license time sonbahar 2013

100
YIL: 2 SAYI: 7 SONBAHAR 2013 KDV Dahil: 7.50 TL ISSN 2146-8028 LICENSET IME MARKA, LİSANS & MEDYA DERGİSİ Hoşgeldin ®

Upload: license-time

Post on 24-Mar-2016

255 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

License Time Marka, Lisans ve Medya Dergisi Sonbahar 2013 Sayısı

TRANSCRIPT

Page 1: License Time Sonbahar 2013

YIL: 2 SAYI: 7 SONBAHAR 2013 KDV Dahil: 7.50 TL

ISSN 2146-8028

LICENSETIMEMARKA, LİSANS & MEDYA DERGİSİ

Hoşgeldin

®

Page 2: License Time Sonbahar 2013

© 2013 Pedigree Dolls and Toys Limited. Sindy is a registered trademark of Pedigree Dolls and Toys Limited.®

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Page 3: License Time Sonbahar 2013

© 2013 Pedigree Dolls and Toys Limited. Sindy is a registered trademark of Pedigree Dolls and Toys Limited.®

YineYeniYeniden

Bugünün Sindy’si, tüm dünyadaki “Sindy Kızları” için,

onu 1 numaralı oyuncak markası yapan her şeyi içinde barındırıyor.

Yıldönümüne özel yeni koleksiyonda, orijinal ve klasik doğal güzelliğini ortaya çıkaran yeni yüz ifadesi, her yöne rahat hareket edebilen bir vücudu ve gelecek yılın trendi olacak giysi ve aksesuarlardan oluşan gardırobu ile göz kamaştırıyor.

İzzettinbey Cad. Atalar Sok. No:15/134696 - Üsküdar, İstanbul - TÜRKİYE

T: +90 (216) 532 78 11 | [email protected]

LisansMedyabrand, media and licensing agency

Beech Hill House, Walnut Gardens, Exeter, Devon, EX4 4DH - UKT: +44 01392 427799 | F: +44 01392 [email protected]

Sindy uzun yıllar milyonlarca genç kızın en iyi arkadaşı, moda ikonu ve rol modeli oldu ve hala da modayı seven ve takip eden, özellikle 4-8 yaş grubu genç kızların hayat tarzlarını ve giyim-kuşam zevklerini yansıtmaya devam ediyor.

Türkiye’deki Lisans Hakları

‘Lisans Medya’ tarafından

verilmektedir.

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Page 4: License Time Sonbahar 2013

EDİTÖRDEN

4

YIL: 2 SAYI: 7 SONBAHAR 2013ISSN: 2146-8028YAYIN TÜRÜ: SÜRELİ YAYIN

BASkI Esen Ofset Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.Tel: +90 (212) 549 25 68

DAĞITIMDünya Süper Dağıtım A.Ş.www.dunya.com

İzzettinbey Cad. Atalar Sok. No: 15/1 34696 Üsküdar - İstanbul - Türkiye

+90 (216) 532 78 11 www.licensetime.com

LICENSETIMEMARKA, LİSANS & MEDYA DERGİSİ

İMTİYAZ SAHİBİ / OWNER

GENEL YAYIN YÖNETMENİ

REDAKSİYON

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ İÇERİK EDİTÖRÜ

SANAT VE DİJİTAL MEDYA YÖNETMENİ

REKLAM VE PAZARLAMA MÜDÜRÜ

Lisans Medya Yayıncılık Reklam Pazarlama Dağıtım ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına

[email protected]

[email protected]

[email protected] [email protected]

[email protected]

[email protected]

M.Esat YALVAK

M.Esat YALVAK

Kübra UÇAR

İhsan YALVAK Enes AYDEMİR

Sevinç HAMZAYEVA

Sezai ÜNYAL

LisansMedyamarka, medya ve lisans ajansı

İŞ ORTAKLARI

Markaların prestijini artırmada en önemli yolun bilinirlik olduğu tartışılmaz bir gerçek. Ancak bunun için doğru stratejiler belirleyip, bu stratejileri sürekli geliştirerek pazarlama faaliyetleri yapıldığında doğru sonuçlara ulaşılabiliyor.

Dijital ekosistemin belki de en önemli parçası olan sosyal medyayı da doğru kullanarak ve entegre iletişimi sağlayarak, marka bilinirliğini artırabilir ve doğru itibar yönetimi sağlanabilir.

Peki ya perakendede markanın durumu...

Türkiye’de lisans sektörü hızla büyüme sağlamakta. Bunun yanında da üreticiler, lisansın gücünü kullanarak hem marka bilinirliklerini artırmakta, hem de ciro artışı yakalayarak rakip ürün ve üreticilerin önüne geçmektedirler. 30 yıllık lisans geçmişi olan Amerika ve Avrupa ülkelerinin yakaladığı başarıya bizim ulaşmamız pek de zor değil. Ancak doğru lisansı, doğru stratejiler ve pazarlama faaliyetleri ile tutundurmak gerekiyor.

Bildiğimiz üzere 15-17 Ekim tarihlerinde İngiltere’nin Londra şehrinde Avrupa Lisans Fuarı gerçekleştirildi. Birçok lisansör, acente ve lisansiye firma, lisans sektöründeki en büyük ve en güçlü etkinliklerden biri olarak kabul edilen bu fuara katılarak lisanslı marka, karakter ve ürünlerini tanıttılar. Sektördeki en son gelişmeler ve yeni trendler gösterildigi,

dünya çapında bir çok katılımcı ve ziyaretçinin büyük ilgi odağı olan bu fuar, her yıl olduğu gibi bu yıl da lisans sektörünün en büyük buluşmalarından biri olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu.

Türkiye’de her yıl Ekim-Kasım aylarında düzenlenen TOYZERIA Oyuncak, Lisans, Oyun ve Oyun Ekipmanları Fuarı ise, Lisans ve Oyuncak sektörlerine katkı sağlamaya devam ediyor. Bu organizasyonun, özellikle Lisans sektörüne yapılacak yeni yatırımları teşvik ettirici misyonunu uzun yıllar başarılı bir şekilde devam ettirmesini diliyoruz.

Bu yıl 31 Ekim - 03 Kasım 2013 tarihlerinde, İstanbul Fuar Merkezi’nde 6.kez gerçekleştirilecek olan Toyzeria, pazardaki 64 yıllık başarılı varlığıyla Spielwarenmesse Nurnberg Uluslararası Oyuncak Fuarı’nin organizatörü Spielwarenmesse Middle East eG tarafından organize edilecek olup, 28 farklı ülkeden 15.000’den fazla ziyaretçi gelmesi bekleniyor. Biz de License Time dergisi ve Lisans Medya ekibi olarak katılım gösteriyor ve ziyaretçilerimizi 10. Salondaki standımıza bekliyoruz.

Son olarak, hem fuar organizatörü Spielwarenmesse Middle East eG’ye bu fuarı ülkemize ve sektöre kazandırdığından dolayı teşekkür ediyor, tüm katılımcı ve ziyaretçilere başarılı ve bol kazançlı bir fuar diliyoruz.

Saygılarımızla,

Marka Stratejileri ve Lisansın Gücü…

SONB

AHAR

’13

Page 5: License Time Sonbahar 2013

MARKAYADiKKATCHECK-IN

marka ve lisans acenteliği karakter lisanslama marka üretim çiftliği medya planlama kurumsal kimlik

kurumsal lisans yazılımları marka planlama & franchising çözümleri pazarlama iletişimi danışmanlığı

LisansMedyamarka, medya ve lisans ajansı

[email protected]

facebook.com/lisansmedya twitter.com/lisansmedya

+90 216 532 78 11

Page 6: License Time Sonbahar 2013

46 DİKKAT! PAZARLAMABÜTÇENİZDE KAÇAK VAR

6

İÇİNDEKİLER

PAZARLAMA STRATEJİNİZMARKANIZA YAKIŞMALI

ONLINE İTİBARNEDEN ÖNEMLİDİR?

PERAKENDECİLER DEDİJİTAL PAZARLAMADA

DEV MARKALAR İSİMLERİNİNEREDEN ALIYOR?

YENİ EKONOMİNİNSTRATEJİK GERÇEKLERİ

ŞİRKETLERİN HALKLA İLİŞKİLERİLE İMTİHANI

VİRALLE GELEN BAŞARIMARKAYI UÇURUYOR

Etkili bir pazarlama stratejisi oluşturmak göründüğünden daha derin bir mevzudur. Her şeyden önce hedef kitle için oluşturulan bir stratejinin amacı, sadakat ve güven duvarlarını inşa etmektir.

E-ticaret gün geçtikçe büyüyor bunun farkında olan markalar da bu mecrada yer alabilmek, tüketicinin beğenisi ve satın alma hareketini etkilemek için birbirleri ile yarışıyor.

Online itibar bir marka hakkındaki dijital izlerin toplamıdır. Bu izlerin bir kısmı markanın kendi oluşturduğu izlerdir. Daha büyük bir kısmı ise marka hakkındaki haberler, yorumlar, tüketici görüşleridir.

Yeni ekonomide hangi şirketler, hangi yeni statejilerle başarı elde ediyorlar?

Sony’den Samsung’a, Apple’dan Sharp’a kadar birçok dev teknoloji şirketi, dünya çapında haklı bir şöhrete sahip. Peki, teknoloji dünyasının önde gelen şirketleri marka isimlerini nasıl buldular?

İletişim her geçen gün giderek hızlanırken yaptığınız işi doğru konumlamak da önem kazanıyor. Peki nasıl ?

Yaratıcılıkta sınır tanımayan viral videolar pazarlama dünyasını kasıp kavururken bir tutam yaratıcılıkla bu dünyada kolayca yer alabilirsiniz.

12

26

24

42

30

52

86

32

14

80

72

66

PAZARIN HAKİMİKADIN TÜKETİCİLER

SONB

AHAR

’13

Page 7: License Time Sonbahar 2013
Page 8: License Time Sonbahar 2013

Günümüzde s-CRM genelde sosyal ağlar üzerinden anlatılır, aklımıza hemen müşteri Facebook üzerindeki destek panelleri ve Twitter destek hizmetleri gelir. Ancak o kadar kullanışlı ve faydalı web-mobil uygulama entegre s-CRM sistemleri var ki, gerçekten “online müşteri ilişkilerini” yönetebileceğiniz ve bu yönetimi raporlayabileceğiniz sistematik ve kolay anlaşılır uygulamalardır.

AVUÇLARINIZDAKİMÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ

Bahsedeceğimiz s-CRM uygulamalarının “Sosyal Müşteri İlişkileri Yönetimi” açısından temel faydaları

Mobil üzerinde ya da entegre geliş-tireceğiniz web s-CRM çözümleriyle tüm online ağlarınızı ve e-mail bağ-lantılarınızı tek bir ekranda görebili-yorsunuz. Yani vakit kaybını azaltıyor ve periyodik raporlayabiliyorsunuz.

Ayrı ayrı yerlerde planladığınız etkin-likler, özel takvimler vs. bilgileri, size hatırlatabilecek kadar akıllı sistemler olduğu için, planladığınız herhangi bir şeyi unutmanız ya da gözünüzden kaçması mümkün değil.

Bu uygulamaların en büyük farkı; web odaklı s-CRM çeşitlerini elde etmek ve kullanmak her zaman mümkünken, mobil olduğunuz her alanda da bu uygulamaları rahatça kullanabilmeniz.

Bu uygulamaların birçoğunun Premi-um (ücretli) üyelik gerektirdiğini lüt-fen unutmayın. Ancak girip “deneme” versiyonlarıyla da fikir sahibi olabilir-siniz. Eğer gerçekten alışkanlık veya iş stratejinizin bir parçası olarak bir müş-teri ilişkisi yönetimi uygulaması kulla-

nırsanız satış alanınızı artıracağını ve yatırımınıza bir kazanç sağlayacağını hatırlatacağız.

Aşağıda 5 adet kullanıcı dostu olan müşteri ilişkisi yönetimi uygulaması bulunmaktadır. Bunların her biri kulla-nıcılardan en az 3.5 yıldız almıştır.

Nimble

Aktivasyonu tamamen ücretsizdir ve kesin bir sayıda bağlantıya veya anlaş-maya ulaşana dek sizden ücret talep etmez. Muazzam bir sosyal medya en-tegrasyonuna sahip olması bu uygu-lamayı listenin zirvesine çıkarıyor. Ek-

ranlar gerçekten çok kullanışlı ve tam bir kullanıcı dostu. Ancak bu sistemi zirvede kullanmak için tüm bağlan-tıların entegre tanımlı olması gerek-mektedir. Yani Gmail’de kişi kartlarını eksiksiz doldurursanız, çok ciddi bir CRM programının size sunduğu hiz-met gibi kaçırmamanız gereken tüm önemli anları ve günleri size bildirir. Toplu mesaj atma ve arama yapma gibi fonksiyonları size sunar.

AppMesh

En fazla 5 kullanıcı için ücretsiz olan bir uygulamadır. Özellikle iPhone ve iPad için geliştirilmiş bir uygulamadır.

ARAŞTIRMA

8

SONB

AHAR

’13

Page 9: License Time Sonbahar 2013

Uygulamaya girdiğiniz zaman, aygıtı-nızda bulunan takvimlerle, görüşme-lerle ve bilgilerle çok hızlı entegrasyon sağlaması için tasarlanmış olduğun-dan gerçekten bağımsız ve kolay kul-lanılabilecek bir uygulamadır. Web odaklı sürümlere yönelik denetleme esnekliğine sahip değildir, o yüzden sadece mobil olarak düşünebilirsiniz. Bu uygulamayı telefonumuza indirdik ve uygulamayı gerçekten sevdik an-cak müşterilerimizin iletişim bilgilerini veya yönetim sorumluluklarını, ekip-teki daha kıdemli insanlarla paylaş-mak zorundaysanız bu uygulama en iyi tercih olmayabilir.

5Degrees

Bu uygulama daha çok bağlantı yö-netimi üzerine kurulmuştur. Düzgün mail listeleri ve Gmail’de müşteriye ilişkin bağlantı kartları olan kurumlar çok güzel faydalanabilir. Ancak sosyal medya entegrasyonu sadece Linkedin ile sınırlı olduğu için, sosyal ağlardan fayda sağlamaya çalışan kurumlar için tercih sebebi olmayabilir.

Contactually

MailChimp, Google, sosyal medya ve açık bir API anahtarını kapsayan birkaç bütünleşmeyle, bu uygulama birkaç farklı şekilde bilgilerinizi birleşik tut-ma şansı sunar. Ayrıca diğer uygula-maların sunmadığı, görüşmeleri takip etme ve satış alanınızı yönetme fırsatı da sunmaktadır. Bu uygulama diğerle-rine göre daha ciddi işler yapıyormuş havası yansıtmakta.

Base

Base uygulamasını seviyoruz. Çünkü anlık ve herhangi bir ücret ödeme-den, uygulamayı kısıtlamadan kul-lanmanıza izin veriyor. Ancak en fazla 150 görüşmeye kadar ücretsiz hesap sunduklarını da söylemekte yarar var. Ayrıca web odaklı özelliğe de sahipler. Sıklıkla dikkate alınmayan “Windows Telefon Listesi” için uygulamalarında Windows seçeneği bile sunmaktadır-lar. Satış alanına ve yönetimine sahip olmaları da bu uygulamanın en güzel yanlarından biri…

Base genellikle “Salesforce” ve “Zoho” gibi daha geleneksel müşteri ilişkileri yönetim araçlarıyla uyumlu olan özel-likleri de ayrıca sizlere sunuyor.

Mobil üzerinden yukarıda bahset-tiğimiz gibi birçok “Müşteri İlişkileri Yönetiminin” seçeneği mevcuttur.Verdiğimiz liste tabii ki çok kapsamlı değildir. Ancak bu makalenin, s-CRM uygulamalarında hangi özelliğin sizin ve kurumunuz için önemli olduğunu görmenizi açısından, seçeneklerle tec-rübe edinmeye başlamak için iyi bir fırsat olabileceğini düşündük.

www.prbucks.com

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

9

Page 10: License Time Sonbahar 2013

10

HABERSO

NBAH

AR’1

3

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, Türkiye’nin dünyada mobil kapsama alanı en yüksek ülke olduğunu ve nüfusun 68 milyonunun mobil abonesi olduğunu kaydetti.

Bilişim Sanayicileri Derneğinin (TÜ-BİSAD) JW Marriott Otel’de düzenle-diği “2023’e Doğru: Atılım İçin Bilişim Konferansı”nda konuşan BTK Başkanı Acarer, son dönemlerde data trafiğin-deki hızlı artışın, her yıl bir önceki yılı ikiye katladığını bildirdi. Japonya’da Dokomo’nun data gelirinin ilk kez bu yıl ses gelirinin üzerine çıktığına dikkati çeken Acarer, datadaki artışın gelir dengesi açısından da son derece önemli olduğunu belirtti.

Analogtan sayısala geçişte karar aşa-masında olduklarını dile getiren Aca-rer, yeni nesil sistemlerde çok yakında yetkilendirme yapılacağını söyledi. Hangi bantın kullanılacağı konusunda tartışmaların devam ettiğine değinen Acarer, “Analog yayınları izleyen kit-le yüzde 6-7. Sayısala geçersek baş-ta yüzde 8-9 olur, sonra tekrar yüzde 6-7’ye düşer. Çünkü yeni nesil tekno-loji dediğimiz IPTV, web tv, uydu, kab-lo ve internet üzerinden yapılan yeni nesil ve çok geniş bantlı yayınlarla, analog yayıncının sayısala da geçse baş etme şansı yok. Bantları sayısal yayıncılığa tahsis ettiğimiz zaman geri dönüşü de yok” diye konuştu.

“Davul zurnayla baz istasyonu yıkılıyor”

Sayısal yayıncılığa geçişte milyarlarca dolar yatırımın kimin tarafından ya-pılacağının tartışıldığına işaret eden Acarer, “Yayıncılar birçok ülkeyi örnek göstererek, ‘Bu yayınları devlet süb-vanse etsin’ diyor. Bizim sayısal yayın-

cılığa geçme yükümlüğümüz yok, tek yükümlüğümüz sayısal yayıncılığa geçen ülkelerle enterferans yapmama yükümlülüğüdür. Bu konudaki yü-kümlülüğü yerine getirdiğimizi düşü-nüyorum” ifadesini kullandı.

Türkiye’de sayısal yayıncılığa geçile-cekse bunu ancak TRT’nin yapabilece-ğini, diğer yayıncılar da katılırsa ban-tın telef edileceğini ifade eden Acarer, şöyle konuştu.

“Üniversite ve STK’ları eleştiriyorum, çünkü altyapının fibere dönüşmesi sırasında firmaların karşılaştıkları so-runlara hep sessiz kalıyorlar. Seçimler geliyor, yerel otoriteler oy davasına baz istasyonlarını gümbür gümbür in-direcekler, davul zurnayla baz istasyo-nu yıkılıyor. Belediyeler Türk Telekom’a

kazı hakkı vermiyor, nasıl bilişim ge-lişecek? Bu konuda STK’lar cesurca kavganın içine girerek, mücadele ede-rek, eğer bakanlığın yaptığı doğruysa bizim yanımızda olacak, yanlışsa açık açık söyleyecek ama susmak çözüm değil.”

En çok konuşan ülke

Bir gazetede yer alan, “Penatrasyon bakımdan Türkiye çok geride” habe-rine atıfta bulunan Acarer, Türkiye’de 77 milyon nüfus, 68 milyon mobil abone ile penatrasyonun yüzde 90 olduğunu kaydetti. KKTC’de yüzde 154, Avrupa’da yüzde 130 olan pe-natrasyon oranının; gelişmişliğin, haberleşmedeki iyiliğinin göstergesi olamayacağını vurgulayan Acarer, şu değerlendirmelerde bulundu:

TÜRKİYE’NİN MOBİL ABONE SAYISI68 MİLYON

Page 11: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

11

“Türkiye, penatrasyonda Avrupa’nın en gerisi, konuşmada ise 323 dakikay-la en çok konuşan ve SMS atan ülke. En yakın rakibimiz Fransa’yla aramızda 50 dakika fark var. Penatrasyon düşük ol-duğu halde görüşme ve SMS sayısıyla haberleşme oranı yüksekse, çok iyi bir düzenleme var ve rekabet çok kuvvetli demektir. Sosyal medyayı, nüfusumuz dünyada en kalabalık ikinci ülke ol-mamasına rağmen Brezilya’dan sonra en çok kullanan ülkeyiz. Son 10 yılda hiç de mütevazi olmamamız gereken bir noktaya geldik. 2002’de geniş bant abone sayısı 3 bin iken bugün 30 mil-yonun üstünde. Türkiye’ye çok hızlı smarth telefon geliyor, şuanda geniş bant abone sayısı 34 milyon. Dünyada mobil kapsama alanı en yüksek olan ülkeyiz. Önümüzdeki yıl sonunda nü-fusun yaşadığı her yere mobil kapsa-mayı getiren tek ülke olacağız.”

“Atılım için bilişim şart”

TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ke-mal Cılız da hızla büyüyen ülkelerde bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü-nün lokomotif olduğunu belirterek, bu sektörün, verimlilik artışı ve katma değer üretme konusundaki kaldıraç etkisiyle sürdürülebilir büyümeyi sağ-ladığını söyledi.

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin ülkele-rin kalkınmasında, ekonominin büyü-

mesinde, istihdamın yaratılmasındaki önemine işaret eden Cılız, şöyle ko-nuştu:

“30 yıl önce bizimle aynı durumda olan ama bugün ekonomik büyüklük ve refah anlamında ilerimizde olan ül-kelere baktığımızda, büyümenin ana girdisinin bilişim, inovasyon ve katma değere dayalı üretim olduğunu görü-yoruz. Önümüzdeki 10 sene içerisin-de dünyanın en büyük 10 ekonomisi içine girmeyi planlıyorsak, bunu bili-şimsiz başarmak olanaksız. Atılım için bilişim şart.”

Cılız, dünya ticaretinde yüzde 14 olan bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü payının, Türkiye’de yaklaşık yüzde 3 olduğuna değinerek, bu durumun sektörün gelişmesini sağlayacak poli-tikaları önemli kıldığını ifade etti. Dev-letin bu konuda üstleneceği önderlik ve rehberlik rolünün önemli olduğu-nu dile getiren Cılız, “2008’de yaklaşık 6 milyon geniş bant internet abonesi bulunurken, 5 yılda 3,5 kattan fazla artışla 2013 yılı ikinci çeyrek sonunda 20,5 milyonu geçti” ifadesini kullandı.

“İnovasyonu teşvik eden politikalar hazırlanmalı”

Global İnovasyon Endeksi, Dünya Eko-nomik Forumu ve Davos’un mimar-larından Soumitra Dutta ise “global

inovasyonun ülkeler için önemini” ve “inovasyonun katma değerli ürünler üretmeye ve ekonomik büyümeye katkılarını” anlattı.

Büyümenin ve rekabet gücünün art-ması için bilgi ve iletişim sektöründe ilerlemenin şart olduğunu vurgulayan Dutta, Global İnovasyon Endeksi’nde Türkiye’nin 68. sırada yer aldığını kaydetti. Dutta, endekste yer alan di-ğer ülkelerin inovasyon anlamında Türkiye’den daha hızlı ilerlediklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bu-lundu:

“Yapılması gereken Türkiye’nin ino-vasyon anlamında güçlü olduğu nok-taların tespit edilmesi ve daha ileriye götürülmesi. Adım adım ilerleme lüksünüz yok. Diğerleri yıldırım gibi büyürken, siz yavaş olursanız dünya-yı yakalayamazsınız. Türkiye’de insan kalitesi çok iyi ancak bu yeteneği daha ileri taşımak gerekiyor. Coğrafi konum size Tanrı’nın bir lütfu. Türkiye küresel bir güç olmak istiyorsa bu fırsatı iyi de-ğerlendirmeli. İnovasyona teşvik eden politikalar hazırlanmalı. Türkiye’yi iyi bir marka olarak ön plana çıkarmalısı-nız. Tarih, Türkiye’nin başarılı olduğu-nu gösteriyor. Neden başarmayasınız ki?”

www.dunya.com

Page 12: License Time Sonbahar 2013

12

MAKALESO

NBAH

AR’1

3

PAZARLAMA STRATEJİNİZMARKANIZA YAKIŞMALI

Duygularının ve inancının markaya karşı ne denli doğru olup olmadığını kontrol etmek ister. Markayı ön plana çıkaran görsellerin ve mesajların A’dan Z’ye planlanan stratejisi ile uyumlu ol-ması gerekiyor neden mi? Çünkü gü-nün sonunda iyi planlanan bir strate-jinin getirisi mutlu müşteriler olurken, kötü bir stratejinin getirisi ise koca bir sıfırdır.

Stratejide marka ile ilgili akla gelen ilk sorular: Marka görselleri ve mesajları kendi içinde bir bütünlük oluşturu-yor mu? Bu öğeler birbirleri arasında nasıl bir bağ kuruyor? Oluşturulan bu bağ marka ile uyumlu mu? Soruların cevaplarını kısa başlıklar altında ele alalım.

Marka bütünlüğü, uyumlu olmaktan geçer!

Markayı oluşturan öğelerin hedef kitle için ne ifade ettiğini düşünmek, pazar-lama sektöründe tutarlı bir yol izlemek ile doğru orantılıdır. Bu oluşum içinde bulunan öğeler taslaktan, isimden, logodan, slogandan çok daha fazlası-dır. Müşterilerin kolay ve çabuk erişim sağladığı sosyal medya, markaların interaktif alanda görünen yüzlerini sergilemesine olanak tanır. Müşteri-ler bu platformda markanın dinamik ve interaktif bir yapıya sahip olmasını bekler, markayla etkileşime geçtikleri

zaman markanın bütün yapısının bir uyum içinde olmasını ister. Şirketlerin kendi markaları bulundukları sektörle-rin içinde şirketin canlı birer temsilidir. Markaların sosyal medyada duyulan seslerini önemseyen şirketler, kişiler tarafından daha hoşgörü ile karşılanır.

Medya organları güçlü birer araçtır!

Pazarlama stratejinizi birden fazla ka-nal aracılığı ile kitleye yönlendirirken, bütünün uyumunu korumak daha güç hale gelebilir. Bu güç durumla başa çıkmak için, yazılı kaynaklardan gör-sel reklamlara kadar, aynı iletiyi farklı mecralarda stratejiye uygun düzenle-mek gerekir.

Strateji - Hangi kanalda uygulanacak? - Nasıl uygulanacak? - Uygularken ana temayı ve marka kimliğini korumak önemli - Düzenlenen iletilerin hatırla-nabilir ve etkili olması önemli

Şirketler, güçlü bir marka kimliği yarat-mak için dijitalden doğrudan postaya kadar bütün pazarlama aksiyonların-da aynı renkleri ve yazı tiplerini kulla-nır. İşte kendini bilen, her platformda uyum içinde durabilen markanın özel-liği de budur. Aynı zamanda bu mar-kalar kullandıkları her medya organın-da sözlerine bağlı kalırlar.

Uyumsuz bir yapı sergileyen bir marka küllerinden tekrar doğabilir mi?

Cevap EVET.

Şimdi bir markanın stratejisinin sonu-cunda hedef kitleye gösterdiği yüzü-nün olumsuz tepki alıp, başarısız oldu-ğunu düşünelim. Böyle bir durumda unutulmaması gerekir ki; markayı tekrar tasarlamak en iyi marka strate-jisidir.

Bu süreç içerisinde negatif olan kötü marka algısını, pozitife dönüştürme-nin kolay olmayacağını ancak başa-rıldığı takdirde çok iyi neticeler ala-cağını söylemek çok da yanlış olmaz. Tekrar uygulanan bir tasarım, şirketin küllerinden doğmasını sağlayabilir. Yeniden tasarlama seferberliğinin ba-şarısına asıl etki eden şeyler; şirketin başarısızlığını kabul etmesindeki sa-mimiyet ve marka bütünlüğünü sağ-lamak için gösterdiği çabalardır.

Müşterilerin bir markaya güvenip güvenmemesi hayati bir önem taşımaktadır!

Müşteriler, umdukları şeyi elde ede-ceklerinden eminlerse satın alma ey-lemini gerçekleştirme olasılıkları çok daha fazladır. Marka iletiniz, satın alma işlemini gerçekleştirmek isteyen bir müşteriye ulaştıktan sonra tek yapma-nız gereken marka güvenini sağlamak. Unutmayın ki, markanız artık onların elindedir, inisiyatifindedir.

Berna Ekim sosyalmedyaport.com

Etkili bir pazarlama stratejisi oluşturmak göründüğünden daha derin bir mevzudur. Her şeyden önce hedef kitle için oluşturulan bir stratejinin amacı, sadakat ve güven duvarlarını inşa etmektir. Markaya güvenen kitle, markayı deneyimlemek ister.

Page 13: License Time Sonbahar 2013
Page 14: License Time Sonbahar 2013

14

RÖPORTAJSO

NBAH

AR’1

3

HER GÜZEL ŞEY ÖNCEHAYALLE BAŞLAR

Bize kendinizden, kurucusu olduğunuz Türkiye Marka Hareketi - MarkAtölye ve MarkaTürk Ekibi’nden bahseder misiniz? Marka işine girişiniz nasıl oldu?

Merhaba. 1972’de Bursa’da doğ-dum. Çocukluk dönemim Almanya Hannover’de geçti. Rahmetli babam Muzaffer Efendi (lâkabıydı) ilk gurbet-çilerdendi. 1991 Yılında İstanbul’a ta-şındım, 93’te evlendim. 2 Erkek oğlum var. Mehmet Sina 17 yaşında şimdi, Ahmet Sadi ise 12. Hayatımın en bü-yük kârı onlardır.

Sorunuza kronolojik sırayla cevap vermek istiyorum. 2002 yılında Mar-kaTürk Ekibi’ni kurdum. 2010 yılına kadar onlarca seminer verdik (114 seminer), ardından profesyoneller için “Markatölye’yi (Marka Atölyesi)

yine İstanbul’da kurduk. Bir dönem Bodrum’da ve Milas’ta çalıştık. 2008-2009 yıllarında bir uydu kanalında 36 hafta canlı “M. Dere ile MarkaTürk” adlı TV programını hazırladım ve sundum. Her programda 2 marka sahibini ko-nuk aldım ve markaları üzerine özel detaylı sohbetler yaptık. Güzel bir de-neyim ve arşiv oldu.

2012 yılında yüz kişilik bir gönüllü dost grubuyla sosyal medya üzerinde “Türkiye Marka Hareketi” adlı oluşumu başlattık. “Patent Hareketi” gibi kar-deş projelere destek olmak amaçlı bir girişimdi bu. Çok başarılı olamasak ta sürdürüyoruz. Şimdilik ortalama 250 kişilik bir küçük grubuz.

Hayatımı anlamlı kılmak ve ülkeme olan vefa borcuma karşılık olarak her on yılımda yeni bir proje yapmayı dü-şündüm ve yirmi yaşımda unutulmuş bir geleneksel Türk sanatı olan “Kıssa-han” (Müzikle öykü anlatıcı) projesini başlattım (1992). Önce İstanbul’un ilçelerini gezdim, ardından Türkiye’yi dolaştım. Elimde sazlarım ve öyküler-le, kendi şiirlerimle, “Kıssahan Neyzen Muharrem’den Neyzence Sohbetler” adıyla. Davetler geldikçe ve zamanı uyarsa hâlen sürdürüyorum. Bu sene 21. yılım.

1999-2002 yılları arası İstanbul B. Bld.’de çok başarılı bir ekiple basın ve

halkla ilişkiler bölümünde uzman / ba-sın danışmanı olarak çalıştım. Orada edindiğim bilgiler ve deneyimle BFE (Beyin Fırtınası Ekibi) adlı reklam ajan-sımı açtım. Peşinden MarkaTürk Ekibi-ni kurdum. (Bu benim ikinci ‘on yıllık’ projemdir)

Yeni projemde sohbet pirlerimin ve üstatlarımın yönlendirmesi fayda-lı oldu. Sanat, sohbet elbette güzel, faydalı ama ticaret olmadan, para olmadan bu işleri ağız tadıyla sürdü-rebilmek pek mümkün değil, hatta imkânsız.

Ticaret yapmalı ama! Hangi ticaret? Nasıl! “Biz millet olarak zekiyiz, çalış-kanız da, kaynaklarımız da zengin, peki buna rağmen neden hâlâ mutlu değiliz. Emeğimizin karşılığını neden alamıyoruz?” Düşüncesi beni ‘gerçek katma değer’ üretme alanlarında araş-tırmalara sevk etti.

Marka Hareketi, Marka Türk Ekibi, Markatölye’nin kurucusu ve 2002 yılından beri Markalaşma ve Türkiye’de Marka konulu 54 ilde 114’ten fazla seminer veren ve bir marka duayeni olan Sayın Muharrem Dere ile çok özel ve keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Page 15: License Time Sonbahar 2013

15

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSiMARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Klasik örnekleri pek sevmem ve semi-nerlerimde de kullanmam pek ama hani; ‘1 kg demir şu kadar, o demir bilgisayar olunca bu kadar para, uzay teknolojisi, uydu olursa şu kadar şu ka-dar para’ derler ya, öyle işte. Avrupa’da öyle ülkeler var, İstanbul’dan küçük lâkin dünya çapında markalara sahip-ler. 1991 yılından beri verdiğim semi-nerler vardı, düşünce, tefekkür üzeri-ne. Bu sefer zengin ve farklı bir “marka semineri” programı hazırladım, ortala-ma 3 saat süren, sonra önüme bir he-def koydum, her ilimizde en az bir kez (K.K.T.C dâhil) olmak üzere, valilikler-de, belediyelerde, üniversitelerimizde, ticaret odaları, işadamları cemiyetleri, dernek ve vakıflarda “200 Marka Semi-neri.” O günden bugüne 54 ilimizi gez-dim, 114 marka seminer verdim, 81 il / 200 seminer sonrası, yetişen gönüllü-lerimize bırakacağım bu işi kısmetse.

Marka ve Markalaşma konularında danışmanlık hizmetleri verdiğinizi biliyoruz. Markalaşma nedir?

Ben tasarımcıyım. Marka, reklam ve film prodüksiyonu tasarımı yaparım,

her aşamalarına da hâkimim konu-nun. Mutfakta uzun süre çalıştım. Hem ulusal hem de uluslararası markaların mutfaklarında çalıştım. 1986 Yılında Bursa’da emprime desinatörlüğüne çırak olarak girdim, 27 yıldır da sıkıl-madan, bıkmadan tasarlamaya devam ediyorum.

Markalaşma nedir? Marka nedir? So-rularına basit, kısa cevaplar vermedim hiçbir zaman, bu kolay olanıydı, ekibi-mizdeki arkadaşlarda cevaplamazlar böyle soruları. Cevabı uzun, çok uzun hem de. Kim soruyor, ne için soruyor?

Ne tarz bilgilere ihtiyacı var? Bunlar cevap için mühim, bu cevapları duya-cak kadar vakti var mı? Bizim vaktimiz var, anlatırız, amacımız bu ama sora-nın ciddiyeti mühim. Ayrıca bu soru-lara öyle basmakalıp hazır cevaplar var ki, onları tekrarlamanın kimseye faydası yok.

Peki, biz seminerlerimizde ne(ler) an-latıyoruz? Çok şey! Marka mimarîsi için gerekli olan her konuya cevap arıyoruz. Üniversitelerimiz ve profes-yoneller için 12 farklı başlık ve disiplin başlığı altında toplam 40+2 saatlik bir sertifikalı program içeriği yazdık, ta-mamen özgün, farklı, sıra dışı.

Şunu altını çizerek söylemek istiyo-rum, batının özellikle Amerika’nın re-feranslarını kullanamadan oluşturduk bu içeriği. Çünkü onlarla bizim kültü-rümüzün derin bir doku uyuşmazlığı var! Derin uçurum var dünya görüşle-rimizde, insana bakışımızda, bu öyle zorlamayla, özentiyle kapanmaz. Ka-panması da doğru değil, mümkünde değil.

Page 16: License Time Sonbahar 2013

16

SONB

AHAR

’13

Peki, nasıl marka olunur?

Çok çalışarak. Latife bir yana önce güç-lü bir ‘hayaliniz’ olacak. Yıllarca içinizde büyüteceksiniz bunu, sonra araştırma-lar, gözlemler. Ardından üzerinde tar-tışılabilir, yazılabilir, görselleştirilebilir ‘fikir’ olacak, yani hayaliniz vücut bu-lacak. Sonra işinin profesyonelleriyle bir araya geleceksiniz, önce markanızı tescilleteceksiniz, patentlerinizi ala-caksınız, hem ülkenizde hem de muh-temel pazarların tamamında. Ardın-dan; işletme analizi, finans, pazarlama, lojistik, belgelendirme, tasarım, imaj, tanıtım, kampanya, reklam, organizas-yon, promosyon, pr., danışmanlıklar ve inovasyon süreçleri gelir…

Marka her şeyden evvel; *HAYALDİR (Güçlü) *FİKİRDİR (Tutarlı) *PROJEDİR (Sağlam)

Markayı oluşturduktan sonra neler yapmak gerekir?

‘İlgi’ uyandıracaksınız. İlgiyi ‘güve-ne’ çevireceksiniz. Güveni ‘saygıya’ dönüştürdüğünüz an, işte kaderiniz değişmeye başlar o zaman. Markanı-zın ömrü belli olur. Biz buna ‘duygu-sal kimlik’ diyoruz. Kurumsal kimlik önemlidir, marka kimliği gereklidir fa-kat duygusal kimlik markaların ömür-leri için hayatî derecede değerlidir.

Devamı mühim, her arz dönemi (ön-cesinden hazırlanarak) tekrar tekrar tazeleneceksiniz (inovasyon), mar-kanızı hatırlatacaksınız ve eski / yeni müşterilerinizi sizi ‘tekrar tercih etme-leri’ için ikna edeceksiniz…

Markalaşmanın olmazsa olmazları nelerdir?

Ticaret insanlık tarihi kadar eski bir meslek. Markalama sanıldığından daha eski bir tarihe sahip. Dünya-nın ilk modern standartlar kitapçığı 1502 Senesinde Osmanlının o zaman ki başkenti olan Bursa’da Sultan Yıl-dırım Bayezid tarafından yazılmıştır. (Kanunname-i İhtisab-ı Bursa)

Detayları müthiştir, insanî hassasiyet doruktadır, medeniyetimizin ve insan-lık tarihinin eşsiz, zirve icraatlarından-dır.

Ticaret temel bir disipline sahiptir, ülkelere, sektörlere, firmalara, ku-rumlara, coğrafyalara, kültürlere göre değişiklikler gösterse bile temel dina-mikleri benzerlikler gösterir. Tıpkı sa-nat dalları gibi. Neden sanat diyorum, markalaşma süreci, yönetimi, hem hiyerarşik yapısı, hem zengin kaynak-ları cem etme becerisi itibariyle sine-maya rahatlıkla benzetilebilir. Nasıl ki sinema 7. sanat olarak tüm sanatların ortak buluşmasıysa, markalaştırılan yatırımlarda ticaretin tüm enstrüman-larının yanı sıra ve tanıtım, reklam, pazarlama, lojistik, yönetim, kalite, belgelendirme ve de inovasyonun en seçkin örneklerini markaya hizmet et-tirir. Bunların kalitesi (filmlerde iyi se-naryo, sağlam reji, güçlü cast, özgün müzik, iyi görüntü ve kurgu vb.) mar-kalara direkt, olumlu, pozitif katkı sağ-lar. O sebeple iyiler, en iyilerle çalışır.

Başarısının sırrı sorulan Walt Disney “Ben benden daha zeki insanları bulu-rum, çalıştırırım” demiş, pek hoş. Ben Ahi Evran’ın şu sözüne ise bayılırım; “Kim ki Hakk’la çalışır ve bizi geçer, o bizdendir…” Gençler, gönüllülerimiz, evlâtlarımız, kardeşlerimiz bizi geçe-cekler, inanıyorum.

Page 17: License Time Sonbahar 2013

17

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSiMARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Sıfırdan marka olmanın aşamaları nelerdir?

Önce hayal dediğim gibi. Sonra isim, numara (212 AVM gibi), simge (amb-lem, logo-type) seçimi. Bu önemli bir konu, filmler iyi örnektir, kahraman isimleri hep iki (2) hecedir. Kolay akılda kalan, söylendiğinde mümkün oldu-ğunca başka bir çağrışım yapmayan, hedef kitle / pazar / ülke diline, jar-gonuna, fonetiğine, artikülasyonuna uygun olmalı. Ardından sırasıyla; Ku-rumsal bir şirket / Patent, tescil süreci / Pazar araştırmaları / Güçlü bir marka kimliği / Tasarım aşaması / AR-GE + ÜR-GE / Pazarlama dönemi / Lojistik / Tanıtım, Reklam, Kampanya / PR & Halkla ilişikler yönetimi / Danışman-lıklar / İnovasyon süreçleri sağlıklı, ve-rimli ve birbirini tamamlayan (puzzle gibi), bütüne hizmet eden profesyo-nellikte yürütülmelidir. Burada profes-yonel ekibin önemi daha net anlaşılır.

Marka için medya ve reklamın öneminden bahseder misiniz?

Savaş kılıçla kazanılır ama savunma olmadan olmaz, kahramanlar, iyi sa-vaşçılar kalkana da zırha da ihtiyaç duyarlar.

“Peki ya gıda! Aç insan savaşabilir mi?”

Reklâm markalara popülerlik kazan-dırır. Medya bu popülerliği saygınlığa dönüştürebilir ya da tam tersini yapar/ yapabilir. Örnekleri çoktur. Menfaat çatışmaları cinayetlere katliamlara ka-dar gidiyor, elmas, pırlanta pazarı veya silah sanayi örneğinde olduğu gibi. Medya ve reklâm sürecinden önce ta-mamlanması gereken çok daha önemli adımları var marka mimarîsinin. Body Shop, Apple ve daha birçok küresel dev markanın reklâmları sanıldığı gibi yoktur, reklâm bütçeleri de düşüktür. Bu konuyu seminerlerimizde detaylı olarak anlatıyoruz, örnekleriyle. “Önce tanıtım, sonra reklâm” kuralı, çocuk (markamız) doğmalı ki, donunu doğ-ru biçebilelim, yoksa! Telafisi mümkün olmayan ağır zararlar söz konusudur.

Faydası yoktur demiyorum, abartıldığı ve sanıldığı kadar fazla değildir sade-ce, onu söylüyorum. Bunun yüzdesini vermek, genellemek olur ki, bu her biri nev-i şahsına münhasır olan işler-de mümkün değil. Bilimden, gerçek-lerden uzak, afaki bir yaklaşım olur. İş dünyasında saçmalıklara yer olmaz. Reklâm, Basın, Medya ve PR savunma tedbirleridir, yara almanızı engeller fa-

kat savaş kılıçla, saldırı silahlarıyla ka-zanılır ancak.

Marka olmanın bir bütçesi veya zamanı var mıdır?

Yerelde bir butik markayı konumlan-dırmak, duyurmak ortalama 6 ay za-man ister, temel maliyetleri 100 Bin TL’ye yakındır.

Ulusal düzeyde bir marka asgarî 2 yıl-da konumlandırılır ve başlangıç mali-yeti 5 Milyon TL’yi bulur.

Uluslararası bir markayı yaratmak için minimum 5 yıla ihtiyacınız var ve or-talama 200 Milyon TL gibi yüksek bir başlangıç bütçesine sahip olmanız ge-rekir. Bu rakamlar öz sermaye, üretim, AR-GE / ÜR/GE bütçesi değil, sadece, tanıtım, konumlandırma bütçesidir.

Fakat bu harcamalar %100 yatırım kalemidir, harcama olarak görülmesi, kaydedilmesi, düşünülmesi hatadır. Diğer temel üç yatırımdan ziyade;

1) Temel finans,2) Yatırım, imalat / hizmet, 3) Pazarlama + lojistik,4. Yatırım ayağıdır.

Page 18: License Time Sonbahar 2013

18

SONB

AHAR

’13

Marka ve sizi modern ticarete taşır, klasik ticaretin katma değeri düşüktür, taşradan şehre, ara sokaklardan ana caddelere geçersiniz böylece. Eskiden 3 yatırımla bir geliriniz varken, şimdi 4 yatırımınıza karşılık 7 gelir elde edebi-lirsiniz.

Markanın sürekliliği ve kalıcılığı hangi faaliyetlerle sağlanır?

Kısa, orta ve uzun vadeli planlar şart. Aynı zamanda geçiş dönemleri, baş-langıç ve yatırım süreçleri sancılıdır. Bu dönemleri kolay atlatabilmek için yine bir triada (üçlemeler / markayı üçle-melerle anlatıyoruz seminerlerimizde) ihtiyaç duyarsınız. A) Ana marka (Lo-komotif ) B) Alt marka (Ekonomik) C) Üst marka (Prestij)

Dünya’daki tanınmış markalara kıyasla Türkiye’deki markaların büyüme durumu nasıldır? Uluslararası markalarımız var mıdır?

Henüz yolun başındayız biz millet ola-rak. Hem Türk dünyası hem İslâm dün-yası bu işte oldukça geri. Umut var mı! Türkiye için biraz var.

Eğer biz markalama işini becerebilsey-dik Atatürk günümüzün en popüler insanlarından biri olurdu, müthiş bir marka malzemesi ama kötü yöneti-

liyor. İslâm dünyası becerikli olsa Hz. Muhammed en popüler insanların ba-şında gelirdi, maalesef, durum ortada. Her dinî kutsal günde yüzlerce, binler-ce tekrar ile “Çağrı” filmi izleniyor hâlâ.

Marka Türk çatısı altında danışmanlık hizmetleriniz kapsamında hangi faaliyetler yer alıyor?

Başta ‘Marka Tasarımı’, sonra konum-landırma, marka mimarîsi, marka yol haritası hazırlanması ve profesyonel eğitimleri üzerine çalışıyoruz. Ajans hizmetleri gerektiğinde 2. Ekibimiz devreye giriyor. Film ve fotoğraf pro-düksiyonlarında ise 3. Ekibimizden destek alıyoruz. Ekip üyeleri yüksek tecrübeleri olan ve çoğunlukla free-lance çalışan uzmanlardan oluşuyor. Kaliteli, hızlı ve ekonomik hizmetler üretebiliyoruz böylece.

Hâlihazırda müşteri portföyünüzde hangi firmalar veya markalar yer alıyor?

Biz 3 Ekip olarak (Beyin Fırtınası Eki-bi / Belgesel Film Ekibi / MarkaTürk Ekibi) son yıllarda turne programına odaklandık. Pek müşteri kabul etme-dik. Ama artık hedefi yarıladık ve belli rutine oturdu. Bundan sonra yeni pro-jelerle, markalarla adımızı piyasada daha sık duyacaksınız.

İstanbul B. Bld., TOKİ, Cumhurbaşkan-lığımızın himayelerinde özel projeler, Elegance Optic Shops ile Safa Grup Optik Mağazalar zincirleri, CO-CO (De-utschland), SoNET Wolrd, İkitelli OSB ve bazı özel üniversitelerle çalışmala-rımız sürüyor.

Marka ve markalaşma konusunda verdiğiniz seminerler ve kurslar hakkında bilgi verir misiniz?

Üniversitelerimizde bölümlere göre 12 farklı konu geliştirdik. Marka ve Leke (Kronolojik İkonografi / İkonların tarihi) başlangıç giriş konumuz. Kobi-ler, müteşebbisler için de; “Marka Yol Haritası” adlı kısa bir özet eğitimimiz var.

Page 19: License Time Sonbahar 2013

19

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSiMARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

• Marka Ürünler • Marka Hizmetler • Marka Bireyler • Marka (Coğrafyalar) Yerler • Marka Projeler

Tıpkı bir gam gibi, 7 nota gibi yani ya da 29 harfli alfabe gibi, 0-9 arası ra-kamlar / 4 işlem gibi bizde bir sistem geliştirdik, sadeleştirdik ve markayı 12 adımda bir araya getirdik, 12 düğmeli elbise gibi.

İlk düğmesi kimlik tasarımı, tanımlan-ması. Bunu her yerde herkese ücretsiz anlatıyoruz, her ilde 2 öğrenci (bay + bayan) gönüllü seçip yetiştiriyoruz, bilgilerimizi paylaşıyoruz ve onları da paylaşmaya özendiriyoruz.

* Marka Şehirler; 8–12 saat (Valilerimize, belediye başkanlarımıza, milletvekillerimize özel)

* Marka Yol Haritası; 2-4 saat (Tüm müteşebbisler için)

* Markatölye; (Marka Atölyesi / Work-shop); 7-9 saat (Sadece profesyoneller için)

* Markalaşmak ve Marka Mimarîsi; 40+2 saat (Sertifikalı) (Marka sahipleri yönetmenleri, profes-yonelleri için)

Bu arada marka ile ilgili çıkmış veya çıkacak kitaplarınız var mı? Bu konu hakkında bilgi verebilir misiniz?

Markanın ‘Yeni’ Yol Haritası baskıya hazırlanıyor. Bir de Türkiye turnemizin notlarından derlenen detaylı ve büyük bir rapor hazırlığımız var. TV ekranları-na da en kısa zamanda dönmeyi dü-şünüyoruz. Tüm bu işleri özverimizle yaptık, destek aramadık, almadık.

Son söz…

Ben inovasyona inanmam. Özellikle ülkemizde anlatılan inovasyon zırva-lıklarına, beraberinde dayatılan abuk

sabuk fikirlere zerre kadar tenezzül

etmem, aynı tavrı popüler kültürün ürünü olan her modacı akıma kar-şı gösteririm. Kişisel gelişim üzerine türetilen işlerde, türlü türlü irili ufaklı koçlarda dâhil buna. Kalıcılığı ve uzun vadede faydası olmayan, evrensel eki-ne (kültüre) hizmet etmeyen, çabuk para kazanmaya odaklı her iş sadece komedidir, kara değil kötü mizahtır, zararlıdır da.

Girişimcinin demoralizasyonu tolere edilemez!

Kimsenin bir girişimcinin moralini bozmaya, zamanını çalmaya hakkı yok. Yatırımdan cayması, tereddüdü büyük malî kayıplara sebep olur, çok sayıda insanın ekmeğine mani olur, ben bundan büyük günah bilmem.

Son olarak markanın lideri, hepsi pro-fesyonel, işini ve müşterisini gerçek-ten seven, sayan; 1- Doktorla (sağlı-ğına dikkat etmeli) 2- Mali Müşavirle (mevzuata hâkim olmalı) 3- Avukatla (hukuka uygun, güçlü anlaşmalar yap-malı) ve iyi bir marka danışmanıyla (vizyonu geniş olmalı) çalışmalıdır. Ay-rıca evinde mutlu olması işine olumlu yansıyacaktır kanaatindeyim. Teşek-kür ederim…

Sevinç Hamzayeva Röportaj

Page 20: License Time Sonbahar 2013

20

MAKALESO

NBAH

AR’1

3

E-TİCARETİ TETİKLEYEN FAKTÖRLERİBİLİYOR MUSUNUZ?

Önce Dinle, Stratejini Belirle ve Etki-leşime Geç!

2009 yılında bir günde atılan 2.5 mil-yon tweetle kıyaslanınca günümüzde-ki günlük 340 milyon tweetin deneti-mini sürdürmek çok daha zor bir iştir. Şirketinizin isminin veya endüstrisinin ne zaman bu tweetlerde bir kahraman ya da gösterilen bir hedef noktası hali-ne geleceğini asla bilemezsiniz. Sosyal medyanın geçici bir heves olduğunu düşünmek veya sosyal medyayla hiç ilişkide bulunmuyor gibi davranmak, kitlenin işiniz, markanız, ürününüz hakkında bir şeyler konuşmasını en-gellemez.

Satın alma eyleminin %20’si sosyal medya üzerinden gerçekleşiyor.

Müşteriler sosyal medya aracılığıyla şirketiniz ile ilgili iyi veya kötü eleşti-rileri okuduğu süreç içerisinde, zihin-lerinde sizi yeniden konumlandıyor. İşte tam bu noktada, sosyal medya kit-lenin konuşmalarının bir parçası olan, iş büyümesine katkıda bulunan harika bir araç olabilir.

İş büyümesiyle ilgili daha detaylı bir bilgi vermek gerekirse, 2015 yılında sadece mobil araçlar aracılığıyla su-nulan hizmetlerde ve ürünlerde 119 milyar dolar kazanma beklentisi var. Konumlarını sürdürülebilir kılmak iste-yen şirketler değerlerine sadık kalmalı ama dikkatleri çekmek için de yeni iş stratejileri ortaya koymalıdır.

Vine ve Instagram Aracılığıyla Etkileyici İçerik Mi? EVET.

Medya kanallarını kullanma yolları arayan şirketlerin gözdeleri; Vine ve Instagram.

Instagram uygulamasında yer alan yeni video özelliğinin piyasaya sürül-mesiyle etkileşimli içerik yaratmak için daha çok fırsat doğdu. Şirketinizin satın alma niyeti olmayan kitle için bir şeyi eğlenceli veya kullanışlı göstere-bileceği yollar üzerine bir düşünün. Müşterilerin daimi sorusu; Bu ürünün benim için ne özelliği var? şeklindedir.

Örneğin, Lowe’s şirketi, #LowesFixIn-Six etiketini kullanarak Vine uygula-masıyla içeriği kullanıcılara sundu.

İletişim aracı: Sosyal medya araçları –> Twitter (#LowesFixInSix) ve Vine –> Sonuç: Etkileşimli içerik çalışması.

Sosyal medya stratejinizin sahip olma-sı gereken birkaç görüşü özetlyecek olursak;

1. Kişilerin sosyal medyayı niçin kullandıklarını anlayın.2. Paylaşımcı olun.3. Müşterilerinizle gün içinde iletişime geçin.4. Topluluğun bir parçası olun.5. Etkileşime nüfuz edenlerle ilişki kurun.

Kullanıcıların günlük sosyal düzenini bölmek yerine gruplarının bir parçası olun. Tek başınıza vaaz verir gibi ko-nuşmak yerine onlarla birlikte konu-şun. Paylaşılabilir yüksek kaliteli bir içerik oluşturursanız, markanız eğlen-celi bir hal alır. Son olarak, etkileşi-me nüfuz edenler kelimesinin anlamı sadece ünlü kişiler değildir. Bu kişiler marka yandaşları da olabilir. Marka-nızın tutkunu olan her sosyal medya kullanıcısıyla ilişkiler kurabilirsiniz.Müşterilerinize kulak vermek, diğer iş türlerini etkilediği gibi elektronik tica-reti de geliştirebilir.

Gelişen ve gelişmeye devam eden ile-tişim kanallarını göz ardı etmek yeri-ne bu araçlardan kendi sektörünüzde nasıl fayda sağlayacağınıza odaklanın. Düşünün. Karar verin. Uygulayın.

Berna Ekim sosyalmedyaport.com

Page 21: License Time Sonbahar 2013
Page 22: License Time Sonbahar 2013

22

HABERSO

NBAH

AR’1

3

Türkiye’nin alanında en köklü ve en geniş kapsamlı dijital pazarlama organizasyonu İnteraktif Pazarlama Zirvesi 2013, sekizinci yılında Türk Telekom, TTNET ve Avea’nın ana sponsorluğunda “Dönüşüm ve Uyum” teması ile Swissotel The Bosphorus’ta kapılarını açtı. ‘’Yeni Medyada Dönüşüm ve Uyum’’ ve ‘’360 derece Mobil Pazarlama’’ gibi panellerle yerli ve yabancı pazarlama profesyonellerini bir araya getiren İPZ’13, interaktif pazarlamanın geçirdiği evrimi dünyaca ünlü markaların temsilcilerinin gözünden katılımcılara aktardı.

İPZ’13 ULUSLARARASI MARKALARINTEMSİLCİLERİNİ BULUŞTURDU

Türkiye’nin alanında en büyük pazar-lama zirvesi İPZ; Türk Telekom, TTNET ve Avea’nın ana sponsorluğunda 12 Eylül 2013 Perşembe günü Swissotel The Bosphorus’ta interaktif pazarla-manın geçirdiği dönüşüm ve uyum ile birlikte içinde bulunduğu ‘’ikinci baha-rı’’ sektör profesyonelleri ile paylaştı. MMI (Marketing Management Insti-tute) Başkanı Günseli Özen Ocakoğlu, İPZ’13 Marka Danışmanı Hakan Senbir ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kuru-mu Başkanı Tayfun Acarer’in konuş-ması ile açılışı gerçekleştirilen İPZ’13; interaktivite, dijital dünya ve mobil ile birlikte pazarlamanın geçirdiği evrimi markaların, şirketlerin ve tüm iş dün-yasının dikkatine sundu.

Günseli Özen Ocakoğlu: ‘’İnteraktif pazarlama dönüşümünü tamamladı, dönüşüme uyum sağlayan markalar ayakta kaldı.’’

Sekizinci yılında da dünya devi mar-kaların temsilcilerini en seçkin pazar-lama platformunda bir araya getiren İnteraktif Pazarlama Zirvesi 2013’ün açılış konuşmasını yapan Marketing Management Institute Başkanı Gün-seli Özen Ocakoğlu; yurtdışından ve Türkiye’den çok değerli konuşmacıları interaktif oturumlarda buluşturdu-ğunu belirterek; ‘’Dönüşüm ve Uyum. Önce “Dönüşüm” vardı ve uzun yıllar sürdü ve şimdi ise “Uyum” geldi. Pa-zarlama interaktif teknolojilerin etkisi altında 15 yıldır büyük bir dönüşüm

yaşıyordu. İki yıl önce bu evre içinde konseptimiz “Pazarlama İnteraktiftir” şeklindeydi. Aslında pazarlamanın interaktif olması dönüşümün sonuna gelmeye da başladığımızın da bir işa-retiydi. Dönüşüm sürecine uyum sağ-layan birçok uluslararası ve yerli dev marka, öncülüğünü üstlendiği birçok yeniliği sektöre kazandırdı.

Geçtiğimiz yıllarda interaktif pazar-lamanın geleceğini konuşurken artık bu yıl, aynı zamanda İPZ’nin de seki-zinci yılında markaların ‘’Dönüşüm ve Uyum’’ süreçlerini ve uyum aşamasını başarı ile tamamlayan markaları gün-demimize taşıyarak interaktif pazarla-manın felsefesini masaya yatırıyoruz. ‘’Dönüşüm ve Uyum’’a dahil olan bir-çok marka hayata geçirdikleri yeni uy-gulamalar ile adaptasyon sürecini ba-şarı ile tamamlayarak ayakta kalabildi; ancak sektörün ihtiyaçlarını göz ardı

ederek kendini yenilemeyi reddeden, interaktiviteye entegre olamayan bir-çok marka da sektördeki marka değe-rini ve devamlılığını sürdüremeyenler arasında yerlerini aldı.

İş dünyasında hız giderek önem ka-zanırken, bazı alanlarda sadece daha hızlı olanlar kazanıyor. Tüketici en tatmin edici yanıtı en kısa sürede al-mak istiyor. Çok beklerse kaçıyor baş-kasını tercih ediyor. Tüketici ilişkileri açısından durum böyleyken üretimin kalitesi, pazarlanması ve satışı da tek-nolojinin nimetlerinden faydalanmak isteyenlere fayda sunuyor. Günlük yaşam giderek dijitalleşiyor ve yeni kuşaklar bu ortamlarda büyüyor, yani gelecek neredeyse geldi bile. Bu kap-samda dünyanın dört bir yanından gelen pazarlama profesyonelleri sek-törün öncülüğünü üstlenen marka-ların stratejilerini bizlerle paylaşıyor.

Page 23: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

23

Bu kapsamda dünyaca ünlü Publicis Group’a bağlı MRY ajansının CMO’su David Berkowitz, ‘Cyborg Tüketici Çağında Pazarlama’ başlıklı bir su-num gerçekleştirerek dijital dünyanın Google Glass gibi projelerle geçirdiği evrimi katılımcılara aktarıyor. ‘’Pazarla-ma zaten interaktiftir’’ sloganı ile yola çıktığımız İPZ’de bu önemli konukları ağırlamaktan dolayı son derece mut-luyuz’’ dedi.

Sevilen futbolcular Wesley Sneijder ve Dirk Kuyt İPZ 2013’te…

Türkiye’nin en kapsamlı pazarlama zirvelerinden İPZ’13, Türk Telekom’un ana sponsoru olduğu Fenerbahçe ve Galatasaray’ın yıldız oyuncuları Wes-ley Sneijder ve Dirk Kuyt’ı katılımcılar ile bir araya getirdi. Etkinlik sırasında da bir İPZ katılımcısı seçtiği bir kişiyle birlikte Türk Telekom’un katkılarıyla 27 Kasım’da tüm dünyanın yakından ta-kip ettiği Şampiyonlar Ligi Real Mad-rid - GS karşılaşmasını izlemek üzere, Galatasaray Kulübü’nün takım uçağıy-la ‘’Santiago Bernabéu Stadium’’a git-me şansına sahip oldu.

Pazarlama sektörünün on yıl içerisinde geçirdiği döşüme ışık tutarak bu güne kadar 6 binden fazla sektör profesyo-nelini ağırlayan İnteraktif Pazarlama Zirvesi; Türk Telekom, TTNET, Avea ana sponsorluğunda birçok ulusal ve ulus-lararası markanın pazarlama alanında başarılara imza atan profesyonelleri-nin deneyimlerini oturumlara taşıdı.

David Berkowitz, giyilebilen teknolojinin dijital dünyada üzerinde uyguladığı ‘’Dönüşüm ve Uyumu’’ değerlendirdi

Dijital dünyada çığır açarak hayatı-mıza hızlı bir giriş yapan teknolojileri İPZ’13’te değerlendiren; uluslarara-sı en büyük reklam şirketlerinden Publicis Group’a bağlı MRY ajansının CMO’su David Berkowitz, ‘Cyborg Tü-ketici Çağında Pazarlama’ başlıklı bir konuşma gerçekleştirerek özellikle son dönemin teknoloji harikalarından ‘’Google Glass’’ projesi gibi elle tutu-lan dijital ürünlerin sektör üzerindeki etkisini masaya yatırdı. İPZ’13’nin bir diğer uluslararası konuğu IBM’de Diji-tal Analitik ve Pazarlama Optimizasyo-nu Çözümlerinden Sorumlu Yöneticisi Akın Arıkan, çok yönlü pazarlamayı ele aldığı Multichannel Marketing: ‘’Met-rics and Methods for On and Offline Success’’ isimli kitabında başarılı pa-zarlamacıların müşterilerine özel hiz-metler sunarak nasıl yeni müşteriler elde ettiklerine ve satın alım miktar-larlarının yükselterek sadakat yaratma tekniklerini katılımcılarla paylaştı.

Küresel Spor Medyası Tüketim Raporu’’ndan çarpıcı veriler: ‘’Türkiye; spor içeriği tüketiminde birçok dünya ülkesi arasında ilk sıralarda yer alıyor’’

Zirvenin bir diğer konuğu Perform Group Tüketici Markaları ve Portallar-dan Sorumlu Genel Müdürü Ben Warn

ise, Türkiye’nin de aralarında yer aldığı 10 dünya ülkesinin spor içeriği tüke-tim alışkanlıklarının ele alındığı ‘’Kü-resel Spor Medyası Tüketim Raporu 2013’ten çarpıcı sonuçlar açıkladı.

Türkiye’nin en büyük online spor site-lerinden Mackolik.com,Sahadan.com gibi web sitelerini satın alma yolu ile yatırım alanını genişleten Perform Group’un raporuna göre; Türkiye, yüz-de 68’lik oran ile Brezilya ardından İspanya ile birlikte futbolun en çok ta-kip edildiği ülke olarak ikinci sırada yer alırken, Türkiye’de spor yüzde 95 oran ile televizyon ve yüzde 85 oran ile in-ternet olmak üzere en çok iki mecra-dan takip ediliyor.

Sporun mobil mecralarda takibi konu-sunda Endonezya ve Çin’in ardından yüzde 64 oran ile ikinci sırada yer alan Türkiye sosyal ağlarda yüzde 66’lık oran ile ABD, Almanya gibi ülkeleri ge-ride bırakarak ilk sıraya yerleşti. Ayrıca rapora göre haftada 15 saat spor taki-bi gerçekleştiren Türk sporseverler bil-gisayardan spor içeriklerine erişim ko-nusunda Avrupa birincisi konumunda.İş hayatına ve günlük kullanım alan-larına çok hızlı giriş yapan ve günden güne kullanımı oranı artan mobil de, İPZ’13’ün öne çıkan konuları arasında yerini aldı.

Sektörün ihtiyaçları göz önünde bu-lundurularak gerçekleştirilen ‘’Mobilin Geleceği’’ oturumlarda Madvertise Global Tedarikten Sorumlu Başkanı Jana Sievers mobil operatörlerin ge-leceğinden, uygulama ekonomisine, mobil ticaretten, mobil cihazların ge-leceğine kadar sektörü ilgilendiren tüm konuları sadece İPZ’13 katılımcı-ları ile paylaştı.

Zirvenin, ‘’MMA Türkiye Mobil Pa-zarlama ve Reklamcılığı 360 Derece Değerlendiriyor’’ adlı kapanış pane-linde; MMA Türkiye Başkanı & 360 + Media Interactive Ajans Başkanı Zehra Öney’in moderatörlüğünde, MMA Tür-kiye yönetim kurulu üyeleri ve başkan yardımcısı mobil ve reklamı tüm yön-leri ile değerlendirdi.

Page 24: License Time Sonbahar 2013

24

MAKALESO

NBAH

AR’1

3

ONLINE İTİBARNEDEN ÖNEMLİDİR?

Online itibar kavramı her geçen gün önem kazanıyor. Çünkü tüketiciler online olarak daha fazla geçiriyor. Bir ürün almadan önce hem ürün hem de marka hakkında araştırmalar yapıyor-lar. Bu araştırmaların sonucunda onli-ne itibar önemli bir belirleyici. Şimdi asıl soruya gelelim. Online itibar mar-kalar için neden önemli?

Güvenilirliği etkiliyor

“Müşterilerimin güvenini kaybetmek-tense, para kaybetmeyi tercih ederim.” Robert Bosch

Tüketicilerin kararlarında en önemli faktörlerden biri güvendir. Tüketiciler inandıkları, güvendikleri markalardan alışveriş yapmayı tercih ederler.

Yapılan araştırmalar, tüketicilerin yaklaşık %60’ının bir ürün almadan Google’da araştırdıklarını gösteriyor.

Yani bir ürün almadan önce o markayı sorguluyorlar. O markanın ürünlerini kullanan insanların yorumlarını oku-yorlar. Bir sorun çıktığında markanın tutumuna bakıyorlar. O yüzden tüke-ticiler için online itibar önemli.

Online itibarı sorunlu olan markalara tüketicilerin bakışları değişiyor. Onlara güvenmemeye başlıyorlar. Bir marka tüketicinin güvenini kaybedince, bu-nun bedeli çok ağır oluyor. Bu yüzden marka yöneticileri online itibarlarını önemsemeli, haklarında yazılanlar hakkında fikir sahibi olmalılar.

Marka imajını etkiliyor

Tüketiciler artık daha bilinçli. Televiz-yondaki imajınız, bol sıfırlı paralar har-cadığınız reklamlarınız, yeterince etkili olmuyor.

Online itibar bir marka hakkındaki dijital izlerin toplamıdır. Bu izlerin bir kısmı markanın kendi oluşturduğu izlerdir. Daha büyük bir kısmı ise marka hakkındaki haberler, yorumlar, tüketici görüşleridir. Tüm bu veriler bir araya gelir ve markanın online itibarını oluşturur.

Page 25: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

25

Tüketicinin yaptığı aramalarda sizle il-gili çıkan sonuçlar, imajınızı daha net oluşturuyor. Çünkü yaptığınız reklam ve pazarlama faaliyetleri sizin oluştur-mak istediğiniz imajdır. Fakat tüketi-cinin online ortamda karşısına çıkan imajınız, sizin gerçek imajınızı oluştu-rur. Tüketici için önemli olan, sizin ken-dinizi nasıl anlattığınız değildir. Onun için değerli olan sizi nasıl algıladığıdır. O yüzden online ortamlardaki algılan-ma şekliniz sizin imajınızın önemli bir parçasını oluşturur.

Satın alma kararını etkiliyor

Tüketicilerin satın alma kararlarında markaların online karneleri önemli bir etken. Eğer bir markanın online kar-nesi kötü , hakkında yapılan yorumlar olumsuz ise tüketici markadan soğu-maya başlıyor. Satın alma kararını tek-rar gözden geçiriyor. Alternatiflerini incelemeye başlıyor.

Eskiden tüketicilerin satın alma kararı-nı etkilemek daha kolaydı. Bilgi edin-me imkanları daha azdı. Yaptığınız reklam ve pazarlama faaliyetlerinin tüketiciler üstündeki etkisi daha faz-laydı. Ama artık öyle değil. Tüketici bir

ürün alırken, o ürünün reklamından çok, başkalarının ürün hakkında söyle-dikleriyle ilgileniyor. O yüzden online itibarı zayıf olan markaların işleri gün geçtikçe zorlaşıyor.

Online itibar kalıcıdır

Markalar hakkında yazılan olumlu ve olumsuz yorumlar kolay kolay kay-bolmuyor. Çünkü internet hiçbir veriyi unutmuyor. Bu durum online karnesi iyi markaları olumlu etkilerken, kar-nesi zayıf markaları olumsuz etkiliyor. Kötü ün, bir markanın kabusu haline gelebiliyor. Peşini bırakmıyor. Sürekli karşısına çıkıyor. Ayrıca birçok marka haklarındaki olumsuz bilgileri yeterin-ce takip etmiyorlar. Farkında olmadan itibarlarını kaybediyorlar.

Markalar hakkındaki bilgilerin inter-nette kalıcı olduğunu düşündüğü-müzde her dijital izin önemini daha iyi anlıyoruz. Bu dijital izler kalıcı ol-maya devam edecekler. Kalıcı oldukça da markalara etkileri artarak devam edecek.

Online itibar markalar için çok önemli bir konu. Markaları birçok açıdan et-kiliyor. Tüketicinin zihninde markayı farklı bir yere koyabiliyor. Yaptığınız reklam ve pazarlama yatırımları etki-siz kalabiliyor. O yüzden marka yöne-ticilerinin online itibar konusuna özel bir önem vermeleri gerekiyor. Online itibarlarını korumak ve arttırmak ko-nusunda çaba harcamaları gerekiyor. Aksi takdirde markaları ciddi anlamda zarar görecek. Çoğu zaman bu zararla-rın telafi imkanı da olmayacak.

markafikirleri.com

Page 26: License Time Sonbahar 2013

E-ticaret gün geçtikçe büyüyor. Bunun farkında olan markalar da bu mecrada yer alabilmek, tüketicinin beğenisi ve satın alma hareketini etkilemek için birbirleri ile yarışıyor.

PERAKENDECİLER DEDİJİTAL PAZARLAMADA

E-ticaret 2012 yılı içerisinde %12 bü-yüme gösterirken, yapılan indirim ve ücretsiz kargo gibi kampanyaları ile Amazon %22 oranında bir büyü-me gösterdi. Lüks tüketim ve dijital mecra araştırma şirketi L2’nin yaptı-ğı araştırmaya göre özellikle ABD’de perakendeciler arasında işler kızışmış durumda. Her geçen gün perakende markalar online mecraya biraz daha fazla yatırım yapıyor. Perakendecilerin en çok yaptıkları online kampanyalar ise şu şekilde:

Online Müşteri Hizmetleri

71 büyük perakendeci markadan 28’i bu hizmeti uyguluyorken yılsonuna doğru bu sayı %18 artış gösterdi. Artık perakende markaların çoğu 7/24 canlı danışma hattı bulunduruyor.

Ücretsiz Gönderim

Perakendecilerin %79’u tüketicilere aldıkları ürünleri ücretsiz göndermek için çalışmalar gerçekleştiriyor. Mar-kalar minimum satın alım tutarını düşürmek için kargo firmaları ile an-laşmalar yapıyorlar. Tüketici tercihi ya-ratma yoluna gidiyor.

Erman Tezcan sosyalmedyaport.com

ARAŞTIRMA

26

SONB

AHAR

’13

Page 27: License Time Sonbahar 2013

Çevrimiçi Satın Alma, Mağaza İçi Dönüş

Perakendecilerin %69’u mağaza satışı fırsatları yaratarak çevrimiçi satın alma ve mağazaya potansiyel müşteri çek-me gücünü destekliyor.

PayPal Ödeme

Perakendecilerin %46’sı PayPal öde-me sistemi kullanarak hem tüketici için güvenli bir alışveriş ortamı yaratı-yor hem de kendileri için tüketici ve-rileri topluyorlar. PayPal alışveriş siste-mi, otomatik faturalandırma yapar ve kullanıcıdan e-posta, kimlik bilgilerini doldurmasını ister. Şu an en güvenilir alışveriş sistemlerinden biridir.

E-posta İle Pazarlama

Bu sistem perakendecilerin %18’i tara-fından düzenli olarak kullanılmaktadır. Bu sistem ile tüketici kredi kartı ile alış-verişe başladığı anda kendisine özel bir fırsat veya indirim içeriği sunan bir mail gönderilir.

Alışverişi Kişiselleştirme

Perakendecilerin yarısından fazlası veri tarayarak tüketicilerin satın alım davranışlarına dayalı ürünleri tüketi-ciye önerir. Böylelikle tüketici kendini özel hisseder. Tüketici ile arasında kişi-selleştirilmiş bir bağ oluşur.

Ürün Özelleştirme

Perakendecilerin %20’si Monogramlar aracılığıyla ürünü kullanıcı için özelleş-tirme fırsatı sunar.

Ürün Videoları

Yapılan araştırmalara göre bir yıl önce ürün videosu sayfaları %18 oranın-da seyrederken günümüzde bu oran %27’lere kadar ulaşmıştır. Yapılan öl-çümlerde perakendecilerden alışveriş yapan tüketicinin bir ürün videosunu izlemesinden sonra satın alım davra-nışını gerçekleştirme oranı %144 gibi büyük bir paya sahiptir.

e-Hediye Kartları

Perakendecilerin yaklaşık dörtte üçü 2012 yılından itibaren tüketicilerine hediye kartı seçeneği sunuyor. Bu sis-temin kullanım oranı % 56’dır.

Facebook Reklam

Perakendecilerin yarısından fazlası Fa-cebook ağı üzerinden reklam faaliyet-lerini gerçekleştiriyor. Bunların üçte ikisi Facebook’un tüketici davranışına odaklı reklamları hedefleyen (FBX) özelliğini kullanıyor.

YouTube

Perakendecilerin %28’i YouTube kana-lını kullanıyor. YouTube içerisindeki rekabetçi satın alma oranı geçen yıl %4 iken, bu yıl oran %11’e yükseldi.

Pinterest ve Instagram

Perakendecilerin %90’u Instagram ve Pinterest ağlarını kullanıyor. Peraken-decilerin üçte biri kadarı, Mart ve Ni-san ayları arasında Instagram ağı üze-rinden kampanyalar düzenledi.

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

27

Page 28: License Time Sonbahar 2013

www.ajiahotel.com

Ahmet Rasim Paşa Yalısı Çubuklu Cad. No 27 34812 Kanlıca / İstanbul / TürkiyeTel: +90 (216) 413 93 00

Boğaziçi sahilinin en güzel mücevherlerinden eşsiz bir Osmanlı Yalısı. Modern iç mimarisi, yüzyıllık tarihi mimari yapısı ile A’jia, etrafına trend ve heyecan yayıyor. Detaylara gösterilen olagandışı ihitimam, özel

servis ve HIP yönüyle A’jia Hotel otelcilik anlayışına yeni bir bakış açısı getiriyor.

Şehrin tarihi ve kültürel merkezlerine kolay erişimi olmasına rağmen, A’jia nefes kesen Boğaz manzaralı 16 odasıyla misafirlerine gündelik hayatın stres ve koşuşturmasından uzak, çok özel bir kaçış olanağı sunmaktadır.

A’jia restaurant İstanbul’un gurme damak tadına hitap eden en güzide mekanlarından biridir. Benzersiz yaklaşımı, yaratıcı fikirleri ve mükemmel mönüleriyle A’jia Otel’de özel davetler ziyafete dönüşür.

A’jia, kendi teknesi ile misafirlerine Avrupa yakasından ücretsiz transfer servisi verirken, muhteşem manzara eşliğinde göz ziyafeti de sunmaktadır.

Birbirinden bağımsız olarak dizayn edilmiş her odasının en modern techizat ve konfor anlayışıyla 1800lerin sonsuz zerafetini harmanlayacak şekilde döşenmiş olması da değerli misafirlerine ayrı bir keyif verir.

Page 29: License Time Sonbahar 2013

www.ajiahotel.com

Ahmet Rasim Paşa Yalısı Çubuklu Cad. No 27 34812 Kanlıca / İstanbul / TürkiyeTel: +90 (216) 413 93 00

Boğaziçi sahilinin en güzel mücevherlerinden eşsiz bir Osmanlı Yalısı. Modern iç mimarisi, yüzyıllık tarihi mimari yapısı ile A’jia, etrafına trend ve heyecan yayıyor. Detaylara gösterilen olagandışı ihitimam, özel

servis ve HIP yönüyle A’jia Hotel otelcilik anlayışına yeni bir bakış açısı getiriyor.

Şehrin tarihi ve kültürel merkezlerine kolay erişimi olmasına rağmen, A’jia nefes kesen Boğaz manzaralı 16 odasıyla misafirlerine gündelik hayatın stres ve koşuşturmasından uzak, çok özel bir kaçış olanağı sunmaktadır.

A’jia restaurant İstanbul’un gurme damak tadına hitap eden en güzide mekanlarından biridir. Benzersiz yaklaşımı, yaratıcı fikirleri ve mükemmel mönüleriyle A’jia Otel’de özel davetler ziyafete dönüşür.

A’jia, kendi teknesi ile misafirlerine Avrupa yakasından ücretsiz transfer servisi verirken, muhteşem manzara eşliğinde göz ziyafeti de sunmaktadır.

Birbirinden bağımsız olarak dizayn edilmiş her odasının en modern techizat ve konfor anlayışıyla 1800lerin sonsuz zerafetini harmanlayacak şekilde döşenmiş olması da değerli misafirlerine ayrı bir keyif verir.

Page 30: License Time Sonbahar 2013

30

HABERSO

NBAH

AR’1

3

Sony’den Samsung’a, Apple’dan Sharp’a kadar birçok dev teknoloji şirketi, dünya çapında haklı bir şöhrete sahip. Elbette bunda birçok faktör var. Gerek bu firmalarca üretilen ürünlerin kalitesi, gerekse sundukları diğer birçok fonksiyon, bu şirketleri dünyanın sayılı markalarından biri haline getirdi. Peki, teknoloji dünyasının önde gelen şirketleri marka isimlerini nasıl buldular?

Sadece doğdukları ülkede değil, he-men hemen dünyanın her yerinde isimleri hafızalara kazınan bu dev mar-kaların isimlerinin nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi? Örneğin Sony ve Samsung isimlerini nereden alıyor?

Samsung

Tüketici elektroniği pazarına aslında oldukça yeni olan Koreli şirket, hayatı-na 1969 yılında Samsung-Sanyo Elect-ric Company ismi altında başladı. As-lında kökleri 1939 yılına kadar uzanan ve Byung-Chull tarafından kurulan Samsung-Sanyo Electric Company, o yıllarda sebze, meyve ve balık ihraca-tıyla uğraşıyordu.

1970’li yılların sonuna doğru tekstil ve inşaat endüstrisiyle daha yakın-dan ilgilenen şirket, bunun yanında tüketicilerine renkli TV’ler de sunuyor-du. Sonraki 10 yılında uçak yapımına odaklanan Samsung-Sanyo Electronic Company, o yıllarda dünyanın en kü-çük video kaydedicilerini üretiyordu. Bugün ise Sony gibi dev markalarla rekabet içinde olan Samsung, milyar dolarlık satış rakamıyla dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri. İs-

mini Kore dilinden alan Samsung’un kelime anlamı “üç yıldız”.

Sony

Koreli rakibi Samsung’a göre nispeten daha genç olan Sony, ilk kez 1946 yı-lında Tokyo Tshushin Kokyo ismiyle or-taya çıktı. İlk yıllarda pirinç ocağı üre-timiyle satışlarını gerçekleştiren Sony, 1955 yılından itibaren Latincede ‘genç delikanlı’ anlamına gelen Sonny’den esinlenerek Sony ismini aldı ve yoluna devam etti.

Portatif TV’lerden Walkman’e, PS se-risinden CD/DVD çalara kadar geniş yelpazede ürünleri bulunan şirket, bugün dünyanın en büyük şirketleri arasında yer alıyor.

Apple

1976 yılında Steve Jobs ve Steve Wozniak tarafından kurulan Apple Computer’ın ismi ise, o yıllarda Jobs’un fanı olduğu Beatles grubunun Apple Records plak şirketinden geliyor.

Ancak o yıllarda Jobs’un bu girişimi Be-atles cephesinde de geniş yankı buldu ve Beatles işi Apple’ı mahkemeye ver-meye kadar götürdü. 30 yıl kadar sü-ren mahkeme ise Apple Computer’ın Apple ismini gruptan satın almasıyla nihayet 2007 yılında sonuca bağlandı.

Sharp

Dünyanın ünlü Japon markalarından biri olan ünlü LCD TV devi Sharp, ismi-ni “Ever-Sharp” isimli kalemden alıyor.

1925 yılında tüketici elektroniği paza-rına giren Sharp, o yıllarda Japonya’nın ilk kristal radyo üreticilerinden biriydi.

DEV MARKALAR İSİMLERİNİNEREDEN ALIYOR?

Page 31: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

31

LG

Touchphone’ları ve TV’leriyle tanınan LG, iki şirketin birleşmesi sonucu LG ismini aldı. Ev ürünleri üreten Lucky firmasıyla ucuz elektronik cihazlar üreten GoldStar’ın birleşmesiyle or-taya çıkan LG, 1995 yılından sonra GoldStar’ın ortadan kaldırılmasıyla ye-rini LG Electronics’e bıraktı.

Canon

Bir şirket olmaktan öte, Precision Op-tical Unstruments Laboratory şirketi-nin bir markası olan Canon, hayatına

1993 yılında kamera üretimiyle başla-dı. Kwanon adı altında üretilen bu ilk kameralar 1995 yılından sonra yerini ticari marka olarak ‘Canon’a bıraktı. Benzer anlamlara gelen Kwanon ve Canon, İngilizce’de ‘criterion’ olarak geçen ‘kriter’ kelimesinden anlamına geliyor.

JVC

1927 yılında Yokohama’da kurulan JVC (Japanese Victory Company)’nin kök-leri Victor Talking Machine Company’e kadar uzanıyor. İlk yıllar fonograf üreti-miyle ilgilenen şirket, daha sonra VHS video kaydedici ve TV pazarına el attı.

Panasonic

Matsushita Electric Industrial şirketi tarafından imal edilen elektrikli alet-lerin bir markası olan Panasonic, ilk

olarak 1918 yılında ortaya çıktı. Ame-rika pazarında o yıllar National mar-kasının çok kullanılmasından dolayı Panasonic ismini tercih eden şirket, Japonya’da halen National markası al-tında faaliyet gösteriyor.

Toshiba

Tüketici elektroniği pazarındaki bili-nen en eski şirket olan Toshiba, hayatı-na 1875 yılında Tanaka Seizo-Sho ismi altında telefon mühendisliği firması olarak başladı. 1899 yılında Tokyo Denki ismini alan şirket, 1939 yılından itibaren ise Tokyo Shibaura Electric şir-keti olarak hayatına devam etti.

www.chip.com.tr

Page 32: License Time Sonbahar 2013

32

MAKALESO

NBAH

AR’1

3

PAZARIN HAKİMİKADIN TÜKETİCİLER

Sanayi devrimi sonrasında kapitalizm-le birlikte kadınların çalışma hayatına hızla girdiklerini biliyoruz. Türkiye’de de uzun yıllar boyunca “ev kadını” ola-rak rol biçilen kadının ekonomik haya-ta girişi ile tüm Pazar hatta ekonomik sistem değişti diyebiliriz. Finansal açı-dan erkeğe bağımlı olmaktan çıkan kadın, bir yandan yeni bir tüketici mo-deli oluştururken, diğer yandan mev-cut pazarların büyümesini sağladı.

Kadının “Ev Kadını” rolünden yavaş yavaş sıyrılmasıyla birlikte yepyeni tü-ketim ihtiyaçları da ortaya çıkmış oldu. Ev ve mutfak işlerinde kadının işlerini kolaylaştırmayı amaçlayan birçok yeni ürün piyasada yerlerini aldı. Küçük ev eşyaları konseptinin hayatımıza girişi böyle oldu.

Aynı şekilde mutfaktaki birçok pratik gıda da bu şekilde pazardaki yerlerini almış oldu. Hazır çorbalar, konserve salçalar, kavanoz reçeller, paket mantı-lar, hazır kekler kurabiyeler… Kadınla-rın iş yaşamında aktifleşmesi yepyeni bir gıda pazarını da beraberinde ge-tirdi. Önceleri uzun vakitler ayrılarak evde yapılan birçok gıda, paketlenmiş bir şekilde raflardaki yerini aldı.

Elbette ki dünyanın en büyük pazarla-ma segmenti olarak gösterilen kadın-ların tüketim davranışları sadece bu ürünlerle sınırlı değil. Kadınlar, ev eş-yasından elektronik ürüne, bebek-ço-cuk ürünlerinden, kozmetik ürünlere kadar oldukça geniş bir segmentte tü-ketici rolünde bulunuyor. Araştırmalar kadınların perakende pazarlardaki tü-ketim karar/etki payının % 85 olduğu-nu söylüyor. Haliyle, bu oran şirketler içi büyük önem taşıyor.

Birçok firma kadın tüketicisini anla-yabilmek için araştırmalar yaparken birçok ürünü kadınlara göre yeniden tasarlıyor. Bosch’un 2010 yılında piya-salara sürdüğü Swarovski taşlı matka-bı birçok kadının beğenisini topladı.

Peki, pazarda sayıları her geçen gün ar-tan ve tüketici rolü bu denli güçlü olan kadınların tüketim davranışları erkek tüketicilerle aynı mı?

Elbette ki aynı değil. Kadının tüketim davranışlarını ele alırken erkek tüke-ticilerle aynı olduklarını düşünmek büyük bir yanılgı olur. Sosyal hayatta karşımıza çıkan kadın erkek farklılıkla-rının tüketim davranışlarında çıkma-ması mümkün değil.

Kadınlar duygusal dünyaları itibariyle erkeklerden farklı düşünme sistemati-ğine sahipler. Bu farklılıklardan ötürü kadın ve erkekleri satın almaya teşvik eden motivasyonlar da aynı değil.

Yapılan araştırmalar kadınların satın alma konusunda erkeklere oranla daha hedonist olduklarını ortaya ko-yuyor. Yani kadınlar alışverişi haz ala-bilecekleri bir eylem olarak görüyorlar. Kadınlar sadece somut ve reel ihtiyaç-ların karşılanması için alışveriş yapmı-yorlar. Satın aldıkları ürüne anlamlar yüklüyorlar. Satın alınan ürüne daha özgür, daha alımlı, daha maceracı gibi duygular yüklüyorlar. Bundan dolayı-

Zeynep Alpdoğan Medya İlişkileri Uzmanı

“Kadın tüketici Çin’den hızlı büyüyor” …Serpil Yılmaz’ın geçtiğimiz haftalarda köşe yazısında kullandığı bu cümleyi pazarlama dünyası uzun zamandır büyüteç altında tutuyor.

Page 33: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

33

dır ki birçok firma, kadınların özdeşim kurabilecekleri ünlü simaları marka yüzü olarak kullanmayı tercih ediyor.

Kadınlar satın alma esnasında erkek-lere göre daha duygusal kararlar ve-rebiliyorlar. Kişisel satış temsilcisinin tutumundan, mağaza içindeki ortama kadar birçok durum kadının vereceği satın alma kararını etkiliyor. Duygusal olan kadın tüketici, erkek tüketicilere göre daha sadık bir profil çiziyor. Ka-dınlar marka ya da ürünle duygusal bağ kurabiliyor. Küçük kusurlara daha toleranslı davranabiliyor.

Kadınlar, olumlu ya da olumsuz de-neyimlerini paylaşma konusunda da erkeklere göre daha açıklar. Kadın bu-lunduğu sosyal ortamlarda ürün hak-kında edindiği tecrübelerini, olumlu ya da olumsuz izlenimlerini aktarıyor.

Ayrıntıcı özelliklerini satın alma konu-sunda da gösteren kadınlar, ürünün ambalajı, fiyatı, reklamı sloganı gibi birçok bilgiyi aklında tutabiliyor, rakip ürünle kıyas yapmada zorlanmıyor.

Dolayısıyla kadın ve erkek tüketicilerin duygusal dünyalarındaki farklılıklar

tüm satın alma sürecini etkiliyor. Tüm bunlar bugüne kadar erkekler üzerine kurulu pazarlama stratejilerini tepe-taklak etmeye başladı bile. Markalar artık reklamlarından mağaza içi satış elemanlarına varana dek kadınların duygu dünyasına dokunmayı amaçla-yan stratejiler üretmeye başladılar.

Kadın ve erkeğin tüketici olarak sahip oldukları farklılıkların net çizilmesi ve pazarlama stratejilerinin buna göre oluşturulması büyük bir önem taşıyor. Aksi halde, pazarın hâkimi olan kadı-nın özelliklerinin göz ardı edilmesi tüm pazarlama çabalarının boşa çık-masına neden olacaktır.

Page 34: License Time Sonbahar 2013

34

HABERSO

NBAH

AR’1

3

The Software Alliance tarafından sağlanan son bilgilere göre korsan yazılım kullanmanın Türkiye’deki şirketlere maliyeti, lisans ücreti ve para cezasıyla birlikte geçen yıla göre yüzde 70 artarak, 2013’ün ilk yarısında 400 bin dolara ulaşmış bulunuyor.

Korsan yazılım kullanma konusunun mahkemeye intikal etmesiyle şirket-lerin uğradığı zarara, işletmede kul-lanılan korsan yazılım kopya sayısı ve organizasyonun sözleşme şartlarına riayet etmek için işbirliği yapması gibi faktörler dahil bulunuyor. Toplam ma-liyetin yaklaşık üçte birini korsan ya-zılımlar için lisans satın alınması, geri kalanını ise ihlale bağlı tazminatın ödenmesi oluşturuyor. Türkiye’de bir şirket yasal lisanslı yazılım kullanmadı-ğı için 61 bin dolardan daha fazla bir mali kayba uğradı.

2013’ün ilk 6 ayında aralarında BSA üyesi Adobe, Autodesk, Microsoft ve Symantec şirketlerinin programlarının da bulunduğu çok sayıda yazılımın korsan kopyaları Türkiye’nin çeşitli ille-ri ve bölgelerinde tespit edildi.

BSA’nın 2011 Küresel Korsan Yazılım Araştırmasına göre lisanslı olmayan yazılım kullanım oranı yüzde 62 olan ve korsan yazılımın piyasa değeri 526 milyon dolara ulaşan Türkiye, yeni ya-salar ve düzenlemelerle korsan yazılım kullanımını azaltmaya yönelik önemli adımlar atarak doğru iş süreçlerinin ekonomiye katkısını artırdı. Bu da Türkiye’deki resmi makamların, uzun vadede istikrar için yasal yazılım ürün-lerinin sağladığı mali katkı ile operas-yonel faydaların önemini kavramaya başladığını ve korsan yazılımın şirket-lerin mali kayba uğramasına yol aç-masını önlemek için çaba harcadığını gösteriyor.

Bu bağlamda lisanslı yazılım kullanı-mının yüzde 1 oranında artması safi milli hasılaya 464 milyon dolar katkı

sağlıyor ve lisanslı yazılıma yapılan her 1 dolarlık yatırım 144 dolarlık kazanca karşılık geliyor.

www.sosyalmedyaport.com

KORSAN YAZILIMYİNE ZARAR VERİYOR

Page 35: License Time Sonbahar 2013
Page 36: License Time Sonbahar 2013

36

RÖPORTAJSO

NBAH

AR’1

3

PARALEL İTHALATINYAN ETKİLERİ

Paralel ithalat nedir?

Paralel ithalat, ithal edilen ürünün Türkiye’ye nasıl getirildiğiyle ilgili bir konu. Aslında yapılan, klasik anlam-daki ithalattan çok da farklı değil. Di-yelim ki yerli bir girişimci, yabancı bir markanın ürünlerini Türkiye’de satmak istiyor. Bunun için izlemesi gereken yol, bu yabancı markalı ürünü Türki-ye’deki yetkili distribütöründen alarak, kendi mağazasında satmaktır.

Böyle yapmaz da aynı ürünü, üretici-nin Hong Kong’daki yetkili distribü-töründen alarak Türkiye’ye ithal eder ve burada satarsa, buna paralel ithalat denir. Yani paralel ithalat söz konu-su ise, mağazada gördüğünüz ürün Türkiye’ye asıl üreticisi ya da marka sahibi tarafından gönderilmemiş, biz-

zat yerli satıcı tarafından yurtdışından bulunup temin edilmiş demektir.

Dolayısıyla paralel ithalat yabancı üre-ticinin veya marka sahibinin izni ol-madan gerçekleştirilen; ancak hukuka aykırı olmayan bir ticaret yöntemidir.

Marka sahipleri paralel ithalata nasıl yaklaşıyor?

Elbette paralel ithalat marka sahipleri-nin çok olumlu bakmadıkları bir tica-ret yöntemi. Öncelikle, pek çok ülkeye ihracat yapan dünya markaları her bölge ya da ülke için farklı fiyat politi-kaları belirliyorlar. Örneğin aynı ürünü Uzakdoğu ülkelerine daha uygun fi-yatlarla satarken, Amerika ya da Avru-pa’daki ülkelere daha yüksek fiyatlara satış yapabiliyorlar. Bu da anlaşılabilir bir durum. Zira Fas’taki hedef kitle ile Norveç’teki hedef tüketici kitlesinin gelir düzeyleri arasında uçurumlar var. Aynı ürünü farklı bölgelerde satabil-mek için o bölgelerin şartlarına uygun fiyatlar belirlemek zorundalar.

Bunun yanı sıra, tanınmış markalar her bölge ya da ülkede farklı firmalara li-sans veya distribütörlük veriyorlar. Do-ğal olarak da distribütörlük verdikleri her firmanın kendi yetki sınırları içinde ticaret yapmasını tercih ediyorlar. Zira bir distribütörün diğerinin bulundu-ğu ülkeye satış yapması, sistemin iş-leyişini ve rekabeti olumsuz etkiliyor. Düşünün ki içinde bulunduğu ülkenin

ekonomik koşulları gereği emsallerin-den çok daha uygun fiyatla ürün ithal eden Vietnamlı distribütör, Vietnam’da satmak üzere aldığı ürünlerin büyük kısmını Avrupalı ülkelere ihraç ediyor. Bu durumda Avrupa’daki distribütör-lerin ticaret yapma şansları oldukça zayıflıyor.

Dolayısıyla marka sahipleri ve üretici firmaların paralel ithalata sıcak bak-mamak için çok haklı ve anlaşılabilir sebepleri var.

Bu durumda yerli girişimciler daha yüksek kar marjı için paralel ithalata yöneliyor diyebilir miyiz?

Doğru bir çıkarım olur. Yerli girişim-cilerin Türkiye’de ya da herhangi bir başka ülkede paralel ithalatı tercih etmelerinin en büyük sebebi daha yüksek karlılıktır. Elbette hiçbir nimet, külfetsiz olmuyor.

Son dönemlerde yazılı ve görsel basında sık sık doğrudan ya da dolaylı olarak paralel ithalatı konu alan haberler yer alıyor. Genellikle ticari boyutuyla ele alınan konuya farklı bir bakış açısı getirmek üzere,

Av. Yasemin Kenaroğlu ile paralel İthalatın hukuki yansımalarına ilişkin bir söyleşi gerçekleştirdik.

Page 37: License Time Sonbahar 2013

37

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSiMARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Daha yüksek kar marjı için ürünü gidip yurtdışından bulup, kendi imkânlarıyla Türkiye’ye getirmeleri gerekiyor. Yurtdışından aldıkları ürü-nün orijinal olup olmadığını da kendi imkânlarıyla araştırmaları ve tespit etmeleri lazım ki bu oldukça sıkıntılı bir durum. Dahası üreticiler ve marka sahipleri paralel ithalata konu ürünleri garanti kapsamı dışında bırakıyor. Yani Vietnam’daki distribütörden alıp, pa-ralel ithalat ile Türkiye’ye getirdiğiniz ürüne, üretici firma ya da marka sahibi garanti vermiyor.

Söz konusu ürünü tüketiciye sunarken bizzat kendiniz garanti sunmak ve tek-nik servis sağlamak zorundasınız. Bu en başta ekstra maliyet demek. Üstelik tüketiciyi üretici ve marka sahibinin garantisi ve teknik desteği olmayan bir ürünü almaya ikna etmek de kolay değil.

Peki, marka sahipleri tarafından bu dezavantajları ve neticede paralel ithalatı ortadan kaldırmak için adımlar atılıyor mu?

Paralel ithalat ile hukuken mücadele etmeleri mümkün değil. Çünkü para-lel ithalat bugün itibariyle hukuken yasaklanan bir durum değil. Usulüne uygun şekilde paralel ithalat yapan fir-malara hukuken müdahale edilemez. Uluslararası üreticiler ya da marka sahipleri bununla ancak mevzuat an-lamında değişiklikler yapılmasını sağ-layarak mücadele edebilir. Yani paralel ithalatın hukuken yasaklanmasını ya da en azından sınırlandırılmasını sağ-lamaya çalışabilirler ki, günümüzün serbest piyasa ekonomisinin buna izin vereceğini hiç sanmıyorum. Zaten ar-tık geldiğimiz nokta itibariyle uluslara-rası üreticilerin ya da tanınmış marka sahiplerinin usulüne uygun olarak yapılan paralel ithalatla ilgili ciddi bir kaygıları yok. Çünkü onları çok daha ciddi sıkıntılara sokan, paralel ithalat adı altında satılan taklit ürünler. Şim-dilerde asıl bu durum ile mücadelenin yollarını arıyorlar.

Bunu daha somut örneklerle anlatmak mümkün mü? Paralel ithalat ile taklit arasında nasıl bir bağlantı var?

Aslına bakarsanız hiçbir bağlantı yok. Paralel ithalat ve taklit piyasası bam-başka iki mecra.

Page 38: License Time Sonbahar 2013

38

SONB

AHAR

’13

Yasalara uygun şekilde paralel ithalat yapan çok sayıda firma var ve yaptık-ları ticaret her açıdan hukuka uygun.

Ancak ne yazık ki paralel ithalatı suiis-timal eden, kötüye kullanan firmalar arada bir köprü kurulmasına neden oluyorlar. Paralel ithalat yapan bazı fir-malar, az sayıda orijinal ürünü paralel ithalat yoluyla getirip raflarına koyar-ken, çok sayıda taklit ürünü de aynı raflarda orijinalmiş gibi satabiliyor.

İşte paralel ithalatın suiistimali ile or-taya çıkan büyük risk de bu. Çünkü burada taklit ürün orijinaliyle aynı ya da ona çok yakın fiyata satılıyor ve tüketicinin aradaki farkı anlaması da imkânsız. Elbette taklitle orijinalin ka-

litesi bir değil. Orijinal diye aldığı taklit ürünle sorun yaşayan tüketicinin gö-zünde markanın değeri zedeleniyor. İşte marka itibarının zedelendiği anda, bu yabancı marka sahibi ve distribütö-rü için sorun haline geliyor.

Üstelik burada sorun, sıradan taklitle mücadeleden çok daha ciddi. Pazar-daki tezgâhtan taklit ürün alan tüke-tici, aslında markanın gerçek hedef kitlesinde yer almaz. Oysa burada tü-ketici orijinal ürün aldığını düşünerek taklit ürün satın alıyor. Yani doğrudan doğruya markanın hedef kitlesi zarar görüyor. Diğer yandan, aslının çok daha ucuz fiyata taklit ürün alan, o üründen orijinal ürün kalitesi bekle-mez. Ancak bahsettiğimiz ihtimalde

tüketici arzusu dışında ve yüksek ra-kamlar ödeyerek taklit ürün alıyor ve sorun yaşadığında marka sahibinin ya da distribütörünün kapısını çalıyor. Bu sebeple tüketicilerin aldıkları ürünün gerçekten orijinal olup olmadığını çok iyi sorgulamalarında ve ürünün ori-jinal ürün fiyatına satılıyor olmasının gerçekten orijinal olduğunu tek başı-na ispat etmeyeceğini dikkate almala-rında fayda var.

Paralel ithalata tüketici açısından baktığımızda en çok dikkat edilmesi gereken kısmı nedir sizce?

Ürünün orijinalliği tartışmasız olarak en önemli konu ve mutlaka çok iyi sorgulanmalı. Bunun dışında orijinal olmakla birlikte paralel ithalatla getiri-len ürüne gerçek ürün sahibinin, yani yabancı üreticinin ve marka sahibi-nin, garanti ve teknik destek sağlayıp sağlamadığına da bakılmalı. Çünkü genellikle sağlamıyorlar. Bu durumda tüketici yüksek rakamlar ödeyerek al-dığı bir üründe sorunla karşılaştığında sadece ürünün satıcısının sağlayaca-ğı garanti ve teknik servis imkânı ile sınırlandırılmış oluyor. Tüm bunlar sorgulanması ve bilinçli şekilde tercih edilmesi gereken konular.

Ö. Özlem Gülmez Röportaj

Page 39: License Time Sonbahar 2013

From the people who really know the

licensing industry...

a new magazine for the business of

brand licensing excellence

Launches Spring 2014Interested?

Contact us for more information's:

[email protected] or [email protected]

Page 40: License Time Sonbahar 2013

40

MAKALESO

NBAH

AR’1

3

YÖNETİCİLERİN İNSAN KAYNAĞI YÖNETİMİNDEYAPTIKLARI 4 HATA

1. İşe alımları ve işten çıkarmaları hızlı yapmak

Duygusal bir toplum olmamız, iş ha-yatımızın her alanına yansıyor. İşe alımlarda bunu daha net görüyoruz. İşe alım yaparken, duygusallık bazen mantığın önüne geçebiliyor. Bir adaya kanınız ısındı diye, onu işe alabiliyor-sunuz.

Bir iki pozitif özelliği belki de daha faz-la kötü özelliğinin önüne geçebiliyor. Böyle olunca, işe alımı hızlı yaptığı-nızdan olumsuz özellikler konusunda

yeterince bilgi sahibi olamıyorsunuz. Bu da hatalı tercih yapmanıza neden olabiliyor.

İşten çıkarmalarda da aynı duygusallı-ğın izlerini görebiliyorsunuz. Bir çalışa-nı sevmiyorsanız, kanınız ısınmadıysa onun hataları gözünüze daha fazla batıyor.

Normalde aynı hatayı başkası yapsa, bir şey demeyecekken o hata yapınca köpürebiliyorsunuz. Bu hatalar art-maya başlayınca, tolerans düzeyiniz düşüyor ve zamanından önce çalışanı

işten çıkabiliyorsunuz. Ve çalışanınız, değerlendirilememiş bir insan kayna-ğı olarak hanenize yazılıyor.

2. İşten çıkarmaları yavaş yapmak

Bir çürük domates, bir kasa sağlam domatesi bozabilirmiş. Bu durum şir-ketinizde de gerçekleşebilir. Çalışma-sını, hareketlerini beğenmediğiniz, bir çalışana gereğinden fazla sabır göstermek zararlıdır. Siz onun düzele-ceğini, bu hataları bir daha yapmaya-cağını düşünürsünüz ama o, hataları yapmaya devam eder. Davranışlarının

İnsan kaynakları yönetimi, yöneticilerin başarısını etkileyen en önemli konu. İyi insan kaynakları, sizi başarıya ulaştırırken; doğru seçilmemiş insan kaynağı başarısızlığa davetiye hazırlıyor. Bu konu önemli olsa da, yine de en çok bu konuda hata yapılıyor.

Page 41: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

41

değişeceğini umar, onu göndermeyi ertelersiniz. Onun davranışları düze-leceğine, kötüleşir. Çünkü eğer davra-nışlarında, huylarında bir sorun varsa, bunun kolay değişmesini beklemeyin. Bu durum karakterle ilgilidir ve karak-terin değişmesi çok zordur.

Tahammül ettiğiniz, zarar görmesini istemediğiniz için tuttuğunuz yanlış çalışan, zamanla diğer ekibi de etkile-yebilir. Onun hatalarını diğer arkadaş-ları da görürler. Bu hatalar karşısında bir şey yapılmadığını görürlerse, onlar da eskisine oranla daha rahat davran-maya başlarlar.Ve sorunlu çalışan sayı-nız artar.

3. Adaletli olmamak

Yöneticinin işinin en zor kısımlarından birisi, adil davranma kısmıdır. İnsan ça-lıştırıyorsanız, onlara karşı adil olmanız gerekir. Bu hiç kolay değildir. Çünkü herkes kendisinin değerli olduğunu, özen gösterilmesi gerektiğini düşü-

nür. Böyle olunca da siz bir kişiye faz-la özen gösterirsiniz, ancak diğerine haksızlık etmiş olabilirsiniz. Bu yüzden adalet yöneticinin temel sorumluluk-larından biridir. Zaten adil bir yönetici değilseniz, bunu çalışanlarınız hemen anlarlar. Ve size saygı duymamaya baş-larlar.

Adalet güvenin temelidir. Siz çalışan-larınıza karşı ne kadar adaletli olur-sanız, çalışanlarınız da size o derece güvenirler.

4. Potansiyelleri doğru kullanamamak

Yönetici şirketinin teknik direktörü gibidir. Çalışanların özelliklerini iyi bil-meli, onların eksiklerini onlardan önce tespit etmelidir. Her çalışanın kapa-sitesi, yeteneği farklıdır. Kim nerede daha iyi görev yapar, bunu tespit et-meniz gerekiyor. Çalışanlar işletmeye yukarıdan bakamadıkları için hangi pozisyonda daha verimli olabilecek-

lerini tahmin edemezler. Bu yüzden yönetici her çalışandan maksimum performans almak için, onları doğru yerlerde değerlendirmelidir. Çalışanla-rın iyi yaptıkları ve kötü yaptıkları şey-leri önceden belirlemek, onları doğru bir şekilde yönlendirmek şirketinize çok şey kazandırabilir.

Seçtiği bölümün ne işe yaradığını bil-meyen insanların çoğunlukta olduğu ülkemizde, insanların potansiyelle-rinin farkında olmalarını sağlamak önemli bir yetenektir. Bu yüzden ça-lışanların potansiyellerini keşfetmeli, onları doğru yönlendirmelisiniz. Mar-kalar insanlar üzerine kuruludur. İyi olan marka değil, onun arkasında olan insan kaynağıdır. İnsan kaynağının yö-netilmesinde de kilit nokta yönetici-lerdir. Yönetici insan kaynağını doğru kullanabilirse şirketinin gelişmesinde önemli rol oynayacaktır.

markafikirleri.com

Page 42: License Time Sonbahar 2013

42

MAKALESO

NBAH

AR’1

3

YENİ EKONOMİNİNSTRATEJİK GERÇEKLERİ

Yeni ekonomi kısa dönemde zengin olmayı umanları hayal kırıklığına uğ-ratmış durumda. Bütün bu olumsuz gelişmelerin olumlu bir yanı da var. Bu sektörle ilgisi kısa zamanda çok para kazanma azminin ötesine geçeme-yenler çekildikten sonra, artık soğuk-kanlı değerlendirmeler yapılabilir.

Öncelikle yeni ekonomi o kadar da yeni değil. Yaygın olarak sanıldığının tersine internetin icadıyla ortaya çıkan bir olgu da değil. Bu terim iki üç yıldır kullanılıyor, ancak iş hayatında büyük değişikliklere yol açan gelişmeler, bir başka deyişle yeni ekonominin temel-leri onbeş yirmi yıl öncesine gidiyor.

Değişimin itici gücü ise iletişim ve bil-gi teknolojisindeki atılımlar. Örneğin, bundan 25 yıl önce çok şubeli bir ban-ka İstanbul’dan Gaziantep’i aramak için telefon operatörleri, teleks ope-ratörleri işe alırken şimdi aynı banka çağrı merkezi için kredi pazarlayacak uzmanlar çalıştırıyor. Bu teknolojik gelişmeler sadece günlük hayatımızı değiştirmekle kalmadı, iş hayatında da yeni imkanlar açtı.

Bugün büyük küçük bütün şirketler-de kullanılan bilgisayarların onbeş yıl önce şirketlerin sadece bazı özel bölümlerinde kısıtlı sayılarda kullanıl-dığını hatırlamak bile yeterli. Bilgi ve iletişim teknolojileri şirketlerin yapıla-

rını değiştirmekle kalmadı, onların iş yapma alanını değiştirdi.

İnternet de kısa sürede eriştiği yay-gınlığı bu gelişmelere borçlu. Hızlı ve ucuz dijital telekomünikasyon ağı ku-rulmuş olmasaydı, bilgisayar kullanımı şirketlerde ve evlerde bu kadar yaygın olmasaydı, internet sadece araştırma-cıların ilgilendiği bir bilgisayar ağı ola-rak kalmaya mahkum olurdu. İletişim ve bilgi teknolojisinin ulaştığı son nok-ta olan internet yeni bir bilgi ekonomi-sini ortaya çıkardı ve “yer” ve “zaman” kavramlarının geleneksel sınırlarını ortadan kaldırdı. Bu ekonominin en ayırt edici özelliği ise bilgiyi hammad-de olarak alması. Bilgi ürünlere, şirket-lere ve piyasaya uygulandığında ise iş dünyasında bugüne kadar alışık oldu-ğumuz birçok şeyi değiştiriyor.

Gelişmiş teknolojiler ve değişen or-ganizasyon yapıları ekonomiyi ve

sosyal düzeni de değiştiriyor. Bu tür değişimler sadece meydana geldiği öncü sektördeki verimliliği artırmak-la kalmayıp, tüm ekonomiye güçlü bir silah sunuyor. İnternet ile birlikte bütün dünya bu güçlü dönüşümü ya-şıyor. Bir başka deyişle yeni ekonomi, “e-konomi”, sadece yeni bir teknoloji değil, şirketleri, piyasa yapısını, devlet düzenlemelerini ve insan deneyimini radikal olarak değiştiren yeniden dü-zenleyen bir dönüşüm. Bu değişimin çok kolay tamamlanması, ekonomide-ki verimlilikten sermaye piyasalarına olan etkisine kadar her zaman pozitif olmasını beklemek interneti ve yarat-tığı dönüşümü çok hafife almak olur. Yapısal dönüşümün ve ilerlemenin köklü değişim ve parçalanmayı bera-berinde getirmesi kaçınılmazdır.

İnternet hiç şüphesiz rekabetin ve strateji belirlemenin eski kurallarını değiştiriyor. Şirketler işlerini internete

Ayşe Başar Bener kalder.org.tr

Yeni ekonomide hangi şirketler, hangi yeni statejilerle başarı elde ediyorlar? Global borsalardaki gerileme ile birlikte, piyasalarda yeni ekonomiye olan inanç bir yıl öncesine göre hayli azalmış görünüyor. Pek çok internet şirketi kapandı, yeni ekonomi şirketlerine yatırım yapanlar trilyonlarca dolar kaybettiler.

Page 43: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

43

taşıdıkça ürünlerini, müşterilerini ve esas faaliyet alanlarını yeniden göz-den geçirmeliler. Günümüzde birçok üretici malını birçok müşteriye satıyor, bu müşterilerin bir kısmı aynı malı de-ğişik paketleyip ve/ veya bazı kısım-larını değiştirip bir başka müşteriye tekrar satıyor.

Başarılı şirketler neler yapıyor?

Bugün başarılı olarak tanımlanan E*Trade, Amazon, E-Loan, AOL gibi şirketler raflarında başkalarının ürün-lerini satıyorlar. Bu şirketler isteseler web sitelerindeki içeriği kendileri de hazırlayabilirler, halbuki onlar bunun-la vakit kaybetmeyip, en iyi bildikleri işe, kendilerini odaklamayı seçiyorlar: “Müşteri kazanıp o müşteriyi elde tu-tuyorlar.”

Bu şirketler kendilerini ürün ile değil, o ürünü nasıl paketledikleri ve müş-terilerine nasıl hizmet verdikleri ile farklılaştırıyorlar. Bu müşteriler sadece tüketiciler olmak zorunda değil, şirket-ler de olabilir. Dolayısıyla paketlenen ürün de ticaretin kendisi olabilir. Örne-ğin, bir bankanın veya bir perakende-cinin diğerlerine sunabileceği ödeme sistemi, envanter takip sistemi de bir ürün ve/veya hizmet olabilir. İnterne-tin getirdiği bu imkanlar ve değişen iş yapma biçimleri şirket sahiplerini stratejilerini tekrar gözden geçirmeye zorluyor.

İnternet modüler yapısı gereği eski değer zincirlerini tamamen değiştiri-yor. İnternet öncesinde tedarikçiden başlayıp, üretici ve dağıtıcı üzerinden müşteriye ulaşan bu değer zinciri artık tüm oyuncuların birbirleriyle karma-şık bir halde ilişkide olduğu internet ağına taşınıyor. İnternette dolaşan her şey bilgiye dönüşüyor, diğer bir deyiş-le alınıp satılan ürün bir kazak da olsa, internette o kazak ile ilgili bilgi ve ka-zağın nasıl alınıp satıldığının bilgisi as-lında alınır-satılır bir ürüne dönüşüyor. İnternetin modüler yapısı ve bilgiyi alınır satılır bir ürün olarak ön plana çı-karması internette iş yapacak olan şir-ketlere de değişik roller yaratıyor. Bu roller aşağıdaki şemada daha detaylı olarak görülebilir:

İnternet’le değişim

Fikirden ürüne, markadan pazarlama-ya İnternet ile birlikte artık birçok fikir sahibi fikrini bir içerik (mal, hizmet, bilgi) haline dönüştürüp üreticiye gö-türüyor. Bilgi olarak var olan her şey internette ürüne dönüşebiliyor. Böyle-ce fikir sahipleri ürün yaratmak, ürünü markalamak, dağıtım kanalı oluştur-mak ve son kullanıcıya ulaşmak için zaman ve kaynak yaratmak zorunda kalmıyorlar. Kendini fikir sahiplerin-den fikri alıp, ürün haline getirmeye odaklayan şirketler de internette ham bilgiyi alıp bu bilginin üstüne bir kat-ma değer yaratıyorlar.

Böylece müşteri ile birebir temasta olan dağıtıcılar farklı standart ve for-mattaki ham bilgiyi aramak ve ürün haline getirmekle uğraşmıyorlar. Dağı-tıcı olan şirketler tamamen müşterinin talep ve beklentileri doğrultusunda hizmet vermeye kendilerini odaklıyor-lar. Bu şirketler hem fikri, hem içeriği, hem ürünü birçok yerden aldıkları için müşteriye her türlü ürünü ve o ürün kategorisinde de bol çeşit sunabiliyor-lar.

İnternette yaratılan değer ağının ge-leneksel fason (outsourcing) iş yap-tırmaya kıyasla en büyük farkı ürünü bilgi olarak görmesidir. İnternette iş yapmanın sırrı her ürünün en önemli ögesinin “bilgi” olduğunu anlamak-tır. Bu bakımdan internette aynı bilgi sonsuz sayıda iş ortağı ile çok az bir ek maliyetle paylaşılabilir. İnternetin yeni değer ağı içinde ittifakların çok önemli olduğunu görüyoruz. Değer ağı içindeki bu ittifaklar tek bir şirketle yapılmış bir anlaşma bile olsa gerçekte o şirketin bilmediğimiz başka ittifakla-rı ile birlikte sonsuz sayıda olabilir ve internetin en heyecan verici yanı da verilen emek ve alınan karşılık rasyo-sunun sonsuz olması. Böylece şirket-ler için herkesin her şeyi olmak değil en iyi bildiği konuya odaklanmak çok daha önem kazanıyor. Kısacası dünün müşteri, ürün ve alt yapı üçlüsünden oluşan entegre şirket yapısı artık inter-net ile birlikte çözülmeye başlıyor.

Page 44: License Time Sonbahar 2013

44

HABERSO

NBAH

AR’1

3

Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı’na göre, stratejik ticari plan hazırlanacak. İş yeri açılış izinleri “tek kapı”dan alınacak, alışveriş merkezlerinde esnaf ve sanatkâra belirli oranda yer ayrılacak.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, pera-kende sektörünün merakla beklediği Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı‘nı hazırlayarak, dün itibarıyla ilgili kamu kurum, kuruluşları ile sektörün görü-şüne açtı. Tasarıya göre perakende sektöründe sıklıkla kullanılan alışveriş merkezi, büyük mağaza, zincir mağa-za, özel markalı ürün, franchise, bayi gibi kavramlar tanımlanarak yasal bir niteliğe kavuşturulacak ve uygulama-da yaşanan kavram karmaşasının önü-ne geçilecek.

Taslağa ilişkin yazılı açıklama yapan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Ya-zıcı, perakende sektöründe alışve-riş merkezi, büyük mağaza ve zincir mağaza sayılarının artışıyla yaşanan dönüşüm sürecinin bir yandan ülke ekonomisine ciddi katkı sağladığını vurgulayarak, birtakım ekonomik, sos-yal ve çevresel sorunlara da neden ol-duğunu kaydetti.

İşletmelerin açılışında standardı bu-lunmayan karmaşık işlemlerin, ödeme süreleri ve markalaşmada karşılaşılan sıkıntılar ile haksız ticari uygulamala-rın, bu sorunların önde gelenlerinden olduğuna dikkat çeken Yazıcı, yaşanan bu sürecin, perakende sektöründeki esnaf ve sanatkâr işletmeleri için pazar kaybı ve piyasada tutunma sorunlarını da beraberinde getirdiğini ifade etti.

Temel kurallar belirlendi

Taslağın, organize perakendeciler ola-rak nitelendirilen alışveriş merkezi, bü-yük mağaza ve zincir mağazaların yanı sıra, esnaf ve sanatkârlar ile diğer ticari işletmeleri kapsadığını ve sektöre iliş-kin temel ilke ve kuralları düzenlediği-ni dile getiren Bakan Yazıcı, tasarının, dün itibariyle ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile sektörün görüşüne açıl-dığını, gelen görüşler doğrultusunda nihai şeklin verilerek, TBMM’ye sevk edilmek üzere Bakanlar Kurulu’na su-nulacağını kaydetti.

Kampanyalar kurala bağlanacak

İndirimli ve promosyonlu satış kam-panyalarının özellikle süresine ilişkin esaslar belirlenerek, bunlar disiplin altına alınacak.

Böylelikle, haksız ticari uygulamaların önüne geçilecek ve tüketicilerin doğ-ru bilgilendirilmesi sağlanacak.

Tüketiciler, kampanyalı satışları PER-BİS veya işletmelerin internet sayfası üzerinden güncel olarak takip edebi-lecekler.

AVM’LER ESNAF VE SANATKÂRAYER AYIRACAK

Page 45: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

45

Tasarının getirileri neler?

İl düzeyinde stratejik ticari plan hazırlanacak

İller bazında stratejik ticari planlar ha-zırlanacak ve bu planlar zaman içinde bir nevi perakende sektörünün harita-sı niteliğine kavuşacak. Stratejik ticari planlar, esnaf ve sanatkâr işletmeleri ile küçük ölçekli ticari işletmeler için bağlayıcı nitelikte olmayacak, ancak bu planlara uygun işyeri seçiminde bulunmayanlar hiçbir teşvik ve des-tekten yararlanamayacak.

İşyeri açılış izinleri “tek kapı”dan alınacak

İşyeri açılış süreçleri kolaylaştırılacak ve bürokrasi azaltılacak. Bakanlık bün-yesinde elektronik ortamda Peraken-de Bilgi Sistemi (PERBİS) kurulacak. Belediyeler veya il özel idarelerinin vereceği izinle açılan ve yalnızca bu izinle kalmayıp pek çok kurum ve ku-

ruluşa ayrı ayrı başvuruda bulunmak zorunda kalan bütün perakende işlet-meler, artık bu sistem üzerinden adeta tek bir kapıya başvurarak izinlerini tek elden alacak.

Esnaf, malların tedarik ve dağıtımında organize olacak

Esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluş-ları eliyle tedarik ve dağıtım şirketleri kurabilecek.

Esnaf ve sanatkâr işletmeleri daha re-kabetçi fiyatlarla mal ve hizmet sunu-mu yapabilecekler.

Ödemeler 60 gün içinde yapılacak

Alım satım işlemleri nedeniyle üretici ve tedarikçilere yapılacak ödemeler, kural olarak 60 gün içinde gerçekleş-tirilecek; bu süre üretim tarihinden itibaren otuz gün içinde bozulabilen gıda, temizlik ve kişisel bakım ürünler-de 20 günü geçemeyecek.

AVM’ de esnaf ve sanatkâra belirli oranda yer ayrılacak

Esnaf ve sanatkâr işletmelerinin alış-veriş merkezlerinde faaliyet göstere-bilmelerine imkân sağlanacak, ayrıca kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerin yaşatılmasını teminen bu meslek er-babının alışveriş merkezlerinde faali-yet göstermeleri mümkün hale gele-bilecek.

www.dunya.com

Page 46: License Time Sonbahar 2013

46

MAKALESO

NBAH

AR’1

3

DİKKAT!PAZARLAMA BÜTÇENİZDE KAÇAK VAR

Geçen yaz Londra Olimpiyatlarını iz-leyen milyonlarca kişinin gözü kulağı sadece oyunlarda değildi… Birbirin-den ilgi çekici kampanyalarla dikkatle-ri üzerine çeken kimi şirket, milyonları olimpiyatlara özel ürettiği oyunlarla bağladı, kimisi ise yaratıcı çalışmalar-la gözleri üzerine çevirdi. Nike, Pepsi, Burger King şirketlerin sadece üçü…

Tüketicilerin bu şirketleri en favori 15 Olimpiyat markalarından biri olarak belirlemeleri de geleneksel etkinlik sponsorluğunun ne kadar etkili ol-duğunu bir kez daha gözler önüne serdi… Mi acaba? Aslında bu bahset-tiğimiz şirketlerin ortak bir yanı var; hiçbiri resmi olimpiyat sponsoru değil.

Sosyal medyayı en iyi şekilde kulla-nan bu şirketler ‘otlakçı, tuzak veya sinsi pazarlama’ olarak adlandırılan ‘ambush marketing’ taktiklerini en iyi şekilde kullanan şirketlerden sadece üçü. Bu yöntemi kullanan markaların sayısı her geçen gün artarken mevcut önlemler onları caydırmaya yetmi-yor. Ödedikleri paraların karşılığında başkalarının faydalandığını gören şir-ketlerin sponsorluk sevdasından vaz-geçmesi ve mecranın yavaş yavaş yok olacak olması ise etkinlik düzenleyen-ler için endişe verici.

Markaların organizasyonlara sponsor-luk bedeli ödemeden tüketici algısını

ilişkilendirme çabaları olarak adlandı-rabileceğimiz tuzak pazarlama hem fırsatlar hem de tehditler içeriyor. Tu-zak pazarlama, bir çok farklı şekilde görülse de, yaratıcı çabalarla bir mar-kanın sponsor olduğu bir etkinlikte (özellikle ana sürükleyici veya spon-sor) dikkati kendi üzerine çekmek. Mesela 1996 yılında Nike’ın Olimpiyat sponsorluğunu hatırlıyor musunuz?

Hatırlamamanız normal, çünkü Nike sponsor değildi. Ancak eminim bir çok kişi Micheal Jackson’ın altın Nike ayak-kabılarını Reebok’un resmi sponsorlu-ğundan daha iyi hatırlıyordur…

Özellikle sporun kalbinin attığı olim-piyatlar sadece atletler için değil, tu-zak pazarlama yapan markalar için de

dünya sahnesine çıkış olarak görülü-yor. Markaların yaratıcılığı karşısında Olimpiyat Organizasyon Komitesi’nin hazırladığı 61 sayfalık marka koru-ma kitapçığı bile işlevsiz kalıyor. Bu pazarlama yöntemini birçok marka kullanıyor. Nitekim 1996 yılı Atlanta Olimpiyatları’nda resmi sponsorun Reebok olmasına karşın Nike’ın Olim-piyatlarla kendini ilişkilendirmesi, Türk Milli Takımı’nın Dünya üçüncüsü olduğu 2002 Dünya Kupası’nda milli takım resmi sponsoru Pepsi iken Coca Cola’nın yaptığı iletişim çalışması ile daha çok ön plana çıkması sayılabile-cek yüzlerce örnekten sadece birkaçı.

Olimpiyatlara sponsor olan şirketlerin ve olimpiyat komitesi tuzak pazarla-macılardan oldukça rahatsız.

Sponsorlar markalarını bir etkinlikle özdeşleştirmek için bir çuval parayı gözden çıkarır. Bir de bu işi bedavaya getiren ‘yancılar’ vardır…

Sevda Yüzbaşıoğlu sevdayuzbasioglu.com

Page 47: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

47

Neden olmasın ki? Sponsorluk ge-lirleri bu kurumların en önemli gelir kalemleri arasında yer alıyor. Nitekim Londra sponsorlarının Olimpiyatlara katkısı 700 milyon pound seviyelerin-de. Ancak hem tuzak pazarlamacıların yoğun iletişimi hem de sponsor sayısı-nın fazlalığı mesaj kirliliği oluşturarak bu tür sponsorlukların markaya katkı-sını düşürdükçe markaların da spon-sorluk için ödemeyi kabul edecekleri bedellerin düşmesi öngörülüyor.

Fiat - VW kapışması Google Street View’e taşınırsa

Tuzak pazarlama sadece spor müsa-bakalarında değil, normal zamanlarda da şirketlerin başvurduğu bir yöntem. Mayıs 2012’de Google Street View uy-gulaması Volkswagen’ın İsviçre genel merkezinin görüntülerini yayınladı. Ancak tam genel merkezin önünde bir Fiat 500 park edilmişti. Fiat, Goog-le araçlarının Södertalje caddelerin-de gezdiğini görünce parlak kırmızı bir Fiat 500’ü aracın peşine takmış ve marka ile bütünleşmiş araçlarından biri olan Fiat 500’ü VW’in kapısının önüne park etmişti!

Şirketler sıkı kuralların etrafından dolaşıyor

Organizatörler tuzak pazarlama konu-sunda sıkı önlemler alıyor. Ancak ya-ratıcı çalışmalarla bilinen firmalar her defasında bu sert kuralların etrafından dolaşarak reklam yapmayı başarıyor. UEFA da bu konuda sert tutumu ile bilinen bir diğer kurum. Euro 2008 boyunca taraftarların sponsor olma-yan ürünlerin logolarını taşıyan ürün-lerle statlara girmesi yasaktı. Hatta gerekirse stat görevlileri, taraftarların t-shirtlerini çıkarmasını bile talep ede-biliyordu. Böylelikle UEFA yetkilileri bu sene bu tür gerilla pazarlama uygula-malarına statlarda göz yummadı.

1 Mayıs 2008 tarihinden itibaren 450 şirkete tuzak pazarlama faaliyetlerin-den ötürü sözlü ve yazılı uyarılarda bulundu. Yetkililer bu vakalardan beşi-nin dava sürecine taşındığını ve hep-sinin de UEFA tarafından kazanıldığını ifade ediyor.

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim görevlisi Göksel Şimşek, mar-kaların rekabet stratejilerinde kullan-

dığı pazarlama taktiklerine her geçen gün bir yenisi eklendiğini ve tuzak pazarlama taktiklerinin de bu savaşı kızıştırdığını söylüyor. Şimşek, “Reka-bet bir yandan markalar arasındaki teknik farklılıkları azaltmaya yönelik teknolojik uygulamalarda sürerken diğer yandan pazarlama hedeflerini gerçekleştirmek ve hedef tüketicilere ulaşmak için kullanılan stratejilerde de önemli gelişmeler ve değişmeler görülüyor. Her gün binlerce ürün veya hizmetin farklı cephelerden (reklam, halkla ilişkiler, sponsorluk, satış nokta-sı etkinlikleri, promosyon vb.) gönder-diği marka mesajlarına maruz kalan tüketicinin zihnine ulaşmada kullanı-lan taktikler farklılaşmakta ve adeta marka savaşları yaşanıyor. Farkındalık yaratmada kullanılan geleneksel pa-zarlama iletişimi araçlarının ötesinde yaratılan ve kimi zaman da ahlak dışı bulunarak eleştirilen alternatif pazar-lama silahlarıyla bu savaş daha da şid-detlenmektedir.” diyor.

Her ne kadar organizatörler kararlı bir tutum sergileyip davalar açsa da pazarlamacılar pek durulacak gibi gö-zükmüyor.

Page 48: License Time Sonbahar 2013

48

SONB

AHAR

’13

Bu tür yoğun ilginin olduğu, yüksek ratinglerin düzenlendiği organizas-yonların bir parçası olmak ve bunun için ise en az parayı ödemeyi istiyorlar.

Öte yandan büyük organizasyonlarda bu tür parazit pazarlama faaliyetlerine yönelik önlemler alınmaya çalışılsa da daha ufak çaplı organizasyonlar bu tür saldırılara karşı korumasız. Doğal ola-rak da büyük çaplı organizasyonlar-dan çok, daha lokal organizasyonlara sponsor olabilen KOBİ’lerin gözlerinin çok daha açık olması gerekiyor. Yok-sa zaten kısıtlı bütçeler ile pazarlama yapmaya çalışan bu şirketlerin bütçe-leri rakiplerinin pazarlama faaliyetleri-ne katkı sağlayabilir.

İletişim kirliliği

Bunun yanında birçok markanın şi-kayeti ise bu tür organizasyonlarda birçok markanın sponsor olarak alın-masının iletişim kirliliğine sebebiyet verdiği ve bunun tuzak pazarlama faaliyetleri yapanların ekmeğine yağ sürdüğü yönünde. Reklam Araştırma Derneği (The ARF) Araştırma Sorum-

lusu Bill Cook “Muhasebe çağında ufak sponsorların sayısını arttırarak ana sponsorların etkinliğini düşürmek spor federasyonları için çok aptalca bir yaklaşım” diyor ve ekliyor:

“Bu durumda sponsorlar bir ya da iki yılda harcadıkları paranın geri dönü-şünü alamadıklarını ve paralarını boşa harcadıklarını anlayacaklar” diyor.

M.A.R.K.A Ajans Başkanı Hulusi Derici konuyla ilgili yaptığı bir açıklamada asıl problemin sponsor bolluğundan çok markaların ayrıştırıcı işler çıkara-mamaları olduğunu söylüyor. Hulusi Derici “Bir problem de, benzer eğitim-li, benzer insanların, benzer fikir ve düşüncelerle, benzer işler üreterek, bu bolluğun içinden ayrışarak sıyrılama-masıdır” diyor. Belki de sponsor mar-kaların bunu anlık bir aktivite olarak değil uzun dönemli bir aktivite olarak görmeleri sponsorluğun etkisini art-tırdığı gibi tuzak pazarlamacılara karşı darbe vuracaktır.

Her geçen gün tuzak pazarlamacılar daha akıllı yöntemlerle kendilerine

yeni gri sular yaratarak hem sponsor firmaların hem de federasyonların uy-kularını kaçırmaya devam ediyor ve gerekli önlemler alınmazsa sponsor-luk modeli ile gelir sağlayan kurum-ların yeni gelir modelleri bulmaları gerekecek.

Dünyadan çeşitli tuzak pazarlama örnekleri:

Nike tuzakta açık ara fark atıyorNike dünyada tuzak pazarlamanın kralı olarak biliniyor. Nike, Reebok’un resmî sponsor olduğu 1992 Olimpiyatları’nda ABD basketbol takı-mının basın toplantısına sponsor olur-ken, Nike sponsorluğundaki efsanevi Michael Jordan, aldığı milyon dolarları hak ettiğini kanıtlarcasına, altın ma-dalyasının takılırken Reebok logosunu kapatmıştı.

Yine, Adidas’ın sponsor olduğu 2010 yılı Dünya Kupası’ndan önce Nike, vi-ral bir videoyu dolaşıma sokmuş ve video Adidas’ın Star Wars temalı rek-lamından bile daha fazla akıllarda yer etmişti. Bir defasında da (1996 Atlanta

Page 49: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

49

Olimpiyatları) 50 milyon dolarlık spon-sorluk bedeli ödememiş, buna karşı-lık oyunlar süresince şehirdeki bütün afişlerde yer almış hatta stadyumun karşısında inşa ettiği kocaman Nike binası ile ismini-logosunu gözlere sokmayı başarmıştı. Bu olaydan son-ra sponsorluk sözleşmelerinde anti-tuzak tedbirlere daha fazla yer verilir olmuştu. Kulula Havayolları 2010 Dünya Kupası’na dama vurdu2010 Dünya Kupası’ndan önce Afrika-lı havayolları Kulula yazılı mecralarda yayınladığı kampanyasıyla kendileri-ni “İsmi Lazım olmayanın gayri resmi havayolları” olarak tanıttı. FIFA, hava-yolunu kınadı ve tuzak pazarlama ku-rallarını çiğnediğini bildirdi. Şirket FIFA Başkanı Sepp Blatter’a ücretsiz uçuş teklifinde bulundu. Bir ay sonra bu sefer Kulula başka bir reklam kampan-yası yaptı ve “Gelecek yıl değil, geçen yıl değil, arada bir dönemde” diyerek FIFA sembolleri ile renkli bir kampan-ya yaptı ve altındaki açıklamalarda ise FIFA kurallarını çiğnemediklerini an-lattı. Sonrasında ise şirket iyice kont-

rolden çıktı ve ismi Sepp Blatter olan herkese ücretsiz uçak bileti vereceğini açıkladı. Havayolu, Sepp Blatter adlı bir terrier cinsi köpeği de kampanya-nın maskotu yaptı. Sonra da “Artık res-mi. Sepp Blatter bizimle uçuyor.” diye-rek yazılı bir kampanya yaptı.

Bavyera kızları Dünya Kupası’ndan atılırsaFutbol tuzak pazarlamanın en fazla yer bulduğu alanlardan biri. 2010 yılında

Danimarka ile Hollanda arasındaki bir maçta, 36 tane mini etekli kız ve tu-runcu giyen sarışın kız stadyumdan dı-şarı çıkarıldı. Neden mi? Dünya Kupası resmi sponsorlarından Budweieser’a karşı Hollanda birası Bavaria’yı sinsice tanıtmaya çalıştıkları için !

Samsung Apple’ın kuyruğunu çaldıEkim 2011’de Samsung, Galaxy S II telefonunu lansmanını, rakibi Apple şirketinin iPhone 4S lansmanı ile aynı dönemde yaptı. Genelde insanlar bir gece öncesinden Apple mağazala-rının önünde beklerler. Ancak Sam-sung böyle bir perakende stratejisi ile bilinmiyor. Fakat şirket, Sydney’deki Apple’ın en büyük mağazasının bir-kaç metre ötesinde küçük bir mağa-za açarak, Galaxy S II’yi 2 Avustural-ya Doları’na sattı. (Normal fiyatı 850 Avusturalya Doları)

Sadece 3 gün açık kalan bu mağaza-nın tek amacı, Apple için yaratılacak il-giyi kendi üzerine çekmekti. Başarılı da olundu. Mağazanın önünde Apple’dan daha uzun bir kuyruk oluştu.

Page 50: License Time Sonbahar 2013

50

MAKALESO

NBAH

AR’1

3

E-POSTA PAZARLAMASI İLESATIŞLARINIZI NASIL ARTIRIRSINIZ?

Mevcut müşterilere yeni ürünler sat-manız için ilişkinizi güçlü tutmanız ve kendinizi hatırlatmanız gerekiyor. Bunu yapabilmek için ideal yollardan biri e-posta pazarlaması.

E-posta pazarlaması sayesinde yeni ürünlerinizi gösterebilirsiniz. Kendini-zi hatırlatıp, müşterinizin tekrar ürün almasını sağlayabilirsiniz. Bu şekilde satışlarınızı arttırabilir daha fazla müş-teriye sahip olabilirsiniz.

Peki e-posta pazarlaması yaparken nelere dikkat etmek gerekiyor? Şimdi buna bakalım:

E-mail listelerini düzenlemek

Müşterilerinize ulaşmak için ideal yol-lardan biri e-posta göndermektir. Fa-kat e-posta göndermeye başlamadan yapılması gereken önemli bir nokta, müşterilerinizin e-mail listelerini dü-zenlemek ve güncel tutmaktır. Mevcut müşterilerinizin ve potansiyel müşte-rilerinizin mail listelerini oluşturmalı, aktif olmayanları düzenlemelisiniz.

E-mail listelerinin güncelliği, sık kul-lanılan mailler olması, e-posta pazar-lamanın kalitesini ve maillerin açılma oranını önemli oranda etkilemektedir.

İçeriğe önem vermek

E-posta pazarlamasında en önemli konulardan biri, içeriktir. Müşterinin mail kutusuna düşen maile bakmasını sağlayan içeriktir. Bu yüzden içerikte dikkat edilmesi gereken noktalar var.Bunlardan bahsedecek olursak;

1.Başlık: En kritik nokta başlık. Müş-terinizi yakalayacağınız ilk kısım baş-lıktır. İlgi çekici bir başlığınız yoksa, e-postanız çöpe gitmiş olur. Emekle-riniz boşa gitmiş olur. O yüzden başlı-ğa özel olarak önem vermek ve başlık üzerinde çalışmak en sağlıklı yoldur.

Yapılan araştırmalara göre yeni bir müşteri kazanmak, mevcut müşterilere ürün satmaktan daha maliyetli. Mevcut müşterilerinize bir ürünü satmak daha kolay. Çünkü sizden ürün almış ve ürünlerinizi beğenmiş bir müşterinin tekrar sizden alışveriş yapması kolaylaşıyor. Güven bariyerini daha kolay aşıyorsunuz. Satın alma kararı daha hızlı veriliyor.

Page 51: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

51

2.Görsellik: Yapılan araştırmalar tüketi-cilerin görsel tasarıma önem verdiğini gösteriyor. O yüzden yaptığınız çalış-mada görsellik büyük önem taşıyor.

Görsellerin kalitesi müşterinin ürün hakkındaki kalite algısını etkiliyor. Görsel tasarıma önem vermek çalış-malarınızda sizi öne geçirecek önemli bir unsur olacaktır.

Gönderi saatlerini doğru belirlemek

Maillerin açılma oranını etkileyen un-surlardan biri zamanlaması. Müşte-rilerinizin maillerini daha çok hangi saatlerde açtıklarına dikkat etmenizde fayda var. Onların maillerini aktif ola-rak kullandıkları saatlerde yaptığınız çalışmalarda, maillerin okunma oranı daha yüksek olacaktır. Bu sayede daha fazla müşteriye ulaşabilirsiniz. Yaptığı-nız çalışmanın etkisi daha fazla olur.

Mobile uygunluk

Akıllı telefonlar ve mobil cihazların kullanım oranı her geçen gün artıyor.Tüketiciler mobil olmayı sevdiler. Tü-keticilerin önemli bir kısmı maillerine

mobil cihazlardan bakıyorlar. Bu yüz-den yapılan çalışmalarda mobil cihaz-lara uygunluk çok önemli.

Yaptığınız çalışmaların mobil cihaz-larda görüntülenme durumunu ön-ceden test etmeniz gerekiyor. Çünkü yaptığınız çalışma mobil cihazlarda düzgün görüntülenemiyorsa başarılı olmanız zordur.

Uzman insanlarla çalışmak

Şirketlerin çoğunun yaptığı hata, e-posta pazarlamasını kendi başla-rına yapmaya çalışmalarıdır. Her işin gerektirdiği bir uzmanlık alanı vardır.

E-posta pazarlama da başlı başına bir uzmanlık alanıdır. E-posta pazarlama çalışmalarında uzman insanlarla çalış-mak, çalışmaların kalitesini ve sonuç-larını etkileyecektir. Doğru insanlarla çalışırsanız daha hızlı sonuç alırsınız. Yaptığınız harcamanın çok daha fazla-sını kazanabilirsiniz.

Gönderileri test etmek

E-posta pazarlama çalışmalarını ya-parken testler ihmal edilmemeli. Gön-dereceğiniz bir mailin içeriğini birden fazla tasarlayıp, fokus gruplar üzerin-de test edebilirsiniz. Çalışmayı listenin tamamına göndermeden önce örnek şablonlar hazırlayıp, gönderdiğiniz fokus gruplardaki açılma oranlarını inceleyebilirsiniz. Daha fazla ilgi çe-ken, yüksek açılma oranına sahip ça-lışma üzerinde yoğunlaşabilirsiniz. Bu şekilde çalışmanız daha verimli hale gelecektir. E-posta pazarlama, müşte-rilerinize ulaşmak için önemli ve etkin yöntemlerden biri. Doğru insanlarla birlikte bu konuya önem vererek ya-pılacak çalışmalarda daha iyi sonuçlar alabilirsiniz.

markafikirleri.com

Page 52: License Time Sonbahar 2013

52

MAKALESO

NBAH

AR’1

3

ŞİRKETLERİN HAKLA İLİŞKİLER İLE İMTİHANI

Türkiye’nin en iyi beyinlerini çalıştıra-rak çok başarılı yazılımlara imza atan, dünyaca ünlü ödüllere kavuşan ve ça-lıştıkları alanda Türkiye’de TEK olan şir-ketin yöneticileri bir süredir büyük bir sıkıntı içindeydiler. Öyle ki ne yapar-larsa yapsınlar kendilerini, başarılarını yeterince iyi anlatamıyorlar, hizmet ürettikleri kendi ülkelerinde yeterince tanınmıyorlardı.

Bu konunun etrafında ne zaman dü-şünmeye başlasalar bir süre sonra yo-ruluyor ve asıl işleri olan üretime geri dönüyorlardı. Çoğunluğu mühendis-lerden oluşan bu şirkette döngü hep bu şekilde işliyordu. Bir süre sonra kendisi de bir bilim adamı olan Genel Müdür bu zinciri bir yerinden kırmaya karar verdi ve genel kurulda heyecan-la “Belki de bir Halkla İlişkiler Müdürü işe almalıyız” dedi…

Bu fikri şirketin diğer yöneticilerinden de kabul gördü ve kısa süre içinde işe uygun bir aday bulundu… Kreatif fi-kirlerle dolu, tecrübeli ve heyecanlı müdür işe başladı. Ancak bir süre son-ra etrafta bilim fışkıran koridorlarda gezen bilim adamlarından fazla farkı kalmadığı görüldü. Aynı donuk, odaklı bakış gözlerine yerleşti…

Saatlerce teknik konuların konuşul-duğu toplantılarda canı sıkılıyor, her koşulda onun yaptığı iş geri planda

kalıyordu. İsmi bende saklı bu şirket kronik iletişim sorunu olduğu gerçe-ğini anladıktan sonra ise dışarıdan bu konuda destek almaya karar verdi…

Bir yıl sonra kendilerini daha iyi anlatır hale gelen şirketin çevrede bilinirliği artmış, kendine güveni gelmişti. Bu-gün irili ufaklı bir çok şirket aynı çetre-fil soruyu kendisine soruyor; İletişimi kendi içimde mi çözmeliyim yoksa dışarıdan profesyonel bir destek mi almalıyım ?

Artık kişinin ayinesi sadece iş değil

İletişim her geçen gün giderek hızla-nırken kendini, yaptığın için doğru ta-nımlamak ve konumlamak her geçen gün önem kazanıyor. Bugün ‘ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’ lafı, hem ‘lafa

hem de ayinesine’ bakılır olarak adeta yeniden düzenlendi. Yaptığınız işi pay-daşlarınıza ve müşterilerinize en doğ-ru şekilde anlatmak işinizin bir parçası. Kurumlar büyümeye başladıklarında er ya da geç bu soruyu kendilerine sormak zorunda kalıyorlar; Halkla iliş-kiler fonksiyonumuzu kendi içimizde mi çözmeliyiz, yoksa profesyonel bir firmadan yardım mı almalıyız?

Aslında dünyanın dört bir yanındaki şirket yöneticilerinin birbirlerine sor-duğu bu sorunun tek bir doğru cevabı yok. Şirkete, yaptığı işe, kapasitesine, bütçesine göre büyük değişiklik gös-terse de iki alternatifin de avantajları ve dezavantajları var. Şirketiniz için doğru seçimi ise bu alanda çalışanlarla görüşerek, bolca okuyarak ve iyi çalı-şarak yine siz yapacaksınız.

İletişim her geçen gün giderek hızlanırken yaptığınız işi doğru konumlamak da önem kazanıyor. Peki nasıl ?

Sevda Yüzbaşıoğlu sevdayuzbasioglu.com

Page 53: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

53

Verileri doğru analiz etmek

İletişim ajanslarının en büyük katkısı şirketinize dışarıdan bakıp analiz ede-bilecek yetkinliğe sahip olmaları. Farklı disiplinlerden yetişen ve muhtemelen sizin gibi onlarca şirketle çalışmış olan bu profesyonellerin tecrübesi ve bilgi-sinin odak noktası iletişimci olmaları. Ajanslar sizden aldıkları verileri analiz ederek sizin için doğru reçeteyi sunar-lar ve bir iletişim planı hazırlarlar…

Belli bir medya iletişim deneyimi ile geliyor olmaları büyük avantajdır. Çünkü ilişki tesis etmek zaman ve emek alan bir iştir. İletişim sorununu içeride çözmenin de farklı avantajları var. Ajans demek işinizi öğretmeniz gereken insanlar demek. Ayrıca sizin için çalışan bir insan kadar iyi bileme-yecekleri de bir gerçek. Ayrıca şirket çalışanları genelde işlerini sahiple-nirler. Yani duygusal bir bağ kurarlar. Ajanslar için her zaman aynı şeyi söy-lemek mümkün olmaz. İçeriden kuru-lan ilişkiler size aittir, kimsenin kontak-

ları değildir. Ayrıca daha dinamik olan ajans hayatında insanlar çok hızlı iş değiştirebilirler. Hassas noktalara dikkat

Dışarıdan bir ajansla çalışmaya karar verdiyseniz de hassas noktalara dikkat etmelisiniz çünkü son yıllarda arz pat-laması yaşanan PR sektöründe doğru şirkete ulaşmak kolay değil…

Şirketin çalışma sistemlerini nasıl kullandığı, bilgi ve donanımını için-de bulunduğunuz sektöre göre nasıl şekillendirebileceği, basın ile hayata geçirilen çalışmalarda medya ileti-şiminde ne kadar etkili olduklarını ölçümlemek ve sonrasında karar ver-mek şart. Öte yandan birden fazla şirketle görüştüğünüzde sektörde bir bütçe skalası olmadığını da hızla an-layacaksınız… Eğer bütçeniz kısıtlı ise daha küçük ölçekli ve hırslı ajanslara, uzun soluklu ve kalıcı bir anlaşma için de köklü ajanlara gitmenizde fayda var.

Unutmayın ki halkla ilişkiler bir iletişim işi. Seçtiğiniz sadece ‘taşeron’ bir firma değil, aynı zamanda çözüm ortağınız da olacaktır. Dolayısıyla doğru ve ra-hat bir iletişim kurabilmeniz, birbirini-zi duyabilmeniz çok önemli. Böylece markanız adına söylemlerinizi doğru aktarabilirsiniz ve çözüm ortağınız da vermek istediğiniz mesajı ustalık-la alıp, uzmanlığı ile harmanlayarak medya ile paylaşabilir. Muhtemelen seçim yapmak kolay olmayacak. An-cak, hangi yolu seçerseniz seçin karar verme aşamasında profesyonellerden yardım almanız faydalı olabilir. Bir yan-da hırslı ve hevesli profesyonel lejyo-nerler diğer yanda ise şirketinize bağ-lılık yemini etmiş kendi askerleriniz… Seçim sizin…

Potansiyel halkla ilişkiler firmanıza sormanız gereken sorular:

1. Ne kadar zamandır Halkla İlişkiler Sektöründe hizmet veriyorlar ve bu zamana kadar medya ile geliştirdikleri çalışmalar neler ?

Page 54: License Time Sonbahar 2013

54

SONB

AHAR

’13

2. Başarılı bir kampanyayı nasıl tanım-lıyorlar? Süreçleri nasıl değerlendiri-yorlar? Çalışma sistemleri nasıl?

3. Birebir, günlük kontağınız kim ola-cak? Ekibiniz kimlerden oluşacak?

4. Fikir geliştirme olduğunda nasıl çalı-şıyorlar? Fikir geliştirmede size sorular soruyorlar ve sonrasında bu soruların yanıtlarıyla size sadeleştirilmiş proje-lerle mi geri dönüyorlar yoksa sizinle birlikte fikir geliştirmeye yönelik çalış-malar yaparak yaratıcı fikirler mi oluş-turuyorlar?

5. Her şirketin karşılaşacağı zor-luklar vardır. Sizin için en büyük zorluğun ne olacağını düşü-nüyorlar? Seçim yapacağınız firmanın bu konuya öngörü-lü yaklaşıp yaklaşmadığını anlamanız çok önemli. Böy-lece sorunlarla mücadele edebilecek karşı stratejiler de geliştirebileceklerdir. Bu süreçlerin kolay olacağını söyleyen bir firmayı seçme-melisiniz. İhtiyacınız olan ana meseleyi görmezden gelen ama ağzı çok iyi laf yapan bir tezahüratçı değil, sizinle çalışacak bir çözüm ortağıdır.

6. Neden sizinle çalışmak istiyorlar ve bunun neden iyi bir ortaklık olacağına inanıyorlar?

7. Kriz iletişimindeki tecrübeleri neler? Bu konularda daha önceki deneyimle-rini paylaşmalarını rica edin.

Halkla ilişkiler ajansıyla çalışmanın artıları

Medya İletişimiHalkla ilişkiler ajansları önceden oluş-turdukları medya ilişkileriyle birlikte gelir. Konunuz dahilinde hangi medya koluna hangi kanalla ulaşmanız gerek-tiği konusunda sizi yönlendirebilirler. Ayrıca gazetecilerle ilişki oluşturmak kolay bir iş değildir. Zaman ve çaba

ister. Ancak doğru bir halkla ilişkiler ajansıyla çalışmaya başladığınızda bu işten kurtulmuş olursunuz.

Dışarıdan BakışSizin belki içeriden göremediğiniz an-cak haber değeri taşıyan çok sayıda etkinliğinizi belirleyebilir, değerlen-direbilirler. Yaratıcı fikirlerle şirketinizi besleyebilir, tüketicilere en hızlı yol-dan ulaşmanızı sağlayıp pazarlama fonksiyonlarınızı besleyebilirler.

İnsan GücüPR şirketlerinin işlerinizi yürütecek çok sayıda çalışanları vardır. Üzerinde ça-lıştığınız kampanyanın büyüklüğüne bağlı olarak, farklı işleri yapacak bir-çok personele ihtiyacınız olabilir. Bu da daha fazla gider demektir, çünkü bu işlerin yapılması için daha geniş bir ekip kurmanız gerekecektir. Ancak bir halkla ilişkiler ajansıyla anlaşırsanız tüm bu işlerin yapılması için gerekli insan gücüne zaten sahip olmuş ola-caksınız.

Tecrübe KonuşurAradığınız tecrübeye sahiptirler. Kendi bünyenizde bir ekip kurmak istediği-

nizde muhtemelen deneyimli halkla ilişkiler çalışanlarını kadroya alama-yacaksınız çünkü masraflı olacaklar. Bunun yerine, daha az tecrübeli, işin başında olan kişileri işe alacaksınız. Dolayısıyla bir ajansla çalıştığınızda, paranızı tecrübeye yatırmış olursunuz.

Kendi bünyenizde halkla ilişkiler departmanı oluşturmanın artıları

Yapılan İş Sizin İşinizYaptığınız işi en iyi siz bilirsiniz. Bir ajansla anlaştığınızda öncelikle yaptı-

ğınız işi öğrenmek zorundalar. Ve hiç-bir zaman siz ya da çalışanlarınız

kadar iyi öğrenemeyecekler. Yaptığınız işi hiç kimse sizin

kadar önemseyemez. Şir-ketiniz için çalışan birisi yaptığı işlerin sorumlulu-ğunu üzerine alır. Başka bir deyişle, yaptığınız işlerde sizinle kader or-taklığı kurabilir ve işinizi önemser. Aynısını bir ajans çalışanı için söy-

leyebilir misiniz? Muhte-melen hayır.

İlişkiler SizindirKurduğunuz ilişkiler size aittir.

Kendi ekibinizi kurduğunuzda ajansta olduğu gibi önceden oluştu-

rulmuş ilişkilere sahip olmayabilirsiniz ancak başkasının bağlantılarına da bel bağlamak zorunda kalmazsınız. Ken-di ilişkilerinizi çaba göstererek, emek harcayarak inşa ediyorsunuz, bu de-mektir ki bu ilişkilere uzunca bir süre sahip olacaksınız.

Ayrıca bir ajansla çalışmadığınız için de ajans çalışanlarının işten ayrılması sizin için bir sorun teşkil etmeyecektir (ajanslarda çalışan sirkülasyonu yük-sektir).

Güven DuygusuHer şirketin küçük veya büyük sırları vardır. Dışarıdan birilerine bu sırları emanet etmek ne olursa olsun riskli-dir.

Page 55: License Time Sonbahar 2013

Domo © NHK-TYO 1998–2013. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. Licensed by Big Tent Entertainment. © 2013 YUKO SHIMIZU / TACT.C.INC

© Copyright Withit Licensing 2013. All Rights Reserved. © 2013 Bean World e.K. All Rights Reserved.

Türkiye’deki Lisans Hakları ‘Lisans Medya’ tarafından verilmektedir.

Page 56: License Time Sonbahar 2013

56

RÖPORTAJSO

NBAH

AR’1

3

Kaynak Lisans’tan kısaca bahseder misiniz? Ne zaman kuruldu, bünyenizdeki ana faaliyetler nelerdir?

Hakan Tungaç: Kaynak Lisans A.Ş. 1979’da kurulan Kaynak Holding bün-yesinde bir departman olarak hep vardı aslında fakat bağımsız bir şirket olarak 2011’de kuruldu. Çok önemli iki alanda faaliyet gösteriyoruz. Bunlar-dan biri “Telif Hakları” diğeri ise lisans-

lama ve ticarileştirme sektörü. Lisans-lama ve Ticarileştirme (L&T), aslında Türkiye’de çok yeni bir sektör.

Sektör yeni olduğundan dolayı bu alanda bilgi sahibi olmak çok zordu. Bu sebeple dünya lisans endüstrisinin çatı kuruluşu olan LIMA (Uluslararası Lisanslama ve Ticarileştirme Birliği) ile kontağa geçerek lisans endüstrisi alanında personelimize Amerika’da eğitim aldırdık. Bu eğitim neticesinde personelimiz Lisans Üniversitesi’ni bi-tirerek uzmanlaştı. Kurumsal olarak da LIMA’nın Türkiye temsilciliğini alarak sektörde kendimizi ispatlamış olduk. Çizgi film yapım fikri nasıl oluştu, bu sektöre girişinizin amacı nedir?

HT: Türkiye’de yeterli sayıda, içerikte ve uluslararası pazara hitap edebile-cek kalitede animasyon üretimi talebi karşılamadığından dolayı maalesef çocuklarımızın, yabancıların ürettiği ve içeriğinde yabancı kültürel değerler

ve kahramanları barındıran yayınların etkisiyle tek taraflı kültürel etkileşimle yetişmeye başlaması eğitim sektörün-de faaliyet gösteren ve rüştünü ispat-lamış olan bizleri biraz düşündürdü.

Halbuki engin kültürümüz, tarihi fi-gürlerimiz, toplumsal değerlerimiz ve toplumsal bilgi birikimimizden esin-lenerek yüzlerce senaryo yazılabilir ve çocuklarımıza kendi kültürümüze ait çizgi filimler ve kahramanlar sunabilir ve medeniyet beşiği olan toprakları-mıza ait engin tecrübeyi uluslararası pazara açabilirdik.

Buradan hareketle “Neden biz de ken-di değerlerimizi, kültürümüzü yansıt-mayalım ve bu değerleri uluslararası pazara açarak kültürel etkileşim oluş-turmayalım?’” sorusunu kendimize sorduk. Senaryosu, kurgusu ve yapımı tamamen Türkiye yapımı olan bir ani-masyon üretim fikri yönetim kurulu tarafından kabul görünce Niloya’nın hazırlanması kaçınılmaz oldu.

2014 yılı başında Yumurcak TV’de yayına girmesi planlanan NİLOYA adlı karakterin yapımcısı ve lisansörü Kaynak Lisans AŞ Şirket Müdürü Sayın Hakan Tungaç ve Sürat AŞ Çizgi Film ve Oyun Birimi Müdürü Sayın Emirhan Emre ile NİLOYA ve marka-lisanslama programları hakkında detaylı bir söyleşi gerçekleştirdik.

Hakan Tungaç

HOŞGELDİN

Page 57: License Time Sonbahar 2013

57

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSiMARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

NİLOYA çizgi dizisi ve karakteri hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Hedef kitlesi kimlerdir? Ne zaman ve hangi kanalda yayına giriyor?

EE: Niloya 4 yaşında meraklı bir kız çocuğu. Şehirden uzak ancak modern hayattan uzak olmayan bir kasaba-da ailesi ile yaşıyor. Annesi, babası ve ağabeyinin yanı sıra, babaannesi ve dedesi ile arkadaşları Niloya’nın çevre-sindeki karakterler.

Niloya meraklı ve çevresini tanımaya çalışıyor. Bunu yaparken zorluklardan

yılmayan, asla ağlamayan bir yapısı var. Ailesine ve arkadaşlarına yardımcı olmaya çalışırken tabiatta bulunan di-ğer varlıkları da unutmuyor. Mükem-mel bir karakter değil ancak hataların-dan ders almaya çalışıyor. En önemlisi de çok geniş bir hayal dünyası var ve biz de izleyiciler olarak bu hayal dün-yasını, her bölümde dinlediğimiz öz-gün şarkılar ile görme imkanına sahip oluyoruz.

Hedefimiz 3 - 8 yaş grubu ve çizgi di-zimizde bu yaş grubuna uygun dav-ranışsal ve kavramsal içeriğe yer verir-ken, kendi kültürümüzden de öğeler bulundurmaya çalışıyoruz. 2014 yılı başında Yumurcak TV’de yayına gir-meyi planlıyoruz.

Çizgi film üretimini yürüten dev bir kadronuzun olduğunu biliyoruz. Bize buradaki ekip ve işleyiş hakkında bilgi verir misiniz?

EE: Gerçekten geniş bir ekibimiz var. Çizgi film ve animasyon işlerinin en büyük zorluklarından birisi de, çok fazla sayıda kişinin beraber ve uyumlu çalışabileceği bir ortamın oluşması. Biz bunu oluşturduğumuza inanıyoruz, zaman içerisinde gelişen kadromuzun

hem insani açıdan hem de tecrübe açısından yüksek seviyede olduğunu düşünüyoruz. Şu anda ekibimiz belirli bir iş akışına uygun bir şekilde, önün-de bulunan en azından 4 aylık süreci hafta bazında planlamış olarak çalışı-yor. Bu durum hem ekibimizin tecrü-besini gösteriyor, hem de bize farklı projeler için öngörüde bulunabilme imkanı veriyor. Animasyon tekniği açısından NİLOYA’nın yapım aşamaları hakkında bazı bilgiler alabilir miyiz?

EE: Her yapımda olduğu gibi proje ta-sarımı ve senaryo yazımı çok önemli bir süreç bizim açımızdan. Bu sürecin hikayenin ilk görselleştirildiği süreç olan storyboard süreci geliyor. Bu nok-ta bizim için çok önemli, çünkü bölü-mün üretilip üretilmeyeceği, hikaye ve anlatım eksikliği bu noktada karşımıza çıkıyor.

Değerlendirmemizi bu noktada yapıp, üretim ya da revizyon seçeneklerin-den biriyle devam ediyoruz. Üretim sürecimiz standart bir 3 boyutlu ani-masyon üretim sürecinden farklı değil, sırasıyla görsel tasarım, model ve ani-masyon şeklinde devam ediyor.

Emirhan Emre

Page 58: License Time Sonbahar 2013

58

SONB

AHAR

’13

Yapım aşamasında en çok zorlanılan konular veya aşamalar nelerdir?

EE: Proje seçimi ve proje tasarımı bizce en önemli ve en zor süreç, çünkü pro-jenin çatısı burada oluşuyor ve geri kalan artistik ve teknik süreç de bu ça-tıya göre oluşuyor. Burada yaptığınız hatalar ya da eksiklikler zamanında fark edilmezse ileri aşamalarda daha büyük problemler haline geliyor.

NİLOYA’yı lisanslı bir marka haline getirmek üzere hangi faaliyet ve çalışmaları yürütüyorsunuz?

HT: Niloya’nın bütün kategorilerde li-sans haklarını alarak lisans faaliyetle-rine başladık. Bir karakterin fenomen haline dönüşebilmesinin ilk adımı olan toplumsal bilinirliği sağlamaktır bundan dolayı Yumurcak TV ile anlaş-ma sağladık. Üzerinde yoğunlaşmak istediğimiz kategorileri belirleyip ayrı ayrı sunumlarımızı hazırladık. Buna göre her lisansiyenin markanın potan-siyelini görme fırsatını yakalamasını sağlayarak daha başarılı anlaşma ze-minleri oluşturmaktayız. NİLOYA haricinde dağıtmakta olduğunuz lisanslı markalar hangileridir?

HT: Telif hakları sektöründe Pearson, Wiley’s, Columbia University Press ve Highlights Magazine gibi saygın ya-yınevlerinin yanında, lisanslama ve

ticarileştirme alanında Everthing Ros-sie, Conni, Sid The Science Kid, MOUK, Temple Run, Felix the Cat, Larva, Aku & Kamu, Hari’s World, Run Sheldon, Tiny-twinies, HJ-Story, BabyGro, LongBo-ard, Ruckfield gibi çizgi film, karakter ve markaları muhtelif kategorilerde temsil etmekteyiz. NİLOYA lisansını almak isteyen farklı sektörlerden firmalarda aradığınız şartlar nelerdir? Lisans başvurularını değerlendirirken özellikle nelere dikkat ediyorsunuz?

HT: Sektörün doğasında kalite var. Kaliteli üretim yapan firmalar tabi ki öncelikli tercihimiz. Bazen kısa vade-de kârlı bir iş yapmak uzun vadede kaybettirebilir. O yüzden bizler hep uzun vadeyi gözeterek kaliteyi tercih ediyoruz. Bunun için de kendi içimiz-deki kalite kontrol ekibi ile yetinmeyip bağımsız çalışan kalite kontrol uzman-larının raporları da değerlendirmeleri-mizde rol oynamaktadır.

Page 59: License Time Sonbahar 2013

59

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

NİLOYA ürünlerinin satış ve dağıtımı konusunda grubunuza ait firmaların perakendeye yönelik destekleri ola-cak mı? Hangi dağıtım kanallarında ve hangi kategorilerde NİLOYA ürün-lerini kendi bünyenizde yapmayı planlıyorsunuz?

HT: Okul ve ders kitapları, bazı kırtasiye ürünlerinin lisanslamaları takdir eder-siniz ki grup bünyesinde yapılacaktır. Çok geniş bir kitleye ulaştırdığımız kitaplar sayesinde çocuklar karakteri önceden tanıma fırsatını yakalamıştır. Yayın hazırlık planımızda okul öncesi ve okul çağı için toplam 16 çeşit kitap yer almaktadır. Sadece yayınlardan yola çıkarak ne kadar geniş çapta bir kitleye ulaşabileceğimizi hesap edebi-lirsiniz. Bunun yanında bizi diğer lisans firmalarından ayıran özelliklerinden biri de holding bünyesinde bulunan NT mağazalarıdır. Bizimle lisans anlaş-ması yapan şirketlerin ürünlerinin bu mağazalarda satılmasıyla gelirlerini daha da arttıracaklarını bilmeleri açık-ça işimizi kolaylaştırmaktadır.

NİLOYA programının ve markasının yurtdışına açılması için gelecek plan-larınız var mıdır? NİLOYA markasının bilinirliğini artırmak üzere geleceğe yönelik yapmayı planladığınız diğer PR faaliyetleri, reklam çalışmaları ve pazarlama planlarınız nelerdir?

HT: Yurtiçi ve yurtdışı tüm hakları eli-mizde bulunduğu için tabi ki ulusla-rarası karakter ve lisanslama fuarların-da markayı temsil etmek görevi bize düşüyor. Öncelikle bilinirlik açısından MipCom ve Discop gibi içerik fuarla-rında ve Las Vegas, Londra, Seul gibi lisans fuarlarında açtığımız stantlarda da lisanslama ve ticarileştirme adım-ları atılıp anlaşma ile sonuçlanacak fır-satlar oluşturuyoruz.

Elbette LIMA’nın Türkiye temsilcisi ol-mamız, markanın bazı sektör temsilci-leri tarafından talep edilmesine sebep oldu. Beklentimiz Niloya’yı çok kısa bir sürede Türkiye’den dünya çapında bi-linirliği olan bir çizgi film karakterine dönüştürmek.

NİLOYA lisanslarını vermek üzere şu an hangi kategoriler boşta?

HT: Oyuncak, kırtasiye,ev tekstili, gi-yim, gıda, okul öncesi, kozmetik gibi sektörlerle ilgili görüşmelerimiz de-vam etmektedir. Bu alanlarda lisansi-yelere kapılarımızı aralamaya başladık. NİLOYA markasına ilişkin son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

HT: Türkiye’de uluslararası standart-larda çalışan çok güçlü bir animasyon ekibi tarafından hazırlanan bu yerli ürünümüzün kalitesine güvendiğimiz için Niloya’nın gerek yurt içinde gerek-se uluslararası arenada hak ettiği yere geleceğine inanmaktayız. Eğitim sek-töründe Türkiye’de söz sahibi olan bir gurup tarafından geliştirilen bu proje çok kısa sürede adından söz ettirecek-tir. Niloya lisansiyesi olmak bir ayrıcalık haline gelecektir.

Sevinç Hamzayeva Röportaj

Page 60: License Time Sonbahar 2013

60

HABERSO

NBAH

AR’1

3

Sanayiciler, ulaşımı ve konaklaması kolay, uluslararası büyük bir fuar alanına ihtiyaç duyuyor. Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Yaşar Küçükçalık, “Devletin önderliğinde TOBB, ihracatçı birlikleri ve STK’lar bunu gerçekleştirmeli.” önerisi getirdi.

Türk tekstilcileri, siyasi belirsizlik yaşa-yan Suriye ve Mısır’daki müşteri potan-siyelini elde etmek için çabalıyor. Ev tekstili konusunda iyi üretici olan bu ülkelerin Türkiye’yi ciddi bir biçimde zorladığını söyleyen Türkiye Ev Teks-tili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD) Başkanı Yaşar Küçükçalık, burada fuarların önem kazandığına dikkat çekiyor.

Sektörün başarısını göstermesi açı-sından EVTEKS fuarını örnek veren Küçükçalık, buna rağmen hâlâ çağdaş bir fuar alanına sahip olunmadığını belirtti. Küçükçalık, “İvedilikle her ihti-yaca cevap verebilecek, büyük, dona-nımlı ve ulaşım yollarına yakın bir fuar

alanı inşa edilmeli. Böylesi bir çalışma-nın altından kalkmak, özel sektörün kolay kolay yapabileceği bir şey değil. Devletin önderliğinde; TOBB, ihracatçı birlikleri ve STK’lar bir araya gelerek bu oluşumu gerçekleştirmeli.” dedi.

Fuarların maliyetli olması dünyada fuar anlayışını değiştirirken 14-17 Ka-sım günleri arasında gerçekleştirile-cek Home&Tex Fuarı’nda tek tip stant uygulaması gerçekleştirilecek. Fuarın konseptinde yer alan sektörlerin iç piyasada 20 milyar dolarlık hacmi ol-duğunu belirten Küçükçalık, fuara Or-tadoğu, Avrupa başta olmak üzere Ba-ğımsız Devletler Topluluğu ve Kuzey Afrika’dan gelecek toptancıların, pera-kendecilerin katılmasını beklediklerini belirtti. 2013 yılında 5,5 milyar dolar toplam ihracat hedefleyen ev tekstili sektörü, yıllık yaklaşık olarak 3 milyar dolarlık ihracatı ve 12-13 milyar do-larlık iş hacmiyle dünya sıralamasında 4’üncü sırada yer alıyor.

Sektörün 2013 yılının ilk 6 ayında ulaştığı ihracat rakamı ise 1 milyar 442 milyon dolar. Yerli üretimin teşvik

edilmesinin sektör açısından önemine vurgu yapan Küçükçalık, ihracatın art-ması için çalışırken hem fiyatları dü-şürmemeye hem de Çin, Pakistan gibi ülkelerle rekabet etmeye çalıştıklarını ifade etti.

Sektörün hedeflerini sıralarken ilk sıra-da Türkiye’yi ev tekstilinde bir numara yapmak olduğunu ifade eden Küçük-çalık, dünyanın herhangi bir yerinde tüketicinin ev tekstili alırken ‘Made in Turkiye’ etiketini araması gerektiğini söyledi. Katma değerli üretimin öne-mine vurgu yapan Küçükçalık, Ar-Ge çalışmalarına ciddi yatırım yaptıkları-nın da altını çizdi.

FUAR ALANLARIYETMİYOR

Page 61: License Time Sonbahar 2013
Page 62: License Time Sonbahar 2013

62

MAKALESO

NBAH

AR’1

3

TÜRKİYE’DE ONLINE ALIŞVERİŞALIŞKANLIKLARI VE İSTATİSTİKLERİ

Aşağıda madde madde olarak en önemli kısım-lara yer verdik ancak hızlı bir özet geçmek gere-kirse, pazarın büyüme nedenleri arasında yaygın internet kullanımı ve kredi kartı penetrasyonu ile beraber lojistik altyapının gelişimi, mobil in-ternet kullanımının artması ve viralitenin etkisi gösterilmiş. Bunlarla paralel olarak ise artan satın alım gücü ve kişisel harcamalar ile beraber hiz-met kalitesinin de yükselmesi pazarın büyüme-sine etki eden nedenler. İnfografikte ayrıca Türk kullanıcıların internet ve online alışveriş alışkan-lıkları, kredi kartı ve POS kullanımı, lojistik altya-pı, mobil kullanım, sosyal medya alışkanlıkları, B2C harcamaları, tüketicilerin en çok satın aldık-ları ürün kategorileri görsellere dönüştürülmüş. İşte önemli maddeler;

• 36 milyon internet kullanıcısı ve %47 penetrasyon ile dünyada 11. sıradayız.• İnternetten alışveriş yapan kişi sayısı 10 milyona ulaştı.• Mobil abone sayısı 66 milyon, 3G kullanıcı sayısı ise 37 milyon.• 5 binden fazla e-ticaret sitesi bulunuyor• Kredi kartı penetrasyonu %77, Avrupa’da 2. sıradayız• POS makinesi sayısında Avrupa’da 1. sıradayız• İstanbul %31 ile en fazla online alışveriş yapılan kent (Ankara ile İzmir, İstanbul’u takip ediyor)• Türkiye’de internetten en çok elektronik ürünler ile tekstil, ayakkabı ve aksesuar satın alınıyor• 2012’de B2C internet harcaması 15 milyar TL• Türkiye’de online mağazası olan markaların oranı yüzde 49• En çok alışveriş yapılan saatler öğleden sonraya denk geliyor• En çok kullanılan ödeme yöntemi ise yüzde 88 ile kredi kartı

Batuhan Apaydın eticaretmag.com

Türkiye’nin en başarılı özel alışveriş kulüplerinden olan Markafoni, Türk e-ticaret sektörüne ve internetten alışveriş alışkanlıklarına ışık tutacak bir infografik çalışması yayınladı. “Türkiye’nin Online Perakende Haritası” olarak isimlendirilen infografikte Türk e-ticaret ekosisteminin 5N1K’sına cevaplar aranmış ve böylece sektörün nasıl büyüdüğü üzerine tespitlerde bulunulmuş.

Page 63: License Time Sonbahar 2013
Page 64: License Time Sonbahar 2013

64

HABERSO

NBAH

AR’1

3

Boyner Büyük Mağazacılık, YKM’nin geri kalan yüzde 37’lik hissesini ve marka haklarının bakiye yüzde 50’sini toplam 100 milyon TL karşılığında satın alarak, şirketin ve markaların yüzde 100’üne sahip oldu.

Geçtiğimiz yıl YKM’nin çoğunluk hisse-sini satın alan, Boyner Büyük Mağaza-cılık AŞ, şirketin geri kalan yüzde 37’lik hissesini ve marka haklarının bakiye yüzde 50’sini 100 milyon TL karşılığın-da satın aldı. Bu işlemin ardından, YKM hisselerinin tamamı Boyner Büyük Ma-ğazacılık A.Ş.’ye geçti.

Konuyla ilgili bilgi veren Boyner Hol-ding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, “Söz konusu satın almanın, tüm taraflar için mutlu ve huzurlu bir formül olduğunu düşünüyorum. YKM, köklü geçmişi, yıllara dayanan tecrü-besi ve ülke genelindeki yaygınlığı ile Türk perakende sektörünün en değerli markaları arasında yer alıyor.

Geçtiğimiz son bir yılda da Boyner Bü-yük Mağazacılık ve YKM’nin, birbirini kusursuz bir şekilde tamamladığını gördük, Konsolide yılsonu cirosu 1,5 milyar TL’ye yaklaşacak bu dev şirke-tin önümüzdeki dönemde de müthiş sonuçlara ulaşacağına inanıyorum. Bu sinerjiden en kazançlı çıkan ise ‘ko-şulsuz müşteri mutluluğu’ anlayışıyla hizmet vermeye devam edeceğimiz müşterilerimiz olacak” dedi.

Boyner Büyük Mağazacılık AŞ, YKM’nin yüzde 63 oranındaki hissesini Şubat 2012’de satın almış, söz konusu işlem Ağustos 2012’de Rekabet Kurumu ta-rafından onaylanmıştı.

Boyner Grup Mayıs ayında da Boyner Büyük Mağazacılık AŞ’nin yüzde 30,05 oranındaki hissesinin Citi Venture Ca-pital International’ın bir kuruluşu olan Fennella Sarl’den satın alındığını du-yurmuş, ardından mevzuata uygun olarak halka açık hisselerine de çağrı-da bulunarak, Boyner Büyük Mağaza-cılık AŞ’deki payını yüzde 96,5’e çıkar-mıştı.

BOYNER’DEN BEKLENENSATIN ALMA GERÇEKELEŞTİ

Page 65: License Time Sonbahar 2013

TV dizisi, 3D CGI AnimasyonuFormat :

4” x 52Süre :KomediTürü :Tüm yaşlar Hedef :

TV dizisi, Full HD 3D AnimasyonuFormat :2” x 104Süre :KomediTürü :Tüm yaşlar Hedef :

Sezon 1 Özet :Kırmızı ve Sarı, kanalizasyonda yaşayan iki kurtçuktur ve bunlar dış dünyadan kendi dünyalarına düşmekte olan pekçok sürprizle başa

bunun gibi bir çok şey komedi için iyi bir sebeptir.

Sezon 2 Özet :Yukarıdaki dünyayı keşif için dayanılmaz istek duyan Kırmızı ve Sarı, koca şehirdeki yüksek binaların arasına sıkışmış bulunan bir eski eve girerler. Yeni evlerini keşfedip yeni yaratıklarla tanışmak, bu komik ikili için çok daha fazla heyecan ve kahkaha anlamına gelmektedir.

Kore’deki pazarlama faaliyetleri Tüketici ürünleri

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Page 66: License Time Sonbahar 2013

66

RÖPORTAJSO

NBAH

AR’1

3

Bize kendinizden ve firmanızdan biraz bahseder misiniz?

RG: 4 kez Akademi Ödülü kazanan ve stop motion teknolojisi ile animasyon yapan Aardman Animations firmasın-da Lisans Sorumlusu olarak çalışıyo-rum.

Firmanızın şu ana kadar ürettiği filmler hangileridir?

RG: Şu ana kadar ürettiğimiz stop mo-tion yapımlarımız, Wallace ve Gromit, Shaun the Sheep, Timmy Time, Crea-ture Comforts, Morph ve 5 adet uzun metrajlı film ile birlikte diğer firmalar için ürettiğimiz yüzlerce reklam filmi ve çeşitli özel animasyonlardır.

Shaun the Sheep karakterini özel yapan şey nedir? Bu yapımın içeriğinden biraz bahseder misiniz?

RG: Shaun, sürüyü takip etmeyen, tam tersine yaşadıkları vadinin çayırlık-larında tüm olumsuz durumlarda ve sıkıntılı zamanlarda onlara yardımcı olup öncülük eden, kargaşayı bertaraf eden lider ruhlu cesur bir koyundur. Shaun ve sürü arkadaşları, başlarında duran Bitzer adlı zavallı çoban köpeği-ne dahi taş çıkartırcasına onu geride

bırakarak, etrafta neler olup bittiğini araştırırlar ve hatta çiftlik sahibini dahi bu dikkatleri ile şaşırtırlar. Filmde ay-rıca, çiftliğin arka bahçesinde yaşayan Timmy adlı tatlı bir kuzu ve önüne ge-len her şeyi yiyen, kocaman gövdeli koyun Shirley gibi çok komik karakter-ler de yer alıyor.

Çocuklar için hazırlanan Shaun the Sheep filminin asıl dikkat çekici yanı ve popülaritesi aslında herkes tara-fından izlenen ve beğenilen eğlenceli bir yapım olması. Bizim de zaten asıl hedefimiz onu global manada bir aile fenomeni haline getirmek.

Shaun the Sheep prodüksiyonunda kullandığınız teknik işlemler ve yapım aşamaları hakkında bilgi verir misiniz?

RG: Shaun the Sheep bölümlerini İn-giltere Bristol’deki animasyon stüd-yomuzda stop motion tekniği ile çe-kiyoruz. Yani animatörlerimiz gerçek kuklaları kullanarak onların her bir hareketini tek bir sahnede çekiyorlar, daha sonra bu sahneleri birleştiriyor-lar. Bu çok yavaş işleyen, zahmetli ve uzun zaman alan bir teknik, ancak sonuçta gerçekten ortaya çok kaliteli harika bir prodüksiyon çıkıyor.

Dünyaca ünlü stop motion çizgi filmi Shaun The Sheep’in (Koyun Shaun) yapımcısı ve lisansörü Aardman Animations firmasının lisanstan sorumlu müdürü Sayın Rob Goodchild ve Türkiye lisans acentesi Royal License’ın kurucusu ve CEO’su Sayın Fatih Ünlükaçar ile bir aile yapımı olmaya aday Shaun The Sheep animasyonunun dünya çapındaki başarısı ve Türkiye’deki lisans programına ilişkin çok hoş bir röportaj gerçekleştirdik.

ROYAL LICENSETÜRKİYE PAZARINDA

Page 67: License Time Sonbahar 2013

67

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

İleri teknoloji ürünü ekipmanlarımız mevcut olmakla birlikte, animasyonun yüksek kalitede çekilmesi ve karakter-lerin canlı görünmesi için her gün bir-çok yardımcı materyaller de kullanı-yoruz. Başlangıçtan bu yana, yapımda kullanılan malzemeler ve miktarları şu şekildedir:

- 70 Metrekare Yün Kumaş- 16.000 Adet Islak Mendil- 300 Kilo Modelleme Hamuru - 15000 Adet Kokteyl Çubuğu- 10 Kilometre Tel- 150 Kilo Silikon - 7.000 Adet Lastik Eldiven

Şu an itibariyle Shaun The Sheep kaç ülkede yayında ve bunlar hangi ülkelerdir? Ayrıca tüm dünyada kaç lisans acenteniz mevcut?

RG: Shaun the Sheep bölümleri tam 170 ülkede yayında ve 35 ülkede 18 lisans acenteliğimiz bulunuyor.

Shaun the Sheep şu an Türkiye’de yayında mı? Bilgi verebilir misiniz?

RG: Evet, bu ay içerisinde Minika Go kanalında “Koyun Shaun” adı ile yayın-lanmaya başladı. Ayrıca 2015 yılında

gösterime girecek uzun metrajlı bir Shaun the Sheep filminin de çalışma-larına başladık.

Global lisanslama aktiviteleriniz ne durumdadır? Halihazırda hangi ülkelerde aktif lisans acenteleriniz mevcut?

RG: Japonya, Almanya, İngiltere ve Ortadoğu ülkeleri başta olmak üzere, acentelerimiz aktif faaliyetlerini yürüt-mekte ve global manada lisanslama hedeflerimizi gerçekleştirmektedir.

Bunların yanı sıra, diğer bölgelerden de yeni acentelerle anlaşmalar yap-maktayız. Bu sayede hem ürün gamın-da artış oluyor, hem de global alanda genişlemeye devam ediyoruz. 2015’te gösterime girecek sinema filmimizin, lisans bölgemizdeki bu büyümeyi daha da hızlandıracağını ümit ediyo-ruz.

Peki Türkiye’de lisans programınıza ilişkin durum nasıl? Türkiye’de Shaun the Sheep programına ve karakterine ilişkin öngörü ve beklentileriniz nelerdir?

RG: Türkiye’deki acentemiz Royal Li-

cense ile acentelik anlaşmamızı im-zalamış olmaktan ve Türkiye pazarına girmiş olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Son zamanlardaki ekono-mik gelişme ve büyümenin yanı sıra, Türkiye’nin çok güçlü bir aile yapısı var ve bizi Türkiye pazarı konusun-da ümitlendiren ve heyecanlandıran asıl faktör bu. Shaun the Sheep, tam manasıyla popüler bir aile programı ve markası, çünkü eminiz ki, çocuklar onları izlerken ebeveynler ve aile bü-yükleri de kendilerini izlemekten alı-koyamayacaklar ve Shaun the Sheep bölümlerini ailece büyük bir zevkle izleyeceklerdir.

Shaun the Sheep markasının uluslararası başarısından bize biraz söz eder misiniz?

RG: Lisanslı ticari ürünlerden yıllık 50 Milyon doların üzerinde bir satış ciro-su hedefliyoruz. 5 Milyon adetin üze-rinde DVD satışı gerçekleşti ve şu an programlar 170 ülkede gösterimde.

Programın ilgi çekici doğal ana tema-sının yanında, diyalogsuz olması yani dublaj gerektirmemesi de, birçok ül-kede kolay ulaşılabilir ve eğlenceli ol-masını sağlıyor.

Page 68: License Time Sonbahar 2013

68

SONB

AHAR

’13

Tüm dünyada şu ana kadar Shaun the Sheep markalı kaç çeşit ürün geliştirildi ve üretildi? Yeni gelecek ürünler nelerdir?

RG: Birçok kategori ve çeşitte ürün üreten 150 lisansiyemiz var ve bu ürünler arasında pelüş oyuncaklar, çe-şitli oyunlar ve yapbozlar, dikiş setleri, yemek kitapları, spor ayakkabılar, ku-rabiyeler ve çerezler, atkılar, hardallar, saç fırçaları, vitaminler ve süt ürünle-ri yer alıyor. Sinema filmimiz çıkma-ya yakın zamanda, filmin reklamı ve etkisi ile birlikte oyun kartları, roman kitapları, yeni kıyafetler ve yüzlerce yeni ürün daha eklenecek. Lisansiye firmalarımızla, Shaun the Sheep prog-ramlarının oluşturduğu sıcaklıkla ve sürekli samimi bir ilişkide yeni ürünleri üzerinde onay ve üretim çalışmaların-da destek oluyoruz.

Fatih Bey, bize Royal License firmasından bahseder misiniz?

FÜ: Royal License lisans ve marka sek-törüne alışılmışın dışında yeni bir bo-yut katan genç ve dinamik bir firmadır. Royal License, dünyanın lisans ve mar-ka konusunda Aardman ve Tempting Brands gibi dünyaca ünlü ve saygın lisansör firmaların temsilciliğini yap-maktadır. Dünyada bir çok ülkede

yayınlanıp çocukların sevgilisi olmuş Shaun the Sheep karakterinin Türkiye, Ukrayna, Azerbaycan ve Rusya bölge-lerindeki acentelik haklarına sahiptir. Aynı zamanda ülkemizde kısa sürede fenomen olmuş Caillou karakterinin Ukrayna’daki lisanslı ürünler satış ve dağıtım haklarına sahiptir.

Royal License hangi ülkelerde hizmet vermektedir?

FÜ: Sadece Türkiye’de değil, hedefle-rini ve stratejilerini global doğrultuda belirleyen Royal License, belirlediği bu felsefe doğrultusunda Türkiye dışında Balkanlar, Doğu Avrupa ve B.D.T ülke-lerinde alt yapısını tamamlayarak Kiev, Moskova, Prag ve Üsküp de mevcut olan ofisleriyle lisans, marka, dağıtım ve üretim faaliyetlerini hızla geliştire-rek hızlı bir şekilde büyüyen ve gelişen bir firmadır. Yurt dışında açtığı ofisle-riyle bulunduğu bölge ve ülkelerde yerelleşerek mevcut markalarının hızlı bir şekilde adaptasyonunu sağlamak-tadır. Ülkemizde birçok sektörden mevcut üreticilerle çalışarak, ülkemi-zin ekonomisine de katkıda bulunma-yı hedeflemektedir. Bunun yanı sıra, marka portföyüne gün geçtikçe daha fazla dünya markası ekleyerek, çözüm ortaklarıyla birlikte büyüme stratejisi belirlemektedir.

Türkiye pazarındaki hedefleriniz nelerdir?

FÜ: Türkiye’de, çözüm ortaklarımızın yardımıyla Shaun the Sheep karakte-rini her platformda ülkemizin en be-ğenilen karakteri yapmak arzusuyla, başta Türkiye olmak üzere bulundu-ğumuz bölgelerde sektörümüzde ba-şarılı ve saygın bir şekilde temsil etme-yi hedefliyoruz.

Sevinç Hamzayeva Röportaj

Fatih Ünlükaçar

Page 69: License Time Sonbahar 2013

©Sh

aun

the

Shee

p™ A

ardm

an A

nim

atio

ns L

imite

d. A

ll rig

hts

rese

rved

Türkiye’deki lisans hakları

“Royal License”tarafından

verilmektedir.

www.aardman.comwww.royallicense.com

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Page 70: License Time Sonbahar 2013

© 2013 YUKO SHIMIZU / TACT.C.INC

Page 71: License Time Sonbahar 2013

© 2013 YUKO SHIMIZU / TACT.C.INC

İzzettinbey Cad. Atalar Sok. No:15/134696 - Üsküdar, İstanbul - TÜRKİYE

T: +90 (216) 532 78 11 | [email protected]

LisansMedyabrand, media and licensing agency

3F Meiwa Bldg. 4-1-3 Hongo, Bunkyo-ku, Tokyo 113-0033, JapanT: +81-3-3815-7901 | [email protected] www.tact-com.jp

Angel Cat Sugar; melekler dünyasının prensesi,

utangaç ve sakin.

Müzik dinlemeyi, kitap okumayı veaçık hava aktivitelerini seviyor.

Ayrıca incinmiş duyguları iyileştirmek ve herkesi mutlu etmek gibi güçleri var.

ŞehrinYeni Kedisi

Angel Cat Sugar, ‘Hello Kitty’ karakterininçizeri Yuko Shimizu’nun yeni eseridir.

Angel Cat Sugar, ilk olarak 2002 yılındaJaponya’da tanıtıldı ve 2005’te Avrupa’ya,2010’da ise ABD’ye sunuldu.

Angel Cat Sugar tanıtıldığı günden bu yana,lisans dünyası üzerinde olağanüstü bir etkibıraktı ve kalplerin yeni kahramanı olmayı başardı.

Türkiye’deki Lisans Hakları ‘Lisans Medya’ tarafından verilmektedir.

Küresel pazarda, 40’tan fazla ülkede 30 milyon $’dan fazla satış,

Avrupa’da 30, dünya genelinde 80’den fazla lisansiye,

Çok geniş ürün yelpazesi,

Facebook’ta 15 bin hayran,

Twitter’da 12 bin takipçi,

Hedef KitleBebek ve Çocuklar,

Gençler, Genç Anneler, Yetişkin Bayanlar, Moda Takipçileri

Page 72: License Time Sonbahar 2013

72

RÖPORTAJSO

NBAH

AR’1

3

Bize kendinizden ve Metropol Lisans AŞ’den kısaca bahseder misiniz?

Metropol Lisans A.Ş. 2001 yılında Li-sanslama yapmak üzere kurulmuş bir firmadır. Metropol Lisans Türkiye’de ve dünyada bir eşi bulunmayacak bir yapılanmaya sahiptir. Türkiye’nin en çok seyredilen çocuk televizyonu Yu-murcak TV, yayın gurubu içerisindedir.

Aldığımız lisanslar Yumurcak TV de yayınlanmakta olan karakterlerdir. Biz aldığımız lisansların Oyuncak, DVD ve Kitap haklarını kendimiz üreterek piyasaya veriyoruz. Üretilen bu ürün-lerin tanıtım ve reklamlarını yine Yu-murcak TV’de ilgili çizgi film yayınları arasında gösteriyoruz.

Bu çizgi film yayını ve ürün reklam-ta-nıtım yayınlarından sonra satış ekibi-miz, ulaştığı beş binden fazla nokta-da bu ürünlerin raflarda yer almasını sağlıyor. Böylece bizim aldığımız bir lisanslı karakterin ekranda çizgi filmi görülüyor, film arasında reklam ve tanıtımları yer alıyor, ürünleri de raf-ta olunca hem çocuklar mutlu oluyor hem de yeni lisans almak isteyenler çoğalıyor.

Bildiğiniz gibi piyasada birçok karakter destekleniyor ancak çok az bir kısmına bizim yaptığımız derecede reklam, ta-nıtım ve promosyon yapılabiliyor. Bu nedenle TV yayını, reklam, üretim ve satış, lisanslamaya bir bakıma destek olmuş oluyorlar. Lisanslama da işin içi-ne girdiğinde sacın 3 ayağı tamamla-nıyor ve bu karakterin lisanslı bir mar-ka olmasının tüm teknik şartları yerine gelmiş oluyor.

Önceleri Yumurcak TV’de yayınlanan Tarçın ve Arkadaşları adlı kukla-ani-masyon karışımı 100 bölümlük çocuk dizi programının lisanslarını aldık ve ilk etapta masa sandalye yazı tahtası, boyama kitapları, bebekleri, faaliyet kitapları gibi eğitime yönelik ürün ve oyuncakları üreterek satışa sunduk.

Tarçın o zamanlar Türkiye’de ilk 3 ka-rakter arasına girmişti. Daha sonra Ca-illou lisanslarının Türkiye acenteliğini

aldık ve Caillou lisansında çok büyük bir başarı sağlandı. Caillou lisanslarını dünya çapında dağıtan lisansör firma 10 yıl içerisinde 30 ülkede 100 lisan-siye (lisans alan) firma ile çalışırken, Metropol Lisans sadece Türkiye’de 1,5 yıl içinde 55 lisansiyeye ulaştı. Yapılan yoğun reklam ve tanıtım sayesinde birçok lisanslı ürünümüzde 4-5 kata kadar satış rakamları görüldü. Caillou markalı ürünlerden bazıları aynı sek-tördeki diğer tüm lisanslı karakterlerin ürünleri toplamından daha fazla satış yaptılar. Caillou Türkiye satışları, tüm dünyadaki Caillou satışlarını geçti. So-nuç olarak Caillou Türkiye’de bir feno-men oldu.

Metropol Lisans A.Ş. Lisans Müdürü Sayın Kadir Gök ile, yürüttükleri lisans çalışmaları ve yeni lisanslı karakterleri CAN hakkında detaylı bilgileri aldığımız hoş bir sohbet gerçekleştirdik.

EVLERİMİZİN YENİ ÜYESİ“CAN”

Page 73: License Time Sonbahar 2013

73

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Halihazırda lisans haklarını dağıttığınız karakterler hangileridir? Lisans dağıtımında ve karakter seçimindeki kriterleriniz nelerdir?

Şu an Caillou, Pocoyo, Marsupilami, Pinypon, Arthur, ve yeni yerli karak-terimiz CAN’ın lisans haklarını dağıt-maktayız. Bundan dolayı da karakter seçiminde titiz davranıyoruz. Çocuk-ların psikolojik gelişimine zarar vere-cek karakterlerden kaçınıyoruz. Bizim karakterlerimizde şiddet, korku, büyü, süper güçler, cinsellik vs. bulunmaz, bundan dolayı da ebeveynler Hem Yu-murcak TV’yi hem de bizleri seviyorlar. Çocuklarını Yumurcak TV’ ye ve bizim lisanslı ürünlerimize yönlendiriyorlar.

Yeni lisanslı karakteriniz CAN hakkında bize bilgi verir misiniz?

CAN, 5 yaşında bir çocuk. Hemen her çocuk gibi soran, öğrenmeye çalışan etrafını keşfeden meraklı bir tip. Zeki ve öğrenmeyi seven bir kişiliğe sahip-tir. Evinde yaşarken, ev halkı ile ve çev-resi ile ilişkileri sırasında, daima yeni şeyler öğreniyor, anne baba saygısı, paylaşmak, temizlik, iyimserlik vs .gibi konular ilk yayınlanan bölümlerin ana

teması. Bu sebeple çocuklar, zaman zaman yaşadıkları, ancak eksik bildik-leri her güzel şeyi CAN’dan öğrenebi-lecekler. Yani her çocuk CAN’da kendi-sini bulabilecek. Annelerin gün içinde meşguliyet vb. engeller sebebi ile bazı şeyleri öğretmesi zaman alırken ço-cuklarımız, CAN sayesinde bu yaşlarda öğrenmesi gerekenleri kolayca ve eğ-lenerek öğrenecekler.

Ekim ayında Yumurcak TV’de yayına giren CAN programını ve CAN karakterini özel yapan sizce nedir?

CAN’ın az önce saydığımız özellikle-rinin yanı sıra, senaryosu çok önemli çalışmalar sonucunda hazırlanmış, her adımı pedagoglar gözetiminde değerlendirilmiş bir yapımdır. Ebe-veynler, çocuklarını CAN’ a rahatlıkla emanet edebileceklerdir. CAN bizim bir karakterimiz, yerli bir yapım, milli ve manevi kültürümüz ile yetişmekte olan bir çocuğu anlatıyor. Evrensel iyi-lik değerlerini çocuklarımıza öğretiyor. Her bölüm sonunda hem resimlerle günlük tutuyor, hem de bir şarkı ile o günü hikâye ediyor. Araştırmalar gös-termiştir ki, şarkı söyleyerek öğretilen bilgi çocukların aklında şarkısız öğre-

tilenden %60 daha fazla kalıcı oluyor. Bu sebeple CAN, her bölüm sonunda o gün öğrendiğini şarkı söyleyerek ar-kadaşlarıyla paylaşıyor.

CAN’ın prodüksiyonunda kullanılan animasyon tekniğinden bize biraz bahseder misiniz?

CAN’ı özel yapan en önemli tarafı onun çekim tekniğidir. CAN’ın her sahnesi profesyonel çocuk tiyatrosu sanatçıla-rı tarafından özel bir dekorda tek tek oynandı, bu oyunlar motion capture tekniği ile bilgisayara aktarılarak bu-rada yapılmış olan 3D objelere hayat verdi. Bu tekniği biraz daha açacak olursak, bir aktörün gerçek hareketle-riyle ilgili verileri devinim algılayıcıla-rıyla toplayarak ve üç boyutlu canlan-dırma tekniklerini kullanarak sanal bir kişiyi canlandırmak demektir. Böylece CAN’ın her sahnesinde daha çok hare-ket var ve bu hareketler gerçeğe daha yakın hareketlerdir.

Bu güne kadar birçok çizgi filmde mo-tion capture tekniği kullanılmıştır, an-cak onlar sadece temel hareketleri ve belli kalıpları dijitale dökerek ve karak-tere aktararak yapıldığından, o çizgi

Page 74: License Time Sonbahar 2013

74

SONB

AHAR

’13

filmlerde karakterin hareketleri sınırlı kalmıştır. Oysa CAN’ da her sahnede bulunan diğer karakterlerin hareket-leri de bu teknikle alındığı için CAN’da daha çok ve gerçeğe daha yakın hare-ketler bulunmaktadır. Bundan dolayı şunu diyebiliriz ki CAN, Türkiye’de ya-pılan belki de ilk full motion capture filmdir.

CAN bölümlerinin senaryosu ile yapımında emeği geçen uzman kadro hakkında bilgi alabilir miyiz?

CAN’ın animasyonu yine Samanyolu Yayın Grubu’na bağlı SER Film Yapım tarafından yapıl-maktadır. Senaryosu, Sa-manyolu TV’de yayınlanan ve sevilen birçok diziye senaryo yazmış bir grup ta-rafından hazırlanmakta ve bu hazırlıklar pedagoglar gözeti-minde yapılmaktadır. Aynı ekip bildiğiniz gibi iki yıl önce Allah’ın Sa-dık Kulu filmini yapmış ve Türkiye’nin ilk 3 milyon gişe yapan filmleri arasın-da, uzun metrajlı bir animasyon filmi olmuştur.

CAN’ın Türkiye’deki lisans programı hakkındaki planlarınız nelerdir? Lisanslarını vermeye başladınız mı?

CAN’ın lisans haklarını, karakteri bi-raz daha tanıttıktan sonra vermeyi planlıyoruz. Bu sıralarda Marsupilami, Pinypon ve Pocoyo gibi karakterleri-miz için görüşmeler yapar iken CAN’ dan da bahsediyoruz. Lisans alan fir-malar hemen CAN ‘ı almak istiyorlar ancak tanıtım sürecini tamamladık-tan sonra vermeyi planladığımız için şimdilik sadece liste yapıyoruz. Bir de Metropol Lisans olarak lisanslamada bir süreç takip ediyoruz. Önce karak-terin Türkiye’de olabilirlik araştırma-sını yapıyoruz. Uygun karakterlerin lisans haklarını aldıktan sonra önce kendimiz oyuncağını, kitaplarını, DVD ve VCD’lerini üretip reklam tanıtım

yaparak raflarda yer almasını sağlıyo-ruz. Daha sonra piyasada tanınınca lisanslarını vermeye başlıyoruz. Böyle olunca da zaten talep kendiliğinden oluşmaya başlıyor.

Önümüzdeki günlerde CAN’ın hangi ürünlerini piyasaya çıkarmayı planlıyorsunuz?

Grup firmamız ve aynı zamanda pera-kende markamız olan Yumurcak Dün-yası tarafından pazarlama ve dağıtımı yapılacak olan boyama kitapları, faa-liyet kitapları, oyuncak bebekler, yazı masası, yazı tahtası, pota gibi oyun-cakların; yaza doğru ise hikâye kitapla-rı, scooter, simli yıldızlı plastik bardak, porselen kupa, kum boyama, yapboz gibi ürünlerin kısa zamanda raflarda yer almasını sağlamayı planlıyoruz.

Şu an lisans haklarını almak isteyen çeşitli sektörlerden firmalar için, öncelikli olarak dağıtmayı düşündüğünüz haklar nelerdir?

Söylediğim gibi lisanslama işlemini biraz daha tanıtım yapmak maksadı

ile bekletiyoruz ancak; buna rağmen şimdiden ev tekstili, battaniye, havlu, çanta, kırtasiye, tiyatro ve canlı göste-ri, dış giyim ve çorap gibi lisanslarda almak isteyen firmalarımız taleplerini iletmiş bulunuyorlar.

Lisanslama programınıza yönelik, önümüzdeki yıl CAN’ı nerede

görmek istiyorsunuz ve bu hedefiniz ile ilgili, hem

minik izleyiciler hem de lisans alacak firmalar için hangi hazırlıkları

yapıyorsunuz?

CAN’ın ilk 26 bölümü bitince yayına girdi, 1 ay içinde 30 bölüme çık-tı, şimdi her ay 2 bölüm yapılarak devam ediyor,

Yumurcak TV’de yayınlan-dığı yerlerde çok iyi reyting

alıyor. Caillou’dan sonra ikin-ci en çok seyredilen program

seviyesine daha şimdiden ulaş-mış durumda.

Piyasalardan ve çocuklardan çok iyi tepkiler alıyoruz. Önceden, bir yıl için-de Caillou Türkiye’de fenomen olmuş-tu ancak o zamanlar biz Caillou’nun tanıtımını istediğimiz gibi yapmakta, reklam ve haber yaptırmakta ve bun-ları yayınlattırmakta zorlanıyorduk. Buna rağmen Caillou, bu seviyeye geldi. CAN’da ise Samanyolu Yayın Grubu, tanıtım olarak bizzat kendileri ilgileniyorlar, televizyonlara alt yazılar, haberler, gazetelerde ilanlar ve basın duyuruları çıkartıyor ve billboardlarda tanıtımını yapıyorlar.

Bunlar sevindirici olaylar. Bu tanıtım hızı devam eder ise ve çocukların be-ğenisi de bu hızla gider ise 1 yıla kal-maz, Caillou’dan sonra CAN’ı ikinci bir fenomen olarak görebiliriz. CAN bizim CAN’ımız diyorum ve herkese hayırlı, bol kazançlı yeni bir dönem temenni ediyorum.

Page 75: License Time Sonbahar 2013

BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) İZNİ İLE DÜZENLENMEKTEDİR.

[email protected]: +90 216 321 06 26Faks: +90 216 321 06 28

6. TOYZERIA OYUNCAK, LİSANS, OYUN VE OYUN EKİPMANLARI FUARI

31 EKİM – 03 KASIM 2013İSTANBUL FUAR MERKEZİ 9. VE 10 SALONLAROyuncağa yön veren her şey burada.

Bu benzersiz organizasyonla oyuncak dünyasındaki trendler ve yeni teknolojilerle ilgili bilgi edinme şansını kaçırmayın.

Toyzeria’da yeni iş bağlantıları kurun ve başarınız için sayısız fikirler elde edin.

ZİYARET SAATLERİ: 09:30 – 19:00

www.toyzeria.com

16 yaşın altındaki çocuklar fuar alanına alınmayacaktır.

Page 76: License Time Sonbahar 2013

76

HABERSO

NBAH

AR’1

3

Film endüstrisi her geçen yıl büyüyen Türkiye’de yılda yaklaşık 70 film çekiliyor.

TÜRKİYE’DE FİLM ENDÜSTRİSİ2 MİLYAR DOLARI GEÇTİ

Türkiye’de film endüstrisi hızla büyü-yor. Sektörün vizyon gelirleri de dâhil toplam büyüklüğü 2 milyar doları ge-çerken, buna paralel olarak sineme sa-lonları da hızla artıyor. Türkiye’de ge-çen yıl itibariyle sinema sayısı 567’ye, salon sayısı 2.093’e, koltuk sayısı ise 268 bin 72’ye ulaştı. 1990’lı yıları yılda en fazla 8-10 film üretimiyle krizle ge-çiren, 2000’li yıllardan sonra canlanan ve 2008’de 40 milyon seyirciye ulaşan sinema endüstrisinin jet hızıyla büyü-mesi devam ediyor.

Sektörün büyüklüğü 2 milyar dola-rı geçti. Turizm Bakanlığı kayıtlarına

göre şu anda sektörde 84 yapım şirke-ti, 12 yapım sonrası, 22 dağıtım şirketi, 6 plato yatırımı ve 6 ses stüdyosu var. Sinema Genel Müdürlüğü 2005 yılın-dan bu yana 267 uzun metraj filme 59 milyon 456 bin lira destek verdi. 2005’te gösterime giren yerli film sa-yısı 27 iken, 2012’de bu sayı 61’e çıktı.

PricewaterhouseCoopers’ın hazırladı-ğı bir rapora göre, Türkiye’de film piya-sasının istikrarlı büyümesinin sürdüre-ceği, 2015 yılına kadar ortalama yüzde 11,5 büyüyerek EMEA bölgesinin en hızlı büyüyen pazarı olması bekleni-yor.

500 milyon lira vizyon geliri

Türk sinema sektörü, 90’lı yılları kriz içinde karşıladı. Bu süreçte yılda on filmden az yapım üretildi. Sinemalar peşi sıra kapandı. Birbiri ardına özel televizyonlar açıldı. 1995’ten sonra Video, VCD, DVD formatları yaygınlaş-tı. 1990’lı yıllarda beliren genç yönet-men kuşağıyla izleyici profili değişti. 2000’lere gelindiğinde Türk filmlerinin bütçeleri milyon dolarlık, seyirci sayıla-rı da milyon kişilik rakamlara ulaşmaya başladı. 2008’den itibaren Türkiye’de yıllık bilet satış 40 milyon sınırını aştı.

Sektörün dönüm noktası 2004’te çı-karılan 5224 sayılı “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi Ve Sınıflandırılması İle Desteklenmesi Hakkında Kanun” oldu. Bu yasa ile uluslararası değer-lendirme ve sınıflandırma sistemine geçildi. Film üretiminde ve yerli film seyirci sayılarında artış yaşandı. Sektö-rün toplam büyüklüğü 2 milyar doları aştı. 2012’de sadece vizyon gelirlerin-den 421 milyon 883 bin 398 lira gelir elde edildi. Bu rakam bir önceki yıla oranla yüzde 6 artış anlamına geliyor.Yaklaşık 500 milyon liralık bilet satış hâsılatının yüzde 43’ünü oluşturan 179 milyon 393 bin lira Türkiye yapımı filmlerden elde edilirken, kalan yüzde 57’lik hâsılat yabancı menşeli filmler tarafından sağlandı.

Page 77: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

77

Bakanlıktan 1.5 milyon lira salon yatırımı

Türkiye’de AVM’ler arttıkça salon sayısı da arttı. Son 4 yılda sinemasız il sayı-sı 21 den 5’e düştü. Kültür ve Turizm Bakanlığı 2008-2012 yılları arasında sinema salonu kazandırmak ve gerekli donanımları almaları için 31 yerleşim yerine yaklaşık 1.5 milyon lira des-tek sağladı. Türkiye’de koltuk sayısına göre İstanbul, Ankara, İzmir ilk sırada yer alıyor. Bu şehirleri Bursa, Antalya, Kocaeli, Muğla, Tekirdağ ve Zonguldak izliyor.

Haftada ortalama 300 bin kişi sinemaya gidiyor

Vizyon Box Office listelerine göre her hafta 100 bin kişi sinemaya gidiyor. Toplam sinema seyircisinin 1/3’ü haf-tada birden fazla filme gidiyor. Böy-lece haftalık ortalama 300.000 kişi sinemaya gidiyor. Bir haftada vizyona giren film sayısı 7 civarında. Seyirciler daha çok kadrosu tanınmış yabancı filmleri tercih ediyor. Ancak beklenti uyandıran, heyecan yaratan projele-re, Türk filmlerine rekor sayıda seyirci gidiyor.

Yeni salon trendi ‘Cep Modeli’

Yeni yapılan salonların neredeyse ta-mamı ‘kompleks’ olarak düşünülüyor. Yani en az 3-4 küçük salon inşa ediliyor ki genelde AVM’ler yeni salonlar açı-yor. Her AVM’nin sinema salonu açma-sı, koltuk sayısını da artırıyor. Eskinin yüksek tavanlı, binden fazla koltuklu, geniş perdeli salonlarının yerini, cep modeli salonlar alıyor. ‘Fetih 1453’ü 6.5 milyon kişi izledi

2012’de gösterime giren ve en çok iz-lenen 10 filmden yedisi yerli. En çok izlenen 10 filmin toplam izleyici sayısı

19 milyon 485 bin 179 iken bu sayının 14 milyon 462 bin 192’si yerli film iz-leyicisi. 2012’de İstanbul’un fethini anlatan ve Türk sinemasının en büyük bütçeli filmlerinden birisi olan “Fetih 1453”’ü 6 milyon 565 bin 850 kişi ta-rafından izlenerek tüm zamanların en çok izlenen filmi oldu ve 55 milyon 710 bin 841 lira hâsılat ile de gişe re-koru kırdı. “Fetih 1453’ü, 2 milyon 602 bin 366 kişi ile “Evim Sensin” ve 1 mil-yon 982 bin 762 kişi ile “Berlin Kapla-nı” takip etti. Yabancı filmlerden “Buz Devri 4: Kıtalar Ayrılıyor”, “Alacakaran-lık Efsanesi: Şafak Vakti-2” ve “Hobbit” en çok izlenen filmler olarak öne çıktı.

www.dunya.com

Page 78: License Time Sonbahar 2013

78

HABERSO

NBAH

AR’1

3

Dünyanın en önemli ‘marka danışmanlığı’ oluşumu olarak gösterilen Interbrand, bu yılın en iyilerini açıkladı. 25 ülkede toplam 40 ofisi bulunan şirketin değerlendirmesinde herhangi bir Türk şirketi listeye giremedi.

Dünyanın en değerli markası, geçtiği-miz yıla göre marka değerini yüzde 28 oranında arttıran Apple oldu. Kurulu-şundan bu yana toplamda 600 milyon ürün satmayı başaran teknoloji de-vinin marka değeri, 98,3 milyar dolar oldu.

Interbrand’ın yayımladığı listede ikinci sıra Google’a ait. Marka değerini yüz-de 34 oranında arttırmayı başaran şir-ket, 93,2 milyar dolarlık marka değeri-ne sahip durumda.

Yıllardır zirveyi kaptırmayan Coca Cola ise 13 yıl aradan sonra ilk kez iki sıra birden geriledi. Marka değerini yalnız-ca yüzde 2 oranında arttırabilen Coca Cola, Apple ve Google’ın gerisinde kal-dı. Şirketin marka değeri 79,2 milyar dolar olarak ölçüldü.

Bu üçlüyü sırasıyla IBM, Microsoft, Diversified, McDonalds, Samsung, In-tel ve Toyota izledi. Listede en büyük sıçramayı Facebook, yüzde 43’le yap-tı. Google yüzde 34, Prada yüzde 30, Apple yüzde 28 ve Amazon da yüzde

27’lik büyüme ile bu alanda zirvedeki şirketler oldu.

En büyük düşüş ise akıllı telefon piya-sasına uyum sağlayamayan Nokia’dan geldi. Toplam marka değeri yüzde 65 oranında düşen şirket, 7,4 milyar do-larlık marka değeri ile 57’nci sırada yer aldı. Nokia’nın yanı sıra Canon, Sony, Nintendo, Dell, Morgan Stanley, MTV ve Avon da marka değeri bir hayli düştü. Listede ilk defa yer alan üç mar-kaysa Discovery Channel, Duracell ve Chevrolet oldu.

DÜNYANIN EN DEĞERLİLERİAÇIKLANDI

Page 79: License Time Sonbahar 2013
Page 80: License Time Sonbahar 2013

80

RÖPORTAJSO

NBAH

AR’1

3

DİJİTAL MEDYADATABLET ÇAĞI

Bize Samanyolu Yayın Grubu’ndan ve kendinizden kısaca bahseder misiniz?

Samanyolu Yayın Grubu 1993 yılında kurulan Türkiye’nin kısa özel televiz-yon kanalları tarihi içerisindeki en yaşlı kanallardan biridir. Şu an itibarı ile 13 TV kanalı, 4 radyo istasyonu, online video platformu, tablet dergisi, medya dergisi, haber sitesi ile Türkiye’nin en büyük medya kuruluşlarından biridir. Amiral gemisi STV, Prime Time’da Eylül ayı itibarı ile en çok izlenen kanallar sıralamasında 4. iken, içinde bulundu-ğumuz Ekim ayı itibarıyla da 3. olmak için mücadele etmektedir.

Dijital Medya departmanı olarak, faaliyet alanınız ve takip ettiğiniz işler nelerdir?

Türkiye’nin kavram ve iş alanı olarak yeni diyebileceğimiz Dijital Medya departmanı olarak biz, konvansiyonel yayının dijital tarafının tamamı ile ilgi-liyiz.

Yine birim olarak ‘Sosyal Medya, iOS - Android uygulamaları, tablet dergi, reyting ölçümlemeleri ve yayın plan-lama, Smart ve IP TV projeleri, web siteleri, tüm bu başlıkların yazılım ve teknik destek altyapısı, yayıncılık tek-

nolojilerinde dünyadaki son gelişme-lerin takibi ve Ar-Ge’si gibi konuları takip ediyoruz.

Küre TV’nin kuruluş amacı ve yayın politikası nelerdir? Şu an geldiği konumda ilk zamanlara göre ne gibi yenilikler ve farklılıklar var?

Türkiye’nin ilk dijital platformu olarak Küre TV Türkiye’de internetten video izleme imkanı verirken güvenli ve pre-mium içerikle izleyiciyi buluşturma amacı ile kurulmuştur.

Son dönemde yaptığımız yatırımlar ile internet altyapısı yenilenmiş ve 4 kat hızlandırılmış, donanımı, tasarımı, ye-

nilenmiş, içerik ekibi ve içerikleri tak-viye edilmiştir. TRT ile yapılan anlaşma ile birlikte TRT dizi ve programlarının yayınlanması buna bir örnektir.

Yakın gelecekte Küre TV yayın ilkeleri-ne uygun olmak kaydı ile benzer içerik anlaşmaları yapmayı planlıyoruz.

1993 yılında kurulan, 13 TV kanalı, 4 radyo istasyonu, online video platformu, tablet dergisi, medya dergisi, haber sitesi ile Türkiye’nin en köklü ve büyük medya kuruluşlarından biri olan Samanyolu Yayın Grubu Dijital Medya Direktörü Sayın Akın Emre Karagülle ile dijital medya konulu özel bir röportaj yaptık ve yeni ürünleri MARSTAB hakkında bilgi aldık.

Page 81: License Time Sonbahar 2013

81

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSiMARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Küre TV’de en çok izlenen kategoriler veya programlar hangileridir?

Dizi Türkiye’de şu an itibarı ile en çok talep gören içerik. Bu bağlamda Türkiye’de internet kullanıcılarının online alışkanlıkları TV ile örtüşüyor diyebiliriz.

%65 oranında izlemelerimizi diziler oluşturuyor diyebiliriz. Dizileri çocuk içerikleri takip ediyor. %2o’ye yakını çizgi-film, animasyon, geri kalanı da haber, program, sinema vs. şeklinde devam ediyor.

Biz kullanıcıların yüklediği videoları ve müzik kliplerini yüklemediğimizden benzer video platformlarından çok farklıyız.

MARS TAB dijital derginiz hakkında da daha detaylı bilgi verir misiniz?

Dünyada tablet satışlarının PC satışla-rını yakalaması hatta bir noktada geç-mesi sebebiyle biz de bir yayın grubu olarak bu mecradaki potansiyele de hitap edebilme adına bu fikri ortaya attık. Bu kararı almamızda üzerinde çok konuşulan Fatih projesinin payı oldu.

Aslında 2012 Haziran itibarı ile hazır olan sistemimizi Türkiye’de şartların

oluşmasını beklediğimiz için Ekim 2013’e ertelemek durumunda kaldık. Tamamen kendi yazılımcılarımızın çabaları ile hazırlanan dergi zengin interaktiviteye şık tasarımı da ekle-yerek ‘sadece okumak istemeyenlere’ erişmeyi hedefleyen keyifli bir ürüne dönüştü.

Dijital Medya alanındaki diğer yenilikleriniz nelerdir?

Smart TV’ler Türkiye’de yine hak ettiği-nin çok altında kabul gören başka bir bakir alan. Bu konuda da çok yakın za-manda yeni sürprizlerimiz olacak.

Yine yılbaşına yetiştirmeye çalıştığı-mız Küre.tv benzeri Küre.fm isimli bir projemiz var. Yumurcak TV için de yepyeni bir dijital kanal düşünüyoruz. Liste uzun tabi ama yeni siteler, uygu-lamalar çok yakında diyebiliriz

Dünya’da gelişen ve çok hızlı değişen dijital medya yeniliklerine kıyasla Türkiye’deki dijital pazarın durumu sizce nasıl?

Türkiye aslında yeniliklere uyum sağ-lama noktasında dünyadan çok geri değil. Türk insanının bu konuda tak-dire şayan. Ancak bu konudaki en bü-yük sorun dijital pazarın monetization konusunda ihmal edilmesi. IAB verile-rinin de gösterdiği üzere geleneksel mecralara nazaran genel anlamda diji-tal mecraların reklam konusunda hala bırakın ABD ve Avrupa verilerini yaka-lamasını, benzer ülkelere kıyasla bile bekleneni sağlayabildiğini söylemek çok güç. YouTube’un bizzat Türkiye’de ofis açmasının bu bağlamda daha fay-dalı olacağını ümit ediyoruz.

Sevinç Hamzayeva Röportaj

Page 82: License Time Sonbahar 2013

82

HABERSO

NBAH

AR’1

3

50. Altın Portakal’da “Cennetten Kovulmak” ve “Kusursuzlar” filmleri, “En İyi Film” ödülünü paylaştı. “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü Zeynep Çamcı’ya, “En İyi Erkek Oyuncu”ödülü ise Hakan Yufkacıgil’e verildi.

50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, kapanış galası ve ödül töreniyle sona erdi. Sinema dünyası-nın ünlü isimleri, Cam Piramit Kongre ve Fuar Merkezi’nde düzenlenen ödül törenine kırmızı halıdan geçerek geldi.

Sanatçılar, Cam Piramit’e girişte hal-kı selamladı. Murat Han ve Özge Özder’in sunduğu gecenin açılış ko-nuşmasını yapan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, 50. yıl etkinliklerini büyük bir coşkuyla ta-mamladıklarını, sonuç ne olursa olsun yarışmaya katılan bütün ekipleri ve sa-natçıları kutladığını söyledi. Akaydın, festivale katkısı olan herkese teşekkür ederek, “Antalya halkı adına hepinize teşekkürlerimi sunmak istiyorum. An-talya halkı, tüm ilgisi ve sevgisiyle sa-natçılarını kucaklamaktan ve özellikle onlara saygı duymaktan büyük gurur duyuyor” dedi.

Jüri Başkanı Türkan Şoray, bu yıl ulu-sal uzun metraj film yarışmasında ilk filmini çeken yönetmenlerin sayısının yüksek oluşuna dikkati çekti. Şoray, jüri üyeleri olarak seçim yapmakta zorlandıklarını belirterek, “En güzelini seçmek istedik ama benim gönlüm, hepimizin gönlü, tüm genç arkadaş-ların hepsini ödüllendirmek. Ödül alamayanlar için bu mutlaka önümüz-deki yıl itici güç olacaktır. Yolları açık olsun diyorum” diye konuştu.

En İyi Kadın Oyuncu, Zeynep Çamcı En İyi Erkek Oyuncu Hakan Yufkacıgil

Gecede “En İyi Film” ödülünü “Cen-netten Kovulmak” ve “Kusursuzlar” filmleri paylaştı. Ödülü, Antalya Valisi Sebahattin Öztürk verdi. “Cennetten Kovulmak” filminin yönetmeni Ferit Karahan, “Ödülü Rojava ve Taksim di-renişine armağan ediyorum” dedi.

“En İyi Kadın Oyuncu” ödülü ,”Mer-yem” filmindeki rolüyle Zeynep Çamcı’ya verildi. Ödülü jüri üyesi Ma-hir Günşiray’dan alan Çamcı, “Bu ödü-lü Meryem gibi umutları tükenmeden gün sayan bütün insanlara adıyorum” ifadesini kullandı.

ALTIN PORTAKAL ÖDÜLLERİSAHİPLERİNİ BULDU

Page 83: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

83

“En İyi Erkek Oyuncu” ödülü “Uzun Yol” filmindeki rolüyle Hakan Yufkacıgil’in oldu Ödülünü Jüri Başkanı Türkan Şoray’dan alan Yufkacıgil, heyecandan bir süre konuşamadı. “Konuşmak isti-yorum ama beceremeyeceğim herhal-de” diyen Yufkacıgil, ödülünü merhum babasına adadı.

“En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” ödülü, “Cennetten Kovulmak” adlı filmindeki performansıyla Gülistan Acet’in oldu. “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödü-lünü, “Uzun Yol” adlı filmdeki rolüyle Ahmet Özarslan kazandı. Özarslan’ın ödülünü, filmin yönetmeni Nihat Se-ven aldı.

“En İyi Yönetmen” ödülüne “Kusursuz-lar” adlı filmin yönetmeni Ramin Matin layık görüldü. Matin, Film Yönetmen-leri Derneği (FİLMYÖN) En İyi Yönet-men Ödülü’nü de aldı. Matin, ödüle layık görülmesindeki katkılarından dolayı film ekibine teşekkür etti.

“En İyi İlk Film” ödülü Zeynep Dadak ve Merve Kayan’ın birlikte yönettiği “Mavi Dalga” filminin oldu.

“Jüri Özel Ödülü, “Cennetten Kovul-mak” adlı filmin küçük oyuncusu Ro-

jin Tekin’e verildi. Ödülü veren Avşar Filmin sahibi ve jüri üyesi Şükrü Avşar, Tekin’e 5 bin liralık eğitim yardımında bulunacaklarını da açıkladı. Çok he-yecanlanan Rojin Tekin, sahneye çıktı-ğında gözyaşlarına hakim olamadı.

“BAKA En İyi Müzik Ödülü”, “Meryem” adlı filmle Yuki Yamamoto’nun oldu. Yamamoto’nun ödülünü filmin yönet-meni Atalay Taşdiken aldı.

“EXPO 2016 En İyi Senaryo Ödülü”, “Mavi Dalga” adlı filmin senaristle-ri Zeynep Dadak ve Merve Kayan’ın oldu.

“BAKA En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü”, “Meryem” adlı filmle Feza Çaldıran’a verildi. Çaldıran, törene ka-tılamadığı için ödülü filmin yönetmeni Atalay Taşdiken aldı. “Kutsal Bir Gün”, sanat yönetmenleri Selda Çiçek ve Sırma Bradley’e “En Sanat Yönetme-ni” ödülünü kazandırdı. “En İyi Kurgu” ödülünü “Mavi Dalga” adlı filmle Çiçek Kahraman aldı. SİYAD Jürisi Ulusal Film Ödülü, yönetmen Serdar Temizkan’ın “Kutsal Bir Gün” adlı filmine verildi.

Antalya Kent Konseyi Jüri Özel Ödülü, Atalay Taşdiken’in “Meryem” adlı filmi-nin oldu. Behlül Dal Jüri Özel Ödülü’ne ise Ömer Leventoğlu’nun “Mavi Ring” filmi layık görüldü.

Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü’nü, Tolunay’ın kendiyle aynı ismi taşıyan torunu Avni Tolunay verdi.

Page 84: License Time Sonbahar 2013

84

SONB

AHAR

’13

Çok duygulanan ve konuşurken sesi titreyen Avni Tolunay, “Birçok insanın kendi benliğini kaybettiği, çalıp çırptı-ğı bu ortamda bana böyle bir miras bı-raktığın için sağol dedeciğim. Ne mut-lu Türküm, ne mutlu Avni Tolunay’ım” dedi. Ödül, Atalay Taşdiken’in yönet-menliğni üstlendiği “Meryem” filmine verildi.

En iyi Uluslararası Uzun Metraj Film “36”

Gecede Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülü Na-wapol Thamrongrattanarit’in “36” fil-minin oldu. Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nda Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Jürisi Uluslararası Film Ödülü ve Gençlik Jürisi Ödülü’ne Ramon Zürcher’in “The Strange Little Cat-Tuhaf Kedicik” filmi layık görül-dü. Ödül törene katılamayan Ramon Zürcher’in yerine ödülü ikizi tarafın-dan alındı.

En İyi Belgesel Ödülü, Piran Baydemir “Fecira” ve Birnur Pilavcı “Tek Başına Dans” filmlerine verildi. Piran Bayde-mir, teşekkür konuşmasını önce Kürt-

çe yaptı, daha sonra sözlerini Türkçe’ye de çevirdi.

BAKA En İyi İlk Belgesel Ödülü Doğu Akıncı’nın “Mustafa’nın Yaşam Zinciri” adlı filminin oldu. Belgesel Jüri Özel Ödülü, Nezahat Gündoğan’ın “Hay Way Zaman” adlı filmine gitti.

Gündoğan ödülü aldıktan sonra sah-neye, belgesel filme konu olan ve Dersim katliamını yaşayan tanıklardan Emoş Gülver’u da sahneye çağırdı. Gülver, izleyicileri selamladı.

Bu yıl ilk kez Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı’nın (BAKA) katkılarıyla verilen BAKA En İyi Kısa Film Ödülü’nü Gülis-tan Acet’in “Karpuz Cenneti” ile Onur Yağız’ın “Patika” adlı filmleri paylaştı. Ayce Kartal’ın “Tornistan” adlı filmi-ne de Jüri Özel Ödülü verildi. Ödülü alan Kartal, ödülün kendisi adına çok önemli olduğunu belirterek, “Çünkü bu ödülü Gezi Parkı olaylarında oran-tısız güce maruz kalmış, darpa uğra-mış, sakat kalmış, hayatını kaybetmiş ve kalbi kırılmış tüm insanlar adına alıyorum” dedi. Bu sırada salonda “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganları atılmaya başladı.

Gecede Halkın Portakalı Ödülü, ya-pımcı yöntemen Biket İlhan tarafın-dan Çapulcular adlı ekip tarafından çekilen “Yansıma” adlı filme verildi. Ge-cenin sonunda ödül alan tüm sanatçı-lar, hatıra fotoğrafı çektirdi.

AA

Page 85: License Time Sonbahar 2013

İSTANBUL LÜTFİ KIRDAR

Page 86: License Time Sonbahar 2013

86

MAKALESO

NBAH

AR’1

3

VİRALLE GELEN BAŞARIMARKAYI UÇURUYOR

Ofiste büyük bir panik yaşanıyordu. Ofisi ele geçiren zombiler insanlara saldırıyor, çalışanlar canlarını kurtar-mak için var güçleriyle savaşıyordu. Kendini zar zor kurtaran bir kadın, zombilerden kaçmayı başardı ve soka-ğa fırladı. Zombiler her yerdeydi…

Sonunda bir konteynırın üzerine tır-manan kadın aşağıda kendisine ulaş-maya çalışan zombileri umursamaksı-zın telefonunu eline aldı ve “Hell Pizza” uygulamasını açarak bir pizza sipariş etti. Şehrin öbür ucundaki pizzacıda çalışan ve kendisi de zombilerden sak-lanarak yaşayan genç çalışan siparişi alınca şaşırdı ancak yine de iş bilinciyle pizzayı yaptı ve götürmeye karar ver-di. Sonrası ise pizza dağıtıcısının yolda

başından geçen maceralar hatta arada izleyiciyi de filmin içine katarak soru-lan sorularla ilerleyen nefis bir video yaratıldı… Sonunda bin türlü badireyi atlatarak kadına ulaşan genç“Bugün Salı olduğu için ücretsiz ulaştırmadan da faydalandınız.” dedi ve ekranda “KAZANDINIZ” ibaresi belirdi.

Bahsettiğimiz video Yeni Zelandalı bir pizza zincirinin başarılı viral videosu…

10 milyondan fazla izlenen ve satışları tavan yaptıran video şirkete %43 ora-nında yeni müşteri kazandırdı. Bugün artık bizler için de hiç yeni olmayan viraller kampanyaların vazgeçilme-zi oldu bile. Eğer hala girmediyseniz, bir tutam yaratıcılıkla tüketicinin göz bebeği olmanızı sağlayan viral dün-yasına giriş yapmanın zamanı çoktan gelmiş gibi görünüyor.

Haberlere viralle girmek

Viral reklam, internet üzerinde büyük çoğunlukla video olarak, e-posta veya video paylaşım sitelerinde kullanıcıla-rın ağızdan ağza yöntemi ile yaydıkları – hatta bu yüzden de viral yani virüse benzetilen- yeni nesil bir reklam meto-du. Kah son kullanıcı tarafından çeki-len reklamlar kah da reklamı yapılacak firmanın kendisi tarafından çekilenler bugün dünyayı kasıp kavuruyor.

Gün geçmiyor ki mail kutularımıza “Şu videoyu mutlaka izle” başlıklı bir mail düşmesin… Sosyal Medya’nın yaygın-laşmasıyla birlikte artık birçok üretici viral pazarlama uygulamalarını tercih etmeye başladı. Sosyal medyada bu kadar hızlı popüler olan bir içeriğin geleneksel medyada da yer bulması uzun sürmüyor. Öyle ki haberlerde gerçekmişçesine izlediğimiz bazı vi-rallerin sonradan reklam olduğunu anlamak – büyük ihtimalle- habercile-rin canını sıksa da firma için lezzetli bir reklam fırsatı yaratıyor.

İzleyiciyi harekete geçiren sihir

Viral pazarlamanın geçmişi 1990’ların ortalarına dayanıyor. O dönemlerde Pazarlamacılar viral sloganlar yaratıp mesajların kulaktan kulağa yayılması-nın ve ‘bulaşıcı olmasının’ peşindeydi…”Viralin Ötesinde” kitabının yazarı Ke-vin Nalty, viral video trendinin, online video kavramının -Facebook, Twitter

Yaratıcılıkta sınır tanımayan viral videolar pazarlama dünyasını kasıp kavururken bir tutam yaratıcılıkla bu dünyada kolayca yer alabilirsiniz.

Sevda Yüzbaşıoğlu sevdayuzbasioglu.com

Page 87: License Time Sonbahar 2013

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

87

gibi ağların gelişmesiyle- kolay pay-laşılabilirliği tetiklediği için doğal bir gelişim içinde olduğunu söylüyor. Ancak tabii viral videoyu tanımlamak yapmaktan çok daha kolay bir iş. Bu konuda bir deneye girişen Nalty, aynı videoyu iki kere yayınlıyor ve birinin virale dönüşürken diğerinin ise kaybo-lup gidişini gözlüyor ve sonuç olarak izleyicileri neyin harekete geçireceğini hiçbir zaman tam kestirilemeyeceği sonucuna varıyor.

Bazı viral videolar kalitesiz bir kamera ile evde çekilenler arasından çıkarken bazıları da ciddi prodüksiyon bütçe-lerini ve pazarlama kampanyalarının parçası oluyor. Mesela tıraş sonrası kolonya markası Old Spice’ın son vi-ralinin ürünün satışlarını yüzde 107 artırdığını biliyor muydunuz?

Şirketler tüketicileri de cesaretlendiriyor

Viraller şirketler ve son kullanıcılar( tü-keticiler )tarafından yapılanlar olmak üzere ikiye ayrılıyor. Son kullanıcı tara-fından çekilen viral reklamlar, Youtube gibi video paylaşım sitelerinde sıklıkla rastlanan ve kişilerin kendilerinin çek-tiği, en düşük prodüksiyon maliyetine sahip olan türü olarak görülüyor. Kul-lanıcı herhangi bir ürünü hedef alan veya onu savunan bir video çekerek

paylaşıma sunuyor. Video başarılı bu-lunup ilgi çekerse firmalar ilgili bu rek-lamı satın alma yoluna giderler.

Mesela bu içecek devi Pepsi’nin sıklık-la başvurduğu bir yöntem. Şirket ay-rıca tüketicilerin kendi virallarını yap-malarını da cesaretlendiriyor. Reklamı yapılacak firmanın kendisi tarafından çektirilen reklamlarda ise firma profes-yonel bir ekibe sipariş olarak bir viral reklam veriyor. Firmanın profesyonel olsa da amaç sadece bu profesyonel ekiple amatör bir reklam çekimi yap-mak olduğu için profesyonellerden amatör olmalarını istemek gibi aslında oldukça da ironik bir durum ortaya çı-kıyor. Bazen de şirketler kullanıcıların geri bildirimlerine viralle cevap vere-biliyorlar. Mesela Bodyforms markası bir tüketici mektubuna CEO ağzından verdiği cevapta kendisine uzun yıllar yalan söyledikleri için özür dileyerek nefis bir virale imza atmıştı.

Gizli reklam etik mi?

Virallerin püf noktası ‘gizli reklam’ içer-mesi böylece tüketiciye reklam oldu-ğunu hissettirmeden reklam yapması olarak görülüyor. Bu noktada akade-mik dünyada etik tartışmalara da sebep olan viral reklam her şeye rağ-men amacına ulaşıyor gibi görünüyor. Satışları artıyor, markanızı ise konuş-

turuyor. Türkiye’de başarılı örnekleri gittigidiyor.com, THY, Samsung rek-lamlarında gördük. Son olarak Anado-lu Efes’in gizli kameraya alındığı viral de milyonlarca kişiye ulaştı. Videoları izleyen herkes bir başkasına söylüyor, daha sonra dakikalarca aralarında bundan bahsediyor, dolayısıyla izle-meyenler bile videonun içeriğinden haberdar olmuş oluyor.

Bir tutam yaratıcılık şart

Peki KOBİ’ler bu konuda neler yapa-bilirler ? İlle de yüksek bütçeli reklam ajansları ile çalışmak zorunluluğunun olmaması virallerin cazip yanı.Öyle ki elinizdeki orta karar bir el kamerası ile çekeceğiniz ve yaratıcılık içerecek, karşınızdakinde paylaşma isteği yara-tacak bir video işinizi görebilir. Mesela bir çadır üreticisiyseniz, çalışanlarını-zın ürettikleri çadırlarda ilginç aktivi-teler yapması veya bir çalışanla ortak olarak anlatabileceğiniz bir ürün hika-yesi gibi örnekler çoğaltılabilir… Pay-laşım sitelerine gönderdikten sonra ise size arkanıza yaslanıp her anlamda artan rakamları izlemek kalıyor. Böyle virüse can kurban demek doğru gibi görünse de burada püf noktayı unut-mamak gerekiyor; “Ben buradayım” diye bağırmayan reklam ve bir tutam yaratıcılık. Gerisi ise hikaye, yani iyi ve kaliteli içerik…

Page 88: License Time Sonbahar 2013

88

SONB

AHAR

’13

Pazarlama kampanyanız neden online video içermeli?

Online video yılda ortalama %40- 60 arası büyüyen tek reklam mecrası di-yebiliriz. Gelenekselde rakamlar dü-şerken, sanal mecra güçleniyor.

- Tüm bölgelerde izlenme şansınız var… Daha büyük bir izleyici kitlesi demek daha fazla potansiyel müşteri demek.

- Prodüksiyon ve dağıtımınızın mali-yetlerinin düşük olacağını düşünürsek, Yatırımızın geri dönüşü daha hızlı ola-caktır.

- Videoların arama motorlarında da ayrıcalığı var diyebiliriz. Aynı konuda bir yazılı haber ve bir videonun kıyasla-masında, videonun 10 kat daha fazla görülme şansı var.

- Video sosyal medyanın en interaktif formlarından birisi ve bu noktada da en etkili ve ikna edici pazarlama aracı. İn-sanlar yazılı reklamlardan (banner) çok videoları hatırlamaya ve paylaşmaya meyilli.

Başarılı bir viral video nasıl olmalı?

• Uzun olmamalı. Maksimum 2 dakika.

• Hile yapılmamalı. Mutlaka farkına va-ran olacaktır, bu da rüzgarın ters dön-mesine sebep olabilir.

• Yaratıcı ve akılda kalıcı olmalı. Korkut-mak, çok güldürmek, şoke etmek vs…

• Reklamı gizlenmiş olmalı. Reklamı bariz belli olan bir videoyu kimse pay-laşmaz

• Kolayca yayılabilecek bir veya bir kaç mecrada paylaşılmalıdır.

• Videonun sonunda tüketiciyi merak-landıracak bir link vererek yönlenme-sini sağlayabilirsiniz.

Türkiye’den başarılı örnekler

Samsung Galaxy Tab: Bu viral reklam-da iki güzel kızın aklına bir muziplik gelir ve kalabalık bir caddede arkala-rından bakan insanları kameraya al-maya karar verirler. Kızlardan birinin

arka cebine kamerası açık bir şekilde Samsung Galaxy Tab konulur ve yola çıkarlar. Yürüyüş mesafesince kaç kişi-nin bayanlara baktığı Samsung Galaxy Tab üzerinden gösterilmektedir. Asıl muziplik ise videonun sonunda saklı.

Türk Hava Yolları: Bu reklamda bir genç, kız arkadaşına yaptığı özel ev-lenme teklifini anlatıyor. Reklamda geçen bir sahnede genç uçuşlarının birçoğunun bedavaya geldiğini söy-leyerek Türk Hava Yolları Miles&Smiles kartını bir süre elinde tutuyor.

GittiGidiyor.com: Online alışveriş mecrası gittigidiyor.com’un viralinde kendisini aldatan sevgilisinden ay-rılan kız, erkek arkadaşının eşyaları-nı GittiGidiyor’da sattığını anlatıyor. Reklam o kadar gerçekçiydi ki yazılı ve görsel medyada kendine yer bul-makta gecikmedi ve bir süre boyunca “Genç kız intikamını bakın nasıl aldı” haberini okuduk, izledik.

Peki sonuç ne mi oldu?

Bir çok ana haber bülteninde en az 10 dakika kendisinden bahsettirdi, 1 ayda tam 4.750.000 kişiye ulaştı, 1 ay içerisinde video sitelerinde 870.000 kez izlendi. GittiGidiyor.com’un Yeni kayıtlı kullanıcı sayısı %97 arttı ve GittiGidiyor kelimesinin arama hacmi Google’da %200’den fazla arttı. (bakın hala burada bile yazıyoruz!)

Page 89: License Time Sonbahar 2013
Page 90: License Time Sonbahar 2013

ARAŞTIRMA

90

SONB

AHAR

’13

Geçtiğimiz sene Haziran ayında yayınlanan ve Ekim ayındaTwitter tarafından satın alınmasıyla popülaritesini daha da artıran Vine 2013’e damgasını vurdu. Bu yılın ilk üç çeyreği içinde %403’lük bir büyüme oranına ulaşan video paylaşım uygulaması dünyanın en hızlı büyüyen uygulaması ünvanını da böylelikle sahiplenmiş oldu.

2013’ÜN EN HIZLI BÜYÜYENUYGULAMASI “VINE”

Instagram‘a video özelliğinin eklen-mesiyle Vine’ın popülaritesinin aza-lacağı söyleniyordu. Her ne kadar en popüler fotoğraf paylaşma uygula-malarından biri olan Instagram video özelliği ile atağa geçse ve Vine’ı bu alanda bir rekabete itse de bu Vine’ı beklenilen kadar çok etkilememiş gö-züküyor.

Zira Vine Ağustos ayında 40 milyon kayıtlı kullanıcıya ulaştığını açıklamış ve o dönemde 2,5 ay gibi kısa bir süre içinde kullanıcı sayısını 3 katına çıkar-dığını göstermişti.

Kendi fenomenlerini yaratmaya de-vam eden Vine’ın 2013’ün en hızlı büyüyen mobil uygulamaları arasına büyük bir farkla birinci sıraya yerleş-mesi de popüler uygulamanın kullanı-cı sayısının beklediğimizden daha hızlı artırdığını gösteriyor. Mashable‘da yer alan sıralamaya göre %403 gibi rekor bir büyüme oranına ulaşan Vine’ı ikinci sırada Flickr takip ediyor. 2013’te %146’lık bir büyümeye ulaşan Flickr’ın arkasına Yahoo des-teğini almış olması bunda önemli bir etken.

Üçüncü sırada ise %130’luk bir oranla Vine’ın ezeli rakibi Instagram geliyor.

İlk üç sıradan da anlaşılabileceği gibi 2013’e fotoğraf ve video paylaşım uy-gulamaları damgasını vurmuş durum-

da. Bu da mobil kullanıcı alışkanlıkla-rını analiz etmek için önemli bir veri değeri taşıyor. Bu üç uygulamayı ise sırasıyla Whatsapp, Facebook, Skype, YouTube, Twitter, Foursquare ve Face-book Messenger takip ediyor.

Duygu Arslan sosyalmedya.co

Page 91: License Time Sonbahar 2013
Page 92: License Time Sonbahar 2013

92

MAKALESO

NBAH

AR’1

3

ÜRETİM ÇAĞINDAN MÜŞTERİ ÇAĞINA

HIZLI BİR GEÇİŞ

Pazarlamanın doğasındaki “interak-tif olma” aslında çıktıların tüketicinin katma değeriyle oluşturulmasında ve devamlı geri bildirimlerle beslenme-sindedir.

İkinci aşama bundan sonra başlar. İhtiyaçları hakkında farkındalık yara-tılan tüketici, o ihtiyacını gidermek/bastırmak/doyurmak ve/veya olmak istediği statüye erişmek için “o” ürün/hizmete gider. Tü-keticinin hangi ürüne gideceğini belirleyen etkenleri bulmak ve yönlendirmek ise pazarlamacı-lara düşer. Üretim çağından beri ürün/hizmetler çeşitleniyor, re-kabet gittikçe yükseliyor. Rakip markalar kendi hikayelerini anlatmaya başlıyorlar. (Brand Story Telling başka bir yazı konusu) Bu bağlamda üretim ve pazarlama devirlerini geride bırak-tığımız söylenebilir. Şuan ise “tüketici/müşteri” çağının içindeyiz.

Tüketici çağı, pazarlamacıların (kıs-men) en güçsüz oldukları ve müşteri-nin en güçlü olduğu dönem aslında. Teknolojinin giderek daha fazla ge-lişmesi, ceplere sığacak boyutlarda envai çeşit teknolojik oyuncak, (user friendly) kullanıcı dostu tasarımlar, ve sosyal medyanın etkisinin giderek artması ile bir paylaşım dünyasının ortasında bulduk kendimizi. Artık tüm

dünya ne kadar şeffafsa, pazarlama dünyası da bir o kadar şeffaf.

Bizim kuşağa ( Y Generation) bakacak olursak, üretim çağında üretici ne üre-tirse onu kullanmaya mahkum nesiller geride kaldı; tüketicinin direkt etkili olduğu tasarımları görmeye alışkın bir nesil var ve giderek baskılarını arttırı-yorlar. Bu etki sadece ürün/hizmet ta-sarımında değil; sunuş biçimi ve ileti-şim kanallarına da sıçramış durumda.

Öyle ki artık büyük markalar sosyal medyada alternatifli reklamlarından hangisini yayına alacaklarını, hitap et-tikleri segmente danışır, tartışır hale geldiler. Bir örnek vermek gerekirse:

Pazar payıyla birlikte dünyadaki cep telefonu liderlik koltuğunu da kaptı-ran ve gözlerin Apple-Samsung çe-kişmesine çevrilmesine mani olama-yan Nokia, son kozu Lumia’yı yakın zamanda piyasaya sürdü. Lumia’nın Türkiye’de gösterilecek reklam filmi-nin hangisi olacağına sanal ortamda gerçekleştirilen 10 saatlik bir blog tartışması sonucunda karar verildi. Ta-

bii ki tartışanlar (fikir beyan edenler) Lumia’nın hedef kitlesine göre seçil-miş ve filtrelenmiş bir topluluktu. Bir tür “Virtual Focus Group” aracılığıyla tüketici görüşü markanın tüketiciyle nasıl buluşacağına karar vermiş oldu.

Markaların tüketici çağıyla olan imti-hanı bu kadarla sınırlı değil. Artık is-tenilen an, istenilen yerden markaya erişmek mümkün. Bu bir hayat tarzı yansıtan- hikaye anlatan- markaların

en çok isteyeceği şey. An-cak sürekli “online” olma-nın marka için riskleri de oldukça fazla. En önemli-lerinden biri şikayet yöne-timi ve müşteri memnuni-yetsizliğinin giderilmesi.

Günümüz tabiriyle “artık Zeki Müren de markayı gördüğün-den” sürekli tetikte olmak zorundalar. Bunun için sosyal medya hesaplarını yöneten uzmanlar var. 7/24 hesapları izliyor, müşteri soru/sorunlarını cevap-lıyorlar. Bugün TTNET’in TV reklamları fiber internetin ne kadar hızlı oldu-ğundan bahsederken Türkiye’nin yarı-sının interneti yavaşladığında ( hizmet firma kaynaklı olarak aksadığında) bu anında Twitter’dan duyuruluyor. Mar-kanın bu noktadan sonraki kriz planı ve şikayetleri ele alış yöntemi de mar-kanın imajı için önemli hale geliyor. Eskilerin “satış sonrası destek ağı” artık sosyal ağlar üzerinden devam ettirili-yor bir bakıma.

Pınar Yaşa sosyalmedyaport.com

Pazarlama iki yönlü çalışan, aslında çoğu akımdan daha interaktif ve canlı bir olgudur. B2C ve B2B olarak ayırsak da ayırmasak da gerçek bu. Birinde son tüketicinin (müşterinin), diğerinde firmanın (business) - işletmenin davranış trendini, yönünü ve düşüncelerini analiz eder, ihtiyaçlarını ortaya koyar.

Autumn 2013/Oсень 2013ENGLISH/РУССКИЙ

26

TOTAL LICENSING NEW EUROPE

A wide range of Sochi 2014 licensed food products have gone on sale throughout Russia. These include chocolate, ice cream, sushki (dried tea bread rings), sun� ower seeds, cookies, gum drops and even – for the � rst time in the history of all Winter Olympics licensing programs – baked goods. Altogether, more than 100 name-brand products have been rolled out for purchase at more than 200,000 retail sales locations – from small grocery stores to large shopping centers – all over Russia. Edible prod-ucts bearing the Olympic symbol have become a real hit of the Sochi 2014 Li-censing Program since sales began and consistently enjoy high demand among consumers. Children and adults alike are unable to resist the tasty treats in bright packaging. For example, a total of roughly 1 million Sochi 2014 can-dy bars and nearly 1 million packets of sun� ower seeds, peanuts and mini candy bars with nuts and cranberries have been sold in packaging designed to look like Olympic T-shirts.The line of licensed sweets satis� es even the most demanding consumer.

For instance, Swe-etexim is issuing jelly beans, chewy candies, caramels, gum drops, cook-ies, hematogen, as well as packaged candy gift sets. In late August, Sochi 2014 chocolate eggs and choco-

late balls went on sale. Collectible 3D-toy � gurines of the mascots of the Sochi Olympic and Paralympic Games are being offered as surprises. And in September, New Year Sochi 2014 can-dy sets are going on sale. These make great gifts not only for business part-ners, but also for young sweet tooth sports fans. New Year gifts in the style

of the Sochi 2014 Olympic Winter Games are � lled with sweets: choco-late and chewy candies, gum drops, caramel on a stick, vitamin-enriched jelly beans. Every gift contains an indis-pensable collectors’ Olympic mascot.The unique Vanilla Light ice cream � a-vor from Baskin Robbins released spe-cially for the Games in Sochi will offer not only a delicious, full-bodied � avor, but also keep you � t! It contains 50% less fat and 20% fewer calories than ordinary cream varieties.Another of� cial licensee, Ozersky Souvenir, has developed and launched an exclusive collection of chocolates in the style of the Sochi 2014 Winter Games brand. The chocolate cubes contain only natural ingredients with no arti� cial colors or � avors. And young consumers are in for a real sur-prise – children’s chocolates in color-ful packages with pictures of the Sochi 2014 mascots. Children will � nd inter-esting stories about the mascots on the boxes of chocolates, and another

surprise for them will be a series of stickers with the mascots playing vari-ous winter sports.Very popular among consumers are delicious and original products from the Moscow Nut Company. Candy bars, nuts and sun� ower seeds in col-orful packaging in the form of T-shirts with Olympic designs are hit sales items. Everyone also relishes delicious milk chocolate gold medals – in partic-ular, medals on a ribbon in the colors of the Russian � ag.The Sochi Games will also have of� cial, licensed backed products. The Sochi Bread-Baking Complex will offer resi-dents and visitors of the Olympic city fresh bread, pastries, gingerbread and bagels in packaging bearing the Sochi 2014 symbol. In the near future, gin-

gerbread and sushki will be sold in the same packaging.The Organizing Committee contin-ues to select licens-ees in other openings in the “food prod-ucts” category such as sausage products,

honey, etc. You may � nd a list of open-ings and submit a bid here: http://www.sochi2014.com/team/licensing/.

The Sochi 2014 Licensing Program was launched in February 2009. Within 5 years, licensees will release around 5,000 items of merchandise with the unique mark and brand. Total sales of of� cial So-chi 2014 products at selling prices of the licensees may total over $500 million. Di-rect revenue for the Sochi 2014 Organiz-ing Committee from Licensing Program sales may exceed $30 million.

Sochi 2014 Licensed Food Products Go On Sale

TOTAL LICENSING NEW EUROPE

36

In an exclusive interview, TLNE talked to Kimberly Kociencki Billoni, CEO of SPLiCE to � nd out more about the organization and plans for future.

Goran Kernyak: The name of your organization immediately attracts attention. What is SPLiCE?

Kimberly Kociencki Billoni: SPLiCE is a trade organization founded as a best practice think tank for trademark brand licensors. SPLiCE was founded in 2004 with the vision to continu-ously improve brand licensing. Our goal in carrying out our mis-sion is to act respon-sibly as a Licensors Community of Practice who share best prac-tices for protecting, promoting and enhanc-ing brand integrity.

GK: The organization was founded 9 years ago. Tell us more about the history of the organization?

KKB: In my previous life, I worked as a global liaison in the consumer product testing industry. At that time, in the late 1990s and early 2000, consumer products testing was not as heavily regulated as it is today and testing was not even man-datory. Licensing programs varied drastically from one brand program to another. On the surface, branded

products seemed to appear at retail effortlessly; however, there was an undertow of chaos for licensees who lacked resources and knowledge about understanding the complexi-ties of the importance and frequency of testing. When a new licensee would contact me and ask what they had to do on behalf of the brand they were licensing, I would � rst congratulate them on their business accomplishments and then say ‘Wel-come to the Family’!

Again, testing at this time was not mandatory in many cases; I needed

to help the licensee understand that the brand they now were in the process of licensing came with the assurance that all licensees produc-ing for that brand followed the same process and due diligence protocol. The understanding is that if every-one is pulling for the same integrity and standards, it will strengthen an overall community effort, whatever that may be a brand, an investment or both. There was a strong desire by brand owner Licensors to bench-mark best practices. However a venue or formalized group exclusive-ly for brand owners did not exist.

For trademark brand Licensors, the licensing contract stipulated product integrity due diligence from licens-ees. However, many times training resources were lacking for licensees. This truly supported the desire by Licensors to benchmark the overall licensing process. Furthermore, during this snapshot in time, many Licensors in general did not have in-ternal cross-functional meetings on a regular basis between marketing, legal, and quality/product integrity.

Many of my clients at that time were major manufacturers and also

Licensors. Their goal was to facilitate robust licensing programs that enabled a strong due diligence process that the licensee would follow. As I witnessed many times within licensing programs, overall communication was weak and best

practice sharing among trademark brand Licensors had not been for-malized as an industry norm. That is, until 2003.

After attending many Toy Fairs and Licensing Shows in NYC, coupled with numerous conversations with various brand owners, it was evident they all had an aspiration to learn and share licensing best practices. It was clear the overall licensing indus-try was not supported by test labs and that a forum did not exist for trademark brand Licensors to share best practices.

By Goran Kernyak, Editor of Total LicensingNew [email protected]

InterviewKimberly Kociencki Billoni

Chief Executive Of� cer, SPLiCESPLiCE - The Society of Product Licensors Committed to Excellence is a trade

organization founded as a best practice think-tank for trademark brand licensors.

EXCLU

SIVE TOTAL LICENSING NEW EUROPE

44

In the last three editions of Total Licensing New Europe we have given our readers an insight into different types and styles of li-censing. In this issue, Pete Canalichio, an expert in brand licensing, gives readers an guide into 8 critical steps in launching Brand Licens-ing program.

8 CRITICAL STEPSBrand licensing can be very bene� -cial for both brands and licensees if done in a step-by-step manner. We have divided the brand licensing process into eight steps. This article will provide you with an overview of each of the steps. Later articles will look into each of them in greater detail. The Brand Licensing Process starts several months prior to the commercialization or launch of the licensed product. Figure 2 below will give you a timeline of each of the processes listed in Figure 1. Licens-ees and licensors should also keep in mind that missing crucial deadlines such as a line review can push the product launch out by up to a year.

STEP 1: IDENTIFY WHERE TO PLAY We know that when consumers be-come delighted by a particular brand experience, they begin to bond emotionally with the brand. They become brand loyalists and advo-cates —buying the brand more often and recommending it to others. This behavior serves to build the brand’s reputation. Consumers will often purchase a brand for the � rst time because of its reputation. The brand,

therefore, adds value and certainty to an otherwise unknown product. The stronger a brand’s reputation, the higher the value of the brand and the greater revenue it will drive for its owner. Prospective licensees want to license brands with the strongest reputation, as these are the brands consumers demand and retailers prefer most. The stronger the brand, the higher likelihood re-tailers will buy the licensed products and that they will be subsequently purchased by consumers. Brand loy-

alists and advocates look to their pre-ferred brands to de-liver more and better products year after year. When this oc-curs, the brand gains permission to extend into categories that complement its origi-nal offering. This is known as brand ex-tension. For example, the Mr. Clean brand, owned by P&G, was launched in 1963 as the � rst household liquid cleaner. Over

BRAND LICENSINGPROCESS STEP BY STEPTHE BRAND LICENSING PROCESS

Identify Whereto Play

DetermineHow to Win

ProspectLicensees

Perform DueDilligence

De�neLicensing

Opportunity

NegotiateContract

ConductOrientation

EstablishBusiness Plan

Figure 3: Brand Licensing Process

Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec2013

Identify Whereto Play

Det

erm

ine

How

to W

in

Pros

pect

Lice

nsee

s

DueDilligence

De�neLicensing

Opportunity

Neg

otia

teD

eal T

erm

s

Agree toDeal Terms

Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec2014

Cont

ract

Sign

ed

Cond

uct

Orie

ntat

ion

ConceptDevelopment Starts

with SamplesProduction & ShippingLi

neRe

view

PO Is

sued

Prot

otyp

eA

ppro

val

Jan’14

Com

mer

cial

izat

ion

Figure 1:Brand Licensing Process

Figure 2: Product Commercialization Timeline

By Pete Canalichio Brand Strategist and Licensing [email protected]

Having worked in brand licensing more then 15 years for companies such as The Coca-Cola Company and Newell Rubbermaid, Pete is recognized as leading expert on the subject and is frequently asked to speak at branding and licensing conferences and lead-ing business schools globally.

In 2009, Pete founded Licensing Brands, Inc., a company dedicated to helping brand own-ers and manufacturers harness the power of brand extensions through licensing.

For more information, please visit website: www.brandlicensing-expert.com

Spring 2013 / Весна 2013ENGLISH / РУССКИЙ

TOTAL LICENSING NEW EUROPE

16

Maya the Bee, from Studio 100, is proving to be a great success amongst children in Russa, CIS and CEE terri-tories.The property is certainly not untried! Maya � rst appeared in a book in 1912 and the � rst Maya classic television se-ries aired in 1975, since when it has been broadcast in 136 TV stations in 120 countries.With the launch of the new 3D CGI animated series, Maya has reached new heights of popularity. Throughout Europe there are an astonishing 200+ licensees covering all major categories including publishing, toys and games, apparel, back to school, stationery, interactive games, outdoor and enter-tainment. On the publishing side, more than 165 comic books have been published since 1979 and such as been the inter-est around the world in Maya that a Croatian opera, Maya the Bee, written by Bruno Bjelinski, opened in 1963.

In Russia an CIS, according to research carried out by Tiburon, Maya is known by 68% of children aged between three and six, of whom 86% love the character.

Summer 2012 saw the Maya classic animated series debut on Karusel and this ran � ve times a week until No-vember with a rerun through january and February this year.As of 8th March, the new Maya 3D se-ries began airing on Karusel at 11am � ve days a week. This will run for thir-ty episodes and in September a further 78 episodes will be-gin airing until January 2014.Further a� eld in the Ukraine, airing began on CITI TV in mid-February whilst in Latvia the series will begin airing on Latvian TV in the second quarter of this year.The licensing programme for Maya in CIS countries is handled through Rio Licensing and the � rst major licensees with product in the CIS market in-clude Grand Toys as master toy, Panini for stickers and trading cards out this year, Egmont for magazines and books out in April, Chupa Chups for confec-tionary that launches March, Benet-

ton for a DTR apparel deal for Maya classic that is running for six months at the beginning of this year and Ar-kophama for a range of Maya vitamins and Royal Jelly products scheduled to launch 2013.The television launches will be accom-panied by a number of promotions including the Karusel open air show in Moscow for kids day (August this year) and a television publicity cam-paign through Grand Toys. Maya has also been made the Honey Ambas-sador in a co-promotion based on

honey and the Moscow Flower Show.In Eastern Europe, the series airs in Slovenia, Hungary, Slovakia, Poland, the Czech Republic and Ex-Yugoslavia with additional licensees including B&S Polska for back to school, Intersonic for home entertainment, E Plus M for apparel, Androni for contstruc-tion blocks and Dairy 4 Fun for dairy products.Turkey has also been active the the launch of its new localised website - www.maya.tv this March and re-tail promotions with Turkey’s leading retailer Toyzzshop (Sunman) in Sum-mer). The series began airing on TRT Cocuk in mid February and there are currently a wide range of Turk-ish licensees including Educa Borras for puzzles and games, Kozmoneks for party goods, Ormak for melamine toys, Anil for board games, ucar for role play, Sunman for plush and toys, Hakan Canta for back to school and stationery, Zorlu for bedding and Cimpa for underwear.

For information about the Maya the Bee licensing programme, contact Marie-Laure Marchand, International Licensing Director, Studio 100. [email protected]

NEWS

Maya is a hit in Russia, CIS and CEE

18

At Toy Fair in New York Total Licensing New Europe caught up with Zeptolab’s licensing business driving forces: Misha Lyalin, CEO and Tanya Haider, VP Global Licensing and Merchandising.

Zeptolab was started by twin brothers, Semyon and E� m Voinov, based out of Moscow. They were the kind of guys who took out parts of computers (when they ware 10 years old) and then put them back together again. They were really very technically-minded guys - you could call them geeks or nerds (although there’s nothing wrong with that!).

The two brothers wanted to create their own games. The � rst game they launched was Parachute Ranger, which did well for them.

And then came Cute the Rope.

In October 2010, at time of its launch, it was incredible – one million dowloads in the � rst week. Cut the

Rope has been one of the fastest selling games of all time on the iTunes App store and the � rst iOS game to win a BAFTA Award, as well as an Apple Design Award, amongst others.Today, two and half years after launch, Cut the Rope is at 300 million downloads on a global basis. Eighty million of these are in the US. Usage numbers are terri� c on global basis – there are 50 million users and 5 million daily average users - people who have the game and play the game every day.

At the heart of this acclaimed puzzle game is the adorable pint sized monster, Om Nom, who has an insatiable appetite for candy.

Tanya Haider, Head of licensing and merchandising business for Zeptolab is based in the US. She began working with the company in October 2011:“I have been with the company for sixteen months now. We learned a lot and have done a lot in that time. I use to work with Nickelodeon, and when I took off from there, Misha founds me and want me to help him to launch the licensing business for Cute the Rope. So it was like: Game on!”

What was it like to come from a big company to another very much smaller one which came out of a new generation of businesses?TH: “It was exciting because I came from world of television where things are different. You launch a TV

TOTAL LICENSING NEW EUROPE

ZEPTOLABTHE BIG INTERVIEW

COVER STORYBy Goran Krnjak, Editor of Total LicensingNew [email protected]

TOTAL LICENSING NEW EUROPE

62

2013 is considered by the Polish government, as being the most dif� cult, and yet crucial year in terms of stabilising the economic situation within the country.Unemployment is growing and may reach 14% - 15% at the end of this year. Cash � ow and B2B payments behavior is far from the standard that used to exist. We can see some changes and acquisitions amongst the biggest retail chains across the market. Many manufacturers and licensees are still � ghting with stock clearances as the market is not able to absorb product that was forecast two or three years ago. On the other hand, there are no visible symptoms of a crisis. This was especially truly during the weeks up to Christmas, although of� cial data concerning retail sales in December

2012 are not available yet.Stronger and forward-thinking companies are looking for opportunities to get well-known brands as well as new properties. Manufacturers that were producing generic products are now looking at licensing to help them in the near future. People that understand and believe in the growth of economy in coming years are already searching for factors that will leverage their businesses.2013 will, as usual, bring good results for classic brands. Properties owned by Disney, Mattel or Sanrio have a strong and long-lasting position in the licensing industry, but many of the new players are also doing a great job and some of these brands are achieving a strong position. For 2013, we will see a lot of princesses, Hello Kitty, Monster High and Barbie licensed products

and that makes the girl’s category quite busy. On the other

hand, the boy’s category looks a little forgotten

(again, as usual). Ben 10, Spiderman, Thomas & Friends

will obviously be present. Brands like

Scooby Doo, Smurfs, Cars and others we know

f rom the past will � nd new licensees, but still there is a lot of room for licensing in Poland.In terms of ‘new hope’ I can see certain properties such as Angry Birds, Paul Frank and some of the life style and sporting brands (Dunlop, No Fear, Vokl, Converse) which are now appearing. As a result, adult brands may start to in� uence and slightly change the licensing landscape in Poland. However, most manufacturers are still focused on kids’ products.One apparel retailer opened in

the New Year with the new idea of using domestic classic movies and TVP series from long ago. That demonstrates a new direction in terms of the development of the local licensing industry.What is interesting is that Poland has more and more different well-designed and manufactured licensed products covering categories that previously were never covered. Categories such as food, cosmetics or sporting goods are becoming more and more well known thanks to great designs from excellent artists and designers. This strong position will help grow the apparel, back to school and publishing categories.Taking into consideration well known properties, new brands that arriving in the market, a better economic situation that may start in 2014 and more licensees from new and different categories, I believe that 2013 will be an interesting year, full of opportunities for the licensing industry in Poland. We should use this opportunity to prepare ourselves for economic growth in the next few years.

Let me wish you all a lot of fun and great success in the year 2013!

Polska

By Janusz Tarasiuk JANTAR PROJEKT03-133 Warszawa, Nowodworska 29B lok.104 Poland Tel: +48 22 614 20 [email protected]

POLAND 2013New Year, New Brands, New Hope...

The ONLY magazine that specifically covers the licensing industry in Russia, the CIS, Central and Eastern

Europe. Published in English and Russian.

Next issue January 2014 with a special focus on Toy Fairs, Sport Licensing and

Licensing in Russia: Who is who?

For editorial and advertising opportunities please contact: [email protected]

Page 93: License Time Sonbahar 2013

Autumn 2013/Oсень 2013ENGLISH/РУССКИЙ

26

TOTAL LICENSING NEW EUROPE

A wide range of Sochi 2014 licensed food products have gone on sale throughout Russia. These include chocolate, ice cream, sushki (dried tea bread rings), sun� ower seeds, cookies, gum drops and even – for the � rst time in the history of all Winter Olympics licensing programs – baked goods. Altogether, more than 100 name-brand products have been rolled out for purchase at more than 200,000 retail sales locations – from small grocery stores to large shopping centers – all over Russia. Edible prod-ucts bearing the Olympic symbol have become a real hit of the Sochi 2014 Li-censing Program since sales began and consistently enjoy high demand among consumers. Children and adults alike are unable to resist the tasty treats in bright packaging. For example, a total of roughly 1 million Sochi 2014 can-dy bars and nearly 1 million packets of sun� ower seeds, peanuts and mini candy bars with nuts and cranberries have been sold in packaging designed to look like Olympic T-shirts.The line of licensed sweets satis� es even the most demanding consumer.

For instance, Swe-etexim is issuing jelly beans, chewy candies, caramels, gum drops, cook-ies, hematogen, as well as packaged candy gift sets. In late August, Sochi 2014 chocolate eggs and choco-

late balls went on sale. Collectible 3D-toy � gurines of the mascots of the Sochi Olympic and Paralympic Games are being offered as surprises. And in September, New Year Sochi 2014 can-dy sets are going on sale. These make great gifts not only for business part-ners, but also for young sweet tooth sports fans. New Year gifts in the style

of the Sochi 2014 Olympic Winter Games are � lled with sweets: choco-late and chewy candies, gum drops, caramel on a stick, vitamin-enriched jelly beans. Every gift contains an indis-pensable collectors’ Olympic mascot.The unique Vanilla Light ice cream � a-vor from Baskin Robbins released spe-cially for the Games in Sochi will offer not only a delicious, full-bodied � avor, but also keep you � t! It contains 50% less fat and 20% fewer calories than ordinary cream varieties.Another of� cial licensee, Ozersky Souvenir, has developed and launched an exclusive collection of chocolates in the style of the Sochi 2014 Winter Games brand. The chocolate cubes contain only natural ingredients with no arti� cial colors or � avors. And young consumers are in for a real sur-prise – children’s chocolates in color-ful packages with pictures of the Sochi 2014 mascots. Children will � nd inter-esting stories about the mascots on the boxes of chocolates, and another

surprise for them will be a series of stickers with the mascots playing vari-ous winter sports.Very popular among consumers are delicious and original products from the Moscow Nut Company. Candy bars, nuts and sun� ower seeds in col-orful packaging in the form of T-shirts with Olympic designs are hit sales items. Everyone also relishes delicious milk chocolate gold medals – in partic-ular, medals on a ribbon in the colors of the Russian � ag.The Sochi Games will also have of� cial, licensed backed products. The Sochi Bread-Baking Complex will offer resi-dents and visitors of the Olympic city fresh bread, pastries, gingerbread and bagels in packaging bearing the Sochi 2014 symbol. In the near future, gin-

gerbread and sushki will be sold in the same packaging.The Organizing Committee contin-ues to select licens-ees in other openings in the “food prod-ucts” category such as sausage products,

honey, etc. You may � nd a list of open-ings and submit a bid here: http://www.sochi2014.com/team/licensing/.

The Sochi 2014 Licensing Program was launched in February 2009. Within 5 years, licensees will release around 5,000 items of merchandise with the unique mark and brand. Total sales of of� cial So-chi 2014 products at selling prices of the licensees may total over $500 million. Di-rect revenue for the Sochi 2014 Organiz-ing Committee from Licensing Program sales may exceed $30 million.

Sochi 2014 Licensed Food Products Go On Sale

TOTAL LICENSING NEW EUROPE

36

In an exclusive interview, TLNE talked to Kimberly Kociencki Billoni, CEO of SPLiCE to � nd out more about the organization and plans for future.

Goran Kernyak: The name of your organization immediately attracts attention. What is SPLiCE?

Kimberly Kociencki Billoni: SPLiCE is a trade organization founded as a best practice think tank for trademark brand licensors. SPLiCE was founded in 2004 with the vision to continu-ously improve brand licensing. Our goal in carrying out our mis-sion is to act respon-sibly as a Licensors Community of Practice who share best prac-tices for protecting, promoting and enhanc-ing brand integrity.

GK: The organization was founded 9 years ago. Tell us more about the history of the organization?

KKB: In my previous life, I worked as a global liaison in the consumer product testing industry. At that time, in the late 1990s and early 2000, consumer products testing was not as heavily regulated as it is today and testing was not even man-datory. Licensing programs varied drastically from one brand program to another. On the surface, branded

products seemed to appear at retail effortlessly; however, there was an undertow of chaos for licensees who lacked resources and knowledge about understanding the complexi-ties of the importance and frequency of testing. When a new licensee would contact me and ask what they had to do on behalf of the brand they were licensing, I would � rst congratulate them on their business accomplishments and then say ‘Wel-come to the Family’!

Again, testing at this time was not mandatory in many cases; I needed

to help the licensee understand that the brand they now were in the process of licensing came with the assurance that all licensees produc-ing for that brand followed the same process and due diligence protocol. The understanding is that if every-one is pulling for the same integrity and standards, it will strengthen an overall community effort, whatever that may be a brand, an investment or both. There was a strong desire by brand owner Licensors to bench-mark best practices. However a venue or formalized group exclusive-ly for brand owners did not exist.

For trademark brand Licensors, the licensing contract stipulated product integrity due diligence from licens-ees. However, many times training resources were lacking for licensees. This truly supported the desire by Licensors to benchmark the overall licensing process. Furthermore, during this snapshot in time, many Licensors in general did not have in-ternal cross-functional meetings on a regular basis between marketing, legal, and quality/product integrity.

Many of my clients at that time were major manufacturers and also

Licensors. Their goal was to facilitate robust licensing programs that enabled a strong due diligence process that the licensee would follow. As I witnessed many times within licensing programs, overall communication was weak and best

practice sharing among trademark brand Licensors had not been for-malized as an industry norm. That is, until 2003.

After attending many Toy Fairs and Licensing Shows in NYC, coupled with numerous conversations with various brand owners, it was evident they all had an aspiration to learn and share licensing best practices. It was clear the overall licensing indus-try was not supported by test labs and that a forum did not exist for trademark brand Licensors to share best practices.

By Goran Kernyak, Editor of Total LicensingNew [email protected]

InterviewKimberly Kociencki Billoni

Chief Executive Of� cer, SPLiCESPLiCE - The Society of Product Licensors Committed to Excellence is a trade

organization founded as a best practice think-tank for trademark brand licensors.

EXCLU

SIVE TOTAL LICENSING NEW EUROPE

44

In the last three editions of Total Licensing New Europe we have given our readers an insight into different types and styles of li-censing. In this issue, Pete Canalichio, an expert in brand licensing, gives readers an guide into 8 critical steps in launching Brand Licens-ing program.

8 CRITICAL STEPSBrand licensing can be very bene� -cial for both brands and licensees if done in a step-by-step manner. We have divided the brand licensing process into eight steps. This article will provide you with an overview of each of the steps. Later articles will look into each of them in greater detail. The Brand Licensing Process starts several months prior to the commercialization or launch of the licensed product. Figure 2 below will give you a timeline of each of the processes listed in Figure 1. Licens-ees and licensors should also keep in mind that missing crucial deadlines such as a line review can push the product launch out by up to a year.

STEP 1: IDENTIFY WHERE TO PLAY We know that when consumers be-come delighted by a particular brand experience, they begin to bond emotionally with the brand. They become brand loyalists and advo-cates —buying the brand more often and recommending it to others. This behavior serves to build the brand’s reputation. Consumers will often purchase a brand for the � rst time because of its reputation. The brand,

therefore, adds value and certainty to an otherwise unknown product. The stronger a brand’s reputation, the higher the value of the brand and the greater revenue it will drive for its owner. Prospective licensees want to license brands with the strongest reputation, as these are the brands consumers demand and retailers prefer most. The stronger the brand, the higher likelihood re-tailers will buy the licensed products and that they will be subsequently purchased by consumers. Brand loy-

alists and advocates look to their pre-ferred brands to de-liver more and better products year after year. When this oc-curs, the brand gains permission to extend into categories that complement its origi-nal offering. This is known as brand ex-tension. For example, the Mr. Clean brand, owned by P&G, was launched in 1963 as the � rst household liquid cleaner. Over

BRAND LICENSINGPROCESS STEP BY STEPTHE BRAND LICENSING PROCESS

Identify Whereto Play

DetermineHow to Win

ProspectLicensees

Perform DueDilligence

De�neLicensing

Opportunity

NegotiateContract

ConductOrientation

EstablishBusiness Plan

Figure 3: Brand Licensing Process

Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec2013

Identify Whereto Play

Det

erm

ine

How

to W

in

Pros

pect

Lice

nsee

s

DueDilligence

De�neLicensing

Opportunity

Neg

otia

teD

eal T

erm

s

Agree toDeal Terms

Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec2014

Cont

ract

Sign

ed

Cond

uct

Orie

ntat

ion

ConceptDevelopment Starts

with SamplesProduction & ShippingLi

neRe

view

PO Is

sued

Prot

otyp

eA

ppro

val

Jan’14

Com

mer

cial

izat

ion

Figure 1:Brand Licensing Process

Figure 2: Product Commercialization Timeline

By Pete Canalichio Brand Strategist and Licensing [email protected]

Having worked in brand licensing more then 15 years for companies such as The Coca-Cola Company and Newell Rubbermaid, Pete is recognized as leading expert on the subject and is frequently asked to speak at branding and licensing conferences and lead-ing business schools globally.

In 2009, Pete founded Licensing Brands, Inc., a company dedicated to helping brand own-ers and manufacturers harness the power of brand extensions through licensing.

For more information, please visit website: www.brandlicensing-expert.com

Spring 2013 / Весна 2013ENGLISH / РУССКИЙ

TOTAL LICENSING NEW EUROPE

16

Maya the Bee, from Studio 100, is proving to be a great success amongst children in Russa, CIS and CEE terri-tories.The property is certainly not untried! Maya � rst appeared in a book in 1912 and the � rst Maya classic television se-ries aired in 1975, since when it has been broadcast in 136 TV stations in 120 countries.With the launch of the new 3D CGI animated series, Maya has reached new heights of popularity. Throughout Europe there are an astonishing 200+ licensees covering all major categories including publishing, toys and games, apparel, back to school, stationery, interactive games, outdoor and enter-tainment. On the publishing side, more than 165 comic books have been published since 1979 and such as been the inter-est around the world in Maya that a Croatian opera, Maya the Bee, written by Bruno Bjelinski, opened in 1963.

In Russia an CIS, according to research carried out by Tiburon, Maya is known by 68% of children aged between three and six, of whom 86% love the character.

Summer 2012 saw the Maya classic animated series debut on Karusel and this ran � ve times a week until No-vember with a rerun through january and February this year.As of 8th March, the new Maya 3D se-ries began airing on Karusel at 11am � ve days a week. This will run for thir-ty episodes and in September a further 78 episodes will be-gin airing until January 2014.Further a� eld in the Ukraine, airing began on CITI TV in mid-February whilst in Latvia the series will begin airing on Latvian TV in the second quarter of this year.The licensing programme for Maya in CIS countries is handled through Rio Licensing and the � rst major licensees with product in the CIS market in-clude Grand Toys as master toy, Panini for stickers and trading cards out this year, Egmont for magazines and books out in April, Chupa Chups for confec-tionary that launches March, Benet-

ton for a DTR apparel deal for Maya classic that is running for six months at the beginning of this year and Ar-kophama for a range of Maya vitamins and Royal Jelly products scheduled to launch 2013.The television launches will be accom-panied by a number of promotions including the Karusel open air show in Moscow for kids day (August this year) and a television publicity cam-paign through Grand Toys. Maya has also been made the Honey Ambas-sador in a co-promotion based on

honey and the Moscow Flower Show.In Eastern Europe, the series airs in Slovenia, Hungary, Slovakia, Poland, the Czech Republic and Ex-Yugoslavia with additional licensees including B&S Polska for back to school, Intersonic for home entertainment, E Plus M for apparel, Androni for contstruc-tion blocks and Dairy 4 Fun for dairy products.Turkey has also been active the the launch of its new localised website - www.maya.tv this March and re-tail promotions with Turkey’s leading retailer Toyzzshop (Sunman) in Sum-mer). The series began airing on TRT Cocuk in mid February and there are currently a wide range of Turk-ish licensees including Educa Borras for puzzles and games, Kozmoneks for party goods, Ormak for melamine toys, Anil for board games, ucar for role play, Sunman for plush and toys, Hakan Canta for back to school and stationery, Zorlu for bedding and Cimpa for underwear.

For information about the Maya the Bee licensing programme, contact Marie-Laure Marchand, International Licensing Director, Studio 100. [email protected]

NEWS

Maya is a hit in Russia, CIS and CEE

18

At Toy Fair in New York Total Licensing New Europe caught up with Zeptolab’s licensing business driving forces: Misha Lyalin, CEO and Tanya Haider, VP Global Licensing and Merchandising.

Zeptolab was started by twin brothers, Semyon and E� m Voinov, based out of Moscow. They were the kind of guys who took out parts of computers (when they ware 10 years old) and then put them back together again. They were really very technically-minded guys - you could call them geeks or nerds (although there’s nothing wrong with that!).

The two brothers wanted to create their own games. The � rst game they launched was Parachute Ranger, which did well for them.

And then came Cute the Rope.

In October 2010, at time of its launch, it was incredible – one million dowloads in the � rst week. Cut the

Rope has been one of the fastest selling games of all time on the iTunes App store and the � rst iOS game to win a BAFTA Award, as well as an Apple Design Award, amongst others.Today, two and half years after launch, Cut the Rope is at 300 million downloads on a global basis. Eighty million of these are in the US. Usage numbers are terri� c on global basis – there are 50 million users and 5 million daily average users - people who have the game and play the game every day.

At the heart of this acclaimed puzzle game is the adorable pint sized monster, Om Nom, who has an insatiable appetite for candy.

Tanya Haider, Head of licensing and merchandising business for Zeptolab is based in the US. She began working with the company in October 2011:“I have been with the company for sixteen months now. We learned a lot and have done a lot in that time. I use to work with Nickelodeon, and when I took off from there, Misha founds me and want me to help him to launch the licensing business for Cute the Rope. So it was like: Game on!”

What was it like to come from a big company to another very much smaller one which came out of a new generation of businesses?TH: “It was exciting because I came from world of television where things are different. You launch a TV

TOTAL LICENSING NEW EUROPE

ZEPTOLABTHE BIG INTERVIEW

COVER STORYBy Goran Krnjak, Editor of Total LicensingNew [email protected]

TOTAL LICENSING NEW EUROPE

62

2013 is considered by the Polish government, as being the most dif� cult, and yet crucial year in terms of stabilising the economic situation within the country.Unemployment is growing and may reach 14% - 15% at the end of this year. Cash � ow and B2B payments behavior is far from the standard that used to exist. We can see some changes and acquisitions amongst the biggest retail chains across the market. Many manufacturers and licensees are still � ghting with stock clearances as the market is not able to absorb product that was forecast two or three years ago. On the other hand, there are no visible symptoms of a crisis. This was especially truly during the weeks up to Christmas, although of� cial data concerning retail sales in December

2012 are not available yet.Stronger and forward-thinking companies are looking for opportunities to get well-known brands as well as new properties. Manufacturers that were producing generic products are now looking at licensing to help them in the near future. People that understand and believe in the growth of economy in coming years are already searching for factors that will leverage their businesses.2013 will, as usual, bring good results for classic brands. Properties owned by Disney, Mattel or Sanrio have a strong and long-lasting position in the licensing industry, but many of the new players are also doing a great job and some of these brands are achieving a strong position. For 2013, we will see a lot of princesses, Hello Kitty, Monster High and Barbie licensed products

and that makes the girl’s category quite busy. On the other

hand, the boy’s category looks a little forgotten

(again, as usual). Ben 10, Spiderman, Thomas & Friends

will obviously be present. Brands like

Scooby Doo, Smurfs, Cars and others we know

f rom the past will � nd new licensees, but still there is a lot of room for licensing in Poland.In terms of ‘new hope’ I can see certain properties such as Angry Birds, Paul Frank and some of the life style and sporting brands (Dunlop, No Fear, Vokl, Converse) which are now appearing. As a result, adult brands may start to in� uence and slightly change the licensing landscape in Poland. However, most manufacturers are still focused on kids’ products.One apparel retailer opened in

the New Year with the new idea of using domestic classic movies and TVP series from long ago. That demonstrates a new direction in terms of the development of the local licensing industry.What is interesting is that Poland has more and more different well-designed and manufactured licensed products covering categories that previously were never covered. Categories such as food, cosmetics or sporting goods are becoming more and more well known thanks to great designs from excellent artists and designers. This strong position will help grow the apparel, back to school and publishing categories.Taking into consideration well known properties, new brands that arriving in the market, a better economic situation that may start in 2014 and more licensees from new and different categories, I believe that 2013 will be an interesting year, full of opportunities for the licensing industry in Poland. We should use this opportunity to prepare ourselves for economic growth in the next few years.

Let me wish you all a lot of fun and great success in the year 2013!

Polska

By Janusz Tarasiuk JANTAR PROJEKT03-133 Warszawa, Nowodworska 29B lok.104 Poland Tel: +48 22 614 20 [email protected]

POLAND 2013New Year, New Brands, New Hope...

The ONLY magazine that specifically covers the licensing industry in Russia, the CIS, Central and Eastern

Europe. Published in English and Russian.

Next issue January 2014 with a special focus on Toy Fairs, Sport Licensing and

Licensing in Russia: Who is who?

For editorial and advertising opportunities please contact: [email protected]

Page 94: License Time Sonbahar 2013

Amerika ve Avrupa’da hızla yayılan ve gençler arasında en çok sevilen ikonik karakter Domo şimdi Türkiye’de!

Domo © NHK-TYO 1998 - 2010. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. www.domonation.com

Page 95: License Time Sonbahar 2013

Amerika ve Avrupa’da hızla yayılan ve gençler arasında en çok sevilen ikonik karakter Domo şimdi Türkiye’de!

Domo © NHK-TYO 1998 - 2010. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. www.domonation.com Domo © NHK-TYO 1998 - 2010. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. www.domonation.com

LisansMedyabrand, media and licensing agency

Bir yumurtadan çıktığına inanılan

Domo’nun Japonya’da 400’den fazla TV reklamı çekildi.

Domo, 6 milyondan fazla takipçisi ile

“Global Sanal Süperstar” oldu.

Japonya’dan çıkan ve internette hızla artan

hayran kitlesi Domo’yu kucaklıyor ve onu istediği

gibi kişiselleştiriyor.

Izzettinbey Cad. Atalar Sok. No:15/1 34696 - Uskudar, Istanbul - TURKEY

T: +90 (216) 532 78 11www.lisansmedya.com

5 West 19th Street (2nd Floor North)New York, N.Y. 10011

T: 212.604.0064 | F: 212.604.0044www.bigtent.tv

Türkiye lisans hakları

LiSANS MEDYA tarafından verilmektedir.

Page 96: License Time Sonbahar 2013

96

HABERSO

NBAH

AR’1

3

Strategy International Başkanı Akaydın, “Türkiye’den 50 firma ürünlerini Wal-Mart ve Tesco’da satışa sunsa yılda 775 milyon dolar civarında ek ihracat geliri elde edilir” dedi.

Strategy International Yönetim Kurulu Başkanı Şevki Akaydın, Türk firmaları-nın Tesco ve Wal-Mart gibi büyük pe-rakende market zincirlerine ürünlerini satma konusunda çekingen davrandı-ğını belirterek, “Türkiye’den 50 firma ürünlerini Wal-Mart ve Tesco’da satışa sunsa yılda 775 milyon dolar civarında ek ihracat geliri elde edilir” dedi.

Akaydın, dünyanın en büyük mağaza zinciri Wal-Mart’ın Amerika’da 4 bin 92, dünya genelinde ise 6 bin 242 ma-ğazası bulunduğunu; şirketin 2012

yıllık cirosunun 444 milyar dolar oldu-ğunu belirtti.

Türkiye’de Kipa’nın da sahibi olan bir diğer büyük zincir grubu Tesco’nun 2012 cirosunun ise 72 milyar dolar olduğunu aktaran Akaydın, dünya çapında 7 bin 91 mağazası olan şirke-tin sadece İngiltere’de 3 bin 146 adet marketi bulunduğunu kaydetti.

Türk firmalarının Tesco ve Wal-Mart gibi büyük zincirlere ürünlerini satma konusunda çekingen davrandığını

vurgulayan Akaydın, sözlerine şöyle devam etti:

“Oysa Türk şirketlerin bu grupların bi-risinde ürününü satışa sunması hem satış geliri, hem de prestij açısından büyük kazançlar sağlar. Örneğin bir firmanın ürününün Tesco’nun İngilte-re mağazalarında satışa sunulduğunu varsayalım. Mağaza başına ortalama yıllık bin 500 pound satış hacmi elde edildiğinde 3 bin 146 mağaza üzerin-den yıllık 4 milyon 719 bin pound, yani yaklaşık 7 milyon 315 bin dolarlık satış geliri demektir.

Benzer şekilde Wal-Mart Amerika’da satışa sunulan ve yıllık ortalama 2 bin pound satış hacmi yakalayan bir ürün de firmaya 8 milyon 184 bin dolarlık satış hacmi sağlayacaktır. Bu her iki ülkeden toplam da 15 milyon 499 bin dolarlık gelir elde etmek demektir.

Türkiye’den 50 firma ürünlerini Wal-Mart ve Tesco’da satışa sunsa yılda 775 milyon dolar civarında ek ihracat geliri elde edilir.”

www.dunya.com

TÜRK FİRMALARIÇEKİNGEN

Page 97: License Time Sonbahar 2013

www.licensetime.comwww.lisansmedya.com

TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK SEKTÖREL

MARKA, LİSANS & MEDYADERGİSİ

LICENSETIMEMARKA, LİSANS & MEDYA DERGİSİ

ABONEOLMAK İÇİN

LÜTFEN İNTERNET SİTEMİZİ

ZİYARET EDİNİZ

Page 98: License Time Sonbahar 2013

YENİLENEBİLİR ENERJİ2013 Yenilenebilir Enerji Fuarı05 - 08.12.2013İFM - İSTANBUL

IATF 2013Uluslararası Genel Sanayi ve

Ticaret Fuarı16 - 18.12.2013

DUBAİ - BAE

FUARTAKVİMİ

98

CIIF 2013Çin Uluslararası

Endüstri Fuarı05 - 09.11.2013ŞANGAY - ÇİN

LICENSİNG DUBAIDubai Uluslararası Marka

Lisanslama Fuarı12 - 15.11.2013

MOSKOVA - RUSYA

FOOD & LIFE2013 Münih Gıda Fuarı

27.11 - 01.12.2013MÜNİH - ALMANYA

HONG KONGLICENSING SHOW

Hong Kong Uluslararası Lisans Fuarı

06 - 08.01.2014HONG KONG

WORLD TRAVEL MARKET

Londra Turizm Fuarı04 - 07.11.2013

LONDRA - İNGİLTERE

FOODSHOW İSTANBUL7. İstanbul Gıda ve İçecek Ürünleri Fuarı13 - 16.02.2014TÜYAP - İSTANBUL

TOYZERİA6. Toyzeria Oyuncak, Lisans, Oyun ve Oyun Ekipmanları Fuarı31.10 - 03.11.2013İFM - İSTANBUL

PERAKENDE GÜNLERİ13. İstanbul Perakende Fuarı20 - 21.11.2013ICEC- İSTANBUL

EYAFEXPO 2013Engelsiz Yaşam Fuarı05 - 08.12.2013İFM - İSTANBUL

İSTANBUL KİTAP FUARI32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı02 - 10.11.2013TÜYAP - İSTANBUL

YURTİÇİ FUARLAR YURTDIŞI FUARLARSONB

AHAR

’13

Page 99: License Time Sonbahar 2013

Türkiye’deki Lisans Hakları ‘Lisans Medya’ tarafından verilmektedir.

Page 100: License Time Sonbahar 2013