typography final projesi

32
sokak gencleri sokak gencleri sokak gencleri sokak gencleri sokak gencleri sokak gencleri sokak gencleri sokak gencleri sokak gencleri . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Upload: tuba-sahinturk

Post on 02-Mar-2016

236 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Typography Final Projesi

TRANSCRIPT

Page 1: Typography Final Projesi

sokak genclerisokak genclerisokak genclerisokak genclerisokak genclerisokak genclerisokak genclerisokak genclerisokak gencleri.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Page 2: Typography Final Projesi

Psikoloji doğa ve insanı anlamaya çalışan bilimin birey

olarak insanı anlamaya çalışan kısmıdır. İnsan birey olarak

ele alındığında psikolojinin, toplum olarak ele alındığında

sosyolojinin v.b. konunu oluşturmaktadır.

Psikoloji terimine gelince, “Psycho” ve “logy” terimler-

inden oluşan psikoloji terimi, her ne kadar köken olarak

“ruh” ve “bilim” anlamlarına gelen kelimelerden oluşmuşsa

da, ruhla ilgisi yoktur.Pekçok kişi bir davranışın psikolojide

tek, belli bir açıklaması olduğuna inanır. Ancak psiko-loglar

aynı davranışı (örneğin saldırganlığı) farklı bakış açılarından

ele alırlar. Bu farklı bakış açıları aynı zamanda psikolojinin

bir bilim olarak tarihsel gelişimini de ortaya koyar. Bil-

imsel anlayışa uygun ilk psikoloji çalışmalarının 1876’da

Almanya’da Wundt tarafından başlatıldığı hatırlanırsa,

psikolojinin tıp, biyoloji, felsefe gibi diğer bilim alanlarına

göre ne kadar yeni bir bilim olduğu kolayca karşılaştırılabilir.

Önceleri felsefenin bir alt dalı olan psikoloji, yöntem

olarak “içebakış” yöntemini kullanıyordu. İçebakış yöntemi,

daha çok sezgisel verilere dayanıyordu. Wundt, psikoloji

laboratuvarını kurarak, insan davranışının gözle-nebilir ve

insan psikolojisi

..

. .

2

Page 3: Typography Final Projesi

ölçülebilir yönleriyle ilgilendi. Bu yöntem, psikolojinin insan

davranışına bilişsel yaklaşımının öncüsü oldu. Psikolojinin

insan davranışına bilimsel anlamda yaklaşımı 20. yüzyılın

başlarında hız kazandı.

Psikoloji bir bilim olarak ortaya çıktığı tarihten günü-

müze kadar insan davranışını anlama ve açıklamada birçok

yaklaşım ortaya çıkmıştır.

Yapısalcı yaklaşım: Yapısalcılık Wundt ve takipçilerinin

ortaya attığı ve psikoloji bilimi-nin ilgilenmesi gereken konu

alanının zihinsel yapılanmalar olduğu ile ilgili görüştür.

Bu yaklaşımda içe bakış yönteminin önemli bir yeri vardır.

İçebakış yöntemiyle insanın zihinsel yapılanması ortaya

konulmaktadır.İşlevselci yaklaşım (Fonksiyonelcilik): Amerikan psikoloğu

William James, yapısalcı gö-rüşün bilişsel olayları ince-

lemesini kabul eder ancak bilimselliği arttırmak için bil-

inçli olayların, akıcı, fonksiyonel ve değişici yapısı da

göz önünde bulundurulmalıdır. James daha çok çevreye

uyum ve zihinsel süreçlerin incelenmesi konusunda eğilim

göstermiştir. Bu faydacı ve fonksiyonel özellikten dolayı bu

görüş işlevselcilik (fonksiyonelcilik) olarak adlandırılmıştır.

3

Page 4: Typography Final Projesi

Psikoanalitik yaklaşım; Sigmund Freud tarafından 20. yüzyılın başında geliştirilmiştir. İnsan davranışını açıklamada, biyolojik ihtiyaçlar (güdü teorisi), bilinç ve toplumsal değerler arasındaki çatışma ve etkileşime dayalı bir görüşü savunmaktadır. Başka bir ifadeyle davranış; id (bi-yolojik ihtiyaçlar), ego (gerçeklik dünyasına dayalı bilinçli yan) ve süperego (toplumsal değer yargıları) arasındaki etkileşimin ürünüdür. Psikoanalitik kurama göre davranışı etkileyen en önemli faktörlerden bir diğeri de çocukluk ya-şantılarıdır. Freud’a gö¬re gerek çocukluk döne-mindeki çeşitli yaşantılar, gerekse daha sonraki yıllardaki bazı olumsuz duygular bilinçaltında bastırılır. Bilinçaltında bastırılan duygular daha sonra bireyin davranış-larını etkiler. Davranışçı Yaklaşım: psikolojiyi bir bilim haline getirebilmek için, katı bir ölçmeciliği ve ölçülemeyen davranış ve özellikleri dışta bırakmayı benimsemiş bir yaklaşımdır. Davranışçılar davranış ve çevresel belir-leyicilerin incelenmesini önemserler ve düşünce, bilinç gibi konuların ölçülemediği gerekçe-siyle ele almazlar. Önemli öncüleri arasında İ. Pavlov, J. Watson, F. Skinner sayılabilir. İnsancıl (Hümanist) Yaklaşım: Bu yaklaşımına göre insanın doğası iyidir. İnsan kendini düzeltme ve geliştirme yeteneğine sahiptir. Olumsuz çevresel şartlar, yanlış eğitim gibi değişkenler bireyin kendini geliştirme (sahip olduğu gizil güçleri) yeteneğini kısıtlar. İnsancıl psikoloji bireyin kendini algılama ve bu algıya dayalı benlik tasarımı kavramlarına ken-dine özgü açıklamalar getirir. A. Maslow ve C. Roqers bu yaklaşımın öncüleridir.

4

Page 5: Typography Final Projesi

Bilişsel Yaklaşım: Bilişsel psikologlar, bizlerin edilgen birer uyaran

alıcısı olmadığımızı savunur; zihin, aldığı bilgiyi etkin bir biçimde

işlemekte ve onu yeni biçim ve kategorilere dönüştürmekte-dir (Atkin-

son ve ark,1995). Bu yaklaşım bilişsel süreçler üzerinde durur. Algı,

algılama, düşünme ve hatır-lama gibi kavramlar yaklaşımın temel

öğeleridir. İnsan davranışının basit U-T prensibiyle açıklanamayaca-ğını

ileri sürer. Bu yaklaşıma göre, basit bir öğrenme yaşantısında bile çok

karmaşık zihinsel süreçler yaşanır.

Nörobiyolojik Yaklaşım: Bu yaklaşım, sinir sisteminin davranış, duygu

ve düşünceleri anlamada önemli rol oynadığını öne sürer. Beyin incele-

melerinin ağırlık kazandığı bu yaklaşım biyoloji, tıp alanına yakın bir

psikoloji yaklaşımıdır. Psikoloji diğer bazı bilim dallarına göre daha yeni bir bilim dalı

olmasına rağmen daha hızlı geliş-mektedir. Günümüzde, Amerikan

Psikoloji birliği (APA) tarafından onaylı 30’dan fazla psikolojinin alt dalı

vardır. Dünyadaki sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişmelere paralel

olarak yeni psikoloji dalları ortaya çıkmaktadır.

Deneysel psikoloji dışında psikolojinin diğer alt dalları kabaca sağlık,

eğitim, endüstri yardım becerileri ve sosyal alanlarda uygulamalı olarak

iş görmektedir. Psikolojinin bazı alt dalları aşağıda kısaca tanıtılmıştır.

Deneysel psikoloji; Psikolojinin uygulamalı olmayan tek alt dalıdır.

Uygulamalı diğer psikoloji dalları için bilgi üretir. Uygulamada

karşılaşılan problemlere cevap arar. Günümüzde deneysel psikoloji

çalışmaları daha çok fizyolojik psikolojiyle yakın ilişki içindedir.

5

Page 6: Typography Final Projesi

Fizyolojik psikoloji; Fizyolojik Psikologlar davranış ile biyolojik

süreçler arasındaki bağlantıyı bulma çabasındadırlar. Cinsiyet hormonları

davranışı nasıl etkiler? Beynin hangi bölümünün konuşmayı denetlemek-

tedir? gibi sorulara cevaplar aranır.

Endüstri psikolojisi: Psikolojinin üretim ve hizmet alanlarına

uygulanmasıdır. Psikolojinin yeni fakat hızlı gelişen uygulamalı

alanlarından biridir. Birey-üretim ilişkileri, takım çalışması, işyerinin

fiziki şartlarının bireye etkisi, motivasyon, yetenek, iş doyumu ve

tükenmişlik ilgi alanlarından bazılarıdır. En-düstriyel psikoloji ile birlikte

ele alınan psikolojinin diğer bir alt dalı yönetim psikolojisidir. Lider-

lik, insan kaynakları yönetimi ve eleman seçme ve yetiştirme yönetim

psikolojisinin konuları arasındadır.

Klinik Psikoloji: Klinik psikoloji, psikoloji ilkelerinin, duygu-heyecan

ile davranışsal sorunların tanısı ve tedavisine uygulanması demektir. Akıl

hastalıkları, madde bağımlılığı, v.b. konularla ilgilenir.

Sosyal psikoloji, Sosyal psikoloji, sosyal ve kültürel ortamdaki bireyin

davranışlarının özellikleri-nin ve nedenlerinin bilimsel incelemesidir.

Psikolojinin bu alanı, grubun etkisini, kişilerarası etkileşi-mi, tutumu,

tutum değişimini, sosyal çekiciliği, önyargıları konularını açıklamaya

çalışır. Eğitim Psikolojisi; Bir bilim olarak psikoloji ile eğitim biliminin ortak

uygulama alanıdır. Eğitim psikolojisi, bireyin davranışlarını değiştirme

sürecinde eğitimcilere rehberlik eder. Eğitim ortamlarının düzenlenmesi,

öğrenme-gelişim ilişkisi, öğretim ve öğretimi etkileyen faktörler

6

Page 7: Typography Final Projesi

Eğitim psikolojinin temel konularıdır. Dolayısıyla eğitim psikolojisinin konuları, gelişimin temel prensipleri ve gelişim alanları, geli-şim teorile-ri, öğrenme ve öğretim kuramları, öğrenciler arasındaki bireysel farklar, öğretim ve etkili öğre-tim, motivasyon, sınıf yönetimi, öğrenmenin ölçül-mesi ve değerlendirilmesi gibi geniş bir yelpazeyi kapsar. Eğitim psikolojisi, bireyin davranışlarını değiştirme sürecinde eğitimci-lere rehberlik eder. Eğitim ortamlarının düzenlenmesi, öğrenme gelişim ilişkisi, öğretim ve öğretimi etkileyen faktörler eğitim psikolojinin temel konularıdır. Psikolojik Danışma Kimler İçin Uygundur? * Kendini daha iyi tanımak isteyen bireylere psikolojik destek sağlar,* Psikolojik danışma, arkadaşları ya da ailesi ile ilişkilerini düzeltmek ya da geliştirmek isteyenlere fayda sağlamaktadır * Yalnızlık ve utangaçlık ile başa çıkamayanlara, * Kendine güvenini arttırmak isteyenlere ve girişkenlikle ilgili problemi olan öğrencilere psikolojik danışmanlık hizmeti sağlanır, * Duygularını etkili bir şekilde ifade etmek ve bu konuda problemleri olan kişilere,* Stres ve kaygılarıyla baş edemeyenlere,* Sınav ve notlarıyla problemi olan öğrencilere ve akademik olarak uyarılmış öğrencilere psikolojik danışma fayda sağlamaktadır.* Mesleki anlamda bir yol çizmek isteyenlere,* Her türlü karar verme güçlüğü çekenlere,

7

Page 8: Typography Final Projesi

Psikolojik Danışmaya İhtiyaç Duyduğunuzu Nasıl Anlarsınız?

* Bulunduğunuz ortama uyum sağlayamadığınızı düşünüyorsanız,

psikolojik danışma destek sağlamaktadırSon günlerde aşırı stresli ya

da kaygılıysanız* Çoğu zaman moraliniz bozuk ve kendinizi iyi hissetmiyorsanız,

psikolojik danışmanlık hizmeti alınır

* İnsanlarla daha iyi iletişim kurmak ve duygularınızı daha iyi ifade

etmeye ihtiyaç duyuyorsanız,

* Hayatınızda bir şeylerin ters gittiğini düşünüyorsanız,

* Mesleki bir alan ve hedef belirlemek istiyorsanız,

* Önceleri daha başarılı olduğunuz halde şimdi daha başarısız

olduğunuzu düşünüyorsanız,

* Görevlerinizi yerinize getirdiğiniz halde başarısız olduğunuzu

düşünüyorsanız, (ödev, ders

* Psikolojik danışmanlık, kendinizi daha iyi tanımak istiyorsanız size

yol gösterecektir* Nasıl ders çalışacağınızı bilmiyorsanız, psikolojik danışmanlık

desteği ile kendi doğrularınızı geliştirebilirsiniz

* Kimseye anlatamadığınız ama paylaşmak istediğiniz duygu ve

düşünceleriniz varsa* Yaşamanızın nereye gittiğine doğru endişeleriniz varsa, bir

psikolojik danışman ile görüşmeniz size destek sağlayacaktır

8

Page 9: Typography Final Projesi

GENÇLERDE GÖRÜLEN FOBİLERFobi, normalde korku yaratmayacak bir nesne, durum ya da aktivite ile karşılaşıldığında duyulan aşırı korku halidir. Bastırılmış ve bilinçaltına itilmiş bazı korkular yer değiştirerek normal bir durum ya da nesn-eye aktarılır. Kişiler korkularının yersiz olduğunun bilincindedir ancak korkularını engelleyemezler ve günlük yaşamlarını sürdürmekte güçlük çekerler. Fobilerin nedenleri, hem çeşitlerine hem de bireysel farklılıklara göre değişkenlik gösterir. Korku duymaya neden olan herhangi bir nesne, faaliyet ya da durum halinde, anksiyete belirtileri ile karşılaşılır. Aynı zamanda fobilerde görülen belirtilerin hemen hemen hepsi panik atakta da görülebilir ve çoğu zaman birbiriyle karıştırılır. Yüz kızarması, çarpıntı,terleme, titreme, ağız kuruluğu, nefes darlığı, yutkunmada zorlan görmede bulanıklık görülen en tipik semptomlardır. Anne-babanın kaybı, boşanması ya da ev içinde şiddet vb strese sürekli maruz kalan çocukların ilerleyen yıllarda fobik davranışlara sahip olması daha muhtemeldir. Bazı bedensel hastalıklar, nörolojik ve psikiyatrik rahatsızlıklarda fobilere neden olmaktadır. Fobilerin mutlaka tedavi edilmesi gerekir tedavi edilmediği taktirde yıllarca sürebilir. Tedavide amaç anksiyetinin düşürülmesi, kaçınma davranışının önlenmesidir. İlaç tedavisi tek başına bir çözüm olmadığı için birtakım psikoterapi teknikleri de öner-ilmektedir. İlaç kullanımı, doktor kontrolünde kullanılmalı ve bırakılmalıdır.

9

Page 10: Typography Final Projesi

SOSYAL FOBİ Gençler arasında görülen en yaygın fobi türlerinden biridir. Sosyal fobiye sahip gençlerin partiye katılma, yabancılarla tanışma ya da karşı cinsten biriyle tanışma ya da buluşma gibi sosyal aktivitel-erden kaçındıklarını sıklıkla görürüz. Aynı zamanda topluluk içinde

konuşamama , telefonda konuşamama, bir iş yaparken başkaları tarafından izlenmek istememe, otorite sahibi biriyle konuşamama, (patron, üst, öğretmen vb.)umumi tuvaletleri kullanamama gibi davranışlarda gözlenmektedir. Gençler toplum içinde yüzlerinin kızarmasından ve kontrolü kaybetmekten kork-

arlar. Çoğu zaman başka insanların kendileri hakkında olumsuz düşüncelere sahip

olduğu, yargıladığı düşüncesi hakimdir ve aşağılanmış, yetersiz hissedebilirler. An-

cak yalnız kaldıklarında hiç rahatsızlık duymazlar. Sosyal anksiyete duyan gençler

korktukları bir durumla karşılaştıklarında örneğin, ders anlatmaya kalktıklarında

konuşamazlar, yüzleri kızarır, söyleyeceklerini unutur ve herkesin kendilerine

baktığını düşünmesi endişelerini arttırır, performanslarını düşürür. Sosyal fobinin utangaçlıktan ayırt edilmesi gerekir. Yeni bir ortama giren herkes

anksiyete yaşayabilir bunun sosyal fobi olarak adlandırılabilmesi için gencin her

zaman sosyal ortamlardan kaçınıyor olması ve bu durumun günlük yaşantısını ciddi

derecede etkiliyor olması gerekir. Sosyal fobinin panik bozukluktan farkı ise, sosyal

fobiye sahip kişi ne zaman panik atak geçireceğini bilir ve o durumdan kaçınır.

Örneğin asansöre binmekten korkuyorsa merdivenleri tercih eder. Panik bozuklukta

ise, panik atakların ne zaman ve nerede geleceği belli değildir ve genelde önlen-

emez.

10

Page 11: Typography Final Projesi

AGORAFOBİ

Agorafobi, açık alan korkusudur,kişi kolayca kaçamayacağı

ortamlara girmekten çekinir. Bu sıkıntıyı yaşayan gençler yalnız

başına sokağa çıkmak istemezler,kalabalık alanlara giremedikler-

inden dolayı uçak, otobüs, araba vb. bir vasatıyla seyahat ede-

mezler, Bu kişiler çoğunlukla başlarına kötü bir şey geleceği

korkusuyla evden çıkmazlar. Sosyal yaşamları ciddi anlamada

etkilendiği için, bu durum gençleri depresyona da sürükler. Panik

atak geçirenlerde sıklıkla agorafobiye rastlanmaktadır. Panik

bozukluğu ile agorafobi birlikte görülebilir.

ÖZGÜL FOBİLER

Yükseklik, ölüm, hayvanlar (böcek, yılan, köpek vs.), kan

görmek yada enjeksiyon görmek gibi belli durum ve nesnelere

karşı duyulan korkunun adıdır. Korku duyulan nesne ile gerçekten

karşılaşılmadığı halde, sadece resminin bile görüldüğü durumlar-

da anksiyete artabilir. Özgül fobiler çoğunlukla çocukluk çağında

ve 20’li yaşlarda görülmektedir . Özgül fobiler tehlikeli, kötü

bir deneyim ya da çevreden alınan bilgiler sonucunda meydana

gelmektedir.

11

Page 12: Typography Final Projesi

Ablütofobi: yıkanmaktan korkma

Afidofobi: yılan korkusu

Agorafobi: açık yer korkusu

Ailorofobi: çiçek korkusu

Akrofobi: yükseklik korkusu

Akuvafobi: su korkusu

Antofobi: insan korkusu

Aritmofobi: sayı korkusu

Astrafobi: şimşek korkusu

Brontofobi: gökgürültüsü korkusu

Ekuinofobi: atlar fobisi

Eritrofobi: kızarma korkusu

Hemotofobi: kan korkusu

Jinefobi: kadınlardan korkma

Kinofobi: köpek korkusu

Klostrofobi: kapalı yer korkusu

Koprofobi: dışkı korkusu

Mizofobi: pislik korkusu

Nelofobi: camdan korkma

Niktofobi: gece ve karanlık korkusu

Nözofobi: hastalık korkusu

Pirofobi: ateş korkusu

Politikfobi: politikadan korkma

Selenofobi: aydan korkma

Sitiyofobi: yemek yeme korkusu

Takofobi: yüksek hızdan korkma

Talassofobi: deniz yada okyanus korkusu

Tomafobi: ameliyat korkusu

Travmafobi: yaralanma korkusu

Trikinofobi: gıda zehirlenmesinden korkma

Tripanofobi: aşı ya da iğne olmaktan korkma

Zoofobi: hayvandan korkm

Kremnofobi: yüksek yamaçlardan korkma

Ksenofobi: yabancı korkusu

12

Page 13: Typography Final Projesi

Ablütofobi: yıkanmaktan korkma

Afidofobi: yılan korkusu

Agorafobi: açık yer korkusu

Ailorofobi: çiçek korkusu

Akrofobi: yükseklik korkusu

Akuvafobi: su korkusu

Antofobi: insan korkusu

Aritmofobi: sayı korkusu

Astrafobi: şimşek korkusu

Brontofobi: gökgürültüsü korkusu

Ekuinofobi: atlar fobisi

Eritrofobi: kızarma korkusu

Hemotofobi: kan korkusu

Jinefobi: kadınlardan korkma

Kinofobi: köpek korkusu

Klostrofobi: kapalı yer korkusu

Koprofobi: dışkı korkusu cocuk p

sikoloji

si

.

.. .

13

Page 14: Typography Final Projesi

Çocuğa sağlıklı eğitim verebilmenin yolu sağlıklı iletişimden

geçer. Eğitim sürecinde, anne baba ve çocuğun bakımına yardımcı

olan kişilerin doğru davranışlar sergilemesinin önemi büyüktür.

Genel olarak dikkat edilmesi gereken kurallar varolmakla bir-

likte, özellikle bazı yaş dönemlerinde çocukların ebeveyleri daha

zorlayabileceği unutulmamalıdır. İki Yaş Dönemi bu dönem aynı

zamanda tuvalet alışkanlığının da kazanılmaya başladığı zamana

denk düşer. İki yaş civarında çocuk artık kendi vücudu üzerinde

kontrol kazamaya başlar. Hareket ve kendini ifade etme becerileri

hızla gelişir. Bununla birlikte çocuk istekleri üzerinde daha ısrarcı,

inatçı olmaya aşlar. Anne babanın tahammül sınırlarını zorlayacak

kadar zıtlık çıkarabilir, gereksiz yere ağlar, istekleri olmadığında

eşyaları fırlatabilir, kendini yerlere atabilir. Bu durum zordur an-

cak normal gelişimin de bir parçasıdır.

Bakım verenin bu sürecin geçici olduğunu bilerek sabırlı olması

gerekir. Çocuğa bağırmak, şiddet uygulamak gibi yanlış tavırlar

çocuğun daha da negatif bir tavır içine girmesine neden olmaktan

başka işe yaramaz. Böyle durumlarda en uygun davranış sabırlı,

sakin ve kararlı olmak, çocuğun sakinleşmesini beklemektir

14

Page 15: Typography Final Projesi

Çocuğun içinde bulunduğu yaş döneminin yanı sıra, çocuk eğitiminde anne babanın takındığı tavır ve farkında olmadan yaptıkları tutum hataları da çocuğun söz dinlememe davranışı göstermesine sebep olabilir. Özellikle çocuklara uygulanan katı disiplin veya tam tersi fazla gevşek bir disiplin, ebeveynlerin kararlı ve net bir tavır sergileyememesi ve çocuğa farklı mesajların verildiği kalabalık ortamlarda yetişmiş çocuklarda bu tip olumsuz davranışları daha fazla görüyoruz. Ayrıca çocuğa bir kardeş gelmesi de çocukta yarattığı stres nedeniyle, sinirli olmasına ve olumsuz da olsa ilgiyi üzerine çekmeğe yönelik zorlayıcı, söz dinlemez davranışların ortaya çıkmasına neden olabilir. Çocuğun toplum içinde uyum içinde yaşayabilmesi, sorumluluk duygusu ve iç denetim kazanabilmesi için belli bir disiplin içeris-inde yetiştirilmesi gerekir. Kural tanımayan, her istediği yapılmış, söz dinlemeyen çocuklar hem kolay mutlu olamazlar, hem de davranışlarındaki benmerkezci tutum nedeniyle sosyal çevre tarafından dışlanabilirler. Bu nedenle anne babaların çocuklarına bazı toplumsal kuralları ve sağlıklı davranış modellerini öğretmeleri çok önemlidir. Burada en önemli noktalardan birisi anne ve babanın çocuklarına kendi davranışlarıyla örnek olduklarını unutmamalarının gerektiğidir. Kendisiyle ve birbirleriyle sürekli bağırılarak ve azarlayarak konuşulan çocuklar aynı davranışları kendi anne baba ve kardeşlerine gösterirler.

15

Page 16: Typography Final Projesi

Doğru davranışlarının gözden kaçırılmadan, fazla abartılı olma-

mak kaydıyla övülmesi ve takdir edilmesi çocuğu mutlu ederek

olumlu davranışın tekrarlanması ve pekişmesini sağlar. Somut

hediye ve ödüller de sık olmamakla birlikte verilebilir.

Ceza ve ödüllendirme çocukların eğitiminde kullanılan ve

etkinliği kanıtlanmış yöntemlerdir. Öncelikli olarak tercih edilm-

esi gereken her zaman ödüllendirme olmalı, cezaya en son

başvurulmalıdır. Cezalar asla çocuğun kişiliğini zedeleyecek, onun

kendine güvenini sarsacak nitelikte olmamalıdır. Bilgisayar oyunu

oynamasının kısıtlanması, sokağa çıkmasına belli bir süre izin

verilmemesi, odasında bir süre oturup beklemesi gibi onun için

önemli ve severek yaptığı birkaç aktiviteden uzaklaşması şeklinde

cezalar daha uygun olacaktır. Çocuğu da eleştirirken “Sen yaramaz

bir çocuksun” gibi genel ifadeler kullanmak yerine, “Bu yaptığın

davranış yanlıştı” gibi hataya odaklanmak çok daha doğrudur.

Kendine güvenen, mutlu ve sosyal ilişkilerinde başarılı çocuklar

yetiştirmek istiyorsak onlara davranışlarımızla örnek olmalı,

onlara güvendiğimizi hissettirmeli, olumlu davranışlarını takdir

etmeli, onlarla ilişkilerimizde hoşgörülü, tutarlı, net ve kararlı

davranmaya dikkat etmeliyiz.

16

Page 17: Typography Final Projesi

Disiplin, çocuğunuzun kendi sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini ona göstermektir. Bu çocuğunuz için bir sosyalleşme sürecidir. Kreşte ya da okulda arkadaşlarına vuran, yemek masasında kurallara uymayan, durmasını istediğinizde durmayan, oyuncaklarını kıran, size birçok konuda uyum sağlamakta zorlanan çocuğunuz için disiplini yerleştirmek çok da zor değildir. Bir davranışı ya da kuralı çocuğunuza benimsetmek ve yaşam boyu uygulamasını sağlamak için; öncelikle ona doğru bir model olmalısınız. Akşam yemeğinde ıspanağı yemeyen babayı gören çocuğunuzun yemek seçmesi beklenen bir sonuçtur. Bu durumda ona yemek kuralları ve beslenme ile ilgili gerekli disiplini yerleştiremezsiniz. Kurallar; çocuğunuzun yaşına uygun bir şekilde ve anlayabileceği bir dilde anlatılmalı, neden bu kuralların koyulduğu, bu kurallara uyduğunda neler kazanacağı ve uymadığında neler kaybedebileceği ile ilgili anne – baba tarafından açıklanmalıdır. Bu açıklamalar için ; tüm aile üyelerinin bulunabileceği bir toplantı saati ve evde bir köşe belirleyin. (mut-fak masası, Ali’nin odası vb.) Toplantı esnasında yiyecek ve içecek ikramının yapılması çocuğunuzu mutlu edecek ve bu olayın ciddiyetini algılamasını kolaylaştıracaktır. Gerekli açıklamalar yapıldıktan sonra, çocuğunuza güvendiğinizi ve bu davranışı yapabileceğine inandığınızı söylemeyi unutmayın.

17

Page 18: Typography Final Projesi

Kurala uyulmadığında çocuğunuzun karşılaşabileceği durumları kendisine

ifade edin ve bu söylediklerinizde kararlı (şifre = kararlılık) olduğunuzu ona

hissettirin. Her ne olursa olsun bu kararınızdan vazgeçmeyeceğinizi ona gös-

termelisiniz. Bazen yapılan konuşma sonrasında karşılıklı yazılı bir form ve

imzalar çocuklar için daha motive edici olabilir.

Beklenen davranış gerçekleşmediğinde yani koymuş olduğunuz kural-

lar uygulanmadığında öncelikle sakin olun ( sinirlenmeyin, bağırmayın,

eleştirmeyin ) ve kararlı ifadenizi devam ettirin. Başlangıçta söylemiş

olduğunuz sonuçları uygulayın. Eğer çocuğunuz beklenilen davranışı

gösterdiyse, öncelikle bundan çok mutlu olduğunuzu ifade etmeniz

“manevi ödüllendirme” açısından önemlidir

Bu davranışın beni çok mutlu etti.Yemeğini bitirdiğin için çok mutlu oldum.

Misafirliğe gittiğimizde arkadaşlarınla hiç kavga etmedin, onlarla çok gü-

zel oyun oynadın ben de anneleriyle sohbet ettim, bunu yapabileceğine

inanıyordum, aferin.

Çocuklarınıza sık olmamakla birlikte maddi ödüller de sunabilirsiniz.

Fakat istediğimiz özellikle doğal ihtiyaçlar (beslenme, uyku vb) ve sosyal

kurallarda çok fazla maddi ödüller sunulmaması çünkü çocuğunuzun bu

davranışı yapılması gereken bir davranış olarak öğrenmesi gerekmektedir.

18

Page 19: Typography Final Projesi

Disiplin oluşturulmaya çalışılırken uygulanan ceza davranışları çok önemlidir. Cezanın çocuğunuzun psikolojisine ve onunla kurduğunuz ilişkiye zarar vermeyecek nitelikte olmalıdır. Ceza da amaç, çocuğunuzun farkındalığını arttırmak ve ona iç görü kazandırmaktır. Verilen ceza çok uzun süreli olmamalı ve yapılan davranıştan hemen sonra uygulanmalıdır. Sürenin uzun olması çocuğunuzun davranışı ile ceza arasında bağlantı kurmasını engelleyecek ve ceza amacına ulaşmayacaktır. Ceza amacına uygun olarak verilmelidir. Örneğin; oyuncaklarını toplamadığı için hafta sonu gidilecek bir geziden tamamen mahrum bırakılması çocuğunuzu çok mutsuz edecek ve sizden uzaklaşmasını sağlayarak bundan sonra koyacağınız kurallarda uyumsuzluğunu arttıracaktır

Kendi sınırlarını belirleyebilen ve kendi ihtiyaçları için yapılması gereken davranışları kazanabilen bir çocuk ileride kendine güvenen, sosyal ilişkileri kuvvetli bir birey olacaktır. Bu nedenle okul öncesi dönemlerde bu davranışın kazandırılması çok önemlidir

Bir şey elde etmek için bir davranışı göstermek anlayışı çocuğunuzun disiplin eğitimi ve psikososyal gelişimi için çok da yararlı değildir. Bu nedenle maddi ödüller sunulurken sıklığına dikkat edilmesi gerekir.

19

Page 20: Typography Final Projesi

Çocuğunuzu yetiştirirken, onunla kurduğunuz iletişim biçimi çok

önemlidir. Bu iletişim biçimi; yaşam boyu onunla kuracağınız

ilişkinin temellerini oluşturacaktır. Bu konuda nelere dikkat etmeniz

gerektiğine birlikte bakalım.

Öncelikle çocuğunuzu iyi dinlemeyi öğrenmelisiniz. Onu dinliyormuş

gibi yapmayın, Bunu hemen hisseder. Eğer bir işiniz varsa biraz

beklemesini ve birazdan onu dinleyeceğinizi ifade edin.

Onunla konuşurken göz göze gelmelisiniz, bu onun kendisini önemli

hissetmesine neden olur. Konuşma başlamadan önce onu kucağınıza

alabilir ya da onun mesafesinde oturabilirsiniz. Yukarıdan konuşmanız

onun karşısında bir güç olduğunuz imajını yaratabilir. Söylediklerini

anladığınızı belli etmek için onay işaretleri verin.

Görüşlerini saygı ile dinleyin. Haksız olduğu bir konu söz konusu

olsa bile dinlenmeye hakkı vardır. Kendi duygularını, düşüncelerini

tanımalı ve özgür bir ortamda bunu her zaman söyleme hakkı

olduğunu bilmelidir. Kendisini rahatlıkla ifade edebilen bir çocuk ken-

disine daha çok güvenir.Sorunlarını çözmek için kendisi çaba göstermelidir. Zorlandığı an-

larda çözümsel davranmayın sadece ona yol gösterin. Çözümü kendisi

bulabildiğini görebilsin. Yanlış bir davranış yapmış olsa bile ondan bahsederken öncelikle

olumlu olan yönlerini vurgulayın. Bu davranışı ile onu sevmenizden

bir şey eksilmediğini hissettirmelisiniz. 20

Page 21: Typography Final Projesi

Ona gün içerisinde yaşına uygun sorumluluklar verin. Yapmış olduğu her sorumluluk için dönem dönem ona teşekkür etmeyi unutmayın. Gün içerisindeki yapacağı her şey yaşına uygun bir şekilde planlanmalıdır. Ne kadar süre televizyon izleyecek, saat kaçta uyuyacak, oyuncaklarını ne zaman toplayacak gibi. Bunun bilincinde olan bir çocuk kendi sınırlarının ve birey olduğunun daha çok farkındadır.Anne ve baba olarak her akşam onunla özel rutin aktiviteler planlayın. Bir çocuk için annenin yeri ayrı babanın yeri ayrıdır. Bu nedenle birbirinizin rollerini almak için çaba göstermeyin. Her akşam sizinle en az bir şey yapacağını bilmesi onu mutlu eder, rahatlatır ve ilişkinizi güçlendirir. Onu sevdiğinizi dile getirmelisiniz. Sevgiyle büyüyen bir çocuk yaşam karşı çok daha güçlü durur.Söz verdiğiniz şeylerde kesinlikle geri çekilmeyin. Bu onun size olan güvenini zedeler. Ona ait olan sınırları aştığında uyarıda bulunun. Bu uyarılar çocuğu azar-layacak ya da rencide edecek biçimde olmamalıdır. Açıklayıcı bir uyarı, bu davranış sonrasında ondan beklediğiniz davranış biçimi ve kararlı bir tutumla zaten istediğiniz sonucu alabilirsiniz.Bir çocuk yetiştirirken sabırlı olmak ve karşınızdakinin bir çocuk olduğunun farkında olmak çok önemlidir. Sabırlı olabilmeniz için ken-dinize de zaman ayırmalı, yaşamdaki yerinizin ve beklentilerinizin daha fazla farkında olmalısınız. Unutmayın; mutlu bir anne-babalar daha mutlu çocuklar yetiştirebilecektir.

21

Page 22: Typography Final Projesi

Hiç kuşkusuz herkesin hayatının her döneminde "baba

figürü" çok anlamlı bir noktaya denk gelir. Çünkü her çocuk

için "Baba" güvenle eşdeğerdir. Özellikle kız çocukları için

babaları birer kahramandır. Cinsiyet ayırt etmeksizin her

çocuğun üzerinde babanın sosyal, fiziksel ve duygusal etkileri

vardır. Sağlıklı bir cinsel kimlik oluşturabilmek, etkili iletişim

kurabilmek, kendini doğru ve etkili ifade edebilmek, içgüdül-

erini kontrol edebilmek ve sosyal adaptasyonda başarıyı yaka-

layabilmek, kısacası bireyselleşebilmek çocuğun baba ile olan

ilişkisiyle doğru orantılıdır.

Baba ile ilişkilerinde sorunlar yaşayan, baba’nın yokluğu ya

da kaybında, çocuklar ya çekingen ya da saldırgan davranışlar

gösterirler. Çekingen bir çocuk sosyal açıdan gelişemez,

içine kapanıktır. Bu yönde gelişemediği için ilişkilerinde

ürkek ve mesafelidir çünkü çoğu zaman korkuları ve güven

eksikliği vardır. Aile içinde belli bir otorite kurulamamışsa

da saldırganlık ve davranış problemleri görülür. Otoritenin

olmadığı ortamlarda çocuklar davranışlarını kontrol altında

tutamaz.

Yaşamlarındaki bu boşluk ve ne yapacağını bilememe hissi

ile çocuklar daha çok yalan’a yönelebilir, dikkatleri dağılır ve

çoğu zaman akademik açıdan başarısızda olabilirler. Özellikle

22

Page 23: Typography Final Projesi

Sağlıklı bir baba-çocuk ilişkisi için baba’nın çocuğu saygıyla dinlemesi, anlamaya çalışması ve onunla ilgilenmesi gerekir.Çocuğun ruhsal açıdan büyümesine müsaade etmelidir. İleriki yıllarda problem yaşamamaları için gerektiğinde sorumluluk vermelidir. Bir işin sorumluluğunu aldıklarında da çocuğu takdir etmelidir.Sorumluluk verirken olası sonuçlarını anlatmalı, bunları yerine getirdiği takdirde de isteklerine izin vermelidir.Çocuğun sorumluluklarını tek başına üstlenmemeli, anneyle paylaşmalıdır.Korkuya dayalı bir ilişki kurmamalıdır. Aksi takdirde çocuk yalan söyleme davranışına daha çok sığınacaktır. Çocuk hata yaptığında, yaptığının yanlış olduğunu bildiği için çekinmelidir..Kurallarından feragat etmemelidir. Özellikle küçük yaş çocuklarının sınırlarını bilmemeleri açısından yönlendirilmeye ve tutarlı kurallara ihtiyaçları vardır.Çocukla (özellikle erkek çocuklarıyla) nitelikli zaman geçirmelidir. Kız çocuklarla ayrı, erkek çocuklarıyla ayrı zaman geçirmelidir.Fiziksel ve duygusal şiddetten kaçınmalıdır. (dayak, küfür, hakaret vs.)Çocuğun her istediğini yapmamalıdır. Her istediği yapılan çocuk doyumsuzlaşır ve zamanla hiçbir şeyden memnun olmamaya başlar.Çocukla arkadaş olmamalıdır. Çocuğa arkadaşça bir tavır sergileyebilir ama çocuk, cinsiyet, yaş ayırt etmeksizin bir babaya ihtiyaç duyar. Çocuklarını kıyaslamamalıdır. Çocuğun gelişimine katkıda bulunmak için, onlardaki farklı yönlerinin farkında olup, geliştirmeleri için destek vermelidir. 23

Page 24: Typography Final Projesi

. .

ergen psikolojisi.

24

Page 25: Typography Final Projesi

Çocukluk döneminden gençlik dönemine geçişi ergenlik

dönemi olarak tanımlayabiliriz. Bu dönemde çocukta fiziksel,

psikolojik, duygusal ve davranışsal olarak belirgin değişimler

gözlemlenir. Bu değişimler öncelikle ergeni yorar. Yeni be-

denine, hızla değişen duygularına, anlamsız davranışlarına

uyum sağlamak ve bunları kontrol edememek ergenin kafasını

karıştırır. İşte bu nedenle bu dönemde ergene karşı anlayışlı

olunmalı ve bu dönemi rahat atlatması sağlanmalıdır.

İçinde bunduğu ortamda kendini ve kimliğini gösterebilmek

için yoğun bir çaba gösterir. Onay alamamak, tercih edilme-

mek, beğenilmemek yaptığı bir espriye gülünmemesi bile

onun kırılması ve mutsuz olması için yeterli olabilir. Aile ile

çatışmalar artarken arkadaşlar daha fazla önem kazanmaktadır.

Ergenlik dönemindeki bazı depresyon göstergeleri:

25

Page 26: Typography Final Projesi

o Mutsuzluk

o Devam eden öfke hali, huzursuzluk

o Dikkat ve konsantrasyon bozukluğu

o Unutkanlık

o Aşırı yeme ya da hiç yemek yemek istememe

o Üzüntülü bir duygulanım

o Karamsarlık

o İçe kapanma (sürekli yalnız kalma isteği)

o Uyku düzeninde bozulma

o Arkadaşları ile görüşme isteğinde

o Kendine bakımda azalma

o Kendine güvensizlik

o Yaşamının bir anlamının olmadığı düşüncesi

o Aile ile sürekli devam eden çatışmalar

Depresyonla ergenlikteki normal huzursuzluk halini

karıştırmamak gerekir. Hızla değişen duygulara bu dönemde sık

rastlanır. Bir anda öfkelenen, çılgınca davranışlar gösteren ergen

beş dakika sonra gülerek size şakalar yapabilir. Bu davranışını

bir problem olarak görmemeli , sadece geçiş döneminin tipik bir

davranışı olarak algılamalısınız.

Bu dönemde bir çok anne- baba birçok ergeni anlamakta güçlük

çeker. Ona nasıl yardımcı olacağını, onunla nasıl konuşacağını

bilemez. çatışmalar, aile üyeleri arasında duygusal kopukluklar

26

Page 27: Typography Final Projesi

Bu dönemde bir çok anne- baba birçok ergeni anlamakta güçlük çeker. Ona nasıl yardımcı olacağını, onunla nasıl konuşacağını bilemez. Ergenin tepkisel davranışları ile ailede büyük çatışmalar, aile üyeleri arasında duy-gusal kopukluklar ve ileriki yaşlara kadar devam eden iletişim sorunları oluşur. Yetişkinin yapması gereken ilk şey onun ergenlik gibi zor bir dönemde olduğunu ve artık büyüdüğünü kabul etmektir. Sınırlarına saygı duymalı, olumlu yönlerini ortaya çıkarması için ona yardımcı olmalı ve çözemediği sorunlarını hızla fark ederek yaşamsal deneyimlerini paylaşmalıdır. Bunlar bir öğüt niteliğin asla taşımamalı sadece sohbet içerisinde tatlı paylaşımlar olarak kalmalıdır. Ergenlik dönemine gir-meden önce iyi bir anne- baba – çocuk iletişimi sağlanırsa bunu başarmak çok daha kolay olacaktır. Eğer kendisi de isterse sevdiği bir spor alanına yönlendirmek bu dönemi rahat atlatmasına yardımcı olur.

Ergenlik döneminde yaşanan soruların çözümlenememesi ergenin tüm yaşam sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu dönemde ergenin kendisini olumlu algılaması ( beğenmesi, başarılı görmesi, tercih edildiğini his-setmesi) , karşı cinsle ilişki becerilerini geliştirmesi, toplum içeris-inde kim olduğu ve yerinin ne olduğunun farkına varması , kendi bedenini tanıması gerekmektedir. Bu özelliklerin ergenlik döneminde kazanılamaması yetişkinlikteki sosyal yaşamda problemler yaşamasına ve yaşam boyu mutsuz bir kadın/ erkek (anne / baba) olmasına neden olacaktır.27

Page 28: Typography Final Projesi

Ergenlik döneminde terapi süreci reddedilebilir. Kendisinde değil de ailesinde problem olduğunu öne süren bir ergenin tedavi için zorlanmaması gerekmektedir. Eleştiri ve öfke ile bu dönemde hiç-bir problem çözülemez. Terapi önerilecek bir ergene, bu terapiye ailecek gideceğinizi, herkesin ailedeki rollerinin neler olduğunu öğrenmesi gerektiğini , iyi ve mutlu bir aile olmak için çaba göstermek istediğinizi iletin. Bu mesajınızı alan ergen kendisini suçlanmış hisset-meyecek ve terapiye uyum gösterecektir.Ergenlik, bir başkalaşım ve dönüşüm dönemidir. Bu dönem belirgin ve hızlıfizyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimlerin görüldüğü çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir.

Başlangıcın belirleyicisi olan puberte, yani cinsel olgunlaşma kız çocuklarında ortalama 9 - 10 yaşlarında, erkeklerde ise 11 - 12 yaşlarındabaşlar. Biyolojik değişikliklerin tamamlanması ise 3- 5 yıl veya daha uzun sürer. Bununla birlikte ruhsal ve toplumsal gelişme yoğun bir şekilde devam eder. Ergenliğin süre ve sonlanımı sosyal kültürel ve bireysel olgunlaşma düzeyi ile ilgilidir. Bazı araştırmacılar ergenliğin bitimini işe başlama, evlenme ve maddi bağımsızlık gibi faktörlerle ilişkilendirmektedirler. Kültürlerarası çalışmalar ergenliğin birkaç günden (Tayland, Meksika) birkaç yıla dek sürebildiğini göster-mektedir. Ergen gelişiminin çok boyutlu olması başlangıç ve bitişiyle ilgili kesin bir sınır koyulmasını zorlaştırmaktadır. Bu süre genelde 12-21 yaş arası kabul edilmektedir.

28

Page 29: Typography Final Projesi

Ergenlik Dönemleri:1. Dönem:Bu dönemde beden hızla gelişir ve bu değişimin kontrol dışı

olması ergene kontrol kaybı ve ruhsal dengesinin kaybolabileceği

düşüncesini uyandırır. Dürtüler artmıştır. Bu dönemde ergenler

sıklıkla kaygılıdırlar. Uyku ve beslenmeleri düzensizdir. Dağınıklık,

açık saçık konuşmalar görülebilir. Kızlar karşı cinsin dikkatini

çekmeye yönelik davranışlar içerisine girebilirler. Dikkati daha

çok bedenine yöneliktir. Hızlı büyüme ve bedendeki değişiklikler,

yorgunluk ve huzursuzluk gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu

dönemde toplumsal sorumluluk ve görevlerin eklenmesi yorgunluk

ve sinirlilik halinin daha yoğun şekilde ortaya çıkmasına neden

olur. Bu dönemde artık genç anne-babanın otoritesiyle baş etme

davranışlarına girmeye başlar.2. Dönem:Puberteden yaklaşık 2 sene sonra başlayan ikinci dönemde ergende

soyut düşünce gelişir. Tümden gelimli kavramları tanımlayarak

düşünmesi bu dönemin karakteristik özellikleridir. Genç olayları

anlatabilmek için tüm olası ilişkileri ve hipotezleri göz önüne al-

maya çalışır. Bu dönemde dil kullanımı karmaşık, mantık kuralları

içinde ve dilbilgisi doğrudur. Soyut düşünme ergenin felsefe, din,

ahlak ve siyaset konularına ilgisi ile de kendini gösterebilir. Kimlik

arayışı ve özdeşim kurabileceği bir model arar. Artık ebeveynin

değer yargıları onlar için anlam taşımaktan çıkar, genç dış dünyaya

29

Page 30: Typography Final Projesi

yönelir. Anne babanın etkisinden kurtulmaya çalışır. Ebeveynlerinin

değer yargılarını düşüncelerini eleştirmeye başlar. Genç kimliğini

ortaya koyma çabası içindedir, çabuk sinirlenir. Kimlik duygusu "Bi-

reyin kendini birey olarak benzersiz ve kendine özgü bir tarz içinde

var olduğunu ve bu tarzın süreklilik gösterdiğini duyumsayışıdır"(

Dereboy, 1993). Bu kimlik duygusunun her açıdan tanımlanmaya ve

sosyal çevre tarafından kabul görmeye gereksinimi vardır.

Ergenliğin orta döneminde artık bedensel büyüme hızı azalmış, kişi

kendindeki değişimlere ayak uydurmaya başlamıştır. Artık ebeveyn-

den ayrı, bağımsız bir kimlik edinerek toplumda yer alma çabaları

önem kazanır. Artık arkadaş ilişkileri daha ön plana geçmiştir, akade-

mik başarı ikinci plana itilebilmektedir.

Ergen biryandan aileden bağımsız olmak için çabalarken diğer yan-

dan kendi güçsüzlükleriyle de yüz yüze gelir. Bu gerginlikle aile içi

çatışmalar daha da şiddetlenebilir. Her ne kadar bir kısım genç, er-

genlik dönemini hafif atlatsa da bir kısım ergenin bu dönemde yoğun

sıkıntılar yaşadığı bir gerçektir. Ergenin yaşadığı sorunların başında

kimlik bunalımı gelir. Bunun temelinde ergenin içinde bulunduğu

hızlı gelişime ayak uyduramaması yatar. Ergen kendini bir bütün

olarak hissetmekte zorlanır. Bu yaşanan durum kişilik gelişimini

olumsuz etkileyebileceği gibi, kişiliğin yeni güçlü özellikler

kazanmasını da sağlayacaktır. Bu dönemde genç erişkin dünyasına

adım atmaktadır. Ergen çocuklukta yaptığı özdeşimler (ebeveynle) ve

yeni yaptığı özdeşimlerle yeni roller denmeye başlar.

30

Page 31: Typography Final Projesi

Çocukluk döneminde öğrenilen her şey gün gelir yetişkin dünyasındaki yeni değerlerle yer değiştirir. İşte bu döneme ergenlik dönemi adı ver-ilir. Eski değerlerle yenilerin karşılaştırıldığı, mesleki, cinsel ve sosyal kimliğin tanınarak yerleştirilmesi sırasında bir çabalama söz konusudur. Bu çabalamaya da kimlik bunalımı adı verilir. Kimlik duygusunun kazanılması için verilen bu çaba normaldir. Bazı ergenler bu dönemi sessizce, bazı ergenler de bu dönemi fırtınalı bir şekilde atlatır.Marka takıntısı genellikle özentidir, bu duruma kimlik arayışındaki gen-çler kendilerini daha kolay ifade etme aracı olarak seçmektedirler.

Marka takıntısı, aşırı noktadaki durumlarda aile çatışmalarına, yoğun borçlanmaya, hatta şiddete yol açabilecek ciddi sorunlara neden olabilir. Marka kullanmak rekabete, diğerleriyle aynı marka kullanamayanların kendisini değersiz görmesine neden olabilir. Marka takıntısı kendini daha değerli hissetmek, bulunduğu çevrede ken-dini kabul ettirmek ve tanımlamak için kullanılan olumsuz bir davranış biçimidir. Sağlıklı çözüm, karmaşadaki gencin uygun danışma ile bu dönemi atlatması ve kimliğini tamamlamasıdır. Ailelerin bunu fark edip ele almaları gerekir. Aileler çocuklarını yargılamamalı, aksine özgüven-lerinin artması için destekte bulunmalıdır. Markanın şekilcilik ötesinde bir anlam taşımadığını da çocuklarına anlatmalı ve kendi davranışlarıyla çocuklarına model olmalıdırlar.

31

Page 32: Typography Final Projesi