marketing europe & anatolia sayı:014

54
Tarih: Aralık 2012 Sayı: 14 MARKA 2012 ezberbozacısı Ya herru ya merru... revizyon Aptal Kurallar!

Upload: eksantrik-produksiyon

Post on 30-Mar-2016

237 views

Category:

Documents


8 download

DESCRIPTION

marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcılığın duayenlerinden Oğuzhan Akay’ın ezber bozan, reklamcı Kağan İşmen'in sektöre revizyon getiren, reklamcı Argün Albayrak'ın dönüşümü tetikleyen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.

TRANSCRIPT

Page 1: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketingeurope & anatolia

Tarih: Aralık 2012 Sayı: 14

MARKA 2012

ezberbozacısıYa herru ya merru...

revizyonAptal Kurallar!

Page 2: marketing europe & anatolia Sayı:014
Page 3: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 1

İçindekiler

Sayı: 14 Tarih: Aralık 2012

İmtiyaz SahibiEksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.e-mail: [email protected].: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Genel Yayın Yönetmeni veSorumlu Yazı İşler MüdürüElvin Ekşioğlue-mail: [email protected].: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Haber ve FotoğraflarAgency Europe & Anatolia

Katkıda BulunanlarOğuzhan AkayKağan İşmenArgun AlbayrakAli Erdem EkşioğluSeval DubanEkim Sölemez

DanışmanAbdullah Ekşioğlu

İlan RezervasyonMelis Deniz

Yayın TürüSüreli Yayın

Yönetim YeriAgency Europe & AnatoliaMerkez Mh. Perihan Sk. Cansu Ap. No:120/5Şişli - İstanbul - Tr.Tel: +90 555 233 24 41e-mail: [email protected]

marketing europe & anatoliaAgency Europe & Anatolia tarafındanSüreli yayınlanan bir e-dergidir.

Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmet-leri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, ma-kalelerdeki görüşler ve hukukisorumluluk yazarlara aittir.Bu derginin yayınlanma sürecindehiçbir ağaç zarar görmemiştir.

mobil: m-mea.eksantrik.comhttp://www.facebook.com/meadergiBir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.

marketingeurope & anatolia

Kısa Kısa 04 - 13

Röportaj 14 -17

ezberbozacısı 21

revizyon 25

Gezi 42 - 49

Kültür –Sanat 50 - 51

Reklam Dünyası 23

Kampanyalar 33 - 41

Röportaj 26 - 30

Page 4: marketing europe & anatolia Sayı:014
Page 5: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 3

Köşe

Merhaba,

Bu ay gündem çok dolu, siz reklamcı, iletişimci, sosyal medyacı tüm marketing çalışanları bu ay konferansları kaçırmamak için koşturacaksınız :)Eeee tabi ben ve arkadaşlarım, sizinle beraber, konferanslara akacağız :)

Pek yazmayı düşünmüyordum ama yazmak hoşuma gitti.Ben de dergimizin yazarları arasına katıldım. Ben hiç bir konuda ahkam kesmeyeceğim.

Bu köşede markalarla ilgili bir tüketici olarak yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu ay Pegasus havayollarının bilet gişesindeki hanım kızımızdan bana artı bir gidiş dönüş biletine mal olan Pegasus Havayoları'nın rutin bir uygulamasından bahsedeceğim.

İzmir'de Hürriyet'in flash mobunu çekmek üzere 3 kameraman, asistanım ve ben sabahın köründe buluştuk. Herşey çok normal daha kimse uyanamamış, kameraman arkadaşlar, 100 kilo bagajla bizden önce varmış havalimanına suratlar mutluyum, işe gidiyorum ama uyku da var diyor.

Bizim akıllı asistan akşamdan tüm biletlerin gidiş dönüş check-inlerini yapıp bir dosyaya koyup, "tüm check-inleri yaptırdım arkadaşlara adlarına göre veririz dedi." Ben de hayatımdan son derece memnum havalimana gidip

Elvin Ekşioğlu / [email protected]

arkadaşlara biletleri verdim. Yalnız bir arkadaşımızın soyadı bir harfle yanlış yazılmış. Aman birşey olmaz arkadaşın nüfus kağıdı yanında bir harf hatasını düzelttiririz dedikkk. Ama olmadı.

Meğerse Pegasus havayolları hergün en az 7- 10 arası bu tür vakayla karşılaşıyormuş. Biletler internet üzerinde alındığı ve check-in yapıldığı için tek bir harf hatasını bile kabul edemiyorlarmış. Tek yol olarak arkadaşın gidiş dönüş bileti iptal edilip yeni bilet alınmasıymış. Ancak bu iptal işlemi sonucu eski biletlerin parasını iade ettiklerini sanmayın sadece 10 TL vergiyi iade ettiler. Gerisi Pegasus abimizin cebine.

Pegasus havayollarına konuyu ilettim halen cevap bekliyorum :))

Bu ay aramıza Koç üniversitesinde Sosyoloji okuyan ve büyüyünce reklamcı olmak isteyen hanım kızımız Ekim Sölemez katıldı. Ekim siz reklamcı arkadaşları ay içinde zaman zaman arayarak, reklam künyeleri ve ajansınızdaki değişiklikleri sorup haber yapacak.

Öyle anlaştık:))

Herkesin Yeni yılı kutlu olsun:)

Sevgiler

editörden)(Yeni yılınız kutlu olsun...

Page 6: marketing europe & anatolia Sayı:014

4 / marketing europe & anatolia

Kısa Kısa

Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından dü-zenlenen 12. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri yarış-masına başvu-rular başladı

Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) tarafından bu sene on ikincisi gerçekleştirilecek olan “Altın Pusula Halk-la İlişkiler Ödülleri” yarışmasına başvurular başladı. Yarış-maya katılmak isteyen adaylar, 14 Aralık 2012 – Cuma gü-nüne kadar www.altinpusula.org sitesinden başvurularını yapabilecek. Kategori ödüllerinin yanı sıra bu yıl, sosyal ve çevresel et-kileri en iyi ele alan projeye ‘UNDP Özel Ödülü’ verilecek.Genç iletişimciler kategorisine, iletişim fakültesi öğrencile-ri “E-Devlet Uygulaması Kullanımının Yaygınlaştırılması” konulu dijital ve sosyal medya iletişim yönetimini içeren

projeleriyle, bireysel veya ekip olarak katılacak.TÜHİD Yönetim Kurulu Başkanı Fügen Toksü, Altın Pusula’nın sürdürülebilirliğini ve itibarını çoktan kanıtladı-ğını ve on ikinci kez altın pusula veriyor olmanın gururunu yaşadıklarını belirtti. Toksü; “Kuruluşların farkındalık yarat-mak için iletişim projelerine kaynak yarattığını görüyoruz. Bu nedenle birçok iletişim projesinin de yarışmamıza baş-vuruda bulunacağına inanıyoruz” dedi. Ayrıca, geçen yıl başlayan “UNDP Özel Ödülü”nü bu yıl da devam edeceği-ne değinen Toksü, “12. Altın Pusula’nın bir önceki yılların rekorunu kıracağına, yeni projelere yön vereceğine, moti-vasyon sağlayacağına inancımız sonsuz” dedi. 12. Altın Pusula kategorileri şöyle; Kurumsal İletişim, Gündem Yönetimi, Kurum İçi İletişim, Pazarlama İletişimi ve Bütünleşik Pazarlama Projeleri, Kriz İletişimi, Etkinlik Yönetimi, Kurumsal Sorumluluk, Dijital ve Sosyal Medya İletişimi, Sivil Toplum Kuruluşları, Kamu Kuruluşları, Spon-sorluk İletişimi, Finansal Hizmetler ve Yatırımcı İlişkileri, Medya İlişkileri, Uluslararası Proje/Kampanya, Kategori Dışı Projeler, Genç İletişimciler.

Altın Pusula Heyecanı Yeniden Başlıyor...

F E E D p ro je -s i n i n y a r a -t ı c ı s ı Lauren B u s h L a u -ren, iki M i c -h e l i n yı ldızı

kazanan en genç şef unvanını alan Tom Aikens, lüks moda markası Amanda Wakeley’nin sahibi ve yaratıcısı Amanda Wakeley, Coca-Cola Company’nin Kıdemli Başkan Yar-dımcısı Shay Drohan, lüks saat markası Hublot’nun ar-kasındaki dahi CEO Jean-Claude Biver, “Marka Fikir Mu-cidi” Nicholas IND, “Hollywood Yıldızları”nın ajansı Finch & Partners’ın Başkanı Charles Finch, Neuro-Marketing Uzmanı Erik Du Plessis ve daha birçok konuşmacı… Bu ünlü isimlerle birlikte dünyadan ve Türkiye’den ilham verici

MARKA 2012...birçok konu MARKA 2012’ sahnesinde konuşulacak.Fikir liderleri ve marka liderlerinin buluşma platformu MARKA Konferansı için geri sayım başladı. 13 yıldır lider konferans kuruluşu Yürekli tarafından aralıksız düzenle-nen ve 11 yıldır Yapı Kredi World ana sponsorluğunda gerçekleşen MARKA Konferansları, dünyaca ünlü konuş-macılarıyla yine marka ekiplerinin gündemini belirlemeye hazırlanıyor. MARKA 2012 Konferansı 13-14 Aralık’ta S w i s s ô t e l ’ d e düzen lenecek. MARKA 2012’nin seçkin katılımcı-ları, alanının en yetkin isimlerin-den ilham verici sunumlar izleme fırsatı bulacaklar.

Page 7: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 5

Kısa Kısa

Amerika’nın gelmiş geçmiş en başarılı rek-lamcılarından biri olan ve Mad Men dizisine ilham olduğu söylenen George Lois alldesign 2013 için İstanbul’a geliyor!İstanbul, tasarım dün-yasının dâhilerini ağır-

layacağı 2 günlük bir tasarım buluşmasına hazırlanıyor! Aralık ayı boyunca avantajlı biletleri satışta olan ve 22-23 Şubat 2013 tarihlerinde Hilton Convention Center’da düzenlenecek olan alldesign 2013, hayatımızın her alanına yön veren yaratıcı endüstrilerin ele alınacağı bir eşi benzeri olmayan bir tasarım buluşması !alldesign 2013’te kendi dalının dünya çapındaki uzmanları tasarı-ma bakış açılarını ve dünyaca ödüllü işlerini izleyicilerle paylaşacak. Darren Aronofsky, Tina Earnshaw, Stefan Sagmeister, Claude Challe, Es Devlin ve Ron Arad gibi tasarım dünyasının dâhilerini ağırlayacak olan alldesign 2013’ün bir sürpriz ismi de George Lois.

Alldesign 2013...

Digital PR Zirvesi digital iletişim ve pazarlama projeleri gerçekleştiren birbirinden önemli konuşmacıların katılı-mıyla 6 Aralık 2012 tarihindeSheraton / Qubbe – Maslak Otel’de gerçekleştirilecek.Özellikle halkla İlişkiler uzmanları ve profesyonelleri ku-rumsal iletişim yöneticileri, pazarlama iletişimi uzman-ları, marka yöneticileri, reklam uzmanları, digital ileti-şim alanında bilgi ve birikimine artırmak isteyenler için önemli olan zirve katılımcılara yeni ve en son tartışma-ları sunmayı hedefliyor. Digital PR Zirvesi, ayrıca sosyal medya yöneticileri ve çalışanları, digital iletişim kurumsal hizmet olarak sunan ve sunmak isteyen kurumlar, kuruluşlar ve departman-lar, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri, akade-misyenler; iletişim fakültesi öğrencileri, digital PR ve sür-dürülebilirlik alanına ilgi duyanların için zengin bir içerik taşıyor Zirvede, Digital PR’ın çeşitli yönleriyle ele alınacak. Zirveye, alanında uzman halkla ilişkiler personelleri ve akademisyenler, PR alanında çalışan değerli profesyo-neller konuşmacı olarak katılacak ve uygulamaya konu-

Digital PR Zirvesi...

Türkiye’nin önde gelen 21 iletişim danışmanlığı şir-ketini aynı çatı altında top-layan İletişim Danışman-lığı Şirketleri Derneği’nin (İDA) olağan genel kurulu İstanbul’da gerçekleştirildi.İletişim Danışmanlığı Şir-ketleri Derneği (İDA)’nın yeni Yönetim Kurulu; Tri-beca İletişim Danışmanlık Genel Müdürü Ali Cem İlhan, Bersay İletişim Grubu Yö-netim Kurulu Başkanı Arın Saydam, Capitol Ogilvy PR Genel Müdürü Emine Çubukçu, LEO PR Genel Müdürü Ergun Gümrah ve Communication Partner Kurucu Orta-ğı Ufuk Çarşıbaşı’ndan oluştu. 2013 ve 2014 yıllarında görev yapacak yeni yönetim kurulu, Ali Cem İlhan’ı Başkan, Arın Saydam’ı Başkan Yardımcısı ve Ufuk Çarşıbaşı’nı Sayman olarak görev-lendirdi.

İda’da yeni dönem...

lan Digital PR yöntemlerini, Digital PR çalışmalarınıve süreçlerini Digital PR alanında ki gelişmeler ve sürdürü-lebilirlik konuları paylaşılacaktır.Digital PR Zirvesi- 2012 Kayıt ve sosyal program içeriğine www.digitalprzirvesi.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Page 8: marketing europe & anatolia Sayı:014

6 / marketing europe & anatolia

Kısa Kısa

IAB Türkiye - DPİD ortaklığı, Kadir Has Üniversitesi desteği ve Opel’in sponsorluğunda 12-13 Aralık’ta Ka-dir Has Üniversitesi’nde yapılacak “Digital & Direct Success Stories” (DDSS) Semineri, “Dijital Pazarla-manın Markalara Katkıları” başlığı altında düzenlenecek. Seminerin iki önemli konuğu var: Dünyadaki ya-

rışmalarda ödül alan kampanyaları analiz ederek geliş-tirdiği “Best of Digital” semineri ile birçok ülkeyi dolaşan, “The New Integrated Direct Marketing” kitabının yazarı Mike Berry ile araştırmacı, yazar ve müşteri stratejileri danışmanı olarak tanınan Jim Barnes katılımcılarla bu-luşacak.Dijitali 360 derecelik bir perspektiften göstere-cek olan seminerin amacı, başarısı dünyada tescillen-miş pazarlama öykülerini sektör çalışanlarının dikkatine taşıyarak, bu öykülerden ilham almalarını sağlamak.“DDSS” Semineri, 12–13 Aralık 2012’de Kadir Has Üni-versitesi Konferans Salonu’nda iki tam gün olarak dü-zenlenecek.

Dijital Pazarlama...

Deniz Kalkan, Digiturk Ku-rumsal İletişim Müdürü ola-rak yeni görevine başladı.Kurulduğu günden bu yana üyelerine en kaliteli hizmeti sunma hedefi ile ilerleyen Digiturk, kadrosunu güç-lendirerek Türkiye’nin lideri olmaya devam ediyor. Plat-formun Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevine halkla ilişkiler sektörünün tecrübeli ismi Deniz Kalkan getirildi.İletişim sektöründe 20 yılı aşkın deneyime sahip olan Deniz Kalkan, iş hayatına 1991’de başladı. Ulusal ve uluslararası halkla ilişkiler ajanslarında farklı sektörlere halkla ilişkiler danışmanlığı veren Kalkan, 2006 yılından bu yana Capitol Ogilvy Halkla İlişkiler’de Müşteri Direk-törlüğü görevini üsteleniyordu. Özellikle, teknoloji ala-nında sektör liderlerinin halkla ilişkiler hizmetini yürüttü.

Deniz Kalkan, Digiturk Kurumsal İletişim’de...

Robert Redford, kurucusu olduğu, dünya genelinde milyonlarca hanede takip edilen, bağım-sız filmler ve özgün dizileri TV izleyici-leriyle buluşturan

Sundance Channel’ın Türkiye lansmanı için İstanbul’a geldi. Sundance Chan-nel, Türkiye’nin lider dijital platformu Digiturk ile yapılan anlaşma sonucunda 26 Kasım’dan itibaren SD olarak 7, HD olarak ise 307 numaralı kanallardan yayınlanmaya başladı. Ekranlarında yenilik arayan ve dünyanın fark-lı kültürlerine tanıklık etmek isteyen üyeler, Sundance Channel’ı Digiturk üzerinden izleyebilecek.Sundance Channel’ın kurucusu Robert Redford, “Sun-dance Channel yıllar önce ABD’de ilk yayına başladı-ğında, bağımsız film yapımcılarının heyecan verici ça-lışmalarını seyirci ile buluşturmak üzere kanalın dünya çapında yayılması benim hayalimdi”dedi.

Sundance yayında...Türkiye çorap pazarının lideri Penti’nin İnsan Kaynakları Direktörlüğü görevine Aysun Yavu-zer getirildi. Yavuzer, Penti’nin tüm işe alım, performans yönetimi, kariyer yönetimi ve eğitim-gelişim süreçler-inden sorumlu olacak.

Aysun Yavuzer, lisans eğitimini 1997 yılında Boğaziçi Üniversitesi Rehber-lik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünde tamamladı. Kariyerine Thomson Reuters’ta Eğitim Uzmanı olarak başlayan Yavuzer, sonrasında sırasıyla Avea’da Müşteri Hizmetleri Eğitim ve Gelişim Supervisor’ü, Turkcell Global Bilgi’de HR Business Partner ve Ukrayna/Belar-us İK Sorumlusu olarak görev aldı. Son olarak, Shaya Mağazacılık’ta Saha İnsan Kaynakları Müdürü olan Ya-vuzer, İngilizce ve orta düzeyde İtalyanca biliyor.

Penti’de, atama...

Page 9: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 7

Kısa Kısa

Ogilvy&Mather İstanbul’da kreatif direktörlük görevine Evren Doğrar getirildi. Doğrar, Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra UC Berkeley’de Marketing Dip-loma programını tamamladı. Kariyeri boyunca Medina Turgul DDB, Alice BBDO ve TBWA/İstanbul gibi network ajanslarında görev alan Doğrar, son iki yıldır TBWA/İstanbul’da ‘creative group head’ görevini yürütüyordu.

Ogilvy&Mather İstanbul’a yeni kreatif... Türkiye moda perakende-

sinin lideri LC Waikiki’nins-ponsorluğunda yapılan LC Waikiki Sosyal Medya Ödülleri’nde oylama süreci başladı… Türkiye’nin aktif öğrenci kulüplerinden İTÜ İşletme Mühendisliği Kulü-bü tarafından 3 yıldır Bili-şim Teknolojileri Zirvesi kapsamında düzenlenen Sosyal Medya Ödülleri’nin bu yılki ana sponsoru LC Waikiki… Bireysel ve Kurumsal olmak üzere 2 ana kategoride dü-zenlenen LC Waikiki Sosyal Medya Ödülleri; spor, mü-zik, mizah, medya, TV kanalı, TV programı, haber sitesi ve spor sitesi gibi dallarda veriliyor. Ayrıca LC Waikiki Sosyal Medya Ödülleri ile en etkili sosyal medya kam-panyası, viral reklam ve mobil uygulamanın yanı sıra, sosyal medyayı en iyi kullanan web girişimi ve markalar belirleniyor. Kazananları belirlemek için www.sosyalmedyaodulleri.com adresinden oylamaya katılabilirsiniz.

Medya ödülleri...

Koç Fest’in 2012 yılı boyunca sürdürdüğü basın ve medya iletişimi alanında elde ettiği başarı, dünyanın en prestijli pazarlama ve iletişim ödüllerinden Marcom’un verdiği 5 ödülle tescil edildi. Association of Marketing & Communication Professionals denetiminde verilen MarCom ödül Komitesi’nden yapılan açıklamada, Koç Fest’in 2012 yılında yerel ve ulusal basında yürüttüğü medya iletişim çalışmaları ile “Tanıtım Kampanyası”, “Yazılı Basın Görünürlük”, “Medya İletişimi”, “İletişim Programı” ve “İletişim Planı” olmak üzere 5 kategoride ‘Yüksek profesyonel becerisi’ ile ödüle layık görüldü vur-gulandı. Koç Holding’in 7 yıldır yürüttüğü Koç Fest Projesi dün-yanın sayılı pazarlama ve iletişim programı Marcom’dan 5 dalda ödül almaya hak kazandı. Koç Holding ve Lobby İletişim ve Etkinlik Danışmanlığı’nın birlikte yürüttüğü Koçfest medya iletişim çalışmaları Amerika, Kanada ve dünyanın pek çok değişik ülkesinden yapılan 6 binden fazla başvuru arasından öne çıkmayı başararak, ödül programının en prestijli seviyesini temsil eden ‘Platinum’ heykelciğe tam 5 kategoride layık görüldü. Marcom

Koç Fest’e Marcom’dan ödül...

Ödülleri, Uluslararası Pazarlama ve İletişim Profesyonel-leri Birliği’nin (Association of Marketing & Communication Professionals) denetiminde, alanının önde gelen uzman-larından oluşan bir jüri tarafından veriliyor. Dünyanın en büyük şirketlerinin, reklam ve PR ajansları ile sivil toplum kuruluşlarının başvurduğu Marcom Ödülleri, özellikle elde ettiği yüksek başvuru sayısı ve yaygınlıkla sektörün ulus-lararası çaptaki en önemli ödül programları arasında yer alıyor.

Page 10: marketing europe & anatolia Sayı:014
Page 11: marketing europe & anatolia Sayı:014
Page 12: marketing europe & anatolia Sayı:014

10 / marketing europe & anatolia

Kısa Kısa

Süt ve süt ürünleri sektörünün li-der markası Sütaş, Aralık 2012 tarihinden itibaren Grey İstanbul, Happy People Project, Leo Burnett İstanbul’dan hizmet alacak. Marka iletişimindeki başarısı ve sü-rekliliği ile dikkati çeken Sütaş, ya-ratıcı iletişim çalışmalarında işbirliği yapacağı yeni iş ortaklarını seçti.

Konkura katılan bütün ajansların alanlarında son derece başarılı ve yetkin ajanslar olduğunu belirten Sütaş Pa-zarlama Grup Başkanı Ergun Ermutlu, konkur sürecinin titizlik ve hassasiyetle yürütüldüğünü, sektörde 7 yıldır aralıksız süren marka liderliklerini daha da güçlendirme yolunda Grey İstanbul, Happy People Project, Leo Bur-nett ile birlikte ilerlemeye karar verdiklerini belirtti.Ermutlu ‘‘1996 yılından bu yana markamızın iletişimi-ni birlikte sürdürdüğümüz, başarılı kampanyalarımıza imza atmış olan Güzel Sanatlar/ Saatchi & Saatchi’ye çok teşekkür ediyorum ve yeni işbirliklerimizden büyük heyecan duyuyorum’’ dedi.

Sütaş, Grey’i seçti...

Forum Kayseri açıldığı gün-den bu yana aldığı ödüllere bir yenisini daha ekledi. Fo-rum Kayseri,halkla ilişkiler sektörünün Oscarları ola-rak görülen IPRA Altın Küre Ödülleri’nde “Etkinlik Yöne-timi Altın Küre Ödülü” nün sahibi oldu. Forum Kayseri, geçtiğimiz günlerde ICSC Solal Pazarlama Ödülleri’nde “Dijital Medya” kategorisinde “Jüri Özel Ödülü”ne layık görülen ve çevre dostu bina sertifika sistemi olan Bre-eam Sertifikası’nda (Bina Araştırma Kuruluşu Çevresel Değerlendirme Metodu) “Çok iyi derece” ile ödüllen-dirilmişti. Jürisini 40 farklı ülkeden 70 iletişim profesyonelinin oluş-turduğu Altın Küre 2012 Ödül töreninde Forum Kayseri Alışveriş Merkezi Genel Müdürü Gamze Ergel, ödülü IPRA Dünya Başkanı Joanna McDowell’dan aldı.

Altın Küre Ödüllü Forum Kayseri’ye ...

AkzoNobel Marshall, “Renklendir Hayatı” sloganıyla insanların hayatına renk katmaya devam ederken, gerçekleştirdiği atama ile 2013 pazarlama hedeflerine daha hızlı ve sağlam adımlarla koşuyor.AkzoNobel Marshall’daki yeni ya-pılanma kapsamında 2010 yılın-dan bu yana şirket çatısı altında Ticari Pazarlama ve Ticari Satışlar

Müdürü olarak başarılı çalışmalara imza atan Fatoş Bu-rak Özdoğan, AkzoNobel Marshall Pazarlama ve Ticari Satışlar Müdürlüğü görevine atandı. Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra 1998’de İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. Meslek hayatına Hillside City Club’da Resepsiyon ve Misafir İliş-kileri Yöneticisi olarak başlayan Özdoğan, sırasıyla Qu-iksilver, Colin’s/Loft, CarrefourSA ve Domino’s Pizza’da, halkla ilişkiler, reklam, pazarlama, ticari ve finansal hiz-metler departmanlarında yöneticilik görevleri üstlendi.

Atama...Türkiye’nin köklü turizm kuruluşlarından olan The Marmara Otelleri, Superbrands Türkiye tarafından iki yılda bir belirlenen, “Türkiye’nin Süper Markaları” lis-tesinde yerini aldı. 159 markanın seçildiği liste için markalaşmaya

yapılan yatırım, yaratıcılık, iş gücü kalitesi, etik değerlere uyma gibi krit-erler belirleyici oldu. Türkiye’de 5 otel, 3 rezidans ve 1 etkinlik mekanı ile birlikte yurt dışında 1 otel olmak üzere toplam 10 işletme ile turizm sektörünün güçlü temsilcilerinden biri olan The Marmara Otelleri artık bir “Süper Marka”. The Marmara Otelleri, Superbrands Türkiye tarafından iki yılda bir belirlenen, “Türkiye’nin Süper Markaları” listesinde yer alan 159 markadan biri oldu.

Süper Marka...

Page 13: marketing europe & anatolia Sayı:014
Page 14: marketing europe & anatolia Sayı:014
Page 15: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 13

Kısa Kısa

Global ölçekte 40’dan fazla ülkede 65’i aşkın ofis ara-cılığıyla, yönetici yerleştirme sektö-ründe dünya lideri olan Boyden Global Executive Search’in Fransa’nın en iyi üniversitelerinden biri olan Essec Bu-siness School iş-birliğiyle gerçekleş-tirdiği “Kadınlar ve Güç ile Olan İlişkisi

Araştırma Çalışması”nın sonuçları, global ölçekte kadın yöneticilerin öncelikli olarak maaşa değil mutluluğa önem verdiğini gösteri-yor. Şirketler açısından bakıldığında ise, kadınların güçlü ve otoriter yanları ile kadınsı değerlerinin şirketlere katma değer kazandırdığı sonucu ortaya çıkıyorCoca Cola, Renault, JP Morgan, Jonhson & Johnson, Al-lianz, Lenovo gibi global marka-ların üst düzey kadın yö-neticileri ile üst düzey bürokratlar ve kadın politikacılardan oluşan 50 güçlü kadınla görüşülerek gerçekleştirilen araş-tırmanın sonuçları, şirketlerin iş uygulamaları arasında yer alan çalışan kadrolarında uygulanan kadın kotası uygu-lama-larının azami önem taşıdığını hatırlatıyor. Araştırma sonuçları, bu iş uygulama modelinin tek başına yeterli olmadığını, kadın çalışan sayısının artırılması için yasal desteğin şart olduğuna işaret ediyor.Aralarında Türkiye’den Kadın Girişimciler Derneği Başka-nı ve Kagider Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Türktan ile CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç’ın da bu-lunduğu 50 üst düzey kadın yönetici ve politikacı ile ger-çekleştirilen araştırma sonuçları “İş Dünyasında Kadınlar, Cinsiyet ve Güç Üçgeni”ni masaya yatırıyor. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 83’ü iş dünyasında kadın kotası uygulamalarının azami olarak önemli olduğunu düşünü-yor. Dünya ölçeğinde her geçen gün artırılması için çaba sarf edilen kota uygulamaları aynı zamanda kadınların üst düzey yönetici koltuğunda oturabilmelerini de tetikleyen bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Kota uygulamaları-nın yasal düzenlenmelerle desteklenmesi bekleniyor.İş hayatında “Kurallara riayet” ilk sıradaGlobal ölçekte kadınlara göre iş hayatının kuralları iş ya-pış sürecine ayrı bir yapı kazandırarak, ilişkileri kolaylaş-tırıp ve sınırları belirleme işlevine sahip. Etik ve yasalar, iş hayatında tabi olunan uygulamaların iki ayrı freni olarak

görülüyor. Kadınlar kamu yararı ve şir-ketin güç dengesine yatırım konuları te-mel iş prensiplerinin temelini oluşturuyor. Kadınlar iş haya-tında özellikle karar verme sürecinde ku-rallara bağlılıklarıyla ön plana çıkıyor. 50 kadınla yapılan her görüşmeden vur-gulanan kavramlar arasında “kurallara riayet” ilk sırada yer alıyor. Üst düzey ka-dın yöneticiler, iş hayatının kurallarından oluşan çalışma sistemini, keyfiyete ve yetkiyi kötü kullanmanın her türlü-süne karşı bir koruma aracı olarak tanımlıyor. Araştırmaya katılan kadınlar, “Güç”ün, bilhassa değişime öncülük etme konusunda özel bir sorumluluk ortaya koyduğunu, üst dü-zey yöneticilik pozisyonunda “Güç” etkeninin “olmazsa ol-maz” olduğunu düşünüyor. Kariyer planı iş hayatında oluşuyorGünümüzde hayatın farklı aşamalarında kariyer planlama şekillerinde değişikliğe giden kadınlar, kariyer planlarını bulundukları pozisyonu baz alarak gerçekleştiriyorlar. Ka-riyer planlarında ise yaş ve tecrübe en önemli iki etken olarak gösteriliyor. Kariyer planı konusunda belirli taktikler-le ilerleyen kadınlar, meslek seçiminde ise “dolgun ücret” etkeninden önce “mutlu olmak”ı tercih ediyor. Araştırmaya katılanların yüzde 13’ü bulundukları güçlü pozisyona belli bir kariyer planı yapmadan iş hayatı sırasında ulaşabildiği-ni, yüzde 33’ü ise güçlü pozisyonun iş dünyasında izolas-yon duygusu yaratmadığını söylüyor.Çatışma yerine mücadeleGünümüzde kadınlar iş hayatında üst düzey yönetici ma-kamına erişmek için çatışmadan uzak durmayı, yönetim mertebesine ulaşmak için maskülen kişilik özellikleri geliş-tirerek mücadele etmeyi tercih ediyor. Araştırma sonuçları da, kadınların çatışma ve stres yüklü olan iş hayatında her türlü çatışmayı en iyi şekilde koordine ederek üst düzey verim alabildiğini gösteriyor. Araştırma çalışmasına katılan kadınların yüzde 67’si iş hayatında yaşanan çatışmaları profesyonel bir şekilde koordine edebildiğini söylüyor. Ka-tılımcıların yüzde 68’i ise, iş hayatında kadınların kendile-rine özgü spesifik özelliklerinin olduğunu savunuyor.

Kadınlar maaşa değil mutluluğa önem veriyor...

Page 16: marketing europe & anatolia Sayı:014

Reklamcılığın farkyeri...Reklamcılığın farkyeri...

Page 17: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 15

Röportaj

- Türkiye’deki reklam ajansı anlayışı-nı nasıl değerlendiriyorsunuz?Tamamen ticari, “gemisini kurtaran kaptan” tadında buluyorum. Sektörü bir adım ileri götürme konusundaki çaba-lar, para kazanma çabalarının çok ama çok gerisinde. Zaten bu anlayış, Türk Reklam Sektörü’nü bugün bulunduğu noktaya getirdi. Reklam Ajansları’nın bugünkü etkisi ve saygınlığı, ne yazık ki geçmişe oranla çok daha kötü görü-nüyor. Eldeki kazanımların çoğu kay-bedildi. Manasız rekabet, komisyon oranlarını yerlere düşürdü. Birçok rek-lamverenin gözünde, komisyon oranı, ajansın yeteneklerine tercih edilir hale geldi. Etik olmayan işler, sektörün gü-venilirliğini sarstı ve sarsmaya devam ediyor. Sektörel örgütlerimiz, sektörden daha çok, bir araya gelmişlerin fayda-sına çalışıyor. Kristal Elma Yarışması dahi, bu çıkarlar doğrultusunda kullanıl-maya başlandı ki, bu da sektörün güve-nilirliğine ayrıca ciddi bir darbe vuruyor. Bir silkinme ve ajans faydasından çok, sektör faydasına faliyetlerin tekrar ha-reketlenmesi lazım. Bunun için de işin adaleti ön planda olmalı. Hiçbir sektör, belli bir grubun faydası için elini taşın altına sokmaz. Tüm sektörün elini taşın altına sokması için, önceliklerin, sektör faydası olması şart. Bunun için de bir

fikir birliği şart. Bir araya gelemez ve uzlaşamazsak bizi daha iyi günlerin beklemesi hayalcilik olur.- Ajansınızı diğer ajanslardan ayıran özellikler nelerdir?Farkyeri adı üzerinde, dünya üzerin-de varolan tüm reklam ajanslarından daha farklı bir yapılanmaya sahip. Farkyeri’nde öncelik, reklamveren fay-dası. Tüm yapılanmasını da bunun üzerine kurmuş durumda. Bu sektö-rün en büyük handikaplarından biri olan eleman sirkülasyonu sorunu, Farkyeri’nde yok mesela. Çünkü va-rolan tüm çalışanları, aynı zamanda Farkyeri’nin hissedarları yani ortakları. Dolayısıyla, Farkyeri’ndeki sirkülas-yon, sektör ortalamasının çok ama çok altında. Bu tamamen bir reklamveren faydasıdır. Bizimle birlikte çalışan rek-lamverenler, olası eleman sirkülasyon-larından etkilenmezler. Bir diğer farkı-mızsa, sadece 10 reklamverene hizmet vermek üzere kurulmuş olmamız. Yani biz yüzlerce reklamveren yerine, kont-rolü kaybetmeyecek sayıda, daha iyi hizmet üretebileceğimiz sınırı belirle-dik. Ve bu sınırı da kurulduğumuzdan bu yana hiç aşmadık. Aşmayı da kesin-likle düşünmüyoruz. Bu reklamverenler için şu demek: başka başka ajanslarda, 15. 25. 35. önem sırasında yer alaca-

Tamamen ticari, “gemisini kurtaran kaptan” tadında buluyorum. Sektörü bir adım ileri götürme

konusundaki çabalar, para kazanma çabalarının çok ama çok gerisinde. Zaten bu anlayış,

Türk Reklam Sektörü’nü bugün bulunduğu noktaya getirdi. Röportaj Elvin Ekşioğlu

FarkyeriKağan İşmen

Reklamcılığın farkyeri...Reklamcılığın farkyeri...

Page 18: marketing europe & anatolia Sayı:014

16 / marketing europe & anatolia

Röportaj

ğınıza, gelin Farkyeri’ne, daima ilk 10 reklamveren içinde yer alın. Daha özel hizmet alın. Farkyeri’nin konkurlara gir-memesi de, ayrı bir reklamveren fayda-sıdır. Çünkü biz tüm enerjimizi ve za-manımızı, varolan reklamverenlerimiz için harcamaya kararlıyız. Konkurlar bizim için zaman, emek ve enerji kaybı. Bizim tüm zamanımız, varolan reklam-verenlerimizin oluyor otomatikman. Biz Farkyeri’nde reklamverenlerimize çok kapsamlı bir hizmet sunuyoruz. Onlara sadece ileşitişim stratejileri üretmekle yetinmiyor, reklamverenlerimizin pazar-lama departmanları gibi düşünüp, onlar

gibi yaşayıp, aslına bakarsanız mar-kanın ruhunu birebir hissedip, reklam-verenlerimize pazarlama stratejileri de üretiyoruz. Bunların da birçoğunu ha-yata geçirdik bugüne kadar. Bu sayede, reklamverenlerimizin çoğu rekabette ilk üçün içinde. Önemli bir kısmı da pazar lideri. Verdiğimiz özel hizmetin doğal sonucu bu. Her sektörün aptal kuralları vardır. Bir şekilde herkesin körlemesine uyguladığı, doğruluğu sorgulanmayan kurallardır bunlar. Farkyeri olarak en önemli özelliklerimizden biri de, bu ap-tal kuralları yıkmaktır. Mesela biz yapa-na kadar, bu ülkede kışın klima satma fikri kimsenin aklına gelmemiş. Biz bir markamız için, iletişim bütçemizin bir kısmını kışa ayırdık ve kışın da pekala klima satılabileceğini ispatladık. Birkaç hafta içinde, bizi bütün klima markaları takip etti. Ama taklitler aslını yaşatıyor sonuçta. Bu tür pazarlama fikirleri, rek-lamverenlerin hayatlarını cidden çok olumlu etkiliyor. Farkyeri’nde bu fikirler-den çok var! - Sizce Türk reklamcılığının birinci sıradaki sorunu nedir?Hangisi birincil sorundur bilmiyorum ama, halletmemiz gerekenlerin başın-da, gerçek bir birlik kuramamış olma-mız yatıyor. Tabii uluslararası ajanslar-la, yerel ajanslar arasındaki kültür ve ticari bakış farklılıkları da ciddi bir so-run. Bu biraradalığı zorlaştırıyor. Fakat aşılmayacak bir sorun değil. Reklam sektörünün imaj sorunu da bence ilk-lerin arasında. İmajımız cidden çok bo-zuk. İşi bu olan bir sektörün, bu beceriyi kendi için gösterememesi de ayrıca bir ayıp tabii. Çürük elmaları aramızdan ayıklayamazsak, güven sorununu aş-mamız cidden çok zor olacak. Bu sıkın-tı bizi minimum etkilese de, sektör için ciddi bir sıkıntı.- Uygulamacıların, yaratıcı reklamcı-lar ile haksız rekabet yapması konu-sundane düşünüyorsunuz?Haksız her türlü rekabetin karşısında-

Hangisi birincil sorundur bilmiyorum ama,

halletmemiz gerekenlerin başında, gerçek bir birlik

kuramamış olmamız yatıyor. Tabii uluslararası ajanslarla,

yerel ajanslar arasındaki kültür ve ticari bakış

farklılıkları da ciddi bir sorun. Bu biraradalığı zorlaştırıyor.

Page 19: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 17

Röportaj

yız. Bu soruyu, bu haksız rekabeti ya-ratanlara sormak lazım asıl. Onların so-runu da, yaptıklarının bir haksız rekabet olmadığını düşünmeleri bence. Burada da etik devreye giriyor. Etiğe saygıyı düzenleyebilirsek, bu tür sorunlar ken-diliğinden çözülmüş olur zaten.- Yaratıcılık ve hedef kitleye ulaşım arasındaki denge nasıl kurulmalıdır?Bu bizim meslek sırrımızdır. Açıkça paylaşmam doğru olmaz. Ama şunu söyleyebilirim; yaratıcılığınız, karşınız-dakinin algısı kadardır. Birileri bir işi an-lamıyorsa, o işin yaratıcı olduğunu dü-şünmek yanıltıcı olur. Her hedef kitlenin dili, kültürü ayrı olabilir. Bu ayrımı da, ancak o hedef kitleyi iyi anlayanlar ya-pabilir. Sırça köşklerde yaşamaya de-vam edenlerin, sokağı anlamasını bek-lemek mümkün mü? Ayrıca dünyada hala samimiyet başrolde. Samimi değil-seniz, bu bir şekilde hissediliyor. Belki yapan anlamıyor ama, mesajı alması beklenen anlıyor. Bu yüzden mecralar bir sürü samimiyetsiz işle dolu. Samimi-yet yoksa, ikna da yok, bu kadar basit.

- Bir reklamcı yaratım öncesinde ne-lerden beslenir?Tabii ki yaşamdan, sokaktan, hayattan beslenir. Ama nice nice ajanslar bili-yoruz ki, çalışanlarının sosyal hayata ayıracak zamanı bile yok. Bir nevi köle gibi, gece gündüz çalışıyorlar. Sosyal hayata zaman ayıramayan, doğal ola-

rak da beslenemez. Beslense bile, bu sağlıksız bir beslenme olur ki, olan da bu ne yazık ki birçok ajansta. Bir soru-nu, bir sıkıntıyı, sokaktaki insan gibi ya-şamazsanız, o soruna dair onlara ikna edici bir şeyler söyleyemezsiniz. Nice genç reklamcı tanıyorum ki, hayatında doğru düzgün otobüse, metroya bile binmemiş. Beyoğlu’nu, Taksim’i tehli-keli buluyor, gitmiyor, gezmiyor, temas etmiyor. Köle gibi çalışana, bir otomo-bil parası her zaman çıkar! Çoğu bu otomobilin peşinde. Ama asıl zenginlik zaman. Zamanın yoksa, sosyalleşmen mümkün değil. Zaman mı, otomobil mi sorusuna, zaman diye cevap vereme-yen gençlerin işi çok zor. Oysa zama-nı olan işini iyi yapar, o otomibili de ne zaman isterse kendi zaten alır. Önemli olan kafaları değiştirmek, işini iyi yap-manın koşullarını oluşturmak. Farkyeri bu sorunlarını yıllar önce çözmüş bir ajans. Bizde zamana ve sosyal hayata saygı en başta gelir. Dolayısıyla, hedef kitlerlerle iletişim kurma problememiz hiç olmadı.

Sırça köşklerde yaşamaya devam edenlerin, sokağı anlamasını beklemek

mümkün mü? Ayrıca dünyada hala samimiyet

başrolde. Samimi değilseniz, bu bir şekilde hissediliyor. Belki yapan anlamıyor ama, mesajı

alması beklenen anlıyor. Bu yüzden mecralar bir sürü

samimiyetsiz işle dolu.

Page 20: marketing europe & anatolia Sayı:014

18 / marketing europe & anatolia

Röportaj

- Eleman sağladığınız kaynaklar ne-lerdir?Öncelikle ilgili üniversiteler ve yakın çevremiz. Tanış olma, hayata aynı pen-cereden bakma da bizim için önemli bir kriter tabii ki.- Üniversiteler sektörün yetişmiş eleman ihtiyacını karşılayabiliyor mu? Kör topal evet. Ama iyiye gitmesi bekle-nen birçok üniversite, ne yazık ki bekle-nen atılımları yapamıyor, hatta geriliyor. Sektöre hazır eleman veremiyor. Ajans içi eğitimde, bir kez daha uğraşmak da bize düşüyor.- Yabancı networke giren reklam ajansları yerli müşterilere doğru hiz-metverebiliyorlar mı?Veren de var, veremeyen de. Olması gereken samimiyeti, gerçekliği, yara-tıcılığı yakalayan da var, yakalayama-yan da. Ama genel olarak mecralardaki işlere baktığımızda, bir sıkıntı olduğu gerçek. Sektördeki ajansların büyük bir çoğunluğu network ajanslarsa, bu sı-kıntının da kaynağı genel olarak onlar

oluyor ne yazık ki. Tavuk mu yumur-tadan, yumurta mı tavuktan çelişkisi bir nevi. Ama bir ajansın yönetimi, o ülkenin insanına, sokağına, kültürüne, alışkanlıklarına hakim değilse, işini iyi yapması mümkün değil.- Yerli firmalar reklam bütçelerini ha-zırlamada ne kadar bilinçli?Bu bilincin artık yerli yabancı ayrımı pek yok bence. Doğrular evrensel. Ve bunları doğru uygulayan yerli reklam-verenler de var pekala. Bana kalırsa yerel reklamverenlerin, uluslararası reklamverenlere dair pekçok avantajı var. Bu avantajlardan faydalanan rek-lamveren sayısı ise ne yazık ki çok az. Biz reklamverenlerimizin çoğunun önce düşünce biçimini evrenselleştir-meye çalışıyoruz. Ve bir güven oluş-turuyoruz. Reklam Ajansı’na güven-meyen reklamverenin pek şansı yok zaten. Ama bu güven ortamının tahsis edilmesi de o kadar kolay değil. Bu bi-zim en iyi başardığımız şeylerden biri-dir. Reklamverenlerimiz bize güvenir. Bunun karşılığını da alırlar.

Olması gereken samimiyeti, gerçekliği,

yaratıcılığı yakalayan da var, yakalayamayan da. Ama genel olarak

mecralardaki işlere baktığımız-da, bir sıkıntı olduğu gerçek.

Sektördeki ajansların büyük bir çoğunluğu network ajanslarsa,

bu sıkıntının da kaynağı genel olarak onlar

oluyor ne yazık ki. Tavuk mu yumurtadan,

yumurta mı tavuktan çelişkisi bir nevi.

Page 21: marketing europe & anatolia Sayı:014
Page 22: marketing europe & anatolia Sayı:014
Page 23: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 21

Köşe

“Eğer yeniden gelebilseydim yaşama/İkincisinde daha çokhata yapardım/Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtütüstü yatardım / Neşeli olurdum ilkinde olmadığım kadar / Çok az şeyi / Ciddiyetle yapardım / Temizlik sorun olmazdı aslında/ Daha çok riske girerdim / Seyahat ederdim daha fazla / Daha çok güneş doğuşu izler / Daha çok dağa tırmanır / Daha çok nehirde yüzerdim / Görmediğim birçok yere giderdim / Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye / Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine / Yaşamın her anını gerçek ve keyifli kılan insanlardanım ben / Yeniden yaşayabilseydim eğer, yalnız / Mutlu anlarım olurdu / Farkında mısınız bilmem / Yaşam budur zaten / Anlar, sadece anlar / Hiçbir yere yanında termometre, su / Şemsiye ve paraşüt almadan / Gitmeyen insanlardanım ben / Yeniden başlayabilseydim / İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım / Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm / Çıplak ayaklarla / Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır / Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer / Ama işte 85’indeyim ve biliyorum / Ölüyorum.” Jorge L. Borges (Arjantinli öykü, deneme yazarı, şair,1899-1986) yazmış bunları. Yaşamının sonunda hesaplaşmış kendisiyle.Belki yaşamının ortalarında da bu hesaplaşmayı yapmıştır. Öyle ya da böyle, insan, yaşamının anlarını ve anlamını o an değil, çok sonra kavrayabiliyor. İş işten, atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra. Yine de Borges şanslı.Çünkü o, kendi söylediği gibi yaşamın anlarını keyifli kılan insanlardan olmuş.Hayali sorunlarla boğuşmuş.Ya sizler ne yapıyorsunuz?Ya sen Peter Pan?Şöyle yılın sonuna kuş gibi gelmişken bir anda. Bir bakıyorsun yılın başı, bir bakıyorsun sonu. Yılın başında kendine verdiğin sözlerin ne kadarını tutabildin? Hedeflerinin neresindesin? Bugün sana olaganüstü tavsiyelerde bulunmayacağım. Olağan Tavsiyeler olacak.Üstü’nü sen eklersin.Kitabın adı, Olağan’üstü Tavsiyeler. Yazarı George Lois. Kitap, Boyner Yayınları’nın.İçinizdeki yaratıcı potansiyeli ortaya çıkarmanın 120 yolu’nu yazmış Lois. Şöyle diyor girişte: “Yaratıcı düşünerek çoğu sorununuzu çözebilirsiniz. Alışkanlıklarınızı alışılmadık şeylerle değiştirerek, yani yaratıcı davranarak ise üstesinden gelemeyeceğiniz hiçbir şey yoktur.”.Bahçeşehir Üniversitesi’nde Reklamda Yaratıcılık yüksek lisans bölümünde, ders verirken ben de benzeri cümleler kuruyorum.Ama gerçekte kaç kişi yaratıcı davranarak, kafasındaki makası değiştirerek, önyargıları, korkuları yıkarak, yeniden çocuksu ve meraklı günlerine dönerek bunu yapmak istiyor Peter? Senin de bir ara yapmadığın gibi az kişi. Bazıları için bunlar fantazi, benim için artık çok geç duygusunugözlerinde görebiliyorum. Çünkü böyle bir külfete katlanmak, alışmadıkları veya unuttukları benlikleriyle tekrar karşılaşmak istemiyorlar.

Buna gerek de duymuyorlar. Hayat ezberletildiği, yorumlandığı gibi rutin yoldan… İcat çıkartmaya, taşları yerinden oynatmaya gerek yok. Yani heves yok.Kafaya gerçeğin dank etmesi için 85 yaşını bekleyecekler belki.En kötüsü ise bunu hiç farkedemeden yaşamak ve ölmek.Çünkü yaşamı gerçek ve keyifli kılmanın yolu, insanın kendisi gibi olabilmesi.çocukluğundaki bozulmamış, doğal yaratıcılığını hatırlayabilmesi ve beyninin sağ lobunu daha çok kullanabilmesiyle ilgili. Düş gücüyle var

Ya herru ya merru!

Oğuzhan Akay

olan her şeyin üzerine yeni bir yorum, katkı, buluş, kullanım farklılığı getirmenin tek yolu: Yaratıcı Düşünme biçiminden geçiyor. Beyin kaslarının da güçlendirilmesi gerekiyor bunun için. Lois, kitabının başında yine şöyle bir tanımlamaya girmiş: “Dünyada 4 tip insan vardır. Sen hangisisin? 1) Zeki ve çalışkan (mükemmelsin) 2) Zeki ve tembel (kendine yazık ediyorsun) 3) Aptal ve tembel (anca kıçının üstüne oturup onu büyütürsün) 4) Aptal ve çalışkan (çok tehlikelisin). 1. Veya 2. tipsen bu kitap sana çok şey katacak. 3. Veya 4. tipsen bence boş yere gözlerini yorma!”. Yazar, anlaşılan boş yere tartışmak ve ölmüş devi diriltmek sevdasında değil. O sadece 2. Tipi, yani uyuyan devi uyandırabiliceğini düşünüyor. Belki burda bir tuzak var. Kimse kendisini aptal paydasında görmek istemeyeceği için, kitabın hepsini okuyacak… Eh, bu da yaratıcı bir yaklaşım Lois adına. Peki, bir kitap okuyarak hayat değişebilir mi, o ünlü sözdeki gibi.Niyetiniz varsa bir parçayı dinlerken de bunu yapabilirsiniz bana kalırsa.Öyle değil mi Peter?Ne olmak istiyorsanız onu olursunuz çünkü.Neyi hayal ederseniz sonunda onunla karşılaşırsınız. O yola girdiyseniz, o yolun sonunda sizi başka bir şey beklemez. Yaratıcılık, insanın kendisini keşfetme eylemidir.Beyninin kıvrımlarında yaptığı yolculuktur.Böyle bir yolculuk, Merkür’e yapılan yolculuk kadar değerlidir. Mars’ta keşfedilen donmuş buz kütlesi kadar heyecan vericidir. Çünkü ancak bundan sonra kalıplar kırılır.Hayatı görme biçimi değişir. İnsanlara, binalara, işinize, geleceğinize farklı biçimde bakmaya başlarsınız. Borges gibi beklemeden, yaşamınızı değiştirirsiniz. Gerçi Borges bence kendisine haksızlık yapıyordu.

Dünyaya gözünü açtığı anda, etrafı kitaplarla sarılıydı.Ve her kitap ona daha sonra yeni bir dünya ve yaşam sunmuştu. Böylece yaratıcılığının kapıları da daima açık kalmıştı.

21 Aralık’ta dünyanın yeni ve altın bir çağa gireceğine ilişkin yazılar okumuşsundur. Maya takviminin sona erdiğini, hatta belki dünyanın sonunun gelebileceğini…Doğrusu, ölümsüz olmayan bir insanın dünyanın sonundan kaygı duymasını hiç anlamıyorum.Sadece ölümsüz insanların bu kaygıya hakkı var. Böyle insanlar var mı diye yüzüme bakma Peter? Yaratıcı faza giren her insan, ölümsüz olma şansını, bedensel olarak değilse bile dünyaya bırakacağı eserlerle elde eder.Bütün yıl reklam yazdın, şimdi bu yazı nerden çıktı diye de yüzüme bakma.

Eğer yaratıcı değilsen yani bunu içselleştirmediysen, yaşam tarzına yansıtmadıysan, özümseyemediysen, reklamcı olarak kalmanda yarar görmüyorum.Çünkü bu seni gün geçtikçe huzursuz, yetersiz, hırslı ve mutsuz yapacaktır. Yol yakınken bırak… Senden daha çok isteyenlere, yaratıcılığı bir keyif ve oyun olarak görenlere bırak…Şimdi başa dön ve Borges’in şiirini oku yeniden.Kararını verdin mi?Hayatta hiçbir şey denemeyenlerin başına hiçbir şey gelmez.Hiçbir şey de öğrenmezler.Böyle gelmiş böyle giderler.Ya herru ya merru o halde…Yeni yılın şimdiden kutlu olsun.

ezberbozacısı)(Peter Pan’a mektuplar - 12

Page 24: marketing europe & anatolia Sayı:014
Page 25: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 23

Reklam Dünyası

İngiltere’nin Y e t e n e k Sizsiniz ‘i “ B r i t a i n ’ s Got Talent “a katıla-rak ünlü yapımcı ve televizyon-cu Simon

Cowell’ın portresini diş macunuyla yaparak ünlenen Nathan Wyburn, İpana’nın davetiyle Türkiye’ye geldi. EDAD (Estetik Dişhekimliği Akademisi Derneği) tarafın-dan düzenlenen 16. Uluslararası Estetik Diş Hekimliği kongresi kapsamında Ipana’nın daveti ile İngiltere’nin Yetenek Sizsiniz’i “Britain’s Got Talent” ünlenen Nathan Wyburn ilk kez Türkiye’ye geldi. Bugüne kadar birçok farklı malzeme ile resim yapan Nathan’ın bu sefer-ki malzemesi İpana diş macunuydu. Nathan Wyburn, kongre’nin birinci günü İpana diş macunu ile İstanbul silüetini resmetti.

İstanbul silüeti...Groupon televizyon rek-lamının senaristini arı-yor.Senaryosu seçilen kişi ise 1000 TL’nin yanı sıra reklamda yer alma şansı da kazanıyor. “Groupon’un TV reklamı için en yaratıcı senaryo-yu ben yazarım” diyor-sanız acele edin.Türkiye’nin ilk grup satın alma sitesi olan ŞehirFırsatı’nı hayata geçiren Groupon, televizyon reklamının konusunu müşterilerine soruyor. Hayata geçirdiği tüm projelerde müşterilerinin fikirlerine büyük önem veren Groupon, yeni televizyon reklamının senaristini de müşterileri arasından seçiyor. 31 Aralık’a kadar http://sites.sehirfirsati.com/grouponTV/ linkindeki başvuru formunu eksiksiz olarak dolduran herkes yarış-maya katılabiliyor.

TV senaryo yarışması...

Penelope Cruz, Campari’nin “Ba-tıl İnançlar” konu-lu 2013 takvimin-deki 13 fotoğraf karesi ile nefes kesti. Penelope Cruz, kara kedi-lerle, kırık ayna-larla ve merdiven altından geçer-ken poz vererek batıl inançlara meydan okudu.2013 Campari Takvimi’nde rol

almak ile ilgili, Penelope Cruz şöyle konuştu “ 2013 Campari Takvimi’nin başrolünde olmaktan çok keyif al-dım, batıl inançlar temasını inanılmaz ilgi çekici ve kış-kırtıcı buldum. Böyle yetenekli ve profesyonel bir ekip-le, özellikle hayranı olduğum ve takvimin fotoğraflarını

Penelope Cruz, 2013 Campari Takvimi’nde...çeken Kristian Schuller ile çalışmak büyük bir mutluluktu. Kristian Schuller Campari Takviminin çekimi ile ilgili şöyle konuştu: “ Campari Takvimi sıra dışı stil ve üstün yaratı-cılık ile eşanlamlı. Böyle basmakalıp genellemeleri güçlü ve sihirli görsellere dönüştürmek çok eğlenceli oldu. Bu sene niyetimiz, yaratıcılığı bir adım daha ileri çekip, bu 12 batıl inancın karizma ve gizemini or-taya çıkarmaktı. Takvim sadece 9,999 kopya ola-rak basılıyor, sa-tışa sunulmuyor ve dünya çapın-da Campari dost-larına dağıtılıyo-gerçekleştirildi.

Page 26: marketing europe & anatolia Sayı:014

CV’lerinizsektörle ücretsiz olarak

dergimizde buluşacak.

Sektöre yeni girmek isteyenstajyer adayları

ya datecrübesini değerlendirecek

yeni bir adres arayanyaratıcı yönetmenler, metin yazarları, müşteri

temsilcileri, grafikerler

ve diğer arkadaşlarCV’lerinizi

[email protected] bekliyoruz.

Page 27: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 25

Köşe

revizyon)

(Günlük yaşamda, eğitimde, sağlıkta, pazarlamadave tabii ki sektörümüzde, bizi çepeçevre sarmışbirçok aptal kurala rastlamamız mümkün! Nedenaptal kural? Çünkü üzerine düşünülmemiş, birşekilde doğruluğu kabul edilmiş ve bir daha hiç sorgulama ihtiyacı hissedilmemiş kurallardır bunlar.Bir nevi, körü körüne uygulanan kurallar.

Neden bu kuralları uyguluyoruz derseniz, cevabıçok basit. Çünkü bu şekilde eğitilmişiz. Çünküseçmeli şıkların olduğu, test usülü bir eğitimmodelinden geçmişiz. Bir nevi biat kültürü eğitimidemek yanlış olmaz. Kural bu, sorgulama, uygula!Bu tür bir eğitimden geçmiş insanlar, eğerkarşılarına seçmeli şıklar konulmazsa, bir sorunun çözümüne dair tıkanıp kalırlar. Eğer önlerinekonulmuş bir “a”, “b”, “c”, “d” şıkkı yoksa, şık dahi üretemezler. Kaldı ki, bu hazır şıkların bile bizeöğretisi kısıtlıdır.Şıklardan birini seçerek gerçekleştirdiğimiz eğitim, hayatın gerçeklerikarşısında bizi güdük bırakır.Çünkü hayatta birçok sorunun tek cevabı yoktur. Aldığımız bu eğitimmodeli, hayatın içinde varolan tek bir doğrununolmadığı durumlara karşı da bizi çözümsüz bırakır.

Hayatın içinden bir örnek vermek gerekirse;öğrencilik yıllarınızı düşünün, mesela edebiyat 9, matematik 3’se eğer, bütün velilerin ortak kanaati, matematiği 3 olan öğrenciye, matematik dersi aldırmaktır. Halen de bu inanış devam etmektedir.Oysa ki, Edebiyatı 9 olan bir öğrenciye, Matematikyerine, Edebiyat dersi aldırsalar, belki de dünyayepyeni bir edebiyatçı kazanacaktır. Oysa ki buaptal kurala uyan her veli, dünyaya sıradan,ortalama bir öğrenci daha kazandıracaktır.Matematiği 3 olan öğrenci, aldığı özel derssayesinde Matematiğini belki 5, 6 yapacaktır.Ama Edebiyatı da 6’ya, 7’ye düşecektir. İşte sizeortalama insan modeli. İngiltere’de “sir”ünvanıkazanmış eğitimci Ken Robinson, bu çelişkiyi tespitetmiş ve bu aptal kuralı yıkmayı başarabilmiştir.

Sektörümüz sonuç itibariyle, yaratıcılığıyla övünen bir sektördür.Farklı bakış açıları geliştirdiğini iddia etmeyen Reklam Ajansı yoktur.

Ama günün sonunda, klima reklamları bilmemkaç yıldır sadece bahar ve yaz aylarında yapılıyor, insanlara klima, sadece bu aylarda satılmaya çalışılıyorsa, burada farklı bir bakış açısından sözetmek mümkün değildir.Bu iletişimlerde yakalanan tek fark, olsa olsa söylemdedir. Oysa fark yaratmak söylemde değil, fikirde olmalıdır. Buradan bakınca, aslında sektörümüzde iddia edildiği gibi farklı bakış açılarına sahip reklam ajanslarının, reklamcıların varlığından söz etmek pek mümkün olmayacaktır.

Oysa, içinde yaşadığımız coğrafyada, özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde, pekala kışın da klimaile ısınmak mümkündür.Çünkü iklim itibariyle, bu bölgelerde kış o kadar da soğuk geçmez.Bu bölgeler, sıcaklık olarak pek de eksi değerlerigörmez.Yani klima, ısınmak için de onlara yeter. Dolayısıyla, ilkbahar ve kış aylarında da klimailetişimi yapan bir marka, gerçek manada farkyaratmayı başarabilir. Sonbahar ve kış aylarında da klima satabilir.İsim vermeye gerek yok, bu oldu da.Hatta sonrasında, diğer tüm klima markaları, gerçekleşen satışları gördüğünde, bu aptal kuralıterk ettiler.

Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Bu demektir ki, aptal kurallar tespit edilebilirse eğer, yıkılabilirler de! Fakat bu aptal kuralları tespit edebilmenin ön koşulu, yaptığımız iş her neyse, onu sorgulamaktır.Hayata tek bir pencereden bakmayı bırakabilmeyi başarmaktır.Hayata sürekli aynı pencereden bakmak eninde sonunda sıkıcı bir şeydir. Sonuçta gördüğün manzara hep aynıysa, bir süre sonra zaten görmemeye başlarsın. Bu şekilde gözden kaçırdığımız ya da göremediğimiz o kadar çok şey var ki…

Bu gözle sektörümüzü bir kez daha sorgulamakta fayda var. Aptal kurallarla yönetilmek, kimse kusura bakmasın ama, aptallara göre bir seçenektir.Eğer bu sektör yaratıcılığıyla övünüyorsa, bu sektör içindeki tüm aptal kuralları da tespit etmeli ve hepsini teker teker yıkmalıdır. Bu mümkün olmazsa eğer, yıkılacak olan her neyse, tam da üzerimize yıkılacak!

Aptal Kurallar!

Kağan İşmen / [email protected]

Page 28: marketing europe & anatolia Sayı:014

26 / marketing europe & anatolia

Röportaj

-Türkiye’deki iletişim hizmetleri ajan-sı anlayışını nasıl değerlendiriyorsu-nuz?- Türkiye’de biz aslında çok iyiyiz. Ben öyle görüyorum. Ben her şey çok po-zitif bakan bir insanım. Çünkü iletişim işi gerçekten çok gelişti dünya çapın-da işler yapmaya başladı Türkiye. Pek ödüller almaya başladı pek çok ajans, pek çok marka. Çünkü global markalar Türkiye’de zaten varlıklarını sürdürdük-leri sürece global düşünmek zorunda-yız. Benim geçmişim uluslararası bir markanın Adidas’ın Türkiye Halkla iliş-kiler müdürüydüm. Dolayısıyla dünya markasının Türkiye’deki uygulamasını yapıyor konumumdaydım. Ajanslarda pek çok markayla çalışıyor dolayısıyla o gündemi takip ediyor . Uzmanlıklar çok önemli. İçerik üretmek çok önemli. Artık her şey hakikaten content. İlgi ala-nına yönelik segment iletişimi yapmak çok önemli. Uzmanlaşmak çok önemli biz eskiden medya iletişimi yapıyoruz ya da sadece medikal iletişim diye ken-dimizi ayırıyorduk. Aslında çok biz de katmanlandık. Hem anında dijitali takip, hem anında medya ilişkilerini yönetme-miz gerekiyor. Hem proje üretmemiz gerekiyor. Aslında ilgi alanı katmanı diyelim. İletişim aslında çok entelek-tüel bir iş. Çok takip edilmesi gereken

bir iş dolayısıyla Türkiye’deki ajansların yapısı da hakikaten kendini çok gelişti-ren bir yapıya sahip. İyi insan kaynağı bulmak zorunda, her zaman kendini ge-liştirmeye açık olması gerekiyor. İnsan kaynağının ilgi alanı çok önemli. De-neyimli, deneyimsiz ilgi alanı bizim için çok değerli. Bugün spora ilgi duyan bir genç bizim çok önemli. Çünkü yaşı yok bu işin ilgi alanı var. Mesela basketbolla ilgiliyse, uzmanıysa o bir damar. - Müşteriler iletişim hizmetleri ajans-larından neler bekliyor?- Türkiye ve dünya da diyelim artık glo-bal bir dünyadan bahsediyoruz aslında. İletişim işi anlayışına bakmak lazım. Önce iletişime bakmak lazım. Bir mar-kanın kurumum iletişim fonksiyonu en önemli can damarı, atar damarı kalbi. Dolayısıyla o markayı var eden o kuru-mu var eden en önemli fonksiyonlardan biri. Yönetim fonksiyonu iletişim. Nasıl bir CEO varsa, nasıl bir genel müdür varsa, nasıl bir insan kaynakları varsa iletişim Kurumsal iletişim departmanı o şirketin aslında hem iç yüzü hem dış yüzü. Hem dışa açık yüzü çünkü inho-use dediğimiz iç iletişim çalışanlar, bu-gün kurumlara baktığımız zaman çok büyük şirketler holdingler, fabrikalar, dolayısıyla markanın aslında avukatları olan çalışanlara olan iletişimleri, iletişim

Anahtar; Bilmek ve yapabilmek...Anahtar; Bilmek ve yapabilmek...

Röportaj Elvin Ekşioğlu

Türkiye’de biz aslında çok iyiyiz. Ben öyle görüyorum. Ben her şey çok pozitif bakan bir insanım.

Çünkü iletişim işi gerçekten çok gelişti dünya çapında işler yapmaya başladı Türkiye. Pek ödüller almaya başladı,

pek çok ajans, pek çok marka.

On iletişimİpek Özgüden Özen...

Page 29: marketing europe & anatolia Sayı:014

Anahtar; Bilmek ve yapabilmek...Anahtar; Bilmek ve yapabilmek...

Page 30: marketing europe & anatolia Sayı:014

yatırımları, sosyal paydaşları ve iletişi-mi dolayısıyla iletişim dünyası demek lazım. Bu iletişim dünyası ile ilgili haki-katen bir profesyonel çalışma, stratejik planlama gerekiyor, creative düşünce gerekiyor çok katmanlı iletişim planla-ması gerekiyor. Çünkü bugün bir şir-ketin fuara katılması, Ocak ayında işte Enerji verimliliği haftası var mesela bir yandan ona katılması bir konferansta seminerde konuşma yapması o kadar çok gündem var ki, yani şirketin gün-demini aslında paylaşmak gerekiyor. Hele günümüzün dijital dünyasında her şey çok anında çok anlık. Dolayısıyla çok proaktif bir yönetim yapılması ge-rekiyor. Bu da çok profesyonel olarak iletişim işinin yönetilmesi demek ve

önceden öngörmek demek, planlamak demek. Kriz oluyorsa krizi çözmek de-mek. Bu da bir ekip işi. Bu ekibin bir parçası aslında iletişim ajansı. Kuru-mun çok iyi bir departmanı olması ge-rekiyor, proaktif, yüzü dünyaya döndük, ama bir yandan da dışarıdan ajans hiz-meti alarak aslında kendini daha gün-cel, daha heyecanlı ve dinamik tutması

gerekiyor. Yani bu bir takım çalışması. Kimi ajansla çalışıyor, kimi kendi için-de çözmeye çalışıyor. Dolayısıyla bu tamamen tercih. Ama sonuçta iletişim fonksiyonu çok önemli bir fonksiyon, bunun da doğru yönetilmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Marka ve kurum için en önemli şey iletişim. Artık dijital dünyada müşteri her şeyi belirliyor. Tü-ketici her şeyi sorguluyor, araştırıyor. Bizim bir duruş sergilememiz gerekiyor. Eğer biz bir markaysak marka olarak kendimizi doğru ifade etmemiz gereki-yor. Sorulan sorulara anında yanıt ver-memiz ve takip etmemiz gerekiyor. - Ajansınızı diğer ajanslardan ayıran özellikler nelerdir?- Biz çok hayatın içinde yaşıyoruz. Gündemi çok takip ediyoruz. Çok upda-tediz, ama nasıl updatediz sokaktayız gerçekten. Sokağın nabzı. Hani böyle kendimize bazen diyoruz trendleri çok all trend çok önden takip ediyoruz. Ve çok okuyoruz. Güne çok erken başlıyo-ruz. Onun ne avantajı var. Gündeme çok hakim oluyoruz. Politikada ne ol-muş, ekonomi de ne olmuş, sporda ne olmuş, kültür sanatta ne olmuş farkın-dalığımız çok yüksek. Bu bize ne sağlı-yor, bir birikim sağlıyor, bu birikim bize ne sağlıyor, fark yaratamayı sağlıyor. Bu birikim ne sağlıyor zaten farkında olduğumuz için olayların, kişilerin, gün-demlerin, danışmanlığımızı pekiştiriyor. Sonuçta biz birer iletişim danışmanıyız. Biliyoruz yani “Bilmek ve yapabilmek” bizim anahtarımız. Rahmetli Üzeyir Garih lafıdır bu lafı ben çok severim. Dolayısıyla biz hem biliyoruz yani uka-lalık yapmıyoruz en büyük farkımız o, ama hem de yapabiliyoruz. Bir de çok hızlı refleksimiz var. Bir çözüm için brief geldiğini zaman biz gerçekten çözüme çok odaklı olmayı biliyoruz. Dolayısıy-la fark yaratabiliyoruz. Çünkü çok içe-rik ürettiğimiz için, herkes hikayenin peşinde ya biz gerçekten o hikayeyi yaratabilen yaratıcılığa sahibiz. Bazen

28 / marketing europe & anatolia

Röportaj

Rahmetli Üzeyir Garih lafıdır bu ben çok severim.

Dolayısıyla biz hem biliyoruz yani ukalalık yapmıyoruz

en büyük farkımız o, ama hem de yapabiliyoruz.

Page 31: marketing europe & anatolia Sayı:014

kendimize diyoruz ya biz pr ajansı gibi miyiz aslında hakikaten marka iletişimi yapıyoruz ama markalar için hikayeler yaratabiliyoruz. Gibi bir farkımız var. Evet gündelik giden rutin işleri yapmak bizim misyonumuz ama onun üstüne bir şey koymaya çalışıyoruz. En büyük farkımız o. - Yabancı şirket ortaklı iletişim hiz-metleri ajanslarını nasıl değerlendi-riyorsunuz?- Hepimizin hedefi tabii ki. Ama bunu nasıl açıdan değerlendirmek gerekiyor. Ekonomik iyileştirmeni , bu bir know-how, bu dünya ya açılmak mı ya bir network’un içine girmek mi? Çok farklı hedefler var burada. Ortaklık kurarak, gelir mi artırmak, ya da büyümek mi. Yani burada çok parametreler var. Ge-çenlerde konuştuk meslektaşlarımızla aslında bizim gidip Newyork’ta ofis aç-mamız gerekiyor. Neden onlar buraya gelsinler. Çünkü sonuçta bir anda çok büyük hedeflere ulaşmaya çalışıyorsu-

nuz. Türkiye’deki iletişim dengelerinde zorluklar krize bağlı her şey. Belki de hedefimiz dünya açılmak olarak alma-lıyız beklide yani işi tersine gerekiyor inşallah.- İletişim hizmetlerinin müşteriniz ta-rafından doğru algılandığını düşünü-yor musunuz?- Tabii ki ortak bir kanı var yansıma. Yani bizim bir iş sonucumuz var ha-ber olma. En büyük hedef bu. Bizim bir söylememiz var. Markaların iletişim süreçlerine değer katıyoruz. İletişim sü-reçlerini bütünsel olarak yönetmek yet-miyor. Burada haber olmak en önemli

hala hedef. Baktığınız zaman dünyaya aslında stratejik yaklaşım, markanın tüketicisi tarafından algısının değişip, değişmemesi yani çok hedef var bi-liyorsun. Dolayısıyla da Türkiye hala yansıma peşinde. Ve aslında benim hep söylediğim bir şey var, ben eğitim de veriyorum. Hepimiz çok farklı şey tüketiyoruz. Kimi dijital de gazete oku-yor, kimi gerçek gazeteyi okuyor ama herbirimizin okuduğu gazete farklı. Dolayısıyla tek bir yerde haber oluyor olmak artık yetmiyor. Yine çok katma-na, çok segmentte ulaşmak gerekiyor. Ama hep günümüzde şeyi ölçüyoruz biz kaç tane haber çıktı, nerede çıktı. Dolayısıyla yani Haber çıkmak değil artık, doğru mecrayı, doğru şekilde yönetmek ve onu kurgulamak, içeriği kurgulamak çok önemli. Zaten haber değeri varsa haber oluyor. Skor değil aslında gerçekten markaya değer kat-mak, markanın iş hedeflerine ulaşmak çok önemli, sadece yansıma hedefi ol-

marketing europe & anatolia / 29

Röportaj

Tabii ki ortak bir kanı var yansıma. Yani

bizim bir iş sonucumuz var, haber olma.

En büyük hedef bu. Bizim bir söylememiz var.

Page 32: marketing europe & anatolia Sayı:014

maması gerekiyor.- İnsan kaynaklarındaki eleman sağ-ladığınız kaynaklar nelerdir?- Biz dostlarımıza önce soruyoruz. Bi-zim ajans yapımız biraz farklı hepimiz her işi yapıyoruz, takım çalışması ya-pıyoruz. Dolayısıyla gazete ilanı ile değil, tanıdık referansıyla gelsin ya da internette ilan vermek yerine CV soru-yoruz biz, bizi tanıyanlara, çünkü bizim pozitif bir kimyamız var. Birbirimiz yor-muyoruz, üzmüyoruz ajans içersinde, asla bunu niye yaptın diye sormuyo-ruz. Ondan ders çıkarmaya ve bunu bir daha yapmamaya çalıyoruz. Sesimizi birbirimize yükseltmiyoruz. O yüzden o kimyayı bozmamak adına daha refe-ranslar üzerinden gitmeyi daha doğru buluyoruz.- Üniversiteler sektörün yetişmiş ele-man ihtiyacını karşılayabiliyor mu?

- Eğitim çok gelişti. Bizim zamanımız da biz 80’li yıllarda eğitimi aldık iletişi-mim. O zaman ki şartlar her şey teorikti. Şimdi pratik görüyorlar. Benim gittiğim üniversiteler var. Ben iki Üniversitede ders veriyorum. Bahçe Şehir Üniversi-tesi ve Kadir Has Üniversitesinde Halk-la ilişkiler bölümünde ders veriyorum ve farkı görebiliyorum. Hep ikiye ayrılı-yor, ya çok iyiler var ve hani yanlışlıkla orada gitmiş olanlar var. Bizim o iyilere

ulaşmamız gerekiyor. Yine teori öğreni-yorlar ama bizim ihtiyacımız bugün bir gazeteciyi söylediğimiz zaman, biz onu yapıyoruz, yani bir gazetecinin ne yaz-dığını, o günkü yazısında ne demek is-tediğini takip ediyorsun medya takibi bu aslında sadece haberi kaç tane çıktığı demek değil. Dolayısıyla o gazetecinin daha nerede çalıştığına varana kadar biz aslında pek çok medya mensubunu takip ediyoruz, İçerikleri öyle öneriyo-ruz. Bunu öğretmiyorlar mesela. Yani eğitimin sektöre yaklaşması gerekiyor. Ama bize göre çok iyi. İyi olanlarda var dediğim gibi yanlışlıkla oraa gelmiş olanlar da var.-Çalışma hayatınızda yaşadığınız en ilginç olay nedir?- Oooo çok var. Ben eski Adidas’cıyım. Sene 1993 Cumhuriyetin 70.yıl kut-lamaları için milli takıma çok güzel bir forma yaptık, pazarlama ekibi olarak. Bir takım game kit dediğimiz aslında takımın kiti hazırlandı, bir kutu. Kutu-nun üzerinde Fatih Terim’in omuzlarda, o zamanlar mili takım direktörü Fatih Terim. Bütün o kutunun etrafı altın va-rak ve formanın üzerinde altın varaklar var, ay yıldızın etrafı altın varak. Şaha-ne bir forma. Benim öyle bir özelliğim var. Sen bana bir şey gösterdiğin za-man bir şey çağrıştırıyor, bir şey çakı-yor. Ve oradan sonuca ulaşabiliyorum. Formayı gördüm, kutuyu gördüm bunu cumhurbaşkanına götürmeliyiz dedim. Bir ay sonra köşkdeydik. Kimse inan-madı. O zaman Adidas Türkiye de temsilciydi, distribütördü. Bütün Adidas Almanya’dan heyet geldi yani biz yirmi kişilik bir ekiple Adidas olarak Cum-hurbaşkanı Süleyman Demirel’e ona özel forma hediye etmeye gittik. Benim hayatımda en önemli hatırladığım olay budur. Ama burada şu ders var, hiçbir zaman hayır demeyeceksin, hiçbir za-man olmaz demeyeceksin her zaman her fırsatı kendin için yaratıyorsun as-lında. Niyet demek önemli.

30 / marketing europe & anatolia

Röportaj

Bütün Adidas Almanya’dan heyet geldi yani

biz yirmi kişilik bir ekiple Adidas olarak Cumhurbaşkanı

Süleyman Demirel’e ona özel forma hediye etmeye gittik.

Page 33: marketing europe & anatolia Sayı:014
Page 34: marketing europe & anatolia Sayı:014
Page 35: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 33

Kampanyalar

“Biz korunuyoruz, ya siz!” flashmob...

Hürriyet Kampüs, 1 Aralık Dünya AIDS Günü’ne dikkat çek-mek için İzmir’de “Biz korunuyoruz, ya siz!” adlı bir flash mob gerçekleştirdi. 1 Aralık Cumartesi günü, yaklaşık 140 kişilik grup İzmir Gün-doğdu Meydanı’nın çevresindeki sokaklardan, kafelerden kırmızı şemsiyelerle dans ederek meydanda toplandı. Dans eşliğinde 32 metre boyunda 20 metre genişliğinde büyük bir kırmızı kurdele oluşturan gençler, ellerindeki fenerleri yak-tılar. İzmir Üniversitesi’nden Fehmi Özkaner başkanlığında Dünya Dansları Topluluğu, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden Hilal Cihankaya başkanlığında Dünya Dansları Topluluğu, Katip Çelebi Üniversitesi’nden Erman Erdem başkanlığın-da Salon Dansları Topluluğu, Ege Üniversitesi’nden Türker Kurnazoğlu başkanlığında Hiphop Topluluğu ve Modern Dans Topluluğu ve Dilara Belendir başkanlığında İzmir Mü-zikal Sokağı Dansçıları Topluluğu olmak üzere 140 dansçı katıldı. İlgi ile izlenen etkinlik sonrasında gençler, halka bro-şür ve kırmızı kurdeleler dağıttı.

Flash mob KünyesiFlash mob başlığı:“Biz korunuyoruz, ya siz!” Marka: Hürriyet KampüsReklam ajansı: Üçkişiler Yaratıcı Yönetmen: Argun Albaryak Yapım şirketi: Eksantrik ProdüksiyonYönetmen: Abdullah EkşioğluPost Prodüksiyon: Eksantrik-Ekspress

Page 36: marketing europe & anatolia Sayı:014

34 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

Sağlıkta Fırsat Poliçesi...TBWA\ISTANBUL tarafından iki farklı versiyonda hazırlanan filmlerde, MR ve tomografi masraflarını ucuza getirmeye ça-lışan iki kişinin hikayeleri komik bir dille anlatılıyor.Yönetmenliğini Autonomy’den Uygar Kutlu’nun yaptığı rek-lam filmlerinin ilki Kadıköy Moda Sineması Pasajı’nda eski bir sahafta, ikincisi ise Sabiha Gökçen Havaalanı’nda çekil-di. Çekimler iki gün sürdü. Reklam filmlerinde mizahi açıdan casting’e ayrıca önem verildi.Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: Anadolu SigortaReklam Ajansı: TBWA\ISTANBULExecutive Creative Director: Emre KaplanYaratıcı Ekip: Kerim Gürsel, Şükran GençMarka Direktörü: Dilek UçarlıMarka Yöneticisi: Ekin KutevuMarka Temsilcisi: Tarçın KöprülüChief Strategy Officer: Toygun YılmazerStratejik Planlama Direktörü: Tuğyan ÇelikStratejik Planlama: Nisan DanışmanAjans Prodüktörü: Zeynep GencebayAjans Prodüksiyon Asistanı: Ceyhun Sevil

Prodüksiyon Şirketi: AutonomyYönetmen: Uygar KutluPost Prodüksiyon: İmajMedya Ajansı: CaratKullanılan Mecralar: Televizyon, Basın, İnternet, Sinema, Radyo

Ticaretin Makam Aracı: Yeni Ford...Film, Türkiye’de Ford Tourneo Custom alan ilk kişinin, ara-cın sahip olduğu üstün konfor, sürüş teknolojileri ve sağ-lamlık sayesinde hissettiği makam ayrıcalığını esprili bir dille anlatıyor. Yönetmenliğini Bahadır Karataş’ın oturduğu filmin çekimleri, toplam 4 günde, İstanbul civarında Sabiha Gökçen Havalimanı, Beykoz, Polonezköy ve ilk kez bu film için trafiğe kapatılan Akaretler’de gerçekleştirildi.Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: Ford OtosanReklamveren Yetkilisi: Tibet Soysal, Gonca Sofuoğlu, Hande ŞengülReklam Ajansı: Ogilvy&Mather İstanbulYaratıcı Ekip: Evren Doğrar, Alper Göker, Nezih İçöz, Ya-vuzhan Gel, Burcu Günister Müşteri Grubu: Banu Payzun, Esra VarolStratejik Planlama: Yuda SağmanProdüksiyon: Fulya AkayYönetmen: Bahadır Karataş, FilmparkMüzik: Ömer Özgür, Jingle Jungle Medya Ajansı: MindshareMecralar: TV, dijital, radyo, basın, outdoor

Page 37: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 35

Kampanyalar

Biscolata ile maceraya hazır mısınız?Reklam filminde Biscolata yakışıklısı tren garında romantik bir ayrılık yaşıyor. Biscolata Starz Bitter’ın kalıcı lezzeti sa-yesinde, Biscolata erkeği kadının peşini bırakmayıp trene yetişmeye çalışıyor. Tehlikeli ve heyecanlı bir tren macera-sının ardından yakışıklı Biscolata erkeği hedefine ulaşıyor. ‘Kalıcı çikolata lezzeti senden uzun süre ayrılmayacak’ slo-ganıyla çıkan Biscolata Starz Bitter’ın Proximity İstanbul tarafından hazırlanan reklam kampanyasının yapım şirketi olarak Dijital Sanatlar çalıştı. Yönetmenliğini Can Ulkay’ın yaptığı reklam filmi Macaristan’da çekildi. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: ŞölenReklamveren yetkilisi: Billur Amber Dilberoğlu, Hayat K.Turaman, Didem Evgülü Reklam ajansı: Proximity İstanbulYaratıcı grup: Ali Burak Erkan, Cem Öztürk, Zeynep Yalçın-kayaMüşteri ilişkileri: Selen Öngör, Aylin TüzünerStratejik planlama: Mehmet AksuYönetmen: Can UlkayYapımevi: Dijital Sanatlar

Çünkü sadece iyisi yetmez...

Güzel Sanatlar Saatchi & Saatchi tarafından hazırlanan kampanyanın filmlerinin yönetmenliğini,Kala Film’den Serter Tırmık yaptı. Çekimleri 3 gün boyunca 12 farklı dekor ve 5 farklı mekanda gerçekleştirilen üç ayrı film, karakterlerin in-ternetteki farklı rolleri arasında küçük bir yolculuğa çıkıyor. Gladyatörden rock yıldızına, çiftçiden astroloğa, öğrenciden

yarışçıya değişik kimliklere giren, kadın, erkek ve çocuktan oluşan 3 ana karakter, sanal dünyanın renkliliğini birebir ser-giliyor. İnterneti farklı amaçlar için kullanan tüketicileri temsil eden karakterler, “internette sadece iyisi yetmez” diyorlar, Turkcell Superonline’la en iyi deneyimi yaşıyorlar.Reklam Filmi KünyesiReklam ajansı: Güzal Sanatlar / SAATCHI & SAATCHIReklamveren: Turkcell SuperonlineReklamveren yetkilisi: Nevra Duygu Duru, Güliz Aksoy Türker, Belma Şahin,Gökçe Yuvgun, Dilara İnan Özbay, Burcu Selcan, Doğan KurtYaratıcı Ekip: Kaan Ertüz, Pınar Ercan, Mustafa Oral, Oya-Karabal Rapayadiç, Nergiz Herdem, Serkan Ün, Ahmet Çi-cek, Onur CaymazMüşteri İlişkileri: Pınar Dülgerler, Nevra Akın Oktay, Özge-Öncül, Buket, ArcaStratejik Planlama: Yelda Aktuna, Zeynep Demirci, Deniz-KıranMedya Planlama: MINDSHAREAjans yapımcısı: Okan CezayirliYapımevi– Yönetmen: Kala Film– Serter Tırmık

Page 38: marketing europe & anatolia Sayı:014

36 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

Avea inTouch...Avea, yeni çıkardığı akıllı telefonu inTouch için Erdem Yener’le bir reklam kampanyasına daha imza attı. Kampan-yanın reklam filmi Avea inTouch’ın yakın plan çekimleriyle başlıyor. Dış ses Okan Bayülgen’le beraber, telefonun Avea tarafından üretildiği anlaşılıyor. Ardından ekranın alt köşesinden kadraja Fasülye giriyor. Daha önceki reklam filmlerinden tanıdığımız kendi tasarımı olan FSL7000 Plus’ı gösteriyor. Dış ses, inTouch’ın özellikle-rini teker teker saymaya başlarken, Fasülye de kendi telefo-nunun özelliklerini göstermeye çalışıyor. Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: AveaReklam Ajansı: TBWA\ISTANBULExecutive Creative Director: Emre KaplanYaratıcı Ekip: Ali Şener, Ali ErkmenMarka Direktörü: Dilek UçarlıMarka Yöneticisi: Ekin KutevuMarka Temsilcisi: Zeynep KahvecioğluStratejik Planlama Direktörü: Tuğyan ÇelikStratejik Planlama: Nisan DanışmanProduction Head: Ceyda Kayaçetin Schulte

Ajans Prodüksiyon Asistanı: Alev CihanProdüksiyon Şirketi: AnimaPost Prodüksiyon: SinefektMüzik: Emre Irmak Medya Ajansı: People Communications, Voden Digital and Mobile AgencyKullanılan Mecralar: Televizyon, Açıkhava, Basın, POP, İn-ternet

Gürkan Uygun, reklam yıldızı oldu...Ukra İnşaat’ın yeni projesi Ukra Hayat Ispartakule’nin rek-lam filminde ünlü oyuncu Gürkan Uygun rol alıyor. Kurtlar Vadisi ile geniş kitlelerce tanınan Uygun, reklam filminde ailesiyle birlikte kamera karşısına geçti. Yıllardan beri sah-nede ve ekranlarda olan Uygun, reklam filminde kurmaca bir karakteri oynamadı, ilk kez kendi hayatından enstantaneleri canlandırdı. Eşi ve iki çocuğuyla birlikte kamera karşısına geçen Gürkan Uygun, ailesiyle geçirdiği mutlu anları izleyi-cilerle paylaştı. Reklam Filmi KünyesiReklamveren: Ukra İnşaatReklamveren Temsilcisi: Elif MalkoçReklam Ajansı: 911İstanbulYaratıcı Grup Başkanı: Salih GüngörYönetici Direktör: Piraye ErdoğanYaratıcı Ekip: Melin Edomwonyi, Hamit Dal, Volkan UlaşMüşteri İlişkileri: Ece Kırbaç Yapım şirketi: InsomniaİstanbulYönetmen: Serdar Işık

Page 39: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 37

Kampanyalar

Isıya yön Veren Marka,E.C.A...E.C.A. Isıya Yön Veren Marka reklam kampanyasının yö-netmenliğini Çağatay Karaçizmeli gerçekleştiriyor. Çekimle-rinin 24 saat sürdüğü reklam filminde kullanılan 3D ve 2D animasyonlar, post prodüksiyon ekibinin 1,5 aylık çalışma-sının sonucu ortaya çıkıyor. Marka ve ürün gücüne vurgu yapan özgün reklam müziğinin bestesi ise Uluğ Aydeniz’e ait. E.C.A.’nın yeni reklam filmi Cinemaksimum ve Fida Film salonlarında, TV kanallarında ve dijital mecralarda yayınla-nıyor.Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: E.C.A.Reklamveren Yetkilisi: Seda Altınok, M. Atakan UnanReklam Ajansı: Cen AjansMüşteri İlişkileri: Hasan YenerKreatif Ekip: Volkan Ayvacı, Müzeyyen YıldırımProdüksiyon Şirketi: Nis ProdüksiyonYönetmen: Çağatay KaraçizmeliMüzik: Uluğ Aydeniz / Dr. Jıngle3D Animasyon: EfektürkMedya Ajansı: People CommunicationsKullanılan Mecralar: Televizyon, Sinema, İnternet

1V1Y.COM “Private Party”...

Yönetmenliliğini Ezel Akay’ın yaptığı 1V1Y.COM’un bu ilk reklam filminin müziğini ise “Ah Bir Varmış Bir Yokmuş” Erol Büyükburç tarafından seslendirdi.

Çekimleri İstanbul Reşadiye’deki bir çiftlikte, iki günde ger-çekleştirilen filmde, toplam 31 oyuncu rol aldı. Özel bir parti-nin konu edildiği reklam filmi, moda ve alışveriş üzerine mini hikayeleri olan çok sayıda sahneye sahip. Reklam filminin ilk versiyonunda partiye genel bir bakış yapılacak. Takip eden yeni versiyonlarda ise bu sahneler bir, bir keşfediliyor ola-cak.Reklam Filmi Künyesi:Reklam Veren: 1V1Y.COMReklam Ajansı: BLAB1V1Y.COM CMO: Gizem Burteçin1V1Y.COM Marka Yöneticisi: Neslihan ÖzmertYaratıcı Ekip: H. Öner Şahin, Taylan Yapıcı, Aslıgül Akın, Sevil Şimşek, Funda Akman, Erman Çağlar, Defne Akdemir, İlyas Kuzu, Beybin EsenStratejik Planlama: Viktor Kuzu, Tuğay İlyasoğluAjans Yapımcısı: Neslihan Ateş, Deniz DengizYapımcı Şirket: Contact FilmYönetmen: Ezel AkayWeb Yazılım / Uygulama: Madde 22 - Barbaros Demirtaş, Çağlar Gökçe, Emre Bağcı

Page 40: marketing europe & anatolia Sayı:014

38 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

Renault, yeni teknolojiler...Renault, dört filmlik yeni reklam kampanyasında markanın teknolojide ulaştığı boyutlara değiniyor. Reklam filminde, şimdiye kadar otomobil reklamlarında alışılageldik doğrudan anlatımın aksine dolaylı bir üslup kullanan Renault, yeni tek-nolojileri hayatın içindeki faydalarıyla sunarken, markanın çevreci, ekonomik ve hayatı kolaylaştıran özelliklerini başa-rılı bir dille anlatıyor. Reklamın KünyesiReklamveren: Renault MAİSReklamveren Yetkilisi: Özlem Ünlü, Görey Sarı, Zeynep Atalay

Reklam Ajansı:Publicis YorumYaratıcı Yönetmen: Cevdet KızılayYaratıcı Grup: Şölen Yücel, Begüm Arduç, Mehtap Kork-maz, Ceren Gültekin, Sebahat İşkolMüşteri İlişkileri : Yeşim Uzuner, Sinan Bilsel, Mine Hatap-kapulu, Alp SayınlıStratejik Planlama: Selda Sedes, Yusuf Muslubaş, Dilek ÇağlıaltuncuMedya Planlama ve Satın Alma: OMDProdüksiyon: Arzu KöksalKullanılan Mecra: TV, Gazete, RadyoProdüksiyon Şirketi: Daylight Films

Pantene’nin, Türkiye’deki 20.yılı...Hande Subaşı, Burcu Kara ve Özge Özberk... Grey İstan-bul, Pantene’in bu özel kutlaması için 2000’li yıllarda Pan-tene reklamı için kamera karşısına geçen güzel yıldızlar Pantene’in, Türkiye’deki yirminci yılına özel hazırlanan rek-lam filmi için tekrar bir araya geldi. Grey İstanbul tarafından hazırlanan kampanyanın yönet-menliğini Murat Şenöy’ün yaptığı reklam filminde ünlü isim-ler Pantene Kadınının gücünü gösterdiler. Üç gün süren çekimlere başlamadan önce Burcu, Hande ve Özge’nin fo-toğraflarını Tamer Yılmaz çekti. Reklamın KünyesiReklamın Başlığı: Pantene 20.Yıl KampanyasıReklamveren: P&G TürkiyeReklamveren Temsilcisi: Fidan Bayındır, Dilay KurtuluşReklam Ajansı: Grey Istanbul Yaratıcı Yönetmen: Ergin Binyıldız, Engin KafadarYaratici Grup Direktoru: Erdinç MutluSanat Yönetmeni: Kadir Özdemir, Çetin YıldızMetin Yazarı: Merve Selamet, Caner Apaydın, Ece OkMüşteri İlişkileri: Elsa Altaras Nasi, Selen Yaslı, Sena Ak-yürekli, Duygu Şener

Prodüktör: Onur Mis, Meltem Köse, Ebru Uluçınarlı, Ege YaşarProdüksiyon Şirketi: Casta DivaYönetmen: Murat Şenöy

Page 41: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 39

Kampanyalar

Teknoloji alışverişi devrimini...Teknosa, “Türkiye’de teknoloji alışverişi devrimini Teknosa başlattı’ konulu reklam kampanyasıyla tüketicilere teknoloji-de alışverişin dünü ve bugününü mizahi bir dil ve eğlenceli görüntüler eşliğinde ekranlara taşıyor. 26 Kasım 2012 tarihinde yayına giren yeni reklam filmi 12 yıl önce bir kadın tüketicinin televizyon satın almak için gele-neksel satış noktalarından birine gitmesiyle başlıyor ve son-rasında yaşanan “eğlenceli” gelişmeler aktarılıyor. Reklamın KünyesiReklamveren: TeknosaReklam Ajansı: TBWA\ISTANBULCreative Director: İlhami DumanYaratıcı Ekip: Sanlı Kayabölen, Mustafa Gülsen, Bilgin Ay-dın, Uluç Çağrı KabataşMarka Direktörü: Ela BilgiselMarka Yöneticisi: Seda ŞekerMarka Temsilcisi: Ece GüçükStratejik Planlama Direktörü: Deniz ÖzkılıçStratejik Planlama: Murat HatipAjans Prodüktörü: Zeynep GencebayAjans Prodüksiyon Asistanı: Ceyhun Sevil

Prodüksiyon Şirketi: Böcek YapımYönetmen: Eralp VardarPost Prodüksiyon: Böcek YapımMedya Ajansı: Mediacom

Koska’nın tahin pekmez karışımı‘Süper İkili’ 3 boyutlu yeni süper kahramanları ile hem çocuklara hem de yetişkinle-re güç ve vitamin deposu tahin ve pekmezi sevdirmek için yeni reklam filmiyle ekranlarda. Kışın soğuğunun iyiden iyi-ye hissedildiği bu günlerde bağışıklık sistemini güçlendiren, üşümeyi engelleyen Süper İkili,“Tahin ve Pekmez” ismindeki

Süper Kahramanları’yla görev başında.Dizi oyuncusu 7 yaşındaki Ataberk Mutlu’nun oynadığı rek-lam filminin, Tahin ve Pekmez karakterlerini “Süper İkili” am-balajının tasarımcısı Selin Gömüç çizdi, karikatür ustası Tay-yar Özkan da kahramanları 3 boyutlu hale getirdi.Reklamın KünyesiReklamveren: Koska / Merter Helva A.Ş.Reklamveren Yetkilisi: Emin DindarReklam Ajansı: GerillaYaratıcı Yönetmen: Ramazan Güler / Fatma Cömert GülerYaratıcı Grup: Serkan Demirel, Gökhan Üstünel, Gökçe No-yan, Arda Acar, Kerem DurularMüşteri İlişkileri: Beyhan ÖzençYapım Şirketi: Short CutProdüktör: Esra Seyrekbasan OnarYönetmen: Osman TolgaAnimasyon: AnimaPost Prodüksiyon: İmajMedya Planlama: People CommunicationsKullanılan Mecra: TV, dergi

Koska’nın Süper Kahramanları...

Page 42: marketing europe & anatolia Sayı:014

40 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

İletişimde özgürlük...TTNET’in “İletişimde özgürlük, eğlencede özgürlük” söyle-mi üzerine kurulu reklam kampanyası devam ediyor. Türk sinemasının en komik isimlerinden Engin Günaydın’ın ses-lendirdiği alıngan martı ile TTNET’in anlatıcısının ikinci filmi TTNET Ortak Kota. Yönetmenliğini Mehmet Kurtuluş’un yaptığı filmde, “Martı”nın animasyonu Anima tarafından hazırlandı. Uzun süren hazır-lıklar boyunca 20 kişilik bir ekip çalıştı. Reklamın KünyesiReklamveren: TTNETReklamveren Yetkilisi: Ahmet Yaman, Bilge Gönenç, Pınar TohumReklamveren Medya Planlama Ekibi: Şafak Cömertoğlu, Meltem Gülören, Semra ErolReklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL Kreatif Direktör: Volkan KarakaşoğluKreatif Ekip: Zeynep Karakaşoğlu, Erçin Sadıkoğlu, Orkun Önal, Levent Yalgın, Çağrı Saka, Emine AydınMarka Direktörü: Esra ÖzkanMarka Süpervizörü: İpek Türkili Marka Temsilcisi: Başak Sarıoğlu

Stratejik Planlama Direktörü: Tuğyan Çelik Stratejik Planlama: Nisan Danışman Ajans Prodüktörü: Zeynep Gencebay, Alev CihanProdüksiyon Şirketi: Anima İstanbulYönetmen: Mehmet KurtuluşPost Prodüksiyon: Sinefekt Müzik: Jingle HouseMedya Ajansı: People CommunicationsKullanılan Mecralar: TVC, sinema, basın, radyo, OOH, in-ternet

Tasarruf için “tam zamanı”...AvivaSA, herkesi yarınını düşünmeye ve emekliliği için vakit kaybetmeden tasarruf yapmaya davet ediyor. Çeşitli ortam-larda saatlerine bakan ve AvivaSA Kolay BES zamanının gel-diğini gören insanlar, vakit kaybetmeden harekete geçerek AvivaSA’nın avantajlarla dolu emeklilik fırsatını yakalamayı hedefliyor. İzleyicilerin de bu filmdeki insanlar gibi harekete geçerek BES’in yeni dönemi hakkında bilgi alması isteniyor.

Young & Rubicam Reklamevi tarafından hazırlanan ve yö-netmen Hakan Yonat’ın çektiği reklam filminin yanı sıra kam-panya süresince gazete, dergi, internet ve radyo mecraları kullanılacak.Reklamın KünyesiKampanya adı: Şimdi Tam ZamanıReklamveren: AvivaSA Emeklilik ve Hayat A.Ş.Reklamveren Temsilcisi: Burcu Cörüt, Melis Topçu, Yüksel ŞişeReklam Ajansı: Young&Rubicam ReklameviKreatif Direktör: Ergin KöylüceliYaratıcı Ekip: Cumhur Güçer, Özhan Karaçam, Murat LafçıMüşteri İlişkileri: Burçin Yavuzarslan, İlknur YenihayatProdüksiyon: Berna Öztürk Prodüksiyon Şirketi: Kala Film Prodüktör: Hazer Baycan, Seda Özdemir Yönetmen: Hakan Yonat Görüntü Yönetmeni: Emre TanyıldızPost Prodüksiyon: İmaj Müzik Arenje: Ses Sanayi Medya Ajansı: MediaCom

Page 43: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 41

Kampanyalar

HSBC Global reklam filmi türkçe...Dünyanın lider finans kuruluşlarından HSBC’nin global pa-zarlama kampanyasını anlatan yeni reklam filmi İstanbul’da çekildi. Türk oyuncuların rol aldığı ve bazı bölümlerin Türk-çe yayınladığı reklam filmi dünyanın farklı ülkelerinde yayın-lanacak.HSBC, faaliyet gösterdiği 80’nün üzerinde ülke ve bölge-de kurumsal ve ticari bankacılık işkollarının tanıtımı ama-cıyla hayata geçirdiği pazarlama kampanyası kapsamında çekilen yeni reklam filmi filminde Türk girişimciliğini anlattı. Genç bir Türk girişimcinin teknoloji alanındaki fikrini geliş-tirerek uluslararası bir başarı yakalamasını konu eden film İstanbul’da çekildi.Reklamın KünyesiHSBC Global Kreatif Direktörü: Axel ChaldecottUygulayıcı Kreatif Direktör: Seyoan Vela (JWT Dubai)Kreatif Direktörler: Richard Hol & Tristan Fitzgerald (JWT Dubai)Planners (Kreatif Ajans): Orlando Hooper-Greenhill, Ben TanMüşteri Yönetimi: Joe Petyan

Sınırların Ötesini Keşfet... Megan Fox, bilgisayar firması Acer için bir kampanyada ka-rakterinin farklı ve beklenmeyen bir yanını gösteriyor.Kreatif Ajansı Mother tarafından oluşturulan kampanyada, Fox bir deniz biyoloğu olma tutkusunu ortaya çıkarıyor. Fox, Aspire S7 Ultrabook™’unu kullanarak bir grup bilim insanına yunusların çıkardığı sesleri tercüme edebilen bir yazılım ge-liştirmelerinde öncülük ediyor.Reklamın KünyesiKreatif Ajans: MotherSanat Direktörü: MotherMetin Yazarı: MotherTasarımcı: MotherYapımcı Ajans: MotherYönetmen: Ivan ZachariasYapım Şirketi: StinkYapımcı: Nick LandonEditör: Filip MalasekPost-Prodüksiyon: The MillPost-Prodüksiyon (Ses): JungleProgram Yapımcısı: John LynchMedya Ajansı: DWA (EMEA) ve Radarworks (ABD)

Page 44: marketing europe & anatolia Sayı:014

Dalış cenneti, Sharm El Sheikh...Dalış cenneti, Sharm El Sheikh...

Page 45: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 43

Gezi

Dalışı deli gibi özlediğim bugünlerde bu sayı için Sharm El Sheikh gezimizi yaz-maya karar verdim. Dalış camiasından bir arkadaşımız Sharm El Sheikh için bir tur organize etti. Fakat grubumuzda dalış yapmayan arkadaşlar da vardı. Bunu duyan annem de kankasını ayar-layıp tura dahil oldu. Benim oda arka-daşım da dalış yapmıyordu, o yüzden arkadaşlık ederler diye sevindim. Sharm El Sheikh’ e İstanbul’ dan direk uçuş var. O yüzden gidiş dönüş çok rahat. Otele de taksi ile çok rahat ula-şabiliyorsunuz. Biz grup olarak Domina Coral Bay Oasis’ de kaldık. Otel dedi-ğim kocaman bir tatil köyü. Binalar tek katlı ve her odanın önünde yemyeşil bir bahçe var.Uçağımız saat 02:00’ e doğru vardı. Pa-saport işlemleri epey uzun sürdü. Arap halkı çalışmayı pek sevmiyor. Uzuuu-unnnn bir bekleyişin ardından pasaport işlemleri bitti ve otelimize gidip yerleş-tik. Ertesi günü dalışa gideceğimiz için heyecandan zor uyudum.Dalış için Dive Africa adlı dalış kulübüy-le anlaşmıştık. Kulübün eğitmenlerin-den biri çok şeker bir Türk kızı. Evlenip oraya yerleşmiş ve eğitmenlik yapıyor.Ertesi gün sabah kalkıp kahvaltı edip dalışa gidecektik ki bir uyandık dışarı-sı 50 derece sıcak. 2 adım yürüyünce terden sırılsıklam oluyorsunuz. Ve far-kettik ki kahvaltı salonu bize çoookkk

uzak. Kahvaltı salonuna gitmek için tatil köyünde dolaşan araçlara binmek ge-rekiyor. Aracı bekledik ama gelmeyince yürüye yürüye gittik. Ben kahvaltıda alacağım kalorileri daha yolda yaktım. Haybeye mideme ekstra iş yaptırdım. Neyse ki kahvaltıdan sonra lobiye git-mek için araç bulabildim. Lobide topla-nıp sonra kulübün arabasına doluştuk ve dalış kulübüne gittik. Orada brövele-rimizi gösterip gerekli evrakları imzala-dık sonra da malzemelerimizi alıp dalış teknesine doğru yola çıktık.Dalış ekibimiz çok eğlenceli olduğu için dalışlarımız da çok eğlenceli olacağa benziyordu.Sharm El Sheikh, Mısır’ ın güneyinde yer alan çok güzel dalış bölgelerine sa-hip bir yer. Bir sürü dalış bölgesi mev-cut. Bir çok dalış bölgesinde kıyıya ya-kın yerde durup dalış yapıyorsun. Etraf çöl gibi görünüyor.Fakat suyun rengi, ısısı ve suyun altın-daki canlılar muhteşem görünüyordu.İlk günkü dalış noktalarımız Ras Katty ve Ras Umm Sid. Kızıl Deniz dalış için muhteşem bir yer. Su sıcacık (ama ben orada bile üşümeyi başardım). Su altın-da milyonlarca balık var. Dalış başlayıp da binlerce Barakudayı bir arada gö-rünce dayanamayıp aralarına daldım. Muhteşem bir duygu, onların arasında yüzmek. Tabii ben onları görünce ekibi geride bırakmışım. Deli gibi çalan dü-

Dalış cenneti, Sharm El Sheikh...Dalış cenneti, Sharm El Sheikh...Sharm El Sheikh’ e İstanbul’ dan direk uçuş var.

O yüzden gidiş dönüş çok rahat. Otele de taksi ile çok rahat ulaşabiliyorsunuz. Biz grup olarak Domina Coral Bay Oasis’ de

kaldık. Otel dediğim kocaman bir tatil köyü. Binalar tek katlı ve her odanın önünde yemyeşil bir bahçe var.

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban

Page 46: marketing europe & anatolia Sayı:014

duk. Sonra da şahane muhabbet ettik. Fakat ertesi gün de dalış olduğu için ben çok fazla takılmadan gelip odamda uyudum.Sabah yine kahvaltı derdi var. Kim gi-decek oraya kadar diye kara kara dü-şünürken bir de baktım kahvaltıdan gelen bir arkadaş fazladan sandviç ha-zırlamış. Sevinçten havalar uçarak al-dım elinden sandviçi. Sonra da bizi al-maya gelen araca doğru yola koyulduk. Yanlız bu otel ve dalış arasında ki süreç daha ikinci günden sıkıntı olmaya baş-ladı. Bir sürü yol yürümek gerekiyor. Zaten hava 50 derece. İşkenceye dö-nüşmeye başladı dalış. Bir daha sefer tekne konaklamalı dalışa gitmeli. Yine zor bela dalışa gideceğimiz limana gel-dik. Buralar hayli kalabalık. Tüm dalış kulüpleri buradan çıkıyor dalışa.İkinci günkü dalış noktalarımız Shark & Yolanda ve Ras Ghozlani. Shark & Yolanda, köpekbalıklarının olduğu böl-ge. Köpek balığı göreceğiz diye çok şiddetli bir akıntının içine girdik. Yanla-ya yanlaya suda akmak çok eğlenceli oldu. Sonra pusuya yatıp köpekbalıkla-

dük sayesinde kendime geldim. Bir de baktım yanlızım, hemen grubumun ya-nına gittim. Deli gibi düdük çalıp beni arayan buddy’ in su altında baloncukla-rı dize dize azarladı beni, bir daha ya-nımdan ayrılma diye. Sonrasında sağ omzunun üzerinde sürekli uçan balon gibi gezdim.Dalışları bitirdikten sonra otele döndük. Dalış teknesindeyken her şey çok gü-zel fakat karaya adım atar atmaz ka-vurucu bir sıcak kucaklıyor sizi. Hava inanılmaz sıcak. Neredeyse buharlaşa-cak gibi oluyor insan. Aslında ilk başta sevinmiştim bu sıcakta yağlarım da erir ama olmuyormuş öyle şey.Güzelcene duşumu aldıktan sonra hep birlikte akşam yemeği için yemek salo-nuna gittik. Yemekler bizim mutfağımı-za yakın. Gayet de güzel. Hele tatlılar 10 numara.Yemekten sonra keşif yapmak için bi-raz dolandık. Otel müşterilerinin % 95’ i Rus. O yüzden tüm animasyonlar Rus-ça. Baktık ki bir şey anlamıyoruz gidip kafamıza göre takılalım dedik. Akşam yemeğinde aşırdığımız peynirleri bir-leştirip bir arkadaşın odasının önüne toplaştık. Buz gibi rakılarımızı da koy-

44 / marketing europe & anatolia

Gezi

Dalış teknesindeyken her şey çok güzel fakat karaya adım atar atmaz kavurucu bir

sıcak kucaklıyor sizi.Hava inanılmaz sıcak.

Page 47: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 45

rını bekledik. Ama sadece uzaktan bir tanecik görebildik. Dalışları bitirdikten sonra pestilim çık-mış vaziyette yine otele döndüm. Bu akşam Na’ ama Bay’ e gitmeye karar verdik. Otelin oradan bir minibüs ayar-layıp doluştuk hepimiz. Buralarda tak-siye binecekseniz veya böyle minibüs ayarlayacaksanız çok sıkı pazarlık ede-ceksiniz. Aksi takdirde fiyat anlamında giydiriyorlar. Dönüşte de bizi alması şartıyla anlaştık şöför abiyle.Na’ ama Bay, bana Sultanahmet’ i çağ-rıştırdı. Her yerde incik boncuk satılıyor. Bir sürü nargile kafe var. Hatta onlar nargileye shisha diyorlar. İsteyene otlu-sunu da yapıyorlar. Abilere alkol yasak ama otu her türlü tüttürüyorlar. Nargile kafelerin çoğunda da dans gösterile-ri oluyor. Dans derken oryantal tabii ki de. Her taraf dansöz dolu. Çok da güzel dans ediyorlar.Sadece dansözler değil ateşli çubuklar-la gösteriler yapan abiler de var. Ama en eğlenceli görüntü yerel kıyafetleriyle yaptıkları dans. Club müzik eşliğinde

çok güzel dans ediyorlar. İnsan izleme-ye doyamıyor. Na’ ama Bay sokaklarında dolaşıp ma-zalara bakındık. Sonra da bir kafede oturup nefis mango suyu içtik bol bol.Na’ ama Bay sokakları ışıl ışıl, çok par-lak hatta frapan bile diyebiliriz. Arapla-rın bu süs düşkünlüğü çok ilginç ger-

çekten.Saat ilerleyip de dönme vakti gelince tekrar doluştuk minibüse ve otelimize gittik. Hem dalış hem de gezi yorgunlu-ğuyla mışıl mışıl uyudum.Üçüncü günkü dalış noktalarımız Jack-son Reef (Tiran) ve Gordon Reef. Kızıl Deniz’ in bu bölgesinde çok fazla reef var. Dolayısıyla da su çok sığ. Bunu görmeyen bir çok gemi bu reeflerin üzerinde takılıp kalmış. Bir çok yerde gemi mezarlığı var.Yine yorucu bir dalış günü sonrasında yorgun argın otele döndük. Hızlı bir duş alıp tekrar Na’ ama Bay’ e gitmek için yola çıktık. Ama bu sefer minicik bir grup ile. Amacımız güzel gece kulüple-rini keşfetmek. Araştırdık ettik ve Budd-ha Bar’ a gitmeye karar verdik.Buddha Bar, Na’ ama Bay’ in en iyi mekanlarından biri. Yemekleri de son derece lezzetli. Yemekle birlikte güzel şarap ve hoş sohbetle akşamı tamam-ladık. Tatlı bir yorgunlukla otele dönüp uyudum. Odanın kapısında anneme yakalandım. Ertesi gün Kahire’ ye gide-

Gezi

Na’ ama Bay, bana Sultanahmet’ i çağrıştırdı. Her yerde incik boncuk

satılıyor. Bir sürü nargile kafe var.

Hatta onlar nargileye shisha diyorlar.

İsteyene otlusunu da yapıyorlar. Abilere alkol yasak ama otu her türlü

tüttürüyorlar.

Page 48: marketing europe & anatolia Sayı:014

46 / marketing europe & anatolia

Gezi

ceklerini benim de gitmek isteyip iste-mediğimi sordu. Dalışlardan çok yorul-duğum için “olur” dedim. Sonradan çok çok pişman oldum ama iş işten geçmiş-ti. Otelde konaklayıp da dalışa gitmek gerçekten çok yorucu. Hiç olmazsa Kahire değişik olur, biraz da dinlenirim diye düşündüm.Dinlerim diye düşünmüştüm ama an-nem gecenin kör vakti oda kapasını yumruklayarak uyandırdı bizi. Hemen hızlıca giyinip çıktık yola. Bu memleket gündüz 50 derece ama gece buz gibi. Titreye titreye gittim lobiye. Annem oto-büsle gideceğiz demişti ama bindiğimiz alet Kadıköy- Kartal minibüsünden fark-sızdı. Dakka bir gol bir. Ben yolda uyu-rum nasıl olsa diye yandaki tek kişilik koltuğa oturdum. Ama o kadar rahatsız ki uyumak pek mümkün değil. Keşke biraz daha şarap içip sızsaydım diye geçirdim aklımdan. 2 saatlik yolculuğun ardından mola verdik. Mısır’ ın ne kadar pis bir yer olduğu bir kez daha dank etti. Mola yerinde yenebilecek tek şey paket halindeki bisküviler. Ama benim için en önemli şey tuvalet. Günde 30 kez tuvalete giden biri olarak en kritik me-

kan. Tabii ben hemen tuvaletin yolu-nu tuttum. Girer girmez de gülmekten koptum. Tuvalet o kadar dar ki klozete oturduğunuzda dizleriniz kapıya daya-nıyor. Ayaklar da dışarda kalıyor. Ka-pının önünde 2 çift ayak. Tuvalet dolu mu diye sormaya gerek yok.Tuvalet ihtiyacından sonra tekrar mini-büse dönüp çift kişilik koltuğa yattım. Millet gelene kadar uyuyayım dedim. Sonra annemin beni dürtmesiyle uyan-dım ve bir de baktım ki Kahire Müze-sine yaklaşmaktayız. Ayakta da aynı uçakla geldiğimiz gençlerden biri var. Acayip çok utandım. Adam 3 saatlik yolu ayakta gelmiş. Neden uyandırma-dınız dedim, “çok güzel uyuyordunuz” dedi. Bunun üzerine annemler bana pis pis sırıtıp, duran minibüsten indiler. Ben de rezil olup kızardığımla kaldım.İlk olarak Kahire müzesini gezdik. Bu-

rada fotoğraf çekmek yasak. Müze çok kocaman ve içinde binlerce eser var. Bana ilginç gelen kısım Yunan mitolo-jisinin müzede çok hakim olmasıydı. Bir de Tutankamon’ un mezarından çı-karılanların sergilendiği yer çok ilginçti. Garip bir duygu. Sonra daha da garip bir bölüme gittik. Mumyaların olduğu

Bir de Tutankamon’ un mezarından çıkarılanların sergilendiği yer çok ilginçti.

Garip bir duygu. Sonra daha da garip bir bölüme gittik.

Page 49: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 47

Gezi

salon. Orada çok dolanamadım çünkü midem kaldırmadı. Incık cıncık müzeyi dolaştıktan sonra Nil Nehri’ nin yanın-daki bir restaurant’ a gidip yemek yedik. Nil Nehri hiç hayal ettiğim gibi çıkmadı. Su değil çamur akıyor nehirden. Üze-rinde de yelken bezleri pislikten kahve-rengine dönmüş yelkenliler vardı. Sanki eski bir filmden bir kare gibi. Yemeği-mizi yedikten sonra piramitlere gitmek üzere yola çıktık.İşte Mısır’ ın en hayal kırıklığı yaşatan yeri burası. Filmlerde ihtişamlı, gizemli piramitleri görüp hayranlık duyuyorsu-nuz. Erişilmez gibi geliyor insana. Ama sonra bir minibüs yolda giderken solun-da piramitleri görüyorsun, sanki alışve-riş merkezinin önünden geçer gibi. İşte o zaman bütün büyüsü bozuluyor. Hani nerde bunun sihri diye sorguluyorsu-nuz. Minibüsten inip piramitlere yürürken pis bir koku ve çöpler karşılıyor sizi. Yerler-de bir sürü çöp var. Hava inanılmaz sı-cak. Eriyecekmiş gibi hissediyor insan kendini.Piramitleri sadece dışarıdan seyredebi-liyorsunuz içine girmek yasak. Sadece bir tanesinin küçük bir kısmına girebili-yorsunuz ama adını unuttum. Küçücük

bir kapısı var. Kapının boyu ve odaya ulaşan koridorun yüksekliği yaklaşık 70 cm. Eğilerek içeriye yürüyorsunuz. Diz-leriniz sızlıyor bir süre sonra. İçeride hiç hava yok, boğulacak gibi oluyorsunuz. Zaten bir çok kişi giremiyor. Nefesi ke-silik çıkıyor daha yolun başında. Ama koridorun sonunda görmeyi beklediği-niz görüntü motive ediyor sizi. Fakat koridor bitip de odaya girdiğinizde ok-kalı bir küfür savurabiliyorsunuz. Çün-kü odada sadece bir lahit var. İçinde mumya bile yok. Hayal kırıklığı. Söy-lene söylene dışarı çıkıyordum ama baktım ki hava yok hemencecik susup nabzımın düşmesini bekledim. Diğer tapınakları da hızlıca gezdikten sonra çarşıya gittik. Çarşıda bissürü baharatçı var. O yüzden çarşı Pazar buram buram baharat kokuyor. Hedi-yelik eşya satan yerler var. Genelde sedef kakmalı kutular veya tavlalar var. Çarşıyı da tavaf ettikten sonra tekrar minibüse binip yola çıktık. Çooookkkkk uzun bir yol bizi bekliyordu.Yaklaşık 2 saat gittikten sonra trafik çıkıştı. Etraf alabildiğine düz alan ve çöl. 4 yol var ama trafik ışığı yok. Hep-si birden gitmeye çalışıyor ama mantık

Fakat koridor bitip de odaya girdiğinizde

okkalı bir küfür savurabiliyorsunuz.

Çünkü odada sadece bir lahit var.

İçinde mumya bile yok.

Page 50: marketing europe & anatolia Sayı:014

48 / marketing europe & anatolia

Gezi

olarak mümkün değil. Araçların hepsi durmuş durumda. İçerisi çok sıcak. Ben çok sıkıldım ve rehber arkadaşla birlik-te dışarı çıktım. Biraz sonra bizim mi-nibüsün etrafında kalabalık oluşmaya başladı. Rehberin uyarısı üzerine mini-büse geri bindim. Burada can güvenli-ği yok. Neyse ki 1 saat sonra falan o trafikten çıkabildik. Ama benim derdim bitmiyor tabii. Tuvalet sorunu. Rehbere benzincide durabilir miyiz dedim. Bura-da Türkiye’ de ki gibi benzinci yok dedi. Ama olması lazım diye ısrar etmeye başladım. Çözüm olarak beni en yakın caminin avlusunda indirdiler. Temizlik imandandır derler ama bu ülkeye ne iman uğramış ne de temizlik. Neyse ki yolun geri kalan kısmında tek kişilik kol-tuğuma sıkışıp gidene kadar uyumayı başardım. Zaten geç saatte vardığımız için uykuya yatağımda devam ettim.Sabah uyanınca Kahire yolculuğunu kafamdan geçirdim ve hemen yataktan fırlayıp dalış için servisin alacağı yere koştum.Dördüncü günkü dalış noktalarımız Thomas Reef ve Ras Nasrani. Bugün kü dalışta ilk defa timsah balığı gördüm.

Aynı timsah gibi ama ayakları yerine kanatları var. Çok çok güzeldi. Bu iki bölgede güzel güzel dalışlarımızı yap-tık. Suyun altında olmak terapi gibi. Muhteşem bir duygu. Yerçekimi yok. Suda asılı kalıyorsunuz.Dalışlardan sonra tekrar otele döndük ve akşam otelde takılmaya karar ver-dik. Yemek sonrası tekrar rakı sofrası kuruldu. Dalışta gördüklerimizden ko-nuştuk, güzel güzel sohbet ettik. Er-tesi gün de son dalışlarımızı yapmak için odalarımıza dağıldık. Odalarımıza dağılıken evli bir çift arkadaşım anah-tarlarını odada unuttuklarını farketmiş. Bakmışlar yapacak bir şey yok bari bahçeden gireyim demiş arkadaş. Odaların on kısımları komple cam ve sürgülü. Kilitli olmadığı için kolayca açıp girilebiliyor. Fakat o sırada çimle-rin sulanması için fıskiyeler çalışıyor.

Arkadaş da üstü ıslanmasın diye şort ve tshirt’ ü çıkarıp sadece donla bah-çeden koşup sürgülü kapıyı itip odaya dalıyor. Zaten kafa da güzel hafiften. Yanlız girdiği oda kendilerinin ki değil. Bir başka çiftin odasına dalmış. Adam uyku sersemi ne diyeceğini bilememiş. Neyse ki arkadaş hemen geri çıkmış.

Dördüncü günkü dalış noktalarımız Thomas Reef ve

Ras Nasrani. Bugün kü dalışta ilk defa timsah balığı gördüm. Aynı timsah gibi ama ayakları

yerine kanatları var.

Page 51: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 49

Gezi

Sabah bunları anlatırken gülmekten kı-rıldık. Düşünebiliyor musunuz gecenin bir saatinde üzerinde donlar, ıslak bir adam odanıza dalıyor.Son gün dalış noktamız yine Shark & Yolanda. Çünkü burayı çok sevdik.Sevdik sevmesine ama yine köpekba-lıklarıyla karşılaşamadık. Bugün son dalışımız olduğu için dalışların keyfini çıkardım. Reeflerin yakınındaki milyon-larca renkli balığın sanki usulca çalan bir müzik eşliğinde dans ettiklerini sa-nıyor insan. Milyonlarcası birden aynı anda aynı yöne hareket ediyor. Muaz-zam bir görüntü.

Dalışlarımız bittikten sonra dalış ku-lübüne uğrayıp malzemelerimi teslim edip bir hatıra fotoğrafı çektirdik. Mısır’ a dalışa gitmeyi düşünenlere Dive afri-ca’ yı öneriyorum. Sonra tekrar minibüse doluşup son kez otelimize gittik. Akşam yemeği yedikten sonra herkes dağılıp hediyelik eşya satın alma işine girişti. Tabii ki Na’ ama Bay’ de, Ben de kusur kalmayıp gittim ve eşe dosta mi-nik hediyeler aldım. Burada herşey iyi

güzel de, nerelisiniz sorusuna Türkiye dediğinizde “Hasan Şaş, yavaş yavaş” deyip gülmelerine fitil oluyorsunuz. Çok sinir bozucu ve pis bu araplar. İlk günlerde bunun ne anlama geldiğini bilmiyordum ama yine de her seferin-de yılışık bir sesle bunu duymak asa-bımı bozuyordu. Sonrasında öğrendim ki bu “konulu” bir filmin repliğiymiş. Ta-bii ondan sonra soranlara direk İngiliz veya Rus olduğumu söyledim. Zevzek araplar. Alışverişten sonra gidip bir de

Hard Rock kafeyi görelim dedik. İyi de etmişiz. Burası da gidilmeye deyecek yerlerden biri. Tavsiye ederim.Sharm El Sheikh’ teki son günümüz-de tüm ekip olarak güzel bir kahvaltı yaptık. Sonra bikinilerimizi giyip plaja indik. Ve bu sefer yüzdük. Plaj çok güzel fa-kat çok çok sıcak. Neyse ki her zaman soğuk bira mevcut.Güzel güzel yüzüp, biralarımızı içip güneş banyosu yaptıktan sonra duşla-rımızı alıp giyindik ve vatana dönmek üzere havaalanına gittik. Çok güzel tatil ve dalış anıları ile evime döndüm.

Reeflerin yakınındaki milyonlarca renkli balığın

sanki usulca çalan bir müzik eşliğinde dans ettiklerini sanıyor insan.

Page 52: marketing europe & anatolia Sayı:014

Kültür - Sanat

Şimdiye kadar birçok ünlü şarkıcı için sevilen şarkılar ya-zan Ersel Serdarlı, müzik sektörünün mutfağından sahne-ye çıkıyor.Şarkı yazarı ve şarkıcı Ersel Serdarlı, bestelerini aşk ve sevgiyle yaptığını söylüyor. Onun bu romantik yaklaşımı-nın, “Söz-Müzik Ersel Serdarlı” albümündeki şarkıların ta-

mamına yansıdığı görülüyor. Albümdeki “Unutmak”, “Ben-den Ayrı”, “Kalmadı”, “Eski Aşklar”, “İstanbul”, “Adı Yok”, “Sadece”, “Senin Suçun”, “Aklım Sende Kalır” ve “Senin-le” adlı şarkılar romantizmi, naif duygular içeren şarkıları sevenlerin, yıllarca başucunda kalmaya aday gözüküyor.Albümde çok önemli konuklar da var. Oya-Bora (“Ak-lım Sende Kalır”, “Sadece”), Bedük (“İstanbul”), Serkan Çağrı (“Adı Yok”) ve Sudden Exit (“Senin Suçun”) Ersel Serdarlı’ya eşlik ediyorlar. Kariyerinin önemli bir dönüm noktası olarak Erkin Koray’ın grubunda görev aldı ve efsane müzisyenle çeşitli konser-ler verdi. Bir süre ailesiyle Amerika’da yaşadı ve New Jersey’de “Shovelhead”, New York’ta “MaiaBand” adlı gruplarla sahne aldı. Türkiye’ye geri döndüğünde “Retro” adını verdiği cover band ile müzik yaptı. Ersel Serdarlı’nın 100’den fazla şarkısı bulunuyor. Müzisyenliğinin yanı sıra reklam ajansı Dentsu’nun Tür-kiye ofisi Drive Dentsu İstanbul’un Kreatif Direktörü olan Ersel Serdarlı, reklamcılık kariyerinde yüzlerce marka için bini aşkın kampanya üretti.

Söz-Müzik Ersel Serdarlı...

İrma’nın Giysi Dolabı... Borusan Müzik Evi...Postmodern sanatın isimlerinden Nilgün Yönter, “İrma’nın Giysi Dolabı” baş-lıklı sergisiyle, 03-28 Aralık 2012 tarihleri-arasında, Işık Üniver-sitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde.1963 Amerikan-Fransız yapımı İrma La Do-uce filminden esin-lenerek hazırlanan sergide, İrma’nın

giysi dolabında olabilecek her şeyi bulmak mümkün. Giysi temalı tablolar, “Yeşil Giysiler, “Ayakkabılar”, “Şap-kalar”, “Dolaplar”, “Dükkânlar”, “İç Çamaşırlar”, “Minik Resimler” olmak üzere 7 bölümden oluşuyor. 2007 yılından bu yana hazırlanan 121 tablonun da bir hikâyesi ve senaryosu bulunuyor. Tüm tabloların ku-maşlarla özel hazırlanmış,“Beyaz Bahar Dalları” ile süs-lenmiş paspartular eşlik ediyor.

Borusan Müzik Evi aralık ayına üç konserle hızlı bir gi-riş yapacak. Finli elektrogitar virtüözü Kalle Kalima’nın grubu Kuu 6 Aralık Perşembe; Artvark Saxophone Qu-artet feat. Claron McFadden’ın Sly Stone ve Maria Cal-las arasındaki hayali bir karşılaşma projesi “Sly Meets Callas” 7 Aralık Cuma; son yılların dikkat çeken grupla-rından 123, Norveçli trompetçi Gunnar Halle ile 8 Aralık Cumartesi akşamı Borusan Müzik Evi’nde olacak.

50 / marketing europe & anatolia

Page 53: marketing europe & anatolia Sayı:014

marketing europe & anatolia / 51

Kültür - Sanat

Siemens Sanat’ta “NowWakestheSea/Deniz Artık Uyanıyor”sergisi, kıyı bölgeleri tüketim, turizm, ekonomik, politik, çevresel, kent planlaması, küresel politikalara bağlı olarak geliştirilen dış stratejiler için bir oyun alanı olarak kullanılırken, kıyı-kentsel yaşamın sürdürülebilirliğine yö-

“Deniz Artık Uyanıyor” Sergisi...nelik gözlemler ve beklentileri bir tartışma alanına taşıyor. Hollanda merkezli Satellietgroep’ınliderliğinde gerçekleş-tirilen, Karadeniz ve Kuzey Denizi’ne kıyısı olan ülkelerde sanatçıların, sinemacıların yeni yapıtlar geliştirebilmesi, var olan çalışmalarını değerlendirebilmeleri ve ortaya çı-kan yapıtları üretildikleri yerlerde ve diğer ülkelerde ser-gilemeleri, benzeri projeleriyine işbirlikleri ile hayata ge-çirebilmelerine yönelik, araştırmaya dayalı programlar geliştirmeyi amaçlayan “NowWakestheSea/Deniz Artık Uyanıyor” projesinin yapıtları Siemens Sanat’ta. Aram Tanis & Jacolijn Verhoef,Barbara Hanlo,Bahanur Nasya & Yılmaz Vurucu,BNA,Cevdet Erek,Eliane Est-her Bots,İmre Azem,Kees Bolten,Maurice Bogaert,Merve Kayan & Zeynep Dadak,Rüya Arzu Köksal & Aydın Kudu,Zeger Reyers gibi sanatçıların belgesel/video ya-pıtlarının yer aldığı sergi, 04 Aralık’tan itibaren Siemens Sanat’ta izleyicisiyle buluşuyor.“NowWakestheSea/Deniz Artık Uyanıyor” sergisi, 25 Ocak 2013 tarihine kadar, haftanın her günü 10.00 – 19.00 saatleri arasında Siemens Sanat’ta izlenebilir.

Kadim Osmanlı geleneğinde, sağlıklı cinsel yaşamın ‘özel’ bir yeri vardır. Osmanlı’daki genç kızlar ve delikanlılar evlenecekleri zaman, bugünkü gibi internet sitelerinin ve televizyon programlarının kapısını aşındırmaz, hekimle-rin yazdığı Bahnâme denilen kitaplara başvururlardı! Eşi

Osmanlı’nın En Seksi Sırları...mutlu etme, heyecanını her daim yüksek tutma ve kendi-ni güzel hissetme sanatı bu hakiki kitaplardan öğrenilirdi. İbn-i Sina’nın kitapları boşuna 700 yıl boyunca Avrupa tıp fakültelerinde okutulmadı. Halk da geleneksel tıbba itibar gösterdi, bu koruyucu tıbbın ilkelerini en mahrem yerde, yatak odasında bile uygulamaktan çekinmedi. Prof. Uzel’in kitabında açıkladığı ‘mahrem’ sırlardan bazı-ları şunlar:Cinsel ilişkinin uygun zamanı var mıdır? Düzenli olması ne yapmak gerekir? Hamam geleneğinin asıl kaynağı nedir? Kadınlar yüzünü, bedenini ve cinsel organını nasıl çekici ve güzel tutar? Gebelikten korunmak veya çocuk sahibi olmak için ne gibi formüller uygulanır? Vücutta istenme-yen kıllardan kurtulmanın yolu nedir? Ağız kokusunu ne giderir? Saçı, sakalı, kaşı ve kirpiği dökülenlerin kullandığı formül nedir? Niçin erkekler de gözlerine sürme çeker?Erkekler cinsel güçlerini nasıl korur ve artırır? Kadın ve erkek ilişkilerinde ne gibi tılsımlardan faydalanılır?Hayykitap yayın evinden yayınlanan kitabın satış fiyatı 12TL.

Page 54: marketing europe & anatolia Sayı:014