emre 1974tr

180
7/23/2019 Emre 1974tr http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 1/180 Low resoluon pictures From Blog to Book. emre1974tr.blogspot.com.tr

Upload: yunus-emre

Post on 18-Feb-2018

303 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 1/180

Low resoluon picturesFrom Blog to Book.

emre1974tr.blogspot.com.tr

Page 2: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 2/180

2

Page 3: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 3/180

Contents

1 2011 7

1.1 July . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7

Nobody has got ghost according to Quran (2011-07-11 01:32)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7

İslam‘da canlıların ruhu-hayale yoktur (2011-07-11 01:35)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9

Madde de gerçekr (2011-07-11 01:36)  . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11Bir piyango bilenin düşündürdükleri (2011-07-11 01:38)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13

Kader ve özgür iradeyle ilgili sorulara verdiğim cevaplar (2011-07-11 01:40) . . . . . . . . . . . . 14

Değişimi amaç yapma yanılgısı (2011-07-11 01:43)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 17

Izdırap değil mutluluk seçilmelidir (2011-07-11 01:44)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 18

Gerçekte ılımlı Müslüman hangi taraf? (2011-07-11 01:45) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19

Hız mı yoksa yavaşlık mı? (2011-07-11 01:46)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19

Eğer herkes ayetlerin dediğini yapsaydı nasıl bir dünya olurdu?  (2011-07-11 01:48)   . . . . . . . . 20

Bilgiler bile birer inançr (2011-07-11 01:49)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 21

Kuran‘ın bilimi emretmesi (2011-07-11 01:50)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22

Kuran‘da sadece nefsi müdafaya izin vardır (2011-07-11 01:51)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23

Tasarımın incelenmesini isteyen ayet örnekleri (2011-07-11 01:53)   . . . . . . . . . . . . . . . . 25

Bir mezhep inanırına forumdaki 5 sorum (2011-07-11 01:54)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28

Tüm insanların namazı arayışı (2011-07-11 01:55)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28

Evrendeki kusursuzluk kendi şart ve hedeflerine göredir  (2011-07-11 01:56)   . . . . . . . . . . . 29

Kim demiş cennet yan gelip yatma yeridir diye?  (2011-07-11 01:57)   . . . . . . . . . . . . . . . . 30

Lüks israf değildir (2011-07-11 01:58)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30

Kuran’a göre dünya ve ahiret bir bütündür (2011-07-11 01:59)  . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 32

Kadın ve erkeğin fiziksel olarak karşılaşrılması  (2011-07-11 02:01)   . . . . . . . . . . . . . . . . 34

Ruhçu öğre ”ateizmin açık yönecisi olmak için” atakta (2011-07-11 02:03)   . . . . . . . . . . . 36

Evrim inancının bir zararı daha (2011-07-11 02:05)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 38

2010’lu yıllara giriyoruz (2011-07-11 02:07)  . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 38

Adventure senaryolarım (2011-07-11 02:08)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 39

Rabbimizin bilmesi özgür iradeyi etkilemez (2011-07-11 02:11)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . 42Kuran bir semboller kitabı değildir (2011-07-11 02:13)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 42

Rabbimizin bizlere sorduğu sorular (2011-07-11 02:14)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 44

3

Page 4: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 4/180

Yine ayetlerden bir bilgelik dersi daha (2011-07-11 02:15)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 46

Tevrat’ta yaralmışların Tanrı zannedilmesi (2011-07-11 02:16)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . 46

Dört boyutlu bir şekil: Hiperküp (2011-07-11 02:17)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50

Devri Daim Makineleri Çağına Doğru (2011-07-11 02:18) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50

Korku ve Eğlence (2011-07-11 02:20)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 52Ruhçuluğun Hırisyanlıktaki tezahürleri (2011-07-11 02:21)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53

Bir mezhep-hadis inanırına cevabım (2011-07-11 02:22)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56

Ruhla ilgili bir soruya cevabım (2011-07-11 02:23)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 57

Thinking about intelligent design (2011-07-11 02:24)  . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 58

Kainaaki herşey O’nun yaratmasıyla... (2011-07-11 02:25)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 60

Zaman-zamansızlık ve Rabbin Ka (2011-07-11 02:26)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 62

Kuran’da bahsedilen ateistler (2011-07-11 02:27) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 64

Kuran köleliği kaldırmışr (2011-07-11 02:29)  . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 64

Rabbimizin sorular sormasındaki amaç (2011-07-11 02:29)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 65

Gerçek İslam‘a yönelirken dikkat edilmesi gereken nokta (2011-07-11 02:30)   . . . . . . . . . . . 67

Kuran’ın olayları anlamı (2011-07-11 02:32)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 67

Kader ve Özgür irade (2011-07-11 02:33)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 68

Nuh Tufanı Bölgesel ve tek topluma yönelik (2011-07-11 02:35)   . . . . . . . . . . . . . . . . . 76

Kuran ve Nur (2011-07-11 02:37)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 80

Ahiret Evreni(Rabbin Ka) ve ebedi yaşam  (2011-07-11 02:37)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 81Peygamber döneminde inkarcılara gelen azap (2011-07-11 02:39)   . . . . . . . . . . . . . . . . . 83

Kuran‘a göre canlılar birbirinden ayrı yaralmışlardır (2011-07-11 02:41)   . . . . . . . . . . . . . 85

Mısır Firavunlarının çaprazlama merakı (2011-07-12 02:05)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 89

Bir agnoskle yapğım tarşma (1. kısım) (2011-07-13 00:58)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 89

Bir agnoskle yapğım tarşma (2. kısım) (2011-07-13 01:02)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97

Spiritualism and Islam (2011-07-13 01:23)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 105

James Bond (2011-07-13 01:51)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 105

1995 İllumina kart oyunu (2011-07-13 02:16)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 108

Armagedon (2011-07-13 02:38)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 118

Ruhçuluk ve Uzansı Tasavvufun İçyüzü (2011-07-16 00:22)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 131

1.2 September . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 131

19 Mucizesi ve 9:128.-129. ayetler (2011-09-14 01:37)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 131

1.3 November . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 131

Kaina Veya Zihninizi Put Edinmeyin  (2011-11-04 20:29)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 131

Rabbimiz bir işi/oluşu farklı yollarla gerçekleşrmekte (2011-11-28 03:08)   . . . . . . . . . . . . 1371.4 December . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 139

Meşhur (uydurma) Hadisteki Yönlendirmeye Dikkat (2011-12-16 02:39)   . . . . . . . . . . . . . . 139

4

Page 5: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 5/180

2 2012 143

2.1 January . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 143

Mucizelerin devamı...  (2012-01-02 14:35)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 143

Eğer herkes ayetlerin dediğini yapsaydı nasıl bir dünya olurdu? (video formanda)(2012-01-15 13:56)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 144

2.2 February . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 144

Yaşlanmayla mücadele - Uzun Ömür ve İslam (2012-02-27 02:57)   . . . . . . . . . . . . . . . . . 144

2.3 April . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 146

İnsanların ve Cinlerin Kötü Enerjilerinden Korunma (2012-04-10 02:06)   . . . . . . . . . . . . . . 146

2.4 May . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 147

Ekşi Sözlük’e Yazdıklarımdan Örnekler (2012-05-22 01:02)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 147

2.5 June . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 148

Evrendeki Kusursuzluk Kendi Şart ve Hedeflerine Göredir (video formanda)  (2012-06-03 21:21)   1482.6 December . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 149

Maide 33’te Bahsedilen Nefsi Müdafaa ve Kısasr (2012-12-07 03:31)  . . . . . . . . . . . . . . . 149

3 2013 153

3.1 March . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 153

İyiler Mutlaka Kazanır (2013-03-10 15:50) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 153

3.2 June . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 156

Gelen Sorulara Verdiğim Cevaplardan Ve Tweetlerimden Örnekler (2013-06-21 19:47)   . . . . . . 156

3.3 October . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 160

George Orwell ve romanı ”1984” hakkında yazdığım entry (2013-10-08 02:00)   . . . . . . . . . . 160

3.4 November . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 162

Kötülük Problemine Cevap (2013-11-28 04:27)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 162

4 2014 167

4.1 August . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 167

Miras Ayetlerinin Çözümü (2014-08-04 03:08)   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 167

4.2 October . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 169

Göklerin ve Yerin Melekutu - Ve Diğer İki Konuyla İlgili Kısa Yazılarım (2014-10-25 21:01)   . . . . . 169

5 2015 175

5.1 February . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 175

Musa Peygamber İle Büyücüler Arasındaki Karşılaşma - Ve Diğer Konular  (2015-02-07 04:39)  . . . 175

5

Page 6: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 6/180

6

Page 7: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 7/180

1. 2011

1.1 July

Nobody has got ghost according to Quran (2011-07-11 01:32)

Unlike the tradional Islamic doctrine which is under the influence of sects and hadith fabricaons, in the realIslamic doctrine of the Quran people have NO ghosts/ souls/ spirits. People do NOT have a divine component, asoul, a spirit nor a ghost.Everything created in the universe is material, physical and real, NOT an illusion. (for example the first man Adamwas made from clay element and the jinn was made from fire element)Heaven and Hell are NOT mental delusions. They are “physical” places created in another universe.Unfortunately, terms such as soul- spirit (an immortal divine component, a ghost that can exist on its own without

the body even aer death) have succeed to enter Islam due to wrong translaons -which are made under theinfluence of hadith fabricaons- and Islamic myscism (sufism). But in the original text of the Quran (Arabicversion), they are NOT available.In the Quran, people have “nafs”, which is the equivalent of “life energy”, “ego”, “character”. People are born,they die and they will be “physically” recreated in the Hereaer:Does the human being think that We will not gather his bones? Indeed, We were able to make his fingerps (TheResurrecon, 75: 3-4)As also can be seen in the verses, people do NOT have souls/ spirits, they only have “nefs”, which dies togetherwith the bodily funcons. And as again can be understood from the verses “most” of the people will be recreatedin the Judgment Day. We use the word “most” because there are some excepons. The Quran gives the examplesof very meritorious people, such as martyrs or prophets and on the other edge some deadly sinners, such as the

Pharaoh who commied outrage to his people.These exceponal people have already started to reap what they have sown. They are either rewarded in Heaven(physically) or punished in Hell (physically).Examples to the righteous who go to Heaven immediately aer their death:· Do not count that those who are killed in the sake of God are dead. No, they are alive at their Lord receivingprovisions. Happy with what God has granted them from His favor, and they rejoice for those who have yet tofollow them. There is no fear over them nor do they grieve. (The Family of Imran, 3: 169-170)· A man came running from the farthest part of the city, saying: ”O my people, follow themessengers. Follow thosewho do not ask you for any wage, and are guided. Why should I not serve the One who iniated me, and to Himis your ulmate return? Shall I take gods besides Him? If the Gracious intends any harm for me, their intercessioncannot help me in the least, nor can they save me. Then I would be clearly astray. I have acknowledged your Lord,

so listen to me! It was said, ”Enter Paradise.” He said ”Oh, how I wish my people only knew of what my Lord hasforgiven me, and made me of the honored ones.”We did not send down upon his people aer him soldiers fromthe sky; for there was no need to send them down. For all it took was one scream, whereupon they were slled.(36:20-29)Example to the disbelievers who commied “deadly” sins and tyranny:· So God protected him from the evil of what they schemed, while the people of Pharaoh have incurred the worstretribuon. The fire, which they will be exposed to morning and evening, and on the day when the moment isestablished: ”Admit the people of Pharaoh into the most severe of the retribuon.” (The Believer, 40: 45-46)And the following verses refer to the common/ordinary people, possibly the majority of the disbelievers:· The horn will be blown, whereupon they will rise from the graves rushing towards their Lord. They will say, ”Woeto us. Who has resurrected us from our resng place? This is what the Gracious had promised. The messengers

were truthful!” (Ya sin, 36: 51-52)In the Quran the word “Spirit” only refers to the “Holy Ghost/Spirit” and to the messages It brought. For example:We gave Moses the book, and aer him, We sent the messengers. Later We gave Jesus son of Mary the clearproofs, and We supported Him with the Holy Spirit. Is it that every me a messenger comes to you with what

7

Page 8: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 8/180

your minds do not desire, you become arrogant? A group of them you deny, and a group of them you kill! (2:87)Such messengers, We have preferred some to others; some of them talked to God, and He raised some of them inranks, and We gave Jesus son of Mary the proofs and We supported him with the Holy Spirit. Had God wished, thepeople aer them would not have fought aer the proofs had come to them, but they disputed, some of themacknowledged and some of them did not appreciate. Had God wished they would not have fought, but God doeswhatever He wishes. (2:253)

God said, ”O Jesus son of Mary, recall My blessings upon you and your mother that I supported you with the HolySpirit; you spoke to the people in the cradle and in old age; and I taught you the book and the wisdom, and theTorah, and the Injeel; and you would create from clay the shape of a bird, then blow into it and it becomes a birdby My leave; and you heal the blind and the leper by My leave; and you brought out the dead by My leave. I haverestrained the Children of Israel from you, that you came to them with proofs; but those who rejected amongstthem said, ”This is an obvious magic!” (5:110)He sends down the angels with the Spirit by His command upon whom He wishes of His servants: ”That you shallwarn that there is no god but I, so be aware of Me.” (16:2)They ask you concerning the Spirit. Say, ”The Spirit is from the command of my Lord, and the knowledge you weregiven was but very lile.” (17:85)It was sent down with the trusted Spirit. (26:193)

Possessor of the highest ranks, the One with the Throne. He sends the Spirit with His command upon whom Hewills from His servants, so that they may warn of the day of Summoning. (40:15)You will not find any people who acknowledge God and the Last day befriending those who oppose God and Hismessenger, even if they were their parents, or their children, or their siblings, or their tribe. For these, He decreestrust into their hearts, and supports them with a Spirit from Him, and He admits them into paradises with riversflowing beneath, wherein they will abide. God is pleased with them, and they are pleased with Him. These arethe party of God. Most assuredly, the party of God are the winners. (58:22)The day when the Spirit and the angels stand in line, none will speak unless the Gracious permits him and hespeaks what is true. (78:38)Some dangers of thinking that people have spirits/ souls:- Having a belief that people have spirits oen leads up to the sancficaon of the humans. It leads people to

associate himself / herself with God.- It also contributes to building up a strong belief of spiritual evoluon. As a result of this false belief, in order toevolve spiritually, people praise suffering and pain. When they encounter a disastrous situaon, instead of gengout of it, they welcome it and take it as a reward. However, according to the Quran, the bad things that come tous are either to test us or a result of our sins, our own malignancy.- Spiritualists regard life as a school where we, as students, learn and mature. These people maintain that suffering / pain is a must for spiritual evoluon. Thus, it turns the evil into hidden heroes having a special (key) role in thespiritual evoluon process. Those who can read between the lines can easily realize that it glorifies the evil (evenSatan). Also spiritualiststolerate the immoral behaviors of the ones who are not spiritually evolved (!)- Belief in the spirits opens the door to reincarnaon, which means that we will be different creatures (different

gender, different personality, different appearance etc.) in our other lives (!) In other words, it means that aperson that dies is gone forever, which is actually a very materialisc point of view again if you read between thelines.- Some spiritualists think that death is something posive as spirit confined to the physical body will be set freeand unite with God and become one. This deviant view also praises suicides.- People, who believe that people have spirits, mostly swap the belief for the Judgment Day with reincarnaon andthus, they reject the belief in reward and punishment in the aerlife and eliminate Heaven and Hell, aribungsymbolic meanings to both. In addion, they adopt ascec lifestyles and scorn the beaues, provisions God givesus (in this world and in the other world).- People who believe in the spirits are more likely to be cheated by the jinns. Regards

8

Page 9: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 9/180

İslam‘da canlıların ruhu-hayale yoktur  (2011-07-11 01:35)

İslam‘da insana ait ölümsüz ve tanrısal parça ruh inancı yoktur.Yaralan her şey maddidir. Haa cinler ve melekler bile (örneğin cinler ateşten yaralmışlardır).Cennet ve cehennem de farklı fizik yasalarına sahip diğer evrenlerdedir ve sapına kadar maddedir.

Ruhçu öğrenin İslam dünyasına uydurma hadisler ve tasavvuf öğreleriyle sızması sonucunda bugün Müslüman-lar uydurma ruhlar âlemine iman erilmektedir. Haa Kuran‘ı tercüme derken ayetlerde ”nefs, can” geçen yer-lerde ”ruh” denilerek çeviriler bile çarpılmışr.Kuran‘da gerçekten ruh diyen ayetler ”vahiy”den ve de bu vahyi ileten Cebrail adlı vahiy meleğinden bahsetmek-tedir.Yani Kuran‘da;Ruh = VahiyRuh = Vahiy meleğiKuran‘a göre kabir azabı veya mükâfa yoktur. Hemen hemen herkes kıyamet sonrası, mahşer gününde tekraryaralacak ve sonsuz yaşamlarına kavuşacaklardır.Yalnız dikkat ederseniz hemen hemen herkes dedim. Çünkü Kuran‘a göre issna insanlar var. Bu konuda bazı

yazarlar güzel tespitlerde bulunmuşlardır.Kimdir bu ayrıcalıklı insanlar? Bunlar Firavun gibi günahkârlıkta çok aşırıya giden büyük günahkârlarla, şehitler gibisevap kazanmada çok ileri seviyede olan cennetlik insanlardır.Firavun gibi günah işlemede çok aşırı bir seviyede ileri giden insanlar daha kıyamet beklenmeden cehennemdeyaralarak daha şimdiden ateşte yanmaya başlamışlardır. Ahiree ise cezalarını daha şiddetli bir şekilde çekmeyebaşlayacaklardır:- Ateş; onlar, sabah akşam ona karşı sunulur dururlar. Kıyamet kopacağı gün de: ”Tıkın firavun ailesini en şiddetliazaba!” (denilir). (Mümin Suresi 46. Ayet )Burada firavun ve ailesinin şimdiden sürekli ateşe aldığı, kıyamet sonrası ise asıl azaba alacağı söyleniyor. Yanıbunlar şimdiden beden olarak cehennemde yaralmışlardır.Diğer uç gurup ise iyilikte çok ileriye gidenlerdir. Bunlar da kıyamet beklenmeden şimdiden cennee bedenen

tekrar yaralmışlar ve mükâfatlandırılmaya başlanmışlardır. Bunlara örnek olarak şehitleri verebiliriz:-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayaadırlar, Rablerinin kanda rızık-landırılırlar.-Allah’ın kendilerine lüundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerine kal-mamış olan mücahitler hakkında: ”Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır. ” müjdesindebulunurlar. (Ali İmran suresi 169-170)Burada da açıkça ayetler, şehitlerin kanlı ve canlı bir şekilde yani bedenen cennee şimdiden yaşamaya başladık-larını ve nimetler içinde olduklarını söylüyor.Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayaadırlar, Rablerinin kanda rızık-landırılırlar.-Allah’ın kendilerine lüundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerine kal-

mamış olan mücahitler hakkında: ”Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır. ” müjdesindebulunurlar. (Ali İmran suresi 169–170)Bu ayetler bile ruhlar âlemi safsatasını yerle bir etmeye yeterlidir.Eğer insanların ruhu olsaydı, tüm insanlar öldükten sonra yaşıyor olacak ve ayet ”herkes canlıdır aslında ” falanderdi.Ama öyle demiyor. Şöyle diyor:-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayaadırlar, Rablerinin kanda rızık-landırılırlar.Yani ”sadece şehitler gibi issna insanlar kıyamet öncesi yaşayabiliyorlar. ” Çünkü diğer insanlar ölüler ve kıyamebekliyorlar ikinci yaralış için. Ve ruhları olmadığından cansızlar.Ama şehitler şimdiden cennee yaraldıklarından (Rabbin ka), diğer insanlardan farklı olarak şimdiden ikinci

yaşamlarına başlamış bulunuyorlar. Kıyameen sonra kendilerine kalacak diğer insanları da bekliyorlar.Yine insanların ruhu olmadığına Kuran‘dan delil vermeye devam edelim:Yasin 51–52: Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru akın akın gidiyorlar. Şöyle diyecekler: ”Vaybaşımıza gelene! Kim kaldırdı bizi mezarımızdan? Rahman‘ın vaat eği işte bu! Peygamberler doğru söylemişler.

9

Page 10: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 10/180

”Eğer bu insanlar öldükten sonra ruhlar âleminde yaşamaya devam etselerdi, bu âlemde yaşayacakları binlerce vehaa belki de milyonlarca yıl boyunca ahiren gerçek olduğu acı gerçeğini yudum yudum özümsemiş olacaklardır.Amahayır, bu insanlar dünyada öldükten sonra ilk defa kendilerine geliyorlar ve büyük bir şaşkınlık içinde ”meğersedoğruymuş” gibilerinden bir şeyler söyleyerek büyük bir şok yaşıyorlar.Çünkü ruhsal yaşam diye bir şey yok. Onlar vefat ekten sonra kıyamete kadar cansız bir şekilde beklediler ve

uyandıklarında yani ikinci yaralışlarında da acı gerçeği gördüler.Bazı insanların şimdiden cennete girdiğine bir diğer delil olarak şu ayetleri de verelim:Yasin Suresi(20-29):Kenn öbür ucundan bir adam koşarak gelip şöyle dedi: ”Ey topluluk, bu elçilere uyun!””Sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar. ””Beni yaratana ne diye kulluk etmeyecek mişim ben? Ve sizler de O‘na döndürüleceksiniz. ””O‘ndan başka tanrılar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorluk/zarar dilerse onların şefaa benden hiçbirşeyi savamaz; beni kurtaramazlar. ””Bu durumda ben elbee ki açık bir sapıklığın içine düşerim. ””Ben, sizin Rabbinize iman em, ark dinleyin beni!””Gir cennete!” denildi. Dedi: ”Kavmim bir bilebilseydi?

Ki Rabbim beni affe; beni, ikram edilenlerden kıldı. ”Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.Olan, sadece korkunç treşimli bir ses. Ve bir anda sönüverdiler.************Eğer kıyameen sonraki cennete girişten bahsetseydi, o zaman o adamın toplumu zaten onu görüyor olurdu. Amahemen ölümünden sonra bedenli olarak cennete giriyor, diğerleri ise daha yeryüzünde olduğundan ve/veya henüzdirilmediğinden, ”kavmim, Allah‘ın beni affedip cennene aldığını bilebilseydi” demekte.************RUM55. Saat gelip kıyamet koptuğu gün, günahkârlar dünyada bir saaen başka kalmadıklarına yemin ederler. Onlarişte böyle çevriliyorlardı.

56. İlim ve iman verilenler ise şöyle dediler: ”Yemin olsun, siz, Allah‘ın Kitabı gereğince yeniden dirilme gününekadar kaldınız. İşte bu, yeniden dirilme günüdür. Fakat siz daha önceden bilmiyordunuz. ”Eğer bu günahkarlar ruhlar aleminde binlerce veya milyonlarca yıl azaplar içinde yaşamış olsalardı, o zaman onlarabekleme süresi kısa gelmek bir yana dursun tam tersine olduğundan da uzun gelecek.Ama görüldüğü üzere, dirildikleri andan ibaren kendilerine ilk defa geliyorlar ve dünyadaki bekleme sürelerininçok kısa olduğuna yemin ediyorlar.Ayrıca ilim ve iman içinde olanlar onlara şöyle diyor: ”Yemin olsun, siz, Allah‘ın Kitabı gereğince yeniden dirilmegününe kadar kaldınız. İşte bu, yeniden dirilme günüdür. Fakat siz daha önceden bilmiyordunuz. ”Yani hem ”siz kıyamet gününe kadar beklediniz” diyorlar hem de ”siz daha önce bunu bilmiyordunuz” diyerektenonların bilinçlerinin ilk defa yerine geldiğine vurgu yapıyorlar.Bu arada Kuran’da ruh kelimesi sadece tekil olarak geçmektedir. Ruhun çoğulu olan ”ervah” kelimesi ayetlerde

asla geçmez. Bu da ruhların olmadığına dair bir başka sağlama, kanıt daha sunmaktadır bizlere.İNSANA AİT RUH İNANCININ YAPTIĞI BOZGUNCULUKLAR1.İnsana ait tanrısal parça ruh inancı insanların rableşrilmesinin kapısını ardına kadar açıyor ve bunun sonucundakutsal insanlar, tapınılan sefil ruhbanlar ortaya çıkıyor.2.İnsana ait ruh inancından dolayı çoğu insan tekâmül safsatasına inanıyor. Ve bu yüzden acı çekip olgunlaşacağınainandığından kendine zulmediyor veya başına bir musibet geldi mi bunu iyi bir şey zannedip kurtulmak için şevklidavranmayabiliyor. Hâlbuki Kuran’a göre başımıza gelen musibetler hiç de hayra alamet değildir ve günahlarımız-dan dolayı bir uyarıdırlar.3.İnsana ait ruh inancından dolayı insanüstü bir varlık olabileceğine inanan ruhbanlar dünya nimetlerine sırt çe-virerek kutsallaşğına inanıyorlar. Bu sapkınlığı bir erdem olarak görüyorlar. Haa kimisi cennet nimetlerini bileistemiyor ve ilahlaşmaktan başka bir şeyi gözü görmüyor(birlenme inancı).

4.İnsana ait tanrısal parça ruh inancından dolayı ölümün güzel bir şey olduğu zannediliyor. Çünkü bu inanca göreruh bedene hapisr ve ölüm ruhun özgürlüğüne kavuşması-birlenmesi demekr. Bu hastalıklı düşüncenin sonu-cunda ne yazık ki insan hayana verilen önem azalabiliyor ruhlara inanan insanlarda.

10

Page 11: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 11/180

5.Yine insana ait ruh inancından dolayı birçok insan reenkarnasyona inanıyor. Bu da her dirilişte bambaşka biryarak olunacağı anlamına geliyor. Ve bu da farkında olunmasa da ölen kişinin bir daha geri gelmemek üzere yokolması demekr. Çünkü başka bir bedende başka bir kişilikte haa başka cinsiyet veya türde dünyaya gelecek-sen sürekli, ölünce şu anki sen bir daha oluşmamak üzere yok olacak demekr. Yani tam bir materyalist inancabürünüyor işin derinine inince.6.Ruh ikizi inancı görülüyor birçok ruhçu öğrede... Bunun sonucunda yalnızca ruh ikiziyle birlikte olan insanın

tekâmül edip mutlu olabileceği safsatasına inanılıyor. Bu da cinselliği çakrmadan yasaklama-kısıtlama hinliğiniiçeriyor.7.İnsana ait ruh inancı ve tekâmül safsatası aslında günah işlemenin gerekli olduğu yanlış inancına da götürüyorinsanları. Çünkü tekâmül için dünyaya gelen ruh günah işleyip acı çekmeli ki mükemmelliğe giden yolda olgunlaşa-bilsin deniliyor. Bu inanç kabala öğresiyle Museviliğe, tasavvuf öğresiyle de İslam dünyasına sokuşturulmuştur.8.İnsana ait ölümsüz ruh inancı, bedenli yeniden yaralıp ahiree maddi yaşayacağımız gerçeğini bazı kimselereinkâr eriyor. Ruhçular maddeyi küçümsedikleri haa bazıları iğrendikleri için sonsuz yaşamın bedenli değil deruh olarak olabileceğini söyleyiveriyorlar. Kutsal kitaplardaki maddi sonsuz yaşamı anlatan ayetlere sembolik an-lamlar yükleyerek dolaylı yoldan inkâr ediyorlar.9.Yine bazı ruhçular Allah’ın yarağı bu maddi evrene şükretmek bir yana dursun,ona ”leş” diyerek hakaret ve ne-fretlerini kusuyorlar.Allah’ın bizim için yarağı güzelliklere nefret ve hainlik içinde olabiliyorlar.Kendi uydurdukları

madde ötesi aleme tapınıyorlar ve ona ulaşmak için çırpınıyorlar.10.Ruhun tekâmülü inancı sonucunda kişisel ve toplumsal bazda ayrımcılık-üstünlük meselesi ortaya çıkıyor. Kimiinsanlar kimi insanlardan üstün kabul edildiği gibi kimi ırklar da diğer ırklardan üstün tutulabiliyorlar. Bazı ruhçu-lar sarışın renkli gözlü insanın tekâmül etmiş üstün insanı temsil eğine inanırlar. Haa Hitler’in zalimliklerininarkasında bile bu ruhçu-ırkçı sapma vardır. Büyük ruh adlı varlıktan medyumlar aracılığıyla aldığı direkfler doğrul-tusunda bilenen çılgınlıklarını yapmışr Hitler.11.Ruhlara inanan insan cinlerin aldatmalarına daha yatkın oluyor. Ruh çağırma seanslarında ya şarlatanlarınyalanlarına kanıyorlar ya da cinlerin ruh kılığında söyledikleri yalanlara... Yakınlarının veya hayaa olmayan ünlüinsanların ruhlarıyla görüştüğünü sanan kimseler, bu celselerde aldıkları bilgileri mutlak doğru zannedip yoldançıkabiliyorlar.Selam ve sevgiler.

Madde de gerçekr (2011-07-11 01:36)

Ruhçu öğre ve onun izinden giden tüm oluşumlar aslında maddenin bir hayalden, bir ilizyondan ibaret olduğunuiddia ederler hep.Buna kanıt olarak öne sürdükleri şeylerden ilki maddenin aslında enerjiden oluştuğu, maddenin kökenine inilirseenerji dalgalanması vb. şeylerle karşılaşacağımızı söylemeleridir. Bir de işin içine ışığı falan sokarlar, akılları sıramaddenin aslının ilizyon, dumani ve hayaletvari bir şey olduğunu ispatlarlar.Ama hesaba katmadıkları bir şey var, enerji denilen şey de madde dışı bir şey değildir. Madde onun konsantrehaliyse, enerji ise maddenin dağınık ve değişik halidir. Işık denilen şey de maddeden başka bir şey değildir. Yani

maddenin kökenine inilince yine karşımıza madde ve gerçeklik çıkmakta.Maddeyi hayal zannedenlerin öne sürdükleri ikinci delil ise, madde âleminin aslında duyu organlarımızın oyunlarısonucu varmış gibi algılandığını belirtmeleridir.Eğer biz bir şeyi görüyorsak o şey var olduğu için değil, gözümüz öyle algıladığı için gördüğümüzü, eğer bir şeyiduyuyorsak aslında yine kulak adlı alıcımızın yarağı şeyi algıladığımızı söylerler.Yine burada hesaba katmadıkları bir şey var. Eğer söyledikleri gibi madem onlar gerçek değil, alıcılarımızın oluş-turduğu bir ilizyon hepsi. Öyleyse niye bir alıcımız bozulunca hemen tamire yani tedaviye koşuyoruz. Mademalıcılarımın oynadığı oyun bütün bunlar öyleyse bir şaşının objeleri çi görmesi de, sağlıklı bir gözün tek görmesikadar normal ve sağlıklıdır. Öyleyse neden sağlıklı gözün gördüğü teki kabul ediyorsunuz da şaşı gören gözü ”sağlık-sız” ve yanlış görüyor kabul ediyorsunuz.Veya niye kataraktlı bir gözün ışıkların etranda hale görmesini ”sağlıksız” ve ”yanlış” kabul edip tedaviye başvu-

ruyorsunuz. Madem gerçeklik denilen şey alıcılarımızın ilizyonundan ibaret niye bu durumu ”hatalı” kabul edipameliyatlara, ilaçlara veya bitkisel kürlere başvuruyorsunuz.Yine aynı şekilde kulağı ağır işiten birini niye ”sesleri sağlıklı bir şekilde işitemiyor” deyip tedavi etmeye kalkıyor-sunuz.

11

Page 12: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 12/180

Nedenini ben söyleyeyim. Çünkü madde gerçekr ve ilizyon değildir. Öyle alıcılarımızın oyunu falan hiç değildirve evrensel değişmez ölçüleri vardır. Bu yüzden bu ölçüleri sağlıklı bir şekilde algılayamayınca, madde gerçekliğinisağlıksızbir şekilde algıladığınızı anlıyor ve hemen tedaviye koşuyorsunuz. Eğer madde bir hayal olsaydı bunagerekkalmazdı. Maddenin gerçekliği sabir ve kişiden kişiye değişmez. Tabii alıcılarınızda bir bozukluk yoksa.Şimdi vereceğim ayetler konumuzla doğrudan ilgili değil. Çünkü birinci anlamları, Allah‘ın gönderdiği ayetleri vepeygamberleri yalanlayanları eleşrmekte. Kendilerine gerilen apaçık kanıtlara rağmen sapkınlıklarını sürdüren-

lerden bahsedilmekte.Yalnız ayetlerin apaçık birinci anlamlarını kabul ekten sonra, ayetlerin işaret eği başka anlamlara da kafa yora-biliriz öyle değil mi? Tabii bizim yükleyeceğimiz bu ikincil ve üçüncül anlamlar birer iddia ve varsayım olmaktanileri geçemeyecekr. Bu yüzden şimdi bu söyleyeceklerimi sadece ”bir beyin jimnasği” olarak kabul ediniz lüen.Bunun dışında bir amacım yok.—Sana kâğıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik, onlar da onu elleriyle yoklasaydılar, muhakkak o küfürlerindeinat edenler yine ”Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir. ” diyeceklerdi. (Enam Suresi 7. ayet)Bu ayen açık anlamı dışında başka işaretlerine bakacak olursak; size apaçık bir şekilde alıcılarınızla algılayabile-ceğiniz fiziksel şeyler sunduğumuz halde sizler bütün bu gerçekleri bir ilizyon ve hayal kabul etmekte ısrar ediyor-sunuz anlamına da gelebilir mi?-”İşte bu sizin o yalan deyip durduğunuz ateş!” diye.

—Bu da mı sihir, yoksa siz görmüyor musunuz? (Tur suresi 13 ve 14. ayetler)Yine bu ayen birinci açık anlamı dışında beyin jimnasği yapacak olursak; işte madde âlemine hep bir hayal, hepbir ilizyon dediniz durdunuz, şimdi tadın şiddetli ateşin azabını bakalım görün madde gerçekmiymiş yoksa ilizyonmu? Anlamında da dolaylı bir uyarı içeriyor olabilir mi acaba?Tur Suresi 44. Ayet: Onlar gökten bir parçayı düşerken görseler ‘Birbiri üstüne yığılmış bir bulut” diyecekler.Kamer Suresi 2. Ayet: Hala bir mucize görseler, yüz çevirip: ”Süregelen bir sihir!” derler.Bu ayetlerde de, birinci anlamları dışında, acaba madde âlemini bir ilizyon olarak gören ve ”maddenin kökenindeüst üste yığılmış enerji dalgalanmaları” falan var deyip gerçekliğini inkâr etmeye kalkanlara bir uyarı olabilir mi?-Hem görsen onları, Rablerinin huzuruna durdukları zaman! O: ”Nasıl şu gördüğünüz gerçek değil miymiş? ” diye-cek, onlar da: ”Evet Rabbimiz hakkı için gerçek!” diyecekler. O zaman: ”Küfreğinizin cezası olarak azabı tadın!”buyuracak. (Enam Suresi 30 ayet)

Yine bu ayee birinci ve gerçek anlamda şüphesiz ki kâfirlerin dini inkârlarının sonucu yaşadıkları hüsran anlalıyor.Ama yine ayetlerin birinci anlamı dışında beyin jimnasği yapacak olursak, dolaylı da olsa, madde âlemini tüm is-patlarına rağmen bir ilizyon kabul edenler eleşriliyor olabilir mi?Dediğim gibi bütün bu ayetleri yazmamdaki neden zihinegzersizi yapmak sadece. Zaten ayetlerin ikincil ve üçüncülanlamları için çıkıp da kimse kesin olarak ”şu şöyledir” diyemez. Diyenler yanılgı içerisindedir.Fakat bazı ayetler doğrudan da, maddenin-yaralmışların gerçek olduğu bilgisini bizlere vermektedir:AHKAF3. Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak gerçek ile ve belli bir süreye göre yarak. İnkar edenler,uyarıldıkları şeyden yüz çevirmektedirler.ANKEBUT44.

Allah gökleri de yeri de hak olarak yaratmışr. Kuşkusuz, bunda, iman sahipleri için mutlak bir mucize vardır.

Allah ”gerçek”-”hak” olarak yarağını da beliryor ayetlerinde.Ayrıca bazı ayetlerinde yarağı varlıklar üzerine yemin ediyor. Örneğin:TIN1. Yemin olsun incire, zeyne,2. Tûr-i Sîna‘ya,3. Ve şu güvenli kente ki,Rabbimiz bir hayalin üzerine yemin etmez. Gerçekler ki üzerlerine yemin etmekte.Kısacası ruhçu öğrenin insanlara benimsetmeye çalışğı ”herşey algılarımızın bir oyunu, gerçekte madde bir hay-

alden ibarer” inancı doğru değildir.Yine her zaman ki gibi ruhçuluk, insanları yanlış inanışlara ve haa inkara yönlendirmek için çırpınmaktadır.Bunu fark etmenin yolu yine ”yalnız Kuran” deyip İslam‘a yönelmekten geçmektedirSelam ve sevgiler.

12

Page 13: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 13/180

Bir piyango bilenin düşündürdükleri (2011-07-11 01:38)

Öyle bir piyango çekilişi yapılsın ki,her bilet 1 trilyon(1000000000000) rakamdan oluşsun.Tabii böyle anormal rakamlara sahip biletlerin olabilmesi için çok korkunç sayıda da bilen(sonsuz denilebileceksayıda) basılması ve salması gerekir. Ama hayal bu ya yapıldığını farzedelim.Ve tüm biletlerin de tükendiğini

varsayalım.Yani bir kişiye çıkacak piyango başka çaresi yok.Ama bu nasıl olacak? Bir trilyon kez sizin bilenizdeki rakamlar kuradan çıkabilir mi?Birinci top tamam tuu, ikinci top tamam bu da tuu diyelim .Ama bunun böyle bir trilyon kez tekrarlanmasıimkansız gözüküyor. Fakat buna karşılık bu olay gerçekleşecek başka yolu yok.Bu sayıyı ne kadar çoğalrsak çoğaltalım, yine piyango bir bilete çıkmak zorunda.BU OLAYIN BANA DÜŞÜNDÜRDÜĞÜ BAŞKA BİRŞEY DE..........Rastgele,tesadüfü gibi gözüken şeylerin bile aslında böyle olamayacağı...Evet burada piyango bir bilete çıkmak zorunda ve çıkacak da...Ama bir bilen bir trilyon rakamının sırayla kuradan çıkması, yani bir trilyon kez o bilen rakamlarının kazanmasıkendiliğinden rastgele olması imkansız bir durum.

Düşünün bir kere, bir şeyin rastgele olmadığını ispatlamak için deney ve gözlemlere başvururuz. Eğer o olay de-falarca tekrarlanıyorsa bu tesadüfü bir olay değil, bir düzendir deriz. Bu olay şansa olmuyor deriz. Binlerce kezaynı olay tekrarlanıyorsa, ark bunun tesadüfle alakasız bir şey olduğunu kabul ederiz.Buna karşılık burada bu olay tam bir trilyon kez tekrarlanıyor. Hiç bir deney veya gözlem bu kadar çok tekrara sahipolmadığı halde sonuç kabul ediliyorsa, bu olayın da şansa olamıyacağı düşünülmelidir.Dediğim gibi biletlerin rakam sayısını bir trilyondan, katrilyona, haa katrilyon kere katrilyona da çıkarabiliriz. Amayine birşey farketmeyecek bir bilet kazanmak zorunda olacakr.Yani sonsuz rakama doğru çoğallsa bilen üzerindeki rakam sayısı, şanslı bilet yine sekmeden kazanacakr, nu-maraları torbadan sırayla çıkacakr. Bunun şansa olması imkansızdır.**Bu söylediğimi ”bir trilyon adet biletle falan” karışran arkadaşlar oluyor. Onun için bu noktada tekrarlıyorum:

Şu anda piyasadaki biletler 6 rakamdan falan oluşuyor. Yani her bir bilen üzerinde 6 rakam var. Çekiliş yapılınca,yani torbadan 6 top seçilince bu biletlerden biri mutlaka kazanıyor. Çünkü allı tüm kombinasyonları içeren biletlerbasılmış durumda.Benim piyango örneğimde de bu biletlerin her birinin üzerinde tam bir trilyon rakam var.Yine bir trilyon rakamın oluşturacağı tüm kombinasyonları kapsayan biletler basılmış durumda.Yani kura makinasından bir trilyon top düşüp, sonuç açıklanınca, yine bir bilet kazanmış olacak.Evet bir bilet kazanacak.Ama kazanabilmesi için tam bir trilyon kez sırayla rakamlarının kuradan çıkması gerek o şanslı bilen.Yani birinci top makinadan düştü diyelim ki 5 rakamı. Tamam tutu. İkinci top kura makinasından çekildi bu sefermesela 8 numara, tamam bu da tuu....Böyle böyle tam bir trilyon kez kazanacak olan bilen rakamları sıraylakuradan çıkacak.

Bu şansa kendiliğinden olması imkansız birşeydir.Yani başka bir deyişle, bir yazı tura olayı bile şansa kendiliğinden olamaz. Ama yazı ve turada bir kerede olay sonuç-landığından mucizeyi kolay fark edemeyebilirsiniz. Buna karşılık böyle bir trilyon rakamlı bir bilee olayın şansaolmadığını kavrayabilirsiniz.Haa bu bile bir katrilyon, ya da seksilyon rakamlı da yapabiliriz. Yine bir bilet kazanacak. Ve bu sefer şanslıbilen rakamları bir seksilyon kez kuradan çıkacak.Hiçbir deney bir trilyon kez tekrarlanmadığı halde oradaki düzen kabul edilir.Bu bilee tam bir trilyon kez, sırayla numaraları kazanmış durumda.Onu bırakın, bir makinayı bile bir trilyon kez çalışrmaya kalksanız, birinde makina çalışmaz veya değişik bir tepkiverebilir.Ama burada aynı bilet, hiç sekmeden bir trilyon kez üstüste kazanıyor.

Her bir topun çekilişi bir saniye bile sürse, tüm topların(1 trilyon adet) çekilişi asırlarca sürecekr ve ”şanslı” biletbu süre zarnda sürekli kazanmak durumunda olacakr.Evet, kainaa şans diye birşey yoktur, şans dediğimiz şeyler bile aslında kaderin kendisidir.Selam ve sevgiler.

13

Page 14: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 14/180

Kader ve özgür iradeyle ilgili sorulara verdiğim cevaplar (2011-07-11 01:40)

QUOTE(redfinity @ Mar 28 2008, 04:30 AM)”Redfinity: 13:15’de bu kaleme ne olacak?Tanrı: Ben tersini dilemezsem, kalem masadan düşecekRedfinity: Peki dusmesini diliyor musun?

Tanri: ....Burada tanri ne diyor bana? Bir tek yanit bekliyorum”Cevabım:Redfinity: 13:15’de bu kaleme ne olacak?Tanrı: Ben tersini dilemezsem, kalem masadan düşecekRedfinity: Peki dusmesini diliyor musun?Tanri: ....—Evet.Veya—Hayır.Diyecekr ve gerçekleşecekr.

Diğer söylediğine gelince, Allah “bize yönelik o ifadeleri kullanıyor”. Allah biliyor ama sen, ben bilmiyoruz:11:107 Gökler ve yer durduğu sürece orada kalıcıdırlar; ancak Rabbin dilerse başka. Rabbin, dilediğini Yapandır.11:108 Mutluluğu hak edenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece cennee kalıcıdırlar.12 Rabbin dilerse başka.Kesinsiz bir ödüldür bu.Ayrıca “sizi sınıyoruz bakalım ne yapacaksınız” gibilerinden ifadeler de hep bize yönelik bilinmeyendir. Yoksa Allahaçısından ne imhan var, ne de zamanda yolculuk.Orada senin soru sorup istekte bulunman bile aslında bilinenin, senaryonun bir parçası.Ve üçüncü yanlışın “bir şeyi yapabiliyor olmak ile yapmayı” birbiriyle karışrıyorsun.Örneğin Allah istese cennetlikleri cehenneme, cehennemlikleri de cennete koyabilir veya herkesi cehennemekoyabilir. Ama bunu yapabiliyor olması, yapacağı anlamına gelmiyor.Yani sen Allah’a ”hadi değişr emrini bakalım değişrebiliyor musun?” demen aslında aynı zamanda ”hadi

cennetlikleri cehenneme at, bakalım atabiliyor musun, eğer onları cehenneme atamazsan, özgür değilsin” demekkadar boş ve hatalı. İyileri cennee zorunlu olduğundan değil, istediği için tutuyor.Selam ve sevgiler.

**************************

******QUOTE(redfinity @ Mar 29 2008, 03:54 AM)”Cennet veya cehennemden bahsetmiyorum. Konuyu oraya germeyecegim. Gostermeye calisgim sey, Allah’inAlim-i mutlak sifandan oturu gelecegi degisremeyecegi, yani, gelecekte su anda bildiginden farkli birseyyapamayacagi. Dolayisi ile onun bile ozgur iradesi olmadigi.

Bu diyalog ayni basta yazdigim gibi tamamlanacakr:Redfinity: 13:15’de bu kaleme ne olacak?Tanrı: Ben tersini dilemezsem, kalem masadan düşecekRedfinity: Peki dusmesini diliyor musun?Tanri: Evet (dedigini varsayiyoruz. Istersen hayir’i da secebiliriz). ......(1)Redfinity: 13:15 de kalem masadan dusecek yani. Oyle mi?Tanri: Evet. [Bu noktada tanrinin bilgisi kalemin dusecegi seklindedir]..[saat 13:12 olur]..Redfinity: Kalemin dusmesini engelleyebilir misin?Tanri: Bunu yapapamam?Redfinity: Neden o?

Tanri: Cunku bunu yaparsam biraz onceki bilgimin yanlis oldugu ortaya cikar. Bu yuzdende gelecegi degiremem.Ozgur iradem yoktur.Emre, bu probleme mankli bir cozum bulmaya calismak gercekci bir yaklasim olmaz. ”Inanmak irrasyonaldirama yine de inaniyorum” yanini ben saygi duyarak kabul ederim.”

14

Page 15: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 15/180

CEVABIM:Tam tersine, ”inanmamak, inkar etmek” irrasyoneldir.Dediğimi anlamadığını görüyorum.Cennet meselesinde ne demişm?İşte buradaki uyarlama da aynısı olacak dedim.Anlayabilmen için diyaloğuna yerleşreyim:

Redfinity: 13:15’de bu kaleme ne olacak?Tanrı: Ben tersini dilemezsem, kalem masadan düşecekRedfinity: Peki dusmesini diliyor musun?Tanri: Evet (dedigini varsayiyoruz. Istersen hayir’i da secebiliriz). ......(1)Redfinity: 13:15 de kalem masadan dusecek yani. Oyle mi?Tanri: Evet. [Bu noktada tanrinin bilgisi kalemin dusecegi seklindedir]..[saat 13:12 olur]..Redfinity: Kalemin dusmesini engelleyebilir misin?Tanri: TabiiRedfinity: Hani düşecek?Tanrı: Zaten düşecek.Birşeyi yapabiliyor olmak , onu yapmak zorunda olduğun anlamına gelmiyor. Kararım

kalemin düşeceği şeklinde ve de düşecek.YaniRedfinity: Cenneekileri cehenneme atabilir misin?Tanrı: Evet atabilirim.Redfinity: Ama cenneen hiç çıkmayacaklarına söz vermişn.Tanrı: Evet verdim ve de çıkmayacaklar. Onları cehenneme atabilme gücümün olması, atacağım anlamınagelmiyor. Kararım hep cennee kalacakları yönde.

**************************

*******

QUOTE(redfinity @ Mar 29 2008, 04:56 AM)”Dedigim gibi su anda cennet veya cehennem’den bahsetmiyorum.Su en son yazdigin cumledeki problemlere bakalim:Tanrı: Zaten düşecek.Birşeyi yapabiliyor olmak , onu yapmak zorunda olduğun anlamına gelmiyor. Kararımkalemin düşeceği şeklinde ve de düşecek.Birincisi, bu bir cocugun ”ucabilirim ama canim istemiyor” demesine benziyor.”Istersem kalemin dusmesini engelleyebilirim ama engellemiyorum” cumlesinin bundan hic bir farki yok.Ikincisi ”kararim” ne demekr. Bir karar verilebilmesi icin o kararin oncesinde ”kararin verilmedigi bir belirsizlik”ani olmasi gerekir. Yani gecmiste allah icin kararin verildigi bir an mi var?Bunun nesi acik degil anlamiyorum; Allah bir karar verdigi anda (gelecek bir anda kalemin masadan dusmesi), oolay onun bilgisi olmustur. Bu bilgi degisemeyecegi icinde allah kararini daha sonraki bir anda degisremez.

Yani, olay ”yapabiliyor fakat yapmak zorunda degil” degil ”yapamiyor”..”*********************CEVABIM:Hayır dostum, bunu da defalarca açıkladık.”Bilinmeyen bizim açımızdan” . Bu yüzden bize yönelik olarak bu ifadeleri kullanıyor Tanrı.”bakalım ne yapacaksınız diye sınadık””cennee sonsuza dek kalacaksınız, ama tersini dilersem başka””bana dua edin-dileklerinizi ilen ”Zamansız olan Allah için zaten gelecekte gerçekleşecek birşey yok. Ama zamanlı olan bizlerin algılayabileceğişekilde beliryor ifadeleri.Cennet ve cehennemle ilgili verdiğim örnek bunu çok iyi temsil ediyor.

Redfinity: Cenneekileri cehenneme atabilir misin?Tanrı: Evet atabilirim.Redfinity: Ama cenneen hiç çıkmayacaklarına söz vermişn.Tanrı: Evet verdim ve de çıkmayacaklar. Onları cehenneme atabilme gücümün olması, atacağım anlamına

15

Page 16: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 16/180

gelmiyor. Kararım hep cennee kalacakları yönde.Allah isterse cenneekileri cehenneme atabilir. Ama ”özgür iradesiyle onları hep cennee tutmaya karar vermiş”.Ve bize bu kararını açıklıyor:”sonsuza dek cennee kalacaksınız, ama tersini dilersem başka”Allah özgür iradesiyle bizi sonsuza dek cennee tutuyor. Böyle olmasını istediğinden dolayı. Ve bize bunuaçıklıyor.

Birşeyi yapabiliyor olmak başka, yapmak zorunda olmak bambaşka. Ama Allah yapıp yapmamakta özgür olduğuiçin cenneekileri cehenneme atmıyor.Burada bizim ”Allah’ın cenneekileri cehenneme atmayacağını bilmemiz” ”Allah’ın özgür iradesini etkilemiyor”.Yani Allah’ın yapacağını bilmemiz, Allah’ın özgür iradesi üzerinde hiçbir etkisi olmayan birşey.Tıpkı Allah’ın bizim yapacaklarımızı bilmesinin, bizim özgür irademiz üzerinde hiçbir etkisi olmadığı gibi.Allah insanları ”biz bildiğimizden dolayı değil, öyle istediğinden dolayı cennende sürekli tutuyor” Ve bize bunuaçıklıyor.Yani Redfinity’ciğim, senin bu iddian düşündüğünün tam tersine, özgür iradeye yepyeni bir ispat örneği dahasundu.Görüldüğü üzere ”bilindiği için yapılmıyor”, tam tersine ”özgür iradeyle o şık seçildiği için biliniyor”.Yani şu ayetlerde zaten ”senin diyaloğun”cevaplanmış durumda:

Hud107. Gökler ve yer durduğu sürece orada kalıcıdırlar; ancak Rabbin dilerse başka. Rabbin, dilediğini Yapandır108. Mutluluğu hakkedenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece cennee kalıcıdırlar. Rabbinin dilerse başka.Kesinsiz bir ödüldür bu.Yüce Allah burada bize gelecekte ne yapacağını söylüyor.Ve diyor ki ”eğer tersini dilemezsem, cenneekileri asla çıkarmayacağım”Ve çıkarmayacağına dair söz de veriyor.Başka bir deyişle ”istersem bu hükmümü değişrebilirim, ama cenneekilerin sonsuza dek orada kalmasını, özgürirademle istediğim için kalacaklar” demekte.Bu özgür irade konusunda ikinci bir sağlama, delil daha sunuyor bizlere.Biz bu durumda Allah’ın gelecekte ne yapacağını biliyoruz.

Ve Allah diyor ki ”siz bunu bildiğinizden dolayı değil, ben böyle olmasını istediğimden dolayı cenneekiler hepkalacaklar” ”Ama istersem bunu değişrebilirim”Demek ki bizim gelecekte Allah’ın ne yapacağını bilmemiz, O’nun özgür iradesini etkilemiyor.Tıpkı O’nun bizim ne yapacağımızı bilmesinin, bizim özgür irademizi etkilememesi gibi.Birşeyi ”yapabiliyor olmak başka, yapmak bambaşkadır”. Ve bu durum özgür iradenin sonucudur.Selam ve sevgiler.

**************************

*****Aziz sordu:

”sevgili dostum özgür irade var diyorsun ardındanda bir senaryoyu oynuyoruz diyorsun bu nasıl bir çelişki olmuy-ormueğer bir zamanlar şöyle bir tezim vardı yaratan bilmek istemiyor olamazmı diyordum ama buna kuranda dayankbulamadım kuran devamlı kul(köle) olacaksınki bu dünya imhanını kazanasın diyorsorarım size kim gününü gün etmekten hoşlanmaz kendimden örnek vereyim evliyim ve iki oğlum var evli olmayıyani bağımlı olmayı istemezdim eğer iman etmiş olmasaydım delimiyim başkalrının sorumluluğunu sırma alıyımhayamı yaşardım beni bunlardan alı koyan özgür irademmi sence iyi düşün”CEVABIM:1- Hayır, dediğimi anlamamışsın sevgili kardeşim.Allah bizim özgür irademizle neyi seçeceğimizi biliyor. Ve bunu kullanarak hakeğimize kavuşacağımız şıklarıkarşımıza çıkaryor. Yani seçim tamamiyle senin özgür iradene ait.

Ama Allah seni neyin seçeceğini bildiğinden,kalbindeki iyilik veya kötülükle yüzleşmeni sağlayacak şıkları karşınaçıkaryor.Örneğin İblis o güne kadar her denileni yapıyordu. Eğer Allah dilesydi yine yapacağı bir şeyi söylerdi örneğin ”gidindünyada şu işi yapın” derdi. Ama Adem’e secde edin deyince İblis’in kalbindeki hainliği ortaya çıkaracağını bildiğin-

16

Page 17: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 17/180

den bu şıkkı çıkar karşısına(secde etmek ya da etmemek).2- Kesinlikle özgür iradeye sahibiz.Selam ve sevgiler.

Değişimi amaç yapma yanılgısı (2011-07-11 01:43)

Evet değişiklikler güzeldir, insan hayana yenilik ve çeşitlilikler katar. Haa bazen ve veya bazı alanlarda mutlakagereklidir de... Örneğin teknoloji ve bilimin sınırlarına henüz gelinmedi, bu alanda sürekli evrimleşilecek ve iler-lenecekr.Bu da yepyeni nimetler ve yaşam tarzı sunacakr insana.Bunlar değişimin gerekli ve de faydalı olduğu taraflar. Ama bir de madalyonun öbür yüzü var. Değişimi mutluluğagötürecek araç değil de amaç olarak gören ,olumlu olumsuz demeden sırf değişiklik olsun diye değişim isteyensağlıksız bir düşünce yapısı da hakim dünyada ne yazık ki..Bunun bir benzeri noktaya ”olumlu çeşitlilik ve olumsuz çeşitlilik” konusunda (ALTERNATİFORUM’DA) değinmişm.Çeşitlilik ve farklılık ne kadar çok olursa o kadar iyi olur. Ama siz tutup, sakatlıkları, hastalıkları, ırkçı düşüncelerive buna benzer çeşitli olumsuzlukları da sırf çeşitlilik olsun diye gerekli olarak görürseniz işte o zaman film kopar.

Olumsuz çeşitliliğin fakirleşrici etkisini görmez ve onunla mücadele etmezseniz, bu zenginlik değil fakirlik olurdemişm.Yine sırf değişim olsun diye olumsuz değişimi kabullenirseniz aynı hataya düşersiniz. Yani sağlıklı halinizden sıkılıphasta olmayı veya sakatlanmayı arzularsanız bu dediğim sağlıksız ruh haline bürünmüşsünüz demekr. Ya dabaşıma biraz üzücü ve sıkınlı olaylar gelsin ark diyorsanız, yine sırf değişim olsun diye değişiklik olsun diyen,değişime tapan gruba girmişsiniz demekr.Hayat sonsuz denilebilecek olumlu değişimi yaratacak kombinasyonlara sahipken, olumsuz değişime yönelmekgerçekten trajedikr.Bu olumlu kombinasyonlar sonsuz bir süreç içerisinde insanın hayana sonsuz bir zenginlik katacak potansiyelesahipr. Ama olumsuzları ise zenginlik değil fakirlik katar.Bu yüzden her şeyde değişim istemek büyük bir hatadır. İyi olan, mükemmel olan değişrilirse bu evrim değil

dejenerasyon, güzellik değil çirkinlik olur.Ve evrim her şeyde değil bazı şeylerde vardır ve gereklidir, yoksa oluşacak olan gelişme değil bozulma olacakr.Değişimi mutluluğa ve güzelliğe giden bir araç değil de amaç yapanlar, bu hatalı bakış açılarından dolayı güzellik-lerin bile yıkılmasını, haa yok olmasını isterler farkında olmasalar da. Çünkü onlara göre mutlaka daha güzel vedaha iyi vardır, bir şeyde mutlak mükemmelliğe, güzelliğe ulaşılmış olabileceğini düşünmezler bile, düşüneceklerolsalar da kabule yanaşmazlar. Haa bunu kabul etseler de sırf değişim için yine güzelliğin yıkılmasından yana oykullanırlar.Her şey sürekli değişmelidir, yaşam şekli, hali, haa evrensel yasalar, yaşam formatları bile (onların gözünde).Evrimciler ister ruhçu, ister materyalist olsun bunu hayal eder genelde. Eğer ahiret inancına sahipse ve cenneteinanıyorsa bile onun sonsuz olmasını kabullenemez. Çünkü onların gözünde amaç güzelliğe ulaşmak ve muhafazaetmek değil, nasıl olursa olsun sürekli değişimi yaşamakr.

Bu yüzden ölümü ve yok oluşu sürekli ister ve tasvip ederler farkında olmadan. Dediğim gibi ölümsüzlüğe,cennetyaşamının bile daimi olmasına tahammülleri yoktur farkında olmasalar bile... O da miladını doldurup bambaşkaoluşumlara geçilmelidir onlara göre...Bu inanç ruhçu öğreden tüm dünyaya yayılmış durumdadır. Kendini saan ruhçu olarak gösterebileceği gibi,materyalist veya Hırisyan, Müslüman veya Yahudi şeklinde de gösterebilir bu inanç. Her inancın arasına sızmışr.Haa İslam gibi tam karşıt bir inancın içerisine bile... İslam dünyasına Tasavvuf, Musevi dünyasına ise Kabalaöğresiyle girmişr bu öğre. Tabii daha başka versiyonları da mevcuur...Değişimi araç olarak değil de amaç olarak görenler çoğu kez kendi rüya ve idealleriyle bile büyük bir çelişkiiçerisindedirler.Örneğin birçok evrimci güzelliklere ulaşmayı hedefler. Hastalıklar, fakirlik haa ölüm ortadan kalksın, savaşlar veolumsuzluklar ark olmasın der. Ama bir yandan da inançlı bile olsa bu evrimciler, cenneeki sonsuzluğu bile

kabullenemez bir ruh hali sergilerler. Birden bir bakmışsınız ki ”acısız hayan ne anlamı var, kötülük olmadaniyiliğin tadına varılabilir mi” gibilerinden tam tersi bir inancı açığa vurmaktalar. Haa dediğim gibi dünyadakiacıları, ölümü bile istemez gibi görünürken, birdenbire cenneeki ölümsüzlüğü bile istemez bir yapıya bürünür-ler. Cennen bile bir gün yok olmasını isterler. Farkında olmadan bu dünyadaki tüm kötülük ve olumsuzlukları

17

Page 18: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 18/180

över, yücelr Ve de isterler. İşin trajik yanı, bu çelişkilerinin çoğu kez farkına bile varamazlar.Bu arada başka bir yazımda daha geniş bir bakış açısıyla değinmek istediğim bir konuya kısaca burada da değin-meden geçemeyeceğim.Bu dünyadaki acı ve ısraplar övülürken, buna kanıt olarak yanlış bir sembollendirme yoluna gidilir. Bu dünyadakiacı ve sıkınlar, yiyeceklerdeki acı, ekşi gibi tatlarlasembolleşrilirve bunakarşılıkyaşamdaki güzellikler de yiyecek-lerdeki ”tatlı” tadıyla özdeşleşrilir. Ve ondan sonra çıkıp da ”sırf tatlı yenir mi biraz da acı ve ekşi tatları tadacaksın

ki hayanı yaşayasın” derler.Amaburadaki temel hata bu eşleşrmede yatmaktadır. Çünkü acı ve ekşi de pkı tatlı gibi bir tar, yani bir nimer.Bunlar eşit derecede güzelliklerdir. Tatlı bir elma da, acı bir biber de Allah’ın bize sunduğu eşit derecede mükem-mellikte güzelliklerdendir. Birinin diğerine bir üstünlüğü yoktur. Ama kimisi kişisel tercihinden dolayı tatlıyı, kimiside tuzlu veya acıyı tercih edebilir. Yani acı tat hayaaki olumsuzluğa veya ızdıraba karşılık değildir. Tıpkı tatlı gibiayrı bir nimet, ayrı bir hazdır.Hayaaki olumsuzluklar ise bir nimet çeşidi değil bir bela, üzücü bir durumdur. Aynı sembolleşrmeyi renklerdede yaparız. Örneğin siyah rengi kötülüğe, beyaz rengi ise iyiye, güzelliğe denk gelecek şekilde sembolleşririz. Amahâlbuki siyah ve beyaz eşit derecede güzellikteki 2 renkr. Ne siyah kötülüğü temsil eder, ne de beyaz iyiliği...SEMBOLLEŞTİRMEYİ DAHA DOĞRU BİR ŞEKİLDE YAPMALIYIZBeyaz ve siyah aynı değerde birer renkrler. Eşirler. Aynı şekilde yiyeceklerdeki tatlar da renkler gibi eşirler.

Bu yüzden bunlardan biri iyiliğe güzelliğe, bir diğeri ise kötülüğe, ızdıraba denk gelemez. Bunlar bizim hatalı ve /veya eksik sembolleşrmelerimizden kaynaklanmaktadır.Eğer illaki sembolleşrme isyorsak bunu daha doğru ve dikkatli bir şekilde yapmalıyız. Örneğin bunu tatlardayapacaksak hayaaki ızdıraba karşılık olarak herhangi bir tadı kullanmamalıyız. Çünkü dediğim gibi bütün ren-kler gibi tatlar da eşit derecede güzellikler(nimetler)dir. Bunlardan herhangibi birini çirkinliğe sembolleşremeyiz,hepsi ayrı güzelliklerdir. Hiçbiri çirkin veya sıkın verici değildir. Hepsi de mutluluk ve haz vericidirler.Ama hayaaki üzücü olaylar, olumsuzluklar ise nimedin, güzelliğin tam tersi olan ”bela”dırlar. Bu yüzden sem-bolleşrmemizi de bunu göz önüne alarak yaparsak daha sağlıklı sonuç elde ederiz. Mesela sıkınnın sembolüolarak bozulmuş, çürümüş veya zehirleme aşamasına gelmiş yiyecekleri kullanabiliriz. Yani ”tatlı-acı” gibi güzel tat-lar veya ”siyah-beyaz” gibi güzel renkler değil de olsa olsa ”bozulmuş, çürümüş, tatsızlaşmış, zehirleyici ve iğrelhale gelmiş” şeyler kötülüğü, sıkınyı sembolize edebilirler.

Bu açıdan bakıldığında da hayaaki ızdıraplar, üzüntüler, kötülükler hayan tadı tuzu falan değildirler. Ya da hay-an renkleri değildirler. Olsa olsa hayan bozulmuş, tatsızlaşmış, zehirleyici, istenmeyen deneyimleridir.Yanlış eşleşrme ve sembolleşrmelere dayanarak hayaaki olumsuzlukları övmek büyük bir hatadır.Bu yanlış inançlar yüzündenhayaaki kötülüklerle yeterince iyi mücadele edemeyebiliriz. Öyle ya madem sıkınlarhayan tuzu biberi, o zaman onlarla niye var güçle savaşılsın? Hastalıklar, felaketler, sakatlıklar, savaşlar, ölüm-ler, yaşlanma, fakirlik ve tüm kötülükler... Bunlarla niye mücadele edilsin o zaman. Haa bir insanın acı çekincedeğişik bir güzellik yaşayacağı veya onun ongunlaşacağı inancına sahipseniz, o kişiye kötülük yapma yolunu tercihbile edebilirsiniz. Çünkü bu yanlış inanç sonuçta bu kapıya çıkıyor. Öyleyse bir insana iyilik veya kötülük yapmaarasında bir fark kalmıyor. Sadece değişik tatlar tatmasını sağlıyorsunuz. Bu düşünce kötülük yapmanın da aslındaiyilik yapma olduğu yanlış inancına götürür insanı.Selam ve sevgiler

Izdırap değil mutluluk seçilmelidir (2011-07-11 01:44)

BAKARA57. Ve bulutu üstünüze gölgelik yapk ve size kudret helvasıyla bıldırcın indirdik: ”Rızık olarak size verdiklerimizin,en temizlerinden yiyin. ” Dedik. Onlar zulmü bize yapmadılar, onlar kendi benliklerine zulmetmekteydiler.58. Şöyle demişk: ”Girin şu kente; orada, dilediğiniz yerde bol bol yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve ‘affet bizi‘deyin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Biz güzel davranıp, güzellik üretenlere daha fazlasını veririz. ”59. Ne var ki zulme sapanlar, bir sözü kendilerine söylenmiş olandan başkasıyla değişrdiler. Bu- nun üzerine biz,bu zalimler üstüne, ürekleri kötülüklere karşılık olarak gökten bir pislik indir- dik.

60. Bir zamanlar Musa, toplumu için su istemiş de biz, ”değneğinle şu taşa vur” demişk. Taştan hemen onikigöze şkırmış. Her bölük insan kendilerine özgü su kaynağını bilmiş. ”Allah‘ın rızkından yiyin, için; yeryüzündebozgunculuk yaparak şuna buna saldırmayın. ” demişk.61. Siz şöyle demişniz: ”Ey Musa, biz bir tek yemeğe asla dayanamayız; bizim için Rabbine dua et de bize yerin

18

Page 19: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 19/180

birdiklerinden, baklasından, acurundan, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarıversin. ”Musa şöyledemiş; ”Siz daha aşağı bir nimete daha üstün bir nime mi değişmek isyorsunuz? İnin bir kasabaya; istediğinizsizin olacakr. ”Ve üzerlerine zillet, eziklik ve yoksulluk damgası vuruldu, Allah‘tan bir gazaba çarpıldılar. Bu böyleoldu, çünkü onlar Allah‘ın ayetlerini inkar ediyor ve haksız yere peygamberlerini öldürüyorlardı. İstan ekleri içinböyle oldu. Sınır tanımıyor, azgınlık yapıyorlardı.Burada İsrailoğulları kendileri için özel olarak ürelmiş olağanüstü gıda olan Kudret Helvası‘nı beyenmeyip, daha

düşük kalitedeki diğer yiyeceklere yönelmek isyorlar.Bazılarına bu ilk bakışta ”çeşitlilik ve zenginlik istemek” gibi gelebilir”. Ama hayır, yüz çeşit çadır, bir lüks villa veyaşato etmez. Yüz çeşit çadırı seçerseniz bir şatoya karşılık, zenginliği değil, fakirliği ve ızdırabı seçmişsiniz demekr.”Daha aşağı bir nime, daha üstün olana değişmek” insanların kendine zulmetmesidir.Ve mutluluğu, hazzı bırakıp, ızdırabı ve zulmü seçmek sapmadır.Yani insanların kendine zulmetmesi erdem değil, zalimlikr.Bu yüzden hem kendimiz, hem de tüm insanlık için iyiyi, güzeli ve mutluluğu seçmeliyiz.Ahiree cennete gitmenin yolu, bu dünyada da kendimize ve insanlığa güzellikler sunmaktan geçiyor.Tabii ızdırap ve kötülükten uzak durmaktan da geçiyor diğer bir deyişle.Kuran ”insanların gerçek çıkarlarının” ne olduğunu gösterir” ve ”bu çıkarlara ulaşabilmenin, kalıcı kurtuluşu eldeedebilmenin yollarını gösterir. ”

Bazı fedakarlık gibi gözüken emir ve yasaklar da aslında uzun vadede hem bu dünyada hem de ahiree hazzı-çıkarısağlayan isteklerdir.Satranç oynayanlar iyi bilir, bir veziri yem olarak verip birkaç hamle sonra rakibinizi mat edebilirsiniz. İşte orada oveziri almak aslında rakip için o anda kazanç gibi gözükse de birkaç hamle sonra büyük bir ızdıraba dönüşecekronun adına.İşte Kuran böyle tuzaklara karşı insanları uyarır, ”mat etme” yani nihai kazanç ve ızdıraptan kurtulma yollarını gös-terir.Selam ve sevgiler.

Gerçekte ılımlı Müslüman hangi taraf? (2011-07-11 01:45)

Yalnızca Kuran‘ı dini kaynak edinerek, gerçek İslam‘a yönelen insanlara şu günlerde ”ılımlı Müslüman” veya ”tatlısu Müslümanı” gibi tanımlamalarda bulunuluyor.Yani Kuran’daki gerçek dine yönelen insanlar, İslam‘a çok da bağlı olmayan, dini günün şartlarına göre yumuşatarakyarım yaşayan kişiler olarak tanılmaya çalışılıyor.Gerçek ise, böyle olması bir yana dursun tam tersinedir. Kuran’dan başka dini kaynak edinmeyen Müslümanlar entutucu, dinlerinin orijinal haline sadık grubu oluşturmaktadırlar.Dini tam anlamıyla yaşamak, haya tamamıyla İslam‘a göre yönlendirmek de yine Kuran‘daki dine yönelenlerinbaşarabildiği şeylerdir.Gerçekte İslam en ilerici ve güzelliklerle dolu yaşam felsefesini sunduğundan, bu yoldan gidenler dini modern çağauydurmaya çalışklarından dolayı değil, sadece dini gerçek haliyle yaşadıklarından dolayı bunu yapmaktadırlar.

Aslında ”ılımlı ve tatlı su Müslüman’ı” olanlar, mezhep ve hadis öğrelerini benimsemiş olanlardır.Çünkü onlar o kadar ılımlıdır ki, Yahudilerden sünnet etme ve recmi, Hırisyanlardan başörtüsünü, yine diğeröğrelerden çilekeşliği, inzivaya çekilmeyi ve ortaklar koşmayı almışlardır.Hadis ve mezhep öğrelerini benimseyenler, Kuran‘ın yanında başka kaynakları da kabul eklerinden, Kuran‘abağlılık açısından, yani İslam‘a bağlılık açısından ”ılımlı” bir yol izlemektedirler. Haa yine o kadar ılımlıdırlar ki,Hinduizm‘den, ruhçuluktan bile birçok öğeyi almışlardır.Buna karşılık ”yalnız Kuran” diyenler muhafazakâr yapılarıyla, İslam dışı hiçbir öğeyi din diye benimsemezler. Hu-rafeleri yanlarına yaklaşrmazlar.Selam ve sevgiler.

Hız mı yoksa yavaşlık mı?  (2011-07-11 01:46)

Günümüzde her şey hız üzerine kurulmuş gözüküyor. Her geçen gün daha hızlı ulaşım araçları yapılıyor ve hızrekorları kırılıyor, işler daha hızlı yapılmaya çalışılıyor, bilgiye çok daha hızlı ulaşılıyor, işlemler daha hızlı yapılıyor.

19

Page 20: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 20/180

Haa futbol ve basketbol gibi oyunlar bile çok daha hızlı oynanıyor, oynanması için kural değişikliğine bile gidiliyor.Durum böyle olunca yani günümüzde daha hızlı eşir daha iyi inancı yerleşince, hayan her alanında daha yüksekbir hıza ulaşılmaya çalışılıyor.Peki, bu inanç ne kadar doğru? Bence bu inancın haklı olduğu noktalar var,yanıldığı noktalar da.Evet, daha süratli ulaşım araçlarının yapılması, daha hızlı bilgisayarların yapılması, bunlar hızın gerekli ve güzel olanyanları. Ama bu demek değildir ki her alanda her zaman daha hızlı eşir daha iyi. Bazı durumlarda yavaş ve sabırlı

olmak hızlı olmaktan daha güzel ve faydalıdır. Ve de üstündür.Bir kere insan için hız, yaracılığı öldüren bir unsur olabilmektedir. Aşırı tempolu bir yaşam uzun vadede insanıyıprar ve dejenerasyona sebep olabilir. Çok çalışmak, oraya buraya koşturmak, hiç dinlenmemek ve tal yapma-mak… Ve buna benzer şeyler ilk başta bir şeyler kazandırıyor gibi görünse de daha sonraları götürüsünün gerisin-den çok olduğu görülür.Sakin yaşam sürenler ise uzun vadede daha çok ve güzel şeyler üreteceklerdir. Ve kesinlikle daha yaracı olacak-lardır. Zaten tarihte yaracı beyinler hep çalışkanlıkla, tembelliğin dengelendiği bir yaşam sürmüşlerdir.Bugün bunu oyunlarda da görebiliriz. Daha hızlı ama daha fakir ve düz oyunlar. Bugün basketbolu hızlandıracağızdiye yeni kurallar koydular ve bu basketbolun yok olma noktasına gelmesine sebep oldu. Çünkü ark herkes tekdüze ve yaracılıktan uzak oynuyor.Ama bunun dışında hızın nimet ve güzelliklerini inkâr edecek değiliz. Bence yapılması gereken, hızın faydalı olduğu

ve zararlı olduğu alanların, durumların iyi belirlenmesi ve dengenin sağlanmasıdır. Ne hız lehindeki çalışmalar-dan vazgeçilmelidir ne de tembellik ve durağanlığın önemi gözden kaçırılmalıdır. İkisinin birbirinin tamamlayıcısıolduğu fark edilmeli ve buna göre yeni bir gelişim, yaşam felsefesi gelişrilmelidir.**Yıllar önce yukarıdaki yazıyı kaleme almışm. Aslında yaşama dini açıdan bakğımızda daha da önem kazanmak-tadır konu.Şu dünyada yapklarımız sonsuz yaşamımızdaki, yani ahiret yaşanmızdaki konumumuzu belirleyecek. Gerçi Rab-bimiz sonsuza dek sonsuz şıklarda denenseydik ne yapacağımızı biliyor ve bize 2 günlük bir örnek imhan, birkendimizle yüzleşme ortamı sağlıyor. Ama biz imhanın sonucunu bilmiyoruz ve bu hayamızdaki her adımımızıbüyük bir dikkatle atmalıyız.Bir satranç oyununda bile bazen bir hamle üzerinde uzun uzadıya düşünürüz. Kaldı ki bu dünya haya bir oyun

da değil, çok ciddi ve önemli bir dönemdir. Alacağımız kararlar sadece bu dünyayı değil, ahiret dünyamızı da şekil-lendireceğinden, acele etmeden, derin düşünerek davranışlarımızı sergilemeliyiz.İnsanlara yardım eli uzatmak, ibadetler için hergün mutlaka geniş bir vakit ayırmak, hem kendimiz hem de tüminsanlık için güzellikler-iyilikler üretmek bizi gerçek ve sonsuz mutluluğa götürecek anahtar olacakr.Selam ve sevgiler.

Eğer herkes ayetlerin dediğini yapsaydı nasıl bir dünya olurdu? (2011-07-11 01:48)

Herkes Allah‘a ve ayetlere inanıyor dediklerine de harfiyen uyuyor:Cinayet diye birşey yeryüzünde kalmazdı

Hırsızlık diye birşey de....Dolandırıcılık da tarih olurdu.Yalan söyleme, iira atma ve kötü söz söyleme de....Savaşlar ortadan kalkardı.Yeryüzünde şidden her türlüsü kaybolurdu.Faiz-tefecilik vb. başkalarına zarar vererek kazanma olmazdı.Ekonomik girişim özgürlüğü ve mülkiyet hakkı olurdu.İnsanlar birbirleriyle selamlaşmadan geçmeyecek kadar birbirlerine saygılı olurlardı.Tüm dünya ülkeleri elele verir, sadece insanlığa daha iyi bir dünya oluşturmak için yarışırlardı.Dünya tek bir ülke gibi olur, dolaşım, yerleşme özgürlüğü tüm dünyada en üst seviyede olurdu.Zina olmayacağı için her çocuk aile ortamında doğar ve büyürdü.

Özel şirketler vb. güçler sadece kendilerinin değil, tüm insanların çıkarını ve hazzını düşünür , bu doğrultudagüzellikler ürerlerdi.Dünyanın en fakir insanı bile 5 yıldızlı otellerde haalarca tal yapabilirdi.Bilimde, teknolojide, sanaa ve demokraside şimdi bile hayal edemeyeceğimiz kadar ilerlenirdi.

20

Page 21: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 21/180

Tüm insanlar hem kendilerinin, hem de tüm dünyanın ”gerçek çıkarları” doğrultusunda yaşar ve yardımlaşırlardı.Tabiat korunurdu.

Hastalıkların,sakatlıkları

n ve haa yaşlanmanın büyük ölçüde önüne geçilirdi.

İyilik, huzur,mutluluk ve maddi-manevi tüm zenginlikler-konfor her yeri kaplardı.Bu dünya cennemsi bir hale gerilir, ahiree de kazananlardan olunurdu.

**************************

******Not : Bu yazım Kuran Araşrmaları Grubu’nun ”Yaşamın İçinden Dini Yazılar” adlı kitabında da yayınlanmışr.Selam ve sevgiler.

Bilgiler bile birer inançr (2011-07-11 01:49)

Bütün kabul edilen bilgiler de birer inançr. Özel olarak örnek vermek gerekirse; Amerikalıların aya ayak basmaolayına bir bakalım. Şimdi ben de dâhil olmak üzere Amerikalıların ilk aya ayak basanlar olduğuna hemen herkesbütün kalbiyle inanıyor. Bunun gerçekliğinin ispa sayısız. Bir kere bu olay televizyonlardan naklen yayınlandı.Aydan örnek gerildi vesaire. Ama buna rağmen bu apaçık bilgiye inanmayanlar var. Bu konuda onların da kendi-lerince delilleri var. Bunun o dönemde Sovyetlere karşı psikolojik bir üstünlük sağlamak için hazırlanmış komploolduğuna inanan insanlar bunun ispatlarını sundular. Ve bugün milyonda bir de olsa bir kısım insan onlara inanıyor.Şimdi burada bizim bu aya ayak basış olayına inanmamız bizim inancımız. Bütün ispatlarına karşı bu böyle... Bunakarşılık buna inanmayanların inanmamaları da onların inancı.Bunu her bilimsel gerçek için genelleyebiliriz. Haa gezegenlerin varlığı gibi en basit gerçekler bile inancımızdır.Bu bilgiye inanıp inanmamak, delilleri yeterli sayıp saymamak tamamıyla bize(bireye) kalmış bir şey.

Işık hızı aşılabilir mi? Evrim teorisi gerçek mi değil mi? Bütün bunlar da birer inançtan başka bir şey değildirler.Şimdi çıkıp ”ama şu olay ispatlandı, inanç olmaz ”diyebilirsiniz. İster ispata dayansın, ister başka bir şeye, YİNE DEONA İNANIP İNANMAMIZ BİZİM İNANCIMIZDAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR.Birçok yanlış kuram nasıl çürütüldü sanıyorsunuz. Bilim adamları da dâhil olmak üzere o şey herkes tarandan bil-imsel gerçeklik zannedilirken, birtakım bilim adamları tarandan bu bilgiye inanılmadı ve daha sonra bu kuşkucubilim adamları o genel kabulleri kendi ispatlarıyla yıklar. O yıkılan yanlış bilginin gerçekliğine inanların inancı on-ların inancı, o bilginin yanlışlığına inanarak o kuramı yıkan bilim adamlarının düşünceleri de onların kendi inancıydı.Bir genel kabul kendince ispatlara bile dayansa bir inançtan başka bir şey değildir. O bilgiye inanıp inanmamak,ispatları yeterli ve manklı bulup bulmamak bizim bu inancımızı belirler.Kısacası, bilgi = delillere dayalı kuvvetli inanç diyebiliriz. Bir takım deliller sonucunda o şeyin gerçekliğine tümkalbimizle inanmaya bilgi adını veriyoruz. Adımızın ne olduğundan tutun da, yerçekiminin gerçekliğini kabule kadar

her şeyi inancımızdır.Ne yazık ki insanlar “inanç” ile “zannı” birbirine karışrıyorlar günümüzde. Belirsiz ve delile dayalı olmayan şeylereinanmak zandır, tahmindir.Kuran ise zannın, yani ispata dayalı olmayan şeylerin peşinden gitmeyi yasaklar:İsra Suresi36. Bilmediğin bir şeye inanıp ardına düşme, çünkü işitme, görme duyusu ve beyin, hepsi ondan sorumludur.Hucurat Suresi6. Ey iman sahipleri! Özü-sözü bozuk birisi size bir haber gerdiğinde, hemen araşrıp inceleyin/delil arayın! Yoksabilgisizlikle bir topluluğu suçlar da yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz.Bu yüzden tüm hurafe inançlar yasakr ve böyle delile dayalı olmayan şeylerin peşinden gidenlerin ahiree hüs-rana uğrayacağı belirlir.

Buna karşılık Kuran’ın Allah’ın sözü olduğu ve değişmediği gerçeği delillere dayanmaktadır. Bu delillerin çok önemlibir kısmını www.mucizeler.com sitesinde inceleyebilirsiniz.Tüm bunları, yaralışımızda bize işlenen temel vahiyle de birlikte ele alınca, Kuran’ın söylediklerinin tamamıylagerçek olduğunu kolayca görebiliyoruz. Bize yaralışımızda verilen temel ilahi bilgilere vurgu yapan ayetlere de

21

Page 22: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 22/180

örnekler verelim:7: 172 Rabbin, Adem oğullarının bellerinden soylarını çıkarırken onları kendi kendilerine tanık tutar: ”Ben, Rab-biniz değil miyim? ” ”Evet, tanıklık ediyoruz, ” derler. Böylece diriliş günü, ”Biz bundan habersizdik, ” diyemezsiniz.7: 173 Yahut, ”Atalarımız önceden ortak koştu ve biz de onlardan sonra gelen soylarıyız, bizi bidat ve hurafeleredalanlardan dolayı mı yok edeceksin, ” diyemezsiniz.Bir tek Tanrıcı (hanif) olarak kendini dine adamalısın. Nitekim, ALLAH insanları böyle bir yaralış ile donatarak

yaratmışr. ALLAH‘ın yaraşında değişiklik olmaz. Bu, tam yetkin bir dindir, fakat insanların çoğu bilmez (RumSuresi 30)Bu temel vahyimiz sayesinde doğuştan Allah’ın varlığını ve tekliğini, insanlara iyi davranmanın güzel bir şeyolduğunu vb. şeyleri biliriz. Tabii eğer bu yaralış programımıza sırmızı dönmemiş isek…Ve içimizdeki bu temel bilgiler, Kuran’ın gerçekliği konusunda da bize önemli bir sağlama, ispat sunmaktadır.Yaralışımızda bize işlenen vahiyle(ruhla) uyum içerisinde olduğundan Kuran, ayetlere iman etmekle yükümlüyüz.Çünkü delile dayanıyor gerçekliği. Bir zan değil, gerçek bilgi(inanç) söz konusu. Rabbimizin bizden isteği; hurafeleri-zanları terk edip gerçek bilgiye-inanca yönelmemizdir.Selam ve sevgiler.

Kuran‘ın bilimi emretmesi (2011-07-11 01:50)

1- Kuran‘ın verdiği bilgiler pozif bilimler tarandan gün geçkçe keşfedilmektedir.2- Allah birçok ayende bilimsel araşrmayı istediği gibi, birçok ifadesi de bu alanlarda ilerlemiş, bilgi sahibi kim-selere yönelikr:ENBİYÂ(30) İnkar edenler, göklerle yer bişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydanagerdiğimizigörmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?Bu evrenin ve ayrıca canlıların başlangıcını araşrıp bulanlara yönelik bir ifadedir. Yoksa bu bilgilere ulaşamamışinsanlar için ”göklerle yer bişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana gerdiğimizigörmediler mi” demenin bir anlamı kalmazdı. Ayee söylenen bilgileri ”görebilmenin” yolu bilim ve teknolojide

ileri gitmekr.DİŞİ (ankebut)29:19 ALLAH‘ın yaralışı nasıl başlap, nasıl tekrarladığını görmediler mi? Bu, elbee ALLAH için kolaydır.29:20 De ki, ”Yeryüzünü dolaşın ve yaralışın nasıl başladığını görün.” Sonra, yine ALLAH (ahireeki) son yaralışıbaşlatacakr. ALLAH‘ın her şeye gücü yeter.Allah bizden canlıların ve tüm kainan yaralışının araşrılmasını isyor. Bu da bilimsel araşrmayla olabilecekbirşey tabii ki. Sadece yaralışın başlangıcı değil, günümüzde süregelen tekrarların da araşrılmasını isyor. On-dan sonraki aşama da, evrenin sonu geldikten sonra ikinci yaralışın olup olamayacağı üzerine kafa yormamız.KAMER(49) Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarak.İşte bu ölçü ve denge sayesinde bilimsel araşrma, deney vb. şeyler yapabiliyoruz. Kaos denilen şeyde bile uzun

vadede kendince bir düzen vardır.MÜ‘MİN(57) Elbee göklerin ve yerin yaralması, insanların yaralmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğubilmezler.Yine ilim sahibi insanların gerçekleri görebilecekleri, akletmeye daha yakın oldukları söylenir:FATIR SURESİ27. ALLAH‘ın gökten bir su indirdiğini görmedin mi? Onunla çeşitli renklerde ürünler çıkarırız. Haa dağlarda bilebeyaz, kırmızı veya rengarenk katmanlar vardır. Bazı yollar ise siyahr.28. Aynı şekilde, insanlar, hayvanlar, çilik hayvanları da çeşitli renklerdedir. Bundan dolayıdır ki kulları arasındaALLAH‘ı gereği gibi sayanlar bilim adamlarıdır. ALLAH Üstündür, Bağışlayandır.Neml

40. Kitap bilgisine sahip olan birisi de, ”Ben onu, gözünü kırpman için geçen süreden daha çabuk gerebilirim,”dedi. Onu yanında duruyor görünce, ”Bu Rabbimin bir lüudur. Şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğimi sınıyor.Şükreden kendisi için şükretmişolur. Nankörlük eden de, bilsin ki benim Rabbim Zengindir, Şereflidir,” dedi.Burada kitap bilgisi bilimde ileri derece olmadan başka birşey değildir. Maddeyi gözünü kırpma süresinde

22

Page 23: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 23/180

naklediyor.Kötülüklerin-yobazlığın kaynağı olarak cehalet ve ilimsizlik gösteriliyor ayetlerde:Enam Suresi139. Şunu da söylediler: ”Şu hayvanların karınlarındakiler erkeklerimize özgülenmişr; kadınlarımıza haramdır.Yavru ölü doğarsa kadın-erkek hepsi onda hak sahibidir.” Bu nitelendirmeleri yüzünden Allah cezalarını verecekr.Hakîm‘dir O, Alîm‘dir.

140. Şu bir gerçek ki, ilimsizlik yüzünden öz evlatlarını beyinsizce katledenlerle Allah‘ın kendilerine verdiği rızıkları,Allah‘a iira ederek haramlaşranlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. İnan olsun, sapıtmışlardır onlar; hiçbir za-man doğruyu ve güzeli bulamazlar.Sadece ve sadece delillerin ve aklın peşinden gitmemiz emredilmektedir:İsra suresi36. Bilmediğin bir şeye inanıp ardına düşme, çünkü işitme, görme duyusu ve beyin, hepsi ondan sorumludur.6. Ey iman sahipleri! Özü-sözü bozuk birisi size bir haber gerdiğinde, hemen araşrıp inceleyin/delil arayın! Yoksabilgisizlikle bir topluluğu suçlar da yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz.Nahl Suresi56. Tutuyor, kendilerine verdiğimiz rızıklardan hiçbir şeyin farkında olmayanlara pay çıkarıyorlar. Allah‘a yeminolsun ki, iira edip durduğunuz şeylerden kesinlikle hesaba çekileceksiniz.

57. Tutuyor, Allah‘a kızları nispet ediyorlar. Hâşâ! O, bunlardan arınmışr. İştah duydukları şeyler de kendilerininmi?58. Onlardan birine kız çocuk müjdelendiğinde yüzü simsiyah kesilir. Öeden kuduracak gibidir o.59. Kendisine muştulananın utancından ötürü toplumdan gizlenir. Hakaret/eziklik üzere tutsun mu onu yoksatoprağın bağrına mı gömsün onu. Bakın ne kötü hüküm veriyorlar!Evet burada da yeryüzündeki nimetleri cansız şeylerin yaratmadığı vurgulanıyor ve ayrıca kız çocuğu oldu diye öe-lenenler yerilip cahillikle itham ediliyorlar.Mülk süresi3. Birbiriyle uyum ve ahenk içinde yedi gökleri yaratan da O‘dur. O Rahman‘ın yaraşında/yaraklarında herhangibir uyuşmazlık, aykırılık, çelişme göremezsin. Bir kez daha bak! Bir çatlaklık, bir uyuşmazlık görüyor musun?4. Sonra bakışı iki kez daha döndür! Umudunu kesmiş olarak döner sana göz. Utanmış, bitkin düşmüştür o.

Burada da gökyüzünün ve evrenin araşrılması emrediliyor ve meydan okunuyor. Herhangibi bir düzensizlik vebaşıboşluk göremiyeceksiniz. Ne kadar araşrırsanız araşrın, sadece bunu tasdik edeceksiniz deniliyor.Bunlar sadece birkaç örnek. Sayısız, bu yönde ayet var.Ne kişi sayısı ne duygular-zanlar, ne de hurafeler geçerlidir. Bunların hiçbir hükmü yoktur... Sadece akıl, ispat,araşrma ve sorgulama sonucu gerçek bilgilere-inanca kavuşmamız istenmektedir bizden.Selam ve sevgiler.

Kuran‘da sadece nefsi müdafaya izin vardır  (2011-07-11 01:51)

İslam karşıtlarının yapğı en güzel çarpıtma takklerinden biri de ayet cımbızlamadır. Bu yolla surenin bağlamın-

dan koparılan ayet alınır ve aslında sadece savunma savaşına izin veren söylemler sanki saldırı savaşını ve dinselbaskıyı emrediyormuş gibi gösterilir. Örneğin:9 - Tevbe Suresi1. Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ülmatomdur bu;2. Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz, Allah‘ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah küfrebatanları rezil eder.3. Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O‘nun elçisi de müşriklerdenkesinlikle uzakr. O halde, tövde ederseniz bu sizin için hayırlırdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah‘ıacze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula!4. Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardımetmeyenler müstesnadır. Ark, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir

gerçek ki Allah, sakınanları sever.5. O haram aylar çıkğında ark müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşanonları, tüm geçit noktalarını kayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâ verirlerse,yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr‘dur, Rahîm‘dir.

23

Page 24: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 24/180

6. Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvenceverip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah‘ın kel dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür.Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur.7. Müşriklerin Allah kanda, onun resulü kanda ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşmayapklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru-dürüst davrandıkça, siz de doğru-dürüstdavranın. Allah, sakınanları sever

————————–

————–—-Şimdi burada açıkça antlaşmayı bozup saldıran inkarcılara karşı siz de onlara karşı savunma amaçlı savaşın emrivardır.Ama antlaşmaya aykırı davranmayan , saldırmayanlara siz de saldırmayın, size saldıranlar da bundanvazgeçerlerse hemen siz de barışa yönelin denmektedir ayetlerde.9:12 Anlaşma yapktan sonra andlarını bozar ve dininize saldırırlarsa, o inkarcılığın önderleriyle savaşın; çünküonların andı ark geçersizdir. Belki vazgeçerler.

————————–

————–————

————————–

–9:13 Andlarını bozan, elçiyi sürmeye yeltenen ve sizinle (savaşı) ilk defa başlatan topluluğa karşı savaşmayacakmısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? İnanıyorsanız asıl çekinmeniz gereken ALLAH‘r.

————————–

————–————

————————––9:14 Onlarla savaşın ki, ALLAH ellerinizle onları cezalandırıp rezil etsin, sizi zafere ulaşrsın ve inanan toplumungöğsünü ferahlatsın,Yine aynı sürede saldıranlarla savaşın kendinizi savunun emri vardır.İşte tüm savaşla ilgili sürelerde istenen budur. Ama çarpıtma tekniğine başvurmak isteyenler bu nefsi müdafaylailgili ayetlerden birini cımbızlıyor ve sanki durup dururken inkarcıları yakalayıp öldürün deniyormuş gibi bir havayaralıyor.)Ama aslında istenen tek bir şey vardır, sana saldırana karşı kendini savun,onlar vazgeçerlerse sen de barış yap.”Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbee Allah, aşırı gidenleri sevmez.Onları,bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size

karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın.Kafirlerin cezası işte böyledir. Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandıresirgeyendir. (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğervazgeçerlerse, ark zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. ”(2 Bakara Suresi , 190-193)Evet bu savunma savaşıyla ilgili ayetlerden de biri cımbızlanırsa sanki inanmayanlara saldırın gibi bir ifade varmışgibi gösterilir ki bu strateji hep izlenmektedir.

————————–

————–————

————————–

——–Kuran‘da düşünce özgürlüğü temeldir. Çünkü imhan dünyasının gereği insanlar dilediğine inanacak ki ahireeondan sorumlu tutulabilsinler. Bu yüzden islam‘da sadece tebliğ vardır. Kimse kimseye düşüncesinden dolayı bir

24

Page 25: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 25/180

tokat bile atamaz yoksa kendine yazık etmiş olur:

————————–

————–————

————————–

–Mearic Suresi 42 bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar.

————————–

————–——–En‘am Suresi 112 İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yapk. Bunlar aldatmak içinbirbirlerine lan yaldızlısını sıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. bırak onları, düzdükleri iiralarlabaşbaşa kalsınlar;

————————–————–———-Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlaraadaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (60 Mümtehine Suresi,Herkes dilediğine inanmakta ve yaşamakta özgürdür ki, ahiree inancından dolayı sorumlu tutulabilsin:Bakara Suresi 256 Dinde baskı-zorlama-ksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştanaçık bir biçimde ayrılmışr. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah‘a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmışolur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir.29. De ki, ”Bu gerçek senin Rabbindendir.” Dileyen inansın, dileyen inkar etsin. Biz zalimler için onları çepeçevresaracak bir ateş hazırladık. Onlar her ne zaman feryad ederek yardım isteseler, derişik asit gibi yüzleri haşlayan birsu sunulur. Ne kötübir içecek, ne kötü bir son!

10:99 Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi inanırdı. Öyleyse, sen mi halkı inanmaları için zorlayacaksın?Evet düşünce özgürlüğü ve dilediğin gibi yaşama serbestliği vardır. Ve nefsi müdafa dışında savaş yasakr. Haatokat bile atamazsın.Sadece nefsi müdafaya izin veren ayetlerin dini bir konuda baskıyla yakından uzaktan alakasının olmadığının,amacın tamamen saldırganı durdurmak olduğunun en güzel kanıtlarından biri de şu ayer:HUCURAT9. Müminlerden iki zümre çarpışırlarsa, onların aralarında hemen barışı kurun! Eğer onlardan biri öteki aleyhinesınır tanımazlık edip saldırırsa, azgınlık edenle, Allah‘ın emrine dönünceye kadar savaşın. Eğer vazgeçerse, yineikisi arasını adalet ve dürüstlükle sulh edin. Kuşkusuz, Allah adalee z davrananları sever.Görüldüğü üzere saldıran taraf bir müslüman topluluk ise bile onlarla barışa yanaşıncaya kadar, başka bir deyişlesaldırılarından vazgeçinceye kadar mücadele edin diyor.

Her zaman ayetlerde istenen barışın sağlanması, saldırganın-zulmedenin durdurulmasıdır. Yoksa herkes dilediğiinancı yaşamakta serbesr.Selam ve sevgiler.

Tasarımın incelenmesini isteyen ayet örnekleri (2011-07-11 01:53)

Yaralıştaki tasarım ve düzen üzerine düşünülmesi ve araşrma yapılması istenen ayet örnekleri:BAKARA(164) Şüphesiz, göklerin ve yerin yaralışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yararsağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilği

yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutlarıevirip çevirmesinde elbee düşünen bir topluluk için deliller vardır.ÂL-İ İMRÂN(190) Göklerin ve yerin yaralışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için

25

Page 26: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 26/180

elbee ibretler vardır.ÂL-İ İMRÂN(191) Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaralışı üzerindedüşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru”derler.CÂSİYE

(4) Sizin yaralışınızda ve Allah’ın (yeryüzüne) yaydığı her bir canlıda da kesin olarak inanan bir toplum için elbeenice deliller vardır.GAŞİYE17. Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaralmışr!18. Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yüksellmişr!19. Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmişlerdir!20. Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmışr!MÜLK(3) O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaraşında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere dahabak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?MÜLK

(4) Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin halde sana dönecek-r.ARAF185. Onlar göklerdeki ve yerdeki sınırsız hükümranlık ve nizama, Allah’ın yarağı her şeye, ecellerinin yaklaşmışolabileceğine hiç bakmadılar mı? Peki bundan sonra ark hangi söze inanacaklar?FURKÂN(49) O, rahmenin önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderendir. Ölü toprağı canlandıralım, yaraklarımızdanbir çok hayvanları ve insanları sulayalım diye gökten tertemiz bir su indirdik.NEML(86) Onlar görmüyorlar mı ki biz geceyi içinde rahat etsinler diye, gündüzü de (her şeyi) gösterici (aydınlık) olarakyarak. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbee (Allah varlığını gösteren) deliller vardır.

KAMER(49) Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarak.VÂKI‘A(57) Sizi biz yarak. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?TÎN(4) Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarak.NEBE7. Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?8. Sizleri (erkekli-dişili) eşler halinde yarak.9. Uykunuzu bir dinlenme (sebebi) kıldık.10. Geceyi (sizi örten) bir elbise yapk.

11. Gündüzü de geçimi temin zamanı kıldık.12. Üstünüze yedi sağlam gök bina ek.13. Alev alev yanan aydınlacı ve ısıcı bir kandil yarak.14, 15, 16. Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarılyağmur yağdırdık.DİŞİ (ankebut)29:19 ALLAH‘ın yaralışı nasıl başlap, nasıl tekrarladığını görmediler mi? Bu, elbee ALLAH için kolaydır.29:20 De ki, ”Yeryüzünü dolaşın ve yaralışın nasıl başladığını görün.”6 Sonra, yine ALLAH (ahireeki) son yaralışıbaşlatacakr. ALLAH‘ın her şeye gücü yeter.ENBİYÂ(30) İnkar edenler, göklerle yer bişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana ge-

rdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?Vakia62. Andolsun, birinci yaralışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya! 63. Ekğiniz tohuma ne dersiniz?!

26

Page 27: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 27/180

64. Onu siz mi biriyorsunuz, yoksa biren biz miyiz?65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz:66. “Muhakkak biz çok ziyandayız!”67. “Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!”68. İçğiniz suya ne dersiniz?!69. Siz mi onu buluan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?

70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!..71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?!72. Onun ağacını siz mi yaranız, yoksa yaratan biz miyiz?73. Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık.74. O halde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt).75, 76. Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir-RÛM(22) Göklerin ve yerin yaralması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da onun (varlığının ve kudrenin)delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbee ibretler vardırZÜMER(6) O, sizi bir tek nefisten yara. Sonra ondan eşini var e. Sizin için hayvanlardan (erkek ve dişi olarak) sekiz

eş yara.2 Sizi annelerinizin karnında bir yaralıştan öbürüne geçirerek üç (kat) karanlık içinde oluşturuyor. İşteRabbiniz olan Allah budur. Mülk (mutlak hakimiyet) yalnız onundur. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O halde nasıloluyor da haktan döndürülüyorsunuz?MÜ‘MİN(57) Elbee göklerin ve yerin yaralması, insanların yaralmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğubilmezler.TÛR(35) Acaba onlar herhangi bir yaracı olmadan mı yaraldılar? Yoksa kendileri mi yaracıdırlar?HACC5.Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir

topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan/döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli,kısmen belirsiz bir et parçasından yarak ki, size açık-seçik beyanda bulunalım. Ve sizi rahimlerde, belirlenenbir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekleyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tamkuvvenize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimdensonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halindegörürsün. Nihayet onun üzerine suyu indirdiğimizde trer, kabarır ve her güzel/bereketli çiten bir şeyler birir.YASİN77. İnsan, bizim kendisini az bir sudan (meniden) yarağımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmişr.78. Bir de kendi yaralışını unutarak bize bir örnek gerdi. Dedi ki: “Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?”79. De ki: “Onları ilk defa var eden diriltecekr. O her yaralmışı hakkıyla bilendir.”80. O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.

81. Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıylayaratandır, hakkıyla bilendir.YÛNUS(6) Şüphesiz gece ve gündüzün ardarda değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yeryüzünde yarağı şeylerde, Allah’akarşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır .Ey cin ve insan toplulukları, eğer göklerin ve yerin çaplarından aşıp-geçmeye güç yerebilirseniz, hemen aşın;ancak ‘üstün bir güç (sultan)‘ olmaksızın aşamazsınız. (Rahman Suresi, 33)Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 32)Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eskidurumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbee, Biz yapıcılarız. (Enbiya Suresi, 104)Yeryüzünün birdiklerinden, kendi benliklerinden ve daha bilmediklerinden

hepsini eşler halinde yaratan çok yücedir. ( Yasin Suresi 36 )Düşünüp ibret almanız için her şeyi eşler halinde yarak.51Zariyat Suresi 49

27

Page 28: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 28/180

Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün Olan ve Bilen‘in takdiridir.36Yasin Suresi 38İşte bunlar bizim insanlara verdiğimiz örneklerdir. Ancak bilgi sahiplerindenbaşkası bunlara akıl erdiremez.29Ankebut Suresi 43Yıldızlar söndürüldüğü zaman

77 Mürselat Suresi 8Görmüyor musun ki; Allah bulutları sürer, sonra onları birleşrir, sonra onları birbirlerinin üstüne yığar ve sende yağmurun bunların arasından çıkğını görürsün. Gökyüzündeki dağlardan dolu yağdırır, onu dilediğine isabeterir, dilediğinden de onu çevirir. Şimşeğin parılsı neredeyse gözleri kamaşrıp götürüverecek.24Nur Suresi 43

**********

Selam ve sevgiler.

Bir mezhep inanırına forumdaki 5 sorum (2011-07-11 01:54)

1- Allah namazın 3 vakit olduğunu ve nasıl kılınacağını söylüyor ayetlerinde.Bu bağlamda, senin din adamların mı daha iyi biliyordur, yoksa Allah mı?Ve neden?2-Tevrat ve İncil‘de üçleme geçmediği halde, kendini dine adamış, uzman, binlerce yılın birikimi olan Hırisyanuleması insanlara ”üçlemeye tapacaksınız” diyor.Buna karşılık bazı din adamı olmayan Hırisyanlar ”hayır üçlemeye tapmak yanlışa sapmakr” diyor.Sence ömrünü ilahiyata adamış Hırisyan din adamları mı daha iyi biliyor, yoksa üçlemeyi kabul etmeyen ama dinadamı olmayan Hırisyanlar mı?Ve neden?

3- Yine ömrünü dine adamış, bütün kutsal kitapları bilen, bilgili-entellektüel Hindu din adamları ”ana tanrınınyansıması olarak sayısız alt tanrı var” diyor. Şimdi bu uzmanlaşmış, bilgili Hindu din adamları mı doğruyu biliyor?Yoksa sen mi doğruyu biliyorsun(çok tanrıyı redederek)?Ve neden?4- Ömrünü İslam‘a adamış bir alevi ilahiyat profesörü, Ali‘yi kutsallaşrırken, Allah‘a ortaklar koşarken, o mu dahaiyi biliyor?Yoksa bir İslam profesörü olmadığın halde sen ”hayır olmaz öyle şey” diyerek, daha mı iyi biliyorsun?Ve neden?5- Allah Kuran‘dan başka bir kaynağı yasaklamışken, bunu defalarca ayetlerinde söylerken...Allah mı daha iyi biliyor ”yalnız Kuran” derken?Yoksa sen mi daha iyi biliyorsun ”hayır, hadislere, icma, kıyas ve diğer yardımcıları da ihyacımız var” derken?

Ve neden?Selam ve sevgiler.

Tüm insanların namazı arayışı (2011-07-11 01:55)

Yüce Allah sistemini öyle bir kurmuştur ki, eğer emir ve yasaklarına uyarsanız daha bu dünyada nimetleri yaşamayabaşlıyorsunuz, yok eğer uymazsanız daha bu dünyada sıkınları...Namaz kılma da bunlardan biridir.Namaz kılmak başlı başına insan psikolojisine iyi gelmesinin yanı sıra, sabah namazının vak, tam da tabian can-lanmaya başlayıp, neşe ve huzurun en üst seviyeye ulaşğı andır. Ve bu anda uyanıp kalkan kişi hiçbir şey yapmasa

bile, yine de yaşama sevinciyle dolacakr. Bir de namazını kılarsa duyacağı mutluluk, huzur ve coşku katlanarakbüyüyecekr.Bunun yanı sıra, akşam namazının vak tam da yine huzurun, içe dönüklüğün, dinlence halinin zamanıdır. Yine buanda, yani tam vaknde kılacağınız namazla bu geçiş evresinden maksimum faydayı edinmeyi sağladığınız gibi, bu

28

Page 29: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 29/180

geçiş döneminden kaynaklanabilecek sıkınları da minimuma indirebilirsiniz.Yani günde 3 kez kılınacak namaz size maddi ve manevi sayısız yarar sağlayacakr. Daha cennete gitmeden, budünyada onun izlerini algılamanıza vesile olacakr. Bunun bedensel ve zihinsel sağlığınıza faydaları saymakla bit-mez. İşin sevap, Allah’a yaklaşma gibi bilinen asıl güzelliklerini tekrardan söylemeye gerek bile duymuyorum.Ha peki bunu yapmazsanız, işin sevap-kulluk kısmı bir yana, dünya nime olarak neler kaçırmış olursunuz?Şu olur; şu an balıların ve Uzakdoğuluların yapğı gibi yogadan, meditasyondan, alnınızdaki enerji noktanızı

uyarma işlemlerinden(Shirodhara) medet ummaya başlarsınız. Depresyon ve stres içinde yüzer, namazın sağlay-acağı güzellikleri bu saydığım metotlarda arama telaşına düşersiniz. Aslında bugünkü dünyada meditasyon, yogaçılgınlığı, Shirodhara çılgınlığı yaşanıyorsa, bunun alnda aslında namazın aranması yayordur. Onun eksikliğiyayordur.Ayurveda’daki gerçek adıyla ”Shirodhara” tekniğini interneen, arama motorlarından bulup inceleyebilirsiniz.Ve insanlar sabahları tam da güneşin doğma vaknde kalkıp yoga yapma telaşı içindeler bugün. Çünkü bunuyapınca daha huzurlu olduklarını, stres ve depresyonlarında azalma olduğunu düşünüyorlar.Ve sabah güneşin doğma vaknde yapılacak bu arınma jimnasğine ”güneşe selam” adını veriyorlar. Ve yine buyoga uygulamasını incelerseniz, haraketlerin namazla büyük oranda benzerlik gösterdiğini göreceksiniz.Aynı şekilde akşam vak de buna benzer bir yoga egzersizi yapılıp, insanlar huzura ve sağlığa kavuşmaya çalışıyor-lar.

Bir de bunun dışında yine genelde günde 2 kez meditasyon yapmaya çalışıyorlar.Ve yine aslında insanlar namazı arıyorlar. Onun vereceği güzellikleri, nimetlere kavuşabilmek için çırpınıyorlar.Ama ne yazık ki bu mutluluğu yanlış bir yerde arıyorlar.Peki madem namaz kılmak meditasyon ve yoga gibi uygulamalardan üstündür diyoruz, o zaman bunu doğrulaya-cak somut bir delil olmalı.Evet, var. Hem de bir ayurveda uzmanı olan Dr. Deepak Chopra’nın bile iraf eği ve haa bazı kitaplarındaişlediği gibi, dünyanın en uzun ömürlü insanları Müslümanlar arasından çıkmaktadır genelde. Ve bu insanlar Uza-kdoğulular gibi meditasyonla veya ginseng gibi süper besinlerle değil, namaz, oruç gibi ritüeller ve yoğurt, kırmızıet gibi besinlerle bunu gerçekleşrmişlerdir.“Süper yüzyıllıklar” adı verilen uzun ömürlü bireylere sahip toplumlar bugünün coğrafyasında Gürcistan, Azerbay-can gibi yerlerde görülmektedirler. Özellikle dağlık alanlarda yaşarlar. Ama genleri karma olduğundan, bilim

adamları onların uzun ömürlü olmalarını genek faktörle değil, yaşam biçimleriyle açıklamaktadırlar.Bilinen en uzun ömürlü insan Azeri Shirali Mislimov’dur. 1973 yılında 168 yaşında yaşama veda eği söylenmek-tedir.Özellikle Azerbaycan-İran sınırındaki Lerik kasabasının sağlıkları insanları dikkat çekiyor.Zaten namaz kılma ve oruç tutmanın faydaları ark bilim dünyasınca da keşfediliyor. Bunlar yogadan da, diğertekniklerden de sağlığa ve yaşam kalitesine daha çok faydalı.Umarız tüm dünyadaki insanlar, farkında olmadan arayıp durdukları namazı keşfederler ve gerçek mutluluğa vekurtuluşa doğru bir adım daha atarlar.Selam ve sevgiler.

Evrendeki kusursuzluk kendi şart ve hedeflerine göredir (2011-07-11 01:56)

32:7 O yarağı her şeyi mükemmel hale soktu. İnsanın yaralışına balçıktan başladı.51:7 Mükemmel çizilmiş yörüngelere sahip göğe and olsun ki7:190 Onlara kusursuz bir çocuk verince, O’nun kendilerine verdiği bu hediyeyle ilgili olarak O’na ortaklar koşmayabaşladılar. ALLAH onların ortak koştukları her şeyden çok yücedir.

**************************

**************************

******** ****

Allah’ın yaraklarındaki kusursuzluk, yani kusursuz tasarım, o yaralanların yaralış nedeni ve şartları doğrul-tusundadır.Bizim dünyamız ve evrenimiz1-İmhan dünyası hedefine yönelikr.

29

Page 30: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 30/180

2-Cennet ile cehennemin karışımı karma bir hayat3-Sonunda mutlaka canlılarının ve haa evrenin kendisinin öleceği sonlu bir hayat içerir.İşte bu evrendeki kusursuzluktan kasıt, bu 3 maddeye uygun-hizmet eden olma açısından mükemmellikr.Yani kişinin imhan edilebileceği ortama hizmet, kişinin gerekğinde yeryüzünde hazzı veya ızdırabı yaşayabileceğiortamı oluşturmaya hizmet ve belli bir süre yaşadıktan sonra son bulmaya hizmet etme açısından kusursuz bir şek-ilde tasarlanıp yaralmışr.

Çünkü bu dünyanın-evrenin-yaşamın hedefleri bunlardır. Bu evren yaralış amacı ve şartlarına hizmet açısındangerçekten de ”kusursuzdur”.Ama buna karşılık ahiret evreninin yaralış amacı ve şartları farklı olduğundan, ahiret evrenindeki kusursuzluk dabambaşkadır. Bu sefer ”ölümsüz-ebedi olma”,sürekli hücrelerin yenilenmesi ve yaşlanmama gibi özellikler, o ahiretdünyasının şartlarında ve hedeflerinde kusursuzluktur. Çünkü yaralış gayesi bunları içermektedir ve ”mükemmel”bir şekilde bu hedefe hizmet edecek şekilde tasarlanmışlardır.Selam ve sevgiler.

Kim demiş cennet yan gelip yatma yeridir diye?  (2011-07-11 01:57)

Kuran ayetlerinde dünya nimetlerinin benzerlerinin, ar, hiç bir kalbin bilmediği ve duymadığı cennete has nimet-

lerin de bulunduğu vurgulanır.Bu ayetlere bir örnek vermek gerekirse;”Orada nefislerin arzu eği ve gözlerin lezzet aldığı her şey var.ve siz orada süresiz kalacaksınız.”(Zuhruf Suresi 71.)Bu ifade şu demek.Bu dünyada sizin için yaralmış nimetlerin hepsi cennee de var.Bu ayet ve diğer ayetlerde belirlen nimetler, yan gelip yatmayla, seksle, yeme içmeyle sınırlandıramayız. Tamam,bunlarda çok büyük nimetler ve cennee varlar. Ama bunların yanı sıra hareket etmek, sanatla uğraşmak, okumak,bilimsel araşrma ve çalışmalarda bulunmak, spor yapmak, satranç gibi oyunlar oynamak, gezmek ve daha sayısızdünyaya özgün nimetler de bu haz ve nimet kapsamına girer. Nefsimizin arzu eği her şey cennee olacakr.Zaten sadece yan gelip yatmak eksik bir nimet olurdu. Ayetlerde anlalan huriler, meyveler ise birer örnek,bütünün küçük bir parçasıdırlar(ama kesinlikle bunlarda vardır).asıl liste ise yukarıdaki ayee verilmişr. HerhaldeKuran’da televizyondan satranca kadar sayfalar dolusu bir nimet listesi hazırlanacak değildi. Kısaca, orada nefsinin

arzu eği her şey olacakr denilmişr.Bir de bu nimetlerin sembolik olduğunu iddia eden arkadaşlara iki ayet daha göstererek yazımı tamamlamak isy-orum.-De ki ”Allah‘ın kulları için verdiği süslenecek şeylerle rızık olarak verdiklerinin temiz olanlarını kim yasak ede-bilir?”yine de ki ”bunlar dünyadaki inançlı kişilerindir. ahiree ise yalnız onlarındır”.ayetlerimizi anlayanlara buşekilde açıklamaktayız.(Araf süresi 32.ayet)Dikkat edin ayee bu dünya nimetlerinin tümü inançlı kimselerindir, ama cennee ise yalnızca onlarındır deniliyor.Yani bu dünya nimetlerinin benzerlerinin ahiree cennet halkına verileceği, dünya nimetlerinin tümünün orada daolacağı dolaylı da olsa belirlmekte.Diğer ayet:”inanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele!Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandıkça: bu daha önce de rızıklandığımız şeydir, derler. Onlara o dedikler-

ine benzer verilmişr. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır.”2/25Bu ayee de cennet ehli, cennet meyvelerinden yeyince, bu yediklerinin dünyadaki meyvelerle aynı, yani benzerolduklarını söylüyorlar.Ayrıca bazı ayetlerde cennet içeceklerinin formülünün hangi bitkilerden oluştuğu dahi söylenmektedir. Bütün buapaçık ayetlere sembolik demek zorlama olacağı gibi, bunları sembolik saymak o ayetleri inkâra da yaklaşrır in-sanı. Ha bunlar saçmalıkr olamaz demişsin, ha bu böyle olamaz sembolikr demişsin.Selam ve sevgiler.

Lüks israf değildir (2011-07-11 01:58)

Kuran’da israf haram kılınmaktadır. Bunu da Müslümanlar çok iyi bilir. Buraya kadar her şey çok iyi ama işin içinebir kelime katarak Kuran’da yasaklanmayan bir şey de çakrmadan yasaklanmaya kalkılır pek çok kişi tarandan.Bu da ”lüks”tür. Kuran’da övülen Davut ve Süleyman peygamberlerin anlaldığı örnek hayatlarında bolca kullandık-larını gördüğümüz lüks ve konforu, Kuran’ın hedeflediği bu güzellikleri sanki israfmış gibi göstermeye çalışılmışr

30

Page 31: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 31/180

ve bunda da başarılı olunmuştur.Hemen pek çok Müslümanın kafasına lüks=israf inancı yerleşrilmişr ne yazık ki. Hâlbuki isran lüks ile doğrudeğil ters oransı vardır çoğu kez. Lüks ve kalitenin arğı yerde, sağlamlık, kalıcılık artar ilk olarak. Örneğin çoğun-lukla kaliteli ve pahalı eşyalar çok daha dayanıklı olur ve uzun vadede ucuz eşyalardan daha ucuza gelir. Çünkü olüks malzeme veya eşyadan bir tane tükenceye kadar, adisinden 2–3 tane tükersiniz çoğu kez(kaliteli ve pahalıayakkabılarla ucuzlarını düşünün).Bu yüzden bir Çin atasözü ” ben ucuz mal san alacak kadar zengin değilim” der.

Ucuz ve kalitesiz malın zararı her zaman mal kaybıyla da sonuçlanmaz. Bu mallar insan sağlığı ve veya hayana damal olabilir. Kalite ve lüksün arğı yerlerde ise güven daha fazladır.Bunun yanı sıra lüks olan şeyler, daha az tükeme başka yönlerden de vesile olurlar. Örneğin halka açık birtuvalee son teknolojinin kullanıldığını düşünelim. Her şey otomak, elinizi musluğun ağzına uzağınızda suotomak olarak akıyor, elinizi çekğinizde yine lazer sistemi sayesinde otomak olarak suyun akışı kesiliyor. Bu suisranı engellediği gibi, elinizi değmediğiniz için hijyen de sağlanıyor ve oradan mikrop kapma ihmaliniz azalıyor.Aynı şekilde sabunluktan sıvı sabun da otomak olarak elinize dökülüyor, yine el değmeden ellerinizi makinedekurutuyorsunuz... Bütün bunlar isra ve hastalığı engelliyor.Ama bu konfor ve lüksün olmadığı bir tuvalee ise hem israf hem hastalıklı ortam aryor. Özellikle buradan sarılıkvirüsü olan hepat b kapma ihmaliniz söz konusu...Kuran’da lüks ve konfor kesinlikle israf veya haram olarak gösterilmez, tersine bir güzellik olarak görülür ve

hedeflenir. Dediğim gibi peygamberlerin Kuran’daki hayatlarında bunun örneklerini görebiliriz(saraylar, köşkler,heykeller, sanat eserleri, bilimsel ve teknolojik yenilikleri teşvik etmek, her iş ve hizmee iyiyi, kaliteyi, sağlamlığıve kolaylığı hedeflemek, haya kolaylaşrmak ve güzelleşrmek...).İnsan ihyacı bir tek yaşamı devam erecek şeylerden ibaret değildir. Yeme içme, barınma ve cinsel ihyaçlarınınyanı sıra, sanat, bilim ve vb. ihyaçları da vardır. Bu da Allah’ın kullarında görmek istediği lüksü ve zenginliği doğur-maktadır.Bu yüzden pahalı da olsa bir sanat eseri san almak(eğer maddi durumunuz buna müsaitse) israf falan değildir.Veya haya kolaylaşracak kaliteli ve sağlam teknolojik eşyalar san almak da günah değil tersine sevap listesinegirer.Ayrıca aln gibi lüks maddeleri kullanmak da israf değildir.Yine tersine bunları kullanmamak israır.Tabiaa in-sanın hizmene sunulmuş bir güzelliği kullanmamak bu zenginliğin bir işe yaramaması, yani heba edilmesi demek-

r.Düşünün, bir meyvenin tükelmesi mi israır yoksa o meyvenin tükelmeyip çürümeye bırakılması mı…?Allah bir Kuran ayende evrende yarağı bütün güzellikleri bizim için yarağını ve bunlardan yararlanmamızı is-ter. Ve yine ayee bu helal nimetleri size kim haram kılabilir der.Zaten lüks malzeme veya hizmet tükemi olmasa ürem diye bir şeyin olması mümkün değil.Eğer insan sadece hayaa kalmasını sağlayacak şeyleri san alsaydı o zaman, ne beyaz eşya, ne otomobil ne dediğer konfor ürem fabrikaları olacak. Sadece tarım ve küçük işletmeler var olacak, bu da sadece güzelliklerinisrana değil, aynı zamanda fakirlik ve işsizliğe de yol açacak.Yine insanlar sadece hayaa kalacak kadar tüketseydi ne güzelim oteller, ne de tal köyleri olacak. Bu da yineişsizliği ve fakirliği arracak. Bugün söylendiği gibi, sadece turizm potansiyelimiz bile bizi olağanüstü zengin birülke yapabilir...İşte bu güzellikleri değerlendirmek değil, değerlendirmemek israır. Onlardan bolca yararlanmamak yazık etmek-

r. Onları çöpe atmakr.İsraf bir şeyi tüketmek değil, tersine tüketmeyip heba olmasını, boşa gitmesine neden olmakr. Örneğin suyu boşaakırsanız bu israır. Ama onu kullanırsanız isran tam karşı bir hareket yapmış olursunuz.İslam dünyasında yeniden Kuran’a yöneliş sayesinde bu lüks-israf ilişkisi yeniden yorumlanmalı ve gerçek görülme-lidir. Uydurma hadisler ve kökeni İslam dışı olan öğreler yüzünden bugün Müslüman ülkelerin çoğu sefillik, gerilikve isran pençesindedir.Buna karşılık değişrilmiş kutsal kitaplara sahip olan Yahudi ve Hırisyanlar, o değişrilmiş kitaplarının değil deKuran’ın prensipleri doğrultusunda yaşayarak bilimin, teknolojinin, konforun, sanan, doğal güzelliklerin kısacalüksün tadını çıkarmaktalar. Tükem ve ürem had saada…Diğer yandan da tükemin olmadığı ülkeler zenginleşmek bir yana gikçe daha da kuruyor ve fakirleşiyorlar. Za-ten lüksün günah olarak görüldüğü bir yerde sefillikten başka bir şeyin oluşması da söz konusu değildir.

Selam ve sevgiler.

31

Page 32: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 32/180

Kuran’a göre dünya ve ahiret bir bütündür (2011-07-11 01:59)

Kuran mükafat ve cezaların bu dünyada da yaşanmaya başlayacağını söylüyor:

-

Allah‘ın mescitlerinde, Allah‘ın isminin anılmasını engelleyen ve onların harap olmasına çalışan kimselerden dahazalim kim olabilir? Bunların oralara korka korka girmekten başka çareleri yoktur. Bunlara dünyada zillet, ahireede büyük bir azap vardır.

(Bakara 114)

-O inkar edenleri, dünya ve ahiree şiddetli bir azaba çarpracağım, onların hiçbir yardımcıları da olmayacak! (Al-iİmran suresi 56. ayet)-Allah da onlara hem dünya nimeni verdi hem de ahiren güzel sevabını verdi; öyle ya Allah güzel iş yapanlarısever. (Ali İmran suresi 148. ayet) (Bu ayee hem dünyada hem de ahiree cennet yaşamına,güzelliklere,nimetlere kavuşan insanlardan bahsediliyor.)- Bizi, doğru yola yönelt.nimet verdiklerinin yoluna ilet.(Faha 6-7)

-Onlardan kimileri de ”Rabbimiz, bize dünyada da,ahiree de en hayırlısını, en güzelini ver, bizi ateşin azabındankoru”der. İşte bunlar kazandıkları şeylerden paylarını alırlar.(Bakara 201-202) (Bu ayee de hem dünyada hem deahiree güzellikleri isteyenlerin doğru yolda olduğu belirliyor)-Şeytan sizi kötülüğe çağırır,fakirlikle korkutur ve cimriliği emreder. Allah ise bolluk vericidir.Allah‘ın ihsanı boldur,her şeyi O bilir. Dilediğine Allah zenginlik ve bolluk verir. Şüphesiz ki böyleleri büyük bir hayra ermişr. Aklıerenler bundan ibret alırlar(Bakara 268)-De ki ”Allah‘ın kulları için verdiği süslenecek şeylerle rızık olarak verdiklerinin temiz olanlarını kim yasak edebilir?”Yine de ki ”bunlar dünyadaki inançlı kişilerindir.ahiree ise yalnız onlarındır”. Ayetlerimizi anlayanlara buşekilde açıklamaktayız.(Araf Suresi 32.ayet) (Bu ayee dünyadaki güzelliklerin aslında müminler için hazırlandığısöyleniyor.Ama bilindiği üzere bu dünyadaki nimetlerden inkarcılar da yararlanabiliyor.Ahiree ise yalnızcamüminlerin yararlanacağı söyleniyor.)

-Ey inananlar!Allah‘a ortak koşanlar pis insanlardır.bu yıldan sonra onları mescid-i haram‘a yaklaşr-mayın,yoksulluktan çekinirseniz bilin ki Allah,yakında sizi bol nimetleriyle zengin edecekr.Allah bilendir,hükümve hikmet sahibidir.(Tevbe Suresi 28. ayet)-O Allah ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yaratmışr.(Bakara 29)-Ey insanlar!yeryüzünde bulunan rızıklardan helal ve hoş olarak yiyin(Bakara 168)-Allah seni öksüz bulup barındırmadı mı? Yine seni şaşırmış bulup da doğru yola iletmedi mi? Seni yoksul bulupzengin etmedi mi? (Duha suresi 6-7-8. Ayetler) (Burada dikkat edilirse önce istenmeyen, kötü durum, sonra daistenen güzel durumlar belirliyor. Öksüzlükten barınmışlığa terfi, şaşırmışlıktan doğru yola giriş ve en son olarakda fakirlikten zenginliğe yükselmek.)-Süleyman dua e ”ya Rabbim,beni bağışla. Bana bundan sonra kimsenin erişemiyeceği saltanat ver. Şüphesizbütün muradları ihsan eden sensin.”(Sad Suresi 35. ayet) (Ayrıca Süleyman peygamberin mal sevgisini Allah‘ı

anmak için istediği ve kimsenin erişemiyeceği bir saltanan kendisine verildiği söyleniyor başka ayetlerde.)”Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen,başkasının malı olmuş bir köle ile, kamızdan kendisine verdiğimiz güzel rızıktangizli ve açık olarak harcayan bir kimseyi örnek verir. Bunlar hiç bir olurlar mı? (Nahl 75)Evet burda da kimseye faydası dokunmayan fakir ve özgür olmayan bir kimseyle etrana hayır işleyen ve zekatveren zengin ve özgür bir kimse kıyaslanıyor ve zenginlik üstün tutuluyor.- Allah size kolaylık diliyor zorluk dilemiyor (Bakara 185. ayeen) (Bu ve benzeri pek çok ayete göre Allah‘ınkullarında görmek istediği ;mümkün mertebe sıkınsız, kolaylık ve güzelliklerle dolu hayar.)Taha Suresi 124. Ayet: Kim benim zikrimden/Kur‘anımdan yüz çevirirse onun için zor, sıkıcı bir hayat şekli/dar birgeçim vardır; kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz. ( ayee günahkarların bu dünyada sıkın dolu bir hayatyaşayacağı, ahiree de kaybedenlerden olacağı belirliyor.)Allah‘ın yeryüzünde cezalandırma yöntemlerinden biri fakirlik verme ve nimetlerden kısmadır:

Enam Suresi 146. Ayet: Yahudilere bütün rnaklı hayvanları haram ek. Bir de bunlara sığır ve koyunun,sırtlarında, barsakları üzerinde veya kemiklere yapışık kuyruk kısmının dışındaki yağlarını da haram ek. Bunuonlara azgınlıkları yüzünden bir ceza yapk. Şüphesiz Biz, her hususta doğru söyleriz. (Bu ayee ceza olarak,normalde haram olmayan şeylerin yasaklandığı görülüyor.)

32

Page 33: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 33/180

- Ve üzerlerine zillet, eziklik ve yoksulluk damgası vuruldu, Allah‘tan bir gazaba çarpıldılar.(Bakara suresi 61.Ayeen...) (Yine Allah‘ın bu dünyada azap etme yöntemi olarak yoksullaşrmayı yani dünya nimetlerindenkısmayı görüyoruz.)Nisa Suresi 160. Ayet: Yahudilerin zalimlikleri ve Allah yolundan çevirmeleri sebebiyle onlara helal edilmiş olanbir çok temiz ve hoş nimetleri kendilerine yasakladık. (Yine günahkarlığın sonucu olarak dünyadaki güzelliklerinyasaklanmasını görüyoruz.)

DÜNYADAKİ SIKINTILARIN SEBEBİ İNSANLARIN YAPTIKLARI YANLIŞLARDIR-Bunun nedeni şudur: Allah, bir kez bir kavme verdiği bir nime, onlar kendilerindeki bu nimete erme sebebinideğişrmedikçe değişrecek değildir ve Allah, işiten ve bilendir. (Enfal suresi 53. ayet) (Eğer bir insanın veyakavmin başına felaketler sürekli geliyorsa mutlaka birşeyler yolunda gitmiyor, uyarılıyor demekr. )Buna karşılık iyilik yapanlar güzellikleri bu dünyada da yaşamaya başlıyorlar.Yani güzelliklerle imhan ediliyorlarçoğu kez:Enfal Suresi 17. Ayet: Sonra onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü; ağın zaman da sen atmadın,lakin Allah a. Bu da mü‘minlere güzel bir imhan geçirtmek içindi. Gerçekten Allah işitendir, bilendir!Cinn Suresi 16.-17. ayet Ayet: Onlar gerçekten o yol üzere dosdoğru gitselerdi, elbee kendilerini bol bir su ilesuvarırdık. Ki onları, onun içinde imhan edelim. Kim Rabbinin zikrinden/Kur‘an‘dan yüz çevirirse Rabbi onu,gikçe yükselen bir azaba sokar.

Ayrıca Kuran maddi,teknolojik ve askeri açıdan güçlü olmamazı emrediyor:Enfal Suresi 60. Ayet: Sizler de onlara karşı gücünüzün yeği her çeşit kuvveen savaş için beslenen atlardanhazırlayın; onunla hem Allah‘ın düşmanı hem sizin düşmanınızı, hem de sizin bilmediğinizi fakat Allah‘ın bildiğidiğer düşmanlarınızı korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız mükafa size tamamen ödenir ve hiç zararauğramazsınız. (Bu da maddi güç ve zenginlikle olur.Özellikle günümüzde teknolojik ve maddi güç olmadan buemri yerine germenin imkanı yoktur.)Enam Suresi 140. Ayet: Bilgisizlik ve düşüncesizlikle çocuklarını öldürenler ve Allah‘ın kendilerine rızık olarakverdiği nimetleri, Allah‘a iira ederek yasaklayanlar, kesinlikle zarar eler. Şüphesiz onlar, yanlış giler ve hiçbirzaman muvaffak olamadılar. (Dünya güzelliklerini günah olarak görmek ve onlara sırt çevirmek sapma olarakgösteriliyor)DÜNYA VE AHİRET BÜTÜNLÜĞÜNÜ VURGULAYAN AYET ÖRNEKLERİ VERMEYE DEVAM EDELİM:

Tevbe Suresi 74. Ayet: Allah‘a, söylemediklerine dair yemin ediyorlar. Andolsun ki, o küfür sözünü söylediler,müslüman olduktan sonra yine kafirlik eler ve başaramadıkları cinaye kurdular. Oysa öç almaya kalkmalarıiçin kendilerini Allah‘ın peygamberiyle, ilahı lüundan zenginleşrmiş olmasından başka bir sebep de yoktu. Eğertevbe ederlerse haklarında hayırlı olur, şayet yan çizerlerse Allah onları dünyada ve ahiree acı bir azaba uğrar;onların yeryüzünde ne bir kayırıcısı ne de bir yardımcısı bulunur.Hasr Suresi 3. Ayet: Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, mutlaka dünyada kendilerine azap edecek. Ahireeise onlara ateş azabı vardır.Araf Suresi 152. Ayet: Şüphesiz o danayı tanrı edinenlere Rablerinden bir gazap ve dünya hayanda da bir zilleterişecekr. İşte iira edenleri böyle cezalandırırız.Fussilet Suresi 16. Ayet: Biz de kendilerine dünya hayanda zillet azabını tarmak için uğursuz günlerde üzerler-ine sarsar rüzgarı (dondurucu veya çok gürültülü bir kasırga) gönderdik. Elbee ki, ahiret azabı daha zahmetlidir;

hem de onlar kurtarılamayacaklardır.Zümer Suresi 26. Ayet: Geliverdi de Allah onlara dünya hayanda zille tardı. Ahiret azabı ise elbee dahabüyüktür. Keşke bilselerdi.Günahkarlar bu dünyada yapklarını tatmaya başlayarak cezalandırılmaya başlıyorlar.Aynı zamanda bu dünyadakisıkınlar bir uyarıcı görevi de görüyor:Secde Suresi 21. Ayet: Şu da bir gerçek ki, onlara en büyük azaptan önce o yakın azaptan (dünya azabından) dataracağız, belki dönerler.Sıkınların sorumlusu insanlardır. Allah hiçbir zaman kullarına zulmetmez,insanlar kendi kendilerine zulmederlersadece:-İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah‘tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir.Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter.(Nisa Suresi 79. ayet)

Rum Suresi 36. Ayet: Bir de Biz insanlara bir rahmet tardığımız zaman ona güveniyorlar; ellerinin yapğı birşeysebebiyle başlarına bir kötülük gelince de (hemen) her ümidi kesiveriyorlar.Rum Suresi 41. Ayet: İnsanların kendi ellerinin kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat meydana geldi

33

Page 34: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 34/180

(ki Allah) yapklarının bazısını kendilerine tarsın ki vazgeçsinler.Sura Suresi 30. Ayet: Başınıza ne musibet geldiyse kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. Oysa bir çoğunuda bağışlıyor.***Doğru yolda olanlar yine daha bu dünyada mükafatlandırılmaya ve güzelliklerle imhan edilmeye başlıyorlar:Ankebut Suresi 27. Ayet: Biz ona İshak ile Yakub‘u da ihsan ek, peygamberliği ve kitabı onun zürriyende kıldık,

kendisine dünyada mükafanı verdik. Şüphesiz o, ahiree de iyilerdendir.Mumin Suresi 51. Ayet: Elbee Biz peygamberlerimize ve iman edenlere hem dünya hayanda, hem de şahitlerindikileceği günde yardım edeceğiz.Zümer Suresi 10. Ayet: Taramdan söyle: ”Ey iman eden kullarım, Rabbinize takva ile sığının. Bu dünyada güzellikyapanlara bir güzellik vardır. Allah‘ın toprağı genişr. Ancak sabredenler mükafatlarına hesapsız erdirilir.”Nahl Suresi 122. Ayet: Ve Biz ona dünyada bir iyilik verdik. Şüphesiz ki o, ahiree de mutlaka iyiler arasındaolacakr.Nahl Suresi 41. Ayet: Zulme uğradıktan sonra Allah uğrunda hicret edenlere gelince, kesinlikle onları dünyadagüzelce yerleşreceğiz; ahiret mükafa ise daha büyüktür, eğer bilseler.İbrahim Suresi 27. Ayet: Allah iman edenleri hem dünyada, hem de ahiree değişmeyen sözle sağlamlaşrır.Haksızlık edenleri ise şaşırr ve Allah, ne isterse onu yapar.

Yunus Suresi 64. Ayet: Onlara dünya hayanda da ahiree de müjde vardır. Allah‘ın sözlerinde değişme yoktur;İşte bu büyük kurtuluş!Bakara Suresi 265. Ayet: Allah‘ın hoşnutluğunu aramak ve kendilerini veya bir kısmını Allah yolunda pay sahibikılmak için mallarını harcayanların durumu ise bir tepenin üstünde bulunan, üzerine kuvvetli bir sağnağın yağıpmeyvelerini iki kat arrdığı bir bahçenin durumuna benzer. Bir sağnak yağmazsa, ona mutlaka bir çisin düşer.Allah, yapklarınızı gözetliyor.***Selam ve sevgiler.

Kadın ve erkeğin fiziksel olarak karşılaşrılması (2011-07-11 02:01)

Kuran’da kadın ve erkeğin eşit değerde olduğu vurgulanır. Tek üstünlüğün bireysel bazda takvada olduğunun alçizilir.Yani insanlar eşir, sadece kim daha takva sahibiyse , Allah’ın gözünde o bireysel açıdan daha üstündür.Benim bu sayfada ele alacağım konu,kadınların fiziksel ve zihinsel(beyin de fizikr) açıdan da erkeklerin gerisindeolmadığını göstermeye çalışmaktan ibaret olacakr. Bazı önyargıların yıkılması ve gerçeklerin görülmeye başlan-ması açısından faydalı olacağını umuyorum.Şimdi erkeğin en azından şimdilik üstün gözüktüğü birkaç şeyi sıralayalım.1- Erkekler kadınlardan daha güçlü vücudlara sahiprler.2- Erkek kadına cinsel tacizde bulunursa kadının haya kararabilir ama buna karşılık kadın erkeğe cinsel tacizdebulunursa bu erkeği onure edip hayata bağlayabilir-yaşama sevinciyle doldurabilir.3- Satranç gibi zeka oyunlarında da dünya şampiyonları hep erkeklerden çıkmaktadır.Sadece bir iki kadın oyuncu

önemli dereceler elde edebilmişr.4- Nobel ödüllerinin sahipleri,önemli buluşların sahipleri yine genelde erkeklerdir.5- Haa kadınların uzmanlık alanı olan yemek yapma konusunda da baskın karakter erkeklerdir. Bir İskender Kebapgibi önemli yemeklerin mucidleri erkekler olduğu gibi, dünyanın en iyi ahçıları da genelde erkeklerden çıkmaktadır.6- Dünya tarihindeki önemli filozoflar,bilgeler-düşünürler olarak kabul görenler yine ezici çoğunlukla erkeklerdir.7- Dünyada yöneci durumunda olan başkanlar da yine ezici çoğunlukla erkekr ve tarih boyunca da böyle olmuş-tur.Bunlar akla gelen ilk birkaç şeydir sadece.İlerleyen ilelerimde de kadınların üstün olduğu tarafları, haa fiziksel güç gibi alanlarda bile kadınların erkeklereüstünlük sağlayabildiği özellikleri açıklayacağım.Yukarıda saydığım maddelerin içeriğindeki konular derinlemesineincelendiğinde, bu maddelerin bazılarında da gözden kaçan önemli noktalar olduğunu görebileceğiz.

*********************************************************Şimdi erkeklerin en bariz şekilde üstün olduğu düşünülen beden gücü ve dayanıklığıyla ilgili bazı yanlış inançlarıkırmaya başlayalım.Evet erkekler daha güçlüdürler ama

34

Page 35: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 35/180

1- Kadınlar ağrıya karşı daha dayanıklılardır.2- Kadınlar erkeklerden daha uzun yaşamaktadırlar genelde(ama bunu erkeklerin tehlikeli ve stresli işlerde çalış-masına bağlayan da çok)3- Kadınlar strese daha dayanıklıdırlar.4- Kadınlar bir dövüşde veya yaşamsal bir mücadelede vücudlarını daha çok dengede tutup ayakta kalabilirler.5- Kadınların vücudu daha esnekr.Bu yüzden birçok kadın güreşçi erkek güreşçiyi rahatlıkla ciddi turnuvalarda

bile tuş edebilmişr.6- Erkeklerin vücutlarının üst kısmı kadınlarınkinden açık ara güçlüdür ama vücudun belden aşağısına sıra gelinceiş değişmektedir.Kadınların bacak gücü erkeklerinkine oldukça yakındır.Haa kadınların kalça gücü,yani bacaklarla rakibi makasa alıp sıkma gücü erkeğinkinden fazladır.Ve bu alan kadınınfiziksel olarak şiddet uygulamada erkekten güçlü olduğu tek alandır.Bu yüzden gelişrilen Brezilya Jiu Jitsusu kadınların işine çok yaramaktadır.Orada öğrendiği tekniklerle bir kadınbir erkeği çok rahat mahvedebilir(belden aşağısını kullanan teknikler)7- Zaman zaman kadınlar araçsız serbest slde suyun derine dalma rekorlarında veya araba yarışı gibi alanlardaerkekleri geçebiliyorlar ki bunlar da fiziksel bir başarıdır aynı zamanda.8- Kadınların açlığa ve susuzluğa karşı daha dayanıklı oldukları da iddia edilmeye başlandı son zamanlarda.

************************************************Kadınların fizik gücü olarak öyle erkeklerden pek de geride olmadığını belirk.Peki neden kadınlar bir dünya şampiyonu satrançcı çıkarımıyorlar.Ve niye genelde erkekler kazanıyor bu oyunda.Bunun başlıca birkaç nedeni var bence.1- Kadınlar erkekler kadar özgür değiller toplumda.Daha küçük yaşlardan ibaren ev işleri ve benzeri sorumluluk-larla donalıyorlar.Buna karşılık erkek çocukları her zaman eğlenceye ayıracak bolca vakit bulabiliyorlar.Bu da bilgisayar oyunlarındansatranca pekçok hobiyi edinmelerini sağlıyor.Küçük yaşardan ibaren satranç tutkusuyla tanışan erkekler,bireryeşkin olduklarında bu konuda uzmanlaşmış olabiliyorlar.Buna karşılık kadınların bu kadar şansı olmuyor bukonuda.Ayrıca erkek çocukları bu konuda yüreklendirilip kurslara falan gönderilebiliyor.

2- Satranç da aslında bir savaş oyunudur.Eski hint ordularındaki savaş birimlerini temsil eder taşlar.Tahtada şiddetgörmezsiniz ama amaç karşı orduyu yenilgiye uğratmakr.Kızlar ise savaşla ilgili ne romanlardan,ne filmlerden ne de oyunlardan o kadar hoşlanmazlar.Bu da satranca erkek-ler kadar ilgi göstermemelerinde bir etken olabilir.3- Satrançta gelişrilen takkler,stratejiler,ünlü açılışlar ve devam yolları vs. hep erkeklerin ürünü olmuştur vedolayısıyla da erkek karakterine daha uygundur.Nasıl ki milleen millete oyun karaketeri ve stratejileri değişiyorsa,kadın ve erkek satrancında da strateji ve oyuntekniği farkları olmalıdır diye düşünüyorum. Örneğin Almanlar ve İngilizler daha soğukkanlı olduklarından,sağlamsinirleriyle çok iyi defans yapabilirler. Ama buna karşılık bir brezilyalı sıcakkanlılığının etkisiyle hücum oynayarakdaha etkili olabilir.Veya kuzey ülkeleri insanları sade ve takım oyunu oynarken,güney-sıcak iklimin insanları dahayaracı ve bireysel oynayarak başarı elde ederler.

Aynı şekilde kadınlar da kendi karakter ve özelliklerine uygun stratejileri, oyun planlarını ve tekniklerinigelişrmeliler ki erkeklere bu oyunda kafa tutup üstünlük sağlayabilsinler.Yoksa erkekler tarandan kendi karak-terleri doğrultusunda tasarlanmış teknikleri benimsemeleri bir hatadır.********************************Konuyla ilgili şunları da eklemek isyorum.Bir erkekle bir kadın kıyaslanırken birşey unutuluyor.Erkekler arasında bile daha kaslı ve iriyarı olan erkek daha güçlüdür.Haliyle daha kaslı ve iriyarı olan bir erkek,daha az kas oranına sahip olan bir kadından güçlü olacakr ki erkeklerarasında bile bu böyledir.Ama aynı kas-yağ-kemik oranına,aynı zamanda aynı boya ve ağırlığa sahip bir erkekle bir kadın karşılaşrıldığındaarada pek büyük bir güç farkının olmadığını göreceğiz.

Evet yine erkek biraz daha güçlü ve hızlı olacakr.Çünkü hormanları ona bu avantajı sağlıyor. Ama buna karşılıkkadının da esnek olma,dengede üstünlük sağlama gibi özellikleri sayesinde durum neredeyse eşitlenmektedir.Fark

35

Page 36: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 36/180

çok azalmaktadır.************************************İŞTE BİR ÖRNEK (GÜREŞ)Michaela Hutchison ABD’de 2006 yılında yüksek okullar arası Alaska turnuvasında,kendi kategorisi olan 103poundda erkek rakiplerini yenerek şampiyon oldu ve tarihi bir başarıya imza a. Çünkü bu bir ilk...***********************

Tezime dayanak olarak Brezilya Jiu Jitsusu erkekler kategorisinde yarışmaya hak kazanmış 2 kız güreşçinin(jiu jitsutarzı) erkek rakiplerini yendiği maçlar:hp://www.youtube.com/watch?v=nRPD7bOoSpchp://www.youtube.com/watch?v=IjoYlLj _XpA************************************Ve son olarak:hp://www.kurandakidin.com/?page _id=249Selam ve sevgiler.

Ruhçu öğre ”ateizmin açık yönecisi olmak için” atakta (2011-07-11 02:03)

Her zaman ateistlerin evrimi(tekamül), komunizmi ve de Nazismi-ırkçılığı(evrimleşmiş sarışın ırk yalanı) ruhçular-dan aldığını söylüyorum.Benim yaklaşık 10 yıldır söylediğimi başkaları da söylemeye başladı:hp://www.gnoscs.com/newdawn-1.htmlKomunizm, ırkçılık ve evrim binlerce yıldır bu öğrenin insanlara sistemli bir şekilde aşılamaya çalışğı temel dog-malardır. Hitler de bilinen çılgınlıklarını medyumları aracılığıyla aldığı direkfler doğrultusunda yapmış, New Ageöğresini dünyaya hakim kılmak için zalimliklerini vücuda germiş.Amaçları dinleri ateizm maskesiyle ortadan kaldırdıktan sonra ruhçu öğreyi açıkça hakim kılmak.Ve şimdi de spiritualism ateistlere gizli yönecilik yapmaktan sıkılmış olmalı ki açıkça onları egemenliği alna almaçalışmalarına başlamış gibi gözüküyor.Bu öğre değişrilmiş İncillere ve haa Tevrat’a bile sızmış durumda ne yazık ki.

Bir tek Kuran korunmuştur ve insanlara gerçek dini, mutluluğu ve kurtuluş yolunu kıyamete kadar sunacakr. Buruhçu öğrenin tuzaklarını deşifre edip, planlarını boşa çıkarp, insanlara umut yolunu gösterecek yine bir tek Ku-ran olacakr.******************Bu arada ayetlerden:A’raf Suresi 27 Ey ademoğulları! şeytan, ana-babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarakcenneen çıkardığı gibi, size de bir fitne musallat etmesin. Çünkü o ve kabilesi sizi, onları göremeyeceğiniz yerdengörürler. Biz o şeytanları, inanmayanlara dostlar yapk.A’raf Suresi 201 Korunup sakınanlar, kendilerine şeytandan bir görüntü/dürtü gelip dokunduğunda, hemen Allah’ıharlarlar. İşte o anda görülmesi gerekeni görürler.Enfal Suresi 48 şeytan onlara, yapklarını süslü gösterip şöyle demiş: ”Bugün size galip gelecek kimse yok, ben

yanınızdayım.” Fakat iki topluluk yanyana gelince iki topuğu üstüne çark edip şöyle dedi: ”Ben sizden uzağım. Bensizin görmediklerinizi görüyorum, ben Allah’tan korkarım. Allah’ın cezası çok şiddetlidir.”İbrahim Suresi 22 İş birilince şeytan onlara şöyle dedi: ”Allah size hak bir vaatle vaae bulundu, ben ise vaatem ama vaadimden caydım. Benim sizin üzerinizde bir sultam yoktu. Sizi davet em, siz de bana uydunuz.Hepsi bu. Şimdi beni kınamayı bırakın da öz benliklerinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtara-bilirsiniz. Aslında ben sizin, daha önceden beni şirk aracı yapmanıza karşı çıkmışm. Zalimler için acıklı bir azapöngörülmüştür.”Meryem Suresi 83 Görmedin mi biz, şeytanları inkârcıların üzerine salmışız da onları oynap kıvırrıyorlar.Zühruf Suresi 37 Bu şeytanlar onları yoldan saprırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar.Bakara Suresi 102 Süleyman’ın mülk ve saltana konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarını uydurdu-lar.Halbuki Süleyman küfre sapmamış. Ancak şeytanlar küfre sapmış; insanlara büyüyü öğreyorlardı.Ve Ba-

bil’de Harut ve Marut adlı iki melek üzerine indirileni öğreyorlardı. Oysaki o iki melek, ”biz bir imhan aracıyız,sakın küfre sapma”demedikçe hiç kimseye birşey öğretmiyorlardı.İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacak-ları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah’ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendiler-ine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı.Yeminolsun ki, onu satun alanın ahireehiçbir nasibi olmayacağını

36

Page 37: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 37/180

açıkça bilmişlerdir. Özbenliklerini sakları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdiNisa Suresi 118 Allah o şeytana lanet etmişr. Demiş ki o: ”Senin kullarından belirli bir pay elbee alacağım.”—————————————-————————————- —Nisa Suresi 119 ”Yemin olsun, onları sapracağım, onları kuruntulara/hurafelere/anlamını bilmeden okumaya mut-lakaiteceğim. Onlara mutlaka emir vereceğim de davarların kulaklarını yaracaklar; onlara muhakkakemredeceğimde Allah’ın yaraşını/yaraklarını değişrecekler.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir hüsrana

kesinlikle yuvarlanmış olacakr.En’am Suresi 100 Allah’a bir de cinleri/gözle görülmeyen yarakları ortak koştular. Oysaki, onları O yaratmışr.Bilgisizce O’na oğullar ve kızlar isnat etme saçmalığını gösterdiler. Şanı yücedir O’nun! Onların nitelemelerininötesindedir O!40. Gün olur, onların hepsini bir yere toplar, sonra meleklere sorar: ”Şunlar, sadece size mi kulluk/ibadet ediyor-lardı?”41. Melekler derler ki: ”Tespih ederiz seni! Bizim Velî’miz sendin, onlar değil. Doğrusu şu ki, onlar cinlere tapıyor-lardı. Onların çoğu cinlere iman etmekteydi******************************Eski bir ilemde şöyle demişim:Günümüzde gündemde olan iki konuyla ayrıca tekrar taraar kazanmaya başlamışr ruhçuluk.

Bunlardan biri alternaf p,diğeri de ufolar meselesidir.Aslında bu iki konunun bu öğreyle doğrudan bir ilişkisi yok.Ama ruhçu öğre bu konuları sahiplendiğinden,bualanlardaki ispatlar sanki ruhçuların inançlarını ispatlıyor bir görüntü oluşturuyor ve böylelikle gün geçkçe inanır-larını arrıyor.Alternaf p adı verilen şey aslında binlerce yıldır uygulanmakta olan,geleneksel doğal tedavi ve korunma yöntem-lerine verilen addır.Bunların arasında akupunturdan tutun da bitkisel kür ve tedavilere,ayurvedaya kadar bütüngeleneksel yöntemler yer alır.Günümüzde bu doğal yöntemler bilimin merceğe alna girmişr.Ark hastalıkların tedavisinin tabiaa var olduğukabul edilmiş ve alternaf p bilimin süzgecinden geçirilmeye başlanmışr.Bunun sonucunda özellikle bitkisel tedaviler ve akupuntur üniversite ve hastanelere kadar girip kabul gör-müştür.Bitkilerle ve diğer doğal ilaçlarla ilgili her geçen gün yeni ispatlara ve buluşlara rastlıyoruz. Akupunturun

etkinliği de zaten yıllar önce ispatlanmış. Ama nasıl etki eği bir yıl öncesine kadar bilimsel olarak açıklanamıy-ordu. Ark gelişen teknoloji sayesinde vücudumuzdaki enerji akımı da gözlemlenir olmuştur ve bir yıldır arkakupunktur tamamen bilimsel bir yöntem olarak pdaki yerini almışr.Yalnız bu yöntemlerin kabul edilmesiyle birlikte pekçok insan bunlarla birlikte uzakdoğu öğrelerini ve tabiaylaruhçu öğreyi de benimsemeye başlamışr. Çünkü bu yöntemlerin gerçekliğinin ispatlanması sanki reenkar-nasyon, enkarne olan ruhlar alemi, tekamül gibi safsataların da ispatlanmış olduğu izlemini veriyor.Halbuki ne tabian iyileşrici gücü ne de akupunturun gerçek olması bu öğrenin nimetlerinden değildir.Amane yazık ki şeytan kendi öğresiyle ,gerçekleri öyle güzel bir şekilde harmanlamışr ki insanların bunları ayırtede-bilmesi çok zordur.Aynı olayı ufo meselesinde de görüyoruz.Bir tür ufo dini ürelmişr. Yine burada saan bir ruhçu öğre görüy-oruz. Reenkarnasyondan tutun da ,tekamül inancına kadar, tanrısal varlıklardan tutun da madde düşmanlığına

kadar bütün temel putperest inançlar karşımıza dikiliveriyor. Eğer olur da yarın öbürgün dünya dışı araçların var-lığı ispatlanacak olursa, bu da sanki ruhçu öğrenin bir zaferi gibi gösterilecek ve pek çok insanın bu dine imanetmesi sağlanacakr. Ama halbuki yine ortada hiçbir bağlan yoktur. Tamamen bir ilizyonla, dünya dışı uygarlık-ların bulunması, bu uydurma ufo dininin ispa yani ruhçuluğun doğruluğu haline gerilmişr.Gerçekten şeytan yine yapacağını yapıyor. Ve söz verdiği gibi insanların ayağını kaydırma projesini korkunç bir disi-plin içerisinde hayata geçirmeye devam ederek öğresini tüm dünyaya bir şekilde benimsetmeye devam ediyor.********************Başka bir forumda ”anateist” sordu:”Ruh yok diyorsunda Amerikada FBI ile medyumlar ortak çalışıyor. Medyumlar ölen ruhlar ile konuşuyor ??”CEVABIM:İşte onlar cinler diyorum ben de. Sana birkaç iyilik yapıp , uzun vadede çok büyük saprmalara zemin hazırlıyorlar.

Özellikle ünlü kişileri seçip o insanlara ruhçuluğu aşılıyorlar.Eğer gerçekten hortlaklar olsaydı, hiçbir cinayet çözümsüz kalmaz, kurbanın ruhu mutlaka inkamını alırdı. Me-dyumlara filan da gerek yok, direkt kendileri kalin hayanı cehenneme çevirirlerdi.

37

Page 38: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 38/180

Diyoruz ya, modaya göre ruh, modaya göre uzaylı veya tnrısal bir üst boyut varlığı gibi kendilerini tanıtarakpençelerini ayorlar. Başlangıçta bir iki ufak tefek iyilik (örneğin Cenk Koray’a onda şifa gücü olduğu bilgisini ver-mişlerdi) yaparak güven kazanıyor, uzun vadede ise spiritualizmi yaygınlaşrıyorlar.Bakın çok kötü günler yaşıyoruz. Türkiye ve ABD başlıca hedefleri gözüküyor ruhçuların. İleşim kaynaklarını elegeçiriyorlar, küçük çocukların zihinlerine nüfus ederek sahte reenkarnasyon örnekleri yarayor, İslam inancınıniçine bile çakrmadan bu dini sokuşturuyorlar.

Evvelden Almanya’yı mahveler. Şimdi ise buralara yöneldiler. Önümüzdeki yıllarda ruhlara ve reenkarnasyonainanmayanı yobaz ilan edecek bir ortam yaratma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar. Biliyorsunuz evrim hurafeside inayla benimselmiş insanlara.Bu konunun şakaya gelir bir tara yok. Hele ki bizim için ark hiç yok. Sevgi ve bilgelik maskesiyle geliyorlar, bilimve din dünyasını ele geçirmek için gece gündüz çalışıyor bu cin ordusu.Kuran’a yönelerek gerçek islam’ı ve öğreyi kavramadıkça bu tuzakları göremezsiniz. Dün ruhlara(dindarlar) veevrime(bazı dindarlar ve tüm materyalistler) inandırıldınız, bugün ise reenkarnasyona sıra geldi.İnsanın tanrısal parçası, ölümsüz ruhu-hayale-hortlağı yoktur. Bu pagan inançla mücadele için geldi İslam-Kuran.Selam.

Evrim inancının bir zararı daha (2011-07-11 02:05)

Ruhçuluğa göre herşey sürekli gelişerek tanrılaşmak durumundadır. Bu yolculuğa tekamül-evrim adı veriliyor.Hiçbirşey(canlılar, evren, yaşam boyutu vs.) sabit kalmamalı, yerini başka bir forma bırakmalıdır bu hurafe inancagöre.Yine bal bir din olan ateizme de bu ruhçu inanç, aynı pagan kaynaktan geçmişr.Bunlara sıkça değindik. Şimdi sadece bu evrim inancının yasaklar-haramlar üretmedeki yerine bir gönderme dahayapmak isyorum.Ruhçu öğrenin bulaşğı hemen her oluşumda, tekamül için nimetlere sırt çevirme ve acı çekmenin gerekliliğikabulü vardır.Ayrıca yine bu inanç, günah işlemenin de gerekli olduğu sapkın kabülünü aşılamaya çalışmışr(ki amacı insanların

ayaklarını her 2 dünyada da kaydırmakr).Bugün dünyada birçok insan, sırf tekamül inancından dolayı şidde-ızdırabı ve kaosu, haa savaşları arzulamak-tadır. Irkçılık ise zaten başlıca yıkıcı sonuçlarından biridir bu felsefenin...Ayrıca toplumların geleneğinde yeşeren birçok yasağın da temelinde bu evrime inanmak yatmaktadır.Sanaan, oyunlara-eğlenceye kadar birçok yasağın perde arkasındaki baş aktördür.Evrim inancına göre asla sabit kalmamalı, sürekli değişmeli ve gelişmelisinizdir.Eğer birşeyin sizi fiziksel veya bilgisel olarak gelişrdiğini ispatlayamazsanız, o şey günahlar listesine girmiş demek-r.Sadece sizi mutlu ediyorsa-haz veriyorsa, 2 açıdan yasaklar evrim inancı size bunu.1- Sizi gelişrmediği ve değişrmediği için boşa vakit kaybeğinizi söyler. 2- Olgunlaşrıcı olan şey ızdıraplı olandırkabülünde olduğu için, bir de bu açıdan size mutluluk veren nime yasaklamaya kalkar.

Ayrıca sonsuza dek sürecek bir değişim ve ızdırap laneni de gizlice bilinçlere yerleşrir. Böylece yine çakrmadandepresif ve umutsuz bilinçaltları oluşturur.İster Hindu olun, ister ateist, ister kabalacı veya sufi.....Ruhçuluğun pençesindeki bu kollardan hangisinde olursanız olun, kendinizi güzelliklere karşı sınırlamak veçirkinliklere-kötülüklere doğru ise koşmak durumundasınız demekr. Kendinize zulmeğinizi fark edemeden ağırağır pişirmektedir bu pagan oluşum.Selam ve sevgiler.

2010’lu yıllara giriyoruz (2011-07-11 02:07)

Gözlemlediğim kadarıyla her on yıllık dönemlerde insanoğlunun kolekf bilinci sırayla bir ”içedönük ve misk”, bir”dışadönük ve daha materyalist” karakter sergiliyor.Günümüzde(20. ve 21. yy.), o yıllara ait filmleri, kitapları, televizyon programlarını vs. mercek alna alıp bunugözlemlemek oldukça kolay.

38

Page 39: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 39/180

Örneğin yetmişli yıllar içedönük ve misk iken(ruhçuların önemli romanları vs. de bu yıllarda yazılmışr) seksenliyıllar dışa dönük ve coşkulu bir dönemdi. Aynı şekilde 90’lı yıllar yine misk ve içe dönük(Uzakdoğu öğreleri vs.her yanı sarmışr) bir bilinç halindeyken 2000’li yıllar(şu an içinde bulunduğumuz 10 yıllık dilim) yine dışa dönükve materyalist bir karakter sergilemektedir.Şimdi bu 10 yıllık periyodu da terk etmek üzereyiz. 2009 yılından ibaren dönüşüm başlayacak ve 2010 yılındayeniden misk, içe dönük bir 10 yıllık süreç başlayacakr. Tabii bugüne kadar süren döngünün sürmesi duru-

munda?Peki, bu yeni 10 yıldaki gizemci hava ateistlerin durumunda ne gibi bir değişikliğe yol açacakr?Birçok arkadaş ateistliği terk edip en az bir yaracıya inanmaya başlayacakr. Kimi Müslüman olacak, kimi Hıris-yan, kimi deist...Ama reenkarnasyon, evrim, panteizm gibi pagan inançlar her dine ve kişiye daha da sızmaya çalışacakr. Çünküiçe dönük dönemlerde ruhçuluk her zaman daha da yaygınlaşmaya müsait bir ortam bulmaktadır.Yine Uzakdoğu öğreleri, doğal tedaviler vs. daha da canlanarak tüm ülkelerin hayana girmeye başlayacakr.İyi olanla kötü olan, doğru olanla yanlış olan harmanlanmış bir vaziyee her koldan etkinliğini hisserecekr.İşte bu yeni dönemde, ateistlerin Hinduizme veya Ruhçuluğa değil de, İslam’a yani gerçeğe yönelmeleri mi sözkonusu olacak bunu zaman gösterecek.Evet, ark materyalizmin baskın olduğu 10 yıllık süreç yerini misk döneme bırakmak üzere.

Bir hurafeden(ateizm) sıyrılırken başka bir hurafenin(ruhçuluk vs.) eline düşülmesi yine karanlığın içinde kalmayısürdürmek demekr.Tabii bu dönemdeki en büyük sıkın da, tasavvuf, kabala vs. gibi akımların güçlenmesi ve dinleri paganlaşrmayaçalışmalarının daha da belirginleşecek olmasıdır.Bilim dünyasına ise evrim hurafelerini zaten benimsetmiş olan ruhçuluk, bu süreçte buna reenkarnasyon inancınıeklemeye çalışacakr. Zaten materyalistlere bilim maskesiyle(pkı daha evvelden komünizm ve evrimi benimset-meleri gibi) bu hurafe ”ruh göçü” inancını da aşıladıkları zaman, iyice öğrelerini dünyaya yerleşrmiş olacaklardır.Ondan sonra ruhlar alemi ve reenkarnasyon hurafelerine inanmayan insanlar bilim düşmanı olmak ve cahilliklesuçlanmaya başlayacakr(yine pkı evrim hurafesinde olduğu gibi).Not: Bu yazımı 2008 yılında kaleme almışm.Selam ve sevgiler.

Adventure senaryolarım (2011-07-11 02:08)

Adventuresoul sitesindeki macera oyunları senaryo yarışmasına geçğimiz yıllarda gönderdiğim 2 çalışmam:KIYAMETİN EŞİĞİNDESorun-Düşman: Çılgın bir Avustralyalı profesör olan Clark, dünyadaki ilk ”yapay kara deliği” vücuda germeyeçalışıyor. Belki de gerdi. Eğer öyleyse dünyanın başı cidden belada. Çünkü kendisi dengesiz biri ve dünyayı bukara deliğine yem yapabilir. Bu uğurda kendini harcamış vs. mank aramayın. Çünkü kendini de eserine kurbanetmekten çekinmeyecekr.Bilindiği üzere, iğne ucu kadar bir kara delik bile hemen dünyamızın merkezine çökecek ve iştahla gezegenimizi

yiyip birecekr.Bu kötü adamın merkezi ülkesindeki ormanlık bir bölgede. Çok ileri teknoloji üssünün nimetlerini kullanarak,çevredeki yerli halkın korkularını-efsanelerini yapay bir şekilde hayata geçirmiş aynı zamanda. İnançlarındakicanavarları-orman yaraklarını, robot ve benzeri teknolojileri kullanarak yaratmış. Yani halktan hiç kimsemerkezine değil yaklaşmak, aklına germeye bile pek cesaret edemiyor. Ark rivayetler, hemen herkesin şahitolduğu ve haa canlar alan gerçek kabuslara dönüşmüş durumda. Avustralya ormanlarının derinliklerindeözellikle basran sisin ardından kan içen yarakların yerli halkı ve büyükbaş hayvanları kendilerine kurban olarakseçkleri iddia ediliyor. Ayrıca bu canavarların uçma yeteneğine sahip oldukları da söyleniyor. Bilim adamları bilegelişmeler karşısında şaşkın. Sorunu çözecek kimse: Türk gizli servisinden Volkan. Hem bu üsse sızmak hem dekara deliği etkisiz hale gerip imha etmek için hem silahlarına, hem de zekasına ihyacı var. Çözmesi gerekensayısız bulmaca onu hedefe götürmekle birlikte kara deliği etkisiz hale germesini sağlayacak. Tabii bu arada

aksiyon da olacak. Ayrıca çılgın dahinin emrindeki adamlardan biri olan Carter eski belalarından biri. Çok zeki,aynı zamanda da teknolojiden, dövüş sporlarına kadar birçok konuda bir uzman. Kahramanımız Volkan’la birliktegeçmişte aynı saflarda yer almasına karşın, şimdi paranın peşinde, Clark’ın ölümcül koruyucu meleği… Volkan’lada yarım kalan bir hesabı var.

39

Page 40: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 40/180

Kahramanımız bunlarla tek başına mücadele edecek, ama sonunda yardımcı bir kuvvet gelebilir. Hem zamanakarşı, hem de düşmanlarına karşı yarışacak.Evet, vahşi hayvanlarla ve bin bir tuzakla dolu bir orman. Ormanın içindeki ölümcül teknolojik oyuncaklar. Karadeliğin bulunduğu, çok iyi korunan teknoloji merkezi ve içindeki ölümcül düşmanlar. Ayrıca çevre halkı da her ansizin aleyhinizde bir şeyler yapabilir. Üssü arama ve bulma aşamalarındaki gizem ve çok gerekli bir yüksek zeka.Kara deliği imha aşamasına kadar hem aksiyon, hem gizem, hem de bulmacaların kol kola geçği, oldukça tehlikeli

bir girdap. Söylememe gerek yok, tüm dünyanın geleceği kahramanımızın ellerinde.

**************************

***********Bu maceradan bir sahne:-Merhaba sevgili Volkan,uzun zaman oldu-Ah evet dostum Carter,sanırım aramızda yarım kalan hesabı kapatmaya niyetlisin bu sefer.Kavga birden başladı,Carter dans edercesine tekmesini Volkan’a savururken bir yandan da kıvrak bir vücutharekeyle dönerek diğer tarana sokulmaya çalış aynı anda.Gerçekten çok hızlıydı ama Volkan istem dışı ani birrefleksle hem bu şaşırtma tekmeden hem de pozisyondan sıyrılmış.Carter Kungfu dan Brezilya Jiu Jitsusuna birçok dövüş sananda kara kuşağa sahip.Ormanın derinliklerindeVolkan’la yapkları bu çarpışma onun için haya bir öneme sahip.Şaşırtma bir yumruk daha savurdu,Volkan’ıngözleri yumruğunu takip ederken aniden dönerek ters yönden eğilerek rakibinin ayaklarını tutmasıyla kaldırmasıbir oldu.Yere düşen Volkan’ın bir kolunu , hem elleri hem de bacaklarıyla kavrayarak var gücüyle kırma hamlesinebaşladı.Volkan’ın yüzünde büyük bir ızdırap ve hafif bir inil oluşmuştu.-Tıpkı eski günlerdeki gibi öyle değil mi Volkan,tek farkı bu sefer karşı taraflarda yer almamız ……Volkan cevap verecek durumda değildi.Ama tam kolu kırılacakken , can havliyle, normal üstü bir güçle boştakieliyle rakibinin nazik kısmına yumruğunu indirmeyi başarmış.Aslında yerdeki bu kilitli pozisyonda bunu başar-mak neredeyse imkansızdı.Evvelden bale çalışmasının vücuda kazandırdığı esneklikle bu dönüşü ve hamleyiyapabilmiş.Bu sefer Carter zor duruma düşmüş ve kendini hızla geriye çekmiş.Volkan toparlanmasına izinvermeden tekmeyi surana oturtmuştu.Üç metre kadar ileriye yuvarlanan Carter sersemlemesine ve acısına

rağmen yine hemen savunma pozisyonunu almış.Volkan çok iyi biliyordu ki,vücudunun herhangibi bir yeriniCarter’a kaprmak ölümcül bir hata demek.Zaten bir düşman sürüsüyle , bir ton tehlikeyle az önce savaşmış veyorgundu.Bu Avustralyalıya karşı yapacağı her hareke ölçüp biçmeliydi.Buna karşılık rakibi çok zinde ve hazırdı.Birden Carter’in eli,yırlan elbisesinden dışarı çıkan kolyeye kazayla dokundu.Bu olay birdenbire ona büyük birmanevi güç verdi,tam da tükenmek üzereyken.

**************************

**************************

******** ****Elizabeth hediye etmiş bunu ona.Sevdiği kadın, sarı saçları rüzgarın etkisiyle hafif savrulurken inceden treyen

ellerle uzatmış kolyeyi.-Bu sana olan sevgimin sembolü olarak hep boynunda kalsın.En zor anlarında bile beni harlaman için………………..Ark Elizabeth’in çenesi tremeye başladı ve daha fazla bir şey söyleyememiş.Carter’in para için kötüleradına çalışmaya başlaması onu yıkmış.Ark sevdiği adama karşı çok karışık duygular içindeydi…..Ayrılık vakgelmiş.Çünkü böyle bir insanla bir gelecek kurmak istemiyordu.O sevdiği adam,acımadan insanları harcayabilenbir canavara dönüşmüştü.Carter bir şey diyecek gibi oldu,sonra Elizabeth’in yanaklarından süzülen yaşları görünce bunu yapa-mamış.Sadece:-Seni asla affetmeyeceğim ……….Elizabeth Carter’in bu sözü üzerine, zincirinin bir ucundan karşısındaki adamın tuuğu kolyeyi hızla bırakıp onaarkasını dönmüştü.Hem bu yolla ağlamasını daha fazla göstermeyi engellemiş olmuştu.

Carter sevdiği ve muhtemelen br daha görüşemeyeceği kadının saçlarına son bir kez arkasından bak.Sırnıdönen Elizabeth , bir daha yüzünü dönerek ona bakmayacak ark.Birkaç saniye daha ona bakktan sonra büyükbir öeyle o da sırnı dönerek hızla oradan uzaklaş.Bir yandan Elizabeth’in hıçkırıklarını giderek azalan bir tonda duyarken,bir yandan da yeni planları üzerinde

40

Page 41: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 41/180

düşünmeye başlamış.Çok yüksek bir ücret önerilmiş kendisine.Emrine gireceği adam bir dahi olarak kabulediliyordu ve yapay bir karadelik üretmek üzereydi.Bu gizli projede onun koruyucu meleği olacak.

**************************

**************************

Tüm bunları ve tabiayla Elizabeth’i harlamanın moraliyle birden kendine gelen Carter,bu hırsla hızla Volkan’ınüzerine aldı.,Carter’daki bu ani canlanmayı görünce biraz şaşırır gibi oldu Türk.Avustralyalıdan aldığı bir karatedarbesi üç adım kadar gerile kendisini.Carter Türkün üzerine birici vuruşlarını savurmaya başladı.Buna karşılıkhemen hepsini engellemeyi başarmış Volkan.

Carter’ın suranı büyük bir kin dalgası kaplamış.Volkan bu kıskaçtan kendini kurtaramadan işi birmek isy-ordu.Birinci darbe….ikinci….üçüncü………..

birden Volkan sürpriz bir karşı vuruş gerçekleşrdi.Biraz da şansının yardımıyla tam da düşmanının nefesini kesicinoktaya aln hareke gerçekleşrmiş.Carter ark soluk alamıyordu,biraz sonra olacakları gayet iyi biliyordu çünkü dövüş sporları onun uzman-lık alanıydı.Az sonra her şey iyice kararacak.Son bir kuvvetle birkaç adım atarken,duyduğu sesler za-yıflayıp,görüntüler yerini kapkara bir boşluğa bırakırken,gözünde ark tek canlanan Elizabeth’in o son , sırnıkendine döndüğü manzaraydı.Ve tabii orada duyduğu hıçkırıkları da veda edercesine kulaklarında tekrarlanıy-ordu……….

**************************

**************************

******** ****YILANIN DİŞLERİ

Sorun:Tüm dünyada birbiri ardına önemli insanlar cinayete kurban gitmeye başlar.Ve dünyadaki tüm Lanülkelerinde ırkçı görüşler hakim olmaya başlamışr.Aynı zamanda bu ülkelerde spiritualist öğreler hızla yayılmaya başlamışr.Tüm bunların arkasında Anguis isimliçok zeki, lider ruhlu ve dünyaya hükmetme tutkusu olan bir İtalyan kadın vardır.Avrupa’da İtalya’dan Fransa’yakadar tüm Lan ülkeleriyle,Güney Amerika’daki tüm Lan(brezilya-arjann vs..) ülkelerini tek bir devlet halinegerip ırkını dünyaya hakim kılmak istemektedir.Felsefesi nasyonel sosyalizm ve spiritualism karışımıdır.Yani Hitlerin yeni ve dişi versiyonu.O da Hitler gibimedyumları aracılığıyla bir varlıktan aldığı direkfler doğrultusunda hareket etmektedir.Teşkila sadece Lanükelerini değil,tüm dünyayı sarmış durumdadır.Bir ahtapot gibi her an her yerde kollarına rastlayabilirsiniz Anguisteşkilanın.Karizmak ve hükmedici kişiliğiyle dünyadaki milyonları peşinden koşturmaya başlamışr.Dünyayı yepyeni bir

kaosa ve haa belki de 3. Dünya savaşı’na doğru hızla sürüklemektedir.Ruh çağırma seansları,çeşitli parapsikolojik yöntemler ve en son teknolojinin harmanı,bu teşkilan karakterisğinioluşturmaktadır.Tüm dünyayı ark çok kolay bir şekilde etkileri alna alabileceklerdir.Yine sarışınların üstün ırk olduğu inancı insanlara aşılanmaktadır.Ama temelde Lanler esmer ırkr.Bu yüzdenteşkilan bilim adamları genek çalışmalarla Lanleri sarışınlaşrma projesine başlamışlardır.Öncelikle gönüllülerüzerinde deneyler yapılarak dönüşüm hedeflenmektedir.Daha sonra gerekirse zorla tüm dünyayı sarışın halegermeyi hedeflemektedirler.Çünkü direkfler aldıkları varlık-hayalet bunu emretmektedir.Sorunu çözecek olan kişi:Tabii ki dünyayı daha yeni , bir tür kıyameen kurtarmış olan Volkan’dır.Dünyanın hemenher noktasına sızmış bu oluşumla savaşmak ve tehlikeyi durdurmaya çalışmak gerçekten çok zor gözüküyor.Ve işin asıl kötü tara,Volkan Anguis isimli bir dişi belayla mücadele etmeye hazırlanırken,olayın perde arkasındaçok daha büyük bir düşmanın var olmasıdır.Aslında Anguis’in ileşime geçği varlık ruh falan değildir.Ve hiçbir

seansta gelen varlıkta hayalet falan değildir.Anguis bir maşadan başka bir şey değildir bu ölüm oyununda.

Evet polik gerilim ve casusluk macerasından korku öğelerine(seanslar,ürkütüc

41

Page 42: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 42/180

ü gelişmeler…),felsefi açılımlardan aksiyona ve çözülmesi gereken büyük gizemlerine kadar yepyeni bir dünyayıkurtarma macerası başlamışr ark Volkan için.Bu sefer sadece insanoğlu veya teknoloji değil,başka varlıklar dadünyanın ve kahramanımızın ensesinde soğuk nefesini hissermektedir.Şimdiye kadar hayanda hiç yaşamadığıdeneyimlere ve bulmacalara karşı ark her saniyenin değil,salisenin bile haya önemi vardır.

******* Selam ve sevgiler.

Rabbimizin bilmesi özgür iradeyi etkilemez (2011-07-11 02:11)

Allah’ın bizlerin özgür iradelerimizle ne yapacağımızı bilmesi, bazı insanlar tarandan “özgür irade olmadığı” şek-linde yorumlanıyor. “Demek ki bilinenin tersini yapamayacağız” şeklinde irazlar yükseliyor.Hayır, özgür irademizle neyi seçeceğimizin bilinmesi, iradenin özgürlüğünü etkilemez. En ufak bir bağlan dahiyoktur.Bir şeyin tersini yapabilmek başkadır, yapmak ise bambaşkadır.Örneğin falanca olayda A şıkkını seçecek bir insan diyelim. Rabbimiz de bunu biliyor. Tersini de yapma, yani buşıkkı seçmeme özgürlüğü de var. Ama kendi kararıyla A şıkkını seçecek.

Kısacası A şıkkını seçme harekeni yapmayabilir, ama yine de yapacak.Allah bildiği için seçmiyor insan, kendisi özgür iradesiyle A şıkkını seçği için Yaracımız biliyor.Bu konuya bambaşka bir örnek verelim:Hud107. Gökler ve yer durduğu sürece orada kalıcıdırlar; ancak Rabbin dilerse başka. Rabbin, dilediğini Yapandır108. Mutluluğu hak edenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece cennee kalıcıdırlar. Rabbin dilerse başka. Kesinsizbir ödüldür bu.Yüce Allah burada bize gelecekte ne yapacağını söylüyor.Ve diyor ki ”eğer tersini dilemezsem, cenneekileri asla çıkarmayacağım”Ve çıkarmayacağına dair söz de veriyor.Başka bir deyişle ”istersem bu hükmümü değişrebilirim, ama cenneekilerin sonsuza dek orada kalmasını, özgür

irademle istediğim için kalacaklar” demekte.Bu özgür irade konusunda ikinci bir sağlama, delil daha sunuyor bizlere.Biz bu durumda Allah’ın gelecekte ne yapacağını biliyoruz.Ama demek ki bizim gelecekte Allah’ın ne yapacağını bilmemiz, O’nun özgür iradesini etkilemiyor.Tıpkı O’nun bizim ne yapacağımızı bilmesinin, bizim özgür irademizi etkilememesi gibi.Bir şeyi ”yapabiliyor olmak başka, yapmak bambaşkadır”. Ve bu durum özgür iradenin sonucudur.Selam ve sevgiler.

Kuran bir semboller kitabı değildir  (2011-07-11 02:13)

Kuran apaçık ayetler içerdiğini defalarca vurgulamaktadır:Maide Suresi 15 Ey Ehlikitap! Resulümüz size geldi. Kitap’tan saklamış olduklarınızın çoğunu size ayan-beyan açık-lıyor; çoğundan da geçiyor. Şu bir gerçek ki, size Allah’tan bir ışık ve apaçık bir Kitap gelmişr.Yusuf Suresi 1 Elif, Lâm, Râ. O apaçık, apaydınlık Kitap’ın ayetleridir bunlar.Şuara Suresi 2 İşte sana gerçeği apaçık gösteren Kitap’ın ayetleri...Kuran bir sırlar-semboller kitabı değil, herkesin anlayabileceği ve bire bir gerçek bilgiler içeren net bir kitapr. Vetüm ayetleri için geçerlidir bu durum. Zaten bu sayede aracılara, sözde kutsal insanlara falan ihyaç kalmadandoğrudan ve tek kaynak olarak okuyabiliyoruz.Kuran’ın açıklayıcısı da yine yalnız Kuran’dır. Eğer kitabı bütünlük içinde ve birinci açık anlamında okursanız mut-laka gerekli ayrınların verildiğini göreceksiniz:Bakara Suresi 242 Aklınızı işletmeniz ümidiyle Allah, ayetlerini size işte böyle açıklıyor.

En’am Suresi 46 De ki: ”Düşünün bakalım; Allah, işitme gücünüzü, gözlerinizi alsa, kalpleriniz üzerine mühür bassa,Allah’tan başka hangi ilah onları size geri verecek?” Bak nasıl türlü türlü açıklıyoruz ayetleri, yine de yüz çeviriyor-lar!Nur Suresi 18 Allah size ayetleri iyice açıklıyor. Allah Alîm’dir, Hakîm’dir.

42

Page 43: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 43/180

Bakara Suresi 118 Bilgiden yoksun olanlar dedi ki: ”Allah bizimle konuşsaydı yahut bize bir mucize gelseydiya!...”Onlardan öncekiler de aynen onların dediği gibi demiş.Kalpleri birbirine benzemişr.Biz ayetleri, gerçeğiapaçık bilmek isteyenler için iyiden iyiye açıklamışızdır.KIYAMET17. Onu toplamak ve okumak bize düşer.18. O halde, biz onu okuduğumuzda, sen onun okunuşunu izle.

19. Sonra onu açıklamak da bizim işimiz olacakr.Bir surede anlalan bir konu veya ifade hemen yine aynı surede açıklanabildiği gibi ilerideki başka surelerin içindede açıklanması söz konusudur. Bu yüzden dediğimiz gibi kitabı bütünlük içinde okumak şarr.Zaten eğer Kuran’ın tüm ayetleri birinci açık anlamında olmasaydı, ortada din diye pek birşey kalmazdı. O za-man herkes kendi kafasına göre bir din şekillendirebilirdi. İnsanlar hoşlarına giden ayetlere iman eder, gitmeyenayetlere ise ”sembolik bunlar” der ve maskeli inkarı uygulardı. Ve sembolik ilan eği ayete kendi uydurduğu an-lamları yükleyerek din diye sunmaya kalkardı. Başka bir deyişle ortada kitap diye birşey kalmaz, herkes ayetlerdekendi görmek istediklerini görür ve kendi dinini kurardı.Ve aracılara, ruhbanlara ihyaç duyulurdu kitabı yorumla-mak için.Ama çok şükür Rabbimiz herkesin anlayabileceği kolaylık ve açıklıkta kitabını göndermişr. Ayetlerde anlalanlarbirebir gerçekr ve Kuran din alanında eksiksizdir.

Bu arada bu konuda iraz etmeye kalkanların öne sürmeye kalkğı 2 şeye cevap vereyim:Kuran’da halk deyimlerinin kullanılmasını örnek göstererek bazı ayetlerin apaçık anlamlarda olmadığını iddia etm-eye kalkanlar var. Ama aslında bu deyimler de apaçık sözlük anlamında kullanılmaktadır ve yine bir küçük çocuğunbile kolayca ve herkesle aynı anlayabileceği netliktedir. Mesela ”güneşin doğması” deyince bu ifadenin gündüz ol-ması olduğunu herkes anlar. Yine ortada bir sembol-sır falan yok. Ya da Allah’ın eli, Allah’ın ipine sarılmak gibiifadeler de yine birincil, sözlükteki anlamdadır.Ya da ”yüzü kararmak” deyince de yine açık sözlük anlamında bir deyim söz konusu.Bunun dışında Kuran bir şeyi başka birşeyi benzeterek açıklayacaksa yine bunu kendisi açıkça belirr ve benzeğişeyin ne olduğunu yine kendisi verir. ”Şu şuna benzer, şunun örneği gibidir” şeklindeki ifadelerle hem benzetmeyapğını gösterir hem de neyi neye benzeğini de açıklar.Bir ayee ”sarp yokuş nedir bilir misin?” dedikten sonra ”o yokuş köle azad etmekr” diyerek köle azad etmeyi

yokuşa benzeğini açıklıyor. Eğer bir benzetme yapıyorsa bunu mutlaka açıklıyor :BELED11. Fakat o, sarp yokuşa almadı.12. Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?13. O tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) r.14, 15, 16. Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yemi, yahut yerde sürünen bir yoksuludoyurmakr.Yine böyle benzetme yapılan ayetlere örnekler verelim:Bakara Suresi 74 Sonra bunun ardından kalpleriniz yine kaska kesildi.Taş gibidir o.Belki daha da kadır.Taşlarınbazıları var ki, ondan ırmaklar şkırır.Bazıları var ki, çar çar yarılır da içinden su çıkar.Öylesi var ki, Allah ko-rkusundan aşağılara düşer.Allah, yapıp durduklarınızdan gafil değildir.

Yunus Suresi 27 Kötülük kazananlara ise kötülüğün miktarınca karşılık vardır. Ama yüzlerini bir zillet de kaplar. On-ları Allah’tan kurtaracak kimse yoktur. Yüzleri gece parçalarından karanlıklarla kaplanmış gibidir. Ateşin dostlarıdırbunlar. Sürekli kalıcıdırlar içinde.Hac Suresi 31 Allah’a ortak koşmadan, hanîfler olarak... Allah’a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlarkapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere rlap ayor gibidir.Furkan Suresi 44 Yoksa sen bunların çoğunun işiğini, akledip düşündüğünü mü sanıyorsun? Onlar hayvanlargibidirler, haa yolca, hayvanlardan da şaşkındırlar.Buralarda da neyin neye benzeldiği açıkça tam olarak anlalır. Yani yine bir bilinmeyen, bir sır-sembol yoktur.Ayet bire bir bilgiyi vermektedir. Bunların yorumu kişiden kişiye değişmez, çünkü açıkça birinci anlamda verilmek-tedir yine ayetler.Şimdi yine ayetlere sembolik anlamlar yüklemeye kalkıp dini işlerine geldiği şekle büründürmeye çalışanların

dayanak olarak sunmaya kalkkları ayete gelelim:ALİ İMRAN7- O ki sana bu kitabı indirdi. Onun bazı ayetleri kesin anlamlıdır (muhkem), ki bunlar kitabın özüdür. Diğerleri

43

Page 44: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 44/180

de benzer anlamlıdır (müteşabih). Kalplerinde hastalık bulunanlar, insanları şaşırtmak ve farklı anlam vermek içinbenzer anlamlı olanlarının ardına düşerler. Onların gerçek anlamını ise kimse bilmez, ancak issnadır ALLAH vederin bilgiye sahip olanlar ”Ona inandık, hepsi Rabbimiz kandandır,” derler. Akıl ve anlayış sahiplerinden başkasıöğüt almaz.Ayetleri keyiflerince yorumlamak isteyenler, bu ayen kitabın bazı bölümlerinin sembolik olduğunu anlağını id-dia ediyorlar.

Ama gerçekte, burada ayetlerin bir kısmı mecazdır bir kısmı sembolikr yani dilediğinize iman edip dilediğinizeiman etmeyin falan demiyor.Veya işinize geldiği yerde aye kabul edip işinize gelmediği yerlerde ”hayır sem-bolikr” diyebilirsiniz falan demiyor.BU AYET DE TÜM AYETLERİN APAÇIK VE BİRİNCİ ANLAMDA OLDUĞUNUSÖYLÜYOR. AMA BİR KISIM AYETLERİN İSE BİRİNCİ AÇIK ANLAMLARININ DIŞINDA İKİNCİL VE ÜÇÜNCÜL ANLAM-LARI DA OLDUĞUNU ,İNKARCILARIN AYETLERİN APAÇIK ANLAMINI İNKAR EDİP BU SEMBOLİK ANLAMLARIN PEŞİNEDÜŞECEĞİNİ SÖYLÜYOR.Yoksa sembolcülerin dediği gibi olsa zaten ortada kaynak falan da kalmaz, herkes kendi uydurduklarının peşinedüşerdi.Tüm ayetler birinci açık anlamındadır. Önce bunu kabul edip kitabı bütünlük içinde ele alacağız. Ondan sonra bazıayetlerin bu açık ilk anlamlarının dışında başka ikincil veya üçüncül anlamlarının da olup olmadığı üzerinde zihin

 jimnasği yapacağız. Ama önce mutlaka o ayetlerin de ilk-açık anlamına iman edeceğiz. Yoksa hangi ayen ilk

anlamı dışında başka anlamlar içerdiği ve bu anlamının ne olduğunu bir tek Allah bilir. İnsanlar ise sadece ”bu ayetayrıca şu anlamı da içeriyor olabilir” şeklinde kesin olmayan ifadelerle zihin jimnasği yapabilirler.Maalesef bugün birçok kimse kafasındaki değer ve öğreleri kitaba onaylatabilmek için, ayetlerin açık anlamınıinkar edip temsili anlamlar yükleme hastalığını sergiliyor. Tıpkı ayet cımbızlama gibi bu yol da aslında Kuranöğresini dolaylı veya maskeli inkardan başka birşey değildir.Kimi cennet ve cehenneme, kimi meleklere veya cin-lere sembolik anlamlar yükleyerek apaçık ayetlerin apaçık bilgisini çarpıtmaya kalkıyor. Yine bu yolla ayetlerde varolan şeyleri yok, olmayan şeyleri de var gibi göstermeye kalkabiliyorlar. Zaten bu yöntemle her kitaba her öğreonaylarılır. Çünkü bir şeye sembolikr dendi mi ark sözleri her yöne çekilebilir.Bu yüzden apaçık ve tek dini kaynak olan Kuran’ı, açık-birinci anlamında ve bütünlük içinde ele alıp okuyacağız. İşteo zaman hem Kuran’daki gerçek İslam kolayca ortaya çıkacakr, hem de din anlayışı kişiden kişiye değişmeyecekr.Selam ve sevgiler.

Rabbimizin bizlere sorduğu sorular (2011-07-11 02:14)

Birkaç örnek verelim:DİŞİ (ankebut)29:19 ALLAH‘ın yaralışı nasıl başlap, nasıl tekrarladığını görmediler mi? Bu, elbee ALLAH için kolaydır.29:20 De ki, ”Yeryüzünü dolaşın ve yaralışın nasıl başladığını görün.”6 Sonra, yine ALLAH (ahireeki) son yaralışıbaşlatacakr. ALLAH‘ın her şeye gücü yeter.ENBİYÂ(30) İnkar edenler, göklerle yer bişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana ge-

rdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?FATIR SURESİ27. ALLAH‘ın gökten bir su indirdiğini görmedin mi? Onunla çeşitli renklerde ürünler çıkarırız. Haa dağlarda bilebeyaz, kırmızı veya rengarenk katmanlar vardır. Bazı yollar ise siyahr.28. Aynı şekilde, insanlar, hayvanlar, çilik hayvanları da çeşitli renklerdedir. Bundan dolayıdır ki kulları arasındaALLAH‘ı gereği gibi sayanlar bilim adamlarıdır. ALLAH Üstündür, BağışlayandırTUR SURESİ35. yoksa onlar hiçbir şeysiz mi yaraldılar? yoksa bizzat kendileri mi yaracıdır?36. yoksa gökleri ve yeri onlar mı yara? Hayır, onlar gerekli bilgiye ulaşamıyorlar!37. yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mı? yoksa güç ve egemenlik sahibi onlar mı?Enbiya Suresi 43 yoksa onların; kendilerini bize karşı siperleyecek tanrıları mı var? Ne kendilerine yardıma güç

yerebilirler ne de bizden bir dostluğa muhatap olurlar.

————————–

44

Page 45: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 45/180

————–————

————————–

–Enbiya Suresi 50 Bu, bereketli bir Zikir’dir ki, onu indirdik. yoksa siz onu inkâr mı ediyorsunuz?

————————–

————–————

————————–

–Neml Suresi 60 yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size bir su indiren mi hayırlı? Biz o suyla sizin için gözler-gönüller açan bahçeler birdik. Sizin, onların bir tek ağacını birmeniz mümkün değildi. Allah’ın yanında bir ilahmı var? Hayır! Ama onlar döneklik eden bir topluluktur.

————————–

————–————

————————–

–Neml Suresi 61 yoksa yeri bir karargâh yapıp şurasına-burasına nehirler serpişren, üzerine dayanaklı dağlarkonduran ve iki deniz arasına bir engel yerleşren mi hayırlı? İlah mı var Allah’ın yanında!? Hayır! Ama onlarınçokları ilimden nasipsizliği sürdürüyorlar.

————————–

————–————

————————–

–Neml Suresi 62 yoksa zorda kalan yalvardığında, onun imdadına yeşip sıkın ve kaderi kaldıran, sizi yeryüzününhükmedenleri kılan mı hayırlı? Allah’ın yanında bir ilah daha var mı!? Ne kadar da az ibret alıyorsunuz!

————————–

————–————

————————–

–Neml Suresi 63 yoksa size karanın ve denizin karanlıkları içinde yol gösteren ve rahmeni önünde rüzgârlarımüjdeci gönderen mi hayırlı? Allah’ın beraberinde bir ilah daha mı var?! Allah, onların ortak tuuklarındanuzakr, arınmışr.

————————–

————–————

————————–

Neml Suresi 64 yoksa yaratmaya başlayıp sonra tekrar tekrar yaratan ve sizi gözeten ve yerden rızıklandıran mıhayırlı? Allah’ın yanında bir ilah mı var? De ki: ”Gerin susturucu kanınızı, eğer doğru sözlüler iseniz.”Vakia Suresi62. Andolsun, birinci yaralışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya! 63. Ekğiniz tohuma ne dersiniz?!

45

Page 46: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 46/180

64. Onu siz mi biriyorsunuz, yoksa biren biz miyiz?65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz:66. “Muhakkak biz çok ziyandayız!”67. “Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!”68. İçğiniz suya ne dersiniz?!69. Siz mi onu buluan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?

70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!..71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?!72. Onun ağacını siz mi yaranız, yoksa yaratan biz miyiz?

**************************

**************************

******

Selam ve sevgiler.

 Yine ayetlerden bir bilgelik dersi daha (2011-07-11 02:15)

ARAF163. Sor onlara o deniz kıyısındaki kenn durumunu. Cumartesi günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebt yap-

kları gün balıkları onlara akın akın gelirdi; sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzündenonları böyle imhan ediyorduk.164. İçlerinden bir topluluk şöyle dedi: ”Allah’ın helak edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir toplumane diye öğüt verip duruyorsunuz? Dediler ki: ”Rabbinize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunup sakınır-lar ümidiyle.” Kimin sonsuz zalimlerden olduğunu veya kimin iyilerden olduğunu bir tek Rabbimiz bilir. BugünMüslüman olan yarın vazgeçebilir veya zaten gerçek bir Müslüman olmayabilir veya bugün inkarcı olan yarın imanedebilir.İşte burada 164. ayeeki gerçekleri tebliğ edenlerin cevabı muhteşem. Tam bir bilgelik...Evet bu sayede hem saflarını belli etmiş oluyorlar, hem de Allah’ın bildiği ama onların o an bilmediği, sonradaniman edecek olanlara vesile olmuş olacaklar.Şu 2 günlük imhan, insanları içindekilerle yüzleşrme dünyasında, herkes bir vesileyle hakeği imana veya iman-

sızlığa kavuşacak. Ki ahiree aleyhlerinde veya lehlerinde deliller önlerine sunulabilsin. Rabbimiz hepimizin, son-suza dek bu dünyada yaşasaydık iyilerdenmi yoksa kötülerden mi olacağımızı bile biliyor. Bize de bir imhan örneğiyaşararak, kendimizle yüzleşriyor.Selam ve sevgiler.

Tevrat’ta yaralmışların Tanrı zannedilmesi (2011-07-11 02:16)

Evet değişmiş eski kitaplarda elçiler-peygamberler melek veya tanrı zannediliyor.İşte anlatan kişinin baştan tanrı zanneği hava aracının temsili resmi:

46

Page 47: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 47/180

HEZEKİELRab’bin Görkemi Hezekiel’e AçıklanıyorBÖLÜM 1Hez.1: 1 Otuzuncu yılda*fa*, dördüncü ayın* beşinci günü Kevar Irmağı kıyısında sürgünde yaşayanlar arasın-dayken gökler açıldı, Tanrı’dan gelen görümler gördüm.D Not 1:1 ”Otuzuncu yıl”: Anlamı kesin olarak bilinmiyorsa da, Hezekiel’in yaşının otuz olduğu sanılıyor.Hez.1: 2 Kral Yehoyakin’in sürgünlüğünün beşinci yılında, ayın beşinci günü,Hez.1: 3 Kildan* ülkesinde, Kevar Irmağı kıyısında RAB Buzi oğluKâhin* Hezekiel’e seslendi. RAB’bin eli orada onun üzerindeydi.

Hez.1: 4 Kuzeyden esen kasırganın göz alıcı bir ışıkla çevrelenmiş, ateş saçan büyük bir bulutla geldiğini gördüm.Ateşin ortası ışıldayan madeni andırıyordu. Hez.1: 5 En ortasında insana benzer dört canlı yarak duruyordu;Hez.1: 6 her birinin dört yüzü, dört kanadı vardı.Hez.1: 7 Bacakları dimdik, ayakları buzağı ayağına benziyor ve cilalı tunç* gibi parlıyordu.Hez.1: 8 Dört yanlarında, kanatların alnda insan elleri vardı.Dördünün de yüzleri, kanatları vardı.Hez.1: 9 Kanatları birbirine değerek dosdoğru ilerliyor, ilerlerkensağa sola dönmüyordu.Hez.1: 10 Her yarağın dört yüzü vardı: Önde dördünün yüzü insanyüzüne, sağda dördünün aslan yüzüne, solda dördünün öküz yüzüne,arkada dördünün kartal yüzüne benzer bir yüzü vardı.

Hez.1: 11 Yüzleri böyleydi. Kanatları yukarıya doğru açılmış. Heryarağın iki kanadı yanda öbür yarakların kanadına değiyor,iki kanatla da bedenlerini örtüyordu.Hez.1: 12 Her biri dosdoğru ilerliyordu. Ruhları onları nereye

47

Page 48: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 48/180

yönlendirirse, sağa sola sapmadan oraya gidiyorlardı.Hez.1: 13 Canlı yarakların görünüşü yanan ateş közleri ya da meşalegibiydi. Ateş yarakların ortasında hareket ediyordu; ışıksaçıyor ve içinden şimşekler çakıyordu.Hez.1: 14 Yaraklar şimşek çakar gibi hızla ileri geri gidip geliyorlardı.Hez.1: 15 Bu dört yüzlü yaraklara bakarken, her birinin yanında, yere değen bir tekerlek gördüm.

Hez.1: 16 Tekerleklerin görünüşü ve yapısı şöyleydi: Sarı yakut gibi parlıyorlardı ve dördü de birbirine benziyordu.Görünüşleri ve yapılışları iç içe girmiş bir tekerlek gibiydi.Hez.1: 17 Hareket edince yarakların bakkları dört yönden birinedoğru sağa sola sapmadan ilerliyordu.Hez.1: 18 Tekerleklerin kenarı yüksek ve korkunçtu; hepsi çepeçevregözlerle doluydu.Hez.1: 19 Canlı yaraklar hareket edince, yanlarındaki tekerlekler de hareket ediyordu; yaraklar yerden yük-seldikçe, tekerlekler de onlarla birlikte yükseliyordu.Hez.1: 20 Ruhları onları nereye yönlendirirse oraya gidiyorlardı. Tekerlekler de onlarla birlikte yükseliyordu. Çünküyarakların ruhu tekerleklerdeydi.Hez.1: 21 Yaraklar hareket eğinde onlar da hareket ediyor,

yaraklar durduğunda onlar da duruyor, yaraklar yerdenyükseldiğinde onlar da yükseliyordu. Çünkü yarakların ruhu tekerleklerdeydi.Hez.1: 22 Kubbeye benzer, billur gibi parlak ve korkunç bir şey canlıyarakların başları üzerine yayılmış.Hez.1: 23 Kubbenin alnda kanatlarının biri öbürünün kanatlarınadoğru açılmış. Her birinin bedenini örten başka iki kanadı vardı.Hez.1: 24 Yaraklar hareket edince, kanatlarının çıkardığı sesi duydum. Gürül gürül akan suların çağılsını, HerŞeye Gücü Yeten’in sesini, bir ordunun gürültüsünü ansıyordu. Durunca kanatlarını indiriyorlardı.Hez.1: 25 Kanatları inik dururken, başları üzerindeki kubbeden bir ses duyuldu. Hez.1: 26 Başları üzerindekikubbenin üstünde laciveraşındanyapılmış tahta benzer bir nesne vardı. Yüksekte, tah andıran

nesnede insana benzer biri oturuyordu.Hez.1: 27 Gördüm ki, beli andıran kısmının yukarısı içi ateş dolumaden gibi ışıldıyordu, belden aşağısı ateşe benziyordu veçevresi göz alıcı bir ışıkla kuşalmış.Hez.1: 28 Görünüşü yağmurlu bir gün bulutların arasında oluşangökkuşağına benziyordu. Öyleydi çevresini saran parlaklık.RAB’bin görkemini andıran olayın görünüşü böyleydi. Görünce,yüzüstü yere yığıldım, birinin konuştuğunu duydum.Rab Hezekiel’i ÇağırıyorBÖLÜM 2Hez.2: 1 Bana, ”Ey insanoğlu, ayağa kalk, seninle konuşacağım” dedi.

Hez.2: 2 O benimle konuşur konuşmaz Ruh içime girdi, beni ayaklarımınüzerinde durdurdu; benimle konuşanı duydum.Hez.2: 3 Bana, ”Ey insanoğlu, seni İsrail halkına, bana başkaldıran o asi ulusa gönderiyorum” dedi, ”Onlar ve atalarıbugüne kadar bana karşı geldiler.Hez.2: 4 Bu halk dikbaşlı ve inatçıdır. Seni onlara gönderiyorum.Onlara, ’Egemen RAB şöyle diyor diyeceksin.Hez.2: 5 Bu asi halk seni ister dinlesin, ister dinlemesin, yine dearalarında bir peygamber olduğunu bilecekr.Hez.2: 6 Sen, ey insanoğlu, onlardan ve sözlerinden korkma! Çevrendeçalılar, dikenler olsa, akrepler arasında yaşasan bile korkma. Asi bir halk olsalar bile, onların söyleyeceklerindenkorkma, onlar yüzünden yılgınlığa düşme.

Hez.2: 7 Seni ister dinlesinler, ister dinlemesinler, onlara sözlerimi söyleyeceksin. Çünkü onlar asi bir halkr.Hez.2: 8 Sen, ey insanoğlu, sana söyleyeceğimi dinle! Bu başkaldıranhalk gibi asi olma! Ağzını aç, sana vereceğimi ye!”

48

Page 49: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 49/180

Hez.2: 9 Bakm, bana doğru uzanmış bir el gördüm; içinde tomar halinde bir kitap vardı.Hez.2: 10 Tomarı önümde aç, her iki yanı da yazılıydı. Oradaağıtlar, iniller, figanlar yazılıydı.BÖLÜM 3Hez.3: 1 Bana, ”Ey insanoğlu, sana verileni ye. Bu tomarı yediktensonra git, İsrail halkına seslen” dedi.

Hez.3: 2 Böylece ağzımı açm, yemem için tomarı bana verdi.Hez.3: 3 Bana, ”Ey insanoğlu, sana verdiğim tomarı ye, mideni onunladoldur” dedi. Bunun üzerine tomarı yedim. Bal gibi tatlı geldi bana.Hez.3: 4 Sonra şöyle dedi: ”Ey insanoğlu, İsrail halkına git, onlarasözlerimi ilet.Hez.3: 5 Çünkü seni konuşması anlaşılmaz, dili zor bir halka değil,İsrail halkına gönderiyorum.Hez.3: 6 Evet, seni konuşması anlaşılmaz, dili zor, dediklerini anlamadığın halklara göndermiyorum. Onlara gön-derseydim, seni dinlerlerdi.Hez.3: 7 İsrail halkı seni dinlemek istemeyecekr, çünkü o benidinlemek istemiyor. Bütün İsrail halkı dikbaşlı ve inatçıdır.

Hez.3: 8 Seni onlar kadar inatçı yapacağım, senin alnını onlarınkikadar kalaşracağım.Hez.3: 9 Alnını çakmak taşından daha sert bir kaya gibi yapacağım.Her ne kadar asi bir halksalar da onlardan korkma, yılma.”Hez.3: 10 Bana, ”Ey insanoğlu, iyice dinle ve sana söyleyeceklerimiyüreğine yerleşr” dedi,Hez.3: 11 ”Şimdi sürgünde yaşayan halkına git ve seni ister dinlesinler, ister dinlemesinler, onlara, ’Egemen RABşöyle diyor de.”Hez.3: 12 Sonra Ruh beni kaldırdı ve arkamda, ”RAB’bin görkeminekendi yerinde övgüler olsun!” diye büyük bir gürleme duydum.Hez.3: 13 Canlı yarakların birbirine çarpan kanatlarının çıkardığı

sesi, yanlarındaki tekerleklerin gürültüsünü, büyük bir gürlemeduydum.Hez.3: 14 Ruh beni kaldırıp götürdü. RAB’bin güçlü eli üzerimdeolduğu halde, üzüntüyle, öeyle gim.Hez.3: 15 Kevar Irmağı kıyısındaki Tel-Abib’de yaşayan sürgünlerin yanına geldim. Orada, yaşadıkları yerde onlarınarasında şaşkınlık içinde yedi gün kaldım.****************************************Bu yukarıdaki resimdeki aracın tam yere indiği sırada bir de her 4 kolundan tekerleğin çıkıp yerde dönmeyebaşladığını düşünün. İşte size yine tanrıyla karışrılan bir obje daha.Şimdi ben de bir devam senaryosu yazayım:Ezekiel dehşetle yere kapanmış. Ama karşısındaki ürkütücü şeyden ses gelmeye devam ediyordu:

-Ne yapıyorsun? Sen de böyle yaparsan....ben de senin gibi insanım.Taha oturan insanımsı varlık araçtan aşağıya inmiş.-Hayır dostum ben tanrı falan değilim. Alemlerin Rabbi olan Allah tekr ve yaralmış hiçbirşeye benzemez. Zatenbu evrende de değildir o,yaraklarından tamamen ayrıdır.Ben de senin gibi Allah’ın bir elçisiyim. Kalk ayağa çokönemli görevilerin var.Bu görmüş olduğun araçlar eski çağlarda çok olağandı ama şimdi seni şaşır biliyorum. Eskiden o kadar gelişmişmedeniyetler vardı ki.....ama birçoğu inkar ve kibirleri yüzünden helak edildiler.Yine aynı sorun dünyada var. On-ları uyarmalı ve tek Allah’a imana davet etmelisin..........Evet peygamber uzay aracına binerek büyük bir gürültü içerisinde götürülüyor.Ayrıca tevraa diğer pekçok elçi Rab zannediliyor, onlarla güreş tutularak ,el ense çekilerek tuş ediliveriyor. Bazıyerlerde de bu tür elçiler veya taşıtlar ”melek” zannediliyor.

Aynı hatayı hindu menlerinde de görüyoruz. Gelişmiş teknoloji kullanan insanlar melek,tanrı veya yarı tanrı yarımelek zannediliyor.Kuran’da ise böyle bir çorba,karışrma asla bulamazsınız. Melekse melek, Allah ise Allah, elçi ise elçi, taşıt ise

49

Page 50: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 50/180

taşır bahsedilen. Örneğin Süleyman peygamberin emrine verilen 3 çeşit araca hiçbir zaman melek veya Rabdenildiğini göremezsiniz.Çünkü Kuran insan gözlemi bir hadis kitabı değil, doğrudan Allah’ın sözlerini içermektedir.Selam ve sevgiler.

Dört boyutlu bir şekil: Hiperküp  (2011-07-11 02:17)

Eğer evrende 4 boyutlu şekiller varsa, işte kübünün 3 boyutlu gölgesini görebilirsiniz. Ama dikkat edin ekranınız 2boyutlu. Yani 4 boyutlu bir şeklin, 3 boyutlu gölgesini sizin 2 boyutlu ekranınızda, 2 boyutlu olarak görüyorsunuz.Yani gölgenin gölgesi...Bu teorik hiperkübü internee ilgili sitelerde görüp inceleyebilirsiniz.Eğer bizler iki boyutlu olsaydık, üç boyutlu bir topun veya kürenin sadece 2 boyutlu bir gölgesini görebilecekkki bu da bir daire olacak bizim için. Ama 3 boyutlu bir topun 2 boyutlu daire şeklindeki gölgesini de tam olarakgöremiyecekk. Şimdi biz 3. boyuan bakğımız için rahatça topun 2 boyutlu daire şeklindeki gölgesini göre-biliyoruz. Ama 2 boyutlu canlılar yukarıdan bakamıyacağı için gölgenin yalnızca bir kısmını görecekler arkasınıgöremiyeceklerdir. Daha doğrusu gölgeyi bir ”dışbükey çizgi” şeklinde görecekler ve tam olarak algılayamayacak-

lardır 2 boyutlu olarak bile...Bunu engellemek için bizim hiperküp de yapğımız gibi şekli ”şeffaf” hale gereceklerdir. Bu sefer de şekli(2boyutlu gölgeyi) tam olarak görebilecekler ama birbirleriyle bağlanlı bir dışbükey ve bir içbükey çizginin içiçegeçği ve karışğı izlemine kapılacaklardır.Kaldı ki şeklin 3 boyutlu asıl orjinal halini hayal bile edemeyeceklerdir.Bu arada Kabe arapça ”küp” anlamına geliyor.Kabenin şekli bir küpü anımsayor haa milimetrik olmasa da şekil ibariyle küp olduğu söylenebilir. (bir dikdört-gen prizma olduğu da söylenebilir tabii)Ve bu yüzden bazı kimseler Kabe ile hiperküp arasında bağlan kurmak isyor ama bu özellikle ruhçuların yapğıbiraz zorlama bir zihin jimnasği.Bunun dışında başka bir tespi sunmak isyorum.

İki boyutlular dünyasında hiçbir canlı, 3 boyutlu canlılardan kaçamaz, saklanamaz. Evinin içine saklandığınızanneden ve 3 boyutlu varlığı göremeyen iki boyutlu canlının evine yukardan hiçbir engele takılmadan girebilir.Çünkü onun 2 boyutlu dünyasında yükseklik diye birşey olmadığından örneğin çember şeklindeki bir duvarın onukoruduğunu zannederken yukarıya doğru tamamen savunmasızdır.Sadece bununla da kalmıyor. Bedeninin içi, haa organlarının içini bile görebilir ve dokunabilir bir üst boyuakivarlık.Aynı şekilde 4 boyutlu veya daha fazla boyutlu bir canlı olsaydı o da 3 boyutlu varlıkları her yerde rahatça bulabile-cek, haa isterse iç organlarına bile müdahale edebilecek.Örneğin (eğer üst boyut diye birşey varsa tabii) 4. boyua yaşayan bir meleğe karşı ne durumda olduğumuzu dahaiyi anlayabiliriz ark sanırım.Selam ve sevgiler.

Devri Daim Makineleri Çağına Doğru (2011-07-11 02:18)

20. yüzyılın ilk on yılında motorlu uçaklar, ikinci on yılında da televizyonun icadına şahit olunmuştu. Yüzyılınortalarında ise uzaya çıkıldı ve daha sonra da aya ayak basıldı. Bu geride bırakğımız asırdaki keşifler, daha evvelkiinsanlık tarihindeki toplam gelişmelere eşit kabul edilmektedir. Şimdi yeni girdiğimiz 21. yüzyıldan beklenende, yine tarih boyunca gerçekleşrilen icatların toplamından daha önemli ve fazla buluşlara imza almasıdır.Bilim kurgu eserlerinde gördüğümüz uzak yıldızlara yolculuk, ışınlanma, her işi yapabilen çok zeki robotlar vehaa zamanda yolculuk gibi hayallerin gerçeğe dönüşüp dönüşmediğine tanıklık edebileceğiz bu asırda. Fizikyasalarının izin verdiği ve vermediği şeylerin ayırna varabileceğiz.

Al yıllık süreci geride bırakmamıza rağmen henüz yeni bir icat yok gibi gözüküyor. Ama geçğimiz asırda ilk beşyıl içinde uçakların yapımına şahit olmuştuk ve bu ilk büyük alımdı. Şimdi ise pek bir ses yok. Fakat işin aslıhiç de öyle değil. Ülkemiz de dâhil olmak üzere dünyanın dört bir yanından, devri daim makinelerinin yapıldığıiddialarıyla karşılaşıyoruz son iki yıldır. İnsanların binlerce yıldır düşünü kurduğu, kendi kendine sürekli çalışan

50

Page 51: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 51/180

makine veya düzenekler gerçeğe dönüştüğü haberleri televizyon ve internet dünyasında önemli yer kaplamayabaşladı.Öncelikle burada bir kavram kargaşası olduğuna inanıyorum. Bilim adamları devri daim makineleri düşüncesinekarşı çıkarken öncelikle bunun enerjinin korunumu yasasına aykırı olduğunu söylerler. Hiçbir zaman yoktan enerjiyaratmanın mümkün olmadığını ve bu sebepten dolayı sürekli, sonsuza dek kendiliğinden çalışacak düzeneklerinimkânsızlığını belirrler. Ama işte burada yanlış anlaşılma olduğu ortaya çıkıyor. Çünkü tarih boyunca devri

daim düzeneği tasarlayan insanlar ya yerçekimi gücünden, ya suyun kaldırma kuvvenden, ya da mıknaslarınçekme-itme özelliklerinden yararlanarak sürekli hareke elde etmeye çalışmışlardır. Yani ortada yoktan enerjielde etme durumu vs. söz konusu bile değildir. Var olan enerji kaynakları veya kuvvetlerden yararlanılarak süreklihareket eden makineler yapılmaya çalışılmışr. Kısaca ortada güneş enerjisiyle çalışan araçlardan en ufak farklı birtemel felsefe içermeyen oluşumlar söz konusudur. Sınırsız, ücretsiz ve çevreye zarar vermeden çalışan makinelerüretmekr hedef. Bilim adamlarının diğer takıldığı nokta olan “sonsuz hareket” la da yanlış anlaşılmaktadır.Evren bile sonsuz değildir ve bir gün kıyame gelecekr. Ama durmadan çok uzun süre çalışan düzenek içinsürekli hareket halinde denilebilir pekâlâ. Örneğin binlerce yıl durmadan çalışacak ve enerji verecek bir düzenekbizim için kesinlikle devri daim makinesidir.Tarih boyunca sayısız devri daim makinesi yapma girişimi olmuştur. Ama özellikle sürtünme kuvve bu düzeneklerihep durdurmuştur. Buna karşılık günümüzde ark sürtünmeyi neredeyse sırlayan maddeler ürelebilmektedir.

Yani pkı uzaydaki gibi sürekli ve sürtünmesiz hareket dünyamızda da mümkün olabilir. Bu sefer de yerçekimigücü frenleyici bir etken gibi gözükse de aslında tam tersine, kullanılabilirse yerçekimi bir kuvver ve hareketericidir. Suyun kaldırma kuvve sayesinde de devri daim makinesi yapılabilir. Mesela bazı araşrmacılar soltara su ile dolu, sağ tara ise boş, yani hava ile dolu ortama bir tür plask dönme dolap yerleşrerek süreklihareke planlamışlardır. Dönme dolabın sol tara suyun içinde olacağından, suyun kaldırma kuvve sayesindeplask nesne hızla sağa doğru dönmeye başlayacakr teoride. Ayrıca düzensiz hareketlerden yararlanılarak dabir düzeneğin sürekli veya uzun süreli çalışması sağlanabilir. Bunun dışında henüz netliğe kavuşmayan, varsa üstboyutlar ve bu boyutların bize etkileri de beklenmedik sonuçlara neden olabilir.Dünyanın dört bir yanından devri daim makineleri haberleri artarak emleye devam ediyor. Özellikle mıknaslısistemler oldukça iddialılar. İnternee izlenilen filmlerde gördüğümüz kadarıyla mıknaslı düzenekler sayesindetekerlekler bir pervane gibi sürekli döndürülebiliniyor. Zaten evlere yıllarca önce giren bir oyuncak olan “su içen

kuş” da bir tür devri daim düzeneğidir. Burada da camdan kuşun içindeki sıvının genleşip-yoğunlaşması sürekli birdevinim sağlıyor.İcatlar çağı olması beklenen 21. yüzyılda yedinci yıla girerken bu buluş yeni bir çığır açacakr. Bedava ve sınırsızenerjiye ulaşmamız sonucunda arabalarımızdan bilgisayarlarımıza, haa ısınma sistemlerimize kadar her alandahem ücretsiz-sınırsız enerji veren, hem de çevreye zarar vermeyen motorları kullanacağız. Dünyanın hızla doğalbir felakete sürüklendiği ve doğanın dengesinin bozulduğu şu günlerde en çok ihyacımız olan şey de bu bilimdünyasında. Temiz, sınırsız ve güvenli enerji kaynakları… Bu sayede enerji için insanların birbirleriyle mücadeleetmesine ve sıkınlara girmelerine de gerek kalmayacak. Hem ekonomik, hem de siyasi açıdan dünyada dengelerideğişrecekr bu gelişme. İnsanların binlerce yıllık hayaliydi bu ve belki de gerçekleşmesine tanık olmak üzereyiz.Bir de bu iddia edildiği gibi ülkemizin önderliğinde gerçekleşirse, bizim açımızdan daha da müreffeh günlerinbaşlangıcı olabilir. Bekleyip göreceğiz. Şu anda sınırsız enerji elde etmeyi gerçekleşrdiği iddia edilen, 3 Türk

yapımı icatla karşı karşıyayız. Son birkaç yılda insanların devri daim makineleri üretmek için yarışmaları dagerçekten ilginç. İnternet de bu süreci hızlandırmış olmalı. Umarız ark bu düş gerçek olur ve daha güzel yarınlarauzanırız.Tarihteki devri daim makinesi denemelerine örnekler:

Burada suyun kaldırma kuvvenden yararlanılarak kürenin veya tekerleğin sürekli saat yönünde dönmesi planlan-mışr. Sol bölme su ile doludur. Buna karşılık sağ bölmede sadece hava vardır.

Bu düzenek gerçekten çalışıyor ve oyuncakçılarda bulabilirsiniz. Camdan kuşun içindeki sıvı genleşiyor ve bununetkisiyle kuş öne doğru eğiliyor. Ama kuşun gagası suya değince içindeki sıvı tekrar yoğunlaşıyor ve bu sefer kuştekrar doğruluyor. Doğrulduktan sonra aynı olaylar zinciri sürekli tekrarlanıyor ve düzenek sürekli olarak işliyor.

Bu da tarihte tek başarılı kabul edilen, çalışğı düşünülen devri daim makinesi. Yapımcısı Alman Orffyreus. Tahta

51

Page 52: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 52/180

tekerlek sekiz haa boyunca sekmeden çalışmış ama sonunda mucidi tarandan parçalanarak sırrıyla birlikteortadan kaldırılmışr iddialara göre.

Leonardo da Vinci’nin devri daim makine çizimleri. Tekerleğin içindeki hareket eden ağırlıkların sürekli harekesağlayacağını düşünmüştür.

Günümüzdeki devri daim makineleri genellikle böyle mıknaslara dayalı düzeneklerdir. Zıt kutupların birbir-lerini çekmesi ve buna karşılık aynı kutupların itmesi prensibinden yararlanılarak tekerler veya pervanelerindöndürüldüğü iddia edilmektedir.Ayrıca son model düzeneklerde az enerji verip, çok enerji çıksı alma prensibine dayalı tasarımlar da mevcuurve ülkemizde de bunu başardığını söyleyenler, patent almak için başvuranlar vardır son zamanlarda.Not: Bu yazım Adventuresoul Dergisi’nde yayınlanmışr.

hp://www.adventuresoul.com/dergiler/2007/1.pdf Selam ve sevgiler.

Korku ve Eğlence (2011-07-11 02:20)

İnsanların korkuyu sevmesinin nedenlerine bakınca, macerayı sevme nedenleriyle paralellik içinde olduğunugörürüz. Başkalarının başından geçen heyecan, bilinmeyen ve tehlike dolu anları, güvenli bir ortamda izlemekveya video oyunları aracılığıyla deneyimlemek her zaman bizleri cezp etmişr. Yine macera tutkusundaki gibiadrenalin ve gizem rnası, takipçilerine mutluluk dağıtmaktadır. Bu sebepten dolayı video oyunları dünyasındada korkunun, en çok macera oyunlarıyla birlikte anılması bir sürpriz değildir. Ama tabii ki tüm korku oyunları mac-era sınına girmez. Diğer oyun türleriyle anılan birçok korku klasiği de vardır(aksiyon, RPG vb.).

Aslında şöyle bir düşünecek olursak, bu sanat ve eğlence dünyasındaki “korku” kavramının Avrupa’nın karanlık

çağlarından bolca malzeme aldığını da görebiliriz. Vampirler, cadılar, kurt adamlar, ürkütücü şatolar, seri kaller,tekin olmayan yerler hala romanlarda, filmlerde ve oyunlarda karşımıza çıkmaktadır. Sadece bazen günümüzeuyarlanmış bir vaziyee görmekteyiz.

Öncelikle edebiyat(sözlü ve yazılı) alanında insanların tağı bu duygu, yatro oyunlarıyla sahneye çıkmışr.Milaan önce, Yunanlı Aeschylus’un yazdığı Prometheus Bound ilk korku yatrosu örneklerindendir. Daha sonrabu tür, sinema ve televizyon dünyasının vazgeçilmezlerinden olmuştur. En son durak da video oyunları olmuş-tur. İnsanlarda korku tutkusu daha küçük yaşlarda başlıyor ve ilk olarak masallarda bunu kısmen deneyimliyoruz.Ayrıca yine bu yaşlarda birçok çizgi filmde ve çizgi romanda da aynı heyecanı yaşıyoruz. Tabii burada henüz dahaçok karikatürize edilmiş öykülerle karşılaşıyoruz. Game Watch gibi avuç içi konsollarında da bu tarz sevimli korku-lar dünyamızı süslemişr. Daha sonra da ilerleyen yaşla birlikte hem komedi-korku tarzını, hem de kaksız korkuörneklerini eğlence dünyasında görmek istemektedir insanlar. Günümüzde korku, Uzakdoğu dövüşlerinden tu-

tun da, kovboy veya aksiyon öğeleriyle harmanlanmış bir vaziyee insanlara sunulmaktadır. Gerçi var olan türlerikarışrıp yeni arayışlar içinde olmak ark olağan bir manzaradır bu sektörün her kolunda.

İlk kayda değer korku oyunları Atari 2600 ile karşımıza çıkmışr. Aynı zamanda bazıları ilk aksiyon-macera oyunlarıda sayılan The Adventure, Hounted House, Halloween, The Texas Chainsaw Massacre ve Frankensen’s Monsterbaşlıca örneklerdir.Tabii bunlar korkutmaktan çok heyecanlı eğlence sunan oyunlardı. Çünkü o dönemdeki grafikler için başka türlüsüpek mümkün değildi. Zaten 70’li ve 80’li yılların kendileri o kadar eğlenceliydi ki, o dönemlerin korku filmleri bile,günümüzün “kara komedi” filmlerinden daha coşkulu ve iyimserdi. Bu arada laf Atari’den açılmışken, bu firma 90’lıyılların başlarında oyun dünyasının ilk 64 bit gücündeki konsolunu çıkarmış ve adını Jaguar koymuştu. Ve bu kon-sola çıkardığı FPS tarzındaki Alien vs Predator oyunu aynı zamanda aksiyon korkunun klasiklerindendir de. Diğerkonsol ve bilgisayarlara aynı adla çıkan oyunlardan biraz farklıdır ve özgün bir atmosferi vardır. Özellikle karanlıktayaraklar yaklaşkça artan sinyal sesi sinirlerle oynamaktadır.

52

Page 53: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 53/180

Yine bu ilk korku oyunları dönemlerinde Sinclair Spectrum ve Commodore 64 bilgisayarları için yapılan çalışmalaroldukça başarılıdır. Bunlardan kimileri aksiyon, kimileri de macera oyunudur. Tabii o dönemde yapılan korku mac-era oyunları da 2 kısma ayrılıyordu. Kimi sırf yazılardan oluşurken, kimi de grafik macera oyunuydu. Daha sonraaynı süreç Amiga döneminde de gelişerek devam e. Bir de RPG korku oyunlarını da unutmamak gerek.Bride of Frankenstein(C–64)Dance of the Vampires(C–64)

Antheads: It Came from the Desert:Bu Amiga için yapılan korku oyununda aksiyon, macera ve strateji bir arada sunuluyordu.Darkseed(Amiga)Tüm zamanların en iyi korku macera oyunlarından kabul edilir.

Günümüzde ise bir aksiyon oyununa göz atmamız bile gerilime olan düşkünlüğü gözler önüne sermeye yeterlidir:Gears of War

Bir takksel shooter oyunu bile korku arenasına dönüştürülüyor, aksiyon macera denilince Resident Evilserisinin yeni bölümü bekleniyor, sinemalarda da Blade gibi aksiyon korku filmlerine koşturuluyor ve ark kome-dinin bile kara komedi olanı isteniyor genelde.Ve korkusevdası ark sanan her dalında, her yerde kendini az veya çokgöstermektedir. Ayrıca ilgili eserlerin diğeralanlara aktarılması veya en azından etkileşimi söz konusudur. Örneğin bir korku romanı daha sonra sinemaya ak-tarılıyor, ya da tam tersine film, roman veya çizgi roman haline geriliyor. Aynı şekilde video oyunları, müzikler,yatro, sinema, yazılı ve sözlü edebiyat sürekli etkileşimini sürdürüyor ve birbirlerini besliyorlar. Bu da ark butürün iyice kemikleşmesine yol açıyor. Neredeyse hiçbir ünlü korku filmi yoktur ki oyun dünyasına aktarılmamışolsun. 13. Gün Cuma, Elm Sokağı Kâbusu, Şeytanların Dirilişi, Dracula daha ilk konsol ve bilgisayarlarla karşımızaçıkmışlardır. Aynı şekilde ilk önce oyun olarak vücuda gelen birçok korku serüveni de bugün sinemaya aktarılmak-tadır. Bizler korkmayı istedikçe ve sevdikçe, bu tarz eserler hep gelecekr zaten. Bilgisayar ve konsol dünyasının şu

günlerde büyük bir gelişim içerisinde olduğunu göz önünde bulunduracak olursak eğer, oldukça korkunç-eğlenceligünlerin doruğa çıkacağından şüphe yok.Ama umarım bu duygu sadece sanal dünyada kalır. Yoksa küresel ısınma gibi bazı ürkütücü gelişmeler vaknde te-davi edilemezse, işte o zaman gerçek korku ekranlarda falan değil, günlük hayamızın parçası olarak karşımızaçıkabilir. Uzmanlar doğal felaketlerin böyle giderse çok yakınımızda olduğunu söylüyorlar. Maceranın, korku-nun sadece sanat ve oyun dünyasında kalması dileğiyle. Üzüntü, sıkın gibi duyguların olmadığı gerçek bir dünyadileğiyle…Not: Bu yazım Adventuresoul(Macera Ruhu)dergisinde yayımlanmışr.Selam ve sevgiler.

Ruhçuluğun Hırisyanlıktaki tezahürleri (2011-07-11 02:21)

Ruhçu öğre-paganizm binlerce yıldır insanlara panteizmi, çok tanrıcılığı, çilekeşliği, kutsal insanları,kolekvizmi,evrimi ve komünizmi aşılamaya çalışıyor. Bu uğurda İncil gibi eski kutsal kitaplara bile sızıp pagan felsefeyi şırıngaetmeye çalışlar.İblis söz vermiş din yolu üzerine kurulup, insanları aldatacağına.A’raf Suresi 16 Dedi: ”Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saprmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurula-cağım.”İblis’in dini dejenere etmeye çalışacağı ve insanları yine din maskesiyle aldatmaya çalışacağı bilgisi Kuran’da ver-ilmektedir:Far Suresi 5 Ey insanlar, Allah’ın vaadi hakr! O halde iğre dünya haya sizi sakın aldatmasın! O yaman aldacı,

o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.İnsanların ayağını kaydırıp, onların dünya ve ahiree nimetlerden uzak kalmasını isyordu bu cin, her zaman diniyozlaşrmaya çalışırken...Hırisyanlık yine Hinduizm ve diğer dinlerde olduğu gibi sonradan ruhçu paganizmin egemenliği alna girip

53

Page 54: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 54/180

değişime uğramış, kaynağı bile değişrilmiş, bugünkü halini almışr. Haa adı bile sonradan değişmişr.Bu ruhçulukta zenginlik ve nimetler olumsuz şeyler olarak gösterilir.Ve durum böyle olunca da, olağanüstü zengin-liklere sahip Davut ve Süleyman peygamberler birer günahkar gibi gösterilmeye çalışılmışr Hırisyanlıkta.Cinlerin öğresi olan ruhçu öğreye göre dünya güzellikleri ve madde kötüdür ve bir leşr. Bu yüzden dünya nimet-leri ve zenginlik içerisinde yüzen kişiler bir şekilde ”kirli” ve ”günahkar” olarak gösterilmeye çalışılır. Değişmişİncil’de de bu olmuş, çok zengin olan Davut ve Süleyman peygamberlere çeşitli iiralar alarak aslında zenginlik

kötülenmek istenmişr. Haa bu peygamberler tam bir peygamber bile sayılmamış, birer günahkar kral gibi göster-ilmeye çalışılmışr. Yabancı filmlerde de görmüşsündür belki, Davut ve Süleyman peygamberler sözde günahkarve isyankar birer kral olarak gösteriliyor. Etraflarında ise yarı çıplak, ellerinde asaları olan fakir ruhbanlar-kahinlerdolaşıyorlar. Sözde asıl peygamberler bu sefil ruhbanlarmış gibi gösteriliyor ve sanki bu kahinler Tanrı’dan aldıklarıayetleri onlara ileyor gibi bir hava yaralıyor. Çünkü ruhçu öğreye göre erdemli ve iyi olmanın yolu sefillikten vedünya nimetlerinden el etek çekmekten geçiyor. Böyle olunca da Hırisyanlıkta, çok zengin ve nimetler içerisindeyaşayan Davut ve Süleyman tam peygamberlerden bile sayılamıyor. Bu yüzden onlara büyük iiralar alıyor vesanki gerçek elçiler onlar değilmiş de çevrelerindeki kahinler gerçek peygamberlermiş gibi sunuluyor.Kuran ise bu iiraları yalanlar ve gerçekleri yazar. Bu elçiler hem çok zengin hem de en erdemli insanlar-dandır.Allah’ın en sevgili ve cennetlik kulları arasındadırlar. Haa Kuran’da Süleyman peygamber, belki de en çokövülen ve cennetle müjdelenen insandır. Kuran’a göre elçilerin daha bu dünyada cennemsi bir yaşama kavuş-

maları,onların Allah’ın sevgili kulları olduklarını göstermektedir. İslam’a göre iyiler bu dünyada da güzellikleri yaşa-maya başlarlar. Ruhçu öğre de ise bu durum tam tersinedir.-Süleyman’ın mülk ve saltana konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarını uydurdular. Halbuki Süleymanküfre sapmamış. Ancak şeytanlar küfre sapmış; insanlara büyüyü öğreyorlardı(Bakara 102’den alınmışr)Sad Suresi 30 Davûd’a Süleyman’ı armağan ek. Ne güzel kul! Hep Allah’a sığınır, yakarırdı.İncil’e komünist unsurların sokuşturulmasına Yahudi Essenlilerin aracı olmuş olması muhtemeldir. Essenlilermezhebinin kolekvist olduğu söylenmektedir. Marksist Yahudi yazar Max Beer de ”Sosyalizmin ve Sosyal Mü-cadelelerin Tarihi” adlı kitabında benzer şeyleri söylemiş.İncil’de serve kötüleyen ve sol felsefeyi şırınga eden ifadelere örnekler:”İsa şakirtlerine dedi: Ne yiyeceksiniz diye hayanız için, ne giyeceksiniz diye bedeniniz için kaygı çekmeyin. Çünkühayat yiyecekten ve beden giyecekten daha üstündür. Kargalara bakın, onlar ne ekerler, ne de biçerler, ne kilerleri

ve ne de ambarları var, Allah onları besler, sizler kuşlardan ne kadar daha değerlisiniz?”.”Eğer kâmil olmak istersen git, neyin varsa sat ve fakirlere ver, göklerde hazinen olacakr ve gel, benim ardımcayürü”.”Yine size derim: Deveniniğne deliğinden geçmesi zengin adamın Allah’ın melekûtüna girmesinden daha kolaydır”.Tabii Kuran helal yoldan elde edilmiş zenginliği ve zenginleri överek değişrilmiş İncil(ler)in bu sinsi propogandasınısuratlarına çarpar. Ayrıca yukarıdaki değişrilmiş incil sözünün de gerçeğini yazarak yine değişrilmiş kitaplarınipliğini pazara çıkarır:A’raf Suresi 40 Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var ya, gök kapıları açılmayacakronlar için ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. Suçluları böyle cezalandırırızbiz.Yani zenginler değil, büyüklük taslayanlar inkarcılar deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremeyeceklerdir.

Kuran, zenginliğin ve nimetlerin yanı sıra bilimi ve bu yolda çalışmayı da destekler. Ve gerçekleri sunar. Zaten busayede İslam’ın ilk dönemlerinde Müslümanlar birdenbire olağanüstü bir medeniyete ulaşlar.Ama ne yazık ki daha sonra birçok Müslüman bile Kuran’ı değil, değişrilmiş İncil’i hadis ve tasavvuf öğreleriaracılığıyla takip etmeye kalkmış ve bugün sefilliğin-ruhçuluğun pençesine düşmüştür.Ruhçuluğun diğer unsurlarındandan ruhlar alemi ve kutsal insanlar-ruhbanlar inançlarını yine Hırisyanlıkta görüy-oruz. Azizler(ermişler), rahipler yine pkı diğer ruhçu öğrelerde olduğu gibi Hırisyanlığa da sokuşturulmuştur.Hadid Suresi 27 Sonra onların eserleri üzere, resullerimizi art arda gönderdik. Meryem’in oğlu İsa’yı da onlarınardınca gönderdik. Ona İncil’i verdik; ona uyanların gönüllerine şeat ve merhamet koyduk. Bir bid’at olarak or-taya çıkardıkları ruhbaniye, onlar üzerine biz yazmamışk. Allah’ın rızasını kazanmak için ortaya çıkardılar. Amaona gerekği şekilde saygılı olmadılar. Onların, iman edenlerine ödüllerini verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmışolanlardır.

Tevbe Suresi 31 Allah’ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih’i de öyle.Oysa kendilerine, tek olan Allah’tan başkasına ibadet/kulluk etmemeleri emredilmiş. İlah yok o tek Allah’tanbaşka. Onların ortak koştuklarından arınmışr O.

54

Page 55: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 55/180

Yine paganizmin temellerinden panteizm ilk bakışta Hırisyanlıkta yok gibi gözükse de, aslında üçleme de kendiiçinde parelel manğı içerir. Tek Tanrının üçleme şeklinde tezahür eğine inanılır. Bu inancı, ruhçuluğun etk-isi alndaki diğer din ve öğrelerde de görüyoruz. Örneğin Hindular da aslında tek tanrıya inandıklarını, sayısıztanrılarının ana Yaracının bir yansıması veya tek bir bütünün parçaları olduğunu ifade ederler. Yani çok tanrıcıolduklarının farkına dahi varamazlar panteist felsefe içerisinde, haa en hakiki tek tanrı inancının bu olduğunuiddia ederler. Ama gerçekte tam bir şirk batağındadırlar.

Maide Suresi 73 Yemin olsun ki, ”Allah, üçün üçüncüsüdür!” diyenler de küfre batmışr. Bir tek Tanrı dışında hiçbirilah yoktur. Bu söyleyegeldiklerine son vermezlerse, onların küfre sapanlarına korkunç bir azap mutlaka gelip çat-acakr.Izdırabın övülmesi, evlilikten uzak durmak gibi unsurlar da yine pagan ruhçuluktan Hırisyanlığa ve daha evvelkidinlere geçmişr. Yine bu doğrultuda İsa’nın sefillik ve işkence dolu bir hayat yaşadığı yalanı benimsenmişr.Sonra bu inançlar uydurma hadisler ve tasavvuf yoluyla İslam dünyasına da aşılanmak istenmişr. Haa reenkar-nasyon inancı bile...Yine Hırisyanlıktaki cennet inancı da ruhçuluk doğrultusunda şekillenmişr.Belki ilk bakışta bedensel ve maddi ahiret dünyasını kabul etmektedir değişrilmiş İncil, ama gerçekte pagan mist-isizmdeki gibi, oradaki yaşam derviş-aziz yaşansı gibi kabul edilir.Yeme içme ve cinsellik-evlilik gibi nimetler olmayacakr değişrilmiş İncil‘e göre:

Maa 22: 30 ”Dirilişten sonra insanlar ne evlenir, ne de evlendirilir, göktekimelekler gibidirler.Luka20: 34 İsa onlara şöyle dedi: ”Bu çağın insanları evlenip evlendirilirler.20: 35 Ama gelecek çağa ve ölülerin dirilişine erişmeye layık görülenler neevlenir, ne evlendirilir.20: 36 Bir daha ölmeleri de söz konusu değildir. Çünkü meleklere benzerler vedirilişin çocukları olarak Tanrı‘nın çocuklarıdırlar.Çünkü bilindiği üzere, ruhçuluğa göre maddi nimetler kötüdür ve insanoğlu dünya-ahiree bu nimetlerden uzakkalmalıdır.Bu kabuller yine tasavvuf gibi öğrelerle daha sonraları İslam dünyasına da aşılanmaya çalışılmış, insanın ahiret

yaşansında tanrısallaşacağı, birleneceği ve maddi nimetlerden ebediyen uzak kalacağı inancı ustaca işlenilmişr.Ama gerçekte ise Kuran‘a göre tam tersine, nimetler insanlar için yaralmış olağanüstü hediyelerdir ve ahireesonsuza dek insanlar bu hediyeleri deneyimleyecekr. İnsanoğlu sonsuza dek insan olarak kalacakr:”Orada nefislerin arzu eği ve gözlerin lezzet aldığı her şey var. ve siz orada süresiz kalacaksınız. ”(Zuhruf Suresi71. )Cinsellikten satranca kadar aklınıza gelebilecek tüm nimetler vardır cennee:-De ki ”Allah‘ın kulları için verdiği süslenecek şeylerle rızık olarak verdiklerinin temiz olanlarını kim yasak ede-bilir?”yine de ki ”bunlar dünyadaki inançlı kişilerindir. ahiree ise yalnız onlarındır”. ayetlerimizi anlayanlara buşekilde açıklamaktayız. (Araf süresi 32. ayet)Ayrıca ruhçulukta kötülük ve günah tekamül için gerekli görülür. Ve yine bu hastalıklı görüşe göre ızdırap da gerekliolduğundan, biri sana kötülük yapsa bile karşı koymaman istenir. İşte yine ruhçuluktaki bu inanç da değişrilmiş

İncil’e eklenmişr:Maa 5:38-4438 ”’Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz.39 Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin.40 Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin.41 Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün.42 Sizden bir şey dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin.”43 ”’Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin’ dendiğini duydunuz.44 Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin.Bu ruhçu felsefeningerçek amacı ise günahı ve kötülüğümasum göstermeyekalkmak, yeryüzünden iyiliği ve adalekaldırıp kötülüğün egemen olmasını sağlamakr. Ayrıca yine insanların insanlara kul olmasınının yolunu açmakr...

Kısacası ilk bakışta sevgi dolu gibi gözüken bu İncil sözleri aslında tam tersine, ızdırabı, günahı ve şidde istemek-tedir.Bir tek Kuran korunmuştur bunlardan ve bu yüzden tek geçerli dini kaynak odur. İslam günahdan uzak durmayı ve

55

Page 56: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 56/180

birey haklarının korunmasını emreder.İncil ve Tevrat koruma alnda olmadıklarından dolayı bugün bu değişrilmiş halleriyle din dışıdırlar.Sadece Kuran Allah’ın gerçek öğresini ve yolunu sunmaktadır.Eğer Kuran’ın tek dini kaynak olduğunu kabul edip gerçek İslam’a yönelirsek, ruhçuluğun tuzaklarından korunabilirve Rabbimizin istediği gerçek bir mümin, doğruluk üzere bir tek tanrıcı, Müslüman olabiliriz.Her iki dünyada da güzelliklere ve kalıcı kazanca ulaşmanın yolu da buradan geçmektedir.

Selam ve sevgiler.

Bir mezhep-hadis inanırına cevabım (2011-07-11 02:22)

Bir forum’da mezhepleri savunan kalımcı, Kuran’da namazın, abdesn ve diğer ibadetlerin ayrınsının olmadığınıiddia e. Bense ona durumun tam tersini olduğunu, Kuran’ın tüm ibadetlerin ayrınlarını içerdiğini delilleriylegösterdim.Örneğin abdesn ayrınsıyla anlamı şöyledir Kuran’da:NAMAZ ABDESTİEy iman edenler! Namaza kalkğınızda; Yıkayınız: yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi. Sıvazlayınız: başınızıve topuklara kadar ayaklarınızı. Eğer cünüp iseniz temizlenin. Eğer hasta veya yolculukta iseniz, veya biriniz ayak

yolundan geldi ise, ya da kadınlara dokunduysanız, ve de su bulamamışsanız: Temiz bir toprakla yüzünüzü veellerinizi sıvazlayın. Allah size zorluk çıkarmak istemez. Allah sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeni tamamlamakisyor. Umulur ki; şükredersiniz.5- Maide Suresi 6BOY ABDESTİEy iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp iken de -yolculuk hali müstesna- yıkanıncaya(gusül edinceye, boy abdes alıncaya) kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculuktaysanız, biriniz ayakyolundan gelmiş, yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinizive ellerinizi sıvazlayın. Allah affedici, bağışlayıcıdır.***************İŜ-�e Rabbimizin abdese belirlediği ve bildirdiği tüm ayrınlar bunlardır. Bunun dışında ayrın ilave etmeye

kalkmak, Rablik taslamakr. Ya da Allah’ın sözlerinin dışında dini hüküm verici kaynak edinmek, Allah’a ortakkoşmak demekr.Tabii tarşğım mezhep-hadis inanırı kalımcı ezberine devam etmeye kalk ve ayetlera karşı şunları söylemeyekalk(aklı sıra ayetlerin yetersiz olduğunu savunuyordu);Cübbeli nikli kalımcı söyledi:”Nasıl temizleneceğim? Mendille mi su ile mi? ? Cünüplük ne demek?”kadınlara dokunduysanız” ne demek? Otobüste kadına değersem cünüp müyüm? Kadın bana değerse o dacünüp mü?BEN DE ONA ŞU ŞEKİLDE CEVAP VERDİMBak Kuran senin bu yapğının aynısını yapmaya kalkanları(apaçık ve detaylı ayet bilgilerine iman etmek istemeyen-leri, olmayan ayrınlar eklemek isteyenleri), senin gibileri bir örnekle ne güzel anlayor:BAKARA67 Mûsa, toplumuna dedi ki: ”Allah size, bir inek boğazlamanızı emrediyor.” Dediler ki: ”Sen bizimle alay mıediyorsun?” Dedi ki: ”Cahillerden biri olmaktan Allah’a sığınırım.”68 Şöyle konuştular: ”Çağır Rabbine bizim için, açıklasın bize neymiş o!” Cevap verdi: ”O diyor ki, bahseğim neyaşlıdır ne de körpe. İkisi arası bir inekr.” Hadi size emredileni yapın!69 Şöyle dediler: ”Çağır Rabbine bizim için, neymiş onun rengi açıklasın bize.” Cevap verdi: ”O diyor ki, bahset-ğim, sarı, rengi parlak bir inekr; seyredenlere mutluluk verir.”70 Şöyle dediler: ”Dua et Rabbine, açıklasın bize neymiş o! Çünkü bu inek, bizim gözümüzde başkalarıyla karış.Ve biz, Allah dilerse, doğruya ve güzele elbee kılavuzlanacağız.”71 Cevap verdi Mûsa: ”Allah diyor ki, bahseğim, boyunduruk yememiş bir inekr; toprağı sürmez, ekini sulamaz.Salma hayvandır. Alaca yoktur onda.” Dediler ki: ”İşte şimdi gerçeği gerdin.” Ve ardından onu boğazladılar, azkalsın yapmayacaklardı.

———————–—

56

Page 57: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 57/180

————————–

————————–

–Selam.

Ruhla ilgili bir soruya cevabım (2011-07-11 02:23)

İslam’da canlıların ruhu-hayale olmadığını çalışmamda ayetlerle göstermişm:

hp://www.diniyazilar.com/dy/oku/1425/islamda-canlilarin-ruhu-hay ale-yoktur.htmŞimdi bu konuyla ilgili bana gelen soruyu ve alna verdiğim cevabı da aktarıyorum;Başka bir forumda Shaban nikli kalımcı sordu:QUOTEHocam, farzedelim dünyada mükemmel bir klonlama ve senin beynindeki haralarını vs yi içeren tüm bilgiyi başkabir beyne kopyalama teknolojileri olsun. Senin aynını klonladılar ve beynindeki bilgiyi aynen o klonuna aktardılar.

Yani senin madde olarak aynını yaralar. Sonra sana dedilerki, sen kopyanda zaten yaşamaya devam edeceksin.”Kabul eder misin? Yerinde olsam ben etmem, çünkü o klon sen değilsin, tamamen başka biri. Ne onun yediğipirzolanın tadını alırsın, ne de onun eni yakan ateşin acısını hissedersin.İşte ruh kavramı bence burdan geliyor. Eğer Allah beni ödüllendirmek yahut cezalandırmak için tekrar diriltecekse,o ben olmalıyım, beni temsil eden başka bir varlık değil. Aksi durumda ben bugün, ahiree başka bir varlığınmutlu yaşaması için bir anlamda kendimi belli şeylerden mahrum eden bir enayi durumuna düşerim.İşte bu yüz-den benim hiç yok olmayan bir parçam olmalı ki, yarın ahireeki ceza yada ödülün muhatabı olsun.Keza İsra 85’te Allah peygabere ”sana ruhtan sorarlar, deki bu konuda bana çok az ilim verilmişr” diyor. Herhaldepeygambere vahyi ya da cebraili sormuyorlar, bildiğimiz ruh olayını soruyorlar. Eğer ruh diye bir şey olmasa Allah,o eskilerin masalıdır der geçer, ama öyle demiyor.Bilmiyorum dediklerim hakkında ne düşünürsün ?

vesselamCEVABIMSenin bahseğin ”canının bedenle bütünleşmesi sonucu ortaya çıkan nefsin”.Hayır, ahireeki yaralış senin kopyan değil, sen olacaksın.Ama bu nefsin, tek başına var olabilen ve düşünebilen varlık falan değil.Yaşam enerjisinin(ki o da elektrik gibi maddidir) bedenle buluşması sonucu yine sana özgü nefsin ortaya çıkacak.Senin sen olman için, içine bir hortlağın girmesi gerekmiyor.Tam tersine, onun olmaması gerekiyor.Yoktan nasıl yaraldıysan ve bu ”sen” olduysan, yine aynı şekilde olacakVerdiğin ayee vahiy ve ilgili melekten bahsediliyor.Ama yine ortada hortlakla ilgili bir soru falan yok.

Fakat hadis veya İncil gibi başka kaynakların etkisi alnda kalırsan, ruhları soruyor zannedersin.Kuran’da özel isim olarak Ruh(vahiy meleği) hep tek başına geçer.Hiçbir insana ait falan değildir. O da senin benim gibi bir kuldur ve görevi de vahyi iletmekr.Bir de şu ayetler de konuyla bağlanlı:KAF2 İş sanıldığı gibi değil! Kendilerine içlerinden bir uyarıcı geldi diye şaşlar da şöyle dediler o küfre batanlar: ”Acayipşey bu!”3 Ölünce mi, biz toprak olunca mı? Çok uzak bir dönüştür bu.”4 Toprağın onlardan neyi eksilğini pek iyi bilmişizdir biz. Her şeyi saklayıp koruyan bir Kitap var kamızda.İnkarcılar, öldükten sonra bedenlerinin tamamiyle yok olacaklarını düşünüyorlar.Ama 4. ayee onlara gerekli cevap veriliyor.

Parmak uçlarına kadar tüm bilgiler kayıtlıdır ve yeni yaralışta yine ”aynı insanlar” olarak var olacaklardır.********Bu dünyadaki bedenin de sürekli yenileniyor. Her 8 yılda bir falan tüm hücrelerin yenilenmiş oluyor. Son araşr-malarda, bugüne kadar yenilenmediği düşünülen beyin hücrelerinin bile yenilendiği iddiaları var.

57

Page 58: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 58/180

Yani 10 yıl önceki bedeninden hiçbir kırın yok şu anda.Seni sen yapan, senden bir parçanın kalması değildir.Seni sen yapan, Allah’ın gözünde senin sen olmandır.Allah’ın sana yüklediği değer ve bireysellikr.Bir zaman makinasına atlayıp geçmişe gidebilsen kendinin eski haline ulaşacaksın. Ama ortada bir sorun olacak, 2tane sen olmuş olacaksın. Bir zamanda yolculuk yapan, bir de geçmişe giğinde karşılaşğın sen.İki tane Şaban

yanyana gelmiş olacak.Ama Allah seni birey olarak yarağından, sen yine benliğinden birşey kaybetmemiş olacaksın.İkizler, kopyalama olayı başkadır, bu bambaşka...Allah seni birey olarak yaratmış ve seni biliyor.Seni sen yapan parçan-molekülün vs. değil, budur.Selam ve sevgiler.

Thinking about intelligent design (2011-07-11 02:24)

Examples from Quran;

2. The Heifer (Al-Baqarah)164-164. Behold! in the creaon of the heavens and the earth; in the alternaon of the night and the day; in thesailing of the ships through the ocean for the profit of mankind; in the rain which Allah Sends down from the skies,and the life which He gives therewith to an earth that is dead; in the beasts of all kinds that He scaers throughthe earth; in the change of the winds, and the clouds which they trail like their slaves between the sky and theearth;- (Here) indeed are Signs for a people that are wise.3. The Family Of Ìmrán (Al-Ìmrán)190. Behold! In the creaon of the heavens and the earth, and the alternaon of night and day,- there are indeedSigns for men of understanding,-191. Men who celebrate the praises of Allah, standing, sing, and lying down on their sides, and contemplatethe (wonders of) creaon in the heavens and the earth, (with the thought): ”Our Lord! Not for naught Hast Thou

created (all) this! Glory to Thee! Give us salvaon from the Chassement of the Fire.”45. Bowing the Knee (Al-Játhiya)4. And in the creaon of yourselves and the fact that animals are scaered (through the earth), are Signs for thoseof assured Faith.88. The Overwhelming Event (Al-Gáshiya)17. Do they not look at the Camels, how they are made?-18. And at the Sky, how it is raised high?-19. And at the Mountains, how they are fixed firm?-20. And at the Earth, how it is spread out?67. The Dominion (Al-Mulk)3. He Who created the seven heavens one above another: no want of proporon wilt thou see in the Creaon of

the Most Gracious. So turn thy vision again: seest thou any flaw?4. Again turn thy vision a second me: (thy) vision will come back to thee dull and discomfited, in a state wornout.7. The Heights (Al-Aráf)185. Do they see nothing in the kingdom of the heavens and the earth and all that Allah hath created? (Do theynot see) that it may well be that their terms is nigh drawing to an end? In what message aer this will they thenbelieve?25. The Criterion (Al-Furqán)49. That with it We may give life to a dead land, and slake the thirst of things We have created,- cale and men ingreat numbers.27. The Ants (An-Naml)

86. See they not that We have made the Night for them to rest in and the Day to give them light? Verily in thisare Signs for any people that believe!54. The Moon (Al-Qamar)49. Verily, all things have We created in proporon and measure.

58

Page 59: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 59/180

56. The Inevitable Event (Al-Wáqiá)57. It is We Who have created you: why will ye not witness the Truth?95. The Fig (At-Tín)4. We have indeed created man in the best of moulds,78. The (Great) News (An-Nabaa)7. And the mountains as pegs?

8. And created you in pairs,9. And made your sleep for rest,10. And made the night as a covering,11. And made the day as a means of subsistence?12. And (have We not) built over you the seven firmaments,13. And placed (therein) a blazing lamp?14. And do We not send down from the clouds water in abundance,15. That We may produce therewith corn and vegetables,16. And gardens of luxurious growth?29. The Spider (Al-Ànkabüt)19. See they not how Allah originates creaon, then repeats it: truly that is easy for Allah.

20. Say: ”Travel through the earth and see how Allah did originate creaon; so will Allah produce a later creaon:for Allah has power over all things.21. The Prophets (Al-Anbiyáa)30. Do not the Unbelievers see that the heavens and the earth were joined together (as one unit of creaon),before we clove them asunder? We made from water every living thing. Will they not then believe?62. And ye certainly know already the first form of creaon: why then do ye not take heed?63. See ye the seed that ye sow in the ground?64. Is it ye that cause it to grow, or are We the Cause?65. Were it Our Will, We could make it broken orts, and ye would be le in wonderment,66. (Saying), ”We are indeed le with debts (for nothing):67. ”Indeed we are deprived”

68. See ye the water which ye drink?69. Do ye bring it down (in rain) from the cloud or do We?70. Were it Our Will, We could make it salsh (and unpalatable): then why do ye not give thanks?71. See ye the Fire which ye kindle?72. Is it ye who grow the tree which feeds the fire, or do We grow it?73. We have made it a reminder and an arcle of comfort and convenience for the denizens of deserts.74. Then glorify the name of thy Lord, the Supreme!75. Furthermore I swear by the seng of the Stars,-76. And that is indeed a mighty adjuraon if ye but knew,-30. The Romans (Ar-Rüm)22. And among His Signs is the creaon of the heavens and the earth, and the variaons in your languages and

your colors: verily in that are Signs for those who know.39. The Groups (Az-Zumar)6. He created you (all) from a single person: then created, of like nature, his mate; and He sent down for you eighthead of cale in pairs: He creates you, in the wombs of your mothers, in stages, one aer another, in three veilsof darkness. Such is Allah, your Lord and Cherisher: to Him belongs (all) dominion. There is no god but He: thenhow are ye turned away (from your true Lord)?40. The Believer (Al-Mümin)57. Assuredly the creaon of the heavens and the earth is a greater (maer) than the creaon of men: Yet mostmen know not.52. The Mount (At-Tür)35. Were they created of nothing, or were they themselves the creators?

22. The Pilgrimage (Al-Hajj)5. O mankind! if ye have a doubt about the Resurrecon, (consider) that We created you out of dust, then outof sperm, then out of a leech-like clot, then out of a morsel of flesh, partly formed and partly unformed, in order

59

Page 60: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 60/180

that We may manifest (Our power) to you; and We cause whom We will to rest in the wombs for an appointedterm, then do We bring you out as babes, then (foster you) that ye may reach your age of full strength; and someof you are called to die, and some are sent back to the feeblest old age, so that they know nothing aer havingknown (much), and (further), thou seest the earth barren and lifeless, but when We pour down rain on it, it issrred (to life), it swells, and it puts forth every kind of beauful growth (in pairs).10. Jonah (Yünus)

6. Verily, in the alternaon of the night and the day, and in all that Allah hath created, in the heavens and theearth, are Signs for those who fear Him.51. The Winds that Scaer (Az-Záriyát)49. And of every thing We have created pairs: that ye may reflect.36. Yá-Sín38. And the Sun runs unto a resng place: that is the decree of (Him), the Exalted in Might, the All-Knowing.29. The Spider (Al-Ànkabüt)43. And such are the Parables We set forth for mankind, but only those understand them who have knowledge.77. Those Sent Forth (Al-Mursalát)8. Then when the stars become dim; (dies of stars-like black holes)24. Light (An-Nür)

43. Seest thou not that Allah makes the clouds move gently, then joins them together, then makes them into aheap? - then wilt thou see rain issue forth from their midst. And He sends down from the sky mountain masses(of clouds) wherein is hail: He strikes therewith whom He pleases and He turns it away from whom He pleases,the vivid flash of its lightning well-nigh blinds the sight.Yasin77. Doth not man see that it is We Who created him from sperm? Yet behold! he (stands forth) as an openadversary!78. And he makes comparisons for Us, and forgets his own (origin and) Creaon: he says, ”Who can give life to(dry) bones and decomposed ones (at that)?”79. Say, ”He will give them life Who created them for the first me! For He fully knows all!-80. ”The same Who produces for you fire out of the green tree, when behold! ye kindle therewith (your own

fires)!81. ”Is not He Who created the heavens and the earth able to create the like thereof?” - Yea, indeed! for He isthe Creator Supreme, of skill and knowledge (infinite)!**Regards

Kainaaki herşey O’nun yaratmasıyla...  (2011-07-11 02:25)

Denizde yüksek dağlar gibi seyreden gemiler O’nun ayetlerindendir. Eğer dileyecek olsa, rüzgarı durdurur, böyleceonun üstünde kalakalırlar. Şüphesiz, bunda çokça sabreden, çokça şükreden kimse için gerçekten ayetler vardır.

(42 Şura Suresi, 32-33)Ayee verilmek istenen mesaj açıkr. Eğer bu yaşanmızda birşeyler yapabiliyorsak, ya da birşeyler oluyorsa,bunun bir sebebi var. Eğer bunu sağlayan şey ortadan kaldırılırsa, o iş-oluş da kalakalır.Günümüzde gemiler isterse güneş enerjisiyle hareket etsinler. Yine değişen birşey yok. Bu sefer güneşin ışığı dur-durulursa, dünyamıza ulaşmazsa gün ışığı, gemimiz kalakalır.Ya da gemi küreklerle hareket ediyorsa, bu sefer bu yolla hareke sağlayan fizik yasaları ortadan kalkarsa, gemihareketsiz kalır.Tabii burada anlalan şey hayan her alanı için de geçerlidir. Ya da yaşamın sürmesi için gerekli olan unsurlar-dan biri ortadan kalkarsa yaşam da kalmaz gezegenimizde. Bir uçağın veya kuşun havada kalmasını sağlayan fizikyasaları ortadan kalkarsa onlar uçamazlar.Nahl Suresi 79 Gök boşluğunda, bir emre boyun eğdirilmiş olan kuşlara bakmadılar mı? Onları Allah’tan başkası

tutmuyor. Bunda, inanan bir topluluk için elbee ki izler-işaretler vardır.Kısacası Şura Suresindeki “yelkenli gemi” hem “yelkenli gemiyi”, hem “diğer tüm teknolojik araçları”, hem de hay-amızdaki “bütün gerçekleşrdiğimiz veya gerçekleşen işleri” anlatmaktadır.Bütünün bir küçük parçası verilerek, o bütün göz önüne geriliyor.

60

Page 61: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 61/180

Yasin42. Onlar için gemilere benzer, binecekleri başka şeyler de yarak.Kendimizin yapğını veya kendiliğinden gerçekleşğini zanneğimiz herşey, aslında Allah’ın yarağı düzenleve/veya yarağı diğer şeylerle gerçekleşebilmekte. Ya da başka bir deyişle bunları doğrudan Rabbimiz gerçek-leşrmektedir, yaratmaktadır.Vakia Suresi:

62. Andolsun, birinci yaralışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya!63. Ekğiniz tohuma ne dersiniz?!64. Onu siz mi biriyorsunuz, yoksa biren biz miyiz?65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz:66. “Muhakkak biz çok ziyandayız!”67. “Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!”68. İçğiniz suya ne dersiniz?!69. Siz mi onu buluan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!..71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?!72. Onun ağacını siz mi yaranız, yoksa yaratan biz miyiz?

73. Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık.74. O halde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt).75, 76. Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir-Gemilerin hareketsiz kalakalmasına bir benzer başka örnek de insana yönelik olarak verilmektedir BakaraSuresinde:20. Şimşek neredeyse gözlerini çarpıp götürüverecek.Kendilerine her aydınlık sunduğunda, orada yürür-ler.Üzerlerine karanlık binince çakılıp kalırlar.Eğer Allah dileseydi, işitme güçlerini de gözlerini de elbee alıpgötürürdü.Çünkü Allah herşeye Kadir’dir.21. Ey insanlar!Sizi de sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet edin ki, korunabilesiniz.22. O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yap.Ve gökten bir su indirdi de onunla si- zin için meyvalar-dan/ürünlerden bir rızık çıkardı.Ark bilip durduğunuz halde Allah’a ortaklar koşmayın.

Bilim ve teknoloji denilen şeyi Allah’ın koyduğu fizik kanunları, bize verdiği akıl ve ilim sayesinde gerçekleşrebiliy-oruz.Kısacası gerek doğal, gerekse teknolojik nimetler, hepsi Allah’ın eseridir. Geçmişteki, şu andaki ve gelecekteki...Nahl Suresi 8 Hem binesiniz diye hem de bir süs olarak atları, karları, eşekleri de yara. Ve bilemeyeceğiniz dahaneler yarar O...Nahl Suresi 81 Allah, yaraklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Dağlardan sizin için sığınak evler yap. Siziniçin, sıcaktan koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yap. İşte nimeni üzerinizde böyle tamamlıyorki, O’na teslim olup esenliğe ulaşabilesiniz.Zaten kaderimizde de programlanmış insanların neyi ne zaman keşfedip kullanacakları.Aslında yine tüm bunlar, şu 2 günlük imhan hayamızda kendimizle yüzleşmemiz, ahiree neyi hakeğimizigörmemiz ve de bazı ufak mükafat veya cezaları daha bu dünyada tatmamız için:

Casiye Suresi 22 Ve Allah, gökleri ve yeri hak olarak yara. Ta ki her benlik, kazancının karşılığıyla, hiç kimse zulmeuğralmaksızın, yüz yüze gerilsin.Necm Suresi 31 Göklerde ne var yerde ne varsa Allah’ındır. Bu, Allah’ın; yapklarıyla kötülük sergileyenleri ceza-landırması, güzel davranıp güzel düşünenleri de güzellikle ödüllendirmesi içindir.Allah’ın sürekli olarak birşeyi tekrar tekrar yaratması, insanlar tarandan sanki kendiliğinden oluşan mekanik birdüzen gibi algılanmasına karşın, aslında yine Rabbimizin doğrudan yaraşları söz konusudur:Neml Suresi 64 Yoksa yaratmaya başlayıp sonra tekrar tekrar yaratan ve sizi gözeten ve yerden rızıklandıran mıhayırlı? Allah’ın yanında bir ilah mı var? De ki: ”Gerin susturucu kanınızı, eğer doğru sözlüler iseniz.”Ankebut Suresi 19 Hiç görmediler mi, Allah, yaratmayı nasıl başlayor, sonra onu tekrarlıyor/yeni baştan yapıyor.Kuşkusuz bu, Allah için çok kolaydır.Kamer Suresi 3 Yalanladılar; kendi heves ve kuruntularına uydular. Oysaki her iş ve oluş karara, ölçüye ve düzene

bağlanmışr.Ama aynı zamanda Rabbimiz bunların kendiliğinden-değişrilemez bir düzen falan olmadığını, dilerse farklışekillerde yaratabileceğini,yani koyduğu yasaları da değişrebileceğini, haa bu düzenlerin sonradan var olduk-

61

Page 62: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 62/180

larını da örnekleriyle gösteriyor.Örneğin yaratmak için anne+baba=doğuma yani cinsellik aracılığına ihyacı olmadığını delilleriyle sunuyor:Ali İmran Suresi 59 Allah kanda İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir.Onu topraktan yara, sonra ona “ol”dedi.Ark o, olur. (İsa da pkı Adem gibi cinsellik olmadan yaralmışr, birinde baba yoktur, diğerinde ise hemanne hem de baba yoktur, durumları benzerdir)Yine doğrudan(atasız) yaratmaya örnek:

Maide Suresi 110 Hani, Allah şöyle demiş: ”Ey Meryem’in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimemi harla.Seni Ruhulkudüs’le desteklemişm, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap’ı, hikme,Tevrat’ı, İncil’i öğretmişm. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yarayor, içine üflüyordun da obenim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileşriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıy-ordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri gerdiğinde, küfre sapanlarışöyle deyivermiş: ”Açık bir büyüden başka bir şey değil bu.”Bunun dışında ahiret evreninde insanların yine doğrudan topraktan yaraldığını, haa kainan yoktan varedildiğini belirten ayetler de bu durumu güzelce tasvir eder.Selam ve sevgiler.

Zaman-zamansızlık ve Rabbin Ka (2011-07-11 02:26)

Yaracımız varlık olarak zamansız ve mekansızdır. Bu zaman ve mekanı yoktan yaratmışr.Ama yöneci-gözlemci olarak(dışarıdan) hem tüm mekan noktalarındadır, hem de tüm zaman noktalarında...

geçmiş....................

...............şimdi......

........ ..........................

....gelecek

Biz ise sadece şimdi noktasındayız ve ileri noktalara doğru yolculuk yapıyoruz.Ama Rabbimiz böyle bizim gibi bir noktadan ileriye doğru yolculuk falan yapmıyor.Geçmiş,gelecek,şimdiki zaman gibi kavramlar bize ait.O’nun için böyle bir yolculuk yok.Her zaman noktasını gözlemlemekte ve yönetmektedir.Oraya gitmesine,yolculuk yapmasına gerek yoktur.Çünkü pkı geçmişte olduğu gibi aynı anda gelecektedir de, ve yine pkı şu andaki noktamızda da olduğu gibi....İnsanlara ”zamansızlık” denilince akıllarına, sanki sadece kol saanin çalışmasının durduğu ama diğer unsurlarınaynen devam eği bir yaşam şekli falan geliyor. Hayır, zamansızlık yukarıda anlağım gibi, bizim hayal dahi ede-meyeceğimiz bambaşka bir durumdur. Geçmiş, gelecek, şimdiki an diye ayrı ayrı kavramların olmaması demekr.Nasıl ki Rabbimiz mekansız olduğundan, kainan dışındadır, evrenimizde yolculuk etmez ama dışarıdan yöneci

olarak her mekan noktasında ve iş-oluştadır biliyoruz; işte yine aynı şekilde zamansız olan Rabbimiz, yine varlıkolarak zamanın dışındadır ama yöneci-gözlemci olarak her zaman noktasında vardır.Eğer bir zaman makinesine binecek olsak, geleceğe ve geçmişe giğimizde, yine Allah’ın o zaman dilimini de yönet-ğini fark edecekk. Ayrıca zaman makinesinin içindeki zamanı da...Ama yine vurgulayalım;”Varlık” olarak Allah hiçbir şeyin içinde değildir ve tüm yaraklarından ayrıdır.Zaman ve mekan dışıdır.Zamanın ve mekanın içinde olanlar bizleriz. Zaten bizler için yaraldı bunlar da...Ve Rabbimiz tüm yaraklarından ayrı olduğu için, yarağı hiçbirşey O’nun bir parçası veya yansıması olmadığın-dan ortak koşmak büyük günahr.112 - İhlas Suresi

3. Ne doğurmuştur O, ne doğurulmuştur!4. Hiç kimse onun dengi ve benzeri olmamışr, olamaz!Konuyu buradan, Kuran’daki ”Rabbin ka” ifadesine germek isyorum.Kuran’da Rabbin ka ifadesi 2 anlamda kullanılmaktadır diye düşünmekteyim.

62

Page 63: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 63/180

1- Allah’ın nezdinde-gözünde anlamında...2- İçinde sonsuzluk yurdunun da bulunduğu ahiret evreni anlamında kullanılmaktadırKuran’da Rabbin ka ifadesi , bizimkinden farklı fizik yasalarına sahip ahiret evreninin adıdır yani aynı zamanda.Mesela bizim evrenimizden farklı olarak yaşam daimidir orada ve yaşlanma, maddenin bozulması söz konusudeğildir.Ve bu Rabbin Ka’nda zaman bizimkine göre farklı akmaktadır:

-Gerçekten, senin Rabbinin kanda bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (22 Hac Suresi, 47)Rabbimiz zamansız olduğuna göre burada ”Allah’ın nezdinde” anlamında değil de, ”ahiret evreni” anlamında kul-lanılmaktadır Rabbin Ka ifadesi. Bizim dünyamızda bin yıl geçerken, Rabbin Ka’nda sadece bir gün geçmektedir.Şüphesiz yüce Allah bu mekanı da yoktan var etmişr. Ama isim olarak ”Rabbin Ka” adını vermişr yarağı buyere. Tıpkı ”Allah’ın Arşı”, ”Allah’ın kulu” veya ”Allah’ın elçisi” gibi bir tanımlamadır aslında...Hac Suresi 47 Senden aceleyle azabı isyorlar: Allah, vaadine asla ters düşmez. Şu da bir gerçek ki Rabbinin kan-daki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir.Bakara Suresi 112 İş onların sandığı gibi değil!Kim güzel davranışlar sergileyerek yüzünü Allah!a teslim ederse,Rabbi kanda ödülü vardır onun.Korku yoktur böyleleri için; tasalanmayacaklardır onlar...Ali İmran Suresi 15 De ki: “Bu sayılanlardan daha iyisini size haber vereyim mi?Sakınıp korunanlar için, Rablerikanda, altlarından nehirler akan, içinde sürekli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah’tan bir hoşnutluk

olacakr. Allah, kulları en iyi biçimde görmektedir.”En’am Suresi 127 Rableri kandaki huzur ve esenlik yurdu onlarındır. İşler oldukları ameller yüzünden O, onlarınVelî’si oluvermişr.A’raf Suresi 206 Rabbinin kanda olanlar, büyüklük taslayıp O’na kulluktan yüz çevirmezler; O’nu tespih ederler veyalnız O’na secde ederler.Cennet ve cehennemşimdidenvarlar ve bazı issna insanlar kıyametbeklenmeden orada bedenen yaralarakcezaveya mükafatlarını yaşamaya başlamışlardır(bilindiği üzere diğer insanlar diriliş ve hesap için kıyame bekleyecek-ler) Örnek vermek gerekirse:-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayaadırlar, Rablerinin kanda rızık-landırılırlar.-Allah’ın kendilerine lüundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerine kal-

mamış olan mücahitler hakkında: ”Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır.” müjdesindebulunurlar. (Ali imran suresi 169-170)Bu ayetlere göre;1- Diğer vefat etmiş insanlar gerçekten ölü iken(dirilmeyi beklerken), şehitler onlardan farklı olarak canlıdırlar .2- Rabbin kanda(ahiret evreninde) nimetler içinde yaşıyorlar3- Cennee konuşurlarken hala dünyada olan ve/veyaöldükten sonra henüz dirillmemiş insanlar hakkında müjdeveriyorlar (sonra onlar da cennete kalacaklar anlamında sözler söylüyorlar)Yalnız burada dikkat edilmesi gereken nokta, şu an cennee(Rabbin Ka’nda) bulunan insanlar da bizim gibi be-denli, yani maddi olarak canlılar. Zaten Kuran’a göre ruhlar alemi, ruhsal yaşam diye birşey yoktur. Ahiret yaşamıda bedenendir. Haa melekler ve cinler de dahil olmak üzere tüm yaralmışlar maddidir zaten(örneğin biz toprak-tan yaraldıysak, cinler de ateşten yaralmışlardır) Bu konuyla ilgili olarak yine benim ”İslam’da canlıların ruhu-

hayale yoktur” başlıklı yazımı okuyabilirsiniz.ZARİYAT22. Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de.HADİD21. Rabbinizden bir bağışlanmaya ve genişliği gökler ve yer kadar olan bir cennete koşun. ALLAH’a ve elçi-sine inananlar için hazırlanmışr. Bu, ALLAH’ın dilediğine ve/veya dileyene verdiği lüudur. ALLAH Büyük Lütufsahibidir.Cennen genişliği gökler ve yer kadar denilmekte. Yani başka bir deyişle bizim kainamız kadar büyük olduğunaişaret edilmekte cennen. Bu da sonsuzluk yurdunun, kendi fizik yasalarına sahip başlı başına bir evren olduğununkanıtlarındandır yine. Yani söz konusu olan yer bir bahçe veya kent büyüklüğünde değil, gezegenleri ve gökleriyleiçinde yaşadığımız alem kadar devasa bir boyua.

Kısacası, ”Rabbin Ka” yine Allah’ın yoktan var eği bir mekanın adıdır. Sonsuzluk yurdu o evrendedir, şimdidensakinleri vardır ve diğerlerini beklemektedir.Selam ve sevgiler.

63

Page 64: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 64/180

Kuran’da bahsedilen ateistler (2011-07-11 02:27)

Kuran’da sadece ortak koşanlardan bahsedildiği, Allah’a inanmayanlara hiç değinilmediği iddiasında bulunanlarvar.Durumun böyle olmadığını göseren ayetlere örnekler:HAKKA

33. Çünkü o, Yüce ALLAH’a inanmıyordu.NİSÂ(38) Bunlar, mallarını insanlara gösteriş için harcayan, Allah’a ve ahiret gününe de inanmayan kimselerdir. Şeytankimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaşr.TEVBE(45) Ancak Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp kendileri de o şüphelerinin içinde bo-calayan kimseler senden izin isterler.Yusuf Suresi 37 Yûsuf dedi ki: ”Rızıklanacağınız herhangi bir yemek size gelmeden önce onun yorumunu ikinizemutlaka bildiririm.” Bu, Rabbimin bana öğreği şeylerdendir. Ben, Allah’a inanmayan ve âhire de tamameninkâr eden bir toplumun milleni terk em.”Şimdi bazıları ”ama burada bahsedilen Allah’a inanmayıp başka tanrılara tapanlar, günümüz ateistleri gibi değil”

falan diyebilir.Ateistler de Allah’a inanmayan putperestlerdir. Tıpkı bu ayetlerde bahsedildiği gibi...Allah’ın yerine başka ezeli ve ebedi varlık ve güçlere inanıyorlar(kainat, madde,kainan yasaları...)Ya da hayata egemen yöneci olarak bazı şeylere inanmaktalar.İlla ki bir ritüel yapmak gerekmiyor bir şeyin inanırı olmak için.Aynı durum panteistler için de geçerlidir.Zaten bir panteist putperest ile, ateist putperest arasında da hemen hiçbir fark yoktur.**Bunun dışında, kainaaki tasarım üzerine düşünülmesini isteyen ayetler de aslında ateistlere yönelik göndermeleride içermekte. Yoksa yaracıya inanan kimseler zaten tasarımı kabul ediyorlar. Bu bağlamda; yaralmış herşeydekidüzen ve delillere vurgu yapan ayetler de aslında ateizm eleşrisi de yapmaktadır denilebilir. Örneğin:

Vakia68. İçğiniz suya ne dersiniz?!69. Siz mi onu buluan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?TÛR(35) Acaba onlar herhangi bir yaracı olmadan mı yaraldılar? Yoksa kendileri mi yaracıdırlar?RÛM(22) Göklerin ve yerin yaralması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da onun (varlığının ve kudrenin) delil-lerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbee ibretler vardırSelam ve sevgiler

Kuran köleliği kaldırmışr (2011-07-11 02:29)

Bir de kölelik konusu sürekli sorulup duruluyor. Gerçi bazı yazarlar bu konuda gerekli açıklamaları yapmışlar amaben de değineyim dedim.Kuran köleliği yasaklayıp insanların eşit olduğunu bildirmişr.Kuran‘da belirldiği üzere peygamberlerin bile köle edinme yetkisi yoktur. Allah‘ın dışında, yani yaralmış bir şeyekulluk-kölelik en büyük günahlardandır:Zümer29. ALLAH, çelişen ortaklara sahip bir adam ile bir tek kişiye bağlı olan adamın örneğini verir. Bu ikisinin durumuhiç eşit olur mu? Övgü ALLAH‘adır. Ancak çokları bilmez.(İnsanın tek bir efendisi vardır o da Rabbimiz. Yüce Yaratan‘dan başka bir kimseye kulluk-kölelik şirkr ve bu ayee

de yalnız Allah‘a kul olan ile, yaralmışlara da kul olanlar bir örnekle karşılaşrılıyor. Ve bu ikisinin aynı olmadığıbelirliyor. )Din bilginlerini, din adamlarını ve Meryem oğlu Mesih‘i ALLAH‘tan sonra rabler (efendiler) edindiler. Oysa, yal-nız tek Tanrı‘ya kulluk etmekle emredilmişlerdi. O‘ndan başka tanrı yoktur. O, eş koştukları kimselerden de çok

64

Page 65: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 65/180

Yücedir. (9: 31)De ki: ‘Kitaplılar! Bizimle sizin aranızda aynı olan bir ilkeye geliniz: ALLAH‘tan başkasına kulluk etmeyelim ve O‘nahiç bir şeyi ortak koşmayalım, birimiz diğerini ALLAH‘tan sonra rabler edinmesin. ‘ Kabul etmezlerse, ‘şahit olun,biz müslümanlarız! deyin. (3: 64)Ali İmran Suresi79. Ayet: Allah‘ın kendisine kitap, bilgi ve peygamberlik vermiş olduğu hiçbir kişinin kalkıp da insanlara: ”Allah‘a

değil bana kul olun” diyebilme yetkisi yoktur. Ancak: ”Kitabı öğretmekte ve ders alıp vermekte olmanız sebebiyleAllah yolunun erleri olunuz!” der.Hud Suresi 2. Ayet: şöyle ki, Allah‘tan başkasına kul olmayın! Ben size O‘nun tarandan müjdelemek ve uyarmakiçin gönderilmiş bir peygamberim!Enbiya Suresi98. Ayet: ” Siz ve Allah‘ın berisinden, kulluk/kölelik ekleriniz, cehennem odunusunuz. Hepiniz oraya gireceksiniz.”İslam dininden sonra hiçbir Müslüman köle edinememişr(Kuran‘daki gerçek İslam’ın uygulandığı dönemler).Ama cahiliye döneminden kalma kölelerin bırakılması adım adım olmuştur. Ayetler en ufak bir şeyde eldekikölelerin serbest bırakılmasını, onlara maddi yardım yapılmasını ve çağı gelmişse-isyorsa evlendirilmesini em-reder. Örneğin:

5 Maide Suresi89 ALLAH rast gele eğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutmaz. Ancak bile bile eklerinizden sizi sorumlu tutar.Yemininizi bozarsanız cezası, ailenize genellikle yedirdiğiniz yemeklerden on yoksulu doyurmak veya giydirmekveya bir köleyi salmakr. Kim bulamazsa üç gün oruç tutmalı. Bu, bile bile eğiniz yeminlerinizin cezası. Yemin-lerinizi tutun. ALLAH güzel karşılık veresiniz diye ayetlerini böyle açıklıyor.BELED12. Zor yolun ne olduğunu bilir misin?13. Köleleri özgürlüklerine kavuşturmakr;Savaş esirlerinin bile köle edinilemeyeceği açıkça belirlir.”Sonunda üstün geldiğinizde onları esir alın; onları ya karşılıksız veya fidye karşılığında salın. Savaş durumu kalkın-caya kadar bunu uygulayın. ”(47-4)

Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açıkolarak Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah’a mahsustur, fakat onlarınçoğu bilmezler. (Nahl 75)Buradada yine Allah‘tan başkasına kulluk eden bir kimse ile, yalnızca Allah‘a kulluk eden özgürinsan karşılaşrılıyorve kölelik yeriliyor. Ayrıca zenginliğin de fakirlikten üstün tutulduğunu görüyoruz ayee. Bu ve benzeri ayetler kul-luğun sadece Allah‘a karşı olması gerekğini belirtmekte.Ve asıl, hırsızlığın bile yasak olduğu bir dinde, kölelik yani insan özgürlüğünü çalma tamamen kalkmış demekr.Düşünsenize, bir insanın arabasını veya kalemini izinsiz almak bile yasakken, o insanın kendisini çalarak köle edin-mek hayli hayli yasaklanmış demekr.Yani bir insanın bir eşyasını bile izinsiz alamıyorsanız, o kişiyi kendinize zorla köle hiç yapamazsınız demekr.Ve yine ayetlerde belirldiği üzere tüm insanlar dilediği gibi inanmakta ve yaşamakta özgür olduğuna göre imhan

dünyası gereği, yine kölelik yasaklanmış demekr İslam dininde.Selam ve sevgiler.

Rabbimizin sorular sormasındaki amaç (2011-07-11 02:29)

Kuran’da Yaracımızın kullarına sorular sorduğunu görmekteyiz. Bundan dolayı bazı insanlar ”Allah zaten herşeyibilmiyor mu, neden soruyor?” şeklinde irazlar dile geriyor.Yüce Rabbimiz elbee herşeyi biliyor. Haa gelecekte olacakları bile...Soru sormasının nedeni öğrenmek değil, kullarına hakeklerini vermek ve yaşatmakr.Bir soru illa ki öğrenmek için sorulmaz.

1- O kişiye hakeği bir deneyimi yaşatmak için de sorulur.2- İfadeyi güçlendirmek, düşündürmek, mesaj vermek vb. amaçlar için de sorular sorulur.Bu bir yana, Allah zaten bu 2 günlük özet imhan hayanda bizlere hakeklerimizi yaşarıp, bizi kendimizle yü-zleşriyor. Ahiret hayanın kendisi böyle ”sonucu Allah tarandan bilinen sorular” üzerine kurulu.Dünya yaşansı

65

Page 66: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 66/180

bu doğrultuda zaten. Çünkü zaten yüce Rabbimiz, biz bu dünyada sonsuza dek yaşasaydık ne yapacağımızı gayet iyibiliyor ve bunu özetleyen 2 günlük örnek bir imhan haya yaşayor. ”Kader ve Özgür İrede” başlıklı çalışmamdabunun çözümlemesini ayetler ışığında yapmışm.Bakara 260Hani İbrahim de şöyle yakarmış: ”Rabbim, göster bana, nasıl dirilyorsun ölüleri?” ”İnanmadın mı?” diye sordu.”İnandım, dedi, ancak kalbimin tatmin olması için ...” Allah dedi ki: ”Kuşlardan dört tane al, onları kendine ısındırıp

alışr. Sonra her dağın üstüne onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil kiAllah Azîz’dir, Hakîm’dir.Tüm bunlar insanları gerçeklerle ve kendileriyle yüzleşrme planına hizmet eden deneyimler. Ve sorular da bununbir parçası. Bu sayede ahiree iraz hakkın da kalmıyor.A’raf Suresi 12 Allah buyurdu: ”Sana emreğimde secde etmeni engelleyen neydi?” İblis dedi: ”Ben ondan hayır-lıyım. Beni ateşten yaran, onu çamurdan yaran.”Burada yine Rabbimiz yarağı varlığa hakeği deneyimi yaşayor.İblis’in kötülerden olduğunu biliyordu ve bunun açığa çıkması gerekiyordu. Ne söylenirse yapıyordu bugüne kadarİblis ama Adem’e secde şıkkını karşısına çıkarrsa bunu yapmayacağını bildiğinden Allah, bu imhanı karşısınaçıkar.Yani kalbindeki kötülükle yüzleşrilip aleyhinde gerekli delil açığa çıkarılmış oldu.

İblis de olayın hemen devamında tuzağa düşürüldüğünü anlıyor ve şöyle diyor:16. Dedi: ”Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saprmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım.”İblis ”beni azdırmana karşılık” derken işte bu tuzağa düşürülmekten bahsediyor. Çünkü İblis’in özgür iradeyle neyiyapmayacağını ve nerde gerçek yüzünü göstereceğini iyi bildiğinden Allah, bu İblis’in kötülüğünü sergileyeceği im-hanı karşısına çıkarp zalimliğini sergilemesini sağladı.Kısacası Rabbimiz burada aslında yine sorusunu birşey öğrenmek için değil, tam tersine birşey öğretmek ve deney-imletmek için soruyor. Yani hakeğine kavuşturuyor...Sebe-40. Hepsini topladığı gün meleklere, ’Şunlar mı size tapıyordu?’ der.Sebe-41. Dediler ki, ’Sen yücesin, velimiz (dostumuz) onlar değil, Sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çoklarıonlara inanıyordu.’İşte yine burada da aslında Allah bilmediği birşeyi sormuyor, zaten en iyi O biliyor.

Yine Kullarına hakekleri deneyimi yaşayor.Ayrıca bu ayetlerde cinlerin-şeytanların nasıl melek , ruh vs. kılığında insanları saprdığını da anlatmakta, insanlarıbu oyunlara karşı uyarmakta.Maide Suresi 116 Allah şunu da söyledi: ”Ey Meryem oğlu İsa! Allah’ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarakkabul edin diye insanlara sen mi söyledin?” İsa dedi: ”Hâşâ! Tespih ederim seni. Hakkım olmayan bir şeyi söyle-mek benim haddime değildir. Eğer onu söylemişsem sen onu elbee bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin amaben senin zanda olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin!”Yine aynı şekilde Rabbimiz İsa’ya merak amaçlı sormuyor, cevabı bildiği gibi, İsa’nın ne cevap vereceğini de kelimesikelimesine zaten biliyor.Ayrıca Yaratacımızın ifadeyi güçlendirmek, kullarını düşündürmek amaçlı sorduğu sorulara örnekler:ENBİYÂ

(30) İnkar edenler, göklerle yer bişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydanagerdiğimizigörmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?FATIR SURESİ27. ALLAH‘ın gökten bir su indirdiğini görmedin mi? Onunla çeşitli renklerde ürünler çıkarırız. Haa dağlarda bilebeyaz, kırmızı veya rengarenk katmanlar vardır. Bazı yollar ise siyahr.28. Aynı şekilde, insanlar, hayvanlar, çilik hayvanları da çeşitli renklerdedir. Bundan dolayıdır ki kulları arasındaALLAH‘ı gereği gibi sayanlar bilim adamlarıdır. ALLAH Üstündür, BağışlayandırTUR SURESİ35. yoksa onlar hiçbir şeysiz mi yaraldılar? yoksa bizzat kendileri mi yaracıdır?36. yoksa gökleri ve yeri onlar mı yara? Hayır, onlar gerekli bilgiye ulaşamıyorlar!37. yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mı? yoksa güç ve egemenlik sahibi onlar mı?

**Dediğim gibi, yüce Rabbimizin bu dünyada bizleri imhan etmesi de aslında O’nun açısından sonucu bilinen bir”kulları kendileriyle yüzleşrmedir”. Bu sayede hem kulların ahiree iraz hakkı kalmıyor, hem de bazı küçük ceza

66

Page 67: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 67/180

ve mükafatları daha bu dünyada tatmış oluyorlar.Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için ayrıca ”kader ve özgür irade” başlıklı çalışmama da göz atabilirsiniz.Selam ve sevgiler

Gerçek İslam‘a yönelirken dikkat edilmesi gereken nokta (2011-07-11 02:30)

Bugünlerde harika bir gelişme yaşanıyor bilindiği üzere. İnternen de yardımıyla Kuran‘daki gerçek İslam ortayaçıkmakta, hadis-mezhep ve tasavvuf öğrelerinin yerini gerçek din almakta.Ama bunun yanında bazı kimselerce yanlışlar da yapılabiliyor maalesef.Kimi makale veya kitap yazarları ayetlere sembolik anlamlar yükleyerek ve/veya ayet cımbızlayarak kendi kafaların-daki öğreyi sunmaya başladı yine(örneğin tasavvufu... ).Kimi bu yolla namaza veya hacca, kimi cinlere ve meleklere haa cennet ve cehenneme başka ve sembolik anlam-lar yükleyerek, apaçık anlamlarını görmezden gelmeye başladı.Aslında ”yalnız Kuran” diyen bir insan kendi inanç ve kabullerini de bir kenara bırakıp, din alanında gerçekten yal-nızca Kuran‘ı rehber edinmelidir.Bir diğer yanlış da birçok insanın bu yazılan makaleleri araşrmadan, Kuran‘a bakmadan gerçekmiş gibi kabul etm-

eye ve inanmaya başlamış olmasıdır.Ama bir Kuran Müslümanı, makaleleri değil, sadece Kuran‘ı kaynak edinmelidir din alanında.Yoksa yine aynı hata yapılmış olur, 2 günde uydurma haramlar ve inançlar oluşuverir(pkı mezheplerde olduğugibi).Kuran‘la aranıza kendiniz de dahil olmak üzere hiç kimseyi sokmayacaksınız. Zihninizdeki inançları vesaireyi debir kenara bırakıp, sadece Kuran‘ı tek dini yetkili olarak görüp, kitabı bütünlük içinde ele alacaksınız. Ve ayetlerinbirinci açık anlamlarını kabul edeceksiniz.Zaten herkes bu samimiye gösterse, yani Kuran‘ı birinci apaçık anlamında ve bütünlük içinde ele alsa ve başkahiçbir şeyi O‘na ortak etmese, gerçek İslam kolayca ortaya çıkacak ve tüm insanlarca aynı şekilde anlaşılacakr.Hadis-mezhep ve tasavvuf öğrelerinin yerini Kuran‘daki gerçek din alabilecekr o zaman gerçekten işte.Ve Kuran‘daki gerçek İslam‘ın ışıldamasıyla bu güzel dinimiz hızla dünyada da çok büyük ilgi görecekr.

Selam ve sevgiler

Kuran’ın olayları anlamı (2011-07-11 02:32)

Kuran ağır dile sahip roman gibi değil de, sade bir şekilde anlar bilgileri ve yaşam öykülerini. Haa çoğu yerdegeçişleri sinemak bir havada sunar. Bu yüzden bir çok yerde ”de ki”, dediler ki” gibi ifadeleri kullanmaz. Tabii aynızamanda Kuran’ın matemaksel mucizesi de sağlanmış olur bu yolla.YUSUF80. Yûsuf’tan ümidi kesince bir kenara çekilip tarşmaya başladılar. Büyükleri dedi ki: ”Babanızın sizden Allahadına garan aldığını, daha önce Yûsuf’a yapğınız haksızlığı bilmez misiniz? Babam bana izin verinceye, yahut da

Allah hakkımda hükmedinceye kadar bu ülkeden ayrılmayacağım. Yargıçların en hayırlısıdır O.”81. Babanıza dönüp şöyle deyin: ”Ey babamız, oğlun hırsızlık e. Biz sadece bildiğimize tanıklık ek. Biz gaybıbilenler değiliz.”82. ”İçinde bulunduğumuz kente, beraberinde döndüğümüz kervana sor. Biz gerçeğin ta kendisini söylüyoruz.”83. Yakub dedi ki: ”Hayır, öyle değil, nefisleriniz sizi yine bir işe itmiş. Bana düşen yine güzel bir sabra sarılmak.Bakarsın Allah onların hepsini bana gerir. Çünkü Alîm olan O, Hakîm olan O’dur.”Burada Yusuf’un kardeşlerinin büyükleri diğerlerine babalarına dönüp ne söylemeleri gerekğini 81 ve 82.ayetlerde anlayor. Ve dikkat edin 83. ayee birden sahne değişiyor ve bu sözlerin babaları Yakub’a aynensöylendiğini ve haa onun karşılık verdiğini görüyoruz. Yani arada ”kardeşleri gidip babalarına bunları söylediler”diye bir ifade kullanılmıyor. Tıpkı bir film sahnesi gibi direkt o sözlerin Yakub’a ilelmiş olduğunu ve onun da cevapverdiğini görmekteyiz.

Başka bir örnek:TAHA43. ”Firavun’a gidin, çünkü o azdı.”44. ”Ona yumuşak ve tatlı bir sözle hitap edin; belki öğüt alır, yahut ürperir.”

67

Page 68: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 68/180

45. Dediler ki: ”Rabbimiz, onun aleyhimizde bir taşkınlık yapmasından yahut yine azmasından korkuyoruz.”46. Buyurdu: ”Korkmayın! Ben sizinle beraberim; işiyorum, görüyorum.”47. Hadi gidin ona! deyin ki; ”Biz senin Rabbinin iki resulüyüz. İsrailoğullarını bizimle gönder, onlara işkence etme!Rabbinden sana bir mucize gerdik. Selam, hidayete uyanlaradır.”48. ”Azabın, yalanlayıp yüz çevirenler üzerine olacağı bize vahyedildi.”49. Firavun dedi: ”Sizin Rabbiniz kim, ey Mûsa?”

Burada da Musa ve kardeşi Harun çekincelerini ileyor. Rabbimiz de karşılık olarak korkmamaları gerekğini belir-p, Firavun’a söylemeleri gerekenleri bildiriyor.Ve yine dikkat edin 49. ayee birden bu sözleri Firavun’a aynen ileklerini ve haa Firavun’un cevap vermeyebaşladığını görüyoruz. Yani yine arada ”Firavun’a gidip şunları bunları söylediler” gibilerinden bir açıklama yok.Doğrudan sahne geçişi yaşanıyor.Daha böyle bir çok örnekte ”dediler”, ”dedi”, ”de ki” veya ”deyin ki” gibi ifadeler kullanılmadan doğrudan anlamsağlanmışr. Bu durum, dediğim gibi, hem anlama akıcılık sağladığı gibi hem de Kuran’ın matemaksel mucizesinisağlamaktadır.Mesela Kuran’ın tamamında ”de” (kul) ve ”dediler” (kalu) 332’şer defa geçmektedir.”De” 332 defa...”Dediler” 332 defa...

Selam ve sevgiler.

Kader ve Özgür irade (2011-07-11 02:33)

Bu dünya ”Allah açısından” bir imhan dünyası değil. Çünkü zaten yapacaklarımızı biliyor. Bu dünya ”eğer sonsuzadek yaşasaydık yapacaklarımızı sembolize eden” bir minyatür -örnek hayat. Ve biz olacakları bilmediğimizden,bizim açımızdan bir imhan dünyası.Bu yüzden kimi insanların imhanı ”tam da inkârcı anında ” sonlandırılıyor Allah tarandan. Ama o adam 2 yıldaha yaşasaydı belki de imanlı olarak ölecek.Aynı şekilde bir başkası da ”tam da cennetlik-imanlı anında” vefat eriliyor Allah tarandan. Ama belki 2 yıl daha

yaşayıp ölseydi inkârcılardan biri olarak ölecek.”Sonsuz olarak iyiysek veya kötüysek” ona göre temsili kısa bir ömür yaşarılıyoruz. Ve bu 2 günlük ömrümüz,eğer bu dünyada sonsuza dek yaşasaydık yapacaklarımızı özetleyen bir kâğıt örneği oluyor.— Yine yola koyuldular. Bir süre sonra bir oğlana rast geldiler; tuu onu öldürdü. Mûsa dedi: ”Tertemiz bir insanı,bir cana karşılık olmaksızın öldürdün ha!? Vallahi çok kötü bir iş yapn!” (kehf suresi 74. ayet)”Oğlan çocuğa gelince: Onun anası-babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesindenkorktuk. ” (80. ayet)”Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin. ” (81. ayet)İşte burada çocuk daha büyüyüp günahlarını işlemeden imhanı sonlandırılıyor. Yani bir kişinin neyi hak edipetmediği en başından belli gibi… Ayrıca çocuk yaşasaydı anne ve babasını saprabilecekmiş. Ama sapmayı haketmedikleri için onlar kurtarılıyorlar.

Yine bazı ayetlerde cehennemdeki inkarcıların dünyaya geri dönmeyi talep edecekleri ama onlara, eğer tekrartekrar imhana gönderilmiş olsalar bile yine imhanı kaybedenlerden olacakları söyleniyor. Yani sonsuz imhan-larda bile neyi yapıp neyi yapmayacağımız zaten biliniyor..Yine aynı şekilde bir ayet, bazı insanların cehennem ehli olarak yaraldığını söyler. Yani onlar kalben kötüolanlar ve gidecekleri yer en başından belli. Yine bu kısa özet imhan haya yaşarılıyor o kötülere ki, ahireekalplerindeki pislikleri görebilsinler, iraz hakları olmasın. Yanlış anlaşılmasın, o kişiler özgür iradeleriyle kötülüğüseçecekleri için ve Allah da bunu bildiğinden dolayı, onları cehennem için yaratmış oluyor. Yoksa cehennemegidecek olanları hiç yaratmazdı ve yalnızca cennetlikler var olurdu. Ama onların da, yani kötülerin de vücudagelmesine izin veriyor.Uzun lan kısası, hak eğine kavuşturuluyorsun. Bu dünya haya da kalbindeki erdemi veya hıyane temsileden-özetleyen bir örnekten başka bir şey değil. İyiler mutlaka bir vesileyle cennen yoluna koyuluyorlar, kötüler

ise mutlaka bir vesileyle sapıyorlar ve de tam da cehennemlik anlarında imhanları sonlandırılıyor. Bir insanömrü boyunca iman ederken son günlerinde inkârcı olup kaybedebiliyor, buna karşılık diğer bir insan da ömrüboyunca inkâr ederken ömrünün son günlerinde iman ve tövbe edip cenne boylayabiliyor. Başka bir deyişle”iyiler mutlaka kazandırılıyor”, ”kötüler ise mutlaka kayberiliyor”.

68

Page 69: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 69/180

Yüce Allah karşımıza A ve B seçeneklerini çıkarrsa, hangisini seçeceğimizi bildiğinden, böylelikle yine tamamıylaözgür irademizi kullanarak hak eğimiz sonucu almamızı sağlıyor. Yani bu 2 günlük imhan örneğinde de birrobot değiliz ve hakikaten seçimler bize ait. Ama dediğim gibi, karşımıza hangi şıklar çıkarsa ne yapacağımızbilindiğinden, karşımıza hak eğimize kavuşmamızı sağlayacak şıklar(senaryo) çıkarlıyor ki kalbimizdeki iyilikleveya kötülükle yüzleşebilelim.Bir de bu dünyanın bir işlevi daha var. O da bazı küçük sıkın ve mükâfatları tarmakr. Yine kısacası, bu

dünyanın ilk işlevi iyi ve kötüleri ayırmak ise, ikinci işlevi de küçük ceza ve mükâfatların da daha bu dünyadaverilmeye başlanmasıdır.**Bu konuda kafasında kuşku olanlar için birkaç örnek daha verelim:Kasas Suresi 50 Bunun üzerine sana cevap veremezlerse bil ki, onlar sadece iğre arzularına uyuyorlar. Allah’tanbir kılavuzluk olmaksızın, kendi arzularına uyandan daha sapık kim vardır! Allah, zalimler topluluğunu hidayeteerdirmez. Tevbe Suresi 85 Malları da evlatları da seni imrendirmesin. Allah bunlarla, Dünyada onlara azapetmek isyor. Kâfir olarak çıkaracakr canları. Yunus Suresi 70 Dünyada biraz nimetlenme, ardından dönüşleribize! Sonra biz, inkâr ekerinden ötürü şiddetli azabı onlara taracağız. 9:55 Onların paraları ve çocuklarıseni etkilemesin. ALLAH bunlarla, onları dünya hayanda cezalandırmayı ve canlarının inkarcı olarak çıkmasınıisyor. A’raf Suresi 179 Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarak. Kalpleri

var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların, onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler.Davarlar gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir bunlar.Kısacası Allah yaratmadan evvel o kişinin iyiliği mi yoksa kötülüğü mü seçeceğini bildiğinden, kötülüğü seçeceğinibildiği kişiyi cehenneme gideceğini bile bile yarayor. Ve o kötüye de bu 2 günlük özet örneği sunuyor. Ama yinetamamiyle özgür iradeler kullanılıyor.27. Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle dediklerini: ”Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizinayetlerini yalanlamasak ve müminlerden oluversek.”28. İşin doğrusu şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyimutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar.(Enam)Yani zalimler, milyonlarca kez imhan da edilseler yine imhanı kaybedeceklermiş. Zaten şu 2 günlük senaryo dakalbimizdeki iyilik veya hainlikle-kötülükle yüzleşmemizi sağlıyor. Yoksa Allah zaten biliyor hakeğimiz şeyi.

Ve bu temsili imhanda , karşımıza hangi şıklar çıkarılırsa neyi seçeceğimiz bilindiğinden, tam da kalbimizdekilerleyüzleşeceğimiz şıklar yani senaryo karşımıza çıkarlıyor. Sonra imhanımızın sonlanma anı da, yine iyilerden isekcennetlik, kötülerden ise cehennemlik bir anda gerçekleşiyor.Yoksa bir insanın düşünceleri sürekli değişebilir, bir insan ömrü boyunca bazen imanlı , bazen imansız olduğudönemler yaşayabilir. İşte burada o insanın vefat anının imanlı mı yoksa imansız anına mı denk geleceği birşans-tesadüf işi değildir. Cenne hakedenin imanlı, haketmeyenin imhanı ise imansız bir anında noktalanıyorYaratan tarandan.**Bütün karşımıza çıkarılan şıklar(senaryo), kalbimizdeki iyilikle veya kötülükle yüzleşmemizi ve ayrıca hakeğimizekavuşmamızı sağlıyor.Ali İmran Suresi:

154-Sonra o kederin arkasından size içinizden bir zümreyi saran bir güven, bir uyku indirdi; diğer bir zümre isekendi dertlerine düşmüş, Allah’a karşı cahiliyye kanaane benzeyen gerçek dışı bir kanaat besliyorlar: ”Bizimyapacağımız bir şey var mı?” diyorlardı. De ki: ”Şüphesiz, bütün iş Allah’ındır.” Onlar, içlerinde sana açıklamadıklarıbir şey gizliyorlar, ”Bizim bu işte görüşümüz alınsaydı burada öldürülüp gitmezdik” diyorlar. De ki: ”Evinizdebile olsaydınız öldürülmesi takdir edilmiş bulunanlar çaresiz yine çıkıp ölecekleri yerleri boylayacaklardı. Allahiçinizdekileri yoklamak ve yüreklerinizdekini meydana çıkarmak için bunu başınıza gerdi. Allah sinlerin özünübilir.165-Düşmanlarınızın başına iki mislini gerdiğiniz bir bela kendi başınıza gelince mi: ”Bu nereden?” dediniz? Deki: ”O, kendi taranızdandır .” Çünkü Allah, her şeye gücü yetendir.166- O iki ordu çarpışğı gün başınıza gelen de yine Allah’ın izniyledir. Hem müminleri belli edeceği 167- hemde münakları belli edeceği için ki, bunlara ”Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunma yapın!” denilmiş. Onlar:

”Savaşmayı bilsek arkanızdan gelirdik” dediler. Onlar, o gün imandan çok küfre yakındılar, ağızlarıyla kalplerindeolmayanı söylüyorlardı, Allah onların kalplerinde ne sakladıklarını en iyi bilendir. 178- Bir de inkar edenler,kendilerini bırakışımızın, sakın onlar için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onları sadece günahlarını arrsınlar

69

Page 70: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 70/180

diye bırakıyoruz .Onlara alçalcı bir azap vardır.Muhammed29. Yoksa o kalplerinde maraz olanlar, Allah kendilerinin şiddetli kinlerini hiçbir zaman ortaya çıkarmayacak mısandılar? 30. Dileseydik onları sana mutlaka gösterirdik de sen onları yüzlerinden kesinlikle tanırdın. Zaten senonları, sözlerinin tarzından da tanırsın. Allah tüm yapklarınızı biliyor.Tevbe Suresi 64 İkiyüzlüler, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin tepelerine inmesinden çekinir

dururlar. De ki: ”Siz alay edin. Allah, o çekinip durduklarınızı ortaya çıkaracakr.”

***Bir de olayın melekleri-cinleri kapsayan tara var.Onlar da kalplerindekilerle yüzleşriliyorlar.İblis’in Adem’e secde olayında kalbindeki hainlikle yüzleşmesi, onun aslında üst kademe bir melek olamayacağıgerçeğini kendisine gösterdi.Çünkü İblis özgür iradesiyle kötülüğü seçen zalimlerden idi. Sadece bunun bir vesileyle açığa çıkması gerekiyordu:ARAF11. Sizi yarak, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: ”Adem’e secde edin!” dedik; hepsi secde eler,

yalnız İblis etmedi, o secde edenlerden olmadı.12. (Allah) buyurdu: ”Sana emreğim zaman seni secde etmekten alıkoyan nedir?” (İblis): ”Ben, dedi, ondanhayırlıyım. Beni ateşten yaran, onu çamurdan yaran.”13. (Allah) buyurdu: ”Öyle ise oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılık-lardansın!”14. (İblis) dedi: ”(Bari) bana (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar süre ver.”15. (Allah) buyurdu: ”Haydi sen süre verilmişlerdensin.”16. Öyle ise, dedi, beni azdırmana karşılık , and içerim ki, ben de onlar(ı saprmak) için senin doğru yolununüstüne oturacağım.Dikkat edin, İblis, Allah’ın bu olayla onun kalbindeki kötülüğünü ortaya çıkardığını anlıyor. Yani Allah’ın kendinisaprdığını-azdırdığını fark ediyor. Tabii burada bütün suçun kendisinde olduğunu biliyor İblis, çünkü özgür

iradesiyle kalbindekileri ortaya döktü. Gerçekle yüzleş.Bu yüzden öeyle isteğinde de bulundu:HİCR39. (İblis): ”Rabbim, dedi, beni azdırmandan ötürü andolsun ki, ben de yer yüzünde onlara (günahları) süsleye-ceğim ve onların hepsini azdıracağım.40. Ancak içlerinden kendilerine ihlas verilen kulların hariç . (Benim azdırmam, onları etkilemez.)İblis gerçek kimliği ortaya çıkarılınca, maskesi düşürülünce çok sinirlenip, kendisi de insanları saprmak isyor.Ama biliyor ki İblis, kendisinin insanları saprması da, aslında bazı kötü insanların kalbindeki hainlikle yüzleşmesinisağlamaktan öteye gidemeyecek. Bu yüzden ”ihlas verilen kulların hariç” diye çaresizliğini de dile geriyor.Kısacası bir taşla en az 2 kuş vurulmuş olunuyor. Hem İblis’in gerçek yüzü ortaya çıkarıldı, hem de aynı şekildekötü insanların maskelerinin düşürülmesine de kendisi kıyamete kadar vesile olacak duracak.

Zühruf Suresi 36 Kim Rahman’ın Zikri’ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederizde o ona can yoldaşı olur.Meryem Suresi 83 Görmedin mi biz, şeytanları inkârcıların üzerine salmışız da onları oynap kıvırrıyorlar.Kısacası bu dünya-evren hayanda kullar, hakeklerine özgür iradeleri aracıyla kavuşuyorlar, kalplerindeki iyilikveya kötülüğü görüp deneyimliyorlar.**Evvelden dediğimiz gibi, Allah hem özgür iradelerinden faydalanarak herkesi kalbindekilerle yüzleşriyor, hem dehakeklerine kavuşmalarını sağlıyor bu 2 günlük imhan örneğinde:ENFAL8:5 Nitekim Rabbin seni belli bir planın gerçekleşmesi için evinden çıkarmış . İnananlardan bir grup bundanhoşlanmamış.

8:6 Gerçek ortaya çıkmasına rağmen, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle onu tarşıyorlardı.8:7 ALLAH iki gruptan birisini (yenmeyi) size söz vermiş; siz ise, güçsüz olanıyla karşılaşmayı isyordunuz. OysaALLAH kelimeleriyle gerçeği gerçekleşrmek ve kafirlerin ardını kesmek diliyor.8:8 Ki suçlular hoşlanmasa da hakkı gerçekleşrsin ve haksızlığı ortadan kaldırsın.

70

Page 71: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 71/180

8:11 Kendisinden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyüp yaşrıyordu. (Susuzluğun oluşturduğu bunalım-dan) sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (umutsuzluğu) sizden savmak, kalbinizi ikna etmek ve ayaklarınızıpekişrmek için üzerinize gökten su indiriyordu.8:17 Onları siz öldürmediniz, fakat ALLAH öldürdü. Ağın zaman da sen atmıyordun; ALLAH ayordu. Fakatböylece inananları güzel bir sınavla sınadı. ALLAH İşitendir, Bilendir.İyiler emredileni yapma, kötüler de peygamberle savaşıp kaybetmeyi hakeklerinden, herkesin hakeğine

kavuşması için karşı karşıya gelmeleri sağlandı:8:42 Hani siz vadinin beri yamacında, onlar da vadinin öte yamacında mevzilenmiş. Kervan da sizden dahaaşağıda idi. Bu karşılaşmayı siz kararlaşrsaydınız karşılaşma konusunda anlaşmazlığa düşecekniz. Oysa ALLAH,yapılması önceden planlanmış bir işi gerçekleşrmekte idi. Böylece, yok edilen, apaçık bir delille yok edilsin,yaşayan da apaçık bir delille yaşalsın. ALLAH İşitendir, Bilendir.8:43 ALLAH onları rüyanda sana az gösteriyordu. Onları sana çok gösterseydi, dağılacak ve o konuda çekişipduracaknız. Fakat ALLAH (sizi) kurtardı. O, göğüslerin özünü bilendir .8:44 Zamanı gelip kendileriyle karşılaşğınızda sizin gözlerinizde onları az gösteriyor, onların da gözlerinde sizi azgösteriyordu ki ALLAH önceden planlanmış işi gerçekleşrsin. İşler, sonunda ALLAH’a döner.Ve tabii şeytan da, kötüleri peşinden sürükledikten sonra panik içinde olay mahilinden kaçıyor:8:48 Şeytan, işlerini onlara süslemiş ve: ”Bu gün halktan kimse sizi yenemez, ben sizin yanınızdayım,” demiş. İki

ordu yüz yüze gelince de, topukları üzerine geri dönüp, ”Sizinle bir ilgim yok, sizin görmediğinizi görüyorum veALLAH’tan korkarım. ALLAH’ın cezası çendir,” demiş.8:51 ” Bu, ellerinizin yapğına karşılıkr . ALLAH elbee kullara zalim değildir.”8:54 Örneğin, Firavun’un yandaşları ve onlardan öncekiler gibi. Rab’lerinin ayetlerini yalanladılar. Biz de gü-nahlarından ötürü onları yıkıma uğrak. Firavun’un yandaşlarını suda boğduk. Hepsi de zalim idiler.İnsanları cehenneme yuvarlamak için çalışanlar, aslında sadece gerçekten kötü olanların kalbindekilerleyüzleşmelerine vesile oluyorlar. Yoksa iyi hiçbir insanı cehenneme yuvarlayamazlar.Saffat161. Siz ve kulluk eğiniz şeyler ,162. O’na karşı kimseyi fitneye düşüremezsiniz .163. cehenneme salınacak olan müstesna .

**Konuyla ilgili ayetlerden deliller vermeye devam edelim:Ta-Ha110. Hiç kimse O’nu bilgice kavrayamazken, O onların geçmişini de geleceğini de bilir.(Allah zaten kimin gelecekte ne yapacağını biliyor)133. ”Bize hiç olmazsa bir ayet (mucize) germeliydi!,” dediler. Daha önceki kitaplarda bulunan beyyine (delil)kendilerine gelmedi mi?134. Onları, ondan önce bir ceza ile helak etseydik, ”Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de böyle alçak ve rezilolmadan önce senin ayetlerine uysaydık!,” derlerdi.(eğer başka bir şıkta denenseydiler, yine ne yapacaklarını biliyor)Enam

109. Tüm yeminleriyle Allah’a yemin eler ki, eğer kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklar. Söyleonlara: ”Mucizeler ancak Allah’ın kandadır.” Mucize geldiğinde de iman etmeyeceklerini anlamıyor musunuz?(110. Biz onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz, ilk seferinde buna iman etmedikleri gibi bırakırız kendilerinide azgınlıkları içinde körü körüne bocalar dururlar.111. Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler kendileriyle konuşsaydı ve herşeyi toplayıp karşılarına dikseydik,Allah’ın dilemesi dışında, yine de inanmazlardı. Ne var ki, çokları cehalet sergiliyorlar.(karşılarına farklı şıklar çıkarılsa, yine ne yapacaklarını biliyor)Rum51. Yemin olsun, bir rüzgâr göndersek de o yeri sararmış görseler, arkasından hiç şaşmadan nankörlük etmeyebaşlarlar.

52. Ark sen ölülere işiremezsin. Dönüp gikleri takdirde sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.53. Ve sen körleri de sapıklıklarından aydınlığa çıkaramazsın. Sen ancak, ayetlerimize iman edenlere dinlersin deonlar müslüman oluverirler.

71

Page 72: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 72/180

KASAS56. Sen sevdiğini doğruya iletemezsin. Dilediğini doğruya ileten sadece ALLAH’r. Doğruya ulaşmayı hakedenlerien iyi bilen de O’dur. Yüce Allah, insanlar sonsuza dek sonsuz varyasyonlarda imhan edilseydiler hangilerininiyilerden, hangilerinin kötülerden olacağını gayet iyi biliyor. Bu yüzden şu 2 günlük temsili-minyatür imhandaherkesin imhanını hak eği üzere sonlandırıyor. Ama yine özgür iradelere dokunmadan yapıyor bunu. Bu 2günlük imhanda da karşısına hangi şık çıkarsa neyi seçeceklerini kullarının bildiğinden, tam da kalbindekilerle

yüzleşmelerini sağlayacak şıkları karşılarına çıkarıyor ve iyileri cennetlik, kötüleri ise cehennemlik bir anlarındadünyadan alıyor.Örneğin İblis her denileni yapıyordu ama Allah onun kötülerden olduğunu biliyordu. Ve onun kalbindeki hainliğiortaya çıkarmak için de ”Adem’e secde” şıkkını karşısına çıkardı. Bunu yapmayacağını biliyordu çünkü. Ve iblis desonra tuzağa düştüğünü anlıyor ve ”beni azdırmana karşılık” diyor.**Konuya devam edelim:Rabbimiz daha yaratmadan o kişilerin neyi seçeceklerini biliyordu. Hakeklerini kavuşmaları için de onları yara.İyiliği seçecek olanlar cennete, kötülüğü seçecek olanlar da cehenneme gitsin diye:HUD119 Rabbinin rahmet ekleri müstesna. O, onları işte bunun için yaratmışr . Rabbinin, ”Yemin olsun ben

cehennemi, tümden insanlar ve cinlerle dolduracağım!” sözü tamamlanacakr.Ayrıca kimlerin en güzel ahlakta olacağını ve peygamber seçilmeye layık olacağını da en başından biliyor tabii ki.Söylemeye gerek bile yok bunları.Musa’nın öyküsünde de belirgince gözüküyor bu ”2 günlük özet imhan, kalpdekilerle yüzleşrme” olgusu:28 - Kasas SuresiRahman ve Rahim Allah’ın adıyla...1. Tâ, Sîn, Mîm.2. İşte sana, açık-seçik beyanda bulunan Kitap’ın ayetleri.3. İman edecek bir toplum için, Mûsa ve Firavun’un haberinden bir kısmını sana hak olarak okuyacağız.4. Gerçek şu: Firavun o yerde egemenlik kurmuş ve ora halkını gruplara ayırmış. Onlardan bir topluluğu horlayıpeziyordu: Bu topluluğun erkek çocuklarını boğazlıyor, kadınlarına hayasızca davranıyor/kadınların rahimlerini

yokluyor/kadınlarını hayata salıyordu. O gerçekten fesadı yayanlardandı.5. Ve biz isyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları önderler yapalım, onları mirasçılarhaline gerelim .6. Ve yeryüzünde onlara imkân ve kudret verelim. Firavun’a, Hâman’a ve onların ordularına da korkmaktaoldukları şeyleri gösterelim .(Allah kullarının hangi seçenek karşısında nasıl tepki vereceğini bildiğinden, bu özgür iradelerin hak eklerinekavuşturma planını uyguluyor)7. Mûsa’nın annesine şunu vahyek: emzir onu! Onun aleyhinde bir korku hissedince de nehire bırakıver onu.Korkma, üzülme! Kuşkun olmasın ki, biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu resullerden biri yapacağız.”8. Nihayet, Firavun ailesi onu kayıp bir şey olarak bulup aldı. O, kendileri için bir düşman ve tasa olacak. Gerçekolan şu ki Firavun, Hâman ve bunların orduları yanlış yoldaydılar.

9. Firavun’un karısı şöyle dedi: ”Benim için de senin için de bir göz aydınlığıdır bu. Öldürmeyin onu, bize yararıolabilir, yahut onu çocuk ediniriz.” Onlar işin farkında olmuyorlardı.10. Mûsa’nın annesinin kalbi ise bomboş bir halde sabahladı. Eğer inananlardan olması için kalbine bir bağvermeseydik, onu açığa vuracak bir durumdaydı.11. Annesi, Mûsa’nın kızkardeşine, ”onu izle” dedi. O da onu kenardan gözledi. Onlarsa işin farkında olmuyorlardı.12. Biz daha önce ona, süt emziren kadınları haram kılmışk. Bu sırada kızkardeşi dedi ki: ”Onun bakımını siziniçin üstlenecek, onu eğip öğretmeyi yüklenecek bir ev halkını size tanıtayım mı?”13. Nihayet Mûsa’yı öz anasına geri çevirdik ki, o ananın göze aydın olsun, kederlenmesin ve Allah’ın vaadinin hakolduğunu bilsin . Fakat çokları bunu bilmezler.14. Mûsa, yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel düşünüp güzel davrananlarıböyle ödüllendiririz.

***********************(Sonrasında da Firavun ve peşine takılanlar, kalplerindeki kötülükle yüzleşerek kapanan denizin ortasında imhandiyarlarını terk ediyorlar)

72

Page 73: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 73/180

41. Biz onları, ateşe çağıran önderler yapmışk. Kıyamet günü yardım göremeyeceklerdir.42. Bu dünya hayanda da arkalarına bir lanet takk. Kıyamet günü onlar, çirkinleşrilenler arasında olacaklar.**Yusuf kıssasında da yine Rabbimizin geleceği bildiğini, şu 2 günlük temsili ve özet imhanda, insanların özgüriradeleri ile hakeklerine kavuşmalarını sağladığını görüyoruz:YUSUF

4. Yusuf, bir zamanlar babasına: ”Babacığım, on bir gezegeni, güneşi ve ay’ı gördüm, onların bana secde eklerinigördüm,” dedi.5. (Babası Yakup:) ”Yavrum,” dedi, ”Rüyanı kardeşlerine anlatma, olur ki sana karşı bir plan kurarlar. Çünkü şeytan,insana apaçık bir düşmandır.6. ”Böylece Rabbin seni seçmekte, sana rüyaların yorumunu öğretmekte ve daha önceki ataların İbrahim veİshak’a nimeni tamamladığı gibi sana ve Yakup ailesine de tamamlamaktadır. Rabbin Bilendir, Bilgedir.”Rabbimiz insanların karşısına hangi şık çıkarlırsa hangi tepkiyi vereceğini bildiğinden, yine Yusuf’a ve çevresin-dekilere de bu yolla kendileriyle yüzleşmelerini sağlayacak serüveni yaşayor.21. Onu Mısır’da san alan kişi, karısına, ”Ona iyi bak, olur ki bize yararı dokunur, ya da onu evlat ediniriz,” dedi.Böylece Yusuf’u yeryüzünde yerleşrip ona rüyaların yorumunu öğreyorduk. ALLAH işini sonuçlandırandır; fakathalkın çoğu bunu bilmez.

22. Büyüyüp erginleşince ona bilgelik ve bilgi verdik. Güzel davrananları böyle ödüllendiririz.Yine insanların özgür iradeleri ile kader ağlarını örüyor, olaylar birbirini izliyor Rabbimizin planı doğrultusunda.Haa Yusuf’a rüyalar aracılığı ile geleceğin gösterilmesi bile, başlı başına zaten olacakların belli olduğunu göster-mektedir. Rabbimiz hangı seçenek karşısında kimin ne yapacağını biliyor, ve sonsuza dek yaşasaydı-imhanedilseydi o insanın yapacaklarını temsilen, öyle seçenekler çıkaryor ki şu 2 günlük dünyada karşısına, insanlariçindeki iyilik veya kötülükle yüzleşmiş oluyor seçği şıkla.47. Dedi ki: ”Yedi yıl boyunca ekip biçğinizi, yediğiniz az bir kısmının dışında, başaklarında bırakıp depolayın.”48. ”Sonra, onun ardından yedi kurak (yıl) gelecek ve sizin depoladığınızın az bir bölümü hariç, o yıllar için öncedenbirikrdiklerinizi yiyip birecekr49. ”Ondan sonra ise öyle bir yıl gelir ki onda halk ferahlanacak ve onda (meyve) sıkıp, (hayvan) sağacaklar.”54. Kral dedi ki: ”Gerin onu, yanımda çalışması için onu atayayım” Kendisiyle konuşup görüşünce, ”Sen ark

bugün yanımızda önemli bir makamı olan güvenilir birisin,” dedi.55. Dedi ki: ”Beni ülkenin maliye işlerinin başına ger. Kuşkusuz ben iyi korur, iyi bilirim,” dedi56. Böylece Yusuf’u o ülkede yerleşrdik. Dilediği gibi hareket edebiliyordu. Dilediğimiz kimseye rahmemiziyağdırırız. Güzel davrananları ödülsüz bırakmayız.Rabbimiz planını yine uygulamaya devam ediyor.Yusuf ailesine de tekrar kavuştuktan sonra, babasına bahseği rüyanın da gerçekleşğine tanık oluyor:100. Ana ve babasını tahn üzerine kaldırdı. Hepsi onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: ”Babacığım, bu, önce-den görmüş bulunduğum rüyanın gerçekleşmesidir. Rabbim onu gerçekleşrdi. şeytan, benimle kardeşleriminarasını açktan sonra O beni hapishaneden çıkararak ve sizi çölden gererek bana iyilikte bulundu. GerçektenRabbim dilediğine karşı çok şeatlidir. O, Bilendir, Bilgedir.”101. ”Rabbim, sen bana hükümranlık verdin ve rüyaların yorumunu öğren. Yeri ve göğü ayırarak yaratansın.

Dünya ve ahiree sensin benim Velim (sahibim). Canımı Müslüman olarak al ve beni iyilere kat.”**Allah’ın, kullarını kendi içindekilerle yüzleşrmek ve onların neyi hakeklerini göstermek için daha da hız-landırılmış imhan örnekleri de mevcut.Zaten şu 2 günlük özet imhan hayatları, sonsuza dek imhan edilseydik yapacaklarımıza denk gelecek şekildehazırlanıyor ve de sonlandırılıyor.Rabbimiz zalimleri içlerindeki kötülükle son bir kez daha yüzleşrmek için süregelen yasasının dışında isteklerlede deniyor bazen. Daha doğrusu ne yapacaklarını bildiğinden, onları da bu gerçekleriyle yüzleşriyor.DEVEYE DOKUNMA YASAĞIARAF73. Semud’a da kardeşleri Salih’i gönderdik. Dedi ki: ”Ey toplumum! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka

ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmişr. İşte şu, Allah’ın devesi. Sizin için bir mucize.Rahat bırakın onu, Allah’ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalarsizi.”

73

Page 74: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 74/180

77. Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle dediler: ”Ey Salih! Eğer Allahtarandan gönderilenlerdensen, bizi tehdit eğin şeyi önümüze geriver.”78. Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsın/o korkunç treşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir halegeldiler.Burada Musa’nın kavminin denendiği inek kesme emrinin tam tersi, bu sefer bir hayvana dokunmama emri var.Ama zalimler deveyi kesince zalimlikleri bir kez daha açığa çıkmış oldu ve suçüstü sonlandırıldı imhanları Yaratan

tarandan.CUMARTESİ ÇALIŞMA YASAĞINahl Suresi 124 cumartesi tali, sadece onda ihlaf edenlere farz kılındı. Rabbin, tarşmakta oldukları şeyhakkında, onlar arasında kıyamet günü hüküm verecekr.A’raf Suresi163 Sor onlara o deniz kıyısındaki kenn durumunu. cumartesi günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebtyapkları gün balıkları onlara akın akın gelirdi; sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmalarıyüzünden onları böyle imhan ediyorduk.164. İçlerinden bir topluluk şöyle dedi: ”Allah’ın helak edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı birtopluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz? Dediler ki: ”Rabbinize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunupsakınırlar ümidiyle.”

165. Kendilerine verilen öğüdü unuuklarında, kötülükten alıkoyanları kurtarıp zulme sapanları, yoldan çık-malarından ötürü, acı bir azapla yakalayıverdik.166. Ne zaman ki, yasaklandıkları şeylerden ötürü öelenip başka aşırılıklar yapmaya başladılar, onlara şöylededik: ”Aşağılık, maskara maymunlar olun!”Bu sefer zalim bir topluluğa son bir kez kendileriyle yüzleşmeleri için Cumartesi çalışma yasağı geriliyor. Ve onlarda bu yasağa uymayınce(içlerindeki iyiler kurtarıldıktan sonra) acı gerçekle yüzleşiyorlar.Yine zalimleri böyle farklı imhan etmeye örnek olarak, bir dönem bazı Yahudilere, normalde helal olan şeylerinharam kılınması da gösterilebilir:Nisa Suresi 160 Yapkları zulümler ve birçok insanı Allah yolundan alıkoymaları yüzünden daha önce kendilerinehelal kılınmış tertemiz şeyleri, Yahudilere haram kıldık.En’am Suresi 146 Yahudilere tüm rnaklı hayvanları haram kıldık. Onlara ayrıca sığır ve koyunun yağlarını da

haram kıldık. Sığır ve koyunun sırtlarının ve bağırsaklarının taşıdığı yağlarla, kemiklerle karışan yağlar bunundışındadır. Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza olarak yapk. Biz elbee sözünde duranlarız.Bu arada Rabbimizin, eğer bir insan farklı bir şıkla denenseydi yine o kişinin ne yapacağını bilmesine örnek verelim:İSRA73 Az kalsın seni, sana vahyeğimizden uzaklaşrarak ondan gayrısını uydurup bize isnat edesin diye fitneyedüşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi.74 Eğer biz seni sağlamlaşrmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecekn.76 Az kalsın bu topraktan çıkarmak için seni sıkışracaklardı. Böyle bir durumda onlar orada senin arkandan çokaz bir süre kalacaklardı.Eğer peygamber orada desteklenmeden olayların gidişine bırakılsaymış, yanlış bir seçim yapacakmış. Amapeygamber orada bunu haketmediğinden kurtarılıyor o hatayı işlemekten.

Çünkü önemli olan o kişinin sonsuza dek imhan edilseydi yapacaklardır. Bu 2 günlük örnek-minyatür imhanhayanda da bu doğrultuda, yani hakeği sonuç doğrultusunda bir yaşam yaşarılıyor insanlara. Kimin hangiseçenek karşısında özgür iradesiyle ne yapacağı bilindiğinden, hakeği deneyimi yaşamasını sağlayacak seçenek-ler karşısına çıkarlarak, kurtulması veya sapması sağlanıyor. Sonra da cenne hakedenler cennetlik, cehennemihakedenler de cehennemlik bir anlarında imhan dünyasına veda ediyorlar.Ayrıca şu 2 günlük dünyada yapılanlar da, sağlamlaşrılmaya veya kalplerin mühürlenmesine vesile oluyor. Amaasıl neden, sonsuza dek imhan dünyasında yaşasaydı, sonsuz şıklarda denenseydi yapacaklarıdır...**Ayrıca bu ayetler de insanların bu dünyada kendileriyle yüzleşrilip, ahiree hak eklerine kavuşmalarınınsağlandığını çok güzel anlayor:HAC

53 Bu, Allah’ın; şeytanın ağını, kalplerinde hastalık olanlara, gönülleri kalaşanlara bir fitne yapması içindir.Zalimler, geri dönülmez bir ayrılık ve kopuş içindedirler.54 Kendilerine ilim verilenler onun, senin Rabbinden bir hak olduğunu bilsinler, ona inansınlar da kalpleri ona saygı

74

Page 75: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 75/180

duysun diye böyle yapılmışr. Şu bir gerçek ki Allah Hâdî’dir, iman edenleri dosdoğru yola mutlaka ulaşracakr.55 İnkâr edenler ise kıyamet ansızın başlarına patlayıncaya kadar, yahut kısır bir günün azabı kendilerine gelipçancaya kadar, o Kur’an’dan yana kuşku içinde olmaya devam edecekler.—————————————-——————– ——————–Rabbimiz zaten kimin hangi şık karşısında ne yapacağını biliyor ve bu doğrultuda hakeklerine kavuşmalarınısağlayacak imhan ortamını, seçenekleri karşılarına çıkaryor.

**Kader ve özgür irade konusunda bir başka sağlama da Kuran‘ın indiriliş biçimiyle yapılabilir. Bilindiği üzere Kuranayetleri kısım kısım indi. Haa bazen gelişen olaylara ve insanların sordukları sorulara ayetlerden cevaplar,açıklamalar geldi.Maide Suresi101. Ey iman sahipleri! Size açıklandığında canınızı sıkacak şeylerle ilgili soru sormayın. Kur‘an indirilmekte ikenonları sorarsanız size açıklanır. Allah onlardan vazgeçmişr. Allah Gafûr‘dur, Halîm‘dir.102. Sizden önceki bir toplum da onları sormuştu; sonra tutup hepsini inkâr eler.Bakara Suresi 215 Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De ki: ”İnfak eğiniz mal ve nimet; ana-baba,yakınlar, yemler, yoksul ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yapğınızı Allah en iyi biçimdebilmektedir. ”

Ahzab Suresi 63 İnsanlar sana kıyamen saanden soruyorlar. De ki: ”Ona ilişkin bilgi Allah kandadır. ” Nebilirsin, belki de o saat yakındır!Ve işte zamansız-mekansız olan Allah‘ın gözünde zaten Kuran bu gelişen olaylara ve insanların sorularına cevapoluşturacak bir şekilde hazırdı. Yani Rabbimiz insanların özgür iradeleri ile ne yapacağını, neler soracağını, nelerolacağını zaten bildiğinden, Kuran böyle kısım kısım ve cevaplar da vererek inmesine rağmen matemaksel vediğer mucizelerini eksiksiz bir şekilde gerçekleşrmektedir. Çünkü Allah zamanda veya mekanda yolculuk yapmazve Kuran zaten bütün olarak O‘nun nezdinde hazırdı. Başka bir deyişle tamamlanmış halinin nasıl olacağınıbiliyordu.Bilindiği üzere zamansız olan Allah için ”ileri, geçmiş, şimdiki zaman” gibi zaman halleri içinde olmak söz konusudeğildir. Bizler ise zamanda yolculuk yapıyoruz ileriye doğru.Yaracımız, kimin hangi şık karşısında nasıl tepki vereceğini bildiğinden, haa sonsuza dek sonsuz şıklarda imhan

edilseydiler ne yapacaklarını bildiğinden, bu doğrultuda o kişilere 2 günlük bir kendileriyle yüzleşme, bir imhanhaya örneği yaşayor. Kuran‘ın gönderilişi, peygamberlerin gelmesi de bu yüzleşrmenin yani imhanın parçası.Bu sayede insanlar kendi içlerindeki iyiliği veya kötülüğü görmüş oluyor ve ahiree iraz hakları kalmıyor:Maide Suresi 19 Ey Ehlikitap! Resullerin arası kesildiği bir sırada resulümüz size geldi; ayan-beyan açıklamalardabulunuyor. ”Bize ne müjdeci geldi ne uyarıcı” demeyesiniz. İşte müjdeci de geldi size, uyarıcı da. Allah her şeyekadirdir.Bakara Suresi 26 Şu bir gerçek ki Allah, bir sivrisineği haa onun da üstündeki bir varlığı örnek göstermektensıkılmaz. Böyle bir durumda, inananlar bilirler ki o, Rablerinden bir gerçekr. Küfre sapmışlar ise şöyle derler:”Allah bunu örnek vermekle ne demek istedi?” Allah onunla bir çoğunu saprır, bir- çoğunu da onunla doğruya vegüzele kılavuzlar. Allah onunla fasıklardan başkasını saprmaz.Müddesir Suresi 31 Biz, cehennem yârânını hep melekler yapk. Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar

için bir imhandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmişolanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalıkolanlarla küfre sapmış bulunanlar da; ”Allah bununla neyi örneklendirmek isyor?” desinler. İşte böyle. Allah,dilediğini/dileyeni saprır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir.Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir.Bu 2 günlük kendi içindekilerle yüzleşme(imhan) haya, kulların ahireeki iraz hakkını ortadan kaldırıyordemişk. İlgili ayetlerden örnekler vermeye devam edelim:Nisa165 Müjdeleyici ve uyarıcı resuller gönderdik ki, elçiler geldikten sonra insanların Allah’a karşı kanı olmasın.Allah Azîz’dir, Hakîm’dir.7:172 Rabbin, Adem oğullarının bellerinden soylarını çıkarırken onları kendi kendilerine tanık tutar: ”Ben, Rabbiniz

değil miyim?” ”Evet, tanıklık ediyoruz,” derler. Böylece diriliş günü, ”Biz bundan habersizdik,” diyemezsiniz.7:173 Yahut, ”Atalarımız önceden ortak koştu ve biz de onlardan sonra gelen soylarıyız, bizi bidat ve hurafeleredalanlardan dolayı mı yok edeceksin,” diyemezsiniz.

75

Page 76: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 76/180

İnkar, ortak koşma veya uydurma atalar öğrelerini izleme gibi sapmalarına karşı insanoğlunun hiçbir mazareyoktur ahiree. Gerek doğum sırasında verilen, gerekse de sonradan tanışğımız vahiyler, deliller bu durumusağlamaktadır.Sonsuza dek sonsuz şıklarda denenseydik özgür irademizle ne yapacağımız biliniyor ve bu doğrultuda 2 günlükbir kendimizle yüzleşme(imhan) örneği yaşarılıyoruz. Böylelikle lehimizde veya aleyhimizde hakeğimiz delilörnekleri toplanmış oluyor.

En’am Suresi 123 Biz bu şekilde her kene/her medeniyee kodamanları, o kent ve medeniyen suçluları yapkki, orada oyunlar tezgâhlayıp tuzaklar kursunlar. Aslında onlar öz benliklerinden başkasına oyun oynamıyorlarama farkında değillir.

Enfal Suresi 30 Küfre sapanlar, seni tutup bağlamaları yahut öldürmeleri ya da yurdundan çıkarmaları içinsana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlar, Allah da tuzak kurar. Ama Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.Tur Suresi 42 Yoksa bir tuzak mı kurmak isyorlar? Doğrusu şu ki, o inkâr edenlerin kendileri tuzağa yakalan-mışlardır.**Yine şu ayetlere de dikkat:İSRA

4. Kitapta İsrail oğullarına şu hükmü verdik: ”Siz o ülkede iki kez bozgunculuk yapacaksınız ve çok böbür-leneceksiniz (zorbalık edeceksiniz)!5. Birincisinin zamanı gelince üzerinize çok güçlü kullarımızı gönderdik, evlerin aralarına girip (sizi) araşrdılar. Bu,yapılması gereken bir va’d idi.6. Sonra tekrar size, onları yenme imkanı verdik ve sizi mallarla, oğullarla destekledik ve savaşçılarınızı çoğalk.7. İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz, o da kendi aleyhinizedir. Son taşkınlığınızınzamanı gelince (yine öyle kullar göndeririz) ki, yüzlerinizi kötü duruma soksunlar (üzüntüden suratlarınızın asıl-masına sebeb olsunlar) ve ilk kez girdikleri gibi yine Mescid’e (Kudüs’e) girsinler ve ele geçirdiklerini mahvetsinler.Yine Rabbimiz kimin ne yapacağını ve ahiree nereyi hakeğini bildiğini bildirmekte.Bu arada Allah’ın daha yaratmadan kimin cennete veya cehenneme gideceğini bilmesi ve cennetlikleri cennetiçin, cehennemlikleri de cehennem için yaratması bazı insanlarda felsefi bocalamaya neden oluyor nedense.

Yani ”madem belli kimin ahiree nereye gideceği, neden çabalıyoruz” gibi garip irazlarda bulunanlar çıkıyor.Bizim açımıdan belli olan birşey yok. Her ne yapacaksak kendi özgür irademizle yapacağız ve biz sonra öğreneceğizkimin nereye giğini.Ve şu 2 günlük temsili imhan da, sonsuza dek imhan edilseydik yapacaklarımızla parelel gerçekleşecek. Yanikimse kazayla cennete ceye cehenneme gitmiyor. Tam tersine, sonsuza dek yaşasaydın ne olacağın belli olduğun-dan, gerçekten tam hak eğin sonsuz diyara gideceksin.Yoksa Allah bilmeseydi kimin sonsuza dek yaşasaydı ne yapacağını, o zaman herkes tesadüfü bir şekilde cenneteve cehenneme gidiyor olurdu. Tombaladan ne çıkarsa, kimi 2 günlük dünyada nasıl denk gelir, nasıl veda ederse oşekilde kazayla cennete veye cehenneme düşerdi.Ama hayır, herkes tam hak eği şeye kusursuz bir şekilde kavuşturuluyor yüce Rabbimiz tarandan.Bir yaralı insan düşünün. Yolda görmüşsünüz acil yardıma ihyacı var. Şimdi Allah bu kişinin yaşayıp yaşamaya-

cağını biliyor. Ama sen bilmiyorsun. Bu yüzden hemen o kişinin yardımına koşar, canla başla çalışırsın kurtarmakiçin o kişiyi.İşte imhan manğı ve gerçeği de aynen böyle. Biz bilmiyoruz kendimizin cennetlik mi yoksa cehennemlik miolduğumuzu(ve de başkalarının). Bu yüzden hem kendimizin hem de tüm insanların yardımlarına koşmalıyız.Hem dünyevi haz adına, hem de sonsuz mutluluk adına....Sürekli insanların mutlu olacağı güzel davranışlar üretmeliyiz.Selam ve sevgiler.

Nuh Tufanı Bölgesel ve tek topluma yönelik (2011-07-11 02:35)

Kasas Suresi 59 Senin Rabbin, memleketleri/medeniyetleri, ana merkezlerinde kendilerine ayetlerimizi okuyan birresul göndermedikçe helâk etmez. Biz; ülkeleri/medeniyetleri, halkları zulme sapmadıkları sürece helâk etmeyiz.Rabbimiz, bir toplumu yok etmeden veya cezalandırmadan önce ona resul gönderdiğini ve eğer hatalarında ısrarcıolurlarsa bunu gerçekleşrdiğini beliryor.

76

Page 77: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 77/180

Yunus Suresi 13 Yemin olsun ki biz sizden önceki kuşakları, zulmekleri ve resulleri kendilerine açık kanıtlargerdiği halde inanmadıkları için, helak ek. Günaha batanlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız.Demek ki bir medeniyen mahvı için 1- Zulme sapma(ve sürdürme), 2- Elçi gelme şar var.İsra15. Kim doğru yola gelirse kendisi için yola gelmiş bulunur. Kim saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçkimse başkasınınyükünü çekmez. Biz bir elçi göndermeden hiç kimseyi cezalandırmayız

16. Biz bir toplumu yok etmek istediğimiz zaman onun ileri gelen varlıklılarının orada kötülük yapmasınaizin veririz. Böylece o topluma verilmiş söz gerçekleşir ve onu yerle bir ederiz.

17. Nuh’tan sonra nice toplumları yok ek. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarak RabbinyeterYine çok açık bir şekilde, Nuh’un toplumunun başına gelenin de aynı şey olduğu belirliyor. Başka bir deyişle bupeygamber sadece gönderildiği toplumu uyarmış ve Nuh Tufanı ile de sadece onlar yok edilmişr.Zaten Kuran’dadefalarca bir bireyin yüzünden başka bir bireyin ve bir kavmin yüzünden başka bir kavmin cezalandırılmayacağıbelirlmektedir. Herkes kendi hakeği şeye kavuşmakta dünya ve ahiree.Bu bağlamda, Nuh toplumunun yapğından dolayı değişrilmiş Tevraa belirldiği şekilde tüm dünyanın ve

insanlığın cezalandırılması söz konusu olamaz. Koruma alnda olan tek dini kaynak olan Kuran’a göre Tufansadece o kavmi cezalandırmış ve yok etmişr.Nuh Suresi 1 Biz, Nuh’u, ”Toplumunu, kendilerine korkunç bir azap gelmeden önce uyar!” diye kavmine gönderdik.A’raf Suresi 59 Andolsun ki biz, Nuh’u toplumuna gönderdik de o şöyle dedi: ”Ey toplumum! Allah’a kulluk veibadet edin. Sizin ondan başka tanrınız yok. Üstünüze çok büyük bir azabın inmesinden korkuyorum.”

A’raf Suresi 65 Ad’a da kardeşleri Hud’u gönderdik. Dedi ki: ”Ey toplumum! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başkailahınız yok. Hala sakınmıyor musunuz?”

A’raf Suresi 73 Semud’a da kardeşleri Salih’i gönderdik. Dedi ki: ”Ey toplumum! Allah’a kulluk edin. SizinO’ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmişr. İşte şu, Allah’ın devesi. Sizin için

bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah’ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç birazap yakalar sizi.”

A’raf Suresi 85 Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. Şöyle dedi: ”Ey toplumum! Allah’a kulluk edin.Size O’ndan başka ilah yok! Size Rabbinizden açık bir kanıt gelmişr. Ölçü ve tar da dürüst davranın. İnsanlarıneşyasına el koymaya tenezzül etmeyin. Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Eğerinanan insanlarsanız bu sizin için daha hayırlıdır.”Bu örnek ayetlerde de bahsedilen toplumlar cezalandırılmadan önce kendilerine bir(ya da daha fazla) uyarıcıgeliyor. Ve yine görüldüğü üzere Ad, Semud veya Medyen halklarının başına gelen ne ise, Nuh halkının başınagelen de tamamen aynıdır. Tıpkı diğerleri gibi, azgınlık yapklarından dolayı kendilerine elçi geliyor, onlaryanlışlarını sürdürünce de hak ekleri cezaya kavuşarak imhan(kendileriyle yüzleşme) dünyasına veda ediyorlar.

İsra Suresi 17 Nûh’tan sonra da nice kuşakları helak ek. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarakRabbin yeter.

Nuh21. Nuh dedi ki, ”Rabbim, onlar bana karşı geldiler ve parası, çocukları kendisine sadece zarar veren bir kimseyeuydular.”

22. ”Ve haa büyük tuzaklar kurdular.”

23. ”Dediler ki, ’Tanrılarınızı terketmeyin. Ne Vedd’i, ne Suva’ı, ne Yeğus’u, Yeuk’u ve Nesr’i bırakmayın.’”

24. ”Çok kişiyi saprdılar. Öyleyse, sen de zalimlerin şaşkınlığını arr.”

77

Page 78: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 78/180

25. Suçlarından ötürü boğuldular ve ateşe sokuldular. Kendilerine ALLAH’tan başka yardımcı da bulamadılar.

26. Nuh dedi ki, ”Rabbim, yeryüzünde bir tek inkarcı bırakma.”

27. ”Onları bırakırsan kullarını saprırlar ve ancak bayağı inkarcılar doğururlar.”

28. ”Rabbim, beni, anamı babamı, evime inanan olarak girenleri, inanan erkek ve kadınları bağışla; zalim-lerin ise ancak yıkımlarını arr.”Burada da açıkça suda boğulup ahiree ateşe sokulanların Nuh halkı olduğu anlalmakta(25. ayet). Şimdi kimileri26. ayee sunulan Nuh’un duasının evrensel bir istek olduğunu söyleyecekr. Orada peygamberin kendi arzususöz konusu, yoksa gerçekleşen olay değil. Kaldı ki oradaki ifade de pekala sadece kendi ülkesindeki zalimlerikapsıyor olabilir. Ama dediğim gibi tüm bunlar bir yana, ayetlerde belirldiği üzere sadece ve sadece Nuh’un halkıboğulmuştur.Zaten, Nuh’un toplumunun başına gelen bölgesel felaken benzerleri sonra başka toplumların da başına gelmişr:17. Nuh’tan sonra nice toplumları yok ek. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarak Rabbin yeter (NuhSuresi)ZARİYAT

31 İbrahim sordu: ”Amacınız ne, ey elçiler?”

32 Dediler: ”Biz, suçlulardan oluşan bir topluma gönderildik.”

33 ”Üzerlerine çamurdan taş atalım diye.”

34 ”Rabbin kanda, sınır tanımazlar için işaretlenmiş taşlar.”

35 Orada, müminlerden kim varsa çıkardık.

36 Ark orada, bir ev dışında, müslümanlardan/Allah’a teslim olanlardan hiç kimse bulamıyorduk.

37 Acıklı azaptan korkanlar için orada bir işaret bırakk;

38 Mûsa’da da. Biz onu açık bir kanıtla Firavun’a gönderdik.

39 O tüm gücüyle/tüm seçkin adamlarıyla birlikte yüz çevirdi ve şöyle dedi: ”Bir büyücü yahut mecnun.”

40 Bunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına rlak. Kendi kendini kınayıp duruyordu.

41 Âd kavminde de bir ibret var. Onlar üzerine, her şeyi yerinden söken rüzgârı göndermişk.

42 Üzerinden geçği her şeyi kül haline germeden bırakmıyordu.

43 Semûd’da da bir ibret var. Onlara şöyle denmiş: ”Bir vakte kadar yiyip içip eğlenin.”

44 Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı.

45 Ne kalkıp kaçabildiler ne de kendilerine yardım eden oldu.

46 Daha önce de Nûh kavmini barmışk. Çünkü onlar da doğruluktan ayrılmış bir topluluktu.Bir kez daha, dünyanın değil, sadece o bölgenin ve halkının felakete uğradığını anlıyoruz. Nuh, Medyen, Ad,Semud.... tüm bu toplumların başına gelen olay pareleldir. İnkara ve kötülüğe sapıyorlar, kendilerine uyarıcı

geliyor, onlar devam ediyorlar kötülüğe ve sonunda cezaya kavuşuyorlar. Hepsi de o toplumun başına gelenibretlik olaylar.Hadid Suresi 26 Yemin olsun, Nûh’u ve İbrahim’i de resul olarak gönderdik. Peygamberliği ve Kitap’ı bunların

78

Page 79: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 79/180

soyları arasına koyduk. O soylardan bir kısmı hidayete ermişr. Ama onlardan çoğu, yoldan çıkmış olanlardır.Hud32. Dediler ki: ”Ey Nûh! Sen bizimle uğraşn, bizimle mücadelede çok da ileri gin. Eğer doğru sözlülerden isenbizi tehdit eğin şeyi ortaya ger.”33. Nûh dedi: ”Onu size, dilediği takdirde ancak Allah gerir, siz de hiçbir engel çıkaramazsınız.”34. ”Eğer Allah sizi azdırmak isyorsa, ben size öğüt vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz.

O’dur sizin Rabbiniz ve O’na döndürüleceksiniz.”35. Yoksa, ”Onu kendisi uydurdu.” mu diyorlar? De ki: ”Eğer onu uydurmuşsam işlediğim suç benim aleyhimedir.Ama ben, sizin işlemekte olduğunuz suçlardan sorumlu değilim.”36. Nûh’a şöyle vahyolundu: ”Toplumundan, daha önce inanmış olanlar dışında hiç kimse iman etmeyecekr.Ark onların yapkları yüzünden tasalanıp durma.”37. Vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. Ve zulmedenler hakkında benimle karşılıklı laf edipdurma. Onlar, mutlaka boğulacaklardır.38. Gemiyi yapıyordu. Toplumundan herhangi bir grup yanından geçkçe onunla alay ediyorlardı. Dedi ki Nûh”Bizimle alay ediyorsanız, biz de sizinle alay edeceğiz. Tıpkı sizin eğlendiğiniz gibi.”39. ”Rezil eden azabın kime geleceğini, sürekli azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz.”40. Nihayet emrimiz gelip de tandır kaynayınca şöyle seslendik: ”Yükle içine her birinden ikişer çi ve aleyhinde

hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir de iman etmiş olanları.” Ama Nûh’la birlikte çok az bir kısmı imanetmiş.Nuh Tufanı’nın tüm dünyayı kapsadığını iddia edenler bu her canlıdan çiler toplama ifadesine sarılmaya çalışıyor.Ama burada anlalan o bölgedeki hayvanlardan örnekler toplamakr. Biri size ”tüm elmaları topla” dese,dünyadaki bütün elmaları değil bulunduğunuz yerdekileri kasteğini düşünürsünüz. Yine aynı şekilde buradada dünyadaki tüm hayvanlardan ifadesi geçmiyor ve kast edilen Nuh’un bulunduğu yerdir. Zaten yeryüzündekitüm canlılardan örnekler toplaması için bir dünya turu yapması ve belkide bir kent büyüklüğünde devasa gemiyapması gerekirdi. İstenen oradakilerden çilerin toplanmasıdır.Peki Nuh Tufanı bölgesel ise nasıl olur da bir ülke sular alnda kalırken diğer komşu milletlere bir zarar gelmez?Eğer Nuh toplumu bir adada yaşıyorlarsa bu gayet olası bir durumdur. Ve bu ada belki de Avustralya büyük-lüğünde, haa daha da büyük bir kıta ada bile olabilir. Ve bu durumda , sular alnda kaybolmuş ve bu felaket

sadece onları etkilemişr.Şimdi şu ayetlere dikkat:Kamer10. Bunun üzerine yakardı Rabbine, ”Yenilgiye uğradım işte, yardım et!” diye...11. Biz de açk gök kapılarını seller gibi akan bir su ile.12. Ve yardık/şkırk yeryüzünü pınar pınar. Sonunda kesin ölçülere bağlanmış bir oluş üzere birleş sular.13. Ve taşıdık onu levhalar ve çivilerden oluşturulan şey üstünde.14. Akıp gidiyordu gözlerimizin önünde, bir ödül olarak nankörlüğe uğralan kişi için.”Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları da suda-boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi.” (A’raf Suresi, 64)Ülkeye hem gökten su iniyor, hem de yerin alndan sular şkırıyor ve sonra da sular birleşiyor, 11. ve 12.

ayetlerde anlalanlara göre. Tıpkı bir adanın batmasını andıran bir sahne bu. Adaya(belki de devasa ada kıtaya)1- Gökten su boşalıyor 2- Yerin alndan patlamalar oluyor ve buradan da sular yükseliyor 3- Bunun sonucundada, yani adaya yukarıdan(gökyüzünden) ve aşağıdan(yeralndan) su hücumu sonucunda, dört tarandaki denizlebuluşuyor bu sel ve ada tamamiyle sular alnda kalıp okyanusun derinliklerine dalıyor anlaşıldığı kadarıyla.ANKEBUT14. Yemin olsun, biz Nûh’u toplumuna göndedik de o onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onlarıtufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar.15. Biz, Nûh’u ve gemi halkını kurtardık ve o gemiyi âlemlere ibret yapk.Yine cezalandırılanın Nuh toplumu olduğu ve nedeni açıklanıyor. Ayrıca peygamberin 950 yılın üzerinde yaşadığıda belirlmektedir. Görüldüğü kadarıyla toplumu bu uzun ömrü pek garipsemiyor gibi. Eğer öyleyse, Nuhtoplumunda bin yıl kadar yaşamak olağan birşey olabilir ve bu durum bilim ve teknolojide, en azından p alanında

çok ileri bir medeniyet olduklarına da işaret olabilir. Bilindiği üzere Rabbimiz geçmişte ileri medeniyetlerin de varolduğunu ama inkarlarından dolayı yok olmaktan kurtulamadıklarını belirtmekte.Şimdi diğer bir çok önemli noktaya gelelim:

79

Page 80: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 80/180

ARAF65 Âd’a da kardeşleri Hûd’u gönderdik. Dedi ki: ”Ey toplumum! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka ilahınızyok. Hâlâ sakınmıyor musunuz?”67 Hûd dedi: ”Ey toplumum! Bende beyinsizlik yok, ben âlemlerin Rabbi’nden bir resulüm.”69 ”Sizi uyarmak için içinizden bir adam aracılığıyla size Rabbinizden bir ihtar gelmesine şaşnız mı? Harlayın ki,O sizi Nuh toplumundan sonra halefler yap ve yaralışta size daha fazla bir boy-bos verdi. Allah’ın nimetlerini

anın ki kurtulabilesiniz.”Burada da Nuh kavmi ile Ad kavmi arasında bir kıyaslama yapılıyor ve Ad halkının Nuh halkına göre daha iri veuzun olduğu belirliyor. Yani burada eski insanlar ile yeniler falan kıyaslanmıyor. Sadece ve sadece Nuh ve Adtoplumlarının fiziksel karşılaşrılması söz konusudur. Tıpkı günümüzde İngilizlerin Japonlara göre daha iri ve uzunboylu olması gibi...Rum suresi 47 Yemin olsun biz, senden önce de resulleri toplumlarına gönderdik, onlara açık kanıtlar gerdiler.Nihayet, günah işleyenlerden öc aldık. İnananlara yardım etmek bizim üzerimizde bir hak.Nuh Suresi 1 Biz, Nuh’u, ”Toplumunu, kendilerine korkunç bir azap gelmeden önce uyar!” diye kavmine gönderdik.Ve tekrar tekrar belirldiği üzere Nuh sadece kendi toplumuna gönderilmişr ve cezaya çarprılan sadece onunhalkıdır.”Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları da suda-

boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi.” (A’raf Suresi, 64)Tufanın bölgesel olduğuna bir başka kanıt da şu ayetlerdir ayrıca::İsra2. Aynı şekilde, Musa’ya kitabı vermişk. İsrail oğullarını şu gerçeğe iletmek için: ”Benden başka bir sahipedinmeyin.3. Onlar, Nuh ile birlikte taşığımız kimselerin soyudur; o şükreden bir kuldu.4. Kitapta, İsrail oğullarına: ”Yeryüzünde iki kere bozgunculuk çıkaracaksınız ve alabildiğine kibirleneceksiniz,”diye bildirdik,Dikkat edin İsrailoğulları ”Nuh ile birlikte taşığımız kimselerin soyudur” diyor. Eğer Nuh Tufanı bölgesel değil deevrensel olsaydı ve tüm dünyada felakeen sadece Nuh ve gemiye binenler kurtulmuş olsaydı, şu an yeryüzündekitüm insanlar Nuh toplumunun soyundan olacak. Ama hayır, sadece İsraoğulları için Nuh’un gemisine binenlerin

devamı deniliyor ayee. Demek ki diğer milletler o gemideki insanlardan türemedi ve kesinlikle o felakee yokedilen sadece Nuh halkıydı.Selam ve sevgiler

Kuran ve Nur (2011-07-11 02:37)

NUR35 Allah, göklerin ve yerin Nur‘udur. Onun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, birsırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da baya da nispe olmayan bereketli bir zeyn ağacın-dan yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah, dilediğini kendi

nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah herşeyi bilmektedir.Burada açıkça bir benzetme yapılıyor ve bu yapılan benzetmenin ne olduğu da net bir şekilde yine Kuran‘da ver-iliyor.Ama bazı panteistler bu aye kendi inançları doğrultusunda yorumlamaya kalkıyorlar.Hem de başka bir ayee bunu yapanların sapmış kişiler olduğu açıkça belirldiği halde:En‘am Suresi 1 Hamt Allah‘adır! O ki gökleri ve yeri yaratmış, karanlıklara ve nura vücut vermişr. Sonra, gerçeğiörtenler bunları Rablerine denk tutuyorlar.Ayee net olarak nurun da yaralan birşey, evrenin diğer unsurları gibi olduğu özellikle belirliyor. Böylelikle buyaralmışları Allah‘ın bir parçası gibi görmeye kalkan ortak koşucular bir kez daha deşifre edilmiş olunuyor. İşinilginci tüm bu ayrınlı açıklamalara rağmen hala birçok insan aynı şeyi yapmak için adeta birbirleriyle yarışıyor.Nuh Suresi 16 ”Ve Ay‘ı, bunlar içinde bir nur yap ve Güneş‘i bir kandil haline gerdi. ”

(Burada da nur fiziksel ışık anlamında kullanılmakta)————————Ŝ-�mdi gelelim Nur 35. ayee açıkça yapılan benzetmenin yine Kuran tarandan tefsirine:Tevbe Suresi 32 Allah‘ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isyorlar. Allah ise kâfirler hoşlanmasa da nurunu tamam-

80

Page 81: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 81/180

lamaktan başka bir şey istemiyor.İbrahim Suresi 1 Elif, Lâm, Râ. Bir kitapr bu. Ki indirdik sana, çıkarasın diye insanları Rablerinin izniyle karanlıklar-dan nura; Hamîd, Azîz olanın yoluna...Saff Suresi 8 İsyorlar ki, ağızlarıyla Allah‘ın nurunu söndürsünler. Ama Allah, küfre batanlar hoş görmeseler denurunu tamamlayacakr.Teğabün Suresi 8 Ark Allah‘a, onun resulüne ve size indirdiğimiz nura inanın. Allah, yapmakta olduklarınızı iyiden

iyiye haber almaktadır.Talak Suresi 11 Bir elçi indirmişr ki, iman edip hayra ve barışa yönelik işler sergileyenleri, karanlıklardan nura çıkar-mak için Allah‘ın ayetlerini açık-seçik okur. Allah‘a inanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanları Allah, altlarındanırmaklar akan cennetlere/bahçelere koyacakr. Onlar orada sonsuza dek kalıcıdır. Allah böylesi için rızkı gerçektengüzelleşrmişr.Nurun benzetme yapılarak verildiği ayetlerin hepsine birden bakınca; nur kurtuluştur, kurtuluşa(cennete-Allah‘ınrızasına) götüren yol ve bilgidir, ve bu bilgi ile yolu sunandır(Zaten günlük hayaa da fiziksel olarak nur yani ışık,gerçekleri görmemizi ve bu sayede yolda yürümemizi sağlar).Bu yolu sunan kullarına, Yaracımızdır. Bu sunum da ayetler, Kitap ve dolayısıyla İslam şeklinde gerçekleşmektedir.Evrendeki ayetler, yaralışımızda bize verilen ayetler, peygamberler aracılığıyla gelen ayetler vs. hep Allah‘ın nu-rudur ve yerde gökte her yerdedir çünkü Allah‘ın ayetleri her yerdedir aslında.

Bu bağlamda asıl nuru sunan Allah olmaktadır. Çünkü kurtuluşa götüren yolun ve bilgilerin kaynağı da O‘dur.Kısacası kurtuluşa ulaşran aslında Allah‘r.İlk insan ve elçi Adem‘den beri hep aynı din, aynı kurtuluş yolu, yani islam(ibadetlerinden inanç sistemine kadargenel hat olarak hep aynıdır) gelmektedir. İnsanlar ısrarla dini dejenere edip, kitapları değişrdikçe Rabbimiz yineelçileri aracılığı ile İslam‘ı, aynı nuru göndermişr.Son kitap Kuran koruma alnda olduğundan ark yeni bir peygamber ve kitap gelme işlemi durmuştur. Kıyametekadar Kuran insanlara ışık tutacak, iyilerin ve kötülerin kendileriyle yüzleşmesine vesile olacakr.Zümer Suresi 69 Yeryüzü, Rabbinin nuruyla parıldamış, Kitap ortaya konmuş, peygamberler, tanıklar gerilip ar-alarında hakla hüküm verilmişr. Onlar asla haksızlığa uğralmazlar.Şura Suresi 52. İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyek. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakatbiz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yapk. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola

kılavuzluk etmektesin.Yine nur, yol gösterici, ahireeki sonsuz kurtuluşa götürücü anlamında kullanılmakta.Ve tekrarlayalım, nurun manevi anlamda yol gösterici, kurtuluşa ulaşrıcı ışık anlamında kullanıldığı ayetlerebakarak panteist inançlarına dayanak arayanlara karşı Kuran yine en güzel cevabı veriyor:En‘am Suresi 1 Hamt Allah‘adır! O ki gökleri ve yeri yaratmış, karanlıklara ve nura vücut vermişr. Sonra, gerçeğiörtenler bunları Rablerine denk tutuyorlar.Görüldüğü üzere evrendeki fiziksel nuru kutsallaşranlar şirk içindedirler.Işığa veya yaralmış başka herhangi bir şeye kutsallık yüklemek, ortak koşmak için çabalayanlar yine ayetlerin du-varına çarpıyorlar.Ve gerek panteizm maskesiyle gerekse de başka maskeler kullanarak yaralmışlara ve kendilerine tapınmak içinbinbir takla atanlar zaten İslam‘ın tam tersi bir öğrenin mensubular.

Kuran‘a göre yüce Allah tüm yaraklarını kendisinden ayrı, yani yoktan var etmişr. Ve bu yüzden şirk yasakr.Selam ve sevgiler

Ahiret Evreni(Rabbin Ka) ve ebedi yaşam (2011-07-11 02:37)

Ahiret evreninde(Rabbin Ka) yaşayan canlılar ölümsüzdür ve sonsuza dek yaşlanmadan(sabit formda) yaşamlarınısürdürürler. İnsanlar kıyameen sonraki yaralışta bu ahiret evreninde yaşamına başlayacak ama bazı issna in-sanlar(şehitler ve peygamberler gibi) şimdiden bedenli-fiziksel olarak cennee yaşamlarını sürdürmektedirler:-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayaadırlar, Rablerinin kanda rızık-landırılırlar.

-Allah’ın kendilerine lüundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerine kal-mamış olan mücahitler hakkında: ”Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır.” müjdesindebulunurlar. (Ali imran suresi 169-170)Meryem

81

Page 82: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 82/180

56. Kitap’ta İdris’i de an. Çünkü o, özü-sözü tam uyuşan bir kişiydi, bir peygamberdi.57. Onu yüce bir mekâna yükselk.Ali İmran Suresi 55 Allah şunu da demiş: ”Ey İsa, senin canını alacağım, seni kendime yükselteceğim; seni, inkaredenlerden uzaklaşrıp arındıracağım.Ve sana uyanları, inkar edenlerin, kıyamete kadar üstünde tutacağım.Sonrabana olacak dönüşünüz; tarşıp durduğunuz şeyler hakkında aranızda ben hüküm vereceğim.”Bu issna insanların dışında kalanlar ise kıyameen sonra ahiret yaşamlarına başlamış olacaklar.

Ve Rabbin Ka’nda( yani farklı fizik yasalarına sahip ahiret evreninde) yaşam ebedidir:Nisa Suresi 122 İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağız. son-suza değin kalacaklardır orada. Allah’ın şaşmaz vaadidir bu. Söz söyleme bakımından Allah’tan daha doğru vetutarlı kim olabilir?Rad Suresi 24 ”Selam size, sabreğiniz için! Ne güzeldir şu sonsuzluk yurdu!” derler.Ahiret yaşansının sonsuza dek sürmesi bazı kimselerce garip karşılanıyor ve ”o zaman o canlılar tanrısal olmuyormu?” gibilerinden kafa karışıklıklarını belirten ifadeler kullanıyor, sorular soruyorlar.Öncelikle, bizler yani yaralmışlar bir başlangıca sahibiz, ezeli değiliz. Ayrıca daima zamana ve mekana tabiyiz.Buna karşılık yüce Allah zamansız ve mekansızdır.Ve başlangıcı olup, zaman içerisinde yolculuk etmek durumunda olan biz kullar, her zaman sınırlı varlıklar olarakkalmayı sürdüreceğiz.

Ahiret yaşansına dönecek olursak; orada sonsuza dek yani sürekli yaşanmız sürecek ama yaşımız hiçbir zamansonsuz olmayacak. Çünkü yaşanmızın bir başlangıcı var ve hergeçen yıl yaşımız bir artacak, sürekli büyüyecekama daima bir sayıya denk gelecek.1..........................789.............................. .......1122333........................12233499988779......Her geçen yıl eski yaşımıza bir ilave olacak ve hiçbir zaman sonsuz büyüklükte olmayacak. Buna karşılık bu olaysonsuza dek durmadan sürecek.Kısaca ahiret yaşansı ebedidir ama yaşayanların yaşları mutlaka sınırlı kalmaktadır.Çünkü başlangıcı olan birşeygeriye doğru sonlu demekr. Fakat ileriye doğru sonsuz yolculuk sürecekr.Cenneeki bir insanın yaşı ne kadar ilerlerse ilerlesin, ban geriye doğru sardığımızda bir başlangıcın olduğunugöreceğiz. Süre(yıllar-yaş) sürekli artacak ama başlangıcı olmasından dolayı hep bir sayıya denk gelecek.Bu arada matemakte hayali olarak sunulan, bir ucu kapalı bir ucu açık sözde sonsuz uzunluklar falan tamamen

yanlışr.Birşey sonsuz uzunlukta olabilmesi için hem başlangıçsız hem de ebedi olmalıdır.Eğer bir yol geriye doğru da olsa biyorsa o yol sonludur.Alınan yolculuk sırasında sürekli rakamlar büyür sadece, ama asla , ne kadar büyürse büyüsün sonsuza ulaşmaz.A........B......C.......A ile varılan nokta arası hep belli bir uzunluk olarak kalmaya mahkumdur.Ahiret yaşamı ileriye doğru sonsuza dek sürecekr ama dediğim gibi ban geriye sardığımızda yani zamanda geriyeyolculuk yapğımızda başlangıca ulaşırız ve orada(geriye doğru) yol biter.Kısacası ebediyen yaşayacağız ama yaşımız hiçbir zaman sonsuz olmayacak(varlığımızın başlangıcı olduğundandolayı).Ebedi olacağız ama ezeli olmadığımızdan ve de zaman-mekanın içerisinde yolculuk yapmak durumunda olduğu-

muzdan yine sınırlı varlıklar olmayı sürdüreceğiz.Sınırsız, zamansız ve mekansız olan bir tek Rabbimizdir. Ayrıca, ahiret evrenindeki canlıların sonsuza dek yaşamasıRabbimizin isteğiyle, yaratmasıyla gerçekleşen bir durumdur. Yüce Yaratan hiçbir şeye muhtaç olmaksızın ebe-diyen var olurken, kullar ise O’nun sayesinde var olabilirler ancak. Bu durum ayetlerde şöyle belirlmekte:Hud107. Gökler ve yer durduğu sürece orada kalıcıdırlar; ancak Rabbin dilerse başka. Rabbin, dilediğini Yapandır108. Mutluluğu hakkedenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece cennee kalıcıdırlar. Rabbinin dilerse başka. Kesin-siz bir ödüldür bu.Yüce Allah, kendisi istediği için sonsuza dek var olacağımızı söylüyor.Ve diyor ki ”eğer tersini dilemezsem, oradakileri asla çıkarmayacağım”Ve çıkarmayacağına dair söz de veriyor.

Başka bir deyişle ”istersem bu hükmümü değişrebilirim, ama cenneekilerin sonsuza dek orada kalmasını, özgürirademle istediğim için kalacaklar” anlamında bir ifade kullanmakta. Tüm bunları gözönüne aldığımızda, ebediyenyaşayacak olmamızın bizleri kutsallaşrmadığını, pkı bu dünya yaşamındaki gibi kullar olmayı her zaman sürdüre-

82

Page 83: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 83/180

ceğimizi kolaylıkla görebiliriz.Selam ve sevgiler.

Peygamber döneminde inkarcılara gelen azap (2011-07-11 02:39)

Rad Suresi 7 Küfre sapmış olanlar şöyle derler: ”Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!” Sen sadece biruyarıcısın ve her topluluk için doğruyu ve iyiyi gösteren bir önder vardır.Yunus Suresi 20 Şöyle derler: ”Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!” De ki: ”Gayb, Allah’ın tekelinde. Hadibekleyin; sizinle birlikte ben de bekleyenlerdenim.”Muhammed Peygamberin döneminde Kuran’dan başka mucize-kanıt olmadığını söyleyenler bu ve benzeri ayetlerigeriyorlar. Ama burada anlalan; sırf inkarcılar isyor diye o anda Allah’ın mucize göstermediği gerçeği. Busadece Muhammed Peygambere özgü değil, tüm peygamberlerde durum böyledir:İbrahim Suresi 11 Resulleri onlara dediler ki: ”Biz de sadece sizin gibi birer insanız, fakat Allah, kullarındandilediğine lütua bulunur. Allah’ın izni olmadan bizim size bir kanıt germemiz haddimize değil. İnananlar yalnızAllah’a dayanıp güvensinler.”Rad Suresi 38 Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik, onlara da eşler ve evlatlar verdik. Hiçbir resul,

Allah’ın izni olmadıkça herhangi bir mucize geremez. Her süre için bir yazı vardır.Mümin Suresi 78 Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik. Onların bir kısmının hayat ve harasını sanaanlak, bir kısmının hayat ve harasından sana bahsetmedik. Hiçbir resulün, Allah’ın izni olmaksızın herhangibir mucize germesi söz konusu olamaz. Allah’ın emri geldiğinde, hakla hükmedilir ve gerçeği hükümsüz kılmayaçalışanlar orada hüsrana uğrarlar.Hud32. Dediler ki: ”Ey Nûh! Sen bizimle uğraşn, bizimle mücadelede çok da ileri gin. Eğer doğru sözlülerden isenbizi tehdit eğin şeyi ortaya ger.”33. Nûh dedi: ”Onu size, dilediği takdirde ancak Allah gerir, siz de hiçbir engel çıkaramazsınız.”34. ”Eğer Allah sizi azdırmak isyorsa, ben size öğüt vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz.O’dur sizin Rabbiniz ve O’na döndürüleceksiniz.”

Kitabı bütünlük içinde okuduğumuzda görüyoruz ki, çeşitli mucizeler sunan peygamberler her zaman bunu gerçek-leşrmiyor. Çünkü bu bir çocuk oyuncağı değil ve Rabbimiz kimin ne zaman, nasıl delilleri görmesi gerekğini eniyi bilen ve bu konuda özgürce dilediği gibi davranandır. Çoğu kez, mucize isteyenlere bu olumsuz cevabı veriyorlarelçiler ama sonra yeri geldiğinde de yüce Allah’ın dilemesiyle delil-mucize de geliveriyor. İşte son peygamberdede durum böyledir. Yani ayetlerde belirlen asla Kuran’dan başka bir delilin olmayacağı değil, o anda sırf inkarcılarisyor diye bunun gerçekleşrilmeyeceğidir.Nitekim ayetlerde belirldiği üzere, peygambere ve kendisini izleyen müminlere savaşta meleklerle yardımdabulunuyor yüce Allah. Ve böylelikle inkarcılara bir çeşit gazap gelmiş oluyor.Daha önce de Firavunun toplumunaveya diğer inkarcı topluluklara gelen felaket, bu sefer savaş meydanında arap müşriklere geliyor biraz farklı birşekilde.Ve yine ayetlerde anlaldığı üzere, bir inkarcı topluluğun başına ani toplu azabın geldiği vakit, iyilerle kötüler

birbirinden ayrılmış vaziyee bulunuyor:A’raf suresi 64 Onu yalanladılar. Bunun üzerine biz onu beraberindekileri gemi içinde kurtardık, ayetlerimiziyalanlayanları boğduk. Gözleri görmez bir topluluktu onlar.Hud suresi 58 Emrimiz gelince, Hûd’u ve onunla birlikte iman etmiş olanları bizden bir rahmetle kurtardık. Bizonları çok ağır bir azaptan kurtardık.Hud suresi 66 Emrimiz gelince sâlih’i ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. O gününrezilliğinden kurtardık. senin rabbin, evet o, kavî’dir, azîz’dir.Hud suresi 94 Emrimiz gelince şuayb’ı ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. Zulmedenlerio yüksek treşimli sayha yakaladı da öz yurtlarında yere çömelmiş hale geldiler.Fussilet suresi 18 İnananları kurtardık, onlar korunuyorlardı.İşte dediğimiz gibi bu toplu cezanın daha değişik bir versiyonu Muhammed Peygamber döneminde de vücuda

geldi. Yine öncelikle müminler ve inkarcıların birbirinden ayrılması için davet yapılıyor:Enfal Suresi 74 O inanıp hicret edenler, Allah yolunda didinenler, o barındırıp yardımcı olanlar var ya, gerçekmüminler işte onlardır! Bir bağışlanma var onlar için, bol bir rızık var.Feh 25 Onlar o kişilerdir ki, küfre sapıp sizi Mescid-i Haram’dan geri çevirdiler, beklelen kurbanlık hediyelerin,

83

Page 84: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 84/180

yerlerine ulaşmasına engel oldular. Eğer kendilerini tanımadığınız için çiğneyeceğiniz ve bu bilgisizlik yüzündenüzüntü ve kınayışla karşılaşacağınız inanmış erkeklerle inanmış kadınlar olmasaydı, iş başka türlü olurdu. Böyleolması, Allah’ın, dilediğini rahmene sokması içindir. Onlar birbirlerinden ayrılmış olsalardı, inkâra sapanları acıklıbir azapla cezalandırırdık.Enfal Suresi32 Şunu da söylemişlerdi: ”Allahımız! Eğer bu, senin kandan gelmiş gerçeğin kendisiyse, gökten üstümüze taş

yağdır. Yahut bize korkunç bir azap musallat et.”33 Oysaki, sen onların içinde iken Allah onlara azap etmeyecek. Onlar, af dileyip dururken de Allah onlara azapetmezdi.Hicr Suresi6. Şöyle haykırdılar: ”Hey! Kendisine o zikir/Kur’an indirilen! Sen gerçekten tam bir delisin.”7. ”Hadi gersene bize o melekleri, eğer doğru sözlülerdensen!”8. Biz o melekleri ancak ve ancak hak üzere, hak bir yolla indiririz. Ve o zaman inkârcılara göz açrılmaz.Enam 47. Şunu da söyle: ”Düşünün bakalım; Allah’ın azabı size ansızın, açıktan geliverse, zalimler topluluğundanbaşkası mı helâk edilecek?”Şu ayetlerden de, peygamberimiz dönemindeki inkarcıların başına pkı öncekilerin başına gelenin benzeri birfelaken gelmek üzere olduğu izlenimini ediniyoruz:

Yunus Suresi102. Onlar, sırf kendilerinden önce gelip geçenlerin günleri gibisini bekliyorlar. De ki: ”Bekleyin! Sizinle beraberben de bekleyenlerdenim.”103. Sonunda biz, resullerimizi ve iman edenleri kurtarıyoruz. İşte böyledir. Üzerimize bir borç olarak, inananlarıkurtarırız.Nahl Suresi 33 Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Allah’ın emrinin gelmesini mi? On-lardan öncekiler de aynen böyle yapmışlardı. Allah onlara zulüm etmemiş. Tam aksine, onlar kendi kendilerinezulüm ediyorlardı.

Bakara Suresi 210 Onlar, Allah’ın ve meleklerin buluan gölgeler içinde kendilerine gelmesini ve işin bir-ilmesini mi bekliyorlar? Bütün iş ve oluşlar sonunda Allah’a döndürülür.

En’am Suresi 158 Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, Rabbinin gelmesini mi, yoksa Rabbininbazı mucizelerinin gelmesini mi? Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün, daha önce iman etmemiş yahut imanındabir hayır sahibi olamamış kişiye imanı hiçbir yarar sağlamayacakr. De ki: ”Bekleyin! Doğrusu biz de bekliyoruz.”

İşte iyiler ve kötüler birbirinden ayrıldıktan sonra karşı karşıya gerildiler ve inkarcıların sorup durduklarışey bir kısmına geliverdi:Enfal 9. Hani siz, Rabbinizden yardım ve destek diliyordunuz; O, sizin dileğinize şöyle cevap vermiş: ”Hiçkuşkunuz olmasın, ben size, meleklerden birbiri ardınca bin tanesiyle yardım ulaşracağım.”Enfal 12. Rabbin, meleklere şöyle vahyediyordu: ”Ben sizinle beraberim. İmanı olanları sağlamlaşrın. İnkâredenlerin kalpleri içine korku salacağım; vurun boyunların üstüne, vurun onların her parmağına.”Melekler ordusunun geldiğini görebilen şeytan onları görünce hemen olay yerinden uzaklaşıyor:

8: 48 Şeytan, işlerini onlara süslemiş ve: ”Bu gün halktan kimse sizi yenemez, ben sizin yanınızdayım, ” demiş.İki ordu yüz yüze gelince de, topukları üzerine geri dönüp, ”Sizinle bir ilgim yok, sizin görmediğinizi görüyorum veALLAH‘tan korkarım. ALLAH‘ın cezası çendir, ” demiş.8:50. Bir görseydin o küfre sapanları! Melekler canlarını alırken onların yüzlerine ve arkalarına vuruyorlardı:”Yangın azabını tadın.”Ahzab 9 9 Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimeni harlayın! Hani, üstünüze ordular gelmiş de biz onlarınüzerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salmışk. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir.TÖVBE25. Yemin olsun ki, Allah size birçok yerde yardım e. Huneyn gününde de. Hani, çokluğunuz sizi böbürlendirmişde bu hiçbir işinize yaramamış. Tüm genişliğine rağmen, yeryüzü size dar gelmiş. Sonra da sırnızı dönüpkaçmışnız.

26. Sonra Allah, resulünün üzerine de müminlerin üzerine de sükûneni indirmiş, ayrıca sizin görmediğinizorduları göndermiş de küfre sapanlara azap etmiş. Kâfirlerin cezası işte budur.Bu sefer felaket melekler aracılığı ile geliyor. Burada diğerlerinden farklı olarak inkarcıların hepsi yok edilmiyor

84

Page 85: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 85/180

Allah tarandan. Ama meydandakilerin hepsi bir şekilde rezilliği ve cezayı tadıyor. Musa ve halkını kovalayanFiravun takipçilerinin başına gelen ızdırapla da paralel noktalar var. İyiler ve kötüler birbirinden ayrılmış durumdave 2 taraf karşılaşınca iyiler kurtarılıyor.Selam ve sevgiler

Kuran‘a göre canlılar birbirinden ayrı yaralmışlardır (2011-07-11 02:41)

Yazımın bu ilk bölümünde evrimsel yaralışı savunanların iddialarına kısaca cevap vermeyi hedefledim. İleridekigünlerde kaleme alacağım devam yazımda ise bu evrim inancının içyüzünü, amacının ne olduğu konusunu ele alıp,buna karşılık Kuran‘a göre canlıların yaralışının nasıl olduğunu göstereceğim inşallah.Evrimci yaralışçıların bir kısmı Adem‘i birey olarak kabul etmeme eğilimi içindeyken, bir kısmı da Adem‘i ilk insanolarak kabul etmeme eğilimindedir.Gerçekte ise Adem ilk insan ve ilk insan elçidir. Ve de tabiayla, bir bireydir de aynı zamanda.Elçi olduğunu hayat hikayesindeki ayrınlarda görüyoruz zaten(Allah‘tan doğrudan aldığı ayetler, özel görevi vs. )Ayrıca şu ayet de bunu tamamlar:Ali İmran Suresi 33 Allah; Adem‘i, Nuh‘u, İbrahim Ailesi‘ni, İmran Ailesi‘ni seçerek alemlere üstün kılımışr;

İlk insan olduğu da yine ayetlerle çeşitli açılardan delilleriyle belirlmektedir. Kendi tefsirini kendi yapan Kuran,Adem‘in öyküsünü farklı surelerde ele alıyor. ÖRNEĞİN BAKARA VE HİCR SURELERİNE BAKALIM:BAKARA30. Bir zamanlar Rabbin meleklere: ”Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım. ” demiş de onlar şöyle konuş-muşlardı: ”Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? Oysa ki bizler, seni hamd ile tespihediyoruz; seni kutsap yücelyoruz. ”Allah şöyle dedi: ”Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim. ”31. Ve Adem‘e isimlerin tümünü öğre. Sonra onları meleklere göstererek şöyle buyurdu: ”Hadi, haber verinbana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz. ”32. Dediler ki: ”Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim. Sen, yalnız sen Alim‘sin,herşeyi en iyi şekilde bilirsin; Hakim‘sin, herşeyin bütün hikmetlerine sahipsin. ”33. Allah buyurdu: ”Ey Adem, haber ver onlara onların adlarını. ”Adem onlara onların adlarını haber verince, Al-

lah şöyle buyurdu: ”Dememiş miydim ben size!Ki ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim. Ve ben, sizin açığavurduklarınızı da saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim. ”34. O vakit biz meleklere, ”Adem‘e secde edin” demişk de İblis dışında tümü secde etmiş. İblis yan çizmiş, kibresapmış ve nankörlerden olmuştu.************ŞİMDİ BU ADEM‘İN İLK İNSAN OLDUĞUNU KESİN OLARAK BELİRTEN VE AYNI ÖYKÜYÜ DEĞİŞİK AÇIDAN ANLATANHİCR SURESİNE BAKALIM:HİCR26 Yemin olsun, biz insanı; kuru çamurdan, değişken-cıvık bir balçıktan yarak.27 Cini/İblis‘i de daha önce kavurucu ateşten yaratmışk.28 Harla o zamanı ki Rabbin meleklere, ”Ben, kupkuru bir çamurdan, değişken, cıvık balçıktan bir insan yarata-

cağım. ” demiş.29 ”Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaşrıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın.”30 Meleklerin tümü, toplu halde secde eler.31 İblis müstesna. O, secde edenlerle beraber olmaya karşı çık.32 Allah dedi: ”Ey İblis! Sana ne oluyor da secde edenlerle beraber olmuyorsun?”33 Dedi: ”Kuru bir çamurdan, değişken-cıvık bir balçıktan yarağın bir insana secde etmek için var olmadım. ”Ayet cımbızlamaya çalışan evrimciler, ilk insan olan Adem‘in yaralış öyküsünü anlatan Bakara Suresini ele alıp,buna karşılık aynı olayı anlatan Hicr Suresini görmezlikten gelmeye çalışıyorlar. Böylece Bakara Suresindeki ”ata-mak” ifadesini alıp ”orada yaratmaktan değil atamakdan bahsediyor” diyorlar. Ama gerçekte ise Hicr Suresindeyaratmaktan da bahsediliyor.

Ayetleri cımbızlamadan bütünlük içinde bakınca gerçek tablo ortaya kolayca çıkıyor.HİCR26 Yemin olsun, biz insanı; kuru çamurdan, değişken-cıvık bir balçıktan yarak.27 Cini/İblis‘i de daha önce kavurucu ateşten yaratmışk.

85

Page 86: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 86/180

28 Harla o zamanı ki Rabbin meleklere, ”Ben, kupkuru bir çamurdan, değişken, cıvık balçıktan bir insan yarata-cağım. ” demiş.Yani ayen birini görüp diğerini görmezlikten gelmeyeceğiz.Ve de ayetlere sembolik anlamlar yüklemeyeceğiz.Kuran apaçık ayetler içerdiğini defalarca vurgulamaktadır:Maide Suresi 15 Ey Ehlikitap! Resulümüz size geldi. Kitap‘tan saklamış olduklarınızın çoğunu size ayan-beyan açık-

lıyor; çoğundan da geçiyor. Şu bir gerçek ki, size Allah‘tan bir ışık ve apaçık bir Kitap gelmişr.Yusuf Suresi 1 Elif, Lâm, Râ. O apaçık, apaydınlık Kitap‘ın ayetleridir bunlar. Şuara Suresi 2 İşte sana gerçeği apaçıkgösteren Kitap‘ın ayetleri...Kuran bir sırlar-semboller kitabı değil, herkesin anlayabileceği ve bire bir gerçek bilgiler içeren net bir kitapr.Zaten ayetlere sembolik anlamlar yükleyerek ve/veya ayet cımbızlayarak aklınıza gelebilecek her öğreyi kitabaonaylatmaya kalkabilirsiniz. Kitabı bütünlük içinde ve apaçık birinci anlamında ele alacağız.***************Önce ateşten cinler, sonra da topraktan ilk insan Adem yaralıyor.Ayetlere sembolik anlamlar yükleyerek, ayet cımbızlayarak pagan evrim inançlarını kitaba yamamaya çalışanlar,çaresizliklerinden bir de şurda cımbızlama ve çarpıtma işlemi yapıyorlar:2/213 ”İnsanlar tek bir topluluktu. Daha sonra Allah onlara müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler gönderdi. ”

Yine ayet cımbızlama ve haa bununla da yenmeyip anlamı eğip bükme işlemi yapanlar, bu ayee sanki insanlartek bir ümmetken hiç elçi yoktu gibi bir anlam yüklemeye kalkıyorlar. Halbuki orada ilk elçiden bahsedilmiyor,sonra yapılan işlemden bahsediliyor.Benzer bir örnek şurada da var eğer kitaba bütünlük içinde bakılsa:HADİD26 Yemin olsun, Nûh‘u ve İbrahim‘i de resul olarak gönderdik. Peygamberliği ve Kitap‘ı bunların soyları arasınakoyduk. O soylardan bir kısmı hidayete ermişr. Ama onlardan çoğu, yoldan çıkmış olanlardır.27 Sonra onların eserleri üzere, resullerimizi art arda gönderdik. Meryem‘in oğlu İsa‘yı da onların ardınca gön-derdik. Ona İncil‘i verdik; ona uyanların gönüllerine şeat ve merhamet koyduk. Bir bid‘at olarak ortaya çıkardık-ları ruhbaniye, onlar üzerine biz yazmamışk. Allah‘ın rızasını kazanmak için ortaya çıkardılar. Ama ona gerekğişekilde saygılı olmadılar. Onların, iman edenlerine ödüllerini verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmış olanlardır.

27. ayee yine ”sonra resullerimizi art arda gönderdik” şeklinde ifade var. Ama neden sonra? Nuh ve İbrahim‘densonraki bozulmadan sonra... Yani bu ifadeyle anlalan bu gönderilenlerin ilk peygamber oldukları değil, yinepeygamberlerin gönderilmiş olduğu bilgisidir.Aynı şekilde 2/213 de de anlalan ilk elçiler değil, yapılan işlemdir. ”Bundan sonra şu sebepten dolayı elçiler gön-derildi vs. ”Evrimsel yaralışı savunanların yine ayetlerin bir kısmını cımbızlayıp, diğer kısmını görmezden gelmeye çalışğınıgörüyoruz.Adem‘in eşi:35 Ve Âdem‘e şöyle buyurmuştuk: ”Ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleşin ve orada dilediğiniz yerde, bol bol yiyin.Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zulme sapanlardan olursunuz. ”Nisa Suresi 1 Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda geren ve o ikisinden birçok erkekler ve

kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah‘tan korkun.Rahimlerin haklarına saygısızlıktan da sakının. Şu bir gerçek ki Allah, Rakîb‘dir, sizin üzerinizde sürekli ve z birgözetleyicidir.A‘raf Suresi 19 ”Ey Adem! Sen ve eşin cennee oturun, dilediğiniz yerden yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksaikiniz de zalimlerden olursunuz. ”Adem‘i ve eşini birer birey kabul etmeyip onlara sembolik anlamlar yüklemeye kalkan evrimciler yine bu apaçıkayetlerin bir kısmını görmezden gelmeye çalışırlar. Örneğin sadece NisaSuresi 1. aye göstererek, Adem‘in eşin-den bahseden diğer 2 aye görmezden gelmeye çalışırlar ve aslında onun şahıs olmadığını iddia ederler. Za-ten öğrelerini ayakta tutmalarının başka yolu da yok. Ya ayet cımbızlayacaklar ya da ayetlere temsili anlamlaryükleyecekler... Fakat kitaba bütünlük içinde bakğımızda Adem bir birey olduğu gibi, açıkça eşinden de defalarcabahsedilmektedir.

Adem‘den sonra yaralan insanlar olduğuna ve Adem‘den önce de cinler olduğuna göre tabii ki adem yaraldıktansonra yalnız başına değildir ve ilk yaralan insan, ilk ”insan elçidir. ”.Adem‘in birey olduğuna dair deliller vermeye devam edelim:

86

Page 87: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 87/180

Ali İmran Suresi 59 Allah kanda İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir. Onu topraktan yara, sonra ona “ol”dedi. Ark o, olur. (burada topraktan yara denilen Adem‘dir).İsa da pkı Adem gibi cinsellik olmadan yaralmışr, birinde baba yoktur, diğerinde ise hem anne hem de babayoktur, durumları benzerdir. Yani klasik ”anne+baba(seks)=doğum” şeklinde dünyaya geliş değil de, cinsellik aracıedilmeden sıradışı yaralmaları söz konusudur.Ayrıca İsa ve Adem‘in isimleri Kuran‘da 25‘er kez geçmektedir. Bu da ikisinin yaralışı arasındaki benzerliğe bir

başka işarer aynı zamanda.İkisi arasındaki diğer bir parelellik de içlerine doğrudan ruh üflenmesi yani temel vahyin işlenmesidir:Secde7. O, odur ki, yarağı her şeyi güzel yara. Ve insanın yaralışına çamurdan başladı.8. Sonra onun neslini bir üsareden, hor görülen bir sudan oluşturdu.9. Sonra ona bir biçim verdi ve onun içine kendi ruhundan üfledi. Sizin için, işitme gücü, gözler ve gönüller vücudagerdi. Ne kadar da az şükredersiniz!Tahrim Suresi12. Ve Allah, ırzını bir kale gibi koruyan İmran kızı Meryem‘i de örnek verdi. Biz onun içine ruhumuzdan üfledik.Ve o, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdikledi de içten bağlananlardan oldu.Kuran‘da ”ruh” kelimesi 2 anlamda kullanıyor:

ruh=vahiy(ilahi bilgi)Ruh=vahiy meleğiBu ruh yani vahiy ilk insana yüklendikten sonra, diğerlerine anne ve babadan aktarım yoluyla geçiyor. Ve İsa dababasız yani cinsellik olmadan dünyaya geldiği için(pkı Adem gibi) ona da bir kez daha özel olarak vahiy yani ruhişlenmesi söz konusu oldu:Enbiya; 91: Ve o, ırzını zlikle koruyan kadın. Ona ruhumuzdan üfledik de onu ve oğlunu âlemler için bir mucizeyapk.Yine bu açıdan da Adem ile İsa‘nın yaralışı arasında bir parellilik vardır.YARATILIŞIN SÜRESİBu ol demenin vücuda gelmesi bizim açımızdan, yani zaman boyutumuzda trilyonlarca yıl da olabilir, bir salise deolabilir, fark etmez.

Adem‘in anne babasız direkt topraktan türediğini açıkça ve detaylı bir şekilde ayetler veriyor.Adem‘i oluşturan toprak su ile bir araya gelip, isterse milyonlarca veya milyarlarca yılda son şekle gelmiş olsun farketmez. Şekli tamamlanıp canlılık kazanınca Adem ilk insan Adem oluyor.Yani buradaki vurgu bizim açımızdan kısa veya uzun sürede oluşmuş olması değil, arada başka bir canlı türünün vehaa anne ve babanın bile olmamasıdır.Yoktan yaralış sadece Big Bang de(haa belki ondan da öncesinde)... Ondan sonra eldeki malzemeler kullanılarakaşama aşama yaratma var. Ve geçen süreler var, devirler var.Ama bunu evrimle karışrmamak için öncelikle evrimin ne olduğunun, derinliğiyle bilinmesi gerekiyor.Evrime göre tüm canlılar birbirinden türemek durumundadır ve sonsuza dek de sürekli değişmek zorundadır. Vesürekli daha üst seviyeye doğru, mükemmele dolu yol almalıdır(tanrılaşmak).Bu bağlamda evren bile yoktan var olmaz evrime göre, malzemesi en başından beri vardı ve sonsuza dek tanrılaşma

yolunda da ilerleyip duracakr değişim. Bu inanç 19. yüzyıla kadar sadece ruhçu olarak hakimken, bu 19. asırdanibaren de ustaca bilim ve materyalizm dünyasına sokuşturulmuştur(bir iki uyarlama-değişiklik ile tabii). Ayrıcakomünizm de böyle evrim gibi ruhçuluktan gelme pagan bir inançdır.İşte Kuran‘daki yaralışın farkları burada kendini gösteriyor:1- Madde sonsuzdan beri yoktur, yoktan yaralmışr. Allah‘tan da ayrıdır. Hiçbirşeyden türememişr.2- Evrenin doğması, büyümesi ve yaşlanması bir tekamül evrim değildir. Sadece kendi içindeki evrelerdir. Za-ten yaşlanması ve içine çöküp kapanması kıyamer, yok oluştur. Tıpkı insanın doğması, büyümesi ve yaşlanmasıgibidir yani. Veya bir insanın anne karnında geçirdiği aşamaları anlatan ayetler evrimi değil, aynı canlının kendiiçindeki evrelerini anlatmaktadır.3- Hiçbir canlı başkasından türemek zorunda değildir. Allah evreni nasıl yoktan yaraysa, Adem‘i de hem de anneve babasız yaratmışr. Yani biyolojik big bang ler de vardır. Ve burada yaralma süresi isterse milyonlarca yıl olsun

fark etmez, atasız yaralma var.4- Evrime göre herşey sonsuza dek değişmek ve farklı bir yarağa dönüşmek zorundadır. Kuran‘a göre ise tamtersine Allah‘ın yarağı canlılar bir emir gelmedikçe sabir. Hele ki ahiret evreninde(Rabbin Ka) o kadar sabir

87

Page 88: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 88/180

ki, cennee yaşlanma bile yoktur sonsuza dek.Ve bu insanlardan evvel ateşten yaralmış cinler var ayetlere göre. Melekler de böyle cinler gibi şuurlu ve im-han içindeki varlıkların nasıl bozgunculuk yapklarını bildiklerinden, insanın ilk yaralışında karşı çıkmaya kalkıyor-lar(bakara). Bu geçmişteki olanlara bakıp bir yanlış tahmin yürütmedir sadece meleklerce.Adem‘in de pkı İsa gibi cinsellik olmadan yaralmasından tutun da, ahireeki yaralışın da ilk yaralış gibi doğru-dan topraktan olacağını söyleyen ayetler, ayrıca İsa‘nın topraktan şekiller yapıp Allah‘ın izni ile üfleyip yaratmaya

vesile olması vs. hep paralel ifadelerdir. Adem‘in bırakın atalarının olmasını, anne ve babası bile yoktu. Aynışekilde, ilk yaralış gibi olacağı belirlen ahireeki yaralışın da doğrudan topraktan ve atasız bir şekilde gerçek-leşeceği anlalmaktadır ayetlerde.Bu yönde sayısız delil var Kuran‘da.NUH SURESİ17. Ve ALLAH sizi topraktan bir bitki olarak birdi.18. Sonra sizi ona döndürecek ve sizi tekrar çıkaracakr.Görüldüğü üzere bir bitki gibi ilk insan(veya insanlar) doğrudan topraktan yaralıyor ve ahiret yaşamı için olanikinci yaralışta da yine atasız, bir bitki gibi doğrudan topraktan insanlar yaralıyor. Ama işin ilginci, yine ayet cım-bızlamaya kalkan evrimciler bu bitki gibi yerden birmekten bahseden aye tek başına ele alıp evrime delil gibisunmaya çalışıyorlar. Ama görüldüğü üzere tam tersine, bu ayet evrim inancını birmektedir.

Şimdi evrimcilerin aynı şekilde kendi görüşlerine delil gibi sunmaya çalışkları ama aslında yine tam tersine, evrim-sel yaralışın olmadığını kanıtlayan diğer ayet örneklerine bakalım:29: 19 ALLAH’ın yaralışı nasıl başlap, nasıl tekrarladığını görmediler mi? Bu, elbee ALLAH için kolaydır.29: 20 De ki, “Yeryüzünü dolaşın ve yaralışın nasıl başladığını görün. ” Sonra, yine ALLAH (ahireeki) son yaralışıbaşlatacakr. ALLAH’ın her şeye gücü yeter.29: 19 ayende ilk insanın(ya da insanların) doğrudan topraktan(ve de sudan) yaralışıyla işlemin başladığı, dahasonra ise doğumyoluyla sürekli olarak bu işlemin tekrarlandığına vurgu var. Vetamamlayıcı olarak hemen ardındangelen 29: 20 ayende de ”ilk insanın yaralışı ile ahiret evrenindeki yaralış arasında benzerlik olduğu” vurgulan-maktadır. Peki ahireeki yaralış nasıl olmaktadır? Doğrudan topraktan, atasız bir yaralış şeklinde olmaktadırayetlerde açıkça belirldiği üzere. Yani sonsuz yaşam için olan ikinci yaralışta; anne+baba(seks)=doğum şeklindedeğilde birbirinden bağımsız olarak, ayrıayrıbireylerin birden, topraktan doğrudan yaralması söz konusudur. İşte

ilk insan veya insanların yaralışının da bu şekilde olduğu vurgulanmaktadır bu ayee. 29: 20 De ki, “Yeryüzünüdolaşın ve yaralışın nasıl başladığını görün. ” Sonra, yine ALLAH (ahireeki) son yaralışı başlatacakr. ALLAH’ınher şeye gücü yeter.Zaten Adem ile İsa‘nın benzer olduğunu vurgulayan ayet de bunu anlatmaktadır. İlk insanın yaralışında cinsellikaracı olarak kullanılmamışr. Tıpkı İsa‘da da olduğu gibi:Ali İmran Suresi 59 Allah kanda İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir. Onu topraktan yara, sonra ona “ol”dedi. Ark o, olur.Ve de pkı ahiret evreninde de olduğu gibi:NUH SURESİ17. Ve ALLAH sizi topraktan bir bitki olarak birdi.18. Sonra sizi ona döndürecek ve sizi tekrar çıkaracakr.

Adem, İsa ve ahiret evrenindeki insanların yaralışı atasız yani anne+baba(seks) olayı olmadan doğrudan olmak-tadır. Ve de olmuştur dedik.Yine cinsellik olmadan doğrudan topraktan yaralışa bir başka örnek de, İsa‘nın vesile olduğu canlı yaratma olay-larıdır:Ali İmran Suresi 49 Onu, Beniisrail’e şöyle konuşan bir resul yapacak: “Şu bir gerçek ki, ben size Rabbinizden birmucize gerdim: Ben, çamurdan, kuş görünümünde birşey yapar, ona üflerim de Allah’ın izniyle kuş oluverir. Ben,körü ve abraşı iyileşrir, ölüleri Allah’ın izniyle dirilrim. Evlerinizde yemekte ve birikrmekte olduklarınızı sizehaber veririm. Eğer inananlarsanız, bunda sizin için tam bir mucize vardır. ”Maide Suresi 110 Hani, Allah şöyle demiş: ”Ey Meryem‘in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimemi harla.Seni Ruhulkudüs‘le desteklemişm, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap‘ı, hikme,Tevrat‘ı, İncil‘i öğretmişm. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yarayor, içine üflüyordun da o

benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileşriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıy-ordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri gerdiğinde, küfre sapanlarışöyle deyivermiş: ”Açık bir büyüden başka bir şey değil bu. ”

88

Page 89: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 89/180

Görüldüğü üzere yine pkı Adem, İsa ve ahireeki insanların yaralışında olduğu gibi, bu ayetlerde anlalan İsaPeygamberin mucizelerinde kuş ve benzeri canlıların yaralması da doğrudan topraktandır. Başka bir canlıdantürelme sözkonusu olmadığı gibi, anneve baba, yanicinsellik bile yoktur bu özel yaraşlarda. Ahireeki yaralışında aynı bu şekilde olmakta olduğu da defalarca vurgulanmaktadır yine Kuran‘da.(Birinci bölümün sonu)

Mısır Firavunlarının çaprazlama merakı (2011-07-12 02:05)

Bir agnoskle yapğım tarşma (1. kısım)  (2011-07-13 00:58)

Başka bir forumda bilginin de aslında inanç olduğuyla ilgili yapğım bir tarşmayı aktarıyorum.Aynı zamandaagnosk felsefeyi de eleşri süzgecinden geçiriyorum(Emre _1974tr):Emre _1974tr Posted: Feb 21 2006, 01:23 AMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 193

Member No.: 29Joined: 6-February 06Sevgili On War o şekilde de yorumlayabilirsin,başkası çıkıp bambaşka şekilde de yorumlayabilir....Sonuçta bu, insanların zanlarının biraz daha işlemeli ve albenili gerilmiş hali.Sonra bir bakmışsın ki ”aaa şuradaşunu atlamışız” deyivermişler ve 180 derece tersi bir iddiaya yönelivermişler.Eğer A mı yoksa B mi bilemeyiz diyorsa,bu da kesin bir iddiadır.Kesin A veya kesin B diyenden en ufak bir daha azkesinlik taşımıyor.Bilim w-eksikli veya BMW’li falan değildir,bu da bir yanılgıdan ibarer.Selam ve sevgiler.

OktayD Posted: Feb 21 2006, 01:46 AMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 200Member No.: 4Joined: 30-January 06Sayın Emre,Zaten agnoszm kesinlik üzerine kuruludur. Yukarıda tam da bundan bahsek. Ne A ne de B durumu tamamıylakesin bir ifadedir. Bunun aksini söylemedik. Söylemeyeceğimiz de açık.Bilim w-eksiklidir. Neden? Yukarıda değindik.Her w-tutarlı sistem w-eksiklidir. Yani Her w-tutarlı sistem en az bir karar-verilemeyen önermeye sahipr. Bilim

w-tutarlıdır. Neden? Çünkü evreni deneyle inceler bilim. Bilimsel yöntemde deney ve gözlemi esas alır (bilimderken pozif bilimler, fizik kimya biyoloji demek istediğimi söylememe gerek var mı bilmiyorum). Deney biliminoluşturduğu kuram yani sistemlerin belitlerini veren yöntemdir. Her fizik kuramının belitleri deney ve gözleminbilgisidir. Burada deneyleri kararverilemez önerme olarak düşünebilirsiniz. Mevcut kuramınız yapılacak yeni birdeneye kadar w-eksiklidir. Ayrıca bu deney yöntemleri de mevcut kuramların bilgisinin bir sonucu. Yani deneyselyöntem de w-eksiklidir. Bu durumda bilim hep w-eksikli olacakr. Eğer biri ”bilim w-eksikli değildir” derse buiddiası çürür. Çünkü ilk olarak agnossk olarak Tanrı bilgisine bilim ulaşamaz. Ama bu yetmeyebilir iddiayıortaya atan için. İkinci şeyse, bilim asla bemlemeye çalışğı evrenin gerçek olup olmadığını söyleyemez (gerçekderken, ne demek istediğimi anladınız sanıyorum). Gerçeklik bilim için bir karar-verilemezlikr. Bu yüzden bilimher deneyin gerçek olduğunu KABUL eder. Yani ”deneylerin hepsi gerçekr” diye bir karar-verilemez önermeyidoğru olarak belitlerinin arasına atar.

(Çok uzam, kusura bakmayın...)Saygı Sevgi ve Mank... Emre _1974tr Posted: Feb 21 2006, 02:56 AMkidemli üyeGroup: Members

89

Page 90: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 90/180

Posts: 193Member No.: 29Joined: 6-February 06Sevgili Oktay,ne A ne B de bir kesinlik taşıdığından bu da bir ön yargıdır ve bilimle uyuşmadığı iddia edilebilir.Hayırbence bilim Agnosk falan değildir.Bilgi denilen şey de inançtan başka birşey değildir.Tanrı inancı sadece bir örnek,daha sayısız alana taşıyabiliriz.

Ha bazıları bilimi ateist,bazılar Allah’a imanlı,bazıları da agnosk felsefeye dayandırabilir ve öyle yorumlayabilirvs..Ama dediğim gibi tüm bu şıklarda hepsi de bir kesin inanç üzerine kurulular.Ve agnosk düşünce de bir önyargıdanbaşka birşey değil.Bu da tarafsız bir bilim olamayacağını gösterir.Her felsefede de bir kabul var.Bilim Tanrı bilgisine de ulaşabilir,ispatlayabilir de......Agnosk felsefenin diğer hatalı önkabullerinin eleşrilerine gelecek olursak:A-Birşeyin varlığının ispatlanması,kesin olarak inanılması-bilinmesi için ”kendisinin” evrende bizzat izlenmesi şartdeğildir.B-Bilgi denilen şey de inançtan başka birşey değildir.İkisini ayrı görmek bir yanılgıdan ibarer.Şimdilik bu kadarSelam ve sevgiler.

OktayD Posted: Feb 21 2006, 12:42 PMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 200Member No.: 4Joined: 30-January 06Sayın Emre,(1) Bir şey neden kesinlik taşıdığı için bir önyargı olsun?(2) Bilgiyi inanç yapan şey nedir?(3) Her bilgi inanç ve her inanç da bir bilgi ise ancak o zaman birinin diğerinden ayırt etmem. Yoksa siz öyle

olduklarını mı düşünüyorsunuz?(4) Dediğim gibi, bilim deneylediği gözlemlediği ve üzerinde kafa yorduğuy şeyin bir yanılgı olup olmadığınıbilemez. Gödelci ya da agnosk tutuma göre bilimin bulup da yanılgı olan bir bilgi vardır. Yani yanılgı olupolmadığına karar verilemeyen bir bilgi... Siz bunu her bilgi için söylemek mi istediniz? Ben her bilgi için iyi bir kanıtveremem. Siz verebilirseniz ne ala...(5) Bir şeyin varlığının kanıtlanması için onun izlenmesi bir yoldur, ikinci bir yol ise, olmayana ergidir. İzlenmesiderken tabi ki görmek değil, bilimsel olarak ölçmekten söz ediyorum. Çünkü parçacık fiziğinde, kuarklar, leptonlargibi parçacıkları göremezsiniz ama varlığı kanıtlanmışr. Ben buna rağmen Tanrı nın varlığının bilinmeyeceğinisöylüyorum...(6) Her felsefede bir kabul var. Evet. Olmalı da. Zaten agnoszm bunun üzerine kuruludur. Yukarıda bolcadeğindik eğer okuduysanız görmüşsünüzdür. Agnoszm var olan bilgilerin doğru olduğunu kabul eğinizde (o

bilgiler ne olursa olsun) tutarlı olmaya çalışğınız vakit, bazı bilgilerin eksik kalcağını söyler. bu bilgilerin en odaknoktası Tanrı bilgisidir. Gödel in teoremi de bunun genel halini verir. Her belitlerden (yani kabullerden) oluşantutarlı sistem w-eksiklidir. KArşı çıkğınız şeyin ne olduğunu tam irdeleyin. Kesip atmayın.

Emre _1974tr Posted: Feb 21 2006, 03:29 PMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 193Member No.: 29Joined: 6-February 06

Sevgili Oktay1-Birşey kesinlik taşıyor ama aslında yanlışsa-iddia hatalıysa, bu bir önyargıdır.Yanlış bir inançr.2-Bilgi denilen şey inancın ta kendisidir.O inancın en kuvvetli halidir.O inanca niye iman edersin.Şundan dolayı,seni ikna eden delillere sahipsindir.Örneğin laborotuvardaki deneyler

90

Page 91: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 91/180

seni ikna etmiş olabilir,örneğin o olayı bizzat yaşaman seni ikna etmiş olabilir,örneğin çok güvendiğin bir kaynaktanokumuş olman seni ikna edebilir,örneğin çok güvendiğin birisinden duymuş olman seni ikna edebilir....tüm bunlarbilgi adını verdiğin inancını oluşturur.Gezegenlerin yuvarlaklığından tut da senin adının Oktay olması bile senin inancından ibarer.Ama doğru olsunbu inanç ama yanlış.Sen eldeki delilleri yeterli görüp bunlara iman etmiş durumdasın.Ta ki birileri çıkıp bunun tamtersini sana ispatlayıp-seni ikna edene kadar.

3-Evet ikisi de aynı şeydir.Sadece değişik adlarıdır.Eldeki delilleri yeterli bulup o şeye inanmak veya yetersiz bulupinanmak tamamiyle senin iç dünyana kalmışr.4-Kanıtları yeterli bulup ikna olmak veya bulmayıp ikna olmamak tamamiyle bireye kalmışr.Kanın iyi olupolmadığına da birey kendi karar vereceği gibi,o şeyin yanılgı olup olmadığına da birey karar verir.Bu kabulün dahafazla kişi tarandan paylaşılıp paylaşılmaması da hiçbirşeyi değişrmez.Kelle-kabul eden sayısının hiçbir önemiyoktur.5-İşte bir önyargı önreği daha.Dün de kuarkların varlığının kanıtlanmasının imkansız veya uzaya çıkmanın imkansızolduğunu söyleyen bilimadamları vardı.Haa bir ara formüllerle 100 küsur km/saat üzerinde hız yapan aracınyapılmasının imkansızlığını ispatlayan(??!!) bilimadamları vardı.Eğer bu hıza ulaşılırsa aracın(neyden yapılırsayapılsın) dağılacağını kendilerince kesin bir şekilde ispatlamışlardı.”İnançlarının” yanlışlığı sonrada ortaya çık.Aynıhata felsefi konularda da sık sık yapılıyor ve yanlış inançlara inanılıyor.

6-Bu önkabulün de yanlış olduğunu söylüyorum.Gerçekten doğru bir bilgiye iman etmişsen bu sana dezavantajdeğil,avantaj oluşturur tutarlılık açısından.Ve bazı bilgilerin eksik kalmasına falan da sebep olmaz,tamamlanmasınayardımcı olur.Tanrı inancı da yeryüzündeki en geçerli delillere sahip en temel bilgidir.Selam ve sevgiler.

ON WAR Posted: Feb 22 2006, 02:37 AMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 902Member No.: 2Joined: 28-January 06

QUOTEHer felsefede bir kabul var. Evet. Olmalı da. Zaten agnoszm bunun üzerine kuruludur. Yukarıda bolca değindikeğer okuduysanız görmüşsünüzdür. Agnoszm var olan bilgilerin doğru olduğunu kabul eğinizde (o bilgiler neolursa olsun) tutarlı olmaya çalışğınız vakit, bazı bilgilerin eksik kalcağını söyler. bu bilgilerin en odak noktasıTanrı bilgisidir.Tanri bilgisi diye bir sey yokturTanri’ya inanilironun hakkinda bir sey bilinmezbilinmeside gerekmez.kitabi bir dine inanirsanizbunu böyle kabul edersiniz.

bir müslüman icin yaracinin var oldugunun kaninin önemi yokturzaten bu vahyin kendisi ile celisir..Tanri bilgisi kanita dayali olsa idiiman denen faktörün olmamasi gerekirdi.kitabi dinler acisindan söylenebilecekler özetle bunlardir.bugün sadece tümdengelimli kesrmeler kullanilmaz tanri cikarimlarindatümevarimsal savlar özellikle teleolojik savlar günümüzde fizikle ve biyoloji ile ciddi ciddi tarsilmaktadir.sonucta fizikteolojinin en önemli argümanini dogruladi.Gazzali 1000 yil evvel evrenin baslangici olmasi gerekgini vurgulamis.falan felan..

sonra yazarim biseyler.

Emre _1974tr Posted: Feb 22 2006, 02:58 AM

91

Page 92: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 92/180

kidemli üyeGroup: MembersPosts: 193Member No.: 29Joined: 6-February 06Sevgili On War ben de tam tersini söylüyorum.

Bilgi inançr.Allah’ı da biliriz.Bu yüzden peygamberler insanlara birçok somut deliller-mucizeler göstermişlerdir.Çünkü istenilen körü körünedeğil,delile dayanarak inanmak.Ve kuran ayetlerinde de inancın akla ve araşrmaya,delile dayalı olması açıkça istenir.yoksa üçlemeye tapan bir hrisyan hiç suçlanmaz ve yine puta tapan bir hindu hiç günahkar durumunadüşmezdi.Onun gönlü de ona inanmış denilir ve geçilirdi.Ama Allah sadece gerçeğe inanmamızı ve buna da akıl-delil yoluyla ulaşmamızı isyor.

ON WAR Posted: Feb 22 2006, 03:16 AMkidemli üye

Group: MembersPosts: 902Member No.: 2Joined: 28-January 06o halde bilgi ve inanc ayrimini iyice acmamiz gerekiyor Emre..bilgi ve inanc dar ve genis anlamlarda birbirinden ayrilmaktadir.prakte,bilinen bir seyark iman konusu olmaktan cikar..mesela suyun kaldirma kuvvenin oldugu uzun zamandir biliniyorbu iman konusu olmaktan cikar.

suyun kaldirma kuvvekisiden kisiye göre degiserektercih yapmayi gerekrmeyecek kadar gercekr.öte yandanevrenin olusumu/yaralisicanli alemin olusu/yaralisi konusu farklidir.burada kabuller devreye girer.Selam ve sevgiler.

Emre _1974tr Posted: Feb 22 2006, 03:23 AM

kidemli üyeGroup: MembersPosts: 193Member No.: 29Joined: 6-February 06Sevgili On War,hayır şu ince noktaya dikkat lüen.Sen şu anda suyun kaldırma kuvvene iman ediyorsun yani inanıyorsun.Delilleri yeterli bulup varlığına inanmışsın.Ama yarın buna inanmayan bir insan çürütücü delilleriyle çıkıp bu inancını yıkabilir.İsa’yı çarmıha gerilmiş gibi görenler de gözleriyle görmelerine rağmen ,bu bilgilerinde yani inançlarında yanılıyor-lardı.

Veyahua günümüzde fotomontajla,bilgisayar teknolojisiyle de böyle yanlış inançlara inandırılabilirsin.Bilgi inancın en kuvvetli halidir.Eldeki deliller seni fazlasıyla ikna etmişr ve sen o inancının-bilginin gerçekolduğuna inanmaktasındır.selam ve sevgiler.

92

Page 93: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 93/180

Emre _1974tr Posted: Feb 22 2006, 03:28 AMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 193Member No.: 29Joined: 6-February 06

İlave olarak ilgili eski bir yazımı aktarayım:Bütün kabul edilen bilgiler de birer inançr.Özel olarak örnek vermek gerekirse;Amerikalıların aya ayak basmaolayına bir bakalım.Şimdi ben de dahil olmak üzere Amerikalıların ilk aya ayak basanlar olduğuna herkes bütünkalbiyle inanıyor.Bunun gerçekliğinin ispa sayısız.Bir kere bu olay televizyonlardan naklen yayınlandı.Aydanörnek gerldi vesaire.....ama buna rağmen bu apaçık bilgiye inanmayanlar var.Bu konuda onların da kendilerincedelilleri var.Bunun o dönemde Sovyetlere karşı psikolojik bir üstünlük sağlamak için hazırlanmış komplo olduğunainanan insanlar bunun ispatlarını sundular.Ve bugün milyonda bir de olsa bir kısım insan onlara inanıyor.Şimdi burada bizim bu aya ayak basış olayına inanmamız bizim inancımız.Bütün ispatlarına karşı bu böyle.Bunakarşılık buna inanmayanların inanmamaları da onların inancı.Bunu her bilimsel gerçek için genelleyebiliriz.Haa gezegenlerin varlığı gibi en basit gerçekler bile inancımızdır.Bubilgiye inanıp inanmamak,delilleri yeterli sayıp saymamak tamamıyle bize(bireye) kalmış bir şey.

Işık hızı aşılabilir mi?Evrim teorisi gerçek mi değil mi? Bütün bunlar da birer inançtan başka birşey değildirler.Şimdi çıkıp ”ama şu olay ispatlandı,inanç olmaz ”diyebilirsiniz.İster ispata dayansın,ister başka birşeye, YİNE DEONA İNANIP İNANMAMIZ BİZİM İNANCIMIZDAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR.Birçok yanlış kuram nasıl çürütüldü sanıyorsunuz.Bilimadamları da dahil olmak üzere o şey herkes tarandanbilimsel gerçeklik zannedilirken,birtakım bilimadamları tarandan bu bilgiye inanılmadı ve daha sonra bu kuşkucubilimadamları o genel kabulleri kendi ispatlarıyla yıklar.O yıkılan yanlış bilginin gerçekliğine inanların inancıonların inancı,o bilginin yanlışlığına inanarak o kuramı yıkan bilimadamlarının düşünceleri de onların kendiinancıydı.Bir genel kabul kendince ispatlara bile dayansa bir inançtan başka birşey değildir.O bilgiye inanıp inanma-mak,ispatları yeterli ve manklı bulup bulmamak bizim bu inancımızı belirler.Selam ve sevgiler.

OktayD Posted: Feb 22 2006, 10:32 AMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 200Member No.: 4Joined: 30-January 06Sayın Emre,Çok uç örnekler veriyorsunuz. Verdiğiniz örneklerin hepsine teker teker yanıt vermeyeceğim. Aya gidilmesibilgisi sınanabilir bir bilgi değildir. Ama ben bilimsel yöntemden söz ediyorum. Sınanabilir bilgi üretmek... Suyun

kaldırma kuvve sınanabilirdir. Bunu herkes evinde deneyebilir. Bir etkinin suya alan nesnenin ağırlığını dahaaz gösteriyor. Bu etkiye kaldırma kuvve demişiz. Siz inancı farklı bir anlamda kullanıyorsunuz. Sizin söylediğinizşeyle bizim söylediğimiz şey aynı değildir.QUOTE5-İşte bir önyargı önreği daha.Dün de kuarkların varlığının kanıtlanmasının imkansız veya uzaya çıkmanın imkansızolduğunu söyleyen bilimadamları vardı.Haa bir ara formüllerle 100 küsur km/saat üzerinde hız yapan aracınyapılmasının imkansızlığını ispatlayan(??!!) bilimadamları vardı.Eğer bu hıza ulaşılırsa aracın(neyden yapılırsayapılsın) dağılacağını kendilerince kesin bir şekilde ispatlamışlardı.”İnançlarının” yanlışlığı sonrada ortaya çık.Aynıhata felsefi konularda da sık sık yapılıyor ve yanlış inançlara inanılıyor.Hangi bilimadamı bir cismin 100km/h hıza çıkamayacağını kanıtlayabilir ki? Bunu iddia edenler bilimadamı değillerbir kere! Sadece ev deneyleriyle dünya’nın etranda dolaşan gece çok sönük ışıkla hareket eğini gördüğümüz

uyduların bile hızının en az 10000km/h olduğunu hesaplayabiliriz. Bu olay bile sınanabilirdir ve o bilimadamı kılıklıadamların 100km/h sınırının 100 ka bir hızdır. (Eğer hala bu sınırın kanında ısrarlıysanız kaynak isteyeceğim).Benim babamın otobanda giği hızı ölçtüğüm (direkleri sayarak!) küçüklük yıllarını harlayınca bu söylediğinizegülesim geldi doğrusu:D

93

Page 94: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 94/180

QUOTESevgili Oktay,ne A ne B de bir kesinlik taşıdığından bu da bir ön yargıdır ve bilimle uyuşmadığı iddia edilebilir.QUOTE1-Birşey kesinlik taşıyor ama aslında yanlışsa-iddia hatalıysa, bu bir önyargıdır.Yanlış bir inançr.Önce A ve B nin kesinlik taşıdığı için bir önyargı olduğunu söylediniz ve sonra kesinlik taşıyıp yanlış olduğunda birönyargı olduğunu söylediniz.

Şimdi size 2x2=4 olduğunun kanını (bu teoremin kanı o kadar da kısa ve kolay değil !) versem siz hala bunun birinanç olduğunu mu söyleyeceksiniz?Bir kanıt yapıldığında, her zaman kabül olmalıdır. Bunu engelleyemezsiniz. Bu yüzden bu tür kanıtların kabulleribelirlenir ve şöyle denir: ”Eğer bu kabuller doğruysa bu böyle olacakr”. Siz bunun kanını yaparsınız. Bu kabullerdoğru da yanlış da olsa kanın kendisi doğrudur (yani ”Eğer bu kabuller doğruysa bu böyle olacakr” önermesidoğrudur). Buraya kadar matemak ve mank vardır. Sonra devreye fizik vs girer. Bu yapılan kabullerin sınamasınıyapar. Yani bu kabuller gerçekten doğru mudur? Bunlar da onaylanınca kanıt gerçek dünyada var olan bir karşılığasahipr. Yani ark siz kabulleri kanıtladığınız için kanın son cümlesini de (”bu böyle olacakr” önermesi) doğrukabul edebilirsiniz. Bu son adım da matemaksel mankr. Fizik sadece kabulleri doğrulamakla yükümlüydü.Siz fiziğin yapğı sınamanın bir hata içerdiğini bu yüzden yanlış bir bilgiye ulaşıldığını savunabilirsiniz. Bu olabilir.Çünkü fizik (ya da pozif bilimler) kesin değildir. Ama geri kalan adımlarda yapğımız şey yani matemaksel

mank (daha genel olarak matemak) kesindir. Siz kanın doğru olduğundan kuşkulanırsanız, kuşkulandığınızdanda kuşkulanmalısınız!! (her ne demekse). Fizikteki hatalar inançtan kaynaklanır. Deney yapılırken bir kabulügörmezden gelirsiniz, çünkü o kabul inançtan dolayı kanıtlanmaya gerek görülmemişr ya da kabul yapğınızı farketmemişsinizdir. Fizik olabildiğince inançtan arınırsa ilerleyebilir.Bilimin agnossk olması bu yüzdendir. İçinde inanç yoktur. Nesnel olmayan kanıtlanıp çürütülemeyen şey,bilimin konusu değildir, bilimsel bilgi değildir inançr...Siz farklı bir şeyden bahsediyorsunuz. Siz bireysel bir davraıştan bahsediyorsunuz. Bilim bireysel değildir.Bireye özgü değildir. Genel-geçerdir. Nesneldir. Sınanabilirdir. Bir bilimadamı inançla iş yapabilir ama bilimekağı/katacağı şey inançtan arınmışsa ancak bilim çevrelerince değerlendirmeye alınabilir. Siz kuranda yazanbir şeyi kanıtlamak isteyebilirsiniz. Bu inancınızın yaprdığı bir şey olabilir ama sonuç olarak yapmaya çalışğınızşey inanç taşımamalıdır. Kurana inanan inanmayan herkes bunu sınayıp o şeyin doğruluğunu görmelidir. Her

bilgi inanç değildir. İnanç bilginin bireysel yorumudur. Bilimde bireysel yorumlara yer olmadığı için inanç bilimdeyoktur ama bilimadamı bireysel olduğu için bilimadamı inançlı olabilir. Lüen iki kavramı karışrmayalım. Birinindiğerinden farkı yoksa neden iki isim takılsın ki?Saygı Sevgi ve Mank... Emre _1974tr Posted: Feb 22 2006, 12:40 PMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 193Member No.: 29Joined: 6-February 06Sevgili Oktay,bilim agnosk değildir.Agnoskler bunu böyle görmek isteyip ele almaktadırlar.Tıpkı ateistlerinbilimi ateist,inanırların da imanlı yapması-görmesi gibi.....Üçü de ”kesin bir inancı” içeriyor.

Şimdi inanç=bilgi meselesine gelelim.Hayır o şeyin tekrarlanabilir olması,o şeyin gerçekliği konusunda bir delildir ve siz bu delille ikna olarak o şeyingerçekliğine inanmaya başlarsınız.Ben bunu yukarıda da söyledim.İnancınıza ya deneylere bakarak,ya güvendiğiniz bir kaynaktan okuyarak,ya bizzatyaşayarak,ya çok güvendiğiniz bir insandan duyarak........vs. ulaşabilirsiniz.Eldeki delilleri yeterli bulup ikna olmak,veya yeterli bulmayıp ikna olmamak ”tamamen bireyin iç dünyasına”kalmış birşeydir.Suyun kaldırma kuvve,2x2=4,yerçekimi gücü tüm bunlar da inancımızdan başka birşey değil.Biri tam tersidelillerle gelip bu inançlarımızı çürütüp-ikna edinceye kadar bunların gerçekliğine iman ederiz.Elindeki deliller o şeye kuvvetli bir şekilde inanmanı sağlıyor sadece o kadar.Yani inancını arrıyor.Adının Oktay olması yönündeki deliller de bugüne kadar seni hep ikna etmiş ve adının Oktay olduğuna inanıyorsun.

Dünyamızın yuvarlak olduğuna delillerin sonucu ikna olmuşsun ve iman ediyorsun.Bunun tam tersi sana gösterilip-ikna oluncaya kadar da bu inancını sürdüreceksin.Bir ara bilimadamları insan yapımı bir aracın 100 küsur km/saaen fazla hız yapamıyacağını formüllerle ispat-

94

Page 95: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 95/180

lamışlar.Ama inançlarının yanlışlığı sonradan ortaya çıkmış.Aya çıkış örneğimde aya çıkılabilirliği söylemedim.ABD’nin o tarihte aya çıkıp çıkmamasından bahsem.O olayındüzmece olduğunu iddia edenler delillerini sundurlar ve bugün bir kısım insan onlara inanmakta.Şimdi bizimamerikalıların o tarihte aya ayak basmalarına inanmamız bizim inancımız,inanmayanların inancı ise onlarıninancıdır.Çünkü bilgi denilen şey de inançtan başka birşey değildir.Ayrıca aya çıkılabilirliğin sınanması da o konudaki inancımızı belirler.Eğer ikna olursan ”sen aya çıkılabileceğine

iman edersin” hepsi bu.O tekrar ve gözlemler senin ikna olup ”inanmanı ” sağlar.Yine ta ki biri sana bununyanlışlığını gösterip seni tersine ikna edene kadar.Ve bu bilginin-inancın kabulü tamamiyle bireyseldir.Tüm bilimadamları bir bilgiye inanırken,bir bilimadamı çıkıpo bilginin yanlış olduğuna inanıyor ve ispatlarıyla günün birinde o inancı yıkabiliyor.Önemli olan bireyin o bilgiyeinanıp inanmamamısıdır.Herşey bireyseldir.İnananların sayısının çokluğunun hiçbir önemi yoktur.Ve birey eldeki delilleri yeterli bulup inanmak veya yeterli bulmayıp inanmamak konusunda tamamenözgürdür.Bilimsel bilgi adı verilen inanç da bundan başka birşey değildir.Selam ve sevgiler.

OktayD Posted: Feb 22 2006, 05:57 PM

kidemli üyeGroup: MembersPosts: 200Member No.: 4Joined: 30-January 06Sayın Emre,Hiç iyi örnekler vermemişsiniz yine. Dünaynın yuvarlaklığı, adımın Oktay olması, bir deneyin gerçekliği, vs..Bunlar bilimin konusu değil. Bilim bir deneyin ”gerçek”liğiyle ilgilenmez. Bilim gerçek hakkında konuşmaz, gerçeksanılan hakkında konuşur. Biz burada ”gerçek”ten söz etmiyoruz. Bilgiden söz ediyoruz. Bilimsel bilgi diğerbilgilerden ayrılır. Çünkü aynı bilgiye aynı prosedürleri uygulayarak ulaşabilirsiniz. Gerçek olsun ya da olmasın. Şuanda yaşadığınız hayat bir rüya bile olsa, bilim der ki: ”bu rüyada bu koşullar alnda bunlar olur”. Bu dünyanın

rüya mı gerçek mi olduğu bilimin konusu değildir. Belki birgün yeni bir şeyler bulunur da konu kapsamına alınırama şu anda bilim bilginin ”gerçekliğiyle” ilgili hiçbir şey söyleyemez! Sadece aynı şeyi tekrarlayınca sonucun neolacağını söyler.Dünya yuvarlakr dedik. Hayır öyle değildir! Ya da öyledir! Bu tamamen bakış açısıdır, yorumdur, inançr. Bundahaklısınız. Ama bilim şöyle der: ”Eğer biri yüzeye paralel olacak şekilde hiç sapmadan dosdoğru ilerlerse (jeodeziküzerinde giderse), tekrar başladığı yere (çok hassas olarak o yerin komşuluğuna) varır”. Bilim bunu söyler, sizdenersiniz ve görürsünüz. Ben denerim öyle olur, vs. Sonra biri çıkıp dünyanın şeklinin bir topa benzediğini söyler.Evet benziyor olabilir ama bu bilimsel bir önerme değildir. Sadece yorumdur, kolaylıkr, kısaltmadır. Bu kahrolasırüyada deneylerinizin sonucunu bilim öngörecekr. İster gerçek olsun ister olmasın. Bunları söyleyince aklımaPlaton geldi. İdealar alemi vs. Ya da matrix tarzı şeyler. Eğer Platon haklıysa, bilim idealar aleminin gölge oyununuçözmeye çalışıyor. Eğer matrix gibi bir olgu doğru olsaydı bu sefer de bilim yaşadığımız bilgisayar programının

algoritmalarını anlamay irdelemeye çalışıyor. Agnoszm gerçeğin de bilinemeyeceğini öngörür. Aklıma Einstein’ınbir sözü geldi: ”Gerçek yoktur, gerçek sanılan vardır”.Matemak örneğine gelince, 2x2=4 önermesinin kanını hiç biliyor musunuz? Gördünüz mü? Uğraşnız mı?Bu örneği sırf ağızlara takıldığı için bilerek söyledim. Yoksa sizden her sayılabilir kümenin altkümelerinin desayılabilir olduğunun kanını istemedim. Hani insanlar ”iki kere iki dört eder” lanı gerçeklik göstergesi olaraksöylerler ya o yüzden. Neden 2 kere 2 başka bir şey değildir? Olamaz mı? Evet, bal gibi olur. Ama başka bir sayıkuramı oluşturmak zorunda kalırız. Ama bu mevcut kurama göre 2 kere 2 dört etmek zorunda. Bu bir gerçeklikr.Ama soyut bir gerçeklik. Bunun fiziksel bir gerçekliği yoktur, soyut bir gerçekliği vardır. Ama fiziksel bir bilgiyeindirgenebilir. İndirgendiğinde bu soyut gerçekliği kullandığınız için o sizin fiziksel bilginizin soyut modelidir. Bumodel gerçekr, eğer deney kuralına uygunsa bu model deneysel bilgiden yeni bilgiler çıkarmaya başlar, buşekilde ilerlenilir. Ama 2x2=4 ün kanının nasıl bir şey olduğunu bildiğinizden şüpheliyim.

bilim agnosk olmalıdır. Şu anda agnosk olmasa bile öyle olmalıdır. Eskiden değildi, bu yüzden çok şey (bunlarınarasında can da var kişilik de var, zaman da var) kaybedildi. Bilim Tanrı diye bir bilgiden yoksun olmalıdır. Yada bilimin Tanrısı matemak olmalıdır! Bilim ona tapmalıdır. Ama tapamaz, çünkü bilim bir kişilik değildir.Bilimadamına gelince, agnosk olmayanlar da olabilir, olanlar da. Buna bilim karışamaz, ama karışacağı şey

95

Page 96: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 96/180

adamın makalesinde bunu yansıtmamasıdır. Bilime sunulan her şey agnosk olmalıdır, bilimadamı en nurcu yada en kafir olsa da sunduğu şey agnosk olmalıdır.QUOTEEldeki delilleri yeterli bulup ikna olmak,veya yeterli bulmayıp ikna olmamak ”tamamen bireyin iç dünyasına”kalmış birşeydir.QUOTE

Ve bu bilginin-inancın kabulü tamamiyle bireyseldir.Tüm bilimadamları bir bilgiye inanırken,bir bilimadamı çıkıpo bilginin yanlış olduğuna inanıyor ve ispatlarıyla günün birinde o inancı yıkabiliyor.Önemli olan bireyin o bilgiyeinanıp inanmamamısıdır.Herşey bireyseldir.İnananların sayısının çokluğunun hiçbir önemi yoktur.Dediğim gibi, birey istediği hal yesin ama bilim inanç içermez. birey istediği kadar içerse de...Bilim ortaya konulanı söyler, kanıtları koyar. birey bunlara inanmasa da önemli değildir. İnanmıyorsa gidipkendisi görsün, sınasın, deneyini yapsın. İkna olmadıysa, gelsin bilimsel yöntemlerle çürütsün. Bilim, çürütümünüçürüükten sonra hala ikna olmadıysa gitsin futbolcu falan olsun!Şu ay örneğini de hiç sevmedim. Yani ABD nin bir kere bilimsel bir kanı olup olmadığını bilmiyoruz ki, tarihsel birolay, sınanabilirliği çok alt düzeyde. Yani aya gidiş kanı olduğunu görmediğim bir bilgi. Beni ilgilendirmiyor.Kanıtların yeterli olması demek, bir şeyin olması için önerilen matemaksel modelin fiziksel sonuçlarla uyuşmasıdemekr. Burada ikna söz konusu değildir. Önerilen matemaksel model deney sonuçlarını kanıtlanması istenilen

bilgiye götürüyor ve her aynı deney olduğunda bu böyle oluyorsa, istenilen kanıtlanmışr.Saygı Sevgi ve Mank...

Emre _1974tr Posted: Feb 22 2006, 06:30 PMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 193Member No.: 29Joined: 6-February 06Sevgili Oktay benim verdiğim örneklerin iyi ve yerinde olduğunu,ancak söylediklerimi anladığınızda görebilirsiniz.O

zamanda zaten benim görüşümde buluşmuş olacağız.1-Dünyanın yuvarlaklığıyla ilgili söylediğiniz:”Eğer biri yüzeye paralel olacak şekilde hiç sapmadan dosdoğru iler-lerse (jeodezik üzerinde giderse), tekrar başladığı yere (çok hassas olarak o yerin komşuluğuna) varır”. Savı da birinançtan ibarer hiçbirşey değişmez.Bunun böyle olduğuna birşeyler sizi ikna etmişr ve siz de buna iman etmişsinizdir bilimadamı olarak.Tıpkı suyun kaldırma kuvvene ikna olduğunuz gibi.Ve bu da sizin inancınızı oluşturur.Ben gerçeklikten falan bahset-miyorum.Bilginin doğruluğu veya yanlışlığından da bahsetmiyorum.Bunun sadece sizin inancınız olduğu gerçeğin-den bahsediyorum.Bütün bilgilerin senin inançlarından başka birşey değildir.İster bilim alanında olsun,ister adının Oktay olduuğunainanman olsun.2-Hayır bilim ateist veya agnosk değildir.Olmamalıdır da...Bu sadece sizin görmek istediğiniz,yanlış ”inancınıza”

bağlı bir önyargıdır.Bilim bu yanlış önyargılardan arındırılarak gerçek yargı üzerinde temellendirilmelidir.3-Bilimsel kabulleri oluşturan bilimadamları da birer bireydir.Onlar da aynı şekilde ”bireysel inançlarını” bir sonucabağlayarak insanlara ”bilimsel bilgi” adıyla sunuyorlar.Ama yine de inancın sunulmasından başka birşey yok or-tada.Ondan sonra da bilimadamlarından biri,meslektaşlarının ”yanlış inanç” üzerinde olduğunu görüp onların buinançlarını paylaşmıyor.Daha sonra da ispatlarıyla onların yanlış inançlarını yıkıveriyor.Bir şeyin doğruluğuna veya yanlışlığına iman etmek tamamen bireye kalmış birşeydir.Eldeki delilleri ister yeterlibulup ikna olursun,ister bulmayıp rededersin.Kelle sayısının-çoğunluğun ne dediğinin en ufak bir önemi yoktur.4-Hayır Ay örneğini canlı yaşayanlar var.Yayınlarla izleyenler var.Haa eğer gerçekten çıklarsa aya çıkan astronot-lar var.Şimdi bunların ve bizlerin eldeki delilleri yeterli bulup bu olaya inanmamız biziminancımız,buna karşı delillergerip inamayanların inancı ise onların....Eğer sen uzay gemisine binip aya gidersen,bu delili yeterli bulup ”kendinin aya çıkğına inanmak” senin inancını

oluşturmaktadır.Bu deneyimin ve gözlemin seni ikna etmişr.Ark sen kendinin aya çıkğına ”inanmaktasındır”.Veinancından başka birşey değildir.5-Bilim tamamiyle inanç içerir.Yine bilimsel yöntemlerle kanıtlandığına inanılan bir şeye ”iman edilmeye”başlanır.Bilim zaten tamamiyle inanç(bilgi) üzerine kuruludur.Bunun tersini iddia etmek bile saçmadır.İnancı-bilgiyi

96

Page 97: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 97/180

kaldırırsanız bilimin de canını okursunuz.Bu bağlamda bilim tamamiyle inanç üzerine kurulu olduğu gibi,ateist veya agnosk de değildir.Böyle bir zeminüzerine koymaya kalkanlar kendi önyargıları ve inançlarında bağnazca ısrarlılar demekr.Gerçi her felsefede bir kabul var,ama bunlardan ”yanlış inanç” üzerine olanlar ”yanlış yoldalar” demekr.Tümmesele bu önyargıların ve yanlış inançların yıkılmasında .Gerçeğin görülebilmesinde.....Özellikle de bilgilerinizin inançlarınız olduğunu görebilmenizde...İkisini ayrı olarak görme yanılgısından kurtul-

makta.....Selam ve sevgiler.

Bir agnoskle yapğım tarşma (2. kısım)  (2011-07-13 01:02)

OktayD Posted: Feb 22 2006, 09:32 PMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 200Member No.: 4

Joined: 30-January 06Sayın Emre,Dediğim gibi sizin inanç dediğiniz şey farklı bir şey. Aynı şeyden bahsetmiyoruz. Siz olayı gerçekliğe bağlıyorsunuz.Bu mesajı gördüğünüze inanıyorsunuz mesela. Bu sizin inanmak anlayışınız. Yani siz gerçekliğin ancak inanmaklaelde edilebileceğini savunuyorsunuz. Ben aksini savunmuyorum ama bunu da iddia etmiyorum. Ben gerçekliğeulaşan bir yol bilmiyorum. Benim konum değil. Bu yüzden, eğer gerçekliğe inançla ulaşıyorsak bilgiye de öyleulaşırız demiş oluyorsunuz. Bu bilgi yanlış ya da doğru fark etmez, diyorsunuz, ona inançla ulaşılır. Ama işte benbundan bahsetmiyorum. Agnoszm bununla ilgilenmez. Bilim hele hiç ilgilenmez. Siz olaya bireysel bakıyorsunuz.Bakın sizin dilinizle yukarıdaki cümlelerimi çeviriyorum: ”Bilimsel bir deney yapğınızda, bu deneyi yapan herkesiçin aynı şeyi inandıracak derecede yapılır.”Şimdi oldu mu? Kaç kilobyte’dır size bunu anlatmaya çalışıyordum ama sizin bu kadar farklı bir şeyden söz eğinizi

de düşünmüyordum. Hep söylerim: ”iki kişi düşünce konusunda anlaşamıyorsa ikisi aynı şeyden bahsetmiyordur”.Bilim matemak ya da agnoszm sizin bahseğiniz şey hakkında ne yorum ne de başka bir şey yaparlar. Bilimbireysel bir bakış açısından oluşmaz. Bilim görüngülerle (fenomen) uğraşır. O görüngülerin kaynağını araşrmaz.Onlar metafizikr.Sizin her bilginin inanç olması önermesine götüren şey buydu. Hiç kimse çıkıp kendisinin var olduğunu bile kanıt-laması beklenemez. Kişinin kendisi dahi var olduğunu kendisine kanıtlamakta zorluk çekebilir (düşünüyorum öy-leyse varım ). Ancak var olduğuna inanabilirsiniz. Siz de var olduğunuza inanıyorsunuz. Var olmak bir görüngüdür.Fizikte bir parçacığın varlığı tam anlamıyla bir görüngüdür. Anlatayım:Siz bir parçacığın varlığını, başka parçacıklarla olan ilişkisiyle kanıtlarsınız. Her aynı koşulda aynı etkiyi bırakanşeye parçacık deriz. Bu etkilerden en önemlisi, momentumdur (klasik mekanikte kuvvet momentum değişimiolarak tanımlanır). Fizik momentum değişimi yaratan her etki kaynağına parçacık der. Yani parçacık deyince küre

şeklinde oradan buraya hareket eden bir şey düşünmek yerine, şu şu şu özelliklere ve momentuma sahip ”şey”anlıyoruz. Parçacık dediğimiz şey, sadece belli etkilerin adlandırılmasıdır. Görüngüdür. Bilim bu tür etkilere isimtakıp olayı basitleşrir ve bu olayları inceler. İster inanın ister inanmayın. Mesela elektron diye -1.602 x 10^-19coulomb luk yüke sahip, 1/2 spinli, 0.511MeV/c² kütleli ve elektromanyek dalga özelliği gösteren parçacıklara diy-oruz. Mesela-1.602 x 10 -̂19 coulomb yüke -1e deriz kısaca. Çünkü elektrik ilk bulunduğundaböyle denilmiş. Eğer-3 denilseydi de olurdu (haa kuarkların -1/3, +2/3 gibi yükleri olmuş olmazdı). Kuarklar da çeşitli deneylerde (hı-zlandırıcılarda bir protonla bir nötronu çarpışrarak) elde edilen değişik özelliklere sahip ”şey”lerdir. Kısaca bilim,sınadığı görüngülerin kurallarını araşrır. Sizin bahseğiniz şekli bilimin umrunda değildir.Saygı Sevgi ve Mank... Emre _1974tr Posted: Feb 23 2006, 12:18 AMkidemli üyeGroup: Members

Posts: 193Member No.: 29Joined: 6-February 06Sevgili oktay,

97

Page 98: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 98/180

Hayır ben olayı gerçekliğe falan bağlamıyorum.Hiçbir alaksı yok.Diyorum ki bilgi denilen şey inançlarımızdır.İstergerçek olsun ister olmasın,ister doğru olsun isterse de olmasın.Eldeki delilleri yeterli görüp iman etmek veya tamtersi bizim inancımızı oluşturur.Agnoszm bununla ilgilenir -ilgilenmez bahseğim bu değil.Bilim tamamiyle bununla ilgilenir ve bilim agnoskdeğildir diyorum.Herkesi ikna eden deliller,deneyler dediğin şey de bir inancı oluşturur.Ama bu deliller yine herkesi ikna etmeye-

bilir.Bireyin iç dünyasına kalmışr o sunulan delilleri yeterli bulup bulmamak.Haa daha evveline gidelim.Bu deneyleri yapıp bir sonuca ulaşan bilimadamları da eldeki deliller sonucu yeni birinanç elde etmişlerdir ve bunu elde ekleri inancı topluma ”bilimsel bilgi” adıyla sunarlar.Ama sunulan inançtanbaşka birşey değildir aslında.Bu bilginin(inancın) ne olduğuna karar veren kurul da bireylerden oluşur ve o bireyler de elde ekleri inancı tüminsanlara sunarlar.Yani o inancın(bilginin) elde edilişinden tutun da ,insanlara sunulduktan sonra diğer bireylerino inancı kabul edip etmemeleri bile bireysel bir olaydır.Haa bilimadamlarından ,haa o kuruldan biri meslektaşlarının bu inancına kalmayabilir ve ileride ispatlarıylameslektaşlarının yanlış inancını yıkabilir.İster kural olsun,ister bir tanım,ister de de başka birşey.inançtan başka birşey değiller.Öncelikle o kuralın öyleolduğuna ilgili araşran bilimadamları bireysel bazda ikna olur.Sonra da bunu yine insanlığa sunarlar.O bili-

madamlarının sundukları şeye inanmaları-kabul etmeleri onların inancı,etmeyen meslektaşlarının inancı da on-ların inancıdır.Yine sunulan topluma bakğımızda bu sunulan inancın delillerini kabul edip etmemek,yeterli bulupbulmamak pkı bilimadamlarında olduğu gibi bireysel bir olaydır.Ve bu bilgiye inanıp inanmamak da o bireyininanç dünyasını şekillendirir-oluşturur.Bilim ve felsefesi tamamiyle inanç-bilgi üzerine kuruludur.Selam ve sevgiler.

OktayD Posted: Feb 23 2006, 01:26 AMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 200

Member No.: 4Joined: 30-January 06Sayın Emre, biz böyle anlaşamayacağız galiba aynı şeyleri söylemeye başladık. Demin yazdım bir şeyler sonrabirden farkına vardım. Aynı şeyleri yazıyorum. Sizin mesajlarınıza bakm, aynı şeyler. Gelin başka bir açıdanbakalım.Sizin cümlelerinize dikkat em. İnanç diye başka bir şeye diyorsunuz gibi geliyor. Yani oradan inanç sözcüğünüağımda inançla alakası kalmıyor cümlelerin. Bilim zate kesin değildir. Yani şu kesinlikle şöyledir diyemiyorsunuz.Bence siz bilimsel bilginin yorumunu alıyorsunuz. yorum gerçekten de inançr. Mesela tarihsel bir şey anlatayım:Newton kuramını biliyorsunuz. Newton’un kuramı belli ilkelere dayanır:1. Eylemsizlik ilkesi.2. Zamanın mutlaklılığı.

Eylemsizlik ilkesi hiçbir şeye dayalı değildir. Çok ilginç bir ilke. Yani inanç gibi duruyor. Ama deneyle gözlemlekanıtlanmış. Yani şöyle diyor: ”Bir kapalı sistem (enerji alışverişi olmayan bir sistem) hızını sonsuza kadar korur”.Başka bir deyişle ”kapalı bir sistemin v hızında giderkenki hali ile durgun hali arasında hiçbir fiziksel ayrımyapılamaz”. Yani tüm etkilerden arınmış bir ortamda mekanik yasaları hızınız ne olursa olsun aynıdır”. Gerçektende bunun hiçbir dayanağı yoktur. Tek dayanağı öyle olmasını istememizdir. Yani biz bu şekilde sadece hızdanbağımsız yasaları elde edebiliriz. Hıza bğalı olarak dğeişen fizik yasalarına ulaşma imkanımız olamaz, olursaçelişkiler elde ederiz.Gelelim mutlak zamana. Newton düşündü ki her yerde ve koşulda zaman aynı işler. Yani saatlerimizi aynı andabaşlap birimiz dolaşsa gelse diğeri inse çıksa, seyehat edip gelse, tekrar birleşğimizde saatlerimiz aynı değerigösterecek. Bu cidden bir inanç. Bunun hiç mi dayanağı yoktur. Gözlemle öyle gibidir. Bu yüzden bu ilke ilesadece zamanın heryerde aynı olduğu koşulların fiziğini bulabiliriz.

Buraya kadar, herkes bu kurama sıkı sıkıya bağlanmış. Ama fizik için havada birçok kuram uçuşuyordu. Bir yerdeelektrik kuramı bir yerde manyezma kuramı, bir yerde opk bir yerde mekanik. Hepsi farklı fiziklerdi ve biri diğeritarandan açıklanamıyordu.birden tam 250-300 yıl sonra, bir hareketlenme olmuştur. Maxwell diye biri Elektromanyezma kuramını

98

Page 99: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 99/180

gelişrmişr. Bu sayede fizik ikiye ayrılır. Mekanik ve elektromnyezma. Sonra Lorentz Einstein Poincare gibibilimadamları bu iki kuramı birleşrmek için adımlar atmışlardır. Einstein tüm bu adımları toplayıp tek bir kuramhaline çevirmişr. Ama nasılı önemli !!Einstein makalesinde (1905) kuramı şu ilkelere dayandırdı:1. Eylemsizlik ilkesi (daha genişlelmiş adıyla Görelilik İlkesi)2. Işığın sabitliği ilkesi.

Einstein dan hemen önce, Michealson-Morley deneyi denilen bir dizi deney yapıldı. Burada görüldü ki ışıkhızı için,bir gözlemci hangi yöne giderse ve hangi hızla giderse gitsin, başka bir gözlemciyle aynı hızı ölçülüyor!! Sadece buiki ilekeye dayanılarak mekanik yasaları elektromanyezmayı da içine alacak şekilde değişmiş ve ilerlemiş oluyor.Yani Newton zamanı mutlak olarak düşünmeseydi de ışıkhızının sabitliğini bilseydi hiç böyle olmayacak. Amao zaman Newton’un da aklına takılmış. ortada bir çelişki görülmüş, bunu gidermek için de Newton ışığın hızınısonsuz almışr. Gerçekten de Einstein’ın denklemlerinde c değerini (ışıkhızını) sonsuza götürünce Newton’unkuramına ulaşırsınız. Bunun anlamı ışığa göre çok küçük hızlarda Newton mekaniği geçerliydi.(Böyle küçük yazınca daha iyi oldu sanki )Görüldüğü gibi tüm olay bir yaklaşıklıktan kaynaklı. Aynı şey 1. ilkenin de başına gelebilir. görelilik ilkesi de birgün bir yaklaşıklık içerdiği görülebilir. Ama burada unutmamak gerekir ki belli bir yaklaşıklıkta fizik bilinen fizikgeçerlidir. Fiziğin amacı bu yaklaşıklıkları olabildiğince belirginleşrmekr. Bu yüzden fizik kesin değildir. Deney

bize her zaman belli bir hata payı verecek. Bu kaçınılmaz. Bu yüzden yaklaşıklıklar vardır. Deneyler hassaslaşkçadaha kesin ve oturaklı şeyler vardır. Bu yüzden diyorum ki o yaklaşıklıktan kuramın kendisi haberdar olamaz.Bu her formel sistem için geçerlidir. Matemaksel bir gerçekr. Bu yüzden başka deneyler yaparız. Bu başkadeneyler yeni bilgilerdir. vs şeklinde ilerler. Sonuç olarak bilimdeki her kuram bir formel sistem olduğu içinagnosk bir eğilim sergiler. Bu yüzden Tanrı gibi bir şeye ulaşma çabası bilim yolunda başarısızlıkla sonuçlanır.Yukarıda daha ayrınlı anlam. Bilim, Tanrı konusunda agnosk olmak zorundadır. Ama ayrıca agnoszmindaha genel bir biçimi olan w-eksikliklidir. Çünkü sanırım agnoszm sadece Tanrı ve nsel konularda bir tutumsergiliyor. Ben bilimin Gödel’in teoremi nedeniyle Tanrı ve nsel konularda yorum yapamayacağını söylüyorum.Çünkü formel sistemler tutarlı oldukları sürece w-eksiklidirler. Newton kuramının kendi içinde tutarlılığı vardır.Ama deneyler ışıkhızına yakın hızlarda yapıldığında eksiklik ve çelişkiler baş gösterir. Zaten bu deneyler eksikliğingiderilmesi içindir.

lüen Sayın Emre aynı şeyleri tekrarlamayın. Ben sizin ne dediğinizi anladığımı sanıyorum (ya da inanıyorum )Ama dediğim gibi bilim bu konuda böyledir. İnançtan uzak durmaya çalışır. İnancın nelere yol açğını tarihindeörneklemişr. Ama eğer inancı bildiğimiz anlamın dışında kullanırsanız, yani bilgi sözcüğü yerine inanç derseniz ozaman bir şey diyemeyeceğim. Çünkü o zaman demek istediğim kavramda inanç demiş olamam. O zaman inançyerine de başka bir kavram kullanmalıyız. Lüen demek istediğim ince ayrınyı düşünün. Nesnellik konusundabiraz düşünelim. En nesnel önerme nedir onu düşünmeye çalışalım...Saygı Sevgi ve Mank... Emre _1974tr Posted: Feb 23 2006, 02:47 AMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 193Member No.: 29

Joined: 6-February 06sevgili Oktay öncelikle kısasla başlayayım ben de senin gibi bir kısmı tekrarlayayım.1-Hayır bilim agnosk falan değildir.Agnosk felsefe gerçek bilimle tamamiyle çelişir diyorum.Bilim bu yanlışyargıdan tamamiyle uzak olmalıdır ve aslında da aynen öyle uzakr.2-Şimdi düşüncelerimi farklı bir şekilde anlatmaya geldi sıra.Sevgili Oktay sen inancın ne olduğunu bilmiyorsun.Daha doğrusu yanlış biliyorsun.”SEN ZANNEDİYORSUN Kİ” BİRŞEY KESİN DEĞİLSE,MUALLAKTAYSA,HERKESTARAFINDAN AÇIKÇA GÖRÜLEMİYORSA-İSPATLANAMIYORSA BU İNANÇTIR,YOK TERSİ İSE BİLGİDİR.İşte yanlış inancın(bilgin) burada seni çıkmaza sokuyor.Hayır birşey kesinse,sürekli tekrarlarla ispatlanabiliyorsave herkese gösterilebiliyorsa yine de inançr.Hem de inancın en kuvvetli halidir.Onun gerçekliğine inanman senin inancındır.İstediği kadar kesin ve tekrarlanabilen olsun yine de

inancındır.Elindeki delilleri yeterli görüp onun gerçekliğine ikna olup iman etmişsindir.O şeye tüm dünya ve evren insanları tarandan inanılıp gözlemlenebilse yine de inançr.Haa asıl o zaman kesinbir inançr.

99

Page 100: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 100/180

İnanç demek belirsizlik,emin olmamak demek falan değildir.Hayır ,kesinlik çok daha büyük ve kuvvetli bir inançdemekr.o şeyin gerçekliğine çok daha şiddetli bir şekilde iman ediyorsun demekr.Sürekli söylüyorum,yerçekimi gücü,suyun kaldırma kuvve tüm bunlar senin çok kesin inançların.Her yaşadığınyeni ilgili olay veya gerçekleşrilen her yeni ilgili deney bu inancını daha da kuvvetlendiriyor.Eğer birşey muallakta değil,kesinse ,bu inançların en büyüğü ve nedir.Herkes tarandan gözlemlenip ispat-lanabiliyorsa bu da inancın en şiddetli örneklerinden birini oluşturur.O şeyin gerçekliğine çok emin bir şekilde

iman etmektesindir ark.Asıl inanç budur.Onun varlığından-gerçekliğinden elindeki deliller sonucu çok eminsindir.Çok ama çok kuvvetli birinancın vardır ark onunla ilgili.Tam inançlı-imanlı olma hali budur.Selam ve sevgiler.

ON WAR Posted: Feb 23 2006, 03:18 AMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 902Member No.: 2Joined: 28-January 06

uzun uzun yazmissinizhaa sonu okuyacagim..inanc ve bilgi arasindaki farklar konusuna dönecegiz.agnossizm ve bilim..

OktayDkidemli üyeGroup: MembersPosts: 200Member No.: 4Joined: 30-January 06

Sayın Emre yine takrarlamışız Olmadı. Anlatamadım.Sizin cümlelerinizi özeztleyerek basitçe (ince eleyip sık dokumadan) aktarıyorum:(1) Bilim Felsefesi ile Agnoszm çelişir.(2) Bilim hali hazırda agnossk değildir.(3) Kesin olan bilgi inançr.(4) Kesin olmayan bilgi de inançr.demiş olduğunuzu görüyorum.Size kavram karmaşası olduğunu söylemişm. Eğer anlaşamıyorsak farklı anlam taşıyan aynı kavramları kullanıy-oruzdur. Bu son mesajınızla bunun farkına daha çok vardım. Siz cümlelerinizi basitleşrdikçe kullandığınız kavram-ların anlamları kendini belli ediyor.Benim demek istediklerimle yukarıdakileri karşılaşrın:

(1) Bilim felsefesiyle Agnoszm çelişmez. [zaten öyle olmasa 2 de doğru olmazdı](2) Bilim hali hazırda agnosskr.Son ilenizde anlatmak istediğimi anlatamadığım açıkça görülüyor:QUOTE”SEN ZANNEDİYORSUN Kİ” BİRŞEY KESİN DEĞİLSE,MUALLAKTAYSA,HERKES TARAFINDAN AÇIKÇA GÖRÜLEMİYORSA-İSPATLANAMIYORSA BU İNANÇTIR,YOK TERSİ İSE BİLGİDİR.Ben öyle bir şey demedim. Demek de istemedim. Öyle zannetmiyorum da. Ben bilginin inançla bağlansı ol-madığını söylüyorum. Bilgi ayrı şey bir bilginin inanç olup olmaması ayrı şey. Kesin bilgi de inanç olabilir, muallakbilgi de olabilir. AMA diyorum ki HER bilimsel bilgi, inanç değildir. Ayrıca HER inanç, bilimsel bilgi değildir! Yanibiri diğerininn alt kümesi falan değildir. Benim kullandığım anlamı budur. Ama ötesi var. Yani anlaşamadığımızasıl nokta:

Şunu çok iyi anlamanızı isyorum. Bunu anlatmakta biraz zorlandım. İnanç olan şey bireyseldir. Ama bilim bireyseldeğildir. Bunu tekrarlamak istemezdim ama bilimadamı inanabilir inançla düşünebilir ama bilim bireysel değildir!Bilime ingirgemeci gözle değil bütüncü bir gözle bakmalıyız. Çünkü bilim bireylerden değil onların çalışmalarındanoluşan ama bahsedildiğinde o çalışmalardan bağımsız ifade edilebilen bir üst sistemdir. Karınca kolonileri ya da

100

Page 101: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 101/180

beynimiz gibi... Siz koloniden ya da beyninizden bahsederken karıncaların her birinden ya da nöronlardan bahset-mezsiniz.Agnossk yaklaşmakla bilimin bu tutumunu desteklersiniz. Ama isterseniz olmazsınız ve bilim bundan etkilen-mez. Etkilenirse bilim olmaz. Biliyoruz ki bir sürü dinde düşüncede bilimadamı vardır ama bilimin kendisi bubilimadamlarının inanışlarından ilerlemez.Aslında agnoszmi anlarken buna önem vermek gerekir. Çünkü agnoszmde hem bütüncülük hem de ingemeci-

lik vardır. Agnoszmin kendisi bütüncü iken agnosk olan kişi indirgemeci olarak düşünülmelidir. Matemak deböyledir.Kısaca, sizin bahseğiniz şeyi inanç olarak düşünemiyorum, çünkü siz bütüncül bir kavrama bireysel bir özellikyüklemiş oluyorsunuz. Evrendeki her bilgiye inanç olarak bakğınızda bakış açınıza sadece bilimadamları ve on-ların kel çalışmaları girer. Oysa bu kel çalışmaların bütününde bir sistem vardır ve biz ona bilim diyoruz. An-latabildim mi? Bu yüzden sizin söylediğiniz cümleler çelişkiye düşmemiş olur çünkü tanımları çelişmemeleri içinyapılandırılmışr.Lüen sar aralarını iki kere okuyun... Ben özellikle sizinkilerin arasını bakmaya ve onları belirterek aynı şeyleritekrarlamamaya uğraşm. Böylece birbirimizi daha anlayabilir ve tarşmamız uzlaşması belki bir umutla gerçek-leşebilir (normal şartlar alnda bitmemesi lazım...)Saygı Sevgi ve Mank... Emre _1974tr Posted: Feb 23 2006, 11:44 PM

kidemli üyeGroup: MembersPosts: 193Member No.: 29Joined: 6-February 06Sevgili Oktay yine dediğimi anlamamışsın veyahua ben anlatamamışım.1-İşte o bütüncül sistem dediğin şeyi ”bireylerin inancı” belirliyor.O bilimsel kurul bireylerden oluşuyor ve onların-kabulu-inancı,”bilimsel bilgi” adı alnda insanlara sunuluyor.Yani yine bireylerin oluşturduğu bir inanç uzlaşımı var.Bu inanç uzlaşımı daha sonra da tüm insanlara aktarılıyor.Yine bireylerden başlayan bir inanç serüveni söz konusu başka birşey değil.Sonra bu bireyler bireysel inançlarınıkollekf hale gerse de germese de hiçbirşey değişmiyor.Yine de sadece inanç var ortada.

2-Bu bilim grubu-kurulu kollekf bir inanç gelişrince bu sefer inanç ,o noktadan sonra bireysel inançtan kollekfinanca dönüşmüştür.Ama bu kollekf inancı bireysel inançların toplamı ve veya uzlaşması oluşturmuştur.Ondan sonra kurulun kollekf inancı da yine inançtan başka birşey değildir.Ve yine dikkat kuruldaki her birey buinanca iman ediyor.3-Daha sonra kurulun dışındaki bireyler de bu inanca kalıp kalmamakta,eldeki delilleri yeterli bulup bulmamaktayine tamamen özgürdür.İster bilimadamı olsun ister olmasın.4-Bilim agnosk olmamalıdır ve zaten de değildir5-Lüen dikkat,algı-kabul olmadan inanç olmaz.Algı-kabul olmadan bir şeye bilgi(inanç) adı verilmez.O şeyi kabuleden bir beyin veya beyinler bütünü olacak ki buna da inanç(bilgi) diyoruz.6-Ve son olarak bürtünsel de olsa,kesin de olsa,bireysel de olsa,sürekli tekrarlanabilse de inançr.O şeyin varlığına birey,toplum,kurul ya da başka birşeyin inanıyor olması hiçbirşeyi değişrmez.Yine sonuç olarak

birileri inanıyor ve bu da imandır,inançr.Yok hiç bir birey inanmasaydı zaten bilgi diye toplumun önüne sürülmezdi.Önce ”en az bir kişi bu şeye iman ediyor”ve inancını(bilgi adı verip) sunuyor.Ortada inanç-bilgi olmadan bilim olmaz.Bilgi de inançtan başka birşey değildir.Selam ve sevgiler.

OktayD Posted: Feb 24 2006, 12:22 AMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 200Member No.: 4Joined: 30-January 06

Emre Bey, ya, anlatamıyorum. Sanki bir önceki mesajı atmamışım gibi geldi! Diyorum ya aynı kavramdan bahset-miyoruz diye. Üstelik kelden tümele bir özelliği nasıl geçirdiniz anlamadım. eğer öyle olsaydı herşey karmaşıkolurdu. Siz cümleleri yazarken harfleri kullanırsınız. Hiçbir harf kendi başına bir şey ifade etmez. İstersenizharflerin farklı anlamları olsun ama bunları dizince ark o harflerden bahsetmezsiniz, ark cümle vardır.

101

Page 102: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 102/180

Bir insandan bahsederken, onun hücrelerden oluştuğunu bilirsiniz ama çıkıp da kimse onun hücrelerindenbahsetmez, ark o kişiliğin kendisi vardır. Her hücreye teker teker bakarsanız, bilinçleri olmayan sadece proteinüreten birimler olduğunu görürsünüz ama bunların oluşturduğu şey bilinçli dediğimiz bir insandır.Bilim de böyledir. Bilim bir kurul ya da ona benzer bir şey tarandan yönelmez. Bilimsel çalışmalar bilimi şekil-lendirir. Bireyler değil onların çalışmaları bilimin yapıtaşlarıdır. Ama bilimden söz ederken onun yapıtaşlarındanbahsetmezsiniz. Kimyadan bahsederken, mesela atom yörüngelerinden bahsederken kimse çıkıp da aslında pro-

tonların kuarklardan oluştuğunu ve elektronların bu kuarkların etkileşiminden çıkan fotonlarla etkileşerek enerjidüzeyleri oluşturduğunu vs söylemez. Kimya fiziğin bir üst sistemidir, ve kimya fiziğin kavramlarından bağımsızolarak ifade edilebilir. Kimya ile Fizik arasındaki bu ilişki deneyle Bilim ile olan ilişki gibidir. Bir bilimadamının nedüşündüğü neye inandığı bilimi etkilemez, bilim hiçbir bilimadamının düşüncesini taşımaz. Bilim bilimadamlarınınbir üst düzeyidir. Siz bilimadamındaki inanç kavramını bilime aktaramazsınız. Bilgi de değişir. Eğer bilimadamın-daki bir bilgi inanç (benim bahseğim inanç kavramı) ise bilimadamı çalışmasıyla bu bilgiyi bilime kazandırdığında;bilimden bahsederken ark o bilgi inanç değildir. Ark o bilimsel bilgidir. Ama bilimadamındaki (aynı bilgi olduğuhalde) bireysel bilgidir. Bu bireysel bilgiye inanç diyebilirsiniz. Ama bu bilimsel bilginin inanç olmasını gerekrmez.bilimsel bilgi inançtan arınmış bir bilgidir. Siz bunu bireysel düzeye çekğinizde ancak inançtan bahsedilebilir.Çünkü bilim iman etmez! Birey edebilir ancak.QUOTE

4-Bilim agnosk olmamalıdır ve zaten de değildirDiyorum işte, aynı şeylerden bahsetmiyoruz. Bilim şu anda agnosskr. Agnoszmin tanımında inanç terimigeçmiyor. Bilimin tanımında inanç tanımı geçmiyor. Allah aşkına bu inanç terimini bu başlığa kim soktu???İnançla bilimin bir alakası yoktur. Lüen bu terimi bu başlıkta aynı amaçla kullanmayalım. (cidden ya nasıl girdibu terim, tarşmaya?).Saygı Sevgi ve Mank...

Emre _1974tr Posted: Feb 24 2006, 12:36 AMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 193

Member No.: 29Joined: 6-February 06Sevgili oktay anlatamıyorum galiba (kısasss)İşte o bireylerin çalışması ve inançlarına bilimsel bilgi adını veriyoruz.Veyahua o kurulun inancına bilimsel bilgiadını veriyorsun.Ama yine de inanç var.Bilim tamamiyle inanç üzerine kuruludur ve agnosk olması mümkün değildir.Tekrarlıyorum senin o bilime malolmuş dediğin bilgi,o işi yapan bilim adamı veya bilimadamlarının inancını aktar-ması sonucudur.Bireylerin inancı olmadan o tez-bilgi oluşturulamazzzzzz.O görüşü-bilgiyi yeni bir yapıtaşını sunanlar yine inançlarını aktarıyorlar hepsi bu.Ondan sonra başkalarının bu inanca kalıp kalmaması bambaşka birşeydir.Ben oluşturulma aşamasında da aynı

şeyin olduğunu söylüyorum ki söylememe bile gerek yok zaten böyledir.İster o kuramı oluşturan tek bir bireyin inancı olsun,isterse bir kurulun inancı.İster bir ilk olsun,isterse daha evvelkişeylere ekleme-gelişrme yapılsın.Hiç farketmez.Bunu insanlığın önüne sunanlar ,inançlarını delilleriyle birliktesunuyorlar.Oluşan kollekf bir yeni inanç olsa da olmasa da hiçbirşey değişrmez.İnsanlar buna inansa da inanmasa da yinehiçbirşeyi değişrmez.Sonuçta bilimsel bilgi adında sunulan bir inanç söz konusu.O kuram-bilgi adını verdiğin şey,onu oluşturan veya oluşturanların inancından başka birşey değil.Ve yine söylüyorum ister takım çalışmasıyla oluşur,ister bireysel,isterse ortaya bambaşka bir eser çıksın farket-mez.Bu ortaya çıkan şeyi,onu ortaya atan insanların inançları oluşturdu.Sonra da bu inançlarını insanlığa sundu-lar.Onlar inandıklları şeyi,imanlarını insanlara sunuyorlar.Ne kadar zorlarsan zorla bu böyle.Bilgi denilen şey inanç-tan başka birşey değil.

Selam ve sevgiler.

OktayD Posted: Feb 24 2006, 04:04 PMkidemli üye

102

Page 103: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 103/180

Group: MembersPosts: 200Member No.: 4Joined: 30-January 06Tikel düşünmekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Onca şeyi boşuna yazmışım, sonuçta anlatamadım. Yanıtlarınıziçin teşekkürler.

(Bu başlık amacından uzaklaşmışr.)Saygı Sevgi ve Mank...——————–”Siz de iyi biliyorsunuz ki biz, hepimiz aynı nedenden dolayı matemakçi olduk; tembeliz.” Max Rosenlicht

Emre _1974tr Posted: Feb 24 2006, 04:30 PMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 193Member No.: 29Joined: 6-February 06

Yok asıl ben anlatamadım.Size yanılgınızı-yanlışınızı ve önyargınızı iyi gösteremedim.Ve son kez anlatarak sizin sayfanızdan ayrılıyorum.Bana mutlaka cevap vermemi gerekrecek bir ifadeyöneltmediğiniz takrde bu son ilem olacak burada.Size zorla inancınızdaki hatayı göstermekle yükümlüdeğil kimse zaten.1-Diyorum ki o bilimsel bilgi adını verdiğin şey hokus pokusla var olmuyor.Birileri veya biri onun öyle olduğunaiman ediyor ve sonra da tüm insanlığa sunuyor bu inancını(bilgisini)Şimdi farzedelim ki Oktay adında bir bilimadamı var.Çalışmasında diyor ki; a+s=araba. Buna inanmışr Oktay adlı bilimadamı ve ispatlarıyla bilim dünyasına sunmuş-tur.Bu ister takım çalışmasıyla olsun ister tek başına,ister sırdan yeni bir iddia olsun isterse de daha evvelkilerebirşeyler katarak elde edilsin,hiç farketmez.Oktay(ya da çalışma grubu) kendine ”a+s=araba” şeklinde bir inançoluşturmuştur ve delilleriyle birlikte bilim dünyasındaki onaylayıcı merciye sunmuştur.

Sonra bunun gerçek olup olmadığına,bilimsel olup olmadığına ilgili kişiler de karar verir.Ya ikna olup bilimsel bilgiderler ya da redederler.Bakın yine inançtan başka birşey yok ortada.Ve üçüncü aşamada da bu inanç tüm insanlığa sunulur ve dileyen inanır dileyen de inanmaz.Yani bilimsel bilgi adını verdiğiniz inanç üç aşamadan oluşuyor:A-Önce o inanca bir bilimadamı veya bilimgrubu sahip oluyor ve ifadelerini bu inançları doğrultusunda oluşturuy-orlar.(İnancın oluşup sunulması aşaması)B-Bu oluşturulan yeni inanç ilgili kabul grubuna sunuluyor.Bu inancın-bilginin bilimsel olup olmadığına ilgilikimseler karar veriyor(bu sunulan inancın doğru olup olmadığına,bilimsel olup olmadığına karar verilmesi vekabul edilmesi aşaması)C-Son olarak da bu inancın tüm insanlığa sunulması.Burada da bireyler bu sunulan yeni inanca iman edipetmemekte tamamen özgürdürler.Ve yine inançtan-imandan başka birşey yok ortada.

Başka bir deyişle:A-İnancın oluşturulması(birey veya grup tarandan) ve ilgili merciye-otoriteye sunulması.B-İlgili mercinin bu inanca iman ederek onaylaması ve bilimsel bilgi kabul etmesi.C-Halka sunulması ve bireylerin inanıp inanmaması.Her aşamasında da inançtan başka birşey yok ve olması da mümkün değil zaten.O kayda geçen bilgiler öncelikle birilerinin beyninde şekillenip iddiaya dönüştürülüyor.Yoktan var olmuyor,sadecebirileri inancını sunuyor o kadar.Birşeye ekleme yoluyla da olsa bu yine aynı şekilde ekleyenin inancıdır önce-likle.Başka hiçbirşey değil.ve birşeye inanmak inançtan başka hiçbirşey olamaz.Selam ve sevgiler.

OktayD Posted: Feb 24 2006, 05:53 PMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 200

103

Page 104: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 104/180

Member No.: 4Joined: 30-January 06Bakınız, hala sizin kel yönde olduğunuzu kaç mesajdır gösteremedim, önemli değil. Şu ileyi hiç istemedenayorum, ama bir yandan da bir ses bana ”at!” diyor. Dayanamayıp yanıtlıyorum...Siz bilimden söz ederkenbilimadamından bahsederek giniz. Diyorum ki bir süt düzey olan bilimden bahsederkenalt düzeydeki bilimadamlarından bahsedemezsiniz. Bahsederseniz o iki düzey aynı düzeydedir. Düzeyler diye

biri diğeri cinsinden ifade edilmediğinde yine aynı şeyi koruyan sistemlere diyorum. Bilim ve bilimsel bilgi ayrıdüzeydedirler (sanırım siz bir tutuyorsunuz?). ve ben bilimden bahsederken bilimsel bilgi sözcüğünü kullanmadanda aynı şeyleri söylerim. Bu düzey ilişkilerin ala üse olmasını belirleyen özellik, birinin diğerinin elemanolmasıyla oluşmasıdır. Mesela A düzeyi atomun elektron düzenini ve B düzeni de atomlar arasındaki etkileşimleriaçıklıyorsa, B nin her elemanı A nın açıkladığı bir sistem olduğu için A, B nin alt düzeyidir derim. Ben B denbahsederken A daki elemanları kullanmam. A ya göre iki atomun etkileşmesi demek elektronlarının etkileşmesidemekr ama B ye göre elektronlardan söz etmeye gerek kalmaz.Umarım bu örnek yeterlidir. Çünkü bilim de böyledir. Bilim kendiliğinden oluşmuştur. Tıpkı felsefe gibi, matemakgibi. Burada alaki düzey yani bilimin elemanı olabilen sistemlerin her biri bilimadamlarının çalışmalarıdır. Sizbu alt düzeyden bahsedip durdunuz. İnançr imandır, vs. Oradaki bilginin inancın ve her neyse onun sonu-cunda oluşan alt ürün çalışmadır. Bu çalışmaların bireyle bilimadamıyla düşünceyle ve deneyle ilişkisi ve diğer

çalışmalarla ilgisi alt düzey bir sistemin elemanlarıdır. Bunun kesin bir dille anlalan ama düzey dağılımlı birçoksonucu (fizikte bu düzey dağılımı çok önemlidir çalışma aşamasında), deneylerin verileri bilimadamının bireyselinançları vs vardır. Bunlar da sizin haklı olduğunuzu düşündüğüm konudur. Yani bu alt olan düzey, dediğiniz gibiimanla ya da herneyse onla bezenmiş olabilir (olmayabilir de, bilmiyorum). Kaldı ki bilgiyi kesin yapmayan bölümburasıdır. Bu düzeyde hiçbir bilgi kesin değildir ve gerçekten de buradaki bilgi zihnin gölgeleridir (inanç olabilirdemenin başka bir yolu).Bunun bir üst düzeye geçerseniz, tüm bunlardan habersiz bir şekilde konuşabilirsiniz. Ark alt düzeyde olankesinsizlik burada kesinliğe dönüşmüştür. Bu düzeydeki her bilgi kesindir. Çok ilginçr ki burada bilgi dediğimizşey çalışmalarda değildir, evrenin kendisinde de değildir. Buradaki bilgi tamamen soyut bir bilgidir. Kesindirçünkü. Evreni anlatmaz, insanı anlatmaz, çalışmayı anlatmaz, çalışmaların nerede nasıl olduklarıyla ilgili bilgilerdir.Bilimdir. Sonuç bilgisidir. Tarih gibidir. Evreni anlatmak ve anlamak isyorsanız gidip her çalışmayı incelemelisiniz

ama ne yazık ki bunu kel olarak yapmalısınız. Yani evreni anlamak/anlatmak kel bir hareker ve bilim düzeyindebunu yapamazsınız. Evreni anlamak için inanç devreye girebilir (girebilir, ama girmeye de bilir, bilmiyorum). Amabilimi anlamak için inanç devreye girmez. Bilim inançtan bağımsız soyut bir olgudur. Soyut olduğu için evrenleolan bağları da soyuur. İnsan ürünü değildir. İnsanlar olmasaydı yine bilim aynı bilim olurdu ama kimse bilmezdi(çok garip oldu, bu son cümleyi önemsemeyin).Şimdi bilim ve inanç konusundan vaz geçelim. Bu başlık amacından ”manyak” derecede sap Ben bilimden değilagnoszmden söz edecekm. Bilim agnoszme sadece bir örnek olarak söylenmiş. İnanç da araya davetsiz birşekilde girmiş. Bilim inancı sevmez (her ne kadar bilimadamı sevse de... Karıncalar da karıncayiyenleri sevmezama karıncayiyenler karınca kolonisinin candostudur. Burada Koloni ile karınca farklı düzeylerdir!!) İstersenizinanç ve bilimle ilgili bir başlık açın. orada felsefenizin en ince ayrınlarını tarşın. Ama ark burada olmasın.Burası adına yakışır bi şekilde Agnoszm olsun. Her bilginin inanç olduğuna dair olan felsefeyi başka bir başlıkta

tarşmak daha yapıcı olabilir. Lüen ricamı kırmayın...Agnoszm hakkında birkaç sorum olmuştu. Onları bir daha ama farklı bir şekilde soracağım. Ama şimdi değil,biraz tedbirli (başka yöne çekilmesin diye) davranacağım. Yakında sorarım...Saygı Sevgi ve Mank... Emre _1974tr Posted: Feb 24 2006, 08:28 PMkidemli üyeGroup: MembersPosts: 193Member No.: 29Joined: 6-February 06Şimdi bana zorla cevap hakkı doğurdun ama sevgili Oktay Ben de dayanamayıp yazmak durumundayım.1-İnancın ne olduğunu ve dolayısıyla bilginin ne olduğunu anlamaya yanaşmak bile istemiyorsun.Önkabullerine

körü körüne bağlı durumdasın ne yazık ki.İnanç demek bir şeye körü körüne inanmak değildir.İnanç demek inanmak(veyahua inanmamak) demekr Bukadar basit.

104

Page 105: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 105/180

Hala diyorsun ki bilimadamları imanlı olabilir belki vesaire.Yahu belkisi melkesi yok,ortada inançtan imandanbaşka birşey yok zaten.İnancını dile germekten başka birşey yok.Deneylerin sonucunda elde eği görüş deinancından başka birşey değil.Üst düzey bilim dediğin şey de bir inancın yazıya dökülmiş hali o kadar.Yetkili kurul tarandan o şeyin bilimselolduğuna inanılmış,kabul edilmiş,iman edilmiş o kadar.Bilimadamlarının önyargılarından falan bahsetmiyorum.Doğrudan elde ekleri sonuçtan bahsediyo-

rum,ulaşkları inançtan bahsediyorum.Sonra bu inancı onaylayıcı kurula sunmalarından bahsediyorum.Vebu kurulun bu çalışmaya ”bilimsel bilgidir” damgasını vurması için ona önce iman etmesinden bahsediyorum.Osunulan inancın bilimsel kriterlere uygun olup olmadığının belirlenmesi işlemi bile inanç çerçevesindedir.Hayır o bilgi adı verieln şey kendiliğinden oluşmuyor.İnançlar silsilesi sonucunda oluşuyor.Bunu oluşturan dainsanlardan başkası değil.Bir bilginin elde edilmesi de,kurul tarandan bilimsel eke yemesi de hep inançr.Hepbireylerin kabulü-imanıdır.Üst düzeydeki kesinlik inancın en güçlü halidir.Ve gerçek iman da budur.HALA BİRŞEY KESİN DEĞİLSE İNANÇTIR DEME HATANIZI SÜRDÜRÜYORSUNUZ HAYIR ASIL O ŞEY KESİNSE TAMBİR İNANÇTIR.HEM DE KATIKSIZ-KUVVETLİ BİR İMAN İÇEREN İNANÇTIR.KESİNLİK DENİLEN ŞEY SADECE DUYULANGÜVENİ VE İNANCIN KUVVETİNİ YANSITMAKTADIR.Birşey muallakta değilse ,o şeyin gerçekliğine çok daha kuvvetli bir şekilde iman ediyorsun demekr.

Yukarıda yazdıklarım gerçekten boşa gitmiş.Ama ileride birgün aydınlanmanız yolunda ışık tutabileceği için yinede görevimi yapmamın mutluluğuyla buradan ayrılıyorum.Selam ve sevgiler.

Spiritualism and Islam (2011-07-13 01:23)

Our video:hp://www.youtube.com/watch?v=EXA38GeVM6k

James Bond (2011-07-13 01:51)

Hiçbir kahramanın maceraları onun kadar çok sayıda beyazperdeye aktarılmadı. Hiçbir kahraman dünyanın dörtbir yanında onun kadar çok etkiler bırakmadı. Ve yine hiçbir macera adamı elli yılı aşkın bir zamandır böylesinepopülerliğini, karizmasını ayakta tutamadı.İan Fleming’in 1953 yılında ilk macerasını Casino Royale ile dünyaya sunduğu karakteri James Bond, şu günlerdeaynı adlı filmle dünyayla buluşuyor. Hem de o tarihtekinden daha büyük bir coşku ve heyecanla bu buluşma gerçek-leş. Resmi 21. , diğer resmi olmayanlarla birlikte 23. Bond filmiydi bu son eser. Son dönemlerdeki, geriye gidipbaşlangıcı anlatma modası bu fenomene de uygulanmış oldu böylelikle.Çağının ilerisinde teknolojik oyuncaklar, güzel kadınlar, egzok mekânlar, karizmak ve tehlikeli düşmanlar, gizemve aksiyonun at başı giği bir heyecan örgüsü insanları bugünlere kadar maceradan maceraya sürükledi. Hala da

Bond dünyası kadar büyülü başka bir alternaf yaralabilmiş değil. Ne edebiyaa ne de sinemada.İan Fleming’in dehası bana göre İngiliz soğukkanlılığıyla kendi İskoç kökeninden gelen yaracılığı birleşrmesindeyayordu. Romanlarında hem kuzey insanlarına has mekanik işçiliği, hem de güney insanlarına has kıvrak zekâyı bu-labilirsiniz. Hele ki filmlerinde Hollywood etkisi de işin içine girince daha da zenginleşmişr bu karakterin dünyası.Fleming’in yararlandığı, kendisine esin kaynağı olan çeşitli roman karakterleri ve onların dünyası vardı tabii ki. Bun-ların en başlıcaları Sherlock Holmes ve Mike Hammer’dır. İngiliz gizli servisinin ajanı 007 James Bond’u yararkenHolmes’un dünyasındaki gizemciliği ve bulmaca çözümünü, Hammer’ın dünyasındaki aksiyon ve şidde almışr.Ve buna kendi eklediği, casusluk dünyasına has teknolojik gelişmeleri ve dünyanın dört bir yanında geçen sıradışı macera karakterisğini de ekleyerek efsaneyi vücuda germişr. James Bond’la birlikte macera dünyasındasüper casus kavramı doğmuştur. O zamana kadar casusluk edebiya çok sıradan olayları konu alıyor ve olaylarınkahramanları da tekdüze serüvenler yaşıyorlardı. Ama Bond’la birlikte adeta bir süper kahraman havasında ajan

anlayışı ortaya çıkmış. Hele ki Bond filmleriyle bu ekol doruğa ulaş. Tıpkı Süpermen serüvenlerindeki gibi dünyaçılgın kötü adamların elinden kurtarılıyor, akıl almaz dövüş ve aksiyon sahneleriyle insanlara etkileyici bir dünyasunuluyordu. İan Fleming’in büyük başarısının ardından hemen onun izinden giden yazarlar kendi Bond’larınıyaratmışlardır. Bu ünlü hayali casuslardan ilk akla gelenler Dirk Pi, Sam Durell, Ma Helm ve Napoleon Solo’dur.

105

Page 106: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 106/180

Yine bu karakterler kah dünyayı kurtarıyorlar, kah komünistlerle kıyasıya çarpışıyorlardı. Ve yine pkı Bond gibibirçoğunun öyküleri beyaz perdeye aktarıldı. Ama hiçbiri onun başarısına ulaşamadı. Daha doğrusu olağanüstügüçlere sahip süper kahramanlar da dahil olmak üzere hiçbir hayali karakter onun çizgisine ulaşamadı.James Bond serüvenlerindeki en önemli özelliklerden biri de, İngiliz gizli servisi için gelişrilen teknolojilerdensorumlu Q’nun ona her macera başında verdiği özel teknoloji dehası araçlardı. Ve mutlaka macera da öyle birortam oluşurdu ki Bond kendisine verilen bu oyuncakları kullanmak zorunda kalırdı. İşte bu anlayış günümüz mac-

era oyunlarının da vazgeçilmez karakterisğine temel hazırlamışr. Bir macera oyununda da karaktere sunulanbir obje muhakkak ileride haya öneme sahip işlevi olmaktadır. Yine durağan macera anlayışı, esrar perdesiniçözmek, bulmacaları tamamlayıp gerçeğe adım adım yaklaşmak ve bunları hareketli macera öğeleriyle-aksiyonlabirleşrmek hem günümüz Adventure oyunlarının, hem macera edebiyanın hem de filmlerinin temel prensibihaline gelmişr. Bir Indiana Jones veya Tomb Raider serisi bile Bond efsanesinin temelleri üzerinde yükselenoluşumlardır. Hiç bilinmeyen etkileyici ve heyecan verici yerlerde olayların akışının gerçekleşmesi, karizmak kötüadamlar yine İan Fleming’in macera dünyasına sunduğu öğelerdir. İan Fleming’in kaleme aldığı Bond eserleri şun-lardır:• Casino Royale(1953)• Live and Let Die (1954)• Moonraker (1955)

• Diamonds Are Forever (1956)• From Russia, With Love (1957)• Doctor No (1958)• Goldfinger (1959)• For Your Eyes Only (1960)• Thunderball (1961)• The Spy Who Loved Me (1962)• On Her Majesty’s Secret Service (1963)• “007 in New York” (1964)• You Only Live Twice (1964)• The Man with the Golden Gun (1965)

• Octopussy and The Living Daylights (1966)Bunlardan From Russia With Love adlı serüvenin önemli bir kısmı İstanbul’da geçiyordu. Aynı adla çevrilen Bondfilmiyle, ülkemizin macera dünyası için önemli bir mekan olduğu anlaşılmış ve diğer pek çok macera romanı vefilmlerinde ülkemize, özellikle de İstanbul kenmize ilgi gösterilmeye başlanmış. Hemen her macera serisininTürkiye’de geçen bir romanı mutlaka yazılmışr diyebiliriz. Ve ark bazı Adventure oyunlarında da İstanbul öyküyeev sahipliği etmektedir. İan Fleming aslında edebi açıdan dantel gibi örülmüş bir inceliğe sahip anlamı kullan-maktadır. Eğer Bond romanlarının ellili ve altmışlı yıllardaki Türkçe çevirilerine veya İngilizce orijinal hallerinebakarsanız bunu çok rahatça görebilirsiniz. Günümüzdeki Fleming eserlerinin tekrar çevirim ve sunum şekilleriise aslında bu romanların özet halleridir genelde. Fleming’in güçlü kalemine tanık olabilmek için verdiğim şıklarıgerçekleşrmelisiniz. James Bond filmleri dönemi ise 1962 tarihinde Doctor No ile başlamışr. From Russia WithLove ile ikinci Bond filmi insanlara sunulmuştur. Bu ilk 2 film de romanları gibi İngiliz ağırbaşlılığını yansıtmak-

taydı. Ama üçüncü film olan Goldfinger ile ark işin içine Amerikan ruhu da karışmış, James Bond tam bir aksiyonziyafe sunan ekole dönüşmüştü aynı zamanda. Günümüzde de Bond karakteri İngiliz ve Amerikan rüyalarınınuzlaşımı olarak kabul edilmektedir ki bu değişim filmleri aracılığıyla ortaya çıkmışr. Hele ki Roger Moore’lu Bondfilmlerinde Jaws adında bir karakter, kötü adam vardır ki, aslında Örümcek Adam veya Fantask Dörtlüye bile kafatutabilecek güçlere sahipr. Ayrıca filmlerdeki Bond, Fleming’in romanlarındaki Bond’dan daha da çapkındır.Bond filmleri sırasıyla şunlardır:1. Dr. No2. From Russia With Love3. Goldfinger4. Thunderball5. You Only Live Twice

6. On Her Majesty’s Secret Service7. Diamonds Are Forever8. Live and Let Die

106

Page 107: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 107/180

9. The Man with the Golden Gun10. The Spy Who Loved Me11. Moonraker12. For Your Eyes Only13. Octopussy14. A View to a Kill

15. The Living Daylights16. Licence to Kill17. GoldenEye18. Tomorrow Never Dies19. The World is Not Enough20. Die Another Day21. Casino RoyaleResmi olmayan filmler:Casino Royale(komedi tarzında 1967 yapımı)Never Say Never AgainŞu sıralar sinemalarda oynayan Casino Royale filmi, 007’nin macera dünyasına alışını göstermekte ve pkı ilk ro-

manlarındaki gibi daha ağır başlı bir yapıya sahipr. Bond karakterini canlandıran aktörler: Sean Connery, GeorgeLazenby, Roger moore, Timothy Dalton, Pierce Brosnan ve Daniel Craig’dir. Bir de Casino Royale’in komik ilk ver-siyonunda David Niven bu gizli ajanı canlandırmışr.Fleming’in vefandan sonra da yoğun talep üzerine başka yazarlar tarandan Bond maceraları kaleme alınmışr.Bunlardan ilki Robert Markham tarandan yazılan Colonel Sun olmuştur. Okuduğum bu roman da gerçekten çokbaşarılıdır. Fleming’den farkı onun kadar ağır bir anlama sahip olmaması ve teknolojik oyuncaklara-silahlara yervermemiş olmasıdır. Ama macera gerçekten akıcı ve Fleming’i pek aratmamaktadır.Bu bir romanlık maceradan sonra bayrağı John Gardner devralmış ve seri halde romanlarını Bond hayranlarınasunmuştur. Gardner pkı Bond ”filmlerindeki” süper aksiyon kahramanı 007’yi romana aktarmışr. Fleming’inBond’unun havasını vermese de, karakterin hareketli ve görkemli filmlerini sevenler için keyifli ve zengin çalış-malar olmuştur. Romanlar tam 007 filmleri havasındadır:

1981 Licence Renewed1982 For Special Services1983 Icebreaker1984 Role of Honour1986 Nobody Lives For Ever1987 No Deals, Mr. Bond1988 Scorpius1989 Win, Lose or Die1989 Licence to Kill (novelisaon)1990 Brokenclaw1991 The Man from Barbarossa

1992 Death is Forever1993 Never Send Flowers1994 SeaFire1995 GoldenEye (novelisaon)1996 COLDVe daha sonra Amerikalı yazar Raymond Benson, ünlü karakterin serüvenlerini yazmaya başlamışr. Benson’untarzı ise, Fleming ile Gardner’ın karışımıdır. Yani eski Bond romanlarıyla filmlerinin harmanlanmış bir havası vardır.Onun eserleri:1997 ”Blast From the Past” (short story)1997 Zero Minus Ten1997 Tomorrow Never Dies (novelisaon)

1998 The Facts of Death1999 ”Midsummer Night’s Doom” (short story)1999 ”Live at Five” (short story)

107

Page 108: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 108/180

1999 The World Is Not Enough (novelisaon)1999 High Time to Kill2000 Doubleshot2001 Never Dream of Dying2002 The Man with the Red Taoo2002 Die Another Day (novelisaon)

Ayrıca “Genç James Bond” serileri, Bond çizgi romanları da değişik maceralar sunmuştur hayranlarına.Macera dünyasında dönüm noktası olan Bond, tabii ki video oyun dünyasında da önemli yapımların yapılmasınavesile olmuştur ve başlıca örnekler şunlardır:

James Bond 007 (Atari 2600, Atari 5200, Colecovision, Sega SG–1000, Atari 400/800/XE/XL Computer, Commodore64) Parker Brothers 1984James Bond 007 in: A View to a Kill (Apple II, PC) Mindscape 1985James Bond 007 in: Goldfinger (Apple II, PC) Mindscape 1986The Living Daylights (Amstrad CPC, Atari 400/800/XE/XL, BBC Model B, Commodore 64, ZX Spectrum 48/128 and2/3, Amiga) Domark 1987James Bond: As seen in Octopussy (Apple II)

007: Licence to Kill (DOS/Windows) Domark 1989James Bond: The Stealth Affair (Amiga, PC) Interplay 1990 (The Spy Who loved me (ZX Spectrum, Atari ST, Amiga, Commodore 64) Domark 1990James Bond Junior (NES/SNES) THQ 1992James Bond 007: The Duel (Sega Genesis/Master System) Tengen 1993James Bond 007 ([Super] Game Boy) Nintendo 1997Goldeneye (Nintendo 64) Rareware 1997Tomorrow Never Dies (Playstaon) Electronic Arts 1999The World is Not Enough (Nintendo 64, Playstaon, Game Boy Color, PC) Electronic Arts 2000007 Racing (Playstaon) Electronic Arts 2000007: Agent Under Fire (X-Box, Gamecube, Playstaon 2) Electronic Arts 2002 007: Nighire (X-Box, Gamecube,

Playstaon 2, Game Boy Advance, PC)Bunlardan bazıları adventure oyunu olsa da, özellikle Ian Fleming’in yazdığı romanlardaki macera oyunu potan-siyeli henüz yeterince değerlendirilememişr. Önümüzdeki yıllarda bu açığın giderileceğine eminim.Not: Bu yazım Adventuresoul(Macera Ruhu) Dergisinde yayınlanmışr.Selam ve sevgiler.

1995 İllumina kart oyunu (2011-07-13 02:16)

Aşağıda yazdıklarım yabancı forumlardan aktarımlarımlardır:Doksanlı yıllarda piyasaya sürülen İllumina kart oyununda ikiz kulelere ve Pentagon’a saldırıdan tutun da, salgınhastalıklar üretmeye kadar tüm planları resmedilmiş.

108

Page 109: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 109/180

109

Page 110: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 110/180

11 Mart 2011 tarihindeki Japonya depreminden sonra aslında bunun da kartlarda yıllar önce belirldiğigörülmekte:The Wako Clock tower at Ginza in Tokyo

110

Page 111: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 111/180

111

Page 112: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 112/180

112

Page 113: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 113/180

Karn üstündeki saat kesinlikle Tokyo’daki saat ve akreple yelkovan 3 ve 11 rakamlarını gösteriyor. Yani yılın 3. ayıolan Mart ve ayın 11’i. Ve 11 aynı zamanda yıl olan 2011’e de işaret ediyor olmalı.Bitmedi:

113

Page 114: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 114/180

114

Page 115: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 115/180

Deprem sonrası tsunaminin nükleer felakete yol açacağı da dolaylı bir şekilde belirliyor.

hp://www.abovetopsecret.com/forum/thread675301/pg1

—————-—————————————–—————— ————

Peki gelecekle ilgili planları neler?Kartlara bakarak bir fikir elde edilebilir:

115

Page 116: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 116/180

İnterneen kartları inceleyebilirsiniz.Gelecekle ilgili olanlar arasında;Dev bir meteorun dünyaya çarpması, sahte uzaylı islası, komünizmi kullanarak ülkeleri ele geçirmek, teknolojiyikullanarak sahte mesih projesini gerçekleşrmek vs. ilk göze çarpanlar...

Sapkın planlarının işlendiği 1995 basımı kartlardan birkaç tanesi daha şöyle:

116

Page 117: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 117/180

üçüncü Dünya Savaşı’nı çıkarma planları çok eski. Ve yine bu kartlarına da işlemişler...

Sahte uzaylı saldırılarıyla ilgili kartları:

Diğer kartlardan bir kaçı daha:

Sahte uzaylı saldırısı ile tüm dünyayı tek ülke haline germe planlarını uygulamaya geçirme hazırlığındalar gibigözüküyor.Öncelikle uzaylılarla ilgili daha çok haber ve açıklamalar duyacaksınız. İnsanların bilinçaltları yakınımızda dünyadışı varlıkların olduğu ve saldırabilecekleri bilgileriyle yıkanacak.Daha sonra kendi sözde uçan daireleri ile saldırılar düzenlemeyi hedefliyorlar.Bu arada bu uzay gemilerindeki sahte uzaylıların şu bildik ruhçu uzaylı dinini tebliğ edeceğinden şüpheniz olmasın.

Ruhlar alemi, reenkarnasyon, evrim, komünizm, panteizm gibi pagan inançlarını bu yolla da insanlara bir kat dahabenimsetme amacındalar ne yazık ki.İlluminanin bilim ve teknolojisinin günümüzün 25 yıl ilerisinde olduğu, yaşlanmayı gecikrmek gibi birçok sırraulaşkları da iddialar arasında(bu iddiaları yapanların hepsi de bilimadamları)————————-—————————————–İllumina kartlarda 1995 yılında gösterdiği ikiz kuleler saldırısını 11 Eylül 2001 tarihinde gerçekleşrmiş.Bu Japonya depremini de 11 Mart 2011 tarihinde gerçekleşrdi.11 sayısı onlar için önemli.Bir diğer dikkat çekici nokta da her 2 olay arasında 10 yıl olması. Yani bir düzeni takip ediyorlar gibi.Bu yıl 2011 yılı olması dolayısıyla tarih hep 11’i vereceğinden, birçok olayı yine bu sene içerisinde gerçekleşrmekisteyeceklerdir ne yazık ki.

Özellikle de 11.11.11 tarihi hakkında korkunç planları olabilir.Bir diğer ürkütücü olan ise tabii ki şu bildik 21 Aralık 2012 tarihiyle ilgili olan... Bu tarihte belki doğal olarakhiçbirşey olmayacak ama İllumina mutlaka birşey planlıyordur. Bu yüzden dünyada filmlerden haberlere kadarbirçok kanalı kullanarak insanları doğal bir felaket beklensi içine sokuyorken, perde arkasından olayı bizzat onlargerçekleşrme hazırlığında olabilirler.Şimdi şu 2 olayın tarihlerine bir daha bakalım.11 Eylül 2001Yani11.9.2001Japonya depreminin tarihi ise11 Mart 2011 Yani

11.3.2011Şimdi bu tarihleri toplayalım:11.9.01+11.3.11 = 22.12.12Yani bu 2 felaken tarihlerinin toplamı şu meşhur 21.12.2012 tarihinin sadece bir gün sonrasını veriyor.

117

Page 118: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 118/180

Tesadüf mü değil mi bilemeyiz şu andan tabii. Zaten yılları toplarken 2001+2011 şeklinde toplarsak bu sefer4012’yi vermekte...Bu arada 2012 kehane Mayalara dayanıyor bilindiği üzere. Ve onların sembolü de pkı Mısırlılar gibi piramitler.İllumina de sembol olarak pirami kullanır.Ve 11 demişken ilginçdir:21.12.2012

2+1+1+2+2+0+1+2=11Bir diğer ilginç nokta da: 11 Mart Japonya depremi Cuma günü idi ve 21.12.2012 de Cuma’ya denk gelmekte.Eğer bu tarihi 21.12.12 şeklinde yazacak olursak:21 12 123 3 3Hem 3 hem de 333 İllumina için en önemli sayılardan.—————————-————————————–Amerikan HAARP teknolojisi (High Frequency Acve Auroral Research Program)Tesla’nın buluşları üzerine kuru-ludur.Sanki ABD’de bilimsel araşrma amaçlı kurulmuş sivil bir proje gibi gösterilmesine karşın, İlluminanin silahıolduğu konusunda hemen tüm araşrmacılar hemfikir.

Ve yine hemen herkesin hemfikir olduğu üzere:Bu teknoloji ile depremler ve iklim değişiklikleri yaralabilir.Uçaklar düşürülebilirBir ülkeye istenildiği kadar doğrudan enerji yollanarak o ülke yok edilebilir(Tesla ise tam tersine , dünyaya bedavaenerji dağımını hedeflemiş bu buluşunu gerçekleşrirken).Düşünce kontrolü yapılabilir, insanlar-toplumlar yönlendirilebilir.Bu teknolojinin resmi sitesinden günlük verileri takip edebiliyorsunuz.hp://maestro.haarp.alaska.edu/cgi-bin/scmag/disp-scmag.cgiVe göreceksiniz ki 11 Mart Japonya depreminde veriler artmış ve sonrasında yine normale düşmüştür.Aynı şekilde 17 Ağustos 1999 depreminde de benzer veriler var ama ilginçr ki depremin tam tarihi olan 17Ağustos günü ile ilgili olan sayfada veriler kararlmış, ulaşılamıyor yazıyor.

Yine Hai depreminde de veriler paralel bir tablo sunuyor.Depremden birkaç gün önce hareketlilik başlıyor, birgün öncesinde ve deprem günü zirveye çıkıyor, sonra danormale dönmeye başlıyor...Japonya Depremini ele alalım. 6 Mara herşey normal seyrindeyken 7 Mara kıpırdınmalar başlıyor ve hergeçengün şidde aryor. 10 ve 11 Mara ise doruğa ulaşıyor.—————————–—————-Kartlardan biri yeni hastalıklar türetmeyi ve de yaymayı, biri de rna, rüzgar hortumu gibi felaketleri oluşturmayıgösteriyordu.Yine şu tesadüfe bakın ki bugünlerde bunlar sıradan olaylarmış gibi artarak dünyayı sarmaya başladı.————————————————–

Armagedon (2011-07-13 02:38)

Ruhçu Öğrenin her yoldan insanları etkisi alna aldığını söylemişk. İncil ve daha eski kutsal kitapları değişren,evrimi, reenkarnasyonu ve komünizmi binlerce yıldır insanlara aşılayan bu şeytani oluşum 2. Dünya Savaşı’nı daçıkartmış.Sadece Kuran korunduğundan, bu ruhçuluğun tuzağından insanları kurtarabilecek yegâne kaynak olduğunu dabiliyoruz.Maddi nimetleri ve dünyayı kötü gösteren, insanları sefilliğe ve ızdıraba yönlendiren spiritüalizm yine bilindiğiüzere 3. Dünya Savaşı’nı çıkartmak için geceli gündüzlü çalışıyor.

Tasavvuf, kabala, New Age akımı, masonluk, ezoterik tüm örgüt ve oluşumlar Kudüs merkezli tek bir dil, tek parabiriminin geçerli olduğu tek bir dünya devle kurmaya hizmet ediyorlar. Yahudileri dünyanın efendisi halinegermek amacındalar.Daha doğrusu işin içindeki, haa tepedeki Yahudiler hedefin bu olduğunu sanıyorlar. Gerçekte ise Yahudilerin

118

Page 119: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 119/180

bile kıyıma uğrayacağı bir nükleer savaşı hedefliyor şeytanlar.Değişrilmiş Tevrat ile kendilerine vaat edilmiş toprakları gerekirse katliamlar yoluyla ele geçirme yetkisininverildiğine inanan Yahudiler bu uğurda İsrail’i kurdular. Ülkemizin bir kısım topraklarını da içeren haritayakavuşuncaya kadar hiç durmadan her şeyi yapacaklar.Spiritualist-ezoterik örgütler de var güçleriyle onlara hizmet ediyor görünüyorlar. Haa dediğimiz gibi Kudüsmerkezli, Yahudilerin elinde tek bir dünya devle kurmayı hedefliyorlar. Komünizm bile bu amaca hizmet ediyor,

anahtarları savaşsız teslim almak için. Ulus devletleri, dinleri ve bireyselliği ortadan kaldırıp, tek bir potadaeriterek kolayca emellerine ulaşacaklar.Diğer yandan evrim ve ruhlar âlemi inançlarını insanlara aşılayarak, hem insanların kendilerine zulmetmelerinisağlıyorlar, hem de gizlice nazizmi-ırkçılığı yeşerp benimseyorlar. Tabii bu arada insanların iç dünyasındaki tümdengeleri alt üst edip istedikleri kıvama geriyorlar.Bir de işin Hırisyan-Evanjelist boyutu var. Bush gibi milyonlarca Evanjelist de Yahudilerin kendilerine vaat edilentoprakları ele geçirmesini isyorlar. Çünkü Evanjelistlere göre İncil ve Tevrat’taki kehanetler şunu söylüyor:1-Bu yüzyılda Yahudiler kendilerine vaat edilen topraklara kavuşacaklar.2-Bu noktadan sonra Yahudiler ile düşmanları arasında büyük bir savaş çıkacak.3-Yahudiler yenilgiye uğrayacaklar ve bunun üzerine İsa yeryüzüne gelecek.Yani ABD’nin İsrail’i güçlendirip diğer ülkelere saldırtmasının, İsraillilerin hedeflediklere topraklara sınırlarını

genişletmesine yardımcı olmalarının temelinde kıyame germek arzusu yayor.Kısacası Evanjelist Hırisyanlar aslında Yahudilerin uzun vadede mahvolmalarını isyorlar ki bekledikleri Mesihgelebilsin. Ve bu Mesih�in kendilerini yani Evanjelistleri gökyüzüne alarak kurtuluşa ulaşracağını zannediyorlar.Tüm bunların gerçekleşebilmesi için de öncelikle İsrail’in kurulması gerekiyordu, kuruldu. Şimdi sınırlarının vaatedilmiş toprakları kapayacak şekilde genişlelmesi gerekiyor. Ki kıyamet savaşı aşamasına geçilebilsin.Tüm Avrupa ülkeleri bile avuçlarının içlerinde, tek düşmeyen kale ülkemiz. Bu yüzden bir yandan doğrudan ABDve İsrail’in dış polikaları ile yıpralırken, bir yandan da CİA ve Mossad, ülkemizdeki ezoterik örgütlerle birliktefaaliyetleriyle bizi içten istediklere şekle-kıvama germeye çalışıyor. Büyük İsrail’in kurulabilmesi için, en büyükengel olarak gördükleri Türkiye’yi parçalamaya çalışıyorlar.Büyük Ortadoğu Projesi ve Irak’ın işgali de aslında Evanjelistlerin ve Yahudilerin bu hedefine hizmet ediyor.Ülkemizdeki Hırisyan misyonerlerin faaliyetleri de bu yöndedir.

Kürtleri ve Ermenileri bile ülkemizi zayıflatmak için maşa olarak kullanıyorlar.İnsanımızı Kuran’dan islam’dan uzaklaşrmak için de her türlü stratejiyi kullanıyorlar. Ateizm, New Ageöğreler-spiritualizm, Kabala ve haa tasavvufu yaygınlaşrarak, Kuran’daki gerçek İslam’a insanımızın erişmesiniengelliyorlar.Kısacası müefik bildiğimiz ABD ve İsrail, hakkımızda en ürkütücü planları hazırlayanlar durumundalar. Sadeceülkemiz adına değil, aynı zamanda tüm Ortadoğu ve haa tüm Dünya adına uyanışa geçme ve bu çılgın amaçlarıengelleme vak.Yoksa çok karanlık günler tüm insanlığı bekliyor. Özellikle 2012 yılı faaliyetlerinin hız kazanacağı dönem olabilir.Düşman çok sinsi ve her türlü silahı kullanıyor. Sinema ve televizyonları bile...Türkler olarak çok uyanık ve güçlü olmak zorundayız. Vücuda gerilmeye çalışılan Armagedon’u engelleyebilecekolan kilit ülke biz gözüküyoruz. Bu yüzden tüm planlar bizim üzerimize yapılıyor, sinsi çalışmalarla gücümüz

kırılmaya çalışılıyor.**Bu güçler komünizmin gizli propagandasını çeşitli yollardan yapıp duruyorlar.Örneğin Lemmings adlı ünlü bilgisayar oyunu(ki yıllar önce bu oyunun verdiği gizli mesajı ben açıklamışm yerlive yabancı forumlarda) bireyin bütün için kolayca harcanabileceği düşüncesini verdi.Şirinler adlı ünlü çizgi film yıllarca bu felsefeyi aşılamaya çalış çocukların zihinlerine.Ve ABD kaynaklı birçok bilimkurgu film ve dizisinde yine gizlice komünizm propagandası yapıldı.Şöyle bir harlayın Uzay Yolu gibi dizileri, neler oluyordu?1-Para kullanılmıyordu. Özel şirketler falan yoktu, herkes federasyonun çalışanıydı. Kimsenin özel uzay gemileride yoktu. Hepsi ortaklaşa kullanılıyordu.2-Hiç kimse ilahi bir dine inanmıyordu. Ama yoga ve meditasyon yapan insanlar görülüyor, ruhçu öğrenin

hakimiyeni sezinliyorduk o kurgusal dünyada.3-Tüm gezegenler tek bir federasyona bağlıydı. Ulus devletler diye bir şey de yoktu bu dizilerde.4-İlk bakışta evrensel kardeşliği savunuyor gibiydi ama derinine inilince tam bir ırkçı felsefeye sahip olduğu

119

Page 120: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 120/180

görülüyordu bu dizilerin. Örneğin Asyalı veya zenci görünümlü insanlar hiçbir zaman gemilerde kaptan olmuy-ordu. Dizinin kahramanlarının savaşğı kimseler hayvanımsı görünümlü başka ırklardan oluşuyordu. Anglo saksonpliler her zaman en üst yönemdeler ve iyiler?Ve bu beyin yıkamayla, ezoterik örgütlerin ”tek bir dünya devle” hedefleri insanlara benimselmeye başlanıyor.Ayrıca M.S. 2150 gibi romanlarla yine bu çalışmalarını pekişriyorlar ruhçular.Hem de ABD kaynaklı bu propaganda, dikkanizi çekerim.

Hedeflerine ulaşmak için sabırlı ve sistemli bir şekilde çalışıyorlar.**Yahudiler ve Evanjelistler boş durmuyor , film ve dizilerde bizleri kötülemek amaçlı senaryolar kaleme alıpinsanların bilinçaltlarını yıkıyorlar.Ramazan kağan Kurt’un belirği üzere aynı şeyi yıllar önce Araplara yönelik yapmışlardı. Kötü Arap imajınıseksenli yıllar ve doksanların başlarında balıların zihinlerine sinema ve televizyonla yerleşrdiler.Şimdi ise ne olduysa Amerikan film ve dizileri Arapları övmeye ama buna karşılık biz Türkleri kötülemeye başladı.Gelecekte sıranın kimde olduğunu gösteriyor bu çabaları.Ayrıca ”rapturealert.com” sitesine bakarsanız şimdiden Türkleri Yecüc Mecüc olarak göstermeye çalışklarınıgörebilirsiniz(uydurma hadislerde de yine Yahudi-Hrisyan kaynaklı aynı iiraları görüyoruz).Niyet belli, bugün Araplara yapklarını, gelecekte bizlere yapmak isyorlar ve bunun psikolojik temelini kuruyor-

lar.**Dünyada din ve ülkeleri yıkıp tek dünya imparatorluğu kurmak isteyenlerin maşası komünizmin aşılanma çalış-malarına dönecek olursak:Bugüne kadar kimilerince ünlü oyun karakteri Mario komünizm ile ilişkilendirildi.Kimilerince de Şirinler ...Ünlü Lemmings oyununun gizli komunizm propogandası yapğını yıllardır söylüyorum.1-Tüm Lemmingler tek pler ve birbirlerinden en ufak bir farkları yok.Toplu bir yaşam sürüp,oyunlardaki gezi-lerinde hep toplu halde hareket ediyorlar.2-Lemmings ifadesi hep komünistlerle birlikte anılan bir ifade olmuştur tarihte.3-Bu oyunda kollekvist başarı için bireylerin kolayca harcanabileceği öğresi aşılanıyor.Dikkat edin güle oynaya

bir iki Lemmingin , hemen her bölümde kendini feda ederek,yok ederek grubu kurtarması isteniyor.Yani bütününyanında bireyin değersizliği ve kolayca harcanabileceği inancı ustaca aşılanıyor.Çakrmadan ”Önemli olanbütünün çıkarıdır,bireylerin çıkarı önemsizdir” mesajı sürekli bilinçlana kazınmaya çalışılıyor.4-Ve tabii ki durup duruken revoluon(devrim) adı alnda bir versiyonu çıkarmaları da niyetlerini sezinderenhalka olmuştur.**Ruhçu öğrenin binlerce yıldır sosyalizmi insanlara aşılamaya çalışğını belirp duruyoruz. Bu uğurda İncil gibieski kutsal kitaplara sızıp komünist felsefeyi aşılamaya çalışlar.Ve durum böyle olunca da, olağanüstü zenginliklere sahip Davut ve Süleyman peygamberler birer günahkar gibigösterilmeye çalışılmışr. Konuyla bağlanlı evvelden şöyle demişm bir forumda:Şeytanın öğresi olan ruhçu öğreye göre dünya nimetleri ve madde kötüdür ve bir leşr. Bu yüzden dünya

nimetleri ve zenginlik içerisinde yüzen kişiler bir şekilde ”kirli” ve ”günahkar” olarak gösterilmeye çalışılır.Değişmiş İncil’de de bu olmuş,çok zengin olan Davut ve Süleyman peygamberlere çeşitli iiralar alarak aslındazenginlik kötülenmek istenmişr. Haa bu peygamberler tam bir peygamber bile sayılmamış,birer günahkarkral gibi gösterilmeye çalışılmışr.Yabancı filmlerde görmüşsündür belki , Davut ve Süleyman peygamberlersözde günahkar ve isyankar birer kral olarak gösteriliyor. Etraflarında ise yarı çıplak,ellerinde asaları olan fakirruhbanlar dolaşıyorlar. Sözde asıl peygamberler bu sefil ruhbanlarmış gibi gösteriliyor, bu peygamberciklerTanrı’dan aldıkları ayetleri onları ileyor gibi bir hava yaralıyor. Çünkü ruhçu öğreye göre erdemli ve iyi olmanınyolu sefillikten ve dünya nimetlerinden el etek çekmekten geçiyor. Böyle olunca da hrisyanlıkta, çok zengin venimetler içerisinde yaşayan Davut ve Süleyman peygamberlerin peygamberliği tam kabul edilemiyor. Bu yüzdenonlara iiralar alıyor ve sanki gerçek elçiler onlar değişmiş de çevresindeki sefil ruhbanlar,kahinler gerçekpeygamberlermiş gibi gösteriliyor.

Kuran ise bu iiraları şiddetle yalanlar ve gerçekleri yazar.Davut ve Süleyman peygamberler hem çok zengin hemde çok erdemli insanlardır.Allah’ın en sevgili ve cennetlik kulları arasındadırlar.Haa Kuran’da Süleyman peygam-ber,belki de en çok övülen ve cennele müjdelenen peygamberdir.Çünkü Kuran’a göre bu peygamberlerin daha

120

Page 121: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 121/180

bu dünyada cennemsi bir yaşama kavuşmaları,onların Allah’ın sevgili kulları olduklarını göstermektedir.Kuran’agöre iyiler bu dünyada da güzellikleri yaşamaya başlarlar.Ruhçu öğre de ise bu durum tam tersinedir.İncil’e komünist unsurların sokuşturulmasına Yahudi Essenlilerin aracı olmuş olması muhtemeldir.Essenlilermezhebinin kolekvist olduğu söylenmektedir. Marksist Yahudi yazar Max Beer de ”Sosyalizmin ve SosyalMücadelelerin Tarihi” adlı kitabında benzer şeyleri söylemiş.İncil’de serve kötüleyen ve sol felsefeyi şırınga eden ifadelere örnekler:

”Size diyorum: Ne yiyeceksiniz, yahut ne içeceksiniz diye hayanız için, ne giyeceksiniz diye bedeniniz için kaygıçekmeyin ””İsa şakirtlerine dedi: Ne yiyeceksiniz diye hayanız için, ne giyeceksiniz diye bedeniniz için kaygı çekmeyin.Çünkü hayat yiyecekten ve beden giyecekten daha üstündür. Kargalara bakın, onlar ne ekerler, ne de biçerler, nekilerleri ve ne de ambarları var, Allah onları besler, sizler kuşlardan ne kadar daha değerlisiniz?”.”Eğer kâmil olmak istersen git, neyin varsa sat ve fakirlere ver, göklerde hazinen olacakr ve gel, benim ardımcayürü”.”Yine size derim: Devenin iğne deliğinden geçmesi zengin adamın Allah’ın melekûtüna girmesinden daha kolaydır”.Tabii Kuran helal yoldan elde edilmiş zenginliği ve zenginleri överek değişrilmiş İncil(ler)in bu sinsi propogandasınısuratlarına çarpar. Ayrıca yukarıdaki değişrilmiş incil sözünün de gerçeğini yazarak yine deişrilmiş kitaplarınipliğini pazara çıkarır:

A’raf Suresi 40 Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var ya, gök kapıları açılmayacakronlar için ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. Suçluları böyle cezalandırırızbizYani zenginler değil, büyüklük taslayanlar inkarcılar deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremeyeceklermiş.Kuran değişrilmiş eski kutsal kitapların ruhçu yalanlarını deşifre eder. Zenginliği ve nimetleri över. Ve gerçeklerisunar. Zaten bu sayede İslam’ın ilk dönemlerinde Müslümanlar birdenbire olağanüstü bir medeniyete ulaşlar.Ama ne yazık ki daha sonra birçok Müslüman bile Kuran’ı değil, değişrilmiş İncil’i hadis ve tasavvuf öğreleriaracılığıyla takip etmeye kalkmış ve bugün sefilliğin-ruhçuluğun pençesine düşmüştür.**Ve ABD kaynaklı birçok bilimkurgu film ve dizisinde yine gizlice komünizm propagandası yapıldı.Ve bu beyin yıkamayla, ezoterik örgütlerin tek bir dünya devle hedefleri insanlara benimselmeye başlanıyor.

Ayrıca M.S. 2150 gibi romanlarla yine bu çalışmalarını pekişriyorlar ruhçular.Hem de ABD kaynaklı bu propaganda, dikkanizi çekerim.Hedeflerine ulaşmak için sabırlı ve sistemli bir şekilde çalışıyorlar.**Ruhçuluğun şeytani evrim, reenkarnasyon ve sosyalizm inançlarını insanlara binlerce yıldır aşılamaya çalışklarınısöylemişk. Bu uğurda kutsal kitapları bile değişrmeye kalk. Kuran hariç diğer dini kaynaklarda bu emeline azçok ulaş.Zaten Hinduizmden tasavvufa kadar birçok pagan öğrede aynı öğeleri görüp duruyoruz.Ondokuzuncu yüzyıldan ibaren de bilim ve materyalizm maskesiyle aynı temcit pilavını sunmaya, bu inançlarınyıkıcı etkilerini ve sonuçlarını vücuda germeye çalışıyorlar.Ve bu öğre kendisine piyon olarak yahudileri de avucunun içine aldı.

Masonik İllumina örgütü de komünizm yoluyla dinleri ve ülkeleri yıkarak tek dünya devle kurma hedefindedir.Ülkeleri, özel mülkiye ve bireyselliği yok edip, sürü psikolojiisindeki insanları Yahudilerin emrine verecekler.Kudüs merkezli bir dünya devle kuracaklar.1829 yılında İllumina NewYork’ta bütün din karşı unsurları birleşrerek uluslararası bir organizasyon kurmakararı aldı. buna da Komünist Enternasyonel denilecek.Clinton Roosevelt, Charles Dana ve Horace Greeley’den oluşan bir komite bu yeni oluşumu finanse etmeklegörevlendirildi. Ayrıca yine bu komite, Karl Marks ve Engels’in das Kapital ve Komünist Manifesto adlı kitaplarınıda finanse e.İllumina’nin ünlü ve baş isimlerinden Albert Pike ruhsal rehberinden aldığı bir mesajı dönemin örgüt başkanınabir mektupta iler.Pike, komünizm, faşizm, siyasi siyonizm gibi ideolojileri kullanarak üç büyük savaşın çıkmasını planlamış 1859-

1871 yıllarında.Ve bu savaşların 20. yüzyılda çıkmasını arzuluyordu.Üçüncü dünya savaşı da İsrail ile Müslüman ülkeler arasında çıkacakr planlarına göre.

121

Page 122: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 122/180

Tabii burada masonlar dünya hakimiye ve kendi öğrelerini tek din haline germek isyorlar.İşte evanjelistler de bugün bu durumu kullanarak 3. dünya savaşını çıkartmak ve akılları sıra İsa’yı yeryüzünegermeyi arzuluyorlar.Yani iki düşman kutup, şimdilik elbirliği içerisinde gözükmek durumunda kalıyor. İleri vadede ise iki taraf dadiğerinin ortadan kalkacağını düşünüyor. ***Jüri Lina Under the Sign of the Scorpion adlı kitabında Karl marks’ın Frankizm’den çok etkilendiğini beliryordu.

Frankistler de kıyamen kopup yeryüzünün cennete dönüşebilmesi için günahın ve kaosun arrılması gerekğinisavunuyorlardı zaten.Marks’ın masonluğa geçmesini sağlayan Haham Moses hess idi.Hess, başlangıçta komünizmi bir hayal olarak gören Marks’ı ikna e ve onu tamamıyla sana geçirdi. Kısacasıperde arkasında Hohem Mess vardı ama görünürde Marks sosyalizmi kaleme alıyordu.Hess sınıflar arası mücadeleyi kullanarak Yahudiliğin amacına ulaşacağına inanıyordu.Kendileri dindar insanlar olmalarına rağmen, tanrısız bir sosyolist ideolojiyi insanlara sunarak kimliklerini vegerçek niyetlerini gizlediler.Yine marks’ın rehberlerinden olan Yahudi Levi Baruch, Talmud’daki ”bütün dünya zenginlikleri Yahudilerin olacak”hedefinin sosyalizm maskesiyle gerçekleşeceğini düşünüyordu.Dünyadaki devletleri ve krallıkları yıkmak, ırkları birbiri ile karışrmak, dinleri ortadan kaldırmak , sonra da kolayca

anahtarları alarak Siyanist Dünya Devleni kurmak rüyasıydı.Fakat yine bunu maskelemek için komünistler yahudiliği de kötüleyen yazılar kaleme aldılar.Ama Levi Baruch Marks’a yazdığı mektuplarda gerçek planlarından bahsediyordu(Sallaste, ”Les Origines secretesdu bolschevisme” Paris , 1930)Marks Kabala ve Talmud öğrelerinden de çok şey almış. Bu yüzden Yahudilerin dışında kalan insanlarınbaşlarına gelecekler onu ilgilendirmiyordu.Marks Komünist Manifestoyu yazmakla görevlendirildi. Ve kaleme aldıkları , aslında A. Weishaupt ve ClintonRoosevelt’in düşüncelerini gelişrilmiş haliydi.İllumina bu yolla ”din halkların afyonudur” söylemini tüm dünyaya yaydı.**Moses Hess Yahudi olmayanlara milliyetçilikten kurtulmaları gerekğini aşılarken, onlara dünya dünya vatan-

daşları olduklarını söylüyorlardı.Ama iş Yahudilere gelince, tam tersine, koyu birer milliyetçi olmalarını emrediyordu.(Moses Hess, AusgewaehlteSchrien, Melzer Verlag, Köln 1962)Bu komünist(ve de siyonist) haham Mess, ”Roma ve Kudüs, Son Milletler Meselesi” adlı kitabında (1862) Yahudi-lerin bir devlete sahip olması gerekğini savunmuştu.Hess, düşüncelerini Tevrat, Talmud ve Kabala’dan alıyordu yine elbet. Kitaplarında Yahudilerin üstün ırk olduğunuaçıkça vurgulamakla birlikte, dünya yönemi hakkının kendilerinde olduğunu da açıkça söylüyordu. Örneğin”Roma ve Kudüs, Son Milletler Meselesi” (1862)...Ve yine bu kitapta İbranice duaları da görülüyor.Theodor Herzl de bir yahudi devle kurmanın hayali içerisindeydi.Değişrilmiş Tevrat kehanetlerine göre Filisn’de kurulacak İsrail Yahve’nin Krallığı olacak ve tüm dünyaya hakim

olacakr.Siyonistler Filisne yerleşmeyi planlıyordu ama önemli bir sorun vardı. Yahudilik dünyadaki hiçbir ülkede pektarımla ve el sanatlarıyla uğraşmıyordu. O yıllarda bir koloni kurmak için bunlar şar. Ama bir issna ülke vardıve bu ülkede Yahudiler tarımla da oldukça uğraşmaktaydılar. Bu ülke Rusya yani Rus Çarlığı idi.Bu yüzden dikkatler bu ülkeye yöneldi. Çeşitli entrikalarla çarlık yıkılmaya çalışıldı.Bu arada Filisn’e göç etmek ve burayı ülke edinmek özlemi de devam ediyordu. Ama bir yandan da Afrika’daUganda’nın da geçici olarak yurt edinebilineceği düşünüldü kimi siyonistlerce.Bu düşünce genel kabul görmedi veFilistenden toprak san alınmaya başlandı.Rusya’da Siyon’un Dostları örgütü kurulmuştu.Zengin siyonist bankerler Filisnden topraklar san alırken, diğer yandan oradaki koloni için gerekli olan Yahudiçiçileri Rusya’dan gertme planı yapmaktaydılar.

KaynakçaTurgut Gürsan

122

Page 123: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 123/180

Ramazan Kağan Kurt**Bolşevik hareke Yahudi çiçileri Filisn’e göndermek ve Rusya’ya hakim olmak için yapıldı. ABD’deki veAvrupa’daki yeral çetesi tarandan finanse edildi.Ayrıca İllumina’nin başındaki Rothschild ailesinin Rusya’yla geçmişten kalan bir hesabı vardı.Troçki gibi Yahudi casuslara Rus isimleri verildi(Troçki’nin gerçek adı Bronstein). Bu casus gruplar Rusya’ya

gönderildi ve İllumina’nin tabakası tarandan ülkenin yönemi ele geçirilmeye çalışıldı.Yine bu gruplar Rusya’nınher yerinde ayaklanmalar ve isyanlar çıkardılar.Bu olaylara tanıklık etmiş Rus generalin ağzından da anlalmaktadır:Bolşevikler milyonlarca insanı katle ve böylece illumina’nin hayalini kurduğu; dinden, özel mülkiyeen ve millişuurdan arandırılıp Yahudilerin hizmene verilmiş bir dünyanın ilk ciddi uygulaması gerçekleşir.Ark Filisne çiçi yahudileri aktarma yolu da tamamen açılmışr.Yazar Aleksandr Soljenitsin de ”Gulag Takım Adaları Cilt 2” adlı çalışmasında, Siyonist Yahudilerin, milyonlarcaHırisyanın ve Yahudi olmayanın yok edildiği organize Sovyet konsantrasyon kampı sistemini yarağını veyöneğini doğrulamaktadır.Haa kitabın 79. sayfasında dünya tarihindeki bu en büyük ölüm makinesinin yönecilerinin isimlerini veriyor.Hepsi de Siyonist yahudilerdir.

KaynakçaErtuğrul Dikbaş**Yahudi Edward Mandell House ABD’de başkanın baş danışmanı ve 1913-1921 yılları arasında en güçlü bireylerdenbiri olarak görülürdü.Kendisi bir Marksist olup amacı Birleşik Devletler’i sosyalist yapmak. ”Philip Duru: Yöneci” adlı bir kitap yazdı1912 yılında. Bu çalışmasında, Amerika’nın fethi için bir plan ortaya koyup nasıl parlerin kontrol edileceklerini vebir sosyalist hükümen kuruluşunda araçlar olarak nasıl kullanılacaklarını anlatmış. Ayrıca ABD parasını kontroletme metotlarını da söylüyordu. Sonraki gelişmeler kitapta belirldiği yönde olmaktadır.1921 yılında Jacob Schiff’in emriyle Yahudi Bernard Baruch ve Edward Mandell House tarandan Council onForeign Relaons-CFR(dış ilişkiler konseyi) kuruldu. Schiff bu örgütün Rothschild komplosunun(İllumina) sürmesi

için gerekli olduğunu düşünüyordu.16 yıl CFR üyeliğini yapmış olan Chester Ward, Amerikan halkını örgütün niyetleri konusunda uyarmış:”Bu seçkinci gruplar içindeki en güçlü kliğin bir tek ortak hedefi vardır- bunlar ABD’nin ulusal bağımsızlığının,egemenliğinin teslimiyeni isyorlar. Ayrıca dünya banka tekelinin küresel hükümen eline verilmesini hedefliy-orlar”.Washington D.C’deki FBI merkezinin eski bir üyesi olan Dan Smoot da bu örgütün amacını şöyle anlayor:”CFR’ın nihai hedefi bir tek dünya sosyalist sistemi yaratmak ve ABD’yi de onun resmi bir parçası haline germek-r.”KaynakçaErtuğrul DikbaşKÜRESEL KÖYÜN EFENDİLERİ

**Bu arada feminizmi de ustaca kullanıyorlar.Amerikan filmlerinde açıkça erkek düşmanlığı yapılıyor.Komedisinden macera fimlerine-dizilerine kadar bir çok yapımda, kadının erkeğe şiddet uygulamasını bilinçaltlarayerleşrmeye çalışıyorlar.Her koldan gelerek, kaok bir yapıya kavuşturmak için toplumu ellerinden geleni yapıyorlar.Komünizmi ve New Age geleceği akıllara sadece bildik Star Trek(Uzay Yolu) gibi dizilerle yerleşrmekle kalmayıp,ark açıkça reenkarnasyonu gerçekmiş gibi gösteren ve ruhçuluğu Hırisyanlığa ve diğer dinlere üstün tutanyapımları da sunuyorlar.M.S. 2150 gibi romanlar da yine aynı komplonun uzanları. Müzik-şarkı yoluyla da özellikle gençler etki alnaalınmaya çalışılıyor ne yazık ki.

Kısacası sinemadan edebiyata, bilgisayar oyunlarından gazete köşelerine, tv programlarına kadar tüm beyinyıkama araçları kullanılıyor ABD’de ve dünyada.Sosyalizm adı alnda tüm dünyayı, bireyleriyle, malıyla mülküyle Yahudilerin eline vermek ve Kudüs merkezli

123

Page 124: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 124/180

Dünya Devleni kurmak için asırlardır sistemli bir şekilde çalışıyorlar.**İllumina’nin yöneci sını da kendilerinin tanrı olduğuna inanmakta. Yalnız bunlar ruhçuluğun solcu felsefesiniinsanları kendilerine köle etmek için aracı olarak kullanırken, kendilerini şeytanlardan aldıkları direkfler doğrul-tusunda bambaşka bir mevkide görüyorlar.Evrimi ve komünizmi amaçları doğrultusunda bilim dünyasına sokuşturmak için gerekli gerekli çalışmaları yaplar.

Hegel’in diyalekğini de temel yıkıcı felsefeleri olarak kullanıyorlar. Hegel’e göre tarih 3 basamaklı bir değişimsüreceydi. Tez, antez ve sentez...İllumina bunu toplumlarda korku ve ümitsizlik havası yaratarak kullanmaya çalışıyor. Krizler ortaya çıkaryor,sonra bunun karşısına, başka bir deyişle krize neden olan şeyin karşısına zını sunuyor. Ve bu 2 zın sentezlen-mesi ile geçici bir denge, iskrar sağlanıyor. Yani kaos yaraldıktan sonra yeni bir düzen için gerekli ortam ortayaçıkarılmış oluyor. Böyle adım adım ilerleyerek totaliter ve Yahudilerin egemenliğinde bir dünya devle kurmaplanlarını gerçekleşrmeyi arzuluyorlar. Bu arada dünya nüfusunu da azaltmayı hedefliyorlar.Okült komplocuların çeşitli dernekler kurarak dünya toplumlarını avuçlarının içindeki bir ağda birleşrme çalış-maları da sürüyor.Bu arada gerek bazı polikacılar, gerekse de New Age düşünürleri yeni bir dünyadan her zamankinden daha fazlasöz ediyorlar. Tabii dinlerin, milletlerin ve sınırların ortadan kalkğı ve sosyalist düzene sahip bir gelecek tablosu

çiziliyor her seferinde. Dünyayı ele geçirdiklerinde, Kudüs merkezli tek dünya ülkesinde efendiler bir avuç insanolurken, diğerleri onlara kulluk edecek.Okült Dünya teorisyenlerinden Vera Stanley Alder şunları anlayor:”Tüm yaralışın ardında bir plan var. Evrimin şu anda ilerlediği hedef Dünya Birliği. Dünya planı şunları içeriyor:Dünya Örgütü...Dünya Ekonomisi...Dünya dini”(Vera Stanley Alder, When Humanity Comes of Age, 1974)Hükümetleri, parayı ve dini kontrol alnda tutarak sapkın hedeflerine ulaşacaklarını düşünüyorlar. Ve İllumi-na’nin sözde seçilmiş üst düzey yönecilerinin eline verilecek bir dünya...Bu diktatör uygulamada özel mülkiyet, ülkeler ve dinler ortadan kaldırılacak. Bir zamanlar Hitler ve Mussolini’ninyapğı faşist uygulamalar da pareleldir. Yine okülzm ve sosyalizm, süper insanlar (yarı tanrı-tekamül etmiş)yaratma gibi hastalıklı kavramlar karşımıza çıkmaktadır.Ayrıca tek dünya ülkesi hayallerini kuranlar, insanlar tek bir vücut olduktan sonra dünyaya gelecek gizemli bir

efendiden de bahsediyorlar.Ruhçu dernek ve yayınlarda dünyayı bu yeni geleceğe hazırlayacak seçkin ve tanrısallaşmış insanlardan bahsedilir.Ayrıca ark ailenin gereksizliği vurgulanarak, yeni bir toplum inşa etmenin gerekli olduğu benimselmeye çalışıl-maktadır.Özel mülkiyen, ailenin, ulusun ve dinin olmadığı bir dünyada da insanlar köle olarak ele geçirilecekr kolayca .Sonra da şeytanın egemenliği alnda yaşamayı hayal etmektedir İllumina yönecileri. Tabii ona Işık Tanrısı gibiadlar takmışlardır.Daha 14 Temmuz 1856’da İngiltere Başbakanı Disraeli şunları söylüyor:”Bu Kamaradan nadiren bahseğimiz bir güç var. Gizli cemiyetlerden bahsediyorum. İnkâr etmek yersiz, çünküAvrupa’nın büyük bir kısmının bu gizli cemiyetlerin şebeke ağı ile örüldüğünü örtbas etmek imkânsız. Peki amaçlarıne? Hiçbir şeyi saklamaya çalışmıyorlar. Anayasal bir hükümet istemiyorlar. Dinî kuruluşlara ve özel mülkiyete bir

son vermek isyorlar. Bazıları daha da ileri gidebilir.”(Nesta Webster ,Secret Sociees and Subversive Movements,s. 71)Görüldüğü gibi ruhçuluğun dünyaya hakim olma planı çok eskilere dayanmakta.Diğer koldan Evanjelistler de , Yahudilerin bile büyük oranda yok edileceği bir 3. Dünya Savaşı’nın çıkması içinellerini ovuşturuyorlar. Onların aklı sıra da böylelikle İsa yeryüzüne gelecek ve onları sonsuza dek mutluluğakavuşturacak. İşte böyle bir ortamda, Davut Yıldızı olduğu iddia edilen içiçe geçmiş 2 üçgeni kendisine amblemedinen İsrail’in iyice güçlenip etrana saldırması ve sınırlarını genişletmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. EvanjelistHırisyanlara göre kıyamet bu sayede başlayacakr.Kısacası Yahudiler, Evanjelistler ve İllumina farkında olmadan ruhçuluğun pençesinde, kendilerini ve dünyayımahvetmenin eşiğindeler.**

Tüm oyunlar üzerimize oynanmaya devam ediyor.Özellikle önümüzdeki 10 yıllık süreçte ruhçuluğu ve diğer pagan inançları ülkemiz insanına benimsetmek içinplanlar yapıyorlar.Bir yandan Hırisyan misyonerler, diğer yandan kabalacılar ve spiritualistler gece gündüz

124

Page 125: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 125/180

çalışıyorlar.Özellikle reenkarnasyon inancını benimsetmek için çok yoğun kampanyalar göreceğiz.Diğer yandan da Yahudiler yıllar önce Filisn’de gerçekleşrdikleri uygulamayı adım adım ülkemizde gerçekleşrm-eye çalışıyorlar.Ve daha evvel de söylediğimiz gibi, ark Amerikan filmlerindeki hedef de biziz. Şimdilerde Çinlileri, Arapları veyaRusları değil de Türkleri kötüleyen senaryolarla karşı karşıyayız.

Şöyle demişm:Yahudiler ve Evanjelistler boş durmuyor , film ve dizilerde bizleri kötülemek amaçlı senaryolar kaleme alıp insan-

ların bilinçaltlarını yıkıyorlar.Ramazan kağan Kurt’un belirği üzere aynı şeyi yıllar önce Araplara yönelik yapmışlardı. Kötü Arap imajını

seksenli yıllar ve doksanların başlarında balıların zihinlerine sinema ve televizyonla yerleşrdiler.

Şimdi ise ne olduysa Amerikan film ve dizileri Arapları övmeye ama buna karşılık biz Türkleri kötülemeye başladı.Gelecekte sıranın kimde olduğunu gösteriyor bu çabaları.

 Ayrıca ”rapturealert.com” sitesine bakarsanız şimdiden Türkleri Yecüc Mecüc olarak göstermeye çalışklarını

 görebilirsiniz(uydurma hadislerde de yine Yahudi-Hrisyan kaynaklı aynı iiraları görüyoruz).Niyet belli, bugün Araplara yapklarını, gelecekte bizlere yapmak isyorlar ve bunun psikolojik temelini kuruyorlar.

Her geçen gün sistemli ve daha da yoğunlaşrılmış bir çalışma şeklinde bunları görüyoruz.

**Yahudi Edward Mandell House ABD’de başkanın baş danışmanı ve 1913-1921 yılları arasında en güçlü bireylerden

biri olarak görülürdü.

Kendisi bir Marksist olup amacı Birleşik Devletler’i sosyalist yapmak. ”Philip Duru: Yöneci” adlı bir kitap yazdı1912 yılında. Bu çalışmasında, Amerika’nın fethi için bir plan ortaya koyup nasıl parlerin kontrol edileceklerini ve

bir sosyalist hükümen kuruluşunda araçlar olarak nasıl kullanılacaklarını anlatmış. Ayrıca ABD parasını kontrol

etme metotlarını da söylüyordu. Sonraki gelişmeler kitapta belirldiği yönde olmaktadır.1921 yılında Jacob Schiff’in emriyle Yahudi Bernard Baruch ve Edward Mandell House tarandan Council on

Foreign Relaons-CFR(dış ilişkiler konseyi) kuruldu. Schiff bu örgütün Rothschild komplosunun(İllumina) sürmesi

için gerekli olduğunu düşünüyordu.16 yıl CFR üyeliğini yapmış olan Chester Ward, Amerikan halkını örgütün niyetleri konusunda uyarmış:

”Bu seçkinci gruplar içindeki en güçlü kliğin bir tek ortak hedefi vardır- bunlar ABD’nin ulusal bağımsızlığının, ege-menliğinin teslimiyeni isyorlar. Ayrıca dünya banka tekelinin küresel hükümen eline verilmesini hedefliyorlar”.Washington D.C’deki FBI merkezinin eski bir üyesi olan Dan Smoot da bu örgütün amacını şöyle anlayor:

”CFR’ın nihai hedefi bir tek dünya sosyalist sistemi yaratmak ve ABD’yi de onun resmi bir parçası haline germek-r.”

Kaynakça

Ertuğrul DikbaşKÜRESEL KÖYÜN EFENDİLERİ 

Texe Marrs’ın da ilginç bir iddiası var:”İnancımızı onların teolojisine bakarak desteklemeyeceğimiz halde, Müslüman alimlerin, uzun zaman önce,bir Deccal’ın geleceği hakkında uyarıda bulunması da oldukça ilginç. Bu şeytani lider ortaya çıkğında C.F.R

harflerinden tanınabileceğini ileri sürüyor, ayrıca ”tek gözlü” olacağına da işaret ediyorlar. Acaba bu, bir dolarlık banknotlar üzerine basılı İllu-mina’nin her şeyi gören gözü, Horus olabilir mi? Britannica Ansiklopedisi’nin 1904yılı basımı ikinci sayısında, şu hayret verici paragrafa rastlıyoruz:

Deccal, Hz. Muhammed’in dininde sahte Isa olarak bilindiği için, İslam’a da yabancı değil. Tek gözü olacak ve

alnında C.F.R harfleri yazacak, kafir (cafir) kelimesinin harfleri.CFR, dış ilişkiler konseyi 1914 yılında Başkan Woodrow Wilson tarandan oluşturulduğunda, yardımcısı Albay 

House ile Avrupalı komplocu ortakları Britannica Ansiklopedisi’nin haklarını san aldılar ve 1904 orijinal baskısının

126. sayfasından bu ifadeyi çıkarlar. Bereket versin ki, bu söylediklerimin doğruluğunu ispatlayacak bir kopyabende mevcut.”

TEXE MARRS”İLLUMİNATİ” Gerçi burada Hırisyanlıktaki ve Hadis Öğresindeki Deccal inancından bahsediyor Texe Marrs ama

yine de dikkate değer bir iddia.**Bolşeviklerin Rusya’da ikdar olmasında Almanların da Amerikalılar gibi büyük katkısı olmuştur. Bu ihlal

125

Page 126: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 126/180

sayesinde Almanya Rusya ile çıkarlarına ulaşabileceği bir antlaşma yapabilecek.Başlangıçta bolşevik değil menşevikler başa geçmiş. Ama onların başındaki Kerensky de komplunun içindeki birmasondu. Rus askerlerinin bir kısmı Kerensky’nin ihaneni anlamış ve müdahale etmek istemiş, ama Kerenskybolşeviklerin ve uluslararası masonluğun yardımıyla Kornilov’u yenilgiye uğra ve daha sonra bolşeviklere ülkeyiteslim e. Başka bir deyişle rusya menşeviklerden bolşeviklerin eline geçmiş oldu.Haa daha sonra da Almanlar bir süre bolşevikleri kolladı.Bunun karşılığında da Lenin el koyduğu, Ruslara ait

zenginliklerin bir kısmını Almanya’ya verdi gizlice.Orak ve çekiç de masonluktan almadır. Eski Ahid’de çekiçden bahsedilir.Ayrıca orak da yine Tevrat’ta geçmektedir:Yeremya 1616 ”Ekin ekeni biçim vak orakçıyla birlikte Babil’den an. Zorbanın kılıcı yüzünden Herkes halkına dönsün,Ülkesine kaçsın.”Zaten komünist felsefe çok evvelden ruhçu bazı yahudi tarikatlar tarandan değişrdikleri İncil’e bile sokuşturul-muştu.Tabii bu şeytani ruhçu felsefe sonra bumerang gibi Almanya’ya geri dönmüş ve başına bela olmuştur.Milyonlarca rusun hayana mal olan bu illumina (ve ona da hakim olan ruhçuluk) fesadı tüm dünyaya hızlayayılmaya çalış. Zaten bu gerçekleşseydi şimdi tüm dünya bir grup insanın elinde köleleşrilecek.Tıpkı sosyalist

ülkelerdeki insanlar gibi...Daha sonra sağcı olarak adlandırılan Mussolini ve Hitler bile aslında bu ruhçuluğun komünist felsefesini kendiamaçları doğrultusunda uygulamışlardır. Yine evrim inancından, süpermenler-sözde üstün insanlar elde etmeçalışmalarına kadar aynı öğeler söz konusudur.Bugün hala özellikle ABD’deki bir takım güçler, yapkları film, dizi vs. ile komünist felsefeyi zihinlere yerleşrmeyeçalışmaktadır.Bu arada 2. Dünya Savaşı sırasında Rusya’da , İspanyol askerlerinden birinin Landovski’nin cesedinin üzerindekalın bir deer bulduğu ve bunun İspanyolca çevirisinin ”Sinfonia en Rojo Major” adıyla 1950 yılında yayınlandığıiddia edilmektedir. Bu deerde eski Sovyet ajanı Rakovkski’nin 1938’de Moskova’daki sorgulanması sırasındatutulan zabıtlar var olduğu söylenmektedir.Bu deerde yazanlara göre komünizmin gerçek yüzünü bir İllumina ajanı olan Rakovski iraf etmektedir.Haa

yine bir mason ve İllumina uşağı olan Marks’ın kaleme aldığı çalışmalarında kapitalizmle ilgili olarak kasıtlı yanlışçıkarımlarda bulunmasından bile bahsediliyor. Neleri gizlediği de...KaynakçaTurgut Gürsan20. YÜZYIL DÜNYA TARİHİNİN PERDE ARKASI**Şimdi bu Rakovski’nin iraflarına İngilizce olarak göz atabilirsiniz internee.Bir İllumina ajanı olan Rakovskikomünizmin panteist pagan öğreden geldiğini ve hedeflerinin Yahudilerin egemenlğindeki bir dünya devlekurmak olduğunu bir şekilde iraf etmiş. Gerçi ifadelerinden ,kafasının biraz karışmış maşa olduğu da gözlem-lenebilir:Yalnız, Rakovski’nin iraflarının tercümesinde ve sunumunda bazı hatalar olduğu da belirlmekle birlikte, ana

hatlarıyla konuşmanın o şekilde olduğu söylenmektedir.**Şöyle demişm:

Ve ABD kaynaklı birçok bilimkurgu film ve dizisinde yine gizlice komünizm propagandası yapıldı.

Şöyle bir harlayın Uzay Yolu gibi dizileri, neler oluyordu?

1-Para kullanılmıyordu. Özel şirketler falan yoktu, herkes federasyonun çalışanıydı. Kimsenin özel uzay gemileri deyoktu. Hepsi ortaklaşa kullanılıyordu.

2-Hiç kimse ilahi bir dine inanmıyordu. Ama yoga ve meditasyon yapan insanlar görülüyor, ruhçu öğreninhakimiyeni sezinliyorduk o kurgusal dünyada.

3-Tüm gezegenler tek bir federasyona bağlıydı. Ulus devletler diye bir şey de yoktu bu dizilerde.

4-İlk bakışta evrensel kardeşliği savunuyor gibiydi ama derinine inilince tam bir ırkçı felsefeye sahip olduğu görülüy-ordu bu dizilerin. Örneğin Asyalı veya zenci görünümlü insanlar hiçbir zaman gemilerde kaptan olmuyordu. Dizinin

126

Page 127: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 127/180

kahramanlarının savaşğı kimseler hayvanımsı görünümlü başka ırklardan oluşuyordu. Anglo sakson pliler herzaman en üst yönemdeler ve iyiler?

Ve bu beyin yıkamayla, ezoterik örgütlerin tek bir dünya devle hedefleri insanlara benimselmeye başlanıyor.

Ayrıca M.S. 2150 gibi romanlarla yine bu çalışmalarını pekişriyorlar ruhçular.

Hem de ABD kaynaklı bu propaganda, dikkanizi çekerim.

Hedeflerine ulaşmak için sabırlı ve sistemli bir şekilde çalışıyorlar. Mr. Spock ile tanıdığımız Vulcanlar Yahudileritemsil etmektedirler. Algan’ın müreebanda Rusundan uzakdoğulusuna, zencisine kadar birçok milleeninsan vardır. Ama bunların başında Anglo Sakson pli bir kaptan bulunur. Burada diğer milletlerin efendisidurumunda bu ingiliz ırkı gösterilir. Ama görünürde bu böyledir. Biraz derine inince, asıl zeki olanın ve dolayısıylagizli kaptanın Spock olduğu fark edilecekr. Yani verilen mesaj açık. Anglosaksonların önderliğinde gibi gözükenama aslında Yahudilerin egemenliğinde bir dünya imparatorluğu kurulacak.Tıpkı günümüzde ABD ve İngiltereyöneminde gibi gözüken ama aslında Yahudilerin yöneminde olan dünya gibi... Dinlerin ortadan kaldırıldığı tekbir dünya devleni komünizm maskesiyle hayata geçirmeye çalışıyorlar. Tabii daha sonra kendi öğrelerini hakimkılacaklar. Yine dizide Vulcanlılar insanlardan ayrı ve aslında üstün bir ırk gibi gösterilir. Beyinleri bir bilgisayardanfarksızdır hesaplama vb. konularda. Kötü ırklar olarak da doğuluları sembolize eden pler sunulur. Spock’ın, dahadoğrusu Vulcanlıların meşhur selamının nerden geldiğine bakmak isyorsanız: hp://www.upstel.net/rooster/v-salute.html Ayrıca Spock’ı canlandıran ve dizinin yönetmenliğini de yapan Leonard Nimoy Yahudidir.—

Şimdi de bu sembolizmde şu ayrınlara çok dikkat.İllumina Amerikan dolarının üzerine bile piramidin üzerindeki ”tek göz” yani ” herşeyi gören göz” sembolünükoydu. Çünkü bu İblis’i temsil ediyordu.Uzay Yolu dizisinde sivri kulaklı Vulcanlılar aynı zamanda cinleri de temsil etmektedirler.Aynı durum şu sıralarda vizyonda olan Avatar filminde de söz konusu.

Avatar filmindeki sivri kulaklı insanımsı ırk da aynı zamanda cinleri sembolize etmektedir.İblis’in sembolü olarak tek gözü bunlar filmlerin özellikle afişlerinde kullanıyorlar.Uzay Yolu filmlerinin afişlerinde Vulcanlı Spock genelde tek gözlü olarak gösterilir:

127

Page 128: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 128/180

128

Page 129: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 129/180

Aynı şekilde sinsice komünizm, panteizm, çok tanrıcılık, evrim yani kısacası paganizm propogandası yapan Avatarfilmindeki sivri kulaklı insanımsı varlıklar da cinleri temsil etmektedir.Ve İllumina bu filmde de tek göz sembolünü kullanıp zihinlere yerleşriyor maalesef.

Filmi dikkatli izlediyseniz başroldeki karakter Jake sık sık başını yan tutarak tek göz pozu veriyor. Ve yine filminafişlerinde bu sivri kulaklı ırk tek göz sembolüyle sunulmuştur:

Star Trek yani Uzay yolu dizisindeki İllumina sembollerinin deşifresine devam:

**BAKARA67 Mûsa, toplumuna dedi ki: ”Allah size, bir inek boğazlamanızı emrediyor.” Dediler ki: ”Sen bizimle alay mı ediy-orsun?” Dedi ki: ”Cahillerden biri olmaktan Allah’a sığınırım.”68 Şöyle konuştular: ”Çağır Rabbine bizim için, açıklasın bize neymiş o!” Cevap verdi: ”O diyor ki, bahseğim ne

yaşlıdır ne de körpe. İkisi arası bir inekr.” Hadi size emredileni yapın!69 Şöyle dediler: ”Çağır Rabbine bizim için, neymiş onun rengi açıklasın bize.” Cevap verdi: ”O diyor ki, bahset-ğim, sarı, rengi parlak bir inekr; seyredenlere mutluluk verir.”70 Şöyle dediler: ”Dua et Rabbine, açıklasın bize neymiş o! Çünkü bu inek, bizim gözümüzde başkalarıyla karış.

129

Page 130: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 130/180

Ve biz, Allah dilerse, doğruya ve güzele elbee kılavuzlanacağız.”71 Cevap verdi Mûsa: ”Allah diyor ki, bahseğim, boyunduruk yememiş bir inekr; toprağı sürmez, ekini sulamaz.Salma hayvandır. Alaca yoktur onda.” Dediler ki: ”İşte şimdi gerçeği gerdin.” Ve ardından onu boğazladılar, azkalsın yapmayacaklardı.Musa’nın toplumunun bir inek boğazlanmasıyla imhan edilme nedeni, onların bu hayvanlara(ve onlarıngörünümündeki nesnelere) tapınma eğilimi olabilir:

TAHA88. Sâmirî onlar için, böğürmesi olan bir buzağı heykeli çıkardı. Dediler ki: ”Bu, hem sizin hem de Mûsa’nın tan-rısıdır. Ama Mûsa unuu.”89. Görmüyorlar mı ki; o buzağı onlara bir sözü geri çeviremiyor; kendilerine bir zarar veremiyor, bir yararsağlayamıyor.90. Yemin olsun, Hârun daha önce onlara şunu söylemiş: ”Ey kavmim, siz bununla imhan edildiniz. Sizin Rab-biniz o Rahman’dır. Ark bana uyun, emrime itaat edin!”91. Onlar şöyle demişlerdi: ”Mûsa bize dönünceye kadar ona tapıcılar olmakta devam edeceğiz.”Yani bu hayvanı kutsallaşrmaktan vazgeçip tövbe etmelerinin içtenliğinin açığa çıkarılması için, böyle bir seçenekile yüzleşrildiler.Ama İsrailoğulları bu emri başlangıçta yerine germekte direrken, daha sonra da tam tersine, başlıca ibadet-

lerinden biri haline germiş gibi görünüyorlar. Bir arınma ritüeli olarak kızıl inek kurban etmek ark onlarıninancında, dini yaşamlarında yer tutmakta.TEVRAT (ÇÖLDE SAYIM):1 RAB Musa’yla Harun’a şöyle dedi:2 ”RAB’bin buyurduğu yasanın kuralı şudur: İsrailliler’e size kusursuz, özürsüz, boyunduruk takmamış kızıl bir inekgermelerini söyleyin.3 İnek Kâhin Elazar’a verilsin; ordugahın dışına çıkarılıp onun önünde kesilecek.4 Kâhin Elazar parmağıyla kanından alıp yedi kez Buluşma Çadırı’nın önüne doğru serpecek.5 Sonra Elazar’ın gözü önünde inek, derisi, e, kanı ve gübresiyle birlikte yakılacak.6 Kâhin biraz sedir ağacı, mercanköşkotu ve kırmızı iplik alıp yanmakta olan ineğin üzerine atacak.7 Sonra giysilerini yıkayacak, yıkanacak. Ancak o zaman ordugaha girebilir. Ama akşama dek kirli sayılacakr.

8 İneği yakan kişi de giysilerini yıkayacak, yıkanacak. O da akşama dek kirli sayılacak.9 ”Temiz sayılan bir kişi ineğin külünü toplayıp ordugahın dışında temiz sayılan bir yere koyacak. İsrail topluluğutemizlenme suyu için bu külü saklayacak; bu, günahtan arınmak içindir.10 İneğin külünü toplayan adam giysilerini yıkayacak, akşama dek kirli sayılacak. Bu kural hem İsrailliler, hem dearalarında yaşayan yabancılar için kalıcı olacakr.Değişrilmiş Tevrat’a göre bu merasim, kirlenmiş kişi ve yerleri temizleme işlevine sahip.İşte bu inanca sahip Yahudiler, bugün Mescidi Aksa’yı yıkıp Musevi Tapınağı’nı yeniden inşa etme planlarında dabu kızıl inek ritüeline yer ayırmış durumdalar.Tapınağın inşa edilebilmesi için, tapınağın yükseldiği alana ayak basmadan Tapınak Tepesi’ne rmanılamazgörüşünübenimsediklerinden, kızıl ineğe ihyaçları var. Çünkü bu tapınak alanıtam olarak bilinmediğinden, yapıla-cak tek işlem; kusursuz bir kızıl ineğin kurban edilip, yakılıp elde edilecek külleriyle karışrılmış kutsal suyu Tapınak

Tepesi’ne girerken çevreye serpişrmek ve bu yolla (sözde) arınmayı sağlamakr diye düşünüyorlar.İşte o zaman bölgedeki camileri yıkarak kendi tapınaklarını yeniden kurabileceklerini zannediyorlar. Ve bu gelişmeYahudi inancındaki Mesih’i germeyi hedefliyor. Hırisyanlar da Yahudilere bu konuda da yardım ediyor çünkükendileri de İsa’nın gelişi için bu olayın gerekli olduğuna inanmış durumdalar.Bu uğurda İsrailliler ve bazı ABD’li Hırisyanlar el ele vererek kızıl inek üretme programını başlalar. İlk den-emeler ABD’deki çiliklerde oldu ama doksanlı yılların başında bu konuda başarısız oldular. Bunun dışında İsrailHayfa taranda bir çilikte tesadüfü olarak bir kızıl inek bulundu(adı Melody idi). Ama daha sonra hayvanda kıs-men renk değişimi meydana geldi ve yine sonuç hüsran oldu.Fakat günümüzde belki de gizlice bu hedeflerini gerçekleşrdiler ve Mescidi Aksa ile Kubbetüs Sahra’yı yıkabilmekiçin törene hazır hale germiş olabilirler.Bugüne kadar bazı Yahudilerin camileri yıkıp kendi tapınaklarını kurmamalarına neden olarak, gelecek büyük tepki

ve olası olaylardan çekinmeleri gösteriliyordu. Ama onlar bunu çoktan yapmaya kalkarlardı büyük ihmalle. Asılneden, kusursuz bir kızıl ineğe henüz kavuşmamış olmaları olabilir.

130

Page 131: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 131/180

Ruhçuluk ve Uzansı Tasavvufun İçyüzü (2011-07-16 00:22)

Bir arkadaşımla birlikte hazırladığımız videolar;Kuran ışığında ruhçuluğun değerlendirilmesi:hp://www.youtube.com/watch?v=va4L78ls6rcYine Kuran ışığında tasavvufun durumu:

hp://www.youtube.com/watch?v=CgaphLgwtMoSelam ve sevgiler

1.2 September

19 Mucizesi ve 9:128.-129. ayetler (2011-09-14 01:37)

Arkadaşımla birlikte hazırladığımız videomuz:hp://www.youtube.com/watch?v= _0Y3fAaukiYSelam ve sevgiler

1.3 November

Kaina Veya Zihninizi Put Edinmeyin (2011-11-04 20:29)

Son günlerde yine, insanlara düşünce gücüyle hayatlarını yönetebilecekleri ve kaderlerinin tanrıları olduğu gibisafsatalar bolca aşılanmaya başladı.İçine girdiğimiz 10 yıllık misk periyodun da etkisiyle bu tür inançlara eğilimdaha da artmaktadır maalesef.Sürekli olarak belirğimiz gibi, ruhçu öğrenin temellerinden olan, insanın tanrısal varlık olduğu hurafesi; pkı

panteizm, ruhbanlık, evrim, reenkarnasyon veya çilecilik gibi binlerce yıldır insanlığa benimselmeye çalışılmışr.Çoğu zaman da bu, din alet edilerek yapılmışr bazı güçlerce. Hinduizm, Kabala veya Tasavvuf gibi adlar alndahep bu ruhçu öğre, çeşitli versiyonlarıyla insanlara verilmeye uğraşılmaktadır.Amaç hep aynı, insanları farkına varmadan(ya da vararak) çok tanrıcı yapmak, haa kendilerine ve tüm evrenetapınmalarını sağlamak...Günümüzde özellikle Spiritualizm veya New Age adıyla bir kez daha zihinlere yerleşme eğilimindedir yine aynıputperestlik.İşte bu Ruhçu öğrenin içyüzünü anlağımız videomuzun linkini de yeri gelmişken tekrar vereyim:hp://www.youtube.com/watch?v=va4L78ls6rc**Düşünce gücü ile zenginlik ve diğer isteklerimize kavuşabileceğimiz, başımıza gelecek olayları yönlendirebile-

ceğimiz iddiasında olan birçok kitap türemiş durumda tüm dünyada. Ve açıkça veya dolaylı yoldan aslındainsanların yaracı(tanrı) olduğu zırvalığı tüm dünyaya yayılmaya çalışılmaktadır...Ve ilginçr, insanların bir kısmı ya bu inancın ne anlama geldiği üzerinde kafa yormadıklarından dolayı, ya dakendilerini kutsal varlıklar olarak görme ve şirk koşma eğiliminde olduklarından dolayı pek bir arzuyla bu türiddiaların peşinden gidiveriyor.Gerçekte ise, alemleri yoktan var eden Rabbimizin yarağı hiçbir kulun(kainat da dahil olmak üzere) hiçbiryaracılığı ve ortaklığı yoktur:**Far Suresi 3 Ey insanlar, Allah’ın, üzerinizdeki nimeni anın! Allah’tan başka yaracı mı var? Sizi gökten veyerden rızıklandırır. O’ndan başka ilah yoktur. Hal böyle iken nasıl oluyor da yüz geri çevriliyorsunuz?Tur Suresi 35 yoksa onlar hiçbir şeysiz mi yaraldılar? yoksa bizzat kendileri mi yaracıdır?

Vakıa Suresi 59 siz mi yarayorsunuz onu, yoksa yaracılar bizler miyiz?**Başımıza gelen herşeyi, hakeklerimiz ve imhanımız doğrultusunda yüce Allah yönlendirir ve yarar:**

131

Page 132: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 132/180

Şura Suresi 30 Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor.Teğabün Suresi 11 Allah’ın izni olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz. Kim Allah’a inanırsa allah o’nun kalbinidoğruya ve güzele kılavuzlar. ve allah her şeyi en iyi biçimde bilmektedir.**Sadece, eşsiz Rab kaderin efendisidir . İnsanlar tüm mallarını, teknoloji ve düşüncelerini biraraya da gerselerasla buna ortak dahi olamazlar:

**Nisa Suresi78. Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalayacakr. Tizlikle korunan muhteşem kulelerde olsanız bile. Onlarabir iyilik isabet eğinde, ”Bu, Allah kandandır!” derler. Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda, ”Busenin yüzündendir.” derler. De ki: ”Hepsi, Allah kandandır.” Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözüanlamıyorlar!79. İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah’tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendinefsindendir. Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter.**Evrenimizde ve de ahiret evreninde cenneeki tüm nimetleri yaratan ve bizlere sunan sadece O’dur(ve buevrenleri de yaratan yine sadece Allah’dır). Eğer Rabbimiz sürekli bize ikramda bulunmasa büsbütün mahrum

kalırız:**Vakia Suresi62. Andolsun, birinci yaralışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya!63. Ekğiniz tohuma ne dersiniz?!64. Onu siz mi biriyorsunuz, yoksa biren biz miyiz?65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz:66. “Muhakkak biz çok ziyandayız!”67. “Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!”68. İçğiniz suya ne dersiniz?!69. Siz mi onu buluan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?

70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!..71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?!72. Onun ağacını siz mi yaranız, yoksa yaratan biz miyiz?**Düşüncelerimizin yoğunlaşmasının, yani beynimizin gücünün olayları şekillendirmede bir rolünün olmadığınıniyice bilinmesi gerekiyor. Zaten dediğim gibi eğer bir insan böyle zannediyorsa, yani örneğin olayları zihninin birrüya gibi yöneğini düşünüyorsa aslında bilmeden de olsa kendine tapıyor(ya da ortak koşuyor) demekr.**Nahl Suresi 37 Sen onların iyiye ve doğruya ulaşmalarını tutkuyla istesen de Allah, saprdığına yol göstermez.Hiçbir yardımcıları da olmaz onların.Sebe Suresi 54. Ark kendileriyle, iştahla arzuladıkları şey arasına engel konmuştur. Tıpkı daha önce benzerler-

ine yapıldığı gibi. Gerçek şu ki onlar, tutarsızlığa iten bir kuşku içindeydiler .**Görüldüğü üzere olayların gidişanda önemli olan insanların çok arzulaması, düşünceleri değil, Rabbimizindilemesidir.Aynı şekilde, belirğimiz üzere kainat da bizler gibi yaralmış olan bir kuldur ve onun da yaracılığı, bir tanrısalyanı yoktur. Yani ruhçu öğre türevlerinde öğrelen ”düşüncelerinle isteklerini sipariş ver ve evrene gönder, ergeç yerine gerecekr” gibi iddialar da tamamen saprıcı ve şirki arzulayan hurafedir. İnsanın kendine ve kainatatapmasını hedefleyen tuzağın parçasıdır tüm bunlar. Çok açık bir şekilde insanlar ve evren tanrı yerine koyuluyor(panteizm tuzağının bir uzansı zaten bu hurafeler de).

Nahl 56 Tutuyor, kendilerine verdiğimiz rızıklardan, hiçbir şeyin farkında olmayanlara pay çıkarıyorlar. Al-

lah’a yemin olsun ki, iira edip durduğunuz şeylerden kesinlikle hesaba çekileceksiniz.İnsanların bir şeyi dileme-isteme olayı bile Allah’ın izniyledir ve planının bir parçasıdır(hangi şıklar karşısında özgür

132

Page 133: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 133/180

irademizle neyi isyeceğimizi biliyor Rabbimiz):**İnsan Suresi 30 Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Allah Alîm’dir, Hakîm’dir.

Tekvir Suresi 29 Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz!Feh Suresi 11 Bedevilerden, geri bırakılmış olanlar sana şöyle diyecekler: ”Bizleri, mallarımız ve ailelerimiz

oyaladı. O halde bizim için Allah’tan af dile.” Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki:”Allah size bir zarar dilerse, yahut bir yarar murat ederse, O’nun sizin için dilediğine kim engel olabilir?” Doğrusuşu ki, Allah, sizin yapklarınızdan haberdardır.**İnsanlar bazen yaşayacakları olayları hissedebiliyor ve bu doğrultuda düşüncelere dalıyorlar.Kaderleri doğrul-tusunda korku veya arzuları olabiliyor. Sonra çok istedikleri veya korktukları şeyler gerçekleşince bunlarızihinlerinin gücüyle kendilerinin yaraklarını zannedebilmektedirler.Hayır, bunlar zaten gerçekleşecek Allahtarandan. İnsanların zihin gücüyle hiçbir katkısı ve ortaklığı söz konusu bile değil .Biz kullar sadece dualarmızlaO’ndan isteyebiliriz hepsi o kadar. Yani bir olayı, biz ondan korktuğumuzdan veya çok istediğimizden dolayı beyingücüyle kendimize çekiyor falan değiliz. Herşeyi, yaracımız Rab gerçekleşrmekte. Düşünsenize, sizi korkutanveya canınızı sıkan şeyle ilk tanışğınızda, nasıl birşey olduğunu bile bilmiyordunuz. Ama yine de başınıza

gelmiş...Haa bazı başınıza gelen musibetlerin farkına dahi varmıyorsunuz.Herşeyi vücuda geren sadece yüce Yaratan olduğuna göre arzularımızı gerçekleşrmesi, gerçek kurtuluşaulaşmamız için yalnızca O’na yönelmeliyiz:**Bakara Suresi 45 Sabra ve namaza/duaya sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürper duyanlardanbaşkasına çok ağır gelir.Meryem Suresi 48 ”Sizden de Allah dışındaki yakardıklarınızdan da ayrılıyorum; Rabbime dua edeceğim.Umarım, Rabbime yakarışımla bahtsızlığa düşmem.”Secde Suresi 16 Yanları yataklarından uzaklaşır; korku ve ümitle Rablerine dua ederler. Kendilerine verdiğimizrızıklardan da dağırlar.

Mümin Suresi 14 Kâfirler hoşlanmasa da siz, dini yalnız O’na özgüleyerek, Allah’a dua edin!Faha Suresi 5 yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.Bakara Suresi 107 Bilmedin mi ki göklerin de yerin de mülk ve saltana yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’tanbaşka ne bir velî vardır ne de bir yardımcı.Nahl 53 Sahip olduğunuz her nimet Allah’tandır. Sonra size bir zorluk/keder dokunduğu zaman yalnız O’nayakarırsınız.**Rabbimiz hurafeleri-zanları terk edip, delile dayalı gerçek bilgiye-inanca yönelmemizi emretmektedir:**İsra Suresi36. Bilmediğin bir şeye inanıp ardına düşme, çünkü işitme, görme duyusu ve beyin, hepsi ondan sorumludur.

Ali İmran Suresi 151 Allah’ın, kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koştukları için,küfre sapanların kalplerine korku salacağız.Barınakları ateşr onların.Ne kötüdür o zalimlerin varacakları yer!**Ve hep belirğim üzere; Allah’ın dışında bir güçten isteklerimizin gerçekleşmesi yolunda dilekte bulunmakdemek, o şeye tapmak, ortak koşmak anlamına gelmektedir. Bu ister bir türbe olsun, ister bir canlı veya heykelolsun, isterse de kainat veya zihnimiz olsun fark etmez. Hiçbir kutsallığı ve yaşamla ilgili gücü yoktur bu kulların,yaralmışların. Ve bu durumun bir issnası bile söz konusu değildir.Bir de zihnimizin bedenimiz üzerindeki etkisi ile bu zihin gücüyle olayları yaratma konuları birbirine karışrıla-bilmekte. Yani zihnimiz örneğin bağışıklık sistemimizin güçlü veya zayıf olmasına, hastalıkların iyileşmesineyardımcı oluyorsa, ya da beynimizin telepa vb. özellikleri varsa, sanki bunlar diğer konulara da delil gibi sunulup,aralarında bir bağlan varmış gibi gösterilmeye çalışıyor. Zaten ruhçu öğre bunu her alanda yapmaya çalışıyor.

**İsra 67 Denizde size bir zorluk dokunduğunda, O’nun dışındaki tüm yalvardıklarınız ortadan kaybolur. Fakat O,sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. İnsan çok nankördür.

133

Page 134: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 134/180

İsra 68 Peki, kara taranda sizi yere geçirivermesinden yahut üstünüze çakıl savuran bir kasırga göndermesin-den emin misiniz? Sonra kendinize hiçbir vekil bulamazsınız.**Gerçekten zorda kaldığında insanoğlu aslında çoğu kez Allah’a yönelir ve içten bir duayla yardım ister. Ve bununsonucunda en zorlu anlarda bile herşeyin çabucak lehine döndüğünü deneyimler birçok kez. Aslında bu sıkınyıbaşa geren de, gideren de sadece Rabbimizdir. Ama sıkın veya tehlike geçince yine eski haline dönüp ortak

koşmaya başlar çoğu insan. Herşeyi yarap yönetenin kim olduğunu görmezden gelmeye çok hevesli insanoğluilginç bir şekilde. Hem de defalarca işin gerçeğini anlatan-gösteren olaylar yaşadığı halde... Kimi zaman kendisinidüzlüğe çıkaranın şans olduğunu zanneder, kimi zaman da beyin gücü vs. ile bunu kendisinin gerçekleşrdiğiniiddia edecek kadar raydan çıkar. Ya da daha başka ortak koştuklarının yardım eğini düşünmeye başlar...**Zümer Suresi 49. İnsana bir kötülük dokunduğu zaman bizi çağırır; ancak ona bir nimet verdiğimiz zaman ise:”Bu, bana bilgimden dolayı verilmişr,” der. Aslında o bir tesr, ne var ki çokları bilmez.Mülk Suresi 21 Peki, O, rızkını tutarsa kim var sizi rızıklandıracak? Hayır, bir azgınlık ve nefret içinde inatetmekteler.**Bu arada panteist inanç içerisinde olanların, yani kendilerini ve kaina Allah’ın parçası olarak görenlerin yanılgısına

şu ayetler de güzel cevap vermektedir:**İhlas Suresi 3 Ne doğurmuştur o, ne doğurulmuştur!**(Allah ne bir şeyden türemişr, ne de kendinden birşey türetmişr.Yaraklarını tamamen kendisinden ayrı, başkabir deyişle yoktan var etmişr.)**6:101 Gökleri ve yeri yoktan var edendir. Eşi olmadığı halde nasıl olur da çocuğu olur? Her şeyi o yaratmışr veo, her şeyi bilendir.Enam suresi 1 Hamt Allah‘adır! o ki gökleri ve yeri yaratmış, karanlıklara ve nura vücut vermişr. Sonra, gerçeğiörtenler bunları Rablerine denk tutuyorlar.

**Rabbimiz herşeyi kendisinden ayrı yani yoktan yarağından dolayı hiçbir ortağı yoktur ve bu yüzden şirk en büyükgünahr.Ve yaşadığımız dünya bir rüya veya hayal alemi değil, tamamiyle gerçekr:**Teğabün Suresi3 Gökleri ve yeri gerçek olarak yara; sizi biçimlendirdi ve görünüşlerinizi güzel yap. Yalnız O’nadır dönüş.İbrahim Suresi 19 Allah’ın gökleri ve yeri hak(gerçek) olarak yarağını görmedin mi? Dilerse sizi yok eder,yepyeni bir halk gerir.**Ruhçuluğun insanlara aşılamaya çalışğı düşüncelerin asılsız ve de uzak durulması gereken şeyler olduğu bilgisi

ayetlerde defalarca vurgulanmakta görüldüğü üzere. Başka bir deyişle İslam’ın tam zıddıdır Ruhçuluk.Ayrıca, insanların yanlışlarından biri de başka insanların kendisi hakkında ne düşüneceği, onların gözüne gire-bilmek ve övgü veya onayını alabilmek için neler yapabileceği üzerinde kafa yorması ve haa ömrünü bu uğurdageçirmeye çalışmasıdır.Aslında tek övgüsünü ve onayını almamız gereken yine yüce Yaracımız’dır.Falanca kişinin hakkımızda ne düşüneceği değil, Rabbimizin hakkımızda ne düşündüğü üzerine kafa yormalı ve buuğurda güzellikler üretmek için çalışmalıyız. Zaten Allah’ın rızasını kazanmak bu dünyada güzellikler üretmektenve insanlara iyilik yapmaktan da geçğinden, yine bunun sonucunda iyi-güzel insanların hakkımızda olumludüşünmesini sağlamış olma ihmali de artacakr.Başkalarının gözündeki imajınız için çabalamanız tamamen boştur. Haa göreceksiniz ki sizin için falanca görüşteolan birisi, yıllar sonra kendiliğinden tam tersi görüşe sahip oluvermiş. Haa bazen bir bakmışsınız öyle yıllar

sonra falan da değil, sadece birkaç saniye sonra tamamen değişrmiş düşüncesini...İnsanlardan değil yalnızca Yaratandan çekinilmeli. Allah’ın sevgisi ve takdirini hakedenlerden olmanın dışındakalıcı bir kazanç yoktur. Ahiret yaşansını, yani sonsuz serüvenimizi belirleyecek olan da sadece budur. Ama

134

Page 135: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 135/180

dediğim gibi bunun yolu da aynı zamanda insanlara ve kendine iyilik yapmaktan geçmektedir.**Zümer Suresi 38 Onlara, ”Gökleri ve yeri kim yara?” diye sorsan, yemin olsun ”Allah!” diyecekler. De onlara:”Peki Allah dışındaki yakardıklarınız hakkında ne diyorsunuz? Allah bana bir zarar vermek istese, O’nunvereceği zararı uzaklaşrabilirler mi? Yahut bana bir rahmet dilese, O’nun rahmeni tutabilirler mi?” De ki:”Bana Allah yeter! Tevekkül edenler O’na dayanıp güvenirler.”

Zümer Suresi 52. ALLAH’ın dilediğine rızkı genişlep daralğını bilmezler mi? İnanan bir toplum için bundadersler vardır.**Zaten Allah’ın dışında başka şeylerden medet umanlar daha bu dünyada da sıkınları yaşamaya başlıyorlar. Belkihayatlarında belli bir süre işler yolunda gidiyor gibi gözükse de, günün birinde yani daha bu imhan dünyasındabile işlerin sarpa sardığını görmeye başlıyorlar.**Tevbe Suresi 118 Geride bırakılan üç kişinin de tövbesini kabul etmişr. Bütün genişliğine rağmen yeryüzüonlara dar gelmiş, öz benlikleri kendilerini sıkışrmış; Allah’ın öesinden kurtulmak için yine Allah’a sığın-maktan başka çare olmadığını fark etmişlerdi. Sonra onlara tövbe nasip e ki, eski hallerine dönsünler. Hiçkuşkusuz, Allah, tövbeleri çok çok kabul eden, rahme sınırsız olandır.

 Yunus Suresi 107 Allah sana bir zarar dokundurursa, onu kaldıracak olan başkası değil, yine O’dur. Osana bir hayır dilerse, O’nun lüunu reddedecek yoktur. Kullarından dilediğini lüuyla nasiplendirir. Gafûr’durO, Rahîm’dir.**Allah bize bu dünyada güzellikler-ödüller sunarken veya bazı sıkınlar tarırken-cezalandırırken, bilincimizi budurumla uyumlu frekans içine sokabilir. Başka bir deyişle; yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız doğrultusunda birzihin haline sahip olabiliriz bazen. Ama yine burada bizim düşüncelerimiz doğrultusunda gerçekleşmiyor olaylar,sadece, olacaklarla uyum içerisinde oluyor bazen düşünsel dünyamız.Ayrıca Allah’tan başka hiçbirşeyden korkmamak gerekğinden, bunun ihlali, yani başka şeylerden aşırı korkulması,bir ceza olarak da o kişiye Rabbimiz tarandan yaşalabilir. Ve yine burada o kişinin düşünce gücü vs. söz konusu

değildir. Var eden ve yöneten her zaman tekr.Ayrıca dikkat edin, birçok kez, korktuğumuz şeyler başımıza gelmiyor, tam tersine onlardan korunuyoruz. Ya daçok istediğimiz şey birçok kez gerçekleşmeyebiliyor. Zaten düşünce gücü olayı gerçek olsaydı dünyada fakirlerinveya başka sıkınları olanların birçoğunun bu durumları hep sürmezdi. Çünkü çoğu içten bir şekilde sıkınlarınıaşmak isyor.Ama bunu yapabilecek tek bir varlık vardır, o da tüm nimet ve sıkınları veren, ahiree de yineherkesi hakeğine göre cennete veya cehenneme koyacak olan, yöneminde ortağı bulunmayan Rabbimizdir.Zaten hiçbirşey kendiliğinden olmuyor, iyi veya kötü başa gelen her olayı O yaratmaktadır. Kaina yoktan vareden ve içindeki tüm iş ve oluşların da yönecisi, yaracısı tekr.Yüce Allah ortak koşmayı affetmediğini yine ayetlerinde şöyle bildirmektedir:**Nisa Suresi 116 Allah, kendisine ortak koşulmasını affetmez ama bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği

kişi için affeder. Allah’a şirk koşan, dönüşü olmayan bir sapıklığa dalıp gitmişr.**Bu bağlamda, özellikle yapılmaması gereken şey olan ortak koşmak, Allah’tan başka yaracı güç kabul et-mek ve ondan medet ummak davranışının bu türevini; yani düşünce gücüyle olayları yönlendirebileceğinizinancını/hurafesini de tamamen terk etmek gerekmektedir.Zaten putlara tapanlar da o heykellerin kendilerini değil, temsil ekleri şeyleri yaracı güç olarak görüyorlardıve birçoğu da panteist felsefe içinde bunu yapıyordu. Yani o gücün Allah’ın bir parçası veya yansıması olduğunusanıyorlardı. Günümüz putperestlerinde de durum yine aynıdır...Yine söyleyelim; Tasavvuf yoluyla bu inanç, İslam dünyasına da benimselmeye çalışılmış geçmişte. Ve kıs-men de etkili oldular. Şimdi ise modern görünümlü maskelerle insanlara kendilerinin tanrı oldukları veya birparçası/yansıması oldukları görüşü ustaca aşılanıyor. Amaç hep aynı: insanları şirke bulamak...

Söz Tasavvufdan açılmışken konuyla ilgili videomuzu da vereyim:hp://www.youtube.com/watch?v=CgaphLgwtMoTasavvuf ruhçuluğun İslam dünyasına sızabilmek için kullandığı truva adır.

135

Page 136: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 136/180

Yani aslında İslam dini ile taban tabana zır. Ama ayet cımbızlayarak, ayetlere sembolik anlamlar yükleyerekveya Kuran dışı kaynakları dine ilave ederek sanki Tasavvuf İslami birşeymiş gibi benimselmeye çalışıldı.**ARAF Suresi16. Dedi: ”Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saprmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım.”17. ”Sonra onlara; önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından musallat olacağım. Bir çoklarını şükreder

bulamayacaksın.”18. Allah buyurdu: ”Çık oradan, yenik düşmüş ve kovulmuş olarak. Onlardan sana uyan olursa yemin olsun ki,cehennemi tamamen sizden dolduracağım.”**Evet İblis insanların ayaklarını kaydırmak için din yolu üzerine kuruluyor ve şirk tuzağını çeşitli kapanlarla kuruyor.İnsanların çoğu da bu tuzağa yakalanıyorlar. Başlarına gelen güzellikleri kendilerinin yarağını sanan insanlar,Allah’a şükretmeyecekr. Kendilerine ve/veya kainata pay çıkaracaklardır...Günümüzde Ruhçuluk veya New Age gibi isimlerle de bilinen paganizm bu cinin öğresidir gerçekte.Bu durumu farkedip kurtuluşa uzanmanın yolu yalnızca Kuran’ı dini kaynak edinerek ona sarılmaktan geçmektedir.Çünkü sadece Kuran korundu ve ruhçuluğun kollarını/vantuzlarını uzatamadığı yeryüzündeki tek sağlam dinikaynak odur.

Bu dünya hayanın amacı imhandır, yani insanın içindeki iyilik veya kötülükle yüzleşmesidir. Bu yaşamın diğerişlevi de daha bu dünyadayken bazı küçük mükafat veya cezaları tatmaya başlamakr. Bu kendimizle yüzleşmemizsonucunda da ahiree iraz hakkımız ortadan kalkmış oluyor. İçindeki kötülüğe defalarca bizzat tanık olan veyaiçindeki iyiliği deneyimleyen biri ark neden sonsuz cehennem veya cennete giğini biliyor olacakr ahiretevreninde.Yaralışımızda ve ayrıca sonradan kitap yoluyla bize verilen ayetlere sırmızı dönmemek, tek tanrıcı ve iyi birinsan olarak imhanımızı tamamlamakr bizden istenen. Bu bağlamda; şu 2 günlük dünyada sözde çıkar eldeetmek için hurafelerin peşinden gitmek gibi bir hataya düşülmemeli. Zaten şirk yani ortak koşma en büyük günahve hata olarak, hem dünyamızı hem de ahiremizi cehenneme çevirmekten başka bir işe yaramayacak.”Olayları ve haa maddeyi-evreni kulların zihninin yarağı-yöneği” gibi safsatalardan tamamen sıyrılarak,herşeyi sadece Allah’ın yarağını iyice idrak etmeli ve O’ndan başka bir Tanrı ve yönecinin olmadığı gerçeğini

hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Hiçkimse O’na ortak olamaz. Zaten İslam’ın üstüne basa basa vurguladığıkonu bu iken, bunun tam tersi inançlara yani hurafelere yönelmek ahireeki sonsuz geleceği mahvetmektenbaşka birşey değildir.**Bakara Suresi 22 O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yap. Ve gökten bir su indirdi de onunlasizin için meyvelerden/ürünlerden bir rızık çıkardı. Ark bilip durduğunuz halde Allah”a ortaklar koşmayın.**Ve yüce Rab özgür iradesiyle dilerse korkularımızı, dilerse arzularımızı karşımıza çıkarır(ceza veya mükafat). Odüşüncelerimizle yönlendirilecek bir hizmetçi değil, efendimizdir. Bizim veya başka bir yaralmışın hiçbir payıyoktur O’nun yöneminde. Herkesi hakeğine dünya ve de özellikle ahiree kavuşturacakr...**

Hac Suresi 18 Görmedin mi göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvan-lar ve insanlardan birçoğu hep Allah’a secde ediyor. Birçoğunun da üzerine azap hak olmuştur. Allah’ın hakirkıldığına ikramda bulunan olmaz. Allah, dilediğini yapar.**Kainata, zihninize veya falanca puta geleceğinizle ilgili siparişler vermeye kalkma, yani onlara tapma hatasınahiçbir zaman düşülmemelidir.**En’am Suresi 148 Şirke batanlar şöyle diyecekler: ”Allah dileseydi, ne biz şirke sapardık ne de atalarımız.Hiçbir şeyi haram da yapmazdık.” Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde yalanlamışlardı.De ki: ”Yanınızda, önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı? zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadecesaçmalıyorsunuz siz.”,

**Ahiree sonsuza dek acı ve hüsrana yuvarlanmamak için, işte bu ”düşünce gücüyle olayları yaratmak” veya”panteizm” gibi sinsi şirk inançlarından biranönce sıyrılmalı, uzak durmalı kullar. Ruhçuluk ve uzansı tüm

136

Page 137: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 137/180

putperest oluşumlara sırt çevrilmeli, safsatalara yaklaşılmamalıdır.Gerçekten de hiçbir yaralmışta tanrısallık ve efendilik yoktur.Sadece Allah’a yönelmeli ve O’ndan istemeli, ibadetlerimizi de aksatmadan yerine germeliyiz. Hiçbirşeyi Rab-bimize ortak koşmamalı, tüm yaralmışların yoktan var edildiği gerçeğinin, yani diğer bir deyişle kulların Allah’tantamamen ayrı olduğu gerçeğinin her zaman farkında olmalıyız.İyilik ve iman üzere yaşamalı, yüce Rabbin emir ve yasaklarına uymalıyız.

Sonsuz ve gerçek kurtuluşun, kalıcı nimetlere ve mutluluğa kavuşmanın tek anahtarı bu.Ayrıca bu sır falan da değil, apaçık Kitabın apaçık ayetleridir.**Müminun Suresi 59 Onlar ki, Rablerine ortak koşmazlar,Rad Suresi 22 Onlar, Rablerinin yüzünü arzulayarak sabrederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıklar-dan gizli ve açık dağırlar ve kötülüğü güzellikle savarlar. İşte bunlar içindir ölümsüz yurt.**Namazınızı kılıp zekanızı veriyor musunuz? İnsanlara iyilik ve hayırda yarışıyor musunuz? Sadece Allah’ayönelerek ve dini yalnızca O’na has kılarak yaşıyor musunuz? Hurafelerden ve haramlardan uzak durup gerçekbilgi, bilim ve güzellik yolunda yürüyor musunuz? Rabbimizin tek korunan ve dolayısıyla tek dini kaynak olanKitabı Kuran’ı (anlayarak kendi dilinizde) okuyor musunuz? Kısacası Allah’ın emir ve yasaklarına uyuyor musunuz?

İşte bu amellerimiz doğrultusunda sadece Rabbimiz belirlemektedir güzellikler içinde mi yoksa sıkınlar içinde miyaşayacağımızı... Hem bu dünyada hem de ahiree...Herkesi hakeğine kavuşturan yalnız O’dur.Selam ve sevgiler

Rabbimiz bir işi/oluşu farklı yollarla gerçekleşrmekte (2011-11-28 03:08)

Far Suresi43.Yeryüzünde büyüklendiler, kötülük planladılar. Halbuki kötü plan sahibine geri teper. Geçmişlere uygulanansünnet (yasa) dan başkasını mı bekliyorlar? ALLAH’ın sünnendebir değişiklik göremezsin; ALLAH’ın sünnendebir sapma göremezsin.

Feh Suresi22 Eğer küfredenler sizinle savaşsalardı, sırtlarını dönüp kaçacaklardı. Sonra, bir dost da bir yardımcı da bula-mazlardı.23 Bu, Allah’ın öteden beri işleyip duran yolu-yöntemidir. Allah’ın yol ve yönteminde (sünnet) hiçbir değişmebulamazsın.Ayetlerde belirlen ”Allah’ın sünne” kainat yasaları değildir. İlgili ayetler bütünlük içinde ele alındığındabahsedilenin Allah’ın temel dini emir ve uygulaması olduğu net bir şekilde görülmektedir.Allah’ın varlığı ve birliğine iman, şirkten uzak durmanın zorunluluğu vb. temel inançlar tüm toplumlara ilelmişr.Zaten ilk insandan ibaren sadece ve sadece İslam’ı sunmuştur bizlere Rab. Gerek içimizdeki(yaralışta verilen)ayetler, gerekse kutsal kitaplar her zaman aynı ilahi temel bilgileri vermektedir. Gelen din aynıdır ama bazenayrınlarında imhan veya ceza amaçlı farklı emirler de söz konusu olmuştur. Geçmişte kimi yahudi toplumlarına

rnaklı hayvanların etlerinin veya Cumartesi çalışmanın yasaklanması gibi... Ya da yine buzağaya tapan topluma birinek kesme emri verilmesi veyahut inkarcı Semud kavmine belli bir deveyi kesme yasağının gerilmesi gibi...Amatemel inanç ve emirler hep aynıdır.Şirk ve inkar her zaman en büyük günah, çalmak gibi birey hakkına zarar vereneylemler ise her zaman yasakr.Allah’ın dini değişmez, kulların bu evrendeki serüveni boyunca tek bir ilahi din(İslam) olmuştur. İnsanlar Allah’ındininin ismini (haa kitaplarını değişrip) Hırisyanlık veya Yahudilik gibi asılsız adlar takmışlardır geçmişte amagerçekte hepsine sadece İslam gelmiş ve tüm peygamberler Müslümandı.Buna karşılık kainan yasaları, yani Allah’ın yaraş yöntemi değişebilir, çok farklı örnekler sergilenebilir. Ve Ku-ran’da da anlalan, ”mucize” denilen kavram da genellikle bu evrenin düzeninin bizlere izin verdiği şeylerin dışındagerçekleşrilen iş-oluşlardır.Kainat yasalarının dışına çıkmak zaten sadece Rabbin yapabileceği bir olaydır. Evrenin yasalarının sınırları içindeki

mucizeler-deliller birgün bilim ve teknoloji sayesinde kullar tarandan da gerçekleşrilebilir. Ama asla, hiçbir kulfizik yasalarının dışında birşey yapamaz. Bu yüzden bir mucizenin insan yapımı değil de, Allah’ın gerçekleşrdiğievrensel bir delil olduğunu asıl bu sıradışı olaylar göstermektedir.Adem ve İsa’nın ”anne+baba=doğum” olmadan yani cinsellik(seks) olmadan yaralması(atasız doğrudan can ver-

137

Page 138: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 138/180

ilme), ölülerin dirillmesi, İsa’nın çamurdan yapğı şekillere can verilmesi, Musa’nın asasının yılana dönüşmesi vb.ayetlerin verdiği örnekler açıkça Allah’ın gerçekten sınırsız kudrete sahip olduğunu ve kendi koyduğu yasalara tabiolmadığını ispatlamaktadır.Kainat yasası dediğimiz şey Rabbimizin ”yapış şeklidir” aslında.Sürekli aynı şekilde yapğına tanık olduğumuzdandolayı bizonuotomakgerçekleşen ve değişmez bir şey gibi algılıyoruz. Buna karşılık Allah bize ”bakınbunu aslındaben yapmaktayım ve dilersem tam tersi şekilde de yapabilirim” dersini vermekte, ayetlerde anlağı bu yaşanmış

öykülerdeki mucizelerle. Ve hiçbir düzene veya güce bağlı kalmak zorunda olmadığını, bu düzenleri yaratanın dakendisi olduğunu tekrar tekrar gösteriyor.Ali İmran Suresi 49 Onu, Beniisrail’e şöyle konuşan bir resul yapacak: “Şu bir gerçek ki, ben size Rabbinizden birmucize gerdim: Ben, çamurdan, kuş görünümünde birşey yapar, ona üflerim de Allah’ın izniyle kuş oluverir.Ben, körü ve abraşı iyileşrir, ölüleri Allah’ın izniyle dirilrim. Evlerinizde yemekte ve birikrmekte olduklarınızısize haber veririm. Eğer inananlarsanız, bunda sizin için tam bir mucize vardır. ”Maide Suresi 110 Hani, Allah şöyle demiş: ”Ey Meryem‘in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimemiharla. Seni Ruhulkudüs‘le desteklemişm, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Ki-tap‘ı, hikme, Tevrat‘ı, İncil‘i öğretmişm. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yarayor, içineüflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileşriyordun. Benimiznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri ge-

rdiğinde, küfre sapanları şöyle deyivermiş: ”Açık bir büyüden başka bir şey değil bu. ”Görüldüğü üzere yine pkı Adem, İsa ve ”ahireeki insanların” yaralışında olduğu gibi, bu ayetlerde anlalanİsa Peygamberin mucizelerinde kuş ve benzeri canlıların yaralması da sıra dışıdır. Haa doğrudan topraktandır.Başka bir canlıdan türelme söz konusu olmadığı gibi, anne ve baba, yani cinsellik bile yoktur bu özel yaraşlarda.Ahireeki yaralışın da aynı bu şekilde olmakta olduğu da defalarca vurgulanmaktadır yine Kuran‘da. Hele kievrenin yaralışının da ”yoktan” olduğu göz önünde bulundurulacak olursa, Allah’ın çeşitli şekillerde yarağı vebuna karşılık ”düzen dediğimiz fizik yasalarının” ise sadece belli bir alanı kapsadığı daha iyi fark edilebilir.A’raf Suresi 107 Bunun üzerine Musa, asasını yere a; birden korkunç bir ejderha oluverdi o.A’raf Suresi 117 Biz de Musa’ya şöyle vahyek: ”Hadi at asanı!” Bir de ne görsünler, asa, onların ortaya gerdik-leri şeyleri yalayıp yutuyor.Panteist felsefedeki evren=tanrı anlayışında kainat yasaları tanrısal, değişmez kutsal şeyler zannedilmekte ve bazı

kişilerce onlara da tapınılmaktadır maalesef. Ama gerçekte ise evren de yoktan yaralmış bir kuldur. Ve kainatdüzeni dediğimiz şey de, yine gerçekleşricisi Allah tarandan değişrilebilir ve haa ayetlerde sunulduğu üzerezaman zaman değişrilmişlerdir.Bir başka ”delil” daha verelim:Bakara Suresi 259 Ya şu kişi gibisini görmedin mi? Çaları çökmüş, duvarları-damları yere inmiş bir kente uğramışda şöyle demiş: ”Allah şurayı ölümünden sonra nasıl hayata kavuşturacak?” Bunun üzerine Allah, o kişiyi yüzyıllık bir süre için öldürmüş, sonra diriltmiş. ”Ne kadar bekledin?” demiş. ”Bir gün veya günün bir kısmı kadarbekledim.” dedi. ”Hayır, dedi, aksine sen, yüz yıl kaldın. Yiyeceğine, içeceğine bak! Henüz bozulmamış. Eşeğinebak! Seni insanlara bir ibret yapalım diyedir bu. Kemiklere bak, nasıl yerli yerince düzenliyoruz onları ve sonra etgiydiriyoruz onlara.” İş kendisi için açıklık kazanınca şöyle dedi o: ”Allah’ın her şeye kadir olduğunu biliyorum.”Benzer bir Mucize de Musa’nın döneminde sunulmuştur:

Bakara Süresi72. Siz bir adam öldürmüştünüz de onunla ilgili olarak çekişip duruyordunuz. Oysaki Allah, sizin sakladıklarınızıortaya çıkaracak.73. Şöyle dedik: ”Kesilen ineğin bir parçasıyla öldürülen adama vurun.” İşte böyle dirilr Allah ölüleri. Sizeayetlerini gösteriyor ki, aklınızı işletebilesiniz.Kainan yoktan var edilmesi zaten öncesiz yaralmanın, mucizenin en muhteşem örneğidir:O (Allah) Evren’i (Gökleri) ve yeryüzünü yoktan yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse yalnızca ”Ol” der,o da hemen oluverir.2-Bakara Suresi 117İlk insanın yaralması toprak ve su denilen materyallerden gerçekleşiyor ama bir canlıdan gelmediğinden dolayıo da düzen(cinsellik ve doğum) dışıdır. Burada sunduğum diğer bazı örneklerde de durum böyledir. Ayrıca ahiret

evreni(Rabbin Ka)için olan ikinci yaralışta da yine cinsellikve doğum olmadan insanlarıcanlandırma, yani toprak-tan yaratma olayı vardır.29: 19 ALLAH’ın yaralışı nasıl başlap, nasıl tekrarladığını görmediler mi? Bu, elbee ALLAH için kolaydır.

138

Page 139: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 139/180

29: 20 De ki, “Yeryüzünü dolaşın ve yaralışın nasıl başladığını görün. ” Sonra, yine ALLAH (ahireeki) sonyaralışı başlatacakr. ALLAH’ın her şeye gücü yeter.Tabii bu fizik yasalarının dışında gerçekleşen olayların yanı sıra, içinde gerçekleşrilen mucizeler de vardır. Amadediğimiz gibi bu tür olaylar birgün bilim ve teknoloji sayesinde insanlar tarandan da gerçekleşrilebilir (vegerçekleşrilmektedir de). Madde görünmez yapılabilir, hastalıklar iyileşrilebilir, ateşte yanmayan malzemelerürelebilir, yağmurlar yağdırabilir(hava durumuna müdahale), deniz yarılabilir vs... Ama kainat yasalarının dışına

çıkmak asla hiçbir kul tarandan bilim veya teknoloji ile gerçekleşrilemeyecekr. Hiçbir zaman yoktan var ede-meyecekler, bir asayı canlı bir hayvana dönüştüremeyeceklerdir. Bir tek Allah bunları yapabilmektedir, işte bu se-bepten dolayı asıl bu (fizik yasalarının dışında, düzen dışı gerçekleşen) mucizeler delilin O’nun tarandan geldiğinigözler önüne sermektedir.Yoksa bir ileri medeniyet, bilimde geri kalmış bir topluma teknolojik olaylar sunsa bu da mucize olarak anlandırılır,bu ilkel toplumun onların söylediklerine iman etmesi beklenirdi. Hayır, asıl mucizeler yani deliller, fizik yasalarınındışında gerçekleşenlerdir. Zaten kulları, elçilerin gerdiklerine iman etmekle yükümlü kılan başlıca nedenler-den biri budur(diğeri de içimizdeki ayetlerle uyumlu ayetler/kitaplar sunmalarıdır). Gerdikleri çağlarüstü yanievrensel kanıtları/ayetleri hiçbir kul hiçbir zaman gerçekleşremez.Yüce Yaratan’ın belli bir fiziki sisteme bağlı kalmak zorunda olmadığını bu mucizeler yoluyla görmemiz, O’nun ortakkoşulamaz, özgür iradeye sahip tek efendi olduğunu tam olarak algılamamızı sağlamakta.

Tekrar şuna dikkat edilmeli; bu düzen dışı olan gelişmeler/mucizeler de aslında Allah’ın planının parçası. Bir işibirden fazla yöntemle/yolla gerçekleşrmesidir bu olanlar... Nasıl ki ”yoktan yaratma” , ”doğrudan topraktanyaratma”, ”canlıdan türetme(doğum)” , ”ahiret evreninde herkesi topraktan yaratma” gibi farklı farklı canlandırmayöntemleri uyguluyorsa, örneğin insanlara vahyetmede de birçok yöntem kullanmaktadır:Şura Suresi 51 Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla yahut perde arkasından konuşur; yahutda bir resul gönderirde kendi izniyle dilediğini vahyeder. Yüceler yücesi O’dur; hüküm ve hikmet sahibi O’dur.Bu örnekler çoğallabilir. Sınırsız güce ve özgür iradeye sahip olan Rabbimiz bir şeyi sınırsız farklı yöntemlerlegerçekleşrebilir. İşte bize sunulan delillerle de buna şahit olmamız sağlanmaktadır.Selam ve sevgiler

1.4 December

Meşhur (uydurma) Hadisteki Yönlendirmeye Dikkat (2011-12-16 02:39)

Büyük bir tuzak içeren uydurma hadis şöyle demektedir:Resulullah (sav) buyurdular ki: ”Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teala hazretleri sizi helak eder ve yerinize,günah işleyecek (fakat tevbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yarardı.” Müslim, Tevbe, 9, (2748); Tirmizi,Da’avat 105, (3533)Yani bu rivayete/dedikoduya göre bir toplum hiç günah işlemezse yok edilirmiş. Ama tabii ki bu yalan insanlarısaprma, günaha yöneltme amaçlı uydurulmuştur.

Gerçek ise bunun tam tersidir elbee. Rabbimiz bir toplumu hiç günah işlemezse değil, tam tersine, günahabatarsa helak etmektadir ve Kuran’da da bu bilgiyi bize iletmekte:Yunus Suresi 13 Yemin olsun ki biz sizden önceki kuşakları, zulmekleri ve resulleri kendilerine açık kanıtlargerdiği halde inanmadıkları için, helak ek. Günaha batanlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız.İsra Suresi 17 Nûh’tan sonra da nice kuşakları helak ek. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarakRabbin yeter.Araf Suresi4 Nice yurtları ve medeniyetleri yere bardık biz. Öyle ki, geceleyin yahut öğlen uykusu uyumakta oldukları birsırada azabımız tepelerine iniverdi.5 Azabımız onlara gelip çağında, yapkları, şu çığlığı yükseltmekten başka bir şey olmamışr: Biz gerçektenzalimlerdik.

En’am Suresi 6 Kendilerinden önce nice yurt ve medeniye yerle bir eğimizi görmediler mi? Biz o yurtlarayeryüzünde size vermediğimiz imkânları vermiş, üzerlerine gök berekeni bol bol indirmiş, nehirleri altlarındanakar hale germişk. Derken, onları kendi günahlarıyla helâk ek ve arkalarından başka bir nesil oluşturduk.

139

Page 140: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 140/180

Ayrıca Rabbimiz iyilikte yarışan ve günahtan/haramdan uzak duran toplumları yok etmek şöyle dursun dahabu dünyada nimetlerle buluşturuyor ve cennemsi güzel bir yaşam sunuyor:Hud 117: Halkı erdemli davrandığı sürece, Rabbin kentleri yok edecek değildir.Enfal 53. Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma lüeği nime, o toplum birey olarak içlerindekini/birey olarakkendilerine ilişkin olanı değişrmedikçe, değişrmemişr. Ve Allah, iyice işiten, gereğince bilendirCin Suresi

16. Eğer yolda, kıvamında yürüselerdi, onlara bol bir su ile suvarırdık,17. Ki onları, onun içinde imhan edelim. Kim Rabbinin zikrinden/Kur’an’dan yüz çevirirse Rabbi onu, gikçeyükselen bir azaba sokar.Araf 96 O medeniyetlerin halkı inanıp korunsalardı, elbee ki üzerlerine gökten ve yerden bereketler saçardık.Ama yalanladılar, biz de onları, kazanır olduklarıyla yakalayıverdik.Görüldüğü üzere hadis öğresi Kuran öğresinin(İslam’ın) tam tersini insanlara benimsetmeye çalışarak felsefitemeli istediği hale germeyi amaçlıyor. Peki günahı insanlara masum göstermek isteyen ve bu uğurda dinmaskesini kullanan kimdi?Araf Suresi 11 Andolsun ki sizi yarak, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere: ”Adem’e secde edin” dedik.Onlar da secde eler. Ama İblis etmedi, secde edenlerden olmadı o.A’raf Suresi 16 Dedi: ”Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saprmak için senin dosdoğru yolun üzerine

kurulacağım.”Far Suresi 5 Ey insanlar, Allah’ın vaadi hakr! O halde iğre dünya haya sizi sakın aldatmasın! O yaman aldacı,o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.Ayetlerde belirldiği üzere bu cin(İblis) çeşitli yalanlarla insanları günaha yönlendirmeye çalışmaktadır.Araf Suresi9. ”Ey Adem! Sen ve eşin cennee oturun, dilediğiniz yerden yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa ikiniz dezalimlerden olursunuz.”20. Derken, şeytan, kendilerinden gizlenmiş çirkin yerlerini onlara açmak için ikisine de vesvese verdi. Dedi:”Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına kalmayasınız diyedir.”Tarih boyunca, yani ilk insandan beri hep aynı oyunu oynamaya çalışmaktadır şeytan. Eğer doğrudan insanlarıkötüleğe çağırsa birçok insan kaçabilir ondan, ama birçok hileyle, maskeyle ve de adım adım zihinleri pişirerek

ele geçirmektedir. Bu tuzağa çok dikkat. Doğru yol üzerine kurularak insanların dünya ve ahiree ızdırabasürüklenmesini hedefliyor...Ve bu cinin insanların ayaklarını kaydırmak için kullandığı ana öğresi tarih boyunca Spiritualizm yani Ruhçulukolmuştur.Konuyla ilgili videomuzu yine veriyorum:hp://www.youtube.com/watch?v=va4L78ls6rcRuhçu Öğre insanların cehenneme yuvarlanmasını hedeflediğinden, bunu gerçekleşrme yöntemlerinden biride günahı masum haa zorunlu birşey gibi göstermek için çabalamasıdır. Tekamül ve mutlak dualite inançlarınıinsanlara benimseterek kötülüğü ve ızdırabı sanki kurtuluşa ulaşmak için gerekli şeylermiş gibi sunma hinliğinisergilemektedir. Bu amaçla İncil gibi koruma alnda olmayan eski kutsal kitapları bile değişrip dini dejenereetmeye kalklar.

Ama Kuran Allah tarandan koruma alndaydı ve bu yüzden ona dokunamıyordu insanlar ve cinler.O zamanda Kuran’ın yetersiz olduğu hurafesini topluma kabul ererek hadisleri(rivayetleri/dedikoduları), mezhep vetasavvuf öğrelerini(dolayısıyla da ruhçuluğu) dine ortak etme zulmüne girişler.Aslında Rabbimizin söylediği üzere bize bırakılan ve korunan tek dini kaynak kutsal kitabımızdı ve din alanındayalnızca ona sarılmalıydık:Casiye Suresi 6 İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah’tan veonun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!Kitap’ ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.6-Enam Suresi 38hp://www.youtube.com/watch?v=GTBNUXNQhsARuhçuluktan korunmuş olan yeryüzündeki tek kaynak da yine Kuran’dır ve yine ona yönelerek Allah’ın dinini

öğrenebilir, doğru yaşam/imhan felsefesine ulaşabiliriz.Yazının konusu olan meşhur hadis/rivayet ise, dünyayı imhan değil de tekamül yeri gibi gösterme bozgun-culuğunu işlemenin yanı sıra, Allah’ın sanki kullarının hata yapıp sıkınya düşmelerini istediği gibi bir izlenim

140

Page 141: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 141/180

yaratmaya çalışmaktadır.İşin ilginci bu hadis o kadar benimsenmişr ki birçok kimse tarandan ayet bile sanılmaktadır maalesef...Tekrar edelim; Rabbimiz günah işlemeyen toplumları değil, günahkar-kötü toplumları yok etmekte ve yerinehayırlı-iyi mille germektedir. Ve günahdan uzak duran birey ve toplulukları ise daha bu dünyada bile mükafat-landırmaya başlamaktadır:Enfal Suresi

51. ”İşte bu, ellerinizin önden gönderdiği şeyler yüzündendir. Allah, kullara asla zulmetmez.”52. Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişi gibi. Allah’ın ayetlerini inkâr eler de Allah onlarıgünahları yüzünden yakalayıverdi. Allah Kavîdir, çok güçlüdür; azabı çok şiddetli yapandır O.53. Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma lüeği nime, o toplum birey olarak içlerindekini/birey olarakkendilerine ilişkin olanı değişrmedikçe, değişrmemişr. Ve Allah, iyice işiten, gereğince bilendirMuhammed Suresi 38 İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılan insanlarsınız. Ama bir kısmınız cimrilik ediyor.Oysaki, cimrilik eden kendi aleyhine cimrileşmiş olur. Allah Ganî’dir; yoksul olan sizlersiniz. Eğer yüz çevirirseniz,Allah yerinize başka bir toplum gerir. Ve onlar, sizin benzerleriniz olmazlar.Ve Rabbimiz; helak eği ve edeceği toplumları ahiree de cehenneme atacağını söylüyor. Buradan da Allah’ıngünah işlemeyen bir toplumu dünyada da yok etmeyeceğini rahatlıkla farkedebiliriz. Çünkü bilindiği üzere iyiler,ayetlere uyanlar cennete gidecekler...

Zaten düşünsenize, işlenen tek bir günah bile bazen zincirleme başka günahlara ve sıkınlara da yol açabilir.Yanlışın çoğu gibi azından da elden geldiğince uzak durulmalıdır.Maide Suresi 90 Ey iman edenler! Uyuşturucu/şarap, kumar, tapılmak için dikilen taşlar, fal okları şeytan işi birerpislikk; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.Ayrıca Ruhçu Öğre başka bir ”cinlik” yaparak hiç günah işlememeyi ”tanrısallık” olarak göstermeye çalışmaktadırve aklı sıra günahdan tamamen uzak duranın aşırıya kaçmış olduğunu telkin etmektedir. Ama, halbuki örneğincenneeki insanlar da hiç günah işlemezler ve bunun tanrılaşmayla yakından uzaktan bir ilgisi yoktur ( aynı şekildeahiret evreninde ölümsüz olmanın da...) :Vakıa Suresi 25. Ne boş bir laf işirler orada ne de günaha sokacak bir şey.Belki eğer bir kişi veya topluluk hiç günah işlemeyecek olsaydı, Allah bunu daha onları yaratmadan bildiğinden,doğrudan cennee varedeceği düşünülebilir (zihin jimnasği yapacak olursak). Yani bu dünyanın sıkınlarını hiç

yaşamayacakları.. Ama bu durumda bile dünyada(evrende) yarap sonra helak etmesi söz konusu olmayacak.Zaten doğrudan cennet yaşamına başlamış olurlardı...**Rabbimiz bizlere günahdan uzak durun diye emrederken buna karşılık insanların düşmanı İblis ise günahaçağırmaktadır.Allah Adem’e ve eşine ”şu ağaçtan uzak durun” derken, İblis ise ”ağaca yaklaşın o sizi gelişrecek” yalanıylaharama yönlendirmektedir. İşte yazının başında verdiğim hadis de aynı şekilde günahı yüceltmeye ve haa cazipgöstermeye çalışmaktadır. Aynı tuzağı içermektedir...Sadece bu olay bile, insanların hadis denilen dedikodu ve rivayetlerden neden uzak durması gerekğini çok etkilibir şekilde gözler önüne seriyor. İslam öğresinin tam zı bir felsefe insanlara ustaca aşılanmaya çalışılıyor neyazık ki... Koruma alnda olmayan İncil ve daha eski kitaplarda da durum benzerdir ve onlar da din dışıdır ark.

Kuran ise korunan tek kitap olarak gerçek İslam’ı sunmakta ve bizleri aydınlatmaktadır.Yüce Allah’ın emreğiüzere başka hiçbir kitabı veya kaynağı ortak etmeden tek dini rehber olarak Kuran’ı yani O’nun sözlerini kabuletmeli insanlık...Selam ve sevgiler

141

Page 142: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 142/180

142

Page 143: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 143/180

2. 2012

2.1 January

Mucizelerin devamı...  (2012-01-02 14:35)

Nuh Suresi 16 ”Ve Ay’ı, bunlar içinde bir nur yap ve Güneş’i bir kandil haline gerdi.”Bilindiği üzere bu ayee Güneşin ışık ürecisi bir kozmik lamba olduğu ve buna karşılık Ay’ın sadece gelen ışığı

yansığı gerçeğine vurgu var.Ayrıca yine mucizevi şekilde, gökyüzündeki diğer yıldızların da birer ışık ürecisi devasa lamba olduğu söylenmekteKuran’da:Mülk Suresi 5 Yemin olsun ki, biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve onları şeytanlara ateş taneleri yapk. Oşeytanlar için çılgın ateş azabını da hazırladık.Saffat Suresi 6 Biz o yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsleyip donak.Fussilet Suresi 12 Böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu vahye. Vebiz, arza en yakın göğü kandillerle ve bir korumayla donak. İşler bunlar Azîz ve Alîm olanın takdiridir.Bu ve benzeri ayetlerde, gördüğümüz yıldızların da aslında birer güneş, veya tersine düşünecek olursak,Güneşimizin de bir yıldız olduğu söylenmekte. Ayrıca bu Güneş ve diğer yıldızların üzerinde ”alev” olduğu bilgiside açıkça sunulmakta.Haa yıldızların üzerindeki ortamın cehennemi andırdığı bilgisine de gönderme var...Çok uzağımızdaki yıldızların da üzerinde alevler barındırdığı, cehennemi bir ateş yapısına sahip olduğu o günlerdeinsanlar tarandan pek bilinen birşey değildi.Bu arada Kuran’da yıldızlar için ”necm”, gezegenler için ise ”kevkeb” ifadesi kullanılmaktadır.Ayrıca pkı bugün bilimadamlarının söylediği gibi kıyamee bu yıldızların ışıklarını yirecekleri ve sonlanacaklarıbilgisi de yine Rabbimiz tarandan bize bildirilmiş:Mürselât Suresi 8 Yıldızların ışığı söndürüldüğü zamanYıldızlarla ilgili bu bilgilerden sonra yine Kuran’ın dünyamızın yapısıyla ilgili olarak verdiği bilgiye tekrar bakalım:Naziat Suresi 30 Bundan sonra da yeri yayıp deve kuşu yumurtası biçiminde yuvarla.Bu ayeen dünyanın pkı yumurta gibi geoit şeklinde yaraldığını anlamakla birlikte, işaret eği bununla dasınırlı kalmıyor. Çünkü dünya yumurtaya dış görünüşünün yanı sıra iç yapısıyla da benzemektedir.Evet yumurta ile dünya birbirine benzerdir.Öncelikle dış görünüş açısından ele alacak olursak;Her ikisinin de göbek kısmı yani ekvator bölümü, kutuplara nazaran daha genişr.Şişkin kısımdan kutuplara doğru gikçe küçülme görülür yine her ikisinde de .Yani şekil olarak kesinlikle parelellik vardır. Ve dünyanın bu geoid şeklini anlatmak için verilecek en iyi örneklerdenbiridir yumurta.

Bunun dışında YUMURTA DIŞ YAPI KADAR İÇ YAPISI İLE DE DÜNYAMIZI ANIMSATIR.Bir yumurtanın ortasında koyu sarısı vardır.Bu merkez sarının etranda iyice cıvık beyaz katman(akı) vardır.En dış kısımda ise ince kabuk vardır.

Dünyamızın da merkezinde çekirdek vardır(ki yumurtanın sarısına denk gelir görünüm ve yapı olarak)Çekirdeğin etranda eriyik(cıvık) manto tabakası vardır(bu da yumurtanın akına karşılık gelmektedir kabataslak)Ve en dış kısımda ise ince yerkabuğu vardır(Bu da yumurtanın ince kabuğuna denk gelmektedir)

143

Page 144: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 144/180

Selam ve sevgiler

Eğer herkes ayetlerin dediğini yapsaydı nasıl bir dünya olurdu? (video formanda) (2012-01-15 13:56)

Eğer dünyadaki tüm insanlar imanlı olup ayetlerin dediğine harfiyen uysaydı nasıl bir tablonun karşımıza çıkacağınıanlağım yazım birçok yerde yayımlanmış. Şimdi de bu yazımı Kuran Araşrmaları Grubu video haline gerdi:hp://www.youtube.com/watch?v=05Z7b-XI _ZESelam ve sevgiler

2.2 February

 Yaşlanmayla mücadele - Uzun Ömür ve İslam  (2012-02-27 02:57)

Mezhep-hadis takipçilerinde yaşlanmayla mücadele edilemeyeceği inancı hakim olmuştur. Bu inancın çıkış noktasıuydurma rivayetlerdir elbee.Ayrıca yinehadis-mezhepve tasavvuföğrelerinde uzunve sağlıklı ömüriçin çabalamak, yeryüzündekisıkınlarıenaza indirgemek için mücadele etmek dünya düşkünlüğü gibi gösterilmeye çalışılmış çoğunlukla ve karşı çıkılmışr.Ama Kuran, yani İslam öğresinde durum çok farklıdır. Zaten mezhep ve tasavvuf öğreleri İslam dini ile zıtolduğunu yine burada da çek net bir şekilde gösteriyor. Ve bilindiği üzere hadis adı verilen dedikoduların veyamezhepsel, tasavvufi kabullerin hiçbir geçerliliği yoktur Allah’ın dininde. Rabbimizin söylediği üzere sadece Kurandinin kaynağıdır.

Bilinmeli ki İslam’a göre yeryüzü tekamül veya acı çekme yeri değil, imhan yeridir ve bu imhanı başarıylageçme şar da kendiniz ve tüm insanlık için güzellikler üretmek, yeryüzünü cennemsi bir hale germeye çalış-makr(şirkten uzak gerçek iman da bunun baş köşesindedir). Yine bu bağlamda hastalık, sakatlık ve yaşlanmaylamücadele de Kuran’ın hedeflediği amaçlar arasındadır.Kuran’da yaşlanma ve hastalıklar çaresizdir diyen, bunları önlemek için mücadele edilmemelidir diyen bir ayet yok-tur. Tam tersini söylemekte ve istemektedir Rabbimiz.Ayetler asırlarca dinç kalan insanlardan bahsetmektedir.Ankebut Suresi:14: Yemin olsun, biz Nûh’u toplumuna göndedik de o onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onlarıtufan yakaladı. çünkü zalimlerdi onlar.Görüldüğü üzere Nuh peygamber dünyada ”en az” 950 yıl yaşamış. Ayrıca Kuran’da anlalan öyküsünde

toplumunda bunu garipseyen kimseyi görmediğimize göre o medeniyee böyle asırlarca yaşamak sıradan bir olayolabilir. Yani ya genek olarak yaşlanmaya karşı dirençliydiler ya da şifalı bitki ve gıdalarla, egzersizlerle gençlik for-mülünü biliyorlardı.Bir diğer şık da, çok ileri bir bilim-teknoloji seviyesine sahip olmaları ve bundan yararlanarakkolay kolay yaşlanmamaları (Bu ihmallerin birden fazlası da birlikte etkili olmuş olabilir).

144

Page 145: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 145/180

Kaldı ki sadece peygambere özel bir durum bile olsa bu, yine bu dünyada da bir insanın çok uzun yıllar dinç olarakyaşayabileceğini göstermektedir. (Diğer bazı peygamberlerin ve başka kişilerin de çok uzun bir ömür yaşadığınıiddia eden kaynaklar var).Bunun dışında mağara ehlinin yaşlanmadan uzun süre yaşamasından da bahseder ayetler(fakat oradaki mucizefizik yasalarının dışında da gerçekleşrilmiş olabilir).Günümüzde de özellikle genek bilimi uzmanları insan ömrünün uzalabileceği, asırlarca ve haa binlerce yıl

ihyarlıktan ve hastalıklardan uzak bir dünya serüveninin deneyimlenebileceğini belirtmekteler.Haa kimi bili-madamları ”Kutsal kitaplarda yazan uzun ömürlü insanlar yeniden gerçek olmak üzere” şeklinde cümlelerle bugelişmeyi haber verdiğine göre, bu durumun dinin verdiği bilgilerle uyum içinde olduğu bu açıdan da görülebilir.Bir Müslümanın gayesi tabii ki Allah’ın rızasını kazanmasını sağlayacak güzel bir hayat yaşamakr. Yani bu dünyadayaşamın uzunluğu değil, cenne hakedecek amellerin gerçekleşrilmesi, imhanı başarmak esas amaçdır. Amayaşlanmayla mücadele de bu duruma aykırı değil, destekleyici bir durumdur. Bir insan hiç yaşlanmasa bile budünyada yine de ölümlü olacak. Sadece yaşadığı süre içinde dinç ve sağlıklı kalmayı başaracakr. Yaşam kalitesiartacakr. Bu durum da o bireyin hem daha mutlu olmasını, hem de daha sağlıklı düşünmesini, daha olgundavranışlar sergilemesini sağlayabilir. Haa sağlıklı ve dinç bir insan başkalarına yönelik güzellikler üretmek için,sağlıksız ve çökmüş bir insana göre daha fazla güç ve imkana sahip demekr. Ayrıca sağlıklı ve uzun yaşayan birinsanın bilgeliğinin artma şansı da doğacakr. Daha bilgili, tecrübeli, hayat ve ayetler hakkında çok daha uzun süre

düşünmüş, ve hep bunu dinç bir beden ve zihinle yapmış bir insanın gerçek dine ve iyiliğe yönelme ihmali debiraz artabilir.Zaten dediğim gibi; kutsal kitabımıza göre hayat kurtarmak tüm insanlığı kurtarmak gibi hayırlı bir davranışolduğuna göre yine ömrü uzatmak, yaşlanmanın gerdiği tahriba engellemek için araşrmalar yapmak da bukapsamdadır:-Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara toptan hayat vermiş gibidir. (Maide Suresi 32. ayeen alınmadır).Yaşlanmayla mücadeleye karşı çıkan bazı kişiler bunun Allah’ın yarağını değişrme, yasasına karşı çıkmak şek-linde algılıyorlar hatalı bir şekilde. Hayır, durum yine tam tersinedir. Bir insanın sürekli veya çok uzunca süre dinçve sağlıklı kalmasının sağlanması Allah’ın yarağını değişrmek değil, korumakr. Bir organın, örneğin gözün hepkeskin bir şekilde görmesi mi yaralışın korunmasıdır, yoksa dejenere olup işlevini yirmesi mi? Ya da bir insanınsaçlarının dökülmesi mi orjinal şeklinin değişmesidir yoksa hep gür saçlara sahip olması mı? Allah’ın yarağı be-

denin en sağlıklı halinin ve aynı zamanda da şeklinin korunmasıdır daimi gençlik. Zaten cennee de sonsuza deksabit formu korunacakr canlıların...Yeter ki Allah’ın yarağı canlıların orjinal, sabit şekilleri üzerinde oynanmasın, farklı organlar veya canlılar yaral-maya çalışılmasın bilim yoluyla. Gençliği korumak orjinal formu korumakr. Yapılacak olan çalışmalar da busabitliği sağlamak için olmalıdır, yoksa değişrmek için değil.Bir diğer dikkat edilmesi gereken husus da, Anaging uygulaması adı alnda uzakdoğu öğrelerinin benimselm-eye çalışılması tuzağına düşülmemesi gerekliliğidir. Uzun yaşamı sağlayıcı egzersizler olarak bazen bazı paganuygulamalar, panteizm ve reenkarnasyon gibi inançlar yani kısaca ruhçuluk insanlara aşılanmaya çalışılmaktadırbazı kesimlerce. Gerçekte ise bunların sağlıkla bir ilgisi yoktur.Allah’ın yasası sıkınlarla ve ızdırapla mücadeleyi emreder. Sağlıklı ve genç kalmak için çalışmak, insanlığın mutluolmasını sağlamak da bunu gerçekleşrmenin bir parçasıdır, sürekli belirğimiz üzere.

Bu ama genek bilimiyle olur, ama doğal gıda/şifalı bitki veya egzersizlerle...Bu arada dünyanın en uzun ömürlü insanlarının genelde Müslümanlar arasından çıkması da , gençliği ve sağlığı ko-rumanın Allah’ın istediği bir şekilde yaşamakla nasıl kolkola giğinin bir başka sağlamasını sunmaktadır(örneğinbilinen en uzun ömürlü insan Azeri Shirali Mislimov’dur).Zaten namaz kılmak, oruç tutmak, Allah’ın diğer emir ve yasaklarına uymak insanın daha uzun ömürlü olmasınısağlamaktadır birçok açıdan.Kısacası İslam dini yaşamı uzatma, gençliği sürekli veya daha uzun süreli yaşanır kılma çabasını zaten içermektedir.Ve sadece bu konuda değil, yaşamın her alanında kaliteyi ve mutluluğu arrmanın, güzellikleri çoğalp cennemsibir dünya için çalışmanın Kuran ilkelerinden olduğu bilinmelidir.Bu dünyevileşmek falan değildir. Zaten Kuran’da dünya ve ahiret güzelliği bir bütündür.Bu dünyada kendiniz vetüm insanlık için vücuda gerdiğiniz iyilik ve yardımlar aynı zamanda ahireniz için de yarımdır. İkisi birbirinin

destekleyicisidir, sanılanın aksine. Din dışı olan ise kötülük, sefillik ve ızdırabın peşinden gitmekr.Allah’ın dini kalıcı gerçek çıkarlarımızın ne olduğunu bize gösterir ve bu yolda yürümemizi hedefler.Selam ve sevgiler

145

Page 146: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 146/180

2.3 April

İnsanların ve Cinlerin Kötü Enerjilerinden Korunma (2012-04-10 02:06)

Sad Suresi41. Kulumuz Eyyûb’u da an! Hani, Rabbine şöyle seslenmiş: ”Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu.”42. ”Ayağını yere vur! İşte yıkanacak bir yer, işte içilecek soğuk bir su!...” dedik.43. Ona bizden bir rahmet ve özü temizlere bir harlatma olarak, ailesini ve beraberlerinde, benzerlerinibağışladık.Cin veya insanlardan şeytanlar, bazı kişilere sıkın verebilirler. Zaten cinler de pkı insanlar gibi maddi varlık-lar(ateşten yaraldılar) ve dolayısıyla diğer canlılara fiziksel zarar vermeleri gayet olağan.Hicr Suresi 27 Cini/İblis’i de daha önce kavurucu ateşten yaratmışk.Verdikleri vesveseler, ayrıca telepak etkileri ve kötü enerjileri ile yaşam enerjinizi olumsuz etkileyebilir haa uzunvadede bunalıma bile sokabilirler. Onların kötü enerjilerinden korunmada namaz kılmak, (yalnız Allah’a)duaetmek,

Kuran okumak, sürekli Allah’ı anıp şükretmek, iyilik ve hayır işlerinde yarışmak gibi güzellikleri gerçekleşrmekönemli yer tutar. Zaten dünya ve ahiret bir bütündür, ibadetler ve güzel ameller sadece ahire değil bu dünyamızıda güzelleşrmektedir...Nas SuresiRahman ve Rahim Allah’ın adıyla...1. De ki: ”İnsanların Rabbine sığınırım!2. İnsanların yönecisine, yönlendiricisine,3. İnsanların ilahına;4. Kıvrılıp kıvrılıp saklanan, sinip sinip gizlenen vesvesenin/o sinsi, o aldacı şeytanın şerrinden,5. İnsanların göğüslerine kuşkular, kuruntular sokar o;6. Cinlerden de insanlardan da olur o!”

Fussilet Suresi36. Eğer şeytandan gelen kötü bir dürtü seni dürtecek olursa hemen Allah’a sığın! Çünkü en iyi işiten O’dur, en iyibilen O...Araf Suresi201. Korunup sakınanlar, kendilerine şeytandan bir görüntü/dürtü gelip dokunduğunda, hemen Allah’ı harlarlar.İşte o anda görülmesi gerekeni görürler.Bunun yanında, Eyyub Peygamberin öyküsünde gördüğümüz üzere, uğradığı sıkınyı gidermesi için Rabbimiz ken-disine doğal bir ilaç olarak su veriyor ve ondan hem içmesini, hem de yıkanmasını isyor. Belki de bu özel şifalı birsu ama genel olarak suların bu sorunda fayda verdiği sonucuna ulaşabiliriz.Bu bağlamda, kötü enerji yayan bazı insan ve cinlerin olumsuz etkisinden sıyrılmada bazı başka gıdalar da yardımcıolabilir belki.Özellikle vücudumuzu radyasyondan koruyan besinler, şifalı bitkiler etkili olabilir.Çünkü bedendeki

radyasyonu dışarı atan bir gıda aynı zamanda olumsuz enerjiyi de temizleyebilir.Keçiboynuzu ve yoğurt gibi besinler tüketmek kötü enerjilerden korunmada ve vücua oluşan bazı sorunları gi-dermede rol oynayabilir. Ayrıca dünyadaki en etkili radyasyon temizleyici bitkilerden kabul edilen Kore Ginsengide akılda tutulmalıdır. Uzakdoğulu Ginseng zihnimizden cildimize kadar genel olarak sağlık ve denge kazandıranbir gençlik iksiridir aynı zamanda. Direncimizi arrdığından, dışardan gelen olumsuz etkilere karşı da güçlü kılar.Özellikle de strese karşı...Bu kıssada dikka çeken noktalardan biri de, Rabbimizin diğer bazı örneklerde olduğu gibi doğrudan sıkınyı gi-dermeyip, bu sefer çözümü(suyu) sunmasıdır. Böylece, bu olayı bizlere aktaran ayetler sayesinde tüm insanlığakonuyla ilgili yol gösterilmiş de olunuyor.Dua etmek, Allah’a sığınmak ile fiziksel olarak tedavi olmak çelişen şeyler değildir. Ya da başka herhangi bir konudaRabbimizden yardım istemek ile elimizden geldiğince o işi gerçekleşrmek için çalışmak, çözüm üretmek... Herşey

(kendi yapklarımız da dahil olmak üzere) vesiledir, ilahi planın parçasıdır zaten. Biz her zaman var gücümüzlesorunları çözmek için çalışmalı ve mücadele etmeliyiz. Ayrıca her zaman iyilik ve iman yolunda yürürsek, Rabbimizzaten cennemsi güzellikleri daha bu dünyada da yaşatmaya başlamaktadır.Selam ve sevgiler

146

Page 147: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 147/180

2.4 May

Ekşi Sözlük’e Yazdıklarımdan Örnekler (2012-05-22 01:02)

Ekşi Sözlük’te açılan başlıklara verdiğim cevapların birkaçını paylaşayım sizinle dedim. Sözlüğün forma gereği

bütün harfler küçük... Her entrymin alna da sözlükteki adresini verdim...Selam ve sevgiler——————————–—————————————– —————————————––beş yıldızlı otelde iar yemeği vermekgayet güzel, islam’ın hedeflediği doğrulardandır.öncelikle, lüks israf falan değildir, bu iyi anlaşılmalıdır:hp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/luks-israf-degildir.htmlikincisi, bazıları ”oruç tutmak yemek bulamayanların halini anlamak içindir” gibilerinden birşeyler söylüyor, sonrada bu kendi söylediklerine ciddi ciddi kendileri de inanıyor. sanki kuran’da böyle bir ayet varmış gibi bu kendikafalarındaki senaryoya göre haramlar türetmeye kalkıyorlar (iarda çok yemek günah, lüks ve güzel veya kaliteliyemek haram gibi bir ton zırva inanç..)

o zaman onların bakış açısına göre ramazanda kaliteli ve güzel seks de haram olmalı.oruçda seks yapmak yasak öyle değil mi?öyleyse oruç seks yapamayanların halinden anlamak için(onların hayali bakış açısına göre)ve yine öyleyse ramazan geceleri seks yapacaklar eşleri güzel ise (ya da kadınlar için kocaları yakışıklı ise) sekstenuzak durmak zorunda kalmalılar. çünkü ”lüks sekse” giriyor bu durum.hele ki haz fazla olmamalı.haa eşleri güzel (veya yakışıklı) olanlar bu eşlerinden boşanıp çirkin insanlarla evlenip mütevazi bir cinsel ilişkiyaşamalıdır ramazan gecelerinde.ayrıca ilişkiye girilen yer kirli ve sıkın veren bir ortam olmalı ki, seks yapamayanların halinden anlasın...komedi bir çıkarım olurdu değil mi bu?elbee, pkı ”oruç yemek bulamayanların halinden anlamakr ve bu yüzden iar yemeği lüks ve çok olmamalıdır”

diyenlerin zırvalıkları gibi..orucun birçok hikme vardır ve bunu yalnızca rabbimiz biliyor.bu yüzden biz kafamızdan ”oruç şunun içindir, şunu sağlar” gibi şeyler söyleyemeyiz. sadece ve de sadece rabbimizyetkilidir din konusunda hüküm vermeye:hp://www.kurandakidin.net/ramazanda en güzel yemekleri en lüks ortamlarda yemek, diğer günlerden daha bile fazla hakedilen bir durumdur.hp://www.eksisozluk.com/show.asp?id=25580128ben prensip icabı sünnete karşıyım diyen çocukmüslüman çocuktur.yahudi gelenek ve uygulamalarını rededip bir müslüman haya yaşamayı istediğini belirten kişidir.islam dininde allah’ın yarağı mükemmeldir ve durup dururken ameliyat edilemez:

n suresi 4 biz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarak.ortada sağlık durumu gibi özel bir neden yokken, hem de başkasını zorla ameliyat ermeye kalkmak, allah’ın yarat-ğını değişrmek tamamen islam dışı bir uygulamadırkuran’daki gerçek islam hadis/mezhep ve tasavvuf öğrelerinden çok farklıdır.hp://www.kurandakidin.net/hp://www.eksisozluk.com/show.asp?id=25938492filmlerde genelde işgalci uzaylıların yenilmesiuzaylı filmlerinde görülen birçok mank hatasından biridir. yoksa eğer bir uzaylı saldırısı olsaydı, adamlar bilmemkaç ışık yılı uzaktan düğmeye basar dünyadaki canlıları oradan birirdi. haa düğmeye bile basmasına gerek yok.ayrıca dünya üzerine bir gemi yaklaşacaksa ya robotlarını gönderirler ya da bu gemilerin kendileri bilgisayarlartarandan yönelen robotlar olur. yani pilotsuz birimlerle saldırırlar, onlardan birinin parmağı bile incinmez.

şimdi bu komediyi geçkten sonra asıl konuya gelelim.bugünlerde hemen her haa bir uzaylı saldırısını anlatan film sinemalara gelmekte. beyinler yıkanıyor, insanlaruzaylı saldırısına inanacak kıvama geriliyor.illuminanin planında böyle bir senaryo(sahte uzaylı saldırısı) olduğu yıllar önce oyun kartlarında işlenmiş.

147

Page 148: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 148/180

konuyla ilgili olarak şöyle yazmışm:hp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/1995-illumina-kart-oyunu.ht mlyani eğer bugünlerde bir saldırı görürseniz bilin ki aslında onlar uzaylı falan değil. hepsi bir komplonun parçası.hp://www.eksisozluk.com/show.asp?id=26333925evrenin her şeyi kapsayan tek bir ruhunun olmasıislamiyet’e göre yaralmışların ruhu olmadığına ve de tüm yaralmışlar allah’dan ayrı olarak yoktan var edildikler-

ine göre tamamen islam dışı bir inançr.yalnız şu olabilir, rabbimiz biz insanlara verdiği gibi evrene de bir bilinç-zeka vermiş olabilir. evrenin kendisini debir başka birey, başka bir kul olarak görecek olursak onun da kendi içinde özellikleri vardır.evren de big bang ile doğmuş, big crunch ile sonlanacakr ayetlere göre:hp://www.mucizeler.com/2011/11/buyuk-patlama %E2 %80 %99dan-buyuk-cokus %E2 %80 %99e/yani o da bizler gibi bir yaralmışr sadece.ama evrenin kozmik zekası varsa bunu ruh-hayalet falan ile karışrmamalıyız. çünkü islam’da yaralmışların ruhu-hayale yoktur:hp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/islamda-canllarn-ruhu-hayale-yokt ur.htmlayrıca evrenin kendisini tanrı ile özdeşleşrmek veya o’nun bir parçası olarak görmek hatası da büyük bir sapmadır.evreni tapmanın değişik bir versiyonudur. hayır, tüm yaralmışlar rabbimizden varlık olarak tamamen ayrı ve yok-

tan yaralmışlardır. zaten bu yüzden şirk en büyük günahr:o (allah) evren’i (gökleri) ve yeryüzünü yoktan yaratandır. o, bir işin olmasına karar verirse yalnızca ”ol” der, o dahemen oluverir.2-bakara suresi 117ihlas suresi 3 ne doğurmuştur o, ne doğurulmuştur!hp://www.eksisozluk.com/show.asp?id=20555499kuran-ı kerimdinin tek kaynağı, insanlara kıyamete kadar ışık tutacak yol göstericidir.incil ve tevrat(ve de daha eski kutsal kitaplar) değişrildiklerinden, koruma alnda olmadıklarından bugün dininkaynağı durumunda değiller. hele ki rivayet ve söylen adı alndaki hadis kitapları hiçbir zaman...sadece kuran korunmuştur ve islam’ın(yani gerçek dinin) tüm gerekli bilgilerini eksiksiz bir şekilde barındırmak-

tadır. namazdan hacca kadar tüm ibadetlerin ayrınsı bile mevcuur.apaçık ve din alanında eksiksiz olan kuran, birinci açık anlamında ve bütünlük içinde okunmalı, başka hiçbir kitapyanına eklenmemeli:hp://www.kurandakidin.net/ayetlerin açık-ilk anlamında okunması gerekğini anlatan yazım:hp://www.diniyazilar.com/2011/06/kuran-bir-semboller-kitabi-degildir/kuran mucizeleri:hp://www.mucizeler.com/hp://www.eksisozluk.com/show.asp?id=17892562

2.5 June

Evrendeki Kusursuzluk Kendi Şart ve Hedeflerine Göredir (video formanda) (2012-06-03 21:21)

Evrendeki Kusursuzluk Kendi Şart ve Hedeflerine Göredir başlıklı yazım Kuran Araşrmaları Grubu tarandan videohaline gerildi:hp://www.youtube.com/watch?v=4TK-29trpQ8Selam ve sevgiler

148

Page 149: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 149/180

2.6 December

Maide 33’te Bahsedilen Nefsi Müdafaa ve Kısasr (2012-12-07 03:31)

Bu çalışmamda; Maide 33’de bahsedilen ”çaprazlama” meselesinin ne olduğundan bahsedeceğim, ama ondan

önce kısaca başka bir konuya değinerek giriş yapmak isyorum;Kuran’a göre hırsızlığın cezasının ne olduğuyla ilgili de çok soru gelmekte. Kitapta ifade edilen el kesme cezasınıneli tamamen kesmek mi yoksa çizdirip işaretlemek mi olduğu konusu üzerinde duruluyor özellikle.Kuran’ı bütünlük içinde ele alınca genel olarak hemfikir olunan sonuç şudur;Kitapta hırsızlık vakalarıyla ilgili el kesme ifadesi 3 anlamı da içermekte:1- Elini kesme2- Elini çizdirme (işaretleme)3- İmkanını kesme, yani hapsetme ve buna benzer kısıtlamalar germe.Dikkat edilirse ayetlerde anlalan, Yusuf Peygamberin öyküsünde de hırsızın alıkonulduğunu yani hapsedildiğinigörüyoruz.Hırsızlığın büyüklüğüne/derecesine ve hırsızın durumuna göre bu 3 uygulamadan birinin yapılması isteniyor

ayetlerde diye düşünmekteyiz. Ayrıca mağdur yani mal sahibi isterse hırsızı affedebilir veya başka özel du-rumlardan dolayı hırsıza hiç ceza verilmediği vakalar da olabilir (örneğin açlıktan/mecburiyeen dolayı çalma,kleptomani/çalma rahatsızlığı yüzünden bunu yapma vs...). Zaten ayetlerde, birey hakkına yönelik en büyük ihlalolan cinayet suçu için bile mağdur yakınlarına affetme yani cezayı hafifletme yetkisi verildiği dikkate alınırsa,nisbeten daha hafif bir suç olan mal/para gasbında yine aynı af kapısı her zaman açık demekr.Ama ben yazımın başında da dediğim gibi asıl Maide Suresi 33. ayee bahsedilen ”çaprazlama ” konusunadeğinmek isyorum ve bu konuda yeni birşey söyleyeceğim. Durum zannedilenin tam tersinedir. El ve ayaklarıçaprazlama kesme uygulamasını aslında putperestler kendilerine boyun eğmeyenlere/Müslümanlara uygulamak-taydı ve ayee bahsedilen de, peygamber döneminde bundan vazgeçmeyen zalimlere karşı aynı şekilde karşılıkvererek savunma mücadelesi yapılmasıdır.Öncelikle iyi anlaşılmalıdır ki ilgili ayet saldırganlara karşı Müslümanların yapğı savunma savaşıyla ilgilidir.

Zaten şu yazımda da belirğim üzere İslam’da sadece nefsi müdafa, yani savunma savaşına izin vardır:hp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/kuranda-sadece-nefsi-mudafaya-izin .htmlVe işte yine nefsi müdafadan bahseden bu ayet, o zamanlar imanlılara zulüm yapanlara ve bunu inatla sürdüren-lere yapklarının aynısıyla karşılık verme, onlara yapklarını tarmakdan/iade etmekten bahsetmektedir:Maide Suresi 33: ”Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası şudur:Öldürülürler yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir yahut bulundukları yerden sürülürler.Bu onlar için dünyada bir rezillikr. Âhiree de onlara büyük bir azap vardır. 34. Ancak onları ele geçirmenizdenönce tövbe edenler bunun dışındadırlar. Ark Allah’ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin.”

Dediğim gibi, o dönemde durup dururken Müslümanlara saldıran ve bundan da, yani savaştan vazgeçmeyen,barışa yanaşmayan zalimlere karşı nefsi müdafa mücadelesi ve kısas istenmektedir sadece. Kuran’ın anlağı

üzere, Müslümanlara karşı putperestler bu çaprazlama uygulamasını gerçekleşrmekteydiler eskiden beri (özel-likle Mısır Firavunları). Konunun anlaşılabilmesi için öncelikle şu çalışmam okunmalı:hp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/msr-firavunlarnn-caprazlama-mera k.htmlTexe Marrs’ın Codex Magica isimli kitabında da anlağı üzere Ank Mısır dininde ”X” yani ”çaprazlama işare”güneş tanrısı Osiris’in simgesiydi ve bu yüzden onlar için kutsaldı . Mısır kralları gömülürken elleri ve ayaklarıçapraz pozisyonuna gerilirdi. Eski Mısır medeniyenden kalma yazıtlarda, tapınak ve piramitlerin duvarlarındada X sembolü sıkça görülmektedir. Ayrıca kendilerine karşı gelenleri cezalandırırken yine bu çaprazlama ritüelinikullanırlardı.Ayetler de; putperestlerin eski çağlardan beri, Müslümanlara karşı şiddet uygularken bile çaprazlama takınlarınısürdürdükleri bilgisini vermektedir. Taha Suresi’nde anlalan olayda, Firavunun Müslüman olanlara yönelik olarakel ve ayakları çaprazlama kesme yöntemine başvurmaya kalkğını görmekteyiz:

Taha Suresi63. Dediler ki: ”Şunlar, iki büyücüden başka birşey değillerdir. Büyüleriyle sizi toprağınızdan çıkarmak ve sizinörnek yolunuzu silip yok etmek isyorlar.64. ”Hemen hünerlerinizi birleşrin; sonra saf bağlamış olarak gelin! Bugün, üstün gelen kurtulmuş olacakr. ”

149

Page 150: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 150/180

65. Dediler: ”Ey Mûsa, ya hünerini ortaya at yahut da ilk hüner sergileyen biz olacağız. ”66. Mûsa dedi: ”Hayır, siz an!” Bir de ne görsün! Onların ipleri, sopaları, yapkları büyüler yüzünden, kendisinegerçekten koşuyorlarmış hayaline verdi.67. Mûsa birdenbire içinde bir korku duydu.68. Şöyle dedik: ”Korkma, üstün gelecek olan sensin!”69. ”Sağ elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak

ürekleri sadece bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez. ”70. Bunun üzerine büyücüler secdelere kapanıp şöyle seslendiler: ”Hârun‘un ve Mûsa‘nın Rabbine inandık!”71. Firavun dedi: ”Ben izin vermeden ona inandınız öyle mi? O size, büyüyü öğreten büyüğünüzdür. Yeminolsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve yemin olsun sizi hurma ağaçlarına asacağım. O zaman iyicebileceksiniz, hangimizin azabı daha şiddetli ve sürekli. ”72 Dediler: ”Biz seni, bize gelen açık-seçik kanıtlara ve bizi yaratmış olana asla tercih etmeyeceğiz. Verdiğinhükmü uygula. Senin hükmün olsa olsa bu dünya hayanda geçer. ”Firavunların pagan, Spiritualist/Ruhçu temele dayalı, ve çapraz işareni kutsal gören öğresi ank Mısır dönemiylesınırlı kalmadı elbee. Günümüze kadar varlığını çeşitli adlarla dünyanın dört bir taranda sürdürdü( yahudi mist-isizmi de bu öğrenin temeli üzerinde inşa edildi) ve hala da sürdürmekte(örneğin uzakdoğu meditasyonlarındabacaklar çapraz pozisyonuna gerilip transa geçilir vs.).

Binlerce yıldır çeşitli versiyonlarıyla insanları şirke barmayı sürdüren Ruhçuluk, elbee her dönemde olduğugibi peygamberimizin döneminde de putperestler üzerinde etkiliydi. Ve dolayısıyla o zamanın çok tanrıcıları,Müslümanlara karşı aynı şidde ve yöntemi sürdürmekteydiler. Tıpkı daha önceki peygamberlerin dönemlerindede olduğu gibi...Texe Marrs’ın Codex Magica isimli kitabından bazı resimler

150

Page 151: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 151/180

Ve tekrar belirtelim; böyle eskiden beri Müslümanların el ve ayaklarını çaprazlama kesen ve bu eylemlerinisürdüren paganlara/putperestlere karşı kısas olarak , yani onlara yapklarının aynısının uygulanması bir seçenek,bir savunma stratejisi olarak sunulmuş Maide Suresinde. Peygamberleri ve takipçilerini ülkelerinden çıkarınlarıaynı şekilde ülkeden sürmek, onlara saldıranlara aynı şekilde karşılık vermek, kısaca ”göze göz, dişe diş” iznindenbahsedilmiş. Ve dediğim gibi, kitabı bütünlük içinde okuyunca görmekteyiz ki bu, Müslümanlara verilen savunmasavaşı izni, eğer saldıranlar müminlere bu yapklarından vazgeçip barışa yanaşırlarsa biyor.

Başka bir deyişle burada bahsedilen çaprazlama olayının hırsızlıkla veya o kişinin inanıp inanmamasıyla hiçbir ilgisiyoktur. Sadece fiziksel olarak saldıranlara karşı savunma savaşı ve kısas isteniyor o dönemde hepsi bu. Yoksaherkes dilediği şeye inanmakta veya inanmamakta ve bu doğrultuda yaşamını yönlendirmede özgürdür. Kimseyeinancından dolayı tokat dahi alamaz Kuran’a göre.Selam ve sevgiler

151

Page 152: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 152/180

152

Page 153: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 153/180

3. 2013

3.1 March

İyiler Mutlaka Kazanır (2013-03-10 15:50)

Allah’ı inkar etmek veya O’na ortak koşmak da, pkı başkasına eziyet etmek gibi içimizdeki kötülükle yüzleşmeninbir türevidir. Yine insanın vahye ve doğumu sırasında verdiği söze sırnı dönmesi ve kendine zulmetmesisözkonusu. Haa bize yaralışımızda verilen en temel vahiy/ilahi bilgi Allah’ın varlığı ve tekliği bilgisi olduğundan,inkarcılar ve şirk koşanlar; daha en temel noktada doğrudan ayrılmaya başlamış demekr.”Rabbin, Adem oğullarının bellerinden soylarını çıkarırken onları kendi kendilerine tanık tutar: ’Ben, Rabbinizdeğil miyim?’ ’Evet, tanıklık ediyoruz,’ derler. Böylece diriliş günü, ’Biz bundan habersizdik,’ diyemezsiniz” (Araf

Suresi 172).”Bir tek Tanrıcı (hanif) olarak kendini dine adamalısın. Nitekim, ALLAH insanları böyle bir yaralış ile donatarakyaratmışr. ALLAH‘ın yaraşında değişiklik olmaz. Bu, tam yetkin bir dindir, fakat insanların çoğu bilmez.” (RumSuresi 30).Ayrıca ilk insana ve daha sonra İsa’ya ”ruh üflenmesinden” bahseden ayetler de, yine bu durumu anlatmaktadır.Çünkü Kuran’da ruh ”vahiy” anlamında kullanılmaktadır (bir de ”vahiy meleği” için de özel isim olarak Ruhifadesinin kullanıldığını görmekteyiz).Secde Suresi 9: Sonra ona bir biçim verdi ve onun içine kendi ruhundan üfledi. Sizin için, işitme gücü, gözler vegönüller vücuda gerdi. Ne kadar da az şükredersiniz!Bize yaralışımızda işlenen bu bilgiler sayesinde daha doğuştan tek Tanrı inancına sahip olur, ve başkalarına iyidavranmak gibi erdemlere sahip oluruz (tabii içindeki ayetleri/vahyi dışlamayanlar için geçerli bu durum).

Ve hep belirğim üzere, genlerimizde bulunan bu ilahi bilgilerden dolayı Kuran’a iman etmekle yükümlüyüz.Kuran’ın ileği vahiy içimizdeki ayetlerle uyum içindedir ve bu durum, onun Allah tarandan gönderilen kutsalkitap olduğunun en büyük ve temel delilidir.Fussilet Suresi 53 Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğukendilerine ayan-beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?Bünyesindeki ilahi bilgilerle uyum içinde davranışlar sergileyen kimse iyilik üzere ve gerçeğe iman içinde yaşardemişm. Bu söylediğime iraz olarak, bazı inançlı kişilerin yapkları kötülükler karşı delil olarak sunulmayakalkılabilir. Ama böyle başkalarına zulmeden ve buna karşılık inançlı tabir edilen kişilere bakğımızda aslındaçoğunun yine şirk içinde olduğu ve yanlış şeylere inandıkları görülecekr. Gerçekten şirkden arınmış ve dosdoğrudini inanç içerisinde olan bir insan, kötülüklerden ve yanlışlardan elinden geldiğince uzak yaşayacakr. Ya dageçici bir süre hatalı davranış içinde olsa dahi en kısa sürede bunun farkına varıp kendisine çeki düzen verecekr.

Veya başka açıdan örnek verecek olursak; iyi bir insan inkar veya şirk içinde olsa da, günün birinde mutlaka doğruinanca kavuşacakr bu dünyada. İmhanının son dönemlerinde de olsa, kendisini cennete götürmeye yetecekminimum düzeyde de olsa dini kabule ulaşacakr. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, kişilerin hayatlarınabir bütün olarak bakmak gerekğidir. Hem zaman açısından, hem de tüm alanlardaki yapklarını değerlendirmeaçısından...Ve sadece Rabbimiz bilmekte kimin iyilerden olacağını, imhanı başarıyla tamamlayacağını... Buyüzden herhangi birinin belli bir zaman diliminde veya bazı alanlarda yapklarına bakarak sonsuz kötülerden miveya iyilerden mi olduğunu biz bilemeyiz.Bu konuyu ”Kader ve Özgür İrade” başlıklı yazımda açıklamışm:hp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/kader-ve-ozgur-irade.htmlÖzgür iradeleriyle iyiliği seçenler ahiree mutlaka kazanırken, bu dünyada da nimetleri yaşamaya başlarlar.”Allah da onlara hem dünya nimeni verdi hem de ahiren güzel sevabını verdi; öyle ya Allah güzel iş yapanları

sever.” (Ali İmran suresi 148. ayet)İyilik denilen olgu, ezeli olan Allah’ın yine özelliklerinden/sıfatlarından biridir.Yani öyle sonradan imhan içinoluşturulmuş kurallar falan değildir bu kavram aslında.Yüce Yaracımız iyidir ve O’nun sevgili/yakın kulları daiyilerden olmak durumundadırlar. İmhanımız da tamamen bunun üzerine kuruludur.

153

Page 154: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 154/180

Tur Suresi 28. ”Biz daha önce O’na yalvarırdık; O, İyilik edendir, Rahimdir.”**Bir insan veya topluluk yanlış/hurafe inançların peşinden gidiyorsa ve ısrarla gerçeğe/bilgiye, ayetlere yönelmek-ten kaçınıyorsa, bu dengesizliğin diğer davranışlarında da kendini gösterdiğini belirtmişm.Tarihte, inkarlarında ısrarcı olan toplumların, yanlış inançlarının yanı sıra, özellikle insanlara zarar verici/zulmedicibaşka hatalı davranışlar da sergilediklerini görmekteyiz zaten.

Ayetler ışığında bu durumu delillendirecek olursak;Cahiliye döneminde şirk içindeki Arapların bazılarının çocuklarına yönelik zalimlikleri:Tekvir Suresi 8 - O diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğunda,Enam Suresi 137 - Böylece onların ortakları, çocuklarını öldürmeyi bile müşriklerin çoğuna iyi bir şeymiş gibi gös-terdiler. Böylece onları mahveler ve dinlerini karışrıp bozdular. Allah dileseydi bunu yapamazlardı. Onlardanve uydurdukları şeylerden uzak dur.

Ank Mısır döneminde Firavun ve yönemindekilerin vücuda gerdiği zulüm:Kasas 4. Gerçek şu: Firavun o yerde egemenlik kurmuş ve ora halkını gruplara ayırmış. Onlardan bir topluluğuhorlayıp eziyordu: Bu topluluğun erkek çocuklarını boğazlıyor, kadınlarına hayasızca davranıyor/kadınlarınrahimlerini yokluyor/kadınlarını hayata salıyordu. O gerçekten fesadı yayanlardandı.

Lut Kavminin gelen misafirlere bile tacizkar tavrı vardı:Hicr Suresi67. Şehir halkı, elçileri duymanın sevinci içinde geldi.68. Lût dedi: ”Bunlar benim konuklarımdır, aman beni utandırmayın!”69. ”Allah’tan korkun, beni rezil etmeyin.”70. Dediler: ”Seni el âlemin işiyle uğraşmaktan men etmemiş miydik?”71. Lût dedi: ”Eğer bir şey yapacaksanız, işte kızlarım!”72. Senin ömrüne yemin olsun ki onlar, kendi sersemlikleri içinde bocalıyorlardı.73. Nihayet o korkunç treşimli ses, onları güneş doğarken yakaladı.74. O kenn üstünü alna gerdik/üst düzeydekileri alt düzeye indirdik. Ve üzerlerine pişmiş çamurdan taşlaryağdırdık.

(Bu arada belirtelim, Lut Kavmi de diğer kavimler gibi öncelikle, inkarcılığından dolayı helak edilmişr. Zatenmuhtemelen yarısı veya yarıya yakını kadınlardan oluşan bu toplumun tüm bireyleri eşcinsel, zinacı veya tacizkardeğildi. Buna en net delil Lut’un eşinin de geride bırakılıp helak edilen kötülerden olmasıdır. Tamamını pençesinealan ana/asıl günah Allah’a ortak koşmak ve ayetleri inkardı yine. Diğer dengesiz davranışları ve günahları ise yinevahye sırt çevirmenin, zalimliğin yan tezahürleri, sonuçları idi.)Ankebut Suresi 32 İbrahim dedi: ”Ama orada Lût var.” Dediler: ”Orada kim olduğunu biz daha iyi biliyoruz. Elbeeki onu ve ailesini kurtaracağız. Karısı hariç. O, geride kalanlardan olacak.”Ad Kavminin zorbalığı:Şuara Suresi128.Her yüksek tepeye/yola şaşılacak bir bina kurarak/bir işaret dikerek mi eğleniyorsunuz!129.Sanayi üreten yerler edinerek sonsuzlaşmak ümidine mi düşüyorsunuz?

130.Yakaladığınız vakit zorbaca yakalıyorsunuz?Medyen Halkının da caree hile yapma ve başkalarının malına zarar verme yoluyla yine insanlara karşıduyarsız ve zulmedici olduğunu görmekteyiz:Hud Suresi84. Medyen’e, kardeşleri Şuayb’ı göndermişk. Dedi ki: ”Ey toplumum! Allah’a kulluk edin. O’ndan başka tanrınızyok sizin. Eksik ölçüp yanlış tartmayın. Sizi nimet-bereket içinde görüyorum, ama sizin için sarıp kuşatan bir gününazabından da korkuyorum.”85. ”Ey toplumum! Ölçüyü ve taryı tam bir dürüstlükle yapın. İnsanların eşyalarını rklamayın. Yeryüzündebozgunculuk yaparak dolaşmayın.”86. ”Eğer inananlar iseniz, Allah’ın bırakğı kâr sizin için daha hayırlıdır. Ben sizin üzerinizde bir bekçi değilim.”( Geçmişteki helak edilen toplumları düşündüğümüzde dikka çeken bir başka ayrın da; Allah’ın kötüleri/zalimleri

dünyada da bazen biraraya gerip, onların toplu bir şekilde kendileriyle yüzleşmesini sağlamasıdır. Geçmiştehelak edilen toplum demek aslında Allah’ın, kendi iradeleriyle kötülüğü seçecek olan birtakım zalimleri aynı tarihve coğrafyada biraraya germiş olması demekr).

154

Page 155: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 155/180

Büruc Suresinde de yine inkarcıların Müslümanlara işkence yapklarını görmekteyiz:Büruc5. O tutuşturulan ateşin adamları,6. Onlar onun başında oturmuşlardı.7. Ve hepsi, müminlere yapklarını seyrediyorlardı.8. Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah’a iman ekleri için öc alıyorlardı

9. O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Allah her şeye tanıkr.10. Şu bir gerçek ki, inanan erkeklerle inanan kadınlara işkence edip sonra da tövbe etmemiş olanlar için,cehennem azabı vardır. Onlar için yangın azabı da vardır.11. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince onlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır.Büyük başarı işte budur.Kısacası; ayetlere yönelmeyen insanlar birçok alanda hastalıklı düşünce ve davranışlara sürüklenebilmekte. Zatendoğru ve güzel olan davranış veya düşünce, aslında ancak Rabbimizin bizlere öğreği bilgilere ve emirlerine uzan-makla mümkün olmaktadır. Gerek yaralışımızda bize verilen, gerekse sonradan Kitap’tan öğrendiğimiz...Gerekfarkında olarak, gerekse olmayarak...Ateistler de dahil olmak üzere herkesin erdemli ve doğru yanları buna dayanmaktadır. Farkında olmasalar daiçlerindeki ayetlere kulak verdikleri noktalarda güzel ve sağlıklı davranışlarda bulunuyor insanlar.

**Müslüman, yani sadece Allah’a teslim olan, imhan serüvenini başarıyla tamamlayacak kişinin aynı zamanda iyibir insan olduğunu, buna karşılık cehennemliklerin ise kötüler olduğu gerçeğini Kuran’da görmeye devam edelim:Beled Suresi12. Sarp yokuşun ne olduğunu sana bildiren nedir?13. Özgürlüğü zincirlenenin bağını çözmekr o.14. Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmakr o,15. Yakındaki bir yemi,16. Yahut ezilmiş-boynu bükük bir yoksulu.17. Sonra da iman eden ve birbirlerine sabrı öneren, merhame öneren kişilerden olmakr o.18. İşte böyleleridir uğur ve bereket dostları.

Hakka Suresi30 ”Tutun onu, derhal bağlayın onu!”

31 ”Sonra cehenneme sallayın onu!”33. ”Çünkü o, yüce Allah’a inanmıyordu.”34. ”yoksulu doyurmaya özendirmiyordu.”35 ”Bugün onun için burada bir sıcak dost yoktur.”Ali İmran Suresi 198 Ama Rablerinden korkanlar için altlarından ırmaklar akan cennetler var.Allah kandan birkonukseverlikle sürekli kalıcıdırlar orada.Allah kandaki ödüller iyiler için daha hayırlıdır.

Nahl Suresi 122 Dünyada ona güzellik verdik, âhiree de o mutlaka barışsever iyiler arasında yer alacak-

r.İnfitar Suresi13. Şu da kuşkusuz: İyiler tam bir nimet içindedir,14. kötülerse cehennemin ta ortasında.Kalbi güzelliklerle dolu birinin inanmadığı için kazayla cehenneme gitmesi, veya zalim bir kulun haketmediği haldecennete gitmesi diye birşey yok hiçbir zaman. İyiler mutlaka kazanıyorlar imhanı.Allah’a iman etmek ve şirkden uzak durmak dürüstlüğün bir tezahürü iken, inkar veya ortak koşup başka efendileredinmeye çalışmak ise o kişinin en azından kendisine zulmüdür.Gerçek bilgileri kabul edip yanlış inançlardan uzak durmak, erdemli yaşamak da güzel ahlakın parçasıdır.Bunun yanısıra, tek efendimiz olan Allah’ın bizden istekleri aynı zamanda yeryüzündeki sıkınları gidermeyi veyaen aza indirgemeyi, buna karşılık dünyadaki güzelliklerden en üst seviyede yararlanmayı da amaçladığından, yine

her açıdan, O’nun yolunda yürümek eşir iyilik olmaktadır.Zeka sürekli yerine germek (ekonomiden tutun bilgi birikimimize kadar her alanda paylaşımda bulunmak),ihyacı olanların yardımına koşmak ve güzel davranışlar sergilemek, yalanlardan, hırsızlıktan, cinayeen ve diğer

155

Page 156: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 156/180

kötülüklerden de uzak durmak, tüm dünyanın çıkarları doğrultusunda güzellikler üretmek, maddi ve manevizenginliği ve barışı sağlamak, Allah’dan başka kimseye/kul köle olmamak ve kimseyi de köle edinmemek, verilensözleri yerine germek...Bunların hepsi de merhamen ve iyiliğin temel parçalarından. Kuran’da bunlar ve haadaha bile fazlası istenmekte kullardan.Bakara Suresi 83 İsrailoğullarından şöyle bir söz de almışk: Allah’tan başkasına ibadet etmeyin, anne-babaya,akrabaya, yemlere, yoksullara iyilik ve güzellikle davranın. İnsanlara güzeli ve güzelliği söyleyin. Namazı/duayı

yerine gerin, zekâ verin. Bütün bunlardan sonra siz, pek azınız müstesna, sırt çevirdiniz. Hâlâ da yüz çeviripduruyorsunuz.En’am Suresi 151 De ki onlara: ”Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbirşeyi O’na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi deonları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah’ın saygın ve aziz kıldığıcana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz.”Özetle; cennet ehli mutlaka dünyada da güzellikler üreten ve düşünen iyi insanlardan oluşurken, cehennem ehliise en başta kendisine ihanet içinde olanlardan oluşmaktadır.Yunus Suresi 44 Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Ama insanlar öz benliklerine zulmediyorlar.Kendine acımayan, aslında başkalarına da merhamet etmeyecekr genelde. Ve ayetlerde anlalan kıssalardagörüldüğü üzere öyle de olmaktadır.

Ayrıca, yapılan her kötülük o kişinin aynı zamanda kendi özbenliğine zulmetmesi demekr.Başkaları için kurduğu her kötü niyetli tuzak, aslında kendisi için kurulan ve de içine düştüğü tuzak demekr(ahiree aleyhine delil olması ve içindeki zalimlikle yüzleşmesi için).**Rabbimiz bizleri hem kulluk etmemiz, hem de herkesin hakeğine kavuşması için yara. Güzellikleri hakedenbenlikler cennete , azgın ve bozguncu benlikler ise cehenneme kavuşsun diye...Bu yüzden iyiliği seçenler mutlakakazanırken, zulmü seçenler kaybedecekler.Selam ve sevgiler

3.2 June

Gelen Sorulara Verdiğim Cevaplardan Ve Tweetlerimden Örnekler (2013-06-21 19:47)

Öncelikle, Twier’a yazdığım sözlerimden birkaçını paylaşayım sizlerle. Hemen ardından ise internet dünyasındadin ve felsefe alanında yönellen sorulardan ve onlara verdiğim cevaplardan bir iki örnek sunmak isyorum:-Kuran insanların gerçek çıkarlarının ne olduğunu gösterir ve bu çıkarlara ulaşabilmenin, kalıcı kurtuluşu eldeedebilmenin yollarını sunar.-Alacağımız kararlar sadece bu dünyayı değil, ahiret dünyamızı da şekillendireceğinden, derin düşünerekdavranışlarımızı sergilemeliyiz.-Zorluklardan, başkalarından korkmayın, sadece senarisen korkun.

-Elimizdeki sahte İncil veya Tevrat, ya da ”rivayetler” adı verilen dedikodular dinin kaynağı değildir. Sadece KuranAllah’ın dinini sunar.-Kuran aklı kullanmayı, sorgulamayı ve bilimi emreder. Zaten bu yüzden hurafeler ve zannın peşinden gitmekyasakr.-Allah gözetleyici ve yöneci olarak heryerdedir ama ”varlık olarak” evrenimizin dışındadır.-İslam’da bazı fedakarlık gibi gözüken emir ve yasaklar aslında uzun vadede hem bu dünyada hem de ahireehazzı-çıkarı sağlayan isteklerdir.-Yüce Allah dünya ve ahiree, hayan her alanında güzellikler içinde olmanızı ister.-Cennet lüksün, görkemin ve mutluluğun zirve noktasıdır ve bu nimet ve ölümsüzlük yurdu en az kainamız kadargenişr.-Dinin tek kaynağı olarak Kuran’ı görüp gerçek İslam’a yönelenler reformcu değil, tam tersine, anreformcu

muhafazakarlardır din alanında.-Ahiret Evreninde yani Rabbin Ka’nda canlı formları o kadar sabir ki, yaşlanma bile yoktur...-Devri daim makinaları çoktan yapıldı aslında ve bu düzenekleri gerçekleşrmek için sadece yerçekimindenyararlanmak bile yeterlidir.

156

Page 157: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 157/180

-Bu dünya haya sonsuz yaşamımızı belirleyen imhan olduğundan, zannedilenden çok daha önemlidir.-Sadece din alanında değil, felsefeden bilime kadar her alanda insanoğlu hurafelere yönelme eğiliminde.-Doğru düşünce ve davranışta sonsuza dek inatla sabit kalmalı, yanlışta ise biran bile durulmamalıdır.-Haberlerde 19 ve 11 sayılarının ne çok geçğine dikkat edin...-”Birey açısından” her işte bir hayır yoktur, bazısında hayır ve bazısında ise şer vardır-Ama genele bakıldığında, yani Allah’ın planı açısından herşeyde hayır vardır ve herkes hakeğine kavuşturul-

makta, dünya ve de ahiree.-Her yılın kendine özgü karakterisği, kollekf bilinci var ama bu periyotlar 1 Ocak’da değil Eylül ortası başlıyor.-Her 17 veya 18 Eylül tarihlerinde yeni yılın nısının/karakterisğinin başladığını söylemişm, yani bugün aslındagerçek yılbaşı.-İnsanlara haklılığınızı kabul ermeden rahatlamamanız demek, aslında o insanların düşüncelerine boyun eğiyor-sunuz demekr.-Yapacağınız iyilikleri ertelemeyin, zamana yaymaya değil biran önce gerçekleşrmeye çalışın.-Avrupa ve Amerikan yapımı film, dizi ve çizgi filmlerde ”Tanrı” yerine ”tanrılar” ifadesi iyice yerleşmeye başladı,dikkat...-Müzik dinlemek, satranç oynamak veya film izlemek de, pkı yeme-içme ve cinsellik gibi bedensel-zihinselhazlardır.

-İmhanla ilgili bazı önemli seçimlerimizde bize özgür irade verilmekte, ama bunun dışında bazı alanlar ve anlardaise yöneliyoruz.-Çevrenizdeki insanlar, yaşadığınız yer(haa kaçıncı kaa oturduğunuz), yapğınız egzersizler, yiyip içk-leriniz...Kişiliğinizi etkiler.-Ve içinde bulunduğunuz yıl/dönem bile nısıyla/karakterisğiyle sizi etkisi alna alır.-Gerçek bir psikolojik analiz veya çözümleme ancak Kur’an Öğresi ışığında yapılabilir.-Bazen farkında bile olmadığımız birçok nimet veya tam tersine, musibet gerçekleşmekte yaşanmızda, haabazısı iki işlevi birden görmekte.-Çocuk sahibi olmayı arzulayanlar, her iki dünyada da güzellikleri yaşayacak iyi ve cennetlik evlatlar istemelidualarında.-Yaşadıklarınız size birşey anlayor, kulak veriyor musunuz?

-Değişimi amaç yapma veya mutlak evrim yanılgısından kurtulup, bazı şeylerin sonsuza dek aynı kalması gerekğinifark etmeli insanlık.-Başkalarından mı yoksa aslında kendinizden mi çekiniyorsunuz? Ya da kolekf bilinçten mi...? Bunların hiçbiriolmamalı cevabınız.-Aslında mücadele eğiniz çoğu sorun, ana/gerçek sorunun semptomları/belirleri.-Rabbimizin iyileri ödüllendirmesi gibi, kötüleri azabıyla tanışrması da merhamenin, iyiliğinin ve kusursuzluğu-nun sonuçlarındandır.Takip etmek isteyenler için Twier adresim(orada sözlerin aşağıdan yukarıya doğru okunması gerekğini biliyor-sunuz):hps://twier.com/Emre _1974trGerek internet forumlarında, gerekse de mail veya chat aracılığıyla çeşitli sorularla karşılaşıyoruz. Bu sorulara

verdiğim cevaplardan da birkaç tanesi:Soru: İnsanların haramları helal kılmaya kalkma veya onlara uymama huyları bilinmekte ve ayetlerde eleşr-ilmekte. Peki bunun tam tersi durum olan, helalleri haram ilan etmeye kalkmaları da ayetlerde anlalıp eleşriliyormu?CEVABIM:Elbee.İmhan dünyasında kullar, din/hayat alanında rablik taslamaya kalkarak haramları helal ilan etmek kadarkadar, haa daha da çok, helalleri haram kılmaya kalkma yarışına girmişr tarih boyunca. Böylece, aslındayeryüzünde de hazzı, maddi/manevi zenginliği ve mutluluğu sağlayacak olan din, tam tersine, ızdırabın ve sefilliğinmerkezi haline gerilmeye çalışılmışr şer güçlerince. Dini yozlaşranların değişik amaçları olmakla birlikte, entemel hedefleri iki dünyada da insanların kaybetmesini ve nimetlerden uzak kalmasını sağlamakr. Serbest olanşeyleri yasakmış gibi göstermeye kalkanlar şöyle eleşrilmektedir Kuran’da:

Kehf Suresi26- Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.Nahl Suresi

157

Page 158: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 158/180

116 Yalan düzerek Allah’a iira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle ”Şu helaldir, şu da haramdır!”demeyin. Yalan düzerek Allah’a iira edenler kurtulamazlar.Enam Suresi138 Kendi kuruntularına uygun olarak şöyle dediler: ”Şunlar, dokunulmaz hayvanlar ve ekinlerdir. Bizimdilediğimizden başkası yiyemez bunları.” Hayvanlar var, sırtlarına binmek yasaklanmışr; hayvanlar var, Allah’aiira yüzünden üzerlerine Allah’ın adını anmıyorlar. Allah onları üretmekte oldukları iiralar yüzünden ceza-

landıracakr.139 Şunu da söylediler: ”Şu hayvanların karınlarındakiler erkeklerimize özgülenmişr; kadınlarımıza haramdır.Yavru ölü doğarsa kadın-erkek hepsi onda hak sahibidir.” Bu nitelendirmeleri yüzünden Allah cezalarını verecekr.Hakîm’dir O, Alîm’dir.140 Şu bir gerçek ki, ilimsizlik yüzünden öz evlatlarını beyinsizce katledenlerle Allah’ın kendilerine verdiği rızıkları,Allah’a iira ederek haramlaşranlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. İnan olsun, sapıtmışlardır onlar; hiçbirzaman doğruyu ve güzeli bulamazlar.

143 Sekiz çi: Koyundan iki, keçiden de iki. De ki ”İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki dişininrahimlerinin kuşağını mı? Eğer doğru sözlü iseniz bana ilimle haber verin.”144 Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki ”İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerince kuşalanı

mı? Yoksa Allah size bunu önerirken siz de tanıklık mı ediyordunuz?” İlim dışı bir şekilde insanları şaşırtmak içinyalan düzüp Allah’a iira edenden daha zalim kim olabilir? Allah, zulme sapan bir topluluğa kılavuzluk etmiyor.145 De ki: ”Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine yasaklanmış bir şey bulamıyorum.Yalnız şunlardan biri olursa başka: leş, akılmış kan, domuz e -ki o bir pislikr- Allah’tan başkası adına boğazlan-mış bir murdar.” Izrar haline düşen, başkasının hakkına dokunmamak, zorunluluk sınırını da aşmamak şarylabunlardan yiyebilir. Çünkü senin Rabbin çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.148 Şirke batanlar şöyle diyecekler: ”Allah dileseydi, ne biz şirke sapardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi haramda yapmazdık.” Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde yalanlamışlardı. De ki: ”Yanınızda,önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı? Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadece saçmalıyorsunuz siz.”150 Şunu da söyle: ”Allah şunu haram etmişr diye tanıklık edip duran şahitlerinizi gerin.” Eğer tanıklık ederlersesakın onlarla birlikte tanıklık etme! Ayetlerimizi yalanlayanlarla âhirete inanmayanların keyifleri ardınca gitme!

Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar.Yunus Suresi 59: De ki: “Size ne oluyor ki Allah’ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir kısmını haram, bir kısmınıhelal yapıyorsunuz?” De ki: “Allah mı size izin verdi, yoksa Allah’a iira mı ediyorsunuz?”Maide Suresi 87 Ey iman sahipleri! Allah’ın size helal kıldığı şeylerin temiz ve güzel olanlarını haramlaşrmayın;azıp sınırı aşmayın; Allah azıp sınırı aşanları sevmez.Kalplerinde hastalık bulunanların güzelliklere ve kolaylığa sırt çevirip ızdırabın peşinden gitmeyi sevdiğini şuayetler de tekrar gözler önüne seriyor:Sebe Suresi18. Biz onlarla, içini bereketle dolduğumuz kentler arasında, sırt-sırta vermiş kasabalar oluşturduk; Bunlararasında gidiş-gelişler belirledik. ”Geceleri ve güdüzleri, güven içinde gezip dolaşın oralarda.” dedik.19. Ama onlar, tutup şöyle dediler: ”Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzaklaşr!” Böylece kendilerine zulmeler

de biz de onları efsaneler haline gerdik; hepsini darmadağın ek. İşte bunda, gereğince sabreden, yeterinceşükreden herkes için elbee ibretler vardır.Bir de; aslında böyle helalleri harammış gibi gösterenler tanrılık taslayarak, kendilerini Allah’a ortak koşarak enbüyük haramı işlemiş olmaktadırlar.Aslında bunun tam tersini yapanlar bile, yani haramları helalmiş gibi göstermeye kalkanlar bile uzun vadedesefilliğin ve acıların peşinden gidiyor ve yine Rablik taslıyor demekr. İnsanların bilinçaltları-bilinçleri ve dedavranışları gerçekten ilginç...SORU 2:Nahl Suresi 8. Hem binesiniz diye hem de bir süs olarak atları, karları, eşekleri de yara. Ve bilemeyeceğinizdaha neler yarar O...Doğada kar diye bir hayvan yoktur, insan müdahalesi ile ortaya çıkmışr. Öyleyse ayee niye Allah’ın yarağı

hayvanlar arasında sayılmakta?CEVABIM:Bütün canlıları, haa var olan her nesneyi yaratan Allah’dır. İnsanların müdahalesinin olup olmaması bu durumu

158

Page 159: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 159/180

değişrmez. Allah yaratmak için fizik yasalarını , insanı vb.şeyleri vesile edebilir. Ama tasarlayan,onun oluşumuiçin gerekli yasaları ve malzemeyi yoktan yaratan yaratan yine O’dur. Şans denilen şey bile kaderden başka birşeydeğildir.Vakia suresi56:” Sizi biz yarak. Tasdik etmeniz gerekmez mi?”57:”Söyleyin öyleyse, (rahimlere) döktüğünüz meni nedir?”

58:”Onu siz mi yarayorsunuz yoksa yaratan biz miyiz? ”61: ” Andolsun, ilk yaralışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?62:”Şimdi bana, ekğinizi haber verin.63:Onu siz mi biriyorsunuz, yoksa biren biz miyiz?64:Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız.”67:Ya içğiniz suya ne dersiniz?68:Buluan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?69:Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?70:Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi,71:Onun ağacını siz mi yaranız, yoksa yaratan biz miyiz?72:Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin isfadesi için yarak.”

70. ayee tutuşturduğumuz ateşi bile aslında bizim tutuşturmadığımız,Allah’ın onun ortaya çıkması için gereklioluşumu var eğini,bu sayede ondan yararlanabildiğimiz anlalıyor.Ayrıca yine tüm teknolojiler de Allah’ın koyduğu yasalar sayesinde var edilebilmektedir.Denizde yüksek dağlar gibi seyreden gemiler O’nun ayetlerindendir. Eğer dileyecek olsa, rüzgarı durdurur, böyleceonun üstünde kalakalırlar. Şüphesiz, bunda çokça sabreden, çokça şükreden kimse için gerçekten ayetler vardır.(42 Şura Suresi, 32-33)Kamer Suresi 3. Ayet: Yalanladılar; kendi heves ve kuruntularına uydular. Oysaki her iş ve oluş karara, ölçüye vedüzene bağlanmışr.Dolayısıyla tüm araç gereçlerin de asıl yaracısının elbee yüce Rabbimiz olduğu Kuran’da vurgulanır.İbrahim Suresi 32 Allah odur ki, gökleri ve yeri yara. Gökten bir su indirdi de onunla size rızık olarak türlümeyveler çıkardı. Emriyle denizde akıp gitmeleri için gemileri hizmenize verdi. Irmakları da emrinize verdi.

Zuhruf Suresi 12. Ayet: Tüm çileri de yaratan O’dur. Ve O, sizin için gemilerden ve hayvanlardan binmekteolduğunuz şeylere de vücut verdi;13. Ki onların sırtlarına kurulasınız, sonra oraya kurulduğunuzda, Rabbinizinnimeni harlaya da şöyle diyesiniz: ”Adı ve kudre yücedir bunu bizim emrimize verenin! Yoksa biz bunukendimize yanaşramazdık.”Casiye Suresi 12. Ayet: Allah size denizi boyun eğdirdi ki, içinde gemiler O’nun emriyle akıp gitsin, lüundanistekte bulunasınız ve şükredebilesiniz.Sadece gemileri değil, diğer tüm taşıma araçlarını da aslında Rabbimizin yarağı şöyle haber verilmekte:Ya-sin Suresi 42 Onlar için gemilere benzer, binecekleri başka şeyler de yarak.Kültür ve bilim alanlarındaki birikimler konforumuzu sağlayan nimetleri vücuda geriyor gibi gözükse de, gerçektebu nimetleri bize sunan yüce Rabbimizdir:Hadid Suresi 25 Yemin olsun, biz, resullerimizi açık-seçik delillerle gönderdik ve onlarla birlikte Kitap’ı ve ölçüyü de

indirdik ki, insanlar adale ayakta tutsunlar/adaletle doğrulsunlar. Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet veinsanlar için birçok yarar vardır. Allah bu sayede, kendisine ve resullerine, gayba inanarak kimin yardım edeceğinibilecekr. Allah Kavî’dir, Azîz’dir.Enbiya Suresi 80 Ona, sizi sizin şiddenizden koruyacak olan zırh yapma sananı öğrek. Peki siz şükrediyormusunuz?Kısacası; teknolojik nimetleri bile kendisinin bizler için var eğini ve bundan dolayı şükretmemiz gerekğinisöyleyen yüce Efendimiz, elbee tüm canlıların da yaracısıdır ve ayetlerinde bunu belirtmektedir. Haaayetlerdeki ifadelere dikkat edilirse, bilim ve teknoloji sayesinde gelecekte ortaya çıkacak ürünleri bile O’nunyarağı/yaratacağı söylenmektedir.SORU 3:Mülk Suresi 16 O göktekinin, sizi yere barmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar.

Mülk Suresi 17 O göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgârı üzerinize salmayacağından emin misiniz? O za-man bileceksiniz nasılmış uyarım!

159

Page 160: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 160/180

Yaracımız zaman ve mekan dışıdır. Yani evrenimizin içinde değil dışındadır. O halde bu ayetlerde nedenkendisinden ”gökteki” diye bahsedilemektedir?CEVABIM:Allah evreni ve zamanı yoktan var e ve zaten bu yüzden O’na şirk koşmak en büyük günah olmaktadır. Çünküyaralmış hiçbirşey kendisinin bir parçası veya ortağı değil. Efendimiz tüm yaraklarından ayrıdır varlık olarak.Ama gözlemci ve yöneci olarak her noktada ve anda vardır.

Rabbimiz ”varlık olarak” kainamızın dışındadır dedik... Peki durum böyle olunca, evrenimizin dışı, ”yön olarak”bize göre ne taraadır? Gökyüzü tarandadır yine elbee.Çünkü evrenin sınırları gökyüzündedir.Oturduğumuz yerden bir perdenin arkasına doğru bakmak istersek, bunu nasıl yapmaya çabalarız? Perdeye doğrubakarız değil mi? Aslında bakğın perde değil, perdenin ötesidir(her ne kadar göremesen de...)Allah da (varlık olarak) evrenin sınırlarının dışında, yani yaraklarından ayrıdır. Buna karşın bize göre ”yön olarak”gökyüzü taranda kalmaktadır. Ama gerçekte göğün/evrenin dışındadır tabii.Aynı şekilde ”Ahiret Evreni’nde”, yani ayetlerdeki adıyla ”Rabbin Ka’nda” olan cennet de bizim evrenimizindışında olmasına karşılık, yön olarak bizim için yine gökyüzü hizasına denk gelmektedir, çünkü evrenimizin sınırlarıve dışı o yöndedir. Bu durum Kuran’da şöyle belirlmekte:Zariyat Suresi 22 Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de.

Başka bir deyişle cennet de cehennem de göktedir denmekte. Tabii burada bizim kainamızdaki uzay boşluğu değil,diğer evrendeki mekan anlalmakta. Farklı fizik yasalarına sahip Ahiret Evreni’nden (Rabbin Ka) bahsedilmekte-dir... Bu bağlamda tekrar anlıyoruz ki, evrenimizin ötesinde olanlar için de ”gökte” ifadesi kullanılmakta. Çünküdediğim gibi yön ibarıyla dışarıya yani yukarımıza denk gelmektedir evrenimizin sınırları ve ötesi.Ayrıca, Mülk Süresi 16 ve 17. ayetlerde uzayda bizi bekleyen bir tehlikeden veya varlıktan bahsediliyor da olabilir .Örneğin bir gezegen, karadelik veya bilinç sahibi başka birşey...Selam ve sevgiler

3.3 October

George Orwell ve romanı ”1984” hakkında yazdığım entry (2013-10-08 02:00)

” Bindokuzyüzseksendört” Romanının orjinal kapak resimlerinden biri

Ekşi Sözlükte büyük harf yazımı olmadığından entrymin tüm harfleri küçük.Sözlük’teki başlık ”George Orwell”. Ve şöyle yazmışm:george orwellözellikle ”1984” adlı romanını ele alacak olursak;

yazar george orwell bir komünist görüldüğü kadarıyla(ya da en azından bir zamanlar öyleymiş). ama şu kandırılan,materyalist/ateist solculardan olma ihmali yüksek. ve illumina ile vücuda gerdiklerini sonradan öğrenerekbunun şokunu yaşıyor gerçek hayanda da.öncelikle marks’ın ve diğer illumina ajanlarının insanlara söylediği yalanları harlamak lazım. onlara göreürem araçları birgün kimsenin elinde olmayacak ve ürünler/zenginlik eşit paylaşılacak.önce sosyalist dönemyaşanacak. bu, devlet eliyle kolekvizmin egemen kılınacağı dönemdi.yine onların yalanlarına göre daha sonrainsanlar/toplum daha da evrimleşecek ve devlete de gerek kalmayacak.yani devletsiz/komünist döneme, nihaisona ulaşılacak. ark ikdarı ve serve elinde bulunduran biri veya azınlık olmayacak, zenginler ve de yönecibir ikdar söz konusu olmayacak. sınıfsız (hem mali hem de siyasi açıdan sınıfsız) bir dünya toplumu oluşacak.ülkeler, din, milliyetçilik gibi kavramlar da tarihe karışacak onların kaleme aldığı uydurmalara göre.tabii bu ruhçu öğrenin (şeytanların) insanların ayaklarını kaydırmak için ortaya ağı planın insanlara yuurulma

çalışmasıydı. gerçekte ise insanlara ve onlara verilen nimetlere/hediyelere düşman olan iblis, insanların her 2dünyada da ızdıraplar içinde kalmasını ve kaybetmesini hedefliyordu. bu sapkın kolekvist firavun öğresini(komünizmi) gerçekte onları köleleşrmek, ızdıraba ve sefilliğe yuvarlamak ve dini de ellerinden alarak ahireede sonsuza dek cehennemi yaşamalarını sağlamak için bir araç olarak ortaya çıkarmış.

160

Page 161: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 161/180

tek tanrı inancını ortadan kaldırmak, cinsellikle de dahil olmak üzere tüm nimetlere insanoğlunun da düşman ol-masını ve onlardan uzaklaşmasını sağlamak, maddi ve manevi işkenceleri çeşitli maskelerle insanlara benimsetmeve iç dengelerini alt üst etme planlarını tarih boyunca uyguladılar. bu yüzden ruhçu öğrenin bulaşğı her felsefeveya din; sefillik, ızdırap ve komünizm unsurlarını temelinde barındırdı. tabii diğer temelleri arasında da evrim,panteizm, kutsal insanlar vs. bulunmakta...işte yazar orwell kafasındaki komünizm (ve ondan önceki aşama olan sosyalizm) ile gerçekteki arasındaki farkı,

daha da kötüsü komünizmin içyüzünü görmeye başlayınca yıkıma uğramış gibi gözüküyor. ilk farkeği, amacınözgürlük ve refah değil, tam tersi olduğu gerçeğidir. zaten kolekvist felsefenin bireyi hiçe saydığını ve sankisosyalizm iyi birşeymiş gibi sunulan ambalajında bile bireylerin yani insanların kolayca harcanan fareler olarakgörüldüğünü baştan fark etmesi gerekiyordu. dahası, bireyci yani liberal olmadan demokrasi diye birşeyin bileolmayacağını düşünememiş. haa toplumcu da olunamayacağını...ve yaşadığı hayalkırıklığı gikçe daha daderinleşmiş.illumina hakkında çok şey öğrenmiş ve haa onlardan bazı şeyler belleğine bile yerleşmiş gibi. ama tekrarbelirtmek gerekirse, olayı yine de tam çözememiş olabilir.belki de karşısındakileri(sosyalizmi vücuda gerenleri)hala materyalist/ateist, sadece ikdar düşkünü bir oluşum olarak tanımış ve algılamış olabilir(burası tarşılır).bunlar madolyonun veya buzdağının çok küçük bir parçası tabii. örneğin cinselliğe ve hazza neden düşmanolduklarının felsefi temelini belki tam bilmiyor da olabilir(ya da tam tersi...). bu oluşumun kendini tanrı olarak

görmesini sadece ikdar anlamında ele alıyor romanda. ama gerçekte ise onlar kendilerini panteist/ruhçufelsefede gerçekten tanrı olarak görüyorlar...(ya da dediğim gibi yazar bunları da biliyor belki ve sembollerleaktarıyor bilgilerini).farkeği veya açıkça aktardığı hurafeler arasında; zıtlıkların birliği inancı, maddenin hayal olduğu kabulü, nimetler-den uzaklaşılıp ızdırabın hedeflendiği, kötülükle iyiliğin karışması, bireyin önemsizliği vs. var.bu arada 11 sayısını defalarca tekrarlamış romanında. ya ”11 yıl” la geçiyor, ya 11 dakika veya kişi... baştan sonabirçok kez bu sayıyı kasıtlı olarak kullanmış gözüküyor.yazarın iç dünyasına dönecek olursak, hayal kırıklığı ve öe içindeki bir komünist (orwell) var demekr. eskitopluma göre sadece ikdar/zenginlik el değişrmekle kalmıyor, halkı/insanlığı birmeye niyetli bir şeytanioluşumla karşı karşıya olduğunu farkediyor.yarağı 1984 dünyasında piramit şeklinde devasa yapıların bulunması da, yine orwell’in komünizmin; illumina

ve dolayısıyla kabalacı/ruhçu öğrenin maşası olduğunu bildiğini gösterdiği şeklinde yorumlanabilir.son olarak;çidüşün uygulaması her zaman insanlara uygulanmakta olan bir yöntem gibi gözüküyor. insanların kafası çeşitliyollarla karışık hale gerilmekte, robotlaşrılmakta ve çelişkilerle dolu düşüncelere/inançlara sahip olmalarısağlanmakta. direkt cinlerin zihne yönelik saldırılarında da buna benzer sonuçlar ortaya çıkıyor. yani tarihboyunca zaten var.geçmişi/kayıtları değişrme muhabbe, aynı zamanda incil ve daha eski kutsal kitapları değişrme olayını dakapsar.yenisöylem denilen şey de daha çok değişremedikleri kitapları, örneğin kuran’ı etkisiz hale germeye çalışma,insanların onu anlamasını engellemeye çalışma planlarının parçası olabilir. eğer kullanılan dili değişrirlerse, kitapaynı bile kalmış olsa, onu okuyunca farklı şeyler anlaşılmaya başlar...başka bir deyişle;kıyamete kadar dini kaynak

olarak bir tek kuran korunduğundan bu dünyada, dili değişrmek yoluyla kitabın anlaşılmasını engelliyor, daha dakötüsü yanlış anlaşılmasını sağlamayı hedefliyor olabilirler uzun vadede.ve big brother insanların gerçeğe imandan vazgeçip, hurafelere, onların hastalıklı öğresine inanmasını hedefle-mekte yine romanda. ve bu dünyadan öbür dünyaya da insanların böyle kafir bir şekilde gitmelerine çalışmakta.zaten bu da ruhçuluğun başlıca hedefidir maalesef.yazar bu konuda da çok şey biliyor veya en azından sezinlemiş durumda gözükmekte. insanlığı bu oluşum vetehlikelerine karşı uyarmakta gibi...konunun, komünizmin sinsi iç yüzünün daha iyi anlaşılması için şu yazılarım okunmalı:hp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/armagedon.htmlhp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/ ... oyunu.htmlhp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/ ... rleri.html

komünizmin kökenini oluşturan ruhçuluğun içyüzünü anlağımız videomuz:hp://www.youtube.com/watch?v=va4L78ls6rc***

161

Page 162: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 162/180

Entrymin linki de şurada:hps://eksisozluk.com/entry/31817394Selam

3.4 November

Kötülük Problemine Cevap (2013-11-28 04:27)

Enbiya Suresi 35 Her canlı, ölümü tadacakr. Biz bir imhan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. Sonundabize döndürüleceksiniz.İlginç bir şekilde tarih boyunca filozofundan ilahiyatçısına kadar birçok kimse ”kötülük problemi” başlığı alndadile gerilen ”Allah varsa ızdırap ve kötülük niye var”, ”neden insanların yanlışlar yapmasına seyirci kalıyor”,”kötülüğün kaynağı ne” şeklindeki garip soruların içine dalmış. Aslında bu soruların cevabı gerekse Kuran ayet-lerinde, gerekse içimizdeki ve kainamızdaki ayetlerde, haa manğımızda cevaplı vaziyeedir. Yeter ki tabloya

bütün olarak bakmayı bilelim...Kötülük problemi diye bir problem sözkonusu bile değildir aslında tabii ki.Bu dünya imhan, yani kişinin kendisiyleyüzleşme diyarıdır ve aynı zamanda da bazı küçük ceza veya mükafatların sunulmaya başlandığı yerdir. Vebu dünyada başa gelen her sıkın veya mutluluk da hem imhan, hem de kişiye hakeğini yaşatma işlevinigörmektedir. Kader ve Özgür İrade başlıklı yazımda bu konuyu delilleriyle anlatmışm:hp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/kader-ve-ozgur-irade.htmlİçinde yaşadığımız evrenimiz cennet ile cehennemin bir karışımıdır. Nasıl ki cennee sırf haz varsa, veya cehen-nemde ise sırf ızdırap varsa, ikisinin karması olan bu dünyamızda ise haz ve ızdırap içiçedir. Yine dediğim gibibu yaşamda başa gelen kötülükler de aslında kişinin kendi elleriyle yapkları veya yanlış düşünceleri/inançlarıyüzünden yaşanmaktadır.Rum suresi 36 İnsanlara bir rahmet tardığımızda, onunla ferahlar, şımarırlar. Kendi ellerinin hazırladıkları

yüzünden kendilerine bir kötülük gelip çatsa, hemencecik ümitsizliğe düşerler.

Şura Suresi 30 Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor.İşte bu dünyadaki olumsuzlukların kötüleri ve iyileri ortaya çıkarmanın yanı sıra böyle bir işlevi de var; uyarı veceza...Kötülüğü yapan kendisiyle yüzleşiyor ve neden cehennemlik olduğunu veya cennetlik ise bile bu dünyada nedengeçici sıkın çekğinin vb. ayrınların farkına varma şansı oluyor bu sayede.Buna karşılık bu kötülüğe maruz kalan kişi ise aslında zaten bir şekilde yaşayacağı ızdırabı/cezayı tadıyor. Eğerbaşkasından kötülük görmeseydi bile kaza veya hastalık gibi bir unsurla yine denk bir ızdırabı tadacak.Başkasına kötülük yapmak da, gerçeği inkar etmek de, veya hurafelere inanıp Allah’a iira atmak da hep insanıniçindeki kötülükle yüzleşmesinin türevleri. Yani zulüm deyince akla sadece başkasına şiddet uygulamak falan

gelmesin. Kötülük problemi denilen şeyin yanlış algılanma nedenlerinden biri de bu ayrınlara dikkat edilmemesi,konunun bütünlük içinde değerlendirilmemesidir.Zümer Suresi 32 Allah hakkında yalan düzenden ve kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim vardır?Cehennemde kafirler için bir barınak yok mu?Bunları aslında Allah kötülüğü/yanlışı yarağı için falan yapmıyor insan, özgür irade sahibi olunca zaten bunlarıyapacağı için o kişi, Rabbimiz ona istediğini ve hakeğini veriyor. Tüm ızdırapların sorumlusu kullardır. Gerekdünyadaki, gerekse de cehennemdeki...Eğer benliklerin tamamı iyiliği seçmiş olsaydı sadece cennet ve cennemsiyerler var olurdu kullar için.Yunus Suresi 44 Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Ama insanlar öz benliklerine zulmediyorlar.-İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah‘tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir.Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter.(Nisa Suresi 79. ayet)

İnsanoğlu yaralıştan kendisine verilen temel vahiy sayesinde iyiliğe ve gerçeğe yönelmeye hedeflenmişr.İçindeki ayetlere sırnı dönmeyen bir kul, doğuştan başkalarına iyilik yapmanın ve tek Tanrıya inanmanın doğruyol olduğunu bilir:7: 172 Rabbin, Adem oğullarının bellerinden soylarını çıkarırken onları kendi kendilerine tanık tutar: ”Ben,

162

Page 163: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 163/180

Rabbiniz değil miyim? ” ”Evet, tanıklık ediyoruz, ” derler. Böylece diriliş günü, ”Biz bundan habersizdik, ”diyemezsiniz.Bir tek Tanrıcı (hanif) olarak kendini dine adamalısın. Nitekim, ALLAH insanları böyle bir yaralış ile donatarakyaratmışr. ALLAH‘ın yaraşında değişiklik olmaz. Bu, tam yetkin bir dindir, fakat insanların çoğu bilmez (RumSuresi 30)Haa sonradan kendisine ulaşan vahiy ve deliller sayesinde de bu yolu pekişrilmişr.

İnsan Suresi 3 Biz onu yola kılavuzladık. Ark ya şükredici olur ya nankör.Bu sayede insanoğlunun hiçbir mazare yoktur Efendisine karşı. Çünkü iyiliğe ve kötülüğe eşit uzaklıkta yaral-manın da ötesinde, aslında iyiliğe programlanırcasına yaralmışr insan ve daha sonra da çeşitli yollarla bu durumpekişrilmişr. Buna rağmen kötü olmayı seçenin en ufak bir sığınağı yoktur.**Yüce Allah daha yaratmadan kimin özgür iradesiyle neler yapacağını ve karakterinin nasıl olacağını bildiğinden,doğrudan cennee yaralmayı haketmeyenleri yaratmış olmakta bu evrenimizde . Başka bir deyişle, bu dünyadaimhan için yaralan hiçkimse tam masum değil, yoksa en ufak bir ızdırap deneyimine maruz kalmazlardı:Ahzab Suresi72 Biz emâne göklere, yere, dağlara teklif ek de onlar onu yüklenmekten kaçındılar, ondan ürktüler. İnsan iseçok zalim ve çok cahil olduğu halde onu yüklendi.

73 Bunun böyle olması, Allah’ın; ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlara, şirke sapmış erkeklerle şirke sapmışkadınlara azap etmesi, mümin erkeklerle mümin kadınların tövbelerini kabul etmesi içindir. Allah Gafûr’dur,Rahîm’dir.Nahl Suresi 61 Eğer Allah, insanları zulümlerine karşı cezalandırsaydı, yeryüzünde debelenen bir şey bırakmazdı.Ama öyle yapmıyor, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Süreleri geldiğinde ise ne bir saat geri kalırlar ne deöne geçebilirler.Bu arada tekrar belirtelim, Rabbimiz kimin, sonsuza dek imhan edilse ne yapacağını, hangi yanlışları sergileye-ceğini bildiğinden, bu evrenin sakinleri genel olarak O’nun gözünde olumsuz konumda. Yoksa bunun Adem veeşinin yasak meyvayı yemesiyle bir ilgisi/bağlansı yok. Kimse bir başkasının günahından dolayı suçlanamaz veherkes kendi yapklarıyla ve yapacaklarıyla değerlendirilmekte yüce Allah tarandan. Yani Hırisyanlıktaki gü-nahkar doğma inancıyla karışrılmamalı bu...Ayrıca ruhçu öğredeki tekamül/evrim için dünyaya gelme inancıyla

da bir ilgisi yok bunun . Adem ve eşi o hatayı yapmasaydı da zaten bu dünya için yaralmışlardı.Çünkü hakekleribuydu...Ve Efendimiz bunu en başından biliyordu.Ve belirğim üzere, dünya yaşamı cennet ile cehennemin bir karışımı. Nimetler ve belalar içiçe bu yüzdenevrenimizde. Bu durum da aslında yine hakeğimize kavuşmak için tasarlanmış yine.Gerek deneyim açısından,gerekse de imhan açısından... Ortada, kolekf tablo yani sistem açısından hakeğin geçici minik cezaya veyaödüllere (bu yaşamdaki sıkınlar cehennemdekilerle kıyaslandığında ufak çaptadır) maruz kalma var. Fakatburada cehennemden farklı olarak yaşadığın ızdıraplarda böyle bazen bir taşla iki veya daha fazla kuş vuruluyor.Yani başına gelen sıkın bir kaza veya hastalık falan değil de başkası tarandan sana yapılan birşey ise, bu aynızamanda hem o kişinin (yani kötülüğü yapanın) kendisiyle yüzleşmesi ve ahiret için aleyhinde delil, ona tuzakoluyor, hem de senin (kötülüğe maruz kalanın) hakeğin sıkınyı denk gerilerek yaşaman oluyor.Şimdi diyebilirsiniz ki küçük veya genç yaştaki biri henüz kötülük yapmadan neden sıkınlar yaşayabiliyor hayaa?

Bir kul henüz günah işlemeden de ızdırapları yaşamaya başlayabiliyor çünkü Rabbimiz o kişinin neyi hakediphaketmediğini, neler yapacağını ve nasıl bir karaktere sahip olacağını biliyor . Yine herşey o kişinin hakeğidoğrultusunda gerçekleşrilmekte yüce Allah tarandan. Aynı şekilde bu hayaa yaşadığımız ve ahiree yaşaya-cağımız mutluluk, başarı ve nimetler de...Kısacası olaya bütünsel, ve kolekf açıdan bakılırsa, aslında bu dünyada bile hiç haksızlık yok. Sadece haksızlık,olayın kendi içinde olabilmekte. Yani bu imhan dünyasında kimse kimseye kötü bir söz söylemeye bile yetkilideğilken, bir kişi başkasına kötülük yapıyorsa bu zulmü gerçekleşren günah işlemiş oluyor. Ama dediğim gibibütünsel açıdan bakınca yine herkes hakeğine ”denk gerilerek” kavuşturuluyor aslında. Kaldı ki, dünya hayatek başına değerlendirilmemeli, sonsuz ahiret yaşansıyla birlikte ele alınmalıdır. O zaman ilahi adalen nasılmükemmel bir şekilde işlediği çok daha net görülebilecekr.Bu imhan evrenimizde bile Rabbimizin kusursuz planı işlemektedir ve buradaki hayat da pkı cennet veya

cehennem gibi, tasarım amacına mükemmel bir şekilde hizmet etmektedir. Eski bir yazımda da belirğim üzere:Bizim dünyamız ve evrenimiz;1-İmhan (kişileri kendileriyle yüzleşrme) dünyası hedefine yönelikr.

163

Page 164: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 164/180

2-Cennet ile cehennemin karışımı karma bir hayat (ödüller ve uyarı ve/veya ceza niteliğindeki ızdırapları tatmak)3-Sonunda mutlaka canlılarının ve haa evrenin kendisinin öleceği sonlu bir yaşam içerir.İşte bu evrendeki kusursuzluktan kasıt, bu 3 maddeye uygun-hizmet eden olma açısından mükemmellikr, çünküyaralış amacı budur. Ama buna karşılık ahiret evreninin yaralış amacı ve şartları farklı olduğundan, ahiretdünyasındaki kusursuzluk da bambaşkadır. Fakat ceza ve ödüller dünya ve ahiret bütünlüğünde temelde aynıhedefe hizmet etmektedir.

**Evrenimizde yaşananlara yine bütünsel açıdan, sistem açısından bakacak olursak her işde bir hayır vardır bubağlamda, ama birey açısından bakacak olursak durum hiç de böyle değildir elbee. Kişiler için bazı işlerde hayırvarken bazı şeylerde ise şer vardır bu hayaa (ve de ahiree).Dünya yaşanmız, yani kainamız cennetle kıyaslanırken bazen olumsuz ifadelerle tanımlanırken, buna karşılıkyoklukla/hiçlikle ve/veya cehennemle karşılaşrıldığında ise övülmekte ve içindeki nimetlere vurgu yapılarakşükredilmesi gereken güzellikler diyarı olarak tanımlanmaktadır ayetlerde.(Buradan da dünya hayanın cen-nemsi yanının cehennemi tarandan daha ağır basğı sonucu da çıkarılabilir...).Yani ayetlerde bu dünya hayanın önemsizliği ve geçiciliği belirlirken, ”güzellikleri yaşama” açısından yine cen-netle kıyaslandığında ortaya çıkan tablodan bahsedilmektedir. Yoksa yokluğa veya cehenneme kıyasla evrenimizingüzellikleri övülürken, ”imhan yaşamı” olması işlevinden dolayı da önemi vurgulanmaktadır. Zaten bu açıdan

bakarsak, yani sonsuz hayamızı şekillendirecek olan imhan anı olduğunu farkedersek bu yaşanmızın, aslındaen önemli dönemi yaşadığımızı da söyleyebiliriz...**Yukarıda evrenimizin yaralış amaçlarından bahsem.Bir de sadece biz kullar açısından olaya bakacak olursakbu imhan dünyasında yaralış amacımız: Rabbimize kulluk, kendimizle yüzleşmek, gerekli ikazları almak, ve bazıküçük ceza veya mükafatları daha bu dünyada tatmaya başlamakr... Bu bağlamda ortada kötülük problemi diyeadlandırılan, yani ”kötülüğün kaynağı nedir” şeklinde dile gerilen sözde sorun, sözkonusu bile değildir gerçekteyine.Secde Suresi 21. Ayet: Şu da bir gerçek ki, onlara en büyük azaptan önce o yakın azaptan (dünya azabından) dataracağız, belki dönerler.Rum Suresi 36. Ayet: Bir de Biz insanlara bir rahmet tardığımız zaman ona güveniyorlar; ellerinin yapğı birşey

sebebiyle başlarına bir kötülük gelince de (hemen) her ümidi kesiveriyorlar.Nasıl ki kimse çıkıp ”Allah varsa cehennemde neden ızdıraplar ve zebaniler var” diye bir problemden bahsetmiy-orsa, aslında dünya için de durum aynı. Bizim kainamız cehennem kadar ızdırapla örülü değilse de, bir cennet dedeğil. Cennete kıyasla cehennemimsi, cehenneme kıyasla ise cennemsi bir yer gibi durmakta evrenimiz. Çünkünitelik olarak her ikisinin, yani cennet ile cehennemin ortasında ve hazla ızdırap harmanlanmış, dengelenmişdurumda. Buna karşılık ayetlerde ”Rabbin Ka” adı verilen ve şu anda da var olan ”Ahiret Evreninde” ise böylebir karışım, denge yoktur. Mutluluk ve nimet diyarı ile, ceza/sıkın diyarı birbirinden tamamen ayrı vaziyeedirve o evrenin sakinleri, yani içinde yaşayan canlıları ise ölümsüzdür. Zaten farklı fizik yasalarına sahip bu sonsu-zluk/ahiret yurdu...hp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/zaman-zamanszlk-ve-rabbin-kat.htmlhp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/ahiret-evrenirabbin-kat-ve-ebedi-yas am.html

Bu dünyadaki kullar davranış ve düşünce açısından cennee yaşayanlar gibi mükemmel olsalardı bırakın cehen-nemi, dünyada bile yaralmazlardı diye düşünmekteyimHaa doğrudan cennee yaralan kullar olabileceğini de düşünüyorum. Hiçbir şekilde ızdırabı yaşamayan...Veayrıca, doğrudan cennee yaralmayı hakedecek kadar iyi olan kimseler varsa, dereceleri dünyada yaşamış veyaşayacak olan herkesden daha yüksek de olabilir.Bu dünyamız (ve de evrenimiz) cennetle kıyaslandığında bir ceza yeri gibi kalmakta zaten. Ama tekrar belirtmekgerekirse, cehennem veya yoklukla yani var olmama durumuyla kıyaslandığında ise mutluluk ve nimet diyarıdır.Bu bağlamda dünyadakiler, cennet ile cehennemin, nimetle ızdırabın karışımı bir deneyimi ve kendileriyleyüzleşmeyi yani imhanı haketmiş olan kullar.”Sadece ödüle dayalı bir sistem yaralamaz mıydı”, ya da ”madem biliyor kimin imhanı geçeceğini, sadece iyileriyaratamaz mıydı” şeklinde de sorular gelmekte. Elbee ki yüce Allah dileseydi bu şekilde de kurabilirdi sistemi

ama O en doğrusunu, iyisini ve tabii ki dilediğini yapar.Rabbimiz böyle bir sistem ve düzen yara, çünkü en mükemmeli, olması gereken buydu. Yine nasıl ki ”nedencennetlikleri veya herkesi cehenneme atmıyor” şeklinde bir iraz gelmiyorsa bunda da durum tamamen aynıdır

164

Page 165: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 165/180

aslında. Kimse neden iyilerin cennee ödüllendirildiğini sorgulamaz, çünkü bunun zaten olması gereken şeyolduğunu bilirler. Ama iş kötülerin yaralıp cehennemde cezalandırılmasının doğruluğuna gelince nedense aynıbilgeliği göstermekten kaçınıyor genelde insanoğlu.hp://emre1974tr.blogspot.com/2013/03/iyiler-mutlaka-kazanr.htmlRabbimizin iyileri ve iyiliği ödüllendirmesi gibi, kötüleri ve kötülüğü azabıyla tanışrması da merhamenin,iyiliğinin ve kusursuzluğunun sonuçlarındandır. Ortada hiçbir problem falan olmadığı gibi, kusursuz bir uygulama

ve sistemin içinde hakeklerimizi yaşama sözkonusu. Cehennemdeki acılar gibi dünyadaki acılar da kimseninbaşına piyangodan çıkmıyor, yine aslında tamamen yüce Allah’ın adale ve de iyiliği, kusursuzluğu tecelli etmekte.Yani kulların özgür iradeleriyle birbirlerine yapkları kötülükler de bu durumun bir parçası.Teğabün Suresi 11 Allah’ın izni olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz. Kim Allah’a inanırsa Allah O’nun kalbinidoğruya ve güzele kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde bilmektedir.Rum Suresi 41. Ayet: İnsanların kendi ellerinin kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat meydana geldi(ki Allah) yapklarının bazısını kendilerine tarsın ki vazgeçsinler.Kimlerin cenne kazanacağını bilerek yaratması ve onları ödüllendirmesi gibi, kötülerin de kimler olacağını bildiğihalde onları yaratması ve cezalandırması da aynı güzel ve mükemmel işlemin vücuda gelmesidir. Ve tabii kidünyadaki geçici mükafat ve cezalar da öyle...Bakara Suresi 81 İş onların sandığı gibi değil! kötülük ve çirkinlik kazanan, suçu kendisini kuşatmış olan kişiler,

ateşin dostudurlar. Sürekli kalacaklardır onun içinde.Özetle konuyu toparlayacak ve bir iki önemli ayrın daha ekleyecek olursak; bugüne kadar tarihte ”kötülükveya şer problemi” başlığı alnda birçok filozofun, ilahiyatçının veya diğer insanların da zihinlerini meşgul eğisöylenen bu konu dediğim gibi gerek ayetlerde, gerekse de manğımızda zaten çözümlü vaziyetli, cevap çokbasit ve açık.Daha yaratmadan kimin iyilerden , kiminse kötülerden olacağını bilen Rabbimiz bu benlikler haket-ğine kavuşsun diye onları vücuda germekte. Kötüleri ve kötülükleri cezalandırmak için cehennemi yaratmışdurumdadır ama ondan önce cennet ile cehennemin karışımı olan dünyamızda imhanı, yani kulların kendileriyleyüzleşmelerini sağlamakta ve ahiree olası irazları ortadan kaldırmakta.Ayrıca, bu dünyamızdaki gerek doğalfelaketler olarak adlandıradığımız ızdıraplar (deprem, sel, kazalar, hastalıklar ve yaşlanma vs... ) gerekse deinsanların özgür iradeleriyle başkalarına kötülük yapma yoluyla vücuda gerdikleri ızdıraplar hem ceza, hem uyarı,hem de zulmü yapanları kendileriyle yüzleşrme (imhan), kötülüklerini açığa çıkarma görevini yerine germekte.

Buna karşılık Ahiret Evreninde, yani Rabbin Ka’ndaki cehennemdeki acılar ise tamamen ceza işlevini yerinegermektedir.Necm Suresi 31 Göklerde ne var yerde ne varsa Allah’ındır. Bu, Allah’ın; yapklarıyla kötülük sergileyenlericezalandırması, güzel davranıp güzel düşünenleri de güzellikle ödüllendirmesi içindir.Dünya ve ahireeki tüm acıların tek sorumlusu kullardır. Kulların özgür iradeleriyle kötülüğü seçmeleridir...Tabii cinler de bu gruptadır ve onların yapğı yanlışlar, insanları saprmaları da yine bu kötülüğün kaynağınadahildir:Bakara168. Ey insanlar! Yeryüzündeki nimetlerden temiz ve helal olmak şaryla yiyin. Şeytanın adımlarını izlemeyin.Çünkü o size açık bir düşmandır.169. Hiç kuşkusuz o, size kötülük, çirkinlik/düzensizlik ve pislik emreder. Ve size, Allah hakkında bilmediğiniz

şeyleri söylemenizi buyurur durur.Bu arada yine yüce Allah’ın, kimlerin kötülüğü seçeceğini bildiğinden, zalimleri topluca cezalandırmak için bazenaynı coğrafya ve dönemde yaratarak, biraraya gererek helak eğini de görmekteyiz:Ankebut30. Lût dedi: ”Rabbim, şu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et.”31. Elçilerimiz, İbrahim’e müjdeyi gerdiklerinde şöyle dediler: ”Biz şu kenn halkını helâk edeceğiz. Çünkü orahalkı zalim oldular.”Ve nasıl ki cehennemdeki sıkınlar ve acılar için ”kötülük problemi” gibi bir saçma bir düşünce oluşturulmuyorsa,dünyamız/evrenimiz için de oluşturulamaz. Çünkü her iki evrende de ızdıraplar benliklere hakekleri deneyimiyaşatma hedefine yönelikr ve durum aynıdır.Aynı şekilde dünya ve cenneeki hazlar da iyilere ve iyiliğe hakeği ödülü verme amacına hizmet etmektedir.Yine

bu durum da hem dünyada hem de ahiree bir bütünlük içerisinde adale sağlamaktadır ki zaten kimse bunimetlendirerek ödüllendirme olayını sorgulamaz bile. Ama özgür iradeyle seçilen kötülüğün vücuda gelmesineizin vererek cezalandırmak da, pkı iyiliği mükafatlandırmak gibi doğru, mükemmel ve iyi olan şeydir.Yüce Allah’ın

165

Page 166: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 166/180

merhamenin ve iyiliğinin sonucudur...Dünya ve ahireeki felaketler, kötülüğe karşı yüce efendimizin, Rabbimizin öesinin yansımasıdır.Muhammed Suresi 28 Olacak olan budur! Çünkü onlar, Allah’ı öelendiren şeylerin peşine düştüler, O’nunhoşnutluğundan ksindiler; sonunda Allah bütün amellerini boşa çıkardı.Şura Suresi 16 Kabul edilişinin ardından Allah hakkında tarşmaya girenlerin delilleri Rableri kanda geçersizdir.Bunların üzerlerine öe, kendilerine şiddetli bir azap vardır.

Ta-Ha Suresi 81 Size verdiğimiz rızkın temizlerinden yiyin! Bu konuda azgınlık etmeyin! Yoksa öem üzerinizeçöker. Ve kimin üstüne öem inerse o uçuruma gider.Ve tabii ki yanlışını fark edenlere o anda bu duruma karşı tövbe kapısı açıkr:Tevbe Suresi 118 Geride bırakılan üç kişinin de tövbesini kabul etmişr. Bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlaradar gelmiş, öz benlikleri kendilerini sıkışrmış; Allah’ın öesinden kurtulmak için yine Allah’a sığınmaktan başkaçare olmadığını fark etmişlerdi. Sonra onlara tövbe nasip e ki, eski hallerine dönsünler. Hiç kuşkusuz, Allah,tövbeleri çok çok kabul eden, rahme sınırsız olandır.Ortada kötülük problemi yoktur, tam tersine, kötülüğün ve kötülerin açığa çıkarılması ve her 2 dünyada da daimacezalandırılması vardır. Problem sadece kulların hastalıklı düşünce ve davranışlarındadır. Ve de kötülüklerin,ızdırapların tek kaynağı da özgür iradeleriyle yanlışı/zulmü seçen kullardır.Ve bizlerin yapması gereken elbee iyiliğe ve gerçeğe yönelerek hem bu dünyanın daha cennemsi bir yer

olmasına katkıda bulunmak ve hem de asıl önemlisi tabii ki ahiree de gerçek kurtuluşa/cennete ulaşmaya,Rabbimizin rızasını kazanmaya çalışmak olmalıdır.Selam ve sevgiler

166

Page 167: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 167/180

4. 2014

4.1 August

Miras Ayetlerinin Çözümü (2014-08-04 03:08)

Miras ayetleri olan Nisa 11, 12 ve 176’nın her biri, gerçekte ayrı ayrı ayrı durumlar için ayrı formüller sunuyor. Haabu ayetlerdeki her cümle de kendi içinde ayrı durum ve formülden bahsetmekte...

İnternee araşrırken, bu 3 ayen kendi içinde ayrı formül verdiğini farkedip söyleyenlerin olduğunu gördüm.Fakat dediğim gibi sadece ayet değil, ayetlerdeki her cümle de ayrıca kendi içinde farklı bir durum ve paylaşımdanbahsetmekte. Her cümle ayrı bir mirasçılar listesi ve alacakları oranları vermekte.

Cümlede kimlerden bahsediliyorsa, sadece onlar mirasçı demekr.Yani ya sırf onlar varlar hayaa, ya da başkaları

da olsa da yine de sırf onlar miras almaya hak kazanıyor durumdalar.Bundan dolayı da, aslında mezheplerin uyguladığı gibi birbirlerine karşı oran , ortak formül, avliye falan yok. MeselaNisa 11’de ” İkiden fazla kadın iseler ölenin bırakğının üçte ikisi onlarındır. ” ifadesi tek başına ayrı bir formül(sadece kız çocukları varis ise ve ikiden fazla kız iseler bu oran geçerli, yoksa diğer şık ve şartlarda sözkonusu değil).Ve böylece taşlar yerine oturuyor. Her durumda miras yeyor. Sadece bazı durumlarda artan miras sözkonusu,ama yine ayetler ışığında bu artan miktarın kimlere verileceği de bulunur. (Mesela Nisa 8. ayet...)

Şimdi bu bahseğimiz miras paylaşımını anlatan Nisa 11, 12 ve 176. ayetleri yazıp sonra da bir tanesi üzerindençözümleme örneği sunalım:Nisa11. Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iselerölenin bırakğının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu

varsa, geriye bırakğından ana-babanın her biri için alda bir hisse olacakr. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisineana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağıvasiyeen ve borcundan arta kalanın alda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yararbakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah’tan bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah herşeyibilir, tüm hikmetlerin sahibidir.12. Zevcelerinizin geriye bırakğının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa. Eğer onların çocuğu varsa, vasiyetekleri ve borçları ödendikten sonra geriye bırakklarının döre biri sizindir. Eğer sizin çocuğunuz yoksa bırak-ğınızın döre biri zevcelerinizindir. Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yapğınız vasiyet ve borcunuzödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası veçocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine alda bir düşer. Kardeşler bundanfazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte bire ortakrlar. Kimseye zarar

verilmemelidir. Allah’tan bir öneridir bu. Allah Alîm’dir, Halîm’dir.176. Fetva isyorlar senden. De ki: ”Allah size, ana-babasız ve çocuksuz kişi hakkında şöyle fetva veriyor: ’Çocuğuolmayan, bir kız kardeşi bulunan kişi öldüğünde, onun terekesinin yarısı kız kardeşindir. Böyle bir kişi, çocuğu ol-mayan kız kardeşi öldüğünde, onun terekesinin tamamına mirasçı olur. Eğer ölenin iki kız kardeşi varsa terekeninüçte ikisi onlarındır. Eğer mirasçılar, kadın-erkek, birçok kardeşlerse bu durumda erkek kardeşe, iki kız kardeşinpayı kadar verilir.’ Allah size açık-seçik bildiriyor ki sapmayasınız. Allah, her şeyi gereğince bilmektedir.

***

Örnek olarak mesela 11. ayen verdiği bilgileri açalım.

Bu ayetlerin her birinin, haa onu da bırakın içlerindeki her cümlelerinin de ayrı ayrı durumlar içinde ayrı formüller

sunduğunu söylemişm. Çözümlemesini sunalım:Nisa

11. ”Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar.”

167

Page 168: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 168/180

Yani eğer mirasçılar sadece çocuklardan oluşuyorsa ve hem dişi hem de erkek çocuklar varsa , erkek çocuklar 2birim alırken dişi olanlar ise 1 birim alacaklar.

Kısaca bir örnekle 300 L. miras varsa ve bir erkekle bir kadın çocukları sözkonusu ise, erkek 200 L. alırken kadın 100L. alacak.

“İkiden fazla kadın iseler ölenin bırakğının üçte ikisi onlarındır.”

Yanieğer mirasçı olarak sadecekız çocuklarıvarsa, ve sayılarıda ikiden fazla isemirasınüçte ikisi onlarınmış. Buradadikkanizi tekrar çekmek isterim ki; burada istenen, kızların üçte iki alması sadece ve de sadece bu durumdageçerlidir. Yoksa diğer şart ve durumlarda böyle bir pay sözkonusu değil.

(Bu arada 176. ayeeki ifadeyi de gözönünde bulundurunca, eğer varisler 2 kız çocuksa da yine üçte ikiye ortakrbu 2 kişi).

Yine 300 L. örneğinden devam edecek olursak, sadece kız çocukları var ve sayıları ikiden fazla ise 200 lirasını ar-alarında paylaşırlar.

“Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur.”

Ayen içindeki bu devam cümlesinde belirldiği üzere eğer ölen geriye sadece tek bir kız çocuğu bırakysa (ya da

başkaları olsa da mirasçı durumunda olan sadece o ise ), mirasın yarısını alabiliyormuş.

Yine 300 Lira üzerinden gidersek 150 Lirası bu tek kız çocuğunun demekr.

“Ölenin çocuğu varsa, geriye bırakğından ana-babanın her biri için alda bir hisse olacakr.”

Bu ifadedenanlıyoruz ki bu sefer mirasçının çocuklarınınyanında anne ve babasını da geride bırakmış ve bu yüzdenonlara da pay var ( her biri için alda bir...).

300 Liranın 50 Lirası annenin, 50 Lirası babanın, geriye kalan ise çocuklarındır.

“Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer.”

Nisa 11 aye içinde geçen bu cümlede ise “sadece anne ve babanın mirasçı olduğu” durumdan bahsediliyor. Yani

bu sefer çocuklar falan yok, sadece vefat edenin anne ve babası mirasçıdır(eğer geride kardeşler falan kaldıysa bileonlar mirasçı durumunda değiller).

Bu durumda anne üçte bir alıyormuş. Babadan cümle içinde bahsedildiği halde pay oranı verilmediğine göre geriyekalan yani üçte iki de babanın demekr.

Bu vaziyee anne 300 Liranın 100 Lirasını alırken baba ise 200 Lira alır.

“ Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyeen ve borcundan arta kalanın alda biridir.”

Vefat edenin annesi var ama babası yoksa, ayrıca da kardeşleri varsa annenin payı alda bire iniyor. Geriye kalanıkardeşler paylaşıyor. Ama tekrarlayalım, eğer baba da olsaydı , sadece anne ve baba terekeyi alacak, kardeşlerepay düşmeyecek...(Ve ayetlerden anlaşıldığı üzere, eğer ölenin çocuğu varsa yine kardeşler pay alamaz).

Aynı şekilde 12 ve 176. ayetlerde de cümle cümle ayrı özel durum ve formüllerden bahsedilmekte . Mesela 12.ayee ölen geriye eş bırakysa , 176. ayet ise geride sadece kardeş/kardeşler bırakysa taksimin nasıl olacağınıanlatmakta ve dediğim gibi yine bu ayetlerin içindeki her cümle kendi başına birer mirasçı listesi ve de formüliçermekte.

Dilerseniz Nisa 176. aye de bu bağlamda kısaca inceleyelim:176 Fetva isyorlar senden. De ki: ”Allah size, ana-babasız ve çocuksuz kişi hakkında şöyle fetva veriyor: ’Çocuğuolmayan, bir kız kardeşi bulunan kişi öldüğünde, onun terekesinin yarısı kız kardeşindir. Böyle bir kişi, çocuğuolmayan kız kardeşi öldüğünde, onun terekesinin tamamına mirasçı olur. Eğer ölenin iki kız kardeşi varsa terekeninüçte ikisionlarındır. Eğermirasçılar, kadın-erkek, birçok kardeşlerse bu durumda erkek kardeşe, iki kız kardeşin payıkadar verilir.’ Allah size açık-seçik bildiriyor ki sapmayasınız. Allah, her şeyi gereğince bilmektedir.

Burada da ”sadece kardeşler mirasçı ise” oranların ne olduğu anlalıyor ve tabii ki yine her cümle ayrı bir liste veayrı bir formül sunuyor :Eğer mirasçı sadece 1 kızkardeş ise mirasın yarısını,Eğer mirasçı 1 erkek kardeş ise mirasın hepsini alıyor,

168

Page 169: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 169/180

Eğer 2 kızkardeş mirasçı ise üçte ikisini almakta,Eğer yine sadece kardeşler mirasçı ise ve bunlar kadınlı erkekli yani her iki cinsiyeen ise terekenin tamamınıbire(kadın) iki (erkek) şeklinde paylaşırlar.

Bu arada geride kalan sadece birçok erkek kardeş varsa bu kardeşlerin mirasın tamamını alacağını, veya sırf ikidenfazla kız kardeş varsa (11. ayeen de işaret alarak) bu kızkardeşlerin mirasın üçte ikisini alacağını (kendi aralarındaeşit bölüşerek) da dolaylı olarak anlamaktayız bu ayetlerden.

Zaten Nisa 11 ve 176. ayetleri alt alta okursanız, 11. ayee sırf çocuklar mirasçı olduğunda erkek ve kız çocuklaraverilen oranlarla, 176. ayee sırf kardeşler mirasçı olduğunda erkek ve kız kardeşlere verilen oranların birebir aynıolduğunu göreceksiniz.

(Yeri gelmişken belirtelim; Nisa 12. ayen bir cümlesinde bahsedilen kardeşlerle birlikte ölenin eşi de mirasçıdır.Ama bu 176. ayee ise “sadece kardeşler” mirasçıdır.)

Özetle: 11. ayee eş yok, 12. ayee eş varken, 176. ayee ise yalnızca kardeşler varken taksimin nasıl yapılacağıanlalmakta…

***

Ve bilindiği üzere, ayetlere göre esas olan vasiyer ve bu oranlar vasiyet yerine gerildikten ve eğer varsa borçlar

ödendikten sonra geriye kalan malın paylaşımı içindir.Görüldüğü üzere mirasın yetmemesi , avliye gibi sorunların hiçbiri yok gerçekte. Ayetler kusursuz bir şekilde miraspaylaşımını anlayor. Buradaki önemli nokta, her cümlenin ayrı bir mirasçılar listesine göre ayrı bir formül verdiğinigörebilmekr. Yani ayetlerin içindeki her bir cümle, özgün bir mirasçı listesi vermekte ve bu durumda mirasçılarınne alacağını anlatmakta.

Miras paylaşımıyla ilgili problemler çözülürken, kalan mirasçıların kim olduğuna bakılır ve bu tablonun mirasla ilgiliayetlerin hangi cümlesine denk geldiği belirlenerek miras taksimi yapılır.

Bir örnek olarak şu meşhur 3 kız mirasçı içeren soruyu çözelim.

“Bir adam ölür ve geride bir anne, bir baba, üç kız evlat ve bir de eş bırakır. Miras nasıl paylaşılacak?”.

Burada hem eş hem de çocuklar miraçı olduğuna göre Nisa 12. ayen dördüncü cümlesi ilgili taksimi anlatmaktadır(zaten bu ayen her cümlesi, geride kalan eş varsa yapılması gerekenleri anlatmaktadır) :

“Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yapğınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizdebiri zevcelerinizindir.”

Adam geride eşini bırakıyorsa ve de çocukları da varsa sadece bu kişiler mirasçı olabiliyor bu cümleye göre. Eşiterekenin sekizde birini alır ve geriye kalan sekizde yedi de çocukların olur. Vefat edenin anne, babası veya kardeş-leri varsa bile bu durumda pay alamaz.

***

Dediğim gibi her cümle ayrı bir mirasçı listesi ve formül veriyor, ve her zaman miras yeyor görüldüğü üzere.

Sadece bazı durumlarda artan miras sözkonusu, yine yazımın başlarında belirğim üzere bu artan mirasın kimlereverilebileceğini gösteren işaretler içeren ayetler var... Örneğin:

Nisa 8: Mirasın paylaşrılmasında hısım-akraba, yemler, yoksul ve çaresizler de hazır bulunurlarsa, ondan onlarıda rızıklandırın ve onlara güzel ve hoş bir söz de söyleyin.

Selam ve sevgiler

4.2 October

Göklerin ve Yerin Melekutu - Ve Diğer İki Konuyla İlgili Kısa Yazılarım (2014-10-25 21:01)

Göklerin ve Yerin Melekutu(İçyüzü/Hükümdarlığı)

Enam Suresi

169

Page 170: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 170/180

75.Böylece biz İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki, gerçeği görüp bilerek inananlardanolsun.

76. Gece onun üstünü örtünce bir gezegen gördü de ”İşte Rabbim bu!” dedi. Gezegen bağında ise ”Bapgidenleri sevmem!” diye konuştu.

77. Ay’ı doğar halde görünce, ”Rabbim bu!” dedi. O banca da şöyle konuştu: ”Eğer Rabbim bana kılavuzluk

etmeseydi sapıtan topluluktan olurdum.”78. Nihayet Güneş’in doğmakta olduğunu gördüğünde, ”Benim Rabbim bu, bu daha büyük!” dedi. O da bapgidince şöyle seslendi: ”Ortak koştuğunuz şeylerden uzağım ben.”

79. ”Ben bir hanîf olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.”

İbrahim Peygamber burada tüm evrenin de pkı bu tanık olduğu gök cisimleri gibi doğup bağını fark etmişdiye düşünüyorum. Ve bu yüzden de kendisi yaşadığı sürece sabit gibi duran yeryüzünü/tabia veya uzayı/evrenide aynı hataya düşerek Rabbi olarak görmeye kalkmadı; dediğim gibi güneş, yıldız ve gezegenler gibi, üzerindebulunduğu dünyanın da, içinde bulunduğu kainan da gelip geçici birer kul olduğunu anlamış.

Hem de bunlar ömrü boyunca ona sabit gibi gözüküceği için çok daha kolaylıkla yapabilirdi bu hatayı. Ama burada

ona tüm evrenin de içindekilerle birlikte birgün yokedileceği dolaylı olarak gösterilmekte. Güneş, ay veya gördüğügezegenin doğuşu ve başı, evrenin de doğuşu ve başını (yaralışını ve yokedilişini) temsil ediyordu/anlayorduona aynı zamanda.

Zaten 75. ayee “Böylece biz İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki, gerçeği görüp bilerekinananlardan olsun.” denilerek bu durum anlalmakta. Yani evrenlerin ve dünyanın bir başlangıca ve sona sahipolduğu... (sonlanma konusunda tek issna tabii ki “Rabbin Ka” adıverilen Ahiret Evrenidir ki onun da birbaşlangıcıolmasına karşın sonsuza dek var olacakr, yani yok olmayacakr).hp://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/zaman-zamanszlk-ve-rabb in-kat.html

Ve tabii ki Big Bang ile Big Crunch da (yaralış ve yok edilişin vücuda geliş şekli) kendisine bu örneklerle anlalmışolmaktadır. Çünkü gördüğü gezegen, ay ve güneş önce doğuyor yani bir başlangıç noktasında gözüküyor, sonrayükselmeye başlıyor ve zirve noktasına erişiyor, sonra da batmaya yani aşağıya inmeye başlıyor ve en sonundada tamamen batarak gözden kayboluyorlar. Evrenin Big Bang (ortaya çıkışı ve genişlemesi) ve Big Crunch (içineçökerek yok olması) aşamaları da bu yöndedir gerçekte.

“Bap gidenleri sevmem” sözünü, bu olayın aslında tüm kaina kapsadığını anlayarak söylemiş. Bu alemdekiherşey bir gün batacak yani yok olacak.

Kısacası; İbrahim Peygamber bu yaşadığı deneyimle, evrenin ve içindeki tüm diğer varlıkların da aynı döngüleriyaşadığını kavradı ve tüm gördüklerinin(haa diğer göklerin/evrenlerin bile), birer kul olduğunu farkederek bunlarıyoktan vareden yüce Allah’a teslim oldu. Ve yine fark e ki yüce Rabbimiz yöneci ve gözlemci olarak her yerde,ama varlık olarak evrenimizin (ve de diğer evrenlerin) dışındadır. Hiçbir yaralmışda tanrısallık yoktur.

Bu arada evrenimizin ve de diğer evrenlerin (Göklerin), “Rabbin Ka” adı verilen “Ahiret Evreni” hariç, içe çökerek

sonlanacağını haber veren ayetleri de paylaşalım:

Zümer 67: Allah’ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Oysaki kıyamet günü, yeryüzü tamamen O’nunavucudur/avucundadır; gökler de O’nun sağ elinde/kudrende

dürülmüş

haldedir. Şanı yücedir O’nun; arınmışr onların ortak koştuklarından.

Enbiya 104: O gün Evren’i kitabın sayfalarını katlar gibi düreriz. Ve onu yaralışa ilk başladığımız duruma iadeederiz. Bu, üzerimizdeki bir vaar. Elbee, gerçekleşreceğiz.

Kullar Doğruluk/İyilik Üzerine Yaraldıklarının Farkındalar

Dünyanın dört bir taranda herkesin, yanlışa veya kötülüğe yönelen kimseler ve yapkları şeyleri tanımlamak içinkullandığı ”sapmış” veya “sapkınlık” gibi ifadeler de insanların özde doğruluk/iyilik üzerine yaraldığını ve program-landığını gösteriyor aslında. Bu tanımlama kutsal kitaplarda da yine yanlış yolda olan kullara yönelik kullanıldığıgibi, dediğim gibi tüm dünyada insanların dilinde, bilgisinde vardır.

170

Page 171: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 171/180

İnsanlığın kollekf bilincinde bulunduğu görülen bu sözcükler, başlangıçta kusursuz düşünce ve davranış üzerineyaraldığımızın kabul edildiğini dolaylı da olsa gözler önüne seriyor. Şöyle bir düşüncek olursak, sapmak, dönmekeylemi her zaman kötü değildir gerçekte. Çünkü bir insan bazen yanlışından dönerek doğruya, güzele de sapabilir.Fakat biz bu ifadeleri sadece yanlışa sapan, yani doğrudan dönen kimseler için veya ilgili yanlış davranışların kendisiiçin, olumsuz anlamda kullanırız hep.

Bilinçalndan da olsa biliriz ki; başlangıçta/doğuştan zaten doğru yol üzerinde olduğundan insanlar, kötülüğe

ve yanlışa yönelenler içindeki ”doğrudan/vahiyden/ruhdan sapmış, yani uzaklaşmış” demekr. Ve böyle kişilerekısaca ”sapmış”, ilgili davranışa da “sapma” denir. Gerek inanç konusunda olsun, gerek davranış veya başka birkonuda...

Kutsal kitabımızda da; doğruluk ve iyilik üzerine ve de temel vahiyle yoğrulmuş bir şekilde yaraldığımız gerçeğişöyle anlalır:

7: 172 Rabbin, Adem oğullarının bellerinden soylarını çıkarırken onları kendi kendilerine tanık tutar: ”Ben, Rab-biniz değil miyim? ” ”Evet, tanıklık ediyoruz, ” derler. Böylece diriliş günü, ”Biz bundan habersizdik, ” diye-mezsiniz.7: 173 Yahut, ”Atalarımız önceden ortak koştu ve biz de onlardan sonra gelen soylarıyız, bizi bidat ve hurafeleredalanlardan dolayı mı yok edeceksin, ” diyemezsiniz.

- Bir tek Tanrıcı (hanif) olarak kendini dine adamalısın. Nitekim, ALLAH insanları böyle bir yaralış ile donatarakyaratmışr. ALLAH‘ın yaraşında değişiklik olmaz. Bu, tam yetkin bir dindir, fakat insanların çoğu bilmez (RumSuresi 30)

Anne karnındayken verdiğimiz sözün yanı sıra, temel önemli ilahi bilgiler (vahiy, yani ruh) genlerimize işlenmiş du-rumda, ve böylece pkı başkalarına iyilik yapmanın doğru olan şey olduğunu ”bilmek” gibi, Allah’ın var ve de tekolduğunu da ”biliyoruz” aslında.Gerçeği inkar edenler veya hurafelere inananlar, bile bile bu hatalarını yapmakta yani gerçekte.Ve bu yüzden sorumluyuz,(mazeremiz yok ahiree), bu bilgi(temel vahiy) içimizde olduğu için, ve de Kuran ayet-lerini tasdik eği için(Kuran’ın gerçekliği delillere dayandığı için)...Şu an içinde yaşadığımız imhan dünyasındagerçek dine ve bilgilere inanmakla, buna karşılık hurafelerden ise uzak durmakla yükümlüyüz.

Harlamıyor gibi gözükmemiz yüzeyde, derine inince hepsini harlıyor ve de bize işlenen tüm bilgilerin, gerçeğinfarkındayız.İşte insanoğlu yüzeyde pek farkında olmasa da, gerçekte bu sebeplerden dolayı, genelde belli bir derecenin üz-erinde kötülük veya yanlış şeyler düşünenleri/yapanları, ve de davranışın kendisini tanımlamak için aynı ifadelerkullanılır tüm dünyada. Haa psikoloji/psikiyatri alanında bile aynı tanımlamalar kullanılmaktadır.

Başlangıçta(doğuŜ-�an) doğru bilgilere sahip olduğunu kişinin, doğru yol üzerine varedildiğini, ama sonradan için-deki ayetlere sırnı dönerek, yanlışa yöneldiğini, yani yanlış yola ”sapğını” söylemiş oluyoruz. Bilinçalndan daolsa bunun farkındayız aslında.

Ayetlerde de bu şekilde tanımlanır doğrulardan ve iyilikden uzaklaşan insan veya cinler elbee:

İbrahim Süresi 18: Rablerine nankörlük edenlerin amelleri, rnalı bir günde rüzgârın tarumar eği küle benzer.

Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, dönüşü olmayan

sapık

lığın ta kendisidir.

Nisa Suresi 116: Allah, kendisine ortak koşulmasını affetmez ama bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediğikişi için affeder. Allah’a şirk koşan, dönüşü olmayan bir

sapık

lığa dalıp gitmişr.

Ve dediğim gibi tüm dünyadaki insanlar da ayetlerin verdiği bu bilgiyi onaylamakta; “aşırı sağlıksız düşünce ve

davranış” içinde olanları aynı şekilde adlandırmaktadır (farklı inançlardaki insanların iyilik/kötülük, doğru/yanlışanlayışları birbirinden yüz seksen derece farklılıklar gösterebilmekte birçok konuda, ama yapılan eyleme ve yapankişiye yönelik kullanılan terim aynıdır).Böylece aslında hem evrensel ve kesin doğruların/iyiliğin varlığını ve hemde insanların baştan doğru yol üzerine yaraldıklarını kabul eklerini göstermekteler.

171

Page 172: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 172/180

Zümer Suresi 10 ve 53. Ayetlerle İlgili Soruya Cevap…

Zümer Suresi 10 ve 53. ayetlerinde “de ki” ifadesinden sonra “kullarım” denmesinin nedenini soranlara verdiğimcevabı burada da paylaşmak istedim.

(Zümer 53)De ki: “Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan/aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmenden ümitkesmeyin! Allah, günahları tümden affder. Çünkü O, mutlak Gafûr, mutlak Rahîm’dir.

Sadece bu ayetlerde değil, başka örneklerde de görüyoruz benzer durumu. Kuran’daki bu anlam özelliğinde“aktar/bildir” veya “taramdan söyle” anlamında “de ki” ifadesi kullanılmakta.

Örneğin:

Şunu de: ‘Kendinden öncekileri doğrulayıcı, inananlara yol gösterici ve müjde olarak ALLAH’ınizniyle bunu kalbine indiren Cibril’e her kim düşman olursa,(Bakara97)

Yine “de ki” ifadesinden sonra “bunu kalbine indiren” denmektedir görüldüğü üzere. Yani burada aslında peygam-berin insanlara, konuşurken bire bir söyleyeceği diyalogdan falan bahsedilmiyor.

Burada “de ki ” bu cümleyi “birebirsöyle” değil, çünküpeygamber sohbet ederkencümleyi“benim kalbimeindiren”şeklinde söyleyecekr. Ya da “Allah şöyle dememi /aktarmamı istedi” deyip ayeeki şekliyle cümleyi sunacakr.

Başka bu tarz ayet örnekleri verelim:

Enfal38. Küfre sapanlara söyle: “Eğer son verirlerse eskide kalmış olan, kendileri için affedilir. Eğeryeniden başlarlarsa, daha öncekilere uygulanan yol ve yöntem, eskisi gibi devam etmiş olacakr.”

Casiye14. İman edenlere söyle: “Allah’ın günlerini ummayanları affetsinler ki, O, bir toplumu kazandık-larıyla cezalandırsın.”

Yine “de ki” den sonraki cümleyi birebir aktarması istenmiyor burada. Zaten ayet okununca bu bilgi de verilmişoluyor. Yani ayrıca bir daha söylenmesine de gerek kalmıyor. Ama dediğim gibi bir sohbet sırasında insanlarabu ifadeyi sunmak isterse peygamber, hitabına uygun hale gerecekr. Buradaki anlam “onlara aktar/taramdanbildir” şeklindedir.

Bu açıdan bakılınca Zümer 10 ve 53. ayetlerdeki “de ki” ifadelerinde de bir aykırılık olmadığı rahatlıkla görülebilir:

Zümer53 De ki: “Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan/aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmenden ümitkesmeyin! Allah, günahları tümden affder. Çünkü O, mutlak Gafûr, mutlak Rahîm’dir.

Bu ayetlerde de peygamberin insanlara “kullarım” şeklinde seslenmesi değil, cümlenin uygun şekilde aktarılmasıisteniyor. Ayrıca dediğim gibi, zaten buna gerek bile yok, bu ayetler olduğu gibi aktarılınca insanlar bilgiyi de al-

maktadırlar.

Bu bağlamda ayetlerin en doğru çevirisi “söyle” yerine “aktar” veya “taramdan söyle” şeklinde başlamak duru-mundadır ve bu şekilde tercüme edenler var zaten:

172

Page 173: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 173/180

Zümer10.Taramdan söyle: “Ey iman eden kullarım, Rabbinizden korkun! Bu dünya hayanda güzeldüşünüp güzel davrananlara güzellik vardır. Allah’ın toprağı/yeryüzü genişr. Sadece sabredenlere,ücretleri hesapsız ödenecekr.”

Zümer

53. Onlara bildir: ‘Kendilerine karşı sınırı aşan kullarım, ALLAH’ın rahmenden ümit kesmeyin. AL-LAH tüm günahları affedicidir. O Bağışlayandır, Rahimdir.’

Selam ve sevgiler

173

Page 174: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 174/180

174

Page 175: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 175/180

5. 2015

5.1 February

Musa Peygamber İle Büyücüler Arasındaki Karşılaşma - Ve Diğer Konular (2015-02-07 04:39)

Tam İman ve Gerçek/Kalıcı Çıkara Yönelmek Şuara41. Büyücüler geldiklerinde, Firavun’a dediler ki: ”Eğer biz galip gelirsek bize gerçekten ödül var, değil mi?”42. ”Evet, dedi, siz o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız.”43. Mûsa onlara dedi ki: ”Atacağınız şeyi an!”44. Bunun üzerine onlar, iplerini ve değneklerini ortaya alar ve dediler: ”Firavun’un onur ve yüceliği aşkınabiz, evet biz galip geleceğiz.”45. Mûsa da asasını a. Bir de ne görsünler, o onların hüner olarak ortaya gerdikleri şeyleri yalayıp yutuyor.

46. Bunun üzerine büyücüler, secdelere kapandılar.47. Dediler: ”İnandık âlemlerin Rabbi’ne.”48. ”Mûsa’nın ve Hârun’un Rabbine.”49. Firavun haykırdı: ”Ben size izin vermeden ona inandınız ha! Anlaşıldı, o sizin hepinize sihirbazlığı öğretenbüyüğünüz. Yakında bileceksiniz. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlamasına keseceğim ve yemin olsunsizi toptan asacağım.”50. Dediler: ”Zararı yok, biz nasıl olsa Rabbimize döneceğiz,51. Ümidimiz odur ku, Rabbimiz hatalarımızı bağışlar çünkü biz ilk inananlar olduk.”Tam bir iman ve aynı zamanda gerçek/kalıcı çıkarına yönelme örneği.

Burada o güne kadar günahkar durumda olan büyücüler, tanık oldukları delil sayesinde hatalarının farkına

vararak birden tüm benlikleriyle Allah’a teslim oluyorlar. Hem makam/şöhret ve diğer alacakları ödüllerdenvazgeçiyorlar, hem de hayatlarını bile tehlikeye atarak açıkça gerçeğe yöneliyorlar (ve tabii aynı zamanda geçmiştetüm yapkları yanlışlar için tövbe ediyorlar). İlk bakışta fedakarca gibi gözüken bu davranışları aslında tam tersine,bugüne kadar yapkları kendilerine zulümden yani kendilerini fedadan kurtulup, hakiki kurtuluşa ve sonsuzbaşarıya ulaşmanın adımıdır.50. Dediler: ”Zararı yok, biz nasıl olsa Rabbimize döneceğiz,51. Ümidimiz odur ku, Rabbimiz hatalarımızı bağışlar çünkü biz ilk inananlar olduk.”İşte en içten tövbekarlık ve teslim olma örneklerinden... Ve “gerçek/kalıcı çıkarın ne olduğunu anlama ve onayönelme bilgeliğine ulaşma, iyiliği seçmek.. En ufak kuşku veya belirsizlik sözkonusu bile değil zihinlerinde,gerçeğin farkına tümüyle varmışlar. Zaten herkes doğuştan/yaralıştan gelen içlerindeki ayetler, ve de daha sonrakarşılaşkları deliller sayesinde bu gerçeğin farkındadır, ama kimileri inatla bu apaçık bilgiye sırnı dönmeye

ve dolayısıyla kendini ve etrandakileri mahvetmeye çalışır ömrü boyunca. Fakat burada görüldüğü gibi, tanıkolunan yeni deliller bu inadı birden kırarak secdeye kapanmaya vesile olabilmekte bazen. İyilik ve mank üzerineolan bir kimse zaten daha fazla direnemez, gerçeği inkar zulmüne son verir.Bir diğer nokta; buradaki büyücüler tövbe edip kurtuluşa ulaşmayı hakeklerinden, yani toplamda iyi taraflarıdaha ağır basan kişiler olmalarından dolayı böyle bir deneyim yaşıyorlar. Zaten herkes hakeğine kavuşturuluyorbu 2 günlük imhan dünyasında:

hp://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/kader-ve-ozgur-irade.html

Ĝ-гlam dininin, bizlere gerçek kurtuluş ve çıkarımızın ne olduğunu, ona nasıl ulaşacağımızı öğreğini anlatmışm:

hp://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/izdrap-degil-mutluluk-se cilmelidir.html

Gerçekte kendini ve etranı mahveden, sonsuz anlamda feda edenler cehennem ehli olan kötülerdir, buna karşılık“gerçek çıkarcılar” ise gerek kendisini, gerekse etranı kurtuluşa ve mutluluğa yönelten, cennet ehli iyilerdir.

175

Page 176: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 176/180

hp://emre1974tr.blogspot.com.tr/2013/03/iyiler-mutlaka-kazanr.html

Ankebut 6. Kim bizim için çaba gösterirse, kendisi için çaba göstermiş olur. ALLAH hiç kimseye muhtaç değildir.Bu arada 49. ayee geçen, ank Mısır Firavunlarının çaprazlama merakının nedenini şurada açıklamışk:

hp://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/msr-firavunlarnn-caprazlama-merak .html

Twier’da şöyle yazmışm: -Bazen yenilirsin ama aslında kazanmışsındır, bazen de kazanırsın ama aslında ye-nilmişsindir, ama en güzeli kazanıp gerçekte de kazanmakr.- İşte bu olaydaki büyücüler, bahseğim yenilirkenkazananlardır.Ama en güzeli, kazanırken kazanan Musa Peygamberin yaşadığıdır elbee yine.

_ Adem ve Eşinden Sonra Başka Kimseler de Doğrudan Topraktan Yaralmış Olabilir 

Bakara36. Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde bulundukları yerden çıkardı. Biz de şöylebuyurduk: ”Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin. Belli bir süre kadar yeryüzünde sizin için birbekleme yeri, bir nimet/bir yararlanma imkânı olacakr.”37. Bunun üzerine Âdem, Rabbinden bazı kelimeler öğrenip belledi de O’na yöneldi. O da onun tövbesini kabule. Gerçekten de O, evet O, Tevvâb’dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; Rahîm’dir, rahmeni cömertçe yayar.38. Hepiniz oradan aşağı inin. dedik. Benden size bir yol gösteriş ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa arkböylelerine hiçbir korku yoktur. Onlar kederle de yüzyüze gelmeyeceklerdir.36. ayee ilk insan olan Adem ve eşinin yasak ağaca yaklaşması sonucu aşağıya inmelerinden bahsedilirken, 38.ayeeki ifadeler ise , bu dünya için yaralan bazı diğer insanların da topluca inmesine işaret ediyor gibi. Çünkü36. Ayee zaten emir veriliyor, 38 ayee ise tekrardan hem de bu sefer “hepiniz inin” denilmesi ve ayrıca onlaraelçiler geleceğinin de söylenmesi bu düşünceyi kuvvetlendiriyor.

Yani;

1- Ayetlerdeki ifadelerAdem ve eşinden sonra dahabaşka insanların da doğrudan topraktan yaraldığınıgösteriyor

gibi. Eğer durum öyleyse, insanlığın çoğalmasının nasıl gerçekleşği konusu da daha bir netliğe kavuşur.

2- İnsanların dünyada imhan edilmelerinin nedeni Adem ve eşinin işlediği günah değil(sadece Adem ve eşi buişledikleri günahın ceremesini çeker). Herkes kendinden sorumludur ve zaten en başından evrenimizde im-han(yani kendimizle yüzleşme) için yaraldık. Şu yazımda da bu konuya felsefi açıdan ve delilleriyle değinmişm:

hp://emre1974tr.blogspot.com.tr/2013/11/kotuluk-problemine-cevap. html

_

Hiç Yaşlanmayan Bir Canlı: Turritopsis Nutricula

Casiye 4: Ve sizin yaralışınızda, her yana yaydığı canlılarda, kesinliği yakalayan bir topluluk için

ibretler,

işaretler vardır

Canlılarda deliller olduğunu söyleyen bu tarz ayetler doğrultusunda, denizanalarındaki sonsuz yenilenmeyeteneğini, ahirete delil olarak görebiliriz.

Turritopsis Nutricula adıyla bilinen bir denizanası türününün kendini sürekli yenileyerek daima genç kalabildiğive yaşlanmanın dışında bir etmen olmadığı takdirde ölümsüz olduğu açıklandı. Yani bir hastalık veya kaza/saldırıbaşına gelmediği takdirde milyarlarca yıl bile (daha doğrusu sonsuza dek) yaşlanmadan yaşayabildiği belirliyor.

Bu durum da bize ahiret yaşansındaki sürekli gençliğin, dünyamızda bile canlı örneğininolduğunu gösteriyor. Tabiibuna karşılık, farklı fizik yasalarına sahip Ahiret Evreninde (Rabbin Ka’nda) ise ebedi gençliğin yanında ilave olarakebedi sağlık ve yaşam da garan alndadır.

176

Page 177: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 177/180

Bu arada, ahiret yaşansında sadece cennee değil, cehennemde de bedenlerin sürekli yenilenmesi ve süreklisabit formda kalma sözkonusu elbee:

Nisa 56: Ayetlerimizi inkâr edenleri yakında bir ateşe yaslayacağız. Derileri pişkçe, azabı tatsınlar diye,derilerini öncekinden başka derilerle değişreceğiz. Allah Azîz ve Hakîm’dir.

 Ayetlerde Beynimizden Bahsediliyor 

Kutsal Kitabımızda beyin organından bahsedilmediği iddiası dile gerilir, ama gerçekte ise Kuran’da beyin organın-dan açıkça bahsedilmektedir:

Alak Suresi

15 İş, sandığı gibi değil! eğer vazgeçmezse yemin olsun, o alnı mutlaka tutup sürteceğiz!

16. Oyalancı, günahkâr alından (perçemden),Ayetlerde

”günahkar alın” denilmekte. Yani günahı işleyen/planlayan organın baş kısmında, alın hizasında olduğu

vurgulanmakta. Bu yüzden ”alın”, günahkar ilan edilmiş...

Düşünce ve sorumluluğun beyin organında

(alın hizasında/kafada) olduğu net bir şekilde anlalmakta Kuran’da. Bunun yanı sıra; günümüzde biliminsanları,yalan söyleme olayından beynin ön kısmının sorumlu olduğunu beliryorlar. Bu bilgi de ayetlerdeki ifadelerinkusursuzluğunu bir kez daha gözler önüne sermekte.

İSA PEYGAMBER YAŞIYOR MU?

Bu sık sorulan soruya da kısaca tekrar cevap verelim:

İsa Peygamber öldü, ama pkı diğer peygamber ve şehitler gibi Rabbin Ka’nda (Ahiret Evreninde) tekraryaraldı.

Başka bir deyişle bedenli olarak cennee yaşamakta şu an.

Konuyla ilgili yazılarımı tekrar vereyim:hp://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/zaman-zamanszlk-ve-rabbin-kat. html

hp://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/islamda-canllarn-ruhu-hayale-yokt ur.html

hp://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/07/ahiret-evrenirabbin-kat-ve-ebedi-y asam.html

Kısacası sadece İsa değil, diğer tüm peygamber ve elçiler de cennee yaşamaktalar şu anda...

Delillerden/ayetlerden bazılarını buraya aktaralım:Meryem56. Kitap’ta İdris’i de an. Çünkü o, özü-sözü tam uyuşan bir kişiydi, bir peygamberdi.57. Onu yüce bir mekâna yükselk.

Ali İmran Suresi 55 Allah şunu da demiş: ”Ey İsa, senin canını alacağım, seni kendime yükselteceğim; seni,inkar edenlerden uzaklaşrıp arındıracağım.Ve sana uyanları, inkar edenlerin, kıyamete kadar üstündetutacağım.Sonra bana olacak dönüşünüz; tarşıp durduğunuz şeyler hakkında aranızda ben hükümvereceğim.”

177

Page 178: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 178/180

-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayaadırlar, Rablerinin kandarızıklandırılırlar.-Allah’ın kendilerine lüundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerinekalmamış olan mücahitler hakkında: ”Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır. ”müjdesinde bulunurlar. (Ali İmran suresi 169-170)ZARİYAT

22. Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de.HADİD21. Rabbinizden bir bağışlanmaya ve genişliği gökler ve yer kadar olan bir cennete koşun. ALLAH’a ve elçisineinananlar için hazırlanmışr. Bu, ALLAH’ın dilediğine ve/veya dileyene verdiği lüudur. ALLAH Büyük Lütufsahibidir.

VİDEOLARIMIZ 

Bir arkadaşımla birlikte hazırladığımız videoların bazılarının Vimeo adreslerini de verelim (daha öncedenbelirğim üzere bu ve diğer çalışmalarımız Kuran Araşrmaları Grubu’nun videoları bünyesine de dahil edildiler);

Dinin Tek Kaynağı Kuran’dır. Peygamberlerin gerçek sünnet ve yaşam öyküleri de yalnızca yine KutsalKitabımızdadır:

hp://vimeo.com/93771884

Ruhçuluğun İçyüzünü anlağımız videomuz:

hp://vimeo.com/93763751

Ruhçuluğun Truva A olan Tasavvufun içyüzü:

hp://vimeo.com/93770136

Selam ve sevgiler

178

Page 179: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 179/180

BlogBook v0.8,LAT

EX 2ε & GNU/Linux.

http://www.blogbooker.com

Edited: November 28, 2015

Page 180: Emre 1974tr

7/23/2019 Emre 1974tr

http://slidepdf.com/reader/full/emre-1974tr 180/180