prof. dr. attila Özer’e armağan -...

1332
Journal of The Faculty of Law of Gazi University Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Haziran-Aralık 2008 Cilt. XII, Sayı 1-2 June-December 2008 Vol. XII, No. 1-2 Prof. Dr. Attila ÖZER’e Armağan 2010

Upload: others

Post on 13-Sep-2019

12 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • Journal of TheFaculty of Law ofGazi University

    Gazi ÜniversitesiHukuk Fakültesi

    Dergisi

    Haziran-Aralık 2008 Cilt. XII, Sayı 1-2 June-December 2008 Vol. XII, No. 1-2

    Prof. Dr. Attila ÖZER’eArmağan

    2010

  • GAZİ ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ DERGİSİ

    DANIŞMANLAR KURULUProf. Dr. Şahin AKINCI Selçuk Üniversitesi Hukuk FakültesiProf. Dr. Bahtiyar AKYILMAZ Gazi Üniversitesi Hukuk FakültesiProf. Dr. Enver BOZKURT Kırıkkale Üniversitesi Hukuk FakültesiProf. Dr. Anıl ÇEÇEN Ankara Üniversitesi Hukuk FakültesiProf. Dr. Aydın GÜLAN İstanbul Üniversitesi Hukuk FakültesiProf. Dr. Fırat ÖZTAN Çankaya Üniversitesi Hukuk FakültesiProf. Dr. Adem SÖZÜER İstanbul Üniversitesi Hukuk FakültesiProf. Dr. Cemal ŞANLI İstanbul Üniversitesi Hukuk FakültesiProf. Dr. Süha TANRIVER Ankara Üniversitesi Hukuk FakültesiProf. Dr. Mehmet ÜNAL Başkent Üniversitesi Hukuk FakültesiProf. Dr. O. Kürşat ÜNAL Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi

    Gazi ÜnversitesiHukuk Fakültesi Dergisi

    Sahibi :Prof. Dr. İhsan ERDOĞAN

    Sorumlu Yazı İşleri MüdürüProf. Dr. İhsan ERDOĞAN

    Editörler:Prof. Dr. Vahit DOĞAN

    Doç. Dr. İlhan ÜZÜLMEZYrd. Doç. Dr. Hayrettin ÇAĞLAR

    Yayın Kurulu :Prof. Dr. Vahit DOĞAN

    Doç. Dr. İlhan ÜZÜLMEZYrd. Doç. Dr. Hayrettin ÇAĞLAR

    Yayın Yönetmeni :Prof. Dr. İhsan ERDOĞAN

    Bu dergi yılda iki defa yayınlanır

    Journal of The Faculty of Law ofGazi UniversityOwner :Prof. Dr. İhsan ERDOĞANResponsible Chief EditorProf. Dr. İhsan ERDOĞANEditors :Prof. Dr. Vahit DOĞANAssoc. Prof. Dr. İlhan ÜZÜLMEZAssist. Prof. Dr. Hayrettin ÇAĞLAREditorial Board :Prof. Dr. Vahit DOĞANAssoc. Prof. Dr. İlhan ÜZÜLMEZAssist. Prof. Dr. Hayrettin ÇAĞLARPublishing Manager :Prof. Dr. İhsan ERDOĞANThis Journal is published two times a year

    Tasarım - Dizgi: Kemal ERDOĞANBasım Yeri: Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi

    81. Sok. No: 9 Emek/ANKARA Tel : +90 312 216 23 09

    Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi10. Cadde No: 51 06510-Emek/ANKARA, TÜRKİYE

    TEL: +90 312 216 20 00 web: http://www.hukuk.gazi.edu.tr

    Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 1997 yılından itibaren yılda 2 sayı olarak yayınlanmakta olan hakemli bir dergidir.

    ISSN-1302-0013

  • Prof. Dr. Attila ÖZER(1941 - )

  • BOŞ

  • V

    Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Yayın İlkeleri1. 1996 yılından bu yana düzenli olarak çıkarılmakta olan Gazi Üniversitesi Hukuk

    Fakültesi Dergisi hakemli dergi olarak yılda iki sayı (Haziran ve Aralık) halinde yayınlanmaktadır.

    2. Dergiye gönderilen yazılar başka bir yerde yayımlanmamış ya da yayımlanmak üzere gönderilmemiş olmalıdır.

    3. İster Türkçe ister yabancı dilde (İngilizce, Almanca, Fransızca) yazılmış olsun, yazıların Türkçe ve Yabancı dilde (İngilizce, Almanca, Fransızca) başlıkları ile 150 sözcüğü geçmeyen Türkçe ve Yabancı dilde (İngilizce, Almanca, Fransızca) yazılmış özetlerinin ve kaynakçasının yazının sonuna eklenerek yazıma hazır şekilde gönderilmesi,

    Yazının ana bölümlerinde 12 punto; dipnot, özet, kaynakça, tablo gibi bölümlerinde ise 10 punto harf büyüklüğünün, 1,5 satır aralığı ile “Times New Roman” karakterinin kullanılması ve ayrıca dipnotların sayfa altında gösterilmesi derginin bütünlüğü açısından uygun olacaktır.

    4. 30 sayfayı geçmeyecek şekilde Microsoft Word formatında hazırlanan yazıların e-posta yoluyla gönderilmesi gerekir.

    5. Dergimize gönderilen yazıların yazım bakımından son denetimlerinin yapılmış olduğu, yazarın disketteki veya e-posta ile gönderilen biçimiyle “basıla” verdiği kabul edilir. Yazı teslim edildikten sonra baskı düzeltmeleri için ayrıca yazara gönderilmeyecektir. Bu nedenle, yazım yanlışlarının olağanın dışında bulunması, biçimsellik ölçülerine uyulmaması, yazının geri çevrilmesi için yeterli görülecektir.

    6. Dergimiz editörlerince ilk değerlendirilmesi yapılan yazılar hakeme gönderilecektir. Hakemden gelen rapor doğrultusunda yazının yayımlanmasına, yazardan rapor çerçevesinde düzeltme istenmesine ya da yazının geri çevrilmesine karar verilecek ve yazar durumdan en kısa sürede haberdar edilecektir. Yazardan düzeltme istenmesi durumunda düzeltmenin en geç 20 gün içerisinde yapılması gerekmektedir. Yazarın Hakem Raporuna itiraz etmesi durumunda, yazı yeni bir hakeme gönderilecektir.

    7. Yazarlar unvanlarını, görev yaptıkları kurumları, haberleşme adreslerini, telefon numaralarını ve e-posta adreslerini bildirmelidirler.

    8. Dergide yayımlanmasına karar verilen makaleler yazarların soyadlarına göre alfabetik sırayla yayımlanır.

    9. Telif ücreti ödenmeyeceğini yazar kabul etmiştir. Yayımlanan yazının 10 adet tıpkıbasımı ve 2 adet dergi yazara ücretsiz gönderilecektir.

    İletişim Adresi:Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi10. Cadde, No: 51 Emek 06510 Çankaya/ANKARA Tel: (312) 216 20 00 Faks: (312) 2150169 http://www.hukuk.gazi.edu.tr e-posta: [email protected]

  • BOŞ

  • VII

    İÇİNDEKİLER

    Sayfa No

    Prof. Dr. Attila ÖZER’inÖzgeçmişi...................................................................................................XIII

    TAKDİM YAZILARI

    Rıza AYHAN.......................................................................................XXIİhsan ERDOĞAN..............................................................................XXVHasan TUNÇ....................................................................................XXIX

    MAKALELER

    ÖZEL HUKUK

    Tek Satıcılık Sözleşmelerinin Rekabet Kanunu Çerçevesinde Değerlendirilmesi ve Muafi yete Aykırı Tek Satıcılık Sözleşmelerine Uygulanacak Usul Hükümleri

    Aziz Serkan ASLAN...........................................................................3-38

    Avukatın Özen BorcuVeysel BAŞPINAR............................................................................39-62

    Banka Hukuku Açısından Havale İşlemi ve Karşılaşılan Sorunlar

    Mustafa ÇEKER...............................................................................63-76

    Menkul Kıymet Borsalarında Alım Satıma Aracılık Faaliyeti Kapsamında Aracı Kurumlarla Yatırımcılar Arasındaki İlişkinin Hukuki Niteliği

    Nusret ÇETİNH. Ebru TÖREMİŞ.........................................................................77-102

    Türk Medeni Kanununa Göre Yasal Önalım HakkıFikret EREN.................................................................................103-126

  • VIII

    Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Nama Yazılı Payların Devrinin Sınırlandırılması

    Rauf KARASU..............................................................................127-148

    Telif Hakkı İhlallerinden İnternet Servis Sağlayıcıların Sorumlulukları

    Sefer OĞUZ..................................................................................149-184

    Mortgage Kredilerinde Erken Ödeme Ücreti (Cezası)Mustafa TOPALOĞLU................................................................185-222

    Malik Lehine Sınırlı Aynî Hak KavramıMehmet ÜNAL.............................................................................223-236

    XIX. Yüzyılda Orta Anadolu Bölgesi’nde Evliliğin Ortaya Çıkışı, Sona Ermesi ve Sonuçları

    Esra YAKUT.................................................................................237-266

    KAMU HUKUKU

    Tek Başına Seçim Kazanmak: Türk Siyasal Hayatında Bağımsız Milletvekili Adaylığı

    Erdal ABDULHAKİMOĞULLARI...........................................269-304

    Koşullu SalıverilmeAhmet Hulusi AKKAŞ..................................................................305-336

    Rusya’da Yargı Bağımsızlığı ve Hakim TeminatıAli İbrahim AKKUTAY...............................................................337-372

    Uluslararası Örgütlerı̇n Kurucu Andlaşmalarının YorumuBerat Lale AKKUTAY..................................................................373-388

    Osmanlı Devleti’nde Yönetici Sınıf Açısından Müsadere Uygulaması

    Sevgi Gül AKYILMAZ................................................................389-420

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihatlarında İşkence Kavramı

    Ömer ANAYURT..........................................................................421-460

  • IX

    Güvenlik TedbirleriMehmet Emin ARTUK.................................................................461-492

    Capital Sentencing Under American Criminal LawM. Yasin ASLAN......................................................................... 493-502

    Anayasa Kavramının Tanımı, Hazırlanmasıve Değiştirilmesi Arasındaki İlişki

    Ender Ethem ATAY......................................................................503-550

    Anayasa Yapımına Yönelik DeğerlendirmelerFaruk BİLİR.................................................................................551-564

    Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Verdiği Para Cezalarının Uygulanması Sorunu Üzerine

    Ramazan ÇAĞLAYANBeşir Fatih DOĞAN......................................................................565-584

    Vergi Kalkanı : Dolaysız Vergilere Üst Sınır Uygulaması ve Fransa Örneği

    Elif PÜRSÜNERLİ ÇAKAR.......................................................585-600

    Devlet Siyasi Partilere Hakça ve Yeterli Düzeyde Yardım Yapıyor mu?

    Ali Rıza ÇOBAN...........................................................................601-640

    1982 Anayasası’nda Demokratik Devlet İlkesi: Kavramsal ve Yapısal Bir Analiz Denemesi

    Fatih DEMİRCİ............................................................................641-662

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarının AnayasaMahkemesi Kararları Bakımından Yargılamanın Yenilenmesi Nedeni Olup Olmayacağı Sorunu

    Ayhan DÖNERİsmail KÖKÜSARI..................................................................... 663-686

    Ceza Muhakemesinde Katlanma YükümlülüğüHüseyin ERTUĞRUL..................................................................687-700

    İptal Davalarında Kendiliğinden Araştırma İlkesiÇınar Can EVREN.......................................................................701-724

  • X

    Amerikan Toplumu ve Hukukun ÜstünlüğüCengiz GÜL..................................................................................725-738

    Lizbon Antlaşması Sonrasında Avrupa BirliğiAhmet M. GÜNEŞ.........................................................................739-772

    HırsızlıkZeki HAFIZOĞULLARIMuharrem ÖZEN.........................................................................773-796

    Günümüz Türkiye’sinde Ordunun Askeralma Sisteminin Korunması Meselesi ve Millî Devlet (Ulus-Devlet) Anlayışı İle İlgisi

    Celal IŞIKLAR.............................................................................797-822

    TBMM İçtüzüğü’ne Göre Milletvekillerine Uygulanan Disiplin Cezaları

    Begüm İSBİR................................................................................823-850

    The Ongoing Debate About The European Union’s Democratic Defi cit

    Cemil KAYA..................................................................................851-864

    Komisyon ve Mahkeme Kararları Işığında Avrupa Konseyinde Vicdani Ret Hakkı

    Kasım KARAGÖZ.......................................................................865-906

    İran Anayasa Hukukunun Genel Esasları Ahmet KILINÇ.............................................................................907-948

    Self Determinasyon İlkesinin Azınlıklar Açısından Değerlendirilmesi

    Doğan KILINÇ.............................................................................949-982

    Kıbrıs Sorununun Türkiye-AB İlişkilerine Endekslenmesi Süreci

    Hasan MOR................................................................................983-1026

    İdari Yargıda Temyiz İncelemesinin Usulî Kazanılmış Haklar Açısından Sınırlanması

    İlhami ÖZTÜRK......................................................................1027-1044

  • XI

    Ombudsmanı Beklerken: Anayasa Mahkemesi’nin Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu İptaline Dair Gerekçeli Kararı Üzerine Bir İnceleme

    Engin SAYGIN.........................................................................1045-1072

    Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 53. Maddesi’nin Topluluk Hukukunun Üstünlüğüne Etkisi

    Hakan TAŞDEMİRFatma AKKAN GÜNGÖR......................................................1073-1090

    27 Aralık 2008–18 Ocak 2009 Gazze Saldırısı ve Uluslararası Ceza Hukuku

    Ahmet Hamdi TOPAL..............................................................1091-1112

    Demokrasi Türleri ve Müzakereci Demokrasi Kavramı

    Hasan TUNÇ.............................................................................1113-1132

    1982 Anayasası’nın İnsan Hakları Anlayışının Uluslararası Belgeler ve Anayasa Mahkemesi Kararları Işığında Değerlendirilmesi

    Murat YANIK............................................................................1133-1162

    Koruma Bölge Kurulları ile Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları (KUDEB) Arasında Kanundan Kaynaklanan Yetki Çatışması var mı?

    Hasan Nuri YAŞAR..................................................................1163-1172

    2007 Anayasa Değişikliğinin Doğurduğu Tereddütler ve Çözüm Yolları

    Bülent YAVUZ...........................................................................1173-1214

    Türk Hukukunda Kamu Hizmeti Kavramı ve Kriterleri

    Dilşat YILMAZ.........................................................................1215-1234

    ÇEVİRİLER

    Teyit MektubuHayrettin ÇAĞLAR.................................................................1237-1254

  • XII

    KARAR İNCELEMELERİ / DEĞERLENDİRMELER

    Avrupa Birliği İnsan Hak ve Özgürlükleri Anlayışında ATAD ve AİHM’nin Oynadığı Rol ve İçtihatlardaki Son Gelişmeler

    Füsun ARSAVA.........................................................................1257-1284

    La criminalité urbaine, la criminalité à la province et la criminalité à la campagne

    Doğan SOYASLAN..................................................................1285-1294

    Vekilin; Müvekkil Adına veya Hesabına Bizzat Kendisi ile İşlem Yapabilmesi (Kendisiyle Sözleşme Yapması) ve Sözleşmenin İki Tarafını Temsil Edebilmesi (Çifte Temsil) Sorunu

    Nihat YAVUZ............................................................................1295-1302

  • XIII

    Ö Z G E Ç M İ Ş

    ADI SOYADI : Attila ÖZER (Prof . Dr.)

    ŞAHSİ BİLGİLER:1941’de Kahramanmaraş’ta doğdu. İlk ve Ortaokulu İskenderun’da, Liseyi Kahramanmaraş’ta tamamladı. A.Ü. Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra, bir süre Ankara’da Avukatlık yaptı. Sonradan, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Anayasa Hukuku Kürsüsüne, Asistan olarak girdi. Daha sonra, A.Ü.H.F.’sinde Anayasa Hukuku bilim dalında Doktora yaptı. Gazi Üniversite Hukuk Fakültesi’nde Anayasa Hukuku bilim dalında Doç.Dr. ve Prof. Dr. olarak görev aldı ve Kamu Hukuku Bölüm Başkanlığı yaptı. 2008 yılında Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesinden emekli oldu. Evli olup, iki çocuk babasıdır. İngilizce bilmektedir.

    EĞİTİMİ :

    1. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi,

    2. Londra Üniversitesi, (L.S.E.) Hukuk Fakültesi Doktora konusunda araştırma,

    3. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doktora,

    4. Londra Üniversitesi, ( L.S.E.) Hukuk Fakültesi ve Asya ve Afrika Enstitüsünde doktora sonrası Mukayeseli Anayasa Hukuku Çalışması,

    5. Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F. Yard.Doç.Dr.,

    6. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doç. Dr.

    7. Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr.

    8. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr.

  • XIV

    YAPTIĞI GÖREVLER :

    1. Pankobirlik’te Hukuk Danışmanı,

    2. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi,

    3. Gazi Ü.İ.İ.B.F. Yönetim Kurulu Üyesi,

    4. Gazi Ü.İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi,

    5. Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Yönetim Kurulu Üyesi,

    6. Dünya Bankası’nın desteklediği Türkiye Tarım Kredi Kooperatifl erini yeniden organize projesinde, Hukuk Danışmanı

    7. TODAI Mukayeseli Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi,

    8. T.C. Başbakanlık Vakıfl ar Genel Müdür Yardımcısı

    9. Dünya Bankası’nın desteklediği Türkiye’de teknolojinin gelişmesi ile ilgili projede Hukuk Danışmanı,

    10. Polis Ens. ve Akademisinde Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi

    11. Kültür Bakanlığı’nda Bakan Danışmanı,

    12. Gazi Ü.Hukuk Fakültesinde Kamu Hukuku Bölüm Başkanlığı

    13. Yüksek Öğrenim Kurulu Üyesi,

    14. Şekerbank T.A.Ş. Hukuk Baş Müşaviri,

    15. ICC’de 1995’den bu yana Hakem,

    16. ICC’de 1995’den bu yana Hakem, Türkiye’de 1993’den bu yana çeşitli hukuki ihtilafl arda hakem

    17. 1973’ den bu yana Serbest Avukat

  • XV

    E S E R L E R İ N İ N L İ S T E S İ

    A-KİTAPLARI :

    • Batı Demokrasilerinde ve Türkiye’de Hükümetin Kuruluş Yöntemleri, (Doktora Tezi ) Ankara 1981

    • İş Hukuku (İşçiler ve Sendikacılar için), Ankara, 1978

    • Gerekçeli ve 1961 Anayasasıyla Mukayeseli 1982 Anayasası, Ankara 1984 (Derleme) 2.Baskı Ankara, 1996)

    • Türkiye’de Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları (Anayasa Hukuku Açısından), Ankara 1994 (Doçentlik Tezi)

    • Zaruret Hali Teorisinin Anayasa Hukuku Bakımından Uygulanması, Ankara 1995

    • Türk Devletlerinin Anayasaları (Türkiye Cum-huriyeti, Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti, Özbekistan Cumhuriyeti, Kırgızistan Cumhuriyeti, Türkmenistan Cumhuriyeti, Kazakis-tan Cumhuriyeti), Ankara 1999 (Derleme: Av.Alper GÜRER’ le Birlikte)

    • Başkanlık Hükümeti Sistemi ve Bu Sistemin Tür-kiye Açısından Uygulanabilirliği, BirinciBaskı An-kara 1997, İkinci Baskı Ankara 1998

    • Türklerde Devlet Anlayışı ve Demokratik Rejim, Ankara, 2002,

    • Anayasa Hukuku (Genel Esaslar) 1. Baskı Ankara 2004, 2. Baskı Ankara 2006 , 3. Baskı Ankara 2009

    • Bankacılık Kanunu, Gazi Yorumu ve İlgili Yönetmelikler, Ankara 2007

  • XVI

    • Türk Cumhuriyetlerinin Hukuki Yapısı Ankara 2008

    • Türkiye’de ve Çeşitli Ülkelerde Mahkemerin Bağımsızlığı ve Hâkim Teminatı ,Turhan Kitabevi Ankara 2009

    B-MAKALELER VE TEBLİĞLER :

    a)Türkçe

    • Türk Devletlerinin Anayasa Anlayışı, Milli Kültür ve Gençlik Sempozyumu, Gazi Üniversitesi Rektörlüğü Ya-yınları, Yayın No: 86, Ankara

    • Parlamenter Rejim ve Türkiye’de Devlet Başkanının Seçimi, Yeni Forum, Cilt 1, Sayı 24, Eylül 1980

    • Tarım Kredi Kooperatifl erinin Hukukî Yapısı, Koo-peratifçilik Eğitimi Tarım Girdilerinin ve Ürünlerinin Pazarlanması Semineri, Ankara 1987

    • 1982 Anayasasının Sosyal Devlet Anlayışı İçinde Ko-nut Problemi, “Dünya’da Mekan Konut

    • Kooperatifl eri Semineri, 14 Kasım 1985, Türk Koopera-tifçilik Kurumu Yayınları No:64

    • 1876 Anayasasında Padişahın Durumu, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Dergisi, Prof. Dr. Orhan M.KÜRKÇÜER’e Armağan, Cilt 7, Sayı 1-2, Ankara 1975

    • Amerika Birleşik Devletlerinde Başkanlık Kurumu ve Başkanın Siyasal Liderliği, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Dergisi, Cilt 10, Sayı 1-2, Ankara 1978

    • 1961 Anayasasına Göre Cumhurbaşkanı’nın İdari Fonksiyonları, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akade-misi Dergisi, Cilt 6, Sayı 1-2, Ankara 1974

  • XVII

    • Anayasa, Plan ve Sendikalar, Türk-İş ICFTU (Sendika-ların Ekonomik Kalkınmadaki Rolü), Haziran 1979

    • Atatürk’ün Egemenlik Hükümet ve Devlet Anlayışı, 100.Yıl Atatürk Konferansları, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ankara

    • Genç İşçilerin Sosyal ve Demokratik Hayattaki Yerle-ri, Türk-İş ICFTU (Genç İşçilerin Sorunları), Nisan 1980

    • Türk Devletlerinin Anayasa Anlayışı ,Gazi Üniversitesi Milli Kültür ve Gençlik Sempozyumu , Kasım 1985 An-kara

    • Yeni Vakıfl ar ve Uygulamaları, Türk Lions Vakfı 1988 Vakıf Sempozyumu, İstanbul Aralık1988

    • Anayasa’daki Gençlik, Devlet Bakanlığı ve Erciyes Üni-versitesi Türk Toplumu ve Gençlik Sempozyumu, Nisan 1989 Kayseri

    • Baskı Gruplarının Gelişimi Sınıfl andırılması ve Faali-yetleri, Ankara Barosu Dergisi, sayı 1996/4

    • Kuvvetler Ayrılığı Sistemini Benimsemiş Anayasa-larda, Kuvvetler Arası Dengelerin Korunması ve Bu Konudaki Mevcut Mekanizmalar, 28-30 Haziran 1993, Bişkek-Kırgızistan-Türkiye Hukuk Haftası

    • Çevre Hakkı ve 1982 Anayasası, Ankara Barosu Dergisi , 1998/1 Ankara

    • Anayasa Mahkemelerinin Yapısı ve Türkiye’deki Durum Kırgızistan-Bişkek Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nda konferans olarak 23.9.1997 tarihinde ve-rildi.

    • Demokratik Rejim ve Anayasa Mahkemesi Kırgızistan-Bişkek Hukuk Fakültesi’nde 26.09.1997 tarihinde konfe-rans olarak verildi.

  • XVIII

    • Türk Devletlerinde Devlet Başkanının Seçimi, Prof. Dr. Fikret Eren’ e Armağan ,Yetkin ,Ankara 2006

    • Anayasamız Açısından Ülkemizde Özelleştirme TBMM. Anayasa Hukuku. Uluslararası Sempozyumu, TBMM. Basımevi – Ankara

    • Türk Demokratik Rejiminde Milli Güvenlik Kuru-lunun Durumu, TBMM. Ankara Hukuku. Uluslararası Sempozyumu , TBMM , Basımevi - Ankara

    • Ülkemizde Egemenlik ve Yargı Erkinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları Karşısında Durumu, Anayasa Yargısı , 25-26 Nisan 2003 , Ankara

    • Vergi Usul Kanunu’ nun 359. maddesinin Anayasa Hu-kuku Açısından Değerlendirilmesi, Yaklaşım 110 Şubat 2002 , Ankara

    • 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 301. maddesinin Hu-kuki Yapısı Karşısında Düşünce ve Kanaat Hürriyeti , Türk Hukuk Ens. ( T.H.E.) Ocak 2007 sayı 118

    • Demokratik Rejim ve Gelişmesi, İst. Aydın Üniversitesi, Demokratik Rejim Paneli Mayıs 2009 İst ( Baskıda )

    b) İncelemeler

    • Adalet Raporu, Birlik Vakfı-1985

    c)Yabancı Dil

    • Agricultural Credit Cooperative Organizations Legal Structure, Cooperation in Turkey, Turkish Cooperative Association, April 1987 Ankara Number 6

    • The Concept of Cooperation in the Turkis Constitution, TKK, October 1984 Ankara Number 1

    • Housing Problem Within The Social State Concept of The 1982 Constitution, T.C.A. April 1986 Ankara Number

  • XIX

    • Electıon Systems and Fair Representation, Innternational Scientifi c andPractical Conference, Developmentof Elektion System , August 25-26-2004 Almaty / Kazakistan ve Gazi Üni. H. F. DergisiHaziran-Aralık- 2004, C. VIII. S. 1-2

    d) Uluslararası Bibliyografya

    • Research Register of studies on Co-operatives in Developing Countrıes and Selected Bibliography Warsaw Geneva Budapest 1987.

    SOSYAL AKTİVİTELERİ :

    • A.Ü. Hukuk Fakültesi Talebe Derneği Başkanı,

    • Maraş Yüksek Öğrenim Gençliği Derneği Başkanı,

    • Türk Ocağı Genel Merkezi Gençlik Kolları Başkanı,

    • Ankara Aydınlar Ocağı Başkan Yardımcısı,

    • A. Ü. Hukuk Fakültesi Ülkü Ocağı Derneği Başkanı,

    • Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) II. Başkanı

    • Türk Pazarlama Vakfı Genel Sekreteri,

    • Uluslar Arası İlişkiler Vakfı Yönetim Kurulu üyesi,

    • Türk Hukuk Enstitüsü Başkan yardımcısı,

    • 52 adet Onur ve Şükran belgesini çeşitli Vakıf, Dernek ve Fakültelerden almıştır,

    • (AGİK) Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı Temsilcisi olarak çeşitli ülkelerde seçimlerin denetiminde gözlemci olarak bulundu,

  • BOŞ

  • XXI

    AĞABEYİMİZ ATTİLA ÖZER BEYEFENDİ

    Üniversite öğretim elemanlarının, “üniversite nedir?”, “biz ne tür bir mü-essesede görev yapıyoruz ?”, “amacımız nedir?” sorularını sıkça sormaları; çağdaş bir üniversite için onu oluşturan değerleri ön plana çıkarmaları gerekir.

    Onu yakından tanıyanlar bilir ki, Attila Özer ağabeyimiz bu değerlerden biri; Gazi Üniversitesinin kuruluşuna büyük katkı sağlayan ve Gazi Üniversi-tesine kurumsal kimlik kazandıran bir bilim insanıdır.

    Attila ağabeyimle tanıştığımızda henüz Gazi Üniversitesi bu isimle kurul-mamış; daha sonra Gazi Üniversitesini oluşturmak üzere Kanunla bir araya getirilecek olan eğitim öğretim kuruluşları ya Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ya da kendine has özellikleri haiz “Akademi” ler şeklinde faaliyetlerini sür-dürüyordu. Gazi Üniversitesinin nüvesini teşkil eden bu yükseköğretim kuru-luşları kendi alanlarında Türkiye’nin en iyi okulları idi. Gazi Eğitim Enstitüsü (Gazi Eğitim Fakültesi), Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu (Teknoloji Fakültesi), Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu (Sanat ve Tasarım Fakültesi), Ankara Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi (Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi); ancak bu eğitim kuruluşlarından biri olan Ankara İktisadi Ticari ve İlimler Akademisinin (İktisadi İdari Bilimler Fakültesi) ayrıca zikredilmesi gerekir.

    Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinin bünyesinde, Diş Hekim-liği, Eczacılık ve Tıp Fakültesinin yanında Basın Yayın Yüksek Okulu, Ban-kacılık ve Sigortacılık Yüksek Okulu ve Mali Bilimler ve Muhasebe Yük-sek Okulu eğitim ve öğretim yapıyordu. Bir diğer ifadeyle Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi adı henüz konulmamış bir üniversite yapısı arz ediyordu.

    Bu adı konulmamış üniversiteye 1976 yılında intisabım, hayatımın dö-nüm noktalarından birisi oldu. Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisinin yapısından ve o yapıyı oluşturan hocalardan uzak, Mali Bilimler Muhasebe Yüksek Okuluna Ticaret Hukuku merhum hocamız Prof. Dr. Naci Kınacıoğlu’ nun himayesinde Ticaret Hukuku “asistan”ı olarak göreve başladığımda üni-versiteye “hoca” olmanın heyecanı içindeydim. Kendi kendime “ Üniversite nedir?”, “Üniversitede öğretim elemanı ne yapar veya ne yapmalıdır?”, “iyi bir öğretim üyesi olabilmek için ne yapmalıyım?”, sorularını soruyordum.

  • XXII

    O tarihlerde “soru sorma”, “sorarak öğrenme” kültürü henüz yeterince yerleşmediği için, sorularımızın cevabını, çevremizdeki “kıdemli” arkadaş-larımızın sohbetlerinden istifade ederek ve onları gözlemleyerek öğrenmeye çalışıyorduk. Ancak görev yaptığımız Mali Bilimler Muhasebe Yüksek Oku-lunda benden başka hukukçu yoktu; iktisatçılar, muhasebeciler, işletmeciler ağırlıktaydı ve “hukuk” servis dersi olarak algılanıyor, diğer arkadaşlarla da doktora dersleri sebebiyle pek sık görüşemiyorduk.

    Ders yükü altında ezilen kürsü hocalarımızın haricinde, ilmine ve şah-siyetine güveneceğimiz bir “ağabey” e, onun yol göstermesine ihtiyacımız vardı. O günlerde birlikte görev yaptığımız iktisat bölümü asistanı Sayın Dev-let Bahçeli’ nin büyük desteklerini gördüm. Moral ve motivasyonumuzu ar-tırıcı sohbetler yapıyorduk; ama benim örnek alabileceğim meslektaşım bir “hukukçu” ağabeye ayrıca gereksinimim vardı. Devlet bey, Akademide çok değerli hocalarımızın olduğunu, başaracağımızı, çalışmamız gerektiğini ifade ederken, sıkça “Attila ağabeyimiz şu anda İngiltere’ de; Şubat’ta (1977) gele-cek. O geldiği vakit sana tavsiyelerde bulunur” diyordu.

    Attila hocayı işitmiştim; ancak henüz tanımamıştım. Attila ağabeyin Şu-bat 1977 tarihinde gelişini sabırsızlıkla bekledim. Daha ayağının tozu ile he-nüz kitaplarını ve notlarını düzenleme imkânı vermeden kendisini ziyarete gittim. Akademideki odasına ilk girdiğimde, sohbetimizin ilk dakikalarından itibaren ne yapmam gerektiğini artık idrak etmeye başlamıştım. Akademisyen kaynakları sorgulamalıydı, merak etmeliydi, bizlere intikal ettirilen bilgilerin sıhhatinden şüphe duymalıydı, çok çalışmalı, çok okumalı ve bilhassa ana kaynaklara ulaşmalıydı. Öğretim üyesi öğreten; her yönüyle örnek alımda bir abide şahsiyet olmalıydı.

    Çok şey öğrendik kendisinden: nezaketi, hoşgörüyü, saygıyı, sevgiyi, üre-tebilmenin ne tür bir fazilet olduğunu, öğretim üyesi saygınlığını… Bunları çevresine yaşayarak örnek olarak öğretti. Attila ağabeyimiz dersini bir ibadet duygusuyla yapar; derse girmesi bir ön hazırlık gerektirirdi. Öğrencinin karşı-sına çıkarken kıyafetlerini özenle seçerdi, her daim “şık” dı, güzel giyinir, gü-zel konuşurdu. Fikirlerini çekinmeden söyler; cehalet karşısında hiddetlenir; ancak kin tutmaz, insanları severdi.

    Attila ağabeyimiz mükrimdir; paylaşmayı ve dostları ile birlikte olmayı, memleket meselelerini konuşmayı sever. Türk dünyası tutkunudur; bu tutku sözde kalan bir tutku değildir. Bu tutku sonucudur ki, Türk dünyası coğrafya-

  • XXIII

    sına büyük katkılarda bulunmuş; Türk dünyasına birçok öğrenci yetiştirmiş, bu konuda eserler vücuda getirmiştir.

    Hukukçudur; Anayasa hukuku yorumlarını dinlemek bir zevktir. Hoş soh-bet bir cemiyet insanı, iyi bir bilim adamıdır. Ağabey’dir. Kendisinden çok şey öğrendik; öğreneceğiz. Sağlıklı ve mutlu günler diler, saygılar sunarım.

    İyiki varsın Attila Ağabey…

    Prof. Dr. Rıza AYHAN

    Gazi Üniversitesi Rektörü

  • BOŞ

  • XXV

    ÇİFT “T” İLE YAZIN

    YA DA SAKLANAMAYAN GÖZYAŞI SIRRI

    “Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi” nin bu sayısını mutluluk ve-rici bir vesileyle, Prof. Dr. Attila ÖZER’ in fakültemizden emekliye ayrılması sebebiyle, onun adına adayarak “Prof. Dr. Attila ÖZER’e Armağan” olarak çıkarıyoruz. Bu armağana “Prof. Dr. Attila ÖZER’ e 67 Yaş Armağanı” da di-yebilirdik. Çünkü hocamız bizden emekliye ayrılmadı; kanun gereği emekliye ayrıldı, bizdeki hocalığı ve irşat görevi devam ediyor.

    Prof. Dr. Attila ÖZER, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Anayasa Hukuku profesörü ve Kamu Hukuku Bölüm Başkanı iken emekliye ayrıldı. Emeklilik birçokları için dinlenme dönemidir. Hocamız kendini dinlenme pe-riyoduna almadı, iyi ki almadı. Şu anda Başkent Üniversitesi Hukuk Fakülte-sinde ilmin ışığını yaymaya devam ediyor, Fakültemizdeki derslerine devam ederek bizi de mahzun bırakmıyor.

    Attila hoca temel ilgi alanı olan Anayasa Hukuku alanında Türkiye’nin ender âlimleri arasındadır. Anayasa Hukuku disiplini aktif siyasete çok çabuk karışabilen ve siyasiler tarafından da siyasi alana çekilen bir daldır. Anayasa Hukukunda bilimsel faaliyet gösteren hukukçulara düşen görev ise Anaya-sa Hukuku bilimini siyasete alet etmeden bağımsız, tarafsız bilimsel fi kir ve görüş oluşturmaktır. Bu duruşu sergileyen değerli bilim adamlarından biridir Prof. Dr. ÖZER. Ancak bilimi siyasete alet etmeme duruşu ile siyasetle ilgi-lenme birbirinden farklıdır. Attila ÖZER bilim adamlığından hiç taviz ver-meden siyasetle de ilgilendi. Milletvekili seçimlerine aday olarak katıldı. O kendisine düşeni yapmakla beraber o günün siyasi şartları onun kanun koyucu olarak Türkiye’ye hizmet etmesini engelledi.

    Hukuk biliminde bütünlük fi krine en uygun davrananlardan biridir hoca-mız. Zira kendisi akademik kariyerini Anayasa Hukuku dalında yapmış olma-sına rağmen uzun yıllar Şekerbank baş hukuk müşavirliği yapmıştır. Şeker-bank kendisinden ticaret hukukunun bütün branşları ve banka hukuku alanın-da istifade etmiştir. Attila hocanın iş tecrübesi üniversite öğretim üyeliğinin yanında kamu bürokrasisinde de olmuştur. Başbakanlık Vakıfl ar Genel Mü-dürlüğünde Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışmıştır. Bu yönüyle de hem vakıf hukuku hem de idare hukuku alanında hem tecrübesini zenginleştirmiş

  • XXVI

    hem de çalıştığı kuruma engin katkıda bulunmuştur. Çalışmış olduğu bu kamu ve özel kurumlarında hiç bırakmadığı daima tercih ettiği kurum ise üniversite olmuştur. Attila ÖZER için üniversite hocalığının anlamı çok farklı olmuş, bütün iş ve mesleklerin üzerinde tutulmuştur.

    Attila hocamız bir Türk sevdalısıdır. Bu sevdayı bilimsel çalışmalarına da konu etmiştir. “Türk Devletleri” sözünden birlikte kıvanç duyardık. O Türk Devletlerinin Anayasaları’nı bir araya toplayarak kitaplaştırdı. Lisansüstü derslerinde karşılaştırmalı Türk Anayasalarını okuttu. Sevdasını bilimi ile mezcetti.

    Buraya kadar Prof. Dr. Attila ÖZER’i takdim etmeye çalıştım. Ondan Prof. Dr. Attila ÖZER olarak bahsettim, hocamız dedim, Attila hoca dedim, şimdi sıra Attila ağabeye geldi. Bir kere dikkat etmişsinizdir, birçok Atilla’ lardan farklı olarak o çift “tt” li Attila’dır. Bir başka özelliği ise “bizim Maraş”lı olu-şudur. Bütün konuşmalarında mutlaka bir “bizim Maraş” geçer. Belki “bizim Maraş” biraz Kahraman Maraşlıları kızdırabilir.

    Evlat sevgisi eğer öğrenmeyle kazanılacak bir haslet ise mutlaka baba At-tila ÖZER’ den öğrenilmelidir. Arkadaşlık dostluk, vefa kavramları için yıl-lardır hiç değişmeyen fi zyonomisi gibi Attila ağabey gözümün önünde durur.

    Attila ağabeye benim gibi kendisinin de derin hürmet beslediği Fikret hocamız bazen “Karaoğlan”, bazen de “kel beylerin Attila” der. Kel beyler aileden gelen bir lakap imiş. Fikret hocamız zannederim Karaoğlan yakıştır-masını esmer ve sırım gibi oluşundan dolayı söyler. Ben de affa sığınarak o “kara kuru” adamdan, ama gözyaşından bahsedeceğim. Bir gün 30 sene ka-dar önceydi, odasında kitaplarına göz atıyordum. Ağabeyimizin büyükçe olan odasının duvarları zeminden tavana kadar kitap rafı ile kaplı ve rafl arı tıkış tıkış kitapla doluydu. Kitaplar aranan türden aranmayan türden ne ararsan…

    Rengi solmuş kitaplardan birini aldım; o da bir Maraşlının kitabıydı; kita-bı ortadan açtım ve okumaya başladım:

  • XXVII

    “Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum Yolumun karanlığa saplanan noktasında Beni bekleyen bir hayal görüyorum.

    … Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya, Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi”

    Usulca kitabı yerine koydum ve odadan çıktım. Attila ağabey gözlerinden siyim siyim akan yaşla, sessizce ağlıyordu. Ağlamak kadar insani bir hal var mı, ağlamanın saklanacak nesi var ki! Ağabey onun için saklamadım.

    Prof. Dr. İhsan ERDOĞAN Hukuk Fakültesi Dekan

  • BOŞ

  • XXIX

    SAYIN HOCAM, SAYGIDEĞER AĞABEYİM Prof. Dr. ATTİLA ÖZER

    Attila hocamı ilk defa Gazi üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Müdür yardımcılığı görevini sürdürmekte iken tanıdım. O yıllarda Anaya-sa Hukukunda yeni asistan olmam nedeniyle, Sayın Hocamı ziyaret ederek tanışmak üzere kapısını çalmıştım. Büyük bir hoşgörüyle beni karşılayan Atti-la hocamı, o günden itibaren bir ağabey gibi görmeye başladım. Zaman zaman kapısını çaldığımda, Attila hocam hiçbir zaman yardım ve desteğini benden esirgememiştir. O dönemlerde farklı üniversitelerde olmamıza rağmen Sayın Hocamın o ağabey tavırlarını asla unutamam.

    Yıllar sonra, 1999 yılı itibariyle, ben Gazi Üniversitesi Hukuk Fakül-tesinde göreve başladım, bir yıl kadar sonrasında tekrar Attila hocamla aynı fakültede, aynı kürsüde buluştuk. Saygıdeğer Hocamla yakın mesai arkadaşlığının bana katkılarını satırlara sığdıramam. Şahsıma olduğu kadar tüm kürsü hatta Başkanlığını yaptığı Kamu Hukuku Bölümündeki arkadaşların tamamının ağabeyi olan Attila hocam, sevgi ve yardımlarını hiç birimizden esirgememiştir. Özellikle, hadi arkadaşlar yemeğe gidelim davetleriyle sık sık bizleri biraraya toplaması, aramızdaki dostluk ve muhabbete büyük katkılar sağlamıştır. Bu davetlere çoğu zaman Fakültedeki tüm öğretim elemanlarının katılmakta olduğunu da belirtmem gerektiği kanaatindeyim.

    Attila ağabeyimiz, her yönüyle bizlere örnek olan ve zaman zaman yaşadığımız sorunlarda iyiniyetli yaklaşımlarıyla her arkadaşımıza yardımcı olmaya çabalayan bir insandır. Bu özelliği ile her arkadaşımızın gönlüne taht kurmuştur.

    Mesai arkadaşları kadar öğrencilerine de her zaman yardımcı olan hocamız, özellikle Türk Cumhuriyetleri ve Akraba Topluluklardan gelen öğrencilerine bir başka yakınlık gösterirdi. Bu öğrencilerin, Ülkemiz açısından iyiniyet elçileri olacağını asla unutmamamız gerektiğini vurgulardı. Bu arkadaşların özel sorunlarına dahi ilgisiz kalmaz ve bize de aynı yönde davranmamızı tavsiye ederdi.

    Fakültede akademik teamüllerin yerleşmesi konusunda olağanüstü çaba gösteren Attila hocamız, bu konularda asla taviz vermezdi. Bölümde ders dağılımı dahil her konuda, gerektiğinde ilgili arkadaşlarla bire bir görüşerek,

  • XXX

    kimseyi kırmadan sorunları çözmeye özen gösterirdi. Bizler yaşadığımız her sorunu çekinmeden kendisine ilettiğimizde, sabırla dinler ve hep itidal tavsiye ederek çözmeye çalışırdı.

    Evet Attila ağabeyimiz hukuki zorunluluk nedeniyle emeklilik denilen süreci gerçekleştirmek zorunda kaldı. Tabi ki, herzaman olduğu gibi bizlere destekleri devam etmektedir ve edecektir. Biz Ağabeyimizle birlikte olmaktan her zaman gurur ve mutluluk duymuşuzdur. Ağabey olmak kolay olmasa ge-rektir, sayın Ağabeyimizin de her zaman olduğu gibi bizi kendinden mahrum etmeyeceğini biliyoruz.

    Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Attila ağabeyini unutması söz ko-nusu bile olamaz. Hele biz kürsüdaşları Attila hocalarını, ağabeylerini hep başlarında o koruyucu haşmetiyle görmek istemektedirler.

    Attila ağabeyimize en derin saygı ve şükranlarımla…

    Prof. Dr. Hasan TUNÇG.Ü. Huk. Fak. Anayasa Hukuku ABD. Bşk.

  • ÖZEL HUKUK

    MAKALELER

  • BOŞ

  • 3Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    TEK SATICILIK SÖZLEŞMELERİNİN REKABET KANUNU ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ VE

    MUAFİYETE AYKIRI TEK SATICILIK SÖZLEŞMELERİNE UYGULANACAK USUL HÜKÜMLERİ

    Aziz Serkan ARSLAN*

    ÖZET:Tek satıcılık sözleşmeleri, borçlar hukukunda düzenlenen, isimsiz sözleşme türle-

    ri arasında yer alan, özellikle ticari hayatta ve bu nedenle de rekabet hukukunda sıkça karşılaşılan sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile yapımcı, ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede inhisari olarak satmak üzere sadece tek sa-tıcıya gönderme yükümlülüğünü, buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve kendi hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmak yükümlülüğünü üstlenir.

    Rekabeti kısıtlayıcı özelliğine rağmen, tek satıcılık sözleşmelerinin ekonomi, ka-lite ve tüketici açısından bazı yararları vardır. Bu yararlar nedeniyle kanun koyucu bu sözleşmelere belli muafi yetler tanıyarak hukuki anlamda geçerlilik hakkı sağlamıştır. Ancak bu sözleşmelerin geçerlilik koşullarına, mevzuat ile kanun koyucu tarafından sıkı şartlar getirilmiştir. Bu şartlara uygunluğu denetlemek, aykırı durumları tespit etmek ve bunu önleyip gerekirse cezalandırmak üzere Rekabet Kuruluna yetki veril-miştir.

    ANAHTAR KELİMELERTek satıcılık sözleşmesi, muafi yet, kartel, bayi, ihlâl

    EVALUATING OF EXCLUSIVE DISTRIBUTORSHIP CONTRACTS IN THE AMBIT OF COMPETITION LAW AND

    APPLICABLE PROCEDURE JUDGEMENTS TO EXCLUSIVE DISTRIBU-TORSHIP CONTRACTS CONTRARY TO EXEMPTION

    ABSTRACTExclusive distributorship agreement located within special debt relations and cha-

    racterized as an unnamed contract in doctrine because of its own unique structure is

    Medeni Usul ve İcra İfl as Hukuku Anabilim dalı Araştırma Görevlisi, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi. (E-mail: [email protected])

  • 4 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Arş. Gör. Aziz Serkan ASLAN

    a type of contracts which is encountered in commercial life and therefore in compe-tition law.

    Exclusive distributorship agreement is a framework and perdurable contract re-gulating the legal affairs between producer and exclusive distributor. By this contract, producer assumes the obligation of sending whole or a part of products to an exclusive distributor on condition that selling in a certain geographical region as monopolistic. Exclusive distributor also assumes the obligation to be engaged in an activity in order to increase sale of contract products b.y selling on her/his behalf and for own account. This contract, with respect to its qualifi cations as stated in its defi nition, is contrary to the principles of competition law.

    Despite their competition restraining feature, exclusive distributorship agree-ments have some advantages in terms of consumer, economy and quality. By reason of these advantages, law-makers provide the right of validity juristically as granting these contracts exemption. However, they bring strict requirements to the validity conditions to these contracts b.y regulations. Commissions are authorized in order to screen out conditions, to ascertain the contrary status, to prevent and if necessary to punish.

    KEY WORDSExclusive distributorship agreement, exemption, vender, infringment, cartel

  • 5Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Tek Satıcılık Sözleşmelerinin Rekabet Kanunu Çevresinde Değerlendirilmesi

    Giriş

    Borçlar hukukunda özel borç ilişkileri içerisinde yer alan, doktrinde ken-disine özgü yapısı nedeniyle isimsiz bir sözleşme olarak nitelendirilen tek sa-tıcılık sözleşmeleri özellikle ticari hayatta, bu nedenle de rekabet hukukunda sıkça karşılaşılan bir sözleşme türüdür. Tek satıcılık sözleşmesi yapımcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde ve sürekli bir sözleşmedir. Bu sözleşme ile yapımcı, ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede inhisari olarak satmak üzere sadece tek satıcıya göndermek buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve kendi hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulun-mak yükümlülüğünü üstlenir. Bu sözleşme tanımında da belirtilen nitelikleri itibarı ile rekabet hukuku ilkelerine aykırı bir sözleşmedir.

    Rekabeti kısıtlayıcı özelliğine rağmen tek satıcılık sözleşmelerinin tüketici açısından, ekonomi açısından, kalite açısından bazı yararları vardır. Bu ya-rarlar nedeniyle kanun koyucular bu sözleşmelere belli muafi yetler tanıyarak hukuki anlamda geçerlilik hakkı sağlamışlardır. Ancak bu sözleşmelerin ge-çerlilik kazanmasına mevzuat ile bazı şartlar getirmişlerdir. Bu şartlara uy-gunluğu denetlemek, aykırı durumları tespit etmek ve bunu önleyip gerekirse cezalandırmak üzere kurullara yetki verilmiştir.

    Bu çalışmada öncelikle tek satıcılık sözleşmesi kavramı açıklanacak, daha sonra bu sözleşmelerin rekabet hukuku açısından olumlu ve olumsuz yönleri üzerinde durulacak, rekabet hukuku açısından esasen rekabeti ihlal eden söz-leşmeler arasında yer alan tek satıcılık sözleşmelerinin olumlu yönleri göz önünde bulundurularak, kanun tarafından bu sözleşmelere, belli sınırlara göre tanınan muafi yet durumu ele alınacak, son olarak da tanınmış muafi yete aykırı tek satıcılık sözleşmelerine uygulanacak usul işlemleri hakkında bilgi verilecektir.

    1-GENEL OLARAK TEK SATICILIK SÖZLEŞMELERİ

    Doktrinde; kendisine özgü yapısı olan isimsiz bir sözleşme olarak nitelen-dirilen tek satıcılık sözleşmesi; yapımcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişki-leri düzenleyen çerçeve niteliğinde ve sürekli öyle bir sözleşmedir ki, bununla yapımcı ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede in-hisari olarak satmak üzere sadece tek satıcıya göndermeyi, buna karşılık tek satıcıda sözleşme konusu malları kendi adına ve kendi hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmak yükümlülüğünü üstle-

  • 6 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Arş. Gör. Aziz Serkan ASLAN

    nir1. Buradaki ürün veya mal kapsamının içerisine tüketiciye sunulabilecek hizmetler de girer.

    Tek satıcılık sözleşmelerinin tarafl arı genellikle sözleşme konusu olan ürün ya da ürünlerin yapımcısı ile bu ürünlerin belli bir bölgede satışını ya-pacak olan fi rmadır. İstisnai olarak yapımcı yerine ürünün ana dağıtıcısının da tek satıcılık sözleşmesi yaptığı görülmektedir. Bu tür sözleşmelerde diğer taraf; belirlenen bölge içinde toptan satışları ya da dağıtıcılığı yürütmeyi ta-ahhüt eden fi rmadır2.

    Tek satıcılık sözleşmelerinin kendisine özgü bir yapısı vardır. Tek satıcı-nın hukuki bakımdan bağımsız olarak kendi adına ve hesabına hareket etmesi, ancak ekonomik bakımdan yapımcının satış organizasyonuna bağlı olması, satılacak mal miktarının başlangıçta kesin olarak saptanamaması ve yapımcı-nın mallarının sürümünü artırma yükümlülüğünün tek satıcı üzerinde olması gibi hususlar, tek satıcılık sözleşmesinin kendisine özgü yapısının başlıca gös-tergeleridir3. Tek satıcının sözleşme konusu ürünleri yapımcıdan kesin olarak satın alıp kendi adına ve hesabına satması onu benzer ticari kurumlardan ayı-rır. Tek satıcının kendi adına davranması sözleşmeyi acente sözleşmesinden4, kendi hesabına davranması ise komisyonculuk sözleşmesinden ayırt eder5.

    1.1. Tek Satıcılık Sözleşmesinin Unsurları

    Tek satıcılık sözleşmesinde yapımcının tek satıcıya belli bir bölgede satış tekeli tanıması, tek satış hakkı vermesi gerekir. Satış tekeli hakkının zaman, yer ve konusu olan mallar bakımlarından sınırlanması gerekir. Tek satıcılık sözleşmesinin süre, bölge, mal çeşidi ve miktarı bakımlarından yeterli dere-cede sınırlanmaması, ancak sözleşme şartlarının tarafl ardan birinin ekonomik

    1 İŞGÜZAR, H. (1989), Tek Satıcılık Sözleşmesi, Ankara, s. 14; TANDOĞAN, H. (1982), Tek Satıcılık Sözleşmesi, Batıder, C. XI Sayı. 4, s. 1, GÖKYAYLA, C.D. (2005), Milletlera-rası Özel Hukukta Tek satıcılık Sözleşmeleri (Münhasır Bayilik Sözleşmeleri) Ankara, s.3.

    2 BADUR, E. (2001), Türk Rekabet Hukukunda Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşmalar, Ankara-, s.112.

    3 YAVUZ, C.(1997): Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 5.B, İstanbul, s.29.4 Federal mahkemenin bir kararında tek satıcılık sözleşmesini acentelik sözleşmesinden ayırt

    etmek için şu kriter getirilmektedir: ‘Münhasır temsilcilik sözleşmesi diye adlandırılan ilişki-de, temsilci işletmesini dilediği gibi yöneten ve diğer tarafın sattığı nesneleri kendi hesabına satın alan bağımsız bir tacirdir. Acentenin hizmeti ise vekâlet verenin işlerine aracılık etmek ya da onun adına ve hesabına sözleşme yapmaktır. Münhasır temsilcilik bu yönden acenteden ayrılır’.(BGE 88 II 169), çev.: KANETİ,S. (1968), İsviçre Federal Mahkemesinin Borçlar Hukuku Kararları, 1955-1964, C.2, Ankara, s.3-4; YAVUZ (1997), s.30-31 .

    5 İNAN, N.(1993), Tek Satıcılık Sözleşmesi ve Üçüncü Kişiler, Batıder C.XVII. Sayı.2, s.57-58.

  • 7Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Tek Satıcılık Sözleşmelerinin Rekabet Kanunu Çevresinde Değerlendirilmesi

    özgürlüğünü felce uğratması, onu mengene gibi bağlayarak karşı tarafın eline teslim etmesi hallerinde ahlaka aykırı bir nitelik taşıyabilir6.

    Tek satıcılık sözleşmesinde sürekli olan bir çerçeve ilişki içinde tarafl ar arasında belirli mal tutarları için birel (münferit) satım sözleşmeleri yapılır. Tek satıcılık sözleşmesinin bu özelliğinden, bu sözleşmeden doğan sözleşme ilişkisinin sürekliliğini, bu sözleşmenin unsuru olarak kabul etmek gerekir. Üretici tarafından tek bir seferlik mal gönderimi, satıcı tarafından bu ürünün ya da hizmetin bir kereye mahsus pazarlanması ile tek satıcılık sözleşmesi doğmaz. Sözleşmenin amacını oluşturan mallarla ilgili pazarlama çalışmaları ve sözleşme konusu malların sürümünün artırılması faaliyetleri yalnızca ya-pımcı ile tek satıcı arasında sürekli bir sözleşme ilişkisinin var olması halinde gerçekleştirilebilir7. Tek satıcılık sözleşmesinin altı ay bir yıl gibi belirli süreli yapılması bu durumu değiştirmez8.

    Üretici ile tek satıcılık sözleşmesi yapan satıcı, üçüncü kişilerle yaptığı muameleleri kendi adına yapar. Bu durum yapımcıya, üreticiye herhangi bir yük altına girmeksizin mallarını pazarlama ve tüketiciye ulaştırma imkânı ta-nır. Bunun sonucu olarak da tek satıcı üreticiyi temsil etmez, yapımcı karşı-sında hukuki bağımsızlığı vardır. Ancak uygulamada genellikle tek satıcılar piyasaya yapımcının markası ile girdiklerinden, müşteri çevresi tarafından, kısmen yapımcının temsilcisi olarak bilinmekte ve satış faaliyetlerini yapımcı adına yürüttüğü sanılmaktadır9. Hatta bu nedenle bu sözleşmenin münhasır (ya da tek) temsilcilik sözleşmesi olarak isimlendirildiği de görülmektedir10.

    Tek satıcı, üreticiden aldığı ürünleri pazarlamakla birlikte, bunların satış ve sürümünü artırma faaliyetinde de bulunmalıdır. Burada üreticinin de ilan, reklâm yolu ile desteğini alabilir.

    6 YAVUZ, C.(1997), s.29 Karşı görüşte İŞGÜZAR, H.(1989), s.119-120.7 Federal Mahkemenin bir kararına göre tek satıcılık sözleşmesinde, sözleşmeden öncesine

    etkili sonuçlar yaratan (ex tunc) OR. Art.107 Abs.2 (BK.m 106 f.2) gereğince sözleşmeden dönülmesi, ameli açıdan söz konusu değildir; çünkü bu sözleşme sürekli borç ilişkisi doğu-rur. Çev. KANETİ, S.(1968), s.4.

    8 İŞGÜZAR, H.(1989), s.15; YAVUZ, C.(1997), s.30.9 İŞGÜZAR, H.(1989), s.16; YAVUZ, C.(1997), s.30.10 AKINCI, A.(2001), Mukayeseli Hukuk Açısından Amerikan ve Avrupa Topluluğu Hukukun-

    da Rekabetin Yatay Kısıtlanması Ankara, s.90; AKYOL, Ş.(1992), Medeni Hukuk Uygulama Örnekleri, Borçlar Genel Hükümler, 2. Bası, İstanbul, s.18 ve.dn.22, YAVUZ,C.(1997),s.30.

  • 8 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Arş. Gör. Aziz Serkan ASLAN

    1.2. Tek Satıcının Borçları

    Üretici; tek satıcıya mallarıyla ilgili bir nevi tekel hakkı tanırken, tek satıcı da buna karşılık üreticiden mümkün olduğu kadar çok miktarda ürün sipariş etmelidir. Hatta bu husus sözleşmede asgari miktarda alım borcu kararlaştırı-larak somutlaştırılabilir. Mesela alıcının her ay belli miktarda alım yapması ya da, satış bölgesinde belli bir kotaya ulaşması şartı sözleşme ile getirilebilir. Sözleşmede böyle bir şart yoksa satıcı basiretli bir tacir gibi davranarak gere-ken ticari faaliyeti göstermelidir11. Eğer satıcı yeterince ticari faaliyet göster-miyorsa ve bu durumun sonucu olarak ürünler kararlaştırılan miktarda sürüme ulaşmamışsa yapımcı sözleşmeyi derhal fesih hakkına sahiptir. Yapımcı bu durumda bir ifa davası açmak suretiyle zarara uğradığını ispatlamaya gerek kalmadan sözleşmede kararlaştırılmış bulunan asgari miktardaki malın alın-masını ve bedelinin ödenmesini talep edebilir12.

    Satıcı yapımcıdan (üreticiden) aldığı malları satış amacıyla almalıdır. Bu malları yeniden üretim amacıyla ya da tamamen kendi kullanımı amacı ile sa-tın alamaz. Satıcı üreticiden aldığı malı işleyerek başka ürün haline getirip sa-tıyorsa veya başka hammaddelerle birleştirip yeni ürünler elde ediyorsa ve bu yeni malı satıyorsa; bu üreticiden ürünü satım amacıyla aldığını göstermez ve tek satıcılık sözleşmesi olarak nitelendirilemez. Satıcının amacı aldığı ürün-leri tek satıcı konumunda olduğu bölgedeki tüketiciyle buluşturmaktır. Ancak tüketiciye sunmadan önce üründen beklenen faydayı veya üründen beklenen amacı azaltmayacak, aksine kullanıma ve satışa faydalı olabilecek basit deği-şiklikler yapabilir. Mesela satılan arabalara paspas eklemek, metalleri paslan-maz cila ile korumak, satılan gıdaları koruma amaçlı paketlemek faydalı basit değişikliklerdendir13.

    Satıcı bununla da yetinmeyip yapımcının mallarının çabucak ve daha fazla satılmasını sağlayacak faaliyetlerde bulunmalıdır. Mesela bu faaliyet-ler, yeterli büyüklükte bir satış yeri kurmak, nitelikli ve yeter sayıda eleman çalıştırmak, reklâm faaliyetlerinde bulunmak, fuarlara ve sergilere katılmak olabilir14.

    Tek satıcı, satmış olduğu ürünlerin müşteri hizmetlerini de yerine getirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülük tek satıcı ile müşteri arasındaki 11 İŞGÜZAR, H.(1989), s.72; YAVUZ, C.(1997), s.31.12 İŞGÜZAR, H.(1989), s.71.13 ASLAN, İ.Y.(1992), Avrupa Topluluğu Rekabet Hukuku, Ankara, s.153 .14 TANDOĞAN, H,(1982), s.2; İŞGÜZAR, H.(1989) s.72–73; YAVUZ, C.(1997), s.31.

  • 9Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Tek Satıcılık Sözleşmelerinin Rekabet Kanunu Çevresinde Değerlendirilmesi

    münferit satış sözleşmeleriyle doğmaz; aksine bu yükümlülük, yapımcı ile akdedilen çerçeve niteliğindeki tek satıcılık sözleşmesinden doğar ve yapımcıya karşı üstlenilmiş olan bir yükümlülüktür. Satıcı müşteri hizmetlerini gereği gibi yerine getirmezse, üretici satıcıdan hizmetin ifasını talep edebileceği gibi tazminat da talep edebilir. Bu yükümlülük sözleşmenin amacını tehlikeye düşürecek derecede ihlal edilecek olursa sözleşmenin feshi yoluna gidilebilir15.

    Üretici ile tek satıcı, sözleşme serbestîsi gereği sözleşmeye başka yüküm-lülükler de koyabilirler. Buna göre tek satıcı, sözleşmede belirlenen koşullara uygun bir satış sonrası servis kurmayı ve burada tamir, bakım için gerekli aletlerle yedek parça bulundurmayı üstlenebilir. Yapacağı reklâm ve tanıtım faaliyetlerinin kapsamı ve nitelikleri bir yükümlülük olarak sözleşmeye koyu-labilir. Belirli aralıklarla yapımcıya rapor, bilgi vermeyi üstlenebilir. Tek satıcı genellikle yapımcının mallarından başka bir mal satmamayı ve tekel bölgesi dışından müşteri aramamayı da yüklenir16.

    1.3. Yapımcının (Üreticinin) Borçları

    Sözleşmede açıkça öngörüldüğü durumlarda veya sözleşmede açıkça ön-görülmemiş olsa bile, sözleşmenin niteliğinden doğan bir ana yükümlülük veya tek satıcının sadakat borcundan doğan bir yan yükümlülük olarak, ya-pımcının tek satıcıya karşı düzenli biçimde mal teslimi yükümlülüğü vardır17. Bu yükümlülüğün yapımcı (üretici) tarafından yerine getirilmemesi sözleşme-nin gereği gibi ifa edilmesi sonucunu doğurur. Siparişlerin zamanında yerine getirilmemesi veya hiç yerine getirilmemesi yapımcının kusurlu sayılabilecek bir davranışından ileri geliyorsa, tek satıcı, teslim yükümlülüğünün ihlalinden dolayı sözleşmeyi derhal fesih hakkına sahiptir18.

    Tek satıcılık sözleşmesiyle yapımcı, tek satıcının bölgesine kendisi doğru-dan satış yapmamayı ve yine aynı bölgede üçüncü kişilere de doğrudan satış yapmamayı üstlenir. Bu taahhütlerle tek satıcıya basit satış tekeli tanınmış olur. Eğer yapımcı başka bölgelerdeki diğer tek satıcıların birbirlerinin böl-gesinde satış yapmamalarını da taahhüt ederse kuvvetlendirilmiş satış tekeli yaratır. Son olarak yapımcı (üretici) üçüncü kişilerin de tek satıcının bölgesin-15 İŞGÜZAR, H.(1989), s.76–79.16 BADUR, E.(2001), s.113.17 YAVUZ, C.(1997), s.32 Bu konudaki tartışmalar için bknz. İŞGÜZAR, H.(1989), s.85 vd.18 İŞGÜZAR, H.(1989), s.88–89.

  • 10 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Arş. Gör. Aziz Serkan ASLAN

    de satış yapmalarını önleyici tedbirler almayı da üstlenirse mutlak satış tekeli söz konusu olur19.

    Tarafl ar arasındaki sözleşmeye göre ya da sözleşmede olmasa bile taraf-lar arasındaki güven ilişkisi gereği, üretici tek satıcıya satacağı mal ile ilgili gerekli bilgi ve belgeleri vermelidir20. Yapımcı, sözleşme ile, satıcının satış-larının artması ve kaliteli hizmet sunması için, tek satıcıya reklam ve tanıtım malzemesi göndermeyi, tek satıcının elemanlarını ücretli ya da ücretsiz eğit-meyi, onları bilgilendirmeyi de kabul edebilir21.

    1.4. Tek Satıcılık Sözleşmesinin Sona Ermesi

    Belirli süreli tek satıcılık sözleşmesinde sözleşme, sürenin dolması ile sona erer. Sözleşme belirsiz süreli ise, olağan fesih bildirimi ile veya haklı bir nedenin ortaya çıkması ile sona erdirilebilir22. Mesela üreticinin, satıcıya sebepsiz olarak mal göndermemesi, onun bölgesinde başka satıcıya da mal göndermesi satıcı taraf için haklı nedenle tek satıcılık sözleşmesinin feshi ne-denidir. Bunun gibi satıcı tarafın üreticiye belirlenen süre veya sayıda mal siparişi vermemiş olması sattığı mallarla ilgili müşteri hizmetlerini yerine ge-tirmemesi üreticiye sözleşmeyi fesih hakkı verir.

    Üretici (yapımcı) ile satıcı arasındaki tek satıcılık sözleşmesi hangi neden-le sona ermiş olursa olsun sona erme tarihine kadar satıcı ile tüketici arasında yapılan münferit satım sözleşmeleri bu sona ermeden etkilenmez.

    Sözleşmede aksi belirtilmemişse tarafl arın, yani yapımcının ya da tek sa-tıcının ölümü, ifl ası veya fi il ehliyetini kaybetmesi tek satıcılık sözleşmesini sona erdirir23.

    2- REKABET HUKUKUNUN AMACI VE İLKELERİ AÇISINDAN TEK SATICILIK SÖZLEŞMESİ

    Günümüzde küreselleşen dünya ekonomisinde ülkelerin ekonomik refa-hının artması, siyasi ve sosyal hayatın sağlıklı gelişmesi için, ülkedeki ticari 19 İNAN, N.(1993),s.58; TANDOĞAN, H.(1982) s.4; YAVUZ, C.(1997) s.33; BADUR,

    E.(2001), s.112.20 İŞGÜZAR,H.(1989), s.90 vd.; YAVUZ,C.(1997), s.33.21 BADUR, E.(2001)s.113.22 Federal mahkeme iş ilişkilerinin süresini göz önünde tutarak, tek satıcılık sözleşmesini yal-

    nız bozma şekil ve sebepleri bakımından acentelik sözleşmesine benzetmiştir. (BGE 78 II 36/37) KANETİ, S.(1968), s.167.

    23 YAVUZ, C.(1997), s.33.

  • 11Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Tek Satıcılık Sözleşmelerinin Rekabet Kanunu Çevresinde Değerlendirilmesi

    faaliyetlerin gerek iç gerekse dış piyasalarda kısıtlanmadan serbestçe gerçek-leşmesine bağlıdır. Bu nedenle günümüz refah devletlerinde kapalı ekonomi-lerin yerini liberal, serbest piyasa ekonomileri almıştır. Ancak ticari hayatın tamamen serbest ve kuralsız olması, İngiltere örneğinde olduğu gibi ‘bırakı-nız yapsınlar bırakınız geçsinler’ yaklaşımı, günümüz ticari hayatında kabul edilebilir değildir. Serbest piyasayı doğuran bu ekonomik yaklaşım bir süre sonra serbest piyasayı yok etmiştir. Bu yaklaşım, güçlü ticari işletmelerin güç-süzlere yaşam imkânı tanımadığı, tekelleşmenin arttığı, rekabetin kaybolduğu bir düzene yol açar. Rekabetin olmadığı bir piyasada ise kaynaklar etkin kul-lanılamaz, verimlilik ve bunun sonucunda refah olmaz, kalite düşerken fi yat-lar artar, teknolojik ilerleme yavaşlar. Bu sebeplerle ülkeler serbest piyasanın korunmasını ve rekabetin sürmesini hukuk kuralları ile teminat altına almış-lardır. Bu manada ülkemizde rekabet kurallarını düzenleyen ilk ve tek yasa 1994 yılında milli mevzuatımıza eklenen 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanundur24. Bu kanundan önce rekabetin korunması ile ilgili mese-leler Türk Ticaret Kanunu hükümlerine dayanılarak hallolunmakta idi.

    Rekabet çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Bazı ekonomistlere göre ve basit kapitalist ekonomi tanımı ile ticari rekabet; satıcı ve alıcıların aynı pazarda, serbest koşullarda fi yat ve üretimi belirlemeleridir25. Hukukçulara göre ise ti-cari rekabet, bir tarafını müşterilerin teşkil ettiği farazi alım satım akdinin, diğer tarafını oluşturmak için tacirlerin sarf ettiği çaba ve gayret olarak görü-lür26. Diğer bir tanıma göre ise rekabet, belirli bir piyasada çalışan girişimci-lerin kendi girişimleriyle ilgili ekonomik konularda serbestçe karar verebilme hakkıdır27. RKHK’nın tanımlar başlığını taşıyan 3. maddesinde ise rekabet, mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik karar-lar verilebilmesini sağlayan yarış olarak tarif edilmiştir.

    Rekabet hukukunun temel amacı tarifl erde de belirtildiği gibi rekabet dü-zeninin korunmasıdır. Bu durum RKHK’nın amaç başlıklı 1. maddesinde ‘Bu Kanunun amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşeb-büslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için ge-

    24 Çalışmamızın bundan sonraki bölümlerinde Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’dan RKHK kısaltmasıyla bahsedeceğiz.

    25 BADUR, E.(2001), s.4.26 HIRSCH, E.(1948), Ticaret Hukuku Dersleri, İstanbul, s.164; ÖRS, H.F.(1958), Türk Hususi

    Hukukunda Haksız Rekabet, Ankara, s.3, ŞENER, E. (2001), Hukuk Sözlüğü, Ankara, s.663.27 İNAN, N. (1995),RKHK ve AB Rekabet Politikasına Uyum, AB El Kitabı, Ankara, s.248.

  • 12 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Arş. Gör. Aziz Serkan ASLAN

    rekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır’ şeklinde ifade edilmiştir. Bu bağlamda ticari hayatta rekabetin korunması için kanun kapsamına giren haller RKHK’nın 2. maddesinde ‘Türkiye Cumhu-riyeti sınırları içinde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüsün aralarında yaptığı rekabeti engelle-yici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararlar ile piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmaları ve rekabeti önemli ölçüde azaltacak birleşme ve devralma niteliğindeki her türlü hukuki işlem ve davranışlar, rekabetin korunmasına yönelik tedbir, tespit, düzenleme ve de-netlemeye ilişkin işlemler bu Kanun kapsamına girer’ şeklinde düzenlenerek nerdeyse ilk madde tekrar edilmiştir28.

    RKHK’nın ikinci kısmının 4. maddesinde, ticari hayatta rekabeti engelle-yebilecek anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar yasaklandıktan sonra altı bent halinde bu anlaşmaların özellikleri sayılmıştır. Kanun koyucu bu sayede an-laşmaları adlarıyla saymak yerine doğurdukları etkileri belirtmek suretiyle her türlü anlaşmanın bu yasak kapsamına girebileceğini ifade etmiştir29. Buna göre yasaklanmış anlaşma türleri içerisinde, niteliği itibarı ile baştan itibaren rekabeti sınırlayıcı olan ve uygulamada da sıklıkla karşılaşılan tek (münhasır) satıcılık (temsilcilik) sözleşmeleri de yer almaktadır 30.

    Yukarıdaki bölümlerde tarifi ni yaptığımız tek satıcılık sözleşmeleri içe-rikleri itibarı ile bölgesel tekel sağlamak amacına yönelik olduklarından, en azından marka içi rekabetten kaçınmak amacını taşırlar. Bu nedenle tek satıcı-lık sözleşmeleri ile rekabet hukuku ilkeleri arasında sürekli bir çelişki vardır31. Buna göre ilk olarak,

    —Rekabet hukuku, ister bölge ister piyasa olsun aynı ürün çeşidinin bir-den fazla satıcı tarafından üretimini ve satışını teşvik eder. Böylece tekelleş-menin ve yüksek fi yatın önüne geçilir, tüketiciye sözleşme serbestîsi tanınmış olur. Buna karşılık tek satıcılık sözleşmelerinde yapımcı (üretici) aynı bölgede

    28 Bu şekilde madde tekrarı ile kapsam belirlenmesi doktrinde eleştirilmiştir. Kapsam maddesin-de bu kanunun süjesinin gösterilmesi gerekir. ASLAN,İ.Y.,(1992), s.35. ‘Aslında bu madde-de (2.madde) yapılması lazım gelen kanunun uygulama alanının tespit edilmesidir.’BUDAK, A.C,(1993), Rekabetin Korunması Hakkındaki 1992 Tarihli Kanun Tasarısının Eleştirisi, Av-rupa Topluluğu Rekabet Politikaları Hukuk Düzeni ve Türk Rekabet Kanunu Tasarısı Ulus-lararası Sempozyum, İstanbul, s.136.

    29 BADUR, E.(2001), s.109.30 Farklı isimler için bknz dn.10.31 BADUR, E.(2001), s.111.

  • 13Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Tek Satıcılık Sözleşmelerinin Rekabet Kanunu Çevresinde Değerlendirilmesi

    başka satıcılara mal vermeyerek hatta kendisi de doğrudan satış yapmayarak satıcıya tekel durumu yaratır. Bunun yanında üreticinin başka bölgelerdeki tek satıcılarının o bölgede satış yapmamaları, rakip olmamaları yolu ile de ulusal piyasa paylaşılmış olur ki, bu durum rekabet hukukunca yasaklanan kartel sözleşmesini doğurur. Piyasanın rakip teşebbüsler arasında paylaşımı yolu ile kontrol altına alınması anlaşmalarına kartel sözleşmesi denir ve kartel sözleşmelerinin rekabet hukukunca amaçlanan ticari hayata katkı prensibine hiçbir olumlu etkisi yoktur32. Tek satıcılık sözleşmeleri ile bu manada kartel sözleşmeleri arasında bir benzerlik bulunmaktadır. Kartel anlaşmalarındaki temel amaç, piyasadaki az sayıdaki işletme arasında sınırlı da olsa, mevcut rekabeti kaldırıp, monopol kurulması ve aşırı yüksek fi yatlarla tüketicinin sö-mürülmesidir33. Bu nedenle, piyasalarda tam rekabetin kurulması ve işlemesi-ni hedefl eyen 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile AT uygulamasında olduğu gibi kartel anlaşmalarına sınırlama getirilmiş olmaktadır34. Aynı şekilde tek satıcılık sözleşmeleri de kural olarak rekabet hukuku ilkelerinden tam reka-betçi serbest piyasa oluşması ilkesine ters düşmektedir.

    —İkinci olarak, tek satıcılık sözleşmesi ile satıcıya belli bir bölgede tekel hakkı yaratılarak tüketicinin almak istediği ürün için sadece tek bir satıcı ile sözleşme yapma zorunluluğu getirilmektedir. Bu yüzden tek satıcılık sözleş-mesi tüketicinin alacağı malın cinsi ve fi yatı konusundaki seçim şansını sınır-lamaktadır. Bu durum rekabet hukuku ilkeleri arasında yer alan tüketicinin dilediği ile sözleşme yapma serbestîsini ortadan kaldırmaktadır.

    —Üçüncü olarak, tek satıcılık sözleşmelerine konulabilecek en alt ve en üst satış fi yatı sınırları ile satıcının maksimum kâr elde etmesi veya gerekti-ğinde zararına mal satarak müşteri lehine durum yaratması da uygulamada önlenebilmektedir. Bu durum rekabet hukuku ilkelerinden piyasa koşullarına göre fi yat belirleme serbestîsini satıcı bakımından engeller.

    32 Karteller, benzer malları üreten az sayıdaki büyük fi rmanın fi yatları belirlemek, üretim veya ihracat hacmini sınırlandırmak, piyasaları bölüştürmek, kısacası piyasada monopolcu duruma gelmek için aralarında yapmış oldukları gizli veya açık anlaşmalardır. Kavram için bkz. SE-YİDOĞLU, H.(1992), Ekonomik Terimler Sözlüğü, Ankara, s.456, Diğer bir tanım için bknz. ŞENER, E.(2001), s.428.

    33 Bu konuda geniş bilgi için bknz KEKEVİ, H.G.(2008), ABD, AB ve Türk Rekabet Huku-kunda Kartellerle Mücadele Ankara, s.7.

    34 34 TEKİNALP, Ü.(1980), “A.E.T. Antlaşmasının 85 ve 86.maddeleri Anlamında İşletme Kavramı (I)”, İktisat ve Maliye Dergisi, C.26, S.11, s.453; ÖZSUNAY, E.(1981), AET’de Kar-teller ve Rekabeti Sınırlayıcı Diğer Uygulamalar, İkt.Mal. C.27 S.2, s.63 vd.

  • 14 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Arş. Gör. Aziz Serkan ASLAN

    —Son olarak, üretici açısından önemli olan, malının kendisine en fazla kar ettirecek şekilde ve miktarda piyasaya sunuluyor olmasıdır. Uygulama-da üreticiler genellikle bunu tek satıcılık sözleşmesi imzaladığı toptancı veya perakendeci vasıtası ile gerçekleştirir. Aslında tek satıcılık sözleşmesi ile ka-zançlı çıkan taraf genellikle üretici değil tek satıcılık sözleşmesindeki satı-cı taraftır. Kârını artırmayı hedefl eyen rasyonel bir üreticinin, münhasır satış sözleşmeleri ile piyasanın belirli bölgelerini kendi alıcısı durumundaki aracı fi rmalara tahsis etmesinde menfaati yoktur. Satıcı taraf tek satıcılık sözleşmesi ile aldığı malı kendi tekeli içerisinde ve genelde kendi belirlediği (tam rekabet piyasasının çok üzerinde) bir fi yat ile rakipsiz olarak belli bölgede satma im-kânına kavuşur35. Üretici taraf ise malının tüketiciye ulaşması, satılması için bu sözleşmeyi imzalamak zorunda kalır. Bu durum sonucunda üretici, istese bile o bölgede başka satıcılara, toptancılara ürettiği malını veremez. Böyle-ce rekabet hukukunun yukarıda belirttiğimiz sözleşme serbestîsi ilkesi üretici aleyhine de kısıtlanmış olur.

    Saydığımız çelişkilere rağmen tek satıcılık sözleşmesi ile ürünlerin kolay-ca dağıtılabilmesi, malın pazara kolayca girişinin sağlanması, satış sonrası hiz-met verilmesi açısından tüketici (alıcı) lehine durumlar da yaratılabilmektedir. Bu bakımdan da, tek satıcılık sözleşmesi rekabet hukukunun temel amaçların-dan olan kaliteli mal ve hizmetin sunulmasına faydalı olabilmektedir.

    3-TEK SATICILIK SÖZLEŞMESİNİN REKABET KANUNU İHLAL EDEN ÖZELLİKLERİ

    RKHK’nın 4/1 maddesi, rekabet düzenini ihlal eden teşebbüsler arası iş-birliği faaliyetlerine ilişkin genel bir yasak koymaktadır. Tek satıcılık sözleş-meleri nitelikleri gereği RKHK’nın 4. maddesinde belirtilen rekabeti sınırla-yıcı anlaşmalar içerisinde yer alır36. RKHK’nın 4. maddesinde genel bir yasak konulduktan sonra örnek kabilinden özel olarak birtakım rekabeti kısıtlayıcı somut hallere işaret edilmiştir. RKHK m.4/2 de 6 bent halinde sayılan başlıca rekabeti sınırlayıcı davranışlar tahdidi değildir37. RKHK’ da rekabeti sınırla-dığı için yasaklanan bu davranışlar şunlardır:

    a-Mal veya hizmetlerin alım ya da satım fi yatının, fi yatı oluşturan maliyet, kar gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesi,35 AKINCI, A.(2001), s.96.36 TOPÇUOĞLU, M.(2001), Rekabeti Kısıtlayan Teşebbüsler Arası İşbirliği Davranışları ve

    Hukuki Sonuçları Ankara- s.216; BADUR, E.(2001) s.111; ASLAN, İ.Y.(1992), s.150.37 TOPÇUOĞLU, M.(2001), s.215.

  • 15Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Tek Satıcılık Sözleşmelerinin Rekabet Kanunu Çevresinde Değerlendirilmesi

    b-Mal veya hizmet piyasalarının bölüşülmesi ile her türlü piyasa kaynak-larının veya unsurlarının paylaşılması ya da kontrolü,

    c-Mal veya hizmetin arz ya da talep miktarının kontrolü veya bunların piyasa dışında belirlenmesi,

    d-Rakip teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaştırılması, kısıtlanması veya pi-yasada faaliyet gösteren teşebbüslerin boykot ya da diğer davranışlarla piyasa dışına çıkartılması yahut piyasaya yeni gireceklerin engellenmesi,

    e-Münhasır bayilik hariç olmak üzere, eşit hak, yükümlülük ve edimler için eşit durumdaki kişilere farklı şartların uygulanması,

    f-Anlaşmanın niteliği veya ticari teamüllere aykırı olarak, bir mal veya hizmet ile birlikte diğer mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılın-ması veya aracı teşebbüs durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın ya da hizmetin diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlan-ması ya da arz edilen bir mal veya hizmetin tekrar arzına ilişkin şartların ileri sürülmesidir.

    Tek satıcılık sözleşmelerini kanunda sayılan bu sınırlamalar açısından sı-rasıyla değerlendirecek olursak:

    3.1. Mal veya Hizmetlerin Alım ya da Satım Fiyatının, Fiyatı Oluşturan Maliyet, Kâr gibi Unsurlar ile Her Türlü Alım Yahut Satım Şartlarının Tespit Edilmesi

    Tek satıcılık sözleşmelerinin çoğunda üretici ile satıcı arasında satılan ma-lın en alt ve en üst satış fi yatı veya kâr, ıskonto oranı konusunda hükümlere yer verilmektedir38. Yapımcı fi rma RKHK tarafından yasaklanan bu uygula-mayı açıkça tüketici satış fi yatı sirküleri ile yapabileceği gibi, bu sirkülerin başına tavsiye ibaresi getirerek de uygulayabilmektedir. Üreticilerin tek sa-tıcılarının piyasa fi yatını serbestçe belirlemesine müdahalesinin diğer yolla-rı ise, tek satıcının sattığı ürün fi yatlarının ve faturalarının periyodik olarak kontrol edilmesi, yasaya aykırı olarak açıkça veya zımnen belirlenen fi yat tarifelerine uyulmadığı takdirde, fi yat tarifesine uyulması konusunda yetkili satıcının uyarılması, belirli bir yüzdesel oran olarak tespit edilen bayi kâr mar-jının azaltılması, satış temsilcisi ve yetkili satıcı priminin kesilmesi ve cezai yaptırıma bağlanması şeklinde gerçekleşmektedir. Bilindiği gibi fi yat rekabeti

    38 ASLAN, İ.Y.(1992), s.214.

  • 16 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Arş. Gör. Aziz Serkan ASLAN

    rekabetin tek yolu olmasa bile hayli önemli ve en sık rastlanan görünüm şe-killerinden biridir39. Tüketicinin çıkarı, malı üreticiden alan toptancıların ve perakendeci satıcıların marka içi rekabet sonucunda kâr oranlarını düşürme-leri, minimum karla mal satmalarındadır40. İşte satıcının minimum kârla mal satmasını hatta ekonomik zorunluluklar veya reklam amacı ile zararına mal satmasını engelleyen, bu nedenle de marka içi rekabeti kaldıran fi yat tespiti anlaşmaları RKHK m.4/2-a bendini ihlal eder41. Diğer hukuklarda da mahke-meler, üretici fi rmanın sözleşme ile en düşük toptan satış bedelini belirleme-sinin, toptancılar arasındaki rekabetin kısıtlanması olduğuna ve alt seviyede faaliyet gösteren satıcı fi rmanın satış sözleşmesini dilediği fi yattan ve dilediği kişi ile yapma özgürlüğünün kısıtlanamayacağına dair ülkemizdeki gibi örnek kararlar vermektedir42. Tek satıcılar, tek satıcılık sözleşmesi gereği üreticiden aldığı malları taksitle, değişik promosyonlarla veya piyasa şartlarından daha düşük faizle satabilir. Bu serbest rekabet piyasasının gereğidir ve tüketicinin yararınadır. Üreticinin tek satıcılık sözleşmesi ile malın tüketiciye satım şart-larını belirlemesi RKHK’nın 4.maddesinin 2-a bendinin ihlali anlamına gelir.

    3.2. Mal veya Hizmet Piyasalarının Bölüşülmesi ile Her Türlü Piyasa Kaynaklarının veya Unsurlarının Paylaşılması ya da Kontrolü

    Piyasanın üretici ile tek satıcılar arasında yapılan münhasır satıcılık söz-leşmeleri ile bölüşülmesi de sık rastlanan durumlardandır. Uygulamada, üre-tici ile tek satıcı, aralarındaki sözleşme ile satıcının faaliyet bölgelerini belir-lemekte, üretici bu bölgedeki başka satıcılara mal vermemektedir. Yine üretici ve satıcı sözleşmeye koydukları hükümle başka bölgelerdeki tek satıcıların birbirinin bölgesinden gelen müşterilere aktif mal satışını yasakladıkları gibi diğer bölgelerde tanıtım, ilan yasağı getirerek pasif mal satışını da yasakla-yabilmektedirler. Hatta üretici kendisi bile, sözleşmede varsa bu bölgede perakende satım yapmamaktadır43. Uygulamada görülen bir başka durum ise 39 TOPÇUOĞLU, M.(2001), s.216.40 AKINCI, A.(2001), s.96.41 “V. marka araçlarda kullanılan yedek parça ve aksesuarlar olarak belirlenen ilgili pazarda,

    D. Otomotiv Servis ve Tic. A.Ş. ve G. Otomotiv Tic. A.Ş.’nin bayilerin yeniden satış fi yatı ve koşullarını belirledikleri tespit edildiğinden, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinin (a) bendinde tanımlanan eylemleri gerçekleştirmek suretiyle anılan maddeyi ihlal ettiklerine..”, 01-47/483-120 sayılı Rekabet Kurulu Kararı

    42 BECKER-PERRY-RHEİNSTEIN, (1950) Resale Price Maintenance and the anti Trust Laws 18 The University of Chicago Law Review-370.

    43 “Otomobil ve hafi f ticari araç pazarı olarak belirlenen ilgili pazarda, D. Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş. ile D. Otomotiv Holding A.Ş.’nin; bayilerin bölge dışı pasif satışlarını kısıtla-dıkları tespit edildiğinden, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un Rekabeti

  • 17Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Tek Satıcılık Sözleşmelerinin Rekabet Kanunu Çevresinde Değerlendirilmesi

    üretici fi rmanın, satıcıların kendi bölgesi içerisinde yaptıkları satışlara prim vermesi, buna karşın bölge dışında yapılan aktif ve pasif satışları primden muaf tutmasıdır44. Böylece satıcı fi rmaya aynı bölgede, aynı markayı satan başka rakipler çıkmasını engellemektedir. Bu durum fi rmanın belirlenen böl-gede tekel olmasına sebep olmaktadır. Hatta bu nedenle tek satıcılık sözleş-mesinin kartel sözleşmelerinden farkı olmadığı doktrinde ileri sürülmüştür45. Böylece satıcılar mal veya hizmetleri kendilerine ait bölgede rekabet şartlarını bertaraf ederek, istedikleri fi yat ve şartlarla, tüketicilere arz edebilmektedir-ler46. Üreticinin ve satıcının aralarındaki sözleşmeye belli bölgeler içerisinde mal satımını kısıtlayacak hükümler koymaları ve anlaşmada yer alan bölge dı-şında alternatif temin kaynaklarının bulunmaması halinde (teb.1997/3, m.4/c) piyasa coğrafi olarak paylaşılmış olur. Bu tür faaliyetlerde, bir satıcının gelen müşterilerin ikametgâhına bakmaksızın mevcut ürün durumunu göz önüne alarak satış yapması esastır; ancak gelen müşterinin, alacağı malı diğer satı-cının bölgesinde kullanacak olması, yapılacak satısın sağlayıcı tarafından ya-saklanmasını, engellenmesini ya da denetim altında tutulmasını gerektirmez. Bu yönde bir davranış 4054 sayılı RKHK m.4–2/b’ nin ihlali anlamına gelir.

    Piyasa bölüşmelerinde paylaşılan piyasanın veya pazarın ülke çapında ol-ması gerekli değildir. Bir bölgenin ya da şehirlerin belli bölgelere ayrılarak paylaşmaya konu olması piyasanın coğrafi olarak bölüşülmesidir47. Yine tek satıcılık sözleşmesine belli miktarın üzerindeki mal satımlarının yalnızca üre-tici tarafından yapılacağı, ihracatın tek satıcılara yasaklanması, kamu ihale-lerine sadece belirlenmiş tek satıcıların katılabileceği gibi kayıtlar koyulması müşteri paylaşmak anlamına gelir. Bu da piyasa kaynaklarının veya unsurla-rının paylaşılması ya da kontrolü anlamına gelir48. Konulan bu gibi rekabeti sınırlayıcı kayıtlar da RKHK m.4-2/b’ nin ihlali sebebidir.

    Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar baslıklı 4.maddesinin (b) bendinde tanım-lanan eylemleri gerçekleştirmek suretiyle anılan maddeyi ihlal ettikleri..”, 01-47/483-120 sayılı Rekabet Kurulu Kararı

    44 “Bir teşebbüsün mallarını daha fazla satabilmesi için reklâm, tanıtım, tutundurma gibi satış artırıcı hususlara önem vermesi ve bunu teşvik etmesi doğaldır. Bu faaliyetlerden beklenen satışların artırılmasının sağlanmasıdır. Bayinin sadece bölgesi içine yaptığı satışlara bu şekilde bir prim verilmesi, malın bölge dışına satılmamasına hizmet eder ve yukarıda ifade edildiği gibi bölge dışına yapılacak pasif satışları dahi fi ilen imkânsız hale getirir. Bu nedenle böyle bir primin, pasif satışları zorlaştırmayacak veya fi ilen imkânsız hale getirmeyecek şekilde düzenlenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.” 03–23/278–126 sayılı Rekabet Kurulu Kararı

    45 AKINCI, A.(2001), s.95.46 TOPÇUOĞLU, M.(2001), s.228.47 BADUR, E.(2001), s.95.48 AKINCI, A.(2001), s.94.

  • 18 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Arş. Gör. Aziz Serkan ASLAN

    3.3. Mal veya Hizmetin Arz ya da Talep Miktarının Kontrolü veya Bunların Piyasa Dışında Belirlenmesi

    Tek satıcılık sözleşmesinin üretici (yapımcı) tarafı, dağıtıcılarına (satıcı-larına) serbest piyasadaki fi yat oluşumunu kendi lehine etkilemek için üretti-ğinden daha az sayıda ürün göndererek kârını artırmak isteyebilir. Ya da satıcı taraf bölgedeki tek satıcı olmasına güvenerek üreticiden gereğinden az sayıda mal sipariş ederek kâr miktarını artırabilir. Bunlar rekabetçi piyasadan çok tekelci piyasanın arz talep özelliklerindendir. Tarafl arın tek satıcılık sözleş-mesinin kendilerine sağladığı bu avantajı kullanarak kar amacıyla arz ve ta-lep miktarlarını kontrol altına almaya çalışmaları bunun neticesinde serbest rekabet piyasasında oluşan fi yatları yükseltmeye çalışmaları RKHK m.4-2/c’ nin ihlalidir. Aslında bu şekilde üreticinin mal göndermeyi kısması veya sa-tıcının siparişi azaltması sözleşmede açıkça öngörülmemiş olsa bile tarafl ar arasındaki sadakat yükümlülüğünün de ihlalidir. Bu durum tarafl arın kusurlu sayılabilecek bir davranışından ileri geliyorsa (ki RKHK m.4-2/c nin ihlali bir kusurdur) tarafl ar üreticiye yüklenen teslim yükümlülüğünün ihlalinden dola-yı ya da satıcıya yüklenen sürümü artırma yükümlülüğünün ihlalinden dolayı derhal sözleşmeyi fesih hakkına sahiptir49. Bu durumlarda Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde görevli ve yetkili adli mahkemeden sözleşmenin fes-hine karar vermesi talep edilebilir50.

    3.4. Rakip Teşebbüslerin Faaliyetlerinin Zorlaştırılması, Kısıtlanması veya Piyasada Faaliyet Gösteren Teşebbüslerin Boykot ya da Diğer Dav-ranışlarla Piyasa Dışına Çıkartılması yahut Piyasaya Yeni Gireceklerin Engellenmesi

    Tek satıcılık sözleşmeleri ile üretici ve satıcı, belirlenen bölgede rakip te-şebbüs faaliyetlerinin kısıtlanmasını, boykot edilmesini kararlaştırabilecekleri gibi piyasaya başka satıcıların girmesini de engelleyebilirler. Buradaki rakip teşebbüsten kasıt üretici ile tek satıcılık sözleşmesi imzalamış başka bölgede-ki satıcı da olabilir. Bu satıcının başka tek satıcıların bölgesinde mal satması engellenerek marka içi rekabet önlenmiş olur. Tek satıcının hâkim olduğu pi-yasadaki bir başka teşebbüsün de aynı piyasada aynı malı satmak aynı hizmeti

    49 YAVUZ, C.(1997), s.32; İŞGÜZAR, H.(1989), s.88–89.50 “Sağlayıcının, yeniden satıcıya araç vermemesi ile ilgili ihtilafın, halen adli mercilerde da-

    vasının sürmekte olması dikkate alınarak, adli merciler tarafından sözleşmenin feshini haklı gösterecek bir karar verilmedikçe, feshi ihbar süresinin iki yıl olarak uygulanmasına ve bu süre boyunca sözleşme hükümlerinin geçerli kalmasına..” 99–51/553–346 sayılı Rekabet Kurulu Kararı .

  • 19Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Tek Satıcılık Sözleşmelerinin Rekabet Kanunu Çevresinde Değerlendirilmesi

    vermek istemesine rağmen üretici tarafından bu teşebbüse mal verilmemesi boykot durumuna örnek oluşturur. Böylece önceden tek satıcılık sözleşmesi imzalamamış olan teşebbüsler piyasa dışına itilmiş olacaktır. Önceden beri var olan teşebbüslere boykot uygulanarak tek satıcıya rakip olması engellene-bileceği gibi piyasaya yeni girecek teşebbüslere mal verilmeyerek ya da fazla fi yatla mal verilerek, yeni teşebbüsün piyasaya girişi engellenebilir ve bu du-rum önceden o bölgeye mal satan tek satıcı ile üretici arasındaki sözleşmede teminat altına alınabilir51. Fırsatlardan eşit şekilde yararlanmanın engellenme-si eşitlik ilkesini etkilediği kadar verimlilik ilkesini de etkiler. Piyasadaki bazı fi rmaların, diğerlerinin eşit koşullarda faaliyet göstermesine engel olmaları RKHK m.4-2/d maddesine aykırıdır.

    3.5. Münhasır Bayilik Hariç Olmak Üzere, Eşit Hak, Yükümlülük ve Edimler İçin Eşit Durumdaki Kişilere Farklı Şartların Uygulanması

    Kural olarak teşebbüslerin ticari muamelede bulunacakları kimseleri iste-dikleri gibi seçebilme yetkileri, özel teşebbüs hürriyeti ve sözleşme serbestîsi prensibinin doğal bir sonucudur. Özel teşebbüs ve sözleşme hürriyetinin sı-nırları genel ilkeler dışında, RKHK m.4/2-e ile belirlenmiş ve koruma altına alınmıştır. Bu bağlamda üreticilerin münhasır bayilik sözleşmesi ile belirledi-ği satıcılara diğerlerinden farklı hak ve yükümlülükler uygulaması rekabet hu-kuku açısından kabul edilebilir sayılmıştır. Ancak üreticinin münhasır bayilik verdiği satıcı haricindeki diğer satıcılara farklı hak ve yükümlülükler getirme-si rekabet hukukunca yasaklanmıştır. Mesela üç farklı işletmeye mal gönderen üreticinin, ikisine aynı fi yattan birine ise daha yüksek fi yattan mal göndermesi kanunun ‘e’ bendinin ihlali olarak değerlendirilmiştir. Burada eşit satıcılara farklı muamele şartları uygulanmasının yasak kapsamına alınması için farklı şartlara tabi tutulan kişilerin birbirlerine rakip olmaları ve söz konusu ayrımcı uygulamanın bir sonucu olarak rakiplerden birinin diğerine karşı dezavantajlı duruma düşmesi lazımdır52.

    51 ASLAN, İ.Y.(1992), s.75; TOPÇUOĞLU, M.(2001), s.232.52 BUDAK, A.C.(1993), s.141.

  • 20 Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2

    Arş. Gör. Aziz Serkan ASLAN

    3.6. Anlaşmanın Niteliği veya Ticari Teamüllere Aykırı Olarak, Bir Mal veya Hizmet ile Birlikte Diğer