30’da önce Endymion’da sonra Royal George’da Dîvân-ı Hümâyun tercümanı Hançerlizâde242 ile yapı-lan görüşmelerde Arbuthnot, İngiltere’nin barışçı amaçlarla İstanbul’a geldiğini tekrarlayarak, savaş hazırlıklarının durdurulması karşılığında müzakerelere karada devam edilebileceğini bildirmişti. Buna mukabil Hançerlizâde, verilen notanın tercümesinin bitirilemediğini söyleyerek zaman kazanmaya çalışmaktaydı.243 Nitekim Arbuthnot’un taleplerini bir defa daha yazılı olarak almak için filoya geldiğini belirten tercüman, Bâbıâli’nin haysiyetine zarar vermeyecek fedakârlıklarda bulunulması istendiği takdirde çok kısa bir süre içerisinde talep edilen teminatla-rın verilebileceğini İngiltere elçisine bildirmekteydi. Dîvân-ı Hümâyun tercümanının filodan ayrılmasını takip eden saatlerde Arbuthnot’un rahatsızlanması ise İstanbul önlerine kadar gelmiş olan İngiliz donan-ması için bir başka kötü haberdi. Bu bağlamda krizin başlangıcından beri Londra’dan düzenli ve yeterli tâlimat alamamaktan şikâyet eden Arbuthnot’un244 diplomatik görev ve yetkilerini, henüz on üç yaşınday-ken Eton Koleji’nden ayrılarak Birleşik Krallık donanmasına katılan245, dolayısıyla diplomatik deneyimi bulunmayan Amiral Duckworth’a dev-retmesi, rüzgârı arkasına alan Osmanlı idaresini daha da avantajlı bir konuma taşımaktaydı.

1807’de Dışişleri Bakanı George Canning’e sunduğu raporda Marmara deni-zinin ticaret rüzgârı olarak da bilinen güney-batı rüzgârının sadece üç saat harekâta uygun bir şekilde estiğini belirtmektedir (NA [FO 78/55], s. 325-326).

242 Makāle-i İstibsâr-ı Âmir der-Beyân-ı Amden İngiliz, vr. 7a.243 görüşme için bkz. Ahmed Cevdet, Târih, s. 114.244 İngiliz elçi neredeyse bütün tahriratlarında yeterli ve zamanında tâlimat ala-

madığından şikâyet etmekteydi. Kriz süresince bu probleme bir çözüm ürete-meyen Arbuthnot, örneğin 1806 Ekim ayında gönderdiği raporlara cevaben 10 Ocak 1807’de Londra’dan postalanan tâlimatlara ancak 10 Nisan 1807’de vâkıf olabilmişti (bu konuda bkz. NA [FO 78/55], s. 249).

245 Rose, “Admiral Duckwoth’s Failure at Constantinople in 1807”, s. 162.

Page 92: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

473

F A T İH Y E Ş İ L

23 ve 24 Şubat günlerinde de tahkimatlarda yapılan çalışmaları, hava-nın elverişsizliği sebebiyle Royal George’un güvertesinden izlemek duru-munda kalan Amiral Duckworth246 diplomatik girişimleri sürdürmeye çalışmaktaydı. Ancak zaman ilerledikçe Duckworth’un talepleri azalırken, gönderdiği notalardaki dostluk vurgusu artmaktaydı. Zira saldırıya izin vermeyen hava şartları sebebiyle amiralin elinden başka bir şey gelmi-yordu. Bu bağlamda iki gün süresince takviye faaliyetini protesto eden ve Arbuthnot’un kaleme aldığı projenin imzalanması için derhal bir temsil-cinin filoya gönderilmesini talep eden amirale bir Osmanlı temsilcisi ile kıyıda görüşmesi teklifi iletilmişti. Müzakereler esnasında Duckworth’un, filo komutanı olması sebebiyle görev yerini terkedemeyeceğini bil-dirmesi üzerine Osmanlı tarafı Amiral Thomas Louis ile Kadıköy’de görüşmeyi kabul etmiştir. Filo ile diplomatik temaslar devam ederken, Sébastiani’nin hazırladığı plan çerçevesinde gemiler arasında ve su ih-tiyacını karşılamak üzere Adalar’a gidip gelen İngiliz filosuna ait filika-lar Fenerbahçe’de bulunan tahkimatlardaki “dilâverler” tarafından tâciz ediliyordu.247 24 Şubat’ta “müstakil serdarlıkla” kaptanıderyâlığa atanan

246 İstanbul Boğazı’nda devam eden takviye çalışmalarını kontrol etmek için her gün İngiliz filosundan bir korvet, bir fırkateyn ve bir brik, top menziline girmeden Baruthane ve Kumkapı açıklarına kadar gelmekteydi (Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 108).

247 Kınalıada’dan su almak üzere filika ile Endymion’dan astsubay (midshipman/non-commissioned officer) Harwell komutasında yola çıkan dört İngiliz de-nizci, Fenerbahçe’deki tabyalarda görevli neferat tarafından esir alınmıştır. Esirler, sorgulanmak üzere doğrudan Kaptanıderyâ Seydi Ali Paşa’ya gönde-rilirken, Osmanlı neferatı huzura çıkarak 40 altın atıyye ile ödüllendirilmişti. On beş, on altı yaşlarındaki Harwell’in sorgulanmasıyla Osmanlı tarafı İngiliz savaş gemilerinin durumu, filonun komuta heyeti, asker sayısı gibi önemli konularda birinci elden bilgilere sahip olmuştur. Çanakkale Boğazı dışında Rus donanmasının bulunmadığının da öğrenildiği sorgudan sonra Bâbıâli’nin İngiliz filosuna karşı tavrının değiştiği ve diplomatik girişimlerden ziyade ta-mamıyla askerî tedbirlerin ön plana çıktığı düşünülebilir. Zira artık Osmanlı idaresi, İngiliz filosunun İstanbul’a zarar verecek kabiliyetten oldukça uzak olduğunu biliyordu (25 Şubat’ta “Adalar önünde olan İngiltere sefinelerinden ahz olunub Tersâne-i Âmire tarafına gönderilen küçük oğlanın” sorgu zab-tı için bkz. TSMA, nr. E 5114). Diğer esirlerin de sorgulanmasının ardından Amiral Duckworth ardı ardına Bâbıâli’ye notalar göndererek “mütareke bay-rağı altında esir edilmiş beş” İngiliz’in serbest bırakılmasını talep edecekti. Öyle ki Amiral Duckworth, tutsak İngilizler’i kurtarabilmek için 27 Şubat’ta

Page 93: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

474

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Seydi Ali Paşa248 da gece ve gündüz filikasıyla Boğaz’ı dolaşarak tabyaları sürekli kontrol altında tutmaya çalışıyordu.249 Rüzgârın yardımıyla as-kerî açıdan bir adım öne geçen Osmanlılar diplomatik açıdan da İngiliz filosuna üstünlük kurmaya çalışmaktaydı. Nitekim Kadıköy’de yapılması planlanan müzakereler için seçilecek temsilcinin “rütbelü olmayub baya-ğı bir kâtib” olmasına karar verilmişti. Ancak İstanbul’a kadar gelmiş olan düşman filosuyla görüşmek, tıpkı İstanbullular’ın “düşman-ı tabîî” olarak gördükleri Rusya ile ittifak kurmak gibi iktidarı domine eden siyasî elit açısından tehlikeli sonuçlara gebeydi. Dolayısıyla Osmanlı temsilcisinin ahalinin gayretini düşürmemek için “nâssın ma‘lûmu olmayacak suretde”

Kınalıada’da yaşanan çatışma sırasında esir düşen on bir nefer Osmanlı as-kerini serbest bırakacaktı. Bu bağlamda Osmanlı idaresi “beyne’l-asker kīl ü kāl” olmaması için İngiliz esirlerin yeniçeri ağası ve kaptan paşa mârifetiyle serbest bırakılmasını düşünmekteydi. Ancak buna rağmen III. Selim İngiliz esirlerin, filonun Naraburnu’nda gerçekleşen muharebe esnasında el konulan şalapo ve korvetin serbest bırakılmasından sonra salıverilmesini istemekteydi. Nitekim Amiral Duckworth İstanbul’dan ayrıldıktan sonra ele geçirdiği gemi-leri Çanakkale’de bırakacaktır. İngiliz esirler ise ancak filonun İstanbul’dan ayrılmasının ardından, Çanakkale’yi savunmak üzere yola çıkan Seydi Ali Paşa ve Kaptanıderyâ-yı Sânî Bekir Bey tarafından serbest bırakılacaktı (bu konuda bkz. NA [Adm 51/1642]; BOA, HAT, 1454; Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 124). Her ne kadar devrin vekāyi‘nâmeleri ittifaken, askerî öğrenci Harwell’in Amiral Duckworth’un oğlu olduğunu bildirmekteyse de ne Osmanlı ne de İn-giliz arşiv belgeleri bu bilgiyi doğrulamaktadır (bu konuda ayrıca bkz. James, The Naval History of Great Britain, s. 306).

248 Ahırkapı’da görevli Seydi Ali Kaptan, 24 Şubat’ta tabyaları teftiş eden III. Selim’in dikkatini çekerek, İngiliz filosunun Çanakkale’den rahatlıkla geçme-sinde ihmali görülen Sâlih Paşa’nın yerine başbuğlukla kaptanıderyâ olarak atanmıştı. Yeni kaptanıderyâ, Sébastiani’nin hazırladığı savunma planında

“müdir-i mutlak” olarak tarif ettiği görevleri ifa etmekteydi. HHSA Türkei VI/1; Ahmed Cevdet, Târih, s. 115 (mâzul Kaptanıderyâ Sâlih Paşa’nın Tekirdağ’a sürgün edilmesi konusunda bkz. Mustafa Necib, Mustafa Necib Efendi Târihi, s. 19). Ancak göreve yeni atanan kaptanıderyâ, donanmada istihdam edilen ve sürekli sorun çıkartan yeniçeriler tarafından başbuğ olarak kabul edilmi-yordu. Nitekim Osmanlı donanmasının en üst düzey subayı olan Seydi Ali Paşa’nın “gemilere binmesinde bazı mahsur mülâhaza olunduğundan filika ile şuralarda [Sarayburnu] gezinüb Haliç’in muhâfazasına ikdâm eylemesi münâsib” görülmüştü (BOA, HAT, 14991).

249 Kaptanıderyâ, Boğazı teftiş ederken çıkacak muhtemel bir çatışmada Osmanlı donanmasına liman reisi komuta edecekti (BOA, HAT, 14991).

Page 94: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

475

F A T İH Y E Ş İ L

Kadıköy’e ulaştırılması III. Selim ve Nizâm-ı Cedîd ekibi açısından büyük bir öneme sahipti.250

Amiral Duckworth ile yapılan görüşmeler sırasında III. Selim’in iste-ğiyle üst düzey ulemânın ağırlıkta olduğu bir meşveret toplanması, aslın-da Nizâm-ı Cedîd ekibi ve III. Selim’in müzakerelere Kadıköy’de devam edilmesi için meşru bir zemin arayışını yansıtmaktadır. Zira altısı ilmiye silkinden olmak üzere toplam dokuz katılımcının iştirak ettiği meşverette yapılan tartışmalarda üst düzey ulemânın ikiye bölündüğü açıkça görül-mektedir. Makamlarını Nizâm-ı Cedîd’e borçlu olan, İsmet Beyefendi’nin başını çektiği grup “her vechle müdâfaa-i düşmana bakılmaktan gayri bir” yol bulunmadığını öne sürerken, diğer grup savaş konusunda daha çekimser kalmaktaydı. Çatışmaya girmenin çıkar yol olmadığını düşü-nenlere göre Osmanlı ordusu ve donanması bir savaşı daha kaldırabi-lecek güçten yoksundu. Ayrıca Zahire Nezâreti’nin kuruluşunu takiben Üsküdar’da yaptırılan hububat depolarının filo tarafından topa tutulması, mevcut zahire kıtlığını daha da derinleştirerek bir isyanın fitilini ateşle-yebilirdi.251 Kaldı ki, Adalar önünde demirli filo yenilgiye uğratıldıktan sonra İngiliz donanmasının “kuvvet kesbiyle” yeniden Boğazlar’a hücum etmesi ve Rusya’ya daha fazla İngiliz yardımı gönderilmesi muhtemeldi. Zira ikinci bir İngiliz saldırısına, Karadeniz’den Rusya’nın da destek ve-receğinden hiç kimse şüphe etmiyordu. İngiliz elçinin gönderdiği nota-ların tek tek okunduğu meşveret esnasında Hâlet Efendi’nin ve Dîvân-ı Hümûyun tercümanının müzakerelere devam etmek üzere Kadıköy’e gönderilmesi konusunda genel bir fikir birliğine varılmıştı. Ancak Hâlet Efendi, Arbuthnot’un projesini müzakere etmek üzere değil, fakat tam tersine zaman kazanmak amacıyla İngiliz filosunu “iğfal için” Kadıköy’e gidecekti. Bu bağlamda Hâlet Efendi, Amiral Thomas Louis’e Rusya’nın işgal ettiği bölgelerden çekilmediği takdirde barış antlaşmasının imza-

250 III. Selim’in bu konuda kaleme aldığı hatt-ı hümâyun için bkz. BOA, HAT, 14991.

251 Zahire Hazinesi ve kıtlıklar konusunda bkz. Fatih Yeşil, “İstanbul’un İaşesinde Nizâm-ı Cedîd: Zahire Nezaretinin Kuruluşu ve İşleyişi (1793-1839)”, Türklük Araştırmaları Dergisi, sy. 15 (2004), s. 113-142. İngiliz filosunun gelişini takip eden günlerde İstanbul’da öncelikle pirinç, kahve ve zeytinyağı fiyatlarının yükselmesi ve buna diğer temel tüketim maddelerinin fiyat artışının eşlik etmesi konusunda bkz. Âsım Efendi, Târih, s. 239.

Page 95: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

476

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

lanmasının mümkün olmadığını, aksi takdirde “kimseye söz anlatılama-yacağını” bildirecekti. Nitekim meşverette alınan karara göre Osmanlı temsilcisi, “mecmu‘ asker (Rusya’nın) üzerine kalkub muharebe itmekde iken biz sulh ve ittifak itdik dimek ne vechle olabilür… (kaldı ki, İstanbul ahalisi) gemileri buralarda göreliden berü ayaklanub el-hâlet-i hâzihî bir iki yüz bin nüfus müsellah ve âmâde olarak vükelâyı yerlerinde oturt-muyorlar müstahkem tabyalar yapub ve toblar bindirüb donanmayı dahi techize icbâr eylediler hatta kapudan paşanın (Sâlih Paşa) tebdili zaruri icab itdi sizin donanmanız burada durdukça halka söz anlatmak şevketlü efendimizin ve vükelanın vüs‘ünde değildir bunlar (İstanbullular) din ve devlet uğruna can feda etmek üzere birbirini sebkat…” ettiklerini açık bir dille ifade edecekti.

İngiltere ile mevcut ittifakın yenilenmesi de meşverette tartışılan ko-nular arasındaydı. Ancak bu hususta da Osmanlı Devleti açısından cid-di sıkıntılar mevcuttu. Zira Bâbıâli, Fransa’nın savaş ilânına sebep ola-bilecek 1798 ittifak metnini yeniden yürürlüğe sokmaktan yana değildi. Dolayısıyla Hâlet Efendi, Fransa ile başlayacak bir savaşta İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ne yardım edemeyeceğini, hâlihazırda Bâbıâli ile savaş halinde olan Rusya’nın ise Fransız ordularına daha önce Polonya’da karşı koyamadığını belirtecekti. Bu sebeplerle Hâlet Efendi, İngiltere ile der-hal imzalanması istenen ittifakın Osmanlı Devleti’nin tarafsızlığına zarar vermeyecek şekilde düzenlenmesini talep ederek imzalanacak antlaşma-nın gelecekte çıkması muhtemel savaşlar için geçerli olmasını isteyecekti. İngiliz filosu, tamamen zaman kazanmaya yönelik olarak hazırlanan bu tekliflere cevap hazırlamakla meşgul olurken, Osmanlı idaresi de donan-manın eksiklerini gidermeye ve Boğaz tahkimatlarını tamamlamaya gay-ret edecekti.252

25 Şubat’ta gerçekleşmesi beklenen görüşme için Amiral Thomas Louis de ayrıntılı bir tâlimatla donatılmıştı. Çanakkale’de yaşananlar üzerinde fazla durmaması istenen Louis, Naraburnu’ndaki muharebe-ye, İngiliz gemilerinin geçişini engelleyen Osmanlı tarafının yol açtığını bildirerek İngiltere’nin, Bâbıâli’nin Napoléon’un dostluğunu tercih etme-si durumunda Osmanlı Devleti’ne çok daha fazla zarar verebileceğini

252 BOA, HAT, 32118.

Page 96: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

477

F A T İH Y E Ş İ L

hatırlatacaktı. Bu bağlamda İngiliz Amiral Arbuthnot’un hazırladığı proje çerçevesinde barış yapılabileceğini tekrarlayarak, İngiliz elçinin, Sébastiani’nin İstanbul’u terketmeden başkente dönmesinin mümkün ol-madığına vurgu yapacaktı. Ancak planlanan bu görüşme İstanbullular’ın baskısı ve tahkimatların ve donanmanın eksikliklerinin kısa sürede ta-mamlanması253 sebebiyle gerçekleşmeyecekti.254 Hâlet Efendi’nin duru-mu amirale bildirmesi ise filoda Bâbıâli’nin zaman kazanmak için sah-neye koyduğu yeni bir oyun olarak algılanmıştır. Ancak çok geçmeden Bâbıâli’nin Hâlet Efendi aracılığı ile filoya gönderdiği karşı ültimatom, İngiliz filosu açısından durumun vahametini bütün açıklığı ile gözler önüne serecekti. Nitekim Hâlet Efendi’nin kaleminden çıkan notada

253 Bu sırada Tersane’de demirli bulunan, ikisi üç ambarlı olmak üzere on iki par-çadan oluşan Osmanlı donanması savaşa hazır hale getirilerek yirmiden fazla topçu filikası ve 100’ü aşkın kayıkla birlikte beklemekteydi. Haliç iki sıra filika ile kapatılırken, Tophane tarafına, bu yönden yapılacak bir saldırı düşünülerek ateş gemileri yerleştirilmişti. Tamamlanan tahkimatlar ise Boğaz’da yaşanacak bir çatışmada ateş üstünlüğünü Osmanlı tarafına vermekteydi. Zira yapımına daha önce başlanmış olan tabyalar İngiliz filosunun gelişinden hemen sonra bitirilmişti. Bu bağlamda beş gün içerisinde Yedikule’den Sarayburnu’na ka-dar uzanan bölgeye yetmiş yedi, saray bahçesine yirmi dört, Sarayburnu’ndan Haliç’e 127 bu bölgenin karşısına kırk yedi, Tophane sahiline otuz sekiz ve Asya yakasına kırk sekiz olmak üzere toplam 361 tabya inşa edilerek İstanbul Boğazı’na toplam 540 top ve 110 havan yerleştirilmiştir (Douin- Fawtier-Jones, L’Angleterre et L’Egypt, La Politique Mameluke (1801-1803), s. CXIII; Life and Cor-respondance of Admiral Sidney Smith, s. 238; Deny, Révolutions de Constantinop-le en 1807 et 1808, s. 81; Zinkeisen, Geschichte des osmanischen Reiches im Europa, s. 443; Drilaut, Selim-i Sâlis ve Napolyon, s. 110; BOA, HAT, 7633; Mustafa Necib, Mustafa Necib Efendi Târihi, s. 19; ticaret gemilerinin ve sandalların topla teçhiz edilmesi konusunda ayrıca bkz. Ubeydullah Kuşmânî Ebûbekir Efendi, Asiler ve Gaziler, Kabakçı Mustafa Risalesi, s. 103).

254 Hâlet Efendi’nin “askeriye duyurmayarak tercüman ile hafîyeten Kadı kar-yesinde Ali Ağa’nın hânesine gitmek üzere tayin olunduğu” meşveret meclisi için bkz. BOA, HAT, 32118. Kadıköy’de yapılması planlanan mükâlemenin gerçekleşmemiş olmasına rağmen Ebûbekir Efendi, Mahmud Râif Efendi ve İbrâhim Nesim Efendi’nin, Kadıköy’de Râif Efendi’nin sahilhânesinde gizlice Amiral Sidney Smith’le görüştüğünü ve görüşmenin ardından İngiliz filosu-nun İstanbul’dan ayrıldığını belirtmektedir. Filonun gelişi ve Nizâm-ı Cedîd ekibi arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bu bilginin de yine İstanbul sokakla-rında dolaşan söylentilerden biri olduğu düşünülebilir (bu konuda ayrıca bkz. Ebûbekir Efendi, Vak‘a-i Cedîd, s. 16).

Page 97: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

478

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Bâbıâli, tahkimat inşasına son vermenin, ahali arasında genel bir infiale sebep olacağından mümkün olmadığını vurgulamaktaydı. Yine aynı no-tada belirtildiği üzere Osmanlı Devleti ve İngiltere arasındaki ittifakın yeni şartlar dahilinde tâdil edilerek devam etmesini isteyen Bâbıâli, ayrı-ca Rusya ile İngiltere’nin ara buluculuğunda barış yapılmasına sıcak bak-maktaydı. Barış için Osmanlı Devleti’nin öne sürdüğü şartlar, Rusya’nın Memleketeyn’e müdahalesinin önlenmesi ve St. Petersburg’un işgal ettiği Hotin, Bender, Akkirman ve Kili kaleleri için tazminat ödemeyi kabul etmesiydi. Fakat Rusya ile ilgili sorunların çözüme kavuşturulması için Osmanlı idaresi, Amiral Duckworth’un ya da Arbuthnot’un elinde, St. Pe-tersburg tarafından onaylanmış bir yetki belgesinin bulunup bulunmadı-ğını sormaktaydı. İngiltere ile mevcut savaş halinin sona erdirilmesi için-se Amiral Duckworth , yukarıdaki talepleri kabul ederek Bozcaada’ya çe-kilmeyi vaat etmeliydi. Amiral Duckworth , Hâlet Efendi’nin oldukça sert bir üslûp ve güvenle kaleme aldığı notaya cevaben gönderdiği tahriratta görüşmelerin bu şekilde kesintiye uğramasından duyduğu üzüntüyü dile getirirken, ümitsizce Arbuthnot’un hazırladığı projede öne sürülen şart-ların hâlâ geçerli olduğunu belirtmekteydi. Fakat Amiral Duckworth her ne kadar 22 Şubat tarihli antlaşma taslağına referans veriyor olsa da ar-tık Rusya ile ilgili talepleri bir kenara bırakmıştı. Barışın yeniden tesisi için Sébastiani’nin İstanbul’dan ayrılması ve İngiltere, Rusya ve Osmanlı Devleti arasında ittifakın kurulması yeterliydi. Bâbıâli’nin, “İngiliz ve Rus kuvvetlerine karşı büyük bir zafer kazanmışçasına” ileri sürdüğü şart-ları, Osmanlı Devleti’nin Fransız hâkimiyeti altına girmesinin bir delili olarak sunan Amiral Duckworth , görüşmelere yeniden başlanmasının Bâbıâli’nin yabancı boyunduruğundan kurtulması anlamına geleceğini bildirmekteydi. Bu bağlamda olumsuz hava şartlarına sahil bataryaları-nın tamamlanmasının eklenmesiyle Amiral Duckworth yolun sonuna geldiğinin farkına varmıştı. Zira Bâbıâli’ye gönderdiği tahriratlarda ar-tık çok daha mûtedil bir tavır takınan Duckworth, daha iki gün önce

“sabrının taştığına”, sahildeki takviye çalışmalarına son verilmemesi ya da notasına üç saat içerisinde cevap gönderilmemesi durumunda şehre saldıracağına dair savurduğu tehditleri bir kenara bırakmıştı.255

255 Bir gün evvel toplanan meşveret meclisinde alınan kararları yansıtan söz konusu nota ve Amiral Duckworth’un cevabı için bkz. Douin- Fawtier-Jones,

Page 98: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

479

F A T İH Y E Ş İ L

Bâbıâli’nin, İngiliz filosuna “Bundan sonra kâffe-i Memâlik-i Mahrû-se’de bir avuç toprak bile yoktur ki bir nefer İngiliz pâyendâz olub halkın suret-i gazâbına dûçar olmaya ol derecelerde ki, şevketpenâh hazretleri bile bir İngilizi ehl-i İslâm’ın pençe-i hışm u infiâllerinden himâye ve siyânete kādir olmadığını”256 ve bu sebeple görüşmelerin karada devam etmesinin imkân dahilinde bulunmadığını bildirdiği esnada İngiliz fi-losu halen İstanbul’a yaklaşmaya çalışmaktaydı. Her ne kadar 26 Şubat gecesi güney-güney/batıdan hafif bir esinti başlamış olsa da sabah saat sekizde şehre daha yakın duran Endymion, rüzgârın Boğaz akıntısın-dan daha zayıf olduğunu rapor etmekteydi.257 Aynı saatlerde, doğrudan Osmanlı komuta heyetinin emriyle bir grup Osmanlı neferi yanlarında iki top bulunduğu halde Kartal subaşısının önderliğinde Kınalıada’ya geçmişti.258 Boğaz’da inşa edilen tahkimatlar bir tarafa filonun demir-lediği bölgeye en yakın adanın da silâhlandırılmaya çalışılması İngiliz donanmasının güvenliğini doğrudan tehdit etmekteydi. Bu durum kar-şısında derhal savaş pozisyonu alan gemilerden Canopus adaya çıkart-ma yapmak üzere manevraya başlarken, Repulse ve Lucifer de kıyıdaki Osmanlı neferlerini sökmek üzere ateşe başlamıştı. Kınalıada sahilinde yaşanan ilk çatışmada geri püskürtülen Osmanlı neferlerinden on biri İngilizler’ce esir alınacaktı.259 Aynı gün öğleden sonra Osmanlı neferle-rinin adada yeniden görünmesi ile birlikte Canopus’da bulunan deniz piyadeleri adaya ikinci bir harekât düzenleyecektir. Sahilde mevzilenen Osmanlı güçlerini adanın içlerinde bulunan manastıra kadar takip eden

L’Angleterre et L’Egypt, La Politique Mameluke (1801-1803), s. CXIV vd.; bu ko-nuda ayrıca bkz. Shupp, The European Powers and the Near Eastern Question, 1806-1807, s. 386.

256 BOA, HAT, 7633.257 NA (Adm 51/1642).258 Bu harekâtın gerçekleşmesinde, Bâbıâli tarafından verilen emirler kadar, hiç

şüphesiz daha önce İngiliz filikaları ile yaşanan küçük çaplı çatışmanın ve padişahın dağıttığı atıyyelerin de etkisi vardı (BOA, HAT, 15685).

259 Amiral Duckworth Osmanlı askerlerinin “kayıpsız ve risksiz bir şekilde” esir alınmasını emretmişti. Zira tutsaklar, daha önce de belirtildiği üzere, İngiliz esirlerin serbest bırakılması ümidiyle 27 ve 28 Şubat’ta, iki ve dokuz kişilik gruplar halinde Bâbıâli’ye gönderilecekti (NA [Adm 51/1642]; Amiral Duckworth’un esirlerin salıverilmesinden sonra kaleme aldığı notalar için ayrıca bkz. TSMA, nr. E. 8298/1, 8598/5).

Page 99: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

480

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

İngiliz askerleriyle yaşanan çatışmalar esnasında bölgedeki gayrimüslim-lerin verdiği destek260, deniz piyadelerinin püskürtülmesinde büyük bir öneme sahiptir. Manastırda yaşanan çatışmanın ardından sahile doğru çekilen İngiliz güçlerinin takviye talebine Royal George, Windsor Cast-le, Standard ve Pompei tarafından cevap verilerek adaya taze birlikler sevkedilmiştir. Ancak muharebe esnasında Amiral Duckworth’ un verdi-ği emirlerden,261 İngiliz filosunun çatışmanın büyümesini önlemek için elinden geleni yaptığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda gün batımına kadar devam eden çatışma sırasında, bir anda komuta gemisi Royal George’dan çalınan geri çekil borusu Amiral Duckworth’ un, aslında savaşa girme ni-yetinde olmadığını göstermektedir.262 III. Selim ise İstanbul Boğazı’nda inşa edilen tahkimatların tamamlanmasıyla birlikte yapılan harekâttan ve sonuçlarından oldukça memnundu. Zira bu çatışmanın, psikolojik üs-tünlüğü tamamıyla Osmanlı tarafına geçireceğinden emindi.263

260 Çatışma sırasında Osmanlı neferlerine destek veren kırk iki reâyâ daha sonra cizyeden muaf tutulacak ve muafiyet fermanları IV. Mustafa ve II. Mahmud tarafından da onaylanacaktır (bu konuda bkz. BOA, C. Maliye, 7087, 8482, 10146, 19349, 23368; C. Askeriye, 8490).

261 Duckworth adı geçen gemilerde bulunan deniz piyadelerinden “savaşa gir-mekten çekinerek Canopus’un yürüttüğü harekâta destek vermelerini” iste-mekteydi (NA [Adm 51/1642]).

262 İngiliz filosunun ikisi subay olmak üzere yedi ölü ve on dokuz yaralı ile atlat-tığı Kınalıada’daki çatışma için bkz. NA (Adm 51/1642), Memoirs of Admiral Sidney Smith, s. 53-54; Ekins, The Naval Battles of Great Britain, s. 321; Âsım Efendi, Târih, s. 232-234; Ahmed Cevdet, Târih, s. 116; Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 107; James, The Naval History of Great Britain, s. 306.

263 Nitekim İngiliz filosunun İstanbul’dan ayrılışından hemen sonra kaleme aldığı bir hatt-ı hümâyunda III. Selim’in belirttiği üzere İngiltere’nin müttefiki olan

“Moskovlu’ya riayeten Devlet-i Aliyyem’e böyle bağteten ale’l-gafle Boğaz’a hücum ve dühûl ile adalar önünde demirleyüb gösteriş itmesi ve İstanbul’a şöyle iderim ve donanmaya böyle iderim gürüldüleri tahammül olunur nesne olmayub… Kahr ü tenkillerine ibtidâr olunmuştu… Vükelâ-yı devlet ve ocak-larım ağalarının bi’n-nefs ikdâm ve yeniçeri ağası ve cümle zâbitanı ve cümle yeniçeri ve cebeci ve tobcu ve arabacı ve humbaracı ve kalyoncu ve bostancı dilâverlerinin din ve devlet uğrunda izzet ve ihtimâm ve şecaatleriyle birkaç gün zarfında emr-i küllî olan Donanma-i Hümâyunu’mu ihraç ve İstanbul ve etrafında kavî istihkâmlar olması karşumuzda gurur ile duran düşmana deh-şet ve hususen (Kınalı) adaya giden gazilerin def ‘ine İngiliz kâfiri vâfir asker ve gemi toplarıyla çalışmış iken merdâne cenk idüb vâfirini müzmahil itme-leri hayli dehşet virüb firarlarına sebeb olmağla cümleleri Devlet-i Aliyyem

Page 100: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

481

F A T İH Y E Ş İ L

İngiliz birliklerinin gemilerine intikallerini takip eden saatlerde Ami-ral Duckworth’ un isteğiyle Royal George’a gelen komuta heyeti arasında yapılan tartışmalar, Bâbıâli’nin Kınalıada’da diş göstermesinin ardından harekâtın kontrolünün tamamıyla İngiliz filosundan çıktığını ve çaresiz kalan amiralin muhtemel bir yenilginin sorumluluğunu paylaşma isteği-ni yansıtmaktadır. Halen diplomatik görüşmelerle sorunun halledilebi-leceğine inanmak isteyen kaptanlar, Osmanlı donanmasına saldırılması durumunda kuzey akıntısının filoyu Sarayburnu’na sürüklemesiyle ya-ralanan gemilerin kurtarılamayacağını düşünmekteydi. Nitekim filonun, kıyı bataryalarının menziline girmesi ölümcül sonuçlar doğurabilirdi. Bâbıâli’nin Amiral Duckworth’ un az önce gönderdiği notaya olumsuz bir cevap vermesi durumunda ise komuta heyeti, filodaki saff-ı harb ge-milerinin bilhassa devlet binalarını topa tutmasından yanaydı. Amiral Duckworth’ un dışındaki diğer kaptanlar bu şekilde İstanbul’daki Nizâm-ı Cedîd karşıtı hizbin harekete geçmesini ve her an beklenen isyanın başla-masını ümit etmekteydi. İstanbul’da çıkacak bir isyanla taleplerinin yerine getirileceğine güvenen amiraller, Osmanlı donanması ile Boğaz’ın dışın-da yapılacak bir muharebede filonun daha avantajlı olacağına inanıyordu. Bu bağlamda İngiliz komutanlar, Çanakkale’nin bloke edilmesiyle birlikte İstanbul’da yaşanacak kıtlığın isyanın çıkışına zemin hazırlayacağından emindi. Amiral Duckworth’ un aksine Çanakkale Boğazı’ nın tahkim edil-mesi konusunda endişelenmeyen komuta heyeti, filonun talepleri yerine getirilmeden İstanbul’dan ayrılmak istemiyordu. Ancak Kınalıada’daki çatışmanın ardından filonun ihtiyaç duyduğu provizyon ve suyun sağlan-masında sıkıntı çıkabileceğini264 düşünen Amiral Duckworth, Bâbıâli’ye Çanakkale tahkimatlarının takviyesi için daha fazla zaman kazandırılma-dan İstanbul’dan ayrılma taraftarıydı. Amiral Sidney Smith’in başını çek-tiği grup ise Bâbıâli’nin, bütün kaynak ve enerjisini İstanbul savunmasına

hizmetkârlığını ve padişah kulluğunu gayret-i askerî iktizâsınca temamca icrâ etmişlerdir. Allah berhüdâr itsün, yüzleri ağ olsun doğrusu uğruma can fedâ itdikleri gördükçe Hırkâ-i Saadet pîşgâhında ağlayarak dua itdim ve itmekde-yim…” (BOA, HAT, 15685).

264 Nitekim 30 Ocak 1807’de Malta’nın Valleta Limanı’ndan İstanbul’a doğru yola çıkan Royal George, Windsor Castle ve Repulse’a dört aylık provizyon yüklen-mişti. Dolayısıyla filoda bulunan diğer gemilerin ciddi bir provizyon sıkıntısı bulunmaktaydı (James, The Naval History of Great Britain, s. 299).

Page 101: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

482

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

yönelttiğini düşünmekteydi. Napoléon’un Mısır işgali esnasında kazan-dığı deneyime istinaden Amiral Smith, Çanakkale Boğazı’ nın takviyesini tavsiye eden Fransız mühendislerin Osmanlı komuta heyeti tarafından dinlenmeyeceğinden emindi. Amiral Smith’in planına göre Çanakkale’ye yapılacak bir çıkartma harekâtıyla Boğaz’ın bloke edilmesi ile yaşanacak kıtlık ve panik Nizâm-ı Cedîd ekibinin otoritesini zayıflatacaktı.265 Bu sı-rada İstanbul’a yapılacak saldırıdan önce, III. Selim’e başkenti terketmesi için süre verildiğine dair bir notanın Bâbıâli’ye iletilerek şehirdeki İngiliz ve Rus yanlıları (casuslar?) aracılığıyla III. Selim’in başkentten ayrıldığı haberinin yayılması İngiliz filosunu yeniden avantajlı bir konuma geti-recekti.266 Çünkü komuta heyetinin gayet iyi bildiği üzere İstanbul’daki durum oldukça gergindi.267

Amiral Sidney Smith’in harekâta devam edilmesi konusundaki ısra-rına rağmen Amiral Duckworth İstanbul’dan ayrılma kararını çoktan vermişti. Zira Royal George’un güvertesinden, harekete hazır Osmanlı donanmasını, Boğaz sahilinde kendisine doğrultulmuş top namlularını ve kayıklarla Boğaz’a hücum eden İstanbul ahalisini izleyen Duckworth, Rusya üzerine gönderilmesi planlanan Osmanlı ordusunun İstanbul’da bulunmasından büyük bir endişe duymakta268 ve ilk uygun rüzgârla de-mir alarak İstanbul’u terketmeyi düşünmekteydi. Bu bağlamda 28 Şubat’ı 1 Mart’a bağlayan gece rüzgârın kuzey-kuzey/doğudan esmesiyle hareket hazırlıklarına başlayan filo, sabah saat 08.25’te savaş düzeni alarak Adalar açıklarında manevraya başlamıştı. Komuta heyetindeki diğer subayların istekleri doğrultusunda, Osmanlı donanmasını Boğaz dışına çekebilmek

265 Memoirs of Admiral Sidney Smith, s. 38-40.266 Amiral Sidney Smith tarafından imzalanan görüşme kayıtları için bkz. Life

and Correspondance of Admiral Sidney Smith, s. 234.267 11 Mart 1807 tarihiyle Bozcaada açıklarından kardeşi Charles Douglas Smith’e

yazdığı bir mektupta, Amiral Sidney Smith, İshak Bey aracılığı ile III. Selim’e, İngiltere, Rusya ve Osmanlı donanmalarının birlikte Fransa’ya karşı İstanbul’u koruyabileceğini ve “isyankârları” cezalandırabileceğini garanti eden bir me-saj gönderdiğini ifade etmektedir (bu konuda bkz. Life and Correspondance of Admiral Sidney Smith, s. 246).

268 6 Mart 1807 tarihiyle Amiral Collingwood’a gönderdiği raporda, Duckworth İstanbul’u terketmesine sebep olan endişelerini açık bir şekilde yazmıştır (Life and Correspondance of Admiral Sidney Smith, s. 238).

Page 102: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

483

F A T İH Y E Ş İ L

için 16.00’ya kadar İstanbul açıklarında manevra yapan filo269 aynı gün İstanbul’dan ayrıldı.270 20 Şubat’tan beri Adalar açıklarında bekleyen İn-giliz filosunun İstanbul’dan ayrılması sahil bataryalarında, donanmada ve Haliç girişindeki kayıklarda görev yapan yeniçeri ve gönüllüleri ha-rekete geçirmişti. İstanbullular’ın İngiliz filosunun, Osmanlı donanması tarafından takip edilerek batırılması konusunda Bâbıâli üzerinde kurdu-ğu baskı kısa bir süre içerisinde sonuç verecekti. Zira Sébastiani’nin de altını çizdiği üzere donanmaya hareket emri verilmemesi durumunda İstanbul’da bir isyanın çıkması muhtemeldi.271

1 Mart gecesi Marmara denizinde yol alan İngiliz filosu ertesi sabah saat 5.00’te Naraburnu’nun 6 mil kuzeyinde demirlemiştir. Bu sırada Boğaz’da yapılan yeni tahkimatları yakından inceleyen Active kaptanı R. M. Moubray’ın verdiği bilgiler Amiral Duckworth’u harekâtı sonuçlan-dırmaya sevkeden endişeleri doğrular nitelikteydi. Zira kaptan Moubray filonun çıkışının, girişinden çok daha zor olacağını rapor etmekteydi.272 Filonun eksiklerini tamamlamak ve Active’in verdiği bilgiler doğrultu-sunda harekât planını hazırlamak için Naraburnu’nun kuzeyinde bek-leyen İngiliz filosunun bölgedeki camilerden birinin imamı tarafından görülmesi ve Çanakkale’deki Fransız konsolosunun durumdan haber-dar edilmesiyle Osmanlı birlikleri de yeni bir çatışma için hazırlıklara başlamıştı. Öyle ki, Boğaz seraskeri, tahkimatlarda bulunan askerleri ce-saretlendirmek ve tabyaları kontrol etmek için sabaha kadar, Boğaz’da bulunan bütün tabyaları dolaşmıştı. Bu bağlamda İstanbul’da kalan İngi-liz esirlerin serbest bırakılması ümidiyle, daha önce esir alınan Osman-lı korvetini ve şalaposunu273 Naraburnu’nun kuzeyinde bırakan Amiral

269 Life and Correspondance of Admiral Sidney Smith, s. 237.270 NA Adm (51/1642).271 İngilizler’in İstanbul’dan ayrılmasından sonra üç ambarlı iki saff-ı harb, iki

adet seksen dört toplu, beş adet yetmiş dört toplu savaş gemisi, sekiz fırka-teyn ve sekiz korvetten oluşan Osmanlı donanması İstanbul’dan ayrılmıştı. Ancak Osmanlı donanması, Çanakkale’ye doğru ilerleyen İngiliz filosuna Marmara’dan çıkana kadar müdahalede bulun(a)mayacaktı (bu konuda bkz. Douin-Fawtier-Jones, L’Angleterre et L’Egypt, La Politique Mameluke [1801-1803], s. CXXI-CXXII).

272 Anderson, Naval Wars in the Levant (1559-1853), s. 441-442.273 TSMA, nr. E 11971.

Page 103: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

484

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Duckworth, 3 Mart sabahı saat 7.30’da demir alarak takviye edilmiş Ça-nakkale Boğazı’ na doğru ilerlemeye başlayacaktı. Savaş nizamı alan gemiler yine girişteki sırayla hareket ederken, filonun önünde bu sefer Endymion değil, takviye çalışmalarını yakından takip eden Active bu-lunmaktaydı. Saat 8.30 civarında Naraburnu’na ulaşan İngiliz filosu274, barışın sağlanması için son bir girişimde daha bulunarak kaleleri on üç defa ateşlenen toplarla selâmlamaya çalışmıştır.275 Filonun Ege denizine çıkmak için hareket ettiği haberinin Fransız konsolos tarafından Nara-burnu ve Kumkale’de bulunan tahkimatlara haber verilmesiyle birlikte Naraburnu’nda bulunan Osmanlı neferlerinin görüş alanına giren İngi-liz gemilerine ateş açılmıştır. Ancak bu sefer Osmanlı birlikleri, on iki gün öncesine nazaran çok daha güçlü durumdaydı. Zira bu süre zarfında bölgeye intikal eden tecrübeli ve tâlimli topçular muharebenin gidişatı üzerinde hayatî bir rol üstlenecekti.276 Bölgede Osmanlı donanmasına ait savaş gemilerinin bulunmaması ise rüzgârı arkasına alan İngiliz filosu-nun geçişini kolaylaştıran en önemli faktördü. Nitekim yaklaşık bir saat on beş dakika süren çatışma esnasında İngiliz filosunun, Osmanlı savaş gemilerini saf dışı bırakabilmek için takviye edilmiş tahkimatlar önün-de oyalanması, çok daha ağır hasar görmesine sebep olacaktı. Fransız

274 Naraburnu bölgesinde, Çamlıburun mevkiinde tahkimat bulunmadığını Ac-tive aracılığıyla öğrenen Amiral Duckworth, filodaki gemilerin bu tarafa daha yakın seyretmelerini sağlamaya çalışmaktaydı (BOA, HAT, 7598).

275 Amiral Duckworth, Çanakkale bataryalarında görevli neferatta, problemin barışçıl yollarla çözüldüğü izlenimini yaratabilmek için Canopus’a tabyaları selâmlama emri vermişti (bu konuda bkz. “Forcing the Dardanelles, Passages in the Life of a Sailor”, s. 90).

276 Hadımzâde Osman Ağa, kendisini savunmak üzere İstanbul’a gönderdiği ar-zuhalde 19 Şubat 1807’de tahkimatlarda “ma‘rifetlü tobcu” bulunmaması sebe-biyle İngiliz filosunun rahatlıkla Boğaz’ı geçebildiğini yazmaktaydı. Nitekim Osman Ağa, filonun Marmara’dan ayrılışı sırasında Kumkale’de, şehir ağası komutasında bulunan “Rumili serhadlerinde terbiye olmuş” bir tek topçu nefe-rinin dahi kaleden açılan ateşin isabet oranını yükselttiğine bizzat şahit oldu-ğunu belirtmekteydi (Hadımzâde’nin, tahkimat inşasının gecikmesine sebep olan Feyzullah Efendi’yi açık bir dille suçladığı arzuhal için bkz. BOA, HAT, 7615/B); bölgeye İstanbul’dan gönderilen topçu ortası ve “yevmlü neferatın” bu sefer merdâne cenk eylemesi konusunda bkz. BOA, HAT, 2016/A; muharebede Nizâm-ı Cedîd neferlerinin oynadığı rol için ayrıca bkz. Câbî Ömer Efendi, Târih, s. 109).

Page 104: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

485

F A T İH Y E Ş İ L

konsolosun da belirttiği üzere, “İngilterelü kati çok tob atmışken asâkir-i İslâmiyye azîm mertebede gayret idüb tobların cümlesini i‘mal eylediler hele tobcuların sebât ve metâneti ve arabaları eyü değil iken tobların doldurulmasına sür‘atleri ve gülleyi isâbet itdirmeğe maharetleri şâyân-ı senâdır düşman gemileri hasâretzede olmak gerekdir zirâ kati çok gülle gemilerin vücuduna isâbet itdiğini re’yü’l-ayn gördüm.”277

Gerçekten de devrin belki de en büyük top güllelerine hedef olan İn-giliz filosunda Windsor Castle, Repulse, Standard, Active, Endymion ve ağır ateş altında kalan bomba gemileri Lucifer ve Meteor geçiş esnasın-da yaralanan gemilerdi. Bu bağlamda ağırlıklı olarak Boğaz’ın Anadolu tarafında bulunan ve tam mânasıyla bitirilmemiş tahkimatların top ate-şine mâruz kalan İngiliz filosu, çatışmayı yirmi sekiz ölü ve 138 yaralı ile atlatacaktı. Hasar gören gemiler278 ve İngiliz tüccarların arkalarında bıraktıkları mallar279 dışında planlanan hiçbir siyasî hedefe ulaşama-yan İstanbul harekâtı sırasında İngiliz filosunun verdiği toplam kayıp ise kırk altı ölü ve 235 yaralıyı bulmaktadır. Harekât sonrası Bozcaada açıklarında demirleyen İngiliz filosu, aldığı büyük darbenin yaralarını sarmaya çalışırken 7 Mart 1807’de, bir başka ifadeyle harekâtın bitimin-

277 Çanakkale’de bulunan Fransız konsolosu tarafından kaleme alınan belgenin başlığında istinsah tarihi olarak 19 Şubat veriliyor olsa da söz konusu tahrirat İngiliz gemilerinin Marmara’dan çıkışları esnasında meydana gelen çatış-mayı tasvir etmektedir. Zira belgede açık bir şekilde belirtildiği üzere İngiliz filosu Çanakkale tahkimatlarına, Boğaz’ın iç tarafında bulunan Naraburnu bölgesinden yaklaşmaktaydı. Osmanlı birliklerinin ateşe Kumkale ve Nara tarafından başlaması ve tahriratta Osmanlı topçularının, on iki gün öncesine nazaran çok daha başarılı olduklarının dile getirilmesi de belgenin 1807 Mart ayı başlarında kaleme alındığını ortaya koymaktadır (bu konuda bkz. BOA, HAT, 6636; 3 Mart 1807’de Çanakkale’de yaşanan çatışma konusunda ayrıca bkz. TSMA, nr. E 11277; NA [FO 78/59], s. 121 vd.; James, The Naval History of Great Britain, s. 308-310).

278 İngiliz gemilerinin aldığı ağır hasar konusunda bkz. TSMA, nr. E 11971; NA (Adm 51/1642); “Forcing the Dardanelles, Passages in the Life of a Sailor”, s. 90; Life and Correspondance of Admiral Sidney Smith, s. 240-241; İngiliz denizci-lerin cesetlerinin Çanakkale sahillerine vurması konusunda ayrıca bkz. BOA, HAT, 7636.

279 Harekât sonrasında, İstanbul’dan Arbuthnot ile birlikte ayrılan İngiliz tüccar-ların malları İngiliz Dışişleri Bakanlığı açısından çözülmesi zor bir problem olarak gündeme gelecekti (NA [FO 78/55], s. 265-266, 311 vd.).

Page 105: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

486

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

den dört gün sonra Amiral Seniavin komutasındaki Rus filosu bölgeye ulaşmıştır. İstanbul’a yeniden ortak bir harekât yapmayı öneren Amiral Seniavin’e, Çanakkale ve İstanbul’a güçlü kara birliklerinin bulunmadı-ğı bir filo tarafından yapılacak her türden harekâtın başarısızlığa mah-kûm olduğunu bildiren Amiral Duckworth, Osmanlı başkentine yeni bir saldırı ile zarar verilebilse dahi filonun Çanakkale’den geri çıkmasının imkânsız olduğunu belirterek Rus amiralin teklifini geri çevirmiştir.280

280 Harekât öncesi Rusya’dan talep edilen, fakat bölgeye intikal etmeyen dört saff-ı harb gemisi konusunda sitemkâr ifadeler kullanan Amiral Duckworth aynı tahriratta Bozcaada’yı işgal etmeyi teklif etmekteydi. Sekiz saff-ı harb gemisine sahip olan ve iki destek gemisi daha bekleyen Amiral Seniavin ise önceliğinin İstanbul’a yeni bir harekât düzenlemek olduğunu ve komutasın-daki filoda 2000 piyadenin bulunduğunu bildirerek, Amiral Duckworth’dan bizzat gelmese dahi altı savaş gemisiyle kendisine destek olmasını istiyordu. Amiral Duckworth’un 2000 kişilik piyade birliğini zayıf bulması üzerine Çanakkale’yi bloke etmeyi ve başta Bozcaada olmak üzere bölgede bulunan

İngiliz fi losu Bozcaada açıklarında (TSMA, nr. E 3790/8)

Page 106: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

487

F A T İH Y E Ş İ L

Bu bağlamda 12 Mart’ta filoda bulunan İngiliz tüccarları, İstanbul büyü-kelçisi Arbuthnot ve Mora’daki İngiltere temsilcisi Isaac Morier’i Malta’ya götürmek üzere Windsor Castle’ın Bozcaada’dan ayrılmasıyla birlikte İngiltere’nin yaptığı İstanbul harekâtı resmen sonuçlanmıştır.281 Zira Amiral Duckworth da birkaç gün içerisinde yeni bir görev emri alarak Bozcaada’dan Mısır’a doğru yelken açacaktır. İstanbul’a yapılan harekâtın sonuçsuz kalmasının ardından, Hindistan’ın güvenliği açısından büyük bir önem arzeden Mısır’a General Hallowel komutasında düzenlenen harekât da Mehmed Ali Paşa’nın güç gösterisine dönüşerek akamete uğ-rayacaktı.282 Bozcaada’da kalan Amiral Seniavin ise tek başına Çanakkale Boğazı’ nı bloke etmeye çalışmaktaydı.283

adaları işgal etmeyi öneren Amiral Seniavin’e 13 Mart tarihinde kaleme aldığı tahriratla cevap veren Amiral Duckworth Batı Akdeniz’de bulunan İngiliz Donanma Komutanlığı tarafından yeni bir göreve atanmak üzere çağırıldığını bildirmekte ve “güçlü piyade birlikleri olmaksızın hiçbir şey yapılamayacağı konusunda”, Amiral Seniavin’i Çanakkale’yi “bizzat görmüş bir komuta suba-yı olarak” bir kez daha uyarmaktaydı. Amiral Duckworth ve Amiral Seniavin arasında gerçekleşen yazışmalar için bkz. NA (FO 78/59), s. 76 vd.; bu konuda ayrıca bkz. Rose, “Admiral Duckworth’s Failure at Constantinople in 1807”, s. 176 vd.

281 NA (FO 78/59), s. 122; Mikhailovsky-Danilevsky, Russo-Turkish War of 1806-1812, s. 67 vd.

282 Ayrı bir çalışmada ele alınmayı hak eden İngiltere’nin Mısır saldırısı konu-sunda bkz. BOA, HAT, 6465; Life and Correspondance of Admiral Sidney Smith, s. 249 vd., James, The Naval History of Great Britain, s. 312 vd.; Zinkeisen, Geschichte des osmanischen Reiches im Europa, s. 447 vd.; Deny, Révolutions de Constantinople en 1807 et 1808, s. 93 vd.; Drilaut, Selim-i Sâlis ve Napolyon, s. 118 vd.

283 İngiliz filosunun İstanbul’dan ayrılışını takip eden günlerde III. Selim Bozcaada’nın kurtarılması ve Boğaz ablukasının kırılması konusunda ardı ardına hatt-ı hümâyunlar kaleme almaktaydı. Bozcaada önlerinde yaşanan deniz savaşı, nefer azlığı dolayısıyla adaya çıkartma yapılamaması, Sirozlu İsmâil Bey’in muharebelerde oynadığı rol ve III. Selim’in hatt-ı hümâyunları için bkz. TSMA, nr. E 2472/1, 2, 3, 3790/5; BOA, HAT, 6465, 7042, 7598/A, F; Bozcaada önlerinde demirli İngiliz filosunun “asâkire perişânlık viririm fikr-i fâsidesiyle” Osmanlı birliklerini tâciz etmesi konusunda ayrıca bkz. BOA, HAT, 7636. Deniz muharebelerini takiben Bozcaada’da yapılan barış görüşmelerin-de, bilhassa “pâtente” kâğıtlarından şikâyetçi olan Bâbıâli, Rusya’nın Osmanlı reâyâsına, Eflak ve Boğdan’a ve iç işlerine karışmamasını ve nihayet Osmanlı İmparatorluğu’na yapılan saldırılarda üs olarak kullanılan Gürcistan’daki

Page 107: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

488

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Harekâtın başarısızlıkla sonuçlanması İngiltere kamuoyunda hararetli tartışmaların yaşanmasına sebep olacaktı. Ancak elçi ve İngiliz tüccar-ların hapsedilme tehlikesi, kana susamış Türk imgesi ve güçlü Osman-lı tahkimatlarından İngiliz gemilerine atılan muazzam top gülleleriyle kamuoyunun tatmin edilmesi284, Avam Kamarası’nda harekât hakkında siyasî ya da askerî bir soruşturma açılmasını gündemden çıkartacak-tır.285 İngiliz elçinin filoyu talep etmesinden uzun süre sonra harekâtın başlaması, bu süre zarfında Bâbıâli’nin Boğazlar’daki tahkimatları güç-lendirmesi, Amiral Duckworth’un harekât öncesi talep ettiği piyade bir-liklerinin Sicilya’nın güvenliği bahane edilerek filoya verilmemesi286 ve nihayet havanın olağan dışı bir şekilde saldırıya elverişsizliği yapılan tar-tışmalarda ön plana çıkan noktalardı. Amiral Duckworth’un kaleme aldı-ğı tahriratlarda287 kendisine verilen yetersiz ve yanlış bilgiler nedeniyle başarısızlığın sorumlusu olarak Arbuthnot’u göstermesi ise Londra’da

“ismi artık başarısızlıkla eş anlamlı olarak kullanılan”288 İngiliz elçi ile arasında ciddi bir tartışmanın yaşandığına işaret etmektedir.289 Nitekim Arbuthnot, harekât sonrası kaleme aldığı raporlarda, filonun askerî ka-nadını hiçbir zaman yetersiz ve yanlış bilgilerle donatmadığını belirtir-ken290, Amiral Duckworth donanma komutanlığına verdiği savunmada,

Anakra Kalesi’ndeki ve Yedi Ada Cumhuriyeti’ndeki askerlerini çekmesini ta-lep edecekti (bu konuda bkz. BOA, HAT, 15189; NA (FO 78/56), s. 43-48, 155-158, 235 vd.; Fehmi İsmail, “1807’de Ruslar’ın ve İngilizler’in Osmanlılarla Yeniden Münasebet Kurma Teşebbüsleri”, İÜEF Tarih Dergisi, 30 [1976], s. 23-38).

284 The Times’ın 1807 Mart ayı sonlarından itibaren yayımladığı haberlerin İngiliz kamuoyunun tatmin edilmesinde önemli bir rol üstlendiği düşünülebilir.

285 James, The Naval History of Great Britain, s. 312.286 TSMA, nr. E 11971.287 Amiral Duckworth tarafından kaleme alınan raporlardan bir kısmının Türk-

çe tercümesi, “Dukvort nâm İngiliz amiralinin makarr-ı saltanât aleyhinde olan memuriyyetine dair bazı tafsili hâvî olub donanmasında müstahdem olmuş oficyallerin tarafından yazılan mekâtib-i adîdenin tercümesidir” başlığı altında TSMA, nr. E 11971’de kayıtlıdır.

288 NA (FO 78/55), s. 317.289 TSMA, nr. E 11971.290 Arbuthnot saldırı öncesinde her ne kadar İstanbul ahalisinin İngiltere tarafına

daha yakın durduğuna, Boğaz tahkimatlarının İngiliz filosunu durduramaya-cağına ve İstanbul önlerinde yapılacak küçük bir güç gösterisinin siyasî hedef-lere ulaşabilmek için yeterli olduğuna dair raporlar kaleme almakta ve bunlar

Page 108: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

489

F A T İH Y E Ş İ L

Boğazlar’daki savunma tertibatının Arbuthnot’un raporlarında tasvir ettiğinden çok farklı olduğunu öne sürmekteydi. Sonuçta harekâtın ba-şarısızlığını tamamıyla üstlenen Arbuthnot291, tenzîl-i rütbe ile İngiltere Maliye Bakanlığı’nda sıradan bir memur olarak hayatına devam ederken, Amiral Duckworth harekât öncesindeki konumunu koruyacaktı.

Osmanlı tarafında ise İngiliz filosunun kolayca İstanbul önlerine ka-dar gelmesinin faturası, saldırı öncesinde Çanakkale Boğazı’ nı tahkim etmekle görevli Feyzullah Efendi’ye kesilecekti.292 Feyzullah Efendi’nin, biraz da kamuoyu baskısıyla idam edilmesinin yanı sıra mâzul Kaptanı-deryâ Sâlih Paşa da sürgüne gönderilmiştir. Feyzullah Efendi’nin yerine Çanakkale’ye nâzır olarak atanan Aziz Efendi, Boğaz açıklarında Rus do-nanması ile deniz muharebelerinin devam ettiği esnada mevcut tabyala-rın güçlendirilmesine ve yenilerinin inşasına devam etmekteydi.293

Çanakkale’de bulunan Amiral Thomas Louis tarafından doğrulanmaktaysa da Duckworth kumandasındaki filonun gecikmesi Bâbıâli’ye takviye husu-sunda zaman kazandırmıştı. Yine filonun İstanbul’a doğru yola çıktığı esnada Çanakkale’de bulunan elçilik tercümanı Pisani’nin tahkimatlarda herhangi bir çalışmanın yapılmadığı konusunda filoya güvence vermesi, İstanbullular’ın ve Nizâm-ı Cedîd ekibinin “İngiliz donanmasından her şeyden daha çok çekin-diğini” belirtmesi Amiral Duckworth’da harekâtla ilgili yanlış beklentilerin oluşmasına sebep olmuştu (bu konuda bkz. TSMA, nr. E. 11971; NA [FO 78/55], s. 258-259, 318-321, 335). İngiliz filosu ile Çanakkale önlerinde yapılan görüşme-lerde kilit bir rol üstlenen elçilik tercümanı Pisani mart ayı ortalarına kadar bölgede kalmıştır. Tahkimatlardaki takviye çalışmaları konusunda İngiliz ve Rus donanmalarını bilgilendirmesinden şüphelenilen Pisani daha sonra Kütahya’ya sürgüne gönderilecekti (bu konuda ayrıca bkz. BOA, HAT, 2016; Ubeydullah Kuşmânî Ebûbekir Efendi, Asiler ve Gaziler, Kabakçı Mustafa Risalesi, s. 103).

291 NA (FO 78/55), s. 328.292 Nitekim III. Selim, İngiliz filosunun Çanakkale’den geçişinin tek sorumlulu-

ğunu, Boğaz’ı zamanında takviye etmeyen kişilere, daha açık bir ifadeyle Sâlih Paşa ve Feyzullah Efendi’ye yüklüyordu (bu konuda bkz. BOA, HAT, 7636).

293 Tehdidin farkında olan Aziz Efendi, inşa faaliyetini hızlandırmak için elinden geleni yapıyordu. “Gece ve gündüz ameleye şevk içün mehterhâne” çaldıran Aziz Efendi mart ayı ortalarında dahi malzeme, mühimmat ve zahire sıkıntısı çekmekte, ihtiyaç duyduğu maddî imkânların bulunmamasından şikâyet et-mekteydi. Aziz Efendi’nin çağdaş askerî mimariye uygun olarak yaptığı takvi-ye çalışmalarının ardından, bölgedeki ikinci büyük inşa faaliyeti yeniçeriliğin ilgasından hemen sonra, Rus tehdidinin baş göstermesiyle birlikte gündeme

Page 109: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

490

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Çanakkale’de mevcut kaleler*

* Hatip, Bahriye Şehri Kala-i Sultaniye, s. 29.

Page 110: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

491

F A T İH Y E Ş İ L

Bâbıâli askerî açıdan Rusya tehdidine karşı Çanakkale Boğazı’ nı tah-kim etmeye devam ederken siyasî alanda da Mısır işgali sonrasında be-nimsediği tarafsızlık ilkesini devam ettirmeye çalışmaktaydı. İstanbul’da ve Çanakkale’de yaşanan çatışmaların ardından İngiltere’ye savaş ilân etmeyen Osmanlı idaresi, Fransa’nın bölgedeki nüfuzunu arttırmaya yö-nelik bir araç olarak gördüğü askerî uzmanları ve birlikleri de geri çe-virmekte ya da geri hizmetlerde kullanmaya çalışmaktaydı.294 Harekât

gelecekti. Ancak İngiltere’nin İstanbul büyükelçisi Stratford Canning’in ya-kından takip ettiği takviye çalışmalarından sonra dahi Çanakkale Boğazı, rüzgârı arkasına alan güçlü bir donanmayı durdurmaktan uzak bir görünüm sergilemekteydi. II. Abdülhamid ise bölgenin savunulmasında, tahkimat inşa-sından bir adım daha ileri giderek Kilitbahir’de, Çanakkale’yi savunacak top-çuların yetiştirileceği bir okul açacaktı (Aziz Efendi’nin takviye çalışmaları konusunda bkz. TSMA, nr. E 3790/3-4; BOA, HAT, 2016, 2016/B; HAT 7598/D, 7615/B; Black, “Sorbier’s Mission to Constantinople: 1807”, s. 284; II. Mahmud devrinde Çanakkale tahkimatlarına yapılan takviye ve tahkimatların durumu konusunda bkz. NA [FO 78/142], s. 98 vd.; Grenville Temple, Excursions in the Mediterranean, Greece, and Turkey, Londra 1836, II, 8; George Keppel, Narrative of a Journey Across the Balcan, Londra 1831, I, 51; Charles C. Frankland, Travels to and from Constantinople in the Years 1827 and 1828, Londra 1829, I, 222-224; II. Abdülhamid tarafından açılan topçu okulu için bkz. Hatip, Bahriye Şehri Kala-i Sultaniye, s. 193).

294 İngiltere’nin resmen savaş ilân etmediği bu kriz esnasında Bâbıâli, Londra elçi-si Sıdkı Efendi’nin İngiliz Dışişleri Bakanlığı’na verdiği protesto notasıyla yeti-necekti. Nitekim filonun İstanbul’dan ayrılmasını takiben Paris’teki Osmanlı sefirine gönderilen bir tahrirata göre bu hareketin elçinin daveti ile mi İngil-tere hükümetinin emriyle mi olduğu anlaşılamadığından harp ilân edilmeden sadece sahillerin muhafazasıyla iktifa edildiği belirtilmekte ve muhtemelen Londra’nın husumetini daha fazla celbetmemek için Fransa’nın Dalmaçya ordularından gönderilmesi planlanan yardımın geri çevrilmesi talep edilmek-teydi. 23 Nisan 1807 tarihli Sıdkı Efendi’nin notası ve Dışişleri Bakanı George Canning’in ilişkilerin yeniden tesisi için Arthur Paget’nin Çanakkale’ye doğru yola çıkışını bildirdiği 28 Nisan 1807 tarihli cevabı için bkz. NA (FO 78/59), s. 105-106; bu konuda ayrıca bkz. BOA, HAT, 5914, 38109. Ancak Fransa’ya gön-derilen bu tahrirata rağmen 3 Nisan 1807’de Fransa’nın Dalmaçya ordusundan yeni mühendisler İstanbul’a gelecekti. Osmanlı Devleti’ni siyasî ve askerî açı-dan kaybetmemek için gönderilen bu mühendislerin faaliyetlerinin Kabakçı İsyanı ve sonrasında Bâbıâli’de değişen dengeler sebebiyle sekteye uğradığını ve IV. Mustafa’nın, yeni tahkimatların inşasında ve eskilerin yenilenmesinde Fransız mühendislerin kullanılmamasını istediğini de yeri gelmişken belir-telim. Fransız mühendislerin geri hizmetlerde kullanılması ve geri çekilmesi

Page 111: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

492

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

sonrası dönemde İstanbul’daki etkisi azalan Sébastiani,295 uzun süredir uygulanmakta olan Nizâm-ı Cedîd siyaseti bağlamında İngiliz filosunun gelişiyle keskinleşen ideolojik ayırımların ve siyasî fırsatın zemin hazır-ladığı ve Rusya’nın Boğaz ablukasının beraberinde getirdiği fiyat artışı ve kıtlığın tetiklediği Kabakçı İsyanı ile birlikte Osmanlı başkentindeki bü-tün gücünü kaybedecekti. Zira artık Fransız elçinin padişahın huzuruna çıkma girişimleri sonuçsuz kalıyor296, Bâbıâli Fransız uzmanların en kısa zamanda geri çekilmesi için elçilik üzerinde baskı kuruyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nu, konumu gereği gözden çıkartamayan Londra ise tam da bu dönemde devreye girerek yeniden barışı ve ittifakı tesis etmeye çalışarak sahip olduğu ticarî imtiyazları ve bölgedeki nüfuzunu arttır-mayı hedefliyordu. Bâbıâli’nin, Arbuthnot gibi “yeteneksiz elçiler sebe-biyle İngiltere’nin kontrolünden çıktığını” kabul eden Londra297, 1809’da imzalanacak Çanakkale Antlaşması298 ile siyasî hedeflerinin önemli

konusunda Sébastiani üzerinde kurulan baskı için bkz. II. Mahmud ve III. Selim Devrine Ait Avrupa Devletleri Sefirleriyle Yapılan Mükâlemelerin Maz-batası, vr. 128b-129a; C. E. Black, “Sorbier’s Mission to Constantinople: 1807”, s. 23, 25, 27.

295 14 Haziran 1807’de reîsülküttab ve Sébastiani arasında gerçekleşen mükâleme bu durumun en açık kanıtıdır ( II. Mahmud ve III. Selim Devrine Ait Avrupa Devletleri Sefirleriyle Yapılan Mükâlemelerin Mazbatası, vr. 217b-220a).

296 Mehmet Ali Beyhan, Saray Günlüğü (1802-1809), İstanbul 2007, s. 205-206. 297 NA (FO 78/62), s. 199 vd. 298 Fransa ile Osmanlı İmparatorluğu arasında yaşanacak muhtemel bir çatışma-

da Bâbıâli’ye vereceği siyasî ve ekonomik desteği açık bir şekilde ortaya koyan İngiltere, Fransa’nın Boğazlar’ı kullanarak Karadeniz’e girişini önlemeye çalış-maktaydı. Tilsit Antlaşması ise müzakere sürecinde İngiliz temsilci Adair’in Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden İngiltere tarafına çekmekte kullandığı bir başka argümandı. Antlaşma müzakereleri devam ederken İran’la yakından ilgilenen Londra, tampon bölge olarak gördüğü İran aracılığıyla Rusya’yı da kontrol altına almaya çalışıyordu (Çanakkale görüşmeleri ve antlaşması ko-nusunda bkz. NA [FO 78/56], s. 163-176, [FO 78/63], s. 31-37, 52-68, 71-74, 77-85; NA [FO 352, klasör nr. 1, dosya nr. 2]; [FO 881/86], s. 30-35; Robert Adair, The Negotiations for the Peace of the Dardanelles in 1808-1809, Londra 1845, bilhassa I, 37 vd., 96, 128, 186-188; Şânîzâde Mehmed Atâullah, Târih, İstanbul 1290, I, 157 vd., 162-166; Stanley Lane-Poole, The Life of the Right Honourable Stratford Canning, Londra 1888, I, 44 vd.; Allan Cunningham, “Robert Adair and the Treaty of the Dardanelles” Anglo-Ottoman Encounters in the Age of Revolution (ed. E. Ingram), Londra 1993, I, 103-143).

Page 112: III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA...7 İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s ÖNSÖZ / PREFACE 9 GİRİŞ / INTRODUCTION 13 III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms

493

F A T İH Y E Ş İ L

bir kısmına ulaşmıştı. Nitekim II. Mahmud, antlaşmanın mimarı olan Robert Adair’in İstanbul’dan ayrılması vesilesiyle kendisine gönderdiği özel bir mesajda299, 1806 ortalarından itibaren iki ülke arasında yaşanan problemlere referans vererek İngiltere ve Osmanlı devletleri arasında-ki mevcut ilişkilerin Rusya’nın saldırgan siyaseti sebebiyle bozulduğunu belirtmekteydi. Oysaki İstanbul ve Londra arasındaki dostluğun uzun bir geçmişe sahip olduğunu öne süren II. Mahmud İngiltere’nin devam etmekte olan Osmanlı-Rus harbinde, en azından siyasî açıdan Bâbıâli’yi desteklemesini istemekteydi.300 Bu bağlamda 1809 sonrası dönemde ya-şanan İngiliz-Osmanlı yakınlaşması, XIX. yüzyılın ilerleyen safhalarında da devam edecekti. Yüzyıl ortalarında zirveye ulaşacak Osmanlı-İngi-liz dostluğunda, Çanakkale Antlaşması’nın imzacıları arasında yer alan Stratford Canning hiç şüphesiz en önemli rollerden birini üstlenmişti. Ancak İngiltere ve Osmanlı İmparatorluğu arasındaki ilişkiler XIX. yüz-yıl sonlarında bir defa daha bozulacak ve zaman içerisinde iki devlet yine Çanakkale’de karşı karşıya gelecekti. Zira İstanbul harekâtının 108. yıl dö-nümünde, 19 Şubat 1915’te, Çanakkale Boğazı’ nın tabyaları bir defa daha Rusya’ya yardım etmeye çalışan İngiliz donanmasına bağlı savaş gemile-rinin top atışına mâruz kalmaktaydı.301 Ancak bu sefer Amiral John de Robeck’in işi Amiral John Duckworth’dan çok daha zordu.

299 II. Mahmud’un “resm ü adetden hâric ve muamelât-ı mu‘taddan baid” mesajı için bkz. TSMA, nr. 6007.

300 İngiltere hükümeti ve İngiliz kamuoyunun Rusya’ya bakışında ve dolayısıyla Osmanlı-İngiliz yakınlaşmasında 1812 senesi bir dönüm noktası teşkil et-mektedir (bu konuda bkz. M. S. Anderson, “British Public Opinion and the Russian Campaign of 1812”, Slavonic and East European Review, 34 [1954-1955], s. 408-425).

301 Çanakkale Savaşı’nın başlangıç tarihi olan 19 Şubat 1915’te İngiltere donanma-sına bağlı Queen Elizabeth zırhlısının, Boğaz’ın dış tarafında kalan tabyaları topa tutması konusunda Erkân-ı Harbiyye Reisi Vekili Enver Paşa’nın aynı ta-rihli tahriratı için bkz. Osmanlı Belgelerinde Çanakkale Muharebeleri, Ankara 2005, I, 16.