marketing europe & anatolia sayı: 015

54
Tarih: Ocak 2013 Sayı: 15 Yeniyıl Mesajları transformatör Halkbank’ın KOZU Tarkan mıydı? Murat bunu nasıl BOZ’du ? revizyon SON REVİZYON

Upload: eksantrik-produksiyon

Post on 28-Mar-2016

242 views

Category:

Documents


11 download

DESCRIPTION

marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcılığın duayenlerinden Oğuzhan Akay’ın ezber bozan, reklamcı Kağan İşmen'in sektöre revizyon getiren, reklamcı Argün Albayrak'ın dönüşümü tetikleyen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.

TRANSCRIPT

Page 1: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketingeurope & anatolia

Tarih: Ocak 2013 Sayı: 15

Yeniyıl Mesajları

transformatörHalkbank’ın KOZUTarkan mıydı?Murat bunu nasılBOZ’du ?revizyonSON REVİZYON

Page 2: marketing europe & anatolia Sayı: 015
Page 3: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 1

İçindekiler

Sayı: 15 Tarih: Ocak 2013

İmtiyaz SahibiEksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.e-mail: [email protected].: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Genel Yayın Yönetmeni veSorumlu Yazı İşler MüdürüElvin Ekşioğlue-mail: [email protected].: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Haber ve FotoğraflarAgency Europe & Anatolia

Katkıda BulunanlarOğuzhan AkayKağan İşmenArgun AlbayrakAli Erdem EkşioğluSeval DubanEkim Sölemez

DanışmanAbdullah Ekşioğlu

İlan RezervasyonMelis Deniz

Yayın TürüSüreli Yayın

Yönetim YeriAgency Europe & AnatoliaFeneryolu Mh. Gedikli Sk.Adilbey Ap. No: 15/13Kadıköy - İstanbul - Tr.Tel: +90 555 233 24 41e-mail: [email protected]

marketing europe & anatoliaAgency Europe & Anatolia tarafındanSüreli yayınlanan bir e-dergidir.

Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmet-leri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, ma-kalelerdeki görüşler ve hukukisorumluluk yazarlara aittir.Bu derginin yayınlanma sürecindehiçbir ağaç zarar görmemiştir.

mobil: m-mea.eksantrik.comhttp://www.facebook.com/meadergiBir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.

marketingeurope & anatolia

Editörden 03

Kısa Kısa 04 -13

revizyon 23

Gezi 40 - 46

Kültür –Sanat 50 - 51

Reklam Dünyası 21

Transformatör 31

Yeniyıl Mesajı 14 - 19

Yeniyıl Mesajı 24 - 29

Kampanyalar 33 - 41

Reklam Arası Sinema 48

Page 4: marketing europe & anatolia Sayı: 015
Page 5: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 3

Köşe

Yeni bir yıl, yeni bir heyecan.

Sizlerle daha önce dergimizin yayınlanma gerekçeleri ve hedeflerinden bazılarını paylaşmıştım. Bu yoldaki sabırlı yürüyüşümüzde yalnız olmadığımızı bu ay yeni yıl mesajlarında yer verdiğimiz görüş ve önerilerinizde görmüş olmak bizim de motivasyonumuzu artırdı.

Şüphesiz ki, hiçbir ilan ya da satış geliri olmadan bir dergiyi kararlı, tarafsız, bağımsız bir çizgide yaşatmak uzun soluklu bir bayrak yarışı. Bu yarış sırasında bu ay bir dostumuz Kağan İşmen bayrağı devretme kararı aldı. Kendisine bugüne kadar yazılarıyla, varlığıyla bize kattığı güzellikler için teşekkür ediyoruz. Yeni yılda yeni yazarlarımızın aramıza katılacağı müjdesini de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sizlerin de çok iyi bildiği gibi bizim dergimizin en büyük farklılığı, yazarlarımızın dergimizi de eleştirecek özgürlükte olmalarıdır. Dostumuz Kağan veda yazısında dergimizi daha güzele taşıma yönündeki fikirlerini bu özgürlük çerçevesinde ele almış. Bu görüşlerin hepsi katıldığımız ve katılmadığımız yönleriyle tarafımızdan değerlendiriliyor.

Ancak şunları bir kez daha dile getirme istiyorum. Sizlerin de farkında olduğu gibi bu dergi, marketing alanında yayınlanan bir içerik dergisi, reklam dünyasına, yani grafik sanatının duayenlerine, derginin okunurluğunu zorlaştıracak grafik tasarımlarla vitrin oluşturacak bir grafik atölyesinin broşürü değil. Bu nedenle bizim için aslolan digital ortamda okuyucuyu yormadan okunabilecek, sayısal platformu kullanmasına karşın dergi olduğumuzun ayrımını vurgulayacak klasik bir çizgiyi muhafaza etmek. marketing europe & anatolia'nın farklılığı, içeriği, özgür yazarları, bağımsızlığı, tarafsızlığı, açık görüşlülüğü, arka planında yer alan birikimden aldığı gücü ve evrensel hedefleri.

Her ay size sunduğumuz dergide yer alan haberler 1993'den bu yana oluşturduğu ağ ile haber sağlayan Agency Europe & Anatolia'nın marketing alanına

Elvin Ekşioğlu / [email protected]

giren haberlerinden oluşturduğu her ay ortalama 8 bin haberin içerisinden seçilmekte, hiçbir haber ya da görsel başka bir yayın kuruluşunun emeğinden çalınmamakta hatta değişik mecralarda defalarca yer alan haberler elenmekte.

Bugüne kadar sektör içerisinde hiçbir ajans, dergimizle ekonomik bir ilişki için aranmadı ve rahatsız edilmedi. Zaten marketing europe & anatolia'nın ilan yayınlama konusunda oluşturduğu hedef kitle ajanslar değil, okuyucu kitlesiyle, hedef kitleleri örtüşen kuruluşlar ki çıkış amacı yayıncılıktan para kazanmak olmayan dergimizde ilan gelirlerinin oluşması için de hiçbir zaman saldırgan bir politika izlenmeyerek, süreç doğal mecrasında serbest bırakıldı.

Okuyucu sayımız her geçen gün artıyor ve dergimize olan bu teveccüh bizleri mutlu ediyor. Reklamcılar Derneği'nin açıklamalarıyla reklam sektöründe 3 bin kişinin çalıştığını düşünecek olursak, öğrenciler, PR, medya ve reklamveren de bu rakama ilave edildiğinde ulusal alanda hedef 10 bin okuyucu olabilecekken, marketing europe & anatolia hiçbir reklam katkısı olmadan şu anda aylık 5 bin okuyucu ortalamasına ulaştı. Bu rakam gün geçtikçe artacak, uluslararası alandaki atılımlarımız gerçekleştiğinde ise diğer dergilerin hayal edemeyecekleri rakamlara ulaşacak.

Ancak hala elimizi kolumuzu bağlayan teknik sıkıntılarla yüzleşiyoruz. Ülkemizde kotalı internet uygulamaları ve hız problemleri, dergimizi kolay ulaşılır yapmaya çalışırken digital yayıncılığın bazı avantajlarını; örneğin video kullanımı ya da değişik uygulamaların yer aldığı ilanları konumlandırmamızı engelliyor. Ancak derginin ulaşılabilirliğinin oyuncaklı uygulamalardan daha önemli olduğunu düşünüyor, zaman içerisinde bu sorunların da aşılacağını umuyoruz.

Sizinle paylaşmak istediğim daha birçok konu var ancak bazen nokta koymayı da bilmek gerekiyor. Bu vesileyle hepinizin yeni yılını kutluyor, yeni yılın tüm sektöre yeni kapılar açmasını diliyorum.

editörden)(Yeni yılda yeni heyecanlar...

Page 6: marketing europe & anatolia Sayı: 015

4 / marketing europe & anatolia

Kısa Kısa

GYODER inşaat/gayrimenkul sektörünün 2012 yılını bek-lentilerini altında % 1 – 1,5 arasında büyüme oranı ile ta-mamlayacağı belirtilirken, 2013 yılında ise % 5-6’lık büyü-me oranı ile sektörün yeniden büyüme trendine gireceği öngörüsü paylaştı. Kentsel dönüşüm, mütekabiliyet gibi büyük gelişmelerle genel ekonomi içinde önemli misyonlar üstlenen gayrimenkul sektörünün; 2012’de beklentilerin altında gelişen büyüme oranı ile içinde bulunduğu bu has-sas süreçte, verdiği ‘kritik’ mesajlara dikkat çekildi. İnşaat

sektöründe büyüme son 10 yıldır ilk kez Türkiye büyüme-sinin altında gerçekleşti.GYODER Başkanı Işık Gökkaya “2012 Yılı Genel Değer-lendirmesi ve 2013 Yılı Öngörüleri” değerlendirmesinde 2012 yılına ilişkin farklı detaylardaki GYODER öngörüleri ve yılsonu gerçekleşmeleri de karşılaştırıldı. Mukayesede, 2012 yılına ilişkin GYODER tahminlerinin, büyük bir oran-da gerçekleştikleri görüldü.GYODER, 2013 sektör içi beklentilerini 3 ayrı maddede topladı; Önümüzdeki dönem tüm oyuncular tarafından iyi çalışıl-malı, doğru algılanmalı ve uygun stratejiler geliştirilmelidir. Kentsel Dönüşüm, nitelikli konut üretimi temel hedefler olmalıdır.Tasarım, teknoloji ve insan kaynağına yatırıma devam edilmeli, bu yatırımların Türkiye’nin temel dinamiklerine yatırım olduğu unutulmamalıdır.Rekabet ve karlılık için yeni teknolojiler, verimlilik, tedarik ve maliyet yönetimi unsurlarına ağırlık verilmeli, politikalar geliştirilmelidir.

GYODER: 2012 değerlendirmesi, 2013 beklentileri...

İç pazarda yüzde 10 ge-rileme yaşayan Türk Mo-bilya Sektörü’nün 2012 performansını değerlen-diren MASKO Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Karcı, “Mobilya satışla-rında yüzde 10 oranında düşüş gerçekleşti. İhracat alanında yaka-

ladığı olumlu ivme ile ekonominin başat sektörlerinden biri haline gelen Türk Mobilya Sektörü, 2012 yılını buruk kapatıyor. Yılın son yarısında iç piyasada yüzde 10 ge-rileme gözlemlenen sektörde faaliyet gösteren üreticiler, zor günler yaşadı. Sektörün karşılaştığı bu gerilemeyi ve 2012’yi değerlendiren dünyanın en büyük mobilya kenti MASKO’nun Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Karcı, “Sek-törümüz, 2012 yılında da Türkiye ihracatındaki kritik öne-mini korudu. Geçen seneyi ihracat alanında yüzde 20 bü-yüme ile kapatan sektörümüz, 2012 yılında da ihracatta yüzde 20 büyüme yaşadı. Ancak iç piyasadaki satışlarda

Mobilya Sektörü’nün 2012 performansı...maalesef beklenen hamle gerçekleşmedi ve son altı ay içinde mobilya iç piyasasında yüzde 10 gerileme görüldü” dedi. Sektörün belini kıran bu düşüşü kış aylarında peşi sıra gelen zamlara bağlayan Karcı, “Satışlarda yaşanan düşüşte çevre ülkelerde yaşanan gerilimlerin yanı sıra kış aylarında başta petrol ve doğalgaza yapılan zamlar da et-kili oldu. Pek çok vatandaşımız daha zaruri ihtiyaçlarına yöneldi ve mobilya için bütçe ayırmadı” dedi.İstanbul ve çevresinin mobilya ihtiyacının yüzde 60’ını karşılayan dünyanın en büyük mobilya kenti MASKO’nun, Türk mobilyasının markalaşma sürecindeki en büyük des-tekçisi olduğunu ve sektörün yakaladığı kalite standartları ile 2013 yılında daha da büyüyeceğini ifade eden Karcı, “MASKO, ülkemiz mobilya ihracatının yüzde 10’ununu karşılıyor. 170 ülkeye yaklaşık 1,7 milyar Dolarlık ihracat gerçekleştiren Türkiye mobilya sektörü, 2023 yılına kadar bu rakamı 7 milyar Dolara çıkarmayı hedefliyor. Özellikle inşaat sektöründeki gelişmelerle birlikte yeni yılda iç pa-zarda yaşanan daralmanın da aşılacağını öngörüyoruz” dedi.

Page 7: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 5

Kısa Kısa

‘Dünyaya Saygılı Dünyada Saygın’ vizyonu doğrultusun-da, kaynakların verimliliği ve sürdürülebilirliği konusunda-ki sorumluluğunun bilincinde olarak faaliyetlerini sürdüren Arçelik A.Ş., kurumsal şef-faflığının en somut göster-gelerinden biri olan, 2011 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’nu

yayımlandı. Koç Holding A.Ş. Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik A.Ş. Genel Müdürü Levent Çakıroğlu, Arçelik A.Ş.’nin ‘Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın’ vizyonu pa-ralelinde, tüm süreçlerinde ‘sürdürülebilir gelişim’ oda-ğıyla hareket ettiklerini ve süreçleri daha verimli hale getirdiklerini belirtti. Çakıroğlu, stratejik hedefler doğrultusunda şirketin glo-bal varlığını artırırken kaynakların sürdürülebilirliği ko-nusundaki sorumluluklarının da bilincinde olduklarını ve bu yaklaşımla iş süreçlerini ve hedeflerini sürdürülebilir-lik ilkeleriyle bütünleştirdiklerini vurguladı.

Dünyaya Saygılı...

Bankalararası Kart Merkezi (BKM) her yıl gerçekleştirdi-ği, banka ve kredi kartı kullanım ve ödeme alışkanlıkla-rı ile internet üzerinden yapılan kartlı ödemelere ilişkin verileri ortaya koyan Kart Monitör 2012 Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya göre, Avrupa’ya kıyasla neredeyse 20 yaş daha genç bir nüfusa sahip Türkiye’de, e-ticarete olan ilginin hızla arttığı ve e-ticarette kartlı ödemelerin tercih edildiği ortaya çıkıyor.Alışverişte en çok tercih edilen ödeme yönteminin yüzde 54 ile kredi kartı olduğu ortaya çıkıyor. Kartlı ödemele-rin e-ticaret üzerindeki etkisinin de incelendiği BKM’nin Kart Monitör 2012 Araştırması internet üzerinden kartlı alışverişe olan ilgiyi de ortaya koyuyor. Araştırmaya ka-tılanların yüzde 33’ü internet üzerinden alışveriş yaptı-

BKM’nin Kart Monitör 2012 Araştırma sonuçları...

Arzum, 2011 yılında piyasaya sun-duğu Fırrın ile uluslararası tasarım ödülü IF Design Awards’da ve Tur-quality kapsamında düzenlenen De-sign Turkey’de ödüle layık görüldü.hedefleyen Arzum, 2011 yılında pi-yasaya sürdüğü Fırrın Ekmek Kızart-ma Makinesi ile iki ödülün daha sahibi oldu. 2007 yılın-da genç tasarımcı Atıl Kızılbayır’a Endüstriyel Tasarım Yarışması’nda ödül kazandıran Fırrın, IF Design Awards ve Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri’nden de ödülünü aldı. 3011 ürün arasından 981 ürünün ödüllendirildiği ‘IF Design Awards’ın ödül töreni 22 Şubat 2013’te dünya

genelinden 2000 ta-sarım profesyonelinin katılımı ile Münih’te düzenlenecek.

Tasarım ödüllü Fırrın...

ğını belirtirken bu oran, gelir arttıkça yüzde 42’ye kadar çıkıyor ve ortalama alışveriş sıklığının 2 haftada 1 olduğu göze çarpıyor. İnternet üzerinden alışveriş yapanların yüz-de 82’si alışverişlerinde kredi kartını tercih ediyor. Sanal dünyadan alışveriş yaparken ortalama alışveriş tutarı 200 TL’yi geçmiyor. 2008 yılından bu yana internet alışverişle-rimizin giderek arttığı görülüyor. Araştırmaya katılanların yüzde 51’i tek kart kullandıklarını bildirirken, 3 veya daha fazla kart kullananların oranı ise yüzde 22. Araştırmaya katılanlar arasında, neredeyse tüm alışverişlerini kredi kartıyla yaptığını belirtenlerin oranının yüzde 15 olduğu görülüyor. Kredi kartı kullanıcılarının yüz-de 90’ı limitinin yüzde 80’ini aşmıyor. Araştırmada banka kartının alışverişlerde kullanımı yüzde 15 olurken, her 4 kişiden 3’ü bu özelliği biliyor.Araştırmaya katılanların yüzde 71’i kart borcunun tamamı-nı ödediğini söylüyor. Katılımcıların yüzde 59’u kredi kartı borcunu ATM’lerden ödediğini belirtiyor. Banka şubesin-den ödeme yapanların oranı yüzde 24 iken, otomatik öde-me tercihini kullananların oranı ise yüzde 15 oluyor.

Page 8: marketing europe & anatolia Sayı: 015

6 / marketing europe & anatolia

Kısa Kısa

Turkcell, Medya İliş-kileri ekibinden iki güçlü ismi, PR sek-törüne uğurluyor. Turkcell Medya İlişki-leri Müdürü Mustafa Kutlay ile yine Medya İlişkileri ekibinin ba-

şarılı ismi Gökay Çako, yeni yıl ile birlikte Turkcell’den ayrılarak kendi PR ajanslarını kurma kararı aldı. 17 yılı Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nin Müdür Yar-dımcılığı olmak üzere toplam 23 yıl gazetecilik yaptıktan sonra 2009’da sürpriz bir kararla Turkcell’e transfer olan Mustafa Kutlay, yaklaşık 4 yıldır Turkcell Medya İlişkileri ekibini yönetiyordu. Pek çok başarılı iletişim çalışması-na imza atan ve Türkiye’nin ilk IPRA ödüllü kurumsal medya ilişkileri bölümü ünvanını kazanan ekibin bir di-ğer üyesi Gökay Çako da Akşam Gazetesi’ndeki gaze-tecilik görevinden ayrılarak çalışmaya başladığı Bersay ile 2006’da PR sektörüne adım atmıştı. Çako, 5 yıldır Turkcell’de çalışıyordu.

Yeni bir PR ajansı...

AkzoNobel Marshall’ın Genel Müdürlük koltuğuna 2002’den bu yana Yunanistan boya en-düstrisinin lider şirketi AkzoNo-bel Vivechrom S.A.’nın Genel Müdürlüğü’nü yürüten Petros Katsampouris oturdu.AkzoNobel Marshall, bundan sonra yeni Genel Müdürü Petros Katsampouris’in li-derliğinde insanların hayatına renk katmaya devam edecek. 2002’den bu yana Yunanistan boya endüstri-sinin lider şirketi AkzoNobel Vivechrom S.A.’nın Genel Müdürlüğü’nü yürüten Katsampouris, “Yunanistan’da Yılın En Kaliteli Lideri 2009” ve “Avrupa’nın En Kaliteli Lideri Adaylığı 2010” gibi önemli yöneticilik ödüllerine la-yık görüldü. Yunanistan Ticari İşletmeleri Federasyonu Genel Konseyi üyesi olan Katsampouris, Atina ve Yu-nanistan Üniversiteleri’nde konuk eğitmen olarak reklam ve satış üzerine dersler de veriyor.

AkzoNobel Marshall’la,yeni genel müdür...

OPET, Avrupa’dan 3500 mar-kanın katıldığı European Busi-ness Awards 2012’de, “National Champion” (Ülke Şampiyonu) unvanını kazanarak büyük ödüle bir adım daha yaklaştı. OPET, iş dünyasının Oscar’ı ka-bul edilen European Business

Awards (Avrupa İş Dünyası Ödülleri) 2012’de “National Champion” (Ülke Şampiyonu) unvanını aldı. OPET şim-di büyük ödül Ruban d’Honneur için yarışacak. Türkiye’den 19 ‘Ülke Şampiyonu’nun açıklandığı, 20 Aralık 2012 tarihinde gerçekleştirilen törende OPET Genel Müdürü Cüneyt Ağca, ödülü Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ve European Business Awards CEO’su Adrian Tripp’in elinden aldı. 18 Avrupa ülkesinden seçilen 100 “National Champion”un yapacakları sunumları değerlendirecek ve finalde bu başarılı markalar büyük ödül Ruban d’Honneur için ya-rışacak. Sonuçlar, Nisan 2013’te düzenlenecek törenle açıklanacak.

Opet’e ödül...Ramazan Ülger, Grou-pama Sigorta ve Grou-pama Emeklilik Genel Müdürü olarak atandı. 2009 yılından bu yana Groupama Sigorta ve Groupama Emeklilik’te Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan sektörün deney-

imli isimlerinden Rama-zan Ülger Groupama Sigorta ve Groupama Emeklilik’in Genel Müdürü olarak atandı.Daha önce Groupama Sigorta ve Groupama Emeklilik’te Acenteler, Bölgeler ve Tarım Satış’tan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Ramazan Ülger, TARSİM Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Türkiye Sigorta Birliği Denetim Kurulu Başkanı olarak sürdürdüğü görevlerine de de-vam edecek.

Groupama, atama...

Page 9: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 7

Kısa Kısa

ODTÜ Genç Girişimciler Toplu-luğu üyeleri tarafından hazırla-nan ve oylamaya sunulan an-ket vasıtasıyla yapılan kapalı oylama sonucu belirlenen kişi, kurum ve kuruluşlara kendi alanlarında “Yılın Girişimcisi” ödülü veren ODTÜ Genç Giri-şimciler Topluluğu, bu yıl Yılın Girişimcisi olarak sektörünün yenilikçisi firması Selva Gıda’nın Genel Müdürü Mehmet Karakuş’u seçti. Girişimciliği en başarılı şekilde teşvik eden kişi, kurum ve kuruluşları gösterdikleri başarı ve cesaretten dola-yı ödüllendirmeyi hedefleyen törende; Yılın Girişimcisi Ödülü’nü Selva Gıda Genel Müdürü Mehmet Karakuş aldı. Mehmet Karakuş, ödül ile ilgili olarak, “ODTÜ’lü öğrencilerin bu ödülünüşimdiye kadar gerçekleştirilen Pazarlama iletişimimizin ve üniversiteler ile olan ilişkile-rimizin bir meyvesi olarak görüyoruz” dedi.

ODTÜ’lü Gençler’den Selva’ya ödül... Microsoft’un İstanbul

Ofisi’nde düzenlenen Ima-gine İstanbul 2012 etkinli-ği, tüm Orta Doğu ve Afrika (MEA) bölgesindeki reklam veren, reklamcı ve medya satın alma ajans yöneticilerini bir araya getirdi. Markaların sektörde farklılaşabilmeleri için geliştirilen yeni çözümler Microsoft Advertising ekibi tarafından aktarıldı.Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen, “Dört büyük trend olan ‘mobilite, sosyal ağlar, bulut ve büyük veri’ reklam dünyasının yeni kurallarını belirleyecek. Geçtiğimiz 5 yılda büyük bir değişim yaşandı ve artık her şey tüketicinin kontrolünde. Her yerden, her an, her şeye ulaşabilen tüketiciye ulaşmak isteyen tüm marka-lar da aynı şekilde tüm platformlarda en farklı şekilde olabilmeli ki sürdürülebilirliğini sağlasın. Microsoft Tür-kiye olarak sunduğumuz yenilikçi ürünlerle reklam ve-renlere, kreatif ajanslara, reklamcılara yepyeni bir oyun alanı sunuyoruz. ” dedi.

Microsoft, İstanbul 2012.

Avea’nın gençleri profesyonel yaşama hazırladığı ye-tenek programı “AveaMasters”ın yeni dönemi başlıyor. Program kapsamında iş hayatının provasını yapacak olan gençler, Avea ailesine katılma fırsatı da yakalayabi-lecek. Tüm Türkiye’den 3’üncü ve 4’üncü sınıf üniversite öğrencilerinin yanı sıra yeni mezunların da katılabileceği programın son başvuru tarihi ise; 13 OcakTürkiye’nin geleceğini elinde tutan gençlere yatırım yap-ma amacıyla hayata geçirilen AveaMasters genç ye-tenekleri iş ve staj programları ile profesyonel yaşama hazırlıyor. Gençler, başvurular tamamlandıktan sonra kişilik envanteri ve panel mülakatlarından oluşan bir de-ğerlendirme sürecine tabi tutuluyor. Değerlendirme so-nucunda AveaMasters’e katılma hakkı elde edenler ise dünyanın en büyük 500 GSM şirketi arasında yer alan bir kurumda staj ve Avea ailesine katılma fırsatı da ya-kalayabilecekler.Başarı hikayesi yazacaklarPrograma katılan gençler ayrıca, Evreka Proje Yarışması’na da katılarak Avea yöneticilerinin koçlu-ğunda profesyonel iş hayatının provasını yapma fır-

AveaMasters’ın yeni dönemi başlıyor...satına sahip ola-cak. Evreka Proje Yarışması’na yöne-lik eğitim süreci ise Mart 2013 dönemin-de başlayacak olup yarışma dahilindeki vaka çalışmaları Ni-san ve Mayıs ayla-rında gerçekleştirile-cek. Haziran ayında final heyecanının yaşanacağı süreç sonunda; iş haya-tına bir adım daha yaklaşacak olan gençler; pazarlama, finans, teknoloji ve satış konularında yaratıcı çözümler üreterek, takım arkadaşları ile birlikte kendi başarı hikaye-lerini yazacaklar.AveaMasters programını ve başvuruları hakkında daha detaylı bilgi ise facebook.com/aveamasters ve avea.com.tr adresinde yer alıyor.

Page 10: marketing europe & anatolia Sayı: 015
Page 11: marketing europe & anatolia Sayı: 015
Page 12: marketing europe & anatolia Sayı: 015

10 / marketing europe & anatolia

MTM 2012 Araştırmaları

Medya Takip Merkezi (MTM)’nin hazırladığı araştırmaya göre, ekonomi alanındaki haberlerde son 1 yıl içerisinde yüzde 276’lık bir artış yaşandı. Buna göre, 2012’nin en çok konuşulan ekonomi konusu ihracat oldu. Bir önceki yıla oranla artış göstermesiyle gündeme ge-len ihracatın, Kasım ayında 12 milyar dolara çıkarak rekor kırdığı, ayrıca 11 aylık ihracatın ise 139 milyar ol-duğu açıklandı. İhracat medyada yıl boyunca 400 bine yakın haberde yer aldı. Bir önceki yıla oranla medyada yüzde 63 daha fazla yer bulan vergi oldu. Özel Tüketim Vergisi’nin yüzde 40’a yükseltilmesi ve Gelir Vergisi Kanun Taslağı’nın hazır-lanması konuları, medyada geniş yansımalar sağlayan içerikler arasındaydı. 2012 yılında medya, vergiye 382 bin 275 haber ve yazı ile yer ayırdı. Ekonomik büyüme ile ilgili yıl boyunca 267 bin 133 ha-ber ve yazı yayınlandı. 2012 yılında ekonomi medyasında en çok konuşulan iş kadınlar basında yer alma sayıları sıralamasıyla şöyle-Güler Sabancı: 6.007, Suzan Sanancı Dinçer: 2.960, Serpil Timuray: 1.956.

2012’de Ekonomi...Reytingi yüksek 13 TV kanalı üzerinden hazırlanan araştırmaya göre, yılın en çok reklam veren sektörü gıda oldu. Bir önceki yıla oranla reklamlarında yüzde 21’lik düşüş yaşanan gıda sektörü, toplamda 380 bini aşkın reklam spotuyla tüketicinin karşısına çıktı. Araş-tırma raporuna göre, yıl boyunca TV’ye en fazla reklam veren ikinci sektör GSM oldu. GSM’in, bir önceki yıla oranla kanallara verdiği reklam sayısında yüzde 40’lık bir azalma gözlendi. Buna göre sektör, 211 bin 293 rek-lam spotuyla, bin 699 saat ekranlarda kaldı. Yılın en çok reklam veren bir diğer sektörü ise finans oldu. Reklamlarında yüzde 5’lik bir artış tespit edilen finans sektörü,135 bin 833 reklam spotunda yer aldı. Geçen yıl ile 2012 karşılaştırıldığında, finansın dışında reklam spotları artan diğer sektör ise yayıncılık oldu. Reklamlarında azalma yaşanan bir diğer sektör ise, bir önceki seneye oranla ekranlara yüzde 46 daha az reklam veren inşaat sektörü oldu. Reklamlarında dü-şüş tespit edilen diğer sektörler ise sırasıyla, gsm, gıda, kozmetik, ticaret, otomotiv, ev temizlik ürünleri ve kişisel bakım oldular.

2012’de Reklam...

2012’nin medyada en çok konuşulan siyasi partileri ve siyaset adamları belli oldu. Siyasi partilerde 2011’deki sıralama değişmezken, AKP ve Erdoğan yıla damgasını vuran isimler oldular. AKP; 1 milyon 377 bin 173 haber ve yazıda yer aldı. CHP; 988 bin 661 haber ve yazıya konu edildi. MHP; 397 bin 393 haber ve yazı ile gündeme geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yılın en çok konuşu-lan siyasetçisi oldu. Başbakan Erdoğan, 1 milyon 41 bin 876 haber ve yazı ile adından söz ettirdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yıl genelinde 302 bin 189 haber ve yazıya konu edildi. 2012’de medyada en fazla adından söz edilen diğer siyasi isim ise, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül oldu. Ab-dullah Gül, yıl boyunca 285 bin 277 haber ve yazı ile gündeme geldi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davuoğlu oldu. Davutoğlu’nu, 133 bin 937 haber ve yazı ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç izledi.2012 yılında 102 bin 341 haber ve yazıda yer bulan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise yedinci sırada yer aldı.

2012’de Siyasiyet...2012’nin en medyatik isimlerini belirledi. Acun Ilıcalı 32.250 haber ile birinci oldu. Listenin ikinci sırasında ise, Hülya Avşar 30.337 yer aldı. Cem Yılmaz, 26.422 haber ile üçüncü sırada yer aldı. Geçen yılın Top 10 listesinde yer alan Tarkan, Ajda Pekkan ve Nihat Doğan gibi ün-lüler bu yılın listesine giremezken; geçtiğimiz yılın lis-tesinde yer almayan Necati Şaşmaz ve Beren Saat ise haber oranlarını arttırarak, 2012’de en medyatik 10 ünlü arasına girmeyi başardılar.Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi olan Angelina Jolie 16 bin 853 haber ve yazı ile yılın en çok konuşulan yabancı ünlüsü oldu. Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü ziyaret etmesiyle de Türk basınının il-gisini çeken Jolie’yi, 12 bin 984 haber ile Lady Gaga takip etti. Türk Medyası’nın en fazla ilgisini çeken diğer yabancı ünlü isim 12 bin haber ve yazı ile Rihanna ol-urken, 2012 sonlarında İstanbul’da peş peşe verdiği konserlerle adından söz ettiren Jennifer Lopez 10 bin 528 haberle gündeme geldi. Türk medyasında en fazla yer bulan yabancı erkek ünlü ise daha çok gençlerin hayranı olduğu Justin Bieber oldu

2012’de Magazin...

Page 13: marketing europe & anatolia Sayı: 015
Page 14: marketing europe & anatolia Sayı: 015
Page 15: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 13

Kısa Kısa

Deloitte, dünya ekono-misinin kalbi olan dokuz bölgeyi mercek altına aldığı son çeyrek rapo-runda, küresel durakla-manın ekonomi politika-larına nasıl etki ettiğini analiz ediyorDünyanın en büyük pro-fesyonel hizmet firmala-rından biri olan Deloit-te, dünya ekonomisinin kalbi olan dokuz bölge ile ilgili 2012 yılının son çeyreğine ilişkin değer-lendirmelerinin yer aldığı bir rapor yayınladı.

Deloitte University Press tarafından yayımlanan ve alanın-da uzman yedi farklı ekonomistin ülke ve ulusüstü birlik bazındaki analizlerine yer verilen raporda, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Çin, İngiltere, Japonya, Hin-distan, Rusya, Brezilya ve Güney Kore ekonomileri üzeri-ne çarpıcı bilgilere yer veriliyor. Avrupa’ya yeni çözümlerDeloitte’un raporunda, Avrupa Birliği (AB) Mer-kez Bankası’nın yeni politikaları, Almanya Anayasa Mahkemesi’nin Euro’yu kurtarma stratejisine karşı ılımlı tavrı ve Hollanda’da yeni seçilen Euro yanlısı koalisyon hükümeti sayesinde krizin etkilerinin geri çekilmeye başla-masına rağmen, birliğin temelinde olan sorunların hala var olduğu vurgulanıyor. Deloitte Almanya Araştırma Başkanı Dr. Alexander Börsch’a göre ise Euro bölgesinin yönetişi-minde yapılacak bir reform dört farklı şekilde gerçekleşti-rilebilir. Bunlar; yeni kurallarıyla Maastricht 2.0’ın benim-senmesi, mali politikaların merkezileştirilmesi, üye ülkeler arasında koordineli ekonomik işbirliği ve kriz zamanların-da birlik olmak olarak öne çıkıyor. Raporda analiz edilen bir diğer ülke ise İngiltere. Buna göre, ada devletin büyümesi 2013 yılında yeniden başla-yacak gibi gözükse de, pek çok iç ve dış problem var ol-maya devam edebilir. Bu durumun da sağlam olmayan ve cansız bir iyileşme ile sonuçlanabileceği değerlendiriliyor. Amerika bilinmeyen sularda iken Brezilya büyüme peşindeAmerika Birleşik Devletleri’nin durgun büyümesinin, tarih-te eşi görülmemiş şekilde uzun sürdüğüne dikkat çekilen raporda, normal şartlarda böylesi bir büyüme hızının aka-binde ekonomide daralma ya da hızlandırılmış büyüme yaşanacağı belirtiliyor. Bu sebeple Amerika’nın bilinmeyen sularda bulunduğunu değerlendiren rapor, ülke ekonomi-sinin şans ve dayanıklılığının mali politikalar, Avrupa’daki gelişmeler ve riskli para politikaları karşısında 2013 yılın-da test edilebileceğini öngörüyor. Güneyde, Brezilya’da ise Merkez Bankası’nın geçtiğimiz yıl gösterge faiz oranlarını 500 puan düşürmesi, kurumun enflasyondan ziyade büyüme ile ilgilendiğine işaret edi-

yor. Böylelikle, Brezilya’da gelecek sene bu yıla göre daha büyük oranda büyüme gerçekleşebilir. Rapora göre, kısa dönem gelişmeler arasından en çok öne çıkan durum ise Amerika’nın para politikasının Brezilya’nın döviz kurları üzerindeki potansiyel etkisi olarak gösteriliyor. Rusya’da ise küresel ekonomideki trendlerin tersine, Rus-ya Merkez Bankası enflasyonu önlemek için sıkı para politikaları izliyor. Raporda, Merkez Bankası’nın küresel duraklamanın ortasındaki bu kararının büyümeye engel oluşturabileceği ve hatta bunun işaretlerinin şimdiden de görülebildiği anlatılıyor. Çin politikaları kritik role sahipRapora göre Çin’de şu an uygulanmakta olan politik re-jim, önümüzdeki aylardaki ekonomik çıktıyı canlandırmaya devam edebilir ve yumuşak inişe uygun bir zemin hazırla-yabilir. Analizlerde ayrıca, ülke yönetimindeki değişikliğin Çin’in ekonomik görünümünde belirsizliğe sebep olduğu belirtiliyor. Japonya ekonomisine ilişkin öngörülerin de yer aldığı ra-porda, ülke ekonomisinin kaygan bir zeminde bulunduğuna dikkat çekiliyor. Ülke dışından esen sert rüzgarlar, değeri yüksek para birimi, devam eden deflasyon, reel ücretlerde düşüş ve durgun tüketici harcamalarıyla Japonya’nın pek kayda değer bir iyileşme yaşayamadığı belirtiliyor. Dahası, düşen fiyatlara rağmen merkez bankasının parasal geniş-leme politikasını daha da genişletmeme kararı alması ve Çin ile yaşanan siyasi anlaşmazlıkların, endüstriyel eko-nomiyi olumsuz etkileyeceği değerlendiriliyor. Uzakdoğu’daki bir diğer aktör olan Güney Kore için ise ra-porda, ülke refahındaki gıpta edilecek artışa rağmen, ihra-cattaki zayıf talep ve yüksek tüketici borçlarının, ekonomik büyümede frene basılmasına sebep olabileceği belirtiliyor. Ülkenin uzun vadede de ekonomisini üretim ve imalattan, hizmet sektörü temelli bir yapıya kavuşturması gerektiği vurgulanıyor.Hindistan potansiyelin üzerindeRaporda Hindistan’ın ekonomisinin ise potansiyelinin al-tında seyrettiği görüşüne yer veriliyor. Öte yandan ülkenin yüksek büyüme oranına dönüş ihtimali pek olası görülme-mekle birlikte, yüksek enflasyon dâhil olmak üzere, birçok olumsuz riskle karşı karşıya kaldığı belirtiliyor. Raporda öne çıkan analizden bir diğerinde de hükümetin, uzun va-deli büyüme sağlayabilecek yeni reformlar teklif etmesine rağmen, sert siyasi muhalefetin varlığını sürdürdüğü ve bu durumun ekonomide belirsizliğin galip gelmesine sebep olduğu ifade ediliyor. Raporun önsözünü hazırlayan Deloitte Küresel Ekonomi Direktörü Dr. Ira Kalish, küresel ekonominin bir yol ayrı-mında olduğunu, ekonomiye yön veren başlıca ülkelerin ise dönüm noktasında bulunduğunu iletiyor ve en azından 2013 yılının çok ilginç bir yıl olacağını ekliyor. Deloitte’un “Küresel Ekonomik Görünüm, 2012’nin 4’üncü Çeyreği” raporuna (İngilizce), http://dupress.com/collection/economic-outlooks/#global-economic-outlook-q4-2012 adresinden ulaşılabilirsiniz.

2012 küresel ekonomide, dönüm noktası mı?...

Page 16: marketing europe & anatolia Sayı: 015

Yeniyıl Mesajı

Reklamcılık sektörüne yeni bir ışık getiren Marketing Europa & Anatolia yayıncılığı öncelikle sektörümüzde ki gelişmelerin gerçek yönlerini objektif bir dille yazmaktadır. İletişim sektörüne ilişkin en güncel konuları ele alarak kitlelere ulaştırmaktadır.Yıllardır alışılmış pazarlama sektör dergiciliği anlayışına yepyeni bir nefes getirerek, sektörün bilinmeyen yönlerini Profesyonel yöneticilerin kalemleri ile dile getirmektedir.Zorlamasız,doğal bir bilgi akışı içinde Reklam Sektörünün yelpazesini içine alan bir bilgi kutusu diyebilirim.Kutuyu açınca içini çok seveceksiniz. Nice senelere,

REKLAMIN YENİ YARATICI KOLU,YENİ KUŞAK REKLAMCILIKÜRÜN YERLEŞTİRMEO’nun Gibi Olmak …..

Ürün yerleştirme Holllywood da 1930 lardan beri profesyonel olarak yöneltilen bir uygulama, MGM Film şirketi ilk Product Placement ofisini o tarihte kurmuş. Konu o kadar etkili olmuş ki Dünyaca ünlü Rüzgar gibi Geçti'nin baş rol oyuncusu Clark Cable bir komedi filminde üzerindeki beyaz atlet iç çamaşırını çıkartıp gömleğini çıplak vücuduna giyince Amerika halkı bunu örnek alarak erkekler iç Çamaşırı giymekten vazgeçmişler ve bir senede iç giyim imalatçıları iflasın eşiğine gelince tekrar yeni bir film çekimi yaptırılarak aktöre beyaz iç çamaşırı giydiği sahneler özellikle uygulanmış.Gene Amerika da Bond filmi çekilmeden önce yönetmen Otomobil firmaları işle görüşüp Bond un karakterine en uygun markayı seçerek anlaşma yapmış.ve Bond un tiplemesinde o araba ile kimliğinin bir parçası olarak tarzı kaliteli bir şekilde yakalanmış.Yurt dışındaki uygulamalar ne kadar izleyicinin gözüne çomak sokar gibi yerleştirmeden uygulanıyorsa bizde de tam tersi. Markanın amblem ve logoları izleyicinin gözüne –bakın bu markada var ,bunu görmezlikten gelmeyin, öğrenin- der gibi kasıtlı ve rahatsız edici bir şekilde yerleştirilerek uygulamalar var. Bu uygulama biçiminde tabiî ki müşterinin de en başta markasını popüler bir dizinin içinde yer alması talepleri ile başlıyor.Reklam ajansı medya ajansına bu müşteri talebini aktarıyor. Medya ajansları da sanki bünyelerinde çok yaratıcı ekibi varmış gibi TV Kanalları ile direkt temasa geçip, yazılmış senaryonun içine, veya çekilmiş sahnenin

Turan Başartan / Duayen Reklam

bile arasına ilave çekimleri son 6 saat içinde yayın kopyasına yetiştirilmek üzere markalarının yerleştirilmesi istiyor. Kısa sürede yapılan çalışma yaratıcılığı önlüyor.Bizde film çekiliyor ondan sonra sponsor ve ürün yerleştirme için marka arayışına geçiliyor.Diziler kanallara yayına bir saat kala teslim edilebiliyor. Süre çok az. Ayrıca Bizde uygulama Avrupa ve Amerika'ya göre çok daha pahallı , onlarda bütçeler çok düşük., bizde en fazla bir programa 4 ürün yerleştirme uygulanabiliyor, diğer ülkelerde ise hiç limit yok.Tv kanallarıda maşallah bu dar sürede senaryo yaratım ustası olmuşlar.Asıl uygulanması gereken ürün yerleştirme, şekli, sinemada olsun Televizyon Dizilerinde olsun ,konunun ve senaryonun doğal akışı içinde yer alması gerekiyor.. İzleyiciyi rahatsız etmeyecek bir biçimde kullanılmalıdır. Hatta özendirilecek biçimde doğal olmalıdır.Türk haklıda bu konuda hiç küçümsenmeyecek çok hassas bir bakış açısı ile hemen yapılan kötü uygulamayı değerlendiriyor.. Çirkin uygulamalar dan rahatsız oluyor Ve Marka işle ilgili olumsuz yorumlar yapılıyor.Rtük bu konuda uygulamanın nasıl gerçekleşeceği hakkında bir yönetmelik yayınlamış.Konu ile ilgilenenlerin okumasını öneririm...Türkiye deki zamansızlıktan kaynaklanan, ayak üstü acele uygulamalarından bir zaman sonra,sona ereceğini umuyorum.İlk önce senaryolar hazırlanılırken Ürün yerleştirme araştırmalarına başlamaları en sağlıklı çözüm olacaktır. Bütün dünya da bu iş ürün yerleştirme ajansları ile çalışılarak yapılıyor.Türkiye de nispeten yeni bir kavram ve yeni açılan Ürün yerleştirme Ajansları var.Burada Film Yönetmenlerine, de çok iş düşüyor. İyi planlanması gereken bir çalışma ve çekim bütçelerine katkısı yadsınamaz.Senaryo yazarları da konuya son dakika ilave edilmesi istenen markaları da yerleştirirken çok zorlanıyorlar.Zaman verilse süper işler üreteceklerdir.Reklam sektörümüzün bir parçası olan Ürün yerleştirmede profesyonelce ve kitlelere örnek olacak yaratıcı fikirlerle bezenmesi halinde, çok kaliteli ve güzel uygulamalar ile markalarımıza trend yaratacak işler çıkarılacağına inanıyorum.

Ürün yerleştirme zaten bir ürünün pozitif ve özendirici algı yaratmasından ibaret

2012 2013)(

14 / marketing europe & anatolia

Page 17: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 15

Yeniyıl Mesajı

Marketing Europe&Anatolia dergisi, gün geçtikçe etkinliği daha da artan internet mecrasını kendisine ana mecra olarak seçerek oldukça yenilikçi bir kimlikle ortaya çıktı. Tablet bilgisayar ve mobil telefonlardan da rahatça takip ediliyor. Bu yaklaşım, yenilikleri çok iyi takip eden reklam ve pazarlama dünyasıyla çok iyi örtüşüyor.

Dergi, henüz çok genç yaşta... Zamanla çok daha iyi yerlere ulaşacağına ve daha çok okuyucu kazanacağına inanıyorum. Sektörün nabzını tutmadaki başarısı bunu belirleyecektir. Geride kalan 14 sayı, bu başarıyı gösteren nitelikte. İçeriğin biraz daha zenginleştirilmesi, daha fazla haber, röportaj ve makaleye yer verilmesi, derginin daha fazla okuyucuya ulaşmasında etkili olacaktır diye düşünüyorum.

Reklam ve pazarlama dünyası, hemen hemen her sektör gibi ekonominin genel gidişatına duyarlı bir sektör. Ekonomide herhangi bir olumsuzluk olmazsa, 2013 yılının sektörümüz için bir önceki yıldan daha iyi geçeceğini ve rakamsal hacminin büyüyeceğini öngörüyorum.

Sektörümüz için en büyük dileğim ise, sanırım reklam dünyasındaki pek çok dostum da bu fikrime katılacaktır, reklam ajanslarının reklamveren gözündeki eski prestijine kavuşmasıdır. Son yıllarda irili ufaklı yeni reklam ajanlarının ortaya çıkması ve ajanslar arasındaki rekabetin kızışmasıyla sektörde kârlılık oldukça düştü. İlk bakışta reklamveren cephesinin lehine görülen bu durum, derinlikli ve uzun vadede düşünüldüğünde aslında onların da aleyhine...

Rekabet amacıyla fiyat düşürme politikası; ajansların sadece kârlılığını değil, gözlemlediğim kadarıyla iş kalitesini de düşürüyor. Bazı ajanslarda gerekli deneyime ve donanıma sahip olmayan elemanlar istihdam edilmeye başlanıyor. Teknolojik altyapı, maliyetlerden dolayı yeterince güncellenemiyor.

İşin diğer boyutuysa, düşük kâr yüzünden kazanamayan reklam ajanslarının “sürümden” kazanmaya yönelmesi ve kapisetelerinden daha fazla markaya hizmet vermeye çabalamaları. Bunun sonucunda her bir markaya ayrılan

Yakup Barouh / İlancılık

birim zaman azalıyor.

Günün sonunda, reklamveren temsilcileri ile ajans temsilcileri arasında bitmek bilmez bir revizyon trafiği ortaya çıkıyor. Daha da kötüsü; reklamveren kanadı kolları sıvayıp kendi kreatif konseptlerini oluşturmaya, prodüksiyonunu üstlenmeye ve hatta medya planlamasını yapmaya başlıyor. Sonuçta; hedefini bulmayan reklam kampanyaları ve reklamverenin boşuna harcadığı bütçeler ortalıkta kol geziyor.

Kazananın olmadığı bu durumdan kurtulmak için RVD’nin, RD’nin ve hatta medya organlarının üzerine önemli görevler düşüyor. Bilinçlendirme ve yönlendirme etkinlikleriyle, belirlenecek standartlarla reklam ajanslarının prestijleri ve kalite çizgileri yeniden yükseltilmelidir. Ajansla reklamveren arasındaki diyalog ve güven ilişkisi eski düzeyine kavuşmalıdır. Bundan hem reklamveren ve ajanslar kazançlı çıkar hem de bu sayede daha kreatif reklam kampanyaları üretilir.

İkinci değinmek istediğim konusu ise, aşırı rekabetin yaşandığı bazı sektörlerde bazı markaların, ürünlerini/hizmetlerini daha fazla satmak için tüketiciyi yanıltabilecek reklamlar yapma cüretini göstermeleri. Bu durumdan, evet en başta tüketiciler zarar görüyor. Ancak genel anlamda reklamın güvenilirliği de zarar görüyor. Kandırıldığını düşünen tüketicinin markaya ve reklama güveni kalır mı? Marka yöneticilerinin bu konuya gerekli hassasiyeti göstermelerini diliyorum.

Marketing dünyası, oldukça dinamik ve hareketli bir sektör. Hem dünyada hem de Türkiye’de... Sürekli yeni kampanyaların ortaya çıkması, yeni mecraların kullanılması, yeni pazarlama stratejilerinin uygulanmasıyla her gün farklı bir tarz, farklı bir yöntem karşımıza çıkıyor.

İlancılık olarak tüm dünyadaki yeniliklerin takipçisi olmakla yetinmiyor, özgün fikirler ve kreatif uygulamalar yaratmak için durmadan çalışıyoruz. Reklam pastasındaki payı %8’i bulan internet mecrasını özellikle önemsiyor, 2013 yılında bu alandaki varolan nitelikli personel ve teknoloji yatırımımızı daha da arttırmayı hedefliyoruz.

2012 2013)(

Page 18: marketing europe & anatolia Sayı: 015

Yeniyıl Mesajı

Marketing Europe&Anatolia’yı varlığından haberdar olduğum günden bugüne takip ediyorum. Kısa bir dönem birlikte çalıştığım Kağan İşmen’in ve dostum Oğuzhan Akay’ın her sayıda yer alan birbirinden farklı yazıları bile bu yayını başlıbaşına farklılaştıran önemli unsurlar. Marketing Europe&Anatolia’yı bilgi paylaşan, sektörün gizli kahramanlarını da tanıtan, güncelliği koruduğu kadar, geleceği tartışmaya açan bir dijital dergi olduğu için seviyorum.

2013’te daha çok okuyucuya ulaşmasını dilediğim bu önemli yayını hayata geçirdiği ve özenle büyüttüğü için Elvin Ekşioğlu’nu kutluyorum.

Burak Işık / celsius

16 / marketing europe & anatolia

2012 2013)(

Page 19: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 17

Yeniyıl Mesajı

- Türkiye’de reklam sektörüne genel olarak baktığımızda, en dikkat çeken noktalardan biri verimliliğin hızla düşmesi... 2009’dan itibaren iş yükü devamlı olarak artmasına rağmen, karlılık düşüyor ve önümüzdeki dönemde de bu devam edecek gibi görünüyor.

- Teknolojideki gelişmelerin, talepleri ve beklentileri de hızlandırdığını, teslim sürelerinin giderek kısaldığını, hatta saatlerle ifade edilir olduğunu görüyoruz.

- Akıllı telefonların yaygınlaşmasının, her yerde ve her zaman, çok kolay ulaşılabilir olmanın da bu beklenti ve süreçler üzerinde önemli bir etkisi var.

- Müşteri, artık reklamcıya kolay ulaşabildiği gibi, reklamcının kaynaklarına da o derece rahat ulaşabiliyor, böylece zaman zaman da olsa sınır ihlalleri yaşanabiliyor.

- Müşterinin tam olarak kral olduğu bir dönem. Çevreye ve 3. partilere baktığımızda tolerans sınırlarını genişlettiklerini görüyoruz.

- Geleneksel medyanın dışındaki yeni medya diye tanımlayabileceğimiz alanların kullanımı hızla yükseliyor. (Dijital çözümler, viral ve gerilla uygulamalar, sokak aktivitelerine ciddi bütçeler ayrılıyor.)

- Türkiye’de çok TV izlenmesine rağmen, insanlar zaplama, kaydedip sonradan izleme yollarıyla reklamdan kaçabiliyor. Bu nedenle, sanal/ gizli reklam uygulamaları popülerliğini koruyor. ( Özellikle geçtiğimiz sene, rating ölçümlemesi de yapılamayan bir dönem yaşayan Türk medyası ve reklam dünyasında, yukarıdaki gibi alternatif planların devreye girdiğine fazlasıyla şahit olduk. Olmaya da devam ediyoruz. )

- Yine geçtiğimiz dönemde, bazı eski büyük reklamverenlerin sesi soluğu çıkmazken, bazı yeni sektörlerin de reklam dünyasının parlayan yıldızları

Metin Aroyo / Piramit

olduğunu görüyoruz. Örneğin e-ticaret siteleri, online alışveriş markaları 2012’de ciddi bir reklamveren haline geldiler. Bu da Türkiye’de internet kullanımının hızla artmasıyla doğru orantılı bir gelişme.

- 2012’de, reklamlarda ünlü kullanımı en çok tercih edilen yollardan biri oldu. Tabii bunun rasyonel bir dayanağı var. Doğru seçimler yapıldığında, Türkiye’de ünlü kullanımı görevini çok güzel yerine getiriyor.

- Sosyal medyanın, geçtiğimiz yıl markalar üzerinde son derece etkili ve baskılayıcı bir unsur olduğunu gördük. Örneklerine tanık olduk. Sivil toplum kuruluşları, markaları yönlendiriyor, yaptırım uyguluyor. Greenpeace – Zara kampanyası, bunun önemli bir örneği. Bu sebeple markalar, sosyal medyayı çok iyi yönetmeli.

- Müşteri ve reklam ajansı çalışan tarafında, bol miktarda Y kuşağından insan yer almaya başladı. Bu da ilişki ve işe bakış anlayışının evrimleşmesine neden oluyor. Süreçleri yönetmek için bu kuşağı çok iyi anlamak, analiz etmek gerekiyor.

- Piramit için baktığımızda kısaca 2012; Dünyagöz, Doluca, Emotion Parfüm gibi yeni markaları müşterilerimiz arasına kattığımız, Bellona, Privacy, Doluca, Dünyagöz, Sözcü, Abant Su, BİFO (Borusan) gibi markalarımıza imaj kampanyaları (lansman /relansman) yaptığımız, LÖSEV için çektiğimiz filmlerle çocukları güldürebildiğimiz ve sayısız günlük operasyon içinde müşterilerimiz için artı değer olarak yaratabildiğimiz her detayda mutluluk duyduğumuz bir yıl oldu.

- 2013 her ne kadar zor geçeceği söylense de, umut dolu sinyaller de veriyor. Biz de, gelecek yıl için bir kısmı şimdiden öngördüğümüz, bir kısmı sürpriz olabilecek birçok olumlu gelişme bekliyoruz. Kısacası 2013’ten umutluyuz.

2012 2013)(

Page 20: marketing europe & anatolia Sayı: 015

Yeniyıl Mesajı

Öncelikle 2013 yılında da yayın hayatına başladığınız ilk günkü heyecanınızı korumanızı dilerim. Dijital dergiye ek olarak sizleri basılı olarak da görmeyi umarak tüm sektörün ses getiren ve sattıran reklamlarla dolu bir yıl geçirmesini temenni ederim.

Her yıl reklam sektörü daha da çetin koşullarla karşı karşıya geliyor. Ancak ajans olarak bu durumun daha yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasında rol oynadığına, daha farklı kampanyaların tasarlanmasına zemin hazırladığına inanıyoruz.

Her şeye çözüm odaklı baktığınızda bir adım öne çıkıyorsunuz. C4S olarak bu çizgimizi koruyarak ilerleme hedefindeyiz.

Yeni yılda başarılı işlerde görüşebilmek üzere, herkese mutlu yıllar.

Hamit Demirel / C4S

18 / marketing europe & anatolia

2012 2013)(

Page 21: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 19

Yeniyıl Mesajı

Merhabalar,zaten bilgilenmek ve biraz haberdar olmak odaklı okuduğunuz bir yayın için ahkam kesmek zor. Yine de gözüme çarpan detayları paylaşmak kolay olur diye düşünüyorum. Geç de olsa elinize sağlık diyerek başlamak gerek...

Bir yayının önce haber konusu sonrasında ise -bir kez için bile olsa- yazarı olmak, yayının samimiyeti ve sektörün kalbine ulaşmasıyla ilgili neler söyleyebileceğinizi de belirliyor. Marketing Europe & Anatolia ismi gibi reklamcılığın küresel yolunu, yerelin ya da Anadolu'nun diyelim; dinamikleriyle son derece başarılı aktarıyor. Benim ilk algım, komplekssiz yaratılan bir yayın olması ve bunun da özellikle Anadolu için çok anlaşılır ve sevilir bir dil olması. Reklam yayınlarında ve ya iletişiminde kullanılan snobe bir dil var ve ne kadar alışsak da bizlere soğuk geliyor. Bunu aşan sadelikte bir bilgi ve iletişim ise dijital gibi, bir de kolay ulaşılır olduğunda doğrusu kaymaklı kadayıf.

2012 birçok alanda olduğu gibi reklamcılık için de özel bir yıl oldu. Dünyadan seçim kampanyaları, ülkemiz inşaat sektöründen reklam hezimetleri, kriz yönetim yöntemleri, dijitale boğazımıza kadar girmemize rağmen girmemiş gibi direnmeye devam etme çabaları,

Necdet Alkandemir / Graphx

komşularımızın sorunları odaklı yaşadığımız algı yönetim bombardımanları, direnme çabaları, ağızdan ağıza iletişimin neredeyse kıyamet yaratan gücü, gücün her daim umursanmaması vb birçok renkli aksiyona tanık olduk. Reklamcılıkla ilgili büyük bir akademi de bir gün de bütün dönemin derslerini almış öğrenciler gibi afalladık şaşırdık ve yorulduk. Hep ucunu gösteren krizin, daha da kendisini hissettireceği, sokaklarında çalı yumaklarının uçuştuğu bir dünya kasabası beklentisiyle biraz daha sakin ama daha verimli bir yıl bekliyorum. Temennim ise daha yavaş, daha sindirilmiş, daha sağlam stratejilendirilmiş işler ve kazançlar. Çünkü diğer mesleklerin ne düşündüğünü bilemem ama ben kendi adıma bu anlaşılmaz süratten dolayı biraz üzgünüm.

Üzgünlük; reklamcı denen adamlara, renkli, yaratıcı ve eğlenceli üsluplarıyla dünyanın hep htiyaç duyduğuna dair bir inancım olması. Devam etmek istiyorum....

Sevgiyle ve algıyla kalın...

2013 de en çok da bu anlaşılır, ulaşılır ve samimi tarzını kaybetmesin isteriz.

2012 2013)(

Page 22: marketing europe & anatolia Sayı: 015
Page 23: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 21

Reklam Dünyası

Ataşehir ve Ataköy’de çe-şitli noktalardaki trafik ışık-larında bekleyen Turkcell Superonline logolu kıya-fetler giymiş gençler, uzun süreli kırmızı ışıkta duran sürücülere “Işık hızında fi-

ber internetle 4 film indirdim bile” ve “Sürat felakettir ama internette değil” mesajları veriyor. Sürücülere renkli an-lar yaşatan bu “gerilla pazarlama” etkinliğinde ışıkların kırmızıya dönmesi ve araçların durması üzerine genç-lerden biri yolun ortasına portatif bir masa ve sandalye yerleştirerek bilgisayarda çalışmaya başlıyor. Ekip arka-daşları ise “Işık hızında fiber internetle 4 film indirdim bile” ve “Sürat felakettir ama internette değil” yazılı bez afişlerle yolu kapatıyor. Bu sırada araçlarına dağıtılan broşürleri ilgiyle incele-yen sürücüler, trafik ışıkları yeşile döndüğünde Turkcell Superonline ekibi bir sonraki kırmızı ışık için hazırlıklara başlarken, sürücüler yollarına devam ediyor.

Turkcell Superonline’dan “gerilla pazarlama”...

X-RITE Pantone Türkiye Temsilcisi Odak Kimya’nın ev sahipliğinde, İstanbul Moda Akademisi’nde (İMA) gerçekleştirilen basın toplantısında, 2013 Yılı’nın Rengi açıklandı. Pantone EMEA Bölge Yöneticisi CarolaSeybold’un yaptığı açıklamaya göre, 2013 Yılının Rengi Zümrüt Yeşili (Emerald).Odak Kimya’nın kurucuları Ayla Çuhadaroğlu ve Mine Kalaylı’nın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda, Pantone’un yılın rengini belirlemek üzere çeşitli kriterleri olduğundan söz eden Seybold; dünyada birçok sektör-deki gelişmeyi, sanat koleksiyonlarını, popüler sanatçı-ları, seyahat rotalarını, teknolojik ilerlemeleri ve diğer

Pantone açıkladı; 2013’ün Rengi Zümrüt Yeşili...sosyo-ekonomik koşulları takip ederek o yılın renginin be-lirlendiğini vurguladı.Seybold, renklerin satın alma kararlarında %65’in üze-rinde etkili olduğunu belirterek, değişen dünya düzeni ile birlikte sosyal konu ve faktörlerin de renk belirleme çalış-malarındaki öneminin altını çizdi.Küresel değişikliklerin et-kisinin de tartışıldığı toplantıda, doğa ile ilgili faktörlerin de “yeşil”e duyulan ihtiyacın artmasında etkili olduğu belirtildi.Pantone ile renk ölçüm cihazlarının dünyadaki lider firması X-RITE’ın Yılın Rengi açıklaması; son on yıldır, hem yeni ürün gelişimlerini, hem de moda, ev-ofis dekorasyonu, kozmetik, tekstil, aksesuar ve en-düstriyel tasarımları da kapsayan çeşitli endüstrilerdeki üretimi ve satın alma kararlarını etkiliyor.Dengeli ve de sofistike Zümrüt Ye-şili, görünürdeki tüm renkleri hare-ketlendirecek ve ilkbaharın ötesin-de yaza ve sonrasında sonbahara ve kışa damgasını vuracak gibi görünüyor.

Türkiye ve KKTC’deki üniver-sitelerin İletişim ve Güzel Sa-natlar fakültelerinde okuyan öğrencilerin katılımıyla dü-zenlenen “Atasay’a Gitmiş” temalı “Üniversitelerarası Reklam Filmi Yarışması”nda öğrenciler uzun soluklu çalış-malar sonucunda yarattıkları reklam filmi kareleriyle ye-teneklerini sergilediler. Yarışmada Veysel Cihan Hızar birincilik derecesiyle 5.000 TL’lik para ödülünün sahibi oldu. İstanbul Kültür Üniversitesi İletişim Tasarımı bölü-münde burslu olarak eğitimini tamamlayan 1978 Şan-lıurfa doğumlu Hızar, halen Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Tasarımı bölümünde yüksek lisans yapıyor. Yarışmada ikinci olarak 2.500 TL ödülün sahibi olan Ebru Küçükerman’ı, üçüncülük derecesiyle Ender Ercan takip etti. Reklam filmleri hakkında detay bilgi için www. atasay.com adresi ziyaret edilebilir.

Atasay Reklam Filmi Yarışması sonuçlandı...

Page 24: marketing europe & anatolia Sayı: 015

CV’lerinizsektörle ücretsiz olarak

dergimizde buluşacak.

Sektöre yeni girmek isteyenstajyer adayları

ya datecrübesini değerlendirecek

yeni bir adres arayanyaratıcı yönetmenler, metin yazarları, müşteri

temsilcileri, grafikerler

ve diğer arkadaşlarCV’lerinizi

[email protected] bekliyoruz.

Page 25: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 23

Köşe

revizyon)

(Eğer isterse, insanın bir saatten sonra sektörellüksleri olabiliyor! Ben de bu lükslerden birinikullanmak istiyorum. Bir süre önce kendikendime bir söz vermiştim; “bundan sonrasevmediğim işleri yapmayacağım” demiştim.Sevmediğim derken, sevmeden bir işiyapmayacağım anlamında! Benim de mutluolma yolum bu.

İnsan bir işi neden sever? Yaptığı işten tatmin oluyorsa sever mesela.Yarım yamalak yapmak zorunda kalmıyorsasever. O işi yapmanın koşulları uygunsa sever.Kafasına yatıyorsa sever. İşi birlikte yaptığıekiple anlaşabiliyorsa sever. Ortaya iyi bir işçıkıyorsa sever. Liste uzar gider. Ama işin özü,yaptığın iş her neyse, sevmeden yapılmıyor!

Öyle her iş de sevilecek gibi değildir ama!Sevilebilecek hale getirebiliyorsan ne ala.İşini iyi yapabilmenin baş koşulu, işini severekyapmak bence? İşini severek yapan birgarsonu, daha ilk görüşte tanımaz mıyız?Saygı duymaz mıyız? Oysa birçok insana göre,garsonluk yapılası bir iş değildir. Ha keşke hiçbiriş yapmak zorunda kalmasak. O ayrı.Ama eğer bir işi yapıyorsak, onu severekyapmanın koşullarını oluşturmak da bizekalmış.Ben de bir süredir bunu yapmaya çalışıyorum.Hayatta ne yapıyorsam yapayım, o işi severekyapmanın koşullarını oluşturmaya gayretediyorum. Oluşturamıyorsam da, artık yapmayıbırakıyorum. Sonu hiçbir iş yapmamak olsabile… Bedel olarak bakılan şey, ideal aslında!

İşte bu yüzden, bu Marketing Europe & Anatolia’daki son yazım.İmkanlar el veriyorsa, dost çağrısına icabetetmemek olmaz. Ben de böyle bir dostçağrısıyla yazmaya başladım buraya.

Başka bir sektörel derginin ismine, logosuna vekapak tasarımına çok benzeyen bir isim vetasarımla yayın hayatına başladığında bu dergi,buna muhalefet ederek başlamıştım yazmaya.İlk konuşmamızdan itibaren de, işimi severekyapmanın koşullarını paylaşmıştım dergiyiçıkartan dostlarla.

Olmadı. Ne düşünüyorsam paylaştım açıkyüreklilikle. Dost acı söyler misali. Sizinle depaylaşayım; Bu dergi yayın hayatına başladıbaşlayalı, ne yazık ki sektörün gündemineoturacak tek bir haber yapamadı. Sektöründinamiklerini, kalbini yakalayamadı.Ses getirmeyi başaramadı. İddialı bir yazarkadrosu oluşturmasına rağmen, tasarım olarakçok zayıf kaldı. Dergi, kendini okutmak içinihtiyacı olan o kışkırtıcı tasarıma, ne yazık ki hiçsahip olamadı. Kapaklar, sektör ortalamasınınçok gerisinde kaldı, çağırmadı. Bu sektöründergisi olmasına rağmen, bu sektörün olmazsaolmaz dediği şeyi yapmadı. Kendini hakkıylatanıtmadı. İletişimde de zayıf kaldı. Dijital birdergi olmanın avantajlarınıysa hiç kullanmadı.Tüm bunların toplamında, dergi ne yazık kiyeterince okunmadı. İnsan içinde emek verince,daha da üzülüyor. Şimdi kendime verdiğimsözü tutma zamanı. Dostluk baki. Belki bundansonra bir şeyler değişir. Bu olursa gerçektençok sevinirim.

Marketing Europe & Anatolia, yazılarımıntanıtımını, “suya sabuna dokunuyor, sektörerevizyon veriyor” diye yapmıştı. Bu manada,son revizyonum Marketing Europe &Anatolia’ya olmuş olsun. Bundan sonrayazılarıma Farkyeri’nin Facebook sayfasındadevam edeceğim. Nasılsa okunmalıyım diyebir derdim yok. Okumak isteyen nasılsa bulur,okur. Dostlukla. -SON-

SON REVİZYON

Kağan İşmen / [email protected]

Page 26: marketing europe & anatolia Sayı: 015

Yeniyıl Mesajı

Bi dakka dukka...

Biriktirdiğimiz eskileri saklayarak giriyoruz yeni yıla.

Kimi buna hatıra diyebilir, kimi deneyim, kimi de eskiler/eskimeler.

Ne diyeceğinizi size bırakıp, ne diyeceğimizi bilemeden ilerleyelim bakalım.

Ruhumuz değişiyor, bedenimiz ise evlere şenlik. Yaşlanıyoruz her geçen an ile, yıl da ne ki...

Delip geçiyor zaman, çizik atıp duruyor gelip geçen... Zaman ziyan.

Sektörün bi tarafına koyayım, sektör de ne ki... Yek paremiz bad sector iken.

“Ne zaman kendimi iyi hissettim bu sektörün bir parçası olarak?” diye düşündüm, bulamadım. Kendi payına hatırlayan var mı?

Metin Karaşahin / re:ajans

“İlerleyelim beyler!” diyeni duyamadım, her birimizi düşünerek her birimizi düşüneceklerini varsayıp da bizi temsili teslim ettiğimiz beylerden, bayanlardan... Hep kuşku duydu diğerleri, temsili teslim ettiklerimizin hisselerine yonttuklarından... ki öyle de oldu zahir. Sadece sektörümüzden mi ibaret bu ibret? Sadece mesleğimizden mi ve meslektaşlarımız ve müşterilerimizden mi müteşekkil hayatlarımız? Değil elbet, çok şükür ki değil. Öyleyse, geçiniz efendim bi kalem, geçiniz lütfen... Men dakka dukka.

Mesleki ve sektörel dileklerim ve düşüncelerim yok yani yeni yıla dair. İki kızım var efendim, ellerinizden öper. Yeni yılım ve kısmet ise gelecek yıllarıma dair her şey onlara dair...

İzninizle, ben geçiyorum onların yanına, çizgi film izlemeye. Sizlere de şahane bir yıl diliyorum, sihirli, perili, prensesli, cüceli...

Sevgiyle kalın,

2012 2013)(

24 / marketing europe & anatolia

Page 27: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 25

Yeniyıl Mesajı

Adını söylemesi zor, okuması keyifli dergi...Süreli yayın çıkarmanın ne kadar zor ve meşakkatli (bu sözcüğü ilk kez mi yazdım ne) olduğunu hepimiz biliyoruz. Düzenli olarak her ayın ilk günü yeni sayı bilgisi mail kutumuza düşecek, sosyal medyada yayınlanacak, her sayı zengin içerikli olacak, gerçekten ömür törpüsü bir süreç. Tüm bu zorluklara rağmen her ay tam zamanında ve dolu dolu bir dergi çıkardığınız için başta sevgili Elvin'i olmak üzere emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

Reklam ve pazarlama dünyasında neler oluyor, etkinlikler, kampanyalar gibi çalışmaları derli toplu bir şekilde biraraya getirmesi, arşiv değeri taşıması açısından da dergiyi başarılı buluyorum. Reklamcılar, reklamverenler, öğrenciler bir çok kesim için yararlı bir kaynak. Geriye dönük bir araştırma yapmak istediğinizde hangi ay, kim hangi kampanyayı yapmış rahatça öğrenebilirsiniz. Gelecek sayılarda daha fazla kitleye ulaşacağını, daha da fazla okunacağını ümit ediyorum.

Günümüz reklam ve pazarlama dünyasında iki şey öne çıkıyor sanıyorum. İnsanlar yaptığınız işi önemsiyor mu, paylaşmaya değer buluyor mu?Paylaştıkça çoğalan dergi sloganının bu anlamda değerli olduğunu düşünüyorum. Yaptığınız işi önemsiyorum ve Marketing Europe & Anatolia'yı paylaşıyorum :)

Reklam stratejilerimizi oluştururken 2013'te ne yapmalıyız, nasıl yapmalıyız?Yeni dönem planları reklam stratejileri oluştururken geçmiş yıla göz atmakta yarar var diye düşündüm. İnternetin hayatımızın tam göbeğinde olduğu dijital çağda 2012'de internette en çok neler aranmış bir bakalım istedim. Google kendi arama motorunda yapılanları çeşitli kategorilere ayırıyor ve her kategorideki ilk 10'u listeliyor. Listede dünyanın dört bir yanından 55 ülkenin arama sonuçları var.

Nurgül Eryıldır Günay / Sitailetişim

*Dünya çapında ilk üç arama şöyle:1. Whitney Houston2. Gangnam Style3. Hurricane Kasırgası

Sonra alfabetik sırayla ülkeler ve arama sonuçları yer alıyor. Türkiye'ye baktım bizim millet en çok neleri aramış diye. Aaa 1. sırada Facebook! Nasıl yani dedim. Sonra anladım ki durum şu; en çok Facebook aranmıyor, Türk internet kullanıcısı adres satırına facebook.com yazmak yerine Google'a yazıp çıkan linke tıklayarak Facebook hesabına giriş yapıyor. Tuhaf biraz.Neyse bu 55 ülke arasında başka kimlerde acaba Facebook ilk 10'da diye baktım. Türkiye ve Brezilya'da birinci sırada, Gana, Kenya ve Meksika'da 2. sırada çıktı karşıma. Bizim de içinde olduğumuz bu 5 ülke dışında başka hiç bir yerde ilk 10'da yok. Bu bilgileri neden paylaşıyorum. Birincisi öyle anlaşılıyor ki Facebook ülkemizde hala çok büyük bir kitlenin ilgi odayı. İkincisi internet kullanım alışkanlıklarımız, Gana, Kenya seviyesinde. Ve son olarak 2013 reklam projelerini hazırlarken sosyal medyaya yönelik çalışmalara biraz daha ağırlık vermemiz gerçeğiyle karşı karşıyayız. Facebook, Twitter ve Youtube'da viral kampanyalarla paylaşımı artırıp, kampanya sloganlarını günlük hayatımızda kullanmaya başlayınca daha başarılı olacağız.

Yeni yılda Marketing Europe & Anatolia'nın başarılarının katlanarak devam etmesini, herkesin düşlerinin gerçekleşmesini, sağlıklı, mutlu, güzel bir hayat sürmesini diliyorum.

Daha yaratıcı reklamlar, daha iyi bir hayat için,umudum var…

*Kaynak: http://www.google.com/zeitgeist/2012

2012 2013)(

Page 28: marketing europe & anatolia Sayı: 015

Yeniyıl Mesajı

2012’nin özeti: Dijital yok mu dijital!2013’ün konusu: Dijital Ajans açalım,çuvalla para kazanırız!

Orta sınıfın, sınıfına sığmayan hayalleri, kısa dönemde köşe dönme istekleri olmasa bu ülkede reklamcılık 1 adım ileri gidemezdi (!)

Bu sene en çok konuşulan konu, dijital ajansların alıp yürümesiydi. Yürümek az bile kalır, emeklemeden koşmaya başladı. Tabii ki dijital deyince, dijital ajansdeyince hemen pıtırcık gibi, internet sitesi yapan, sosyal medyayı yöneten, şuursuzca reklamcılık yapan bir güruh türedi. (Reklamdan, pazarlamadan bihaber evinde internet sitesi yapmayı öğrenen de bu topluluktaydı, iPhone Store’a bir oyun yapsak 1 milyon satsa, 1 milyon dolarımız olur diyen hırslı ekip de.) Bu genç ve ’yetenekli’ çocuklar Like’dan anlıyor, en afili internet sitelerineimzayı basıyorlardı. Hatta sözlüklere Augmented Reality, Video Mapping gibi kavramlar sokulmaya başlandı.

Sektörün çok değerli dergileri dijital acans ekleri vermeye başladılar, büyük network ajanslarının patronları dijital de dijital demeye başladılar. Kısacası bu sene çok dijital yaptı, sabah bir kalktık dizboyu dijitale kesmiş bizim tatlı reklam dünyamız. Sayfa sayfa grafikler yayınlandı,

Özgür Doğan / Fabrika Reklam Ajansı

herkes dijitale kayıyor, işte dijitalin gücü dendi. Dendi de ne oldu? Hormonlu müşteriler türedi bir anda. Facebook açalım, yüzbin like alalım da gerisini boşverin diyenleroldu. Ne tweet atsak, en iyisi özlü sözler yayınlayalım, bak bakalım elma suyuyla ilgili özlü söz var mı diyen dijital reklamverenler türedi. Marka mı, bak şu 100 binlike’i alalım markayı gör sen diyen cühelalar doldurdu toplantı odalarını. (Oysa dijital dediğini Gossage, San Fransisco’nun Sokrat’ı bundan 70 sene önce söylemiş, demiş ve yapmıştı. Bu konuya başka zaman girelim.)

Oysa bu sene de hiçbir şey değişmedi reklam dünyasında. Yine iyi fikir kazandı, yine büyük patroniyi fikir oldu. ‘Marka olarak dediğin şeyin etkisi yoksa ha burada söylemişsin ha sosyal medyada ha bangır bangır televizyonda, neye yarar ki?’ durumu daha dakesinlik kazandı. Büyük network ajansları aralarında top çevirmeye devam ettiler, gol atıp kendileri sevindiler, gol yiyince sektör batıyor dediler. 2013’te %13 büyürbu sektör diyenler de oldu, büyümemiz azaldı ya doğal bu duraklama diyenler de oldu. Gelelim yeni yıl mesajına, 2013 harika bir yıl olur, her şey güzel geçerumarım. Dileğim, Marketing Europe & Anatolia’nın 2013’te de cesur duruşunu sergilemeye devam etmesi, sektörün yıllanmış dergilerine fark atması.Sevgiler.

2012 2013)(

26 / marketing europe & anatolia

Page 29: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 27

Yeniyıl Mesajı

SİTA Politik Danışmanlık2013 yılında 20 yaşına basacak!

2013 Sita Politik Danışmanlık için özel bir yıl, şirketimiz 9 Şubat’ta 20 yaşına basacak. Uzun yıllardır siyasal iletişim alanında “Türkiye’nin Siyasal İletişim Ajansı” sloganıyla Türkiye’nin her yerine hizmet veriyoruz. Yeni yılda da bu hizmeti daha da yaygınlaştırarak, geliştirdiğimiz farklı ürün ve hizmetlerle yeni danışan ve müşterilerimize ulaşmayı hedefliyoruz.

Sita, 2013 yılında siyasal iletişim alanında hazırladığı bir yayın organını internet ortamında hizmete sokmayı hedefliyor. Hem dünyadan hem de Türkiye’den siyaset ve siyasal iletişim alanında çeşitli başlıklardan oluşacak bu yayın organıyla siyasal kültürümüze de bir katkı sunmayı amaçlıyoruz. Siyasal iletişim alanında bilgi, sektör ve meslek grupları açısından büyük bir boşluk var. Haber, röportaj, köşe yazıları dışında konunun uzmanlarının görüş ve önerilerinin de yer alacağı böyle bir portalın ciddi düzeyde ihtiyaç olduğuna da inanıyoruz.Yeni yıl, 2014 yerel seçimlerine hazırlık çalışmalarını yapan aday, aday adayı ve siyasi partilerle daha yoğun iletişim içine gireceğimiz bir yıl olacak. Yeni web sitemizin yayına girmesiyle birlikte eğitim, siyasal koçluk,

O. Suat Özçelebi / Sita

iletişim danışmanlığı, siyasal çevre çözümlemesi gibi ürün ve hizmetlerimize daha yoğun bir ilginin olacağını düşünüyoruz.

2013 için en büyük dileklerimizden biri siyasal iletişim alanında yeni firmaların da kurularak halkla ilişkiler – iletişim danışmanlığı çerçevesini aşan daha büyük bir “siyasal iletişim sektörü”nden söz edebilmek…

marketing europe & anatolia’nın iletişim, reklam yayıncılığına bir canlılık getirdiğini düşünüyorum. Sektörün hemen her alanına yönelik bir açılım içinde, sürekli adından söz edilen hep aynı isimler ya da şirketlerin dışına çıkabilmesi farklılığının en önemli göstergeleri arasında. Okuru tekrarlardan kurtarmak, yeni, çok bilinmeyen görüş ve düşüncelerden haberdar etmek, seçenekler sunmak her zaman kalıcılığın başat öğesi. Biz derginin siyasal iletişim alanına biraz daha yönelmesini, akademisyenler ve bu konuda çalışan danışmanlarla daha fazla iletişim ve etkileşim içinde olmasını arzu ediyoruz.

2013 yılı için en çok barış ve her türlü şiddetten arınmış bir ülke, dünya diliyoruz. Barış, pozitif her şeyin yeşermesi için olmazsa olmaz…

2012 2013)(

Page 30: marketing europe & anatolia Sayı: 015

Yeniyıl Mesajı

Marketing Europe & Anatolia’nın çıkış haberini duyduğumda ve ilk sayılardaki hissim öncelikle, 90’ların başında tanıştığım, Türkiye’nin ilk marketing dergisi ile tekrar karşılaşmak gibi oldu.

Aynı samimiyet, aynı şeffaflık ve dik duruş. Bu yüzden sevindirici bir durumdu, sektöre bir yayının daha eklenmesi.

Mevcut yayınlar arasında başka bir iddiadaydı ve bunu da hala sürdürdüğünü görüyorum. Satır aralarında kaybolmuş birçok habere ilişkin detayları görebildiğimiz, bir içeriğe sahip.

Röportajlar, değerlendirme yazıları, sektörden haberler; hepsi artı bir pencereden daha bakmamızı sağlıyor.

Yeni yıl için derginizle ilgili tek önerim olabilir. O da dosya konularına biraz ağırlık vermeniz.

Sektördeki güncel gelişmeler ve sıkıntılar paralelinde belirlenecek dosya konularını her gruptan sektör profesyonellerinin görüşlerinin alınması ile işlemek, içeriği daha da zenginleştirecek ve okuyucuya sunulan faydaları artıracaktır.

Bu vesile ile 2013 yılının tüm sektörlere öncelikle verimli ve başarılı, ardından keyifli günler yaşatmasını dilerim.

Serap Şahin Durak / Pozitif PR 2012 2013)(

28 / marketing europe & anatolia

Page 31: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 29

Yeniyıl Mesajı

2012 yine değişimler yılıydı... Amerika’da baslayıp Avrupa’ya sıçrayan kriz... Mısır... Libya... Suriye halk ayaklanmaları... Üzerinde dağılma bulutları dolaşan AB...

Dünyada bunlar olurken, Türkiye’nin ve sektörün ekonomik açıdan sağlam duruşları bizleri 2013 için umutlu ve canlı tutuyor…

2013’te doğu ülkelerinin daha da güçlenecegini ve önemlerinin artacağını düsünüyorum... Çin, Hindistan... Bu arada Rusya’yı da gözardı etmemeliyiz.

İç pazardan umutlu olduğum kadar dış pazarlardan da epeyi iş alacağımızı umuyorum.

Temennim ise barış!..

Marketing Europe & Anatolia’nın birinci yılını kutlarım. Sektöre katkılarının uzun yıllar sürmesini diliyorum.

Nazlan Özden / Pozitif Film 2012 2013)(

Page 32: marketing europe & anatolia Sayı: 015
Page 33: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 31

Köşe

Reklam; bazı markaların genetiği’nde kodludur. Sizin ‘sosyal kişiliğiniz’ gibi... Yani 2 kuruş fazla verirsiniz ama ‘pizza’nızı illa gidip, gourmet pizza retoranlarda yersiniz. Markalarınız, giyim tarzınız bellidir. Renkleriniz ve iletişim diliniz bu sosyal aura içinde şekillenir, inanlar sizi bu kıyafetler içinde değerlendirir. Değeriniz de buna göre artar - veya – azalır !

İşte ‘reklamla yaşayan’ markaların da genetiği böylesine manidar bu konudur. İletişim tarzları ve sosyal kişilikleri ‘reklam’ın gelişimine, trendlerine uygundur. Süreklidir ve algımıza bir metronom gibi düzenli vuruşlar yaparak canlı kalırlar. Profesyoneldirler...

2012’in son döneminde sanırım ençok para pul dökülen ‘Halkbank Paraf’ kumpanyasını da bu gözle değerlendirmek gerekir. Klasik ve gereksiz uzayan teaser sürecinde - ser verip sır vermemeye çalışan ve ancak tüm kitlelerin zihnine yerleştirilmeye uğraşılan ‘Tarkan imajı’ kimsenin gözünden kaçmadı. Herkes; ‘acaba bu hangi markanın nesidir acep’ diye değil, ‘acaba Tarkan yine ne yapacak’ diye merak etti. Etmedi mi, etti ! (Kendi kalene gol!)

Argün Albayrak / [email protected]

Sonra o gün geldi. Kıyafeti, kirli sakalı ve hatta yürüyüşü ile ‘Megastarımız Tarkan’ beklenirken, sanki ‘yetenek sizsiniz’deki taklitçiler gibi bir ‘Murat Boz’ gördük... Kötü bir Türkçe Pop parçası ile ‘ayrıcalıklar bu parafda – sen de gel bu tarafa’ tadında parçasını söyledi, gitti. Filmin sonunda ‘paparazzilerden kaçarcasına uzaklaşıp vip vitosuna binerken, ‘aslında bu rekamdaki ben değilim’ der gibiydi... Hele bir de pack shot var ki; o kız nereden çıktı da – filmin p.shot’u oldu anlayamadım. Artık anlayamıyorum ben zaten...

Bu işin, bu kadar para pulun sonrası önemlidir. Halk der ki; ‘ee... o yüce ayrıcaklıklarım neler ?... Halkbank da der ki: lansman kampanyası döneminde harcamalarının %25sini ben karşılıyorum... daha ne olsun ? Tam biz ‘vay be abi-helal’ diyecekken bir de bakarız k,: Filmin sağ köşesinde minicik bi ibare belirir. Sadece 100 TL’ye kadar.... Şaka gibi bi ayrıcalık hakkaten...

O zaman insanın aklına da şu geliyor...

Bu ayrıcalık ve lansman ile zaten anca ‘paraf atarsınız’ - Yepyeni bir Ayrıcalığa ‘İMZA’ atmak zordur...

transformatör)(

Halkbank’ın KOZU Tarkan mıydı?Murat bunu nasıl BOZ’du ?

Reklam yapan markaların genetiği: Reklamla yaşamak ve Halkbank!

Page 34: marketing europe & anatolia Sayı: 015
Page 35: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 33

Kampanyalar

Molfix, 15. Yaşını kutluyor...

Neşeli bebekler, Molfix’in 15. yılını büyük küçük herkesin di-linde olan Shakira’nın “Waka Waka” şarkısının Türkçe ver-siyonu ile kutluyor. Yaşları 12 ile 24 ay arasında değişen birbirinden şirin 26 bebeğin şarkı söyleyerek oynadığı Molfix 15. Yıl reklam filmi, çocuklar kadar anne-babaları da çok eğ-lendirecek.Ter film productions ve Filim işleri tarafından ortak olarak çalışılan ve çekimleri 2 günde tamamlanan reklam filminin yönetmenliğini Kağan Erturan yaptı. Molfix reklam filminde bebeklerin eğitmenliğini, dünya ça-pında “çocuklara fısıldayan adam” ünvanıyla tanılan Yuda Bello üstlendi. Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren : Hayat KimyaReklamveren Temsilcisi: Melek Soklangıç Dinçer, Gülşen Serin Bakır, Aysun NayırReklam Ajansı: VietnamYaratıcı Yönetmen: Gürkan GünaydınMetin Yazarı: Gaye Basmacı-Alper CanıgüzSanat Yönetmeni: Emrah YörükMüşteri İlişkileri: Ceren GülAjans Prodüktörü: Begüm Baran

Yönetmen: Kağan ErturanYapım Şirketi: Terfilm ProductionsGörüntü Yönetmeni: Veli KuzluKostüm Tasarım: Rachel BenhabibPost Prodüksiyon: Filim İşleriFotoğraf: Zerin KültüralMüzik: Ulaş ÖzbiçerlerSöz Yazarı/Besteci: Victor Eugene Doo Belley, Emile Kojidie, Zolani Monica Mahola, Shakira Isabel Mebarak Ripol Jean Ze Bella, John Graham Hill

Page 36: marketing europe & anatolia Sayı: 015

34 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

Mocha tadında Biscolata...Mocha tadında Biscolata, yeni reklam filmiyle yayındaBiscolata reklam serisinin en yeni filmi Biscolata Starz Moc-ha için çekildi. Macaristan’da çekilen reklam filminde Bis-colata erkeği bu kez yakışıklı bir barista olarak seyircilerin karşısına çıkıyor. Biscolata Starz Mocha için Macaristan’da çekilen son rek-lam filmiyle ekranlardaki yerini aldı. Biscolata Starz Mocha reklam filminde Biscolata erkeği, yakışıklı barista rolüne bü-rünüyor. Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: ŞölenReklamveren yetkilisi: Billur Amber Dilberoğlu, Hayat K.Turaman, Didem Evgülü Reklam ajansı: Proximity İstanbulYaratıcı grup: Ali Burak Erkan, Cem Öztürk, Zeynep YalçınkayaMüşteri ilişkileri: Selen Öngör, Aylin TüzünerStratejik planlama: Mehmet AksuYönetmen: Can UlkayYapımevi: Dijital SanatlarMüzik: Mehmet Can Erdoğan

Bu, bu, yeni mi bu?...Dacia, Nurhayat’lı reklam filmleriyle güldürmeye devam edi-yor. Nurhayat’ın Dacia ile tanışması ve sonunda bir Duster almasıyla başlayan macera, yeni Dacia modellerinin Nurha-yat gözünden anlatılmasıyla sürüyor.Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: DaciaReklamveren Yetkilisi: Özlem Ünlü, Pınar KrandReklam Ajansı: Publicis YorumKreatif Grup: Ebru Ataman, Adnan Elmasoğlu, Zafer Külünk, Pınar Paçacıoğlu, Yahya Mayda, Eda AyhangilMüşteri İlişkileri: Yeşim Uzuner, Sinan Bilsel, Alp Sayınlı, Mine HatapkapuluStratejik Planlama: Selda Sedes, Zeynep Bortaçina, Can BesceliMedya Planlama ve Satın Alma: OMDProdüksiyon: Arzu Köksal, Gamze BayındırKullanılan Mecra: TV, gazete, outdoor, internet, POPYönetmen: Ömer Faruk SorakProdüksiyon Şirketi: Böcek Yapım

Page 37: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 35

Kampanyalar

Pepsi, Kırkpınar Lokantaları’nda...Kırkpınar Lokantaları’nda Pepsi’ler sofraların baş tacı olu-yor. Hünkâr Beğendi, Tas Kebabı, Pazı Sarma, Edirne Tava Ciğeri, Tavuk Sarma gibi tadına doyulamayan geleneksel tatlar buz gibi Pepsi’ler eşliğinde Kırkpınar Lokantaları’nda geleneksel Türk yemeklerine eşlik ediyor.Reklam Künyesi :Reklam: Pepsi KırkpınarReklamveren: PepsiCoReklamveren temsilcisi: Asli Önder, Onur Sanverdi, Merve ErdinçReklam Ajansı: AlametifarikaYaratıcı Ekip: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal, Zeynep Ordu, Ozan Özüm Özbey, Erkul Yazgan, Seden Padır, Taner Ardalı, Oddieseas Sevsevme, Sertuğ Alptekin, Berkay Tahmaz.Yönetmen: Çağrı ArkYapım Şirketi: Batı Film.Post produksiyon şirketi: FilimişleriMüzik: Jingle HouseKullanılan Mecralar: Sinema

“Mentos Buddy”, Facebook’ta...

Marka kimliğine uygun olarak iletişiminde de eğlenceyi ön planda tutan Mentos’un maskotu Mentos Buddy, Facebook’ta yepyeni maceralarına devam ediyor. Mentos’un eğlenceli yüzünü yansıtan ve samimi bir karakter olan Mentos Buddy, gündelik deneyimlerini kendi Facebook sayfasında fanlarıy-la paylaşıyor. Buddy karakterinin ortaya çıkış hikâyesinin anlatıldığı vide-osunun da yer aldığı sayfada, Buddy edindiği tecrübeleri, yaptıklarını ve gezdiği yerleri bu görsellerin içerisinde bizzat yer alarak kullanıcılarla paylaşıyor. Hareketli, meraklı, zeki ve eğlenmeyi seven Mentos Buddy, Mentos iletişimini mar-kanın yüzü olarak sürdürmeye devam edecek.

Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: Perfetti Van Melle Marka: MentosReklam Veren Temsilcileri: Serkan Ergün, Perfetti Van Melle Türkiye – Pazarlama Direk-törü Melike Yıldırım, Mentos Ürün Müdür Yar-dımcısı Kampanya Adı: Mentos BuddyKampanya Adresi: https://www.facebook.com/mentostr

İnteraktif Reklam Ajansı: SesliHarflerMüşteri İlişkileri Direktörü: Ayşegül TavasMüşteri İlişkileri: Cansu AydoğmuşKreatif Direktör: Kansu GülReklam Yazarları: Can Özmert, Ziya Zengi, Nazan ÖzcanSanat Yönetimi: Çağdaş Gündoğan, Erdem Duygu, Umut TopuzAnimasyon: Engin AğdoğanFotoğraf/Video Kurgu: Amil ToprakStrateji: Erhan Özkantarcı, Burak DurmazSosyal Medya: Cansen Zoga, Eda Demiroğlu

Page 38: marketing europe & anatolia Sayı: 015

36 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

Var mısın kalpleri yumuşatmaya?...Türkiye’nin ilk ve en sevilen draje markalarından Bonibon’un, efsanevi Milka çikolatasıyla buluşmasını konu alan lansman filmi Milka’nın “Var mısın kalpleri yumuşatmaya?” kampan-ya sloganını devam ettiriyor. Reklam filmi, Bonibon’un renkli dünyasına gönderme yaparak insanların unuttukları çocuk-su duyguları harekete geçiriyor. Milka ineğinin ufak bir doku-nuşuyla günlük hayatın sıkıcı rutinine kendini kaptırmış in-sanlar, içlerindeki çocuksu duyguları keşfediyor ve bu coşku yediden yetmişe herkese dalga dalga yayılarak büyüyor.Çekimleri, Taksim Tünel meydanında iki günde gerçekleştiri-len filmde 60 kişiye yakın bir prodüksiyon ekibi görev aldı ve 200 kişiye yakın figürasyon kullanıldı. Çekimlerde kullanılan inek için Güney Afrika’dan hayvan eğitmenliği ve casting ko-nusunda uzman ve daha önce de Milka filmlerinde çalışmış profesyonel bir ekip getirtildi. Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: Milka / Kraft FoodsReklamveren Yetkilisi: Bahar Uçanlar,Tamer Karabay,Derya SeymanReklam Ajansı: Big - Birleşik İletişim GrubuYaratıcı Grup: Kemal Hayit, Oktay Can, Uğur Sönmez,

Cem Yolal, Barış Tarım, Neslihan Başol, Gözde MenemenlioğluMüşteri İlişkileri Grubu: Ayşe Barış Özkoray, Cihan GedizAjans Prodüktörü: Tuğba ÖzkanYapım Şirketi: Torpido FilmYönetmen: Ron EichhornJingle: Jingle HouseMedya Ajansı: MindshareKullanılan Mecralar: TV, basın, outdoor, online, ambient

Gülse Birsel, Bonus’un reklam yüzü...“Bonuskafa Kasiyer Cansu” rolüyle kameraların karşısına geçen Birsel, Uğur Bilgin’in canlandırdığı genç ve yakışıklı müşterisi Mehmet Bey’e platonik bir aşk beslerken, müşte-risini kendine aşık edebilmek için Bonus’un müthiş fırsatla-rını kullanıyor. Ancak bu eğlenceli hikayede Mehmet Bey’in gözü, Bonus’un fırsatlarından başka bir şey görmüyor.Reklam filmlerinin yönetmenliğini ise Avrupa Yakası dizisi, Eyvah Eyvah serisi ve Berlin Kaplanı fimlerinin de yönetme-ni olan Hakan Algül üstleniyor.Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: Garanti Ödeme SistemleriReklamveren Temsilcisi: Suzan Hatem, Esra Acar Taşkapılı, Pelin ÖnalReklam Ajansı: AlametifarikaAlametifarika Ekibi: Kenan Ünsal, Emrah Karpuzcu, Ceylan Usman, Beste Zeybel, Güldeniz Şeşen, Melda Doyduk, Berna Bulat, Sertuğ AlptekinYapım Şirketi: 25 FilmYönetmen: Hakan AlgülMüzik: Jingle House

Page 39: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 37

Kampanyalar

Nestlé Çikolatayla Harikalar Yaratır...Yüz yılı aşkın bir süredir ürettiği ‘harika’ çikolatalarla tüketi-cilerin gönlünde taht kuran Nestlé Çikolata, yepyeni iletişim kampanyasıyla çikolata sevgisini geçmişten günümüze ta-şıyor.Nestlé çikolatanın hayatlarında bıraktığı izi ve çikolataya duydukları sevgiyi izleyicilerle paylaşıyorlar. İş hayatlarında bugüne kadar elde ettikleri başarıları “meslek aşkı”na bağ-layan Çetin Tekindor, Hadise ve İbrahim Kutluay çocukluk-larından bugüne Nestlé’nin çikolatalarıyla yaşadıkları keyifli anların ise hiç değişmediğini dile getiriyorlar. Reklam Filmi Künyesi:Ajans: Lowe İstanbulYaratıcı Ekip: Ali Batı, Can Faga, Mustafa Ölemez,Ekin Arşiray, Tuba Ulu Müşteri İlişkileri Ekibi: Şerife Kırımlı, Özlem Kermen,Özlem SayınStratejik Planlama: Pelin AydınProdüktör: Tuğrul Karadeniz–Ahmet Uygun Reklam Veren: Esin Tanık–Emre KılıcalYapım Şirketi: FilmsideYönetmen: Fernando Vallejo

Yüksek Etkili Yeni Sakızınız...

“Vivident Active”, son zamanlarda izlenen Vivident reklam filmlerinden daha da farklılaşarak, teknolojinin ön plana çı-karıldığı tarzıyla dikkat çekiyor.

Film, teknolojik araştırmaların yapıldığı bir uzay üssü la-boratuarında, yepyeni bir sakızın geliştirilmesiyle başlıyor. High-tech bir dünyanın yansıtıldığı filmin görsel açıdan çok güçlü sahnelerinde özel bilgisayar animasyonları kullanıldı. Vivident Active’in ortasında yer alan özel katman ve içeriğin-de bulunan mikro kristaller ise ilgi çekici demolar ile anlatıla-rak, “Yüksek Etkili Sakınız” sloganının altı çiziliyor.Reklam Kampanyası Künye: Reklam Veren: Perfetti Van Melle TürkiyeÜrün: Vivident Active Slogan: “Yüksek Etkili Yeni Sakızınız” Reklam Veren Yetkilileri: Serkan Ergün, Çiğdem Tüzüner, İdil Ziyaoğlu Reklam Ajansı: Selection Yaratıcı Ekip: International Team SelectionMedya Ajansı: Media RepublicMedya Planlama: Günay Aranoğlu, Yasin Aktürk, Erkin ÇokerKullanılan Mecralar: TV, Sinema, Outdoor, internet reklam, tattırmalar ( Üniversite, plaza, market)

Page 40: marketing europe & anatolia Sayı: 015

38 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

hepsiburada.com, yeni yıl...Yeni yıl gecesinin olmazsa olmazlarından biri de hediyedir. İster alınsın, ister verilsin, herkes hediye ister. Aksini iddia edene, yok ben istemem diyene pek fazla güvenmemek ge-rekir. İşte reklam filmi tam da bu gerilimli durumun içinde kalmış bir genci anlatıyor. Kahramanın şekilden şekile girmesine sebep olan dış sesin sahibi, Türkiye’nin en yetenekli ve orijinal seslerinden Okan Bayülgen. Okan Bayülgen kendine has ironi tonuyla filme bambaşka bir yön veriyor.Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: Hepsiburada.comReklam Ajansı: TBWA\ISTANBULCCO: İlkay GürpınarYaratıcı Ekip: Zeynep Karakaşoğlu, Erçin Sadıkoğlu, Levent Yalgın, Orkun Önal, Çağrı Saka, Emine AydınMarka Ekibi: Ayşe Şenünver Erdoğan, Melis İnceer, Ceren AşkınStratejik Planlama Ekibi: Toygun Yılmazer, Tuğçe Erül, Maral BezircioğluProdüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin, Pelin Güneş, Gizem İnan

Prodüksiyon Şirketi: Atlantik FilmYönetmen: Can EvrenolPost Prodüksiyon: OtomatMüzik: Emre Irmak / UniversalMedya Ajansı: MindshareKullanılan Mecralar: TV

Gücünüz her şeye yeter...Siemens Ev Aletleri’nin 3100 Watt’lık motoruyla güçlü bir performans sunan TS 12250 Siemens Sensor Steam ütü-sü, yeni reklam filmine konu oldu. 3100 Watt’lık dokunmatik buhar gücüyle, Siemens Sensor Steam ütü “Bu güç eliniz-deyken, gücünüz her şeye yeter” mesajının verildiği reklam filminin merak uyandıran, eğlenceli bir kurgusu var. Yeni reklam filminde dağınık duran giysilerini bir türlü ba-vuluna yerleştiremeyen kadının sorunu TS 12250 Siemens Sensor Steam ile çözdüğünü görüyoruz. Ütünün üstün per-formansı ile kusursuz bir şekilde ütülenen giysiler bavula kolayca sığıyor.Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: Siemens Ev AletleriReklamveren Yetkilisi: Ayşe Özkaya, Gamze SuReklam Ajansı: Medina Turgul DDBYaratıcı Grup: Kurtcebe Turgul, Gökhan Erol, Timsal Ünsal, Eren Koçaker, Özge Ceyrancı, Tolga Mutlu, Buse ŞayMüşteri İlişkileri Grubu: Gözde Yılmaz, Miray Türker, Filiz ŞahinPlanlama Grubu: İdil Aydoğdu

Ajans Prodüktörü: Gülengül Arlıel, Nedret GürlekYapım Şirketi: İnterfilmYönetmen: Tolga KaraçelikMüzik: Jingle House

Page 41: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 39

Kampanyalar

Nereden Aldın - İnternetten...BKM Express’in beş farklı iletişim kampanyasında, BKM Express ile internetten alışverişin sağladığı hız ve kolaylığın altı çiziliyor. BKM Express’in internetten kart bilgilerini kul-lanmadan alışveriş olanağı sunması ile sağlanan güvenlik unsuruna dikkat çekiliyor. BKM Express’in iletişim kampan-yalarında, toplumun farklı kesimlerini temsil eden karakterler ile, internet üzerinden yapılan alışverişlerin yaygınlaşması hedeflenirken, internetten alışverişin günlük hayatı kolaylaş-tırmasına vurgu yapılıyor. BKM Express’in “İnternetten Al-dım” söylemli reklam kampanyaları tv kanallarında, radyo ve portallarda yayınlanırken, outdoor mecralarda da yer alıyor.Reklam Filmi Künyesi:Reklamın Başlığı: “Nereden Aldın - İnternetten”Reklamveren: Bankalararası Kart MerkeziReklamveren Temsilcisi: Serkan YazıcıoğluReklam Ajansı: Klan İstanbulYaratıcı Grup: Ediz Kurtbarlas, Cüneyt Tiryaki, Murat Karslıoğlu, Alper Bayram, Ahmet Sefer, Alev Bozduman, Cenk ErtanMüşteri Grubu: Gamze Gürkan, Esra Akbaş, Zeynep Özpağda

Ajans Prodüktörü: Saime AkçuraProdüksiyon Şirketi: Böcek YapımYönetmen: Ozan YalabıkKullanılan Mecralar: TV, Basın, Web, Outdoor, Radyo

Yeni macerada başkan ve ahali ile kasabayı gezerken gör-düğümüz Megabitli’nin amacı, kasaba için bir israf listesi çı-kartmak. Boşa akan bir çeşmeyi rapor ediyor. Gündüz vakti boşa yanan bir sokak lambasını rapor ediyor. Boşu boşuna koşan bir at da gözünden kaçmıyor; ama en çok son anda gördüğü evde cep telefonu ile konuşan adama kı-zıyor. Başkan, ne yapalım diye sorduğunda da başlıyor Megabitli kampanyayı anlatmaya. Başkanın bu duruma verdiği tepki filmin en komik anı olmaya aday.

Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: TTNETReklamveren Yetkilisi: Ahmet Yaman, Bilge Gönenç, Pınar TohumReklamveren Medya Planlama Ekibi: Şafak Cömertoğlu, Meltem Gülören, Semra ErolReklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL Kreatif Direktör: Volkan KarakaşoğluKreatif Ekip: Zeynep Karakaşoğlu, Erçin Sadıkoğlu, Orkun Önal, Levent Yalgın, Çağrı Saka, Emine AydınMarka Direktörü: Esra ÖzkanMarka Süpervizörü: İpek Türkili Marka Temsilcisi: Başak Sarıoğlu Stratejik Planlama Direktörü: Tuğyan Çelik Stratejik Planlama: Nisan Danışman Ajans Prodüktörü: Zeynep Gencebay, Alev CihanProdüksiyon Şirketi: Film ColonyYönetmen: Ali Taner BaltacıPost Prodüksiyon: Sinefekt Müzik: Jingle HouseMedya Ajansı: People CommunicationsKullanılan Mecralar: TVC, Basın, Radyo, İnternet

Megabitli Yollarda...

Page 42: marketing europe & anatolia Sayı: 015

Kayağın şirin kasabası; Bansko...Kayağın şirin kasabası; Bansko...

Page 43: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 41

Gezi

Kış mevsiminin gelip de kayak sezonun açıldığı bu dönemde size Bansko’ dan bahsedeceğim.Bansko, çok eski tarihlerden beri ya-şam alanı olarak kullanılmış, hala da geçmişin izlerini günümüze taşıyarak tarihin kokusunu barındıran şirin bir ka-saba. Eski çağlardan bu yana etkin bir şeklide yaşayan bir şehir olması dolayı-sıyla 7 tanesi çok önemli olmak üzere 100 kadar arkeolojik kazıya ev sahip-liği yapmış. Geçmişle iç içe yaşayan Bansko’da bu yüzden 120 kadar müze, anıt ve etnografik eser bulunmakta. Bu eserlerin önde gelenlerinden biri olan va 18. ve 19. yüzyılları arasında dini eğitim vermiş olan manastırda ikonları görebilirsiniz. Bu kısa bilgiden sonra gelelim kayak merkezi kısmına.Bulgaristan’ın en büyük ve en iddialı kayak merkezine sahip olan Bansko, rakımı 930 metre olan Pirin Dağları’nın yamacında yer alıyor. Bansko’da 990 ile 2600 metre arasında ve her zorluk derecesinde kayak pisti mevcut. Bunlardan en ünlüsü Alberto Tomba’dan ismini almış olan, siyah zor-luk dereceli ‘Tomba Pisti’. Toplam uzunluğu 70 km’yi bulan 6 mavi, 5 kırmızı ve 2 siyah dereceli pist-lerin lift kapasiteleri oldukça yüksek ve saatte 14.200 kişi taşıyabiliyor.İstanbul’ dan Bansko otobüs ile 9 saat sürüyor. Bansko’ ya kışın sık sık kaya-

ğa gittiğimiz bir turizm firması olan Ra-dikal Tur ile gittik. Radikal Tur kış turiz-mi üzerine bence en iyi şirket.Akşam 20:00’ de Kadıköy evlendirme dairesi önünden son derece konforlu otobüsümüze bindik. Otobüste bizi reh-berimiz Melek hanım karşıladı. Melek Hanım Bulgaristan’lı bir hanım ama Türk. Ve işini gerçekten iyi biliyor bunu dönüş yolunda daha iyi anladık.Otobüsümüze binip yerleştik. Hare-kete geçtikten kısa bir süre sonra ben uyuklamaya başladım. Otobüse biner binmez uyuyan tiplerdenim ben. Uyan-dığımda bir de baktım ki Kapıkule sınır kapısındayız. Montlarımızı giyip güm-rük ve vize işlemleri için aşağıya indik. Bir tane gümrük memuru gelip topladı pasaportlarımızı. Ben de boşluğu fır-sat bilip hemen tuvalete koştum. Fakat tuvaletler inanılır gibi değil. Pislikten geçilmiyor, ahırdan pek bir farkı yok. Söylene söylene çıktım dışarı. Tekrar gümrük sırasına gidip sıramın gelmesi-ni bekledim. Neyse ki çok uzun sürme-di ve kısa bir süre sonra tekrar otobüse doluştuk.Otobüsteki sıcacık yolculuğumuz yak-laşık 9 saat sürmüş. Ben sınır kapısın-dan sonra tekrar komaya girmiş vazi-yette uyudum. Dolayısıyla hiç çevreyi göremedim. Zaten gece yolculuk yap-tığımız için pek bir şey görme şansımız da yoktu. Uyandığımda otobüsümüz

Kayağın şirin kasabası; Bansko...Kayağın şirin kasabası; Bansko...Kış mevsiminin gelip de kayak sezonun açıldığı bu dönemde

size Bansko’ dan bahsedeceğim.Bansko, çok eski tarihlerden beri yaşam alanı olarak kullanılmış, hala da geçmişin izlerini günümüze taşıyarak tarihin kokusunu

barındıran şirin bir kasaba.

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban

Page 44: marketing europe & anatolia Sayı: 015

adı Bunderishka Polyana. Burada da farklı yönlere çıkan telesiyej ve telefe-rikler var. Kayak merkezini keşif için ilk önümüze çıkan telesiyeje binip yukarı çıktık. Sonrada sırasıyla tüm pistleri gezdik. Fakat sezonun ilk kayak açılı-şı olduğu için epey yorulduk. Dinlenip biraz soluklanmak için Bunderishka Polyana’ nın orta yerindeki kafeteryaya oturduk. Kafeterya kocaman bir alanı kaplıyor. Etrafı cam ile kaplı ve üze-ri açık. Hava kötü olduğu zamanlarda üzerine şemsiye gibi bir düzenek yap-mışlar, o kapanıyor. Mekan son dere-ce şık. Hava da şansımıza günlük gü-neşlik. Bansko bize en sevimli yüzünü gösteriyor. Hoşgeldiniz diyor sanırım. Hemen gidip kocaman biralarımızı al-dık. Bir alırken de ayrı bir güzellik oldu. Fiyatlar inanılmaz ucuz. Güneş ışığının tatlı sıcaklığı altında 2 tane bira devir-dikten sonra tekrar pistelere attık ken-dimizi. Pistlerin bazı kısımlarında çok fazla kar olmadığı için kaymak biraz zor oluyor. Ama genelde çok iyi. Akşam olup da hava kararmaya başlayınca te-leferiğe binip otele döndük.

otelin önünde duruyordu. Ben de ken-dime gelip eşyalarımı toparlayıp indim aşağıya. Sonra da odamıza yerleştik.Sabahın erken saati olduğu için önce kahvaltı etmek için restauranta gittik. Kahvaltı bizim kahvaltı alışkanlığımıza çok yakın. Kayağa çıkacağımız için çok abartmadan hafif bir kahvaltı yaptık. Kahvemizi de içtikten sonra odaya gi-dip kayak malzemelerimizi aldık. Benim kendi kayak malzemlerim olduğu için kiralamak yerine getirmeyi tercih ettim. Neticede otobüsün bagajında geldiği için bana hiç zorluk çıkarmadı.Kaldığımız otelden teleferik yaklaşık 150 metre uzaklıkta. Malzemelerimizi alıp teleferiğe kadar yürüdük sonra yu-karıya çıkabilmek için teleferikler için skipass aldık. Skipass’ ı istediğiniz gün sayısı kadar alabiliyorsunuz. Teleferikler kapalı ve malzemelerinizi yanlardaki ceplere koyuyorsunuz. Hiç üşümeden nefis manzara izleyerek ka-yak merkezine kadar çıkabiliyorsunuz.Bansko bu anlamda gerçekten harika bir yer. Otelden kayak merkezine ula-şım son derece kısa ve keyifli. Teleferikten indiğinizde yayla gibi bir alana varıyorsunuz. Bu yayla gibi yerin

42 / marketing europe & anatolia

Gezi

Fiyatlar inanılmaz ucuz. Güneş ışığının tatlı sıcaklığı

altında 2 tane bira devirdikten sonra tekrar piste-

lere attık kendimizi.

Page 45: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 43

Kayak malzemelerini kayak odasına teslim ettikten sonra duşumuzu alıp yemeğe indik. Fakat otelin yemekleri bizi hiç sarmadı. Son derece yağlı gö-rünüyorlardı. Biz de dışarı çıkıp yemek yiyecek yerler bakındık. Mekan kayak ve tatil merkezi olunca restaurant da çok tabii. Bir iki mekan gezdikten sonra bir tanesini gözümüze kestirip oturduk. Burada restaurantlara Taverna deniyor. Ama bizim memlekettekilerle hiç alaka-sı yok. Yani Arif Susam, Ümit Besen vs gibi tipler yok:) Sadece nefis yemekleri olan ve gecenin ilerleyen saatlerinde canlı müzik yapan yerler. Fakat canlı müzik genelde Cuma ve Cumartesi ak-şamları var.Gittiğimiz tavernada güzel manzarası olan bir masaya oturup menüyü aldık. Yemekler genellikle et ağırlıklı. Tüm gün çok enerji harcadığımız için yeme-ği hakettiğimizi düşünerek t-bone steak sipariş ettik. Yanına da nefis Bulgar şa-rabı. Garson arkadaş da Türk çıktı ve yemek sayesinde süper geçti. Yanlız bu memlekette her yerin yemeği bu kadar

lezzetli ise insan ya obez ya da gut olur.Yemeğin ve şarabın yarattığı mamurluk ve günün yorgunluğu ile gidip mışıl mı-şıl uyuduk.Ertesi gün yine çeşit çeşit peynir eş-liğinde güzel bir kahvaltı yapıp yine kayak merkezine çıktık. Bulgaristan’ ın peynirlerinin de nefis olduğunu kah-

valtı esnasında öğrenmiş oldum. Bir de çay var tabii. Hani şu Seylan çayı diye sattıkları çay varya işte o çaydan var bu ülkede. O yüzden çay içmek çok keyifli:) Kahvaltıdan sonra yine aynı muhbbet; teleferik, kayak, bira, kayak, teleferik otel:) Yanlız bugün bir şey far-kettim, pistlerdeki kar kalınlığı artmış. Çünkü suni kar makinasıyla tüm gece kar yapıp püskürtmüşler. Kayak pistle-rinin yanında fön makinasına benzer makinalar var. Bunlar suyu kara çevirip pistlere püskürtüyor. Sabah 10 numara güzel kar oluyor. Fakat öğleden sonra board’cular pisti bozuyor ve havanın da ısınmasıyla kar kalitesi bozuluyor.Bu akşam hiç otelin restaurantına uğ-ramadan direk tavernaya gittik ve yine nefis et ve şarapla günü bitirdik.Sabah kalktığımızda hamlayan kasla-rımızın ağrısı bizi kayaktan soğuttu. O yüzden bugün Bansko’ yu keşfe çıkma-ya karar verdik.Sabah kahvaltımızı otelde ettikten son-ra çıkıp aheste aheste kasabada yürü-meye başladık. Sokak aralarında do-

Gezi

Burada restaurantlara Taverna deniyor.

Ama bizim memlekettekilerle hiç alakası yok.

Yani Arif Susam, Ümit Besen vs. gibi tipler yok:)

Sadece nefis yemekleri olan ve gecenin ilerleyen saatlerinde canlı müzik yapan yerler. Fakat canlı müzik genelde

Cuma ve Cumartesi akşamları var.

Page 46: marketing europe & anatolia Sayı: 015

44 / marketing europe & anatolia

Gezi

landık, parklarda oturup lafladık. Tam emekli insanlar gibi avare avare dola-şıp sabahın keyfini çıkardık. Bansko’ nun sokakları Bozcaada’ki Rum mahallesine benziyor. Çok şirin minik minik rum evleri var mahallelerde. Hepsi pırıl pırıl ve çok bakımlı. Sanıyo-rum komünizm rejiminin de buna etkisi var. Tek tip ve aynı malzemeden yapıl-mış evler.Sokak aralarında dolaştıktan sonra Bansko’ nun merkezinde bulunan hey-kelin olduğu parka geldik. Minik havu-zun yanındaki banklara oturup güneş banyosu yaptık:)Heykelin üzerindeki yazılar kiril alfabesi ile yazıldığı için hiç bir halt anlamadık. Zaten buraya kayak tatili için geldiğim-den sebep hiç ilgi duymadım tarihi nes-ne ve görsellere. Direk kapattım algıla-rımı:)Güneşin verdiği mayışıklıkla bankta ya-yılırken acıkan karnımız dürttü bizi. Biz de kalkıp yeni bir yer keşfedelim dedik. O güne kadar hep şarap içmiştik akşam yemeklerinde ama Bulgaristan’ın bir de rakısı vardı. Bugün yemekle birlikte rakı da denemeye karar verdik. Parkın

yanında son derece şık bir yer çarptı gözümüze hemen yanaşıp masalara göz attık. Baktık parka nazır güzel bir masa var hemen kurulduk.Fazla oyalanmadan menüyü aldık ve yine nefis et yemekleri sipariş ettik. Bu sefer etin yanına güveçte mantar da söyledik. Ama bu mantarın bizim bildi-ğimiz kültür mantarıyla hiç alakası yok. Koyu renkli nefis bir tadı olan muhte-şem mantar. Üzerinde de nefis Bulgar peyniri. Yanına da rakı söyleyelim de-dik fakat baktık ki her çeşit rakı var. O yüzden önce elma rakısı söyledik. Bu rakılar sek içiliyor yanlız. Önce elma ardından üzüm ardından uzo içtik ama hiç biri rakı gibi gelmedi bize. Sonra Türk rakısı söyleyip neşemizi bulduk:) İnsanın damak tadı bizim rakıya alışın-ca başka rakı kesmiyor. Hafif hafifi gün ışığında hoş sohbet eşliğinde demlen-

dik. Üzerine de tatlımızı yedikten sonra kısa bir yürüyüşle otele geldik. O kadar güzel ağırlık çöktü ziyan olmasın diye gidip şekerleme yaptık. On numara gün geçirdik. Tabii 18 gibi uyuyunca 22 gibi uyandık. Dedik dışarı çıkalım. Baktık otelin karşısında bar var, hemen zıp-ladık. Burası English Pub tadında bir

Bansko’nu sokakları Bozcaada’ki Rum

mahallesine benziyor. Çok şirin minik minik rum

evleri var mahallelerde. Hepsi pırıl pırıl ve çok bakımlı.

Page 47: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 45

Gezi

yer. Bira söyleyecektim ki baktım Ba-cardi Breezer var gözlerim sevinçten ışıl ışıl oldu. Hemen bir tane blueberry söyledim. Keyfini çıkara çıkara Bacar-di Breezer’ ımi içerken insanları izleyip konuşmalarına kulak misafiri oldum. Burası Avrupa’ nın en uygun fiyatlı ka-yak merkezlerinden biri o yüzden de di-ğer avrupa ülkelerinden çok fazla turist geliyor. Bizim memleketle bile kıyas-layınca buraya kayağa gelmek daha ucuz. Kartalkaya’ da 4 gün tatil yapa-cağınıza aynı fiyata burada 7 gün tatil yapabiliyorsunuz. Üstelik burada yiye-cek içecek de çok ucuz. Bugün öğlende yediğimiz yemeği Türkiye’ de yesek kişi başı 200 TL ödememiz gerekirken bu-rada sadece 20 TL ödedik. Ama İstan-bul’ da bu kalitede et bulmak neredeyse imkansız. Doğu illerimizde böyle lezzet-li etler veya kebaplar bulabiliyoruz ama onlar daha yağlı ve tadları ağır oluyor. Batıya özgü bitki örtüsünün hayvanın etinede yansıdığını burada çok net his-sediyorsunuz. Kekik ve ıtırlı bitkilerin lezzeti hayvanın etini muhteşem lez-zetli hale getiriyor. Et demişken söyle-meden edemeyeceğim. Ben etobur bir yaratığım ve bazen canım gerçekten lezzetli bir et yemek istiyor. İşte o za-

man soluğu direk Polonezköy’ de Karç-ma’ da alıyorum. Onların et konusunda çok başarılı olduğunu düşünmekteyim.Ard arda devirdiğim 3 Bbreezer’ dan sonra mosmor dilim ve dudaklarımla otelin yolunu tuttum ve yarın kayağa gitmek için mışıl mışıl uyudum.Önceki gün yediklerimi eritmek için bu-gün çok kalori yakmalıyım. O yüzden tüm gün kayacağım. Ama tabii insan pistte olunca yapılacaklar sınırlı. İn, çık, in, çık, in, bira iç, bira iç, çık, in, çık, in, bira iç, çık, in, otele dön.Otele dönüp kayak malzemelerini bı-raktıktan sonra tekrar teleferiğe doğru yürüşe çıktık. Buralarda kayak malze-meleri satan yerler var. Özellikle çok çeşit kask bulmak mümkün. Üstelik fi-yatlar da gayet makul. Eğer eksik mal-zemeniz varsa buralardan alınabilir. Ben kendime kask bakındım ama bu-lamadım. Annemin bana koca kafa de-mesine rağmen kafamın çapının küçük olduğunu keşfettim:) Kasklar çok büyük olduğu için uymadı kafama. Alış veriş-ten eli boş dönmemek için karşıki mar-kete uğrayıp çikolata alayım bari dedim ki bir de ne göreyim. Renk renk Bacar-di Breezer’ lar ve çeşit çeşit Smirnoff

Bizim memleketle bile kıyaslayınca buraya kayağa

gelmek daha ucuz. Kartalkaya’ da 4 gün tatil

yapacağınıza aynı fiyata burada 7 gün tatil yapabiliyorsunuz.

Page 48: marketing europe & anatolia Sayı: 015

46 / marketing europe & anatolia

Gezi

Ice’ lar-:) Tabii onları görünce çikolatayı unuttum. Yanlız bir şey farkettim yurtdı-şına çıktığım her seferinde kanımdaki alkol oranında artış oluyor. Ama ülkeye dönünce uslu olup normale dönüyo-rum. Şişelerimi torbada şıngırdata şın-gırdata otele döndüm. Sonra da yemek yemek için tekrar dışarı çıktık. Ama bu sefer çok uzaklaşmayıp önceki akşam takıldığım bara gittik. Sosis patates ve ıvır zıvırla bu akşamı da kapatıp otele döndük.Ertesi gün yine aynı şeyler. Kayak, ka-yak, kayak. Fakat bugün son gün. O yüzden doya doya kaymak gerek. Hava kararıp da teleferikler kapanmaya yakın otele döndük. Günün yorgunluğunu at-mak için otelin havuzunda 1 saat kadar yüzdük. Su insanı gerçekten müthiş dinlendiriyor. Sonra da gidip güzelcene bir duş alıp dışarı çıktık. Bu gece son gecemiz olduğu için yine kendimize güzel bir yemek ısmarladık. Tabii yine protein ağırlıklı-:)

Yemekten sonra da şaraplarımızı içip akşamı ettik.Sabah kahvaltıdan sonra eşyalarımızı toplayıp otobüse yükledik. Bugün Me-lek Hanım bizi alış verişe götürecek. Önce şarap üretimi yapan bir fabrikaya gideceğiz.Yaklaşık 1 saatlik bir yolculuktan sonra şarap fabrikasına geldik. Burada top-tan ve parekende şarap satıyorlar fakat şaraplar inanılmaz ucuz. Adamlar 3 le-vaya şarap satıyorlar. Bizim kayak mal-zemeleri yeterince fazla ve ağır oldu-

ğundan çok fazla şarap almadık. Ben sadece 4 şişe aldım. Şaraplarımızı da yüklendikten sonra peynir ve çay almak üzere başka yere doğru yola çıktık. Rehberimiz bu konuda son derece bil-gili, bizi en lezzetli peynirlerin satıldığı yere götürdü. Peynir dediğime bakma-yın, Bulgar kaşarından bahsediyorum aslında. Bir parça peynir ve bir paket de çay aldıktan sonra tekrar doluştuk otobüse.Artık İstanbul’ a doğru dönüş yoluna geçiyorduk. Bir süre gittikten sonra yol üzerinde bir lokantada mola verdik. Ama lokanta öyle böyle değil, resmen dökülüyor. Ancak çorba içebildim ben. Sonra da karşıdaki bakkala gidip abur cubur aldım. Tabii bir de son anda gö-züme çarpan meyvalı yoğurtlardan al-dım. Fakat meyvalı yoğurtlar için kaşık gerektiğinden tekrar lokantaya dönüp kaşık aşırmam gerekti. Bulgaristan’ın turistik şehir ve kasabaları haricindeki yerler gerçekten hiç gelişmemiş. Evler çok eski fakat tertemiz. Hemen hemen hepsi aynı tip. Arkadaşları beklerken-lokantanın etrafındada minik bir tur at-tım. Herkes yemeğini bitirdikten sonra otobüse bindik ve sınır kapısına doğru yola çıktık. Bence önce aşırdığım ka-şıkla yoğurtlamı yedim sonra da güzel bir uykuya daldım.Sınır kapısına gelince mecburen uyan-dım. Tabii sınıra gelince biraz stres ol-duk. Neticede otobüs şarap dolu. Adam bagajı arasa içki kaçakçılığı yapıyoruz sanacak. Ama bizim rehber hanım işi biliyor. Hemen çantasından minik bir poşet çıkardı ve onu elden ele dolaştı-rıp içine para koymamızı istedi. Biz de 3 - 5 ne bulursak doldurduk içine. En son dolu torbayı alıp gümrük memuru-na verdi. Gümrük memuru da gülümse-yip bizim otobüsü aramadan geçmemi-ze müsade etti. Pasaport işlemlerimizi de hallettikten sonra caaanım memle-ketime giriş yaptık. Veeee 4 saatlik bir yolculuktan sonra güzel evime vardım.

Yanlız bir şey farkettim yurtdışına çıktığım her seferinde kanımdaki alkol oranında artış

oluyor. Ama ülkeye dönünce uslu olup normale dönüyorum. Şişelerimi torbada şıngırdata

şıngırdata otele döndüm.

Page 49: marketing europe & anatolia Sayı: 015
Page 50: marketing europe & anatolia Sayı: 015

48 / marketing europe & anatolia

Sinema

Ali Erdem Ekşioğlu reklamarasısinema)

(2012 Gişe Hasılatları...

2012 yılını iyisiyle kötüsüyle geride bıraktık. Bütün sene boyunca birbirinden güzel yüzlerce film seyrettik. Acaba bu filmlerden hangileri dünyaca beğenilmiş hangileri en çok izlenmiş.

Boxofficemojo’nun raporlarına göre 2012 yılında en çok kazanan, en çok izlenen film Marvel’ın yıldızlar takımı The Avengers oldu. Film, 220 milyon dolara mal oldu, 623 milyon dolar gişe hasılatı kazandı. Marvel’ı DC’nin zengin çocuğu Brucu Wayne izledi. The Dark Knigth Rises filmi 250 milyon dolarlık bütçesine karşılık 448 milyon gişe hasılatı aldı. 2012’nin fenomeni Capitol’ün zulmüne son vermeye çalışan Katniss’in hikayesi The Hunger Games ise 78 milyon dolara mal oldu. 408 milyon dolar gişe hasılatı yapan film yatırımcılarının de yüzünü güldürdü.Dünyanın en ünlü ajanı 007 James Bond serisinin son filmi Skyfall ise 200 milyon dolar harcağıdığı filmden 289 milyon hasılat elde etti. Bir genç kızın ölümsüz bir vampire olan aşkını anlatan Twilight serisinin son filmi The Twilight Saga: Breaking Dawn Part 2 ise 120 milyon dolarlık bütçesiyle 286 milyon dolar hasılat yaptı. Marvel’ın yalnız kahramanı Spider-man, The Amazing Spider-man filmine 230 milyon harcandı. Film, 262 milyon gişe hasılatı yaparak maliyetini gişeden karşıladı. Cesur okçunun hikayesi Brave 185 milyon dolar harcadığı filmden 237 milyon dolar kazanırken, artık kitaplar ve filmlerden çok bir yaşam tarzına dönüşen Yüzüklerin Efendisi başlangıcı The Hobbit: An Unexpected Journey 180 milyon dolar harcayıp 221 milyon dolar hasılat yaptı. Alkolik ayıcık Ted ise 50 milyon dolara mal olup, 218 milyon dolar hasılat elde ederek karlı bir yatırım olduğunu ispatladı. Dünyanın en sempatik hayvanlarının Avrupa macerası Madagascar 3: Europe’s Most Wanted da 145 milyon dolar bütçesine karşılık 216 milyon dolar hasılat elde etti.

Bu filmlerin gişe gelirlerinin dışında TV, DVD, promosyon, ürün yerleştirme, borsa vb. daha birçok enstrümanla gelir elde edeceğini de unutmamak lazım. Bu büyük rakamlar Türkiye’de göremediğimiz hayal bile edemediğimiz hasılatlar, ama neden? Neden bizim ulaşılmaz gördüğümüz başka yerlerde normal, neden bizim hayallerimiz başkalarının gerçekleri?

Sayısız neden sayabiliriz ama ana sebeplerden birisi hedef kitlesi. Sinema, müzik, resim kısacası sanat evrenseldir. Ancak Türk sinema endüstrisi yerel kalıplar arasına sıkışmış görünüyor. Anadolu topraklarından beslenmeyen, bize has olmayan filmlere absürt, yerel trajedilere, azınlıkları konu alan filmlere şaheser demeye başladık. Avrupa’da, Amerika’da bu filmleri seyredenler bizim acındırmamızı ya da kendimizi pohpohlamamızı seyrederken kendileriyle bir bağ kuramıyor, hatta anlamıyor bile. Sadece Türkleri ya da sadece azınlıkları hedef alan filmler değil, küresel kitleyi hedef alan filmler çekmeliyiz.

Şu an dünyanın sinema lideri rakipsiz Amerika. Peki, Amerika yerel kitleyi hedefleyen filmler çekmiyor mu? Tabi ki çekiyor ama küçük bütçelerle yapılan filmlerle değil. Amerika'da küçük bütçeli filmler, hep evrensel konuları ele alır. Uzaylı istilası, korku ya da insani ortak değerler olabilir. Yerel konuları ise büyük stüdyolar, büyük bütçeler, tanınmış oyuncular, yönetmenler sayesinde yani kısaca markası sayesinde bütün dünyaya satmayı başarırlar. Bu ayrıca bütün dünyanın Amerika’nın kültürünü benimsemesini de sağlar. Bunun en tipik ve güncel örneği noel. Ülkemizde de farkında bile olmadan çam süsler, noel baba bekler olmadık mı? JFK'in ölümüne hep beraber üzülüp, soğuk savaş döneminde komünist olduğu için iş yaptırılmayan Amerikan aktörlerine içerlemedik mi?

Kısacası Türk sinemasında da büyük bütçeli filmler görmek istiyorsak pazarı genişletmeliyiz. Yani eğer filmlerimizi markamızla satamayacaksak konularımızı doğru seçmeliyiz. Sadece bize değil bütün dünyanın ortaklıklarına, bütün dünyanın kültürüne hitap eden filmler çekmeli hedefimizi sadece Türkiye ile sınırlandırmamalıyız. Ne zaman ki başka ülkelerde başka kültürlerde filmlerimiz izlenmeye sevilmeye başlar o zaman markamızı oluşturur pazara ortak olabiliriz. Bütün okurlarımın yeni yılını kutlar, bol mutluluklar dilerim.

Page 51: marketing europe & anatolia Sayı: 015
Page 52: marketing europe & anatolia Sayı: 015

Kültür - Sanat

Türkiye Finans’ın ç a l ı ş a n l a r ı n a yönelik düzenle-diği 2. Fotoğraf Ya r ı şmas ı ’ n ın kazananları belli oldu. Teknik ve k o m p o z i s y o n açısından değer-lendirilen eserler

arasından dereceye girenler ve sergilenmeye değer bu-lunanlar, Türkiye Finans Kartal Genel Müdürlük binasında sergileniyor. Sergi, 18 Ocak’a kadar ziyarete açık olacak.Türkiye Finans Fotoğrafçılık Kulübü tarafından bu yıl ikinci kez düzenlenen Fotoğraf Yarışması sonuçlandı. Ülke ge-nelindeki Türkiye Finans çalışanlarından 130 kişinin 621 fotoğrafla katıldığı yarışmanın sergisi Türkiye Finans Kar-tal Genel Müdürlük binasında açıldı. Sergi açılışına Tür-kiye Finans Genel Müdürü Derya Gürerk, Türkiye Finans Fotoğrafçılık Kulübü Başkanı ve Genel Müdür Yardımcısı

Semih Alşar ile diğer genel müdür yardımcıları katıldı. Fotoğraf Sanatçısı Nevzat Çakır ile Fotoğraf Sanatçısı ve PhotoWorld Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Murat Gür’ün de aralarında bulunduğu Seçici Kurul tarafından değerlen-dirilen fotoğraflar arasından 33’ü final turuna kaldı. Yarış-manın birincisi Huşu adlı çalışmasıyla İstanbul’dan Aydın Sertbaşoldu ve 2000 TL’lik ödülü kazandı. İstanbul’dan Gökhan Akkaya Santral İstanbul eseriyle ikinci olarak1500 TL, Ankara’dan Murat Toru Eve Dönüş çalışmasıyla üçün-cü olarak 1000 TL kazandı. Yarışmaya katılan 5 kişi de 500 TL’lik mansi-yon ödülünün sahibi oldu. Ayrıca yapı-lan değerlen-dirme sonu-cu, 25 eser de sergilenmeye layık bulundu.

Türkiye Finans, Fotoğraf sergisi...

Oscar’ın Yabancıları... Enerjiyi anlatan drama...İstanbul Modern Sinema, Oscar heyecanı yaklaşır-ken 10-20 Ocak tarihle-ri arasında düzenlenen Oscar’ın Yabancıları baş-lıklı programla ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ kate-gorisine aday adayı olan filmleri bir araya getiri-yor. Oscar’ın Yabancıları programında, çekişmeli geçecek Oscar yarışı-

na başvuran 71 ülkenin adaylarından öne çıkan dokuz film yer alıyor. Programdaki filmler Oscar aday adayı olmalarına karşın aslında Hollywood kulvarının dışında, dünya festivallerinde hit olmuş, farklı diller ve kültürler-den filmlerin bir araya geldiği bir seçkiyi temsil ediyor. Programda gösterilecek filmlerden Yasak Aşk (A Royal Affair), Yukarıdaki Çocuk (L’enfantd’enhaut), Tepelerin Ardında (Dupa Dealuri) ve Can Dostum (Les Intouchab-les) Oscar’ın ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ kategorisinin ilk dokuz filmi arasında yer aldı.

Zorlu Enerji Grubu çocukları enerji dün-yasında eğlenceli bir yolculuğa çıkarmak amacıyla TOÇEV ile işbirliğine imza ata-rak interaktif bir dra-ma hazırladı. Ekim ayından bu yana Rize, Erzurum, Er-zincan ve İstanbul ve Gaziantep’te 19 okul-da 6.589 öğrenciye

ulaşan oyun, Mart 2013’e kadar sırasıyla Osmaniye, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Kayseri, Ankara, Eskişehir, Yalova, Bursa ve Denizli’de sahnelenecek.Zorlu Enerji, TOÇEV (Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eği-tim Vakfı) ile yaptığı işbirliği kapsamında Türkiye’nin enerjiyi anlatan ilk dramasına imza attı. Çevre ve iletişim uzmanları ile pedagoglardan destek alınarak hazırlanan drama, tiyatro sanatçısı Hakan Bilgin’in danışmanlığıyla kurgulandı

50 / marketing europe & anatolia

Page 53: marketing europe & anatolia Sayı: 015

marketing europe & anatolia / 51

Kültür - Sanat

Bu büyüleyici bir günlük. Dünyanın ilk günü, ilk gecesi, ilk yıldızın keşfi ve aşkla sarhoş iki çift gözün gökyüzünde kay-boluşunu içinde saklıyor.Fransa’nın en çok satan yazarı seçilen ve okur-ları dünyada 25 milyonu aşan Marc Levy, yeni-den bizimle ve üstelik bu

kez birbirinin devamı niteliğinde olan iki yeni macerayla! Dünyanın uyandığı ilk güne ve gökyüzünde yıldızların be-lirdiği ilk geceye atıfta bulunan Levy, iki astrofizikçinin sıra dışı dünyası ve dur durak bilmeyen arayışlarını anlatırken, herkese pay edilebilecek kadar büyük ve leziz pastayı da unutmuyor: Aşk.Yeryüzü ve gökyüzünün ilk işaretlerini ararken yolları ke-sişen Adrian ve Keira, 15 yıl aradan sonra göz göze gel-diklerinde iki şeyin eskimediğini keşfettiler: Birbirlerine ve

Kainatın ilk günü ve ilk gecesi...bilime olan tutkulu aşkları! Geçen yıllara rağmen yollar birleşti ve bilime adanmış hayatlar, hiç olmadığı kadar me-raklı ve arayan gözleri yarattı. Etiyopya’nın yüksek dağla-rından, Kuzey Ural’ın donmuş göllerine uzanan benzersiz ve masalsı bir macera… Marc Levy, İlk Gün ile başlayan bu unutulmaz destanı İlk Gece ile tamamlıyor ve unutul-ması imkansız bir okuma deneyimine imza atıyor.Marc Levy’nin diğer kitapları:Keşke Gerçek Olsa, 2001Neredesin?, 2004Sonsuzluk İçin Yedi Gün, 2005Gelecek Sefere, 2006Sizi Tekrar Görmek, 2007Dostlarım Aşklarım, 2008Özgürlük İçin, 2009Birbirimize Söyleyemedi-ğimiz OncaŞey, 2010Gölge Hırsızı, 2011

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2012 Sedat Simavi Ödülleri’ne değer görülen sanatçı, gazeteci, yazın, spor ve bilim insanlarına verilecek ödüller açıklandı.2012 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nün sahibi, geç-tiğimiz Eylül ayında okurla buluşan Lanetlenmiş Ağustosböcekleri’nin yazarı Ahmet Cemal oldu. Yazarın yeni denemelerini topladığı Lanetlenmiş Ağustos-böcekleri, edebiyattan sinemaya, tiyatrodan resme, çeviri uğraşından politikanın sanata etkisine dek uzanan yazı-lardan oluşuyor. Kültür hayatımızın son on yılında yaşanan olayları, tartış-maları, gündem oluşturan konuları günü gününe ele alan, ama güncelle asla sınırlı kalmayan yazılar bunlar.Cemal, yaşamın getirdiklerinden, okuduğu bir kitaptan, katıldığı bir tartışmadan yola çıkarak insanı her çağda, her yaşta ilgilendirecek sonuçlara varıyor.

Sedat Simavi 2012 Edebiyat ÖdülüAhmet Cemal’in...

Page 54: marketing europe & anatolia Sayı: 015